<<

mart 2013 - sayı 24

kızılbaşkızılbaş alevilerin sorunlarının tartışıldığı demokratik kürsü! ‘süreci Devlet bozan neden düşmanımdır!” Öcalan’la? ya xızır!.

tırk kürt ittihatçı ittifakına hayır!? kızılbaş yayınlayan / veröffentlicht generaldirektor freizugeben. sakine polat

genelyayın yönetmeni: ali ülger

tr. hukuk danışmanları: av. nadide metin erdoğan av. erdal doğan av. hıdır özcan

av. birliği hukuk danışmanı: av. ertekin ceylan

ankara temsilcisi: hatice çevik tel: 0506 818 66 55 [email protected]

İstanbul temsilcisi: savaş erdoğan tel: 0535 38 95 778 [email protected] berlin temsilcisi: ali koçak yeni web sayfamız: [email protected] tel: 0177 457 79 78 http://www.kizilbas.biz stuttgart temsilcisi: ali usta kızılbaş’ın eski sayılarını [email protected] tel: 0176 78 56 12 71 bize vereceğiniz e-mail adresinize

adres: bergheimer str 51 pdf dosya olarak gönderebiliriz. d - 47228 duisburg almanya tel: +49 (0) 177 502 88 53 [email protected]

http://www.kizilbas.biz [email protected] gönüllü katkı formu kızılbaş’ta yayınlanan yazı ve ilanların sorumluluğu sahiplerine adı soyadı :...... aittir. kızılbaş’ta imzasız ve adres :...... kaynaksız yazılar yayınlanmaz. e-mail & tel :...... ali ülger konto: 300 23 23 29 BLZ: 350 500 00 Sparkasse Duisburg yayın tarihi: 15 mart 2013 sayı: 24 6 sayı 30 € - 12 sayı 60 € kızılbaş - sayfa 3 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 içindekiler: AÇIKOTURUM Sayfa 04 - Cangözü ile görmek - Sakine Polat dünden bugüne Sayfa 05 - XIZIRO KHAL - Munzur CÖMERT halkların Sayfa 08 - Dersim 38′in Kamera Kayıtları SGM Arşivinde mi? Sayfa 09 - RÖPORTAJ - REA HAQ Rea Haq: Kirmanç-Kurmanç KIZILBAŞ SİYASETİ Sayfa 12 - Kimlik Siyaseti’ Dr. İsmail Beşikçi Sayfa 14 - Bir Kavram Bin Kırım​ Yanılsamalar-2 Ali Kanlı Sayfa 15 - Bir resmi görüşümüz daha mı oluyor acaba? Ankara Yetvart Danzikyan Meydan Sahnesi Sayfa 16 - HER CEMEVİ YIKILSIN.. KALINTILARI DA YAKILSIN… Atatürk Blv. S e r k a n G ü z el Zafer Çarşısı yanı. Sayfa 17 - Gava ku kevneşopên bingeha olekê neyêne jiyankirin, zarok No: 61/12 û ciwanên civakê jî nikarin sedûhedên wê olê biparêzin! Kızılay-Ankara Kemal Tolan Sayfa 18 - Nişanyan’a dava açıldı! Açılış saat: 11.00 Sayfa 19 - Kıvılcımlı’nın “İhtiyat Kuvvet: Milliyet (Şark)” kitabı- üzerinden 1915 Soykırımı, Kürt ve Ermeni ulusal mücade Başlanğıç Saat:12 leleri, milliyetler ve sömürge meselesi üzerine bir tartışma... Düzenleyen: Recep Maraşlı Kızılbaş Dergisi Sayfa 24 - TC Solu İflasa Dogru Giderken İbrahim Seven Ankara Temsilciliği Sayfa 25 - Holokost ve Türkiye A.Sait Çetinoğlu Tel: 0506 818 66 55 Sayfa 31 - 1897 XANASOR OLAYI, 40 BİNLİK UYDURMA VE GERÇEKLİK Hovsep Hayreni Sayfa 35 - “Büyük Barış”tan korkuyorum Baskın Oran Sayfa 36 - Çerkes Ethem, 1915/16 ve Çerkesler SELÇUK UZUN Sayfa 40 - İsveç’ta Abdullah Gül’ü Protesto Mitingine Çağrı Sayfa 41 - Yedikule Zindanı, Bekir Ağa Bölüğü ve İmralı Cezaevi Prof. Ayşe Hür Sayfa 45 - Osmanlı’da İttihat Terakki’nin Doğuşu ve İktidarı - I Sayfa 47 - öcalan BDP görüşmesinin tam metni! Sayfa 51 - Devlet neden Öcalan’la Oturdu? Cemil Gündoğan Sayfa 52 - TSK: Operasyonlar Öcalan’ın mektubu için durdurulmadı Sayfa 53 - Kandil, İmralı’ya uyacak Sayfa 54 - Erdoğa: Dünyada gidebilecekleri yer çoktur Sayfa 55 - ‘süreci bozan düşmanımdır!’ Zilan Dersim Sayfa 56 - ÇÖZÜM VE BARIŞ MI, APO’YU KULLANARAK KÜRDİSTAN SORUNUNU YÖNETMEK, BÖLMEK VEYA TÜMDEN TASFİYE ETMEK Mİ? Av. Medeni Ayhan Sayfa 60 -Türkiye’de Soykırımcıların Kahramanlaştırılması Üzerine halklarının Meline Anumyan ortak bayramı olan Sayfa 64 - Oğlu Cemil Kırbayır’ın kemiklerini 33 yıldır arayan Berfo Kırbayır, bu sabah 105 yaşında, hayatını kaybetti. nevruz bayramımızı Sayfa 64 - 8 Mart Dünya Emekçi Kadınları İçin... kutluyoruz kızılbaş - sayfa 4 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

güçleri Kürdistan ordusuna dönüşe- rek. Kürt illerinin idari ve siyasi işle- Cangözü vini üstlensin...

Taraflar, Süleymaniye’de diğer Kürt örgütlenmelerinin de katılımıyla çö- ile züm masasına oturulsun....

* * * Bunlar yok, hakgötüre!. polisiye işler görmek ile bu iş sonunda PKK’yı tasfiye eder. Kürt milli meselesini erteler...

Sakine Polat Kürt milli mücadelesi kendini yeni- leme yeniden yapılandırma ile yüz- İşi kişinin aynasıdır. Siyasetin de pra- cilerinin de katılımıyla Birleşmiş mil- yüzedir!... tiği aynasıdır. Söyleme değil, yapılana letler delegasyonunun gözetiminde bakmak görmek anlamak gerekir. yapılmalıdır. Bugüne kadar yürütülen Ya boyun eğip biat edecekler. Ya da polisiye yöntemler derhal lağv edilme- kendisini demokratikleştirip yenileyip Evet; Mit - Öcalan görüşmeleri yapıl- lidir. davalarına sahip çıkacaklar. dı. Peşinden devlet BDP den kimlerin İmralı’ya gideceğine karar ve izin ve- Öcalan’ın mesajları ayrıca yerli halk- Bizim arzumuz Kürt milli mücadele- rildi. İmralı’da Öcalan BDP-DTK he- lara karşı düşmanlık içermektedir. sinin teslimiyete uğratılmadan kendi yeti ile görüşmeler yapıldı emirler ve- Eleştirilip rededilmelidir. zaferine ulaşmasıdır. rilip notlar tutuldu. Görüşmenin metni basına sızdırıldı. Bundan çok rahatsız Soykırım ve katliamcı tarihi ve siyase- * * * oldular. ti temcit pilavı gibi ısıtıp yeniden gün- Alevi-Bektaşi örgütlenmeleri, için- deme taşınmakta. İdris-i Bidlisi’den de bulundukları atıl çürük durumdan İkinci bir heyet Kandil’e gönderildi. Yavuz’a, Yavuz’dan bu güne yapılan- çıkmanın yollarını aramalıdır. CHP Kandil + Devlet + İmralı = İttifakının katliam ve soykırımlarındaki müs- gölgesinde bulunmak köklü çürümeyi kalıcılaştırılması için özenli bir çaba lüman (Türk- Kürt) ittifakına işaret hakim kılmaktadır. Bu durum da hızla sarf ediliyor. ediyor!... Osmanlıdan cumhuriyete ge- tırklaşma ile sünnileşmeyi getirmek- çişteki ittihatçı ittifakı hatırlatıyor!.. tedir. Peki Bu ittihatçı ittifakın gelişmesinin Öcalan’ın siyaseti bize güven vermi- biz Kızılbaşlara yansıması nasıl olur? yor!.. 24 Nisan Ermeni Soykırımı!. 72 mil- Hiç düşünmeyecek miyiz? leti hak bildiklerini söyleyen Alevi- Kendini az-çok bilen her birey, her Kı- Bektaşi örgütlenmeleri kendilerini soy Öcalan, daha işin başından tavrını ke- zılbaş aklını başına devşirip yeniden kırımcılarından köklü bir kopuş yap- sinleştirmiş. “Süreci bozan düşma- düşünmek zorundadır!.. madan, kendileriyle ilgili hiç bir talep- nımdır!” tehdidi ile de bunun altını lerinde başarılı olamazlar!... çizmiştir. Kendimizi korumalı ve gelebilecek za- rar ve ziyanlara karşı kendimize sahip, İşi kişinin, Siyasetin pratiği de örgüt- Öcalan siyasetinden, Kürt milletinin çıkıp kendi öz örgütlenmemizi üretip lenmenin aynasıysa, Alevi-Bektaşi ör- ekonomik demokratik siyasal ve ulu- geliştirmeliyiz!.. gütlenmelerinin de pratiğine bakarak sal talepleri doğrultusunda normal in- aynalarını görmeliyiz!... sani demokratik çözümler beklemek Aksi durumda köklü bir asimilasyon aşırı saflık olacağı kanısındayım!... ve kırım ile yok edilme tehlikesiyle Hiç bir Alevi-Bektaşi örgütlenmesi yüz yüze kalabiliriz!.. ne yazık ki bugüne kadar kendisini Özgür olmayan bir bireyin bu denli ha- bu ırkçı, inkarcı, faşizan ittihatçı si- yati önem taşıyan bir konuda kendini Çok geç kalmadan kendimize sahip yasetinden ayırmamıştır. Bu faşizan birincil derecede yetkili kılması anti- çıkmanın ekonomik demokratik ve si- ve inkarcı tutumları kendilerini kınalı demokratik bir tutumdur. Bu durumu yasal araçlarını üretmeliyiz!.. keklik güruhuna tabi kılmıştır!.. bilip de göz yummak ise devletin ek- meğine yağ sürmektir. Devletin ve Öcalan’ın yaptıkları ba- Kızılbaşlara öze dönüş, yenilenme, rış(!) görüşmeleri, işletilen siyasetin yeniden yapılanma çabasında, kendi- Devletten bağımsız olanlarca sürece açığa çıkartılmasına katkı sunması da lerini önemli ve sorumlu görevlerin müdahale edip Öcalan’ın tüm yetkileri hayırlıdır!... beklediğini tekrar hatırlatmak isteriz. alınmalıdır!... Devlet Kürt meselesinin çözümünde Halkların ortak bayramı olan sultan * * * samimi ise Öcalan’ı serbest bıraksın, nevrozu kutluyoruz. Öze dönüşümüze silahlı kuvvetlerini de Kürt coğrafya- vesile olması isteriz. Kürt milli meselesinin çözümü giz- sından çeksin. Devlet kurum ve kadro- li kapılar arkasında değil, kamuoyu larını tahliye etsin!... Xale XIZIR ayındayız sabır ve bereket önünde açık ve demokratik bir ortam- dileklerimiz ile. da yapılmalıdır. Tarafların katılım ve Birleşmiş Milletler nezdinde çözüm eşit koşullarda, şahit, dost ülke temsil- için adımlar atsın. Kürt PKK silahlı can cana... kızılbaş - sayfa 5 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 XIZIRO KHAL Yitiqatê Dêrsımi de Hazar Çêverê Serê Sodıri Munzur CÖMERT Anadoliye ra bicê hatanu Asya Düri Coku sarê Dêrsımi namunê Xızıri ra yitiqatê zafine de Xızır esto. Xızıri, her jüki ”Sıpella” no pa. mılet xorê eve çımê vêneno. Kami çım de ”mordemê sata tengewo”, kami çım Jiar u Diarê Dêrsımi pêy de jede namê de ”sevekdarê dar u beri, kêwe u bos- Xızıri esto. Taê Jiar u Diarê Dêrsımi taniyo”, kami çım de ki çiyo de bino. estê ke nine pêy de têyna namê Astorê Qıri esto. Sarê Dêrsımi Astoro Qır gol Ma wazenime ke naca de ero cı bıfe- de diyo gol kerdo Jiare, kemer de diyo telime ke ala no sarê Dêrsımi Xızıri kemer kerdo Jiare. Astoro Qır Xızırê nas keno nêkeno? Eke nas keno yine Khali ra nêbırrno ra, qırvani kerdê êştê çım de Xızır kamo? Şiya Xızıri yitiqat lıngunê Qıri ver. u kulturê dinede çutır asena, no çutır sewlê xo dano ra weşiya dine ser? Coku, cem u cematunê sarê Dêrsımi de ke bavay venga Heqi danê, kılama Qe yitiqatê sıma ro cı bêro qe meêro, Wayırı ki Yitiqatê Dêrsımi de jü niyo. heqiye eve namê Xızıri, Astorê Qıri, sarê Dêrsımi ke qeseykerdene musnê Xızır, Yitiqatê Dêrsımi de Astarê Khuresi, Duzgıni kenê ra cı vanê eve domanunê xo, tewr verende domani Destê Sodıriyo. Yitiqatê sarê Dêrsımi nine ki xelesnenê. na qesa ”Xızır”i musenê. Ni ke doma- de caê seri Xızıri dero. Xızır, Wayırê nu cênê xo vırane vanê ”Xızır to mırê sarê Dêrsımiyo ama yitiqatê dinede Xızır, Wayırê çerx u pewraziyo, pil kero!”, nanê ro vanê ”Xızır to mırê tek Wayırı ki Xızır niyo. Wena Yitiqatê Wayırê hard u asmeniyo, Wayırê ram khal kero!”, duwa u recay kenê vanê Dêrsımi de Wayırê Çêi esto ke no sarê u comerdiyewo. Xızır, têyna mordemê ”Xızır to wayırê emrê dergi kero!” Eve çêi sevekneno; Wayırê Mali esto ke no sata tenge niyo, verende mordemê sata na qeyde domani namê Xızıri musenê. mali sevekneno; Wayırê Jiar u Diaru wesewo. Kami ke weşiye de Xızır ardo ’be Wayırê Khuresu ra esto ke ni ki ra xo viri, tengiye de ki Xızıri wo xo Domani ke hurdi hurdi feteliyayi ki qomê Dêrsımi seveknenê. viri ra nêveto. Xızır albazê _Ğeri- nafa hêkmeta Xızıri vênenê. Hard de buno, piyê bêkêsuno, omedê feqiru- lulık ke bivênê pi vano ”Namê ni Astorê Yitiqatê Dêrsımi de çımê rındeni, roş- no, xelasê xelasuno. Coku Xızır boina Heqiyo”, hes ke bivênê vano ”Xızı- teni ’be xêreni de Xızır, Khures, Duz- dılxê kokımu ’be feqiru dero. ri no kerdo hes”, dare ke bivênê vano gın, Wayırê Jiar u Diaru ’be Wayırê ”Dara Xızıriya”, gol ke bivênê vano Çêi ra estê. Xızıri de Cenet u Ceneme çino. Wo ”Golê Xızıriyo”, ko ke bivênê vano hesavê xo na dina de vêneno. Kuyno ”Mekenê Xızıriyo”, nisange ke bivênê Çımê xıraviye, tariye ’be gıraniye deki dılxê kokımê de feqiri yeno to keno vano ”Nisangê Xızıriyo”. Domanê sarê Mordemê Nêweşiye, Mılaketê Gıra- yintam. Xora ke tı kokımu ’be feqiru rê Dêrsımi iste nia benê pili. niye ’be Mılaketê Xıraviye estê. Sarrê wayır veciya, yine sero şiya, yine çık nine Evdıl Musao. Ni, eskerê Evdıl ke waşt to da cı, to yi seveknay Xızırı Eke heni ro sarê Dêrsımi çım de Xızır Musayê. Ni, qe jü xıraviye bêyizna di ki varneno toro, jüya to keno hazare. zobinao. Sarê Dêrsı-mi, Mıslımanê Tır- nêkenê. Evdıl Musa Sereskerê xıravi- Nê eke to ke ri kokımu ’be feqiru nêda, ki ’be Kurdu ra ke Xızıri kamci çım ra yeo. yinerê wayır neveciya, yi neseveknay vênenê, yi na çım ra nêvênenê. Yitiqatê wo taw Xızırı ki adırê mordemê niane- Dêrsımi de Xızır, têyna ”mordemê sata Tavi heto binde ki raa Evdıl Musay de ni sayneno. tenge” niyo. Xızır, Yitiqatê Dêrsımi de eke bi tari loqme danê, cêrenê Evdıl Heqo. Heq, hazar u jü namunê Xızıri ra Musay vero ke wo eskerê xo yine ser Xızıri çım de ceni u ciamerd jüyo. Wo, jükeko. Namê diyê jü ”Xızıro Khal”o, meerzo, yinerê xıraviye mekero. Qızılbêl de ke Dewres Sılemani rê biyo jü ”Khalo Sıpe”wo, jü ”Asparê Astorê meyman, Taseniye de ki Ana Yemise Qıri”yo, jü ”Wayır”o, jü ”Xızırê Bonê Xızır ke va, mordem gereke Astorê rê biyo meyman. Yitiqatê Dêrsımi de Taseniye”o, jü ”Xızırê Pırdê Suri”yo, Qıri ki biaro xo viri. Yitiqatê Dêrsımi ceni u ciamerdi jüvini ra nêbırrnenê ra, jü ”Meymanê Hewsê Qızılbeli”yo, de Astoro Qır jê şiya Xızıri dira domanu ki nêerzenê hetê pêy. Raa he- jü ”Meymanê Ana Yemise”wo... ma nêvısino. Xızır mordemo de ciamerdo, qiye de kês nêzano ke Heq kami dero; nêşikinme ke nine eve mardene bıqe- kokımo, herdisa xuya sıpiya de der- ceniye dero, ciamerdi dero, domani denime. ge esta, kıncê xo sıpeyê, çüye ki dest dero? dera. Mordemê kokımi rê tavi ke astor Xızır, Yitiqatê Dêrsımi de Wayıro. lazımo. Astoro Qırı ki jê Xızıri sıpeo. Mıslımani bê, Isewi bê ni qe Heqê kızılbaş - sayfa 6 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 xo nêvênenê. Ama sarê Dêrsımi heni Sarê Dêrsımi verende kıncê sıpi ker- Sarê Dêrsımi Yitiqatê Dêrsımi ’be Ele- niyo. Xızır, Dêrsım de Kêmerê Duzgı- denê pay. Coku, İhsan Sabri Çağlayan- wiyeni ra girena jüvini. Yitiqatê dine, ni dero, Jele dero, Golê Buyer Bavay gil sarê Dêrsımi ra ”Beyaz donlular” sentezê ni dı yitiqatuno. Yi, naca de dero, Bağıra Sıpiye dero, Koê Qosani (tumanê sıpiyini) vano. (I. S. Çağlıyan- ki raa Xızırê xode şiyê. Qayt biyê ke dero, Yıxır Gol dero, Taseniya dewa gil, Anılarım, Güneş Yayınları, s.45) Ehlibeyt rê nêheqeni biya, Hz. Eli rê Bamasuru dero, Qızılbêlê dewa Khu- Xızırê sarê Dêrsımi sıpe gureto xora, nêheqeni biya, Des u Dı Yimamu rê resu dero... koti vacê uca dero. To ke coku yine ki sıpe kerdo pay. nêheqeni biya coku hetê dine gureto. zerê Xızırê xo vıraşto, koti ke vacê uca Ma Xızırı ki hetê kokımu ’be feqiru de Qırê xo rameno verê to. Bêrime xort u çênekunê Dêrsımi. nebi?

Xızır, mordemo de zerehirao. Kami ke Xızır çutır ke tenganiye de reseno mor- Mordem gereke naê ki bızano ke Xı- piştigê Xızırê xode mokêm pê gureto, demi, gencê ma ki na qeydê Xızırê xo zır zerê Elewiyeni ra nêveciyo. Koka yira nêxapiyo, mordemo nianen şikino yemişê weşiya xo kenê. ni çand hazar sere xori de sona. Kês ke Xızırê xode çiyê sero werêno ki. nêzano ke Xızıri yitiqatê sarê Dêrsımi Xızır çutır ke koto dılxê kokımu ’be de çand hazar seriyo ke ca gureto. Xı- Dêrsımi ra Dewresê Xızıri ra vato feqiru yi seveknê, gencê ma ki feqir u zıro ke sarê Dêrsımi cıra vano ”Heqo”, ”Dêrsım ke qırr kerd tı koti biya?” fıqaru seveknenê, dewucunê bê hardi yi ”Wayır” vêneno yitiqatê jü–dı hazar Qızılbêl de Dewres Sıleman cıra vato seveknenê, ”proleterya” seveknenê. seri niyo. ”Eskerê Evdıl Musay ke erzeno ma ser Kam ke hetê ninede niyo yide danê çıra marê wayır nevecina?” Kamci yi- pêro. Tavi, Xızırê mordemi ke isyankar Çutır ke ma nusna, sarê Dêrsımi Xı- tiqat de mordem Heqê xode nia jê dı bi, seveta kokımu ’be feqiru ra adırê zıri eve na çım vêneno, wo ki sewlê bırau nano werê? mordemi sayna, qomê di ki vazeno ra xo nia dano ra weşiya dine ser. Sarê seveta ”proleterya” ra adırê sari sayne- Dêrsımi têyna eve zonê Zazaki ra nê, Des u Dı asmu ra jü asme, sarê Dêrsımi no. Ma kami ra se vacime? eve yitiqatê Xızıri ra ki ğezna kulturê Xızırê xorê bırrna ra. Naê ra ”Asma Anadoliye rê kifato de hewl kerdo. Xızıri” vanê. Asma Xızıri, asma Ga- Xızıro ke ceni u ciamerd jü çım ra di, Anadoliye pê nine xo bıgoyno. ğandi ra dıme, ama asma Gucige ra ra- qomê di ki vazeno ra seveta heqa ceni- veri yena, wortê ni dı asmu de manena. yu lez keno. Wazeno ke ceni endi şiya Sarê Dêrsımi Elewiyeni rê zaf xızme- Hesavê qeleme(Miladi) ra ke 13’ê va ciamerdu ra veciyê, heqê ceniyu ’be ci- te kerda. Anadoliye de ke ”Dêrsım” va (13,Ocak), hesavê Dêrsımi de(Rumi) amerdu ra çırpa jüvini de bê. Elewiyeni, Qızılbaşeni yena ra morde- 1’ê asma Xızıri vano. Na asme de çhar mi viri. hêşti Rocê Xızıriyo. Rocê Xızıri hirê Mordemo ke Xızırê xode na werê, va- rociyo. Sêseme, çharseme, ’poncseme zeno ra dewlete de ki nano werê, hu- Dêrsım ra des u dı ucağê Elewi, hem roce cênê, yene qırvanu kenê. kumati de ki nano werê vano ”Sıma sarê Dêrsım rê hemı ki sarê dormê naca de nêheqeni kenê!”, yaki ”Ma tam Dêrsımrê xızmete danê. Qe Tırkki , qe Sarê Dêrsımi pêro zerê jü hêşti de Rocê demoqırasi wazeme!”, ”Ma adalet wa- Kırdaski , qe Zazaki qesey bıkerê pirê Xızıri nêcênê. Ca ’be ca ,dewe ’be zeme!”, ”Ma zulım nêwazeme!” Elewiyunê şarqi jêde Dêrsım raê. Sarê dewe, ucağe ’be ucağe, aşire ’be aşi- Dêrsımi Zazaki qesey keno ama; sarê re herkês na çhar hêştu ra jü de cêno. Xızırê mordemi ke xıraviye de, tariye Elewi kam beno bıbo, qe Tırkki , qe Tavi, asma Xızıri de Xızır vecino mey- de, nêheqiye de da pêro; qomê di ki Kırdaski qesey kero ni xo sero mardê. maniye. Xızır ke dinerê kamci hêşt de vazeno ra xıraviya cemati de, fikirunê Mavenê nine jüvini de zaf gêrm biyo. biyo meyman, yiki Rocê Xızıri wo hêşt tariyu de, nêheqiya hukımdaru de dano Çêney dê jüvini, jüvini ra çêney guretê. de cênê. pêro. Kamci zon qesey kenê bıkerê Elewi Fikrê Xızıri ’be kerdena Xızırê Dêrsı- Şiya yitiqatê sarê Dêrsımi her dewır de gereke bıêrê jü ca, jüvini de bicêrê ra. mi, ma no nusto khılm de şikinme ke êşto weşiya dine ser.No vijeri ki heni Anadoliye hardo de hirawo, kam beno nia hundê qalê cı bime. Xızırê Dêrsımi bi, ewro ki heni ro. Tavi ke yitiqatê bıbo ma hatan nıka naca pia vınetime, ke nia yeno meydan, eke heni ro no dine ewro têyna Xızır niyo, Yitiqatê naêra têpia ki gereke pia vınderime. sewlê xo çutır dano ra weşiya sarê Dêrsımi niyo. Anadoliye welatê ma pêruno. Dêrsımi ser?

Verende kokımunê Dêrsımi ra bicêri- me. Kokımê Dêrsımi ke herdise ver- danê meqes pa nênanê. Çıra? Xızıro Khal meqes herdisa xora nênano coku. Yi ki wazenê ke jê Xızırê xo bıasê. Jü ke meqes na herdisa xora pê di kay kenê, vanê ”Herdiso kırrık!” Verende herkêsi waştêne ke jü astoro de qır bonco bınê xo. Xızır, Astorê Qıri serowo coku. kızılbaş - sayfa 7 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Hızır Zonê

İlk sen vardın, sen varettin Ma İnsana can, cana canansın Hızır Demden deme dondan dona Zanena? Zor günlere yetişirsin ey Hızır (Zazaki Für Anfangerinnen Und Bozatın ulaşır dört bir yana Anfanger) Yerin göğün sesine cansın Hızır Yolun ulularına, gariplerine Mesut Keskin Dar günün sahibisin ey Hızır Doğu Anadolu’da 4 ila 6 milyon kişi tarafından konuşulduğu tah- İlyasa neden ihtiyaç duyarsın min edilen Zazaca, Hint-Avrupa Gelmez isen canları üzersin dil ailesinin Kuzeybatı İrani Dil- Dört kapıda niyaz edilirsin ler grubuna mensup bir dildir. yetişkinler için hazırlanmıştır. Bu- Tanrıdan önce sen gelirsin ey Hızır Bugüne kadar resmi bir statüden nun yanı sıra, Zazacaya ilgi du- yoksun olan Zazaca, öz yurdunda yanları ve Avrupa'da halklar arası Bir adın Hakktır bir adın Ali tehlike altında olan bir dil olarak iletişimi önemseyen kesimleri Zaza Seni anmayanlar bilmezler gülü değerlendirilmektedir. Yetişkinler dil ve kültürü ile buluşturmayı da Kimi tanır kimi tanımaz mihmanı ile gençlere yönelik bir ders müf- amaçlamaktadır. Ol hanelerin sahibi sensin ey Hızır redatı olarak hazırlanan bu kitap, Mesut Keskin Frankfurt Goethe üniversite düzeyinde eğitimle ge- Üniversitesi’nin Karşılaştırmalı Alioğlu ne hoşmuş Hızır demek çen uzun yılların tecrübesine da- Hint-Avrupa Dilbilimi bölümün- Gülbenginda adını söylemek yanır. 31 ders olarak düzenlenen den mezun oldu, Şarkiyat ve Tür- kitap, okuma parçaları, konularla koloji gibi yan dallarda da eğitim Devr-i daimde canana erişmek ilgili alıştırmalar ve dilbilgisi çö- aldı. Zazacanın Şivesel Yapısı Üze- Candan cana ab-ı hayatsın ey Hızır zümlemelerinden oluşmaktadır. rine başlıklı yüksek lisans tezini Kitabın sonuna, Zazacanın tipik 2009 yılında tamamlayan Keskin, Adnan CANGÜDER kullanımına örnek olarak halk mezun olduğu bölümde bir dönem hikâyelerinden oluşan bir seçki ile araştırma görevlisi olarak çalıştı. 1300 kelimelik Zazaca-Almanca ve Halen aynı üniversitede Zazaca dil Almanca-Zazaca sözlükçe de ek- dersleri vermektedir. Dünya klasi- lenmiştir. ği Küçük Prens kitabını Zazacaya çeviren Keskin’in Zazaca üzerine Zengin bir görsellikle hazırlanan çeşitli dergilerde yayımlanmış pek ZONÊ MA ZANENA? bir ders ki- çok makale ve çevirileri mevcut- tabı olarak, Almanya, Avusturya tur. Şiveler üstü bir Zazaca ortak veya İsviçre'de Almanca eğitim yazı dilinin oluşumunu konu alan diliyle yetişmiş, Zaza olan ama doktora çalışmasına devam etmek- Zazaca bilmeyen çocuk, genç ve tedir. Teknik Bilgiler ISBN 9786056321511 Boyutlar A4 (21 x 29 cm) Kapak Tasarım Musa Çimen Kapak Karton Kâğıt Kuşe 115 gr Basım Tarihi Kasım 2012 Sayfa Sayısı 176 Renkli, resimli Fiyatı 40 TL Kitabı online satın almak için tercih ettiğiniz siteye tıklayın İDEFİX KİTAPYURDU PANDORA KABALCI YENİ KİTAPLAR kızılbaş - sayfa 8 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

oturumunda yapmış olduğu konuşmanın Dersim 38′in kamera kayıtları mevcut mudur?

3) 1 Kasım 1938 Tarihinde dönemin baş- Kamera bakanı Celal BAYAR tarafından, Cum- hurbaşkanı Mustafa Kemal ATATÜRK adına TBMM oturumunda yapılan ko- nuşmanın kamera kayıtları mevcut mu- Kayıtları SGM dur?

4) 1 Kasım 1937 Tarihinde dönemin Arşivinde mi? Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ATA- TÜRK tarafından TBMM’nin 5. dönem Av. Cihan Söylemez, Sinema Genel Mü- Söylemez başvuru dilekçesinde kamera 3. yasama yılı açılışında yapmış oldu- dürlüğü’ne başvurarak arşivlerinde Der- ve fotoğraf kayıtlarını sorduğu dönemin ğu konuşmanın kamera kayıtları mevcut sim 38 dönemine ait kamera ve fotoğraf en önemli olayları şunlar: mudur? kayıtlarını sordu. 25 Aralık 1935 tarihli Tunceli Kanunun 5) Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Dersimnews.com / ÖZEL HABER- TBMM Görüşmeleri, ATATÜRK’ün 1937 yılının Kasım ayı Av. Cihan Söylemez, Kültür ve Tu- 18 Eylül 1937 Tarihinde dönemin başba- içerisinde Elazığ ve Tunceli (Pertek) il- rizm Bakanlığı’na bağlı Sinema Genel kanı İsmet İnönü tarafından TBMM otu- lerine yapmış olduğu seyahatın kamera Müdürlüğü’ne başvurarak Dersim 38 ka- rumunda yapmış olduğu konuşma, ve fotoğraf görüntüleri mevcut mudur? yıtlarını sordu. 1 Kasım 1938 Tarihinde dönemin baş- bakanı Celal BAYAR tarafından, Cum- 6) Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ATA- Geçtiğimiz hafta bazı tv kanalların- hurbaşkanı Mustafa Kemal ATATÜRK TÜRK tarafından Tunceli ili Pertek ilçe- da Osmanlı devletinin son yıllarına ve adına TBMM oturumunda yapılan ko- si Singeç Köprüsünün açılışına dair ve Cumhuriyet’in ilk dönemlerine ait kame- nuşma, Tunceli Vilayetinin diğer yerlerini ge- ra görüntüleri yayınlanmıştı. Döneme ait 1 Kasım 1937 Tarihinde dönemin Cum- zisine dair kamera ve fotoğraf kayıtları kamera ve fotoğraf kayıtlarının Sinema hurbaşkanı Mustafa Kemal ATATÜRK mevcut mudur? Genel Müdürlüğü’nün arşivinden çıkma- tarafından TBMM’nin 5. dönem 3. yasa- sı üzerine Av. Cihan Söylemez’de Dersim ma yılı açılışında yapmış olduğu konuş- 7) 15 Kasım 1937 yılında Elazığ Buğday kayıtlarıyla ilgili kuruma başvuru yaptı. ma, Meydanında asılarak idam edilen Seyit 15 Kasım 1937 yılında Elazığ Buğday Rıza ve diğer Dersim İleri Gelenlerinin ARŞİVDE DERSİM KAYITLARI VAR Meydanında asılarak idam edilen Seyit infazlarına dair kamera ve fotoğraf ka- MI Rıza ve diğer Dersim İleri Gelenlerinin yıtları mevcut mudur? infazları, 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu 1937 ve 1938 yıllarında Genelkurmay 8) 1937 yılının Kasım ayında Elazığ ilin- kapsamında bilgi edinme hakkını kulla- Başkanlığınca Tunceli ilinde gerçek- de yargılanan Seyit Rıza ve diğer Dersim nan Av. Cihan Söylemez, Sinema Genel leştirilen 4. Ordu Manevrasının kara ve ileri gelenlerinin yargılanmalarını göste- Müdürlüğü’ne dilekçe gönderdi. Söyle- hava harekâtı ren mahkeme kamera ve fotoğraf kayıt- mez dilekçesinde, Dersim Katliamı ile ları var mıdır? ilgili 1934-39 yılları arasında mecliste DERSİM KOMİSYONU’NA ARŞİV- yapılan görüşmelerin, Seyit Rıza ve ar- DEN BELGE GÖNDERİLDİ Mİ 9) 1937 ve 1938 yıllarında Genelkurmay kadaşlarının duruşmaları ve sürgün edi- Başkanlığınca Tunceli ilinde gerçekleş- len Dersimlilerin kamera ve fotoğraf ka- Av. Cihan Söylemez başvurusunda, tirilen 4. Ordu Manevrasının kara ve yıtlarının olup olmadığını sordu. ”TBMM Dilekçe Komisyonu Bünyesin- hava harekâtına ilişkin kamera ve fotoğ- de Dersim 1937-1938-1939 Katliam ve raf görüntüleri var mıdır? Av. Cihan Söylemez dilekçesinde, “2013 Sürgününe ilişkin kurulan alt komisyon- yılının Ocak ayı içerisinde yazılı ve gör- la, sayın bakanlığınızın bugüne kadar 10) 1937-1938-1939 yıllarında Elazığ ve sel basına yansıyan kamera görüntüler- elindeki yazılı ve görsel arşivi paylaşıldı Erzincan Tren İstasyonlarından Batı Vi- den Osmanlı Devletinin son yıllarına ve mı” diye sordu. layetlerine sürgüne gönderilen Dersim Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilk yıl- Av. Cihan Söylemez’in bilgi edinme hak- Sürgünlerini gösterir kamera ve fotoğraf larına ait kamera çekimlerinin Kültür ve kı kapsamında Kültür ve Turizm Bakan- kayıtları var mıdır? Turizm Bakanlığı envanterinde olduğu lığı Sinema Genel Müdürlüğü’ne sordu- anlaşılmaktadır.” dedi. ğu sorular şöyle: 11) TBMM Dilekçe Komisyonu Bünye- sinde Dersim 1937-1938-1939 Katliam ve Söylemez, “yayınlanan kamera görüntü- 1) Kültür ve Turizm Bakanlığında ka- Sürgününe ilişkin kurulan alt komisyon- lerinden Sultan V. Mehmet REŞAT dö- mera arşiv envanterinde 25 Aralık 1935 la, sayın bakanlığınızın bugüne kadar neminden itibaren kamera çekimlerinin tarihli Tunceli Kanunun TBMM Görüş- elindeki yazılı ve görsel arşivi paylaştı arşivlendiği, bu nedenle de yakın tarihi- melerine dair kamera kayıtları mevcut mı? mize ışık tutabilecek birçok kamera gö- mudur? - See more at: http://dersimnews. rüntüsünün kamuoyu ile paylaşılmasının com/dersim38/dersim-38in-kamera- tarih araştırmalarına katkı sağlayacağı” 2) 18 Eylül 1937 Tarihinde dönemin baş- kayitlari-sgm-arsivinde-mi.html#sthash. belirtti. bakanı İsmet İnönü tarafından TBMM gcbF3IYg.dpuf kızılbaş - sayfa 9 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 HÜSEYİN DEDESOY RÖPORTAJ - REA HAQ

Rea Haq: Kirmanç-Kurmanç Alevi İnancı.

Dursun Ali Küçük: Dersim - Koçgiri şey söylemek gerekiyorsa eğer, tüm bi- "Cercici-pazarlamacıya mı ekonomist Aleviliği olan Rea Haq tarihi ve kö- limsel alanlarda olduğu gibi sosyal bi- "diyeceğiz? yoksa banka müdürüne kenleri hakkında bizleri bilgilendirir limlerde de en temel kiriterlere uymak mi? Başka bir değimle, yine sağlık ko- mısınzı? Kürdistan Aktüel Okurlarına gerekiyor. Bu da araştırmayi, incele- nusunda bilgi sahibi olan her adamin neler söylemek istersiniz? meyi, sorgulama ve sorusturmayi…, Doktor olamıyacağı gibi... toplumsal kısacasi bilimsel kriterlerle duşunmeyi olgu ve olaylar da böyle bir şey. Her Hüseyin Dedesoy: Sevgili D. Ali Kü- zorunlu kiıan bir alandır. bilgi sahibinin, konu hakkında doğru- çük Kürdistan-Aktüel'de başlatmış ol- yu söylediği anlamına gelmez, gelme- duğunuz "Alevi inancı, Alevilik nedir? Yine her bilim dalında olduğu gibi mesi gerekiyor. Ne değildir?" ve Alevi inancına paralel (pozitif bilim diye adlandırılan Fen- düşen benzeri inanç biçimlerine dair Fizik,…vs) sosyal bilimlerde de bir Özet olarak şunu demek istiyorum. Şöyleşi-Röportaj dizinizi okuyorum. Üniversiter «Akedemik» eğitim de- Yukarda saydığım özellikler ve kriter- Gayet zamanında ve yerinde düşü- diğimiz bir eğitime sahip olmayı ge- ler, Teoloji, Etno-Antropoloji, Sosyolo- nülmüş bir söyleşi dizisı. Bu düşünce rektirir. Çünkü bu işin öğrenilip araş- ji, Tarih, Siyaset bilimi vb gibi, sosyal etrafında "Rea Haq" inancının yerini tırılmasının, bilinip konuşulmasının, bilim dalları içinde geçerli olan bir ku- ayrıca sorgulamak çok daha özel bir bir yol ve yöntemi vardır. Her şey öyle raldır. Dolayısıyla ben Teoloji eğitimi önem kazanıyor. kara düzen dediğimiz bir yöntemle an- almadım, Teolojist olmadığım içinde laşılıp öğrenilemez. Bu tarz yöntemler sorularınıza vereceğim cevapların Dursun Ali Küçük: Rea Haq nedir, ina- yarardan çok zarar verir. Doğruyu ifa- doğruluk, veya yanlışlık bazı, bu an- nışı, felfefesi, kültürü, tanrıya yaklaşı- de etmediği gibi yanlış bir yöntemle lamda bilimsel kriterlere uymaya bilir. mı, örf ve adetleri nasıldır? öğrenilen bilgiler, daha sonra doğru olanın da yolunu karartır. , D. Ali Küçük: Sizin eğitim ve ilgi alanı- H. Dedesoy: Şunu başta belirtmek iste- nız hangi düzeyde? Bu söyledikleriniz- rim. Üzerinde konuşmak ve tartışmak Nasıl ki her alış veriş yapmasını bilen de neye denk düşüyor. istenilen konu sosyal bilimlerde (İnanç ve her ticaretle uğraşana 'Ekonomist' biçimi, Din tarihi, Felsefe tarihi, Sos- denmezse. Mesela köylerde dolaşan H. Dedesoy: Evet Üniversitedeki al- yolojiyi ve insan topluluklarının tanrı- çerçide, ticaret yapıyor, pazarda sala- dığım eğitim (Antropoloji-Felsefe) bu insan, ölüm-yaşam ilişkisini inceliyen) talık satan tablacıda. Evlerde canak alana yakın, Ama ben "İnanç ve din" "Teoloji" denilen özel bir alana girer. çömlek satan pazarlamacıda, Total pet- üzerine değil "Siyaset Antropolojisi ve Bu türdeki sosyal bilim dallarında her- rol şirketinin direktörü ya da Merkez Felsefe tarihi" üzerine eğitim yaptım. kes konuşabilir ama döğru dürüst bir bankasının müdürüde ticaret yapıyor. Alevilik, Dersim-Koçgiri toplumunun kızılbaş - sayfa 10 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 İnanç biçimi olan Rea Heq hakkında nuşanlarda Rea-rıya Heq diye söyler- manlar içın nasıl bir tehlike teşkil etti- söylüyeceklerim tamamen kişisel bil- ler. ğini açıkca soyluyordu. gilerime ve gözlemlerime dayalı ola- caktır. Ailede alınan eğitim, çevrede Türkçe tanımı ve ifade ediş biçimiyle Dursun Ali kucuk: Eski Dersim çoğ- edinilen izlenim, bu konuda söylenen- şu anlama geliyir: Hakkın yolu, doğ- rafyasını, esas alarak Dersim-Koçgi- leri aklın yolu sorgulayip çıkarttığım runun yolu, adaletin iyılığın yolu. Ama ri Aleviliğini özel bir yere oturtmak sonuclara dayali olan bilgileri içere- bu yanlızca Türkçedeki Hak karşılı- mümkün mü? cektır. Ama eğer herkesin yaptığı gibi ğına tekabül etmiyor. (Hani “haklı, ne biliyorsam onu soylememi isteni- haksız” anlamındaki hak.) Dersim- H. Dedesoy: Tüm bu anlatılanları ve yorsa, benimde söylüyecek bir sözüm Koçgirililerdeki o Hak aynı zamanda söylenenleri toparladığımıza bence vardır elbette. yaradan , var eden, sahip olan ve insan evet ayrı bir yere oturta biliriz. Neye anlamında düşünülüyor ve Kabul gö- ve Kime göre ayrı bir yer? D. Ali Küçük :Alevilik genelde konuşu- rüyor. Mesela Dersimli birine sordu- lur. Dersim-kocgiri Aleviligi olan Rea ğunuzda (genç kuşağı kast etmiyorum, Tabiki Müslüman inaçına göre,Yani is- Haq hakkinda sizce neler soylenebili- yaşı 65-70’in üstündekileri düşünün); lam inaçına göre tamamen ayrı bir yer nir? “Nasılsın, ne var-ne yok”? diye sor- taşkil eder. İslam inancına göre Dün- duğunuzda, Size şu cevabı verecektir: yanın sahibi yanı yaradan tektir. Onun H. Dedesoy: Alevilik genelde Konu- Heq raziwo bira tu sekena- heq raziwi eşi ve benzeri yoktur. Rea Haq ınaçına şuluyor, bu doğru. Dersim-Koçgiri bira tü çıto nu? göre ise bu yaratan bir çoktor. Bu ya- Aleviliği olan "Rea Haq" hakkında da radanın ve Wahirin kimler olduğunu, konuşulmaya, teoriler icad edilmeye, "Hak razı olsun kardeş, sen nasılsın?" dolayısıyla eğer Dersim-Koçgiri inancı "en doğruyu ben biliyorum"adı altında Iste burdaki kast ettiği Haq, yaratan- Rea Haq-Alevilik hakkında sağlıklı bir fikirler beyan edilmeye başlandı. Doğ- dır. Sahib olandır, var edendir. Onun fikir edinmek istiyorsak dediğim gibi rusunu söylemek gerekirse bunların razılığı istenir, o razı olursa olup biten- bunu da ancak yaşlı kuşakta sözlü ola- hiç birini ciddiye almıyorum ve doğru de, var olanda, hayatın kendisinde ben- rak dinliyip öğrene biliriz. söylenmiş, gerçeği ifade eden fikirler de iyi olurum demek istiyordur. olarak görmüyorum. Çünkü bu alanda Memleketteki Son Otuz-Kırk yılın ya- yazılan kitapları okuyup, söylenenleri Dersim-Koçgiri İnancında Wahir-Xa- rattığı tahribatın izlerini ve sonuçlarını dinliyorsunuz. Yazanın ve söylüyenin dan yani sahibin önemli bir yer tuttu- o yaşlı kuşakta daha net göre biliyoruz. eğitim, bilgi ve siyasi geçmişine bakı- ğunu düşünüyorum. Çünkü tüm istek İnsan dünyasında İnanç biçimi, günlük yorsun, bu kişiler için asıl meselenin ve dua'lar o "Wahire- Xadan'a yöne- yaşamdaki ritüeller, gelenek dediğimiz ne olduğunu anlıyorsun. liktir. Ama bu tek yaratan, ya da tek yaşam tarzı ve alışkanlıklar her gün ve sahip anlamında değildir. Yeryüzünde her an tekrarlanarak yaşatılan ve canlı Gerek Alevilik, gereksede bugün ve gök yüzünde var olan her şeyin ayrı tutulan şeylerdir. Bunların olanakları “REA HEQ” diye adlandıra bileceği- bir yaratani, yani sahibi olduğunu dü- oratada kalkınca O toplumun inancıda miz, Türk ve Kürt kamuoyunda “Kürt şünürler. Dua ettiklerinde de var olan yok olur, bilincide. Biraz düşünürsek Alevileri” diye isimlendirilen Dersim- her seyin ayrı, ayrı sahibine seslenir- Dersim-Kocgiri Insaninin son seksen Koçgiri Kırmançların inancı hakkında ler. “Yerin göğün sahibi, wahire Erdu yıldır neler yaşadığını ve nasil bir tah- söylenen ve “Araştırma” diye sunulan Asmen- Xadane Herdu Azman. Kur- ribata uğradığını rahatlikla gorebiliriz. çalışmaların bilimsel kriterlere denk dun, küsün sahibi. Dağın taşın sahibi. Bu kadar acı ve yikimdan sonra hangi düşen hiç bir yanı yoktur. Tamamen Çalı cırpının sahibi. Ekmeğin- Suyun inanci, hangi gelenek ve hangi yaşam ideolojik ve günü birlik siyasi çıkarları sahibi…vs. biçimi sağıiklı bir şekilde ayakta dura içeren tespitler ve çalışmalardir. bilirki? Üstüne üstlük, Ortalikta bilir Soralım ve konuşalım yaşlılarımızla. bilmez bir çok kişi bu konuda ideolojik Bu konuda bir tek Sevgili Erdoğan Göreceksiniz ki onlar size tek tek an- ve günü birlik siyasi çıkarları gozeten CİNAR’in yaptığı çalışmaları önemsi- latacaklardır kaç yaratanın (yanı bizim teoriler icat ediyorken, bu nasil müm- yorum ve “Aleviğin Tarihi ve İnancı” dilimizde Wahir - Xadan) olduğunu… kün olabilirki?. hakkında yapılan ciddi kazıların önün Tüm bu var olan ve yaratanın yer yü- eserlerınde olduğunu düşünüyorum. zündeki tek sahibi, ya da temsilcisi, D. Ali Küçük: özellikle Bektaşilik ve uygulayıcısı, bekçisi de İnsanın kendi- Rea Haq aynımıdır, aynı değilse ne- Gelelim Rea Heq inancı nedir soru- si olduğunu. Hani Alevilikte çok yay- den? Bektaşiler Dersim’de olmamakla nuza: Kelimenin tanımı söyle yapıla gın bir deyim vardır ya, derler “İnsan birlikte Bektaşi cem evlerinin açılması bilinir, Dersimlilerin kendi dillerinde Haq’ta, haq insanda”. Bunu diğerleri ne anlama geliyor? bunu söylede söylerler Raa Haq, Rea söylede yorumluya bilirler. Alevilerin, Heq, Riya Heq, Dersim ve Koçgiri esas olarakda Dersim-Koçgiri 'Alevi- Bektaşilik yoluyla bazıları dersimli- Alevilerin iki dili konuştukları için dü- lerinin tanrıyı insana indirgediğini ve leri Türkleştirmeye ve gerçek inanç- şüncelerini ve inançlarını içeren kav- İnsanı tanrılaştirdiğini” söylüyorlar. larını revize etmeye çalışıyor? Sunni ramlarıda her iki dildeki telafus şek- Yakın bir zamanda You tube’te dolaşan egemenliğini kabul etmeyen Dersim, liyle ifade ederler. Kırmancı(Dımılı) Feytüllah Gülen’in bir video söyleşisi Rea Haq dışında Bektaşileştirilmesini Konuşanlar Raa-rea Heq diye telefus vardır. Orada bunun Müslümanlar için ve bu Alevilik adı altında Türkleşmeyi edebiliyorlar. Kurmancı(Kırdaşkı) Ko- ne anlama geldiğini ve bunu da Müslü- kabul etmesi yeni bir eritme değil mi? kızılbaş - sayfa 11 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 H. Dedesoy: Bu farkın ve benzerliğin birlikler ortadan kaldırıldığında, tekke dolayısıyla Alevilerin birçok yönden ne olduğunun tam anlaşılması için. de onlarla ruhani ilişkilerinden dolayı daha fazla dikkatleri çekmesine neden Geçmişte Osmanlılın izlediği politika- payını almıştı. Bektaşi tekkesinin et- olan. Merkezi idarenin Alevilere artan nın ne olduğunun bilinmesi gerekiyor. kili olmadığı doğu bölgelerindeki Ale- müdahalesi beraberinde farklı tepkile- Dolayısıyla günümüzde de devam eden viler için ise merkez, dağlarla çevrili ri getirdi. Bektaşi tekkesinde bu süreç Dersim-Koçgiri Alaviliği ve Bektaşili- Dersim bölgesiydi. Burada dini mer- 1826’da, Dersimlilerde ise 1860’lar- ğe dayır izlennen Türk yada Müslüman kez bir tekke etrafında değil, kendile- da bölgenin son beyi Şah Hüseyin’in Kürt çevrelerinin politikalarının bilin- rini Ali soyuna bağlayan ve ‘Seyit’ un- Dersim’den sürülmesiyle başladı. mesi için biraz tarihe uzanmak gerekir vanı taşıyan kutsal aileler çevresinde diye düşünüyom. örgütlenmişti. Bölgedeki aşiretler için D. Ali Küçük: Aleviler cephesinde so- inançın ruhani merkezlerini bu aileler mut ve ortak bir çözüm hala görün- Osmanlı İmparatorluğu’nun son dö- oluşturuyordu. müyor. Çözüm için çeşitli yaklaşımlar neminde Anadolu kırsalında yaşayan bulunuyor. Rea Haq veya Dersim Ale- Aleviler, iki dinsel merkeze sahipti. Bölgenin bir Kırmanç-Kurmanç - viliğinin çözüme yaklaşımı ve kendi Birincisi Hacı Bektaş tekkesi, diğeri liği olarak imparatorluktan aldığı öz- çözümü nedir? Alevilerle ortak neler ise Dersim (bugünkü Tunceli) bölgesi erklik, merkezi yönetimin uzun şüre yapabir, kendi özgün inanışı açısından idi. Geçmişi 14. yüzyıla kadar giden bölgeye olan ilgisizliği ve aşiret siste- neler yapmalıdır? Hacı Bektaş tekkesinin, döğu bölgeleri minin ayakta durması, yakın bir zama- harıç Anadolu Alevileri içın önemli bir na kadar idarenin denetiminden uzak H.Dedesoy: Bence önce Dersim-Koç- yeri vardı. Bu merkezden kırsal bölge- yaşamasını sağlamıştı. Bu da bölgede giri insanının, yanı Rea Haq ınaçının lerdeki Alevilerin büyük bölümü yerel çalışma yapan seyitlerin faaliyetlerini sahiplerinin kendi aralarında bir birli- ‘dedeler’ aracılığıyla yönetilmekteydi. sürdürmelerini kolaylaştırmıştı. Bu ai- ğinin oluşması gerekiyor. Tıpkı Cum- Tekke’den buralara yapılan yıllık zi- lelerden en önemli olan Ağuçan, Der- huriyet öncesi yukarda belirttiğim ta- yaretlerle ilişkiler pekiştirilmekteydii viş Cemal[1] Küreyş ve Baba Mansur rihteki var olan durum gibi. Kenilerini Bektaşi tekkesinin sahip olduğu ge- Seyitleri aşiretleri karmaşık bir sis- Müslüman Kürt ve Türk inanç ve kim- niş taraftar ağını yaratmasında, onun temle kendilerine bağlamışlardı. Aşi- lik tarifinden ayırt etmeleri gerekiyor. Osmanlı merkeziyle olan ilişkileri retlerle kurulan ruhani ilişki kalıtsal Çünkü zaten tarihsel olarak bu ayrı- belirleyici olmuştu. Kurulduğu geç olarak kabul gördüğünden, kuşaklar ve lık ve farklılık vardı ve halada devam Orta Çağ’dan, kısa bir dönem için ka- bölgesel dağılımdan etkilenmemişti. ediyor. Farklı olmak diyerine düşman patıldığı 1826 yılına kadar, bu ilişki Nitekim, Dersim yöresinden 17. yüz- olmayı, yada onu yanlış görmeyi getir- yalnızca 16. yüzyılın ilk yarısında Os- yıldan itibaren Sıvas, Malatya, Maraş, miyor. Tam tersine dostluğun ve sağ- manlı – Safavi savaşları süresinde kı- Muş, Erzincan ve gibi illere lıklı birliğin sağlanmasının yolu farkı rılma noktaşına gelmişti. Osmanlı’nın dağılan aşiretler, ilişkinin akşaması ve farklılığı tanımaktan geçer. Türkle- Şii Safavilerle yaşadığı sürtüşmelerin değıl genişlemesini sağlamıştı. rin uluslaşma adına Cumhuriyetten bu bedelini Anadolu’daki Aleviler ödedi. yanı kendilerinin dışındaki etnik azın- Osmanlılar, Safaviler’le işbirliği için- Aşiretlerle birlikte onlar da göçlere lıklara ve inançsal farklılıklara aldık- de olan Alevilere karşı sert tedbirlere katılmış, ya da Seyit ailelerinin üyele- ları tutumun sonuçlarını görüyoruz. başvurmuştu. ri Dersim’den bu bölgelere yaptıkları Bir ulus oluşturma adına o topraklarda yıllık ziyaretleri ilişkilerin sürmesini Resmen tarihsel, kültürel ve toplumsal İmparatorluk açısından bakıldığında sağlamışlardı. Seyitler, Dersim aşi- bir yıkım-felaket yaşattılar. Bugünde tekke, Anadolu’daki aykırı Türkmen retleriyle birlikte çevre illere yayıl- Türklerin bu kötü örneğini malesef aşiretlerini kontrol etmek için bir araç- malarına rağmen, taraftarları araşına Kürt ulusu yaratma adına diyerleri tı. Aşiretler açısından işe, kendileriyle Kırmanç-Kurmanç aşiretlerin dışında yapmaya çalışıyor. Şunu artık herkesin aynı inançı taşıyan bu tekkeye bağlı ol- başka etnik kimlikleri dahil edemedi- bilmesi gerektiğini düşünüyorum. İn- mak, merkezi başkıdan korunmak için ler. Onlar, zaman içerisinde bu aşiret- karla, yok saymakla, asimile etmekle. bir kapi. Bu yüzden, tekke, aşırı aykırı lerin özelliklerini almadan da kendile- Katliamlarla Ne kendin var olursun düşüncelerin sızması ve İran tehdidine rini kurtaramadılar. Seyit aileleri, tıpkı nede diyerini yok edebilirsin. Dola- karşı ‘gözetim’ altında tutuldu. Her iki aşiretler gibi, iki düzeyde iç farklılık yısıyla herkesin kendisinin dışındaki ihtimalin giderek ortadan kalktığı ve gösterirler: var olanıda Kabul edip onunla birlikte Alevilerin politik merkezlerden uzak, yaşamasını öğrenmesi gerekiyor. Gele- kırsal alanlara uzun süren geri çekiliş- Birincisi, onlar gibi kendi içlerinde ceğin insanlığıda, inancıda, kültürüde leri, tekkenin aracı işlevini bir derece ve aralarında ailesel bazda bölünmüş ancak böyle kurtarılabilinir. azalttı. olmak; ikincisi, yine aşiretler gibi Za- zaca ve Kurmancı olmak üzere iki dil Haq raziwo bira. Berxüdar olasın. Bu yüzden önün 1826 yılında kapa- konuşuyor olmak. Bu faktörler, onla- tılması, Alevi nüfusun şüpheli faali- rın çalışma alanlarını sınırlamakta ve Saygılarımla. yetleri yüzünden değil, kuruluşundan kendi içlerinde bir merkezin çıkmasını Dursun Ali Küçük: Bende site adına bu yana kendisine bağlanan Yeniçeri engellemekteydi. size teşekkür ediyorum. Ocakları’yla ilişkilerinden dolayı idi. 19. yüzyılın ilk yarısında yürürlüğe İmparatorluğun Balkanlar ve Orta- K. Aktuel/ Salı, 02 Şubat 2010 / Per- konulan reformların uzantısında bu Doğu’da toprak kaybı, Anadolu’nun, şembe, 04 Şubat 2010 kızılbaş - sayfa 12 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 başlıklı bir yazı yayımladı. Bu yazı- da, Şenol Kaluç, Baransu’yu, İsmail Hakkı Karadayı’nın, Alevi kimliğini Kimlik gizlemekle eleştiriyordu. Mehmet Ba- ransu, 28 Ocak 2013 tarihli Taraf’ta yayımlanan, “Dersimli Karadayı (2) “ başlıklı yazısında, Alevi kimliğinin gizlenmesi diye bir durumun olmadı- ğını açıklıyordu. Siyaseti' Aslında her iki yazarın da, gizledik- Dr. İsmail Beşikçi leri, gizlemeye özen gösterdikleri, Dersim’in, Karadayı’nın Kürd kimliği- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçda- Kürd kimliğini gizleme, özünden dir. Alevi kimliğinin gizlenmesi diye roğlu, sık sık, “kimlik siyaseti”nden kopma, özüne yabancılaşma denil- bir durum söz konusu değildir. söz etmektedir. “CHP kimlik siyase- diği zaman, Mehmet Bayrak’ın, Elif tine karşıdır” demektedir. Kürdler, Sonzamancı’ya verdiği röportaja bir Bu noktada, İttihat ve Terakki’nin, Os- Kürdlerden, Kürdçe’den söz ettikleri defa daha göz atmak gerekir. Burada manlı İmparatorluğu’nu, Türk milleti zaman, Kürd halkıyla, Kürd toplumuy- Mehmet Bayrak Hoca, “Horasan’dan odak noktasında, yeniden organize la ilgili kolektif haklar dile getirdikle- geldik” anlayışına tarihsel bir anla- etmek düşüncesini, tasarımını hatır- ri zaman “kimlik siyaseti”ne karşıyız tıyla açıklık getirmektedir. Kemal lamak gerekir. Adriyatik Denizi’nden, diye açıklamalar yapmaktadır. CHP Kılıçdaroğlu’nun, Hüseyin Aygün, Orta Asya içlerine, hatta Büyük Genel Başkanı Kemel Kılıçdaroğlu, 15 Kamer Genç gibi Dersim milletvekil- Okyanus’a kadar bir imparatorluk ola- Şubat 2013’de yaptığı bir açıklamada lerinin, “Kürd değiliz, Horasan’dan cak, ama bu imparatorlukta sadece da “anadilde eğitim toplumu böler” de- geldik” anlayışı, bu röportajda değer- Türkler yaşayacaktı. mektedir. lendirilmektedir.(www.kurdinfo.com, 8.12 2012) Böyle bir tasarımı gerçekleştirmek Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerini, için, Rumlar sürgün edilecek, Ermeni- Kürd kimliğini gizleme ve reddetme Kimlik söz konusu edildiği zaman, ler, tehcir adı altında tamamen yok edi- siyaseti olarak algılamak ve değerlen- Kürd kimliğinin gündeme getirildiği leceklerdi. Ermenilerden ve Rumlar- dirmek gerekir. Aslında bunu kimlik açıktır. Ama bu, çoğu zaman açık bir dan kalan taşınmaz mallar, Müslüman siyaseti kavramıyla değil, yaranma şekilde ifade edilmemektedir. Bu çer- Türk eşrafın denetimine verilecek, siyaseti kavramıyla değerlendirmek çevede üç yazının daha değerlendiril- böylece, Osmanlı ekonomisi millileşti- daha doğrudur. mesi önemlidir. rilmiş olacaktı.

Dersim’li bir Kürd olduğu, Zaza Kür- Mehmet Baransu, 31 Ocak 2013 ta- Yine bu tasarım çerçevesinde, Kürd- dü olduğu kamuoyu tarafından yakın- rihli Taraf Gazetesi’nde, “Dersimli ler Türklüğe, Kızılbaşlar, (Aleviler) dan bilinmektedir. Ama Kemal Bey, Karadayı” başlıklı bir yazı yayımladı. Müslümanlığa asimile edileceklerdi. Türkmen olduğunu, Horasan’dan gel- Bu yazıda, 1994-1998 yılları arasın- Böylece İmparatorluk içinde yaşayan diklerini ileri sürmektedir. Bu, kendi da Genelkurmay Başkanlığı yapan, herkes Türk olacak veya Türkleşmiş kimliğini gizleme, kendi özüne yaban- Em. Org. İsmail Hakkı Karadayı’nın olacaktı. Müslümanlık Türk olmanın cılaşma, özünden kopma, kendi özünü Dersimli olduğu vurgulanmaktadır. çok önemli bir koşuluydu. aşağılama siyasetidir. Bunu kısaca, Bu açıklamaya kadar, İsmail Hakkı egemen güçlere yaranma siyaseti ola- Karadayı’nın Çankırılı olduğu, bir İttihatçılar, Rumlarla ve Ermenilerle rak değerlendirmek gerekir. Türk olduğu vurgulanırdı. Mehmet ilgili sorunları Birinci Dünya Savaşı Baransu, bu yazısında, İsmail Hakkı sırasında hallettiler. Savaş başlar baş- 1937-38 Dersim soykırımında Nazımi Karadayı’nın ailesinin, 1930’ların ba- lamaz, Karadeniz havalisindeki Rum- ye’de oturan ailesinden çok büyük ka- şında, Dersim, Pülümür’deki bir dire- ların-Pontusların, Kapodokya’daki yıplar olduğu da vurgulanmaktadır. niş sonunda, Dersim’den Çankırı’ya Rumların, Ege’deki Rumların sürgünü sürgün edildiğini vurgulamaktadır. başladı. 1915 baharında, 3-4 ay gibi Bu durumu, Barış ve Demokrasi Par- kısa bir süre içinde, bir milyondan faz- tisi Muş Milletvekili Sırrı Sakık çok Kişi olarak bu yazının, Kürd kimliği la Ermeni tehcirle soykırıma uğratıldı. açık bir şekilde ortaya koymuştur. algılamalarına açıklık getirdiği için, Sırrı Sakık, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, çok değerli olduğunu düşünüyorum. Kürdlerin Türklüğe asimilasyonu, “anadil ülkeyi böler” açıklamasından şüphesiz, İttihat ve Terakki dönemin- sonra, şöyle söylemektedir: “Kemal Mehmet Baransu- Şenol Kaluç de başlatılmıştı. Ama gerek İttihat- Bey de Kürd’tür. ‘Anadilde eğitim ül- çılar gerek Kemalistler Ermenilerle keyi böler’ diyor. Beyazlara mesaj ver- Mehmet Baransu’nun bu yazısını, Şe- ve Rumlarla olan sorunların hallinde mek istiyor. Ama elini uzattığında o nol Kaluç eleştirdi. Şenol Kaluç, 26 Kürtlerin de yardımına ihtiyaç duydu- siyah derisi gözüküyor. Çünkü o da bir Ocak 2013 tarihli Taraf Gazetesi’nde, lar. Yakındoğu İşleri ile İlgili Lozan zenci…” (Taraf, 18 Şubat, 2013) “Baransu’nun Anlamak İstemediği” Anlaşması’nın imzalanmasıyla Türki- kızılbaş - sayfa 13 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 ye Cumhuriyeti’nin varlığı uluslararası bir anlaşmayla garanti altına alındık- tan sonra Kürdlerin Türklüğe asimi- lasyonu da sistematik olarak başlamış oldu. Kızılbaşların (Alevilerin) Müslü- manlığa asimilasyonu da öyle.

Kürdlerin Türklüğe, Alevilerin Müslü- manlığa asimilasyonları beraber yürü- yen bir süreç. Dersim’de iki sürecin de birlikte başlatıldığı görülüyor.

Dersimlilerin önemli bir kısmı 1937- 38 soykırımının Alevi kimliğini yok etmek için yapıldığını vurguluyorlar. Kimlik söz konusu olunca “Aleviyiz” diyorlar, Kürdlükten hiç söz etmiyor- lar. Ayrı bir etniymiş gibi “Kürd değil Zazayız” diyorlar. Hâlbuki Dersimliler de Zazaki konuşan Kürdlerdir. Bu ko- ERZINCAN ABRENK VANK MANASTIRI nuda Malmisanıj’ın, Munzur Çem’in, burası erzincan tercan ilcesi yakınında eski ismi Abrenk yeni Roşan Lezgin’in yazıları, görüşleri el- ismi üçpınar köyü sınırları içinde dağın tepesinde olan büyük bette çok değerlidir. Vate yayıncılık, bir kilisedir ismi vank manastırı eskiden bu köy büyük bir www.zazaki.net de öyle… ermeni köyümüş - Seren Kızıl

Aleviler sadece Dersim’de mi yaşıyor? Türkiye’de çok yerde Aleviler yaşıyor. Neden sadece Dersim’deki Alevilere soykırım yapılıyor? Bu elbette Kürd- lükle ilgili bir durum. Kürdlerin asimi- lasyonu ile ilgili bir durum. Yazarların Aleviliğe vurgu yaparken Kürdlüğü göz ardı etmeleri ve buna özen göster- meleri dikkatlerden kaçmamaktadır.

Ayrıca soykırımdan sonra geriye kalan Dersimlilerin bir kısmı da Türkiye’nin orta ve batı yörelerine sürgün edildiler. Çorum, Balıkesir, Manisa gibi yöre- lerde de Aleviler yaşıyorlar. Temel so- run Alevilik olsa Aleviler, Alevilerin yaşadığı bölgelere sürgün edilir mi? Tarihin İlk Hâlbuki sürgünlerin esas amacı da Devrimci Devleti Deylemistan Kürdlerin Türklüğe asimilasyonuydu. Sürgünler asimilasyon için elverişli bir Bu kitap; Tarihte Toprak Sorununu ortam yaratıyor. Köylüden Yana Çözen İlk Devleti anlatmaktadır. - Deylem Pirlerinin öncülüğünde İsmail Beşikçi Vakfı Deylem halkının mülkü nasıl toplu- mun ortak malı yaptıklarını, Adres: Kuloğlu Mah. İstiklal - Köleci Toplum döneminde köleliği Cd. Ayhan Işık Sok. No: 21/1 nasıl yasakladıklarını, Beyoğlu / İstanbul - Abbasiler, Samanoğulları, Gazne- Tel: +0212 245 81 43 liler ve Karahanlılar’ın birleşik or- Fax: +0212 245 71 40 dularının Karahanlılar imparatoru www.ismailbesikcivakfi.org Buğra Han’ın komutasında Deylem Devleti ile nasıl savaştıklarını, [email protected] - Deylem Devleti’ni yıkmak için ta- Kütüphane Çalışma Saatleri rihi İpek Yolu’nun güzergâhını nasıl Her gün (Pazartesi hariç) değiştirdiklerini anlatmaktadır. 10:00-19:00 Ederi: 10 tl. kızılbaş - sayfa 14 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Bir Kavram Bin Kırım​ Yanılsamalar-2 şeh’d olup Tanrı adına, Tanrı aşkına ölmek yada öldürmek durumunda erişilecek Arapça: şeh’d bir mertebedir(!) Kutsal bir ülkü veya inanç uğrunda ölen kimse Öz itibariyle Şehit kavramı: İnsani ölmeye yada öldürmeye motive etme- Atasözü, deyim ve birleşik fiiller nin bir aracından başka bir şey de- gildir. şehit düşmek (veya olmak) Kendisine devrimciyim diyen örgüt şehit edilmek ve guruplarda Şehitlikten, Şehadet- Ali Kanlı ten dem vururlar. Devrim Şehitleri Birleşik Sözler gibi ne idügü belirsiz kavramlar da besine yükseltilmişlerdir. kullanırlar görev şehidi / vazife şehidi Öyle bir paradokstur ki: kendile- İslam rinin inanmadıkları Cennet denen Etimoloji sanrıya bilet keserler. Ana madde: İslam'da şehitlik Şeha- Çünkü aslolan onların kumdan şato- Arapça kökenli şehadet sözcüğü Arap- det, İslam dininde Allah yolunda ve- larının idamesidir. çada "tanıklık" şehit de "tanık, şahit" fat etmiş bir müslümana verilen isim anlamına gelir. Şehadet sözcüğünün ve makamdır. Kur'an'da sıklıkla bu Antik Yunan´da Türkçede tanıklık anlamında kulla- kimselerin kurtuluşa erdiği, ahiretteki Savaşanlar soylulardı. Savaşlara gi- nımı yok olmaya yüz tutmuştur. Bu- makamlarının diğer insanlardan üstün der esir ve ganimet getirirlerdi. nunla birlikte şehit sözcüğünün tanık olacağı belirtilir.[7][8] Elde ettikleri esir ve ganimet oranın- anlamında kullanımı "şahit" formunda da da zenginleşirlerdi. devam eder. « "Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" Nice ki: Savaşlardan yenik döndük- demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak lerinde kolsuz, bacaksız kalanların Hıristiyanlık siz bunu bilemezsiniz." (Bakara: 154) » sayıları artar ve savaşamayacak durumda oldukları için ellerindeki Ana madde: Hıristiyanlıkta şehitlik Hanefi mezhebinde şehitlik varlıklarını da kaybederek soysuz(!) laşırlar. Hanefi mezhebi alimlerinin görüşleri- İşte o zaman yeni bir formül arayışı- ne göre şehitlik üçe ayrılabilir: na girerler Antik Yunan Egemenleri.

• Dünya ve ahiret için şehit olanlar: O zamana kadar sadece karşılık- Bunlar İslam dini için savaşlarda veya sız çalıştırdıkları köleler üzerinden işkencede ölenler gibi, inançları nede- yeni bir dünya kurmanın planlarını niyle öldürülen kimselerdir. da yaparlar Artık savaşçılar Soyluların kendile- • Ahiret için şehit olanlar: Bunlar yine ri degil; onlar adına savaşacak olan İslami inançları nedeniyle fiziksel zu- Köle Çocuklarıdır. lüm görmüş ve bunun neticesinde, Bugünün kriterlerine vurdugumuz- hemen değil de sonradan vefat etmiş da Avam Kamarası (Halk) dedigi- kişilerdir. Bu kimseler sonradan vefat miz geniş toplumsal tabandan bes- Önemli Hıristiyan şehitlerinden Se- ettikleri için geride kalanlar tarafından lenen bu sistemle halk çocuklarına bastian şehit olarak kabul edilmeseler bile ahi- cennet vaadiyla iki metre amerikan rette şehit muamelesi göreceklerdir. bezi karşılıgı ölüm yolları döşenir.. Hıristiyanlıkta şehadet kavramı savaş- Bu vaadin adI ŞEHADET YOLUY- ta ölenlerin aksine daha çok inancı ne- • Dünya için şehit olanlar: Bunlar dün- LA GİDİLECEK CENNETTİR. ve deniyle -genellikle zulüm görerek- öl- yada, görünüşte İslam dini için ölmüş en gericisinden en ilericisine hep o dürülen din büyüklerini tanımlamakta gibi gözükse de niyetleri farklı olan nakarat yinelenir… kullanılır. Hıristiyan şehitlerinin bü- kişilerdir. Bu kimseler öldükten sonra yük bölümü Roma İmparatorluğu'nda geride kalanlar tarafından şehit olarak Şehitler Ölmez !!!!!!!!!.... Hıristiyanlığın yayılmaya başladığı anılsalar bile ahirette şehit muamelesi söyletenler sistemin sahibi dönemlerde öldürülen erken dönem görmeyeceklerdir. bizden hatırlatması Hıristiyanlarıdır. Hıristiyan şehitleri- Yukarıdaki alıntılardan da anlaşılacagı söyleyenedir asıl ayıbı nin bir kısmı azizlik ve azizelik merte- gibi Şehitlik yada Şehadet dini kökenli Mart 2013 kızılbaş - sayfa 15 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Bir resmi sı, yerini bu kadar kalın çizgilerle ve de- Bütün bu sözlerde iki rahatsız edici yan falarca belli etmesi, ilginçti. var. İlki, başta dediğim gibi AKP’nin “İslam temelli birliktelik” bahsine za- görüşümüz Keza Başkanlık konusunda da Erdoğan man zaman göz kırpması. Bunda rahat- ve AKP ile benzer bir frekans içinde sız edici yan nedir ki, denirse, çok ba- daha mı oluyor acaba? olduğu görülüyor. Öcalan’ın. Ancak ön- sitçe şunu söylemek mümkün: toplumda gördüğü ABD tipi bir başkanlık. Senato yeni bir hiyerarşinin kurulmasını meşru- Yetvart Danzikyan ve halklar meclisinden müteşekkil iki- laştıran sözler bunlar. Tamam, bunların li bir yapı. AKP’nin ise böyle bir yapı taktik icabı edilmiş sözler olma ihtimali (Radikal) 4 Mart 2013 öngörmediği açık. Onların kafasındaki de var. Ancak Öcalan’ın eskiden beri bu bildiğiniz gibi “Türk tipi” bir başkanlık tip konulara da yoğunlaşmış biri oldu- “Süreç” zarar görmesin diye neredeyse modeli. ğunu biliyoruz. Yani öyleyse bile bunun çıtımızı çıkarmıyoruz. Ancak Öcalan’ın bir evveliyatı var. Ama hayli geliştirmiş. “Anadolu” çözümlemeleri, üzerinde du- Ve en önemlisi: iki halkı birarada tu- Bununla bağlantılı olarak ikincisi de rulmayı hak ediyor. tacak “değer” meselesi. Burada da taktik icabı değil, gerçekten böyle düşü- Öcalan’ın Erdoğan tarafından uzun sü- nüyor olabileceği. Bu daha problemlidir Abdullah Öcalan ile BDP Heyeti’nin redir meydanlarda dile getirilen “hepi- zira -bilmem açıklamama gerek var mı?- geçtiğimiz hafta İmralı’da yaptığı görüş- miz Müslümanız” formülüne ara ara göz bunlar zaten kurucu otoritenin ve onun menin –önemli bir bölümünün- basında kırptığını görebiliyoruz. “Kürtlerin ya- sağ versiyonunun yıllardır söyleyip dur- yayınlanmasıyla önümüzdeki sis perdesi şadığı gizli bir İslam var, geliştirin” gibi duğu, sol çevrelerde de -başka bir yönüy- biraz daha aralandı. Kayıtlar son dönem- sözleri ve Altan Tan’ı neredeyse bu işle le- yankı bulmuş düşüncelerdir ve resmi de Öcalan’ın ne düşündüğünün bilinmesi görevlendirmesi, önemli. Fakat burada görüşün önemli bir ayağını oluşturur. açısından önemliydi. Kayıtların yayın- da kalmıyor Öcalan. Selçuklu dönemin- Kendine “yabancı” gelen her şeye şüp- lanmasını kimin istediğini öngörebilmek deki Türkmen isyanlarına kadar gidiyor heyle bakan, topraklarına göz koydukla- de –polisiye yöntemlere başvurmamak ve bu Türkmen meselesinin de gözardı rını düşünen zihniyetle ilgilidir. kaydıyla- önemliydi elbette. Zira kayıt- edilmemesini, buna da yoğunlaşılmasını lar aslına bakılırsa bir değil iki kesimi de istiyor. Bunun için görevlendirdiği isim Kurucu otorite bunu öyle sağlam temel- –taktikten çok perspektif açısından- bir de bir Adıyamanlı olan Sırrı Süreyya lerle atmıştır ki bu ülkeye, bu “korku” miktar zorda bırakan bir muhteva taşı- Önder. neredeyse her siyasal akımda kendini yor. Bunu biraz sonra açmaya çalışaca- Ve tabii bence en dikkate değer bölüm- belli eder. AKP’de temsil bulan sağ ka- ğım. Gelen tepkilerden AKP ya da devlet ler. Kürtlerin dindarlığı ve Ermeni, Rum, nat, MHP’de temsil bulan milliyetçi ka- içindeki bir başka rakip kanadın böyle Yahudi lobileri ile ilgili sözleri yani. Şu- nat ve CHP’de temsil bulan kurucu oto- bir girişimden yana olmadığı anlaşılı- raya kadarki her şeye “eh, olabilir” desek ritenin sosyal demokrat sos dökülmüş yor. (Erdoğan’ın Milliyet gazetesine yö- bile, burayı es geçmek artık mümkün de- hali olan kanadı geçtim, kimi sosyalist nelik haber özgürlüğüne saldırı niteliği ğil. Kürtlerin yaşadığı gizli İslam’ın en- akımlarda bile (Yalçın Küçük’ün bu Sa- taşıyan sözlerinin medya üzerinde yeni gellenmesi, Erdoğan’ın İslam’ı kullanan betay işlerine bulaşmadan önce –sosya- bir baskı anlamına geldiğinin de altını kapitalist tekelci işadamları tarafından list- olarak gördüğü ilgiyi hatırlayın) bu çizelim bu arada) Özetle kayıtlar “süre- idam fikrine yönlendirilmesi bölümün- düşüncenin izleri vardır. cin” bir miktar daha şeffaflaşmasını ve de “Hangi güçler?” sorusuna birdenbire Öcalan’ın kafasında neler olduğunu bir “Ermeni lobisi etkili, 2015’te gündem Burada duralım ve gelelim en kritik me- parça -ve kopuk kopuk- da olsa öğren- olmak istiyorlar” diye verdiği cevap me- seleye. Şu var: Beri yandan da bilhassa memizi sağladı. sela. “Anadolu İslamlaştıktan sonra bin son beş-altı yıldır bölgedeki siyasal Kürt yıllık bir Hıristiyanlık öfkesi var. Rum, hareketinin hiç de bu yukarıda saydığım Ne öğrendik peki? “Çekilme şartları” Ermeni, Yahudi, Anadolu’da hak iddia argümanlarla konuşmadığını, tam tersi- gibi taktik meseleler hayli yazıldı çizil- eder. Laiklik, milliyetçilik kisvesinde ne –bilhassa bölge bahsinde- Ermenili- di, o bölüme girmeyeceğim. Yukarıda da elde ettiklerini kaybetmek istemiyorlar.” ği, Süryaniliği de içine alan daha geniş, bahsettiğim gibi “perspektif” açısından sözü var, keza. Bunun devamında Kürt- daha kapsamlı bir politika dili geliştirdi- ilginç sözler var. Onlar üzerinde dur- lerin devletten dışlanmaları konu başlı- ğini hatta bunu uygulamaya geçirdiğini maya niyetliyim. Öncelikle: Öcalan’ın ğında “Mustafa Kemal de başta yer ve- de biliyoruz. Zaten siyasal Kürt hareke- AKP/MİT-Gülen çekişmesinde açık bi- riyor. Devreye giren İsrail lobisi, Ermeni tinden beklenen de buydu, budur. Ve bu çimde AKP-MİT’in yanında yer aldığın ve Rumlar ‘Kürtler ne kadar dışlanırsa performanslarıyla bu topraklarda baş- ayan beyan gördük. Bu elbette ki gayet o kadar başarılı oluruz’ diyorlar. Bu pa- ka bir iklimin de geçerli olabileceğinin normal. Zira süreci başlatan AKP, yü- ralel bir devlettir. Bin yıllık gelenektir” ipuçlarını verdiler..(Her ne kadar Sırrı rüten de MİT’tir.. Geride bıraktığımız sözü var, mesela.. Başka bir yerde ama Sakık’ın bu iklime ters bazı açıklamaları aylar boyunca sürece muhalefet eden de aslında bu bölümün devamı olabilecek olup, sonradan özür dilediyse de) Yine –bunu açıkça söylemeseler de- yapılan sözler de var: “Türkiye’de 3 koldan pa- Ahmet Türk’ün 1915’te olup bitenler- hamlelerden anladığımız kadarıyla ikti- ralel devlet çalışması var. Sıradan lobiler de Kürtlerin oynadığı rolle ilgili biraz dar blokunun diğer ortağı idi. Öcalan bu değil. ABD’de Yahudi, Ermeni ve Rum da “resmi” bir hüviyet taşıyan özrü de çekişmede kendine önemli bir rol biçmiş, lobileri stratejik ve taktik müdahale edi- dikkat çekiciydi (Her ne kadar bu özrü hatta bir cemaat darbesini kendisinin ön- yorlar. Her 3’ü de Anadolu çıkışlıdır.” birdenbire masaya bir tabak koyup, al- lediğini söyleyecek durumda. Bilemiyo- sözleri var. Son olarak Gülen cemaatinin mazsak ayıp olacakmış havasında öne rum, bu bakış açısında belki de aylardır dayandığı isim olan Said-i Nursi’nin doğ- sürdüyse de..) MİT görevlileri (muhtemelen başkanı) duğu köyün bir Ermeni köyü olduğunun Özetle siyasal Kürt hareketinin girdiği ile temasta bulunmasının rolü vardır. Bu altını çizmeye gerek duyması var, ki bu dinamik, bilhassa son birkaç yıldır, bam- normal dedik ama doğrusunu isterseniz AKP/MİT-Gülen cemaati çekişmesinde başka bir havadaydı.(Bu arada “özür” bu konu üzerinde bu kadar fazla durma- hayli ilginç bir yere oturuyor. konusunda şu makaleye de bakmanızı kızılbaş - sayfa 16 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

öneririm: “Özür dilemek, ‘bildiğiniz gibi değil’-Ayda Erbal http://azadalik.word- HER CEMEVİ YIKILSIN.. press.com/2013/02/01/ozur-dilemek-bil- diginiz-gibi-degil/) KALINTILARI DA YAKILSIN… Dolayısıyla önümüzdeki mesele şudur. Öcalan bu sözleri her ne sebeple söy- Serkan Güzel lemiş olursa olsun. Öncelikle: siyasal Cemevi, Alevilerin zikir yaptıkları, Hak ile batıl alanı ayırdıkları, ölmeden Kürt hareketinin bu sözlerde bir prob- önce öldükleri, sorguya çekilip soruldukları ibadethânedir. lem olduğunu kabul etmesini beklerim. Alevilerin ibadethane diye adlandırdıkları yeri sorgulamak bizlere düşmez. (Bekleriz diyecektim ama nihayetinde Devletin görevi insanların dini inançlarını belirlemek değildir. Devletin gö- kimse adına konuşmuyorum) Evet bi- liyorum Öcalan’ın bu hareketteki rolü revi insanların inançlarını özgürce yaşamalarını sağlamaktır. Hükümetler düşünüldüğünde hareketin üyelerinin bu “senin inancın aslında yok” deme yetkisine sahip olmamalı. Biz halk olarak sözlere karşı çıkmasını beklemek, nasıl hükümetlere böyle bir yetki vermedik. Musevi, Hıristiyan, Müslüman nasıl diyeyim, belki de çok gerçekçi olmaz. O devlet güvencesi altında ibadet edebiliyorsa, Aleviler de aynı rahatlıkta ibadet vakit daha kritik olan bir başka soruya etmelidirler. Ak Parti hükümeti; bir dönem türbanlı kadınlara yapılan baskı ve geçiyorum. Eğer öyleyse bu sözler (ve di- aşağılamaları unutmuş olmalı. Aslında inanç özgürlüğünü en çok savunması ğer görüşler) siyasal Kürt hareketinde de gereken parti Ak Partidir. Baskı ve ötekileştirme ile sağlıklı bir sosyal yaşam –aynı AKP gibi, her eğilimi barındıran, kurulamayacağını en iyi hükümetimiz biliyor olmalı. yutan- bir “resmi görüş”ün yavaş yavaş Aslında bu sorunun cevabı hükümetimizden çok bizlerdedir. Çünkü politika- oluştuğu anlamına mı gelecektir? cılar sokakta karşılığı olmayan bir söylemde bulunmazlar. Bu ülkede çoğunluk Aleviliği istemiyor Öyle bir inancı kabul etmiyor saygı da göstermiyorlar. Bu Biliyorum, reel politik alanda “çok bü- nedenle Başbakanımız Alevilik karşıtı bir söylemi rahatça dile getirebiliyor. yük” işler dönerken bu sorularla çok az insan ilgilenecektir. Evet müzakere Çünkü çoğunluk bu duyduklarıyla mutlu olup rahatlıyor. “Oh be” diyorlar sürecinin başarıya ulaşmasını hepimiz “işte Alevilik diye bir şey yokmuş.” Tıpkı Kürt meselesi gibi; yok denince istiyoruz. Sürecin öneminin elbette ki yok olmuyor işte. İstemediğimiz şeyler hakkında komplo teorileri kurmayı da farkındayız. Zaten süreç zarar görmesin çok severiz. “Aleviler aslında Ermeni (sanki Ermeni olmak kötüymüş gibi)”, diye neredeyse çıtımızı çıkarmıyoruz. “Alevilik diye bir şey yok bu tamamen dış güçlerin oyunu”, “İslam dünyasını Kaldı ki, “Bakmayın olup bitenlere, sü- karıştırmak için Siyonistlerin uydurduğu bir inanç” ve daha neler söyleniyor. reç yürüyor” analizleri yazmayı ben de Çünkü biz inanmıyor ve istemiyoruz.. Fakat Avrupa da; İslami kesime kar- çok isterim. Bir yönüyle de durum böy- şı bir hakaret olduğunda yeri göğü inletiyoruz.. Peygamberimizi aşağılayan le zaten. Fakat bu tür meselelere zama- bir karikatür çizildiğinde; gururumuz kırılıyor ve öfkeleniyoruz. Neden inan- nında reaksiyon vermezsek, sözümüzü cımıza saygı göstermiyorlar diyerek kızıp söyleniyoruz. Fakat beklediğimiz yutarsak, gidilen yer, “herkesin” yeri ol- saygıyı aynı topraklarda yaşadığımız Alevilere göstermiyoruz... Saygı görmek maz. Madem Öcalan “azınlıklar”dan da istiyorsak saygı göstermeyi öğrenmeliyiz… destek istemiş, bu sözlere kulak verme- sinde fayda var. Aleviler ile aynı ülkede yaşamak istemeyen birileri var maalesef. Aleviliği Müslümanlığa karşı hakaret sayan bir kitle var. Peki ama Aleviler ne yapmalı?! Sevag tel örgülerden hala bize bakıyor.. Nereye gitmeliler?! Ermeni vatandaşlarımıza yapılan gibi sürgün mü edelim?! İbadethanelerini yıkalım mı?! Aslında önce yıkalım sonrada kalıntılarını ya- Bir 24 Nisan günüydü. Batman Kozluk’ta kalım. Hatta içlerine tüm Alevileri doldurup öyle yakalım ki; gidip başka yere askerlik yapan Sevag Balıkçı, birliğinde- ibadethane kurmasınlar. Böylesi daha garanti olur. Aleviler bu ülkeyi terk et- ki –ülkücü görüşleriyle bilinen- bir ar- sinler. Hatta dünyayı da terk etsinler. Uzay turları nasılsa başladı. Parası ney- kadaşının silahından çıkan kurşunla can se verelim gidip Marsta yaşasınlar. Türkiye Türk ve Müslümanlarındır. Hatta verdi. Olayın hemen ardından “kaza de- tüm dünya Türklerin ve Müslümanlarındır. Henüz uzaya çıkamadık. Olsun ğildi” yönünde ifade veren bazı tanıklara gitmesek bile Mars ve diğer gezegenlerde Türk ve Müslümanlarındır… Aslın- rağmen sanıklar ve diğer tanıklar bunun da biz; diğer Müslüman ülkeleri de beğenmeyiz. Araplarda bize göre pis bir bir kaza olduğunu söylediler. Mahkeme millet değil mi? Hangi Müslüman ülke ile sağlıklı bir ilişkimiz var? Kendimiz de davanın başından beri bu senaryoya ile barışık olmayınca böyle yaşamak da doğal oluyor elbette. Tüm Aleviler ölse daha fazla ağırlık verdi. Geçtiğimiz haf- ta Balıkçı cinayetinin duruşması vardı. üzülmeyecek insanlar var bu ülkede; onlar adına ben utanıyorum. Alevileri Müdahil avukatlar dosyanın genişle- hastalıklı insanlar gibi görmek ne acı ve ne büyük yanılgı. İslam sevgi ve hoş- tilmesini istediler. Ancak bu talep ka- görü dinidir. Ve bizlerin insan olarak görevi tıpkı hükümetler gibi; başkaları- bul görmedi. Mahkeme heyeti, müdahil nın inancına karar vermek değil, inançlarını dilediklerince yaşamalarını sağla- avukatların taleplerini “davayı uzatmak maktır. Mutlu bir ülkede barış içinde yaşamak istiyorsak önce kendi içimizdeki amacıyla yapıldığı” gerekçesiyle reddet- kirli düşüncelerden kurtulmalıyız. Korkularımızı bir kenara itmeliyiz. Her- ti. Avukatlar esasa ve savcının mütalaa- kese ve özellikle aynı topraklarda yaşadığımız insanlara saygı göstermeliyiz. sına ilişkin savunma yapmak için zaman Birbirimize değer vererek yaşarsak daha güçlü, daha mutlu bir ülke oluruz. istedi. Bunun üzerine mahkeme heyeti Korkularından arınmış, korkusuz; hatta korkan korkutan değil huzur ve güven duruşmayı 26 Mart’a erteledi. Dolayı- veren bir ülke; hayal değil… sıyla dosya olayın bir “kaza” olduğunun Elbette birbirine saygı gösteren insanların sayısı da çok güzel ülkemizde.. Sa- hükme bağlanması yönünde hızla iler- dece bizler artık konuşmalı ve sesimizi daha çok duyurmalıyız. Korkmadan liyor. Yani, bir dosya daha yavaş yavaş usulunce kapatılıyor. Ve Sevag hala o tel ihtiyacı olan herkese yardıma koşmalıyız. Halk olarak başarabilirsek; hükü- örgülerin ardından bize bakıyor. meti idare edenlerde başka türlüsünü yapamazlar. kızılbaş - sayfa 17 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Gava ku kevneşopên bingeha olekê Êzidilerin neyêne jiyankirin, zarok û ciwanên sorunlarının tartışıldığı civakê jî nikarin sedûhedên wê olê demokratik biparêzin! kürsü!. Belê Sigmund Freud e dêje, „- zarok Mirov ên azad li kesî tade nakin. di binbîra xwe de pak û zelale. Qirêc Zilamên azad tade li jin û hevalên xwe û gemarî û başî ji mezinên xwe hîn nakin. Tade yên di malbatan de dibe dibe. Kes û cihan eger dostane bin, tadeyên zilamên bindest in. Zordest li hevre nekesî ne mumkun e. Kes bi zilam ên bindest dikin, zilam ên bin- mêjoyê xwe û aqlê xwe û bîr a xwe dest jî di malbata xwe de tade li jinên dewlemend e. Eger kes mêjo yê xwe bindest dikin. Tade, kar ê kewnepe- re îxanêt neke, ew him ji bo xwe, him restan e. jî ji bo gelê xwe nîmetek mezin e. Her zarok di mêjo yê xwe de cîhanek me- Jin ên kewneperest kar û barên wan ji- zin e. Jiyana koledarî de zarok di nav yan a kewneperestî ye. Ol û sîstem ên kesên bêkes de zelalî û mezintî ya xwe kewn û kewneperest li xwe bar dikin û wenda dikin. bi vî rewşê de zorokên xwe perwerde Kemal Tolan dikin. Bo kewneperesti perwerde di- Her bav û dê dixwazin zarokên xwe kin. Zarok ên xwe ên keç bo bindestî Belê birêzan, gelek ji we dizanin ku di malbata xwe û dibîstanan de baş amade dikin û zarok ên law bo tadekar min beriya gelek salan gotiye, “ ne perwerde bikin, lê çawa? ên mêr amade dikin…………..(*2)” raste ku em timî dîroknas, ilimdar, oldar, dê û bavên xwe seba kêmasiyên Malbat bi hezar salan demek dirêj Her wisa Friedrich Hegel jî dêje: ketine nav dîroka me sucdar bikin. Bi bindestên îdeolojiya olan û îdeolojî „….xweza û hemû hémanén zanyariyé dîtina min, îro ji me jî gelek tişt têne ya fermî a devletan de bi rewşa berhemén bîra bémerc in, ev jî, xwastin û divê em ji her demê bêtir kewneperestî de helak bûn. Çawa ji derveyî sîndorén bîra merivan alîkariyê bi rêxistin û tifaqên di nava zarokan perwerde dikin? Her dem bi e……………… (*3)“ civak û netewa xwe de bikin. Tiştê di hem demî dîrok li ser sîstema koledarî vî warî de bikeve ser milên min, ezê dimeşe û jiyan bi ol û edetên wan her Min li ser vê bingehê jî û di jî weke gelek nivîskar û lêkolînvanên dem carî dike. *1,rûpel:82 de gotiye: Di Êzdiyatiyê de Êzdiyan li gorî Êzdî nasîn, nêrîn, xwanê dibe derenca(qedrê) her Xwe- zanîn û îmakanên xwe timî li ser wê Sîstema koledarî , doh û îro li ser dan, Milyaket, Cin, Perî, Qenc, Xas derya bîr û bawerên (kevneşopên) çerx a qedera bindestan dilîhze. Ew û Qelenderên Xwedê ji hev cûdeye û me Êzdiyan û li ser kevnariya dîrok, şervanên koledarên xwene. Mirovên di wusa jî cîh, qedir û qîmetên wan ji ziman û wêjeya Kurdî binivsînim.(*1)” jiyanê de cîh digire, bi wî şeklê dije. hevûdinê mestir û bilintirin. Êzdî li Ez îro jî dîsa dêjim, gava merivên Hemu malbatan de dijîn û zarokên gorî baweriya xwe hêjî gelekî qedir temen mezin ava bîra xwe şêlûbikin, wan hene. Pêwîste ki ew hemû û qîmetê didine hemî cîh (gir, newal, dûre jî ew wê avê bi zarokan bidine zarokên xwe perwerde bikin. Zarok di dar, çiya, çem, zinar, gelî, şikeft, vexwarin û zarok pê nexweşbikevin, ji mal de bingeha jiyan a xwe ava dike. çol, xanî, mal û whd.ê) û deverên vexwarina hemû ava bîran bitirsin û bi Binbîra xwe jî bi vî ava çê dibe. ku Milyaket, Xwedan, Cin, Perî û gotina mezinên xwe nekin, hingê bila Qelenderên Xwedê sur û keremetên mezin jî zarokan gunehbar nekin...... Ege mirov hêsîre binbîrê xwe be karê xwe şanî Qenc, Xas û Qelenderên wî û azadî ya xwe rast na meşe. Dema Xwedê kirine û qencên Xwedê lê ru- Vêca, ji ber ku gelek Kurd-Êzdî yekemîn de mirov ger binbîra xwe pa- niştine îbadeta xwe kirine anjî lê kiras girîngiyê nadine van nirxandinên kij bike û bigihîşe cax û demsala xwe. guhartine pîroz dibînin. Hemû cîhên min, ez niha dixwazim hinek Silavgeh, Ziyaret, Qub, Parêzgeh, nirxandinên psîkoanalîtîkî xerîban, Mirov çawa ji xwe û ji kewneperestî Zêw, Mal, Gor, Mezel û whd. li ba me yê mîna „Sigmund Freud, ku bijîşk, ya xwe azad dibe? Êzdiyan gelekî pîrozbun. Me Êzdiyan pisporê derûnînasiya kûr û navdarê ji ber baweriya xwe, hemû tiştên psîkoanalîtîka sedsala 20emîn -Azadî, xewn, xeyal nayê standin, xweza (ax, av, dar, kevir, agir û whd.) e“, pêşkêşî we hêjayan bikim û nayê kirandin û firotin, lê mirov li wan cîhên pîroz hebu diparast û hêvîdarim ku hûn bala xwe bidi- dikare xewn, xeyal û azadî bije. Jiyana disediqand.„ ne vî psîkoanalîtîkî, ka wî çi li ser azad bi kesitî ya azad mumkun e. pirsgirêkan „derûnînasiya kûr „ Mirov dikare xwe azad bike, lê nikare Ez îro dîsan dêjim, eger ku dê û bavên gotiye? kesî azad bike. zarokan van kevneşopên bingeha kızılbaş - sayfa 18 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 ol û çanda civaka xwe, yên ku ji bo ifadelere yer verildi: jiyna bihevûdinêre gelekî girîngen, bi Nişanyan'a ''Kişilerin kendilerini mensubu olarak zarokan re jiyan nekin, zarok û ciwan kabul ettikleri dinlerinin kutsal saydığı nikarin jiber xwe ve sedûhedên civakê Allah, melekler, peygamberler, kutsal û olê , yên ku girîngin nasbikin û dava açıldı! kitaplar, cennet, cehennem gibi kav- biparêzin. ramlar ve bu dinlere ait ibadet yerleri Yazar Sevan Nişanyan'a kendi blog'unda ile ibadet şekillerine yönelik hislerini Bi dîtina min gava ku, em Êzdiyên yer alan bir yazı nedeniyle dava açıldı. koruma altına almak suretiyle, toplum- temen mezin pişgiriyê nedine Gerekçe: "Halkın bir kesiminin benim- sal barışın bozulmasına engel olmak ol- rizgarîxwazên Kurdistanê, mal- sediği dini değerleri alenen aşağılama" duğu, bu hususun sadece İslam dini için komelên Êzdiyan, bi zimanê bav- değil Hristiyanlık ve Musevilik dini kalan xeber nedin, van kevneşopên İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, için de geçerlidir. cejin û rojiyên xwe yên ji bo maz- Sevan Nişanyan'ın kendi blog'unda yaz- nayi ya Xwedê, pîroziya Milyaket, dığı bir yazıda, Hz. Muhammed'e haka- 'Din mensuplarını incitmekten kaçınıl- ret ettiği iddiasıyla ile ilgili 15 kişinin ması gerekir' Xas, Qelander û hemû kevneşopên şikayeti üzerine başlatılan soruşturma Düşünce ve ifadelerin açıklanması ile ola xwe(yên mîna : Êzî, Şêşims, tamamlandı. eleştirilerin yapılması sırasında, bu Xwedanê malê, Şerfedîn, Çilê Zivistan dinlerin mensubu olan kişilerin dini û Havînê, Xidir Elyas û Xidir Nebî, 1.5 yıl isteniyor inançlarının gereği olan, önem verdik- Qurbanê, Çarşema Sor, Ziyaret, Nişanyan hakkında ''halkın bir kesimi- leri değerleri aşağılamaktan ve bu ki- Cemayî, dawetnebî û whd.) tevî nin benimsediği dini değerleri alenen şileri incitmekten kaçınılması gerekir.'' zarokan zindînekin û em wan nedine aşağılama'' suçundan 1,5 yıla kadar nasandin, mafê me tûne ku em daxwa- hapis cezası istemiyle dava açıldı. So- Özgürlüklerin mutlak olarak sınırsız za pêşvebirin û parastina wan ji zarok ruşturma sonucu hazırlanan ve mahke- kabul edilmesinin mümkün olmadı- û ciwanan jî bikin! mece kabul edilen yedi sayfalık iddia- ğı ifade edilen iddianamede, ''bir baş- namede, yazar Nişanyan 'şüpheli', 15 ka özgürlüğün ihlali noktasına geldiği Ez dixwazim vê nirxandina ku li kişi ise 'müşteki' sıfatıyla yer alıyor. takdirde, özgürlüklerin sınırlanmasının ser “Derûnnasiya komî “ hatiye söz konusu olabileceği hatırlatıldı. gotin,“Kes çawa nêt bike rêvabirî ya Şüpheli Nişanyan'ın ise hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini ve dava 'Kamusal tartışmaya bir katkısı yok' malbat a wî bi gorî wî awayî dimeşe. konusuyla ilgili başka hiçbir sözünün Azadi ya civak jî gorî nêt a xwe tê bulunmadığını söylediği ifade edilen Nişanyan'ın yazısında geçen ifadelerin holê. Ger her kes xwe bi xwe azad iddianamede, Nişanyan'ın internet si- başkalarını sebepsiz yere incittiğini, bike ki civak azad be.(*2)„ bînime bîra tesindeki dava konusu yazısına da yer insan ilişkilerinin gelişmesine yarayan me tevan û li ser vê bingehê dêjim, ez verildi. kamusal tartışmaya bir katkıda bulun- zahf xemgînim ku gelek dezgeh, roj- madığının anlatıldığı iddianamede, name, kovar, mal, komel û malperên Nişanyan'ın yazısında ''...Bundan yüz- şüphelinin, nüfusunun yüzde 99'unun me Êzdî(Kurd)an, îsal(2013) jî di lerce yıl önce Allah ile kontak kurdu- Müslüman olan ülkede Müslüman kesi- çalakî û di ragihandinên xwe de zêde ğunu iddia edip bundan siyasi, mali ve min, değer verdiği, inandığı İslam dini- girîngî ne dane agehdariyên pîroziya cinsel menfaat temin etmiş bir Arap nin peygamberi olan Hz. Muhammed'e kevneṣopiya cejna Xidir Nebî -Xidir lideriyle dalga geçmek nefret suçu de- yönelik hislerini gereksiz yere incitecek Eylas jî. ğildir'' şeklinde beyanların bulunduğu şekilde dini değerleri aşağıladığı vur- belirtildi. gulandı. Kemal Tolan- Berhevkar û Xemxwarê Kevneşopên Êzdiyatiyê Savcılık: Sözler Hz. Muhammed'e yö- Ayrıca söz konusu yazının yayımlan- nelik masından sonra kamuoyunda birçok kişi ve sivil toplum örgütü tarafından Şüphelinin söz konusu yazısında, İs- eleştiri, tepki ve tartışmalara neden ol- *Çavkanî: lam dininin peygamberi olan Hazreti duğu, bu şekilde de yazının kamu ba- Muhammed hakkında ''Allah ile kon- rışını bozduğu belirtilen iddianamede, 1.Kemal Tolan- Nasandina tak kurduğunu iddia eden'', ''bundan ''Bu suretle şüphelinin ifadeyi açıklama Kevneşopiyên Êzdiyatiyê 2006, rûpel siyasi, mali ve cinsel menfaat temin ve düşünce özgürlüğü ile eleştiri sınır- 14 . eden'' ve ''bir Arap lideri'' olduğu yö- larını aşarak, halkın bir kesiminin be- nündeki nitelendirmelerde bulunduğu nimsediği dini değerleri alenen aşağıla- 2.http://ku.wikipedia.org/wiki/Sig- anlatılan iddianamede, bu sözlerin Hz. ma suçunu işlediği ve yazının internette mund_Freud Muhammed'e yönelik olduğu açık ve yayınlanması nedeniyle de söz konusu net olduğunun anlaşıldığı kaydedildi. atılı suçun basın yayın yoluyla işlendiği http://ku.wikipedia.org/wiki/ anlaşılmıştır'' denildi. Der%C3%BBn%C3%AEnasiya_ İddianamede, TCK'nın 216. madde- kom%C3%AE sinde yer alan ''halkın bir kesiminin Nişanyan’ın, önümüzdeki günlerde İs- benimsediği dini değerleri alenen aşa- tanbul Sulh Ceza Mahkemesi'nde ha- ğılama'' suçuna ilişkin düzenlemenin kim karşısına çıkması bekleniyor. (aa) 3.http://ku.wikipedia.org/wiki/Georg_ hukuki yararlılığından bahsedilerek şu http://www.radikal.com.tr Wilhelm_Friedrich_Hegel kızılbaş - sayfa 19 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Kıvılcımlı’nın “İhtiyat Kuvvet: Milliyet (Şark)” kitabı üzerinden 1915 Soykırımı, Kürt ve Ermeni ulusal mücadeleleri, milliyetler ve sömürge meselesi üzerine bir tartışma... Klasik Marksizm’in sorunlu alanların- lıkta kalan çalışmalarının gün yüzüne dan biri “milli mesele” olageldi. çıkmasıyla Kıvılcımlı, “keşfedilen” ilgi gören tartışılan bir kişi haline geldi. Bu Bu tartışma halen uluslararası sosyalist nedenle Kürdistanlı sosyalistler açısın- hareket ve onun çekirdeğini oluşturan dan keşfedilen Kıvılcımlı daha güçlü ve Marksist geleneğin yumuşak karnını yakındır. oluşturuyor. Ulusları kategorik olarak ya çok küçümsemek ya da abartmak ara- Bir anekdot sında bir uçtan diğerine savrulan, teorik ve pratik yalpalama Enternasyonalizm Yaşamımın güzel tesadüflerinden biri anlayışını da çöküntüye uğrattı. Tutar- olarak, Kıvılcımlı’nın “İhtiyat Kuvvet: lı bir ulus tahlili olamayınca; Küresel- Recep Maraşlı Milliyet (Şark)” kitabının, yazılışı üze- leşmenin bayrağı uluslararası sermaye O’nun başlıca önemli ve özgün çalışma- rinden 45 yıl geçtikten sonra gün yüzüne tarafından dalgalandırılırken, sosyalist sının diyalektik ve tarihsel materyalizmi çıkışına, kamuoyuyla paylaşılma aşama- mücadele ulusal sınır ve taleplerin ka- Osmanlı Tarihi üzerinde uygulamasıyla sına tanıklık ettim. nallarında tutunmaya çalışır oldu. ortaya çıkan Tarih Tezi olduğu düşünce- sindeyim. Doğu Roma, Bizans gibi köklü 1980 öncesi sosyalist/devrimci hareket Enternasyonalizmi ulusların yok olacak- doğu kültürlerinin mirası üzerine yükse- içinde özel jargonlar oluşmuştu. Bun- ları öngörüsü üzerine kuran sosyalist ha- len Osmanlı Tarihini açıklamaya çalış- lardan biri de “meseleyi nasıl getiri- reketler uluslar meselesini küçümseme- makla büyük bir boşluğu doldurmuştur. yor?” biçimindeydi. Örneğin “Sovyetler nin bedelini öder gibidir. Öldü, ölecek Bu kapsamlı çalışma Marksist yazına Birliği’ni nasıl getiriyor?” dendiği za- diye gün biçilen milliyetçilik, günümüz- ciddi bir katkı iddiası taşır. man SSCB’yi “sosyalist” mi, “sosyal- de ikinci altın çağını yaşıyor... emperyalist” mi, yoksa “revizyonist” Günümüzde bile halen birçok sosyalistin olarak mı gördüğü kastediliyordu. Bu Kendi toplumlarımızda durum çok daha Emin Oktay’ın lise tarih kitapları düze- sorunun cevabına göre o siyasi akım ya trajiktir. Geleneksel sol hareketin bir yindeki bilgilerle hareket ettikleri düşü- da kişi, Sovyetçi mi, Maocu, Üç Dünya- bölümü egemen ulus milliyetçiliğinin nülürse Kıvılcımlı devasa bir iş yapmış cı ve ya orta yolcu mu olduğu biçiminde - şovenizminin içinde; diğer kesimi de olmaktadır. kategorize ediliyordu. ezilen ulus hareketinin içinde / kıyısında yaşamaya çalışmakta. “İhtiyat Kuvvet” çalışmasının da içinde Kürtlerin “ulus” olup olmadığı, “ken- olduğu Yol dizisi Türkiye komünist ha- di kaderini tayin hakkı”na sahip olup Bu ironi nasıl gerçekleşti? reketinin, stratejik, taktik ve örgütlenme olmadığı; Kürdistan’ın sömürge olarak Kıvılcımlı’nın çalışmasına gönderme sorunlarının tümüne cevaplar arayan; görülüp görülmemesi Türk ve Kürt solu- yaparsak, “ezilen ulus” meselesini 30’lu programatik çözümleme ve önermeleri nu birbirinden ayırt eden temel bir ölçüt yıllardan 80’lere kadar “yedek güç” ola- getiren çok önemli bir çalışmadır. haline gelmişti. rak saptayan sosyalistler, nasıl oldu da kendileri, ulusal çatışma ve mücadelele- Kıvılcımlı “din” ve “milliyetler” soru- Bizim de özgün bir sorumuz vardı: rin “yedek gücü” haline geldi? nunda da toplumumuzun özgünlüklerini “Kürdistan’ı nasıl getiriyorsunuz?” sorgulayan onları sosyalist mücadele ile Ben, Kıvılcımlı Sempozyumu vesilesiyle organize etmeye çalışan bir çaba ile de Rızgari, Özgürlük Yolu, DDKD, Kawa Türkiye sosyalist hareketinin bu büyük diğerlerinden temel bir farklılık gösterir. gibi dönemin belli başlı siyasi yapıları teori ve eylem adamını selamlıyor; “İh- “Kürdistan’ın dört parçaya bölünmüş tiyat Kuvvet: Milliyet (Şark) çalışması Ne var ki Kıvılcımlı’nın düşünsel üret- sömürge bir ülke” olduğu tespitini ya- üzerinden bu konuya ilişkin bazı eleşti- kenliği ve başarısı, siyasal pratikte yan- pıyorlardı. “Türk solu” ise bu teze “sö- riler geliştirmek istiyorum. sımasını bulmuş değildir. mürgenin sömürgesi olmaz, Türkiye’nin kendisi de bir sömürgedir”; “Türkiye de Kıvılcımlı’nın mirası... Kıvılcımlı, tam da 1970’lerde kendi ön- Kürdistan da emperyalizmin ortak sö- Kıvılcımlı, Marksist metodolojiyi be- görüsünü doğrulayan gelişmeler ortaya mürgesidir” veya “sömürgecilik tezi ay- nimsemiş bir devrimci olarak nesnel çıktığında Kürt ulusal hareketine olduk- rılıkçı Kürt burjuvazisinin tezidir” gibi gerçekliği teoriye uydurmaya çalışmak ça mesafelidir. Bu nedenle Kürt dev- değişik gerekçelerle karşı çıkmaktaydı. yerine, içinde yaşadığı toplumun orijina- rimcileri üzerinde bıraktığı imaj çok da litesini anlama ve buna uygun çıkarımlar olumlu değildir, biraz soğuk ve uzaktır. Giderek Türk solu içerisinde de Kur- yapmasıyla çağdaşı olan Türkiyeli sos- tuluş, İşçi Cephesi gibi sömürge tezi- yalistlerden temel çok temel bir farklılık Ancak 70’li yıllardan sonra Doktorcu ni kabul eden gruplar çıkmaya başladı. gösterir. grupların çabasıyla, özellikle karan- Devrimci-Yol, TKP, Aydınlık, Halkın kızılbaş - sayfa 20 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

Kurtuluşu gibi gruplar ise bu teze şiddet- dın, Dündar Erenler, Oktay Etiman ... da uygun olarak tek başına değil Yol se- le karşı çıkıyorlardı. gibi isimlerin bulunduğu koğuşa kabul risi bütünlüğü içinde değerlendirilmesi edilmiştik. daha doğru olacaktı. Ne ki, bu denli kap- Kıvılcımlı yanlısı Vatan Partisi, İşsizlik samlı bir çalışmayı bir makale boyutuna ve Pahalılıkla Mücadele Derneği (PİM), Demir Küçükaydın’ı Sosyalist gazete- sığdıramazdım. Sosyalist gazetesi gibi kurumlarla sık sık sindeki yazıları nedeniyle tanıyordum. ortak platform veya eylem birliklerinde Bir de o yıllarda adeta “kötü yola düş- Dolayısıyla sadece üzerinde en çok yo- bir araya geliyorduk. 1978 yılında bu müş” der gibi hayıflanarak söylenen bir ğunlaştığım 1915 Soykırımı, Kürt ve Er- gruplardan, “Kürdistan’ı nasıl getiriyor- “Troçkist olmuş!” lafı vardı. Birlikte meni ulusal mücadeleleri, milliyetler ve sunuz?” sorusuna; geldiğimiz Doktorcu arkadaşlar fısıltıyla sömürge meselesi üzerinden tartışmaya “Demir, Troçkist olmuş!” uyarısı yap- dahil olmayı tercih ediyorum. “Kürdistan’ı müstemleke olarak getiri- mışlardı. Aslında bu, kendisi de “utan- yoruz!” cevabı duyulmaya başlandı. gaç Troçkistler” olarak nitelenen bir İhtiyat Kuvvet’i yazıldığı dönemin siyasi Rızgarici için extra bir yakınlık işareti koşullarını, düşünce dünyasını da an- Eski Türkçede kullanılan bu “müstem- sayılırdı! lamaya yarayan değerli belgesel olarak leke” kelimesinin anlamı Kürt gençleri okumak yerinde olur. Döneme ait sosyal arasında çok fazla bilinmiyordu. Bunun Öyle de oldu; Küçükaydın’la daha ya- gözlemler; sınıf tahlilleri, gazete haber- muhtemelen Kürdistan’a sömürge de- kın bir dostluk gelişti. Yine bu vesile ile leri, istatistiksel veriler, bu sürecin anla- memek için Türk solu tarafından, kafa Kürdistan’a “müstemleke” diyen kitabın şılmasına yardım eder. Böylece zamanla karıştırmak amacıyla uydurulmuş yeni gün yüzüne çıkışına da tanık oldum. Kü- değişmiş olan koşulları ve ya süregelen bir kavram olduğu düşünülüyor, biraz da çükaydın metni zaten toparlamıştı; ben benzerlikleri görerek süreci takip etme- kuşku ile bakılıyordu: de kendisine bu textin daktilo edilmesin- de iyi bir nirengi vazifesi görüyor. de yardım ettim. Tartışarak, yorumlaya- - “Müstemleke” ne demek? rak, birkaç kez yazıp okumuş oldum. “Doğu sorunu”: Kürtler ve Ermeniler...

- Eski Türkçede “sömürge” demek... “İhtiyat Kuvvet: Milliyet (Şark)” ça- 1969 yılında, bir bilim adamının nesnel lışması, Kıvılcımlı’nın hapishanelerde bilgiye dayanması gerektiğini söyleyen - O zaman niye “sömürge” demiyorsu- envai türlü kağıda yazılıp saklanmış, Dr. İsmail Beşikçi, “Doğu Anadolu’nun nuz da “müstemleke” diyorsunuz? aramalardan, baskınlardan, operasyon- Düzeni” kitabında “Doğu sorunu” de- lardan, kaçıp-kovalamalardan korunmuş nen şeyin özünde etnik bir temele sahip - Doktor öyle yazmış!.. yüzlerce sahife el yazmasından oluşan olduğunu, bunun Kürt sorunu olduğunu arşivlerin peyder pey yurtdışına çıkarıl- yazdığında Üniversitelerden dışlanmış, Doktor Hikmet Kıvılcımlı’nın “Kürdis- ması sayesinde kurtarıldığını öğrenmiş- cezaevleri serüveni başlamıştı. tan’ı müstemleke olarak getirdiği” bir tim. kitabı olduğu bir efsane gibi dilden dile 1933 yılında ise nesneyi adıyla çağırma- dolaşır olmuştu. Kıvılcımlı’nın yurtdışında, “sosyalist” nın bir Marksist için bir inci şar t olduğ unu bürokrasi tarafından Sovyetlere kabul söyleyen Dr. Hikmet Kıvılcımlı “İhtiyat Aralık 1978’de İstanbul Bayrampaşa edilmemesi, Arnavutluk, Bulgaristan Kuvvet:Milliyet (Şark)” kitabının girişi- cezaevinde tutukluydum. Filistinli tu- sınırlarından bekletilmesi, ve yaşamı- ne “Türkiye’deki Doğu sorunu ve Doğu tukluların firarı üzerine, idareden sal- nı Belgrad’da bir hastanede yitirme illeri nesnesi bir milliyet davasıdır!”diye dırı gelişmiş ve sol siyasilerin kaldığı öyküsü de oldukça trajik ve inciticiy- yazmıştı. Bu “Doğu illerinin evvel ezel koğuşlarda direniş başlamıştı. Sonuçta di. Doktor’un bu kez hasta koğuşundan iki adı vardı: Ermenistan-Kürdistan”… gittiğimiz her yerde çekirge sürüsü gibi yazdığı “Kim Suçlamış?” ve “Brejnev’e Ermeni sorununun “çözülmüş” olduğu- iz bıraktığımız 100 kadar kişi müthiş bir Mektup” metinlerinin benim için “İhti- nu varsayan Kıvılcımlı, Leninist ilke- kafile ile sürgüne gönderildik. Bir çok yat Kuvvet” ten daha etkileyici olduğunu ler işletildiğinde “Türkiye’nin içindeki cezaevi dolaştıktan sonra [Sinop cezaevi belirtmeliyim. Doğu sorunu genel olarak bir ulusallık yandı, Trabzon cezaevinde tüneller orta- sorunudur, özel olarak Kürt ulusallığı ya çıktı vb..] Mart 1979’da Niğde Cezae- İhtiyat Kuvvet: Milliyet (Şark) sorunudur” saptaması yapmıştı. vine vardıydık. Bu çalışma “TKP’nin Eleştirel Tarihi: Ne acıdır ki, bilimsel bilgi üretimi ve dü- Niğde’nin bir bölümünde 12 Mart dö- YOL” genel başlığı altında yazılmış 7 şünce mirasının sonraki kuşaklara akta- neminin siyasi mahkumları kalıyordu. ciltlik külliyatın 6. Kitabıdır. İçeriği iti- rımı söz konusu olmayıp, zamanında ya- Bizim gelişimizle 68’ ve 76’ iki kuşağın- barıyla çok tartışılmış ve ilgi çekmiştir. zılıp düşünülenler “suskunluk yasası”na dan devrimcilerin ilk kez birbirleriyle mahkum olunca, nesnenin yeniden keşfi tanışmaları açısından ilginç bir deneyim Kıvılcımlı bu çalışmayı Merkez Komite- ve yeni bedeller ödenmesi kaçınılmaz ol- oluşturdu. Cezaevleri ve sürgünler bo- sinde tartışılacağını umarak TKP için bir maktaydı. yunca Kurtuluş, SGB, Özgürlük Yolu, siyasal strateji ve taktik tartışması olarak DDKD, Rızgari ve Kıvılcımlı yanlısı hazırlamıştı. Kıvılcımlı, Osmanlı’da “Şark meselesi” gruplardan arkadaşlar “Birleşik Komün” dendiği zaman bunun “… bugünkü Şark oluşturmuş, birlikte hareket ediyorduk. Kitap tarihsel mekanına uygun bir yerde Vilayetlerinde, bir Ermenistan hükümeti 1933 yılında Elazığ cezaevinde yazılmış veya muhtariyeti kurup kurmamak me- Adet olduğu üzere herkes kendisine “en ve bu atmosferin etkilerini taşımaktadır. selesi” olduğunu yazar. yakın gelen” grupların olduğu koğuşlara Şeyh Said ve Ağrı isyanlarının henüz pay edilirken, Birleşik Komün’dekiler de yeni bastırıldığı bir dönemdir. Kürtlüğü, “Daha ziyade derebey, klan Ertuğrul Kürkçü, Münir Ramazan Ak- ve aşiret sistemleri içinde, dağınık, siya- tolga, Orhan Savaşçı, Demir Küçükay- Kuşkusuz bu çalışmanın yazılış amacına set dışı bir kalabalık şeklinde” yaşayan; kızılbaş - sayfa 21 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

Ermeniliği ise “Genellikle burjuvalaşan “Türkleştirebilmek” için İttihat-Terakki liğin yok edilmiş olmasını bir “çözüm” ve İstanbul, Trabzon gibi önemli tica- yönetiminin Hıristiyan uluslara karşı aç- olarak görme yanlışlığına düşebiliyor. ret merkezlerindeki kodaman sermaye tığı yok etme seferberliğine Kürt feoda- ırktaşları ile sıkı sıkıya bağlı, İngiliz litesinin de iştahla katılıp, yararlanması Ermeni nüfusunun büyük bölümü doğu metalarını İran yaylasından İç Asya’ya biçiminde cereyan etmiştir. Ermenistan’a sığınmadı, yok edildi. Kur- taşımakla görevli bir küçük burjuva ço- tulabilenlerin büyük kısmı mülteci hali- ğunluğu üzerine kurulmuş bezirganlık Zaten ortaya çıkan sonuç bütün etnik ne geldi. Ermeni ulusu tarihsel anavata- manzumesi” iki ayrı zümre olarak ta- farklılıkları reddeden sömürgeci bir Türk nının büyük bölümünden ya kırılarak, ya nımlar. ulus devletidir: işbirlikçi Kürt feodalitesi sürülerek, geri kalan “kılıç artıkları” da de bu kalıba girmek istemedikçe bilediği ebedi bir suskunluğa mahkum edilerek Emperyalistlerin dış kışkırtmalarıyla bi- kılıçtan nasibini yeterince almıştır. silinmişlerdi. raz daha alevlenen Kürt-Ermeni çelişki- sinin özünde milli ve dini farklılıklardan Ermeni sorunu “çözüldü” mü ? Kıvılcımlı’nın soykırım kayıplarına yer çok feodalite-burjuvazi çelişkisi oldu- vermemesi, Ermeni tehciri uygulamasın- ğunu belirterek sınıfsal temeline ilişkin Kıvılcımlı bastırılmış Ermenilik konu- dan söz etmemesi bilgi noksanlığından önemli bir saptama yapar. sunda oldukça önemli tespitler yapıyor: kaynaklanıyor olmalı. Ne var ki Erme- nilerin soykırımla yok edilip anavatan- Günümüzde ise “Doğu sorunu” dendiği “Bugün Şark vilayetlerinin “mesame”leri larından sürgün edilmelerini, dayatılmış zaman ise artık sadece Kürt sorunu an- içinde gizlenip kalmış bir hayli Ermeni kimliklerin içinde yaşamak zorunda bı- laşılmaktadır. Çünkü “Ermeni sorunu ırkından insan var. Fakat bunlar dinleri rakılmalarını bir sorun olarak görmeyip, hallolmuştur”!.. Ermeni sorununun na- ile birlikte dillerini de kayıp ediyor ve “Ermeni sorunu çözüldü” diyebilmesi sıl “hallolduğunu” ise Kıvılcımlı şöyle hakim Kürt psikolojisi ve tesiri altında ise oldukça vahim bir yanlış. Soykırım açıklar: Kürtleşiyorlar.” ve sürgün politikası bir “çözüm” olabilir mi? Meşrutiyet burjuvazisi ‘Şark Meselesi’- Kıvılcımlı’nın tehcir ve kırım rakamla- nin tedhişi altında, ilk ve büyük tehlike rıyla ilgili yanlış bilgileri olduğu görü- Tarihsel Ermenistan’ın dışına atılmış olarak gördüğü Ermeniliğe çullandı; bir- lür. Katliam sonrası Ermenilerin çeşitli Ermenilerin ulusal istemlerinin “burju- çok sahalarda olduğu gibi, Ermeni milli- ülkelerdeki nüfus oranlarını verdikten vazinin” çabaları olarak kötülenmesi ise, yetçiliğine karşı da Kürt derebeyliğiyle sonra çoğunlukla (%77.9 oranında) Er- günümüzdeki “içerideki Ermeniler iyi, el ele verdi. “Türklükle Kürtlük, Erme- menistan Sovyet Cumhuriyeti’ne girdik- diaspora Ermenileri kötü” söylemini bir nileri dünyada nadir görülmüş sinsi bir lerini belirterek artık bir Ermeni sorunu hayli andırıyor. vahşet içinde katliama uğrattı. Fakat bu kalmadığını öne sürer: “Genel olarak katliamdan Türk meşrutiyet burjuvazisi komünizm ve özel olarak Sovyet Devri- Kaldı ki tarihsel haksızlık, sürgün ve kadar ve belki ondan çok daha fazlasıyla mi, bütün uluslar davası gibi Ermenilik soykırım kurbanı mülteci uluslar soru- istifade edenler Kürt derebeyleri oldu. sorununu da fiilen çözmüş durumdadır” nu, ulusal sorunların büyük bir bölümü- Ve Kürdistan’da derebeylik biraz daha diyerek nesnel gerçekliğe değil ideolojik nü oluşturur. Dünya gündemini meşgul rakipsiz, çapul ettiği Ermeni mallarıyla gerçekliğe yaslanır. eden Yahudi, Ermeni ve Filistin sorunla- biraz daha şişman oldu.” rı birer örnektir… Kıvılcımlı Ermeni katliamdan kurtulan Güncel tartışmalar bağlamında baktığı- Ermeni çalışkanlarını Sovyetler’in şef- Kemalizm anti emperyalisttir yanılgısı mızda 1915 süreci için “soykırım” kav- katli ellerine teslim etmenin coşkusu ramı kullanılmaz; zaten “Soykırım” ve içindedir. Diaspora Ermenileri arasında- İhtiyat Kuvvet: Şark’ın önemli bir bölü- “etnik arındırma” kavramları o dönem ki sınıf savaşında burjuvazi bizi ilgilen- mü Kemalist burjuvazinin Kürdistan’da henüz hukuk ve siyasi literatüre girmiş dirmez, Türkiye’de de Ermeni emekçisi yürüttüğü sömürge siyasetinin eleştirisi- değildir. Buna karşılık bu kavram kul- kalmadı, bu konu kapandı diyerek ger- ne, çözümlenmesine ayrılmıştır. Olduk- lanılmaksızın Ermenilerin yok edilişi çekten kendini avutmuş gözükür. ça önemli tahlil ve tespitler içerir. “vahşet ve katliam” olarak nitelendiril- mektedir. “Siyasal egemenliği elinde Böylece o Türkiye sınırları içinde sınıf Kıvılcımlı Kemalist burjuvazinin an- tutan Türk burjuvazisi, ekonomik ola- hareketi geliştirebilecek yoğunlukta bir ti-emperyalist olmakla birlikte bunun rak geri bir klan sistemi, Kürt aşiret ve Ermeni emekçi kitlesinin kalmamasını, göreceli olduğunu ve ayrıca güvenil- beyleriyle el ele vererek, daha yüksek bir “emekçi sınıf yoksa sorun da yok!” gö- mez olduğunun da vurgulamaktan geri ekonomik gelişimi temsil eden Ermeni- nül rahatlığıyla “işimize bakalım” diye- durmaz.”Türk burjuvazisinin emperya- liğin hemen hemen Türkiye’deki kökünü rek içine sindirebiliyor. lizme düşmanlığı, koyunlarını komşu- kazıyabilmiştir.” suna sağdırmak istemeyen mal sahibinin Sovyet Devrimi’nin “Ermenilik sorunu- düşmanlığı gibidir.” der ve sorar; Kıvılcımlı’nın belirttiği olgular genel nu” çözdüğünü sanmak belki o günün olarak doğru olmakla birlikte çizdiği koşulları ve bilgileriyle imanlı bir sos- “Kürdistan halkı en beter sömürge bas- çerçeve sorunludur. Soykırım İttihatçı yalistin umut ve inancıyla açıklanabi- kısı altında inliyor. Acaba hangisi daha Osmanlı yönetimi tarafından planlanan, lir. Kıvılcımlı yaşasaydı, 90’lı yıllarda içten ve derinden emperyalizm düşmanı Türk kimliğine dayalı bir ulus-devlet Sovyet Bürokrasisi çözüldüğünde ulusal olabilir? Kuşku yok ki sömürge zulmüne yaratma projesinin parçasıdır. Sürgün çatışma ve sorunların adeta dondurul- en çok uğrayan halk...” ve soykırım Kürt-Ermeni çelişmesinde dukları andaki şiddetle hayata geri dön- İttihatçı burjuvazinin Kürt feodalitesini düklerini görecekti. Buna karşı yine de Kemalist burjuvazi- tutarak Ermeni uluslaşmasını ortada kal- Ne var ki Kıvılcımlı sadece Sovyetlerle nin anti-emperyalist cephede yer aldığı- dırması biçiminde değil; Çok uluslu bir ilgili yanılmakla kalmıyor, Sovyet Dev- nı belirtir. yapıya sahip olan Osmanlı toplumunu rimi dışında kalan asıl büyük Ermeni- Kemalizmin en azından bir dönem için kızılbaş - sayfa 22 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

“ilerici, anti-emperyalist” bir karakter bunu göremediği için Halifelik ve em- Sosyalist devrimlerle, ulusal kurtuluş taşıdığı; azınlıkların (Rumlar ve Ermeni- peryalistlerle işbirliğine girerek kaybet- mücadelelerini bağdaştırma çabası III. lerin), Kürtlerin emperyalizmin oyunla- tiğini söyler. Oysa Kemalistler Bolşevik- Enternasyonal döneminin başlıca so- rına alet oldukları görüşü; Kemalizm’in lerle aynı saflara katılarak devrimci bir runlarından biridir. “Proletarya dev- radikal eleştiricileri tarafından da kabul rol oynadılar görüşünü savunur. rimi” onun önderi olacağı düşünülen edilen ortak bir Türk sol görüşü gibidir. Avrupa’nın dışına kıyısına düşmüş, buna Bu noktada tüm Kemalist resmi tarihçi- Bu tahlilerde de nesnel dur umla ör tüşme- karşılık küçük-burjuva ve köylü yığınla- lerle adeta bir ortak payda oluşmuştur. yen birçok yan vardır. Kürt ulusçuluğu- rının devrimci enerjisini taşıyan ulusal nun önderleri Bolşevik devrimiyle ilişki kurtuluş mücadeleleri emperyalizmle Sosyalistler için bu zorlamanın teme- kur mak istemediler gör üşü yanlış. Ancak çatışan biricik güç konumuna gelmiş- linde Türk resmi görüşüyle uyuşma işbirliği tek yanlı olmaz. Şeyh Mehmudê lerdir. “Yedek güç” veya “ittifak” teorisi isteğinden ziyade Bolşeviklerle Kema- Berzenci’nin bizzat Lenin’e gönderdiği sosyalist önderlerin, proletaryadan bu- listlerin yaptıkları işbirliğini ideolojik yardım isteyen mektupları var. Bolşe- lamadıkları devrimci enerji ihtiyacını, olarak savunma gayreti yatar. Bu gayreti vikler güney sınırlarını emperyalist bir ulusal kurtuluş mücadelelerinden sağla- Kıvılcımlı’da da görmek mümkün. müdahaleye kapalı tutmak kaygısıyla ma zorunluluğundan ortaya çıkar. Kemalist bürokrasi ile anlaşmayı tercih Kemalist hareket, Osmanlı asker-sivil etmişlerdi. Kıvılcımlı, Bolşeviklere toz 1925 Diyarbakır ve 1927 Ağrı ayaklan- bürokrasisinin İttihat-Terakki I. Dünya kondurmayı aklından bile geçirmediği malarıyla ortaya çıkan Kürt ulusal dev- Savaşıyla yenilgiye uğrayınca, vaziyete için Kemalist bürokrasiye uzatılan elin rimci potansiyeli Kıvılcımlı’yı “İhtiyat el koyan ikinci ekibinden başka bir şey eleştirisini değil övgüsünü yapıyor. Oysa Kuvvet”i teorileştirmesinin itici gücü değildir. Yaptıkları şey “milli mücade- Bolşevizm bayrağına tutunan Rus bü- olmuştur diyebiliriz. Kıvılcımlı bu ha- le” idi ama ezilen bir ulusun anti-em- rokrasisi, devrimi olabildiğince yaymayı reketlerin karşısında Kemalist burjuvazi peryalist mücadelesi değil; fetih, talan değil, Rusya’nın eski sınırlarını stabilize yanında yer alan TKP’nin resmi görü- ve işgalle ele geçirilmiş yüzlerce yıllık edecek kertede sınırlamayı yeğledikleri şünün dışına çıkarak, bu potansiyelin Osmanlı İmparatorluk coğrafyasından için Kürt ve Ermeni ulusal hareketini devrim mücadelesine kanalize edilecek güvenli bir “ulus devlet” çıkarabilmekti. değil, Osmanlı egemenliğini reorganize demokratik özüne işaret ederek stratejik eden Ankara hükümetini muhatap kabul bir ayrılık göstermektedir. Ona göre feo- Dolayısıyla İttihat-Terakki’nin sürgün etmişlerdi. Bolşevik yönetimi Kars ve dalitenin önderliği “denize düşen yılana ve jenosidle zaten çok büyük oranda bo- Moskova (1921) anlaşmalarıyla Ermenis- sarılır” misali mazlum Kürt emekçileri- şalttıkları “Mısak-ı Milli” sınırları için- tan ve Kürdistan’ın kaderi Kemalistlere nin başka çare görememesiyle ilgilidir. de tekrar bir Rum ve Ermeni oluşumuna çoktan hediye edilmişti bile... meydan vermemek için ellerinde, askeri, Kıvılcımlı, çalışmasının ana temasını bu siyasi, diplomatik ne olanak varsa sonu- Kıvılcımlı Kürt ulusçuluğunun önder- potansiyele nasıl önderlik edilebileceği na kadar kullanmalarıdır. lik ve muhtevasıyla ilgili doğru tespitler ve onu nasıl kavramak gerektiği üzerine yapmasına rağmen, Sovyetler’in daha o inşa etmiştir. Bu bir ulusal kurtuluş savaşı değil, bu an belli olan statükocu dış politikasından toprakların binlerce yıllık yerli halkları kaynaklanan sorunları saptayamıyor. Sınıf tahlilleri açısından belirleyici ay- olan Rumlara karşı Ege ve Karadeniz- rım ise; Kürdistan’ın sosyo ekonomik ve de; Ermenilere karşı Batı Ermenistan ve Sonuçta Kürt geleneksel önderlik ve sı- toplumsal geri yapısını “feodal, yarı-fe- Kilikya’da; Nasturilere karşı Hakkari nıfları ikili/ikircikli bir tutum içinde ol- odal” gibi kapitalizm öncesi biçimlerle mıntıkasında yürütülen bir “temizlik” salar da esas itibariyle Kemalist hareketi tanımlama eğilimine karşı, doğru bir harekatıdır. Bu harekata Kürt feodal ya- desteklediler. Böylece Kıvılcımlı’nın yöntem olarak; Kürdistan’ın da dünya pıları gibi ulusal önderlikler de önemli çizdiği şemaya göre Kürt hareketi de ekonomik sisteminin bir parçası olduğu- destek vermiştir. “anti-emperyalist cephe”ye dahil olmuş nu; zira kapitalizmin en yüksek aşaması oluyor. olan emperyalizm çağında, bu sistemin Kemalistlerin savaştan çekilmiş Rus- dışında alanlar olamayacağını savunur. ya’daki Bolşevik yönetimiyle işbirliği Kürt isyanları, Kemalistler mutlak siyasi Zaten Kürdistan’ın bir “sömürge” ola- yapmaları ideolojik değil pragmatik bir iktidarı ele geçirdikten sonra Kürtler için rak tespit edilmesinin sosyo-ekonomik tercihtir. Örneğin eski İttihatçılar da herhangi bir vaatlerini tutma niyetlerinin ayaklarından biri de budur. Bolşeviklerle içli dışlıydılar. Soykırım olmadığı ortaya çıkınca patlak vermiştir. suçlusu Talat’a en yakın desteği Radek Bir kısım olaylar da zaten isyan değil di- Kıvılcımlı bu çalışmasında o zamana veriyordu; Enver Paşa ise Doğu Halkları reniştir. Bunlar önemli bir ayrımlardır. kadar yapılmayan, 70 yıllara kadar da Kurultayı’nın baş köşesine kurulmuştu söz konusu edilmeyen biçimde Kürtleri bile! Bundandır ki Kürt ulusal hareketi, bütün bir ulus, Kürdistan’ı bir ülke, Kürt ulusal ağır darbeleri Kemalizm’den yemiş ol- hareketini de sosyalist devrimin stratejik Kürt ulusal hareketi ve Bolşevikler masına rağmen, sağ veya sol bütün Kürt yedek gücü olarak değerlendiren ilk ki- Kıvılcımlı Kemalist burjuvaziyi güve- örgütlenmeler parti program ve bildirge- şidir. Yani yalnız onu sosyolojik bir olgu nilmez bulsa da sonuçta “anti-emperya- lerinde “Türklerle-Kürtler omuz omuza olarak tanımakla kalmıyor; siyasal rolü- list” safların içinde görürken Kürt ulusal kurtuluş savaşı yaptıklarından, cumhu- nü de tartışıyor. hareketini ise o güne kadar karşı-devrim riyeti beraber kurdukları”ndan övgüyle cephesinden ayrılamayan, emperyaliz- bahsetmişlerdir. Kıvılcımlı, Kürdistan’ın bütün parça- min yedeğine giren bir hareket olarak larındaki Kürt halkının kader birliğini değerlendirir. Asıl eleştirilmesi gereken Rum ve Erme- gören ve gözeten bir anlayışı savunur. Yeni gelişen Kürt Ulusçuluğunun ancak nilerin tasfiyesinde Kemalist hareketin Türkiyeli sosyalist hareketlerin çok bak- Bolşevik devrimiyle bağlaşıklık kurarak desteklenmiş olmasıdır. tıkları “diğer parçalardaki Kürtler!...” in başarılı olabileceğini, ancak önderliğin “Yedek Güç” teorisi bütünlük içinde ele alınmasını temel bir kızılbaş - sayfa 23 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 ilke olarak görür. Bu haliyle Kürdistanlı kendisi açıklar. Kürt ulusal hareketini de yine / zaten sosyalistlerin “bağımsız birleşik Kürdis- 1930’lu yıllarda “o güne kadar karşı-dev- tan” şiarına daha yakın durur. “‘Türkiye Halkları’ lafı altında açık se- rim cephesinden ayrılamayan, emperya- çik provokasyon yattığını nefesim tüke- lizmin yedeğine giren bir kafasızlıkla “Şu halde Kürdistan halkının kurtuluşu ninceye dek ben açıkladım. En çok bana malul görmekteydi. O halde değişen şey, demek olan ayrı bir devlet oluşturmaya içerledikleri saklanamadı. Ordunun ge- Kıvılcımlı’nın Kürt ulusal hareketinin karar verme hakkı, … yalnız Türkiye’de- niş tarafsız yığını “Kürtlük” umacısı ile sosyalist bir devrime yedeklenmesinden ki Kürtlerin değil, Doğu Balkanları üs- ürkütülerek, ‘Vatan bölünüyor’ çığlığı umudunu kestiği, artık bunu olası gör- tünde parçalanmış olan bütün Kürtlüğün altında faşizme çekilecekti.” mediği olabilir. bir tek sosyal ve siyasal yapı halinde kur- tuluşu demektir. Bu kurtuluşun idealleş- 30’larda Kürdistan’ı devrimin stratejik Ağabey-Kardeş ilişkisi tirildiği gün, Irak ve Suriye’de Kürtleri, alanlarından bir olarak gören Kıvılcımlı, eski zamanın “koç başı” gibi sömürge 1970’de Aydınlık dergisine yazdığı bir Kıvılcımlı’hın diğer bir öngörüsü ise halkına karşı tokuşturmakta çıkartan makalesinde Diyarbakır’ı “karşı devri- Türk komünistlerinin “Ağabeyilik” yap- aynı olan emperyalizm, Kürtlükten layık min” gelişeceği bir merkez olarak gör- ması ile ilgiliydi. Kürt proletaryasının olduğu silleyi yemiş olacaktır.” mektedir. bir Kürdistan Komünist Partisi’ne ih- tiyacı olduğunu “Fakat böyle bir örgü- Yedek güç teorisi, hayata geçirilmeye “Türkiye’de finans-kapital her şeyden tün kurulması için deyim yerindeyse, çalışıldığı pratiklerde de başarılı so- önce Karşı-Devrimi organize etmek- ağabeylik görevinin Türkiye Komünist nuçlar vermedi, pratikte doğrulanan bir le görevlidir.… Bu dış - devrimin de 2 Partisi’ne düştüğünü” söylemekteydi. gerçekliğe dönüşmedi. Ya sosyalist parti stratejik şehrini seçmiştir: ADANA - ve kadroların, enternasyonalist perspek- DİYARBAKIR... Bu iki Şehrin mihveri, İlk bakışta dostça görünen bu söylemde tiflerini unutarak sadece ulusal kurtuluş Arapça - Kürtçe konuşan Türklerin mih- biraz tepeden bakma, “gelişkin ve ileri” mücadelelerine angaje olmalarına; ya da veridir. Amerikan emperyalizmi, eski Türk’ün, “geri ve cahil” Kürde akıl, yol genellik köylü veya küçük burjuva taba- İngiliz casusluğunun izinden yürüyerek, yordam öğretmesi, ona kol kanat germesi kalara dayanan ulusal hareketlere sosya- devrimci Türkiye’yi o mihvere basarak gibi bir büyüklenme yüklüdür. list devrim görevi yükleme gibi kayma- ikiye parçalamak yolunu daha açıkça or- lara neden oldu. taya koyamazdı.” Böyle bir hiyeraşi, bağlı-bağımlı ulus ilişkilerinin bir başka düzlemde üretil- Günümüzde ise bu tartışma artık bir hay- Kıvılcımlı’nın bu kez eşyanın adını mesi ve bir tür vesayet ilişkisi anlamına li eskimiştir. vermekten kaçınarak “Arapça-Kürtçe gelir. konuşan Türkler” tanımı yaptığı ve bu Kıvılcımlı “İhtiyat Kuvvet”i terk mi etti? halklara “potansiyel emperyalizm işbir- Doğrusu eşit bir ilişki; göz ve kulak me- likçileri” iması yüklediği görülür. Cum- safesinden bir diyalog olmasıdır. Her iki Yazın konusunda oldukça üretken olan huriyet tarihi boyunca, sömürge siyase- tarafın da birbirinden öğrenecekleri, öğ- Kıvılcımlı’nın sonraki yazılarında ne tinin, darbelerin karargahı olan Kemalist retecekleri çok şey olacaktır. Böyle bir Kürtlerden ne Ermenilerden ne de “İhti- bürokrasinin mabedi Ankara ise “dev- yol arkadaşlığı da zaten mevcuttur. yat Kuvvet: Milliyet”teki görüşlerinden rimci bir merkez” olarak sayılmaktadır. hiç bahsetmemiş olması üzerinde durul- “Devrimci Türkiye”nin ikiye bölünmesi Neyseki Türk ve Kürt komünistleri ması gereken bir husustur. tehlikesinden söz etmektedir! arasındaki ilişki “ağabey-kardeş” me- selesinden çok “kötü komşu insanı mal Acaba Kıvılcımlı, bu görüşlerinden vaz Dikkatli bir biçimde bakıldığında Kıvıl- sahibi yapar” misaline benzedi ve Kürt mı geçti; yoksa onları gündemleştirmeyi cımlı’nın görüşlerinin esaslı biçimde sosyalistleri kendi yollarını kendileri yararsız hatta zararlı mı buldu? değişmediği görülür: O, 1930’larda da buldu; kendi örgütlerini, mücadele araç- Kemalist burjuvaziyi güvenilmez bulsa larını kendileri yarattılar. Dönemler arasında belirgin bir fark var- da “anti-emperyalist” safların içinde gö- dır. rüyordu zaten. “Ordu Mustafa Kemali’in 15.12.2012 Berlin Kıvılcımlı’nın en önemli örgütlenme izinden gidiyor, Enver’in değil...,” der- pratiği olan Vatan Partisi’nin (1952 -57) ken; Ordu’nun “Tarihsel devrimci” bir 17-18 Ocak 2013 Tarihlerinde İstanbul’da ne fikriyatında, ne de fiiliyatında Kürt- rol oynamakta olduğunu ima eder. Mimar Sinan Üniversitesi, Sedat Hakkı lerle ilgili en ufak bir ima bulunmaz. Eldem Oditoryumu’nda yapılan Dr. Hik- Tersine Komünistlerin ”vatan”ı yoktur met Kıvılcımlı Sempozyumuna sunulan ama VP, Türkiye haritasını bayraklaş- yazılı tebliğ’in tam metnidir. Sempoz- tırmıştır. Oysa 1930’larda yazılanların yuma sunulan tüm bildiriler Köxüz ya- ufkuna bakılacak olursa, 1965’de TİP’in yınları tarafından Sempozyum Kitabı “doğulu sosyalistlerle” kurmayı başardı- olarak yayınlandı. ğı birlikteliği, çok önceden Vatan Partisi kurmuş olmalıydı. http://gelawej.net/index.php/kitap- yayin/135-politika/8189-stanbulda- Kıvılcımlı 60’lı yılların sonlarına doğ- geni-kapsaml-drhikmet-kvlcml- ru verdiği seminerlerde kendisine Kürt sempozyumu.html meselesinin, halklar meselesinin hatırla- tılması ve tartışmaya çekilmesine büyük Tebliğ ayrıca Agos gazetesinin 25 Ocak tepki verdiği gözlenir. Kıvılcımlı burada 2013 tarihli sayısında “Kıvılcımlı’nın açıkça Kürt sorununu ötelemesinin te- Tarihi Yanılgısı” başlığıyla özetlenerek melinde, Orduyu ürkütmemek olduğunu yayınlandı. kızılbaş - sayfa 24 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 ve yenilenme göstermiyen TC solu er- meni katliamı konusunnda rezilane bir TC tavırla bu firsatı da kaçırdı.

Muhalif öldürme, insan haklarını hiçe Solu sayma konusunda zengin bir rekoru olan TC solu ermeni katliamı konu- sunda ya susmuş yada mazlum erme- İflasa ni milletini emperyalizmin işbirlikçisi gibi alçak nitelemelerle hakaret etmiş ve katil babalarının çocukları olduğu- nu göstermiş. Şimdi TC’de tavuklar Dogru bile ermeni katliamını tartışırken TC solu ya Doğu Perincek ya da ÖDP mer- kezine yakın olduğunu ifade eden ve Giderken internette Genel Kurmayın sayfasın- daki alçaklıkları bir iki sol frazeoloji ibrahim seven solunda en önemli ideologdor. Mahir ile aynen savunan da isimli şahıs gibi Cayan’dan, Doğu Perinçek’e Türki- utanma yok. Yahut Fransa emperyalist Türkiye solu başlanğıcından beri top- ye solunda rol alanların çoğu Mihri gibi eleştiri ve sınıf kavramından mah- lumunun tarihinin ekonomisinin bı- Belli’nin rahlei tedrisinden geçmiş. rum bir ilkel yaklaşımla ermeni kat- rakalım Marksist bir analizininin bir Gene denebilir ki ne yapsında genç in- liamı konusanda Fransa’nın kararının eleştirisi üzerine kurulmamıştır. İtti- sanlar başka alternatif yoktu. Olabilir demokratik özünü kavramamakta. hat ve Terakki gibi çöken Osmanlıyı ama gerçeği değiştirmiyor. Ve neticede nasıl kurtarabiliriz derdinden kalkmış bu ucube oluştu. Kemalizmi ordudan Diyelim ki Fransa emperyalist ve di- ve Osmanlı ancak “SOSYALIZM“ le daha çok savunan bir sol. Düzen par- yelim ki Fransa emperyalistleri hangi kurtulabilir diye düşünmüş. Mustafa tilerinin çöplendiği yer olan devlet mü- emperyalist hesaba göre bu kararı alı- Suphi eski bir İttihatcı, Şefik Hüsnü esselerini düzen partilerinden daha çok yor. Bre alçaklar peki Fransa meclisin- Sabetaycı Osmanlı subayı, Dr. Hikmet savunan bir sol. Stalinizmin kurduğu de herkes mi emperyalist. Hani sınıf Arnavut bir Osmanlı subayı. Osman- sosyalizm tüm reform denemelerine mınıf vardı. Fransa işçi sınıfı, aydın- lının balkanları kaybetmesinin üzün- rağmen yıkılınca TC solu öksüz kaldı. ları ermeni katliamında ne düşünüyor. tüsünü anlatan Dr. Hikmet’in yazısı Stalinizmin yıkılmasını bir şans olarak Komünisti, Trockisti, Yeşilcisi. okunabilir. Daha sonra Nazım Hikmet, değerlendirip geçmişine eleştirici ba- Şevket Süreyya ile beraber Kafkas ve kacağı yerde daha da muhafazakar ba- Bugünlerde Bahçeli, BBP liderinin pa- ortaasya türklerini kurtarmaya gider- taklığa battı. Benim içinde yer aldığım lavraları –türkçede solcu türkçesinde ken komünist olurlar. yenilenme hareketi keza Halil Berktay söylem deniyor—dinleyin solcu Dev- ve arkadaşlarının DP tarikatında dene- Sol’dan çok farklı değil. Neymiş Fran- Bu insanların ortak yanı hiçbirisinin meleri. Taner Akçam yarı kaçma yarı sa emperyalistmiş. Cezayir de katliam anadolu’lu olmaması ve hepsi osman- yenilenme kalkışmaları başarısızlığa yapmış. Be hödük Fransa yeni mi em- lı devletinin balkanlarda sömürgeci uğradı. Bunun yerine Berlin duvarının peryalist olmuş. Cezayir’in bağımsız- işbirlikçileri oluşu. Denebilir ki o za- yıkılması bizi enterese etmez diyen lığını da Gaulle imzalamadı mı? Peki man “TÜRK“ ve müslümanlarda başka DK tarikatı ve Pol Pot caru mazumdar Fransa’da Cezayir Ulusal Kurtuluş Sa- aydın yoktu askerler dışında. Olabilir gibi canavarların mayalandırdığı TİK- vaşını destekliyenler ne oluyor onlar bu gerçeği değiştirmiyor. Bu kurucu KO gibileri bir kaç zavallıyı etrafında mransız mı? nesilden sonra Trakya’da Rum ve Bul- tutup bir yandan mafya, eroin ticare- gar mallarına el koyma uzmanı Muda- ti bir yandan merhum Adana müftüsü Ermeni katliamı turnusol kağıdıdır. Bu fai Hukuk Cemiyeti Başkanının oğlu Cemalettin Kaplanı arattıran bir fana- konuda yanlış tavır takınanın TC’de Mihri Belli geliyor. tik gerici ideolojiyle tarikat şeyhlerine demokrat olması mümkün değildir. belli bir lüks. Genelkurmaya da hem MGK ahirında bir eşek gibi gözleri Palavracılığı ile tanınan bu şahıs ge- öcü hem taşaron görevi gören bir “TE- bağlı kalır. Kendine solcu mu der, sağ- çenlerde Hürriyet gazetesinde 6 yaşın- RÖR“ örgütü imajı. Dev-Yol ve TKP cı mı, müslüman mı hiç önemli değil. dayken nasıl karakol teşkilatının gizli gibi örgütler 80‘li yıllarda cuntaya kar- MGK dolap beygiri gibi bunları dön- evraklarını yok ettiğini övününerek şı en teslimiyetçi tavrı takınanlar bu derir durur. anlatıyor. rezilliklerin hesabını vereceği yerde sarhışlar birbirine dayanırsa belki te- 03.02.2001 tarihinde saat 12:58:01 ta Ecevit gibi Robert Kolej’de yetişen bu sadüfen evin yolunu bulabilir diyerek ibrahim seven yazdı: komünist, komünistliği kendi ifadesine tarikatlardan arta kalanları ÖDP’de göre ABD’de öğreniyor. Kemalizm ve topladı. Evin yolunu bulamadığı gibi Kaynak: Stalinizmin şahsında birleştiren ve çok yolun yarısında bir yere yığılıp kala- ilkel bir ideolojiyi savunan bu şahis TC cak. Stalinizmin yıkılmasında basiret http://dycengizhan.blogspot.de kızılbaş - sayfa 25 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

ALİ SAİT ÇETINOĞLU kurbanların sayısını tespit etmek için ya- pılan her girişim, aslında bu insanların başlarına gelen akıl almaz acıların, yaşa- dıklarının üzerini örtmek, hattâ bunla­rı hafife almaktır, çünkü yıllarını tutuklan- Holokost ma korkusuyla geçi­renlerin, tavan arala- rında, duvar boşluklarında, küçücük hüc relerde veya ormanlarda saklanmak zo- runda kalanların ya da tehcir edilmemek ve için canlarına kıyanların çektiği acıları göz ardı etmek anlamına gelmektedir. Ve kendileri tehcirden kur­tulan, ancak Türkiye çocukları veya eşleri öldürülenlerin acı- ları neyle, nasıl ölçülebilir?” “Tarihe hakikat’in ne lüzumu var? Osmanlı tarihi, bu sebeple, bir yalan Nazilerin iktidarından sonra başlayan âlemi olmuştur, Yalan Şarkta ayıp somut takipten Holokost’a uzanan sü- reçte Yahudilerin, Almanya ile işgal et- değildir.”[1] tiği ülkelerde ve nüfuz altındaki çeşitli Avrupa ülkelerindeki Yahudilerin ölüm Falih Rıfkı Atay yukarıdaki sözleri söy- rin orada uyguladığı Yahudi takibatına yolculuklarını ve Holokost sürecinde lerken bir gerçeği işaret ediyordu. Bu uğradı, binlercesi tutuklandı, toplama TC'nin politikasını mercek altına alınır- gerçek Osmanlı için ne kadar doğruysa kamplarına gönderildi, büyük kısmı öl- ken TC'nin sistematik ayrımcı politika- ardılı olan T.C. için de aynı derecede dürüldü. Türkiye Yahudilerinin Avrupa sını ve gayrimüslimleri bu coğrafya- doğrudur. Resmi tarih baştan sona bir ülkelerindeki dağılımı çok farklıydı, en dan yok edilme sürecinin karanlık /kör yalan manzumesidir. Bu yalan manzu- büyük bölümü Fransa'da yaşıyordu. Pek noktalarından birine ışık tutar. Türkiye mesi içindeki karanlık noktalardan biri çok ülkede Nazi makamlarının gerçek- birkaç diplomatın kişisel tavrı istisna de Holokost sürecinde Türkiye’nin tavrı leştirdiği yabancı tabiiyetli Yahudile- edilirse ezici çoğunluk Ankara’nın ho- ve TC’nin diplomatlarıyla birlikte Türki- rin sayımında "Türkler" üçüncü veya lokostu soğukkanlı bir şekilde seyret- ye kökenli ve TC vatandaşı uyruklarını dördün­cü sırada yer alıyordu. Türkiye me politikasını istisnasız uygulamıştır. Holokost’tan koruduğu ve kurtardığı Yahudileri hakkındaki bilgile­re genel- “Almanya'nın yürüttüğü savaşta tarafsız yalanıdır. Son yıllarda keşfedilen bu likle diğer Yahudilerin soykırıma ilişkin kalan Türkiye, Al­manya için önemliy- yalan bir anlamda işlevseldir de 1915 anlatımların­da tesadüf ediyoruz.” Corry di[3]. Hem bu hem de Türkiye'de yaşayan soykırımının inkar ve perdelenmesinde Guttstadt Türkiye, Yahudiler ve Holo- çok sayıdaki Reich Almanı, Türkiye'nin kullanılmaktadır. “[H]olokost ve Yahu- kost[2] adlı kapsamlı ve titiz inceleme- Avrupa'da yaşayan Yahudilerini koruma- dilerin Türkiye tarafından kurtarılmış si ile bu yalanın üstünü açarak hakikati sı için mükemmel ve muazzam imkânlar olmaları varsayımları Türkiye gündemi gözler önüne serer. Türkiye kökenli veya sağlı­yordu. Çok sayıda Türk diplomatı için bir ko­nu olarak ansızın keşfediliver- Türkiye vatandaşı binlerce Yahudi ho- Yahudi yurttaşlarını Yahu­di karşıtı ted- di. Ancak bu ilgi, o dönemde ger­çekten lokost esnasında Auschwitz ve Sobibor birlerden muaf tutmak için bu durumu neler yaşandığının ortaya konulmasına ölüm kamplarına, Ravensbrück, Buc- başarıyla kullandı ve yine çok sayıda yol açmadı. Sa­vaş esnasında kurtarıl- henwald, Mauthausen, Theresienstadt, münferit vakada tutuklanan Yahu­dilerin maktan imtina edilen Yahudiler, artık Dachau ve Bergen-Belsen kamplarına serbest kalması için kararlı girişimlerde Türkiye'ye yöneltilen uluslararası eleşti- tehcir edildi­ler. “Birçoğu buralarda ha- bulundu. Türk Konsoloslukları, bazı is- rilere cevap vermekte kullanılıyorlardı. yatını kaybetti. Bir kısmı ise Drancy ve tisnai durumlarda Türkiye vatanda­şı ol- Ayrıca, göstermelik bir şekilde holokost Westerbork kamplarındaki mahkûmiyet mayan Yahudileri veya eskiden Türkiye kur­banlarının yanında yer alma tavrı, koşullarına daya­namadılar ve ya vuru- vatandaşlığına sa­hip olanları da himaye- sık sık Ermeni soykırımını inkâr et- larak öldürüldüler ya da Gestapo'nun iş­ si akma aldı. Bunlar her zaman hümanist mekte kullanılıyordu.” Oysa gerçeklik kencesi altında can verdiler.” nedenlerden kaynaklanan eylemler ol- farklıdır, Türkiye’nin holokost sürecin- masa bile, ülkeler bölü­münde belirtilen deki tutumu Türkiye kökenli ve Türki- Guttstadt’ın çalışmasında gerek Osmanlı koşullar Türk diplomatların sahip oldu- ye vatandaşı binlerce Yahudinin tehciri döneminde gerekse TC döneminde çeşit- ğu ser­best hareket alanının altını çiziyor. ve ölümüyle noktalanmıştır: “Wannsee li Avrupa ülkelerine giden Yahudilerin Rodos Konsolosu Selahattin Ülkümen Konferansı'nın tutanaklarından, Nazi- sosyo - ekonomik durumlarını, Savaş örneğinde de görüldüğü üzere, Türk dip- lerin "nihai çözüm"e dair planlarının, öncesindeki çeşitli ülkelerdeki şehir- lomatlarının bir Yahudinin Türkiye va- tarafsız ve müttefik devletlerde yaşa­ ler bazındaki nüfuslarını okuyucular- tandaşı olduğunu onaylaması dahi o in- yanlar da dahil olmak üzere, Avrupa'da- la paylaşarak, Osmanlı topraklarından sanın hayatının kurtulması demekti[r].” ki tüm Yahudilerin öl­dürülmesi olduğu Avrupa’nın çeşitli şehirlerine serpilen anlaşılmaktadır. Tutanaklarda bulunan Yahudilerin ayrıntılı bir portresini çizer. Oysa Türkiye Avrupa’da mültecilerin ve Avrupa devletlerinde yaşayan Ya- Ölüm kamplarında ve ölüm yürüyüşle- sınırlarından vizesiz geçemediği tek ta- hudilerin sayısını gösteren bir listede, rinde can veren Türkiye kökenli ve TC rafsız ülkedir. Vize koşulları ve kullanı- Türkiye'nin Avrupa'daki topraklarında vatandaşı Yahudilerin rakamlarını, ista- lışı o kadar ağır hükümler içermektedir 55.500 Yahudinin yaşadığı belirtili- tistiklerini ve isimlerini vererek tarihe ki bir anlamda ülke sınırlarından geçiş yordu… Avrupa'da yaşayan 20.000 ila bir not düşerken çok önemli bir nokta- imkansızdır: “Türk makamlarınca ve- 25.000 kadar Türkiye­li Yahudi, Nazile- nın altını çizer: “Holokostta ölen Yahudi rilen transit vizelerin hepsi kullanılmış kızılbaş - sayfa 26 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 olsaydı bile, son mültecinin de kurtula- yapmaktır. Türklere ve Türklüğe muha- Ankara da bu uygulamayı sürdürmüştür. bilmesi için 200 yıla ihtiyaç olacaktı” lefet edecek anâsırı kesip atacağız. Va- Kemalistlerin ilk kabul ettikleri yasal Oysa ölüme karşı bir yarışa dönüşen tana hiz­met edeceklerde arayacağımız düzenleme de savaş döneminde gayri- bir durumdan söz ediyoruz. Başbakan evsaf her şeyden evvel o adamın Türk müslimlerin (özellikle Ermeni, Sürya- refik Saydam yaşanan insanlık dramına ve Türkçü olmasıdır.” Bu sözler gerek ni, Rum ve Pontos) el konulan malların seyirci kalmakta tereddüt etmez: “Bura- Ankara ve gerekse Türk diplomatların, iadesine yönelik İstanbul hükümetini sı hiç kimsenin istemediği kişilere yurt Avrupa’da bulunan yurttaşı Yahudiler ile yaptığı düzenlemeyi iptal etmek olmuş- olmaz” sözlerini insaf sınırlarında açık- Türkiye kökenli Yahudilere yönelik ger- tur: “Kurtuluş savaşı zaferinden son- lamak güçtür. Nadir Nadi 15 Temmuz çekliği göz önüne sererken, bu tutumun ra kabul edilen ilk Türk kanunlarından 1938 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki daha iyi anlaşılabilmesi için Guttstdat’ın biri, İstanbul Hükümeti'nin 8.1.1920 yazısında geçen “… Musa’nın serseri ah- sunduğu, Türkiye’nin içerideki gayri- tarihinde kabul ettiği, savaş ve tehcir vadının düşüncesiz ve gayesiz yollarını müslim vatandaşlarına karşı kurucu ant- es­nasında çalınan malların sahiplerine lütfen Türkiye’ye düşürmemelerine dua laşması Lozan’dan başlayarak süren dış- iade edilmesini öngören kanunu ortadan edelim” sözleri de bu cümledendir. layıcı sürecin ayrıntılı bu özetinden, bu kaldırıyordu. Dolayısıyla bu yeni kanun, politikanın bir uzantısının yurt dışında- Ermenilerin mülksüzleştirilmelerini “Türkiye, Yahudilerin ülkeye girişinin ki yurttaşlarına da uygulayarak binler- onaylıyordu” Bir çok vakada, -Erzurum- ve göçünün engellenmesine dair ka- cesini ölüme yollamasını daha iyi kav- da oturan Nisim,Nisan ve Simon adlı rarnameleri savaşın başlamasından ve rıyoruz. Kemalist rejim, kendi eliyle yok üç Yahudi vatandaşında olduğu gibi- Almanya’yla yapılan ittifaktan üç yıl edemediklerini Nazilere yok ettirmekte “Türkiye'de yaşayan Yahudiler vatan- önce çıkarmıştı, yani bu kararnameler oldukça cömert davrandığını anlıyoruz: daşlıktan bile çıkartılıyordu.” Kurtuluş özgün Türk siyasetiydi.” Sözleriyle genel “İki Gestapo memuru bir kişiyi belgele- savaşına katılma­malyailgili “1041 No'lu blokaja işaret eden Guttstdat, “Cumhu- rinin kontrol edilmesi için konsolosluğa Kanun uyarınca vatandaşlıktan çıkartı­ riyetin kurulduğu dönemden itibaren getirmişlerdi, bu da ilgili kişi için bir lan insanların birçoğu, savaş döneminde gayrimüslim­ler çok sayıda kısıtlamaya ölüm kalım kararı anlamına geliyordu. henüz askerlik çağında bile değildi.” Bu tabiydi. Ermeniler ve Rumların pek çok Belçikalı Yahudile­rin heyetiyle görüş- gerekçeyle vatandaşlıktan çıkarılıp mal yere yerleşmeleri, hatta buralarda geçi- mekte olan konsolos muavini, Gestapo varlığına el konulan Osmanlı Hariciye ci olarak bulunmala­rı bile yasaklanmış, me­murlarını kabul etmiş ve bir an bile veziri Noradukyan 75 yaşındaydı. Kit- bu düzenleme kısmen Yahudilere de düşünmeden onlara söz konusu kişiyi leler halinde vatandaşlıktan çıkarılanlar uygu­lanmıştı. Haziran 1923 itibarıyla Türkiye vatandaşı olarak kabul etmedi- arasında kurtuluş savaşına katılmayan gayrimüslimlerin serbest do­laşım hakkı ğini söy­lemişti. Oysa onu kurtarmak için kadınlar da bulunmaktadır! kaldırılmıştı. Türkiye içinde yapacak- elindeki belgenin gerçekli­ği konusunda ları seyahat­ler için özel bir izin almak bir şey diyemeyeceğini söylemesi yeter- “Türkiye'nin yurt dışı temsilcilikle- zorundaydılar; bazı bölgelere girme­leri liydi.” ri, 1920'li yılların sonun­dan itibaren ise tümüyle yasaklanmıştı.” Sözleriyle yurt dışında yaşayan Türkiye veya eski genel kısıtlamaların yanında, TC'nin Türkiye daha savaş başlamadan “bir Osman­lı vatandaşlarının durumuna vatandaşı olan gayrimüslimlere karşı ceza olarak vatandaşlıktan çıkarma” dair genel bir inceleme başlat­tı. Türki- Kemalistlerin (2. Jöntürk) kuruluştan uygulamasıyla bünyesinde istemediği ye Hamburg Başkonsolosluğumun Kiel itibaren İttihat ve Terakki’den (1. Jön- yurttaşlarını sudan sebeplerle kitlesel Emniyet Mü­dür lüğü'ne yazdığı 9 Ha- türk) devraldıkları ayrımcı, dışlayıcı ve olarak vatandaşlıktan çıkartarak yurt- ziran 1928 tarihli bir yazıda şöyle de­ bu coğrafyadana kazınmalarına yönelik taşlarını ölüme göndermekten çekinme- niyordu: Türkiye Hükümeti'nin aldığı siyasetin örneklerini vererek, kırılma miştir. “Türkiye siyaseti vatandaşlıktan kararlara göre, yaban­cı bir ülkede 6 ay- noktalarına işaret eder: Azınlık karşıtı çıkarmayı aynı zamanda kendi içinde- dan uzun bir süre ikamet eden her Türk kampanyalar, Ekonomik Türkleştirme: ki siyasi muhaliflerine karşı bir baskı pasa­portunu ilgili Türk konsolosluğuna İşten atmalar ve meslekten uzaklaştır- aracı olarak da kullanıyordu.” 150’lik- teslim etmek ve yerine bir kimlik belgesi malar, Lozan anlaşmasıyla düzenlenmiş ler listesiyle muhalif unsurları ve ola- almak zorundadır.… [B]u uygulamanın, olan azınlık haklarının içinin boşaltıl- sı muhalifleri vatandaşlıktan çıkararak yurt dışında yaşayan Türkiye vatandaş- ması, “Vatandaş Türkçe konuş” kampan- malına ve mülküne de el koymuştur. larının durumlarının incelenmesinin, yaları, Mecburi iskan, 1934 Trakya olay- “Daha cumhuriyet kurulma dan önce, azınlık mensuplarının birçoğunun va- ları, 1941-42’de Gayrimüslim erkeklerin 1922 yılında, geçici Kemalist hüküme- tandaşlıktan çıkarılmasıyla sonuçlandı- zorunlu çalışmasına yönelik 20 Kur’a tin yaptığı dü­zenlemeye göre, ülkeden ğı döneme denk geldiğini görüyoruz.” askerlik, 1942-44 Ekonomik ve kültürel ayrılan gayrimüslimlere ne pasaport, Pasaportlarını telim edenler yenileriyle jenocid örneği Varlık Vergisi uygula- ne de vatandaşlık belgesi veriliyordu.” değiştirilmemekte vatandaşlıktan çıka- ması ve ardından gelen zorunlu çalışma Ayrıca “savaş döneminde yasal olarak rılmaktadırlar. O güne kadar düzeli ola- kampları… gibi Lozan azınlıkların bu Türkiye'den çıkan ve cumhuriyetin ku- rak pasaportları yenilenen Russo ailesi coğrafyada yer kalmadığını ifade eden rulmasından sonra tekrar Türkiye'ye bu uygulamanın örneğidir: "[K]endisine uygulamaları özetler. dönmek isteyen bazı Yahudilerin ülke- söylendiğine göre Anka­ra'dan gelen bir yi giriş izni almakta zorluk çektikleri- talimat üzerine pasaportların kendi- Başbakan İnönü bize başkaca yorum ni, Türkiye'de yaşayan Yahu dilerin de lerinden alın­dığını ve bir daha da geri yapmamıza gerek bırakmayan sözleri bu cumhuriyetin ilk yıllarında kimlik bel- verilmediğini, yeni pasaport talepleri­ politikanın en tepedekinin pervasız iti- gesi almakta sıkıntı yaşadıkları” da sık nin de (...) geri çevrilmiş olduğunu be- rafıdır: “Başbakan İsmet İnönü, azınlık- dile getirilen şikayetler arasındadır. Sa- lirtiyordu. Russo Ailesi bu konudaki lara yönelik olarak ga­yet net bir ifadeyle vaş döneminde kaybedilen topraklardan tek örnek değildir. Ankara'daki Başba- şunları söylüyordu: Vazifemiz Türk vata­ Gayrimüslim muhacirlerin ülkeye giriş- kanlık Arşivi'nde incelediğim dosyalar- nı içinde bulunanları behemehal Türk lerine izin verilmediği de bir gerçektir. dan, 1928'e kadar verilen vatandaşlıktan kızılbaş - sayfa 27 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

çıkarılma kararlarının başka bireyleri sağlamak için Ankara'da İçiş­leri Bakan- kiye Yahudileri için Türk vatandaşlığı- de kapsadığı anlaşılmaktadır. Kitlesel lığı nezdinde başlattığı girişimler, söz nın onaylanmasının reddedilmesi bir vatandaşlıktan çıkarma iş­lemi, ilk defa konusu kişile­rin bir kısmının bu güne ölüm-kalım meselesine dönüşmüştü[r].” 1929'da başladı” Kasım 1929'da alınan dek vergi ve benzeri yükümlülükleri­ni Türkiye Yahudilerinin Avrupa’da en ka- beş karar­la yurt dışında yaşayan 497 kişi eksiksiz yerine getirmiş olmalarına rağ- labalık kolonisini teşkil ettiği Fransa’da kurtuluş savaşına katılmadık­ları ve dört men bir sonuca ulaşa­mamıştır. Böylece, cami imamının Büyükelçilikten daha yıldan beri Türkiye'ye geri dönmedikleri Berlin'de Türk Ticaret Odası üyesi olan fazla verdiği sahte belgeler Türkiyeli gerekçe­siyle 1041 No'lu Kanun'un hü- ve Türkiye Büyükelçiliği'yle düzenli Yahudilerin korumasında çok daha fazla kümleriyle vatandaşlıktan çıka­rıldı. ilişkiler içinde bulunan Türki­ye Ya- işlevseldir. hudileri de vatandaşlıktan çıkartılmış Uygulama her bir milliyet için farklıdır: oldu.” Bu kararlar diğer milliyetlerden “Paris Konsolosluğu desteğini bedelsiz “O yıllarda çıkmakta plan Almanya için T.C. yurttaşları için de önemli olduğu olarak vermi­yordu. Komite, 20 Eylül Türk Ticaret Odası Mecmuası'nda da gibi Yahudi vatandaşlar için ölümcüldür tarihli bir duyurusuyla hem maddi du­ açıklandığı üzere Müslümanlar, Erme- zira vatandaşlıktan çıkarılan bir kişi bir rumu iyi olmayan Türkiye Yahudileri- niler, Rumlar ve Yahudilerin her biri daha ülkeye geri dönememektedir. Bu nin konsolosluk ücretle­rinin karşılana- için farklı kararlar vardı. Müslümanlar, nedenle vatandaşlıktan çıkarılma, Ho- bilmesi hem de Türk Kızılayı'na bağış Osmanlı dönemin­den kalma eski yazı lokost sürecinde Yahudiler için ölümcül yapabil­mek için Belçika'daki üyelerini bir pasaporta sahip olsalar bile kolaylık- sonuçlara neden olmuştur. “Başlangıçta büyükçe bağışlar yapmaya da­vet edi- la yeni bir pasaport alabiliyor, Ermeniler Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlığa yordu. Anlaşılan, Türkiye'deki Yahudi- ise, ancak yeni Türk hükümetinin ver- kabul ve­ya vatandaşlıktan çıkartma si- ler Türk devletinin hoşgörüsünü nasıl diği pasaportla yurt dışına gittikleri ve yasetinin, nasyonal sosyalistle­rin Yahu- gönüllü bağışlarla satın almak zorunda Türki­ye vatandaşlığını kaybetmedikleri di takibatıyla en küçük bir ilgisi yoktu. ka­lıyorlarsa, ölüm tehlikesi altında bulu- takdirde yeni bir pasaport alabiliyor ve Yurt dışında yaşayan insanların kitlesel nan Belçika'daki Türkiye Yahudilerinin Türkiye'ye dönebiliyorlardı. Diğer gayri- olarak vatandaşlıktan çıkartılma­sı 1933 de vatandaşlıklarının tanınması veya müslimlere kıyasla 1930'da Yahudiler az yılından önce başlamıştı. Ancak 30'lu Türkiye'ye geri dönüş izni alabilmeleri da olsa daha iyi bir pozisyona sahiptiler: yılların sonun­da ve 40'h yılların başın- için para ödemeleri gerekiyordu. Göster- Yeni hükümetin pasaportu olmadan yurt da vatandaşlıktan çıkarmalar asıl ola­rak dikleri ciddi çabalara rağmen, Belçika'da dışına çıktıkları takdirde, durumlarının Avrupa'da yaşayan Yahudilere uygulan- yaşayan Tür­kiye Yahudilerinin büyük incelenmesini isteyebiliyorlar­dı.” mış, bu şekilde Na­zi rejiminin takibatına çoğunluğu Türkiye'ye geri dönüş için karşı sahip oldukları himayeden mah­ Türk makamlarından onay almayı başa- “1929'da başlamış olan kitlesel vatandaş- rum bırakılmışlardı. Bu uygulamadan ramadılar.” lıktan çıkarma işlem­leri 30'lu yıllarda ilk etkilenenler, Alman­ya'da yaşayan düzenli olarak sürdürülmüştü. Sadece Türkiye Yahudileri olmuştu. Bunların Gusttstadt, en fazla Türkiye kökenli Ya- 1931 yılında 13 ayrı Bakanlar Kurulu birçoğu 1939 yazından itibaren Türkiye hudi kolonisin bulunduğu Fransa’da Tür- kararıyla toplam 1.152 kişi, 1932-1937 vatandaşlığından çıkartılmış­lardı.” kiyeli Yahudilerin kitlesel olarak katle- zaman dilimindeyse neredeyse 3.000 dilmesinin kültürel sonuçlarına işaret kişi vatandaş­lıktan çıkarılmıştı.” Vatan- Üstelik konsolosluk vatandaşlıktan çı- eder: Sefarad kültürü de holokost kur- daşlıktan çıkarılan bu kişilerin mal var- kardığı kişileri listeler halinde Nazilere banları arasındadır. “Fransa sadece çok lıklarına da el konulduğunu söylemeye bildirmektedir: “Türkiye Yahudi vatan- sayıda Türkiye Yahudisi kurban olarak gerek yok. “1945'te Belçika'da yayım- daşlarını vatandaşlıktan çıkartırken, Al- hayatını kaybetmekle kalmadı. İki dün- lanan bir raporda, 1935-36'dan itibaren man Nazi makam­larının idari yardımına ya savaşı arasındaki dönemde Fransa'da, yurt dışında ya­şayan Türkiye Yahudile- başvuruyordu. Berlin'de ve daha sonra bilhassa Paris'te yeşeren ve gelişmekte rinin pasaportlarının ellerinden alındı­ işgal altındaki Prag'da Türkiye Yahudi- olan Sefarad kültürünün yeni merkezi ğı yazmaktadır. Mağdurlara genellikle leri mahkemeye çağrılı­yor, sorgulanı- de böylece yok olup gitti… Sefaradlar'ın vatandaşlıktan çıkarıl­dıklarına dair bir yor, sonra da kendilerine vatandaşlıktan yaklaşık üçte biri İs­tanbul'da, İzmir'de, belge bile verilmediği için, hukuki ola- çıkarıl­ma tezkeresi tebliğ ediliyordu. İzmit'te, Edirne'de, Bursa'da, Mersin'de, rak iti­raz etme imkânı da bulunmuyor- Bütün bunlar, en geç 1937'den itibaren Adana'da, Ankara'da, Manisa'da, Çor- du.” Gestapo'ya bağlı olan Yabancılar Poli- lu'da, Adapazarı'nda, Ça­nakkale'de, Ça- si tarafından ger­çekleştiriliyordu.” Bu nakkale Boğazı çevresinde ve Türkiye' Üstelik bu uygulamalar hükümetin al- duruma ilişkin çarpıcı bir örneği Ber- nin Avru­pa'da ve Asya'da kalan kısım- dığı açıklanmayan gizli bir kararna- lin konsolosluğunun işleminde görüyo- larında bulunan bir dizi başka yer­de meye dayanmaktadır. Türk Dışişleri ruz: “ Berlin'de ikamet eden başka bir doğmuştu. Onlar saydığımız bu yerler- bakanlığı arşivi halen açık olmadığın- Türkiye­li Yahudi için Berlin Emniyet de büyüdüler, sonra Fransa'ya yerleş- dan bu kararnameye ulaşamamakta- Müdürlüğü'ne başvuruda bulu­nan Ber- tiler, ancak dillerini, örf ve âdetlerini, yız. “Ağustos 1937'de Almanya Ankara lin Türkiye Konsolosluğu'nun 22 Kasım geleneklerini,­ anavatanın kültürünü Büyükelçiliği'ne Türk hükümetinin yurt 1936 tarihli yazısından da belli oluyor: teşkil eden ne varsa, hepsini mu­hafaza dışında yaşayan ve Türkle­rin anavata- Konsolos, Berlin polisinden y u k a ­r ı d a ettiler. Bu zavallılar, nüfus kayıt daire- nıyla ortak bağlan olmayan (...) Türkiye ismi belirtilen kişiye ekteki onayı [vatan- lerinin bazı tali­matlarına uymayı ihmal vatandaşla­rını vatandaşlıktan çıkara- daşlıktan çıkarıl­ma tezkeresini] imzalat- etmiş olsalar bile, gururla şunu söyle­ cağını, bunların çoğunun Yahudiler ol­ masını ve ardından kendilerine gönde­ mekten hiçbir zaman vazgeçmediler: duğunu bildirir. Konsolosluklar bu arada rilmesini rica ediyordu.” Görüldüğü gibi 'Ben bir Türk'üm! 'Savaş onları yakala- bu kişilerin birçoğu­nun pasaportlarını Türk konsoloslar ile Gestapo arasında yınca her biri anavatanlarının himayesi ellerinden almış bulunmaktadır. Türki- idari paslaşmalar olağan işlerdendir. Va- altına girmeye çalıştılar. Türkiye Konso- ye Ber­lin Büyükelçisi'nin bazı istisnalar tandaşlıktan çıkarmanın yanında “Tür- loslukları ise, üst ma­kamların kendileri- kızılbaş - sayfa 28 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 ne gönderdiği resmi talimatlara uyarak Türkiye konsolosunun takibata uğratı- alan Türkiyeli Yahudiler de önemli rol- onla­ra yardımcı olmadılar, gözyaşlarını lan Yahudileri kurtarmak için gösterdiği ler üstlenmişlerdir: “Naziler tarafından Konsoloslukların kapıları­na döken yar- gayrete değinilmektedir. “Bu kaynaktan işgal edilmiş olan Avrupa'nın her yerin- dıma muhtaç mağdurları geri çevirdiler. Bulgar işgal kuvvetlerinin yaptığı bir de olduğu gibi, Fransa'da da Yahudiler Ankara ve İstanbul'a dilekçeler, arzuhal- operasyon esnasında, Yahudi bir ailenin Alman ölüm çetelerine karşı direnişte ler yazıldı, heyetler gönderildi. Hiçbiri Türkiye konsolosluğuna sığınmasına önemli bir rol oynuyorlardı. Aktivistle- fayda etmedi. Bütün bu yazıların hepsi izin verildiğini, konsolosun aileyi Bul- rin büyük çoğunluğu, özellikle sol ve boşaydı. Türkiye Hükümeti bütün bu di- garlara teslim etmeyi reddettiğini öğre- Siyonist Aşkenaz çevrelerden Yahudi lekçelere ve ricalara, en yüksek seviye- niriz.” göçmenlerdi. Ancak Armee Juive, Or- den ceza ödeme tekliflerine karşı acıma- ganisation juive de combat veya Yahu- sız tutu­mundan taviz vermedi.” Yahudi kurbanların kurtarma faaliyetleri di izcileri olan Eclaireurs Israelites de içinde direniş örgütleri ve direniş içinde France (EIF) gibi direniş örgütlerinde de Avrupa’da yaşayan kendi vatandaşla- yer alan birçok Yahudi militanın da rol- çok sayıda Sefarad Yahudisi bulunuyor- rına karşıTürkiye’nin aldığı bu “pasif lerine yer verilir: “Spengler-Axiopoulos du.: 1925 doğumlu Suzanne Catarivas tutum nedeniyle yurt dışında yaşayan ve Bowman, Yunanistan'daki Yahudile­ Türkiye Yahudisi bir göçmen ailesinin vatandaşlarını himaye yükümlülüğüne rin Yunan Direniş Hareketi'nden ve safla- kızıydı ve Lyon'daki Eclaireurs Israeli- uymadı.Elbette ki, Türkiye’nin tavrına rında çok sayıda Yahu­dinin de çarpıştığı tes de France Yahudi İzcileri üyesiydi. yönelik eleştiriler, kesinlikle Almanla- EAM-ELAS partizanlarından aldıkları Yahudileri saklanacak yerlere götürüyor, rın işlediği suçları hafif göstermek ve deste­ği de vurgulamaktadır. Yunan dire- gıda pa­ketlerinin tutsaklara veya hasta- azaltmak amacıyla kötüye kullanıla- nişinin Türkiye'deki Yahudi aktivistlerle lara gönderilmesini örgütlüyor ve biz­zat maz.” Guttstadt’ın bu sözleri sanki 1915 ve İngiliz Gizli Servisi'yle işbirliği yap- üstleniyor, çeşitli kimlik kartlarının sah- Soykırımında İttihatçıları nafile aklama ması sayesin­de, Yunanistan'dan 1.000 tesini hazırlıyor ve buna benzer başka çabasında olanlar için söylenmiş gibidir. kadar Yahudi Türkiye'ye kaçırılarak işler yapıyordu. 1944 yılında yaşları 5 ile kurtarılabilmişti.” 12 arasında değişen ve Grenoble yakın- Guttstadt, Soykırım sürecinde, Türkiye’ larındaki bir şatoda saklanan Marsilya- nin elindeki imkanlarını kullanmayarak Türkiye belgelerine sahip olmanın sağ lı 50 çocuktan sorumluydu. 1917 Bursa Avrupada yaşayan yurttaşı Yahudileri ladığı güvenlik, Bel­çika'da birçok Tür- doğumlu Corinne Diamant, 1940-1944 ölüme yollarken, Yahudi kurbanların ya- kiye Yahudisinin direniş faaliyetleri- yılları arasın­da Lyon, Grenoble ve civar nında olan az sayıda Türkiyeli konsolos- ne ka­tılmasını da kolaylaştırmıştır: bölgelerde Organisation juive de com­bat luk yetkililerine de yer verir . Bunlardan “Joseph Fachler, Frankfurt/Main'den isimli Yahudi direniş örgütünde mücade- biri; “1989 yılında Yad Vashem Soykı- Antwerpen'e kaçmış olan (sonraki yılla- le etti. rım Araştırma Enstitüsü tarafından, rın Marksist teorisyeni ve IV. Enternas- yaptıkları için Uluslararası Dü­rüst İn- yonal'in lider üyesi) Ernest Mandel ve Hollanda örneği de çarpıcıdır: “Hollan- sanlar Madalyası'yla taltif edilen Rodos baba­sı Henri Mandel'le'birlikte çalışı- da' nın ayırt edici bir özelliği, halkının Konsolosu Selahattin Ülkümendir: “46 yordu. Fachler, Het Frije Woord gibi belli bir kısmı­nın Alman işgali esnasında kişiyi kurtardı. Bunların 26'sının ger- dağıtımına düzenli olarak katıldığı sol takip edilen Yahudilerle aktif daya­nışma çekten Türk pasa­portları vardı. Kurtarı- görüşlü yeraltı gazetelerine makaleler içinde olmasıdır. Bu, örneğin Şubat 1941 lanlar arasında, Rodoslu olmayan, baba- yazıyordu. Jacques Sephiha ise, Siyo­nist greviyle,414 Ya­hudileri saklamaya nis- sı Türk ordusunda olan bir hanım vardı. La Gordonia Grubu'nun bir üyesi olarak peten daha eğilimli olmaları ya da Ya­ Konsolos onu da kurtardı. Orada as­lında önceleri yeraltı­na geçen kişilerin barın- hudi Yıldızı uygulamasına karşı yapılan Türk olmalarına karşın vatandaşlıkla- dırılması ve ihtiyaçlarının karşılanma­ protesto gösterileri ile kendini göster- rını yitirmiş Yahudiler vardı ve Türk sıyla görevliydi. Onun girişimiyle Ya- miştir. Buna rağmen Batı Avrupa devlet- konsolos onları da kurtaracak kadar in- hudilerin çeşitli grupları Hechaloutz leri ara­sında Yahudi soykırımına yüzde sancıldı.” Bazılarının çabası Ankara’nın adı altında bir araya geldi. Sephiha'nın olarak en büyük kurban ve­ren ülke Hol- müdahalesi ile sonuçsuz kalır. Milano ayrıca Belçi­ka direniş hareketi Mouve- landa olmuştur… 22 ve 23 Şubat 1941 Konsolosu “Nebil Ertok'un Türkiye Ya- ment National Belgele de ilişkisi var­dı. tarihinde yapılan Yahudilere yönelik hudilerini Türkiye'ye geri götürmek için Birkaç kez tutuklandı, ancak Türkiye bir operasyon ve 400 civarında Yahudi gösterdiği çabalar sonuçsuz kalmıştı. vatandaşı olması saye­sinde her defasında erkeğin Mauthausen Toplama Kampı'na Bu­nun sebebi, muhtemelen sadece Al- serbest bırakıldı. Ezra Natan, Belçika di­ tehcir edilme­si sonucunda Hollandalı manların Türkiye Yahudile­rini tehcir et- renişinin askeri örgütlenmesi O.M.B.R. komünistler. Kuzey Hollanda'da genel miş olmasına bağlı değildir. Ankara'nın için yaralıların ve Malines’ten kaçan olarak uyulan bir genel grev çağrısında veya Tür­kiye Berlin Büyükelçiliği'nin kişilerin tıbbi bakımının yapıldığı bir bulundular. Grev, Alman işgalciler tara- İtalya'daki Türkiye Yahudileri için ad- merkezde görev yapıyordu… Çok sayıda fından kanlı bir şekilde bastırıldı, lider- ımlar atmış olduğuna dair herhangi Yahudi bilhassa komünist örgütlerde ve leri kurşuna dizildi.” bir işaret bulunmamak­tadır. Milanolu Bağımsızlık Cephesinde yer alıyordu… Türkiye Yahudilerinin hiç olmazsa bir Çeşitli direniş örgütlerinin yardımıyla Türkiye’den kovulan diğer halkların kısmı­nın Bergen-Belsen'e götürülerek Belçika’da yaklaşık 25.000 Yahudi yeral- da dayanışma örnekleri verilir. Viktor Auschwitz'e tehcir edilmek­ten kurtarıl- tına geçmek suretiyle hayatta kalabildi.” Algazi’nin uzun anlatımında kurtarıcı mış olmaları, büyük ihtimalle Milano bir Ermenidir. konsolosu­nun çabalarına bağlıdır.” Geri Fransa’da Yahudiler yer altı faaliyetle- dönüşlerde Milano Konsolosluğundan rinde önemli rol oynadılar ve Nazilere Ermeni arkadaşlarımız, ‘Biz takibatın verilen belgelerin dikkate alınmaması karşı büyük bir direniş örneği verdi- ne olduğunu biliriz’ diyerek bizi yanla- bu çabanın gereği olsa gerek. ler. Bu sayede bir çok Türkiyeli Yahudi rına davet ettiler… Gavotte'ta altı kişi Bir Bulgar kaynağında Gümülcine’deki ölümden kurtarılmıştır. Bu direnişte yer küçük bir odada kalıyorduk. Bizi ya- kızılbaş - sayfa 29 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 nına alan {dostumuzun ismi Caroline Almanya’da bulunan Türkiyelilerin ta- görevlendirilmesiyle koruyucu devlet is- Kaldiremdjian'dı. Tanrı ondan razı ol- kas edilmesi sırasında , takas edilenler viçre ta­rafından verilmişti, ancak İstan- sun, 103 yaşında öldü. Caroline Anka- arasında Türkiyeli Yahudiler de bulun- bul polisi onların ülkeye girme­sine izin ralıydı, Ankaralı Ermeniler Ermeni- I maktadır: “Takas mü­zakerelerine dair vermedi.” ce konuşamıyorlardı, çünkü bunu yap- şu ana dek bir belge bulunamadığı için, tıkları takdirde dillerini kesiyorlardı.­ Bu Türk makamlarının takas edilecek kişi- İbret verici tavır gösteren Türk basını yüzden kendi dillerini unutmuşlardı, iki- lerin sayısı ve seçim kriterleri­nin tespi- da bizi şaşırtmakatadır: “Türk basını üç kuşak sonra yal- j nızca Türkçe ko- tine ne ölçüde katıldığı bilinmemektedir. da Drottningholm'le gelenlerin arasında nuşuyorlardı. Caroline'nin altın gibi bir Takas edi­lecek Türk grubu 319 kişiden toplama kamplarından kurtarılmış Tür- kalbi vardı. I Kendisine nasıl sigara sar- oluşuyordu: Bunlar, diplomat ve aileleri- kiye Yahudileri de bulunduğun­dan bir dığı hâlâ gözlerimin önünde, onun için nin yanı sıra bazı özel kişilerin de bu- süre tek kelimeyle olsun söz etmedi”. so-kaktan izmarit toplardım. Caroline lunduğu 64 kişi­lik bir resmi grup, 127 uykusuzluk çekiyor ve bütün gece şarkı üniversite öğrencisi ve diğer Türkiye va- Gelenler tecrit koşullarında yerleştiril- söylüyordu, o söyler, ben dinlerdim. Şar- tandaşları ile ayrıca 128 Yahudiden olu- diler: “Jewish Agency'nin ve Amerikan kılarını Türkçe söylerdi. Caroline benim şuyordu. Türkiye Yahudilerinin takasa temsilcilerinin Türk makam­ları nezdin- için bir büyükanne gibiydi, benim için Türk diplomatlarının baskısı üzerine mi, de bulundukları girişimler neticesinde, yaptıklarını asla unutmayacağım. Bana yoksa Yahudi örgütlerinin İsviçre'deki beş günlük sıkıntılı bir bekleyişin ardın- Türkçe 'Ye, oğlum ye' derdi. Yiyecek faaliyetleri nedeniyle mi katıldığı belli dan, masrafları Yahudi örgütleri­ne ait neyimiz mi vardı? Kendi boğazından değildir.” olmak üzere polis gözetiminde üç küçük arttırdığı bir lokma ekmeği bana verirdi, pansiyonda tec­rit edilmeleri koşuluy- ben yerdim. Benim gıda karnem yoktu, Birlikte yapılan geri dönüş yolculuğunda la gemiden ayrılmalarına izin verildi. Caroline gider biraz tahıl dilenir, havan- Almanyadaki türk kolonisi mensupları- Bu pansiyonlardan biri Beyoğlu'nda, da döverek un yapardı." Estella Dora nın yol arkadaşları olan Türkiyeli Ya- diğer ikisi ise Moda'da bulu­nuyordu. da anlatımında kurtarıcı Helen’den söz hudilere olan tavırları da ibret vericidir. İstanbul'da akrabaları olanların bile eder: “Hıristiyan olan Yunan bir dostu- “Ancak gemideki çeşitli Türk gruplardan tecrit edildik­leri pansiyonlardan ayrıl- muz gece sokakta bize eşlik ederek sak- yolcular arasında hoş olmayan sahneler malarına izin verilmedi. İlk başlarda lanacağımız yere götürmüştü. de yaşandı. Türk öğrencilerin hiç de az kendilerini ziyarete gelen akrabalarıyla olma­yan bir kısmı, Almanya'da öğre- dahi görüşemiyorlardı.Türk siyasetçi- Rodos’ta Müslüman bir din adamı nim görürken antisemitizmden etkilen- lerinin düşüncelerini değiştirmek için “Rodos’ta Müslüman bir din adamı Tev- mişlerdi. Bunlar Ravensbrück Toplama gös­terilen çabaların hiçbiri işe yara- rat rulolarını ve cemaate ait dini eşyaları Kampı'ndan kur­tulan Türkiye Yahudisi madı. Joint, Jewish Agency ve İstanbul kendi camisine götürerek bunları koru- kadınlara pis Yahudiler diye hakaret etti- Yardım Komitesi'yle birlikte "geri geti- ma altına aldı ve savaştan sonra onları ler ve Yahudilerin ortak yemek salonuna rilenlerin" ihti­yaçlarını gidermeye ça- sağ kalan Yahudilere teslim etti” bu alınmamasını iste­diler, ancak kaptan bu lışan Uluslararası Kızılhaç temsilcisi, Müslüman din adamı da kendi çapında talebi öfkeyle geri çevirdi. Haziran'da şunları yazıyordu: Türkiye Yahudi kurbanlara yardımını esirgemez. Dışişleri Bakanlığı konuy­la ilgilenmeyi Türkiye’ye gelişlerinde de Türkiye geri ve tehcire tabi tutulan bu kişileri Türki- Az sayıda Türkiyeye gelebilerin duru- dönüşlerine izin verdiği Yahudilere ezi- ye vatan­daşı olarak tanımayı kesin ola- muna gelince genel politika gereği “Tür- yet etmekten çekinmediğini anlıyoruz: rak reddediyor. Oysa Joint'in kapsamlı kiye Yahudilerinin yurda götü­rülmeleri “Diplomat grupları, öğrenciler ve di­ğer dosyalarında Drottningholm'la gelen sadece bireysel bazda gerçekleşmeye de- Türk yolcular gemiden ayrılırken, Türk Türkiye Yahu­dilerinin büyük kısmının vam etmeliy­di. Türkiye Yahudilerinden makamları Yahu­di takas grubunun bü- muntazam Türkiye belgelerine sahip ol- sadece askerlik yükümlülüklerini yerine yük kısmının Türkiye'ye ayak basması­ dukları, üstelik bunları (savaş ve işgal getirecek olanların ve Geri dönmeleri na izin vermedi. Zorlu kontrollerden koşullarında mümkün olduğu kadarıyla) ülke menfaatine olanların dönüşüne izin sonra nihayet Yahudi yol­culardan 19'u uzatmış oldukları da belgelendirilmiştir. verilmeliydi.” Bu bakımdan Türkiye’ye gemiden inebildi. 118'inin Türkiye'ye Bir­çok Türkiye Yahudisi, kimlik belge- dönebilmek az sayıda Türkiyeli’ye na- girmesi­ne izin verilmedi. Bu kişiler son- lerinin tutuklandıktan sonra Almanlar sip olmuştur. Ancak bunların da du- raki günleri İstanbul açıkla­rında küçük tarafından alıkonulduğunu veya (geri rumunun iç açıcı olduğu söylenemez: bir şalupada bekleyerek geçirmek zo- götürülme­ye hazırlık olarak) Avrupa'da- “WJC'nin 13 Temmuz 1944 tarihli bir ra- runda kaldı­lar. Aubert de la Rüe, rapo- ki Türk makamlarına gönderildi­ğini be- porunda, ağırlık­lı olarak Makedonya ve runda, Türk sınır polisinin bu kişile­rin yan ediyordu.” Trakya'dan Türkiye vatandaşı yaklaşık vatandaşlıklarını onaylayıp onaylama- 200 Yahudi’ye Türkiye'ye gitme izni ve- makta gösterdiği ale­ni keyfiyeti şöyle Türkiye’nin bu dayatmaları ve isten- rildi. Şu anda bulundukları­ İstanbul'da anlatıyor: "Pasaportu olmayan Türk mediklerinin her an hissettirilmesi şart- çok kötü durumdalar; temel ihtiyaç öğrenci­ler, İstanbul polisi tarafından en larında bu insanların burada daha fazla maddeleri­nin dahi sıkıntısını çekiyorlar küçük bir sorun çıkarılmadan kabul edi- kalması düşünülemez: “Holokost esna- ve yardım kuruluşlarının deste­ğine muh- liyordu. Ancak örneğin Türkiye Milano sında tekrar Türk vatandaşlığına kabul taçlar denmektedir. Konsoloslu­ğu tarafından verilmiş nüfus edilen ya da değiş tokuş edilen yaklaşık tezkerelerine sahip olan kişiler ge­ri çev- 850 Yahudinin büyük bir kıs­mı savaştan Askerlik yükümlülüğü dolayısıyla dön- riliyordu. Resmi Türk takas grubunun sonra tekrar Avrupa'ya döndü ya da Fi- melerine izin verilenlerin taş kırmaya içinde, Ankara hü­kümetinin bilgisi da- listin/İsrail'e göç etti. Bunlar bulunduk- gönderildiğini söylemeye gerek yok. hilinde üç haymatloz bulunuyordu: Bay ları ülkelerde hâlâ Türkiye Cumhuri­yeti ve Bayan Löwenstein ile Bayan Hahn'ın vatandaşı olarak kabul edildikleri için, 1944 yılında Türkiye’deki Naziler ile vizeleri Türkiye Bern Büyükelçiliği'nin Almanya'nın absürd düzenlemeleri ne- kızılbaş - sayfa 30 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 deniyle Almanya'dan tazminat alamadı- Corry Guttstdat’ı, bu yalan imparatorlu- rından örnekler verir: “Almanların Sov- lar ya da bunu ancak uzun uğraşlardan ğunda bir yalanı daha berhava ettiği için yetler Birliği'ne saldırması Türkiye'de sonra başardılar.” kutluyoruz. -sade­ce Nazi sempatizanları arasında değil- genel bir sevinçle kar­şılandı. Mil- Guttstadt, kitabının sonunda soykırım Kaynak: letvekili Faik Ahmet Barutçu, Türkiye bürokrasisine dair geniş bir bibliyograf- Birikim Dergisi, 12.06.2012 meclisinde oluşan havayı Alman-Sov- yaya yer verir. Bu soykırım bürokratları------yet savaşı, ülkemizde bir bayram ha­vası nın yeni dönemde de görevlerine devam yaratmıştır, bütün kalpler, Almanların ettiğini görmek bize yabancı değildir. [1] Atay, Falih Rıfkı, Zeytin Dağı Rem- zaferi için çarpma­ya başladı sözleriy- Biz 1915 Soykırımı bürokratlarının da zi Y. 1938 s 7 le tasvir ediyordu. Dışişleri Bakanı terfi ederek görevlerine devam ettiğini Saraçoğ­lu, Almanlara başarı dileklerini biliyoruz.[4] Guttstadt bir soykırım bü- [2] Corry Guttstdat, Türkiye, Yahudiler sunmak için von Papen'i biz­zat aradı ve rokratının hukuk mekanizmasında yer ve Holokost, Çev. Atilla Dirim, İletişim, Cumhurbaşkanı İnönü de Türk halkının almasının şaşırtıcı olduğunu söylese de 2012 gönlü­nün bu savaşta Almanya'dan yana bu bize ve bu coğrafyaya yabancı değil- olduğunu söyledi. Ekim 1941'de yüksek dir. Ayaş Mutasarrıfı Hüseyin Memduh [3] Türkiye Cumhuriyeti savaşa katılma- düzey bir Türk askeri heyeti Almanla- Özoran, Ali Seyit Bey, Mustafa Reşat mış ancak tarafsız değildir. Aksi halde rın doğu cephesini gezdi ve Temmuz Mimaroğlu…ve başkaları gibi… “Sovyet donanmasına ve Karadenizden 1942'de onları resmi bir basın he­yeti iz- çekilmekte olan Alman donanmasına ledi. Her iki grup da Almanya'nın başa- Holokost sürecinde Almanları Türkiye’ ait gemiler arasında çıkan çatışmalar”ı rılarından hayran­lıkla söz ediyorlardı… deki borazanlarının da baş tacı edildik- açıklamak güçleşir. Alman donanma- Meclis koridorlarında milletvekilleri ve lerini unutmayalım: “Alman örneğin- sına ait bu gemiler Türkiye’nin izni yada bakanlar birbirlerine gazanız mübarek­ den ilham alan antisemitler ve faşistler, en hafifiyle göz yumması ile Karadeni- olsun dileklerini sunuyorlardı.” Türk İkin­ci Dünya Savaşı'nın ardından gelen ze geçmişlerdir. “ Alman savaş gemileri politikacılarının Nazi yanlısı olmasının dönemde Türkiye'nin poli­tik sistemin- Türklerin göz yumması sonucu 1944 ya- yanında gerek diplomatları da nazi yan- de önemli bir güç oldular. Nihal Atsız zına kadar Boğazları geçerek Karadeni- lısı ve sempatizanları oluşu Türkiyeli ve onunla ay­nı düşüncede olanlar, 1962 ze çıkıyordu… Hem Montrö Antlaşması, Yahudilerin holokost sürecinde kurtarıl- yılında, 70'li yıllarda pek çok sol­cu öğ- hem de İngiltere ve Sovyetler Birliği’yle malarını engellemiş ve kaybını yükselt- rencinin, sendikacının ve aydının kat- imzalanmış olan Antlaşmalar uyarınca miştir. Başbakan Saraçoğlu ve Dışişleri linden sorumlu fa­şist MHP'nin öncülü Türkiye’nin buna izin vermemesi ge- Bakanı Menemencioğlu’nun Nazi yanlısı olan Türkçülük Derneği'ni kurdular. rekirdi. Sovyet temsilciliği bu durumu tutumlarını saklamaya gerek görmedik- Bu hareketin lideri, Atsız'ın dava arka- birkaç kez boş yere protesto etti.” Yani leri gibi Berlin Büyükelçisi Hüsrev Ge- daşı Alparslan Türkeş oldu. Cevat Rı- “Türkiye 1944 yazına kadar Almanya rede de açıkça Nazilerden yana tavır alır. fat Atilhan 1945'ten 1967'deki ölümüne lehine tek taraflı bir tarafsızlık siyaseti Berlin büyükelçiliği ikinci katibi 1915 dek Türki­ye'deki antisemit yayıncılığın izliyordu” Ayrıca “Hem Almanların is- Soykırımı sürecinin Van ve Başkale ka- öncüsü olma rolünü sürdürdü, kitapla- teği üzerine 1942 yazında Tsürk birlikle- sabı Enver’in eniştesi Cevdet’in kardeşi rı bugün bile çok sayıda baskı yapıyor, rinin Sovyet sınırına kaydırılması, hem Fikret Belbez’de aynı görüşleri paylaş- islamcı ve faşist gazetelerin ve internet de Alman ve türk gizli servisleri arasın- maktadır. sitelerinin çok satanlar listelerinde yer daki yakın işbirliği, Almanların Sovyet- alıyor. Türkiye'nin Kültür Bakanlığı'nın lere karşı yürüttüğü savaşa destek olma [4] Meraklısı için: Sait Çetinoğlu, 1915 internet sitesinde de Atilhan (2008'e ka- anlamına geliyordu” Guttstadt tarafsız Soykırımında Exterminators- yok Edici- dar!) bir "yazar" olarak tanıtıldı.” Türkiye’nin politikacı ve bürokratla- ler ve Erdemli Müslü kızılbaş - sayfa 31 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 1897 XANASOR OLAYI, 40 BİNLİK UYDURMA VE GERÇEKLİK Hovsep Hayreni Günümüzün çözüm arayan Kürt soru- fusu da 40 bin denildiğine göre, ben bu nu, tarihin “halledilmiş” sanılan, fakat sayıyı katliam bilançosu olarak göstere- inatçı bir adalet davasına dönüşerek ya- bilirim” uyanıklığına başvurmuş olmalı. şayan Ermeni sorunuyla kopmaz bağlar Eğer alıntıda tahrifat yapmadan “bakın içindedir. Yüz yıl önce aynı coğrafyada Ermeniler böyle böbürleniyor, kim bilir bir özgürlük mücadelesi boğulmuş, bir kaç binini kırmışlardır” gibi bir vurgu halk topyekün boğazlanmıştı. Onun ha- yapsaydı, biz onun ajitatif söylemden is- yaleti bugünkü sorunun her iki tarafını tifade okuyucunun hafsalasına büyük ra- da bunaltma durumunda. Ondan kaçış kamlar sığdırmak istediğini düşünür ve yok, tavırsızlık da olmuyor. Dolayısıyla bu kadarıyla eleştirirdik. Fakat burada Türkler gibi Kürtler arasında da farklı onu aşan birşey var. Yok “öyle bir kas- eğilimler kendini daha net göstermeye tım olmadı, bilerek tahrifat yapmadım” zorlanıyor. Kimi cesaretle, kimi utangaç diyecekse, iki metin arasında bariz olan ve ikircikli yüzleşmeye yanaşırken, ki- farkın hangi “yanlışlık”la nasıl gerçek- mileri de buna set çekmek üzere yüzünü leşmiş olabileceğini açıklaması beklenir. berkitip inkârcılığı tahkim ediyor. Res- mi Türk tezlerine çok benzer söylemleri Aynı rakamı Mamoyan'ın yazısından Kürt ulusalcı çevreler içinde duymamız alan Xerzî isimli başka bir Kürt yazar bu bakımdan şaşırtıcı olmuyor. Ama bir da, Ermeni Kürt ilişkilerine değindi- de bol sıfırlı rakamlarla karşı atak yarı- ği kendi makalesinde kullanmış. [4] O şına girenleri var ki, bu kadarı da olmaz da gerçekliğinden şüphe duymamış gö- dedirtiyor. züküyor. Dahası İddiayı perçinleyecek madığını söyleyerek işin aslını araştırma vurgular eşliğinde veriyor. Sanki az çok Rusyalı Kürt gazeteci sıfatıyla yazan sözü verdim. Xanasor saldırısı ne üze- bilinmesine rağmen kimilerince görmez- Aziz Mamoyan'ın [1] “Doğruları Gör- rine yapılmış, nasıl yaşanmış, sonuçları den geliniyormuş gibi bir hatırlatma ha- mek Lazım” başlıklı makalesinde [2] ne olmuş, net bilgiler var mı, nasıl de- vası içinde asıl mesajlarını da yediriyor: yürüttüğü fikirler ve ortaya attığı spe- ğerlendirmek gerekir?.. Bunları aşağıda “Hanasor (Xanasorê) Ermeni Eylemi bu külatif Xanasor iddiası bu karakterdedir. konu etmek üzere, önce katliam bilanço- halkları birbirine karşı kışkırtma amaçlı İddiayı ondan aldığı gibi hiç sorgulama- su diye verilen rakama bakalım: yapılan provokasyonlara en güzel ör- dan yayan başkaları da var. Tarihi ters- nektir. Nedense milliyetçi Ermeniler ve yüz eden politik yorumlarına geçmeden Xanasoru konu eden ne kadar kaynağa onların mağduriyet ve mazlumiyetleri- önce uçurdukları o balona bir iğne batır- baktımsa orada öldürülen Kürtler için ni sebeb göstererek Kürtleri tarihin en mayı elzem görüyorum. verilen bir sayı göremedim. Hiç bir in- barbar milleti olarak göstermekten im- ternet sayfasında da “40.000 kadar insan tina etmeyen bazı Kürtler bu acı olayı Makalesinde Kürtlerin de Ermeniler ta- öldürülmüştür” ibaresine rastlayama- bilmemekte, daha doğrusu hatırlamak rafından katliam gördüklerini vurgula- dım. Nihayet yazarın referans verdiği istememektedirler...Taşnak Partisi tara- mak üzere Xanasor olayını örnek göste- adrese girince karşıma çıkan Ermenice fından hayata geçirilen bu eylemde en ren yazar, 25-27 Temmuz 1897 tarihinde yazıda gördüm ki 40.000 rakamı Kürtle- az 40.000 Kürt katledilmiştir... Malesef 250 kişilik Ermeni fedai grubunun tam rin ölü sayısı olarak belirtilmiyor. Evet bu tip kanlı olaylar halkların arasın- 40 bin Kürdü katlettiğini ileri sürüyor. yazıda geçen böyle bir rakam var, ama daki mesafenin gitgide açılmasına ve Üstelik bunu kendi tasavvuru filan değil, neyle ilgili? Mazrik aşiretinin genel nü- düşmanlıkların artmasına sebeb olmuş, bizzat Ermenilerin itirafı gibi gösteriyor: fusuyla!.. Doğru dürüst anlaşılması için ilerde yaşanacak olan çok daha büyük “Bu üç günlük savaşın sonunda Mazrik sözkonusu yazıdan o rakamın geçtiği kıyımların altyapısını oluşturmuştur. Bu Aşireti yok edilmiş, 40.000 kadar insan cümleyi Türkçe aktarıyorum: asla inkâr edilemeyecek tarihi bir olgu- öldürülmüştür”. Bu cümlenin peşine pa- dur.” rantez açıp hangi internet sayfasından al- “40 bin kişilik Kürt Mazrik aşireti eliyle dığına dair bir güzel referans da vermiş. yapılan 1896 Van katliamı, Ermenilere 1915 için özür dileyen Kürtleri caydır- Öyle ki, kimsenin şüphesi olmasın!.. karşı Kürtler tarafından gerçekleştirilen maya dönük yazısında Xerzî'nin en sar- ihlalleri doruk noktasına ulaştırdı” [3] sıcı kozu oluyor “40 binlik Xanasor katli- “Ermeni fedailerin 40.000 Kürdü katlet- amı”!.. 1915'ten önce böyle kimbilir daha tiği” nereden çıkıyor? Görüldüğü gibi Mazrik aşiretinin genel ne kadar saldırıyla Ermeniler Kürtleri nüfusunu ifade eden bir rakamdır bu. tahrik etmiş, sonra da eğer daha fazla- Bir Kürt gazeteci dostumun görüş almak Xanasor olayında Mazrik aşiretinin he- sını görmüşlerse şikâyet etmeye hakları için ilettiği yazıyı okuyunca, önceden deflendiğini okuyan yazar, o anlatımlar- yoktur demeye getiriyor. Birazdan gö- bilgi sahibi olmamakla beraber, muhte- da hiç ölü sayısı belirtilmezken “aşiretin receğiz, Mamoyan'ın da benzer sözleri mel bir intikam saldırısının Halaçoğlu gücünün kırıldığı”, hatta “aşiretin silin- var. Fakat önce şu devasa rakamı kendi tarzında şişirilmiş olacağını düşündüm. diği” türünden ajitatif söylemlere baka- akıl ve hafsalalarına nasıl sığdırdıkla- Verilen rakamın mantığa hiç mi hiç sığ- rak “ha eğer öyle diyorlarsa, aşiretin nü- rını sormak gerekiyor. Telâfuz ettikleri kızılbaş - sayfa 32 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

ölü sayısı, Türk ordusunun onbinlerce eyleme katılmıştır. Xanasorê’ye yapılan da doğrudan rol oynadığı bu katliamlar askeri, onlarca topu, yüzlerce makinalı saldırının, 1915 yılı trajik olaylarından Ermeni halkının hafızasında “önceki kı- tüfeği, zehirli gazları ve savaş uçaklarıy- 18 sene önce icra edildiğine dikkat ede- rım-talan” olarak yer etmiş, Hamidiyeli la iki yıl boyunca operasyon yaptığı Der- lim. 1915 yılına gelindiğinde Kürtlerin Kürtlerin öne çıktığı yerlerde ise Kürtçe sim'deki soykırım kurbanlarının toplam yeni bir kuşağının yetiştiğini de anlaya- olarak “Fermanê Kurdan” diye anıldığı sayısına eşit neredeyse. Hafif silahlarla lım. Ermenilere karşı nefret duyma sebe- bile olmuştur. Etki-tepki meselesinde asıl donanmış birkaç yüz Taşnak fedaisinin bi olan, Ermeni fedailerinin eylemlerinin dikkate değer olan Xanasor'dan önceki iki günlük saldırısı sonucunda böyle bir hatıralarından gücünü almış bu Kürtle- bu süreçtir. Xanasor eylemi bu sürecin bilançoya ulaşılmasının maddi açıdan rin bir bölümünün, devletin Ermenilere son halkasındaki 1896 Van katliamından olanaksız olduğunu bilecek kadar hesap karşı faaliyete geçirdiği cezalandırma hareketle örgütlenmiş ve aşağıda görüle- da mı bilmiyorlar? operasyonlarında yer almış olabilecek- ceği üzere tam onun birinci yıldönümüne leri kabul edilebilir. Xanasorê Eylemi, denk düşen günlerde yapılmış. Şu halde, İkisi de merak edip Xanasor'un ne bü- Ermeni militanlar tarafından yapılan tek 18 yıl sonraki soykırımla bunun bağını yüklükte bir yerleşim olduğuna bakma- kanlı saldırı değildir...” kuran yazar, hemen bir yıl önceki Van mış anlaşılan. Mazrik aşiretinin genel katliamıyla bağını neden kurmuyor? nüfusu belirtildiği gibi 40 bin olsun di- 1915'te devletin Ermenilere yaptığı kat- yelim. Peki bu aşiret kaç köyde yaşıyor- liamları “cezalandırma operasyonları” Parmakla işaret ettiği şeye bakın; Xa- du, en büyük yerleşim noktasında kaç olarak nitelemek de neyin nesi? Bu as- nasor eylemine katılan iki de papaz nüfus olabilirdi? Bunlar akla gelecek lında yazarın nerede durduğunu ele ve- varmış. Peki o papazlar neden katılmış basit şeyler değil mi? Diyelim siz aşi- ren daha da büyük bir ayıp. Ama asıl olabilir acaba? Hemen önceki yıllarda retin köyler ve yayla yerlerinde dağınık üzerinde durmak istediğim şu “hatıra- Ermenilere yapılan saldırıların papazları yaşadığını dikkate almıyor, fedailerin lardan gücünü alma” meselesi. Eğer ki vahşice hedeflemesinden olamaz mı me- saldırdığı Xanasor isimli yeri de -müm- yazar Xanasor olayının yaşandığı Van- sela? 1894-95 Ermeni katliamlarıyla il- kün değil ama varsayalım ki- bir şehir Vaspuragan çevresinde daha sonrala- gili uluslararası bir raporun Van vilayeti sanıyorsunuz. Peki öyleyse, 250 kişilik rı vuku bulan şeyler için böyle bir bağ bölümünde yazılanlara bakalım: Hepsini fedai grubunun 40 bin kişilik şehir hal- kurmakla yetinseydi biraz makul gözü- aktarmak uzun olur, ama orada isimle- kını komple katletmesi nasıl mümkün kebilirdi, ama 1915'te Ermeniler yalnız riyle anılan 12 kazanın 100'den fazla olacaktı, bunu da mı tuhaf görmediniz? Van'da değil her yerde katledildi ve çok köyünde özellikle kilise ve manastırlara Böyle devasa bir rakamın tuhaflığını uzak bölgelerde katliama katılan Kürtler yönelik saldırıların yapıldığı, çoklarının hissetmek için insanın ille kimlik olarak muhtemelen Xanasor'un adını bile duy- yağma ve tahrip edildiği, başta papaz- suçlanan taraftan mı olması gerekir?.. muş değildi. Bunun tek Ermeni saldırısı lar olmak üzere Ermeni halkının terör Aşağıda görüleceği üzere, Xanasor de- olmadığını söyleyerek bir iki başka olay yoluyla İslama geçmeye zorlandığı an- nilen yer Mazrik aşiretinin çadırlardan anmaya çalışmak da durumu kurtarmaz. latılıyor. Birinde verilen ayrıntı; “Serp oluşan bir yerleşim alanı. Olay tarihi Çünkü gerçekten Ermenilerin o dönem Manastırı başkanı Papaz Bedros'un önce haziran sonu olduğuna göre yayla yeri fedai grupları sınırlı yerlerde, az sayı- dili ve başka uzuvları kesildi. Bu kesme- de olabilir. Kimi kaynakta 250, kiminde larda olduğu gibi, esas aktiviteleri de doğrama işi papazın ölümüyle bitti...” 300 çadırlık bir oba olduğu belirtiliyor. Ermeni köylüleri korumaya ve gerekti- [5]. Demek ki varmış bir hikmeti papaz- Her çadırdan bir kaç kişi kurban edilmiş ğinde direniş için örgütlemeye dönüktü. ların da fedai olmasının!.. olsa bilanço ne olabilir siz hesap edin. 1908'e kadar faal olup sonra demokratik- Sonuçta sayı az da olsa katliam katliam- leşme umuduyla dağılan fedai grupları- Xanasor Seferi'nin zemini, muhtemel dır, ama keyfince sıfırlar ekleyip dudak nın saldırı eylemleri çok nadir olmuştur, oluş biçimi ve adil yaklaşım uçuklatmaya çalışmak niye? Mamoyan o da halkın başına bela kesilen zorbalara hileli aktarma yaptığı kaynakta değilse karşı. Xanasor saldırısı büyüklüğüyle ve Ermenice tarih kitapları ve internet say- bile aynı olayı konu eden başka internet sivillerin bulunduğu bir yerleşimi he- falarında “Xanasori Arşavankı” (Xana- sayfalarında 250-300 çadırdan bahsedil- deflemesiyle müstesna bir örnek sayılır. sor Seferi) diye anılan saldırı eylemi, diğini görebilirdi. Benzeri daha küçük başka örnekler var- öncesiyle birlikte şöyle anlatılıyor: sa bile yaygın olduğunu söylemek müm- Dürüst olmayan başka bir husus, bu sal- kün değil. Ermeni halkı ise, köylüsü ve Abdülhamit yönetimi 1894-95 katliam- dırının sanki durup dururken ve rast- kentlisiyle gayet barışçı bir mizaca sahip ları ardından Ermenilerin gücünü koru- gele bir Kürt yerleşimine yapılmış gibi olup genelde kendine yönelen saldırılara makta olduğu Van bölgesine odaklanır. yansıtılmasıdır. Hemen öncesinde Vanlı karşı koymaktan bile acizdi. Tam burada Van'da ilk önce kurulmuş olan Armena- Ermenilere yaşatılan katliamları ve bun- Mamoyan'ın hiç sözünü etmeden geçtiği gan partisi genişçe örgütlüdür. Taşnak larda Mazrik aşiretinin rolünü görmez- 1894-1896 kırımlarını hatırlatmak gere- ve Hınçakların da belli bir gücü vardır. den gelerek, bu saldırının (çok kötü de kir. Vanlı devrimciler sınırın İran tarafı- olsa) bir misilleme olduğunu saklayarak na düşen Salmast ve Xoy bölgelerinde- yazarın vermeye çalıştığı imaj “Kürt- Özellikle 1895'in son üç ayı içinde ki Ermenilerle sıkı ilişki içinde olup, o Ermeni ihtilafını yaratanın saldırgan ve Abdülhamit'in yönlendirmesi ve bağ- taraftan silah-cephane ve insan desteği katliamcı Ermeniler olduğu”dur. Yalnız naz kitlelerin kışkırtılmasıyla Ermeni alırlar. Salmast ile Van arasında yaşayan bu kadar da değil, o buradan 1915'e de halkına karşı furya halini alan pogrom Asuri, Yezdi ve Şiilerle birlik geliştir- uzanarak bakın nasıl bir öncelik-sonra- tipi saldırılarda Trabzon, Erzurum, Van, meyi de düşünürler. Anlaşmanın en zor lık yada etki-tepki tablosu çiziyor. Bitlis, Diyarbekir, Mamuret ül Aziz, Si- olduğu kesim Sunni Kürtlerdir. İki bölge vas, Adana, Halep vilayetleri kapsamın- arası geçişlerde onların müdahalesiyle “Bu ortaya çıkan sayı tarafların savaşta daki irili ufaklı 40-50 kent ve yüzlerce karşılaştıkları olur. Hamidiye alayların- verdikleri kayıp sayısı değildir. Ayrıca köy harabeye çevrilmiş, toplam 300 bin da örgütlenen Kürtler Abdülhamid'in makalede anlatıldığına göre iki Ermeni Ermeni kurban edilmiştir. Çok yerde bölgedeki vurucu gücü olarak katliam papaz da silahlı gruplarla beraber bu ordu birlikleri ve Hamidiye alaylarının tehdidini sürdürmektedir. kızılbaş - sayfa 33 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

2 Haziran 1896 günü Van şehrinde mol- karşı 25 Haziran 1897 sabahı şafak sök- Silahlı aşiret mensuplarının hiç karşı ko- laların kışkırttığı Müslümanlar saldırıya meden saldırıya geçerler. Kara çadırlar yamadıklarını tasavvur etmek mümkün geçer. Bir hafta boyunca bir dizi Erme- içinde dikkat çeken üç beyaz çadır var- değil. Fırsat buldukları ölçüde çatışma- ni mahallesi ateşe verilir. Surp Hagop dır, bunların Şeref Bey'e ait olduğu tah- ya da girdiklerini düşünürsek, olayın bir kilisesine sığınanlar orada katledilir. min edilir. kaç cümleyle özetlendiği kadar basit ol- Şehirdeki üç Ermeni partisinin temsil- Ansızın yapılan baskına uykuda yakala- madığını tahmin edebiliriz. cileri birleşik direniş örgütler. Türk ve nan ve şoka uğrayan aşiret mensupları, Kürt silahlı grupları sürekli takviye edi- anlatıldığına göre direniş gösteremez. Ermeni tarih yazımında Taşnak çizgisi- lirken Ermenilerin cephanesi tükenme- Panik halinde kaçışma başlar. Fedailer ne bağlı olan yada yakın duranlar bu ey- ye başlar. Van'daki İngiliz konsolosu ve ellerine geçen erkekleri öldürür ve bir lemi büyük bir devrimci atılım ve parlak başkaları müdahale eder. Şehirdeki Er- hayli kan dökerler. Söylenen işte bu ka- bir başarı gibi savunurken, farklı görüş meni devrimcilerin uzaklaşması şartıyla dar. Yapılan kısa tasvirlerde olayın bu açılarından bakanlar ise kendi halkına kırımın önleneceği sözü verilir. Birkaç sıcak safhasına ilişkin somut ayrıntılara yarardan çok zarar getiren maceraperest günlük istişareden sonra devletle varılan rastlamıyoruz. Kürtlerden ne kadar in- bir girişim olarak eleştirmişlerdir. Örne- anlaşma gereği Ermeni temsilcileri ken- san kırıldığına dair sayı belirtilmiyor. ğin Taşnak önderlerinden Rupen hatıra- di askeri güçlerini İran'a geçirmek üzere Yalnız kadın ve çocukları öldürmeme larında, bu eylemin güce tapan Kürtleri Varaka dağına çekerler. yönünde ciddi özen gösterildiği vurgula- daha çekingen ve tarafsız davranmaya nıyor. Şeref Bey'in ise “kadın elbisesi gi- sevkettiğini, hatta bazılarının daha dos- Armenagan temsilcisi Avedisyan öncü- yerek kaçmayı başardığı” ileri sürülüyor. tane yanaşmasına bile vesile olduğunu lüğünde yaklaşık 1000 kadar genç, çoğu Bunun aşağılama amaçlı bir yakıştırma söylerken [7], Sovyet Ermenistanı ta- silahsız olarak İran'a geçiş yaparken ko- olduğunu düşünebiliriz. Kimi kaynaklar rihçilerinden H. M. Boğosyan onun bu naklamak istedikleri Xanasor düzündeki olayın o sabah sınırlı saatler içinde ya- görüşüne katılmayıp daha sonraki tarih- Partoğimeos manastırı yakınlarında ku- şandığını belirtirken, kimisi 25-27 Hazi- lerde Kürt aşiretlerinin Sasun ve başka şatılır, yüzlercesi orada katledilir. Ancak ran arası üç gün sürdüğünü kaydediyor. yörelerdeki Ermenilere nasıl saldırdıkla- 30-40 kişi Salmast'a geçebilir, bir kısmı Muhtemelen saldırı birinci günde olup rını hatırlatıyor. Xanasor eyleminin ya- da Van-Vaspuragan çevresine geri çeki- bitmiş, sonraki günler ise grup çekilme- şandığı yıllarda onu eleştirenler olduğu- lir. Taşnaklı Bedo ile Hınçaklı Mardig'in sini tamamlamıştır. Çünkü olay üzerine na da dikkat çekiyor. Türk yönetiminin 83 silahlı kişiden oluşan birleşik grupları çevreden başka aşiretlerin yetişmesine baskısıyla İran hükümetinin de Ermeni- da aynı yolda kuşatılır ve gün boyu çatı- kalmadan grubun Salmast istikametine lere karşı önlemler aldığını, Salmast ve şarak şehit düşerler. Devrimcilerin uzak- çekildiği, yalnız 20 kadar kayıp verdiği Ağbag'da Ermeni nüfusun çok mağdur laşması ardından şehirde konsolosların belirtiliyor. [6] edildiğini belirtiyor. [8] varlığı sayesinde başka saldırı olmaz, fakat uzaklaştırılan gençlerin toplu kı- Şüphesiz bunlar muğlak bilgilerdir. Ay- Bu tartışmalarda eylemin insani yönden rımı büyük bir travma oluşturur. Halkın rıntılı tasvirlerin olmaması düşündürü- sorgulanması görebildiğimiz kadarıyla devrime olan inancı sarsılır. Van'da ciddi cü. Bu durum ajitatif söylemlerde veril- eksik kalmıştır. Ermeni halkına yaşa- bir karamsarlık başgösterir. mek istenen imajı zedeleyecek şeylerin tılan büyük acıların böyle bir karşı ata- varlığıyla açıklanabilir. Zira öyle bir top- ğı doğurmuş olması, yani mağdur taraf Salmast tarafında bulunan devrimci- lu saldırı, her ne kadar devletin vurucu olarak hesap sormanın gözlerdeki meş- ler Taşnaklı Nikol Duman öncülüğünde gücü olan bir aşirete karşı düzenlenmiş ruluğu bu eksikliğin doğal bir zemini toplanıp bir karşı atak yapmayı kararlaş- olsa da, aşiret silahşörlerinin aileleriyle olabilir. Ermeni halkının kökünü ku- tırır. Kışı geçirdikten sonra değişik böl- içiçe uyku halindeyken yapılması nede- rutan soykırım gerçeği karşısında Türk gelerden silahlı güçlerini birleştirir ve niyle, kurunun yanında yaşı da yakma- devleti gibi Kürt siyasi kurumlarının da geçen yıl gençlerin katledilmesinde rol nın kaçınılmaz olduğu bir şeydir. Kadın ciddi bir tarihsel yüzleşmeden kaçınıyor oynayan Mazrik aşiretine saldırı hazır- ve çocuklara dokunmama prensibinin olması, Ermeni tarafının kendi payına lığı görürler. Şeref Bey'in yönetimindeki bu tür bir eylemde sıkı sıkıya gözetil- muhasebe yapma duyarlılığını zayıfla- bu aşiret Hamidiye alaylarının aktif bir mesi hiç kolay değil. Saldırılan çadır- tan bir diğer büyük faktördür. Yine de unsuru ve sınır bölgesinde denetim aracı larda cinsiyet ve yaş ayrımını titizlikle bu duyarlılığı gösterenler hiç yok değil. olduğu için onun gücünü kırma, Kürtleri yapabilmenin zorluğu bir yana, karşı Aziz Mamoyan'ın kendi makalesinde sö- sindirme ve devletle işbirliğinden cay- koyan herkesin şiddetten payını alacağı zünü ettiği tarihçi-akademisyen Stepan dırma amacı da güdülür. Başarılı olursa aşikârdır. Doğrudan silahların hedefi ol- Boğosyan'ın eleştirel yaklaşımı bunun Van Ermenilerinin ruh halini değiştire- mayanlar bile aile fertlerinin katlini gör- bir örneğidir. ceği ve devrimci harekete desteğin tek- mekle dehşet yaşamış olmalıdır. Yetişkin rar güçleneceği umulur. erkek nüfusun dahi çatışma alanı dışın- S. Boğosyan, Şeref Bey yönetimindeki da ayrımsız hedeflenmesi savunulamaz, Mazrik aşiretinin Ermeni halkına yöne- Kimi kaynaklara göre 250, kimine göre çünkü aralarında masumların olması lik katliam ve talanları nedeniyle hedef 350-400 kişilik bir saldırı gücü oluştu- her zaman mümkündür. Xanasor saldırı- seçildiğini doğrulamakla beraber, Xa- rulur. Bu sayı fedai eylemlerinde daha sı kabaca tarif edildiği gibi yapılmışsa, nasor eyleminin oluş biçimini yukarda- önce hiç kaydedilmemiş ve sonraları da katliama katliamla yanıt verme anlamına kinden farklı olarak şöyle tasvir etmiştir: görülmeyecek büyüklüktedir. Xanasori gelir. Belli ki burada intikamcı bir zihni- “Ermeni grupları Xanasor düzündeki Vartan (Sarkis Mehrabyan) komutasında yetle hareket edilmiş ve güç gösterisiy- Mazriklerin konak yerini kuşatıyor ve hareket eden birlik Osmanlı-İran sınırını le karşı tarafı sindirme amaçlanmıştır. çadırlar üzerine ateş açıyorlar. Kürtle- oluşturan Araul dağının kıvrımları içine Ermeni halkını motive etme amacıyla rin yerleşimi işgal ediliyor, fakat anla- konumlanır. Dağın eteğindeki Xanasor gerçeğin üstünde bir başarı tablosu çi- şılıyor ki aşiretin reisi kendi askeri bö- düzlüğü Mazrik aşiretinin yayla yeri zildiğini de düşünmek mümkün. Saldırı lüğüyle uzaklaşmayı başarmış. Böylece yada göçebe yerleşim alanıdır. 250-300 sırasında aşiret mensuplarının kaçışına yapılan sefer kendi hedefine ulaşamıyor. çadırdan oluşan Mazriklerin obasına dair vurgular bu açıdan abartılı olabilir. Dahası atılan kurşunlarla ölen Kürt ka- kızılbaş - sayfa 34 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 dın ve çocukları da oluyor. Nedeni çok gibi, katliama dönüşen intikam hareket- Sözkonusu iki makalenin Kürtler ara- basit, çünkü geceydi ve kime ateş ettiğini leri bile kendine yapılanlarla aynı kefe- sında 1915 muhasebesinden kaçınma- seçebilmek mümkün değildi. Eylemin ba- ye konulamaz. Evet, Taşnakların şaibeli yı telkin eden mesajlarını ve ardındaki şarısız görüleceği belliydi... Fakat hayır, Xanasor eylemini halen yıldönümlerinde zihniyeti de eleştirmek gerekiyor. Onsuz Taşnaktsutyun başarısız kalmış olamaz- kutluyor olmaları bu açıdan eleştiri hak bu konu tamamlanmış sayılmaz. Ancak dı! Ve Xanasor seferi Ermeni halkının eden bir durum. Fakat bunu “canilerin fazla uzatmamak için o irdelemeyi son- özgürlük savaşındaki en parlak sayfalar- kahramanlaştırılması” gibi bir klişeyle raya bırakıyorum. Yakında ayrı başlıkla dan biri ilan edildi. Dahası bu deneyim ayıplamak da ölçüyü kaçırmak olur. Bili- sunmak üzere... savaş koşullarında hümanist duruşun yoruz ki o eyleme kalkışan fedailer Kürt 24/02/2012 sembolü yapıldı. Hatta 'Ermeni fedaisi halkının düşmanı yada kana susamış kadın ve çocuklara ateş etmiyor' dizele- caniler değildi. Toplu yerleşim alanına [1]- Yazar bu isim dışında Ezîz ê Cewo riyle bunun şarkısını yaktılar.” [9] baskın vermeleri, muhtemelen hedefleri- ismiyle de anılmaktadır. ni izole durumda yakalama güçlüğünden [2]- Makaleyi okumak için bkz: www. Buna karşılık Boğosyan'a açık mektup ve hesap sormanın halk arasındaki yakı- mezopotamya.gen.tr/srove-yorum/ yazan Vazken Ğazaryan ise onun eleşti- cılığından ileri gelmiştir. kurt-ermeni-iliskilerine-tarihsel-bir- rel yaklaşımına teessüflerini belirttikten bakis-h1711.html sonra soruyor: “Eğer gerçekten iddianızı Ulusal gerilla hareketlerinde devrimci [3]- http://www.aztagdaily.com/archi- temellendirecek kanıtlarınız varsa bu- eylem çizgisi dışına çıkan bu tip saldı- ves/22143 yurun bari o yararlandığınız kaynakları rılar, hatta daha kötüleri yakın dönemle- [4]- Xerzî, Geçmişten günümüze Kürt- belirtin, isterse Türk kaynakları olsun- rin de gerçeğidir. Hatırlayacak olursak, Ermeni ilişkileri ve 1915 tarihsel kopu- lar...” [10] PKK'nın kendi halkından olan korucu- şunun günümüze yansımaları: (http:// lara karşı eylemlerinde de zaman zaman www.mezopotamya.gen.tr/drok-tarih/ Bu yazışmalardan anlaşılacağı üzere ola- toplu katliam tabloları ortaya çıkmış, bir kurt-ermeni-iliskileri-1915-ve-ozur- yın aslı oldukça kalın bir sis bulutu arka- kaç yerde korucu ailelerin evleri ateşe meselesi-h1716.html) sında kalmış ve doğru dürüst ne yaşandı- verilip kadın-çocuk dahil 30-40 kişi öl- [5]- Ermeni Katliamları Raporu 1894- ğını ortaya koyacak yazılı şeyler bulma dürülmüştü. Sonra Öcalan bu eylemleri 1895, İstanbul'da Görevli Altı Büyü- ihtimali de çok zayıftır. Böyle olması Botan bölgesinde feodal intikamcı anla- kelçiliğin Ortak Hazırladığı İstatistik, yine şaibeli bakmaya hak verir. Çünkü yışla hareket ettiğini söylediği bir komu- Hazırlayan P. F. Charmetant, Peri eğer şarkılara konu edildiği gibi övünç tanın sırtına yıkmış ve "Kör Cemal pra- Yayınları, İstanbul-2012, s. 82-84. duyulacak bir muhtevada yaşanmış ol- tiğini mahkum ediyoruz" demişti. Ama (Manastırın isminde geçen kelime Serp saydı, eyleme katılmış fedailer veya on- yıllar sonra Dersim'de de katliam dahil değil, aziz anlamında Surp olmalı). lardan dinleyen Ermeni aydınları olayın halka ve diğer devrimci güçlere karşı [6]- Olayla ilgili anlatımlar birçok in- ayrıntılı bir öyküsünü herhalde yazarlar- zorbalık yapıldı, bu da önceki gibi mer- ternet sayfasında var, çok benzer olma- dı. Ayrıntılı yazımından kaçınılan şeyler kezi politikanın bir ürünüydü, ama geri ları nedeniyle hepsinin hareket noktası genelde iyi olmayan hatıralardır. Ama tepince bu defa da günah keçisi Doktor Rupen'in aşağıdaki hatıra kitabı olmalı. öte yandan eylemin bilançosu çok ağır Baran oldu. Demek istediğim, ulusal Burada hepsinden ortak bir derleme olsa bunun da sözlü Kürt edebiyatına hareketlerin sakat anlayışları ve zararlı vermeye çalıştım. yansıması ve daha sonra Kürt/Kürdis- pratikleri çok yerde görülmüştür. Taş- [7]- Rupen, Hay Heğapoxagani Mı tan tarih yazımına girmesi beklenirdi. nak ve Hınçak partilerinin haklı ulusal Hişadagnerı (Bir Ermeni Devrimcinin Ermenileri suçlamak için koz arayan mücadeleleri içinde de yer yer çığırından Anıları), 2. cilt, Tahran-1982, s. 45 Osmanlı makamları ise yazılı raporla- çıkan, vicdanları yaralayan şeylerin ol- [8]- H. M. Boğosyan, Vaspuragani rında işlemeyi ihmal etmezlerdi. Bir de ması doğaldır. Ama onları bire bin ka- Batmutyunits (Vaspuragan Tarihinden) bu alanlara bakmak lazım Xanasor'un tarak suçlayıp, PKK'nin benzer işlerine 1850-1900, Yerevan-1988, s. 289 boyutunu anlamak için. gelince laf söyletmeyenler gerçekte yal- [9]- Çorrort İşxanutyun, No: 439, 2 nız kendi çifte standartlarını teşhir etmiş Aralık 2003 1894-96 katliamlarına misilleme niteli- olurlar. [10]- Hay Ariner, Sayı 63-64, Ekim 2005 ğindeki Xanasor olayı gibi, 1915 soykırı- mı ardından Ermeni gönüllü gruplarının yer yer Türk ve Kürt köylerine yönelik intikam saldırıları da olmuştur. Boyut- larının çok çok abartılıyor olması ayrı mesele, fakat az da olsa katliam niteli- ğine bürünen misillemelerin yanlışlığını Aras Yayıncılık İth. İhr. Ltd. Şti. İstiklal Cad. Hıdivyal Palas No: 231/Z - görmek, tespit edilebilen bu tür olgu- Tünel / Beyoğlu 34430 İstanbul - Türkiye Tel: +90 (212) 252 65 18 ların vicdani muhasebesini çekincesiz Fax: +90 (212) 252 65 19 E-posta: [email protected] yapmak gerekir. Bunları istismar etmeye çalışanlar varsın etsin, açık yürekli dav- ranış genel plandaki haklılığın daha net görünmesini sağlar. Ermeni halkı bütün o süreçlerin tartışmasız en büyük mağ- durudur. Önceki gerginlik ve çatışmalar içinde kendi öncülerinin payı ne olursa olsun, nihayetinde hiç bir şeyin mazur gösteremeyeceği canavarca bir imha pla- Hayastaninfo.net nının tek taraflı kurbanı olmuştur. Buna karşı direnişleri asla suçlanamayacağı Online-Magazin & Informationsportal kızılbaş - sayfa 35 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

Baskın Oran “Müzakere”, bu koşullardaki biriyle edi- 6: Komisyon, Komisyonu oluşturan bü- liyor. tün siyasi partilerin mutabakatı ile karar alır. Sürecin tamamlanıp tamamlanma- “BDP” derken, bilelim: Bir ay öncesine dığı ve nihai metnin tekemmül edip et- “Büyük kadar değil muhatap alınmak, KCK tu- mediği hususu dahi mutabakat ile belir- tuklamaları yüzünden belediye başkanı lenir.” (https://yenianayasa.tbmm.gov.tr/ ve yönetici bulamaz hale gelmiş, Kürt calismaesaslari.aspx). meselesi yüzünden 2’si AKP döneminde Barış”tan olmak üzere 13 partinin kapatıldığı bir 4 ay geçmiş, toplam 96 madde görüşül- ülkede, kapısına dokunulmazlık kaldır- müş, 30’unda kesin uzlaşma sağlanmış, ma fezlekeleri yığılmış bir siyasi parti- 35 madde için parantez açılmış, vatan- korkuyorum den bahsediyoruz. daşlığın tanımında bile uzlaşma gözük- müşken, Başbakan birdenbire “Başkan- Herkes çok umutlu ve sevinçli. “Büyük “Haklar” derken, bilelim: Ortada hak fa- lık” önerisini patlattı. CHP ve MHP Barış” geliyor. BDP genel başkan yar- lan yok. Tamamen belirsiz kimi “şey”ler- reddedince de, “diktatörlük” tanımının dımcısı şöyle dedi: “Kürt sorunu çözüle- den bahsediyoruz. Bunların içinde en gereğini yaptı: Kendi koyduğu kuralı, cekse, Türkiye’deki demokratikleşmenin öne çıkarılanı, asgari insan hakları ge- Komisyon’un “mutabakat ilkesi”ni, yü- önünü açacaksa, bu sorunlar gideril- tiren Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik rürlükten kaldırdı: “Mart 2013 sonuna dikten sonra BDP ve AKP başkanlıkta Misakı. Onu da Türkiye, zaten 1988’de kadar uzlaşma olmazsa Meclis’ten geçi- anlaşabilir.” (Taraf, 25.02.2013). Şöyle imzaladı, 1991’de 3723 s. kanunla ona- rir, referanduma gideriz”. İşte o referan- izah etti: “Yeni bir anayasa yapacağız, dı, 01.04.1993’te yürürlüğe koydu, ama dum için ihtiyacı var BDP’ye. AK Parti başkanlık sistemini öneriyor sıkı durun, bugün itibariyle 20 yıldır tek ve en büyük çoğunluğa sahip parti onlar. maddesini uygulamadı. Aksine, Haziran “Seçilmiş Padişah”a teslim Bizim reel durumdan sıyrılmak gibi bir 2010’da kaymakam ve valiler, belediye lüksümüz yok.” meclisi kararlarını veto yetkisine kavuş- Bugüne kadar parya muamelesi görmüş tu. BDP, böyle bir durumda şu inanılmaz İster huysuz kişiliğime, ister şüpheci yetkileri isteyen Erdoğan’a başkanlık mesleğime, ister Kürt meselesini biraz “Başbakan Erdoğan” derken, bilelim: ışığı yakıyor: TBMM’yi fesih yetkisi; bilme ve Başbakan’ı biraz tanıma iddia- “Türkiye'de artık Kürt sorunu yok- ülkeyi AYM tarafından iptal edileme- ma verin. Çok huzursuzum hatta korku- tur; terör sorunu vardır” (03.02.2013). yecek kararnamelerle yönetme yetkisi; yorum, çünkü Kürtlere Öcalan ve BDP Büyük yenilik: Atatürk dönemindeki AYM, HSYK, Danıştay ve YÖK üyele- aracılığıyla verileceği söylenen “haklar”ı “eşkiya”nın yerine “terörist” koymuş. rinin yarısını, ayrıca Yargıtay başsavcı- getirecek reformlar, Erdoğan’ı “Seçilmiş Dolapdere’de DTP’lilere pompalı tüfekle sını, büyükelçileri ve rektörleri seçme Padişah” yapma şartına bağlandı. Son ateş açılınca: “Eğer siz vatandaşın ma- yetkisi. Zaten, yargıçların gerisini de, cümleyi açalım. ğazasının camlarını indirirseniz, o da partisi AKP seçecek. Kuvvetler ayrılığı kendisini savunma yoluna gidecektir” ilkesi mafiş. Kim kimdir, ne nedir? (Kasım 2008). Öcalan hakkında: “Biz o sırada koalisyonda olsaydık ya idam Daha önemlisi, BDP bu inanılmaz deste- “Kürtler” derken, bilelim: 90 yıldır kim- edilirdi, ya da istifa ederdik, çekilirdik” ği, “PKK silah bıraktıktan ve yurt dışına liği inkar edilmiş, Genelkurmay bildi- (Haziran 2011). BDP’lilerin dokunul- çıkarıldıktan sonra” AKP’nin “yapmayı risinin Mart 2005’te kullandığı tabirle mazlıkları konusunda: “Biz yargıya za- düşündüğü” reformlar karşılığında ve- “Sözde Vatandaşlar”dan bahsediyoruz. ten gerekeni söyledik, gereğini yapıyor; recek. Oysa, bu kadar işkilli ve beklen- Kurtuluş Savaşı sırasında (1921 Anaya- biz de parlamentoda yapacağız” (Eylül tili bir halkın temsilcileri, umulurdu ki, sası md. 11) ve sonrasında (1923 İzmit 2012). Tabii, bu sonuncusu, Erdoğan’ın önce, bu insanların “Türkiyeli Kürt” Basın Toplantısı) verilen özerklik söz- yargı bağımsızlığına nasıl baktığını gös- kimliğini tanıyan özerkliği bir görsün- leriyle aldatılmışlar. Mevcudiyetlerinin teriyor, bir de fütursuzluğunu. ler. Yani, çözüm planının aşamaları ters. farkına, ancak, PKK kurşun sıkmaya Önce, özerklik somutlaşmalıydı. Kürt- başlayınca varılmış. Kendi dillerinde su Maktul BDP nasıl makbul oldu lerin tek pazarlık gücü sıfırlandıktan istemek veya türkü dinlemek cezalan- sonra, PKK’nın (silahın) yerini alacak dırılmış. 1999’da sınır dışına çekilirken Böyle bir Erdoğan neden birdenbire Kürt sivil toplumunun ve burjuvazisinin fırsat bu fırsat denilerek yüzlerce men- BDP’ye yanaştı? Gerçi artık alışıyoruz, eline de, halkını ikna edecek sağlam bir supları öldürülmüş. Gençleri “Türkiyeli” “başkan” olabilmek için bir süredir “bo- özerklik verilmeden, her şey, Roboski’yi kavramından bile soğumuş. Yani, artık toks” yaptırıyor: Ruhban Okulu sözü bile örtbas etmiş, “Kürt sorunu” teri- çok işkilli ve beklentisi çok yüksek bir verip AB’ye, bazı bakanları görevden mini bile reddeden Erdoğan’a emanet. halktan bahsediyoruz. Eğer Kürtler bu alıp doktorlara ve öğretmenlere, doğum Çocuğun başından panzer tekeri geçi- sefer de hayal kırıklığına uğrarsa, Türki- iznini 6 aya çıkarıp kadınlara, mahkum yor, elinde bomba patladı diyorlar. Onun ye öldür Allah dikiş tutmaz. generalleri ziyaret edip Şanghay Beşlisi diyerek ulusalcılara şirin gözükmeye ça- içindir ki Cengiz Çandar ve Oral Ça- “Öcalan” derken, bilelim: “Bebek ka- lışıyor. Bu mu? Hayır, daha kestirme bir lışlar Hakkari ve Diyarbakır’dan alarm tili” sıfatıyla anılan, kendisine “sayın” durum: vermekte. diyenlere ‘suç ve suçluyu övmek’ ve ‘terör örgütü propagandası yapmak’tan 2011 seçimlerinin ardından Kürt me- Peki, “kan dökülmesi” durmasın mı? 10 ay hapis verilen, 14 yıldır tek başına selesini artık barışçı bir çözüme ka- Tabii ki dursun da, son bir hayal kırık- bir adada tecride kapatılmış, bunun için vuşturmak hedefiyle Ekim 2011’de ça- lığı patlak verirse, bir süre sonra her Türkiye’de bozulmamış koster bırakıl- lışmaya başlayan Anayasa Uzlaşma AVM’de bir “kan banyosu” başlayabilir. mamış bir mahkumdan bahsediyoruz. Komisyonu’nun temel ilkesi şuydu: “Md. Kaynak: (3 Mart 2013'de Radikal İki) kızılbaş - sayfa 36 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

Teşkilatı Mahsusa hakkında yazılanlar- da, anılarda ve resmi tarih anlatımında, Çerkes bu örgütün Ruslara ve Ermeni çetelere karşı savaştığı belirtilir. Ancak Teşkila- tı Mahsusa`nın fiili olarak Rusya ile sa- Ethem, vaşa girilmesinden yaklaşık 4 ay önce faaliyetlerine başladığını, Seferberlik- ten hemen önce Teşkilatı Mahsusa`nın fiilen Trabzon-Erzurum-Van Hattı´nda 1915/16 ve görevlendirildiğini unutmamak gerekir. Bu aylarda çarpışılacak ne Rus Ordusu ne de Ermeni çeteleri vardır. 1915 teh- Çerkesler cirinin başlamasına kadar bölgede aktif bir Ermeni „isyanı“ veya ayaklanması- nın olmadığı, sadece Başbakanlık Os- SELÇUK UZUN manlı Arşivlerinin incelenmesi sonucu bile ortaya çıkar. 1915/16´da ve öncesin- Çerkes Ethem konusunda birşeyler Maraş-Urfa-Hakkari-Halep-Der de Osmanlı´nın ve İttihat ve Terakki´nin araştırmaya başladığınızda, karşını- Zor-Musul hattını takip ettiğinizde şöyle bir bakış açısı vardır: Bir kişi bile za sadece „Milli Mücadele“ dönemi karşınıza Çerkesler çıkar. Genellikle emirlere uymasın, isyan etmiş sayılırdı. çıkar. Çerkes Ethem´in anılarının bile hepsi Teşkilatı Mahsusa´da yer alırlar. Bu zihniyet, her Ermeni itirazını „is- olup olmadığından, yazdı ise doğru Hem de en sertinden, en militanından, yan“ olarak değerlendirmiş ve „hain“ olup olmadığından bile emin değiliz. bulunduğu bölgede dehşet saçan, acı- ilan etmiştir. Bahaeddin Şakir, teklif- Ama Çerkes Ethem ve ağabeyi Reşit ve masız cinsinden.Çerkes Yakup Ce- lerini kabul etmeyen Ermenileri daha Tevfik gerek Birinci Dünya Savaşı´nda mil, Çerkes Ahmet, Çerkes Harun, savaşa girilmeden çok önce hain ilan gerekse „Milli Mücadele“ döneminde Çerkes Canbulat, Çerkes Ethem, etmişti. somut bir vaka. Çerkes Ethem konusun- Çerkes Dr. Reşit, Çerkes Salih Zeki, da beni ilgilendiren daha çok 1914-18 Çerkes Ömer Naci, Çerkes çeteleri, Teşkilatı Mahsusa, savaş öncesi bir dönemi. Yani özellikle Ermeni tehciri Çerkes fedaileri, Çerkes Teşkilatı yandan Rus arka cephesinde faaliyet- dönemi. İtiraf etmeliyim ki bu konuda Mahsusa çeteleri, vs. Üstelik bu çete- lerde bulunurken, aynı zamanda bu- çok fazla kaynak olduğunu söyleye- lerin, fedailerin, tetikçilerin sonradan lunduğu bölgelerde bir çeşit „mıntıka mem. Tabii ki Teşkilatı Mahsusa gibi Çerkes olduğunun farkına varılması temizliği“ de yapmıştır. Bu temizliğin „gizli“ teşkilat hakkında belge bulmak gibi bir durum da söz konusu değil. kapsamı içine istisnasız tüm müslüman o kadar kolay bir iş değil. Belki Teş- 1915/16´da en azından Alman konso- olmayan halklar, İttihat ve Terakki ile kilatı Mahsusa şeflerinden Hüsamet- loslar, Anadolu´da bulunan yabancılar işbirliğine yanaşmayan kimi Kürt aşi- tin Bey´in 1928 yılında Genelkurmay bile fark etmişler. retleri de dahildir. Özellikle Van böl- Başkanlığı´na teslim ettiği kilitli ve her gesinde bu durum daha da vahimdir. tarafı çivilenmiş sekiz sandıkta birşey- Teşkilatı Mahsusa Teşkilatı Mahsusa`nın savaşta yaptığı ler bulunabilir. aslında şudur: Görece bıçak sırtında Birinci Dünya Savaşı´nda Teşkilatı da olsa hem etnik hem askeri hem de Çerkes Ethem´ e ait olduğu iddia edi- Mahsusa çetelerinin sayısı yaklaşık 30 toplumsal dengeleri bozmasıdır. Yani len anılarda şöyle bir bölüm vardır: bin kişi olarak tahmin edilmektedir. Teşkilatı Mahsusa eliyle arı kovanına Bunlar arasında hapishanelerden salı- çomak sokulmuş ya da arı kovanına „Birinci Dünya Savaşı´nın ilk senesinde verilenler, eşkiyalar, başıbozuklar, ça- şiddetli bir tekme atılmıştır. büyük kardeşim Reşit Bey´in, kendi ba- pulcular, yerel aşiretler, Kürt aşiretleri, şına askeri ve politik amacı olan, Kürt- Laz, Kürt, Çerkes, Arap, Çeçen çeteleri Özellikle Sarıkamış bozgunundan lerden ve başka milletlerden toplanmış yani yok yoktur. Bunların başında da sonra Teşkilatı Mahsusa´nın asli gö- Teşkilatı Mahsusa kuvvetleri ile Rusla- Ittihat ve Terakki´nin güvendiği ve gö- revi „harici değil dahili düşmanlar“ ra karşı, daha sonra İran´ın güneyinde revlendirdiği şefler ve subaylar vardır. olmuştur. 1915/16 yıllarında Teşkilatı İngiliz bölgesinde ve Efgan sefer heye- Bu örgütün esas para kaynağı da Al- Mahsusa´nın Doğu Anadolu´daki esas tinde bulundum. Pek uzun sürecek olan manlardır. Bazı kaynaklara göre Al- görevi, Ermeni tehcirini uygulamak- bu maceralardan bahsetmeyeceğim.“ manların Teşkilatı Mahsusa´ya yaptı- tı. Ben kişisel olarak Ermeni tehciri Çerkes Ethem´in 1918 öncesine ilişkin ğı para yardımının 1918 yılına kadar döneminde katliama karışmamış bir söyledikleri bu kadar. Bir konuda her- 4 milyon altın lira olduğu iddia edi- Teşkilatı Mahsusa birliği ve/veya kes aynı fikirde sanırım: Çerkes Et- lir. Ayrıca İttihat ve Terakki´nin örtülü çetesinin olduğuna inanmıyorum. hem, Teşkilatı Mahsusa üyesi. Balkan ödeneğinden, Harbiye Nezareti´nden de Sadece Erzurum vilayetinde tehcir dö- Savaşı´ndan Yunanistan´a iltica edişi- paralar aktarılmıştır. Teşkilatı Mahsusa neminde 50´den fazla katliam yeri ne kadar olan hayatı Teşkilatı Mah- birliklerinin eğitimi Harbiye Nezareti mevcuttur. Van bölgesinde, İran´da, susa ve çetecilik. Başka hayatı yok. Ve tarafından yaptırılır. Özel üniformaları Muş, Bitlis, Maraş, Diyarbakır, Suriye dönemin önde gelen Teşkilatı Mahsu- dahil tüm lojistik destek Harbiye Neza- ve Irak´ta Teşkilatı Mahsusa birlikleri sa liderlerinin hemen hemen hepsi ile reti ve özellikle de 3. Ordu Komutan- inanılmaz katliamlar yapmışlar, birkaçı teşrik-i mesaide bulunduğu da gerçek. lığı tarafından karşılanmıştır. Teşkilatı hariç hiçbir şekilde Ruslara ve Ingiliz- Eğer Ermeni tehciri konusunda biraz Mahsusa üyeleri maaş alırlar, ancak lere karşı başarı da elde edememişler- olsun derinlemesine birşeyler okuduy- maaş bordroları yoktur. Ayrıca bas- dir. sanız, karşınıza „Çerkesler“ çıkar. Ör- kın, yağma, haraç ve soygundan da neğin Van-İran-Muş-Bitlis-Diyarbakır- pay alırlardı. Savaş öncesi Çerkes Ethem kızılbaş - sayfa 37 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Çerkes Ethem´in Birinci Dünya Sa- vaşı´nda Teşkilatı Mahsusa´daki faali- yetleri konusunda geniş bilgilere ulaş- mak mümkün değil. 31 Ağustos 1913 tarihinde „Batı Trakya Muhtar Türk Cumhuriyeti“ adıyla kurulan ve Süley- man Askeri´nin başını çektiği Teşkilatı Mahsusa hareketinde, Çerkes Ethem´in ağabeyleri Reşit ve Tevfik´in aktif rol aldığı biliniyor. Ethem´in de bu müca- deleye katıldığı bilindiğine göre, Çerkes Ethem´in Teşkilatı Mahsusa´ya Balkan Harbi sırasında girdiğini kabul edebili- riz. „Batı Trakya Genelkurmay İkin- ci Başkanı“ olarak Çerkes Reşit´in adı geçer. Çerkes Ethem´in „resmi“ asker- lik hayatı, Bulgar Cephesi´nde Çürük- sulu Mahmut Paşa´nın Kolordu Muha- fız Bölüğü'nde süvari kıtası kumandanı olarak savaşırken yaralanması ile biter. yılı ve İdil (Hazak/Azak) „isyanı“ dö- Telgraf emrinde Ruşeni Bey´in emrin- Daha sonra İran, Afganistan harekatı- neminde Çerkes Ethem bu bölgededir. deki arkadaşlarının yarısını Çerkeslere na Rauf (Orbay) Bey´in müfrezesinde vermesi, onlarla birlikte çetecilik yap- katılır, Cevdet Bey, Kazım Özalp, Ka- 6- Çerkes Ethem´in yaralanmasına ka- ması ve Van´da teşekkül edecek üç ki- zım Karabekir, Ömer Naci, Halil Kut ve dar olan dönemde ana üssü Musul ve şilik bir heyete tabi olması istenir. Bu diğer İttihat ve Terakki mensupları ile Bağdat olarak gözükmektedir. emir biraz da Ruşeni Bey´in „rütbe-i de bu yıllarda tanışır. Çerkes Ethem´in tenzili“ olarak ta değerlendirilebilir. yanında hep iki ağabeyi Reşit ve Tevfik Çerkes Ethem´im özel görevi Ruşeni Bey, yukarıda sözü geçen kişi- vardır. Ethem Bey´i de Teşkilatı Mah- lerle „teşriki mesai etmekte mazur” susa`ya alan büyük bir ihtimalle ağabe- Çerkes Ethem´in Seferberlikten bir- olduğunu söyler. Ruşeni Bey, bütün yi Reşit´tir. Ayrıca aile babadan bu yana gün önce, Ağustos 1914 başında baş- ekibini Cevdet Bey´e bırakır ve bu emre Teşkilatı Mahsusacıdır. Çerkes Ethem, layan macerasına dönelim. Bu macera uymaz. Emre uymayan Ruşeni Bey, Da- 1918 yılının başlarında Uceymi Paşa yaklaşık 4 yıldan fazla sürer. hiliye Nazırı Talat Paşa’nın emri ile o Sadun ile Irak seferine katılır burada zamanki Bağdat Valisi Süleyman Nazif yaralanır ve Bandırma´ya döner. Bu yı- Cemil Koçak`ın “Ey Tarihçi Belgen Bey tarafından tutuklanır. “Vücudu lın sonunda da mütareke imzalanır. Kadar Konuş!” Bir Teşkilatı Mah- muzır” görülmüştür. Ancak Ruşeni susa Öyküsü“ adlı yazısı bize Çer- Bey canını kurtarır. Bu yazı, Çerkes Ethem´in Birinci Dün- kes Ethem konusunda ilk ve önemli ya Savaşı ve Ermeni tehciri döneminde ipuçları verir. 1914 yılının Ağustos Bu bilgilerden hareketle bazı noktala- nerede olduğu, ne zaman, ne yaptığı ayının başında Dahiliye Nazırı Talat ra açıklık getirelim: Çerkes Ethem´in konusunda var olan sis perdesini arala- Bey´in daveti sonucu yapılan toplantı- 1914 yılında nerede olduğu belli. ma çabası olarak değerlendirilmelidir. da, Ömer Naci Bey ile birlikte Erkanı Talat Bey´in emrinde sözü edilen Doğrudan Çerkes Ethem´in hayatını iz- Harb Kolağası Ruşeni Bey, „İran’dan ve Van´da kurulan 3 kişilik heye- leyerek bu dönemi aydınlatmak müm- Kafkas’a geçmek ve Rusların geri- tin içinde büyük bir olasılıkla Ömer kün olmadığı gibi, bu dönem ile ilgili sinde siyasi bir inkilap hazırlamak Naci´nin, Van valisi Cevdet Bey´in belgeleri bulmak ta sanırım imkansıza vazifesi ile siyaseten“ görevlendirilir. bulunduğu kesin gibi. Bölgede Nuri yakın. Benim sis perdesini aralama ça- Ruşeni Bey ve Ömer Naci, İran müca- (Kıllıgil) Paşa ile Halil Kut Paşa da bamın ana çıkış noktaları şunlar: hitlerinden Emir Haşmet ve rüfekası, bulunmaktadır. Burada ikinci noktaya Çerkes Reşit ve Ethem ile arkadaşları geçelim: İran´ı bilen tecrübeli bir Teş- 1- Çerkes Ethem, seferberlikten önce Erzurum üzerinden Van´a gelirler. Van kilatı Mahsusacı olan Ruşeni Bey, ne- İran seferi için Ömer Naci komutasın- Valisi , Hakkari Mutasarrıfı den emre uymaz ve tüm ekibini Cevdet da İran cephesinde Teşkilatı Mahsusa Cevdet Bey ve Van Jandarma Komuta- Bey´e terk eder? Ruşeni Bey´i „tedhiş harekatları için görevlendiriliyor. Van´a nı Kazım Özalp ile “tevhidi mesai ede- eden“ (ürküten) bir durum vardır. Bu gönderiliyor. rek”, 1 ay kadar Van´da kalırlar. Bura- da şudur: Teşkilatı Mahsusa birlikleri da dikkati çeken nokta, Çerkes Ethem ile birlikte Çerkesler İran´a girmişler 2- Çerkes Ethem İran seferinden sonra ve Reşit´in doğrudan en üst makamlar „garet“ (yağma) yapmışlardır. İran Van´a dönüyor. tarafından görevlendirilmesidir. Talat Türklerinin başına „felaket“ getirmiş- Paşa´nın emri ve tabii ki Enver Paşa´nın lerdir. Yani Teşkilatı Mahsusa birliği 3- Van´dan Rauf Orbay´ın Müfrezesine da onayı ile. Ağustos ayı başında alınan İran´a girip, yağma yapmış, katliamlar- katılmak için İran´daki Kirmanşah böl- karar sonucu, Çerkes Ethem´ve Reşit´in da bulunmuş ve İran´da yaşayanları da gesine gidiyor. 1914 yılı Ağustos/Eylül/Ekim ayların- „Türk düşmanı“ yapmıştır. Teşkilatı da Van´da oldukları anlaşılıyor. Mahsusacı Ruşeni Bey´i bile ürküten, 4- Çerkes Ethem hakkında dönemin Di- korkutan bir durum olduğuna göre, her- yarbakır Valisi Çerkes Dr. Reşit´in em- Ruşeni Bey ve Ömer Naci ekibi İran´da halde İran´da olup bitenleri „korkunç“ rinde çalıştığına ilişkin iddialar vardır. iken Van valiliğine atanmış olan Cevdet kelimesi ile nitelemek yanlış olmasa 5- Tarihe „“ (Kılıç Yılı) olarak Bey, İran´a geçer ve bizzat elden Talat gerek. Ruşeni Bey önemli bir noktayı geçen Süryanilerin katledildiği 1915 Bey´in bir telgrafını Ruşeni Bey´e verir. daha vurgular: Çerkeslerin yaptığın- kızılbaş - sayfa 38 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 dan „ürkmüştür.“ Kimlerdir bu Çer- neden olmuş ve deyim yerindeyse kaç da Halil Paşa´nın birlikleri Dilman´da kesler? Başta Çerkes Ethem ve ağabeyi yapalım derken göz çıkarılmıştır. Rauf ağır kayıplar verir ve geri dönmeye baş- Reşit. Ayrıca Van valisi Cevdet Bey´in Bey Müfrezesi birkaç küçük başarı dı- lar. Teşkilatı Mahsusa birlikleri Rus fedaileri arasında Çerkeslerin bulundu- şında bölgede tutunamamış, fiyaskonun Ordusu önünden kaçarken, uğradık- ğu da biliniyor. Çerkes Ahmet ve adam- faturası da Almanlara çıkarılmıştır. ları her yerleşim alanında, her köyde, ları. Cevdet Bey´in bir de „kasap tabu- İran´da müttefik aranırken,„Türklere“ her kasabada katliam yapmışlardır. ru“ vardır. Uzmanlaştığı alan katliam nefret tohumları ekilmiştir. Rauf Bey Bu katliamların en bilineni de Haf- düzenlemek. Yine Kazım Özalp´ın Van Müfrezesi konusunda, Rafael de No- tevan katliamıdır. Bu bölgede Ermeni, Seyyar Jandarma Müfrezesinde de Çer- gales „Osmanlı Ordusunda 4 Yıl“adlı Süryani ve yerel halka yapılan yapılan kesler vardır. Daha sonraki 1915 Nisan anılarında şöyle yazar: „Savaşın ba- katliamların biçim ve yöntemleri tüyler ayında “Van İsyanı“nda da ortaya çı- şında Fırkateyn kaptanı Rauf (Orbay) ürperticidir. Bu bölgedeki katliamlarda kan ve Canbulat Bey´in komutasındaki İran´a diplomatik bir görevle gönde- uygulanan işkence ve öldürme teknik- (İT`nin İçişleri Bakanı İsmail Canbulat rilmişti. Emredildiği gibi İran´a gide- leri tarihe geçecek niteliktedir. Katli- değil) Çerkes birlikleri ve Laz taburu ceğine, korumalarıyla (İranlıların de- amların boyutu ve vahşiliği sonucunda, da vardır. Yine bölgede bulunan Kazım diklerine göre) öldürmüş, yakıp yıkmış İran Hükümeti, Osmanlı ve Almanya´ya Karabekir´in birliklerinde de Çerkesler ve İstanbul´a cepleri dolu gelmiş. Rauf resmen protesto notası verir. 11 Şubat vardır. Halil Kut Paşa anılarında Van Bey´in vandallığı İranlıları, Türklerin 1915´de İstanbul´da Alman Elçisi, En- Valisi Tahsin (Uzer) Bey´in ısrarları karşısına çıkarmıştı. O zamandan beri ver Paşa ve İran Elçisi arasında bir tür sonucu Kazım Karabekir´in o bölge- Ruslarla aynı amaç için çalışıyorlardı. arabuluculuk toplantısı düzenler. Tüm ye gönderildiğini söyler. Yani 1914´ün Cihadın, İran´da ve bütün doğuda yan- bu gelişmelerin sonucunda, 1914 Ekim/ son, 1915´in ilk aylarında Van adeta daş bulamaması bu olayla ilgilidir. „ Kasım ayı hariç, Ağustos/Eylül/Aralık Çerkeslerin bir toplanma merkezidir. (s.164) ayları ile 1915 yılının Mart ayına kadar- Bir de bu olguya Teşkilatı Mahsusa em- Ekim ayının ortalarına doğru Osmanlı ki 6 aylık dönemde, İran-Osmanlı sınırı rine giren Kürt aşiretlerinin toplanma askeri birlikleri 200 kadar yerel Kürt ile İran içleri kan gölüne dönmüş, bin- merkezinin Van olduğunu da ekleyelim. aşiretinin desteği ile Urmiye´ye saldı- lerce insan yerinden yurdundan edilmiş Bu arada tüm Teşkilatı Mahsusa birlik- rırlar. Başlarında Van Valisi Cevdet Bey ve Kuzeye Rusya istikametine doğru lerinde hapishaneden salıverilen mah- vardır. Rus Kazak birliklerinin gelme- kaçmaya başlamıştır. kumların ve af vaad edilen eşkiyaların si üzerine geri çekilen Cevdet Bey´in da olduğu malum. birlikleri geçtikleri köy ve kasabalarda Kısaca bu gelişmeleri aktarmamın ne- katliam yaparlar. Cevdet Bey´in birlik- deni, 1915 yılının Mart ayına kadar Çerkes Ethem, Van ve İran operas- leri geri çekilirken verilen kayıplar ara- olan İran içlerindeki operasyonlarda yonları sında 7 subay da bulunur. Üzerlerinden Çerkes Ethem´in de yer almış olma- çıkan kimliklerde Teşkilatı Mahsusa sıdır. Çerkes Ethem, ağabeyi Reşit´in 1914 yılının Ağustos ayında Başkale mensubu ve Çerkes oldukları anlaşılır. bu 6 aylık dönemde bu bölgede bulun- civarında yaşayan Süryanilerin tehcir Katliamın hedefinde Ermeniler, Sür- dukları kesindir. Büyük bir ihtimalle emri verilir. 1914 yılının Ağustos/Eylül yaniler, Nasturiler ve işbirliğine ya- Çerkes Ethem, Cevdet Bey ile İran´dan aylarında İran´a çok sayıda operasyon- naşmayan İranlı Kürt aşiretleri var- Van´a geri dönmüştür. Dönerken de bü- lar düzenlenir. İran-Osmanlı sınırı ade- dır. İran´a yapılan operasyonlarda bir zük katliamlar yaşanmıştır. Dönüş tari- ta bir savaş ve katliam alanına dönüşür. sonuç alınamayınca ve verilen kayıplar hi de 1915 yılı Mart ayıdır. Van Seyyar 1915 Mart ayına kadar süren çeşitli ope- ve İran´da Rus birliğinin varlığı nede- Jandarma Müfrezesi komutanı Kazım rasyonlara, Cevdet Bey, Ömer Naci, niyle İran-Osmanlı sınırında yaklaşık 2 Özalp anılarında şunları aktarır: „ Çer- Kazım Karabekir, Kazım Özalp, aylık „sakin“ bir dönem yaşanır. kes Ethem´ i Birinci Cihan Harbinde ben Halil Kut, Ruşeni Bey´ler katılır. Bu Van civarında fırka kumandanı iken, operasyonlara Teşkilatı Mahsusa bir- Kasım ayında Rus Ordusu Saray ve Azerbaycan´da milli teşkilatı yapmak liklerine dahil olan Çerkesler, Kürtler, Başkale istikametine doğru ilerlemeye üzere kardeşi Reşit´le yanıma geldik- Lazların yanısıra yerel Kürt aşiretleri, başlar, ancak kuvvetlerin zayıflığı ne- leri zaman tanımış idim. Reşit yüzba- Hamidiye Alayları, başıbozuk çeteleri deniyle geri çekilirler. Aralık ayının so- şılıktan emekli idi. Ethem´in bir askeri ve az sayıda da düzenli Osmanlı birlik- nuna doğru Halil (Kut) Paşa 5. Sefer Ko- rütbesi yoktu. Reşit bu işler için çalışır leri katılırlar. lordusu ile Dağıstan Seferi´ne başlar. iken İran´da (Dilman´da) hastalandı. O Ancak Nisan ayında hedefine varabilir. sırada ben fırkamla oraya gitmiştim. İran´a yönelik bu operasyonların başla- Aralık ayında İran´da Savuçbulak´ta Ethem bir müddet benim karargahımda ması bölgede kısa sürede tüm dengeleri Ruslarla iki çatışma yaşanır ve Osman- kaldı. Reşit hastalıktan kalktıktan sonra altüst etmiş, bölgenin tam bir kaos orta- lı Ordusu kazanır. 28 Ocak´ta Ömer Musul´a gittiler.“ mına sürüklenmesine neden olmuştur. Naci birlikleri Sofyan´da ağır bir ye- Bu arada 1914 Ağustos ayında başlayan nilgiye uğrar. Halil Paşa´nın birlikleri Çerkes Ethem, Rauf Bey Müfrezesi ve 1915 Eylül´üne kadar süren ve bizzat Ocak ayının 2. haftası Tebriz´e doğr u ve Sayfo Enver Paşa´nın emriyle kurulan Rauf yönelirler. Ömer Naci ´nin birlikleri ise Bey Müfrezesi, Musul üzerinden Gü- Dilman´da ağır bir yenilgiye uğrar. Rus Çerkes Ethem´i daha sonra 1915 Nisan ney İran´a ve oradan Afganistan üzerine birliklerinin güneye, Osmanlı sınırları- ayı sonunda Rauf Bey Müfrezesi´nde, gitmek üzere yola çıkar. Rauf Bey Müf- na doğru ilerlemesi nedeniyle Osmanlı Kirmanşah yakınlarında görüyoruz. rezesi Almanlarla ortak bir operasyon birlikleri geri çekilmeye başlar. Cev- Rauf Bey anılarında Çerkes Ethem amacıyla yola çıkmış ancak daha sonra det Bey, Rus birlikleri karşısında Mart Bey´in Van´dan yanında adamlarla tam bir fiyaskoyla sona ermiştir. An- ayında ağır yenilgiler alır. Rus birlik- geldiğini ve Kirmanşah´a gidip çeşitli cak müslüman ve müslüman olmayan leri karşısında tutunamayan Osmanlı operasyonlarda bulunduğunu belirtir. yerel halkın, o bölgede yaşayan bazı birlikleri Mart ayında, Osmanlı toprak- Rauf Bey daha sonra anlattığı ve/veya Kürt aşiretlerinin katliama uğramasına larına dönmeye başlarlar. Nisan ayında yazdığı anılarında, Çerkes Ethem´in kızılbaş - sayfa 39 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

Müfrezedeki rolü konusuna değinir- Çerkes Ethem resmi yazışmalarda ikin- da Diyarbakır Valisi olan Dr. Reşit´i ken önemsiz bir ayrıntı olarak aktarır ci kez en üst makamdan görev emri de ekleyebiliriz. Çünkü bu dönemde bu durumu. Kendisi de Çerkes olan alır. Birincisi 1914 yılında Seferber- Çerkes Ethem büyük bir ihtimalle Mu- Rauf Orbay´ın Çerkes Ethem`i „Mil- likten hemen önce, ikincisi de Kasım sul-Bağdat-Diyarbakır bölgesinde at li Mücadele“ye ikna ettiği bilgilerini 1915´te. Emir Talat Bey´den gelir, Enver koşturmaktadır. Eğer Çerkes Ethem´in hatırlarsak, aralarındaki ilişkinin öyle Paşa´nın onayı ile tabii ki. Bu iki olgu Diyarbakır Valisi Dr. Reşit´in emrinde sıradan bir ilişki olmadığı kanısına va- da, Çerkes Ethem´in Teşkilatı Mahsusa çalıştığı iddiası doğru ise ortaya çok rabiliriz. Rauf Bey Müfrezesi´nin 1915 içindeki önemini vurgular. Bir başka daha vahim bir durum çıkmaktadır. Eylül tarihinde resmen tasfiye edildi- olgu da, Çerkes Ethem´in „Sayfo“ da Kuşkusuz Çerkes Ethem´in tehcire ğini dikkate aldığımızda önümüze iki bu bölgede olduğudur. katıldığına ilişkin bir belge yoktur. ihtimal çıkmaktadır: Çerkes Ethem´in, Belki de hiçbir zaman da bulunama- 1915 Kasım ayında Musul´da vali Hay- Sefer E. Berzeg ,„Türkiye Kurtuluş yacaktır. Birinci Dünya Savaşı´nın en dar Bey´in emrinde olduğu anlaşılıyor. Savaşı´nda Çerkes Göçmenleri II“ kanlı, en çok çarpışmaların olduğu, Çerkes Ethem ya Eylül ayına kadar adlı kitabında Çerkes Ethem´in, tehcir onbinlerce insanın öldüğü, katledil- Rauf Bey Müfrezesi´ndedir ve ardın- döneminde kendisi gibi Çerkes olan diği, göç ettiği bir bölgeye özel gö- dan Musul´a gelmiştir. Ya da Nisan ve/ Diyarbakır Valisi Dr. Reşit´in emrinde revle gönderilen Teşkilatı Mahsusa veya Mayıs ayında müfrezeden ayrılıp görev yaptığını iddia etmektedir. Bu şeflerinin neler yaptıkları az çok bili- Musul´a gelmiştir. Çerkes Ethem´i Ka- iddialar çeşitli yayınlarda tekrarlan- niyor. Bu şeflerin emrinde çalışanların sım ayında başka bir görev beklemekte- makta, hatta Reşit Bey´in kendi özel ise ne yaptıklarını tahmin etmek için dir. Ömer Naci 1915 yılı sonunda tekrar ordusunu doldurmak için askere aldığı kahin olmaya gerek olmadığını düşü- İran´a sefer düzenleyen bir birliğe ko- Çerkeslerden olduğu iddiası tekrarlan- nüyorum. Sağlam belgeler aramak ta muta etmektedir. Cizre´nin batısındaki maktadır. Bir başka iddia da, Çerkes nafile bir çaba olur kanısındayım. Bu İdil (Süryanice Hazax) bölgesinden ge- Ethem´in Yakup Cemil ile birlikte Ba- nedenlerle yapmamıştır, katılmamıştır çerken, kendisine Süryanilerin isyan tum seferine Teşkilatı Mahsusa çeteleri gibi kesin hükümlerden kaçınmanın ettiği ve isyanı bastırması görevi ve- ile birlikte katıldığıdır. Emrah Celasun gerektiğine inanıyorum. Özetle, Çerkes rilir. 1915 yılı Süryaniler için „Sayfo“ „Baki İlk Selam“ Çerkes Ethem adlı Ethem Birinci Dünya Savaşı dönemin- yılıdır. Yani „Kılıç Yılı“. Ömer Naci kitabında, özellikle Diyarbakır Valisi de, tehcirin, operasyonların, katliam- bir türlü isyanı bastıramaz ve yakın Reşit Bey´in emrinde çalışıp, tehcirde ların, temizlik harekatlarının yapıldığı bölgedeki birliklerden yardım ister. Da- görev aldığına ilişkin iddiaları araştır- bir bölgede görev yapmıştır. vid Gaunt´un „Katliamlar, Direniş, dığını ve bu döneme ilişkin hiçbir bul- Koruyucular: 1. Dünya Savaşında guya rastlamadığını belirtmektedir. Çerkes Ethem ve Çerkesler Doğu Anadolu´da Müslüman-Hıris- tiyan Ilişkileri“ kitabından aktarayım: 1915/16 ve sonrasında Teşkilatı Mahsu- Bazı ipuçlarından hareketle Çerkes „Musul Valisi, başında dillere destan sa, Ermenilerin tehciri ve katliamında Ethem´in 1914/18 yıllarındaki görevleri Çerkes Ethem´in bulunduğu ve mücahid doğrudan görev almıştır. Özellikle Sa- konusunda bir sis perdesini aralamaya dediği bazı gönüllü birimlere komuta rıkamış Bozgunu sonrası başlanmış bu çalıştığım bu yazımın son bölümünde, ediyordu. 7 Kasım´da Erkanı Harbiye görev, Der Zor´a kadar devam etmiş- özellikle Çerkesler için bir umudumu Umumi´ye gönderdiği kısa mesajla bu tir. Özellikle Doğu Anadolu´da tehcirin dile getirmek istiyorum. birimlerin yeniden konuşlandırılması- Teşkilatı Mahsusa tarafından pratikte nı öneriyordu. Ömer Naci Bey´e yar- gerçekleştirildiğine ilişkin sanırım ye- „ Bizim“ tarihimizdeki kişiler için dım etmek amacıyla, milis komutanı terince bilgi ve kanıt var. Ayrıca tehcir genelde iki temel ölçü vardır: Ya Edhem Bey emrinde tertiplenmiş olan öncesi Ağustos 1914´den itibaren baş- hainlik ya da kahramanlık. Çerkes 500 savaşçının iki gün içinde hareket layan müslüman olmayanlara yönelik Ethem´in „Milli Mücadele“ dönemin- edebileceğini söyleyebilirim. Telgraf „mıntıka temizliği“ nin de Teşkilatı de yaşadığı „haksızlığı“ ortaya çıka- üzerinde başka bir el yazısıyla şunlar Mahsusa tarafından yapıldığı da bir rırken, „haksızlığa“ uğrayandan bir okunuyordu: Nazır Paşa ile tartışıla- gerçek. Bu temizlik Batum, Erzurum, „kahraman“ yaratmak, onu „hain“ cak. Ertesi gün, Talat, Erkanı Harbiye Van ve İran-Osmanlı sınırı bölgesinde ilan edenlerle sonuçta aynı noktaya ge- Umumiye´ye gönderdiği telgrafta, 500 gerçekleştirilmiştir. Öte yandan Çerkes tirmektir. „Hain“ ve „kahraman“ tar- mücahide Naci´nin kuvvetlerini takvi- Ethem´in Talat Paşa tarafından yani en tışması Çerkesleri içinden çıkılmaz bir ye etme emri verdiğini doğruluyordu. üst düzey makam tarafından görevlen- tartışmanın içine atar. Ömer Naci Bey´e yardım etmek üzere dirildiği de sabit. Çerkes Ethem´in milis komutanı Edhem Bey´le 500 mü- 1914/18 döneminde sadece ve sadece 148 yıldır haksızlığa uğramış bir hal- cahid tertip edildiği ve iki güne kadar Teşkilatı Mahsusa´da görev aldığı kın, ayakları üzerine durmaya başla- sevk olunacağı Musul vilayetinden ge- da unutulmamalıdır. Diğer önemli dığı bir dönemde, umarım Çerkesler, len 7 Kasım 1915 tarihli telgrafta bil- bir gerçek te şu: Çerkes Ethem, 1914 kendilerini Teşkilatı Mahsusacı Çer- dirilmiş olmakla, bu konuda buyruk si- Seferberliği´nden itibaren, Ermeni teh- kes Ethem üzerinden tanımlamaya zindir.“ Komutan Edhem, Reşid Bey´in cirinde önemli görevler üstlenen, yap- kalkmazlar. kendi özel ordusunu doldurmak için as- tıkları katliamların sayısı bilinmeyen, kere aldığı Çerkeslerden biriydi. Zalim- başta Ermeniler olmak üzere müslüman Çerkesler umarım kendilerini Birinci liğiyle ün salan bu adam, aynı zamanda olmayanları kesmekle övünecek kadar Dünya Savaşı´nda gösterdikleri „kah- Teşkilatı Mahsusa memuruydu. (s.393) fütursuz ve gaddar olan komutan ve ramanlık“larla da tanımlamazlar. Ömer Naci, İdil Süryanileri ile baş ede- şeflerle birlikte çalışmıştır. Ömer Naci, Umarım Çerkeslerin Birinci Dünya mez ve kendi başına barış yapma kararı Van Valisi Cevdet Bey, Halil (Kut) Savaşı´ndaki „kahramanlar“ a ihtiyaç- verir ve İran seferine devam için Musul Paşa, Kazım Karabekir, Kazım Özalp, ları kalmaz. istikametine devam eder. Rauf Orbay bunlardan sadece birka- En üst makamdan özel görevler çı. Buna Mart 1915-Mart 1916 arasın- Çerkesler umarım kendilerini „Milli kızılbaş - sayfa 40 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Mücadele“ deki „kahramanlık“larla da tanımlamazlar. Umarım „biz olma- İsveç'ta Abdullah Gül'ü Protesto Mitingine Çağrı saydık Cumhuriyet kurulamazdı“ da demezler. TÜRKIYE CUMHURBAŞKANINI PROTESTO MITINGINE ÇAĞRI

Çerkeslerin belki „Milli Mücadele“ 1900lü yılların başlangıcında, bugünkü Türkiyenin nüfusunun dörtte biri Süryani, yıllarında uğradıkları haksızlığın Ermeni, Pontus Rum ve Yahudilerin de yer aldığı gayrı-müslimlerden oluşuyordu. iade-i itibarı söz konusu olabilir. Çer- Sistemli ve planlı bir şekilde gerçekleştirilen 1915 Soykırımında bu halklardan mil- keslerin kahramanlara değil, kendi ben- yonlarca insan vahşice katledildi. Türkiyenin bugünkü nüfusu 75 milyona yaklaşırken, liklerine ihtiyaçları var kanısındayım. gayrı-müslimlerin nüfusu 100 bini dahi geçmemektedir. Bu ülkenin modern tarihinde Bu kuşkusuz zor bir mesele. bile insanlar laik ve çoğulcu bir ülkede yaşadıklarını zannederken, gayrı-müslimlere sürekli baskı yapılmıştır. 100 bin imama devlet kasasından maaş ödeyen bu devlet, Erhan Hapae´nin „24 Nisan / 29 Ma- Sünni müslümanların temsilcilerinin dışında bu kasadan hiç kimseye bir kuruş dahi yıs Kayseri Mitingi (Ermeniler / vermemektedir. Çerkesler)“ başlıklı yazısında şunlar yazılı: „Çerkeslerin bahtsızlığı, bir za- Türk Devleti, hristiyanlığın sembolü olan binlerce yıllık kilise ve manastırlara da hiç limden kaçınca özgürlüğe kavuşacağız bir şekilde saygı göstermemektedir. Iznik kentindeki 1600 yıllık Aya Sofya kilise- sanmaları belki. Kavuşmadılar. O za- si Camiye dönüştürüldü. Başbakan Yardımcısı yaptığı yeni açıklamada, Trabzondaki manın ruhu özgürlüklerle ilgili değildi Aya Sofya kilisesini de camiye dönüştüreceklerini belirtti. Türk devletinin farklı yargı elbet, esas olan can kurtarmaktı, anlı- organlarının aracılığı ve uydurma hukuki gerekçeleriyle, Süryani Ortodoks kilisesine yoruz ama bir şans olup bir özgürlüğe ait dünyanın en eski manastırlarından olan Mar Gabriel Manastırının mal ve arazileri- uçabilirlerdi. Olmadı. Geldikleri ülke ne bizzat devlet tarafından el konulmuştur, gaspedilmiştir. Bu ülkede yaşayan Gayrı- kendi halklarına da pek öyle özgürlük- müslim halkların çocukları, ders kitaplarında atalarının hain olduklarının öğrencilere ler tanıyan bir yer değildi. O kadar de- okutulması dolayısıyla her gün aşağılanmakta ve ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar. ğildi ki, Çerkesler Osmanlıya geldikten tam 50 yıl sonra Ermenileri soykırıma İşte, hristiyanlıktan bu derece nefret eden ve hristiyanlığa ait her şeyi topyekün yok uğrattılar. (...) Türkiyeli Çerkeslerin eden bu ülkeden, Doğu ve Batı arasında köprü olması nasıl beklenebilir? Avrupa Birli- 1915 yılında ne düşündüklerini merak ği (AB) içinde, böyle bir ülkenin barış ve uyum sağlayabilmesi nasıl mümkün olabilir? ederim. Kendi başlarına elli yıl önce gelmiş olan ‘Büyük Felaket’, yeni kom- İsveç Hükümeti, Türkiyedeki hristiyanlığa ait kültür mirasının sistematik bir şekilde şularının başına geliyorken yani.“ yokedilmesini açık bir şekilde protesto etmelidir! İsveç Hükümeti, Türkiyeye yılda 10 milyar krona varan AB iktisadi yardımının veril- Çerkesler daha yolun başındalar. Çer- mesini derhal durdurmalıdır! kesler Birinci Dünya Savaşı, özellikle İsveç Hükümeti, Türkiyenin 1915 Soykırımını kabul etmesi için ulusal ve uluslararası Ermeni tehciri ve „Milli Mücadele“ ile arenada Türk Hükümetine baskı uygulamalıdır! yüzleşirken Türkiye´nin gerçek tarihine Türkiye, 1915 Soykırımını kabul etmeden hiçbir zaman demokratik bir ülke olamaz! de katkıda bulunabilirler. Miting Tarihi: 13 Mart Çarşamba Yer: İsveç Parlamentosu Önü (Mynttorget) Kaynak: marmarayerelhaber.com Saat: 08.30 İsveç Asur/Süryani/Keldani Örgütleri

siparişleriniz için mamo baran [email protected] kızılbaş - sayfa 41 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Yedikule Zindanı, Bekir Ağa Bölüğü ve İmralı Cezaevi 1945'te Nâzım Hikmet'in de uzun süredir lanacak hiçbir yer bırakmaması, buna yattığı Bursa Cezaevi'nden nakledilen karşılık dış cephedeki duvarın pence- ressam İbrahim Balaban'a göre "İmralı resinden gelen dış ışığın kuledeki nö- Adası, yukarıdan bakılınca bir cennet, betçilere mahpusun her hareketinin bir içine girilince de bir cehennemdi." siluetini izleme olanağını sağlamasıydı. Bentham’ın yaklaşımına göre, gözlemle- “Damiens, 2 Mart 1757’de, Paris kilisesi- nen her yanlış davranışının ceza getire- nin cümle kapısının önünde suçunu her- ceğini bilen, ama davranışlarının aslın- kesin karşısında itiraf etmeye mahkûm da ne zaman gözlemlendiğini bilmeyen edilmişti; buraya elinde yanar halde bu- mahpusun, aklını başına toplayarak her lunan iki libre ağırlığındaki bir meşaleyi zaman izleniyormuşçasına davranmak- taşıyarak, üzerinde bir gömlekten başka tan başka seçeneği yoktu. Böylece mah- bir şey olmadığı halde, iki tekerlekli bir pus bizzat kendi hareketlerini kollamak yük arabasında götürülecekti; sonra aynı durumunda kalacaktı. yük arabasıyla Grevé Meydanı’na götü- rülecek ve burada kurulmuş olan dara- Burada bir parantez açalım. Bentham’ın ğacına çıkartılarak memeleri, kolları, tasarladığı mükemmellikte bir Panop- kalçaları, baldırları kızgın kerpetenle çe- ticon henüz inşa edilmedi ama bugün kilecek; babasını (kralı) öldürdüğü bıça- bağlama Fransa’da 1789’da, İngiltere’de neredeyse tüm toplumsal yaşama Pa- ğı sağ elinde tutacak ve kerpetenle çeki- 1837’de ilga edilmiştir. Damgalama, nopticon ilkeleri uygulanmaya çalışılı- len yerlerine erimiş kurşun, kaynar yağ, Fransa’da 1832’de, İngiltere’de 1834’te yor. Kışlalar, okullar, ibadet mekânları, kaynar reçine ve birlikte eritilen balmu- kaldırılmıştır. Hainlerin parçalanması- fabrikalar, hatta sosyal medya birer Pa- mu ile kükürt dökülecek, sonra bedeni na İngiltere’de 1820’den sonra bir daha nopticon haline dönüşüyor. Tüm dünya dört ata çektirilerek parçalatılacak ve kalkışılmamıştır. Mahkûmların sokak devasa bir Panopticon’a dönüştürülüyor. vücudu ateşle yakılacak, kül haline gele- ortasında veya şehirlerarası yollarda ça- cek ve küller rüzgâra savrulacaktı.” lıştırılmaları, demir boyunduruklu, özel Parantezi kapatıp devam edersek, kıyafetli, prangalı olarak halkın arasın- Foucault’nun işaret ettiği gibi ‘modern’ Michel Foucault’nun ‘Hapishanenin Do- dan geçirilmeleri türü ‘seyirlik’ uygula- infaz sisteminde sadece ‘seyir’ değil ge- ğuşu’ adlı ünlü ve önemli kitabı böyle malar 19. yüzyılın ilk yarısında hemen nel olarak ‘acı’ da iptal edilmiştir. Artık başlar. Bu anlatı dönemin gazetelerinden her ülkede kaldırılmıştır. Buna karşılık, ‘beden’ cezalandırmanın ana hedefi de- birinden alınmadır. Gazeteci, “Sonunda cezalandırma gündelik algılama alanını ğildir. (Bu açıdan bakıldığından 1980 onu parçaladılar” diye devam eder, “bu terk ederek soyut algılama alanına gir- sonrasının Mamak ve Diyarbakır hapis- sonuncu işlem çok uzun sürdü, çünkü miş; infaz, adeta mahkûmla ‘adalet’ ara- haneleri bu ‘Karanlık Çağlar’a ait yüz kullanılan atlar, çekmeye alışık değiller- sında garip bir sır halini almıştır. İşte son kızartıcı birer örnektir.) di, bu yüzden dört yerine altı tane koyak yıllarda kurduğumuz pek çok cümlenin gerekti, bu da yetersiz kaldı, talihsizin mütemmim cüzü haline gelen hapishane- Evet, bu modern sistemde de ‘suçlu’ içeri kalçalarını kopartmak için sinirlerini ler bu yeni, bu ‘modern’ aşamanın ürü- kapatılır, ayağına zincir, pranga vuru- kesmek ve eklemlerini baltayla parçala- nüdür. lur, elleri kelepçelenir, zorla çalıştırılır, mak gerekti...” Ardından tüm detaylarıy- hücreye atılır, tecrit edilir ama bunlar la infazı anlatır. Yüzlerce, belki binlerce Dev bir Panopticon eskinin ‘bedene azap verme’ anlayışıy- kişinin izlediği öyle korkunç bir infaz la yapılmaz. Artık amaç, beden aracılı- törenidir ki bu, okurken başınız döner, İngiliz filozof ve hukukçu, toplum re- ğıyla bireyi kontrol altına almaktır. Onu mideniz bulanır, beyniniz karıncalanır, formcusu, ‘faydacılık’ düşüncesinin disipline etmek, itaat ettirmek, boyun gözleriniz yaşarır, boğazınız düğümle- teorisyeni Jeremy Bentham’ın 1785 yı- eğdirmektir. Kişiliği iğdiş etmektir. İn- nir. Kime isyan edeceğinizi şaşırırsınız. lında, muhtemelen Versailles’ın Hayva- san onurunu yerle bir etmektir. Kısacası Sonunda insan olmaktan utanırsınız... nat Bahçesi’nden esinlenerek tasarladığı hedef artık beden değil ruhtur. ‘modern’ hapishane modeli Panopticon ‘Karanlık bir şenlik’ olarak ceza [‘pan’=bütünü, ‘opticon’=gözlemlemek] Modern ceza ve infaz sisteminin bir di- adını taşıyordu. Bentham’ın Panopticon’u ğer özelliği, ortaçağın işkencecisinin Lise tarih kitaplarımızda ‘Karanlık Çağ’ birkaç katlık tek odalı hücrelerden olu- yerini artık kocaman bir teknisyenler or- diye adlandırılan yüzyıllarda geçmez şan bir halka üzerine kuruluydu. Her dusunun almasıdır. Psikologlar, hekim- bu infaz töreni, ‘Aydınlanma Çağı’nda hücre bu halkanın iç kısmına açıktı ve ler, din adamları, eğitmenler, bakanlık geçer. Neyse ki Damiens dört parçaya halkanın dış cephesindeki duvarda birer görevlileri, gardiyanlar ve bir sürü başka ayrılarak halkın gözleri önünde öldü- pencere vardı. Halkanın ortasında mah- insan cezalandırma sürecinin parçasıdır- rülen son kişidir. Birkaç on yıl sonra, puslardan tamamen saklanmış konumda- lar. Cezanın artık ekonomisi, sosyolojisi, Foucault’nun deyişiyle artık ‘cezayı ki gözlemcilerin kaldığı bir nöbet kulesi psikolojisi, antropolojisi, mimarisi vb. karanlık bir şenlik haline çeviren uy- yer almaktaydı. vardır. Bu teknisyenler ordusu arasında- gulamalar’ yok olmaya yüz tutacaktır. ki işbölümü öylesine rafine bir hal almış- Suçun herkesin önünde itiraf edilmesi Panopticon’un temelinde yatan ilke, tır ki sonuçta kimse yargılama hakkını Fransa’da 1791’de kaldırılmış; kazığa tek odalı hücrenin içindeki sakine sak- gerçekten paylaşmıyormuş gibi hisset- kızılbaş - sayfa 42 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 mez kendini. Halbuki tam tersine, ceza- mıştı.) Asırlarca ‘adi’ erkek suçluların Savaş ve tehcir suçluları landırma artık kolektif bir eylem haline hapsedildiği zindan II. Mahmud döne- gelmiştir. minde (1808-1839) fahişelikten suçlu 1916’da bir hükümet darbesi düzenle- bulunan kadın mahkûmlara tahsis edildi. mekten dolayı tutuklanan İttihatçıla- Osmanlı’da ceza sistemi rın ünlü tetikçisi Yakup Cemil’in, 1918 1831’de hisar ve burçlar hariç, zindanlar- Mondros Mütarekesi’nden sonra ‘savaş Tanzimat’a (1839) kadar, aynen Avru- da yatanlar Sultanahmet’teki (Pargalı) ve 1915 Ermeni tehciri suçlusu’ İttihat- pa’ da olduğu gibi deri yüzmek, toprağa Makbul/Maktul İbrahim Paşa Sarayı’nın çıların hapsedildiği Bekir Ağa Bölü- gömmek, çengele asmak, testislerini ko- bir bölümünde açılan Hapishane-i Umu- ğü’ndeki havayı, 10 Mart 1919’da başka parmak ve yedirmek, vücuda yara açıp mi’ye nakledildiler. 1839’dan itibaren bir olaydan dolayı gözaltına alınan ga- yaraya tuz basmak, farelere kemirtmek, Tanzimat reformları kapsamında ‘ka- zeteci Ahmet Emin (Yalman) anılarında mil çekmek, organ kesmek, çengele as- nunsuz suç ve ceza olmaz’ ilkesi uya- şöyle anlatmıştı: “Polis Müdürlüğü’nün mak gibi birbirinden azap verici cezaları rınca ceza sisteminde bazı düzenlemeler üst katındaki açık teras kısa bir zamanda uygulayan Osmanlı devletinde ‘hapset- yapıldı, 1851’de suçlar yeniden tanımla- bir piyasa yeri haline geldi. Tal’at, En- mek’ denildiğinde kastedilen, herhangi narak yeni cezalar ihdas edildi, 1858’de ver, Cemal, Dr. Bahaettin Şakir ve Dr. bir suçla itham edilen kişinin, yargılama Fransız Ceza Kanunu ile hürriyeti bağ- Nazım hariç olmak üzere bütün harp süreci boyunca gözetim altına alınma- layıcı cezalar, kürek cezası, kalebentlik devrini temsil eden adamlar, eski Sadra- sıydı. Yargılama süresi kısa olduğundan ve hapis cezası olarak üç gruba ayrıldı. zam Said Halim Paşa’sıyla, Şeyhülislam hapislik de kısa sürerdi. Musa Kazım Efendi’siyle orada idi. Ve- Yine bu yıllarda Anadolu’nun dört bir killer heyeti kararıyla mevkuflarla ihtilat Osmanlı’da bugünkü ‘hapishane’ anla- yanında bu türden ‘modern’ cezaevleri (tutuklularla konuşma) yasaktı. Bununla mına gelen sözcük, Farsça kökenli ‘zin- açılmaya başlandı. Bunlardan en ünlü- beraber yüksek makamlardan izin alabi- dan’ idi. Ağır suçlular ise ‘tomruk’ deni- sü olan Sinop Cezaevi, 17. yüzyıl yazarı len imtiyazlı ziyaretçiler akın ediyordu. len hapishanelere konurdu. Bir de ‘salma Evliya Çelebi’nin anlatımıyla ‘üç yüz de- Bu arada Mustafa Kemal Paşa da geldi. tomruk’ denilen açık hava hapishaneleri mir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları Mevkuflar arasındaki tanıdıklarıyla ve vardı. demir parmaklıklara bağlı ve her biri- bilhassa Fethi Bey’le uzun zaman görüş- nin bıyığından on adam asılır nice azılı tü. Evlerden güzel yemekler geliyor, her- İlk zindanlar hisarlardı. Örneğin çeşitli mahkûmu’ olan binlerce yıllık kale olup kes birbirine ikram ediyordu. Okuyacak nedenlerle Konstantinopolis’in fethine 1887’de resmen cezaevine çevrilmişti. şey de boldu...” karşı çıkan Çandarlı Halil Paşa, fetihten Sinop aynı zamanda bir sürgün yeriydi. Mustafa Kemal ‘kırım’ tutukluları- (29 Mayıs 1453) kısa süre sonra Altın Örneğin 23 Ocak 1913’te ‘Babıâli Bas- nı daha sonra da ziyaret etmişti. Aynı Kapı’nın kafeslerinden (pilon) birinde kını’ ile iktidara el koyan İttihatçıların şekilde Kazım Karabekir de 13 Şubat idam edilmişti. başa geçirdiği Mahmut Şevket Paşa’nın 1919’da, yani Doğu’ya atanmasından bir 11 Haziran’da öldürülmesi üzerine si- gün önce, Bekir Ağa Bölüğü’ne veda et- Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırı- yasi muhalifler ve İstanbul’daki serseri meyi ihmal etmemişti. lan Yedikule Hisarı da asırlarca zindan ve işsiz takımından oluşan 322 kişilik olarak kullanılmıştı. Burada ağırlıklı grup Bahr-i Cedid vapuruna bindirilerek Sabahattin Ali Sinop’ta olarak Osmanlı devletinin savaştığı ül- Sinop’a sürülmüştü. kelerin elçileri, yabancı siyasi suçlular ve 1916’da Sultanahmet Cezaevi (şimdi otel sarayın gözden çıkardığı Osmanlı devlet Bekir Ağa Bölüğü olarak kullanılan binada) ve Üsküdar’da adamları hapsedilirdi. Yedikule’nin ünlü Paşakapısı Cezaevi gibi ‘modern’ ku- konukları arasında 1461’de Fatih tarafın- Tekrar İstanbul’a dönersek, Beyazıt’ta, rumlar açılmıştı ama Cumhuriyet döne- dan varlığına son verilen Trabzon Rum Harbiye Nezareti’nin (bugün İstan- mine devredilen Osmanlı cezaevlerinin İmparatorluğu’nun son imparatoru Da- bul Üniversitesi Merkez Binası) ku- durumu çok kötüydü. Bunlardan Sinop vid Komnenos ve oğulları, Yavuz Sultan zeydoğusunda yer alan Bab-ı Serasker Cezaevi, 1932’de, tarihçi Cemal Kutay Selim’in 1517’de Mısır’dan getirdiği son Hast anesi’n i n yer i nde fa aliyete geçen Be - kendisini ‘Gazi’ye hakaret eden bir şiiri Abbasi Halifesi III. Mütevekkil, 1618’de kir Ağa Bölüğü ise 1870’lerden itibaren dost meclisinde birden çok kez okuduğu- Kırım Hanı Mehmet Giray, 1703’te Er- aralıklı olarak yüksek düzeydeki siyasi nu’ ihbar edince önce 12 aya, temyizden meni Patriği Avedik ilk akla gelenler. ve askeri tutuklular için kullanılmıştı. sonra 14 aya mahkûm olan şair, yazar, Binası İtalyan mimar Gaspare Fossati ta- gazeteci Sabahattin Ali’ye altı ay ev sa- Baba Cafer Zindanı rafından 1841-1843’te tasarlanan ve inşa hipliği yapmıştı. 29 Ekim 1933’te Cum- edilen bölük, adını savaşlarda yararlılık huriyetin 10. yılı şerefine cezasının bit- Eminönü’nde, Haliç kıyısındaki Baba gösteren Bayındırlı bir zeybekten almış- mesine bir ay kala özgürlüğüne kavuşan Cafer Zindanı ise Kanuni Sultan Süley- tı. Belgelendirilememiş olmakla birlikte, Sabahattin Ali’nin ‘Başın öne eğilmesin/ man döneminde (1520-1566) İstanbul’a II. Abdülhamit’in koruması altında olan Aldırma gönül aldırma’ diye başlayan şi- gelen Melchior Lorichs tarafından çizi- Bekir Ağa’nın mahkûmları ‘ıslah etmek iri burada yazılmıştı. len ünlü İstanbul gravüründe yer almıştı. için’ bolca işkenceye başvurduğu, halefi Bir Alman elçilik heyeti ile 1553-1554 Salim Bey’in de uyguladığı işkenceler 1933’te Adalet Bakanlığı’nın ‘Vilayet arasında İstanbul’a gelen Hans Dersc- yüzünden ‘Tırnakçı’ lakabıyla anıldığı Kongreleri’ sırasında, halk ve yerel yö- hwam adlı seyyahın anlattığına göre 8 çeşitli hatıralarda yer aldı. neticiler ‘asri hapishaneler’ inşa edil- Aralık 1554’te çıkan yangında zindanın mesini talep etmişlerdi. Bakanlık bunun kapıları açılmış ve tüm mahkûmlar salı- Bölüğün ilk önemli konuğu, 16 Hazi- için İtalya’dan uzmanlar getirtti. Ardın- verilmişti. (1539 tarihli bir belgeye göre ran 1876 gecesi, bir cinayete kurban dan ülkenin dört bir yanına cezaevleri de Topkapı Sarayı civarındaki Subaşı gittiği konusunda ittifak olan Sultan inşa edilmeye başlandı. Bu cezaevlerin- Zindanı’nda (?) çıkan yangında, kapılar Abdülaziz’in intikamını almak için dev- den bir bölümü ‘İş Esasına Dayalı Ce- açılmadığı için 700 tutuklu yanarak öl- let erkânına bir suikast düzenleyen Çer- zaevleri’ idi. Bu cezaevleri, 1929 Dünya müştü. Anlaşılan bu olaydan ders alın- kes Hasan adlı genç subaydı. Büyük Buhranı’ndan sonra gündeme ge- kızılbaş - sayfa 43 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 len ‘devletçilik’ uygulamaları ile uyumlu Fırat Nehri boylarına bin mahkûmluk Bu terk edilmiş adada, deneysel bir ha- kurumlardı. bir tarım cezaevi inşa edilmesini iste- pishane kurma fikri Mutahhar Şerif (Ba- mişti. Bilecik Milletvekili Dr. Muhlis şoğlu) adlı bir hukukçuya aitti. Mutahhar Mahkûm emeğinin sömürüsü Suner, Bilecik’in merkezinde bir tarım Şerif, henüz bir yargıç adayı iken Belçi- cezaevi talep etmişti. Burdur milletve- ka, Fransa, Almanya, İsviçre, Avust- Bilindiği gibi devlet özellikle 1931’den killeri, mahkûmların Sultandere linyit ralya, İtalya, Romanya, Yunanistan ve itibaren ekonomiye hem düzenleyici madenlerinde, Afyon milletvekilleri ise Bulgaristan’da gözlemler yapmak üze- hem de oyuncu olarak daha çok girmişti. Kisarna’daki madensuyu tesislerinde re görevlendirilmişti. Mutahhar Şerif, 1932’de çıkarılan Teşvik-i Sanayi Kanu- çalıştırılmalarını talep ediyordu. Bu ta- bu ülkelerde gördüklerini memleketlisi nu ile çoğu Türkiye İş Bankası girişimi lepler yerine getirilemedi ama 1948’de, Adalet Bakanı Şükrü Saracoğlu’na anlat- olan pek çok sanayi tesisi kurulmuştu. Zonguldak Havzası’nda çalışan 60 bin mış, Saracoğlu da ‘İmralı Adası Sosyal Zonguldak kömür, Keçiborlu kükürt, kişinin 22 bini mahkûm işçilerdi. Bu iş- Sanatoryumu’nu (bundan böyle ‘İmralı’ Karabük çelik, Ergani bakır, Gemlik çilere normal işçilerin onda dokuzu ücret diyeceğim) hayata geçirmeye karar ver- ipek tesisleri bunlardan bazılarıydı. Fab- tahakkuk ediyor, ancak ücretler tahliye mişti. Bu kuruluş, Türkiye’deki duvarla- rikalar kuruluyordu ancak işgücü ye- olacakları güne kadar emanette kalıyor- rı olmayan ilk hapishane olacaktı. İnşaat tersizdi. Ağırlıklı olarak köylü toplumu du. Tahliye olurken de birikmiş ücretin ustası hükümlü Fahri Usta tarafından ha- olan Türkiye’de henüz fabrikada çalışma sadece yüzde 20’si kendilerine veriliyor- rabe halindeki Bizans kilisesinin duvar- geleneği oluşmamıştı. İşçiliği kabul eden du. larının tamamlanarak koğuşa çevrilme- kesimlerde ise işten ayrılma, devamsız- siyle 11 Ağustos 1935’te faaliyete geçen lık, üretken olmamak gibi pek çok sorun Çokpartili dönemin ‘liberal’ partisi De- İmralı’nın ilk konukları, 8 Kasım 1935’te mevcuttu. Dolayısıyla işgücü açığını ka- mokrat Parti, CHP’nin 1929-1950 ara- geldi. Bu grup, Mutahhar Şerif’in bizzat patmak açısından mahkûmlar önemli bir sında sadece 87 cezaevi inşa etmesine seçtiği ‘yönetimle işbirliği yapmaya ha- kaynaktı. karşılık, 3,5 yıl içinde tam 149 hapishane zır’ 80 ‘adi’ mahkûmdan oluşuyordu. inşa etmekle övündü ama İkinci Dünya Sayı iki yıl sonra 400’e ulaştı. 1940’ta Pensilvanya Sistemi Savaşı’ndan sonra, gerek ekonomideki 1.100-1.200’e yükseldi. Ancak 1943’te gerekse siyasi hayattaki liberalleşmeye yer sıkıntısı yüzünden 800’e düşürüldü. ‘İş Esasına Dayalı Cezaevleri’nde ‘Pen- paralel olarak mahkûmların ucuz işgücü silvanya Sistemi’ veya ‘İrlanda Siste- kaynağı olarak kullanılmasına son veril- Sıkı program, yoğun çalışma mi’ denilen bir sistem uygulanıyordu. di. Nihayet 1950’lerin ilk yarısında ge- Türkçeye ‘Tedrici Serbesti Sistemi’ veya nelde ceza sistemi, özelde ise hapishane- Mahkûmların kışla disiplini içinde tu- ‘Devre Sistemi’ olarak tercüme edilen ler sistemi, mahkûm emeğinin merkezi tuldukları İmralı’da 13 tip çalışma var- bu sistem dört aşamadan oluşuyordu. olduğu bir yapıdan çıkarıldı. dı. Esas olarak, buğday ve soğan ta- Birinci aşamada mahkûm günlerini ve rımı, bağcılık, zeytincilik, balıkçılık, gecelerini hücrede geçiriyordu. Altı ay Siyasi mahkûmların hem bedenlerini arıcılık, tavukçuluk, besicilik yapılırdı. sonraki ikinci aşamada, mahkûm sadece hem ruhlarını hedef alan 1990 sonrası- Örneğin 1946 yılında 48.626 kilogram gecelerini hücrede geçiriyordu. Gündüz- nın ‘A, B,.. E, F, H...M Tipi’ cezaevleri üzüm üretilmiş, bu üzümler İstanbul ler sessizlik içinde yürütülen çalışma ile ise henüz tarihin alanına girmediği ve ve Mudanya’ya gönderilmişti. Aynı yıl geçiyordu. Üçüncü aşamada artık hüc- yerim de kısıtlı olduğu için son dönemin 50 ton kolyoz, 20-30 ton sardalye ve 15 rede kalmak yoktu. Mahkûmların başka en ünlü cezaevi İmralı’nın hikâyesine ton hamsi yakalanmıştı. Balıklar için bir ayrıcalıkları da oluyordu. Eğer mahkûm geçiyorum. de konserve fabrikası kurulmuştu. 1946 inşaat, yol yapımı veya madencilik işle- yılında 272 ton soğan yetiştirilmiş ve rinde çalışıyorsa cezasının her günü iki Cumhuriyetin gururu: ‘İmralı Adası İstanbul’a satılmıştı. Adanın gülleri ve gün sayılıyordu. Son aşamada, mahkûm Sosyal Sanatoryumu’ karanfilleri pek meşhurdu. Adadan çıka- ağır cezalıksa cezasının dörtte üçünü, rılan kumlar yıllarca İstanbul’un inşaat diğer cezalarda yarısını tamamlayınca ‘İş Esasına Dayalı Cezaevleri’nin en kumu ihtiyacını karşılamıştı. Ayrıca sa- salıveriliyordu. ünlüsü (kuruluşundaki adıyla) ‘İmralı bun, süt ve peynir, ayakkabı, dokuma, Adası Sosyal Sanatoryumu’ idi. Marma- dikiş atölyeleri vardı. Bu atölyelerde üre- 1938’de çıkarılan 3500 sayılı kanunla ra Denizi’nde, Armutlu Yarımadası’nın tilen ürünlerin bir bölümü öteki hapisha- ‘çalışmak’, Türkiye cezaevlerinin nor- batı ucundaki Bozburun’un 20 km. ka- nelere gönderilir, artan kısım ada dışına mal kuralı haline gelmişti. Mahkûmlar, dar batısında yaklaşık 10 km2’lik ada, satılırdı. Örneğin İstanbul’daki Mısır Zonguldak ve Tunçbilek’te kömür, Soma Marmara’nın dördüncü büyük adası ve Çarşısı’nda İmralı Satış Mağazası vardı ve Değirmisaz’da linyit, Keçiborlu’da idari olarak Bursa’ya bağlı. ve burada satılan mallar kaliteleriyle ta- kükürt, Ergani’de bakır madenlerinde, nınırdı. Karabük’te demir ve çelik işletmesinde Antik dönemde Aigaion adını taşıyan çalıştırılıyorlardı. Kayseri’de kadın işçi- ada, tarih içinde Romalılar, Persler ve Adaya ziyaretçi akını ler Sümerbank Tekstil Fabrikaları’nda, Bizanslıların yönetiminde kaldı. İmralı Malatya’da dokuma tezgâhlarında çalı- adının, adayı 14. yüzyılda Bizanslılar- Dönemin ABD büyükelçisi, merkeze şıyorlar, Dalaman, Edirne ve İmralı’da dan alan Orhan Gazi’nin komutanların- yazdığı bir raporda İmralı’yı öve öve bi- tarım yapıyorlardı. dan Emir Ali’den geldiği rivayet olunur. tirememişti. Bu ‘örnek’ cezaevine yöne- Aradan geçen yüzyıllarda adanın Rum lik nadir eleştiriden biri, İmralı sakinle- Zonguldak’ta 22 bin mahkûm nüfusu azaldı ama 1913 yılında 3 köyde rinden 18 yıl ceza almış bir mahkûmu bir yaşayan 250 Rum hanesi, bir okul, bir ki- kayanın üzerinde cura çalarken gösteren Ucuz mahkûm emeği öylesine sevilmiş- lise mevcuttu. Rum ahali 1923-1924’teki fotoğrafın 5 Ekim 1936 tarihli Cumhuri- ti ki 1940 seçimleri sırasında bölgeleri- mübadelede Yunanistan’a gönderilince yet gazetesinde boy göstermesi üzerine ne giden milletvekilleri başkente yeni ada uzun süre boş kaldı. yapılmıştı. CHP Afyonkarahisar Millet- cezaevi talepleriyle döndüler. Örneğin vekili Berç Türker, Adalet Bakanı Şükrü Erzincan Milletvekili Salih Başotaç, Mutahhar Şerif’in buluşu Saracoğlu’na İmralı’nın neden bu kadar kızılbaş - sayfa 44 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 gevşek olduğunu sormuş, Saracoğlu da Dağları’nda muhtemel Nazi tehlikesine lıklı maddeleri; Ahmet Emin Yalman, cevabında İmralı’da mahkûmların son karşı ‘Sarı Mustafa Gerillaları’nı ör- Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdik- derece sıkı bir denetim altında yaşadık- gütlemeye soyunmuştu. (Örgüt adını, lerim, Pera Turizm ve Ticaret AŞ Yayın- larını ve çalıştıklarını söylemiş, sadece 15. yüzyıl başında komünal bir düzen ları, 1997; Ali Sipahi, ‘The Labor-Based boş zamanlarda uğraşılan müziğin reha- kurmak için ayaklanma düzenleyen Si- Prisons in Turkey, 1933-1953’ başlıklı, bilite edici rolüne değinmişti. mavna Kadısı Şeyh Bedreddin’in mü- 2006 yılında Boğaziçi Üniversitesi Ata- ridi Börklüce Mustafa’dan almıştı.) On türk Enstitüsü’nde kabul edilmiş yüksek Birkaç küçük eleştiriyi saymazsak, bine yakın kitap vardı kütüphanede. lisans tezi; Hapishane Kitabı, Yay. Haz.: İmralı o yıllarda Türkiye’nin gururuy- Balaban her gün kütüphaneye gidiyor Emine Gürsoy Naskali ve Hilal Oytun du. İmralı 1944-1948 yıllarında büyük ve Nâzım’ın şiirlerini okuyordu. Ancak Altun, Kitabevi, 2005. (Bu yazının giriş bir ziyaretçi akını yaşadı. Ankara ve Esat Adil Bey’in gidişinden sonra gelen bölümü ve Cumhuriyet bölümünün kısa İstanbul’un değişik üniversitelerinden yeni müdür, Balaban’ın bu faaliyetlerine versiyonu, 30 Ağustos 2009’da Taraf’ta yüzlerce kişilik öğrenci grupları ardı ar- izin vermedi. yayımlanmıştır. O yazıyı okuyanlardan dına adaya geldiler ve incelemeler yap- tekrar için özür dilerim.) tılar. Ziyaretçiler arasında devlet görev- Buraya kadar anlattıklarımızdan İmra- lileri, yerli ve yabancı gazeteciler, bilim lı’da mahpusluğun hiç de fena bir şey Açıklama: Okurlarımızdan Prof. Meh- adamları, hekimler, hukukçular vardı. olmadığı sanılabilir. Hani derler ya ‘dışı met Aydın’ın uyarısı üzerine geçen haf- Bütün bu ekonomik ve sosyal ilişkiler- seni, içi beni yakar’, Balaban’a göre “İm- taki yazımda bazı maddi hatalarım ol- den görüldüğü gibi, bugün ‘koster arı- ralı Adası, yukarıdan bakılınca bir cen- duğunu gördüm. Fuad Köprülü ve Zeki zaları’ yüzünden ulaşılmaz halde olan/ net, içine girilince de bir cehennemdi”. Velidi Togan, Ankara değil İstanbul Üni- tutulan İmralı Adası, bundan 70 yıl önce versitesi hocalarıydı. AKDTYK, TTK Türkiye’nin geri kalanıyla yoğun ilişki Kuruluşundan itibaren siyasi mahkûm yerine değil, TTK ve TDK’nın şemsiye içindeydi. barındırmayan İmralı’nın ilk siyasi tu- örgütü olarak kurulmuştu. Bu hatalarım- tukluları Adnan Menderes ve arkadaşları dan dolayı sizlerden özür dilerim. Prof. Ressam Balaban’ın İmralı günleri olmuştu. Adnan Menderes, Fatin Rüştü Mehmet Aydın ayrıca kuruma cum- Zorlu ve Hasan Polatkan’ın hayatlarına hurbaşkanı tarafından atanan 7 kişiden Bursa Cezaevi’nde yatarken hapishane- İmralı’da son verildi, naaşları 17 Ey- 4’ünün Türk-İslam Sentezcisi olduğu nin gediklisi Nâzım Hikmet’in etkisiyle lül 1990’a kadar adada kaldı. 1999’dan iddiamın da gerçekle bağdaşmadığını, resim yapmaya başlayan İbrahim Bala- 2009’a kadar İmralı’nın tek mahkûmu darbecilerin sentezcilere desteğini abart- ban, yine Nâzım Hikmet’in tavsiyesiyle Abdullah Öcalan. 2009’dan beri 5 siyasi tığımı belirtti. 1945 yılında İmralı’ya geçmişti. İmralı mahkûmun eşlik ettiği Öcalan’ın İmralı hakkındaki ilk izlenimleri çok kötü olan hakkındaki düşüncelerini öğrenmek için Okurumuz Av. Muhlis Arvasi ise akra- Balaban günlüğüne “Dün soğan topla- biraz daha bekleyeceğiz... bası Seyyid Ahmet Arvasi’nin Kürt kö- dık. Bugün çapa, yarın bel işi var, yani kenli olmadığını, ‘seyyit’ unvanından kirizma. Dayanılır gibi değil, resim yap- Özet Kaynakça: Michel Foucault, Hapis- anlaşılacağı üzere Ehlibeyt’ten (yani madan nasıl dayanırım?” diye yazmıştı. hanenin Doğuşu, Çeviren: Mehmet Ali Arap kökenli) olduğunu belirtti. Muhlis Bu şikâyetlerini Cezaevi Müdürü İzzet Kılıçbay, İmge Yayınevi, 2006; Dünden Arvasi’ye göre aile Hazreti Hüseyin’in Akçal’a anlattığında ilk olarak olumsuz Bugüne İstanbul Ansiklopedisi (Kültür soyundan geliyordu ve Orhan Gazi za- tepki görmüş ancak daha sonra İzzet Bey Bakanlığı ile Tarih Vakfı’nın ortak ya- manında Bursa’yı ziyaret etmiş, sonra bir formül bulmuştu. Balaban yatakhane- yını, 1994) adlı 8 ciltlik eserde yer alan Kürdistan’a yerleştirilmişti. Bu iki iddi- leri temizleyecek, arta kalan zamanında Hayri Fehmi Yılmaz’ın ‘Zindanlar’ ve ayı yorum yapmadan sizlerle paylaşmayı da resim yapabilecekti. Sonuçta ortaya ‘Yedikule Hisarı ve Zindanı’; Semavi borç bildim. ‘Belci’, ‘Karasabanla Çift Süren’, ‘Hızar- Eyice’nin ‘Baba Cafer Zindanı’ ve Nec- la Tarla Biçenler’, ‘Balık Tutanlar’, ‘Ça- det Sakaoğlu’nun ‘Bekirağa Bölüğü’ baş- Kaynak: 24 Şubat 2013 Radikal maşırcılar’, ‘Orak Biçenler’ adlı tablolar çıktı. Bu tablolar İstanbul ve İzmir’de sergilendiler ve satıldılar. pencere yayınları

İmralı’nın zengin kütüphanesi Adres: Balaban’ın diğer uğraşları adadaki ban- Pavlonya Sokak Nuhoğlu doda klarnet ve keman çalmaktı ve bol bol kitap okumaktı. İmralı Kütüpha- nesi, İmralı’nın o dönemki müdürü İşhanı No:10/6 Esat Adil Müstecaplıoğlu tarafından oluşturulmuştu. Esat Adil Bey, Kuva- Kadıköy - İSTANBUL yı Milliyecilikle Belçika’da tanıdığı Emile Vandervelde’in temsil ettiği ‘II. Enternasyonal Sosyalizmi’ni harmanla- Tel: (0216) 414 64 41 mış ilginç bir kişilikti. Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra Belçika’da Telefax: (0212) 414 64 41 ceza ve infaz sistemleri üzerine çalış- mış, ülkeye döndükten sonra 1931’de Balıkesir’in Balya ilçesindeki maden E-mail: işçilerinin ‘Açlık Yürüyüşü’nü örgütle- mişti. 1942’de İmralı’ya müdür olarak [email protected] atandığında, aynı zamanda Mudanya kızılbaş - sayfa 45 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 de yasal haklar ve bir statü tanıyordu. Sözkonusu Hukuk normlarının ilanın- Osmanlı’da dan dolayı Osmanlı sarayı da memnun değildi, aradan biraz zaman geçince kaldırmaya çalışıyor veya uygulama- İttihat maya çalışıyordu. Terakki’nin Gayrı-Müslüm halklar arasında yükse- len ticaret burjuvazisi, henüz gelişme aşamasındayken, uluslararası ticaret- Doğuşu ve te yetenek kazanması,daha doğrusu, büyük devletlerle iyi ilişkileri olması, onlar üzerinden, Osmanlıya Hukuk, İktidarı - I Reform, Tanzimat gibi olayları yaptı- rıyordu. İttihat ve Tarakki’ye gelmeden önceki 1856 ikinci Osmanlı reform hareketi sürece bakış… ile buna karşılık verdi. İşte bizlerde bugüne kadar ülkede aşa- (………) ğıdan yukarı mücadeleyle neler kaza- Rusya’da Büyük Katarina dönemi 31 Mart 1877 tarihli imzaya hazır nıldı diye baktığımızda, hiçbir şey ka- (1762 – 1796) Osmanlı devleti’nin yö- Londra protokolu, tam yetkili Osmanlı zanılmadığını görürüz. nettiği Hıristiyan milliyetlerin oluştur- elçisi tarafından reddedildi. duğu bir kitlenin kaderine Avrupanın (………) Bu Hukuksal normlar, Osmanlı-Türk aktif ilgi gösterdiği bir dönemle çakış- 24 Nisan’da çar Büyük Güçlerin ortak tebasının, Merkezi Osmanlı Devletine tı. Büyük Katerina’nın 1768’e kadar çabalarının ikna yoluyla sağlayamadı- karşı dişe-diş bir mücadelesiyle kaza- Türkiye’ye (Osmanlı b.n.) karşı verdiği ğı şeyi güç kullanarak güvence altına nılmış olsaydı, şimdi çok rahat daha başarılı savaşlar sonunda imzalanan almak için ordularına sınırı geçme izni ileri konuları tartışıyor olacaktık. Küçük kaynarca Antlaşması’nın (21 verdi. Temmuz 1774) 7. maddesi, bütün Or- Ne yazık ki; bugünlerde hala bir ana- tadoks Kilisesi üyeleri adına ve bütün Bir yıldan daha kısa bir süre içinde yasa nasıl yapılacak? Yapılacak Ana- Ortadoks tebayı (Grekler ve Bulgarlar hem Kafkas hem de Balkan cephele- yasayı ne kadar ileriye götürebiliriz? gibi) kapsayacak şekilde arabuluculuk rinde yenilgiye uğrayan Osmanlı ba- olayını tartışıyoruz. Kısacası hala mü- yapma hakkını Ruslara verdi. rış istedi ve Rusya’nın dikte ettirdiği cadelenin başındayız, hala mücadele- (……..) 3 Mart 1878 tarihli Ayastafanos ( San nin sıfır noktasındayız… Yunan bağımsızlık savaşı ( 1821 – Stafano ) Antlaşması’nın aşağılayıcı ve (…………) 1830 ) ezici şartlarına boyun eğmek zorunda ‘’Abdulhamit II 23 Aralık 1876’da (……..) kaldı.Avrupa ittifak güçlerinin itirazı Kanun-i Esasi’yi (Anayasa’yı) ilan etti. İngiltere ve Rusya serüvenliği altın- ile bu anlaşma 13 Temmuz 1878 yılın- Fakat kısa bir süre sonra Mithat paşa’yı da Yunanistan’a sınırlı bir özerklik da Berlin’de yenilendi. sadrazamlıktan azletti ve sürgüne yol- sağlamak için işbirliği yaptılari. Daha ladı. sonra Fransa’nın katılımıyla Londra Kaynak: anlaşması yaptılar. Osmanlı’ya öner- Ardından tarihimize 93 harbi ola- dikleri barış ve şartların kabul edil- Ulusal ve uluslararsı hukuk sorunu ola- rak geçen 1877-1878 Osmanlı-Rus memesi, Osmanlı’nın Rusya ile yeni rak JENOSİD Vahakn N.DADRIAN savaşı’nı gerekçe göstererek Meclisi bir savaşa girmesine ve gerek Asya sayfa 21-27 Belge yayınları birinci bas- dağıttı ve böylece Birinci Meşrutiyet gerekse Avrupa Türkiye’sinde olduk- kı şubat 1995 dönemi son buldu. ça büyük toprak kayıplarına yol açtı. (……….) Savaş Yunanistan’ın tam bağımsızlı- Sonuç: Birinci Anayasa’nın mimarı olan Mit- ğıyla sona erdi. (Osmanlı bu yenilgi- hat paşa’yı, Mahmut paşa’yla birlikte, nin ardından şunları yapmak zorunda Demekki; Türk toplumunun bir hukuk sürgünde oldukları Taif’de boğdurta- kaldı: 1839 Gülhane Hatt-ı Hümayunu ve yurttaşlık hakları gibi talebi, müca- rak öldürttü.’’ Emre Kongar / Tarihi- ve 1856 Islahat Fermanı ile yasalaşan delesi olmadı. O zamanın beherinde, mizle yüzleşmek / Remzi Kitap evi / ikiz Tanzimat ‘’Yeniden düzenleme’’ uluslararası savaşların kaybedilmesine Nisan 2006 baskısı / Sayfa 124-133 reformları uygulamaya konuldu) koşut olarak, hukuksal düzenlemelere (……..) gidildi. 1889 yılında İstanbul Askeri Tıbbiye Türk’lerin neden olduğu Kırım savaşı’ Mektebi’nin öğrencileri, Abdulhamid nın (1853 – 1856) sonuna doğru büyük Demekki savaşlar sürekli kazanılsay- II rejimine karşı gizli bir muhalefet güçler barışın ön şartı olarak Gülhane dı daha hukuk normlarına da geçile- grubu oluştururlar ve adına Osmanlı Hatt-ı Humayunu’nun devamını, kendi meyecekti.Bu hukuk normları kabul Birliği Komitesi derler. özgür iradesiyle gerçekleştirmek zo- edilince Osmanlı’nın Müslüman-Türk (……….) runda olduğunu Türkiye’ye bildirdi- olan tebası tepki gösterdi, çünkü Os- Önemli olduğu için söyleyelim, hare- ler. Türkiye (Osmanlı) derhal 18 Şubat manlı yurttaşı olan Gayrı-Müslümlere ket Askeri Tıbbiye Mektebi’nin bağrın- kızılbaş - sayfa 46 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 dan doğar. Gerçekten askerlik ve he- olan çevrelerdir. Şimdi aralarında Türk da yenilgi alması içerde hukuki dü- kimlik mesleği, devletin iki kesimidir öğe alabildiğine eğemendir. zenlemelere, Reformlara, Tanzimata ki, modernleşme reformlarına XVIII. gitmeyi zorlamış. Yenilgilerin önüne Yüzyıldan başlayarak o alanlarda gi- Komitenin gelişmesi öncelikle Manas- geçmek için yenilenme ve modernleş- dilmiştir. tır, İşkodra, Serez gibi garnizon kent- me hareketlerine girişilmiştir. (……….) lerinde hücreler kuran subaylar aracı- Bütün bir Jöntürk (İttihat- Terakki) lığıyla oldu. -Aslında İngiltere, Rus ilerlemesin- hareketi tarihi boyunca, subaylar ve den çekindiği için Osmanlının ayakta hekimler, önde gelen bir rol oynaya- Bektaşi ve Melami gibi halktan tarikat- kalmasını, Rus ileri hareketine kar- caktır. lar, tekkeleri genç aydınlar için birer şı bir tampon bölge olarak kalmasını (……….) toplantı yeri olduğu ölçüde önemli rol sağlamıştır. Aksi halde Osmanlı çok Grup, Askeri Akademi, Baytarlık oynadılar. Ne varki Jöntürk ideolojisini önceleri tarih sahnesinden silinecekti. Mektebi, Mülkiye Mektebi, Bahriye yaymadaki en büyük araç, Selanik’teki Osmanlı da bu uluslar arası dengeleri Akademisi vb. gibi okullarda yandaş Mason Locaları oldu. Talat yada Mit- gözeterek ondan faydalanmaya çalış- toplar.Daha o zamanlar orduda görev hat şükrü gibi, komitenin kimi üyeleri mıştır. almış subaylarla ulema arasından da de taraftar toplar. Grubun hedefi kaldırıl- -İttihat ve Terakki ilk aşamada öğrenci mış olan Mithat paşanın Anayasasını Masonluğa girmişlerdi. Şunu da ekle- ve aydınlar arasında oluşmuş, taraftar- tekrar uygulamaya koydurmak.Sloganı meli : Komite, Fransız eğilimli locala- larını buradan çıkarmıştır. Abdulha- ‘’yaşasın anayasa’’ dır. rın aracılığıyla, Yahudi Burjuvazisiyle mit II despotizmine karşı mücadele, (……….) temas halindeydi Anayasanın kabulu ve Meclisin açıl- Şubat 1902 yılında Pariste ilk kongre ması gibi kurumları oluşturmak için yapılır.Kongreyi Osmanlı liberallerin- 1907’de Paris’te Ahmet Rıza bey’in teşekkül etmiştir. den oluşan 50 kişilik bir kitle gerçek- yönettiği İttihat ve Terakki Komitesi leştiriyordu. Aslında Jöntürkler yurt ile Selanik komitesi arasında temaslar -Daha sonraları memurlar ve subaylar dışına dağılmış muhalif öbeklerden başlar; eylül ayında her iki örgüt bir- arasında taraftar bulmuş ilerleyen sü- oluşuyordu.Bu kongre sonunda hare- leşme kararı alırlar. Gerçekten artık reçte sosyal statüsü olan kişi ve grup- ket ikiye bölünür.Bu bölünmenin ön- Selanik Komitesi Jöntürk hareketine larla ilişkileri gelişmiştir. cülüğünü yapanlardan prens Sebahat- egendir; hareketin çekim merkezi Av- tin avrupa’da çalışmalarını sürdürür. rupa başkentlerinde Selanik’e kaymış- -İttihat ve Terakki bir çok grubun birle- Osmanlıda yapılmak istenen değişik- tır.Öte yandan Paris’te yapılan ikinci şimiyle oluşmuştur. Bu oluşum içinde likleri Avrupalı devletlerin desteğiy- kongre, Ahmet Rıza Bey, Prens Se- zamanla Selanik grubu önderliği eline le Fransızlar ve İngilizlerin desteği- bahattin gruplarını ve Daşnak Erme- geçirmiş, Paris, Londra gibi merkez- ne başvururlar. Diğer bir kanadı da ni militanlarını bir araya getirdi. Bir lerin yerini, Selanik almıştır. Selanik Kahire’de çalışmalara devam eder.Bu askeri zorlama git gide kendini dayat- İttihat ve Terakki’nin iktidar yıllarında kanadın öncülüğünü Ahmet Rıza bey maktadır. bile uzun yıllar merkez olma özelliğini yapar. Kahire’de yayınladığı bir kitap- (………) sürdürmüştür… çık ‘’Askerin Ödevi ve Sorumluluğu’’ İçeride iktisadi, sosyal güçlükler, kıt- adını taşır. Bu kitapçığı yayımlarken, lıklar sürüp gider. Memur ve subayla- -İttihat ve Terakki‘nin ilk yıllarında, Ahmet Rıza bey, gerçekleşmekte olan rın maaşlarının ödenememesi hoşnut- muhalefette olduklarında ki sloganla- bir olayı dile getiriyordu: bir nöbet suzlukları arttırır. Merkezi Osmanlı rı; ‘’HÜRRİYET’’ / ‘’ÖZGÜRLÜK’’ değişikliği oluyor, sürgündeki jöntürk devletine karşı içte muhalefet hareket- / ’’VATAN’’ / ’’ADEMİ MERKEZİ- muhalefetinin yerini Türk subayları leri gelişir. Dışta ağır bir borç yükü YETÇİLİK’’ / LİBERALİZM’’ olmuş- alıyordu. altında bağımlılık ilişkileri, daha fazla tur. Bunların asıl sloganının ne oldu- (……….) bağımlılık ilişkilerini getirir. ğunu 1915‘lerde Ermeni soykırımını (……….) hayata geçirdiğinde anlayacağız. İttihat Terakki Selanik grubu…. Böyle kargaşa ve kaos ortamında Res- neli Niyazi Bey dağa çıkar, Jöntürkler İttihat ve Terakki’nin İktidar yılla- 1906 Ağustos’unda Osmanlı Hürriyet artık harekete geçmiştir. rı olan 1908-1918 yılları periyodunu, Komitesi kurulur.Talat paşada içinde bundan sonraki yazımızda inceleyece- ilk önceleri on üyesi vardır. Talat paşa François Georgeon / Osmanlı İmpara- ğiz… Selanik Posta idaresinde bir memurdur torluğu Tarihi II / XIX Yüzyılın Baş- o sıralarda. Hücreler halinde örgütle- larından Yıkılışa / Sayfa 145- 216 / Kaynak: nen komite Makedonya toplumunda Çeviren Server Tanilli Adam yayınları http://dycengizhan.blogspot. hızla taraftar bulur ve hücreler şeklin- ikinci basım Nisan 1999 / Moderatör : de/2012/03/osmanlda-ittihat- de örgütlenmektedir. Komitenin mili- Robert mantran terakkinin-dogusu-ve.html tanları subay yada memurdur, 1889 da ki gibi Jöntürk hareketinin ilk çekir- Bu verilerin ışığında şunları söyleye- ...... değine oranla, farklılıklar önemlidir: biliriz: Aktaran: Makedonyalı militanlar artık öğrenci Ali İhsan Avgül değil, deneyimli insanlarla ve ilişkisi -Osmanlı İmparatorluğunun, savaşlar- (devamı gelecek sayıda) kızılbaş - sayfa 47 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

- Sırrı: Organizeydi başkan. Çünkü ancak bir reklam ajansı grafiği ile önceden hazır- öcalan lanmış pankartlar ve bildiriler vardı. Sosyal medya üzerinden bize dönük kampanyalar başlatıldı. Darbe Araştırma Komisyonunun BDP görevi bittikten sonra, Özel Harp Dairesi ile ilgili, Gladyo ile ilgili, Kürdistan bölge- si hariç özellikle Karadeniz'i deşifre eden görüşmesinin bilgiler geldi. Burada Karadeniz'de gladyo- nun yaptığı işler başlığı altında TAYAD'lı ailelere dönük linç girişimi de vardı. Orada tam metni! anlatılan, yapılan ve biçimler ne ise hepsini Karadeniz'de gördük. Bu yönüyle örgütlü Perşembe, 28 Şubat 2013 11:31 ve organizeydi.

Gündem "SAVUNMANIZI HAZIRLAYIN"

BDP heyetinin, geçtiğimiz cumartesi günü derinlikli olacak. Başarılı olursak, yepyeni - Öcalan: Siz de muallaktasınız. Tıpkı Sa- İmralı'da Abdullah Öcalan'la yaptığı görüş- bir Cumhuriyete... Radikal demokrasi, tam kine gibi. Bir daha kendini öz savunmanın menin tutanaklarının ortaya çıktığı iddia demokrasi, Anadolu ve Mezopotamya'nın hazırlamadığınız hiçbir yere gitmeyin. Size edildi. Tutanaklar, 'İmralı Zabıtları' başlı- tam demokratikleşmesi, hazırlığım bu yön- bir vurduklarında on vuramayacaksınız, ğıyla, Milliyet gazetesinde Namık Durukan de. Şimdiye kadar olanlar ısınma hareketi gitmeyin, devlete güvenmeyin. Biliyorsu- imzasıyla yayımlandı. Tutanaklara göre idi. Bütün felsefi ve örgütsel birikimimi bu nuz ki Ahmet Türk'ü iki kez vurdular, bir Öcalan, gönderdiği mektupların bir taslak yönde PKK 'yi hazırlamak ve dönüştürmek Samsun'da, bir İzmir'de... Sakine'ye yapılan olduğunu, üstünde tartışılması gerektiği ve için kullanıyorum. Bu en köklü adım. De- hepimize yapılabilir. Bu özel harbe ayrıca geri çekilmenin tek taraflı olmayacağını mokratik kurtuluş ve demokratik yaşam geleceğiz. söylüyor. süreci. ben bu deyimi rast gele seçmedim. (Çay geldi) 23 Şubat 2013 görüşme notları' başlığı al- Zamanında söyledim anlamadılar. Anlamış tında oluşan görüşme notları, Abdullah olsaydılar, Ergenekon olmazdı, AKP bun- "AKP'YE İKTİDARI ALTIN TEPSİDE Öcalan'ın, "Tarihi önemde bir toplantıya ları diyor ama çok yüzeysel bakıyor. Benim SUNDUK" başlıyoruz. Nasıl bir yöntem izleyelim?" çok inatçı olduğumu biliyorsunuz. Ben ilk - Öcalan: Hükümet kesin vesayetten kur- sözü ile başlıyor. Heyetten "Size nasıl uy- günden demokratik Cumhuriyeti savun- tuldu mu hesaplaşma tam olarak yapıldı gunsa" yanıtı alan Öcalan, çözüm süreci ile dum, onlar beni anlamadılar; "APO'yu bi- mı? Tayyip'in Hükümet mekaniği, Kürt ilgili değerlendirmelerinin ve önerilerinin tirdik" dediler. Stratejik hatalar yaptılar. hareketine vurduğu kadar kendisine izin yanı sıra BDP heyetindekilerle özel konu- Ergenekon'u saptılar umarım bu sefer böy- veriliyor, alan açılıyor vesayet kurumu, güç larda sohbet de ediyor. le olmaz. Onun için benimle oynanmaya- odakları tarafından. Sayın Başbakan zekice Abdullah Öcalan'ın, İmralı'da BDP Grup cağını özellikle AKP'ye anlatmalısınız. bu mekaniği teşhis etmiş ve iyi kullanıyor. Başkan Vekili Pervin Buldan, İstanbul Mil- AKP'lilerle konuşun anlatın. Siz Meclis'te- Komplonun bir parçası değil. Danışıklı de- letvekili Sırrı Süreyya Önder ve Diyarbakır siniz size çok görev düşüyor. Anlamlı bir miyorum ama Başbakan komplonun parça- Milletvekili Altan Tan'la yaptığı, bir MİT uzlaşmaya gidilseydi (Ecevit döneminde) sıdır demiyor ama, bu yöntemi bir iktidar yetkilisinin de hazır bulunduğu görüşme- ne Ergenekon ne AKP olmazdı. aracı olarak görüyor. PKK'ya vurarak ye- nin tutanakları özetle şöyle: rini sağlamlaştırıyor. Kendime kızıyorum, "KENDİNİ DÜZENE SATMIŞ" 2001-2004'te biz eylemi 'tak' diye kestik. HAYATIMIZ SÖZ KONUSU - Metiner saçmalıyor, "APO sıkıştı" diyor. Hükümet anlamadı, 'terör bitti' dediler. "Kandil'e BDP'ye ve Avrupa'ya üç nüs- Propaganda ile oyunu karıştırıyor. Ken- (Altan Tan'a dönerek) Sayın Altan bilirsin ha mektup yazdım. Heyet ile dünden beri disini düzene satmış, kendisini rezil et- İslamcıların 40 yıllık rüyasıydı, rüyalarını yoğun olarak tartışıyoruz. Özal'dan beri miş, AKP'yi 10 yıldır ayakta tutan benim. gerçekleştirdik. Biz AKP'ye iktidarı altın teşebbüs içerisindeyim, akim (akamete uğ- Derhal bu söylemi terk etmesi lazım. Biz tepside sunduk. Bize bir teşekkür etmedik- radı, kesintiye uğradı) kaldı. Şimdi akamete AKP'yi çıkartan gücüz. leri gibi 2. Atatürk rolüne soyunup daha uğramaması lazım. Uğrarsa, tırnak kesi- çok üstümüze geldiler, ezmeye çalıştılar. lirse felaket olur. Türklerde bunu bilmeli; "HA BİZ HA SAKİNE" Benim demokratik kriterlerim var bunu an- başarısızlık orta ve üst düzey savaş, isyan, - Sırrı: Bize gelen bilgide, "Sakine'nin tutu- lattık, bir baktık ki AKP hegemonya kur- kaos hepimizin hayatı söz konusudur. Şim- munun ve katılımının iyi olduğu, dağ adına mak istiyor, 1923-40-50 CHP yerine AKP... di kadar yaşadıklarımız deveden kulak ka- Avrupa'da görevli olduğu, işini tamamlayıp lır. Kesin başarı hedefi ile sonuçlanması la- geri dönüş için Paris'e gittiğinde bu olayın "HEGEMONYA KURMAK İSTİYOR" zım. Yeni diyalog sürecine yükleniyorum. olduğu... Tutumunun ve katılımının iyi ol- Türkiye'nin ihtiyacı olan tam evrensel de- Dostlarımızın ve halkımızın eski kalıp mü- duğu" bildirildi. mokratik kriterlere uymazsan, PKK'ye cadeleleri bir kenara atmaları lazım. - Öcalan: Ha bizi vurmuş, ha Sakine'yi vur- karışmam dedim. Bunu PKK hareketinin muşlar. Çok karanlık bir olay. Ankara'ya zorluklarını bilerek söyledim. Hegemonya "BENİMLE OYNANMAYACAĞINI AKP gelmiş (Ömer Güney) Çankaya'da büro tut- kurmak istediler, biz bu hegemonyaya karşı 'YE ANLATMALISINIZ" muş. Sterk "MİT kaynaklı" demiş. Müm- çıktık. AKP, iktidarı gökten inmiş sandı. Eski yaşam alışkanlıkları top yekun bırak- kün değil ama düşüneceksin. Milyonda bir Bizim sınıf ve halk savaşımızın ne kadar mak gerekir. Neden, çünkü bu bir rejim de olsa düşüneyim, MİT var mı? MİT de amansız olduğunu bilmiyordu. Ben Deniz değişikliği olacak. Tanzimat, Meşrutiyet, şaşırdı. Demek ki darbe hala devam ediyor. Baykal'ın taktiğini boşa çıkardım. AKP Cumhuriyet, 1950 çok partili hayata ge- (Sırrı'ya dönerek) Sinop olayı rast gele mi hegemonya istiyor. CHP'nin yerine geçmek çişten çok daha önemli, bu hepsinden daha organize mi? istiyor. İzin vermeyiz. AKP'ye korkunç kızılbaş - sayfa 48 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 ranta imkanı çıkar. Ben buna alet olmam. AKP'ye de, medya ve işadamlarına da sız- (Heyetin üç üyesine ayrı ayrı duygularını Tek şartım hegemonik olmaması. Biz eski- mışlar. Sadece MİT kalmış, hedeflenen bi- ifade eden birer cümle yazarak birer kart sine doyduk, yeni kambur istemeyiz. zim geliştirdiğimiz diyalogdur. MİT Müs- imzalayıp verdi) teşarı düşürülmek isteniyor. Emre Uslu, "BAŞBAKAN VATANA İHANETTEN Mehmet Baransu MİT'i hedef aldılar, arka- "HAKAN FİDAN YALNIZ BIRAKIL- TUTUKLANACAKTI" larında devasa bir güç var. MAMALI" AKP'nin çıkışları yanlıştır. Son bir buçuk Florida kontrgerilla merkezidir. Abdullah Kirli işler dönemini Baykal, AKP'ye dev- yılda büyük bir savaşa yüklendiler. Nihai Çatlı iki kez gitti. Papa, Palme... Sakine bu retti. Baykal tarihi hata yapmıştır. Tayyip tasfiye operasyonları yaptılar. Sayın Başba- tür grupların işidir. Yeni gladyo tam anla- Bey kurnaz çıktı. Deniz Baykal'ı kullandı. kanı buna inandıran ekip (2011'de) PKK'yi şılamıyor. Çözüm adına yapılan her şeyi Ergenekonun bizden beklentisi 2002'den bitireceğiz' dedi. 10 bin kişiyi (KCK) içeri- sabote ettiler. Sakine olayı bende düşük itibaren savaşı tırmandırmamızdı. Ben ye aldılar, Bu güç MİT'e de darbe planladı. bir tereddüt uyandırdı. Net değil. Sakine AKP'nin tam olarak oturması ve olgun- Ben hemen devreye girdim, 'bu darbedir' Avrupa'da barışı temsil ediyordu. Hala ay- laşması için bilerek bekledim, sabrettim. dedim. Ergenekon'dan farkı yok. Başbakan dınlatılamadı. AKP anlar dedik. AKP darbe ile uğraşır- MİT'e darbe yapılınca sıranın kendisine ken başını belaya/derde sokmayalım dedik. geldiğini gördü, Başbakan vatana ihanet "2. ATATÜRK OLMA SEVDASI" Onlar darbelerle uğraştılar. 2007, 2009 suçundan tutuklanacaktı. (Durdu yeniden İşte siz. ABD-İsrail-İngiltere'nin talepleri hatta 2011'e kadar seçim hesapları, oy he- söze başladı) Genelkurmay Başkanının vardı, o zaman da MİT bu işe yatmadı. Tan- sapları yaptılar. Ben geri çekildim. Benim (İlker Başbuğ'u kastetti) tutuklanması da su Çiller'in 2. Atatürk olma sevdası vardı. çekilmem AKP'nin istismarından dolayı- budur. O güce Cevat Öneş 'darbe' dedi. Bu Beni de bomba ile öldürmek istediler. Do- dır. KCK de PKK de dürüst ve fedakardır yüzden ben devreye girdim, yardımcı ola- ğan Güreş-Tansu Çiller işbirliği de oradan ama savaşı tam yapamadı, yetersiz kaldı; yım dedim. (İngiltere'den) icazet almıştı. Sonuç olarak barış meselesinde de dirayetsiz kaldılar. böyle bir durum yaşadık. Sıkıldım geri çekildim. Onlara ağır kelime "İSYAN ETSEK BİR TÜRLÜ..." kullanmıştım. Süreci esastan bozan güç (Biraz durdu yeniden başladı.) Sakine'yle "GÜLEN, NUR HAREKETİNE SIZDI" kim diye baktım. Savcının... 7 Şubat MİT'e sizin (Sinop'u kastederek) aynıdır. KCK'ye Cemaatin merkezi ABD'dir. Benim buraya darbesi... Ben bir darbeyi sezdim. Cezaevi her operasyon ayaklanma ve isyana dave- alınmamla birlikte Fethullah da ABD'ye müdürüne 'Hakan Bey'i (MİT Müsteşarı tiyedir/teşviktir. BDP ve benim temkinli alındı. Bir yazar (yazarın adını hatırlaya- Hakan Fidan'ı kastediyor) yalnız bırakma- yaklaşımım engelledi. İsyan etmem beklen- madı) 'Fethullah Gülen, Nur hareketine sız- mak gerekir' dedim. Sözlü, yazılı iletişime di. İsyan etsek bir türlü, etmesek bir türlü. dı' diyor. 'Kesin bilmiyorum, Kemalistlerin geçtim, 5 ay önce tekrar kanal açıldı, diya- Her KCK'lının içeri alınması bir ayaklanma sızması' diyor. Nur hareketini inceleyin, log başladı. sebebidir. İsyan çıkarmıyoruz. 10 bin kişi Saidi Nursi eski Nurs köyündendir. Eski alındı. Bu da bir nevi darbedir. En son siz bir Ermeni köyüdür. Teşkilatı Mahsusa'ya "PKK BİLE BENİ ANLAYAMIYOR!" alınacaktınız biz karşı hamle geliştirdik. girdi, sonradan Mustafa Kemal ile takış- - Sırrı: Sayın Başkan Kandil diyor ki; Kar- En son parlamento grubu kalmıştı. Darbe tı. Fethullah Gülen ABD'de yaşıyor. 120 şılık ateşkesle bir geri çekilme söz konusu şekil değiştirdi ama hala devam ediyor. devlette okul açmış, para nereden. Florida olacaksa bile en az 2 yıllık bir süreye ihti- Yeni darbe Brüksel ve ABD'de planlanıyor. kontrgerillanın eski merkezidir, Türkeş ve yaç var. Türk-Kürt ilişkilerini yeniden tanımlamam Latin Amerika'daki kontrgerilla, orada ye- - Öcalan: (Sırrı'ya dönerek) PKK bile beni işlerine gelmiyor. Sanırım bu çıkışımız tiştirildi. Yeni merkez ise Utah'tadır. Emre anlamıyor. Beni bir ağabey ve baba gibi gö- işe yarayacak. Benim üzerimde planları Uslu vs. orada eğitildi. Sağda ve solda ör- rüyor. Endişelerini paylaşıyorum. Benim var. Doğan Güreş Londra'dan döndü 'bana gütleri kontrgerilla ele geçirdi. dosyalarım (hazırladığı mektuplara vura- yeşil ışık yakıldı' dedi, 4 bin köy yakıldı. rak) endişelerini giderecek bir çatışmasız- İşadamlarını götürdüler. (Pervin'e işaret "BAŞARISIZLIKTA BEN YOKUM. APO lık öneriyor. Şimdi burada ne var? ederek) ÖLDÜ DİYECEKSİNİZ" Birinci Belge: Demokratik Barış Sürecine - Sırrı: Gruptaki arkadaşların da selamı Felsefi Bakış: Bu toplam 10 maddeden olu- "DARBEYİ ÖNLEDİM" var, bir diyeceğiniz var mı? şuyor. Metiner, 'Sıkıştı' diyor. Yanlış söylüyor. - Öcalan: Ben sorumluluk üstlenmem. Sü- İkinci Belge: Demokratik Çözüm Planı: Sıkışma yok, darbeyi önledim. Bir darbe reç başarısız olursa 'Apo öldü' diyeceksiniz. Bu da toplam 10 maddeden oluşuyor. Buna var, fakat derinliğini tam fark edemiyorum. Ben yokum. BDP ve PKK'nın beni kullan- kısa bir giriş de diyebiliriz MİT'i düşürseydiler. Türkiye'de tüm kaleler masına izin vermem. Üçüncü Belge: Demokratik Barışın Eylem düşmüş olacaktı. Hakan Fidan tutuklansa, - Sırrı: Rojava (Suriye'nin Kürt bölgesi) Planı: 3 aşamalıdır. Birinci aşama 7 mad- sonra sıra Başbakan'a gelecekti. Benim bu için bir aktarımınız olacak mı? de, ikinci aşama 5 madde. Üçüncü aşama süreci canlandırmam, darbeyi engelleme - Öcalan: Suriye'de Kürtler iki tarafla da 7 madde. sorumluluğu... Darbeyi önleyebileceğimi görüşsünler, kim haklarını verirse onunla fark ettim ve süreci başlattım. çalışsınlar. Suriye Demokratik Kurtuluş "NEVRUZ'DA İLAN EDECEĞİM" Cephesi olsun. Kürt, Arap, Türk, Türk- Eylem Planı'na bir sayfalık ek yazdım. "FLORİDA KONTRGERİLLA MERKE- men hepsi. Suidi Selefiler çok tehlikeli, İkinci ek 4 sayfalık paralel devletle ilgili ZİDİR" Esad ise küçük burjuva diktatörlüğüdür. sorulara cevaplar. Değerlendirme 3 yaprak, Türkiye'de 3 koldan paralel devlet çalışma- Kürtler (Suriye'deki Kürtleri kastederek) 6 sayfa Kürt Sorununda Barış ve Demok- sı var. Bu ilişkileri sabote edilmeye başla- Barzani'nin emrine giremez. Onun çizgi- rasi Süreci Hakkında Kısa Değerlendirme. dı. Sıradan lobiler değil. ABD'de Yahudi, si farklı. Kürtler mutlaka bir öz savunma Ben 3 aşama ve 10 ilke öneriyorum. Bu Ermeni ve Rum lobileri stratejik ve taktik gücü oluşturmalı. yazı üzerine cesurca tartışacaksınız. Bunu müdahale ediyorlar. Her 3'ü de Anadolu - Pervin: Başkanım sizden bir parça almak Kandil'e ve Avrupa'ya götüreceksiniz. Ken- çıkışlıdır. Sözde bir hükümet var, sözde istiyorum. di aranızda iş bölümü (heyeti kastederek) bir parlamento var. CHP ve MHP paralel - Öcalan: (Elindeki kalemi Pervin'e vere- yaparak, Kandil ve Avrupa'ya bu görüşme- devletin izdüşümleridir, basit aletleridir; rek) Hatta size bir şey imzalayabilirim. yi anlatın. Daha önce 3 hafta demiştim ama kızılbaş - sayfa 49 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

2 hafta içerisinde gelirse, görüşlerimi revi- selamları var. Totaliter bir yapıya dönüşme- önleyin. Sizi nasıl markaja aldılar biliyor- ze ederim. Eşbaşkanlarla görüşürsem iyi sinden endişe ediyorlar. sun. Kürtler dindardır. İlk dönemlerde na- olur. Eğer eşbaşkanlara tavır devam ederse maz kılıyordum, 33 sure ezberlemiştim. yine bu heyet gelir. Newroz'a bunu ilan et- TAYYİP BEY'İN BAŞKANLIĞINI DES- Köyün imamı Müslüm hoca 'Sen böyle gi- mek istiyorum. İlanı ben yapacağım. TEKLERİZ dersen uçarsın' diyordu. Kimse kusura bak- (Sırrı'ya dönerek) Kolektif haklar ve Kürt - Öcalan: Başkanlık sistemi düşünülebilir. masın, ben İslam'a sol jargonla bakmam. reformu yasası yapılacak. Biz demokratik Biz Tayyip Bey'in başkanlığını destekle- Kürt halkının da dini inancı kuvvetlidir. özerklikte ısrar edersek, bu sabote olur. riz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık 1969'da Kısakürek'in gizli bir toplantısına - Sırrı: Sayın Başkan süreci tıkayacak olan ittifakına girebiliriz. Yalnız Başkanlık gittim. da sürecin önünü açacak olan da sizin ko- ABD'deki gibi olmalı, devlet meclisi gibi şullarınız. Buna dönük yetkililerle görüş- bir senato. İkincisi, bir de halklar meclisi. "GİZLİ BİR İSLAM VAR" melerinizde bir takviminiz, bir mutabaka- Bunun adı demokratik meclis de olabi- İngilizler İslam'ı kullandılar, Osmanlı'yı tınız var mı? lir. Bu da ABD'deki gibi temsilciler mec- yıktılar. Mursi de yeni imalatları. Eskiden - Öcalan: (Önce cevap vermek istemedi lisi gibi olabilir, Rusya'daki alt duma gibi general imal ediyorlardı, şimdi de imam sonra) Ben PKK'nin yetersizliğine karşı da olabilir. Bu da ABD'deki gibi temsilciler imal ediyorlar. Generallerin de faydası yok, inisiyatif kullanacağım. Ne PKK'nin san- meclisi gibi olabilir, Rusya'daki alt duma imamların da faydası yok. Cemaatin adı dığı, ne AKP'nin sandığı gibi bir çekilme gibi olabilir. İngiltere'deki avam kamara- kullanılıyor. İslam'ı kullanan kapitalist te- olur. Akdoğan (AKP Parti Ankara millet- sının Türkiye versiyonu gibi. Esas olarak kelci işadamları Başbakan'ın ağzına idamı vekili, Başbakan Erdoğan'ın Başdanışmanı HDK'yi parlamentoya uyarlamak gibi dü- veriyorlar. Bunlar barışı istemiyorlar. Kürt- Yalçın Akdoğan'ı kastediyor) milat diyor. şünebiliriz. HDK demişken, çok planlı ve lerin yaşadığı gizli bir İslam var. Bu kendini kandırmadır. Felakete neden örgütlü işler yapmalısınız. Biraz bürokra- olur. Mektubun cevabı gelecek. Karar verip tik ve hantal kalıyor. Ertuğrul'a söyle ben "KÜRTLER YER ARIYORLAR" ilan edeceğim. Kandil karamsar, aşarlarsa hala Dev-Genç'in çizgisindeyim. (gülerek) - Altan: Tarikatlarda örgütlendi. iyi olur. Akdoğan kendisine güveniyorsa O anlar... 40 yıldır Türk solunu taşıyorum. - Öcalan: Geliştirin benden daha iyi bili- onunla konuşabilirsiniz. Bunu yapmazlarsa Daha fazla kendilerine güvenmeliler. Daha yorsun. daha da gelişkin bir gündemle karşılaşırlar. fazla kitleselleşin, dar kalıyorsunuz. Seçi- - Altan: Tam olarak tarif ettiğiniz güçler (Sırrı'ya dönerek) Peki bu çekilen yere me BDP mi HDK'yle mi gireceksiniz siz kimlerdir? JİTEM'in ve korucuların dolmaması için karar verin. Adayları halkın en popüler - Öcalan: Ermeni lobisi etkili. 2015'le gün- komisyonlar mı olmalı, yoksa akil adamlar olanından seçin. Seçime giderken HDP ile dem olmak istiyorlar. mı olmalı. giderseniz eş başkanlar değişebilir. (Sırrı'ya dönerek) Sen Adıyaman'dan bilir- - Sırrı: Parlamentonun böyle bir yetkisi ve - Pervin: Kürt basınını takip etme şansınız sin. Aslında Türkmenlerin tarihine daha işlevi yok. var mı? Özgür Gündem, Azadiye Welat çok yoğunlaşmanız lazım. Babai isyanları - Öcalan: Komisyonlar kurulacak. Hakikat gibi. çok önemlidir. Bu bir Selçuklu ayrışması- komisyonu da kurulacak. Akil adamlar de- - Öcalan: Evet. Özgür Gündem okuyorum. dır. Kurmançiler da Türkmenler de sınıf netiminde olacak. Çekilme o zaman olacak. Kendilerini yormuyorlar, biraz kendileri- olarak en altta kalanlardır. Solcular, tarihi Köylere geri dönüş olacak. Bunları yap- ni yorsunlar. İmzalar zenginleşsin. Kadın milliyetçilere bıraktılar. mazlarsa geri çekilme olmaz. Çekildiğimiz sayfasını da okuyorum. Ama sürekli kat- - Sırrı: Babai isyanları bu ülkede resmi ta- alanda gerillayı daha da büyüteceğiz. Çeki- liamlar ve ölümlerden bahsediyorlar, oysa rihte en az incelenen olaydır. Baba İshak da lirsek gerilla biter görüşüne katılmıyorum. özgürlükler de işlenebilir. biliyorsunuz Adıyamanlıdır. Bir tek Ahmet Suriye var, İran var. Şu an Suriye'de 50 bin, - Sırrı: Son günlerde sanatçıların duyarlı Yaşar Ocak'ın Babailerle ilgili bir tek çalış- Kandil'de 10 bin, İran'da 40 bin var. çıkışları var. Mesela Kadir İnanır bayağı ması var. etkileyici oldu. - Öcalan: Anadolu İslamlaştıktan sonra, "HEPİMİZ ÖZGÜR OLACAĞIZ" - Öcalan: Hepsini selamlıyorum, saygıları- bin yıllık bir Hıristiyanlık öfkesi var. Rum, - Sırrı: Sizin konumunuz ne olacak? mı gönderiyorum. Şunu görmeliler, bizim Ermeni, Yahudi, Anadolu'da hak iddia eder. - Öcalan: (Gülerek) Ne ev hapsi, ne de af siyasi faaliyetimiz bir sanattır. Laiklik, milliyetçilik kisvesinde elde et- bunlara gerek kalmayacak. Herkes, he- tiklerini kaybetmek istemiyorlar. Aslında pimiz özgür olacağız. Şunu bilin ki bu "ÖNDER'İN SENARYOSU" Sırrı Sakık'ın Kafkaslardan geldiler sözü hamlem komployu boşa çıkaracaktır. Ben - Sırrı: Bilge Köyü katliamı üzerinden Kürt doğruldu ama açıklayamadı. komployu aşıyorum. Başarılı olursam, Ne meselesini anlatan bir senaryo üzerinde ça- Kürtler kendilerine yer arıyorlar. Kürtle- KCK tutuklusu kalır ne başkası. Bu olmaz- lışıyorum. rin devletten dışlanmaları son yüzyıldır. sa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Ölen - Öcalan: Çok iyi olur. Abdülhamit bile onlara yer verdi. Mustafa ölecek, ben karışmıyorum. Yalnız, herkes Kemal de başta yer verdi. Devreye giren bilmeli ki, 'Ne eskisi gibi yaşayacağız, ne 'BURUNLARINDAN FİTİL FİTİL ÇIKA- İsrail lobisi, Ermeni ve Rumlar, 'Kürtler de eskisi gibi savaşacağız'. Kendime gü- RIR' ne kadar dışlanırsa o kadar başarılı oluruz' veniyorum. Şunu iyi bilin devlet de ben de Öcalan: (Altan Tan'a dönerek) Sen sağdaki diyorlar. Bu paralel devlettir. Bin yıllık bir vazgeçemeyiz. Tarihi bir barış ve demokra- örgütleri bilirsin. Kontrgerilla ABD mer- gelenektir. tik yaşama geçiş. kezlidir. Yargı ve emniyeti ele geçirdiler. Kandil onların savaş sistemine katılmadı- MİT askerlerden güçlü çıktı, savcı çağırdı "BİRGÜL AYMAN KİMDİR?" ğım için... Bu yüzden onlara kızıyorum. gitmediler. Bana göre bir direniştir. Erdo- Türklerin karşısına ne kadar Kürt çıka- Umarım AKP'de bizi yanlış anlamaz. Yan- ğan bunların burnundan fitil fitil çıkarır. rırsak, o kadar Türk koparırız. Kürtlerle lış anlarsa felaket olur. Buna rağmen AKP İnşallah diyelim. Türkler karşı karşıya gelirse, taviz alırız diktatoryasını bize dayatırsa kabul etme- diyorlar. Türk Kürdü ezmeli, Kürt Türkü yiz. "NAMAZ KILIYORDUM" vurmalı. Birgül Ayman kimdir? MHP, CHP - Sırrı: Başkanım her şeyi konuştuk. Bir İslam kirletildi, bugün Türkiye'de hat saf- katı laik bir mezheptir. Faşist CHP olduğu de başkanlık meselesi var. Kamuoyu bu hadadır, İslam'ın özü adalet, hukuk ve ta- gibi duruyor. CHP ve MHP ulusalcılığı, konuda çok hassas. Osman Kavala'nın size savvuftur (Altan Tan'a dönerek) kirlenmeyi Hitler milliyetçiliğinin aynısıdır. Zaten ku- kızılbaş - sayfa 50 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 ruluş tarihi de aynıdır. Anayasanın önüne gür bir temelde anayasal bir ifadeye kavuş- metli arkadaşlarım vardı şehit düştüler. de bunlar dikilecekler. turmak istiyorum. - Sırrı: Mehmet Emin Taştan. - Öcalan: Evet. "İSTİSMAR ETMEYELİM" "KÜRTLER KENDİ KENDİNİ YÖNETE- - Sırrı: Aziz Bilgiç. (Sırrı cebindeki kağıdı çıkartarak, bilgi ak- CEK" - Öcalan: Evet. tarmak istiyor ve kendisine uzatıyor) Peki biz ileride ne yapacağız. Kürtler ken- - Sırrı: Sabri de bizim devredendi. - Pervin : Hareketin göndermiş olduğu iki dilerini özgürce ifade edecek ve yönetecek- - Öcalan: Evet, Sabri çok değerli bir arka- ayrı mesaj var. Eşbaşkanlara iletilmiş. Biz tir. Şu anda yasa dayatırsak büyük alerji daşımızdır. Sen Mükerrem Kemertaş'ı çok mi okuyalım, siz mi okumak istersiniz' de- yaratır. İleride olabilir. Mesela AB yerel seviyorsun. Seni de çok severim ama Turan yip; yazılı kağıtları başkanın eline veriyor. yönetim özerklik şartı ki buna şerhi kaldı- Engin'i daha çok severim, Esas beni etkile- - Öcalan: 'Yetkilinin alması gerekir, istis- rırlarsa bu mesele önemli ölçüde çözülür. yen Aram Tigran'dır. Onun sesi beni ken- mar etmeyelim' diyerek Sırrı'ya geri veri- - Sırrı: Sayın Başkan izniniz olursa bir ko- dime getirir. yor. nuyu açıklığa kavuşturmak istiyorum. Büyük kadın kahramanlar var. Yaşamın (Sırrı 'Ben aktarayım' diyerek kağıtları alı- - Öcalan: Nedir? kutsallığı önemlidir. Kölelikten vazgeçil- yor) - Sırrı: Bu sanıldığı gibi bağlayıcı bir metin melidir. 8 Mart mesajı olarak bu söyledikle- - Öcalan: Özetleyin. değildir. Teknik bir metindir. rimi, bu çerçevede açarsınız. Kadını özgür (Sırrı önce hareketin görüşlerini özetleye- - Öcalan: Niye, birinci ve ikinci maddesin- almayan bir halk özgür alamaz. Kadının rek okudu. Adından partinin görüşlerini de mali ve idari özerklik var. tam özgürleşmiş hali tanrısallıktır. Şehit aktardı) - Sırrı: Sayın Başkan. Buna şerhin kaldırıl- düşen kadın kahramanları anıyorum. - Öcalan: (Hareketin 16.02.2013 tarihli öne- ması tek başına yetmiyor. Bunun iç hukuka Şimdi siz bana biraz izin verin. Bu verece- riler metnin 4. maddesi okunurken gülerek) dönüştürülmesi gerekiyor. Bunun yolu da ğim mektuba Kandil'in endişelerini cevap- Klasik kaygılar. anayasada düzenlemek. Sanıldığı gibi bu layan bir ek yazacağım. (Daha sonra aktarım bitinceye kadar din- haliyle bir bağlayıcılığı yok. Bir teminat da (Heyette bulunan 3 kişi odadan çıktık. 15 ledi. Hareketin 14.01.2013 tarihli öneriler içermiyor. dakika sonra tekrar çağırdı bizi) 4. maddesi olan 'Yeni Anayasa'da Kürt- (Bu açıklamalar üzerine biraz düşündü, - Öcalan: Ben bunu yetkiliyle size ulaştıra- lerin halk olarak varlığını kabul eden bir önündeki mektupları karıştırdı. Sonra tek- cağım. Size vermeliler. Çünkü vermezlerse ibarenin olması iyi olacaktır' belirlemesine rar söze başladı) süreç devam etmez. karşılık) Anayasada devlet öyle tanımla- - Öcalan: Tavrımız şu olacaktır, ana ilke - Pervin: (Ayağa kalkarak, yetkiliye hita- namaz. Devletin etnisitesi ve dini olmaz. olursa biz kullanırız. Siz ister yasa çıkartın, ben) Ne zaman vereceksiniz? Hukuki bir realitedir anayasa. Bu konuda ister çıkartmayın. İspanya'nın bütünlüğü - Yetkili: Ben ileteceğim, size verirler. Habermas'ın görüşlerine ihtiyacımız var. içinde milliyetler ve bölgelerin demokra- - Öcalan: Bana yönelttiğiniz bütün sorula- tik hakları ve dayanışmaları garanti edi- rın cevapları ve Kandil'in endişelerini gi- "KÜRTLERİN VARLIĞI" lir. Dün yine tartıştık. Tarihsel ve kültürel derecek her şey bu mektuplarda var. Şimdi - Sırrı : Anayasada en büyük tartışma vatan- kimlikler miras zenginliğimizdir. Kendile- eklerini yazacağım. Karşılıklı görüşmeler daşlık tanımında yaşanıyor. Kandil diyor ki rini özgürce ifade etmeliler, ki bu örgütlen- devam edecek. mutlaka Kürt halkının varlığı zikredilmeli, me ve yönetmeyi de içerir ve yaşamaları bir (Tekrar oturarak görüşme devam etti) çünkü azınlıklar denilince gayrimüslimler haktır ve garanti edilir. - Öcalan: Devlet düzeyinde karşılıklı ola- anlaşılıyor, ki bu doğru bir tespit. (Sırrı'ya dönerek) rak diyalog içindeyiz. Karamsar olmayın., - Öcalan: (Sırrı'nın sözünü keserek yeniden Sırrı bize lazım. Bizim kıymetlimiz. AKP buna ne kadar hazır, ne kadar ciddi- araya girdi) Vatandaşlık maddesini sana (Sırrı'ya dönerek) Ben seni bana söylendiği ler bunu bana siz getireceksiniz. Anti terör yazdırıyorum, 'Özgür iradesiyle Türkiye zaman başka bir Adıyamanlı Sırrı ile karış- yasası, siyasi partiler yasası, seçim barajı... Cumhuriyeti'ne bağlılığını ifade eden her tırdım. Sen siyasaldaydın değil mi? Toplantılarımızda cesurca tartışıp bana ge- birey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır' - Sırrı: Evet tireceksiniz. Bir ya da iki hafta içinde eleş- (Biraz durup yeniden) - Öcalan: Kaç girişlisin? tirisel bir cevap bekliyorum. Bu bir taslak- - Sırrı: 1979 girişliyim. tır, dayatma değildir. "TÜRK ULUSÇULUĞU FAŞİST" - Öcalan: Ha o sen değilsin. O bizim zama- Çekilmeden çekilmeye fark var. tek taraf- Burada Türkiye Cumhuriyeti de olmayabi- nımızda, sadece ders çalışan xımıl biriydi. lı bir çekilme olmayacak. Çekilme parla- lir sadece Türkiye'de olabilir. Ulus aidiyeti - Sırrı: Sayın Başkan siz Adıyaman'a ilk mento kararı ile olacak. Başbakanın dediği ile devlet aidiyetini karıştırmayın. Bunu geldiğinizde ben 14-15 yaşındaydım. Siz çekilsinler onlara karışmayız demesiyle ol- CHP ve MHP dedirtiyor. Sizin Türk ulus- geldiniz Hasan Yorulmaz'ı sordunuz. Ben maz. TBMM onaylayacak, çekilme komis- çuluğu dediğiniz faşist bir örgütlenmedir. sizi Hasan Yorulmaz'a götürmüştüm. yonla olacak. Alet olamayız. Devlete aidiz, ama Türk - Öcalan: Evet. Benim Adıyamanlı çok kıy- Kaynak: http://rojevakurdistan.com ulusçuluğuna ait değiliz. Türk ulusçuluğu bu ülkenin yüzde 10'unu bile karşılamaz. Millet, Arap, Türk ve Kürdü de kapsar. Ama millet-i hakime değil. Millet kavramı hem kolektiftir, hem bi- reyselliği içerir (Altan'a dönerek) Millet İslam enternasyonalizmini ifade eder. Pey- gamber, 'Arabın Aceme üstünlüğü yoktur' diyor. Evrensel kavramlara gidelim. Tekil- den uzağız. Ortak bir milletin üyesiyiz. Bu Türk ulusçuların kastettiği şey değil. Böyle ele aldığımız zaman bunu Türk ulusalcıları da kabul edebilir. Hedefimiz ne? Kürt Türk ilişkilerinin öz- kızılbaş - sayfa 51 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 olduğunu sanmak, en hafif deyimle Devlet safçadır. AKP iktidarıyla birlikte Türk-Kürt ay- rışmasının bittiği iddiası ya bir temen- neden ninin ya iktidardan nasiplenenlerin yaymaya çalıştığı bir konformizmin ya da bir iki toplumda olup bitenleri fark edememenin ifadesi olabilir. Gerçek şu Öcalan’la ki bu iki toplum birbirinden uzaklaş- maya devam etmektedir. Çünkü Türk- ler arasındaki Kürtlere ilişkin olumsuz Oturdu? duygu ve tepkilere ilaveten Kürtler ara- sında da varoluşsal güvensizlik duygu- Cemil Gündoğan dır. Niye böyle olduğunu anlamak için ları yaygınlaşmaktadır. Son iki yıldır [email protected] devletin neden Abdullah Öcalan eliyle Suriye devletinin serencamını canlı Kürt sorununu çözmeye yöneldiğine yayında izleyen sıradan Kürtler, baş- İmralı görüşmeleri olarak adlandırılan bakmak yeterli olacaktır. kalarına ait bir devlette temel hak- sürecin niteliğini ve muhtemel gidişa- larından yoksun biçimde yaşamanın tını anlamak için cevaplamamız gere- Türk devleti gibi bölücülük korkusu- ne demek olduğunu daha acı biçimde ken sorulardan biri, bu sürecin neden nu varoluşsal bir fobi haline getirmiş görüyor ve kendi kaderleri hakkında gündeme geldiğidir. bir devletin, barış sürecine yönelebil- daha uzun vadeli ve radikal kararlar mesi için ya içerden ciddi bir barış ha- almaktan artık kaçamayacaklarını Biliyoruz ki buna verilen birden fazla reketiyle tehdit ediliyor olması ya da daha somut biçimde görüyorlar. Kürt cevap var. Bir kısım yorumcu ise böy- iç bölünme, dış dengelerin değişmesi dostu olduğunu iddia eden AKP’nin le bir soruyla uğraşmak yerine sürecin gibi faktörlerin etkisiyle savaşı eski liderliğindeki Türk devleti, Kürtlerle ilerletilmesi üzerine kafa yormanın biçimiyle sürdürebilme kabiliyetleri- barış yapacağını ilan ettiği bir günde, daha önemli olduğunu düşünüyor. ni kaybetmeye başlaması gerekir (El- İslamcı faşist bir güruhu silahlandı- bette bu ikisi aynı anda gerçekleşmesi rıp bazı Arap aşiretlerinin desteğinde Sözü edilen cevapların her biri tek tek de benzer bir sonuca götürebilir). Hal Resulayn’da Kürtlere saldırttığında, ele alınıp tartışılabilir. Fakat ben, bu- böyle olunca, ilk soru şu olmaktadır: ekranları başında kalpleri sıkışarak nun yerine, bazı noktalarda piyasadaki Var mıdır bugün Türk devletini içerden Suriye Kürtlerinin canhıraş direnişle- yaygın düşüncelerden bir ölçüde ayrı- tehdit eden güçlü bir barış hareketi? rini seyreden yeryüzünün dört bir kö- lan kendi değerlendirmelerimi sunmak Bu soruya evet diye cevap vermek cid- şesindeki Kürtlerin kafasından geçen istiyorum. diyetle bağdaşmaz. ortak varoluşsal soru şuydu: “Acaba benim çocuklarımın veya torunları- “Nedenleri değil, sürecin ilerletilme- Türkiye’de “Barış!” “Barış!” diye ba- mın güven içinde yaşayabilecekleri bir sini tartışalım” diyen görüş, konuya ğıranlar Kürtlerdir, Türkler değil. toprak parçası olacak mı şu dünyada?” giriş için iyi bir başlangıç noktası ola- Evet, Türk halkı arasında savaştan İster Ceylanpınar’da ister Paris'te ister bilir. Görebildiğim kadarıyla, bu görüş bezme ve çaresizlik haline dair belir- Kandil’de isterse Muğla’da yaşasınlar, bazen iyi niyetle bazen de AKP politi- tiler görülmektedir. Ama bu bezginlik Kürtleri giderek daha fazla girdabına kasının uzantısı olarak dile getirilmek- ve çaresizlik hali, devlete kafa tutabi- alan soru budur. Kendimizi kandır- tedir. Ama her iki durumda da gerçek lecek veya onu işlemez hale sokabile- mayalım, realite budur. Kürt sorunu bir barış sürecinin ancak gerçek güç cek bir barış hareketiyle aynı şey de- denilen şeyi bu tür dip dalgalarından ilişkilerine yaslanabilirse mümkün ğildir, sonuçları da aynı olmaz. Hatta kopararak dün “bebek katili”, bugün olabileceği kuralıyla çeliştiği için so- bu tür hoşnutsuzlukları barışa karşıt “megaloman” diye tanımladıkları bir runludur. amaçlar için, yani “teröristlere kar- liderin iktidar oyununa dahil olma şı mücadeleye daha geniş bir kitlesel gayretlerine eşitleyen egemen Türk ak- Ortaya çıkan tabloya bakılırsa Devlet, destek yaratmak” amacıyla kullanmak lının bu sorunu anlayabilme şansı yok- elindeki bir tutsakla görüşerek Kürt bile mümkündür. tur. Ve bu akıl etkin olduğu müddetçe sorununu en ucuza kapatma eylemine Türkiye’de gerçek bir barış hareketi de “barış süreci” adını vermektedir. Tay- Bugün kitleler söz konusu olduğunda, oluşmayacaktır. yip Erdoğan ise devletin ikna olduğu “Evet, biz de barış istiyoruz” diyen bu çözümden bir de Türk işi başkanlık Türklerin “barış”la kastettiği, Kürtlere Nitekim Türkler arasında barışı ger- sistemi çıkarmakla meşguldür. Kürtle- ana dilde eğitim hakkı bile vermeksi- çekten istemekle kalmayıp bunun için rin Ortadoğu’da yükselen güç olmaları zin PKK’nin silahlarını alıp yurtdı- bir şeyler yapmak isteyenler, hâlâ ne gerçeğiyle bir arada düşünüldüğünde şına def olması arzusundan ibarettir. yazık ki 1970’lerin Marksist hareketin- bu planın, tarafların gerçek pozisyon- Maalesef durum hâlâ budur. En son den gelen bir avuç insandan ibarettir. larıyla ve süreci etkileyecek kısa ve örneğine Sinop’ta rastladığımız linç Son yıllarda bunlara bir miktar libe- uzun vadeli eğilimlerle uyumlu bir girişimlerinin sadece şu veya bu par- ral ile İslamcının eklendiği doğrudur. çözüm olduğunu söylemek olanaksız- tinin kışkırtmasıyla ilgili, arızi bir şey Fakat bunların hem sayıları çok azdır, kızılbaş - sayfa 52 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 hem de liberal diye tanımlananların Kürt politikasını sürdürebilme kapa- lellik içinde gelişen bir süreç olarak, ezici çoğunluğu, gerçekte 70’lerdeki sitesiyle ilgili alanlarda aramamız ge- 2000’li yılların ortalarından itibaren Marksist hareketten gelme kişilerdir. rekir. Burası, aynı zamanda İmralı sü- Abdullah Öcalan’ın PKK üzerindeki Aralarında bazı fırsatçılar, kariye- recinin, fiili güç ilişkilerine, tarafların eski etkinliğinin azalmaya başlama- ristler hatta şaibeli kişiler bulunsa da pozisyonlarına, süreci yoğuran kısa ve sı. Bir diğer deyişle devletin en rahat durum budur. PKK’nin sol ve sosyaliz- orta vadeli eğilimlere uygun olup ol- kontrol edebildiği PKK uzvunun, PKK min bazı değerlerine henüz açıkça sırt madığını test edebileceğimiz bir yerdir içindeki gücünün gerilemeye başlama- çevirmemiş olmasını, Kürt hareketiy- de. sı. (Özellikle bu son noktanın günlük le ilgili yeryüzündeki yegâne felaket Tahmin edileceği üzere, bu alan hayli görüntülerle pek uyumlu durmadığını olduğunu zanneden bazı dar görüşlü geniş bir alandır. Bu nedenle kendi- bilerek yazıyorum.) Kürt milliyetçilerinin, mukallit bazı mizi sınırlamamız gerekiyor. Ben ele Kürt liberallerinin ve bazı Kürt muha- aldığımız konuyu birinci derecede et- Dördüncü bir faktör olarak Erdoğan’ın fazakarlarının bütün küfürlerine rağ- kileyen üç faktörü ele almakla yetine- başkanlık hesapları bu listeye dahil men gerçek, ne yazık ki, böyledir. ceğim. Bu üç faktör şunlardır: edilebilir, ancak bunun yukarıdaki üç faktör kadar etkili olduğunu düşün- Peki, bu bir avuç barışçı solcunun, li- 1) Türk devletinin Libya operasyonun- müyorum. Çünkü ilk üçünden farklı beralin ve İslamcının Kürt meselesinde dan sonra ana seçenek haline getirdiği olarak, devletin değişik kanatları ara- devleti barışa zorlayabilecek örgütlü- yeni Ortadoğu politikasının Suriye’de sındaki uzlaşmanın ürünü olmaktan lüğü ve gücü var mıdır? batağa saplanmasıyla oluşan veya daha çok, bir kuzudan birkaç post çıkarma da belirginleşen iç ve dış tehditlerin, hesabıyla ilgili bir kurnazlığın ürünü Hayır, ne yazık ki yoktur. Türkiye’nin Kürt sorunuyla ilgili eski gibi görünüyor. politikasını sürdüremez hale getirmiş Elbette, uzun vadede Türk halkı ara- olması. Devlete alarm zilleri çaldıran ana fak- sındaki bezginliği ve savaş yorgun- törler yukarıdaki üçüdür. Düne kadar luğunu gerçek bir barış hareketine 2) Ortadoğu’nun yeniden şekillendiği yemin billah Abdullah Öcalan’ın Er- dönüştürme imkânı teorik olarak mev- mevcut sürece kendi birliğini koruya- genekoncu olduğunu propaganda eden cuttur. Ama bunun için Türk Solunun rak ve Türkiye merkezindeki çelişki- Türk dincileri ile dinci iktidarın atına veya varsa bu işe aday başka bir gücün leri kullanmak suretiyle pozisyonunu oynayarak Kürdistan’da kendilerine risk alması, fedakarlık göstermesi ve güçlendirerek girmiş olan PKK’nin, alan açmaya çalışan Kürt milliyetçi- sistemli biçimde çalışması gerekir. Ne Ortadoğu’nun yeni denkleminde ulus- lerinin birden bire Abdullah Öcalan var ki bugün devleti İmralı görüşmele- lararası büyük güç odaklarının artık güzellemeleri yapmaya başlamalarının rine zorlayan böyle bir barış hareketi görmezden gelemeyecekleri bir pozis- nedeni de bu üç ilişkide gizlidir. Ama değildir. Bu durumda devleti bu görüş- yona kavuşmuş olması. bunları ele almak gelecek yazıların ko- meleri yapmaya sevk eden faktörleri nusu. ikinci alanda, yani devletin geleneksel 3) İkinci maddeyle tersten bir para- 2013-03-02 TSK: Operasyonlar Öcalan'ın mektubu Lübnan'da seçimler ilginç yöntemlerle yapılıyor... Millet- için durdurulmadı vekillerinin seçimle esasları ülkede bulunan topluluklara TSK, operasyonların mektup geldiği için durdurulduğu haberlerini yalanla- dı... göre dağılıyor. Ülkede 1989 yılından beri Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), İmralı’da bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’ın mektubunun Kandil’e ulaştırılması için ‘operasyonların durdurul- yürürlükte olan seçim yasası duğunu’ yönündeki haberleri yalanladı. gereği mezhep ve dinlere göre Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Kandil'e gitmek üzere milletvekili dağılımı Müslü- yola çıkan BDP-DTK heyeti'nin ulaşımını güvenli bir şekilde sağlayabilmesi için bölgedeki operasyonların manlar ile Hristiyanlar arasın- durdurulduğu yönündeki iddianın gerçekdışı olduğu" belirtildi. da yarı yarıya bölünmüş du- rumda. Buna göre Sünnilerin Açıklamada, "gerek duyulduğu takdirde" operasyonların devam edeceği vur- gulandı. 28, Şiilerin 28, Marunilerin 34, Ortodoksların 14, Dürzilerin 2013 yılı başından bu yana TSK'nin düzenlediği operasyonlar sonucunda, 14 8, Katoliklerin 8, Ermenilerin Ocak günü Kandil, Zagros, Gare ve Zap bölgelerine düzenlenen yoğun hava saldırısında 7 PKK'li, 26 Şubat günü Zap, Kandil ve Gare alanlarını düzen- 5, Alevilerin 2 ve azınlıkların lenen hava saldırısında ise 4 PKK'li yaşamını yitirdi. 1 milletvekili çıkarma hakları (ntvmsnbc, ANF) bulunuyor. (akt: A.İ. Avgül) kızılbaş - sayfa 53 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Kandil, İmralı'ya uyacak

Politika

Perşembe, 28 Şubat 2013 10:55

Kandil, İmralı'nın 'yol haritasına' uyma Türkiye kırsalındaki tüm birimlerine LERE DÖNÜŞ kararı aldı. Örgüt, Nevruz'da ateşkes 'Askeri bölgelerden ve çatışmalardan ilan edecek, 15 Ağustos'ta ise sınır dı- uzak durun' talimatı verdiği de belir- Çekilme parlamento kararıyla olacak. şına çıkacak. Süreci sabote etmesinden tiliyor. TBMM onaylayacak, hakikat komis- endişe edilen Bahoz Erdal ise cephe yonu kurulacak, köylere dönüş olacak. gerisine çekilecek. Kandil sonrası Barzani ile görüşme Bunları yapmazlarsa çekilme olmaz.

İmralı'dan BDP'ye giden mektup Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, HEPİMİZ ÖZGÜR OLACAĞIZ Kandil'e iletildi. İmralı'ya giden 2. Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'tan olu- heyette yer alan BDP'li Sırrı Süreyya şan BDP heyetinin Kandil görüşmesi- Ne ev hapsi, ne de af. Bunlara gerek Önder, dün Habur Sınır Kapısı'ndan nin ardından Bölgesel Kürt Yönetimi kalmayacak. Hepimiz özgür olacağız. geçerek Kuzey Irak'ın Duhok kentine Başkanı Mesut Barzani ile de biraraya Başarılı olursam ne KCK tutuklusu ka- gitti. Bunun üzerine Öcalan'ın mek- gelmesi bekleniyor. Görüşmede Kürt lır, ne de başkası. Bu olmazsa 50 bin tubunu Kandil'e Önder'in götürdüğü yönetimi İmralı, Kandil ve MİT arasın- kişiyle halk savaşı olacak. Yalnız her- iddiası ortaya atıldı. Ancak iddiayı ya- da sürdürülen sürece destek açıklama- kes bilmeli ki, ne eskisi gibi yaşayaca- lanlayan BDP Genel Başkanı Demir- sı gelecek. BDP heyetinin Talabani'nin ğız, ne de eskisi gibi savaşacağız. taş, mektupları milletvekilleriyle de- önemli kurmayları Mela Bahtiyar ve ğil, 'uygun bir mekanizma' üzerinden Kosret Resul ile de biraraya gelece- MİT'E DARBE PLANLANDI gönderdiklerini açıkladı. Önder'in ise ği, görüşmeye Talabani'nin eşi Hero 'uçak korkusu' nedeniyle karayolunu Talabani'nin de programının uyması Başbakanı inandıran ekip 'PKK'yı biti- tercih ettiği öğrenildi. Selahattin De- durumunda katılması bekleniyor. receğiz' dedi. 10 bin kişiyi (KCK) içeri mirtaş, Gültan Kışanak, Aysel Tuğluk aldılar. Bu güç MİT'e de darbe plan- ve Ahmet Türk de dün akşam uçakla Öcalan-BDP görüşmesinin zabıtları ladı. Devreye girip 'bu darbe' dedim. Kandil'e ulaştı . Başbakan MİT'e darbe yapılınca sıra- Abdullah Öcalan ile 3 BDP'linin İm- nın kendisine geldiğini gördü. Vatana Yenişafak'ın haberine göre Kandil'e ralı' da yaptıkları görüşmede neler ko- ihanetten tutuklanacaktı. ulaştırılan Öcalan'ın yol haritasını 6 nuşuldu? İkinci İmralı görüşmesinin gündür değerlendiren örgütün, ateşkes tutanakları ortaya çıktı. Tutanaklar, BAŞKANLIK SİSTEMİNE DESTEK ve geri çekilme takvimine uyacağı be- 'İmralı Zabıtları' başlığıyla, Milliyet lirtildi. Nevruz'da ateşkes ilan etmesi gazetesinde Namık Durukan imzasıyla Başkanlık sistemi düşünülebilir. Tay- beklenen PKK, 15 Ağustos itibariy- yayımlandı. yip Bey'in başkanlığını destekleriz. le Kuzey Irak'a çekilmeyi planlıyor. Biz, AKP ile bu temelde bir başkanlık Bölgesel Kürt Yönetimi de ateşkesle Öcalan'ın, BDP'lilere yönelik, “Ben ittifakına girebiliriz. Yalnız başkanlık birlikte sınırda gözlem timleri konuş- sorumluluk üstlenmem. Süreç başarı- ABD'deki gibi olmalı... landıracak. Örgütün ayrıca Bahoz Er- sız olursa ‘Apo öldü’ diyeceksiniz. Ben dal kod adlı Suriyeli Fehman Hüseyin yokum. BDP ve PKK’nın beni kullan- VATANDAŞLIK MADDESİ gibi radikal ve sürecin dışında hareket masına izin vermem” sözleri dikkat edebilecek isimleri cephe gerisi olarak çekici. Vatandaşlık maddesini sana (Sırrı Sü- adlandırılan bölgelere çekeceği öğre- reyya Önder'e) yazdırıyorum. "Özgür nildi. Öcalan-BDP görüşmesinin tutanakla- iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti'ne rına yansıyan diğer çarpıcı diyaloglar bağlılığını ifade eden her birey, Türki- Çatışmayın, talimatı şöyle: ye Cumhuriyeti vatandaşıdır." Burada Örgütün geçtiğimiz hafta itibariyle HAKİKAT KOMİSYONU VE KÖY- sadece Türkiye de olabilir. Devlete ai- kızılbaş - sayfa 54 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 diz, Türk ulusçuluğuna değil. Başbakan'a gelecekti. Benim bu süreci Erdoğan: canlandırmam, darbeyi engelleme so- "TARİHİ ÖNEMDE BİR TOPLANTI" rumluluğu... Dünyada

Öcalan'ın "Tarihi önemde bir toplan- — Florida kontrgerilla merkezidir. gidebilecekleri tıya başlıyoruz. Nasıl bir yöntem izle- Abdullah Çatlı iki kez gitti. Papa, Pal- yelim" sözleriyle başlayan ve heyetin me... Sakine bu tür grupların işidir. yer çoktur "Size nasıl uygunsa" karşılığı verdiği Yeni gladyo tam olarak anlaşılmıyor. toplantıdan dikkat çeken notlar şöyle: Çözüm adına yapılan her şeyi sabote Rizgarî Online/ Türk Başbakanı Re- ettiler... cep Tayyip Erdoğan, “suça bulaş- — Özal'dan beri teşebbüs içerisinde- mamış olan PKK’lıların ailelerine yim. Kesintiye uğradı ve kaldı. Şimdi "3 aşama, 10 ilke; tartışın" kavuşabileceğini” ve “tehdit ortadan akamete uğramaması lazım... kalktıktan sonra örgüte yönelik ope- — Ben 3 aşama ve 10 ilke öneriyorum. rasyonlara son verileceğini” söyledi. — Türkler şunu bilmeli. Başarısızlık Bu yazı üzerine cesurca tartışacaksı- Önceki akşam Viyana’ya giden Türk orta ve üst düzey savaş, kaos, isyan nız. Bunu Kandil'e ve Avrupa'ya götü- Başbakanı, havaalanında gündeme getirir. Hepimizin hayatı söz konusu, receksiniz... 2 hafta içinde gelirse gö- ilişkin soruları yanıtladı. Taraf gaze- bugüne kadar yaşadıklatrımız devede rüşlerimi revize ederim. Eşbaşkanlarla tesinin kaydettiğine göre,”Hükümet kulak kalır. görüşürsem iyi olur. Eğer eşbaşkanlara olarak ilkelerinin belli olduğunu ve tavır devam ederse yine bu heyet gelir. kimsenin kendilerinden milli birliği "Beni anlamadılar" Newroz'a bunu ilan etmek istiyorum. sarsmaya yönelik taleplerde bulun- İlanı ben yapacağım. maması gerektiğini dile getiren Er- — Ben ilk günden beri demokratik doğan, şunları söyledi: “Bu işi (barış cumhuriyeti savundum, onlar beni — Hakikat komisyonu kurulacak, akil süreci) fazla dallandırıp budaklan- anlamadılar. 'Apo'yu bitirdik' dediler. adamlar denetiminde olacak. Çekil- dırma niyetinde değiliz. Stratejik hatalar yaptılar, Ergenekon'a me o zaman olacak. Köylere geri dö- Terör örgütü silah bırakıp ülkemizi saptılar... Ha bizi vurmuşar ha Saki- nüş olacak. Bunları yapmazlarsa geri terk ettikten sonra ülkemizde herhan- ne'yi... (Fransa'da suikast sonucu öldü- çekilme olmaz. Çekildiğimiz alanda gi bir sıkıntı olmayacaktır. Biz diyo- rülen PKK'nın kurucularından Sakine gerillayı daha da büyüteceğiz. 'Çeki- ruz ki silahlar bırakılsın, gömülsün. Cansız) Milyonda bir de olsa düşüne- lirsek gerilla biter' görüşüne katılmıyo- Suça bulaşmamış olanlar hanelerine, yim, MİT var mı? MİT de şaşırdı. De- rum. Suriye, İran var. Şu an Suriye'de annelerine, babalarına kavuşabile- mek ki darbe hala devam ediyor. 50 bin, Kandil'de 10 bin, İran'da 40 bir cekler. Milli birlik ve kardeşlik proje- var. miz içerisinde bu vardı. Şu süreç içe- — Süreci esastan bozan kim diye bak- risinde silah bırakarak ülkemizi terk tım... 7 Şubat MİT'e darbe... Ben bir — Peki biz ne yapacağız. Kürtler ken- edeceklerse dünyada gidebilecekleri darbeyi sezdim. Cezaevi müdürüne dilerini özgürce ifade edecek ve yö- yer çoktur. Komşu ülkeye gidebilir- 'Hakan beyi (MİT Müsteşarı Hakan netecektir. Şu anda yasa dayatırsak ler, daha başka ülkelere gidebilirler, Fidan) yalnız bırakmamak gerekir' büyük alerji yaratır. İleride olabilir. o kendilerinin takdiridir. Biz bunu bi- dedim. Sözlü, yazılı iletişime geçtim. Mesela AB yerel yönetim özerklik şar- lemeyiz. Bütün riskleri sırtlanarak bu 5 ay önce tekrar kanal açıldı, diyalog tı ki, buna şerhi kaldırırlarsa bu mesele adımları attık ve bundan sonra da at- başladı. önemli ölçüde çözülür... maya devam edeceğiz. Yeter ki milli birliğimiz bu ülkede egemen olsun.” — Hakan Fidan tutuklansa sonra sıra Agos RO/Zilan Dersim Yayınevi: Tevn (1/2007) Isbn: 9789759094348

Teknik Özellikler: 88 sayfa Türü: Anı, Mektup

On iki yıl sekiz ay Türk Ordusu'nda astsubay olarak görev alan Kasım Çakan, "bölücü" ve "hıristiyan" olmakla suçlandı ve bu suçlama doğrultusunda Askeri Şura kararıyla Ordu'dan uzaklaştı- rıldı. Çakan kitabında, soyağacından başlayarak yaşadık- larını aktarıyor. kızılbaş - sayfa 55 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 ‘süreci bozan düşmanımdır!’ Rizgarî Online/ Abdullah Öcalan´ın si- çim sistemi, siyasi partiler yasası, hazine lah bırakma için 21 Mart tarihini ver- yardımı, Anayasa’ya yaklaşımdır. Süreç diği ve Türk devletiyle mutabakata var- içerisinde BDP’nin bu çerçevede rolünü dığı ileri sürüldü. Vatan gazetesinden Meclis’te olmayı fırsata çevirip oynama- Kemal Göktaş´ın sür manşetten verilen sı gerekir. 4. yargı paketinin meclise gel- haberinde şunlar kaydedildi:”PKK li- mesi önemli. Bu konuda AKP’nin gerçek deri Nevruz’da ‘önemli açıklamalar’ niyetinin görmek benden çok BDP’ye yapacak. Abdullah Öcalan, görüştüğü düşer.” BDP’liler Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Nevruz’da açıklarım Önder ve Altan’a Tan’a, “Ben üç tane mektup gönderiyorum ama bunları sizle- Öcalan görüştüğü BDP milletvekillerine, re vermeyeceğim. Görüşmeye gelen dev- gönderdiği mektuplara zamanında yanıt let heyetlerini dikkate değer bulduğum gelirse Nevruz’da önemli açıklamalar için onlar üzerinde sizlere ulaştıracağım. yapacağını da söyledi. Edinilen bilgiye Mektuplar BDP, Avrupa ve Kandil’e yö- göre Öcalan “Mektupların ulaşması son- nelik. Biz devlet heyetiyle mektubu ulaş- rasında Kandil, Avrupa ve BDP’nin dü- tıracak ve aracı kurumlar konusunda an- şüncelerinin bana aktarılmasıyla gerçek laştık” dedi. BDP’nin rolünü doğru oynaması gere- manada rolümü oynayabilirim” dedi. kir.” 5 aydır görüşüyoruz Demokratik yaşam projesi Engellemek isteyenler Mektupların içeriğine ilişkin genel bil- Öcalan, mutabakatı “Demokratik ortak giler veren ancak mutabakatın detayla- “Devlette bir arayış var ama bu arayışı vatanda, demokratik cumhuriyet, de- rını açıklamayan Öcalan, “Biz burada 5 engellemek isteyen bir başka devlet kli- mokratik kurtuluş ve demokratik yaşam aydır devam eden bir süreci başlattık. O ğinin varlığından haberdar olmanızı is- projesi” olarak tanımladığını söyledi. çerçevede bütün görüşme notlarının on- tiyorum. Paris katliamı, Sinop’taki linç Öcalan, mektuplarla ilgili dönüşleri al- lar üzerinden gelmesini istiyorum” dedi. girişimi gibi olaylar; çok güçlü bir barış masının ardından ise “demokratik çö- karşıtlığı olmasa da sürecin bir kısım züm felsefesi ve demokratik eylem pla- Edinilen bilgiye göre Öcalan şunları söy- marjinal gruplar üzerinden provoke edi- nını” kamuoyuyla paylaşacağını söyledi. ledi: lebileceğini gösteriyor. Bu provokasyon- lar yüzünden ürkek bir AKP ile karşılaşı- Masada 5 kişi vardı “Ortadoğu’nun yeniden şekillendiği bu labiliriz. Ama bunu çok zayıf bir ihtimal süreçte Türkiye bir yol arayışı içerisin- olarak görüyorum. Çünkü uluslararası Görüşmede 1 devlet görevlisi, BDP’li dedir. Türkiye Kürt sorununu uzun uza- ve bölgesel gelişmeler de AKP’yi artık üç vekil ve Öcalan olmak üzere 5 kişi- dıya sırtında taşıyamaz. Kürt sorununu mecbur kılmaktadır.” nin yer aldığı, devlet heyetinden gelen çözümüne dair nitelikli adımlar atmak görevlinin görüşme boyunca not aldığı zorundadır. Bu zorunluluğun ortaya çı- ‘Samimiyet bu adımlara bağlıdır’ belirtildi. BDP heyetinde yer alanlar, kardığı ortak alanda, Türkiye’nin yeni Öcalan’ın oldukça kilo aldığını ve gö- bir sayfa açma ve yeni bir tarihi adım Öcalan beklentilerini şöyle sıraladı: bekli olduğunu, buna rağmen sağlığının atılabilme olasılığı güçlüdür.” “AKP’nin samimi olup olmadığını bu iyi göründüğünü, neşeli ve pozitif ve önümüzdeki birkaç haftada söz konusu enerji yaydığını söylediler." ‘Alt edemediler’ bir kısım yaklaşımlarından hareketle görebiliriz. Bunlar 4. yargı paketi, se- RO/Zilan Dersim “2011’de AKP’nin topyekün Kürt siyasal hareketini bitireceği düşüncesi boşa çık- mıştır. Askeri ve siyasal operasyonlarla “Ey Kürt Halkı! Bizden de ibret alın Kürt siyasal hareketini alt edemediği ve bilin ki, dünyadaki en güvensiz söz, gerçeğiyle karşılamıştır. Bu çerçevede de artık yanlışta ısrar etmek yerine de- Kemalistlerin verdiği şeref sözüdür.” mokratik barışçıl noktada nasıl yol ala- caklarına ilişkin bir ortak irade çıkmış- Hasan Hayri Bey tır. Bu açıdan da görevi ve sorumluluğu yüklenerek buna fırsat verecek bir takım * * * çalışmaları yürütmek istiyorum. “Ben Sizin Yalan Ve Hilelerinizle Başedemedim Bunu yürütürken de elbetteki buna taş koyacak ulusalcı kesimlerin, Ergenekon Bu Bana Dert Oldu Ama Bende Sizin önünüzde gibi yapıların, vesayetçi sistem yanlıları- nın geri durmayacağını sanıyorum. On- Eğilmedim Bu Da Size Dert Olsun” lara karşı toplumu hazır hale getirmek için Meclis’i önemsiyorum. Meclis’te Sey Rıza kızılbaş - sayfa 56 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 ÇÖZÜM VE BARIŞ MI, APO’YU KULLANARAK KÜRDİSTAN SORUNUNU YÖNETMEK, BÖLMEK VEYA TÜMDEN TASFİYE ETMEK Mİ? Kürdistan sorunu, sömürgeciliğin tas- makine demektir. Bu durumda Apo ya fiye edilmesi çerçevesindeki bir çözüm bir alet olarak yaklaştıkları ve kendisini ile barışa varmalıdır. Gerçek barış; bir bıçak (alet) olarak kullanarak, örgü- ülkeye(toprağa), Kürdistan ulusunun tü PKK yi ilk etapta silahsızlandırma, kolektif varlık ve haklarına, bağımsız ikinci etapta tümden tasfiye etme yada siyasal iktidar üçlüsüne bağlı olarak en azından bölerek marjinalleştirmeyi, gelişecektir. Sorun ile çözümü bu çer- çatıştırmayı esas aldıkları aşikardır. çeveye oturtulmadıkça; dile getirilecek her “çözüm ve barışın” sahte olacağı Kendisinin şahsi iradesi dahi elinde ol- ve hakikatteki çözüm ile barışın gelişi mayacak kadar zayıf olan tutuklu bir için yeni mücadelelere yol açacağı da sır kişiliğe bütün bir halkın iradesini verme değildir. Oysa Ahmet Türk ün, Apo ile çalışmasının işbirlikçilik ve ajan pratik görüştükten sonra yaptığı basın açıkla- olduğunu yazmıştım. O günün koşul- masında; ”Öcalan nın talepleri devleti larında kimilerince sert bulunan bu ni- rahatsız etmeyecek türden” açıklamasını telendirmelerim ise bugün için doğru- yaptığı bilinmektedir. Sömürge sistemi- Av. Medeni Ayhan lanarak somutlaşmıştır. Apo’yu irade nin tasfiyesi sürecini başlatacak bir si- yapmak; sömürgeci devleti Kürt ve Kür- yasal talebin masaya konulması halinde devleti rahatsız edebilecek bir düşüncesi distan üzerinde irade yapmaktır. Orta- ise, faşist-sömürgeci Türk devletinin ra- yoktur. Devletin de, Apo da toplanacak da bir masa dahi yoktur, âmâ şeklen ve hatsız olmaması mümkün değildi. Baş- iradeyi kendisinde bitirip teslim alarak, hayal bir masa düşünülecekse dahi, ma- bakan Tayip Erdoğan nın ise, ”Abdullah tasfiye etmeyi veya en azından bölme- sadaki tek irade sömürgeci devletin ira- Öcalan bizim istediğimiz noktaya geldi, yi amaçladığı açıktır. Bu devlet faali- desi ile kabul ve referanslarıdır. Devletin işin yüzde 95 inde uyum yakaladık” şek- yetinde Apo’nun bir alet(bıçak) olarak program ve istemleri Apo ya dikte ettiri- linde açıklama yaptığı görülmektedir. kullanıldığı aşikardır. Ortada bir talep lip tekrarı sağlanmaktadır. Barış müza- Başbakan Tayip Erdoğan ve diğer devlet olmadığı için, bu süreçten çözüm ve ba- kerelerinin taraflarının özgür olması ve yetkilileri PKK, DTK ve BDP aktivist- rış çıkacağını zırvalayarak angaje onalar asgari olarak eşit olarak masaya oturma- lerine; ”Apo tek irademizdir, muhatap aptal ve işbirlikçidir. sı gerekmektedir. Kürdistan ulusu adına sadece odur, diyerek halkı imza ver- masa da olduğu söylenen kişinin devletin meye çeken sizlerdiniz, o söyleminize Adalet Bakanı Sadullah Ergin ise, NTV tutuklusu durumundaki bir unsur olduğu bağlı kalın” demektedirler. Bu olgular Ankara Temsilcisi Nilgün Balkaç’ın so- sır değildir. Devletin siyasal iktidarını Apo’nun devletin kabul ve referanslarını rularını yanıtlarken; “Abdullah Öcalan temsil eden temsilcileri ile masaya otu- tekrar ettiğini, bunları örgütüne ve örgü- da bu sürecin içine girmeli mi?” soru- rulması gerekirken, devletin istihbarat tü kanalı ile de halkımıza kabul ettirmek suna da “Ayırım yapmıyorum. Devlet birimlerinden bazı unsurları göndererek, için çalıştığını göstermektedir. Ergene- bir sorunun çözümünü sağlayacaksa, Apo’yu kullanma amaçlı görüşmeler ya- kon nun, Oda TV de yayımlanan bel- elindeki bütün enstrümanlardan yarar- pılmaktadır. Kürdistan ulusunu temsilen gelerinde de; ” Apo’nun görüşü dışında lanır. Yani bu sorunu çözecek tüm ens- PKK’nin ve diğer örgüt ile partilerin bir görüş olmadığının, onunun dışında trümanlar vardır. Değişen şartlara ge- temsilcilerinin kurumsal olarak masaya lider bulunmadığının, PKK dışında ör- lişen ortama göre bu enstrümanlardan oturması gerekirken, kurum ve örgütle- güt olmadığının devamlı olarak topluma hangisinin kullanılabileceğine istihbarat rin tamamı muhatap olmaktan çıkarıl- yansıtılması” kararını almış olduklarını birimlerimiz, siyaset kurumu, güven- maktadır. Bu nedenlerle de bu süreçten da öğrenmiştik. Daha sonra Başbakan lik bürokrasimiz oturup karar verirler, barış ve çözüm çıkacağını savlayanlar Tayip Erdoğan da;” Şimdi bu dağdakiler hangi enstrümanı kullanacaklarını ka- bir daha aptaldır, işbirlikçidir. APO ya da uymaz” diyerek kendisine uy- rarlaştırırlarsa orada kullanırlar. Bunu malarını istediğini yansıtmıştı. Apo’nun yapmamaları eksikliktir. Bunu yapmak Kürdistan sorunu; hem Ortadoğu soru- bir siyasal talebi yoktur, bu nedenle Türk bir görevdir. Bu ülkeyi, bu milleti, bu nudur, hem de dünya sorunu olarak ulus- egemenlik sistemi içeresinde yüzyıldan illetten kurtarabilmek için gerekli gör- lararası bir sorundur. Kürdistan ulusu- fazla bir süredir iktidar mücadelesi veren düğünüz adımları atmak bir görevdir. nun ülkesi Kürdistan da kendi kendisini İttihatçı-Kemalist kanat ile liberal muha- ” Şeklinde açıklama yaptı. Enstrüman, bağımsız olarak yönetmesi stratejisi ve fazakar kanat hep birlikte devlet politi- İmralı daki Apo dur, cezaevinde kulla- dış egemenliğe dayanan sömürgeciliğin kalarının temsilcileri olarak ellerinde nılacaktır, devletin bu süreçteki ihtiyaç- tasfiyesi çerçevesinde sorunu çözmek Kürdistan ve Kürdistan ulusuna karşı bir ları bunu gerektirmektedir. Enstrüman, için Birleşmiş Miletler, AGİT, Avrupa unsura dönüşmüş olan Apo ya(yani dev- Fransızca olan instrument sözcüğünün Konseyi yanında bazı devletlerin temsil- lete) uymalarını çok ama çok istemekte- Türkçeye geçmiş halidir. Enstrümanın cileri ile gözlemci olacakları, denetleyip dirler. Siyasal bir talebi olmadığı için de sözcük anlamı (karşılığı);alet, cihaz, kontrol edecekleri ve işletecekleri bir sü- kızılbaş - sayfa 57 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 reci programlamaları zorunlu iken, hiç- kamera ve askeri tesisatını yerleştirmesi terk eden, silahsızlanan, sosyo ekonomik bir devlet ve uluslararası kurum masada karşısında da mevzilenme, hareket ka- yaşamın yozlaşmasına çekilen, dağıl- yoktur. Sorun saptırılarak Türkiye nin biliyeti ve geri dönüş imkanını önemli mayı tasfiyeyi kabullenen bir örgüt var demokratikleşme çerçevesindeki iç soru- ölçüde yitirdiği aşikardır. Diğer Kürt ör- mıdır? Kuzey Kürdistan dan PKK ye nu olarak kabul edilmektedir. Bu neden- gütlerinin tamamı tasfiye edildikten son- katılanları istedikleri yere çekseler dahi, le bu süreçten barış ve çözüm çıkacağını ra, PKK’nin tasfiye edilmesi işinde de mevcut militan yapısının yarısını oluştu- düşünenler bir daha aptaldır. Apo’nun alet(cihaz) olarak kullanıldığı ran Doğu, Batı ve Güney Kürdistanlı mi- görülmektedir. Bir daha Apo ya uymak, litanları ne yapacaklardır? Bunları İran a Ulus sorununu çözme niyeti olan sömür- ideolojik politik, diplomatik, örgütsel karşı mı savaştıracaklardır, yoksa bunlar geci bir devletin ise, kamuoyunun önüne ve askeri açıdan gerçekleşen tahriba- İran ve Suriye nin ittifakı mı olacaktır? bir çözüm projesi ile çıkması gerekmek- tın tümden tasfiye olmaya everileceği, Güney Kürdistan’ın partilerinin AKP ile tedir. Görüşmelerin istihbarat elamanla- ve artık önünün alınamayacağı açıktır. adeta stratejik müttefiklik ilişkisi içeri- rı ile gizli şekilde değil, açık şekilde yü- PKK, ivedi ve mecburi bir tercih ile kar- sindeymiş gibi hareket ettikleri, bu yolla rütülmesi gerekmektedir. Oysa devlettin şı karşıyadır: PKK, ya Apo’yu işbirlikçi kendilerini aldattıklarını, bulundukları bir çözüm projesi yoktur. Devletin yansı- ilan ederek tasfiye etiğini ivedi olarak parçanın geleceği için diğer parçaları tü- yan tek projesi; Apo’yu alet(enstrüman) dünyaya deklere edecektir, yada bunu ketme noktasına getirilebilecekleri kanı- olarak kullanarak PKK yi egemenlik ala- yapmadığında ise tümden tasfiye olarak sındayım. Bu açıdan ilişkilerini gözden nı içindeki topraklardan çıkartmak, si- dağılmayı veya en azından bölünerek geçirmelerinde ve kontrollü yaklaşmala- lahsızlandırmak, tümden tasfiye ederek marjinalleşmeyi yaşayacaktır. Apo’nun rında yarar var. Apo ve onunun talimatla- dağıtmak yada en azından bölmektir. Bu halk içinde imajı ve kişiliği sıfırlanmış- rını esas alan Demokratik Cumhuriyetçi nedenle bu süreçten barış ve çözüm çıka- tır, devlet ve başkanlık konseyi imajını PKK si 2012 yılına kadar İttihatçı-Ke- cağını savlayan Kürtlerimiz hem aptal, parlatmaya çalışmakta ve eylemlerde” malist Orducu Ergenekoncuların işbir- hem de uşaktır. Her sömürge halkın için- biji Apo” denile denile bir parça ayakta likçisiydi. Balyoz davasında bunlar ceza den uşak ve aptallar çıkmaktadır, bizde tutulmaktadır. Örgüt Apo’lu sloganları alınca ve İmralı Cezaevi Orducu Kema- de fazladır. Bizim işimiz aptal ve uşak- terk ettiğinde ve işbirlikçiliğini deklere listler yerine, liberal muhafazakâr AKP ların Medya da gür çıkartılan seslerine ederek kendisine bir lider seçtiğinde İm- nin denetimine geçince, Abdullah efen- katılmak değildir, onlara teorik açıdan ralı’daki işbirlikçinin halk nezdinde hiç- di de çizgi değiştirdiğini ilan etti. AKP bilincimizi taşıyarak, pratikte de hareket bir önem ve değerinin kalmadığını göre- nin liberal muhafazakar çizgisinin iş- alanlarını daraltarak boşa çıkartmak ve cektir. Siyasal talepler karşılanmaksızın, birlikçisi olduğunu ilan etmeye başladı. engellemektir. ”Çıksınlar, bıraksınlar, Ortadoğu bölgesinde başka ülkelerde de Apo’dan önce, AKP nin işbirlikçiliğini bir afla veya başka ülkelere dağılmak- savaş sürecinin derinleşeceği bu süreç- tercih eden kardeşi Osman Öcalan hızını la, yada Güney de bir kampta sosyo- te; TC nin her yere serbest yayılabilme- alamayarak röportajında; “en büyük ha- ekonomik yaşama katılmak ile teslim si için PKK’nin bir yasa çerçevesinde yalim liberal muhafazakâr bir partiden olsunlar, barış ve çözüm gelecektir, getirtilmesi, diğer ülkelere dağıtılması, (yani AKP den) Urfa Belediye başkanı hiçbir şey kaybedilmeyecektir ” şeklin- yada Güney Kürdistan da 1993 yılından olmaktır, Urfa belediye başkanı olmayı deki anlayış kabul edilmezdir. Abdullah beri hiçbir eylem yapmamak koşulu ile hiçbir şeye değişmem” demektedir. PKK efendinin 1999 yılında Başura(Güney e) Süleymaniye yakınlarındaki kamplarda de Kemalizm ile bağını koparmayan yö- çektirme talimatını devletten aldıktan tutulan İran-KDP ve Komala gibi kamp- neticiler 13 yıl boyunca Apo’nun Kema- sonra PKK’nin iradesiz ve korkak Baş- lara alınıp sosyo-ekonomik yaşam içinde lizm işbirlikçiliğine ses çıkartmazken ve kanlık Konseyi elemanlarına ilettiği ve denetim altına alınmaları nasıl bir sonuç başkalarının ses çıkartmasına da imkan onlarında red etmeleri gerekirken, aksi- doğurur.? Hiç kuşkusuz İran-KDP ve vermezken, artık AKP işbirlikçiliğine ne uygulamaları sürecinde geçiş güzer- Komala gibi dört veya beşe bölünmeleri- ise ses verecekleri ve çıkacak seslere gahlarına yerleşmiş olan askeri güçlerin ne yada daha fazla bölünmelerine, siyasi engel olmayacakları açıktır. AKP, Suri- asgari olarak 500-600 civarında milita- açıdan yozlaşmalarına, militan olmaktan ye, Irak ve İran muhalefeti bölgesel ola- nın yaşamına son verdiği ve bir o kada- çıkmalarına, marjinalleşmelerine ve adı rak bir ittifakı oluştururken, İran molla rını da sakat bıraktırdıklarını bilmeyen geçen Doğu Kürdistan örgütleri gibi var yönetimi, Irak ın maliki hükümeti, Su- yoktur. Bu durumda katil sadece devlet olan tabanlarını da kaybetmelerine yol riye nin Basçı Esad Yönetimi ve Türki- değildi, aynı zamanda utanç duyduğum açacaktır. Diğer ülkelere ve Türkiye ye ye deki Kemalist muhalefet ile Lübnan Apo efendi ve korkak iradesiz başkanlık dağılmaları halinde ise, daha fazla ve Hizbullah’ı ise diğer bir bölgesel ittifakı konseyi üyeleriydi. Bu süreçte aynı film daha hızlı bölünecekleri, örgütün firma oluşturmaktadır. Bunlar Ortadoğu daki tekrar oynatılmak istenmektedir, Apo ve parasal kaynaklarını bölüşmede pay statükonun değişmezliğini esas alan efendi devletten aldığı talimatı örgütü- alma ve birbirilerinin çamaşırlarını yazı Şengay devletlerine (Çin, Rusya, Hindis- ne vermektedir. Bu yaz tekrar çekilme ve açıklamalarında ortaya dökme çatış- tan) uluslararası emperyalist ittifakları işlemi istenmektedir. PKK’nin aynı fil- malarının başlayacağını, kiminin dev- olarak dayanmaktadır. Bu iki bölgesel mi bir daha dağda da oynatmayı kabul letlerin istihbarat örgütlerine payanda ittifakın gerici, statükocu ve sömürgeci edip etmeyeceği kesin olmamakla birlik- olurken, kiminin tetikçi olarak kullanı- olduğundan kimse kuşku duymamalıdır. te, ister bir daha geçiş güzergahlarında lacağını, kiminin de çek senet tahsildarı Kürtlerin ve Kürdistanlıların bir kısmı kurşunlayarak katletme pratiği yapılsın, veya uyuşturucu ve bar mafyası olacağı- bir ittifak ile diğer kısmı ise öbür ittifak- ister geçişe göz yumulsun, her hâlükârda nı, bazılarının legal alanı işlemez kılaca- la ilişkilendiğinde; Kürt ulusal birliğinin askeri açıdan tasfiyenin geri dönülmez ğını ve az bir kısmının da temiz kalabi- sağlanamayacağı, Kürtler arası çatışma şekilde yol açacağı açıktır. İlk çekilme- leceğini düşünüyorum. ihtimalinin ortaya çıkacağı ve uygun nin neticesinde PKK’nin bütün mevzile- bölgesel ve uluslararası koşullara rağ- rini, araziyi, psikolojik üstünlüğü, mi- Bütün tarihte ve yeryüzünde bir hal- men, herhangi bir sonuç alınamayacağı, lisini ve lojistik desteğini büyük ölçüde ka bu kadar bedel ödettirdikten sonra, her birinin piyon olarak kullanılacağı kaybettiği, devletin her dağ ve tepeye taş sömürgeci devletin işbirlikçi bir lidere açıktır. Mevcut bölgesel çatışmada İran ev betondan karakollar kurarak, termal sayıklattırdığı söylemlere göre alanları molalarının Suriye deki Baas yönetimi- kızılbaş - sayfa 58 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 nin ve Maliki hükümetinin Türkiye deki yaptığını göstermektedir. Sakine Cansız etmesi halinde, diğer yapıları kendisine Kemalistler gibi kaybedeceği açıktır. Bu ve arkadaşlarının katledilmesi; devletin ve devlete bağlı tutabilmek içindir. KCK sömürgeci devletlerin iktidarlarının ve organize eylemedir, Apo ya kabul ettir- nın, devletin Apo yla verdiği talimat ile muhalefetlerinin ittifaklarını göre bölü- dikleri kabul ve referanslarına oturan kurulması ve üstelik devletin ajanlarının nerek, işbirlikçi bir kuyrukçu olmak ye- sahte barış ve çözüme karşı itiraz ede- yoğun şekilde bu yapı içinde yer almala- rine, Kürdistanlıların birliğinden sonra, bilecek herkesi susturma, bastırma ve rı, ayrıca bu yapının PKK’nin üst talimat Ortadoğu’da ve bu ülkelerdeki uluslar, işbirlikçilik çizgisinin kuyruğuna takma ve çatı örgütü haline getirilmesi, dağın ulusal azınlıklar ve dinsel azınlıklar ile amaçlıdır. Yani sahte barış ve çözüm- güçlenmemesi için örgütlenecek ve ce- özgürlükler temelinde ittifaklar kurmalı, de Apo ya(daha doğrusu devlete) itiraz zaevinden çıkmış herkesin söz konusu ayrıca söz konusu iki ittifaktan bağım- edebileceklerin hiçbir ölçüyü tanımayan yapının içinde şehirlerde bıraktırılması sız olarak bu süreçte haritaların değişi- suikastlara dayanan nokta eylemleri, da, asılında dağdakilerin Apo yu( dola- minden yana projesi olan uluslararası misket bombaları ve kimyasal silahla yısı ile devleti) red edeceği korkusundan güçlerle siyasi ilişki geliştirmelidir. Aksi katıl edileceği korkusunu yaratmak iste- kaynaklanan bir kontrol mekanizması- taktirde Kürtlerin ve Kürdistanlıların iki mişlerdir. Bu eylem; Apo’yu ve devletin dır. Ayrıca KCK, PKK yi tasfiye meka- yakasının bir araya gelmeyeceği, her bir ihtiyaç duyduğu işbirlikçi sahte barışını nizması olmak üzere, devletin istekleri- yakanın başka bir gerici ittifakın lehinde PKK de kabul ettirmek içindir. ASLA ya ne göre oluşturuldu. Ancak bu örgütün kalacağı açıktır. yapılan düzen dışı eylemlerin yapılacağı kuruluşu sürecinde İttihatçı-Kemalist ve Avrupa Ülkelerinin bunları önlemek kanadın liberal muhafazakar AKP ye Barış ve çözüm gibi bir amacı olan için faaliyet yürütmeyeceği, ses çıkarta- karşı kullanacağı bir mücadele aygıtının devletin operasyonlara çıkamaması ge- mayacağı konusunda mesaj verilmiştir. olmaması karşısında, KCK yı mücadele- rektiği açıkken, devletin kış şartlarına Bu nedenle de, bu süreçten barış ve çö- lerinin aleti yapmaları ve devleti temsil rağmen operasyon yapmakta olması da, züm çıkacağını zırvalayanlar işbirlikçi eden yeni gücün de kadrosuzlaştırmak sürecin sahteliğini ortaya koymaktadır. ve aptaldır. ve etkisizleştirmek, hatta kimlerinin Kürdistan sorununu çözme projesi olan dağa gidişinin önünü almak için yeni ku- bir devletin, Batı Kürdistan da elde ettik- Bu sahte barış ve çözüm süreci başlatıl- rulan bu yapının içinde olan ve olmayan leri hak ve olanakları kendisine karşı bir madan önce; bütün cezaevlerinde 700 herkesi toplayarak zindanlara aldılar. tehdit olarak algılamaması gerekirken, kadronun 68 gün süre ile Apo’nun yaşam Şimdi AKP, hem KCK dan tutuklanan- her fırsatta Başbakan Tayip Erdoğan koşulları için açlık grevine alınmaları, ları, hem de Ergenekon ve Balyozdan nın;” Suriye bizim bir iç sorunumuzdur” UKKTH nın Apo’nun yaşam şartları ve tutuklananları mütekabiliyet(karşılılık) diyerek Kürtlerin siyasi iktidarlarını kaderi ile imajını tayin hakkına indir- esası çerçevesinde tahliye ettirerek, iki kurma imkanlarını ortadan kaldırmak ve genmesi ve 50 günde kardeşi Mehmet tarafında eleştiri getirmeden yasaya yayılmak için bir bahane aradıkları, öte Öcalan ile görüşmesine rağmen, söz onay vermesini sağlamış olacaktır. Dışa- yandan Arap piramıliter güçlerine silah konusu açlık grevlerinin sonuçlandırıl- rı çıkarılan KCK elemanlarının önemli ve parasal yardım yaparak istikrarsızlık ması için açıklama yapmaması, buna bölümünün APO ya (dolayısı ile devlete) yaratmak için Kürtlere saldırttıkları da karşın kadroların kalıcı sakatlık sınırı- bağlı kalacağı hesaplandığından dolayı aşikardır. Bu olgularda bu süreçten barış na gelmelerinden sonra 68 günde ilgili da, tahliyeleri sağlanacaktır. Devlette ve çözüm çıkacağını savlayan Kürtlerin, açıklamanın yapılması da, hem Avrupa PKK’nin Apo ile bir yol ayrımına geliş gerçekte Türk egemenlik sisteminin iki da diplomasideki kadro ve faaliyetlerle sürecinde olduğunu kendisi ile konuşma- kanadı olan İttihatçı-Kemalist veya Li- askeri yapıdaki kadrolardan sonra ce- larından bilmektedir, ve aynı zamanda beral muhafazakar eğimlilerinden biri- zaevindeki kadroları fizikken tüketme, söz konusu süreci hazırlamaktadır. nin uşağı olduklarını göstermektedir. hem de toplumda bitmiş, yıpranmış iş- birlikçi imajını güçlendirme ve Kandile Bu durumda PKK tasfiyeye uğrama- Türk devletinin diplomatik girişimle- karşı öne geçirtme çabasıydı. Devlet bu mak veya bölünmemek için ivedilikle ri sonucunda bazı Avrupa ülkelerinde şekilde Apo’nun imajını tazeledi ve Kan- Apo’nun işbirlikçi tutumu nedeni ile red Kürtlere yönelik operasyonlar yapılması, dil e karşı güçlendirmeye çalıştı. Bundan ettiğini dünyaya deklere etmeli, KCK , finans kaynaklarının yok edilmesi çalış- hemen sonra ise, söz konusu sahte barış Kongra Gel, DTK, HDK gibi gereksiz, masının dışarda yapılması, bunun yanın- ve çözüm açıklandı. merkezi karar almayı engelleyen, dev- da finans kaynaklarını kurutma kanunu letçe kurulmaları yönlendirilen yapılar adı altında Kürt işadamlarının ve Kürt Apo’nun talimatı ile Kuzey Kürdistan da lağıv edilmelidir. Çekilme olmamalıdır. kurumlarının mallarına keyfi olarak el PKK dışında pek çok kongre adı içeren Türkiyelilik, Süriyelilik, Iraklılık ve koyma imkanı getiren düzenlemelerin örgütün kurulması, her birinin başına İranlılık sömürgeci statüko ve gericili- yasallaştırılması da, bu süreçten barış ve ayrı birkaç kişinin yönetici yapılması, ği yeniden ürütmektir, red edilmelidir. çözüm çıkmayacağını göstermektedir. KCK nın ise devletin istemlerine göre Kürdistanlılık esas alınmalıdır. İttihattı PKK’nin talimat ve çatı örgütü olarak Terakkinin Balkanları kaybedene kadar Barış ve çözüm sayıklanmaya başlandı- örgütlendirilmesi ve kontrol altından Osmanlılık çizgisini(Osmanlıların Bir- ğı anda, Apo ya muhalefet etmişliği ile çıkma ihtimali büyük olasılık olan da- liği-İttihadı Osmaniye) çizgisini esas bilinen ve Kemalist bir çizgiye işbir- ğın güçlendirilmemesi için, herkesin aldığı, ancak Balkanların kaybından likçiliğe nazaran da, AKP nin liberal KCK da toplanarak tutulması da, dağ- sonra buna ihtiyaç kalmaması nedeni ile muhafazakâr işbirlikçiliğine itiraz ede- daki PKK yi etkisizleştirme ve tasfiye İslamlık çizgisinin esas alındığı, ancak bileceği öngörülen kişilerden biri olan etmek içindir. PKK dışında Kongra Gel, 1. dünya savaşının sonucunda Arapla- Sakine Cansız ile arkadaşlarına Türk KCK, DTK, KNK, HDK, BDP nin ku- rında kopması üzerine, Türkçülük başat devletinin kontrgerillasını kullanarak rulması ve her birinin başına da birkaç olmak üzere Türk-İslamcı çizginin esas katliam gerçekleştirmiş olması da; Kür- kadronun yönetici yapılması kararın alındığı ve Türkiye nin bu son çizgi te- distan sorununu çözme değil, yönetme, merkezileşmesini engellemek, dağdaki melinde Osmanlının bakiyesinden çıkar- saptırma, bölme tasfiye etme sürecinin PKK’nin Apo’nun ve dolayısı ile dev- tılarak kurumsallaştırıldığı, bu temelde işletileceğini, imha pratiklerine hazırlık letin kontrolünden çıkarak Apo’yu red bütün dini ve etnik aidiyetlerin varlık ev kızılbaş - sayfa 59 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53

özgürlükleri üzerine beton döküldüğü, paylaşımdan pay alamayacağını öngör- AKP nin ekonomik ihtiyaçlarını barındı- fakat günümüzde Türk-İslamcı çizgi ile düklerinden, emperyalizm ile birleşme ran, AB ye girme imkanı veren, başkan- de sistemi sürdürme imkanın kalmaması programları hayata geçmiş olacaktır. Bu lık sistemine gidiş yolunu açan bir ana- karşısında da Türkiyelilik çizgisi çerçe- tür kırıntıların gerçekleşebilmesi için, yasayı referanduma götürme çoğunluğu vesinde gericilik ve sömürge statükocu- PKK’nin varlığına gerek yoktu. Ayrı- olan 330 milletvekilinin oyunu alabilme- luğunun yeniden üretilerek sürdürülmek ca af, PKK’nin mücadelesi sonrasında si için, en fazla bu kabul ve referansları- istendiği aşikardır. Bu temelde anayasa ortaya çıkan ve tartışılan bir olgudur. nı düzenleyerek çözüm ilan edebileceği da vatandaşlık esasının etnik kökene Kürtçenin redi ve yasaklanması 1925 te açıktır. değil de, Türkiye ye bağlanması gerici- çıkarılan bir genelge ile gerçekleştiril- Oysa çözüm bunlarda değildir, her ulus liği yeni koşullarda yeniden üretme ve miştir. Köy koruculuğu da 1987 de Ha- sorunu gibi Kürdistan ulusal sorunu da sürdürme aracıdır, çözüm değildir. Af midiye Alaylarının yeni tarihsel sürece toprağa, bağımsız siyasal iktidara ve çıkarılması, köy koruculuğunun kaldı- uyarlanmış bir türü olarak oluşturul- ulusun kolektif hakları ile varlığına bağ- rılması, yerleşim birliklerinin adlarının muştur. Yerleşim birimlerinin adlarının lıdır. Kürdistan nın programı ve sorunun iadesi, dil yasağının kaldırılması ve eği- değiştirilmesi de 1930 lı yıllardan itiba- çözümü özet olarak tek cümleye indirge- time konu olması, Avrupa yerel Özerklik ren gerçekleştirilmiştir. Oysa bu düzen- nebilir: Kürdistan ulusu, Ülkesi Kürdis- şartı çerçevesinde su, elektrik, doğal- lemeler yapılmadan önceki tarihlerde de tan da kendi kendisini bağımsız siyasal gaz faturalarının ve bazı sınırlı vergi- Kürdistan bir sömürgeydi, bunların orta- iktidarında kurumlaştırarak yönetmek lerin belediyeler tarafından toplanması dan kaldırılması ile de sömürge statüsü istemektedir. Bu çerçevede AB nin bi- Kürdistan’daki sömürgeci statükoyu ortadan kalkmaz. 19 yüzyılda sömürge reysel haklarını, yada topluluk (azın- değiştirmez, sadece Türkiye’nin Tekel- olan Hindistan da ülkelerinin adı, dille- lık) haklarını esas alan konsept yerine, li bir ekonomiye kavuşmuş emperyalist ri, kültürleri red ve inkar edilmemişti, ikiz sözleşmeleri olarak bilenen Birleş- Türkiye nin Şengay veya Avrupa Birliği sadece idari ve ekonomik sömürgecilik miş Miletlerin Kişisel Siyasal Hakları gibi bir ekonomik pakta dahil olmadan yapılmıştı. Uluslararası Sözleşmesi, Ekonomik, Kültürel ve Sosyal Haklar Uluslarara- sı Sözleşmesi ile 1960 tarihli Sömürge Hakların Kendi Kaderlerini Tayın Hak- kı Sözleşmesi üzerine oturtulmalıdır. Aksi takdirde Kürdistan ulusu kendi mücadelesinin sürecinde bağımsızlık hedefine yürüyecektir. Kürdistan ulusal sorununun toprağa bağılı bir siyasal so- rundan çıkartılıp, sömürgeci devletlerin demokratikleştirilmesi sorununa indir- genmesine, yada insan hakları meselesi haline getirilmesine imkan verilmemeli, Demokratik Cumhuriyetçilik, Demokra- tik Özerklik gibi işbirlikçi çizgileri sa- vunanlar mücadeleyi saptırdıklarından dolayı, halka özeleştiri verdikten sonra bu kirli çizgileri terk etmelidir. Kürdis- tan yurtseverliği ve bağımsızlık stratejisi üzerinden siyaset yapmak esas olmalıdır. Kürdistan sorunun siyasal iktidar ve top- rak esasına dayanmadan çözüleceğini savunan Demokratik Cumhuriyetçi ve Demokratik Özerklikçi işbirlikçilerin;” Sömürgeci devletler sorunu bu çerçeve- de çözerse uçar, büyür, tutulamaz, süper güç olur” derken, söz sadece Kürtlerin ülkesi Kürdistan a geldiğinde ise;” Dev- let kurmak vebadır, Apo’nun sömürgeci devletlerden kopyalayıp keşfi haline ge- tirdiği sistemi karşısında gericiliktir” demelerinin aptalca olduğu açıktır.

Sömürgeci devletlerin büyük devlet şo- venizmlerini ve sömürgecilik ile em- peryalistliklerini tasfiye etmek yerine, kaşıyarak harekete geçirmek, dört sö- mürgeci devleti yerinde bırakarak büyü- tülmelerinden yana olmak, buna karşın Kürdistan ulusunu bu devletler içerisin- de devletsiz siyasal iktidarsız bırakmak, tam da sömürgeci devletlerin isteğidir, uşakça ve aptalca bir zihin ile duruşun sonucudur. kızılbaş - sayfa 60 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Türkiye’de Soykırımcıların Kahramanlaştırılması Üzerine Anadolu Ajansı’nın birkaç gün önce çesinin Evkaf Memuru. Ne var ki, çok (05.04.2011) verdiği bilgiye göre 10 çeşitli nedenlerle onun dosyası bağım- Nisan Pazar günü saat 13:30’da Boğaz- sız yargılanmak üzere mahkemenin en lıyan’da düzenlenecek bir törenle başında ayrılmıştı[2]. Mahkeme kara- Ermeni Soykırımı yıllarında Yozgat rı, 8 Nisan 1919 tarihinde alınmıştır. mutasarrıf vekili ve Boğazlıyan kay- Bu karar gereği sanıklardan Kemal makamı Mehmet Kemal anılacaktır. taamüden cinayetten suçlu bulunarak idam cezasına, öteki sanık Tevfik ise Türk haber ajansı, Kemal’in TBMM’ 15 yıl kürek cezasına çarptırılmıştır[3]. nin 14 Ekim 1922’de çıkardığı özel bir Yozgat Davası duruşmalarında ifade kanunla “milli şehit” ilan edilmiş ol- veren şahitlerin tanıklıklarına değine- duğunu da haberinde aktarmaktaydı. rek bu katilin “milli şehit” veya “milli Türkiye’de katliamcıların kahraman- kahraman” ünvanını nasıl kazandığını laştırılması yeni bir olay değildir. Er- Meline Anumyan Osmanlı belgeleriyle gösterelim. meni Soykırımının baş mimarı Talât Topal Osman’ın hayatından çok etki- Paşa’nın, Talât Paşa Komitesi ve Türk lenerek heykelini diktirmişti. Topal Yozgat Davası duruşmalarında ve özel- Dünyası Kültür ve İnsan Hakları Der- Osman, Ermeni soykırımı hazırlıkları likle 22 Şubat 1919 tarihli duruşmada, neği üyelerince mezarı başında düzen- esnasında Teşkilat-ı Mahsusa yönetici- başta şifreli telgraflar olmak üzere bir- lenen bir törenle anılmasına ilişkin 15 leri tarafından örgütlenmişti. Osman, çok resmi belge okunmuştur ve mah- Mart 2011’de aynı haber ajansının yay- Karadeniz’in Ermenilerden temizlen- keme, bunların aslına uygun oldukla- dığı haberin üzerinden bir ay bile geç- mesi görevini üstlenmişti. Hapisha- rını onayladıktan sonra Kemal’e idam memişti. Yukarıda adı geçen Mehmet nelerden kaçırdığı katillerden oluşan cezası vermiştir[4]. Kemal’in torunu olan Mehmet Kemal çetesiyle Artvin ve civarında yürütü- Ergüler’in de bu törene katıldığını be- len “tehcire” katılmış ve çok sayıda 12 Aralık 1918’de Yozgat eski muta- lirtmek gerekir. Türkler, benzer soy- Ermeni katletmişti. Azerbaycan’da ise sarrıfı Cemal Bey’in Tahkik Komis- kırımcıları anmak üzere saygı duru- yeni doğan çocuklara Ermeni subay yonuna verdiği ifadede Ermeni tehci- şunda bulunmakla yetinmeyip benzer Gurgen Margaryan’ı uykusunda bal- rine Yozgat’ın güvenlik güçlerinin de katillerin heykellerini diktiriyor, bun- tayla öldürmüş olan Azerbaycanlı Ra- katıldıkları, Yozgat şehrinden ve civa- ların adlarını caddelere, sokaklara ve mil Safarov’un adını koymaya devam rındaki köylerden sürülen Ermenilerin hatta okullara veriyorlar. ediyorlar. jandarmalar, çeteler ve yerel halk tara- fından imha edildikleri kaydedilmek- Türk yazar Doğan Akhanlı’nın da be- Bu Pazar anma töreninin yapılma- tedir[5]. lirttiği gibi, “Bugün Urfa Şehit Nusret sı öngörülen Boğazlıyan kaymakamı İlkokulunun ön sırasında oturan ve Mehmet Kemal’in konusuna dönelim. Yozgat Davasının üçüncü duruşmasın- yürürken “kürt kürt” sesler çıkaran Yozgat mutasarrıf vekili ve Boğazlıyan da, Yozgat Ermenilerinin katliamları- mavi önlüklü çocuk, muhtemelen oku- kaymakamı Mehmet Kemal, 1919-1921 na yerel ahalinin katılımının sanıklar lunun adının nerden geldiğini bilmi- yıllarında İstanbul sıkıyönetim mah- Kemal ve Tevfik tarafından sağlandı- yordur”[1]. Oysa Birinci Dünya Harbi kemelerinde, Ermeni tehcir ve taktil ğı ve teşvik edildiği doğrulanmıştır. yıllarında Bayburt eyaleti kaymakamı (sürgün ve katliamlar) suçlamasıyla Nitekim, müdde-i şahsi vekili Leon ve Urfa kaymakamı görevlerinde bu- açılan davalar arasında ilk dava olma Ferid’in mahkemeye verdiği ifadeye lunmuş olan Behramzade Nusret de, niteliği taşıyan Yozgat Davası’nın üç göre “Kemal Bey Ermeni fecâyiinin Ermeni Soykırımını gerçekleştiren sanığından biriydi. mahal-ı icrası olan “Güller” nahiye- kaymakamlardan biriydi ve bir yaban- sinde icra kılınan katliama gider iken cı mahkeme değil, Türk mahkemesi Osmanlı basınında “tarihî muhakeme” “Tiyatroya gidiyoruz” demiş ve Güller olan İstanbul Divan-ı Harb-i Örfi (Sıkı- olarak değerlendirilen 5 Şubat 1919’da ahal-i islâmiyesinin hissiyât-ı taassub- yönetim Mahkemesi) tarafından idam İstanbul Divan’ı Harb-i Örfi’de Yozgat kârânelerini tehyic eder bir nutuk cezasına çarptırılmıştı. Ermenileri tehcir ve taktil yargılanma- irad ederek fecâiye ora ahalisinin de sı başlamıştır. Bu davada üç asıl sanık iştirâkini temin ettiğini ve muztarib Halen hem Türkiye’de hem de vardı: 1. Yozgat yöresinden Boğazlıyan halkın enîn ve ıztırâbâtı karşısında Azerbaycan’da Ermenileri katillerin- ilçesi kaymakamı Mehmed Kemal, 2. mumaileyh nargile içmişti. Jandarma den ve soykırımcılarından esinlen- Mehmed Tevfik, jandarma yüzba- kumandanı Tevfik Bey de atına râkib mektedirler. Nitekim Ergenekon da- şı, sonradan binbaşlığa terfi ettirildi, olarak irad eylediği nutukta milletin de vasının en önemli sanıklarından Veli Ankara vilayetinin Çorum ve Yozgat katliâma iştirâkini teşvik etmiş ve biz- Küçük, Giresun’da jandarma bölge bölgelerinden sorumluydu, 3. Abdül zat tüfek ile 3 kişi idam eylemişti”[6]. komutanı olarak bulunduğu sırada Feyyaz (Ali), Boğazlıyan kazasının/il- Leon Ferid aynı duruşmada: “Mahall-i kızılbaş - sayfa 61 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 kıtâl olduğu iddia edilen Güller kariye- Feyyaz Bey’in bulunduğunu, bunların tırpanla halkı kesmeğe başladılar. (…) sinde 6000 kişinin ziyâı oradan herbiri paralarını aldıklarını ve Fener’e gön- Maznûnları tanırım. Katl esnâsında bir tarafından kesilen noksanü’l-uzv derdiklerini, gece kendisiyle bir iki bunlarda vardılar. (…) Bizim mahalle kalan ecsâdan bellidir. Heyet-i Tıbbiye kızı daha “sizi müslüman edeceğiz, hep katl edilmiştir”[14]. Aynı duruş- muâyenesiyle tezâhür eder” dedi[7]. burada oturdunuz” diye alıkoydukla- mada Ermenilerin katledilmeleriyle il- Aynı duruşmada kanuna aykırı olarak rını, diğerleri 50-60 araba kadar oldu gili ifade veren Annik Hanım “birinci, tehcire tabi tutulan protestan Ermeni- ve onları götürdüler. O gün bu Kemal ikinci kâfilelerde erkeklerin, üçüncü ler konusu da ele alınmıştır. Müdde-i Bey de orada idi. Elinde kılıç bulundu- kâfilelerde güzel kadınlar istisnâ edi- şahsi Hayk “Kemal Beye protestan ol- ğu halde yanlarına geldiğini ve adam- lerek diğerlerinin kesildiğini, vaktiyle duğundan bahs ile tehcire tabi tutulma- larına “eğer siz bunların hepsini iyice Yüzbaşı Şükrü Bey tarafından çalınan ması istirhamında bulunan vâlidesinin öldürmezseniz ben sizi öldürürüm. bir düdükle başlandığını, kendisinin de mumaileyhin “bence hep birdir, pro- Anamız bizi bugün için doğurmadı başından yaralandığını söyledi”[15]. testan katolik, hep Ermenidir ve gide- mı! Haydi ne duruyorsunuz, yürüyü- cekler dediğini arzetti”[8]. nüz, kesiniz, altı yaşından yetmiş ya- 18 Şubat 1919 tarihli 7. duruşma- şına kadar hepsini kesiniz!” dediğini, da ifade veren Miralay Halil Recai 11 Şubat 1919 tarihli duruşmada şahit- orada gözünün önünde ekin biçer gibi Bey “Kaymakam Şahâb Bey’den al- lerden Artin “…Ermenilerin sekizer bütün insanları kestiklerini, kendisini dığı şifreli bir telgrafname üzerine sekizer bağlanarak Yozgat haricine kesmek için validesinin Boğazlıyan’da iki üç yüz Ermeninin sevk olunduklarını ve Ermeniler üze- imha edildiğini söylemiştir”[16]: rinde bulunan zîkıymet eşya ve nakit kucağından aldıklarını, başına vur- ve evrak-ı nakdiyenin alındığını gasbın duklarını, kesilenlerin ceplerini bo- “Halil Recai -Ermeniler’in katline dâ’ir Osman Paşa Tekkesi civarında kadın- şalttıklarını, akşam üzeri kendilerini Boğazlıyan’dan telgraf aldınız mı diye ların sarhoş edildiklerini ve Güller ka- doğruca kaymakamlığa götürdükleri- bana Tedkîk-i Seyyi’ât Komisyonu’nda riyesine muvâsallata Yozgat mutasarrıf ni, bu kaymakam Kemal Bey’in ora- da sordular. Zann edersem, Şahâb Bey vekili Boğazlıyan kaymakamı Kemal da bizzat bir kere daha dövdüğünü ve böyle bir telgraf almış, bu da iki, üç yüz Bey’in 500 atlı çete ile vürûd eylediği- kendi eliyle eteğinde bulunan bir liraya Ermeni’nin imhâsına dâ’irmiş. Telgraf ni, Ermenileri teslim alarak akşam saat kadar parasını aldığını ve öldürmek bende değildir. Kayseri’den Ankara’ya 12’den sonra muvâsalat edilince papa- için maiyetine emir verdiğini fakat böyle bir telgraf çekilmiş olacak. za vadelerinin takarrüb eylediğinden meiyetindekiler kendisini kaçırarak âdet-i âyinin icrâ edilmesi lüzumunun Pul köyüne götürdüklerini, orada Adı- Müddeî-i ‘Umûmî – Şahâb Bey ma’iy- ihtar olunduğunu ve evvelâ papazın güzel namında bir jandarma alıp İncir- yet-i ‘aliyyelerinde iken cihet-i ‘as- idam edildiğini, bilahare Kemal Bey’in li köyüne götürdüğünü, orada Ahmed keriyyenin böyle tehcîr mesâ’iliyle düdük çalarak idam edenlere hitap ile: Onbaşı kendisini evinde altı ay alıkoy- iştigâline sebeb nedir? “Siz kesmesini bilmiyorsunuz” diye duğunu ve kapatıldığı bir ahırdan firar teşvikatta bulunduğunu, bunun üzeri- ettiğini söyledi”[11]. Halil Recai – Ben onu bilemem. ne çetelerin her önüne geleni şiddetle Bana böyle bir telgraf geldi, ben de kesmeye başladıklarını ve vâlidesinin “Müdde-i umumi tarafından Ojeni’nin Başkumandanlık’a verdim. Şahâb de kesileceğini anlayarak kendisinin nasıl ölümden kurtarılmış olduğu isti- Bey’den esbâbını sormadım. Çünkü firar ile Kayseri’ye gittiğini beyan zah edilmeye mumaileyhâdan İslami- bana sorulmamıştı. (…) etti”[9]. yeti kabul ettiğini beyan eylediğinden dolayı kurtulduğunu söyledi”[12]. Müddeî-i ‘Umûmî – Şahâb Bey, ma’ Aynı duruşmada şahit sıfatıyla mahke- lûmâtı kimden almış? meye ifade veren Yozgat eski milletve- Aynı duruşmada ifade veren şahit Az- kili Şakir Bey “seaman kesb-i ıttılâ et- niv İbranosyan, Divan-ı Harb-i Örfi’ye Halil Recai – Boğazlıyan’dan almış” tiği hâdisâta İstanbul’a avdetinde dahi “…İslam olmayan 860 hane kadar aha- [17]. makamat-ı âidenin nazar-ı dikkatini li sevk olunduğunu, kendisi dahi bu celp eylediğini ve maalesef bu teşeb- meyanda bulunduğunu, bir kısmının Aynı duruşmada Rum asıllı bir şahit büsten hiçbir netice hasıl olmadığını” Taşpınar’a gönderildiğini ve onların olan Hıristaki Andreyadis şu tanıklık- söylemiştir[10]. orada kesildiklerini hazır-ı bilmeclis ta bulundu: “331 Temmuz 24 Cum’a olan Kemal Bey’e “Kasap Kaymakam” Sabahı emir geldi. Cemâl Bey[18] Yozgat Davasının 12 Şubat 1919 tarihli dediklerini söyledi”[13]. duruşmasında dinlenen şahitler arasın- Ttehcîre başladı. İlk partisi ertesi gün da özellikle Ermeni Ojeni Varvaryan’ın 15 Şubat 1919 tarihli altıncı duruşma- Sivas’a sevk olundu. İkincisi de Sivas’a ifadeleri, Ermenilerin zorla müslüman- da şahit “Estepan’a lâzım gelen su’âller gönderildi. Üçüncü parti Kayseri’ye laştırmasıyla ilgili olduklarından dik- sorulup tahlîfi icrâ edildikten sonra sevk edildi. O esnâda İttihâd ve Terak- kat çekicidirler. “…Yozgatlı matmazel kendisi mes’eleyi şu sûretle anlattı: “Üç ki Murahhası[19], Ojen Hazaros huzur-ı mahkemeye çı- gün sonra bizi arabalarla sevk ettiler. karak maznunları tanıdığını söyle- Bize birer pusula verdiler. Biz de onu Ermeni imhâsı için şifâhî emirler dikten sonra: “…böylece Osman Paşa kilisedeki hey’ete götürüp verdik, ora- verdi. Cemâl Bey buna râzı olmadı. Tekkesine getirildiğini, orada Yozgatlı dan Güller’e, oradan da Elekçiler’e var- Çorum’a gitti. İşittik ki ‘azl edilmiş, polis Numan Efendi ile işte buradaki dık. Üç gün kaldık. Köylüler balta ve yerine Kemâl Bey geldi. yalnız Boğaz- kızılbaş - sayfa 62 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 lıyan Ermenileri’nin imhâ edildiğini ğil mi? Onu tanıyorum. retle kendisini beraat ettirmek istedi: duyduk. (…) “Reis Paşa -Ermenileri itlaf ettirmek Müddeiumumi -Kafileye memur edil- ağrâz-ı şahsiyyene mebni mi yoksa Bunun üzerine halkı ikişer ikişer, Bağ- miş? başka bir sebebden dolayı mı, doğru- lıca ve Bezlihân civârına götürmüşler. sunu söyle? Etrâfı bataklıklı bir ağıla doldurmuş- Kemal Bey -Evet. lar ve oradan çıkarıp üçer, beşer imhâ Müddeiumumi-Bu ahali işe niçin ka- Kemal Bey -Hâşâ, paşam, Ermenilerin etmişler. Kaçıp saklananları meydâna rıştırılmış? Madem ki hükümet inziba- itlafına aslâ delâlet etmedim. çıkarmak için İslâm olanlar kurtulacak tı temin etmişti? dedikleri halde, çıkınca onları da öl- Reis Paşa -Yozgat darülharekât dahi- dürmüşler”[20]. Kemal Bey -Bir münasebetsizliğe mey- linde midir? dan verilmemek içindir. 22 Şubat 1919 tarihinde yapılan Yoz- Kemal Bey-Hayır efendim. gat Davasının 9. duruşmasında mah- Müddeiumumi -Hükümet memuru keme reisi Hayret Paşa, kâtibe bir dizi varken bunların gönderilmesinde bir Reis Paşa -Bir kısım muhacirîn araba- şifreli telgraf okumayı emrediyor. Bir maksad-ı mahsus vardır”[25]. sız, sefaletle niçin tehcir edildi? telgrafta Boğazlıyan’da 1500 Ermeni- nin katledilmiş olduğu, 207 numaralı Sanık Kemal Bey, soruşturmada teh- Kemal Bey -Efendim vesait mefkuddu. telgrafta ise Boğazlıyan civarındaki cire ait belgelerin bir kısmı okunduk- Hükümetten telakki ettiğim emri ifa kasabalarda 360 Ermeninin öldürüldü- tan sonra yakılması emrinin verilmiş ettim”[29]. ğü yazılmıştı[21]. olduğunu söylemişti. 24 Mart 1919 ta- rihli duruşmada Kemal kendi ifadesini Aynı duruşmada mahkemeye ifade ve- 5 Mart 1919 tarihinde gerçekleştirilen reddetmeye çalışırken müddeiumumi ren İngiliz tebaasından Miralay Meh- Yozgat Davasının 10. duruşmasında Haralambo Efendi, bu ifadenin doğru med Bey, Ermenilerin kesildiğini şah- Tokat mutasarrıfı, Ermenilerin öldü- olduğunu kaydetti: sen gördüğünü beyan etti[30]. rülmeleri gerçeğinin herkesçe bilindi- ğini söyledi[22]. “Reis Paşa -Tedkik-i Seyyiat Komisyo- Mehmed Bey’in belirttiğine göre Er- nu’ nda verdiğiniz ifâdâtta tehcire ait meniler, Karakuş Deresi’nde kesilmiş- Aynı duruşmada şahit olarak dinle- evrakın bir kısmı okunduktan sonra ti[31]. nen Mülkiyye Müfettişi Nedim Bey: yakınız diye emir verildiğini söylemiş- “…140 kişilik bir Ermeni Kâfilesi siniz. Bunlardan maadası nerededir? Gene 27 Mart 1919 tarihli duruşmada sevk edilmiş. Gece olunca sevk edi- Kemal Bey -Hepsi mevcuttur, efen- dinlenen Üsküdar Mutasarrıfı Meh- lenleri bir ağıla kapamışlar. Sopalarla dim. Esasen bendeniz Tedkik-i Seyyiat med Ali Bey, Güller denilen mevkide itlâf etmişler. (…) Ba’zı karyelerde de Komisyonuna celbedildiğim gün pek Ermenilerin imhasına “ahali-i mahalli- sevkıyât yapılmış ve yolda çetelerin yorgundum. 8 kişi bir vagonda idik. yenin bir dahli olamayacağını olsa olsa ta’arruzuna hedef olmuşlar” dedi[23]. Uykusuz kaldığımdan nasıl ifade ver- bu hükümetin bir emr-i hafisi olacağını diğimi bilmiyorum. söyledi”[32]. Bu duruşmada da Şahâb Bey’in rapo- ru okundu. Buna göre Ermeni tehciri Müddeiumumi -Bendeniz Tedkik-i 8 Nisan 1919 tarihinde alınan karar- esnasında katliamlar ve yolsuzluk- Seyyiat Komisyonunda aza olduğum- la idam cezasına çarptırılan Mehmet lar yapılmıştı. Başka iki rapor daha dan bunun hilaf-ı hakikat olduğunu Kemal iki gün sonra 10 Nisan 1919’da okundu. “Boğazlıyan’dan sevk edilen beyan ederim. Kendisi üç dört saat dü- İstanbul’daki Beyazit Meydanında 36 Ermeni’nin onbirini çetelerin katl şündü. Öyle yazdı”[26]. idam olundu. Türk toplumu, Kemal’in ettikleri ve diğerlerinin de bi’l-âhire idamına karşı sert tepki gösterdi. İdam sevk edilebilirlerken katl edildikleri- Aynı duruşmada Yozgat Müftüsünün töreni de genel düzenle gerçekleştiril- ne dâ’ir jandarma raporu ve mahrem tahkikat komisyonuna verdiği ifa- memiştir. Kanuna göre idam cezasına işâretli Boğazlıyan Tehcîri’ne ‘â’id di- de zikredildi. Bu ifadeye göre müftü mahkum olan, şafaktan önce asılma- ğer bir rapor okundu”[24]. Kemal’e nasihatler vermeye çalışırken lıydı, cesedi meydanda 5-6 saat kal- Kemal ona “sen hükümetten merha- dıktan sonra cenazesiz gömülmeliydi. Yozgat Davasında Ermeni kafilelerinin metli misin?” demişti[27]. Halbuki Kemal’in idamı akşam saat güvenliğini sağlamak maksadıyla dev- 19:20’de yapılmıştır[33]. let tarafından yollanmış olan kişilerin Yozgat Davasında sanıklar, bu emirleri yerel halkı Ermenilere karşı kışkırttık- hükümetten almış olduklarının altını Törene üst düzey yetkilileri ve büyük ları ortaya çıktı. 24 Mart 1919 tarihli çizerek kendilerini beraat ettirmeye bir kalabalık katılmıştır. İdam töreni- duruşmada müddeiumumi Haralambo, çalışıyorlardı. Duruşmalarda sanık- nin ardından Kemal’in cesedi ise, son sanıklardan Kemal’e bu konuda şu so- ların verdikleri ifadeler uyarınca hü- yıkanmanın yapılabilmesi amacıyla ruları sordu: kümet, Ermeni kafilelere temel geçim Beyazıt Camii’ne götürülmüştür. Bu araçları sağlamamıştı[28]. ise, idam cezasına göre yasaktı[34]. “Müddeiumumi -Abdullah Bey namın- da birisini tanıyorlar mı? Yozgat Davasının 27 Mart günkü du- Kemal’in idam edilmesinin ertesi günü Kemal Bey -Buradaki mevkuf olan de- ruşmasında, sanıklardan Kemal bu su- cenaze töreni düzenlendi. Kemal’in ce- kızılbaş - sayfa 63 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 nazesine 10 bini aşkın gösterici katıldı. Şubat 1919. ları çekilir ve Ermeni Taşnak ve Hınçak Kâtil “milli şehit” ilan edildi, eşine ve [17] Katl ve Tehcîr Da’vâsı, “Memle- milisleri müslüman Türk köylerinde çocuklarına maaş bağlandı ve Aram ket”, 19 Şubat 1919. katliam (kırım, soykırım) yaparlar. Andonyan’ın belirttiği gibi: “Sadece [18] Yozgat mutasarrıfıydı. Dedemin babası Şükrü bey dedemin boğazı sıkıldığı zaman kesesini açan [19] İttihâd ve Terakki Murahhası Neca- halaları tarafından evde saklanmaktadır. Ancak 12 Mart 1918 sabahı halalar tütün Türk milleti, 5-10 gün içinde 20 bin ti Bey idi. [20] Katl ve Tehcîr Da’vâsı, “Memle- aldırmak için Şükrü beyi pazara gön- Osmanlı altını toplayıp bu parayı Ke- ket”, 19 Şubat 1919. derir, kimseye görünme gizli git derler. mal Bey’in eşine verdi”[35]. [21] Katl ve Tehcîr Da’vâsı, “Memleket”, Ancak Taşnak milisleri görür ve peşine 23 Şubat 1919. Bu duruşmada okunmuş düşer bir Erzurum sokağında 7 milis Demek ki, Kemal gibi katillerin kah- olan öbür telgraf, Griker’in “Yozgat tarafından baltalarla doğranır. Dedem ramanlaştırılma hikayesi, yaşadığı za- Ermenileri Katlinin Belgesel Tarihi” yetim büyür. O gün evde kalsaydı 12 manlara kadar uzanmaktadır. Osmanlı kitabında aktarılmaktadır. Martta Erzurum kurtarılmış olacaktır. gazetelerinde yayımlanmış İstanbul [22] Katl ve Tehcîr Da’vâsı, “Memle- Dedemin abbası da hayatta kalacaktır. Divan-ı Harb-i Örfi’de yapılan yargı- ket”, 6 Mart 1919. Ama kader böyle çizilmiştir. Eğer tehcir lamalarla ilgili belgelerdeki kesin ta- [23] Katl ve Tehcîr Da’vâsı, “Memle- olmasaydı ne Erzurum kongresi topla- nıklıkları bu yazımızla neşretmemize ket”, 7 Mart 1919. nabilirdi ne de Sevre karşı bir kurtuluş rağmen Pazar günü öngörülen Mehmet [24] A.g.e. mümkün olurdu. Ermeni milisler de Kemal’in anılması törenine katılan- [25] Divan-ı Harb’de Tehcîr Muhakeme- aynen Karabağ’da olduğu gibi milyon- si Başladı, “Alemdar”, 25 Mart 1919. larca Türkü ve Kürtü kırıma uğratırdı ların sayısının azalacağından hiç te [26] A.g.e. ve 100 yıl sonra adları bile anılmazdı. emin değiliz, zira günümüz Türkiyesi, [27] A.g.e. Orta Asyadan işgalci geldiler ve kutsal benzer soykırımcılar sayesinde “ulus [28] A.g.e. incilimizin bize verdiği kudretle onları devlet” olabilmiştir. [29] Tehcîr ve Taktil Muhakemesi, yok ettik diye övünürdü kiliseleriniz. “Alemdar”, 28 Mart 1919. Sizin yazılarınız ve çalışmalarınız bir [1] http://www.durde.org/2011/03/erme- [30] A.g.e. entelijiyans ürünü. Bunu anlamak için ni-soykirimi-yargi-onunde/. [31] Katl ve Tehcîr Da’vâsı, “Memleket”, sitenizde biraz gezinmek ve hayallerini- [2] Dosyası ayrılan ve yargılanmayı 28 Mart 1919. zi, hezeyanlarınızı okumak yeterli. Bu bekleyen Feyyaz Ali, başka bir ildeki [32] Tehcîr ve Taktil Muhakemesi, konuda ayrıntılı bir çalışma yapılacak davasına gidebilmesi için hapishaneden “Alemdar”, 28 Mart 1919. ve devletin ilgili makamlarına iletile- serbest bırakılmış ve orada yeni açılmış [33] Kemal Bey İdam Olundu, “Alem- cektir. Kuşkunuz olmasın. Bu ülke çok olan millet meclisinde milletvekili ola- dar”, 11 Nisan 1919. casus gördü, çok hiyanet gördü. Hepsi rak göreve başlamıştır. Vahakn N. Dad- [34] Griker, “Yozgat Ermenileri Katli- geldikleri gibi gitti. Sıra sizde, sıranızı rian, Taner Akçam, “Tehcir ve Taktil”, nin Belgesel Tarihi”, s. 330 (Ermenice). savarsınız. Vedat BULUT Divan-ı Harb-i Örfî Zabıtları, İttihad ve [35] Aram Andonyan, “Büyük Suç”, 2. Ali Ertem Terakki’nin Yargılanması 1919-1922”, Boston, 1921, s. 272 (Ermenice). 2013/02/15 at 8:01 pm İstanbul, 2008, s. 194. 2 Responses to Türkiye’de Soykırımcı- Vedat Bulut’un yorumuna ilişkin birkaç [3] Takvîm-i Vekayi, No 3617, 7 Ağus- ların Kahramanlaştırılması Üzerine söz: Sayın Meline Anumyan, Bu kadar tos 1919 ss. 1-2. 1. Vedat Bulut saçma bir yoruma yer ayırıp kamuoyu- [4] Griker, “Yozgat Ermenileri Katlinin 2012/04/08 at 5:34 pm na tanıttığınız için sabrınıza hayranım Belgesel Tarihi”, New York, 1980, s. 66 Sayın Anumyan, doğrusu. Bizim ırkçılarımızın, vicdan (Ermenice). Ahlaklı bir gazeteciyseniz şunları da yosunu oldukları kadar, mantık yoksunu [5] A.g.e., sayfa 125. yazınız. Şükrü bey 14 yaşında, kundak- da olduklarının, Sizin de farkında oldu- [6] Tarihî Muhakeme, “Alemdar”, 10 da bir bebeği vardır ismi Mahir Altuniş. ğunuzdan eminim. “14 yaşında Şükrü Şubat 1919. 1917 bolşevik devrimi sonrası Rus ordu- bey”! Dikkat “kundakda bir bebeği var“ [7] A.g.e. ! “halalar… Şükrü beyi pazara gönderir, [8] A.g.e. 2/15 Mart 1915 tarihli gizli kimseye görünme gizli git derler.” Deli talimata göre yabancı ülkelerin tebaa- saçması doğrusu, “Pazara git, kimseye ları olan Ermeniler de Der Zor’a tehcir görünme”! Aslında bu mantıksız ırkçı, edilmeliydi. Arsen Avakyan, “1915’te kulaktan dolma yarım yamalak öğrendi- Osmanlı’da yabancı ülkelerin tebaaları ği TC propaganda masallarını, Size sa- olan veya hasta olan Ermenilerin tehcir tacak kadar “olgunlaştığını” göstermek edilmeleriyle ilgili”, “Ermenistan Ar- istemiş. Ve aklı sıra Size, soykırımın şivleri Belleteni” N 2, Erivan, 2005, ss. Türkler için bir “zorunluluk” olduğunu 194-197 (Ermenice).. “ispat etmiş”! Yani anlayacağınız, saç- [9] Tarihî Muhakeme, “Alemdar”, 12 maladıkça saçmalamış. Yalan ve kaba Şubat 1919. kuvvetten başka bir şey de tanımadığı [10] A.g.e. için Sizi, tehdit etmeyi de ihmal etme- [11] Tarihî Muhakeme, “Alemdar”, 13 miş. Aslında Vedat Bulut Size, o çok Şubat 1919. “görkemli” TC’ kitle tabanının resmini [12] A.g.e. çizmiş. Gerçek dışı uyduruk hikâye, [13] A.g.e. mantık yoksunu ırkçı cehalet, yalan ve [14] Katl ve Tehcîr Da’vâsı, “Memleket”, Tehdit… 16 Şubat 1919. Saygılarımla [15] A.g.e. Ali Ertem / Nurhan Becidyan [16] Tarihî Muhakeme, “Alemdar”, 19 [email protected] kızılbaş - sayfa 64 - sayı 24 - Mart 2013 - [email protected] - tel: 00 49 (0) 177 502 88 53 Oğlu Cemil Kırbayır'ın kemiklerini 33 yıldır arayan Berfo Kırbayır, bu sabah 105 yaşında, hayatını kaybetti.

12 Eylül döneminde evden alınan ve bir daha geri dönmeyen oğlu Cemil Kırba- yır için 33 yıl mücadele veren Berfo Ana, bu sabah hayatın kaybetti.

Ailesi, Berfo Ana’nın hayatını kaybet- mesiyle ilgili bir açıklama yaptı:

105 yaşında, oğlu Cemil Kırbayır'ın kemiklerini 33 yıldır arayan Berfo Kır- bayır, bugün 05:00 civarı hayata göz- lerini yumdu.

En son mide kanseri teşhisi konan, ameliyat sürecini direnişiyle atlatan Berfo Anamız'ın sağlık durumu son günlerde kötüye gidiyordu. Berfo Ana, ömrünün son 33 yılını oğlunun kemik- lerini bulmaya adamıştı. Son nefesinde de yine oğlunun adı ağzındaydı. 105 yaşında olmasına rağmen oğlunun ka- tili Kenan Evren'in yargılanacağı 12 Eylül Mahkemesi'ne kadar gitti. Annemizin, Cemil'in kemiklerini bul- bir kez daha ilan ediyoruz. Adaletin temsilcisi oldu. madan toprağa gömülmesine sebep Cenazemiz yarın Göle'de defnefdilmek olan herkesin hak ettikleri cezaları al- üzere İstanbul'dan yola çıkacaktır. Kendi yaşamıyla direnişin temsilcisi maları için, Kırbayır Ailesi olarak bu oldu. mücadeleyi sürdüreceğimizi buradan Hepimizin başı sağ olsun. Kırbayır

8 Mart Dünya emekçi kadınlar günü

Kadınların; kendi öz siyasal örgütlen- melerini yükseltip ikdidarlara ortak olmalarını görmek ve dayanışmak isteriz!...

Kadınların; devlete, şirketlere ve erkek- lere marabalığına hayır deriz!... Kızılbaş Dergis