bir insana hayat vermeyi bütün insanlığa oluşmuş bulunması ; s. Yeterli t ıbbi ve tek­ rut 1980, V, 254; Muhammed b. Ahmed ed-De­ sQkl, /jtiş iy e 'a l e'ş - Şe rf:ıi ' l-k ebfr, Kahire 1328 -> hayat verme mesabesinde görmüştür (ei­ nik şartların bulunması ; 6. Organ verme­ Beyrut, ts. (Darü'l-fikr ). ll, 116; M. Burhaneddin Maide 5/32 ). Buna göre organ nakli açısın­ nin ücret veya belli bir menfaat karşılığı es-Senbehl!, ~aztiyti fı~hiyy e mu' tiş ıra, Dımaşk dan müslümanla gayri müslim, dindar ile olmaması. 1988, s. 61-72; Hayreddin Karaman , İslamın lş ı­ fasık ayırımı yapılması doğru değildir. Ay­ öte yandan kişiye kendi vücudundan or­ ğında Günün Meseleleri, 1988, 1, 245; rıca doğruya hidayet eden de eceli takdir gan veya doku nakli meselesi önemli te­ ll, 559; Abdülaziz Beki. islam Hukuku Prensiple­ ri lşığında Organ Nakli, Kayseri 1993; Reşit Hay­ eden de Allah'tır . Sorumlulukta herkesin reddütlere yol açmamış , İslam Konferansı lamaz. İsla m Hukukuna Göre Organ ve Doku . kendi h ür iradesi esastır. Bu sebeple müs• Teşkilatı islam Fıkıh Akademisi'nin 11 Şu ­ Nakli, İzmir 1993; M. Sa!d Ramazan ei-BQt!, ~aza­ lüman veya dindar olmayana organ ver­ bat 1988 tarih ve 4/1 sayılı kararında sağ­ ya fı~hiyy e mu' [ış ıra, Dıma ş k 1994, s. 109-137; menin onun günah işlemesine yardımcı ol­ ladığı yarar getireceği zarardan fazla ol­ "el-Ebhasü'l-rnüte'allika bi-zira'ati ve bey

375 ORHAN

san çıktı, burç üzerinde muhkem durdu, lerine gönderdi (bu ordu düzenli 2000 as­ ondan sonra müslümanlar koyuldular" (2 kerden ibaretti). Osmanlı aklncı kuweti Bi­ Cemaziyelewel 72616 Nisan 1326). zans ordusuna yaklaştı, oklarını attı , ar­ 'nın düşmesi ve İznik'in kuşatma dından geriye doğru çekildi. Bu çekiliş­ altında sıkıntıda olması , İstanbul'da Bi­ ten maksat Bizans ordusunu yerinden tinya bölgesinin tamamının kaybedilmek çıkarıp tepelere doğru çekmekti. Saldırı üzere olduğu kaygısını uyandırdı. Bizans birkaç defa tekrar edildi. Başlangıçta Bi­ imparatoru lll. Andronikos Paleiologos, zans ordusu mevzilerini bırakmadı. Orhan Gebze önünde Pelekanan'dan (bugün Es­ Bey'in kuwetleri de tepeleri terketmedi. kihisar geçidinde) denizi geçip abluka al­ Fakat savaşın ikinci günü tekrarlanan akın ­ tındaki iznik'i ve mümkün olursa Bursa'yı cı saldırıları sırasında imparator bu ufak kurtarmaya karar verdi. Ordu başkuman­ kuweti yok etmek için harekete geçti. Bu­ 724 (13241 tarihli bir vakfiyede Sultan Orhan'ın tuğrası (İs­ dam (Grandomestikos) Yuannis Kantakuze­ nun üzerine Orhan Bey bir kısım kuwetle­ tanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, nr. 10) rini kardeşi Pazarlu kumandasında düz­ nos'un hatıratında (notlarla Almanca çe• virisi bk. Geschichte, Il, 22 vd.) Pelekanon lüğe gönderdi. Bizans ordusu karşı çıktı; bu suretle akın şeklinde başlayan çarpış ­ savaşı bütün ayrıntılarıyla verilmiştir. Bu malar iki tarafın büyük kuwetlerinin ka­ kaynağa göre imparator daha önce 1328'­ de Anadolu sahilinde Bizans'a ait Kyzikos tıldığı bir savaş halini aldı. İmparator ok­ la baldırından yaralandı ve öldüğü haberi tar'ın oğlunu ele geçirdi. Osman Gazi bu (Kap ı dağı) ve tahkimli yarımada Pegae'ya yayıldı . Bizans ordusunda panik kendini esirle bir antlaşma yaptı ve onu babasına (bugün sahilde Karabiga) gitmiş ve Kare­ geri gönderdi. Daha sonra Osman, Ger­ si Beyi Temirhan ile (Demirhan) bir ant­ gösterdi. Panik halinde kaçan Bizans kuv­ vetleri sahildeki kalelereve özellikle Filok­ miyan-Çavdar saldırılarını karşılamak üze• laşma yapmıştır. Kantakuzenos'a göre im­ ren'e sığınınaya çalıştı. Orhan'ın kuwet­ re kendisi Karacahisar'da kalmaya karar parator, Karesi beyini saldırıdan vazgeçir• leri kaçanları kovalıyordu. Bizans impara­ verdiğinde Orhan'ı yanına kattığı gazi alp­ meyi ve bağımlı duruma getirmeyi amaç• toru paniği önleyemeyince kendisini bir leri Akça Koca, Konuralp, Gazi Abdurrah­ laınıştı (a.g.e., Il, 20). Aslında bu bir itti­ halı üzerinde gemiye taşıttı ve istanbul'a man ve Köse Mihal ile birlikte Sakarya'ya fak antiaşması idi. Osman Gazi zamanın ­ kaçtı. Orhan bütün Kocaeli'ni ele geçirdi; gönderdi (705/1305). Aşıkpaşazade, Or­ da 1303'te Apolyond'a kadar Bursa ovası zaferden sonra İznikliler'in hiçbir ümidi han'ın kumanda ettiği ilk seferin bu oldu­ istila edilmişti; 724'te ( 1324) Adranos Ka­ kalmadı. Osmanlılar ablukayı şiddetlendi­ ğunu belirtir (Tarih, s. 108). Orhan strate­ lesi'nin fethedilmesi Karesi Beyliği'yle an­ rerek şehri teslim aldı (21 Cemaziyelewel jik önemi olan Karaçepüş (Katoikia), İznik laşmazlığın kaynağı olmalıdır . 731 1 2 Mart 1331 [İbn Kemal 734/1333 önünde Karatigin, Absu (Hypsu: Geyve Bo­ ilkin Mesothenia (Türkler'in İmparator tarihini verir; b k. Tevarlh, I, 42-48]; teslim ğazı'nda) kalelerini fethetti. Yenişehir'de Kocaeli'si) Valisi Kontofre'yi yanına çağır ­ şart l arı ve ilk önlemler için bk. Aşıkpa­ babası yanına geldi. Bu harekatın hedefi dı, sefer hakkında kendisiyle görüştü. Kon­ şazade, s. 118-119: Neşrl, I, 156-158, tarih İznik'e gelecekyardım ı keserek burayı tes­ tofre valiliği sırasında Kocaeli'nde Türkler'­ için Schreiner, Il, 238). İznikfethiyle İslam lim olmaya zorlamaktı; Orhan bu sefer­ le karşılaşmalarında tecrübe kazanmış, dünyasında şöhret kazanan Orhan Bey, lerde askeri tecrübe kazanmış oldu. Ba­ yetenekli bir askerdi; Türkler'in savaş tak­ Irak Celayirli Sultanı Hasan-ı Büzürg ile de basının zamanındaki son seferi Adranoz tiğini yakından öğrenmişti. Kontofre im­ dostça ilişkiler kurdu (İbn Kemal, ı. 61). Kalesi (Orhaneli) üzerinedir. Bu seferde paratoru bu sefere teşvik etti. Osmanlı ve­ Bitinya'nın tamamında sağlarnca yerle­ yanında yine Köse Mihal ile kayi'namelerinde Iayıkıyla yer almayan ve şen Orhan Bey'i o sırada gören Arap sey­ vardı. 723 Ramazan ayı başlarında (Eylül çok kısa olarak Abdurrahman Gazi'nin Or­ yahı İbn Battata onu "Sultan Osmancık 1323) düzenlenmiş Asporça Hatun vakfİ ­ han Gazi ile beraber bir Bizans kuwetini oğlu İhtiyarüddin Orhan Bey" diye anar yesine göre o tarihte Osman hayatta idi. püskürtlüğü şeklinde belirtilen Pelekanon ve zenginlik, arazi, askeri kuwet bakı­ Orhan'ın beyliğe geliş tarihi Reblülewel savaşı iki aşamada gerçekleşti. Birinci aşa­ mından Türkmen sultanlarının en büyüğü 724'tür (Mart 1324). Osman 'ın ölümü de mada Bizans imparatorunun savaş mec­ olup 100 kadar kalesinin bulunduğunu, za­ bu iki tarih arasında olmalıdır. lisinde tepelerdeki Osmanlı kuwetlerinin manının çoğunu bu kaleleri dolaşmakla düzlüğe çekilmesi ve savaşın bu düzlükte Orhan beyliğin başına geçince Bizans geçirdiğini, her birinde birkaç gün kalıp yapılması kararı alındı. komutanı Bitinyası'nın iki büyük merkezi Bursa ve İz­ Bizans durumu teftiş ettiğini, bir şehirdeki ika­ nik üzerindeki kuşatmayı sıkılaştırdı. 726 eğer bunu yaparnazsa o zaman savaş mey­ metinin asla bir ayı bulmadığını, kilfirlerle (1326) baharında bütün kuwetleriyle Bur­ danını bırakıp dönmeyi düşünüyor, böyle• sürekli savaşta olup onları kalelerinde ku­ sa önüne gelip teslim olmasını istedi. Bur­ ce daha başlangıçta tepelere yerleşen Os­ şatma altında tuttuğunu kaydeder. Ayrı­ sa tekfuruyla uzlaşılan teslim ahidname­ ınanlılar stratejik üstünlük sağlamış olu­ ca Bursa'yı Rumlar'dan babasının aldığını sinin maddeleri şunlardır: 1. Şehre giren yordu. Orhan Bey tepeden harp sahasını ve mezarının eskiden hıristiyanlara ait bir Osmanlı askerleri halka zarar vermeyecek gözetliyor, Bizans ordusunu arızalı araziye kilise olan cami içinde bulunduğunu, riva­ (yağma olmayacak, esir alınmayacak). 2. Git­ çekip orada çevirmeyi düşünüyordu. Bu­ yete göre Osman'ın İznik şehrini yaklaşık mek isteyenler mallarıyla Osmanlı asker­ nun için de önemli bir kuweti bir vadide yirmi yıl kuşatma altında tuttuktan son­ lerinin himayesinde şehri terkedecek. 3. pusuya sokmuştu. Bu klasik Osmanlı sa­ ra oğlunun on iki yıl daha kuşatıp ele ge­ Teslimde Orhan Bey'e 30.000 altın ödene­ vaş taktiğiydi. Savaşın ilk günü (ı Haziran çirdiğini yazar. İbn BattOta, Bursa'da ta­ cek. Bursa tekfuru şehri terkedince Aşık­ 1329) Orhan Gazi, Bizans ordusunu kendi­ nıştığı Orhan Bey'in kendisine para gön• paşazade'ye göre, " Pınarbaşı'nda Ahi Ha- ne çekmek için 300 kişilik bir kuweti üzer- derdiğini de belirtir. Bu ifadelerden Os-

376 ORHAN man'ın faal beyliğinin 1322'de son buldu­ nu da önemli ayrıntılar verir ( Geschichte, rildi. Bizans'ın Mesothenia bölgesi Akça ğu sonucu çıkarılabilir. Yine Orhan Bey za­ Il, 89-90) . Bu bilgilere göre imparator al­ Koca ile bölgeye gelmiş olan gaziler arasın­ manında yaşayan Memlük tarihçisi ibn dığı haber üzerine süratle şehrin yardımı­ da bölüşüldü . Orhan Bey, Ermini-ili (bugün Fazlullah el-Ömer! de merkezi Bursa'da na koştu. Filo henüz yolda olup Nikome­ Akmeşe) bölgesini Yahşilü 'ye (Yah ş i Bey oturan "Toman" oğlu Orhan'ın elli şehir ve dia'ya erişmek üzere iken Orhan bir elçi 1?]), Kandıra bölgesini Ak-Baş ' a verdi. elliden çok kalesi olduğunu , 40.000 atiısı heyeti gönderdi, antlaşmaya razı olduğu izmit'in fethinden sonra Orhan Bey ül• olup yayaları da toplanınca sayılamayacak takdirde savaştan çekileceğini, fakat sa­ kesini yeni baştan teşkilatlandırdı; büyük kadar kalabalık ordusu bulunduğunu, zen­ vaşmak isterse buna hazır olduğunu bil­ oğlu Süleyman'a izmit'i verdi. Bursa san­ gin ve korkulduğu kadar güçlü olmayıp dirdi. imparator barışa razı oldu. Antlaş­ cağına ikinci oğlu Murad ' ı gönderdi, böl• müslüman komşularıyla barış içinde ya­ maya göre Orhan imparatorun dostu ola­ geye "Bey sancağı" adı verildi. Eskişehir şadığını, düşmaniarına karşı bazan gale­ cak ve Bizans'a tabi şehirlere karşı düş­ yakınında ilk payitaht Karacahisar'a arn­ be çaldığını, bazan da yenildiğini belirtir. manca hareketlere girişmeyecekti. Karşı­ casının oğlu Gündüz Alp'i tayin etti. Orhan Ömer! bu bilgileri Osmanlı karşıtı Germi­ lıklı armağanlar gönderildi. Orhan impa­ Gazi kendi vilayetlerinin "ulubey"i oldu. yanlılar'ın yanında bulunan bir şahıstan ratora atlar, av köpekleri, halı ve panter Anadolu beyliklerinde Selçuklular'daki gi­ derlemiştir. kürkü yolladı; o da Türk beyine gümüş bi ülkenin oğullar arasında bölüştürülme ­ 1329'dan beri Bizans ile savaş duru­ kaplar, yünlü ve ipekli kumaşlar, bir at ve si adetti; hükümdar ulubey unvanı ile bü• munda olan Orhan Bey'in yine Bizanslı ­ bireyer örtüsü gönderdi. izmit önünde Or­ tün beyliğin yüksek sahibi sayılırdı. Süley• lar'la savaş halindeki Aydınoğlu Umur Bey han'la yapılan antlaşmaya göre imparator, man Paşa, izmit ucundan doğuda Taraklı ile irtibat kurduğu Enverl'nin Düstılrna­ izmit kuşatmasından vazgeçmesi karşılı ­ Yenicesi, Göynük ve Mudurnu'yu doğrudan me adlı eserinden anlaşılır (s . 25). Orhan ğında Orhan'a yılda 12.000 altın (hyperper) Osmanlı idaresi altına aldı (Süleyman'ın 730'da (ı 33 0) onunla Saruhan'da buluş ­ ödemeye söz vermiş , böylece Osmanlı emi­ Göynük H a marnı ve Camii ile bölgedeki muş ve Bizans'a karşı ortak harekata ka­ ri gözünde Bizans haraçgüzar bir ülke du­ vakıfları için b k. Ayverdi, s. 145-I 50) . Tebriz rar vermişlerdir. P. Lemerle adı geçen Or­ rumuna düşmüştür (antla ş ma Zilhice 73 3/ ipek yolu üzerindeki bu kasabalar önem• han'ı Menteşe beyi olarak yorumlarsa da Ağustos I 333) liydi. Kaynaklara göre Süleyman Paşa ada­ (l'Emirat, s. 66) 1329'dan beri Orhan ve 133Tde Bizans imparatoru Arnavutluk'­ letli davrandı . Birçok köy halkı "Bu Türk kavmini görerek müslüman oldu". Rum­ Umur'un Bizans'a karşı savaş halinde bu­ ta asilere karşı seferde idi. Orhan bunu fır­ ca bilen bu mühtedileri Yıldırım Bayezid lunduklarını dikkate almaz. Anadolu'dan sat bilerek izmit'i kuşattı. Osmanlı riva­ gazilerin akın yolunu kesen Gelibolu Kale­ yetinde izmit fethi üzerinde ilginç ay­ istanbul'da kurulan müslüman mahalle­ lerine yerleştirecektir. si'ne saldırı, Aydınoğlu - Saruhanoğlu ve rıntılar verilir (Aşıkpaşazade , s. 116-117; Orhan arasında bir görüşme sonunda ka­ Hoca Sadeddin, I, 34-37). Konuralp ölünce Bizans kaynakları (Kantakuzenos. Grego­ rarlaştırılmış görünmektedir. Orhan o bölgeyi Süleyman Paşa'ya vermiş ­ ras) 738 (1337) yazı sonunda istanbul'a Bu sırada emektar uç (uc. serhad) bey­ ti. Gazi Abdurrahman'dan bilgi edinen Or­ karşı Orhan'ın bir saldırısından söz eder. O lerinden Konuralp Akyazı. Konurpa-ili ve han Bey asker toplayıp Bursa'dan Yenişe­ sırada imparator Edirne'de idi. Orhan ' ın Mudurnu'ya yönelik akın faaliyetlerini sür• hir üzerinden Geyve'ye geldi. Geyve boğa ­ otuz altı gemilik bir donanma ile istanbul dürürken Bolu tarafına bir akınında Uzun­ zında Absu'da Süleyman kendisiyle buluş­ civarına çıkarma yaptığı haberi geldi. Gre­ cabel'de iki gün iki gece çetin bir savaş tu, Ayan gölü (Sapanca 1 Siphon) ve Aydos'­ goras, Türkler'in istanbul civarına yönelik vermek zorunda kalmış, oradan Akyazı ' da tan gaziler gelip kendisine katıldılar. izmit'i bu saldırısından ayrıntılı biçimde söz eder. Tuz (Düz) Pazarı'na gelmişti (A ş ıkpaşaza ­ kuşatabilmek için Yalova yönünde Yalako­ Olay istanbul'da korku uyandırmış. kay­ de, s. 109) . Geyve boğazında Karaçepüş va'da Koyunhisarı'nı (Hersekdili'ne inen serin emri üzerine Başkumandan Kanta­ ve Absu'ya da Gazi Abdurrahman yerleş­ İ z nikyolu üzerinde birtepede Kaloyan elin­ kuzenos, istanbul'da mevcut az miktar­ tirilmişti. Batıda Bizans'a karşı savaşan deki Koyunhisarı) almak gerekiyordu. Or­ da askerle Ennakosia (İ s tanbul civarında bir diğer uç beyi Akça Koca ise Kocaeli'n­ han bundan sonra bütün kuwetleriyle ge­ bir kale) mevkiinde Türkler'i beklemişti. de Kandıra'yı ve Ermini-ili'ni (Kocae li'n­ lip izmit'i kuşattı. Aşıkpaşazade'ye göre, istanbul önünde Osmanlılar'ın ilk defa gö• de) fethedip yerleşti ve Samandıra'daki "izmit'in sahibesi bir hatun idi, istanbul rünmesi izmit'e yönelik girişimi önlemek Bizans askerine karşı sürekli mücadele• tekvuruna taalluku vardı " (bu bilgi Bizans için olmalıdır. ye girdi (İbn Kemal , ll, 12- 13) . Samand ı ­ kaynaklarıyla u yu ş ur) . HatunOrhan ile an­ Orhan ve Karesi Beyliği. Osmanlı Bey­ ra fethinden sonra Aydos'ta (Aetos) üs• laşıp kaleyi ahidname ile teslim etmek zo­ liği ' nin Batı Anadolu beylikleriyle ilişkileri lenen Bizans askeriyle çetin savaşlar ya­ runda kaldı; zira istanbul kayseri uzakta genelde gaza iş birliği çerçevesindeydi. pıldı (Aşıkpaşazade, s. ı 12). Burada Os­ Arnavutluk'ta isyancılarakarşı savaşa git­ Ancak Karesi ve Germ iyanoğulları ile re­ manlılar'a karşı Bizans'ın Mesothenia va­ mişti (Kantakuzenos, ll, 295) izmit fethi kabet kaçınılmazdı. Orhan'ın Bizans'a kar­ lisi Kontofre (Katalan 1?]) savaşıyordu. için idrls-i Bitlist'nin kaynağındaki 738 şı Aydınoğlu Um ur Bey'le ittifak ettiği bilin­ 1329 Pelekanon zaferinin ardından Ko­ (1337) tarihi doğrudur. Orhan, Aydos'ta­ mektedir (730/ 13 30) . Rumeli'nde Osmanlı caeli'de Hereke ve sahil kasabaları Üs• ki gazileri şehrin muhafazasına tayin etti. gazilerinin Umur'un Trakya seferlerini bil­ küdar'a kadar Orhan Bey'in hükmü altı­ Kiliseler mescide çevrildi. Bir kilise medre­ dikleri ve kendilerine "Umurca oğlanları" na girdi. 733 (1333) yazında lll. Andro­ se için ayrıldı . Süleyman Paşa izmit'e vali dendiği belirtilir. Orhan döneminde Kare­ nikos, Chalkidike'den hareket ettiği sıra­ tayin edildi. izmit-Yalakova Marmara sa­ si Beyi Demirhan (Temirhan) ile (Osmanlı da Orhan ' ın Nikomedia 'yı (Eis-Nikomedia'­ hilini koruma görevi Kara Mürsere veril­ kay naklarında bir istinsah hatası olarak dan eski Osmanlıca İznikmud , modern iz­ di. Bizans'tan gelebilecek saldırıları önle­ Aclan) aradaki gerginlik zikredilir (Demir­ mit) büyük bir ordu ve mancınıklarla ku­ mek için Akça Koca'nın merkezi Kandıra han ile lll. Andronik Antlaşması, 1328) şattığı haberini aldı . Kantakuzenos bu ko- bölgesindeki uç (uc) gazileri buraya geti- Özellikle başlangıçtan beri Germiyan Bey- 377 ORHAN

liği düşmanca davranıyordu. Germiyan lerbeyi Çelebi, Bergama'da 1341'e kadar paratorun ortağı olarak tahta oturdu (8 beyleri bütün Batı Anadolu beyleri üze• beylik yapmıştır . Şubat ı 347). 1347'de Theodora, Orhan'ı rinde egemenlik iddiasındaydı. Osman ve Karesi sancağına Süleyman Paşa'yı ta­ babasıyla görüştürrnek üzere Üsküdar'a Orhan devrinde Germiyan Beyliği, ı. Yakub yin eden Orhan içeride tepede yer alan Bi­ (I 329 Pelekanon zaferinden beri Osmanlı idaresinde (1300 [?]-1340) en güçlü dö• ga'yı uç (uc) merkezi yaptı . Orhan, Karesi'yi ülkesinde) getirecektir. nemini yaşıyordu. Osman'ın beyliği onun ilhak ettiği sırada stratejik Sursa-Lapse­ Rumeli Yakasına Geçiş. Kantakuzenos'un Bizans topraklarında akınına engel olmak­ ki yolu üzerinde Cyzicus (Kap ı dağı), Aydın­ İstanbul' a ortak kayser olarak yerleşti ği s ı ­ taydı. el-Mesalik'e göre Bizans, Germiyan c ı k (bugün Edincik). Biga, Kemer (Viran­ rada S ı rp Kralı Duşan , Selanik'i tehdit edi­ akınları ndan korunmak için Yakub'a önem• cahisar antik limanı) , Lapseki (Lampsakos) ve yordu. 1348'de Selanik'te isyancı Zealotlar li miktarda haraç ödüyordu ( 100.000 di­ bütün sahil ovası Bizans'a aitti. Sahilde şehri S ı rp kıralı n a vereceklerini ilan etti­ nar) . Bu rolü ş i mdi Osmanlı Bey li ği üzeri­ yüksek antik surlarla korunan yarımada ­ ler; Duşan gelip şehri kuşatma altına al­ ne almıştı. dı. Kantakuzenos, Orhan ve Um ur' un gön• da Bizans'ın Pegae Kalesi bu sahil şeridi­ öte yandan Karesi gazileri gazaya devam ni muhafaza etmekteydi. Zamanla Süley• dereceği kuwetlerle Duşan ' a darbe vur­ mak üzere bir plan hazırladı ve Orhan'­ etmek için Bizans'a karş ı güçlü Osmanlı man Paşa bölgeyi fethetti. Bursa-Lapseki dan yardım istedi. 1348 baharında Orhan, beyi ile bir l eşrnek istiyordu. Orhan ' ın ya­ sahil yolu Anadolu'dan savaşçı gazi, göç• Süleyman Paşa kumandasında Sırplar ' a nına sığınmış olan Demirhan'ın küçük oğ­ men ve tüccarın Rumeli'ye geçiş yolu ola­ karş ı büyükçe bir kuwet (20.000 süvari [?]) lu Tursun'u (Dursun) Karesi gazileri des­ rak büyük önem kazanacaktır. Yıldırım Ba­ teklemeye karar verdiler. ile Ka­ gönderdi. Kantakuzenos'un oğ l u Matt­ Hacı İlbey yezid'in bu yol üstünde inşa ettirdiği muh­ resi ayan l arı Demirhan ' ın ölümünde (1335 heos, Sırplar'a karş ı yürürken Süleyman teşem kervansaray günümüze kadar ayak­ veya 1345) Tursun'u davet ettiler. Orhan, onunla birleşecekti. Yirmi iki gemiden olu­ ta kalmıştır. Sahil ovası Bizans'ın sahildeki Karesi Beyliği ' ni ülkesine katmak için bu şan Türk deniz kuweti Strumca (Strymon) Pegae Kalesi alınıncaya kadar tam emni­ nehri ağzına geldi (bu gemiler Kantaku­ fırsattan yararlandı. Tursun ile yapılan an­ yette değildi. Pegae Kalesi, 1. Murad tara­ zenos'un talebi üzerine Um ur tarafından laşmada Karesi Bey li ği bütünüyle Osman­ fından karadan ve denizden kuşatma so­ gönderilmiş olabilir). Umur o sırada aşağı lı ülkesine kat ı lıyor, Tursun'a Behramkale nunda 773 (1371) yazında ele geçirilm i ş­ İzmir'deki kaleyi kuşatmakla meşguldü. (Machramion) ile zengin tuz geliri olan Kı­ tir. Umur savaşırken hayatını kaybetti (Safer zılca-Tuzla bölgesi bırakılıyordu. Osmanlı Yarım yüzyıl boyunca Türkler'le yalnız 7491 Mayıs 1348). Umur'dan yardım gel­ Beyliği ' n i n bat ı da sınırı , 1303'te Osman savaşlar değil, birlikte yaşama deneyimi memesi üzerine Kantakuzenos'un Sırplar'a Gazi'nin Bursa ovasını işgal ettiğ i nden be­ karş ı p l anı sonuçsuz kaldı (Lemerle, s. 227- ri Ulubat Köprüsü ve Kocasu (U! ubat suyu) Kantakuzenos'u Türkler'e ısındırmış (ken­ 229; Soulis, s. 34-35). Süleyman, Kavala'­ idi. Gölün güneyi yol vermeyen dağ lı k böl­ disi Türkçe biliyordu). bu durum, onu hiç nın (Christoupolis) Sırplar eline düşmesinin geydi. Batıya yolu kapatan Lopadion (Ulu­ olmazsa Doğu-Roma topraklarını Avrupa ardından daha ileriye gitmedi ve Anado­ bat) Kalesi, Bursa gibi Bitinya'nın en önem• yakasında elde tutmak için Türk askeri lu'ya döndü. Orhan kayınpederine maze­ li kalelerinden sayılıyordu. Osmanlı rivaye­ gücünden yararlanma düşüncesine götür• ret olarakAnadolu'da saldırıya uğrad ı ğını tine göre Karesi seferinde Orhan, Ulubat'ı müştü. Kantakuzenos, askeri üstünlüğü bildirdi. Serbest kalan Sırplar bütün Kuzey emanla a l mış ve tekfuru yerinde bırak­ deneyimlerle ortaya çıkmış olan Türkler 'i Yunanistan'ı, Tesalya ve Epir'i işgal ettiler. mıştı. Göl üzerinde Gölyazı (Galyas) ve Gil­ hatıratında ücretli asker gibi görmeye alış­ V. loannes Palaiologos gelip Mattheos'u yos (Kilyos, eski Karaağaç) kaleleri ele geçi• m ı ştı. Esasen birçok Türk, bu dönemde Edirne'de kuşatma altın a a l dı. istanbul'da rildi. Gölün batısında Kirmasti Kalesi sa­ ücretli asker olarak Bizans ve Latin dev­ Kantakuzenos güveni kaybetmişti. Onun hibesi "Kalamastorya" ve kardeşi Mihaliç letlerinin hizmetine g i rm i ş , hıristiyanlaş­ Türkler'in Trakya'ya akınlarını önlemediği­ gelip itaat ettiler, Orhan onları yerlerinde mış , "Turkopouloi" ad ı altında onların baş­ ne, Tsympe'yi verdiğine inananlar V. loan­ bıraktı. lıca savaş gücünü oluşturmuştu. Kantaku­ nes Palaiologos'a katılıyordu. Trakya şe­ zenos'un Osmanlı i ttifakı o dönemin şart­ Orhan ilk aşamada Balıkesi r üzerine yü• hirlerinin çoğu V. loannes Palaiologos'u l arı dikkate alınırsa tamamıyla olağan bir rüdü, Tursun'un kardeşi sarp Bergama destekliyordu. Trakya'da durum kötüle• politika idi. Kantakuzenos 1346'da kızı The­ (Pergamon) tepesindeki antik büyük kale­ şince Kantakuzenos, Cenevizliler'le barış adara'y ı zevce olarak Orhan'a verdi. Ev­ ye sığındı. Tursun yanında olduğu halde yaparak bir Türk kuwetiyle hemen Trak­ lenme Bizans imparatorluk geleneğine gö• Orhan gelip Bergama Kalesi'ni kuşattı. Ka­ ya'ya hareket etti. Ona karşı V. Ioannes re yapıldı. Merasim Kantakuzenos tarafın­ le altına kardeş iyle konuşmak üzere giden Palaiologos, Sırp ve Bulgar krallarından dan ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Nikah töre• Tursun kaleden atılan bir akla hayatını kay­ yardım istedi. Sırp Kralı Duşan önemli bir ni Silivri Kalesi dışında bir tahta set üze• betti. Buna içerleyen Orhan, Osmanlı riva­ kuwet (4000 süvari) gönderdi. Bunlara rinde gerçekleşti. Kayser ailesi ve ruhban yetine göre şöyle demiş: "fi'l-hal çağırttı Bulgar Çarı Aleksandr da katıldı ( 13 52 güz). hazır değildi. Kantakuzenos hatıratında kı­ kim il vilayet ahd ü emanla şimden gerü Orhan, Kantakuzenos'un oğlunu destek­ Orhan Gazi'nindir, her kim itaat etmeye zının İslamiyet'i kabul etmediğini , birçok lemeye karar verdi. Böylece Mattheos'a kılıçtan geçiririz." Bu fetih 73S'te ( 1334- hıristiyan esiri fidyelerini ödeyip kurtardi­ karşı savaş Orhan'ın önemli rol aldığı bir 35) vukubuldu. Tirnar sahibi kimselere Or­ ğını iddia eder. Kendisi kızını gelin gönde• Balkan savaşına dönüştü. Sırp ve Bulgar han timariarını verdi. Karesi ile Osman­ rirken şüphesiz Orhan'dan isteyeceği as­ askerleri Meriç boyunca yerleşti. Or­ lı Beyliği arasında gidiş gelişi kontrolü al­ keri yardımı düşünüyordu (Bryer, s. 486). han'ın, oğlu Süleyman kumandasında gön• tında tutan Ulubat Kalesi tekfur elinde bı­ Orhan ile ittifaktan bir yıl sonra Kantaku­ derdiği 10-12.000 kişilik süvari ordusu du­ rakılamazdı, "hıyaneti " dolayısıyla burası zenos maiyetindeki 1000 kişilik kuwetle ruma hakim oldu. Süleyman Meriç üzerin• da ele geçirildi. Karesioğulları'ndan Bey- İstanbul'a girip sarayı kuşattı ve genç im- de Empithion'da Bulgarlar'ı yen di (ı 352

378 ORHAN kışı) . Sırplar ve Bizans kuwetleri bir süre le o sırada Gelibolu valisinin Asan Andro­ Süleyman'ın Bolayır uç (uc) merkezi Geli­ direndilerse de Türkler'in sayı üstünlüğü nik olduğunu. Asanlar'ın üç kardeş olup bolu yarımadasının en dar yerinde strate­ 1 ve cesaretleri karşısında tam bir bozguna aralarında geçimsizlik bulunduğunu, biri­ jik bir noktada idi. Süleyman Bolayır'da uç- uğradılar. Kaçabilenler Dimetoka Hisarı'­ nin kaçarak Süleyman'ın yanına geldiğini ları teşkilatlandırdı. Ece Bey ve Gazi Fazı! na sığındı. Türk süvarilerinin hızlı ve da­ tesbit etmiştir (l'Emirat, s. 63-73). Düs• kumandasındaki kuwetler kuzey ucunda yanıklı atları dolayısıyla üstünlüğü vardı. tılrndme de onun müslüman olup ilk Os­ Gelibolu'yu abluka altına aldı (Aşıkpaşaza­ Bizans tahtı için Palaiologos ve Kantaku­ manlı fetihlerinde önde olduğunu göste• de, s. 124) . Kuzeyde Süleyman Paşa'nın zenos aileleri arasında rekabet Trakya'yı rir. Aşıkpaşazade'nin geceleyin salla geçi• kendi kumandasındaki uç geleneksel Türk Osmanlılar'a açmaktaydı. Bunun ardından lip bağların arasında bir kafirin ele geçiril• stratejisine uygun biçimde sağ kol, orta Süleyman, Kantakuzenos'u Edirne'de bul­ diği, Süleyman Paşa'nın buna bir kaftan kol ve sol kol olarak örgütlendi. Orta kol du. Türk birlikleri ganimetierini arttırmak giydirdiği ve onun yol göstermesiyle ka­ önemli merkez Malkara'ya (Megal-khora). için Bulgaristan'a akın yaptılar. Süleyman leye girildiği şeklindeki rivayeti genelde sol kol Evrenos idaresinde Keşan'a, sağ askerini kışı geçirmek üzere Tzympe (Cin­ Düstılrndme'deki bilgiyle uyuşur ve bu­ kol Banatoz (Panados)- Tekfurdağı doğrul­ bi 1 Çimbil Kalesi'ne yerleştirdi. loannes nun Gelibolu tekfurunun oğlu Asan oldu­ tusunda teşkilatlandırıldı. Süleyman Pa­ Palaiologos. Süleyman'ı kendi tarafına çek• ğu ortaya çıkar . Aynı kaynak ilk Osmanlı şa. bölgeye Anadolu'dan derhal asker ve mek için elçi gönderdi, Süleyman ise bu­ fethi Akça-Burgos'u onun aldığını, Geli­ halk getirip yerleştirme ve bir köprübaşı nu nezaketle reddetti. Ümidini kaybeden bolu düştükten sonra bir derya seferinde kurma konusunda büyük çaba gösterdi. loannes rakip Kantakuzenoslar ile anlaş­ boğulduğunu açıklar ( Kemer'in doğusun­ Hisarlardaki Bizans askeri Anadolu'ya sü­ ma yapmak ve iç savaşa son vermek zo­ da Şahmelek [Şahmelik[ Limanı'nda onun rüldü. Babası Orhan'a adam gönderdi, runda kaldı. Trakya şehirleri Kantakuze­ adı bugüne kadar yaşamıştır). Aşıkpaşa­ fethedilen hisariarı korumak için çok as­ noslar'a teslim oldu. Baba Kantakuzenos zade rivayeti Süleyman Paşa'nın Cinbi 1 kere ihtiyaç olduğunu bildirdi (a.g.e., s. İstanbul'a geldi. Sonuçta Orhan olayların Çimbi 1 Çimpi Hisarı fethinin ardından Bo­ 124-125; ayrıca bk. Neşrl, 1, 176). Bunun­ gidişini belirleyen güç olarak ortaya çık­ layır yakınında Akçaliman'ı alıp gemileri la beraber 1351-1355 Ceneviz-Venedik sa­ mıştı. yaktığını açıklar. Aşıkpaşazade'ye göre vaşının ortaya çıkardığı şartlar olmasaydı, Aşıkpaşazade tarihinde popüler-folk• bir iki gün içinde 2000 (Hoca Sadeddin, I, Osmanlılar'ın Rumeli yakasında yerleşme­ lorik hikayelerle (öküz derisi, salla geçiş 55: 3000) asker geçirdiler ve bir gece Aya­ si kolay olmazdı. vb.) anlatılan Avrupa'ya geçiş rivayeti (Ta­ Şiianya'yı aldılar . Bu rivayetin başka bir İstanbul'da Pera'daki (Galata) Ceneviz rih, s. 123-125: Neşrl, I, 170-182; Hoca versiyonunda (Neşrl. I. 176) Odköklük ile kolonisi, varlığını sürdürebilmek için Mar­ Sadeddin, I, 51-62) Düstılrndme'deki Eksamilye'nin de fethedildiği belirtilir (Ek­ mara ' nın ötesinde gelişen Osmanlı Beyli­ tarihi bilgiler ışığında değerlendirilmeli­ samiliye, BoJayır'ın kuzeyinde her iki de­ ği'ni tabii bir müttefik olarak görmeye dir. Aşıkpaşazade'nin rivayetine göre Sü• nizi gören Bizans Hexamilion Hisarı ' dır, başladı. Özellikle Pelekanon savaşından leyman Paşa. Aydıncık tepesinden (Te­ yakın zamanlara kadar haritalarda Eksa­ sonra Orhan'ın beyliği Üsküdar'dan Kara­ maşalık) Cyzikus harabelerini görüp hay­ milye adını korumuştur). Odköklük veya deniz ağzında Ceneviz'in Hieros (Yoros) Ka­ rete düşmüş ve Rumeli'ye geçip yerleş­ Köklük (Balabancık) Hisarı'nın fethi Süley• lesi'ne kadar Boğaz'ın doğu sahiline yer­ meyi düşünmüş. Ece Bey ve Gazi Fazı! ile man Paşa'nın Bolayır seferinde ilk fethidir. leşmiş bulunuyordu. 1351'de Venedik do­ görüşüp bunu kararlaştırmıştır. Bu olay. Öteki kalelerin fethi, Süleyman Paşa'nın nanması Pera'yı kuşatma altına aldı. Pe­ Süleyman 'ın Kapıdağı-Aydıncık- Lapseki Kemer'den (Parion, Virancahisar) 3000 ki­ ra. Bizans ve Venedik karşısında ancak Or­ sahil ovasını fethettiği bir zamana rast­ şiyle gelip Bolayır'ı fethetmesinden sonra han ile iş birliği sayesinde dayanabilirdi. lamış olmalıdır (Enver!, s. 83). Aydıncık'­ olmalıdır. Düstılrndme'de kaydedildiği gi­ 1351-1355 Ceneviz-Venedik savaşı döne• tan Rumeli sahili görünmez. Mahall1 ri­ bi, Süleyman Paşa'nın 2000 (3000) kişiyle minde Ceneviz c;lonanması erzak ikmalini vayet bir noktayı teyit eder: Süleyman. Kemer Limanı'ndan Kozludere'ye asker çı­ Orhan Bey' e ait limanlardan yapacaktır. Bu Görece tepesinden karşı yakayı seyret­ karıp Bolayır'ı fethi. Rumeli fütuhatında savaş boyunca Pera, Orhan'ı yanında ta­ miştir (Görece yer adı, Aşıkpaşazade'nin bir dönüm noktasıdır. bii bir müttefik olarak buldu. Orhan'a ge­ nüshalarında çeşitli biçimlerde verilmiş­ Şimdiye kadar literatürde Osmanlılar'ın lince, Boğaz'da tutunmak için güçlü de­ tir). Süleyman Paşa. Görece'den (bugün Avrupa yakasında yerleşmeleri hakkında niz devleti Venedik ve Aragen ile Bizans Kemer'in güneyinde tepede bu adda bir yazılan şudur: 1352'de sefer dönüşü Kan­ ittifakina karşı Ceneviz'i tabii bir müttefik köy mevcuttur) sahilde Viranca-Hisar'a takuzenos. Süleyman'a Tzympe Kalesi'n­ görüyordu. Osmanlı Beyliği strateji bakı ­ (Görece'den aşağı sahilde Kemer'e 4-5 de geçici olarak yerleşme izni vermiş. o mından hayati bir duruma gelmişti. Kare­ km .) inmiştir. Kemer (yakınında Virancahi­ bu kaleden çıkınayıp Trakya'da yerleşmiş­ si Beyliği zaptedilmiş. sınır Çanakkale Bo­ sar, antik Pari on harabeleri) burada önem• tir. Gerçekte bu, daha ziyade Bolayır fet­ ğazı'na dayanmıştı. Süleyman Paşa. Ru­ li bir liman şehridir. Karabiga (antik Priapos) hi sonucu Osmanlılar'ın Gelibolu yarıma­ meli'ye ulaşan tarihi Kapıdağı (Cyzikos). bir yarımada üzerinde kurulmuş büyük bir dasında stratejik bir noktada yerleşme­ Lapseki (Lampsacus) yolunu ele geçirmişti. kaledir. Süleyman Paşa, Bolayır fethi için siyle mümkün olmuştur. Düstılrndme'­ 1350'lerde öte yakaya geçip yerleşmek Kemer'den bir ordu ile hareket etmiştir. de Süleyman Paşa'nın Anadolu'da Kemer için şartlar en uygun zamanı gösteriyor• Düstılrndme'de Gelibolu Tekfuru Esen'in Limanı'ndan o zaman için büyük bir ordu du. Ceneviz'le Venedik-Bizans-Aragon it­ oğlunun tutulduğu ve müslüman olarak olan 3000 kişiyle Kozludere'ye çıkarma tifakı arasındaki savaş Orhan için elveriş­ Melik Bey adını aldığı. bu şahsın Süley• yaptığı belirtilmektedir (Kozludere kıyı­ li şartlar hazırlatlı. 1351 Kasım ayında Or­ man'ı sürekli Rumeli fethi için destekle­ daki limandan Bolay ır 'a uza nan vadidir, han'ın Cenevizliler'le temasa geçtiğ V dik­ diği, Lapseki'de yapılan gemilerle gecele­ bugün bu vadide Kozluçeşme, Kozludere kati çeker. Orhan'ın elçileri Ceneviz a~i­ yin asker taşındığı bilgisi yer alır. Lemer- adları yaşamaktadır). raliyle buluştular ve düşman hakkında bil-

379 ORHAN

gi verdiler (b k. Balard, IV ı ı 970], s. 43 ı- ce ve bütün Cenevizliler'ce bilinmektedir" mıyla Trakya'da toprak sahibi zengin ve 469) . Üsküdar'a gelen Orhan, Pera'yı müt• diyor ve Orhan'ı "Peralılar'ın kardeşi ve soylu büyüklerden destek buluyorlardı. Ba­ tefiklere karşı savunmak üzere 1000 okçu sevgili babası" diye anıyor (Turan, s. ı 97). ba Kantakuzenos tahtı bırakma!< zorun­ gönderdi. Osmanlı kuwetlerini deniz aşırı Venedik-Katalan donanmasının İstanbul'­ da kaldığı zaman oğlu Mattheos'un yanın ­ Avrupa yakasına geçirmekte Cenevizliler'in dan ayrılması üzerine yalnız kalan Bizans, daki Türk kuwetleri onun davasını benim­ daima iş birliği yaptıkları, gemi kiraladık­ Orhan'la ve Cenevizliler'le barış antiaş­ seyeceklerdir. Diğer bir ifadeyle Bizans'­ ları bilinmektedir. Orhan karşı yakaya kitle ması imzalamak zorunda kaldı (6 Mayıs taki iç savaş. soylular, kilise ve köylüler halinde taşıma için bir defasında 60.000 ı 352) arasında sosyal gerilim, Osmanlı yayılışı­

altın ödemişti. Bu arada Süleyman Paşa, Trakya'dan na ayrıca yardım etmekteydi. Bu dönemde Ceneviz desteğini sağla­ Anadolu'ya geri çekitmeyi reddediyor, elin­ Bu sıralarda Orhan, İç Anadolu'daki ge­ yan Orhan'ın İstanbul'u tehdidi Bizans'ta deki şehirleri ve Tzympe'yi boşaltmak is­ lişmelerle de ilgilenmekteydi. Ankara böl• ve Yenedikle ciddi kaygıya sebep oldu. Ve­ temiyordu. Kantakuzenos, Türk işgalinde­ gesi Sivas sultanı Eretna soyundan Gıya­ nedikli Faliero şehrin Türkler' e karşı daya­ ki şehirleri güç kullanıp geri almanın im­ seddin Mehmed'e aitti. Onun zayıf kişili­ namayacağını belirterek Venedik'in doğ­ kansızlığını görerek damadı Orhan'a baş­ ği yüzünden Eretna Sultanlığı'nda iç karı­ rudan doğruya şehri ilhak etmesini tavsi­ vurdu. Fakat Süleyman Tzympe'yi ödün• şıklıklar baş gösterdi, Mehmed 20 Receb ye etti (Ostrogorsky, History, s. 4 75). Pe­ süz boşaltmayı reddetti. Kantakuzenos'a 755'te (ı O Ağustos ı 354) tahtını bırakıp ra'nın yardımına gelen Ceneviz Amirali Pe­ göre bu olayda Orhan da suç ortağı idi. Karamanoğlu'na sığındı. Karamanoğlu onu ganino Doria'nın donanınası altmış kadır­ Orhan ise kayınpederi imparatorla iyi iliş ­ destekleyerek Ankara'yı ele geçirmeye ça• gadan oluşuyor ve 10.500 tayfa ve asker kiyi korumak istiyordu ve onu oyalıyordu. lıştı. Osmanlılar bu kargaşadan yararlan­ taşıyordu. Doria, Marmara kıyılarını izleyip Nihayet imparator antlaşma şartlarının dı, İpek yolu üzerinde saf imalatı ve tica­ İstanbul'a doğru gelirken Heraklea'yı (Mar­ yerine getirilmesinde israr ederek 40.000 retiyle zengin bir şehir olan Ankara'yı işgal mara Ereğlisil işgal etti. Ceneviz kaptanı altın ödemeyi önerdi. Gemiyle İzmit' e ge­ etmeye karar verdiler. Süleyman ' ın, şehre Hieros 1 Hieron Kalesi'ni (bugün Anadolu­ lip Orhan'la buluşmak istediyse de Orhan hakim olan ahllerle anlaşma ve iş birliği kavağı'nda tepede Yoros Kalesi) harekiU hastalığını ileri sürerek gitmedi. Görüş­ yaptığına kuşku yoktur. Vali Amasya Emi­ üssü olarak kullanacaktır. Orhan'la iş bir­ meler devam ederken 5-6 Safer 755 (1-2 ri Hac ı Kutluşah ile aniaşan Orhan, Süley• liği ise Boğaz'da başladı. 1351 Ekim orta­ Mart 1354) gecesi korkunç bir deprem man Paşa kumandasında orduyu harekete larında Doria ' nın donanınası Pera'ya ulaş­ Trakya sahillerindeki birçok şehir ve kale­ geçirdi, Ankara ve Sivrihisar'ı ele geçirdi. yi, bu arada Gelibolu'yu ve etrafındaki ka­ tı. Osmanlılar'ın Gelibolu yarımadasında Ankara ve Sivrihisar için bu karşılaşma , leleri yerle bir etti. Süleyman bu savun­ fetihleri aynı tarihtedir ve bu bir rastlantı Osmanlılar ile Karamanoğulları arasında masız şehirleri derhal işgal ederek güç• değildir. Ceneviz kaynağında 12 Kasım gelecekteki büyük mücadelenin başlangıcı lendirdi. Bu durum Bizans ile ilişkilerin bo­ 1351'de Orhan'ın elçilerinden söz edilir. sayılabilir . Balard'a göre mektup ve elçilerin gidip zulmasına yol açtı. Cenevizliler'in deste­ Ankara dönüşü Süleyman sonbaharda gelmesi arada bir antlaşmanın kesin gös• ğini sağlayan Orhan'ın İstanbul'a yönelik (755/1354) babası Orhan ile anlaşarakve­ tergesidir. Ceneviz donanmasında dokuz tehdidi Bizans'ta ve Venedik'te ciddi kaygı­ ya onun baskısıyla Kantakuzenos'a birlik­ Türk gemisi (parescarmi) vardı. Mart ayı bo­ ya sebep oldu. Venedik balyozu 1355 Ağus­ te elçi gönderdiler ve Trakya'da işgal edi­ yunca Orhan armağanlar göndermişti. tosunda Venedik doçuna bu tehdide karşı len şehirleri geri vermek için görüşmeye Türkler Boğaz'da demirleyen Doria ile ha­ İstanbul'un bir hıristiyan devletinin, Vene­ hazır olduklarını bildirdiler. İmparator biz- berleşiyordu. Balard'a göre her şey, Boğaz dik, Sırp Kralı Duşan veya Macar kralının . zat Trakya'ya gidip bu şehirleri alıp garni­ savaşından (Şubat ı 352) sonra Cenevizli­ himayesi altına girmeye hazır olduğunu zonlar yerleştirmeye hazır olduğu cevabı­ ler'le Orhan arasında bir ittifakyapılmış ol­ yazdı. nı verdi. Tam bu sırada V. Ioannes Palaio­ duğunu kanıtlar. Orhan'ın Cenevizliler'le Süleyman Paşa, Trakya'da Bolayır-Geli­ logos tahtı geri almak üzere Tenedos'tan ittifakı Bizans'a karşıydı. Aynı zamanda bolu'dan hareketle sınırlarını Tekfurdağı'­ (Bozcaada) gizlice İstanbul'a geldi ve hal­ Doria'ya erzak sağlamış, un yüklemek üze• na, Malkara'ya (Migalkara) kadar geniş­ kın desteğini sağladı. Kantakuzenos, Trak­ re otuz kadırganın Osmanlı topraklarından letmişti. Osmanlı kuwetleri batıda Hay­ ya'da yerleşmiş olan Türkler'den yardımcı geçmesine izin vermişti. Orhan'ın Cene­ rabolu'ya (Hariupolus), doğuda Vize'ye, kuwet geleceği haberini yayarak rakipleri vizliler'e bağışladığı ilk kapitülasyon 1352 batıda Keşan (Kisson) ve Dimotoka'ya (Di­ üzerinde baskı yapmayı denedi. başlarına rastlar. Orhan'ın Üsküdar'da kuv­ dimoteichon) kadar akınlar yapıyordu. İç vet yığarak 1352 Şubat deniz savaşında savaş, Türk akınları, veba salgını sonucu Tzympe'den Süleyman'ı çıkaramayan Cenevizliler'i desteklediği açıktır (Balard, Trakya nüfusu azalmış harap bir bölge Kantakuzenos papaya yaklaşmış. kiliseler IV ı 1970], s. 444). Böylece Ceneviz-Venedik halinde idi. Bizans iç savaşları (ı 328- ı 34 ı birliği için bir dini meclis (konsil) toplanma­ savaşı. Osmanlılar'ın Trakya'da yerleşme­ ve 1341-1347), Karesi ve Umur Gazi'nin sını önermişti (ı 352) (a.g.e., s. ı 9). Türk­ sine herhalde katkıda bulunmuştur. Bun­ akınları, Bulgarlar'ın istilaları ve özellikle ler'in Avrupa toprağına kalıcı olarak gel­ dan önce ticaret gemilerini korumak için 1348 ve 1362 veba salgınları yerleşik köy• mesi üzerine Bizans ile papalık arasında Cenevizliler Haçlı ittifakiarına katılıyordu . lü halkı ve şehirleri kırmış geçirmişti, halk Haçlı seferi görüşmeleri ciddilik kazandı. Şimdi Cenevizliler büyük bir Osmanlı kuv­ bir kurtarıcı arıyordu. Kantakuzenos yan­ Papalık, Kantakuzenos'tan ümidini kese­ vetini ücret karşılığı gemileriyle karşı sa­ lısı Patrik Philotheos istilacı Sırplar'ın Türk rek Türkler' e karşı güçlü S ı rp KralıStefan hile çıkarmayı kabul ediyordu. Çağdaş Ce­ akıniarına hedef olmadığından, fakat sa­ Duşan'ı desteklemeye karar verdi. Kanta­ nevizli devlet adamı Lucanio dal Vermeda, yısız Rum'un katiedildiğinden veya tutsak kuzenos, İstanbul'daki düşmaniarına kar­ "Türkiye Emlri Orhan Bey'den ne kadar yapılıp götürüldüğünden yakınıyordu. Ba­ şı mücadelede başlangıçta Duşan'a dayan­ iyilik ve lutufkarlık gördüğümüz bizce, siz- ba oğul Kantakuzenoslar, Orhan'ın yardı- mak istemişse de (ı 342 antiaşması) onun

380 ORHAN tehlikeli bir müttefik olduğunu anlamak­ zenos her zamankinden çok Türk yardı­ görüyordu. Artan zıtlık karşısında Kanta­ ta gecikmedi. Kantakuzenos Umur'a dön• mına bağımlı hale geldi. Duşan, Doğu Ro­ kuzenos tahtı bırakmaya razı oldu ( A ralık müş, onun gönderdiği kuwetlerle Sırplar ma İmparatorluğu'nu kendi egemenliği ı 354) . Ayrılırken verdiği nutkunda neden arasında ilk karşılaşma (Mayı s ı 344) ba­ altında ihya etme planı karşısında en bü­ Türkler'le işbirliği yapmak zorunda kaldı­ şarılı olmuş, Duşan, Doğu Makedonya'da yük engel olarak Osmanlı Türkleri'ni görü• ğını açıklamaya çalışarak şöyle söylemiş­ yerleşme imkanını bulamamıştı . Bu ara­ yor, papanın desteğine güveniyordu. İs­ tir (Kantakuzenos, lll, 292) : "Barbarlarla da Duşan Serez'i aldı ve Christopolis'e (Ka­ tanbul'a sefer için deniz gücü Venedik'in (Türkler'le) aramızdaki farkı bilmezlikten vala) kadar ilerledi (I 347) . Sırplar'ın ve desteğini aradı . Kesin hareket için Duşan'ı gelemeyiz. Biz askeri tercübe bakımın­ Rumlar ' ın imparatoru unvanını alarak Bi­ bağlayan şey kuzeyden Macaristan bas­ dan onlardan üstün değiliz . Onlar silahları, zans İmparatorluğu'nun, "Tanrı'nın iniiye­ kısı idi. Kantakuzenos, Anadolu'da Bizans sayıları ve savaş atılganlığı bakımından bi­ tiyle büyük kutsal Grek imparatorlarının hakimiyetini geri getirme fikrinden tama­ zi geçtiler. Onlar orduda parasız gönüllü varisi" olma iddiasında bulundu (ı 345) . men vazgeçmiş , politikasını Avrupa'da im­ hizmet ederler. Asya ve Avrupa'da bizden Sırp kralının başarıları karşısında Kantaku- paratorluğu ihya fikrine hasretmişti. Böy• aldıkları geniş topraklara sahip oldukları gibi kalan topraklarımızı da ele geçirmek le bir siyasetin başarısı ancak Türkler'den için bütün gayretlerini harcayacaklardır. asker sağlamakla mümkündü. Bizanslılar, Fetihlerinde şimdiye kadar kolayca elde Sırplar'ın eline geçen Makedonya şehirle­ ettikleri başarı onlara bu umudu vermek­ rini geri almak için Türkler'in yardımıyla tedir. Bu sebeple onlarla barışı korumayı bir sefer hazırlığına giriştiler (Soulis, s. 35) . tavsiye ederim. İleride hazine toplayıp or­ 1348'de veba salgını Rumeli'yi kasıp ka­ du ve donanma yaparak karşı saldınya geç• vuruyordu. Duşan , Trakya'da yerleşme ça• mek gerek. Unutmayınız ki yalnız Orhan'a basında bulunan Türkler'i bertaraf edip karşı değil Asya'daki bütün Türkler' e kar­ İstanbul' u almak amacıyla son bir hamle­ şı savaşma zorunlu olacaktır. Onların di­ ye hazırlanırken birdenbire öldü (20 Ara­ ninde ölüm (şehadet) ahirette sonsuz mut­ lık ı 355) . Sırp imparatorluğu Duşan'ın luluktur." Bu söylevde tecrübeli devlet ada­ ölümü üzerine parçalandı, Balkanlar'da mı realist biçimde gerçekleri belirtmek­ Osmanlılar'a yol açıldı. teydi. Fakat gençler, onun damadı Or­ Bu tarihlerde İstanbul'da, Osmanlı isti­ han'Ia ittifakı yüzünden Türkler'i korur bi­ lası karşısında bir Haçlı seferine bel bağ­ çimde konuştuğuna inanıyorlardı. Onlar layan ve Roma kilisesiyle patriklik arasın­ Trakya'da savaş konusunda ayak diredi­ da birleşme yanlısı Greko-Latin skolasti­ ler. Gerçekte Kantakuzenos manastıra çe• ğini benimsemiş aydınlardan oluşan güç• kildikten sonra Trakya'da Kantakuzenos'un lü bir grup ortaya çıktı; bunlar Kantaku­ oğlu Mattheos'a Türkler destek oldu. Ya­ zenos'un Türk politikasına şiddetle karşı nında Anadolu beyliklerinden para iste­ idiler. Bizans'ta Kantakuzenos'un destek­ meyen, sırf ganimet akınına gelmiş 5000 lediği palamizm (hesychasm) dini hareke­ Türk askeri bulunmaktaydı. Mattheos on­ tinin başı (ı354'te Orhan'a esir düşen ve ları ganimet almaları için Bulgaristan üze• fidye kar ş ılığı serbest bırakılan Gregory rine sevketti. Pheria'ya (Karaferye) çekil• Palamas) Doğu mistisizminin en aykırı şe­ diği zaman da onları Sırplar üzerine gön• killerini benimsemiş bir rahip olup (Ha­ derdi. Yağmadan dönüşte Türkler bir Sırp lecki, s. ı 3) İstanbul'da papa taraftaria­ saldırısından korkup paniğe kapıldılar . rına karşı mücadele halindeydi. Orhan'ın Mattheos'un karşıtı V. loannes Palaiolo­ ülkesinde tasavvuf mistisizmi revaçta idi. gos, Türkler' e karşı Sırplar ' a ittifak öner• 1333'te İznik'te ilk medreseyi kuran Da­ di. vOd-i Kayseri büyük İslam mutasawıfı Kantakuzenos sahneden çekildikten son­ Muhyiddin İbnü ' I-Arabl'ni n etkisi altında ra V. Ioannes Palaiologos tarafından Trak­ idi, onun Fuşuşü'l-J:ıikem adlı eserine bir ya'da Türkler'e karşı savaş başlatıldı . İs­ şerh yazmıştı. Orhan bu akımı destekle­ tanbul'da papa-Latin partisi işleri tama­ mekte, heterodoks alperen dervişleri hi­ mıyla ele aldı. Katalik olan V. loannes Pa­ maye etmekte, onlar için zaviye vakıfları laiologos, Türkler' e karşı papaya mektup Özetle bu tarihlerde te­ bağışlamaktaydı. yazarak halkını Katolikliğe sokmak için bir baası arasında büyük bir Rum topluluğu plan sundu ( 15 Aralık ı 355). Haçlı yardı­ bulunan Osmanlılar hıristiyanlarla bir uz­ mı olarak derhal on beş gemiyle soo şö­ laşma zemini arıyorlardı. valye ve 1000 yaya askeri istiyordu. Papa, Süleyman Paşa'nın Trakya'da yerleşme­ İmparator Ioannes'in mektubunu aldıktan si ve özellikle Türkler'in Balkanlar'a geçi• sonra Haçlı seferini gerçekleştirmek için Orhan Gazi şini kontrol eden Kallipolis'in (Gelibolu) Venedik, Kıbrıs kralı , Rodos şövalyeleriyle tuğra l ı düşmesi üzerine (75511354) İstanbul'da temasa geçti, Bizans'a yardım etmelerini mülkname saray mensupları ve aydınlar Kantakuze­ istedi. loannes'e güvence verdi ve Boğaz (TSMA, E. nr. 10789) nos'un güttüğü politikanın iflas ettiğini savaşı (Şubat 1352) sırasında Orhan ile it-

381 ORHAN tifak etmiş olan Cenevizliler'i ileride Haç• yordu. Bizans, Haçlı yardımıyla denizden Venedik altını ödedi ve Halil kurtarıldı. is­ lı ittifakina sokmak amacıyla bir mektup Boğazlar'ı kesmek, Rumeli'deki Türkler'i tanbul'a getirilip orada Ioannes'in küçük gönderip taahhütlerinin hükümsüz oldu­ yok etmek stratejisini izlemekteydi. Os­ kızı iren ile nişanlandı ve imparator tara­ ğunu bildirdi (6 Ağu s tos ı 355) . Boğaz kı­ ınanlılar için cidden kritik bir durum or­ fından izmit'e getirildi. İmparator, Halil'in yısına İstanbul karşısına gelen Osmanlılar taya çıkmıştı. Orhan'dan sonra tahta geçmesi vaadini de

şimdi Trakya'da istanbul doğrultusunda Zorunluluk altında yapılan bu antlaş­ aldı . Bizans böylece Halil'in şahsında Os­ ilerlemekteydiler. Ortodoks inançla rına sı­ ma Rumeli yakasında bir avuç Osmanlı'yı manlılar ' la bir barış ve denge dönemi aç• kı sıkıya bağlı sıradan Rum halkı Katolik­ umutsuz bir durum içine atmak demek­ mayı arzuluyordu. Gregoras'a göre Orhan liğe kesinlikle karşı idi; bu gerçek Osmanlı tL Kendi başına bır akılan Mattheos Kan­ bu düzenlemeyi kabul etti. Türk-Moğol yayılışında önemli bir faktör olacaktır. Os­ takuzenos da bu sırada Sırplar tarafın­ geleneğini izleyen Osmanlılar'da hüküm• manlı idarecileri, bey ve ulema fıkhın gay­ dan esir alınarak imparatora teslim edil­ darlık için bir veraset. veliahtlık kanunu ri müslimlere tanıdığı zimmet hukukunu di ( 1358) Böylece İstanbul, Trakya'da du­ yoktu, Halil'in veliahtlığı unutuldu. Rume­ ( istimalet p o litikas ı) izliyor, öte yandan rumu kendi lehine çevirmiş bulunuyordu. li'deki Şehzade Murad bu politikaya karşı itaat eden Rum halkı Osmanlı egemenliği­ Orhan'la yapılan anttaşınada imparatorun idi ve Karesili gazi beyler ve lalasıyla birlik­ ni kabul etmeyi tek kurtuluş çaresi olarak eski borçlarından söz edilmektedir. Ger­ te gaza ve yayılma politikasında kararlı görüyordu. İslamiaşmalar istanbul patri­ çekten 1333'te izmit'i rahat bırakma kar­ idi; Trakya'da Bizans'a karş ı savaş ve ba­ ğini telaşa düşürmekteydi. Patrik, İznik şılığında imparator yıllık bir haraç öde• şarı kendisine taht yolunu açacaktı. hır i stiyanlarına mektuplar göndererek ih­ meyi kabul etm i şti. Bizans ' ın tekrar bir V. loannes Palaiologos'un Türkler'e kar­ tidaların önüne geçmeye çalışıyordu (Vryo­ Osmanlı haraçgüzarı durumuna düşmesi şı Papa V. lnnocent'e bir Haçlı seferi için nis, The Decline, s. 341 -343) . 1371 'de Meriç savaşıyla gerçekleşecektir. başvurusu 1355 tarihindedir. Haçlı hazır­ 758'de ( 1357) Orhan, küçük oğlu Halil'in Gaziler yeni durum karşısında ümitsizlik lıkları için Papa Pierre Thomas'ı İstanbul'a (o zaman on bir yaş ında) İzmit körfezinde içindeydiler (Anonim Tevarfh-i Al-i Osman, gönderdi (i ka meti: May ı s s onu-Ka s ım "korsanlar" tarafından tutsak edilip Eski s. 20-21 ). Karesili gaziler, Rumeli'ni boşalt­ 1357). loannes, Haçlı yardımıyla Türkler'i Foça'ya götürüldüğünü öğrendi. Aslında maya kesinlikle karşı olmalıdır. Çimbi ve Trakya'dan tamamıyla çıkarmayı umuyor­ Eski Foça'da Bizans Valisi Leo Kalothetos, Gelibolu fethinden sonra Karesi'den halk du. Papaya gönderdiği mektupta (21 Tem­ Bizans sarayının yakından tanıdığı biriydi Rumeli'ye geçip yerleşmeye, köyler kur­ muz 1357) imparator Türkler' e karşı başa­ (Lemerle. s. 71 -75). 1329'da lll. Androni­ maya başlamıştı. Orhan bu tarihte yeni rılarından söz etmekteydi. Thomas, 1359 kos, Cenevizliler'i Sakız ' dan çıkardığı za­ bir felaketle sarsıldı. Süleyman bir kaza­ sonbaharında papanın Doğu ' da apostalik man onu Sakız'a vali yapmıştı. Olayların da yahut bir suikast sonucu hayatını kay­ Lega 'sı gibi büyük bir unvanla İstanbul'a gelişi, Halil'in tutsaklığının aslında Bizans betti (758/ 1357). Süleyman, rivayete göre geldiği zaman imparatoru Trakya'da Türk• sarayının Orhan ' ı barışa zorlamak için bir Rumeli'nin terkedilmesi gibi bir ihtimalin ler'le savaş halinde buldu. Venedik'in sağ­ tertibi olduğunu gösterir. İhtiyar ve hasta önüne geçmek için ölüm döşeğinde cese­ ladığı gemilerde Rodos, Venedik, Ceneviz Sultan Orhan, Theodora'dan olan çok sev­ dinin Bolayır'da gömülmesini ve yerinin ve İngiliz askerleri Türkler' e karşı Haçlı or­ diği oğlu Halil'in kurtarılması için impara­ belli edilmemesini vasiyet etmişti. Onun dusunu oluşturmaktaydı . Sonradan aziz tora başvurdu. Bizans diplomasisi durum­ ölümü üzerine Orhan yerine ikinci oğlu mertebesi verilen Thomas'ın biyografisini dan fazlasıyla yararlandı ve Orhan'a bir Şehzade Murad'ı tercübeli kumandan la­ yazan Philippe de Mezieres'e göre Bizans antlaşma imzalattı. Buna göre Orhan, tası Şahin ' le beraber Gelibolu'ya gönderdi. askerinin katıldığı bu Haçlı ordusu Türk• Trakya'da Bizans topraklarına karşı her Halil kurtarılıncaya kadar ( 1359) Murad ler'in Avrupa'ya geçiş iskelesi olan Lapse­ türlü saldırıyı durduracak, oğlunu kurtar­ hareketsiz bekledi. ki'ye çıkarma yaptı; kasaba yakıldı. Bunlar mak için Foça'ya gönderilecek gemilerin Halil'in kurtarılması için Bizans impa­ gemilerine dönerken pusudaki Türkler'in bütün masraflarını üzerine alacak, impa­ ratoru 759 (1358) baharında üç kadırga­ saldırısına uğradılar, karmaşa içinde kaçar• ratorun o zamana kadarki borçlarını sile­ sıyla Foça üzerine hareket etti. Orhan'ın ken çoğu kılıçtan geçirildi, Thomas hayatı­ cekti. Orhan, aynı zamanda Trakya'da Kan­ dostu Saruhan Beyi İlyas da aynı zaman­ nı güçlükle kurtarabildL Bu olay Osman­ takuzenos'un oğlu Mattheos'a yardımdan da karadan yürüdü ve şehri kuşattı ; fa­ lı kaynaklarında kaydedilmiştir (a.g.e., s. vazgeçmeyi ve İmparator Ioannes'i des­ kat bir sonuç alamadılar. İmparator Or­ 20-21 ). teklerneyi vaad ediyordu. Bizans tarihçisi han'a danışmadan İstanbul'a döndü. Es­ Bu hadisenin ardından Trakya'da Os­ Gregoras ' ın ifadesine göre Orhan ' ın im­ ki Foça'nın hakimi Kalothetos, Halil için manlılar'ın en önemli hamlesi olan Edir­ paratorla yaptığı barış antiaşması Süley• büyük bir meblağ koparmaya çalışıyordu . ne'nin fethi gerçekleşti. Literatürde Edir­ man ' ın ölümünden sonradır. Bu antlaşma Orhan anlaşmayı bozacağını söyleyip teh­ ne fethi için 1363, 1364, 1369, 1371 gibi ile Osmanlılar, Rumeli'de Osmanlı toprak­ dit etti. İmparator hemen Orhan ile bu­ tarihler verilir. Ancak Edirne 762'de ( 136 ı ) Iarını genişletmek için şimdiye kadar Kan­ luşma isteğinde bulundu. Prikonisos Li­ Şehzade Murad ve tatası Şahin tarafından takuzenos ailesiyle yaptıkları iş birliği po­ manı'nda Orhan ' ı ziyarette yatı ştırdı ve ay­ ele geçirilmiştir. Araştırmacıları yanıltan litikasından vazgeçiyor, önemli bir bekle­ nı yıl içinde tekrar Foça'ya gitti, ancak bu nokta Murad'ın Edirne'yi sultan olduktan me ve gerileme dönemine girmiş görünü• sefer de sonuç vermedi. 760 (1359) baha­ (76311 362) sonra fethettiği bilgisinden yordu. Gerçekten 760'ta (ı 359) Halil kur­ rında Üsküdar'a gelen Orhan ile Arkla'ya kaynaklanır. Gerçek şudur: Şehzade Mu­ tarılıncaya kadar Rumeli'de Osmanlılar ' ın ( Kı z kul esi) gelen imparator arasında elçi• rad, 1357-1362 arasındaki durgunluk dö• yayılma faaliyetleri durdu. V. Ioannes, bir ler aracılığıyla görüşme başladı. Bizans, Or­ neminde Rumeli uç (uc) kumandanı olarak taraftan Orhan'la antlaşma düzenlerken han ' ın güç durumundan sonuna kadar ya­ faaliyette bulunmuş, Edirne'yi 1361 'de ele öbür yandan papanın Rumeli'ye acele bir rarlanmak istiyordu. Orhan'a yeni şartlar geçirmiştir. Bu sırada Anadolu'dan yeni Haçlı kuweti göndermesine umut bağlı- kabul ettirildi. Orhan fidye olarak 30.000 göçlerle Rumeli'deki köprübaşı sağlam-

382 ORHAN laştırılmış, Süleyman Paşa ' nın ölümünde ne'de toplanmış olan Bizans kuwetleri Os­ Trakya'da sınır batıda Keşan-İpsala ara­ manlılar ' ı püskürtrnek için kaleden çıkarak sında Yayladağı'ndan , Marmara tarafında Sazlıdere ' de (bugün askeri müdafaa h a ttı) Tekirdağı güneyinde Bakacak tepesi ve savaş verdiler, fakat yenilerek Edirne Ka­ Hora'ya kadar uzanmıştı. Tekirdağı ve İp­ lesi' ne çekildiler. Sazlıdere zaferinden son­ sala henüz bu sınırın ötesinde kalıyor. akın­ ra Murad, Edirne'ye karşı son taarruz ha­ lar İpsala , Dimetoka, Vize, hatta Edirne'­ rekatına girişrnek üzere bütün kuwetle­ ye kadar yayılıyordu. Paşa livasının , Ru­ riyle şehre yürüdü. Edirne'nin bir kuşatma meli beylerbeyiliğinin çekirdeği böylece Sü• savaşı yapılmasına hacet kalmadan teslim leyman Paşa zamanında oluşmuştur. Edir­ alındığı rivayeti gerçeğe uygundur. Sazlı­ ne fethinden ve Murad tahta geçtikten dere yenilgisinin ardından Edirne halkı Sultan Orh a n'ı n türbesi içindeki san d ukası ( ı 362) sonra Edirne'de yerleşen Lala Şa­ için Murad'ın ordusuna karşı başarı ümidi hin, paşa unvanıyla ilk Rumeli beylerbeyi azaldı. Halk antlaşma ile teslime razı idi. olacaktır . Osmanlılar bu durumlarda ahidname ile Edirne fethiyle sonuçlanan olaylara ge­ can ve mal güvenliği , din serbestliği ga­ lince, 1359'da Halil kurtarılır kurtarılmaz rantisi verirdi. Tekfur kaçtı , halk direniş Şehzade Murad ve Lala Şahin kumanda­ göstermedi. Bizans ' ın İstanbul ve Selanik'­ Alaeddin Paşa'dır (bu Orhan ' ın karde ş i Ala­ sında Osmanlılar ' ın Trakya'da sistemli fe­ t en sonra en önemli şehri. Trakya ' nın mer­ eddin d e ğildir) 749'a (ı 348) doğru Ahmed tih harekatı başlamıştır . Osmanlı kaynak­ kezi Edirne teslim oldu (İn a lcık, Edirne, s. b. Mahmud, 749'da (ı 348) Hacı Paşa , da­ ları , Murad'ın Rumeli'de büyük fütuhata ı 37- ı 59) . Edirne'nin fethinden az sonra ha sonra Sinaneddin Yusuf Paşa vezir ola­ girişt i ği tarihi doğru olarak 761 (23 Ka­ yaşı oldukça ilerlemiş olan Orhan Cemazi­ rak zikredilir. Orhan'ın yedinci veziri Sina­ s ım ı 359' da b aş lar) şeklinde verir ( Aş ık­ yelewel 763'te (Mart ı 362) Bursa'da veba­ neddin el-Fakih adında ulemadan bir fıkıh p aşa z a d e, s. ı 26; Anonim Tevarih-i Al-i dan öldü (Schreiner. Il, 290). Daha 755'te alimidir. Osmanlı Devleti'ni "çoban" Türk• Osman, s. 2 ı) . Fakat bu kaynaklar genel­ (ı 354) karaciğerinden rahatsız olduğu ve men beylerinin kuramayacağını iddia eden de Murad ' ın aynı yıl içinde tahta çıkmış kendisine Taranites adlı bir Rum hekimin Batılı tarihçiler (so n defa Lowry) yanılgı olduğu hatasını yapar. Grek ve İtalyan kay­ baktığı belirtilmektedir. Türbesi Bursa'da içindedir. Edebali'den beri beyliğin idare­ nakları harekatın 1359'da başladığını teyit babası Osman Gazi'nin yanındad ı r. Orhan sini çoğu fakih, ulemadan kişiler kurmuş eder (Gregoras, tür.yer.; Villani, tür.ye r.) . Bey vefat ettiğinde Süleyman Paşa , Sul­ ve yürütmüştür. Bu alim vezirler İslam hu­ Viiiani 1359'da aklncıların İstanbul surla­ tan. Murad, İ brahim, Halil ve Kasım adlı kukunu ve ku r umlarını iyi bilen yetenekli rı önünde göründüğüne işa ret eder. Os­ altı oğlundan Murad, İbrahim ve Halil ha­ kişilerdi. Alaeddin, Sinaneddin ve Çandarlı manlı kaynakları 1359'da başlayan büyük yattaydı . Orhan Gazi, Şehadet Camii du­ (Ç endereli) Kara Halil bu ulema-bürok• t aarruzu belirtir ve Murad ' ın İstanbul yo­ varına sonradan konan 738 (1337) tarih­ ratların önde gelenleridir. Orhan'ın önce lu üzerinde ilkin Çorluhisarı ' nı aldığını kay­ li mescid kitabesinde "el-emlrü'l-keblri'l• İznik, ardından Bursa kadısı yaptığı Çan­ deder. Murad ve Lala Şahin , Çorlu'yu al­ muazzam el-mücahid sultanü'l-guzat 000 darlı Kara Halil, 1. Murad döneminde ve­ dıktan sonra arkalarından emin olabilmek şücaü'd-dünya ve'd-dln 000 baMdır-ı zaman zirlik ve kumandanlık görevlerinde bulun­ için İstanbul-Edirne yolu üzerindeki hisar­ Orhan b. Osman" şeklinde anılmıştır. "Sul­ muştur. Orhan dönemine ait birçok vak­ Iara yöneldiler. Asıl amaç ise Edirne idi tanü'l-a'zam" unvanını İlhanlı Ebu Said fiye ve mülkname, iyice gelişmiş bir bü• ( Aş ıkp aşazade, s. ı26-ı28) . Bu Trakya ha­ Sahadır'ın ölümünden (1 33 5) önce hiçbir rokrasinin eseridir. Orhan, kadı yetiştirmek rekatından Batı kaynakları da söz eder. Türkmen beyi almaya cesaret edememiş­ üzere İznik'te mutasawıf Davud-i Kayseri tL "Gazi, mücahid" unvaniarının bir gerçe• idaresinde ilk medreseyi kurmuştu (7311 Murad 1359-1360 taarruzunda doğru­ ği ifade etmediği, gazanın bu bey ve sul­ ı 33ı ). dan Edirne üzerine yürümeyip önce İs­ tanlar için gerçek bir önem taşımadığı id­ tanbul-Edirne yolu üzerindeki Çorlu, Mi­ Orhan Gazi devrinde askeri teşkilatın diaları (Lowry, s. 39) doğru değildir . Gaza sini, Burgos (Lüle-Burgaz) kalelerini aldı. yeni bir düzenlemesinin yapılmış olduğu özellikle Batı Anadolu beyliklerinde temel Edirne'yi güneyden Meriç vadisi üzerin• açıktır. Beyliklerde, Türkmenler arasında devlet ideolojisi idi. den koruyan kaleler, başlıca Dimet oka gaza akıniarına katılan yayalar okçulukta (Didymoteichon) uç beyleri ta r afın dan bas­ Orhan Bey'in Bu rsa 'nın fet hi üzerine 727 üstün beceri kaza nmı ş özel bir savaşçı kı altında tutulmaktayd ı. Hacı İlbey , Me­ (1327) tarihinde İlhanlı sikkeleri tipinde gü• grubu oluşturur, bunlar sıradan halktan riç kenarında fethettiği "Burgos"ta (Oruç müş sikke bastırdığı bilinmektedir (Uzun­ kızıl börk ile ayırt edilirdi. Düstılrnô.m e' ­ b. Adil, s. 20 , 93) yerleşmiş, Dimetoka'yı ç ar ş ılı , TTK Belleten, IX 1I 9451. s. 207-2 ı ı) . de Umur Gazi'nin deniz seferlerine iştirak sıkıştırmaktaydı. Nihayet bu kalenin tek­ Ona ait beş tip sikke tesbit edilmiştir (Zhu­ eden savaşçıların kızıl börk giymiş Türk• furunu pusuya düşürüp esir aldı ve kaleyi kov, tür.yer.) . Orhan döneminde bir vezir men askeri olduğu beli rtilmiştir. Bunlar teslim etmeleri üzerine kendisini serbest idaresinde bürokrasinin oluştuğu iddiaları atlı ve yaya olabilirdi. Sefer ilanı üzerine bıraktı. Yine bu tarafta Meriç vadisinde da açıklama ister. Osman ve Orhan zama­ beyin bayrağı altında toplanırlardı . Buna Gazi Evrenos. Keşan hisarını almış. oradan nında verilm i ş vakıflar , 723 ( 1323) tarihli "ilden yaya çıkarma" denirdi. Orhan Gazi, İpsala ' yı zorlamaktaydı (A ş ıkpa ş a za de , s. Asporça Hatun vakfıyesi ve 724 (1324) ta­ Vezir Alaeddin Paşa'nın sözüyle beyin ma­ ı 26- ı 27) . 1361'de harekatın ikinci ve son rihli Mekece vakfiyesi bürokratik uygula­ iyetinde sürekli hizmet gören hassa yaya safhasında Murad uç beylerini orduya ça• maların Orhan ' ın babası zamanında baş­ askerini teşkil etti (Alaeddin'in vez irli ğ i ğırdı. Edirne'ye 55 km. kadar uzaklıkta Ba­ ladığın ı kanıtlar. Hüseyin Hüsameddin'e ı 333' ten önce ). Rivayete göre padişaha baeski'de karargahını kurdu, oradan La­ göre ilk vezir, Asporça Hatun vakfiyesin­ özgü bir hassa maiyet askeri teşkili Or­ la Şahin ' i Edirne üzerine gönderdi. Edir- de adı geçen ulemadan Kemaleddin oğlu han'ın bir padişah düzeyinde hükümdar-

383 ORHAN

lığa erişmesi üzerine gerekli görülmüştü . Orhan'ın danışmanı fıkıh alimi Edebali bir başkanlığında başladı. Toplantıda hazır Kızıl börklü Türkmenler'den farklı bu has­ Babai-Vefal halifesi olarak Osmanlı ucuna bulunan Taranites konuşulanları özetledi. sa askerine özel bir başlık , "ak börk" giy­ gelip yerleşmişti. 1260-1330 döneminde ilkin başpiskopos hıristiyan dininin esas­ dirildi (ak rengi Türkler'de soyluluk işare­ Moğol baskısı sonucu uzak Osmanlı ucu­ larını anlattı. Ulema, "lsa bir insan olarak tidir). Seferlere çok asker gerektiğinden na önemli bir ahi ve Babai göç hareketin­ doğduysa ona nasıl Allah diyebilirsiniz?" ilden çıkarılan askere de ak börk giydiril­ den söz edilebilir. Osman ve Orhan devir­ diye sordu; Meryem'in bakireliği üzerinde dL Bu gibi yenilikler daima İslam hukuku lerinde birçok ahi ve dervişin zaviye vakıf­ duruldu. Tartışma kızışınca Balaban gö• bilgisine sahip ulemanın onayıyla uygula­ ları almış olması bir tesadüf değildir. Ge­ rüşmeye son verdi. Bu olay, o dönem Os­ maya konmaktaydı. yikli Baba köyü (Babasultan) için vakıf kay­ manlı idarecilerinin Rum halk ile uzlaşma Tirnar sistemine gelince müslüman dı, "Karye-i Babailer ki vakıftır, Orhan Bey'­ politikasına ne kadar önem verdiğinin bir Türkler'de tirnar kelimesi "bakım" anla­ den Baba'ya" şeklindedir. Günümüzde Ba­ göstergesidir. Gregor Palamas bir dini ha­ mında kullanılırdı. Grekçe'de "pronoia" ay­ basultan'da Haziran ayında 20-30.000 ki­ reketin önderiydi. Palamizm gerçek bir şinin toplandığı yapılır . nı manadadır ve eyaJetlerde toprak tasar­ anma töreni Ru­ ruhani yaşam yoluyla insanın ilahi nura, meli'de de Babailer' e ait mahalleler tes­ rufuna dayanan belli bir atlı asker teşki­ Tanrı'nın gerçek müşahedesine varacağı bit edilmektedir. Payitaht Yenişehir ' de şeh­ latma ad ol muştur. Speros Vryonis, tirnar görüşünü savunuyordu. O dönemde Or­ rin hakim tepesinde Orhan ' ın Postinpüş ve pronoia kelimelerinin aynı anlama gel­ han'ın etrafındaki alperenler, abdalan ve Baba için yaptırdığı türbeyi 1. Murad gör­ diğinden hareketle iki sistem arasındaki İznik Medresesi, Muhyiddin İbnü'l-Arabl'­ kemli bir ziyaretgah haline getirmiştir. benzerliği "göze batar" bulmakta, tima­ nin vahdet-i vücud mistisizmini benimse­ rın Bizans menşei faraziyesini incelemek Orhan Bey zamanında Trakya'da İslam­ mişti. Bizans'ta 1351 dini konsil palarniz­ gerektiğini aynı söylemekte, fakat zaman­ laşma hareketinin başladığı dikkati çeker. mi onaylamıştı. Palamas, Bizans'ta Latin­ da Selçuk ikta sisteminden gelişmiş ola­ Osmanlı tarihçisi Ruhi, Süleyman Paşa'­ ler' e, Batı Kataliklik taraftarı aydınlara kar­ bileceği noktasına da işaret etmektedir. nın altı yıl süren gaza harekatı sırasında şı yazılarıyla mücadele etti ve kilisenin Or­ Tevarih-i AI-i Osman'da Osman Gazi za­ Trakya'da bazı günler kafirlerden bin ki­ todoks görüşünü hararetle savundu. Onun manından başlayarak Osmanlı beylerinin şinin imana geldiği şeklindeki rivayeti kay­ bu tutumu kendisini Osmanlılar'a yakın­ askere tirnar verdiği belirtilir. Osman'ın deder. 13S4'te Orhan'ın kişiliği ve Rum te­ laştırmıştır. belli başlı kumandanlara tirnar verdiği kay­ baası hakkında Selanik Başpiskoposu Gre­ Orhan Bey döneminden kalma vakıf ve dedilmiştir, bu arada Turgut Alp'e verilen gor Palamas'ın gözlemleri önemlidir. Bi­ temlik kayıtları Osmanlı aile fertleri ve ida­ inegöl bölgesi Turgut-ili diye adlandırıl­ zans'ta bir dini hareketin (palamizm) ön• reci zümre ile dini zümre mensupları hak­ mıştır. Öyle anlaşılıyor ki Aşıkpaşazade deri olan Palamas, Bozcaada'dan {Tene­ kında bilgi verir. Orhan Bey'in 724 Rebiü• "yurtluk" olarak verilen toprakları, kendi dos) istanbul'a gelirken Gelibolu önünde lewel ortalarında (Mart 1324) Şerefeddin zamanının terimini kullanarak tirnar adıy­ yanındaki keşişlerle birlikte esir edilip Or­ Mukbil'e verdiği berat son derece önem• la anmaktad ı r. Yurtluklar babadan oğula han Bey'in huzuruna götürülür. Palamas, irsidir; XV. yüzyılda Rumeli uç sancakların­ Selanikliler'e mektubunda o zaman Os­ lidir. Belge, Orhan'ın Mekece'de kurduğu hankahın mütevelliliğine azat edilmiş kul­ da uç (uc) beyine verilen topraklar irsiyurt­ manlılar'ın ilerlemesi karşısında Rumlar larından hadım Şerefeddin Mukbil'i tayin luklardır, babadan oğula geçer, feodal bir arasında baş gösteren ruhsal çöküşü ve ettiğine dairdir. Orhan'ın kurduğu birçok karakter taşır. Galiba Osman döneminin karamsarlığı yansıtır . Bursa'da hıristi­ zaviyenin beratlarında görüldüğü üzere yurtluk yöntemi, Orhan-Murad dönemle• yan Rumlar da gelip kendisiyle görüşmüş­ rinde tipik Osmanlı tirnar sistemine doğ­ lerdi. Rum rahipleri oradan yayiaya gö• Mukbil mütevellilik hizmeti karşılığında hasılatın onda birini alacaktı; tevliyet hiz­ ru bir gelişme göstermiştir. türüldü. "Büyük emir" Orhan yazı geçir• metlerini görürken üçüncü şahısların ka­ Osman-Orhan devrinde Orta Anadolu'­ mek için serin bir yayiaya çıkmıştı. Pala­ rışmamaları veya sultanların kendisini tev­ dan Babai dervişleri ve ahilerin Osmanlı mas Şehzade İsmail ile buluştu. Yemek­ liyetten azietmelerini önlemek üzere be­ ülkesine göçlerini tahrir defteri kayıtları te meraklı şehzade piskoposla din üzerin• kanıtlamaktadır. Orhan vilayet teftişlerin­ de tartışmaya girdi. Isa'nın çarmıha ge­ rat kendi eline verilmiştir. Vakfiye şartla­ de (İbn Battüta) zaviye dervişlerini de tef­ rilmesi, haça tapınma, Meryem'in bakire­ rını ve hizmetlerini Mukbil yerine getire­ tiş ederdi. inegöl bölgesini Turgut-ili adıy­ liği, müslümanların kabul etmedikleri tür• cektir. Hankahın vakfıyesi bugüne ulaşma ­ la tasarruf eden Turgut Alp, Babai der­ lü sorular ortaya atıldı. İsmail her ne kadar mıştır (vakıf defterlerinde özeti vardır). vişleriyle gelen Geyikli Baba hakkında Or­ hıristiyanların en amans ız düşmanların­ Mukbil vakfiyede belirtilen hankah gelir­ han'a haber gönderir. Geyikli Baba, "Ba­ dan biri idiyse de düşmanca bir tutuma lerini toplayacak, dervişlere, güçsüzlere, ba İlyas müridiyim ve Seyyid Ebülvefa ta­ girmedi. Daha sonra Palamas, Orhan ' ın yurdundan ayrılınışiara ve fakiriere sarfe­ rikindenim" der (Aşıkpaşazade , s. 122). huzuruna götürüldü. Emir karaciğerinden decektir. Seratta "Hudavendigar" unvanı Derviş bir kavak (veya çınar) fidesi ile Or­ hasta olduğundan yanında Taranites adlı ilk defa Orhan için bu belgede kullanılm ı ş­ han ' ın hisardakl sarayına geldi. Avlu kapı ­ bir Rum tabip vardı, o tercümanlık yaptı. tır. Orhan'ın altı oğlundan dördünün ad­ sının iç yanına ağacı dikti. Orhan dervişe Emir, Taronites'e bu kişinin kim olduğu­ ları Süleyman, Murad, Halil ve İbrahim bu Uludağ eteğinde bugün Babasultan deni­ nu sordu ve onun çok önemli bir din ada­ belgede yer alır. Süleyman Paşa'nın kızı len yeri bağışladı. Sonraları Orhan onun mı olduğunu öğrendi; o zaman kendi ule­ Sultan Hatun, Kastamonu Beyi ll. Süley• mezarı üzerine kubbeli bir türbe, yanına masıyla dini konuda bir toplantı düzen• man ' ın eşi oldu. Süleyman Paşa'nın üç oğ­ zaviye ve cuma mescidi yaptırdı. Göç eden lenmesini emretti. Osmanlı uleması birkaç lu İ shak , M elik Nasır ve İsmail DüsW.ma• Babailer, Göynük'te iki mahalle (XVI. yüz• "arhont" (bey) ve Palapanis (Balaban) deni­ me'de (s. 83) zikredilmiş, İsmail" aklncı ser­ yılda altmış üç hane) kurdu. Osman ve len biriyle hazır oldu. Tartışma Palapanis veri" diye anılmıştır.

384 ORHAN

Orhan'ın "zalm" (komutın) Ferzende'ye Iii ve Orhan devrine ait vakıf kayıtlarına birçok yanlış içerir: Kemal Yavuz ve M. A. Yekta 749 Reblülahir sonları (Temmuz ı 348) ta­ rastlanır. Kozludere'de "kadlmde kafiri ko­ Saraç'ın günümüz Türkçe'siyl e neşrettikleri "Aşık Paşazade, Osmanoğullarının Tarihi, istanbul rihli temliknamesi akrabası ve belli başlı van" Hacı Hızır'ın vakfı ilginçtir. 2003" bilimsel amaçla kullanı l amaz). Bu kaynak­ idareciler üzerinde bilgi sağlamaktadır . Orhan Gazi'nin 1329 Pelekanon savaşın­ ların metin tenkidi metoduyla asıllarını tesbit işi Belgede ilkin Orhan ' ın, Ferzende tarafın­ dan sonra Gebze'yi Kocaeli'nin merkez şeh­ ilkin Alman-Avusturya filoloji mektebi (Fr. Giese, P. Wittek. Fr. Taeschner) tarafından ele alınmıştır. dan armağan verilen oğulları Süleyman ri haline getirdiği burada bir külliye kur­ Paşa, Murad Bey, Halil Bey, İbrahim Bey Günümüzde bu tarihi metinleri içerdikleri destani­ masından anlaşılmaktadır. Cami ve hama­ folklorik malzerneye bakarak toptan masal-efsa­ sırayla sayılır; Vezir Hacı Paşa'ya at ile ve­ rnı günümüze ulaşmıştır. Orhan Daniş­ ne saymak ve ilk dönem tarihinin "kara boşluk"­ zirlik kırmızı kemha bağışlanmıştır. Şahit­ menddivanı, Karta! köyü, Hatunsuyu köy• tan (Black Hale) ibaret olduğunu iddia etmek (C. ler sırasıyla başta Sinaneddin Fakih, Hacı lerini Gebze Camii'ne vakıf yapmış; Ge­ imber, Th e , 1300-1481, istan­ Paşa, Timur Boğa , Yusuf, Nusret Bey, Sa­ bul 1990, birçok yanl ı ş içeri r) işin ko la yına git­ dikli, Dereköy, Danişmentli , Çepni köyleri• hadır ve Taştimur Ağa'dır (Taştimur Ağa mektir. Orhan dönemi üzerinde eldeki Tevarfh-i ni imaretine tahsis etmiştir. Sofya Milli Al-i Osman'lar çok noksan olmakla birlikte Os­ şüphesiz Aykut Alp oğlu Em!r Ali oğlu ün• Kütüphanesi'nde Orhan vakıfları defteri man ve Orhan dönemi hakkında çağdaş Bizans lü Kara Timurtaş ' tır). Kendisine Pambu­ (OAK, nr. 27/34) Bursa Hisar Medresesi, tarihçileri (Pachymeres, Kantakuzenos, Gregoras) cak deresi temlik edilen Ferzende önemli Bursa imaret ve medresesi için vakıfları­ ve İtalyan kronikleri (özellikle Matteo Vi llani). bir kumandan olmalıdır. Bu temlikin 133T­ Vatikan , Venedik ve Ceneviz arş i v kayıtları boş­ nı içerir (Bursa Kızık köyleri bu evkaf ara­ de İzmit fethinden sonra yapılmış olması lukları doldurmaya yard ım etmektedir. Hammer, sındadır). Orhan Bey'in Bursa imaretine Zinkeisen ve Jorga başlıca bu kaynakları kullan­ dikkat çekicidir. vakıfları dükkan ve mukataalar dahil yılda dıkları için önemlidir (Osmanlı kroniklerinin ana­ Hüddvendigdr Livdsı Tahrir Defte­ 166.305 akçe gelir sağlıyordu . Orhan'ın lizi üzerine ayrıca bk. Halil in alc ık. "The Rise of ri'nde Süleyman Paşa evkaf ve temlikieri diğer vakıfları İznik'te camisine, Mekece'­ Ottoman Historiography", Historians of the Midd­ le East, ed. B. Lewis- P. Holt, London 1962, s. onun vali olarak bulunduğu bölgeleri (Ta­ de imaretine, Soloz köyünde Ahi Zaviyesi 152-167: V. L. Menage, Neshri's History of the raklı Yenicesi. Geyve, Akyazı, Akhisar, Göy• ve Camii'ne aittir. Ottomans, the Sources and Development of the nük, Kite, Biga, Ezinepazarı, Lapseki, İz­ BİBLİYOGRAFYA : Text, London 1964) . nik, Yalakabad, Bolayır, Seydikavağı, Mal­ Osmanlı tarihinin ilk dönemi üzerinde bütün Te­ ibn Fazlullah el-Ömer!, Mesalik (Taeschner), kara, İznikmud JİzmitJ kazaları) göstermek• varfh-i Al-i Osman'ın ana kaynağı olan ve Vahşi Vlll. fasıl; N. Gregoras, Rhomaische Geschichte tedir. Orhan'ın oğlu Süleyman için yaptığı Fakih tarafından yaz ıldı ğ ı bilinen tarih kayıptır. (tre.). L. Dieten). Stuttgart 1973, 1-IV, bk. Regis­ vakıfları içeren vakfiyede Süleyman "sey­ Bu eserdeki Osman ve Orhan dönemlerine ait ri­ ter: Orhan (Hyrkanos): J. Kantakuzenos. Gesc­ hichte (tre. G. Fatouros - T. Krischer). Stuttgart yidü'l-guzat ve'l-mücahidln ... Süleyman b. vayetler Orhan'ın imamı ve Vahşi Fakih'in baba­ sı olan İshak Fakih'ten, yani Orhan ile çağdaş bir 1986, bk. Register: Orhan, Türken; III, 292; İbn Orhan" diye anılır. Vakıflar Süleyman'ın ru­ raviden gelmektedir. Bu rivayetlerin doğru bilgi­ Battuta, Seyahatname (tre. A. Sait Aykut), istan­ hu ve Bolayır'da mezarı yanında inşa edi­ ler içerdiğini yer adlarının kontrolü ve topono­ bul 2004, I, 430; D. Cydones, Correspondance len zaviye için tahsis edilmiştir . Vakfiye mik-topografik araştırmalar ortaya koymuştur. (ed. R. ). Loenertz). Valican City 1956-60, 1-11 , tür.yer. ; Ahmedi, Dastan ve Tevarfh-i Mü/ak-i yetmiş kadar Türk köyünü içerir, az sayı­ Ahmedi'nin gazavat tarzındaki manzum tarihi, Aşıkpaşazade, Neşri , Ruhi, anonimler ve Oruç Al-i Osman (haz. Çiftçioğlu N. At sız. Osmanlı da Rum köyü dikkati çeker. Vakfiye Türk• Tarihleri i içinde). istanbul 1949, s. 10-14; Şük­ esas itibariyle Vahşi Fakih metnine dayanmakta ler'in Rumeli'ye göçebe olarak değil köy Behcetü't-tevar1h Atsız, ve hepsi, Vahş i Fakih'i ihtisar eden Aşıkpaşazade'­ rullah Çelebi. (tre. Nihai a.e. içinde), s. 53-54; istanbul'un Fethinden Ön• kurmak üzere gittiklerini kanıtlar . Köy ku­ den veya onun günümüze kadar gelmemiş nüs• ce Yazılmış Tarihi Takvimler(n ş r. Osman Turan). ran lar arasında göçebe olmaları muhte­ halarından aktarılmış görünmektedir. Düstürna• Ankara 1984, s. 19, 53; Ducas, Decline and Fall mel sayılanlar azınlıktadır. Anadolu'dan ge­ me'de verilen tarihi doğru ayrıntılar Vahşi Fakih'in of Byzantium to the Ottoman Turks (tre. H. ). ihtisarında hayli atlamalar yapı ldığını gösterir. len bazı grupların menşei köy adlarından Magou lias). Detroit 1975, bk. İndeks ; Aşıkpa­ Aşıkpaşazade'nin önemli atlama larınd an bazıları öğrenilebilir: Saruhanlular, Kastamonulu­ şazade, Tarih (Ats ız). s. ı 02-128; G. Phrantzes, Osman ' ın Koyunhisarı (Bapheus) savaşı, İznik The Fal/ of the Byzantium Empire (tre. M. Phi­ lar, Tatarlar. Malkara civarında köy kuran­ ablukası ve Orhan'ın Pelekanon savaşıyla alaka­ lippides). Amherst 1980, tür.yer.; Oruç b. Adil. lar arasında Babailer ve Ahi Evran Mezar­ lıdır. Buna karşılık Haçlılar'ın Lapseki çıkarması Tevarfh-i Al-i Osman, tür.yer.; Neşri. Cihannüma ve Koyunhisarı savaşı anonim Tevarfh-i Al-i Os­ lığı, Karaahi köyü sayılabilir. Vakfiye, Sü• (Unat). ı, 145-191; İbn Kemal. Tevarfh-i Al-i Os­ man' da mevcuttur. idris-i Bitlis!, İbn Kemal gibi leyman Paşa ' nın ölüm tarihinde Osmanlı man, ı , 42-48, 61, 128-195; ll , 1-202; J. Leunc­ sonraki klasik derlemelerde bu kayıtlar dikkate yayılış bölgelerini de tesbit etmeye yarar: lavius. Historiae musulmanae Turcorum, Fraco­ alınmıştır. Mamum Tevarfh-i Al-i Osman'lardan furti 1591 ; Anonim Tevarfh-iAl-i Osman (nşr. F. Bolayır, Evreşe, Seyyidkavağı, Migalkara (Selatfn-name, Kemal haz. Necdet Öztürk, Anka­ Giese, haz. Nihat Azamat). İstanbul 1992, s. 15- (Malkara) bu bölgenin sınırları içindedir. ra 200 1, s. 48-62) ve Hadidi (haz Necdet Öztürk, 21; Enver!, Düsteırname , s. 25, 82-84; Hoca Sa­ İstanbul199ı , s. 58-81) Aşıkpaşazade-Neşri met­ Ayrıca Gelibolu tahrir defterleri ilk yer­ deddin, Tacü 't-tevarfh, istanbul 1279, 1, 30-63; nini izler. Hoca Sadeddin'in Tacü 't-tevarfh'i, esas leşmeler hakkında ayrıntilı bilgi sağlar. Sü• Hammer, GOR, s. 89-142; G. Villani, Cronica di itibariyle idris-i Bitlisi'nin Heşt BihişCinin Türkçe Giovanni Viiiani (ed. F. G. Dragomanni). Floran­ leyman Paşa yayabaşılarından Karı-Yaya'­ inşa diliyle l;ıir özetinden ibarettir. Sadeddin'in İtal­ sa 1844-45, i-IV; C. N. Sathas, Documents inedits nın adı geçer. Gelibolu bölgesinde Eksa- · yanca'ya Bratutti çevirisini kullanan Batılı tarih­ relatifs a l'histoire de la Grece au moyen age, mil ve Çimbi'ye ait kayıtlar dikkati çeker. çiler (! . W. Zinkeisen, N. )orga) İdris ile ona kay­ Paris 1880-90, 1-IX, tür.yer.; N. Jorga, Philippe nak olan Aşıkpaşazade'yi, Neşri'yi ve anonimleri Çimbi, Şehirköy'e tabi bir köy olup beş ha­ de Mezieres et la croisade au X/Ve siecle, Paris kullanmazlar. Bazıları Levunclavius çevirilerinden 1896; a.mlf., Geschichte des Osmanisehen Re­ ne müslüman, doksan dokuz hıristiyan; yararlanır. Zinkeisen ve Jorga ilk döneme ait kı­ iches, Gotha 1908, I, 149-195; a.mlf., "Latins et Klamic (nüfusü hep hıristi ya n). Platinos sımla rda ağır yan iı şiara düştüklerinden ihtiyatla grecs d'orient et l'etablissement desturcsen Eu­ (nüfusu hıristi ya n). Eksamil Evreşe'ye ta­ kullanılmalıdır. Osmanlı tarihinin Türkçe kaynak­ rope, 1342-1362", Bl, XV (1906). s. 179-222; G. bi, hıristiyanlar çoğunluktadır. Malkara köy• ları konusunda yapılacak ilk iş Aşıkpaşazade, Schlumberger. Expedition des "almugavares" lerinden Hırala'da hıristiyan "kadim! kul­ Neşri ve anonimlerden faydalanarak mümkün ol­ ou routiers catalans en orient de l'an 1302 a l'an duğunca Vahşi Fakih'in aslını ortaya çıkarmaktır. 1311, Paris 1902; J. Gay, Lepapa C/ement Vi et les lar" ve "ortakçılar" (on dokuz nefer). aynı Bugün için öncelikle bu kaynakların metin tenki­ af{aires d'orient (1342-1352), Paris 1904, tür.yer.; köyde yirmi dört müslüman hanesi, otuz di metoduyla doğru tesbiti gerekir (Aşıkpaşazade'­ O. Halecki. Un empereur de Byzance a Rame, dört hıristiyan kayıtlıdır. Defterde Ece Ha- nin Giese ve At s ı z t a rafınd a n yay ıml a nan metni Warszawa 1930; Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi

385 ORHAN

Kılavuzu , İstanbul 1938, lv. 1; Fr. Babinger. Be­ Fortschritt und Reaction in Byzance im 14. Jahr­ s. 284-301 ; Fr. Taeschner. "Beitrage zur Gesch­ itrage zur Frühgeschichte der Türkenherrscha{t hundert: Konstantinopel in der Bürgerkriegs• ichte der Achis in Anatalien (14.- 15 . Jhdt) auf in Rumelien (14.-15. Jahrhundert), München• periode von 1341 bis 1354, Berlin 1971 ; Artuk, Grund neuer Quellen", Islamica, IV, Leipzig 1929, Wien 1944, s. 46; G. G. Arnakis. Oi Prötoi Othi5ma­ islami Sikkeler Kata/oğu , U, 453-456; Jr. S. Vryo­ s. 1-47; a.mlf.. "Beitrage zur frühosmanischen noi: The Early Osman/is, Athenai 1947, İngilizce nis. The Decline of Medieval Hellenism in Asia Epigrafık und Archaologie" , Isi. , XX (ı 932). s. özet, s. 239-246; a.mlf., "Gregory Palamas, the Minor, London 1971; a.mlf .. "The Byzantine Le­ 109-186 ; XXII (ı 935). s. 69-73; İhsan Uludağ. XIOVES, and the Fall of Gallipoli", Byzanüon, XXII gacy and Ottoman Forms", Dumbarton Oaks "Osman Gaziye Dair Mühirn Bir Vesika, Aspur­ (1952). s. 305-312; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, I, Papers, sy. 23-24, Washington 1969-79, s. 253- ça Hatunun Vakfiyesi", Uludağ, sy. 26, Bursa 117-161; a.mlf .. "Osmanlı Tarihine Ait Yeni Bir Ve­ 308; Apostolos E. Vacalopoulos. Origins of the 1940, s. 61-68; P. Charanis, "Internal Strife in sikanın Ehemrniyeti ve izahı ve Bu Münasebet• Greek Nation: The Byzantine Period: 1204-1461 Byzantium during the Fourteenth Century". le Osmanlılarda ilk Vezirlere Dair Mütalea", TTK (tre. I. Moles). New Brunswick 1973; a.mlf., "Les Byzantion, XV ( ı 940-41). s. 208-230; VI. Mirmi­ Belleten, lll/9 (1939). s. 99-106; a.mlf., "Gazi Or­ limites de l'empire byzantin depuis la fin du XIV' roğlu , "Orhan Bey ile Bizans imparatoru III. An­ han Bey Vakfiyesi, 724 Rebiülevvel/1324 Mart", siecle jusqu' asa chute (ı 953)", BZ, LV ( ı 962). s. dronikos Arasındaki Pelekanon Muharebesi", a.e., V/19 (194 1). s. 277-288; a.mlf. , "Gazi Or­ 56-65; K. M. Setton, The Papacy and the Levant TTK Belleten, XIII/SO (ı 949). s. 309-320; Münir han Bey'in Hükümdar Olduğu Tarih ve ilk Sik­ (1204-1571), Philadelphia 1976-84, I-VI; P. Schrei­ Aktepe, "OsmanWann Rumelide ilk Feth Ettikle­ kesi", a.e., IX (1945). s. 207-211 ; a.mlf., "Orhan ner, Die Byzantinischen Kleinchroniken, Wien ri Çim pe Kalesi", TD, 11/2 ( ı 950). s. 283-308; R. Gazi'nin Vefat Eden Oğlu Süleyman Paşa için 1977, ll , 238-290; A. A. M. Bryer, "Greek Histori­ J. Loenertz, "Notes d'histoire et de chronologie Thrtip Ettirdiği Vakfiyenin Aslı", a.e., XXVII ( 1963). ans on the 1\ırks: The Case of the First Byzantine­ byzantines", REB, XVII (1959) , s. 158-167; E. s. 437-443; E. Werner. "Johannes Kantakuze­ Ottoman Marriage", The Writing ofHistory in the Frances, "La feodalite byzantine et la conquete nos, Umur Pasha und Orchan", Byzantinoslavi­ Middle Ages: Essays Presented to R. W. Sout­ Thrque", SAO, IV (I 962). s. 69-90; K. P. Kyriss, ca, XXVI, Prague 1955, s. 255-276; P. Lemerle, hem (ed. H. C. Davis-). M. Wa llace-Hadrill). Ox­ "John Cantacuzenus and the Genoese, 1321- l'Emirat d'Aydın: Byzance et l'Occident, Paris ford 1981, s. 471 -493; P. Wittek, La formatian 1348", Miscellanea Storica Ligure, lll , Genova 1957, s. 63-75, 227-229; F. Thiriet, Regestes des de l'empire attaman (ed. V. L. Menage), London 1963, s. 8-48; Mustafa Akdağ . "Ankara Sultan deliberations du Senat de Venise cancemant la 1982, tür.yer. ; R. P. Lindner, Nomads and Otto­ Alaeddin Camii Kapısında Bulunan Hicri 763 Romanie, Paris 1958; J. Meyendorf. Introducti­ mans in Medieval Anatolia, Bloomington 1983; Tarihli Bir Kitabenin Tarihi önemi", 711, 1/3 (ı 8) on a l'etude de Gregoire Palamas, Paris 1959; E. Zachariadou, Trade and Crusade. Venetian (ı 961 ). s. 366-373; M. Balard, "A propos de la M. Fuad Köprülü, Osmanlı Devleti'nin Kurulu­ Cr ete and the Emi ra tes of Mentes he and Aydin bataille du Bosphore: I'Expedition geneise de şu, Ankara 1959, tür.yer. ; a.mlf., "Osmanlı im­ (1300-1415), Venice 1983, s. 7-12; a.mlf .. "The Paganino Doria a Constantinople, 1351-1352", paratorluğunun Etnik Menşe i Meseleleri", TTK Conquest of Adrianople by the 1\ırks", Studi Ve­ Taravaux et Memoires, IV, Paris 1970, s. 431- Belleten, VII (1943). s. 219-314; a.mlf.. "Abdal neziani, XII (1970), s. 211-217; G. Soulis, The 469; A. E. Laiou, "Marino Sanudo Torsello, Byzan­ Musa", TK,XI/124 (1973), s. 6-15; Osmanlı Ta­ Serbs and Byzantium during the Reign ofTsar tium and the 1\ırks: The Background to the An­ rihineAit Takvimler(nşr. N. Ats ı z). İstanbul1961, Stephen Dul!:an (1331-1355) and his Succes­ ti-1\ırkish League of 1332-1334", Speculum s. 25, 71, 101; Halil İ nalcık, "Edirne'nin Fethi sors, Washington 1984; L. Clucas, "The Triumph (Cambridge). XLV, 1970, s. 374-392; D. Jacoby. 1361", Edirne: Edirne'nin 600. Fetih Yıldönü­ of Mysticism in Byzantium in the Fourteenth "Catalans. 1\ırcs et Venitiens en Romanie (ı 305- mü Armağan Kitabı, Byzantina kai Metabyzantina Ankara 1965, s. 137-159; Century", (ed. S. 1332)", Studi Medievali, XV/1, Tarina 1974, s. a.mlf., "Ottoman Methods of Conquest", St.!, Il Vryonis). Malibu 1985, s. 163-224; J. V. A. Fine, 217-261 ; A. Ducellier, "!'Islam et !es musuirnans (1954). s. 103-129; Ayverdi, Osmanlı Mi'marisi I, Th e Late Medieval Balkans, K. Ann Arbor 1987; vus de Byzance au XIV. siecle", Byzantina, sy. s. 145-150; I. Beldiceanu-Steinherr, Recherches A. Zhukov, Egeiskie Emiraty XIV-XV vv., Moskva 12 (1983). s . 93-134; M. Tayyib Gökbilgin. "Or­ sur /es actes des regnes des sultans Osman, 1988; E. de Vries-Van der Velden , /'Elite byzan­ ürkhan et Murad I, Monochil 1967, s. 106-11 O; tine devant l 'avance turque a l'epoque de la han", iA, IX, 399-408. li] HALiL İNALCIK a.mlf .. "Seyyid Ali Sultan d'apres les registres guerre civile de 1341 a 1453, Amsterdam 1989; ottomans, !'installation de !'Islam heteredoxe en Şerafetlin Turan, Türkiye-italya Il işk ileri , İstan­ thrace", The Via Egnatia under Ottoman Rule bul 1990; Cemal Kafadar, Between Two Worlds: ı ı (1380-1699) (ed. E. Zachariadou), Crete 1996, The Construction of the Ottoman State, Berke­ ORHAN GAZi CAMii ve iMARETi s. 45-66; G. Ostrogorsky, History o{the Byzanti­ ley 1995; H. W. Lowry, Th e Nature of the Early ne State (tre. ). Hussey). Oxford 1968; a.mlf., Ottoman State, Albany 2003; La Bithynie au Eski Bilecik'te "Byzance, etat tributaire de l'empire turc", Zbor­ moyen age (ed. B. Geyer- [. Lefort ). Paris 2003; XIV_ yüzyılın başında nik Radova Vizantolokog instituta, V, Beograd Feridun M. Emecen, ilk Osmanlılar ve Batı Ana­ inşa edilen yapılar. L 1958, s. 49-58; D. M. Nicol, The Byzantine Family dolu Beylikler Dünyası, İstanbul 2005; J. Dra­ ofKantakuzenos (Cantacuzenus), ca. 1100-1460, secke, "Der übergang der Osmanen nach Euro­ Washington 1968; a.mlf., Church and Society pa im XIV Jahrhundert", Neue Jahrbücher für Yeni şehrin güneydoğusunda Eski Bile­ in the Last Centuries of Byzantium, Cambridge das Klassische Altertum, Geschichte und De­ cik diye anılan harabe şehirdeki bu yapı­ 1979; a.mlf., The Last Centuries of Byzantium utsche Literatur und für Padagogik, Leipzig lardan cami ören yerinin kuzeybatı kısmın­ (1261-1453), Cambridge 1993; a.mlf., The Re­ 1914, s. 489-506; Hüseyin Hüsameddin. "Aspor­ daki tepede, imaret ise bunun karşı yama­ luctant Emperor, A Biography of John Canta­ ça Hatun Narnma 723/1323'de Thrtip Edilen cuzene, Byzantine Emperor and Monk c. 1295- Vakfiye ve Cemaziyelahir 761 1 Nisan 1360 Ta­ cında bulunmaktadır. Tarihi kaynaklarda 1389), Cambridge 1996, tür.yer.; K.- P. Matschke, rihli Orhan Bey Vakfiyesi", TTEM, XVI/94 (ı 926). Murad Hudavendigar devrine ait olduğu kaydedilirse de Orhan Bey zamanında 732 ( 1331 ) yılında yapıldığı kabul edilmektedir (Ayverdi , Osmanlı Mi'marlsi I, s. 30). Yapı Il. Mahmud döneminde 1814'te bir ona­ rım geçirmiş , muhtemelen 1889 yılında ll. Abdülhamid zamanında çifte minare ilave edilmiştir.

Kareye yakın dikdörtgen planı olan ca­ minin boyutları 17,35 x 16,50 metredir. Masif duvarların üzerine kasnaklı bir kub­ be ile örtülü harime sahip yapının son ce­ maat yeri günümüzde mevcut değildir. Orhan Gazi Planı ve dış görünüşü oldukça sade olma­ camii ve eski minaresi sına rağmen Osmanlı mimarisinin abidevi

386