<<

T.C.

İstanbul Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü

Tarih Anabilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi

TAHS İN UZER’ İN YA ŞAMI VE FAAL İYETLER İ

Hazırlayan

ENDER KORKMAZ

2501080762

Tez Danı şmanı

Prof. Dr. Ali ARSLAN

İstanbul 2011

ÖZET

19’ncu yüzyılın son ve 20’nci yüzyılın ilk çeyre ği dünya açısından oldu ğu kadar Türkiye tarihi açısından da nispeten hızlı ve yo ğun bir şekilde ya şanmı ştır. Türkiye milleti için bu dönem de ğişimin çok hızlı ya şandı ğı bir süreç olmu ştur. Yine aynı dönemde, Türkiye tarihindeki de ğişimin temel aktörlerinden olacak birçok önemli şahsiyet yeti şmi ştir. Bu dönem, iyi yeti şmi ş ve önemli i şler ba şarmı ş ki şiler bakımından o kadar zengindir ki, bu ki şilerden bazıları zaman içinde unutulmu ş ya da yeterince anla şılamamı şlardır. Bu çalı şmanın konusu olan Tahsin Uzer de bu türden ki şiler arasındadır. Bu tez, Uzer’in hayatını do ğumundan, vefatına kadar inceleyerek, Tahsin ’in hayatını kronolojik bir bütünlükle ele almayı hedeflemektedir. Ayrıca çalı şmada ’in hatıratı, Ba şbakanlık Osmanlı Ar şivleri, Ba şbakanlık Cumhuriyet Ar şivleri ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Ar şivleri’nden yararlanılmı ştır. Tahsin Bey’in hem Osmanlı Devleti, hem de Türkiye Cumhuriyeti dönemlerinde ifa etmi ş oldu ğu görevler, resmi evrak, hatırat ve akademik ara ştırmalar gibi eserlerden izlenerek, ortaya ele ştirel bir bütünlük çıkması amaçlanmı ştır.

i

ABSTRACT

The last quarter of the nineteenth century together with the first quarter of the twentieth century, was lived in a rather rapid, as well as in a dense way both within the context of the world history and the Turkish history. This time frame has also been a period of change for the Turkish people. In a similar vein, the influential personalities who would be the key actors of the change of heart in the Turkish history were brought up in this period. This period is so wealthy in terms of the significant and successful personalities that some of these people have either been forgotten during the course of time or could not have been understood adequately. Tahsin Uzer, who is the subject of this study, is amongst those kinds of people. The present thesis sets out to scrutinise Uzer’s life from his birth until his death in a chronological integrity. Furthermore, Tahsin Bey’s memoir, the Ottoman Archives of the Prime Ministry, the Republican Archives of the Prime Ministry, and the Archives of the Grand National Assembly of Turkey have been made use of in this thesis. The duties that Tahsin Bey executed both in the time of the Ottoman State and the Turkish Republic, have been traced through such works as official documents, memoir and scholarly writings, with the purpose of putting forward a critical coherence in the thesis.

ii ÖNSÖZ

19’ncu yüzyılın son ve 20’nci yüzyılın ilk çeyre ği dünya açısından oldu ğu kadar Türk Tarihi açısından da oldukça hızlı ve yo ğun ya şanmı ştır. Türk Milleti için bu dönem de ğişimin çok hızlı ya şandı ğı bir süreç olmu ştur. Yine aynı dönem Türk Tarihi’ndeki birçok önemli şahsiyeti yeti ştirmi ş, bu ki şiler de ğişimin temel dinamiklerinden olmu şlardır. Bu dönem iyi yeti şmi ş ve önemli i şler ba şarmı ş ki şiler bakımından o kadar zengindir ki, bu ki şilerden bazıları zaman içinde unutulmu ş ya da yeterince anla şılamamı şlardır. Bu çalı şmanın konusu olan Tahsin Uzer de bu türden ki şiler arasındadır. Bu çalı şma Tahsin Uzer’in hayatını do ğumundan, vefatına kadar incelemekte ve Tahsin Bey’in hayatını kronolojik bir bütünlükle ele almaktadır. Çalı şmada Tahsin Bey’in hatıratından ve Ba şbakanlık Osmanlı Ar şivleri, Ba şbakanlık Cumhuriyet Ar şivleri ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Ar şivleri’nden yararlanılmı ştır. Tahsin Bey’in hem Osmanlı Devleti hem de Türkiye Cumhuriyeti dönemlerinde ifa etmi ş oldu ğu görevler resmi evrak, hatırat ve ara ştırma-inceleme türü eserlerden yararlanılarak ele ştirel bir bütünlükle ortaya konulmu ştur.

Modern Türkiye’nin olu şumu süreci kendi içinde çok fazla dinamik barındıran ve olayların ba ş döndürücü biz hızda geli şti ği ve sona erdi ği bir döneme tekabül etmektedir. Tarihsel açıdan ziyadesiyle önemli olayların çok kısa zaman aralıklarında ya şandı ğı bu dönem kendi içinde birçok önemli şahıs da yeti ştirmi ştir. Bununla beraber yakın dönem tarih ara ştırmaları söz konusu oldu ğunda bu tür şahsiyetlerin bir kısmı oldukça öne çıkarken bir kısmı henüz yeterince incelenmemi ştir. Yine bu şahsiyetler modern Türkiye’nin olu şumunun göz ardı edilemez parçalarıdır. Dolayısıyla yakın dönem tarihini bütüncül olarak kavramak bu şahısların da yeterince incelenmi ş ve anla şılmı ş olmasıyla dolaysız olarak ilgilidir.

Bu çalı şmanın yapılmasındaki temel amaç yukarıda anlatıldı ğı türden, tarih ara ştırmaları tarafından geri planda bırakılmı ş ancak Makedonya, Anadolu ve Suriye’de yaptı ğı faaliyetlerle döneminde çok önemli hizmetlerde bulunmu ş bir şahıs olan Tahsin Uzer’in tecrübelerini gün yüzüne çıkarmaktır. Tahsin Uzer’in tecrübeleri Anadolu’nun etki alanındaki co ğrafyalara dair günümüzde de de ğerini koruyan

iii edimlerdir. Bu çalı şmanın yapılmasındaki yegane arzu bu tecrübelerin bir şekilde toparlanması ve bunlardan yararlanılabilecek bir biçimde ortaya konmasıdır.

Bu tez çalı şmasını yapmak konusunda bana vermi ş oldu ğu şevk ve gösterdi ği ilgiden ötürü İstanbul Üniversitesi Türkiye Cumhuriyeti Bölümü Ba şkanı Prof. Dr. Ali Arslan ba şta olmak üzere, de ğerli hocalarım Atatürk Ara ştırma Merkezi Ba şkanı Cezmi Eraslan, e şsiz bilgilerini benden esirgemeyen Prof. Dr. Halil Bal, Yard. Doç. Dr. Mehmet Fatih Sancaktar ve Trakya Üniversitesi’nde görev yapan Yard. Doç. Dr. Bülent Yıldırım’a te şekkürü borç bilirim. Ayrıca, bu çalı şmanın yapılması sırasında benden yardımlarını ve sabırlarını esirgemeyen Ara ştırma Görevlisi Ramazan Erhan Güllü’ye, tarih alanında akademik çalı şmalar yapma konusunda beni cesaretlendiren sevgili Murat Aydo ğdu’ya, tüm çalı şmalarımda oldu ğu gibi bu çalı şmamda da bana destek olan de ğerli dostum Burç İdem Dinçel’e ve yardımlarından dolayı sevgili arkada şım Dilek Akgümü ş’e te şekkür ederim.

iv İÇİNDEK İLER

ÖZET ...... i ABSTRACT ...... ii ÖNSÖZ ...... iii İÇİNDEK İLER ...... v KISALTMALAR ...... viii GİRİŞ ...... 1

BİRİNC İ BÖLÜM

TAHS İN BEY’ İN DO ĞUMUNDAN İLK RESM İ GÖREV İNE KADAR OLAN SÜREÇ

1.1. Do ğumu ve Ailesi ...... 6 1.2. Mekteb-i Mülkiye-i Şahane’ye Kadar E ğitim Hayatı ...... 8 1.3. Mekteb-i Mülkiye-i Şahane ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne Katılması ... 10 1.4.Tutuklanması ve Selanik’e Sürgün Edilmesi ...... 17

İKİNC İ BÖLÜM

TAHS İN BEY’ İN B İRİNC İ DÜNYA SAVA ŞINA KADAR OLAN MÜLK İ AM İRL İKLER İ

2.1. Tahsin Bey’in İlk Devlet Görevleri: Nahiye Müdürlükleri ...... 22 2.1.1 Tahsin Bey’in İlk Memuriyeti Sırasında Makedonya’da Genel Durum ...... 22 2.1.2 Tahsin Bey’in İlk Memuriyeti: Prüsçan Nahiye Müdürlü ğü ...... 23 2.1.3 Tahsin Bey’in Çeç Nahiye Müdürlü ğü ...... 27 2.1.4 İkinciye Prüsçan Nahiye Müdürlü ğü ...... 31 2.1.5 A ğustos Nahiye Müdürlü ğü ...... 34 2.2. Tahsin Bey’in Kaymakamlıkları ...... 38

v 2.2.1. İlinden İsyanı’nın Arifesinde Balkanlardaki Genel Durum ...... 38 2.2.2. Tahsin Bey’in Razlık Kaymakamlı ğı ...... 40 2.2.2.1. İlinden İsyanı Öncesi Ya şananlar ve Ba şlatılan Çalı şmalar 40 2.2.2.2. İlinden İsyanı ve Görev De ğişikli ği ...... 45 2.2.3. Tahsin Bey’in Gevgili Kaymakamlı ğı ...... 52 2.2.4. Tahsin Bey’in Florine Kaymakamlı ğı ...... 57 2.2.5. Tahsin Bey’in Ksendire Kaymakamlı ğı ...... 63 2.2.6.Tahsin Bey’in Selanik Merkez Kaymakamlı ğı ...... 67 2.3. Tahsin Bey’in Mutasarrıflıkları ...... 70 2.3.1. Tahsin Bey’in Drama Mutasarrıflı ğı ...... 70 2.3.2. Balkan Sava şı ve Babıali Baskını ...... 81 2.3.3. Tahsin Bey’in Beyo ğlu Mutasarrıflı ğı ...... 83

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

TAHS İN BEY’ İN VAL İLİKLER İ VE B İRİNC İ DÜNYA SAVA ŞI DÖNEM İ

3.1. Tahsin Bey’in Valilikleri ...... 85 3.1.1 Tahsin Bey’in Bursa Vali Vekâleti ...... 85 3.1.2. Tahsin Bey’in Van Vali Vekâleti ve Valili ği ...... 86 3.1.3. Tahsin Bey’in Valili ği ...... 93 3.1.3.1. Ordunun İaşesi ...... 93 3.1.3.2. Erzurum’da Askeri ve Siyasi Geli şmeler ...... 95 3.1.3. Tahsin Bey’in Suriye Valili ği ...... 98 3.2. Mütareke Döneminde Tahsin Bey ...... 102 3.2.1. Tahsin Bey’in Vilayat-ı Müstahlise Valili ği ...... 102 3.2.2. Tahsin Bey’in Aydın Valili ği ...... 103 3.2.3. Tahsin Bey’in İzmir Mebuslu ğu ve Sürgünü ...... 104

vi DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

TAHS İN BEY’ İN CUMHUR İYET DÖNEM İ FAAL İYETLER İ

4.1. Tahsin Bey’in Milletvekillikleri ...... 107 4.1.1 Tahsin Bey’in İzmir Milletvekilli ği ...... 107 4.1.2. Tahsin Bey’in Milletvekilli ği ...... 109 4.1.3 Tahsin Bey’in Erzurum Milletvekilli ği ...... 109 4.1.4Tahsin Bey’in ve ikinci Erzurum Milletvekillikleri ...... 110 4.1. Tahsin Bey’in Üçüncü Bölge Müfetti şli ği ...... 111

SONUÇ ...... 118 KAYNAKÇA ...... 122

vii

KISALTMALAR

A.B.D. : Amerika Birle şik Devletleri

A.DVN.MHM. : Sadaret Divan (Beylikçi) Kalemi Mühimme Odası a.g. e.: Adı geçen eser a.g.m. : Adı geçen makale a.g.t. : Adı geçen tez

A.MTZ.(04) : Sadaret Eyâlât-ı Mümtâze Kalemi Belgeleri Bulgaristan Belgeleri

BCA. : Ba şbakanlık Cumhuriyet Ar şivi

BEO. : Bab-ı Ali Evrak Odası

Bkz. : Bakınız

BOA.: Ba şbakanlık Osmanlı Ar şivi

C. : Cemâzi-yel-âhir

Ca. : Cemâzi-yel-evvel

Çev. : Çeviren

DH.EUM. 2. Şb. : Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti İkinci Şube

DH.EUM. 4. Şb. : Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti Dördüncü Şube

viii DH. İD. : Dâhiliye Nezâreti İdarî Kısım

DH.KMS. : Dâhiliye Nezâreti Kalem-i Mahsus Müdüriyeti

DH.MKT. : Dâhiliye Nezâreti Mektubî Kalemi

DH.MU İ.: Dâhiliye Nezâreti Muhaberât-ı Umumiye Kalemi

DH. MTV.: Dahiliye Nezareti Mütenevvia Kısmı Belgeleri

DH. ŞFR. : Dâhiliye Nezâreti Şifre Kalemi

DH.TMIK.S. : Dâhiliye Nezâreti Tesri-i Muamelat ve Islahat Komisyonu

İ.DH. : İrâde - Dâhiliye

İ.DU İT. : Dosya Usulü İrâdeler

İ.HB.: İrâde - Harbiye

İ.HUS. : İrâde – Hususi

İ.ŞD: İrade - Şuray-ı Devlet

İ.TAL. : İrâde – Taltifat

L. : Şevval

M. : Muharrem

MA.: Türkiye Büyük Millet Meclisi Ar şivi Özlük Dosyaları

MF.MKT. : Maarif Nezâreti Mektubî Kalemi

MV. : Meclis-i Vükelâ Mazbataları

N. : Ramazan nr. : Numara

R. : Rebî-ül-âhır

ix Ra. : Rebî-ül-evvel

S. : Safer

Ş.: Şaban s. : Sayfa

şb. : Şube

ŞD. : Şûra-yı Devlet

TBMM.: Türkiye Büyük Millet Meclisi

TFR.1.A.: Rumeli Müfetti şli ği Sadaret Ve Ba şkitâbet Evrakı

TFR.1.AS.: Rumeli Müfetti şli ği Jandarma Mü şirriytet ve Kumandanlık Evrakı

TFR.1.FTG.: Rumeli Müfetti şli ği Foto ğraf Ar şivi

TFR.1.MN.: Rumeli Müfetti şli ği Manastır Vilayeti Belgeleri

TFR.1.SL.: Rumeli Müfetti şli ği Selanik Vilayeti Belgeleri

T.T.K. : Türk Tarih Kurumu vb. : ve benzeri vd. : ve devamı ve d ğ.: ve di ğerleri vs. : ve sâire

Y.A.HUS. : Yıldız Sadaret Husûsî Maruzat Evrakı

Y.A.RES. : Yıldız Sadaret Resmî Maruzat Evrakı

Y.MTV. : Yıldız Mütenevvi Maruzat Evrakı

Y.PRK.ASK. : Yıldız Perakende Evrakı Askerî Maruzat

x Y.PRK.UM. : Yıldız Perakende Evrakı Umum Vilayetler Tahriratı

Z. : Zilhicce

Za. : Zilkade

Zik. : Zikreden

xi GİRİŞ

19’ncu yüzyılın 20’nci yüzyıla ba ğlandı ğı dönem Türk Tarihi’nin belki de en hareketli dönemidir. Siyaseten Tanzimat Fermanı ile ba şladı ğı kabul edilebilecek Batılı anlamdaki Türk Modernle şmesi kendine has do ğası ve geli şim çizgisi içinde, özellikle bahsedilen zaman diliminde alı şıldı ğın ötesinde ivme kazanmı ştır. Teknolojinin geli şmesi ile günlük ve siyasi hayat hızlanmı ş, daha önce yapılması için yılları alan işler, günler içinde yapılmaya ba şlamı ştır. Bu hız Osmanlı-Türk tarihinde de kendini göstermi ştir. I. Me şrutiyeti izleyen yüzyıl içinde ya şanan olaylar nitelik ve nicelik bakımından Türk tarihinin en önemli sayfalarını te şkil edecek bir hal almı ştır. 93 Harbi, 1897 Osmanlı-Yunan Sava şı, I. ve II.Balkan Sava şı, Birinci Dünya Sava şı ve nihayet Milli Mücadele’nin ya şandı ğı bu yüzyılda iktidar de ğişiklikleri rejim de ğişikli ğine tahvil olmu ş, bir milletin kaderi ve gelece ği büyük bir dönü şüm ya şamı ştır.

Tahsin Uzer bu de ğişim-dönü şüm devrinin sadece tanı ğı de ğil aynı zamanda aktörlerinden biridir. Tarihsel ve siyasal anlamda önemli bir yere tekabül eden Selanik’te ba şlayan bu ya şam öyküsü Be şikta ş Zindanları’ndan, Makedonya Nahiyeleri’ne, Do ğu Anadolu Vilayetleri’nden Suriye Çölleri’ne kadar birçok co ğrafyada bu de ğişim ve dönü şüme i ştirak etmi ştir. Tahsin Bey’in tüm tecrübeleri Anadolu ve Anadolu’nın etki alanı 1 altında olan co ğrafyalarda geçmi ştir. Bu yüzden Tahsin Bey’in tecrübeleri bugünkü konjönktürde de de ğer sahibidir.

Tahsin Bey’in hayatını temel olarak iki döneme ayırmak mümkündür. Bu dönemler Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri olarak tanımlanabilir. Tahsin Bey’in hayat yolcu ğunun bu iki dönemi kendi içinde bir takım evrelere ayrılmaktadır. Özellikle Osmanlı dönemi Tahsin Bey için siyasi, askeri ve idari olarak çok hareketli geçmi ştir. Cumhuriyet Devri’nde ise mülki-askeri görevler almaktan ziyade siyaseten faaliyete devam etmi ş 5 dönem milletvekilli ği yapmı ş ve nihayetinde Üçüncü Bölge Umumi müfetti şi iken hayata veda etmi ştir.

1 Kavram hk. bkz. Ali Arslan, Hasan Kanbolat, “Türkiye ve Anadolu Etki Alanı”, Yeni Forum Dergisi, Kasım 1993, s. 45-50.

1

Tahsin Bey Selanikli, görece müreffeh bir ailenin çocu ğudur. Küçük ya şta babasını kaybetmi ş, çocuklu ğunun kalanını dayıları ile geçirmi ştir. Selanik’te tamamladı ğı ilkö ğrenimini müteakip, orta ö ğreniminin bir kısmını Selanik’te ikmal ettikten sonra İstanbul Mülkiyesi’nde e ğitimine devam etmi ştir. Tahsin Bey’in Mülkiye günleri onun siyasal anlamda görü şlerini şekillendiren dönem olmu ştur. Tahsin Bey’in bu döneminde ait bir takım bilgiler okul arkada şları olan Süleyman Kani İrtem, Leskovikli Rauf Bey gibi dönemin önemli simalarının hatıratında yer almaktadır. Hayatının bu bölümünü ara ştırmak ve ayrıntılandırmak için özellikle kendi hatıratı ve bahsedilen türden eserlerde havi da ğınık bilgi parçalarından yararlanılmı ştır. Tahsin Bey yine bu dönemde İttihat ve Terakki Cemiyetine dâhil olmu ş henüz ergenlik ça ğında siyasi mücadeleye atılmı ştır. Cemiyetin Mülkiye Mektebi Te şkilatı’nda yer almı ş, ate şli tavırları arkada şlarının ve hocalarının dikkatini çekmi ştir. Bu dönemdeki siyasi çalı şmaları sonucu idadi kısmını bitirdi ği Mülkiye’nin yüksek kısmından mezun olamadan tutuklanmı ş ve idari görevle Selanik’e sürgün edilmi ştir.

Tahsin Bey’in idari memuriyet hayatı Selanik’e ba ğlı Prüsçan Nahiyesi Müdürlü ğü’yle ba şlar. Daha sonra sırasıyla Çeç, yine Prüsçan ve A ğustos Nahiyeleri Müdüriyetini üstlendikten sonra Yenice-i Vardar Kaymakam Vekilli ğini ifa etmi ştir. Tahsin Bey’in bu dönemine dair hatıratında anlattıkları ve sınırlı sayıda Ba şbakanlık Osmanlı Ar şivi evrakından ba şka kaynak yoktur. Ancak özellikle Dâhiliye Nezareti Memurin-i Mülkiye Komisyonu’nca düzenlenen Sicil-i Ahval Varakası bu dönemine dair önemli tarihleri i şaretlemi ş ve kendisine dair, üçüncü gözden bir takım bilgiler vermi ştir. Ancak Ba şbakanlık Osmanlı Ar şivleri’nde ula şılabilen Sicil-i Ahval Varakası kendisinin Selanik Merkez Kaymakamlı ğı’na kadardır.

Tahsin Bey’in kaymakamlık görevleri Makedonya’da ekalliyetlerden kaynaklanan sıkıntıların yo ğun olarak ya şandı ğı bir çatı şma ve isyan ortamında geçmi ştir. Tahsin Bey henüz ilk kaymakamlık görevini üstlendi ği sırada kendisini 1903 İlinden (Aziz İlyas Günü) isyanının içinde bulmu ştur. Sonraki görevi olan Gevgili Kazası Kaymakamlı ğı’nda bölgede yaygın olan e şkıya çeteleri ile u ğra şmak

2 zorunda kalmı ş ve hemen hemen bölgedeki bütün şekaveti temizlemi ştir. Florine Kazası Kaymakamlı ğı’nda ise kendisini bamba şka bir gerilim alanında bulmu ş, Rum ve Ulahlar arasındaki etnik ve dini çatı şmanın içinde çözümleyici olarak rol almı ştır. Ksendire Kazası Kaymakamlı ğı ise Rum etkisinin yo ğun olarak hissedildi ği bir bölgede geçmi ş ve yine bu dönemde II. Me şrutiyet ilan edilmi ştir. II. Me şrutiyet’in hürriyet ortamında Selanik Merkez Kaymakamlı ğı’na nakil olunmu ştur. Bu dönemde 31 Mart vakası ya şanmı ş, 31 Mart sürgünleri ve devrik padi şah II. Abdüllhamit’e Selanik’te evsahipli ği yapmı ştır. Görülebilece ği gibi Tahsin Bey’in sadece kaymakamlık görevleri dahi ba şlı ba şına bir ara ştırma konusunu te şkil edebilecek niteliktedir.

Tahsin Bey’in kaymakamlık görevlerini müteakip olarak Mutasarrıflıkları gelir. Tahsin Bey’in bu döneminde de çalı şmaya kaynaklık edecek olan ba şlıca eserler hatıratı, Ba şbakanlık Osmanlı Ar şivi evrakı ve bir takım ara ştırma-inceleme eserleridir. Tahsin Bey iki livada mutasarrıflık yapmı ştır. Üstlendi ği ilk mutasarrıflık görevi olan Drama Mutasarrıflı ğı kendisinin en uzun süren ve önemle üzerinde durdu ğu görevlerinden biridir. İdari açıdan parlak sayılabilecek bir dönem ya şayan Tahsin Bey için Drama Mutasarrıflı ğı iki evladını hastalıktan kaybetmesi ve Balkan Sava şının arefesinde görevden alınması gibi olaylar nedeniyle ile oldukça gerilimli geçmi ştir. Tahsin Bey Drama Mutasarrıflı ğı’ndan alındıktan sonra İstanbul’a yerle şmi ş ve Babıâli Baskını’nın uygulayıcıları arasında yer almı ştır. Baskından sonra bir süre Beyo ğlu Mutasarrıflı ğı ve Beyo ğlu Polis Müdürlü ğü Vekâletini de uhdesine alan Tahsin Bey yorucu bir görev dönemi geçirmiştir.

Tahsin Bey I. Balkan Sava şı sürerken Bursa Vali Vekâletine atanmı ştır. Kısa süreli vekâletini müteakiben Van Vali Vekilliği’ne nakledilmi ş kısa bir süre sonra asaleti tasdik edilerek vali olmu ştur. Tahsin Bey, Van Valili ği döneminde özellikle Kürt Aşiretlerinin isyanlarıyla u ğra şmı ş ve Balkanlarda edindi ği ekalliyetler konusundaki tecrübesini bamba şka bir co ğrafyada bamba şka bir kültür içinde geni şletmi ştir.

3 Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Sava şı’na i ştirak etti ğinde Van Valisi olan Tahsin Bey bu dönemde Van’dan alınarak Erzuruma nakledilmi ştir. Erzurum’da özellikle ordunun ia şesi meselesiyle u ğra şmı ş, talihsiz bir şekilde Erzurum’un Ruslarca i şgaline şahit olmu ştur. Tahsin Bey sonrasında Suriye’de görevlendirilmi ş hem valilik hem de Ordu Menzil Müfetti şli ği görevlerini üstüne almı ş, Mondros Mütarekesi’ne yakın bir zaman diliminde Şam kaybedilene de ğin bu görevi sürdürmü ştür.

Tahsin Bey’in yayınlanmı ş olan hatıratında Birinci Dünya Sava şı’nda ya şadıklarına kaynaklık edecek pek fazla bilgi yoktur. Zira hatıratı Balkan Sava şları’na ve Beyo ğlu Mutasarrıflı ğı’na kadar olan dönemi içermektedir.. Bu döneme kaynaklık etmesi açısından Ba şbakanlık Osmanlı Ar şivi zengin bir evrak hazinesine sahiptir. Ba şbakanlık Osmanlı Ar şivi’nden ba şka bir takım hatırat, inceleme ve ara ştırma eserleri de kaynak olarak ba şvurulanlar arasına girmektedir..

Tahsin Bey’in Mütareke dönemindeki faaliyetine dair ar şiv vesikası ve kaynaklık edebielcek eser sayısı oldukça dü şük sayıdadır. Ancak temel olarak yapmı ş olduklarını Ba şbakanlık Osmanlı Ar şivi’nden takip etmek mümkündür. Tahsin Bey bu dönemde Aydın Valili ği ve son Meclis-i Mebusan’da Aydın Mebuslu ğu yapmı ştır. Ancak seçilmi ş bir mebus oldu ğu dönemde İngiliz güçlerince tutuklanarak Malta’ya götürülmü ş ve burada iki sene boyunca tutsak edilmi ştir.

Tahsin Bey Milli Mücadelenin sonlarına do ğru Türkiye’ye geri dönmü ş ve ilk dönem meclisinde İzmir Mebusu olarak yer almı ştır. Sonraki dönem meclislerinde ise sırasıyla Ardahan, Erzurum, Konya ve yine Erzurum milletvekili olarak görev yapmı ştır. Tahsin Bey’in bu dönemdeki faaliyetlerine dair yegane kaynak Türkiye Büyük Millet Meclisi Ar şivlerindeki özlük dosyası ve Ba şbakanlık Cumhuriyet Ar şivi’ndeki kayıtlardır. TBMM Zabıt Cerideleri de kullanı şlı bir kaynaktır.

Tahsin Bey’in son görevi Do ğu Anadolu ve Do ğru Karadeniz illerini kapsayan Üçüncü Bölge Umumi Müfetti şli ği’dir. Tahsin Bey görev hala üzerinde iken hastalık sebebiyle aldı ğı izin sırasında vefat etmi ştir. Yine bu dönemle ilgili

4 önemli sayılabilecek bir takım bilgiler de Ba şbakanlık Cumhuriyet Ar şivleri’nden takip edilebilmektedir.

Tahsin Bey’in ya şam yolculu ğu hızlı, tehlikelerle dolu ve mütemadiyen görev ba şında ve hareketli bir şekilde geçmi ştir. Henüz re şit olmadan ba şladı ğı görev hayatını vefatına kadar sürdürmü ştür. Hem içinde bulundu ğu süreçler hem de kendisine has özellikleri Tahsin Bey’in hayatının incelenmesini Türk Tarihi ve insanı açısından önemli kılmaktadır.

5 I. BÖLÜM TAHS İN BEY’ İN DO ĞUMUNDAN İLK RESM İ GÖREV İNE KADAR OLAN SÜREÇ

1.1.Do ğumu ve Ailesi

Hasan Tahsin Uzer, yayınlanmı ş tek eseri olan Makedonya’da E şkıyalık Tarihi ve Son Osmanlı Yönetimi adlı hatıratında, do ğumunun 29 A ğustos 1877’de, Selanik’te gerçekle şti ğini söyler 2. Sicil-i Ahval varakasında da do ğum tarihinin hicri 1294 ve mâli 1293 yıllarına rastladı ğı ve do ğum yerinin Selanik olarak zikredildi ği görülmektedir. Babası Ashab-ı Alakadan Arnavut Hacı İbrahim A ğa’dır 3. Tahsin Bey, babasının memleketini Prizren olarak belirtir. Babası Hacı İbrahim A ğa, Prizren’in Radomir Nahiyesine ba ğlı Serin köyünde mukim, geni ş arazileri ve çiftlikleri olan Yahya Kethüda’nın o ğludur. Yahya Kethüda’nın babası da, Tahsin Bey’in babasıyla aynı ismi ta şıyan İbrahim Kethüdadır 4.

Tahsin Bey’in memleketi olarak gösterdi ği Prizren, bugün Kosova Cumhuriyeti’ne ba ğlı bir şehirdir. 1871’e kadar Rumeli Pa şalı ğı’na dâhil olan Prizren, bu tarihte Vilayet ilan edilmi ş ancak 1875 yılında Vilayet vasfından çıkartılarak Manastır Vilayetine ba ğlanmı ştır 5. 1872-1874 nüfus sayımlarına bakıldı ğında Prizren Vilayet’inin genel nüfusunun 728.286 Müslüman, 470.868 Hıristiyan olmak üzere 1.199.154 ki şiden olu ştu ğu görülür 6. Dönemdeki di ğer vilayetlerin nüfuslarıyla kar şıla ştırıldı ğında Prizren’in nüfusunun orta ölçekli sayılabilece ği görülmektedir 7. Sicil-i Ahval kayıtlarına göre Tahsin Bey’in babası Arnavut asıllıdır. 8 Bu durum da Prizren’in Müslüman nüfusunun a ğırlıklı olarak

2 Tahsin Uzer, Makedonya’da E şkıyalık Tarihi ve Son Osmanlı Yönetimi , Ankara 1999, s. 2. 3 Tahsin Uzer’in Sicil-i Ahval varakası, BOA., DH.SA İD.d ., nr. 81/242. 4 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.1. 5 Fetnan Dervi ş, “XVIII-XIX. Yüzyıllarda Prizren: Sosyo-Ekonomik Tarih”, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamı ş Yüksek Lisans Tezi , İstanbul 2006, s. 98. 6 Kemal Karpat, Osmanlı Nüfusu 1830-1914 , İstanbul 2010, s. 250. 7 Ayrıntılı bilgi için bkz, Kemal Karpat, a.g.e. , s. 250. 8 BOA., DH.SA İD.d ., nr. 81/242.

6 Arnavutlar’dan müte şekkil olmasıyla ilintilidir. Bölge ayrıca Arnavut milliyetçili ğinin de önemli bir merkezidir 9.

Tahsin Bey’in annesi Hatice Hanım, Selaniklidir. Kendisi dönemin Selanik Kale Komutanı Mahmut Bey’in kızıdır. Tahsin Bey’in anne tarafı Selanik’te oldukça tanınmı ş bir ailedir. Dayılarından Süleyman Bey “dört konsolosun Selanik’te öldürülmesi olayında” idam edilmi ş, di ğer dayısı Mahmut da bir cinayete kurban gitmi ştir. Bu ikisi dı şında 7 ya şında ana ve babadan yetim kalan Hatice Hanım’ı büyüten Abdullah Bey vardır. Tahsin Bey’in annesi toplamda 12 do ğum yapmı ş ancak çocuklarından dokuzu çe şitli nedenlerle henüz 10-12 ya şları arasında vefat etmi ştir. Tahsin Bey, annesi Hatice Hanım’ın bu yüzden kendisine, Ablası Emine’ye ve karde şi Hüseyin’e çok özen gösterdi ğini, onların “üzerine titredi ğini” söyler 10 .

Selanik Şehri’nde a ğırlıklı olarak Türk, Rum ve Yahudi nüfusu ya şamaktadır. Tahsin Bey’in çocukluk yıllarına rastlayan 1881-1883 nüfus sayımında Selanik Merkez Kazası’nda ya şayan kadın ve erkek 29.489 Müslüman varken, 34.523 Yahudi ve 36.985 Rum asıllı vatanda ş vardır 11 . Bunların dı şında az sayıda Bulgar, Protestan, Ulah, Ermeni ve di ğer milletlerden insanlar mevcuttur. Bu haliyle Selanik çok dinli ve çok dilli bir merkezdir. 1890’lı yıllarda Selanik matbuatında Türkçe, Rumca, Fransızca, Bulgarca, Ladino-Sefarad İbranicesi ve Romence dillerinde yayın yapılmaktadır. 12 Tahsin Uzer’in çocukluk ve gençlik yıllarının bir kısmını geçirdi ği, daha sonra çe şitli görevlerle içinde bulundu ğu Selanik şehrini anlamak, karakterini şekillendiren sosyo-kültürel ortamı kavrayabilmek açısından önemlidir. Selanik 1430 yılında II. Murat tarafından fethedildi ğinden bu yana Türk tarihi için çok önemli bir merkez olmu ştur. Avrupa’da insanlık dı şı baskı ve i şkencelerden kaçan Sefarad Yahudilerinin, kendilerini kurtaran Osmanlı Devleti tarafından yerle ştirildi ği birkaç şehirden biri de Selanik’tir 13 . Dönem içinde önemli bir Liman şehri haline gelmi ş, ticaret geli şmi ş, Türklerin Batı dünyasıyla ili şkilerinin en yo ğun olarak

9 Ayrıntılı bilgi için bkz. Bilgin Çelik, İttihatçılar ve Arnavutlar II. Me şrutiyet Döneminde Ulusçulu ğu ve Arnavut Sorunu , İstanbul 2004, s. 65-78. 10 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.1. 11 Kemal Karpat, a.g.e. , s. 284-285. 12 Nazmi Ero ğlu, İttihatçıların Ünlü Maliye Nazırı Cavid Bey , İstanbul 2008, s. 24. 13 Ali Arslan, Avrupa’dan Türkiye’ye İkinci Yahudi Göçü , İstanbul 2006, s. 16.

7 ya şandı ğı merkezlerden biri haline gelmi ştir. İngiltere ve Fransa gibi ülkelerden gelen mallar Osmanlı Balkan Piyasasına, Selanik Limanı’nında giri ş yapardı. Bunun dı şında Serez pamu ğu, Makedonya tütünü gibi ürünler de bu liman üzerinden ihraç edilirdi 14 . Türk Tarihinin en önemli dönemlerinden birine damgasını vurmu ş İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin etkili faaliyetleri bu şehirde gerçekle şmi ş, Me şrutiyet’in ilanında önemli rol oynamı ş ve Devrik Sultan II. Abdülhamit’e sürgün günlerinde ev sahipli ği yapmı ştır. Selanik şehri sakini olmak, şehirde yo ğun olarak ya şanan dü şünsel, ekonomik ve politik süreçlerin içinde olmak anlamına geliyordu. Böyle bir şehir ortamında yeti şmi ş olmak, Tahsin Bey’e Osmanlı toplumundaki de ğişik unsurları, aralarındaki dengeleri tanıma ve anlama imkânı yaratmı ş, bölgeyi ve sorunlarını içinde bulunarak idrak etmi ş ve görülece ği üzere mülki görevleri sırasında bu tecrübeleri kendisini olumlu etkilemi ştir.

Tahsin Bey’in ailesinin maddi durumu oldukça iyidir. Çiftçilik ve tüccarlıkla hayatını kazanan İbrahim A ğa, Kırım Sava şı’nda İngiliz, Fransız, Türk kara ve deniz güçlerinin ia şesini sa ğlamakla görevlendirilmi ştir. Anadolu, İstanbul ve Selanik’te birçok ticari ba ğı bulunan İbrahim A ğa 1859’da Hatice hanımla evlendikten bir yıl sonra tamamlanan iki ev yaptırmı ş, ayrıca 1864 yılında İstanbul’da Gorgob çiftli ğini 9000 altına satın almı ştır 15 . Ailesinin maddi durumu iyi olmasıyla beraber Tahsin Bey’in babası İbrahim A ğa 1883 yılında, Tahsin Bey henüz altı ya şındayken zatürree hastalı ğına yakalanarak vefat etmi ştir.

1.2. Mekteb-i Mülkiye-i Şahane’ye Kadar E ğitim Hayatı

Tahsin Bey ilk e ğitimini, 1883 yılında, babasının vefatından birkaç ay sonra kiraya verdikleri, evlerinin selamlık kısmında açılan ve ba şında Amcası Hacı Osman Efendi’nin bulundu ğu bir aile mektebinde alır. Ancak okul müdürü olan amcası vefat edince, Selanik’in Horhorsu semtindeki Hamidiye iptidaisine devam eder. İptidai o dönemde “mukaddemat-ı ulum” dersleri okutulan ilkokul seviyesindeki mekteptir.

14 Meropi Anastassiadou, Tanzimat Ça ğı’nda bir Osmanlı Şehri , İstanbul 2001, s. 273. 15 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 2.

8 Tahsin Bey 1888 senesinde bu okulu birincilikle bitirir 16 . İlkokulu bitirdi ği sene annesi tarafından İstanbul’a götürülerek, İstanbul’u ilk defa görmü ş olur. Tahsin Bey İstanbul’un büyüklü ğünden çok etkilenmi ş, büyük camileri ve eski semtleri gezmi ş, özellikle vapur seyahatlerini sevmi ştir. Annesi ile birlikte Sultan II. Abdülhamit’i görmek amacıyla Yıldız Sarayı’na gitmi şlerse de padi şahı görmeleri mümkün olmamı ştır 17 .

İlkokulu bitiren Tahsin Bey orta ö ğrenimini dönem içinde çokça ra ğbet edilen askeri okullardan birinde sürdürmek ister ve bu amaçla Askeri Rü ştiye’ye kayıt olunur. Ancak matematik dersinde hocasıyla yaşadı ğı bir tatsızlıktan sonra Askeri Rü ştiye’den ayrılma kararı alır. Asker olamayacak olmasına çok üzülmü ştür. Hatta bu üzüntüsünü daha sonraları Harbiye Nazırı ve Ba şkomutan Vekili olan Enver Pa şa ile de payla şmı ş ve fahri subay olunca bu iste ğinin yerine geldi ğini belirtmi ştir 18 .

Askeri Rü ştiye’den ayrılan Tahsin Bey, uzak akrabalarından Hacı Şükrü Efendi’nin okul müdürlü ğünü yürüttü ğü, Alaca İmaret’teki Mülkiye Rü ştiyesi’ne kayıt olmu ştur. Tahsin Bey, Mülkiye Rü ştiye’sine ba şladı ğında 10 ya şında oldu ğunu belirtir. Ancak kendisinin belirtti ği gibi Hamidiye İptidaisi’nden 1888 yılında mezun olmu ş ve 1888-1889 ö ğretim döneminde Askeri Rü ştiye’ye kaydolmu ş ve aynı sene Mülkiye Rü ştiyesi’ne geçmi şse, do ğum tarihi olan 1877 tarihi baz alındı ğında en azından 11 ya da 12 ya şında olmalıdır. Tahsin Bey bu okulda medrese tarzına yakın ancak modern bir yöntemi de kabaca takip eden, Arapça ve Sülüs yazının müfredata dahil oldu ğu bir e ğitime tabii tutulmu ştur. Tahsin Bey Alaca İmaret’teki Mülkiye Mektebi’nde bir sene okumu ş, o sene sınavları ba şarı ile vermi ş ancak bir sonraki eğitim-öğretim döneminde eni ştesi Cemal Efendi’nin ö ğretmen olarak tayin edildi ği Mehmet Pa şa Hanesi’nde kurulmu ş olan Mülkiye İdadi’sine yatılı olarak kayıt olmu ştur 19 . Tahsin Bey, eni ştesi Cemal Efendi’nin daha sonra müdür oldu ğu bu okuldaki yatılı hayatından, o zaman çok sevdi ği oyunlarını oynamasına engel

16 Tahsin Uzer, A.g.e. , s. 4. 17 Tahsin Uzer, A.g.e. , s. 5-6. 18 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 4. 19 Tahsin Uzer, A.g.e. s.4-5.

9 oldu ğundan dolayı şikayetçi oldu ğunu belirtir. Tahsin Bey, Selanik Mülkiye İdadisi’nde iki e ğitim yılı okumu ştur. Bu iki seneyi müteakip olarak İstanbul’a gitmi ş ve So ğukçe şme Askeri Rü ştiye’sine devam etmi ştir. Tahsin Bey daha sonra Kuleli Askeri İdadisine girmek için sınava girdi ğini belirtti ğine 20 göre rü ştiye tahsilini So ğukçe şme Askeri Rü ştiyesi’nde tamamlamı ş olmalıdır. Ancak Sicil-i Ahval varakasında bu okuldan söz edilmez.

1.3. Mekteb-i Mülkiye-i Şahane ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne Katılması

Daha önce de zikredildi ği üzere Tahsin Bey e ğitimine Kuleli Askeri İdadisi’nde devam edebilmek için sınavlara girmi ş ancak teyzesinin e şi Cemal Bey tarafından Mülkiye İdadisi’ne gitmesi daha uygun bulundu ğundan bu okula devam etmi ştir. Tahsin Bey’in hatıratına göre kendisi 9 Eylül 1889 itibarıyla Mülkiye talebesidir 21 . Ancak kendisinin okula ba şlama tarihi olarak beyan etti ği bu tarih çeli şkilidir. Zira tercüme-i hal varakasında kendisinin Dersaadet’teki Mekteb-i Mülkiye idadisinden Rumi takvimle 1 Eylül 1313 tarihinde mezun oldu ğu yazılmaktadır. Bu tarih ise 13 Eylül 1897 tarihine denk gelmektedir. Tahsin Bey’in mezun oldu ğu tarih itibarıyla Mülkiye’nin idadi kısmının e ğitim süresinin üç seneden dört seneye çıkarılmı ş oldu ğu22 dikkate alınacak olursa, Tahsin Bey’in 1893-1894 eğitim senesinde Mülkiye’ye ba şladı ğı dü şünülmelidir. Tahsin Bey ile aynı dönemde okula ba şlamı ş olan Süleyman Kani İrtem de okula ba şlama tarihini 1893 olarak belirtmi ştir 23 . Görülen o ki bu veriler ı şığında Tahsin Bey’in 1893-1894 yılında İstanbul’da Mekteb-i Mülkiye-i Şahane’de e ğitim ve ö ğretime ba şladı ğı kabul edilmelidir.

1859 yılında Osmanlı Devleti’ne idareci yeti ştirmek amacıyla açılmı ş olan ve Mektep-i Mülkiye-i Şahane olarak anılan bu okul, Tahsin Bey’in okulda girdi ği 1893-1894 yılında geçerli düzenlemeye göre, üç yıllık idadi kısmı ve iki yıllık

20 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.6. 21 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.6. 22 Süleyman Kani İrtem, Yıldız ve Jön Türkler , İstanbul 1999, s. 31. 23 Süleyman Kani İrtem, a.g.e. , s. 29.

10 yüksek kısım olmak üzere iki ayrı kısma ayrılmaktadır 24 . Tahsin Bey’in hayatının akı şını belirleyecek olan Mülkiye tahsilinin müfredatı şöyledir. İdadi kısmının birinci sınıfında İlmi Hesap, Tarih-i Umumi, Co ğrafya-i Umumi, Kavaid ve Kitabet-i Turki, Fransızca dersleri okutulmaktadır. İkinci sınıf müfredatı Tarih-i umumi, Co ğrafya-i Umumi, Fransızca, İnşa-i Turki, Kimya-i madeni, Cebir, Hendese, Hikmet-i tabiye, İlm-i hesap derslerinden müte şekkildir. İdadi’nin son sınıfı olan üçüncü yıl Tarih-i Umumi, Edebiyat-ı Osmani, Fizik, Kimya-i Uzvi, Müsellesat, İlm-i Nebatat, İlm-i Hayvanat, Hendese, Fransızca, Cebir dersleri okutulmaktadır. Yüksek bölümün ilk senesinde Osmanlı Tarihi, Etnografya, Maliye Usulü, İdare Usulü, İlm-i servet, Co ğrafya-i Sınayi, Fransızca, Kozmo ğrafya, Co ğrafya-i Osmani, Usul-i Defteri, Hukuk-i Medeniye; ikinci ve son sınıfında ise İlm-i Hikmet (Felsefe), Fransızca, İstatistik, İlm-i Servet (iktisat), Hukuk-i Milel, Etnografya ve Asar-ı Atika, Usul-i Maliye, Co ğrafya-i Sınayi, Usul-i İdare, Hukuk-i Ticari dersleri tahsil edilmektedir 25. Müfredat incelendi ğinde Mülkiye Mektebi’nin müfredatında özellikle ilk senelerinde genel kültür ve matematik derslerinin yo ğunluklu okutuldu ğu, yüksek kısımda ise meslek derslerinin de a ğırlık kazandı ğı görülmektedir.

Tahsin Bey İstanbul’da Mülkiye Mektebine devam ederken ailesiyle birlikte İstanbul’da ikamet etmi ştir. Mülkiye e ğitiminin ilk sınıfına denk gelen 1893-1894 yıllarında ablası ve eni ştesi Cemal Efendi’nin Büyük Ada’daki evinde oturmaktadır 26 . 10 Temmuz 1894 yılında İstanbul’da büyük bir deprem ya şanmı ş, üç şiddetli dalga halinde gerçekle şen deprem İstanbul’da bir çok binanın yıkılmasının yanı sıra yeryüzünde önemli büyüklüklerde çatlakların da açılmasına neden olacak büyüklükte gerçekle şmi ştir. Deprem o denli büyüktür ki Ambarlı da yeryüzünde 3km uzunlu ğunda ve 8cm geni şli ğinde çatlak olu şmu ştur 27 . Deprem sırasında Tahsin Bey Farsça sınavındadır. Tahsin Bey, deprem üzerine okulun tatil edildi ğini ve Büyük Ada’daki evine döndü ğünü belirtir. Tahsin Bey ada ya şantısından oldukça ho şnuttur.

24 Ali Çankaya, Son Asır Türk Tarihinin Önemli Olayları ile Birlikte Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler Cilt:1 , İstanbul 1968-1969, s. 146-157. 25 Ali Çankaya, a.g.e. , s.146-157. 26 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.6. 27 Mehmet Genç, Mehmet Mazak, İstanbul Depremleri: Foto ğraf ve Belgelerle 1894 Depremi , İstanbul 2000, s. 28-32.

11 Adanın tüm imkânları içinde en çok sevdi ği merkeple yapılan ve kendisine oldukça huzur veren ada gezileridir 28 .

Tahsin Bey okulun birinci sınıfında derslerinde ba şarılıdır ve bunu temel eğitiminin kuvvetine ba ğlamaktadır. Birinci sınıf sonunda yapılan imtihanlarda yüzde 99,5’luk ba şarı oranı yakalayarak okul ikincisi olmu ştur. Bu sırada Tahsin Bey henüz 13 ya şında, okul birincisi olan Şefik Bey 21 ya şındadır 29 . O sıralar ba şarılı olan Mülkiye ö ğrencilerine padi şah tarafından altın saat ihsan buyrulması bir adettir. 30 Tahsin Bey de tevzi-i mükafatta bir altın saatle ödüllendirilmi ştir31 . Tahsin Bey, ikinci sınıfa geçti ğinde ailevi sorunlardan dolayı annesiyle birlikte Büyük Ada’dan Gedikpa şa’daki Fazılpa şa’ya ta şınırlar 32 . İkinci sınıfa ba şlamadan evvel babasından kalan Gorgoba çiftli ği ve di ğer gayrimenkullerin kiralarını toplamak amacıyla Selanik’e gider. Kiraları toplamak için gitti ği Selanik’te 2 ay kadar kalmı ş ve bu süre zarfında okul masrafları için kullanması gereken parayı biraz fazla harcadı ğından mektebin ikinci sınıfında yatılı olarak kalamamı ştır 33 . Bu sınıfta okutulan fizik, kimya ve edebiyat dersleri Tahsin Bey’i zorlamı ş, okulda yatılı olarak kalmamasının getirdi ği çalı şma disiplini eksikli ği de eklenince Tahsin Bey ara sınavda 4’ncü, yılsonu sınavında ise 5’nci olmu ştur 34 . Tahsin Bey bu sınıfta önemli bir arkada ş çevresi edinmi ş, bu çevre okuldaki di ğer arkada şları tarafından üstün erkan olarak anılmı ş ve aralarında ilk defa ihtilalcı fikirler gelişmeye ba şlamı ştır 35 . Bunun yanı sıra büyük eni ştesi Celal Bey’in evinde yapılan ve aralarında Doktor Nazım gibi önemli şahısların da oldu ğu toplantılarda büyüklerinin yanında oturarak onları dinlemi ş ve vatana, millete dair bir bilinç edinmeye ba şlamı ştır 36 .

Tahsin Bey artık Mülkiye’nin üçüncü sınıfına gelmi ştir. Tahsin Bey için Mülkiye’nin üçüncü sınıfı ayrı bir önem ta şımaktadır. Zira İttihat ve Terakki

28 Tahsin Uzer, . a.g.e., s .7. 29 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 6. 30 Süleyman Kani İrtem, a.g.e. , s. 15. 31 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 6. 32 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 7. 33 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 8. 34 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 8-9. 35 Tahsin Uzer, A.g.e. , s. 9. 36 Tahsin Uzer, a.g.e, s. 7.

12 Cemiyeti ile tanı şması ve cemiyete katılması bu zaman dilimine rastlar. Tahsin Bey’in okula 1893-1894 ö ğretim yılında girdi ği baz alınırsa, 1895-1896 yıllarında üçüncü sınıfta olması gerekir. 1889 yılının Mayıs ayında Askeri Tıp Okulunda okuyan İbrahim Temo’nun organizatörlü ğünde İshat Sukuti, Abdullah Cevdet ve Mehmet Re şit tarafından İttihad-ı Osmani adıyla temelleri atılan 37 İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin faaliyetleri 1896 yılında Paris ve İsviçre’de yeniden etkinlik kazanmı ş38 , hatta 3 sene önce Askeri Tıbbiye ö ğrencileri tarafından Imprimerie de la Jeune Turquie (Genç Türk Matbuatı) ba şlıklı bir risale aleni olarak yayınlanmı ştır 39 . Tahsin Bey ile aynı dönemde Leskovikli Rauf, Süleyman Kani ( İrtem) ve Hüseyin Cahit (Yalçın) gibi istibdat aleyhinde fikirleri ve çalı şmaları olan gençler de Mülkiye’de okumaktadır 40 . İş te böyle bir ortamda Tahsin Bey de geli şmeleri takip etmekte, arkada şlarıyla beraber bir gün bu cemiyete katılmanın arzusunu duymaktadırlar 41 . Nihayet Tıbbiye’nin son sınıfında ö ğrenci olan Selanikli Uzun Emin Bey, Tahsin Bey’e cemiyete katılmasını teklif etmi ş, Tahsin Bey de tahlif ederek cemiyete girmi ştir 42 . Tahlif kelime olarak yemin etme ve ant içme manalarına gelmektedir 43 . İttihat ve Terakki Cemiyeti’nde ise yemin etme merasimine verilen addır 44 . Tahsin Bey bugünkü Gülhane Parkı’nda tahlif etmi ş ve 129 numara ile cemiyete kaydolmu ştur. Yemin i şlemi bitip cemiyete kabul edildikten sonra kendisine Mizan, Me şrutiyet ve Kanun-i Esasi gazetelerinden birer nüsha ile yazılı bir nizamname verilmi ştir 45 .

Tahsin Bey hevesle bekledi ği cemiyet azalı ğını üstüne alınca hemen i şe ba şlamı ş ve Mülkiye’de okuyan güvendi ği arkada şlarını cemiyete kaydetmeye giri şmi ştir. İleride idari görevlerinde de gösterece ği te şkilatçılık özelli ğiyle cemiyetin Mekteb-i Mülkiye Şubesi’nin kurulmasında rol almı ştır. Ancak kuruculuk vasfının

37 İbrahim Temo, İttihad Ve Terakki Cemiyeti’nin Te şekkülü Ve Hıdematı Vataniye Ve Inkilabı Milliye Dair Hatıratım , İslam Ara ştırmaları Merkezi ( İSAM) Kütüphanesi Nüshası, Romanya 1939, s. 18. 38 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 10. 39 Şerif Mardin, Jön Türklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908 , İstanbul 2008, s. 77. 40 Süleyman Kani İrtem, a.g.e. , s. 30. 41 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 10. 42 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 10. 43 Mehmet Kanar, Örnekli Etimolojik Osmanlı Türkçesi Sözlü ğü, İstanbul 2003, s. 1418. 44 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 10. 45 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 10.

13 tamamen Tahsin Bey’e atfedilmesi, aynı dönemde cemiyete üye olan Leskovikli Rauf, Murat Fuat, Ali Munif 46 gibi cemiyet faaliyetlerinde etkin talebeyi göz ardı etmek mevcut gerçekli ğe aykırı olacaktır. Yüzün üzerinde Mekteb-i Mülkiye öğrencisi cemiyete girmi ş, Maarif Nezareti mektupçusu Şükrü Bey’i de te şkilata dâhil edilerek okul dı şına do ğru geni şleme sa ğlanmı ştır. Mekteb-i mülkiye te şkilatı içinde aidatlar toplanılmı ş, bir kısmı Tıbbiye’ye bir kısmı da Paris’teki te şkilat mensuplarına gönderilmi ştir. İhtilalci yayınlar okul içinde okunmaya ba şlanmı ş, bunlar gizlenerek tevzi edilmi ştir 47 . Süleyman Kani İrtem, Tahsin Bey’in evrak tevziinde en cüretkârlardan biri oldu ğunu belirtir 48 . Tahsin Bey’in Mülkiye mektebinde yaptı ğı te şkilatlanma, İttihat ve Terakki’nin genel olarak uyguladı ğı hücresel örgütlenmeye ve a ğırlıklı olarak iç e ğitime önem veren modeline 49 uygunluk arz etmektedir. Ancak bu yo ğun faaliyet Tahsin Bey’in derslerdeki ba şarısını dü şürüyor, e ğitimine olumsuz yansımaktadır. Üstelik bu olumsuz durum sadece e ğitimi ile sınırlı kalmıyor, annesinin de cemiyete üye olması sebebiyle aylık iki mecidiye aidat ödemeleri maddi zorluklar çıkartmaktadır.. Tahsin Bey, aidat ödemenin getirdi ği maddi zorluklardan dolayı evde pi şen yemeklerin dahi sadele şti ğini belirtir. Tüm bunların dı şında cemiyet i şlerine sarf etti ği yo ğun enerji Tahsin Bey’i zayıf dü şürmü ştür. Yine de Tahsin Bey yılsonu imtihanlarına ola ğanüstü gayretle çalı şarak sınıf ikincisi olarak bir üst sınıfa geçmi ştir 50 .

Tahsin Bey henüz girdi ği İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ona verece ği görevler ve vatan hizmeti için o kadar heveslidir ki o sene Ramazan ayında Bahriye Nazırı Hacı Hasan Pa şa’ya düzenlenmesi amaçlanan bir suikasta fedai olarak katılmak için çekilen kuraya katılmı ştır 51 . Tahsin Bey’in Mülkiye üçüncü sınıfa devam etti ği bu zaman zarfında, Mülkiye Mektebi’ndeki faaliyetler idarecilerin gözüne batmı ş, Mülkiye’ye olan talebi azaltmak adına bu dönemde alınan ö ğrenci sayısını azaltmak için idadi kısmını 4 seneye, yüksek kısmı ise üç seneye çıkarmak suretiyle e ğitim süresini uzatma yoluna gidilmi ştir. Bu dönemde Tahsin Bey ile aynı

46 Süleyman Kani İrtem, a.g.e. , s. 30. 47 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 10. 48 Süleyman Kani İrtem, a.g.e., s. 31. 49 Sina Ak şin, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki , İstanbul 1987, s. 22-23. 50 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 11. 51 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 12.

14 sınıfta tahsil gören Süleyman Kani İrtem bu uygulamadan maksadın ihtilalci fikirlerin önlenemedi ği aksine yaygınla ştı ğı Mülkiye’ye olan ra ğbeti azaltmak oldu ğunu söyler 52 . Bu esnada Tahsin Bey faaliyetlerinden dolayı mimlenmi ş olmalıdır ki, her sene Mülkiye’nin idadi kısmından yüksek derece ile mezun olan öğrencilere ödül olarak verilen mabeyn kâtipli ğinde memurluk görevi Tahsin Bey’e verilmemi ştir 53 .

Mülkiye üçüncü sınıfı bitiren Tahsin Bey adet oldu ğu üzere yaz tatilini geçirmek için Selanik’e gitmi ştir. Ancak bu defaki Selanik seyahatinin farklı bir amacı da vardır. İstanbul’da iken kendisine Hipokondri hastalı ğı te şhisi konulmu ştur ve hava de ğişimine ihtiyacı vardır 54 . Asıl adı Hipokondriyazis olan bu hastalık “ki şinin zamanının büyük bir bölümünü alacak şekilde hastalık ve sa ğlık konuları ile aşırı u ğra şmasıdır. Bu olgularda fiziksel bir bozukluk olmadı ğı halde ciddi bir biçimde hasta oldu ğu kaygısı vardır. Sürekli olarak profesyonel yardım ararlar. Gereksiz giri şimlere maruz kalabilir, ilaç kullanabilirler”55 . Bu do ğrultuda Tahsin Bey, Selanik’te geçirdi ği günlerinde yo ğun bir şekilde verem korkusuyla ya şamı ştır. Hatta İstanbul’a döndü ğünde tutan sırt a ğrılarını da verem hastalı ğının ilerledi ğine yormu ş ve hastalık endi şesi yüzünden zayıf dü şmü ştür. Her ne kadar Doktor Feyzi Pa şa ve teyzesinin o ğlu Doktor Şevket Bey’e görünmü ş ve her iki doktor da kendisinin bir rahatsızlı ğı olmadı ğını söylemi şse de Tahsin Bey’in hasta oldu ğuna dair takıntısı geçmemi ştir 56 .

Tahsin Bey’in hastalık takıntıları Mülkiye Mektebi’ndeki dördüncü senesinde devam etmi ş ve derslerini olumsuz yönde etkilemi ştir. Mülkiye Mektebi’ndeki yeni sisteme göre idadi kısmı dört seneye çıkarıldı ğından bu sene Tahsin Bey’in yüksek kısma geçmek için imtihanlara girece ği senedir. Ancak derslerini olumsuz yönde etkileyen bu hastalık Tahsin Bey’in muhalif faaliyetlerini yava şlatmamı ştır. Bu sene içinde karde şi Hüseyin ile beraber, Ramazan’da ve takip eden bayram günlerinde

52 Süleyman Kani İrtem, a.g.e. , s. 31. 53 Süleyman Kani İrtem, a.g.e. , s. 30-31. 54 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 11. 55 Nevzat Yüksel, Ruhsal Hastalıklar , Ankara 2001, s. 326. 56 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 11,12.

15 sokak, cami ve meydanlarda beyannameler da ğıtmı şlar, bu beyannamelerin bir kısmını da duvarlara asmı şlardır. Kendi deyimiyle “Abdülhamit yönetimine kar şı nefreti” o denli ileriye gitmi ştir annesi Tahsin Bey’in sa ğlı ğından oldukça endi şelenmi ş ve benzerleri gibi tutuklanmasından çok korkmu ştur 57 . Gerçekten de Tahsin Bey bu dönemde muhalif faaliyetlerine hız vermi ştir. Tahsin Bey o sene dikkat çekici bir muhalefet eylemini gerçekle şmi ştir. Adet oldu ğu üzere bir kandil günü saraydan Mülkiye’ye ipek futalar ve külahlar içinde gönderilen şekerlerin 58 bayat oldu ğunu iddia ederek arkada şlarını galeyana getirmi ş ve şekerleri yere attırarak çi ğnetmi ştir. Koridorlar ve sınıflar şekerlerle dolmu ş, okul yönetimi olaya müdahale etmi ştir. Tahsin Bey okul yönetimince sorgulanmı ş, olay kendisine yapılan nasihatlerle kapatılmı ştır. Ancak durum saraya jurnallenmi ş ve hassa askerleri eşli ğindeki bir sorgu heyeti okula gelerek Tahsin Bey ile dört arkada şını İstanbul Sultanisi’ne nakletmi şlerdir 59 . Anla şılaca ğı üzere Tahsin Bey Mülkiye İdadisi’nin son sınıfının son günlerini ba şka bir okulda geçirmek zorunda kalmı ştır. Tahsin Bey İstanbul Sultanisi’nde geçirdi ği günlerinde Mülkiye Mektebi’nin Yüksek Kısmı’na giri ş için sınavlara hazırlanmı ştır.

1897 senesinin, Abdülhamit rejimine muhalif olanlar için ayrı bir önemi vardır. Bu sene içinde 300’ü a şkın muhalif tutuklanarak yapılan yargılama sonucu yurttan sürülürler 60 . Bununla birlikte vatanla ilgili dü şünceler Tahsin Bey’in zihninde çokça yer i şgal etmeye ba şlamı ş, hastalı ğa dair takıntıları vatana dair endi şelere dönü şmeye ba şlamı ştır. Bu yüzden hayattan tat alamaz olmu ş hatta intiharı bile dü şünmü ştür. Yine bu dü şünceler bütün zihnini sararak onu zayıf duruma dü şürmü ş bu yüzden tekrar Doktor Feyzi Bey’e ba şvurmu ştur. Doktor Feyzi Bey kendisine daha havai i şlerle me şgul olmasını, mümkünse bir hanımla a şk ya şamasını tavsiye ettiyse de Tahsin Bey kendi deyimiyle kalbine vatan a şkından ba şka bir a şk

57 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 12. 58 Süleyman Kani İrtem, a.g.e. , s. 31. 59 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 15. 60 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.13 Ayrıca bkz. Ali Fahri A ğababa, Şeref Kurbanları: II. Abdülhamit Döneminde Bir Sürgün Hikayesi , Çatı Yay., İstanbul 2007.

16 sokamamı ştır 61 . Tahsin Bey Mülkiye’nin İdadi kısmını 13 Eylül 1897 senesinde “karib-i ala” derecesinden aldı ğı şehadetname ile bitirmi ştir 62 .

Tahsin Bey’in Mülkiye İdadisi’nde geçirdi ği dört sene kendisine akademik bir arka plan sa ğlamanın yanı sıra, bu genç dima ğı hayatını şekillendiren dü şüncelerle de tanı ştırmı ştır. Bu dönemde vatana dair fikirler edinen Tahsin Bey, II. Abdülhamit’in yönetimindeki baskıcı unsurlara kar şıt dü şünceler geli ştirmi ş, vatan hakkındaki endi şeleri ve baskıcı yönetime kar şı nefreti ba ğlamında İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin unsurlarıyla hareket etmi ştir. Tahsin Bey’in faaliyetlerinin sebeplerinin altında ayrıntılandırılmı ş bir dü şünsel politikadan ziyade kendisinin vatana dair hissiyatı ve gençlik ate şini aramak gerekir. Bununla beraber, gelecekte siyasi alandaki sahasını belirleyecek temel seçimleri de bu dönemde yapmı ş oldu ğu gözden kaçırılmamalıdır.

Tahsin Bey yetimlik, maddi zorluklar, gurbet ve hastalık şartlarında yeti şmi ş bir bireydir. Bu ba ğlamda insan karakterinin önemli oranda şekillendi ği ergenlik döneminde zorluklar içinde i ş görmeye alı şmı ştır. Yine tüm bu zorluklar kendisini politik mücadeleye atılmaktan yıldırmamı ş, aksine i şleri daha zorla ştıracak olsa dahi politik mücadeleye devam etmi ştir. Böylelikle hayatının ilerleyen safhalarındaki idari görevlerinde kullanaca ğını temel karakteristi ğini edinmi ştir. Tahsin Bey’in ergenlik döneminde bu temel karakteristik zorlukların kendisini mücadeleye bilemesi şeklinde tezahür etmi ş ve geli şmi ştir.

1.4. Tutuklanması ve Selanik’e Sürgün Edilmesi

Mülkiye İdadisi’nde muhalif hareketlerle i ştigal eden Tahsin Bey, yüksek sınavlara hazırlanarak, okulun bu bölümüne girmek için çalı ştı ğı dönemde de İttihat ve Terakki Cemiyeti içindeki faaliyetlerine devam etmektedir. O dönem zarfında cemiyet evrakı Beyo ğlu’nda Alman Birahanesine gelmekte ve bu kanaldan alınan

61 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.15-16. 62 BOA., DH.SA İD.d ., nr. 81/242.

17 evraklar cemiyet efradınca tevzi edilmektedir 63 . Bu sıralarda evrak tevzii i şlerine çalı şan cemiyet efradı tutuklanmı ş ve bo şalan bu görev, cemiyetin kendisine olan güveninden dolayı Tahsin Bey’e verilmi ştir. Tahsin Bey ilk defa Alman Birahanesi’ne gidip de evrakı gördü ğünde, ba ş sayfasında Mithat Pa şa’nın resminin basılı oldu ğu Mizan gazetesini okuyup duygulanarak a ğladı ğını belirtir. Bu andan itibaren evrak da ğıtım i şlerinin sorumlulu ğu Tahsin Bey’in üzerindedir. Evrak da ğıtım i şinde kendisine ba ğlı olan on iki ki şilik bir kolcuba şı ekibi vardır. Tahsin Bey Alman Birahane’sinden aldı ğı evrakı bunlara da ğıtmakta, evrak bu kanallar vasıtasıyla cemiyete yayılmaktadır 64 .

Tahsin Bey 1897 yılının Temmuz ayının 14’ncü günü bu amaçla Alman Birahanesi’nden evrakı almak ve da ğıtmak ister 65 . Tahsin Bey hatıratında bu günün bir kandil gününe denk geldi ğini belirtir. Ancak bu ifade tarihsel bir çeli şki barındırmaktadır. Zira 14 Temmuz 1897 günü hicri takvimle 13 Safer 1315 gününe denk gelmektedir ki bu tarihte herhangi bir kandil yoktur. Bu güne en yakın kandiller, Muharrem ayının onuncu gününe denk gelen A şure günü ve Rebiyülevvel ayının 12’nci gecesi olan Mevlit Kandili’dir. Dolayısı ile Tahsin Bey’in kitabında vermi ş oldu ğu bu tarih kesin bir tarih olmayabilir.

O gün Tahsin Bey’in canı anlamsız yere çok sıkılmış, kendi deyimiyle yakalanaca ğını hissetmi ştir. Annesinin ve bir ahbabının aksi yönde telkinlerine ra ğmen, cemiyet evrakını almak için Alman Birahane’sine gitmi ştir. Tahsin Bey evrakların saklandı ğı arka bölmeye geçtikten bir süre sonra birahane sahibi Alman Tahsin Bey’in yanına gelmi ş ve şüphelendi ği iki ki şinin birahaneye geldi ğini haber vermi ştir. Bunun üzerine Tahsin Bey evrakları bırakıp salona geçmi ş ve do ğal bir davranı ş tarzı takınarak mekanı terk etmi ştir. Bu sırada o iki ki şi Tahsin Bey’i takip etmektedir, bir kav şakta etrafı sarılan Tahsin Bey, orada hazır bulunan bir arabaya

63 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 17. 64 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.18. 65 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.18.

18 atılmak suretiyle derdest edilmi ştir. Tahsin Bey derdest edilmesinden az bir süre sonra Mabeyn’e götürülmü ş, Çerkez Mehmet Pa şa’nın huzuruna çıkarılmı ştır 66 .

Tahsin Bey gece boyu Mabeyn’de tutulmu ş, Mabeyn Dairesi Şifre Katibi Bo şnak Kamil tarafından sorguya çekilmi ştir. Tahsin Bey kendisine yöneltilen bütün suçlamaları reddedince, kendisinin kandil günü birahanede ne i şi oldu ğunu sormu şlar, o da dalgınlıkla kandilin farkına varamadı ğını söylemi ştir. Ertesi gün Tahsin Bey’i birahane sahibine de getirmi şler ve yapılan yüzle ştirme birahane sahibi Tahsin Bey’in alelade bir mü şteri oldu ğunu söyleyerek, Tahsin Bey’in cemiyete mensup oldu ğunu ve görevini if şa etmemi ştir. Tahsin Bey, birahaneye giren ilgili ilgisiz birçok ki şinin tutuklandı ğını anlayınca, sorgucuların kesin bir hedefe sahip olmadıklarını anlamı ş ve suçlamaları kabul etmeyi şi lehine olmu ştur. Bu sırada 29 gün Mabeyn’in Be şikta ş Karakol’unda kalmı ş, Cinayet Mahkemesi Reisi Hafız Emin Bey tarafından uzun uzadıya sorguya çekilmi ştir. Zindan günlerinde a ğzından kan gelmesi suretiyle bilincini yitirecek derecede hasta dü şmü ştür. Olaylar üzerine kendisine doktor müdahalesi olmu ş ve hastalı ğı sebebiyle salıverilmi ştir. Salıverilme gerçekle şmeden önceki son duru şmada Hafız Emin Bey kendisi hakkında saraydan irade çıktı ğını ve bu do ğrultuda İstanbul’dan uzakla ştırılaca ğını tebli ğ etmi ştir 67 . Bu ba ğlamda 23 A ğustos 1897’de sadır olan irade “Mekteb-i Mülkiye-i Şahane’den mühreç” Tahsin Bey’in Selanik Vilayeti dâhilinde bir nahiye müdürlü ğüne atanmasını öngörmektedir 68 . Bu irade 2 gün sonra 25 A ğustos 1897’de Dâhiliye Nezaretine de tebli ğ edilmi ştir 69 . Tahsin Bey hakkında çıkan bu karar, memleketi olan Selanik’e gönderilmesi dikkate alındı ğında bir sürgünden çok, uzakla ştırma karakteri ta şımaktadır. Bu açıdan aynı sene içinde Trablusgarp’a sürülen di ğer rejim muhaliflerinden daha hafif bir cezaya çarptırıldı ğını dü şünmek yanlı ş olmayacaktır. Üstelik gidece ği yere mülki bir yetkili olarak tayin edilmi ş ve kendisine çok sevdi ği vatanı ve milletine hizmet edebilmesi için erk ve fırsat verilmi ştir.

66 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.18. 67 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 20. 68 BOA., İ..HUS ., nr. 55/1315.Ra/082. 69 BOA., BEO. , nr. 997/74767.

19 Tahsin Bey bu şekilde salıverilmi ş, fiziksel olarak adeta bir ölü gibi evine gitmi ştir. Tahsin Bey’in bu halini gören annesi çok üzülmü ş ve baygınlık geçirmi ştir. Kendisinin eve varmasını müteakip bir polis komiseri de evlerini ziyaret etmi ş ve Tahsin Bey’i Zaptiye Nazırı Şefik Pa şa’nın huzuruna götürmü ştür. Şefik Pa şa, Tahsin Bey’i hakkında çıkan emri alması için, Dâhiliye Nazırı Memduh Pa şa’ya göndermi ştir. Kar şısında Tahsin Bey gibi 19 ya şlarında yeni yetme bir çocu ğu gören Memduh Pa şa biraz şaşırmı ştır. Bu yüzden Tahsin Bey’e ilk olarak kaç ya şında oldu ğunu sormu ş, aldı ğı cevap üzerine, bir nahiye müdürlü ğünü üstelenip üstelenemeyece ğini sual etmi ştir. Tahsin Bey bu ikinci soruya kısa ve kesin bir “hayır”la cevap verdiyse de durum de ğişmemi ştir 70 .

Ertesi gün Zaptiye Nezareti’nden tekrar ça ğrılan Tahsin Bey’e Selanik Valisi Ali Rıza Pa şa’ya hitaben yazılmı ş bir mektup verilmi ş, Osmanlı vapuruna binerek Selanik’e gitmesi emredilmi ştir. Tahsin Bey, nazırın odasını terk etmeden ikinci bir zarf da eline tutu şturulmu ştur 71 . Tahsin Bey’in hatıratında yayınladı ğı evrak metnine göre, Zaptiye Nezareti’nin bir emrini içeren bu zarf kendisinin Avrupa’ya kaçma ihtimali bulundu ğundan Refet Kamil Bey adında birinin refakatinde seyahat edece ğinine dair talimatı içermektedir 72 . Bununla birlikte Tahsin Bey seyahati sırasında kendisine refakat eden biri olmadı ğını, her ne kadar Selanik’e giden vapurdaki bir ki şiden şüphelense de bir hafiyenin pe şinde oldu ğuna ihtimal vermedi ğini belirtir 73 .

Tahsin Bey Selanik’e do ğru yola çıkmı ştır. Dâhiliye Nezareti, İstanbul’dan Drama Sanca ğına kadar olan yol için Tahsin Bey’e üç yüz kırk kuru şluk bir harcırah tahsis etmi ştir 74 . Tahsin Bey Selanik’e gitmek için deniz yolunu seçmi ş ve Osmanlı Vapuru ile Selanik’e do ğru hareket etmi ştir. Selanik’e vardı ğında Vali Rıza Pa şa’nın huzuruna çıkmı ş, Rıza Pa şa Tahsin Bey’in yanında getirid ği mühürlü zarfları açmı ş, Zaptiye Nezareti’nin emirnamesini yırtmı ş ve Dâhiliye Nezareti’nden tebli ğ edilen

70 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 20. 71 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 21. 72 Zaptiye Nezareti’nden Selanik Vilayeti’ne gönderilen emir, Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 21. 73 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 21. 74 Tahsin Bey’e Der-Saadet’ten Drama’ya kadar verilen harcırahın tesviyesine dair Dâhiliye Nezareti’nden Selanik Valili ği’ne gönderilen tahrirat, BOA, DH.MKT. nr. 2087/4.

20 tayin emrini Muhasebe-i Mektubi Kalemi’ne havale etmi ştir. Tahsin Bey Vali Pa şa’yı çok insancıl ve cesur bulmu ş, kendisine böyle iyi davranılmasına hem kendisi hem de memleketleri olan Selanik’e gelmi ş ailesi çok sevinmi ştir 75 .

75 Tahsin Uzer, a.g.e. , .21-22

21 II. BÖLÜM

TAHS İN BEY’ İN B İRİNC İ DÜNYA SAVA ŞINA KADAR OLAN MÜLK İ AM İRL İKLERİ

2.1.Tahsin Bey’in İlk Devlet Görevleri: Nahiye Müdürlükleri

2.1.1 Tahsin Bey’in İlk Memuriyeti Sırasında Makedonya’da Genel Durum

Tahsin Bey’in Prüsçan’da ilk resmi memuriyetini deruhte etti ği 1897 yılında Osmanlı’nın Balkan Hâkimiyeti 1877-1878 yılın Osmanlı Rus Sava şı’nda u ğranılan ağır yenilgi ve sonrasında imzalanan Ayestefanos ve sonrasında Berlin antla şmalarıyla şekillenmi ştir. Bu süreç sonunda Edirne, Selanik, Yanya, Manastır, Kosova ve İş kodra vilayetleri Osmanlı Devleti’nin elinde kalmı ş, Bulgaristan otonomi kazanmı ş ve Balkanlardaki di ğer bir kısım topraklar Sırbistan ve Yunanistan’a bırakılmı ştır 76 . Osmanlı’nın elinde kalan topraklardan Struma, Vardar ve Mesta nehirleri havzalarında kalan ve Kosova ile Manastır Vilayetleri’nin elde kalan kısımları dönem içinde Makedonya diye adlandırılırdı 77 . Co ğrafi olarak bakıldı ğında ise Kuzey’de Şar Da ğları ve Karada ğ hattı ile Do ğu’da Rodop Da ğlarının Batı yamaçları ile Mesta Nehri’nin te şkil etti ği hat, Güney’de Kuzey sınırlarına paralel bir şekilde Mesta ve Vardar Nehirleri’nin Ege denizine döküldü ğü nehir a ğızlarının arası ve Batı’da da Ohri Gölü’ne de ğin uzanan 67.741 kilometrekareye yayılmı ş ve Balkanların yüzde on be şini kaplayan bölgeye verilen isimdir 78 . Makedonya bölgesi etnik açıdan zengin bir bölgedir. Bölgedeki etnik çe şitlilik Türkler ve di ğer Müslüman ekalliyetler, Sırp, Bulgar, Ulah, Rum,

76 Mehmet Hacısaliho ğlu, “ İttihadçılar ve Makedonya İhtilal Komiteleri: İttihad ve Terakki Hükümetinin Ba şlamasına Kadar İli şkiler, Pazarlıklar ve Sonuçları”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi , Yıl: 2000-2003, Sayı: 38, İstanbul 2003, s. 101. 77 Tahsin Uzer, Makedonya’da E şkıyalık Tarihi ve Son Osmanlı Yönetimi , s. 81-82. 78 Andrew Rossos, Macedonia and Macedonians: A History , California 2008, s. 1.

22 unsurlardan olu şmaktaydı 79 . 1897 itibarıyla Tahsin Bey’in görev sahasını da içine alan Selanik Vilayeti’nde 452.175 Müslüman, 294.624 Rum, 239.920 Bulgar, 2416 Katolik, 43.423 Yahudi ve 54 Ermeni olmak üzere 1.032.612 ki şi ya şamaktadır 80 . Görülebilece ği üzere bu sayımda rakamlar Müslümanlar, Yahudiler olmak üzere dini bazda; Yunanlar, Bulgarlar, Katolikler ve Ermeniler olarak Hıristiyanlık içindeki itikadi mezhep ve milliyet farkları baz alınarak verilmi ştir. 1897 itibarıyla Ulah’lar henüz Rum Kilise’sinden ayrılmamı ş oldu ğundan Yunanlar için verilen rakamlara Ulahların da dâhil oldu ğu gözden kaçırılmamalıdır. Bu yapı kendi içinde milliyetçi ve mezhepçi ayrı şmaları da beraberinde getiriyordu. Özellikle di ğer Balkan Devletleri olan Yunanistan, Sırbistan ve teorik olarak Osmanlı’ya ba ğlı olsa da fiiliyatta ba ğımsız bir devlet gibi hareket eden Bulgaristan, milli kiliseler ve etnik aidiyet üzerinden propaganda yaparak bölgede etki sahibi olmaya çalı şıyorlardı. Bu ba ğlamda Yunanistan Rum Ortodoks Patrikahnesi’ni, Bulgarlar 1870’de kurulan Bulgar Ekzarhlı ğı’nı manipüle ederek bölgede milliyetçi çatı şmaları körüklüyor bu ba ğlamda kendi aralarında bir rekabete tutu şuyorlardı. Silahlanan Rum ve Bulgar ahali çeteler olu şturmak suretiyle komita faaliyetleri yapıyor ve birbirlerine kar şı acımasız bir mücadele yürütüyorlardı 81 . Özellikle Bulgar Papaz ve köy ö ğretmenleri bu örgütlü çalı şmalarda önemli yer almı ş, bu dini odaklar Tahsin Bey’in deyimiyle Osmanlı Devleti’nin mezar kazıcısı olmu şlardır. 82

2.1.2 Tahsin Bey’in İlk Memuriyeti: Prüsçan Nahiye Müdürlü ğü

Tahsin Bey memuriyeti deruhte etmek için önce liva merkezi olan Drama’ya gitmi ştir. Önce o sıralarda Drama Mutasarrıfı Yunus Zühdü Efendi’nin ikinci katibi olan ve daha sonra Erzurum ve Şam’da da kendi yanında memur olarak götürece ği Mehmet Balaban Efendi ile görü şmü ştür. Mehmet Balaban Efendi’yi görmesinden sonra mutasarrıf kendisini kabul etmi ştir. Burada e şraftan Agah Efendi’nin methiyesi ile mutasarrıfa takdim olunmu ş, mutasarrıfın emirlerini müteakip duasını da alarak

79 Tahsin Uzer, a.g.m., s. 82. 80 Kemal H. Karpat, Ottoman Population 1830-1914 Demoghraphic and Social Charecteristics , Wisconsin 1985, s. 160. 81 Mehmet Hacısaliho ğlu, a.g.m., s. 103. 82 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 83.

23 liva erkanını ziyarete geçmi ştir. Tabur a ğası, Kadı, Tahrirat Müdürü, Liva Muhasebecisi, Savcı ve Ceza Reisi ile görü şmü ş, Drama’yı gezip e şrafı ziyaret ettikten sonra 16 Ekim 1897’de Prüsçan’a hareket etmi ştir 83 . Bu tarihten bir gün sonra Prüsçan’daki resmi görevine ba şlamı ştır 84 . Prüsçan Nahiye Müdürlü ğü’ne ba şladı ğı sırada Tahsin Bey kanunen re şit sayılmamakta ve yetim addedilmektedir. Kendi deyimiyle henüz re şit bile olmadan devlet memuriyetine girmek bu i şi yapan bin ki şiden birine nasip olmaktadır 85 .

Prüsçan’a vardıktan sonra hükümet kona ğına, halefinden görevi devralmaya gitmi ştir. Bulgar Mahallesi’nin ortasında ve pis bir derenin kenarındaki, yarı yıkık bu binayı görünce hayal kırıklı ğına u ğramı ştır 86 . Tahsin Bey’in halefi Cemal Bey, maa şına kar şılık kocaba şlardan zorla para talep etmek ve Prüsçan Karyesi Muhtarı Teodor’u darp etmek gibi yargıya yansıyan suçları bulunan 87 ve bu türlü düzene aykırı hareketlerinden dolayı Selanik Valili ği’nin iste ğiyle azledilen bir zattır 88 . Tahsin Bey kendisinden görevi devralmaya gitti ğinde devlete olan sitemini dile getirmi ştir. Tahsin Bey bu sırada zatın sarho ş oldu ğunu belirtir 89 . Tahsin Bey “tahtaları aralık, perdesiz, örtüsüz, küçük bir hücre” görünümünde olan ve mobilyaları bir ot minderi ve bir iki tahta sandıktan ibaret olan makamda halefi Cemal Bey’den görevi devralmı ştır 90 .

Tahsin Bey görevi devraldı ğı ilk gün tebrikleri kabul etmi ştir. Bazı köy muhtarları bal, yo ğurt ve yumurta gibi gıda maddelerini kendisine hediye olarak getirmi ş, Tahsin bey bu ikramları reddedince muhtarlar kırılarak yanından ayrılmı şlardır. Bu durum Tahsin Bey’in canını çok sıkmı ş, oldukça iptidai buldu ğu bu insanlar arasında, devletin tüm imkânsızlıklarına kar şın ya şamak yerine

83 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 27-28. 84 BOA, DH.SA İD.d, nr. 81/242. 85 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 24. 86 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 28. 8787 Dâhiliye Mektubi Kaleminden Memurini Mülkiye komisyonuna Cemal Bey’in sicilne i şlenmek üzere gönderilen kayıtlar, BOA, DH. MKT. . nr. 2182/50. 88 Eski Prüsçan Nahiye Müdürü’nün görevine iadesi için talebine dair Dâhiliye Nezareti’nden Şuray-ı Devlet’e verilen mütalaa, BOA, DH. MKT. . nr. 2114/7. 89 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 28. 90 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 29.

24 Avrupa’ya kaçmayı dü şünmü ş hatta buna karar vermi ş ve bunu gerçekle ştirmek için annesinin Selanik’ten Prüsçan’a gelmesini beklemeye ba şlamı ştır 91 .

Tahsin Bey devletin bürokratik gelenekleriyle de ilk defa burada kar şıla şmı ştır. Nahiye Katibi Rasim Efendi kendisine, görevi deruhte etti ğini Mutasarrıflı ğa bildirmesi gerekti ğini söylemi ş ve bu meyanda bir tahrirat hazırlamı ştır. Bu tahriratta yer alan bürokratik ifadeleri gören Tahsin Bey oldukça şaşırmı ş, basit bir göreve ba şlama bildiriminde “muhat-ı ilm aray-ı mutasarrıf-i ekremi” gibi ifadelerin kullanılmasına bir mana verememi ştir 92 .

Tahsin Bey’in Prüsçan Nahiye Müdürlü ğü’nde ya şadı ğı en önemli sorunlardan biri de Hükümet Kona ğı’nın peri şan hali olmu ştur. Bu meyanda e şrafı toplayan Tahsin Bey, çalı şmaların sa ğlıklı yürümesi için yeni bir hükümet kona ğının açılmasında yardım sa ğlamalarını talep etmi ştir. Bu görü şmelerin sonucunda bir han kiralanmı ş, Tahsin Bey annesinin itirazlarına ra ğmen evdeki seccade, halı ve şallarla yeni hükümet dairesini dö şemi ştir. Tüm dairenin iç ve dı ş badanası yapılmı ştır. Tahsin Bey daha sonra hükümet dairesinde görev yapması icap eden jandarmalara da bir oda dö şettirmi ş ve jandarmaların üniformalarını temizletmi ş, hatta dü ğmesi eksik olan üniformalar için bizatihi dü ğme tedarik etmi ş ve bunları diktirmi ştir 93 . Görülece ği gibi Tahsin Bey kendi haline bırakılmı ş bir hükümet dairesine, bir hükümet dairesinde olması gereken saygınlı ğı kazandırmak için, oraca ihmal edilmi ş adabı uygulamaya koymak için çalı şmı ştır.

Tahsin Bey’in Prüsçan Nahiye Müdürlü ğü görevinde kar şıla şıp oldukça şaşırdı ğı şeylerden biri de devletin ta şra ahalisinden vergi toplama usulüdür. Tahsin Bey’in belirtti ği haliyle çe şitli reislerin emri altında vergi toplamaya çıkan askeri müfrezeler devletçe belirlenen rakamı alabilmek için kanunun öngörmedi ği yöntemler uygulamaktadır 94 . Tahsin Bey’in kendisi de böyle bir olaya şahit ve müdâhil olmu ştur. Bir mesire yerine giderken uzaktaki bir a ğacın üstünde yirmi ila

91 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 29. 92 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 30-31. 93 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 30-31. 94 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 33.

25 otuz ki şilik bir grubun oturdu ğunu görmü ş, olay mahalline varınca bunların vergi tahsiline çıkmı ş olan Kara Osman Çavu ş tarafından nakdi ya da ayni ödemede bulunmaları maksadıyla a ğaca çıkarılmı ş yörükler oldu ğunu anlamı ştır. Olay mahallinde ne yapıldı ğını sordu ğunda Kara Osman Çavu ş kendisine, yörükleri tahkir edici ifadelerle, bu türden insanlardan ancak böyle vergi tahsilatı yapılabilece ğini söylemi ştir. Yörükler ise tayin edilen vergi mebla ğını ödeyecek güçlerinin bulunmadı ğını, çaresiz olduklarını ifade etmi şlerdir. Bunun üzerine Tahsin Bey, esasında fakir bir halk oldu ğunu belirtti ği Yörüklere böylesi bir muamele yapılmasına oldukça hiddetlenmi ş ve Kara Osman Çavu şu şiddetli bir şekilde dövmü ştür. Yörüklerden de “ kendi güçleri nispetinde kabul ettikleri 12.000 kuru şu” toplayıp bir hafta içinde livaya getirmelerine dair taahhüt almı ştır 95 .

Durum çevre nahiyeler ve liva merkezinde duyulmu ş, Tahsin Bey kırsalda ya şayan nüfusun takdirini kazansa da liva merkezi tarafından durum ho ş kar şılanmamı ştır. 29 Kasım 1897 tarihinde Drama Mutasarrıfı Yunus Zühdü Bey nahiyeye ayrılan mebla ğ zamanında liva merkezine ula şmazsa kendisine kanuni muamele yapılaca ğına dair Tahsin Bey’i tehdit eden bir yazı göndermiştir 96 . Liva merkezi bu meseleden dolayı Tahsin Bey’in azlini meyanında Vilayet’e başvurmu ş olsa da, Tahsin Bey irade-i seniyye vasıtasıyla tayin edilmi ş oldu ğundan bu yola ba şvurmaya cesaret edilmemi ş, Prüsçan’dan Çiç Nahiyesi’ne becayi şi kararla ştırılmı ştır 97 .

Tahsin Bey 17 Ekim 1897’de görevi devraldı ğı tarihten itibaren 29 Haziran 1898 tarihine kadar süren Prüsçan Nahiye Müdürlü ğü98 esnasında, zikredilenlerin dı şında nahiye suyollarının yenilenmesi için çalı şmı ş ve bu i şin ameli kısmına bizzat iştirak etmi ş, kendi ifadesiyle nahiyedeki i şlerinde adaleti takip etmi ş ve insanları zulümden korumaya çalı şmı ştır. Tahsin Bey’in bu ilk memurluk deneyimi balkanlardaki Hıristiyan tebaa ve bu tebaanın kiliselerinin ili şkileri ve çatı şmaları konusunda da tecrübe edinmi ştir. Memuriyetteki acemili ğinin ve ya şının, gençli ğinin

95 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.34. 96 Drama Mutasarrıflı ğı’ndan Prüsçan Nahiye Müdürlü ğü’ne gönderilen yazı, Tahsin Uzer, a.g.e. , s.35 97 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.35 98 BOA, DH.SA İD.d, nr. 81/242.

26 de etkisiyle devamlı olarak merkez liva ve askeri güçlerle naho ş durumlar ya şamı ştır 99 . Tüm bunlarla beraber Prüsçan Nahiye Müdürlü ğü, devlet kapısından adım atması, devlet denilen dev yapıya en alt kısmından girmesi, bu yapının i şleyen ve i şlemeyen yanlarını arazide ve fiiliyat içinde tanıması bakımından Tahsin Bey için çok önemli bir tecrübe olmu ştur. Devlet adına hareket eden yetkililerin halkla olan ili şkisini görmü ş, halk için devlet denilen soyut kavramın ne anlama geldi ğini kavramı ştır. İleride ya şayaca ğı devlet adamlı ğı tecrübelerinde yararlanaca ğı birçok şey ö ğrenmi ştir. Tahsin Bey’in memuriyet hayatının genelinde oldu ğu gibi Prüsçan Nahiye Müdürlü ğü de halk ile iç içe ve onların yanında geçmi ştir. Nahiye halkınca bir devlet adamı ya da müdürden çok kendilerine emanet edilen bir evlat sayılmı ştır 100 .

2.1.3 Tahsin Bey’in Çeç Nahiye Müdürlü ğü

Drama Sanca ğının, Sarı şaban Kazası’na ba ğlı Çeç Nahiyesi 101 Tahsin Bey’in deruhte etti ği ikinci mülki görevidir. Sicil-i Ahval varakasına göre Tahsin Bey, 8 Mayıs 1898’te 400 kuru ş maaşla atandı ğı görevine 29 Haziran 1314 günü ba şlamı ş olmalıdır 102 . Zira sicil-i ahval varakasında 8 Mayıs 1898’de Çeç Nahiyesi Müdürlü ğü’ne atanması kararı çıktı ğı ancak Prüsçan Nahiyesi Müdürlü ğü’nü 29 Haziran 1898 tarihine kadar üzerinde bulundurdu ğu yazmaktadır. Tahsin Bey hatıratında bu iki aya yakın süren gecikmenin nedenini açıklamı ştır. Tahsin Bey Prüsçan’dan Çeç’e tayini hususunda gönülsüz davrandı ğını, buna da devlet tarafından gördü ğü muameleye üzülmü ş ve kırılmı ş olmasının sebep oldu ğunu belirtir. Halefi Lütfullah Efendi’nin kasabaya varması bile Tahsin Bey’in Çeç kasabasına do ğru yola koyulmasına sebep olmamı ş ancak 13 Haziran 1898’de Prüsçan’ı sel basması ve nahiyenin önemli bir bölümüyle beraber kendi evinin duvarının bir kısmının da selden etkilenerek yıkılması sonucu Prüsçan’ı terk etmeye

99 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.35 100 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.23 101 Tahir Sezen, Osmanlı Yer Adları , Ankara – 2006 s. 125 102 BOA, DH.SA İD.d, nr. 81/242.

27 karar vermi ştir. Drama’ya hareket etmi ş ve e şraftan Agah Bey ile Mutasarrıf Vekili Rasim Bey’in nasihatleri ile Çeç’teki görevi üstlenmeye razı olmu ştur 103 .

Tahsin Bey hastalıkla mücadele halinde geçirilen uzun bir yolculuktan sonra Çeç kasabasının nahiye merkezi olan Bülyan köyüne varmı ş, eski bir mezarlı ğın dâhilinde bulunan ve alt katlarında Çingene demircilerin çalı ştı ğı bir hükümet binası ile kar şıla şınca Prüsçan’da ya şadı ğı ilk şaşkınlı ğa benzer bir duygu ya şamı ştır. Görevi üzerine almasından sonra nahiye erkanı ile tanı şmı ş, Nahiye Katibi Ali Efendi kendisine Çeç’in bir sürgün yeri oldu ğunu belirtmi ştir. Makamının altındaki demircileri çıkarmak istedi ğinde demircilerden birinin ailesinin külliyetle bula şıcı çiçek hastalı ğına yakalanmı ş oldu ğunu ö ğrenmi ş ve bundan dolayı oldukça endi şe duymu ştur. Bir yandan da kendisinde basur hastalı ğı zuhur etmi ş ve bu sa ğlı ğına dair çocuklu ğunda geli şen hastalık evhamını arttırmı ştır 104 .

Çeç Nahiyesi’nde, Tahsin Bey’in gözüne çarpan en önemli şey dini sınıfın imtiyazlı hali ve halk üzerindeki etkisi olmu ştur. Özellikle askerlik i şlerinde ahz-ı asker merciinin imamları muhatap alması, askere ve dolayısıyla cepheye gidecek olan ki şilerin kimler olaca ğını imamların belirlemesi, imamların halk üzerinde büyük bir etki sahibi olmalarına yol açmı ştır. Tahsin Bey’in ifadesine göre imamlar bu etkilerini halkın zararına ve kendi menfaatlerine kullanmaktadır 105 .

Tahsin Bey’in Çeç Nahiyesi’nde kar şıla ştı ğı en önemli sorunlardan biri de o sırada ba ş gösteren frengi salgınıdır. Tahsin Bey imamların ağırlı ğını hissettirdi ği Çeç’teki frengi salgınına dair “ Din bilgisi ve ahlak görü şü müthi şti. Bundan dolayı frengi pek acı şekilde gençlere bula şmı ştı” 106 diye yorum yapmı ş olsa da o dönemde frengi hastalı ğının bölgede yaygın oldu ğu, salgının Çeç’e özel olmayıp Çeç dı şında Drama etrafında yaygın olarak görüldü ğü, Tahsin Bey’in bölgedeki görevinden

103 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.36 104 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.37-38 105 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.38-42 106 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.39

28 ayrılmasının hemen sonrasına rastlayan 4 Ocak 1899 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Selanik Vilayeti ve Şuray-ı Devlet riyasetine yazılmı ştır 107 .

Bu sırada Drama Mutasarrıflı ğı makamında bir görev de ğişkli ği olmu ş, Tahsin Bey ile arası bozuk olan Yunus Zühdü Bey yerine Gazi Osman Pa şa’nın süto ğlu olan Mustafa Re şit Bey göreve atanmı ştır. Mustafa Re şit Bey halefine nazaran daha genç biridir ve kaymakamlıktan yeti şmi ştir. Tahsin Bey bölgede yo ğun olarak ya şanan hırsızlık, adam kaçırma gibi olayların önüne geçebilmek için asayi şi şiddet vasıtasıyla temin etmek hususunda Re şit Bey’den destek almı ştır 108 . Bundan sonra bölgede en çok rastlanılan suçlar olan hayvan hırsızlı ğı ve kız kaçırma vakalarını takibe ba şlamı ş, suçluları dövmek suretiyle suç i şlemeye niyetli olanların da gözünü korkutmu ştur. Kendi ifadesiyle görev yaptı ğı be ş ay zarfında yakla şık bin ki şiyi falakaya yatırmı ştır. Tahsin Bey adaleti bu şekilde sa ğlamasının gereklili ğini bölgenin liva merkezine 25 saat mesafede olmasından ve merkez güçlerinin, yasanın, ceza muhakeme usulünün bölgenin yapısı itibarıyla hakkıyla uygulanamamasından ileri geldi ğini belirtir. Tahsin Bey bu dönem zarfında yanında iki jandarma, elinde silah bölgeyi köy, köy dola şmı ş ve zamanının önemli bir bölümünü da ğlık bölgelerde seyahat ederek geçirmi ştir 109 .

Tahsin Bey’in döneminde ya şanan di ğer bir olay da Ziraat Bankası’nın Rubcoz Kazası’ndaki şubesinden çalınan 5000 lira Gümülcine’ye gönderilirken Çeç Nahiyesi’nin İstasyon Kasabası olan Bük’te kaybolur. Tahsin Bey bu i şin soru şturulması için Ziraat Bankası’ndan gönderilen heyete i ştirak etmek için Bük köyüne vardı ğında hayvan hırsızlarının takibinden dönüyor olması nedeniyle peri şan haldedir ve böylesi genç, kılıksız birinin Nahiye Müdürü sıfatıyla kar şılarına çıkması soru şturma ekibini şaşırtmı ştır. Ziraat Bankası heyeti, parayı muhafaza eden ba şçavu şun ifadesi üzerine istasyon kasabasındaki hanı i şleten Apostol ve kom şu dükkan sahiplerini tutuklamı ş ancak Tahsin Bey duruma şiddetle itiraz etmi ştir. Nitekim bir hafta sonunda soru şturma nihayetlenmi ş, suçu muhafız ba şçavu şunun

107 B.O.A. , DH. MKT. , nr. 2158/108. 108 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 41. 109 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 42.

29 işledi ği ve altınları da han etrafına gömdü ğü altınların bulunmasıyla ortaya çıkmı ştır. Tahsin Bey bu olayda ba şından beri, namuslu bir adam oldu ğunu bildi ği hancıyı ve di ğer dükkan sahiplerini suçlayan ba şçavu ştan şüphelendi ğini, ba şlangıçta tahkikat heyetinin kendisini ciddye almadıklarını ancak şüphelerinde haklı çıktı ğında yanıldıklarını kabul ettiklerini belirtir 110 .

Tahsin Bey, Çeç Nahiye Müdürlü ğü sırasında sayılanlar dı şında idarecilik hayatının sonraki devrelerinde de çok önem verece ği imar ve e ğitim i şlerine mesai harcamı ştır. Yıpranmı ş camileri tamir ettirmi ş, içlerine seccade dö şetmi ş ve okul binaları açtırmı ştır. Hatta zaman zaman bu okullarda kendisi de ö ğretmenlik yapmı ş, okulların e ğitim programlarını da hazırlamı ştır 111 .

Çeç Nahiye Müdürlü ğü Tahsin Bey için birkaç açıdan oldukça önemlidir. Öncelikle Çeç gibi merkezden uzak bir da ğ nahiyesinde sınırlı imkânlarla yürüttü ğü yasadı şı olaylarla mücadele ve e ğitim faaliyetleri, halk ile iç içe olması kendisine oldukça büyük bir tecrübe kazandırmı ştır. Kendi deyimiyle Çeç’teki görevinde köylüyü, onların dü şünce tarzını, ihtiyaçlarını ve ahlakını tanımı ştır 112 . Bunun dı şında Çeç’in da ğlık havası ve do ğal gıdaları sa ğlı ğının düzelmesini sa ğlamı ş, kendi ifadesiyle bu görev esnasında 15 kilo almı ş ve sa ğlı ğına dair evhamlardan da büyük oranda kurtulmu ştur 113 .

Tahsin Bey 4 Ekim 1898’de Çeç Nahiye Müdürlü ğü’nden eski görevi olan Prüsçan Nahiye Müdürlü ğüne iade edilmi ştir 114 . Tahsin Bey bu “ iade-i becayi ş”i tren istasyonuna getirilen resmi Selanik Gazetesi’nden öğrenmi ştir 115 . Tahsin Bey, Prüsçan’daki memuriyetine iade edilmesinin altında yatan sebeplerin eski Drama Mutasarrıfı Zühdü Bey’in Yemen’e atanması ile İstanbul’a giden annesinin bu konudaki çalı şmaları oldu ğunu belirtir 116 . Tahsin Bey bu haber üzerine Ekim

110 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 48. 111 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 42. 112 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 59. 113 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 45. 114 BOA, DH.SA İD.d, nr. 81/242. 115 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 47. 116 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 35.

30 ortasında Çeç’den Drama’ya döner. Bu defasında Drama ahalisince daha çok tanındı ğını, şöhretinin arttı ğını fark eder. Zaman içinde Çeç’ten gelip Drama’yı ziyaret eden köylüler Tahsin Bey’den övgü ile söz etmi ş bu da Tahsin Bey’in ününün Drama’da yayılmasına sebep olmu ştur 117 .

2.1.4 İkinciye Prüsçan Nahiye Müdürlü ğü

Sicil-i Ahval varakasına göre Tahsin Bey Prüsçan’daki ikinci görevini 19 Kasım 1898’de deruhte etmi ş olmalıdır. Zira naklinin 4 Ekim 1898’de gerçekle şti ği yazmakta ancak vazifesinde “emvâl-i emîriyye ve hukuk-i şahsiyyeden zimmet ve ili şiği olmadı ğı ve vazifesini hüsn-i îfâ eyledi ği” hususundaki ifadeden önce 19 Kasım 1898 tarihi Prüsçan’daki ikinci görevine ba şlangıç tarihi olarak verilmektedir. Tahsin Bey’in Çeç’ten hareketine dair beyan etti ği 1898 Ekim’inin ortaları baz alınırsa, 19 Kasım’da göreve ba şlamı ş olması mantı ğa uygun dü şmektedir.

Tahsin Bey eski görev bölgesinde ilk i ş olarak e ğitime faaliyetleri ile ilgilenmi ştir. Da ğınık durumda bulunan mahalle mekteplerini ve bu mekteplerin muallimlerini Orta Cami’de açtırdı ğı yeni mektebe toplamak suretiyle ö ğrencileri ve öğretmenleri bir araya getirmi ştir. Tahsin Bey kendisi için oldukça önemli olan bu mektebin açılı şını Drama Mutasarrıfı Re şit Bey’in de katıldı ğı ve nutuk irat etti ği bir törenle, mevlit okutarak yapmı ştır. Bunun dı şında haftada be ş ders saatlik e ğitim yükünü de kendi omuzlarına almı ştır 118 .

Tahsin Bey’in ikinci Prüsçan Nahiye Müdürlü ğü’nde yaptı ğı bir di ğer önemli iş de yeni bir hükümet kona ğının in şasıdır. Daha önce de belirtilmi ş oldu ğu gibi, Tahsin bey’in ilk görevi olan ilk Prüsçan Nahiye Müdürlü ğü’nde kendisini en çok etkileyen şeylerden biri devleti temsil eden bir binanın oldukça bakımsız ve yıkık olmasıdır. Tahsin Bey bu dönemde hükümet binası ile halkın gözündeki devlet imgesini temsil edildi ğine dair bir kanı edinmi ştir. Dolayısıyla devlet temiz ve sa ğlam bir bina ile hizmet vermelidir. Tahsin Bey yeni hükümet kona ğının in şası için

117 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 49. 118 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 51.

31 Drama’ya niyetini yazdı ğı sırada eski Mutasarrıf Mustafa Re şit Bey gitmi ş yerine Şamlı Abdülgani Pa şa gelmi ştir. Mutasarrıf Tahsin Bey’in bu iste ğine olumlu yanıt vermi ştir. Böylece Tahsin Bey ahaliden iane toplamı ş, 1000 liralık nakit ve O ğlak ile Görecek adındaki Hıristiyan köylerinden kereste yardımı temin etmi ştir. Bunun dı şında halk da, Tahsin Bey de in şaatta gönüllü olarak çalı şmı ş ve 5 ay zarfında bina tamamlanarak Abdülgani Pa şa yerine Drama Mutasarrıf’ı olan Rıfkı Pa şa’nın da katıldı ğı bir törenle açılmı ştır. Selanik’ten getirilen mefru şat ile dö şenen binaya bir de kitabe yazılmı ştır. Kitabesine göre bu bina 1899 yılında bitmi ştir. Tahsin Bey hükümet kona ğı yapımındaki fedakarlıklarından dolayı kendini halka borçlu hissetmi ş ve yapaca ğı hizmetlerde halkın bu fedakar tavrından feyiz almı ştır 119 . Hükümet kona ğı in şası hususundaki çabaları ile maarif i şlerindeki ba şarı ve fedakarlı ğından dolayı liva tarafından kendisine üçüncü dereceden rütbe iradı istenmi ş120 ancak kendisine dördüncü derece rütbe irat olunmu ştur 121 .

Tahsin Bey bu dönemde Hıristiyan unsurların ya şadı ğı olaylara da etkin olarak müdahale etmi ştir. Müslümanlar tarafında kaçırılmı ş bir Bulgar çocu ğun ebeveynine iadesi konusunda ba şarılı bir soru şturma yürütmü ştür 122 . Bunun dı şında Bulgar ve Yunan ahali arasındaki olaylarda da rol almı ştır. Bu olaylardan biri İstanbul’a kadar yankı yapmı ştır. 8 Haziran 1899 tarihinde Bulgaristan Kapı Kethüdalı ğı, 11 Mayıs günü Bulgar kilisesinde e ğlenen ahalinin Rumların dolduru şuna getirilen Tahsin Bey tarafından yine kilise avlusunda dövüldü ğü ve aralarından bir kısmının derdest edilerek Drama’ya sevk edildi ği yazılmı ştır. Şikayet Bab-ı Ali Daire-i Hariciye Tercüme Odası vasıtasıyla Sadaret’e intikal etmi ştir 123 . Sadaret 24 Haziran itibarıyla bu konuda Selanik Vilayeti’nden olayın incelenmesini talep etmekle 124 beraber, tahkikatın sonucunu beklemeden Bulgaristan Kapı Kethüdalı ğı’na kendilerinin yetki a şımı yaptıklarını böyle bir konuda şikayette

119 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.53. 120 Selanik Vilayetince Tahsin Bey’in üçüncü dereceden rütbe ile taltif edilmesi iste ğinin Dâhiliye’den Sadaret’e bildirilmesine dair iste ği içeren yazı, BOA, DH.MKT., nr. 2343/67. 121 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 54. 122 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 56. 123 BOA, A.MTZ.(04) , nr. 62/74, Lef 2. 124 BOA, A.MTZ.(04) , nr. 62/74, Lef 3.

32 bulunmalarının vazife ve salahiyetlerine aykırı oldu ğu ibaresiyle bildirmi ştir 125 . Selanik Vilayeti yürüttü ğü tahkikat sonucunda Tahsin Bey’in Bulgar emellerine aykırı hareket etmesinden dolayı Bulgarlarca suçlandı ğı, tevkif edilen şahısların genel edep kurallarına aykırı bir şekilde e ğlenmekte olan ki şiler oldu ğu belirtilmi ştir 126 .

Yine bu dönemde Tahsin Bey askerlik ça ğı olan yirmi ya şına eri şmi ştir. Mustafa Rıfkı Pa şa’nın Tahsin Bey’in görevinin ba şında kalması için harcadı ğı tüm çabalara ra ğmen Tahsin Bey Selanik’te Ni şancı Taburu’nda üç aylık bir askerlik yapmı ştır. Aslen Selanikli olması sebebiyle askerli ği oldukça rahat geçmi ştir. Yine askerli ği vesilesiyle Selanik’te bulunmasından yararlanarak vilayet erkanı ile temasa geçmi ş, kendilerinden takdir görmü ştür. Bu sırada Tahsin bey’in arzusunun hilafına Ağustos Nahiyesi’ne tayini konu şulmaya ba şlanmı ştır 127 . Böylece Prüsçan’a dönmü ş ve tayinine kadar görevini yürütmü ştür. Tahsin Bey’in 20 Kasım 1900 tarihinde Ağustos Nahiyesi Müdürlü ğüne atanmasının uygun görüldü ğü Dâhiliye Nezareti’nden Selanik Vilayetine gönderilen 23 Aralık 1900 tarihli maa ş yazısında belirtilmi ştir 128 . Tahsin Bey vilayetten nakil emrinin kendisine 1900 senesinin Nisanı’nda ula ştı ğını belirtir 129 . Ancak bu tarih bir hesap yanlı şlı ğından ya da dikkatsizlikten böyle yazılmı ş olmalıdır. Zira Sicil-i Ahval varakasına göre Tahsin Bey 25 Şubat 1901 tarihine kadar Prüsçan Nahiyesi Müdürlü ğü’nü yürütmü ş ve 13 Mart 1901 tarihinde A ğustos Nahiyesi’ndeki görevi devralmı ştır 130 . Şu halde Tahsin Bey’in 1901 senesinin Şubat ayının sonuna do ğru Prüsçan’daki görevinden ayrılmı ş olması olasıdır.

Prüsçan’daki ikinci görevi Tahsin Bey’e özellikle bölgenin en önemli gelir kayna ğı olan tütünün satı şını ve halkın bu satı şlarda dü şürüldü ğü durumu görmesi, devlet personeli ile i ş adamları arasındaki çıkar ili şkisinin halkı ne derece zorda bıraktı ğını anlaması bakımından önemli bir tecrübe sa ğlamı ştır. Özellikle halkın

125 BOA, A.MTZ.(04) , nr. 62/74 Lef 4. 126 BOA, A.MTZ.(04) , nr. 62/74 Lef 4. 127 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 57. 128 BOA, DH. MKT. , nr. 2441/157. 129 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 59. 130 BOA, DH.SA İD.d , nr. 81/242.

33 yeti ştirdi ği tütünü ihracatçılara ula ştıran tütün simsarlarının hesap kurnazlıklarıyla eğitim seviyesi dü şük olan halkın hakkını yemesi, onları kandırması Tahsin Bey tarafından tepkiyle kar şılanmı ştır. Ancak tütün tüccarlarının o gün için Büyük Devletler olarak adlandırılan devletlerin konsolosları olmaları, devletin bunları darıltmak istememesi ve bazı simsarlarla devlet adamlarının çıkar birli ği içinde olmaları Tahsin Bey’i bu haksızlıklara etkin bir şekilde müdâhil olmaktan alı koymu ştur. Ancak kendisi de söyledi ği gibi, bu a şamada halkın bu durumdan çektiklerini görmü ş ve ileride Drama Mutasarrıfı oldu ğunda Tütün Bankası ve Tütün İş çileri Sendikası kurmak şeklinde tezahür edecek haklıya hakkını iade etme çabalarına rehberlik etmi ştir 131 .

2.1.5 A ğustos Nahiye Müdürlü ğü

Tahsin Bey Prüsçan’dan halkın u ğurlama töreniyle ayrıldıktan sonra sırasıyla Drama ve Selanik’e gitmi ştir. Drama’da Mutasarrıf Mustafa Refik Pa şa’ya veda etmi ş, Selanik’te vali Hacı Hasan Pa şa’nın huzuruna çıkmı ştır. Sonrasında A ğustos Nahiyesi’ne hareket etmi ştir 132 . Tahsin Bey’in daha önceki görevlerinden faklı olarak Ağustos Nahiyesi Drama Sanca ğı’na de ğil Karaferye Sanca ğı’na ba ğlıdır 133 . Karaferye Kazası Selanik’in batısındadır. Drama’ya göre Yunanistan’a daha yakındır. Tahsin Bey Selanik’in mesire yeri sayılabilecek A ğustos Nahiyesi’ne vardı ğında çok medeni bir yerle kar şıla ştı ğını belirtir. Gördü ğü fabrikalar ve kulüpler Avrupai bir yerde oldu ğu hissini uyandırmı ştır 134 . Tahsin Bey A ğustos Nahiyesi’nin “bütün hissiyle, ruhuyla, malıyla, amaliyle tam bir Yunan şehri” oldu ğunu da belirtmi ştir 135 .

Tahsin Bey’in nahiyeye varır varmaz yaptı ğı ilk i ş bir Hıristiyan’ın evinde kiralanmı ş 3 odadan ibaret olan hükümet dairesinin yeniden inşası olmu ştur. Bu amaç için daha önce tespit edilmi ş olan 7000 liralık varidatı almak için Karaferye

131 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 60. 132 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 61. 133 Tahir Sezen, a.g.e. s. 9. 134 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 61. 135 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 64.

34 kaza merkezine gitmi ş ve burada kaza erkanı ile de tanı şmı ştır. Miktarı anılan mebla ğı Nahiye tahsisatından tahsil edilmek üzere düzenlenen havale ile almı ş, bunun dı şında Nahiye İdaresine ait bir bahçeyi de satarak elde etti ği para ile in şaat işini ihale ederek bir müteahhide vermiştir. Böylelikle Tahsin Bey’in güzelli ğine hayran oldu ğunu belirtti ği bir hükümet kona ğı in şa edilmi ştir. Bu dönemde Hacı Hasan Pa şa yerine Selanik Valisi olan Tevfik Bey (Biren) de binanın açılı ş törenine katılmı ş ve bir nutuk irat etmi ştir 136 . Tevfik Bey’in kendi sözlerini iktibas etmek Valinin yapılan i ş ve Tahsin Bey hakkındaki görü şlerini göstermesi bakımından yerinde olacaktır:

“Kudüs’te bulundu ğum zamanlar istedi ğim vakit devre çıkabiliyordum. Selanik vilayetinde ise, merkezden ayrılmaya maalesef imkân yoktu. Sadece bir kere, o da merkez kazasında ba ğlı A ğustos nahiyesinde hükümet kona ğı yaptırıldı ğında Selanik’ten ayrılabildim. Nahiye müdürü bu binanın kü şad resminde bulunmam için beni davet etmi şti. A ğustos nahiyesine bir gün içinde gidip gelmek kabil oldu ğu için bu davete icabet etmi ştim. Nahiye müdürü Tahsin Bey faal ve kıymetli bir zat idi. Açılı ş merasiminden sonra kendisi ile görü ştü ğümde Tahsin Bey’i bir kat daha takdir etti ğimden sonraları onu Yenice Vardar Kaymakamlı ğı vekâletine tayin, daha sonra da Razlık Kaymakamlı ğına inha etmi ştim”137 .

Görülmektedir ki Tahsin Bey yaptı ğı i ş ve bıraktı ğı intiba ile valinin gözüne girmeyi ba şarmı ştır. Bu ba şarısından dolayı Vali Tevifk Bey, Tahsin Bey’in dördüncü derece mecidi ni şanıyla ödüllendirilmesi için istekte bulunmu ş ve Tahsin Bey’e ni şan verilmi ştir 138 . Tahsin Bey bu ni şanın kendisini şevke getirdi ğini ve kendisini beldenin güzelle ştirilmesi ve geli ştirilmesi için te şvik etti ğini belirtir. Bu dönemde beldenin bütün kaldırımları yenilenmi ş, nahiyenin bilimsel ölçütlere göre yeni bir haritası çizdirilmi ş, ticareti güven altına almak için tren istasyonu ve nahiye merkezi arasında bir jandarma karakolu kurulmu ştur. Özellikle kaldırım düzenlemesi ile beldeye Avrupai bir görünüm kazandırılması sırasında bölgenin Hıristiyan

136 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 62. 137 Mehmet Tevfik Biren, Bir Devlet Adamının II. Abdülhamit, Me şrutiyet ve Mütareke Dönemi Hatıraları Cilt:1 , İstanbul 1993, s. 164. 138 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 62.

35 zenginlerinden de maddi yardım alınmı ştır 139 . Bu ba ğlamda Tahsin Bey de bölgenin Rum halkı ile iyi geçinmeye çalı şmı ştır. Tahsin Bey kendisinden önceki nahiye idaresinin muhafazkar yapısından dolayı Rumları rahat bırakmadı ğını ancak kendisinin onlara rahatlık ve serbestlik tanıdı ğını belirtir. Rum tüccarlarla tanı şmı ş ve onlarla ahbaplık etmek suretiyle kendi çalı şmaları için yardım sa ğlamı ştır. Tahsin Bey kendisinin Abdülhamit ve istibdadına kar şı fikirlerinin Rumlar tarafından da desteklendi ğini, verilen ziyafetlerde yönetim aleyhinde nutuklar irat etti ğini belirtir 140 .

Bu dönemde Tahsin Bey’in adı adli vakalarda da geçmi ştir. Öncelikle i şkence ile suçlanmı ş, Vilayet Ba şsavcısı Necmettin Molla’nın takibatına u ğramı ş ancak aklanmı ştır 141 . Bir di ğer dava da Tahsin Bey’in A ğustos Nahiyesi ahalisinden Zülfikar Bey’i tahkir etmesi iddiasıyla açılmı ş bir davadır. Bu dava uzunca bir süre devam etmi ş süreç içinde Tahsin Bey’in muhakeme altına alınabilmesi için irade-i seniyye sadır olmu ş142 hatta 1903 senesi ba şında Dâhiliye Nezareti, Selanik Vilayetine soru şturmanın Tahsin Bey’e tebli ğ edilmesini ve kendisinin verece ği cevabın da Dâhiliye Nezareti’ne geri gönderilmesini yazmı ştır 143 . Ancak bu soru şturmanın devam hakkında Ba şbakanlık Osmanlı Ar şivi’nde ba şka bir kayda rastlanmadı ğı gibi Tahsin Bey kendi hatıratında da bu olaya yer vermemi ştir.

Tahsin Bey, A ğustos Nahiyesi Müdürü iken ba şarılarından dolayı kendisini takdir eden ve kaymakamlı ğa yükseltmek isteyen Vali Tevfik Bey tarafından kısa süreli de olsa, Yenice-i Vardar Kazası’nın kaymakamlı ğına vekâleten tayin edilmi ştir 144 . Tahsin Bey’in 24 A ğustos 1901 tarihinden aynı senenin Ekim ayının 3’ncü gününe kadar 145 üzerinde bulundurdu ğu kaymakamlık görevi kendisinin ilk kaymakamlık tecrübesi olması açısından önemlidir. Toplamda bir aydan biraz daha

139 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 63. 140 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 63-65. 141 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 64. 142 Durumla ilgili Adliye ve Mezahip Nezareti’nden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen evrak, B.O.A. , DH. MKT. nr. 634/60 Lef 3 143 B.O.A. , B.O.A. , DH. MKT. nr. 634/60 Lef 4 144 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 65. 145 BOA, DH.SA İD.d, nr. 81/242.

36 fazla süren bu görev içinde özellikle telgraflar ve şifre haberle şmeleri ile ilk defa karşıla şmı ş, kaza denilen idare yapısının hangi organlara ayrıldı ğını ö ğrenmi ştir 146 . Yenice-i Vardar Kaymakamlı ğı Tahsin Bey için bu görevden döndükten sonra katılaca ğı kaymakamlık sınavları için önemli bir hazırlık olmu ştur. Zira Yenice-i Vardar Kaymakamlı ğı Vekâleti’nden Selanik’e döndü ğünde Vali Tevfik Bey kendisine İstanbul’a gitmek için izin alıp, Kaymakamlık Sınavına katılmasını tavsiye etmi ştir. Tahsin Bey de valili ğe hitaben sınav için izin isteyen bir dilekçe yazmı ştır 147 . 12 Kasım 1901 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Selanik Vilayeti’ne cevap yazılmı ş, kendisinin kaymakamlık imtihanına girmek için gerekli niteli ği haiz olmasından dolayı imtihanın yapılaca ğı tarih olan Aralık Ayı ortasından yirmi gün önce İstanbul’a gönderilmesinin uygun oldu ğu belirtilmi ştir 148 . Bu evrakta iznin nihai süresi yazmamakla beraber Tahsin Bey verilen sürenin yakla şık üç ay oldu ğunu belirtir. Tahsin Bey’e göre bu süre, ba şkentten sürgünle ayrılan biri için oldukça uzundur 149 .

Tahsin Bey üç buçuk senedir görmedi ği İstanbul’a gitmi ş ve kaymakamlık sınavına katılmı ştır 150 . Tahsin Bey 29 Ekim 1901 tarihi ile İstanbul’dadır ve sınav sonucu olarak 18 Ocak 1902 günü Memurin-i Mülkiye Komisyonu’ndan verilen, 200 numaralı Üçüncü Sınıf Kaymakamlık İntihapnamesi’ni almı ştır 151 . Tahsin Bey dönemin Dâhiliye Nazırı Memduh Pa şa ve Mabeyn Katibi Hakkı Bey’in, kendisinin bir kaymakamlı ğa atanması hususnda Dâhiliye Müste şarı Fuat Bey’e emir verdi ğini belirtir. Tahsin Bey durumu Selanik Valisi Tevfik Bey’e iletti ğinde, Vali kendisinin Bulgar ahvalini bilmesinden dolayı Razlık Kazası’na tayinini istedi ğini ancak Memduh Pa şa’nın, kendisinin ya şı küçük oldu ğundan dolayı buna itiraz ettiğini söyler. Bununla birlikte Tahsin Bey’in ka ğıt üzerinde ya şını büyütmesi sonucu karar Memurin İntihap Komisyonu’ndan geçmi ş ve Mabeyn Katibi Hakkı Bey’in de telkinleriyle Memduh Pa şa da duruma rıza göstermi ştir. 15 Şubat 1902’de Tahsin

146 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 66. 147 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 66. 148 Dahiliye Nezareti’nden Selanik Vilayeti’ne yazılmış 12 Kasım 1901 tarihli yazı, B.O.A. , DH. MKT. , nr. 2546/60. 149 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 68. 150 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 70. 151 BOA, DH.SA İD.d, nr. 81/242.

37 Bey’in Razlık’a atanmasına dair irade-i seniyye çıkmı ştır 152 . Uygun görülen bu karardan dolayı Tahsin Bey’in izin süresi de i şlemlerin yapılaca ğı süre kadar uzatılmı ştır 153 . Bu tayinin sarayca da uygun bulunması üzerine Tahsin Bey, 18 Mart 1902 günü ve 575 kuru ş maa şla Razlık Kaymakamlı ğı’na, Dâhiliye Nezareti tarafından tayin edilmi ştir 154 . Bu sırada Selanik Valili ği’ne atanan Hasan Fehmi Pa şa ile birlikte deniz yoluyla Selanik’e do ğru yola çıkmı ştır 155 . O sırada henüz görevi devretmemi ş olan Tevfik Pa şa hatıratında yeni vali Hasan Fehmi Pa şa’nın 25 Mart itibarıyla Selanik’e geldi ğini belirtir 156 . Dolayısıyla İstanbul’dan Hasan Fehmi Pa şa ile birlikte yola çıkan Tahsin Bey de bu tarihte Selanik’e varmı ş olmalıdır. Tahsin Bey Selanik’e gelmesinden bir hafta sonra Razlık Kazası’nın ba ğlı bulundu ğu Serez livasına gitmi ştir 157 .

2.2. Tahsin Bey’in Kaymakamlıkları

2.2.1. İlinden İsyanı’nın Arifesinde Balkanlardaki Genel Durum

Tahsin Bey’in Nahiye Müdürlü ğü görevlerinden yükselip Kaymakamlı ğa terfii etti ği sırada Makedonya’daki gerilim uluslararası bir sorun haline bürünmü ştü. Makedonya’nın durumu dünya devletlerini ve kamuoyunu me şgul ediyor ve Şark Meselesinin çözümü üzerine tartı şmalara neden oluyordu. Bu dönemde Makedonya sorunun özünü özellikle Bulgar Örgütlerin faaliyetleri te şkil ediyordu. Makedonya’da faaliyet gösteren Bulgar Komiteleri temel olarak iki ana gruba ayrılmı ştı. Birincisi sloganları “Makedonya Makedonyalılarındır” 158 olan ve o sıralar “Gizli Makedonya-Edirne Devrimci Örgütü” olarak adlandırılan iç örgüt ya da di ğer adıyla Santralistlerdi 159 . İç örgüt 1893’te Selanik’te kurulmu ştu 160 .

152 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 70. 153 Dâhiliye Nezareti’nden Selanik Vilayeti’ne Tahsin Bey’in izin müddetinin uzatıldı ğına dair evrak BOA, DH. MKT. , nr. 2594/104. 154 BOA, DH.SA İD.d, nr. 81/242. 155 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 70. 156 Mehmet Tevfik Biren, a.g.e , s. 201. 157 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 76. 158 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 117. 159 Fikret Adanır, Makedonya Sorunu , Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul-2001, s.121.

38 Di ğer örgüt ise 1895 yılında Sofya’da toplanan Makedonyalılar Kongresi sırasında kurulan Yüksek Makedonya Komitesi idi 161 . Yüksek Makedonya Komitesi’nin temel aldı ğı ilke Makedonya’nın Bulgaristan’ın bir parçası oldu ğu fikrine dayanıyordu ve Virhovistler olarak da adlandırılıyorlardı 162 . Büyük oranda Bulgar hükümetine ba ğlı ve onlarla ortakla şa çalı şıyorlardı 163 . İç Örgüt’ün merkezi Selanik’te ikenYüksek Komite’nin merkezi Sofya’daydı 164 . Tahsin Bey’in görevde oldu ğu dönemde iç örgütün me şhur komitacıları Sandanski, Delçev, Todorov iken Yüksek Komite’nin me şhurları General Mihailovski, Lazar, Andon, Apostol, Dede Yuvan gibi Tahsin Bey’in yöneticilik hayatında sıkça isimleri geçecek şahıslardı.

Bu dönemde bölgede örgütsel faaliyetler hızla artmış, Bulgar Komitalar kendi içlerinde bölge, kaza ve köy örgütlenmeleri kurmu ştu. İç Örgüt kendi bünyesinde bir te şkilatlanma tüzü ğü hazırlamı ş, silahlı eylemler yanında, halkı ajite etmek ve kı şkırtmak için de özel birlikler olu şturmu ştu 165 . Böylelikle ayrılıkçı güçler Osmanlı idaresine kar şı bir tür psikolojik sava şın da temellerini atmı ştı. Bunun dı şında Bulgar ahalinin Arnavut ve Yunan e şkıyalara kar şı korunması görevini de kendi üstünde gören İç Örgüt, bu ba ğlamda da faaliyetlere giri şmi şti. Böylelikle sözde tebaasını koruyamayan devletin yerini alarak bir nevi devlet içinde devlet karakteri kazanıyordu 166 .

İç Örgüt’ün di ğer bir u ğra şısı ise uluslararası kamuoyunun dikkatini Makedonya’ya çekecek eylemler yapmaktı. Böylelikle tıpkı Ermeni meselesinde oldu ğu gibi bir takım haklar elde edebileceklerini dü şünüyorlardı. Bu meyanda Serez Sanca ğı’nda Fransa Vatanda şlı ğına mensup bir maden müdürü 15.000 Osmanlı lirası fidye alınmak üzere kaçırılmı ş ve fidyeyi almakta ba şarılı olunmu ştu 167 . Bir di ğeri de Amerikalı bir Misyoner olan Bayan Stone’un Bulgar eşkıyalar tarafından da ğa

160 Barbara Jelavich, History of The Balkans Twentieth Century Volume 2 , Cambridge – 1999, s.93. 161 Fikret Adanır, a.g.e. , s. 123. 162 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 117. 163 Fikret Adanır, a.g.e. , s. 124. 164 Gül Tokay, Makedonya Sorunu: Jön Türk İhtilalinin Kökenleri , İstanbul – 1996, s. 37. 165 Fikret Adanır, a.g.e. , s. 138. 166 Fikret Adanır, a.g.e. , s. 138-139. 167 Fikret Adanır, a.g.e. , s. 140.

39 kaldırılmasıdır. Bulgar e şkıyaların me şhurlarından Sandanski’nin gerçekle ştirmi ş oldu ğu bu eylemde 168 da ğa kaldırılan rahibe ve refakatinde bulunan Bulgar asıllı Osmanlı Vatanda şı ö ğretmen Silka Hanım’ın tahliyesi için 14.500 altın fidye istenmi ştir. Uzun süre Avrupa ve Amerika kamuoyu bu olaya odaklanmı ş ve nihayetinde Vali Tevfik Bey’e ba şvuran Amerikalılar misyonerin kurtarılması için gerekli fidyeyi vereceklerini ve takibatın durdurulmasını istemi şler ve parayı ödeyerek Bayan Stone’un teslim almı şlardır 169 . Görülebilece ği gibi İç Örgüt eylemlerinde ba şarıya ula şıp uluslararası kamuoyunun dikkatini Makedonya bölgesine çekmekle kalmamı ş üstelik eylemlerini finanse edecek önemli maddi mebla ğları da elde etmi ştir.

2.2.2. Tahsin Bey’in Razlık Kaymakamlı ğı

2.2.2.1. İlinden İsyanı Öncesi Ya şananlar ve Ba şlatılan Çalı şmalar

Tahsin Bey’in Razlık Kaymakamlı ğı Miss Stone olayının hemen ardına denk gelir. Razlık Kazası da Cuma-i Bala ve Menlik Kazaları ile beraber misyoner kadını kaçıran Sandanski’nin dola ştı ğı yerlerdendir. Tahsin Bey’in Razlık Kaymakamlı ğı gündeme geldi ğinde itiraz eden Memduh Pa şa’nın itiraz sebebi de Miss Stone olayının ya şandı ğı bir bölgede Tahsin Bey gibi genç bir kaymakamın tayinini yerinde bulmayı şıdır 170 . Ancak Tahsin Bey bu konuda farklı dü şünmektedir. Kendisi gibi 23 ya şında ve en faal, ate şli günlerini ya şayan bir gencin Razlık gibi Bulgar Komitacılı ğının yaygın oldu ğu bir yerde göreve gelmesini bulunamaz bir fırsat olarak görmektedir 171 . Bu konudaki görü şlerini şu şekilde hatıratına ta şımı ştır,

“İlk kaymakamlı ğım olan bu görevde kendimi göstermek, vatana hizmet etmek ve özellikle yurdumu yıkmak isteyen, Makedonya’da durmadan İslam kanı döken zalim Bulgarlardan ilk fırsatta intikam almak en büyük emelimdi” 172 .

168 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 76. 169 Mehmet Tevfik Biren, a.g.e , s. 185. 170 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 70. 171 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 79. 172 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 79.

40

Tahsin Bey için Prüsçan memuriyeti tütün ticaretini anlmak, Çeç memuriyeti köylüyü tanımak anlamına gelirken, Razlık Kaymakamlı ğı e şkıyalık ve asayi ş hususunda Tahsin Bey’in tercrübesini arttırmı ştır. Durum öylesine vahimdir ki Tahsin Bey’in Razlık Hükümet Kona ğına ilk geli şinde aldı ğı haber iki jandarma erinin e şkıyaca şehit edildi ği olmu ştur 173 . Gerçekten de bölge komitacılı ğın merkezlerinden biridir. Sandanski ve Apostol gibi me şhur e şkıya reisleri bu bölgede faaliyet göstermektedirler 174 . Dolayısıyla Tahsin Bey’in öncelikli icraatı da bölgedeki terörü yok etmek için çalı şmak olmu ştur. Tahsin Bey komitacılı ğın kayna ğını kurutmak için köylülerdeki silahları cebren toplamak gibi radikal bir karar almı ştır. Tahsin Bey Bulgar köylüleri içinden muhbirlerle temas kurarak hanelerdeki silahların miktarını ö ğrenir ve bu silahları toplatmaya giri şir. Tahsin Bey’in ifadesine göre 7 köyden toplamda 1830 tüfek toplanır 175 .

Tahsin Bey’in silah toplama faaliyeti cebri güç kullanmaksızın, halka yapılan nasihat ve ricalarla yürütülmü ştür. Örne ğin 26 Kasım 1902 tarihli bir raporda Razlık’a ba ğlı El şenice karyesinde toplanan 50 Rus Kapaklısı, 4 Harp Berdanı, 2 Martini ile 1160 fi şeğin sadece köyün ileri gelenlerinden 2 ki şi ve bir bekçinin nasihatleriyle toplandı ğı belirtilmektedir 176 . Yine 14 Aralık 1902 tarihinde Siroz Kaymakamı saraya gönderdi ği raporda Tahsin Bey’in sadece nasihat ile 130 tüfek ve 2480 adet fi şek topladı ğını belirtmi ştir 177 . Bir di ğer evrakta Ferik Şakir Pa şa, Siroz Livası’ndan Yıldız Sarayı’na çekti ği bir dizi telgrafta bölgeden toplanılan 120 sandık cephanenin 28 Kasım 1902’de İstanbul’a sevk edildi ğini 178 , Razlık Kaymakamı’nın toplamı ş oldu ğu 12 tüfek ve 120 fi şeğin 179 26 Kasım’da teslim alındı ğını, daha önce 22 Kasım itibarıyla da silah toplama i şinin Razlık Kaymakamı’nın te şvikatı ve nasihatleriyle yürüdü ğünü bildirimi ştir 180 . Bunun dı şında 7 Kasım tarihinde Siroz

173 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 119. 174 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 124. 175 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 126. 176 Siroz Kaymakamlı ğı’ndan Ba ş Kitabet Dairesine gönderilen rapor Y.PRK.UM. , nr. 61/22 177 Siroz Kaymakamlı ğı’ndan Ba ş Kitabet Dairesine gönderilen rapor Y.PRK.UM. , nr. 61/56 178 Y.PRK.ASK. nr. 187/62, Lef 2 179 BOA, Y.PRK.ASK. , nr. 187/62, Lef 1. 180 BOA , Y.PRK.ASK. , nr. 187/62, Lef 3.

41 Mutasarrıflı ğı’ndan Yıldız Sarayı’na gönderilen raporda Razlık’a ba ğlı Dobronişte Karyesinin Hıristiyan ahalisi tarafından 40 kapaklı ile 1100 adet fi şeğin teslim edildi ği bildirilmi ştir 181 . Dikkat edilirse sadece Razlık kazasından toplanan silahlar en azından iki taburun tüfek ihtiyacını kar şılayacak kadardır.

Tahsin Bey’in silah toplama i şindeki sa ğduyusu ve ikna kabiliyeti olumlu sonuçlar vermi ş ve halktan ciddi miktarda silah toplanmı ştır. Tahsin Bey’in bu tavrı uzun vadede de olumlu sonuçlar yaratmı ştır. 1903 senesi Nisan’ında Dobroni şte ve El şenice karyelerinin Hıristiyan ileri gelenleri bölgedeki hükümete ba şvurarak, komitaların toplanılan silahlar yerine yurt dı şından yeni silahlar getirmek istediklerini ancak ahalice hükümete ba ğlı olduklarını bu silahları kabul etmediklerini komitadan gelenlere söylediklerini beyan etmi şlerdir 182 . Görülen o ki, Tahsin Bey’in güttü ğü politika Hıristiyan ahaliye güven telkin etmi ş ve ahali komitanın faaliyetlerinin neden olaca ğı karı şıklıktan kendini korumak için silah ithalini reddetmi ştir. Yine bu dönemde Hıristiyan köylülerin komitacıları ihbar ettikleri vakalar da artmı ştır. Bölgedeki birçok köyde saklanan komita mensupları Osmanlı güçlerine teslim edilmi ş ya da yerleri kolluk güçlerine bildirilmi ştir 183 .

Razlık’ın Müslüman ahalisi de Bulgar e şkıya ile olan mücadelesinde Tahsin Bey’in yanında olmu şlardır. Örne ğin Barçovalı Baki A ğa ve o ğlu ve yoldan geçecek olan Müslümanlara pusu kuran sekiz ki şilik bir Bulgar çetesini tek ba şlarına yok etmi şlerdir. Tahsin Bey bu çatı şmanın seslerini Piredel De ğirmeni’nde iken i şitmi ş ve bir süvari müfrezesi ile bölgeye gitti ğinde Baki A ğa ve o ğlunun ço ğu ba şlarından vurulmu ş olmak üzere sekiz e şkıyayı öldürdü ğünü görmü ştür. Tahsin Bey durumu vilayete bildirmi ş ve Vali Hasan Fehmi Pa şa da durumdan ho şnut olmu ştur 184 . Hatta Baki A ğa’nın kahramanlı ğı İstanbul’a bildirilmi ş ve Baki A ğa’ya Be şinci Dereceden Mecidi Madalyası itası talep edilmi ştir 185 . Ancak Tahsin Bey’in hatıratına göre Baki

181 Siroz Kaymakamlı ğı’ndan Ba ş Kitabet Dairesine gönderilen rapor, BOA, Y.PRK.UM. , nr. 60/113 182 Siroz Kaymakamlı ğı’ndan Ba ş Kitabet Dairesine gönderilen 16 Nisan 1903 rapor, BOA, Y.PRK.UM. , nr. 63/66. 183 Fikret Adanır, a.g.e. , s. 194. 184 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 140. 185 Dâhiliye’den Sadaret’e yazılan evrak, B.O.A. , DH. MKT., nr. 49/ 581.

42 Ağa’ya Dördüncü o ğluna ise Be şinci dereceden Mecidi ita edilmi ştir 186 . Di ğer bir kahramanlık sahnesi de Belice köyünde ya şanmı ştır. Köyde hiçbir kolluk kuvvetinin bulunmadı ğı bir sırada 200 ki şilik Bulgar e şkıyası köyü ku şatmı ş ancak o sırada izinde olan Murat Onba şı ve 5 arkada şı mezarlıklar içinden köy etrafındaki e şkıyaya ate ş açarak askeri müfreze gelene kadar e şkıyayı oyalamı şlardır. Murat Onba şı bu kahramanlı ğı esnasında altı yerinden kimisi a ğır yaralar almı ş ve uzun süre hastanede yatmı ştır. Bu kahramanlı ğından ötürü Vali Hasan Fehmi Pa şa Murat Onba şı’yı ba şçavu şlu ğa yükseltmi ş ve bir miktar parayla ödüllendirmi ştir 187 .

Ancak Tahsin Bey’in bu politikalarının kendi açısından olumsuz sayılabilecek bir takım sonuçları da olmu ştur. Bölgede zor duruma dü şen komita sempatizanları Tahsin Bey hakkında İstanbul ve Avrupada’ki yabancı elçiliklere şikayet telgrafları çekmi şler, Tahsin Bey’i Selanik’teki konsoloslara şikayet etmi şler, bunların çabaları sonucu Tahsin Bey hakkında soru şturma açılmı ştır. Cemal Azmi Bey ba şkanlı ğında kurulan soru şturma komisyonu iddiaları birer birer incelenmi ş ve nihayetinde Tahsin Bey’e isnat edilen suçlamaların aslı olmadı ğına karar vermi ştir. Hatta Tahsin Bey’in bölgedeki çabalarından dolayı kendisine ikinci rütbeden Mecidi Madalyası itasına dair İstanbul’a istidada bulunmu ştur 188 . Tahsin Bey üzerinde kurulmak isten baskı sadece soru şturma komisyonu ile sınırlı kalmamı ş, komitacılar bir keresinde Dobroni şte köyüne olan seyahatinden dönece ği sırada yola pusu kurmu şlar ancak Tahsin Bey gece köyde kalınca giri şim akim kalmı ştır. Ancak o sırada Razlık’a dönmekte olan Hafız Ahmet Bey ve refakatindeki iki jandarma eri talihsiz bir şekilde Tahsin Bey için kurulan pusuya dü şmü ş ve şehit olmu şlardır 189 .

Tahsin Bey’in Razlık Kaymakamlı ğı’nın ilk dönemi e şkıya takibinde de tecrübelenmesini sa ğlamı ştır. Bir defasında 250 ki şilik çetesiyle bölgeden geçen me şhur e şkıya reisi Sandanski’nin pe şine dü şmü ş, sıcak temas sa ğlamı ş ancak Osmanlı güçleri kayıp vererek Sandanski’yi elinden kaçırmı ştır 190 .

186 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 140. 187 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 142-143. 188 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 128-129. 189 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 129. 190 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 131.

43

Tahsin Bey’in bu dönemde giri şti ği i şlerden biri de in şaat çalı şmalarıdır. Öncelikle eski ve harap olan hükümet kona ğını yeniden in şa etmekle i şe ba şlamı ştır. Bu amaçla eski hükümet binasındaki daireleri kazadaki okula ta şımı ş ve iane için halka ba şvurmu ştur. Özellikle köylerden elde edilen yardımlarla hükümet kona ğı yeniden in şa edilmi ş, sonunda mermer sütunlar üstüne yükselen, bir vilayet kona ğı kadar görkemli ve nezih bir eser ortaya çıkmı ştır. Hükümet kona ğı in şaatında Razlık’ın do ğal zenginliklerinin ba şlıcası olan mermer ve bu mermer memleketinde, materyali i şlemekte ustala şmı ş olan Bulgar dülgerlerden yararlanılmı ş, bu dülgerler ücreti mukabili çalı ştırılmı ştır 191 .

Tahsin Bey döneminde Razlık’ta yapılan bir di ğer tesis de hapishanedir. Tahsin Bey’in ifadesiyle Razlık’ın mevcut hapishanesi adeta bir “ engizisyon mahzenini” andıran bakımsız ve köhne bir haldedir. 192 Selanik Defterdarlı ğı 2 Ocak 1904 tarihinde Razlık Hapishanesi’nin hem sa ğlık şartlarına aykırı hem de şehir nizamını bozucu bir konumda olmasından dolayı yeniden in şa edilmesinin gereklili ğini bildiren ve bunun için 8000 kuru şluk bütçe isteyen istidayı Rumeli Müfetti şli ği’ne yazmı ş193 ve ertesi gün onay almı ştır 194 . Hapishane aynı senenin Mayıs ayının 8’nci günü kazanın askeri ve mülki erkanı ile e şraf, esnaf ve talebelerin katıldı ğı bir törenle hizmete açılmı ştır 195 . Tahsin Bey’in ifadesiyle yeni cezaevine nakledilen mahkumlar kar şılarında modern ve temiz bir yapıyı görünce cezaevinin ta şlarını öperek memnuniyetlerini göstermi şlerdir 196 .

Tahsin Bey bu dönem zarfında kazanın güvenlik sorunlarının çözülebilmesi için askeri yapılar da in şa edilmi ştir. Öncelikle hâkim bir tepede olan Barçova kı şlası tamamen ahaliden sa ğlanan yardımla in şa edilmi ş ve kı şla 6 Mart 1904 itibarıyla

191 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 133. 192 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 132. 193 Selanik Defterdarlı ğı’ndan Rumeli Müfeti şli ği’ne yazılan evrak, BOA , TFR.1.SL. nr.28/2748 Lef 1. 194 Selanik Defterdarlı ğı’ndan Rumeli Müfeti şli ği’ne yazılan evrak, BOA, TFR.1.SL. nr. 28/2748 Lef 2 195 Razlık Kaymakamı Tahsin Bey’in Rumeli Müfetti şli ği’ne çekti ği telgraf, BOA , TFR.1.SL. nr. 38/3752 196 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 132.

44 resmi olarak hizmete açılmı ştır 197 . Tahsin Bey döneminde in şa edilen di ğer iki kı şladan biri de Piredel Kı şlasıdır. Piredel Kı şlası açılır açılmaz Türk Bulgar sınırındaki bir ba şka kasaba olan Yakorit’te de kı şla in şaatına ba şlanılmı ştır 198 . Böylelikle Türk Bulgar sınırı gibi hudutlar arası sızmaların ola ğan oldu ğu bir yerde bölgedeki denetimi arttıracak bir kı şla in şa edilmi ştir 199 .

Tahsin Bey’in imar konusundaki diğer bir hassasiyeti de e ğitim binalarının in şasına dair olmu ştur. Bu ba ğlamda bütün Müslüman köylerine bir iptidai mektep yapılmasına dair bir kampanya ba şlatmı ş ve bunda da ba şarılı olmu ştur. Bunun dı şında halkı Pomak Müslümanlar’dan olu şan Bayrak köyüne de dini ilimler tahsil edilen bir medrese in şa ettirmi ştir 200 .

2.2.2.2. İlinden İsyanı ve Görev De ğişikli ği

Tahsin Bey’in Razlık Kaymakamlı ğı sırasında Makedonya’nın genelinde de tansiyon yükselmektedir. 1902 sonbaharında Cuma-i Bala’da Bulgar’lar tarafından Yüksek Komite’nin organize etti ği bir genel isyan te şebbüsü yapılmı ş ancak akamete uğramı ştır 201 . Bu isyan Razlık’a kom şu bölgeler olan Cuma-i Bala ve Menlik’e yayılmı ş olup Razlık’a bula şmadan bastırılmı ştır. İsyancılar Piredel kı şlasını basmı ş olsa da Teğmen Refet (Bele) Bey’in üstün gayretleri sonucunda isyan Razlık’a sirayet edememi ştir 202 . Özellikle 1902 yılı A ğustosu’nda II. Abdülhamit yönetimince ilan edilen af sonucu komitacıların birço ğu tekrar araziye dönmü şlerdir. Serbest bırakılanlar arasında 1901 yılında tutuklanan iç örgütün eleba şlarından Tatarçev, Matov ve Gruev adındaki üç azılı haydut da vardı. Tatarçev ve Matov hapishaneden çıkar çıkmaz Selanik’e giderek Cuma-i Bala isyanının Bulgar ayrılıkçı hareketine kaybettirdi ği prestiji tekrar kazanmak adına genel bir isyan planlamak üzere bir

197 Tahsin Bey tarafından Rumeli Müfetti şli ği’ne Gönderilen Telgraf, BOA , TFR.1.SL. nr.32/3193. 198 Selanik Vilayeti’nden Dâhiliye Nezareti’ne gelen ve kı şlalar hakkında olan tahrirat, B.O.A. , DH. MKT. , nr. 530 /64. 199 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 137. 200 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 137. 201 Andrew Rossos, a.g.e. , s. 106. 202 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 138.

45 toplantı organize ettiler. 203 Bir dizi toplantı sonucu geli şen süreçte Bulgar hareketinde iki temel eylem planı ve bu eylem planlarının do ğurdu ğu bir fikir ayrılı ğı ortaya çıktı. Ivan Garvanov liderli ğindeki grup halkın genel bir isyana kaldırılmasını savunurken, Delçev ve Petrov adlı iki liderin ba şını çekti ği di ğer grup bir dizi sansasyonel eylem ile Osmanlı Güçlerini yıpratmayı ve Müslüman, Hıristiyan ve Musevi ayrımı yapmaksızın halkın kaotik bir ortama çekilmesi ve do ğacak karı şıklıklar sonucu Osmanlı’ya bir dı ş müdahale yapılmasını tasarlıyordu 204 .

Garvanov grubu genel bir isyanın ba şlangıcının 1903 baharında yapılmasını tasarlıyordu. Esasında bir fizik ö ğretmeni olan ve tarih itibarıyla İç Örgüt’ün liderli ğini elinde bulunduran Garvanov’a göre Cuma-i Bala isyanındaki ba şarısızlık bir ümitsizlik ortamının do ğmasına neden olmu ştu. Bu yüzden Bulgar hareketinin önemli liderlerinden Delçev, Petrov ve Sandanski’nin muhalefetine ra ğmen genel bir isyanın ba şlatılmasını savunuyordu 205 . Örgütün önemli isimlerinden biri olan Dame Gruev’in de deste ğini almı ştı 206 .

Di ğer yandan Delçev, Osmanlı Kuvvetleri tarafından öldürülmeden önce Selanikte faaliyette bulunan anar şist grup Gemicii ile temasa geçmi şti. Gemicii grubu ço ğu Veles kenti ahalisinden olan Bulgar lise ö ğrencilerinden olu şuyordu. Çalı şma metotları anar şi ve suikastlar üzerine temellenmi şti. İç örgütten farklı olarak Avrupalı anar şistlerin yöntemlerini, klasik halk ayaklanması teorilerinden daha etkin buluyorlardı. Özellikle bomba ve dinamit ile gerçekle ştirilen sansasyonel eylemler tasarlıyorlardı 207 . Bu ba ğlamda Selanik Suikastları’ndan hemen önce sınırdan çok fazla dinamit geçirilmesi hiç de tesadüf de ğildi 208 .

Bu örgüt Selanik’te bir takım anar şi eylemlerine giri ştiler. İlk olarak 28 Nisan 1903 günü Selanik’ten ayrılmakta olan “Quadalquivir” adlı Fransız yolcu gemisini dinamitlediler. Büyük can kaybı ya şanan olayda Bulgar Lisesi ö ğrenci olan Gorgi

203 Fikret Adanır, a.g.e. , s. 172. 204 Fikret Adanır, a.g.e. , s. 182. 205 Andrew Rossos, a.g.e. , s. 107. 206 Fikret Adanır, a.g.e. , s. 182. 207 Fikret Adanır, a.g.e. , s. 184-185. 208 Bulgaristan Komiseri Ali Fahri Bey’in raporu, BOA, A.MTZ.(04) , nr. 77 /1.

46 adında bir genç yakalanmı ş, divan-ı harp’te yargılanıp idamına karar verilmi şse de II. Abdülhamit bu teröristi affederek idamını engellemiştir 209 . Manastır’da, kendisini tokatlayan Rus elçisini süngüledi ği için idam edilen Türk askerine kıyasla bu teröristin idam edilmeyi şi de mevcut yönetimin ruhunu gözler önüne seren bir hadisedir.

Teröristler bununla da kalmadılar. Aynı ak şam İstanbul’dan gelmekte olan bir treni havaya uçurmak için dö şedikleri bomba sistemini patlattılar ancak tren hafif hasarla kurtuldu. Ertesi ak şam tünel kazarak altına girdikleri Osmanlı Bankası binasının temelini dinamitleyerek binayı tahrip ettiler. Sokaklarda askerle çatı ştılar ve rastgele mevkilere bombalı saldırı düzenlediler. Askeri Garnizonu basmak için te şebbüste bulunsalar da bu amaçları akamete u ğradı 210 . Olaylar esnasında kolluk güçleri etkin müdahalede bulunmu ş, bununla birlikte Selanik’te ak şamları soka ğa çıkma yasa ğı uygulanmaya ba şlanmı ş, durum her ne olursa olsun halkın kendi ba şına hareket etmesi yasaklanmı ştır 211 . Bu uygulamalarla özellikle Müslüman halkın hırs ile Bulgar ahalinin can güvenli ğini tehdit etmesi ihtimaline kar şı önlem alınmı ştır.

Bu saldırılar Bulgar hareketi için umulan olumlu etkiyi yapmaktan çok uzak kalmı ştı. Aksine Avrupa kamuoyu reaksiyoner bir tavır aldı ğı gibi ülke içinde de 2000 Bulgar asıllı vatanda ş bu suikastlar nedeniyle tutuklanmı ştı. Tutuklananlar arasında Garavanov’un planladı ğı genel isyan planında önemli yer tutan isimler de vardı 212 . Harekatın önemli liderlerinden Delçev’in de Osmanlı kuvvetleri tarafından öldürülmü ş olması genel bir moral çöküntüsü olu şturmu ştu. Köylerde halk silahlarını iade etmeye, isyan için yapılan yı ğınaklar kaybedilmeye ba şlanmı ştı. Halk silahları devlete teslim etmekle kalmıyor, e şkıyanın yerini de hükümet güçlerine bildiriyordu. Genel isyan bu yüzden 20 Temmuz Aziz İlyas Günü ’ne (İlinden Günü ) ertelendi 213 .

209 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 155. 210 Fikret Adanır, a.g.e. , s. 184-185. 211 Selanik Gazetesi , 4 Mayıs 1903, Sayı: 1803, s.1. 212 Fikret Adanır, a.g.e. , s. 187. 213 Fikret Adanır, a.g.e. , s. 194.

47 Planlanan isyan 2 A ğustos 1903 günü Manastır Vilayeti’nde ba şlatıldı. Sabaha kar şı telefon ve telgraf hatları kesildi, stratejik önemdeki köprülerden bir kaçı havaya uçuruldu ve Müslüman arazi sahiplerinin topraklarına saldırıldı 214 . Aynı gün 500 ki şiden mürekkep ve Bulgar subaylarınca yönetilen bir güç, 18 ki şilik bir Osmanlı gücünün konu şlandı ğı Kru şevo kasabasını i şgal ettiler. Kru şevo’yu i şgal eden isyancılar burada sözde bir hükümet tesis ettiler 215 . Kasaba ve köylerdeki Bulgar ahali Müslüman kom şularının evlerini ate şe verip, komitenin yaptı ğı plan do ğrultusunda da ğlara ve sınır bölgelerine kaçtılar 216 . Bölgedeki düzenli askeri te şkilatın önemli bir bölümü daha önce Kosova’ya kaydırılmı ş oldu ğundan isyancıların buldu ğu otorite bo şlu ğu, düzenli birliklerin bölgeye girmesiyle sonlandı. 24 A ğustos’ta hafif bir topçu ate şinden sonra isyancıların kasabayı bo şaltması sonrasında Kru şevo’da tekrar Osmanlı idaresinin tesis edilmesiyle isyan sonlanmı ş oldu 217 .

Tahsin Bey genel bir isyanın hazırlandığına dair görü şlerini henüz bahar aylarında, civar kaza kaymakamlarıyla yaptı ğı bir toplantıda belirtmi şti. Bu ba ğlamda bir rapor üst makamlara iletilmi şse de Tahsin bey’in ifadesiyle yeterince ilgi görmemi şti 218 . Tahsin Bey’in öngörüsü gerçekle şmi ş ayaklanma ba şlamı ş ve bölgeye de sıçramı ştı. Tahsin Bey isyan gecesinin birkaç saat öncesinde bir muhbir tarafından bilgilendirilmi şti. Durumu merkeze yazmaya ba şlamı ştı. Henüz merkezle haberle şmeler devam ederken Bulgar Ordusu subaylarından General Sonçev ve Albay Yankov komutasında bir tabur kadar kuvvet Razlık’ı ku şatmaya ba şlamı ştı. Durum merkeze bildirilirken telgraf telleri kesilmiş ve bölge yalıtılmı ştı. Çatı şmaların ba şlamasıyla birlikte çevre köylerden hükümet kona ğına ula şabilen elçiler gelmi ş ve e şkıyaya kar şı kendilerini savunabilmek için silah talep etmi şlerdir. Tahsin Bey de bütün sorumlulu ğu üstüne alarak mevki kumandanından aldı ğı 500 adet silahı bu köylülere da ğıtmı ştır. 219

214 Andrew Rossos, a.g.e. , s. 109. 215 Fikret Adanır, a.g.e. , s. 197-198. 216 Fikret Adanır, a.g.e. , s. 201. 217 Fikret Adanır, a.g.e. , s. 202-203. 218 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 137. 219 Tahsin Uzer, a.g.e., s. 139.

48 Çevre köylerde isyanın yıkıcı etkisi altına girmi ş durumdadırlar. Me şhur eşkıya reislerinden Sandanski 150 ki şilik bir müfreze ile Banka köyüne saldırmı ş ancak ça ğrılan iki kuvvetli müfreze ve sonraları yeti şen ve çatı şmaya katılan biri polis müfrezesi iki müfreze ile geri çekilmeye mecbur bırakılmı şlardır 220 . Tahsin Bey’in mütalaası gece köydeki bir mandırada geceleyen e şkıyaların sabah köye girerek halkı isyana zorlamak ve isyan etmeyenlere de cebir uygulamak amacında olduklarıdır 221 . Bu esnada Tahsin Bey çevreden haber toplaması için yaveri Ömer Onba şı’yı göndermi ş222 ancak Ömer onbaşı a ğır bir şekilde yaralanmı ştır ve aldı ğı yaralar sonucunda şehit olmu ştur 223 .

Razlık Merkezindeki çatı şmalar da en az köylerdeki kadar şiddetli geçmi ştir. Tahsin Bey de müfrezelerin bir kısmının ba şına geçerek çatı şmalara katılmı ştır. Önce Razlık’ın Kovaç mahallesindeki e şkıyayı temizlemi ş, burada ciddi bir ölüm tehlikesi atlatmı ştır. Tahsin Bey, çatı şma durulduktan sonra kurulan bir pusudan, bir subay dü ğünü için gelen Rum çalgıcılardan birinin pusuyu fark edip kendisini kolundan siperlik bir yere çekmesiyle kurtulmu ştur. Çatı şmalar daha sonra Bulgar Kilisesi havalisinde devam etmi ş, mahallede çıkan yangın evlerdeki komitacı ve yatakçılarının evleri bo şaltmasına neden olmu ş böylelikle yangından kaçan komitacılar kolay birer hedef haline gelip 100 kadarı ölü olarak ele geçirilmi ştir. Bununla birlikte Albay Yankov Razlık’tan kaçabilmek için kaza çıkı şında mevzi almı ş olsa da Cuma-i Bala’dan sevk edilen ve Arnavut asıllı askerlerden olu şan Pri ştine taburu bunları ku şatarak 200 kadar komitacıyı yok etmi ştir. İlçe merkezinin teröristlerden temizlenmesiyle birlikte Bulgar Halk da pani ğe kapılmı ştır. Müslümanların intikam amacıyla kendilerine zarar vermelerinden korkan 800 kadar Bulgar kadın ve çocuk hükümet binasına sı ğınmı ştır. Arnavut asıllı Pri ştine taburunun erleri bu sı ğınmacıları katletmek istemi şse de Tahsin Bey önlerine geçerek buna engel olmu ştur 224 .

220 Tahsin Bey’in 7 A ğustos tarihli Telgrafının içeri ğini 8 A ğustos’ta Rumeli Müfetti şli ğine bildiren Siroz Mutasarrıfı Rükneddin’in telgrafı, BOA , TFR.1.SL. nr.16/1550, Lef 1. 221 BOA , TFR.1.SL. nr.16 /1550, Lef 2. 222 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 164. 223 Siroz Mutasarrıflı ğı’ndan Rumeli Müfetti şli ğine gönderilen telgraf, BOA , TFR.1.SL. , nr. 20/1963. 224 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 165-167.

49 Razlık içinde çarpı şmalar dört gün kadar sürmü ş nihayetinde 300’ü ölü olmak üzere 800 komitacı etkisiz hale getirilmi ştir. Ayaklanmanın 5’nci günü Serez Taburu da ilçeye konu şlanmı ş ve telgraf haberle şmesi ba şlamı ştır 225 . Ancak kaza çevresinde asayi şin tamamen sa ğlanması 28 Eylül’e kadar uzamı ştır 226 . Ayaklanma sürerken Tahsin Bey’e bir de bombalı suikast düzenlenmi ş ancak gece hükümet kona ğına atılan bomba pencerelerdeki tel örgüye çarparak atanlara geri dönmü ş ve patlayarak iki suikastçıyı öldürmü ştür 227 .

İsyanın bastırılması sırasında Razlık ve köylerinde ya şayan 12000 ki şilik Bulgar nüfusun 8000 kadarı sınırın Bulgar tarafına geçmek suretiyle firar etmi şlerdi. Tahsin Bey firar edenlerin tarlalarında bulunan saklanabilecek türden mahsulatı devlet ambarında koruma altına almı ş, yine geride bıraktıkları hayvanları sahipleri dönene kadar senet kar şılı ğında Müslümanlara emanet etmi ştir 228 . Saklanamayacak cinsten olan zahire de satılmı ş, parası geri dönecek tarla sahiplerine ödenmek üzere mal müdürlü ğüne teslim edilmi ştir 229 . Bulgar ve Osmanlı hükümeti anla şıp da Bulgaristan’da sefil duruma dü şen firariler evlerine dönmeye ba şladıklarında Tahsin Bey’in bu davranı şına kar şı oldukça duygulanmı şlardır 230 . Tahsin Bey’in bu davranı şı Bulgaristan’ın Syar Ajanı’nın 17 Haziran 1904’te İstanbul’daki Prensilik Diplomatik Ajanlı ğına yazdı ğı rapora da girmi ştir. Ajan Stoev yazdı ğı raporda Tahsin Bey’in topraklarına dönen Bulgarların yerle ştirilmesinde kolaylıklar gösterdi ğini, korunabilen malları koruyarak dönen göçmenlere iade etti ğini, Bulgarlar’dan kalan mahsulatın nakdi de ğerinin dönen göçmenlere ödedi ğini ve bölgede göçmenlerin döndü ğü di ğer yerlerde böylesi bir uygulamanın olmadı ğını bunun tamamen yerel hükümetin ba şındaki Tahsin Bey’den kaynaklandı ğını belirtmi ştir 231 .

225 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 168. 226 Siroz Mutasarrıflı ğı’ndan Rumeli Müfetti şli ğine gönderilen telgraf, BOA , TFR.1.SL. , nr.20/1945 227 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 169. 228 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 171-172. 229 15 Haziran 1904’te Tahsin Bey tarafında Rumeli Müfetti şli ğine çekilen telgraf, BOA , TFR.1.SL. , nr.42/4189 230 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 173 231 Macedonia Documents and Materials, Bulgarian Academy of Science, Sofya, 1978, s. 543-544.

50 Firari Bulgarlar peyderpey evlerine dönerken Tahsin Bey de bu gelenlerin güvenli bir şekilde terk ettikleri evlerine ula şabilmeleri için sınır hattında 3 aylık bir görev ikmal etmi ştir 232 . Bulgaristan’da sefil dü şen, komite arasındaki hesapla şmalarda kurban olan ve içlerinde para sahibi olanların komite tarafından baskı altına alınması sebebiyle Türk topraklarına dönen Razlık Bulgarları 1904 Haziran’ından itibaren yurda giri ş yapmaya ba şlamı şlardır 233 . Örne ğin 9 Haziran itibarıyla 420 ki şi ve 44 hayvan, 9 Temmuz itibarıyla da 289 ki şi ve 140 hayvan sınırdan giri ş yapmı ştır 234 . Bu girenler askerler e şli ğinde yerlerine götürülmü ş ve burada kanuni yollarla yerle ştirilmi şlerdir 235 .

Tahsin Bey İlinden isyanı sırasındaki durum ve sonrasında ya şanan olaylardan dolayı oldukça yorgun dü şmü ştür. Bir Selanik ziyaretinde durumu Rumeli Genel Müfetti şi Hüseyin Hilmi Pa şa’ya anlatmı ş ve demir yolu üzerinde bir kazaya naklini istemi ştir. Hüseyin Hilmi Pa şa da bu iste ği uygun görmü ştür 236 . 28 Aralık 1904 günü Razlık’tan Gevgili’ye naklen atanmı ştır 237 .

Tahsin Bey’in Razlık Kaymakamlı ğı mülki idare kabiliyetlerinin olgunla ştı ğı bir dönem olmu ştur. Özellikle halk ile olan ili şkilerinde geçmi şte edindi ği tecrübelerin de yardımıyla ba şarılı olmu ş, birçok yerde zora ba şvurmaksızın halkı silahlarını iadeye ikna etmi ştir. İç isyan dönemi ve sonrası da e şkıya takibinde ustala şmasını sa ğlamı ş, asimetrik bir sava şın temel yapısını, gayri nizami sava şın şartlarını, arazi ve lojistik kullanımını ö ğrenmi ştir. Razlık Kaymakamlı ğı, Yenice-i Vardar Kaymakam Vekâleti sayılmazsa, Tahsin Bey’in ilk ciddi kaymakamlık tecrübesidir ve ilk tecrübesinde kendisini milli bir davanın ortasında bulmu ştur. Özellikle İttihat ve Terakki gelene ğinden gelen inisiyatif kullanmaya ve hemen

232 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 173. 233 9 Haziran 1904 tarihli, Tahsin Bey’in Rumeli Müfetti şli ğine gönderdi ği telgrafın Sadarete sunulan sureti, BOA, A.MTZ.(04) , nr. 110/38, Lef 3. 234 Serasker Rıza Bey’in Umuru Erkan-ı Harbiyye Üçüncü Dairesine sunulan raporları, BOA, A.MTZ.(04) , Nr. 118 /80, Lef 1, 3. 235 Tahsin Bey’in Rumeli Müfetti şli ğine çekti ği telgraf, BOA , TFR.1.SL., nr.1 /40. 236 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 174. 237 BOA, DH.SA İD.d , 81/243.

51 eyleme geçmeye olan yatkınlı ğı ve so ğukkanlılı ğı ile Tahsin Bey Razlık gibi bir yerde oldukça yararlık göstermi ştir.

İsyan sırasında göstermi ş oldu ğu dirayet ve itidal sadece Türk makamlarının de ğil, yabancıların da dikkatini çekmi ştir. İsyan sonrası Razlık’ta incelemelerde bulunan Fransız, Rus, Avusturya, Almanya ve hatta Bulgaristan diplomatları Tahsin Bey’in Bulgar sivilleri ve firari Bulgarların mallarını koruması sebebiyle kendisini takdir etmi şlerdir 238 .

2.2.3. Tahsin Bey’in Gevgili Kaymakamlı ğı

Tahsin Bey’in kaymakamlı ğına tayin edildi ği Gevgili Kazası Selanik Vilayeti’nin Merkez Kazasına ba ğlıdır. 239 Gevgili demiryolu üzerinde dönem itibarıyla 35.000 nüfusa sahip bir kazadır. Nüfusun 15.000’ini Müslümanlar olu ştururken, kazada 14.000 Bulgar ve 6000 Rum ve Ulah ya şamaktadır. Gevgili Tahsin Bey’in a şina oldu ğu bir yerdir. Babası uzunca bir dönem burada ya şamı ştır. Kendisine miras kalan Gorgop Çiftli ği de buradadır. Amcaları ve amcalarının ailesi de Gevgili’de ya şamaktadır. Bu açıdan kendisi için olumlu bir yön arz etmektedir 240 .

Tahsin Bey her Razlık Kaymakamlı ğı’ndan sonra demiryolu üzerinde daha sakin bir yere tayinini istemi ştir ancak Gevgili demiryolu üzerinde olmasına ra ğmen sakin bir yer de ğildir. Tahsin Bey kazaya tayin edilmeden önce Notya Nahiye Müdürü Hasan Efendi pusuya dü şürülmü ş, yanındaki on asker ve bir tıbbiye talebesi şehit olmu ş, kendisi de yaralanmı ştır. Gevgili’nin içinde bulundu ğu bu durumdan dolayı, Mü şir Hayri Pa şa, Bölge Komutanı Ferit Bey ve erkan-ı harbi, Rumeli Müfetti şi Hüseyin Hilmi Pa şa ve bölgedeki soru şturmayı yürüten Adliye Müfetti şi Hulusi Bey yeni kaymakam Tahsin Bey ile etraflıca görü şmeler yapmı ştır 241 .

238 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 172. 239 Tahir Sezen, a.g.e. , s. 197. 240 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 182-183. 241 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 182.

52 Tahsin Bey 13 Şubat 1905 günü Gevgili’de görevine müba şeret etmiştir 242 . Göreve ba şlar ba şlamaz Mevki Kumadandanı Ethem Pa şa ile arasında tatsızlık çıkmı ştır. Tahsin Bey göreve ba şlama adetinden olarak mevki kumandanına bir nezaket ziyareti gerçekle ştirmi ş ancak Ethem Pa şa, Tahsin Bey’in ya şının küçüklü ğünden dolayı kendisini ziyaret etmemi ştir. Tahsin Bey’in ifadesine göre bu Ethem Pa şa’nın şahsiyetçi iri olmasından ve azamet taslamasından kaynaklanmaktadır 243 . Durum her ne olursa olsun, ikili arasındaki bu gerilim dönemin resmi evrakına da yansımı ştır. Örne ğin henüz 6 Nisan 1905’te erkanı harp binba şısı Ömer o ğlu Muhammed Nuri Bey Rumeli Müfetti şli ğine yazdı ğı bir raporda Kaza Kaymakamı ve Mevki Kumandanının her ikisinin de gayretli çalı şmaları sonucunda me şhur e şkıyadan Yuvan’ın tenkil edildi ği ve di ğer çetelerin de lojisti ğinin kesilerek kısa zamanda da ğılacak duruma getirildi ği, mülki idare ile askeri kuvvetler arasındaki koordinasyonun kuvvetli oldu ğu belirtilmektedir. Tüm bunlara kar şın Kumadan Pa şa’nın Tahsin Bey hakkında esaslı ve ehemmiyetli olmayan bir takım hususattan dolayı yerici sözleri bulundu ğu ve Tahsin Bey’i merkeze şikayet etti ğini bildi ğini, ancak ne bu sözlerin ne de yapılan şikayetin kendi vicdanına göre hakkaniyetli olmadı ğını belirtmektedir. Muhammed Nuri Bey sözlerinin devamında Tahsin Bey’in kumandan pa şaya kar şı hiçbir yer ve zamanda hürmetsizlik göstermedi ğini ve gıyabında da iyi konu ştu ğunu söylemekte, Kumandan Pa şa’nın Tahsin bey hakkındaki fikirlerini de ğiştirmesinin herkes için daha iyi olaca ğını dü şündü ğünü ifade etmektedir 244 . Ar şiv Kayıtlarına bakılırsa 1906 yılı ba şında da bu anla şmazlık devam etmektedir. Selanik Mıntıka Kumandanı Ferit Pa şa’nın Rumeli Müfetti şli ği’ne verdi ği bir raporda bir e şkıya ile ilgili mesele hakkında ihtilafa dü şen Ethem Pa şa ve Tahsin Bey arasındaki meselenin stratejik bir konuda anla şmazlıktan ziyade öteden beri süregelen bir ittihatsızlık ve anla şmazlıktan kaynaklandı ğı, böylesi bir durumun giderilmesinin devletin bekası ve halkın çıkarları için şart oldu ğu belirtilmektedir 245 . Tüm bunlarla beraber Tahsin Bey

242 BOA, DH.SA İD.d, nr. 81/242. 243 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 183. 244 BOA , TFR.I.AS. nr. 21/2074. 245 Selanik Bölge Kumandanı Ferit Pa şa’nın 22 Ocak 1906’da Rumeli Müfetti şli ği’ne yazdı ğı rapor, BOA , TFR.I.AS. , nr. 31/3043.

53 zaman içinde anla şmazlıkların giderildi ğini ve dost olduklarını anlatır 246 . Ancak Tahsin Bey’in 22 Şubat 1906’da Gevgili’deki görevinin bitti ğini 247 ve bu anla şmazlık hakkındaki son raporun da 22 Ocak 1906’da yazıldı ğı göz önüne alınırsa Tahsin Bey’in bu anla şmazlı ğın giderildi ği konusundaki ifadesinin iyimser bir ifade oldu ğu görülmektedir.

Gevgili’nin en büyük sorunu e şkıya faaliyetleridir. Tahsin Bey’in 2 Nisan 1905 tarihinde Rumeli Müfetti şli ği’ne gönderdi ği rapora göre Cambaz Tampo, Vasil ve Apostol’un Karde şi Andon, Taraykov, Lazar, Tudor, Yuvan, Arkir adlı şakilerin liderli ğinde 7 adet çete Gevgili’de icray-ı şekavet etmektedir. Tampo çetesi 17, Vasil ve Andon Çetesi 32, Taraykov çetesi 10, Lazar çetesi 15, Tudor 7, Yuvan 6 ila 7, Arkir 20 ila 25 ki şilik çetelerle faaliyet göstermektedirler. Aralarında en faal olanı Vasil ve Andon çetesidir 248 . Tahsin Bey’in hatıratında yayınladı ğı cetvelde ise bir takım farklılıklar olmakla beraber Gevgili kazasında toplamda 149 ki şilik e şkıyanın bulundu ğu ifade edilmektedir 249 .

Yukarıda sayılanlar dı şında me şhur e şkıya reislerinden Apostol da Bulgar ordusundan yüzba şı Sava ile birle şerek Gevgili tarafına do ğru harekete geçmi ştir. Bu durum Tahsin Bey’in istihbarat a ğına takılmı ş, Tahsin Bey de kolluk güçleri ve ahaliden mürekkep iki müfreze ile Apostol’un geçi ş yoluna pusu kurmu ştur. Önden gözcü olarak gönderilen kolluk müfrezesi Apostol Çetesini rastlamı ş, takip etmi ş ve İsmol köyü civarında çatı şmaya tutu şmu ştur. Gönüllü müfrezesinin de sonradan katıldı ğı bu çatı şmada Apostol çetesinin tamamı, Yüzba şı Sava ve çetesi yok edilmi ş ancak Apostol kurtulmayı ba şarmı ştır 250 . Bu çatı şma 1905 Martı’nın ortalarında ya şanmı ştır. Çatı şmada 18 Martin tüfek, önemli miktarda tıbbi malzeme ve örgüt evrakı ele geçirilmi ştir 251 . Çatı şma sonucunda Apostol’un katledildi ği sanılmı ştır. Hatta Tahsin Bey muhbir a ğından bir papazdan, Apostol’un ailesinin evinde

246 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 183. 247 BOA, DH.SA İD.d , nr. 81/243. 248 Gevgili’de dola şan çeteleri gösteren cetvel, BOA , TFR.1.SL. Nr. 69 / 6816 249 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 184 250 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 185 251 Askeriye Komisyon-i Tefti şi Umumi ibareli 15 Mart 1905 tarihli rapor, BOA , Y.MTV. , nr. 272/36.

54 Apostol’un selameti için dua edilirken, ailesinin duaya müdahale ederek onun artık sa ğ olmadı ğını dolayısıyla kendisi için ölülere okunan duaların okunmasının uygun olaca ğını söylediklerini haber almı ş ve durumu Rumeli Müfetti şli ği’ne bildirmi ştir 252 . Ancak daha sonra Apostol’un ölmedi ği anla şılmı ştır 253 . Ya şanan çatı şmalarda Apostol’un tüfe ği ele geçirilmi ş ve bu tüfek Tahsin Bey tarafından 20 Mart 1905’te trenle Rumeli Müfetti şli ği’ne gönderilmi ştir 254 . Bu ba şarı Tahsin Bey’in devlet katındaki itibarını bir kat daha arttırmı ş ve kendisine rütbe-i mümtaz ita edilmi ş255 , çatı şmaya katılan bazı asker ve subaylara ise gümü ş liyakat madalyası verilmi ştir 256 .

Apostol’dan sonra kendisi ile u ğra şılmak zorunda kalınan di ğer bir şaki de Yuvan’dır. Tahsin Bey’in istihbarat a ğı yine etkin bir şekilde çalı şmı ş ve Yuvan’ın ve çetesinin bulundu ğu yer bir Ulah casusu tarafından Tahsin Bey’e i şar edilmi ştir. Bunun üzerine söylenilen mevkiye bir müfreze çıkarılmı ş ancak ilk temasta Osmanlı Kuvvetleri ciddi bir bozulma ya şamı ş ve askerlerinin kırılan cesaretini toparlamak için öne atılan Yüzba şı Emin Ali Bey şehit dü şmü ştür. Çatı şmaya kumanda eden di ğer komutan Yüzba şı Kazım (Özalp) Bey de yaralanmı ş ve bir süvari müfrezesiyle çatı şma alanına gelen Tahsin bey tarafından geriye gönderilmi ştir. Çatı şma uzun sürmü ş ak şamüstü bir avcı bölü ğü çatı şmaya katılınca dü ğüm çözülmü ş ve Yuvan, o sırada Yuvan’ın yanında bulunan me şhur e şkıyadan Gogo ve 23 e şkıya öldürülmü ştür 257 .

Yuvan’ın etkisiz hale getirilmesinden sonra sıra Apostol’un da amcao ğlu olan Andon’a gelmi ştir. 1905 Mayıs’ının sonlarında Komeniçe Nahiyesi civarında devriye

252 Tahsin Bey tarafından Rumeli Müfetti şli ği’ne gönderilen 18 mart 1905 tarihli telgraf, BOA , TFR.I.A., nr.23/2257, Lef 10. 253 Sadaret’ten Selanik valili ğine gönderilen 20 Mart tarihli yazı, BOA ., BEO . nr. 2530/189704. 254 Tahsin Bey tarafından Rumeli Müfetti şli ği’ne gönderilen 20 Mart 1905 tarihli telgraf, BOA , TFR.I.A. nr.23/2257, Lef 5. 255 Tahsin Bey tarafından Rumeli Müfetti şli ği’ne gönderilen 18 Mart 1905 tarihli te şekkür telgrafı, BOA , TFR.I.A. nr.23 / 2257, Lef 13. 256 Sadaretten Rumeli Müfetti şli ğine çekilen ve çatışmada kahramanlı ğı gözlenilen zabitan ve efrada gümü ş liyakat madalyası verilmesine dair irade-i seniyye çıktı ğını bildirir 20 Mart 1905 tarihli telgraf, BOA , TFR.I.A. , nr. 23 / 2257, Lef 4. 257 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 186-187.

55 gezen bir müfreze tarafından Andon ve çetesi yok edilmi ştir 258 . Bu çatı şmada Yüzba şı Şakir Bey ve Yüzba şı Halil Efendilerin komutasında olan 55 ki şilik müfrezeden sadece bir ki şi yaralanmı ştır 259 . Çatı şmada sonucunda 10 adet Osmanlı Ordusu’na ait mantelli mavzer, 3 foto ğraf makinesi, bir gümü ş haç, bir bomba ve örgüt dokümanları ele geçirilmi ştir 260 .

Gevgili bölgesinde şekavet gösteren di ğer bir şaki de Lönidöf’tür. Özellikle Fransız misyonunun himayesine sahip olan bu e şkıyanın yeri yine misyonda görev yapan ruhanilerden biri tarafından Tahsin Bey’e ihbar edilmi ştir. İhbarda söylenilen Gövat köyüne do ğru harekete geçen Tahsin Bey köy yakınlarındaki bir ba ğda nöbet bekleyen bir şakiyi dürbünle fark etmi ştir. 261 31 A ğustos tarihinde Gevgili Bölü ğü ile Lönidöf arasında ya şanan çatı şmada Lönidöf ölü olarak ele geçirilmi ş, bölük komutanı Yüzba şı Naci Efendi ise sa ğ omuzu ile gö ğsünün birle şti ği yerden yaralanmı ştır 262 . Çatı şmada yaralanan Yüzba şı Naci Bey daha sonra şehit olmu ştur 263 . Özellikle Lönidöf’ün ölümünden sonra di ğer çetelerde de bir çözülme süreci ya şanmı ş ve e şkıya reislerinden Arkir Bulgaristan’a firar etmi ş,264 Lazar ise 1905 senesi sonlarında Gevgili’ye ba ğlı Sermin Ormanı’nda ya şanan bir çatı şmada ölü olarak ele geçirilmi ştir 265 . Son olarak Lazar’ın da öldürülmesiyle Tahsin Bey’in göreve ba şladı ğı dönemde bölgede faaliyette olan çetelerin tamamı yok edilmi ştir.

Tahsin Bey bu dönemde sadece e şkıya takibiyle u ğra şmamı ş, imar i şlerine de giri şmi ştir. Ancak yo ğun şekavet ortamında bu faaliyetler de sınırlı kalmı ştır. 1905 Haziran’ında kaza dâhilinde bir kı şla in şası için iane toplanmaya ba şlamı ştır 266 . Yine

258 Rumeli Müfetti şli ği’nden Sadarete Yazılan 31 Mayıs 1905 tarihli evrak, BOA , TFR.I.A. , nr. 24 / 2371 Lef 1., Tahsin Uzer, a.g.e. , s.187 259 Tahsin Bey tarafından Rumeli Müfetti şli ği’ne Çekilen 30 Mayıs 1905 tarihli Telgraf, BOA , TFR.I.A. nr. 24 / 2373, Lef 17. 260 Tahsin Bey tarafından Rumeli Müfetti şli ği’ne Çekilen 30 Mayıs 1905 tarihli Telgraf, BOA , TFR.I.A. , nr. 24 / 2373, Lef 9. 261 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 191 262 Rumeli Jandarma Komutanı De George tarafından Umumi Müfetti ş Hüseyin Hilmi Pa şa’ya gönderilen Fransızca telgraf, BOA , TFR.I.AS. nr. 27/2674, Lef 2. 263 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 191. 264 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 191. 265 Mirliva Adem Pa şa’nın Sadaret’e verdi ği raporun 8 Aralık 1905 tarihli sunumu, BOA , TFR.I.A. nr. 248/ 2710, Lef 1. 266 Dâhiliye’den Seraskerli ğe yazılan 22 Haziran 1905 tarihli evrak, BOA ., DH. MKT. , nr. 983 /31.

56 bu dönemde bölgede yapılan ipek ticaretine kafi gelmeyen tartı mahalli yenilenmi ştir 267 .

Gevgili Kaymakamlı ğı ve özellikle yo ğun terörle mücadele ortamı Tahsin Bey’in yorulmasına sebep olmu ştur. Bu yüzden Tahsin Bey ba şka bir kazaya atanmak istemi ştir 268 . Tahsin Bey 20 Eylül 1905 tarihinde Köprülü Kazası’na terfian atanmak için Rumeli Genel Müfetti şli ği’ne ba şvurmu ştur 269 . Ancak Tahsin Bey’in bu iste ği yerine getirilmemekle beraber, Rumeli Müfetti şli ğince Florine Kaymakamı ile becayi şleri uygun görülmü ş ve bu becayi ş 22 Şubat 1905 tarihinde Rumeli Müfetti şli ği2nce onaylanmı ştır 270 .

Gevgili Kaymakamlı ğı Tahsin Bey’in Razlık Kaymakamlı ğı sırasında öğrendi ği e şkıya ile mücadele metotlarında, özellikle istihbaratta uzmanla şmasına sebep olmu ştur. Kurdu ğu istihbarat a ğı kısa zamanda semeresini vermi ş, bir sene içinde çok önemli e şkıya reisleri etkisiz hale getirilmi ştir. Bununla birlikte Razlık tecrübesinden farklı olarak, Gevgili’de komite ile ba ğları zayıf olan ya da hiç olmayan e şkıya grupları ile mücadele edilmi ştir. Böylelikle Tahsin Bey, hem komitacılıkla hem de salt e şkıyalıkla mücadele konusunda tamamen vukufiyet kesbetmi ştir. Yine Gevgili Kaymakamlı ğı sırasında Adliye Müfetti şi Hulusi Bey’in kızı Mediha Hanımla evlenmi ştir 271 .

2.2.4. Tahsin Bey’in Florine Kaymakamlı ğı

Tahsin Bey 2 Mart 1906 günü Manastır Vilayeti’ne bağlı Florine Kazası’ndaki 272 görevine müba şeret etmi ştir 273 . Florina Kazası Kaymakamlı ğı’nda Tahsin Bey ilk defa olmak üzere Selanik Vilayeti dışında bir vilayette görev almı ştır.

267 24 Nisan 1905 tarihinde Sadaret’ten Maliye Nezaretine yazılan bütçe izni, 268 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 191-192. 269 Tahsn Bey tarafından Rumeli Müfetti şli ği’ne yazılan 20 Eylül 1905 tarihli yazı, BOA ,TFR. ŞKT. nr. 73/7279. 270 DH.SA İD.d, 81/242. 271 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 192. 272 Tahir SEZEN, a.g.e. , s. 204. 273 DH.SA İD.d, nr. 81/243.

57

Tahsin Bey’in göreve müba şeretinden sonra ya şanan önemli olayların ilki İstrebne’de vuku bulan çatı şmadır. 1906 yılının Mayıs ayında Noska Nahiyesi Müdürü’nü ziyaret etmekte olan Tahsin Bey’e bir Bulgar casusu tarafından civar ormanlarda 250 ki şilik bir Yunan çetesinin dola ştı ğı istihbar edilmi ştir. Tahsin Bey hemen durumu ilgili birimlere iletmi ş ve bir bölük asker alarak alacakaranlıkta eşkıya takibine çıkmı ştır. Takip esnasında sıcak temas ya şanmı ş ve çatı şma 16 saate yakın bir müddet sürmü ştür. Cumhuriyet döneminde beraber Serbest Fırkayı kuracakları Yüzba şı Fethi (Okyar) Bey’in de katıldı ğı bu çatı şmada 20 şehit verilmekle beraber çatı şma sırasında 75 e şkıya öldürülmü ş kalanı ise Bulgar köylülerin hı şmına u ğramı ş ve kamilen itlaf edilmi ştir. Bu çatı şmadaki yararlılıkları dolayısıyla Tahsin Bey’e Üçüncü Rütbeden Mecidi Madalyası ita edilmi ştir 274 .

Tahsin Bey’in döneminde etkisiz hale getirilen e şkıyadan biri de Dede Koço adındaki şakidir. Dede Koço dü şük ahlakı yüzünden yoldaşları Hristov ve İlov ile ters dü şmü ş, hatta yolda şları Dede Koço’nın gayri ahlaki ili şki ya şadı ğı kadını bir çe şme ba şında ellerini iplerle ba ğlayarak katletmi ştir. Tahsin Bey 25 Ocak 1907’de bu durum sonucunda e şkıyanın yek di ğerini yok edece ğini umdu ğunu Rumeli Müfetti şli ği’ne bildirmi ştir 275 . Nitekim kötü ahlakı Dede Koço’nun sonunu hazırlamı ştır. Lopodur köyündeki a şığını ziyaret etti ği bir sırada Tahsin Bey’e istihbarat ula şmı ş ve Tahsin Bey bir süvari bölü ğü alarak yaptı ğı baskında şakiyi ölü olarak ele geçirmi ştir 276 .

Florine kazası Ulahların yo ğun olarak ya şadı ğı bir bölgeydi. Osmanlı hâkimiyeti altında ya şayan Ulahlar Romence konu şuyorlardı. Ancak dini olarak İstanbul’daki Ortodoks Hıristiyan Patri ğine ba ğlıydılar 277 . Özellikle yüzyılın sonunda Romence konu şan ve bölgede geni ş bir alana yayılmı ş bu ekalliyet üzerinde Romanya’nın himaye politikası bölgede yeni bir rekabeti olu şturuyordu 278 . 19ncu

274 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 195. 275 Tahsin Bey’in Rumeli Müfetti şli ği’ne gönderdi ği telgraf, BOA, TFR.I.MN. , nr. 113 / 11201. 276 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 198. 277 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 203. 278 Barbara Jelawich, a.g.e. , s. 91.

58 yüzyılın sonunda Makdeonyadaki Ulah nüfusu 100.000 ki şiyi buluyordu 279 . Ortodoks Kilisesi üzerinde ve Kiliseye ba ğlı Osmanlı Ortodoksları üzerinde etkisi olan Yunanistan, nüfuz alanında ya şayan Ulahların Romanya’nın kontrolüne girmesini ve böylece bölgedeki gücünün bir kısmını kaybetmek istemiyordu. Bu yüzden Ulahlar üzerindeki nüfuz politikasını şiddetli bir şekilde yo ğunla ştırıyordu. Patrikhane Ulahları Rumla ştırmak yoluyla etki alanını arttırmak istiyor, bu ba ğlamda kendi dilinde ibadet etmek isteyen Ulahlara bu dil ile yapılan her türlü dini ayini yasaklıyordu 280 . 1870’lerde ba şlayan Rum-Ulah rekabeti II. Meşrutiyetin hemen öncesindeki dönemde artarak devam ediyordu. Örne ğin 5 Ekim 1906 tarihinde yayınlanan Ortodoks Patrikhanesi resmi ceridesinde Ulahların Rumca konu şmasının ve kendilerini bir Rum olarak tanımlamalarının gereklili ği ve bu yolda her türlü yöntemin meşru oldu ğu ne şredilmi ştir 281 . Bununla beraber Ulahların, Rum Çetelerin baskılarıyla kar şı kar şıya kalması tehlikesini gören Osmanlı Hükümeti Ulahların korunmasını salık vermi ştir 282 . Bu durum Sadrazam Avlonyalı Ferit Pa şa’nın Ulahlardan yana olan tavrının bir ürünüdür.

1907 senesinde Ulahların temel iste ği, merkezi olarak Patrikhane’ye ba ğlı kalsalar da dini törenlerinin Ulah Papazlarınca ve Ulah dilinde yapılması şeklinde tezahür ediyordu. Ancak bu istek Fener Rum Patrikhanesi tarafından teamüle aykırı bulunuyor ve kabul edilmiyordu 283 . Özellikle Ulah cenazelerinin defin i şlerinde ciddi bir gerginlik ya şanıyordu. Örne ğin 3 Ocak 1907’de Manastır Merkeze ba ğlı Pisedor Nahiyesi’nde ölen bir Ulah vatanda ş, nahiyede Ulah mezarlı ğı olmadı ğı için Rum Ortodoks Mezarlı ğı’na gömülmek istenmi ş ancak mahalli yetkili olan Rum papazı

279 Ali Arslan, “ Makedonya’da Rum-Ulah Çatı şması”, Yakın Dönem Türkiye Ara ştırmaları – İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Dergisi , Sayı: 4, İstanbul 2003., s. 4. 280 Ali Arslan, a.g.m., s. 5. 281 18 Ekim 1906 tarihli Sadaret’ten Manastır Valili ğine yazılan tahrirat, BOA, BEO , nr. 2394/219989, Lef 2. 282 20 Ekim 1906 tarihli Sadaret’ten Manastır Valili ğine yazılan tahrirat, BOA, BEO , nr. 2394/219989, Lef 1. 283 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 203.

59 meyyitin ailesinin Ulahlı ğı terk edip Rumca konu şmadıkça ve dini törenlerde Rumca ayinlere katılmadıkça cenazeyi kabristana almayaca ğını bildirmi ştir 284 .

Tahsin Bey Manastır Merkezi’ndeki bu ve bunun gibi olaylara şahit olunca, durumun kendi kazasında da zuhur edebilece ğinden hareketle Vali Re şit Bey’e üç maddelik bir telgraf çekmi ştir. Bu üç maddenin içeri ğinde Ulahlara ayrı bir mezarlık tahsis edilmesi, Ulah cenazeleri için Ulahça ayinin yine Ulah mekteplerinde yapılması ve Ulah olup da Rumlarla dini ayin yapmak isteyenlere müdahale edilmemesine dair tavsiyeler vardır 285 . Tahsin Bey’in öngördü ğü bu gerilim çok geçmeden cereyan etmi ş Florina’ya ba ğlı Noska Nahiyesi’nde vefat eden bir kadının cenazesi Ulahlara ait bir mezar yerinin olmadı ğı nahiyede, Rumların meyyitin kendi kabristanlarına defnedilmesi konusundaki muhalafetlerinden dolayı bir süre ortada kalmı ştır. Cenaze sahibi Ulahların meyyitin defnini mutlaka kendi rahipleri ile yapmak istemeleri gerilime sebep olmu ştur 286 . Bu sıralarda Rumlardan bir kadın da vefat edince Ulahlar, Rum cenazesinin defnini engellemeye çalı şmı ş ve bu da gerilimi arttırmı ştır. Ancak kaza kaymakamlı ğınca Ulahlara kendi cenazelerinin defni için ayrı bir yer tahsis edilince sorun geçici olarak çözülmü ştür 287 . Tahsin Bey bu meselede Ulahlardan yana bir tavır takınmı ş ve Ulahları Rumların orantısız güç kullanmasına kar şı kollamı ştır. Hatta bu yüzden kendisine Romanya Hükümeti tarafından Cordone De Romani Madalyası verilmi ştir288 .

Tahsin Bey’in Florine’de yürüttü ğü önemli faaliyetlerden biri de imar işleridir. Öncelikle kaza merkezinden geçen dereyi ıslah etmekle i şe ba şlamı ştır. Dere ıslah çalı şmalarıyla kaza merkezinde in şa edilecek yeni binalar için kullanılabilecek alan elde etmi ştir. Daha sonra elde edilen bu arazinin üstüne tüm binaların bir yüzü dereyi görecek şekilde hükümet kona ğı, jandarma bölük dairesi,

284 Sadrazam Ferit Pa şa’dan Rumeli Müfetti şli ğine gönderilen yazı, BOA , TFR.1.MN., nr. 112/11298, Lef 1. 285 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 204. 286 Vali Re şit Bey tarafından Rumeli Müfetti şli ği’ne gönderilen 23 Ocak 1907 tarihli tahrirat, TFR.1.MN. , 115/15401, Lef 1. 287 Vali Re şit Bey tarafından Rumeli Müfetti şli ği’ne gönderilen 23 Ocak 1907 tarihli telgraf, TFR.1.MN. , nr. 115/15401, Lef 3. 288 Dâhiliyeden Sadaret’e yazılan 4 Haziran 1908 tarihli tahrirat, BOA, DH. MKT. nr. 1258-81

60 cezaevi, posta ve telgrafhane, rıhtım, üç adet okul binası ve Askeri Hastane in şa edilmi ştir. Tahsin Bey tüm bu in şaatlar ve arazi çalı şması için inisiyatif kullanmı ş, merkezî idareye sormaksızın hareket ederek bürokratik süreçlerden kaynaklanan gecikmelerin önüne geçmi ştir 289 . Bu binalardan jandarma bölük dairesi 10 Mart 1908 itibarıyla açılmı ştır 290 . Bunun dı şında tüm hükümet dairelerinin resmi açılı ş törenleri 23 Mayıs 1907 tarihinde 291 topluca yapılmı ş, Vali Hazım Bey’den o gün henüz binba şı rütbesinde bulunan Enver Pa şa’ya kadar birçok ki şi açılı şa katılmı ştır. Bir tabur askerin tören kıtası olarak i ştirak etti ği açılı şta konu şmalar yapılmı ş ve gelenlere ikramda bulunulmu ştur 292 . Tahsin Bey’in imar alanındaki faaliyetleri Manastır Valisi’nin de takdirini kazanmı ş ve kendisinin Üçüncü Rütbeden Osmanlı Ni şanı ile taltif edilmesi istenmi ştir 293 . Tahsin Bey de hatıratında imar faaliyetlerinden dolayı taltif edildi ğini belirtmektedir. Ancak bunun evrakta geçen Üçüncü Rütbeden Osmanlı Ni şanı olup olmadı ğına dair bir ibare yoktur 294 .

289 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 209. 290 Tahsin Bey tarafından Umumi Müfetti şli ğe gönderilen telgraf, BOA , TFR.I.MN., nr. 159/15807 291 Hüseyin Hilmi Pa şa’nın Tahsin Bey’e gönderdi ği Telgraf, Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 211. 292 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 209. 293 Manastır Vilayeti’nden Umumi Müfetti şli ğe çekilen 9 Mart 1908 tarihli Telgraf, BOA , Tfr. 1 Mn. 158-15794. 294 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.210.

61

Foto ğraf 1. Tahsin Bey’in Florine’de in şa ettirdi ği devlet daireleri 295 .

Foto ğraf 2. Florine’de in şa edilen Jandram Merkez Dairesi 296 .

295 BOA , TFR.I.FTG , nr. 1-69. 296 BOA, TFR.I.FTG. , nr. 1-47.

62 Tahsin Bey’in Florine Kaymakamlı ğı da tıpkı di ğer görevlerinde oldu ğu gibi kendisine Osmanlı’nın temel sorunlarından biri üzerinde uzmanla şmak için gerekli ortamı sa ğlamı ştı. Tahsin Bey bu görevinde etnik unsurlar arasındaki mücadelenin ya şandı ğı bir yerde mesai harcayarak, tecrübelerine yeni bir boyut katmı ştır. Bölgede daha güçlü olan Rumlar ve sayıca daha az olan Ulahlar arasındaki mücadelede daha zayıf olan Ulahlardan yana inisiyatif kullanarak Rumlar tarafında asimile edilmelerini önlemeye çalı şmı ştır. Yine imar alanında çalı şmı ş, şehre yeni ve sıhhi kamu binaları kazandırmı ştır. Yakla şık iki sene Florine Kaymakamı olarak görev yapan Tahsin Bey 29 Şubat 1908 günü, “muktezâ-yı maslahata muvâfık olaca ğı” olaca ğı cihetle Ksendire Kaymakamlı ğı’na nakledilmi ştir.

2.2.5.Tahsin Bey’in Ksendire Kaymakamlı ğı

Ksendire bugün Yunanistan sınırlarında kalan Halkitikya yarımadasındadır. Yunan sınırında olması veçhiyle önem arz eden bu kazanın kaymakamı Ali Rıza Efendi yetersiz bulundu ğundan yerine Tahsin Bey’in geçmesi Rumeli Genel Müfetti şli ği’nce ba şkente tavsiye edilmi ş ve durum Mülkiye Memurları Komisyonunca uygun görülmü ştür 297 . Tahsin Bey Şubat ayının sonunda atandı ğı görevine 25 Mart 1908 günü Ksendire Kazası’na vararak ba şlamı ştır 298 . Tahsin Bey kazaya vardı ğında günlük ya şamda yo ğun olarak Yunan Kültürünün etkisinin hissedildi ğini görmü ştür. Bunun nedeni bölgede ya şayan Rum nüfusun yo ğunlu ğu ve bölgenin Yunanistan sınırında olmasıdır 299 . Bölgedeki devlet otoritesi öyle bir haldedir ki, örne ğin 3 Mayıs 1908 tarihinde yazılan bir tahriratta Tahsin Bey kazadaki sarho ş gençlerin ate şli silah kullanması yasak olan jandarma erlerini darp ettiklerini, silahlarını ellerinden aldıklarını ve bir an önce askere ate ş izni verilmezse durumun daha kötüye giderek devletin itibarını dü şürece ğini yazmaktadır.

Yine bölgede Rum E şkıyası etkin olarak faaliyet göstermektedir. Tahsin Bey bu kazada da iyi bir istihbarat a ğı olu şturmu ş ve Yorgi ile Diyamandi adında iki

297 31 Kanunsani 1324 tarihli Divan-ı Humayun Kararı; BOA. İ.DH. , nr. 1463/1326.M/34. 298 DH.SA İD.d , nr. 82/243. 299 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 218.

63 muhbir bölgedeki e şkıyanın yerini ve silah saklayan ahaliyi, silahların miktarlarını istihbar etmi ştir 300 . Diyamandi ve Yorgi daha önce 20 ki şilik bir Rum çetesine dâhil iken devletten himaye talep ederek hükümete iltica etmi şlerdir 301 . İstihbaratın alınmasını müteakip silah toplama işlemleri ba şlamı ştır 302 . Stratejik kaynaklarının kurutulmaya ba şladı ğını gören Rum e şkıyası önce Yorgi ve Diyamandiyi öldürmü ş sonrasında da Tahsin Bey’in bölgede i şkence ve terör uyguladı ğı şeklinde şikayetlerle yabancı devlet elçiliklerine ba şvurmu ştur. Bunun üzerine Umumi Müfetti ş Hüseyin Hilmi Pa şa,, Tahsin Bey’e uyarıcı içerikte telgraflar çekmi ş ancak Tahsin Bey silah toplama i şinde zaman kazanmak için telgraflara zamanında cevap vermemi ştir 303 .

Yine bu sıralarda Lariva adında bir köyde jandarma karakolu baskına u ğramı ş ve askerlerin silahları gasp edilmi ştir. Tahsin Bey bölgeye giderek tahkikata ba şlamı ş, köy e şrafı üzerinde baskı kurarak silahların iade edilmesini sa ğlamı ştır. Ancak o sırada köyde saklanmakta olan bir Yunan Çetesi Tahsin Bey’e kar şı suikast düzenlemek istediyse de me şrutiyetin ilan edilmek üzere oldu ğunu haber alıp kurdukları pusuyu bozmu şlardır 304 . Buradan da anla şılaca ğı üzere bu olay Me şrutiyetin ilan edildi ği tarih olan 10 Temmuz 1908’e yakın bir dönemde ya şanmı ş olmalıdır.

Tahsin Bey döneminde Ksendirede yapılan önemli bir faaliyet de in şa edilen jandarma karakollarıdır. Tahsin Bey döneminde sekiz karakol in şa edilmi ştir 305 . Tahsin Bey bölgede 12 karakol yapılmasını uygun görmü şse de hem bu i ş için gerekli mebla ğın sa ğlanamaması hem de Ksendire’de nitelikli usta bulunmayı şı yüzünden i ş ertelenmi ştir 306 . Planlanan karakollardan ikisi 24 Haziran 1908 itibarıyla

300 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 220. 301 TFR.I.AS. , nr. 62/6162 Lef 2. 302 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 220. 303 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.221. 304 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.223-224 305 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.224. 306 Tahsin Bey tarafından Umumi Müfetti şli ğe çekilen 3 Nisan 1908 tarihli telgraf, TFR.1.SL. , nr. 188/18273.

64 hizmete açılmı ştır 307 . Kalanların dördü Jan Kiryo adlı bir müteahhide 405.000 kuru ş kar şılı ğı ihale edilmi ştir 308 .

Tahsin Bey’in Ksendire Kaymakamlı ğı döneminde Osmanlı Devleti’nde çok önemli geli şmeler ya şanmaktadır. Uluslararası düzlemde ya şanan bir takım geli şmelerin ardından İngiltere Kralı VII. Edward ve Rus Çarı Nikolai 10 Haziran 1908 tarihinde Estonya’nın Baltık kıyısındaki bir şehri olan Reval’de bir araya gelmi ş ve Makedonya’nın yönetimi ile ilgili bir takım karar niteli ğinde ilkeler üzerinde mutabakata varmı şlardır 309 . Her ne kadar bu mutabakatın içeri ği tam olarak açı ğa çıkmamı şsa da mevcut söylentiler ve geçmi ş tecrübeler alınan kararlar ile Osmanlı Devleti’nin Makedonya’daki hâkimiyetinin sona erdirilece ğine dair bir kanı kamuoyu ve ordu bünyesinde yayılmı ştır. O sırada tam olarak kamuoyuna yansımayan kararlar Makedonya’nın yedi sene müddetle Avrupa tarafından tayin edilmi ş Avrupalı bir valinin yönetimine bırakılmasını, Makedonyanın idari anlamda özerklik niteli ğinde bir idari yapıyla yönetilmesini, jandarmanın tamamıyla yabancı askerlerce idare edilmesini ve Makedonya bütçesinin tamamıyla Avrupalı Devletlerce yapılmasını öngörüyordu 310 . Bu kararlardan do ğan tedirginlik en ziyadesiyle İttihat ve Terakki mensuplarını etkilemi şti 311 . Halkı ve orduyu etkileyen sebepler sadece dı ş müdahale tehlikesi ile sınırlı kalmıyordu, özellikle Abdülhamit döneminin istibdatı ve a ğır vergileri de halkı kıskaca almı şlardı 312 . Bu ortamda Binba şı Resneli Niyazi Bey beraberine aldı ğı askerler ve gönüllü birliklerle da ğa çıkmı ş, onun bu hareketini Binba şı Enver Bey’in benzer hareketi izlemi ştir. Resneli Niyazi Bey üzerine gönderilmi ş olan Şemsi Pa şa da Mitroviçe’de öldürülmü ştür 313 . Tüm bunlarla beraber İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin temsilcilerinin önderli ğinde Makedonya nahiyelerinde toplanan halk Kanun-i Esasi’nin ilan edilmesi için

307 Tahsin Bey tarafından Umumi Müfetti şli ğe çekilen 24 Haziran 1908 tarihli telgraf, TFR.1.SL. , nr. 188/18273. 308 Tahsin Bey tarafından Umumi Müfetti şli ğe yazılan tahrirat, TFR.1.SL. , nr. 193/19213. 309 Aykut Kansu, 1908 Devrimi , İstanbul 1995, s. 122. 310 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 86. 311 Şevket Süreyya Aydemir, İkinci Adam Cilt: 1 , İstanbul-1976, s. 48. 312 Aykut Kansu, a.g.e. , 111-115. 313 Aykut Kansu, a.g.e. , 124.

65 İstanbul’a telgraflar göndermi ş314 ve 24 Temmuz 1908’de Padi şah anayasayı ilan etmek zorunda kalmı ştır 315 .

II. Me şrutiyet ilanı da Tahsin Bey’in Ksendire kaymakamı oldu ğu döneme rast gelmektedir. 9 Temmuz 1908 tarihi itibarıyla Ksendire’de de Me şrutiyet ilan edilmi ş, halk büyük bir sevinçle sokaklara dökülmü ştür. Tahsin Bey o gece kutlamalara i ştirak etse de Rum halkın sevincinin samimi olmadı ğını dü şünmektedir 316 . Tahsin Bey 20 gün kadar Selanik’te kalmı ş ve daha sonra Ksendire’ye geri dönmü ştür. Sonrasında Umumi Müfetti ş Hüseyin Hilmi Pa şa da Ksendire’ye gelmi ş, hatta bu ziyaretinde Tahsin Bey’i kendisine yakın bir göreve tayin edece ğini ifade etmi ştir 317 . Nitekim bu ifade kısa zamanda kar şılı ğını bulmu ştur. Selanik Merkez Kaymakamı Basri Bey Prizren Mutasarrıflı ğına atanmı ş, Umumi Müfetti ş de bo şalan mevki için Tahsin Bey’i tavsiye etmi ştir 318 . 20 Eylül günü onay için Sadaret’e ba şvurulmu ştur 319 . 21 Eylül 1908 tarihinde Tahsin Bey Selanik Merkez Kaymakamlı ğı’na tayin edilmi ştir 320 .

Ksendire Kaymakamlı ğı Tahsin Bey’in ifa ederken en az haz aldı ğı görevlerinden biri olmu ştur. Tahsin Bey hatıratında hep sitemle söz etti ği Ksendire’den ayrılmasına çok sevinmi ş özellikle kendi memleketi olan Selanik’e tayin oldu ğu için oldukça sevinmi ştir 321 . Tahsin Bey’in Ksendire’yi sevmemesindeki en önemli etken bölgede hissedilen Yunan etkisidir. Tahsin Bey benzeri bir tecrübeyi henüz A ğustos Nahiyesi Müdürü iken ya şamı ş ve bölgeyi vatansever bir yönetici için oldukça tehlikeli bulmu ştur. Tıpkı A ğustos Nahiyesi’ndeki gibi Ksendire’de de Yunan amaline hizmet etmeyen yöneticiler halk tarafından kabul görmedikleri gibi

314 Vladan Georgevitch, Türk Devrimi ve İstikbali , İstanbul 2005, s. 40. 315 Aykut Kansu, a.g.e. , s. 111-115. 316 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 225. 317 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 225. 318 Daire-i Umur-u Dâhiliye Memurin Kalemi’nde mevcut 15 Eylül 1908 tarihli evrak, BOA, DH. MKT. , nr. 1298/77 Lef 2. 319 Dâhiliye Nezareti’nden Sadaret’e yazılan 20 Eylül 1908 tarihli tahrirat, BOA, DH. MKT. , nr. 1298/77 Lef 1. 320 DH.SA İD.d , nr. 81/243. 321 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 229.

66 büyük devletler nezdinde şikayet ediliyor, haklarınsa soru şturma açılıyor yahut suikast giri şimlerine maruz kalıyorlardı.

2.2.6.Tahsin Bey’in Selanik Merkez Kaymakamlı ğı

Tahsin Bey’in Selanik Merkez Kaymakamlı ğı II. Me şrutiyet’in ilanının hemen sonrasına geliyordu. Me şrutiyet döneminde İttihat ve Terakki’nin Merkez-i Umumisine ev sahipli ği yapan Selanik şehrinde yönetici olmak çok önemli olsa gerektir. Selanik sadece devrim merkezi olmasıyla de ğil, Tahsin Bey’in memleketi olmasından dolayı da kendisi için önem arz etmektedir.

Tahsin Bey’in Selanik Kaymakamlı ğına tayin olundu ğu 21 Eylül 1908 322 itibarıyla Selanik Valilik makamında Eylül ayı ba şlarında göreve ba şlayan Dani ş bey bulunmaktadır 323 . Tahsin bey’in deyimiyle Vali Dani ş Bey bilgili ve alicenap biri olmakla beraber, ihtiyarlı ğından dolayı unutkan ve umursamaz karakterde bir şahsiyettir 324 . Tahsin Bey bu yüzden kendisine çok fazla i ş dü ştü ğünü, Valili ğe ba ğlı olan belediyenin dahi i şlerini kendisinin takip etti ğini ve bunun da kendisini yordu ğunu belirtir 325 .

Tahsin Bey bu dönemde öncelikli olarak çevre nahiyelerde düzenin sa ğlanması, özellikle arazilere dair anla şmazlıkların giderilmesi meseleleri ile uğra şmı ştır. Bu amacını gerçekle ştirmek için güvendi ği şahıslardan olan Recep Ragıp Bey’in önce Selanik Merkez Nahiyelerinin sonra da daha önce kendisinin de görev yaptı ğı A ğustos Nahiyesi’nin ba şına tayin edilmesine önayak olmu ştur 326 . Bunun dı şında Selanik’e ba ğlı liva, kaza ve nahiyelerde bir takım soru şturmalar yürütmü ştür. Bu soru şturmalardan birinde Milli Mücadele döneminde yararlılıklar gösterecek olan Kara Vasıf Bey’le beraber görev yapmı ştır 327 . Yine bu dönemde

322 DH.SA İD.d , nr. 81/243. 323 Dani ş Bey’in Selanik Valisi oldu ğuna dair kendisine tebli ğ edilen 8 Eylül 1908 tarihli tahrirat, BOA , DH.MKT. , nr. 1277/78. 324 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 232. 325 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 238. 326 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 237. 327 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 238-240.

67 İttihat ve Terakki Fırkası’nın Genel Merkezi’ne girmesi de kendisinin yo ğun çalı şmasında etken olmu ştur 328 .

Tahsin Bey, Selanik’te görev sürdürürken ba şkent İstanbul’da Me şrutiyet’in aleyhine geli şmeler ya şanmaktadır. Kanun-i Esasi kar şıtı güçler hareketlenmi ş ve bir isyan kapıya dayanmı ştır. Önce Edirne’de askeri unsurlar arasında bir kalkı şma ya şanmı ş, alaylı bir subay ve tabur imamı öderli ğindeki askerler padi şahın sıhhat ve selametinden emin olmak için harekete geçmi ş, sonrasında İstanbul’a gidip padi şahı görmek amacıyla tren garını i şgal etmi şlerdir. Bu olay kan dökülmeden çözülmü ş ve 300 kadar asker, isyancı askerleri temsilen trenle İstanbul’a götürülmü ş ve padi şahın huzuruna çıkarılmı ştır 329 . Bir süre sonra isyan ate şi İstanbul’da alev almı ş ve Me şrutiyet Devriminin öncüleri olarak Rumeli’den İstanbul’a sevk edilen iki avcı taburu Erzurumlu Hamdi Çavu ş önderli ğinde me şrutiyet yönetimine kar şı ba ş kaldırmı ştır. Volkan Gazetesini de çıkaran Dervi ş Vahdeti isimli bir şahıs da hareketi destekleyerek dini çevreleri de isyana katmı ştır 330 . Nihayet isyan ate şi 13 Nisan 1909 günü parlamı ş Meclis-i Mebusan üzerine yürüyen isyancılar yolda rastladıkları Adliye Nazırı Nazım Pa şa’yı süngülemek suretiyle şehit etmi şler, Hüseyin Cahit’e olan benzerli ğinden dolayı Lazkiye Mebusu Arslan Bey’i de öldürmüşler, İstanbul çapında bir nevi mektepli subay avı ba şlatmı şlardır 331 .

Haber Selanik’e ula şmı ş, Selanik’teki mülki ve askeri otoriteyi endi şeye sürüklemi ştir. Tahsin Bey olanları, kendisini bir çiftlik gezisinden acilen ça ğıran Dani ş Bey’den haber almı ş ve Mahmut Şevket Pa şa’nın yanına gitmi ştir. Aynı ak şam Selanik’teki Askeri Kulüp’te bulu şulmu ş ve Mahmut Şevket Pa şa’nın komutasında kurulacak askeri bir gücün isyan bölgesine sevk edilmesine ve adının da Hareket Ordusu konulmasında mutabakata varılmı ştır 332 . İki tümen ve gönüllü birliklerinden olu şan ordu trenlerle harekete geçmi ş yolda di ğer birlikler ve gönüllülerle birle şerek

328 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 238. 329 Rahmi Apak, Yetmi şlik Bir Subayın Hatıraları , Ankara 1988, s. 32-33. 330 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 94. 331 Şevket Süreyya Aydemir, a.g.e. , s. 55. 332 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 242-243.

68 İstanbul’a varmı ş ve isyan noktalarını teker teker ele geçirerek birkaç günde duruma hâkim olmu ştur 333 .

Duruma hâkim olan Hareket Ordusu, Meclis-i Mebusan-ı toplamı ş ve Padi şah Abdülhamit’in halline karar dair karar verilmi ştir. Abdülhamit durumu itidal ve sükûnet içinde kar şılamı ş ve kan dökülmesine fırsat vermeyerek iktidarı Veliaht Mehmet Re şat Efendi’ye bırakmı ştır 334 .

31 Mart vakası sonucunda devrik sultan Abdülhamit’in Selanik’teki Alatini Kö şkünde ikamete mecbur edilmesi ile Tahsin Bey eski hükümdara ev sahipli ği yapmak durumunda kalmı ştır. Hareket Ordusu’nca görülen gereklilik üzerine 1909 Mayıs’ında Selanik’e gönderilen Abdülhamit’in 335 ia şesinden ve barındırılmasından Tahsin Bey sorumlu tutulmu ştur 336 . Tahsin Bey için çocukluk günlerinden itibaren ismini i şitti ği, kendisine kar şı çalı şırken hapishaneye kadar dü ştü ğü ve kendisinin sürgün iradesini imzalayan padi şahı görmek apayrı bir tecrübe olmu ştur. Tahsin Bey Alatini Kö şkü’ne gelen Abdülhamit’i kar şılarken son derece heyecan duydu ğunu belirtir 337 .

31 Mart Vakasında gözaltına alınan saraya ba ğlı zevat da Selanik’e nakledilmi ş ve bunlara dair soru şturmayı yürütme görevi Üçüncü Ordu Müfetti ş Vekili Hadi Pa şa tarafından Tahsin Bey’e verilmi ştir. Tahsin Bey yakla şık 800 ki şi hakkında soru şturma yürütmü ş bunlardan 50 ki şinin sorgulanmasına devam edilebilecek şekilde suçlar i şledi ğini tespit etmi ştir 338 . Bu ki şilerden suçsuz bulunanlar Tahsin Bey’in de katıldı ğı bir vapur seyahati ile memleketlerine yahut istedikleri bir takım yerlere götürülmü şler ancak Tahsin Bey seyahatin sadece İstanbul’a kadar olan kısmına e şlik etmi ştir. İstanbul’da vapurdan inmi ş ve Mahmut Şevket Pa şa’yı ziyaret etmi ş, bir süre İstanbul’da kalarak arkada şı Emniyet Genel

333 Rahmi Apak, a.g.e. , s. 38-39. 334 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 244-245. 335 6 Mayıs 1909 tarihinde Sadaret tarafında Dâhiliyeye gönderilen tahrirat, BOA , DH.MKT. , nr. 2805/10. 336 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 249-251. 337 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 248. 338 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 254.

69 Müdürü Cemal Azmi Bey ile birlikte incelemelerde bulunmu ştur 339 . Tahsin Bey bu seyahatten döndü ğünde vekâleten Drama Mutasarrıflı ğına atanmı ştır 340 .

Tahsin Bey, pek sevmedi ği Ksendire Kaymakamlı ğı görevinden sonra büyük bir hevesle geldi ği Selanik Merkez Kaymakamlı ğı’nda ummadı ğı şekilde yorulmu ştur. Hem kaza i şlerini takip ediyor olması aynı zamanda belediye ve İttihat ve Terakki Fırkasının da i şleriyle u ğra şmasından dolayı zamanının ço ğunu görev ba şında, ailesinden ve dinlenceden uzak bir şekilde geçirmi ştir. Tahsin Bey’in di ğer mülki görevleri ağırlıklı olarak e şkıya takibi ve imar i şleri içermesine kar şın, Tahsin Bey Selanik Merkez Kaymakamlı ğı’nda daha çok siyasi görevler ifa etmi ştir. Bunda dönemin siyaseten hareketli bir dönem olan II. Me şrutiyet’in hemen ertesi olmasının yanı sıra, vali Dani ş ve İbrahim Bey’lerin i ş yürütmedeki yetersizlikleri de rol oynamı ştır. Yine bu dönemde siyaseten önemli sayılabilecek bir şekilde sürgündeki eski hükümdar II. Abdülhamit’in ihtiyaçları ile ilgilenmi ş ve siyasi bir takım gözlemlerde bulunmu ştur. Bo şaltılan sarayın efradı ile ilgili soru şturmada da görev üstlenmi ş ve do ğrudan bu i şle de ilgilenmi ştir. Tüm bu sayılanlardan dolayı Tahsin Bey’in Selanik merkez Kaymakamlı ğı di ğer görevlerinden farklı geçmi ş, asayi ş ve imar çalı şmalarının yerini siyasi hareketlilik almı ştır.

2.3. Tahsin Bey’in Mutasarrıflıkları

2.3.1 Tahsin Bey’in Drama Mutasarrıflı ğı

Tahsin Bey’in ilk mutasarrıflık görevi, ilk mülki görevini ifa etti ği Prüsçan Nahiyesi’nin ba ğlı oldu ğu Drama Livası’nda gerçekle şmi ştir. Henüz re şit bile sayılmazken bir Nahiye Müdürü olarak geldi ği Drama’da livanın en büyük idari makamını almı ştır. Tahsin Bey bu göreve vali Dani ş Bey tarafından uygun görülmü ş ve terfian bu makama gelmesini Dani ş Bey Dâhiliye Nezareti’ne tavsiye etmi ştir 341 .

339 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 261-262. 340 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 262. 341 Vali Dani ş Bey’in Dâhiliye’ye gönderdi ği 14 A ğustos 1909 tarihli telgraf sureti, BOA , DH.MKT. , nr. 2900 / 88, Lef 2.

70 Dâhiliye Nezareti de Dani ş Bey’in tavsiye etti ği Tahsin Bey’i ehliyetli oldu ğu gerekçesiyle Drama Mutasarrıflı ğı’na tayin etmek için karar vermi ştir 342 .

Tahsin Bey’in Prüsçan nahiye Müdürlü ğü esnasında ö ğrendi ği en önemli şeylerden birinin tütün yeti ştiricisi köylülerin simsarlar ve tüccarlar arasında sıkı şması ve hakkını alamaması oldu ğu ilgili bölümde belirtilmi şti. Artık Tahsin Bey tütün diyarı olan bu memleketin en yüksek konumdaki idarecisiydi ve tütün ticaretinde yeti ştirici lehine bir takım de ğişiklikleri yapacak yetkiyi haiz idi.

Tahsin Bey yeti ştiricinin hakkını yedi ğini dü şündü ğü simsarlarla arasındaki mesafeyi hep muhafaza etmi ş, çiftçiler ve tütün i şçilerinin hakkını korumak için bir takım te şebbüslerde bulunmu ştur. Bu amaçla öncelikle bir Tütün Kongresi düzenlemi ştir. Bu kongre ba şlangıç itibarıyla tüccarların ciddi anlamda tepkisini çekmesine kar şın belirlendi ği şekliyle toplanmı ş ve bu kongrede bir takım kararlar alınmı ştır. Yapılan müzakereler sonucunda tüccarın, çiftçinin ticaretin temel ö ğesi oldu ğunu kabul etmesi, çiftçilerin gelece ğini korumak için Drama Milli Bankası ’nın kurulması, yeti ştiricinin hasattan önce tüccardan kredi alarak malını yeti şmeden ipotek ettirmemesi, Ziraat Bankasının da tütün züraına yardımcı olması, yerel hükümetin çiftçiyi kollaması ve kongrenin geleneksel olarak her sene toplanması karara ba ğlamı ştır 343 .

Milli Bankanın kurulması için çalı şmalara ba şlanılmı ş ve çiftçilerin yıllık hasılatlarının yüzde ikilik kısmını banka sermayesi olarak vermeleri zorunlu tutulmu ştur. Sermaye tek ba şına bir banka kurulmasına elverecek seviyeye gelene kadar da biriken mebla ğın Ziraat Bankası şubelerinde saklanması kararla ştırılmı ştır 344 . Ziraat Bankası’na yatan mebla ğ zaman içinde 400.000 liraya kadar çıkmı ştır 345 . Ziraat Bankası ba şlangıçta bu mevduatı yıllık yüzde bir faiz ile bünyesinde tutması üzerine tütüncüler faizin yüzde be ş oranına çıkarılmasını talep

342 Dâhiliye Nezareti’nden Selanik Vilayetin’e çekilen 15 A ğustos 1909 tarihli telgraf sureti, BOA , DH.MKT. , nr. 2900/88, Lef 1 343 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 302-303. 344 Dâhiliye Nezareti’nden Maliye Nezareti’ne yazılan 25 Şubat 1911 tarihli tahrirat, BOA , DH. İD. , nr.14/15, Lef 2. 345 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 303.

71 etmi şlerdir 346 . Drama tütün yeti ştiricilerinin istedi ği yüzde be ş faiz oranı reddedilmi ş, uygun olan faizin tütün çiftçileri haricinde olan ziraatçıların paralarını yatırdı ğı Osmanlı Bankası’nda uygulanan yüzde üç oranında faiz oldu ğu, yüzde dört faizin bile Ziraat Bankası Nizamnamesinin 8’nci maddesine göre sadece ola ğanüstü şartlarda uygulanabilece ği belirtmi ştir 347 . Ancak yazı şmalar aylarca devam etmi ş nihayetinde 30.000 liraya kadar mevduatlara nizamnamede öngörülen had gaye olan yüzde dörtlük faiz oranının uygulanması bu mebla ğın üstündeki tutarlara ise yüzde üç faiz uygulanması uygun bulunmu ştur 348 . Ancak Balkan Sava şları’nda Drama’nın da dü şmesi bu cesur te şebbüsü akamete u ğratmı ştır.

Bu dönemde tütün i şçisinin hakkını korumak adına giri şilen te şebbüslerden biri de Tütün İş çileri Sendikasının kurulmasıdır. Saadet adı verilen bu sendika hem Drama hem de Kavala’da ayrı ayrı kurulmu ş ve bunların kurulu şları bir takım tütün tüccarlarının tepkisini çekmi ş bu te şebbüsün engellenmesi hususunda İstanbul’a ba şvurmalarına yol açmı ştır 349 . Bunun üzerine Dâhiliye Nezareti Drama Mutasarrıflı ğı’ndan bu te şebbüsün içeri ğini sormu ş, Drama Mutasarrıflı ğı da cevaben sendikanın nizamnamesini yollamı ştır 350 . Drama Saadet Nam Tütün Amelesi Cemiyeti ’nin nizamnamesi a şağıdaki gibidir:

“1’nci Madde: Cemiyet-i mezkure idaresi Drama Kazasıdır. Cemiyetin maksadı cemiyeti te şkil eden efradın ceht ve ikdam ve malumatlarıyla tütün ticareti tevsii ve tarz ve suret-i icrasının ve tütün i şlemesi usulünün ıslahı ve Amerika’ya hicret etmek emel ve arzusunda bulunan tütün amelesinin i şbu emellerinden vazgeçmeleri için te şebbüsat-ı lazımada bulunmaktır.

346 Selanik Tütün Çiftçileri’nden gelen telgrafın Dâhiliye Tarafından Sadarete sunuldu ğu 7 Mayıs 1911 tarihli tahrirat, BOA , DH. İD. 14/15, Lef 7. 347 Dâhiliye Nezaret’inden Selanik Vilayeti’ne yazılan 17 Mayıs 1909 tarihli tahrirat, BOA , DH. İD. 14/15, Lef 8. 348 Orman ve Maadin Nezareti’nden Sadarete yazılan 27 Mayıs 1911 tarihli tahrirat, BOA , DH. İD. 14/15, Lef: 13. 349 Dâhiliye Nezareti’nden Maliye Nezareti’ne gönderilen 14 Mayıs 1910 tarihli tahrirat, BOA , DH. İD. 132/4 Lef 1. 350 Selanik Vilayeti’nden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 7 Mayıs 1910 tarihli tahrirat, BOA , DH. İD. 132/4, Lef 7.

72 2’nci Madde: Kanunen haiz olmayı icap eden evsaf-ı matlubeyi haiz olan bir kimse cemiyete dâhil olabilir.

3’ncü Madde: Cemiyet on be ş zattan ibaret bir heyet-i idare tarafından idare oluancaktır. Heyet-i idare her iki senede bir tebdil edilecektir.

4’ncü Madde: Cemiyetler hakkındaki nizamnamenin dokuzuncu maddesine tevfikan cemiyet namına umum tarafından ara ile tayin olunacak kimseler icray-ı muamele eylemeyi selahiyettar olacaklardır.

5’ncü Madde: Cemiyeti te şkil eden efradın her biri abone bedeli olarak her ay altı şar kuru ş tediye eylemeye mecburdur.

6’ncı Madde: Cemiyetin la ğvı takdirinde i şbu nizamnamenin be şinci maddesine tevfikan efrad-ı cemiyetin her birisinin tediye eyledi ği abone bedelatı miktarına nispeten cemiyete ait bulunacak mebali ğ-i cemiyeti te şkil eden efrat bilinde(?) takdim ve tevzii edilecektir. Cemiyeti te şkil eden efrattan biri vefat ederse cemiyetin la ğvı nazarı itibara alınmayıp vefat edenin hissesine isabet enden mebali ğ hemen kendi varislerine verilecektir.

7’nci Madde: Cemiyetin heyet-i idaresi cemiyet maksadının husulü için gerek cemiyet efradından olsun ve gerek olmasın di ğer erbab-ı vukuf ve liyakat kimselere müracaat edebilir ve yirmi be ş zattan fazla olmayacak i ş bu erbab-ı vukufu hiss-i hacette cemiyetin merkezi bulunan mahalde beray-ı müzakere celp ve davet etmeye selahiyettardır.

8’nci Madde: Efradın verece ği abone bedelatından cemiyet umuru hususatına tesviyesi için mesarif-i tabiiye ve zaruriye ikraz edilecektir. Mütebakisi hakkında altıncı madde ahkamı tatbik edilecektir.

9’ncu Madde: Heyet-i idare-i cemiyet her altı ayda bir kere heyet-i umumiyeye hesap vermeye mecburdur.

73

10’ncu Madde: Abone bedelatından vukuu bulacak tahsilat ve kuyud-u ittihaz muntazaman ruyet-i umur-u cemiyete tesviyesi için heyet-i idarenin maa şlı bir katip ve icabında bir de tahsildarı olaca ğı gibi ma şatı takdir-i heyet-i idarenin selahiyeti tahtında bulunacaktır ”351 .

Görülebilece ği üzere Tahsin Bey serbest ticaret ortamında halktan yana bir tavır sergileyerek sermayedarın üreticiyi ezmesinin önüne geçmeye, tütün yeti ştiricisinin haysiyetini korumaya çalı şmı ştır. Dönem içinde tütün ticareti adına yapılanlar bununla da kalmamı ş bir de tütün i şçileri cemiyeti kurularak i şçinin de toplu bir şekilde hak arayabilmesinin önü açılmı ştır. Tahsin Bey’in bu çabaları özellikle İngiliz tütüncülerin tepkisini çekmi ş, kendisini merkezi hükümete şikayet etmelerine yol açmı ştır. Tahsin Bey’in tütüncülük konusunda izledi ği yolu göstermesi bakımından şikayet içeri ğinin orijinal şekliyle verilmesi uygun olacaktır.

Devletli Efendim Hazretleri,

“Drama Mutasarrıfı Tahsin Bey’in bir kat’i beyanname ile tütün ziraatı mahsulatı bir şahs-ı salise füruht ettikleri halde tüccardan pey olarak istikraz eyledikleri mebla ğı tediyeye mecbur olmayıp ancak bir kısmını eda ile iktifa, ve mütebakisi için dahi senet ita etmelerini ihtar ve kezalik tütün mahsulatının akab-i füruhtunda mebla ğ-ı mustakrazanın tamamen tediye edilmedi ği surette bakiye kalan miktar için yürütülmesi gereken faiz nizamı hakkında tüccar-ı mimaüleyhüm ile züra beyninde mevcut şerait ve mukavele hilafında olarak memurin-i mahalliyenin bu gibi ahvalde züraı sahabet edece ği temin edildi ği Kavala’da tütün ticaretiyle i ştigal eden İngiltere tebaası tarafından maruz şikayette sefarete bildirildi ğinden bahisle bazı ifadatı havi İngiltere Sefareti’nden verilen takrir ile melfufatının suretleri leffen irsal kılınmakla bu babta muhtacı olan malumata nazaran iktizay-ı halin ifası himem-i

351 Drama Saadet Nam Tütün Amelesi Cemiyeti’nin Nizamnamesi, BOA, DH. İD. 132/4 Lef: 3

74 aliye-i nezaretpenahilerine vayestedir. Emr-i ferman hazret-i men lehül emirindir ”352 .

Tahsin Bey döneminde Drama’da yapılan imar çalı şmalarından ba şlıcaları yol ve e ğitim binalarının in şası olmu ştur. 31 Mart vakasına karı şan taburu erlerinden 10.000 kadarı yol in şaatlarında çalı şmak üzere 353 Amele Taburları’na dönü ştürülerek Selanik, Manastır ve Kosova Vilayetleri’ne yollanmıştır. Bu askerlerin çalı şaca ğı yollar için ayrıca 80.000 liralık bir bütçe belirlenmi ştir 354 . Bu taburlardan be şi Tahsin Bey’in iste ği ile Drama’ya verilmi ş ve bunlar yol in şaatlarında kullanılmaya ba şlanmı ştır 355 . Tahsin Bey bu askerlere çok de ğer vermi ş hatta askerlerin her türlü ihtiyaçları için merkezi hükümetten taleplerde bulunmu ştur 356 . Askerler terhis olurken Tahsin Bey’den ayrılmaktan dolayı çok üzülmü şler ve tüm çabaları için Tahsin Bey’e minnettarlıklarını sunmu şlardır 357 .

İmar çalı şmalarının di ğer aya ğını olu şturan e ğitim binalarında da büyük bir hamle yapılmı ştır. Drama halkından yardım toplanarak yapılan sanayi mektebi Tahsin Bey döneminde in şa olunan e ğitim binalarının en önemlilerinden biridir. Tahsin Bey bu okulun yapılması için önce şehir içinde müsait bir yere birkaç dükkan in şa ettirmi ş ve bunları kira bedellerini bu okulun in şaatına vakfetmi ştir. İane toplama esnasında e şi Mediha Hanım’ın ni şan hediyesi olan bir bro şu 1200 liraya satarak kendisi de bu mektebin yapılmasına katkı sağlamı ştır358 .

Bunun dı şında Drama’da bir sanat okulu ve yeni bir idadi binası açılması için halkla beraber çalı şmı ş ve her iki okulun da binalarını in şa ettirmi ştir. Drama’da 50 öğrencilik bir darülmuallimin kurulmasına öncülük etmi ştir 359 . Tahsin Bey’in e ğitim

352 Hariciye Nezareti’nden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 20 Haziran 1910 tarihli tahrirat, BOA , DH. MU İ. nr. 107/6, Lef 2. 353 Dâhiliye’den Selanik Vilayetine Yazılan 2 Haziran 1909 tarihli tahrirat, BOA , DH.MKT. , 12828/3, Lef 3. 354 30 Mayıs 1909 tarihli kanunname sureti, BOA , DH.MKT. nr. 12828/3, Lef 2. 355 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.287. 356 Yollarda Çalı şan Efrat ile ilgili Osmanlı Ar şivi Dosyası, BOA , DH. İD. , nr. 24/3. 357 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 288. 358 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 273-274. 359 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 272.

75 alanındaki çabaları sadece Drama Merkezi ile sınırlı kalmamı ş, çevre kaza ve nahiyelerde yaptırdı ğı okullar olmu ştur. Kobali şte köyünde bir kız okulu ve Yörükler köyünde bir iptidai in şa ettirmi ştir. Bunlar dı şında çevre yerle şim birimlerindeki dersliklerin sayısının arttırılması için okullarda tadilat yaptırmı ştır 360 . Tahsin Bey’in hatıratında yayınladı ğı bir cetvele göre kendi döneminde Drama Livasında erkek öğrenciler için 220, kız ö ğrenciler için 59 olmak üzere 279 derslik ve 3 yüksek okul ile 2 sanayi mektebi vardır 361 . Tahsin Bey’in e ğitim alanındaki çalı şmaları Maarif Nezareti’nin de takdirini kazanmı ş, Prüsçan Nahiyesi’nin Kobali şte köyünde ve Kavala Merkez Kaza’da vücuda getirdi ği maarif binalarından dolayı kendisine bir takdirname verilmesi uygun görülmü ştür 362 .

Tahsin Bey bu dönemde Avusturya Macaristan İmparatorlu ğu’na yapılan ve Bosna Hersek’in Avusturyaca ilhakı ile gerilen ili şkileri düzeltmeyi amaçlayan bir gezide organizatörlük yapmı ştır. Türkiye’den e ğitim ve ticaret kesimlerine ait birçok ki şinin katıldı ğı bu gezi de Tahsin Bey’in öncülük etti ği bu heyet Avusturya İmparatoru Francois Jozeph tarafından da kabul edilmi ştir 363 . Bu gezi Avusturya’da çok olumlu yankılar yapmı ş Avusturya Ticaret Odaları da iade-i ziyaret babından Selanik’e bir heyet göndermi şlerdir 364 .

Tahsin Bey bu gezide Avusturya telefon şebekelerinden ve bunların idare ve asayi şe sa ğladı ğı yararlardan dolayı çok etkilenmi ştir. Drama’ya da böyle bir şebeke kurmak maksadıyla gerekli altyapıyı kurdurmu ştur. Özellikle asayi şi sa ğlamada kullanılmak üzere satın alınacak telefonlar için ahaliden yardım toplanmı ş ve bu parayla alınacak telefon aletlerinin gümrük vergisinden muaf tutulması talep edilmi ştir 365 . Bu talep sonucunda Drama’da kullanılacak telefon alet ve edevatının gümrük resminden muaf tutulmasına dair karar alınmış ve ilgili mercilere

360 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 272-276. 361 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 276. 362 Maarif Nezareti’nden Selanik Valili ği’ne ve Drama Mutasarrıflı ğı’na gönderilen 23 Ocak 1910 tarihli telgraf müseveddesi, BOA, MF.MKT., s. 1146/37. 363 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 289-295. 364 Ziyaret için gerekn mebla ğın Selanik’e ödenmesine dair 4 Haziran 1911 tarihli Meclis-i Vükela zabtı, BOA , MV. , nr. 151/4. 365 Dâhiliye Nezareti’nden Sadaret’e yazılan 23 Aralık 1909 tarihli tahrirat, BOA, DH. MU İ. 49-2 / 18, Lef 1.

76 iletilmi ştir 366 . Tahsin Bey, Drama’da kurulan telefon şebekesi için gereken malzemeyi Almanya’da Berlin Ate şemiliteri olan Kurmay Binba şı Enver Bey (Pa şa) aracılı ğıyla tedarik etmi ş, ba şlangıçta 40’lık santral, 40 ahize, 250 Km.lik telefon teli ve gerekli malzemeyi gönderen Enver Bey daha sonra da Tahsin Bey’in talebi üzerine 85’lik santral ve 55 ahize daha göndermi ştir 367 .

Tahsin Bey döneminde e ğitime ve asayi şi sa ğlamaya dair yapılan yatırımlar etkisini göstermi ş kısa sürede Drama ve çevresindeki asayi ş vakaları oldukça azalmı ştır. Örne ğin 1910 senesi Kasım ayı zarfında Drama, ba ğlı kazalar ve nahiyelerde yekünde 17 suç i şlenmi ş bunlardan 2’si Memuriyet ve vazifeliye hakaret, 9’u Darp ve Cerh, 2’si te şhir-i silah, 1’i Sirkat-i Adiye, 4’ü ceraim-i mütenevvi’dir. Yine bu dönemde Drama’ya ba ğlı kazaların üçündü hiç suç i şlenmemi ştir. 368 1910 senesi Aralık ayına gelindi ğinde zarfında Drama Merkez Kaza’da 1’i basit hırsızlık (sirkat-i adi), 3’ü te şhir-i silah, 10’u darp ver cerh ve 1’i de çe şitli suçlara dâhil olmak üzere toplamda 15 suç i şlenmi ştir 369 . Drama’nın bir liva oldu ğu dü şünüldü ğünde kayda geçen vakaların oldukça dü şük oldu ğu görülecektir. Örne ğin her iki örnekte de hiç cinayet yoktur. Bu durum Tahsin Bey’in asayi şi sa ğlamadaki ba şarısının bir göstergesi olarak kabul edilebilir.

Tahsin Bey idari kariyerinin her döneminde halktan iane toplamak suretiyle millet yararına i şler yapmaya özen göstermi ştir. E ğitim binaları, hükümet daireleri, ileti şim tesisatları ve bunlar gibi birçok kalıcı eser Tahsin Bey’in ba şlatmı ş oldu ğu yardım toplama kampanyalarıyla vücuda gelmi ştir. Yine bu sıralarda te şekkül etmi ş olan ve milletten toplanacak yardımlar vasıtasıyla Türk Deniz Kuvvetleri’ni güçlendirmek amacı ta şıyan Donanma-yı Osmani Muavenet-i Milliye Cemiyeti halktan toplanan yardımlar ile sava ş gemileri yaptırarak Osmanlı Donanması’nı güçlendirmeye çalı şıyordu 370 . Tahsin Bey de Drama çapında bir yardım kampanyası

366 Sadaret’ten Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 2 Mart 1910 tarihli tahrirat, , BOA, DH. MU İ., nr. 49-2/18, Lef 8. 367 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 298. 368 Drama ve müzafatında i şlenen ceraimi havi cetvel, BOA , DH. EUM. KDL. , nr.21/ 64. 369 Drama ve müzafatında i şlenen ceraimi havi cetvel, BOA , DH. EUM. KDL., nr. 22/ 30. 370 Selahattin Özçelik, Donanma-yı Osmani Muavenet-i Milliye Cemiyeti , Ankara 2000, s. 11.

77 ba şlatarak 47.000 lira toplanmasına önayak olmu ştur 371 . Drama da ba ğış toplama i şi o dereceye varmı ştır ki liva Balkanlar çapında donanama için toplanan en yüksek ba ğışı yapmı ştır 372 . Yardım toplamada üstün gayret gösteren Drama ahalisi her gemiye yardım toplayan bir idari birimin adının verilmesi için Cemiyete ba şvuru yapmı ş ve bu teklif 1910 kongresinde kabul edilmi ştir. 373 Ancak kendisine Drama adı verilen gemi in şa eden firma olan İtalyan men şeli Ansaldo firması tarafından teslim edilmez 374 .

Bu dönemde Tahsin Bey bir uçak alımı için de iane toplamı ştır. Tahsin Bey tarafından 25 Mart 1912’de Dâhiliye Nezareti’ne çekilen bir telgrafta tayyare alımı için 1000 lira toplanarak postaya teslim edildi ğini ve alınacak uça ğın isminin Tarık Bin Ziyad olarak konulmasının halk tarafından talep edildi ğini bildirmektedir 375 .

Tahsin Bey Drama Mutasarrıflı ğı’nda iken Talat Bey tarafından İstanbul’a celp edilmi ştir. Tahsin Bey bir tefti ş için görevdeyken sebep gösterilmeksizin İstanbul’a ça ğrılmı ştır. Tahsin Bey’in seri olarak İstanbul’a gelmesini talep eden 6 Eylül 1911 tarihli bir telgraf Ba şbakanlık Osmanlı Ar şivi’nde mevcuttur. 376 Bundan iki sonra Selanik Vilayeti’nden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen telgrafta Tahsin Bey’in hastalık dolayısıyla yatakta oldu ğu ve biraz iyile şince hemen İstanbul’a gelece ği bildirilmi ştir 377 . Bu yazı şmanın Tahsin Bey’in hatıratında “sebepsiz yere İstanbul’a ça ğrılması” olarak belirtti ği durum olması kuvvetle muhtemeldir. Ancak cevabi telgrafta Tahsin Bey’in hasta oldu ğu belirtilse de hatırata göre o sırada hasta olan Tahsin Bey’in bo ğmaca hastalı ğına yakalanmı ş çocuklarıdır. Bu karı şıklık bir yanlı ş anla şılma olabilece ği gibi Tahsin Bey’in gecikmesinden dolayı kasıtlı yapılmı ş da olabilir ancak Tahsin Bey hatıratında böyle bir şeye de ğinmemekte sadece

371 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 301. 372 Selahattin Özçelik, a.g.e. , s. 139. 373 Selahattin Özçelik, a.g.e. , s. 141. 374 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 301. 375 BOA , DH.MTV. , nr. 48/1 376 Dâhiliye Nezareti’nden Selanik Vilayeti’ne gönderilen telgraf, BOA , DH. MTV. , 7/47, Lef 1. 377 Konuyla ilgili Tahsin Bey’in telgrafını Dâhiliye Nezareti’ne bildiren ve Selanik Vilayeti’nden çekilen telgraf, BOA , DH. MTV. , nr. 7/47 Lef 2

78 çocukları hasta iken acilen İstanbul’a ça ğrılmasını ailesiyle birlikte de ğerlendirdi ğini ve ailesinin de seyahati uygun gördü ğünü belirtir 378 .

Tahsin Bey İstanbul’a gider ve Dâhiliye Mektubi Kalemi Şükrü Bey’den kendisini ça ğıranın Talat Bey oldu ğunu ö ğrenir. Tahsin Bey, Talat Bey ile görü şür. Talat Bey kendisinden Zeki Bey’in katli dolayısıyla Tahsin Bey’in kayınpederi olan Hulusi Bey tarafından sorgulanan Ahmet ve Doktor Nazım Bey’le ilgili Hulusi Bey’i zanlıları beraat ettirmesi konusunda etkilemesini ister. Tahsin Bey, Talat Bey’i reddeder. Sürüncemede kalan durum dolayısıyla bir hafta kadar İstanbul’da oyalanır. Bu sırada Talat Bey’le de arası bozulan Tahsin Bey tam Drama’ya dönece ği sırada oğlu Şücaettin’in ölüm haberini alır. O ğlunun ölümüne çok üzülen Tahsin Bey bu haberi vermek için kayınpederini ziyaret eder. Çocukları hasta iken neden İstanbul’da bulundu ğu konusunda Hulusi Bey’ bilgi verir. Çünkü Tahsin Bey’e göre 3 çocu ğu hasta iken Hulusi Bey’in kızı olan e şini geride bırakıp neden İstanbul’a geldi ğini söylemeyi bir vicdan borcu olarak görür. Hulusi Bey de bu durumda hiçbir şekilde vicdanından ba şka bir sesi dinlemeyece ğini belirtir. Tahsin Bey de Drama döner 379 .

Tahsin Bey döndü ğünde oğlunun babasız bir şekilde düzenlenen cenaze merasimi ile Arap Camii bahçesine defnedildi ğini görür. Duruma çok üzülen Tahsin Bey di ğer çocuklarının iyile şmesi için doktorların hava de ğişikli ği tavsiyesini dinleyerek hasta olan di ğer çocuklarını annesi ve karısı ile birlikte İstanbul’a gönderir. Ancak iki hafta sonra kızı Nedime’nin de a ğırla ştı ğı haberini alarak İstanbul’a gider. Nedime çok hastadır ve konsültasyonlar sürmektedir. Küçük kızın belinden su alınır ancak kurtarılmasına kafi olmaz. Tahsin Bey vefat etmek üzere olan kızına böylesi can yakıcı bir tedavinin uygulanmasından müteessir olur. Kendi ifadesiyle “beyhude yere canını acıttılar” der. Vefat eden Nedime Eyüp

378 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 304. 379 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 305.

79 Otakçılar’daki Davuta ğa Camii bahçesine defnedilir 380 . Drama Mutasaarıfı iken iki evladını kaybeden Tahsin Bey yarım yıl sonra da annesini kaybeder 381 .

Tahsin Bey görevinin son döneminde yaptı ğı sınır de ğerlendirmeleri ve istihbarat a ğından kendisine dü şen haberler sonucu Bulgaristan’ın sava ş hazırlı ğı içerisinde oldu ğunu üst makamlara bildirmi ştir. Bu sırada memleket genelinde siyasi hava oldukça de ğişmi ş ve seferberlik ilan edilmi ştir. Seferberlik ilanı sırasında Drama’da asker toplama i şi kurulan telefon şebekesi vasıtasıyla hızla yürümü ş ve birlikler çabucak sefer kadrolarını kurabilmi şlerdir. Tüm olaylar olurken Tahsin Bey görevden alınmı ştır 382 .

Tahsin Bey’in Drama Mutasarrıflı ğı idari hayatının en önemli evrelerinden biridir. Daha önce idarecilik yaptı ğı kaza ve nahiye türünden birçok idari birim kendisine ba ğlanmı ştır. Bu ba ğlamda kendi kaza ve nahiye tecrübelerinden hareketle livanın kaza ve nahiyelerinde faaliyette bulunmu ştur. Özellikle liva merkezi ve müzafatında birçok e ğitim binası yaptırmı ş, merkezi idare birimlerini ve askeri birimleri telefon a ğıyla birbirine ba ğlamı ştır. Ancak kendisi açısından en önemli hareketi ancak bir mutasarrıf olunca yapmaya fırsat bulabildi ği yerli üreticiyi ve işçiyi korumaya yönelik uygulamalardır. Prüsçan Nahiyesi’nde iken şahit oldu ğu, vicdanına ters geldi ği halde yeterli yetkiyi ve gücü haiz olmadı ğından müdahale edemedi ği yerli üretici aleyhindeki tütün satı şlarını düzeltmek konusunda almı ş oldu ğu kararını uygulamaya koymu ştur. Bu ba ğlamda tütün simsarlarının ve yabancı tüccarların çiftçi ve emekçi aleyhindeki uygulamalarını ve onların üstündeki gücünü kıracak bir milli banka te şebbüsüne ve tütün i şçileri cemiyetinin kurulmasına önayak olmu ştur.

380 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 305. 381 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 306. 382 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 312.

80 2.3.2. Balkan Sava şı ve Babıali Baskını

Tahsin Bey Kıbrıslı Kamil Pa şa Hükümeti sırasında Drama Mutasarrıflı ğı’ndan alınarak kıza ğa çekilmi ştir. Tahsin Bey henüz Drama’dan dönerken ola ğanüstü hallerin cereyan etti ğini görmü ştür. Tahsin Bey İstanbul’a vardı ğında genel seferberlik ilan edilmi ştir 383 . Balkan Sava şı’nın ba şlangıcı ve geli şen süreç Türk Ordusu adına tam bir bozguna dönü şmü ştür. Özellikle Bulgar Orduları Türk Ordusunu önemli ölçüde geri atmı ş ve Edirne’yi ku şatma altında bırakarak Çatalca’ya dayanmı ştır. Bu sırada Tahsin Bey, Sarıyer’de kayınpederi Hulusi Bey’in evinde kalmaktadır. Tahsin Bey Çatalca hattında atılan topların sesinin bu evden duyuldu ğunu her top sesinin kendini derin bir dü şünceye ve üzüntüye gark etti ğini söyler 384 .

Bu sırada Kamil Pa şa kabinesi Bulgarlardan sulh istemi ştir. Bu durum İttihatçı çevreleri ve Tahsin Bey’i rahatsız etmi ştir. Zira cepheden gelen haberler orduda morallerin çok yüksek oldu ğu ve bu sırada sava ştan çekilmenin ihanetle eşde ğer sayılaca ğı yönündedir 385 . O güne kadar vatanın en önemli toprakları olan ve Türk mührünün ebediyete kadar basıldı ğı Balkan Topraklarını almak için bir kar şı saldırı yapmaksızın sava şı bitirmek Tahsin Bey ve çevresindekilere çeli şkili gözükmektedir. Bu yüzden İttihat ve Terakki, Kamil Pa şa hükümetinin cebri olarak dü şürülmesine ve yerine partiye yakın bir kabinenin getirilmesine karar verir 386 .

İttihat ve Terakki ileri gelenleri bu ba ğlamda çalı şmaya ba şlarlar. Tahsin Bey’in vazifesi de Rumeli kökenli gençlerin toplanarak olası bir harekatta koz olarak kullanılmasıdır. Tahsin Bey Meserret Oteli’nde 500 kadar Rumeli kökenli genç toplamı ştır. Ancak planlanan baskın Fethi Okyar’ın aksi meyanda görü ş bildirmesi sebebiyle ertelenmi ştir. Bunun üzerine Tahsin Bey amcasının o ğlu Karaka ş Ahmet

383 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 312. 384 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 315. 385 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 318. 386 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 319.

81 ile birlikte Meserret Oteli’ndeki gençleri da ğıtmı ştır ve bir hafta süreyle saklanmı ştır 387 .

Ancak bir hafta sonra bir yakınından baskının yapılaca ğı haberini alan Tahsin Bey kendisine gelen Cemal Azmi Bey tarafından da durum hakkında bilgilendirilmi ştir ve kendisine bir tabanca verilmi ştir. Eni ştesi Cemal Bey ile helalle ştikten ve vasiyetini verdikten sonra İttihat ve Terakki Kulübünden ba şlayan yürüyü şe katılmı ştır. Kalabalı ğın önünde at üzerinde duran Enver Bey vardır ve etrafında genç kurmay subaylar bulundu ğu halde Duyun-u Umumiye binasından Bab-ı Ali’ye do ğru inmektedirler 388 . Tarihler 23 Aralık 1913’ü göstermektedir ve yapılan harekat neticesinde Enver Bey, Sadrazam Kamil Pa şa’ya istifasını imzalattırmı ştır 389 . Baskın esnasında Sadaret Yaveri Nafiz Bey, Harbiye Nazırının Yaveri Tevfik Bey, İttihat ve Terakki Fedailerinden Yakup Cemil’in namlusundan çıkan kur şunla Harbiye Nazırı Nazım Pa şa ve son nefeslerini veren Nafiz Bey’in kur şunuyla da İttihatçılardan Mustafa Necip şehit olmu şlardır 390 . Olaya katılanların hatıratında Tahsin Bey’in o sırada kabine binasına yapılan baskına i ştirak etti ğine dair bir kayda rastlanmaz. Kuvvetle muhtemeldir ki dı ş güvenlik ve halkı yönlendirme gibi görevler almı ştır. Bununla beraber Tahsin Bey hem hükümetten hem de baskıncılardan ölenler olmasına çok üzülmü ş, karde şin karde şi kırdı ğı bu kavgayı hatıratında yeisle anmı ştır 391 .

Bab-ı Ali baskınından sonra Kamil Pa şa’dan bo şalan Sadaret’e Mahmut Şevket Pa şa getirilmi ştir 392 . Tahsin Bey tüm bunlar olurken halen Babıali etrafındadır ve sa ğnak yağmurun altında açık havada vazife ifa etmektedir. Sonrasında Mahmut Şevket Pa şa’nın yanına geçmi ştir. Tahsin Bey, Mahmut Şevket Pa şa’nın baskında öldürünlerin cenazeleri henüz binadayken i şe ba şladı ğını, Pa şa’nın öldürülenler için çok a ğladı ğını ve kendisini de a ğlattı ğını belirtir 393 .

387 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 320-321. 388 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 320-321. 389 Mustafa Çolak, Enver Pa şa Osmanlı –Alman İttifakı , İstanbul-2008, s. 8. 390 Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam , Remzi Kitabevi, İstanbul-1965, s.189. 391 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 322. 392 Şevket Süreyya Aydemir, a.g.e , s. 189. 393 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 322-323.

82

O ak şam Tahsin Bey’e Beyo ğlu Havalisinin güvenli ğini sa ğlama görevi verilir. Tahsin Bey de hem kurumak hem de dinlenmek için hamama gitmi ş ve iki saat kadar da uyuyabilmi ştir. Uyandı ğında yeni Dâhiliye Nazırı Hacı Adil Bey’den Beyo ğlu Mutasarrıflı ğına getirildi ğinin haberini almı ştır 394 .

Tahsin Bey Drama Mutasarrıflı ğı’ndan azledilip Beyo ğlu Mutasarrıfı olana kadar geçen 8 aylık sürede hiçbir idari görev almamı ştır. Bu sırada kayınpederinin evinde kalmı ş ve kayınpederinin hem maddi hem de manevi deste ğini görmü ştür. Evlatlarını ve annesini kaybetmi ş olan Tahsin Bey, do ğdu ğu büyüdü ğü Selanik’in de dü şman eline geçmesiyle derinden etkilenmi ştir 395 . Ancak bu teessürlü dönemde bile memleketi için çalı şmaktan geri durmamı ş, memleketi lehine olaca ğına inandı ğı Babıali baskınına i ştirak etmi ştir.

2.3.3. Tahsin Bey’in Beyo ğlu Mutasarrıflı ğı

Dâhiliye Nazırı’nın şifahi emriyle göreve ba şlayan Tahsin Bey’in Beyo ğlu Mutasarrıflı ğı’na getirilmesi dair irade-i seniyye 24 Ocak 1913’te sadır olmu ştur 396 . Beyo ğlu Mutasarrıflı ğına getirilen Tahsin bey’e aynı zamanda Beyo ğlu Polis Müdürlü ğü Vekâleti de teklif edilmi ş, Tahsin Bey de bu teklifi kabul etmi ştir 397 . Tahsin Bey’in vekâleten yürüttü ğü bu görev de 28 Ocak 1913’te resmiyete geçmi ştir 398 .

Tahsin Bey yakla şık üç ay süren bu görevi zarfında oldukça yoruldu ğunu belirtir. Özellikle Beyo ğlu gibi kozmopolit bir semtin Eniyet Müdürlü ğü’nü üstlenmek kendisi için tahmininden de yorucu olmu ştur. Sadece asayi ş olayları de ğil aynı zamanda ba şkentte olmanın da kendisine getirdi ği bir takım yükler vardır. Tahsin Bey bir keresinde Veliaht Yusuf İzzettin Bey tarafından şehzadelerin

394 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 323. 395 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 332. 396 Dâhiliye Nezareti’nden Sadaret’e yazılan yazı, BOA , İ.DH. , nr. 1497/1331S-32, nr. Lef 1 397 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 326 398 Dâhiliye Nezareti’nden İstanbul Polis Genel Müdürlü ğü’ne yazılan yazı, BOA , DH.MTV. 2/88 Lef 2

83 Beyo ğlu’ndaki genelevlere devam etmelerini engellemek için emir aldıklarını ve bu do ğrultuda geneleve giden bir şehzadeyi yakaladıkları zaman Mabeyn Ba ş Katibince suçlu muamelesi gördüklerini belirtir. İstanbul Muhafızı Cemal Bey ve Mıntıka Kumandanı Kazım Bey’lerle sürekli gerilim ya şamaktadır 399 .

Tahsin Bey’in bu döenmdeki görevinde şikayetçi oldu ğu konulardan biri de kapitülasyonlardır. Örne ğin bir keresinde kanun dı şı yayın yapan bir matbaanın sahipli olan Sırp Vatanda şı’nı Rusya’nın Balkan Sava şı nedeniyle Osmanlı’daki Sırp Vatanda şlarının hamisi olması nedeniyle bir binada sıkı ştırılmasına ra ğmen yakalanamaması Tahsin Bey için çok üzücü olmu ştur 400 .

Tahsin Bey kendisi için yorucu ve gerilimli buldu ğu bu görevden Bursa Vali Veklaleti’ne atanarak ayrılır. Tahsin Bey’in yakla şık üç ay süren mutasarrıflı ğı ve emniyet müdürlü ğü kendisi için ilk ba şkent tecrübesi olması nedeniyle önemlidir. Nitekim hayatının ba şka hiçbir döneminde Osmanlı Devleti ya da Türkiye Cumhuriyeti’nin ba şkentlerinde idari bir görevde bulunmamı ştır.

399 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 328-329. 400 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 331.

84 III. BÖLÜM

TAHS İN BEY’ İN VAL İLİKLER İ VE B İRİNC İ DÜNYA SAVA ŞI DÖNEM İ

3.1. Tahsin Bey’in Valilikleri

3.1.1 Tahsin Bey’in Bursa Vali Vekâleti

Tahsin Bey’in Bursa Vali Vekâleti’ne atanması ya da müba şereti ile ilgili Ba şbakanlık Osmanlı Ar şvi’nde herhangi bir kayıt bulunamamı ştır. Ancak kitabında belirtti ğine göre kendisinin Beyo ğlu Mutasarrıflı ğı 26 Nisan 1913’te son bulmu ştur. Bu tarih Tahsin Bey’in Bursa Vali Vekâleti görevi için milat olarak kabul edilebilir.

Tahsin Bey Bursa’da ba şlangıçta huzurlu ve mutlu vakit geçirdi ğini söyler. Ancak yakla şık bir ay sonra 30 Mayıs 1913’te Londra anlaması imzalanıp da 8 aydır kahramanca direnen Edirne şehri Bulgarlara bırakılınca 401 Tahsin Bey bütün mutlulu ğunu yitirir. Sonrasında görevi Vali Bekir Sami Bey’e teslim eder. Tahsin Bey’in Bursa Vali Vekâleti yakla şık bir ay sürmü ştür 402 .

Ancak bu bir aylık vekâletinde hatıratına yansımayan ancak Ba şbakanlık Osmanlı Ar şivi’nde kayda geçmi ş bir soru şturma geçirmi ştir. Ar şiv kaydından anla şıldı ğı kadarıyla Tahsin Bey ve Sait, Yusuf Ziya ve Yusuf Cemil Efendi’ler hafi bir örgüt kurmakla suçlanmaktadırlar. Ancak aynı evrakta, 2 Haziran 1913’ten 25 Ocak 1914’e kadar devam eden soru şturma sonucunda zanlıların yaptı ğı i şlerin Mülki görevlelrinin bir parçası olması sebebiyle adli bir olay niteli ği ta şımadı ğı ve adliyece takip edilemeyece ği belirtilmi ştir 403 .

401 Şevket Süreyya Aydemir, a.g.e , s. 190. 402 Tahsin Uzer, Makedonya’da E şkıyalık Tarihi ve Son Osmanlı Yönetimi , s. 331. 403 Davaya dair notların yer aldı ğı evrak, BOA , DH.EUM.EMN ., nr. 102/49.

85 3.1.2. Tahsin Bey’in Van Vali Vekâleti ve Valili ği

Tahsin Bey’in Van Vali Vekâletinin ne zaman resmiyet kazandı ğına dair Ba şbakanlık Osmanlı Ar şivinde herhangi bir kayda rastlanmamı ştır. Ancak kendisi Mayıs 1913 sonlarında Bursa Vali Vekâleti’ni bırakırken henüz İstanbul’a do ğru yola çıkmadan Dâhiliye Nazırı Hacı Adil Bey tarafından çekilen telgrafta Van Vali Vekilli ği’ne atandı ğını bildirir 404 . Bununla beraber Tahsin Bey’in Van Valili ği’ne asaleten tayini de 1 Haziran 1913 olarak gözükmektedir 405 .

Tahsin Bey’in yayınlanan tek hatıratında kendisinin valilik dönemlerine dair bir çalı şmaya rehberlik edecek bir bilgi yoktur. Bu yüzden ilgili bölümlerde olaylar mümkün oldu ğunca Ba şbakanlık Osmanlı Ar şivi evrakından takip edilecektir. Bununla birlikte Tahsin Bey’in Van Valili ği dönemine ait evrak sayısı çok fazladır. Dönem içinde her biri ba şlı ba şına bir akademik çalı şmaya konu olabilecek önemli olaylar vardır. Ancak biyografide bunların hepsini işlemeye çalı şmak, çalı şmanın içeri ği ile ters dü şecektir. Bu yüzden belli ba şlı birkaç olay ile incelenilen dönemin anahatları ele alınacaktır.

Tahsin Bey’in Van Valili ği Birinci Dünya Sava şı’ndan önceye denk gelmektedir. Tahsin Bey’in Van Valisi oldu ğu dönemde İkinci Balkan Sava şı da ba şlamı ştır. Sırp ve Yunan Orduları’na saldıran Bulgaristan, Temmuz’da Romanyalıların da kendi kar şılarında sava şa girmesiyle oldukça sıkı şmı şlardır. Temmuz ortalarında Osmanlı da sava şa i ştirak etmi ş ve 20 Temmuz 1913’te Enver Bey Edirne’yi Bulgarlardan geri almı ştır. Osmanlı Devleti 29 Eylül 1913’te Bulgaristan ile barı ş antla şması imzalamı ş ve Birinci Dünya Sava şı’na kadar sürecek olan sükûn devresi ba şlamı ştır 406 .

Bu sükûn devresi uluslararası alanda sessiz geçse de Türkiye’nin Do ğusında durum o kadar da sakin de ğildir. Özellikle Kürt asıllı Molla Selim’in Bitlis’te

404 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 332. 405 Dâhiliye Nezaret’i Memurin Müdüriyeti’nden Sadaret’e yazılan evrak, BOA , İ.DH ., nr. 1498/1331Ca-25 406 Şevket Süreyya Aydemir, a.g.e , s. 193.

86 ba şlattı ğı isyan hareketi Tahsin Bey’in u ğra ştı ğı temel asayi ş sorunlarından biri olmu ştur. Molla Selim bölgede güçlü ve tanınmı ş bir şahsiyet olmakla beraber Tahsin Bey’in bir raporuna göre dünyanın yuvarlak oldu ğunu kabul edenlerin kafir olduklarını iddia edecek türden bir kara cahildir. Tahsin Bey’in raporunda Rusların Molla Selim’i manipüle ettiklerini ve Hizan’da ba şlayan hareketin Seyyid Ali Şeyh Şehabeddin ve bazı yerel şeyhler kanalıyla Van’a da sirayet etmekte oldu ğu belirtilmektedir. Tahsin Bey isyancıların siyasi iste ğinin Ermeni Islahatını ve şeriatın ilan edilmemesini bahane ederek Rusya’dan himaye talep etmek oldu ğunu belirtir 407 . Tahsin Bey kendi vilayetinde olmamasına ra ğmen bu isyancı hareketin bölge için do ğurabilece ği sorunları görerek olaya yerinde müdahale etmek istemi ştir. Tahsin Bey Balkanlarda gösterdi ği istihbarat a ğı kurmaktaki ba şarısını Van’da da göstermi ş, kendi adamlarını isyan merkezine göndererek etkin olarak çalı şmalarını sa ğlamıştır. Tahsin Bey’in bu dönemde bölgede görevlendirdi ği şahı ş Yüzba şı İdris Efendi adında bir askerdir. Yüzba şı İdris Efendi Tahsin Bey tarafından Bitlis sınırındaki Geva ş’a gönderilerek Jandarma ile koordinasyonlu bir çalı şmaya giri şmi ştir 408 . İdris Bey’in istihbari çalı şmaları büyük oranda isyan hareketinin Van’a sızma te şebbüslerini ortaya çıkarmı ştır. Van’ın Geva ş deresini geçerek bölgeyi isyana katmayı planlayan Alan Karyesi’nden Molla Enver yakalanamamı ş ancak Molla Enver’in bölgedeki adamları yakalanarak divan-ı harbe sevk edilmi ştir 409 .

Tahsin Bey’in bölgede görev verdi ği Ba şkomiser Hamit Efendi ise Bitlis’in Hizan kazasına giderek ahalinin halet-i ruhiyesini anlamak üzere çalı şmı ştır. Hamit Efendi raporunda özellikle bir takım söylentilerin yayılarak Kürt asıllı halkı galeyana getirmek amacı ta şıyanlar oldu ğunu belirtmi ştir. Bölgede yayılan söylentilere göre Enver Pa şa adına hutbe okunup Enver Pa şa padi şah ilan edilecek, İttihatçılar bu aşamadan sonra Kutsal Toprakları Rusya’ya bırakacak, şeriatsızlık hüküm sürecektir.

407 Van Valisi Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nezareti’ne çekilen 18 Mart 1914 tarihli şifreli telgraf, BOA , DH. ŞFR. , nr. 421/71. 408 Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nezaretine gönderilen 2 Temmuz 1914 tarihli şifre, BOA , Dh. EUM. EMN., nr. 88 / 7, Lef 6. 409 Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nezaretine gönderilen 7 Mayıs 1914 tarihli şifre, BOA , DH. EUM. EMN., nr. 85/9, Lef 15.

87 Bu söylentiler iki bin kadar Kürt asıllı vatanda şın silahlanmı ş bir şekilde toplanmasıyla sonuçlanmı ştır 410 .

Tahsin Bey’in bu isyanı engellemek için kullandı ğı yöntemlerden biri de nüfuz sahibi Kürtlerin kalbini kazanmak için bunlara para da ğıtmak olmu ştur 411 . Bitlis’teki etnik men şeli isyan durumu Molla Selim ile sınırlı kalmayacak, özellikle Birinci Dünya Sava şı’nda ba şlı ba şına bir gaile olacaktır.

Tahsin Bey’in Van valisi oldu ğu dönemde Osmanlı Devleti de uluslararası alanda olu şan bloklar arasında konumunu almaktadır. Yine bu dönemde Mahmut Şevket Pa şa 1913 Haziranında suikasta u ğrayarak şehit edilmi şti. Mahmut Şevket Pa şa’nın şehadetinden yakla şık bir ay sonra Enver Bey 23 Temmuz 1913’te Edirne’yi Bulgar güçlerinden geri almı ş ve Ocak 1914’e kadar mirlivalı ğa yükselerek Harbiye Nazırı olmu ştu 412 . 1913 senesi Aralık ayında ise Osmanlı Devleti, Almanya ile bir antla şma imzalayarak Türk Ordusunun Islahı için ba şında Liman Von Sanders’in oldu ğu Alman Askeri Misyonunu İstanbul’a getirmi şti 413 . Böylelikle olası bir sava şta Türklerin kime daha yakın olaca ğı da belirmi ş oluyordu. 1914 yılında her şey eskisinden daha çabuk ilerliyordu. 28 Temmuz 1914’te Avusturya Macaristan İmparatorlu ğu Veliahdının Bosna’da bir Sırp tarafından öldürülmesi ile ba şlayan olaylar zinciri kısa zamanda bir Dünya Sava şına dönü ştü 414 . Fransa, İngiltere ve Rusya’nın olu şturdu ğu İtilaf Devletleri ile Almanya ile Avusturya Macaristan İmparatorlu ğunun olu şturdu ğu İttifak Devletleri kanlı bir hesapla şmaya girdiler.

Osmanlı sava ştan hemen önce seferberlik ilan etmi ş ve sava şın ba şlangıcında tarafsız kalmayı tercih etmi ştir. Osmanlı bu süreç içinde tarafsız kalarak güç dengelerini takip etmi ştir. Türklerin önünde iki seçenek vardır. Birincisi tarafsızlı ğı sürdürerek Almanya’nın İtilaf Devletleri’nce yenilmesi ve siyasi arenada İtilaf Devletlerinin insafına kalmak iken, ikinci şık Almanya’nın yanında sava şa girerek

410 Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 25 Mart 1914 tarihli şifreli telgraf, BOA , DH. ŞFR. , nr. 422/72. 411 Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nezareti’ne çekilen şifreli telgraf, BOA , Dh.Kms., nr. 19/27 Lef 2. 412 Mustafa Çolak, a.g.e. , s. 8-9. 413 Carl Mühlman, İmparatorlu ğun Sonu 1914: Osmanlı Neden Sava şa Girdi , İstanbul-2009, s. 29. 414 Tahsin Uzer, a.g.e. , s.105

88 bir varlık şansı elde etmektir. Türk Milleti ikinci şıkkı seçer ve 29 Ekim 1914’te Osmanlı Donanmasının Rus Limanlarını bombalamasıyla Türkler Almanya’nın yanında ezeli dü şmanlarına kar şı sava şa giri şirler 415 .

Van’da da seferberlik ve sava ş hazırlıkları ba şlamı ştır. Seferberlik emri ile birlikte Van Merkezinde 30000 asker ve 7000 at toplanmı ş, bunların tamamının ia şesi Van halkından toplanan iane ile yapılmı ş ancak bu da Van’ı zayıf dü şürmü ştür. Tahsin Bey nizami birlikler dı şında iki de gayri nizami birli ğin tüm ihtiyaçlarını tedarik etmi ştir. Naci ve Ru şen Beyler kumandasındaki çeteler ihtiyacı olan her türlü malzeme ve giysiyi Tahsin Bey’in lojisti ğiyle tedarik edebilmi şlerdir. Ancak tüm bunlar vilayetin belini bükmü ştür ve Tahsin Bey acilen hazineden yardım istemektedir. Tahsin Bey’e göre bölge Ermeni ve İran’daki Kürt a şiretleri Osmanlıya taraftardır. O taraftan bir tehlike gelmesi beklenmemektedir. Tarih itibarıyla henüz sava ş ilan edilmese de Tahsin Bey sava şa girilece ğine dair bir izlenimi oldu ğunu merkeze bildirmi ştir 416 .

Tahsin Bey seferberlik esnasında Van havalisindeki bütün çiftçilerin silah altına alınmı ş olmasından şikayetçidir. Tahsin bey’in görü şüne göre çiftçiler asker olarak göreve devam ederlerse bu askerlerin doyması için gereken ziraat ürünleri hasat edilemeyecek ve birkaç aya kadar açlık ba ş gösterecektir. Stokta herhangi bir ürün kalmayıp hepsi seferberlik esnasında kullanıldı ğından Van’daki ekim arazilerinden ürün alınması için çiftçilere ihtiyaç vardır. Tahsin Bey ekinler tarlalarda beklerken, kendilerine silah dahi verilemeyen çiftçileri hanelerde ve camilerde hazır tutmanın anlamsız oldu ğunu, mevsim itibarıyla hasat zamanı oldu ğunu ve bu durumun vilayeti sefalete sürükleyip açlı ğa mahkum edece ğini belirtir 417 .

Sava ş öncesinde Tahsin Bey bölge halkının nabzını tutmakta özellikle Ermeni halkı hakkında olumlu görü şler bildiren raporlarını merkeze sunmaktadır. Tahsin

415 Mustafa Çolak, a.g.e. , s. 18. 416 Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nezaretine çekilen 17 Eylül 1914 tarihli telgraf, BOA , Dh.Eum.2. Şb. , nr. 1/52, Lef 2. 417 Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 6 Eylül 1914 tarihli şifre, BOA , DH. ŞFR ., nr. 439/116.

89 Bey bölgedeki Ermeni ailelerden hiç birinin firar etmedi ği gibi hükümete kar şı bir ihtilal ya da ihtilaf fikri benimsemediklerini belirtmektedir. Tahsin Bey’e göre Ta şnaklar dahi sava şın yükleri konusunda kendisine yardımcı olmakta, kolaylık sa ğlamaktadır. Her ne kadar Rusya içlerinde ya şayan Ermeniler Rus Ordusu’na yardım etseler de onların te şkilatı olan Hınçak Van bölgesinde çok zayıftır. Tahsin Bey’in fikrine göre sadece Ermeni Islahat programının bozulmamasını isteyen bir takım tüccar Ermeni içten içe Rusların Almanları mağlup etmesini ummaktadırlar 418 .

Tahsin Bey’in faaliyetlerini takip etti ği di ğer bir unsur da bölgedeki Kürtlerdir. Tahsin Bey Kürtler hakkında Ermeniler için yaptı ğı türden olumlu yorumlar yapmamaktadır. Tahsin Bey’in 21 Mayıs 1914 tarihinde Harbiye Nezareti’ne yazdı ğı raporda bölgede bir Kürt kongresinin yapıldı ğı ve bu kongrede aşağıdaki kararların alındı ğı belirtilmektedir.

1- Bitlis olaylarındaki hezimet ve şeyhlerinin idamını uyandırdı ğı intikam hissinin umumi bir Kürt ayaklanması için kullanılması

2- Bu amaç için Rusyadan alınmı ş olan 500 adet otomatik ate şli silahın Said Simko ve Cihangir Şahkulu tarafında olu şturulacak çetelere da ğıtılması

3- Merkezi hükümete ba ğlı olan Kürt şeyhlerinin katledilmesi

4- Bitlis vakasının çıkı ş nedenlerini ve şeyhlerin nasıl idam etti ğini anlatarak halkı galeyana getirecek türden gazete ve bro şür basımı

5- Özellikle askeri karakolların basılarak silahların gasp edilmesi ile Kürt halıknda cesaret uyandırmak ve terörün yayılmasını sa ğlamak

6- Ermenilere ve Nasturilere asla dokunulmaması, ancak Osmanlı’nın hedef alınmasıdır

418 Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 20 A ğustos 1914 tarihli şifre, BOA , Dh. Eum. 2. Şb. , nr. 1/31.

90

Tahsin Bey’in ise kar şı tedbir olarak öngördükleri şöyledir. Öncelikle jandarmanın e şkıya takibiyle görevlendirilmesi ve bu kuvvetlerin merkezi hükümete sadık olan a şiretlerle ortak hgareket etmesi, her türlü muzır neşriyatın yasaklanması, müstahkem mevkilerde karakol kurulması ve devamlı surette yeterli personel bulundurulması, jandarma kumandanları ve nahiye müdürlerinin arazide seyyar operasyonlar düzenlemesi ve Hakkâri’de bulunan iki tabur askerin bölgede kontrolü sa ğlaması için orada ikame edilebilmesi maksadıyla Erzurumdan üç taburluk askerin onların görev yeri olan Van’a naklinin sa ğlanması şeklindedir 419 .

Tahsin Bey’in Van Valili ği sırasında kendisini en çok u ğra ştıran olgu Kürt eşkıyası olmu ştur. Özellikle e şkıyanın me şhurlarından Said Simko Birinci Dünya Sava şının ilanına do ğru faaliyetini arttırmı ş ve İran sınırında Osmanlı askeri unsurlarına kar şı hummalı bir faaliyete giri şmi ştir. İran hududunda şekavet gösteren Said Simko büyük sava ş öncesinde de çetecilik yapmakta, askeri unsurlara pusu kurmakta olan bir unsurdu 420 . Zaman zaman İran hududunu geçen Simko Osmanlı topraklarında şekavet gösteriyor, ilgili müfrezeler tarafından takibe alındı ğında ise İran hududundan kaçarak, İran topra ğına giremeyen Osmanlı askerinin takibinden kurtuluyordu 421 . Simko sava şın henüz ba şlarında Rusya tarafından silahlandırılarak araziye salınmı ş ve Osmanlı askerlerine kayıp verdirmi şse de bölgeden tenkil edilmi ştir. Ancak Rusya tenkil edilen çete efradını tekrar silahlandırarak geri gönderecektir 422 .

Tahsin Bey henüz görevinin erken dönemlerinde e şkıya takibinde Rumeli’ndeki tecrübesini kullanaca ğını, bunun için İstanbul Mektebi Harbiyelilerinden ve Laz Aydın Efrad-ı Cedidesi nden olu şacak 600 ki şilik bir

419 Tahsin Bey’in raporunu havi Harbiye Nezareti şifreli telgraf sureti, BOA , DH.EUM. EMN. , nr. 74/21, Lef 7-8. 420 Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 10 Şubat 1914 tarihli şifreli telgraf, BOA , DH.KMS. , nr. 3/35, Lef 2. 421 Dâhiliye Nezareti tarafından Sadaret’e sunulan rapor, Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 10 Şubat 1914 tarihli şifreli telgraf, BOA , DH.KMS. , nr. 3/35, Lef 2. 422 Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nezaretine çekilen şifreli telgraf, , BOA , DH.EUM. EMN ,. 91/ 16 Lef 2.

91 kuvvetin Jandarmaya iltihakıyla e şkıya takibine katılmasını gerekti ğini bildirmi ştir. Tahsin Bey sarp da ğ yollarında e şkıya takibine devam edebilecek bir de katırlı müfreze olu şturmu ştur 423 .

Tahsin Bey döneminde hudutta çalı şan çeteler sadece Kürt çeteleri de ğildir. 17 Eylül’de Türk Subayı Ömer Naci Bey kumandasındaki çete İran hududunu geçmek için tüm hazırlıklarını tamamlamı ş ve Dâhiliye Nazırı Talat Bey’den muvafakat beklemektedir 424 . Ancak Tahsin Bey çete haribini siyasi duruma uygun görmemekte ve buna kar şı durmaktadır. Bu do ğrultudaki görü şlerini Dâhiliye Nazırı Talat Bey’e açıklıkla sunmu ştur. 425

Tahsin Bey’in Van Valili ği döneminde yaptı ğı faaliyetler sadece bunlarla sınırlı de ğildir. Ancak çalı şmanın bütünlü ğü içinde sadece bu kadarı zikredilebilir zira bu maddenin kendisi bile ba şlı ba şına bir ara ştırma konusu olabilecek nitelik ve içeriktedir. Tahsin Bey’in Van Valili ği ilk defa Rumeli ve İstanbul’dan bu kadar uzakta apayrı bir co ğrafya ve etnik çevrede geçmi ştir. Özellikle Bulgar e şkıyasına kar şı edinmi ş oldu ğu tecrübeyi Van’da da kullanmı ş ve ba şarılı olmu ştur. Tüm bu ba şarıları sayesindedir ki Birinci Rütbeden Mecidi Ni şanıyla taltif olunmu ştur 426 . Tahsin Bey Birinci Dünya sava şının patlak vermesinin ve Osmanlı’nın sava şa katılmasının hemen ertesinde Erzurum’a tayin edilerek bamba şka bir siyasi ve idari ortama dâhil olmu ş, Do ğunun askeri anlamda kilit noktası olan bir şehirde çok önemli bir vazifeyi deruhte etmi ştir.

423 Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 2 Şubat 1914 tarihli şifreli telgraf, BOA , DH. KMS. , nr 9/26, Lef 8, 9. 424 Van Valisi Tahsin bey aracılı ğıyla Dâhiliye Nazırı Talat bey’e hitaben çekilen şifreli telgraf, BOA , DH. ŞFR. , nr. 441/22. 425 Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 6 Eylül 1914 tarihli şifre, BOA, DH. ŞFR. , nr. 439/116 426 Dâhiliye Kalem-i Mahsus Müdüriyeti’nden Sadarete yazılan 12 Mayıs 1914 tarihli yazı, BOA , İ.TAL. , nr. 493/1332C-26, Lef 1.

92 3.1.3. Tahsin Bey’in Erzurum Valili ği

Birinci Dünya Sava şına Osmanlı Devletinin de rsemen dâhil oldu ğu sırada Tahsin Bey de Van’daki görevinden alınarak Ruslara kar şı daha önemli bir noktayı olu şturan Erzurum’a vali yapılmı ştır. Tahsin Bey’in Van Valili ğinden Erzurum’a atanması 4 Ekim 1914 tarihinde gerçekle şmi ştir 427 . Tahsin Bey Kozak süvarilerinin tacizleri altında geçen bir seyahatten sonra Van’dan Erzurum’a ula şmı ştır 428 .

3.1.3.1. Ordu’nun İaşesi

Tahsin Bey’in Erzurum’da iken yaptı ğı en önemli i ş şüphesiz Üçüncü Ordu’nun ia şe temini i şini üstlenmesi ve bu i şi yürütmesidir. Dâhiliye Nazırı Talat Bey 9 Kasım 1914’te Tahsin Bey’e civar vilayetlerden de yardım alarak bir ia şe planı olu şturmasını isteyen ve kendisine bu konuda yetki verildi ğini bildiren bir emir göndermi ştir. Talat Bey’in Tahsin Bey’e güvenini ve Tahsin Bey’e verilen yetkileri göstermesi açısından ilgili emri tam metniyle alıntılamak yerinde olacaktır. Talat Bey tarafından Tahsin Bey’e gönderilen ia şe emrinin ana metni a şağıdaki gibidir:

“Siz orada bulundukça ordunun erzakça sıkıntı çekmeyece ğine kanaatim vardır. Bugün Mamüratülaziz, Diyarbakır, Sivas, Trabzon valilerine sizinle muhabere ederek tayin edece ğiniz mevakiye do ğru mevcut ve hazır erzaklarını son gayreti sarf ile sevk etmelerini yazdım. Mü şkülat gösterdikleri ve bir noksanınız oldu ğu halde derhal bana bildiriniz. Bundan fazla 1.000.000 peksimetle Levazım Riyasetince tensip edilecek miktarda konservenin Donanma himayesinde Trabzon’a sevki için şimdi harbiye Nazırı ile görü şece ğim. Zırhlı ile daha 100.000 lira irsal edilecektir. Dar-ül harpteki memurine tam maa ş veriniz ve istedi ğiniz 10.000 lirayı bu defa asker için gönderilen 50.000 liradan alabilirsiniz. Yahut oraca tedariki mümkünse buradan havale de verebilirim. Bugün hepimizin vazifesi ordunun erzakını temin etmek oldu ğundan bu hususta kimseye merhamet etmeyiniz” 429 .

427 Tahsin Bey’in Erzurum’a naklini havi irade-i seniyye, BOA , MV. , nr. 237/4. 428 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 336. 429 Dâhiliye Nazırı Talat Bey tarafından Tahsin Bey’e gönderilen emir, BOA , DH.KMS. , nr. 29/7.

93

Görüldü ğü gibi Talat Bey ordunun ia şesi konusunda Tahsin Bey’e tam bir güven beslemektedir. Talat Bey’in bu güveninin altında Tahsin Bey’in Van Valili ği’nde iken seferberlik sırasında ia şe konusunda gösterdi ği ba şarı ile beraber özellikle geçmi ş görevlerinde cihet-i askeriye ile uyumlu çalı şabilmesi olmalıdır.

Tahsin Bey’e göre de Erzurum’da en önemli i ş ordunun ia şesidir. 1914 Mart ayı ba şlangıcına kadar zaman zaman 150.000 asker ve 40.000 hayvana kadar ula şan bir ordu kadrosunu besleyen Tahsin Bey şimdiye kadar takip edilen ia şe siyasetinin günü kurtarmakta oldu ğunu ve gelecekte açlı ğın ba ş gösterebilece ğini belirtmi ştir. Tahsin Bey tohumluk bitkilerin dahi tekalif-i harbiye ba ğlamında kullanıldı ğını bunun da bir sonraki hasat için sıkıntı çıkaraca ğını söylemi ştir. Sadece ordu ve Erzurum halkı de ğil Rusların önünden çekilen 20.000 kadar muhacir de hava şartlarının elveri şsizli ği nedeniyle Erzurum’da bulunmakta ve devlet tarafından beslenmektedir. Erzurum’da gıda da ğıtımı o kadar keskin çizgilerle yapılmaktadır ki plana tam olarak uyuması için ekmek fırınlarına polis ikame edilmi ştir. Özellikle gıda tevzii sebebiyle çıkan kavgalar da ba şlı ba şına bir gündem olu şturmaktadır. Tahsin Bey’e göre şu ana kadar Bitlis mahsulatından yüzde 15 ve di ğer civar vilayetler mahsulatından yüzde 2 oranında gönderilen zahire oranları yükseltilmeli ve İstanbul’dan da hususi yardım yapılmalıdır 430 .

Tahsin Bey’in ia şe konusunda civar illerden tam anlamıyla yardım alması 1915 Temmuz ortasını bulmu ştur. Trabzon, Sivas, Mamuretül Aziz, Diyarbekir, Musul ve Bitlis valileri ile Gümü şhane Kazasında bir toplantı yapılmı ş ve Erzurum’un ihtiyacı olan erzakın üçte birinin bu vilayetlerden temini ve sevkıyatın Trabzon Vilayeti’nin araçlarıyla yapılması kararla ştırılmı ştır 431 .

Tahsin Bey zaman içinde Üçüncü Ordunun bütün ia şe i şini üstlenmi ştir. Bu yüzden Üçüncü Ordunun tamamen ia şesi için de bir plan yapmı ştır. Her türlü detayın

430 Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nazırı Talat Bey’e çekilen 4 Mart 1915 tarihli telgraf, BOA , DH. ŞFR., nr. 463/81. 431 Trabzon Valisi Halil Bey tarafından Dâhiliye Nezareti’ne çekilen 22 Temmuz 1915 tarihli telgraf, BOA , DH. ŞFR. , nr. 480/15.

94 yer aldı ğı bu planda nereden hangi tür zahirenin nasıl getirilece ği ince ince hesaplanmı ştır. Tüm hesaplar günlük olarak belirtilmi ş ve belirli bir yeküne oranlanmı ştır. Sivas, Trabzon ve Harput valilerini de Erzurum’da bir araya getirerek bu büyük planın ayrıntılarını onlarla şahsen payla şmı ştır 432 . Tahsin Bey’in Ordu içindeki bu çalı şmaları merkezin de takdirini kazanmı ş önce Muharebe Altın liyakat Madalyası ile taltif edilmi ş433 daha sonra da fahri süvari üste ğmenli ğe yükseltilmi ştir 434 . Tahsin Bey’e Fahri üstteğmenlik verilmesi bizzat Ba şkumandan Vekili Enver Pa şa’nın tavsiyesiyle olmu ştur 435 .

3.1.3.2. Erzurum’da Askeri ve Siyasi Geli şmeler

Tahsin Bey’in Erzurum Valili ği sırasında Kafkas Cephesinde cereyan eden Osmanlı Rus çatı şması da sürüyordu. Kasım ayında yapılan Köprüköy muharebelerinde Hasan İzzet Pa şa komutasındaki Türk güçleri Rusların yürüyü şünü durdurmu ştu. Bunu Enver Pa şa’nın emriyle ba şlatılan bir taarruz harekatı olan ve ba şarıya ula şan İkinci Köprüköy Muharebesi izledi 436 . Sava şın ba şladı ğı günlerde Erzurum Kalesi’ne Albay Posseld adında bir Alman Subayı komuta ediyordu 437 . Co ğrafi olarak kilit bir konumda bulunan Erzurum Kalesi’nin savunma tertibatında ciddi sorunlar vardı. Erzurum’un iklimi çok sert oldu ğunda bir savunma harbinde dü şmanı kar şılayacak ilk birliklerin dı ş bölgelerde barınması hayati önem arz ediyordu. Ancak Erzurum’un dı ş savunma hattı olan tabyalar ancak iki tabur askeri barındıracak şekilde in şa edildi ğinden bu ihtiyaca cevap vermiyordu 438 .

Yine Sarıkamı ş Muharebesi sırasında da Tahsin Bey Erzurum Valili ği’ne devam ediyordu. Enver Pa şa Aralık ayının ilk haftasında deniz yoluyla Trabzon’a ve

432 Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nezareti’ne yazılan 30 Ekim 1915 tarihli yazı ve ia şe planı, BOA , DH. İ.UM. , nr. 82-2/138. 433 Tahsin Bey’e Muharebe Altın Liyakat Madalyası itasına dair 2 Ocak 1915 irade-i seniyye, BOA, İ.TAL. , nr. 498/1333S-014. 434 Tahsin Bey’e Fahri Süvarı Üste ğmenli ği itasına dair 30 Ekim 1915 irade-i seniyye, BOA, İ.HB. nr. 176/1333Z-045, Lef 2 435 Tahsin Bey’e Fahri Süvarı Üste ğmenli ği itasına dair 26 Ekim 1915 tarihli Enver Pa şa’nın yazısı, BOA, İ.HB. , nr. 176/1333Z-045, Lef 1. 436 Mustafa Çolak, a.g.e. , s.29 437 Liman Von Sanders, Türkiye’de Be ş Sene , İstanbul – 2007, s. 58. 438 Vehbi Kocagüney, Erzurum Kalesi ve Sava şları , İstanbul-1942, s. 123.

95 oradan da Erzurum’a geçmi ştir 439 .Tahsin Bey ve Enver Pa şa’nın bu dönemde ortak mesaisi olmu ştur. Örne ğin Enver Pa şa, Dâhiliye Nazırı Talat Bey’le muhaberelerini Tahsin Bey üzerinden yapmı ştır 440 . 22 Aralık 1914 tarihinde ba şlatılan ileri yürüyü ş ve taarruz harekatı ba şarısızlıkla sonuçlanmı ş ve Ordu Karargahı yine Erzurum’a geri dönmü ştür 441 . Ordunun da bir kısmı Erzurum’a geri dönmü ş ve beraberinde salgın hastalıkları da getirmi ştir. Hatırlanaca ğı üzere Tahsin Bey buna benzer bir durumla Rumeli’de Çeç Nahiye Mdürülü ğü’nde kar şıla şmı ş ve bu konuda bir raporu üst makamlara sunmu ştu. Bu defa meydana çıkan salgınla ilgili bir raporu da yine üst makamlara sunmu ştur. Raporda tifüs, dizanteri ve hummanın 20.000 kişiye sirayet etti ğini, doktorlardan bile 20 kayıp verildi ğini ve doktorların 30’unun da a ğır hasta olarak yattıklarını belirtmi ş ve hastalıktan korunmak ve salgını bastırmak adına detaylı bir eylem planını Dâhiliye Nezareti’ne sunmu ştur 442 .

Tahsin Bey’in Erzurum Valili ği sırasında kendi sa ğlı ğı da bozulmu ştur. Tahsin Bey böbreklerinden kum dökmektedir ve bu durum ciddi sancılara neden olmaktadır. Tahsin Bey bu yüzden 1915 Aralık’ında Talat Bey’den bir süre izin dahi talep etmi ştir. Tahsin Bey ordunun ia şe meselesini zaten bir sisteme oturttu ğunu, Ordu ba şhekiminin tavsiye etti ği şekilde dinlenmesine izin verilirse ia şe sisteminin sekteye u ğramayaca ğını da belirtmi ştir 443 . Tahsin Bey bu izni alamamı ş olmalıdır zira böyle bir iznin kendisine verildi ğine dair ne ar şiv kayıtlarında ne de hatıratında bir veri yoktur.

Tahsin Bey’in hastalıkla mustarip oldu ğu bu dönemden birkaç ay sonra Erzurum’a Rus taarruzu ba şlamı ştır. Ruslar hiç beklenmedik bir şekilde 19 Ocak 1916’da Erzurum Tabyaları üzerine şiddetli bir taarruza geçmi ştir. Erzurum’a taarruz eden Rus Kuvvetleri 150’den fazla topla mücehhez 120.000 ki şiyi a şkın bir güç iken

439 Liman Von Sanders, a.g.e. , s. 58. 440 Enver Pa şa tarafından Tahsin Bey üzerinden Talat Bey’e gönderilen 17-18 Aralık 1914 tarihli telgraf, BOA , DH. ŞFR. , nr. 454/21. 441 Mustafa Çolak, a.g.e. , s. 35. 442 Tahsin Bey’in Dâhiliye Nezareti’ne gönderdi ği 6 Şubat 1915 tarihli rapor, BOA , DH. İ.UM.EK. , nr. 6/42, Lef 1-2. 443 Tahsin Bey tarafından Talat Bey’e gönderilen 16 Aralık 1915 tarihli telgraf, BOA , DH. ŞFR ., nr. 501/96

96 savunmada bulunan 3’üncü Ordu güçleri 50.539 ki şiden ibarettir ve ordunun be şte birinde tüfek yoktur 444 . Erzurum üzerine yapılan ilk taarruzlar püskürtülmü ş ise de bu ba şarı kaynak sıkıntısı ya şayan orduda ba şka bir taarruza kar şı dayanacak güç bırakmamı ştır 445 . İş te bu sıralarda Tahsin Bey şehrin dört bir yanına ko şarak halka moral vermekte ve gönüllü müfrezeler te şkil ederek son ve ölümüne bir savunma için tertip almaktadır 446 . Ancak Tahsin Bey’in ve fedakar milletin tüm çabalarına ra ğmen 15 Şubat 1916’da Ruslar şehre girmeye muvaffak olmu şlardır 447 . Erzurum’un dü şmesi Tahsin Bey için ciddi bir yıkım olmu ştur. Kendisinin halet-i ruhiyesini tamı tamına yansıtması ve Erzurum’da i şgalden önce çekilen son vilayet telgrafı olması nedeniyle ilgili metni tam haliyle zikretmek yerinde olacaktır. 15 Şubat 1916’da Erzurum’dan Dâhiliye Nezareti’ne çekilen son Vilayet telgrafı şöyledir:

“Kan a ğlayarak size Erzurum’dan son telgrafı çekiyorum. Bu acı akıbete ne ben ne de ordu ve Erzurum’un fedakar halkı layık değil idi. Ne yapalım takdirat böyle imi ş. İnşallah Erzurum’u istirdat ve ahz-ı intikam ederiz. Bir buçuk seneden beri fedakarlık gösteren bu halktan ayrılmak istemiyorum. Ondan son dakikalarına iştiraki ister, ölmek icap eder ise hemen ölürüm. İş te şu son saatlerde kadın çoluk çocuk orduya irtihilarla, arabalarla erzak ta şıyor. Acziyet ve namerdanlık olmasa intiharı çare-i müspet biliyor idim. Ordu ricat emrini verdi. Erzurum’u terk ediyoruz demektir. Yani intikam, intikam…” 448 .

Görülece ği üzere Erzurum’un dü şmesi Tahsin Bey için ciddi bir ruhi bunalıma sebep olmu ştur. Erzurum’un dü şmesinden itibaren yazı şmalarında “intikam” ibarelerine rastlanmaktadır. Örne ğin 19 Mayıs 1916’da Dâhiliye Nezareti’ne çekti ği bir telgrafta kendisini göreve ba ğlayan tek şeyin Erzurumların alınması gereken intikamı oldu ğunu belirtmi ştir. Yine aynı telgrafta Tahsin Bey hastalı ğı sebebiyle görevden istifa edebilece ğini, Suriye Filistin bölgesinde sava şı

444 Hakkı Altınbilek, Naci Kır, Birinci Dünya Harbi’nde Türk Harbi Kafkas Cephesi Üçüncü Ordu Harekatı Cilt: 1 , s.869. 445 Liman Von Sanders, a.g.e. , s.155. 446 Mehmet Nuri Som, Tarihçe-i Erzurum , İstanbul – 2005, s.101. 447 Liman Von Sanders, a.g.e. , s. 155. 448 Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nazırı Talat Bey’e çekilen şifreli telgrafi, BOA, DH. ŞFR. , nr. 509/53.

97 sürdüren Cemal Pa şa’dan aldı ğı teklifleri de bu yüzden kabul etmedi ğini yazmı ştır 449 . Cemal Pa şa’nın faaliyet gösterdi ği cephe ve idare etti ği bölge dikkate alındı ğında Tahsin Bey’in bir sonraki görevi olarak Suriye Valili ği için istenmi ş olabilece ği açıktır. Bu tarihten itibaren Tahsin Bey’in istifası ya da görev yeri de ğişikli ği konu şulmaya ba şlanmı ştır ancak özellikle Enver Pa şa Tahsin Bey’in Erzurum Valili ği’nde kalması için çalı şmı ştır 450 . Ancak kısa bir süre sonra 27 Temmuz 1916’da Tahsin Bey Suriye Valili ği’ne tayin edilmi ştir 451 .

3.1.3 Tahsin Bey’in Suriye Valili ği

Tahsin Bey’in Erzurum’daki ba şarıları özellikle ordunun ia şesi meselesi İstanbul’un dikkatini çekmi ş, bu defa ba şka bir sava ş meydanına gönderilmi ş, Birinci Dünya Sava şı’nın yükselen geriliminde tehlikenin en açıktan geldi ği Filistin-Sina Cephesi’nde Suriye Valili ği’ne tayin edilmi ştir. Tahsin Bey 20 Temmuz 1916’da Şam’a hareket emrini almı ştır 452 . Tahsin Bey bu valili ğinde Ordu’nun menzil müfetti şli ği görevini de üstlenmi ştir. Bu yüzden cephelere gitmi ş bölgedeki askeri unsurlarla çok yakın temasta bulunmu ştur 453 .

Bu dönemde Tahsin Bey mesaisinin önemli bir bölümünü tefti ş ve cephe gezilerinde harcamı ştır. Örne ğin Suriye’nin ia şesi konusunda çok önemli bir durumda olan Havran Sanca ğı’nda Emir Faysal’ın etkisi ile bir isyan çıkmış ve çiftçiler ürünlerini Osmanlı kurumlarına satmamaya ba şlamı şlardır. Cemal Pa şa bölgeye hemen askeri güç sevkederek durumu kontrol altına almı ş ve olayın içeri ğini anlamak ve arkasındaki gizli failleri ortaya çıkarmak için Tahsin Bey’i bölgeyi tefti ş etmesi amacıyla Havran Sanca ğı’na göndermi ştir 454 . Cemal Pa şa’nın ia şe ile ilgili bir

449 Tahsin Bey tarafından 19 Mayıs 1916’da Dâhiliye Nezareti’ne çekilen telgraf, BOA, DH. ŞFR. , nr. 520/45. 450 Harbiye Nezareti’nden Dâhiliye Nezaretine çekilen 22 Mayıs 1916 tarihli telgraf, BOA , DH. KMS., nr., 39/20 Lef 1. 451 Tahsin Bey’in Suriye Valili ği’ne tayin oldu ğuna dair sadır olan irade-i seniyyeyyi belirtir yazı, BOA, DH. İUM.EK. , nr. 18/44. 452 Dâhiliye Nazırı Talat Bey tarafından Tahsin Bey’e gönderilen 20 temmuz 1916 tarihli şifreli telgraf, BOA, DH. ŞFR. , nr. 66/31. 453 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 338. 454 Cemal Pa şa, Hatırat , s. 316.

98 konuda Tahsin Bey’i görevlendirmesi, Tahsin Bey’in bir önceki göreviyle de örtü şmektedir. Erzurum Valili ği sırasında Ordu’nun ve halkın ia şesi için çalı şan Tahsin Bey, Suriye’de de benzer bir görevi üstlenmiştir. Tahsin Bey durumu yerinde ara ştırmı ş ve bir rapor yazarak Cemal Pa şa’ya sunmu ştur. Ancak Cemal Pa şa bu raporu ve içindeki önerileri hatıratında pek de parlak bir şekilde anlatmamaktadır. Cemal Pa şa’nın Tahsin Bey’in raporu, önerileri ve hasıl ettiği sonuç hakkındaki görü şleri a şağıdaki gibidir.

“O sırada Suriye’ye yeni gelmi ş, mahalli vaziyetleri ve Şerif Hüseyin’in ihtilalinden mütevellit ta şkınlıkların derecesini henüz anlayamamı ş olan Tahsin Bey, ayaklanmanın sebebi olarak öteki beriki tarafından ileri sürülen jandarmaların zulüm ve yolsuz hareketlerini ve daha ba şka tezviratı hakikat olarak telakki etmi ş ve müteahhitler vasıtasıyla erzak tedarikinden Havran Sanca ğı’nın istisna edilmesini ve Şam şehrinin ia şesini kendisi deruhte edece ğini teklif etmi ş oldu ğundan, bilahare dedikoduya mani ve bir mesul valinin teklifini reddetmi ş olmamak için taleplerini kabul ettim. Fakat Havran sanca ğı istihsalinin mübayaası için müteahhit uslünden vazgeçilip de Gerek ve Hama sancaklarında bu usülü bırakmak e şitlik kaidesine aykırı olac ğaından bundan sonra Kudüs kararları kamilen feshedilmi ş olmak ve Cebel-i Lübnan ve Beyrut ahalisinin ia şesiyle ordu katiyen me şgul olmamak üzere müteahhitlere akdedilen mukaveleler feshetmi ş oldu ğumu cevaben bildirdim.

İş te biçare Cebel ve Beyrut ahalisinin felaketlerinin ba şlangıcı budur.

Ordu tarafından ahalinin ia şesine karı şılmayaca ğını ve ilgili valilerle mutasarrıfların toplanarak bazı çareler dü şündüler. Suriye valisi Şam’ın ia şesi için Havran’dan ve Şam Merkez Sanca ğı’ndan mübayaa yapaca ğını, Beyrı ve Cebel-i Lübna için Hama sanca ğının humus kazasını serbest bırakaca ğını ve gerek sanca ğını Kudüs sanca ğına tahsis edece ğini vaat etmi şti. Fakat karaborsacılı ğa pek fazla müsait olan müstahsilin sancaklar ahalisi ordunun tazyiki üzerlerinden kalkınca, zahirelerini tamamen saklamı şlar ve altın para be ş ve hatta on kuru ş olmadıkça satmama ğa ba şlamı şlardı. Beyrut ve Cebel-i Lübnanlı birçok tüccar, tedarik edebildikleri nakil vasıtalarıyla buralara getirttikleri zahireleri satın aldıklarından

99 üç dört misli fazla bir fiyata satıyorlar ve bundan dolayı zerre kadar vicdan azabı duymuyorlardı.”

Görülebilece ği üzere Tahsin Bey bölgedeki itaatsizli ği Osmanlı askerinin bölge halkı üzerinde kurmu ş oldu ğu baskı ve şiddete dayandırmaktadır. Cemal Pa şa ise halkın bu türden bir baskı olmaksızın ürünleri karaborsa şeklinde sataca ğını belirtmektedir. Tahsin Bey bu dönemde benzer bir tartı şmayı Dahiliye Nazırı Talat Bey’le de ya şamı ştır. Ba şbakanlık Osmanlı Ar şivi’nde Talat Bey’den Tahsin Bey’e gönderilen ve içeri ği a şağıda yazılmı ş olan telgraf bu kanıyı olu şturmaktadır. Talat Bey’in Tahsin Bey’e çekti ği bir telgrafın içeri ği şöyledir:

“Bu zamanda memleketin esasen orada müesses idare-i şedide-i askeriye ile idare olunabildi ği musaddak bulunmasına göre cemiyet ve namusun emretti ği vazife- i vatanda sebat ve devam lazım geldi ğini izaha lüzum yoktur. Memleketin mazarratına (kötülü ğüne) ittihaz edilmi ş tedabir var ise beyan edebilirsiniz”455 .

Görülebilece ği üzere Talat Bey’in üslubu oldukça sert ve kinayelidir. Telgrafın içeri ğine bakıldı ğında ise Tahsin Bey’in bölgedeki şiddet içerikli askeri idare tarzından şikayet etmi ş oldu ğu sonucu çıkıyor. Bu türden cebri bir idare tarzından Cemal Pa şa’nın idare tarzının kast edildi ği açıktır. Talat Bey ise memleketin içinde bulundu ğu durum nedeniyle ba şka bir çare olmadı ğını, insani de ğerler ve namus çerçevesinde askerî ve şiddete dayalı idare tarzının uygulanmasının vatani vazifenin gereklili ğinden oldu ğunu belirtiyor.

Liman Von Sanders Pa şa da bu dönemde Tahsin Bey hakkında olumsuz konu şmaktadır. Von Sanders Pa şa’ya göre Tahsin Bey ia şe i şlerinde sadece orduyu oyalamakla görevlidir. Üstelik Tahsin Bey göreve geldi ğinden beri şehirde asayi şsizlik artmı ş ve anar şi bölgeye hâkim olmu ştur. Üstelik Arap Şeyhlerinin dü şmanla i şbirli ği yapmasını da kollarını ba ğlayarak izlemektedir 456 .

455 Takat Bey tarafından Tahsin Bey’e gönderilen 13 Ekim 1916 tarihli şifreli telgraf, BOA, DH. ŞFR. , nr. 69/23. 456 Liman Von Sanders, a.g.e. , s. 307, 317.

100

Tüm olumsuz ele ştirilere ra ğmen dikkat edilmesi gereken bir gerçek vardır ki Tahsin Bey görevinin önemli bir bölümünü cephede askerin arasında geçirmi ştir. Örne ğin 1917 Kurban Bayramı’nı Havran ve Kerek bölgelerini tefti ş ettikten sonra gitti ği Sina Cephesi’nde orduyla birlikte geçirmi ştir 457 . Bu dönemde askeri rütbesi de artmı ş Fahri Üste ğmenlik’ten Fahri Süvari Yüzba şılı ğı’na terfi etmi ştir 458 . Sonrasında kendisine Fahri Süvari Binba şılı ğı da ita edilmi ştir 459 . Tahsin Bey bu dönemde özellikle bölgedeki Arap kabilelerinin sadakatinin devamı ve sadık olmayanların kazanılması meselesi üzerinde mesai harcamı ş, bu ba ğlamda Emir Faysal’la dahi görü şmü ştür 460 .

Mustafa Kemal Pa şa ve Tahsin Bey’in tanı şıklıkları ve hukukları Tahsin Bey’in bu görevinde peki şmi ş olmalıdır. Tahsin Bey’in göreve ba şladı ğı dönemde Mustafa Kemal Pa şa 7’nci Ordu Komutanı olarak bölgede görev yapmaktadır 461 . Tahsin Bey, Mustafa Kemal Pa şa i şe birlikte cephe tefti şleri yapmı ş, ordunun konumunu görmü ş, Mustafa Kemal Pa şa’dan görü şlerini dinlemiş ve bu görü şler çerçevesinde başkente aktarımlarda bulunmu ştur 462 .

Tahsin Bey ve Mustafa Kemal Pa şa bu devrede iyi bir mesai arkada şlı ğı etmi ş olmalılar ki Mustafa kemal Pa şa mütarekeye yakın bir dönemde, 1918’in Ekim ayında padi şahın yaveri Naci Bey’e kendisinin Harbiye Nazırı oldu ğu bir hükümet önerisi gönderdi ğinde Tahsin Bey’i Dâhiliye Nazırı olarak yazmı ştır 463 . Mustafa Kemal Pa şa ile yakınla şan Tahsin Bey’in, Dâhiliye Nazırı Talat Bey ve bölgedeki Umumi Komutan Liman Von Sanders ile arası açılmaktadır.

457 Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nezareti’ne çekilen 20 Eylül 1917 tarihli şifreli telgraf, BOA, DH. ŞFR. , nr.566/48. 458 Tahsin Bey’in Sahri Süvari Yüzba şılı ğına terfiine dair 8 Ekim 1917 tarihli irade-i seniyye, BOA , İ.DU İT. , nr. 155/58. 459 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 343. 460 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 339. 461 Liman Von Sanders, a.g.e. , s. 219. 462 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 339. 463 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 342.

101 Tahsin Bey iki sene süren bu görevinden istifa ederek ayrılmı ştır. Tahsin Bey dönü ş yolunda iken tekrar Suriye Valisi tayin edildi ğini ö ğrenir ve Şam’a dönmek üzere Halep’e geçer. Ancak Tahsin Bey henüz Şam’a dönmeden şehir İngilizlerce ele geçirilir 464 . Tahsin Bey İstanbul’a dönerken henüz istifası kabul olmamı ştır ve sulh görü şmeleri sürmektedir ve umumi ya da münferit olarak bir sulh ihtimalini merkezden sormaktadır 465 .

3.2. Mütareke Döneminde Tahsin Bey

3.2.1. Tahsin Bey’in Vilayat-ı Müstahlise Valili ği

Tahsin Bey Suriye’den dönmekte iken Ali Fethi Bey, Halep Valisi Abdülhalık Mustafa Bey’e Tahsin Bey’in Vilayat-ı Müstahlise Valili ği’ne tayininin söz konusu oldu ğunu ve kendisine bu hususun acilen tebli ğ edilmesi gerekti ğini yazmı ştır 466 . Nitekim Tahsin Bey bahsedilen göreve Vilayat-ı Müstahlise Umumi Müfetti şi olarak atanmı ştır. Ancak bu görevi kısa sürmü ş, 23 A ğustos 1918’de deruhte etti ği görev 23 Eylül itibarıyla sona ermi ştir 467 . Vilayat-ı Müstahlise vilayetleri co ğrafi olarak ülkenin en do ğu kısmına tekabül etmektedir. Tahsin Bey, Cumhuriyet döneminde de böyle bir göreve, Do ğu Karadeniz ve Do ğu Anadolu bölgelerini kapsayan Üçüncü Bölge’nin Umumi Müfettişli ği’ne getirilecektir. Tahsin Bey’in daha önce Van ve Erzurum gibi Do ğu bölgesinin önemli iki vilayetinde idari amirlik yapmı ş olması da kendisinin bu tür görevler almasında etkili olmu ştur.

464 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 338. 465 Tahsin Bey tarafından Dâhiliye Nazırı Fethi Bey’e çekilen şifreli telgraf, BOA, DH.KMS. , nr. 49- 1/8 Lef 2 466 Ali Fethi Bey tarafından Halep Valisi’ne gönderilen 24 Ekim 1918 tarihli telgraf, BOA , DH.KMS., nr. 49-1/8 467 Hüseyin Koca, Yakın Tarihten Günümüze Hükümetlerin Do ğu-Güneydo ğu Anadolu Politikları , s.26.

102 3.2.2. Tahsin Bey’in Aydın Valili ği

Dahiliye Nazırı Ali Fethi Bey 26 Ekim 1918 tarihinde Tahsin Bey’in Aydın Vilayeti Valili ği’ne atanmasına dair karar alınması için durumu Meclis-i Vükela’ya sunmu ştur 468 . Meclis-i Vükela 27 Ekim günü durumu ele almı ş ve Tahsin Bey’in Aydın Valili ği’ne atanmasını onaylamı ştır 469 . Tahsin Bey’in Aydın Valili ği’nin onaylanması üzerine 30 Ekim günü de irade-i seniyye yayınlanmı ştır 470 . Tahsin Bey 6 Kasım 1918 tarihinde vekaleten idare edilmekte olan Aydın’a hareket etmi ştir 471 . Tahsin Bey’in Aydın Valili ği’ne dair irade-i seniyye Mondros Mütarekesi’nin imzalandı ğı güne denk gelmi ştir. Dolayısla çok yakında i şgale u ğrayacak, İzmir vilayet merkezli Aydın Vilayeti’nin ve İzmir şehrinin ate şkes dönemindeki ilk valisidir. Tahsin Bey bu dönemde İzmir’de her şeyin çok karı şık oldu ğunu ve zor ko şullar altında çalı ştı ğını bildirir. Tahsin Bey’in Aydın Valili ği yakla şık iki ay sürmü ştür. Kendisini Vali olarak atayan İzzet Pa şa hükümeti 25 gün kadar iktidar mevkiinde kalmı ş472 , sonrasında gelen Tevfik Pa şa kabinesi İttihat ve Terakki taraftarı olmak itham etti ği Tahsin Bey’i görevinden almı ştır 473 .

Tahsin Bey görevden alınmadan bir süre önce merkezi hükümetin bu yönde bir karar aldı ğına dair İzmir basınında kimi şayialar ba ş göstermi ş Tahsin Bey bunun üzerine 24 Kasım 1918 günü Dahiliye Nazırı Mustafa Arif Efendi’ye hitaben a şağıda yazılanları kaleme almı ştır.

“Son günlerde itfisalime (görevden alınma) dair İstanbul’dan İzmir matbuatına bazı telgraflar geliyor. Yeni İstanbul gazetesinin 17 tarihli nüshasında Meclis-i Hassa-i Vükela Kararı serlevhası altında Ermeni katline i ştirakimden dolayı azlime karar verildi ği yazılıyor. İtfisalim hakkında henüz resmi bir emir tebli ğ

468 Tahsin Bey’in Aydın Valili ği ile ilgili Meclis-i Vükela onay isteyen 26 Ekim 1918 tarihli Dahiliye Nezareti’nce yazılan yazı, BOA , İ.DU İT., nr. 41/72, Lef 1. 469 Tahsin Bey’in Aydın Valili ği’ni onaylayan Meclis-i Vükela kararı, BOA , İ.DU İT., nr. 41/72, Lef 2. 470 Tahsin Bey’in Aydın Valili ği’ne dair irade-i seniyye, BOA , İ.DU İT., nr. 41/72, Lef 3. 471 Tahsin Bey’in hareketini Aydın Valilik Vekaleti’ne bildiren Dahiliye Nezareti’nden çekilen şifreli telgraf, BOA, DH. ŞFR. , 472 İhsan Sabri Balkaya, Ali Fethi Okyar (29 Nisan 1880 – 7 Mayıs 1943) , s.80. 473 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 346.

103 buyrulmadıysa da bu hal, vazifeye ve nüfuz-u hükümete tesirden hali kalmadı. İzmir’in pek mühim günler ve saatler geçirdi ği bir sırada hükümetin zaafı bulunması vatan için tehlike te şkil eder. Ermeni meselesinde Erzurum Vilayeti’nde Ermenilere kar şı gösterdi ğim himayeyi ve Kürtler ile yaptı ğım müsademe ve mcüadeleyi herkes gördü. Ben bu meselede namus ve vicdanımın, vazifemin bana emir etti ği her fedakarlı ğı yaptım, muvaffak oldum. Buna bütün Ermenileri, bütün Erzurum Vilayeti halkını, yerli, yabancı ecnebi bütün memurları, Babıali’deki dosyaları velhasıl bütün insaniyeti e şhat ederim. Binaenaleyh yeni İstanbul Gazetesi’nin yazdı ğı gibi azlim bu meseleye mü şar ise namuskar ecdadıma ve ahfadıma ve benim temiz kalbime büyük bir leke sürülmü ş olur. Bu ise günahtır, yazıktır. Van’da 2,5 senelik velayetimde, Suriye’de Ermenileri ne suretle ve ne büyük bir fikr-i insani ile idame etti ğimi görenleri, bilenler çoktur. İstanbul’da Ermeniler ve ve Ermeni mebusları vardır. La - alel taayyün bir kaçını celp ve istizah-ı madde buyrulması İngilizler vasıtasıyla telsiz telgraf ile Suriye’den, Beyrut’tan, Cebel-i Lübnan’da mesakin Ermenilerden, İslam ve Hıristiyanlardan, ecnebilerden malumat alınması ve ondan sonra matbuatta hemen ve serian tasrih edilmesine ulv-i insaniyenizden istirham ederim”

Aydın valisi Tahsin 474 ”

3.2.3. Tahsin Bey’in İzmir Mebuslu ğu ve Malta Sürgünü

Tahsin Bey Aydın Valili ği’nden sonra bir süre son Meclis-i Mebusan’da İzmir Mebusu olarak görev yapmı ştır. Tahsin Bey İstanbul Mebusan Meclisi’nde Ku şadasını Liva Merkezi tayin edilerek yapılan seçimlerde İzmir milletvekili olan Tahsin Bey 475 mebuslu ğu devam ederken İngilizler tarafından tutuklanarak Malta’ya sürülmü ş ve iki seneye yakın tutsaklık hayatı ya şamı ştır.

474 Tahsin Bey tarafınan İzmir’den çekilen telgraf, BOA., DH. ŞFR. , nr. 603/31. 475 Fahri Çoker, Türk Parlamento Tarihi Milli Mücadele ve TBMM Birinci Dönem Cilt: III ., s.518.

104 Tahsin Bey tıpkı Harbiye Nazırı Cemal Pa şa gibi evinde e şinin yanında iken gözaltına alınmı ştır 476 . Tahsin Bey’in Malta’ya sürülmesine gerekçe olarak Ermeni Tehciri’ndeki olası suistimalleri ve Talat Pa şa ile olan yakın ba ğları gerekçe gösterilmi ştir 477 . İngilizler için Tahsin Bey önemli bir isimdir zira İngilizlerin İstanbul Yüksek Komiseri Sir Horace tarafından 24 Kasım 1920’da bildirilen 58 ki şilik yargılama listesinde 2774 sicil numarasıyla Tahsin Bey de bulunmaktadır. Bu 58 ki şnin mutlaka İtilaf Devletleri üyelerinden olu şacak bir mahkemede yargılanması talep edilmektedir 478 . Tahsin Bey bu ba ğlamda İngiliz hakimlerce yargılanmı ş ancak herhangi bir suça i ştirak etti ğine dair en ufak bir delil bile bulunamadı ğından mahkum edilememi ştir 479 .

İngilizler mahkum edemedikleri Tahsin bey’i tutsak etmekte ısrarlıdır. 7 Mart 1921 günü Türk ve İngiliz diplomatlar, Malta Sürgünleri sorununun çözülmesi amacıyla Londra’da bir araya gelmi şlerdir. Görü şmelere TBMM Hükümeti Hariciye Vekili Bekir Sami Bey ile İstanbul Hükümetinin Londra temsilcisi Mustafa Re şit Pa şa katılmı şlardır. İngilizler serbest bırakılacak Türkler için, Türkler’in elinde bulunan 21 İngiliz’in serbest bıurakılmasını talep etmi ştir. İngilizler ise sadece bir kısım mahkumları serbest bırakabileceklerini, yargılanmasına gerek gördüklerini ise alıkoyacaklarını bildirmi ştir. Bekir Sami Bey böyle bir takasa yetkili olmadığını e ğer Malta’da tutuklu bulunan 120 Türk serbest bırakılırsa 21 İngiliz’in serbest bırakılabilece ğini belirtmi ştir. Ancak daha sonra bu sayı daha sonra 27’ye dü şmü ş ve Tahsin Bey’in de bu 27 ki şi içinde salıverilmesi istenmi şse de İngilizler tarafından bu talep reddedilmi ştir 480 .

Tahsin Bey uzunca bir müddet esaret altında kaldı ğı bu dönemde hatıratını kaleme almı ştır 481 . Nihayetinde bu gayri me şru esaretin kolay kolay bitmeyece ğine kanaat getiren Tahsin Bey aralarında Ali İhsan (Sabis) Pa şa’nın da bulundu ğu 16

476 Bilal Şim şir, Malta Sürgünleri , s.171. 477 Bilal Şim şir, a.g.e. , s.175. 478 Bilal Şim şir, a.g.e. , s.228. 479 Bilal Şim şir, a.g.e. , s.234. 480 Bilal Şim şir, a.g.e. , s.348-350. 481 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 346.

105 ki şilik bir grupla, İtalyan kaçakçıları ile anla şarak 1920 yılı Eylül’ünde adadan firar etmi ştir. 482

482 Bilal Şim şir, a.g.e. , s.384.

106 IV. BÖLÜM

TAHS İN BEY’ İN CUMHUR İYET DÖNEM İ FAAL İYETLER İ

4.1. Tahsin Bey’in Milletvekillikleri

Mütareke sonrası yurda dönen Tahsin Bey yeni dönemde idari görevlerde bulunmamı ş, siyasete atılmı ştır. Be ş dönem milletvekilli ği yapan Tahsin Bey, ayrıca CHP saylavı olarak da görev yapmı ştır. Yine bu dönem içindeki çok partili sisteme geçi ş devresinde Serbest Cumhuriyet Fırkası deneyimine iştirak etmi ş, fırka kurucuları arasında yer almı ş ve Fethi Okyar’ın me şhur ve olaylı İzmir gezisine katılmı ştır. Milletvekilliklerini takip eden dönemde kurulan Üçüncü Bölge Genel Müfetti şli ği’ne getirilmi ş ve böylece Cumhuriyet dönemindeki ilk ve tek aynı zamanda mevki olarak çok önemli bir idari görevini deruhte etmiştir.

4.1.1 Tahsin Bey’in İzmir Milletvekilli ği

Tahsin Bey Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk dönem İzmir milletvekilidir. Kendisinin milletvekili oldu ğu İzmir aynı zamanda son idari görevini sürdürdü ğü yerdir. Hatırlanaca ğı üzere Tahsin Bey Aydın Valisi iken İzzet Pa şa kabinesi tarafından görevinden alınmı ş ve sonrasında son Meclis-i Mebusan’da İzmir Mebusu iken Malta Sürgünleri arasında esarete dü şmü ştür. Tahsin Bey’in Aydın Valisi oldu ğundan beri İzmir’le ilgili görevler almı ştır. Tahsin Bey’in Selanik do ğumlu olması göz önüne alındı ğında İzmir’in tarihsel ve co ğrafi anlamda Selanik’e benzemesi kendisi için ayrıca bir önemi haiz olmalıdır.

Tahsin Bey 11 mart 1922’de İzmir milletvekili seçilmi ştir. Meclis’te İçi şleri, Dı şişleri ve PTT Komisyonlarında ve memurin muhakematı tetkik Kurulu’nda

107 çalı şmı ştır. 22 A ğustos 1922’de Pontus konusunu inceleyecek kurulda görevlendirilmi ştir 483 .

Tahsin Bey’in İzmir Milletvekili oldu ğu dönemde mütareke ve sonrasında Lozan görü şmelerine dair oturumlar yapılmaktadır. Tahsin Bey bunlara etkin olarak iştirak etmi ştir. Tahsin Bey, Meclis’te TBMM Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanacak Mütarekenin teklifi tartı şılırken, Mütarekenin sava ş sırasında ilan edilen bir durum oldu ğunu ancak mevcut durumun ise bir fasıla-i sükun devri oldu ğunu söyleyen Yusuf İzzet Pa şa’ya, Mütareke kelimesinin çatı şma durdurma manasına geldi ğini bir barı ş terimi olmadı ğını hatırlatarak içinde bulunulan durumun hala bir sava ş durumu oldu ğuna dikkat çekmi ştir 484 .

Yine bu dönemde Lozan görü şmeleri ba şlamı ş ve devam eden görü şmeler sırasında Türkiye’ye dönen Türk Delegasyonunun ba şındaki İsmet Bey TBMM’ye görü şmelerin içeri ği ve gidi şatı hakkında bilgi vermi ştir. Tahsin Bey de 4 Mart 1923 tarihli oturumda Ba şvekil İsmet Bey’e bir soru yöneltmiştir. Tahsin Bey İstanbul’un derhal TBMM güçlerine teslimi konusunda şimdiye kadar anlatılan barı ş projesinde herhangi bir kayıt olmadı ğını, İstanbul’un ne zaman ve hangi suretle tahliye edilece ğini sormu ştur. İsmet Bey cevaben, henüz akidnameye konulmasa da İstanbul’un ve Bo ğazların tahliyesi ve tesliminin derhal gerçekle şece ğinin İtilaf Devletleri mümessilleri tarafından kendisine şifahi olarak söylendi ğini belirtmi ştir 485 .

Lozan görü şmeleri söz konusu oldu ğunda Tahsin Bey’in hassasiyetle üzerinde durdu ğu konulardan biri de mali ve adli kapitülasyonların kaldırılmasına dair mecliste bir blok olu şturmak olmu ştur. Etrafına topladı ğı 33 milletvekili ile olu şturdu ğu bu ba ğlamdaki bir takriri Bakanlar Kurulu’na sunulması için meclisten geçirtmi ştir 486 .

483 Fahri Çoker, Türk Parlamento Tarihi Milli Mücadele ve TBMM Birinci Dönem Cilt: III , s.518. 484 Fahri Çoker, Türk Parlamento Tarihi Milli Mücadele ve TBMM Birinci Dönem Cilt: II , s.110. 485 Fahri Çoker, a.g.e , s.685. 486 Fahri Çoker, a.g.e , s.428, 440.

108

Tahsin Bey’in ilk dönem meclis tecrübesi özellikle ate şkes ve sonrasında barı ş görü şmeleri içinde geçmi ştir. Tahsin Bey’in bu mecliste hassasiyetle üzerinde durdu ğu yegane konu kapitülasyonların kaldırılması ve ülkenin kaynaklarının halk yararına kullanılması olmuştur.

4.1.2. Tahsin Bey’in Ardahan Milletvekilli ği

Tahsin Bey sonrasında mahalli müfetti şlik heyeti ve bölge idare meclislerinin iste ğiyle Dâhiliye Vekâletinin 7 Te şrinisani 1341 tarihinde aldı ğı kararlarla ikinci ve dönem Aradahan Mebusu olmu ştur. Tahsin Bey 11 Kanunsani 1341’de resmen Ardahan Mebusu olarak meclis zabıtlarında kayıt olmu ştur 487 . Tahsin Bey bu görevine 200 oy alarak gelmi ştir. Bu dönemde Dahiliye Komisyonunda çalı şmı ştır. Ayrıca mübadeleye tabii ahaliye verilecek gayr-i menkuller hakkında kanun teklifi, petrol, benzin ve şekerin tekel vergisi hakkında soru önergesi vermi ştir. Genel Kurulda 11 de ğişik konu şma yapmı ştır.488

4.1.3 Tahsin Bey’in Erzurum Milletvekilli ği

Tahsin Bey Üçüncü Dönem meclisine daha önce valili ğini yaptı ğı Erzurum’un milletvekili olarak i ştirak etmi ştir. Yapılan seçimlerde 635 oy alarak Milletvekili olmaya hak kazanan Tahsin Bey 12 Ekim 1927’de mazbatasını almı ş ve 1 Kasım itibarıyla da meclise katılmı ştır. Tahsin Bey’in mazbatası ise Kasım Ayının 14’ünde onaylanmı ştır 489 . Tahsin Bey bu 16 Ocak 1927’de tekaüde ayrılmı ştır 490 .

Tahsin Bey bu dönemde mevzuatla ilgili çalı şmalarda da bulunmu ş, örne ğin emanet memurlarına da memurin ahkâmının uygulanması söz konusu oldu ğunda bu durumla ilgili bir itirazı meclise sunmu ştur. Tahsin Bey’in bu itirazı ve öneri metni aşağıdaki gibidir,

487 TBMM Ar şivi Özlük Dosyaları, Meclis Arşivleri , MVD , 2 229 ardahan 18743. 488 Fahri Çoker, Türk Parlamento Tarihi TBMM II. Dönem Cilt: III ., s.210. 489 Fahri Çoker, Türk Parlamento Tarihi III. Dönem Cilt: III , s.254. 490 MA , MVD , 3 229 erzurum 18400.

109

“1-Şurayı devletin kararı ahiri üzerine memurin kanunu ahkâmı emanet memurlarına da tatbik edilmeye ba şlanmı ştı.

2- Emanetlerde memurin muhakematı Vilayetlerde memurin muhakemat encümenlerinin vucüduna ra ğmen emanet encümenlerine mevdudur.

3-Emanetlerin te şkilatı geni ş ve memurları çoktur. Bunlara ait inzibatî muamelâtla Vilayet encümenlerinin i ştigal etmelerine maddî imkân yoktur alel husus bu memurlar hakkında inzibatî kararlar ittihazı daha ziyade her biri bir dairenin Reisi olan erkanı emanetten mürekkep bir encümene ait olması tabî ve zarurîdir. Taktimi ihtiramat eylerim”491 .

4.1.4 Tahsin Bey’in Konya ve İkinci Erzurum Milletvekillikleri

Tahsin Bey, Konya Milletvekili Kemal Zaim Bey’in Ziraat Bankası Genel Müdürlü ğüne atanması sebebiyle bo şalan kadroya getirilmi ş ve tutana ğı 8 Mayıs 1933’te onaylanmı ştır 492 . Tahsin Bey 24 Nisan 1933’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne intibak etmi ştir 493 . Bu dönemde çıkan soyadı kanunu ile Tahsin Bey, Uzer soyadını almı ştır. Uzer soyadı 10 Aralık 1934’te bizzat Atatürk tarafından kendisine verilmi ştir 494 .

Tahsin Bey’in son dönem Milletvekilli ği yine Erzurum’dadır. Tahsin Bey 8 Kasım 1935’te Üçüncü Bölge Müfeti şli ği’ne atandı ğı için Milletvekillli ği ve Saylavlıktan istifa etmi ştir 495 .

491 Tahsin Bey tarafından yapılan 29 Kasım 1928 tarihli mevzuat itirazı ve öneri, BCA , nr. 030 10 00 00 3 17 14 5. 492 Fahri Çoker, Türk Parlamento Tarihi TBMM IV. Dönem Cilt: I , s.67. 493 MA , MVD , 4 229 Konya 9319. 494 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 395. 495 MA , MVD , 5 229 Erzurum 9084.

110 4.2. Tahsin Bey’in Üçüncü Bölge Müfetti şli ği

Üçüncü Bölge Müfetti şli ği 25 Haziran 1927 tarih ve 1164 sayılı kanunun Birinci maddesi uyarınca kurulmu ştur. Trabzon merkezli olup Do ğu Anadolu bölgesini kapsayan idari amirliktir. Tahsin Bey bizzat Atatürk tarafından 27 Mart 1935’te bu göreve atanmı ştır 496 . Tahsin Bey’in bu görevi 20 A ğustos 1935’te Dâhiliye Nazırı Şükrü Kaya Bey tarafından Meclis-i Vükela onayına sunulmu ştur 497 .

Tahsin Bey’in Üçüncü Bölge Müfetti şli ği kendisinin daha önceki tecrübelerini büyük bir yetki ve güçle kullanabildiği ve bir şekilde bu tecrübeleri hizmete çevirdi ği günler olmu ştur. Tahsin Bey’in bölge için çözmeyi öngördü ğü temel iki mesele vardır, bunlardan biri Trabzon Limanının in şası, di ğeri de Erzurum’a kadar demiryolu dö şenmesidir.

Tahsin Bey’e göre Trabzon Limanı’nın yapılması ve böylece Do ğu Karadeniz Bölgesi’ndeki ticari hareketin artması gereklidir. Özellikle Do ğu’nun ücra kö şelerine kadar ula şması planlanan ve gün itibarıyla Erzincan’a kadar varan demiryolunun geli şmesiyle Trabzon bölgesi ticari önemini yitirecek ve halk fukaralı ğa sürüklenecektir. Hal itibarıyla tren yolunun Erzincan’a kadar uzanması dahi Trabzon’u oldukça etki şlemi ştir ve e ğer Trabzon Limanı yapılmadan tren Erzurum’a kadar ula şırsa bundan sadece Trabzon de ğil, Sinop da olumsuz etkilenecek her iki şehir de bir ta şra kazasında dönme tehlikesi ile kar şı kar şıya kalacaktır. Üstelik dünyadaki ekonomik kriz ba şlıca geçim kayna ğı gümrük ticareti olan bu bölgeden yabancı tüccarların da aya ğını kesmi ş halk Ziraat Bankası’nca da ğıtılan Mısır’a muhtaç kalmı ştır. Bu yüzden aciliyetle Trabzon Limanı açılmalıdır. Bunun yanında so ğuk hava deposu yapılmalı et, konserve ve suni gübre fabrikaları açılmalı, tıpkı İzmir’dekine benzer bir iktisadi fuar Trabzon’da da düzenlenmelidir 498 .

496 BCA , nr. 030 18 01 2 57 16 70 497 BCA, nr. 030 10 00 00 70 462 6 3 498 Tahsin Bey tarafından Ba şvekil İsmet Bey’e yazılan 17 Nisan 1934 tarihli mektup, BCA , 030 01 00 00 33 195 5 5.

111 Tahsin Bey’in Trabzon için yapılmasını öngördü ğü yeniliklerden biri de bir hapishane binasının in şasıdır. Eski hapishane ihtiyaçlara cevap vermedi ği gibi modern bir hapishanenin her türlü niteli ğinden yoksundur. Mahkumlara dü şen birim alan çok küçük olup, Tahsin Bey’e göre mahkumlar “elim” şartlarda ya şamaktadır. Binaların içinde sıhhi tesisat, hamam yeri yoktur. Tuvaletler ve odalar yan yana oldu ğundan bütün hapishane fena bir kokuya sahiptir ve bu sa ğlık açısından çok zararlıdır. Hapishanelerin koruma tertibatları çok zayıftır ve bu durumdan kaynaklanan firar halleri ola ğan vakalar haline gelmi ştir. Hapishane şehrin ortasındadır ve bu çevre güvenli ğini tehdit etti ği gibi şehir dokusunu da bozmaktadır. Mevcut hapishanenin şehir dışında yeni in şa edilen bir tesise geçmesi şehir açısından zaruridir. Tahsin Bey bu ba ğlamda gerekli olan 150.000 lirayı Adliye Vekâleti’nden istemi ştir 499 .

Tahsin Bey için önemli olan di ğer bir konu da Tren Hattı’nın biran evvel bitirilmesiyle ilgili de giri şimlerde bulunmu ştur. Tahsin Bey’e göre bu yatırım bölgedeki kalkınmayı hızlandıraca ğı gibi devletin bölgedeki itibarını ve halkın devlete itibarını arttıracaktır. 500 Erzurum’da di ğer bir sorun ise in şa edilmekte olan yeni mahallenin ödeneksizlikten dolayı yarım kalmasıdır. Eski bir mezar yerinin ortasında yükselen yeni şehir gerekli para gönderilmedi ğinden harabe ve yarım bir şekilde kalmı ştır. Tahsin Bey bunun da acilen in şasının tamamlanmasını Ba şvekâlet makamından talep etmektedir 501 .

Tahsin Bey’in bu dönemdeki çabaları ve harcadı ğı enerji bo şuna gitmemi ştir. Trabzon Limanının in şaatına ve Demiryolunun Erzurum’a ula ştırılması çalı şmalarına ba şlanmı ştır. İran’la Türkiye’yi do ğrudan ba ğlayacak transit bir yolun çalı şmaları da

499 Tahsin Bey’in Adliye Vekâleti’ne yazdı ğı mektup, BCA , 030 10 00 00 70 463 15 2. 500 Tahsin Bey’in Ba şvekil İsmet Bey’e yazdı ğı 21 Mayıs 1936 tarihli mektup, BCA , 030 10 00 00 70 463 24 2. 501 Tahsin Bey’in Ba şvekâlet’e gönderdi ği 6 Haziran 1939 tarihli telgraf, BCA , 030 0 010 000 000 71 468 5.

112 yine bu dönemde ba şlamı ştır 502 . Bununla birlikte Giresun’dan Sovyet hududuna kadar bir otoyol da in şa edilmi ş ve kullanıma açılmı ştır 503 .

Tahsin Bey’in Üçüncü Bölge Müfetti şli ği’nin belki de en önemli olayı Atatürk’ün, Müfetti şlik Bölgesi’ni ziyaret etmesi olmu ştur. Atatürk’ün bölgeyi ziyareti Tahsin Bey tarafından çok önemsenmi ştir. Tahsin Bey Atatürk’ün bölgeyi ziyareti için bizatihi çalı şmı ş ve gezi programını tertip etmi ştir. Tahsin Bey’in Atatürk’ün gezisi için hazırlamı ş oldu ğu program birebir metniyle a şağıdaki gibidir,

“1- Reisicumhur Atatürk'ün Trabzon'a te şriflerine dair Riyaseticumhur Kâtibi Umumili ğinden vaki tebligat üzerine berveçhi-ati tertibat ve ihzaratta bulunulmu ştur.

2- Liman açı ğında bizzat Ordu Kumandanı ve Valilerle beraber istikbal edilecek ve vapur demirledikten sonra vapurda Trabzon Belediye, Halkevi ve Ticaret odası Reisleri ve te şekküllerden müntehap heyetler kadınlar na-mına bir hey'et arzı tazimat ve beyanı ho şâmedi edecektir.

3- Karadeniz sahilinden gelen motor ve sair vesaiti bahriyeye ait deniz istikbal merasimi ayrıca tespit edilmi ştir.

4- Karada Trabzon ve mıntıka vilâyetlerinden gelen heyetler ve Umumî Müfetti şlik ve Vilâyet erkânı ve sair müntehap zevat istikbal merasiminde bulunacaklardır.

5- Trabzon'da kalacakları müddet zarfında emniyet ve asayi şi temin için mıntıka vilâyetlerinden miktar-ı kâfi Polis ve Jandarma celp edilmi ş, ayrıca heyeti askeriyeden de muavenet temin olunmu ştur.

502 Tahsin Bey tarafından Ba şvekil İsmet Bey’e yazılan 29 Mayıs 1936 tarihli yazı, BCA , 030 0 010 000 000 71 464 9. 503 Tahsin Bey tarafından Ba şvekil İsmet Bey’e yazılan 15 Haziran 1936 tarihli yazı, BCA , 30 10 0 0 71 464 14.

113 6- Kabul buyruldukları takdirde Valilerin riyaseti altında mıntıka gelen belediye, halkevi ve Ticaret Odası Reislerinden mürekkep küçük bir heyet kendilerine arzı tazimat edecektir.

7- Her ihtimale kar şı ve Vekâletin son tebli ği ne göre Erzurum'a ve daha içerilere seyahatleri göz önüne alarak icap eden yol tertibatı ve güzergahtaki ihzarat için alakadarlara gerekli talimat verilmi ştir.

8- Reisicumhur Atatürk'ün istirahatları ve Trabzon’da, Erzurum'da memnun kalarak şen ve şetaretli günler geçirmeleri için mümkün olan ve muhitin imkânına göre her şey yapılmı ştır. 9- Büyük önderin Trabzon'a, Dogu diyarına seyahatları beşareti halk arasında tarifi mü şkül sevinç ve heyecan uyandırmı ş ve içten gelen a şk ve iman ile kendilerini selâmlamak, kar şılamak yolunda büyük mikyasta tezahürata ba şlamı şlardır.

10- Ümit ederim ki büyükler büyü ğümüzün Do ğu seyahati kendileri ve memleket için unutulmaz bir hatıra bırakacaktır.

Üçüncü Umumi Müfetti ş

Tahsin Uzer” 504 .

Atatürk 11 Haziran 1937 günü deniz yoluyla Trabzon’a ula şır. Tahsin Uzer’in ba şını çekti ği ve bölgedeki küçük büyük devlet erkanının hazır oldu ğu bir tekne filosu henüz denizde iken Atatürk’ü kar şılar. Büyük Önder bu durumdan çok büyük haz almı ştır. Karaya çıkan Atatürk halkı ve hazır olan askeri kıtayı selamlamı ş ve otomobil ile Trabzon Atatürk Kö şkü’ne gitmi ştir. Atatürk burada güzel ve rahat bir gece geçirerek dinlenmi ş, ertesi gün Umumi Müfetti şlik Makamını, Vilayet Makamını, Halkevini ve CHP Trabzon Merkezini ziyaret etmi ş oradan askeri

504 Atatürk’ün Do ğu Seyahati Programı 8 Haziran 1937, BCA , 030 10 00 00 2 12 4.

114 garnizona geçmi ştir. Askeri garnizonda kendisi için hazırlanan kıtalar askerlik özlemini uyandırmı ş ve bizatihi emir komuta etmek suretiyle alanda bir tatbikat yaptırmı ştır. Bölge komutanı Kazım Özalp’in yeti ştirdi ği askerler Atatürk’ün ziyadesiyle ho şuna gitöi ş ve uzun zamandan sonra askeri tatbikat yaptırmak kendisine ayrıca haz vermi ştir 505 .

Üçüncü Do ğu Müfetti şli ği Tahsin Bey’in hayatındaki son devlet görevi olmu ştur. Zira kendisi görev ba şında iken 3 Aralık 1939 Pazar günü vefat etmi ştir 506 . Tahsin Bey’in vefatıyla ilgili haber basında şöyle yer bulmu ştur.

“UMUM MÜFETTİŞİ TAHS İN UZER DÜN VEFAT ETT İ

Cenazesi Salı günü törenle defnedilecek.

Üçüncü umumi müfetti ş B. Tahsin Uzer iki aydır hasta bulundu ğu Maçka’da Derya Apartmanında dün saat 14.20 de gözlerini hayata yummu ştur.

Çok kıymetli bir idare adamı ve milliyetperver olan Tahsin Uzer’in vefatı haberi her yerde büyük bir tesir yapmı ştır. Tahsin Uzer bir müddetten beri rahatsız bulunuyordu bu beklenmedik ölüm bütün yurtta teessürle kar şılanmı ştır.

1294 senesinde Selanik’te do ğan merhum Mülkiye Mektebi’nde tahsilde iken hür fikir ve ihtilalci hareketlerinden dolayı Abdülhamit idaresinin takibatına maruz kalarak yedi arkada şı ile birlikte Be şikta ş ve Yıldız bodrumlarında günlerce i şkence çektirildikten sonra Selanik vilayetinin Buriçan (Prüsçan) Nahiyesi Müdürlü ğü’ne tayin edilmi ş ve bir komiser refakatinde nahiye merkezine kadar sevk ve tebit edilmi ştir.

Bu kıymetli idarecimizin idarecilik hayatı burada ba şlar. Rumeli’nin muteaddit nahiyelerinde dört sene müdürlük yaptıktan sonra Razlık, Gökeli

505 Atatürk’ün Trabzon Gezisi Hakkındaki Görü şleri 12 Haziran 1937, BCA , 030 10 00 00 2 12 9. 506 Tahsin Uzer, a.g.e. , s. 347.

115 (Gevgili), Florina (Florine) ve di ğer bazı Selanik kazalarına yedi sene kaymakamlık yaptıktan sonra Drama Mutasarrıflı ğı’na ve oradan da sırasıyla Beyo ğlu Mutasarrıflı ğı, Bursa Vali Vekaleti, Van, Erzurum, Suriye, İzmir valiliklerinde muhtar hizmetler gördükten sonra Son Mebusan Meclisi’ne İzmir mebusu sıfatıyla iştirak etmi ştir. İstanbul’un dü şman tarafından vaki i şgalini protesto eden di ğer vatanperver şahsiyetlerle birlikte Malta’ya neyfolunmu ş ve oradan kaçarak Birinci Büyük Millet Meclisi’ne İzmir mebusu olarak dahil olmu ştur.

Üçüncü Umumi Müfettişli ği’ne tayinine kadar mecliste İzmir, Ardıhan (Ardahan), Erzurum mebusluklarında bulunmu ştur.

Bütün hayatı memleket ve millete faydalı hizmetler ifa etmek a şkıyla dolu geçen merhumun insani hisleri de çok yüksek ve mütekamildi.

Cenazesi Salı günü evinden kaldırılarak namazı Te şvikiye camiinde kılındıktan sonra Asri mezarlı ğa gömülecektir. Ailesine en derin taziyelerimizi sunarız. ”507 Üçüncü Umumi Müfetti şlik görevi Tahsin Bey’in bütün tecrübe ve bilgisini barı ş zamanında, daha geni ş yetkilerle halk için kullandı ğı dönem olmu ştur. E şkıya takibi, sava şlar ve esaretle geçen uzun yılardan sonra huzurlu bir devirde yılların tüm birikimini hizmet odaklı bir çalı şmaya odaklamı ştır. Özellikle bölgenin ticari yönden geli şmesi ve kalkınması için çalı şmı ş, Trabzon Limanı ve Erzurum Demiryolunun in şası için emek harcamı ştır. Tahsin Bey’in Üçüncü Umumi Müfetti şlik dönemindeki politikalarının esas çizgisi Prüsçan ya da Çeç Nahiye Müdürlükleri’ndeki çizgisinden çok da farklı de ğildir. Temel yönelimi bölgedeki ticareti canlandırıp halkın bundan faydalanmasını sa ğlamak, bölgeyi maarif ve ticaret açısından imar etmek, halkla etkin çalı şarak asayi şin korunmasını sa ğlamak olmu ştur. İlk görevinden beri artan tecrübesi ve bilgisi dı şında Üçüncü Umumi Müfetti ş Tahsin Bey hala Prüsçan’da vergi toplarken yörüklere zulmeden bir askeri döven, tütün simsarlarına öfkelenen, eldeki imkanlarla e ğitim çalı şmları yapmaya çalı şan, bölgeye su getirmek için

507 İkdam , 4 Aralık 1939, nr.111, s.2.

116 yapılan bir çalı şmada bizzat i şçilik yapan 19 ya şındaki vatanperver gencin ruhuna sahiptir.

117 SONUÇ

Tahsin Uzer’in hayatı e şine az rastlanır türden bir ya şam serüvenidir. Tahsin Bey 62 yıllık hayatında çocuklu ğunun bir kısmını ve yeti şkinlik döneminin tamamını idare ve siyaset içinde geçirmi ştir. Osmanlı Devleti’nin sembol şehirlerinden biri olan Selanik’te dünyaya gelen Tahsin Bey henüz gençli ğinde siyasi aktivitelere katılmı ş, İttihat ve Terakki’nin yapılanmasında rol almı ştır. Mülkiye Mektebinde tahsil görmekte olan Tahsin Bey yüksek okul sıralarında iken II. Abdülhamit dönemi hafiyelerince önce zindana atılmı ş, sonra da Selanik’in kırsal bölgelerinden Prüsçan Nahiyesi’ne, Nahiye Müdürü olarak sürgüne gönderilmi ştir. Bu kendisi için bir ömür sürecek mülki amirlik hayatının da ba şlangıcı olmu ştur. Tahsin Bey sürgüne gönderildi ği Makedonya’da birçok görev üstlenmi ştir. Prüsçan’dan sonra Çeç Nahiyesi’ne tayin olmu ş ve merkezden çok uzak bu da ğ kasabasında kendine has bir asayi ş tesis etmi ştir. Daha sonra ikinci kez Prüsçan ve sonra Yunan etkisinin yo ğun olarak hissedildi ği Selanik Merkez Kaza’ya ba ğlı A ğustos Nahiyesi’nde görev yapmı ştır. Ağustos Nahiyesi Müdürü iken Yenice-i Vardar Kaymakamlı ğı’na vekaleten atanmı ş ve 1901 yılının sonunda İstanbul’da girdi ği kaymakamlık sınavını kazanmı ştır.

İstanbul’dan, Razlık Kazası Kaymakamlı ğı’na ataması yapılarak dönen Tahsin Bey 1903 İlinden İsyanı sırasında bu kazada görev yapmı ştır. İsyan sırasında halkı silahlandırmak suretiyle büyük kıyımların önüne geçerek Osmanlı idaresinin dikkatini çekti ği gibi bir kiliseye sı ğınan Bulgar kadın, çocuk ve ya şlıları da Arnavut askerlerin öfkesinden koruyarak Batı’nın da takdirini kazanmı ştır. İsyan sırasında bölgeden göçen Bulgarlar’ın mallarını korumaya almış, gerilim sonrası dönenlere mallarını iade etmek suretiyle Bulgar Devleti tarafından da övgüyle anılmasına sebep olacak i şlerde bulunmu ştur. 1905 yılının ba şında Tahsin Bey e şkıyası ile ünlü Gevgili Kazası’nın kaymakamıdır. Burada bulundu ğu zaman zarfında birçok e şkıya çetesi ile mücadele etmi ş ve bölgede asayi şi sa ğlamı ştır. Komitacılık ve kar şı faaliyeti konusunda Razlık’ta ö ğrendikleri ve kurmu ş oldu ğu yaygın istihbarat a ğı böylelikle semeresini vermi ştir. Tahsin Bey bir sonraki görevi Florine Kazası

118 Kaymakamlı ğı’na 2 Mart 1906 günü müba şeret etmi ştir. Florine Kazası görev yaptı ğı di ğer idari görevlerinden farklı olarak Manastır Vilayeti’ne dahildir. Tahsin Bey Selanik Vilayeti dı şında üstlendi ği bu ilk görevinde bölgedeki Ulahların sorunlarını çözmek için u ğra şı vermi ştir. Özellikle nüfus ve nüfuz etkilerini kullanarak Ulahları Rumla ştırmak gayesi güden patrikhane politikası kar şısında Ulahların yanında yer almı ş milli ve dini benliklerini korumaları için çalı şmı ştır. 1908 yılının Şubat ayı sonunda Ksendire Kazası’na kaymakam olan Tahsin Bey tıpkı A ğustos Nahiyesi’ndeki gibi günlük ya şama Rum etkisinin sindi ği bir yerde II. Me şrutiyet’in ilanını ya şamı ştır. Hürriyetin ilanından kısa bir süre sonra Selanik Merkez Kaymakamlı ğı’na atanmı ş ve kendi memleketinde önemli bir görevi ifa etmi ştir. Yine bu dönemde 31 Vakası ya şanmı ş, Hareket Ordusu’nun kurulmasıyla sonuçlanan görü şmelerde yer almı ştır. İttihat ve Terakki Merkez-i Umumisi’nde de yer alan Tahsin Bey 31 Vakasının bastırılmasından sonra tahttan indirilerek Selanik’e sürgüne gönderilen II. Abdülhamit’in ia şesi ve ihtiyaçlarını kar şılamaktan sorumlu tutulmu ştur. Tahsin Bey’in Selanik Kaymakamlı ğı 1909 A ğustos’unda Drama Mutasarrıflı ğı’na atanması ile son bulmu ştur.

Tahsin Bey’in Drama Mutasarrıflı ğı idari hayatının belki de en parlak sayfalarını te şkil eder. Eline geçirdi ği bu büyük idari gücü bölge halkının haklarını korumak gayesiyle kullanmı ş, bölge halkının en büyük geçim kayna ğı olan tütün ticaretindeki zararlarını azaltmak için u ğra şmı ştır. Bir tütün sendikası ve tütün ekicilerine destek olmak amacıyla Milli Banka’yı kurarak İngiliz Tüccarları kar şısına almı ştır. Yine bu dönemde Drama Livasını bir ba ştan bir ba şa e ğitim binalarıyla donatmı ş, Donanma Cemiyeti adına rekor ba ğışlar toplamı ş ve orduya bir uçak kazandırılması için de yine halkın yardımlarına müracaat etmi ştir.

Tahsin Bey Makedonya’da hizmet etti ği bu dönemde ekalliyetler, tütün ticareti, dini sorunlar, e şkıyalık ve terör, komitacılık üzerine önemli tecrübeler edinmi ş, bölgenin dinamikleri konusunda uzmanla şmı ştır. Böylelikle Osmanlı’nın temel sorunlarını anlama, toplumu kavrama fırsatı bulmu ştur. Bu birikim kendisine ileride gelece ği daha önemli görevlerde rehberlik etmi ş, üstlendi ği görevlerde kar şısına çıkan sorunları gerçekçi çözüm yollarıyla çözme becerisi kazandırmı ştır.

119

Tahsin Bey, Balkan Sava şları’na kadar bu bölgede görev yapmı ş, Balkan Sava şı’nda Kıbrıslı Kamil Pa şa Hükümeti döneminde görevinden alınmı ştır. İdari görevlerde uzakla ştırılan Tahsin Bey Bab-ı Ali Baskını’nda rol almı ş ancak hükümet binasına giren kadro içinde yer almayıp bina dı şındaki kalabalı ğın idaresinde sorumluluk üstlenmi ştir. Baskından sonraki gün Beyo ğlu Mutasarrıflı ğı’na getirilmi ş ve aynı zamanda Liva’nın Emniyet Müdürlü ğü’nü de üstlenmi ştir. Tahsin Bey için çok yorucu geçen bu hizmet dönemi Bursa Valili ği’ne vekaleten atanmasıyla sona ermi ştir.

II. Balkan Sava şı öncesinde Van Vilayeti Valili ği’ne önce vekaleten sonra asaleten atanan Tahsin Bey Birinci Dünya Sava şı’nın hemen öncesinde ve sava ş ilanı sırasında bu görevini sürdürmektedir. Büyük Sava ş öncesi yayınlanan seferberlik emri ile Tahsin Bey de bölgesinde askerler toplamı ş, bu askerlere lojistik sa ğlamı ştır. Van’dan Erzurum’a atanan Tahsin Bey özellikle ordunun ia şesi i şiyle u ğra şmı ş ve Sarıkamı ş Muharebesi öncesi ve sonrasında Enver Pa şa ve Osmanlı Ordusu’na ev sahipli ği yapmı ştır. Yaptı ğı devasa erzak planı ile kaynaklar ve ta şıma vasıtalarındaki tüm imkansızlıklara ra ğmen III. Ordu’nun bütün gıda ihtiyacını kar şılamı ştır. Yine bu dönemde Rus zulmünden kaçan göçmenlere şehrin kapılarını açmı ş ve onları da imkanlar elverdi ğince misafir etmi ştir. Tahsin Bey görev hayatının belki de en acı tecrübesini Erzurum’da ya şamı ş, şehri Rus güçlerine terketmek zorunda kalmı ştır. Sonrasında Suriye Valili ği’ne atanan Tahsin Bey burada valilik göreviyle beraber Ordu Menzil Müfetti şli ği’ni de deruhte etmi ştir. Yine bu dönemde ordunun ia şesiyle ilgili görevler almı ştır. Suriye Valili ği sırasında bölgede görev yapan Mustafa Kemal Pa şa ile yakınla şan Tahsin Bey bölgedeki di ğer otoriteler olan Liman Von Sanders Pa şa ve Cemal Pa şa ile ters dü şmü ştür. Tahsin Bey Mondros Mütarekesi’ne yakın bir zaman diliminde u görevden istifa etmi ş, İstanbul’a dönerken hükümet tarafından ikinciye aynı göreve tayin edilmi ş ancak Şam’a dönüp görevinin ba şına geçecekken Şam İngilizlerce i şgal edilmi ştir.

Suriye’den tekrar İstanbul’a do ğru yola çıkan Tahsin Bey yine İstanbul’a vasıl olmadan Vilayat-ı Müstahsile Umumi Müfetti şli ği’ne atanmı ştır. Tahsin Bey bu

120 görevi kısa bir süre sürdürmü ş, Mondros Mütarekesi’nin imzalandı ğı gün Aydın Valili ği’ne atanmı ştır. Aydın Vilayeti’nin merkezi İzmir’dir ve Tahsin Bey Mütareke Döneminde İzmir’in ilk valisidir. Tahsin Bey, Tevfik Pa şa hükümeti tarafından İttihat ve Terakki taraftarı oldu ğu iddialarıyla görevden alınmı ştır. Son Meclis-i Mebusan’a İzmir Vekili olarak katılan Tahsin Bey İngilizler tarafından tutuklanarak Malta’ya sürülmü ştür.

Tahsin Bey hakkındaki tüm davalar dü şmesine ra ğmen uzunca bir süre Malta’da esir olarak tutulmu ştur. Nihayetinde içlerinde Ali İhsan Sabis’in de bulundu ğu bir grup esir ile birlikte adadan firar ederek Anadolu’ya geçmi ştir. TBMM Birinci Dönem’e İzmir Milletvekili olarak katılmı ştır. Tahsin Bey daha sonra Aradahan, Erzurum, Konya ve tekrar Erzurum olmak üzere 5’nci döneme kadar Meclis’te vekillik yapmı ştır.

Tahsin Bey son olarak Do ğu Anadolu ve Do ğu Karadeniz illerini içine alan Üçüncü Bölge Müfetti şli ği görevini deruhte etmi ş, bölgenin ticari ve sosyal anlamda geli şmesi için çalı şmı ştır. Trabzon Limanı’nın yapılması ve Do ğu illerine demiryolu dö şenmesi i şeriyle özellikle ilgilenmi ş ve bölgenin iktisadi kalkınması için hayati önem t şıyan bu iki teşebbüsün gerçekle ştirilmesinde önemli pay sahibi olmu ştur. Atatürk’ün Trabzon Gezisi’nde kendisine evsahipli ği yapmı ş, Atatürk’ün zevkle zaman geçirmesini sa ğlamı ştır. Tahsin Bey bu göreve devam ederken vefat etmi ştir.

Tahsin Bey ömrü boyunca Balkanlar’dan Suriye’ye kadar çok geni ş bir co ğrafyada çalı şarak bölgeyi ve dinamiklerini çok iyi kavramı ştır. Tahsin Bey’in tecrübeleri bugün hala Balkanlar ve Anadolu’nun, hatta bu bölgelerin etrafında geni şleyen bölgenin hala barındırdı ğı bir takım sorunlarla do ğrudan ili şkilidir. Tahsin Bey üstlendi ği görevler sırasında bu sorunları halkın içinde tanımı ştır. Bu yüzden geli ştirdi ği çözümler de uygulanabilir ve ba şarılı olmu ştur. Özellikle görev yaptı ğı yerlerdeki kültürel ve milli unsurlarla ilgili sathi bilgilerle hareket etmek yerine o grupların arasına karı şmı ş, adeta onlarla yemi ş içmi ş ve onları çok iyi tanıyarak sorunlarına gerçekçi çözümler üretmi ştir. Bu ba ğlamda Tahsin Bey’in tecrübeleri günümüz için hala çok de ğerlidir.

121 KAYNAKÇA

AR Şİ V BELGELER İ

BA ŞBAKANLIK OSMANLI AR Şİ Vİ (BEO)

A.MTZ.(04) : Sadaret Eyâlât-ı Mümtâze Kalemi Belgeleri Bulgaristan Belgeleri BEO.: Bab-ı Ali Evrak Odası Belgeleri DH.EUM.2 Şb: Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti 2’nci Şube Belgeleri DH.EUM.4 Şb: Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti 4’ncü Şube Belgeleri DH.EUM.EMN.: Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti Emniyet Kalemi Belgeleri DH. EUM. KDL.: Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti Ceraim-i Adliye Kalemi DH. İD.: Dahiliye Nezareti İdare Kalemi Belgeleri DH. İ.UM.EK.: Dahiliye Nezareti İdare-i Umumiye Ek Belgeleri DH.KMS.: Dahiliye Nezareti Kalem-i Mahsus Belgeleri DH. MKT.: Dahiliye Nezareti Mektubi Kalemi Belgeleri DH. MU İ. : Dahiliye Muhaberât-ı Umumiye İdaresi Belgeleri DH. MTV.: Dahiliye Nezareti Mütenevvia Kısmı Belgeleri DH.SA İD.d.: Dahiliye Nezareti Sicil-i Ahval Komisyonu Defteri DH. ŞFR.: Dahiliye Nezareti Şifre Kalemi İ.DU İT.: Dosya Usulü İradeler İ.HB.: Harbiye Nezareti’ne Dair İradeler İ..HUS: Hususi İradeler İ.ŞD: Şuray-ı Devlete Dair İradeler İ.TAL: Taltifata Dair İradeler MF.MKT. : Maarif Nezâreti Mektubî Kalemi MV.: Meclis-i Vükelâ Mazbataları TFR.1.A.: Rumeli Müfetti şli ği Sadaret Ve Ba şkitâbet Evrakı TFR.1.AS.: Rumeli Müfetti şli ği Jandarma Mü şirriytet ve Kumandanlık Evrakı

122 TFR.1.FTG.: Rumeli Müfetti şli ği Foto ğraf Ar şivi TFR.1.MN.: Rumeli Müfetti şli ği Manastır Vilayeti Belgeleri TFR.1.SL.: Rumeli Müfetti şli ği Selanik Vilayeti Belgeleri TFR.I. ŞKT.: Rumeli Müfetti şli ği Arzuhalleri Y.PRK.UM.: Yıldız Perakende Umumi Maruzat Belgeleri Y.PRK.ASK.: Yıldız Perakende Askeri Maruzat Belgeleri

(Belge numaraları dipnotlarda belirtilmi ştir.)

BA ŞBAKANLIK CUMHUR İYET AR Şİ Vİ (BCA)

(Belge numaraları dipnotlarda belirtilmi ştir.)

T.B.M.M. AR Şİ Vİ ÖZLÜK DOSYALARI (MA)

(Belge numaraları dipnotlarda belirtilmi ştir.)

ESERLER

ADANIR, Fikret. Makedonya Sorunu , Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul- 2001

AĞABABA, Ali Fahri, Şeref Kurbanları: II. Abdülhamit Döneminde Bir Sürgün Hikayesi , İstanbul 2007, Çatı Yayınları.

AK Şİ N, Sina, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki , İstanbul 1987, Remzi Kitabevi.

ALTINB İLEK, Hakkı, KIR, Naci, Birinci Dünya Harbi’nde Türk Harbi Kafkas Cephesi Üçüncü Ordu Harekatı Cilt: 1 , Ankara 1993, Genelkurmay Basımevi

123 ANASTASS İADOU, Meropi, Tanzimat Ça ğı’nda bir Osmanlı Şehri , İstanbul 2001, Tarih Vakfı Yurt Yayınları.

APAK, Rahmi, Yetmi şlik Bir Subayın Hatıraları , Ankara 1988, T.T.K. Yayınları.

ARSLAN, Ali, Avrupa’dan Türkiye’ye İkinci Yahudi Göçü , İstanbul 2006, Truva Yayınları.

AYDEM İR, Şevket Süreyya İkinci Adam Cilt: 1 , İstanbul 1976, Remzi Kitabevi. AYDEM İR, Şevket Süreyya Tek Adam Cilt: 1 , İstanbul 1965, Remzi Kitabevi.

BİREN, Mehmet Tevfik, Bir Devlet Adamının II. Abdülhamit, Me şrutiyet ve Mütareke Dönemi Hatıraları Cilt:1 , İstanbul 1993, Arma Yayınları.

BALKAYA, İhsan Sabri, Ali Fethi Okyar (29 Nisan 1880 – 7 Mayıs 1943) , Ankara 2005, T.T.K. Yayınları

BOZH İNOV, Voin, PANAYOTOV, L., Macedonia Documents and Materials , Bulgaristan 1978, Bulgarian Academy of Science.

CEMAL PA ŞA, Hatırat , İstanbul 1996, Arma Yayınları.

ÇANKAYA, Ali, Son Asır Türk Tarihinin Önemli Olayları ile Birlikte Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler Cilt:1 , İstanbul 1968-1969, Mars Matbaası.

ÇEL İK, Bilgin, İttihatçılar ve Arnavutlar II. Me şrutiyet Döneminde Ulusçulu ğu ve Arnavut Sorunu , İstanbul 2004, Büke Kitapları.

124 ÇOKER, Fahri , Türk Parlamento Tarihi TBMM II. Dönem Cilt: III , Ankara 1995, TBMM Vakfı Yayınları.

ÇOKER, Fahri, Türk Parlamento Tarihi TBMM III. Dönem Cilt: III , Ankara 1995, TBMM Vakfı Yayınları.

ÇOKER, Fahri, Türk Parlamento Tarihi TBMM IV. Dönem Cilt: I , Ankara 1996, TBMM Vakfı Yayınları.

ÇOKER, Fahri, Türk Parlamento Tarihi Milli Mücadele ve TBMM Birinci Dönem Cilt: I ., Ankara 1995, TBMM Vakfı Yayınları.

ÇOKER, Fahri, Türk Parlamento Tarihi Milli Mücadele ve TBMM Birinci Dönem Cilt: II ., Ankara 1995, TBMM Vakfı Yayınları

ÇOKER, Fahri, Türk Parlamento Tarihi Milli Mücadele ve TBMM Birinci Dönem Cilt: III ., Ankara 1995, TBMM Vakfı Yayınları.

ÇOLAK, Mustafa, Enver Pa şa Osmanlı –Alman İttifakı , İstanbul 2008, Yeditepe Yayınevi.

ERO ĞLU, Nazmi, İttihatçıların Ünlü Maliye Nazırı Cavid Bey , İstanbul 2008, Ötüken Yayınları.

GENÇ Mehmet. MAZAK, Mehmet, İstanbul Depremleri: Foto ğraf ve Belgelerle 1894 Depremi , İstanbul 2000, İgda ş Genel Müdürlü ğü Yayınları

GEORGEV İTCH, Vladan, Türk Devrimi ve İstikbal , İstanbul 2005, İleti şim Yayınları.

İRTEM, Süleyman Kani, Yıldız ve Jön Türkler , İstanbul 1999, Temel Yayınları.

125

JELAV İCH, Barbara, History of The Balkans Twentieth Century Volume 2, İngiltere 1999, Cambrıdge Unıversıty Press.

KANAR, Mehmet, Örnekli Etimolojik Osmanlı Türkçesi Sözlü ğü, İstanbul 2003, Derin Yayınları.

KANSU, Aykut, 1908 Devrimi , İstanbul 1995, İleti şim Yayınları.

KARPAT, Kemal H., Ottoman Population 1830-1914 Demoghraphic and Social Charecteristics , Amerika Birle şik Devletleri 1985, University of Wisconsin Press.

KOCA, Hüseyin, Yakın Tarihten Günümüze Hükümetlerin Do ğu- Güneydo ğu Anadolu Politikları , Konya 2007, Mikro Yayınları.

KOCAGÜNEY, Vehbi, Erzurum Kalesi ve Sava şları , İstanbul-1942 Genel Kurmay Ba şkanlı ğı İstanbul Askeri Matbaası.

MARD İN, Şerif, Jön Türklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908 , İstanbul 2008, İleti şim Yayınları.

MÜHLMAN, Carl, İmparatorlu ğun Sonu 1914: Osmanlı Neden Sava şa Girdi , İstanbul-2009, Tima ş Yayınları.

ÖZÇEL İK, Selahattin, Donanma-yı Osmani Muavenet-i Milliye Cemiyeti , Ankara 2000, T.T.K. Yayınları.

ROSSOS, Andrew, Macedonia and Macedonians: A History , California – 2008, Hoover Institution Press.

SEZEN, Tahir, Osmanlı Yer Adları , Ankara 2006, Ba şbakanlık Devlet Ar şivleri Genel Müdürlü ğü Yayınları.

126

SOM, Mehmet Nuri Tarihçe-i Erzurum, İstanbul 2005, Erzurum Kitaplı ğı.

Şİ MŞİ R, Bilal N., Malta Sürgünleri , Ankara 1985, Bilgi Yayınevi.

TEMO, İbrahim, İttihad Ve Terakki Cemiyeti’nin Te şekkülü Ve Hıdematı Vataniye Ve Inkilabı Milliye Dair Hatıratım , Romanya 1939, İslam Ara ştırmaları Merkezi ( İSAM) Kütüphanesi Nüshası.

TOKAY, Gül, Makedonya Sorunu: Jön Türk İhtilalinin Kökenleri , İstanbul 1996, Afa Yayınları.

TUNAYA, Tarık Zafer, Türkiye’de Siyasi Partiler Cilt:II Mütareke Dönemi 1918-1922 , İstanbul 1986, Hürriyet Vakfı Yayınları.

UZER, Tahsin, Makedonya’da E şkıyalık Tarihi ve Son Osmanlı Yönetimi , Ankara 1999, T.T.K. Yayınları.

VON SANDERS, Liman, Türkiye’de Be ş Sene , İstanbul 2007, Yeditepe Yayınları.

YÜKSEL, Nevzat, Ruhsal Hastalıklar , Ankara 2001, Çizgi Tıp Yayınevi.

MAKALELER

ARSLAN, Ali., KANBOLAT, Hasan, “Türkiye ve Anadolu Etki Alanı”, Yeni Forum Dergisi , Kasım 1993, s. 45-50.

ARSLAN, Ali, “ Makedonya’da Rum-Ulah Çatı şması”, Yakın Dönem Türkiye Ara ştırmaları – İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Dergisi , Sayı: 4, İstanbul 2003.

127 HACISAL İHO ĞLU, Mehmet, “İttihadçılar ve Makedonya İhtilal Komiteleri: ittihad ve Terakki Hükümetinin Ba şlamasına Kadar İli şkiler, Pazarlıklar ve Sonuçları”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi , Sayı: 38 İstanbul – 2003.

GAZETELER

SELAN İK

İKDAM (Gazete tarihleri ve yayın numaraları dipnotlarda belirtilmi ştir.)

TEZLER

DERV İŞ , Fetnan “XVIII-XIX. Yüzyıllarda Prizren: Sosyo-Ekonomik Tarih”, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamı ş Yüksek Lisans Tezi , İstanbul 2006,

128