ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU I BİLDİRİLER
CİLT 1 Üsküdar Belediye Başkanlığı Üsküdar Araştırmaları Merkezi Yayın No: 10
ISBN Takım No: 975-97606-6-5 ISBN Cilt-1: 975-97606-7-3
Editörler Prof. Dr. Zekeriya Kurşun Doç. Dr. Ahmet Emre Bilgili Dr. Kemal Kahraman Celil Güngör
Kapak, İç Düzen Artus İletişim Sanatları 0212 347 02 20
Baskı, Cilt Seçil Ofset 0212 629 06 15
İstanbul, Ocak 2004
Üsküdar Sempozyumu Yer: Üsküdar Belediyesi Çamlıca Eğitim Merkezi Tarih: 23-25 Mayıs 2003 Düzenleyen: Üsküdar Belediyesi ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU I 23-25 MAYIS 2003 BİLDİRİLER
CİLT 1
Editörler Prof. Dr. Zekeriya Kurşun Doç. Dr. Ahmet Emre Bilgili Dr. Kemal Kahraman Celil Güngör
B A R E L D E Ü D ‹ K Y
S
E Ü
B A I fi I ⁄ K A N L Teşekkür
23-25 Mayıs 2003 tarihlerinde Üsküdar Belediyesi Çamlıca Eğitim Merkezi’nde 1. Üsküdar Sempozyumu’nun gereçekleşmesini sağlayan herkese ve özellikle Bilim ve Düzenleme Kurullarına teşekkür ederim.
Yılmaz Bayat Üsküdar Belediye Başkanı
Bilim Kurulu Halil İnancık, Prof. Dr. (Başkan) Ahmet Yüksel Özemre, Prof. Dr. Semavi Eyice, Prof. Dr. Orhan Okay, Prof. Dr. Selçuk Mülayim, Prof. Dr. Korkut Tuna, Prof. Dr. Nazif Gürdoğan, Prof. Dr. Bilal Eryılmaz, Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Prof. Dr. Raşit Küçük, Prof. Dr. Davut Dursun, Doç. Dr. Ahmet Emre Bilgili, Doç. Dr. Nihat Öztoprak, Doç. Dr. Alim Kahraman, Dr. Kemal Kahraman, Dr. Sempozyum Koordinatörü Ahmet Emre Bilgili Düzenleme Kurulu Ahmet Emre Bilgili Ali Yeşildal Bülent Arı Celil Güngör Hamza Elmas Kemal Kahraman Necdet Atasoy Seyfettin Ünlü Zekeriya Kurşun İçindekiler
Sunuş ...... 7 Yılmaz Bayat, Üsküdar Belediye Başkanı Editör’den ...... 9 Zekeriya Kurşun, Prof. Dr. Ahmet Bilgili, Doç. Dr. Kemal Kahraman, Dr. Celil Güngör Açış Konferansı...... 11 Halil İnalcık, Prof. Dr.
TARİHTE ÜSKÜDAR FETİHTEN ÖNCEKİ ÜSKÜDAR ...... 17 Semavi Eyice, Prof. Dr. ÜSKÜDAR SAVAŞI VE BİZANS’IN TEMELLERİ...... 21 Turhan Kaçar, Yrd. Doç. Dr. SELÇUKLULARIN İSTANBUL’U GÖRDÜKLERİ İLK MEKÂN: ÜSKÜDAR...... 29 Abdurrahim Tufantoz, Yrd. Doç. Dr. 16. VE 17. YÜZYILLARDA ÜSKÜDAR’IN MAHALLELERİ VE NÜFUSU...... 42 Ahmet Güneş, Doç. Dr. KANÛNÎ DÖNEMİ ÜSKÜDAR PARA VAKIFLARI...... 57 Tahsin Özcan, Dr. ÜSKÜDAR TARİHİNDEN BİR KESİT: BULGURLU KÖYÜNÜN AZİZ MAHMUD HÜDAYİ’YE TEMLİKİ.....68 Zekai Mete XVIII. YÜZYIL ORTALARINDA ÜSKÜDAR VE ÇEVRESİNDEKİ HAMAMLAR ...... 79 Nahide Şimşir, Yrd. Doç. Dr. OSMANLI SARAY TÖRENLERİNİN ÜSKÜDAR’A YANSIMASI...... 90 Dündar Ali Kılıç, Yrd. Doç. Dr. ÜSKÜDAR NAMAZGÂHLARI...... 97 Mustafa Özdamar KIRIM SAVAŞINDA ÜSKÜDAR VE İNGİLİZ ASKERLERİ...... 106 Azmi Özcan, Prof. Dr. OSMANLI ÜSKÜDAR’INDA AYDINLATMA...... 112 Mehmet Mazak OSMANLI SU MEDENİYETİ: ÜSKÜDAR’DAKİ SU TESİSLERİ BAĞLAMINDA BİR DEĞERLENDİRME...117 İsmail Orman ÜSKÜDAR’DA BİRLİKTE YAŞAMA TECRÜBESİ...... 137 Kemal Kahraman, Dr. ÜSKÜDAR ERMENİ CEMAATİ TARİHİNDE BİR GEZİNTİ ...... 140 Elmon Hançer, Dr. ŞAM VE İSTANBUL / ÜSKÜDAR’DA SA’DEDDİN CİBAVİ İZLERİ...... 156 Abdüsselâm Uluçam, Prof. Dr. GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ÜSKÜDAR MEVLEVÎHÂNESİ ...... 165 Sezai Küçük, Yrd. Doç. Dr. ÜSKÜDAR CELVETÎ TEKKELERİ ...... 180 Hasan Kamil Yılmaz, Prof. Dr. MİLLÎ MÜCADELE VE ÖZBEKLER TEKKESİ...... 201 Süleyman Beyoğlu, Prof. Dr. SOSYAL HAYAT VE ÇEVRE ÜSKÜDAR’IN TÜRKİYE KİMLİĞİ: ÜSKÜDAR ANADOLU ...... 213 Mahmut Karaman, Yrd. Doç. Dr. ÜSKÜDAR’I KABE TOPRAĞI KILMAK ...... 243 Nazif Gürdoğan, Prof. Dr. İSTANBUL GECEKONDU KİMLİĞİ...... 247 Orhan Türkdoğan, Prof. Dr. UYGULAMALI HALKBİLİMİ BAĞLAMINDA ÜSKÜDAR ARAŞTIRMALARI VE TÜRK HALK KÜLTÜRÜ MÜZESİ...... 254 Özkul Çobanoğlu, Doç. Dr. YEREL YÖNETİMLERDE YÖNETİM GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI ...... 260 Celil Güngör - Hasan Öncü ÜSKÜDAR’DA MAHALLİ İDARELER SEÇİMLERİ (1984-1999) ...... 266 Davut Dursun, Doç. Dr. YENİDEN DAĞITIM KÜLTÜRÜ OLARAK ÜSKÜDAR RAMAZAN ÇADIRI...... 278 Ahmet Emre Bilgili, Doç. Dr. GÖÇMENLERİN ŞEHİR ALGISI VE ŞEHİRLİLEŞMELERİNİN GECİKME SEBEPLERİ...... 289 Ali Rıza Abay, Doç. Dr. ÜSKÜDAR’DA BİR AMERİKAN OKULU...... 299 Betül Aydın, Prof. Dr. ÜSKÜDAR AMERİKAN KIZ KOLEJİ’NİN KISA TARİHİ...... 302 Teyfur Erdoğdu ÜSKÜDAR’IN KAYBOLAN KOKULARI...... 325 Ahmed Yüksel Özemre, Prof. Dr. ÜSKÜDAR’IN DUYGUSAL İKLİMİ...... 329 Ahmet Şirin, Yrd. Doç. Dr. TÜRKİSTAN’DAN GELEN BİR İSİM VE EFSANE: KIZ KULESİ ...... 332 Tuncer Baykara, Prof. Dr. YENİ RESTORASYONUYLA KIZ KULESİ ...... 337 Zehra Öngül ÜSKÜDAR’DA ÇEVRE VERİLERİNİN OSMANLI DÖNEMİ CAMİLERİNİN YERLEŞİMİNE ETKİSİ ...... 342 Selda Karaosman - İmre Özbek Eren BATILILAŞMA DÖNEMİ MİMARİSİ VE BEYLERBEYİ SARAYI...... 361 Şeyda Üstünipek BEYLERBEYİ SARAYI’NIN MEKAN TASARIMI AÇISINDAN ÜSKÜDAR VE İSTANBUL’A KAZANDIRDIĞI ÖNEM...... 369 Deniz Demirarslan, Yrd. Doç. Dr. BEYLERBEYİ SARAYI’NIN TARİHİ ÇEVRESİNİN BOZULMA NEDENLERİ...... 377 Erdal Eren, Dr. DÜNDEN BUGÜNE BAĞLARBAŞI, ALTUNİZADE VE KISIKLI’DAKİ KÜLTÜR MİRASIMIZ ...... 382 İsmail Hakkı Kurtuluş MODERNLEŞEN OSMANLI PARKLARININ ÜSKÜDARDAKİ ERKEN İKİ ÖRNEĞİ: MİLLET BAHÇESİ VE DOĞANCILAR PARKI...... 409 Tayfun Gürkaş ÜSKÜDAR İLÇESİNDEKİ BAZI KORULARIN FONKSİYONEL DEĞERLERİ VE İSTANBUL HALKINA HİZMETLERİ ...... 417 Ünal Asan, Prof. Dr. - Ahmet Yeşil, Doç. Dr. Sinan Destan, Dr. - İbrahim Özdemir, Dr. Ulaş Yunus Özkan ÜSKÜDAR’IN CANLI KÜLTÜR MİRASI: ANIT AĞAÇLAR...... 429 Ünal Asan, Prof. Dr. BOĞAZİÇİ’NİN DOĞAL ÇİÇEKLİ BİTKİLERİ...... 443 Neriman Özhatay, Prof. Dr 7 Sunuş
Birinci Üsküdar Sempozyumunu büyük bir katılımla gerçekleştirdik. Kendi sahasında çok değerli çalışmalar yapan bilim adamlarımız, araştırmacılarımız, Üsküdar’ı konuşmak ve araştırmaların sonuçlarını paylaşmak için davetimize katıldılar. Hepsine teşekkürü borç bilirim. Sempozyumun Fethin 550. yılına rastlaması bizim için ayrı bir anlam taşıyordu. Çün- kü Üsküdar İstanbul’un Fethini Gören şehirdir. Yahya Kemal şöyle diyor: Hangi şehir görmüş onun gördüğünü? Üsküdar tarih boyunca ve günümüzde İstanbul’un en iyi seyredildiği yer hüviyetini koruyor. Üsküdar’ı seyretmek içinse İstanbul tarafına geçmek gerek. Yahya Kemal, bunu şöyle dile getiriyor: Git bu mevsimde, gurup vakti Cihangir’den bak! Bir zaman kendini karşındaki rüyaya bırak! Bu şiirinde Üsküdar’a Hayal Şehir diyor Y. Kemal. Bu nedenle biz, Üsküdar şiirlerini bir araya getirdiğimiz kitabın adını Hayal Şehir koyduk. Kız Kulesinden Çamlıcasına, camilerinden tekkelerine, insanlarından korularına, adı- na nice şiirler, romanlar yazılmış olan Üsküdar’a, bilimsel araştırmaların pek fazla ilgi gös- terdiğini söyleyemiyoruz. Oysa nice bilinmez hazineleri koynunda saklıyor. Belediye olarak biz bunların farkındayız; yapılan araştırmalara destek veriyoruz ve mümkün oldukça yayın yapıyoruz. Yüzyıllar Boyunca Üsküdar adlı üç ciltlik eserimiz bunlar- dan en önemlisi. 2003 Sonbaharında Üsküdar Hatırası adıyla, Üsküdarla ilgili gravür, fotoğraf ve kartpostalların toplandığı albümümüz Türkçe ve İngilizce olarak yayımlandı. Üsküdar şiirlerini ve şarkılarını bir araya getirdik. Üsküdar araştırmaları merkezimiz çalışmalarına devam ediyor. Fatih devrinden kalan mahkemeyi satın aldık. Aslına uygun olarak restore edip şehir müzesi haline getiriyoruz. Üsküdar üzerine yaptığımız yayınlar ve akademisyenlerle yapmakta olduğumuz top- lantılardan sonra bir Sempozyum geleneğini başlatmamız gerektiğine karara verdik. İnşal- lah bu sempozyum her yıl yapılacak ve bildiriler elinizdeki gibi kitaplaşarak bilim dünyası- na sunulacaktır. Belediye olarak toplam kalite alanında TSE’den İSO 9001 belgesi aldık. E Belediyecilik çalışmasını başlattık. Kültürel faaliyetlerle birlikte vatandaşa en gelişmiş, en kaliteli hizme- ti sunma gayreti içindeyiz. Bu sempozyumun önemli bir yanı da, siz değerli katılımcılarla birlikte, ülkemizi dün- ya çapında temsil eden değerli hocamız Prof. Dr. Halil İnalcık’ın aramızda bulunmasıydı. Dünyanın sayılı tarihçileri arasıda bulunan, pek çok yerli ve yabancı yayında imzası olan hocamıza bizi onurlandırdığı için ayrıca teşekkür ediyorum. Bu duygularla, Birinci sempozyum bildirileri kitabımızı bilim dünyasının dikkatlerine sunuyorum.
Yılmaz Bayat Üsküdar Belediye Başkanı
9 Editör’den
Üsküdar’daki ilk yerleşimlerin tarihi Milattan Önce 1200’lere kadar gidiyor. M.Ö. VII. Yüzyılda bilinen adı, Altın Şehir anlamına gelen Hrisopolis. Bir rivayete göre bu adı, Pers hazinelerinin saklandığı yer olmasından alıyor. Pers Kralı Darius, Atinalı Alkibi- ades ve Makedonyalı Büyük İskender, Üsküdar’a uğrayan büyük liderlerdi. Romalıların burada kurduğu karargaha Scutari adı verildi. Bu adın Farsça “ulak” anlamına gelen “Eskudari”den gelme ihtimali de var. Abbasi Halifesi Harun Reşit’in İs- tanbul’a geçerken karargah kurduğu yer de Üsküdar’dı. MS. 1001’de Haçlı orduları, 1352’de Orhan Gazi Üsküdar’daydı. Ve artık Üsküdar Türk-İslam toprağıydı. Osmanlı asırları boyunca Üsküdar, bugünlere ulaşan kimliğini buldu. Böylesine önemli bir tarihe, sosyal ve kültürel bir arkaplana sahip olan Üsküdar’da araştırılması ve ortaya çıkarılması gereken nice konular, boyutlar var. Birinci Üsküdar Sempozyumu’nun anafikri, işte bu birikimi bir ölçüde ortaya çıkarmak, daha doğrusu, ortaya çıkaran bir geleneği başlatmaktı. Üsküdar Belediye Başkanı Sayın Yılmaz Bayat’ın desteğiyle ilk Üsküdar sempozyu- mu için start 2002 yılı ortalarında verildi. Sempozyum 23-25 Mayıs 2003 tarihleri için planlandı. Doç. Dr. Ahmet Bilgili’nin koordinatörlüğünde, Prof. Dr. Zekeriya Kuşun, Dr. Kemal Kahraman, Necdet Atasoy, Ali Yeşildal, Seyfettin Ünlü ve Hamza Elmas’tan olu- şan Yürütme Komisyonu çalışmalarına başladı. Bülent Arı’nın desteğiyle Ankara’daki akademik çevrelerin katılımı ve özellikle Prof. Dr. Halil İnalcık hocanın sempozyuma bilimsel anlamda himayesi sağlandı. Bu katkı, Üsküdar ve sempozyum için önemli bir ayrıcalık oldu. Öncelikle ilk duyuru yapılarak bildiri özetlerinin gelişi için bir takvim belirlendi. İlk defa yapılmasından kaynaklanan belirsizlik duygusuyla, bir konu sınırlamasına gi- dilmedi. Üniversitelere duyuru afişleri ve broşürleri gönderildi. Belli bir süre sonra [email protected] adresimize özetler gelmeye başladı. Kısa zamanda, katılımın, beklentilerimizi aşacağı anlaşıldı. Bu doğrultuda, sem- pozyumun Çamlıca Eğitim Merkezinde ve paralel oturumlar halinde yapılaması karar- laştırıldı. Özetler için verilen zaman dolduğunda, elimizde Türkiye’nin çeşitli üniversi- telerinden gelen özet sayısı 100’ü çoktan aşmış bulunuyordu. Üsküdar, yalnız İstan- bul’da değil, yalnız Türkiye’de değil, Dünya’da bilinen bir yerdi. Hatta Üsküdar’a ait olan iki şey, Dünya’da İstanbul’u simgeliyordu; Kız Kulesi ve Katibim şarkısı. Sempoz- yum bize bu gerçeği bir kez daha gösterdi. Açılış 23 Mayıs Cuma günü Altunizade Kültür Merkezinde gerçekleşti. Burada, ka- mu kuruluşları, akademik çevreler ve Üsküdarlı misafirlerin katılımıyla bir açılış kok- teyli verildi. Üsküdar’a hizmet eden çeşitli kişi ve kuruluşlara şükran belgeleri verildi. Prof. Dr. Halil İnalcık hocanın açış konferansı büyük bir ilgiyle karşılandı. Arkasından, Dr. Osman Sezgin yönetiminde hazırlanan Üsküdarlı sanatçıların hat ve ebru sergisinin açılışı yapıldı. 10 ■ ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU
24-25 Mayıs günleri ise Üsküdar Belediyesi Çamlıca Eğitim Merkezi’nde dört ayrı salonda oturumlar gerçekleşti. Her salonda bir günde dört oturum yapıldı. Akademis- yen ve dinleyici olarak büyük katılım gerçekleşti. Salonlarda yer bulunamadı. 25 Mayıs Pazar günü büyük salonda yapılan son ve ortak oturumda, sempozyu- mun genel bir değerlendirmesi yapıldı. Yılmaz Bayat, Prof. Dr. A. Yüksel Özemre, Prof. Dr. Nazif Gürdoğan, Prof. Dr. Zekeriya Kurşun ve Prof. Dr. Korkut Tuna’nın katıldığı bu oturumda özellikle Tuna hoca, oturumların belli başlılarını hatırlatarak değerlendirdi. Aynı akşam bir veda yemeği verildi. Küçük Çamlıca tesislerinde verilen veda ye- meğinin bir özelliği, Hasan Cihat Örter’in bir konser vermesiydi. Akademisyenler, ortak bir faaliyeti başarmanın hazzını, sempozyuma emeği geçenlerle paylaştı. Bilim adamlarının evlerine dönmelerinin arkasından, bildirilerin toplanması süre- ci başlamış oldu. Bu öyle kolay bir süreç değildi. Sürekli hatırlatmak gerektiği gibi tek- nik nedenlerle de aksamalar meydana geliyordu. Ekim ayı itibariyle, büyük ölçüde top- lanan bildiriler için Yürütme Komisyonu bir araya geldi. Bildirilerin, sempozyumdaki oturumlardan ziyade, konularına göre ayrılacak bö- lümler halinde kitaplaştırılması benimsendi. Böylece elinizdeki kitap ve bölümleri orta- ya çıktı. Sempozyuma katılan bildiri sayısı 103 olmakla beraber biz ister istemez bize ulaşan bildirileri bir araya getirdik. Bölüm başlıkları genel bir tasnif anlamındadır. Bö- lümlerin kendi içinde veya kitabın tamamında bir kitap bütünlüğü aranmamalıdır. Bil- diriler, konu, yaklaşım ve uslup olarak her birisi ayrı değerlendirilecek çalışmalar ola- rak düşünülmelidir. Elbette ortak paydaları vardır ve o Üsküdar’dır. Bildirilerin toplanmasında yaşanan gecikmenin esas nedeni, bazı çalışmaların gel- mesini bekleme kararlılığımız oldu. Böylesine uzun vadeli bir çalışmanın bir miktar beklemeye tahammülü olmalı diye düşündük. Kitabın sonuna değerlendirme oturumu ve sempozyumdan görüntüleri ekledik. Birinci Üsküdar Sempozyumu bildirilerini dikkatinize sunarken, Üsküdar Beledi- ye Başkanı Yılmaz Bayat ve Bilkent Üniversitesinden Prof. Dr. Halil İnalcık hoca başta olmak üzere, bu sempozyumun ve elinizdeki kitabın gerçekleşmesine katkı sağlayan tüm bilim adamlarına ve çalışanlara teşekkür etmeyi bir borç biliyoruz.
Prof. Dr. Zekeriya Kurşun Doç. Dr. Ahmet Bilgili Dr. Kemal Kahraman Celil Güngör 11 Açış Konferansı
Halil ‹nalc›k*
Sayın başkan, sayın kaymakam, çok değerli meslektaşlarım, seçkin konuklar. ugün burada, hakikaten tarihi bir gün yaşıyoruz. Yurtlarına sahip çıkamayan Bmilletler, yurtlarını kaybederler. Dünyanın incisi İstanbul üzerinde herkesin gözü vardır. Kıymetli idarecilerimizi, böyle bir bilinçle ve tarihimizin gerçeklerini or- taya çıkarmak amacıyla gerçekleştirdikleri bu sempozyum dolayısıyla candan tebrik ediyorum. Üsküdar, (Bizans döneminde Chryzopolis) İstanbul’un bir parçasıdır, surların için- deki (İntra-Mura) İstanbul dışında bu büyük şehri oluşturan bütünün önemli bir par- çasıdır. Konuşmama İstanbul için şöyle bir müşahedeyle başlamak istiyorum; 1958 yılın- da Münih’te Bizantanistler Kongresi toplanmıştı. Şu an aramızda bulunan değerli dos- tum Prof. Dr. Semavi Eyice de o kongreye katılmıştı. Kongrenin açılış merasiminde, Al- manya Katolik Kardinali kürsüye çıkıp “Ayasofya’nın kubbesindeki yıldız hiçbir zaman sönmeyecektir!” dediği zaman, kongre katılımcıları (200-300 kişi) ayağa kalktılar ve dakikalarca çılgınca alkışladılar. Bu olay, Avrupa’nın göbeğinde İstanbul’un fethi için or- taya konan duyguların ne nitelikte olduğunu göstermeye yeter. Şimdi size, mütevazi bir tarihçi olarak keşfedebildiğim Üsküdar’a ait bulduğum ba- zı gerçekleri aktarmak istiyorum. Bunlar hepsi belgelere dayanan bilgilerdir. Üsküdar bölgesi, İstanbul’un fethinden çok önce, Orhan Gazi (1324-1362) döne- minde Hereke ve Pendik’ten beri Türkler’in eline geçmiş bulunuyordu . Fakat O’ndan da önce buraya ilk ayak basanlar, Osman Gazi’nin akıncılarıdır. Osman Gazi’nin 1304- 1305’te İznik’i Sakarya tarafından abluka altına almak için iki seferi vardır. Bu iki sefe- rin ayrıntılarını, o zaman Bizans sarayında yaşayan Georgos Pachymeres’e ait Bizans kaynağının Osmanlı rivayetleriyle karşılaştırmasından ortaya çıkarıyoruz. Bu tarihleri- mizde maalesef şimdiye kadar tespit edilemeyen bir olaydır. Osman Gazi’nin asıl mak- sadı İznik’i almaktı. 1302’de Yenişehir’den İznik’e geldi ve şehri abluka altına aldı. Fa- kat güçlü surları ve etrafı bataklık olduğu için şehri alamadı. Fakat çekilirken iki hava- le kulesi yaptı. Bunlardan birisi Draz Ali Kulesi’dir. Gerçekten yıllar önce İznik’e gitti- ğimde şehir merkezine 4 km. mesafede bir Draz Ali Köyü olduğunu gördüm. Osman Gazi’nin bütün amacı, İznik’i abluka ile tecrit etmek, İstanbul’dan gelecek herhangi bir orduya yolu kapamaktır. Pachymeres, gaza için Anadolu’nun dört bir ya- nından gelen bu akıncıların 5.000 kişi olduğunu bildiriyor bize. Bu seferlerde Kara Çe- püş, Kara Tigin ve Akhisar kalelerini alan Osman Gazi’nin akıncıları, Geyve boğazından geçerek Adapazarı ovasına indiler ve akıncılar oradan ganimet için İstanbul boğazına
* Prof. Dr., Bilkent Üniversitesi 12 ■ ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU kadar geldiler. Üsküdar’ı ve Yoros (Hieron) kalesini yağmaladılar (Pachymedes söylü- yor bunu). Bazıları kayıklara binip İstanbul surlarına kadar geldiler. Kaçan Rum ahali, İstanbul sokaklarında hastalıktan ve açlıktan perişan duruma düştüklerini okuyoruz. (Bu kaynağı, Bizans araştırmalarının bizim için ne kadar önemli olduğunu belirtmek için zikrediyorum. İki Fransız Bizantinist’i V. Laurent ve Failler, bu eseri dört cilt halin- de Fransızca’ya tercüme ettiler. Ben bu tercümeleri kullanıyorum. Üsküdar tarihiyle ilgili ikinci büyük olay, 1329’da Orhan Gazi’nin, Pelekanon (Gebze sahilinde bir Bizans kalesi) Savaşı’dır. Biz Pelekanon Savaşı’nın bütün ayrıntıla- rını, o zaman bu savaşta hazır bulunmuş olan Büyük Domestikos Kantakuzinos’un ta- rihinden öğreniyoruz. Bu kaynak bize şunları anlatıyor: Osman Gazi zamanında 1302’de başlayan İznik ablukası devam etmektedir. O za- man top olmadığı için şehrin açlıkla düşürülmesi planlanmaktadır. İzmir, Güzelhisar, Efes ve Ege’de şehirler hep açlıkla teslime zorlanarak feth edilmişlerdir. Şehirde abluka sonucu ölümler olmakta. Zaman zaman Rum askeri, huruç hareketleri ile püskürtül- mektedir. İznik neden bu kadar mühim? İznik, Anadolu’da ilk Türk-Selçuklu saltanatının payitahtıdır. 1071 Malazgirt zaferinden sonra Anadolu’da Bizans savunması tamamıyla çöktü. İmparatora karşı generaller arasında taht için mücadele başladı. 1220lerden be- ri Azerbaycan’da yerleşmiş Türkmenler, Ege Denizi’ne kadar savunmasız Anadolu’yu is- tila ettiler. Bu arada Melikşah’ın rakibi Süleyman Şah, 1078’de İznik’i fethetti ve bu önemli şehri kendine saltanat merkezi yaptı. Yani, Anadolu’da Selçuklu Saltanatı ilkin İznik’de kurulmuştur. Bu fetihten sonra Avrupa ayaklandı. Ve ilk Haçlı Seferi’ni organi- ze ederek 1097 tarihinde iki dalga halinde geldiler ve İznik’i alarak Bizans’a geri verdi- ler. İznik şehri tam on sene Anadolu Selçuklu saltanatının merkezi olmuştur. Bu olayın yankıları Osmanlı Devrine kadar devam etmiştir. Osmanlı rivayetlerinde bulduğumuz çok önemli bir kayıtta Osman Gazi şöyle demiş: “Benim ceddim Süleyman Şah’tır (tabii bu asılsız bir iddiadır), Anadolu’ya benim atalarım Konya Selçukluları’ndan önce gel- miştir”. Bu çok ilginç bir kayıt. Yani Osmanlılar kendilerini Süleyman Şah’ın devletinin bir devamı gibi görüyorlar ve bu yüzden İznik’i almak için bu kadar çaba gösteriyorlar. Pelekanon Savaşı (1329) neden bu kadar önemlidir? Çünkü bu savaş sonunda Orhan Gazi, İznik’i teslim alacaktır. Bu zafer, tarihimiz- de Fatih’in İstanbul’u fethi kadar önemli bir dönüm noktasıdır. 1329 tarihinde İmparator III.Andrenikos, İznik’i kurtarmak için ordusuyla Geb- ze’nin sahil kısmına gelir. Zira İznikliler, imparatora bir heyet göndererek açlıktan kırıl- dıklarını ve eğer yardıma gelmezlerse teslim olacaklarını bildirmişlerdir. Burada o za- man dört tane kale vardır. Birisi, Eskihisar ki, bugün hala ayaktadır. Diğerleri; Daritson, Darıca Kalesi ve Pelekanon Kalesi. (Bazı kitaplarda savaşın Maltepe’de olduğu yazılıdır; bu tarihi bir yanlıştır). Bizans ordusu Gebze sahilinde Pelekanon’a gelmiştir. Bunun önemli bir nedeni vardır; bir bozgun halinde ordu buradaki kalelere sığınacaktır. Asıl maksat, Eskihisar’dan ve İzmit körfezinden karşıya geçip İznik’i kurtarmaktır. Bunları Kantakuzinos itiraf ediyor. Orhan Gazi, casusları aracılığıyla İmparator ordusunun hareket halinde olduğunu öğrenip, derhal Gebze’nin önündeki tepeleri ele geçirir. İmparator ordusunu sahildeki düzlükte tertip ediyor. Orhan Gazi daha başlangıçta stratejik bakımdan üstündür. Bu sa- vaşta İmparator yaralanarak tam bir hezimete uğrar. Bizans askeri, kalelere sığınmaya AÇIŞ KONFERANSI ■ 13
çalışırken, İmparator bir halıyla zorla gemiye taşınır. Ve İstanbul’a kaçar. İki sene sonra da İznik teslim olur (1331). İznik Bizanslılar için İstanbul kadar önemli. İmparatorluğun ikinci önemli şehri. Konsillerin, Patriklerin şehri... Hıristiyanlığın esasları bu şehirde tespit edilmiştir. İlk Konsil, İstanbul’un ve Hıristiyanlığın kurucularından Büyük Konstantin’in huzurunda bu şehirde yapılmıştır. Pelekanon zaferinin en önemli sonuçlarından birisi, o tarihte sahildeki sahildeki bütün Rum kasabalarının (Pendik, Kartal, Hereke kalesi ve Üsküdar) Orhan Gazi’nin eline geçmesidir. Bütün bu sahil, 1329’da Üsküdar’a kadar Osmanlı olmuştur. Bugün Gebze’de Orhan Gazi’nin camisi, han ve hamamı hala faaliyettedir. Üsküdar’ın ne zaman bir Türk kasabası olduğunu böylece tespit etmiş bulunuyo- ruz. Bununla beraber Üsküdar tarihinde karanlık noktalar var. Yine Batı kaynakları yardımımıza geliyor. 1354’de Venedik-Aragon ve Bizans ile Cenevizliler arasında ge- çen büyük Bosfors deniz savaşında, Orhan Gazi, Cenevizlerin müttefiki olmuş, Gala- ta’nın müdafaası için Cenevizlilere yardımda bulunarak Üsküdar’dan bin okçu gön- dermiştir. Bu 1354 tarihi, size bir başka önemli olayı hatırlatmaktadır. Osmanlı’nın Rumeli’ye yerleşmesi bu tarihte olmuştur. O zaman Cenevizliler Herakleon Kalesi (Marmara Ereğ- lisi)’ni fethederken, Osmanlılar da güneyde Tsympe (Cinbi) Kalesi’ni fethederler. Os- manlı’nın Avrupa’da ilk yerleşmesidir bu. Biliyor musunuz, Pelekanon Savaşı gibi İstan- bul’un fethi kadar önemli bir savaş hakkında Aşık Paşazade ve diğer vakayi-namelerde hiçbir bilgi yoktur. Yani “Türk yapar, fakat övünmez” sözü doğrudur. Şimdi Osmanlı dönemi Üsküdar tarihinin çok önemli bir kaynağını size tanıtmak istiyorum. Fakat daha önce bu zamana kadar yapılan çalışmaları anmakta fayda görü- yorum. Öncelikle, Sayın Belediye Başkanımız Yılmaz Bayat’ı tebrik etmek isterim. Üç ciltlik şehir envanteri ile Üsküdar tarihine büyük katkıda bulunmuşlardır. Ayrıca Üskü- dar tarihine katkıda bulunmak amacıyla önümüzdeki yıllarda da sürecek bir sempozyu- ma öncülük etmişlerdir. Daha önce Prof. Dr. Semavi Eyice Bizans devri Üsküdar’ını ve Boğaziçi tarihini vukufla yazmıştır. Üsküdar tarihine büyük katkıları olan başka büyük bir tarihçi ise, iki ciltlik Üsküdar Tarihi ile İbrahim Hakkı Konyalı’dır. Benim şu anda bahsedeceğim kaynak ise şimdiye kadar kullanılmamış belgesel bir kaynaktır. Bu da bugün Müftülük Arşivi’nde bulunan Üsküdar Kadı Sicilleri’dir. Elimiz- deki kadı sicillerinin en eskisi bu Üsküdar sicilleridir. Yavuz Sultan Selim devrine ait. Birinci cilt sicil kayıtları, 1519 Aralık ayında başlıyor. Yani Yavuz Selim’in son seneleri- ne rastlıyor. İkinci cildin sonları ise Kanuni’nin ilk yıllarına rastlıyor. Bu siciller, kadı- ların her gün hukuki kararlar ve olaylar üzerinde tuttukları ve merkezden gelen Padi- şah emirlerini kopya ettikleri sicillerdir. Bu sicilleri kullanarak biz, uzun yüzyıllar bo- yunca 20-30 cilt Üsküdar tarihi yazabiliriz. Sayın Celil Güngör’ün himmetiyle bu sicil- ler bana ulaştı; bunlar üzerinde çalıştım ve gördüğünüz gibi pek çok notlar çıkardım. Şimdi bu sicillerden birkaçını sizlerle paylaşmak istiyorum. O zaman Üsküdar’a bağlı kasabalarda Rum halkı çok olduğu için Kadı mahkeme- sine gelen bir çok Rum’un kaydı var. Rum halkı daha çok bağcılıkla uğraşıyor. Üsküdar, bir denizci şehri aynı zamanda; ünlü denizcilere ait kayıtlar buluyoruz. Mesela Kemal Reis hakkında önemli bir kayıt bulduk. 14 ■ ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU
Sicillerde çok önemli olan bir başka seri terekeler, yani ölen insanların mal varlığı listeleridir. Bu listelerden, halkın sosyal ve ekonomik koşullarıyla ilgili kıymetli bilgiler ediniyoruz. Mesela bir Yeniçeri’nin terekesinde bir gümüşlü kılıcı, bir kalkanı, bir naca- ğı, bir kuşağı, bir abası, bir gök kaftanı ve pabuç çizmesi olduğunu öğreniyoruz. Chica- go Üniversitesi’nde bir öğrencim Yuonne Seng ilk sicil defterindeki terekeleri kullana- rak bir doktora tezi hazırlamış ve sonra yayınlamıştır. Bu sicillerde, tarih kitaplarına geçmemiş çok kıymetli bilgiler de var. Onlardan bir tanesi, Yavuz Selim devrinde Anadolu’da şiddetli takibata uğratılan Kızılbaşlar hakkın- da. Elimdeki bu sicillerde Kızılbaşlar’ın elçileri vasıtasıyla Şah İsmail ile olan gizli te- masları yer alıyor. (Metin okundu). Efendim ben, olayları gerçeğiyle tespite çalışan bir tarihçiyim. Size parlak bir hita- bede bulunamadıysam özür dilerim. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlarım. ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU ▼
TARİHTE ÜSKÜDAR