Tiyatro : Hürrem Sultan – Aşk Hastası
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
G Ü N D E M Tiyatro Hürrem Sultan Son aylarda TRT’de ve başka bir özel kanalda harem hayatının iç Osmanlı tarihinde içinde kendi- yüzünü göstermeye çalışan iki dizi sine yurt içinde ve yurt dışındaki dolayısıyla yazılı ve görsel basında çalışmalarda özel bir yer ayrılan birçok haber, eleştiri ve yorum Kanuni Sultan Süleyman, 1512- yayınlarına tanık olduk. Ancak aynı 1566 yılları arasında hüküm sürerken tarihlerde Devlet Tiyatrosunda sah- hasekisi Hürrem (1500-1558) ile nelenen Hürrem Sultan hakkında gaze- nikah kıydırmış ve bu davranışıyla telerde ve dergilerde hemen hemen kendisinden bir hayli söz ettirmiştir. hiçbir yazar -sanat eleştirmeni de dâhil Hürrem Sultan nikâh kıyılmasından olmak üzere- kalem oynatmadı. Oysa sonra, sarayın hemen hemen bütün iç işlerinde önemli bir rol oynamıştır. bu Hürrem Sultan piyesi gerçekten Bütün kaynaklarda Slav kökenli görülmeye değer, güzel bir sanat eseri olduğu belirtilen Hürrem’in Lehistan idi. topraklarında esir edilen- Bir tıp doktoru olan ler arasında en talihli kişi Orhan Asena (7.1.1922- olduğu kesindir. Çünkü 15.2.2001) bu eseri çok Osmanlı Devleti'nde ilk önceleri, 1960 yılında kez bir cariye iken köle- yazmıştı. Aradan elli yıldan likten kurtulan, hür ve fazla geçmiş olmasına nikâh kıyılarak padişahın rağmen değerinden ve yegâne hanımlığına güncelliğinden bir şey mazhar olmuştur. Kendi öz kaybetmeyen bu piyes- oğullarının tahtın varisi ola- ten başka diğer eserleri de bilmesi için sarayda çeşitli sahnelenen Orhan Asena entrikalar çevirmiştir. Ayrı bu yolda çeşitli ödül- ve özel bir yönetime sahip lere da layık görülmüştü. olan harem hayatı, renkli olduğu ka- Kocaoğlan 1956’da Basın Yayın Ge- dar da bir hayli dramatik sahnelerle nel Müdürlüğünün açtığı yarışmada doludur. Burada en önemli rol önce- birincilik ödülünü, Tanrılar ve İnsanlar likle Valide Sultan’da, ondan sonra - Gılgamış 1960 yılında Türk Dil Ku- padişahın eşi Haseki Sultan’dadır. rumu Tiyatro Ödülünü, Hacivat Hürrem’in nikâh kıyılmasından sonra Politikacı 1964’ te Kültür Bakanlığı öncelikle giriştiği iktidar mücadele- Karagöz Metinleri yarışmasında sinin safhaları, o dönemi yansıtan, üçüncülük ödülünü, Atçalı Kel işleyen ve inceleyen birçok eserde Mehmet 1970’te TRT Sanat Ödülleri uzun uzun anlatılır. Ayrıca Hürrem’in yarışmasında başarı ödülünü, Şili’de Av inişli-çıkışlı hayatı birçok araştırmaya 1973’te İsmet Küntay tiyatro ödülünü, ve romana da konu oluşturmuştur. PB Türk Dili Türk Dili 89 Tiyatro Ölümü Yaşamak 1983 yılında Avni pek çok işime yaramıştır ama beni tari- Dilligil tiyatro ödülünü, yine Hür- hçilerle ya da tarihten bugüne bakmayı rem Sultan’ı konu edinen Ya Devlet alışkanlık hâline getirenlerle karşı Başa, Ya Kuzgun Leşe 1983’te Türkiye karşıya bırakmıştır."1 İş Bankası Tiyatro Büyük Ödülünü Hürrem Sultan için yazanlardan kazanmıştı. biri de tiyatro eleştirmeni Prof. Dr. Sev- Bu ödüllü eserlerinin dışında yine da Şener’dir: “Orhan Asena oyunlarının çeşitli sahnelerde sergilenen Korku konularını çoğu kez tarihten, mitolojiden (1956), Yalan (1962), Kapılar (1963), ve sırası geldiğinde günlük yaşamdan Tohum ve Toprak / Alemdar Paşa alır. Tarihte geçen olayları, sürükleyici (1964), Gecenin Sonu (1964), Fadik bir biçimde kurgulamakla yetinmedi, bu Kız (1968), Öç (1968), Simavnalı Şeyh olaylardan tartışmaya açık bir düşünce Bedrettin (1969), Geçkin Kız (1971), ortamı yarattı. Onun tarih oyunlarının El Kapısı (1972) vd. oyunları onun başta gelen özelliği, geçmiş olayları, Türk tiyatro edebiyatı içindeki yerini günümüzün gerçekleri, sorunları ve pekiştiren eserlerdir. Özellikle tarihî değer yargıları açısından alması, yeni yo- oyunlara da ağırlık veren Orhan Asena rumlara olanak sağlamasıdır.” 2 Hürrem Sultan hakkında yazdığı yo- Doç. Dr. Hülya Nutku ise yazarın rumda şunları belirtiyor: dildeki tutumu hakkında şu söz- “Hürrem Sultan’ın ikinci kez Dev- leri aktarıyor: “Onun bir özelliği de let Tiyatrolarında gösterilmesi beni, dili kullanmaktaki ustalığıdır. Asena, tarih ve tiyatro konusunda bir kez Türkçemizdeki kelimelerin anlamları daha düşünmeye itti. ve anlamlı kullanılışı ile estetik bir "Neden tarihe yönelmek gereksinimi bütünlüğe gitme çabası içindedir. Dili, duymuşum? Bir kaçış, bir sığınış mıydı?.. oyunlarında işlediği konu açısından Yoksa salt bir baba-oğul dramı mı, tavra uygun bir biçimde ele almıştır. Kanuni gibi bir büyük hükümdarın, dev- Bu da onun, oyunun atmosferini yaka- let ve evlat ikilemi karşısındaki iç çatışkısı lamakta gösterdiği ustalıkta yatar. mı etkilemişti beni?... Ben tarihsel konulu Örneğin, oyununda bir yanda şiirsellik öte yanda yöresel diyalekt iç içe ve usta oyunlarımda hiçbir zaman tarihi alıp 3 bugüne getirmeyi düşünmedim. Tam bir sentezle ele alınır.” tersine günümüzdeki toplumsal-siyasi Ankara’daki Büyük Tiyatro sahne- olayların tarihteki iz düşümünü yaka- sinde gösterime giren bu önemli piyesi lamaya çalıştım. Çıkış noktam hep yöneten Serhat Nalbantoğlu’dur. Hür- bugün olmuştur. Aslında bugün, nasıl rem Sultan rolünde Miraç Eronat Er- yarının hazırlayıcısı ise, tarih de bugünü hazırlayan bir dünkü gündür. Ben tarihi Ankara Devlet Tiyatrosu, Hürrem Sultan devrelere ayırmam. Ne bugün dünden 1 ayrılabilir, ne yarın bugünden…Tarihi oyun dergisi, s.13. böyle almak bir tiyatro yazarı olarak 2 a.y., s. 23. 3 a.y., s. 25. 90 Türk Dili Türk Dili 91 GÜNDEM bil, Kanuni Sultan Süleyman’da Sinan medet!. Bela pazarında dert saçıyorum. Pekinton, Sadrazam Rüstem Paşa’da Sözüm bitti. Gam sermayesi tükendi. Oktay Dal, Şehzadelerden Mustafa’da Gönlümdeki İsa’yı susturma, Gam’ın Orhan Özyiğit, Bayezid’de Caner Ka- iyisine müşteri olmam için bana söz dir Gezener, Cihangir’de Çağrı Turan, akçesi gerek. Şarap ver ey letafet gülü. Selim’de Uğur Nak ile Şair Yahya’da Şarap ver ve neyi hikâye ettiğimi sor. Emre Erçil, Ahmet Paşa’da Şahap Şems-i Tebrizi’nin feyziyle hayat bulan Sayılgan, Mihrimah Sultan’da Gülşah ‘Ney’ parçası kalemim. Aşk’ın sözlerine Çomuoğlu ve diğer sanatçılar seyir- çekidüzen verip, bana aşkın destanını cilere güzel bir şöleni böylece sunmuş söylet” diye devam eder kitabını yazma- oldular. Eserin dekor tasarımı Güven ya. Muhabbet oğullarının giydikleri Öktem’e gerçekten çok göz alıcı ve Temmuz güneşidir, içtikleri ise dünyayı muhteşem kostümler Sevgi Türkay’a, yakan ateş. Ektikleri kıvılcım, içtikleri ise ışık tasarımı Zeynel Işık’a ve müzik de parça parça olmuş bir kalp… Can Attila’ya aittir. Bela vaktinde âşık olan ve güzelliğe ulaşmak için bir gam kuyusuna düşen Aşk Hastası şair, fikir yolunun buz tuttuğu, mum- Türk edebiyatında kendine dan gemilerin ateş denizinde seyrettiği, özgü diliyle ve üslubuyla öne çıkan bu çıkışı neredeyse imkânsız olan bela şairlerden biri Şeyh Galip’tir. Divan kuyusunda bir insan, bir sanatçı olarak edebiyatının on sekizinci yüzyıldaki kendini yeniden kurgulayıp tasar- layarak sığınacak bir yer, bir çıkış yolu önemli kişilikleri arasında ün yapan 4 ve bugün bile farklı eserleriyle anılan aramaktadır.” Şeyh Galip özellikle Hüsnü Aşk mesne- Kenan Işık bütün bu sahneleri visi ile unutulmaz şairlerden biri ol- bir oyuncu kadrosuyla anlatmakta, muştur. oyuncuların büyük ve değerli çabası Devlet Tiyatrosunun emektar eseri tanıyan veya tanımayan sey- oyuncusu ve yöneticisi Kenan Işık bu ircileri büyük bir heyecan içine mesneviden esinlenerek Aşk Hastası’nı sürüklemektedir. Yazar aynı zamanda kaleme almış ve yönetmiştir. Dört yazısında şunları da sormaktan geri ana unsurdan biri olan ateş, bu pi- durmamaktadır: yesin asıl motifidir. Ateşin temsil “Tiyatro sanatının evrensel değerleri ettiği kavramlar arasında temizlik, ile; Platon’la, Shakespeare’le, Goethe’yle aydınlık, uygarlık, ilham, aşk ve sanat içinde yaşadığı coğrafyanın kadim, bir bulunmaktadır. O ayrıca sağlık ver- anlamda yerli, etnik, kültürel değerlerini endir, günahlardan arındırıcıdır, tem- Şeyh Galib’i, Mevlana’yı uyum içinde izleyicidir geleneklerimizdeki yaygın buluşturup yeni ve özgün bir sanatsal uygulamalara göre… Şeyh Galip ilhamını Mevlana’nın “ateştir neyin sesi, yel değil" sözünden almış ve “Saki 4 Ankara Devlet Tiyatrosu oyun dergisi, s. 6. 90 Türk Dili Türk Dili 91 Tiyatro anlayış ve estetikle mi icra edecektir Biz de öyle yaptık.”6 sanatını? Yoksa işin kolayına kaçıp batılı Devlet Tiyatrolarında geçen modelleri taklit etmeye devam ederek, şu yıllardan beri hemen hemen oyna- günlerde tiyatro sanatına dayatılan basit, nan bütün piyeslerde bir projeksi- kolay anlaşılır, sıradan, kalabalıkların yon gösterisi, bir sinevizyon sunumu hoşuna giderek seyircilerin salonları tıka neredeyse moda oldu çıktı. Buna niçin basa dolduracağı kaba saba oyunlarla her temsilde ihtiyaç duyuluyor? Seyir- mı?”5 ciyi alıştırmak ve oyunun havasına sokabilmek için mi? Eski olayları ve Oyunun yapısı gereği çok değişik durumları böyle bir tutumla aktarıp bir dekor olması gerekir ki bunu göstererek zamandan tasarruf etmek da dekor ve giysi tasarımını üstle- için mi? Bir de buna karanlık arka plan- nen Hakan Dündar çok başarılı bir lar eklenince piyesler daha da çarpıcı biçimde gerçekleştirmiş… Oyunu mı oluyor sanki? Bilmiyorum, yeni sadece dekor ve giysiler il- postmodern sahneleme tekniği bunu ginç kılmıyor, ışık ve arada mu icap ettiriyor? Ancak görünen dans sahneleri şu kadarını belirtmeliyim: de seyircinin üzerinde Seyirciler bu tutumu pek de büyük etki yapıyor. Hakan olumlu karşılamıyor. Perde aralarında görüştüğüm kişi- Dündar’ın sözlerine kulak lerin genelde düşünceleri verelim: hep aynı yönde… “Her yeni oyun yeni Aşk Hastası çok geniş bilinmezliklerle gelir. Aşk bir kadroyla sahneleniyor. Hastası oyununun dekoru Şeyh Galip’te Kutay Sun- için kafamda beliren atmos- gar, Dilara’da Ebru Uysal