T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLER ANABĠLĠM DALI

FRANÇAFRIQUE - FRANSA’NIN AFRĠKA’DA SĠYASĠ VE EKONOMĠK ETKĠSĠ: MADAGASKAR ÖRNEĞĠ

Yüksek Lisans Tezi

Faly Heriniaina Francky Randrianarison

Ankara – 2019

1

T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLER ANABĠLĠM DALI

FRANÇAFRIQUE - FRANSA’NIN AFRĠKA’DA SĠYASĠ VE EKONOMĠK ETKĠSĠ: MADAGASKAR ÖRNEĞĠ

Yüksek Lisans Tezi

Faly Heriniaina Francky Randrianarison

Tez Danışmanı Prof. Dr. Melek FIRAT

Ankara - 2019

2

ĠÇĠNDEKĠLER

ĠÇĠNDEKĠLER ...... i KISALTMALAR ...... iv GĠRĠġ ...... 1

I. BÖLÜM: FRANSA’NIN AFRĠKA POLĠTĠKASI

1. SÖMÜRGESĠZLEġTĠRMEDEN GÜNÜMÜZE FRANSA’NIN ETKĠSĠNĠ SÜRDÜRME POLĠTĠKASI ...... 6 1.1. Askeri ve Savunma Alanında ĠĢbirliği AnlaĢmaları ...... 6 1.2. Parasal ĠĢbirliği AnlaĢmaları ...... 13 1.3. KarĢılıklı Kalkınma Yardımı ...... 17 1.3.1. Bağlı Yardım ...... 17 1.3.2. BaĢlangıçta Fransız Etkisindeki Bölgenin GeniĢletilmesi ...... 18 1.4. Etki Faktörleri: Frankofoni ve Fransız Dili ...... 20 1.4.1. Kültürel ve Teknik ĠĢbirliği Ajansı (ACCT) ...... 21 1.4.2. Frankofoni Zirveleri ...... 21 1.5. Fransa-Afrika Zirveleri ...... 23 1.5.1. Ġki Ana Tema: Ekonomi ve Güvenlik ...... 24 1.5.2. Etki Bölgesinin GeniĢletilmesi ...... 25 2. 90’LI YILLARDAKĠ YENĠDEN YAPILANMA: « NE GĠRĠġĠM NE ĠLGĠSĠZLĠK» ...... 26 2.1. La Baule Zirvesi: Ekonomik Yardım için Demokrasi KoĢulu ...... 26 2.2. RECAMP: Afrika’nın Savunma Alanında Güçlendirilmesi Ġçin Bir Program ...... 28 2.3. Cotonou KonuĢması: Ġki Yeni Fikir ...... 29 2.4. 2008 Yılından Ġtibaren Fransa'nın Afrika’da Güvenlik ve Savunma Politikasında Yeni Yönelimler ...... 30 2.4.1. Savunma AnlaĢmalarının Yeniden Müzakeresi: ġeffaflık ve Çok Taraflılık ...... 31 2.4.2. 2008: Fransa’nın Afrika’da Gerilemesine Doğru ...... 33 2.4.3. 2013: Fransa’nın Mali’deki Serval Operasyonu’yla Afrika’ya Geri DönüĢü ...... 34 i

2.5. 2008’den Ġtibaren Fransa’nın Afrika’ya Kalkınma Yardımı Politikasında Yeni Yönelimler ...... 36

II. BÖLÜM: BAĞIMSIZLIĞINDAN GÜNÜMÜZE MADAGASKAR-FRANSA ĠLĠġKĠLERĠ

1. MADAGASKAR’IN BAĞIMSIZLIĞINI KAZANMASI VE ĠLK MALGAġ CUMHURĠYETĠ (1956-1970) ...... 43 1.1. Bağımsızlığın Kazanılması ve ’nın Oynadığı Rol .. 45 1.2. Philibert Tsiranana’nın BaĢkanlığı ...... 47 1.3. Philibert Tsiranana’nın Rejiminin ÇöküĢü ...... 50 1.4. General Ramanantsoa’nın Askeri Yönetimi: Fransa Birliği’nden KopuĢun BaĢlangıcı ...... 52 1.4.1. Fransa ile ĠĢbirliği AnlaĢmalarının Yeniden Müzakere Edilmesi ...... 52 1.4.2. Madagaskar’ın Frank Bölgesinden Ayrılması ...... 53 1.4.3. Diego-Suarez’deki Fransız Askeri Üslerinin Kapatılması ...... 54 2. ASKERĠ YÖNETĠMĠN SONA ERMESĠ VE DĠDĠER RATSĠRAKA’NIN ĠKĠNCĠ MALGAġ CUMHURĠYETĠ (1972-1975) ...... 56 2.1. Madagaskar’ın Kültürel ve Ekonomik Devrimi ...... 58 2.1.1. Eğitimin ve Yönetimin MalgaĢlaĢtırılması ...... 59 2.1.2. Yabancı ġirketlerin KamulaĢtırılması ...... 61 2.1.3. Ġkinci MalgaĢ Cumhuriyeti Döneminde Fransa-Madagaskar ĠliĢkileri ...... 62 2.2. Rejiminin Hayal Kırıklığı Yaratan Sonuçları ve BeĢ Yıllık Sosyalizmin Ardından Madagaskar ...... 64 3. ÜÇÜNCÜ MALGAġ CUMHURĠYETĠ (1993-2010) ...... 65 3.1. ’nin Ġktidarının Sonu ...... 66 3.2. Fransa’nın Lehine Siyasi DeğiĢim ...... 68 3.3. 2001 CumhurbaĢkanlığı Seçimleri ...... 68 3.4. Marc Ravalomana’nin Ġktidarı: Çok Taraflılık ve Fransa ile Ekonomik AyrıĢma ...... 69 3.4.1. Ravalomanana’nın Kalkınma Politikası ...... 70 3.4.2. 2009 Siyasi Krizi ve ’nın Ġktidara Gelmesi .. 71 ii

4. MADAGASKAR’IN DÖRDÜNCÜ CUMHURĠYET DÖNEMĠ (2010-2016) .... 73 4.1. Yüksek GeçiĢ Kurumunun Sonlanması ...... 74 4.2. Hery Rajaonarimampiana Rejimi ve Hukuk Devletine DönüĢ Süreci . 75 4.3. Rejiminin ve Siyasi Krizin Bilançosu ..... 77 4.4. Dördüncü Cumhuriyet Döneminde Fransa-Madagaskar ĠliĢkileri ...... 80

III. BÖLÜM MADAGASKAR’DA FRANSIZ ETKĠSĠNĠN SINIRLILIKLARI VE YENĠ AKTÖRLERĠN ORTAYA ÇIKIġI

1. FRANSA’NIN MADAGASKAR ÜZERĠNDEKĠ ETKĠSĠNĠN SINIRLILIKLARI ...... 84 2. MADAGASKAR’DA YENĠ AKTÖRLERĠN ORTAYA ÇIKIġI ...... 87 2.1. Çin’in Ekonomik ve Siyasi Bir Güç Olarak Madagaskar’daki YükseliĢi ...... 88 2.1.1. Çin’in Madagaskar Ekonomisindeki Yeri ...... 89 2.1.2. Madagaskar’daki Çin Diplomasisi ...... 91 2.1.3. Fransa’nın Çin KarĢısındaki Pozisyonu ...... 92 2.2. ABD’nın Madagaskar’daki Varlığı ...... 93 2.2.1. ABD’nın ’yı Desteklemesi ...... 95 2.2.2. 2009 Krizi Sonrası ABD ile Fransa Arasındaki KarĢıtlık ...... 96 2.3. Hindistan’ın Madagaskar’daki Varlığı ...... 98 SONUÇ ...... 100 KAYNAKÇA ...... 106 ÖZET ...... 120 ABSTRACT ...... 121

iii

KISALTMALAR

AB Avrupa Birliği ABD Amerika Birleşik Devletler ACCT Kültürel ve Teknik İşbirliği Ajansı (Agence de Coopération Culturelle et Technique) ACOTA Afrika’daki Kriz Durumları Operasyonları Eğitim ve Yardımı (African Contingency Operations Training Assistance) ACPP Afrika’da Uyuşmazlıkların Önlenmesi için Ortak Fon (Africa Conflict Prevention Pool) AEF Fransız Ekvator Afrikası (Afrique Equatoriale Française) AGOA Afrika Büyüme ve Fırsat Yasası (African Growth and Opportunity Act) AKFM Madagaskar’ın Bağımsızlığı için Ulusal Kongre Partisi (Antoko'ny Kongresin'ny Fahaleovantenan'i Madagasikara) AOF Fransız Batı Afrikası (Afrique Occidentale Française) APD Resmi Kalkınma Yardımı (Aide Publique au Développement) BCEAO Batı Afrika Ülkeleri Merkez Bankası (Banque Centrale des Etats de l’Afirque de l’Ouest) BEAC Orta Afrika Ülkeleri Bankası (Banque des Etats d’Afrique Central) BM Birleşmiş Miletler CEDEAO Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (Communauté Economique des Etats de l’Afrique de l’Ouest) CEMAC Orta Afrika Ekonomik ve Parasal Birliği (Communauté Economique et Monétaire de l’Afrique Centrale) CFA Afrika Finansal Topluluğu Frankı (Franc de la Communauté Financiere Africaine) CLAC Okuma ve Kültürel Etkinlik Merkezleri (Centre de Lecture et d’Animation Culturelle) EDBM Madagaskar Ekonomik Kalkınma Kurulu (Economic Development Board of ) FED Avrupa Kalkınma Fonu (Fond Européen de Dévoloppement) FFKM Madagaskar Hıristiyan Kiliseler Birliği (Fiombonan’ny Fiangonana Kristiana Malagasy)

iv

FISEA Afrika İşletmelerine Yatırım ve Destekleme Fonu (Fond d’Investissement et de Soutien aux Entreprises en Afrique) GSYİH Gayri Safi Yurtiçi Hasıla HAT Yüksek Geçiş Kurumu (Haute Autorité de la Transition) HCC Yüksek Anayasa Mahkemesi (Haute Cours Constitutionnelle) HVM Madagaskar Yeni Gücü Partisi (Hery Vaovao ho an'i Madagasikara) IDE Yurtdışında Doğrudan Yatırım (Investissements Directs Etrangers) IEM Madagaskar Yükselişi Girişimi (Initiative Emergence Madagascar) IMF Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund) MAP Madagaskar Eylem Planı (Madagascar Action Plan) MAPAR Başkan Andry Rajoelina İle Partisi (Miaraka Amin’ny Prezida Andry Rajoelina) MASA Afrika Gösterileri Sanatları Fuarı (Marché des Arts et du Spéctacle Africain) MBA İş İdaresi Yüksek Lisansı (Master of Business Administration) MCA Millennium Challenge Hesabı (Millennium Challenge Account) MDRM Madagaskar’ın Kurtuluşu için Demokratik Hareket (Mouvement Démocratique pour la Rénovation Malgache) MISCA Orta Afrika Cumhuriyeti’nde Uluslararası Destek Misyonu (Mission Internationale de Soutien à la Centrafrique) MISMA Mali’ye Uluslararası Destek Misyonu (Mission Internationale de Soutien au Mali) OIF Uluslararası Frankofoni Örgütü (Organisation Internationale de la Francophonie) ORSTOM Denizaşırı Topraklar Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Ofisi (Office de la Recherche Scientifique et Technique Outre-Mer) PADESM Malgaş Mirastan Yoksun Bırakılanlar Partisi (Partie des Déshérité Malgache) PME Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler (Petite ou Moyenne Entreprise) PROPARCO Ekonomik İşbirliği Teşvik ve Katılımı (Promotion et Participation pour la Coopération Economique) PSD Sosyal Demokrat Parti (Partie Sociale Démocrate) v

RECAMP Afrika Barışı Koruma Kapasitesinin Güçlendirilmesi (Renforcement des Capacités Africaines de Maintien de la Paix) RNB Gayri Safi Milli Hasıla (Revenue Nationale Brut) RNM Madagaskar Ulusal Radyosu (Radio Nasionaly Malagasy) SADC Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (Southern African Development Community) SAGP Satın Alma Gücü Paritesi SECREN Gemi Onarım, Bakım ve Yapım Şirketi (Société d’Etudes, de Consctruction et de Réparation Navales) SFIO İşçi Enternasyonali Fransa Bölümü (Section Française de l'Internationale Ouvrière) SINPA Tarım Ürünlerinin Ulusal Çıkar Firmaları (Sociétés d’Intérêt National des Produits Agricoles SOLIMA Malgaş Petrol Şirketi (Solitany Malagasy) SSCB Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Birliği TIM Madagaskar’ı Severim Partisi (Tiako i Madagasikara) TOM Denizaşırı Topraklar (Territoire d’Outre Mer) TPE Çok Küçük İşletmeler (Tres Petite Entreprise) TVM Madagaskar Ulusal Televizyonu (Televiziona Malagasy) UEMOA Batı Afrika Ekonomik ve Parasal Birliği (Union Economique et Monétaire Ouest Africaine) UMAC Orta Afrika Parasal Birliği (Union Monétaire de l’Afrique Centrale) UMOA Batı Afrika Parasal Birliği (Union Economique et Monétaire Ouest Africaine) UPC Kamerun Halkları Birliği (Union des Populations de Cameroun)

vi

GĠRĠġ

Fransa ve Afrika arasındaki ilişkilerin tarihi yüzyıllar öncesine uzanmaktadır. Bu ilişkilerin tarihi, köleliğin olduğu döneme; Madagaskar’da, Gine ve Senegal kıyılarında,

Bourbon Adası’nda (günümüzdeki adı ile Reunion) ve Fransa Adası’nda (günümüzdeki adıyla Mauritius) ticaretin gelişiminin gözlemlendiği XVII. yüzyıla kadar uzanmaktadır1. Fransa ve Afrika arasındaki ilişkiler, sömürge döneminin başlangıcı olarak görülen XIX. yüzyılda da devam edecektir. Alman Şansölyesi Otto Von

Bismarck’ın girişimiyle 15 Kasım 1884 - 26 Şubat 1885 arasında gerçekleştirilen Berlin

Konferansı ya da Afrika Hakkında Konferans, Avrupalı güçler tarafından Afrika’da büyük bir parçalanmanın başlangıcına işaret etmektedir. Batılı devletler Afrika’da gerçek sömürge imparatorlukları kurmuşlardır. Katılımcı ülkeler arasında yer alan

Fransa, dünyanın ikinci, Afrika’nın ise birinci sömürge gücüne dönüşecektir.

Sömürgecilik döneminde, Fransa etkisindeki Afrika toprakları oldukça geniş bir alanı kaplamaktadır. Bu bölgeler; Batı Afrika’nın büyük bir bölümünü, Senegal’i

(Fransız Batı Afrikası ya da AOF-Afrique Occidentale Française ), Oubangui-Chari’yi

(Fransız Ekvator Afrikası veya AEF) ve Madagaskar’ı, Komorlar’ı, Reunion Adası’nı ve son olarak da Cibuti’yi içermektedir. Birleşik Krallık hariç, diğer Avrupa ülkeleri

Afrika’da görece daha sınırlı bir varlığa sahiptirler. Sadece Etiyopya ve Liberya, Fransız ve Avrupa sömürgesi olmaktan kurtulabilmişlerdir.

Fransa’nın Afrika’daki sömürge politikası asimilasyon ve işbirliği olarak nitelendirilebilir. Fransa, bağımsızlıklarını kazanmaları ile beraber, Afrika’da bulunan sömürgelerini uluslararası baskı nedeni ile kaybetmiş olmasına rağmen, bu ülkeler

üzerindeki nüfuzunu kaybetmemiştir. Afrika’daki yeri ve rolü, hiç kuşkusuz çok önemli olan Fransa’nın, Afrika ülkelerinin sömürgesizleştirilmesinden bugüne kadar uyguladığı

1 A. Sinou, Comptoirs et villes coloniales du Sénégal, Khartala et Orstom, Paris, 1993, s.8. 1 etki politikası bazı gözlemciler tarafından neo-sömürgecilik olarak nitelendirilmiştir.

Bazıları «jeopolitik etki amacıyla Fransız-Afrika işbirliğinin araçsallaştırılması…»2 görüşünü dile getirirken, diğerleri için bu durum, Fransa’nın eski kolonilerine yönelik paternalist politikasının sadece bir devamı niteliğindedir. Bu tezde, başlıca meseleleri belirlemek için Afrika’daki Fransız politikasının tüm boyutlarına (ekonomik, finansal, askeri, kültürel, vb.) değinmenin önem taşıdığı görülmektedir.

Coğrafi açıdan tutarlılık için, bu tez, Madagaskar ve Sahra-altı Afrika bölgelerini kapsayan eski Fransız sömürgelerine odaklanmaktadır. Diğer bir deyişle, Mağrip

ülkeleri dâhil edilmeyecektir. Aksi takdirde Ortadoğu bölgesinin de ele alınması gerekirdi ki bu bölge tezin konusunun içinde yer almamaktadır.

Fransa’nın Afrika politikası rastlantısal değildir; eski sömürgelerinin bağımsızlıklarını kazanmaları nedeniyle oluşan boşluğu doldurma isteğinin bir sonucudur. Üstelik Soğuk Savaş, Fransa da dâhil olmak üzere Batılı devletleri, dünya

çapında güçler olarak, statülerini sağlamlaştırmak için kendi etki bölgelerini korumaya itmiştir. Eski Fransız sömürgelerinde, özellikle Sahra-altı Afrika’daki siyasi partilerin ve grupların hepsinin bağımsızlık kazanma taraftarı olmadığı unutulmamalıdır. Afrika devletlerinin Felix Houphouet-Boigny (Fildişi Sahili) gibi bazı liderleri, Fransa’yı, bir taraftan Fildişi Sahili’nde iktidarın arkasındaki güç olarak, diğer taraftan da bu bölgede yaşayanlar için bir çekim alanı olarak kabul etmekteydiler3. Hatta General de Gaulle’ün başkanlık ettiği, 13 Haziran 1958 tarihli bakanlar kurulu toplantısında, Fildişi lideri kendi fikirlerini şu şekilde ifade edecektir : «Sahra-altı Afrika temsilcilerinin hemen hemen hepsi oybirliği ile ayrılığa karşı olumsuz tutum almışlardır» 4.

2 F. Petiteville, «Quatre décennies de coopération franco-africaine usage et usure d’un clientélisme», Etudes Internationales, vol. 27, n°3, (1996), s.572. 3 F. Grah Mel, Félix Houphouet-Boigny : La fin et la suite, Karthala, Paris, 2010, s.19. 4 C.R. Ageron ve M. Michel, L’Afrique noire Française: l’heure des indépendances, CNRS, Paris, 2015, s.241. 2

Fakat Fransa, 11 Şubat 1918’de Amerikan Başkanı Woodrow Wilson’un mesajında belirttiği ve 60’lı yıllarda, birçok ülkenin, özellikle Afrika’nın sömürgesizleşmesiyle sonuçlanan «ulusların kendi kaderini tayin hakkını» destekleyen bu uluslararası bağlamı görmezden gelemezdi5.

Afrika’da, Fransa ile ilgili görüşler farklılık göstermektedir. Bir yandan, sosyal koruma ve yaşam standartları, düşünce özgürlüğü, politikaları ve kültürünün zenginliği açısından takdir edilirken, öte yandan, eski kolonilerine yönelik aşırı paternalist politikası birçok yönden sert bir şekilde eleştirilmektedir. Afrika ülkelerinin bağımsız olmalarının üzerinden elli yıldan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen, günümüzde,

Fransa Afrika devletlerinin yaşadığı problemlerin temel nedeni olarak suçlanmaktadır.

Hatta Afrika ülkelerinin (çoğunlukla Fransızca konuşan) karşı karşıya kaldığı bu zorlukların sömürge geçmişlerinden kaynaklandığı düşünülmektedir.

Bu eleştiriler o kadar paradoksaldır ki Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, 2008’de

Güney Afrika Cumhuriyeti’ndeki Cape Town’da yaptığı bir konuşmada kendini şu

şekilde ifade etmiştir: «Kendimizi, Afrika yanındaki politik, askeri ve ekonomik duruşumuzun, birçokları tarafından samimi bir yardım olarak değil, sömürgeci bir girişim olarak algılandığı; fakat aynı zamanda, kayıtsızlık, bir geri çekilme ya da bir tarafsızlık durumunda terk ettiğimiz ya da nankörlükle eleştirildiğimiz bir durum içinde bulmaktayız» 6. Bu bize, Fransa’ya dönük ikili bir niyeti ve hatta eğer Fransa’nın

Afrika’daki politikası doğru bir şekilde ele alınacak olursa, Afrika liderlerinin bir kısmının Fransa’nın kara kıtadaki varlığını desteklediklerini göstermektedir. Bu ikinci

5 D. Gingras, L’autodétermination des peuples comme principe juridique, Laval théologique et philosophique (Université de Laval), Laval, 1997, s.367. 6 Nicolas Sarkozy’nin 28 Şubat 2008’de Güney Afrika’nın başkenti Cap Town’daki konuşması http://www.diplomatie.gouv.fr/fr/IMG/pdf/PARLEMENT_AS.pdf. (sitenin ziyaret edildiği tarih: 25 Eylül 2016). 3 noktada, Antoine Glasser “Afrika-Fransa” adlı eserinde, Afrika liderlerinin nasıl usta oyunculara dönüştüğünü çok iyi bir şekilde ortaya kaynaktadır.7

1957-1958’de Fransa meclisinde yaşanan tartışmalar ve denizaşırı topraklardaki elitlerin baskısı nedeniyle oluşan yasal karmaşa, Fransa ve eski sömürgeleri arasındaki ilişkilerin Paris’ten dikte edilmesinden kaynaklanan sistemin sorununu gündeme getirmiştir. Madagaskar Hükümet Konseyi Başkan Yardımcısı Philibert Tsiranana,

«Birlik » kelimesini ortaya attı ve bu kelime Fransa-Afrika ilişkilerinin tonunu belirledi8 ve böylelikle, General de Gaulle «Fransız Birliği» projesini ortaya koydu.

General de Gaulle, 28-29 Ağustos 1958’de, insanları kendi projesine katılmaya ikna etmek amacıyla, Afrika sömürgelerinin başkentlerini kapsayan bir gezi gerçekleştirdi ve Afrikalılar bu öneriyi hevesli bir şekilde karşıladılar. 28 Eylül 1958 tarihinde, Madagaskar ve Sahra altı Afrika’dan 11 sömürge yeni anayasayı kabul edip topluluğa katıldı (sadece Gine reddetti ve Paris ile işbirliği anlaşmasını imzalamadan

çok hızlı bir şekilde bağımsız oldu)9. De Gaulle, meşhur Jacques Foccart’ın (1960 –

1974 tarihleri arasında Afrika ve Madagaskar işlerinden sorumlu Elysée Genel

Sekreteri) da içinde bulunduğu yönetim kadrosuyla birlikte, Afrika’da bir güç siyaseti başlattı ve bağımsızlığını yeni kazanan frankofon (Fransızca konuşan) ülkelerin kaderini, iyi ya da kötü yönde, değiştirdi. Bu siyasi nüfuzu göstermek için Jacques

Foccart’ın şu sözü dile getirdiğini hatırlatmakta fayda vardır: «Fransa için iyi olan bir

şey, Afrika için de iyidir» 10.

Charles de Gaulle’ün halefleri, aynı etki politikasını 50 yılı aşkın bir süre devam ettireceklerdir. 1991 yılında, Sovyetler Birliği’nin dağılması (Soğuk Savaş’ın sonunu

7 A. Glaser, AFRIQUE-FRANCE quand les dirigeants africains deviennent les maîtres du jeu, Fayard, Paris, 2014, s.11. 8 Ageron ve Michel, op.cit., s.241. 9 C. Caitucoli, Charles De Gaulle et la Francophonie : un père fondateur ambigu, Université de Rouen, Rouen, 2007, s.170. 10 A. Glaser, op.cit., s.11. 4 belirleyerek) Fransa’nın Afrika’daki konumunu güçlendirdi. Nicolas Sarkozy, 2007’de,

Fransa Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı olarak seçilip görevinin başına geldiğinde kınadığı Fransız hegemonik politikası ile bir tür kopuş gerçekleştirmeye çalıştı. Fakat pratikte bu kopuş, gerçekleşmemiştir.

Bu tezin ilk bölümünde, bağımsızlıktan günümüze kadar olan süreçte Sahra altı

Afrika’daki genel Fransız etki politikası incelenecektir. Bu bölümde Fransız politikası askeri, ekonomik, finansal ve kültürel boyutlarıyla birlikte ele alınacaktır. Ardından, ikinci bölümde, Madagaskar’daki Fransız politikası, 60 yıllık bağımsızlık döneminde

Fransa-Madagaskar ilişkilerin Fransa’nın dominant etkisi gösterilerek anlatılacaktır.

Son olarak, tezin üçüncü bölümünde ise, Soğuk Savaş sonrasında Fransa karşısında Çin ve ABD (Amerika Birleşik Devletler) gibi güçlerin Madagaskar’daki etkisi açıklanacaktır.

5

I. BÖLÜM: FRANSA’NIN AFRĠKA POLĠTĠKASI

1. SÖMÜRGESĠZLEġTĠRMEDEN GÜNÜMÜZE FRANSA’NIN ETKĠSĠNĠ

SÜRDÜRME POLĠTĠKASI

Afrika ülkelerinin sömürgesizleştirilmeleri döneminde Fransa, kıtadaki stratejik ve ekonomik avantajlarından vazgeçmeye hazır değildi. Üstelik Soğuk Savaş bağlamı

Batılıları, Sovyetlerin genişlemesine karşı koymak için Afrika’daki nüfuz bölgelerini korumaya itmişti.

Bu nedenle, söz konusu dönemdeki Fransa Başbakanı Michel Debré, gelecekte

Gabon Cumhuriyeti’nin Devlet Başkanı olacak olan Léon M’Ba’ya, 5 Temmuz 1960’ta gönderdiği resmi bir mektupta «Bir devlete, bağımsız olduktan sonra mevcut işbirliği anlaşmalarına saygı göstermeyi taahhüt etmesi koşuluyla, bağımsızlığı verilir. Aynı anda yürürlüğe giren iki sistem mevcuttur. Bunlar; bağımsızlık ve işbirliği anlaşmalarıdır. Biri olmadan diğeri de olmaz»11 diyerek çok net bir mesaj göndermiştir.

Fransa, birçok eski sömürgesiyle güvenlik, para, kalkınma yardımı ve kültür gibi farklı alanlarda işbirliği anlaşmaları imzalamıştır. Bu durum yeni bağımsız devletler için, sömürge döneminde yaşadıkları boyunduruk altındaki durumlarının devamı niteliğindedir.

1.1. Askeri ve Savunma Alanında ĠĢbirliği AnlaĢmaları

Altmışlı yılların başlarında, eski Fransız kolonilerinin bağımsızlıklarını kazandıkları sömürgesizleşme döneminde, Fransa bu yeni devletler ile askeri ve

11 A. Bourgi, Aux Racines de la France-Afrique : la dégradation de l’image de la France en Afrique, Centre Thucydide, Paris, 2009, s.1. 6 savunma alanlarında işbirliği anlaşmaları imzalamaya başlamıştır. Bu anlaşmaları gerekçelendirmek için öne sürülen ilk neden, henüz yetersiz ve düzensiz olan ulusal ordunun eğitilmesi olmuştur. Bu anlaşmalar, Afrika’daki askeri kadroların Fransa’da eğitilmesini ve hatta özel askeri teçhizatların Fransa tarafından yeni ortakları için tedarik edilmesini içermekteydi. Bu durum, anlaşma imzalayan devletlerin topraklarında askeri danışman olarak Fransız subayların varlığını sürdüreceğini ifade etmekteydi. Dışarıdan ya da içeriden gelen bir saldırı durumunda, yeni devletlerin orduları savunmasız kalacaktı.

Gine dışındaki bütün frankofon devletler, Fransa ile yapılan askeri yardım anlaşmalarını sürdürmüşler ve bu devletlerden bazıları (Senegal, Fildişi Sahili, Gabon,

Cibuti, Togo ve Kamerun) ayrı bir savunma antlaşmasıyla da korunmuşlardır.

Ayrıca bu askeri ve savunma işbirliği anlaşmaları yoluyla, frankofon Afrika devletlerinin yöneticileri ve liderleri kendilerine dışarıdan bir saldırı olması durumunda

Fransa’nın (yani Fransız ordusunun) söz konusu bölgeye müdahale etmesine izin vermişlerdir. Bunu yapmak için, Fransa’nın müdahalesini (ihtiyaç durumunda) kolaylaştırmak amacıyla bu anlaşmaları imzalayan devletlerin ülkelerinde Fransız askeri

üsler kurulmuştur.12

Başlangıçtaki anlaşmalarda, Fransa’nın, sadece üçüncü ülkelerden veya ülke dışındaki silahlı gruplardan gelen tehdit ya da saldırı durumunda müdahale etmesi

öngörülmüştür. Üstelik Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 2. maddesinin 4. ve 5. paragraflarında ifade edildiği gibi, örgüt üyeleri, diğer üye devletlerle olan ilişkilerinde, herhangi bir devletin toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı, Birleşmiş

12 R. Luckman, Military-Militarisation and Demilitarisation in Africa, Instute of Development and Anthropology (Birmingham, NY), 1992, s.99. 7

Milletler’in amaçlarıyla çelişen herhangi bir başka şekilde, tehdit veya güç kullanımından kaçınmak durumundadırlar. Aynı şekilde, Birleşmiş Milletler’e üye devletler bu anlaşmanın hükümlerine uygun olarak, örgütün gerçekleştirdiği her türlü eylemde örgüte her türlü yardımı yaparlar ve Birleşmiş Milletlerin tarafından kendisine karşı önleme ya da zorlama eylemine çizilen herhangi bir devlete yardım etmekten kaçınırlar13. O halde, uluslararası hukuk, bir iç çatışma veya ayaklanma durumunda

Fransa’nın müdahalesine izin vermemektedir. Burada, dışarıdan saldırı ve ayaklanma ifadeleri arasındaki fark oldukça muğlâktır.

Bu askeri ve savunma işbirliği anlaşmalarının iki büyük hedefi bulunmaktaydı.

Bu hedeflerden ilki, Afrika devletlerinin güvenliğini ve Fransa’dan güç alan yöneticilerinin çıkarlarının sağlamaktır. Bu şekilde oluşturulan güvenlik, politik anlamda masum değildi. Fransız askeri yetkililer, Fransa’nın askeri doktrinini derinden etkileyen savaş deneyimine sahiplerdi. Hindiçin’deki (1946-1954) devrim karşıtı savaşta ve Cezayir’de (1954-1962) on beş yıl süren savaşta bu deneyimi kazanmışlardı.

Benzer bir savaşı (daha indirgenmiş bir boyutta) 1959 yılının Aralık ayının sonunda

Kamerun’da UPC’ye (Union des Populations de Cameroun/Kamerun Halkları Birliği) karşıda sürdürmüşlerdi.14 UPC, Ruben Um Nyobe (daha sonra partinin genel sekreteri olan) tarafından 1948 yılında sömürge yönetiminde toplumsal adaletsizliklerle mücadele etmek amacıyla kurulan ve de sömürgeciliğin ilkelerini kabul etmeyen

Kamerun milliyetçisi bir partidir15. Fransa, UPC’ye karşı, amacı partiyi tamamen

çökertmek olan psikolojik bir savaş başlatmıştır. Kamerun askeri gücünün kurulması için yapılan düzenlemeler, aslında, diğer frankofon ülkelerin ordularındaki düzenlemelerin de temeli haline gelmiştir. Bu anlaşmaların diğer büyük hedefi ise,

13 Birleşmiş Milletler antlaşması 2. Maddesi: https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/pdf01/3- 30.pdf (sitenin ziyaret edildiği tarih: 25 Eylül 2016). 14 A. Conchiglia, «La Françafrique est née au Cameroun», Le Monde Diplomatique, Mars 2011. 15 La naissance de l’UPC : http://www.kamerun-lesite.com/104/la-naissance-de-l-upc-1947-1948/ (sitenin ziyaret edildiği tarih: 25 Eylül 2016). 8 frankofon devletleri, sürdürülebilir biçimde, Fransa’nın jeostratejik planlamasına entegre etmekti.

Uygulamada Fransa-Afrika askeri işbirliği anlaşmalarında hala kesin bir netlik yoktur. Teorik olarak, bir taraftan yeni ordular ve iç güvenlikten sorumlu ulusal jandarma arasında görev paylaşımının yapılması, diğer taraftan da Fransa’nın müdahale güçleri aracılığıyla bölgeyi dış tehditlere karşı savunması gerekiyordu. Fakat gerçekte, dış güvenlik ve iç güvenlik arasında bir ayrım yapmak mümkün değildi. Gerçekten de askeri anlaşmaların net olmayan yapısı, Fransa ve uluslararası hukuk kurallarını göz ardı eden bu devletler arasında gizli anlaşmalar ve hükümler ya da gizli kararların var olduğunu göstermektedir.

Esasen, Fransız parlamentosu bu gizli hükümlerden çoğu zaman haberdar bile değildi16. Bu nedenle, Fransızların dost-devletlere bu askeri müdahalesinin sınırlarını belirlemek oldukça güçtür. Öyle ki bazı hükümler belirsizliğini korumakta, hatta bunlara erişmek mümkün olmamaktadır.

Bu uygulama, Sahra altı Afrika ülkelerindeki Fransız askeri etki politikasında bir ana motif oluşturacak ve Fransa’nın aleni müdahaleci politikasında elli yılı aşkın bir süre boyunca belirleyici olacaktır.

Bu askeri anlaşmalar ve askeri üslerin tesisi17 aynı zamanda, Fransa’nın diğer büyük güçlerin Afrika’da sahip olmadıkları bir pozisyona sahip olmasını sağlamıştır.

Dolayısıyla, bazı yazarların iddia ettiği gibi, bağımsızlıktan sonra neo-sömürgeciliğin farklı bir biçimi Fransa tarafından örtülü bir biçimde gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle eski Fransız kolonilerinin bağımsızlıklarının sadece teorik, hatta kurgusal olduğu söylenebilir. Dünyadaki hiçbir ülke, Fransa’nın 1960’tan günümüze kadar Afrika

16 M. Pilon, La Politique africaine au parlement français: journée-débat du 30 septembre 1997, éditions KARTHALA, Paris,1998, s.133. 17 R. Luckham, op.cit., s.99. 9

üzerinde sahip olduğu stratejik ve askeri pozisyona sahip olmamıştır. Eski Fransız sömürgeleriyle imzalanan askeri anlaşmalar, Fransa’nın Afrika’daki askeri varlığını neredeyse kalıcı hale getirmesini kolaylaştırarak Fransa’ya hiçbir devletin sahip olmadığı bir avantaj sağlamıştır. Bu nedenle Fransa’ya «Afrika’nın Jandarması»18 ifadesi atfedilmiştir. 22 Nisan 2007’de19 Nicolas Sarkozy’nin iktidara gelmesiyle birlikte, Fransa bazı Afrika ülkeleri ile savunma anlaşmaları ile ilgili bir revizyon başlatmış, fakat bu Fransa’nın Afrika politikasında radikal bir değişime yol açmamıştır.

Bu konuya daha sonra detaylı bir şekilde değinilecektir.

Daha önce de belirtildiği gibi, askeri ve savunma işbirliği anlaşmaları Fransa’ya anlaşma yapılan devletin topraklarına sadece askeri üslerini kurma olanağı sağlamakla kalmamış, aynı zamanda söz konusu devletin askeri personelinin eğitim ve denetimini ve böylelikle savaş donanımlarının teminini gerçekleştirmesini sağlamıştır. Bu planın

öncelikli hedefleri; Fransız sömürge güçleriyle yer değiştirmesi amacıyla daha az personele sahip ulusal ordunun oluşturulması, Fransız ordusunda görev yapan Afrikalı askerlerin yeni askeri birliklere entegrasyonu ve Afrikalı subay ve astsubayların komuta görevleri için hızlandırılmış eğitimiydi. Bu durum, bağımsızlığını yakın zamanda kazanan genç Afrika devletlerinin sömürgeleştirilmeleri süresince, Fransa’nın eski askeri görev ve manevralarının aktarılması anlamına geliyordu20.

Genellikle, askeri işbirliği ve anlaşmalar nadiren hukuksal açıdan yanlış bulunup

önlenmiştir. Ancak, bazı durumlar, tartışmalara yol açmış ve böylece uluslararası kamuoyunun çok güçlü tepkisine neden olmuştur. Bu noktada, Ruanda soykırımı örnek gösterilebilir. Fransa, 1994 yılındaki büyük soykırımın sorumlusu olan Ruanda ordusunu donatmak ve eğitmekle suçlanmıştır.

18 H. d’Almeida-Topor, L’Afrique, Le Cavalier Bleu éditions, Paris, 2009, s.95. 19 B. Cautres, Enquête post-électorale en 2007, Centre de recherche Politiques/Sciences Politiques, Paris, 2007, s.9. 20 Luckham, op.cit., s.97. 10

Fransa ile askeri ve savunma işbirliği anlaşmaları imzalayan Afrika devletleri

çoğunlukla Fransa’nın eski kolonileridir. Bu devletler, Orta Afrika Cumhuriyeti (1960),

Kongo Cumhuriyeti, Kamerun (1974), Gabon Cumhuriyeti (1960), Senegal

Cumhuriyeti (1973), Çad, Fildişi Sahili (1961), Komor Adaları (1978), Zaire (şimdiki

Kongo Demokratik Cumhuriyeti), Togo (1963) ve Cibuti (1977)dir.21 Çoğunlukla 1960-

1961 yılları arasında, bazıları karşılıklı bir temelde yani Fransa ve tek tek ilgili devletler arasında, diğerleri ise bölgesel ve müşterek savunma anlaşmaları olarak, örneğin Fransa ve Orta Afrika’daki dört devlet (Orta Afrika Cumhuriyeti, Gabon, Kongo Cumhuriyet,

Çad) arasında müzakere edilen bir dizi savunma ve askeri yardım anlaşmasıyla yeni ilişkiler resmi bir biçimde kurulmuştur. Diğer devletler askeri işbirliği konusunda kendilerini sınırlamıştır. Sömürgesizleştirmeden itibaren askeri işbirliği anlaşmasını imzalamayan bazı devletler daha sonra bunu yapmak zorunda kalmışlardır çünkü

Afrika’daki bağımsızlıklara, bölgesel ve iç çatışmaların hızlıca artması eşlik etmiştir.

Bununla birlikte, Fransız sömürgesi olan bütün devletler (Gine Konakri hariç)

Fransa ile savunma anlaşmaları imzalamışlardır. Kongo (1972’de), Moritanya22 ve

Madagaskar23 (1973’te) gibi devletler ise, daha sonradan geri çekilmişlerdir. 1972 yılının Mart ayında, Elysée’de kabul edilen Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı, dönemin Fransa Devlet Başkanı Pompidou'ya, Kongo Hükümeti’nin,

özellikle uzlaşma, kültürel ve teknik işbirliği ve dış politika alanında anlaşmalar yapma niyetini bildirmiştir. Dolaysıyla başlangıçtaki askeri işbirliği antlaşmasından

çekilmiştir.24 Moritanya İslam Cumhuriyeti, Fransız ve Moritanya yetkilileri arasında gerçekleşen yazışmalarla, 19 Haziran 1961 İşbirliği Antlaşması’nda yer alan askeri

21 P. Leymarie, «France-Afrique les accords militaires nouvelle génération», Le Monde Diplomatique, 11 Haziran 2009. 22 «15 Şubat 1973 : Dış politika konusundaki işbirliği ile ilgili yazışmalar», http://fothman.free.fr/Accbitxt/Pol/mr_pol/mrpol150273coop/mrpol150273coop.html. (sitenin ziyaret edildiği tarih: 20 Haziran 2016). 23 Luckham, op.cit., s.98. 24 G. Conac ve G. Feuer, “La révision des accords militaires Franco-Africains et Franco-Malgache”, Annuaire français de droit international, vol. 19, Paris, 2016 s.723. 11 anlaşmaları yürürlükten kaldırmıştır. Moritanya’nın Fransa ile askeri işbirliği anlaşmalarından çekilmesi iki şekilde açıklanabilir: Moritanya’nın özellikle Mağrip

ülkeleri olmak üzere Arap devletleriyle yakınlaşması ve kendi ekonomik bağımsızlığı

üzerinde baskı oluşturan yabancıların ekonomik çıkarlarını koruyan ipotekten kurtulma arzusu. Madagaskar’a gelince, Fransız askeri üsleri ve işbirliğine karşı gerçekleşen 13

Mayıs 1972 tarihli halk devrimi, Fransa ile olan işbirliği anlaşmalarının revize edilmesine yol açmıştır. Diégo-Suarez’deki Fransız askeri üssünün kapatılmasını ve

Madagaskar’daki Fransız birliklerinin geri çekilmelerini öngören Fransa - Madagaskar anlaşmaları25 4 Haziran 1973’te Madagaskar Üst Kurulu’nca (Antananarivo’da) onaylanmıştır.

Fransa’nın, eski sömürgeleri üzerindeki etkisine bakılarak, Afrika’ya en iyi entegre olmuş yabancı güç olduğunu belirtmek gerekir. Fransa, Afrika devletlerinin bağımsızlıklarına rağmen kıta üzerinde etkili olmasını sağlayan anlaşmaları müzakere edebilen, kıta üzerindeki tek büyük güç olmuştur. Öyle ki «Afrika’nın batılı jandarması» olarak anılmıştır. Fransa bu şekilde “dost-rejimlerin” topraklarında barışı sağlamıştır. Fransa’nın Afrika kıtasındaki bu ayrıcalıklı konumu tesadüfî değildir; eski sömürgeleri üzerinde etkisini korumak için yürüttüğü bilinçli bir politikanın sonucudur.

Diğer Avrupalı sömürgeci güçlerin aksine Fransa, nüfuzunu muhafaza etmek ve bu

şekilde kıta üzerinde çıkarlarını savunmak amacıyla eski sömürgeleriyle ilişkilerinde daima bir süreklilik hedeflemiştir. İngiliz Uluslar Topluluğu bile, İngiltere’ye eski sömürgeleriyle Fransa’nın kurduğundan daha az yoğun ve dar kapsamlı ilişkiler kurma olanağı vermiştir.

Uygulamada Fransa ve onun eski sömürgeleri arasında var olan bütün askeri anlaşmalar, bağımsızlıklardan 2000 yılına kadar pek değişmemiştir. Bu anlamda istisna

25 Ibid., s.727. 12

70’li yıllarda Fransa’nın Çad’dan çekilmesi (1975’te ve 1980’de olmak üzere iki kez gerçekleşmiştir) ve 1975’te Madagaskar’da Diègo-Suarez’den tahliye edilmesidir.

Bağımsızlığın ilk on beş yılı boyunca Fransa, stratejik açıdan en önemli üç üs olan

Dakar, N’dajamena ve Diègo-Saurez’i muhafaza etmeye devam etmiştir. Bunlardan son ikisinin kaybı, Fransa’yı kuvvetlerinin yerlerini değiştirmek (Orta Afrika bölgesinde

Gabon’a ve Orta Afrika’ya; Cibuti’ye ve Reunion Adası’na) zorunda bırakmıştır26.

1.2. Parasal ĠĢbirliği AnlaĢmaları

Frank bölgesi, 1929’daki krizin ardından ve farklı para alanlarına bölünmüş bir dünyada, Fransız frangıyla konvertibiliteyi sürdürerek parasal istikrarı güvence altına almak gerekliliğinden ortaya çıkmıştır. Fransa sömürge imparatorluğunun bütün toprakları için ortak para birimi mevzuatını belirleyen bir kararname ile resmi olarak

1939 yılının Eylül ayında kurulan frank bölgesi, bağımsızlıklardan sonra da varlığını korumuştur27. Fransa ve onun eski sömürgeleri karşılıklı parasal işbirliği anlaşmaları imzalamışlardır. Bu devletler, Fransa ile bir parasal işbirliğini sürdürerek kendi paralarını basmakta ve frank bölgesinden ayrılma konusunda ise serbesttirler.

Frank bölgesi, Afrika’da iki para birimi bölgesini içermektedir:

- Batı Afrika Parasal Birliği (UMOA) 12 Mayıs 1962’de kurulmuştur. Üye

devletler, Benin, Burkina Faso, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal ve Togo,

Gine Bissau (eski Portekiz lusofon sömürgesi) 14 Kasım 1973 anlaşmasıyla

parasal birliğe ve 1994’te ise Batı Afrika Parasal ve Ekonomik Birliği’ne

katılmışlardır.28

26 R. Luckham, op.cit., s.100. 27 «Histoire de la zone franc, izf.net» : http://www.izf.net/pages/historique-zone-franc (sitenin ziyaret edildiği tarih:19 Eylül 2016). 28 Ibid. 13

- Orta Afrika Parasal Birliği’ne (UMAC) üye devletler, Kamerun, Çad, Orta

Afrika Cumhuriyeti, Kongo, Gabon ve 1985’te Ekvator Ginesi (eski Portekiz

lusofon sömürgesi) olup, 23 Kasım 1972 anlaşması ile parasal birliğe

katılmışlardır.29

Ortak para birimi Frank-CFA/Franc de la Communauté Financière Africaine

(eski adıyla Afrika’daki Fransız Sömürgeleri Frangı, şimdiki adıyla Afrika Finansal

Topluluğu Frankı) ve frank bölgesindeki bankacılık mevzuatlarının uyumlu hale getirilmesi, sermaye hareketleri ile ticari ve finansal işlemleri serbest hale getirdiğinden burada 1990’lardan itibaren Fransız bankalarının kurulmasını ve Fransa ile bölgedeki

ülkeler arasında ekonomik alışverişlerin yoğunlaşmasını teşvik etmiştir.

Bu para birlikleri, Batı Afrika Ekonomik ve Parasal Birliği (UEMOA) ile Orta

Afrika Ekonomik ve Parasal Topluluğu (CEMAC) kurucu antlaşmaları kabul edilirken bunlara eklenmiştir. Bu ekonomik birlik antlaşmalar sırasıyla 10 Ocak 1994’te

Dakar’da30 ve 16 Mart 1994’te N’Djamena’da31 (Çad), Fransız Batı Afrika’sı (AOF) ve

Fransız Ekvatoral Afrika’sının (AEF) eski mirasında her iki parasal birlikten birine üye olan devletler arasında imzalanmıştır. Bu anlaşmalar, bölgesel ortaklıkları güçlendirmek için yapılmıştır.

Bu nedenle, Frank bölgesinin, Fransa’nın Afrika’daki ülkeler üzerinde stratejik bir avantaj edinmesine katkıda bulunan sömürge döneminden kalma bir miras olduğu söylenebilir. Bununla birlikte, CFA bölgesi uzun süre Fransız firmalarının bölgeye girişinde etkili iken artık bu anlamda giderek daha az işlev görmektedir. Bir taraftan

29 Ibid. 30 «Batı Afrika Ekonomik ve Parasal Birliği kurucu antlaşması» http://www.bceao.int/IMG/pdf/TraiteUMOA2010.pdf 10 Ocak 1994 tarihinde imzalanmıştır. 31 «Orta Afrika Ekonomik ve Parasal Topluluğu kurucu antlaşması» http://www.cemac.int/sites/default/files/documents/files/Traite_CEMAC.pdf 16 Mart 1994 tarihinde imzalanmıştır. 14

Fransa diğer Avrupa Birliği üyeleri gibi Euro’ya geçmiş, diğer taraftan küreselleşen bir piyasada, ticaretin başlıca para birimi dolar olmuştur.

Daha önceden de belirtildiği gibi, Frank bölgesi sömürge döneminden beri mevcuttur. Ancak bağımsızlıklardan sonra, ilk önce Fransa ve çeşitli Afrika devletleri arasında 1960’tan 1963’e kadar yapılan işbirliği anlaşmaları ve 1962’de UMOA’nın ilk kurucu antlaşmasının imzalanması ile aşamalı olarak yeniden düzenlenmiştir. Şimdiki halini ise, Kasım 1972’de Orta Afrika Ülkeleri Bankası’na (BEAC/Banque des Etats d’Afrique Central) üye ülkeler, Kasım 1973’te Batı Afrika Ülkeleri Merkez Bankası

(BCEAO/Banque Centrale des Etats de l’Afirque de l’Ouest) ve 1979’da Komorlar (bu

ülkenin 1976’da bağımsızlığını kazanmasından sonra) ile yapılan parasal işbirliği anlaşmalarıyla almıştır.32

Madagaskar, ordu tarafından desteklenen ve Fransa ile Madagaskar arasındaki işbirliği anlaşmalarının revizyonuna neden olan halk hareketlerini takiben 1973’te Frank bölgesinden ayrılmıştır. Fransa-Madagaskar arasındaki bu dönemin detayları bu

çalışmanın ikinci bölümünde ele alınacaktır.

UEMOA ve CEMAC gibi parasal ve ekonomik anlaşmalar Fransa’ya özellikle imzacı Afrikalı devletler arasındaki ticaret üzerinde kontrol olanağı sağlamıştır. Bu durum, günümüzde, bu anlaşmaları «parasal kölelik» olarak kabul eden entelektüellerin güçlü eleştirilerine yol açmaktadır. Bunlardan birçoğu, imzacı devletlerin CFA Frangı bölgesinden çıkmasını savunmaktadırlar. Bu noktada gazeteci Benjamin Polle’un

«Jeune Afrique» gazetesindeki 28 Eylül 201633 tarihli yazısı örnek verilebilir. Gazeteci

Polle yazısında, bu entelektüellerin argümanlarını destekleyerek, onların CFA Frangı

32 P. Guillaumont ve S. Guillaumont Jeanneney, «Les accords de coopération monétaire de la Zone franc : atouts et contraintes», Symposium du 40ème Anniversaire de la Banque des Etats d’Afrique Centrale, Malabo, 2012, s.1. 33 B. Polle, «Franc CFA : des économistes dénoncent la servitude monétaire», Jeune Afrique, 28 Eylül 2016. 15 bölgesine karşı olduklarını ifade etmiştir. Benjamin Polle özellikle, «Afrika’yı parasal kölelikten kurtarmak. CFA Frangı kimin işine yarıyor» adlı çalışmanın iki yazarına,

Kako Nubukpo (Togo eski ekonomi bakanı ve Lyon II Üniversitesi Ekonomi

Bölümü’nde, şu an ise Oxford Üniversitesinde öğretim üyesi) ve Bruno Tinel’e ( Paris I

Pathéon Sorbonne Üniversitesi’nde doçent) atıfta bulunmuştur.

Bu iki yazar, çok daha karmaşık bir gerçekliği gizleyen ve çok sık «parasal istikrarı» ifadesi kullanılan CFA frangı tartışmalarını «Avrupalı grupların (Fransa’nın) iyi anlaşılmış menfaatlerine hizmet eden ve çok kısıtlayıcı bir para politikası» olarak değerlendirmişlerdir. Nubukpo ve Tinel’e göre, Afrika ülkelerinin gelişiminin tek garantisi olan mali bağımsızlığı güvenceye almak için CFA Frangı bölgesinden çıkmak gerekmektedir. Bruno Tinel, Nijerya’nın himayesinde, CEDEAO (Communauté

Economique des Etats de l’Afrique de l’Ouest/Batı Afrika Devletleri Ekonomik

Topluluğu)’nun tek bir para birimi kullanmasını çözüm olarak sunmaktadır.

CFA frangının Euro karşısında sabitlenmesi genellikle «parasal istikrarı» bir teminatı olarak öne sürülse de bu CFA frangı kullanan Afrika ülkeleri için büyümeyi garanti etmemektedir. Başka bir deyişle, güçlü bir para birimine sahip zayıf bir ekonomi, uzun vadede sürdüremeyeceği düzenlemelerle karşı karşıya kalmaktadır. Bu ulaşılması imkânsız olan ertelemeler, yeni borçlar yaratmaktadır.

1945’ten bu yana devam eden ve 2012’de Fransa Cumhurbaşkanı François

Hollande tarafından yapılan Fransafrika’nın (Françafrique) sonlanmasıyla ilgili açıklamaların ötesinde, CFA frangı sabit döviz kurunun devalüasyonunu ya da otokrat rejimlerin iktidarda kalmasını da içeren bütün bu düzenlemeler, ciddi tüm aydınları ve ekonomistleri itaat etmeye zorlayarak, Fransa’nın Afrika’nın zenginliklerine el koyan gücünü belli bir istikrarla sürdürmesinin aracı olmaktan başka bir şey değildir.

Afrika’nın tüm gelirini Fransa’ya aktarmak zorunda kaldığı 1945 yılının başlarında,

16

Fransız Hazinesi’nin bağımsız devletlerin işlemleri hesabında, Afrika mevduatları tüm mevduatların % 50’sine ulaşmıştı. Bu zenginliğin Fransa Merkez Bankası’na yatırılması karşılığında oyuna dâhil olan ülkeler için «sınırsız» olarak adlandırılan bir kredi hattı açılmıştır. Fakat bu her zaman işe yaramamış, dolayısıyla 1994 yılında CFA frangının

% 100 devalüasyonu gerçekleşmiştir. Birçok Afrika ülkesinin parasal bağımlılığı, ekonomik kalkınma ve gelişme için gerekli kararların alınmasını engellemiştir.

1.3. KarĢılıklı Kalkınma Yardımı

Karşılıklı kalkınma yardımı, 60’lı yıllarda, Soğuk Savaş ve sömürgesizleşme neticesinde dünyanın kutuplaşması bağlamında gerçekleştirilmiştir. Karşılıklı kalkınma yardımını hayata geçiren başlıca iki sömürgeci güç, Fransa ve Birleşik Krallık’tır.

İşbirliği anlaşmalarını temel alan karşılıklı yardım, eski egemenlerin eski sömürgeleriyle bir vesayet ilişkisini sürdürmelerini ve Sahra’nın güneyinde önemli bir jeopolitik alanı yeniden sahiplenmelerini sağlayan bir yol olmuş ve böylece eski egemenler işbirliği yapan ülkeler üzerindeki nüfuzlarını koruyabilmişlerdir.

Karşılıklı kalkınma yardımı kendini basit bir finansal ve ekonomik yardım ile sınırlamamıştır. Fransa bu programların tasarlanmasının ve uygulanmasının yöntemine etki etmiştir. Yapılan ikili anlaşmalar, Fransa’nın yardımlardan yararlanan ülkelerin toprakları üzerinde fiziksel olarak bulunmasına izin vermiştir. Fransa uzun zamandır

Sahra altı Afrika’ya demir atmış olduğundan, bu durum onun saha üzerinde yardım programlarının uygulanmasını kolaylaştıran bir deneyime sahip olmasını sağlamıştır.

1.3.1. Bağlı Yardım

Paradoksal olarak, Fransa gelişmekte olan ülkelere yardım etmekten ekonomik olarak kazanç sağlamıştır. Esasen, 2000’li yılların başına kadar yapılan yardım bağlıydı yani Afrika ülkeleri, Ekonomik İşbirliği Merkez Fonu (şimdiki adıyla Fransız Kalkınma

17

Ajansı) tarafından finanse edilen projeler için sadece Fransız şirketlerle anlaşmak zorundaydılar. Bu nedenle Fransa tarafından Afrika’ya yapılan yardımlar Fransa ekonomisi üzerinde olumlu etkiye sahipti34.

Resmi kalkınma yardımı aynı zamanda on binlerce uluslararası çalışanı ve birçok danışmanı ayakta tutan büyük bir iş ağı oluşturmuştur. Fransa ve Afrika ülkeleri arasındaki ekonomik işbirliği aynı zamanda Fransız vatandaşlarının birçok Afrika

ülkesine gitmeleriyle bir istihdam alanı yaratmıştır. Sonuç olarak, Fransa’nın Afrika

ülkelerine yardım ederek, buradan geniş çapta fayda sağladığı görülmektedir.

Yıllık yaklaşık 10 milyar avro (2011’de 9,348 milyar avro) ile Resmi Kalkınma

Yardımı’na (APD/Aide Publique au Développement)35 katkıda bulunan Fransa, bu konuda dünyada dördüncü sırada yer almaktadır. Gayri Safi Milli Hasılaya

(RNB/Revenue Nationale Brut) % 0,46 oranı ile en büyük katkı sağlayan ikinci devlettir. Afrika, özellikle Sahra-altı Afrika (% 41)36 Fransız resmi kalkınma yardımının

(% 55) başlıca yararlanıcısıdır. Fransa, 2015’te % 45’i Afrika’ya sağlanan 8 milyar avro yardım ile dünyada beşinci sırada yer almıştır.37

1.3.2. BaĢlangıçta Fransız Etkisindeki Bölgenin GeniĢletilmesi

1960, Fransa’nın, Fransız Batı Afrikası’nın (AOF) ve Fransız Ekvatoral

Afrikası’nın (AEF) yeni bağımsız devletleriyle ve de Madagaskar ile karşılıklı kalkınma yardımını gerçekleştirdiği yıldır. Bu alan, Fransa’nın dünyanın bu parçasındaki «arka bahçesine» karşılık gelmektedir. Fakat Afrika’da nüfuzunu daha fazla arttırmak isteyen

Fransa, karşılıklı kalkınma yardımı anlaşmalarını çoğaltma arayışına girmiştir.

34 G. Olivier ve S. Sidibé, L’aide Publique au Développement, éditions Charles Léopold Mayer, Paris, 2004, s.10. 35 «Rakamlarla Resmi Kalkınma Yardımı» : http://www.consulfrance-vancouver.org/L-Aide-publique-au- Developpement (sitenin ziyaret edildiği tarih: 11 Ocak 2017). 36 Ibid. 37 «2015 yılı Resmi Kalkınma Yardımı» : http://www.diplomatie.gouv.fr/fr/politique-etrangere-de-la- france/aide-au-developpement/l-aide-publique-au-developpement-francaise-et-ses-principes/l-aide- publique-au-developpement-francaise/article/infographie-l-aide-publique-au-developpement-en-chiffres (sitenin ziyaret edildiği tarih: 11 Ocak 2017). 18

1963’ten itibaren ilk genişleme Belçika’nın eski sömürgesi üç ülkenin katılımıyla gerçekleşmiştir. Bu ülkeler: Burundi, Ruanda ve özellikle 1971’de Zaire’ye ve 1997’de Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ne dönüşecek olan Congo

Léopoldville’dir.38

1976’da, karşılıklı yardımın sadece frankofon ülkelerle yapılması ilkesi ihlal edilerek. Portekiz’in eski sömürgesi olan üç lusofon (Portekizce konuşan) devlet,

«Karanfil Devrimi»’nin hemen ardından bağımsızlık kazanarak Fransa’nın işbirliği alanına yani «arka bahçesine» entegre olmuşlardır. Bu devletler Yeşil Burun

Takımadaları, Gine-Bissau ve Sao-Tome ve Principe’tir39.

Cibuti, 1977’de bağımsızlığını kazanır kazanmaz alana entegre olmuş, onu

1978’de Komorlar, Ekvator Ginesi (eski İspanyol sömürgesi) ve 1984’te Gine

(Conakry) izlemiştir.

Bu genişleme, 1995 yılından itibaren, 18 Afrika ülkesinin tamamen yeniden tasarlanmış işbirliği alanına entegre olmasıyla daha da ivme kazanacaktır. Bu Afrika devletlerinin çoğunluğu eski İngiltere sömürgeleridir ve bunlardan bazıları kayda değer bir demografik ve ekonomik ağırlığa sahiptir. Bölgesel ve kıtasal anlamda gerçek bir güç olan Güney Afrika, Gine Körfezi’nin köşesinde yer alan, kıta için kültürel başkentlerin sınırlarının kesiştiği nokta olan «devasa» Nijerya ve tekrarlayan istikrarsızlığı olan fakat Doğu Sahil Kuşağı’nın gelecekteki büyük petrol gücü ve jeopolitik anahtarı olacak Sudan ( henüz Güney Sudan olarak ayrılmamış) örnek olarak verilebilir.

Afrika ile kalıcı bir bağ kurmak amacıyla kalkınma yardımı planını uygulamaya koyan Fransa’nın Sahra altı Afrika’ya finansal desteği uzun bir zamandan beri

38 J. Morel, La France au cœur du génocide des Tutsis, L’Esprit frappeur, Paris, 2010, s.1216. 39 D.C. Ba1ch, La France et l’Afrique du Sud : Histoire, Mythes et Enjeux contemporains, éditions KHARTALA, Paris, 1990, s.265. 19 mevcuttur. Aslında, bu bölge her zaman bu yardımların ana hedefi olmuştur. 60’larda bu yardımların % 90’dan fazlasını, 70’lerde % 80’ini, 1995’te %63’ünü, 2005’te %

58’ini ve 2011’de % 55’ini almıştır40. Zamanla Afrika’ya yapılan yardımın payı azalsa da, kıta Fransız işbirliğinin coğrafi önceliği olmayı sürdürmüştür. Afrika, 2011 yılında,

Fransa’dan 9,3 milyar avro kalkınma yardımı almıştır. 2015 yılında ise, 8,1 milyar avroluk yardımın % 41’i Sahra-altı Afrika’ya tahsis edilmiştir.

Kalkınma yardımlarına katkıda bulunan devletlerin çabalarını birleştirmek ve koordine etmek isteyen farklı küresel (Dünya Bankası) ve bölgesel (Avrupa Birliği) kuruluşların bütçelerinin büyümesine katkıda bulunan Fransa, karşılıklı yardımdan da vazgeçmemiştir. Bunun nedeni, nüfuzunu korumak için kıtaya kök salmak istemesi ve bunun için çok taraflı fonlardan yardım alan ülkelerde farklı açılardan seferber olmuş diğer gelişmiş ülkelerin jeopolitik, ekonomik ve kültürel etkilerini sınırlama çabasıdır.

1.4. Etki Faktörleri: Frankofoni ve Fransız Dili

Bağımsız Senegal’in ilk Devlet Başkanı şair Léopold Sédar Senghor

“Sömürgeciliğin moloz yığını içinde bu muhteşem aracı yani Fransızca dilini bulduk” ifadesini kullanmıştır.41 Bu ifade, kurumsal olarak frankofoninin kurucu babalarının

(Senghor, 1960-1974 yılları arasında Tunus Cumhurbaşkanı Habib Bourguiba ve Nijer

Devlet Başkanı Hamani Diori) kültürlerin ve medeniyetlerin kalıcı diyaloğu için

Fransızcadan faydalanma ve bu dili halkların dayanışmasının, gelişiminin ve yakınlaşmasının hizmetine sunma isteklerini yansıtmaktadır.

40 Dış İşleri Bakanlığı, «Resmi Kalkınma Yardımı», http://www.diplomatie.gouv.fr/fr/politique-etrangere- de-la-france/aide-au-developpement-et/dispositifs-et-enjeux-de-l-aide-au/l-aide-publique-au- developpement/, (sitenin ziyaret edildiği tarih: 10 Haziran 2013). 41 G. E Barstad, A. Hjelde, S. Kvan, J. Todd, Language and Nation: Crossroads and Connections, Waxmann, Münster (Germany), 2016, s.261. 20

1.4.1. Kültürel ve Teknik ĠĢbirliği Ajansı (ACCT)

Kültürel ve Teknik İşbirliği Ajansı (ACCT), Güney Afrika olmak başta üzere, 21 devlet ve hükümet başkanı tarafından 20 Mart 1970’te Niamey’de (Nijer) imzalanan anlaşma ile kurulmuştur.42 Bu yeni hükümetler arası örgüt, Fransızcanın paylaşılması ve teşvik edilmesi amacıyla, kültürel ve teknik işbirliğinin yaygınlaştırılması ve yoğunlaştırılmasını amaçlamaktadır. Alliances Française’in zaten Fransız dilini ve frankofon kültürünü yaydığını ama bunun yeterli görülmediğini göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Ancak, bu yeni durum, bundan sonra karşılıklılık temelinde, Fransız dilinin sadece öğretilmesiyle yetinmeyip, onu çok kültürlü değişimi teşvik etmek için kullanmak anlamına geliyordu.

Buna örnek olarak, ACCT’nin 1986’dan itibaren, kırsal alanlardaki ve dezavantajlı mahallelerdeki nüfusun kitaplara ve kültüre ulaşımını sağlayan Okuma ve

Kültürel Etkinlik Merkezleri’ni (CLAC) uygulamaya koyması gösterilebilir. Bugün bu merkezlerin sayıları, 19 ülkede, toplam 244’e ulaşmıştır.43 Bundan başka, Afrika

Gösterileri Sanatları Fuarı’nın (MASA) ilki 1993’te Abidjan’da (Fildişi Sahili) düzenlenmiştir. Buna paralele olarak, sahne sanatlarının (hikâye anlatıcılığı, tiyatro, dans, müzik) yaratımı için sınırlar açılarak, sanatçıların ve eserlerinin dolaşımına destek olan bir program başlatılmıştır.

1.4.2. Frankofoni Zirveleri

1986’da Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand’ın inisiyatifindeki ilk

Frankofoni Zirvesi, frankofon ülkelerinin devlet ve hükümet başkanlarını Versay’da bir araya getirmiştir. Bu zirveye, on sekizi Sahra altı Afrika devleti olmak üzere otuz üç

42 Kültürel ve Teknik İşbirliği Ajansı’nın kurulusunun orijinal metni, http://www.francophonie.org/IMG/pdf/acct-textes-fondamentaux-1970-convention-et-charte-3.pdf (sitenin ziyaret edildiği tarih: 15 Eylül 2016). 43 Okuma ve Kültürel Etkinlik Merkezleri: http://www.francophonie.org/IMG/pdf/CLAC_Francais-2.pdf p.6 (sitenin ziyaret edildiği tarih: 28 Eylül 2016). 21 devlet katılmıştır.44 Çok taraflı işbirliğinin üç ana ekseni olan genel kalkınma, kültür ve iletişim endüstrisi, bilimsel araştırma ve bilgiye bağlı teknolojik gelişim üzerinde durulmuştur.

Frankofoni’ye üye devletler, 2000 yılında, Mali’de, demokratik değerlere saygı göstermeyen üyelere kısıtlama getiren « Bamako Deklarasyonu » metnini kabul ettiler.45

Bu metin, Afrika’daki demokratikleşme sürecine etki etme amacındaki frankofon

ülkeler arasındaki 10 yıllık bağlılığın ve değişimin meyvesidir. «Bamako

Deklarasyonu», her ülkenin toplumlarının farklı katmanlarını (hükümetler, meclisler, sivil kuruluşlar, akademisyenler, medya vb.) ilişkilendirerek Frankofoni ve demokrasinin ayrılmazlığını vurgulayan normatif bir metindir. Bu, iyi yönetim, genel olarak eğitimin yanı sıra kültürün geliştirilmesi gibi demokrasiyi ve kalkınmayı teşvik eden değerlerin geliştirilmesi için Frankofoni’nin üye ülkeleri arasındaki dayanışmayı derinleştirme isteğinde büyük bir adım olmuştur.

Zirve süresince, Frankofoni’nin esas işbirliği alanları olan kültür ve eğitime, siyaset (barış, demokrasi ve insan hakları), sürdürülebilir kalkınma, ekonomi ve dijital teknoloji alanları da ilave edilmiştir. Diğer taraftan, OIF’nin (Uluslararası Frankofoni

Örgütü) üye sayısı artmaya devam ederek, 2013’te otuzu Sahra-altı Afrika ülkesi olmak

üzere 77’ye ulaşmıştır.

Fransa’nın uluslararası sistemdeki yeri, şimdiye kadarki geleneksel nüfuz alanına dahil olmayan geniş bir coğrafi ve jeopolitik alanda yavaş yavaş güçlendirilmiştir. Fransa, bu süreçte Afrika’da geleneksel işbirliği alanlarını (ekonomi, savunma, vb.) geliştirmek, buradaki etkisini korumak, hatta güçlendirmek için kendi dilini kullanmıştır.

44 Frankofoni Örgütü http://www.francophonie.org/Le-Sommet.html (sitenin ziyaret edildiği tarih: 15 Eylül 2016). 45 Bamako Deklarasyonu 3 Kasım 2000’de kabul edilmiştir: http://www.francophonie.org/IMG/pdf/Declaration_Bamako_2000_modif_02122011.pdf (sitenin ziyaret edildiği tarih: 15 Eylül 2016). 22

1.5. Fransa-Afrika Zirveleri

Fransa-Afrika zirveleri frankafon Afrika devletlerinin girişimi ile gerçekleştirilmiştir. Nijer Devlet Başkanı Diori Hamani bunun gerçek anlamda yaratıcılarından biridir. 1970 yılında, Élysée Sarayı’nın Afrika ve Madagaskar işlerinden sorumlu Genel Sekreteri Jacques Foccart ile yaptığı bir görüşme esnasında

şunları ifade etmiştir: «Bizim sizinle ilişkilerimiz bundan on yıl önceki gibi değil. Siz artık bize danışmıyorsunuz. (…) Bakanlar arası pek çok toplantı yapılıyor fakat 17 bakan sadece teknik problemlerle ilgileniyorlar. Bizim, ciddi bir politik değerlendirme yapmamız için Başkan Pompidou liderliğinde bir Fransız-Afrika zirvesi düzenlememiz gerekiyor».46

1973’te, Devlet Başkanları Senghor (Senegal) ve Houphouët-Boigny (Fildişi

Sahili), ardından Bongo (Gabon), Eyedema (Togo), Lamizana (Burkina Faso) ve

Bokasso (Orta Afrika Cumhuriyeti) süreci destekleyerek, bütün Afrika devletleri liderlerinin her sene gelişigüzel bir şekilde Fransa’ya gelmesindense Fransa’ya karşı

şikâyetlerini birleştirmek konusunda anlaşmışlardır.47 İlk konferans, 13 Kasım 1973’te

Paris’te Başkan Pompidou liderliğinde gerçekleşmiş ve burada Nijer Devlet Başkanı zirvelerin her yıl yapılmasını teklif etmiştir.

Afrikalıların Fransa’dan bu talebi, resmi olarak bağımsız olan eski Fransız sömürgelerinin, uygulamada Fransa’ya hâlâ bağımlı kaldıklarını göstermektedir.

46 T. Chanda, «Sommets France-Afrique: des ruptures dans la continuité», RFI-Afrique, 2013 : http://www.rfi.fr/mfi/20131204-sommets-france-afrique-ruptures-continuite (sitenin ziyaret edildiği tarih: 15 Haziran 2016). 47«Les sommets France-Afrique de l’ère : nouveau au pas de course», Cameroun-info.net http://www.cameroon-info.net/stories/0,3587,@,les-sommets-france-afrique-de-l-ere-nouveau-au-pas-de- course.html (sitenin ziyaret edildiği tarih: 21 Eylül 2016). 23

1.5.1. Ġki Ana Tema: Ekonomi ve Güvenlik

Sözkonusu zirvelerde tartışılan ekonomik konular bölgesel entegrasyonu geliştirmek için finansal ve teknik yardımın arttırılmasıyla ilgili olduğu kadar Afrika borçlarının yeniden yapılandırılması ya da hammaddelerin yeniden değerlenmesiyle de ilgili olmuştur. Ayrıca, Yaoundé, Lomé ve Cotonou sözleşmelerinin iyileştirilmesi ve

Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ilişkiler değerlendirilmiştir. Böylelikle Fransa, bölgesel ve küresel düzeyde Afrika’yı savunmak için muhatap olarak kabul edilmiştir.

Güvenlik ile ilgili ele alınan konular, her bir zirvenin gerçekleştiği dönemde gündemdeki krizler ve bu krizlerin çözümü için Afrikalıların Fransa’dan yardım talebinde bulunması ile ilgili olmuştur. Örneğin, Batı Sahra, Güney Afrika, Namibya ve

özellikle Çad-Libya çatışması ile ilgili sorunlar, Fransa-Afrika zirvelerinde en çok tartışılan konulardan bazılarıdır. Bu konu Nice (1980) ve Kazablanka’daki (1988) zirvelerde kesintisiz bir şekilde ele alınmıştır. Soruna taraf olan devletlerden bazıları,

Fransa’nın kendi işlerine karışmasından memnun kalmamışlardır. Kaddafi, Paris’te onikincisi düzenlenen Fransa-Afrika zirvesi (1985) sırasında, şunları ifade etmiştir: «Bu zirveler bir yabancılaşma, bir boyun eğme biçimi, Afrika için bir utanç, katılımcı

ülkelerin bağımsızlıkları açısından apaçık bir çelişkidir. (…) Bu şekilde bir toplantı ortadan tamamen kaldırılmalıdır».48 Bununla birlikte, Fransa bölgesel güvenliğin esas garantörü olarak kalmaya devam etmiştir.

Fransız temsilciler için esas mesele, her seferinde Fransa’nın bütün üye ülkeler arasındaki ilişkileri kontrol etme becerisini kanıtlamak ve böylece hepsinin onun liderliğinde gruplanmış olarak kalmasının kendi çıkarına olduğunu göstermek olmuştur.

48 Le Monde, 13 Aralık 1985. 24

1.5.2. Etki Bölgesinin GeniĢletilmesi

Afrika devletlerinin, Fransa-Afrika zirvelerinde aşamalı olarak harekete geçmeleriyle, Fransız liderler başlangıçtaki etki bölgelerini güçlendirmeyi ve genişletmeyi başarmışlardır.

1973’teki ilk zirvede temsil edilen 11 Afrika ülkesinin tamamı eski Fransız sömürge ülkeleriydi. Fransız liderler, Fransa-Afrika zirvelerine dayanarak, geleneksel etki alanına dâhil olmayan devletlerle yakınlaşmışlardır.

Zirveler, 1975’te eski Belçika kolonilerinin (Zaire, Burundi ve Ruanda), ardından Portekiz kolonilerinin (Yeşil Burun Adaları, Gine Bissau, Sao Tome ve

Principe) ve 1979’dan itibaren Liberya gibi anglofon ülkelerinin liderlerini kabul ederek uygulamada genişlemeyi başlatmışlardır. 1996’da Ouagadougou’da gerçekleştirilen zirvede 45 ülke temsil edilmiştir.

Böylelikle, Fransa, Sahra-altı Afrika’daki tüm eski sömürgelerine bağımsızlık tanıdıktan sonra, Fransa-Afrika zirveleri sırasında siyasi diyalog, askeri işbirliği ve savunma anlaşmaları, parasal işbirliği, kalkınma yardımı, kültürel işbirliği gibi birçok alanı kapsayan geniş bir işbirliği mekanizmasını uygulamaya koymuştur. Fakat kıta

üzerinde ekonomik ve stratejik çıkarlarını korumak için otoriter ve yozlaşmış rejimleri destekleme riskini alarak, çeşitli yöntemlerle Fransa’nın Afrika’daki «arka bahçesinde» sömürüsünü devam ettirmek istediği yerleşmek gerekçesiyle ağır suçlamalara maruz kalmıştır.

Bu suçlamalar, Fransa’nın Afrika’yı yeni-sömürgeciliğin ve Soğuk Savaş’ın etkilerinden kurtarmayı (gayrı resmi/daha az resmiyetle resmi biçimde) amaçlayan geleneksel işbirliği politikasını, 1990’lı yıllardaki siyasi bağlama uyarlamak üzere yenilemeye sevk etmiştir.

25

2. 90’LI YILLARDAKĠ YENĠDEN YAPILANMA: «NE GĠRĠġĠM NE

ĠLGĠSĠZLĠK»

Soğuk Savaş’tan sonra Fransa Afrika politikasını beş noktada reforme etti.

Bunlar; ekonomik yardımlara demokrasi koşulunun getirilmesi, RECAMP (Afrika

Barışı Koruma Kapasitesinin Güçlendirilmesi) programının uygulanması, Cotonou konuşması, güvenlik ve savunma politikasında yeni yönelimler ve son olarak kalkınma yardımındaki değişikliklerdir.

2.1. La Baule Zirvesi: Ekonomik Yardım için Demokrasi KoĢulu

1990’ların uluslararası bağlamı, Afrika kıtasında demokrasi rüzgârlarının esmesinde inkâr edilemez bir rol oynamıştır. Eski SSCB’de ve Doğu Avrupa’da otoriter rejimlerin ve komünist ideolojinin çöküşü, büyük bir demokratikleşme hareketine yol açmıştır. Demokrasi Afrika’da olduğu gibi, Latin Amerika’da, Orta ve Doğu Avrupa’da giderek gerekli siyasi referans çerçevesi haline gelmiş, özellikle ekonomik kalkınma için zorunlu olarak kabul edilmiştir. Bu, BM bünyesinde olduğu gibi bölgesel kuruluşlar bazında da desteklenmiştir.49

20 Haziran 1994’te50, La Baule’deki Fransa-Afrika Zirvesi sırasında

Cumhurbaşkanı Mitterand, «Fransa daha fazla özgürlük için harcanacak çabalara katkı sağlamak için bütün gücünü birleştirecektir. Fransa’nın Afrika ülkelerine normal bir yardımı olacaktır fakat bu yardım, otoriter bir şekilde davrananlara karşı daha isteksizce, demokratikleşme yolunda cesur adım atanlara karşı ise daha heveslice olacaktır…» şeklinde konuşmuş ve devamında «Demokrasi ile ilgili olarak, hazırlanan

49 P. Hilaire de Prince, Communauté Internationale et gouvernance démocratique en Afrique, collection Affaires Stratégiques, L’Harmattan, Paris, 2012, s.7. 50 I. Konaté, Le discours de La Baule 20 juin 1990: Une nouvelle thérapie pour l'Afrique, l’Harmattan, Paris, 2015, s.5. 26

şema ise; temsili sistem, özgür seçimleri, çok partiliği, basın özgürlüğünü, yargı bağımsızlığını, sansürün reddini içermektedir...» 51 ifadesini kullanmıştır.

Demokrasi lehine yapılan bu konuşmadaki paradoks, Doğu Avrupa’da 1989 yılında Berlin Duvarı’nın yıkılışı ve Demir Perde’nin ortadan kalkmasının Afrika kıtasının kapitalist ve sosyalist bloklar arasında ideolojik, politik, ekonomik ve askeri savaş alanı statüsünü kaybetmesine neden olduğu gerçeğinin altında yatmaktadır.

Böylece, resmi kalkınma yardımının esas motivasyonlarından biri kaybolmuş ve batılı devletlerin öncelikleri arasında doğu aniden güneyin yerini almıştır. 1990 ve 2001 yılları arasında fiilen, Sahra-altı Afrika’ya tahsis edilen kalkınma yardımının tutarı yıllık olarak kişi başı 34 dolardan 21 dolara düşmüştür (belirtilen dönemde yükselen nüfus gerçeği ile birlikte). Bu düşüş Afrikalılarca, eskiden onlara destek olan Fransa tarafından «terk edilmeleri» olarak görülmüştür.

Dahası, Avrupa, herhangi bir bağlamda kolayca yerleşmesi mümkün olmayan kendi siyasal ve toplumsal örgütlenme modelini yaymak istemiştir. Batı Afrika'da BM

Temsilcisi Saïd Djinnit durumun zorluğunu açıklamaktadır:

«Afrika birçok ikilemle karşı karşıyadır. O barış istemekte, kalkınma istemekte, aynı zamanda demokrasi ve adalet de istemektedir. Bazen bu ilkeler çelişmektedirler.

Eğer bir noktada bir seçim yapmak gerekirse, Afrika, her zaman barıştan yana olacaktır.

Huzur ve istikrar her zaman hâkim olmalı. Geri kalanın önemsenmemesinden değil, alternatif olmadığı için».52

51 Lomé première : http://lomepremiere.canalblog.com/archives/2013/02/18/26446575.html (sitenin ziyaret edildiği tarih: 25 Eylül 2016). 52 Orta Afrika Birleşmiş Milletler Temsilcisi Saïd Djinnit ile röportaj http://www.un.org/africarenewal/fr/magazine/april-2010/%E2%80%98la-stabilit%C3%A9-repose-sur-la- d%C3%A9mocratie%E2%80%99 / (sitenin ziyaret edildiği tarih: 25 Eylül 2016) 27

Fransa, Afrika rejimlerinin demokratikleşmesi için bir bedel ödemek durumundadır. Ancak, demokratikleşme için zorunlu bir önkoşul barışın sağlanmasıdır.

İşte bu nedenle, RECAMP programını uygulamaya koymuştur.

2.2. RECAMP: Afrika’nın Savunma Alanında Güçlendirilmesi Ġçin Bir Program

1997 yılında, Başbakan Lionel Jospin, Fransa'nın yeni Afrika politikasını «ne girişim, ne ilgisizlik»53 formülü ile tanımlar. Böylelikle Fransa, Afrikalıları güvenlik alanında kendi kaderlerine terk etmeden, Afrika’daki doğrudan ve tek taraflı müdahalelerini azaltma isteğini belirtmiştir. Bundan sonra, Fransa’nın Avrupa ve BM

(Birleşmiş Miletler) çerçevesinde alınan kararlara dayanmak koşulu ile yaptığı müdahaleleri çok taraflı bir bağlamın parçası olmuştur.

Diğer yandan, Afrika ordularının operasyonel zayıflığının ve savunma alanında

Afrika’yı özerk yapmanın gerekliliğinin bilincinde olan Fransa, 1997 yılında RECAMP programını uygulamaya koymuştur54. Bu program, Afrika devletlerine bölgesel bağlamda, kıtanın güvenliğini kendilerinin sağlaması için yardımcı olmayı amaçlamakta ve Birleşmiş Milletler ile çatışmaların önlenmesi ve idaresi konularında eşgüdümlü

çalışmaktadır. Programın ana eksenleri, kendi bölgelerindeki bir ülkeye müdahale rolüne sahip eğitim, öğretim ve askeri donanımdır. Sonuç olarak, bu program,

Fransa’nın müdahalelerinin doğrudan ve tek başına olmasından ziyade, giderek destekleyici bir role dönüşmesini görmek amacıyla, kararlı bir şekilde Afrika bölgesel kuruluşlarını kuvvetlendirmeye çalışmıştır. Bir diğer amaç ise, Fransa’nın artık

Afrika’daki eski «arka bahçesinde» kendisini kısıtlamamasıdır55.

53 A. Bourgi, Aux origines de la France-Afrique: Dégradation de l’image de la France en Afrique, Centre Thucydide – Analyse et recherche en relations internationales, Paris, 2009, s.5. 54 T.S. Possio, Les Évolutions récentes de la coopération militaire française en Afrique, Publibook, Paris, 2007, s.223. 55 Ibid., s.223. 28

Kimi yazarlar, bu politika Afrikalıları kaderlerini kendi ellerine almaya teşvik ettiğinden, bu programı sömürgecilikten keskin bir kopuş olarak görmektedirler. Buna karşın başka kimi yazarlar ise, bütçesel değerlendirmelerle gerekçelendirilen bu

çözümün ikiyüzlülüğünü kınamışlardır çünkü «birine bir şey yaptırmak» o şeyi « yapmaktan» daha kolaydır.

Bu doğrultuda İngilizlerin ve Amerikalıların benzer işleyişleri uygulamaya koyduklarına dikkat edilmelidir. İngilizler «Afrika’da uyuşmazlıkların önlenmesi için ortak fon» (Africa Conflict Prevention Pool, ACPP)56, Amerikalılar ise «Afrika’daki kriz durumları operasyonları eğitim ve yardımı» (African Contingency Operations

Training Assistance, ACOTA)57 adlı mekanizmaları uygulamaya koymuşlardır.

2.3. Cotonou KonuĢması: Ġki Yeni Fikir

19 Mayıs 2006 tarihinde İçişleri Bakanı olan Nicolas Sarkozy tarafından gerçekleştirilen Cotonou (Benin) konuşması iki yeni fikri içermektedir. Sarkozy «seçici göç» yani «menşe ülke ile varış ülkesi arasında düzenlenen, organize ve müzakere edilen göç» kavramını ortaya atmış, ayrıca, Afrika ile Fransa arasındaki ilişkinin ayrıcalıklı bir ilişki olmadığını ileri sürmüştür. Afrika kıtası ile olan ilişkisi Fransa’nın diplomatik faaliyetinde bir öncelik oluşturuyorsa da «özel öncelik» yoktur.58

Ayrıca, krizlerin önlenmesini sağlamak ve Afrikalıların barışı koruma kapasitelerini güçlendirmek için Fransız askeri üslerinin Afrika’da sürdürülmesi ihtiyacı yeniden onaylanmıştır. «Afrika Birliği’nin, kıtanın güvenlik ve istikrarını dayanışma içinde daha iyi bir hale getirmesine olanak tanıyacak bir bölgesel barış ve güvenlik

56 A.C.P.P the-africa-conflict-prevention-pool-an-information-document-a-joint-uk-government- approach-to-preventing-and-reducing-conflict-in-sub-saharan-africa/ : http://www.gsdrc.org/document- library/the-africa-conflict-prevention-pool-an-information-document-a-joint-uk-government-approach-to- preventing-and-reducing-conflict-in-sub-saharan-africa/ (sitenin ziyaret edildiği tarih: 4 Temmuz 2017). 57A.C.O.T.A. acota-africa-contingency-operations-training-and-assistance http://www.africom.mil/what- we-do/security-cooperation/acota-africa-contingency-operations-training-and-assistance (sitenin ziyaret edildiği tarih: 4 Temmuz 2017). 58 Fransa’nın 2006 yılı İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy’nin konuşmasının tamamı http://discours.vie-publique.fr/notices/063001811.html (sitenin ziyaret edildiği tarih: 25 Eylül 2016). 29 mimarisi inşa etmesine yardım etme misyonuna sahip askeri üsler» diyen Nicolas

Sarkozy bu ifadeyle açıkça Afrika’daki askeri (ve ekonomik) üslerin sürdürülmesini savunmaktadır. Ancak, ifade edilen takdire şayan sebeplere rağmen, Sarkozy yönetiminin yani Fransa’nın gerçek motivasyonu, Fransız askeri etkisini «düşük profilli» bir tutum benimseyerek Afrika kıtasında kalıcı hale getirmektir.

2.4. 2008 Yılından Ġtibaren Fransa'nın Afrika’da Güvenlik ve Savunma

Politikasında Yeni Yönelimler

2008 yılında Fransa’nın Afrika politikasındaki yeni yönelimlere, Cumhurbaşkanı

Sarkozy’nin Cape Town’daki (Güney Afrika) konuşması sırasında ve de Ulusal Meclis

Dışişleri Komitesi’nin Fransa’nın Afrika politikasıyla ilgili bilgilendirme raporunda yer verilmiştir.59

Fransızların Afrika politikasındaki bu yeni yönelimler, 90’lı ve 2000’li yıllarda ortaya çıkan bir dizi olayın sonucudur. Soğuk Savaş’ın bitiminden bu yana Fransa ve

Afrika devletler arasındaki ilişkiler ortaya çıkan birçok skandal ile sarsılmıştır.

Bunlardan ilki, Fransız liderlerin bir kısmının soykırımcı Juvénal Habyarimana ile korkunç bağlantılarını meydana çıkaran Ruanda soykırımı; bir diğeri, eskileri kadar uğursuz büyük suç ortaklıklarını, birçok gizli yolsuzluğu ve ajanı ortaya çıkaran «Elf olayı»60; ve sonuncusu da 2002 yılında ortaya çıkan, eski egemen devlet ile iyi ilişkilerin vitrin-ülkesi arasında, birçok Fransız liderin eski kolonilerle sürdürmekle iftihar ettiği ilişkileri altüst eden Fildişi Sahili krizidir.61

59 P. Bernard, «M. Sarkozy promet la fin de la Françafrique», Le Monde-Afrique, 29 février 2008. 60 Özellikle sosyalist Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın ikinci yedi yıllık başkanlığı döneminde (1988-1995), 305 milyondan fazla avro Fransız kamu petrol şirketi Elf’in üst düzey yöneticileri tarafından çalınmıştır. Bugün Total petrol adı altında özelleştirilen bu şirket, yalnızca üst düzey yöneticilerini zenginleştirmekle kalmayıp Afrikalı liderlerin ücretlendirilmesini de sağlayan geniş bir yolsuzluk sistemine sahiptir. 61 2002 yılının Eylül ayında, isyancılar, 2000 yılında Cumhurbaşkanı seçilen Laurent Gbagbo'yu devirmeye teşebbüs ettikten sonra ülkenin kuzeyini ele geçirmişlerdir. Sayısız uluslararası arabuluculuk girişimine rağmen, yeni bir cumhurbaşkanlığı seçiminin düzenlemesi için 2010 sonbaharına kadar 30

Sonuç olarak, Nicolas Sarkozy ve kendisinden önceki Cumhurbaşkanı Jacques

Chirac geçmişten kopuk bir Afrika politikası yürütmek istemişlerdir. Fakat özellikle

Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin açıklamalarına rağmen eski uygulamalardan kesin bir kopuş gerçekleşmeyecektir.

2.4.1. Savunma AnlaĢmalarının Yeniden Müzakeresi: ġeffaflık ve Çok Taraflılık

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Cape Town'da yaptığı konuşmada, anlaşmaların tamamen şeffaf bir hale dönüşmesini sağlamak için, Afrikalı ortaklarıyla savunma anlaşmalarını yeniden müzakere etme arzusunu ifade etmiştir. Önceki anlaşmalarda Fransız ordusunun iç karışıklık durumunda müdahale etmesine izin veren gizli hükümler bulunmasına rağmen, yeni anlaşma metinlerinde bu açık bir şekilde yasaklanmıştır. Üstelik Fransız Parlamentosu şimdi Fransa'nın Afrika'daki politikasının temel yönelimleriyle yakından ilişkili hale gelmiş, böylece bu politika Beşinci

Cumhuriyet'in başlangıcından bu yana uygulandığı gibi devlet başkanının « kendisine ayrılmış alanın » bir parçası olmaktan çıkmıştır. 62

Bu tartışmalı anlaşmaların yeniden müzakeresi Kamerun ve Togo ile 2009 yılında, ilerleyen aylarda da Gabon, Orta Afrika Cumhuriyeti, Komorlar, Cibuti, Fildişi

Sahili ve son olarak 2012 yılında Senegal ile gerçekleşmiştir.63

Fransız askeri gücü, özellikle Afrika Birliği'nin «bekleyen kuvvetlerinin» kurulması ile bundan böyle öncelikli olarak Afrika'daki kollektif güvenlik sisteminin kurulmasına yardım etmeye odaklanmıştır. Ortakların egemenliğine, bağımsızlığına ve

beklemek gerekmiştir. Krizi çözmeyi amaçlayan bu seçim, Laurent Gbagbo’nun, Alassane Ouattara'ya karşı yenilgiyi kabul etmeyi reddetmesiyle krizi şiddetlendirmiştir. Fransa’nın 2011 yılının Nisan ayındaki belirleyici askeri müdahalesi geride binlerce kurban bırakan bu krizi çözmüştür. 62 Pilon, op.cit., s.133. 63 P. Leymarie, «France-Afrique: des accords militaires nouvelle génération», Le Monde- Diplomatique, Paris, 2009. 31 toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi, ilgili her bir devletin iç meselelerine müdahale etmeme arzusunu sergilemeyi amaçlamaktadır.

Son olarak, bu anlaşmaların diğer Afrika veya Avrupa ülkelerinin ve böylelikle

Avrupa Birliği ve Afrika Birliği kurumları ile Afrika Birliği’nin bölgesel alt grupları arasında savunma ortaklığında işbirliği sağlamayı öngören çok taraflı bir boyutu bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler’in ve Afrika Birliği’nin kolektif güvenlik sistemleri gibi 2007 yılında Lizbon’da belirlenen Afrika-Avrupa Birliği stratejik ortaklığı da dikkate alınmıştır.

Bu yeni yasal çerçeve, kıtadaki Fransız askeri sistemini yeniden örgütlemek amacındaki daha geniş bir projenin parçasıdır. 2008 yılının Haziran ayında yayınlanan güvenlik ve savunma ile ilgili Hükümet Raporu’nun bütçesel hususlar bölümünde belirtildiği üzere, jeopolitik ve jeostratejik amaçlarla Afrika’da bulunan Fransız güçleri

2008 yılında 800 milyon avroya mal olmuştur. 64

1972 yılında (ve uzun yıllar boyunca) Fransa Savunma Bakanı Michel Debré tarafından oluşturulan Hükümet Raporu Afrika’dan pek bahsetmeden Fransız iç savunma politikasına oldukça önem vermiştir.65 2008 yılında Hükümet Raporu’nun yayınlanması sırasında verilen direktif, iki temel yerleşim bölgesi olan Libreville et

Cibuti dışında kalan Afrika’daki Fransız üslerinin kapatılmasıdır.66 Ancak, 11 Ocak’ta

Serval Operasyonu’yla Mali’de başlayan iç savaştan önce, Afrika’nın farklı yedi

ülkesinde konuşlanmış yaklaşık 5 000 Fransız askeri bulunmakta idi.

64 Hükümet raporu ulusal savunma ve güvenlik stratejisini belirlemektedir. Fransa’nın gelecek yıllardaki güvenliğini sağlayacak gerekli ilkeler, öncelikler, yapılar ve araçlar doğrudan uygulamaya konmuştur. Ulusal savunma ile ilgili ilk hükümet raporu 1972 yılında yayımlanmıştır. Bu belge, Fransız Savunma Politikası ilkelerini olduğu kadar nükleer caydırma stratejisinin temellerini de ortaya koyan belge olarak bilinir. 65 N. Sarkozy, Défense et Sécurité nationale: le Livre Blanc, Odile Jacob/La documentation française, Paris, 2008, s.65. 66 Ibid. 32

2013 yılının Hükümet Raporu, Avrupa’daki güvenlik ile Afrika kıtasının kalkınması arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Sahel-Sahra bölgesi, Afrika Boynuzu ve

Gine Körfezi tehlikeler göz önünde bulundurularak «öncelikli ilgi alanlarını» oluşturmuşlardır67. Afrika’da bir misyona sahip Fransız üsleri, François Hollande’ın 12

Ekim 2012 tarihinde Dakar’da yaptığı konuşmadan itibaren «işbirliği noktalarına» dönüşecek destek noktaları olarak kalmışlardır68.

2.4.2. 2008: Fransa’nın Afrika’da Gerilemesine Doğru

1960 ve 1980 yılları arasında ikiye bölünen, Sahra-altı Afrika’daki Fransız kuvvetlerinin sayısı altmış binden altı bin yedi yüze düşmüştür69. Bu düşüş 1995-2011 yılları arasında Fransız ordusunun profesyonelleşmesinin gelişimini takiben daha da belirgin hale gelmiştir. Günümüzde, bütün kuvvetlerin toplam sayısı on binden daha azdır70. Personel sayısındaki azalma, Fransız kaynaklarının yoğunlaşması ve dolayısıyla askeri üslerin sayısının azalması anlamına gelmektedir.

2008 yılı güvenlik ve savunmayla ilgili Hükümet Raporu’nda net olarak şu ifade yer almaktadır : «sistemimiz nihayetinde Afrika kıtasının Atlantik kıyısında ve doğu kıyısında bir mevcudiyeti içermelidir (…)»71. Böylece, 9 Haziran 2010 tarihinde, Kamp

Bel Air’de Senegal'deki Fransız güçlerin işgal ettiği hakların sembolik bir iade töreni düzenlenmiş ve Fransa, yaklaşık 300 askeri personel ile Dakar’ı sadece «bölgesel işbirliği için operasyonel merkez» olarak tutmayı planlamıştır72.

67 C. Nünlist ve L. Watanabe, «La nouvelle stratégie de la France : le Livre Blanc de 2013», the Center for Security Stydies – ETH Zurich, Zurich, Eylül2013, s.1. 68 Ibid., s.1. 69 Luckham, op.cit., s.100. 70 R. Granvaud, «Le dispositif français pour la guerre contre le terrorisme», Survie, 2 avril 2014. 71 «La politique africaine de la France» : http://www.senat.fr/rap/r10-324/r10-3244.html (sitenin ziyaret edildiği tarih:11 Ocak 2017). 72 La France restitue officiellement au Sénégal sa base militaire de Dakar : http://www.france24.com/fr/20100609-emprises-militaires-francaises-seront-restitues-senegal-militaire- base-wade-dakar-camp-bel-air (sitenin ziyaret edildiği tarih:11 Ocak 2017). 33

2.4.3. 2013: Fransa’nın Mali’deki Serval Operasyonu’yla Afrika’ya Geri DönüĢü

Fransa, Nijer Nehri’ne ulaştıktan sonra Timbuktu’yu işgal eden cihatçı güçlerin

Bamako yönünde zaferle hücum etmelerine karşı koymak ve iktidarı ele geçirmelerini

önlemek için 11 Ocak 2013’te Mali’de Serval Operasyonu’nu başlatmıştır73. BM

Güvenlik Konseyi’nin 2085 sayılı kararı çerçevesinde başlatılan operasyon, başlangıçta

öngörülenin aksine tamamen Fransızlar tarafından yürütülmüştür. Bir yandan operasyona acilen katılmak gerektiği için, diğer yandan da mevcut olanakların eksikliği ve aşırı ihtiyatlılık nedeniyle ne Avrupa Birliği ne de Afrika Birliği müdahaleye katılmamıştır.

Avrupalı devletlerin hepsinin Afrika’ya olan ilgisi aynı olmayıp, ordularını etkileyen bütçe kısıtlamaları yaşamaktadırlar. İşte bu nedenlerle Avrupa Birliği, geçmişine geri dönüyor gibi görünme ve yeni-sömürgeleştirme suçlaması riski altındaki

Fransa’nın eskiden «zimmetinde» olan topraklara tek başına müdahale etmesini izlemekle yetinmektedir. Avrupa Birliği, 2013 yılının Şubat ayının ortasından itibaren,

Mali ordusunu eğitmek ve yeniden düzenlemek amacındaki bir görevlendirmeden

(200’ü eğitmen olan 450 asker) memnun olacaktır. Afrika’nın katılımıyla ilgili olarak,

Fransa, Mali’ye Uluslararası Destek Misyonu’nu (MISMA)74 kuran Batı Afrika Ülkeleri

Ekonomik Birliği’nin (CEDEAO) desteğini almıştır. Fransa’nın bu operasyon sırasında, diktatör Idriss Deby tarafından gönderilen Çadlı askerler ile ittifak kurmakta tereddüt etmediğine, bunun da demokrasiyi teşvik eden Fransız politikasını sorgulattığına dikkat edilmelidir.

Bu müdahalenin başlamasından 4 ay sonra güvenlik ve savunma ile ilgili

Hükümet Raporu yayınlanmıştır. Bu rapor, Mali’deki Serval operasyonundan izler

73 A. d’Evry, L’opération Serval : à l’épreuve du doute –Vrai succès fausses leçons, IFRI, Paris, 2015, s.7. 74 La France et le Mali http://www.diplomatie.gouv.fr/fr/dossiers-pays/mali/la-france-et-le- mali/evenements/article/mali-transformation-de-la-misma-en (sitenin ziyaret edildiği tarih: 20 Eylül 2016). 34 taşımaktadır: Ekonomi ve Maliye Bakanı kamu harcamalarının azaltılması çerçevesinde askeri bütçeyi azaltmayı amaçlarken, yeni Hükümet Raporu esas olarak gelecek dönemde askeri ödeneklerin genel seviyesinin korunmasını önermiştir. Kıtadan ayrılmayı savunmamış, üstelik askeri üslerin ve önceden konumlandırmanın stratejik

önemi ve pratik faydası yinelenmiştir75. Esasen Fransa, Çad ve Fildişi Sahili’nde

önceden yerleşik güçleri bertaraf etmiş olsaydı, Mali’ye bu kadar hızlı müdahale edemeyecekti. Fransa, işte bu anlayışla, 22 Nisan 2013’te Mali'de bir destek kuvvetinin kalıcılığına onay vermiştir.

Ekim 2013’te Fransa, başkent Bangui’ye yerleşen, ülkeyi yakıp, kan dökerek ele geçirmeye çalışan silahlı İslamcı terörist gruplara karşı Orta Afrika Cumhuriyeti’ne askeri olarak müdahale etmeye niyetlenmiştir. Orta Afrika Cumhuriyeti’nde

Uluslararası Destek Misyonu (MISCA),76 askerleriyle birlikte hareket etmiş olsa da

Fransa, Afrikalı birlikler düşük donanımlı, az eğitilmiş, her zaman disiplinli olmadıklarından ve yavaş organize olduklarından bu müdahalenin ana kahramanı olmuştur. Fransa, Mali’ye müdahale edildikten bir yıl sonra, 5 Aralık 2013’te, Orta

Afrika Cumhuriyeti’nin çok acil durumuna müdahale etmek üzere SANGARIS operasyonunu başlatmıştır77.

Serval Operasyonu, Afrika’da alt-bölgesel örgütlerin tek başına kıtanın güvenliğini sağlama konusundaki yetersizliğine işaret etmektedir. Bu eksiklik,

Fransa’nın kıtaya doğrudan müdahale etmeye devam etmesi gerektiği anlamına gelmektedir. Bu durum, artık kıta üzerinde önceden yerleştirilmiş güçlerini azaltmayı amaçlayan Fransa’nın askeri politikasındaki eğilimin son zamanlarda tersine döndüğünü

75 F. Hollande, Livre Blanc 2013, Paris, 2013 s.7. 76 Perspectives économiques en Afrique 2014 : les chaines de valeurs mondiales et l’industrialisation de l’Afrique, Banque Africaine de Développement et PNUD (programme des Nations Unies pour le Développement, New York, 2014, s.264. 77 C. Bensimon, «Centrafrique : six mois d’intervention française en six questions», Le Monde, Paris, 6 Mayıs 2014. 35 göstermektedir. Buna rağmen tek taraflı anlaşmalar dönemi sona ermiştir. Fransa artık

Afrika’ya çok taraflı bir çerçevede; BM’nin ve Afrika Birliği’nin yasal onayı ve saha

üzerinde az ya da çok öneme sahip diğer Avrupa ya da Afrika ordularının işbirliği ile müdahale etmektedir. Esasen BM, uluslararası bir karar olmadan yapılan bir operasyona karşı yöneltilebilecek herhangi bir keyfilik suçlamasını önlemek için vazgeçilmez bir meşruiyet ve koruma kaynağı anlamına gelmektedir.

2.5. 2008’den Ġtibaren Fransa’nın Afrika’ya Kalkınma Yardımı Politikasında Yeni

Yönelimler

2008 yılından itibaren Fransız kalkınma yardımları, çok taraflı hale gelmiş ve kalkınmayı ve gelişimi teşvik etmek için özel girişimi desteklemeye yönelmiştir.

Diğer birçok kamu politikasında olduğu gibi kalkınma yardımı politikası da, özellikle

Avrupa ile çok taraflı yükümlülüklerin artması sonucunda değiştirilmiştir. 2008’de toplam yardımın yaklaşık % 8’ini temsil eden Avrupa Kalkınma Fonu (FED),

Fransa’nın yardımlarında yükselen bir yere sahiptir.78 Eğer buna Avrupa Birliği bütçesine katkısı eklenirse, Fransa’nın Resmi Kalkınma Yardımı’nın yaklaşık % 15’ini

(2006’da 1,885 milyon dolar tutarında) bugün topluluk kanalından ödünç aldığı görülmektedir. Fransız yardımının çok taraflı bileşenindeki bu güçlü artışa (1997 – 2017 arasındaki on yıllık dönemde % 7 oranında yıllık büyüme) amaçların çeşitlendirilmesi de eşlik etmiştir.79 Fransa, milenyum hedefleri kapsamındaki sağlık (AIDS, Tüberküloz,

Sıtma Fonları) ve eğitim alanlarında olduğu kadar küresel kamu mallarının korunması konusunda da faaliyet göstermiştir.

Bununla birlikte, ikili resmi yardımın, Afrika’daki Fransız yardımının

çoğunluğunu temsil etmeye devam ettiğini belirtmek gerekmektedir.

78 Millet Meclisi, Dış İlişkiler Komitesi’nde yayımlanan Bilgi Raporu’nda, “Fransa’nın Afrika’daki politikası”, 17 Aralık 2008, http://www.assemblee-nationale.fr/13/rap-info/i1332.asp#P482_131255 (sitenin ziyaret edildiği tarih : 20 Eylül 2016). 79 Ibid. 36

2008’deki Cape Town Zirvesi’nde kalkınma yardımı politikasına getirilen yenilik Afrika’da ekonomik büyümeyi ve istihdamı teşvik etmek için özel teşebbüse verilen desteğin ilanıdır. Gelişmekte olan ülkelerde Çok Küçük İşletmeler (TPE) ve

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler (PME) büyük ölçüde tarım dışındaki istihdama odaklanmaktadır.

Bu girişimin ana özelliği, Afrika’daki KOBİ’lerin banka kredileri ve sermayesine erişimini kolaylaştırmak için bir yatırım fonu yaratılmasıdır. Afrika

İşletmelerine Yatırım ve Destekleme Fonu (FISEA) 20 Nisan 2009 tarihinde kurulmuştur.80 Fransız Kalkınma Ajansı (AFD) tarafından düzenlenmiş ve gelişmekte olan ve gelişen ülkelerde özel sektörün finanse edilmesi için çalışan AFD’ye bağlı

PROPARCO (Ekonomik İşbirliği Teşvik ve Katılımı) tarafından yönetilmiştir. FISEA,

Sahra-altı Afrika’da faaliyet gösteren şirketler, bankalar, mikro finans kuruluşları ve yatırım fonlarındaki hisseleri almaktadır.81 FISEA’nın amacı, 60 şirketin 5 yılda gelişmesini finanse etmek için yılda elli milyon avro yatırım yapmak ve yüz bin istihdam yaratmaktır.

Böylelikle Fransa’nın Afrika politikası 90’lı yıllarda, eski egemen devletin

çıkarlarını koruma niyetindeki neo-sömürgecilik, müdahale ve otoriter rejimleri destekleme suçlamalarına meydan vermemek için yön değiştirmiştir. Sonuç; yardımın, demokrasiye tam destek veren ve insan haklarına saygı gösteren bir yönetim koşuluyla verilmesi olmuştur. Aynı düşünceyle savunma anlaşmaları, aynı düşünceyle, içerisinde yer alan gizli maddelerin ortadan kaldırılmasını, bu anlaşmalara çok taraflı bir boyut katılmasını ve Afrika’nın bölgesel savunma konusunda özerk hale gelmesini amaçlayan

80 FISEA şirketlere yer almak ve müdahale etmek http://www.afd.fr/webdav/shared/PORTAILS/PUBLICATIONS/PLAQUETTES/AFD_FISEA_FR.pdf (sitenin ziyaret edildiği tarih 20 Eylül 2016). 81 B. Ferry, L’Afrique face à ses défis démographique, coédition AFD-CEPED-KARTHALA, Paris, 2007, s.4. 37

RECAMP programının uygulanmasına entegre edilmek için yeniden müzakere edilmiştir.

Bununla birlikte, 2008 yılı güvenlik ve savunma ile ilgili Hükümet Raporu’nda

Fransa Afrika’daki askeri üslerin sayısının azaltarak askerlerini kademeli olarak geri

çekmeye doğru yönelmiş gibi görünse de, Mali’de 2013’te başlatılan Serval Operasyonu bu yönelimi tersine çevirecektir. Bu müdahale, Afrika’daki Fransızların ön yerleşmesinin yararlılığını ve Afrika’yı savunma alanında özerk hale getirmek için yapılması gereken çalışmaları vurgulamaktadır.

Kalkınma yardımı alanında, 2008 yılından bu yana büyümeyi desteklemek için

özel sektörün gelişimine yönelmiş olan ikili yardımların önemli bir kısmının korunmasıyla birlikte Fransız katkısında çok yönlülüğünün giderek arttığı gözlemlenmektedir.

38

II. BÖLÜM: BAĞIMSIZLIĞINDAN GÜNÜMÜZE MADAGASKAR-FRANSA ĠLĠġKĠLERĠ

Tezimizin ilk bölümünde, Fransa’nın, 1960’lardan günümüze kadar olan dönemde, Afrika üzerindeki (özellikle eski kolonileri) etkisini ne şekilde, hangi araçlarla ve hangi nedenlerle sürdürdüğü incelenmiştir. Özellikle onlarca yıldır Fransız politikasının askeri, ekonomik ve siyasi nüfuzu altındaki Sahra altı Afrika ülkelerine odaklanılmıştır. İkinci bölümde ise, Fransa’nın, 60 yıldan fazla bir süredir bağımsızlığını kazanmış olan Madagaskar üzerindeki ekonomik, politik ve sosyal

(bazen de askeri) etkisi üzerinde durulacaktır.

İki ülke arasındaki ilk tarihsel temaslardan bu yana, Fransa’nın her zaman

Madagaskar’a özel bir ilgisi olmuştur. Fransa ve Madagaskar arasındaki ilk temas,

Madagaskar’ın güneyinin işgal edildiği 1642 yılına kadar uzanmaktadır. 1642’den

1648’e kadar olan dönemde, sömürgeci yönetici olan Jacques de Pronis, Fort-

Dauphin’de (günümüzde Madagaskar’ın güneyindeki Taolagnaro şehri) Fransa kralı adına küçük bir koloni kurmuş ve burada bir ticaret merkezi açmıştır.82 Fort-Dauphin’in işgali, 1674 yılında birçok Fransız yerleşimcinin yerel halk tarafından katledilmesiyle son bulmuştur.83 Fransa XVIII. yüzyılda ve XIX. yüzyılın büyük bir bölümünde Nosy-

Be ve Sainte-Marie’ye (iki küçük Madagaskar adası) yerleşmiştir.

Şimdiki başkentin bulunduğu bölgede yer alan Merina Krallığı84, XIX. yüzyıldan itibaren, adanın büyük bir bölümüne hâkim olmuştur. 1810 ve 1884 yılları arasında hüküm süren ve merkezi Imerina’da (başkent bölgesi) bulunan Madagaskar

82 E. Rousse, «De l’annexion de Madagascar par la France en 1642 à son indépendance le 26 juin 1960», Témoignages magazine, 26 Haziran 2010. 83 Ibid. 84 D. Turcotte, La politique linguistique en Afrique francophone : une étude comparative de la Côte d’Ivoire et de Madagascar, les presses de l’Université LAVAL, Québec, 1981, s.23. 39

Krallığı, batılı uluslar tarafından kabul görmüş ve özellikle Fransa ve Britanya ile anlaşmalar imzalamıştır. Fransa, 1883 yılında Madagaskar’ın fethini başlatmış, Fransa-

Madagaskar arasında yaşanan ilk savaş 1885 yılında Madagaskar’ın Fransa’nın himayesine girmesini öngören bir barış anlaşmasının imzalanmasıyla sona ermiştir. Bu himaye sadece on yıl sürecektir. Nitekim Fransa 1 Ekim 1895 tarihinde, büyük bir direnişle karşılaşmadan Madagaskar’ın başkentine bir sefer düzenleyerek Büyük

Ada’nın (Madagaskar) ilhakına ve topyekûn sömürgeleştirilmesine başlamıştır. Fransa,

Madagaskar’ın sömürgeleştirilmesi süresince, Romalıların «divide et impera» sloganından esinlenerek, aynı anlama gelen «böl ve yönet» politikasıyla birlikte, asimilasyon politikasını da uygulamaya koymuştur. Bu durumun, kıyı bölgesinde yaşayan halk (daha çok Afro-Bantu morfolojisi) ile başkentte yaşayan Merina halkı

(daha çok Asya morfolojisi) arasında bir rekabet (günümüzde de hissedilmektedir) yaratmasından dolayı, Fransa’nın Madagaskar valisi Joseph Gallieni85 bu bölme politikasını 1896-1905 yılları arasında, katı bir şekilde ve başarıyla uygulayabilmiştir.86

Bu bölünmenin anlaşılması için öncelikle Madagaskar nüfusunun kökeninin incelenmesi gerekmektedir.

Madagaskar’ın kolonileştirilmesi ilk kez Avustronezyalar (Endonezya ve

Paskalya Adası’nı kapsayarak Tayvan’dan Yeni Zelanda’ya kadar uzanan bir alanda konuşulan bir dil ailesi) tarafından, M.Ö. 700-1200 yılları arasında gerçekleştirilmiştir.87

Doğu Afrika’daki Bantu grupları da daha sonradan bu adaya yerleşmek için hareket edeceklerdir. Böylece, güneydoğu Asya’dan gelen gruplara Afrika’nın doğusundan göç eden Bantu Afrikalılarının, ardından Arap denizcilerin ve tüccarların (X. yüzyıldan itibaren) ve daha sonra da Hintlilerin katılması ile ardı ardına meydana gelen göç

85 D. Nativel ve F. V. Rajaonah, Madagascar revisitée, éditions KARTHALA, Paris, 2009, s.97. 86 Kültürlerarası İşbirliği Merkezi (SIK) http://www.sik.no/article?117&lang=fr (sitenin ziyaret edildiği tarih: 10 Ekim 2016). 87 J. Charpentier, «Qui étaient les premiers habitants de Madagascar ?», Houssenia Writing, 31 Mayıs 2016. 40 dalgaları sonucunda Madagaskar bir yerleşim yeri haline gelecektir.88 Avustronezya kökenli gruplar, adanın orta bölgesindeki yüksek yerlere, Afrika kökenli gruplar ise kıyı bölgelerine yerleşmişlerdir. Daha önceden de belirtildiği gibi, Yüksek Bölge’ye yerleşen gruplar, diğer adıyla Merinalar, Madagaskar Krallığı’nı kurmak için XIX. yüzyıldan itibaren adanın büyük bir bölümünü fethederek kendilerini büyük bir krallık etrafında örgütlemişlerdir. Merinalar, Fransa’nın adayı sömürgeleştirmelerinin başlangıcı olan 1896 yılına kadar Madagaskar’ın büyük bir bölümünü kontrol altında tutmuşlardır. Fransız sömürge yönetimi, sömürgeleştirme dönemi boyunca, Merinaların sosyo-politik avantajlarını kıyıda yaşayan halkın aleyhine kullanacaktır. Bu durumdan siyasi bir rekabet doğacak ve daha da kötüsü, Marinalar ve kıyı grupları arasında etnik bir bölünme yaşanacaktır.

İşte, ırkların bu karışımını temel alan Fransa, «böl ve yönet» politikasını uygulamak için sömürgeleştirme dönemi boyunca Malgaş toplumunu etkileyecektir. Bu politikanın nihai hedefi, özellikle Malgaş halkının birliğini bozmak ve Büyük Ada’daki ulus kavramını ortadan kaldırmak idi. Ada nüfusunun yüzyıllardır harmanlanmasından ve Madagaskar’ın derin bir melezleşme yaşamasından dolayı elbette ki bu “Merina” ve

“Kıyılılar” kavramları, hükmünü yitirmiştir ve bir anlam taşımamaktadır.

Fakat bölünme, siyasi sınıfın ya da her iki tarafın egemen sınıfının manipülasyonu ile yeniden ortaya çıkmıştır. Nitekim Sahra-altı Afrika’daki birçok ülke gibi Madagaskar’da da bağımsızlık hakkını talep eden milliyetçi hareketlenmeler yaşanmıştır. Yaşanan en önemli hareket, 11 Şubat 1946’da, Paris’te kurulan MDRM

(Madagaskar’ın Kurtuluşu için Demokratik Hareket) olmuştur.89 1945 yılının sonundan itibaren Fransız Ulusal Meclisi’nde yer alan Malgaş milletvekilleri Joseph Ravohangy

Andrianavalona, Joseph Raseta ve Jean Jacques Rabemananjara, bu hareketin esas

88 M. Trillard, Madagascar, éditions Marcus, Paris, 1999, s.10. 89 D. Galibert, Les gens du pouvoir à Madagascar, éditions KARTHALA, Paris, 2009, s.545. 41 kurucularıdır. Fransa, milliyetçi MDRM partisinin etkisini dengelemek için, özellikle

Kıyılıları (Fransız sömürge idaresi tarafından oluşturulan « böl ve yönet » politikasıyla başkent bölgesinde yasayan Malgaşlar ile karşı karşıya getirilen kıyı kökenli Malgaşlar) bir araya getirerek PADESM’i (Parti des Désherités Malgache/Malgaş Mirastan Yoksun

Bırakılanlar Partisi) kurmuştur. 29 Mart 1947’de, MDRM liderliğinde, Fransız sömürgecilerine ve askeri kamplara karşı gerçekleştirilen kanlı isyanın ardından parti dağılmış ve üç lider milletvekili yargılandıktan sonra Fransa’ya sürgün edilmiştir.90

Böylelikle, Fransa’nın Madagaskar üzerinde neredeyse sömürge sonrası döneme kadar devam edecek bir hâkimiyet kurması mümkün olmuştur. Madagaskar, sömürge dönemi ve sömürge sonrası dönemlerde Fransız politikasında, uzun süre bir örnek teşkil etmiştir. Esasında, Fransa tarafından yürütülen bölme ağırlıklı bu politika, daha sonra sömürgeleştirilen diğer tüm ülkelere uygulanacaktır. Hatta Fransa’nın «böl ve yönet» politikası, Afrika topraklarındaki diğer sömürgeci güçler tarafından da uygulanacaktır.

1994 yılının Nisan ayında gerçeklesen Tutsi soykırımı (800.000 ile 1 milyon arasında insanın ölümüyle sonuçlanan soykırım) sırasında doruk noktasına ulaşacak olan

Belçika’nın Ruanda politikası (Hutular ve Tutsiler arasındaki tarihi bölünme) bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Ancak, Madagaskar’da “Kıyılılar” ve merkezdeki

“Merinalar” arasındaki bölünme, hiçbir zaman böylesi bir şiddete neden olmamıştır.

Madagaskar’daki durum, daha çok Merina ve Kıyı gruplarının elitleri arasındaki bir manipülasyon ve etki (özellikle politik anlamda) oyunudur.

Birçok Afrika ülkesi gibi Madagaskar da, 1958 yılında Fransız birliğinden ayrılıp bağımsızlığı seçmiştir. Fransa, 1958 yılından itibaren yaklaşık 12 yıl boyunca

Cumhurbaşkanı Philibert Tsiranana (1959’da bağımsız Malgaş Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir) vasıtasıyla, Büyük Ada üzerindeki etkisini (politik,

90 Ali A. Mazrui, Histoire Générale de l’Afrique, éditions UNESCO, Paris, 1999, s.246. 42 ekonomik ve askeri) sürdürmüştür. Ancak, bu etki, Madagaskar’ın birbirini izleyen dört cumhuriyet dönemi boyunca tam olarak devam etmemiştir. Madagaskar’ın 66 yıllık bağımsızlık dönemi, “halk” devrimi denilen fakat gerçek amacı bir rejimi yıkarak bir diğeriyle değiştirmek olan darbelere tanıklık etmiştir. Bu durum, Malgaş ekonomisinde ve toplumunda yarı sabit bir istikrarsızlığa neden olmuş ve bunun yanı sıra Fransa ile ilişkilerinde olumlu ve olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Bu noktada, Fransa’nın

Madagaskar üzerindeki etkisini anlamak amacıyla, Madagaskar’ın dört cumhuriyet dönemi boyunca iki ülke arasındaki ilişkiler ele alınacaktır.

1. MADAGASKAR’IN BAĞIMSIZLIĞINI KAZANMASI VE ĠLK MALGAġ

CUMHURĠYETĠ (1956-1970)

19 Haziran 1956 tarihinde, Fransız Ulusal Meclisi tarafından oylanan Defferre

çerçeve yasasının kabulü ve uygulanması, sömürgesizleştirme döneminin başlangıcı olarak kabul edilmektedir.91 Bu yasa, Madagaskar’ın yanı sıra, Afrika kıtasındaki

ülkelere özerklik ve genel oy hakkı tanımış ve Fransız Topluluğu’nda ulusal birliğin garanti altına alınmasını sağlamıştır. 1958’de, General de Gaulle yeniden iktidara gelmiş ve Fransa Cumhuriyeti’nin V. Anayasasını meclise sunmuş ancak, bu anayasa,

TOM (Denizaşırı Topraklar) ya da Fransız sömürgelerin bağımsızlığını açık bir şekilde dile getirmemiştir. Bununla birlikte uluslararası siyasetin değişimi ve sömürgeleştirilen

ülkelerin milliyetçi talepleri, Fransa’ya tek bir seçenek bırakmıştır: sömürge ülkelerin bağımsızlıklarını tasarlamak. Denizaşırı Toprakların bağımsızlığı konusu, de Gaulle’ün başkanlığındaki hükümet tarafından, ilk kez 18 Haziran 1958’de ele alınmıştır.92 Fransa

Bakanlar Kurulu Denizaşırı Topraklar Teknik Danışmanı Alain Plantey, bir grup uzman ile birlikte, TOM ile ilgili bir metin hazırlamıştır.93 Bununla birlikte, bu metinde tam bir bağımsızlıktan değil, Fransız Cumhuriyeti’yle bütünleşen ve bir federasyon etrafında

91 A.D. Audibert, Une décolonisation pacifique, éditions KARTHALA, Paris, 1999, p.265. 92 Ageron ve Michel, op.cit., s.223. 93 Ibid., idem. 43 birleşen sömürgelerden söz edilmiştir. Charles de Gaulle, bağımsızlık projesini, 8

Ağustos 1958’de, Anayasa Kurucu Komitesi önünde dile getirmiştir.94 Genaral de

Gaulle’ün 20-29 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirdiği Afrika gezisi, sömürge

ülkelerin sandık başına giderek Fransız birliğinden bağımsızlıklarına yani tam bağımsızlıklarına karar vermelerini gerektiren bir referandumun habercisi olmuştur.95

Elbette de Gaulle yönetiminin amacı, sömürge ülkelerin halklarını etkileyerek ve onları ikna ederek Fransa ile ilişkilerin devamlılığını sağlamaktı ki bağımsızlık döneminde

Fransa ile dost ilişkiler kurmak kritik bir önem arz etmekteydi. General de Gaulle’ün

Fransa’sı, bunu gerçekleştirmek ve bu mesajı iletmek için olduğu kadar, bağımsızlık sürecindeki ülkeler üzerindeki etkisini sürdürmek için de yerel şahsiyetlere ve müttefiklere ihtiyaç duymuştur.

Fransa, Madagaskar’da bu görevi yerine getirecek ideal adayı bulmuştu. Bu aday, kendi partisi PSD’yi (Parti Social Démocrate/Sosyal Demokrat Parti) yeni kurmuş olan, PADESM partisinin eski üyesi, ılımlı milliyetçi, daha çok Fransız yanlısı Philibert

Tsiranana idi. Philibert Tsiranana, Fransa’nın Madagaskar üzerindeki nüfuzunun sürekliliğine ve bu ülke ile işbirliği vizyonuna mükemmel bir şekilde uyduğundan hızlı bir şekilde Fransa’nın onayını almıştır. Merkez Ulusalcı Parti AKFM (Antoko'ny

Kongresin'ny Fahaleovantenan'i Madagasikara/Madagaskar’ın Bağımsızlığı için Ulusal

Kongre Partisi), Richard Andriamanjato tarafından kurulmuştur ve ana muhalifler,

Madagaskar’ın uzak bölgelerinin hâlâ Fransız kontrolü altında olmasının Tsiranana’ya avantaj sağlamasından dolayı, topluluğun tam bağımsızlığını savunan milliyetçi fikirlerini yaymak için mücadele etmişler, fakat başarıları sadece Antananarivo elitleriyle sınırlı kalmış, etkileri Madagaskar’ın geri kalanında pek hissedilmemiştir.

94 Ibid., s.224. 95 B. Lugan, God bless Africa: contre la mort programmée du continent noir, Carnot¸ Paris, 2003, s.149. 44

Böylece, Philibert Tsiranana, 1957 yılının Mart ayında, Fransa Yüksek

Komiserliği Başkanı olarak Yönetim Konseyi Başkanlığına seçilmiştir. 28 Eylül 1958 tarihinde gerçekleştirilen referandum, Malgaşların Fransız Birliği’nden bağımsızlaşmalarını sağlamakla beraber, tam anlamıyla bir bağımsızlık gerçekleşmemiştir. Bu referandumda, evet oylarının oranı % 78 (kullanılan 1.752.967 oyun 1.361.801’i)96 olmuştur. 14 Ekim 1958’de, bölge konseyleri tarafından Fransız

Birliği içinde Madagaskar Cumhuriyeti ilan edilmiş97 ve Philibert Tsiranana 1 Mayıs

1959’da ülkenin cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir. Başkan ve ulusal meclis, bağımsızlık koşullarını müzakere etmişlerdir ve General de Gaulle de bu koşulları kabul etmiştir.

İşbirliği anlaşmaları hazırlanmış ve bu anlaşmalar 2 Nisan 1959’da imzalanmıştır.

Bağımsızlık, 26 Haziran 1960’da, Antananarivo’nun merkezi Mahamasina’da resmi olarak ilan edilmiştir.98

1.1. Bağımsızlığın Kazanılması ve Philibert Tsiranana’nın Oynadığı Rol

Madagaskar’ın bağımsızlığını kazanması, bir model oluşturmuştu ve bu kazanım büyük ölçüde, başlangıçta sömürgelerin bağımsızlaşmalarını kolaylaştırmak için oluşturulan fakat çok hızlı bir şekilde egemenliğe götürecek Defferre yasasından99 fayda sağlayacağını bilen Philibert Tsiranana’nın maharetiyle elde edilmiştir. Fransız hükümetine, reformların uygulanması ve Fransa’nın Denizaşırı Bölgeler Bakanlığı bünyesindeki toprakların dönüşümünü sağlamak için uygun önlemler alma yetkisi veren

23 Haziran 1956 tarihli Defferre çerçeve yasası da denilen 56-519 sayılı yasa, Fransa

Denizaşırı Bölgeler Bakanı ve Marsilya Belediye Başkanı Gaston Defferre ve Fildişi

96 Constitution Malgache : http://gasikar-histo.e-monsite.com/pages/independance/constitution- malgache/referendum-a-madagascar/ (sitenin ziyaret edildiği tarih: 15 Ekim 2016). 97 D. Galibert, op.cit., s.546. 98 C. Razafimbelo, Histoire de Madagascar, Ecole Normale Supérieure - FADES, Antananarivo, 2004, s.64.

45

Sahili’nin ilk Cumhurbaşkanı ve Abidjan Belediye Başkanı Félix Houphouët-

Boigny’nin girişimiyle kabul edilmiştir.

Seçilen ilk Malgaş milletvekilleri, ayaklanmanın sorumlusu olarak gösterilmiş ve bunların halefleri uzlaşma sağlamak için yeterince güvenilir görülmemişlerdi. Silahlı mücadelenin tehlikelerine katlanan ülkenin doğusundaki «Kıyılılar» ile MDRM tarafından manipüle edilen gizli toplulukları kışkırttıklarından şüphelenilen «Yüksek

Bölge’de yaşayanlar» arasındaki uçurum hiç olmadığı kadar derinleşmişti.

Tsiranana, kendisi de kıyı kökenli olmasına rağmen, Yüksek Bölge’de yaşayan

Merinalar ile iyi geçinmek ve Fransa’dan ihtiyacı olan imtiyazları elde etmek için partiye cesur bir biçimde yön vermiştir. Bunu gerçekleştirmek için, PADESM’in etnik ağırlığını dengelemek gerekmiş, Tsiranana bu nedenle, daha fazla Merina kökenli üyeyi

PADESM partisine katarak etnik gerilimi azaltmaya çalışmıştır. Bu uygulama, partiyi hem Merinalar hem de Kıyılılar açısından meşrulaştırmak amacıyla yapılmıştır.

Tsiranana’nın, SFIO’daki (İşçi Enternasyonali Fransa Bölümü) arkadaşlarıyla kurduğu

Sosyal Demokrat Parti, yavaş yavaş PADESM’in yerini almaya başlamıştır.100 Sosyalist bir yönelimden korkan Kıyı ve Yüksek Bölge halkları, Fransa merkezci MRP’ye

(Cumhuriyetçi Halk Hareketi) yakın101 Norbert Zafimahova etrafında birleşmiş, fakat

Tsirinana genel vali Soucadaux’nun yardımıyla üstünlük kazanınca bundan vazgeçmişlerdir. MDRM’nin eski milletvekilleri sürgünden geri getirilmişlerdir. İyi bir demokrasi anlayışı, bağımsızlıktan önceki üç yıla damgasını vurmuş fakat PSD’nin adım adım yükselişi, bazı üyeleri ve bağlı kuruluşları, Antananarivo ve Diego-

Suarez’deki AKFM muhaliflerinin kaçmalarına neden olan, giderek baskın ve himayeci davranışlara yöneltmiştir.

100 F. R. Jourde ve G. Roy, Paysans, intellectuelles et populisme à Madagascar, éditions KARTHALA, Paris, 2010, p.51. 101 Ibid. s.52. 46

Tüm bunlar, bize açık bir şekilde bir kez daha, Madagaskar’daki etnik bölünme

üzerinde, Fransız yönetimi tarafından iyi bir şekilde organize edilmiş etki politikasının varlığını göstermektedir. Sömürge döneminde Fransa, daha çok başkent bölgesinden

(dolayısıyla genel olarak Merinalar) kişileri üst düzey pozisyonlara (yönetim başkanlığı, kanton şefliği, vb.) getirmiştir. Buna karşın, bağımsızlık döneminde Fransa, bu eğilimi tersine çevirecek ve giderek büyüyen Madagaskar merkez milliyetçi partilerini engellemek için kıyı bölgelerine destek verecektir. Aynı yöntemler halen etkili bir biçimde uygulanmaktadır.

PADESM, kolonizasyon döneminde MDRM’ye karşı çıkmış ve bağımsızlık döneminde PSD, AKFM’yi ciddi bir biçimde eleştirmiştir. Ayrıca, Fransa’nın genel olarak, bağımsız ülkeleri kendisi adına yönetecek elitleri hazırladığı unutulmamalıdır.

Madagaskar örneğinde, de Gaulle, Tsiranana hükümetini oluşturacak «Kıyı» seçkinlerinin eğitimine önem vermiştir. Elbette, Tsiranana hükümetinde başkentten bakanlar bulunsa da hükümet esasen kıyı kesiminden oluşmuştur.

1.2. Philibert Tsiranana’nın BaĢkanlığı

İlk Madagaskar Cumhuriyeti anayasası, büyük ölçüde, 1958 Fransız

Anayasası’ndan esinlenmiştir. Fransa Cumhuriyeti’nin «Özgürlük-Eşitlik-Kardeşlik» sloganının benzeri olan, «Özgürlük-Vatan-İlerleme» sloganı ilk Madagaskar

Cumhuriyeti’nin anayasasında yer almaktadır. Başkan Philibert Tsiranana, Fransız yönetiminin yardımıyla, imajını Madagaskar’ın bağımsızlığının yaratıcısı olarak

şekillendirmiştir. Tsiranana’nin ana hedefi, bütün Malgaş halkının Fransa Birliği içinde bütünleşmesi idi. Fransa’ya bağlılığına rağmen, başkanlığının istikrarını sağlamak için bu politikayı yürütmek zorunda kalmıştır.

47

Fransa’nın çıkarları, birinci başkanlık döneminde iyi bir şekilde gözetilmiş ve

Fransa, kendi temsilcileri aracılığıyla Madagaskar’ın güncel meselelerine müdahale etmiştir. Philibert Tsiranana, Fransa’ya sadık bir müttefik olmuş ve bu da ülke yönetiminde kendini hissettirmiştir. Bu dönemde, çok sayıda Fransız danışmanın çeşitli bakanlıklarda ve Fransız şirketlerin Malgaş ekonomisinde kilit rol oynaması, ayrıca

Fransa’nın askeri varlığı (Madagaskar’ın kuzeyinde bulunan Diégo Suarez’deki askeri

üs) bu duruma kanıt olarak gösterilebilir. Ekonomik bir bağımlılık yaratılmış ve Malgaş halkının beklentileri ile Tsiranana hükümetinin bu beklentileri karşılama ihtimali arasındaki uçurum büyümüştür.

Tsiranana tipi bağımsızlık, bazı tarihçilerin neo-sömürge devletinden söz ederken kınadığı bir geçişe yol açmıştır. Elbette Fransız yöneticiler, ülke yönetimine yardım etmek için başkanın yanında yer almışlar, fakat bu durum işbirliğiyle emperyal bir modelden eski sömürgeye geçişi içeren egemen bir kurala dönüşmüştür. Daha önce de belirtildiği üzere, Tsiranana Fransa’daki SFIO’ya yakınlık duymuş, fakat Gine

Konakry veya Kongo gibi bazı Afrika ülkelerinde görülen Marksist ideallere katılmamıştır. Başka bir deyişle, Tsiranana Madagaskar’ı sosyalizmin geleneksel değerlerine yakın bir sosyal politika ile (kırsal bölgelerin gelişimi, kitlesel eğitim, kendi kendine yeten gıda tarımı, vb.) yönetmiş fakat bir taraftan özel sektörü teşvik edip korurken bir taraftan da ulusal şirketlerin kurulmasını sağlayarak ılımlı bir kapitalizmi savunmuştur. Philibert Tsiranana «millileştirmek bize göre; özel teşebbüsün faaliyet göstermediği alanlarda şirketler kurmak demektir (…) Özel sektörün yarattığı ve gelişmekte olan şeyi ele geçirerek, bir tür vandalizm hatta bir tür hırsızlık suçu işlemiyoruz»102 diyerek politikasını iyi bir biçimde açıklamıştır. Fransız yönetimi tarafından teşvik edilen bu politika, bir bakıma neo-sömürgeciliği (Fransız etkisini sürdüren) işaret etmektedir çünkü sadece ulusal şirketler Malgaşlılara ait olup, özel

102 F.L.Pryor, Malawi and Madagascar, Oxford University Press, Washington D.C., 1990, s.213. 48 sektörün tümü Fransız operatörler ya da Fransa’ya yakın Hint-Pakistan gibi işletmeciler tarafından idare edilmiştir.103

Bu yeni cumhuriyet, 1960-1970 yılları arasında, savunma anlaşmaları, uyumlu bir diplomasi, çok sayıda işbirliği yanlısı Fransızın üst düzey pozisyonlarda yer alması ve Fransız şirketlerinin ekonomi ve finans içindeki ağırlığı ile birlikte Paris’in politik ve ekonomik etkisinde kalmıştır. Tsiranana’nın genel politikası Fransa tarafından dikte edilmiş ve o da bu bağlantıyı, bu bağlılığı ve de bu bağımlılığı, ekonomik, kültürel, sosyal ve eğitim alanında pekiştirmiştir. Philibert Tsiranana, kapitalizme eğilimli pragmatik sosyalist bir ideoloji benimsemiştir.

Tsiranana, bazen sömürgecilikten miras kalan kapitalizmi bazen de popülist sosyalizmi (ulusal birlik ve kırsal kalkınma üzerine odaklanan) savunan politikasıyla ilerleme ve gelişme vaatlerini yerine getirememiştir. Üstelik yolsuzluk ve iltimas, genel

çıkarlar ve hükümet programları üzerinde giderek daha fazla yer almaya başlamıştır.

Madagaskar’ın Fransız birliğine entegrasyonunun en iyi şekilde sağlanması için iki ülke arasında anlaşmalar imzalanmıştır. Madagaskar’ın bağımsızlığının ilan edilmesinin ertesi günü yani 27 Haziran 1960 tarihinde, Paris ve Antananarivo arasında,

Fransa’nın Madagaskar’ı korumasını ve Büyük Ada üzerine askeri üslerini kurmasını sağlayan bir anlaşma imzalanmış, bu şekilde Fransa, Malgaş karasuları ve hava sahası

üzerinde serbest dolaşım hakkı elde etmiştir. Bu antlaşma, karşılıklı güvene dayanan bir dostluk antlaşması olarak kabul edilmiştir. Hint Okyanusu bölgesinde, başkanı

Madagaskar’ın Fransız büyükelçisi olan, bir askeri savunma komutası oluşturulmuştur.104 Paris, yeni Malgaş ordusunun kuvvetlerini güçlendirmek için,

103 D. Auzias ve J.P. Labourdette, Madagascar: country guide, Le Petit Fûté, Paris, 2011, s.167. 104 G. Conac ve G. Feuer, op.cit., s.872. 49

Fransa’ya hizmet etmiş 4500 Malgaş askeri personelini transfer etmeyi kabul etmiştir.105

Madagaskar ordusu, ağırlıklı olarak Fransız ve Malgaş subaylardan oluşmuş, üstelik

Fransız subayların varlığı, askeri alanda profesyonelliğin sürdürülmesine yardımcı olmuş ve ordunun iç hükümet politikasında yer almamasını sağlamıştır. Tsiranana,

Fransa’nın yardımıyla, yerlerine daha fazla Kıyılı subay yerleştirmek için ordudaki

Merinalı subayların sayısını azaltmak istemiş ve bunu da hemen hemen başarmıştır.

Fransa, Madagaskar ordusunun ekipman ve askeri teçhizat ihtiyacını temin etmiş ve Milli Savunma Bakanlığı’na yıllık 5 milyon dolar tutarında bir hibe desteğinde bulunmuştur. Ayrıca, Fransız hükümeti Diégo-Suarez ve Antsirabe’deki askeri üslerde

2500 askeri bulundurmaya devam etmiş ve bu rakam 1970’te 4000’e ulaşmıştır.106

1.3. Philibert Tsiranana’nın Rejiminin ÇöküĢü

Başkan Tsiranana, 1970'de kardiyovasküler bir hastalığı yeni yenmiş ve iktidarı bırakmaya hazırlanırken, yüksek pozisyonlardaki taraftarlarınca iktidarda kalmaya ikna edilmiştir.107 O, artık Dışişleri Bakanı Jacques Rabemananjara ve PSD’nin tek partiye doğru sürüklenmesine katkıda bulunan enerjik organizatör İçişleri Bakanı André

Resampa arasındaki rekabete hakemlik edemeyecektir. Tsiranana, Resampa’nın kendisine karşı komplo kurduğundan şüphelenmiş ve onu Ile Sainte-Marie hapishanesine göndermeye karar vermiştir. Zayıf bir lideri ve kaptanı hapishanede olan

ülke zorluklara karşı koyamamış, ve sürecin sonucu öğrencilerin 1972’de rejimi yıkmaları olmuştur. Mayıs 1972 olayları, Merinaların hayal kırıklığının ve sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda güç kazanma arzusunun bir sonucudur.

105 J.F. Ramasy, Madagascar : les Forces armées garantes de la stabilité politique et démocratique ?, Codesria, Dakar, 2010, s.5. 106 Ibid,. 107 L.A. Sharp, The Sacrificed Generation: Youth, History, and the Colonized Mind in Madagascar, University of California Press, Los Angeles, 2002, s.34. 50

1970-1980 yılları arasında, ORSTOM (Denizaşırı Topraklar Bilimsel ve Teknik

Araştırmalar Ofisi) araştırmacısı ve sömürge sonrası Afrika konularında uzman olan

Gérard Althabe, Madagaskar’daki 1972 olaylarıyla ilgili olarak şunları söylemiştir :

«1972 olayları, Madagaskar’ın yakın geçmişi açısından belirleyici bir öneme sahiptir.

1895 askeri harekâtıyla adayı bir koloni haline getiren Fransızlar tarafından 1960’da kurulan rejim, bazen ayaklanmaya dönüşen halk protestolarının etkisiyle çöker; bu düşüş, sömürgesizleşmeye rağmen ekonomik, politik ve askeri alanlarda hala baskın olan Fransız etkisinin ayrışmasına yol açar».108

İsyan, başkent Antananarivo’daki Befelatanana Tıp Fakültesi’nde başlamıştır.

Esasen, bu okuldaki öğrenciler bir «alt sınıf» statüsüne sahip oldukları izlenimi verilerek, tıp öğrenimlerini tamamlamak amacıyla Fransa’ya gitmek zorunda bırakıldıkları için hayal kırıklığına uğramış ve öfkelenmişlerdir. Befelatanana

öğrencileri ve küçük bürokrat burjuva arasında bir dayanışma oluşmuş, bu durum, partisindeki iç çatışmalarla zayıflatılan Tsiranana rejimine karşı protestoları derinleştirmiştir.

Bir öğrenci gösterisi olarak başlayan olaylar, 13 Mayıs 1972’de hızlanarak

Tsiranana rejimine ve Fransa sömürgeciliğine karşı bir halk isyanına dönüşmüştür.

Panik halindeki rejimin emirlerini yerine getirerek ordunun ateş açması, başkentte resmi rakamlara göre 40 kişinin ölümüne yol açmış109 ve Genel Kurmay Başkanı Gabriel

Ramanantsoa, yönetimi ele geçirmiştir. «Malgaş Devrimi»; Malgaş frangının Frank bölgesinden ayrılması ve kırsal yapıların («fokonolona»: seçilmişleri ve geniş yetkileri olan kırsal komün) değiştirilmesi isteğini de dile getirmişti. Bu nedenle başta silahlı kuvvetler içinde yaşananlar olmak üzere pek çok kriz, General Ramanantsoa tarafından

108 C. Crenn, «La présence française dans la culture malgache», Revue européenne des migrations internationales, vol. 11, n˚3, 1995, s.174-175. 109 D. Galibert, op.cit., s.547. 51 yönetilen ve sadece 3 yıl sürecek olan Askeri Diktatörlük döneminin ana konuları olmuştur.

1.4. General Ramanantsoa’nın Askeri Yönetimi: Fransa Birliği’nden KopuĢun

BaĢlangıcı

Ordunun politikaya girmesi, bir ulusal birlik hükümeti kurmakla görevli

Genelkurmay Başkanı General Ramanantsoa’ya tam yetki veren Başkan Tsiranana’nın

Mayıs 1972 krizini çözmedeki becereksizliği sonucunda ortaya çıkmıştır. Söz konusu hükümette, iki önemli üst düzey görevli ön plana çıkacaktır. Bunlardan ilki,

Ramanantsoa hükümetinin güçlü adamı, İçişleri Bakanlığı görevine getirilen ve toplumun tabanında (fokonolona ya da halk) bir yenilenmenin taraftarı olan Albay

Richard Ratsimandava’dır. Albay Ratsimandava, aynı zamanda, « gelişimin halkçı ustası» olup kırsal kesimde oldukça popülerdir.

Ramanantsoa hükümetinin ikinci güçlü adamı ve sembolik figürü ise, Dışişleri

Bakanı olarak tayin edilen Firkateyn Komutanı Didier Ratsiraka’dır. Komutan Didier

Ratsiraka, Mayıs 1972’deki halk hareketi döneminde ortaya konulan ulusalcı fikirleri benimsemiştir. Fransa ile kopuş ve Madagaskar’ı bütün yönlere açarak, neredeyse

Fransa’yla özel olan ilişkileri bitiren politikanın ana mimarıdır. Didier Ratsiraka, Fransa ile işbirliği anlaşmalarının yeniden müzakere sürecine de büyük katkıda bulunacaktır.

1.4.1. Fransa ile ĠĢbirliği AnlaĢmalarının Yeniden Müzakere Edilmesi

4 Haziran 1973’te, Fransa-Madagaskar arasında ekonomik, askeri, kültürel ve teknik destek alanlarında yeni işbirliği anlaşmaları, Madagaskar Dışişleri Bakanı Didier

52

Ratsiraka ve Fransa İşbirliğinden Sorumlu Dışişleri Devlet Sekreteri Jean-François

Deniau tarafından Paris’te, Dışişleri Bakanlığı’nda imzalanmıştır.110

Madagaskar ve Fransa, birçok alandaki işbirliği anlaşmalarını revize etmişlerdi,

Büyük Ada, Frank bölgesinden çıkmış, hâlâ ülkede bulunan Fransız güçleri Eylül ayında tahliye edilmişti. Gerçekleşen değişim, aynı zamanda Fransızca yerine

Malgaşçanın resmi dil olarak kabul edilmesiyle kendini göstermiş ve genç Dışişleri

Bakanı, Firkateyn Komutanı Didier Ratsiraka’nin etkisi altındaki Madagaskar, uluslararası alanda yönünü komünist blok ülkelerine çevirmişti.111

Bağımsızlıklardan bu yana, Fransa’nın sömürgeleri ile yaptığı işbirliği ve savunma anlaşmaları, her zaman açık ya da örtük bir biçimde Afrika siyasi sınıfının sert eleştirilerinin hedefi olmuş ve Madagaskar örneğinde de bu kural ihlal edilmemiştir.

1.4.2. Madagaskar’ın Frank Bölgesinden Ayrılması

Madagaskar, bağımsızlığı takip eden on iki yıl boyunca, yapılan parasal işbirliği anlaşmaları çerçevesinde, Frank bölgesinin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Madagaskar,

Frank bölgesinden 22 Mayıs 1973’te kesin olarak ayrılmış, 12 Haziran 1973’te112 kendi merkez bankasını kurmuş ve Malgaş Frangının (FMG) kullanımını karara bağlamıştır.

Reformlar, 4 Haziran 1973 tarihinde iki ülke arasında imzalanan yeni işbirliği anlaşmaları ile gerçekleşmiştir.

Belirtildiği üzere, Madagaskar Frank bölgesinden ayrılmıştı ve kendi merkez bankasında artık Fransız kamu hazinesinin işletim hesabı bulunmadığı için bu nedenle

Fransa Madagaskar parasının değerini ve konvertibilitesini garanti edemiyordu. Frank

110 A. Diarra, La gauche française et l’Afrique Sub-Saharienne, éditions KARTHALA, Paris, 2014, s.136. 111 C. Feller, Frédéric Sandron, Parcours de recherche à Madagascar, éditions IRD, Marseille, 2010, s.60. 112 G. Feuer, «Révision des accords de coopération», Annuaire français de droit international, volume 19, Persée, Paris, 1973, s.731. 53 bölgesinden ayrılma, Fransa için, Mayıs 1972 olaylarını takip eden ve Malgaş politikasının değiştiği dönemde yapılan müzakerelerin başarısızlığı anlamına gelmektedir. Madagaskar, bir işletim hesabını bulundurmak, Fransa’ya yapılan transferler üzerinde bir kontrol oluşturmak istemiştir. Bu durumda, Malgaş Frangı

Ariary’e (Fransa ile kopuşu belirtmek amacıyla güncellenen Malgaş geleneksel ulusal para birimi) dönüşmüştür. Ariary, takip eden yıllarda, Madagaskar ekonomisi üzerinde olumsuz sonuçlar doğuracak, tekrarlanan bir devalüasyona neden olacaktır. Bu felaket, ikinci cumhuriyet döneminde ortaya konan kötü ekonomik politikalardan kaynaklanmıştır.

1.4.3. Diego-Suarez’deki Fransız Askeri Üslerinin Kapatılması

Fransa ve Madagaskar arasında yürütülen müzakereler, özellikle Diego-

Suarez’de bulunan askeri üslerinin boşaltılması konusunda zorlu geçmiş ve sonunda bir anlaşmaya varılmıştır. Bu anlaşma, özel kısıtlayıcı bir karaktere sahip olup, 4 Haziran

1973 tarihli bütün metinler arasında, hiç kuskusuz yeni Madagaskar rejiminin tam bağımsızlığa ulaşma ve ulusal kalkınmanın gerekliliklerini sürdürme arzusunun en iyi

örneğini teşkil etmektedir.113 Esasen bu sözleşme (Madde 1), 27 Haziran 1960’dan beri

Fransa Cumhuriyeti tarafından uygulanan ortak savunmanın tüm sorumluluklarını

Madagaskar Cumhuriyeti’ne devretmektedir.114

Diego-Suarez üssünün yeni rejimine ilişkin hükümler şu şekilde ifade edilmiştir:

Madde 2 : «ulusal toprakların ayrılmaz parçası olan Diego-Suarez Üssü, tamamen Malgaş egemenliği altındadır. Sadece Malgaş Cumhuriyeti burayı savunmakla yükümlüdür».

113 J. Touscoz, La «normalisation » de la coopération bilatérale de la France avec les pays africains « francophones» (aspects juridiques), études internationales erudit.org, Montréal, 1974, s.271. 114 4 Haziran 1973’te Madagaskar ile Fransa arasında imzalanan çerçeve anlaşmanın tam metni: http://jwf-legal2.fr.gd/Ordonnance-52.htm (sitenin ziyaret edildiği tarih: 19 Eylül 2016). 54

Madde 3 : «Diego-Suarez Üssü, bu üssün korunmasından sorumlu Malgaş komutası altında yer alır».

Malgaş Cumhuriyeti, Fransız Deniz Kuvvetlerine en fazla, zımni yenileme ile yakıt ikmali, bakım, onarım ve teknik mola konularında yıllık yenilenebilir kolaylıklar sağlamaktadır (Madde 4). Fransa, bu noktada, sadece stratejik ve savunma alanlarında değil, aynı zamanda üçüncü devletlerin filolarını kabul veya reddetme konusundaki tüm ayrıcalıklarını da kaybetmiştir. Buna ek olarak, Fransa’nın «Tarafsızlık ve barış içinde birlikte var olma ilkelerine dayalı Madagaskar politikasının temel hedeflerine aykırı olarak», kendisine verilen imkânları kullanması da yasaklanmıştır (Madde 7). Bu imkânlar ona yalnızca, üs ve cephanelik hizmetlerini «en iyi şartlarda ve gerekli teknik düzeyde» kontrol altına almaları gereken Malgaş teknik kadrolarını iki yıl boyunca yetiştirmesi için verilmiştir (Madde 5 ve 6). Cephanelik faaliyetleri Madagaskarlı bir işletme şirketi tarafından devralınacak, tesislerin yapılarının, işleyişinin ve modalitelerinin anlaşma imzalanır imzalanmaz kurulan bir araştırma şirketi tarafından incelenmesi gerekecektir. Özellikle, askeri konulardaki bu birkaç örnekten yola çıkarak,

Fransa ile gerçek anlamda bir kopuşun başladığı söylenebilir.

Fransa ile işbirliği anlaşmalarının revizyonu, hem Fransa’nın uyguladığı etki politikasını engellemiş hem de Madagaskar’ın egemenliğinin özellikle uluslararası düzeyde kabul görmesini sağlamıştır. Ancak Didier Ratsiaraka’nın iktidara gelmesi ve sosyalist bir devrimin uygulanması ile birlikte sorulması gereken sorular mevcuttur.

Fransa ile yaşanan kopuş devam edecek midir? İkinci Malgaş Cumhuriyeti’ni ve Amiral

55

Didier Ratsiraka’nin rejimini inceleyerek bunun gibi birkaç soruyu cevaplamaya

çalışacağız.115

2. ASKERĠ YÖNETĠMĠN SONA ERMESĠ VE DĠDĠER RATSĠRAKA’NIN

ĠKĠNCĠ MALGAġ CUMHURĠYETĠ (1972-1975)

Ordunun siyasallaşması yeni bir istikrarsızlık döngüsü yaratıyor. General

Ramanantsoa, beş gün iktidarda kaldıktan sonra 11 Şubat 1975'te öldürülecek olan

Albay Ratsimandrava'nın yararına istifa etti. 15 Haziran 1975'te, Askeri Dizin adına

"gizli oyla" seçilerek, Didier Ratsiraka Devlet ve Hükümet Başkanı seçildi. 116 Bu, ikinci Madagaskar Cumhuriyeti'nin sosyalist bir ideolojiye dayanmasının önünü açtı.

Malgaşlar tarafından kurulan şirketlerin gelişmeye başladığı bu dönemde, tarımsal pazarlamayı kontrol altına almaları beklenen Tarım Ürünlerinin Ulusal Çıkar

Firmaları (SINPA/Sociétés d’Intérêt National des Produits Agricoles/Tarım Ulusal

Firmaları) ve kamu çalışmalarının, Merinaların ve Kıyılı yönetici siyasi sınıfın birlikte zenginleşmesine yol açacağı düşünülüyordu.117

Bu şirketler, etkisiz ve yozlaşmış olduğundan (çünkü bunlar deneyimsiz elitler tarafından kötü bir şekilde yönetilmişlerdir), halkın yoğun memnuniyetsizliği yeni bir askeri darbeye neden olmuştur. Çok kısa bir süre devlet başkanlığı yapan Albay Richard

Ratsimandrava’nın suikasta kurban gitmesi gibi çeşitli olaylar sonrasında, Didier

Ratsiraka iktidarı ele geçirmiştir.

115 Daha önceden Firkateyn Komutanı olan Didier, iktidara gelmesinden kısa bir süre sonra kendisini Amiral olarak ilan edecektir. 116 N. Zafilahy, 15 juin 1975 : la naissance d’une révolution socialiste, La Gazette de la Grande île : http://www.lagazette-dgi.com/index.php?option=com_content&view=article&id=53736:15-juin-1975-la- naissance-d-une-revolution-socialiste&catid=41&Itemid=108 (sitenin ziyaret edildiği tarih: 22 Ekim 2016). 117 G. Rabearimanana, J. Ramamonjisoa, H. Rakoto, Paysanneries malgaches dans la crise, éditions KARTHALA, Paris, 1994, s.39. 56

Daha sonra göreceğimiz gibi, Madagaskar yönünü sosyalist ülkelere

çevirdiğinden, sonraki yıllarda Fransa ve Madagaskar arasındaki ilişkiler kopacaktır.

Fransız yönetimi, 1975’ten 1978’e kadar Madagaskar ile olan tüm doğrudan ilişkilerini kesmiştir.

Didier Ratsiraka’nın seçimi, Marinalar ve Kıyılılar arasındaki gerilimi azaltma düşüncesinden doğmuştur. Esasen, Kıyılılar ve Merinalar arasında, ordu içinde bir iç

çatışma mevcuttu ve Didier Ratsiraka her iki grup tarafından kabul gören bir subaydı.

Bu durum, özellikle Dışileri Bakanlığı sırasında Didier Ratsiraka’nın Fransa ile işbirliği anlaşmalarının yeniden müzakere edilmesinde (özellikle Frank bölgesinden ayrılma ve

Diego-Suarez’deki askeri üssün kapatılması) çok önemli bir rol oynamasından kaynaklanmıştır.

1975’ten beri, Madagaskar’da iktidarın başında olan Didier Ratsiraka, 21 Aralık

1975’te genel seçimleri ezici bir çoğunlukla kazanarak, cumhurbaşkanı seçilmiştir.118

Ratsiraka, böylece Philibert Tsiranana’nın rejiminden farklı olan ve ilkeleri

« Demokratik Ulusal Devrim Şartı»’nda diğer adıyla Boky Mena’da (Kırmızı Kitap)

özetlenen bir başkanlık rejimi kuracaktır.119 Didier Ratsiraka, 26 Ağustos 1975’te, Mao

Tsé Toung’un (Çin) Küçük Kırmızı Kitabını hatırlatan, Malgaş ya da Boky Mena

Sosyalist Devrimi Şartı olarak adlandırılan kendi «Kırmızı Kitap»’ını yayınlamıştır.120

Bu 200 sayfalık eserde, Malgaşlar için önerdiği siyasi, ekonomik ve sosyal projesini tanımlamıştır. Halk oylamasına sunulan bu program, oyların % 94’ünü alarak onaylanmış ve bu şekilde Ratsiraka kendi cumhurbaşkanlığını da onaylatmıştır. Didier

Ratsiraka, 39 yaşında Madagaskar’ın cumhurbaşkanı seçilmiş ve iki kez tam dönem

118 D. Galibert, op.cit., s.331. 119 Intégrale de la «Charte de la Révolution Nationale Démocratique» ou Boky Mena (Livre Rouge) : https://drive.google.com/file/d/0B6fCi0GmiwLIMHJxVVB2NTlRVFdCUW8yWFNLemRnQQ/view?pli =1 (sitenin ziyaret edildiği tarih: 15 Ekim 2016). 120 Lambert Félix Prudent, Frédéric Tupin, Sylvie Wharton, Du plularisme à l’école: vers une gestion ordonnée des langues en contexte éducatives sensibles, éditions Peter Lang, Berne, 2005, s.201. 57

(yedi yıllık dönemler), kısaltılmış bir dönem ve beş yıllık bir başka dönem olmak üzere toplam dört dönem görevde kalmıştır.

Farklı politik grupların, komitelerin, yüksek konseylerin ana sorumlusu haline gelen Didier Ratsiraka, «Demokratik Madagaskar Cumhuriyeti» (RDM) uygulamasını başlatmıştır. Kim Il Sung’un Kuzey Kore’sinde görülen saf ve sert sosyalist fikirleri uygulayarak, Malgaş toplumunu radikal bir biçimde değiştirmek istemiştir. Kırmızı

Kitap’taki «özerk, insani ve uyumlu bir şekilde, hızlı bir ekonomik ve kültürel gelişmenin sağlanması için mümkün olan tek seçenek»121 olarak tasarlanan sosyalist devrimi savunmaktadır. Didier Ratsiraka, kurduğu Malgaş sosyalizmine ilaveten

Bağlantısızlar Hareketinin (bağlantısız ülkeler) de destekçisidir.

2.1. Madagaskar’ın Kültürel ve Ekonomik Devrimi

Malgaş sosyalizmini inşa etme hedefi, aşağıdaki ilkelere dayanmaktadır:

- Yabancı şirketlerin millileştirilmesi (Fransız şirketlerin olduğu kadar Hint-

Pakistan ve Çin şirketlerinin),

- Enerji ve tarımsal üretimin pazarlanması ve kamu çalışmalarını kapsayan

ulusal yatırım şirketlerinin kurulması,

- Fokonolona ilkesi, iktidarın köylü topluluklardan kaynaklanması gerektiği

gerçeğine dayanır. Başka bir deyişle, iktidarın aşağıdan yukarı doğru yani

fokonolonadan devletin en üst mertebesine (en azından teoride) doğru

olusturulması gerektiğini ifade eder.

Ordu kalkınma ordusuna dönüşmeli yani altyapı çalışmaları (yol, sulama) ve alandaki çalışmalara (hasat, nakliye) katılmalıdır. Burada, Mao Tsé-Toung’un kırsal kesimi önemseyen anlayışı gözlemlenmektedir. Aynı zamanda, kırsal dünyanın

121 Corporate authors, Madagascar country: Strategic information and developments, USA International Business Publications, Washington DC, 2009, s.36. 58 güvensizliğinin ve çok zayıf eğitim düzeyinin farkında olan ordu, ideolojik mücadelede bir araç olarak, devrimci yönelimlerin ve fikirlerin halka ulaşması için görev yapacaktır.

Yeni demokratik cumhuriyet, fokonolonaları sosyalizme doğru ilerlemede ve gerekli ideolojik çalışmada öncü rol oynamak üzere şekillendirmeyi düşünmüştür. Bir fokontany, aslında geleneksel bir Malgaş köyüdür. Günümüzde, Madagaskar’ın temel bir alt idari bölümüdür. Devrimin «üst» organlarındaki tartışmalarda, farklı fokonolonaların köy, ilçe, kanton, bölge, vb. düzeylerinde özerklik dereceleri üzerinde durulmuştur.

2.1.1. Eğitimin ve Yönetimin MalgaĢlaĢtırılması

«1972 Malgaş Mayısı» (Fransa’nın 1968 Mayısı referans alınarak), yeni bir kalkınma modeli aramak için Madagaskar’ı Fransa’dan uzaklaşmaya iten politik karışıklıkların başlangıcını oluşturur. Buradaki anahtar kelime «Malgaşlaştırma» olup, idari ve eğitsel alanda Malgaş kültürü ve dilini vurgulayan milliyetçi bir süreçtir.

Öğretimi «Malgaşlaştırma», bu öğretimin içeriğini ve yöntemlerini devrimin gereklilikleriyle uyumlu hale getirmek yani sosyalist ve tam anlamıyla Malgaş olan bir devletin inşası anlamına gelmektedir. Bu, özellikle öğretim dili ve farklı eğitim düzeylerinin örgütlenmesinin, aşamalı bir şekilde yapılmasına ilişkin zor bir iştir.

Demokrasi ile ilişkili olan Malgaşlaştırma, 1972 devrimci hareketi tarafından dile getirilen ana sloganlardan birisidir. Malgaşlaştırma, kendini özellikle kültürel ve dilsel alanda gösterir.

Eğitimin Malgaşlaştırılması ve Fransa’dan uzaklaşma, toplumun belirli bir kesimi tarafından kabul edilmeyecektir. Toplumun bu kesimi, özellikle Tsiranana’nın ilk cumhuriyeti döneminde avantaj elde eden elitlerden veya sadece konjonktürden ya da Malgaş hükümeti tarafından sağlanan eğitimden memnun olmayan Malgaşlardan 59 oluşmaktadır. Bunlar göç etmeyi ya da çocuklarını Fransız okullarına göndermeyi, hatta onların Fransa’da eğitim görmelerini tercih etmişlerdir.

Tüm çabalara rağmen Fransız dili ve kültürü, eğitim alanında tamamen yok olmamış, Malgaş toplumunda etkisini göstermeye devam etmiştir. Esasen, eğitim alanında, sadece devlet okulları tam anlamıyla Malgaşlaştırılmıştır. Özel okullar, iki dil arasında seçim yapma özgürlüğüne sahipti. Böylelikle, bu ikinci cumhuriyet döneminde, Fransız okulları (Fransa tarafından finanse edilmektedir) ve Katolik misyoner okulları (sömürgeleştirmeden beri var olan) Fransızca dersleri vermeye devam ettiler. Kamu okullarındaki eğitimin bozulması (hükümet bütçesindeki % 25’lik payına rağmen)122 çoğu ebeveynin (genellikle «Kıyılı» ve «Merina» elitler) çocuklarını özel okullara hatta Fransız okullarına göndermesine neden oldu. Malgaşça ve Fransızca,

Fransız dilini ortadan kaldırmada başarılı olamamıştır. Malgaşlaştırma sürecine rağmen iki dil birlikte var olmaya devam etti.

Ayrıca, düzenli ve kaliteli bir üniversite eğitimi almak isteyen Malgaşların ana hedefi Fransa’ya gitmekti. Ancak, Fransız üniversitelerinden mezun olanlar için

Antananarivo iş piyasasında durum pek de avantajlı değildi. Antananarivo, 1980’li yıllardan beri kırsal alanları içine almış, bu da şehir içindeki nüfusun artmasına neden olmuştu. Bu durumun etkileri (işsizlik, kentsel yoksulluk, suç işleme) kendini göstermekte gecikmedi. Enflasyonun bir sonucu olarak, çalışanların, işçilerin veya kamu görevlilerinin yaşam standartları düşmüştü. Buna karşın, iktidara yakın olan ve daha önce yabancılar tarafından işgal edilen konumlara geçen bir takım yetkililerin gelirlerinin aynı kaldığı ve hatta arttığı gözlemlenmiştir.

Bu zor ekonomik durum, başlangıçta Fransa’da birkaç akademik yıl için kalmaya giden öğrencilerin, buraya kalıcı olarak yerleşmelerine katkıda bulundu.

122 C. Crenn, op.cit., s.176. 60

Fransa’ya gitmek, güçlü bir eğitim geleneğine sahip ailelerden gelen birçok gencin,

1972’den bu yana kargaşa yaşayan bir ülke dışında okul ve üniversite eğitimlerine devam etmelerini sağladı.

Buna ek olarak, Merinalar ve Kıyılılar arasında, Merinalı öğrencilerin sosyal statülerinin düşmesine neden olan bir muhalefet mevcuttu. Kıyılı yönetici bir elit tabaka oluşturma çabasındaki Tsiranana’nın, Madagaskar’da onlar için okullar açmasından sonra bazı büyük Fransız okullarına giden Kıyılı ailelerin çocukları burjuva Merinalar ile rekabet etme imkânı buldular ve Merinalar bundan böyle Fransa’daki eğitimden yararlanan tek grup olma özelliğini kaybettiler.

2.1.2. Yabancı ġirketlerin KamulaĢtırılması

Malgaş sosyalist devriminin inşası için kullanılan araçlar arasında şunlar sıralanabilir: birçok işletmenin kamulaştırılması, dış ticaretin kısıtlanması, korumacı

önlemler.

Sonuçta, Madagaskar 1980’lerin başında Uluslararası Para Fonu (IMF) ile anlaşmalar imzalamak zorunda kaldı, kısıtlamalar sıkılaştırıldı ve borç ekonomisi sonrasında alttan bir ayarlama politikası uygulamaya konuldu. Nitekim, Madagaskar'ın

IMF ile bir anlaşma imzalamaktan başka seçeneği yoktu. Madagaskar gibi sosyalist olan müttefik devletler somut ve önemli yardımlar getiremediler. Bunun üzerinde,

Madagaskar IMF'nin şartlarına ekonomik yardım almak için başvurmak zorunda kaldı.

Büyümenin ve verimlilik artışının yeniden başlaması söz konusu olmadığından mali dengeler, kamu harcamalarının, ithalatın ve yatırımların azaltılmasıyla güvence altına alındı ve 1980’lerde yoksulluk düzeyinde hızlı bir artış yaşandı. Aslında, Yapısal

Uyum Programları’yla beklenen sonuçlara ulaşılamadı yani olumlu sonuçlar doğmadı.

61

Azalan harcamalar, bankaların ve bazı kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi ve piyasaların açılması olumsuz etkiler yaratmıştır.123 Hatta birçok kesim, IMF’yi, dayatılan bu koşulların demokratik olmayan niteliği nedeniyle eleştirmiştir. Sonuç olarak, Madagaskar’da sosyalizmin kurulmasından birkaç yıl sonra, Ratsiraka, sonuçların ortaya çıkmasının yavaş olmasından ve toplumun sabırsızlığından dolayı halkın hoşnutsuzluğuyla yüzleşmek zorunda kaldı.

2.1.3. Ġkinci MalgaĢ Cumhuriyeti Döneminde Fransa-Madagaskar ĠliĢkileri

Fransa ile Madagaskar arasındaki ilişkilerde, gerçek anlamda sadece 3 yıllık bir kopuş yaşanmıştır. Esasen, 1977’den itibaren, Ratsiraka yönetimi, Fransa ile yeniden diyalog kurmuş ve 1980’lerin sonundan itibaren iki ülke arasındaki diplomasi normalleşmeye başlamıştır. Bu ani değişikliğin nedeni, Ratsiraka’yı IMF’ye yönelmeye ve 1980’lerden itibaren Paris Kulübü’ne124 olan borcunun yeniden düzenlenmesi için müzakerede bulunmaya zorlayan ekonominin çöküşüdür.

Feci bir ekonomik durumla (bunun ana nedenlerinden biri devletin çeşitli organlarındaki yaygın yolsuzluktur) karşı karşıya kalan Didier Ratsiraka, politikasını yavaş yavaş değiştirmeye başlamış, ilerleyen yıllarda liberalleşme ve yeniden batı

ülkelerine açılma yoluna girmiş ve Fransa ile yeniden ticari anlaşmalar yapmaya başlamıştır. IMF, mali destek sunmuştu ancak Madagaskar, kahve, karanfil ve temel ihraç ürünlerinin dünya fiyatlarındaki düşüşten etkilenerek 1,5 milyar doları125 bulan dış borç ile sarsılmıştı.

François Mitterrand’ın 1981’de Fransa Cumhurbaşkanlığına seçilmesiyle birlikte, Fransa’nın Afrika politikası belli bir değişime uğradı ve Madagaskar da bu

123 F. Houtart, «L’échec des politiques d’ajustement structurel de la banque mondial», Centre Tricontinental, Mayıs 2002. 124 1956 yılında kurulan Paris Kulübü, kendi türünde benzersiz bir yapıya sahip olup, oluşturduğu gayri resmi alacaklı grubun rolü, borçlu ülkelerin ödeme zorluklarına koordineli ve kalıcı çözümler bulmaktır. 125 A. Desmonts, Madagascar: la nature dans tous ses états, Editions Olizanes, Genève, 2014, s.52. 62 değişimden etkilendi. Mitterrand’ın sosyalist hükümeti ile Ratsiraka’nin sosyalist cumhuriyeti arasında oldukça iyi bir diyalog kurulmuştur. Mitterrand yönetimi, özellikle

Jacques Foccart’ın Afrika politikasından farklı bir politikaya yöneldi.126 Özellikle 1990 yılında gerçekleştirilen La Baule zirvesinde Mitterand yaptığı konuşma ile yeni Fransa-

Afrika ilişkilerinin ipucunu verdi: Artık demokrasiye öncelik verilecekti.127 Bu, bir bakıma, Afrika ve Madagaskar’daki birçok diktatörlüğün sona ermesine işaret etmiştir.

Bununla birlikte, Fransa ile Madagaskar arasındaki yakınlaşma, Fransızların Büyük

Ada’ya müdahalesinin azalacağı anlamına gelmemektedir. Hint Okyanusu’nun bu bölümünde ekonomik varlığını ve etki alanını korumak isteyen128 Fransa yalnızca yöntem ve araç değiştirmiştir.

Diplomatik alanda, François Mitterrand’ın 15 Haziran 1990’da Büyük Ada’ya yaptığı ve Başkan Ratsiraka’nın iktidara gelmesinin 15. yıldönümüne denk gelen ziyaret, eski sömürgeci gücün muhalefet tarafından sıkı bir şekilde eleştirilen rejime bir

«hediyesi » olmuştur.129 Didier Ratsiraka, bu vesileyle, kamulaştırılmış Fransız

şirketlerine « adil ve eşitlikçi » bir tazminat önermiştir. Fransa ile Madagaskar arasındaki bu yakınlaşmanın somut örneklerinden biri de, Didier Ratsiraka’nın, iktidardan ayrılmasından hemen önce, 1992’de Libreville’de düzenlenen 15. Fransa-

Afrika zirvesine katılmasıdır (Ratsiraka, başkanlığı döneminde bu zirvelere çok az katılmıştır).

126 D. Tchuente, «Le général de Gaulle, François Mitterrand et l’Afrique», Regard sur l’Afrique, 28 Aralık 2014. 127 Ibid. 128 R. Yung, «Madagascar, La Grande île», Fondation Jean Jaurès, n˚263, 13 Nisan 2015. 129 Françoiş Mitterrand'ın konuşması : http://discours.vie-publique.fr/notices/907015000.html (sitenin ziyaret edildiği tarih: 5 Ekim 2019). 63

2.2. Didier Ratsiraka Rejiminin Hayal Kırıklığı Yaratan Sonuçları ve BeĢ Yıllık

Sosyalizmin Ardından Madagaskar

Ratsiraka döneminin sonunda Madagaskar’ın ekonomik bilançosu tam bir felaketti. Enflasyon, özellikle kırsal alanlarda, nüfusun yoksullaşmasına yol açmıştı.

Yönetim içindeki yolsuzluklar, ekonominin kötü yönetimi ve zenginliğin dengesiz dağılımı aşağıdaki durumlara neden olmuştur:

- Tarımsal üretimin azalması: Madagaskar’ın ana besini olan pirinç, o döneme

kadar kendine yeterken, daha sonra düşük fiyatlı ve kalitesiz Asya pirincinin

ithalatçısı haline gelmiştir,

- Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla’nın düşüşü,

- Altyapının bozulması (yollar, köprüler, limanlar, demiryolları),

- Ordunun siyasallaşması,

- Ulusal yatırım şirketlerinin kusurlu işleyişi. Bu şirketler, tarımsal pazarlama,

enerji ve kamu işlerinde, eksiksiz bir ihmal, genel bir yolsuzluk, büyük

miktarda sermaye çeşitliliği gösterdiler. Özellikle, ürünlerinin fiyatı zaten

Karana (Hintli) veya Çinli tüccarlar tarafından ödenen fiyatın çok altında

olan çiftçiler, hayal kırıklığına uğradı, ücretleri ödenmeyenler devreden çıktı

ve ürünlerini saklayarak, bu ürünleri satmayı reddettiler.130

Bu dönemde tek muhalefet gücü, daha çok Merinalara ve Fransa’ya yakın olan,

Katolik Kilisesi çevresinde toplanan Hıristiyan kiliselerdi. Kiliseler, hâlihazırdaki iktidarı dengelemek amacıyla bir ahlaki otorite birliği kurmak için bir araya gelmişlerdi.

Bu kiliseler birliğinin adı FFKM’dir (Fiombonan’ny Fiangonana Kristiana

Malagasy/Madagaskar Hıristiyan Kiliseler Birliği).131

130 Ibid,. 131 Ibid., s. 42. 64

Ratsiraka, 1991’de SSCB’nin çöküşünden sonra, son dış destekçisini kaybetmitti. Mart 1989’da üçüncü kez başkan olarak seçilmeyi başardıysa da 1990 yılı boyunca, halk gösterileriyle karşı karşıya kaldı.

İki ay süren barışçı gösterilerin ardından, muhalefet güçleri 10 Ağustos 1991’de başkanlık sarayında bir «özgürlük yürüyüşü» düzenleyerek, Başkan Didier

Ratsiraka’nın istifasını istediler. Güvenlik güçlerinin kalabalığa ateş açması sonucunda resmi verilere göre en az on iki gösterici hayatını kaybetti. Basına göre ise, bu rakam iki yüzü bulmuştu.132

Ratsiraka rejiminin yıkılmasından sonra FFKM133 liderliğindeki bir geçiş süreci

(1991-1993) yaşandı. Bu süreçte Başkan Albert Zafy ve Başbakan Guy Willy

Razanamazy tarafından Devlet Yüksek Otoritesi oluşturuldu.

3. ÜÇÜNCÜ MALGAġ CUMHURĠYETĠ (1993-2010)

Üçüncü Cumhuriyet, 19 Ağustos 1992’de ilan edilmiştir.134 Genel oyla seçilen bir başkan ile ulusal meclis arasındaki yetkileri dengeleyen, siyasi çoğulculuğu ve demokrasiyi temel alan yeni bir anayasa kabul edildi. Devlet başkanlığına, 1991’deki halk ayaklanmasının liderlerinden, «Ratsiraka’yı alt eden» lakaplı Albert Zafy geldi.

Hükümet, ekonomik alanda Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası’nın tavsiyelerini izlemiştir: Devletçi politikalara son verilerek, özel teşebbüse büyük pay

132 «8-26 août 1991 Madagascar. Des morts devant le palais présidentiel» : https://www.universalis.fr/evenement/8-26-aout-1991-des-morts-devant-le-palais-presidentiel/ (sitenin ziyaret edildiği tarih: 20 kasım 2018). 133 FFKM ; Madagaskar’daki Hıristiyan Kiliseler Birliği’dir. Amacı, siyasi krizlerin çözümünde, ulusal birliğin yeniden inşası için bir araç olarak hizmet etmekti. Fakat FFKM daha sonra, sivil toplumun politikleşen ve politikleştiren bir kurumuna dönüşmüştür. 134 https://malgachie.wordpress.com/category/quelques-infos-sur-le-pays/histoire-de-madagascar-de- lindependance-a-nos-jours/troisieme-republique-1992-1997/ (sitenin ziyaret edildiği tarih: 18 Ekim 2016). 65 bırakan karma ekonomi oluşturdu; yatırımı teşvik edildi ve Malgaş Frangı konvertibi hale getirmek üzere para birimi reformu yapıldı. 1994 yılının başlarında başlatılan bu son derece tartışmalı reform, ekonomik aktörlerde olduğu kadar toplumda da endişe yaratarak değer kaybeden Malgaş frangında « dalgalanmalara » yol açmıştır. Aynı süre zarfında, Başbakan Francisque Ravony135 tarafından Yapısal Uyum Politikası konusunda müzakere edilen IMF ile yapılan anlaşmanın ardından, Ravony ve

Cumhurbaşkanı Zafy arasında gerginlikler başladı.136

Bu çatışma, cumhurbaşkanının destekleyicileri tarafından verilen güvensizlik

önergesinin ulusal meclis tarafından reddedilmesiyle doruk noktasına ulaşacaktır.

Cumhurbaşkanı Zafy, son sözün söylenmediği düşüncesiyle 17 Eylül 1995’te başbakanı atama ve görevden alma yetkisini Cumhurbaşkanına (ulusal meclise danışmadan) devreden bir anayasa değişikliği için referanduma gitmiştir.137 Referandum sonucunda,

« evet » oylarının üstünlüğü ile başkanlık rejimi kurulmuştur.

3.1. Albert Zafy’nin Ġktidarının Sonu

Ulusal Meclis tarafından oylanan bir gensoru önergesi ile Albert Zafy tarafından atanan Başbakan Emmanuel Rakotovahiny138 Mayıs 1996’da görevinden uzaklaştırılmıştır. Ardından, aynı Ulusal Meclis, Temmuz 1996’da, bir engelleme

önergesi ile Albert Zafy’yi görevinden alacaktır.

135 , Madagaskarlı bir avukat ve politikacıydı. 1980'lerin ve 1990'ların sonlarında Madagaskar'da kilit bir siyasi şahsiyetti. 1993-1995 yılları arasında Başkan Albert Zafy başkanlığında Madagaskar Başbakanıydı. 136 A. M. Ratsimbaharison, The Failure of the United Nations Developpement Program for Africa, University Press of America, 2003, s.117. 137 D. Galibert, op.cit., s.551. 138 , 1995-1996 yılları arasında Madagaskar Başbakanı olan bir Madagaskarlı siyasetçidir. Albert Zafy'nin yakın bir müttefikti. 66

Bu engelleme, 4 yıllık siyasi başarısızlığın, kötü yönetişimin ve ekonomik krizin

(Malgas parası % 60 değer kaybetmiştir)139 doğrudan sonucudur. Ülke gittikçe yoksullaşmış ve bu da yalnızca halk arasında değil, Albert Zafy’nin siyasi destekçileri arasında da hoşnutsuzluğa neden olmuştur.

1996 yılında, Cumhurbaşkanı Albert Zafy’nin görevini son verilmesi üzerine,

Didier Ratsiraka ülkeye dönmüş ve ilk turu 03 Kasım 1996’da düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendini aday göstermiştir. Didier Ratsiraka, ilk turda %

23.39 oy alan görevdeki cumhurbaşkanı Albert Zafy karşısında, oyların % 36.61’ini almıştır.140 29 Aralık 1996’da gerçekleşen ikinci turda, oyların % 50.72 oranındaki tartışmalı çoğunluğunu alarak bu turu kazanmıştır.141 Bu zafer, ülkeyi beş yıllık bir dönem için yeniden yönetmesini sağlamıştır.

Amiral Didier Ratsiraka, 31 Ocak 1997’de, Anayasa Mahkemesi tarafından

üçüncü cumhuriyetin ikinci cumhurbaşkanı olarak ilan edilmiştir.142 Ratsiraka dışındaki adaylar ise, Albert Zafy, Norbert Lala Ratsirahonana (Albert Zafy başkanlığının eski başbakanı ve ünlü hâkim), Herizo Razafimahaleo (Ratsiraka’nin ikinci cumhuriyet dönemindeki eski bakanı, Leader Fanilo Partisi’nin kurucusu) idi. Didier Ratsiraka,

Pascal Rakotomavo’yu (1982-1989 yılları arasındaki Maliye ve Ekonomi Bakanı ve

1989-1993 yılları arasında Cumhurbaşkanı Didier Ratsiraka’nin özel danışmanı) başbakan olarak atamış ve ikinci cumhuriyet sürecinde uyguladığı politikadan çok daha farklı bir politika uygulamıştır. Esasen, kurumların demokratikleşmesinde önemli bir yere sahip olan liberalizme odaklı bir politika benimsemiştir.

139République de Madagascar: http://www.madarepdem.net/index.php?option=com_content&view=article&id=72&Itemid=71&limitstar t=10 (sitenin ziyaret edildiği tarih: 18 Ekim 2016). 140 J. Ramambazafy, Madagascar : l’Histoire à travers les élections de 1959 à 2006, Madagate.org, 28 Kasım 2012. 141 Ibid,. 142 R. Eugene, “Didier Ratsiraka: retour au pouvoir en 1996”, Midi Madagasikara,13 Haziran 2016. 67

3.2. Fransa’nın Lehine Siyasi DeğiĢim

Daha önce de ifade edildiği üzere, Amiral Didier Ratsiraka, 1996 yılında iktidara geri döndüğünde, kurumların demokratikleşmesi ve serbest piyasaya dayalı bir liberal politika uygulamaya başlamıştır. Geçmişte, özellikle İkinci Cumhuriyet döneminde

Amiral’in uyguladığı politika (devrimci milliyetçiliği savunan), Fransa ile ilişkileri koparmış gibi gösterse de 1996’dan sonra çok sıkı ilişkiler kuruldu.

Yeni dönemde politika liberalleşmiş ve liberal ilkeler, Dünya Bankası ve

IMF’nin öncülüğünde belirlenmişti. Döviz kuru sistemi, Malgaş Frangı’nın yüksek değer kaybının olduğu, bankalar arası pazardaki dalgalı kurlardan biridir. Malgaş ekonomisi, 1992 ile 1996 yılları arasında dört yıllık bir resesyondan sonra, 1996 ile

2001 yılları arasında bir patlama yaşayacaktır ve bu dönemde Fransa ile ilişkiler daha da sıkılaşacaktır.

Madagaskar Cumhurbaşkanı Didier Ratsiraka, 10 Mart 1997’de Paris’te Fransa

Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ile bir araya geldi ve bu önemli toplantı, Amiral’in iktidarı döneminde Franco-Malgas ilişkilerini belirledi.143

1 Ekim 1998’de, millileştirilen (1975-1978) şirketlerin ve işlerine son verilen kişilerin tazmini konusunda bir çerçeve anlaşma imzalandı ve 5 Şubat 2002 tarihli kararname ile Madagaskar’da Madagaskar’da malları millileştiren Fransızlara tazmınat

ödenmesi kararlaştırıldı.144

3.3. 2001 CumhurbaĢkanlığı Seçimleri

Madagaskar cumhurbaşkanlığı için 16 Aralık 2001’de gerçekleştirilen seçimlerde, Antananarivo Belediye Başkanı ve Madagaskar’ın sosyal başarısının

143 Bay Ravalomanana’nın iktidara gelişi öncesinde Fransa-Madagaskar ilişkileri : http://terakarandriantsoa.blogspot.com.tr/2010/04/les-relations-franco-malgache-avant.html (sitenin ziyaret edildiği tarih: 02 Mart 2017). 144 W.Técher, «Les relations franco-malgache : une longue histoire», Témoignages, 22 Mart 2007. 68 sembolü bir iş adamı olan Marc Ravalomanana Didier Ratsiraka’nın ciddi bir rakibi oldu.145

Marc Ravalomanana, önceki Başkan Didier Ratsiraka’nın da aralarında bulunduğu beş adayın katıldığı ilk tur seçimlerinde ilk sırada yer almıştır.

Ravalamonana’nın destekçileri, adaylarının ilk turda zafer kazandığını iddia etmişler,

Ratsiraka’nın destekçileri bu duruma itiraz etmiş ve yeniden oy sayımı talebinde bulunmuştur. Durum daha da kötüye gitmiş ve Afrika Birliği’nin ve özellikle Senegal

Cumhurbaşkanı Abdullah Wade’nin aracılık girişimlerine rağmen, iki grup arasındaki

(Ravalomana’nın ve Ratsiraka’nın destekçileri arasında) şiddetin yoğunlaşması

önlenememiştir. Bunun sonucu, iki adayın destekçilerini karşı karşıya getiren düşük yoğunluklu bir iç savaş olmuştur. 2002’nin Ocak ayından Haziran ayına kadar süren bu durum, Ratsiraka’nın siyasi arenadan çekilmesiyle sonuçlanmıştır. Marc Ravalomanana,

6 ay süren siyasi ve sosyal bir krizden sonra cumhurbaşkanı olmuş ve ülkeyi 2002’den

2009 yılına kadar yönetmiştir. 146

3.4. Marc Ravalomana’nin Ġktidarı: Çok Taraflılık ve Fransa ile Ekonomik

AyrıĢma

Didier Ratsiraka ve Marc Ravalomanana arasındaki 2002 siyasi krizi sırasında

Fransa, Didier Ratsiraka’ya desteğini açıkça göstermiştir. Fransa ile yakın çalışan bir diktatör olan Ratsiraka, Jacques Chirac’ın da arkadaşıdır. Ravalomanana ise, Mercedes-

Benz kullanan, İngilizce konuşan Malgaşın multi-milyonerlerindendir. Madagaskar’da her şey Didier Ratsiraka ve Marc Ravalomanana’yi ayırıyor gibi görünüyordu.

« Kendini başkan ilan eden » Marc Ravalomanana, kendisini Madagaskar’ın yeni güçlü adamı olarak göstermiş, her ne pahasına olursa olsun dünya çapında tanınmayı istemiş,

145 M. Razafindrakoto ve F. Roubaud, «Le scrutin présidentiel du 16 décembre 2001: les enjeux d’une élection contestée», Politique Africaine, 2002, s.18. 146 C. R. Rakotolahy, «Stratégie territoriale de la crise malgache», Politique Africaine, n˚86, 2002, s.138. 69 ancak bunun için bazı şeyleri değistirmesi gerekmiştir. Cumhurbaşkanlığı kampanyasının dış finansmanın Fransa ile rekabet eden ülkelere dayandırmıştır.

2002 yılında, Marc Ravalomanana’nın Didier Ratsiraka’ya karşı zaferini ilk kabul eden ABD olmuş, Fransa’nın yeni cumhurbaşkanını tanıması için ise beş ay geçmesi gerekmiştir. Marc Ravalomanana yönetimi döneminde, Antananarivo ve Paris arasındaki ilişkiler oldukça gerginleşmiştir. Başkan Ravalomanana, seleflerinin eski sömürge gücüne ayrıcalık tanıdıkları iki taraflılığın yerine, Fransız, Amerikan ve hatta

Çinli şirketler arasındaki rekabet kartını oynayarak çok taraflılığı seçmiştir.

Ravalomanana, Çinli, Amerikalı, Kanadalı ve Japon şirketleriyle Fransız

şirketlerini rekabet ettirerek, Fransız çıkarlarını riske atmıştır.147 Fransa ve

Ravalomanana arasındaki ilişkiler gerginleşmiş, Ravalomanana, uzun zamandır Büyük

Ada’ya yerleşmiş olan Fransız ekonomik çevrelerini memnun etmemiştir (Madagaskar,

Afrika’nın en büyük Fransız topluluklarından birine; 13.000’i çifte vatandaşlığa sahip

25.000 kişiye ev sahipliği yapmaktadır).

3.4.1. Ravalomanana’nın Kalkınma Politikası

Marc Ravalomanana, Madagaskar Eylem Planı (MAP/Madagascar Action Plan) adlı iddialı program ile adayı küreselleşmeye entegre ederek kalkınmayı teşvik etmeye

çalışmıştır. Fon sağlayan kuruluşlar, milyarlarca dolarla kuyruğa girerek bu sürece dâhil olmuşlardır. Ravalomanana, çok taraflı ortaklığı, sömürgecilikten kaynaklanan iki taraflılığa tercih etmiş; bazı pilot okullarda İngilizce öğretimini ilköğretim düzeyinde uygulamaya koymuş ve çok sayıda genci Amerika’ya göndermiştir. Ravalomanana,

ABD Başkanı George W. Bush’un desteğini almıştır. Bununla birlikte, Madagaskar ekonomik açıdan hala eski sömürge gücüne çok bağlı olduğu için, Ravalomanana’nın

147 R. Ravelonjatovo, Madagascar: l’apprentissage de l’indépendance, Lulu Press Inc, Paris, 2014, s.13. 70 ekonomik politikası, Fransa’yı tam olarak karşı değildir. Esasen, 2003’te, Fransa açık farkla Madagaskar’ın en önemli ekonomik ortağıdır Fransız şirketleri, yabancı yatırımdaki % 60’lik paylarıyla Madagaskar’daki en büyük yabancı yatırımcılardır.

Aynı yıl Fransa’dan yapılan ithalat % 70,3 oranında artmıştır.148 Bununla birlikte

Ravalomanana, yönünü ABD, Almanya ve hatta Çin’e çevirerek Madagaskar’ın ekonomisini ve dış ilişkilerini çeşitlendirmek istemiştir.

Girişimci Başkan Marc Ravalomanana’nın haksız rekabetini desteklemeyen kişilerin ve Madagaskar’a yerleşmiş Fransız uyruklu ekonomik aktörlerin rahatsızlığı, iktidardaki Madagaskar liderinin kaderini belirleyecekti. Ravalomanana’nin siyasi rakipleri de «Ravalomanana hariç herkes» sloganıyla bu gruba katılmışlardı. Elysée

Sarayı’nın desteği doğal olarak bu gruba yöneldi.

3.4.2. 2009 Siyasi Krizi ve Andry Rajoelina’nın Ġktidara Gelmesi

Marc Ravalomanana’yı 17 Mart 2009’da istifa etmeye zorlayan darbenin ardından, Andry Rajoelina iktidarı ele geçirmiş ve Geçiş Dönemi Yüksek Otoritesi’ni

(HAT) kurmuştur. HAT, Andry Rajoelina tarafından, gerekli süre içerisinde bir seçim yapılması vaadiyle kurulan geçici bir hükümettir. Ancak, bu geçiş dört yıl sürecek ve

ülkeyi benzeri görülmemiş ekonomik bir uçuruma sürükleyecektir çünkü yatırımcılar ve fon sağlayan kuruluşlar istikrarsız ve anayasaya aykırı olan bu durumdan kaçacaklardır.

Birçok gözlemciye göre, Fransa, ülkeyi zayıflatan krizden birinci dereceden sorumludur. Eski sömürgeci güç daima Madagaskar’ın iç işlerine müdahale ettiğinden haklı olarak şüpheleri üzerine çekmiştir.149 Ancak Marc Ravalomanana’nın düşüşünden bu yana, bu konuyla ilgili söylentiler ve haberler yayılmaya devam etmektedir.

148 «Perspectives économiques en Afrique», OCDE éditions, 2004/2005, s.318. 149 F. V. Rajaonah, «Les imaginaires de l’étranger dans la crise malgache», Politique africaine, n° 86, juin 2002. 71

Fransız yetkililer ile görevden alınan cumhurbaşkanı arasındaki ilişkilerin çok gergin olduğu söylenmektedir. Ratsiraka ve Marc Ravalomanana’yı karşı karşıya getiren 2002 yılındaki seçim sonrasında ciddi anlaşmazlıklarda Fransa Ratsiraka’ya destek vermişti ve Marc Ravalomanana’nın Didier Ratsiraka karşısında kazandığı zaferi tanıması aylar almıştı.

Madagaskar’ın 2005 yılında, İngilizce’yi kullanan Güney Afrika’nın bir ağırlığa sahip olduğu Güney Afrika Kalkınma Topluluğu’na (SADC) katılımı, Malgaşlı liderlerin «Frankofil» olmasına alışmış olan Paris tarafından olumsuz karşılanmıştır.

Marc Ravalomanana ABD, Almanya ve Çin’in favorisiydi ve onun otoriter demokrasi modeli bugün bile Fransız Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde yer almaya devam etmektedir.

Böylelikle, Fransa-Madagaskar arasında gerginlik yaratan konular

Ravalomanana başkanlığı boyunca artmıştır. Bolloré grubu150, 2005 yılında Filipinli bir rakip tarafından özelleştirilen Toamasina limanından geri gönderilmekten memnun kalmamıştır. Total151 şirketiyle ilgili olarak, Malgaş hükümetinin Eylül 2008’de, Fransız

çokuluslu şirketlerinin, Madagaskar’ın batısında bulunan Bemolanga’daki petrol araştırmalarına izin veren bir lisansı imzalaması için Elysée Sarayı’nın hükümete çok güçlü bir baskı uygulaması gerekmiştir.152 Madagaskar, Fransız sermayeli yedi yüz

şirketten arındırılmıştır. Henri Fraise Fils et Cie gibi eski sömürge yapılar ve Fransız

150 Bolloré ; özellikle taşımacılık, lojistik ve iletişim alanlarında çalışan uluslararası bir Fransız şirketi olup Vincent Bolloré tarafından yönetilmektedir. 151 Özel bir Fransız petrol ve gaz şirketi olan Total SA, «süper-majorler» arasında yer alır, yani ExxonMobil, Shell, Chevron, BP veConoco Phillips ile birlikte dünya çapındaki en büyük 6 şirketten biridir. 152 A. F. Nganga ve R. Fénelon, «Les secrets profonds de la crise malgache», Les Afriques, 17 Nisan 2013. 72

çok uluslu şirketleri (Orange, Colas, vb.), Ravalomanana’nın başkanlığı döneminde hiç olmadığı kadar sıkıntı çekmiştir.153

Birçok gözlemciye göre, tüm bu gelişmeler Ravalomanana’nın iktidardan düşmesine yol açmıştır. Nitekim halk gösterilerinin başlangıcı, 2008 yılında Andry

Rajoelina’nın (Antananarivo Belediye Başkanı) televizyonu olan Viva TV hakkında iktidar kapatılma kararının verilmesinden sonra gerçekleşmiştir. Radyo Viva’nın 25

Ocak 2009’da kapatılması, Andry Rajoelina’nın destekçileri için bir bahane yaratmış, bunun ertesi günü yani 26 Ocak 2009’da Madagaskar ulusal televizyonu (TVM) ve ulusal radyosu (RNM) ateşe verilmiş, bu da tüm Malgaş görsel-işitsel arşivlerinin yok olmasına ve yaklaşık 70 kişinin ölümüne neden olmuştur.154 Viva TV’nin kapatılmasının nedeni, Aralık 2008’de Fransa’da sürgünde olan eski Başkan Didier

Ratsiraka’nın, Aralık 2006 seçimlerinde yasal olarak göreve gelen Madagaskar mevcut hükümetinin devrilmesi için çağrıda bulunduğu bir konuşmanın tamamını yayınlanmasıdır. Bundan dolayı, Ravalomanana’nın iktidarının çöküşünde Fransa’nın

önemli rolü olduğu tezi ortaya atılmıştır. Nitekim, olayların yaşandığı dönemde, Andry

Rajoelina’nın Fransa Büyükelçiliği’ne sığınması bu söylentileri haklı çıkarmaktadır.

Üstelik Fransa, Rajoelina’yı Yüksek Geçiş Otoritesi’nin başkanı olarak tanıyan ilk devlet olmuştur.

4. MADAGASKAR’IN DÖRDÜNCÜ CUMHURĠYET DÖNEMĠ (2010-2016)

Yüksek Geçiş Kurumu (HAT) Başkanı Andry Rajoelina, 11 Aralık 2010 tarihinde, Madagaskar’ın dördüncü cumhuriyetinin anayasasını ilan etmiştir. Yeni anayasa, 17 Kasım 2010’da düzenlenen referandum sonucunda, «evet» oylarının %

153 J. Ramambazafy, «La vérité sur la fortune de Marc Ravalomanana», Zinfos974, 2 Şubat 2009. 154 F. Raison-Jourde, «Madagascar la Grande île secrète», Fil Info France, 2009. 73

74’lük zaferinin ardından kabul edilmiş155 (bu anayasa bugün hala yürürlüktedir) ve böylece 11 Aralık 2010’da Madagaskar’da dördüncü cumhuriyet dönemi başlamıştır.

Rajoelina’nın yönetimi ele aldığı üç yıllık geçiş hükümeti dönemi, ilki 8 Kasım

2013’te, ikincisi de 20 Aralık 2013’te olmak üzere, iki turda gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin öncesine kadar devam etmiştir. Hery

Rajaonarimampianina, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda oyların %

53,49’unu alarak seçimleri kazanmıştır.156

4.1. Yüksek GeçiĢ Kurumunun Sonlanması

Geçiş dönemi (2009-2013) süresince, Madagaskar’ın ekonomik büyüme oranı

çok düşük bir seviyede kalmış (beş yılda ortalama % 0 ila % 2,6 arasında), yoksulluk hızla arttmış ve bu döneme ait sosyal göstergeler düzenin bozulduğunu göstermiştir.

Dünya bankası verilerine göre, krizden önce Madagaskar’ın ekonomik büyüme oranı yılda ortalama % 5 iken (örneğin 2008 yılındaki ekonomik büyüme oranı % 6’dır)157, geçiş döneminde bu oran sıfıra düşmüştür. Bugün, ülke nüfusunun % 92’sinden fazlası günde 2 doların altında yaşamakta ve bu da Madagaskar’ı dünyanın en fakir

ülkelerinden biri haline getirmektedir.158

Madagaskar, büyük bir siyasi kriz içerisindedir. 2010 yılında, bir taraftan nüfusun büyük çoğunluğu fakirleşmeye devam ederken ve devlet yapıları da birer birer parçalanırken, gösterilen ulusal ve uluslararası arabuluculuk çabaları bir kez daha başarısızlığa uğramıştır. Yüksek Geçiş Kurumu (HAT), bu rejiminin meşruiyetini sorgulayan muhalefet ve uluslararası toplum tarafından tanınmayan, tek taraflı bir

155 J. Ramambazafy, «Madagascar se trouve bel bien dans la Transition de la IVème République», Madagate.org, 6 décembre 2012. 156 Haute Cours Constitutionnelle, Election Présidentielle 2ème tour (20 Aralık 2013) : http://www.hcc.gov.mg/elections/president2013-2/mada (08 Temmuz 2017 tarihinde erişildi). 157 M.S. Ratovonasy, «Origines de la crise de 2009 et conséquences pour le développement de Madagascar et la population malgache», Centre pour la communication interculturelle (SIK), 18 Eylül 2012. 158 T. Navalona, «Pauvreté à Madagascar: tous les critères en témognent», News Mada, 03 Haziran 2016. 74 krizden çıkış süreci başlatmış, bu durumun engellenmesini sağlayabilecek bazı aktörler başarılı olamamış ya da bunu istememişler, geri kalanlar ise bu durumu kasıtlı olarak kendi lehine kullanmışlardır.

Bunun sonucunda, ayrışmış taraflar arasında yapılan arabuluculuk girişimlerine son verme ve sıkı önlemler altında gerçekleştirilmesi gereken güvenilir seçimleri organize etme zamanı gelmiştir. Geçiş döneminin başlangıcından ve ortak uluslararası arabuluculuğun sona ermesinden sonra, krizi çözme girişimleri sadece bir çıkmaza sürüklenmiştir. Geçiş dönemi yetkililerinin ellerindeki iktidarı kullanma biçimleri sorgulanmış ve bu dönemde yolsuzluk kritik bir eşiğe ulaşmıştır. HAT Başkanı Andry

Rajoelina, iktidara gelmeden önce şiddetle kınadığı kamu ve özel sektör arasındaki çıkar ilişkisi konusunda, selefi Marc Ravalomanana’nın izini takip etmiş ve bu düzeni karakterize eden kural ve otorite eksikliği, bu uygulamaları daha da kötüleştirmiştir.

Uluslararası toplumun baskılarına (geçiş döneminin çok uzun sürmesi ve Madagaskar’ı eşi benzeri görülmemiş bir krize sokması nedeniyle) daha fazla karşı koyamayan Andry

Rajoelina, 2013 yılı sonunda cumhurbaşkanlığı seçimlerini düzenlemek zorunda kalmıştır. Ayrıca uluslarası toplum, kamu güvenliğinin sağlanması ve seçimlere katılan her üç tarafın da destekçilerinin sonu gelmeyecek çatışmalara girmesinin önüne geçmek için, ne Didier Ratsiraka’nın ne de Marc Ravalomanana’nın ve hatta Andry

Rajoelina’nın da 2013 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmaması gerektiğini ifade etmiştir.

4.2. Hery Rajaonarimampiana Rejimi ve Hukuk Devletine DönüĢ Süreci

Hery Rajaonarimampianina, Ocak 2014’te, dördüncü cumhuriyetin demokratik bir şekilde seçilen ilk cumhurbaşkanı olarak 5 yıllık görev dönemine başlamıştır. Andry

Rajoelina’nın Hery Rajaonarimampianina’yı desteklemesinin Rajaonarimampianina’nın seçimi kazanmasını kolaylaştırdığını unutamamak gerekir. Yeni seçilen cumhurbaşkanı,

75

5 yıllık geçiş dönemi boyunca süren siyasi, sosyal ve ekonomik krizin ardından, bütün bir halkın umudu haline gelmiş, halkın büyük bir kesimi, cumhurbaşkanlığı seçimini, gerçek demokrasiye doğru atılmış büyük bir adım olarak görmüştür.

Rajaonarimampianina’nın adaylığından bir süre sonra, uluslararası kuruluşlar ve

Madagaskar’ın müttefiki diğer ülkeler uyguladıkları yaptırımları kaldırmaya başlamıştır. Afrika Birliği tarafından uygulanan yaptırımların kaldırılması buna örnek olarak gösterilebilir. Böylelikle, Hery Rajaonarimampianina, «halkın ve yöneticilerinin güvenini geri kazanacak hukuk devletinin kurulması» olarak adlandırdığı yönetim biçimini başlatacaktır.159

Siyasi istikrarın sağlanması, turizmin yeniden canlandırılması ve petrol ve madencilik alanında araştırma projelerinin gerçekleştirilmesi gibi konular yeni cumhurbaşkanını bekleyen büyük zorluklar arasında yer almıştır. Ravalomanana döneminde (küresel ekonomik krizden önce), kıskanılacak derecede bir gelişme gösteren Madagaskar, Geçiş Hükümeti döneminde ise birçok alanda gerilemiştir.

2009’dan sonra ülke, uluslarası toplumdan dışlanmış, yatırımcılar ülkeyi terk etmiş, uluslararsı yardımların azalması da ciddi bir ekonomik krize ve halkın genel yoksulluğuna neden olmuştur. Ülkede yaşayan on çocuktan yedisi ilkokulu bitirememekte ve Dünya Bankası verilerine göre, okula gidemeyen çocuk sayısı 600 bini geçmektedir. 2009-2013 yılları arasında gerçekleşen % 2,9’luk bir büyümeye rağmen, Malgaşların % 92’si160 2 dolar SAGP (Satın Alma Gücü Paritesi)161 altında yaşamaktadır.

159 S. Elischer, R. Hofmeier, A. Mehler ve H. Melber, Africa yearbook: Politics, Economy and Societyof the South Sahara in 2014, Brill, Boston, 2015, s.436. 160Madagaskar: Siyasi darbesi ölçmek: http://www.banquemondiale.org/fr/news/feature/2013/06/05/madagascar-measuring-the-impact-of-the- political-crisis (19 Temmuz 2017 tarihinde erişildi). 161 Satın alma Gücü Paritesi (SAGP), Farklı bir para biriminin alım gücünü ortak bir birimde ifade etmeyi mümkün kılan bir para birimi dönüştürme oranıdır. Bu oran, aynı mal ve hizmet “sepetini” edinmek için farklı ülkelerde gerekli para birimi miktarı arasındaki ilişkiyi ifade eder. Ancak, SAGP döviz kurundan farklıdır. 76

4.3. Hery Rajaonarimampianina Rejiminin ve Siyasi Krizin Bilançosu

Madagaskar 2009’da yaşanan krizi gerçek anlamda atlatabilmiş midir? 2013’te düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, Madagaskar’da 2009 darbesinden bu yana yaşanan şiddetli krize bir son vereceğine inanılmıştır. Yakın zamanda, Kasım 2016’da düzenlenen Frankofoni Zirvesi’nin162 organizasyonunun ve aynı yılın Aralık ayında düzenlenen Bağışçılar ve Yatırımcılar Zirvesi’nin başarılı geçmesi, Madagaskar’ın uluslararası sahneye geri dönüşüne işaret etmektedir. O halde, Hery

Rajaonarimampianina’nın dört yıllık başkanlık dönemi gözden geçirildiğinde krizin farklı şekillerde devam edip etmediğini sormak yerinde olacaktır. Ekonomik sorunlar, dönemin başında bu konuda bir umut ışığı163 olmasına rağmen ve hala devam etmektedir.

Bu nedenle, Hery Rajaonarimampianina iktidarının dört yıllık bilançosunda daha

çok belirsizlik hakimdir. Birçok gözlemciye göre, Madagaskar devlet başkanının, beş yıldır süren siyasi bir krizin içinde olan ülkenin kalkınmasına ve hatta gelişmesine yönelik herhangi bir planı olmamıştır. Nitekim, ekonomik alanda, % 4,1’e ulaşan (son beş yılda kaydedilen % 2,6 oranını aşarak) GSYİH’ye (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) rağmen, mevcut rejim, reel kalkınma projelerini uygulamakta geri kalmaktadır. Nüfusun

% 90’ı yoksulluk içinde yaşamakta; kişi başına GSYİH 420 ABD dolarını geçmemekte ve beş yaşın altındaki her iki çocuktan biri kronik yetersiz beslenmeden muzdarip olmaktadır.164 Bu da, şüphesiz kalıcı bir ekonomik sorunun göstergesidir.

Siyasi alanda, büyük ölçüde eski cumhurbaşkanı Andry Rajoelina’nın

çevresindekilerden oluşan güçlü bir muhalefetin varlığı, Madagaskar’daki politik krizin bitmediğini göstermektedir. Nitekim, başkanlık hareketi HVM (Hery Vaovao ho an'i

162 «Sommet de la Francophonie : un sommet plutôt positif pour Madagascar», RFI, 28 Kasım 2016. 163 A. Faujas, «Des lueurs d’espoir pour l’économie malgache», Jeune Afrique, 24 Kasım 2016. 164 Site officiel de la Banque Mondiale/Madagascar: http://www.banquemondiale.org/fr/country/madagascar/overview (18 Temmuz 2017 tarihinde erişildi). 77

Madagasikara/Madagaskar Yeni Gücü Partisi) ve MAPAR (Miaraka Amin’ny Prezida

Andry Rajoelina/Başkan Andry Rajoelina ile Partisi) iki ana partisi, iktidardaki her partinin temsilcilerinin iktidarını paylaşacaktı. HVM partisi, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen öncesinde, Hery Rajaonarimampianina tarafından kurulmuştur.

Buna karşılık, Andry Rajoelina’nın hareketi de, Rajoelina’nın başbakan olarak atanmasını beklemiştir. Ancak, Hery Rajaonarimampianina’nın başbakanlığa Kolo

Roger’i (pek fazla siyasi deneyimi olmayan bir doktor) ataması, o andan itibaren iki kanat arasındaki siyasi gerilimin fitilini ateşlemiştir. Bu gerginlik, 2015 yılının Mayıs ayının sonunda, Cumhurbaşkanı Hery Rajaonarimampianina’nın görevden alınması girişimiyle zirveye ulaşacaktır. Gerçekten de, Andry Rajoelina’nın isyancı milletvekillleri, 26 Mayıs 2015165 tarihinde cumhurbaşkanının görevden alınması için oy vermiş, bu oylama, Madagaskar Yüksek Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmiştir. Ardından, aynı isyancı milletvekilleri, Temmuz 2015’te, bir gensoru

önergesi vermeyi denemişler ancak ulusal mecliste oyların çoğunluğunu alamadıkları için bu grişim de başarılı olamamıştır.

Bu nedenle, ekonomik, sosyal ve politik krizlerler geçen Hery

Rajaonarimampianina’nın iktidarda olduğu dört yıllık dönem aslında pek olumlu sonuçlanmamıştır. 2018 cumhurbaşkanlığı seçimi, eski cumhurbaşkanları Marc

Ravalomanana ve Andry Rajoelina’nın potansiyel adayları nedeniyle oldukça hareketli geçmiş ve Madagaskar, bu seçim bağlamında, kesinlikle isyan riski taşıyan siyasi gerginliklere maruz kalmıştır.

Ayrıca, 21 Nisan 2018’ten sonra, Madagaskar muhalefet partileri (bağımsız milletvekilleri tarafından desteklenen Andry Rajoelina’nın MAPAR partisi ve

165 Madagascar: pourquoi les députés ont voté la destitution du président : http://www.rfi.fr/afrique/20150527-madagascar-pourquoi-deputes-vote-destitution-president-hery- rajaonarimampianina-rec (19 Temmuz 2017 tarihinde erişildi). 78

Ravalomanana’nın TIM/Tiako i Madagascar/Madagascar’ı Severim partisi), Kasım

2018’de yapılan bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce kabul edilen seçim yasası nedeniyle hükümet karşıtı gösteriler düzenlemiştir.166 Polis ve muhaliflerin karşı karşıya geldiği 21 Nisan protestosunda, resmi kayıtlara göre iki kişi yaşamını yitirmiş ve onlarca kişi de yaralanmıştır.167 Madagaskar muhalefetinin bu yeni seçim yasasına karşı çıkma sebeplerinden biri, bu yasanın bazı adayları (seçimlerde cumhurbaşkanına rakip olacağı düşünülen güçlü muhalif adaylar) engellemesidir. Aslında, bu yasa, mahkumiyet durumu olan Marc Ravalomanana gibi adayların da seçimde aday gösterilmesini engellemiştir.

Ayrıca, bu uyuşmazlığın diğer bir nedeni de, bu yeni yasanın ulusal mecliste oylanma şartlarıdır çünkü birçok muhalefet milletvekiline göre oylamada usülsüzlük yapılmıştır. Bu nedenle, 22 Nisan 2018’den itibaren, tüm muhalefet milletvekilleri önce

21 Nisan olaylarında yakınlarını kaybeden ya da mağdur olan ailelere destek olmak amacıyla, daha sonra yeni seçim yasasına karşı çıkmak ve görevdeki cumhurbaşkanını istifaya çağırmak üzere çok sayıda insanı 13 Mayıs’ın yaşandığı tarihi meydanda toplamaya başlamıştır. Ardından uluslararası toplum, hükümetle muhalefet partileri arasında arabuluculuk yapmak amacıyla devreye girmiş ve soruna siyasi bir çözüm getirilmesini önermiştir. Muhalefet, Yüksek Anayasa Mahkemesini (HCC), hükümeti baskı altına almaya zorlamış, bunun üzerine, Anayasa Mahkemesi, 25 Mayıs 2018 tarihinde, 5 Haziran 2018’den önce bir uzlaşma hükümetinin kurulması amacıyla bir fikir birliğine varılması için ilgili taraflara ültimatom vermiştir. Muhalefet ve iktidar arasında, bir ulusal birlik hükümetine önderlik etmesi beklenen uzlaşma hükümetinin başbakanını belirlemek için müzakereler başlamış, ardından 5 Haziran’da, Başbakanın yanı sıra tüm hükümet üyeleri de istifa etmiş ve Cumhurbaşkanı, SOLIMA (Solitany

166 E. Rabeyrin, «La crise politique à Madagascar: un éternel recommencement», La Croix, 25 Nisan 2018. 167 A. Lacombled, «Nouvelle crise politique a Madagascar», La Croix, 23 Nisan 2018. 79

Malagasy/Malgaş Petrol Şirketi) ve SECREN (Gemi onarım, bakım, yapım şirketi) gibi devlete ait şirketlerde yöneticilik görevlerinde bulunan üst düzey uluslararası bir görevli olan ’ı başbakan olarak atamıştır. Ntsay, aynı zamanda Birleşmiş

Milletler Uluslararası Çalışma Ofisi’nin Madagaskar, Moris, Seyşeller ve Komor

Adaları’nın da daimi temsilcisidir. Bu atama, krizin çözümü ve erken seçimin düzenlenmesi açısından olumlu bir perspektif yaratmıştır.

4.4. Dördüncü Cumhuriyet Döneminde Fransa-Madagaskar ĠliĢkileri

Madagaskar’ın Dördüncü Cumhuriyet dönemine, Fransa ile kurulan çok iyi diplomatik ilişkiler damgasını vurmuş, hem siyasi hem de ekonomik açıdan iki ülke arasında yakın ilişkiler kurulmuştur. Andry Rajoelina’nın geçiş hükümeti dönemi ticaret ortamında az da olsa bir güvensizlik yaratsa da, Fransa, bu dönemde, geçiş rejimine desteğini açıkça göstermiştir.

Hery Rajaonarimampianina’nın iktidara gelmesi, Madagaskar ile Fransa arasındaki ilişkileri iyice güçlendirmiştir. Rajaonarimampianina rejimi ile Fransa arasındaki yakın bağlar, ilk olarak Madagaskar tarafından, Büyük Ada’nın Fransa’ya siyasi ve kültürel (Fransızca aracılığıyla) bağlılığını gösteren 16. Frankofoni Zirvesi’nin

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın da katılımıyla düzenlenmesi ile somutlaşmıştır. Ardından, iç güvenlik (polis, jandarma)168 alanındaki teknik ve operasyonel işbirliği amaçlı çeşitli projelerin ve askeri savunmada işbirliği169 sözleşmelerinin ve ekonomik anlaşmaların imzalanmasıyla diplomatik bağlar güçlendirilmiştir. Emmanuel Macron’un cumhurbaşkanlığına seçilmesi, Fransa-

168 Coopération de sécurité entre la France et Madagascar: https://mg.ambafrance.org/Cooperation-de- securite (sitenin ziyaret edildiği tarih le 11 Mayıs 2018). 169 Signature des conventions de coopération de défense entre la France et Madagascar et remise de matériel:https://mg.ambafrance.org/Signature-des-conventions-de-cooperation-de-defense-entre-la- France-et (sitenin ziyaret edildiği tarih 11 Mayıs 2018). 80

Madagaskar ilişkilerindeki bu diplomatik dinamiği değiştirmemiş, her iki ülke de ilişkilerinde «devamlılığı» düstur edinmiştir.

Ayrıca, Fransa, Madagaskar için ayrıcalıklı bir ekonomik partner olmaya devam etmektedir. Nitekim Fransa, 2017 yılında 974 milyon avro ile Madagaskar’ın en büyük ticaret ortağı (Çin’in adadaki güçlü ekonomik varlığına rağmen) olmuştur.170 Fransa,

Madagaskar ürünlerinin ilk hedef ülkesi (ihracatın % 22’si), en büyük dördüncü tedarikçisi (Çin, Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden sonra) olmasının yanı sıra en önemli fon sağlayıcısı171 olmaya devam etmektedir. Son olarak, Fransız turistler

Madagaskar’ı diğer milletlere kıyasla daha fazla ziyaret etmektedir.

Kültürel alanda, Fransa Madagaskar’da önemli olarak nitelendirilebilecek bir kültürel ağa sahiptir. Bunlar arasında ; Alliances Françaises (yıllardır Ada’nın neredeyse her yerinde kurulan Fransız dili öğretim merkezleri), Antananarivo’da kurulan bir kültür merkezi ve Madagaskar’ın bir çok şehrinde kurulan toplam 22 adet akredite eğitim kurumu gösterilebilir.172

Bütün bu ifade edilenlerin ışığında, dördüncü cumhuriyetle birlikte, Fransa’nın

Madagaskar’daki nüfuzunun iyiden iyiye belirginleştiği söylenebilir. Çeşitli alanlardaki işbirliği anlaşmaları ve Fransızların adadaki kültürel mevcudiyeti, Fransa’nın

Madagaskar üzerindeki etki fikrini gerçeğe dönüştürmektedir. Bununla birlikte, Çin,

Amerika Birleşik Devletleri ve Hindistan gibi büyük ülkelerin adadaki artan varlığı, bu

Fransız etkisinin sınırlı kalmasına neden olmaktadır.

170 Relations économiques et aide au développement: https://www.diplomatie.gouv.fr/fr/dossiers- pays/madagascar/relations-bilaterales/ (sitenin ziyaret edildiği tarih 10 Mayıs 2018). 171 Ibid,. 172 Arrêté du 9 juin 2017 fixant la liste des établissements d’enseignement français a l’étranger homologués: https://www.legifrance.gouv.fr/eli/arrete/2017/6/9/MENE1717095A/jo/texte (sitenin ziyaret edildiği tarih 11 Mayıs 2018). 81

III. BÖLÜM MADAGASKAR’DA FRANSIZ ETKĠSĠNĠN SINIRLILIKLARI VE YENĠ AKTÖRLERĠN ORTAYA ÇIKIġI

Berlin Duvarı’nın küresel dengeyi altüst ederek yıkılışı, 11 Eylül 2001’deki olaylardan sonra ABD’nin kendini dünyanın jandarması olarak ilan etmesi ve Çin,

Hindistan ve Rusya gibi güçlü ülkelerin Afrika kıtasında güçlenmeye başlamaları,

Fransa’nın yavaş yavaş arka bahçesi Afrika’yı kaybetmeye başlamasına neden olmuştur.

2004’te Fildişi Sahili’nde yaşanan kriz bu durumun somut bir örneğidir. Fransa, aynı zamanda, Amerikalılar ve Çinliler karşısında sanayi alanındaki konumunun yanı sıra 21. yüzyılda kıtayı stratejik ve enerji konularının merkezine yerleştiren petrol üzerindeki konumunu da kaybetmiştir. Yerel siyasi ve jeopolitik kısıtlamalar ve de tamamen

Fransız bütçe kısıtlamaları nedeniyle Batı Afrika’daki askeri üslerinin kapatılması ve askeri işbirliği anlaşmalarının yeniden müzakere edilmesi, yeni bölgesel güçlerle

(Güney Afrika, Nijerya) başa çıkmak, Çin’in artan hakimiyetine direnmek, eski konumunu, politik etkisini, ekonomik varlığını geri kazanma ve gelecekteki kaynaklarını ve pazarını koruma konularında Fransa’nın Afrika’daki stratejik çizgilerini yeniden belirlemesine neden olmaktadır.

Ayrıca, Madagaskar kamuoyunda, ülkede ard arda yaşanan siyasi krizlerin sorumlusu olarak görülen Fransa’nın (tam olarak gerçeği yansıtmasa da) imajı giderek daha da lekelenmektedir.173 Nitekim iki ülkeyi birbirine bağlayan sömürgecilik tarihi, halkın bir kesimindeki Fransa’ya yönelik bu düşmanlık duygusunu haklı çıkarmaktadır.

Üstelik yeni elit kesim ve Madagaskar’daki siyasi gruplar, Fransa dışında yeni ekonomik ve siyasi müttefiklere duyulan ihtiyacın farkına varmaya başlamıştır.

173 P. Rakotomalala, «Madagascar : la crise de 2009 ou les aléas de la diplomatie française», Afrique contemporaine 2014/3 (n° 251), s.95. 82

Madagaskar’da Fransızcanın önemi giderek azalmakta ve artık ülke nüfusunun sadece

% 20’si bu dili konuşmaktadır.174 Bir anlamda Fransız etkisinin yayılmasını sağlayan

Fransızca, Büyük Ada’nın her yerinde konuşulmamaktadır. Yani, Fransızların

Madagaskar üzerindeki etkisi, birkaç yıl öncesiden tamamen farklıdır. Artık bu etkinin sınırları vardır.

Çin, Amerika Birleşik Devletleri ve Hindistan’ın artan gücü, Fransa’nın

Madagaskar üzerindeki nüfuzunu sarsmakta ve böylece Fransa’nın bölgedeki hem ekonomik hem de politik çıkarlarını sorgulatmaktadır. Nitekim 2010’dan bu yana,

Madagaskar’da Çinli şirket sayısı ülkede bulunan yabancı şirketler sıralamasında en üst sıralarda yer almaktadır. Çinlileri, Fransız şirketleri takip etmektedir. Çin, yirmi yıl içinde dünyanın ikinci gücü haline gelmiştir.

Madagaskar için Amerika alternatifi (Amerika Birleşik Devletleri), Çin kadar olmasa da, ciddi bir etki yaratmaya devam etmektedir. Nitekim ABD’nin etkisi altında

SSCB’nin çöküşünün ardından ortaya çıkna küreselleşme ile birlikte Frankafonini

(sömürgeleştirme döneminden miras kalan) etkisi; eğitim, idare, telekomünikasyon gibi alanlarda var olmayı sürdürmektedir. Bununla birlikte, Amerika–Madagaskar ilişkileri

(Fransa-Madagaskar ilişkilerine alternatif olarak), herşeye rağmen bu tez içerisinde incelenmeyi gerektirmektedir çünkü Amerika uzun vadede, kendi himayesi altındaki uluslararası kuruluşlar sayesinde, özellikle iyi yönetişim ve yolsuzlukla mücadele ve hatta eğitim alanında Madagaskar üzerinde büyük bir etki yaratma ihtimali olan bir

ülkedir.

Ayrıca Hindistan, çok etkili bir Hint topluluğunun (Karanasların)

Madagaskar’daki varlığı nedeniyle, Hint Okyanusunda olduğu gibi, Madagaskar’da da etkili bir güç olabilme ihtimali olan ciddi bir ortaktır. Hindistan Cumhurbaşkanı’nın 14

174 A. Barbier, “La langue française en recul a Madagascar”, Le Monde Afrique, 24 Kasım 2016. 83 ve 15 Mart 2018 tarihlerinde Madagaskar’a yaptığı ziyaret, iki ülke arasında daha fazla işbirliği yapılmasına olanak sağlamaktadır. Madagaskar’ın en zengin insanı ünvanına sahip olan Ylias Akbaraly’nin Hint kökenli olduğunu da belirtmek gerekir.

Madagaskar’daki Hintliler, ekonomik sektörlerin önemli bir bölümünü ellerinde tutmakta ve Fransa çoğu zaman, projelerini yürütmek için Hint temsilcilerin onayını almak zorunda kalmaktadır.

Diğer taraftan, Fransa’nın birkaç yıl daha Madagaskar’da çok önemli bir yere sahip olacağı çok açıktır. Daha önce de açıkladığımız gibi, bu Fransız etkisi (bir dış faktör olarak) birçok yönden, Madagaskar da dahil olmak üzere birçok Afrika ülkesinin gelişimine engel olmuştur. Çalışmamızın üçüncü bölümü; ayrıca, yakın ve uzak gelecekte, bu Fransız etkisinin sınırlarının ne olabileceğinin yanı sıra Madagaskar’ın

Fransa dışındaki alternatiflerinin neler olabileceğinin bir analizini ortaya koyacak ve projeksiyon işlevi görecektir.

1. FRANSA’NIN MADAGASKAR ÜZERĠNDEKĠ ETKĠSĠNĠN

SINIRLILIKLARI

Eski sömürgelerinin bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra, Fransa ile Afrika arasındaki tutkulu olarak nitelendirilebilecek ilişki, oldukça ses getirmiş idi. İlk olarak,

Félix Houphouët-Boigny tarafından eski sömürge güçleriyle olan iyi ilişkilerini tanımlamak için iyi niyetle kullanılan « Fransafrika » kavramı, kaynakların sömürülmesi zemininde, gölge diplomasiyle, gizli ağlarla ve hatta otoriter rejimlere destekle eşanlamlı hale gelmiştir.

Fransa’nın Madagaskar üzerindeki etkisinin azalması, başta Çin olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin Afrika sahnesine gelişiyle ilişkili olmayıp, daha eskiye dayanmaktadır. Bu durum, sömürge sonrası tarihinin en az sömürge dönemine eşit

84 derecede oluşturduğu engelin ötesinde, son onbeş yılda, yardıma ayrılan bütçelerin azalmasıyla, Büyük Ada’da yaşayan Fransız sayısının ve teknik işbirliklerindeki (bu

özellikle küçük tüccarlar ve kalıcı olarak kurulmuş girişimciler için geçerlidir) sayısındaki keskin düşüş ile kendini göstermektedir.

Aynı zamanda, birçok Fransız yatırımcı, istikrarsızlık yaşayan, krize ve yoksulluğa mahkûm edilmiş gibi görünen Madagaskar’dan geri çekilmiştir. Ayrıca,

Madagaskarlı yöneticiler Çin, ABD, Hindistan gibi diğer partnerlere giderek daha fazla yönelmiştir. Buna ek olarak, Fransafrika geçmişinden kopmaya hevesli yeni nesil gençler (eskiye göre daha eğitimli), Madagaskarlı ve Fransız seçkinler ortaya çıkmıştır.

Madagaskarlı genç elitler ve hatta genel olarak gençler, kendileri için çok uzun süre devam eden Fransız etkisinden kurtulmak istemektedir. Bu nesil, eski metropolden

(Fransa) kurtulmaları gerektiğine dair ciddi bir farkındalık içerisindedir. Yarının yönetici sınıfı olan bu gençler iki eşit ülke arasında ilişki kurma eğilimde olacaklardır.

Bu genç seçkinlere ek olarak, bilgiye artık daha fazla erişim sağlayabilen

(internet aracılığıyla) Madagaskarlı gençliğin kendisi de, giderek daha bilinçli hale gelmekte ve Fransa’nın müdahalesinin olmadığı daha iyi bir gelecek arzulamaktadır.

Bu, Fransa-Madagaskar ilişkilerini koparmakla değil, bu ilişkilerin şartlarını ve koşullarını yeniden tanımlamakla ilgili bir meseledir.

Paris’in, canının istediği gibi davranıp, çıkarlarını korumak için artık bir hükümdar gibi davranmaya gücünün yetmediği ortadadır. Çoğu zaman ticari ve ekonomik güvenceler karşılığında, ülkenin polisi rolünü üstlendiği ve otoriter rejimleri desteklediği dönemler, Fransa’nın imajını derinden etkilemiştir. Eski sömürgeleriyle sürdürdüğü tartışmalı ve skandallarla lekelenmiş karmaşık ilişkiler, onu, faaliyetlerinin neredeyse sistematik olarak zorlandığı hassas bir konuma yerleştirmiştir.

85

28 Mayıs 2014 ve 7 Haziran 2014 tarihleri arasında, Dünya Bankası’nın insiyatifiyle, Liberty32 derneği tarafından bir anket düzenlenmiş175 ve bu anket sonucunda, Madagaskar halkının büyük bir kısmının uluslararası toplum hakkında ikili bir algıya sahip olduğu tespit edilmiştir. Madagaskar halkı, bir yandan, uluslararası toplumun bir kriz durumunda müdahale etmesinin gerekli olduğuna inanmaktadır. Öte yandan, 2009-2013 arasındaki geçiş döneminde yaşanan kriz sırasında kendilerine uygulanan yaptırımlar (özellikle ekonomik) yüzünden kendilerini aşağılanmış hissetmektedir. Ülke, uluslararası topluma yönelik bu hınç duygusunu Fransa özelinde ortaya koymaktadır.

Tezimizin önceki bölümünde, 2009 krizi sırasında, Andry Rajoelina ve Marc

Ravalomanana arasında, Fransa’nın ilkine verdiği desteğin, ikincinin zararına olduğunu kanıtlayan unsurların olduğunu gördük. Bu unsurlardan bazıları şunlardır:

- Andry Rajoelina hakkında tutuklama emri çıkarıldığı sırada,

Madagaskar’daki Fransız Büyükelçiliği’nin Rajoelina’ya iltica etme

teklifinde bulunması,

- Madagaskar’a yeni atanan Fransa Büyükelçisinin 19 Mart 2009’da Andry

Rajoelina ile el sıkışması,

- Geçiş Hükümeti Dışişleri Bakanının, Nisan 2009’da, Paris’te kabulü,

- Fransafrika’nın göstermelik sembolü olan ve Fransa Cumhurbaşkanlığı

Genel Sekreteri Claude Guéant’a yakınlığı ile bilinen avukat Robert

Bourgi’nin Andry Rajoelina’yı ziyareti,

- Fransa’nın, 26 Haziran 2009 Bağımsızlık Günü töreninde, Andry Rajoelina

başkanlığında Madagaskar ile askeri işbirliğini ilan etmesi

175 P. Rakotomalala, op.cit., s.95 86

Bu unsurlar, 2009 krizi döneminde, Fransa’nın diplomatik tarafsızlığına zarar vermiş ve bu nedenle Madagaskar halkında şüphe uyandırmıştır. Fransız hükümetinin

2009’daki müdahalesi, zaten sömürge döneminin etkisinde olan Madagaskar kamuoyundaki Fransa imajını ciddi biçimde zedelemiştir.

Buna ek olarak, Madagaskar ve Fransa arasındaki karmaşık ilişki, Fransa’nın genel olarak eski sömürgelerine yönelik tutumu ile, yani Fransa’nın Madagaskar’ın içişlerine müdahale etmesi (farazi ve / veya gerçekte), Dağınık Adalar (îles Éparses) meselesi176, bazı Fransız vatandaşlarının Madagaskar’daki davranışları gibi konular

üzerinde şekillenmiştir. Bütün bunlar doğal olarak halkın (neo)sömürgeciliğe dayanan

öfkesini canlı tutmaktadır.

2. MADAGASKAR’DA YENĠ AKTÖRLERĠN ORTAYA ÇIKIġI

Afrika ülkelerinin birçok güvenilir ortak ve önemli finansal kaynaklarla karşı karşıya kalması, Fransa’nın da artık rekabetçi bir ortamla karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Bunun yanı sıra, son on yılda, Büyük Ada’da ekonomik, politik ve hatta sosyal alandaki ortaklar olarak yeni güçlerin ortaya çıktığı görülmüştür.

Üç ülke, yani Çin, ABD ve Hindistan Madagaskar’ın yeni ortakları olarak kabul edilebilir. Bu üç ülkenin Madagaskar ile arasındaki diplomatik ilişkiler uzun yıllar

öncesine dayansa da, Büyük Ada’daki yatırımları yakın zamandadır. Bu doğrultuda,

Fransa’nın Madagaskar’daki etkisiyle karşı karşıya kalan bu güçlerin ülkedeki varlığını incelemek gerekmektedir.

176 Madagaskar ve Fransa arasındaki anlaşmazlık konularından biri olan Mozambik kanalında bulunan beş küçük Fransız adası, 40 yıldan fazla bir süredir iki ülke arasında gerginliğe neden olmaktadır. İki ülke, yalnızca birkaç bilim insanı ve ordu mensubunun yaşadığı bu cennet adalar üzerinde, sadece adaların benzersiz ekosistemleri nedeniyle değil, hidrokarbonların ve 640.400km2’lik özel bir ekonomik bölgenin muhtemel varlığı ve bu kaynakların işletilmesinde ayrıcalık elde etme konusunda da rekabet etmektedir. 87

2.1. Çin’in Ekonomik ve Siyasi Bir Güç Olarak Madagaskar’daki YükseliĢi

Madagaskar, Çinlilerin nesiller boyunca yaşadığı, Hint Okyanusu’nun güney- batısındaki Eski Bourbon Adası (Reunion Adası), Mauritius (Moris Adaları), Kenya ve

Güney Afrika gibi ülkelerle çevrelenmiş bir ada ülkesidir.

Öyle ki, 19. Yüzyılın sonu ve 20. Yüzyılın başlarında ülkenin doğu sahiline yerleşen ve yerel olarak «eski Çinliler» olarak nitelendirilen Çinliler ile Madagaskar’ın bağımsızlığını kazanmasından hemen sonra adaya gelen ve «yeni Çinliler» olarak adlandırılan Çin topluluklarının torunları günümüzde Madagaskar’da birlikte yaşamaktadır.177 Bir Halk Cumhuriyeti olarak Çin, Madagaskar ile ortaklığını, 70'li yıllarda, Philibert Tsiranana rejiminin çöküşünün ardından resmileştirmiştir.178

Ardından, 47 yıl boyunca, iki ülke arasında « ahenkli » olarak nitelendirilebilecek diplomatik ilişkiler kurulmuştur.

Çin-Madagaskar ilişkileri, uzun bir süre Madagaskar’ın Tayvan’a olan yakınlığı nedeniyle sekteye uğramıştır. Madagaskar’ın, Çin’in Tayvan üzerindeki egemenliğini

1972 yılında Dışişleri Bakanı Didier Ratsiraka’nın Çin’i ziyareti sırasında tanımış olsa da, Çin ile Madagaskar arasındaki diplomatik ilişkiler 1958’de bir başkonsolosluğun ardından 1960’ta bir elçiliğin açılmasına kadar uzanmaktadır. SSCB ile rekabetçi bir politika içerisindeki Çin, Didier Ratsiraka başkanlığı döneminde (1975-1991), başkent

Antananarivo ve Toamasina arasında RN2'nin (ulusal karayolu) yeniden inşaasına, başkentte ise hastanelerin ve Mahamasina stadyumunun inşaasına onay vermiş ve bugün hala Madagaskar’da mevcut olan Çin-Madagaskar Bayındırlık Hizmetlerine

(SMATP) tevdi edilmiştir.

177 M. Pellerin, «Le nouvel essor des relations entre la Chine et Madagascar», Institut Français des Relations Internationales, Mart 2011, p.6. 178 Le chef de la diplomatie chinoise à Madagascar pour intensifier la coopération : http://www.rfi.fr/afrique/20170108-le-chef-diplomatie-chinoise-madagascar-intensifier-cooperation (sitenin ziyaret edildiği tarihi: 15 Mart 2017). 88

Çin’in 2001 yılında, Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olması küresel ekonomi açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bundan sonraki on yılda, ekonomisinin büyüme hızı yılda % 8 gibi ciddi bir orana ulaşmıştır.179 Böylece 2010 yılında,

Japonya’nın önüne geçerek, dünyanın ikinci büyük ekonomisi haline gelmiştir. Çin’in bu olağanüstü büyüme hızı, sonuç olarak hammaddeye ve enerjiye olan ihtiyacının da artması anlamına gelmektedir. Çin 2003’ten beri, petrol ürünleri tüketiminde ABD’den sonra ikinci sırada yer almaktadır. Bu nedenle, enerji ve hammadde kaynaklarını temin etmesi ve güvence altına alması Çin açısından çok önemlidir. Bu da, « Orta Krallık’ın

»180 imrenilen kaynaklarla dolu olan Afrika’ya yönelmesinin başlıca nedenidir.

Yakın tarihe kadar uluslararası sahneden izole edilen Orta Krallık, bir asır süren aşağılamadan sonra (imtiyaz rejimi ve ondokuzuncu yüzyılın sonunda fiili olarak dağılmış olan etki bölgeleri, Japon hakimiyeti, ardından yarım asır süren yıkıcı bir kollektivizm) büyük bir gururla, bin yıllık medeniyetinin prestijini canlandırmak ve yeni ekonomik gücü ve BM Güvenlik Konseyi’nin daimi bir üyesi olarak öne çıkan rolü sayesinde kendini yavaş yavaş dünya sahnesine empoze etmek istemektedir. Çin,

Afrika’yı ve dolayısıyla Madagaskar’ı ele geçirmek için Fransa’nın kullandığı yöntemlerin çoğunu kullanmaktadır; forumların organizasyonu, ekonomik ortaklıkların arttırılması, kalkınma yardımlarının uygulanması, aynı zamanda kültürel «yumuşak güç

(soft-power)» kullanımı. Bu noktadan sonra sorulması gereken soru; Çin’in, gelecekte

Madagaskar’da Fransa’nın yerini (ekonomik etkileri bakımından ama her şeyden önce siyasi olarak) alıp alamaycağıdır.

2.1.1. Çin’in Madagaskar Ekonomisindeki Yeri

Çin, günümüzde dünyanın her noktasına nüfuz etmiştir. Madagaskar Ekonomik

Kalkınma Kurulu’nun (EDBM) yayınladığı istatistikler, Madagaskar’a en çok yatırım

179 M. Gaulard, Les limites de la crosissance chinoise, Editions Martin Colin, Paris, 2009 p.876. 180 Çinli betimlemek için kullanılan bir terim. 89 yapan ülkenin Orta İmparatorluk olduğunu göstermektedir.181 Büyük Ada’daki Çinli

şirket sayısı, ülkede kurulan yabancı şirket sıralamasında önemli bir yere sahiptir. 2015 yılında, Madagaskar’da kurulan 484 yabancı şirketin 168’i Çin’e ait olup, bunu yeni kurulan 110 Fransız şirketi takip etmektedir.182 Bu rakamlar, Çin’in ülkeye olan ilgisini açıklamak için yeterlidir.

«Çin malı» ürünler, Madagaskar pazarını etkisi altına almaya devam etmektedir. Ticaret, sağlık, otelcilik, telekomünikasyon, tarım, madencilik, inşaat ve diğer birçok sektör, Çinli işletmecileri çeken faaliyet sektörleridir. Çin’in Madagaskar

Büyükelçisi Yang Xiaorong, Nisan ayında göreve geldiğinde, Çin’in Madagaskar’daki yatırımlarıyla ilgili olarak şunları ifade etmiştir: «ikili ticaret hacmi, 2015 yılında, 1990 yılına göre 35 kat artarak 668 milyon dolara ulaşmıştır. Bugün, Madagaskar’a yatırım yapmak için gelen ve sayısı 1400’den fazla olan Çinli şirketin yatırım tutarı 739 milyon dolara ulaşmıştır».183 Bu istatistikler, Çinli şirketlerin son beş yıldır, diğer şirketler arasında listenin başında yer almaya devam ettiğini göstermektedir.

Diğer taraftan EDBM, Çinli yatırımcılara Madagaskar’daki iş ortamı hakkında gerekli tüm bilgileri sağlamak amacıyla Pekin’de bir şube açmıştır. EDBM Genel

Müdürü Robson Andriamihaja, «Misyonumuz, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını

(IDE) çekmek için Madagaskar’daki ticari ortamı iyileştirmektir. Bu amaçla uluslararası alanda da birçok kampanya yürütülmüştür»184 Günümüzde de, yatırım ortamını iyileştirmek için reformlar yapılmaktadır.

Sebepsiz yere Çin mahallesi (Chinatown) olarak adlandırılan Antananarivo’nun

(başkent) merkezinde yer alan Behoririka mahallesi, açıkça Malagaşlı satıcılarla rekabet

181 B. Voahangy, «Coopération : La Chine appelle à la stabilité», Midi Madagascar, 03 Ekim 2016. 182 L. Rafidiarisoa, «Commerce extérieur – La Chine premier fournisseur», L’Expresse de Madagascar, 11 Nisan 2017. 183 Ibid. 184 L. Rafidiarisoa, « La création d’entreprises repart », L’Expresse de Madagascar, 13 Haziran 2016. 90 eden çok sayıda Çinli tüccarın işyerlerinin yoğunlaştığı bir bölgedir. Bu noktada,

Madagaskar’ın arazi mülkiyeti kanununun, Malgaş vatandaşlığına geçmiş bazı kişiler hariç, yabancılara ve mülkü kiralayan neredeyse bütün Çinlilere mülk satışını yasakladığını hatırlatmak gerekir. Bu nedenle, ticari amaçlı kiralanan işyerleri Malgaş mülkiyeti olarak kalmaktadır.

Ayrıca, Çinliler tarafından işletilen mağazalar (özellikle Globe, Venice, Advance

Center mağazaları), çoğunlukla Malgaşların kiraladığı çok sayıda standdan oluşmaktadır. Üstelik Çinli tüccarlar şu an Madagaskarlı tüccarlar ile doğrudan rekabet halindedir. 2007 yılında Air Madagaskar tarafından Antananarivo-Guangzhou direkt uçuş hattının açılması, birçok Madagaskarlı firmanın Çinli aracıları aşarak ürünlerini doğrudan Çin merkezli tedarikçilerden edinmelerine olanak sağlamıştır.

Madagaskarlılar veya «eski Çinliler», Guangzhou’da bazı oteller kurarak ve yerinde tercümanlık ve aracılık hizmetleri sunarak bu alanda da yer almışlardır, bu sayede

Malgaşların Çin’e gelişini önemli ölçüde arttırmışlardır.

2.1.2. Madagaskar’daki Çin Diplomasisi

İçişleri ile ilgili herhangi bir girişimin reddedilmesi, hem yurtdışındaki

çıkarlarına (örneğin Sudan veya Zimbabwe’deki) hem de yerel çıkarlarına (Tibet) hizmet eden Çin diplomasisinin dayanağını oluşturmaktadır. Bu pozisyonun uluslararası toplumun geri kalanına karşı durması gittikçe zorlaşmakta ve bu yüzden Çin, stratejik

çıkarlarını gözeten ve ticari faaliyetlerini yasaklamayan ülkelerle dayanışma göstermeye

özen göstermektedir. Madagaskar, Çin devleti nazarında stratejik devletlerden biri değildir ve Çin’in 2009’da geçiş rejimine karşı yaptırımlar uygulandığından beri uluslararası toplumun çizgisini takip ettiği açıktır.

91

Bu durumun birçok örneği bulunmaktadır: Aralık 2009’da Şarm El-Şeyh’te düzenlenen Afrika-Çin Zirvesi’nde Çin, Madagaskar’ın HAT rejiminin ne cumhurbaşkanlığı ne de herhangi bir bakanlık düzeyinde temsil edilmemesini talep etmiştir. Bu nedenle, zirveye, sadece Çin’in Madagaskar Büyükelçisi Victor Sikonina ve bir teknisyen heyeti davet edilmiştir. Benzer şekilde, Antananarivo’daki 1 Ekim Çin

Ulusal Günü kutlamalarına bakanlığa bağlı teknik heyet dışında hiçbir bakan davet edilmemiştir.

2.1.3. Fransa’nın Çin KarĢısındaki Pozisyonu

Fransa, Fransızca’nın kıtadaki kullanımı, geçmişi eskilere dayanan bir işbirliği, geniş bir alana yayılan Fransız kültür merkezleri, kıtadaki Fransız liseleri ve Fransa’da yaşayan büyük bir Malgaş diasporasının yanı sıra Madagaskar’da yaşayan Fransız toplulukları gibi ülke üzerinde yumuşak gücünü (soft power) kullanabileceği ve Çin’in

Afrika’da sahip olmadığı bu önemli imkânlara sahiptir. Bununla birlikte, Madagaskar sivil toplum kuruluşları Fransa’ya karşı eleştirel bir tutumu benimsemekte ve sıklıkla başarısız rejimlere verilen desteği ve «kurumsallaştırılmış elitlerle olan ortaklığın sürdürülmesini» kınamaktadır.

Bu durumu değistirmek için, Madagaskar ve Çin’de yaşayan Malgaş öğrencilere yönelik hazırlanan Konfüçyüs Enstitüleri’nin ve MBA programlarının geliştirilmesi yoluyla Çin tarafından ısrarla istenen Madagaskarlı gençlerle ilişkilerin yenilenmesi uygun olacaktır. Çin medya ile ortaklık anlaşmalarını arttırdığında, Fransız profesyoneller ile Büyük Ada’daki basın arasındaki ilişkileri dönüştürmek de önemli hale gelecektir. Bu da, gazetecilerin formasyonuna yatırım yapılmasını gerektirmektedir.

92

2.2. ABD’nın Madagaskar’daki Varlığı

ABD-Madagaskar ilişkileri, 19. yüzyıla, tam olarak 1867 tarihine kadar uzanmaktadır. Nitekim Madagaskar 1867’de, zaten az da olsa örgütlü ve de uluslararası alanda kabul görmüş bir devletti. Üstelik İngilizler ve Fransızların yanı sıra, Birleşik

Devletler de, Fransız sömürgeciliğinden yıllar önce, 1867’de, Madagaskar Krallığını tanımış idi. Madagaskar’ın Amerika tarafından tanınması, Kraliçe Rasoherina (1863 -

1868 tarihleri arasında hüküm sürmüştür) ile dönemin Amerika Birleşik Devletleri

Başkanı Andrew Johnson arasında bir barış antlaşmasının185 imzalanmasıyla somutlaştırılmıştır.

Uzun ömürlülük, Madagaskar ve ABD arasındaki diplomatik ilişkileri gözle görülür bir şekilde karakterize etmektedir. Andranomena’daki Amerikan

Büyükelçiliğinde Büyük Ada ile Amerika arasındaki Ticaret, Dostluk ve Güvenlik

İşbirliği Anlaşmasının imzalanmasının 150. yıldönümü kutlanmıştır. O dönemki

Madagaskar Krallığı ile Amerika arasındaki ikili ilişkileri resmleştiren anlaşma 14

Şubat 1867’de imzalanmıştır. İki ülke arasındaki işbirliği, başlangıçta özellikle

Mahajanga (Madagaskar’ın kuzeybatısındaki kıyı şehri) ve Toamasina (Madagaskar’ın en doğu ucundaki liman) şehirlerindeki Amerikalı tüccarlar ile kurulan ticari ilişkilere dayanmaktaydı. Bu büyük liman kenti, ABD’nın ilk konsolosluğuna da ev sahipliği yapmıştır. Fransız sömürgeciliği, Amerika-Madagaskar arasındaki bu ilk diplomatik ilişkilerin uzun süre gölgede kalmasına neden olmuştur. Amerika, Büyük Ada’nın 1960 yılında bağımsızlığını kazanmasından sonra bile, ne kimilerin post-kolonyal olarak nitelendirdiği Cumhurbaşkanı Tsiranana’nın sömürge sonrası rejiminden ne de Didier

Ratsiraka’nın «1972 Mayıs Devriminin» meyvesi olan gösterişli sosyalist rejiminden hazzetmemiştir. Yukarıda bahsi geçen ve Andranomena Büyükelçiliği’nde çalışan

185 Traité de paix et d’amitié entre les Etats-Unis et Madagascar : https://mcmparis.wordpress.com/2017/03/13/traite-de-paix-et-damitie-entre-les-etats-unis-et-madagascar- 150-ans-1867-2017/ (sitenin ziyaret edildiği tarih : le 16 Mart 2017). 93

Malgaş çalışanlar ile birlikte gerçekleştirilen yıldönümü kutlamaları sırasında,

Amerika’nın Madagaskar Büyükelçisi Robert Yamate şunları ifade etmiştir: «Bu yıl, yıldönümü münasebetiyle çeşitli etkinlikler düzenlenecek ve Amerikan’ın ilk konsolosluğunun açıldığı Toamasina şehrinin, bu anlamda özel bir yeri olduğundan, burada da ayrı bir kutlama yapılacaktır».186

Günümüzde, özellikle « Millenium Challenge Account » (MCA/Millennium

Challenge Hesabı) ve « African Growth and Opportunity Act » (AGOA), Madagaskar ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki bu ticari ilişkinin bir göstergesidir. Büyük

Ada, eski Başkan Marc Ravalomanana’nın, Geçiş Dönemi eski başkanı Andry

Rajoelina liderliğindeki «turuncu devrim » ile düşürülmesi nedeniyle bu iki programın dışında tutulmuştur. Bu olay, Amerikalılar tarafından bir «darbe» olarak nitelendirilmiştir. MCA ve AGOA ayrıca, Madagaskar’daki ABD diplomatik hattının, insan haklarına saygı, demokratik ilkeler, hukukun üstünlüğü, iyi yönetişim ve son yıllarda çevrenin korunması ve doğal kaynakların sömürülmesine karşı mücadele gibi yönlerini de ilke edinmiştir. Bu çizgi, Malgaş iktidarının taraftarlarının aşırılıklarına ve hatta taşkınlıklarına karşı Amerikan diplomatlarının almaları gereken pozisyonları ve olaylar karşısındaki tepkilerini belirlemiştir. Bazı gözlemcilere göre, aşırılık yanlısı, yabancı düşmanı politikalar temelinde kampanya yürüten ve hatta serbest ticaret ve

özellikle insan haklarının belirli ilkeleri konusunda şüphe yaratan Donald Trump’ın

Amerikan başkanlığına seçilmesi, Amerika’nın Büyük Ada’daki bazı diplomatik faaliyetleri açısından «uygun koşulları» zedeleme riski taşımaktadır. Üst düzey yetkililer, düzenin çağrısına cevap verecek yeterlilikte olduklarını belirterek çoktan ellerini ovuşturmaya başlamışlardır. Amerikalılar 2002 krizi sırasında, Marc

Ravalomanana’ya desteklerini göstermişlerdir. Marc Ravalomanana’nın iktidarı

186 G. F. Ranaivoson, «Madagascar-Etats-Unis : 150 ans de coopération à l’honneur», L’Express Madagascar, 15 Şubat 2017. 94 döneminde Amerika Birleşik Devletleri’nin Madagaskar üzerindeki etkisinin zirveye ulaştığını unutmamak gerekir. Amerika Birleşik Devletleri’nin Madagaskar açısından

önemini daha iyi anlamak için bu dönemden bahsetmek şarttır.

2.2.1. ABD’nın Marc Ravalomanana’yı Desteklemesi

2002’de yaşanan kriz sırasında, Amerika’nın Ravalomanana’ya yardımı, daha

önce hiç görülmemiş bir yoğunlukta, güçlü ve kesin bir biçimde başlatılmıştır: Federal

New York Rezervindeki Madagaskar dış varlıkları üzerindeki blokajın kaldırılması,

Amerika Birleşik Devletleri’nin yeşil ışık yakmasıyla Dünya Bankası’ndan önemli miktarda bir paranın alınması, Madagaskar sahil güvenlik filosunun güçlendirilmesi, içeride ve dışarıda terörle mücadele edilmesi için ekipmanların bağışlanması,

Imerintsiatosika’da ABD’nin Nasa uydularını izleme istasyonlarının yeniden açılması, vb. 187

Açıkçası, Amerika Birleşik Devletleri, Marc Ravalomanana’ya 2002 krizinden büyümüş ve güçlenmiş bir şekilde çıkması için başından beri çok güçlü bir destek vermiştir. Çünkü eğer Ravalomanana iktidarı, halkı ezen bu ağır krizin üstesinden gelemezse, Amerika’nın adadaki hayalleri daha başlangıçta iz bırakmadan yok olabilirdi. Bu, aynı zamanda, barajlar koyarak, dış varlıkları engelleyerek, ithalat ve ihracatı askıya alarak ve benzeri kararlarla ekonomiyi felce uğratan Amiral Didier

Ratsiraka’nın açığa vurmadığı bir hedefidir.188

Açıkçası, Marc Ravalomanana, Amerikalılara diğerlerinden daha fazla sempati göstermekte ve güven duymaktaydı. Bunun nedeni, öncelikle, görev aldığı dönem boyunca hiçbir şekilde ABD karşıtı olmaması ve hatta genel olarak américanophile bir

187 R.C. Ratovonarivo, «Marc Ravalomanana : Un penchant évident pour le pays de l’Uncle Sam», Madapro, 28 Ekim 2010. 188 B. Mason and C. Talbot, “Madagascar: Ravalomanana take control with US support”, World Socialist Website, 9 Temmuz 2002. 95 kişi olarak bilinmesidir. Ravalomanana’nın bu şekilde etiketlenmesinin nedeni, her

şeyden önce, İngilizce’yi Molière’in diline (Fransızca) göre daha iyi konuşması, Tiko

şirketinin yönetiminde Amerikan tarzı bir yönetim sistemi uygulaması ve ürünlerin

üzerine yalnızca İngilizce yazılmasına tolerans göstermesidir. Dahası, başlangıçta oldukça geleneksel bir yapıya sahip olan Tiko (Marc Ravalomanana’nın büyük şirketi)

Dünya Bankası’nın (yani ABD'nin) sağlam bir destek vermesiyle yükselişe geçmiştir.

Sam Amca, uluslararası terörizme karşı amansız bir mücadele verdiği dönemde, Marc

Ravalomanana’yı güvenebileceği tutarlı bir müttefik olarak görmüştür. 11 Eylül trajedisinden sonra, Amerikan dış politikasında, büyük ölçüde terörle mücade belirleyici olmuştur.

ABD, Madagaskar krizinde, kendi tarafını seçmeden önce, iki başrol oyuncusunun geçmişini incelemiştir. Nitekim bir tarafta, özellikle ikinci Cumhuriyet döneminde Batı ve Amerikan karşıtı bir politika yürüten Didier Ratsiraka, diğer tarafta ise Anglo-Sakson yönetim tarzını seven ve « kendi kendini yetiştirmiş bir adam » olarak bilinen Marc Ravalomanana yer almaktaydı. ABD, açıkça seçimini Marc

Ravalomanana’dan yana yapmıştır.

2.2.2. 2009 Krizi Sonrası ABD ile Fransa Arasındaki KarĢıtlık

Ravalomanana ve Rajoelina arasındaki rekabetin altında, başka bir güç mücadelesi yatmaktadır. Antananarivo’da bir radyo programında konuşan, Malgaş sosyolog Paul Rabary, Madagaskar krizinin arka planını, devrik liderin statüsü üzerinde

şekillenen Fransız-Amerikan rekabetinin prizması altında şu şekilde analiz189 etmiştir :

«Krizin çözümü, Marc Ravalomanana’nın kaderine indirgenmiştir. Fransa, Marc

Ravalomanana’nın iktidara gelme riskini ve hatta ülkeye dönme riskini önlemek istiyor.

Amerika ise, Andry Rajoelina’nın ülkeye liderlik etmesini istemiyor. Yani Paris ve

189 Valis, «La crise n’est pas malgache mais franco-américaine», Madagascar Tribune, 7 Eylül 2011. 96

Washington iktidara gelecek kişi (kendi bakış açılarına göre yeterince güvenilirliği olan bir kişi) üzerinde anlaşır anlaşmaz, kriz çözülecektir».190

Zamanla, diğer gözlemciler gibi, ABD büyükelçisi de kendi tarafındakilerin baskısına maruz kalan Andry Rajoelina rejimine karşı uygulanan yaptırımların etkisiz olduğunu anlamıştır. Amerika Birleşik Devletleri ile Fransa arasındaki diplomatik ve ekonomik alandaki karşıtlık Andry Rajoelina hükümetinin iktidarda olduğu geçiş dönemi boyunca devam etmiştir. Ancak 2013 yılında Hery Rajaonarimampianina

Madagaskar Cumhuriyeti’ne cumhurbaşkanı olarak seçildiğinde, iki devlet Madagaskar konusunda, diplomatik ve ekonomik alanlarda mütakabata varabilmiştir.

Tüm olanların ışığında, 2009 ve 2013 yılları arasındaki geçiş döneminde ABD ve Fransız yönetimlerinin pozisyonlarının birbirine zıt olduğu görülmektedir. Bu görüş ayrılığı, özellikle ekonomik açıdan fakat aynı zamanda Andry Rajoelina’nın geçiş rejiminin tanınması konusunda karşıt çıkarlara göre belirlenmiştir (Amerikalılar 2009 olaylarını bir darbe olarak görmektedir). Amerika, Fransa ile müttefik olmasına rağmen,

Marc Ravalomanana hükümetinin düşüşü nedeniyle etkisini yitirmeyi asla sindirememiş, dolayısıyla HAT rejimine karşı yaptırımlar uygulamıştır. Siyasi- ekonomik konular pek gündemde olmasa da etki mücadelesi güncelliğini korumaktadır.

190 Ibid. 97

2.3. Hindistan’ın Madagaskar’daki Varlığı

Hindistan ile ilgili olarak, Madagaskar’ın büyümekte olan bir ortağı ve

Fransa’ya bir alternatif olarak ülkedeki varlığının kısa bir analizini yapmak gerekmektedir. Hintliler, Madagaskar’da ekonomik alanda oldukça aktiftir. Ülkenin endüstriyel anlamda kalkınmasındaki en büyük aktörlerden biridir ve varlığı iki ülkenin yakınlaşmasını kolaylaştırmaktadır. Madagaskar, Hint kökenli, çeşitli inançlara sahip

(Hindular, Kohjalar, Bohralar, Sünniler, Banyalar veya İsmaililer) 15.000’den fazla kişiden oluşan bir nüfusa ev sahipliği yapmaktadır. Bu topluluk ülkenin her yerine yayılmış ve ülkenin ekonomik refahına aktif olarak katkıda bulunmaktadır. Hindistan ve

Madagaskar arasındaki diplomatik ilişkiler 1954’ten bu yana devam etse de, aslında bu ilişkilerin geçmişi, İngilizlerin Hintlileri Hint Okyanusu’nun çeşitli adalarına, özellikle

Réunion, Mauritius ve Madagaskar’a göç etmeye zorladığı, Hint altkıtasındaki sömürgeciliğin doğrudan bir sonucu olarak Hintlilerin adaya geldiği 19. yüzyıla dayanmaktadır.

Hindistan, Madagaskar’daki en büyük üçüncü yatırımcı ülke olarak da bilinmektedir. 2016 ile 2017 arasındaki dönemde, Hintli yatırımcılar tarafından şirketler kurulmuştur. Bu çok büyük bir güvenin işaretidir. Hindistan, son on yıl içinde,

Madagaskar’ın en büyük ticari ortaklarından biri haline gelmiştir. Yılda yaklaşık 400 milyon dolarlık toplam işlem hacmiyle, Malgaş ürünlerinin 3. büyük tedarikçisi ve 7. sıradaki alıcısıdır.191

Hindistan Devlet Başkanı Ram Nath Kovind, 14 ve 15 Mart 2018’de

Madagaskar’ı ziyareti sırasında, ülkenin tarımsal alanda kalkınması için 80 milyon dolar

191 R. Navalona, «Coopération bilatérale: L’Inde est le 3e plus grand investisseur à Madagascar», Midi Madagasikara, 16 Mart 2018. 98 tutarında bir kredi limitini onaylamıştır.192 Hindistan ile Madagaskar arasındaki ilişkiler,

Fransa’nın etkisi karşısında Madagaskar için bir alternatif yaratacak olan yeni işbirlikleri ve ikili anlaşmalar dönemine işaret etmektedir.

192Une nouvelle ère de coopération entre l’Inde et Madagascar http://www.orange.mg/actualite/nouvelle- ere-cooperation-entre-linde-et-madagascar (sitenin ziyaret edildiği tarih: 19 Mart 2019).

99

SONUÇ

Fransa, yıllarca Afrika ile özellikle de Sahra altı Afrika ile özel bir ilişki geliştirmiştir. 1884’te düzenlenen Berlin Konferansı, Fransa’nın Afrika kıtası üzerinde kayda değer bir etki kazanmasını sağlayacak yeni bir dönemin habercisi olmuştur.

Müteakip Fransız hükümetleri sömürgeciliği ustalıkla yönetmiş ve Fransa’nın bir dünya gücü olarak statüsünü güçlendirmiştir. Ancak II. Dünya Savaşı’ndan sonra, Fransa tarafından sömürgeleştirilen ülkelerde başgösteren ulusal hareketler ve özellikle ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı ile ilgili uluslararası baskı, Fransa’yı 1958’den itibaren Denizaşırı Toprakları’nın bağımsızlığını tanımaya zorlamıştır.

Ancak Fransa, kıta üzerindeki etkisini sürdürmeyi garanti altına almadan bu

ülkelerin bağımsızlıklarını tanımayacaktı. Bu dekolonizasyon dönemi, Charles de

Gaulles’ün iktidara döndüğü döneme denk gelmiştir. Eski Fransız sömürgeleri üzerinde etki politikasını yürütecek olan Charles de Gaulles, bu politikayı Afrika işlerinden sorumlu devlet bakanı Jacques Foccart’ın yardımıyla gerçekleştirmiştir. Afrika’daki bu

Fransız etkisi, tam olarak «Fransafrika» kavramıyla tanımlanmaktadır. 60’lı yıllardan bu yana, Fransa’nın kıtadaki ekonomik ve askeri varlığı Afrikalılar tarafından olumsuz karşılanmamıştır. Entelektüellerin «Fransafrika » olarak adlandırdıkları olgu, Afrikalı birçok devlet başkanının suç ortaklığı yaptığı bir neo-sömürgecilik biçimi olarak kabul edilmektedir.

Fransa, günümüzde, özellikle eski sömürgeleri aracılığıyla Afrika’da etkili olmaya devam etmektedir. Çin ve ABD gibi güçlerin Afrika kıtasındaki varlığına rağmen, Fransa bu bölgedeki en önemli ekonomik ve askeri aktör olmaya devam etmektedir. Nitekim Fransa’nın ekonomik anlamdaki bu önemli rolünün nedeni bugüne kadar Afrika’ya yapmış olduğu büyük ekonomik yatırımlardır. 2000’li yılların başından bu yana Fransız şirketleri Afrika kıtasına yoğun yatırımlar yapmakta ve bu ülkelerin 100 büyümesine katkıda bulunmaktadır. Hiç kuşkusuz, Fransa bugüne kadar Afrika’ya

Çin’den daha az yatırım yapmış ancak yine de Afrika ülkelerinin ekonomik gelişmesinde daha fazla katkıda bulunmuştur. Bugün, 1100’den fazla şirketi ve

1209’dan fazla iştiraki ile Afrika’da yer alan Fransa, Sahraaltı Afrika’da 470.000’den fazla kişiye doğrudan veya dolaylı çalışma alanı yaratan önde gelen işverenlerden biri konumundadır.193 Fransa, Afrika için önemli bir ortak olmaya devam etmekte ve böylece kıta üzerindeki etkisini sürdürmektedir. Bununla birlikte, Çin, Hindistan ve

Amerika Birleşik Devletleri gibi diğer ekonomik güçlerin Fransa karşısındaki varlığı, ev sahibi ülkelerin rekabet ilişkilerini kullanma yoluyla pazarlık güçlerini kuvvetlendirmelerini sağlamaktadır. Afrika ülkeleri altyapı (yol yapımı, şehir, okul, sosyal konutlar inşaası, vb.) karşılığında doğal kaynaklarını pazarlamaktadır.

Afrika kıtasındaki Fransız etkisi aynı zamanda Fransa’nın askeri varlığıyla da karakterize edilir. Fransa Savunma ve Ulusal Güvenlik Belgesi (Beyaz Kitap),

Afrika’daki Fransız ordusunun sadece Cibuti ve Gabon’daki iki askeri üssünün tam olarak gözden geçirilmesini amaçlamaktadır. Ayrıca, Fransa Sahel bölgesinde

(Moritanya, Mali, Nijer, Burkina Faso, Çad) yaklaşık olarak 4500 askerini konuşlandırmıştır.194 Fransa’nın bu askeri varlığı, bazı Afrikalılar tarafından tartışma konusu yapılsa da, özellikle Sahel Bölgesi’nde terörle mücadeleye önemli bir katkıda bulunmuştır. Dahası, günümüz Fransa Cumhuriyeti Devlet Başkanı Emmanuel Macron,

Fransız ordusunun Afrika’da «uzun süreli varlığından» söz etmektedir. Bu da,

Fransa’nın Afrika’da askeri olarak uzun bir süre kalacağı anlamına gelmektedir. Bütün bunlar açık bir şekilde Fransa’nın Afrika’daki nüfuzunun korunmasına ve kıtadaki

193 Relation économique entre la France et l’Afrique: https://www.diplomatie.gouv.fr/fr/dossiers- pays/afrique/relations-economiques-entre-la-france-et-l-afrique/. (sitenin ziyaret edildiği tarih 10 Haziran 2019) 194 La France réaffirme sa présence militaire au Sahel: https://www.bbc.com/afrique/region-46916919 . (sitenin ziyaret edildiği tarih 10 Haziran 2019) 101 askeri varlığını sürdürmesine katkıda bulunmaktadır. Fransa aynı zamanda, kıtada 150 milyon kişinin konuştuğu bir dil olan Fransızca aracılığıyla da etkili olmuştur.195

Bu sonuç bölümünde CFA Frangı konusunun da ele alınması gerekmektedir.

Nitekim ortak para birimi olan CFA frangı, son on yılda, Fransız etkisine ilişkin tartışmaların merkezinde yer almıştır. CFA frangının 14 Sahraaltı ülkesinde bazı endişelere yol açtığını ve hatta varlığının sorgulandığını görebilmekteyiz. Pan-

Afrikanizm aktivisti Kemi Seba, Kako Nubukpo (Ekonomist, Uluslararası Frankofoni

Organzasyonu Ekonomik ve Dijital Birim Başkanı, Togo eski devlet bakanı) ve Martial

Ze Belinga (Kamerunlu ekonomist ve sosyolog) gibi Afrikalı aydınlar ve ekonomistlerin yanı sıra üç Afrika devlet başkanı ; Teodoro Obiang Nguema Mbasogo

(Ekvator Ginesi Başkanı), Idriss Deby Itno (Çad Başkanı) ve Denis Sassou Nguesso

(Kongo Cumhuriyeti Başkanı), döviz rezervlerinin %50’sinin Fransa’ya emanet edilmesini ve işletim hesaplarının denetlenmesini istemiş fakat Fransa’nın CEMAC’nin

(Orta Afrika Ekonomik ve Parasal Birliği) para birimini garanti etmesi konusunda isteksizliklerini ifade etmişlerdir.

CFA Frangı eleştirisi sadece aydınlardan, Pan-Afrikanizm yanlılarından ve

Afrika devlet başkanlarından gelmemiş, İtalyan Konseyi’nin iki başkan yardımcısı

Matteo Salvini ve Luigi di Maio, Fransa’ya ve şu anki cumhurbaşkanı Emmanuel

Macron’a yönelik çok sayıda eleştiri yöneltmişlerdir. Fransız yönetimlerini Afrika’yı « yoksullaştırmak » ve Afrika’daki sömürgecilik faaliyetlerini sürdürebilmek için CFA

Frangı kullanmakla suçlamışlardır. Herşeyden önce burada 14 Afrika ülkesinin parasal bağımsızlığı ile ilgili bir sorun mevcuttur. Öyleyse bu ülkeler ortak para birimini terk etmeli midir? Bir yandan, CFA frangı göreceli ekonomik varlığına rağmen Fransa için ekonomik bir düzeni ve siyasi gücü sembolize etmektedir. Öte yandan, CFA frangı, onu

195 S. Bertrand-Claire, “En Afrique la pratique du français est en progression”, Le Monde Afrique, 16 Mart 2019. 102 kullanan ülkelerin küreselleşmesinin bir sembolü haline gelmiştir. Nitekim bu para birimi bu devletlerin ekonomilerini ayakta tutarken yabancı ürünler satın alarak dış ticaret yapmasına da izin vermektedir. Buna ek olarak CFA Frangı Euro ile ilişkilendirildiğinden sabit oranlı ve oldukça istikrarlı bir para birimidir. Bu nedenle, bu para birimlerine ekonomik bağımlılıklarından dolayı, bu ülkelerin gerçek bir finansal ve ekonomik çıkış planı olmadan CFA Frangı’ndan ayrılmasını hayal etmek oldukça güçtür.

Madagaskar, çalışmamız boyunca açıkladığımız üzere, Fransa’nın etki politikası açısından oldukça özel bir yere sahiptir. Aslında, Fransa Madagaskar’ın birbirini takip eden dört cumhuriyet dönemi boyunca (1958’den günümüze kadar), politik, ekonomik ve sosyal yaşamın neredeyse her alanında varolmaya devam etmiş ve Madagaskar’ın kendine has milliyetçiliği bu Fransız etkisinin devam etmesini engelleyememiştir.

Philibert Tsiranana, başkanlığı döneminde, Fransa ile işbirliği yaparak Fransa’nın

çıkarlarına iyi bir şekilde hizmet etmiştir. 1972’de yaşanan halk ayaklanması, Genel

Ramanantsoa’nın geçiş hükümeti ve sosyalist devrimci Didier Ratsiraka’nın çabaları

Madagaskar’ı Fransız etkisinden kalıcı bir şekilde kurtarmayı başaramamıştır. Fransa,

80’li yılların başından itibaren, 1981’de Mitterrand’ın sosyalist hükümetinin kurulmasıyla birlikte Madagaskar’ın esas ortağı olarak yerini almıştır. Marc

Ravalomanana’nın iktidarda olduğu dönem, bu Fransız etkisinden uzaklaşma arzusunun belirgin olduğu bir dönem olmuştur. Ravalomanana’nın aksine, diğer Madagaskar devlet başkanları (Andry Rajoelina ve ondan sonra seçilen Hery Rajaonarimampianina)

Fransa ile yakınlaşma ve ortaklık politikası yürütmüşlerdir.

Bu durumda Fransa’nın Madagaskar üzerindeki bu etkisinin günümüzdeki ve gelecekti yönü nasıl olacaktır? Fransızca, Madagaskar’ın ikinci resmi dili olup

Madagaskar’daki birçok okulun eğitim programlarında Fransızca temel alınmaktadır.

103

Madagaskar’da Fransızca konuşmak, yüksek sosyal statünün ve entelektüelliğin simgesi olup Fransa, Madagaskar için çok önemli bir ekonomik ve politik ortak olmaya devam etmektedir. Madagaskar’ın 27 Aralık 2018’de yeniden seçilen mevcut Devlet Başkanı

Andry Rajoelina, Fransa’ya yakın durmakta, bu da sadece iki ülke arasındaki ikili ilişkileri değil, aynı zamanda Büyük Ada’daki (Madagaskar) Fransız etkisini güçlendirmektedir.

Bu Fransız baskısı altında Madagaskar’ı nasıl bir gelecek beklemektedir? Andry

Rajoelina başkanlığındaki yeni rejimin, Fransız etkisinden bir günde kurtulması mümkün değildir. Başta her iki ülkenin devlet başkanları Rajoelina ve Macron aracılığıyla Fransa ve Madagaskar arasında sağlanan yakınlık ve ekonomik bağımlılık buna engel olmaktadır. Madagaskar, kalkınma potansiyelini geliştirmek için, özellikle dünya çapında 300 milyon kişi tarafından konuşulan Fransızca dilini kullanarak, Fransız etkisi konusunda pragmatik davranmak zorundadır. Eğer iktidardaki güç bu Fransız etkisinin rolünü üstlenebilirse Fransız nüfuzu (artık 60’lı, 70’li ve 80’li yıllardaki kadar güçlü değildir) gelişmemişliğin bir nedeni olmaktan çıkacak aksine yeni bir gelişme perspektifi yaratacaktır. Madagaskar, Fransızca’nın ve İngilizce’nin etkisi altında olan fakat aynı zamanda oldukça umut verici ekonomik göstergeler elde etmeyi başaran

Seyşeller ve özellikle Mauritius gibi komşularından ilham almalıdır. Seyşeller ve

Mauritius’un, Madagaskar’dan farklı olarak işletilebilir doğal kaynaklara ve tarıma elverişli arazilere sahip olmadıklarını belirtmek gerekir. Ancak, bu ülkelerin ekonomik performansları, ekonomisi üçüncü sektöre dayalı Madagaskar’ın performansından çok daha yüksek olup Fransız etkisi karşısında birer kalkınma örneği oldukları açıktır.

Madagaskar halkının, yeni Başkan Andry Rajoelina’nın Madagaskar Yükselişi

Girişimi (IEM) olarak adlandırılan sosyo-ekonomik projesine dayanan politikasından beklentisi yüksektir. Andry Rajoelina’nın gençliği ve dinamizmi, bir taraftan Fransa ile

104 olan ortaklığı korurken bir taraftan da ulusal egemenliği koruyan pragmatik bir politika izlerse, ekonomik ve sosyal alanlardaki başarı açısından önemli bir faktör haline gelebilir. Bununla birlikte, bu etkinin (özellikle ekonomik alanda), şu anki Madagaskar

Devlet Başkanı tarafından başlatılan çok taraflı işbirliğinin (özellikle Çin, Hindistan ve ayrıca Basra Körfezi ülkeleriyle) büyümesiyle birlikte gelecekte önemli ölçüde azalması söz konusudur.

Şu anda, Madagaskar’ın amacı Fransız etkisinden kurtulmak değildir çünkü

ülkenin gelişmemesinin içerden kaynaklanan nedenleri de (kötü yönetişim, yolsuzluk, vb.) bulunmaktadır. Amaç, gerçek anlamda somut bir gelişme elde etmek için,

Madagaskar’ın yaşam standardını iyileştirmek, ülkenin gelecekteki seçkinlerini eğitmek ve Fransız etkisi bağlamında mevcut kaynaklarından (madencilik, materyaller ve aydınlar) nasıl yararlanılması gerektiğini bilmektir.

105

KAYNAKÇA

«15 Şubat 1973 : Dış politika konusundaki işbirliği ile ilgili yazışmalar», http://fothman.free.fr/Accbitxt/Pol/mr_pol/mrpol150273coop/mrpol150273coop. html(sitenin ziyaret edildiği tarih: 20 Haziran 2016).

«2015 yılı Resmi Kalkınma Yardımı» : http://www.diplomatie.gouv.fr/fr/politique- etrangere-de-la-france/aide-au-developpement/l-aide-publique-au- developpement-francaise-et-ses-principes/l-aide-publique-au-developpement- francaise/article/infographie-l-aide-publique-au-developpement-en-chiffres (sitenin ziyaret edildiği tarih: 11 Ocak 2017).

«8-26 août 1991 Madagascar. Des morts devant le palais présidentiel» : https://www.universalis.fr/evenement/8-26-aout-1991-des-morts-devant-le- palais-presidentiel/ (sitenin ziyaret edildiği tarih: 20 kasım 2018).

«Batı Afrika Ekonomik ve Parasal Birliği kurucu antlaşması» http://www.bceao.int/IMG/pdf/TraiteUMOA2010.pdf 10 Ocak 1994 tarihinde imzalanmıştır.

«Histoire de la zone franc, izf.net» : http://www.izf.net/pages/historique-zone-franc (sitenin ziyaret edildiği tarih:19 Eylül 2016).

«La politique africaine de la France» : http://www.senat.fr/rap/r10-324/r10-3244.html (sitenin ziyaret edildiği tarih:11 Ocak 2017).

«Les sommets France-Afrique de l’ère : nouveau au pas de course», Cameroun-info.net http://www.cameroon-info.net/stories/0,3587,@,les-sommets-france-afrique-de- l-ere-nouveau-au-pas-de-course.html (sitenin ziyaret edildiği tarih: 21 Eylül 2016).

«Orta Afrika Ekonomik ve Parasal Topluluğu kurucu antlaşması» http://www.cemac.int/sites/default/files/documents/files/Traite_CEMAC.pdf 16 Mart 1994 tarihinde imzalanmıştır.

106

«Perspectives économiques en Afrique», OCDE éditions, 2004/2005.

«Rakamlarla Resmi Kalkınma Yardımı» : http://www.consulfrance-vancouver.org/L- Aide-publique-au-Developpement (sitenin ziyaret edildiği tarih: 11 Ocak 2017). «Sommet de la Francophonie : un sommet plutôt positif pour Madagascar», RFI, 28 Kasım 2016.

4 Haziran 1973’te Madagaskar ile Fransa arasında imzalanan çerçeve anlaşmanın tam metni: http://jwf-legal2.fr.gd/Ordonnance-52.htm (sitenin ziyaret edildiği tarih: 19 Eylül 2016).

A.C.O.T.A. acota-africa-contingency-operations-training-and-assistance http://www.africom.mil/what-we-do/security-cooperation/acota-africa- contingency-operations-training-and-assistance (sitenin ziyaret edildiği tarih: 4 Temmuz 2017).

A.C.P.P. an-information-document-a-joint-uk-government-approach-to-preventing-and- reducing-conflict-in-sub-saharan-africa : http://www.gsdrc.org/document- library/the-africa-conflict-prevention-pool-an-information-document-a-joint-uk- government-approach-to-preventing-and-reducing-conflict-in-sub-saharan- africa/ (sitenin ziyaret edildiği tarih: 4 Temmuz 2017).

Ageron, C.R. ve Michel M., L’Afrique noire Française: l’heure des indépendances, CNRS, Paris, 2015.

Arrêté du 9 juin 2017 fixant la liste des établissements d’enseignement français a l’étranger homologués: https://www.legifrance.gouv.fr/eli/arrete/2017/6/9/MENE1717095A/jo/texte (consulté le 11 mai 2018).

Audibert, A.D., Une décolonisation pacifique, éditions KARTHALA, Paris, 1999.

Auzias, D. ve Labourdette J.P., Madagascar: country guide, Le Petit Fûté, Paris, 2011.

107

Bach, D.C., La France et l’Afrique du Sud : Histoire, Mythes et Enjeux contemporains, éditions KHARTALA, Paris, 1990.

Bamako Deklarasyonu 3 Kasım 2000’de kabul edilmiştir: http://www.francophonie.org/IMG/pdf/Declaration_Bamako_2000_modif_0212 2011.pdf (sitenin ziyaret edildiği tarih: 15 Eylül 2016).

Barbier, A., “La langue française en recul a Madagascar”, Le Monde Afrique, 24 Kasım 2016.

Barstad, G. E, Hjelde A. ve Kvan S., J. Todd, Language and Nation: Crossroads and Connections, Waxmann, Münster (Germany), 2016.

Bay Ravalomanana’nın iktidara gelişi öncesinde Fransa-Madagaskar ilişkileri: http://terakarandriantsoa.blogspot.com.tr/2010/04/les-relations-franco-malgache- avant.html (sitenin ziyaret edildiği tarih: 02 Mart 2017).

Bensimon, C., «Centrafrique : six mois d’intervention française en six questions», Le Monde, Paris, 6 Mayıs 2014.

Bernard, P., «M. Sarkozy promet la fin de la Françafrique», Le Monde-Afrique, 29 février 2008.

Bertrand-Claire, S., “En Afrique la pratique du français est en progression”, Le Monde Afrique, 16 Mart 2019.

Birleşmiş Milletler antlaşması 2. Maddesi: https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/pdf01/3-30.pdf (sitenin ziyaret edildiği tarih: 25 Eylül 2016).

Bourgi, A., Aux origines de la France-Afrique: Dégradation de l’image de la France en Afrique, Centre Thucydide – Analyse et recherche en relations internationales, Paris, 2009.

108

Bourgi, A., Aux Racines de la France-Afrique : la dégradation de l’image de la France en Afrique, Centre Thucydide, Paris, 2009.

Caitucoli, C., Charles De Gaulle et la Francophonie : un père fondateur ambigu, Université de Rouen, Rouen, 2007.

Cautres, B., Enquête post-électorale en 2007, Centre de recherche Politiques/Sciences Politiques, Paris, 2007.

Chanda T. , «Sommets France-Afrique: des ruptures dans la continuité», RFI-Afrique, 2013 : http://www.rfi.fr/mfi/20131204-sommets-france-afrique-ruptures- continuite (sitenin ziyaret edildiği tarih : 15 Haziran 2016).

Charpentier, J., «Qui étaient les premiers habitants de Madagascar ?», Houssenia Writing, 31 Mayıs 2016.

Conac, G. ve Feuer, G., “La révision des accords militaires Franco-Africains et Franco- Malgache”, Annuaire français de droit international, vol. 19, Paris, 2016.

Conchiglia, A., «La Françafrique est née au Cameroun», Le Monde Diplomatique, Mart 2011.

Constitution Malgache : http://gasikar-histo.e-monsite.com/pages/independance/constitution- malgache/referendum-a-madagascar/ (sitenin ziyaret edildiği tarih: 15 Ekim 2016).

Coopération de sécurité entre la France et Madagascar: https://mg.ambafrance.org/Cooperation-de-securite (consulté le 11 mai 2018).

Corporate authors, Madagascar country: Strategic information and developments, USA International Business Publications, Washington DC, 2009.

Crenn, C., «La présence française dans la culture malgache», Revue européenne des migrations internationales, vol. 11, n˚3, 1995. 109

D’Almeida-Topo, H. r, L’Afrique, Le Cavalier Bleu éditions, Paris, 2009.

D’Evry, A., L’opération Serval : à l’épreuve du doute –Vrai succès fausses leçons, IFRI, Paris, 2015. Desmonts, A., Madagascar: la nature dans tous ses états, Editions Olizanes, Genève, 2014, s.52.

Dış İşleri Bakanlığı, « Resmi Kalkınma Yardımı », http://www.diplomatie.gouv.fr/fr/politique-etrangere-de-la-france/aide-au- developpement-et/dispositifs-et-enjeux-de-l-aide-au/l-aide-publique-au- developpement/, (sitenin ziyaret edildiği tarih: 10 Haziran 2013).

Diarra, A., La gauche française et l’Afrique Sub-Saharienne, éditions KARTHALA, Paris, 2014.

Elischer, S., Hofmeier R., Mehler A. ve Melber H., Africa yearbook: Politics, Economy and Societyof the South Sahara in 2014, Brill, Boston, 2015,

Eugene, R., “Didier Ratsiraka: retour au pouvoir en 1996”, Midi Madagasikara,13 juin 2016.

Faujas A., «Des lueurs d’espoir pour l’économie malgache», Jeune Afrique, 24 Kasım 2016.

Feller, C., Sandron F., Parcours de recherche à Madagascar, éditions IRD, Marseille, 2010.

Ferry, B., L’Afrique face à ses défis démographique, coédition AFD-CEPED- KARTHALA, Paris, 2007.

FISEA şirketlere yer almak ve müdahale etmek http://www.afd.fr/webdav/shared/PORTAILS/PUBLICATIONS/PLAQUETTES /AFD_FISEA_FR.pdf (sitenin ziyaret edildiği tarih 20 Eylül 2016).

110

Françoiş Mitterrand'ın konuşması : http://discours.vie- publique.fr/notices/907015000.html (sitenin ziyaret edildiği tarih: 5 ekim 2019).

Frankofoni Örgütü http://www.francophonie.org/Le-Sommet.html (sitenin ziyaret edildiği tarih: 15 Eylül 2016). Fransa’nın 2006 yılı İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy’nin konuşmasının tamamı, http://discours.vie-publique.fr/notices/063001811.html (sitenin ziyaret edildiği tarih: 25 Eylül 2016).

Galibert, D., Les gens du pouvoir à Madagascar, éditions KARTHALA, Paris, 2009.

Gaulard, M., Les limites de la crosissance chinoise, Editions Martin Colin, Paris, 2009.

Gingras, D., L’autodétermination des peuples comme principe juridique, Laval théologique et philosophique (Université de Laval), Laval, 1997.

Glaser, A., AFRIQUE-FRANCE: quand les dirigeants africains deviennent les maîtres du jeu, Fayard, Paris, 2014.

Grah Mel, F., Félix Houphouet-Boigny : La fin et la suite, Karthala, Paris, 2010.

Granvaud, R., « Le dispositif français pour la guerre contre le terrorisme », Survie, 2 Nisan 2014.

Guillaumont, P. ve S. Jeanneney Guillaumont, «Les accords de coopération monétaire de la Zone franc : atouts et contraintes», Symposium du 40ème Anniversaire de la Banque des Etats d’Afrique Centrale, Malabo, 2012.

Haute Cours Constitutionnelle, Election Présidentielle 2ème tour (20 Décembre 2013) : http://www.hcc.gov.mg/elections/president2013-2/mada (08 Temmuz 2017 tarihinde erişildi).

Hilaire de Prince, P., Communauté Internationale et gouvernance démocratique en Afrique, collection Affaires Stratégiques, L’Harmattan, Paris, 2012. 111

Histoire de Madagascar https://malgachie.wordpress.com/category/quelques-infos-sur- le-pays/histoire-de-madagascar-de-lindependance-a-nos-jours/troisieme- republique-1992-1997/ (sitenin ziyaret edildiği tarih: 18 Ekim 2016).

Hollande, F., Livre Blanc 2013, Paris, 2013

Houtart, F., «L’échec des politiques d’ajustement structurel de la banque mondial», Centre Tricontinental, Mayıs 2002.

La France et le Mali http://www.diplomatie.gouv.fr/fr/dossiers-pays/mali/la-france-et- le-mali/evenements/article/mali-transformation-de-la-misma-en (sitenin ziyaret edildiği tarih: 20 Eylül 2016).

Intégrale de la «Charte de la Révolution Nationale Démocratique» ou Boky Mena (Livre Rouge): https://drive.google.com/file/d/0B6fCi0GmiwLIMHJxVVB2NTlRVFdCUW8y WFNLemRnQQ/view?pli=1 (sitenin ziyaret edildiği tarih: 15 Ekim 2016).

Jourde, F. R. ve Roy, G., Paysans, intellectuelles et populisme à Madagascar, éditions KARTHALA, Paris, 2010.

Konaté, I., Le discours de La Baule 20 juin 1990: Une nouvelle thérapie pour l'Afrique, l’Harmattan, Paris, 2015.

Kültürel ve Teknik İşbirliği Ajansı’nın kurulusunun orijinal metni, http://www.francophonie.org/IMG/pdf/acct-textes-fondamentaux-1970- convention-et-charte-3.pdf (sitenin ziyaret edildiği tarih: 15 Eylül 2016).

Kültürlerarası İşbirliği Merkezi (SIK) http://www.sik.no/article?117&lang=fr (sitenin ziyaret edildiği tarih: 10 Ekim 2016).

La France réaffirme sa présence militaire au Sahel: https://www.bbc.com/afrique/region- 46916919 . (sitenin ziyaret edildiği tarih 10 Haziran 2019).

112

La France restitue officiellement au Sénégal sa base militaire de Dakar : http://www.france24.com/fr/20100609-emprises-militaires-francaises-seront- restitues-senegal-militaire-base-wade-dakar-camp-bel-air (sitenin son ziyaret edildiği tarih: 11 Ocak 2017). La naissance de l’UPC : http://www.kamerun-lesite.com/104/la-naissance-de-l-upc- 1947-1948/ (sitenin ziyaret edildiği tarih: 25 Eylül 2016).

Lacombled, A., «Nouvelle crise politique a Madagascar», la Croix, 23 avril 2018.

Le chef de la diplomatie chinoise à Madagascar pour intensifier la coopération : http://www.rfi.fr/afrique/20170108-le-chef-diplomatie-chinoise-madagascar- intensifier-cooperation (sitenin ziyaret edildiği tarihi: 15 Mart 2017).

Le Monde, 13 Aralık 1985.

Leymarie, P., «France-Afrique les accords militaires nouvelle génération», Le Monde Diplomatique, 11 Haziran 2009.

Leymarie, P., «France-Afrique: des accords militaires nouvelle génération», Le Monde- Diplomatique, Paris, 2009.

Lomé première:http://lomepremiere.canalblog.com/archives/2013/02/18/26446575.html (sitenin ziyaret edildiği tarih: 25 Eylül 2016).

Luckman, R., Military-Militarisation and Demilitarisation in Africa, Instute of Development and Anthropology (Birmingham, NY), 1992.

Lugan, B., God bless Africa: contre la mort programmée du continent noir, Carnot¸ Paris, 2003.

Madagascar: pourquoi les députés ont voté la destitution du président : http://www.rfi.fr/afrique/20150527-madagascar-pourquoi-deputes-vote- destitution-president-hery-rajaonarimampianina-rec (19 Temmuz 2017 tarihinde erişildi).

113

Madagaskar: Siyasi darbesi ölçmek : http://www.banquemondiale.org/fr/news/feature/2013/06/05/madagascar- measuring-the-impact-of-the-political-crisis . (19 Temmuz 2017 tarihinde erişildi).

Mason, B. ve Talbot, C., “Madagascar: Ravalomanana take control with US support”, World Socialist, 9 Temmuz 2002.

Mazrui Ali, A., Histoire Générale de l’Afrique, éditions UNESCO, Paris, 1999.

Millet Meclisi, Dış İlişkiler Komitesi’nde yayımlanan Bilgi Raporu’nda, “Fransa’nın Afrika’daki politikası”, 17 Aralık 2008, http://www.assemblee- nationale.fr/13/rap-info/i1332.asp#P482_131255 (sitenin ziyaret edildiği tarih: 20 Eylül 2016).

Morel, J., La France au cœur du génocide des Tutsis, L’Esprit frappeur, Paris, 2010.

Nativel, D. ve Rajaonah, F. V., Madagascar revisitée, éditions KARTHALA, Paris, 2009.

Navalona, R., «Coopération bilatérale: L’Inde est le 3e plus grand investisseur à Madagascar», Midi Madagasikara, 16 Mart 2018.

Navalona, T., «Pauvreté à Madagascar: tous les critères en témognent», News Mada, 03 Haziran 2016.

Nganga, A. F. et Fénelon R., «Les secrets profonds de la crise malgache», Les Afriques, 17 Nisan 2013.

Nicolas Sarkozy’nin 28 Şubat 2008’de Güney Afrika’nın başkenti Cap Town’daki konuşması http://www.diplomatie.gouv.fr/fr/IMG/pdf/PARLEMENT_AS.pdf. (sitenin ziyaret edildiği tarih: 25 Eylül 2016).

114

Nünlist, C. ve Watanabe, L., «La nouvelle stratégie de la France : le Livre Blanc de 2013», the Center for Security Stydies – ETH Zurich, Zurich, Septembre 2013.

Okuma ve Kültürel Etkinlik Merkezleri: http://www.francophonie.org/IMG/pdf/CLAC_Francais-2.pdf p.6 (sitenin ziyaret edildiği tarih: 28 Eylül 2016). Olivier, G. ve Sidibé, S., L’aide Publique au Développement, éditions Charles Léopold Mayer, Paris, 2004, s.10.

Orta Afrika Birleşmiş Milletler Temsilcisi Saïd Djinnit ile röportaj http://www.un.org/africarenewal/fr/magazine/april-2010/%E2%80%98la- stabilit%C3%A9-repose-sur-la-d%C3%A9mocratie%E2%80%99 / (sitenin ziyaret edildiği tarih: 25 Eylül 2016).

Pellerin, M., «Le nouvel essor des relations entre la Chine et Madagascar», Institut Français des Relations Internationales, Mart 2011.

Perspectives économiques en Afrique 2014 : les chaines de valeurs mondiales et l’industrialisation de l’Afrique, Banque Africaine de Développement et PNUD (programme des Nations Unies pour le Développement, New York, 2014.

Petiteville, F., «Quatre décennies de coopération franco-africaine usage et usure d’un clientélisme», Etudes Internationales, vol. 27, n°3, (1996).

Pilon, M., La Politique africaine au parlement français: journée-débat du 30 septembre 1997, éditions KARTHALA, Paris,1998.

Polle, B., «Franc CFA : des économistes dénoncent la servitude monétaire», Jeune Afrique, 28 Eylül 2016.

Possio, T.S., Les Évolutions récentes de la coopération militaire française en Afrique, Publibook, Paris, 2007.

115

Prudent L. F., Tupin, F. ve Wharton S., Du plularisme à l’école: vers une gestion ordonnée des langues en contexte éducatives sensibles, éditions Peter Lang, Berne, 2005.

Pryor, F.L., Malawi and Madagascar, Oxford University Press, Washington D.C., 1990.

Rabearimanana, G., Ramamonjisoa, J., H. Rakoto, Paysanneries malgaches dans la crise, éditions KARTHALA, Paris, 1994.

Rabeyrin, E., «La crise politique à Madagascar: un éternel recommencement», La Croix, 25 avril 2018.

Rafidiarisoa, L., «Commerce extérieur – La Chine premier fournisseur», L’Expresse de Madagascar, 11 Nisan 2017.

Rafidiarisoa, L., «La création d’entreprises repart», L’Expresse de Madagascar, 13 Haziran 2016.

Raison-Jourde, F., «Madagascar la Grande île secrète», Fil Info France, 2009.

Rajaonah, F. V., « Les imaginaires de l’étranger dans la crise malgache », Politique africaine, n° 86, Haziran 2002.

Rakotolahy, C. R., «Stratégie territoriale de la crise malgache», Politique Africaine, n˚86, 2002.

Rakotomalala, P., «Madagascar : la crise de 2009 ou les aléas de la diplomatie française», Afrique contemporaine 2014/3 (n° 251).

Ramambazafy, J., «La vérité sur la fortune de Marc Ravalomanana», Zinfos974, 2 Şubat 2009.

Ramambazafy, J., «Madagascar se trouve bel bien dans la Transition de la IVème République», Madagate.org, 6 décembre 2012. 116

Ramambazafy, J., Madagascar : l’Histoire à travers les élections de 1959 à 2006, Madagate.org, 28 Kasım 2012.

Ramasy, J.F., Madagascar : les Forces armées garantes de la stabilité politique et démocratique ?, Codesria, Dakar, 2010. Ranaivoson, G. F., «Madagascar-Etats-Unis : 150 ans de coopération à l’honneur», L’Express Madagascar, 15 Şubat 2017.

Ratovonarivo, R.C., «Marc Ravalomanana : Un penchant évident pour le pays de l’Uncle Sam», Madapro, 28 Ekim 2010.

Ratovonasy, M.S., «Origines de la crise de 2009 et conséquences pour le développement de Madagascar et la population malgache», Centre pour la communication interculturelle (SIK), 18 Eylül 2012.

Ratsimbaharison, A. M., The Failure of the United Nations Developpement Program for Africa, University Press of America, 2003.

Ravelonjatovo, R., Madagascar: l’apprentissage de l’indépendance, Lulu Press Inc, Paris, 2014.

Razafindrakoto, M. ve Roubaud, F., «Le scrutin présidentiel du 16 décembre 2001: les enjeux d’une élection contesté», Politique Africaine, 2002.

Relation économique entre la France et l’Afrique: https://www.diplomatie.gouv.fr/fr/dossiers-pays/afrique/relations-economiques- entre-la-france-et-l-afrique/. (sitenin ziyaret edildiği tarih 10 Haziran 2019).

Relations économiques et aide au développement: https://www.diplomatie.gouv.fr/fr/dossiers-pays/madagascar/relations- bilaterales/ (sitenin ziyaret edildiği tarih le 10 mai 2018).

117

République de Madagascar http://www.madarepdem.net/index.php?option=com_content&view=article&id= 72&Itemid=71&limitstart=10 (sitenin ziyaret edildiği tarih: 18 Ekim 2016).

Rousse, E., «De l’annexion de Madagascar par la France en 1642 à son indépendance le 26 juin 1960», Témoignages magazine, 26 Haziran 2010.

Sarkozy N., Défense et Sécurité nationale: le Livre Blanc, Odile Jacob/La documentation française, Paris, 2008, s.65.

Sharp L.A., The Sacrificed Generation: Youth, History, and the Colonized Mind in Madagascar, University of California Press, Los Angeles, 2002.

Signature des conventions de coopération de défense entre la France et Madagascar et remise de matériel:https://mg.ambafrance.org/Signature-des-conventions-de- cooperation-de-defense-entre-la-France-et (consulté le 11 mai 2018).

Sinou, A., Comptoirs et villes coloniales du Sénégal, Khartala et Orstom, Paris, 1993. Site officiel de la Banque Mondiale/Madagascar: http://www.banquemondiale.org/fr/country/madagascar/overview (18 Temmuz 2017 tarihinde erişildi).

Tchuente, D., «Le général de Gaulle, François Mitterrand et l’Afrique», Regard sur l’Afrique, 28 Aralık 2014.

Técher, W., «Les relations franco-malgache : une longue histoire», Témoignages, 22 Mart 2007.

Traité de paix et d’amitié entre les Etats-Unis et Madagascar : https://mcmparis.wordpress.com/2017/03/13/traite-de-paix-et-damitie-entre-les- etats-unis-et-madagascar-150-ans-1867-2017/ (sitenin ziyaret edildiği tarih : le 16 Mart 2017).

Trillard, M., Madagascar, éditions Marcus, Paris, 1999.

118

Turcotte, D., La politique linguistique en Afrique francophone : une étude comparative de la Côte d’Ivoire et de Madagascar, les presses de l’Université LAVAL, Québec, 1981.

Une nouvelle ère de coopération entre l’Inde et Madagascar http://www.orange.mg/actualite/nouvelle-ere-cooperation-entre-linde-et- madagascar . (sitenin ziyaret edildiği tarih : 17 mars 2019) Valis, «La crise n’est pas malgache mais franco-américaine», Madagascar Tribune, 7 Eylül 2011.

Voahangy, B., «Coopération : La Chine appelle à la stabilité», Midi Madagascar, 03 Ekim 2016.

Yung, R., «Madagascar, La Grande île», Fondation Jean Jaurès, n˚263, 13 avril 2015.

Zafilahy, N., 15 juin 1975 : la naissance d’une révolution socialiste, La Gazette de la Grande île : http://www.lagazette- dgi.com/index.php?option=com_content&view=article&id=53736:15-juin-1975- la-naissance-d-une-revolution-socialiste&catid=41&Itemid=108 (sitenin ziyaret edildiği tarih: 22 Ekim 2016).

119

ÖZET

Bu çalışma, Fransa’nın Afrika kıtası üzerindeki etkisine ve daha spesifik olarak

Madagaskar örneğine odaklanmaktadır. Sömürge sonrası dönemde, Fransa, bir dünya gücü olarak statüsünü korumak ve Afrika topraklarının büyük bir kısmında varlığını sürdürmek için Afrika'daki eski sömürgelerle bağlantısını korumakta ısrar oldu. Bunun için, yeni bağımsız sömürgelerini ekonomik, politik ve hatta mali açıdan daha bağımlı hale getirmek amacıyla “Françafrique” olarak bilinen bir politika sistemini benimsedi.

Charles de Gaulles ve Jacques Foccart’ın liderliğinde sürdürülen bu politika

Madagaskar’ı da etkiledi. Altmış yıl süren Fransız varlığı yalnızca ekonomi ve politika

üzerinde değil, Madagaskar'daki sosyal yaşam üzerinde de etkili oldu. Fransız etkisi, farklı yönetimlerle birlikte gelişti, değişti, ancak Büyük Ada'dan (Madagaskar) ciddi bir

şekilde çıkmadı. ABD, Çin ve Hindistan gibi diğer büyük dünya güçlerinin ekonomik ve politik varlığına rağmen, Fransız etkisi Madagaskar'da önemini korumaktadır. Bu tez

Madagaskar’ın bağımsızlığından bugüne kadar Fransız etkisini dönüşümünü incelemektedir.

Anahtar kelimeleri: Françafrique, Afrika’daki fransız etkisi, Fransa ve

Madagaskar ilişkileri, neo-sömürgecilik

120

ABSTRACT

This study focuses on France's impact on the African continent and more specifically on the case of Madagascar. In the post-colonial period, France insisted on retaining its connection with the former colonies in Africa in order to maintain its status as a world power and its presence on a large part of African territory. To this end,

France adopted a policy system known as “Françafrique” to make his new independent colonies more economically, politically and even financially dependent. This policy, led by Charles de Gaulles and Jacques Foccart, also affected Madagascar. The French presence, which lasted for sixty years, influenced not only the economy and politics, but also the social life in Madagascar. The French influence developed and changed with different governments, but it did not completely leave the Great Island (Madagascar).

Despite the economic and political presence of other major world powers such as the

US, China and India, the French influence remains important in Madagascar. This thesis examines the transformation of the French influence in Madagascar since its independence.

Keywords: Françafrique, french influence in Africa, France and Madagascar relations, neocolonialism

121