Cem Görür Doktora Tezi SON.Pdf

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

Cem Görür Doktora Tezi SON.Pdf T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI SULTAN III. MUSTAFA: AİLESİ, GÜNLÜK HAYATI, DİNİ VE İLMİ İLGİLERİ DOKTORA TEZİ Cem GÖRÜR Tez Danışmanı Prof. Dr. İlhami YURDAKUL Bilecik, 2020 10340908 T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI SULTAN III. MUSTAFA: AİLESİ, GÜNLÜK HAYATI, DİNİ VE İLMİ İLGİLERİ DOKTORA TEZİ Cem GÖRÜR Tez Danışmanı Prof. Dr. İlhami YURDAKUL Bilecik, 2020 10340908 BEYAN “Sultan III. Mustafa: Ailesi, Günlük Hayatı, Dini ve İlmi İlgileri” adlı doktora tezimin hazırlık ve yazımı sırasında bilimsel ahlak kurallarına uyduğumu, başkalarının eserlerinden yararlandığım bölümlerde bilimsel kurallara uygun olarak atıfta bulunduğumu, kullandığım verilerde herhangi bir tahrifat yapmadığımı, tezin herhangi bir kısmını Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunmadığımı beyan ederim. Cem GÖRÜR ÖN SÖZ XVII. yüzyılın başında Osmanlı veraset sisteminin değişmesi, Osmanlı padişahlarının hayatlarında ciddi bir değişime sebep oldu. Şehzadelik dönemlerini sıkı bir gözetim altında geçirmeye başlayan padişahlar, bu zorlu sürecin ardından tahta oturduklarında, devletin geçirdiği sancılı süreçler karşısında tecrübesizliklerinin sıkıntısını fazlasıyla yaşadılar. XVIII. yüzyılın başında meydana gelen Edirne Vakası’yla birlikte, padişahlık dönemlerinde de bir mekân tahdidine uğramışlar ve ataları gibi İstanbul dışında uzun vakitler geçiremez olmuşlardı. Bu açıdan yaklaşıldığında XVIII. yüzyıl padişahlarının kendilerine has koşulları olduğu görülür. Buna mukabil tarih yazımında XVIII. yüzyılın, Tanzimat öncesi Türk “yenileşmesi/modernleşmesinin” öncülü bir süreci veya ihtişamlı “klasik” devir sonrası duraklama ve gerilemenin üzücü bir aşaması şeklinde ele alınması, dönemin padişahlarına da benzer bir perspektiften yaklaşılmasına sebep olmuştur. Dolayısıyla mevcut şartları içerisinde padişahların bizzat kendilerine, onların içinde bulundukları hayata/rutinlerine odaklanan çalışmalar son derece sınırlı kalmıştır. Bu noktada yapılan az sayıdaki çalışmalardan biri Fikret Sarıcaoğlu tarafından doktora tezi olarak hazırlanan ve “Kendi Kaleminden Bir Padişahın Portresi Sultan I. Abdülhamid (1774-1789)” adıyla yayımlanan eserdir. Bir diğer çalışma da Uğur Kurtaran tarafından yine doktora tezi olarak hazırlanıp “Bir Zamanlar Osmanlı Sultan I. Mahmud ve Dönemi” ismiyle yayımlanmıştır. Söz konusu eserlerin haricinde bir de müstakil olarak III. Mustafa’ya odaklanan çalışma vardır. Fulya Macun tarafından hazırlanan “III. Mustafa ve Zamanı (1757-1774)” isimli bu doktora tezinde, III. Mustafa ve dönemine odaklanılmakla beraber neredeyse hiç arşiv kaynağı kullanılmamış, literatürde anlatılagelen pek çok bilginin tekrarıyla yetinilip, ne III. Mustafa’ya ne de dönemine dair herhangi bir iddia, fikir ya da bakış açısı getirilmemiştir. Bu müstakil doktora tezleri dışında bibliyografyada belirtilen konuyla alakalı bazı ansiklopedi maddeleri ve makaleler kaleme alınmıştır. i Mevcut durumdan da anlaşılacağı üzere temelde arşiv kaynaklarının kullanılması suretiyle müstakil olarak III. Mustafa’ya odaklanan bir çalışma mevcut değildir. Bu noktadan hareketle literatürde tekrar edilen bilgilerin ötesine geçerek III. Mustafa’ya, ailesine, şahsi yaşantısına, tercihlerine, çeşitli faaliyetleri ve ilgilerine odaklanmak amacıyla bu tez hazırlandı. Bu amaçla başta arşiv kayıtları ve dönemin kitâbî kaynakları olmak üzere geniş bir malzeme kullanılarak hazırlanan tez, temelde üç alana odaklanmakta ve bunların her biri tezin bir bölümünü oluşturmaktadır. Birinci bölümde III. Mustafa’nın doğumu ve babası III. Ahmed dönemindeki şehzadelik yılları ile şimşirlikte geçen yıllarına ışık tutulmaya çalışılmış, ardından cülûsuyla başlayan süreçte kadınlarına ve çocuklarına dair detaylı bilgiler verilmiştir. Akabinde III. Mustafa’nın zaman zaman yaşadığı sağlık sorunlarına değinilmiş, nihayetinde üzüntüleriyle beraber şiddetlenen hastalıkları ve vefatı ele alınmıştır. İkinci bölümde III. Mustafa’nın gündelik hayatındaki şahsi faaliyetlerine ve bu aşamada yaptığı çeşitli tercihlerine odaklanılmıştır. Özellikle XVIII. yüzyıl padişahlarında görülen göçler çerçevesinde III. Mustafa’nın gerçekleştirdiği yazlık göçlerine ayrıntılı bir şekilde değinilip bunların özellikleri belirtilmiştir. Bu süreçte III. Mustafa’nın gerek Topkapı Sarayı ve gerekse saray dışında tercih ettiği mekânlara değinilip buralardaki faaliyetleri ve mekânları tercih sebepleri açıklanmıştır. Ayrıca III. Mustafa’nın gerçekleştirdiği tebdiller ve binişler ayrıntılı bir şekilde açıklanmış, katıldığı Cuma selamlıkları detaylı bir şekilde aktarılmıştır. Bu sayede ilk defa bir Osmanlı padişahının günlük faaliyetleri bu derece ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise III. Mustafa’nın dini ve ilmi ilgileri kapsamında tefsir-i şerif ile huzur derslerine değinilmiş, yine ilm-i nücûma olan alakasına yer verilmiştir. Bu kapsamda III. Mustafa’nın tefsir ve huzur derslerine olan ilgisinin daha iyi anlaşılması ve huzur derslerinin O’nun tarafından tesis edilen yepyeni bir müessese olmadığının izah edilmesi için öncelikle tefsir ve huzur derslerinin Osmanlı Devleti’ndeki geçmişine dair genel bir bilgi verilmiş, ardından III. Mustafa’nın tefsir derslerine ne derece ilgili olduğu, önceki padişahlarla da kıyas edilerek aktarılmaya çalışılmıştır. Müteakiben III. Mustafa’nın tertip ettirdiği huzur derslerine değinilip bu derslerin özelliklerine, kaç yıl sürdürdüğüne ve kimlerin katıldığına dair ayrıntılı bilgiler verilmiştir. Bu bölümde son olarak III. Mustafa’nın oldukça ilgi gösterdiği ilm-i nücûm yani astroloji merakına ii değinilmiş, bu yapılırken sahihliği muğlak anlatılar yerine arşiv belgeleri kullanılarak somut veriler üzerinden bu ilgisine ışık tutulmaya çalışılmıştır. Tez sürecinde pek çok kişinin ve kurumun yardımlarını gördüm. Bunlar arasında özellikle iki kişinin desteği özel bir yere sahiptir. Danışman hocam Prof. Dr. İlhami Yurdakul, zorlu tez sürecinde her türlü desteği verdi ve yazdığım tüm metinleri titizlikle okuyarak kritik uyarılarda bulundu. Akademik bir metnin inşası için her türlü fedâkârlığı gösterdi. Değerli hocam Doç. Dr. Ömerül Faruk Bölükbaşı ise gerek tez konusunun belirlenmesinde gerekse tez sürecinin her aşamasında desteğini ve yardımını bir an eksik etmedi. Her zorlandığımda beni motive edip tecrübesi ve bilgeliğiyle bana yol gösterdi. Bitip tükenmeyen sorularımı her daim içtenlikle ve büyük bir sabırla cevaplama nezaketini gösterdi. İki hocamın da arşiv kaynaklarına olan derin vukufiyetleri, çalışma disiplinleri ve ilmi hassasiyetleri akademik hayatım boyunca istifade etmeyi dilediğim bilimsel ilkeleri ve metotları kavramama yardımcı oldu. Varlıkları bu çalışmanın tamamlanabilmesini mümkün kıldı. Kendilerine en içten şükranlarımı sunarım. Öte yandan Doç. Dr. Ahmet Önal hocam tecrübesi, alana ve literatüre hakimiyetiyle bana yol gösterdi ve çalışmanın neticelenmesi noktasında beni sürekli teşvik etti. Okulda geç saatlere kadar yaptığımız çalışmalar, doğası gereği izole geçen bu süreci benim için kolaylaştırdı. Kendisine içten teşekkürlerimi sunarım. Doktora eğitimim boyunca her daim verdiği samimi destek ve tezi okuyarak yaptığı katkılar için kıymetli hocam Doç. Dr. Halim Demiryürek’e de çok teşekkür ederim. Prof. Dr. Ali Fuat Örenç, Doç. Dr. Murat Uluskan ve Doç. Dr. Mehmet Özdemir’in de katkıları büyük oldu. Tezi okuyarak yaptıkları kritik uyarılar oldukça yol göstericiydi. Verdikleri içten destek ve gösterdikleri yakın alâka için kendilerine müteşekkirim. Kıymetli arkadaşım Şaduman Tuncer, araştırma sürecine başladığım ilk günden itibaren bilgi ve tecrübesini benimle büyük bir cömertlik ve içtenlikle paylaştı. Yaptığı uyarılar ve verdiği bilgiler çalışmamı oldukça kolaylaştırdı. Kendisine içten teşekkürlerimi sunarım. Hem yüksek lisans hem de doktora eğitimim süresince yardımını, rehberlik ve desteğini her zaman yanımda hissettiğim, tez konusu belirleme sürecinde de teşviklerini gördüğüm Doç. Dr. Hacer Topaktaş Üstüner’e çok teşekkür ederim. Aziz dostum Halim Kılıç’ı burada anmadan geçemem. Varlığı ve dostluğu bana her zaman güç verdi. Mesai arkadaşlarım Dr. Abdulhamit Dündar, Dr. Ali Okumuş, Galip Varoğlu ve Dr. Mehmet Kavak, doktora eğitimim süresince bana her daim yoldaşlık iii ettiler ve tezi okuma zahmetinde bulundular. Değerli arkadaşlarım Dr. Fatma Güzin Ağca Varoğlu ve Serhat Ay, konuya farklı açılardan bakmamı sağlayan kıymetli fikirlerini benimle paylaşma nezaketi gösterdiler ve tezi bitirmem konusunda beni sürekli teşvik ettiler. Kardeşim Belma Görür Bukvic ve eşi Mirza Bukvic kaynaklara ulaşmam konusunda yardımcı oldular ve yazdıklarımı okuyarak gerekli uyarılarda bulundular. Kıymetli dostum Gökhan Yurtoğlu da pek çok kaynağa ulaşmam noktasında sabırla destek oldu. Hepsine ne kadar teşekkür etsem azdır. Yurtiçi Doktora Burs Programı ile doktora eğitimimi destekleyen Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’na (TÜBİTAK) teşekkür ederim. İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi çalışanlarına ve Osmanlı Arşivi personeline gösterdikleri kolaylık ve anlayış nedeniyle teşekkürü borç bilirim. Dr. Aydın Çakmak ve Hakan Engin, arşivdeki yorucu günlerimi dostluklarıyla keyifli hale getirdiler ve tecrübelerini benimle cömertçe paylaştılar. Şüphesiz bugünlere gelmemde en büyük pay sahibi kıymetli ailemdir. Başta annem ve babam olmak üzere tüm aileme en derim şükranlarımı sunarım. iv ÖZET Osmanlı padişahlarının yaşamları genellikle siyasi tarihin bir uzantısı olarak ele alınmıştır. Bu sebeple literatürde kapladıkları alan siyaseten
Recommended publications
  • Nahil Ve Nakıl Alayları
    NAHIL VE NAKIL ALAYLARI Ord. Prof. ISMAIL HAKKI UZUNÇAR~ILI Nahirin manas~~ hurma a~ac~~ demek olup galat olarak Nak~ l diye me~hur olmu~tur. Nahilbent denilen üstadlar taraf~ndan a~aç, meyve, çiçek ve hayvan ~ekilleri yap~larak dü~ünlerde gelinin önünde götürülen muhtelif boydaki nahillere dair Osmanl~~ tarihlerinde ve sûrnamelerde bilgi vard~ r. Te~bih yoliyle meyvesi ve çiçe~i çok a~aca (pürnak~l) denilir. Dü~ünlerde erkek taraf~ ndan tertip edilen nahil, lügatlerde birbirlerine benzer ~ekillerde tarif edilmektedir. Ahteri'de nahil, palmiye yâni hurma a~ac~d~ r. Biyanki, nahil'in palmiye denilen a~aç ve kad~ nlar~n bir nevi ziynet e~yas~~ oldu~unu yaz~yor. Lehce-i Osmanr de nahil, galat~~ nak~l, mumdan ve gümü~ten a~aç dal~~ res- mi ki arûs (gelin) önünde giderdi. Salal~ i kamusunda hurma a~ac~~ ve eski zamanda balmumundan veya gümü~ten mahsusen yap~larak gelinin önünde götürülen meyve ve ~üld~fe (çiçek) yi hav": ve k~y- metli ta~larla süslü a~aca ~tlak olunurdu, demektedir. Burhan- ~~ Kat ~~ <nahilbendi târif ederken: "Ol kimsedir ki mum- dan a~aç ve meyve suretleri imM eyliye. Hâlâ o surette nahil, mu- harrefi nak~l tabir ederler" diyor. Gülistan ~erhinde S û d i merhum, "Nahil, Türkide tahrif edüp nak~l dedikleridir. Gerek çiçekten ve gerekse balmumundan olsun" demektedir 1. Nahil, çok eski as~ rdan beri Orta Asya ve ~ran'dan gelen tezyini san'atlardand~r. ~eyh Sadi merhum (vefat~~ 690 H. 1292 M.) Gülistan'da: Nah~l-bendem veli ne der b'ustân S-dhidem men veli ne der Ken' an beytiyle nahilden bahsetmektedir.
    [Show full text]
  • Women and Power: Female Patrons of Architecture in 16Th and 17Th Century Istanbul1
    Women and Power: Female Patrons of Architecture in 16th and 17th Century Istanbul1 Firuzan Melike Sümertas ̧ Anadolu University, Eskisehir, ̧ TÜRKlYE ̇ The aim of this paper is to discuss and illustrate the visibility of Ottoman imperial women in relation to their spatial presence and contribution to the architecture and cityscape of sixteenth and seventeenth century Istanbul. The central premise of the study is that the Ottoman imperial women assumed and exercised power and influence by various means but became publicly visible and acknowledged more through architectural patronage. The focus is on Istanbul and a group of buildings and complexes built under the sponsorship of court women who resided in the Harem section of Topkapı Palace. The case studies built in Istanbul in the sixteenth and seventeenth centuries are examined in terms of their location in the city, the layout of the complexes, the placement and plan of the individual buildings, their orientation, mass characteristics and structural properties. It is discussed whether female patronage had any recognizable consequences on the Ottoman Classical Architecture, and whether female patrons had any impact on the building process, selection of the site and architecture. These complexes, in addition, are discussed as physical manifestation and representation of imperial female power. Accordingly it is argued that, they functioned not only as urban regeneration projects but also as a means to enhance and make imperial female identity visible in a monumental scale to large masses in different parts of the capital. Introduction Historical study, since the last quarter of the 20th The study first summarizes outlines the role of women century has concentrated on recognizing, defining, in the Ottoman society.
    [Show full text]
  • Running Head: Correspondence of Ottoman Women
    Correspondence of Ottoman Women 1 Running head: Correspondence of Ottoman Women The Correspondence of Ottoman Women during the Early Modern Period (16th-18th centuries): Overview on the Current State of Research, Problems, and Perspectives Marina Lushchenko Department of French, Hispanic and Italian Studies University of British Columbia Vancouver, Canada Correspondence of Ottoman Women 2 Abstract My main goal is to investigate problems and possible perspectives related to studies in Ottoman women’s epistolarity (16th-18th centuries). The paper starts with a review of the current state of research in this area. I then go on to discuss some of the major problems confronting researchers. Ottoman female epistolarity also offers many directions that future research may take. A socio-historical approach contributes to shed new light on the roles Ottoman women played within the family and society. A cultural approach or a gender-based approach can also provide interesting insight into Ottoman women’s epistolarity. Moreover, the fast computerization of scholarly activity suggests creating an electronic archive of Ottoman women’s letters in order to attract the attention of a wider scholarly audience to this field of research. Correspondence of Ottoman Women 3 INTRODUCTION In recent years researchers working in the field of gender studies have started to pay special attention to the place that letter-writing held in early modern women’s lives. As a source, letters provide, indeed, an incomparable insight into women’s thoughts, emotions and experiences, and help to make important advances towards a better understanding and evaluation of female education and literacy, social and gender interactions as well as roles played by women within the family circle, in society and, often, on the political stage.
    [Show full text]
  • The Pertevniyal Valide Sultan Mosque.Pdf
    Paper prepared for the Third Euroacademia Forum of Critical Studies Asking Big Questions Again Florence, 6–7 February 2015 This paper is a draft Please do not cite 1 The Pertevniyal Valide Sultan Camii: “An Auspicious Building On An Auspicious Site” Bahar Yolac Pollock, Phd candidate Koc University, Istanbul Abstract The Pertevniyal Valide Sultan Mosque was inaugurated in 1871 by the mother of Sultan Abdülaziz (r. 1861-1876). It was the last example of the long Ottoman tradition of royal mosque complexes, but neither twentieth-century urban developers nor historians of Ottoman art have had much regard for this monument, likely because the decoration and tectonic structure of the mosque reflect a vast span of Ottoman, Moorish, Gothic and Renaissance styles. The amalgamation of these styles was often condemned in the old paradigm of Ottoman architectural history as a garish hodgepodge lacking the grandeur of classical Ottoman architecture. This paper will examine why and how such preferences emerged and establish what Michael Baxandall has called the “period eye.” Furthermore, I will investigate a point that Ottoman art historians who have explained the choice of style have omitted: nowhere do they mention the importance of the site for the valide sultan and the imperial family. My paper will thus contextualize the complex within the larger nineteenth-century urban fabric and the socio-political circumstances to elucidate better its function and significance. Overall I argue that the rich hybridity of the building together with the choice of its location was intended to testify to the powerful dynastic presence during particularly tumultuous years of the empire, while also projecting the aspirations of a strong female figure of the Ottoman dynasty.
    [Show full text]
  • Tiyatro : Hürrem Sultan – Aşk Hastası
    G Ü N D E M Tiyatro Hürrem Sultan Son aylarda TRT’de ve başka bir özel kanalda harem hayatının iç Osmanlı tarihinde içinde kendi- yüzünü göstermeye çalışan iki dizi sine yurt içinde ve yurt dışındaki dolayısıyla yazılı ve görsel basında çalışmalarda özel bir yer ayrılan birçok haber, eleştiri ve yorum Kanuni Sultan Süleyman, 1512- yayınlarına tanık olduk. Ancak aynı 1566 yılları arasında hüküm sürerken tarihlerde Devlet Tiyatrosunda sah- hasekisi Hürrem (1500-1558) ile nelenen Hürrem Sultan hakkında gaze- nikah kıydırmış ve bu davranışıyla telerde ve dergilerde hemen hemen kendisinden bir hayli söz ettirmiştir. hiçbir yazar -sanat eleştirmeni de dâhil Hürrem Sultan nikâh kıyılmasından olmak üzere- kalem oynatmadı. Oysa sonra, sarayın hemen hemen bütün iç işlerinde önemli bir rol oynamıştır. bu Hürrem Sultan piyesi gerçekten Bütün kaynaklarda Slav kökenli görülmeye değer, güzel bir sanat eseri olduğu belirtilen Hürrem’in Lehistan idi. topraklarında esir edilen- Bir tıp doktoru olan ler arasında en talihli kişi Orhan Asena (7.1.1922- olduğu kesindir. Çünkü 15.2.2001) bu eseri çok Osmanlı Devleti'nde ilk önceleri, 1960 yılında kez bir cariye iken köle- yazmıştı. Aradan elli yıldan likten kurtulan, hür ve fazla geçmiş olmasına nikâh kıyılarak padişahın rağmen değerinden ve yegâne hanımlığına güncelliğinden bir şey mazhar olmuştur. Kendi öz kaybetmeyen bu piyes- oğullarının tahtın varisi ola- ten başka diğer eserleri de bilmesi için sarayda çeşitli sahnelenen Orhan Asena entrikalar çevirmiştir. Ayrı bu yolda çeşitli ödül- ve özel bir yönetime sahip lere da layık görülmüştü. olan harem hayatı, renkli olduğu ka- Kocaoğlan 1956’da Basın Yayın Ge- dar da bir hayli dramatik sahnelerle nel Müdürlüğünün açtığı yarışmada doludur.
    [Show full text]
  • Anlaşmalı Sağlık Kurumları Listesi
    ANLAŞMALI ECZANE LİSTESİ KOD ECZANE ADRES İLÇE İL TEL 232 TAMBAY ECZANESİ (ECZ.FATİH TANBAY) TÜRKİYE, Adana 1120, Seyhan, Cemalpaşa MAH. Toros Caddesi Gazipaşa Bulvarı NO:31/B SEYHAN ADANA 3224583210 459 EGE ECZANESİ (ECZ.İPEK BULUT) TÜRKİYE, Adana 1360, Çukurova, Belediye Evleri MAH. 84242. Sokak Turgut Özal Bulvarı NO:48 ÇUKUROVA ADANA 3222487707 620 FEHİMAN ECZANESİ (ECZ.MEHMET KAHYALAR) TÜRKİYE, Adana 1120, Seyhan, Reşatbey MAH. Atatürk Caddesi NO:40 SEYHAN ADANA 3224578330 624 PARK ECZANESİ (DİLEK TANSUĞ) TÜRKİYE, Adana 1130, Seyhan, Kurtuluş MAH. Atatürk Caddesi Gülbahçe sitesi NO:65/N SEYHAN ADANA 3224531335 BÜYÜKNİSAN ECZANESİ (ECZ.FATMA SEMRA 672 TÜRKİYE, Adana 1280, Yüreğir, Cumhuriyet MAH. Gülbey Karataş Caddesi YÜREĞİR ADANA 3223243099 BÜYÜKNİSAN) 910 BELDE ECZANESİ (ECZ.BAŞAK YILDIRIM) TÜRKİYE, Adana 1120, Seyhan, Reşatbey MAH. Atatürk Caddesi NO:14/F SEYHAN ADANA 3224573086 1202 ARDA ECZANESİ (ECZ.AHMET HAN ALPMAN) NO: 87/C Toros Çukurova 1170 Adana ÇUKUROVA ADANA 3222326155 1492 BAŞKENT ECZANESİ (ECZ.HAKAN ÇELİK ) TÜRKİYE, Adana 1150, Seyhan, Yenibaraj MAH. Hacı Ömer Sabancı Caddesi NO:22/B SEYHAN ADANA 3222262800 1555 BADEM ECZANESİ (ECZ.PELİN SAYGILI ) TÜRKİYE, Adana 1060, Seyhan, Döşeme MAH. 60067. Sokak NO:6/A SEYHAN ADANA 3223223039 1566 YENİ SAYGIN ECZANESİ (ECZ.CANSU SAYGIN ) TÜRKİYE, Adana, Seyhan, Ziyapaşa MAH. NO:5 D:A SEYHAN ADANA 3224560016 1718 ŞİFA ECZANESİ (ECZ.AYDIN ÖNEN) TÜRKİYE, Adana 1060, Seyhan, Döşeme MAH. Cumhuriyet Caddesi NO:99 SEYHAN ADANA 3224316224 2247 ŞENCAN ECZANESİ (ECZ.ŞENCAN ÖZTÜRK) TÜRKİYE, Adana 1120, Seyhan, Reşatbey MAH. Cumhuriyet Caddesi NO:25 D:D SEYHAN ADANA 3224570565 ACEMBEKİROĞLU ECZANESİ (ECZ. HATİCE 3156 TÜRKİYE, Adana 01060, Seyhan, Döşeme MAH.
    [Show full text]
  • Ii. Mahmud'un Kizi Mhrmah Sultan'in Sûr-I Hümâyûnu
    T. C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi II. MAHMUD'UN KIZI M İHR İMAH SULTAN'IN SÛR-I HÜMÂYÛNU Yüksel AKTA Ş BAYCAR 2501920048 Tez Danı şmanı Prof. Dr. Mahir AYDIN İstanbul 2006 ÖZ Surnâme-i Lebib, II. Mahmud’un kızı Mihrimah Sultân’ın 1252 (1836) yılında, Bahr-i Sefid Bo ğazı Muhafızı Ferik Mehmed Said Pa şa ile evlilik törenlerini ve şehzadeleri Abdülmecid ile Abdülaziz’in sünnet şölenlerini anlatan bir dü ğün kitabıdır. Dönemin şairlerinden Mehmed Lebib Efendi’nin kaleme aldı ğı bu kitap kendi adından dolayı Surnâme-i Lebib olarak isimlendirilmi ştir. Dolmabahçe Meydanı’nda Bayıldım Kasr-ı Hümayunu etrafında düzenlenen bu düğün dolayısıyla İstanbul kandillerle süslenmi ş, ülkenin her yanından gelecek davetlileri a ğırlamak için onlarca çadır kurulmu ş, dü ğün alanında seyre gelen insanları e ğlendirmek amacıyla canbaz ve fi şek gösterileri yapılmı ş, türlü türlü oyunlar oynanmı ştır. Ayrıca bütün misafirlere yemekler verilmi ş, hediyeler da ğıtılmı ştır. 10 gün süren dü ğün, Mihrimah Sultân’ın gelin alayı ile son bulmu ştur. Bu dü ğünün hemen arkasından şehzadelerin Sadabad’daki sünnet dü ğünlerine ba şlanmı ştır. Şehzadelerle birlikte devlet adamlarının ve be ş bin adet fakir çocu ğun da sünnetleri yapılmı ştır. Yine e ğlenceler tertib edilmi ş, çocuklara hediyeler verilmi ş, ziyafetler düzenlenmi ş ve pek çok davetli a ğırlanmı ştır. 8 gün süren bu dü ğün de İstanbul’da bayram havası estirmi ştir. Lebib Efendi, damadın seçimini, nikah, ni şan, çeyiz ve gelin alaylarını, dü ğün için yapılan hazırlıkları, gün gün davet edilen misafirleri, misafirlerin kar şılanı ş biçimlerini, ziyafetleri, gösterileri ve yapılan e ğlenceleri tafsilatlı bir şekilde kitabında anlatmı ştır.
    [Show full text]
  • The Vakf of Şeyhülislam Feyzullah Efendi
    PIOUS ENDOWMENTS AND LAND IN THE SEVENTEENTH CENTURY OTTOMAN EMPIRE: THE VAKF OF ŞEYHÜLİSLAM FEYZULLAH EFENDİ A Master’s Thesis by ÖZGEN ÖZCAN Department of History İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi January 2013 iii PIOUS ENDOWMENTS AND LAND IN THE SEVENTEENTH CENTURY OTTOMAN EMPIRE: THE VAKF OF ŞEYHÜLİSLAM FEYZULLAH EFENDİ Graduate School of Economics and Social Sciences of İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi by ÖZGEN ÖZCAN In Partial Fulfillment of the Requirements for the Degree of MASTER OF ARTS in DEPARTMENT OF HISTORY İHSAN DOĞRAMACI BİLKENT ÜNİVERSİTESİ January 2013 Ankara iv I certify that I have read this thesis and have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of Arts in History. …………………….. Dr. Eugenia KERMELİ ÜNAL Supervisor I certify that I have read this thesis and have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of Arts in History. …………………….. Prof. Dr. Özer ERGENÇ Examining Committe Member I certify that I have read this thesis and have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of Arts in History. …………………….. Ass. Prof. Bestami Sadi BİLGİÇ Examining Committe Member Approval of the Graduate School of Economics and Social Sciences …………………….. Prof. Dr. Erdal EREL Director v ABSRACT PIOUS ENDOWMENTS AND LAND IN THE SEVENTEENTH CENTURY OTTOMAN EMPIRE: THE VAKF OF ŞEYHÜLİSLAM FEYZULLAH EFENDİ Özcan, Özgen M.A. Department of History Thesis Supervisor: Dr. Eugenia Kermeli December 2012 Within the context of land system and transformation of property relations in the Ottoman State, this study is an analysis and evalution of the primary sources belonging to the vakfs of Şeyhülislam Feyzullah Efendi which are avaliable in the Archives of General Directorate of Foundations.
    [Show full text]
  • BUGU Dil Ve Eğitim Dergisi, 1(3), 251-275
    BUGU www.bugudergisi.com Dil ve Eğitim Dergisi Araştırma Makalesi BUGU Journal of Language and Education Makale Geliş Tarihi: 25.11.2020 1/3, 251-275 Makale Kabul Tarihi: 05.12.2020 TÜRKİYE Durmaz, G. (2020). XVIII. yüzyıl tarih manzumelerinin izinden şehzade ve sultanlara bakış. BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(3), 251-275. http://dx.doi.org/10.46321/bugu.34 XVIII. YÜZYIL TARİH MANZUMELERİNİN İZİNDEN ŞEHZADE VE SULTANLARA BAKIŞ Doç. Dr. Gülay DURMAZ Bursa Uludağ Ü[email protected] Öz Divan şiirinde XVIII. yüzyıl, sosyal hayat ile edebiyat arasındaki bağlantının daha da belirginleştiği bir dönemdir. Edebî türler açısından bakıldığında tarih, gazel ve şarkı sayısında bir artış bulunmaktadır. Muhtevası bakımından değerlendirildiğinde, divan şairlerinin eserleri, bir bakıma o dönemin tanıkları durumundadır. Divanlarda yer alan tarih manzumeleri ise dönemin önemli olaylarını içeren birer tarihî vesika niteliğindedir. Edebiyat ve tarih birbirinden ayrılmaz iki alandır. Bu birliktelik, geçmişin öğrenilmesinde çok büyük öneme sahiptir. Edebiyat demek o döneme ait yaşanmışlıkların şairin gözünden yansıması demektir. Bu çalışmada, XVIII. yüzyıldaki divan şairlerinin tarih manzumelerinden yararlanılarak dönemin şehzade ve sultanları hakkında bilgi verilmiştir. Konuyla ilgili düşürülen tarihlerin çoğu, padişahın çocuklarının doğumu üzerinedir. Gerek erkek gerek kız çocuğu doğmuş olsun divan şairi her şekilde bunu fırsat bilmiş ve onlar hakkında tarih düşürme yoluna gitmiştir. Bu manzumelerden özellikle şehzadelerin doğumları sırasında yapılan teşrifat hakkında da bilgi sahibi olmak mümkündür. Bu sayede, saltanat süren padişahın şehzade ve sultanları hakkındaki nesnel olan bilgiler, şairin duygu süzgecinden geçerek manzumelerde yerini almıştır. Anahtar Sözcükler: XVIII. yüzyıl, divan şairi, tarih manzumeleri, şehzade ve sultanlar. AN ANALYSIS OF PRINCES AND SULTANS BASED ON THE 18TH CENTURY HISTORICAL POETRY Abstract In Ottoman poetry, the connection between social life and literature became more evident in the 18th century.
    [Show full text]
  • Istanbul'da Ilan Edilir, Saraybosna'da Kutlanir: 18. Ve 19. Yüzyil Osmanli Resmî Törenlerinin Bosna Eyaletindeki
    Balkan Araştırma Enstitüsü Dergisi / Journal of Balkan Research Institute Cilt/Volume 6, Sayı/Number 2, Aralık/December 2017, ss. 341-360. Geliş Tarihi–Received Date: 07.11.2017 Kabul Tarihi–Accepted Date: 12.12.2017. İSTANBUL’DA İLAN EDİLİR, SARAYBOSNA’DA KUTLANIR: 18. VE 19. YÜZYIL OSMANLI RESMÎ TÖRENLERİNİN BOSNA EYALETİNDEKİ YANSIMALARI* Fatma SEL TURHAN** ÖZ Osmanlı İmparatorluğu’nda saraya dair törenler Sultan ile halk arasındaki bağı pekiştirmeyi ve Sultanın gücünü tebaası kadar yabancılara da göstermeyi amaçlamaktaydı. Bu sebeple saraya dair tören ve şenlikler sadece sarayın duvarları arasında gerçekleşmemekte, görkemli kutlamalar bütün başkente, hatta bazen büyük taşra kentlerine kadar yayılmaktaydı. Bosna eyaleti 18. ve 19. yüzyılda padişahı ve onun ailesini ilgilendiren çok sayıdaki törene şahitlik etmiştir. Bosna eyaletinde Ramazan ve Kurban Bayramları da İstanbul’da olduğu gibi toplar atılarak halka ilan edilmekte ve resmi bir törenle icra edilmekteydi. Bir savaşın kazanıldığına dair ferman ve haber Bosna’ya ulaştıktan sonra şenlikler düzenlendiği gibi yeni bir valinin veya özel bir görevlinin bölgeye atanmasından ve gelişinden sonra da Bosna’da resmi törenler yapılmaktaydı. Bu makalede Osmanlı gündelik hayatının bir parçası olan resmi tören ve şenliklerin Bosna’daki örneklerine odaklanılmakta ve bunların merkez-taşra ilişkisini düzenleme ve pekiştirmede nasıl kullanıldıklarının izi sürülmektedir. Anahtar Kelimeler: Bosna, tören, şenlikler, cülus, viladet-i hümayun. * Bu çalışma 28-30 Eylül 2017 tarihleri arasında Slovenya-Bled’de gerçekleştirilen Uluslararası Balkan Tarihi Araştırmaları Sempozyumu’nda sunulan “İstanbul’da İlan Edilir, Saraybosna’da Kutlanır: 18. ve 19. Yüzyıl Osmanlı Resmi Törenlerinin Saraybosna’daki Yansımaları” isimli bildirinin genişletilerek makaleleştirilmiş halidir. ** Yrd. Doç. Dr., İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü, İstanbul, E-mektup: [email protected].
    [Show full text]
  • Credit and Financing in Early Modern Ottoman Empire: the Galata Example
    CREDIT AND FINANCING IN EARLY MODERN OTTOMAN EMPIRE: THE GALATA EXAMPLE A THESIS SUBMITTED TO THE GRADUATE SCHOOL OF SOCIAL SCIENCES OF MIDDLE EAST TECHNICAL UNIVERSITY BY SÜMEYYE HOŞGÖR IN PARTIAL FULFILLMENT OF THE REQUIREMENTS FOR THE DEGREE OF MASTER OF ARTS IN HISTORY MAY 2012 Approval of the Graduate School of Social Sciences Prof. Dr. Meliha Altunışık Director I certify that this thesis satisfies all the requirements as a thesis for the degree of Master of Arts. Prof. Dr. Seçil Karal Akgün Head of Department This is to certify that we have read this thesis and that in our opinion it is fully adequate, in scope and quality, as a thesis for the degree of Master of Arts. Assist. Prof. Dr. Güçlü Tülüveli Supervisor Examining Committee Members Prof. Dr. Seçil Karal Akgün (METU, HIST) Assoc. Prof. Dr. Eugenia Kermeli (BILKENT, HIST) Assist. Prof. Dr. Güçlü Tülüveli (METU, HIST) I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and ethical conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work. Name, Surname: Sümeyye Hoşgör Signature: iii To My Family iii iv ABSTRACT CREDIT AND FINANCING IN EARLY MODERN OTTOMAN EMPIRE: THE GALATA EXAMPLE Sümeyye Hoşgör M.A., Department of History Advisor: Assist. Prof. Dr. Güçlü Tülüveli May 2012, 118 pages The present study aims to reveal the credit practice in Galata region in seventeenth century, through dealing with the credit relations between religious groups and the position of women in economic relations as the main themes.
    [Show full text]
  • Hürrem Sultan
    Hürrem Sultan Fiziki Özellikleri 2 خاصيكي ُخَّرم :Hürrem Sultan (Osmanlı Türkçesi -tam adı ile: Devletlu İsmetlu Hürrem Haseki Sul ;سلطان tan Aliyyetü'ş-Şân Hazretleri; Avrupa'da bilinen adıyla La O dönemin Avrupa elçileri tarafından kızıl saçlı, yeşil Rossa veya Roxelana; 1499–1504, Rutenya – 15 Ni- gözlü ve beyaz tenli olduğu vurgulanmıştır. Eşi Kanuni san 1558, İstanbul), Osmanlı İmparatorluğu'nun onun- Sultan Süleyman'ın da kendisine yazdığı gazel ve şiirler- cu padişahı ve 89. İslam Halifesi I. Süleyman'ın nikâh- den de bu anlaşılmaktadır. Kendisi adına çizilen portreler lı eşi, sonraki padişah II. Selim ile Şehzade Mehmed, tamamen ressamların hayal ürünü olup, gerçeği yansıt- Mihrimah Sultan, Şehzade Abdullah, Şehzade Bayezid ve mamaktadır. Bunun yanında Osmanlı İmparatorluğu'nda Şehzade Cihangir'in annesi, Haseki Sultan. adına en çok portre yapılmış sultandır.[3] Renkli hayatı ile efsaneleşmiş; entrikaları, zekası, cesare- ti ve ihtiraslarıyla ün salmış bir Hanım Sultan'dır.[2] Ha- yatı romanlara, tiyatro oyunlarına, opera eserlerine ko- nu olmuştur. Siyasette ve devlet işlerinde aktif rol oyna- 3 Saraydaki yaşamı yarak, Osmanlı İmparatorluğu’nda "Kadınlar saltanatı" denilen devri başlattığı rivâyet edilir.[2] Bunun yanında, Osmanlı Tarihinin en güçlü ve en etkili kadın sultanla- rından birisi olarak kabul edilmektedir.[3] 1 Kökeni Topkapı Sarayı'na gelene kadar ki yaşamı hakkında ke- sin bir bilgi yoktur.[2] Lehistan Krallığı'nın sınırları içe- risinde bulunan Rutenya (Ukrayna)'da[4] 1504 yılında doğduğu rivayetler arasındadır, Tatar akıncılar tarafından 1520 tarihinde 15'li yaşlarında Rutenya'den kaçırıldığı[3], Kırım Hanı'nın himayesine girdikten sonra Topkapı Sa- rayı'na sunulduğu tarihçiler ve yazarlar tarafından kabul görmüş bir rivayettir.[2] 16.
    [Show full text]