<<

Eeylül 2012 - sayı 18

kızılbaşkızılbaş alevilerin sorunlarının tartışıldığı demokratik kürsü!

devletin marifeti!. kızılbaş veröffentlicht generaldirektor freizugeben. sakine polat

genelyayın yönetmeni ali ülger

tr. hukuk danışmanları: av. nadide metin erdoğan av. erdal doğan av. hıdır özcan

av. birliği hukuk danışmanı: av. ertekin ceylan

ankara temsilcisi: hatice çevik tel: 0506 818 66 55 [email protected]

berlin temsilcisi: ali koçak [email protected] tel: 0177 457 79 78 yeni web sayfamız: stuttgart temsilcisi: http://www.kizilbas.biz ali usta [email protected] kızılbaş’ın eski sayılarını tel: 0176 78 56 12 71 bize vereceğiniz e-mail adresinize adres: bergheimer str 51 pdf dosya olarak gönderebiliriz. d - 47228 duisburg almanya tel: +49 (0) 177 502 88 53 [email protected]

http://www.kizilbas.biz [email protected] gönüllü katkı formu kızılbaş’ta yayınlanan yazı ve ilanların sorumluluğu sahiplerine adı soyadı :...... aittir. kızılbaş’ta imzasız ve adres :...... kaynaksız yazılar yayınlanmaz. e-mail & tel :...... yayın tarihi: ali ülger konto: 300 23 23 29 BLZ: 350 5000 Sparkasse Duisburg 15 eylül 2012 sayı: 18 6 sayı 25 € - 12 sayı 50 € kızılbaş - sayfa 3 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 kizilbaş dergisinin içindekiler yeni web sayfası Sayfa 04 - Cangözüyle Görenlere ...... Sakine Polat yayına başladı. Sayfa 05 - “ALEVİLER MÜSLÜMANDIR” SÖZÜNÜN İNANDIRICILIĞI VAR MI? ...... Dr. Hüseyin Demirtaş http://kizilbas.biz Sayfa 07 - EKSİKLİĞİMİZ KENDİMİZDEDİR YERYÜZÜNÜN YAŞAYAN ÖLÜMSÜZ İNSAN TANRISI HIZIR - (5) ...... ADNAN CANGÜDER Sayfa 10 - EŞKİYA HÜKÜMDAR OLURSA.... KAZIM ORBAY VE DERSİM ...... Davud Kurun Sayfa 12 - SIRA TÜRKİYE’YE GELECEK!...... Dr. Ali Dursun Küçük Sayfa 14 - ...İki ...Üç ...daha fazla Kürdistan! Recep Maraşlı Sayfa 16 - PSK Genel Sekreteri Mesut tek’le Röportajı Sayfa 20 - 12 EYLÜL Sayfa 21 - General Videla: ‘Yargılayamazdık, hepsini kurşuna dizemezdik. Yok ettik!’ ...... Ahmet İnsel Sayfa 25 - BASINA VE KAMUOYUNA ...... DEVRİMCİ 78 LİLER FEDERASYONU Sayfa 32 - 12yê REZBIRÊ Û STATUYA KURDAN ...... Mehdi Tanrıkulu Sayfa 33 - Αγαπητοί Φίλοι Sayfa 34 - ‘Bizi ancak Madımak’takiler anlar’ ...... Nesrullah SONAY Sayfa 36 - Lazlar da ana dilde eğitim istiyor ...... Şiar Can Şener / İlknur Yılmaz Sayfa 37 - Bu coğrafyanın kadim halkları yok olmaya karşı direndi! ...... Ali Said Çetinoğlu Sayfa 40 - Marikana’da Kıyım: Burjuva-Demokratik ve Anayasal Hayallerin Ölümü ...... Garbis Altınoğlu Sayfa 45 - 6-7 EYLÜL 1955’İ UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ!...... Sarkis Hatspanian Sayfa 48 - Çerkes Ethem, 15/16 ve Çerkesler ..... Selçuk Uzun Sayfa 52 - Göçebe Zanaatçılar (Çingeneler) Kimdir? Sayfa 53 - MERSİN AKKUYU NÜKLEER GÜÇ SANTRALİ’NDE KORKUNÇ PATLAMA! Sayfa 55 - Kadınlar çetesi Sayfa 56 - ÇÜNGÜŞ’DE ERMENİ KATLİAMI ÇÜNGÜŞ VE GÜLLÜ AĞA ...... Musa Anter Sayfa 58 - İsmail Beşikçi Abdullah Demirbaş’ı ziyaret etti. Sayfa 59 - Türkiye’nin İnsan Hakları İki Yüzlülüğü ...... Prof. Dr. Taner Akçam Sayfa 60 - Demirel ve Büyükanıt Unutulmasın ..... Sema Bayram Sayfa 62 - MEB Tavsiyeli Hakarete Hayır. Sen de Tavır Koy İzin Verme Sayfa 63 - Seçmeler Sayfa 64 - Dersim`li Ermenilerin Frankfurt Hanau Buluşması kızılbaş - sayfa 4 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 zararı var. Bu güruh sadece dahil oldu- sistemi yürütülmesinin asıl başarısı, Cangözüyle ğu devlete hizmet etmektedir. devletin resmi kuramı ile fiili yapısının sağlıklı doğru görülmediğindendir. Ör- Evet; Kızılbaş Dergisi, Kızılbaşlığımı- negin TKP kurucu kadrosunun başında Görenlere zın sadece basit din iman işi olmadığı- bulunan Mustafa Suphi eski İttihatçıdır. nın bilincindedir. Kızılbaşlığımız; Top- Ermeni Soykırımında kasaplık yapmış lumsal, tarihsel, siyasal, kültürel ve Salih Zeki TKP merkez yönetimine se- dinsel özgüllüklerimizin toplamından çilebilmiştir. oluşan bir varoluşumuzdur. Bundandır ki, biz Kızılbaşlığımızı ilgilendiren her Daha sonra TKP türevleri çoğaltılarak konuyla her alanda bire bir kendi adı- siyaset alanına sokulmuştur. Örnegin mıza karınca kaderince ilgileniyor ve devlet mahkemelerinde Atatürkçü ol- sahipleniyoruz. Bu sorumluluğumuzun duklarını ifade eden kemalist gençler gereğidir ve sorumluluklarımızın da bi- dahi idam edildiler. lincindeyiz. TSK tarafından yapılan katliam sürgün Ali Ülger Evet; Ermeni, Helen, Pontus, Koçgiri, soykırımlarının hiç birisi kendilerini Kürt, Şeyh Said, Zaza, Şafii-Kızılbaş- tasfiye etmek için yürütülen bir müca- Kızılbaş Dergisi Alevilik yapmadığı dini Laiklik, Desim, Özgürlük ve demokrasi deleyi bastırmak için yapılmamıştır. siyasete karıştırdığı, kendisini ilgilen- İnsan Hakları, Çevre, Sağlık vd. sorun- Tam tersine kendi hakimiyetlerini kendi dirmeyen konulara geniş yerverdiği, İs- ları bizim de sorunumuzdur. kuramlarını gerçekleştirmek için yap- lama ve müslümanlara yağcılık ile aşırı mışlardır. Ermeni Soykırımı, Pontus, chp düşmanlığı yaptığı, solculara uzak Hangi toplumsal kesimden olursak ola- Helen, Koçgiri, Şeyh Said, Sey Rıza, durduğu, kürt milliyetçiliği, zaza milli- lım, bizler özgürlük barış ve demokrasi 6-7 Eylül, 1960, 1971, Çorum katliamı, yetçiliği, ermeni lobiciliği yaptığımız el- cephesinden yana olanlar ile olmak iste- Maraş Katliamı, 1980, G. Osman Paşa, eştirilerini ve tepkilerini almaktayız... yenler ile elele vererek her konuyu enine Madımak.. Tüm bunları sağlıklı bir şe- boyuna açık tartışarak ortak çözüm üre- kilde çözümlemedin mi!.. Kendine ya- Evet; İşe önce eleştiri sahiplerine bak- timlerde bulunmalıyız. Bu bizim insani bancılaşmadan ve yabancılaştırılmadan mak gerekiyor. Kim bu eleştiri sahiple- ve siyasi görevimizdir bundan da taviz kurtulamazsınız! ri? Nedir niyetleri? veremeyiz. Evet; Diğer yandan da toplumda var Tırk devlet resmi kuramının fiili örgüt- Evet; Bugün Alevi dernek vakıf örgüt- olan farklılıkları karşı karşıya getiri- lenmelerinden gelen alevici dernek va lenmeleri bol keseden asıp kesiyorlar! yorlar. Kızılbaş-Aleviler içinde İslam- kıf ve federasyonlarından aldığımız el 72 milleti hakbildiklerinin söylüyorlar!.. Müslüman düşmanlığı yapılıyor.İslam- eştirileri anlarız elbette!. Onların İtti- Hatta bu işleri de solculuk - devrimci- Müslüman içinde de Kızılbaş-Alevi düş hatçı Orducu CHP ittifakını reddetme- lik adına yaptıklarını söylüyorlar!.. Peki manlığı yaptırıyor devlet. Her iki kesimi miz ve aykırılığımız dolayısıyla hak ve- beyler Kendiniz ile kimi eşit dost görü- karşı karşıya getirerek demokrasinin, rebiliriz. Bizden rahatsız olmaları bizi yorsunuz? Bulunduğumuz coğrafyada özgürlüğün ve barışın yolları kesiliyor. sevindirir... 36 dil konuşuluyor. Sizi kendisiyle eşit Kızılbaşlar ile Şafiiler arasında da ben- görem kim/kimler var? zeri devlet siyaset işletiliyor. Koçgiri - Dersim Tertelesi sonrası uygu- lanan devlet asimilasyonlarının ortaya * * * Türk yapılan Kızılbaş-Alevilerin, Türk çıkartmış olduğu tahribatın yabancılaş- Ermeni Soykırımıda samimi insani açık Sunni-Müslümanlarıyla barışı sağlan- tırmanın (türkleştirmenin + sunnileş- tavır ve taraf olmayanlar. Rum, Pontus, mamıştır. Kızılbaş-Alevilere sürekli ola- tirmenin) enini boyunu görmedin mi? Koçgiri, Şeyh Said, Seyit Rıza, Dersim, rak asimilasyon dayatılmıştır. Bu devlet Açık demokratik tavır almak mümkün 6-7 Eylül, Çorum, Maraş, G. Osman politikasıdır. olamaz. Ne Yazık ki bizim çocuklarımız, Paşa, Madımak katliam sürgün ve soy- bizim gençlerimiz siyasetin bu yüzü- kırımlarında namuslu demokratik bir Müslüman Kürt Milli hareketi de Kızıl- nü göremiyorlar. Devletin çeşitli topal tutum ve taraf olması asla mümkün ola- baş-Alevilerden destek istemektedirler. atlarıyla (örgütleriyle)(!) vatan- millet maz. Bu diğer tüm toplumsal kesimler Türkler desteklendi halimiz perişan!... kurtarma sevdasına(!) kaptırılıp yapıl- için böyledir. ması gereken hayırlı uğurlu işlerden alı- Biz Kızılbaş-Alevilerin kendi öz siyasal koyuyorlar. Sıkıntı işte tam da burada. Kendimiz ile açık yüzleşerek yenilenip ve toplumsal örgütlenmelerimizi oluş- Kızılbaş Dergisi olarak aynayı insan- demokratikleşmemiz gerekiyor. Bunu turarak özgürlük demokrasi ve barış larımıza ve toplumumuza tutarken, bu başta kendimiz için ve komşu toplum- mücadelesinde kendimizi temsil ederek topalat yarışçılarının ve sahiplerinin de lar için de yaparak demokratik bir top- toplumsal demokratik kuruluşa katılma- rahatsızlıkları anlaşılır bir durumdur. lumun üretimine ve yönetimine katılıp lıyız. İşte o zaman kalıcı karşılıklı daya- Bize acı veren bizim insanlarımızı bize kendimizi temsil edebiliriz. nışmalarda bulunabiliriz. karşı kullanılıyor oluşudur. Ne yazık ki bir maraba-mümin ruhlu bir kesim * * * Kendini temsil edecek siyasal örgütlen- oluşturulmuş ne kendine ne de komşusu- TC. oluşumundan günümüze yaşanan mesi olmayanlar maraba olmaktan kur- na hiç ama hiç bir hayrı yok, tam tersine sürgün katliam ve tertelelerin merdiven tulamazlar!.. Bu bizim için de geçerlidir. kızılbaş - sayfa 5 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 “ALEVİLER MÜSLÜMANDIR” SÖZÜNÜN İNANDIRICILIĞI VAR MI? Yüzyıllardır “Alevilerin katli vacip- semahı kültürel ve folklorik faaliyet tir. Bir Alevi öldüren 10 kâfir öldür- değil de, cem evini aynen cami, kili- müş kadar sevap kazanır. Alevi’nin- se ve sinagog gibi bir ibadethane ve de Kızılbaş’ın canı-malı, ırzı ve namusu cemi-semahı namazla eşit ve eşdeğer Müslüman’a helaldir” fetvaları veren- bir ibadet olarak mı kabul ettiniz? Bil- lerin torunları bugün çok değişti. Dü- diğim kadarıyla hayır ve bin kere ha- nün Şeyhülislam’ı durmadan yayınla- yır! Zira söylem ve uygulamalarınız- dığı fetvalarla Alevilerin Müslüman da buna dair en küçük bir işaret yok. olabilmeleri için önce Hıristiyanlık Ya ne var? “Aleviler Müslüman’dır gibi semavi bir dine girmeleri ve sonra ama aynen bizler gibi davranır da, şahadet getirmek şartıyla ancak Müslü- camiye gelir, ramazanda oruç tutarsa man sayılabileceğini ısrarla vurgular- Müslüman’dır”, “Cem evi camiye al- ken, günümüzde bu makamın karşılığı ternatif olamaz”, “İslam’ın bir tek iba- olan Diyanet İşleri Başkanı her ağzını Dr. Hüseyin DEMİRTAŞ* dethanesi vardır, o da camidir” dayat- açtığında “Aleviler Müslüman’dır. Bi- ması bütün hızıyla sürüyor! zim ayrımız gayrımız yok. Allah’ımız, 100 yıl önce toplanarak daha önce hak kitabımız, peygamberimiz bir. Ara- mezhep sayılmayan Şiiliği nihayet ka- Sizler Başbakanıyla, Diyanet’iyle, Da- mızdaki fark soğan zarı kadardır” di- bul ettiği gibi, sizler de Aleviliği artık nıştay’ıyla, bilumum diğer devlet ku- yor. Dün Aleviler gerek gönüllü gerek “hak mezhep” olarak ettiniz de bizim rumları ve bürokrasisiyle söz birliği baskıdan dolayı “Biz de Müslüman’ız. haberimiz mi yok? etmişsiniz ve durmadan cem evlerinin Hatta İslam’ın özüyüz” demelerine ibadethane olamayacağına dair fetva rağmen yine de çok büyük zulüm ve Oysa sizler her ne kadar lâfzen yorul- ve kararlar veriyorsunuz. Bunları her katliamlara maruz kaldılar. Oysa Ale- madan “Aleviler Müslüman’dır” türkü- gün kamuoyuna deklare ediyorsunuz. viler dün olduğu gibi bugün de ço- sünü söyleyip dursanız da, Aleviliğe Buna karşılık cem evlerinin hala hiç- ğunlukla İslam’ın emir ve yasaklarına bırakın ayrı bir din olmayı, mezhep bir resmi statüsü yok ve gecekondu uymuyor ama geçmiş asırların şeyhü- ve tarikat olmayı bile çok görüyor- muamelesi görüyor. Cem ibadeti ve bu lislamlarının günümüzdeki temsilci- sunuz. Neymiş Alevilik size göre? esnada dönülen semahlarımız “folk- leri Alevi uyanışı başladığından beri Bir “meşrep”miş? Sözlükte meşrep; lor”, saz eşliğinde söylenen nefes ve “Aleviler Müslüman’dır” sözünü ağ- kişilik, hal, duruş anlamında geçen deyişlerimiz “türkü-şarkı” olarak yaf- zından düşürmüyor. Arapça bir kelimedir. Bu özellikleri talanmaya devam ediyor. Kısaca sizle- itibariyle yetersiz kişilere hafif meşrep rin Aleviliğe ve Alevilere bakışınızda, Sahi ne değişti düne göre de, Alevi- denir diye ekleniyor. Buna göre herhal- onlara karşı duruşunuzda ve tavırları- leri Müslüman saymaya başladınız? de Aleviler Müslüman ama işte öylesi- nızda düne göre söylem değişikliği dı- Hâlbuki sizler, Alevilere, “Kızılbaş, ne biraz dozajı düşük hafif meşrepler şında bir farklılık göremiyoruz. Ya ne kâfir, dinsiz, mülhit, Rafızî; kestiği- öyle mi? Meşrep kelimesinin dünya görüyoruz? Alevileri ve Aleviliği ol- niz, pişirdiğiniz yenmez” diye saldı- ilahiyat, din bilimleri, hukuk ve siyaset duğu gibi tanımama ve kabul etmeme; rırken de, onlar “Bizler Müslüman’ız. literatüründe var mı bir karşılığı? Yok! onlara üstten, aşağılayıcı ve burnu bü- İslam’ın özüyüz” şeklinde karşılık Peki, inançlar neye göre sınıflandırılı- yük bakış açısı her gün tanık olduğu- veriyorlardı. Şimdi de aynı cümleyi yor dünyada? muz sıradan bir muamele haline gelmiş tekrarlıyorlar ve aynen dün olduğu gibi durumda. Sizlerdeki bu duruş ve tav- bugün de, camiye gitmiyor, ramazanda Hem geçmişte hem de günümüzde bir rın değişeceğine dair bir umut ve işa- oruç tutmuyor, 4 halifeden üçüne lanet inanç, diğer din ve inançlarla benzer- rette ne yazık ki ufukta görünmüyor. okumaya devam ediyor. Aleviler aşağı liklerine bakarak değil de, benzemez- Hal ve gidişat buysa, o zaman Alevi- yukarı aynı kalırken ne oldu da sizler likleri ve farklılıkları göz önünde bu- lerden neyi bekliyorsunuz? Tabii ki, birden değiştiniz? Yoksa samimi bir lundurularak ya din, ya mezhep veya iyi birer Sünni olmalarını, camiye git- şekilde değişmediniz de sadece ağız ve tarikat olarak tanımlanıyor. Tamam, melerini, 30 gün oruç tutmalarını ve taktik mi değiştirdiniz? Aleviliğin İslam’la benzer ve ortak bu ülkenin resmi dini Sünni İslam’a yanları olduğunu kabul ediyoruz. Ya ve onun en büyük kurumu Diyanet’e Söyleyin Sayın Diyanet İşleri Başka- aradaki yüzde 80’e varan devasa fark- biat ve itaat etmelerini istiyorsunuz. nı Mehmet Görmez, anlı şanlı ilahi- lılıkları nereye koyacağız? Yoksa yine İstemekle kalmıyorsunuz, bunu 90 bin yat profesörleri, günümüzün modern bizlerin haberi olmadan bu farklılıkla- caminizle, 100 bini aşkın din görevli- âlimleri ve müçtehitleri; yoksa Ale- rı tolare eden bir İslam yorumu mu ge- nizle, sayısız Kur’an kursunuzla, şimdi vilere İslam çatısı altında yeni bir yer liştirdiniz? Aleviliğe demi Şia gibi hak tüm eğitim kurumlarına yaygınlaştır- mi açtınız? Sünni âlimlerin (El-Ezher mezhep statüsü tanıdınız? Cem evleri- dığınız imam-hatip müfredatlı okulla- ulemasının) Mısır’da bundan yaklaşık ni, “cümbüş evi”, kültür evi; cemi ile rınızla, ilahiyat fakültelerinizle Alevi- kızılbaş - sayfa 6 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 lere dayatıyorsunuz. Üstüne üstlük tüm le bizim kabulümüzdür. Buna saygı bağımsız bir din olma hakkını elde et- okullarda sadece Sünni Müslümanlığı gösteriyoruz. Alevilerin Müslüman mek için çalışacaklardır. Buna da karşı anlattığınız zorunlu din dersleri, güya sayılabilmeleri için bizim gibi inanıp çıkmaya, Alevileri bölücü, birliğimi- seçmeli Hz. Muhammed’in Hayatı ve yaşamalarına gerek yoktur. Cem evi de zi-dirliğimizi bozan unsurlar olarak Kuran-ı Kerim Dersi ile de Alevi ço- cami gibi İslam’ın bir ibadethanesidir. görmeye hakkınız yok. Çünkü sizler cuklarının beyinlerini yıkıyorsunuz. Cemler ve semahlar da bizzat namaz “Aleviler Müslüman’dır” derken sa- Onları kendi inanç ve kimliklerine gibi İslam’da muteber birer ibadet bi- mimi değilsiniz. Bu söylemin altında yabancılaştırmaktan utanmıyorsunuz. çimidir” diye ilan edinceye kadar sü- pek çok art niyet ve kirli amaç gizli. Bütün bu olup bitenlerden sonra bizler recek bu inanmama ve ikna olmama Siz kodamanlar Alevileri nasılsa öyle size niye inanalım? Nasıl sizlere güve- tavrı. Bu da yetmez, hükümet, devlet kabul etmeye yanaşmadığınız gibi, nelim de, “Ha tamam, bunlar bizleri ve Diyanet eski politika ve icraatlarını Numan Kurtulmuş’un kendi geçmişi- olduğumuz gibi kabul edip öyle Müslü- tamamen değiştirecek. Cem evlerini ni inkâr edip, HAS Parti’yi kapatarak man sayıyorlar”, “Nihayet Alevilik ol- resmen tanıyacak, Alevi köylerinde- AKP’ye iltihak ettiğine benzer şekilde, duğu ve yaşandığı şekliyle İslam’ın bir ki camiler kapatılacak, imamlar geri Alevilerin de aynen bin yıllık geçmiş- kolu ve şubesi haline geldi” diyelim? çekilecek; din dersleri ya tamamen lerini, atalarının mirasını yok sayıp kaldırılacak veya Alevi-Sünni diye kendilerini, inanç ve ibadetlerini kı- Nitekim işte bu yüzden “Aleviler ikiye ayrılarak ama seçmeli olarak saca Aleviliklerini unutarak, feshede- Müslüman’dır. Ayrımız gayrımız yok” verilecek. Alevilere karşı yapılan tüm rek Sünni-Müslümanlığa katılmalarını sözlerinin benim ve Alevilerin ezici katliamlardan ve günümüze kadar sür- bekliyor ve zorunlu koşuyorsunuz. çoğunluğunun nezdinde hiçbir anlam dürülen asılsız önyargı ve iftiralardan ve önemi yoktur. Bunlar pek çoğumu- dolayı resmen özür dilenecek, yakın Halep ordaysa, arşın burada! Siz Ale- zun gözünde birer tuzak ve taktikten geçmiştekilerin failleri bulunacak ve vilere böyle yaklaşırsanız ve ısrarla ibarettir. Bazı kafası karışık ve ka- cezalandırılacak. Devlet Alevilere ve onları Alevi olarak inanma ve yaşa- rıştırılmış, yasakçı, inkârcı, manup- Aleviliğe, geçmişteki kayıpların telafi ma, yeni nesline bu inancı bozmadan le edici, asimilasyoncu politikalar ve edilmesi için bir süre pozitif ayrımcı- devretme, onları kimliğini korkmadan uygulamalar sonucu kimliğine uzak lık uygulayacak vs. söyleme gibi en temel haklardan mah- ve yabancı kalmış Alevileri “avlama” rum ederseniz; Alevilerin de kendileri- operasyonundan başka bir şey değildir. İşte o zaman ben ve pek çok Alevi ni koruma, meşru müdafaa geliştirme Bizim gözümüzde sizler, yani Türki- inanıp, ikna olacak ve tüm bu icraat- ve sizlerin davet ettiği inanç çatısı al- ye Cumhuriyeti’nin Sünni egemenleri ları hayata geçiren politikacı, Diyanet tına girmemekte direnmesi analarının ve muktedirleri, dün Alevileri katle- yetkilisi ve yöneticinin makamı önün- ak sütü kadar helaldir. Aleviler hiçbir diyordunuz; bugünse Aleviliğin içini de hem alnından hem de ellerinden zaman sizlerin istediği gibi Müslüman boşaltarak, Aleviliği kendinize göre öpmek için sıraya girecektir. Gururla olmamaya kararlıdırlar. tanımlayarak ve de bu ülkede İslam’ın Alevi-Müslüman olduğunu söyleye- sadece Sünni-Hanefi yorumunu tek cektir. Bunu şimdiki Başbakan Tayyip O halde ya onları oldukları Müslüman doğru ve gerçek İslam diye dayata- Erdoğan yaparsa da, inanıyorum ki kabul edeceksiniz, ya da onlar siz on- rak Aleviliği katletmeye çalışıyorsu- AKP Alevilerden beklemediği yük- lara İslam içinde kendilerini inkâr et- nuz. Dilinizden düşürmediğiniz tüm seklikte bir oy alabilecektir. Bundan meden ifade edebilecekleri bir alan aç- “Aleviler Müslüman’dır” söylemlerine hiç kimsenin kuşkusu olmasın! madığınızdan dolayı yine de İslam ile rağmen, Alevilerin büyük çoğunluğu olan bağ ve yakınlıklarını koruyarak, sizlere inanmıyor, inanamıyor. Zira Ancak sizler bunları yapmıyorsanız Aleviliği İslam’dan ayrı ve bağımsız ikiyüzlüsünüz. Samimi değilsiniz. ve Alevileri nefret söylemiyle her gün bir din olarak ifade etmeye ve örgüt- Söylemleriniz başka, politika ve icra- ötekileştiriyor, dışlıyor, devletten ve lemeye çalışacaklardır. Böyle bir şey atlarınız bambaşka… bürokrasiden tasfiye ediyorsanız; “Ale- teoride ve pratikte mümkün müdür? viler Müslüman’dır” sözünüz sadece Mümkündür. Zira Almanya’da daha Sizler, Alevileri dağ başlarında yaşa- Alevileri avlamayı ve asimile etmeyi 2003 yılında Alevilik 64 sayfalık bir dıkları için yüksek İslam’ın nurundan amaçlıyorsa, işte orada durunuz! bilirkişi raporuna dayanarak İslam’dan mahrum kalanlar, bu yüzden zamanla ayrı ve bağımsız bir din, cem evi de namaz kılmayı oruç tutmayı unutmuş Sizler, Alevi’ye ve Aleviliğe meşru onun ibadethanesi olarak resmen ka- cahil cühela takımı olarak gördüğü- ve resmi bir statü vermiyorsanız, cem bul edildi. Hem de Aleviliğin İslam ile nüz müddetçe, “Siz de Müslümansınız. evini hala tanımıyorsanız, ancak giz- olan bağ ve yakınlıkları yok sayılma- Kardeşimizsiniz” sözlerinize kimse liden gizliye sizler gibi inandıklarında dan gerçekleşti bu tanınma… inanmayacak, kanmayacak ve ikna ol- ve yaşadıklarında Müslüman sayacak- Darısı bizimkilerin başına! mayacaktır. sanız; Alevilerin de kendilerine göre arayışlara girmesine kızmayacaksınız. ------o O o ------Ta ki, bir Diyanet İşleri Başkanı, bir Sizler bu söylem ve politikalarınızı müftü, bir ilahiyatçı çıkıp, “Aleviler sürdürdüğünüz müddetçe, Aleviler de Butzbach/Almanya, namaz kılmasa da, ramazanda oruç hakları için mücadeleye devam ede- 4 Eylül 2012 tutmasa da, sadece cem evine gitse de cekler. Sizin dil ucuyla söylediğiniz, Müslüman’dır; onların Müslümanlık “Sizler de Müslümansınız” laflarına *Demirtaş, yorumu-anlayışı başkadır ve o haliy- inanmayacaklar ve İslam’dan ayrı ve din bilimleri ve tarihi doktoru kızılbaş - sayfa 7 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 EKSİKLİĞİMİZ KENDİMİZDEDİR YERYÜZÜNÜN YAŞAYAN ÖLÜMSÜZ İNSAN TANRISI HIZIR - (5) Derviş Yunus söyler sözün, yaş doludur iki gözün Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun…! Yunus EMRE Hıdırellez günü evler ilaçlanmaz. Na- olay ve konuşmaları A. Yaşar Ocak’ın sip süpürülür inancı ile bazı bölgeler araştırmasından aktarıyoruz. Kur’an-ı de evler süpürülmez. Kerim’in 60. ayetinden itibaren 80. ayete kadar olan bölüm şöyledir: Kuru baklagiller bir torba içinde bah- çede ağaçlara asılır. Hıdır Baba’nın 60- Bir zamanlar Musa, genç bir ada- kamçısıyla bunlara dokunması ve be- mına (bazı kaynaklara göre uşağına) reket getirmesi dileği tutulur. Buna şöyle demişti: “Ben iki denizin bir- benzer biçimde ev, araba, çocuk ziynet leştiği yere varıncaya kadar durmayıp eşyası resimleri de yapılarak bahçeye gideceğim, yahut maksadıma erinceye muhtelif yerlere asılır. kadar uzun zamanlar geçireceğim. 61- Bunun üzerine onlar, bu iki deniz Evde kalma tehlikesiyle karşı karşıya arasının birleşik yerine ulaşınca balık- genç kızların başları üzerinde Hıdı- ADNAN CANGÜDER larını unuttular. Balık bir denize doğru rellez günü yeni kullanılmamış kilit yolunu tutmuştu. açılır. Bağ ve bahçelerde çalışılmaz, tarlaya gidilmez. 62- Vaktaki oradan geçip gittiler. Musa Hıdırellez günü, açların doyurulması, genç adamına dedi ki, “Kuşluk yeme- dargınların barıştırılması, üzüntülü Hıdırellez günü akşama kadar un kabı- ğimizi getir. Bu yolculuğumuzda an- olanların sevindirilmesine çalışılır. na veya hamur tahtasına el sürülmez. dolsun ki yorgun düştük” Eve kuru çalı-çırpı götürülmez.Evin Hıdırellez’de içki içilmez, kumar oy- pencere ve kapıları kapatılmaz. 63- Genç adam, “Gördün mü kayaya nanmaz. sığındığımız vakit ben balığı unut- Yoğurt çalınır. Ancak maya kullanıl- 7 ekler muşum. Ona söylememmi Şeytan’dan maz. Yoğurdun tutması halinde eve A osman.ı musaf-kuranı kerim başkası unutturmadı; o, şaşılacak bir Hızır’ın uğradığına inanılır. (ehl kehf suresi); tevrat suretde denize atıldı, yolunu tutup git- B gılgamış destanı ti”. Hıdırellez günü kırlara gidildiğinde a osman.ı musaf-kuranı kerim Hıdırellez azığını çalma adeti yaygın- (ehl kehf suresi); tevrat 64- Musa “İşte, dedi, bizim arayaca- dır. ğımız bu idi” Şimdi izlerinin üzerine Evlerde mantı, pirinç ve dövme pilavı EHL KEHF SURESI gerisin geri döndüler. gibi yemekler yapılır Yine Buhari’nin Ubey İbn Ka’b’tan 65- Derken, kullarımızdan öyle bir kul Hıdırellez’de salıncakta sallanmayanın aktardığı bir hadiste Peygamber şöyle buldularki, biz ona tarafımızdan bir o yıl çeşitli rahatsızlıklarla karşılaşa- demiştir: rahmet vermiş, nezdimizden has bir bileceğine inanılır. Salıncakta sallan- ilim öğretmişdik. ma bir bakıma ateş üzerinden atlama “Hz. Musa’ya, insanların en bilgini 66- Musa ona “Sana öğretilen ilimden şeklinde o yıl için sağlık ve sıhhat di- kimdir diye soruldu? O da, ‘benim’ banada öğretmen için sana tabi olayım leği geleneği ile aynıdır. Hastalıkların, karşılığını verdi. Tanrı, ‘Allah bilir’ mı?” dedi. dertlerin sallanma sırasında dökülece- demediği için Musa’ya vahyedip şöyle ğine inanılır. azarladı: ‘Denizlerin birleştiği yerde 67- O da Musa’ya “Doğrusu sen benim bir kulum vardır ki o senden bilgilidir.’ beraberimde asla sabredemezsin”. Hıdırellez günü çamaşır yıkanmaz. Yorumcular bu kulun Hızır olduğu gö- Yünlü giyecekler güneşe çıkarılır. rüşündeler. 68- “İç yüzünü kavrayamadığın bir bil- Hıdırellez günü un elenmez ve ekmek geye nasıl sabredebilirsin?” yapılmaz. El-Kehf sûresinin bu bölümüne kısaca değindikten sonra, Hz. Musa ile, ona 69- O (Musa) da: “Allah dilerse beni Yeşil ot, dal veya çimen koparılmaz. kılavuzluk eden esrarengiz (yani Hı- sabredici bulacaksın, sana hiç bir işte Çiçek toplanmaz. zır) şâhsiyet arasında geçtiği belirtilen karşı gelmiyeceğim” dedi. kızılbaş - sayfa 8 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 70- O da: “Eğer bu suretle bana tabi merhametce daha yakınını versin. "Hızır" inancı, Hıristiyanlık, Yahudi- olacaksan ben sana kendisini anıp söy- lik, Zerdüştlük, Şamanizm ve Antik leyinceye kadar, bana hiç birşey sor- 82- “Duvara gelince, bu o şehirde iki Yunan dinlerinde de yer almaktadır. ma” dedi. yetim oğlanındı. Altında onlara ait bir Özellikle de Yahudilikteki "İlya" inan- define vardı. Babaları iyi bir adamdı. cı, Hızır ile tıpatıp aynıdır. Kitab-ı 71- Bunun üzerine kalkıp gittiler. Ni- Binaenaleyh Rabb’in diledi ki, ikiside Mukaddes’e göre İlya, Yahudi mistik- hayet bir gemiye bindikleri zaman o , rüştlerine ersinler. Definelerini çıkar- lerine görünmekte; onlara gizli hik- gemiyi deliverdi. Musa dedi ki, “İçin- sınlar. metleri öğretmektedir. dekileri suda boğasın diyemi onu del- din? Andolsunki büyük bir iş yaptın.” Bu Rabb’inden bir merhametti. Ben Hani Mûsâ beraberindeki gence şöy- bunları kendi re’yimle yapmadım. İşte le demişti: “İki denizin birleştiği yere 72- O dedi ki: “Sen beraberimde asla üzerine sabredemediğin şeylerin içyü- varıncaya kadar durmayacağım ya da sabredemezsin demedim mi?” zü”. uzun zaman gideceğim.”

73- Musa: “Unuttuğumuzdan dolayı, Hızır’ın peygamberliği ve ebedi ya- Onlar iki denizin birleştiği yere varın- dedi. Beni muaheze etme. Şu arkadaş- şadığı konusunda çeşitli rivayetler ca balıklarını unuttular. Balık denizde lığımızda bana güçlük yükleme. vardır. Kimilerine göre Hızır, (Al – yolunu tutup kayıp gitti. Hazir yeşillik anlamına gelmektedir) 74- Yine gittiler. Nihayet bir oğlan ço- Hz. Âdem’in kendi oğludur. (İslam Oradan uzaklaştıklarında Mûsâ be- cuğuna rast geldileri zaman o, hemen ve yahudi inançlarına göre ilk insan raberindeki gence “Öğle yemeğimizi bunu öldürdü. Musa dedi ki: “Tertemiz Adem’dir. getir, bu yolculuğumuzdan dolayı çok masum bir canı, diğer bir can karşılığı yorgun düştük” dedi. olmaksızın öldürdün ha! Andolsun ki İLYAS Aleyhisselam ise Kur'an-ı sen kötü bir iş yaptın!” Kerim'de En'am Sûresi (85-90) ve Saf- Genç, “Gördün mü! Kayaya sığındığı- fat Sûresi'nde (123-132) geçer. Hakkın- mız sırada balığı unutmuşum. –Doğ- 75- O dedi: “Ben sana beraberimde da fazla bilgi yoktur. Rivayete göre hü- rusu onu sana söylememi bana ancak asla sabredemezsin demedim mi?” kümdar Ahab zamanında yaşamıştır. şeytan unutturdu- Balık şaşılacak bir Hızır, Hz. Âdem’in çocuklarından şekilde denizde yolunu tutup gitmişti” 76- Musa, “Eğer, dedi, bundan sonra Kabil’in oğlu Hazrûn veya Hz. Nuh’un dedi. sana birşey sorarsam benimle arkadaş- oğlu Sâm’ın torunlarından Belyâ b. lık etme!” Melkân yahut Hz. İshak’ın torunla- Mûsâ: “İşte aradığımız bu idi” dedi. rından Hazrûn b. Amâyîl’dir. Bunun Bunun üzerine tekrar izlerini takip O taktirde tarafımdan muhakkak bir yanında onun Hz. Harun’un soyundan ederek gerisin geri döndüler. özre ulaşmışımdır. Benden ayrılmak- geldiği, isminin Hadır b. Âmiya veya Derken kullarımızdan bir kul buldular ta mazur sayılırsın. 77- Yine gittiler. Hadır b. Fir’avn olduğ u yahut Kur’an’da ki, biz ona katımızdan bir rahmet ver- Nihayet bir memleket halkına vardılar adı geçen İlyâs veya El-yesa’ın Hızır’ın miş, kendisine tarafımızdan bir ilim ki, orada ahalisinden yemek istedikleri kendisi olduğu öne sürülür (Ebû Ha- öğretmiştik.7 halde kendilerini misafir etmekten im- tim es-Sicistânî, s. 3; Makdisî, III, 77; Mûsâ ona, “Sana öğretilen bilgilerden tina etmişlerdi. Derken yıkılmak üzere İbn Kesîr, I, 295; Diyarbekrî, I, 106). bana, doğruya iletici bir bilgi öğretmen olan bir duvar buldular. O bunu hemen Bazı kaynaklarda ise annesinin Rum, için sana tabi olayım mı?” dedi. doğrultu verdi. Musa dedi ki: “Dilesey- babasının Fars olduğu kaydedilir (İbn din elbet buna karşı bir ücret alırdın.” Kesîr, I, 299; Diyarbekrî, I, 106-107). Adam şöyle dedi: “Doğrusu sen be- İbn Kesîr, İslâmî kaynaklarda Hızır’ın nimle beraberliğe asla sabredemezsin.” 78- O “İşte, bu benimle senin ayrılı- gerçek adı olarak gösterilen Belyâ b. “İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye şımızdır. Sana, üzerinde asla sabrede- Melkân’ın aslında Kitâb-ı Mukaddes- nasıl sabredebilirsin?” mediğin şeylerin iç yüzünü haber ve- teki İlya’dan bozma olduğunu belirt- Mûsâ, “İnşaallah beni sabırlı bulacak- receğim. miş [el-Bidâye, I, 299), bu görüşe da- sın. Hiçbir işte de sana karşı gelmeye- yanan A. J. Wensinck ve A. Yaşar Ocak ceğim” dedi. 79- “Gemi denizde iş yapan yoksulla- gibi araştırmacılar, Hızır’ın asıl adının O da şöyle dedi: “O halde eğer bana rındı. Onun için ben onu kusurlu yap- İlya’nın Arapçalaşmış şekli olan Belyâ tabi olacaksan, ben sana söylemedikçe mak istedim ki, arkalarında her sağlam olabileceğini ileri sürmüşlerdir. Ancak hiçbir şey hakkında bana soru sorma- gemiyi zorla almakda olan bir hüküm- başta Kur’ân-ı Kerîm olmak üzere ha- yacaksın.” dar vardı. dis, tefsir ve tarih kitaplarında yer alan Hızır ve İlyâs tasvirlerine göre İlya ile Derken yola koyuldular. Nihayet, bir 80- Oğlana gelince, onun anası da ba- İlyâs aynı, Hızır ile İlyâs farklı kişi- gemiye bindiklerinde (adam) gemi- bası da iman etmiş kimselerdi. Bunun lerdir; ayrıca bunların birlikte hareket yi deldi. Mûsâ, “Sen onu içindekileri için onları azgınlık ve kafirlik bürüme- ettiklerine dair herhangi bir bilgi bu- boğmak için mi deldin? Doğrusu, şaşı- sinden endişe ettik. lunmamaktadır. Buna göre halk kültü- lacak bir iş yaptın.” dedi. ründeki Hızır-İlyâs beraberliğini ifade 81- “İstedik ki onların Rabb’i bunun eden Hıdrellez telakkisinin sağlam bir Adam, “Sen benimle beraberliğe asla yerine temizlikçe daha hayırlısını, temele dayanmadığı ortaya çıkar. sabredemezsin, demedim mi?” dedi. kızılbaş - sayfa 9 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Mûsâ, “Unuttuğum için bana çıkışma diye nitelendirilen kişinin bütün tefsir Aziz Sarkis, Ermeni dünyasında, en ve bu işimde bana güçlük çıkarma!” kitapları ve hadisler de Hızır olarak çok popülarite kazanmıș Ermeni aziz- dedi.8 adlandırılmasıdır. lerinden biridir. Evlenme çağındaki genç kızların ve genç erkeklerin rü- Yine yola koyuldular. Nihayet bir er- Bazılarına göre de Hızır, Kabil veya El yalarında eș adaylarını görmeleri ile kek çocukla karşılaştıklarında adam Yasa’nın oğludur. Bazı önemli kaynak- ilgili anlatımlarla çok tanınır. Ger- (hemen) onu öldürdü. Mûsâ, “Bir cana lar ise Hızır’ı peygamber mertebesine çekte, Aziz Sarkis (Sergius), Roma karşılık olmaksızın suçsuz birini mi koyarken, kimileri de; o’nun Velî veya ordusunda görevli ve Hıristiyanlığa öldürdün? Andolsun çok kötü bir iş Nebî olduğunu yazarlar. sıkıca inanmıș, imanlı bir komutandı. yaptın!” dedi. Geleneklere göre, Ermeni genç kızla- Hz. Muhammed bir hadisinde şöyle rı veya erkekleri, Aziz Sarkis yortu- Adam, “Sana, benimle beraberliğe asla buyurmuştur: “Hızır’a bu adın veril- sunun (Genellikle Șubat ayının ikinci sabredemezsin demedim mi?” dedi. mesinin nedeni, kuru bir yerde post üs- hafta sonu, 2012’de 4 şubat tarihine tünde otururken hemen arkasında yeşil rastlamaktadır) bir gün öncesi tuzlu Mûsâ, “Eğer bundan sonra sana bir şey otlar belirmesindendir” Kimi anlatım- Pelit (bir nevi buğday yemeği) yerler hakkında soru sorarsam, artık benimle lara göre ise, Hz. İlyas ile kardeştir. ve bunu rüyalarında gelin veya damat arkadaşlık etme.9 Doğrusu, tarafım- Biri karada diğeride denizde insanla- adaylarını görebilme inancına bağlar- dan (dilenecek son) özre ulaştın (bu rın yardımcısı olmaktadır. lar. Aziz Sarkis yardımseverliği ile de son özür dileyişim)” dedi.10 tanınır, oysa kendisinin beyaz atından Yine Buhari’nin Ubey İbn Ka’b’tan bașka bir zenginliği yoktu. O devamlı Yine yola koyuldular. Nihayet bir şehir aktardığı bir hadiste Peygamber şöyle beyaz atı üstünde herkesin yardımına halkına varıp onlardan yiyecek istedi- demiştir: koșardı. ler. Halk onları konuk etmek istemedi. Derken orada yıkılmaya yüz tutmuş “Hz.Musa’ya, insanların en bilgini Süryanî edebiyatında manzum bir İs- bir duvar gördüler. Adam hemen o du- kimdir diye soruldu? O da, ‘benim’ kender destanı vardır. Orada İsken- varı doğrulttu. Mûsâ, “İsteseydin bu iş karşılığını verdi. Tanrı, ‘Allah bilir’ der'in aşçısı ebedî hayat kaynağını için bir ücret alırdın” dedi. demediği için Musa’ya vahyedip şöy- arayan İskender'e refakat etmektedir. le azarladı: Denizlerin birleştiği yerde Yolculukları sırasında bir gün aşçı tuz- Adam, “İşte bu birbirimizden ayrılma- bir kulum vardır ki o senden bilgilidir. lu bir balığı suda yıkarken balık canla- mız demektir” dedi. “Şimdi sana sab- Yorumcular bu kul’un Hızır olduğu gö- nır ve kaçıp gider. Andreas balığı ya- redemediğin şeylerin içyüzünü anlata- rüşündedirler. kalamak için suya atlar ama tutamaz. cağım.”11 Ama kendisi de ölümsüzlüğe kavuşur. Hızır’ın ebedileştiğini iddia eden Sonradan bunu farkeden İskender bu “O gemi, denizde çalışan bir takım bazı kaynakalar ise, Hızır’ın Zu’l – menbaı arar, ama bulamaz. yoksul kimselere ait idi. Onu yarala- Karneyn’in veziri olduğunu savuna- mak istedim, çünkü onların ilerisinde, rak, şunu ileri sürerler. Zu’l - Karneyn Yahudi efsânesine gelince, İlyas ile ha- her gemiyi zorla ele geçiren bir kral Ab-ı Hayatı bulmak için yola düştük- ham Yeşuş ben Levi'nin birlikte ettik- vardı.” ten sonra, Ab-ı Hayatı ilk bulan, ilk leri seyyahati anlatır. Yeşuş İlyas'a tıp- “Çocuğa gelince, anası babası mü’min içen ve onunla ilk yıkanan Hızır oldu- kı Hızır'ın Musa'ya koştuğu gibi şartlar insanlardı. Onları azgınlığa ve küfre ğunu savunurlar. Hâttâ bu arada Zu’l koşar. Benzer davranışlarda bulunur. sürüklemesinden korktuk.” – Karneyn’in yolunu kaybederek geri Yani Efsane'deki Yeşuş, Kur'an'daki döndüğü de iddialar arasında yer al- Musa'dır. Bir çok kaynak, Hz. Musa’nın “Böylece, Rablerinin onlara, bu çocu- maktadır. beraberindeki genç adamının uşağı ol- ğun yerine daha hayırlı ve daha mer- duğunu yazar. Hz. Musa’nın uşağının hametli bir çocuk vermesini diledik.” Hızır’ın yaşadığını iddia eden kaynak- adı Yuşa ibn Nün, Bilgin ve Kul olarak lar, Ab-ı Hayat suyunu ilk içenin Hızır ayetlerde ifade edilen kişinin ise Hızır “Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa olduğundan yola çıkarak, Hızır’ın ebe- (Arapça telafuzu Hard)’dır. ait idi. Altında onlara ait bir define var- dileştiğini savunmaktadırlar. dı. Babaları da iyi bir insandı. Rabbin, (devamı gelecek sayıda) onların olgunluk çağına ulaşmalarını Bir çok kaynak, Hz. Musa’nın berabe- ve Rabbinden bir rahmet olarak define- rindeki genç adamının uşağı olduğunu lerini çıkarmalarını istedi. Bunları ben yazar. Hz. Musa’nın uşağının adı Yuşa kendi görüşüme göre yapmadım. İşte ibn Nün, Bilgin ve Kul olarak ayetlerde senin, sabredemediğin şeylerin içyüzü ifade edilen kişinin ise Hızır (Arapça budur.” telafuzu Hard)’dır. Hızır’ın peygam- berliği ve ebedi yaşadığı konusunda Kehf (60-82) çeşitli rivayetler vardır. Kimilerine göre Hızır, (Al – Hazir yeşillik anla- Dikkat çekici olan bu ayetler de Hı- mına gelmektedir) Hz. Âdem’in kendi zır ve ya başka bir isim geçmemesine oğludur. (İslam ve yahudi inançlarına rağmen 'kullardan bir kul' veya 'o kul' göre ilk insan Adem’dir. kızılbaş - sayfa 10 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 EŞKİYA HÜKÜMDAR OLURSA.... KAZIM ORBAY VE DERSİM Türk yönetimi, Dersim harekatına yö- Trakya Türkleri geldiklerinde bu evle- nelik hem içte hem dışta hazırlıklarına rin “subaylar tarafından işgal edilmiş 1935`te başladı. Almanya ve İtalya`da olduklarnı” gördüler. Göçmenleri çadır iktidara gelen faşist yönetimlerle ciddi ve savaşta yıkılmış yakılmış evlere yer- ilişkiler geliştirdi. Avrupa`daki gerici leştirdiler. Selanikten gelen bir göçmen yönetimlerle kurduğu ilişki ile birlikte, İzmir`de kendilerine ev verilmesi için İran ve Irak`la da 1937 de Kürt ulusal resmi makamlara müracaat edince kar- hareketine karşı „Sadabat Paktı“ kurdu. şılarına Kazım Orbay`ın adamları çıkar Türk yönetimi, Hitler`e, o henüz yahu- ve susturulurlar. Dersim`de “gördüğü- di katliamına başlamadan önce pratiği nüz her canlıyı öldürün”emrini veren ile yöl gösteriyordu. İçerde Türk ırçı- Kazım Orbay`ı daha yakında tanırsak, lığı azgınlaştırılak saldırganlaştırıldı. DAVUT KURUN tabloyu taha iyi anlarız. „Şark Islahat Proğramı“ adı altında Kürdistan`da yeni bir işgal ve katliam buğday, yağ ve canlı hayvanın yanısı- Kazım Orbay 1886`da İzmir`de doğar. proğramı yürürlüğe koydu. Dersim ra genç kız ve kadınlar da ganimetten Enver Paşa ile Nuri Paşa`nın akrabası- katliam hazırlıkları sürdürülürken, sayılarak Elazığ`a götürüldüler. 38 kat- dır. Enver Paşa`nın kızkardeşi Mediha 1935`te Savunma bakanı olan Kazım liamında gaspedilen bu mallar Elazığ ile evlidir. 31 Mart vakaası nedeniyle Orbay koordinatörlüğünde Trakya`da ve Erzincan pazarlarına akmaya baş- Hareket Ordusu`nda balkan savaşları- otuzbin Yahudi`nin malları yağmalana- ladı. Elazığ ve Erzincan Türkiye`nin na ve birinci dünya savaşına katılmışsa rak Orta Anadolu`ya sürgün edildiler. her tarafından gelen tücarlarla doldu. da önemli bir başarı kazanamamıştır. Türkiye`nin değişik şehirlerinde arta Ancak Elazığ`de Abdullah Alpdoğan`ın Amcası ile birlikte Ermeni soykırımına kalan Rum, Ermeni ve Pontuslara sal- ve Erzincan`da Kazım Orbay`ın izin katılmıştır. Nahcivan`daki katliamla- dırılar düzenlenerek sindirildiler.Türk belgesi tanzim ettiği tücarlar mal nak- rından dolayı galip devletler tarafından yönetimi, Dersim katliamı için ihtiyaç liyatı yapabiliyorlardı. Gerci o dönem hakkında tutuklama kararı verilmiştir. duyduğu 600 bin lirayı bu yağmala- Türkiye`nin her yerinde, generallerin Enver`in ölümünden sonra Kemalistle- mada elde edeceğini hesaplamıştı ama kendisine bağlı gayrımeşru iş yapan re katılmıştır, İzmir`e ilk giren komu- büyük çapta gayrı menkul gaspedil- grupları vardı, ama bunlar Elazığ ve tanlardan olmuştur. Dersim Katliamı mesine rağmen, nakdi olarak ele ge- Erzincan`da resmi idiler. sırasında Milli savunma bakanlığı yap- çen para bu mikdardan azdı. Onun için makta idi. Soykırım harekatının bütün dersim seferini 6 ay ertelemek zorunda Kazım Orbay, Dersim soykırımın- planlamalarını Mustafa Kemal ile bir- kaldılar.1936`da, Dersim`de bir taraftan da zenginleşerek dönerken Besime ve likte yapmıştır.1938 Katliamı`nda biz- silah toplamaya, bir taraftanda öden- Emine adlı iki Dersimlı kızı da hizmet- zat sorumluluk alarak 3.ordu müfetişi memiş vergiler adı altında keyfi paralar çi olarak yanına almıştı. Kemalist ge- sıfatıyla askeri insiyatifi ele almıştır. topladılar. Diğer taraftan yol, köprü ve neraller, daha önce de Rum ve Ermeni kışlaların yapımında dersimlileri angar- tehcirlerinde büyük topraklara işyeri Katliamdan sonra, bölgede estirilen ya ile çalıştırarak soykırımın maliyeti- ve malikhanelere el koyarak palazlan- türkçülük rüzgarı ile bölgedeki hal- ni de onlara yüklemeye çalıştılar. Türk mışlardı. Mustafa Kemal, Türkiye`nin kın durumunu anlamak için bir anket ordusu, 1937`de Dersimi işgal ederek en zengin adamı olmuştu. Malvarlığı- yaptırılı. Elazığ, Dersim, Bingöl ve kışlalara yerleşti. Dersim ileri gelen- nın bir kısmı ölümünden sonra devle- Erzincan`ı kapsıyan bu ankette, kimlik lerini toplayarak Elazığ`da uydurma te devredildi, bir kısmı da yakınlarına konusundaki sorulara, 1.540.000 Zaza- mahkemeyle, daha önce verilen idam dağıtıldı. İş Bankası`ndaki hisselerinin Kürt denmesine karşılık, sadece 16.000 kararlarını yüzlerine okuyarak aynı toplam meblağı, Hindistan`da topla- kişinin Türk demesi karşısında çılğına gün infaz etti. Harekatın ikinci safha- nan paranın kişisel zimmetine geçir- dönerler ve ankete yayın yasağı konur. sı için Mustafa Kemal, Fevzi Çakmak mesiyle oluşmuştu. Ayrıcı Erzincan Anket belgelerine gizlilik damgası vu- ve savunma bakanı Kazım Orbay ara- ovasında Ermeniler`den kalan arazıler, rularak Ankara`ya gönderilir ve daha sında kararlaştırılarak insiyatif 3. Ordu Adana`daki Tekir Yaylası, Ankara`daki sonraki tedbirler konusunda kafa yorar- Müfetişi ünvanıyla Kazım Orbay`a ve- Ormançiftliği, Çankaya köşkü erme- lar. rildi. Gerekli asker sevkiyatından son- nilerden, İstanbul Adalar`daki, İzmir ra Kazım Orbay, ikinci 600 bin liralık Konak`taki gayrimenkuller rumlardan Kazım Orbay, Dersim Katliam ve ödenekle Erzincan`da konumlandı ve gaspedilmişti. Bütün generaller gibi Talanı`ndan daha da zenginleşerek soykırım harekatına başladı. Pülümür, Kazım Orbay da bu ganimetten payı- Ankara`ya dönerken yanına Besime ve Karaoğlan ve Hozatta ki karargahlarda nı almıştı. 1924 mübadele antlaşması Emine adlı iki Dersimli kızkardeşi de Dersim soykırımını yönetti. gereği, Batı Trakya`dan gelen “Türkle- ganimet olarak alır. Besime şöyle an- Burada dikkati çeken bir durum, daha re” Yunanistana gönderilen Rumların latıyor. “Dedem, rahmetli çok yaşlıydı. önce Dersim`de gaspedilen para, altın, ev ve arazileri verilecekti, ancak Batı Hiç unutmam, bizimkiler dedemi asker kızılbaş - sayfa 11 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 gelmeden önce orada bıraktı. Biz Erzu- Berlin`e girince de Türkiye Almanya`ya polise teslim olup cinayeti üstlenir. rum yolunu tuttuk. Haber geldi ki, De- savaş ilan etti. Bu kadrolar açıktan İn- Mahkeme safhası tam bir çadır tiyat- dem Seykemal kendini asmış. Katliam giliz ve ABD ye, elaltında da SSCB ne rosu şeklinde cereyan eder. Mahkeme sırasında dağlara çıktık, sonra asker şirin görünmek için bütün hünerlerini devam ederken, savcının müebet iste- bölgeden gitti, biz köyümüze indik. sergiliyerek çıkar sağlamaya çalıştılar. mesine bozulan Reşit Mercan, mahke- Geldik ama, ekinlerimiz ve evlerimiz Durumun daha iyi kavranması için, o me süresi içinde ifadesini değiştirerek, yakılmış gördük. Erzincan`a gittik. Bir dönemde cereyan eden bir olay aktar- suçsuz olduğunu, para karşılığı Haşmet geceyarısı kapı çalındı. Asker geldi. mak istiyorum: Orbayın suçunu üstlendiğini, kendisine Dedik, ya asacaklar, ya kesecekler. As- 6 ay ceza sözü verildiğini söyleyince ker kattı önüne bizi.” Kazın Orbay, 1944 de Genel kur- Haşmet Orbay bayılır. Haşmet Orbay, may başkanı olunca, adet olduğu gibi, ifadesinde Reşit`in yalan söylediğini, Çevrede topladıkları yüzlerce kişi- Ankara`da kendisine bağlı bir gayrı kendisini kurtarmak için suçu kendisi- yi önce bir okuldu topluyorlar, son- resmi ekip oluşturur. Bu Türkiye`de bir ne attığını söyler. Hakim, Reşit`e bu ifa- ra birkısmını sürgüne gönderiyorlar, gelenekti. Bir ilin en üst askeri sorum- deye ne diyeceğini sorunca, Reşit” siz Emine`nin ailesini Samsun`a gönderi- lusu, Vali ve Emniyet müdürü, o ilde bilirsiniz, demek ki öyle imiş” der. Ka- yorlar. Kadınları ve kızları subaylar kendisine bağlı çalışan, haraç, komis- rarda Reşit`e 20 yıl, Haşmet`e de katile ganimet olarak kendi aralarında payla- yon, ihale işlerine bakan, gayrı resmi silah sağladığı için bir yıl ceza verilir. şıyorlar. Besime, kendisinden 3-4 yaş bir gurup oluşturur ve devlet ihaleleri, Ama olay basına yansır, Mehmet Salih büyük ablasıyla birlikte ordu müfetişi komisyonlar, haraç toplamalar bu gary- Esen isimli bir yazar “cinayeti 100 bin Kazım Orbay`a veriliyor. rı-resmi gurup eliyle yürütülürdü. Ka- lira karşılında, Haşmet Orbay tarafın- zım Orbay da Genel kurmay başkanı dan azmettirildiğini, arabuluculuğunu “Yemek bize kokuyordu, yiyemiyor- olunca hemen 16 yıldır Ankara`da va- da N. Tandoğanın yaptığını ,,Reşit`in duk, kuru ekmek yiyorduk. Emine ben- lilik ve aynı zamanda belediye başkan- teslim olmadan önce vali N. Tandoğan den 3-4 yaş büyüktü. Dövmesinler diye lığı yapan Nevzat Tandoğan ile irtibata ile görüştüğünü, sonra teslim olduğunu mutfağa kaçıyorduk. Mediha Hanım`ın geçer. N. Tandoğan`ın başında olduğu yazar. Olay diğer büyükelçileri de il- (Enverin kızkardesi, K.Orbayın eşi) ekibe ortak olur. Bu ekibin başına da gilendirdiği için uluslararası bir boyut Türkçe isteklerini anlamadığımız için belediyede mütercim olarak çalışan, kazanır ve dava yargıtaya intikal eder. dayak yiyorduk. Hiç sefkat görmedik. MAH (MİT) üyesi, Kazım Orbay`ın Yargıtay, davayı bozarak, Bolu`da gö- Ellerinde gelse, boğup atacaklardı. Bi- oğlu Haşmet Orbay getirilir. rülmesine karar verir.Bolu`da ifadesini zim o tarafa çok kızıyorlardı. Hele Der- tekrar değiştiren Reşit, doğruları söy- sim dedin mi “ay yabani Dersimliler” Almanların yenilmesi kesinleşince, o ler ve Vali N.Tandoğan`ı tanık olarak diyorlardı. Seyit Rıza`nın dölleri diyor- güne kadar tecrid edilmiş olan Sovyet dinlenmesini talep eder. Vali, Kazım lardı.” (Bir Tutam saç belgeselinden ak- büyükelçilik yetkilileri birden her yerde Orbay`a, başbakana ve adalet bakanına taran, Star gazetesi.6.11.2009) aranan ve saygı gösterilen adamlar olu- bu işe bir çözüm bulmasını, olay üstüne verdiler. Hatta ne kadar dost oldukları- kalırsa herşeyi açıklayacağını söyler. Kemalist isgalçiler, ikinci dünya sava- nı göstermek için Almanlar hakındaki Vali N.Tandoğan ertesi gün evinde ölü şının başlaması nedeniyle, “Şark İslahat bilgilerini İngiliz, ABD ve SSCB yet- bulunur. Bolu`da ceza alan Haşmet ile Planı`nın” dördüncü safhasını ertele- kililerine sundular. İngilizler ve ABD Reşit, 1950 affından yararlanarak ha- mek zorunda kaldılar. Özellikle SSCB hakındaki bilgileri SSCB`ye, SSCB ha- pisten çıkarlar. nin, Türkiye´nin Almanya ve İtalya´ya kındaki bilgileri de İngilizler`e pazarla- verdiği desteği kesmek için , Boğazlar dılar. Kazım Orbay, kilit bir noktkada Vali N.Tandoğan da Kazım Orbay gibi, ve 1921 Moskova antlaşmasına göre olduğu için bütün sırlara kolayca erişe- Ankara`yı yıllarca haraca bağlamıştı. Ermeni toprakları olarak belirlenen biliyordu. SSCB büyükelçisiyle, Türki- Ankara pazarında 2 bin yıllık kira ile Kars ve konusunu gündeme ye, Almanya, İngiltere ve ABD hakın- bir yer tutup mallarını satan ankara getirmesi, Kemalistleri çok korkuttu daki önemli bilgileri Rusya`ya 2 milyon köylülerinden bir grup, N.Tandoğan`ın ve kürdistan`daki katliamlarını geçici lira karşılığında satmak konusunda adamlarına komisyon vermiyorlar. olarak ertelemesine neden oldu. Ancak anlaşır. Bilgi teslim işini Ankara, iç ve Köylülerin içinde, SSCB`in Almanya` 1943`ten sonra Almanlar`ın savaşı ka- dış istihbarat bölge başkanı Kazım Or- ya girmesi ile yükselen solcu rüzgara zanması süpheye düşünce Kemalistler bayın oğlu Haşmet Orbay yapar. Haş- kapılan birisi, Tandoğan`ın adamlarına, paniğe kapıldılar.1944`de Ruslar`ın üs- met Orbay bilgileri teslim edip paraları „köylü milletin efendisidir“ der. Bunu tünlüğü ortaya çıkınca Türk generalleri alırken, büyükelçilik doktoru Dr.Neşet duyan vali N.Tandoğan hemen genci tu- hemen alelacele müttefik devletlere yal- Naci Arcan görür. Bu doktorun aynı za- tuklatıp huzuruna getirtir. „Ulan Öküz, taklanmaya başladılar. Alman ve İtalya manda ABD büyükelçisinin de doktoru Anadolu, Milliyetçilik, Komünizm size ile ilişkilerini sınırladılar. İçte türkçü- olduğunu öğrenen Kazım Orbay Nev- ne? Sizin göreviniz mahsul yetiştirmek lük söyleminin dozajını düşürmeye, zat Tandoğan`la birlikte doktoru hemen ve oğullarınızı askere göndermektir. ırkçı-turancı söylemleri açıktan dillen- ortadan kaldırılmasına karar verirler. Size verdiğimiz vazife sadece budur” dilerenlere karşı göstermelik de olsa Doktoru Haşmet Orbay muayenehane- der tedbirler aldılar. Hükümette de bazı de- sinde öldürür. Plan geregi ertesi gün, EŞKİYA HÜKÜMDÜR OLURSA, ğişiklikler yapıldı. Genelkurmay baş- Tandoğan`ın 100 bin lira karşılığında GASP, ZULÜM VE ÖLÜM ADALET kanı Fevzi Çakmak istifa ederek yerini satın aldığı Reşit Mercan adında bir OLUR...... Kazım Orbay`a bıraktı. Rus birlikleri şahıs, 6 ay hapis yatıp çıkma sözü ile Kaynak: http://yilanli.info kızılbaş - sayfa 12 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 SIRA TÜRKİYE’YE GELECEK!... İran Genel Kurmay Başkanı Suriye’den istemiyor. Ama onlardan çok herşeyiy- sonra sıranın Türkiye’ye geleceğini le yardımcı olan Suudi Arabistan, ka- söyledi. Türk dişişleri bakanlığı buna tar, Türkiye ve Ürdün’dür. Bunlar aktif sert cevap verdi. ve her tür desteği sunuyor.Suudiler, katar ve Ürdün demokrasinin D’sini Sert cevap niye verdiler, Suriye gibi bile ağzına almıyor. İnsan hakları vb Türkiye’ninde sonuçta aynı şeylerle dersen tam bir rezalet. Kadının adı karşılaşacağını söylediği için. Yarası bile buralarda söylenmez. Türkiye sa- olmayan gocunmaz diye bir söz var; dece D’sini söylüyor. Kürtler, Aleviler demekki Türkiye’nin kanayan bir ya- vb gündeme geldiğinde dillerini yutu- rası var. Hatırlatılmasında sonsuz de- yorlar. Bu günlerde Bahçeli AKP’nin recede rahatsızlık duyuyorlar. Dr. Dursun Ali Küçük yanındayım diyerek; istediğiniz kadar Kürtlere vb zülüm ve katliam yapın Ortadoğu haritası değişmeye mah- ği ilerleme düzeyine kavuşurlar. Öyle onayını veriyordu. kümdur. Kimse 1. Dünya savaşında “kırmızı çizgilerimiz var” demek para cetvelle çizilen bu haritayı artık kabul etmez. Farklı olana , Kürtlere ve Alevi- Erdoğan Çillerleşti. İdris naim Şahin edemez. Zaman ve siyasi vb gelişmeler lere vb. geçmişte olduğu gibi zor kulla- mehmet Ağarlılaştı. Bir ergenekon git- bu haritayı eskitti. Hiç bir rejim biraz narak bu gerçeği engelleyemezler. ti, Erdoğan ve AKP Ergenekonu geldi. uyarlama yaparak soğuk savaş döne- Kısaca rejimler yıkılınca bölgedeki mindeki gibi yaşayamaz. Hani ne derler; Feriştah olsanda gücün diğer devletlerin pozisyonları farklı yetmeyecek. Bu Türkiye ve İran açı- oluyor. Ama bu gün komşuya olan ya- Ben devrimci oldum olalı, yakındoğu sından da fazlasıyla geçerlidir. rın onun başına gelecek. Bundan kaçıp ve Ortadoğu’da Kürtlerin 40 milyon- kurtulamazlar, ancak mümkün olduk- luk bir nufusu olduğu söyleniyor. Buda Hani İran’da şeriat var, buna rağmen ça ateşin çevre yerlerde olmasını ve tahmini ve yaklaşık bir rakamdı. Ara- AKP ve İran anlaşamıyor. Demek so- kendisinden uzak olmasını tercih edi- dan neredeyse 30 yıl geçti. Hala Kürt- run din ve Müslümanlık değil. Devlet yorlar. Oysa tutuşmuş olan kıvılcımlar ler 40 milyon deniliyor. Kürt nufusu- ve sermayenin çıkarları onları çatış- gelip onları da bulacaktır. nun artık 50 milyonun üzerinde olduğu tıryor. Bölge üzerinde bölgesel güç ol- kesindir. Kürtlerin çabuk çoğaldığı mak noktasında kafa yoruyor ve çatışı- Hani parasıyla değil sırasıyla dır diye gözönüne alınırsa 60 milyon ve üzeri yorlar. Ama herkesin Müslümanlığı da bir deyim vardır. Sıranın bölgedeki bü- söylense de abartılı olmayacaktır. kendisine göredir. İki rejimde Firavun tün rejimlere parasıyla değil sırasıyla dönemini yaşıyor. geleceği kesindir. Kürtler derinliğine bir çoğrafyaya ve genişliğine bir nüfusa sahiptir. SIRA SAHİ KİMDE? İRAN REJİMİ YIKILINCA BAĞIM- SIZ KÜRDİSTAN’IN KURULMASI- 21. yüzyılın en dinamik gücünü Ya- Sıra İran’da mı Türkiye’demi? NI HİÇ BİR GÜÇ ENGELLEYEMEZ kındoğu ve Ortadoğu’da Kürtler oluş- turuyor. Bu yüzyıl Kürtlerin yüzyılı İran’a sorsan sıra Türkiye’ye gelecek Burada açıkça yazıyorum. Güney Kür- oluyor. diyor. Ama kendilerinin de Suriye’den distan federasyonu bağımsızlık vb der sonra hedefte olduklarını adları gibi ve belkide ilk adımlarını atar. Böylesi Lozan ve 1. Dünya sonrası anlaşmalar biliyorlar. İran Genelkurmay Başkanı bir ortam oluşursa fazlasıyla sevinece- çöpe atılmaya mahküm olacak duruma “sıra Türkiye’ye gelecek” diyor. Hak- ğim. geldi. Ya sınırlar; sınırlar aşılarak ve sızda değidir. İlk sıranın kimde olduğu AB gibi ortak birlik ve Pazar oluştu- bu gün ve yarın hangi rejimlerin çatır- Ama mevcut koşulları değerlendirdi- rularak aşılır. Buna yanaşılmazsa hari- dayacağı çok önemli değil. ğimde İran rejimi topun ağzına girin- tada yeni güçler sahneye çıkar. Kürtler ce ve yıkılınca kesinlikle Bağımsız açısından da Bağımsız Kürdistan ku- Ama herkes sırasını beklesin ve sıra Kürdistan kurulacaktır. Bunu Türkiye rulur. kendisine gelir. düşünsün. Kürtler İran’da yaygın bir çoğrafyada vardır. Doğu Kürdistan Değişim gelip herkesin kapısını çalar. Suriye’den sonra sıra İran’dadır. Genel mevcut İran Türkiye devlet sınırlarıy- Er veya geç kaçınılmaz bir sondur bu. gelişmeler buna işaret ediyor. Sonra di- la bitişiktir. Burada çok geniş olmayan Hiç bir devlet değişimi ve 21. Yüzyıla ğerleri sırasını sakın unutmasın. Orta- ama uzun olan bir şeritte kürtler var- denk düşecek ilişkileri, küreselleşme- doğunun teokratik, otarşik, oligarşik, dır. Ama Doğu Kürdistanda Kürt nu- yi, farklıların tanınması ve açığa çıka- otoktarik vb rejimleri sırasıyla değişe- fusunun çoğunluğu mevcut Kürdistan rılması gerçeği dışında kalamaz. Fark- cekler. Bu değişimden kimse kaçmaya- federasyonu ile sınır olacaktır. lı olanlar ister etnik, ister dini, ister caktır. inanç ve ister demokrasi vb açısından PKK İran ın ve Suriye nin mevcut iliş- olsun kimlik ve dünyanın genel geldi- Örneğin Suriye rejimini küresel güçler kileri geçicidir. Kalıcı olduğuna ina- kızılbaş - sayfa 13 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 nan varsa saftır. Öyle Kürdistani olan demesinler. direndiğimizde “bölücüyüz”. Böyle bazzıları da sakın “dosluk” tan söz kardeşlik olmaz, buna kardeşlik deme- etmesin. Kürdistan Suriye ve İran re- Sizin sıranız diğerlerine göre biraz ge- yeceğiz. jimlerinin yaşamasıyla değil, yıkılma- cikecek, ama unutmayın sıra size kesin sıyla kurulur. Bunu önemsemeyenler gelecek. İttifaklar, mecvut konjoktürel İnanca gelince “hepimiz Diyanet İşleri kör cahildir. Suriye ve İran rejimlerini duruma ve sırtınızın bolca sıvazlanma- Başkanlığı kurumu aracılığla Müslü- kendilerini korumak için geçici taktik sına bakmayınız. Sert kayayız diyor- manız” diyorlar. Diaynet bu gün Ha- ilişkiler içine girmek issterler. Buna sunuz ve kimse bize birşey yapamaz nefi mezhebini dayatıyor. Türkiye deki Kürtlerden çok onların ihtiyacı vardır. inancındasınız. Ama sert olan esnemez Alevi Türkleri ilahi Diyanete bağla- Esad rejiminin canı çıkıyor. Canı çı- ve sonuçta kırılır. Bu gidişle ekono- mak istiyorlar. Kürdistan Alevilerini, karken bile Güneybatı Kürdistanlıla- miyi eskisi gibi düze çıkaramazsınız. şafi Kürtlerini, Ezidileri vb ise Hanefi rın haklarını ve statüsünü ağzına bile Ordanda geriye adım atma başladımı, yapmak yani devletin resmi Müslü- almıyorlar. İran rejimide serttir, ancak krizinizi örtecek birşey bulamazsınız. manlığına bağlamak için Cumhuriyet çatırdar ve kırılır. Onlardan reform vb Sıfır çözüm bitti. Kardeşlik pozlarınız kurulduğunda beri çalışıyorlar. beklemek hayaldir. verdilerinize silah sıkıyorsunuz. Bu- nun faturası öyle ucuza kapatılamaz. Geçenler Erdoğan: “herinsan camide Türkiye soğuk savaş sona erince Rus- Ey Kürtler sömürgeci devletler her za- ibadet etmeyi tadacak” diyordu. Hris- ya ve dağılan Sovyetler pazarından man genellikle “kardeşiz, müslüma- tiyanlar, Aleviler, Ezidiler vb camiye epey yararlandı ve palazlandı. Rus- nız, kız alıp vermişiz vb” edebiyatıyla gitmiyor. Ne yani herkes Erdoğan ve yanın Putin çıkışıyla beraber alanları bizi kandırdılar. Diyanet gibi mi Müslüman olacak. daraldı. AKP islamıyla ortadoğu pa- Herkesin dini ve inancı kendisine. Da- zarını epeyce ele geçirmeye ihtiyaçları Fırsatlar her konuda var. Değerlendir- yatan Firavundur. Asimile eden Tanrı var, yoksa son on yılda ekonomideki mesini bilelim. Örneğin Güneybatı ya karşı geliyor. Diğer inaçlarında Tan- büyümeyi ayakta tutamazlar. AB’yi Kürdistanlılar Esad’ın gidişine acı- rısı var be adam. Ne istiyorsun, Fira- unuttular. Ancak ABD ve AB’ye mayacaklar. Hasaplarını onun üzerine vun! Ortadoğu’da size dayanarak ben epey yapmayacaklar. Suriye’de muhalefetim iş yaparım, bensiz Ortadoğu değişmez diyen ve özellikle TC’nin desteklediği Örneğin şafi Kürtler diyanetin ve Er- diyorlar.Türkiye Suriye rejimini canla İslami kesime güvenilemez. Onlarda doğanın siyasal İslamını kabul etme- başla yıkmak istiyor. Hatta müdaha- iktidara gelince Esad ve Erdoğan dan yecekler, Hanefi olmayacaklar. Karşı le için en çok çaba harcayandır. Ama değişik biçimde farkları olamaz. çıkacaklar. Diyanet aracılığıyla kimse sıra Türkiye’ye geldiğinde içişlerimize Müslüman olmadı. Diyanet olmadan kimse karışamaz ve Suriyenin içişleri- Bağımsızlık istiyoruz. Birlikte yaşam da Kürtler in çoğu şafiydi ve Müslü- ne karışmıyoruz hikayelerini tekrarlı- isteyenlerle federasyon temelinde, de- mandı. Müslümanlığı AKP ve devle- yorlar. mokrasi ölçüleri ve özgürlükler teme- tinin diyanetinden öğrenecek değilsi- linde yaşamaya varız. niz. İster Şafi, İster Ezidi, İster Alevi Suriye’de herkese katliam ve zulüm olun. İnacınızı ve dininizi kimsenin varmış. Erdoğan bu söyleme bolca Türk egemenleri ve hatta Türk halkı- siyasi çıkarlarına alet etmesine mu- sarılıyor. Sözkonusu Suriye Kürtleri, nın çoğunluğu neye alışmış: “mevcut sade etmeyiniz. Bağımsız durşunuz Ermenileri, hristiyanları, Durzileri ve Tc içinde Türk olarak ve bzim gibi olsun. Bir Kürt Müslümanın, şafinin Alevileri olunca dili tutuluyor. Sanki bize benzeyerek kardeşiz”. Haklarımı- Tanrı ile arasına bir Türk milliyetçisi kendileri iktidara gelseler esad ı bile zı istediğimizde ve katliamlara karşı Müslüman-hanefi giremez. Bir Türk aratacak ve diktatör kesilecek Müslü- milliyetçisi Alevide Bir Kürt Alevinin man kardeşler vb demokrasi ve insan Tanrı ile arasına giremez. hakları mı getirecek? Fırsat bulurlarsa Erdoğan ve AKP gibi olacaklar. Aynıyız ve biriz nakaratları hikayedir. Bunlarında sonu geldi. Farklıyız ve Erdoğan bütün reform ve açılım dema- farklı olarak kardeşçe yaşamaya varız. gojileri fos çıktı. Kürdistanlılara karşı, Alevilere ve hakkını isteyen emekçi- Bağımsızlık Kürdistan ve halkının vaz lere ve ötekilere karşı tam bir despot- geçilmez hakkıdır. Eski kardeşliği ve tur. Şimdi Kürdistan’da Tansu Çiller, birliği kabul etmiyoruz. Eşit ve özgür Doğan Güreş dönemini yaşatıyor. Eski birlik, federasyon ve statü olan birlik kirli savaşçılar gibi “yok ederiz”, “biti- ve kardeşliğe varız. Bazıları da Bağım- ririz” diyorlar. Aynı zulüm ve katliam sız Kürdistanı Kürtlerin çoğunluğu is- hikayeleri devam ediyor. temiyor demesin. Kendisi adına konuş- sun. Kendisi istemiyorsa herkes adına Türkiye uniter ve katı merkeziyetçi ya- karar vermesin. pısını sürdürdükçe hiç bir temel sorun çözülmez. Kürdistan ve Kürtlere mev- İran rejimi yıkılınca Bağımsız Kür- cut askeri çözüm dayatıldıkça Türki- distan kurulacak. Buraya yazıyorum. ye’dekiler boşuna demokrasi gelecek Umarım yanılmam. kızılbaş - sayfa 14 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 ...İki ...Üç ...daha fazla Kürdistan! Kürt devrimci demokratik hareketleri yeri işgal edip, zorla ele geçirmemişler, on yıllardır “Kürt sorunu” denen şeyin, yüzyıllardır statüsüz ve her türlü hak TC’nin bir “iç meselesi” olmadığını, ve özgürlükten yoksun olarak yaşamak uluslar arası bir sorun olduğunu savun- zorunda bırakıldıkları kendi toprakla- du. Kürt ulusunun özgürlüğü sorununu rında, kendi iradelerini ellerine almış Ortadoğu’daki statükoları temelden de- olmaktadırlar. ğiştirecek devrimci bir dinamik olarak gördü. Eğer gerçekten de Ortadoğu’da barış ve demokrasi isteniyorsa, Kürtlerin ulusal Suriye’deki Baas rejimi son günlerini haklarına kavuşmaları ve kendi özyöne- yaşarken bunun ilk habercisinin Kürt timlerini oluşturmaları bu isteğin doğ- halkının yerel yönetimleri ele geçiriyor rudan bir sonucudur. olması bu bakımdan oldukça anlamlı. Bir zamanlar sadece bir Kürdistan ha- Kurtuluşu “en son olabilir” diye bakı- yal ediliyordu; şimdi fiilen birkaç tane lan bu parçanın özgürleşmesi, Güney Recep Maraşlı “Kürdistan” var! Kürdistan’a benzer bir federatif yapıya etme ihtimali bulunmakla birlikte, bu kavuşması artık bir ütopya olmaktan Türkiye açısından çok riskli olacak ve Irak Federal Kürt yönetimi artık tarihi çıkıp gerçeğe dönüşmektedir. Bu du- buna kolayca cesaret edemeyeceğini dü- bir istikrar ve meşruiyet kazanmış du- rumun Kürt halkı üzerinde büyük bir şünüyorum. rumda. Henüz uluslar arası güvencesi moral ve özgüven yarattığı, coşkuyla bulunmamakla birlikte Federal Irak’ın karşılandığı açıktır. Ayrıca bu başarının Belki de Suriye yönetimi Türkiye’nin bir öğesi olarak yasal bir çerçeveye sa- arkasında PKK ve Federal Kürdistan kendilerine askeri bir müdahalede bu- hip. yönetimi arasında bir konsensüs bulun- lunmasına karşı sınır boyunca doğal bir ması çok daha motive edici bir unsur “tampon bölge” vazifesi görecek Kürt Suriye’deki yerel Kürt yönetimi ise he- olmaktadır. Kısa bir süre önce Barzani özerk bölgesi oluşmasına göz yumarak nüz çok yenidir. Bu yönetimin istikrar ve Karayılan arasında Suriye konusun- (kolaylaştırarak), Türkiye’ye giderayak ve meşruiyet kazanmasının, kazanımla- da Hewler protokolü yapıldığı haberleri kötü bir sürpriz hediye etmeyi düşündü! rının savunulması ve genişletilmesinin çıkmıştı. PYD’nin de Suriye’deki mu- Böyle de olsa iyi oldu. öncelik taşıyacağı açıktır. Daha önem- halif Kürt partileri içinde yer almasının lisi ise bu, Suriye’nin yeniden yapılan- üzerinden çok geçmeden bu gelişmeler Şurası bir gerçek ki Türkiye’nin “Su- dırılmasında bu fiili özerkliğin “ken- yaşanmasını bu ortak hareket konsepti- riye’nin demokratikleşmesi”! konusun- di kaderini tayin prensibi” içerisinde ne bağlamak yanlış olmasa gerek. da bu denli hevesli olmasının nedeni, bağımsız bir statüye kavuşmasını, en onun demokrasi ve özgürlük aşkından azından federal bir yasal çerçeveye ka- Gerçek şu ki Suriye’deki Baas rejimi değil, Irak’ta olduğu gibi Kürtlerin bu vuşturulmasının önü açıktır. siyaseten olduğu gibi askeri olarak da alanda bir statü edinmesinin önüne geç- en zor ve belki de son anlarını yaşıyor. mekti. Neyse ki TC’nin eli bu konuda Bu gelişmelerin gösterdiği bir başka Suriye ordusunun Kürt bölgelerinden artık oldukça daralmıştır. reel politik de Kürdistan’ın bir parcasın- daha stratejik alanlara çekilmesi, Kürt Her nasıl olursa olsun bu tür konjonktü- daki gelişme statünün diğerlerini de ka- nüfusunun yoğunlukla yaşadığı kent ve rel durumlar, tarihi fırsatlar her zaman çınılmaz şekildi etkileyeceğidir. Güney kasabaların birer birer ağırlıklı olarak ortaya çıkmıyor. Nasıl ki Kürt ulusunun Kürdistan’ın statüsünün önümüzdeki PYD’nin egemen olduğu Kürt muhale- iradesi, geçen yüzyılın başlarında ve süreçte tüm parçalar için reddedilemez fetinin eline geçmesini getirdi. Basına her tarihsel dönemeçte sömürgeci dev- bir emsal teşkil edeceğini söylemek ke- yansıyan görüntülere bakılırsa, halk letlerin aralarında “uzlaşmaları” nede- hanet olmasa gerek. Suriye parçasının coşkulu ve barışçı biçimde yerel Kürt niyle ipotek altına alındı ise, bugün de Irak örneğini izlemesi de kaçınılmaz. yönetimine sahip çıkıyor. Yerel komi- Türkiye ve Suriye gibi iki sömürgeci teler, milis güçler, ulusal bir devrimin devlet arasındaki çelişki ve çatışma bir Neredeyse bütün bir mücadele tarihi coşkulu eylemliği içerisinde çalışıyor- Kürt özgürlük vahasının daha oluşma- boyunca gerek entelektüel düzeyde, ge- lar. sına olanak veriyor. Bu konsept Kürt rekse siyasi olarak tüm parçalara destek ulusal demokratik güçleri için tarihi bir vermiş; lojistik sağlamış v e buna karşın Bu alanlara eski Suriye ordusunun fırsattır ve göründüğü kadarıyla da doğ- en geri statüde yaşamak zorunda kalan tekrar dönme ihtimali artık çok za- ru değerlendirilmektedir. bu parçanın hak ettiği özgürlük imkan- yıf. Yakın bir gelecekte “Özgür Suriye larına kavuşması bu bakımdan da son Ordusu” adı verilen muhalif Suriyeli Tıpkı Irak’ta olduğu gibi Suriye’de olu- derece sevindiricidir. grupların oluşturduğu silahlı grupların şan bu “fiili Kürt özerkliği”nin, masa- müdahale etmeleri de yine uzak bir ih- başı görüşme ve pazarlıklarda feda edil- Ortadoğu’daki “Arap baharı” adı veri- timal. “PKK kapımıza dayandı, Suriye memesi, uluslar arası hukuk normları len süreç, devrilen diktatör rejimlerin parçalanıyor, güvenliğimiz tehlikede!” içinde güvenceye alınması önem taşı- yerine demokratik yapıların geldiği bir gerekçesiyle TC’nin askeri müdahale maktadır. Sonuçta Kürtler herhangi bir seyir izlemiyor. Bunun yerine eski ik- kızılbaş - sayfa 15 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 tidar sahiplerinden daha az bağnaz ve tutsak Kürdistan parçalarının özgürleş- ve analitik düşünmek yerine, duygusal tutucu olmayan güçlerin “iktidar mü- mesinin etnik, dinsel, kültürel çoğulcu- ve propagandif davranma yönündedir. cadelesi” biçiminde gelişiyor. İslami luk taşıyan tarihi bir bölgede demokrasi Bu yüzden nesnel tahliller yapılamı- fundemantalizm ve hoşgörüsüzlüğün ve özgürlük çağı açmasını umuyor ve yor, süreç kestirilemiyor. Bunun yerine daha katı biçimlerinin inşası söz konu- bekliyorum. komplo teorilerine dayalı kurgular, ör- su; bu durumda Kürt ulusal demokratik güt çalışmaları alışkanlığından kalma hareketlerinin baskın eğilim olarak se- O halde “…iki… Üç daha fazla Kürdis- çağrı ve uyarı yazıları ağırlık kazanıyor. küler, modern, sosyal demokrat yapı- tan!” şiarının tam zamanıdır! ları; Kürt federal yönetim bölgelerini Bir kısmı, PKK’yi neredeyse Kürdis- Ortadoğu’nun gerçek bir özgürlük ve Kürt yönetimlerinin oluştuğu yerlerin tan’daki bütün olumsuzlukların anası demokrasi alanları olarak öne çıkmaları "Kürtleştirilmesi" değil "özgürleştiril- gibi kabul ediyor. Bir kehanette bulun- anlamına geliyor. Kürt ulusal demokra- mesi" kavramını çok önemli ve ayırt duktan sonra, yıllarca sabırla bunun tik hareketleri Ortadoğu’nun bel bağla- edici buluyorum. Bu, Kürt halkı kendi- doğru çıkmasını bekleyen bir tavırları nabilecek başat demokrasi ve özgürlük sini özgürleştirirken, kendisiyle beraber var. dinamiği olarak kritik roller üstlenmeye bölgenin en eski ve yerleşik halklarını, Diğer bir kısmı da, “PKK ne yaparsa, adaydır. Acaba bu rollerini oynayabile- etnik gruplarını, inançlarını ve kül- nasıl yaparsa iyi yapıyor, bir bildiği cek mi? türlerinin de özgürleşme koşullarını vardır” mantığında, kayıtsız koşulsuz Kuşkusuz ulusal demokratik hareketin yaratmasını ifade eder. Yaşadığımız destek vermeyi görev sayan parti-pro- içinde taşıdığı birçok çelişki, açmaz ve coğrafya üzerinde binlerce yıl tarihin pagandacısı bir duruş gösteriyor. yetersizlik var; bu handikapların aşıla- en-eski medeniyetlerinin parlayıp sön- Hâlbuki Kürt entelektüel hayatını da bilmesi belirleyici bir öneme sahip. dügü, çeşitli uluslar, kültürler, din ve yoksullaştıran bu tepkici-savunmacı inançların yaşadığı, ama şimdi ayakta duruş yerine, tüm örgütlere, yapıla- Çok değil, on yıl önce dahi bağımsız kalma mücadelesi verdikleri ortak bir ra karşı eleştirisel duruş gösterebilen, Kürdistan “hayal” olarak görülüyordu. vatandır aynı zamanda. Yanı başında “doğruya doğru, eğriye eğri” demekten Şimdi fiilen bağımsız iki Kürdistan var. ezilen, ayrımcılık ve haksızlığa uğrayan de kaçınmayan nesnel gözlem ve tahlil- Bu alanların gerici rejimlerin çökme- kimlikler bulundukça kendisinin de öz- lere ne kadar da çok ihtiyaç var! sinin ardından özgürleşmesi, Kürt öz- gür olamayacağını en bariz biçimde ya- gürlük mücadelesinin Ortadoğu’da ge- şayan Kürt toplumunun ancak ortak bir Şimdi bu, Suriye-PKK ilişkilerinin ta- rici statükoların değişmesiyle yakından özgürlük havasında kendisini de özgür nımlanmasında da görülüyor. Yazılıp bağları olduğuna tanıklık ediyor. Hiç kılabilir. Bunun aynı zamanda tarihsel çizilenlere bakılırsa şu anda PKK’nin kuşku olmasın ki İran ve Türkiye sö- bir borç olduğunu da düşünüyorum. Beşşar Esad’ın başkanlık konutunu ko- mürgeciliklerinin çökmesinin ilk müj- ruyor olmasına şaşmamak gerekecekti. decisi de diğer Kürdistan alanlarının Barış ve demokrasi ortamının idamesi Ama realite tam tersini gösteriyor: Kü- özgürleşmesi olacaktır. ancak ve aynı zamanda halklar, etnik ve çük Güney parçasında Kürt yönetimine dini gruplar, kültürler arasında demok- geçen kent ve kasabalar PYD ağırlığı Türkiye’nin yönetimi altındaki Kürdis- ratik ve çoğulcu ilişkiler kurulmasıyla taşıyor, kitlesel bir destek buluyor ve bir tan parçasında yerel yönetimler son 20 olanaklıdır. ulusal devrim ortamı mevcut… yıldır istikrarlı biçimde ağırlıklı olarak Bitirirken bir olgunun daha altını çiz- Kürt ulusal dinamiğini taşıyan parti ve mekte daha fayda görüyorum: Aynı yanılgı, Öcalan’ın TC’ye teslim adaylarca kazanılıyor. Türk Devlet Ba- edilmesi ardından yaşanan süreçte kanı Cemil Çiçek’in panik içinde “PKK, Kürt aydınlarında baskın eğilim, ne ya- PKK’nin Güney Kürdistan’ı istikrarsız- Ermenistan sınhırına dayandı!” yollu zık ki PKK olgusu karşısında gerçekçi laştırmak için provakasyon ve saldırılar demeçler vermesi boşuna değil. Doğu yapacağı “öngörüsü” üzerinde de görül- Kürdistan’da İran yönetimince oluş- dü. Bu tespit ve ön görüler yıllardır ade- turulan bir “Kürdistan” eyaleti çoktan ta temel siyasi tezler olarak tekrarlanıp beri var. (Yazımın sonuna farklı yasal duruluyor ama aradan 12 yıl geçmesine kalıplar içinde olsa da Kürt yerel yöne- rağmen bu öngörü doğrulanmadı. PKK timlerini gösteren bir harita çıkardım. ile Güneyli örgütler arasında çatışmak İlginç bir tablo ortaya çıkıyor.) bir yana dursun, belli bir uyum ve kon- sensüs söz konusu. Buna karşılık henüz 60’lı yıllarda Vietnam ulusal kurtu- “böyle söyledik ama yanılmışız!” diyen luş mücadelesi zafer kazandığında, bu de yok… devrimin diğer bağımlı uluslara örnek olması anlamında “…iki… Üç daha faz- Kürt ulusal demokratik güçleri arasında la Vietnam!” biçiminde bir slogan atıl- dostluk ve dayanışma olacaksa, hakka- maktaydı. Vietnam devriminin bir “do- niyete ve olguların nesnel biçimde ta- mino etkisi” yaratarak Laos, Kamboçya nımlanmasına dayanmadan kurulabilir gibi diğer Hindi Çini ülkelerini de etki- ve yürüyebilir mi? leyeceği varsayılıyordu ki, öyle de oldu. Kaynak: Bugün Ortadoğu’nun koşulları, ideolo- http://www.gelawej.net/index.php/ jik ve siyasi iklimli çok farklı olmakla recep-marasli/5989-ki-uec-daha-fazla- birlikte Kürt ulusunun özgürleşmesinin, kuerdistan.html kızılbaş - sayfa 16 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 PSK Genel Sekreteri Mesut tek'le Röportajı KD Kendinizi bize tanıtabilir misiniz? maları siyasiler tarafından yapılmasını anlamlı bulduğum söylenemez. Ama MT Ben Mesut Tek 1954 Elazığ do- netice itibarıyla Koçgiride olan ulusal ğumluyum. Dersimli bir aileye men- direnişti. Alevi Kürtlerin henüz daha subum. Ailem Dersim Direnişi sonrası devletleşmemiş ama devletleşmeye Elazığa yerleşmiş. İlk, orta ve lise tah- doğru giden kemalistlere karşı bir di- silimi Elazığda yaptım. Üniversiteyi renişiydi. Kısaca böyle değerlendiriyo- Diyarbakırda, Diyarbakır Üniversitesi rum. Fen Fakültesi Kimya Bölümünde oku- dum. 12 Eylül darbesi nedeniyle okulu M. Kemalin siyasal yaşamda ön pla- bitiremedim. 1975 yılından itibaren o na çıkmasıyla başlayan dönemde baş- zamanki adıyla Türkiye Kürdistanı gösteren Koçgiri Direnişi (isyan da Sosyalist Partisi, şimdiki adıya Kür- KD Kızılbaşların, Kürdistan tarihinde diyebilirsin), gelecekte kemalistlerin distan Sosyalist Partisi saflarında mü- siyasal anlamda rolleri olmuş mu? Alevilere ve Kürtlere yönelik nasıl cadeleye başladım. Daha önce fikirle- bir tavır içinde olacağını göstermiştir. rim net değildi. Bir yandan Dersimli ve MT Şimdi bu, Kızılbaş teriminden ne Koçgiride Alevi Kürtlere yönelik kat- Alevi olmamın, diğer yandan da Kürt anladığınıza bağlı biraz da. Eğer Kı- liamlar, Mustafa kemalin bilgisi dahi- kimliğimin verdigi eziklik vardı. İki zılbaşları Alevilerin bir başka biçimde linde yapıldı. arada bir deredeydim. Alevi miydim? ifadesi olarak görüyorsanız, kuşku- Kürt müydüm? Ya da hangisi daha ağır suz Alevi Kürtler, Kürdistan Ulusal Hareketin niçin başarıya ulaşmadığı, basıyordu? Bir bocalama devrem oldu. Kurtuluş Hareketinde önemli roller ya da yerel kaldığı, diğer bölgelere ni- Ben öyle zannediyorum ki, solculu- üslenmişlerdir. Alevi Kürt önderler çin sıçramadığı konularını, dönemin ğun moda olduğu yıllarda, Dersim'de, olmuştur. Seyid Rıza gibi, Alişer gibi. şartlarında değerlendirmek gerekir. solculuğun yanında ulusal ve dini Bugün de KUKH tabanında önemli Ama şu bir gerçektir ki Koçgiri hare- kimliğini yaşamak isteyenler, benim oranda Alevi vardır. Bu durum sadece keti ulusal nitelikli bir harekettir. De- gibi arada kalmıştılar. Bu dönemde kuzey parçası ili sınırlı değildir. Gü- yim yerindeyse Kürtlerin kemalistlere okuduğum Baytar Nurinin Kürdistan ney Kürdistanda Alevi inancına yakın ilk derli toplu direnişidir. Böyle görü- Tarihinde Dersim adlı kitabı kimli- olan Kakayi inancına mensup Kürtler, yor, böyle değerlendiriyorum. ğim konusunda belirginlik sağlamada hem liderlik bazında hem de toplum- yardımcı oldu. O yıllarda, yurtdışın- sal taban bazında önemli rolleri vardır. KD Burayı biraz açalım mı? Mesela da yaşayan Kemal Burkayın Türkiye Bu nedenle şunu söylemek mümkün. Kahraman Alişerin beyitleri deyişleri Şartlarında Kürt Halkının Kurtuluş KUKHin önemli dinamiklerinden bi- ve şiirleri var. Burada eleştiriler yapı- Mücadelesi adlı büroşürü de gizli ola- risi de Alevi Kürtlerdir. Alevi Kürtler, yor, Desime atıfta bulunuyor. Yardım rak elden ele dolaşıyordu. O büroşürü yeri geldiğinde KUKHine önderlik te gelmedi diyor. Mesela böyle bir talep okuduktan sonra tam bir netlik kazan- yapmıştır. Bugün de aynı durum de- ile eleştiriyi Müslüman ve Şafii Kürt- dım. 1975 de Kürdistan Sosyalist Parti- vam etmektedir. lere yapmıyor. Nedir buradaki durum, si saflarına katıldım. O zamandan beri nedir problem? PSK saflarında mücadele ediyorum. KD Koçgiri olayları oluşumu gelişi- Partimin her kademesinde görev al- mine kısaca özetlemeniz mümkün mü? MT Şimdi, Dersim ile Koçgiriyi birbi- dım. 2003 yılında yapılan 7. Kongrede Direniş mi? Ayaklanma mı? Ayrıca di- rine bağlayan kürtlüğün yanısıra, bir genel sekreterliğe seçildim. Şu anda bu yer Desim Kızılbaş aşiretleri ile diğer de inanç bağları var. Her iki kesimde görevi yürütüyorum. Kürt müslüman aşiretleriyle ilişkileri- Alevi, bu olabilir. Yani Alişer diğer ni açmanız mümkün mü? Kürtlerden ziyade, öncelikle Alevi KD Partinizin Kızılbaş Alevilikle ilgili kürtlerden, Dersimden bir beklenti kongere kararı, görüşü var mı? MT - Benim detaylıca bilmediğim ko- içine girmiş olabilir. Diğer Kürtler- nularda ahkam kesme diye bir alışkan- den gerektiği gibi yardım gelmemesi- MT Hayır, partimizin her hangi bir lığım yoktur. ni kendisine izah edebilir, ama Alevi inanca yönelik özel kararı yok. Parti Kürtlerden yardım gelmemesini izah programımızda, coğrafyamızın tüm KD Güzel etmede zorlanmış olabilir. Bu nedenle inançlarının özgürce ifade edilebildik- onlara yönelik, deyim yerindeyse bir leri, dini vecibelerin özgürce yerine MT Ayrıca kendimi şu terimler üze- serzeniş içinde olabilir. Bunu deyişle- getirildiği bir yapının oluşturulması rinde tartışmayla sınırlandırmak iste- riyle dile getirebilir. Temsilde hata ol- hedeflenmiştir. Bunun dışında her han- miyorum. Direniş miydi, ayaklanma maz derler ya, bu biraz da Pir Sultanın, gi bir inanca yönelik aldığımız özel bir mıydı, hareket miydi? Akademisyenle- İla da dostun gülü yaralar beni deme- karar yok. ri ilgilendiren bu tür akademik tartış- sine benzer. kızılbaş - sayfa 17 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 KB Koçgiri direnişi kanla bastırıldık- değildir. Ama bu, ona karşı oldukları de, Şeyh Saidin onlara verdiği cevap tan sonra Alişer kahraman direnişçi- anlamına gelmez. Ya da o hareketin çok anlamlıdır. Bana onun imanı değil, leriyle Dersime çekilirken setle kar- başarısızlığını istediği, harekete karşı aklı lazım der. Şeyh Said böylesine ile- şılaşıyor. Batıdan giremiyor dolaşıp bir tavır içine girdiği anlamına gel- ri görüşlü bir insandı. Ben böylesine doğudan Dersime girebiliyor. Bu du- mez. Yayınlanan bazı Kürt belgeleri, ileri görüşlü olan bir insanın Aleviler rumu biraz açabilir misiniz? özellikle Ağrı Hareketi döneminde, ile ittifak görüşmelerine softa birisini, hareketin öncüsü olan Hoybun Cemi- Alevi düşmanı birisini göndereceğine MT Dediğim gibi direnişin detayı ko- yetinin, Dersim yöresindeki Kürtlerin ihtimal vermiyorum. Bu tür söylemle- nusunda bir bilgim yok. Bilmediğim de desteğini almak için bölgeye kadro- ri, Alevi kürtler ile Sunni kürtler ara- konularda da ahkam kesmek istemem. lar gönderdiğini, ama bu işte başarılı sındaki ayrılığı derinleştirmeye yöne- Ama genel olarak şunu söyleyebilirim. olamadığını gösteriyor. lik söylemler olarak görüyorum ; amaç Bahsettiğiniz dönemde, tarihi belge- bu olmasa da, iyi niyetle söylenmiş lerin gösterdiği gibi, Dersim aşiret- KD Şöyle bir söylence var. Yazılı bel- olsalar da.. leri de boş durmadılar. Örneğin, tam gesi yok. Bunu Elevi - KIZILBAŞ cami- hatırlayamadığım bir tarihte, Elazığ ası bilir. Şeyh Said elçisini Sey Rızaya KD Desim Aşiretleri Golê XIZIRda, el- Kaymakamlığını işgal, edip Sevr An- gönderir direniş için desteğini almak el üstüne koyup Golê XIZIRa taş atı- laşması maddelerinin yerine getirilme- için. Sey Rıza gelen elçileri ağırlamak yorlar Direniş kararı alıyorlar. Daha sini talep eden bir telgraf çektiklerini için koyun kestirir. Misafirlerin abdest sonra dönenler, dökülenler oluyor. Bu- biliyorum. Deyim yerindeyse Dersim alıp namaz kılmaları için su getirilir. nu neye bağlıyorsunuz? Kürtleri de boş durmadılar. Diyarbakır Hazırlık yaptırır. Kızılbaşın kestiğini Kürtleri de boş durmadılar. Yani Kür- yemezler, doldurduğu su ile de abdest MT Aşiret yapısına, feodal yapıya. distan bir bütün olarak, Mahabattan almazlar. Elçiler Sey Rızadan görüş Genel bir kuraldır. Feodaller ve aşi- Kirmanşana, Ararattan Antebe kadar, isterler. Sey Rıza hele bir düşünelim ret reisleri, ulusal mücadelede kararlı bir kaynama içindeydi. Dönemin şart- size sabah cevap veririz der. Sabahle- olamazlar, tutarlı bir çizgi izlemezler. ları, bu kaynamaların yerel kalmasına yin Sey Rıza elçileri gönderirken der İstemedikleri için değil. Toplumsal neden oluyordu. Dediğim gibi o konu- ki «Siz bizim kestiğimizi yemediniz. yapıları buna elvermediği için bu böy- yu elbette tartışmak gerekli, ama bu Suyumuzla abdest almadınız. Peki na- ledir. Bu sadece Dersime özgü bir şey roportajın konusu olmamalı. sıl güven olacak ? Nasıl birlikte dire- değildir.Tüm Kürt hareketlerinde böy- neceğiz ? » der. Bu durumu daha önce le olmuştur. TC. ya da öteki sömürgeci KD Şeyh Said Direnişi var. Şeyh Said Sey Rızaın oğlu Bawanın torunu Sey devletler, Kürt ulusal hareketini engel- Direnişine Kızılbaş Kürtlerin Kızıl- Rüstem de teyit etti. Siz bu duruma ne lemek amacıyla olanak sağlayarak bir baş Zazaların desteği neden yoktur? dersiniz? kısım aşiretleri kullanmışlar, kendile- Dayanışmayı neden başaramamışlar? rine bağımlı hale getirmiştir. Elişer, Şeyh Said, Sey Rıza üçü de di- MT Bu söylenceden öte bir şey değil- renmişler!. Her üçünün de başı gitmiş dir. Böyle bir olayın olup olmadığı ko- KD Alişer, Şeyh Said, Sey Rıza dire- üç direniş te kanla bastırılmış. Dire- nusunda kesin bir şey söylemek müm- nişlerinde kalıcı ciddi bir ittifak başa- nişlerde dayanışma yok, neden?. kün değil. Ama şöyle bir söylence de rılamadı. Bugün bu eksikliği giderme var. Sey Rıza idamından önce « eğer yönünde öneriniz var mı? MT Dayanışma olmamasının değişik ben Şeyh Said kardeşimle birlikte ha- nedenleri var. Tüm Kürdistanda örgüt- reket etseydim bugün idam edilmezdik MT Politikacıların geçmişten ders al- lü bir parti ya da siyasi yapının olma- » dediği de söylenir. Bu ne kadar doğ- ması, yaşanan eksiklikleri görüp ek- ması önemli etkenlerden birisi. Şunu ru ne kadar yanlış bilemiyorum. Şunu siklikleri giderilmesi için çaba sarfet- söylemek istiyorum. Kürdistanın her söylemek isterim. Şeyh Said kültürlü, meleri gerekir. Bence yapılacak olan bölgesinde, Alevilerin de, Sunnilerin bilinçli, aydın bir insandı. Alevi inanç- iş şudur. Kürdistan toplumunun çok de, Yezidilerin de yaşadığı bölgeler- larını bilen birisiydi. Örneğin, softa, renkli çok sesli bir toplum olduğunu de örgütlü olan ve bunları harekete bağnaz düşüncelere sahip bir insanı, görüp, her rengin her sesin varlığını geçirebilen, Kürt toplumu içinde ör- hele hele böylesine çok önemli ittifak kabul etmek, onun örgütlenme hakkını gütlenmiş bir siyasi organizasyonun görüşmesini yapmak için göndereceği savunmak ve ortak hedefler etrafında olmaması başlı başına önemli bir et- inancında değilim. Örneğin Şeyh Sai- bir araya gelmek konusunda çaba sar- kendir. Bunun yanı sıra dini inançların din bu konuda ne kadar geniş düşündü- fetmektir. Renkleri, sesleri inkar ede- da etkisi olmuştur. Bunu inkar etmek ğünü gösteren bir anekdot var. Fehmi rek, yok sayarak başarıya ulaşmanın mümkün değildir. Dersim Direnişini Bilal, tanımış bir Kürt yurtseveridir. şansı yoktur diye düşünüyorum. yönetenlerinin Alevi olması nedeniyle, Fehmiyê Lice de derler. Eski bir sos- dini duyguların etkisi altında kalan di- yalist. Şeyh Saidin yakın çalışma arka- KD KIZILBAŞ ŞAFİİ meselesi sizin ğer Kürt kesimleri, hareketle aralarına daşlarından birisi. Elimde belge yok, partinizde yan yana olmanızda prob- bir mesafe koymuş olabilirler. Bunun varsa da ben okumadım. Baküde 1920 lem yaratıyor mu? tersi de doğrudur. Yani Şeyh Said ön- yılında yapılan Doğu Hakları Kurul- MT Yok. Ben yaratmayacağı inancın- derliğinde hareket döneminde ya da tayında Kürtlerin temsilcisi olarak dayım, eğer birbirimizin varlığını say- Ağrı Direnişi döneminde, Sunni Kürt- bulunduğu söylenir. Şeyh Saidin çev- gı gösterirsek. lere Alevi Kürtlerin ciddi bir destekte resindeki din adamları, «bu koministi bulunduklarını söylemek te mümkün niye yanında tutuyorsun » dediklerin- KD Fetvalar var, KIZILBAŞIN kestiği kızılbaş - sayfa 18 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 yenmez . Mum söndürür. Kısacası kafi- Zazayım, Kürt değilim » diyor. Sizce yana iç içe yaşamadık mı, Dersimde? rin en kötüsüdür. Katli vacip, kanı he- Kürt-Zaza ilişkisi nedir? Kırımdan sonra bağlarına bahçelerine laldır. Bunların yazılı belgeleri var. Bu işyerlerine tarlalarına el koymadık mı fetvalar Kürt Müslümanlar tarafından MT Bence bu bir lehçe sorunudur. Bu- Dersimde? Şimdi Dersimi Kürt harita- geri alınıp redd edilmedi. Nasıl olacak güne kadar elde edilen belgeler Zazala- sında katmak bizi-sizi ne kadar temize bu sorunun çözümü? rın ayrı bir etnik grup olduğunu ortaya çıkartır? koymamıştır. Aksine bugüne kadar or- MT Ama bu fetvaların Şafii Kürtler taya çıkartılan belgeler Zazaların Kürt Ermeni meselesinde partinizin Soykı- tarafından uygulandığını gösteren bel- olduklarını, Zazacanın da Kürt dilinin rımında tehcirde yer alan ister Müslü- geler yoktur. bir lehçesi olduğunu ortaya koymuştur. man Kürt olsun, ister Zaza ister Kızıl- Eğer yarın belgeler Zazaların ayrı bir baş kürt olsun ister dinli ister dinsiz ne KD Reddi de yoktur ulus olduğunu ortaya koyarsa, Kürt- olursa olsun. Bir bütün olarak Kürdüm lerin buna üzülmesine gerek yoktur. diyen herkes adına özür dileyen parti MT Tabi bu noktada Kürdistan toplu- Kürtler böylece iyi bir dost kazanmış kongre kararınız var mı? munun hafızasını yenilemesi gerekir. olurlar. Yani devletin bize ögrettiği resmi ta- MT Partinin böyle bir kararı yoktur. rihin dışında, Kürt tarihinin yeniden Dediğim gibi hiç bir belge yoktur ki Yanlız şunu söylemek isterim. Osman- öğrenilmesi Tarihi Kürtlere doğru ög- Zazaların Kürtlerden ayrı bir ulus ol- lı toprakları içerisinde, özellikle Kür- retmek gerekir. duğunu ortaya koysun. Var olan bel- distan coğrafyasında, tarihin her döne- geler Zazaların Kürt toplumunun bir minde Ermeni nüfusu, genel nüfusun KD Siz bunu partinizde nasıl başardı- parçası olduğunu söylüyor. Ama yarın %10 geçmemiştir. Her zaman azınlıkta nız? belgelerle ıspatlanırsa, (öyle hamasi olmuşlardır. Dolayısıyla onların ya- şöylemler değil), Kürtlerin kayıp ede- şadıkları toprakları, Ermenilerin bu- MT Biz partimizde demin de dediğim cekleri bir şeyleri yok. Aksine diren- lunduğu her coğrafyayı Eermenistan gibi hem Aleviler, hem Sunniler var. gen, inatçı, kararlı bir dost kazanmış olarak adlandırmayı doğru bulmuyo- Partimizde hacılar var, hocalar da... olurlar. rum. Çünkü coğrafı sınırlar, sadece ve sadece orada yaşayan insarlara bakıla- KD Peki dede, pir de var mı? KD Kürtçe diye bir dil var mı? rak belirlenmez, işin tarihi boyutu da vardır. Sınırları sadece orada yaşayan MT - Pir de var dede de var. Bunları MT Sizce yok mu? insanların ırklarına göre belirlersek, rengimiz olarak görüyoruz, toplumu- kendimize hayli sorunlar yaratırız. Bu muzun bir gerçekliği olarak görüyoruz. KD Dört tane dil konuşuluyor. Hangisi açıdan bakıldığında, Ermenilerin batı Onlar, inançlarını özgürce yaşadıkları, kürtçe? Hangisi lehçe? Ermenistan diyerek sınırlarını ülke- gelişmelerine engel olunmadığı mü- mizden geçirmelerini doğru ve gerçek- detçe niye bir arada yaşamasınlar? Bir MT Dört temel lehçe konuşuyoruz. çi bulmuyorum. Kürt türküsünde, « Kurdıstan Baxca Hepsinin toplamı Kürt dilini oluştu- Gulan » denir. « Kürdistan gül bah- ruyor. Sorani, Kurmanci, Zazaca ve KD Kırım öncesi ve sonrası dökü- cesidir » anlamına gelir. Gerçekten de Gorani. Bunun yanı sıra bölgelerde manlara bakıldığında, belgelere ba- öyledir. Nasıl gül bahçesinde degişik konuşulan ağızlar var. Herzan, Botan, kıldığında İttihat Tarakinin (İT) nüfus güller varsa, Kürdistanda da değişik Behdinan, Mukriyan ve benzeri. Kürt azaltma dağıtma uygulamaları var. inançlara sahip olanlar var. Değişik dili tüm bunların toplamıdır; Hint- Kırım öncesi Ermenilerin çoğunlukta kültürlere, değişik etnik kimliklere sa- Avrupa dil gurubuna mensuptur, Türk- yoğunlukta olduğu şehirler var Van, hip olanlar var. Alevi var, Yezidi var, çeden çok farklı bir grameri var. , Malatya, Dersim, Maraş, Si- Sunni var, Kakai var, Ehli-Hak var, vas var? Şebek var, Kıldani var, Süryani var. KD Partinizin resmi dili yok mu? Zazaca konuşanı var, Gorani lehcesini MT Oralarda şehir merkezlerinde ço- kullananlar var, Sorani konuşanı var, MT Kuzey Kürdistanda konuşulan iki ğunluktalar. O rakamlar o bölgelerde Kırmanci konuşanı var, var da var.. lehçenin, Zazaca ve Kurmançcanın ge- yaşayan genel nüfusun %10 aşmadığı Eğer biz bunları bahçemizde açılan bi- lişip güçlendirilmesini, kullanılmasını görülüyor. O döneme ilişkin yapılan rer gül olarak görür ve her birini ayrı istiyoruz. bağımsız, tarafsız araştırmalar oranın ayrı sular onlara aynı ihtimamı göste- %10 geçmediğini söylüyor. rir isek bahçemiz coşar, ama yok inkar KD Kürdistan haritanıza bizim itira- edersek her hangi birini soldurmaya zımız var şöyle ki. Buna sizin partiniz KD Partinizin kararı olmadığını söy- çalışırsak, bir bütün olarak bahçemizi de dahil olmak üzere. Siz, Kürtlere ait lüyorsunuz. soldururuz. Onun için biz gül bahçe- olmayan toprakları, sömürge altından mizin açmasını, coşmasını istiyoruz. kurtulma mücadelesi veren Kürtler MT Hayır, Ermenilerin soykırıma uğ- başkalarının yurdunu mülkünü tarihi- radıklarını söylüyoruz. Hayır, Ermeni- KD Dersimliler arasında zaman za- ni gasp ediyorsunuz. Batı Ermenistanı lerden özür dileyen bir kararımız yok. man karşılaştığımız bir durum var. Ör- Kürt mülküne dahil ediyorsunuz. Ör- neğin iki öz kardeş biri ben « Kürdüm neğin Dersimin tümü sizin mi? Dersi- KD Örnegin Wili Brandın Varşovada Zaza değilim » diyor. Diğeri de « ben min eski milleti kim? Ermeniler ile yan diz çöküp özür dilemesi Alman top- kızılbaş - sayfa 19 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 lumuna çok hayırlı olduğu kanaatin- demisyeni yoktur. Bu konuda çalışma Ama bugüne kadar yapılan araştırma- deyiz. Bizim de demokrasiden özgür- yapacak kurumlarımız da yok denecek lar, ortaya çıkartılan belegeler, Kürdis- lükten barıştan yana olan her kesim kadar az. Bu alanda yeni yeni kıpır- tan coğrafyasında Aleviliğin, Zerdüş- geçmişiyle yüzleşmesi gerekli diye dü- damalar var. Güney Kürdistanda, üni- tülüğün, Yezidiliğin İslamiyetten önce şünüyoruz. Bu hepimizin ortak sorunu versietelerde Kürt tarihi okutulmaya var olduğunu ortaya koyuyor. Ama değil mi? başladı. Yeni yeni kurumlar oluşturu- bunların hangisi hangisinden kaynak- luyor. Bunların hepsi daha emekleme lanmış, hangisi öncedir, hangisi baba- MT Katılıyorum ben onlara, ama bu döneminde. Bu alanda yapılması gere- dır, hangisi oğuldur? Bu henüz netliğe tek tek partilerin kongre kararları ala- ken daha çok iş var. kavuşmamış bir noktadır. Ama şu bir rak özür dilemeleriyle olmaz. gerçek. Hem dini inançlar, hem dini Ben bu işlerin siyasi partilere bırakıl- rütüeller hem de dini hiyaraşisi açı- KD Elbette geregini de yaparak!. mamasını düşünüyorum. Siyasi par- sından, Kürdistan coğrafyasında var tiler neticede siyasi saiklerle hareket olan Yarsanilik, Alevilik, Kakaiyilik, MT Oturulup konuşulur tartışılır. ederler. Tarihi araştırmaları tarihçilere Yezidilik, Suriye, Lübnan ve İsrailde- Kürtlerin bilerek ya da bilmeyerek, bırakmak lazım. Bu işi uzmanlarına ki Dürzilik bir birine yakın inanç sis- nedeni ne olursa olsun, Ermeni soykı- bırakmak lazım. Siyasi partiler, tarih- temleridir. Bunlardan hangisinin önce rımının örgütlenmesinde, yürütülme- çilerin ortaya çıkarttıkları gerçekleri geldiği, aynı inanç mı oldukları, yoksa sinde dahli varsa ve bu durum belgele- dikkate alarak ona göre tavır belirle- aynı inancın değişik versiyonlarını mı riyle ortaya konulursa, elbette Kürtler meli. Tarihçilerimiz siyasetçilerimizin oluşturdukları, araştırma gerektiren bir bütün olarak özür dilemelidirler. söylediklerini ıspat etmeyi görev edin- bir konudur. Ama şimdiye kadar ya- Yoksa ermeni kardeşlerimizin gönlü memelidirler. Bu, ters ve yanlış bir şey pılan araştırmalar bahsettigim dinin hoş olsun diye özür dilemeyi samimi olur. inançların islamiyetten hatta Hırısti- bir davranış olarak görmüyorum. yanlıktan çok önce Kürdistan coğraf- KD Devlet KIZILBAŞ-Alevilere şunu yasında var olduklarını ortaya koyu- KD Demokratikleşmeyi başlatıp geliş- dayatıyor. Alevilik şamanizmden geli- yor. tirmek için gerekli değil mi? yor. Dolayısıyla Türk inancıdır. Siz de türksünüz. propagandasıyla, Alevi teş- Bakın ben size bir şey söyleyeyim .Fe- MT Kürtlerin bilinçli, planlı programlı kilatları aracılığıyla KIZILBAŞLARI lakettin Kakayi adlı birisi var. Şu anda İttihat Tarakkinin hazırladığı bir pla- türkleştirmek, müslümanlaştırmak, ca- Güney Kürdistan Hükümeti Kültür nın parçası olduklarını ispatlamak ge- miye sokmaya çalışıyor. Diyer taraftan Bakanı. Güney Kürdistanın sayılı ay- rekir. Ki Kürtlerin ortak iradesi özür da Kürt teşkilatları da Kürt siyasi ör- dınlarından biridir. Kendisi ocaktan- dilesin. Öbür türlü özür dilemeyi sami- gütleri de, Zerdüşte bağlayarak kürt- dır. Bir gün bana, dedesinin, «ocağı- mi bulmuyorum. leştirme çabaları var. Ama Zerdüşt mıza Dersimden de müridler gelirdi» bizim torunumuz. Biz Zerdüştün atası dediğini aktardı. Kakai en ez 60 ya- KD Yeniden başa dönüyorum. Bugün dedesiyiz. Biz halen çok tanrılığımızı şında. Bu hesaba göre 100-120 yıl önce bulunduğumuz coğrafyada, köklü bir koruyoruz. Zerdüşt ise çok tanrılıktan Dersimden insanlar kalkıp Hewraman demokratikleşme olacaksa ittihat ta- tek tanrılığa geçiş köprüsünü oluşturu- bölgesindeki ocağı ziyarete gidiyor- rakinin (İT) devamı olan CHPnin ve yor. Bu iş nasıl olacak? lar. Şimdi onlar mı Dersimden gitmiş- resmi kuramıynan nasıl hesaplaşaca- ler? Yoksa Dersimdekiler mi oradan ğız? Kendi tarihimizle nasıl yüzleşece- MT Bence siz genelleme yaparak yan- gelmiş? Bu araştırılması gereken bir ğız? Bunu yapmadan, tarihi kesintiye lış yapıyorsunuz. Ola ki bazı Kürt siya- konu. Bu konuda ahkam kesmek iste- uğratıp o dönemi dondurup atlayarak, si örgütleri sizin söylediklerinizi dile miyorum. yani demokratik bir gelecek şansımız getirmiş olsun. Biz öyle düşünmüyo- var mı? ruz. Bizim gibi düşünenler de var. Dediğim gibi bilinen bir gerçek var. Araştırmacıların ortaya koyduğu bir MT Dediğiniz tarihle yüzleşme diye KD Nasıl düşünüyorsunuz? Görüşünüz gerçek. Sözkonusu inanç sistemleri, bir derdimiz yok. ne? bu dinler islamiyetten de çok önce bu coğrafyada varlardı. İslamiyetle bir- KD Kendi Kürt tarihinizle? MT Biz işin tarihi bölümünü akade- likte varlıklarını sürdürdüler. Elbette misyenlere bırakılması gerektiğini dü- her din gibi çevresindeki dinlerden MT Bizim Kürt tarihimizle yüzleşme- şünüyoruz. Aleviliğin kökenleri nedir? etkilendiler. Onları etkilediler. Karşı- miz gerekir. Maalesef bizim tarihimizi Nerden gelmiştir? Zerdüşt ile ilişkisi lıklı bir etkileşim oldu. İslamiyetin ve bizim dışımızdakler yazdı. Kürtlerin nedir? Kendisinden önceki dinlerden Hıristiyanlığın bazı unsurları Alevili- tarihi Kürtlerin dışında yazıldı. Bir nasıl etkilenmiştir? Kendisinden son- ğe veya diğer dinlere girmiş olabilir. kısmını Türkler, bir kısmını Farslar, raki dinlere etkisi ne olmuştur ? İsla- Bunun tersi de mümkündür. Karşılıklı Araplar ve bir kısmını da Avrupalılar miyetle ilişkileri nedir? Hiristiyanlarla etkileşim olabilir. Bunları engellemek yazdılar. Son bir kaç on yılda Kürtler ilişkileri nedir? Yezidiler ile ilişkileri mümkün değildir. yavaş yavaş kendi tarihlerini yazı- nedir? Bütün bunların araştırılması 20 Şubat 2008 yorlar. Bu noktada alınması gereken gerekir. Bu da tarihçilerin, aratırma- daha çok yol olduğu kanısındayım. cıların, akademisyenlerin işidir. Olara (Bu röportaj 2008 de yapılıldı Kızılbaş Biz Kürtlerin yeterince yetişmiş aka- bırakmak gerekir. Dergisi Av. baskısında yayınlandı) kızılbaş - sayfa 20 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Diktatör Evren'in aldığı'mahkemeye çıkamaz' raporunun içeriği açıklandı [Sesonline] ANKARA- Oğlu Cemil Kırbayır'ı 12 Eylül darbecilerinin marifetiyle gözaltında kaybeden 103 yaşındaki Berfo Nine mahkeme kapılarında Evren'in ifadeye gelmesini beklerken, Diktatör Evren'in aldığı 'mahkemeye çıkamaz' raporunun içeriği açıklandı... Diktatör Evren'i mahkemeye çıkmaktan şimdilik kurtaran sağlık raporunun içeriği belli oldu. 12 Eylül davası sanığı diktatör Kenan Evren'in kendisini muayene eden doktorlara "Bu yaşa kadar insan yaşamamalı. Kimseye hayrım yok, zararımdan başka" dediği ileri sürül- dü. 12 Eylül darbe davasına bakan özel yetkili Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı doğrultusunda, Doktorlar, Evren’in bu sözlerinden Evren’in 20’den fazla ciddi akut ve tedavi gördüğü Gülhane Askeri Tıp “düşünce içeriğinde depresif ele- kronik hastalığı, 13 adet sürekli kul- Akademisi’ne en yakın üniversite manlarının belirginleştiği” sonucuna landığı ilaç ve çok sayıda gerekli hal- hastanesi olan Ankara Üniversitesi ulaştı. Raporda Evren’in çay bardağını lerde kullandığı ilaç olduğuna dikkat Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edilen tutamadığının gözlendiği belirtilerek çekilen raporda “Ancak yardımla gün- Evren’e psikiyatrik, nörolojik, kardi- psiko-motor aktivitesinin yavaşladığı lük aktivitelerini yerine getirebilmek- yolojik, kulak-burun-boğaz, ürolojik, ve hafif derecede apraksisi olduğu tedir. Gaita ve idrar problemleri, tre- solunum sistemi, sindirim sistemi ve (fiziksel yeterliliği ve hareket etme moru (el titremesi) sosyal, fonksiyonel geriatri alanlarında 8 ayrı değerlendir- arzusu olmasına rağmen, öğrenilmiş ve psikolojik durumunu bozmaktadır. me yapıldı. Raporda, Evren’in dü- anlamlı hareketleri gerçekleştirme Bu durumları göz önüne alındığında şünce içeriğinde perseveratif biçimde yeteneğinin kaybı) belirtildi. kendisinin tıbben duruşmaya katılma- (sürekli takıldığı bir konudan bahset- sı uygun değildir” denildi. mesi) geçmişte yaşadıklarına yönelik Evren’in bilincinin açık olduğu, temaların hakim olduğu da belirtildi yer-zaman-kişi oryantasyonun tam 'BAYILABİLİR, KALP KRİZİ ancak geçmişteki hangi konulardan bulunduğu, algı bozukluğu olmadığı, GEÇİREBİLİR' sürekli bahsettiği belirtilmedi... İlk ancak anlık ve yakın belleğinde zayıf- kez, 'gerçekleşmiş, 'başarılı darbe'yi lama saptandığına yer verilen rapor- Evren’in hipertansiyonu olduğu, iki planlayan ve uygulayanların yargı- da “Uzak bellek yaşına göre yeterli koroner arterine 3 stent takıldığı, kalp landığı 12 Eylül darbesi' davasına 14 bulunmuştur. Zekanın kabaca normal krizi geçirdiği belirtilen raporda, du- Eylül 2012 Cuma günü Saat: 14.00'de sınırlarda olduğu izlenimi edinilmiş- ruşmaya katılması durumunda derin Ankara'da devam edilecek. [» General tir. Gerçeği değerlendirmesini bozan ven trombozu (toplardamar içerisinde Videla: 'Yargılayamazdık, hepsini belirgin bir psikotik belirtisi yoktur” pıhtı oluşması), akciğer embolisi, ileus kurşuna dizemezdik. Yok ettik!'] denildi. (bağırsak tıkanması), kalp krizi ve bayılma riski olduğu belirtilerek “be- Psikiyatrik değerlendirme bölümünde Raporda, Evren’in düşünce içeriğinde lirtilen sürelerde oturarak veya ayakta Evren’le soru-cevap şeklinde yapılan perseveratif biçimde (sürekli takıldığı ifade vermesi ve sorgulanması tıbbi görüşmedeki bazı ifadelerine de yer bir konudan bahsetmesi) geçmişte ya- açıdan uygun bulunmamıştır. Bu tıbbi verildi. Rapora göre Evren, doktorla- şadıklarına yönelik temaların hakim bulgular hastanın mahkemeye gerek- ra, “1917 doğumluyum. Birkaç aydır olduğu da belirtildi ancak geçmişteki tiğinde doktor ve sağlık ekipmanı ile hastanede yatıyorum. (Günlük zorunlu hangi konulardan sürekli bahsettiği getirtilerek ifade vermesi durumunda ihtiyaçlarını etkileyen bazı zorlan- belirtilmedi. Diğer değerlendirme- sağlığı yönünden hayati tehlikeyle malar) nedeniyle güçlük yaşıyorum. lerde de Evren’in ayağa kalkabildiği, sonuçlanabilecek bir durum yaratabi- Her yere yardımla gidiyorum. Kendi yürüyebildiği ancak desteğe ihtiyacı lir” denildi. başıma bir şey yapamıyorum. Düğme- olduğu belirtilen raporda “Kabaca lerimi bile ilikleyemiyorum. Bu yaşa bunama yok. Kendisinin uzun süre Kaynak: kadar insan yaşamamalı. Kimseye ayakta durması ve yürümesi mümkün http://www.sesonline.net/php/genel_ hayrım yok, zararımdan başka” dedi. değil” denildi. sayfa.php?KartNo=57360 kızılbaş - sayfa 21 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 General Videla: 'Yargılayamazdık, hepsini kurşuna dizemezdik. Yok ettik!' [Sesonline] ARJANTİN- İnsanlığa karşı suç olarak değerlendirilebilecek kararları veren, bunların uygulanma- sını yöneten kişilerin bütün bu yaptık- larını insanın kanını donduran bir so- ğukkanlılık ve açıklıkla anlatmaları, kabul etmeleri çok enderdir. Genellikle yapılanın “Devlet, Vatan, Millet” için bir gereklilik olduğunu söyleyen bu ki- şiler, yaptıklarının suç olduğunu kabul etmezler. Mağdurların hayatta kalanla- rı ve yakınları yapılan işkenceleri, işle- nen cinayetleri ispat etmek için uğraş- mak zorunda kalır. Sanıklar ise, belki içlerinden “Oh olsun, iyi ki yapmışız” demeye devam etseler bile, açıkça bunu ifade etmeleri kendi aleyhleri- ne olacağı için genellikle mağdurlara iddiasıyla dava açılıp (2) hapsedilen askerî kelime” olduğunu, “kullanım küçümseyen bir bakış atıp susmayı ya ve nihayet 2010 yılında iki kez ömür dışı kılmak” anlamına geldiğini be- da inkar etmeyi tercih eder. İşlenen boyu hapis cezasına çarptırılan emekli lirtiyor. İnsana korkunç bir sinizmle cinayetlerin, yapılan vahşetin boyut- general Videla, yaptıklarından hiçbir mi yoksa yaptığının doğruluğuna bü- ları aşağı yukarı bilinse bile, bunları pişmanlık duymadığını ifade ediyor. tün varlığıyla iman etmiş bir kişinin yapanların kafalarından ne geçtiği, Hatta tam tersine, “Yedi-sekiz bin söz sakınmazlığı ile mi karşı karşıya asıl motivasyonları tam olarak orta- arasında kişinin yok edilmesinin yı- olduğumuzu sordurtacak bir örnekle, ya çıkmaz. Yüzleşme hep eksik kalır. kıcı (subversivo) güçlere karşı savaşta bu kullanımı açıklıyor: “Örneğin as- “Devlet, Vatan, Millet” adına yapılan ödenmesi gereken bir maliyet olduğu- kerler kullanılmış elbiseler giyilemez barbarlıkların teşhir edilmesi de. Bu nu” söylüyor. Ardından insanın kanını hale gelince, bunların disposicion fi- genel kuralı, geçen Nisan ayının orta- donduran bir samimiyetle ilave ediyor: nal konumuna geldiklerini söylerler.” sında Arjantin’de yayımlanan bir kitap “Başka türlü nasıl yapabilirdik ki? Bu Yani artık envanterden düşmenin, yok bozdu. [Ahmet İnsel, Birikim Dergisi, konuda hem ülke içinde hem ülke dı- edilmelerinin zamanı gelmiştir. Videla Mayıs 2012, Sayı: 277.] (» Mahkeme şında protestoların oluşmasına meydan yedi-sekiz bin kişinin, “yıkıcı güçlerle Evren'in darbe öncesi kimlerle temas vermemeliydik.” Videla, mutlak haklı savaş için yok edilmesinin gerekli ol- ettiğini incelemeye başladı...) olduğuna inananların sergilediği öz- duğunu” bu askerî malzeme deposu ta- Son Hüküm, Videla’nın Kaybolanlarla güvenle devam ediyor: “Ne mahkeme biriyle izah ederken, neden bu kişilerin İlgili İtirafları başlığını taşıyan kitap, önüne çıkarılması ne de kurşuna dizil- mahkemeye sevk edilemeyeceklerine Arjantinli gazeteci Ceferino Reato’nun mesi mümkün olan önemli sayıda bir de “mantıklı” bir açıklama veriyor: general Jorge Rafael Videla ile, Ekim grup insanı ortadan kaldırmak gereki- Kurşuna dizilmeleri durumunda oldu- 2011-Mart 2012 arasında hapishanede yordu. Bu kadar insanı nasıl kurşuna ğu gibi, mahkemeye sevk edilmelerin- yaptığı toplam yirmi saatlik söyleşiye dizebilirdik? de de oluşacak uluslararası tepkilere dayanıyor. (1) Her kayıp, elbette bir ölümü bir bi- maruz kalmama gereği. Bu “gereği” Videla, 2010’da ikinci kez mahkemeye çimde saklamak, maskelemek olarak desteklemek için, İspanya’da Franco çıktığında, “Sorumluluklarımın hep- değerlendirilmelidir.” Burada durup, döneminde üç ETA militanının ölüm sini kabul ediyorum. Astlarım sadece derin bir soluk alalım. Videla’nın cezasına çarptırılmasına karşı oluşan benim emirlerime uymakla yetindiler” “Başka türlü nasıl yapabilirdik?” dedi- tepkileri örnek veriyor: “Franco’nun diyerek meydan okumuş ve duruşma- ği uygulama, kendisinin“yedi ila sekiz onayıyla ölüm cezaları verilmesine lar sırasında bundan çok daha fazla bir bin arasında” olduğunu söylediği, baş- rağmen, bunların yerine getirilmesi şey söylememişti. Kitap olarak yayım- ka kaynaklara göre otuz bin civarında uluslararası protestolar nedeniyle çok lanan bu söyleşide ise, önce 1985’te insanın zor oldu. (3) yargılanıp ömür boyu hapis cezası sadece öldürülmesi değil, cesetleri alan, sonra Carlos Menem tarafından bile bulunmayacak şekilde ortadan Halbuki o Franco idi. Ayrıca Şili’de 1989’da tüm darbecilerle birlikte af- kaldırılmasıdır. Videla, işkenceciler Pinochet yönetiminin baskılarına kar- fedilip, evinde gözetimli ikamette tu- tarafından bu ortadan kaldırma ope- şı da dünyada tepkiler vardı.” Kısa- tulan, ardından 2007’de yeniden hak- rasyonu için kullanılan “son hüküm” cası Videla, tutukluların bir kısmının kında bu kez insanlığa karşı suç işleme (disposicion final) tabirinin “tipik iki “kaybedilmesi/ortadan kaldırılması kızılbaş - sayfa 22 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 zorunluluğu”nun hasıl olduğunu, bu- toplantıda karar veriliyordu; cesetlerin resmî olarak Ulusal Reorganizasyon nun nedeninin insan hakları örgütle- yok edilmesi operasyonunun (açık de- Sürecini gerçekleştirme girişimi ola- rinin, sol partilerin protesto kampan- nize atarak, gizli yerlere gömerek, fı- rak tanımlamıştı. Bu Ulusal Reorga- yalarından kaynaklandığını ima edip, rınlarda yakarak vs.) nizam ve intizam nizasyon kavramının kökleri, Arjantin “Yaptıklarımıza ses çıkarılmasaydı, içinde gerçekleştirildiğinden şüphe Katolik Kilisesi’nin “kızıllara (ve za- bunlar olmazdı” demeye getiriyor. Bir yok. man zaman Yahudilere) karşı” verdiği de bu tür bir radikal temizlik girişimi Videla, öldürülen kişilerin cesetlerinin kadim mücadeleye gidiyor. Arjantin gereği için Arjantin yakın tarihinden yok edilmesi gerekçesi olarak, ERP ordusu subaylarının çoğu gibi koyu bir örnek veriyor: “Bu karanlık günlerde lideri Mario Santucho örneğini vere- Katolik-ulusalcı olan Videla için “ko- askerî şefler tutukluları mahkemelere rek, “etrafında böyle büyük beklenti münist yıkıcılığa” karşı savaş, “Kato- sevk edemeyecekleri sonucuna vardı- oluşmuş bu kişilerin cenazelerinin ve- lik Batı medeniyetinin büyüklüğünü lar. rilmesinin gösterilere, anma seremoni- savunmak için” bir gereklilikti. (7) Hatırlayın, General Alejandro Lanus- lerine yol açacak” olmasını gösteriyor. “Subversivo” tabiri Arjantin’de as- se hükümeti döneminde yıkıcı (yine Yapılan işkenceler, öldürülen binlerce kerler, Katolikler ve iş çevreleri tara- hep o subversivo) faaliyetler nedeniyle insan konusunda Videla’nın ağzından fından Şeytan’la neredeyse eşanlamlı yargılanmış ve mahkum edilmiş olan- söyleşi sırasında hiçbir pişmanlık veya olarak kullanılıyordu. Videla, 2012 lar, 25 Mayıs 1973’te Peronist başkan üzüntü ifadesi çıkmıyor. Hatta tersine, yılında hâlâ bu kelimeyi bu anlamda göreve başlayınca birer kahraman ola- işkenceleri gerekli eylemler olarak sa- kullanmaya devam ediyor ve “yıkıcı rak ülkeye dönmüşlerdi.” (4) Bundan vunurken, Fransızların Hindiçin’de ve faaliyetler”in yakın ve ciddi bir tehli- ders çıkaran, darbeden sonra kurulan Cezayir’de yaptıkları işkenceleri örnek ke oluşturduğuna inanıyor. Bu “yıkıcı beş askerî bölgenin komutanları, ça- gösteriyor. Bu işkence yöntemlerini faaliyetler”in farklı biçimlerde devam reyi tutukluları ortadan kaldırmakta esas olarak ettiğini iddia ediyor. bulmuşlardı! “Asmayıp da besleyelim Fransız subaylarından öğrendiklerini Videla bir yandan Ceferino Reato’yla mi?” düşüncesinin Arjantin versiyonu savunmaları sırasında başka subay ve bu söyleşiyi yaparken, Şubat ayında bir diyebiliriz. General Videla, darbeden generaller de dile getirdi. Bütün bunla- İspanyol haftalık dergisinin sorularını aylar önce tutuklanacak kişi listele- rı dünyanın en doğal işini yapmış yanıtlamış ve “Arjantin’de adalet yok, rinin hazırlandığını, buna karşılık gibi anlatırken Videla’nın birden öf- intikam alma var” demişti. Bu da bu- “tutukluların gidecekleri nihai yeri kelendiği anlar da var. Örneğin, yeteri günlerde Türkiye’de moda olan bir kav- belirleyen listelerin olmadığını” iddia kadar “yıkıcı”yı yok etmedikleri için ram. Videla’ya göre bütün bu “intikam ediyor. Sonra hemen küçük bir düzelt- o zamanlar kendilerini çok eleştiren fesadının arkasında” iktidarda birbir- me yapıyor: “Bu amaçla [ortadan kal- Arjantinli işadamlarının şimdi de ken- lerini izleyen, “Arjantin için bir felaket dırılmak] oluşturulmuş kısmi listeler dilerini “devlet terörü” yapıldığı için olan” Kirschnerler ve “yıkıcı güçler” olabilir ama bunlar titizlikle hazırlan- eleştirdiklerini söyleyip, öfkeleniyor: yatıyor. Videla’nın Kirschnerler’e öf- mamıştı”! “Önce ellerini yıkadılar, şimdi bizi kelenmesi yersiz değil. Önce Nestor Es kaza bunlar titizlikle hazırlanmış suçluyorlar!” En azından bu konuda Kirschner, onun ardından başkanlı- olsalardı kayıp sayısının ne kadar bütünüyle haksız olduğunu söyleyeme- ğa seçilen karısı Cristina Kirschner artmış olacağını bilmiyoruz. Her du- yiz. 1976-1983 arasındaki cunta yönetimi rumda nizam ve intizam yanlısı bir Her şeye rağmen, Videla bir konuda altında işlenen insanlığa karşı suçların zihniyetin ölüm listelerinin titizlik- yaptıklarının hatalı olduğunu da kabul failleri hakkında davaların açılması- le hazırlanmamış olmaları nedeniyle ediyor. Hayır, işkencelerle, ölümlerle, nı destekleyerek, Videla gibi yüzlerce ciddiye alınmamaları gerektiğini ima cesetlerin yok edilmesiyle ilgili değil kişinin yargılanmasının önünü açtı. etmesi de bir zihniyet dünyasını aydın- bu hata, teknik olarak darbeyle ilgili. Özellikle 2010’da, Malvinas Savaşı ve latması açısından anlamlı. “Tamamen askerî açıdan, yıkıcı güçle- devletlararası ilişkiler dosyaları hariç, Bu söyleşi vesilesiyle, Videla’nın ka- re karşı savaşmak için darbe yapmaya devletin tüm gizli dosyalarının açılıp, bul ettiği sayıya göre yedi ila sekiz bin ihtiyacımız yoktu, çünkü Italo Luder mahkemelerin bunlara ulaşımına izin arasında, Kayıp Yakınları Hareketi’nin (6) orduya yıkıcı güçleri ülkede yok verilmesi, cunta döneminde işlenen listesine göre otuz bin kişinin nasıl dört etme emri veren kararnameleri imza- suçların soruşturulmasını kolaylaştır- etapta yok edildiklerini de öğreniyo- lamıştı.” O zaman neden darbe? Ya- dı. Elbette bundan daha “yıkıcı bir faa- ruz: Darbeden birkaç ay önce, “yıkıcı nıt, açık ve net: “Amacımız bütünüy- liyet” tasavvur edilemezdi! güçlere karşı savaş için” çıkartılan ola- le anarşi içinde olan toplumu disiplin ğanüstü yetki kararnamelerine göre (5) altına almaktı.” Bu anarşi sözcüğü * * * ve iş çevreleri, sendikacılar, siyasetçi- kulaklarımızda yankılanırken hatır- Arjantin’de üç kuvvet komutanının ler, öğrenci önderleri vs.nin işbirliğiyle latalım; söz konusu anarşi, uzun bir oluşturduğu cunta, 24 Mart 1976’da hazırlanan şüpheli listeleri ve başlayan askerî diktatörlük sonrası patlayan sol darbe yaptı. Cuntanın başında, General tutuklamaların, darbeden sonra ge- hareketlerin, özellikle Devrimci Halk Jorge Rafael Videla vardı. Cumhurbaş- nelleştirilmesi; gizli merkezlerde sor- Ordusu (ERP) ve Monteneros mili- kanı Isabel Peron’u deviren askerler, guların yapılması; “kazanılması”nın tanlarının yer yer silahlı ayaklanmaya çok geniş bir tutuklama kampanyası mümkün olmadığına kanaat getirilen dönüşen eylemleri, yükselen sendikal başlattılar. Silahlı ve silahsız sol mu- tutukluların ölmesi, buna genellikle mücadeleler ve geleneksel siyasal par- halefetten yüz binlerce kişi tutuklandı. her askerî komutanlık bölgesinin ba- tilerin yönetememe durumuydu. Bu Beş yüz civarında gizli tutuklama ve şındaki komutanın başkanlık ettiği bir nedenle, askerî cunta kendi dönemini işkence merkezi kuruldu. İnsan hakları kızılbaş - sayfa 23 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 örgütlerinin değerlendirmelerine göre, (9) san 1977’de Buenos Aires’te Mayıs otuz bin civarında kişi ortadan kaybol- Arjantin ordusu ve polisi, yargı men- Meydanı’nda kaybolan çocuklarını du. Beş yüz bin Arjantinli yurtdışına suplarının da göz yummasıyla, sade- arayan anneler eylemlerine ısrarla de- kaçmak zorunda kaldı. ce otuz bin civarında Arjantinli’nin vam ettiler. (12) Darbenin dönemin ABD yönetiminin “kaybolması”na neden olmadı. Katolik bilgisi ve onayı dahilinde yapıldığının kilisesinin aktif yardımıyla, subver- Anayasa Mahkemesi’nin 2005’te Al- belgeleri 1980’lerde ortaya çıktı. Ar- sivoların çocuklarına zorla el koyup, fonsin ve Menem’in “dokunulmazlık jantin ordusu komuta heyetinin, darbe onların dindar ailelerin yanında, iyi yasaları”nı iptal etmesiyle, cunta yöne- öncesinden işkenceleri ve tutukluların Arjantinliler olarak yetişmesini de timinde insanlığa karşı işlenen suçlara yok edilmesini açıkça planladığı da. örgütledi. Amaç, sosyalistlerin, ko- karışmış asker ve sivillerin esas yargı- Örneğin, darbeden önce, Koramiral münistlerin, laik liberallerin zararlı lanması 2006’da başladı. İlk ceza alan Luis Maria Mendia deniz kuvvetlerin- ideolojilerinden arındırılıp, iyi Arjan- General Bussi için Arjantin yargısı, den subaylarla yaptığı hazırlık toplan- tinli Hıristiyanlar olarak yetişmelerini belli bir siyasal grubu hedef alarak yok tısında, “Batı ve Hıristiyan ideolojisini sağlamak, böylece onların “ruhlarını etmek suçunu dikkate alarak, soykırım kurtarmak için” deniz subaylarının kurtarmaktı.” İşkencelerde, asker ve eylemi değerlendirmesinde bulundu. işkenceler sırasında sivil giyinmeleri- polislerin yanında, zaman zaman Ka- İşlenen suçların, insanlığa karşı işlen- ni, daha sonra “fiziki olarak yok etme tolik rahiplerin de bulunduğu, büyük miş suç kategorisinde değerlendirilme- sistemi dahilinde, şahısların bir ‘Hı- bir antikomünist, anti-demokrat ve si zaman içinde yaygınlaştı. 2007’den ristiyan gibi ölmelerini sağlamak için’ anti-Yahudi (Yahudi-Mason komplo- bugüne kadar yüze yakın ağır hapis ve uçuş halindeki uçaklardan canlı ve su hem Kilise hem orduda yaygın bir ömür boyu hapis cezası verildi. Ayrı- uyuşturulmuş olarak boşluğa atılma- inançtı, bugün dahi ortadan kalktığı ca ilk defa 2009’da Victor Brusa adlı larını” söylediğini çeşitli tanıklıklar söylenemez) arınma ve temizleme ope- hakimin de insanlığa karşı suç işle- 1983’ten sonra dile getirdi. rasyonuydu “Ulusal Reorganizasyon miş olduğuna hükmedilip, 21 yıl hapis Askerlerin kendilerinin “kirli savaş” Süreci”. Operasyon hız kaybederek cezasına çarptırılmasının ardından, olarak tanımladıkları bu “komünist yı- 1979-1980 yıllarına kadar devam etti. askerî diktatörlük döneminde görev kıcılığı toptan yok etme operasyonu”, General Videla görevini 1981’de Ge- yapmış birçok hakime “devlet terörüy- silahlı mücadele veren gruplarla sınırlı neral Viola’ya devretti. Ardından cun- le işbirliği yapma” suçundan dava açıl- bir operasyon değildi. Darbeden sonra, ta iki defa daha şef değiştirdi. Hem dı. Benzer davalar bazı polisler için de 1977’de yaptığı bir konuşmada, Bue- ekonomide hem dış politikada giderek 2006’dan itibaren açılmaya başlandı. nos Aires eyaleti valisi General Iberi- sıkışan cuntanın yeni bir halk deste- Ama Brecht’in tabiriyle, “O canavarı co SaintJean, “Ulusal Reorganizasyon ği kazanmak için başlattığı Malvinas doğuran karın hâlâ canlı” idi. Yargıç Süreci”ni şöyle tarif ediyordu: Adaları Savaşı’nda Arjantin ordusu- Brusa’ya karşı tanıklık yapan ve ken- “Önce bütün yıkıcı ajanları öldürece- nun hezimete uğraması, askerî cun- dine işkence yapan, tecavüz eden diğer ğiz. Sonra onların işbirlikçilerini. Ar- tanın sonunu hazırladı. 1982 sonunda polislere karşı tanıklık yapmaya de- dından sempatizanlarını. Ondan sonra serbest seçimlere izin vermek zorunda vam eden Silvia Suppo, Mart 2010’da sıra tarafsızlara ve sonunda kararsızla- kalan cunta üyeleri, 1983’te yönetimi Santa Fe’de atölyesinde yirmi yerinden ra gelecek.” (8) halkoylamasıyla seçilen yeni başkan bıçaklanmış olarak ölü bulundu. Bu, Yapılanı bundan daha açık tarif etmek Alfonsin’e devrettikten sonra, 1985’te Buenos mümkün değil. Videla işte bugün bu yargı önüne çıktılar. Ne var ki Alfon- Aires eyaleti eski polis müdürü Ramon yapılanı Arjantin toplumunu disiplin sin yönetimi yakın geçmişle hesaplaş- Camps’ın 2006’da ömür boyu hapis altına almak olarak tanımlıyor. ma konusunda temkinliydi. Darbeci cezasına çarptırılmasında tanıklığıyla Videla’nın kabul ettiği gibi, Arjantin birkaç generalin yargılanmasının ya- etkin bir rol oynayan ama tanıklık yap- ordusu, Arjantin Katolik kilisesinin bir nında, darbe öncesi silahlı mücadeleye tıktan sonra “kaybolan” (bugüne kadar bölümünün desteğiyle, toplumu zararlı katılmış bazı militanların da yargılan- cesedi bulunamadı) unsurlardan toptan ve radikal biçimde masıyla bir denge bulmaya çalışıyordu. Jorge Julio Lopez’den sonra, öldürülen temizleme kararı almıştı. O kadar ki, 1986’da “son nokta” yasası ile, yasa- ikinci tanıktı. Diğer taraftan, işkence- denize atılmayıp veya cesedi yakıl- nın yayımlanmasını izleyen altmış gün lerde bulunduğu için bir Katolik rahip mayıp, toplu mezarlıklara gömülenler içinde, 1976-1983 arasında işlenmiş de hapis cezasına çarptırıldı. Otuz ci- dahi NN koduyla gömülmüşlerdi. NN, suçlar için şikayetçi olunmaması halin- varında Katolik rahip hakkında yapı- no nato, yani “doğmamış”! Askerler öl- de ceza soruşturmalarının kendiliğin- lan suç duyuruları inceleniyor. “Bebek dürdükleri kişilerin tahayyül ettikleri den düşeceğini ilan ediyordu. 10) çalan” subaylar ve bunları bilerek evlat ulusal-Katolik Arjantin toplumuna o edinen ailelere de ceza davaları açıldı. kadar aykırı olduğunu düşünüyorlardı Bunu bir yıl sonra, orduda astların 1983 yılından 2011 sonuna kadar ki, onların bu topraklarda doğmamış emirleri yerine getirdikleri için suçla- Arjantin’de, “devlet terörü çerçevesi” olduklarını ilan ediyorlardı. “Doğma- namayacaklarına dair ikinci bir fiili af nde insanlığa karşı suç işledikleri ge- mış” insanların yok edilmeleri bir suç kanunu izledi. Nihayet Alfonsin’in ye- rekçesiyle 266 kişiye ceza verildi, 593 olamazdı! Aynı zamanda hepsini NN rine seçilen Menem’in 1989 ve 1990’da kişi de tutuklu veya hükümlü olarak koduyla gömerek, daha sonra hakkın- ilan ettiği aflarla geçmişe sünger çek- hapsedildi. (13) da somut olarak konuşulması mümkün me politikası tamamlandı. (11) olmayan çok büyük bir anonim “yok Arjantin’de bu suçlardan sadece 2011 insan” kitlesi yaratmak istemişlerdi. Bu aflara rağmen, ilk olarak 30 Ni- yılında 193 kişiye karşı yeni dava açıl- kızılbaş - sayfa 24 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 dı. Toplam olarak 1.200 civarında as- değillerdi. Arjantin’de Mayıs Meydanı (7) 19. yüzyılda Hıristiyanlığın top- ker ve polisin yargılanması bekleniyor. Anneleri’nin bir kısmı da bu itirafla- lumda çok güçlü ve yaygın olmadığı Videla’nın itirafları “Geçmiş geçmiş- rın yayımlanmasını, mağdurların anı- Arjantin’de, Katolik kilisesi toplumu te kaldı, artık yaraları kaşımayalım” sının bir kez daha çiğnenmesi olarak “yeniden Katolikleştirmek” için bir diyenleri kızdırdı. Bu konuda görüşü değerlendirip, eleştirdiler. Halbuki yandan milli bir Katoliklik geleneği sorulan birçok emekli veya muvaz- Videla’nın itirafları, insanlığın insani icat ederken, diğer taraftan devlet gü- zaf subayın kanaati aynı: “O zaman olmayan yüzüyle yüzleşebilmemiz için cüyle toplumu dönüştürmek/dindar- (yani 1985’te) bunları anlatsaydı, bir son derece değerli bir belge. Arjantin laştırmak için önce ordunun Katolik- işe yarardı. Arjantin ordusu üzerinde- şimdi gerçekten tarihinin ve toplumu- leşmesine önem vermişti, bkz. Loris ki bu yükten kurtulmaya çalışırken, nun gayrı insani yüzüyle yüzleşmeye Zanatta, “Argentine, 1976: généalagie bunları şimdi yeniden hatırlatmanın başlayacak. Darısı başımıza... de la repression. Une perspective his- ne gereği var?” Videla’nın itirafları- torique de l’idée de Nation au sein de nın, yargılanması devam eden bir dizi Ahmet İnsel, Birikim Dergisi, Mayıs l’Armée et de l’Eglise”, Histoire et asker ve sivilin savunmasını çöker- 2012, Sayı: 277. Sociétés d’Amérique Latine, sayı:7, tecek olmasından duyulan endişe bu ______L’Harmattan-Paris, 1998. şikâyetlerin satır aralarından sezili- yor. Köktenci Katolikler ve aşırı sağ (1) Ceferino Reato, Disposicion Final, (8) I. Barki, Pour ces yeux-là. La face çevreler ise, Kirschner’in bu sorunları la confesion de Videla los desapareci- cachée du drame argentin. Les enfants “kaşıması”nın nedeninin, toplumun dos, Editorial Sudamericana, Buenos disparus, Paris, La Découverte, 1988, dikkatini Arjantin’in esas sorunların- Aires, 2012. s. 70. dan başka yerlere çekmek olduğunu söylüyorlar. Bu da bugün Türkiye’de (2) 2005’te Arjantin Anayasa Mahke- (9) Martine Déotte, “L’effacement des de yer yer duyduğumuz ve çoğu zaman mesi 1985 ve 1987 af yasalarını iptal traces, la mère, le politique”, Socio- kabul gören bir görüş. Halbuki kendi- etmesinden sonra, yeniden yargılanma Anthropologie, sayı: 12, 2002. ne insanlık ve medeniyet atfeden bir mümkün oldu. Bunların çok küçük bir toplumun, böyle bir barbarlığın kendi bölümü ilk kez 1983 sonrası yargılan- (10) “Bebek çalma” suçları bu yasanın bağrından çıkmış olmasından daha mıştı. 2007’den bugüne kadar yüze dışında bırakıldı. esas başka ne sorunu olabilir? Bütün yakın ağır hapis ve ömür boyu hapis bu mızırdanmalara, eleştirilere, “esas cezası verildi. (11) Alfonsin ve Menem’i art arda af sorunları çözelim” çağrılarına kulak kanunları çıkartmaya zorlayan, 1987- asmayan, (3) Franco, 1975 Eylül’ünde, ölüm dö- 1990 arasında orduda dört isyanın çık- İspanya’daki hakim Baltasar Garzon’un şeğindeyken, bir ETA ve üç FRAP ması ve özellikle 1990 isyanında dar- açtığı yoldan giden yeni kuşak Arjan- (Frente Revolucionario Antifascista benin başarılı olmasına ramak kalması tin hakim ve savcıları, Arjantin’in bu y Patriota) militanının ölüm cezasını olmuştu. insanlık dışı tarihiyle yüzleşirken, onaylamış ve cezalar on gün sonra in- darbe öncesi sorumlular hakkında da faz edilmişti. Bu ölüm cezalarına karşı (12) Bugüne kadar 11.000 “kaybolmuş” asker ve sivil farkı gözetmeden soruş- hem İspanya’da hem İspanya dışında kişinin cesedi teşhis edilebildi. Mayıs turmalar başlatmaktan geri kalmıyor- çok geniş bir tepki oluşmasına rağ- Meydanı Anneleri Hareketi 1986’da lar. men infazlar engellenememişti. Bunlar ikiye ayrıldı. Arjantinli diktatör general Videla’nın İspanya’da infaz edilen son ölüm ceza- itirafları vesilesiyle yaptığımız bu Ar- larıdır. (13) Pagina 12, 24 Aralık 2011. jantin yakın tarihi hatırlatması, insana Türkiye’nin o kadar da kendine özgü (4) 1955’te önce Papa’nın Arjantin Kaynak: bir ülke ve toplum olmadığını gösteri- Cumhurbaşkanı Peron’u aforoz etmesi, http://www.sesonline.net yor. Militarizm, milliyetçilik ve bağ- ardından Hava Kuvvetleri’nden uçak- nazlığın (dinsel ya da ideolojik) karı- ların Peron’un düzenlediği bir mitingi şımından doğan bu ucubenin, “bizim bombalaması (364 ölü) ve yıl sonunda topraklarımızda ve bizim medeniyeti- ordunun yönetime el koymasıyla başla- mizde yeri yoktur” demek zor. Gene de yan askerî diktatörlük dönemi, 1973’e arada bir fark var. kadar devam etmişti. Türkiye’de askerî cunta ve kirli savaş pratiklerini tasarlamış ve uygulamış (5) Darbeden bir yıl önce Isabel olanların arasından Peron’un başkanlığında Arjantin hü- Videla’nın yerli versiyonlarından biri kümetinin yayımladığı kararnameler- çıkıp, yaptığına “Yaptım” deyip, iş- le, orduya “yıkıcı güçleri yok etme” kencelerin, insan öldürmelerin, ce- yetkisi verilmiş ve “kirli savaş” fiilen setleri yok etmenin, bebeklere zorla başlamıştı. el koymanın yüce bir dava açısından meşru ve gerekli olduğunu açık açık (6) 1975’te kısa bir süre Isabel Peron’un söyleme kararlılığını göstermedi. Bel- yerine vekâleten başkanlık yapan Pe- ki bu cesaret veya inançlılığa sahip ronist siyasetçi. kızılbaş - sayfa 25- sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 BASINA VE KAMUOYUNA

12.Ağır Ceza Mahkemesi’’nde sür- sığmadığı anlarda ceza alan işkenceci- mekte olan 12 Eylül darbecilerinin lerin nasıl görevlerine devam ettiğini, yargılandığı mahkemeye gelen belge daha sonra nasıl devletin üst kademe- eklerinden faydalanılarak bir işkence lerine yükseldiğini; Hatta bu belgeler listesi hazırlanmıştır. arasında mahkemelere ulaşmayan Genelkurmay Başkanlığının tozlu ifadeleri göreceğiz. raflarında 30 yıldır bekleyen bu belge- Diyarbakır’da, Van’da Muş’ta, lerin bir kısmının mahkemeye gönde- Hakkâri’de, Adana’da, Manisa’da, rilmesi bir dönemin karanlık yüzünü Uşak’ta köylülere zulmeden askeri ortaya çıkarmaya yetmiştir. birliklerde ki zalimlerin hiç birinin Devlet, bu belgelerle kendisini ve dar- adı zikredilmemiş. Yapılan şikâyetlere becileri aklamaya çalışmaktadır. ve başvurulara “böyle bir olay varit Mahkemeye gönderilen özenle seçil- değildir” şeklinde rapor düzenlenmiş- miş ve sistematik işkence olmadığını, tir. İşkencede ölenler ya intihar etti işkencenin ”münferit” olduğunu, iş- denilerek, ya kalp yetmezliğinden, ya kence yapanların da yargılandığını is- dolaşım bozukluğundan, ya da doğal pat etmeye çalışan evraklar bütünüdür. ölüm şeklinde gösterilmiş ve işkence 12 Eylülde işkenceye “sıfır tolerans” biz “GİZLİ”,”İVEDİ””KİŞİYE ÖZEL” gizlenmeye çalışılmıştır. Hazırlanan diyorlardı, bugünde “sıfır tolerans” ibareli, “okunduktan sonra imhası doktor raporlarında işkence görme- diyorlar. Böylece işkenceye ve kötü takdirinize arz” dipnotlu o notları pay- sinde, hücreye atılmasında bir sakınca muameleye “sıfır tolerans” mantığının laşıyoruz. O notlarda işkencede ölen olmadığı belirtilmektedir. Ölüm ne- kökenlerinin 12 Eylüle kadar uzan- bir devrimcinin ölümüne nasıl kılıf denleri işkencecilerin istediği şekilde dığını, sıfır toleransçıların 12 Eylül hazırlandığını; işkencecilerin cunta rapora dönüştürülmüş bazı doktorlarla işkencecilerini nasıl koruduklarını da mahkemelerinde nasıl beraat ettiğini, işkenceciler ortak çalışmıştır. Eğer bu rahatça görebiliriz. nasıl kovuşturmaya yer olmadığı ka- dava bu belgelere dayanarak sürerse Tıpkı dün ve bu gün olduğu gibi... rarlarının verildiğini; Mızrağın çuvala olayları darbecilerin gözüyle görmüş Dün; Cuntacı ‘’Kurucu İrade’’ işken- olur, darbecileri aklamanın zemini cecilerini bakan, milletvekili, vali, yaratmış olurlar. kaymakam, emniyet müdürü, ya da İşkence insanlığa karşı işlenen en başka ülkelere Türkiye adına yetkilen- büyük suçtur. Bu suçun zaman aşımı, direrek ödüllendirdi.. unutulması, bağışlanması olmaz. Bu Bugün; sistem sürdürücüleri bunları suçla hesaplaşmak, hesap sormak hala ödüllendirmeye devam ediyor... gerekir. Bugün bir ilimizde Emniyet 12 Eylül döneminde ülkenin her müdürü olan, bir ilimizde Vali olan, karakolu, her cezaevi, her emniyeti, milletvekili olan, bakan olan, general her askeri üssü hatta her köyü, her olan, ya da evinde iyi bir aile babası kasabası dağı, taşı yani ülkenin her olan, ya da tonton bir dede olan kişinin köşesi işkence merkezine dönüştü- dün binlerce kişiyi vahşi işkencelerden rüldü. Buralardan yükselen çığlıkları geçiren bir işkenceci olduğunu haykır- kimseler duymadı. Duyanlar da kulak- mak bizim görevimizdir. larını kapadılar. İşkence görenlerden 12 Eylülle hesaplaşmak; 12 Eylülün şikâyetçi olanların ısrarlı çabaları ile tüm kurum ve kuruluşları ile işken- gördüğü işkenceleri tutanaklara geçir- cecileri ile adaleti, yargısı ile eğitimi, tebilenler tarihe not düştüler. Şimdi sağlığı ile üretimi, örgütlenmesi ile kızılbaş - sayfa 26 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 hesaplaşmaktır. Darbe rejimi kendisini NERAL JAND. GENEL. KOMUT. 51- AHMET ŞENDUL yeniden üretecek bir sistem kurmuştur. Ceza evlerinde ki baskıdan ve SER- 52- BÜLENT ÖZTÜRKMEN Bu sistemi yerle bir etmedikçe gerçek DARIN SOYERGİN' nin idamından 12 EYLÜL'ÜN FAŞİST VALİLERİ bir hesaplaşma olmaz. sorumlu 53- NEVZAT AYAZ VALİ İSTAN- Bu çalışma işkenceciler için bir 21- RECEP ERGUN ORGENERAL BUL, İZMİR başlangıç çalışmasıdır. İşkencecilerin ORDU KOMUTANLARI 54- VECDİ GÖNÜL VALİ ANKA- gözünün içine bakarak diyoruz ki; 22- DOĞAN GÜREŞ ORGENERAL RA, İZMİR İşkenceci ayağa kalk; ORDU KOMUTANLARI 55- SAFET A. BEDÜK VALİ ANKA- İnsanlığa, halklara ve demokrasiye 23- BEDRETTİN DEMİREL ORGEN- RA karşı suçlusun. ERAL ORDU KOMUTANLARI 56- HAYRİ KOZAKÇIOĞLU VALİ Seni mahkûm ediyoruz. 24- SELAHATTİN DEMİRCİOĞLU ADANA. OLAĞAN HAL BÖL. Hesap ver. ORGENERAL ORDU KOMUTAN- VA L. LARI 57- KENAN GÜVEN VALİ TUNCE- DEVRİMCİ 25- SABRİ YİRMİBEŞOĞLU OR- Lİ 78 LİLER FEDERASYONU GENERAL ORDU KOMUTANLA- 58- CENGİZ BULUT VALİ TUNCE- RI Lİ Liste 1 26- HÜSNÜ ÇELENKLER ORGENE- 59- REŞAT AKKAYA VALİ RAL ORDU KOMUTANLARI ORDU VALİSİ TURKEŞE'e İŞKENCECİNİN ADI-SOYADI İŞ- 27- İ. HAKKI AKANSEL ORGENE- rapor yazan ve Fatsa "Nokta KENCECİNİN RÜTBESİ-ÜNVANI- RAL ORDU KOMUTANLARI Operasyonu"nun düzenleyicisi GÖREVİ İŞKENCECİNİN BÖLGESİ 28- SÜREYYA YÜKSEL ORGENE- 60- RECEP YAZICIOĞLU VALİ İŞKENCE YAPILAN MAĞDUR KİŞİ RAL ORDU KOMUTANLARI TOKAT 29- SEDAT GÜNERAL ORGENE- 61- TEVFİK BAŞAKAR VALİ ZON- 1- KENAN EVREN ORGENERAL RAL ORDU KOMUTANLARI GULDAK GENEL. K. BŞK. CUMHURBAŞKA- 30- RAGIP ULUĞBAY ORGENERAL NI ORDU KOMUTANLARI MHP Davası Sanıklarından 2- NURETTİN ERSİN ORGENERAL 31- KAYA YAZGAN ORGENERAL EMNİYET GENEL MÜDÜRLERİ, MİLLİ GÜV. KUR. ÜYESİ ORDU KOMUTANLARI EMNİYET MÜDÜRLERİ, ŞUBE 3- TAHSİN ŞAHİNKAYA ORGENE- Kürt Halkına ve Diyarbakır Cezae- MÜDÜRLERİ, İŞKENCECİ POLİS- RAL MİLLİ GÜV. KUR. ÜYESİ vinde yapılan işkence ve katliamdan LER VE ORDU MENSUPLARI 4- NEJAT TÜMER ORGENERAL sorumlusu MİLLİ GÜV. KUR. ÜYESİ 32- NEVZAT BÖLÜGİRAY KORGE- 62- FAHRİ GÖRGÜLÜ EM. GENEL 5- SEDAT CELASUN ORGENERAL NERALORDU KOMUTANLARI MÜDÜRÜ MİLLİ GÜV. KUR. ÜYESİ 33- HAKKI KAYA KORGENERAL 63- SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU 6- NECDET ÜRUĞ ORGENERAL ORDU KOMUTANLARI EM. GENEL MÜDÜRÜ 7- NECİP TORUMTAY ORGENE- 34- BÜLENT TÜRKER KORGENE- 64- ÜLKÜ MERT TER. MÜC. HAR. RAL RAL ORDU KOMUTANLARI DAR. BAŞK 8- HAYDAR SALTIK ORGENERAL 35- HAYRİ ÜNAL KORGENERAL 65- NECATİ ALTUNTAŞ İST. ÇEV. MGK GENEL SEKRETERİ ORDU KOMUTANLARI KUV. ŞB. MÜD. 9- NECDET ÖZTORUN ORGENE- 36- AŞİR ÖZERER KORGENERAL 66- HÜSEYİN ÇAPKIN EM. GN. RAL ORDU KOMUTANLARI MD. SİYSİ SORUM 10- KEMAL YAMAK ORGENERAL 37- İ. HAKKI KARADAYI KOR- 67- ŞÜKRÜ BALCI İSTANBUL EM. 11- HALİL SÖZER ORGENERAL GENERAL ORDU KOMUTANLA- MÜD. YOLDAŞLARIMIZIN VE BİR HAV. KUV. KUMUTANI RI ÇOK DEVRİMCİNİN KATLİNDEN 12- CEMİL ÇULHA ORGENERAL 38- NAZIM POZAN KORGENERAL DOĞRUDAN SORUMLU HAV. KUV. KUMUTANI ORDU KOMUTANLARI 68- ÜNAL ERKAN ANKARA, 13- SAFTER NECİOĞLU ORGENE- EDİRNE VAL VE İSTANBUL EM. RAL HAV. KUV. KUMUTANI BAZI MİT GÖREVLİLERİ VE MÜD. 14- ZAHİT ATAKAN ORAMİRAL MUHBİRLERİ 69- MÜMTAZ BAYKAL İST. EM. DENİZ KUV. KOMUTANI 39- DOĞAN SOLMA MÜD. YARD. 15- EMİN GÖKSAN ORAMİRAL 40- M. ALİ KAŞIKÇILAR 70- İSMAİL TAŞKAFA DENİZ KUV. KOMUTANI 41- SÜLEYMAN YENİLMEZ 71- ZİVER ÖKTE 16- ORHAN KARABULUT ORAMİ- 42- VELİ ÖZATMAN 72- LÜTFÜ TOMUŞ İZMİR, BUR- RAL DENİZ KUV. KOMUTANI 43- SEÇKİN AYNA SA EM. MÜD.-İST. SİY. ŞB MÜD. 17- FİKRET OKTAY ORGENERAL 44- AİZ ÇEVRİMEN İŞKENCEDEN SORUMULU JAND. GENEL. KOMUT. 45- KEMAL TATAR 73- AHMET KARAKURT 18- MEHMET BUYRUK ORGENE- 46- SERDAR ÖZENÇ İZMİR EM. MÜD RAL JAND. GENEL. KOMUT. 47- BİLAL KUMKENT 74- AHMET ATEŞLİ İST. EM. 19- ADNAN DOĞU ORGENERAL 48- NİYAZİ OKTUNA AMİRİ MUSTAFA IŞIK VE BİR JAND. GENEL. KOMUT. 49- HALİFİ ASKARAN ÇOK DEVRİNCİNİN KATLİNDEN 20- BURHANETTİN BİGALI ORGE- 50- MUSTAFA POYRAZ SORUMLU kızılbaş - sayfa 27 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 75- HAMDİ ARDALI İZMİR EM. 106- AYDIN GENÇ MARDİN EM. 141- HALİL SULTAR KAÇAKÇILIK MÜD. YARD. İSTANBUL EM. MÜD. MÜD. VE İST. DAİRE ŞB. MÜD. 76- UĞUR GÜR İZMİR EM. MÜD. 107- ZEKİ ÖTER EM. GEN. MÜD. 142- HALUK GÖZEN İSTANBUL YARD. İSTANBULDA BİR ÇOK MUAVİNİ EMİNÖNÜ EM. AMİRİ DEVRİMCİNİN KATİLİ 108- YAŞAR GÖKIŞIK KAYSERİ 143- ORAL ÇIĞ ADANA 1. ŞB. 77- ALİ AKAN ANKARA. EM. EM. MÜD. YARD. MÜD. MÜD DAL GRUBU SORUMLUSU 109- MUSTAFA TAŞKAFA EDİRNE 144- NİHAT ÜLKE KUL EMNİYET 78- AZMİ DERİN ANKARA 1. ŞB. EM. MÜD. VE İST. ÇEVİK KUV. MÜFETTİŞİ MÜD DAL GRUBU SORUMLUSU MÜD. 145- CEMAL ERSOY KOMİSER 79- MEHMET AĞAR İSTANBUL 1. 110- EĞTUĞRUL OĞAN EM. GEN. MUAVİNİ ŞB. MÜD. ANKARA EM. MÜD. MÜD. DAİRE. BŞ 146- TAYYAR SEVER 1. ŞB. MÜD. 80- HASAN ERYILMAZ ANKARA 111- MUSTAFA TEKELİ EM. GE- 147- METİN GÜNAY 1. ŞB. MÜD. 1. ŞB. MÜD NEL. MUAVİN 148- METE ALTAN 1. ŞB.ESKİ. 81- ATİLLA AKSOY ANKARA EM. 112- ALİ DERE EM. GEN. MÜD. MÜD. K. GRUBU ŞEFİ, TERÖRLE MÜD. YARD. DAİRE. BŞ MUC. DAİRESİ BŞ. İŞKENCE VE 82- CEVDET SARAL ANKARA 1. 113- HALİT KARABULUT EM. KATLİAMLARIYLA"HAK ETTİ- ŞB. MÜD DAL GRUBU SORUMLU- GEN. MÜD. DAİRE. BŞ Ğİ ÖDÜLÜ" ARKADAŞLARIM SU 114- ERDEM YURT SEVEN EM. GE- YARGILANIRKEN "BEN ÖDÜL 83- BARBAROS H. AYDIN ANKA- NEL MÜDR. YETKİLİ ALAMAM" DİYEREK RED EDEN RA EM. MÜD. YARD. 115- BEYHAN ERTÜRK İST. DAİRE İŞKENCECİ, FAŞİST 84- ZEYNEL A. AKSOY ORDU EM. BAŞK. 149- VEDAT CEM 1. ŞB. MÜD. MÜD. 116- OSMAN GÜVENİR YARD. 85- KEMAL ÇELEBİ ERZİNCAN 117- UMİT ERDAL AS. SORM. EM. 150- FERRUH TOP 1. ŞB KOMİSER EM. MÜD. GENEL. MÜD. YARD. MUAVİNİ YOLDAŞLARIMIZIN İŞ- 86- CELAL ŞİRİNTERLİKÇİ TUN- 118- TUNCER MERİÇ KAÇAKCILIK KENCE VE KURŞUNA DİZİLEREK CELİ EM. MÜD. VE. İST. DAİRE BŞ KATLEDİLMELERİNDEN SORUM- 87-ÖMER İLERİ ÇORUM EM. MÜD. 119- METİN AKSOY İZMİR EM. LU İŞKENCECİLERDEN 88- ŞÜKRÜ YETİMOĞLU HATAY MÜD. YARD.- İSTANBUL' DA MÜF. 151- MEHMET ÖZTURHAN EM. MÜD. 120-MUSTAFA YİĞİT TEFTİŞ KUR. 152- İSMAİL DOLUNAY 89- ALİ SAKALLI KÜTAHYA EM. BŞ, İSTANBUL EM. MÜD. 153- METE BOZBORA 1. ŞB. KISIM MÜD 121- OKTAY ENGİN APK UZMANI AMİRİ 90- EROL İZET KESECİ GAZİAN- 122- ÜMİT ESMER 154- ASIM BEKAROĞLU 1. ŞB. BAŞ TEP EM. MÜD. 123- EDİP BULUT KOMİSER 91- M. ALİ ÖZEN İZMİT EM. MÜD. 124- ALPASLAN BİLGİNER 155- İBRAHİM BAYKARA 1. ŞB. 92- ŞERAFETTİN GÖKÇEÖREN 125- RAŞİT YILMAZ KOMİSER EDİRNE EM. MÜD. 126- MEHMET AKSU EM. GEN. 156- ŞAKİR ÖÇAL 1. ŞB. POLİS 93- BOLAT BOLALOĞLU ANTAL- MÜD. DAİRE. BŞ 157- SABAHATTİN PERÇİN YA EM. MÜD. 127- YÜKSEL TUNCER FOLORYA 158- SEDAT BULUÇ 94- İLHAN LOSTAR TRABZON EM. POLİS OK. MÜD 159- EROL PORTAKAL MÜD. 128- HALİL BAHÇEKAPILI 160- CANER AKYOL 95- FAHRETTİN SÖKMENLER MÜFETTİŞ 161- MUHANNET AYKUT KOCAELLİ EM. MÜD. 129- RIFAT ÖZBİRGÜL 162- HAYRETTİN ÇAKI 96- EROL İNCE BİLECİK EM. MÜD. 130- NURİ ESİRGENEM. GENEL. 163- CELAL ASLAN 97- ABDULLAH SELVİ TEKİRDAĞ MÜD. DAİRE. BŞK 164- AHMET ERKAN 1. ŞB. POLİS EM. MÜD. 131- GÜVEN ŞAHİN İSTANBUL 165- SEYFETTİN KOD ADI; ÇEKİR- 98- MİTHAT ŞAHİN AFYON EM. EM. MÜD. YARD. GE MÜD. 132- LÜTFÜ LÖK 166- NURETTİN KOD ADI; PEŞKİR 99- KEMAL TACİROĞLU ESKİŞE- 133- ORHAN ACAR ANKARA EM. 167- BİDAT YILDIZ HİR EM. MÜD. MÜD. YARD. 168- İLHAN ÖZGÜL 100- ORHAN KAYNAMAZ ESKİŞE- 134- MEHMET KAYTAN KARS 1. 169- RAMAZAN ÖZKAPLAN HİR EM. MÜD. YRD. ŞB MÜD POLİS İSTANBUL 2. ŞB İŞKENCE- 101- HALİL BOZDOĞAN ESKİŞE- 135- MUSTAFA ÖZER KARS SİYA- Cİ HİR EM. MÜD. YRD. Sİ. ŞB. SORGU AMİRİ 170- ERDOĞAN TOPÇU POLİS 102- TURAN KOZAN MANİSA EM. 136- ALTAY POLAT ANKARA Sİ- İSTANBUL 2. ŞB İŞKENCECİ MÜD. YASİ ŞB. MÜD. 171- MEHMET ÖZTARHAN POLİS 103- MEHMET CANSEVEN ELAZIĞ 137- MUSTAFA KULALAR İSTANBUL 2. ŞB İŞKENCECİ EM. MÜD 138- MUSTAFA ATAK 172- HASAN UÇAR EKİPLER 104- ASAF ÇALIŞKAN YOZGAT 139- AYDIN GÜNEY AMİRİ FATİH EM. AMİRLİĞİ EM. MÜD 140- FAHRETTİN METİN KAÇAK- İŞKENCECİ 105- GÜLTEKİN DEMİR MUĞLA, CILIK VE. İST. DAİRE SİLAH VE 173- ALİ ÇOŞKUN POLİS FATİH ADANA EM. MÜD. MÜHİMMAT ŞB. MÜD. EM. AMİRLİĞİ İŞKENCECİ kızılbaş - sayfa 28 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 174- VURAL KURT POLİS 184- FERRUH CANKUŞ 195- ALİ TÜRÜDÜ POLİS FATİH EM. AMİRLİĞİ İŞKENCECİ BEHÇET DİNLERER, ZEYNEL 196- CELAL ÇOBAN POLİS 175- HASAN ÖZ KOMİSER İST. ÜM- ABİDİN CEYLAN, ADİL YILMAZ, 197- ABDURRAHMAN ÖZCAN RANİYE KAR. İŞKENCECİ METİN SARP BULUT, HASAN AS- POLİS 176- SERVET ÖZAKAN POLİS İST. KER ÖZMEN, SATILMIŞ ŞAHİN 198- AHMET BAY POLİS ÜMRANİYE KAR. İŞKENCECİ DOKUYUCU'NUN İŞKENCEYLE 199- ADEM BARUT POLİS 177- ÜLKÜ MET EMNİYET AMİRİ ÖLDÜRÜLMESİ 200- BEKİR KIR POLİS ANKARA DAL GRUBU OPRS, SOR- 185- HASAN YAŞAR 201- BİLAL YENİÇERİ POLİS GU GRUP AM. BEHÇET DİNLE- BEHÇET DİNLERER, ZEYNEL 202- CELAL SANDAL RER, ZEYNEL ABİDİN CEYLAN, ABİDİN CEYLAN, ADİL YILMAZ, 203- CEVDET YAZICI POLİS ADİL YILMAZ, METİN SARP BU- METİN SARP BULUT, HASAN AS- 204- ERCAN FIRAT POLİS LUT, HASAN ASKER ÖZMEN, SA- KER ÖZMEN, SATILMIŞ ŞAHİN 205- FUAT KARAKARTAL POLİS TILMIŞ ŞAHİN DOKUYUCU'NUN DOKUYUCU'NUN İŞKENCEYLE 206- KAZIM KARABULUT POLİS İŞKENCEYLE ÖLDÜRÜLMESİ ÖLDÜRÜLMESİ 207- MUZAFFER PAÇACI POLİS 178- KEMAL YAZICIOĞLU BAŞ 186- MEHMET ASLAN 208- MUSTAFA DİNÇ POLİS KOMİSER ANKARA DAL GRUBU BEHÇET DİNLERER, ZEYNEL 209- M. SAİT ÖZER POLİS OPRS, SORGU GRUP AM. BEH- ABİDİN CEYLAN, ADİL YILMAZ, 210- MUSTAFA ÇOBAN POLİS ÇET DİNLERER, ZEYNEL ABİ- METİN SARP BULUT, HASAN AS- 211- MUSTAFA ÖNAYAR POLİS DİN CEYLAN, ADİL YILMAZ, KER ÖZMEN, SATILMIŞ ŞAHİN 212- MUZAFFER ALTINTAŞ POLİS METİN SARP BULUT, HASAN DOKUYUCU'NUN İŞKENCEYLE 213- MUSTAFA ÖZCİHAN POLİS ASKER ÖZMEN, SATILMIŞ ŞAHİN ÖLDÜRÜLMESİ 214- NECDET ALGÜL POLİS DOKUYUCU'NUN İŞKENCEYLE 187- TUNCAY YAĞMUR 215- NİHAT TÜMAKIN POLİS ÖLDÜRÜLMESİ BEHÇET DİNLERER, ZEYNEL 216- SİRAÇ KAYATURAN POLİS 179- HÜSEYİN KARABULUT ABİDİN CEYLAN, ADİL YILMAZ, 217- SADRETTİN ERGÜN POLİS BAŞ KOMİSER ANKARA DAL METİN SARP BULUT, HASAN AS- 218- YUSUF GÖKALP POLİS GRUBU OPRS, SORGU GRUP AM. KER ÖZMEN, SATILMIŞ ŞAHİN 219- BİLAL SAY POLİS BEHÇET DİNLERER, ZEYNEL DOKUYUCU'NUN İŞKENCEYLE 220- ÇETİN ÇATAL POLİS ABİDİN CEYLAN, ADİL YILMAZ, ÖLDÜRÜLMESİ 221- EKREM BAGANA POLİS METİN SARP BULUT, HASAN 188- ÖKKEŞ ŞANLI KOMSER 222- İHSAN SAYIM POLİS ASKER ÖZMEN, SATILMIŞ ŞAHİN BEHÇET DİNLERER, ZEYNEL 223- KEMAL GÜLGEÇLİ POLİS DOKUYUCU'NUN İŞKENCEYLE ABİDİN CEYLAN, ADİL YILMAZ, 224- M. ALİ DEMİR POLİS ÖLDÜRÜLMESİ METİN SARP BULUT, HASAN AS- 225- MUSTAFA ALTINTAŞ POLİS 180- BAHAR ÖZTÜRK BAŞ KO- KER ÖZMEN, SATILMIŞ ŞAHİN 226- MUSTAFA UNCULAR POLİS MİSER SORGU TİMLERİ AMİRİ DOKUYUCU'NUN İŞKENCEYLE 227- MURAT DOĞAN POLİS BEHÇET DİNLERER, ZEYNEL ÖLDÜRÜLMESİ 228- MUSTAFA SEDA POLİS ABİDİN CEYLAN, ADİL YILMAZ, 189- OSMAN AK 229- MENDERES BİLGİLİ POLİS METİN SARP BULUT, HASAN BEHÇET DİNLERER, ZEYNEL 230- NİZAM ŞEREF POLİS ASKER ÖZMEN, SATILMIŞ ŞAHİN ABİDİN CEYLAN, ADİL YILMAZ, 231- OSMAN CEYLAN POLİS DOKUYUCU'NUN İŞKENCEYLE METİN SARP BULUT, HASAN AS- 232- ŞEHMİSTAN ÇELİK POLİS ÖLDÜRÜLMESİ KER ÖZMEN, SATILMIŞ ŞAHİN 233- TURAN ÖZTÜRK POLİS 181- ALİ ÇAKIR KOMİSER MUAVİ- DOKUYUCU'NUN İŞKENCEYLE 234- ZİYA ÖZDEMİR POLİS Nİ BEHÇET DİNLERER, ZEYNEL ÖLDÜRÜLMESİ 235- DAVUT BUCAK POLİS ABİDİN CEYLAN, ADİL YILMAZ, 190- MUZAFFER ÖZBAŞ 236- FARUK DARENDELİ POLİS METİN SARP BULUT, HASAN AS- KOMSER BEHÇET DİNLERER, 237- FAHRETTİN İLGİN POLİS KER ÖZMEN, SATILMIŞ ŞAHİN ZEYNEL ABİDİN CEYLAN, ADİL 238- KENAN AVCI POLİS DOKUYUCU'NUN İŞKENCEYLE YILMAZ, METİN SARP BULUT, 239- MEHMET GÜNEY POLİS ÖLDÜRÜLMESİ HASAN ASKER ÖZMEN, SATILMIŞ 240- MUSTAFA UĞUR POLİS 182- AYDIN KAPICI ŞAHİN DOKUYUCU'NUN İŞKEN- 241- MESUT SAKAAYAR POLİS BEHÇET DİNLERER, ZEYNEL CEYLE ÖLDÜRÜLMESİ 242- MUSTAFA BAYIR POLİS ABİDİN CEYLAN, ADİL YILMAZ, 191- İBRAHİM DEDEOĞLU 243- MUZAFFER ÇATAK POLİS METİN SARP BULUT, HASAN AS- BEHÇET DİNLERER, ZEYNEL 244- NAZİF MALKOÇ POLİS KER ÖZMEN, SATILMIŞ ŞAHİN ABİDİN CEYLAN, ADİL YILMAZ, 245- NURİ ONAT POLİS DOKUYUCU'NUN İŞKENCEYLE METİN SARP BULUT, HASAN AS- 246- RECEP UZUNTAŞ POLİS ÖLDÜRÜLMESİ KER ÖZMEN, SATILMIŞ ŞAHİN 247- SELÇUK ALPASLAN POLİS 183- CAN BAŞER DOKUYUCU'NUN İŞKENCEYLE 248- ALİ ULUÇ POLİS BEHÇET DİNLERER, ZEYNEL ÖLDÜRÜLMESİ 249- AHMET CİHAN POLİS ABİDİN CEYLAN, ADİL YILMAZ, 250- AYHAN EROL POLİS METİN SARP BULUT, HASAN AS- İŞKENCECİ POLİS MEMURLARI 251- ERDAL ÇAYLAK POLİS KER ÖZMEN, SATILMIŞ ŞAHİN 192- ABDULKADİR KİRİŞÇİ POLİS 252- GALİP GELAL POLİS DOKUYUCU'NUN İŞKENCEYLE 193- ARİF DEMİR POLİS 253- HIDIR ACAR POLİS ÖLDÜRÜLMESİ 194- ALİ RIZA YILMAZ POLİS 254- KEMAL ALTINGANYAN kızılbaş - sayfa 29 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 POLİS AVİNİ İSTANBUL 2. ŞB. 1. KISIM KATLEDİLMESİNDEN SORUMLU 255- NURETTİN OĞHAN POLİS 771 NOLU EKİP MUSTAFA IŞIK'IN 302- CABİR SUBAŞI POLİS İSTAN- 256- ŞABAN DAĞHAN POLİS KATLEDİLMESİNDEN SORUMLU BUL 1. ŞB H. HAKKI ERDOĞAN' 257- ZEKİ YANILMAZ POLİS 287- ALAADİN AÇAN POLİS İS- NIN İŞKENCEYLE KATLEDİLME- 258- DOĞAN KAYA POLİS TANBUL 2. ŞB. 1. KISIM 771 NOLU SİNDEN SORUMLU 259- FEVZİ AKDOĞAN POLİS EKİP MUSTAFA IŞIK'IN KATLE- 303-İBRAHİM YILDIRIM POLİS 260- HASAN ŞAHİN POLİS DİLMESİNDEN SORUMLU KARS İSTANBUL 1. ŞB H. HAKKI 261- HİLMİ BABACAN POLİS EMNİYETİNDEN İŞKENCECİLER ERDOĞAN'NIN İŞKENCEYLE 262- MUSTAFA ÇELİKOL POLİS 288- MEHMET BİNGÖL POLİS KATLEDİLMESİNDEN SORUMLU 263- NACİ POLAT POLİS KARS EM. AMİRLİĞİ ŞAH İSMAİL 304- MEHMET TAŞDEMİR KOMİ- 264- SÜLEYMAN ADAŞ POLİS SÜTÜN KATLEDİLMESİ SER MUAVİNİ İSTANBUL 1. ŞB 265- ATİLLA ERDEM POLİS 289- MUSTAFA BOZ POLİS KARS HASAN BAYRA'A İŞKENCE YAPA- 266- CUMA ASLENER POLİS EM. AMİRLİĞİ ŞAH İSMAİL SÜ- RAK SAKAT KALMASINA NEDEN 267- FİKRET TOPAL POLİS TÜN KATLEDİLMESİ OLAN KİŞİ 268- HASAN ÖZBİNAY POLİS 290- HAMDİ BALCI POLİS KARS 305- NEVZAT BAŞOĞLU POLİS 269- İSMET TUNCAYLI POLİS EM. AMİRLİĞİ ŞAH İSMAİL SÜ- İSTANBUL 1. ŞB HASAN BAYRA'A 270- NAİL ATALAY POLİS TÜN KATLEDİLMESİ İŞKENCE YAPARAK SAKAT 271- YUSUF TÜRKYILMAZ POLİS 291- MUSTAFA BELGE POLİ KARS KALMASINA NEDEN OLAN KİŞİ 272- İLHAN LOKUMCU POLİS EM. AMİRLİĞİ ŞAH İSMAİL SÜ- BİNGÖL EMNİYETİNDEN İŞKEN- TÜN KATLEDİLMSİ CECİLER ANKARA 292- OSMAN KAHRAMANOĞLU 306- ALİ ŞAHİN YÜZBAŞI ÖĞ- 2. ŞUBE 1. KISIM VE DİĞER POLİS KARS EM. AMİRLİĞİ RETMEN SIDDIK BİNGÖL'ÜN ŞUBELERDEN İŞKENCECİLER ŞAH İSMAİL SÜTÜN KATLEDİL- İŞKENCEYLE ÖLDÜRÜLDÜKTEN 273- BAHTİYAR ÇANGIR BAŞ KO- MESİ ANKARA - İSTANBUL EM- SONRA KURŞUNA DİZMEKTEN MİSER ANKARA 2. ŞB 1.KISIM NİYETİNDEN İŞKENCECİLER SORUMLU SUBAY 274- ALİ ŞİMŞEK KOMİSER ANKA- 293- AHMET CİVAN POLİS ANKA- 307- ÜMİT EROL ÜSTEĞMEN RA 2. ŞB 1. KISIM RA EMNİYETİ TÜLAY GÜNDAYA ÖĞRETMEN SIDDIK BİNGÖL'ÜN 275- ABDULGANİ YILDIRIM PO- İŞKENCE YAPMAKTAN YARGI- İŞKENCEYLE ÖLDÜRÜLDÜKTEN LİS ANKARA 2. ŞB 1. KISIM LANDI SONRA KURŞUNA DİZMEKTEN 276- FİKRİ ÖZSAYIN POLİS AN- 294- ÜLFET ŞEKER POLİS ANKA- SORUMLU SUBAY KARA 2. ŞB 1. KISIM RA EMNİYETİ TÜLAY GÜNDAYA 308- İBRAHİM YILDIZ GÖRÜR 277- MUHLİS YILMAZ BAŞ KOMİ- İŞKENCE YAPMAKTAN YARGI- ASTSUBAY ÖĞRETMEN SIDDIK SER ANKARA 2. ŞB 1. KISIM LANDI BİNGÖL'ÜN İŞKENCEYLE ÖLDÜ- 278- SELAHATTİN KARAÇOR 295- HAYDAR ÖZDEMİR POLİS RÜLDÜKTEN SONRA KURŞUNA KOMİSER MUAVİNİ ANKARA 2. ANKARA EMNİYETİ TÜLAY DİZMEKTEN SORUMLU SUBAY ŞB 1. KISIM GÜNDAYA İŞKENCE YAPMAK- 309- MEHMET ACAR ÖĞRETMEN 279- KEMAL AYDINPO LİSANK TAN YARGILANDI SIDDIK BİNGÖL'ÜN İŞKENCEYLE ARA 2. ŞB 1. KISIM 296- NACİ POLAT POLİS ANKA- ÖLDÜRÜLDÜKTEN SONRA KUR- 280- ŞÜKRÜ BALCI EMNİYET MÜ- RA EMNİYETİ TÜLAY GÜNDAYA ŞUNA DİZMEKTEN SORUMLU DÜRÜ AHMET KARLANGIÇ'IN İŞKENCE YAPMAKTAN YARGI- SUBAYKAHRAMANMARAŞ EM- İŞKENCEYLE KATLEDİLMESİ LANDI NİYETİNDEN İŞKENCECİ POLİS 281- AHABATTİN TÜRK KOMİSER 297- ÜMİT BAĞBEK KOMİSER AN- SEDAT CANERİN İTİRAF ETTİĞİ 1. ŞUBE AHMET KARLANGIÇ'IN KARA EMNİYETİ MUSTAFA ASIM İŞKENCECİLER İŞKENCEYLE KATLEDİLMESİ HAYRULLAHOĞLU'NUN KATLE- 310- NEVZAT BEKAROĞLU KUR- 282- AHMET GÖK POLİS 1. ŞUBE DİLMESİNDEN SORUMLU MAY BAŞKANI K. MARAŞ SIKI- AHMET KARLANGIÇ'IN İŞKEN- 298- MEHMET YETİŞ KOMİSER YÖNETİM BAŞKANI CEYLE KATLEDİLMESİ İZMİR MUAVİNİ ANKARA EMNİYETİ 311- ABDUL KADİR GÖKTANCAR EMNİYETİNDEN İŞKENCECİLER MUSTAFA ASIM HAYRULLAHOĞ- MİT K. MARAŞ MİT BÖL. SOR. 283- SÜLEYMAN TÜTÜNBAKAN LU' NUN KATLEDİLMESİNDEN 312- NECDET KANDALAT POLİS POLİSÖMER AYDOĞMUŞ, KAT- SORUMLU K. MARAŞ SİY. ŞB. MÜD. LİNDEN SORUMLU İŞKENCECİ 299- RAHMİ KAYA POLİS 313- TAHİR CADDELİ POLİS K. 284- AHMET SAMİM YETER KO- İSTANBUL 1. ŞB H. HAKKI MARAŞ 2. ŞB. MÜD. MİSER ÖMER AYDOĞMUŞ, KAT- ERDOĞAN'NIN İŞKENCEYLE 314- HÜSEYİN GÜLERSÖNMEZ LİNDEN SORUMLU İŞKENCECİ KATLEDİLMESİNDEN SORUMLU BAŞ KOMİSER İSTANBUL EMNİYETİNDEN İŞ- 300- EKREM YİĞİT POLİS İSTAN- 315- OSMAN ÇEÇEN KOMİSER KENCECİLER BUL 1. ŞB H. HAKKI ERDOĞAN' 316- ÖZDEN KURU KOMİSER MUA- 285- AHMET ATEŞLİ 2.ŞUBE ŞEFİ NIN İŞKENCEYLE KATLEDİLME- VİNİ İSTANBUL 2. ŞB. 1. KISIM 771 NO- SİNDEN SORUMLU 317- İRFAN YÜZBAŞI LU EKİP MUSTAFA IŞIK'IN KAT- 301- ERDOĞAN OĞUZ POLİS 318- ARİF LEDİLMESİNDEN SORUMLU İSTANBUL 1. ŞB H. HAKKI 319- ADİL BİNBAŞI 286- İLYAS KILIÇ KOMİSER MU- ERDOĞAN'NIN İŞKENCEYLE 320- OSMAN GÜREŞ KOMİSER kızılbaş - sayfa 30 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 K. MARAŞ EMNİYETİ VAKKAS 338- İBRAHİM YİĞİT POLİS 356- CEVAT TARLAK POLİS NURİ DEVAMLI'NIN KATLEDİLMESİN- MUŞ EMYETİ. FERMAN TAŞ, AYDIN'A İŞKENCE YAPILAMA- DEN SORUMLU HAKİM GÜLŞAHİN, SELAHATTİN SINDAN SORUMLU 321- YILMAZ KONUÇ POLİS K. SUBAŞI'YA İŞKECEDEN YARGI- 357- KEMAL TURAN POLİS NURİ MARAŞ EMNİYETİ VAKKAS LANAN İŞKENCECİLER ANKARA AYDIN'A İŞKENCE YAPILAMA- DEVAMLI'NIN KATLEDİLMESİN- EMNİYETİNDEN VE MAMAK DİL SINDAN SORUMLU DEN SORUMLU OKULUNDAN İŞKENCECİLER 358- NUSRET ERDOĞAN POLİS 322- MEHMET KÖSE POLİS K. 339- SALİH ÖZKAN KURMAY BİN- NURİ AYDIN'A İŞKENCE YAPILA- MARAŞ EMNİYETİ VAKKAS BAŞI MASINDAN SORUMLU DEVAMLI'NIN KATLEDİLMESİN- 340- BÜLENT BORA ÖN YÜZBAŞI 359- İLHAN ÜNAL POLİS NURİ DEN SORUMLU 341- KAMİL ÇOLAK POLİS SİYASİ AYDIN'A İŞKENCE YAPILAMA- 323- MEHMET GENÇ POLİS K. ŞB. MÜR. YARD. SINDAN SORUMLU MARAŞ EMNİYETİ VAKKAS 342- ALİ KALKAN BAŞ KOMİSER 360- ARİF KABAK POLİS NURİ DEVAMLI'NIN KATLEDİLMESİN- 343- ÖMER AĞBABA POLİS AYDIN'A İŞKENCE YAPILAMA- DEN SORUMLU SINDAN SORUMLU 324- ENSARİ ORDU POLİS K. VİRANŞEHİR İŞKENCECİ EMNİ- 361- İBRAHİM TOKER POLİS NURİ MARAŞ EMNİYETİ VAKKAS YET GÖREVLİLERİ AYDIN'A İŞKENCE YAPILAMA- DEVAMLI'NIN KATLEDİLMESİN- SINDAN SORUMLU DEN SORUMLU ŞEBİNKARAHİ- 344- İSMAİL AKÇAM POLİS 362- REFİK MANGAN POLİS NURİ SAR EMNİYETİNDEN İŞKENCE- VİRANŞEHİR İŞKENCECİ EMNİ- AYDIN'A İŞKENCE YAPILAMA- CİLER YET GÖREVLİLERİ SINDAN SORUMLU 325- YÜKSEL ERGENEKON POLİS 345- MEHMET SIDDIK VERDİ 363- KADİR ASLAN YÜZBAŞI 326- ŞEREF ÇOBAN POLİS POLİS VİRANŞEHİR İŞKENCECİ ADNAN TIVSIZ ADLI KİŞİNİN 327- BAYRAM ÜSTÜN POLİS EMNİYET GÖREVLİLERİ İŞKENCEYLE ÖLDÜRÜLMESİ 328- ŞERİF PATLAYANKAYA 346- NİYAZİ BORÇ POLİS VE MAYINLI SAHAYA ATILMA- POLİS HASAN ASKER ÖZMEN'NİN SINDAN SORUMLU, İSTANBUL 329- SEDAT GÜMÜŞ POLİS KATLİNDEN SORUMLU ADANA SULTANAHMET CEAZEVİNDE 330- CEVAT HANDİ ÖZ POLİS EMNİYETİNDEN İŞKENCECİLER GÖREVLİYKEN DEVRİMCİLERE 331- ABDURRAHMAN DOĞAN 347- AHMET ÜNAL ORTUNÇ İŞKENCE YAPAN KİŞİ CEZAEVİN- POLİS KOMİSER ADANA EM. CAFER DE GÖREVLİYKEN DEVRİMCİLE- 332- SEDAT ALPASLAN POLİS DAĞDOĞAN'NIN KATLİNDEN RE İŞKENCE YAPAN KİŞİ SORUMLU 364- HALİL KÜTÜK POLİS VİRAN- MUŞ EMNİYETİNDEN İŞKENCE- 348- OSMAN ÖZASLAN POLİS ŞEHİR' DERVİŞ ŞAVGAT'I İŞKEN- CİLER ADANA EM. CAFER DAĞDOĞAN' CEYLE ÖLDÜREN KİŞİ 333- YUSUF ZİYA BEKTAŞ NIN KATLİNDEN SORUMLU 365- AHMET SELEK ALBAY 1985 BAŞ KOMİSER MUŞ EMYETİ. 349- MEHMET AYDIN POLİS ADA- YILINDA ENSAR KARAHAN'NIN FERMAN TAŞ, HAKİM GÜLŞA- NA EM. CAFER DAĞDOĞAN'NIN KATLEDİLMESİNDEN SORUMLU HİN, SELAHATTİN SUBAŞI'YA İŞ- KATLİNDEN SORUMLU KECEDEN YARGILANAN İŞKEN- BURSA EMNİYETİNDEN CECİLER GAZİANTEP EMNİYETİNDEN İŞKENCECİLER 334- ŞEHMUT GÜNDOĞDU KOMİ- İŞKENCECİLER SER YARD. MUŞ EMYETİ. FER- 350- İBRAHİM NURDOĞAN BAŞ 367- EROL KAYA KOMİSER MAN TAŞ, HAKİM GÜLŞAHİN, KOMİSER GAZİANTEP EM. 368- BURHANETTİN ERCAN KO- SELAHATTİN SUBAŞI'YA İŞKE- MİSER YARD. CEDEN YARGILANAN İŞKENCE- TARBZON EMNİYETİNDEN 369- HASAN ÖZDEMİR CİLER İŞKENCECİLER 370- İBRAHİM ÇATALOLUK 335- YALÇIN TÜYSÜZ POLİS 351- ZEKİ AKGÜN POLİS 371- İSMET ÇAKIR MUŞ EMYETİ. FERMAN TAŞ, NURİ AYDIN'A İŞKENCE YAPILA- 372- AHMET AKİF KARACAN HAKİM GÜLŞAHİN, SELAHATTİN MASINDAN SORUMLU 373- POLAT MAZLUM SUBAŞI'YA İŞKECEDEN YARGI- 352- NEŞET TAŞ POLİS NURİ AY- LANAN İŞKENCECİLER DIN' A İŞKENCE YAPILAMASIN- RİZE ÇAMLIHEMŞİN EMNİYE- 336- CENGİZ YALÇIN POLİS DAN SORUMLU TİNDEN İŞKENCECİLER MUŞ EMYETİ. FERMAN TAŞ, 353- MUHAMMET ASLAN POLİS HAKİM GÜLŞAHİN, SELAHATTİN NURİ AYDIN'A İŞKENCE YAPILA- 374- MEHMÖET SAİT YENER RİZE SUBAŞI'YA İŞKECEDEN YARGI- MASINDAN SORUMLU MERK. JAN. KOMUT. AHMET UZ- LANAN İŞKENCECİLER 354- NECMİ ALP POLİS NURİ UN'NUN ÖLDÜRÜLMESİNDEN 337- ALİ ANLAYAN POLİS AYDIN'A İŞKENCE YAPILAMA- SORUMLU KİŞİ MUŞ EMYETİ. FERMAN TAŞ, SINDAN SORUMLU 375- ALPER ERTURAN ASTSUBAY HAKİM GÜLŞAHİN, SELAHATTİN 355- HASAN KUTLU POLİS NURİ AHMET UZUN'NUN ÖLDÜRÜL- SUBAŞI'YA İŞKECEDEN YARGI- AYDIN'A İŞKENCE YAPILAMA- MESİNDEN SORUMLU KİŞİ LANAN İŞKENCECİLER SINDAN SORUMLU 376- AHMET ÖZDEN ASTSUBAY kızılbaş - sayfa 31 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 AHMET UZUN'NUN ÖLDÜRÜL- 395 A. CEM ERSEVER 427 MUSTAFA AYDIN MESİNDEN SORUMLU KİŞİ 396 AHMET AKYÜREK 428 MUSTAFA SEDA 377 -EKREM DALKILIÇ ER AH- 397 ALİ YAVUZKAN 429 MÜNİR KARABEY MET UZUN'NUN ÖLDÜRÜLME- 398 ALİM ÖZENSEL 430 MUHARREM YAZÇİÇEK SİNDEN SORUMLU KİŞİ 399 AHMET UNAL 431 NİHAT ADAM 378- METİN YILMAZ POLİS AH- 400 BARBAROS ILGIT 432 OSMAN ÖZASLAN MET UZUN'NUN ÖLDÜRÜLME- 401 CEVDET ULUCAN 433 RAHMİ GÜMRÜKÇÜ SİNDEN SORUMLU KİŞİ 402 EMİN YAZICI 434 TAHSİN KIZILKAYA 379- ALİ LİBA AHMET UZUN'NUN 403 EMİN ÖCAL 435 SITKI ŞAHİN ÖLDÜRÜLMESİNDEN SORUMLU 404 HÜSEYİN KARABUDAK 436 SERDAR IRMAK KİŞİ HAKLARINDA İŞKENCE 405 HAYRİ ŞİMŞEK 437 METİN YILMAZ YAPMAKTAN 406 İZZET HAYIRLI 438 MEHMET SAİT YENER 407 KEMAL KÖKER 439 AHMET ÖZDEMİR DAVA AÇILAN AMA CEZALAN- 408 MUSTAFA DİLCİ 440 AHMET EGİCİ DIRLMAYAN İŞKENCECİLER- 409 MUSTAFA ÖNCEL 441 AHMET SUVARİ DEN BAZILARI 410 MEHMET AHISKALI 442 ALİ AVAZ 411 MUAMMER ERDİNÇ 443 BAKİ AKTÜRK 380 ALTAN YENİCE 412 NESRİN YAŞAR 444 EKRAM ÖZBE 381 ALİ MISIRLI 413 ORAHAN SEZLİ 445 HASAN CEYLAN 382 AKKAN ERDAL 414 REŞAT ERTANGÜN 446 HASAN ERYILMAZ 383 ABDULLAH ERDOĞAN 415 TUĞMAN AYKIN 447 KEMAL ÜNLÜER 384 CESARETTİN YENİBAŞ 416 SALİM UZUN 448 KADİR ÇİRİŞÇİ 385 DOĞAN ŞİMŞEK 417 SELİM ŞAHİN 449 MUSTAFA ALTÜRK 386 MİRAÇ TURAN 418 ZEKERİYA AKBAŞ 450 MUSTAFA BABACAN 387 MUHSİN KARABEY 419 EMİRHAN ÇITAK 451 NAİM AKYOL 388 ORHAN BANGAL 420 EKREM YILMAZ 452 ABDULKADİR AKSU 389 ÖMER AKBAY 421 MUHLİS ZİNCİBİ 453 NECDET MENZİR 390 RAMAZAN BİNGÜLLÜ 422 E. RAHMİ SÖNMEZ Kaynak: http://www.78liler.org 391 TANER ARDA 423 HIFZI ÇUBUKÇU - Liste çok uzun olduğundan birinci 392 TURAN EKİCİ 424 HALİK KARABACAK bölümünü bire bir yayınladık. 393 HAYRETTİN ZİHNİ 425 İHSAN KARABULUT - Listenin tamamı http://www.78liler. 394 MURAT OKSAR 426 KASIM YARGI org sitesinden ulaşmak mümkündür.

levon ekmekçiyan erdal eren kızılbaş - sayfa 32 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 binixumînin, veşêrin, berevajî bikin. de, azadiya xwe gav bi gav avadikin ji ber vê yekê, tevî ku ew li hember û dihonin. Bi derbeya faşîst a 12yê mafê jiyanê bêrêz in, sûcdar in dijberê Rezbirê ya 1980yî hêzên metîngeh xwe sûcdar didin nişandan. Ew miro- xwestin bipelçiqînin. Bi vê armancê van dikujin dijberê xwe wek kujer di- li hember girtiyên azadiyê îşkence û din nişandan. Ew qedexekar in dijberê êrîşên bêhempa pêkanîn. Ev îşkence xwe wisa didin nişandan. Bê guman li ber çavê mirovahiya demî pêk hat. bi vê tevgerînê riya lihevkirinê Ev pêkanîn hemû sûcên mirovahiyê dixitimînin. Lewre, hemû kes dizane bûn. Her roj sûcên mirovahiyê li ber ku ew dewlet in, ew xwedî balefir û çavên mirovahiyê, bi desteka DYA, Dengê Amed çekên giran ên mirovkujiyê ne û her NATO û hwd. pêk hat. Her roj bi des- roj terorîstiyê dikin lê tevgera dijberê teka Amerîka, Îngilîstan, Dewletên Mehdi Tanrıkulu xwe ya azadîxwaz wisa bi nav dikin. Awrûpa û hwd. hevkarên wan, sûcên Lewre berjewendiyên wen wisa ferz mirovahiyê dubare kir. Ew perga- dikin. Dîrok, ji vê helwest û tevgerînê la desthilatdar tu kesî negot; mafê 12yê re ne biyanî ye. Dîroka desthilatdariyê civaka Kurd heye… civaka Kurd, her wiha hatiye honandin; zalima têkoşîna azadiya gel berdewam kir û mafdar daye nişandan, mezlûman jî niha gihîştiye asta bidestxistina sta- REZBIRÊ Û sûcdar!.. Lê hê dîrok bidawî nebûye tuya xwe. Tu hêz nikare vê pêşveçûnê û berxwedana gelan û kedkaran êdî rawestîne, têkbibe. Li hemû deverî dîrokê ji nuh ve dinivîsin. Her cure Kurd, statuya azadiya xwe bidest STATUYA êrîşên tunekirinê ne rewa ne. Her dixin. êrîşên tunekirinê, bi bikaranîna mafê Bêguman statuya azadiya civaka KURDAN xweparastinê tê pêşwazîkirin. Her Kurd, zayîna pergala azadiya herî cureya êrîşa tunekirinê ya pergala rasteqîn û zanist a mirovahiyê ye. Her heyîn, xwedî xweseriyek xwe- desthilatdar bi berxwedana gelê Kurd Lewre kivşkirina statuya Kurdan, ser, xwedî mafê jiyanê ye. Jiyana tê pêşwazîkirin. Ev berxwedan ji bo avakirina pergala Konfederalîzma ku ji xwezayê tê, divê bi her awayî civaka Kurd statuya azadiyê destnîşan Demokratîk e. Konfederalîzma bi hev re di nava lihevkirinekî de, dike. Li Kurdistanê dîroka zilmê tê Demokratîk wek pergala herî ahengdar bin. Aheng û lihevkirina hilweşandin, dîroka azadiyê bi coşek nûjen, herî demokratîk û boneya jîndaran bi feraset û zanistiyek hunerî bêhempa tê nivîsîn. hevparebûna jiyana nava hemû gelan pêkan dibe. Ev yek jî dadek hevpar Desthilatdarê dîrokê, perga- e. Hemû gel bi vê riyê dikarin wek li ser hîmek vîna hevpar, hurmet- la mêtînger û mijokdar bûye xweser û azad bi hev re jiyanek kariya ferasetê, rêzgirtina azadiya hayanî niha. Hemû zagonan li gor nuh deynin. Bi vê pergalê mirova- ramanê ferz dike. Bi gelemperî berjewendiyên xwe amade kiriye. hiyek nuh vedije ku hemû dîrokê hemû têkilî û lihevhatîbûna miro- Parastina berjewendiyên desthilatda- dibuhurîne. Bi vê jiyanê jî dîrokek van bi nêzîktêdayina afirîneriya ran çi pêwîstî pê hebûye yekser bi cih nuh tê nivîsîn: Şoreşa Azadiyê ya dadî û hunermendî pêkan dibe. Ev aniye. Lê dema ku hêzek têkoşer ji bo Gelê Kurd nêzîktêdayîn, dibe bingeha rêzgirtina berjewendiyên gelên mêtîngeh û ked- mafên mirovên derveyî xwe. Ev yek kar bixwaze berê dîrokê veguherîne, bi qasî civakî be, ev nêzîktêdayîn wê demê naveroka nêzîktêdayinan têkiliyên di nava dijminan de jî se- diguhere. Hemû pergala desthilat- rerast dike. Dijminantî jî bi hiqûqekî dar, tevî hemû hevalbend û hevkarên pêk tê. Hiqûqê dijminantiyê jî di nava xwe lê dibin yek. Hêzên têkoşer jî mirovan de hatiye destnîşankirin. hin bi hin hevkar û hevalbendên xwe Lê dema mirov ji nêzîktir ve bala birêxistin dikin. Di destpêkê de her xwe didêkê, ev srerastkirina hiqûqê çiqas ev hêz lawaz be jî pêşerojê şer bi destê desthilatdaran hatiye temsîl dike û her xurt dibe, mezin amadekirin. Li gor hiqûqê nav xwe, dibe. pîvanek kivş kirine ku sererastkirina Asta statuxwaziyê serdemekî ye mafê serdestan tê parastin. Di nav ji bo hêzên têkoşer. Statuya hêzên van pîvanan de parastina mafê gelên demokratîk bi têkoşînek bêhempa tê bindest û kedkaran tune ye. Ji ber bidestxistin. Maf û statuya xweser û vê yekê kes û rêxistinên ji temamê azad, tên bidestxistin. Di dîrokê de pergala desthilatdar re dijber be, wek tu statu nehatiye dayîn, her hatiye derqanûnî, terorîst binav dikin. Di stendin. Îro civaka Kurd, statuya rastiya xwe de ew jî ji vê binavkirinê xwe ya azadiyê arasteyî pergala bawer nakin lê ji ber parastina per- kevneperest a cîhanê dike. Di ke- gala xwe, lazim e terora pergala xwe sayeta zilmkar û tunekerên dewletî kızılbaş - sayfa 33 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

στάση προς τις άλλες εθνότητες τέλους των αρχαίων αυτοχθόνων Αγαπητοί Φίλοι, της Αυτοκρατορίας, απογοητεύουν λαών στην γεωγραφία της Οθωμα- συνέχεια τους Ρωμιούς … νικής Αυτοκρατορίας. Σας εύχομαι επιτυχία στην σημε- Το Υπόμνημα αυτό που απαριθμεί Η ύπαρξη της Αυτοκρατορίας ρινή παρουσίαση του Βιβλίου για σε καθημερινή βάση τις ζημιές εξαρτάται από το Σωματείο των την Γενοκτονία των Ελλήνων της που έχουν υποστεί οι Χριστιανικές Νεότουρκων και την εξουδετέρωση Οθωμανικής Αυτοκρατορίας και εθνότητες καταλήγει όσων αφο- οποιασδήποτε αντιπολίτευσης σας χαιρετώ όλους με σεβασμό. ρά τα παθήματα της Ελληνικής Είναι δε αντιληπτό ως αντιπολί- Το 1908 υπήρξε μια απάτη για τους Κοινότητας αναφέροντας τα εξής: τευση οι χριστιανοί που αρνούνται αρχαίους λαούς της Ανατολής. Τα .. … Όλες αυτές οι συμπεριφορές, να αφομοιωθούν και αντιστέκο- λόγια περί Συνταγματικών μεταρ- παγιώνουν στην εθνική συνείδηση νται. ρυθμίσεων υπήρξαν κούφιες υπο- των Ρωμιών ότι ο Ρωμαίικος λαός Τα όσα θα συμβούν τα είχε προ- σχέσεις. Το κυριότερο θέμα στην εκλαμβάνεται ως ένα σκλαβωμέ- βλέψει πριν από χρόνια ο Πρίγκι- ημερήσια διάταξη των Νεότουρκων νο έθνος, ποιο εθνοτικό στοιχείο πας Σαμπαχαττίν στο Ενωτικό υπήρξε η εθνοκάθαρση. Οι πράξεις θα υποβιβαστεί είναι ζήτημα της Συνέδριο της Ένωσης και Προόδου των Νεότουρκων, ιδιαίτερα στην εσωτερικής πολιτικής της Κυβέρ- το 1907 αναφέροντας : περιοχή της Μακεδονίας, πριν από νησης, όπως στην περίπτωση ενός "Αν και απορρίπτεται η ανάμιξη το 1908 είναι τα τεκμήρια αυτής καθεστώτος απολυταρχίας , αυτή των ξένων κρατών στα εσωτερικά της άποψης. Τα απομνημονεύματα η πολιτική συνεχίζει να δημιουργεί μας, δεν εγκρίνουμε την υιοθέτηση του Μπεκίρ Φικρί από τα Γρεβε- ανασφάλεια στον Ρωμαίικο λαό και μεταρρυθμίσεων χωρίς την επέμ- νά και του Χαλίλ Κουτ, θείου του εμποδίζει την εθνική του πρόοδο. βαση των ξένων δυνάμεων. Εμείς Ενβέρ, είναι άκρως αποκαλυπτικά Παρουσιάζεται η τάση της χρη- μπορέσαμε να προστατεύσουμε .Από ίδιες σκέψεις διακατεχόταν σιμοποίησης του Συνταγματικού τους Χριστιανικούς λαούς που ζουν και ο Ταλαάτ και μεταξύ αυτών ο όρου «Οθωμανικό Έθνος» για τον μαζί μας μόνο επειδή είχαμε τον οργανωτής και υπαίτιος τηςΓενο- εθνοντικό εκτουρκισμό των Ρω- φόβο από τις ξένες χώρες . Αν δεν κτονίας ο Δρ. Ναζίμ που τα ομο- μιών φοβόμασταν τις ξένες χώρες, θα εί- λογεί ανοικτά σε συνέντευξη που Δεν είναι αναγκαίο να πούμε ότι ως χαμε σφάξει ειδικά τους Αρμενίους, έδωσε στην Σμύρνη τον Αύγουστο Οθωμανικό Έθνος εννοείται μόνο μέχρι το τελευταίο Αρμένιο...” του 1908, όπου καθορίζει και το το Τουρκικό για τους Νεότουρκους. Υπάρχει κάτι που πρέπει να προ- χρονοδιάγραμμα του αφανισμού Ιδιαίτερα μετά από το συνέδριο σθέσουμε στα λόγια του Σαμπαχατ- των αρχαίων λαών της Ανατολής. της Θεσσαλονίκης τον Οκτώβριο τίν ; Στο Χαμιτικό πρόγραμμα της Τελικά τα γεγονότα εξελίχθηκαν του 1911 όπου με τις αποφάσεις ένωσης και σωτηρίας οι Χριστια- στην γραμμή που ανέφερε ο Δρ. που λήφθηκαν από το Σωμα- νοί δεν είχαν συμπεριληφθεί στο Ναζίμ στην συνέντευξη αυτή και η τείο της Ένωσης και Προόδου τα Ουμέτ, δηλαδή στο ιερό λαό και η Οθωμανική γεωγραφία θα μετα- καταπιεστικά μέτρα κατά των μη σωτηρία για αυτούς είχε εξαφανι- τραπεί σε μια λίμνη αίματος για Τουρκικών και Μουσουλμανικών στεί αιώνια . Στο περιβάλλον του όλους τους αρχαίους λαούς που στοιχειών έλαβαν διαστάσεις Πολέμου, επειδή είχε εξαφανιστεί αφανίστηκαν εκτός από τους Τούρ- συστηματι9κής επίσημης πολιτι- ο φόβος της Ευρώπης και με την κους-Μουσουλμάνους. κής . Οι αποφάσεις που λήφθηκαν ενθάρρυνση της Γερμανίας πραγ- Το Υπόμνημα που έχουν υποβάλει είναι υποδειγματικές. Είναι αποφά- ματοποιήθηκε η Γενοκτονία του οι Ρωμιοί Βουλευτές της Οθωμανι- σεις που αποτελούν την αρχή του 1915 με αποτέλεσμα να εξαφανιστεί κής Βουλής το 1910 εκτός από την μέσα στο αίμα η γεωγραφική πα- απογοήτευση που δηλώνει ρίχνει ρουσία των αρχαίων αυτοχθόνων και το προσωπείο της εξουσίας των λαών της Ανατολής Νεότουρκων, λέγοντας: Να μην ξεχάσουμε την κοινή συ- Δυστυχώς, αμέσως μετά από την νείδηση της Ανθρωπότητας και να ανακήρυξη του Συντάγματος, μην την αφήσουμε να ξεχαστεί. Με συνέβησαν άπειρα γεγονότα που εκτίμηση πηγάζουν από την μη αδελφική Σαίτ Τσετίνογλου kızılbaş - sayfa 34 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 'Bizi ancak Madımak'takiler anlar' Apoyevmatini Gazetesi Genel Yayın bı; "İki ülkenin arası çok iyi bozulma- Yönetmeni Mihail Vasiliadis 6-7 Eylül sının da çok az ihtimali var, ama yine Olayları'nda yaşadıklarını BUGÜN'e de bir yunanlı gidip de Atatürk'ün Se- anlattı lanik'teki evine bir bomba atarsa o za- man ne olur bilinmez" oluyor. Sonra da Nesrullah SONAY'ın Röportajı 6-7 Eylül olaylarının yaratılması için kullanılan provakasyonu dile getiriyor. YAŞADIKLARIMIZI ANCAK MADIMAK'TAKİLER ANLAR *Olaylarda Ergenekon parmağı var mı? Üzerinden yarım asır geçmesine rağ- men hâlâ soru işaretleri barındıran 6-7 Derin devlet dün ortaya çıkmış bir şey Eylül olaylarının canlı şahidi Vasilia- değildir. Eskiden devlet olup 1950'li dis, "Lafla anlatılacak şeyler değil. O yıllarda bu gücünü kaybedenlerin ille- gün yaşananları ancak Madımak Ote- gal hale gelmesidir. Öyle ki derin devlet li'ndekiler anlayabilir" dedi o dönemden bu güne kadar Hükümet'in giden bir düşüncenin mahsulü. Müslü- aldığı kararları bile uygulatmama im- 6-7 Eylül Olayları'nın yaşandığı gün- man azınlıkların daha kolay eritilece- kanına sahipti. Zaten şimdiki Ergene- lerde henüz 15 yaşında olan Apoyev- ği düşünüldü. Dini farklılığın olduğu kon olayı kazındıkça bu olaylar gibi matini Gazetesi Genel Yayın Yönetme- azınlıkları eritmek kolay olmuyor. 6-7 birçok şey ortaya çıkacaktır. ni Mihail Vasiliadis, 54. yıl dönümünde Eylül olayları ulus- devlet kurma çaba- 6-7 Eylül olaylarını ve yaşananları sı çerçevesinde azınlıklara yapılan bas- HÜKÜMETİ ALDATTILAR BUGÜN'e anlattı. Vasiliadis, "Evinde kı zincirinin bir halkası niteliğinde. Di- rahat rahat otururken bir anda kapılar ğer halkalar ise azınlıkları 20 yaşında * Dönem hükümetinin tutumu ne ol- pencereler kırılıyor. İçeri bir yığın in- askere almak, varlık vergisi, 'Vatandaş muştu? san giriyor ve koltuk pencere ne varsa Türkçe konuş' uygulaması ve azınlık- aşağı indiriyor. Sen de kendi evinin bir ların bazı işlere alınmaması. Müesse- Hükümet de sorumludur, ama bu so- köşesine sinmiş 'şimdi sıra bana gele- selerin iflas ettirilmesi... Ve son olarak rumluluğun büyük kısmı onun değildir. cek ellerindeki balyoz bana indirilecek' sınır dışı etme yani 'altın vuruş' oldu. Hükümet aldatıldı. Hükümete dediler diye bekliyorsun. Dehşet verici... Lafla ki Kıbrıs Sorunu'nun görüşülmesi için anlatılacak gibi değil. Okuyan da an- * Kim tarafından yapıldı? 2 gün sonra Londra'da bir konferans lamaz. O gün yaşananları ancak Ma- var. Oraya giderken elinizde bir koz bu- dımak Oteli'ndekiler anlayabilir" diye Muhtelif güçlerin kendi çıkarlarına lunsun bir gösteri yapılsın ve Rum dük- konuştu. göre yaptıkları hesaplar var. Örneğin kanları tahrip edilsin. Onların da tabi İngiltere... İngiltere'nin, Kıbrıs konu- aklına yatıyor ki tek suçları bu. Onlar Uzaktan kumanda edildiler sunda belli çıkarları vardı. Hatta Kıb- bu izini aldığı gibi hazırlıklarını dük- rıs'taki Yunan kökenli Kıbrıslı'ların kanlara yönelik değil bütün azınlıklara Evlere baskın yapanların hiçbir şekilde İngilizlere karşı bir egemenlik mücade- yönelik hareket yapılıyor. Provakasyon cana zarar vermediğini anlatan Vasili- lesi veriyordu. Bu nedenle İngiltere'nin, da hazır 'pıss!' diye patlayan bomba. adis, tek yaptıkları şeyin her şeyi kır- Kıbrıslıları Yunan Kıbrıslı ve Türk Express gazetesi gibi günü gününe ka- dıktan herkesi korku içinde bıraktıktan Kıbrıslı olarak ayırıp bölüp hükmet- ğıt alıp gazete basan bir gazete o gün sonra 'birkaç gün sonra yine geleceğiz, me amacı var. Bir de Türkiye'deki de- böyle bir olayın yaşanacağını nereden eğer hala daha buradaysanız o zaman rin devlet dediğimiz ulusalcı grubun biliyordu da 40-50 bin gazete basacak canınızı alacağız' diyerek korkutulduk- o dönemdeki azınlıklardan kurtulma kağıdı ambarında bulundurdu. larını söyledi. "Uzaktan kumandayla çabası. Dolayısıyla İngiltere'nin amacı hareket edildiği belliydi. Çünkü spon- başka derin devletçilerin amacı başka. TÜRK HALKINDAN ÖZÜR DİLEN- tane hareket eden her şeyi parçalayacak MELİ kadar öfkelenmiş olan biri karşısında- İngiliz arşivlerinden çıktı ki adama da bir tane vurur. Ama vur- * Hedefte Rum azınlık mı vardı? muyor çünkü aldığı emin böyle" di- * İngiltere'nin rolü ne olmuştu? yen Vasiliadis, arkadaşımız Nesrullah 6-7 Eylül olayları Kıbrıs nedeniy- Sonay'ın sorularına şu yanıtları verdi: Dilek Güven doktora tezinde İngiltere le meydana gelmiş olsaydı sadece arşivleri üzerinde çalışırken şöyle bir Rumlar'a yönelik olurdu. İşaretlenmiş * Sizce bu olaylarda amaç neydi? bilgiye ulaşıyor; Arşivlerde her halde evler yalnız Rumlar'ın değil Musevi İngiltere Dışişleri Atina'daki İngiltere ve Ermeniler'in de evleriydi. Bu da de- 6-7 Eylül azınlıkların ulus devlet çerçe- başkonsolosuna soruyor, "Türkiye ile mektir ki fırsat bu fırsat bununla bütün vesinde nereye koyacağını bilinemedi- Yunanistan'ın arasını bozmak mümkün azınlıkların ekonomik gücünü yıkalım ğinden asimile etmek, eritmek yoluna mü" diye. İngiliz Başkonsolosun ceva- ki bu güç bizim elimize geçsin. kızılbaş - sayfa 35 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 * Sonuç ne olmuştu?

Bu olaylar Türk Halkı'nın Avrupa'da 'barbar' olarak isminin çıkmasına ve maalesef Türkiye'nin prestijinin sıfıra inmesine neden olmuştu. Bundan do- layıdır ki burada özür dilenmesi ge- rekenlerin en başında Türk halkıdır. Eğer bugün başta Fransa olmak üzere Türkiye'yi Avrupa Birliği'nde isteme- yenler varsa -özellikle halk düzeyinde- bu 6-7 Eylül olaylarının yarattığı imaj- dan dolayıdır. Türkiye bununla yeni yeni yüzleşmeye başlıyor.

BUNDAN DERS ÇIKARMALIYIZ

Azınlıklar Hukuku Uzmanı Avukat Kezban Hatemi, 6-7 Eylül Olayları'nda derin devletin varlığının tartışılmaz olduğuna dikkat çekti. "O dönemdeki politik ve siyasi konjonktür doğrultu- sunda meydana getirilen ve çok da or- yeni çıktı ganize edilen bir olaydı" diyen Hatemi "Devletin içinde illegal yapılanmalar olduğu ve hiçbir hukuk gözetmeksizin devletten aldığı gücü keyfi ve şahsi ih- tirasları için kullandığı çok açık. Utanç verici bir olay... Bu tür olaylardan ders çıkarmak ve hukukun üstünlüğü nok- tasında halkı bilinçlendirmek lazım. Umarım bundan sonra bu tarz toplum- sal felaketler yaşanmaz" diye konuştu.

6- 7 EYLÜL OLAYLARI NEDİR?

1955 yılında "Atatürk'ün Selanik'te doğduğu eve bomba atıldı" şeklindeki yalan haberle başlayan başta Rumlar olmak üzere İstanbul'da yaşayan azın- Sipariş için: [email protected] lıklara karşı patlak veren şiddet olay- lardır.

6 Eylül akşamı başlayan ve yaklaşık 9 saat süren olaylarda (aralarında iki Or- todoks papaz da olmak üzere) 15 Rum ve 1 Ermeni vatandaşı hayatını kaybet- miş, 32 Rum da ağır yaralanmış. 4.214 ev, 1.004 işyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel, bar gibi yerlerin bulunduğu 5.317 mekân saldırıya uğramıştı. Ardından binlerce gayrimüslim göç etmek zorun- da kalmıştı. Bu trajik gelişmeler üzeri- ne sıkıyönetim ilan edilmişti. Ekono- mik zarar, Türk Hükümeti'ne göre 69.5 milyon Türk Lirası idi. Demokrat Parti hükümeti zarara uğrayıp tescil ettiren- lere toplam 60 milyon Türk Lirası civa- rında tazminat ödemişti. Kaynak: BUGÜN kitapçılarda kızılbaş - sayfa 36 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Lazlar da ana dilde eğitim istiyor Şiar Can Şener / İlknur Yılmaz 2009 yılında yayınladığı “Laz Kültü- tartışılır hale geldi. Lazlar da ana dil rü” adlı çalışmasıyla dikkatleri üzerine eğitimi talep ediyorlar mı? çeken Kamil Aksoylu, Laz dili ve kül- Ana dilde eğitim talebine Lazca da türü üzerine dünya üzerinde araştır- giriyor tabii ki. Ne gerekiyor? Meclis, ma yapan nadir insanlardan. Aksoylu, akademisyenler, üniversiteler tartışı- geçtiğimiz ay “Lazuri Notkvamepe”yi; yor, yazarlar, çizerler tartışıyor. Bence Lazca Deyimler ve Atasözleri isimli devlet bir ana dil politikası geliştir- eserini okurlarla buluşturdu. Livane meli. Devlet bu işe el atmalı. Lazca ve kafe-barda düzenlediği söyleşide ki- Lazcanın konumunda olan bütün dil- taplarını imzalayan Aksoylu’yla Laz leri öğretmeli, halkın kendi kendisine dili ve kültürü üzerine konuştuk. Laz dili araştırmaları sizce yeterli mi? öğrenmesine bırakmamalı. Akademik alanda dilin korunması ve En azından bölge okullarında seçme- Laz dili hangi dil grubuna ait? Alfabe- geliştirilmesi için neler yapıldı ve bun- li ders mi olur, zorunlu ders mi olur... si kaç harften oluşur? dan sonra ne yapılabilir? Bunlar tartışılmalı. Ben eğitimden Lazca Güney Batı Kafkas dil ailesin- Dünyada Lazcayla ilgili akademik anlamam, hangisi olursa; ama ben dendir. Lazca, Gürcüce, Svanca ve çalışma yapanlar var ama Türkiye’de Lazcamı öğrenmek istiyorum. Benim Megrelceyle aynı dil ailesinden. En henüz yok. Türkiye’de yapılan bütün vatandaş olarak talebim bu. Bunun çö- yakın olanı Megrelce. Lazcada Türk- çalışmalar işin uzmanı olmayanlarca zümünü devlet bulmalı. Bizim yaptık- çeden farklı olarak “fırlatmalı sesler” yapılıyor, tıpkı benim yaptığım gibi larımız “gönül işi” çalışmalar. Okulda dediğimiz sesler var. Türkçedeki gibi gönül işi çalışmalar. 1910’lardan beri- ders kitabı olarak okutulacak kitaplar ö, ı, ü harfleri yok. Lazca, Kafkas dil- dir dünyada bir çalışma var. Gürcü Dil değil. Belki kaynak kitap olarak oku- leri yapısına uygun. Türkçeye uymaz. Bilimci Niko Maarr Lazona’ya gelir ma kitabı olarak değerlendirilebilir. Dünyadaki her dil gibi Lazca da, bin- ve çalışma yapar. 1946’da Fransız Dil Akademik çalışma, üniversitelerde lerce yıldır konuşulan, hiç yazılmadı- Bilimci Georges Dumézil gelir; Laz- Lazca kürsüleri gerekir. En azında ğı halde gönülden gönüle, dilden dile, ca masalları derler. Ancak Lazona’ya bölgede, Rize Üniversitesinde, Artvin kulaktan kulağa akan bir dil. Lazca gitmez; İstanbul’dan Laz masalları Çoruh Üniversitesinde böyle bir ça- böyle sözlü bir dil. Lazcada alfabe ça- üzerine çalışma yapar. İstanbul’daki lışma olabilir. Buna eğitimciler ya da lışmaları net değil henüz. 38 ses ve 38 Arhavililer onun dil mihmandarı olur. idareciler karar verir ama böyle bir şey harf var. Ama 35 harf kullananlar da Dumézil 1967’de tekrar gelir, çalışma- gerekli. Devlet bir ana dil politikası ge- var. Hopa, Arhavi, Pazar, Ardeşen di- larını geliştirir. liştirmelidir. yalektleri farklı. Batı Lazcası 32 harfe 1980’lerde Alman Halk Bilimci Wolf- kadar düşüyor. Doğu Lazcası, örneğin gang Feuerstein çalışma yapar. Laz- Dil bilimci olmamanıza rağmen Laz Hopa Lazcası 38 harfe kadar çıkıyor. ca-Türkçe sözlük hazırlar ve yayınlar. dili üzerine çalışmalarınız var. Ata- Arhavi’de ise 37 harf var. Ama bu kitap Türkiye’de yok. Lazca sözleri ve deyimler kitabınız da geç- için en kapsamlı çalışmayı ise ünlü Ja- tiğimiz ay yayınlandı. Kamil Aksoylu Laz diline ait ‘farklı’ özellikler var mı- pon Dil Bilimci Gôichi Kojima yapıyor. Lazca için ne zamandır çaba harcıyor, dır? Karadeniz’de, yaylalarda, köyler- Lazona’da da yıllarca kalır. Lazcayı di- neler yapıyor? de konuşulan bu sözlü dilin diğer dil- yalektlerine göre bölge bölge, köy köy 1993’ten beri Laz kültürü ile ilgili ya- lerden ayırt edici yanı nedir? gezip öğrenmiş. İsmail Avcı Bucaklişi pılan tüm çalışmalara materyal olarak Lazca bir fiil dilidir. Lazca filler bazen ile birlikte, 2003’te bir gramer kitabı katkı sağladım. Kendi çalışmalarıma önden bazen arkadan ek alır. Bazen de yayınladı. Aynı zamanda müzisyen ise 2005’te emekli olduktan sonra baş- hem önden hem arkadan birlikte ek olan Kojima, Lazca türküleri notaya layabildim. İlk kitabım 2009 Hazira- alır. Herhangi bir hareketi, herhangi bir döken ilk kişi unvanına da sahip. Te- nında “Laz Kültürü” adıyla yayınlan- oluşu alacağı ek belirler. İki üç keli- mel Lazca-Türkçe çalışmasını İnternet dı. İkinci kitabım “Lazuri Notkomepe” meyle anlatılmaz. Fiilin alacağı eklerle üzerinden yapıyor. Ben de o çalışma yani Lazca Deyimler ve Atasözleri ise tek kelimeyle ifade edilir. Bir ek ekler- grubu içerisindeyim. Kojima ayrıca, 2012 Haziranında yayınlandı. Ek ola- siniz. O zaman giden kişinin yukarı- Japonca, İngilizce, Fransızca, Lazca, rak bu kitapta, Laz dili, tanıtımı, Lazca ya doğru mu yoksa aşağıya doğru mu Türkçe olmak üzere toplamı bin sayfa alfabe, alfabenin kullanımı ve diyalek- gittiğini anlarsınız. Mesela “ulun” gi- civarında olan beş dilde Lazca gramer tolojik farklılıkları da ele aldım. Bun- diyor demektir. “Elulun” derseniz yu- kitabı hazırlamış. Türkçeyi çok iyi bi- ların dışında 1200 deyim ve atasözünü karıya doğru gidiyor, “gelulun” derse- len Kojima, Türkçe diyalektler üzerine toparladım. Bütün Laz dili hazinesinde niz aşağıya doğru geliyor, “mek’ulun” de doktora yaptığını söylüyor... Be- saklı deyimlere ulaşmak için, tüm di- derseniz yana doğru gidiyor demektir. nim “Laz kültürü” kitabımın Lazca ve yalektler üzerinden kolektif bir çalış- Yani tek kelime alacağı eke göre hem Türkçe editörlüğünü de o yaptı. ma yapmak gerekir. eylem belirtir, hem de yön belirtir. Bu Kaynak: örnekler çoğaltılabilir. Ana dilde eğitim son günlerde daha sık http://evrensel.net/news.php?id=32076 kızılbaş - sayfa 37 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Bu coğrafyanın kadim halkları yok olmaya karşı direndi! Bu kısa yazı coğrafyamızın kadim donlar, Araplar, kendi ordu mensubu halklarının tarihsel topraklarından ka- Hıristiyan unsurlardan devşirdiği Ye- zınmasına karşı gösterdikleri direniş- niçeriler… gibi. Biz bu kısa yazıda lere ayrılmıştır. daha çok Ermenilerin üzerine uygula- nan şiddete odaklanacağız. 19 yüzyıl- Coğrafyanın kadim halklarının ege- da Ermeniler üzerine uygulanan şiddet menlere karşı verdikleri uzun umut- sistematik ve ölümcüldür. Bir yüzyıl suz mücadele sürecine geçmeden önce içinde Ermeni halkının can kaybı ol- kısa da olsa direnişlerin muktedirlerce dukça yüksektir. Üstelik bu şiddet algılanmasına değinmek isteriz: Ege- özellikle Ermeni Erkek nüfusuna yö- menlerin, muktedir olmayanların ken- Ali Sait Çetinoğlu nelmekte, erkeklerin öldürülmesine dilerine karşı direniş sürecini şeytan- kadınların yoğun İslamlaştırılması eş- laştırmaya çalışmaları baskı ve inkâr gelerek bağımsızlık çizgisine evrilir. lik etmektedir. sürecinin bir parçasıdır. Bu şeytanlaş- Direnişlerin bağımsızlık dinamiğinin tırmaların tarihi direnişler kadar eski- kazanması devletin iktidarına karşı bir Ermeni toplumunun bu katliamlara dir. Rejimin /iktidarın/ egemenlerin, tehdittir. Kapitalist toplumlara hükme- karşı tepkilerini, kendi öz-savunma kendisine karşı çıkan, tehdit eden/teh- den meta fetişizmi gibi, Kapitalizm birliklerinin örgütlenmesi ile cevap dit edebilecek olan ve dayattığı kıstas- öncesi haraççı toplumlara da iktidar verirler: ları ve baskıları reddeden her olguyu fetişizmi hükmeder. İktidar kendisine “hastalık” ölçütü ile patolojik bir çer- tehdit oluşturduğunu yada gelecekte 1881'de, Avrupalıların verdikleri gü- çevede değerlendirmesi ve bu direnişi tehdit oluşturacağını düşündüğü un- vencenin anlamsızlığını fark eden bir dehumanization/ insandışılaştırma ile surları yok etmesini kendisinde hak grup Ermeni aydın, cemaat ileri gelen- karşılamaya çalışarak, şeytanlaştırma- görmektedir. Kapitalist toplumlarda- lerinin nasihatlerini bir yana bırakıp, sı yeni bir olgu değildir. Bu algı, Glo- ki iktisadi düşünce, bu haraççı top- Balkanlar'daki direniş hareketlerinin bal baskı mekanizmasının coğrafya- lumlarda gelişmemiş, iktidara yönelik ve Ermenilerin Zeytun'da verdiği si- mızdaki parçasına da bir “enfeksiyon” olduğunu düşündüğü her hareketi ve lahlı mücadelenin izinden gitmeye olarak “girerek” “kronik” hale gelmiş- unsuru fiziken yok etmekten başka bir karar vererek, dört koldan savunma tir. Rejime/iktidara boyun eğmeyen şey düşünmemiş ve bu düşünceyi sis- gruplarını örgütler. Bunların en meş- her şey rejim/iktidar/egemen için bir tematik olarak uygulamamıştır. İktida- huru Beyaban Hayrenyats [Atayurdu hastalıktır. Oysa toplumun kendisine rın zaafa uğramaması için kendi evlat- Savunma] cemiyetidir. Bunlarörgütle- dayatılan ve varlığını tehdit eden bu larını dahi yok eden bir hanedandan ve dikleri silahlı fedailer sayesinde, izle- baskı mekanizmasına her yerde, her zihniyetten söz ediyoruz. yen on yıl boyunca Van bölgesini Kürt koşulda kaşı çıkması, insanlığın doğal saldırıların¬dan korudular. Fedaile- ve vazgeçilemez bir hakkıdır. Osmanlı coğrafyasında sırayla bağım- rin mücadeleleri bu asimetrik savaşta sız devletlerin ortaya çıkışı, toprak umutsuzdu, sonuçta bunlar devasa bir Bu coğrafya Hıristiyanlarının çilesi, kayıplarının yanında dış fethin/tala- baskı örgütü ve ondan destek alan ta- 7. Yüzyıldan itibaren İslam akınlarıy- nın sınırlanmasını ve giderek ortadan lancı gruplarla mücadele ediyorlardı; la birlikte yoğunlaşarak artarak Soy- kalkmasının, devletin içerideki unsur- Ancak, asimetrik bir konumlarına rağ- kırımla sonuçlanır. Bu coğrafyanın lara yönelmesi (iç fetih) içerideki baskı men fedailer, Ermeni halkına bir umut Hıristiyan unsurları zor, baskı, şiddet, ve zülmü katmerleştirir. aşılamış, yapılanların cezasız kalma- katliamlarla ve Soykırıma uğratılarak yacağına dair bir adalet düşüncesi oluş- kadim topraklarından kazınmışlardır. Osmanlı coğrafyasındaki tüm unsur- muştur. Ermenistan köylüleri olan bu İslami fethin İslam öncesi işgallerle lara karşı başlayan bu sistematik tala- fedailer, Ermeni davasına bağlılıkları- temelden bir farklılığı vardır. Bu kez nın günlük yaşamın bir parçası haline nı çoğunlukla hayatları pahasına öde- fatihler kalıcıdır ve coğrafyayı her ba- gelmesi, 19.yüzyılda bir çok direnişe miş olan kahramanlardır. Bunlar ara- kımdan dönüştürürler: Yoğun İslam- kaynaklık eder. Bu direnişler biline- sında öne çıkan bazı figürleri anarsak: laştırma, toprak kayıpları, ağır vergi- ceği üzere kanla bastırılacak. Zaman Yıllar boyu Ahlat ve Sason dağlarında ler, gen havuzuna el konulması (erkek zaman da gözdağı şeklinde uygulanan hüküm sür¬müş Nemrut Aslanı Serop, çocuklara el konularak askeri aygıt içi- şiddet sistematik kitlesel cinayetler dü- Jardar, Kevork Çavuş, Vanlı Aram, ne alınması)… gibi. zeyine yükselecektir. Ishkan, Sebastialı (Sivaslı) Mourad, Kourken, Sebouh, Andranik, Muşlu Tabii ki bu baskılara karşı aktif yada Coğrafyadaki tüm unsurlar bu şiddet- Aram, Keri, Zohrabian, Vazgen Dara- pasif direnmeler bu baskılarla atbaşı ten nasibini almıştır: Elenler, Sırplar, yan, Hraiyr, Hratch... tümü de eşitsiz gitmekte, özellikle 18. Yüzyıldan iti- Karadağlılar, Pontoslular, Bulgarlar, ve vahşi bir savaşın içinde yeralmış, baren Fransız Devriminin de etkisiyle Melkitler, Durzler, Türkmenler, Kürt- zulüm altında yaşayan Ermeni halkına bu direnişler daha sistematik bir hale ler, Ezidiler, Asuri – Kildaniler, Make- umut aşılamada önemli pay sahibi ol- kızılbaş - sayfa 38 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 muşlardır. Fedai birlikleri, gerçek an- CHF başta olmak üzere iktidar kurum- yarbakır ve Harput’taki Ermenilere ye- lamda savaş operasyonları olan bir dizi larına (Türkocağı, Halkevleri… gibi) rel yöneticiler tarafından Türkiye’den çarpışmaya da katılmışlardır. ve özel sektör kuruluşlarına(şirketler, gitmeleri telkin edilir(!). 1929-30 ara- odalar, borsalar… gibi) Ermeni ve Rum sındaki 18 ay içinde Suriye’ye göç et- Ayrıca Ermenilerin çeşitli bölgelerde mülkleri bedelsiz dağıtılmıştır. Çan- mek zorunda kalan Ermeni sayısı 6.373 kitlesel direnişlerde gösterirler. Bun- kaya köşkü dâhil çeşitli illerdeki Ata- kişidir. Ermenilere yapılan saldırılar lardan başlıcaları 1862 Zetyun 1894 türk müzeleri el konulan Ermeni mülk- kovuşturulmamakta bu da yeni saldı- Sason örneğidir. leridir. Trabzon müzesi de Rus uyruklu rılara cesaret vermektedir. Ayrıca Bu Pontoslu Kostantin Kabayanidis’in yıllarda yurt dışına çıkan Ermenilere Tehcir öncesi en büyük direniş Ni- mülkü olup, Kabayanidis de mübade- geri dönüşü olmayan tek kullanımlık san 1915’te Van’da gerçekleşir. Tehcir leye tabi değildir. pasaport verilerek ülkeden kovulurlar. ve Soykırım sırasında de Ermeniler, Bu dönemlerde yurda giren ve çıkan birçok yerde direniş gösterirler: Şe- İnkâr, 1915 sürecinde yemlenenlerin, Ermenilerden Türkiye’den hiçbir hak binkarahisar (Haziran Temmuz 1915) nemalandırılanların ve cezalandırıl- talep etmiyorum mealinde bir taah- Boğazlıyan (23 Temmuz 1915), Fındı- mayanların sayesinde sürdürülmekte- hütname alma uygulaması getirilmesi cak (Maraş- 1 Ağustos 1915), Urfa'nın dir. ihmal edilmez. Gernüs Köyü (9 Ağustos 1915), An- takya (Musa Dağı- 14 Eylül 1915), Kemalistlerin uygulama ve vukuatları 14 Haziran 1934te kabul edilen İskan Urfa (29 Eylül 1915), İslahiye (7 Şubat ciltleri dolduracak derecede çeşitli- kanunu ile Anadolu'nun çeşitli yer- 1916), Akdağmadeni (4 Nisan 1916), dir. Biz burada Gayrimüslimlere dair lerindeki Ermenilere yönelik sürgün Tosya (9 Nisan 1916) , Zeytun (Ağus- önemli noktalara kısaca değinmekle uygulamalarına başlanır: Şeyh Said is- tos 1915- Ekim 1915), ve Sason’da yetineceğiz. yanına katıldığı veya Ermeni emelleri- (Temmuz 1915) tehcir kararına karşı ne hizmet ettiği gerekçeleriyle sürgün umutsuz toplu direnişler olur. Ancak 1920’lerde gayrimüslimlerin İstanbul kararnameleri çıkarılır. Artvin’de ve bu asimetrik savaş ve topyekün saldırı- ili dışına çıkmaları izne tabi kılınması, Kayseride olduğu gibi toplu sürgünler lara Ermeniler mukavemet edemezler. bu iznin zor alınması nedeniyle Erme- gerçekleşir. 1915 Soykırımı sonrasında, ölüm yü- nilerin İstanbul dışındaki mülklerini rüyüşünden arta kalanların yurda dön- korumasını güçleştirmiş, bu mülklerin Anadolu’da Ermeni cemaati bırakılma- meleri ve bu güne kadar her ne şekilde gasp edilmesini mümkün kılar. yarak Ermeni cemaatinin vakıf malla- olursa olsun bu coğrafyada tutunmaya rına el konması kolaylaşır. Dini yapılar çalışmalarını ve Soykırım sürecinde Milli mücadeleye katılmadığı gerek- hayvan barınağı, samanlık, cezaevi dünyanın dört bir yanına ucuz ve gü- çesiyle birçok Ermeni vatandaşlıktan gibi işlerde kullanılmaya başlanır. vencesiz iş gücü olarak dağılan Erme- çıkarılarak malları müsadere edilir. Türkleştirmenin bir parçası olarak sü- nilerin, bulundukları yerden asimi- Milli mücadeleye katılmadığı gerek- rekli yürütülen “Vatandaş Türk Malı lasyona ve Soykırımın inkarına karşı çesiyle vatandaşlıktan çıkarılanlar Kullan” , “Vatandaş Yerli Malı Kul- direnmeleri ve adalet arayışları da 100 arasında Gayrimüslim kadınlar da var- lan” ve “Türk olmayanlardan alışveriş yıla yakın bir direnişi simgeler. dır. Ermeni soykırımını gerçekleştiren etmeyin” kampanyaları Gayrimüslim kadroların varislerine Bu mallardan işadamları huzursuz edilmesine yöne- Ayrıca Soykırımın inkârı, bu coğraf- bedelsiz dağıtılır. Talat’ın eşi Hayriye liktir. yanın önündeki başlıca engeli teşkil Hanım’a Aram Fındıklıyan’dan el ko- etmektedir: nulan apartman tahsis edilmiştir. 1941 yılında Gayrimüslimler için uy- gulamaya konulup 18 ay yürürlükte 1915 Soykırımı ve Hıristiyan mülkle- Eylül 1923’te Kilikya ve doğu Ana- kalan 20 Kur’a askerlik /amele tabur- rinin Müslümanlara dağıtılması bu- dolu’dan savaş sırasında göç eden Er- ları Gayrimüslimleri işlerinden uzak- gün demokratikleşme sürecinin önün- menilerin geri dönüşünü yasaklayan laştırmaya ve sindirmeye yönelik bir de duran en büyük engeldir. Türkiye, kararname çıkarılarak mülklerine sa- uygulamadır. Ölüm korkusu ile 18 ayı 1915’in inkarı ile birlikte donmuştur. hip olmaları önlenmiştir. Öncesindeki geçiren gayri Müslimlere her zaman Kemalist dönemin bir toprak reformu İstanbul hükümetinin geri dönüş şart- “İstanbul’u unutun!” komutu ile işe baskısıyla karşı karşıya kalmamasının ları da son derece ağırdır. koşulmuşlardır. Oldukça zor olan ça- nedenlerinden biri de bu katledilen Hı- lışma şartlarında ölenlerin sayısı bi- ristiyanların mülklerinin, Soykırımın Çeşitli yasalar ve yönetmelikler çıkar- linmemektedir. Arkasından 1942 deki suç ortaklarnca el konulması ve bun- tılarak gayrimüslimlerin iş hayatından bir ekonomik ve kültürel jenocid aracı lara dağıtılmasıdır. 1915 Ermeni Soy- uzaklaştırmaları sağlanmıştır. Türklü- Varlık Vergisi gelecektir. Bu uygula- kırımı sürecinde, Ermenilerin tehcir ğe hakaret davaları ile gayrimüslimle- malarda eski İttihatçılar başroldedir. edilirken terk etmek zorunda bırakıl- rin sindirilerek, ülkeden ayrılmalarına Uygulama ile Ermenilerden varlıkla- dıkları taşınmazlar yağmalanmış ve/ zorlanmış, yani gönüllü sürgüne gön- rının (kapital değerlerinin) %232’i ora- veya satılmıştır ve bu taşınmazlara el derilmişlerdir. Bunların yanında 1928 nında vergi istenmiş(Müslümanlardan koyanlara tapu verilmesinin yolu açıl- yılında başlayan Ermenilere yönelik %4.94), ödeme gücünün üstünde olan mıştır. 1925-35 yıllarına ait gazete ko- tehdit ve terör sonucu Anadolu’daki bu vergiyi ödeyemeyenler, kış ayında leksiyonlarında bunlara dair binlerce birçok Ermeni Suriye’ye göç etmek zo- Erzurum’a yol yapmaya ve yollarda- örnek yer almaktadır. İktidar partisi runda kalmıştır.1928-29 yıllarında Di- ki karları temizlemeye, yaz ayında da kızılbaş - sayfa 39 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Anadolu’nun en sıcak bölgesindeki çalışma kamplarına gönderilmişlerdir. Hasan HELİMİŞİ Anısına LAZ MÜZİĞİ FESTİFALİ Yaşları 50’nin üzerinde olan bu varlık vergisi mağdurlarından kaç kişinin öl- 6 Eylül 2012 Saat: 20:00 Yer: Gürcistan - Batum düğü bilinmemektedir. Varlık vergisi geçimlik araçları dahil Gayrimüslim- lerin elinde ne varsa gasp edilerek, elinden alan ekonomik ve kültürel bir soykırım uygulamasıdır. Son kanlı pogrom 6/7 Eylül 1955’te gelir. 6-7 Eylül 1955 günlerinde İstan- bul'da ağırlıklı olarak Rumlara ve di- ğer Gayrimüslimler yönelik büyük bir yağma harekâtı örgütlenir. Türk basınına göre 11 kişi ölmüştür. Yaralı sayısı resmî rakamlara göre 30, gayri resmî rakamlara göre 300'dür. Sadece Balıklı Hastanesi'nde 60 kadın tecavüz nedeniyle tedavi görmüştü. Tecavüze uğrayanların 200'ü aştığı sanılır. Olay- lar sırasında, resmî rakamlara göre 5.300'ü aşkın, gayri resmî rakamlara göre 7 bine yakın bina saldırıya uğrar. İnönü hükümetince 1964’te gerçek- leştirilen İstanbul doğumlu Rumların sürgünü, Elenlerin tarihsel toprakla- rından kazınmasının son kitlesel uygu- lamalarından biri olur. 19 Ocak 2007 Hrant Dink ‘in katledil- mesi…, 24 Nisan 2011 er Sevag Balık- çının şakadan katledilmesi… Bu coğ- rafyanın kadim halklarının direnişinin kırılmasına ve tarihsel topraklarından kazınması operasyonlarının bir parçası olarak günümüz örneklerindendir. Tarihsel topraklarından dünyanın dört bir yanına savrulanların, adalet istek- lerini dile getiren diasporanın direni- şini sürerken, diasporanın direnişinin şeytanlaştırılması ve inkâr ile, Soykı- rım günümüze uzanır. kızılbaş - sayfa 40 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Marikana'da Kıyım: Burjuva-Demokratik ve Anayasal Hayallerin Ölümü "Ben her zaman, Sharpville kıyımının ya da suçlanmadı. Çeşitli bankaların (1) artık tarih olduğunu ve bir daha asla ve devlet şirketlerinin/ kurumlarının yinelenmeyeceğini düşünüyordum. yönetim kurullarında görev yaptıktan Ama dün, demokratik hükümet koşul- sonra 12 Haziran 2012'de bu koltuğa larında yaşadıklarımız Sharpville'in oturmuş olan Emniyet Genel Müdü- bir benzeriydi." rü Bn. Riah Phiyega da, işçilere ateş açan polislerin herhangi bir hata yap- AMCU (=Maden ve İnşaat İşçileri Sen- madıklarını ve sadece kendilerini sa- dikası Birliği) lideri Joseph Mathunjwa vundukları (!) masalını yineleyecek ve kıyımdan bir kaç gün sonra polislerine 16 Ağustos Perşembe günü Johannes- "Olanları kafanıza takmayın!" diye- burg'un kuzeybatısında yer alan Bri- cekti. Polisin kötü davranışlarına iliş- tanya sermayeli Lonmin şirketine ait Garbis Altınoğlu kin yakınmaları izlemekle görevli bir Marikana platin maden ocağında bir kurulun da doğruladığı gibi, kıyımdan haftadır grevde olan maden işçilerine ültimatom niteliğindeki son çağrının sağ kurtulan ve gözaltına alınan işçiler makinalı tüfeklerle ateş açan ve zırhlı ve işçilerin önce polisin bölgeyi bo- ayrıca, onların ağzından kendi kendi- araçlar ve helikopterlerle desteklenen şaltmasını talep etmesinin ardından lerini suçlayan itiraflar almak isteyen polis 34 işçiyi öldürdü ve 78'ini de ya- gerçekleşti. Basında yer alan bilgilere polis işkencesine hedef oldular. Ama raladı. Marikana madenindeki grev, göre bir önceki hafta içinde meydana daha da beteri gelecekti: Bu işçileri, daha önce üyesi oldukları NUM'ndan gelen çatışmalarda 2 polis, 2 güvenlik Apartheid döneminden kalma bir yasa- (=Ulusal Maden İşçileri Sendikası) görevlisi ve 6 maden işçisi yaşamı- ya dayanarak tutuklayan savcılık onla- ayrılarak AMCU (=Maden ve İnşaat nı yitirmişti. Polisin acımasız vahşe- rı, cinayet, cinayet girişiminde bulun- İşçileri Sendikası Birliği) adlı yeni ve ti, ANC'nin yönettiği Güney Afrika ma, yasadışı toplantı yapma ve şiddet bağımsız bir sendikaya üye olan 3,000 burjuva devlet aygıtının sermayenin kullanmakla suçlayacağını açıkladı. kaya delgi işçisinin ücretlerinin üç ka- çıkarlarını korumak için ne denli al- Yani, inanılmaz gibi gözükse ve video tına yükseltilmesini talep etmeleri ve çalabileceğinin somut bir göstergesi- kayıtları cinayetlerin polis tarafından işlerini bırakmalarıyla başlamıştı. Ma- dir. Reuters Haber Ajansı'nın 7 Eylül işlendiğini gösterse de, tutuklanan iş- denin derinliklerinde çok zor koşullar- tarihli bir haberinde, 16 Ağustos kı- çilere karşı burjuva adaletinin kanlı da çalışan, çoğu akarsudan ve elektrik- yımından sağ kurtulan ve 6 Eylül'de dişlerini ve pençelerini gösteren savcı- ten yoksun, sağlıksız ve sık sık polis serbest bırakılan Malusi King Danga lık onları, kendi yoldaşlarını öldürmek operasyonlarına hedef olan mahalle- adlı işçi olay günü polisin, ateş açma- ve yaralamakla suçlamakta diretiyor- lerdeki ilkel gecekondularda yaşayan sının ardından kaçan ve teslim olan du! Geçmişte zorla ırza geçmekten ve 300-500 ABD doları civarında olan grevci işçileri kurşuna dizdiğini söy- ve yolsuzluktan yargılanmış olan ve aylık ücretleri temel gereksinimlerini lediği belirtiliyordu. İşçilerin çoğunun büyük olasılıkla bu olayda da işçilere karşılayamayan Marikana maden işçi- sırtlarından vurulmuş olması polisin, ateş açılması buyruğunu veren Devlet leri eylemlerini şirket arazisinin uza- "saldırgan grevciler"den sakınmak için Başkanı Jacob Zuma ise, bir yandan ğında Nkaneng tepesi denen bir yerde ateş açmak zorunda kaldığı yalanını işçilerin acılarını anladığını söyler ve kurdukları kampta sürdürüyorlardı. çürütüyordu. The Sowetan gazetesi ise, bir haftalık yas ilan eder ve olayları Onlar 15 Ağustos'ta polis eşliğinde 17 Ağustos tarihli sayısında şu tanıklı- soruşturmak için bir komisyon kurar- buraya gelen ve polis hoparlöründen ğa yer veriyord: “Yerde yatan ve aldığı ken, bir yandan da "karşılıklı suçlama- işçilere, eylemi bırakmaları ve madene kurşun yarasından ötürü kan yitirmek- lardan kaçınmak" ve "nereden gelirse dönmeleri yönündeki çağrı yapan ve te olan inatçı bir maden işçisi polislere gelsin şiddetin karşısında birleşmek" hem NUM'nın ve hem de revizyonist sövmeyi sürdürüyor ve 'abelungu'ları türünden gevezeliklerin arkasına sak- Güney Afrika Komünist Partisi'nin (beyazları) hoşnut etmek için hepimizi lanarak polisten ve sermayeden yana başkanı olan Senseni Zokwana'yı din- öldürün' diyerek onları, kendisinin işi- tutum alıyor ve kıyımın suçunu işçi- lemeyi reddetmiş ve haklarını almak ni bitirmeye teşvik ediyordu.” lerin üzerine yıkmaya çalışıyordu. Öte için ölmeye hazır olduklarını dile ge- yandan işbirlikçi ANC hükümetinin tirmişlerdi. Bu kıyımdaki rolünü örtbas etmek is- Madencilik Bakanı Susan Shabangu, teyen polis 17 Ağustos'ta, bir bölümü Avustralya'nın Perth kentinde yapı- İşçileri kuşatmış olan binlerce polisin yaralı olan 270 maden işçisini de gö- lan ve maden tekellerinin yöneticile- saldırısı, Lonmin maden yönetiminin zaltına aldı. Ne var ki tek bir polis ya rinin katıldığı bir toplantıda, Güney grevcilere, işbaşı yapmak için verdiği da polis şefi bile gözaltına alınmadı Afrika'da "asayişin berkemal" olduğu- kızılbaş - sayfa 41 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 nu, hükümetin madenlerin ulusallaş- sonra- ikinci ülkesi olan Güney Afri- Motsepe'dir. tırılması planlarını ve işçi sınıfından ka'da halkın neredeyse yarısı inanılmaz kaynaklanan muhalefeti ezeceğini ve bir yoksulluk ve yoksunluk ortamında Her zaman ve her yerde olduğu gibi Jacob Zuma'nın "toplumumuzdaki kö- yaşamaya mahkum edilmiştir. Dünya sınıf çelişmelerinin keskinleşmesi ve tü öğeleri izole etmede kararlı olduğu- Bankası'nın üst-orta gelir düzeyinde özellikle sınıf savaşımının ilerlemesi, nu" söyleyecekti. olarak tanımladığı bu ülkede resmi iş- Ağustos 2012 Güney Afrikası'nda da sizlik oranının yüzde 25-36 arasında bütün siyasal güçleri gerçek yüzleriy- Polisin kanlı saldırısından sonra Lon- olduğu (3), bu işsiz emekçilerin günde le ortaya çıkmaya zorladı. Yetkililerin min maden oçağında çalışan 28,000 ortalama 1.25 ABD dolarıyla geçin- bu barbarca ve alçakça davranışları işçi iş bıraktı ve şirketin, işe geri dön- mek zorunda olduğu, nüfusun yüzde Güney Afrika halkı ve ilerici güçle- meyenlerin işten çıkarılacağı yolunda- 50'sinin yoksulluk sınırının altında ya- rin önemli bir bölümü ve iktidar blo- ki tehdidine rağmen saldırıya uğrayan şadığı ve ülkenin 48 milyonluk nüfu- ku içinde yer almayan güçler katında yoldaşlarıyla dayanışmasını sürdürdü. sunun en az dörtte birinin sağlık, eği- ciddi tepkilere yol açarken, işçi sını- 10 Eylül itibariyle bu işçilerin sadece tim, enerji, akarsu, ulaşım gibi kamu fına ve halka ihanet etmiş ve yabancı yüzde 6'sı işlerinin başındaydı. Nka- hizmetlerinden büyük ölçüde ya da tü- ve yerli burjuvazinin hizmetine girmiş neng tepesinde protesto eylemlerini müyle yoksun ilkel gecekondularda ba- olan bazı sözde sol güçler kimin yanın- sürdüren işçilere, onların ağıt yakan ve rındığı tahmin ediliyor. Geçenlerde ya- da yer aldıklarını bir kez daha ele ver- kıyımı protesto eden eşleri, kızları ve yımladığı bir raporunda UNICEF her diler. Örneğin, Gençlik Birliği Dostları kızkardeşleri de katılacaktı. Bir işçi eşi on Güney Afrikalı çocuktan yedisinin sözcüsü Floyd Shivambu 31 Ağustos'ta şöyle diyordu: ağır yoksulluk koşullarına katlan- yaptığı açıklamada hükümetin dav- mak zorunda olduğunu belirtiyordu. ranışını "tuhaf, korkunç, duyarsız, "Benim kocam, sabaha doğru saat üçte Revizyonist Güney Afrika Komünist iğrenç, hastalıklı" bulduğunu belirt- uyanmak ve eve öğleden sonra saat Partisi'nin eski politbüro üyesi ve şim- tikten sonra Zuma'nın ve bazı bakan- 2:30'da gelmek koşuluyla burada 27 diki Devlet Başkanı Jacob Zuma'nın (4) ların yas gösterilerinin ve hükümetin yıl çalıştı. Onun eline ayda 3,000 rand kendisi bile bunu itiraf etmek zorunda verdiği güvencelerin işçileri ve Güney (yaklaşık 364 ABD doları) geçiyor. Bu kalmış ve Haziran 2012'de yaptığı bir Afrika halkını kandırmayı amaçlayan kadar az kazanan ve buna karşı çıkma- konuşmada "Apartheid-döneminin yalanlardan ibaret olduğunu söylemiş- yan kişi bir budaladan başka bir şey ekonomik yapısı büyük ölçüde yerinde ti. Pan Afrika Kongresi bu kıyımın olabilir mi?" Gerçekten de Marikana durmaktadır" demişti. Aslında, işçile- sorumluluğunun tümüyle hükümete maden işçilerinin grevi; daha yüksek rin teri ve kanından süper karlar elde ait olduğunu belirtmiş, Demokratik bir ücret ve başka bir sendika seçme eden ve dünyanın üçüncü büyük platin Sol Cephe ise, işçilerin değil polisin talebinin çok daha ötesinde bir anlam üreticisi olan Lonmin şirketi ve diğer cinayetle suçlanması ve yargılanma- taşımaktadır: O, Güney Afrika işçi sı- maden tekellerinin yöneticilerinin ko- sı gerektiğini, polisin suçunu örtbas nıfının sadece dayanılmaz çalışma ve numunu Marikana maden işçilerinin edilmesine ve bu amaçla kurulacak bir yaşam koşullarına (2), yoksulluk ve konumuyla karşılaştırmak bunu gös- adalet komisyonuna karşı olduklarını işsizliğe ve ağır sömürüye değil, aynı termeye yeter. Apartheid döneminden söylemişti. Bu örgütün sözcüsü Brian zamanda Apartheid döneminin baskı bu yana Güney Afrika'da iş gören bu Ashley, hakikat ve toplumsal adaletten rejiminin sürdürülmesine ve 1994'ten şirketin yıllık gelirinin 2010'da 1.6 yana olan Güney Afrika halkına polis sonra gerçekten demokratik bir düzen, milyar dolar ve 2011'de 1.5 milyar do- karakollarının önüne yığılmaları ve ezilen ve sömürülen halk yığınlarından lar olduğu biliniyor. Lonmin'in üst kendilerinin de cinayetten yargılan- yana bir düzen kurulmamasına karşı düzey yatırımcıları ve yöneticilerinin maları talebinde bulunmaların çağrısı isyanının ilk büyük patlaması gibidir. gelir düzeyiyle greve giden maden iş- yapacaktı. (Yaygın tepki ve protestolar COSATU (=Güney Afrika Sendikalar çilerinin gelir düzeyleri arasındaki far- sonucunda savcılık 2 Eylül'de cinayet Konfederasyonu) Genel Sekreteri Zwe- kın "uçurum" sözcüğüyle bile tanım- suçlamalarını, ama sadece cinayet suç- linzima Vavi'nin de söylemek zorunda lanamayacağı açık. Örneğin rakamlar, lamalarını geçici olarak geri çektiğini kaldığı gibi, "Lonmin maden ocağında Lonmin'in yürütme direktörünün, SA- açıkladı. Aynı tarihte tutuklu bulunan yaşanan şiddet, bu 48 milyonluk ulu- DECE bu görevinden elde ettiği yıllık işçilerin gruplar halinde serbest bıra- sun karşı karşıya bulunduğu yoksulluk gelirin 884,000 ABD doları olduğunu kılmasına başlandı.) ve eşitsizliğe duyulan yaygın öfkenin gösteriyor. Oysa, en ağır koşullarda yansımasıdır." çalışan delgi işçilerinin ortalama yıllık Bakanlık ve şirket yönetici koltukları, geliri 4800 ABD doları civarındadır. şirket ortaklıkları ve sahiplikleri, kamu Afrika kıtasının en güçlü ve en ge- Geçerken, Güney Afrika'nın en zengin sektöründe, özel sektörde ve parlamen- lişkin ekonomisine sahip olmakla ve ve üçüncü zengin kişisinin, servetleri- toda yüksek aylıklı görevler vb. karşı- dünyanın 28. büyük ekonomisi ünva- ni maden işçilerinin teri ve kanından lığında işçi sınıfına ve halka ihanet et- nını taşımakla birlikte Güney Afri- edinmiş olduklarının altını çizmek ge- miş ve ANC iktidarıyla karşı-devrimci ka, büyük çoğunluğunu Zenci işçi ve rek. Bunlardan birincisi, Mart 20012 ve halk-düşmanı bir bağlaşma oluştur- emekçilerin oluşturduğu alt katmanlar itibariyle servetinin değeri 6.8 milyar muş olan sendika (COSATU ve NUM) açısından Apartheid dönemi Güney ABD doları olan Nicky Oppenheimer bürokrasisinin ve revizyonist Güney Afrikası'ndan pek de farklı değil. Da- ve üçüncüsü ise gene aynı tarih iti- Afrika Komünist Partisi'nin yönetici- hası, gelir dağılımı eşitsizliği bakımın- bariyle 2.7 milyar dolarlık bir serve- leri de bekleneceği gibi kendi maddi- dan dünyanın -komşusu Namibya'dan te sahip olan -Zenci kökenli- Patrice sınıfsal konumlarıyla uyumlu bir tavır kızılbaş - sayfa 42 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 sergilediler. NUM Genel Sekreteri mist bir örgüte dönüşmüş olmasından "Emperyalist medyanın bir 'özgürlük Frans Baleni, daha 16 Ağustos kıyı- yararlandı ve ayağa kalkan kitlelerin kahramanı' diye nitelemek suretiyle mından önce işçileri hedef alan saldı- kendiliğinden-gelme direniş ve patla- göklere çıkardığı Nelson Mandela’nın rılarına değinerek bu durumda polisin malarının ürününü topladı. ANC, ka- BM’e çağrılması, ANC liderlerinin neden bir an önce grevci işçilere kar- pitalizme karşı olmadığı gibi, emper- IMF ve Dünya Bankası yöneticileriy- şı harekete geçmedikleri biçiminde yalizme ve Apartheid rejimine karşı da le görüşmeleri, ırkçı rejime uygulanan provokatif bir soru sormuştu. (Hem tutarlı bir tavra sahip değildi. Nelson ya da daha doğrusu uygulanır gözüken bu sendikanın ve hem de revizyonist Mandela daha 1956'da ANC'nin hedef- ekonomik yaptırımların kaldırılması Güney Afrika Komünist Partisi'nin lerini özetlerken onun iktidara gelme- için çabalamaları, cezaevinden salı- lideri olan Senzeni Zokwana'nın kı- si halinde sosyalizmi getirmeyeceği verilmelerinin hemen ardından silahlı yımdan önce, bindiği polis aracından konusunda söz vermiş, "Bu ülkenin savaşıma son veren Nelson Mandela grevci işçilere eylemlerine son verme tarihinde ilk kez, Avrupalı-olmayan ve ortaklarının şimdilerde Umkhonto çağrısı yaptığına yukarda değinmiş- burjuvazi kendi adına atelyelere ve we Sizwe’nin (5) Güney Afrika ordu- tim.) Kıyımın ardından Güney Af- fabrikalara sahip olma olanağına ka- suna entegrasyonu için uğraşmaları, rika Komünist Partisi'nin Kuzeybatı vuşacak ve ticaret ve özel girişimcilik eskiden ekonomide ulusallaştırmanın eyalet sekreteri Madoda Sambatha 17 daha önce asla görülmemiş biçimde erdemlerinden söz eden bu bayların Ağustos'ta, polisin yaptığı kıyımın, yükselecek ve serpilecektir" (Akta- şimdi 'özgür' piyasa savunucusu kesil- "AMCU liderleri Joseph Mathunjwa ile ran Bill van Auken, "South Africa’s meleri vb., ANC yönetiminin emper- Steve Kholekile'nin koordine ettiği ve ANC at 100: A balance sheet of bour- yalistlerle ve ırkçı beyaz burjuvaziyle kasıtlı olarak düzenlediği barbarca bir geois nationalism"/ "Güney Afrika'nın birlikte Güney Afrika halklarına karşı eylem" olduğunu ileri sürdü ve bu iki ANC'si 100 yaşında: Burjuva milliyet- ortak bir cephede birleşmekte oldukla- liderin derhal tutuklanması çağrısında çiliğinin bir bilançosu", 11 Ocak 2012) rını gösteriyor... bulundu. NUM Genel Sekreteri Frans demişti. ANC’nin öndegelen ekonomi Baleni ise polisi şu sözlerle savunmaya uzmanı Tito Mboweni daha 1990'ların "Bu durumda, Apartheid’ın yasal kalkıştı: başlarında şöyle diyecekti: planda ortadan kaldırılması, ağırlıklı olarak Zencilerden oluşan proletarya, “Polis sabırlıydı; ancak bu insanlar “Bir kumanda ekonomisi getirmeyi yarı-proletarya ve emekçi köylülerle, tehlikeli silahlarla aşırı bir biçimde si- düşünmüyoruz. Biz üretkenliği ve ya- ağırlıklı olarak beyazlardan oluşan lahlanmışlardı” dedi. (Aktaran Chris tırım iklimini geliştirmek istiyoruz.” burjuvazi arasındaki sınıfsal çeliş- Marsden, South Africa after the Ma- Üretim araçlarının özel mülkiyetine melerin üzerini bir tül perdesiyle ört- rikana massacre/ Marikana kıyımının son verme, hatta ulusal gelirin sömü- mekten başka bir şeye yaramayacaktır. ardından Güney Afrika, 1 Eylül 2012) rülen ve yoksul emekçi kitleler yara- Hatta, iğrenç Apartheid rejimi nede- İşçilerin "tehlikeli silahlar"ı, kendileri- rına yeniden dağıtılması türünden ön- niyle Güney Afrika halklarının gözün- ni kuşatan zırhlı polis araçlarına, tepe- lemler, bu bayın sözünü ettiği “yatırım de meşruiyetini hemen hemen tama- lerinde dönen polis helikopterlerine ve iklimi”ni olumsuz yönde etkileyecek, men yitirmiş ve dolayısıyla yönetemez 16 Ağustos kıyımından önce de kendi- yerli ve yabancı sermayeyi korkuta- hâle gelmekte ve gelmiş olan beyaz lerine saldıran ve makinalı tüfeklerle cak ve IMF ve dolayısıyla asla sözko- burjuvazinin ve emperyalizmin ekono- donatılmış polis ve özel güvenlik ele- nusu edilmeyeceklerdi. Bu koşullarda mik ve siyasal mevzilerinin, ANC’nin manlarına karşı kendilerini savunmak ANC'nin ve onun, emperyalist bur- ve benzer örgütlerin çoğunluğu elinde için taşıdıkları sopalar ve maşetlerden juvaziyle ve ırkçı beyaz burjuvaziyle tuttuğu bir parlamento ve hükümet ta- ibaretti. uzlaşma peşinde koşan küçük burjuva rafından kamufle edilmesi ve korun- kadrolarının kapitalist düzenin çıkar- masının, düzen açısından çok daha * * * larının bekçisine dönüşmesi ve ezilen rasyonel bir seçim olacağı söylenebilir. Aslında Güney Afrika'da yaşananlar, ve sömürülen işçi ve emekçilerin kar- gelişmeleri yakından izleyenler açısın- şısında konumlanması, nesnelerin do- "Ama gene de, Güney Afrika egemen dan hiç de şaşırtıcı değil. Bu talihsiz ğası gereğiydi. Bu trajik gelişmenin; sınıflarının işlerinin hiç de kolay ol- ülkenin acımasızca ezilen ve en ağır "geri" ve bağımlı ülkelerde ulusal zul- mayacağını söylemeliyiz. 1 milyon koşullarda sömürülen işçi ve emekçi- me, sömürgeciliğe, feodal kalıntılara, işçiyi bünyesinde örgütlemiş bulunan leri, Apartheid düzenine ve ırkçı beyaz monarşiye vb. karşı sürdürülen ulusal COSATU (=Güney Afrika İşçi Sendi- burjuvazinin vahşi diktatörlüğüne kar- ve demokratik kurtuluş hareketleri için kaları Konfederasyonu) Başkanı Jay şı yüzyılı aşkın bir süredir büyük be- neredeyse bir yazgı olduğunu ve bu Naidoo’nun söylediği gibi, bu durum- deller ödedikleri bir kurtuluş savaşımı savaşımın, ulusal (ya da anti-feodal, da zenci halkın, 'Ekonomik apartheid sürdürdüler. Ancak, 1912'de kurulmuş anti-faşist, anti-monarşist) kurtuluşun ile daha kuşaklar boyu birlikte ya- ve bu yıl kuruluşunun 100. yıldönümü- toplumsal kurtuluşla birleştirilmeme- şayacak'larını düşünmesi son derece nü kutlamış olan ANC, bu uzun sava- si halinde demokrasi savaşımında elde doğal." ("Güney Afrika'da Neler Olu- şımda pek de önemli bir rol oynamadı. edilen kazanımların şu ya da bu tem- yor?", Aralık 1993) O, alternatif ve gerçek bir devrimci poyla yitirileceği yasasını doğruladı- önderliğin olmamasından ve Güney ğını belirtmek gerek. Bundan yaklaşık 1990'da ANC'nin ve diğer Aparthe- Afrika Komünist Partisi'nin devrim- 19 yıl önce, yani Aralık 1993'de Güney id-karşıtı örgütlerin legalleştirilmesi, ci özelliklerini onyıllardır yitirmiş ve Afrika'daki durumu inceleyen bir ya- ANC'nin lideri Nelson Mandela'nın Hruşçovist-Gorbaçovist çizgide refor- zımda şöyle demiştim: 1990'da serbest bırakılması, Apart- kızılbaş - sayfa 43 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 heid sisteminin 1990'ların başların- sorunlarının Apartheid rejiminin 'or- ama bu kadarı yeter. da yasal olarak ortadan kaldırılması, tadan kalkması'ndan 18 yıl sonra hala Mandela'nın 1994 seçimlerinde ırkçı çözüm beklemesi hiç de şaşırtıcı değil- * * * burjuvazinin partisiyle (Ulusal Parti) dir. Bütün ezilen ve sömürülen sınıfların, ANC'nin kurduğu ortak hükümetin ba- ama özellikle de ezilen ulusların ezi- şına ve devlet başkanlığına getirilme- Ama Güney Afrika'nın 1994'ten bu len ve sömürülen sınıflarının Güney si, 1996'da demokratik bir anayasanın yana bir alanda hayli büyük bir ilerle- Afrika deneyiminden çıkaracakları ve yapılması vb. ileriye doğru atılan bazı me kaydettiğini kabul edebiliriz. ANC mutlaka çıkarmaları gereken önemli küçük adımlar gibi gözüküyordu ve yöneticileri ve onların çevresinde oluş- dersler var. Bu trajik olay, hem ulusal öyleydiler de. Ama efendileri bu küçük makta olan dar bir Zenci burjuvazi kat- sorunun çözümü için Güney Afrika'yı adımları atmaya iten faktör, 1980'ler- manı iktidardan ve sömürü ve yağma örnek görenlerin/ gösterenlerin ne de iktidardaki ırkçı beyaz burjuvaziyle sofrasından giderek daha büyük belli denli derin bir yanılgı içinde oldukla- Zenci işçi ve emekçiler arasındaki çe- bir pay almayı öğrenmiş, 1956'da "Av- rını gözler önüne sermiş; hem de bur- lişmelerin hızla keskinleşmesi ve kitle rupalı-olmayan burjuvazi"nin" kendi juva demokrasisinin kapitalist patron- hareketinin yükselişiydi. Bu, ABD'nin adına atelyelere ve fabrikalara sahip lar için DEMOKRASİ, ama sömürülen ve -Güney Afrika'da büyük-ölçek- olma olanağına kavuş"ması düşü ger- emekçiler için DİKTATÖRLÜK, hem li yatırımları bulunan- Britanya'nın, çekleşmiştir. Tabii, Zenci ve diğer de acımasız ve vahşi bir diktatörlük ırkçı beyaz burjuvaziyi bir "yumuşak renk ve milliyetlerden işçilerin ve di- olduğunu bir kez daha anımsatmıştır. geçiş" stratejisine geçmeye zorlama- ğer sömürülen emekçilerin yoksulluğu Ve tabii, gerçek özgürlük, eşitlik ve sını getirdi. Washington ve Londra bu ve yoksunluğu pahasına. Grahams- adaletin, ancak ve ancak sınıfların ve adımları, kitlelerin öfkesini yatıştır- town İşsiz Halk Hareketi'nin sözcüsü sınıf ayrımlarının ortadan kaldırıldığı mak ve yükselmekte olan devrim dal- Ayanda Kota'nın aktardığı bilgilere sosyalist bir toplumda olanaklı olduğu gasını durdurmak amacıyla gündeme göre, bir maden işçisinin ortalama yıl- gerçeğini. Lenin, “Yayımlanmış ‘Hal- sokmuş ve ırkçı rejimin bu "değişim"e lık geliri 36,000 rand (yaklaşık 4403 kın Özgürlük ve Eşitlik Sloganlarıyla karşı direncini kırmak için Pretoria'ya ABD doları) iken, örneğin geçenlerde Aldatılması’ Konuşmasına Önsöz” karşı bir dizi ekonomik yaptırımın uy- kendisine 200 milyon rand (yaklaşık adlı yazısında, sınıf savaşımını lafta gulanmasına yeşil ışık yakmışlardı. Bu 24,500,000 ABD doları) değerinde kabul eden, ama “özgürlük”, “eşitlik” yolun tutulmaması halinde Güney Af- bir köşk yaptırmış olan başbakan ve gibi parlak sloganların ardına sığına- rika "istenmeyen" bir doğrultuya yöne- ANC başkanı Jacob Zuma'nın ve diğer rak emekçi yığınları aldatan sosyalist- lebilir, yükselen devrim dalgası ırkçı hükümet üyelerinin yıllık resmi gelir- leri, sosyal-demokratları vb. eleştirir- beyaz burjuvazininin gerici rejimini leri 2 milyon randı (yaklaşık 245,000 ken şunları belirtiyordu: devrimci bir ayaklanmayla yıkabilir ABD doları) bulmaktadır. Servetinin ve Afrika'nın bu en kritik ülkesinde değeri 275 milyon ABD dolarını bu- “Sınıf savaşımını kabul edenler, bir kapitalist-emperyalist statüko ağır bir lan NUM'nın eski lideri ve öndegelen burjuva cumhuriyetinde, hatta en özgür darbe yiyebilirdi. ANC yöneticisi Cyril Ramaphosa ise ve en demokratik bir burjuva cumhuri- Afrika kıtasının en zengin 34. kişisi yetinde bile, ‘özgürlük’ ve ‘eşitlik’in Güney Afrika halkının gerçek dev- olmakla övünüyor. Bu arada bu bayın hiçbir zaman meta sahiplerinin eşitlik rimci bir önderliğe sahip olmaması ve Marikana kıyımının sorumluluğunu ve özgürlüğünün, sermayenin eşitlik ANC önderliğinin pro-kapitalist çizgisi paylaşan Lonmin şirketinin yönetim ve özgürlüğünün anlatımından başka nedeniyle, ufak-tefek ve esas itibariyle kurulunda yer aldığını ve sahip oldu- bir şey olmadığını ve olamayacağını göstermelik önlemler (Apartheid'ın, ğu şirketlerden birinin Marikana'daki da kabul etmek zorundadırlar. Marks yani ırk ayrımının yasal düzeyde or- platin madenine ucuz işgücü sağla- bütün yazılarında ve özellikle de (sizin tadan kaldırılması, demokratik bir makla uğraştığını da anımsatmak ge- de lafta kabul ettiğiniz) Kapital’inde anayasanın kabulü vb.) dışında statüko rekiyor. Bir başka ANC yöneticisi olan bunu binlerce kez açıklığa kavuşturdu; değişmeden kaldı. Yani; ırkçı burjuva- ve halihazırda Nüfus Yerleşim Baka- o, ‘özgürlük ve eşitlik’in soyut tarzda zinin devlet aygıtı yıkılmak bir yana, nı koltuğunda oturmakta olan Tokyo kavranışını ve bayağılaştırıcıları ve ol- bazı kozmetik değişikliklerle varlı- Sexwale ise Güney Afrika'nın üçüncü gulara gözlerini yuman Bentham’ları ğını sürdürdü ve üretim araçları eski büyük elmas şirketi olan Mvelaphan- alaya aldı ve bu soyutlamaların maddî egemen sınıfın elinde kalmaya devam da Holdings adlı şirketin kurucusu. köklerini açığa çıkardı. etti. Tek fark, halka ihanet eden ANC Mayıs 2012'de NUM Genel Sekreteri yöneticilerine ve onların çevresinde Frans Baleni'nin bu görevinden ötürü “Burjuva sisteminde (yani, toprak ve oluşmakta olan dar bir Zenci burjuvazi aldığı aylığın 1,400,00 rand, (yaklaşık üretim araçlarının özel mülkiyetinin katmanına iktidardan belli bir pay ve 171,000 ABD doları) ve buna ek olarak sürdüğü koşullarda) ve burjuva de- sömürü ve yağma sofrasından bazı kı- onun, Güney Afrika Kalkınma Banka- mokrasisinde ‘özgürlük ve eşitlik’ bü- rıntılar vermekten ibaretti. ANC hükü- sı yönetim kurulu üyesi sıfatıyla aldı- tünüyle biçimsel kalır; bunlar pratikte metinin, değil demokratik bir devrim, ğı aylığın ise 400,000 rand (yaklaşık (biçimsel olarak özgür ve eşit olan) iş- nüfusun yüzde 80'ini oluşturan Zenci 49,000 ABD doları) olduğunun ortaya çiler için ücretli kölelik ve sermayenin işçi ve emekçilerin yararına ciddi re- çıkması yoğun tepkilere yol açmıştı. eksiksiz egemenliği, emeğin sermaye formlar yapmaya bile kalkışmadık- Arasında Nelson Mandela'nın, Jacob tarafından ezilmesi anlamına gelirler. ları koşullarda yoksul halkın, konut, Zuma'nın vb. yakınlarının da bulun- Bunlar, benim okumuş baylarım, sizin sağlık, eğitim, altyapı hizmetleri gibi duğu örnekler rahatlıkla çoğaltılabilir; unutmuş bulunduğunuz sosyalizmin kızılbaş - sayfa 44 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 ABC’sidir.” (“Foreword to the Publis- kez daha doğrulamıştır. Dünyanın en Güney Afrika'nın ırkçı beyaz burju- hed Speech ‘Deception of the People demokratik anayasalarından biri olan vazisinin yağma ve terör düzeninin With Slogans of Freedom and Equa- 1919 Weimar Anayasası Nazilerin bir parçası haline gelenlerin bu kıyım lity’ ”, Collected Works, Cilt 29, Mos- iktidara gelmelerini ve bir faşist dik- karşısında aldıkları tutum, “Zenci işçi kova, Foreign Languages Publishing tatörlük kurmalarını önlemedi; Gü- ve emekçilerin ANC’ne açtıkları siya- House, 1974, s. 379-80) ney Afrika'nın son derece demokratik sal kredinin” artık tükenme noktasına 1996 anayasası, emperyalist ve yerli geldiğini gösteriyor. Marikana madeni Günümüzde Türkiye'de de TBMM burjuvazinin silahların gölgesinde bu işçilerinin 300,000 üyeli NUM'ndan ve çatısı altında "yeni ve demokratik bir ülkenin işçi ve yoksul emekçilerini ez- onun bağlı olduğu COSATU'ndan ay- anayasa" yapılması için bir çalışma meleri ve sömürmelerini ve Marikana rılmaları, aslında daha büyük-ölçekli yürütülüyor ya da yürütülemiyor. Pek maden ocağında yaptıkları gibi grevci bir gelişmenin yansıması. Eğer Güney çok değişikliğe uğratılmasına rağmen işçileri öldürmelerini önlemedi. Aynı Afrika işçileri, 16 Ağustos'ta can ve- 12 Eylül askeri-faşist diktatörlüğü dö- biçimde, Türkiye'de yapılabilecek bir ren yoldaşlarının yolunu izler, sınıfın neminde yapılmış olan "anayasa"nın, demokratik anayasa da işbirlikçi-tekel- en ileri öğelerinin gerçek bir Komünist büyük bir gecikmeyle olsa da, çöpe ci burjuvazinin ve bugün onu yöneten Partisi oluşturmalarına destek verir ve atılmasına ve yeni ve demokratik bir AKP'nin gerici iç ve dış politikalar üstü burjuva demokrasisine ve demok- anayasa yapılmasına, hele de böylesi izlemesini, Kürt halkı başta gelmek ratik anayasaya ilişkin gevezeliklerle bir anayasa yapılması için Türk geri- üzere işçi sınıfı ve halkları ezmesini örtülü iğrenç neo-Apartheid rejimine ciliğini sergileyen ve suçlayan bir sa- önlemeyecektir. ve kapitalist düzene karşı sosyalizmin vaşım yürütülmesine kimsenin ilkesel ve işçi sınıfı demokrasisinin bayrağı- düzeyde bir itirazı olamaz ve olmama- * * * nı yükseltirlerse, Marikana kıyımı bir lıdır da. Ancak ezilen sınıf ve katman- 3-4 Haziran 1999'da kaleme almış yeniden dirilişin başlangıcı haline ge- ları, kapitalizm ve burjuvazinin dik- olduğum “Ertelenen düşler: Güney tirilebilir. tatörlüğü koşullarında yapılabilecek Afrika 1999” başlıklı yazımda, 2 Ha- anayasalara bel bağlamaktan ve ana- ziran 1999'da yapılan seçimler bağla- DİPNOTLAR yasal hayaller görmekten alıkoyma- mında Güney Afrika'daki durumun (1) Irkçı Güney Afrika polisinin 21 Mart nın da devrimci öncü güçler açısından çok kaba bir tablosunu çizmiş, Nelson 1960'ta Sharpville kasabasında Zenci gös- çok önemli bir görev olduğunun altını Mandela'nın yerini Thabo Mbeki'ye bı- tericilere ateş açması üzerine 69 kişi ölmüş çizmeliyiz. Anayasaların, yapıldıkları raktığı seçimlerin ikinci kez ANC'nin ve 180 kişi yaralanmıştı. dönemdeki sınıflar ve siyasal güçler zaferiyle sonuçlandığını, bunda ise (2) Resmi rakamlara göre, 2011 yılın- arasındaki dengenin bir anlatımı ya “Zenci işçi ve emekçilerin ANC’ne da maden ocaklarında meydana gelen iş da yansıması ya da isterseniz bilan- açtıkları siyasal kredinin henüz tü- "kazalar"ında 120 maden işçisi yaşamını çosu olduğu dikkate alındığında, her kenmemiş olması”nın ve “devrimci bir yitirdi. şeyden önce günümüz Türkiyesi'nde alternatifin olmaması”nın belirleyici (3) Maliye Bakanı Pravin Gordhan'ın 16 -burjuva- demokratik bir anayasa ya- bir rol oynadığını söylemiş ve şunları Mayıs 2012'de yaptığı açıklamaya göre bu Güney Afrika Cumhuriyeti'nde işsizlik pılmasının koşullarının olmadığı or- eklemiştim: oranı yüzde 41'di; yani aktif nüfusun beş- tadadır. Bir an için bir mucize yaşan- te ikisi işsizdi. (Bkz. "Unemployment is a dığını ve Türkiye'de bir biçimde yeni “Ama Mbeki de bu durumun sonsu- serious problem-Gordhan"/ "İşsizlik ciddi ve görece demokratik bir anayasanın za kadar sürmeyeceğini çok iyi bi- bir sorun-Gordhan", The Sowetan, 16 Ma- yapılabildiğini hayal etsek bile bunun, liyor. O, seçim kampanyası sırasın- yıs 2012) Dünya Bankası'nın geçenlerde Kürt-Türk sorunu başta gelmek üzere da Afro-Amerikan ozan Langston yaptığı bir araştırmaya göre, Güney Afrika ülkenin yakıcı sorunlarına bir çare ol- Hughes’ün bir sözünü yinelerken, Gü- nüfusunun -yüzde 95'i Zenci olan- en yok- mayacağı, olamayacağı bellidir. Ezilen ney Afrika’nın geleceğini görür gibiy- sul beşte biri, yani "en alttakiler" arasında sınıfların ve halkların varolan hakları- di. Hughes, 'Ertelenen düşlere ne olur?' işsizlik yüzde 70'i bulmaktadır. (South Af- rica Economic Update, July 2012). Komşu nı savunabilmelerinin ve ekonomik ve dedikten sonra onların bir 'patlamaya ülkelerden Güney Afrika'ya gelen ve ya- siyasal mevziler kazanabilmelerinin yol açacağını' belirtmişti. Ezilen ve sadışı konumları nedeniyle daha da düşük biricik yolu ve güvencesi, onların ör- sömürülen yığınların düşlerini erte- ücretlerle ve kayıtdışı çalışmak zorunda gütlü devrimci savaşımlarında yatar. leyenler ve bu düşlerin ertelenmesine kalan yoksul emekçilerin durumu daha da En demokratik ülkelerde bile sömürü- çanak tutanlar, patlamaları önleyeme- içler acısıdır. cü egemen sınıflar, sınıf savaşımının yecek ve dahası bunun bedelini de öde- (4) 1999-2005 yılları arasında devlet baş- keskinleştiği koşullarda demokratik yeceklerdir.” kanı yardımcısı olan ve 18 Aralık 2007'den anayasaları çiğnemekte ya da dikkate bu yana ise devlet başkanlığı koltuğunda almamakta, ezilen ve sömürülen kit- Bu satırların yazılmasından 13 yıl son- oturan Jacob Zuma da bir zamanlar reviz- yonist Güney Afrika Komünist Partisi'nin lelerin hak arama kavgalarını yasal ra gerçekleşen Marikana kıyımının, üyesiydi ve 1990'da ayrılmasından önce, sınırlar içinde kalarak bastıramadık- Güney Afrika'nın tarihinde bir dönüm kısa bir süreliğine de olsa bu örgütün ları koşullarda rahatlıkla anayasayı noktası olacağını şimdiden söyleye- Politbürosu'nda görev yapmıştı. askıya alabilmekte, sıkıyönetim ve biliriz. Akıllara ister istemez, Apart- (5) Burada, ANC'nin silahlı kolu Umkhon- olağanüstü durum ilan edebilmekte ya heid rejiminin 1960’ta Sharpeville’de to we Sizwe’den (=Ulusun Mızrağı) söz da gerici askeri darbelere başvurabil- ve 1976’da Soweto’da gerçekleştirdiği ediliyor. mektedirler. 2012 Ağustosunda Güney kıyımları getiren bu kıyım ve ABD Afrika'da yaşananlar bu saptamayı bir ve Britanya tekelci burjuvazisinin ve 9-11 Eylül 2012 kızılbaş - sayfa 45 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 6-7 EYLÜL 1955’İ UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ !. 56 yıl önce İstanbul'da yaşayan Elenler du. İlk saldırganlar geldiğinde, onla- ve Ermeniler bir yalan haberle hedef ra burada Rum oturmadığını söyledi haline getirildi. Selanik'te Atatürk'ün ve adamlar gerçekten yağmalamadan evine Yunanlılar tarafından bomba gittiler. Komşularını korumuş olan atıldığı haberinin yayılması üzerine, 6 Mehmet binadan çıktı, Türk bayrağını Eylül 1955’te ellerinde kazma, balta ve bıraktı, eline bir odun parçası alıp cad- sopalarla sokaklara dökülen binlerce denin karşı tarafındaki gayrimüslim- kişi onlara ait ev ve işyerlerini yakıp lere ait dükkan ve evlere saldırmaya yıktı, kadınlarına, kızlarına tecavüz başladı.” edildi. Kimi Müslüman vatandaşlar ise tam 6 - 7 Eylül Olayları aksi şekilde davranmış, gayrimüslim- lerin evlerinin tespitinde saldırgan Bir gecede tuzla buz edilir, iş yerle- gruplara yardımcı olmuştur. ri, vitrinler, evler. Gayrimüslimlere ait ne varsa milliyetçilik adı altında Sarkis Hatspanian Rakamlarla 6-7 Eylül Olayları had safhada vandalizme maruz kalır. Bu nedenle bu tarihler Yunanca’ya bulunmak üzere komisere giden bir “Utanç gecesi” adıyla tarihe kazınan Σεπτεμβριανά/ Septemvriana, yani Rum fırıncı şu cevabı alır: “Hiçbir bu geceyi rakamlarla ifade etmek ge- Kristal Gece adıyla geçer. Vitrinler şey yapamam, ben bugün polis değil, rekirse: parçalanırken nice hayat ve Türkiye Türk’üm.” İtfaiye araçları olay yerine tarihi de hasar alır. “ulaşamaz.” Ya da ulaşanlar yangını • Yaralılarla ilgili rakamlar 300 ila 600 söndürme konusunda “isteksizdir”. arasında değişmektedir. O güne ait bir 6 Eylül 1955 günü saat 13.00’te, devlet veri ise saldırganların birçoğunun yan- radyosu, Selanik’te Atatürk’ün doğ- “Olaylardan üç saat evvel, yani dört- larında ilkyardım malzemeleri bulun- duğu eve yapılan bombalı bir saldırı te, bize Emniyet Müdürlüğü’nden bir durduğudur. Buna bakarak saldırgan- haberini duyurur ve bu haber öğleden emir geldi. Saat beşten sonra hiçbir ların cana zarar vermemek üzere de sonra İstanbul Ekspres gazetesinin polis memuru karakolları terk etme- emir aldığı söylenebilir. iki ayrı baskısıyla yayılır. İlerleyen yecekti. Bu haber üzerine biz 5. Şube saatlerde ise çeşitli öğrenci birlikleri olarak hepimiz binamızda kaldık. Saat • Evlerde Rum kadınlara tecavüz tarafından Kıbrıs Türk’tür Cemiyeti altıya doğru her taraftan, özellikle edilmiştir. Balıklı Hastanesi Başhe- (KTC) önderliğinde Taksim Meyda- Beyoğlu’ndan saldırılarla ilgili haber- kimliği’nde tedavi gören kadın sayısı nında bir miting düzenledikten sonra ler geliyordu. Polis şefimiz Kosova’da 60’tır. Fakat tecavüze uğrayan kadın- İstiklal Caddesi’nde bulunan gayri- olduğu için vekiline sorduk. Kendisi lardan birçoğu çekinceleri nedeniyle müslimlere ait işyerlerinin camları ikinci bir emre kadar hiçbir müdahale- tedavi olmaya gidememiştir bile. taşlanmaya başlar. İstiklal Caddesi bu- de bulunmamamızı söyledi. Burnumu- günkü halinden çok uzaktadır o gün. zun dibinde adamları ev ve işyerlerini • Can kayıpları ile ilgili rakamlar ise Bir mahşer yerini andırır. darmadağın ederken görüyorduk ama tartışmalıdır. Basında açıklanan ilk ra- hiçbir şey yapamıyorduk.” kam 11 iken, bir başka rapora göre bu Olaylar yalnızca İstiklal Caddesi’yle sayı 15’tir. sınırlı değildir. Gayrimüslimlerin ya- Dost kara günde belli olur sözünün an- şadığı daha birçok semtte ellerinde lam kazandığı bir gündür o gün. Kimi • İşin maddi kısmına gelindiğinde; listeleri bulunan saldırgan gruplar Müslüman vatandaşlar gayrimüslim olayların ardından 9 Eylül günü Mali- gayrimüslimlere ait mülkleri kolay- komşularını korumak için kendileri- ye Bakanlığı zarara uğrayanlar lehine lıkla tespit etmekte, eşya ya da araç ni siper etmiş, komşusunun kimliğini açıklamada bulunur: Ucuz inşaat mal- gereç ne bulurlarsa zarar vermektedir. belli etmeyip grubu yanıltmayı başar- zemesine erişim kolaylığı, banka borcu Hırsızlığa kalkışanların ise grup başla- mıştır. olanlara ödemede kolaylık, banka kre- rı tarafından sert bir dille uyarılması, disi almada kolaylık, ihtiyacı olanlar grupların hırsızlık yapılmaması yal- “Evimiz, Beyoğlu’nda Kalyoncu So- için sağlanacaktır. Belediye tarafından nızca eşyaya zarar verilmesi yönünde kakta’ydı. Şiddet olayları patlak verdi- çivi, cam boya malzemesi dağıtılır. emir almış olduğunu göstermektedir. ğinde kapıcı Mehmet, anneme ‘Kork- Celal Bayar‘ın girişimiyle mağdurlara mayın, bizim evde saklanabilirsiniz’ ödenecek para kaynağının sağlanma- Tüm bu olaylar gerçekleşirken gü- dedi. Eline bir Türk bayrağı aldı, dış sının hızlandırılması, özellikle düşük venlik güçleri suskundur. Şikayette kapıyı kilitledi ve binanın önünde dur- gelirli mağdurlara para yardımı ya- kızılbaş - sayfa 46 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 pılması amacıyla bir komite kurulur. kestiremediklerini beyan etmiştir. organize edilmiştir. Kıbrıs Türk’tür Komite büyük şirketlerden bağış talep Cemiyeti, hükümet görevlileri ve o gü- ederken, kamuoyu da basın aracılığıy- Türkiye’deki komünist sayısının dü- nün MİT’i olan Milli Emniyet Hizme- la bağış yapmaya çağrılır. Böylelikle şüklüğüne ve olayları, onların plan- ti olayların gerçekleştirilmesinde pay ödenmesi gereken tazminat bir bağış lamış olma ihtimalinin yokmuş gibi sahibidir. Bunun yanı sıra yaşananlar- kampanyası niteliği kazanmıştır. Bağış görünmesine rağmen emniyet amirle- da dış güçlerin de parmağının olması yapan kişi ve kuruluşlarda oluşan bas- rince komünist olarak bilinen 48 kişi muhtemeldir. “6-7 Eylül Olayları” ki- kın güdü ise Türklerin bu alçaklıklarla 7 Eylül günü tahrik ve tahrip suçlama- tabının yazarı Dilek Güven’in tespiti: ilgisi olmadığını, vatanseverlik görev- sıyla tutuklanarak Harbiye’ye getirilir. lerini yerine getirdiklerini kanıtlamak Bu kişilerin arasında bilindik isimler İngiltere arşivinde bir belge buldum. olmuştur. de vardır: Aziz Nesin, Kemal Tahir, 1955 olaylarından bir yıl önce Ati- Hasan İzettin Dinamo, Asım Bezirci na'daki İngiliz Konsolosu, "Türkler- • 1957 yılı sonunda 3.247 gerçek ve gibi günah keçisi olarak seçilmiş daha le Yunanlıların arası çok iyi. Ama tüzel kişiye, toplam 6.533.856 TL tuta- 23 isim... 1956 Aralık’ının sonunda Atatürk'ün evinde şöyle bir bomba rında ödeme yapılmıştır. Ancak hasar İstanbul’da 3.525 kişi serbest bırakı- patlasa, ortalık ne kadar karışır aca- beyanı sırasında oluşan olaylara örnek lırken, Ocak 1956 sonunda 228 kişi ba?" diye yazı yazıyor.Bomba Türk olarak bir tanığın ifadesinden:“Çoğu mahkum edilir, 61 kişi beraat eder, 208 Konsolosluğu’na dışarıdan değil de tazminat alamadı. Komiteden bir bi- vaka ise düşer. içerideki birisi tarafından atılmış ve lirkişi gelip, ‘Şu kadar tazminata talep yalnızca camların kırılmasına yol aç- edeceğiz. Ödemenin yarısını sen, diğer İsmet İnönü mecliste yaptığı bir konuş- mıştır. Bir iddiaya göre bombayı atan yarısını ben alacağım.’ dedi. Bazıları, masında hükümete, masum insanlara kişi ise Kıbrıs’ta hukuk öğrenimi gör- bu bilirkişilerin para almasını istemi- eziyet edilmesindense gerçek suçlula- mekte olan “ajan-provokatör” Oktay yordu, o nedenle haklarından feragat rın bulunması gerektiğini söyleyerek Engin’dir. Kendisi ilk önce tutuklanır ediyorlardı. Bu tazminat daha çok sürecin işleyişini eleştirmiştir. Nite- fakat sonra geçici olarak serbest bıra- Türkiye’nin atılı müttefiklerini sakin- kim bu söyleviyle tutukluların salı- kılır. “Geçici “ifadesi ise kalıcı olacak- leştirmek için tasarlanmıştı.” vermelerini de sağlamıştır. Başbakan tır, kendisine vaat edilen makamı bir Menderes ise İnönü’nün ağır eleştirile- sene sonra elde eder. 1956’da belediye- Suçluların tespiti rine “Paşa, vatan bu konuşmanı affet- de bir işe yerleştirilir. Yıllar içerisinde meyecek.” diyerek yanıt vermiştir. Niğde’de önce kaymakam sonra vali Olayların ardından hükümet suçlu ola- olur. Oktay Engin yaptığı röportajlarda rak komünistleri işaret etmektedir. Fuat 6-7 Eylül olayları Yassıada Mahkeme- olaylarla ilgisi olmadığını, Özel Harp Köprülü’nün 12 Eylül’de meclis toplan- leri’nde de önemli bir rol oynamıştır. Dairesi ile ilişi bulunmadığını vurgu- tısında yaptığı konuşmadan:“Hükümet Ancak olayda parmağı olan diğer ne lar. önceden bilgilendirilmişti. Buna göre kadar örgüt ya da kişi varsa mahke- tedbirler alınmıştı. Fakat olayların meler sırasında dile getirilmekten ka- Saldırıya dair haberin bir bulvar gaze- hangi gün ve saatte çıkacağı bilinmi- çınılmış, tüm suç zanlıların üzerine tesi olan İstanbul Ekspres dışında ba- yordu. Komünistler hareketin tüm ça- yıkılmıştır. Dolayısıyla yargılama so- sında yer bulmaması dikkat çekicidir. balara rağmen baskın gibi gelişen olay- nucunda adalet yerini bulmamış, zira Sonradan öğrenilecektir ki DP’yle ve lar engellenemedi. “ yargılamalar yeni yönetim rejimini MAH’la ilişkisi olan gazete sahibi Mit- meşrulaştırma çalışmasının bir parçası hat Perin ve Yazı İşleri Müdürü Gökşin (…) olmuştur. Sipahioğlu, Selanik’te bombanın patla- yacağını önceden bildikleri için kağıt “Kıbrıs Meselesi nedeniyle tahrik Olayların akışı stoku yapmışlar ve o gün tam 300 bin edilmiş olan gençler ve vatanseverler gazete basmışlardı. olayların çıkışından sorumludur. Di- Tüm yaşanan olaylar gösterilenin ak- ğer taraftan basın provoke etmiştir. sine spontane olarak halkın galeyana Hükümet görevlileri dile de getir- Selanik’te patlayan bombanın da habe- gelmesi şeklinde gerçekleşmemiş, bir dikleri gibi tüm olaylardan haber- ri gelince, nihayet bir fırsat doğmuştur. ülkü çerçevesinde iyi planlanmış ve dardır, Menderes’in olayları Taksim Komünistler hareketin arasına karışıp Meydanı’nda arabasından izlediği bi- gençlerin vatansever gösterisini kulla- linmektedir. Ancak hükümetin bek- narak yıkıp yağmalamışlardır. Çünkü lediğinin ötesinde bir yıkım gerçek- komünistler, ayaklanmaları önceden leşmiş olduğu düşünülmektedir. İlk planlayıp komutayı da ellerine almış- gösterilen reaksiyon ise olayların suçu lardır.” komünistlerin omzuna yüklemek ol- muştur. Yassıada Mahkemeleri sırasın- Adnan Menderes de aynı şekilde ko- da Menderes MAH başkanını da mah- münistlerin olayların suçlusu oldu- kemeye bildiklerini açıklaması için ğunu, hükümetin olaylardan önceden davet etmiştir, fakat Menderes’in tale- haberdar olduğunu ancak bu ateşli bi görmezden gelinir. KTC ise olayla- vatanseverlik gösterilerinin bu kadar rın “nümayiş- tahrip- talan” kısmında büyük bir psikoza dönüşebileceğini rol üslenir. Örgüt hükümet desteğiyle kızılbaş - sayfa 47 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 kurulmuş, cemiyet başkanı Hikmet Bil ise Menderes’in yakın dostudur. Olayların gerçekleştirileceği günün seçimiyle ilgili bir iddia ise özellikle İstanbul’da önemli uluslararası bir ta- kım kongrelerin de gerçekleştirildiği bu tarihlerin seçilerek kamuoyunun ilgisi dağıtılmaya çalışıldığıdır.

Gerçek nedenler

1991 yılına gelindiğinde, bir tuğgene- ral kendisiyle yapılan röportajda olay- ların MAH tarafından düzenlenmiş olduğunu şu sözlerle dile getirerek olayları aydınlatır aslında:“Elbette 6-7 Eylül Olayları Özel Harp Dairesi tara- fından planlanmıştı. Olağanüstü plan- lı bir operasyondu ve amacına ulaştı. Sorarım size; bu sıra dışı başarılı bir eylem değil miydi?”

1947’de CHP azınlık bürosunun ha- zırladığı rapordan:"Anadolu'da hemen hemen hiç Rum kalmadı. Birkaç da Er- meni kaldı. Ama çok çoğalıyor. Onları İstanbul'a göç ettirmemiz gerekiyor. Ne kadar İstanbul'da toplarsak o kadar kontrol altında olurlar. Ama sermaye- lerini burada bırakmalılar.

“İstanbul'un fethinin 500. yılında İstanbul'da bir tek Rum olmazsa ne iyi olur."1934 Trakya Olayları, 1942 Var- lık Vergisi ve 1955 6-7 Eylül olayları homojenleştirme yapbozunun birer parçasıdır. Bu topraklarda yaşamış büyümüş, bu toprakların insanları ev- lerinden edilir böylelikle, senelerce komşuluk yapmış dostlar birbirinden ayrılır. Çiroz kurutan Ermeni kadın- ları ya da Rum balıkçılar yoktur ar- tık mahallelerde. Anılara hapsolurlar, bizlere de yalnızca bu anıları okumak ya da dinlemek düşer şimdilerde.Bu yapboz tamamlanmaya devam ediliyor bugün. Dostların arasına ekilen nifak tohumları yeşeriyor. Yıllarca omuza omuza yaşayanlar birbirini öldürüyor, önyargılar var artık hepimizin kafa- sında. Kimlik her isimden önce geli- yor “Türk, Kürt, Ermeni”… İnsanın yalnızca insan olduğu, dost seçerken soyun sopun önemsenmediği yıllar gitgide maziye karışmakta. Anadolulu insanın sahip olduğu hoşgörünün ye- rini şüphe, güvensizlik ve önyargılar alıyor. katliam sürgün talan fotoğraf sergisi için adres: Yukarıda mevzubahis olan tuğgeneral https://picasaweb.google.com/112756778055196275739/ verdiği demecinde haklıdır belki de. http://sessizdergi.blogspot.com 67EylulOlaylar02#5476051516944675666 kızılbaş - sayfa 48 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Harbiye Nezareti ve özellikle de 3. Ordu Komutanlığı tarafından karşılan- Çerkes mıştır. Teşkilatı Mahsusa üyeleri maaş alırlar, ancak maaş bordroları yoktur. Ayrıca baskın, yağma, haraç ve soy- Ethem, gundan da pay alırlardı.

Teşkilatı Mahsusa hakkında yazılan- larda, anılarda ve resmi tarih anlatı- 1915/16 ve mında, bu örgütün Ruslara ve Ermeni çetelere karşı savaştığı belirtilir. An- cak Teşkilatı Mahsusa`nın fiili ola- Çerkesler rak Rusya ile savaşa girilmesinden Selçuk Uzun yaklaşık 4 ay önce faaliyetlerine baş- ladığını, Seferberlikten hemen önce Çerkes Ethem konusunda birşeyler raz olsun derinlemesine birşeyler Teşkilatı Mahsusa`nın fiilen Trabzon- araştırmaya başladığınızda, karşınıza okuduysanız, karşınıza „Çerkesler“ Erzurum-Van Hattı´nda görevlendiril- sadece „Milli Mücadele“ dönemi çı- çıkar. Örneğin Van-İran-Muş-Bitlis- diğini unutmamak gerekir. Bu aylarda kar. Çerkes Ethem´in anılarının bile Diyarbakır-Maraş-Urfa-Hakkari- çarpışılacak ne Rus Ordusu ne de Er- olup olmadığından, yazdı ise doğru Halep-Der Zor-Musul hattını takip meni çeteleri vardır. 1915 tehcirinin olup olmadığından bile emin değiliz. ettiğinizde karşınıza Çerkesler çıkar. başlamasına kadar bölgede aktif bir Ama Çerkes Ethem ve ağabeyi Reşit ve Genellikle hepsi Teşkilatı Mahsusa´da Ermeni „isyanı“ veya ayaklanmasının Tevfik gerek Birinci Dünya Savaşı´nda yer alırlar. Hem de en sertinden, en olmadığı, sadece Başbakanlık Osman- gerekse „Milli Mücadele“ dönemin- militanından, bulunduğu bölgede deh- lı Arşivlerinin incelenmesi sonucu bile de somut bir vaka. Çerkes Ethem ko- şet saçan, acımasız cinsinden. Çerkes ortaya çıkar. 1915/16´da ve öncesinde nusunda beni ilgilendiren daha çok Yakup Cemil, Çerkes Ahmet, Çerkes Osmanlı´nın ve İttihat ve Terakki´nin 1914-18 dönemi. Yani özellikle Erme- Harun, Çerkes Canbulat, Çerkes Et- şöyle bir bakış açısı vardır: Bir kişi ni tehciri dönemi. İtiraf etmeliyim ki hem, Çerkes Dr. Reşit, Çerkes Salih bile emirlere uymasın, isyan etmiş sa- bu konuda çok fazla kaynak olduğunu Zeki, Çerkes Ömer Naci, Çerkes çete- yılırdı. Bu zihniyet, her Ermeni itira- söyleyemem. Tabii ki Teşkilatı Mahsu- leri, Çerkes fedaileri, Çerkes Teşkilatı zını „isyan“ olarak değerlendirmiş ve sa gibi „gizli“ teşkilat hakkında belge Mahsusa çeteleri, vs. Üstelik bu çete- „hain“ ilan etmiştir. Bahaeddin Şakir, bulmak o kadar kolay bir iş değil. Bel- lerin, fedailerin, tetikçilerin sonradan tekliflerini kabul etmeyen Ermenileri ki Teşkilatı Mahsusa şeflerinden Hüsa- Çerkes olduğunun farkına varılması daha savaşa girilmeden çok önce hain mettin ´in 1928 yılında Genelkur- gibi bir durum da söz konusu değil. ilan etmişti. may Başkanlığı´na teslim ettiği kilitli 1915/16´da en azından Alman konso- ve her tarafı çivilenmiş sekiz sandıkta loslar, Anadolu´da bulunan yabancılar Teşkilatı Mahsusa, savaş öncesi bir birşeyler bulunabilir. bile fark etmişler. yandan Rus arka cephesinde faaliyet- lerde bulunurken, aynı zamanda bu- Çerkes Ethem´e ait olduğu iddia edilen Teşkilatı Mahsusa lunduğu bölgelerde bir çeşit „mıntıka anılarda şöyle bir bölüm vardır: „Bi- temizliği“ de yapmıştır. Bu temizliğin rinci Dünya Savaşı´nın ilk senesinde Birinci Dünya Savaşı´nda Teşkilatı kapsamı içine istisnasız tüm müslüman büyük kardeşim Reşit Bey´in, kendi Mahsusa çetelerinin sayısı yaklaşık 30 olmayan halklar, İttihat ve Terakki ile başına askeri ve politik amacı olan, bin kişi olarak tahmin edilmektedir. işbirliğine yanaşmayan kimi Kürt aşi- Kürtlerden ve başka milletlerden top- Bunlar arasında hapishanelerden salı- retleri de dahildir. Özellikle Van böl- lanmış Teşkilatı Mahsusa kuvvetleri verilenler, eşkiyalar, bazıbozuklar, ça- gesinde bu durum daha da vahimdir. ile Ruslara karşı, daha sonra İran´ın pulcular, yerel aşiretler, Kürt aşiretleri, Teşkilatı Mahsusa`nın savaşta yaptığı güneyinde İngiliz bölgesinde ve Efgan Laz, Kürt, Çerkes, Arap, Çeçen çete- aslında şudur: Görece bıçak sırtında sefer heyetinde bulundum. Pek uzun leri yani yok yoktur. Bunların başında da olsa hem etnik hem askeri hem de sürecek olan bu maceralardan bahset- da Ittihat ve Terakki´nin güvendiği ve toplumsal dengeleri bozmasıdır. Yani meyeceğim.“ Çerkes Ethem´in 1918 görevlendirdiği şefler ve subaylar var- Teşkilatı Mahsusa eliyle arı kovanına öncesine ilişkin söyledikleri bu kadar. dır. Bu örgütün esas para kaynağı da çomak sokulmuş ya da arı kovanına Bir konuda herkes aynı fikirde sanırım: Almanlardır. Bazı kaynaklara göre şiddetli bir tekme atılmıştır. Çerkes Ethem, Teşkilatı Mahsusa üye- Almanların Teşkilatı Mahsusa´ya yap- si. Balkan Savaşı´ndan Yunanistan´a tığı para yardımının 1918 yılına kadar Özellikle Sarıkamış bozgunundan iltica edişine kadar olan hayatı Teşki- 4 milyon altın lira olduğu iddia edilir. sonra Teşkilatı Mahsusa´nın asli gö- latı Mahsusa ve çetecilik. Başka hayatı Ayrıca İttihat ve Terakki´nin örtülü revi „harici değil dahili düşmanlar“ yok. Ve dönemin önde gelen Teşkila- ödeneğinden, Harbiye Nezareti´nden olmuştur. 1915/16 yıllarında Teşkilatı tı Mahsusa liderlerinin hemen hemen de paralar aktarılmıştır. Teşkilatı Mahsusa´nın Doğu Anadolu´daki esas hepsi ile teşrik-i mesaide bulunduğu da Mahsusa birliklerinin eğitimi Harbi- görevi, Ermeni tehcirini uygulamak- gerçek. ye Nezareti tarafından yaptırılır. Özel tı. Ben kişisel olarak Ermeni tehciri Eğer Ermeni tehciri konusunda bi- üniformaları dahil tüm lojistik destek döneminde katliama karışmamış bir kızılbaş - sayfa 49 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Teşkilatı Mahsusa birliği ve/veya çete- şunlar: cu, Çerkes Ethem´ve Reşit´in 1914 yılı sinin olduğuna inanmıyorum. Sadece Ağustos/Eylül/Ekim aylarında Van´da Erzurum vilayetinde tehcir döneminde 1- Çerkes Ethem, seferberlikten önce oldukları anlaşılıyor. 50´den fazla katliam yeri mevcuttur. İran seferi için Ömer Naci komutasın- Van bölgesinde, İran´da, Muş, Bitlis, da İran cephesinde Teşkilatı Mahsu- Ruşeni Bey ve Ömer Naci ekibi İran´da Maraş, Diyarbakır, Suriye ve Irak´ta sa harekatları için görevlendiriliyor. iken Van valiliğine atanmış olan Cev- Teşkilatı Mahsusa birlikleri inanılmaz Van´a gönderiliyor. det Bey, İran´a geçer ve bizzat elden katliamlar yapmışlar, birkaçı hariç hiç- Talat Bey´in bir telgrafını Ruşeni Bey´e bir şekilde Ruslara ve Ingilizlere karşı 2- Çerkes Ethem İran seferinden sonra verir. Telgraf emrinde Ruşeni Bey´in başarı da elde edememişlerdir. Van´a dönüyor. emrindeki arkadaşlarının yarısını Çerkeslere vermesi, onlarla birlikte Savaş öncesi Çerkes Ethem 3- Van´dan Rauf Orbay´ın Müfrezesi- çetecilik yapması ve Van´da teşekkül ne katılmak için İran´daki Kirmanşah edecek üç kişilik bir heyete tabi olması Çerkes Ethem´in Birinci Dünya bölgesine gidiyor. istenir. Bu emir biraz da Ruşeni Bey´in Savaşı´nda Teşkilatı Mahsusa´daki fa- „rütbe-i tenzili“ olarak ta değerlendi- aliyetleri konusunda geniş bilgilere 4- Çerkes Ethem hakkında dönemin rilebilir. Ruşeni Bey, yukarıda sözü ulaşmak mümkün değil. 31 Ağustos Diyarbakır Valisi Çerkes Dr. Reşit´in geçen kişilerle „teşriki mesai etmekte 1913 tarihinde „Batı Trakya Muhtar emrinde çalıştığına ilişkin iddialar mazur” olduğunu söyler. Ruşeni Bey, Türk Cumhuriyeti“ adıyla kurulan ve vardır. bütün ekibini Cevdet Bey´e bırakır ve Süleyman Askeri´nin başını çektiği bu emre uymaz. Emre uymayan Ruşe- Teşkilatı Mahsusa hareketinde, Çerkes 5- Tarihe „“ (Kılıç Yılı) olarak ni Bey, Dahiliye Nazırı Talat Paşa’nın Ethem´in ağabeyleri Reşit ve Tevfik´in geçen Süryanilerin katledildiği 1915 emri ile o zamanki Bağdat Valisi Sü- aktif rol aldığı biliniyor. Ethem´in de bu yılı ve İdil (Hazak/Azak) „isyanı“ dö- leyman Nazif Bey tarafından tutukla- mücadeleye katıldığı bilindiğine göre, neminde Çerkes Ethem bu bölgededir. nır. “Vücudu muzır” görülmüştür. An- Çerkes Ethem´in Teşkilatı Mahsusa´ya cak Ruşeni Bey canını kurtarır. Balkan Harbi sırasında girdiğini kabul 6- Çerkes Ethem´in yaralanmasına ka- edebiliriz. „Batı Trakya Genelkurmay dar olan dönemde ana üssü Musul ve Bu bilgilerden hareketle bazı noktala- İkinci Başkanı“ olarak Çerkes Reşit´in Bağdat olarak gözükmektedir. ra açıklık getirelim: Çerkes Ethem´in adı geçer. Çerkes Ethem´in „resmi“ 1914 yılında nerede olduğu belli. Talat askerlik hayatı, Bulgar Cephesi´nde Çerkes Ethem´im özel görevi Bey´in emrinde sözü edilen ve Van´da Çürüksulu Mahmut Paşa´nın Kolordu kurulan 3 kişilik heyetin içinde büyük Muhafız Bölüğü'nde süvari kıtası ku- Çerkes Ethem´in Seferberlikten birgün bir olasılıkla Ömer Naci´nin, Van vali- mandanı olarak savaşırken yaralan- önce, Ağustos 1914 başında başlayan si Cevdet Bey´in bulunduğu kesin gibi. ması ile biter. Daha sonra İran, Afga- macerasına dönelim. Bu macera yakla- Bölgede Nuri (Kıllıgil) Paşa ile Halil nistan harekatına Rauf (Orbay) Bey´in şık 4 yıldan fazla sürer. Kut Paşa da bulunmaktadır. Burada müfrezesinde katılır, Cevdet Bey, Ka- ikinci noktaya geçelim: İran´ı bilen zım Özalp, Kazım Karabekir, Ömer Cemil Koçak`ın “Ey Tarihçi Belgen tecrübeli bir Teşkilatı Mahsusacı olan Naci, Halil Kut ve diğer İttihat ve Te- Kadar Konuş!” Bir Teşkilatı Mahsusa Ruşeni Bey, neden emre uymaz ve tüm rakki mensupları ile de bu yıllarda ta- Öyküsü“ adlı yazısı bize Çerkes Ethem ekibini Cevdet Bey´e terk eder? Ruşeni nışır. Çerkes Ethem´in yanında hep iki konusunda ilk ve önemli ipuçları verir. Bey´ i „ted h iş eden“ (ü rk üten) bi r du r u m ağabeyi Reşit ve Tevfik vardır. Ethem 1914 yılının Ağustos ayının başında vardır. Bu da şudur: Teşkilatı Mahsusa Bey´i de Teşkilatı Mahsusa`ya alan Dahiliye Nazırı Talat Bey´in daveti birlikleri ile birlikte Çerkesler İran´a büyük bir ihtimalle ağabeyi Reşit´tir. sonucu yapılan toplantıda, Ömer Naci girmişler „garet“ (yağma) yapmışlar- Ayrıca aile babadan bu yana Teşkila- Bey ile birlikte Erkanı Harb Kolağası dır. İran Türklerinin başına „felaket“ tı Mahsusacıdır. Çerkes Ethem, 1918 Ruşeni Bey, „İran’dan Kafkas’a geç- getirmişlerdir. Yani Teşkilatı Mahsusa yılının başlarında Uceymi Paşa Sadun mek ve Rusların gerisinde siyasi bir in- birliği İran´a girip, yağma yapmış, kat- ile Irak seferine katılır burada yarala- kilap hazırlamak vazifesi ile siyaseten“ liamlarda bulunmuş ve İran´da yaşa- nır ve Bandırma´ya döner. Bu yılın so- görevlendirilir. Ruşeni Bey ve Ömer yanları da „Türk düşmanı“ yapmıştır. nunda da mütareke imzalanır. Naci, İran mücahitlerinden Emir Haş- Teşkilatı Mahsusacı Ruşeni Bey´i bile met ve rüfekası, Çerkes Reşit ve Ethem ürküten, korkutan bir durum olduğuna Bu yazı, Çerkes Ethem´in Birinci Dün- ile arkadaşları Erzurum üzerinden göre, herhalde İran´da olup bitenleri ya Savaşı ve Ermeni tehciri döneminde Van´a gelirler. Van Valisi , „korkunç“ kelimesi ile nitelemek yan- nerede olduğu, ne zaman, ne yaptığı Hakkari Mutasarrıfı Cevdet Bey ve lış olmasa gerek. Ruşeni Bey önemli konusunda var olan sis perdesini ara- Van Jandarma Komutanı Kazım Özalp bir noktayı daha vurgular: Çerkeslerin lama çabası olarak değerlendirilmeli- ile “tevhidi mesai ederek”, 1 ay kadar yaptığından „ürkmüştür.“ Kimlerdir dir. Doğrudan Çerkes Ethem´in haya- Van´da kalırlar. Burada dikkati çeken bu Çerkesler? Başta Çerkes Ethem ve tını izleyerek bu dönemi aydınlatmak nokta, Çerkes Ethem ve Reşit´in doğ- ağabeyi Reşit. Ayrıca Van valisi Cev- mümkün olmadığı gibi, bu dönem ile rudan en üst makamlar tarafından gö- det Bey´in fedaileri arasında Çerkes- ilgili belgeleri bulmak ta sanırım im- revlendirilmesidir. Talat Paşa´nın emri lerin bulunduğu da biliniyor. Çerkes kansıza yakın. Benim sis perdesini ve tabii ki Enver Paşa´nın da onayı ile. Ahmet ve adamları. Cevdet Bey´in aralama çabamın ana çıkış noktaları Ağustos ayı başında alınan karar sonu- bir de „kasap taburu“ vardır. Uzman- kızılbaş - sayfa 50 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 laştığı alan katliam düzenlemek. Yine Müfrezesi birkaç küçük başarı dışın- birlikleri karşısında Mart ayında ağır Kazım Özalp´ın Van Seyyar Jandar- da bölgede tutunamamış, fiyaskonun yenilgiler alır. Rus birlikleri karşısında ma Müfrezesinde de Çerkesler vardır. faturası da Almanlara çıkarılmıştır. tutunamayan Osmanlı birlikleri Mart Daha sonraki 1915 Nisan ayında “Van İran´da müttefik aranırken, „Türklere“ ayında, Osmanlı topraklarına dön- İsyanı“nda da ortaya çıkan ve Canbulat nefret tohumları ekilmiştir. Rauf Bey meye başlarlar. Nisan ayında da Halil Bey´in komutasındaki (İT`nin İçişleri Müfrezesi konusunda, Rafael de No- Paşa´nın birlikleri Dilman´da ağır ka- Bakanı İsmail Canbulat değil) Çerkes gales „Osmanlı Ordusunda 4 Yıl“ adlı yıplar verir ve geri dönmeye başlar. birlikleri ve Laz taburu da vardır. Yine anılarında şöyle yazar: „Savaşın ba- Teşkilatı Mahsusa birlikleri Rus Or- bölgede bulunan Kazım Karabekir´in şında Fırkateyn kaptanı Rauf (Orbay) dusu önünden kaçarken, uğradıkları birliklerinde de Çerkesler vardır. Halil İran´a diplomatik bir görevle gönderil- her yerleşim alanında, her köyde, her Kut Paşa anılarında Van Valisi Tahsin mişti. Emredildiği gibi İran´a gideceği- kasabada katliam yapmışlardır. Bu kat- (Uzer) Bey´in ısrarları sonucu Kazım ne, korumalarıyla (İranlıların dedikle- liamların en bilineni de Haftevan kat- Karabekir´in o bölgeye gönderildiğini rine göre) öldürmüş, yakıp yıkmış ve liamıdır. Bu bölgede Ermeni, Süryani söyler. Yani 1914´ün son, 1915´in ilk İstanbul´a cepleri dolu gelmiş. Rauf ve yerel halka yapılan yapılan katliam- aylarında Van adeta Çerkeslerin bir Bey´in vandallığı İranlıları, Türklerin ların biçim ve yöntemleri tüyler ürper- toplanma merkezidir. Bir de bu olguya karşısına çıkarmıştı. O zamandan beri ticidir. Bu bölgedeki katliamlarda uy- Teşkilatı Mahsusa emrine giren Kürt Ruslarla aynı amaç için çalışıyorlardı. gulanan işkence ve öldürme teknikleri aşiretlerinin toplanma merkezinin Van Cihadın, İran´da ve bütün doğuda yan- tarihe geçecek niteliktedir. Katliamla- olduğunu da ekleyelim. Bu arada tüm daş bulamaması bu olayla ilgilidir. „ rın boyutu ve vahşiliği sonucunda, İran Teşkilatı Mahsusa birliklerinde hapis- (s.164) Hükümeti, Osmanlı ve Almanya´ya haneden salıverilen mahkumların ve resmen protesto notası verir. 11 Şu- af vaad edilen eşkiyaların da olduğu Ekim ayının ortalarına doğru Osmanlı bat 1915´de İstanbul´da Alman Elçisi, malum. askeri birlikleri 200 kadar yerel Kürt Enver Paşa ve İran Elçisi arasında bir aşiretinin desteği ile Urmiye´ye saldı- tür arabuluculuk toplantısı düzenler. Çerkes Ethem, Van ve İran operas- rırlar. Başlarında Van Valisi Cevdet Tüm bu gelişmelerin sonucunda, 1914 yonları Bey vardır. Rus Kazak birliklerinin Ekim/Kasım ayı hariç, Ağustos/Eylül/ gelmesi üzerine geri çekilen Cevdet Aralık ayları ile 1915 yılının Mart ayı- 1914 yılının Ağustos ayında Başkale Bey´in birlikleri geçtikleri köy ve ka- na kadarki 6 aylık dönemde, İran-Os- civarında yaşayan Süryanilerin tehcir sabalarda katliam yaparlar. Cevdet manlı sınırı ile İran içleri kan gölüne emri verilir. 1914 yılının Ağustos/Ey- Bey´in birlikleri geri çekilirken veri- dönmüş, binlerce insan yerinden yur- lül aylarında İran´a çok sayıda operas- len kayıplar arasında 7 subay da bu- dundan edilmiş ve Kuzeye Rusya isti- yonlar düzenlenir. İran-Osmanlı sınırı lunur. Üzerlerinden çıkan kimliklerde kametine doğru kaçmaya başlamıştır. adeta bir savaş ve katliam alanına dö- Teşkilatı Mahsusa mensubu ve Çerkes nüşür. 1915 Mart ayına kadar süren çe- oldukları anlaşılır. Katliamın hedefin- Kısaca bu gelişmeleri aktarmamın ne- şitli operasyonlara, Cevdet Bey, Ömer de Ermeniler, Süryaniler, Nasturiler deni, 1915 yılının Mart ayına kadar Naci, Kazım Karabekir, Kazım Özalp, ve işbirliğine yanaşmayan İranlı Kürt olan İran içlerindeki operasyonlarda Halil Kut, Ruşeni Bey´ler katılır. Bu aşiretleri vardır. İran´a yapılan operas- Çerkes Ethem´in de yer almış olma- operasyonlara Teşkilatı Mahsusa bir- yonlarda bir sonuç alınamayınca ve ve- sıdır. Çerkes Ethem, ağabeyi Reşit´in liklerine dahil olan Çerkesler, Kürtler, rilen kayıplar ve İran´da Rus birliğinin bu 6 aylık dönemde bu bölgede bulun- Lazların yanısıra yerel Kürt aşiretleri, varlığı nedeniyle İran-Osmanlı sınırın- dukları kesindir. Büyük bir ihtimalle Hamidiye Alayları, başıbozuk çeteleri da yaklaşık 2 aylık „sakin“ bir dönem Çerkes Ethem, Cevdet Bey ile İran´dan ve az sayıda da düzenli Osmanlı birlik- yaşanır. Van´a geri dönmüştür. Dönerken de bü- leri katılırlar. İran´a yönelik bu operas- Kasım ayında Rus Ordusu Saray ve zük katliamlar yaşanmıştır. Dönüş tari- yonların başlaması bölgede kısa süre- Başkale istikametine doğru ilerleme- hi de 1915 yılı Mart ayıdır. Van Seyyar de tüm dengeleri altüst etmiş, bölgenin ye başlar, ancak kuvvetlerin zayıflığı Jandarma Müfrezesi komutanı Kazım tam bir kaos ortamına sürüklenmesine nedeniyle geri çekilirler. Aralık ayı- Özalp anılarında şunları aktarır: „Çer- neden olmuştur. Bu arada 1914 Ağus- nın sonuna doğru Halil (Kut) Paşa 5. kes Ethem´i Birinci Cihan Harbinde tos ayında başlayan ve 1915 Eylül´üne Sefer Kolordusu ile Dağıstan Seferi´ne ben Van civarında fırka kumandanı kadar süren ve bizzat Enver Paşa´nın başlar. Ancak Nisan ayında hedefi- iken, Azerbaycan´da milli teşkilatı emriyle kurulan Rauf Bey Müfrezesi, ne varabilir. Aralık ayında İran´da yapmak üzere kardeşi Reşit´le yanıma Musul üzerinden Güney İran´a ve ora- Savuçbulak´ta Ruslarla iki çatışma geldikleri zaman tanımış idim. Reşit dan Afganistan üzerine gitmek üzere yaşanır ve Osmanlı Ordusu kaza- yüzbaşılıktan emekli idi. Ethem´in bir yola çıkar. Rauf Bey Müfrezesi Al- nır. 28 Ocak´ta Ömer Naci birlikleri askeri rütbesi yoktu. Reşit bu işler için manlarla ortak bir operasyon amacıyla Sofyan´da ağır bir yenilgiye uğrar. Ha- çalışır iken İran´da (Dilman´da) has- yola çıkmış ancak daha sonra tam bir lil Paşa´nın birlikleri Ocak ayının 2. talandı. O sırada ben fırkamla oraya fiyaskoyla sona ermiştir. Ancak müslü- haftası Tebriz´e doğru yönelirler. Ömer gitmiştim. Ethem bir müddet benim man ve müslüman olmayan yerel hal- Naci ´nin birlikleri ise Dilman´da ağır karargahımda kaldı. Reşit hastalıktan kın, o bölgede yaşayan bazı Kürt aşi- bir yenilgiye uğrar. Rus birliklerinin kalktıktan sonra Musul´a gittiler.“ retlerinin katliama uğramasına neden güneye, Osmanlı sınırlarına doğru olmuş ve deyim yerindeyse kaç yapa- ilerlemesi nedeniyle Osmanlı birlikleri Çerkes Ethem, Rauf Bey Müfrezesi lım derken göz çıkarılmıştır. Rauf Bey geri çekilmeye başlar. Cevdet Bey, Rus ve Sayfo kızılbaş - sayfa 51 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Çerkes Ethem´i daha sonra 1915 Nisan Edhem Bey´le 500 mücahid tertip edil- Teşkilatı Mahsusa tarafından yapıldı- ayı sonunda Rauf Bey Müfrezesi´nde, diği ve iki güne kadar sevk olunacağı ğı da bir gerçek. Bu temizlik Batum, Kirmanşah yakınlarında görüyoruz. Musul vilayetinden gelen 7 Kasım 1915 Erzurum, Van ve İran-Osmanlı sınırı Rauf Bey anılarında Çerkes Ethem tarihli telgrafta bildirilmiş olmakla, bu bölgesinde gerçekleştirilmiştir. Öte Bey´in Van´dan yanında adamlarla konuda buyruk sizindir.“ Komutan Ed- yandan Çerkes Ethem´in Talat Paşa geldiğini ve Kirmanşah´a gidip çeşitli hem, Reşid Bey´in kendi özel ordusunu tarafından yani en üst düzey makam operasyonlarda bulunduğunu belirtir. doldurmak için askere aldığı Çerkes- tarafından görevlendirildiği de sabit. Rauf Bey daha sonra anlattığı ve/veya lerden biriydi. Zalimliğiyle ün salan bu Çerkes Ethem´in 1914/18 döneminde yazdığı anılarında, Çerkes Ethem´in adam, aynı zamanda Teşkilatı Mahsu- sadece ve sadece Teşkilatı Mahsusa´da Müfrezedeki rolü konusuna değinir- sa memuruydu. (s.393) Ömer Naci, İdil görev aldığı da unutulmamalıdır. Di- ken önemsiz bir ayrıntı olarak aktarır Süryanileri ile baş edemez ve kendi ğer önemli bir gerçek te şu: Çerkes bu durumu. Kendisi de Çerkes olan başına barış yapma kararı verir ve İran Ethem, 1914 Seferberliği´nden itiba- Rauf Orbay´ın Çerkes Ethem`i „Mil- seferine devam için Musul istikameti- ren, Ermeni tehcirinde önemli görev- li Mücadele“ye ikna ettiği bilgilerini ne devam eder. ler üstlenen, yaptıkları katliamların hatırlarsak, aralarındaki ilişkinin öyle sayısı bilinmeyen, başta Ermeniler sıradan bir ilişki olmadığı kanısına va- En üst makamdan özel görevler olmak üzere müslüman olmayanları rabiliriz. Rauf Bey Müfrezesi´nin 1915 kesmekle övünecek kadar fütursuz ve Eylül tarihinde resmen tasfiye edildi- Çerkes Ethem resmi yazışmalarda gaddar olan komutan ve şeflerle birlik- ğini dikkate aldığımızda önümüze iki ikinci kez en üst makamdan görev te çalışmıştır. Ömer Naci, Van Valisi ihtimal çıkmaktadır: Çerkes Ethem´in, emri alır. Birincisi 1914 yılında Sefer- Cevdet Bey, Halil (Kut) Paşa, Kazım 1915 Kasım ayında Musul´da vali Hay- berlikten hemen önce, ikincisi de Ka- Karabekir, Kazım Özalp, Rauf Orbay dar Bey´in emrinde olduğu anlaşılıyor. sım 1915´te. Emir Talat Bey´den gelir, bunlardan sadece birkaçı. Buna Mart Çerkes Ethem ya Eylül ayına kadar Enver Paşa´nın onayı ile tabii ki. Bu 1915-Mart 1916 arasında Diyarbakır Rauf Bey Müfrezesi´ndedir ve ardın- iki olgu da, Çerkes Ethem´in Teşkila- Valisi olan Dr. Reşit´i de ekleyebili- dan Musul´a gelmiştir. Ya da Nisan ve/ tı Mahsusa içindeki önemini vurgular. riz. Çünkü bu dönemde Çerkes Ethem veya Mayıs ayında müfrezeden ayrı- Bir başka olgu da, Çerkes Ethem´in büyük bir ihtimalle Musul-Bağdat-Di- lıp Musul´a gelmiştir. Çerkes Ethem´i „Sayfo“ da bu bölgede olduğudur. yarbakır bölgesinde at koşturmaktadır. Kasım ayında başka bir görev bekle- Eğer Çerkes Ethem´in Diyarbakır Vali- mektedir. Ömer Naci 1915 yılı sonun- Sefer E. Berzeg,„Türkiye Kurtuluş si Dr. Reşit´in emrinde çalıştığı iddiası da tekrar İran´a sefer düzenleyen bir Savaşı´nda Çerkes Göçmenleri II“ adlı doğru ise ortaya çok daha vahim bir birliğe komuta etmektedir. Cizre´nin kitabında Çerkes Ethem´in, tehcir dö- durum çıkmaktadır. Kuşkusuz Çerkes batısındaki İdil ( Süryanice Hazax) neminde kendisi gibi Çerkes olan Di- Ethem´in tehcire katıldığına ilişkin bir bölgesinden geçerken, kendisine Sür- yarbakır Valisi Dr. Reşit´in emrinde belge yoktur. Belki de hiçbir zaman yanilerin isyan ettiği ve isyanı bastır- görev yaptığını iddia etmektedir. Bu da bulunamayacaktır. Birinci Dünya ması görevi verilir. 1915 yılı Sürya- iddialar çeşitli yayınlarda tekrarlan- Savaşı´nın en kanlı, en çok çarpışmala- niler için „Sayfo“ yılıdır. Yani „Kılıç makta, hatta Reşit Bey´in kendi özel rın olduğu, onbinlerce insanın öldüğü, Yılı“. Ömer Naci bir türlü isyanı bastı- ordusunu doldurmak için askere aldığı katledildiği, göç ettiği bir bölgeye özel ramaz ve yakın bölgedeki birliklerden Çerkeslerden olduğu iddiası tekrarlan- görevle gönderilen Teşkilatı Mahsusa yardım ister. David Gaunt´un „Katli- maktadır. Bir başka iddia da, Çerkes şeflerinin neler yaptıkları az çok bili- amlar, Direniş, Koruyucular: 1. Dünya Ethem´in Yakup Cemil ile birlikte Ba- niyor. Bu şeflerin emrinde çalışanların Savaşında Doğu Anadolu´da Müslü- tum seferine Teşkilatı Mahsusa çeteleri ise ne yaptıklarını tahmin etmek için man-Hıristiyan Ilişkileri“ kitabından ile birlikte katıldığıdır. Emrah Celasun kahin olmaya gerek olmadığını düşü- aktarayım: „ Musul Valisi, başında dil- „Baki İlk Selam“ Çerkes Ethem adlı nüyorum. Sağlam belgeler aramak ta lere destan Çerkes Ethem´in bulundu- kitabında, özellikle Diyarbakır Valisi nafile bir çaba olur kanısındayım. Bu ğu ve mücahid dediği bazı gönüllü bi- Reşit Bey´in emrinde çalışıp, tehcirde nedenlerle yapmamıştır, katılmamış- rimlere komuta ediyordu. 7 Kasım´da görev aldığına ilişkin iddiaları araştır- tır gibi kesin hükümlerden kaçınma- Erkanı Harbiye Umumi´ye gönderdiği dığını ve bu döneme ilişkin hiçbir bul- nın gerektiğine inanıyorum. Özetle, kısa mesajla bu birimlerin yeniden ko- guya rastlamadığını belirtmektedir. Çerkes Ethem Birinci Dünya Savaşı nuşlandırılmasını öneriyordu. Ömer döneminde, tehcirin, operasyonların, Naci Bey´e yardım etmek amacıyla, 1915/16 ve sonrasında Teşkilatı Mahsu- katliamların, temizlik harekatlarının milis komutanı Edhem Bey emrinde sa, Ermenilerin tehciri ve katliamında yapıldığı bir bölgede görev yapmıştır. tertiplenmiş olan 500 savaşçının iki doğrudan görev almıştır. Özellikle Sa- gün içinde hareket edebileceğini söy- rıkamış Bozgunu sonrası başlanmış bu Çerkes Ethem ve Çerkesler leyebilirim. Telgraf üzerinde başka bir görev, Der Zor´a kadar devam etmiştir. el yazısıyla şunlar okunuyordu: Nazır Özellikle Doğu Anadolu´da tehcirin Bazı ipuçlarından hareketle Çerkes Paşa ile tartışılacak. Ertesi gün, Talat, Teşkilatı Mahsusa tarafından pratik- Ethem´in 1914/18 yıllarındaki görev- Erkanı Harbiye Umumiye´ye gönder- te gerçekleştirildiğine ilişkin sanırım leri konusunda bir sis perdesini ara- diği telgrafta, 500 mücahide Naci´nin yeterince bilgi ve kanıt var. Ayrıca lamaya çalıştığım bu yazımın son bö- kuvvetlerini takviye etme emri verdi- tehcir öncesi Ağustos 1914´den itiba- lümünde, özellikle Çerkesler için bir ğini doğruluyordu. Ömer Naci Bey´e ren başlayan müslüman olmayanlara umudumu dile getirmek istiyorum. yardım etmek üzere milis komutanı yönelik „mıntıka temizliği“ nin de „Bizim“ tarihimizdeki kişiler için ge- kızılbaş - sayfa 52 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 nelde iki temel ölçü vardır: Ya hainlik ya da kahramanlık. Çerkes Ethem´in „Milli Mücadele“ döneminde yaşadığı Göçebe Zanaatçılar (Çingeneler) Kimdir? „haksızlığı“ ortaya çıkarırken, „hak- Çingeneler insanlık ailesinin ayrıl- mediği dönemlerden başlıyoruz. sızlığa“ uğrayandan bir „kahraman“ maz bir parçasını oluştururlar. En Binlerce yıl önce insanlık dünyanın yaratmak, onu „hain“ ilan edenlerle so- gerçek ve doğru manasıyla Çingeneler her yerinde benzer şartlarda yaşamak- nuçta aynı noktaya getirmektir. „Hain“ göçebe zanaatçı ataların çocukları- taydı. Tüm insanlığın yegane mesleği ve „kahraman“ tartışması Çerkesleri dır. Tarihin en eski zamanlarından toplayıcılık ve avcılıktı. Yabani hay- içinden çıkılmaz bir tartışmanın içine beri kimi insan grupları; tarım veya vanları avlayarak ya da çeşitli bitkileri atar. hayvancılıkla geçinmişlerdir. Çin- toplayarak yaşamlarını sürdürmek- 148 yıldır haksızlığa uğramış bir hal- genelerse çeşitli nedenlerden dolayı teydller. Bu dönemde kadınlar toplum kın, ayakları üzerine durmaya başla- göçebe zanaatçılıkla yaşamlarını sür- içerisinde en az erkekler kadar güçlü dığı bir dönemde, umarım Çerkesler, dürmüşlerdir. Biz Çingenelerin atala- bir konumdaydılar. Çünkü toplayı- kendilerini Teşkilatı Mahsusacı Çerkes rı; sepet, elek, metal eşya, kalay vs gibi cılık faaliyeti kadınların elindeydi. ürün ve hizmetleri meydana getirerek Ekonomik hayatın içerisinde olmaları Ethem üzerinden tanımlamaya kalk- bunları tarım ve hayvancılıkla geçi- onları güçlü kılıyordu. mazlar. nen diğer toplumlara satmışlardır. Çerkesler umarım kendilerini Birin- Bizim atalarımız diğer toplumlar gibi Ne var ki zamanla insanoğlu hayvan- ci Dünya Savaşı´nda gösterdikleri hayvan sürülerine ve geniş topraklara ları evcilleştirmeyi ve sürüler halinde „kahramanlık“larla da tanımlamazlar. sahip olmadığından göçebe zanaat- hayvan beslemeyi öğrenmiştir. Dün- Umarım Çerkeslerin Birinci Dünya çılıktan başka bir geçim imkanı bu- yanın değişik bölgelerinde, sürü bes- Savaşı´ndaki „kahramanlar“ a ihtiyaç- lamamışlardır. Aslında Çingenelerle lemeyi öğrenen kabileler hızla bu yeni ları kalmaz. Çingene olmayanları birbirinden ayı- meslekte yoğunlaşmaya başlamışlar- Çerkesler umarım kendilerini „Milli ran yegane fark budur. dır. Sürü besleyerek geçimlerini sağ- Mücadele“ deki „kahramanlık“larla layan çoban kabilelerde; erkekler ön da tanımlamazlar. Umarım „biz olma- Sanıldığı gibi bizlerle diğer insanları plana çıkmaya başlamışlar kadınlar saydık Cumhuriyet kurulamazdı“ da birbirimizden ten rengi, ırksal özel- ikinci plana atılmışlardır. Bunun se- demezler. likler ya da dil ayırmaz. Esmer Çin- bebi ise kadınların hakim olduğu top- Çerkeslerin belki „Milli Mücade- geneler kadar beyaz tenli ya da sarışın layıcılığın çobanlıkla beraber gözden le“ yıllarında uğradıkları haksızlığın Çingeneler de vardır. Farklı ırklara düşmesidir. iade-i itibarı söz konusu olabilir. Çer- mensup Çingene grupları da vardır. Bu dönemde çobanlıkla geçinen ka- keslerin kahramanlara değil, kendi Farklı diller konuşan Çingene grup- bileler; sürülerini besletebilecekleri benliklerine ihtiyaçları var kanısında- ları da vardır. Ama tüm Çingenelerin geniş otlak alanlarına ihtiyaç duy- yım. Bu kuşkusuz zor bir mesele. ortak özelliği atalarının binlerce yıl muşlardır. Hem otlak alanlarını ko- boyunca göçebe zanaatçılıkla geçin- ruyabilmek hem de sürülerini başka Erhan Hapae´nin „24 Nisan / 29 Mayıs miş olmalarıdır. Bugün birey olarak çoban kabilelerin saldırılarından ko- Kayseri Mitingi (Ermeniler/ Çerkes- bir Çingene hangi mesleği yapıyor rumak için silahlanmışlar, savaşçı bir ler)“ başlıklı yazısında şunlar yazılı:„ olursa olsun, insanlığın ilk zamanla- hale gelmişlerdir. rında atalarının göçebe zanaatçı ol- Çerkeslerin bahtsızlığı, bir zalimden ması onun da Çingene toplumuna ait Tüm bunlar olup biterken kimi ka- kaçınca özgürlüğe kavuşacağız sanma- olduğunu gösterir. bilelerde toplayıcılık ve avcılık mes- ları belki. Kavuşmadılar. O zamanın leğine devam etmişlerdir. Ne var ruhu özgürlüklerle ilgili değildi elbet, Ne gariptir ki Çingeneleri diğer in- ki çobanlığa geçen kabileler kendi esas olan can kurtarmaktı, anlıyoruz sanlardan ayıran tek özellik göçebe otlak alanlarını savaşarak koruma- ama bir şans olup bir özgürlüğe uçabi- zanaatçılık olmasına rağmen, bu me- ya başladıklarından ne avcılık ne de lirlerdi. Olmadı. Geldikleri ülke kendi sele üzerinden insanlar arasında cid- toplayıcılık eskisi kadar kolay yapı- halklarına da pek öyle özgürlükler ta- di bir ayrım meydana gelebilmiştir. lamamaktadır. Yakın çevrelerindeki nıyan bir yer değildi. O kadar değildi Peki öyleyse nedir bu kadar korkutan çoban kabilelerin baskısı altındaki bu ki, Çerkesler Osmanlıya geldikten tam şey diğer insanları? Bize karşı ortaya insanlar çaresiz bir şekilde bir başka 50 yıl sonra Ermenileri soykırıma uğ- çıkan yabancılık duygusunu ne yara- mesleği geliştirmeye zorlanmışlardır. rattılar. (...) Türkiyeli Çerkeslerin 1915 tıyor? Bu sorunun yanıtı tarihimizde Göçebe Zanaatçılık. Toplayıcılık ve yılında ne düşündüklerini merak ede- gizlidir. avcılık döneminde geliştirilen çeşitli rim. Kendi başlarına elli yıl önce gel- zanaat ürünleri; başka ürünlerin ta- miş olan ‘Büyük Felaket’, yeni komşu- Bizler kökü binlerce yıl öncesine da- kası karşılığı çobanlıkla geçinen kabi- larının başına geliyorken yani.“ yanan evrensel bir kültürün çocuk- lelere verilmiş, böylelikle bu kabileler larıyız. Tarihimiz binlerce yıl önce de hayatta kalmanın yolunu bulmuş- Çerkesler daha yolun başındalar. Çer- başlamıştır. Bu eski tarih hakkıyla tur. Sepetçilik, demircilik, elekçilik, kesler Birinci Dünya Savaşı, özellikle anlatılmadan Çingeneliğin gerçekte kalaycılık gibi temel mesleklerimiz bu Ermeni tehciri ve „Milli Mücadele“ ile ne demek olduğu anlaşılamaz. Çin- günlerin yadigarıdır. yüzleşirken Türkiye´nin gerçek tarihi- genelerin hikayesi aynı zamanda in- ne de katkıda bulunabilirler. sanlığın da hikayesidir. O yüzden hi- Kaynak: kayemizi anlatmaya insanlığın henüz http://www.cingeneyiz.org/cingene- kendi içinde farklı mesleklere bölün- lerkimdir.htm Kaynak: http://www.kuyerel.com kızılbaş - sayfa 53 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 MERSİN AKKUYU NÜKLEER GÜÇ SANTRALİ’NDE KORKUNÇ PATLAMA! (12 yıl sonra) bugün, TSİ 12.25’te, Ak- kuyu Nükleer Santrali’nin 2 Numara- lı ünitesinde, bilin(mey)en bir sebeple meydana gelen patlamada, ilk belirleme- lere göre 43 kişi hayatını kaybet ti, çok sayıda santral çalışanı da yaralan- dı, yaralıların durumlarının ağır olduğu, vücutlarında çeşitli derecelerde yanık- lar bulunduğu söyleniyor. Reaktördeki patlamadan sonra, soğutma ünitelerinin tümüyle devre dışı kaldığı, radyasyon sı- zıntısını önlemek için şu an herhangi bir şey yapılamadığı, güvenlik sistemlerinin de çalışmadığı belirtiliyor. Uzmanlarca, santraldeki çekirdeğin erime riskinin büyük olduğu söyleniyor. Patlamayla birlikte çıkan ve daha sonra 1 ve 4 Nu- maralı ünitelere sıçrayan yangının sön- dürülmesi için yoğun çaba sarf ediliyor. Yangının santral dışındaki idari bina- lardan bazılarına da sıçradığı açıklandı. lanılmaması özellikle vurgulandı. Şehir nanımı olmayan diğer askeri birliklerin Gökyüzünü, kilometrelerce öteden izle- su şebekesinde yüksek düzeyde radyas- de bölge dışına kaydırılması işlemi sürü- nen ve her tarafı gölgeleyen yoğun, siyah yona rastlanmış olması da, su kaynak- yor. Kızılay’ın ise ilk etapta bölgeye, 10 bir dumanın kapladığı görülüyor. larının tehlikeli bir biçimde radyoaktif bin çadır, 75 bin battaniye, çeşitli gıda ve Patlamada ölenlerin arasında, nükleer serpintiden etkilendiğini gösteriyor. Böl- sağlık malzemesi gönderdiği bildiriliyor. santralin üst düzey yöneticisin de bulun- geyi etkileyen şiddetli rüzgârın da, rad- Tırlar dolusu çeşitli malzeme, konvoylar duğu, çok sayıda bilim adamı, uzman ve yasyonun bölgedeki diğer illere yayılma- halinde yola çıkartıldı. Kızılay’dan yapı- mühendis bulunuyor. Bölgeye girişlerin sını hızlandırdığı belirtiliyor. Bu amaçla, lan açıklamada, ‘halkımızın yanındayız’ yasaklandığı, çevre illerden birçok it- bölge illeri de alarm durumuna geçirildi. dendi ama halk kendi derdinde, uzman- faiye aracı ve ambulansın bölgeye sevk lar ise, ‘Bu çadırları bu bölgede kurma- edildiği, çıkan yangını söndürme çalış- Bölgede baş gösteren su ve gıda ek- yın, bölgeyi boşaltın ve yardım desteğini malarına yangın söndürme uçaklarının sikliğini gidermek amacıyla, Türkiye diğer bölgelerde yapın, aksi halde bunun ve çevre illerden gelen itfaiye örgütleri- Cumhuriyeti’nin bugüne kadar yapmış bir anlamı olmayacak’ diyor. nin katıldığı, helikopterlerin ise radyas- olacağı en büyük ‘temiz gıda destek or- yon riski nedeniyle yangın söndürmede ganizasyonu’ oluşturulmaya çalışılıyor. ÇEVRE ÖRGÜTLERİ VE SİVİL TOP- kullanılmadığı açıklandı. Uzmanlar ise, bölgeye gıda gelişinin LUM KURULUŞLARI AYAKTA yanlış olduğunu, temiz gıda ve suyun da CUMHURİYET TARİHİNİN EN GE- radyasyon serpintisinden etkileneceğini Felaketin duyulduğu andan itibaren NİŞ KAPSAMLI TAHLİYESİ söylüyor ve bu konuda hükümeti uyarı- yoğun tepki veren nükleer karşıtı çev- yorlar. Yerel bir uzman; ‘derhal bölgeyi re örgütleri, ‘Başından beri söyledik, Tüm bölge halkı, yoğun radyasyon sızın- boşaltmalıyız, yapacak başka bir şey dinlemediler, eğer sözlerimize, uyarı- tısı nedeniyle, tahliye edilmeye çalışılı- yok’ diyor. larımıza kulak verilmiş olsaydı, felaket yor. Bu amaçla gerekli uyarıları yapan yerine, bir başka sıradan günü yaşıyor Başbakanlık yetkilileri, tahliyeyi hız- BÖLGEYE ASKERİ BİRLİKLER KAY- olacaktık’ ortak basın açıklamasını yap- landırabilmek amacıyla geniş kapsamlı DIRILIYOR, KIZILAY BÖLGEDE tı. Bildiriye destek verenlerin arasında, bir operasyon planını uygulamaya soktu. Mersin Nükleer Karşıtı Platformu’ndan Bölge halkını taşıyacak hava destekli Tahliyeye yardımcı olmak, güvenliği Greenpeace’e, TEMA’dan TURMEPA’ya, ulaşım araçlarını bölgeye sevki sürerken, sağlamak ve muhtemel yağmalamaları Doğa Derneği’nden WWF Türkiye’ye, yerel kaynakları harekete geçiren yetki- önlemek, radyoaktif serpintiyi temizle- Derelerin Kardeşliği’nden Türkiye Su liler de, tahliyeye yardımcı oluyor. mek amacıyla, aralarında nükleer savaşa Meclisi’ne, sosyal medyada yer alan çev- Sağlık Bakanlığı, bölgeye sağlık perso- karşı hazırlıklı olan özel eğitimli ve uy- re platformlarından, uluslararası çevre neli kaydırırken, Gıda Bakanlığından gun teçhizat taşıyan askeri birliklerin de örgütlerine, sinema sanatçılarından pop yapılan açıklamada, ‘tarım alanlarında olduğu TSK unsurları, konvoylar halinde starlarına, müzisyenlerden tiyatroculara bulunan, meyve, tahıl, arıcılık vb gibi karayoluyla, helikopter ve nakliye uçak- kadar, her sektörden, her kesimden, her hiçbir ürünün hasadının yapılmaması, ları kullanılarak da, hava yoluyla bölge- görüşten ve siyasi partiden kişi ve kuru- açık ya da kapalı mekânlarda bulunan ye sevk ediliyor. Bu arada, Mersin askeri luş var. DİSK, TÜRKİŞ, HAKİŞ gibi işçi hiçbir gıda maddesinin tüketilmemesi, liman bölgesinde bulunan Güney Deniz sendikaları konfederasyonları, memur suların içme ya da bir başka amaçla kul- Saha Komutanlığı’na bağlı birçok harp (Kamu) sendikalarının tümü, TMMOB, lanılmaması gerektiği’ belirtildi. Evlerde gemisi, radyasyon tehlikesi nedeniyle Türk Tabipler Birliği, Mimarlar Odası, bulunan su ve gıda maddelerinin de kul- bölgeyi terk etmeye başladı. Uygun do- ZMO, EMO, ÇMO vb gibi birçok meslek kızılbaş - sayfa 54- sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

örgütü, ayrı ayrı bildirilerle, üzüntü ve POLİTİKACILAR BÖLGEYE GİTTİ ‘Bugün ABD, Almanya ve AB ülkeleri, protesto tepkileri verdi. yüzyılın projesi olan ve yaklaşık 1 tril- Parlamentoda bulunan ya da parlamento yon dolar bütçeli DESERTEC çöl güneşi Sağlık örgütlerinin organize ettiği ve dışı olan siyasi partilerin temsilcilerinin enerjisi projesini hayata geçirerek, kul- öğretmen kuruluşlarının da katıldığı bir yaptıkları ortak açıklamada, ‘Bu felake- lanmaya başladı. Güneş, gezegenimizin kararla, sağlık personeli ve öğretmenler, tin izlerinin silinmesi zaman alacak an- enerji ihtiyacının 4.000 katını karşılaya- ‘1 saat pasif hizmet’ eylemi yaptı. Bu cak güçlü olmak zorundayız, birliğe ve cak kadar sınırsız bir enerji kaynağı. Ül- arada üniversite öğrencilerinden oluşan beraberliğe her zamankinden daha fazla kemizde de, yerel ve bireysel kullanımı gruplar, çeşitli yürüyüşlerle felaketi pro- ihtiyacımız var. Ölenlere başsağlığı, ya- çok yaygın, teknolojik altyapı yılar önce testo ettiler. Yapılan yürüyüşlerde her- kınlarına sabır, ulusumuza geçmiş olsun oluşturuldu. Bir an önce nükleer santral- hangi bir olay çıkmadı. diyoruz’ şeklinde, her zamanki klişeleş- lerin yerine güneş santrallerinin kurul- miş ifadeleri kullandılar ama bu sefer, ması gerekiyor ve projelendirildiğini de Başta Mersin olmak üzere, Hatay, Osma- kısa kestiler çünkü dereceleri partiden biliyoruz. O halde, ne bekliyoruz?’ niye, Adana, Diyarbakır, Malatya, Niğ- partiye değişse de, biraz da onlar suçluy- de, Kahramanmaraş, Karaman, Akşehir, dular. ESKİ CUMHURBAŞKANINDAN Kayseri, gibi bölge illeri ve İstan- NÜKLEER KARŞITI SÖYLEM bul, Ankara, İzmir’in başı çektiği birçok Ana muhalefet partisi ve CHP Genel ilde, protesto yürüyüşleri yapıldı. Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise, yanın- Eski Cumhurbaşkanlarımızdan 12. daki partililer ve milletvekilleriyle bir- Cumhurbaşkanı, düzenlediği basın top- PATLAMANIN ETKİLERİ likte, otobüslerle bölgeye hareket etti. lantısında felaketle ilgili görüşlerini Bir gazetecinin, ‘Bölgeye bu şekilde açıkladı, gazetecilerle söyleşti ve taziye- Nükleer kazanın üzerinden 9 saat geç- giderek risk almıyor musunuz, her yere lerini iletti. 12. Cumhurbaşkanı yaptığı mesinden sonra elde edilen ilk bilgilere radyasyon yağıyor?’ şeklindeki sorusu- açıklamada, ‘Fedakâr ve cefakâr mille- göre, felaketten, 19 ilin yoğun bir şekilde nu gülerek yanıt veren Kılıçdaroğlu, ‘El- timizin aziz mensupları, ne yazık ki bu ve çeşitli derecelerde etkilendiği tahmin bette önlemimizi alacağız ancak bu işin felaketi gördük ve hepimiz derin bir yas- ediliyor. Uzmanlara göre bu etki, tüm altından bu hükümet -12 sene önce bu- tayız. Devletimiz müşfik elleriyle, yara- ülkeyi kapsayacak şekilde tehlike yara- günkü hükümeti kastederek- kalkamaz. ları saracak, hasarı onaracaktır. Ölenlere tıyor. 1. Derece etkilenen il ise, Mersin. Bu santrali Akkuyu’ya kurmayacaklar- Allah’tan rahmet, geride kalanlara baş- Mersin’den sonra, Hatay, Adana, Konya, dı, yanlış yaptılar, Eskişehir’e kurmaları sağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum, Diyarbakır, Antalya gibi illerin birinci gerekirdi’ dedi. MHP’nin Genel Başka- hepimize geçmiş olsun!’ dedi. dereceden ikinci dereceye kadar etki al- nı Devlet Bahçeli ise, tarihe not düştü, tında kaldığı ya da kalacağı belirtiliyor. ‘gelecek nesiller okurlar’ dedi ve ekledi; Bu arada, bir gazetecinin sorduğu; ‘Sa- Kıbrıs da, risk altında olan bölge ülkele- ‘Hükümetin yanındayız, zaten hep ya- yın Cumhurbaşkanım, 9. Cumhurbaşka- rinden birisi. nında olmuştuk, olmaya devam edece- nımız Süleyman Demirel, Hatay Amik ğiz. Bakalım tarih bizi nasıl yazacak?’’ Gölü’nün kurutulmasıyla ilgili olarak, Kazadan bir hafta sonra tüm Türkiye, ‘Büyük hataydı’ diyerek adeta yapılanın 15 gün sonraysa Türkiye’nin tüm kom- ENERJİ BAKANLIĞI; ‘SİNOP’TA yanlış olduğunu söylemiş, hatasını itiraf şuları, Doğu Avrupa, Kafkaslar, hatta NÜKLEER ENERJİ ÜRETİMİ DUR- etmişti, Akkuyu ile ilgili olarak siz neler Afrika’ya kadar olan geniş bir bölgenin, DURULDU!' söylemek istiyorsunuz? şeklindeki soru- radyoaktif maddelerin etkisi altında kal- ya; ‘Evet, ben de aynı şeyi söyleyeceğim, ması ve milyonlarca insanın bundan et- Enerji Bakanlığından yapılan basın bunu yapmamalıydık en azından Ruslara kilenmesi bekleniyor. açıklamasında, Sinop’ta bulunan nükleer yaptırmamalıydık ama o dönemde güneş enerji santralinde enerji üretiminin dur- enerjisi bu kadar yaygın değildi, bugün Herhangi bir kaza veya patlama anında, durulduğunu, yapımı devam eden dört olsaydı, nükleer santrale izin vermez- nükleer santralden onlarca radyoaktif nükleer santralin yapım çalışmalarına dim’ diyerek cevap verdi. madde ortama yayılıyor. Bu madde- da, geçici olarak ara verildiğini belirt- ler arasında insana en çok zarar veren ti. Halen, İstanbul yakınlarıda bulunan EVET, Sevgili üyelerimiz ve konuk maddeler ise, ’sezyum-137’ ve ‘iyodin- İğneada (Kırklareli) başta olmak üzere, okurlar; böyle bir felaket hiç yaşanmadı, 131’dir. Nükleer santral kazası sırasında, çeşitli illerde dört nükleer santral yapım bu sözler söylenmedi, bu haber yapılma- etki altında kalmış olanlara önce iyot aşamasında ve üç nükleer santral de pro- dı ve umarız sonsuza kadar da yapılmaz hapı dağıtılır. Eğer iyot açığı varsa vücut jelendirme safhasında bulunuyor. Akku- ancak bunların yaşanmaması için, nük- bunu alır ve iyodun ömrü kısadır. 8 gün yu Nükleer Enerji Santrali’nde yaşanan leer santralleri bir defa daha düşünme- sonra etkisi yarıya iner, sonraki 8 günde patlama ve ardından meydana gelen bü- miz gerekmez mi? tekrar yarıya iner ancak bu kısa süreçte, yük felaket, ‘Nükleer enerji güvenli mi? bozulma yaparken organizmaya da hasar / Nükleer olmalı mı?’ şeklindeki soruları LÜTFEN NÜKLEER SANTRALLERİ verir. En önemli tehlike ise tarım top- yeniden gündeme taşıdı. BİR DEFA DAHA DÜŞÜNÜN, İÇİMİZ raklarına ve hayvanlara geçmiş olması. YANMADAN ÖNCE! Böylece iyot, besin zincirine karışır ve GÜNEŞ ENERJİSİ KONSEYİ’NDEN uzun vadede de tiroit kanseri oluşturur. TEPKİ Çevre Misyonu Platformu / ÇEVREM 10 Eylül 2012, Pazartesi Doğal ortamların yani ekolojinin olum- Güneş Enerjisi Konseyi Başkanı Metin (Fotoğraf; rusya.ru) suz etkilenecek olması da, tehlikenin bir Söylemez, bir televizyon kanalında yap- (Dijital manipülasyon; ÇEVREM) başka boyutu. Radyoaktif etkinin izleri tığı söyleşide, ‘Dünya artık nükleerden (Not; Bu yazı, bir nükleer felaket senar- ise, yüzlerce seneye varacak şekilde ka- vazgeçti, riskin ne olduğunu çok iyi bili- yosunun, medya haberi haline getirilmiş lırken, radyasyonun temizlenmesi veya yor ve güneş enerjisi tek çözüm’ diyerek, metnidir, hiçbir kimseyi ve kuruluşu he- etkisini kaybetmesi de, birkaç neslin gö- enerjide yeni adresi tekrar gösterdi. Söy- def almamakta, sadece farkındalık oluş- rebileceği kadar uzun sürecek. lemez, bir soru üzerine şunları söyledi; turmayı amaçlamaktadır) kızılbaş - sayfa 55 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Kadınlar çetesi Bugün bi arkadaşım Facebook'ta şu Şimdi evladını dağlarda savaşta Şu maddeyi de pek bi sevdim: "Irki yanda gördüğünüz görseli paylaşmış. kaybeden bir annenin "ben vatan milliyetçilik vatanperverlik değildir." Önce yorumsuz kalıp aktarayım nedir sağolsun demiyorum!" isyanını bile Bir ırkı sabah yemininden akşam du- diye: duymaya tahammülü olmayan yüreği asına kadar baş tacı edip diğerlerini, katıların memleketinde, kadınların yok efendim bu üst kimliktir mava- Çete- i Nisvan Beyannamesi çıkıp da "zorunlu askerlik diye bi şey lıyla bastırmaya, ezmeye ve ortaya olmasın, vicdani ret olsun, sizin vatan karışık hale getirmeye çalışıp sonunda Aşağıda okuyacağınız talepler Kadın millet sosuna bulayıp sunduğunuz toptan yok etmeye çalışma diyor mea- Yolu Dergisi'nin 6 Ağustos 1925 savaşınıza bizim hibe edecek evlat- len. Ben bunu anlıyorum en azından. tarihli nüshasının içinde bir müzaye- larımız yok" demesi, küçük çapta bir Irka dayalı vatan millet edebiyatı dede tesadüfen bulunan bir risaleden mucizeyi gerekli kılıyor. yapma, sonra sen de "ama benim de alınmıştır. Kendisine "Kadın Çetesi" Ermeni arkadaşlarım var, benim de adını veren bu grubun 1925 yılın- Ben de an itibariyle galiba okuduğum Kürt akrabalarım bile var" diyenler- da dile getirdiği bu görüşler 90 yıl metnin diline ve ağdasına kendimi den olursun, sonra utanırsın demek sonraki Türkiye için bile ne kadar ileri kaptırmış gidiyorum, bi düzgün cüm- istiyor herhalde. Adamlar ana dillerin- değil mi? le kuramadım: de eğitim istediklerinde, çocuklarına koyacakları isimleri özgürce seçmek - Zevcelik ve validelik tabiatın emri ve ve lakin, istediklerinde (bak bunda bile) o ırka mukaddes vazifesi değildir. dayalı milliyetçilik damarın kabar- bak ne güzel demiş o güzelim kadın- masın, komik olursun ahir ömrünün - Mecburiyet-i askeriye kaldırılmalı, lar: "Validelik ve zevcelik mukad- sonbaharında diyor zaar. evlatlar vatana hibe dilmemelidir. des bir vazife değildir" diye.. Şimdi kadınlara kümesteki tavuk muamelesi Ben sevdim bu kadınları. Kim bilir - Ahlaki ve milli iman kadının hür- yapan erkeklerin alayını toplasan bu belki de onların hatrına dönüyor hâlâ riyetine değil, içtimai muvazene için kadınların tırnağı etmez, ben de bunu daha bu batasıca dünya. Hani bir umut vasıta haline getirilmesine muavenet söylüyorum gönül rahatlığıyla. diye, eşitliğe, adalete ve barışa dair. eder.

- Irki milliyetçilik vatanperverlik değildir.

- Tek fırkalı nizamda siyasi haklar meclise girme ve rey verme hakkıyla elde edilemez.

- Maarif, vatan ve milletten ziyade, şahsi hürriyet ve iradeye katkıda bu- lunmalıdır.

Çok güzel değil mi? Yani elbette bu paylaşılan yazının külliyen uydur- ma olma ihtimali de var. Ama bana sanki değilmiş gibi geliyor. Osmanlı dönemindeki kadın hareketlerini an- latan bir kitap okumuştum, adı şimdi aklımda değil, kitap da yanımda değil, sonra bulur tanıtırım.. o kitaptan öğrendiklerim sayesinde böyle bi his oluştu bende. Bırakın Cumhuriyet'in ilk yıllarını, Osmanlı'nın son yüzyı- lında bile memleketin şu gününden çok daha ilerici taleplerde bulunan, bunun için ciddi çabalar sarfeden ka- dınlar yaşamış bu topraklarda. kızılbaş - sayfa 56 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 ÇÜNGÜŞ’DE ERMENİ KATLİAMI ÇÜNGÜŞ VE GÜLLÜ AĞA Çüngüş kaldı mı başsız! Ondan son- Ermenilerin büyüğü de Kirkor Efen- ra her gece, kapsülsüz bir dizi bomba di idi. Babam, Ermeni üstünlüğünden ve fişek ve patlamaz tüfekler Ermeni çok rahatsız oluyordu. Derken 1. Dün- ileri gelenlerinin evine bırakılıyor- ya Harbi koptu. O vakit Çüngüş kaza, du ve sanki aramada bu silahlar ora- Bakırmaden mutasarrıf ve Diyarbakır da bulunmuş gibi, seçme Ermeniler o da vilayet idi. Diyarbakır valisi meşhur gördüğümüz kilisede hapsediliyordu. İttihatçı Doktor Reşit idi. Ermenilerin Gece olunca bunlar alınır, diri diri du tehciri için ferman çıkarmıştı. Her yer- deng’e atılırlardı. Beş on gün içinde de Ermeniler toplu halde şuraya buraya Çüngüş’te Ermenilerin beli kırıldı. sürülüyordu. Gerekli müstahaklarını buluyorlardı. Ancak Çüngüş bölgesin- Çüngüş acayip bir yerdir. Volkaniktir, de kuvvetli oldukları için kimse on- dağlıktır. Eski eserlerle doludur ve de lara dokunamıyordu. Nihayet babam, çok acılı hatıraları vardır. mutasarrıf ve vali Dr. Reşit Bey şöyle bir plan hazırladılar. Bugün özel idare 1954’de seçim propagandası için Yu- dediğimiz teşkilatın seçimini yaptılar. suf Azizoğlu, Mustafa Ekinci, gazeteci Bile bile hep Ermeniler seçtik. Ondan olarak ben ve diğer partililer Çüngüş’e sonra Kirkor Efendi, beş Ermeni büyü- gittik. Haliyle Güllü Ağalara (ki şimdi MUSA ANTER ğü daha ve tabii seçkin yirmi Ermeni Güldoğan soyadını almışlar) gittik. ne badem. Bakımsızlıktan tam bağ, genci de muhafız olarak mazbataları- dağ olmuş. Hatta dağ da değil kaya ol- nı almak için Maden’e gittiler. Resmi Bizzat Güllü Ağa’nın oğlu Mustafa muş. muamele bitti. Mutasarrıf onları teb- Bey bizi ağırladı. Malum eski seçim- rik etti. Ve onlardan şu ricada bulun- lerde meydanlarda halkı kandırmaya Sonra Mustafa Bey bizi Çüngüş’ten iki du: “Kirkor Efendi, Dr Reşit Bey sizi lüzum yoktu. Yerine göre ya şeyh, ya kilometre uzakta olan bir volkan kra- çok görmek istiyor. Bu vesile ile hem ağa ya da patron bu işleri ayarlardı. Bi- terine götürdü. Adı, du deng idi. Adı ziyaret edersin ve hem de teşekkür zim Çüngüş’te Mustafa Bey’i görme- da şurdan geliyormuş: İçine bağırınca edersin.” Kirkor Efendi teklifi masul miz kafi idi. Gerisini o ayarlayacaktı. ayni ses sana aksediyordu. Denedim, buldu. Tüm kafilesiyle Diyarbakır’a Mustafa Bey, görmüş geçirmiş adam- aynen öyle idi. Malum, du deng, Kürt- hareket etti. Tabii o vakit araba yok, dı, Ricam üzerine bize Çüngüş’ün çede “iki ses” demektir. O kadar derin atla gidiliyordu. Yanlarında güya mu- turistik yerlerini gezdirdi. Büyük ve ki içine taş attım, sesi duyulmadı. Kı- hafız zaptiyeler yani jandarmalar var- havalı bir Ermeni kilisesinin harebesi şın içine bir dere akıyormuş. Derenin dır. Bunlar Diyarbakır’ın Seyrantepe kalmıştı. Sonra Ermeniler zamanından suyu 10 kilometre uzaklıktaki Fırat mevkiine gelince, bunların yüzünü kalma büyük ve tabii haraf dabağha- nehrine karışıyormuş. Siverek yoluna çeviriyorlar. Ve daha nelere vardı. Mustafa Bey’in dediğine önce alınan tedbirle, bügün Pirinçlik göre Çüngüş’te işlenen çeşit çeşit deri Mustafa Bey, izahlarının hoşuma git- dediğimiz yere gelince, hepsi aniden ve kösele Hindistan ve Amerika’ya ka- tiğini görünce, yaşlı olmasına rağmen kurşuna diziliyor. Çüngüş kaldı mı dar satılıryormuş. çoştu. Diyarbakır’a kadar bizi yolcu başsız! Ondan sonra her gece, kapsül- etti. Aynı arabada yan yana oturduk ve süz bir dizi bomba ve fişek ve patlamaz Çüngüş çok mamur bir kasaba imiş bana bir öyküsünü anlattı. tüfekler Ermeni ileri gelenlerinin evi- ama Ermeniler hem çoğunlukta ve ne bırakılıyordu ve sanki aramada bu hem de yöreye hakim imişler. Kızıl saçlı Efendi Memet adındaki o silahlar orada bulunmuş gibi, seçme vakit genç olan oğlu da bu öykünün şa- Ermeniler o gördüğümüz kilisede hap- Çevrede iki-üç Ermeni köyü varmış ki hididir. İnşallah Memet Güldoğan Bey sediliyordu. Gece olunca bunlar alınır, nüfusları 3-4 bin kişi imiş. Çüngüş’ün hayattadır ve bu yazıları okur. diri diri du deng’e atılırlardı. Beş on içinde de altı bin kişi yaşarmış. gün içinde Çüngüş’te Ermenilerin beli Şimdi Mustafa Güldoğan bey anlatı- kırıldı. Ondan sonra tüm Ermenile- Tüm sanat ve ticaret Ermenilerin elin- yor: ri şehirden çıkarıp hepsini du deng’e de imiş. attık. Ancak Kirkor’un güzel bir kızı “Efendim o vakit Çüngüş’te iki ağa vardı. Babam onu öldürmedi, bana Dağ yamaçlarını bize gösterdi Mustafa vardı. Müslümanların ağası babam aldı. Bir gün du deng’in önünden gidi- Bey. Ermeniler zamanında hepsi üzüm Güllü Ağa idi. (Burada sözünü kes- yorduk, aniden arkamdan attan atladı bağı, badem, incir ve armutmuş. Fakat tim, ‘Efendim Müslüman ve Türklerde ve du deng’e doğru koştu. Zor yakala- şimdi tüm setler yıkılmış, erozyon da ağa yok, yoksa baban Kürt müydü?’ dım. “Ne yapıyorsun kız?” dedim. “Ne toprağı silip süpürmüş, ne bağ kalmış Güldü ve ‘Karıştırma Anter!’ dedi.) yapacağım! Annemin, babamın yanına kızılbaş - sayfa 57 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 gideceğim!” dedi. Fakat çok yaşamadı. Bir yıl içinde verem oldu ve öldü. Biz YENİ DÖNEM GÜRCÜCE KURSLARI bunları du deng’e atarken, du deng’in ÇOCUKLAR İÇİN (6-10 YAŞ) kenarında içerlek bir yer vardı. Demek “Ağaç yaş iken eğilir“ üç-beş sportmen Ermeni oraya girmeyi Geleceğimizi, kültürümüzü, dilimizi aktarmak zorunda olduğumuz çocukları- becermişler. Zaten babam du deng’in mızın (6-10 yaş) Gürcü dilini öğrenmeleri için, Gürcü Kültür Evi çocuklarımı- önünde nöbetçi bekletiyordu. Gece za yönelik Gürcüce dil kurslarını (Deda Ena) açıyor. Atölye çalışması şeklinde olunca nöbetçiler bir sesler duymuşlar. yapılcak kurslar hafta sonu Pazar günleri saat 13:00-15:00 saatleri arasında Meğer gençler çıkıp kaçmak istiyorlar- yapılacak.İlk dersler 5 Şubat 2012 tarihinde başlayor...Yeni Sınıf Çocuklar İçin mış. Tabii derhal nöbetçiler onları da (6-10 yaş): Kurs Günleri: Hafta sonu, Pazar günleri Kurs Saatleri: 13.00 -15.00 geberttiler... Bak Anter, enteresan bir Kayıt ve Ayrıntılı Bilgi İçin: Adres: Selahattin Pınar Cd. Mevlüt Çavuş Sk. No: olay daha vardır. İstersen onu da anla- 4/5 Mecidiyeköy-İstanbul Telefon: 0533 293 96 98 - 0212 212 98 14 tayım.” E-Posta: [email protected] - [email protected] “Hay hay!” dedim. Web: www.chveneburi.net

“Efendim malum kefere(kafirler) zen- gin adamlardı. Babam üst başı onla- rın olsun diye, bunları öldürmek için adamlarına bölüyordu. Bir gün adam- larımız, “Seninki çoktur, benimki azdır” diye silahlı kavgaya giriştiler. Babam zor bela olayı önledi. Hani der- ler ya, koyun can derdinde, kasap et derdinde. Kimse adamların ölümünü düşünmüyordu, elbiseleri için kavga ediyorlardı.”

Dedim ya, hatıralarımda iç açıcı hiçbir şey bulamazsınız.

İşte bu öykü de böylece burada bitsin. Çünkü elimden geldiği kadar da olayı sansür ettim aykırıdoğrular

Kaynak: http://www.aykiridogrular.com/haber- 543-MUSA-ANTER-CUNGUSDE- ERMENI-KATLIAMI-CUNGUS-VE- GULLU-AGA.html

Rojnameyo kulturî NEWEPEL weşanê Komela Ziwan Huner û Kulturî Ziwan-Komî yo û pancês rojan ra reyêk vejêno. Seba têkilî adresa [email protected] rê binuse. Tel: (0 412) 223 03 69 Adrese: Lise Cd. 2. Sk. Adalet apt. Kat: 1 No: 3 Yenişehir / Diyarbakır ABONEYÎ (ABONELİK): Zereyê Tirkîya (Türkiye içi): 24 hûmarî 40 TL Teberê Tirkîya (Türkiye dışı): 24 hûmarî 30 Euro FORMÊ ABONEYÎYE (Abonelik Formu): Name-Peyname (Adı-Soyadı): Adres:...... E-Mail:...... Tel:...... kızılbaş - sayfa 58 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 İsmail Beşikçi Abdullah Demirbaş’ı ziyaret etti. Kürt sorunu üzerine araştırmaları ve yazılarıyla tanınan İsmail Beşikçi 38 yıl aradan sonra Diyarbakır’a geldi. İsmail Beşikçi, Yazar Şeyhmus Diken ve İsmail Beşikçi Vakfı’nın kurucula- rından İbrahim Gürbüz ile birlikte Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş’ı ziyaret etti.

Sosyolog İsmail Beşikçi, Diyarbakır’a gelmekten çok mutlu olduğunu söyle- yerek, 1963’ten 1971’e kadar çok gelip gittiğini belirtti. Sıkıyönetim tutukevi- ne getirildiğini, 1974’teki genel aftan sonra arkadaşlarıyla birlikte Diyarba- kır, Muş, Tatvan ve Bingöl’e gittiğini ancak o zamandan beri bir daha gele- Bu ağır bedellere baktığımızda bu de- nüyorum.” şeklinde konuştu. mediğini söyledi. “Her şeyi somut ola- ğişiklikler çok az. Sonuç olarak ben rak yerinde görmek çok önemli.” diyen yine de değişimlerin 1960’a nazaran Ardından Sur Belediye Başkanı Ab- Beşikçi, “Ama insan her şeyi gönlü çok büyük ve çok önemli olduğunu dullah Demirbaş, bakır kahve takımı ile de görebilir, kalbiyle de izleyebilir. biliyorum. Gerek dil alanında, gerek ve çok dilli kitap çalışmasının yer al- Bizimki 1974’ten sonra böyle değer- sosyal alanda çok önemli, büyük deği- dığı çanta hediye etti. lendirilebilir. Kürdistan’a gelemedim şiklikler ve kazanımlar oldu.” dedi. ama gönlümüzde, kalbimizde olanları Beşikçi, Sekiz kez cezaevine girip bitenleri izlemeye çalıştık. Benim bun- 1990’dan beri Kürtlerin yayınladığı çıktı ve yaşamının 17 yılı cezaevinde dan sonra daha sık gelişim olur.” diye gazetelerin önemine dikkat çeken Be- geçti. 12 Eylül askeri darbesinden önce konuştu. şikçi, çeşitli bombalama ve müdaha- 1979’da cezaevine girer ve 1987’de ser- lelerle arşivlerin tahrip edildiğini söy- best bırakılır. Ancak davalar bir türlü Kürdistan’da kurumlaşmanın ete ke- ledi. Beşikçi, “Son 30 yılı anlamaya, peşini bırakmaz. Bu davlardan giydiği miğe büründüğünü, çeşitli tabakalar kavramaya çalıştığımızda, bu gazete- hükümlerle 1999’a kadar tutuklu ka- olarak büyük bir örgütlenme ve ku- lere bakmak, incelemek çok önemli. lır. 1999 yılında yapılan sınırlı yasal rumlaşmanın yaşandığını söyleyen Bu 30 yılı da elbette hiç unutmamamız düzenleme sonucu tahliye olduğunda Beşikçi, kültür konusunda da önemli gerekiyor. Her zaman neler yaşandı, hakkında toplam 100 yıl hapis ve 10 kurumlaşmanın olduğuna dikkat çekti. nasıl yaşandı? Bunları anlamak gereki- milyar para cezası verilmiştir. İsmail 1960 ile bugünü karşılaştırdığında çok yor. İşte bu konuda bizim kurduğumuz Beşikçi’nin yayımlanan 36 kitabından büyük değişiklikler olduğunu aktaran vakıfta araştırmacılar için önemli bel- 32 Türkiye’de yasaklandı. Beşikçi, “Ama bir yerden de şöyle söy- geler, gazeteler, koleksiyonlar, dergiler Kaynak: lenebilir; Çok büyük bedeller ödendi. var. Bunların önemli olduğunu düşü- http://www.aykiridogrular.com

http://ismailbesikcivakfi.org kızılbaş - sayfa 59 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Türkiye’nin İnsan Hakları İki Yüzlülüğü Ortadoğu’da yeni bir siyasi düzen kuru- söylemi Suriye’deki Sünni Müslüman luyor, ve Türkiye, otoriter rejimlere kar- çoğunluğun özgürlük talebiyle uyuş- şı durarak bu yeni düzenin lideri olmayı sa da, Suriyeli Hristiyanların geleceğe arzuluyor. Hafta başında Suriye devle- dair korkularını gidermiyor. Aksine, tinin sivillere yönelik katliamlarını kı- Erdoğan ve onun inkârcı söylemi Suri- nayan Türkiye Başbakanı Recep Tayyip ye Hristiyanlarına 1915’i hatırlatıyor; ve Erdoğan, bu muameleyi “soykırım giri- bu, Türkiye’yi büyük ölçüde bir tehdit şimi” olarak nitelendirmeye kadar gitti. olarak görmelerine sebep oluyor.

Türkiye’nin bölgede insan haklarını ko- Ortadoğu’da güvenlik, demokrasi ve rumaya çalışması makbul bir gelişme geçmişle yüzleşme arasında güçlü bir olsa da, Erdoğan’ın Suriye’ye yönelik Prof. Dr. Taner Akçam ilişki var. Tarihte yaşanmış adaletsiz- kınaması büyük bir iki yüzlülük. Zira, liklerin sürekli inkârı demokratikleş- Osmanlı İmparatorluğu’nun 1900’lerin Kalkınma Partisi) büyük bir çoğunlukla meye sekte vurduğu gibi, farklı dini ve başında Türk olmayan nüfusa karşı iş- kazandığı seçim sonuçlarını kutlayan etnik gruplar arasında sağlam ilişkiler lediği suçları inkar etmeye devam ettiği binlere şöyle seslendi: “…bugün İstan- kurulmasını da engelliyor. Bu özellikle sürece, Türkiye’nin özgürlük, adalet ve bul kadar, Saraybosna kazanmıştır; İz- günümüz aktörlerinin birbirlerini hâlâ insani değerleri korumaya yönelik çağ- mir kadar Beyrut kazanmıştır; Ankara atalarının kıyafetleri içinde gördükleri rıları inandırıcı olmayacaktır. kadar Şam kazanmıştır; Diyarbakır ka- eski Osmanlı topraklarında geçerli. Er- dar Ramallah, Nablus, Cenin, Batı Şe- meni soykırımının günümüzdeki yansı- Geçmişte Hristiyanlara karşı uygulanan ria, Kudüs ve Gazze kazanmıştır.” malarına ek olarak, Türkiye’de Kürtler soykırım ve etnik temizlik ile, Arap ve ve Alevilere karşı işlenen kitlesel suçlar, Kürt halklarının maruz bırakıldığı terör Mazlum Müslümanları destekler konuş- Irak’ta Kürtler ve Araplara karşı uygu- mirası, Türkiye’nin yaratmak istediği maları kendisine popülerlik kazandırdı. lanan şiddet ile Suriye ve Lübnan’da küresel Müslüman hakları savunuculu- Fakat Erdoğan bölgede özgürlük ve de- Hristiyanlarla Müslümanlar arasında ğu imajına zarar veriyor. Bu suçlar, eski mokrasiyi korumayı gerçekten arzu edi- cereyan eden gerginlik günümüz siya- Osmanlı topraklarının hafızalarında yorsa, Ortadoğulu Hristiyanların meşru setini zehirlemeye devam ediyor. hala canlı. Türkiye’nin demokratik bir korkularına da kulak vermeli. 1915’te model olması, modern Türk devletinin Avrupalı güçlerin “insanlığa karşı AKP’nin Türkiye ve Müslüman dün- temellerinin şiddet, insafsız nüfus mü- suçlar”ı kınayarak evrenselciliği seçtiği yasındaki popülaritesi, Erdoğan’a bir badeleleri ve soykırım üzerine kurul- gibi, Erdoğan da “Müslümanlara karşı hoşgörü döneminin öncülüğünü yapma duğunu kabul etmediği sürece mümkün suçlar” odağının ötesine geçmeli. Zira, fırsatı veriyor. Türkler, Hristiyanla- değil. her mazlum halk korunmayı hak ediyor. ra yapılan soykırımı ve diğer gruplara karşı işlenen suçları tanıyarak, insan İstanbul’daki Osmanlı devlet arşivinde Suriye’de birçok Hristiyanın ve diğer hakları alanında lider olabilirler. Fakat, çoğu zamanında “çok gizli” damgası ta- başka azınlıkların Beşar Esad yöneti- Osmanlı’nın hataları telafi edilmediği şıyan belgeleri kullanarak, Türkiye’nin mindeki Baas Partisi’ni desteklemesi sürece, Türkiye’nin örnek bir özgür- yüzyıllık inkarı üzerindeki perdeyi ara- tesadüf değil; çünkü güvenlik için öz- lük ve demokrasi ülkesi olma çabaları lamaya çalıştım. Bu belgeler, 1913-1918 gürlüklerini feda etmeye hazırlar. Türk sonuçsuz kalacak. Püriten ahlakçılar yılları arasında Osmanlı demografik si- ve inatçı realistler, yanlış bir biçimde, yasetinin soykırımsal olduğunu net bir adaleti sağlamakla ulusal menfaatle- şekilde gösteriyor. Gerçekten de, “in- ri korumanın birbirine ters düştüğüne sanlığa karşı suçlar” ifadesi, hukuksal inanıyorlar. Oysa tarihteki hataları ka- bir terim olarak ilk defa 24 Mayıs 1915 bul etmek sadece tek tarafın kazançlı tarihinde, Ermeniler ve diğer Hristiyan çıkacağı bir oyun değildir. sivillere yapılan soykırımı tanımlamaya yönelik olarak kullanılmıştı. Ortadoğu’da geçmiş zaman, şimdiki zamandır. Hakikat ve [onun ekseninde] İngiltere, Fransa ve Rusya, Osmanlı- uzlaşma insan hakları ve onuruna saygı- lar tarafından işlenen suçları ilk önce lı yeni ve istikrarlı bölgesel bir düzenin “Hristiyanlığa karşı suçlar” olarak ad- kurulması için elzemdir. Türkiye davra- landırmışlarsa da, daha sonra, sömürge- nışlarıyla örnek olmalı. lerindeki Müslümanlardan gelebilecek ters tepkileri göz önünde bulundurarak, Taner Akçam, Clark Üniversitesi’nde ifadeyi “insanlığa karşı suçlar” olarak öğretim görevlisi, "Genç Türklerin İn- değiştirmişlerdir. sanlık Suçları: Ermeni Soykırımı ve Osmanlı İmparatorluğunda Etnik Te- Bugün Erdoğan İslami değerlerin küre- mizlik" adlı kitabın yazarı. sel sözcüsü olmaya çalışıyor. 12 Hazi- ran 2011’de partisi AKP’nin (Adalet ve Kaynak: http://www.nytimes.com kızılbaş - sayfa 60 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Demirel ve Büyükanıt Unutulmasın MAZLUMDER Genel Başkanı Ah- tırılmış müebbet hapis cezası almış met Faruk Ünsal, darbe dönemlerinde Salih Mirzabeyoğlu ve diğer arkadaş- mağdur edilenlerin haklarının iadesini lara yaptık. O politik atmosferlerde istedi. yargılanmış pek çok insan benzer ko- şullarda ceza evlerinde mağdur edili- SEMA BAYRAM / ANKARA- yorlar. Bizim millete çağrımız da bir hesaplaşma süreci başlamışken darbe- Gazetemiz ‘Milat’ın sorularını cevap- leri araştırma komisyonu kurulmuş- landıran Mazlumder Genel Başkanı ken, özellikle 28 Şubat darbesi sürecin- Ahmet Faruk Ünsal, darbe dönemle- de baskı altına alınarak, emir komuta rinde mağdur edilenlerin haklarının ile çalışmaya zorlanan yargının vermiş iadesini istedi. olduğu kararların iptal edilmesi. Bili- yorsunuz yerel mahkemelerde alınan Brifingli yargı kararları ile darbe dö- kararlar Yargıtay'ca onandıktan sonra nemlerinde çok sayıda insanın haya- Ahmet Faruk Ünsal kesinleşmiş oluyor. Bu cezaların tela- tının karartıldığını vurgulayan Ünsal, fisi ya da yeniden gündeme alınması “Darbe dönemlerindegerek yüksek zaevlerinde çekmekte olan mahkumlar söz konusu değil. Çünkü bu tüketilmiş yargı organları gerekse yargı men- var. 28 Şubatın siyasal hesaplaşmasını oluyor. Yapılacak iş, emir komuta altı- supları Genel Kurmay karargahına Türkiye, 3 Kasım seçimleriyle yaptı. na alınarak çalıştırılan mekanizmaları çağrılarak emir komuta içerisinde Bunun siyasi telafisi yerine getirdiği aldığı kararların yok hükmünde olduğu yargı süreçleri başlatılmıştır” dedi. söylenebilir. Adli süreçlerde mağdur söyleyecek bir yasal süreçtir. Böyle he- Ünsal, Süleyman Demirel ve Yaşar olmuş kişilerin mağduriyetini de gi- saplaşmış olunacak. Büyükanıt’ın da, adalet önüne çıkarıl- dererek bu hesaplaşmayı kapatmak la- masını talep etti. zım. Tabi ki bu işin faillerinin de, başta İMZA KAMPANYASI SÜRÜYOR Süleyman Demirel’in, adalet önüne çı- İşte o söyleşi: karılması gerekir. -28 Şubat sürecinde alınan yargı karar- larının iptal edilmesi için imza kam- -12 Eylül ve 28 Şubat ile yargı önünde BRİFİNGLİ YARGI KARARLARI panyası başlatmıştınız. Kampanya ne hesaplaşılması hakkında neler söyle- İPTAL EDİLSİN durumda? mek istersiniz? Hukukun evrensel prensiplerinden biri İmza kampanyamız devam ediyor. Türkiye darbe süreçleriyle hesaplaş- adil yargılanma hakkıdır. Bu hakkın Emir komutaya boyun eğmiş yargı- maya başladı. Elbette bu çok önem- da en temel unsurlarında biri de adli nın mağdur ettiği insanların mağ- li bir gelişme. Ancak henüz hesap- sürecin bir baskı, emir ve tesir altında duriyetini gidermek üzere, esasında laşmadığı bir darbe var ki 27 Nisan kalmaksızın, kendi mecrasında bak- halk iradesinin de üstünlüğünü ortaya bildirisi... Bir yola girildi, bunu biz masıdır. Oysa 28 Şubat’ta en temel koymak, onurunun da yasal olarak da- önemsiyoruz. 12 Eylül darbesiyle ilgili hukuk ve evrensel hukuk prensibi olan vasını gütmek anlamında kampanya anayasa referandumundan kaynakla- adil yargılanma şartları ihlal edilmiş- yürütüyoruz. İmzalar belli bir sayıya nan yasal imkân çıktı. Anayasa da 12 tir. Gerek yüksek yargı organları ge- ulaştığında dilekçe eşliğinde meclis Eylülcülerin yargılanmasına dair bir rekse yargı mensupları Genel Kurmay başkanlığına başvuracağız. 28 Şubat yasak vardı. 28 Şubat kararlarıyla il- karargahına çağrılarak emir komuta kararlarının yok hükmünde olması için gili ki, o da bir darbe sayılır esasında, içerisinde yargı süreçleri başlatılmış- yasa teklif edeceğiz. Talebimize kar- onun da yargılanma ihtiyacı, yeniden tır. Evrensel yargı kuralı ayaklar altına şılık gelirse Türkiye bu ayıptan kur- toplum nazarında olayın değerlendir- alınıp insanların mağduriyetleri hala tulabilir. Türkiye'nin pek çok yerinde me ihtiyacı ortaya çıktı. 28 Şubat sü- devam etmektedir. Bu mağduriyetler kampanya yürütüyoruz. imzaların sa- recinin en trajik yükünü o dönem emir giderilmelidir. yısını size veremeyiz ama bazı dilek- komuta altında çalışan, yargı tarafın- çeler geliyor ve belli bir hacme ulaş- dan mahkûm edilmiş insanlar çekiyor. MAĞDURİYETLER DEVAM EDİ- tığında basının eşliğinde sayın meclis Erbakan hoca koltuğunu kaybetti, bu YOR başkanımızın da randevu alarak teşrif bir mağduriyetti. Netice de ona des- edeceğiz. Basının konuyu gündeme ta- tek veren insanların siyasal tercihi, bir - 5 Haziran'da Bolu F tipi cezaevine bir şıması gerekiyor. Bütün yargı ve dar- grup üniformalı bürokratlar ve cum- ziyaret gerçekleştirdiniz. 60'a yakın be süreçlerinin gerek siyasi gerekse hurbaşkanı işbirliğinde cunta faaliyeti kitabın yazarı Salih Mirzabeyoğlu ve adli sonuçlarının düzeltilmesi gerekir. olarak cezalandırıldı. demokrasi tarihi pek çok kişiyle görüştünüz. Bu ziyaret Bunlar neticede Türkiye’nin ayıbı. açısından, Türkiye siyasal tarihi açın- hakkında bize biraz bilgi verir misi- dan utanç verici bir durumdur. Halen niz? BÜYÜKANIT’I UNUTMADIK! 28 Şubatın büyük acımasız yükünü ce- Ziyaretlerimizi de bu süreçte ağırlaş- 12 Eylülde de 18 yaşına gelmediği hal- kızılbaş - sayfa 61 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 de mahkeme kararıyla yaşı büyütüle- -Güneydoğu Asya ülkelerinden Myan- rafından "polisin önünde" işlendiği de rek idam edilen insanlar vardı. 12 Mart mar’da bulunan Arakan’da Budistle- görgü tanıklarınca ifade edilmektedir. ve 27 Mayıs sürecinde de benzer idam- rin Haziran ayı başında bir otobüsün lar yaşandı. 28 Şubat ve 27 Nisan’da içerisindeki 10 Müslüman’ı öldürmesi Yaşanan süreçte katliamın daha büyük idam düzeyinde olmasa bile ciddi ih- ile başlayan olaylar, olağanüstü hal ila- boyutlara ulaşmaması ve katliamın laller yaşandı. Türkiye 28 Şubatla he- nı ve sokağa çıkma yasağına rağmen sorumlularından hesap sorulması için saplaşıyor. 27 Nisanla da hesaplaşması bütün şiddetiyle devam ediyor. Çok BM Güvenlik Konseyi ve İslam İşbir- gerekir. Sayın Başbakanın başta Yaşar önemli bir insan hakları derneğinin liği Teşkilatı üzerine düşen sorum- Paşa olmak üzere 27 Nisan küstahlığı- yöneticisi olarak neler söylemek ister- luluğun gereğini yerine getirmelidir. nı, millet iradesine silah çekmeyi göze siniz? BM Mülteci Sözleşmesi’nden doğan olan bu tür insanlarla kamuoyu önünde yükümlülüğünü yerine getirmeyerek hesaplaşması gerekir. Bölgeden alınan haberlere göre baş- katliamdan kaçan Arakanlılara kapıla- ta Arakan’ın Sittwe şehrinde bulunan rını açmayan Bangladeş hükumeti bu -Hakkari’nin Dağlıca bölgesinde ya- Müslüman mahallesi olmak üzere on- tutumuyla Budist Myanmar cuntasının şanan ve halen devam etmekte olan larca köy ve kasaba ateşe verilmiş, işlediği cinayetlerin sorumluluğuna çatışmalar hakkında neler söylemek katliamdan kaçarak Bangladeş’e sı- ortak olmaktadır. istersiniz? ğınmaya çalışan çoğunluğu kadın ve çocuk 300 Müslüman sınırdan geri Halen 800 bin civarında Arakanlı Üzerinde konuşulmamış herhangi bir çevrilmiş olup çıkan olaylarda 50 ila mülteciye ev sahipliği yapmakta olan detay kalmayan “çözülmemiş Kürt 300 arasında Müslüman’ın katledildi- Dünya’nın en fakir ülkelerinden kom- sorunu”nun gün geçtikçe ağır bir beşe- ği bilgileri ulaşmaktadır. Ayrıca BM şu Bangladeş’in, ilave mülteci yüküyle ri tablo ile ülke gündemine oturması, Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin tek başına kalmasına izin vermeden sadece kayıpları ve yakınlarını değil, Maungdaw'daki personelini tahliye BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ve halklar arasında husumeti körükledi- etmesinin ardından BM ofisine sığı- Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay teş- ği için ülke geleceğini de karanlık bir nan Arakan halkı kaçmak zorunda kilatları tarafından desteklenmesi ve tabloya doğru sürüklüyor.Halen devam bırakılmıştır. Güvenlik güçlerinin insani yardım kuruluşlarının çalışması etmekte olan KCK operasyonları ile Maungdaw'da Müslümanlar üzerine için güvenli ortamın oluşturulması ge- siyaset imkânları neredeyse tamamen ateş açtığı, kundaklama eylemlerinin rekmektedir. kapanan legal Kürt siyasi hareketinin Budist milis grubu Lun Htin üyeleri ta- Kaynak: http://www.mazlumder.org “Öcalan’a ev hapsi” ve seçmeli Kürtçe dersleri gibi, hükümet tarafından tek- lif edilen “yetmez ama evet” adımlar Mazlumder konusunda duydukları güven ve sami- Adres: Mithatpaşa Caddesi miyet kuşkusu, çözümü şiddette gören arayışlara daha fazla alan ve imkân Nu: 62/4 Kızılay/ANKARA açıyor. Öncelikle hükümetin ve tüm Tel: +90 (312) 418 10 46 kurumlarıyla devletin, Kürt sorunu bağlamında temel hakları vermede Faks: +90 (312) 418 70 93 daha fazla tedrice ve temkine ihtiyaç Http: www.mazlumder.org duymadan samimiyetle ve hızlı adım [email protected] atarak şiddeti bir seçenek ve imkân olmaktan çıkarması gerekmektedir. Bu konudaki sorumluluk ve öncelikli vebal yetki sahiplerine aittir. Kürt so- runu bağlamında kendini taraf gören tüm diğer toplumsal, siyasal aktörlerin de, barışın sabote edilmesi demek olan şiddeti bir çözüm yöntemi olmaktan çıkarması gerekmektedir.

SALDIRIYI ŞİDDETLE KINIYORUZ

Bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Tür- kiye toplumu, tüm detayları konuşul- muş bir sorunun çözümü için atılması gerektiği halde geciken adımlardan, şiddeti doğuran sağırlar diyalogundan, şiddeti yaşamaktan, ölüm haberlerin- den ve bu tip saldırılardan artık bıktı.

MÜSLÜMAN AVINA TEPKİ kızılbaş - sayfa 62 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 MEB Tavsiyeli Hakarete Hayır. Sen de Tavır Koy İzin Verme

Ömer Seyfettin, Harem, Erdem Ya- yınları, Sayfa 27

MEB Talim ve Terbiye Kurulu'nun Ahmet Guven 2281 sayılı Tebliğler Dergisi'nde ya- yınlanan kararı ile ilköğretim okulu Duygular öğrencilerine tavsiye edilmiştir. ÇARE TUYî "...Evvel zamanda, insanlar daha Dönüştü hayvanlara pek yakın iken, ferdi iz- Dînê teye, Elewtiye divaç yokmuş. Sürü halinde yaşar- larmış. Kabilenin bütün erkekleri, Söze Hezar salan veşartiye bütün kadınların musavi surette ko- Hemû têda însantiye cası imiş. Erenler zehir getirin Serê xwe rake çare tuyî Nazan şaştı: Balınan öldürmen beni Olur iş değil... Bağrıma diken batırın Neye? Basit bir teşkilatın basit neti- Ji Yezdanê, ji Zervanê cesi? Doğan çocukların anası babası Gülünen öldürmen beni da kabilenin, bütün halkı imiş. Bu Ji Zerdeştê, ji Huremê hal ayin gibi hala bazı cemaatlerde Hiçlik aleminde mestim Tu mîna ava zelalî devam eder. Mesela KIZILBAŞLAR gibi...Ne ise..." Varlık sevdasını kestim Serê xwe rake çare tuyî Yokluk benim eski dostum Bu satırlar Türkiye Cumhuriyeti Malınan öldürmen beni Ji Hemedan, ji Mêrdînê Milli Eğitim Bakanlığı tarafından çocuklara ve gençlere tavsiye edi- Hatiye gihîşte Sêwazê len bir kitabın içerisinden çıkmıştır. Yar diyerek yana yana Li pir deran rêça teye Bu kitapla ilgili olarak Alevionline internet sitesinde kitabın görüntüle- Can teslim ettik canana Serê xwe rake çare tuyî ri, değişik kitabevlerinde baskıları, En yakınım kıysın bana MEB tavsiyesine dair yazı belge- Elinen öldürmen beni Tu însanan hev cê nakî lenmiştir. Birçok Alevi sitesinde bu konu yayınlanmıştır. Ji her kesekî hez dikî Bir aşktır düştü özüme Qe ku yobaz vê bizane Bizler aşağıda imzası bulunan Alevi internet siteleri olarak Milli Eğitim Yanarım kendi közüme Serê xwe rake çare tuyî Bakanlığı'nın bu ülkede yaşayan bir Leyla görünüp gözüme insan topluluğuna karşı böylesine Çölinen öldürmen beni "çirkin" benzetmeler içeren bir kitap- Vî hozana guh bi ser 'de taki "tavsiyesini" kaldırmasını talep Li berxwe 'de ji xwe nebe ediyoruz. Tüm Alevi ve Alevi olma- Duygular dönüştü söze Felsefa xwe biparêze yan kamuoyundan, internet sitelerin- den ve sivil toplum kuruluşlarından Yanık seda işler öze Serê xwe rake çare tuyî da bu çağrımıza destek bekliyoruz. Dertli dertli vurup saza Telinen öldürmen beni Sitende yayınla, tanıdıklarına mail Paş da mere pêş da here at, sayfamıza link ver, destekle... Ji rêça ilmê veneqete Hüdaiyim daldım gama Xizmeta însantiyê bike Kampanya Adresi: Saldı beni demden deme http://alevi.wordpress.com Asın kesin yüzün amma Serê xwe rake çare tuyî bizim kabemiz insandır Dilinen öldürmen beni uryanhizir.com kızılbaş - sayfa 63 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Güzelliğin On Par'etmez

Güzelliğin on par'etmez Bu bendeki aşk olmasa Eğlenecek yer bulaman Gönlümdeki köşk olmasa

Tabirin sığmaz kaleme Derdin dermandır yareme İsmin yayılmaz aleme Aşıklarda meşk olmasa

Kim okurdu kim yazardı Bu düğümü kim çözerdi Koyun kurt ile gezerdi Fikir başka başk'olmasa

Güzel yüzün görülmezdi Bu aşk bende dirilmezdi Güle kıymet verilmezdi Aşık ve maşuk olmasa

Senden aldım bu feryadı Bu imiş dünyanın tadı Anılmazdı VEYSEL adı O sana aşık olmasa.

Aşık Veysel Şatıroğlu kızılbaş - sayfa 64 - sayı 18 - eylül 2012 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

Dersim`li Ermenilerin Frankfurt – Hanau Buluşması Adres: Kulturhalle Steinheim, Ludwigstr. 67, 63456 Hanau Tarih: 29 Eylül 2012 Saat 16.00-23.00 Dersimli Ermeniler İnanç ve Sosyal Yardımlaşma Derneği R. Kayan Telefon : 0163-190 64 85 www.dersimermeni.com [email protected] [email protected]