T.C. EGE ÜN0VERS0TES0 SOSYAL B0L0MLER ENST0TÜSÜ Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Eski Türk Edebiyatı Bilim Dalı

TÛTÎ-NÂME (MET0N VE 0NCELEME) (88a– 177b)

YÜKSEK L0SANS TEZ0

Hazırlayan: Burcu ATALAS

DANI1MAN: Yard. Doç Dr. 1. Fatih ÜLKEN

0ZM0R- 2010

Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü/üne sundu/um “Tûtî-nâme Metin ve 0nceleme (88a-177b)” adlı yüksek lisans tezinin tarafımdan bilimsel, ahlak ve normlara uygun bir 2ekilde hazırlandı/ını, tezimde yararlandı/ım kaynakları bibliyografyada ve dipnotlarda gösterdi/imi onurumla do/rularım.

Burcu ATALAS

TUTANAK

Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim Kurulu’nun ..../...... /...... tarih ve ...... sayılı kararı ile olu2turulan jüri ...... anabilim dalı yüksek lisans ö/rencisi ...... ’nın a2a/ıda (Türkçe / 0ngilizce) belirtilen tezini incelemi2 ve adayı ...../...... /...... günü saat ...... ’da ...... süren tez savunmasına almı2tır.

Sınav sonunda adayın tez savunmasını ve jüri üyeleri tarafından tezi ile ilgili kendisine yöneltilen sorulara verdi/i cevapları de/erlendirerek tezin ba2arılı/ba2arısız/düzeltilmesi gerekli oldu/una oybirli/iyle / oyçoklu/uyla karar vermi2tir.

BA1KAN

Ba2arılı

Ba2arısız

Düzeltme (Üç ay süreli)

ÜYE ÜYE

Ba2arılı Ba2arılı

Ba2arısız Ba2arısız

Düzeltme (Üç ay süreli) Düzeltme (Üç ay süreli)

Tezin Türkçe Ba2lı/ı :

Tezin 0ngilizce Ba2lı/ı :

0Ç0NDEK0LER

Önsöz ...... II

Kısaltmalar ...... IV

G0R01 ...... 1

ÖZETLER ...... 11

I.Bölüm: Eser 0ncelemesi ...... 54

A. Dı2 Özellikler ...... 54

1. Dil Özellikleri ...... 54

2. Atasözleri, Kelâm-ı Kibarlar ve Deyimler ...... 55

3. Anlatım Özellikleri ...... 71

a. Anlatıcı ...... 71

b. Tahkiye ...... 79

c. Anlatım Teknikleri ...... 85

c.a. Çerçeve Anlatı Tekni/i ...... 85

c.b. Hayvan Hikayeleri ...... 91

B. 0ç Özellikler ...... 98

1. 0ncelenen Hikâyelerin Konu Tasnifi ...... 98

2. Hikâyelerde Yer Alan Ki2iler ...... 109

3. Hikâyelerde Mekân ...... 149

4. Hikâyelerde Zaman ...... 161

5. Metinlerarası 0li2kiler ...... 164

6. Nüsha Tavsifi ve Nüsha Tavsifinde 0zlenen Yol ...... 174

II. Bölüm: Metin ...... 176

Sonuç ...... 284

Bibliyografya ...... 286 

 ÖNSÖZ

Klasik Türk Edebiyatı çalı2maları içinde “hikâye” türünün gölgede kalmı2 bir çalı2ma alanı oldu/u bilinmektedir. Oysa bu alanda yapılan ve yapılacak olan pek çok çalı2ma edebiyat tarihimizin seyrini de/i2tirebilecek denli çok ve yetkin eserler barındırmaktadır. Bu alanda yapılan çalı2maların güncelle2mesi, yeni ara2tırmaların da önünü açacak ve modern edebiyat çalı2malarına kaynaklık sa/layacak bir hazine olu2turacaktır. Bu dü2ünceden hareketle Klasik Türk Edebiyatı ve modern edebiyat çalı2malarına da de/inmek mümkündür. Günümüzde pek çok popüler eser, kayna/ı klasik devir edebiyatlarına dayanan anlatılardır. Hazırladı/ımız tezin, bu dü2ünceler ı2ı/ında yeni çalı2maların önünü açmasını ve modern ça/ın henüz kaleme alınmamı2 anlatılarına ilham vermesini umuyoruz. Çalı2mamızın giri2 bölümünde Tûtî-nâme’nin kaynaklarını, çe2itli dillere yapılan çevirilerini ve Türk dili içindeki serüvenini izledik. 0nceledi/imiz hikâyelerin anlatım özellikleri ve barındırdı/ı masalsı unsurlar bizi “hikâye” ve “masal” kavramalarını da ara2tırmaya itti. Bu bölümde hikâye ve masal kavramlarının ortak ve farklı yönlerini bularak bu kavramların inceledi/imiz hikâyeler üzerindeki görünümünü aktaramaya çalı2tık. Giri2 bölümünün ardından, incelememize geçmeden önce traskripsyonunu yaptı/ımız hikâyelerin özetlerini aktardık. Hikâyelerin özetlerine verdi/imiz adları ve numaraları inceleme boyunca kullandık. “Çerçeve anlatı” tekni/i ile olu2turulmu2 eserin inceledi/imiz her bir hikâyesine bir numara verdik. 33’ten ba2layarak 75’e kadar devam eden bu hikâyelerin içinde yer alan geceleri de numaralandırdık. Çalı2mamız, “Eser 0ncelemesi” ve “Metin” olmak üzere iki ana bölümden olu2maktadır. 0lk bölüm, inceledi/imiz hikâyelerin dı2 ve iç özelliklerine yöneliktir. Eserin dı2 özelliklerinde, hikâyelerin dil ve ifade özelliklerine, atasözleri ve deyim hazinesine ve anlatım özelliklerine de/inilmi2tir. “Anlatım Özellikleri” ba2lı/ı altında anlatıcı özellikleri ve eserin yapısı irdelenmi2tir. Bu bölümde “çerçeve hikâye tekni/i” ve “hayvan hikâyeleri” üzerinde ayrıntılı biçimde durulmu2, kavramların Klasik Türk Edebiyatı içindeki yerine de/inilmi2tir. 0ç Özellikler kapsamında öncelikle inceledi/imiz hikâyelerin konu tasnifi yapılmı2, ardından hikâyelerin ki2i, mekân ve



 zaman unsurları belirlenmi2tir. Hikâye ki2ilerinin tümü, üstlendikleri roller ve üzerlerinden aktarılmak istenen iletiler bakımından sınıflandırılmı2tır. Mekân incelemesinde, gerçek ve hayali tüm kapalı ve açık mekânlar belirlenerek ayrıntılı bir inceleme sunulmu2, gerçek mekânlarla ilgili ansiklopedik bilgiler aktarılmı2tır. Hikâyeleri birbirine ba/layan en önemli unsurlardan biri olan zaman kavramı, eserin ana ki2ileri Mâhı2eker ve tûtî arasındaki ileti2imin izlendi/i ve kıssadan hisse bilgilerin aktarıldı/ı bölüm olarak görülmü2 ve eserin en sanatlı anlatımları olan betimlemeler bu bölümde aktarılmı2tır. Hikâyelerin iç özelliklerinin incelendi/i bölümde son olarak metinlerarası ili2kiler irdelenmi2, eserin Hint Edebiyatı, Mesnevî, La Fontaine Masalları ve modern edebiyatımızdaki yansımaları üzerine bilgiler verilmi2tir. Çalı2mamızın ikinci bölümü, inceledi/imiz metinden olu2maktadır. 0nceledi/imiz metin, Millet Kütüphanesi Ali Emirî RM 168 numarada kayıtlı olan yazma nüshadır. Tezimiz, eserin son 90 vara/ını içermektedir. Uzun ve sancılı tez sürecim boyunca uzakta olsalar dahi desteklerini benden esirgemeyen, bana her zaman inanan ve yanlarına gitti/imde rahat bir çalı2ma ortamı sunan sevgili anneme ve babama, kısıtlı bir süreçte tamamlamak zorunda kaldı/ım tezimi hazırlarken yardımlarını gördü/üm de/erli arkada2ım Merve KAHRAMAN’a, deste/ini ve bilgilerini esirgemeyerek varlı/ıyla dahi bana güç veren de/erli hocam Doç. Dr. Samira KORTANTAMER’e, Klasik Türk Edebiyatının bende bir tutku olmasına yol açan ve söyledi/i her cümle, payla2tı/ı her bilgiyle ufkumu açarak yolumu aydınlatan de/erli hocam Yard.Doç. Dr. 1erife YALÇINKAYA’ya te2ekkür borçluyum. Sadece yüksek lisans çalı2ması sırasında de/il lisans dönemi boyunca içimdeki Klasik Türk Edebiyatı sevgisini fark ederek çalı2malarımı destekleyen ve tez hazırlı/ım boyunca bana çalı2ma azmi vererek vazgeçmememi sa/layan de/erli tez danı2manım Yard. Doç. Dr. Fatih ÜLKEN’e te2ekkürlerimi sunarım.

Burcu ATALAS 0zmir, 2010



 KISALTMALAR

age. : adı geçen eser agm. : adı geçen makale agt. : adı geçen tez bkz. : bakınız…

C. : Cilt

H. : Hicrî

M. : Milâdî s. : sayfa

S. : Sayı



 G0R01

Tûtî-nâme do/u edebiyatının en eski ürünlerinden biridir. “Çerçeve hikâyeler” biçiminde kar2ımıza çıkan bu eser Sanskritçede do/up do/u dilleri içinde yaygınla2mı2, Anadolu co/rafyasında ya2amı2 ve yüzyıllar içinde batı dillerine çevrilerek batı edebiyatı içinde de kendine bir yer edinmi2tir. Tûtî-nâme’nin Sanskritçe aslı Sukasaptati (Çakasaptati) dir. “Papa/anın 70 Hikâyesi” anlamını ta2ıyan bu eser, Hint masal edebiyatı içinde ilk düzenli masal serisi olan Pançatantra’dan sonra gelen önemli masal serilerinden biridir.1 Didaktik unsurlardan ziyade e/lendirici yönü a/ır basan ve az da olsa erotik bir içerik barındıran eserin ana öyküsü Aziz Narada tarafından Tanrı 0ndra’ya anlatılmı2 mitolojik bir kökene dayanır: Devadasa, görevli olarak ba2ka bir kente giderken papa/anına karısına göz kulak olmasını söyler. Papa/an da karısı ile a2ı/ının bulu2malarını engellemek için her gece bir öykü anlatır. Öykülerin büyüsüne kapılan kadın, kocasına ihanet tasarısını gerçekle2tiremez. 70. öykünün sonunda eve gelen koca da durumdan memnundur. Öykünün belli ba2lı versyonları: Çintamani Bhatta, 1vetambara mezhebinden bir Cayna ve Prushottama o/lu Devadatta nüshalarıdır.2 Sanskritçe aslı bilinmeyen eser, Türk, Arap, Fars co/rafyalarına ve batı dillerine çeviriler yoluyla aktarılmı2tır. Eserin ilk çevirilerinin Hint dillerine yapıldı/ı anla2ılmaktadır.3 Eser, 1eyh Ziyâeddin Nah2ebî (öl. 751 – 1350) tarafından Farsçaya tercüme edilmi2tir. Eserin, Nah2ebî’den önce de Farsçaya tercüme edildi/i bilinmektedir; fakat bu tercüme kaba ve sanatsız bulunmu2, Nah2ebî’den yeniden tercüme etmesi istenmi2tir. Nah2ebî, eseri “gece” adını verdi/i 52 bölüme ayırarak yeniden tercüme etmi2tir. Bu arada tercümede bazı tasarruflarda bulunmu2, bazı hikâyeleri çıkarıp yenilerini eklemi2tir. 730 (1330) yılında sona eren eser, bir çerçeve hikâye ile bunun içine yerle2tirilmi2 küçük hikâyeler 2eklinde yazılmı2tır. Dili son derece güzel oldu/u halde eser, aradan uzun yıllar geçip yeni nesiller tarafından anla2ılmaz olunca Ebu’l fazl b. Mübârek tarafından Hint-Türk hükümdarı Ekber’in emriyle yeniden kaleme  1 Korhan Kaya: “La Fontaine’in Kalemiyle Türk Masalları”, Gündo/an Edebiyat, C.1, S.3, Ankara 1992, s. 95. 2 Korhan Kaya: Hint Masalları, 0mge Kitabevi, Ankara 1998, s. 21-22.  Cahit Öztelli: “Tûtî-Nâme Üzerine Bilgiler”, Sivas Folkloru, S. 46, Sivas 1976, s. 3.

1 alınmı2tır. Ekber, tahta oturduktan sonra ilk olarak genç ya2ına uygun e/lenceli masal kitaplarını toplatmı2tır. Sözü geçen Tûtî-nâme (1520) farklı 0slami ve Hindu geleneklerinde e/itilmi2 ressamların tarzlarını birle2tirmek için de gösterilen ilk çabaları barındırır.1 Tûtî-nâme, 17. yüzyılda, Muhammed Kadirî tarafından 35 bölüme indirilerek daha da sadele2tirilmi2tir. Kadirî tarafından kaleme alınan bu nüsha Hindçeye, Türkçeye, Kazan Türkçesine ve Bengal diline çevrilmi2tir. Yine aynı nüsha, Hamid Lahori tarafından nazmen yazılmı2tır. Tûtî-nâme 18. yüzyıldan itibaren Avrupa’da tanınmaya ba2lamı2 ve çe2itli Avrupa dillerine birçok çevrileri yapılmı2tır.2 Eserin Türkçe tercümeleri konusunda çe2itli kaynaklarda bilgiler verilmektedir. 1emsettin Kutlu, günümüz Türkçesiyle yayınladı/ı Tûtî-nâme’nin giri2inde, do/ruluk derecesini tespit edemedi/ini bildirerek eserin 16. yüzyılda Filibeli Ali Efendi tarafından Türkçeye aktarılmı2 oldu/unu söyler. Kutlu, elindeki bir di/er kayna/a dayanarak eserin 15. yüzyılın tanınmı2 2airlerinden Hamdullah Hamdi tarafından da tercüme edilmi2 olabilece/ini bildirir. Hamdullah Hamdi’nin kaleminden çıkan bu eserin, zamanın padi2ahı II. Bayezid’e sunuldu/u öne sürülmektedir; fakat kaynaklarda ne Filibeli Ali Efendi’nin ne de Hamdullah Hamdi’nin eserleri içinde “Tûtî-nâme” adlı esere rastlanmamaktadır.3 Cahit Öztelli, 1emsettin Kutlu’dan farklı olarak Tûtî-nâme çevirisiyle ilgili yeni bir bilgi verir. Buna göre, 17. yüzyılda Kadirî tarafından kaleme alınarak çe2itli dillere çevrilen eserin Türkçe tercümesini 17. yüzyılın büyük bilginlerinden Sarı Abdullah Efendi yapmı2tır. Bu çeviri ilk olarak Mısır’da Bulak Basımevi’nde (H. 1254/ M. 1838) ikinci kez 0stanbul’da Matbaa-i Amire’de ( H. 1256/ M. 1840) basılmı2tır. Yine bu yıllarda üzerinde tarih ve basıldı/ı yer bildirilmeyen bir ta2 basması 0stanbul’da çıkarılmı2tır. Bulak, 0stanbul basmaları ile ta2 basma aynı metindir.4

 1 Laura Parodi: “Hindistan Timuro/ulları Mimarisi ve Sanatı”, Türkler, C.8, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 893.  Hasan Kavruk: Eski Türk Edebiyatında Mensur Hikâyeler, Milli E/itim Bakanlı/ı Yayınları: 2789, Milli E/itim Basımevi, 0stanbul 1998, s. 39; 0slam Ansiklopedisi, Milli E/itim Basımevi, C.9, 0stanbul 1964, s.40. 3 1emsettin Kutlu: Tûtî-nâme, Tercüman Gazetesi Yayını, Kervan Kitapçılık A.1. Ofset, s. X. 4 Cahit Öztelli: agm., s. 3.

2

0slam Ansiklopedisi’nde Franz Babinger (Geschichtsschreiber und ihre Werke, 1927, s.207; Lexikon der Weltliteratur’da Kröner, II, 1968, s. 799) de Sarı Abdullah adını verir. Kâtip Çelebi ise Ke2f-el-Zunûn’da, Ziyaeddîn Nah2ebî’nin bu eserinin Türkçeye Kanunî Sultan Süleyman (hük. 1520 –1566) için çevrildi/ini söylemekte ve çevirenin adını vermemektedir. Agâh Sırrı Levend, eserin Fars edebiyatıyla ilgili bölümünde Tûtî-nâme’nin Sarı Abdullah ve Mehmed Kadirî tarafından Türkçeye çevrildi/ini bildirmektedir.1 (0st. 1257) Pertev Naili Boratav, bir notunda Türkçe Tûtî-nâme’nin yazılı2 tarihini Kâtip Çelebi’nin tespitine ba/lar: “Benim elimde yazma bir Tûtî-nâme nüshası var; bunun bir yerinde Ermenice bazı yazılarla birlikte 1829 tarihi bulunmaktadır. Kitabın mukaddimesinde eserin, Kanunî Sultan Süleyman emriyle meydana getirildi/i söyleniyor.” (P.N. Boratav, Halk Hikâyeleri ve Halk Hikâyecili/i, 1946, s.216) Behçet Necatigil, bu verilere dayanarak Tûtî-nâme’nin Sarı Abdullah Efendi tarafından çevrilmi2 olmasının imkânsız oldu/u fikrine varır; çünkü Abdullah Efendi’nin do/umu, Kanunî’nin ölümünden 18 yıl sonradır. Ayrıca Sarı Abdullah Efendi ile ilgili olarak incelenen kaynaklarda yazarın eserleri arasında Tûtî-nâme sözü geçmemektedir.2 Eseri, Türkçeye çeviren ki2inin kim oldu/u net biçimde bilinemese de 16. yüzyılda Kanunî adına Türkçeye tercüme edildi/i kesindir. Bu bilgiyi Gölpınarlı’nın “Mevlana Müzesi Yazmalar Katalo/u”nda tanıttı/ı bir Tûtî-nâme yazmasının Kanunî adına Eyyubî tarafından çevrilmi2 olması ve yine Kanunî’nin emriyle 1537’de çevrilen eserin bir ba2ka nüshasının British Museum’da olması kanıtlar niteliktedir.3 Hasan Kavruk, Tûtî-nâme’nin 17. yüzyılda yapılmı2 bir tercümesi daha oldu/unu bildirir ve 19. yüzyılda yapılan Tûtî-nâme baskılarının da bu 17. yüzyıl metnine dayandı/ını söyler. Bu nüshaların bazılarında mütercim olarak Atayî adı geçmektedir. Cahit Öztelli’nin verdi/i bilgiye göre Ankara Üniversitesi 0lahiyat Fakültesi Kütüphanesinde bulunan bir Tûtî-nâme nüshasının çevirisi Sultan II. Osman’ın emri ile Atayî tarafından yapılmı2tır. Adı geçen Atayî, 17. yüzyılın me2hur

 1 Agâh Sırrı Levend: Türk Edebiyatı Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, C.1, Ankara 1988, s. 231. 2 Behçet Necatigil: Tûtînâme, Can Yayınları, 0stanbul 2009, s. 16-17. 3 Hasan Kavruk: age., s. 39; Hasibe Mazıo/lu: “Divan Edebiyatında Hikâye”, Do/umunun Yüzüncü Yılında Ömer Seyfettin, AKM Yayınları, Ankara 1975, s. 24.

3

2airi Nev’i-zâde Atayî’dir. Eserde geçen manzumelerden biri Nev’î-zâde Atayî’nin Sohbetü’l Ebkâr mesnevisinin Fezâil-i A2k bölümünden alınmı2tır.1 Söz konusu manzume, eserin inceledi/imiz hikâyeleri arasında da görülmektedir.2 Cahit Öztelli, eline geçen 187 sayfalık, ba2ı ve sonu tam olan manzum ve yazma bir Tûtî-nâme’de Mara2lı Hilmi adında bir 2airden bahseder. Eserin ön sözünde kendini nazmen tanıtan Mara2lı Hilmi’nin Tûtî-nâme’yi yazmadan önce kendi bölgesinde tanınan biri oldu/u anla2ılmaktadır. Söz konusu eserdeki manzum parçalarda Atayî adı 2öyle geçmektedir: Beyan etmi2 anı ki fâzıl Atâyî Söylemi2tir ibtidadan intihayi Cahit Öztelli, ilk çalı2masında Tûtî-nâme yazmasındaki Atayî adının 17. yüzyıl da ya2ayan Atayî olup olmadı/ı konusunda yeteri kadar kaynak bulamamı2tır.3 Öztelli, dokuz yıl sonra yaptı/ı bir di/er ara2tırmada eserin içinde yer alan manzum bir bölümün Atayî’ye ait oldu/unu fark etmi2tir. Ara2tırmacı, bizim inceledi/imiz metin olan ve Millet Kütüphanesinde bulunan Ali Emirî RM 168 nüshasının sebeb-i telif ve hatime bölümlerinde, tezini do/rular biçimde Atayî adıyla kar2ıla2mı2 ve Atayî tarafından kaleme alınan bu eserin II. Osman’a sunuldu/unu belirtmi2tir.4 Tunca Kortantamer, Nev’î-zâde Atayî’nin Hamse’sini inceledi/i eserinde Cahit Öztelli’nin bu tespitine ihtiyat kaydıyla yer verir ve eseri Atayî’nin eserleri arasında nakletmez.5 Türkçe Tûtî-nâme çevirilerinin eserin aslından çok farklı oldu/unu söylemek mümkündür; çünkü eseri yeniden yazan veya çeviren herkes kendine göre az çok de/i2iklikler yapmı2tır.6 Bunu, transkripsiyonunu yapıp inceledi/imiz Ali Emirî nüshasından hareketle 1emsettin Kutlu’nun esas aldı/ı tarihsiz ta2 basma ve Behçet Necatigil’in esas aldı/ı 1890’da 0stanbul’da basılan ve musahhihi Süleyman Tevfik olan nüsha arasındaki farklılıklardan da gözlemlemek mümkündür.

 1 Hasan Kavruk: age., s. 40. 2 Bkz. Metin, s.184-185 3 Cahit Öztelli, “Manzum Bir Tûtî-nâme”, Türk Folklor Ara2tırmaları, C.10, 1ubat 1967, s. 4323-4324. 4 Cahit Öztelli: Tûtî-Nâme Üzerine Bilgiler, Sivas Folkloru, S. 46, Sivas 1976, s. 4-7. 5 Tunca Kortantamer: Nev’î-zâde Atayî ve Hamse’si, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları: 88, 0zmir 1997, s. 132.

Hasan Kavruk: age., s. 42.

4

Tûtî-nâme, Avrupalıların da bildi/i, okudu/u bir eserdir. Kadirî tarafından yazılan Farsçası 1801 yılında Kalküta’da 0ngilizcesiyle birlikte basılınca Iken adında bir Alman Türklolo/u bu kitabı Almancaya çevirmi2tir (1822). Asıl önemli çeviri ise Georg Rosen’in (1820-1891) Türkçe metinden, yani Tûtî-nâme’nin 1840 tarihli Türkçe basmasından yaptı/ı çeviridir. Kitap, ilk olarak “Tûtî-nameh / Das Papageienbuch” adıyla yayınlanmı2tır.1 E. Berthels, 0slam Ansiklopedisine yazdı/ı Nah2ebî maddesinde eserin, 1851 yılında D. Galanos tarafından kısmen Rumcaya da çevrildi/ini belirtmektedir.2 Tûtî-nâme üzerine yaptı/ımız çalı2maların ba2langıcında 0stanbul’da ve 0zmir’de yer alan ve Eski Türk Edebiyatı çalı2malarına kaynaklık eden pek çok kütüphanede ara2tırma yapma imkânı bulduk. Bu ara2tırmalarda Tûtî-nâme adlı eserin adının geçti/i pek çok katalo/a ula2tık. Eserin, kaynaklarda izini sürebildi/imiz tüm baskı, nüsha ve tercümelerini tespit etmeye çabaladık. Bu çalı2maların sonucunu; eserin nüshalarını, baskılarını, Türkçe ve Farsça tercümelerinin ayrıntılı adlarını Hülya Kesler’in incelemi2 oldu/u, eserin ilk bölümüne ait çalı2mada bulmak mümkündür.3 0nternetteki yabancı kaynaklardan yaptı/ımız ara2tırmada Hülya Kesler’in yapmı2 oldu/u çalı2maya ek olarak 2u kaynakları da vermek mümkündür: J. Debrett tarafından yayına hazırlanmı2 olan “The Tootinameh or Tales Of a Parrot” ( 0n the with on English Translation) adlı eserin Nah2ebî’den çevrildi/i anla2ılıyor. Eser, 1801 yılında Londra’da basılmı2 ve 170 sayfadan olu2uyor.4 Bir di/er kaynak ise Tûtî-nâme’nin 0spanyol kültüründeki yerini anlatmakta: “The Tuti-Nameh in Spanish Folk-Lore”, Alexandre Haggerty Krappe, Hisponic Review, University of Pennsylvania Press, Vol.1 No.1, 19335. Son olarak A.N.D. Haksar tarafından yayına hazırlanan ve 2000 yılında basılan “Shuka Saptati: Seventy Tales of The Parrot” adlıyla yayınlanmı2tır.6

 1 Behçet Necatigil: age., s. 19-20. 2 0slam Ansiklopedisi, Milli E/itim Basımevi, C.9, 0stanbul 1964, s.40.  Hülya Kesler: Tûtî-nâme (Metin ve 0nceleme) Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 0zmir 2010, Danı2man: Yrd. Doç. Dr. 1. Fatih Ülken (Yüksek Lisans Tezi), s. 3-17 4 www.openlibrary.org 5 www.jstor.org 6 www.flipkart.com

5

Nesir halinde yazılan bir esere, heyecanın yo/unla2tı/ı, duyguların keskinle2ti/i, gerilimin arttı/ı yerlerde veya bir durumda ahlaki bir sonuç, bir hisse çıkartılması istendi/inde 2iir parçalarından faydalanılması eski bir edebiyat gelene/idir. 0lk biçimiyle 9. yüzyıl dolaylarında Arapça yazılmı2; fakat muhteva bakımından Hind, Arap ve Fars asıllı mensur Binbir Gece Hikâyeleri’nde de yer yer 2iir alıntıları görülür. Nah2ebî de Farsça Tûtî-nâme’sine 2iirler eklemi2tir. (955 tarihinde istinsah edilmi2 bir nüshası Süleymaniye Halet Efendi ilave kitapları arasında, Nr.90) eseri Türkçeye çeviren ki2iler, manzum parçalar bulunan yerlere do/rudan do/ruya Türkçe mısralar, beyitler, kıtalar koymu2; dahası, manzum bölümleri kendi zevklerine göre de/i2tirmi2lerdir.1 Örne/in 1emsettin Kutlu, Tercüman yayınlarından çıkan Tûtî-nâme baskısında, eseri ta2 basmadan çevirirken fazlaca bir tasarruf yaparak kimi beyit ve rubâîleri almamı2tır. Kimi beyitler de nesre çevrilerek metin içine karı2tırılmı2tır.2 Tûtî-nâme, çerçeve hikâyeye ba/lı müstakil ara hikâyelerden meydana gelen, kıssadan hisse çıkartılacak tarzda ve ahlaki niteli/i a/ır basan bir eserdir. Olaylar, ba2tan itibaren ahlak dersi çıkarılacak biçimde ortaya konmu2tur. Hikâyelerden bazısı müstehcen, birkaçı da 0slamî niteliktedir. Eser, Budist bir kültürün ürünü oldu/u halde tercüme edilirken ayet ve hadislerden, 0slam büyüklerinin menkıbelerinden, 0slam tarihine ait olan olaylardan faydalanılmı2tır. Bunlar 2üphesiz eserin aslında olmayıp sonradan ilave edilmi2tir. Eserde bir hayli de hayvan hikâyesi vardır. Ola/anüstü olayları ihtiva eden hikâyeler kadar ola/an, günlük olayların anlatıldı/ı hikâyelere de Tûtî-nâme’de oldukça fazla yer verilmi2tir.3 0nceledi/imiz eser, çerçeve anlatı tekni/iyle olu2turulmu2 bir hikâyeler bütünüdür; fakat eserin inceledi/imiz bölümleri içinde bu hikâyelerin kimi zaman “hikâye” kimli/inden çıkarak “masal” kimli/ine büründü/ünü görürüz. Eser incelemesine geçmeden önce “hikâye” ve “masal” kavramlarının üzerinde durarak birbiriyle karı2ıp bütünle2en bu iki kavramın inceledi/imiz anlatılar üzerindeki görüntüsünü irdelemek istiyoruz.

 1 Behçet Necatigil: age., s. 18. 2 Cahit Öztelli: agm., s. 5. 3 Hasan Kavruk: agm., s. 43.

6

1erife Ya/cı, “Klasik Türk Edebiyatında Hikâye” adlı çalı2masında hikâye kavramını ara2tırmaya sözcü/ün anlam yolculu/undan ba2lamı2tır. Ya/cı, çe2itli kaynaklara dayanarak hikâye sözcü/ünün anlamlarını 2öyle aktarır: “Kelime olarak Arapça, hakaye kök anlamıyla, ‘taklit etmek, bir nesnenin kopyasını çıkarmak’ anlamını ta2ır. Zamanla ‘nakil, rivayet, beyan, haber vermek’ kavramlarını içine almı2 ve daha sonra da ‘anlatma, benzetme, tarih, destan, kıssa, masal, rivayet’ anlamlarını ihtiva etmi2tir.1 Hikâyenin çok anlamlı bir sözcük olu2u onun en eski edebi türlerden biri olu2undan kaynaklanır.2 Hikâye sözcü/ünü en temel anlamıyla “Ya2anmı2, ya2andı/ı hayal edilmi2 veya ya2anabilece/i dü2ünülmü2 olayların bir olay zincirine dayalı olarak anlatılması” olarak tanımlayabiliriz.3 Hasibe Mazıo/lu, “Divan Edebiyatında Hikâye” adlı çalı2masında hikâye türünün 13. yüzyıldan, modern hikâyenin ba2ladı/ı Tanzimat dönemine dek gelen serüvenini aktarır ve Divan Edebiyatı alanı içinde incelenen hikâyeleri 2ekilleri, dil ve ifade biçimleri, konularının kayna/ı ve konuları bakımından sınıflandırmanın mümkün oldu/unu söyler.4 Yapılan tüm çalı2malar, klasik kültürün bir hikâye gelene/inin oldu/unu göstermektedir.5 Klasik Türk Edebiyatı çalı2maları içinde çe2itli ara2tırmacılar hikâyeler üzerinde pek çok tasnif denemesi yapmı2tır. 0nceledi/imiz eser Tûtî-nâme’yi, çerçeveli yapısı dolayısıyla bu tasnifler içinde Hasan Kavruk’un yapmı2 oldu/u tasnifle örneklendirmek mümkündür. Hasan Kavuk, “Eski Türk Edebiyatında Mensur Hikâyeler” adlı çalı2masında hikâyeleri 2ekilleri bakımından dörde ayırır.6 a. Müstakil Hikâyeler b. Çerçeve Hikâyeler c. Belli konularda derlenip gruplandırılmı2 müstakil hikâyeler d.Hiçbir tasnife tabi tutulmadan rastgele derlenip gruplandırılmı2 müstakil hikâyeler

 1 1erife Ya/cı: “Klasik Türk Edebiyatında Hikâye”, Türk Dünyası Ara2tırmaları, S.141, Aralık 2002, s. 147. 2 A. Yekta Saraç: “Divan Edebiyatında Hikâye”, Hece, Yıl 4, S. 46/47, Ankara 2000, s. 122. 3 Sadık K. Tural: Hikâyecili/imizin 100.Yılında Yüz Örnek, Kültür ve Turizm Bakanlı/ı Yayınları, s. IX. 4 Hasibe Mazıo/lu: “Divan Edebiyatında Hikâye”, Do/umunun Yüzüncü Yılında Ömer Seyfettin, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara 1975, s. 19-20. 5 1erife Ya/cı: agm., s. 253. 6 Hasan Kavruk: age., s. 8; 1erife Ya/cı: agm., s. 155.

7

1erife Ya/cı, Hasan Kavruk’un bu sınıflamasını geli2tirmi2, mensur anlatı gelene/ini manzum anlatılardan koparmamak gerekti/ini dü2ünerek yeni bir sınıflandırma yapmı2tır. Tûtî-nâme’yi, Binbir Gece Hikâyeleri, Kırk Vezir Hikâyeleri, Bahtiyârnâme gibi eserlerle birlikte tasnifin ilk sırasında örneklendirmek mümkündür. Ya/cı, tasnifini 2u 2ekilde belirlemi2tir:1 A. Edebi eserler I. Bir gurup mesnevi ve hikâye kitapları 1. Bir çerçeveye ba/lı küçük hikâyeler içeren manzum, mensur ya da manzum- mensur karı2ık hikâye kitapları 2. Sohbet, nefha tarzı ile olu2turulmu2 mesneviler, hikâyelerin belli temalar altında toplandı/ı hikâye külliyatları 3. 0ki kahramanlı a2k ve macera mesnevileri, müstakil büyük hikâyeler 4. Hikâyelerin hiçbir tasnife tabi tutulmaksızın bir araya getirildi/i hikâye mecmuaları II. Divanlarda yer alan manzum küçük hikâyeler III. Mizahi eserlerdeki hikâyeler A. Tarih kitapları ve tarihi-menkıbevi eserler B. Ahlak kitapları C. Ansiklopedik eserler Saim Sakao/lu, “Gümü2hane Masalları” adlı çalı2masında “masal” kavramına geni2 yer ayırmı2tır. Sakao/lu, masal sözcü/ünün anlamını çe2itli kaynaklara dayanarak vermi2tir; buna göre “masal”, kaynaklarda, “mesel, dâsıtân, menkabe, misal, hikâye fabl, düzme” gibi sözcüklerle kar2ılanmaktadır.2 Masal sözcü/ü hakkında pek çok ara2tırmacı tarif denemesi de yapmı2tır. En temel anlamıyla masal, kahramanlarından bazıları hayvanlar ve tabiatüstü varlıklar olan, olayları masal ülkesinde cereyan eden hayal mahsulü oldu/u halde dinleyenleri inandırabilen bir sözlü anlatım türüdür.3 Sakao/lu, çalı2masında çe2itli ülkelerdeki masal kitaplarını da incelemi2tir. Ara2tırmacı, Tûtî-nâme’nin Hint Edebiyatındaki aslı olan Çakasaptati’yi bu bölümde masal  1 1erife Ya/cı: agm., s. 157. 2 Ayrıntılı bilgi ve kaynakları için bkz. Saim Sakao/lu: Gümü2hane Masalları, Metin Toplama ve Tahlil, Atatürk Üniversitesi Yayınları, Ankara 1973, s. 1-3.  Saim Sakao/lu: age., s. 5.

8 ara2tırmalarının en önemli kaynaklardan biri olarak tanımlamı2tır.1 Sakao/lu, ara2tırmasını, Türkçe masal kitaplarının kaynakları üzerine sürdürmü2 ve ba2langıçtan itibaren Türkçeye yabancı kültürlerden geçen masalları 1. 0slamiyet’ten önceki Uygur tabakası 2. Hint tabakası 3. 0slamiyet’ten sonra geçilen Arap ve Fars tabakası 4. Tanzimat’tan sonra temasta bulunulan Batı kültürleri tabakası 5. Türk tabakası olmak üzere be2 tabakaya ayırmı2tır. Tûtî-nâme, bu tabakalar içinde Hint tabakası içinde yer almaktadır.2 Hikâye ve masal türleri arasında bir kar2ıla2tırma denemesi yapan Ali Öztürk, hikâye türünün de/i2ik özellikleri açısından en çok yakla2tı/ı türün masal oldu/unu söylemektedir. Ara2tırmacının verdi/i bilgiye göre, iki tür arasındaki benzerli/i ara2tıranlar arasında Otto Spies kar2ılıklı mukayeseler sonucunda 2u esasları tespit etmi2tir.3 1. Masallarda oldu/u gibi hikâyelerde de olaylar muhayyel ülkelerde geli2ir. Her iki türde de belli bir zaman dilimi belirlemek mümkün de/ildir. 2. Her iki türde de kahramanlar halkın içinden çıkar, halkın verdi/i isimleri ta2ırlar. 3. Her iki türde de kahramanlar fevkalade ki2ili/e sahip tiplerdir. 4. Hikâye kahramanları da masallarda oldu/u gibi ailenin tek evladıdır. Hikâyelerde ya tek bir o/ul ya tek bir kız bulunur. 5. Her iki türün kahramanı da güzellik, ya2, anlayı2 bakımından birbirlerine çok benzer.

 1 Saim Sakao/lu: age., s. 20. 2 Saim Sakao/lu: age., s. 26-31. 3 Ali Öztürk: “Anonim Türlerde Kurulu2 ve Anlatım Kuralları”, Türk Anonim Edebiyatı, Bayrak Yayıncılık, 0stanbul 1985, s. 34-35.

9

B.A. Fischer ise O. Spies’in görü2lerini ele2tirerek masalla hikâyenin iki temel farkını ortaya koymu2tur.1 1. Hikâyede gerçek hayat ön plandadır. Ola/anüstü, bir süs olarak arka planda kalmaktadır. Masalda ise ola/anüstü ön plana çıkar ve gerçek hayat arkadan ola/anüstüyü takip eder. 2. Halk hikâyeleri ile masal 2eklen de birbirinden farklıdır. Hikâyeler ço/unlukla nesir ve nazım olarak birlikte türü olu2tururlar. 0nceledi/imiz hikâyelerde masal türünün özelliklerini ola/anüstü ki2i ve olaylarla, mekân ve zaman sınırlamaları, atlamaları üzerinde görmek mümkündür. Hikâye ki2ileri ve olay örgüsü içinde kullanılan çe2itli nesneler bilindik masal motiflerin izlerini ta2ır. Kötü ve iyi karakterler birbirinden kesin çizgilerle ayrılabilmekte, bildik masal tipleriyle kar2ıla2ılabilmektedir. 0nceledi/imiz hikâyelerin masal türüyle en çok yakınla2tı/ı nokta, ki2i kadrosunun hayvanlardan olu2tu/u anlatılardır. 0ncelememizde “hayvan hikâyeleri” olarak tanımladı/ımız bu anlatılar, tipleri, olay örgüleri ve kıssadan hisse unsurları ile “hayvan masalları” ile e2 de/er niteliktedirler.

 1 Ali Öztürk: agm., s. 35.

10

ÖZETLER

33. KILIK DE.01T0REN FER’Î’N0N H0KÂYES0 12. GECE

Çin’de ya2ayan zengin bezirgân Hoca Mansûr’un Sâliha adında güzel ve ahlaklı bir karısı vardır. Sâliha’nın güzelli/i tüm 2ehre yayılmı2tır. Hoca Mansûr bir gün güzel e2ini Allah’a emanet edip ticarete gider. O 2ehirde ya2ayan Fer’î adında hile ve düzen ustası bir adam Sâliha’ya kulaktan â2ık olmu2tur. Fer’î, Sâliha’ya ula2mak için acuze ve fitneci bir kadın olan analı/ını kullanır ve ondan Sâliha’yla konu2masını ister. Kadın kalkıp Sâliha’nın evine gider ve Fer’î’nin vuslat arzusunu Sâliha’ya bildirir. Sâliha, kadının söyledikleri kar2ısında adeta öfkeden köpürür ve kadını evinden kovar. Olanları analı/ından haber alan Fer’î a2k derdine boyun e/erek bulundu/u 2ehri terk eder ve gide gide bir zâhidin yanına ula2ır. Bir süre ona hizmet eder. Zâhid, hizmetinin kar2ılı/ı olarak Fer’î’ye Allah’ın adlarından birini ö/retir. Fer’î böylece kalıptan kalıba girme sihrine sahip olur ve kendini derhal Hoca Mansûr kılı/ına sokarak Sâliha’nın yanına varır. Sâliha, kar2ısında Hoca Mansûr kılı/ında duran Fer’î’yi evine alır, ba2ına gelenleri sorar; fakat adamın hal ve davranı2larından 2üphelenir ve kendini hastalı/a vurarak kocası kılı/ındaki bu adamın vuslat arzusuna cevap vermez. Sâliha, adamı günlerce oyalar ve sonunda gerçek Hoca Mansûr evine döner. Karısının yanında tıpkı kendine benzeyen bu adamı gören Hoca Mansûr, ne oldu/unu anlamaya çalı2ır, derken kavgaya tutu2urlar. Kadı huzurunda Sâliha’nın kocası oldu/unu iddia eden iki adam vardır; ikisi de birbirinin aynısıdır. Kadı, karar veremez ve sonunda meclisten biri çıkıp Sâliha’nın gerçek kocasını bulmanın yolunu söyler. Buna göre, her iki taraf da Sâliha ile zifaf gecesinde ya2adıklarını anlatacak, anlatılanlar Sâliha’nın anlatımıyla kıyaslanacaktır. Adamın söyledikleri, akıllıca bulunur ve denilen yapılır. Sonunda Sâliha’nın gerçek kocası tespit edilmi2 olur. Sahte Hoca Mansûr Fer’î’nin derisi soyulup âleme rüsva edilir.

11

13. GECE: Tûtî-i Kâmil, Mâhı2eker’den kendisine kulak vermesini ve onun yardımıyla muradına ermesi için hemen sevdi/ine ko2masını söyler. Bu olayı Bâbîl 2ehzadesinin iki vefakâr arkada2ı sayesinde muradına ermesine benzetir ve a2a/ıdaki hikâyeyi anlatmaya ba2lar:

34. BÂBÎL 1EHZADES0N0N MURADINA ERMES0

Bâbîl padi2ahının ölümünden sonra yönetim o/ulları Hümâyunbaht ve Ferahbaht’a kalır. Tahta, büyük o/ul Hümâyunbaht geçer. Küçük o/ul Ferahbaht, ülkenin yakınındaki bir vilayete emir tayin edilir. 0ki karde2, birbirini çok sevmekte, mutlulukla geçinmektedir; fakat bu durum dü2man ülkeleri kıskandırmakta ve Bâbîl’e taarruz etmeyi imkânsızla2tırmaktadır. Bir gün gelir, dü2manlar emellerine ula2ır. Hümâyunbaht ve Ferahbaht’ın arası açılır. Hümâyunbaht, karde2i Ferahbaht’a türlü eziyetler yapmaya ba2lar. Ferahbaht, bunun üzerine ülkesini terk etmeye karar verir. Ferahbaht, yolda bir dervi2le kar2ıla2ır ve onun dervi2âne ya2antısına hayran olur. Ona, sahip oldu/u mutlulu/un sebebini sorar. Dervi2, Ferahbaht’a 0skender’in bile sahip olamadı/ı bir cevhere sahip oldu/unu söyler. Ya2adıklarını bildi/ini ve 2imdiden sonra talihinin açıldı/ını iletir. 1ehzade Ferah, dervi2in elini öpüp yola devam eder. Ferahbaht’ın yoluna biraz sonra Mübârekfâl adında bir genç çıkar. Genç, 2ehzadeden kendisini hizmetine almasını ister. Mübârekfâl ve Ferahbaht yola birlikte devam ederler. Dinlenmek için bir su kenarına otururlar. 1ehzade, burada bir yılanın bir kurba/ayı yemeye çalı2tı/ını görür ve kurba/aya acıyarak yılanı kovar. Yılan, avını kaybettirdi/i için Ferahbaht’ın kendisine zulmetti/ini söyler. Bunun üzerine Ferahbaht, vücudundan kurba/a büyüklü/ünde bir parçayı kopararak yılana verir. Yılan, parçayı alıp evine gelir, olanları e2ine anlatıp 2ehzadenin cömertli/ini över. Yılan ve e2i, insano/lunun cömertli/i üzerine söyle2ir. Erkek yılan bu olaya benzer bir hikâye olan Hz. Mûsâ ve Karga hikâyesini anlatmaya ba2lar.

12

35. HZ. MÛSÂ VE KARGA H0KÂYES0

Bir gün bir güvercin zalim bir tav2ancıldan kaçarken Hz. Mûsâ’dan yardım diler. Hz. Mûsâ, güvercini ete/i altına saklar. Derken tav2ancıl, Hz. Mûsâ’nın yanına gelir ve nafakasını kendisinden saklamamasını, güvercini saklayarak kendisine zulmetmemesini rica eder. Hz. Mûsâ tav2ancıla, istedi/inin güvercin mi yoksa nafakası mı oldu/unu sorar. Salt güvercini istiyorsa kendisine sı/ınan bir canlıyı koruyaca/ını belirtir. Tav2ancıl, maksadının nafaka oldu/unu söyler. Hz. Mûsâ, kendi vücudundan güvercin büyüklü/ünde bir et parçası kesip ona verir. Bunun üzerine tav2ancıl, aslında kendisinin Mikâil, güvercin suretinde görünenin de Cebrail oldu/unu söyler ve Hz. Mûsâ’ya kereminin ve cömertli/inin seviyesini ölçmek için kar2ısına çıktıklarını açıklar.

Di2i yılan, erke/ine derhal 2ehzadenin yardımına ko2masını, onun cömertli/ini kar2ılıksız bırakmaması gerekti/ini söyler. Aslında bu kurba/a ve yılan da birer peridir. Birlikte Ferahbaht’ın kar2ısına çıkarlar ve hizmetine girmeyi talep ederler. Yılan suretinde olanın adı Hâlis, kurba/a suretinde olanın adı ise Muhlis’tir. 1ehzade, Hâlis ve Muhlis’i hizmetine alır. Ferahbaht, Mübârekfâl, Hâlis ve Muhlis yola birlikte devam ederler ve günler sonra Mısır’a varırlar. Mısır’a vardıkları gün bir 2enlik günüdür. Ferahbaht, padi2ahın dikkatini çeker. Padi2ah, onun soylu bir kimse oldu/unu anlamı2tır. Ferruhbaht’ı ve arkada2larını meclisine davet eder. Sultan, bir gün su kenarında otururken parma/ındaki yüzü/ü suya dü2ürür. Yüzü/ü aranır fakat bulunamaz. Bunu duyan Muhlis, Ferahbaht’a yüzü/ü sudan çıkarabilece/ini iletir. Sultana haber verilir. Muhlis, kurba/a kılı/ına girerek Nil Nehri’ne dalar ve yüzü/ü bulur. Sultan çok mutlu olur ve Ferahbaht’ı ödüllendirerek itibarını yükseltir. Günlerden bir gün, Mısır Sultanı’nın kızını bahçede yılan sokar. Kız, günden güne kötüle2ir fakat bir çare bulunamaz. Hâlis, bu haberi duyar ve Ferahbaht’a kızın derdine çare bulabilece/ini söyler. Ferahbaht, bu haberi padi2aha iletir ve Hâlis derhal kızın yanına alınır, zehri çeker ve yarayı iyile2tirir. Mısır Sultanı bu duruma çok sevinir, sözünde durur; kızını Ferahbaht’a verir ve onu padi2ah ilan eder.

13

Mübârekfâl, Hâlis ve Muhlis Ferah Baht’ı tebrik ederler. Mübârekfâl, Ferahbaht’tan Hâlis ve Muhlis’e ülkelerine dönmeleri için izin vermesini ister; fakat Ferahbaht onca zahmete birlikte katlandıktan sonra bunun bir lütuf olmadı/ını dü2ünür ve iste/i geri çevirir. Mübârekfâl, bunun üzerine gerçekleri açıklamaya ba2lar: Ferahbaht’ın yola çıktı/ında kar2ısına çıkan dervi2, Ekmeleddîn-i Hemedânî Hazretleri’dir. Mübârekfâl, Ferahbaht’ın talihidir ve Ekmeleddîn-i Hemedânî tarafından ona yolda2 edilmi2tir. Hâlis ve Muhlis de peri cinsinden olduklarını açıklarlar ve ülkelerine dönmeyi yeniden teklif ederler. Ferahbaht, istemeyerek yolda2larının dile/ini kabul eder, onların sadakatine daima hayran kalır ve onları daima hatırlar.

14. GECE: Tûtîye göre, Mâhı2eker, sevdi/ine kavu2mak için hilelere ba2vurmalı, türlü yollar denemelidir. Tûtî, Mâhı2eker’e örnek olması için Zarîfe’nin padi2ahın tavusunu bo/ması hikâyesini anlatır:

36. ZARÎFE’N0N PAD01AHIN TAVUSUNU BO.MASI

Tarsus 2ehrinde 1ebbâd adında çok zengin bir adam vardır. 1ebbâd’ın tek derdi çocu/unun olmayı2ıdır. Gördü/ü herkese derman soran 1ebbâd bir gün bir Yunan âlimiyle tanı2ır. Âlim, ona bir macun verir ve bu macunu tavus ku2u ödüyle ezip karısına yedirmesi gerekti/ini söyler; böylece bir çocukları olacaktır. Tarsus 2ehrinde bulunan tek tavus ku2u vardır; bu da padi2ahın tavusudur. Padi2ah, bu ku2u çok sevmektedir. Fakat çocuk sahibi olmanın tek yolu da bu ku2tan geçmektedir. 1ebbâd ve karısı plan yapıp tavus ku2unu kaçırıp eve getirirler. Tavusu bo/azlayıp ödünü çıkarırlar ve Yunan âliminin dedi/i gibi macunla ezip ödü yerler. 1ebbâd’ın karısı Zarîfe’nin Anter adında bir karde2li/i vardır. Zarîfe, ba2ından geçenleri Anter’e anlatmı2tır. Bu sırada, padi2ahın tavusunun kayboldu/u anla2ılır. Tavusu canlı ya da cansız bulan ki2iye bin altın verilecektir. Bunu duyan Anter, do/ruca padi2ahın huzuruna çıkar ve olan biteni anlatır. Padi2ah, Zarîfe’nin derhal idamını emreder; fakat vezirleri ona engel olur ve olanı biteni tam olarak anlamak gerekti/ini savunurlar. Padi2ah bunu kabul eder. Bunun üzerine Anter, padi2ahtan iki adamını yanına vermesini ve olanları Zarîfe’nin kendi dilinden duymalarını ister.

14

Anter’in istedi/i gibi yanına iki adam verilir. Anter bu adamları birer sandı/a koyar ve sandıkları eve gönderir. Karde2i Zarîfe’ye de bir yolculu/a çıkaca/ını, bu sandıkları da ona emanet bıraktı/ını söyler. Ayrılacakken, kadına yeniden tavusu kaçırma hikâyesini sorar. Zarîfe, i2in farkındadır ve hikâyeyi tamamlamamı2 gibi anlatır; anlattıklarının bir rüya oldu/unu söyler ve rüyasını yorumlamaya ba2lar. Anter’in aklı ba2ından gider. Sandı/ın içindeki adamlar, duyduklarını padi2aha anlatırlar. Padi2ah Anter’in, karde2ine garezinden bunları anlattı/ını dü2ünür ve Anter’i idam ettirir. * * *

Tûtî-i Kâmil, Mâhı2eker’in sevdi/ine kavu2mak için bir yol bulamamasının asıl nedeninin onda a2k duygusunun barınmamasından kaynaklandı/ını söyler ve Mâhı2eker’in gerçek a2kın yerine mecazî a2kı tercih etti/ini dü2ünür. Tûtî, bu dü2üncesini destekleyen bir hikâye anlatır:

37. CEMÎLE’N0N 0LAH0 A1KA YÖNELME H0KÂYES0

Horasan diyarında bir zâhid vardır. Zâhid’in bir o/lu bir de kızı bulunmaktadır. Zâhid bir gün hacca gitmeye karar verir. O/lu ve karısıyla vedala2ırken, kızının gelinlik ça/ına geldi/ini, uygun bir talibi çıkarsa kendisi hacdan dönemese bile Cemîle’yi ona vermelerini ister. Zâhid hac yoluna çıkar. Yolda Nahîf adlı bir gençle tanı2ır. Gencin halini ve tavrını çok be/enir ve onu kızına nikâhlar. Nahîf ve zâhid yola birlikte devam ederler. Bu sırada zâhidin ticaretle u/ra2makta olan o/lu da bir gençle tanı2mı2tır. Babasının tavsiyesini hatırlayan o/ul da be/endi/i Zarîf adlı bu genci kız karde2ine gıyaben nikâhlar. Öte yandan, zâhidin karısı da kızına talib olan Nazîf isimli bir gence kızını vermi2tir. Nazîf, kızla gerde/e girmek için zâhidin ve o/lanın eve dönmesini beklemektedir. Gün gelir zâhid ve o/lu eve döner. 0kisin de yanında Cemîle’ye münasip gördükleri damatlar vardır. Nahîf, Zarîf ve Nazîf kavgaya tutu2urlar; fakat kimsenin kimseye diyecek sözü yoktur. Olanlar yava2 yava2 2ehirde yayılmaya ba2lar. Cemîle

15 söylentileri duydukça üzülür, üzüntüsünden hasta olur ve bir gün ölüm 2erbetini içerek fani dünyadan ayrılır. Annesi ve babası feryat figan ederek kızlarını gömerler. Bu duruma en çok üzülenlerse damat adaylarıdır. Nahîf, Cemîle’nin güzel yüzünü bir kez daha görmek ister. Bunun üzerine Nahîf mezarı kazıp ölüyü dı2arı çıkarır. Zarîf üstad bir tabiptir. Cemîle’de ya2am belirtisi görür. Kan bo/masından dolayı vücudu so/umu2tur. Cemîle’yi hayata döndürmenin yolu ise onu dövmektir. Nazîf, bunu yapabilece/ini söyler ve kızı döverek kan dola2ımını sa/lar. Cemîle hayata döner fakat gençler arasında yeni bir kavga ba2lar. Nahîf, mezarı kazdı/ı için; Zarîf, mesle/i icabı kızın hayata dönebilece/ini anladı/ı için; Nazf ise kızı döverek hayata dönmesini sa/ladı/ı için kızın üzerinde hak iddia etmektedir. Cemîle, kavgayı duyar ve üzülerek kendisini ya2arken de ölmü2ken de rahat bırakmadıkları için damat adaylarına kızar ve anne babasının yanına gitmek istedi/ini söyler. Cemîle, anne babasının yanına döndükten sonra Allah’ın lütuf ve keremine 2ükretmek ister ve bir kavga dünyası olan bu dünyayı bir yana iterek kalan ömrünü ibadetle geçirir. Saçlarını kesip abalar giyer ve 2ehvânî duygularını yenerek evliyalık derecesine yükselir.

15. GECE: Mâhı2eker, tûtînin kendisini anlayamamasının sebebini hiç â2ık olmamasına ba/lar. Tûtî-i Kâmil, Mâhı2eker’in bu iddiasını kabul etmez ve ona a2ktan nasibini almayan ki2inin bu dünyada insan sayılmayaca/ını dü2ündüren bir hikâye anlatır: 38. BÂYAZÎD-0 B0STÂMÎ VE TÜRKMEN’0N E1E.0

Bâyazîd-i Bistâmî, bir gün camide vaaz vermektedir. Pek çok ki2i onun nasihatlerinden yararlanmaktadır. Meclisin hareketlendi/i bir sırada kürsünün yanına bir Türkmen yana2ır ve bir derdinin oldu/unu söyler. Türkmen, e2e/ini kaybetmi2tir ve bulunmasını istemektedir. Bâyazîd-i Bistâmî ona sabretmesini söyler ve az sonra kendisini dinleyenlere “Aranızda hiç â2ık olmamı2 olan var mı?” diye sorar. Bir ihtiyar aya/a kalkar ve a2k konusunda tamamen cahil oldu/unu söyler. Bunun üzerine Bâyazîd-i Bistâmî, e2e/ini kaybeden Türkmen’e yönelerek: “Ey adam, i2te kaybetti/in e2ek buradadır.”der.

16

*** Tûtîye göre, Mâhı2eker kalbini a2ktan uzak tutmamalı ancak vuslat zamanı geldi/inde de aç gözlü olmamalıdır. Tûtî hırs ve aç gözlülü/ün zararını a2a/ıdaki hikâye ile dile getirir: 39. TAC0R SADR0’N0N ASLANIN EL0NDEN KURTULMASI

Geçrevan nahiyesinde kazanma hırsıyla dolu Sadri adında bir tacir vardır. Sadri, günden güne fakir dü2er ve sefere çıkmaya karar verir. Yolu, bir aslanın zapt etti/i, kimseyi u/ratmadı/ı bir yere dü2er. Bir yaban sı/ırı ile bir âhû da aslanın vezirli/ini yapar ve kendisini do/ru yola yöneltmeye çalı2ırlar. Tacir Sadri aslanı görünce çok 2a2ırır, korkar. Bunu gören sı/ır ile âhû tacire acır ve onu kurtarmak isterler. Aslana gönül alıcı sözler söylerler ve tacire lütufta bulunmasını isterler. Arslan bu sözlerden mutlu olur, helak etti/i kervanlardan aldı/ı nice mal ve mücevheri tacirin önüne koyar ve istedi/i kadar alabilece/ini söyler. Biçare Sadri istedi/i kadar mal ve altın alıp ülkesine döner; ancak aklı, aslanın sahip oldu/u servette kalır. Hırsına yenik dü2er ve tekrar aslanın bulundu/u yere do/ru yola çıkar. Ama o gün aslanın yanında nedimlerinden kurt ile çakal vardır. Sadri’yi gören kurt ile çakal aslanı kötü yola sevk ederler, Sadri’ye haddini bildirmesi gerekti/ini söylerler. Aslan, Sadri’yi tam parçalayacakken âhû ile sı/ır gelir. Sadri’nin servet hırsıyla geri döndü/ünü anlarlar ancak yine de onu kurtarmak isterler. Aslana güzel, gönül alıcı sözler söyleyerek gazabını dindirirler ve Sadri’yi ölümden yine kurtarırlar.

***

Tûtî-i Kâmil, Mâhı2eker’in sevgilisiyle birlikteyken her konuda ölçülü olması gerekti/ini; ancak iki yüzlülük de etmemesi gerekti/ini 2u hikâye ile anlatır:

17

40. MEH 0ZÂR’IN 0K0YÜZLÜLÜ.Ü ve GÜLFE1ÂN

Tebriz’de bir padi2ahın akıllı, bilgili ve bundan dolayı da memleketin bütün i2lerini teslim etti/i Âsım adında bir veziri vardır. Bir gün Tebriz’e Hind padi2ahı tarafından elçiler gönderilir. Vezir bu elçileri sarayında a/ırlar, her türlü ihtiyaçlarını kar2ılar. Hatta padi2ahın Gülfe2ân adındaki, güldü/ünde meclisi gül bahçesine çeviren nedimini de davet eder. Gülfe2ân yolda gelirken i/renç suratlı, kötü huylu bir adama rastlar. Bu adam, sevinçli hareketlerle kendi kendine oynamaktadır. Gülfe2ân, adamın sevincine 2a2arak nedenini sorar. Gülfe2ân’ı tanımayan bu adam vezirin sarayında davet oldu/unu, Gülfe2ân adlı nedimin de bu davete katılaca/ını, kendisinin de Gülfe2ân’ın hatunuyla yıllardır görü2tüklerini ve Gülfe2ân evde yokken yine görü2eceklerinden dolayı mutlu oldu/unu söyler. Bunu duyan Gülfe2ân hemen geri dönmek ister; fakat vezirin adamlarından korkarak yoluna devam eder. Saraya, elçilerin yanına gelir. Birçok hüner sahibi, hünerlerini sergiler; ancak vezirin onca çabasına ra/men biçare Gülfe2ân kahrından gülemez. Vezir Âsım, meclis da/ıldıktan sonra padi2aha Gülfe2ân’ın kendilerini mahcup etti/ini, hiç gülmedi/ini, meclisi gülistana çevirmedi/ini bildirir. Bunun üzerine vezir Âsım, Gülfe2ân’ı sarayının altındaki zindana hapseder. Gece gündüz hapishanede ba2ına gelenleri dü2ünen Gülfe2ân a/layarak pencereden dı2arı bakarken Âsım’ın filciba2ısı ile Âsım’ın e2i Meh izâr’ın filin üzerinde oyna2tıklarını görür. Bu hal üzerine elinde olmadan o kadar çok güler ki zindan tam bir gül bahçesine döner. Bu hali gören zindan bekçileri çok 2a2ırır ve durumu hemen vezire haber verirler. Vezir de bu durumu padi2aha bildirir. Vezir Âsım o gün haremi ile bahçeye gezmeye gider ve hatunu ile yiyip içmeye ba2lar. O sırada cariyelerden biri topladı/ı çiçekleri getirip vezirin önüne koyar. Bunu gören Meh izâr yüzüne vezirden ba2ka kimsenin bakmasını istemedi/ini hatta nergisin gözünün dahi nâmahrem oldu/unu söyleyerek çiçeklere arkasını dönüp ba2ını örter. Vezir de karısının bu kadar iffetli ve namuslu olmasına sevinir. Ancak kafesteki bülbül bunu duyunca Meh izâr’ın ikiyüzlülü/üne öyle bir güler ki tüm cariyeler bunu i2itir. Vezir de ku2un böyle gülmesinden tedirgin olup ku2un gülme nedenini ara2tırmaya

18 ba2lar. Zindandaki Gülfe2ân bülbülün gülme sebebini açıklayaca/ını bildirerek padi2ahın huzuruna çıkmak için izin ister. Gülfe2ân, ba2ına gelenleri padi2aha bir bir anlatır ve en sonunda bülbülün neden güldü/ünü açıklar. Bu anlatılanlardan sonra padi2ah ibret olsun diye Gülfe2ân’ın karısını, o i/renç suratlı adamı, vezirin hatunu Meh izâr’ı ve filciba2ıyı idam ettirir.

16. GECE: Tûtî-i Kâmil, Mâhı2eker’in sevgilisiyle birlikte iken her konuda ölçülü olması ve iki yüzlülük etmemesi konusunda bir hikâye daha anlatır:

41. KIRK CAR0YEN0N 0HANET0N0N H0KÂYES0

Yemen diyarında Cevher2inâs adında, dünyada kızından ba2ka kimsesi olmayan bir bezirgân vardır. Bir gün kırlarda dola2ırken bir kuru kafa bulur. Bu kuru kafanın üzerinde, diri iken seksen ki2inin ölümüne sebep oldu/u; ölümünden nice zaman sonra da bir seksen ki2inin daha ölümüne sebep olaca/ı yazar. Bunu okuyan bezirgân hayrete dü2er, kuru kafayı alıp evine gider. Kurukafayı toz gibi döver ve bir hokkanın içine koyup saklar. Bir süre sonra Cevher2inâs ticaret amacıyla yolculu/a çıkar. Kızı onun yoklu/unda, bir gün saklı hokkayı bulur, içindekini içer ve gebe kalır. Bir erkek çocuk do/urur ve adını 0bnülgayb koyar. Babası yıllar sonra ticaretten döner ve olan biteni kızından dinler. Büyüyüp olgun, akıllı, edepli bir o/lan olan 0bnülgayb bir gün bezirgânların getirdi/i cevherlerden birkaçının sahte oldu/unu söyleyerek büyükbabasına bunları geri götürmesini söyler. Cevher2inâs ta2ları alıp bezirgânlara geri götürür; çocu/un söyledikleri do/ru çıkar. Bezirgânlar, 0bnülgayb’ı yanlarında götürmek isterler. Çocu/un da iste/i üzerine büyükbabası 0bnülgayb’ın onlarla gitmesine izin verir. Bezirgânlar birkaç gün sonra memleketleri Semâk’e dönerler. 1ehrin 2anlı padi2ahının son derece akıllı Kâmbîn adında bir veziri vardır. Bu vezirin de pek çok cariyesi bulunmaktadır; ancak Kâmcûy adındaki cariyesini hepsinden fazla sever. Bir gün Kâmbîn cariyeleriyle gezintiye çıkar. Kâmcûy’la otururlarken öteki cariyeler tutulan balıkları getirip vezirin önüne koyarlar. Kâmcûy, kımıldanan balıkları görünce

19 bu balıkların canlı oldu/unu ve içlerinde erkeklerinin de olabilece/ini ve bunun nâmahrem olaca/ını söyleyerek yüzünü kapatır. Bu durum veziri çok memnun eder; ancak tam bu sırada le/endeki balıklar gülmeye ba2lar. Bu durumdan rahatsız olan vezir, balıkların gülü2 sebebini ara2tırmaya ba2lar. En sonunda kurtların ku2ların bile dilinden anlayan 0bnülgayb’ın bunun sebebini anlayabilece/i dü2ünülür. Balıklarla konu2an 0bnülgayb gerçe/i ö/renir. Vezire, kırk güzel cariyeden her birinin kendi odasında birer genç delikanlı gizledi/ini, Kâmcûy’un ise hepsinin ba2ı oldu/unu ve hepsinden daha beter oldu/u bildirir. Balıkların gülmesinin nedeni Kâmcûy’un iki yüzlülü/üdür. Gerçe/i ö/renen vezir sarayına döner ve cariyelerinin odalarını arattırır. Her birinin odasında birer delikanlı bulunur. Hemen kırk cariye ile kırk o/lanın, toplam seksen ki2inin, ba2larını vurdurtur.

***

Tûtî-i Kâmil Mâhı2eker’e vefasızlık konusunda ibret dersi vermek için a2a/ıdaki hikâyeyi anlatır:

42. ZEBÂNÂVER 0LE SÜHANPERVER’0N SOHBETLER0

Mısır’da Câmâs adlı bir padi2ahın çok akıllı ve bilgili Zebânâver adında bir tûtîsi vardır ki konu2madı/ı, bilmedi/i kelime yoktur. Bir gün Zebânâver, padi2aha güzellikte e2i benzeri olmayan 1am valisinin kızından bahseder. Câmâs, kıza kulaktan â2ık olur ve onunla evlenmek ister. Ancak tûtînin de padi2ahtan bir ricası vardır. 1am valisinin kızının çok tatlı konu2an di2i tûtîsi Sühanperver ile aynı kafeste ya2amak istemektedir. Câmâs, 1am valisine mektup yazarak niyetini bildirir ve kıza kavu2ur. Zebânâver de Sühanperver’le aynı kafese konur. 0ki tûtî aynı kafeste hasret giderirlerken birden birbirlerinin vefasızlı/ından söz açılır. Zebânâver âlemde daima erke/in vefakâr, di2inin ise cefakâr oldu/unu dü2ünür ve bunu Hemenâz ile Behzâd’ın hikâyesiyle destekler.

***

20

43. HEMENÂZ VE BEHZÂD’IN H0KÂYES0

Serendip sahilinde Behzâd adında bir bezirgân vardır. Bir gün ticaret için yolculu/a çıkar. Hemenâz adındaki güzel karısı ise yalnız kalmaktan sıkılır ve bir gençle tanı2ıp ona â2ık olur. Her gece o genç ile görü2ür. Bir süre sonra Behzâd seyahatten döner. Ancak karısı bundan pek memnun olmaz. Dayanamayıp bir gece kocasına uyku ilacı içirir ve sevdi/inin evine ko2ar. O gece ise bir hırsız Behzâd’ın evine girer ve bir kö2ede gizlenerek Hemenâz’ın tüm yaptıklarına 2ahit olur. Daha sonra da bir 2eyler çalmaktan vazgeçip kadını takip eder ve bir gencin evine girdi/ini görür. O gece 2ehrin suba2ısı eve baskın yapıp delikanlıyı asar, kadını da salıverir ve oradan ayrılır. Ancak delikanlı son nefesini vermek üzereyken yanına sokulan Hemenâz’ın burnunu dü2manlık ve can acısıyla di2ler, kadının burnu gencin a/zında kalır. Hemenâz can acısıyla evine döner. 0nsanlara ne diyece/ini dü2ünerek baygın olan kocası Behzâd’ın burnunu kesti/i yalanını söyler; böylece konu kom2uyu ba2ına toplar. Behzâd ayıldı/ında olanları görüp 2a2ırır. Tabiî ki hiçbir 2ey hatırlamamaktadır. Kadının akrabaları Behzâd’ı kadı huzuruna götürürler ancak Behzâd’ın verecek hiçbir cevabı yoktur. Böylece kadı Behzâd’ın da burnunun kesilmesine karar vermi2ken hırsız tüm gördüklerini kadıya anlatır. Kadının burnu asılan gencin a/zında bulununca tüm gerçek ortaya çıkar. Bunun üzerine ibret için kadını o halde çar2ı pazarda dola2tırırlar ve suya atarak bo/arlar. Sühanperver, Muhtâr’ın, Meymûne adlı temiz genç kıza etti/i vefasızlı/ı anlatarak yalnız kadınların ya da yalnız erkeklerin kötü olmadı/ını, her iki tarafın da iyisi ve kötüsü bulundu/unu 2öyle anlatır: *** 44. HA0N MUHTÂR VE MEYMÛNE’N0N H0KÂYES0

Yezid 2ehrinde Muhtâr adında kötü huylu bir bezirgân vardır. 1iraz 2ehrinden Meymûne adlı soylu, ahlaklı ve güzel bir kızla evlendirilir. Bir süre sonra Muhtâr, kızı ve yanında getirdi/i çeyizini alıp memleketine dönmek için yola koyulur. Bu yolculuk sırasında Muhtâr, Meymûne’yi bir kuyuya atar ve kızın çeyizine el koyar. Ancak Meymûne bir 2ekilde o kuyudan kurtulmu2tur ve ailesinin yanına dönmü2tür.

21

Muhtâr, Yezid 2ehrine varır ve elindeki tüm serveti harcar. Kısa zaman sonra her 2eyini yitirir ve bir lokmaya muhtaç hale gelir. Dilenmek zorunda kalır; ancak bunu kendi 2ehrinde yapmaktan utandı/ı için 1iraz’a gider. Bir gün Meymûne eski kocasını dilenirken görür. Ona acır, yakınlık gösterir ve sonunda barı2ırlar. Meymûne’nin ailesi kızlarına yeni çeyiz ve mal verir ve onları tekrar Yezid 2ehrine yolcu eder. Yolda yine o kuyunun ba2ına gelirler. Muhtâr bu sefer kızı öldürerek kuyuya atar ve mallarla ülkesine döner.

17. GECE: Tûtî-i Kâmil, sevgilisine kavu2mak istedi/i halde sabah oldu/u için muradını ertesi geceye bırakmak zorunda kalan Mâhı2eker’e acele etmenin pi2manlık getirebilece/ini, her 2eyin bir zamanı oldu/unu, bunun için sabretmek gerekti/ini söyler ve ona 2u hikâyeyi anlatır:

45. KAZZÂZ’IN AZA KANAAT ETMEY010N0N H0KÂYES0

Irak 2ehrinde ya2ayan bir usta bir kazzâz, bir gün hallaç bir dostunun evine gider. Evdeki çe2it çe2it nimetleri, giyecekleri, e2yaları görünce kendisinin çok çalı2masına ra/men hak etti/i parayı kazanamadı/ını dü2ünür ve üzülür. Karısına, bulundukları 2ehirden ayrılıp ba2ka bir 2ehre gitmek istedi/ini, belki orada kazancının artaca/ını söyler. Karısı ise herkesin rızkının Allah tarafından belirlendi/ini; bunun hiçbir yerde de/i2meyece/ini a2a/ıdaki hikâye ile anlatır: *** 46. BELH PAD01AHI 0BRÂH0M EDHEM’0N H0KÂYES0

Belh padi2ahı 0brâhim Edhem hazretleri bir gün ava gider ve ö/le yeme/i yemek için bir yere oturur. Yeme/ini yerken bir arı gelir, sofradan bir parça ekmek alıp uçar gider. Padi2ah, merakla arının ardına dü2er. Arı, gözleri kör olmu2 bir serçenin a/zına aldı/ı ekme/i birer birer vermektedir. Bunu gören padi2ah 0brâhim Edhem hazretleri Tanrı’nın nelere kadir oldu/unu anlar ve dünyayla bütün alakasını keserek Allah’a yönelir.

22

Kazzâz karısının söyledi/inin do/ru oldu/unu ancak çalı2makta da ba2ka bir mutluluk oldu/unu söyler ve karısıyla vedala2ıp yola çıkar. Ni2abur 2ehrinde bir müddet çalı2ıp kırk yıl yetecek kadar kazanca sahip olur ve tekrar Irak’a dönmeye karar verir. Yolda uykuya dalar ve rüyasında iki güzel yüzlü ki2i görür. Bunlardan biri Kazzâz’ın çalı2ma ve çabası oldu/unu, di/eri ise talihi ve bahtı oldu/unu söyler. Kazzâz’ın talihi olan ki2i, Allah’ın her kulunun rızkını verdi/ini ancak kimininkini azar azar kimininkini ço/ar ço/ar verdi/ini ve buna kar2ı durulmaması gerekti/ini söyler. Kazzâz’ın malını celâlli bir adamın omzuna koyar ve üçü de ortadan kaybolur. Kazzâz rüyadan uyandı/ında gerçekten de servetinin yok oldu/unu görür. Utancından Irak’a dönmekten vazgeçer ve tekrar Ni2abur’a döner. Yeniden üstün çabalar gösterip bir 2eyler biriktirir ve tekrar ülkesine dönmek üzere yola çıkar. Yolda yine geceler ve uyur uyumaz aynı rüyayı görür. Bir süre sonra uyandı/ında bakar ki malı yine ortada yoktur. Artık kısmetten fazlası olmaz diyerek Irak’a döner ve olan biteni karısına anlatır. Karısı, Kazzâz’ın bu ya2adıklarını çakalın hikâyesine benzetir: *** 47. ÇAKALIN H0KÂYES0

Bir adamın devesi uyuz olur, derde derman bulamayınca da deveyi çöle bırakır. Deveyi, avlanmak için sıçan kollayan bir çakal görür. Çakal, sıçan avlamaktan vazgeçerek devenin ardına dü2er. Çakalın di2isi, çakala hazır avını bırakıp gitmemesi nasihatinde bulunduysa da o, deve varken sıçana tenezzül etmeyece/ini söyleyerek deveyi iki üç gün devamlı takip eder. Fakat sonunda muradına eremeyip eli bo2 olarak karısının yanına döner. Di2i çakal da aza kanaat etmedi/i için erke/ine sitem eder.

Karısının bu hikâyesini de dinleyen kazzâz artık kısmetine razı olur.

*** Mâhı2eker, tûtînin a2kına çare bulmak yerine uzun uzadıya hikâyeler anlatarak sevdi/ine gitmesini engelledi/ini dü2ünür ve bu durumu halife ile Arap’ın hikâyesine benzeterek tûtîye sitem eder:

23

48. HAL0FE 0LE ÇÖL BEDEV0S0 H0KÂYES0

Bir gün bir Arap, halife Me’mûn hazretlerine gelip hacca gitmek istedi/ini; ancak bunun için parası olmadı/ını bildirir. Halife de ona parası yoksa hacca gitmesinin farz olmadı/ını söyler. Arap ise halifenin kendisine, ihsanda bulunmak yerine 2eriat gereklerinden bahsetmesini yadırgar. Bu durum Me’mûn hazretlerinin ho2una gider ve Arap’a büyük nimetlerde ve ihsanlarda bulunur.

***

Tûtî, Mâhı2eker’in dünyanın hilesinden habersiz oldu/unu dü2ünür. Hikâyelerini, onun ibret alması için anlattı/ını belirtir ve a2a/ıdaki hikâyeyi anlatmaya ba2lar: 49. KARAKULA.IN ASLANI ALT ETMES0N0N H0KÂYES0

Güzel, bahçelik bir yerde bir aslan yurt tutar. Aslanın bir de maymun kethüdası vardır. Kendisi bir yere gidece/i zaman yerini ona bırakır. Bir gün aslan yine bir yere gider ve yerini maymuna bırakır. Ancak maymun bu kez makama sahip çıkamaz. Bir karakulak gelir ve bu yeri be/enerek kendisine yurt edinmeye karar verir. Maymun, karakula/ı görür ve 2a2ırır, bu mevkinin sahibinin aslan oldu/unu, haddini bilmesi gerekti/ini söyler. Ancak karakulak buranın kendisine babasından miras kaldı/ını, aslandan korkmadı/ını ve kendisine “2irefgen” dendi/ini söyler. Maymun, karakula/ın bu cesaretinden etkilenir ve firar eder. Karakula/ın di2isi kocasına bir an evvel buraları terk etmeleri gerekti/ini yoksa aslanın onları parçalayaca/ını söylese de erkek karakulak gitmenin saçma olaca/ını, belki aslanın bir kazaya u/rayıp dönemeyece/ini dönse bile bir hile ile kurtulabileceklerini söyleyerek karısını ikna etmeye çalı2ır. Di2i karakulak bir i2in hile ve kandırma ile iyi bir 2ekilde sonuçlanamayaca/ını 2u hikâye ile örnekler:

***

24

50. KURT VE ÇAKALIN H0KÂYES0

Bir gün bir kurt, bir çakalın inini bo2 bulup içeri girer. Niyeti çakalı avlamaktır. Çakal geldi/inde ininin önünde izler görür ve ihtiyatlı davranarak içeriye girmez. Dı2arıdan evine seslenir, evden ses gelmeyince de eskiden aralarında kar2ılıklı seslenmeler oldu/unu ama artık evinin ona ses vermedi/ini, bu yüzden darıldı/ını ve evini terk edece/ini söyler. Bunu duyan kurt, çakal dönüp gitmesin diye evin yerine kendisi çakala seslenir. Durumu anlayan çakal, çobanın yanına giderek ininde bir kurt oldu/unu haber verir. Sürüsünden birkaç koyunu parçaladı/ı için kurda dü2man olan çoban inin kapısını ta2larla kapatır. Hilekâr kurt çakalı avlamak isterken kendisi helak olur. Karakulak bu hikâyeyi dinledikten sonra hile yapan ki2inin hazırlıklarını da yapmı2 olması gerekti/ini, kurdun ahmak oldu/unu söyleyerek karısını azarlar. Tam bu sırada aslan döner ve maymun aslana, karakula/ın yaptı/ı edepsizli/i anlatır. Aslan karakula/ın bu cesaretine çok 2a2ırır. Yuvasına giren hayvanın kendinden daha güçlü, kuvvetli ve cesur olabilece/i dü2üncesiyle hemen evine girmez. E/er bu hayvan kendisinden daha güçlüyse ve ona ma/lup olursa kimsenin yüzüne bakamayaca/ını dü2ünür. Bu nedenle karakula/a gözükmeden ve belli etmeden oradan uzakla2maya karar verir. Aslanın geldi/ini duyan karakulak hemen kurnazca bir plan yapar. Plana göre yavruları a/layacak, erkek karakulak da bunun nedenini karısına soracak, karısı da yavruların taze aslan eti yemeye alı2kın olduklarını ve 2imdi de yemek istedikleri için a/ladıklarını söyleyecektir. Bunun üzerine de erkek karakulak civarda bir aslan oldu/unu ve onu avlayaca/ını yavrularına yedirece/ini söyleyecektir. Aslanın inine yakla2tı/ını duyan karakulak ailesi planı tam anlamıyla uygular. Konu2ulanları duyan aslan korkarak kaçmayı dü2ünür; fakat maymun aslana vazgeçmemesi yolunda bin bir türlü dil döker ve sonunda aslanı karakula/ın haddini bildirmesi için ikna eder. Karakulak aslanın yakla2tı/ını görünce maymunun kendisinin dostu oldu/unu ve aslanı hileyle yola getirmi2 oldu/unu söyler. Bunu duyan aslan, maymunun tuza/ına dü2tü/ünü zanneder ve maymunu parçalar. Ardından da oradan kaçar. Karakulak hile sayesinde kurtularak zevk ve safa içinde orada ya2amaya devam eder.

25

18. GECE: Tûtî-i Kâmil’e göre acele etmek akıl kârı de/ildir. Tûtî, bütün meselenin tam fırsatını bulmak oldu/unu 2u 2ekilde anlatır.

51. PELENF0RÎB’0N KAPLANDAN KURTULU1UNUN H0KÂYES0

Pelenfirîb adlı yaramaz huylu bir kadın, e2i tarafından sürekli dövülür. Sonunda kadın dayanamaz ve iki çocu/unu da alıp evden kaçar. Giderken yolda önüne bir kaplan çıkar. Vah2i hayvanın niyeti kadınla çocuklarını yemektir. Kadın, ba2ına bu bela geldi/i için evini terk etti/ine pi2man olur; fakat kurtulmanın da yolunu arar. Akıllı kadın hemen bir hile dü2ünür ve kaplana seslenir. Pelenfirîb, ya2adı/ı köye bir aslanın mûsâllat oldu/unu ve halkın her gün bir ki2iyi aslana yem etti/ini, bu gece yem olma sırasının da kendisinde ve iki çocu/unda oldu/unu söyler; fakat kendisini de kaplandan mahrum etmek istemez. Bu nedenle de bir çocu/u ve kendisinin yarısını kaplanın yemesini; kalanını da aslana bırakması gerekti/ini belirtir. Bu sözleri i2iten kaplan, aslandan korkar ve di/er taraftan da kadının cömertli/ine 2a2ırır. Dü2manının bile yiyece/ini sa/lamak için kendisini feda eden bu dürüst kadına zarar veremeyece/ini belirtir. Bunun üzerine kadın bir hikâye anlatır: *** 52. ABBAS0 HAL0FELER0NDEN ÖMER’0N H0KÂYES0

Bir gün Halife Ömer bin Abdülaziz’i bir köle zehirler. Hz. Ömer ölümünden önce köleyi ça/ırıp kendisini niçin zehirledi/ini sorar. Köle, Hz. Ömer’in dü2manlarının büyük paralar verdi/ini ve bu yüzden bu suçu i2ledi/ini itiraf eder. Bunun üzerine Hz. Ömer, köleyi affeder ve kendisi öldükten sonra köleyi ya2atmayacakları için kölenin yanına hayli mal verip kaçmasını sa/lar.

Hikâyesini bitiren Pelenfirîb, kendisinin nasılsa ölece/ini, kaplan ya da aslanın yemesinin fark etmedi/ini söyler ve kaplana, kendisinin yarısını ve bir çocu/unu yedikten sonra buralarda durmamasını tembih eder. Çünkü kendisinin büyücü bir kız karde2i vardır ve Pelenfirîb’in ba2ına gelenleri duyunca ormanı ate2e verecektir. Pelenfirîb’in gönlü kaplanın da arada helak olmasına razı olmaz. Bu sözlerden sonra

26 kaplan daha fazla orada durmaması gerekti/ini dü2ünür ve gider. Giderken yolda tilki dostunu görür, olan biteni ona anlatır. Buna 2a2an tilki kadının onu aldattı/ını söyler ve geri dönmesi için kaplanı kı2kırtır. Bunun üzerine tilki ve kaplan yeniden kadının bulundu/u yere dönerler. Kadın onların geldi/ini görünce tilkinin kaplanı kı2kırttı/ını anlar, hemen oradaki kamı2lı/ı ate2e verir ve bir a/acın üstüne çıkar. Pelenfirîb, kaplan nasihatini tutmadı/ı için kız karde2inin ortalı/ı 2imdiden ate2e verdi/ini ve karde2inin tilki kılı/ında onun yanında durdu/unu söyler. Bu sözleri duyan kaplan deh2ete kapılır ve hızlı ko2mak için aya/ını aya/ına ba/ladı/ı tilkiyle birlikte canını kurtarmak adına ko2maya ba2lar. Bu sırada tilki de parça parça olur. Böylece kadın ve çocukları kaplanın elinden kurtulur ve evlerine dönerler.

*** Tûtî-i Kâmil, bir insanın soyunu sopunu anlamanın kolay oldu/unu, ki2inin huyunun ve tabiatının 2ekliyle ve konu2masıyla belli oldu/unu dü2ünür. Her 2eyin mutlaka eninde sonunda asıllarına geri dönece/ini de 2u hikâye ile örneklendirir:

53. TAVUSLUK TASLAYAN ÇAKALIN H0KÂYES0

Bir çakal 2ehre yakın bir yerde vatan tutar. Ak2am olup el ayak çekilince çar2ıya gider ve buldu/u kemiklerle, artıklarla karnını doyurur. Bir gün yine bu 2ekilde dolanırken bir boyacı dükkânının açık oldu/unu görür ve içine girer. Dükkân içinde yiyecek ararken bir boya küpünün içine dü2er. Oradan kurtulur kurtulmaz bir ba2ka küpe, oradan kurtulup bir di/er küpe dü2er. Binbir çe2it renge bulanarak acayip bir 2ekil alır. Sonunda dükkândan çıkmayı ba2arır. Dı2arıda kendisini gören di/er hayvanlar, gözlerine inanamaz ve bunun ne çe2it bir canlı oldu/unu anlayamazlar. Bu 2a2kınlık sonunda ona kar2ı büyük bir saygıyı do/urur. Çakal di/er hayvanların saygısından gurur duyar ve kendisinin seçkinler seçkini bir tavus oldu/unu söyler. Sonunda bütün hayvanlar onu hâkim ilan ederler. Hükümdarlı/ın ellerinden gitti/ini dü2ünen aslanlarsa bu garip hayvana inanmamakta, i2in aslını ara2tırmaktadırlar.

27

Bir gece çakal yine tahtında oturur ve öteki hayvanlar kar2ısında emirlerini beklerlerken bir çakal sürüsü bir ba/a girer ve adetleri gere/i ba/ırıp ça/ırmaya, ulumaya ba2larlar. Soyda2larının sesini duyan çakal, bir an için bo2 bulunarak onlar gibi ulumaya ba2lar. Sözde hükümdarın sesine toplanan öteki hayvanlar bu binbir rengin yaradılı2tan olmadı/ını anlayarak çakalın üzerine saldırırlar ve onu parça parça ederler.

*** Tûtî-i Kâmil her 2eyin mutlaka eninde sonunda aslına geri dönece/i konusunda bir hikâye daha anlatır:

54. ASLAN POSTU ALTINDAK0 E1E.0N H0KÂYES0

Vaktiyle çok zengin olan bir bezirgân, bir lokma ekmeye muhtaç hale gelir. E2e/inden ba2ka malı mülkü kalmaz. Ancak zavallı e2ek de açlıktan halsiz dü2er. Bir gün bezirgân hayvanın otlaması için onu sahraya salar. Hayvanı di/er hayvanlardan korumak için de bir aslan postunu onun üzerine örter. E2e/i o kılıkta gören hayvanlar, e2e/i aslan sanıp kaçı2maya ba2larlar. Böylece e2ek rahatça yiyip içerek kendine gelir. Bir gün dola2ırken bir bostana giren e2e/i aslan zanneden bahçıvanlar korkarak a/aca tırmanırlar. E2ek de orada buldu/u ye2illikleri yemeye koyulur. Tam bu sırada bahçenin yakınından birkaç e2ek geçer. Onların anırmasını duyan aslan postlu e2ek de aynı 2ekilde anırır. Bu sesi duyan bahçıvanlar, aslan postunun altındakinin e2ek oldu/unu anlayıp zavallı e2e/i bir güzel döverler. Sonra da arkasına semer vurup yüke ko2arlar.

19. GECE: Mâhı2eker, tûtînin kendisini oyaladı/ını dü2ünür ve artık onun sözlerine kulak asmayaca/ını söyleyerek sitemde bulunur. Tûtî ise Mâhı2eker’in kendisine gazap etti/ini, sonunda pi2man olaca/ını, kendisinin onun gerçek kulu oldu/unu söyler. Asıl maksadının Mâhı2eker’in rahat bir 2ekilde murada ermesi oldu/unu a2a/ıdaki hikâye ile anlatır:

28

55. MAHMÛDE 0LE AYÂS SELÎME 0LE SÂL0M’0N H0KÂYES0

Zavilistan 2ehri padi2ahının üç veziri vardır. Birinci vezirin Mahmûde adında kızıyla ikinci vezirin Ayâs adlı o/lu birbirine küçüklükten beri â2ıktır. Her iki baba da o/ul ve kızlarına birbirleri için söz keserler. Ayâs, genç bir delikanlı ve Mahmûde de tam bir gelinlik kız oldu/unda dü/ün dernek hazırlıklarına ba2lanır. Fakat bu sırada üçüncü vezirin hatunu vefat eder. Bu vezir de padi2ahın huzuruna çıkıp peri2an oldu/unu ve evini çekip çevirecek bir kadına ihtiyacı oldu/unu söyler ve büyük vezirin kızı Mahmûde’yi kendisine ister. Padi2ah bu iste/i münasip görür ve birinci vezire, kızı Mahmûde’yi üçüncü vezire vermesini ferman buyurur. Birinci vezir, bir 2ey söylemeye mecali kalmadan padi2ahın emrini kabul eder; ancak Ayâs bu haberi duyunca gam ve kederden ölecek hale gelir. Gece gündüz gözya2ları hiç dinmez. Ayâs’ın bir de Sâlim adında bir karde2i vardır. O da üçüncü vezirin Selime adındaki kızına â2ıktır. Bu iki karde2 bir araya gelir, a/la2ır söyle2irler. Ayâs, Mahmûde’yi bir yabancıyla görmektense ya canına kıyacak ya da 2ehri terk edecektir; ancak 2ehirden ayrılmadan son kez Mahmûde’yi görmek ister. Karde2i Sâlim, onu sakinle2tirmeye çalı2ır. Sâlim, karde2i Ayâs’a adete göre zifaf gecesi güveyin içeri girdi/i zaman gelinin yalnız ba2ına dı2arı çıkıp Â2ık Resan Dede’nin türbesine gidip iki rekat namaz kılıp dua etti/ini hatırlatır ve görü2mek için bundan daha uygun bir zaman olmadı/ını belirtir. Ayâs da bunu duyunca çok sevinir ve iki karde2 zifaf gecesinin gündüzünden türbede gizlenirler. Tıpkı Sâlim’in anlattı/ı gibi güvey içeri girer, gelin tek ba2ına türbeye do/ru gelir. 0ki rekât namazını kılar ve Allah’a ya canını alması ya da kendisini Ayâs’a kavu2turması için dua eder. Ayâs sevgilisinin bu sözlerini i2itince hemen Mahmûde’nin yanına ko2ar ve iki sevgili a/la2ırlar. Bu sırada Sâlim bu derde bir çare dü2ünmü2tür. Buna göre, Mahmûde’nin kıyafetlerini kendisi; kendi kıyafetlerini de Mahmûde giyecektir. Sâlim ve Mahmûde kıyafetlerini de/i2tirirler. Gelin kılı/ına giren Sâlim saraya gider, vezirin zifaf odasına girer ve vezir ona yakla2tıkça bir bahane bulup ondan uzakla2ır. Sonunda bu durumdan usanan vezir, kızı Selîme’yi ça/ırır ve gelini kendi odasına götürüp ona biraz nasihat etmesini ister. Selîme, Sâlim’i alır kendi odasına

29 götürür, onu gerçek gelin zannederek nasihate ba2lar. Kısa süre sonra kar2ısındakinin Salim oldu/unu görünce Allah’a sonsuz 2ükürler eder. 0ki genç saraydan çıkıp türbede beklemekte olan Mahmûde ve Ayâs’a katılırlar ve dördü birlikte yola koyulurlar. Zavilistan padi2ahının hükmünün eri2emedi/i bir yere gelirler ve buraya yerle2erek mutlu bir hayat ya2arlar. *** Tûtî-i Kâmil, Mâhı2eker’in iste/i üzerine bir kimsenin akıllı mı ahmak mı oldu/unu tecrübe etmenin yolları hakkında bir hikâye anlatır:

56. PER0LER TARAFINDAN KAÇIRILAN ZÜHRE’N0N H0KÂYES0

Kâbil 2ehrinde bir bezirgânın, güzelli/i dillere destan olan Zühre adında, yeryüzünde e2i benzeri olmayan bir kızı vardır. Memlekette hemen herkes bu kızla evlenmek istemi2tir; ancak babası kızını akıl ve anlayı2ta kâmil olmayan bir ki2iye vermeyece/ini söyler. Bir gün, bir ba2ka ülkeden gelen Dilnüvâz, Rahı2sâz ve Tirendâz adlı üç genç Zühre’ye talip olduklarını bildirirler. Bezirgân bu üç gencin ayrı ayrı hünerlerini sorar. Dilnüvâz, yeryüzünde ne olursa olsun o anda haber aldı/ını, bilinmeyen 2eyleri sezdi/ini hatta birinin aklından geçenleri anladı/ını söyler. Rahı2sâz, tılsım ilminde üstat oldu/unu söyler. At 2eklinde bir merkep meydana getirip bunun üzerine binildi/inde, bir aylık yolun bir günde alınabildi/ini belirtir. Tîrendâz ise, ok atmada usta oldu/unu ve attı/ı okun hedefini mutlaka bulaca/ını söyler. Her üçünü de dinleyen bezirgân kararını açıklamak için gençlerin birkaç gün beklemesini söyler. Bir gece Zühre ansızın evden kaybolur. Babası her yeri arattırır ancak kızın izine rastlayamaz. Çaresiz kalan baba üç delikanlıya gidip hünerlerini sergilemenin vakti geldi/ini söyler ve kızının nerede oldu/unu bulmalarını ister. Bu haberi duyan gençler 2a2ırır ve dü2ünceye dalarlar. 0lk olarak Dilnüvâz, Zühre’yi perilerin kaçırıp bir da/ın ardına sakladıklarını ve oraya insano/lunun ula2masının mümkün olmadı/ını söyler. Sonra Rahı2sâz, ancak tılsımlı atına binecek ki2inin oraya varabilece/ini ama o ki2inin Zühre’yi elde edip edemeyece/ini bilmedi/ini söyler. Son olarak da Tirendâz, tılsımlı ata binerek kızı kurtaraca/ını söyler

30 ve dedi/ini de yapar. Zühre’yi devin elinden kurtarıp getirir. Ama asıl sorun kızın gelmesiyle ortaya çıkar. Üç genç de kızın kendi hakkı oldu/unu iddia eder. *** Tûtî hikâyesini burada keserek Mâhı2eker’e bu hikâyeyi sevdi/ine anlatmasını ve hangi delikanlıyı haklı görece/ini sormasını ister. O sırada aklına ba2ka bir hikâye gelir ve onu anlatır:

57. KOPAN BA1LARIN B0RLE1T0R0LMES0 H0KÂYES0

Hind padi2ahlarından birinin o/lu gezerken bir puthanede e2ine benzerine rastlanmaz bir genç kız görür ve ona â2ık olur. 1ehzade, bu kız kendisine nasip olursa bu puthanede kendisini kurban edece/ine dair söz verir. Kızın Hind padi2ahlarından birinin kızı oldu/unu ö/renen 2ehzade, babasına kızı istemesini söyler. Baba, o/lunu kırmaz, kızı ister. Padi2ah da bu iste/i kabul eder ve kızını 2ehzadeye verir. 1ehzade muradına kavu2ur. Kızı alarak kendi ülkesine do/ru yola çıkar. Yolda o puthaneye u/rar ve ada/ını yerine getirerek ba2ını kılıçla vücudundan ayırır. 1ehzadenin hizmetinde olan ve asla yanından ayrılmayan bir brahman vardır. Brahman, 2ehzadenin yanına gelir ve ortalı/ı kana bulanmı2 görünce aklı ba2ından gider. 1ehzadenin babasına ne cevap verece/ini dü2ünür ve o da aynı kılıçla ba2ını vücudundan ayırır. Öte yandan canı sıkılan kız da puthanenin içine girer. 1ehzadeyi ve brahmanı kanlar içinde görünce dayamaz, o da kendini öldürmek ister. Kız, tam kendini öldürece/i sırada bir ses i2itir. Bu ses iki kurbanın ba2larını eskisi gibi gövdelerinin üzerine getirmesi ve canlanmaları için dua etmesi gerekti/ini söyler. Bu sesi i2iten kız önce sesin emri gere/i Müslüman olur ve denileni yapar. Bir süre sonra her iki ölü de yeniden hayata kavu2ur. Ancak kız heyecanından tela2 etmi2 ve 2ehzadenin ba2ını brahmanın bedenine, brahmanın ba2ını da 2ehzadenin bedenine koymu2tur.

Tûtî hikâyesini bitirip Mâhı2eker’e döner ve kızı, ba2ı olan 2ehzadeye mi yoksa bedeni olan 2ehzadeye mi vermek gerekti/ini sorar. Mâhı2eker ise sevdi/i adamı imtihan etmek için bunun do/ru cevabını tûtînin vermesini ister.

31

Tûtîye göre ilk hikâyede kızı ok atan gence vermek gerekir. Çünkü kızın yerini Dilnüvâz bilir, Rahı2sâz tılsımlı atı temin eder; ancak bu yolda can vermeyi göze alan Tirendâz’dır. 0kinci hikâyede ise kız 2ehzadenin ba2ının bulundu/u tarafa verilmelidir. Çünkü bütün bedenin dü2ünücüsü ve yöneticisi ba2tır.

20.GECE: Tûtî-i Kâmil, Mâhı2eker’in sevdi/ine ula2ması için biraz a/ır ve ihtiyatlı davranması gerekti/ini 2u hikâyeyle anlatır:

58. GALATNÜMÂ’NIN PAD01AHIN KIZINI KAÇIRMA H0KÂYES0

Eski zamanlarda son derece güzel olan Galatnümâ adında bir brahman vardır. Her gören kendisine â2ık olur. Bu genç adam her gün ba2ka bir ülkede, ba2ka bir 2ehirde ya2ar, dünyayı dola2ır. Bir gün Bâbîl 2ehrine u/rar. Çevreyi gezerken bir bahçeye girer ve orada Bâbîl padi2ahının kızını görür görmez â2ık olur. Öte yandan kız da genç adamın yüzünü görür görmez ona candan ve yürekten ba/lanır. Galatnümâ bu a2k acısıyla sızlanırken sihir i2lerinde üstad olan bir kadınının yanına varır ve derdini bu kadına açmak ister; fakat bunu birden söyleyemez. Birkaç ay cadının yanında çalı2ır, dayanamaz ve sonunda derdini cadıya söyler. Cadı iki a2ı/ı birbirine kavu2turmak için tılsımlı bir mühür çıkarıp Galatnümâ’nın a/zına koyar. Genç adam o anda çok güzel bir kız 2ekline girer. Daha sonra cadı, Galatnümâ’yı yanına alır, kendi de bir erkek brahman kılı/ına girer ve padi2ahın huzuruna gelerek o/lunun kayboldu/unu, onu aramak için yola koyulaca/ını; ancak yanındaki gelinini de emanet edebilece/i bir yer olmadı/ını söyleyerek padi2ahtan yardım ister. Padi2ah da brahmanın gelinini harem dairesine kabul eder ve gelini kendi eliyle kızına teslim eder. Böylece Galatnümâ sevdi/i kız ile bir araya gelmi2 olur. Kız, ba2langıçta Galatnümâ’yı tanımaz, onu hemcinsi zanneder; aradan bir süre geçince Galatnümâ, a/zındaki mührü çıkarır ve eski haline döner. Olan biteni kıza anlatır. Bundan sonra iki sevgili fırsat buldukça bir araya gelirler; ancak bu saadet uzun sürmez. Günlerden bir gün padi2ahın genç o/lu kız kılı/ındaki Galatnümâ’yı görür ve ona â2ık olur. O/lunun peri2an halini gören padi2ah emanet olan kızı o/luna alırsa

32 emanete hıyanet edece/ini ama almazsa da o/lunun a2k derdinden ölece/ini dü2ünür ve kızla konu2maya karar verir. Kız kılı/ındaki Galatnümâ, kocası bulunmazsa 2ehzade ile evlenece/ine söz verir. 1ehzadenin a2kı gün geçtikçe tahammül edilmez bir hale gelir ve padi2ah bu duruma müdahale eder. Galatnümâ’ya kocasının hayatta olup olmadı/ının hala belli olmadı/ını ve artık o/luyla mutlaka evlenmesi gerekti/ini söyler, dü2ünmesi için de üç gün süre verir. Galatnümâ, durumu sevgilisi olan padi2ahın kızına anlatır. 0ki a2ık kaçmaya karar verirler ve cadı kadının evine gelirler. Cadı, mührü çıkarıp bu sefer de kızın a/zına koyar. Bu kez de kız erkek kılı/ına girer. 0ki sevgili gündüzleri iki erkek arkada2 gibi gezer ak2amları ise iki sevgili olarak zevk ve safâlarına bakarlar. Bu sırada padi2ah, emanet gelinle kendi kızının kaçtı/ını anlar ve her tarafı arattırır. Fakat ne kızından ne de emanet gelinden haber alamaz ve bir süre sonra aramaktan vazgeçer. Galatnümâ ile sevgilisi uzun süre mutlu mesut ya2arlar ama paraları tükenince yine cadıya ba2vururlar. Cadı, bunun üzerine Galatnümâ’yı alır ve padi2ahın yanına gider. Cadı, Galatnümâ’yı gösterip o/lunu buldu/unu söyler ve emanet etti/i gelinini ister. 1a2ıran ve çaresiz kalan padi2ah, gelinin kendi kızıyla kaçtı/ını ve nerde olduklarını bir türlü bulamadı/ını söyleyince cadı feryat figan a/lamaya ba2lar. Duruma son derece üzülen padi2ah, cadıya on bin altın vererek gönlünü alır. Cadı altınları Galatnümâ ile sevgilisine verir. Böylece iki â2ık, ömürlerinin sonuna kadar rahatlık içinde ömür geçirirler. *** Tûtî-i Kâmil, Mâhı2eker’in a2kının son haddine vardı/ını dü2ünür. Zâbil padi2ahının, sevgilisi u/runa can veri2ini ona örnek gösterir:

59. ZÂB0L PAD01AHININ SEVG0L0S0 U.RUNA CAN VERMES0

Zâbil 2ehrinde bir bezirgânın Mahrûse adında bir cariyesi vardır. Bezirgân bu cariyeyi kendi çocu/u gibi terbiye ettirip okutup yazdırır. Mahrûse genç bir kız oldu/unda güzelli/i dillere destan olur. 1ehrin ileri gelenlerinden ço/u kimse kıza talip olsa da bu kızın güzelli/ine paha biçmek mümkün de/ildir. Padi2ah kulaktan duydu/u güzelli/i ile bu kıza â2ık olur. Dört vezirini bezirgânın evine gönderir ve kızı

33 görmelerini ister. E/er kız denildi/i kadar güzelse pahasını verip kızı alıp gelmelerini tembih eder. Dört vezir bezirgânın evine gider ve kızı görmek isterler. Kız yüzünü açıp kendini gösterdi/inde dört vezir de bu güzellik kar2ısında aklını yitirecek gibi olur. Ancak bu akıllı vezirler, padi2ahın bu kızın güzelli/i kar2ısında a2kından aklını kaybederek devlet i2leriyle ilgilenemeyece/ini dü2ünürler. Vezirler, padi2ahı ve devleti korumak amacıyla, padi2aha kızın söylendi/i gibi güzel olmadı/ını hatta en çirkin cariyenin bile ondan daha güzel oldu/unu söylerler ve padi2aha himmeti korumanın gereklili/iyle ilgili bir hikâye anlatırlar.

60. DA.ISTAN PAD01AHININ H0MMET0

Bir gün Da/ıstan vilayeti padi2ahının meclisine bir adam gelir ve ona bir arma/an getirir. Arma/an, a/açtan yapılmı2 bir çanaktır. Bunun kar2ılı/ında padi2ah ona hayli ihsanda bulunur. O günün ak2amı padi2ah rüyasında çok güzel yüzlü bir kadın görür. Kadın padi2aha, malının temsili oldu/unu, ancak padi2ahın bir a/aç çana/a bile binlerce altın vererek onun kıymetini bilmedi/ini, bu nedenle de ona veda edece/ini söyler. Padi2ah, mal talihine kızar ve nereye gitmek isterse gidebilece/ini söyler. Gerçekten de hemen ertesi günden itibaren padi2ahın gelirinde büyük bir eksilme ba2lar. Aradan bir süre geçer ve padi2ah bir gece yine rüya görür. Bu sefer bir erkek gelir ve padi2ahın beden kuvveti oldu/unu ve kendisinin kıymetini bilmedi/ini söyleyerek onu terk edece/ini söyler. Padi2ah ona da izin verir ve nereye gidersen git, der. Kısa bir zamanda padi2ahın beden kuvveti de azalmaya ba2lar. Bir süre sonra padi2ah bir rüya daha görür. Bu sefer çok güzel yüzlü bir genç gelir. Padi2aha, onun himmeti oldu/unu ve kendisinden gitmek için izin istedi/ini söyler. Bu sefer padi2ah onun ete/ine yapı2ır ve kendisini bırakmaması için ricada bulunur, padi2ahın himmeti gitmez. Kendisinin padi2ahın yanında bulundukça her 2eyin eskisi gibi olaca/ını söyler. Padi2ah uyanır uyanmaz sıhhatine kavu2maya ba2lar ve gelir kaynakları da hızla artar.

34

Bu hikâyeyi dinledikten sonra padi2ah, Mahrûse’den vazgeçer. Öte yandan bezirgân da padi2ahın kızı almayaca/ını anlayınca kızı 2ehrin dizdarına verir. Tesadüf ki dizdarın evi de padi2ahın sarayının altındadır. Mahrûse padi2ahın kendisiyle evlenmemesini hazmedemeyerek padi2aha kendisini göstermek ister. Bir gün padi2ah pencerenin önünde otururken Mahrûse gözünün önünden geçer. O e2siz güzellik kar2ısında padi2ah kendisini kaybeder ve binbir ah ile el sözüne inandı/ı için pi2man olur, a2k derdinden hastalanır. Saray halkı kısa zamanda padi2ahın hastalı/ının a2k yüzünden oldu/unu anlar. Vezirler padi2aha kızı gördüklerinde çirkin oldu/unu, do/ruyu söylediklerini ve e/er isterse dizdardan kızı bo2atabileceklerini söylerler. Ancak padi2ah kendi nefsi için böyle çirkin bir i2i kabul edemeyece/ini bildirir. Bütün ızdırabına ra/men tahammül eder ancak fazla dayanamayarak ölür. Öte yandan, kendisi yüzünden padi2ahın öldü/ünü i2iten Mahrûse, padi2ahın mezarına gider ve topra/ının üzerine uzanarak kendini kurban eder.

21. GECE: Tûtî-i Kâmil, Mâhı2eker’in ona etti/i nasihatleri tutarsa kocası Hoca Sâid’in asla onun sırlarını ö/renemeyece/ini dü2ünür. Hatta ba2kaları meseleyi duyup Hoca Sâid’e anlatsalar bile onu aldatıp inandırabilme/ini 2u hikâye ile örnekler:

61. 1EHRÂRÂ’NIN 0HANET0N0N H0KÂYES0

Ni2abur 2ehrinde malının hesabını bilmeyecek kadar zengin, buna kar2ılık çok ahmak ve cahil olan bir bezirgân ya2ar. Bu bezirgânın karısı 1ehrârâ genç bir delikanlıya â2ık olur. Bu mesele öyle yayılır ki 2ehir halkının dedikoduları bezirgânın da kula/ına gelir. Bir gün bu cahil adam karısının sadakatini denemek için bir plan yapar. Karısına ticaret amacıyla dı2arı gidece/ini söyler ancak kö2künün altında gizlenip karısını takip eder. Hatun ise delikanlı ile bulu2up sohbete ba2lar. Fakat bir ara gözü gizlenen kocasına ili2ir ve durumu anlar. Hemen bir hile ile genç delikanlıya kocasının oralarda oldu/unu söyler ve durumu düzeltmeye koyulur. 1ehrârâ delikanlıyı evine ça/ırma nedenini anlatmaya ba2lar. Kocasının ticaret için dı2arıda oldu/unu; ancak o yokken bir rüya gördü/ünü söyler. Rüyaya göre bir pir

35 ki2i kocasının ömrünü tamamladı/ını ve ecelinin yakın oldu/unu söyler. Bu nur yüzlü ki2i, kocasını kurtarmak istiyorsa 1ehrârâ’nın nâmahrem bir adamı bulup kocasının yerine oturtup sohbet etmesi gerekti/ini söyler. Ancak o gence temiz gözle bakıp aklına 2ehvet getirmemesi, onu karde2i gibi görmesi gerekti/ini de ekler; ancak bu 2ekilde kocasının ömrünün uzayaca/ını söyler. Çaresiz 1ehrârâ de sırf kocası için bu delikanlıyla bulu2tu/unu dile getirir. Kurnaz delikanlı da aynı 2ekilde 1ehrârâ’ya kötü gözle bakmasının mümkün olmadı/ını, onun dünya ve ahrette karde2i oldu/unu söyleyerek evden ayrılır. Daha sonra 1ehrârâ bir 2eyden haberi yokmu2 gibi gelip yata/ına yatar. Biraz sonra ahmak bezirgân karısının koynuna girer ve her 2eyi duydu/unu, karısının kendisi için o genç delikanlıyla bulu2tu/unu anladı/ını söyler. Dü2manların dedikodusuna artık kulak asmayaca/ını, o delikanlının bundan böyle kendisinin de karde2i oldu/unu ve istedi/i zaman evine girip çıkabilece/ini söyler. 1ehrârâ bundan sonra sevdi/i genci istedi/i zaman evine alır, zevkine sefasına bakar. *** Tûtî-i Kâmil’e göre erkek kadınsız, kadın erkeksiz edemez. Bunun gibi seven sevmeden, sevilen de kar2ılık vermeden edemez. Tûtî, bu dü2üncesini Rum melikesinin hikâyesiyle örnekler: 62. RUM MEL0KES0N0N H0KÂYES0

Çin diyarının yüce ve 2anlı fa/furunun çok akıllı ve bilgili bir de veziri vardır. Bir gün vezir, padi2ahın uykuda oldu/u bir sırada fa/furun huzuruna gelir. Fa/fur uyanır ve ürküp elindeki kılıçla veziri öldürmeye çalı2ır. Nedimler, veziri fa/furun elinden zor kurtarırlar. Hükümdarın öfkesi dindikten sonra da bu öfkenin sebebini sorarlar. Çin fa/furu, o sırada rüyasında çok güzel yüzlü bir kız gördü/ünü, ondan çok etkilendi/ini; ancak vezirin gelmesiyle uyandı/ını söyler. Bunu duyan vezir, fa/furu bu ızdırabından kurtarmayı kendisine görev edinir. Vezir aynı zamanda usta bir nakka2tır. Fa/furdan rüyasında gördü/ü güzeli tasvir etmesini ister. Kızın tasvirini iyice dinledikten sonra resmini çizer ve yaptırdı/ı bir zaviyede gelen geçene resmi göstererek resimdeki kızın kim oldu/unu ö/renmeye çalı2ır. Bir gün bir seyyah bu kızın Rum 2ahının kızının yüzüne çok benzedi/ini söyler.

36

Bunu duyan vezir çok sevinir ve seyyahtan kız hakkında bilgi alır. Seyyah, Rum melikesinin bir gün bahçede otururken di2i bir tavusun yavrularıyla gezerken bahçeye ate2 dü2mesi sonucu öldü/ünü ve erkek tavusun kendini kurtarmak için kaçtı/ını, bu nedenle bu kızın erkeklere inancının kalmadı/ını ve evlenmeyi dü2ünmedi/ini anlatır. Vezir, seyyahı da yanına alarak Konstantaniyye’ye gelir. Vezirin nakka2lık ünü az zamanda Rum kayserine ve kızına kadar ula2mı2tır. Sanata dü2kün olan genç kız, sarayının duvarlarını süslemesi için veziri ça/ırtır. Vezir, sarayın duvarlarına güzel bir kö2k resmi yapar, ardından Çin fa/furunun resmini çizer. Çizdi/i resimde bir su ve bu suyun içinde erkek bir ahu ile bo/ulan yavruları ve kendini kurtarmaya çalı2an di2i bir ahu vardır. Nakı2 tamamlandıktan sonra Rum padi2ahının kızı, vezir ressama bu resmin ne anlamana geldi/ini sorar. Vezir resimdeki erke/in Çin fa/furu oldu/unu, bir gün bahçede otururken yavru ahuların akıntıya kapıldı/ını ve erkek ahunun da yavrularını kurtarmak için ölümü göze alırken di2i ahunun kaygısızca ye2illik yemeye devam etti/ini gördü/ünü söyler. Bu olaydan sonra Çin fa/furunun di2ilerin böyle vefasız oldu/unu dü2ündü/ünü ve kadınlardan nefret etti/ini de sözlerine ekler. Bunları dinleyen kız bu Çin hükümdarının kendisine münasip bir e2 oldu/unu dü2ünür. Babasından kendisini Çin fa/furuna vermesini ister. Rum padi2ahının kızı ve Çin fa/furu böylece evlenirler. *** Tûtî-i Kâmil, her 2eyin vakti geldi/inde gerçekle2ece/ini, vakitsiz i2 görenin sonunun daima felaket oldu/unu a2a/ıdaki hikâye ile anlatır:

63. VAK0TS0Z ANIRAN E1E.0N H0KÂYES0

Bir e2ekle bir yaban öküzü arkada2 olurlar. Daima bir arada gezerler. Bir gece bir ba/a girerler ve otlamaya koyulurlar. Karnı doyan e2ek keyifle anırmak ister. Ancak öküz, anırırsa yakalanacaklarını ve dayak yiyeceklerini söyleyerek e2e/i engellemeye çalı2ır. Bu tehlikeli yerde anırırsa ba2larına vakitsiz raks etmeye kalkı2an Hizemfürû2’un ba2ına gelenlerin gelece/ini anlatır:

37

64. VAK0TS0Z RAKS EDEN H0ZEMFÜRÛ1’UN H0KÂYES0

Evvel zamanda bir oduncu odun kesmek için da/a çıkar. Orada be2 on adamın oturup önlerindeki testiden canları ne isterse çıkarıp yiyip içtiklerini görür. Bu adamlar peri tayfasındandırlar. Oduncu bunları görünce yanlarına yakla2ır ve sohbetlerine katılır. Oradakiler de oduncunun sohbetini severler ve kendilerinden bir iste/i varsa hemen yerine getirebileceklerini söylerler. Bunun üzerine oduncu onlardan önlerindeki testiyi ister. Adamlar testiyi verir ancak iyi muhafaza etmez, testiyi kırarsa bir i2e yaramayaca/ını söylerler. Oduncu testinin marifetlerini göstermek için bir gün dostlarını evine yemeye davet eder. Tılsımlı testiyi gören misafirler olanları 2a2kınlıkla izlerler. Bundan 2ımaran oduncu birden testiyi kucaklar ve oynamaya ba2lar. Ne2e içinde oynayan oduncunun aya/ı kayar ve yere dü2er. Bu sırada testi de kırılmı2tır. Testinin kırılmasıyla birlikte oduncunun testi sayesinde elde etti/i tüm malı mülkü, serveti bir anda yok olur. Oduncu eski, fakir haline geri döner.

Sözlerini tamamlayan öküz, e2e/e anırmaya devam ederse, vakitsiz raks eden oduncu gibi ba2larına bir felaket gelece/ini söyler. Ancak e2ek, e2eklik ederek o çirkin sesiyle anırmaya devam eder. Bahçıvanlar e2e/in sesini i2itir i2itmez ko2arak yanlarına gelir. Öküzü bo/azlayıp etinden kebap yaparlar. E2e/i ise ölünceye kadar a/ır ta2 ta2ıma i2inde kullanırlar.

22. GECE: Mâhı2eker, tûtîden aldı/ı önceki izne dayanarak sevdi/ine gitmek için hareket eder. Tûtî, bunca nasihatin bo2a gitti/ini dü2ünerek heyecanla Mâhı2eker’e verece/i nasihatlerin henüz bitmedi/ini söyler ve tûtîlerinin nasihatleriyle do/ru yolu bulan Ubeyde’nin hikâyesini anlatmaya ba2lar:

65. UBEYDE ve TÛTÎLER0N0N H0KÂYES0

Termend 2ehrinde bir bezirgânın Ubeyde adlı bir o/lu vardır. Bezirgân o/lunu güzel bir kız ile nikâhlar. Ubeyde, karısının a2kına öylesine tutulur ki bir dakika bile

38 onun yanından ayrılamaz. Annesi ve babası, o/ullarına pek çok nasihatte bulunur ancak ne söyleseler fayda etmez. Bir gün bezirgân bu duruma çare bulması için olanı biteni orta/ına anlatır. Orta/ı kendisinde biri erkek, biri di2i olan iki tûtînin oldu/unu ve çok tesirli konu2tuklarını, belki Ubeyde’yi bu a2ırı duygularından kurtarabileceklerini söyler ve hediye ediyormu2 gibi tûtîleri Ubeyde’nin evine yollar. Ubeyde bu iki tûtîden son derece ho2lanır. Ak2am olunca erkek tûtî, Ubeyde’ye bu eve misafir geldiklerini ve kendileriyle sohbet ederek onları sıkıntıdan kurtarması gerekti/ini ayrıca tûtîlerin sohbetlerinin ölümsüzlük 2erbeti oldu/unu, bundan yararlanması gerekti/ini söyler. Ubeyde kafesin yanına gelir ve konu2maya ba2larlar. Tûtî, nasihatlerin ki2inin haline uygun olması gerekti/ini söyleyerek Ubeyde’nin ne hal ve durumda oldu/unu sorar. Ubeyde ba2ta gerçe/i açıklamaktan çekinse de sonradan çaresiz kalır ve do/ruyu açıklar. Karısının a2kı ile kendinde olmadı/ını, i2lerini aksatmasının sebebinin bu oldu/unu itiraf eder. Anlattıklarını dikkatle dinleyen tûtî, a2kın bu derecesinin akıl kârı olmadı/ını, hele vefasız olan kadın cinsi yüzünden bu hale dü2mü2 olmanın daha da kötü oldu/unu bir hikâye ile anlatır:

66. H0ND PAD01AHININ KIZININ H0KÂYES0

Hind padi2ahının, cariyelerinin birinden bir kız dünyaya gelir. Bu kızın ikisi normal yerinde, ötekisi gö/sünün ortasında olan üç memesi vardır. Müneccimler, kızın falına bakarlar ve onun son derece hain, vefasız olaca/ını bildirirler. Kız büyüdü/ü zaman, padi2ah babası onun için hesapsız çeyiz ve servet hazırlar. Bunca mal ve mülkle kızını kim isterse ona verece/ini; fakat kızı aldıktan sonra ba2ka bir ülkeye gidilmesin 2art oldu/unu söyler. Müneccimlerin kız hakkında söyledikleri herkes tarafından duyulmu2tur; bu nedenle kızı kimse almak istemez. Ülkenin bir kö2esinde yoksulluk canına tak etmi2, ba2ına ne belâ gelirse gelsin razı olan, gözleri görmez bir adam ya2ar. Sadece bu adam, fakirlikten kurtulmak için padi2ahın kızına talip olur. Padi2ah, kızını ve vaad etti/i bütün serveti kör adama verir. Karı koca, ülkeden ayrılıp bir ba2ka diyara göç eder.

39

Padi2ahın kızı, kocasından daima nefret eder ve bir gençle ili2ki kurar. Kocasının gözleri görmedi/i için sevgilisini sık sık evine alarak zevk ve sohbetlere giri2ir. 0ki sevgili, her zaman zavallı adamla alay etmenin yollarını ararlar. Bir gün bahçeden siyah bir yılanı yakalayıp bir tencerede pi2irirler. Hain kadın, kör kocasına onun için balık çorbası pi2irdi/ini, altının ate2ini yakmasını söyler. Kör adam karısının dedi/ini yapar. Asasını eline alıp ate2i alevlendirmeye çalı2ırken yılandan çıkan buhar gözlerine iyi gelir ve bir anda görmeye ba2lar. Tencere içinde yılanı, karısının yanında da bir yabancıyı gören adam her ikisini de döver, 2ehrin su ba2ısına teslim eder ve neyi var neyi yoksa alıp kendi 2ehrine döner.

Di2i tûtî, Ubeyde’ye bu hikâyeyi anlattıktan sonra kadınlarda vefasızlık görüldü/ünü ancak bunun bütün kadınların mutlaka vefasız oldu/u anlamına gelmedi/ini belirtir ve Ubeyde’nin hatununun yanından bir an bile ayrılmamasının hayra alâmet olmadı/ını, bir evlâdın, anasının babasının da rızalarını gözetmesi gerekti/ini söyler. E/er bunu yapmazsa Allah’ın o evlâdın duasını kabul etmeyece/ini 2u hikâye ile örneklendirir:

67. ZÂH0D0N O.LU SÂL0H’0N H0KÂYES0

Belh 2ehrinde, bir zâhidin Sâlih adında bir o/lu vardır. Sâlih do/ru, dürüst bir delikanlıdır. Zaman geçip babası ölünce yetim kalan Sâlih, bir gün ibadeti sırasında ba2ka bir ülkeye gidip orada derin ilimler ö/renmeye ve bunlara göre hareket etmeye karar verir. Bunu gerçekle2tirmek için annesinden izin ister ama annesi ona izin vermez. Sâlih de niyetinin iyiye yönelik oldu/unu dü2ünerek annesinin izni olmadan Belh’ten çıkıp âlim ve hakîmleri ile me2hur Buhara’ya do/ru yola çıkar. Giderken yolda yorulup bir a/acın gölgesinde bir süre dinlenir. Derken bir ku2 gelip a/acın üzerine konar ve Sâlih’in üzerine pisler. Bu duruma kızan Sâlih, ku2a öyle bir gazapla bakar ki ku2 o anda a/açtan yere dü2üp ölür. Sâlih yoluna devam eder. Ak2ama do/ru bir kapıya gelir ve misafir olmak ister. Kar2ısına Sâliha adında bir kadın çıkar. Sâliha Hatun, Sâlih’e bu eve misafir olmak ve karnını doyurmak için geldi/ini bildi/ini ve kendisine biraz balık pi2irip getirece/ini

40 söyler. Sâlih çok açtır, kadın da yeme/i pi2irmekte bir hayli gecikmi2tir. Sonunda yeme/i getirir ve Sâlih ona da gazapla bakar. Sâliha Hatun da kızar ve Sâlih’e, kendisini o a/acın üstündeki ku2 gibi, bir öfkeli bakı2la öldürebilece/ini mi sandı/ını sorar. O ku2a tesir eden bakı2ın insana tesir etmeyece/ini söyler ve yapıcı olması konusunda nasihatte bulunur. Sâliha Hatun’un bu sözlerini i2iten Sâlih, çok 2a2ırır ve kadından özür diler. Böylesine ermi2 mertebesine nasıl ula2tı/ını sorar. Sâliha Hatun da annesinin rızasını gözetti/i, onun sözlerinden çıkmadı/ı için bu mertebeye ula2tı/ını anlatır. Sâlih’e, annesinin rızası olmadan yolculu/a çıkmasının yanlı2 buldu/unu söyler. Sâliha Hatun’dan bu sözleri duyan Sâlih, hiç vakit geçirmeden Belh 2ehrine döner. Annesinin rızasıyla hareket ederek, onun duası sayesinde, kısa zamanda derin bir ilim ve fazilet sahibi olur. Yalnız Belh’de de/il, bütün çevrede 2öhreti yayılır, herkes ondan fikir almaya, bilmediklerini ö/renmeye gelir.

Ubeyde bu hikâyeyi de dinledikten sonra bundan böyle anne ve babasının rızasını mutlaka alaca/ını söyler. Ancak hatununu terk etmek istemedi/ini söyleyince erkek tûtî karısını terk etmesi gerekmedi/ini yalnızca kadınların ço/unun vefasızlı/ından söz etti/ini bir hikâye daha anlatarak örneklendirir:

68. H0ND PAD01AHININ KOYUNUN SÖZLER0N0 D0NLEMES0

Bir gün bir Hind padi2ahı ava çıkar. Yolu bir pi2teye dü2er ve di2i bir yılanın kendi cinsinden olmayan ba2ka bir yılanla oyna2tı/ını görür. Padi2ah bu manzara kar2ısında gazaba gelir ve hemen kılıcını çekip yılanın üzerine hücum eder. Yılan kaçar ancak keskin kılıç, kuyru/unun bir parçasını keser. Deli/ine girip kurtulan di2isini gören erkek yılan, ona kuyru/unun ne oldu/unu sorar. Bunun üzerine di2i yılan, padi2ahın avlanmak üzere dola2ırken kendisini gördü/ünü, güzelli/ine â2ık oldu/unu ve kendisinden vuslat ricasında bulundu/unu; ancak kendisinin namusunu korumak için bunu kabul etmedi/ini ve padi2ahın gazaba gelerek ona saldırdı/ını, kuyru/unu kopardı/ını söyler.

41

Erkek yılan bu sözlerden sonra son derece huzursuz olur ve intikam almak için padi2ahın sarayına varır, odasına gizlenir. Niyeti, padi2ahı uyudu/unda sokup zehirlemektir. Gece, padi2ah uyumadan önce hatunu gelip yata/ına girmek ister. Fakat padi2ah, karısını yanına almaz. Hatunu, sebebini sorar. Padi2ah, avda gezerken bir di2i yılanın 2ehvetinden kıvrım kıvrım oldu/unu, kendi cinsinden olmayan ba2ka bir yılanla oyna2masına tahammül edemeyip kılıcıyla yılanı öldürmek istedi/ini fakat sadece kuyru/unu kesebildi/ini söyler. Di2ilerin bu çirkin ihanetlerini gördükten sonra di2i cinsinden de nefret etti/ini açıklar. Saklanmakta olan yılan, bunları duyunca padi2ahın masum oldu/unu ö/renir. Gidip padi2ahın ayaklarına kapanır ve sözü edilen di2i yılanın kendi e2i oldu/unu bildirir. Hemen e2ini öldürece/ini; ancak padi2ahın bir iste/i varsa derhal yerine getirebilece/ini söyler. Padi2ah yılandan, hayvanların dilini kendisine ö/retmesini ister. Yılan bunun mümkün oldu/unu; ancak kadınlara bu konuda bilgi verirse o an ölece/ini söyler ve bu sırrı açıklamaması konusunda padi2ahı sıkıca tembihler. Sonra da hayvanların dilini padi2aha ö/retir ve huzurundan ayrılır. Birkaç gece sonra padi2ahın hatunu, sabaha do/ru yine yata/ına gelir. Kocasının ayaklarını gülsuyu ile ovar, ayaklarına yüzünü gözünü sürer. Bu sırada, odadaki kafeste bulunan kumrulardan di2isi erke/ine, kendisinin de elinde gülsuyu olsaydı, padi2ahın hatunu gibi erke/inin ayaklarını ovaca/ını, onun gibi yüzünü ayaklarına sürece/ini söyler. Padi2ah, kumrunun bu sözlerini anlar ve güler. Kadın, padi2ahın kendisiyle alay ederek güldü/ünü sanır ve darılır. Padi2aha, niçin güldü/ünü hemen söylemesini aksi halde kendisini öldürece/ini söyler. Padi2ah, karısının çok üzüldü/ünü ve belki de kendisini gerçekten de öldürece/ini anlar. Ba2ka bir 2eye güldü/ünü; ancak bunu söylerse kendisinin o an ölece/ini söylese de karsını ikna edemez. Çıkar yol bulamayan padi2ah karısına bu sırrı tenha bir yerde söylemeye karar verir. Ertesi gün, padi2ahla karısı has bahçeye çıkarlar. Bir kuyunun ba2ına gelirler. 0ki koyun, kuyunun ba2ında otlamaktadır. Di2i koyun, kuyunun içine bakar ve orada güzel, taze ve ye2il otlar görür. Kocasına e/er bunları çıkarıp getirmezse kendisini kuyuya ataca/ını söyler. Erkek koyun, otlara bakar; ancak bunları kuyunun dibinden çıkarmak mümkün de/ildir. Bu i2e kalkı2ırsa ölebilece/inin farkındadır. Kendi kendine

42 karısının kaprisi için ölümü göze alamayaca/ını, padi2ah gibi, bir kadının keyfi için kendini bile bile ölüme atacak kadar aptal olmadı/ını söyler. Di2isine isterse kuyunun içine kendisinin atlayabilece/ini söyleyerek i2in içinden çıkar. Erkek koyunun bu ibret verici sözlerini i2iten padi2ah kendine gelir ve karısının bundan sonraki yalvarı2larını umursamaz. Kadın da pekala ya2amaya devam eder.

Sonuçta tûtîlerin söyledikleri Ubeyde üzerinde etkisini gösterir. Ubeyde, gündüzleri i2i gücüyle, anne ve babasının sohbetiyle; geceleri de karısının zevk ve safasıyla me2gul olmaya ba2lar.

23. GECE: Tûtî, bu dünyada taklitle bir i2in sonuca vardırılamayaca/ını, özellikle a2k konusunda taklitçili/in mutlak bir hata oldu/unu a2a/ıdaki hikâye ile anlatır: 69. BEZ0RGÂNI TAKL0T EDEN BERBER0N H0KÂYES0

Harezm 2ehrinde malının hesabını bilmeyen bir bezirgân vardır. Bir gün, bu dünyada elde etmedi/i servet ve sürmedi/i sefanın kalmadı/ını dü2ünür ve artık ahiret için hazırlanması gerekti/ine inanır. Günahlarından arınmak için servetini fakir fukara arasında payla2tırır. Bezirgân, bir gün rüyasında bilgili ve akıllı bir ihtiyar görür. Bu ki2i onun bahtının kuvvetidir. Bu ihtiyar bezirgânın malını fakirlere da/ıttı/ı için Cenab-ı Hakk’ın öteki dünyada onu yüce bir mevkiye lâyık gördü/ünü ve kendisini de ona yardımcı olarak gönderdi/ini söyler. Yarın bezirgânın kar2ısına bir brahman rahibi 2eklinde çıkaca/ını, onu görür görmez büyük bir sopa ile ba2ına vurmasını ve cansız kaldı/ında ise vücudunu güzel bir yerde saklayıp ihtiyacı oldu/unda vücudundan parçalar kesebilece/ini, bu kesti/i parçaların altına dönü2ece/ini söyler. Ancak tek bir 2artı vardır. Bezirgân bu sırrı kimseye söylememelidir. Ertesi gün bezirgân, bir berber dükkânında tıra2 olurken, rüyasındaki ihtiyar, bir brahman rahibi kılı/ında içeri girer. Bezirgân hemen kalkıp bir sopa ile adamın ba2ına vurur ve brahman yere yı/ılır. Zavallı berber gördükleri kar2ısında 2a2ırıp kalır.

43

Bezirgân bo2 bulunur ve öldürdü/ü brahmanın etinden bir parça kesip berberin eline tutu2turur. Et o anda altın haline gelir. Fazlasıyla ahmak bir adam olan berber, olanları görünce kendisi de bir brahmanı sopa ile öldürürse onun vücudunun da hemen altına dönü2ece/ini dü2ünür. Günlerden bir gün büyük bir ziyafet düzenler. 1ehrin brahmanlarından bilgin biri vardır ve o da ziyafete gelir. Berber onu görür görmez elindeki sopayla kafasına vurur ve brahman yere yı/ılır. Misafirler 2a2ırıp kalırlar. Berberi tuttukları gibi 2ehrin kadısına götürürler ve olan biteni anlatırlar. Hâkim, berbere brahmana vurmasının nedenini sordu/unda, berber bezirgândan gördüklerini ba2tan sona anlatır. Hâkim, bezirgânı ça/ırır; fakat bezirgân sırrını açıklamaz ve berberin anlattıklarının mantı/a uymadı/ını söyler. Kadı ve huzurundakiler berberin delirdi/ini dü2ünür ve onu tımarhaneye koyarlar. Zavallı adamca/ız ahmaklı/ının sonucu olarak her gün bin türlü ilaç içmeye mecbur kalır. *** Tûtî-i Kâmil, Mâhı2eker’in gördü/ü rüyayı yorumlar ve tez zamanda hem sevdi/i gence hem de kocasına kavu2aca/ını söyleyerek ve 2u hikâyeyi anlatır:

70. Ç0N PAD01AHININ SEVD0.0NE KAVU1MA H0KÂYES0

Çin ülkesinin padi2ahı bir gün avda gezerken garip bir hayvana rastlar. Yanındakilere bu hayvan kadar latif ve mülayim bir güzelin yeryüzünde bulunup bulunmadı/ını sorar. Aralarında bulunan ilim sahibi bir vezir ise böyle güzel ve kusursuz bir kızın ancak Medînetü’l ka r’da olabilece/ini söyler. Bu 2ehrin padi2ahının kızının e2siz güzelli/ini anlata anlata bitiremez. Böylece padi2ah, kıza kulaktan â2ık olur. Aradan bir süre geçer ve tahammülü kalmayan padi2ah vezirden kendisini o 2ehre götürmesini ister. Vezir çok ya2landı/ını, ona rehberlik etmeye takati olmadı/ını ancak 2ehrin sınırına kadar gemi ile ona e2lik edebilece/ini söyler. Daha sonra yolu ona gösterip ardından dua ederek dönü2ünü bekleyece/ini de ekler. Padi2ah yol hazırlı/ını yapar ve tahtını güvenilir bir kimseye bırakıp seyyah kılı/ına girerek yola çıkar. Gemi ile birkaç gün yol alırlar. Sonunda Medînetü’l ka r 2ehrinin sınırına gelirler. Vezir padi2aha buradan sonra e2lik etmez; sadece ona yol

44 gösterir. Üç gün yol gidece/ini dördüncü gün ise bir çe2meye rastlayaca/ını ve orada türlü garip 2eyler görece/ini anlatır. Padi2ah, de/inildi/i gibi üç gün gider. Dördüncü gün bir bahçenin kenarındaki çe2meye gelir. Burada istirahat ederken iki adam yanına gelir ve atı2maya ba2larlar. Birbirleriyle atı2an bu adamlara atı2manın nedenini sorar. Adamlardan biri, babalarından kalan sihirli e2yalardan olu2an mirası payla2amadıklarını açıklar. Padi2ahtan bu e2yaları onlara taksim etmesini ister. Padi2ah bu istenileni yerine getirmek için onlardan top ve de/nek ister. Top ve de/ne/i uzaklara atar ve ilk getirene e2yaları verece/ini söyler. 0ki karde2 istenileni getirmek üzere ko2arlar. Bu sırada Çin padi2ahı miras olan sihirli kılıcı beline ba/lar, keseyi koynuna koyar, çana/ı eline alır ve nalını ayaklarına giyerek Medînetü’l ka r padi2ahının sarayına gitmeye niyetlenir ve o an kendisini sarayın önünde bulur. Bu sırada etrafına bakar ve tahtını emanet etti/i vezirin o/lunun da orada oldu/unu görür. Vezirin o/lu, o e2siz kız medh edilirken söylenenleri i2itmi2 ve tıpkı padi2ah gibi, anlatılan kıza kulaktan â2ık olmu2tur. Vezirin o/lu büyük bir sihir gücüne sahiptir ve saraya bu gücünü kullanarak yeti2mi2tir; ancak âlim vezir, kıza dua etti/inden kızın yüre/inde vezirin o/lu için de/il Çin padi2ahı için a2k do/mu2tur. Çin padi2ahı, vezirin neden orada oldu/unu sorar ve o/lan gerçe/i, gizlemeden anlatır. Kızın da padi2aha â2ık oldu/unu sihir gücüyle ö/renmi2tir ve bu bilgiyi padi2aha iletir. Padi2ah bu habere çok sevinir. Medînetü’l ka r padi2ahının adamları, Çin padi2ahını kapıda kar2ılar. 0ki taraf kısa sürede konu2up anla2ır ve nikâh yapılır. Bundan sonra Çin padi2ahı kendi ülkesine dönmeye karar verir ve e2ini yanına alarak yola koyulur. Padi2ah, Medînetü’l a r’a geli2ini kolayla2tıran adamlara te2ekkür etmek ve onlardan izinsiz aldı/ı e2yaları geri vermek için çe2me ba2ına u/rar. Öte yandan vezirin o/lunun sihir gücü azalmı2 ve geldi/i gibi rahatlıkla Çin ülkesine dönemeyece/inden en son sihir gücüyle kendisini sinek kılı/ına koymu2tur. Sinek kılı/ındaki vezirin o/lu, Çin padi2ahının üzerine konarak çe2menin ba2ına varır. Padi2ah çe2meye geldi/inde önceden gördü/ü iki karde2 kar2ısına dikilir. Padi2ah e2yalarını aldı/ı için onlardan özür diler. Ancak gençlerden birisi padi2aha, kendisinin kim oldu/unu bildiklerini ve kendisine yardımcı olmak için bu yola ba2vurduklarını

45 açıklar. Bu iki garip ki2i bu yardımla da kalmayarak padi2aha bir kalıptan ba2ka bir kalıba girmenin sırrını verirler. Padi2ah kalıp de/i2tirmenin sırrını ö/renirken, o sırada sinek kılı/ında bulunan vezir o/lu da bunu ö/renmi2tir. Padi2ah ve yeni e2i Çin’e varırlar. Padi2ah, bir gün ava çıkar. Bir ceylanı görüp pe2ine takılır. Daha sonra aklına ö/rendi/i marifet gelir ve ceylan kılı/ına girmeye karar verir. Padi2ahın pe2inden ayrılmayan vezirin o/lu, padi2ahın ceylan kılı/ına girdi/ini görünce kendisi de derhal ondan bo2alan padi2ahlık kılı/ına girer. Saraya döner ve padi2ahın yeni e2inin yanına varır. Ne var ki padi2ahın yeni e2i, çok benzemesine ra/men kar2ısındakinin kocası olmadı/ını sezinler ve bir bahane ile vezirin o/lunun kendisine yakla2masına müsaade etmez. Öte yandan ceylan kılı/ındaki padi2ah, bir gün ölmü2 bir tûtî cesedine rastlar ve bu tûtînin kalıbına girmeye karar verir. Daha sonra kendi sarayına gelir ve yeni e2inin odasının penceresine konar. Vezirin o/lunun kendi kılı/ında e2inin yanında oturup vuslat istedi/ini görür. Vezirin o/lu istedi/i sonucu alamadı/ı için odadan uzakla2ır ve padi2ahın eski e2inin odasına girer. Eski e2 de kar2ısındaki bu adamın gerçek padi2ah olmadı/ını anlamı2tır. Yeni e2inin odada yalnız kaldı/ı an, Çin padi2ahı cama vurur ve e2ini yanına ça/ırır, olanı biteni ba2ından sonuna kadar anlatır. Ertesi gün vezirin o/lu yine padi2ahın yeni e2inin yanına gelir ve vuslat talebinde bulunur. Kız ondan vuslatını esirgemeyece/ini ancak içindeki 2üpheyi gidermesi için bir 2artı oldu/unu söyler. Çe2me ba2ında kocasına iki gencin kalıp de/i2tirmeyi ö/retti/ini, bu bilgiyi kullanarak kalıp de/i2tirebilirse öz kocası oldu/una inanaca/ını belirtir. Vezir o/lu bunu kabul eder ve bir e2ek kılı/ına girer. Bunu gören Çin padi2ahı da derhal kendi kalıbına kavu2ur. Hilekâr vezir o/lu bundan sonra ömrü boyunca e2ek kılı/ından kurtulamaz ve yük ta2ıyıp dayak yiye yiye ölür. Çin padi2ahı ise sevgilisi ve eski karsıyla mutlu bir ömür sürer.

24. GECE: Tûtî-i Kâmil, bir kimsenin elinde olan nimetin kıymetini bilmeyerek daha fazlasını isteyecek olursa sonunda büsbütün elinin bo2 kalaca/ını 2u hikâye ile anlatır:

46

71. DÖRT YOLDA1IN H0KÂYES0

Belh 2ehrinde asla birbirinden ayrılmayan dört samimi dost vardır. Ne var ki bunlar gittikçe fakirle2irler. Sonunda fakirli/e dayanamayıp çare aramak için yola dü2erler. Da/ıstan ülkesine vardıklarında çok derin bir filozofla kar2ıla2ırlar. Gelip onun hizmetine girerler. Filozofa durumlarını anlatıp yardım isterler. Filozof, bunların her birine dört sihirli mühür verip bu mühürleri ba2larında ta2ımalarını söyler. Mühür nerede ba2larından dü2erse orasını kazmalarını, herkesin nasibinin mührünün dü2tü/ü yerde oldu/unu belirtir. 0sterlerse birinin nasibine öteki de ortak olabilecektir. Dört arkada2 yola dü2er ve giderlerken birinin ba2ından mührü dü2er ve orayı kazarlar. Bir bakır madeni çıkar. Kendisine bakır madeni çıkan di/erlerine, ortak olmak isteyip istemediklerini sorar. Di/er üç ki2i kendi nasiplerini arayaca/ını söyleyerek yola koyulur. Daha ileride bir ba2kasının mührü ba2ından dü2er. Orayı da kazarlar ve gümü2 madeni çıkar. Bu kimse de arkada2larına ortak olmayı teklif eder. Fakat berikiler razı olmayıp yollarına devam ederler. Biraz daha ileride üçüncüsünün mührü de dü2er. Orayı kazarlar ve buradan altın madeni çıkar. Altın madeninin sahibi olan, kalan son dostuna ortaklık teklif eder ama di/eri bu teklifi kabul etmeyerek çıkan madenlerin gitgide de/erli oldu/unu, kendisine mutlaka elmas çıkaca/ını söyleyerek yoluna devam eder. Birkaç günün sonunda bunun mührü de yere dü2er. Adam büyük bir hırsla mührün dü2tü/ü yeri kazar ve nasibine demir madeni çıkar. Aklı ba2ından giden adam hemen kendi madenini bırakıp altın madenini bulan arkada2ına ko2ar; fakat onu bulamaz. Büyük bir üzüntüyle filozofun yanına döner. Ancak filozofun onun geli2inden bir gün önce vefat etti/ini söylerler. Çaresiz adam hiç olmazsa gidip demir madenini i2letmeye karar verir; fakat döndü/ünde onun da izine rastlamaz. Hırsı yüzünden elleri bombo2 ortada kala kalır. *** Tûtî-i Kâmil, Mâhı2eker’e birbirlerini sevenlerin mutlaka kavu2acaklarını çengi cariye ile Ba/datlı bezirgânın birçok engele ra/men sonunda birbirlerine kavu2masını örnek göstererek anlatır:

47

72. ÇENG0 CAR0YE 0LE BA.DADLI BEZ0RGÂNIN KAVU1MA H0KÂYES0

Ba/dat 2ehrinde sanatı bezirgânlık olan son derece zengin bir genç, â2ık oldu/u çengi bir cariye için tüm servetini tüketir ve sonunda bir lokma ekmeye muhtaç hale gelir. Bir gün kız, delikanlının bu durumuna üzülerek kendisini satıp tekrar durumunu düzeltmesini ister. Çaresiz delikanlı bu tavsiyeye razı olur. Ertesi gün çok sevdi/i cariyesini Basra tarafından ticaret niyetiyle Ba/dat’a gelen Hâ2îmî bir bezirgâna satar. Evine dönen delikanlı canından çok sevdi/i kız için gece gündüz ah eder. Bu acıya dayanamayan delikanlı hemen parayı iade edip kızı geri almayı dü2ünür. Gece yarısı evden çıkar ve Hâ2îmî’yi aramaya koyulur. Sonunda yorgun dü2er ve bir harabede dinlenmek için konaklar. O sırada kendisini takip eden bir hırsız gencin koynundaki altın kesesini çalar. Genç, uyandı/ında, altınların gitti/ini görür ve divane gibi da/lara dü2er. Öte yandan güzel cariyeyi alan bezirgân da cariyesiyle birlikte ba2ka bir ülkeye ticarete gider. Ancak cariyesinin her gün döktü/ü gözya2ından onun da rahatı kalmaz. Hâ2îmî bezirgân cariyeyi satan adamı bulursa iki bin altından vazgeçerek kızı ona verece/ine dair yemin eder. Da/larda, çöllerde Mecnun gibi feryat ederek dola2an bezirgân, bir gün bir deniz kenarında bir gemiye rastlar. Cariye ile onu satın alan tacir de o gemidedirler. Ancak iki tarafın da birbirinden haberi yoktur. Denizde birkaç gün yol alırlar. Bir gece Hâ2îmî bezirgân cariyenin eline bir saz verir ve çalmasını ister. Kız öyle içli, öyle ızdıraplı besteler çalar ve söyler ki gemidekilerin hepsi a/la2ır. Bu arada eski sahibi Ba/datlı genç bezirgân da onu i2itmi2 ve sevdi/inin gemide oldu/unu anlamı2tır. Ertesi gün delikanlı kimseye gözükmeden aynı sazı eline alır ve sevgilisinin çok iyi bildi/i ve ona kendisinin ö/retti/i düzeni verir. O günün ak2amında cariye çalmak için tekrar sazı eline alır. Cariye sazı eline alıp ilk mızrabı vurdu/unda derhal olanın bitenin farkına varır. Hâ2îmî’ye eski sahibi Ba/datlı tacirin o gemide oldu/unu söyler ve hemen geminin içini aramaya ba2larlar. Genç taciri bulurlar. Hâ2îmî ona cariyesine asla dokunmadı/ını, cariyesinin de onu ölesiye sevdi/ini söyleyerek kızı almasını söyler. Gemide bulunan herkes, bu gençlerin a2kına hayran kalır. Hâ2îmî bezirgân bundan böyle delikanlıyı o/lu, cariyeyi de kızı olarak himaye edece/ini söyler. Her iki

48 genç de sonsuz bir sevinç duyar. Böylece gemi bir süre daha yol alır. Bir limanda gemi su ve erzak için durur ve herkes dı2arı çıkar. Ba/datlı genç de bu arada dı2arı çıkmı2tı; fakat döndü/ünde geminin yerinde olmadı/ını görür. Öte yandan Hâ2îmî ile cariye Basra’ya gelirler. Hâ2îmî cariyeye, delikanlının ortadan kayboldu/unu, 2imdi ne yapmak gerekti/ini sorar. Cariye, bezirgândan bir kenarda bir zaviye yaptırmasını, orada sevdi/i genç adına bir mezar kazdırmasını ve ömrünün sonuna kadar sevdi/inin hatırasıyla orada ya2amak istedi/ini söyler. Öldü/ünde de bu mezara gömülmek istedi/ini belirtir. Günlerce bin bir acı ve ıztırap içinde sahilde bekleyen delikanlı, bir gün limana yakla2an bir gemiye sı/ınır ve Basra’ya varır. Hâ2îmî’nin evini bulur. Hâ2îmî, genci görünce çok sevinir ve olanı biteni anlatır. Hemen sevdi/inin yanına ula2tırır. 0ki sevgili bir kere daha bulu2ur, birbirlerine sarılır ve a/la2ırlar. Hâ2îmî bezirgân o zaviyeyi onlara tahsis eder ve ömürlerinin sonuna kadar burada mesut ya2arlar. *** Tûtî-i Kâmil, hatunu güzel olan erke/in ömrünün uzun, hatunu çirkin olan erke/in ise ömrünün kısa olaca/ını söyler ve 2u hikâyeyi anlatır:

73. B0LGE Ç0FTÇ0N0N H0KÂYES0

Bir çiftçi, çiftini sürerken birden sabanına bir demir halka takılır. Halkanın etrafını kazar ve bu halkanın bir mahzenin kapa/ı oldu/unu görür. Mahzenin kapa/ını kaldırır ve içeri girer. 0çerisi her biri 2eftali çekirde/i büyüklü/ünde bu/day taneleriyle doludur. Çiftçi, bu durumu 2ehrin valisine bildirir. Vali de bu/daydan numune alarak ülkenin padi2ahına gönderir. Padi2ah da bu bu/day çe2idine 2a2ırır ve sırrını ara2tırmak ister. Padi2ahın akıllı nedimi, falanca 2ehirde ya2lı ve bilge bir çiftçinin bulundu/unu, bu i2in sırrını ancak onun çözebilece/ini söyler. Bunun üzerine padi2ah bu/dayın numunesiyle bir görevliyi o ya2lı çiftçiye gönderir. Görevli çavu2 acele ile giderken, yolda eski bir dostuna rastlar. Çavu2 olanı biteni dostuna anlatır. Bunun üzerine arkada2ı kendisinin de o kâmil insana sormak istedi/i sorular oldu/unu ve bu soruların cevabını bilge çitçiden almasını ister.

49

Çavu2, bilge çiftçinin bulundu/u 2ehre varır. Bilge çiftçi beli iki büklüm olmu2, gözlerine perde inmi2 çok ya2lı bir kimsedir. Çavu2 ona ne için gelmi2 oldu/unu anlatır, bu/dayın sırrını sorar. Çiftçi o bu/dayın ne zaman ve nasıl yeti2ti/ini bilmedi/ini; ancak kar2ı 2ehirde kendisinden daha ya2lı bir karde2i oldu/unu, bu bu/dayın sırrını onun çözebilece/ini söyler. Görevli çavu2 kar2ı 2ehre varır ve o adamı bulur. Bu adam ise kara sakallı, vücudu küçük karde2inden çok daha zinde olan biridir. Duruma 2a2an çavu2, bu/dayın sırrını ona da sorar. Ancak o da cevap vermekte aciz kalarak, kar2ıdaki 2ehirde bir a/abeyinin oldu/unu ve bunun cevabını ancak onun verebilece/ini söyler. Çavu2 bu 2ehirden de kalkıp kar2ıdaki 2ehre varır. En ya2lıları diye tarif edilen bu adamın, her iki karde2inden çok daha genç oldu/unu görür ve çok 2a2ırır. Kar2ısında en büyük karde2 diye duran ki2i saçı sakalı simsiyah, genç ve yakı2ıklı bir adamdır. Bu adama ne için geldi/ini anlatır. Adam, bu bu/dayın günümüzden yüz sene evvel ya2amı2 bir kavme ait oldu/unu ve onların bu nimete nasıl kavu2tuklarını anlatmaya ba2lar. *** 74. ALTIN KÜPÜNÜN PAYLA1TIRILMASININ H0KÂYES0

Bir gün bir adam, kendi evini bir ba2kasına satar. Evi satın alan mü2teri, evi tamir ederken a/zına kadar altın dolu bir küp bulur. Hemen evi kendisine satan adama ko2ar ve ona evde altın dolu bir küp buldu/unu, bu küpü satın almadı/ını sadece evi satın aldı/ını söyler. Evini satan adam ise altınları almayı kabul etmez. 0kisi arasında anla2mazlık büyüyünce kalkıp padi2aha giderler. Padi2ah, iki tarafa da altını kabul ettiremeyince adamlara çocukları olup olmadı/ını sorar. Adamlardan birinin bir kızı, di/erinin de bir o/lu vardır. Padi2ah her iki adamın çocuklarını birbirleriyle evlendirmeye kara verir. Böylece her iki taraf da altınlara sahip olacaktır.

Allah bu iki adamın adalet severli/ini ho2 görerek, kavimlerinin rızkını alabildi/ine bol eylemi2tir. Bilgin adam bu bu/dayların onların zamanından kalma oldu/unu söyler. Çavu2 memnun olup geri dönerken aklına arkada2ının sordu/u üç soru gelir. Bilgin adam bu soruların yanıtlarını da verir. Bunun üzerine çavu2, merakla, kar2ısına

50

çıkan en küçük karde2in son derece ya2lı ve bitkin, ortanca karde2in ise kır sakallı ve di/erine göre biraz daha iyi; ancak en ya2lı oldu/u söylenen kendisin genç bir delikanlı olarak görünmesinin sebebini sorar. Kâmil adam, en küçük karde2inin son derece ya2lı bitkin olmasını ziraattan fayda görmemesine ve karısının da kötü huylu ve çirkin olu2una ba/lar. Ortanca karde2inin ise ziraat meselesinde iyi oldu/unu; fakat karısının birincisininki gibi kötü huylu oldu/unu belirtir. Kendisinin genç gibi gözükmesini ise hem ziraat konusunda talihli olmasına hem de hatununun çok güzel yüzlü ve çok güzel huylu olmasına ba/lar. Bir ki2inin i2i yolundaysa ve karısı da iyi ise dünyanın o ki2i için cennet oldu/unu da sözlerine ekler. Padi2ahın, arkada2ının ve kendisinin mü2küllerini böylece çözüp ö/renen çavu2, 2ehrine döner ve padi2aha i2ittiklerini anlatır. Herkes de bu hikâyeden hisseler alır.

25. GECE: Tûtî-i Kâmil, Mâhı2eker’e kocası Hoca Sâid gelmeden hemen sevgilisi olan genç adamın yanına gitmesini tavsiye eder. E/er bunu yapmazsa, zâhidin karısının sevgilisine kavu2amadı/ı gibi onun da sevgilisinden mahrum kalaca/ını anlatır: 75. HEFT RENK KU1UNU Y0YEN FERÎD’0N H0KÂYES0

0sraîlo/ulları zamanında son derece fakir bir zâhid vardır. Zaman zaman nafaka için dı2arı çıkar ve bu 2ekilde evinin ihtiyacını giderir. Bir gün yine 2ehirde gezerken bir adam ile kar2ıla2ır ve adam ona helalinden bir altın mı yoksa haramından on altın mı istersin, diye sorar. O da helâlinden bir altın diye cevap verir. Böylece adam ona bir altını verir ve yoluna devam eder. Bu sırada zâhid adamın birinde güzel bir ku2 görür. Elindeki bir altını vererek heft reng cinsi bu ku2u alır ve evde yiyecek gelecek ümidiyle bekleyen karısının yanına gelir. Karısı yiyecek yerine ku2u görünce zahide çok kızar, demedi/ini bırakmaz. Ak2am olunca kafese koyup duvara astıkları ku2 silkinmeye ba2lar. Zâhid, ku2un yanına geldi/inde kanadı altında bir mücevher görür ve çok 2a2ırır. Ku2un üretti/i mücevherleri satan zâhid kısa zamanda zengin olur.

51

Ku2 aileye çok u/urlu gelmi2tir. Zâhidin karısı, ku2 geldikten sora hamile kalır ve bir erkek çocuk do/urur. Çocu/un adını Ferîd koyarlar ve bir de dadı tutarlar. Bir gün zâhid hacca gitmeye karar verir ve evden ayrılır. Bir süre sonra hatununun canı yalnızlıktan sıkılır ve genç bir sarrafa â2ık olur. Onu evine almaya ba2lar. Kadın, bir gün, ku2tan ve onun sayesinde böyle zengin olduklarından genç adama söz eder. Genç adamın bilgili ve akıllı bir dostu vardır. O da duyduklarını bu ki2iye anlatır. Bu akıllı adam genç sarrafa, bu ku2un sihirli oldu/unu, onun ba2ını yiyen ki2inin padi2ah olaca/ını söyler. Genç sarraf, kadına gelip ku2u yemek istedi/ini söyler. Kadın, genç sarrafın ısrarına dayanamaz ve ku2u bo/azlayıp pi2irmeye koyulur; ancak o/lu Ferîd, ku2a çok alı2mı2tır, ku2un bo/azlanmasıyla a/lamaya ba2lar. Çocu/u ne dadısı ne de annesi susturabilir. Bunun üzerine dadı zâhidin karısına, çocu/un, ku2un etinden bir lokma yerse belki susaca/ını söyler ama kadın çocu/una bir lokma eti vermeye dahi kıyamaz. Dadısı, kadına en azından ku2un ba2ını çocu/undan esirgememesini söyler. Bunun üzerine kadın, ku2un ba2ını koparıp o/lu Ferîd’e verir. Çocuk, ku2un ba2ını yer yemez a/lamaktan vazgeçer. Sarraf ku2u yemek için sofraya oturur; fakat ku2un ba2ının o/lana yedirildi/ini ö/renince taba/ı fırlatır ve evden çıkıp gider. Olanları bilgin ki2iye anlatır. Bilgin, sarrafa o/lanın ba2ını yemesi gerekti/ini söyler. Bunun üzerine sarraf, kadına haber gönderir. Asıl maksadının ku2un ba2ını kesip yemek oldu/unu; fakat ku2un ba2ını o/luna yedirdi/i için 2imdi o/lunun ba2ını kesip kendisine yedirmesi gerekti/ini söyler. Nefsinin esiri olan kadın, sarraftan ayrı dü2memek için, bunu da yapmaya niyetlenir. Öz o/lunu öldürmek için fırsat gözetmeye ba2lar; ancak çocu/un dadısı bunu sezinler. Bir gece hain annesi uyurken, masum çocu/u ba/rına bastırıp 2ehirden kaçar. Ferîd zamanla büyür. Ata binmeyi, avlanmayı ö/renir. Bir gün yine atına binip ava giderken, padi2ahın harem kö2künün altından geçer. O sırada padi2ahın dünyalar güzeli kızı pencereden dı2arıyı seyrederken Ferîd’i görür. Padi2ahın kızıyla Ferîd arasında bir a2k do/ar. Günlerden bir gün kız dayanamayıp delikanlıya seslenir. Onunla evlenmek istedi/ini; ancak babasının kendisini evlendirmek için bir 2artı oldu/unu söyler. Padi2ahın at çayırına musallat olan bir ejderha vardır. Bu ejderhayı yenmek için mücadele eden nice genç bu yolda telef olmu2tur. Padi2ah bu ejderhayı öldüren ki2iye

52 kızını verece/ine dair ant vermi2tir. Bu duydukları üzerine Ferîd, sevdi/ime kavu2amadıktan sonra ya2amamın ne önemi var diyerek ejderhanın üzerine gitmeye karar verir. Ferîd, kılıcını çekerek uyumakta olan ejderhanın üzerine saldırır. Kılıcı vurdu/u gibi o korkunç canavarı ikiye böler. Devletin ileri gelenleri ile birlikte padi2ah da bu duruma hayran kalır. Bilginler, bu ejderhanın öldürülmesine insan gücünün yetemeyece/ini; ancak heft reng cinsi ku2un ba2ını yemi2 olan kimsenin bu ejderhayı öldürebilece/ini söylerler. Bunun üzerine Ferîd, dadısından i2ittiklerini oldu/u gibi onlara anlatır. Padi2ah ejderhanın öldürülmü2 olmasından son derece memnundur. Büyük bir dü/ün tertipleyerek kızını Ferîd’e nikâhlar. Kendisinin de bir erkek çocu/u olmadı/ını belirterek Ferîd ’i kendisine veliaht tayin eder. Ferîd ülkesine haber gönderip annesini, babasını, dadısını ayrıca idam edilmek üzere sarrafı istetir. Ancak sarraf çoktan ölmü2tür. Ferîd tüm olanları geride bırakarak babasını ba2 vezir, dadısını da haremdeki cariyeler üzerine ba2 tayin eder. Annesi, suçlarını itiraf edip tövbe ederek kocasından af diler. Bundan sonra da hep birlikte refah içinde ömür sürerler.

53

I. BÖLÜM ESER 0NCELEMES0 I.BÖLÜM: Eser 0ncelemesi

A.Dı2 Özellikler

1.Dil Özellikleri

Hasibe Mazıo/lu, Divan Edebiyatındaki hikâyeler üzerine incelemesinde1 bu sahaya giren hikâyelerin çe2itli açılardan sınıflandırılabilece/ini söyler. Bu sınıflandırmalardan biri eserlerin dil ve ifade özellikleri esas alınarak yapılan sınıflandırmadır. Buna göre, gerek manzum gerekse mensur hikâyeler dil ve ifade bakımından üç ayrı özellik ta2ırlar. 1.Divan Edebiyatı esteti/i ile Arapça, Farsça kelime ve terkiplerle ve sanatlı bir üslupla yazılmı2 olan hikâyeler. 2.Sade bir dille ve yalın bir üslupla yazılmı2 olan hikâyeler. 3.Dilde ve üslupta bu iki ifade özelli/inden her ikisini de az çok ta2ıyan hikâyeler. Tûtî-nâme’nin inceledi/imiz bölümündeki hikâyelerini bu sınıflandırmada “Sade bir dille ve yalın bir üslupla yazılmı2 olan hikâyeler” grubuna sokmak mümkündür. 0nceledi/imiz hikâyelerde sade ve yalın bir üslup kullanılmakla birlikte yer yer Kuran-ı Kerîm’den oldu/u anla2ılan alıntılar yapılmı2tır. Kimi atasözleri ve kelâm-ı kibarlar, Arapça aktarılmı2tır. Kullanılan dil, hatime bölümünde a/ırla2mı2tır. Eser, 1236/1820 tarihinde istinsah edilmi2tir. Kullanılan dil ve ifadelerde bu döneme ait dil özelliklerini görmek mümkündür. 0nceledi/imiz hikâyelerde Türkçe ve Arapça pek çok atasözü, kelâm-ı kibar ve deyim yer almaktadır. Anlatımı peki2tiren ve hikâyelerde verilmek istenen dersi net biçimde özetleyen bu söz guruplarının anlamlarını ve metin içinde aldıkları yerleri ayrı ayrı ba2lıklar altında incelemek mümkündür.

   Hasibe Mazıo/lu: “Divan Edebiyatında Hikâye Do/umunun Yüzüncü Yılında Ömer Seyfettin”, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara 1975, s. 20. 

 2. Atasözleri ve Kelâm-ı Kibarlar

0nceledi/imiz hikâyelerde kar2ımıza atasözü niteli/inde çıkan pek çok ifade bulunmaktadır; fakat bu ifadelerin atasözleri sözlüklerinde anlamları bulunamamı2tır. Kelam-ı kibar olarak kar2ımıza çıkan ifadelerin ise ço/u Arapça olarak aktarılmı2tır. Bu ifadelerin Türkçeleri tırnak içinde aktarılmı2tır.

Aslan ba/lı iken 2ikâr alamaz.

45.Hikâye: Kazzâz’ın Aza Kanaat Etmeyi2inin Hikâyesi

OGH   2H   P

Atılmı2 ok, söylenmi2 söz ve geçmi2 ömür gittikten sonra geri dönmez.

49.Hikâye: Karakula/ın Aslanı Alt Etmesinin Hikâyesi

OG  2   2    2       P

==%%%%= UH   = UH   = UH   R  UHR  UHR  UH

“Zaruretler mahzurları yok eder.”

58. Hikâye: Galatnümâ’nın Padi2ahın Kızını Kaçırma Hikâyesi

OGH    *     == UH  R  UH       + +  P

,H    Hmi’l ummehHHHti

“Cennetler annelerin ayakları altındadır.”

67. Hikâye: Zâhidin O/lu Salih’in Hikâyesi

O H   . /H   =H         0 1H    HR  *H 2H    0 H   =H    2   0  P



 444%4%%%  H    H    H   %%%%   H   H   H 

“0limsiz bir i2 oksuz yaya benzer.”

66. Hikâye: Hind Padi2ahının Kızının Hikâyesi

OG     H  @        H     H  2H 1   H       2H   1  

4 4 %%%%      

“Gece gebedir”

55. Hikâye: Mahmûde ile Ayâs Selîme ile Sâlim’in Hikâyesi

O 5H O   P 2  6 O  %H2 * 2P H%  1   2% H*  *U  P  P

Er avratsız â2ık mâ2uksuz olmaz

61. Hikâye: 1ehrârâ’nın 0hanetinin Hikâyesi

OG*H  H    2U  1H    H         H2    2U   P

        2 2 2 H H H H  H  H  H

“Arkada2ların iyisi dört tane olur.”

55. Hikâye: Mahmûde ile Ayâs Selîme ile Sâlim’in Hikâyesi

OG ;2  <H = R   0 2   > U   HR  0    2   H  =U   2  20 H  ?HH 2*  2      2* H    P

0* HR  H U2 H     2* 1U* 2* 1U* “0hsanın en iyisi ve makbule geçeni istemezden evvel olandır.”

57. Hikâye: Kopan Ba2ların Birle2tirilmesi Hikâyesi

O0* HR  H U2 H     2* 1U* A  H  0     U         

 0nci sedeften çıkmayınca kıymeti zahir olmaz.

45. Hikâye: Kazzâz’ın Aza Kanaat Etmeyi2inin Hikâyesi

O R% U H 2  H *H 2 H*              01 2    1  B H*  P

Ko2mayan at menzile eremez.

45. Hikâye: Kazzâz’ın Aza Kanaat Etmeyi2inin Hikâyesi

OG 2     P

D  D         %%%%    * *  *U*U

“ Her 2eyin bir vakti vardır.”

44. Hikâye: Hain Muhtâr ve Meymûne’nin Hikâyesi

OD   %  *  *U 2H 1 * 2R       1  2     1   P

E EEE%%%%  HU  H    HU  H    HU  H  %%%%  H   H  H   H  H   H

“Her makam için bir söz ve her söz için bir makam var.”

73. Hikâye: Bilge Çiftçinin Hikâyesi

OE   H  H     H  H+ H *%     @   *% 1H    H  H          2H  P

>H R H* H H  * H “Allah devası olmayan bir dert göndermemi2tir.”

34. Hikâye: Bâbîl 1ehzadesinin Muradına Ermesi

OEH H R H* H H  * H 2H  22H%H%   *   H  HU%H% 2    22H   P



 H *H 2 H  

“Hilal do/madıkça dolunay olmaz.”

45. Hikâye: Kazzâz’ın Aza Kanaat Etmeyi2inin Hikâyesi

OG R% U H 2  H *H 2 H*              01 2    1   H*  P

/  2    22  H 2 H 2* 

Ob2   0 2        2*P

60. Hikâye: Da/ıstan Padi2ahının Himmeti

OG  H 1% 2   H  0  % 2   H2     2  H 2 H 2* P

Deyimler 0nceledi/imiz hikâyelerde kar2ımıza çıkan deyimler yer aldıkları cümle içinde örneklendirilerek verilmi2tir. Deyimlerin anlamları Türk Dil Kurumunun internet sitesinde2 yayınlanan yeni “Atasözleri ve Deyimler Sözlü/ü” kaynak alınarak incelenmi2tir.

Acı gel-: Dokunmak, kırmak, üzmek. 17. Gece: O6  % H    H% H    1      2    2 P

A/zını bıçak açma-: Üzüntüsünden söz söyleyecek durumda olmamak. 40. Hikâye: Meh izâr’ın 0kiyüzlülü/ü ve Gülfe2ân: OI    0   1H      H J22H % H          6      P

 2 www.tdk.gov.tr 

 Adın anma-: Bir kimseyi, bir 2eyi ansımak ve ansıtmak istememek; unutmu2 görünmek. 66. Hikâye: Hind Padi2ahının Kızının Hikâyesi OG %2H     H2        0   1      2    P

Ah-ı ate2bâr çek-, Ah-ı cangâh çek-: Derin bir keder veya özlemle içten gelerek ah demek. 58. Hikâye: Galatnümâ’nın Padi2ahın Kızını Kaçırma Hikâyesi O   H  *% 2 H 0   H    *H    % 1H    2  H   2 P OG H   H       H  H      0 U%    H*% 1 H*  P

Aklı ba2ında olma-: 0yi dü2ünebilir durumda olmamak. 20. Gece: O U  . O6         2 M  2       H H  P

Aklı ba2ından git- : Çok sevinçten veya çok korkudan ne yapaca/ını 2a2ırmak. 61. Hikâye: 1ehrârâ’nın 0hanetinin Hikâyesi OG       2    0  H H    0  H  0 U  2    0        2   P

Aklını ba2ına topla-: Akılsızca davranı2larda bulunmaktan kendini kurtarmak. 15. Gece: O ?*H  %  H   H    2  1  H H P



 Aklı ba2ına gel-: 1.Davranı2larının yanlı2lı/ını sezerek do/ru yolu bulmak. 2. Ayılmak, kendine gelmek. 43. Hikâye: Hemenâz ve Behzâd’ın Hikâyesi O    6*H R   2  0 H    RH  MHR   H 2 0 0 6*H R     P

Aklına dü2me-: 1. Hatırlamak. 2. Kafasında bir dü2ünce do/mak. 20. Gece: O U  . O6         2 M  2       H H  P

Aklı er-: 1. Anlayabilmek. 2. Akılca olgunla2mak. 18. Gece: OG*        H     2  *%  H    /   1 1H  

Aman verme-: 1. Rahat bırakmamak, göz açtırmamak. 2. Acımayıp öldürmek. 39. Hikâye: Tacir Sadrî’nin Aslanın Elinden Kurtulması OG  % H  R      1 H        H + *   P 43. Hikâye: Hemenâz ve Behzâd’ın Hikâyesi OG      2    0  1   H 0 1H   0 MHR    P

Aya/ına dü2- : Birine çok yalvarmak. 41. Hikâye: Kırk Cariyenin 0hanetinin Hikâyesi O P HH  ,*2HR       20    /         +  P



 55. Hikâye: Mahmûde ile Ayâs Selîme ile Sâlim’in Hikâyesi OQ      QHR      0 H    2H     20      =% 1H % H   %0HH  0  GP 62. Hikâyesi: Rum Melikesinin Hikâyesi O   1     H% 2 2U    20  1   H  P

Aya/ını yorgandan ziyade uzat-: Giderini mutlaka gelirine uydurmak. 49. Hikâye: Karakula/ın Aslanı Alt Etmesinin Hikâyesi O4       HH          0       H    R

Ayak ba/ı ol-: Bir yere gidilmesine veya bir i2in yapılmasına engel olmak. 58. Hikâye: Galatnümâ’nın Padi2ahın Kızını Kaçırma Hikâyesi O6    H    H H 2H     2         H       H  1       =U% *H   P

Ayak bas-: 1. Bir yere varmak, ula2mak. 2. Girmek, gelmek, u/ramak. 3. Mesle/e girmek. 4. Bir yere ba/lanmak. 40. Hikâye: Meh izâr’ın 0ki yüzlülü/ü ve Gülfe2ân OG> H       * 20 H 1H      . OS   2  RP 4        +T H  P 49. Hikâye: Karakula/ın Aslanı Alt Etmesinin Hikâyesi O>  +     H    2   H     H H  U     2 P

 3 Bu hikâyede “ayak basmak” deyimi “inat etmek” anlamında kullanılmı2tır. 

 Ayrı dü2-: 1. Birbirinden uzakta kalmak. 2. Mec: Uyu2mamak. 70. Hikâye: Çin Padi2ahının Sevdi/ine Kavu2ma Hikâyesi OJ  2    @*U    P@ %2H*    1   H    H  0  2  M H*U 20   P

Ba2a çık-: 1.Güçlükler çıkaran biriyle olan i2ini, kendi istedi/i yolda sonuçlandırabilmek. 2. Bir 2eye gücü yetmek. 49. Hikâye: Karakula/ın Aslanı Alt etmesinin Hikâyesi OG   0 20 2      H =       *H       2H  P

Ba2ına bela ol-: Sıkıntı vermek, tedirgin etmek, musallat olmak. 13. Gece: O4 U+  U    %% %% 2          S1  1 U 2  2    P

Ba2ına gel-: 1.Kötü bir durumla kar2ı kar2ıya kalmak. 50. Hikâye: Kurt ve Çakalın Hikâyesi O6%      H       *H   1   1      2     P

Buldukça buna-: Buldu/uyla yetinmemek daha da ço/unu istemek. 61. Hikâye: 1ehrârâ’nın 0hanetinin Hikâyesi OM H  H2 %    2 H   0 2*2%  H        U H  2%       P

Can at-: 1iddetle arzu etmek, çok istemek. 75. Hikâye: Heft Renk Ku2unu Yiyen Ferid’in Hikâyesi



 OP >H* 2 U     H   2*    H U     1H  0  0  11*  P

Can ba/ı2la-: Öldürülmesi gerekirken vazgeçmek. 37. Hikâye: Cemîle’nin 0lahi A2ka Yönelme Hikâyesi O   H H% 2     H   0 1H  2 0   2H     H     GP

Can ver-: 1. Ölmek. 2. Ruha güç vermek. 3. Canlanmasına yol açmak. 45. Hikâye: Kazzâz’ın Aza Kanaat Etmeyi2inin Hikâyesi OG  H    2 2   1  1    2     H  0  2  2HH  1  P

Canı çıkma-: 1. Çok yorulmak veya çok zorluk çekmek. 2. Ölmek. 3. Çok yıpranmak. 4. Zarar etmek. 43. Hikâye: Hemenâz ve Behzâd’ın Hikâyesi O6      0 2     0 1H      1    2  P

Canı sıkıl-: 1. 0çi sıkılmak, yapacak bir i2i olmamaktan tedirginlik duymak. 2. Öfkelenmek. 3. Üzülmek. 57. Hikâye: Kopan Ba2ların Birle2tirilmesi Hikâyesi O 6   2 H              1H  0   0 *H  P

Canına kâr et-: Çok etkilemek. 66. Hikâye: Hind Padi2ahının Kızının Hikâyesi OG  2*   H H      X  1H  @ 2 P



 Dünyayı haram et-: Bir yeri ya2anılmaz duruma getirmek. 61. Hikâye: 1ehrârâ’nın 0hanetinin Hikâyesi O4    HU        H    P

Elem çek- (Gam çekmek):Tasalanmak, kaygılanmak, üzülmek. 34. Hikâye: Bâbîl 1ehzadesinin Muradına Ermesi O4 X  6 +  @   U     HH%% > %% @ XHR   *@*  UP

Elden çıkar-: 1. Bir 2eyin sahipli/ini ba2kasına geçirmek, satmak. 2. Yitirmek. 58. Hikâye: Galatnümâ’nın Padi2ahın Kızını Kaçırma Hikâyesi OG       *   U  H      * 1       P

Eli bo2 dön- : Umdu/unu alamadan dönmek. 47. Hikâye: Çakal Hikâyesi O6 1*   2H  %   0  H=  2H   U2     0  2 2     P

Eline gir- (geç-): 1. Kazanmak, edinmek, elde etmek. 2. Rastlamak, bulmak. 3. Yakalamak.

41.Hikâye: Kırk Cariyenin 0hanetinin Hikâyesi O6  = U  ,*2HR              0    U      0  P 70. Hikâye: Çin Padi2ahının Sevdi/ine Kavu2ma Hikâyesi O 1 H  H2  1U %       R DH2   2     2   P



 Fırsatı ganimet bil-: Çıkan fırsattan en iyi biçimde yararlanmak. 65. Hikâye: Ubeyde ve Tûtîlerinin Hikâyesi O  U     % U@      H  J 2     0  H   2H    P 70. Hikâye: Çin Padi2ahının Sevdi/ine Kavu2ma Hikâyesi OPH %2H* 2   H  0 U      0        P

Gam çek-: Tasalanmak, kaygılanmak, üzülmek. 58. Hikâye: Galatnümâ’nın Padi2ahın Kızını Kaçırma Hikâyesi OG *      H    *H       P

Gayrete gel-: Bir i2i yapmaya veya bitirmeye özenmek; canlanmak. 66. Hikâye: Hind Padi2ahının Kızının Hikâyesi O MH   0  1H      0      0  2* 2     P

Gazaba gel-: Öfkelenmek, kızmak. 68. Hikâye: Hind Padi2ahının Koyunun Sözlerini Dinlemesi OP@ %2H* @ 2H*   0 H  =   Y % @ 2              P

Gökte ararken yirde vir- (Gökte ararken yerde bulmak): Çok güçlükle ele geçirebilece/ini sandı/ı 2eyi veya kimseyi birdenbire bulmak. 55. Hikâye: Mahmûde ile Ayâs Selîme ile Sâlim’in Hikayesi O4 *% 1% H2 0H   %           GP

Gönlü ol-:1. Sevip istemek. 2. Razı olmak. 21. Gece: OJOOO   >@* 2         P



 Haddini bilme-: 1. Kendi de/er ve yetene/ini oldu/undan üstün görmemek. 49. Hikâye: Karakula/ın Aslanı Alt etmesinin Hikâyesi O4       HH          0       H    RP

Hakkından gel-: 1. Zor bir i2i ba2arı ile sona erdirmek. 2. Yenmek, öç almak veya cezasını vermek. 49. Hikâye: Karakula/ın Aslanı Alt etmesinin Hikâyesi “E2  0   2      MH         P 0bret al-: Ders almak. 16. Gece: O4 >H* 2 H               2   12HH    P

Kâm al-: Umdu/unu ve istedi/ini elde etmek, diledi/i biçimde zevk almak, keyfini çıkarmak. 25. Gece: “6 %   2H  2% 2  H  0  H  H  *   H   P

Kendi gözüyle gör-: Bir olaya tanık olmak. 43. Hikâye: Hemenâz ve Behzâd’ın Hikâyesi O6*H R     %    1           2    H  2  P

Kendüye gel- (Kendine gelmek): 1. Ayılmak. 2. Aklı ba2ına gelmek. OG H U 2H   J   >@* 2         GP 

 Keyfi bozul-: 1. Hastalanmak. 2. Canı sıkılmak, rahatı kaçmak. 34. Hikâye: Bâbîl 1ehzadesinin Muradına Ermesi OG 0H %2 *  2      1 @   2      2   P

Keyfi gel-: Ne2elenmek. 63. Hikâye: Vakitsiz Anıran E2e/in Hikâyesi O H  H   2 0 HH   P

Kılı kırk yar-: Titiz ve ayrıntılı bir biçimde incelemek, önemle üstünde durmak. 45. Hikâye: Kazzâz’ın Aza Kanaat Etmeyi2inin Hikâyesi O1*% Z R   H                      H   H   P

Kıyameti kopar- (Kızılca kıyamet kopmak): Kavga, gürültü olmak. 33. Hikâye: Kılık De/i2tiren Fer’î’nin Hikâyesi O6 2  @    2   RP         0  @ 0   P

Mal bulmu2 Magribî’ye dön- (Mal bulmu2 Ma/ribî gibi): “Büyük bir zenginli/e kavu2mu2çasına büyük sevinç ve co2ku ile” anlamında kullanılan bir söz. 39 Hikâye: Tacir Sadrî’nin Aslanı Elinden Kurtulması OG      H1  R 2 % *HU   1 *H % H H  2     P

Mekân idin-, Mekân tut-: Bir yere yerle2mek. 75. Hikâye: Heft Renk Ku2unu Yiyen Ferîd’in Hikâyesi OXH H          H   \ % H H   0          H   H  2 P 

 Murada er-: 0ste/ine kavu2mak, dile/i gerçekle2mek, arzusu yerine gelmek. 12. Gece: “S 2*@ % 6@ R  U  @  >     0       @                @ P

Oyuna getir- : Birini tuza/a dü2ürmek, aldatmak. 66. Hikâye: Hind Padi2ahının Kızının Hikâyesi OG H  H  1         0 H    *   1H   0 H         P

Ruhı duyma- : Haberi olmamak, anlamamak. 20. Gece: OG    H1 QH  R      U          P

Rûyuñ kızart-: Utanmak. 75. Hikâye: Heft Renk Ku2unu Yiyen Ferîd’in Hikâyesi O  % 2  H    H   0 U     0  H % U  0 1H H2 H   P

Rüsvayı âlem et- (Rezil rüsva olmak): Toplum içinde ayıplanacak bir duruma dü2mek. 33. Hikâye: Kılık De/i2tiren Fer’î’nin Hikâyesi O6  @  % 2  H1 >  UR   0  X   U       0 @% @  P

1eytana uy- : Kötü bir 2ey yapma iste/ine kapılmak. 33. Hikâye: Kılık De/i2tiren Fer’î’nin Hikâyesi



 OG 1  *@  H  @  1@   1   0  U +   @ 2   % =  P

1üpheye dü2-: Ku2kulanmak. 34. Hikâye: Bâbîl 1ehzadesinin Muradına Ermesi OG@  U    0 M@  6    20* 2      X  6 R   12H 2U  0 @@GP

Yüz bul-: 0lgi ve yakınlık görmek 72 Hikâye: Çengi Cariye ile Ba/datlı Bezirgânın Kavu2ma Hikâyesi OGH HU H2 H                P

Yüz sür-: A2ırı sevgi göstermek için yere e/ilmek. 55. Hikâye: Mahmûde ile Ayâs Selîme ile Sâlim’in Hikâyesi OG 2H     20      =% 1H % H   % 0HH  0  GP

Yüz tut-:1. Bir 2ey olmak üzere bulunmak. 2. Giderek biçim ve renk de/i2tirmek. 3.Yönelmek. 14.Gece: “… @*    ,    @  0 @ @   @             GP 49. Hikâye: Karakula/ın Aslanı Alt etmesinin Hikâyesi OG       H   +  0 2H    H…” 71. Hikâye: Dört Yolda2ın Hikâyesi OG @       @  U    0    2   2H H   0   % 2      0GP



 Yüzün görmez ol-: 1. Uzun süre görmemek. 2. Gereksinim duyulan bir 2eyi özlemek, ona hasret kalmak. 65. Hikâye: Ubeyde ve Tûtîlerinin Hikâyesi O 5      2   H  0                      P

Yüzüne ur- (Yüzüne vurmak): Birinin kusurunu yüzüne söylemek 44. Hikâye: Hain Muhtâr ve Meymûne’nin Hikâyesi OG   0            0    P

Vatan tut-: Yurt edinmek. 49. Hikâye: Karakula/ın Aslanı Alt etmesinin Hikâyesi O? H%    U% H H%H         2  P

Vehme dü2-: Yersiz korkuya, yanlı2 dü2ünceye kapılmak 40. Hikâye: Meh izâr’ın 0kiyüzlülü/ü ve Gülfe2ân OG H > H       * 20 H 1H      GP

Vesveseye dü2- : Kuruntuya kapılmak. 70. Hikâye: Çin Padi2ahının Sevdi/ine Kavu2ma Hikâyesi OG 2 H 2     0H %2H*    H    +   0@ %2H* 2  R   2  H    1    P

Zahmet çek-: Güçlükle kar2ıla2mak, sıkıntıya katlanmak. 34 Hikâye: Bâbîl 1ehzadesinin Muradına Ermesi OG     @ @     2   0 @%     2 GP 

 3. Anlatım Özellikleri

3.a. Anlatıcı:

Kurmaca eserlerde birden fazla anlatıcı veya kurmaca düzeyi olabilir. Her kurgu düzeyinde en az bir anlatıcı olaca/ı için bir anlatıda anlatıcı sayısı daha da artabilir. Farklı kurmaca düzlemlerinin oldu/u eserlerde bir de üst anlatıcı olarak dü2ünülebilecek ba2ka bir figür çıkar kar2ımıza. Üst anlatıcı her bir kurmaca düzleminin anlatıcısının anlatısını gerçekle2tirmesine olanak sa/lar. Bu, klasik do/u hikâyelerinde sıkça rastlanan bir durumdur.1 Ba2ta Kelile ve Dimne ile Binbir Gece Masalları olmak üzere Tûtî-nâme’nin anlatım tekni/ini de bu özellik için örnek vermek mümkündür. Anlatılarda anlatıcının somut bir varlık olması zorunlulu/u olmadı/ı gibi insan olması gibi bir zorunluluk da yoktur. Anlatıcının soyut bir kavram oldu/u anlatılar için klasik edebiyatta 1eyh Galib’in Hüsn ü A2k adlı mesnevisini, modern edebiyatta ise Orhan Pamuk’un Benim Adım Kırmızı adlı romanını örnek vermek mümkündür.2 Anlatıcısının bir hayvan, üstelik de çok zeki, söz söyleme, nasihat verme konusunda üstün becerilere sahip bir hayvan oldu/u bir anlatı için verilebilecek en iyi örneklerden biri 2üphesiz ki Tûtî-nâme’dir. Eserin anlatıcısı olan tûtî, sıraladı/ımız bu özellikleri nedeniyle anlatı boyunca “Tûtî-i Kâmil” adıyla anılır. Hikâyelerin temel anlatıcısı ttî, “kâmil” sıfatını fazlasıyla hak edecek özelliklere sahiptir. 0nceledi/imiz hikâyeler içinde Tûtî-i Kâmil 2u özellikleriyle kar2ımıza çıkmaktadır: Tûtî-i Kâmil yukarıda da belirtti/imiz gibi, üstün bir nasihat verme becerisine sahiptir. Tûtî, bu becerisini kimi zaman 2iir söyleyerek dile getirir3: U  . O4 >H* 2^ S  2 2  H  R 6HH%   H_ B 2  %   H   S .

 1 Berat Akçıl: “Osmanlı Mesnevilerinde Anlatıcı Olarak Gelenek: Hüsn ü A2k Örne/i”, Kritik, Bahar/S.3- Anlatıbilim, 0stanbul 2009, s. 151. 2 Berat Akçıl: agm., s. 153 3 Bkz. Metin, s. 8 

 2 HVGVR1 *GHJR11U 2  *% H% 1U

2  1*%  % H 2   :% U2 % 1H

2  2 % %   2   1U H

2  % 1 H% H 2 %    2H*  H

6  H    2  HR 

=   % 1HH   Q % *  2H   

Sözbilir tûtî, sözlerini ço/u zaman atasözleri ve hikmetli sözler söyleyerek destekler. Bu sözler genellikle Arapça aktarılmı2tır:

O   HH    EH O>H R H* H H  * HP` 2H  22H%H%   *   H  HU%H% 2    22H   Pa

O1  H% % U U O D   % *  *UPT 2H 1 b``c d b``c d * 2R       1  2     1   Pe

 1 “Allah ilacı olmayan bir hastalık göndermedi.” 2 Bkz. Metin, s.187.  “Her durum zamana ba/lıdır.”  Bkz. Metin, s.208. 

 Tûtî, Mâhı2eker aksini iddia etse de a2kı bilir ve bu nedenle de a2ı/ın halinden anlar. Hatta sırf bu özelli/ini vurgulamak için bir hikâye anlatır:

U  . O4 HU% H%0^ S       % 2  %  R H2H   2  %     U   ?H 2  %    HH*% H *H H %       S 6H % 6H  =  YH H  H  2 P   >H* 2  . OS1   HRP`

Tûtî, kendini genç fakat tecrübeli biri olarak tanımlar. Tûtînin kendini tanımlayı2ını ve de/erlendiri2ini 2u sözlerden anlayabiliriz.

OQ  %  =H      b``f d  b``f d H  4    H   H H   2 0  *      2    H H 0         U% H  1RH H  H 2  2   4  U% H*   2     H    H  U2     S   H   H     0  2    2H     H Pa

Tûtî-i Kâmil, Mâhı2eker’in kuruntularına, sabırsız hallerine ra/men her zaman rahattır ve olumlu 2eyler dü2ünür. Mâhı2eker’i sevdi/ine gitmesi için her zaman destekler fakat bu davranı2ının altında büyük bir kurnazlık yatar. Tûtînin Mâhı2eker’i elinden kaçırmak üzere oldu/u tek bir an ya2anır. Bu esnada nasihat verici özelli/ini öven tûtî, nasihatlerinin etkileyicili/i konusunda kendi cinsini örnek verir ve yine kendini dinletmeyi ba2arır.

O>@* 2   2     H        2H   0   2U  H      H U 2H   J   >@* 2          O6   ^ 6    H

  Bkz. Metin, s. 192.  Bkz. Metin, s. 213. 

     * H  P 0  2    0 1H      0 O4 >@* 2^ J          =  @ 2HR      1      H    S @H%H  5   U     %  0 U 5   % 1  1  2 P`

Tûtî rüya tabir etme yetene/ine de sahiptir:

O4 U 1    H H   H% UH H H      2 H   0   * %     H      2  I       1   H      RP   U  . OI    H H1 QH  R    *%     H% UH    H%  2H  4  H H1 QH    H      22  H        `a  2  H  H 2    H% 1H      Pa

Behçet Necatigil3, eserin bu ba2ki2isini 2u sözlerle anlatır: “Tûtî-i Kâmil, sahip oldu/u bu özelliklerle bilge, olgun, temkinli, tedbirli insanı dile getirir. Anlattı/ı hikâyelerin hepsini kıssadan hisse çıkarılsın, ibret alınsın, ona göre davranılsın diye anlatır. Onun ki2ili/inde do/u toplumunun “2ark kurnazı” tipi de canlanır. Zira do/u da bilgelikle kurnazlı/ı birbirinden ayırmak kolay de/ildir.” Anlatı metninde anlatıcının sesinin ön planda oldu/u bir “ana anlatı metni” vardır. Bunun yanı sıra anlatıcı ya da karakterler tarafından seslendirilen “gömülü anlatı metinleri” bulunur. Ana anlatı metninden tamamen farklı, kendi içinde bir anlatısı olan gömülü anlatılar “çerçeve anlatılar” olarak adlandırılır.4 Çerçeve anlatılar, içinde çe2itli anlatım düzlemleri barındırır. Bu anlatı düzlemlerini belirleyebilmek için öncelikle anlatıcıyı belirlemek gerekir. Safiye

  Bkz. Metin, s.250.  Bkz. Metin, s. 259. 3 Behçet Necatigil, Tûtînâme, Can Yayınları, 0stanbul 2009, s. 13-15. 4Ali H. Kocatürk: “Anlatıbilim: Kurama ve Ele2tirel Yöneteme Kısa Bir Giri2”, Kritik, Bahar/S.3- Anlatıbilim, 0stanbul 2009, s. 8. 

 Akdeniz, “Hikâye ve Romanda Anlatıcıya Göre Metin Tipleri, Bakı2 Açısı ve Odaklanma”1 adlı çalı2masında bu konuya ayrıntılı biçimde de/inmi2tir. Kadriye Yılmaz2, Safiye Akdeniz’in çalı2masından hareketle Tûtî-nâme içindeki anlatı düzlemlerini ve eserin temel anlatıcısı tûtînin bu anlatı içindeki yerini 2u 2ekilde belirtir: “Tûtî, hikâyelerin temel anlatıcısıdır. Bazı gecelerde Tûtî’nin anlattı/ı hikâyelerdeki kahramanlar onun anlatısı içerisinde yeni yeni hikâyeler anlatmaya koyulurlar. Bu hikâyelerde Tûtî’nin o gece anlattı/ı ilk hikâye bu yeni anlatılara çerçeve te2kil eder. Tûtînâme’de anlatıcı olan Tûtî, hikâye dı2ı anlatıcıdır; anlatıcı Tûtî, anlattı/ı hikâyede yer almaz. Fakat kendi durumunu ve Mâhı2eker’in durumunu gösteren hikâyeler anlatarak bazı 2eyleri sezdirmeye çalı2ır. Tûtî, içteki hikâyeleri anlatan durumundaki kahramandır. Bu dolaylı olarak anlatma, iç içe hikayelerin olu2masını mümkün kılar. Mâhı2eker’i oyalamak için ve bir hikâyeden di/erine geçi2i sa/lamak bu dolaylı anlatımla sa/lanmı2tır.”

Prof. Dr. Rıza Filizok, Hikâye Bilimi (Naratoloji)3 adlı yazında Gérard Genette’yi kaynak göstererek anlatıyı aktaran anlatıcının görevlerini belirtmi2tir. Anlatıcının görevlerini ortaya koyarken inceledi/imiz eserin anlatıcısı olan tûtînin anlatım özelliklerini örneklendirmek mümkündür:

1. Hikâye etme görevi: Anlatıcının asıl görevidir. Nerede bir anlatı varsa orada bu rolü üstlenen bir anlatıcı vardır. Anlatıcı, genellikle kendisini açıkça göstermeyen, görünmeyen bir varlıktır. Görülen anlatıcı ise “Size i2itti/im ilginç bir hikâyeyi anlataca/ım...”, “Size anlataca/ım hikâye..” vb.. diyerek kendisini açıkça ortaya koyar. (Nesnel tutum “impersonnalité”). 0nceledi/imiz eserin görülen anlatıcısı olan tûtî, genel hikâye dı2ındaki çerçeve anlatıların olu2masını sa/layan ve ba2ka anlatıcıların konu2masına olanak tanıyan temel anlatıcıdır. Tûtî, anlataca/ı her bir hikâyeyi öncelikle dinleyicisi Mâhı2eker’e ve onun

 1 Bkz. Safiye Akdeniz: “Hikâye ve Romanda Anlatıcıya Göre Metin Tipleri, Bakı2 Açısı ve Odaklanma” ege.edebiyat.org 2 Kadriye Yılmaz: “Tûtîname’deki Hikâyelerin Anlatı Düzlemlerinin 1ematik Sunumu” , ege.edebiyat.org 3 Rıza Filizok: Hikâye Bilimi (Naratoloji), www.ege.edebiyat.org 

 2ahsında biz okuyuculara tanıtır. Hikâyeden alınması gereken dersi sezdirir. Böylece bir merak unsuru yaratmı2 olur. Tûtî, daha sonra tüm hikayelerinde gördü/ümüz formel ifadeyi kullanarak hikayesini anlatmaya ba2lar.

O?H H 2   OD2  2  H   H =    4  = + 1  b`aT d b`aT d  1 U *H+  1  2 1  1  H2    2 *       0H %  2    0 %*%H  H 2 H  1   > *HH 1 1 H  U  6  H H H   ;2  H      2  U    1 0 =  H    R  S P2 HU   R  0     H    P  `

2. Yönetme görevi: Anlatıcı, hikâyenin ortasında araya girerek anlatımın iç düzeniyle ilgili açıklamalar yapma görevini yüklenebilir, hikâyenin düzenini, zamanın akı2 tarzını yönetebilir. (Öznel tutum/implication). Anlatıcı tûtî, bu görevini iki yerde yerine getirir. Mâhı2eker, sevdi/i adamın akıllı mı ahmak mı oldu/unu nasıl anlayaca/ını bilemez ve bu konuda tûtîden yardım ister. Tûtî, Mâhı2eker’e sevdi/i adama anlatması için iki hikâye anlatır. Bu hikâyelerin belirli bir sonu yoktur. Tûtî, hikâyelerin sonuçlarıyla ilgili birer soru sorar. Sevgilinin akıllı mı ahmak mı oldu/u bu sorulara verdi/i cevaplara göre belli olacaktır. Soruların cevabı, hikâyelerin sonunda tûtî tarafından verilir: O4 H   1H     ?* Y HR    ?H   =H        < 2H     1  Y H  2 1H   0    H        % *H        * 1*     H    1 H    2*%H      2    4  1U   % %HU2  = %   1  2 R% H  0   % H  2H %  H     H 2 O R%2 P   O= R% H P  ?H 2 2 H    6%*%H   Bkz. Metin, s.217. 

 1   2    H H  0   H  1 =   0 % H     2H    1   4   H2  1H  H   6  1H* P` 3. Bildiri2im görevi: Anlatıcı do/rudan okuyucuya yani metnin muhtemel okuyucusuna seslenebilir, böylece okuyucuyla ili2ki kurabilir. Bütün anlatılar her 2eyden önce bir söylem (discours) de/i2imidir. ( Öznel tutum/implication). Tûtî-i Kâmil, hikâyelerini anlatırken dinleyicisi Mâhı2eker’in 2ahsında biz okuyuculara seslenir; fakat bu sesleni2, hikâyelerin içinde de/il, hikâyelerin anlatımına geçmeden önce hikâye ba2larında ve sonlarında yapılan konu2malarda gizlidir. Tûtî, bu bölümlerde anlataca/ı hikâyeden ya da anlattı/ı hikâyeden alınması gereken dersi bildirir. OG H       H  0        P  U% DH   H     %     O4 >H* 2^ 6 H              2U  12HH       %2H      H       *H 2     0  2U    2   0   H   H  P  a 4. Tanıklık görevi: Hikâyenin olu2 tarzının 2ahitli/ini yüklenen ki2i, anlatıcıdır. Hikâyenin do/rulu/unun, anlatımın tarafsızlı/ının, bilgilerin ve kaynakların güvenirli/inin sorumlusudur. Anlatıcı, bir tanık olarak olaylar ve 2ahıslarla ilgili de/erlendirmeler yapar, hükümler verir; duygularını dile getirir; aktardı/ı bilgilere hangi kaynaklar yoluyla ula2tı/ını açıklar. (Öznel tutum/implication). Tûtî, anlattı/ı olayların ve ki2ilerin hepsinde Mâhı2eker’e olumlu veya olumsuz modeller sunmu2tur. Tûtî, Mâhı2eker’in bu olaylardan ve ki2ilerden ibret almasını ister: O4 >H* 2^ 6      H     U       0     =H   4  2H     

  Bkz. Metin, s. 232.  Bkz. Metin, s. 207. 

      H2  MH 2    U    2   I  %  H  *%H   P  ` U% DH    0  . O4 >H* 2^ g   H2     *H 1  % 2 1 1HR   4 

2            0  2 U   H   b`ah d b`ah d     U    H     2      H1    A = HU      21   2  2   P  a 5. E/iticilik görevi: Anlatıcı bir ders vermek için, olup bitenlere dayanarak genel bir hüküm elde etmek için hikâyeyi durdurabilir. ( Öznel tutum /implication). Tûtî-i Kâmil, hikâye içinde anlattıklarına anlatıcı olarak müdahale etmez. Vermek istedi/i ders, bütünüyle o hikâyenin içinde gizlidir. Kıssadan hisse çıkarılacak noktayı hikâyenin sonunda tekrarlar. O0   >H* 2^ M 2 H* H H% H    H   4     U   H        H 2     *H  H        0 H   H   H    P  T 0nceledi/imiz hikâyelerde temel anlatıcı Tûtî-i Kâmil dı2ında ba2ka anlatıcılar da vardır. Bu anlatıcıların varlı/ı, Tûtî-i Kâmil’e ba/lıdır; çünkü bu anlatıcılar, anlatılan hikâyelerin içindeki ki2ilerdir. Tûtînin anlattı/ı hikâyeler içinde hikâye anlatan ki2iler, hikâyelerin çerçevelenmesine olanak sa/lar. Çerçeve hikâyelerin yapısını inceledi/imiz bölümde belirtti/imiz gibi, inceledi/imiz hikâyeler içinde 9 adet “iç hikâye” vardır. Bu hikâyelerin anlatılmasının nedeni, 2üphesiz ki tûtînin Mâhı2eker’i oyalamak için zaman kazanma çabasıdır. Özelde ise hikâyeler, anlatıcıları tarafından, anlatıldıkları ki2ilere kıssadan hisse çıkarma, ibret almak için anlatılırlar. Bu hikâyelerin anlatıcılarını inceledi/imizde anlatıcıların, hikâyeyi anlattıkları ki2ileri bir i2ten vazgeçirmeye, bu ki2iye ö/üt vermeye, ona yol göstermeye çalı2tı/ını görürüz. Tûtî-nâme’de yalnızca bir hikâye Mâhı2eker tarafından anlatılmı2tır. Bu hikâye, “Halife ile Çöl Bedevisi Hikâyesi”dir. Mâhı2eker, sevdi/ine gitmek istedi/i halde tûtî   Bkz. Metin, s. 217.  Bkz. Metin, s. 221.  Bkz. Metin, s. 223. 

 tarafından sürekli engellendi/ini dü2ünür ve onun bu halini, hacca gitmek isteyen bedeviyi türlü 2eriat kanunlarıyla oyalayan halifeye benzetir. Tûtî, Mâhı2eker’in anlataca/ı bu hikâyeyi merak eder ve ondan hikâyesini anlatmasını ister.

3.b. Tahkiye:

Eserde Tûtî-i Kâmil’in Mâhı2eker’e anlattı/ı hikâyelere ba2lamadan önce kalıp bir ifade kullandı/ını görürüz. Bu ifade eski yazılı metinde kırmızı renkle gösterilmi2 ve böylece hikâyeler arasındaki geçi2in fark edilmesi sa/lanmı2tır. Bu kalıp ifadeden önce Tûtî-i Kâmil anlataca/ı hikâyenin konusunu ve hikâyeden alınacak hisseyi Mâhı2eker’e sezdirir daha sonra Mâhı2eker merakla Tûtî-i Kâmile bu hikâyenin nasıl bir hikâye oldu/unu sorar ve tûtî hikâyesini anlatmaya ba2lar. Hikâyelerin tümünde kullanılan kalıp ifade renklendirilerek gösterilmi2tir.

O6 1    U H%  % H H 2% H    2   2    S 1 H R  HU  2 0H 2H*  HU     0     2    0      H    H  0   H    2 P   >H* 2  . OS1   HR U% DH  . U 2*   2     0 1 H    bfj dbfj d >H% 2HHbfj d  H    EH H H 2  `

Bu kalıp ifade ve öncesindeki “hikâye tanıtımı” diyebilece/imiz bölüm yalnızca tûtînin Mâhı2eker’e anlattı/ı hikâyelerde de/il iç hikâyelerde de bulunmaktadır.

O6  % 2H    b``a db``a d H2 b``a d 0 % 12H 2  R% U H%          2H H     12HH P 0  MHR  6*H R     12H H 2H* P   Q 0  . OS1   HRP ? HH  . O<H     H% Q  R   HH     0 6*H   Pa

 1 Bkz. Metin, s.187.  Bkz. Metin, s.204. 

 0nceledi/imiz hikâyeler, ba2langıç ifadelerine göre gruplara ayrılabilir. “Nakl olunur ki…”, “Rivayet olunur ki…”, “1öyle rivayet ederler ki…”, “1öyle i2ittim ki…” gibi ifadelerle ba2layan hikâyelerin ço/unlu/u ola/anüstü olayların ya2andı/ı ya da ola/anüstü ki2ilerin yer aldı/ı, ki2i kadrosunun ço/unlukla hayvanlardan olu2tu/u, masalsı nitelikler barındıran hikâyelerdir. Bu ifadelerden, söz konusu hikâyelerin daha önceki dönemlerde de anlatılılı/ı dü2ünülebilir.

34. Hikâye: S       0@ %2@* H %     

39. Hikâye: D %  H U   J H     H1    

42. Hikâye: 1 H     H% > R ,HH H   0H %2H*         U U    

43. Hikâye: <H     H% Q    HH      6*H   

44. Hikâye: _``e B S %  H  2 2    H%    A 2*   HH%H     U

50. Hikâye: 1 2           2H  H  0 2H            

52. Hikâye: D % H  2 U  G

55. Hikâye: S      ?HH 2*   0H %2H*     I 0H %2H*       

56. Hikâye: 02   DH  2*   HH   2  ?* H      0   ?*    2    2 H    



 57. Hikâye: 1 H    M 0H %2H*     0H %2H*   H2  0 % H    1H H H 2       0 H  

58. Hikâye: 1        H%     *         H   

61. Hikâye: 1 H     1*% S2H R  HH    

62. Hikâye: 1         H  H% gR 2 2U  R 0H %2H*       0H %2H*   H HH     

68. Hikâye: D % H  2     M 0@ %2H*     0@ % 2H*    

0nceledi/imiz hikâyelerin bir kısmının ba2langıç ifadesinde hikâyelerin geçti/i yer adları kullanılmı2tır. Bu yer adları, hikâyelerin devamında kullanılmamı2 ve yerlerin betimlemeleri yapılmamı2tır.

36. Hikâye:   2*   2     0 1 @   

37. Hikâye: =@%   R  @*     @% @  22   , @       

40. Hikâye: Y R   0H %2 *     ;  H     HH  % U2 =     

41. Hikâye: =H% Ak   HH     0 ,*2H   

45. Hikâye: 1*% Z R   H                 

59. Hikâye: ?H  2*   HH    

65. Hikâye: Y 2*   H H HH    



 69. Hikâye:  2*   HH     >    *H    

70. Hikâye: >H% gR   0@ %2H*     6  2H%@*    1  H     1  HH  22  

71. Hikâye: 6 2*   H@             H       

72. Hikâye: 6  H 2*   1H H      HH         H   

Hikâyelerin aktarım ifadeleri ve yer adları dı2ında bir de zaman ifadeleriyle ba2ladı/ını görürüz. Bu ifadelerden yalnızca son ikisinin di/erlerine göre daha kesin, sınırları belli bir zamanı ifade etti/ini söyleyebiliriz.

35. Hikâye: 6    U     =% >UH *%MH 0G

38. Hikâye: 6     H 6H M 6H  =  1H % 22      

46. Hikâye: 6 0H %2H* 0 H* 4 *   0H %2H*     2H  0  H  H   

47. Hikâye: ? H%        =  

48. Hikâye: 6    H   U  2 0   G

49. Hikâye: ? H%    U% H H%H         2  

51. Hikâye: ?  %        HU    

53. Hikâye: 6  H  2H 2*           2  

54. Hikâye: 0     HH     

 60. Hikâye: ? H%      H   0H %2 *    

64. Hikâye: ? H%    H      2  0 HH        

64. Hikâye: ? H%     1       0     2    0   G

66. Hikâye: ?  %   M 0H %2@*      H H   @     

67. Hikâye: ? H%   6 2*   H*    

73. Hikâye: ? H%    2  2  HH*    H  

74. Hikâye: 4       2  H 2   

75. Hikâye: 6 0H  H   H*    

Hikâyelerin ba2langıçlarında kalıp ifadeler oldu/u gibi biti2lerinde de kalıp ifade kullanımları vardır. Bu ifadeler, hikâyenin bitti/i ve çıkarılması gereken hissenin belirtildi/i bölümlerdir. Bu ifadeleri iç hikâyelerde de görmek mümkündür.

O/ H       H  0         U% H   H  P

OG  U  % H   6  >H* 2 U  0  GP

OG  0 0 U     0     >H* 2       H     U   GP

OG  0 H H      0   . PH %2H*  *                    



  0H %2H* > UR  H  2H     HH 0H %2H*     P

OG  0         . 4  H 2  1          2  H   0           2    H  %    P

Anlatımı zenginle2tirmek, ifadeyi güçlendirmek için pek çok hikâyenin içine yerle2tirilmi2 olan 2iirlerden önce kırmızı renkle belirtilmi2 “Nazm” ifadesini veya beyitlerden önce kullanılan “Beyt” ifadesini görmek mümkündür. 1iir veya beytin bitimiyle her hikâyede olmamakla birlikte “Nesr” ifadesine rastlarız.

:I7

2 HVGVR1 *G@JR:1U

2  *% @% 1U

2  1*%  % @

2  R@%  2 1@

2  2R % %  

2   1U @

2  % 1 @% @

2     2H*   @

6  @   

2   R 

=  U*% 1H@  



 Q  *  2@   

S . 0S .   >H* 2 2           2@  G

O 4   % @*% 2 @         2       6.6.6.    @* 1H @*% 1H 5     *% @ >2*U 1 1@      *% @    @*    ,    @  0 @ @   @             +  P

3.c. Anlatım Tekni/i:

0nceledi/imiz eserin hem yapısal yönden hem de içerik bakımından dikkat çekici özellikleri bulunmaktadır. Eser yapısal olarak çerçeveli bir anlatıma sahiptir. Bu anlatılar içinde hayvan masallarına yer verilmi2tir ve her bir hikâye, kıssadan hisse bir sonuçla bitmektedir. 0ncelememizi çerçeve anlatı tekni/i ve Tûtî-nâme’nin bu anlatı gelene/i içindeki yeri, eserin içinde barındırdı/ı hayvan hikâyeleri ve bu hikâyelerin di/er anlatılarla olan ili2kisi üzerine sürdürece/iz.

3.c.a. Çerçeve Anlatı Tekni/i: Klasik Türk Edebiyatında gerek manzum gerekse mensur hikâyelerde belli üsluplar ve teknikler kullanılmı2tır. Bu anlatım teknikleri genel olarak 0slam dünyasında kullanılan tekniklerdir. Hikâye metinlerinde kar2ımıza çıkan anlatım tekniklerini maddeler halinde sıralarsak 2u tablo ortaya çıkmaktadır. 1. Çerçeve hikâye tekni/i kullanılarak yazılmı2 eserler 2. Belli bir plan ve ölçülere göre sınıflandırılarak yazılmı2 hikâyeler 3. Belli konularda yazılmı2 hikâyeler 4. Müstakil hikâyeler Çerçeve hikâye tekni/i kullanılarak yazılmı2 eserlerde bir ana hikâye içinde bu ana hikâyeye ba/lı olarak küçük hikâyeler bulunmaktadır. Yazar önce ana hikâyeye bir 

 giri2 yapar daha sonra bir vesileyle iç hikâyelere geçi2 sa/lar. 0ç hikâyelerde ana hikâyenin konusu ve anlatılma amacına uygun olarak bir konu i2lenmektedir. Çerçeve hikâye tekni/i kullanılarak yazılan eserlerin en önemlileri arasında Binbir Gece Masalları, Binbir Gündüz Masalları, Kırk Vezir Hikâyeleri, Bahtiyar-nâme, Kelile ve Dimne, Tûtî-nâme, Hikâye-i Ucûbe ve Mahcûbe gibi hikâyeler bulunmaktadır.1 Bu masal tekni/i Binbir Gece Masalları’nın Anadolu co/rafyasında anlatılmasıyla çe2itli Türk masallarında da kendisini göstermi2tir, bunlar: Kır Atlı, Mücevher Topu, Çini Maçın Padi2ahı, Gül Sinan’a Ne Yaptı Sinan Gül' ü 0ncitti, Dünya Güzeli ve Tarakta Saklanan Dost adlı masallardır.2 Çerçeve hikâye tekni/inde kullanılan anlatı tekni/inin bir özelli/i de eserin uzunlu/u sebebiyle gerilimin dü2mesini engellemek amacıyla merak unsurunu devreye sokmaktır.3 0nceledi/imiz eserde hikâyelerin anlatıcısı olan Tûtî-i Kâmil, Mâhı2eker’e anlattı/ı tüm hikâyeleri gece anlatır ve Mâhı2eker, hikâyeyi dinleyip sevdi/i adama kavu2mak için kapıya yöneldi/inde sabah oldu/unu görür. Tûtî-i Kâmil, Mâhı2eker’in dikkatini hikmetli sözler söyleyerek çeker. Eserin hikâyeler içinde verilen kıssadan hisse bölümleri dı2ında hikmetlerin, erdemlerin anlatıldı/ı, ahlak derslerinin verildi/i bölümleri de bu bölümlerdir. Tûtî-i Kâmil, anlatmaya ba2layaca/ı hikâyede yer alan ki2ilerin ba2ından geçenlerden bahseder ve Mâhı2eker’le birlikte okuyucunun hikâyeyi merak etmesini sa/lar. Daha sonra Mâhı2eker Tûtî-i Kâmil’e “Neymi2 o hikâye?” diye sorar ve Tûtî-i Kâmil, ba2langıç formelini kullanarak hikâyeyi anlatmaya ba2lar. O U  . O4  * U% 1*@     @  2  6      2@  @     5          S    U  0       2@   0   U U 1@      S 2*@ % 6@ R  U  @  >     0       @                @ P   >H* 2   1   @+ U% @  . S       0@ %2@* H %     

  Osman Ünlü: Cinânî’nin Bedâyiü’l-bsâr’ı 0nceleme ve Metin, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamı2 Doktora Tezi), 0zmir 2008, s. 7. 2 Ziyat Akkoyun: “Binbir Gece Masallarının Türk Masallarına Tesiri”, Pamukkale Üniversitesi E/itim Fakültesi Dergisi, S.1, Denizli 1996, s. 1-2. 3 Osman Ünlü: agt., s. 8. 

    @H  0H %2 *@    2  6 M@  6     X  6    GP Mustafa Ruhi 1irin, Tûtî-nâme’yi tasavvuf gelene/inin en geni2 açılımlarından biri olarak kabul eder ve eserin Binbir Gece Masallarıyla karde2 oldu/unu söyler.1 Bu söylem 2üphesiz ki söz konusu eserlerin yapısal özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Çerçeve anlatılar içinde Tûtî-nâme ve Binbir Gece masallarını birbirine daha da yakla2tıran 2ey ise Tûtî-i Kâmil ve 1ehrazad’ın benzerlikleridir. Her ikisi de dinleyicilerine anlattıkları masalları canlarını kurtarmak kaygısıyla anlatırlar. Gecelerce masal anlatma çabasının altında ölüm korkusu yatar. Ayrıca her iki anlatıda da kadın duyarlılı/ının izlerine rastlamak mümkündür.2 Kemal Ça/da2, çerçeve anlatı tekni/inin do/u2unu 2u 2ekilde anlatır: Önceleri ho2 vakit geçirmek, e/lenmek maksadıyla anlatılan masallar sonraları belirli amaçların ve bilgilerin yayılması için birer araç olacak hale getirilmi2lerdir. Sonra bu masallar düz yazı ile yazılarak edebi bir üsluba sokulmu2 ve masalın özü niteli/inde beyit ve kıtalar masal içine yerle2tirilmi2tir. Masallar içine sonradan ba2ka, ara masallar da katılmı2 ve “masal içinde masal” 2eklinde, bir masal içinde çe2itli masalların anlatıldı/ı “çerçeve masalı” meydana getirmi2tir.3 Çerçeve hikâye tekni/i ya da modern adlarıyla “anlatı içinde anlatı”, iç anlatı” tekni/i Hint kaynaklıdır ve 1ark-0slam dünyasında da kullanılmı2tır.4 Çerçeveli anlatı denilince akla gelen ilk eserlerden olan Binbir Gece Masalları, Antoine Galland’ın 18. yüzyılda yaptı/ı tercümesiyle bu anlatı tekni/ini batı edebiyatına da ta2ımı2tır. Klasik Türk Edebiyatı alanı içinde incelenen çok sayıda manzum ve mensur eser çerçeve hikâye tekni/i kullanılarak yazılmı2tır. Çerçeve hikâye tekni/i kullanılarak yazılmı2 eserler için 2u örnekler verilebilir:

 1 Mustafa Ruhi 1irin: Masal Atlası, 0z Yayıncılık, 0stanbul 1998, s. 23. 2 Mustafa Ruhi 1irin: age., s. 53. 3 Kemal Ça/da2: Pançatantra Masalları, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Co/rafya Fakültesi, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1962, s. 9. 4 Yusuf Çetinda/: “Edebiyatımızın Kaynaklarından Do/u Medeniyeti ve Metinleri”, Turkish Studies, Volume 4/1-11 Winter 2009, s.2063.; Süleyman Tülücü: “Binbir Gece Masalları Üzerine (Seçilmi2 Bibliyografya 0le)”, Atatürk Üniversitesi 0lâhiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 22, Erzurum, 2004, s. 4.; Ali Fuat Birkan: Masal Esteti/i, Tima2 Yayınları, 0stanbul, 2001, s. 24.



 Seyyit Ahmet b. Hasan Bali tarafından Farsçadan çevrilen Hikâye-i U’cûbe vü Mahcûbe adlı eser bir çerçeve hikâye içinde dokuz babtan olu2ur ve içindeki her babta iki hikâye olmak üzere toplam 18 hikâye bulunmaktadır. Çerçeve hikâyenin kahramanı 1ah Sammah tarafından ortaya atılan konularla ilgili U’cûbe ve Mahcûbe’nin kar2ılıklı olarak anlattıkları hikâyelerde adalet, insaf, ho2görü, siyaset vb. konular i2lenmi2tir. Eser Sultan II. Beyazid’in (1481-1512) o/ullarından 1ehzade Alem2ah’a adına kaleme alınmı2tır.1 Muhammed el-Katib es Semerkandî’nin Farsça mensur Sindbad-name’sinin çevirisi olan Tuhfetü’l Ahyar adlı eser bir çerçeve hikâyeye ba/lı 33 hikâyeden olu2ur. Hint kaynaklı olan hikâyeler Arapça, Farsça metinleriyle birlikte yayımlanmı2tır ve 1956 yılında Yedi Âlimler Hikâyesi adıyla 0stanbul’da yayımlanmı2tır. Eser Kanuni’nin o/lu 1ehzade Bayezit ( ö. 969/1561) adına Farsçadan çevrilmi2tir.2 Ala2ehirli Veysi (1561-1627) tarafından yazılıp Sultan I. Ahmet’e sunulan Hab- name, Vakıa-name adıyla da bilinir. Eser, bir çerçeve hikâyeye ba/lı tarihi nitelikli olayların ibret verici yönleriyle ele alındı/ı didaktik a/ılıklı bir muhtevaya sahiptir. Sanatlı bir dile sahip oldu/u halde halk arasında çok tutulmu2 ve okunmu2tur.3 17. yüzyılda yazılmı2 oldu/u tahmin edilen Hikâye-i Sipahi-i Kastamonî, Ca’fer Pa2a Hikâyesi ve Hikâye-i Hâce Said çerçeve hikâye tekni/iyle yazılmı2 eserlerdir.4 17. yüzyılın ünlü 2airi Nev’i zâde Atâyi’nin Heft-hân adlı eseri bir çerçeve hikâye içine yerle2tirilmi2 7 hikâyeden olu2ur. Hikâyeler Binbir Gece Masalları, Tûtî- nâme, Sinbad-nâme gibi masalımsı karakterlere sahip hikâyelerdir.5 Giritli Aziz Efendi tarafından 1211/1796 yılında kaleme alınan Muhayyelât klasik 2ark hikâyecili/i ve hikâyelerinden de faydalanılarak olu2turulmu2 telif ve yerli bir eserdir. Çerçeve hikâye tekni/iyle yazılan ve Binbir Gece, Binbir Gündüz

 1 Hasan Kavruk: “ Mensur Hikâyeler”, Türk Edebiyatı Tarihi, Kültür ve Turizm Bakanlı/ı Yayınları, (Genel Editör: Talat Sait Halman) C.2, 0stanbul 2007, s. 74. 2 Hasan Kavruk: age., s. 77. 3 Hasan Kavruk: age.., s. 309. 4 Hasan Kavruk: age., s. 316. 5 Tunca Kortantamer: Nev’î-zâde Atayî ve Hamse’si, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları:88, 0zmir 1997, s. 325-329. 

 hikâyeleriyle benzerlik gösteren eser hayal adı verilen üç ayrı bölümden olu2ur ve her hayalin bir çerçeve hikâye özelli/i bulunmaktadır.1 Muhayyelât, eski hikâyecili/imizden modern hikâyeye geçi2te bir merhale sayılır. Modern hikâyenin mekânı, zamanı ve kahramanları belli bir olayın gerçekte olmu2 gibi anlatılması özelli/ini Muhayyelât’taki bazı hikâyelerde görmek mümkündür.2 Tûtî-nâme’nin inceledi/imiz hikâyelerinin çerçeveli yapısına baktı/ımızda 14 gecede anlatılan hikâyelerden dokuzunun iç içe geçmi2 yapılardan olu2tu/unu görürüz. Bu hikâyelerden ilki Bâbîl 1ehzadesinin Muradına Ermesi (34) adlı hikâyenin içinde yer alan Hz. Mûsâ ve Karga Hikâyesi (35) dir. Bu hikâyeyi, erkek yılan di2isine insano/lunun cömert ve kerem sahibi oldu/unu kanıtlamak için anlatmı2tır. Bir di/er çerçeveli anlatı Zebânver ve Sühanperver’in Sohbetleri (42) adlı hikâyedir. Bu hikâyede di2i tûtî erke/ine, erkek tûtî de di2isine, kar2ı cinsin vefasız oldu/una dair hikâyeler anlatır. Bu hikâyeler Hemenâz ve Behzâd’ın Hikâyesi (43) ile Hayin Muhtâr ve Meymûne’nin Hikâyesi (44) dir. Kazzâzın Aza Kanaat Etmeyi2inin Hikâyesi’nde (45) kazzâzın e2i kazzâza kısmetine razı olması, elindekinden fazlasını isterken elindekini kaybetmemesi için iki hikâye anlatır. Bu hikâyeler Belh Padi2ahı 0brâhim Edhem’in Hikâyesi (46) ile Çakalın Hikâyesi’dir (47). Di2inin erke/ine yol göstermek, akıl vermek için anlattı/ı hikâyelerden bir di/eri Kurt ve Çakalın Hikâyesi’dir. (50) Bu hikâyeyi, Karakula/ın Aslanı Alt Etmesi (49) adlı hikâyede di2i karakulak erke/ine anlatır. Pelenfirîb’in Kaplandan Kurtulu2u (51) adlı hikâyede Pelenfirîb kendisini yeme niyetinde olan kaplana Hz. Ömer’in ba/ı2layıcılı/ıyla ilgili bir hikâye (52) anlatır. Zabil Padi2ahının Sevgilisi U/runa Can Vermesi (59) adlı hikâyede, Zabil padi2ahını evlenmek istedi/i kızdan vazgeçirmek isteyen vezirler padi2aha himmetin gücüyle ilgili olarak Da/ıstan Padi2ahının Himmeti (60) adlı hikâyeyi anlatırlar. Vakitsiz Anıran E2e/in Hikâyesi’nde (63) ba/a giren e2ek keyfi gelip 2arkılar söylemeye ba2layınca yanındaki öküz e2e/i uyarır ve sonlarının vakitsiz dans eden Hizemfüru2’a benzeyece/ini söyler ve kısadan hisse alması için e2e/e bu hikâyeyi anlatır (64).

 1 Hasan Kavruk: age., s. 564-565. 2 Hasibe Mazıo/lu: “Divan Edebiyatında Hikâye”, Do/umunun Yüzüncü Yılında Ömer Seyfettin, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara 1975. s. 32. 

 Ubeyde ve Tûtîlerinin Hikâyesinde (65) iç içe geçmi2 üç hikâye bulunmaktadır. Karısından ba2ka hiçbir 2ey dü2ünmeyen Ubeyde’ye aklının ba2ına gelmesi için hediye edilen tûtîler kadınların vefasızlı/ı ve anne rızası almadan hareket etmenin sonuyla ilgili üç hikâye anlatırlar. Bu hikâyeler, Hint Padi2ahının Kızının Hikâyesi (66), Zahidin O/lu Salih’in Hikâyesi (67) ve Hind Padi2ahının Koyunun Sözlerini Dinlemesi Hikâyesidir (68). Son olarak Bilge Çiftçinin Hikâyesi (73) içinde anlatılan Altın Küpünün Payla2tırılması Hikâyesi (74) bilge çitçi tarafından padi2ahın görevlendirdi/i çavu2a anlatılan ve Tanrı’nın kullarına kısmet ettikleriyle ilgili bir hikâyedir. 0nceledi/imiz hikâyelerin iç içe geçmi2 yapısını a2a/ıda verdi/imiz 2ema üzerinde de incelemek mümkündür. Bu 2emada 33’ten ba2layarak 75’e kadar ilerleyen sayılar inceledi/imiz hikayelerin “Özetler” kısmında belirtti/imiz numaralarını göstermektedir. 33-75 sayılarıyla ifade edilen hikayelerin sayısı çerçeve anlatılarla birlikte 43’tür. Bu hikayelerin 13’ü iç hikaye olarak anlatılmı2tır. 1emadan her bir kutu bir hikayeyi ifade etmektedir. Kutuların sol alt kö2elerinde yer alan ve 12’den 25’e dek ilerleyen sayılar inceledi/imiz hikayelerde yer alan gecelerin sayılarını, G harfi de “gece” ifadesini simgelemektedir. Eserin inceledi/imiz bölümünde 14 gece bulunmaktadır. 1emada hareketle gece ba2ıba dü2en hikaye sayılarına baktı/ımızda en oylumlu gecenin 17. gece oldu/unu görmekteyiz.





3.c.b. Hayvan Hikâyeleri: Tûtî-nâme’nin inceledi/imiz bölümleri içinde iç içe anlatılan hikâyelerle birlikte toplam 43 hikâye bulunmaktadır. Bunların 6 tanesi hayvan hikâyesi niteli/indedir. 16 hikâyede ise hikâye ki2ileri insanlarla birlikte hayvanlardır. Bu hikâyelerde insanlar ya hayvanların yardımlarını görür ya da insanlarla hayvanların mücadelesi anlatılır. Hayvanların insan gibi davrandı/ı ve aslında insan ili2kilerinin sembolik biçimde hayvanlar dünyasına aktarıldı/ı bu hikâyelerin tezimizin yarıya yakınını olu2turması nedeniyle hayvan hikâyelinin anlatım tekniklerine ve geçmi2ine de/inmek istiyoruz. Masal edebiyatının önemli kaynaklarından biri olan ve aslı Hint edebiyatına dayanan Kelile ve Dimne, Yunan ve Latin dünyasında tanınan Aisopos masalları ve Fransız edebiyatçı La Fontaine’in masalları, hayvan hikâyeleri (masalları) denilince akla gelen ilk ve en önemli eserlerdir. Hayvan masalları Latincede “fari”; söylemek eyleminden gelen “Fabula” sözcü/üyle kar2ılanır. Masal, öykücük, öykü, halk arasındaki anlatılar bu adla anılmaktadır. Sözcük Fransızcada ve 0ngilizcede “fabl” biçimini almı2tır. Fabl, sözcü/ü masal, efsane, kıssa sözcükleriyle kar2ılanmı2 ve sözcü/ün Türkçe söylemi için Türk 

 Dil Kurumunca “öykünce” sözcü/ü önerilmi2tir. Fabl, hayvan masallarını ve hikâyelerini kapsayan genel bir kavramdır.1 Fabllar, yaratıkların karakterleri temsil etti/i; aralarında geçen olayların dü2ünceyi somutla2tırdı/ı bir yapıdır. Katı ö/ütler yerine dü2 gücü çalı2tırılarak iyi, güzel ve do/ru temsili bir biçimde aktarılır. Böylece verilen ö/ütler sözde kalmamakta, etten kemikten bir varlı/a bürünmekte, devinime geçerek ya2am kazanmaktadır. Türün Yunanca ve Latincedeki ilk temsilcisi Aisopos’tur. Türün ikinci temsilcisi Phaedrus ise Aisopos’un nesir halinde yazdı/ı fablları nazmen kaleme almı2tır. Ezop masalları ilk kez M.Ö. 300 yılında derlenerek yazıya geçirilmi2idir. Fabllar, tıpkı Mevlânâ’da oldu/u gibi ünlü Yunan filozofu Sokrates tarafından da çe2itli anlatılar içinde kullanılmı2tır.2 Türün do/u edebiyatındaki en ünlü örne/i Kelile ve Dimne’dir. Aslı Sanskrit edebiyatına dayanan ve Hint edebiyatı içinde geli2en eser 9. ve 10. yüzyıllarda 0bn Mukaffa tarafından Arapçaya çevrilmi2tir. Eserin Avrupa dillerine yapılan çevirilerinde Mukaffa’nın çevirisi esas alınmı2tır. Eserin Türkçeye ilk çevirisi Farsça tercümeden Kul Mesut tarafından 14. yüzyıl içinde yapılmı2tır. Eser, Hümayunname adıyla Kanuni Süleyman’a sunulmu2tur. Çe2itli hayvanların a/zından aktarılan hikâyelerde ailevi ve siyasi terbiye üzerinde durulmu2tur. 15 babtan olu2an eserde kral Deb2erim filozof Beydaba’ya sorular sorar. Beydaba, her soruya hayvanlardan örnek vererek cevap verir.3 Eser barındırdı/ı didaktik ve ahlaki yapı, anlatım tekni/i ve hayvan hikâyeleriyle klasik edebiyatımızın pek çok ürününe kaynaklık etmi2, ilham olu2turmu2tur. La Fontaine masallarındaki konulara 2ark klasikleri ve Ezop masalları kaynaklık eder. La Fontaine'den (1621-1695) çok önceleri yazılmı2 Beydeba'nın Kelile ve Dimne eserindeki hikâyelerin 18 tanesi La Fontaine tarafından 2iir 2eklinde aktarılmı2tır.4 1air, ustaları Beydaba ve Ezop’tan çokça ilham alsa da kendine özgü bir masal dili olu2turmayı ba2armı2 ve özellikle çocuk edebiyatı alanında tüm dünyaya adını duyurmu2tur.

 1 Atilla Özkırımlı: Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, C.2, Cem Yayınevi, s. 481. 2 Gaius 0ulius Phaedrus: Masallar, Çeviren: Güngör Varınlıo/lu, Yapı Kredi Yayınları, Kazım Ta2kent Klasik Yapıtlar Dizisi, 0stanbul, 2007, s. 11-14. 3 Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergâh Yayınları, C. 5, 0stanbul 1982, s. 264-265. 4 Beydeba: Kelile ve Dimne Çev: Ömer Rıza Do/rul, 2. baskı, Maarif Basımevi, Ankara 1960, s. 41.  

 Hindu, Budist ve Caynist yazarlar yazılarında fabllara geni2 yer vermi2lerdir. Eski edebiyatta da izlerini gördü/ümüz insana ait alı2kanlıkların hayvanlara nakledilmesi, insan bedenini terk eden ruhun bir dahaki do/u2ta hayvanlarda da do/abilece/i inancı yayıldıkça daha yaygın bir hale gelmi2tir. Hindistan’da folklorik biçimde yayılmı2 olan hayvan masallarının ne zaman toplu bir halde yazıldı/ı bilinmemektedir. Hindistan’da M.Ö.5. yüzyılda ya2amı2 ve ö/retimini yaymı2 olan Buddha, vaazlarında hayvanlara ait masalları fabl karakteri içinde 2ekillendirmi2 olarak kullanmı2tır. Bazı Hint fablları M.S.50 yıllarında 0skenderiye’ye getirilmi2tir. Bu fablların Kybisse adlı bir yazar tarafından Yunancaya tercüme edildi/i söylenir.1 Hayvan masallarının pek ço/unda politik göndermeler bulunur. Örne/in Pançatantra bir politika ve devlet idaresi kitabıdır.2 Tûtî-nâme’de ise böyle bir gönderme söz konusu de/ildir. Ço/u mizahi nitelikte olan bu hayvan hikâyeleri hayvanların 2ahsında insanlar arasındaki güç mücadelelerini anlatır. Edebiyatımız içinde yer alan mizahi hayvan hikâyelerinin en ünlülerinden biri 1eyhî’nin Harnâmesi’dir.3 Modern masal ara2tırmacılı/ında hayvan masallarının özel bir yeri vardır. Masalları bilimsel esaslara dayalı olarak ilk defa tiplere göre tasnif eden Antti Aarne olmu2tur.4 Ö/rencisi Stith Thompson da yaptı/ı tasnifte Antti Aarne gibi hayvan masallarını tasnifin ilk sırasına koymu2tur. Thompson’un bugün de kabul edilip uygulanan be2li sınıflaması 2öyledir:5 I. Hayvan Masalları (1-299) II. Asıl Halk Masalları (300-1199) III. Güldürücü Hikâyeler, Nükteli Fıkralar (1200-1999) IV. Zincirlemeli Masallar (2000-2399) V. Sınıflamaya Girmeyen Masallar (2400-2499)

 1 Kemal Ça/da2: age., s. 8-10. 2 Kemal Ça/da2: age., s. 6. 3 Tunca Kortantamer: Temmuzda Kar Satmak, (Yayına Hazırlayanlar: Fatih Ülken – 1erife Yalçınkaya), PhoenixYayınevi, Ankara 2007, s. 133. 4 Türk Dili Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergâh Yayınları, C.4, 0stanbul 1981, s. 184. 5 Berivan Can Emmez: Sözlü Gelenekten Modern Masala Çocuk Edebiyatında Masla Üzerine Bir 0nceleme,( Basılmamı2 Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2008, s. 20. 

 Türk masallarının sınıflandırılması için ilk çalı2ma, W. Eberhard ile Pertev Naili Boratav’a aittir. Typen Türkischer Volksmarchen 3 adlı eserde 378 Türk masal tipi 23 ba2lık altında toplanır.“Motif katalogu tasla/ı” diyebilece/imiz bu liste harf esasına dayalıdır.1 Ara2tırmacılar, kapsamlı tasniflerinin ilk dört sırasını hayvanlarla ilgili olan masallara vermi2lerdir:

A. Hayvan masalları (22 tip) B. Hayvan ve insanın beraber rol aldıkları masallar (11 tip) C. Masal kahramanına bir ruhun veya bir hayvanın yardım etti/i masallar (49 tip) D. Tabiatüstü bir ruh veya bir hayvanla evlenme konusunu isleyen masallar (27 tip)

Klasik Türk Edebiyatı alanı içinde inceledi/imiz pek çok manzum ve mensur eserde ahlaki-didaktik nitelik ta2ıyan ve ço/unlukla kıssadan hisse çıkartmak amacıyla kaleme alınan hayvan hikâyelerinden yararlanılmı2tır. 0çinde hayvan hikâyelerine de yer verilen ya da kahramanlarının tümü hayvan olan eserler için örnekler vermek mümkündür. Ahlaki ve tasavvufi hikâyeler 14. yüzyılda Farsçadan yapılan çevirilerle edebiyatımıza girer. Gül2ehri’nin tasavvufu ö/retmek amacıyla Attâr’dan çevirdi/i, kendi ilaveleri ve tasarruflarıyla telif duruma soktu/u Mantıku’t Tayr, Simurg’u -tek varlık olan tanrıyı- bulmak ve ona kavu2mak için ku2ların ba2larından geçen maceranın hikâyesidir. Kul Mesud’un Kelile ve Dimne, 1eyho/lu Sadrüddin’in Marzuban-nâme çevirileri ile kıssadan hisse çıkarılan küçük hayvan hikâyeleri edebiyatımıza girmi2tir. Mevlânâ’nın Mesnevi’sindeki hikâyeler 14. yüzyıldan itibaren Türkçeye çevrilmi2tir.2 II. Murat devrinde nitelik ve nicelik kazanan mesnevi gelene/i Fatih döneminden itibaren daha da yaygınla2ıp çe2itlenir. Fars edebiyatındaki mesnevilere Osmanlı 2airlerince nazireler söylenir, Türkçe çeviriler yapılır. Bu çeviriler sayesinde Türk 2iir dili temsili anlatıma dayalı bir ifade kabiliyeti kazanır. Bunda ba2ta  1 Berivan Can Emmez: agt., s. 22.  Hasibe Mazıo/lu: “Divan Edebiyatında Hikâye”, Do/umunun Yüzüncü Yılında Ömer Seyfettin, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara 1975. s. 22. 

 Mevlana’nın anlattı/ı hikâyeler olmak üzere 1ebüsteri ve Attar’dan yapılan tercüme ve bunların eserlerine yazılan 2erhlerin büyük payı vardır. 15. yüzyıl 2airlerinden 1eyhî’nin kaleme aldı/ı Harname adlı küçük mesnevisi Türk hiciv edebiyatının 2aheserlerinden biridir. Çelebi Sultan Mehmed’e sunulan eserde öküzlerin rahatına ve boynuzlarına imrenen zavallı bir e2e/in sonunda kulaklarını kaybetmesi anlatılır. 1eyhî, eserinde anlattı/ı e2ekle kendisini özde2le2tirir ve rahat umdukça zahmetler gördü/ünü, devlet istedikçe mihnet buldu/unu söyleyerek padi2ahtan adalet ister.1 Attar’ın Mantıku’t Tayr adlı eseri gibi tasavvufun sembolik dilini içeren mesneviler bu dönemde tercüme edilmi2tir. Bunların arasında Zaifî’nin Gül2en-i Simurg’u ile 1emsî’nin Deh-Murg’u en önemlileridir. 1emsî 1138 beyitli eserinde on ku2u ki2ile2tirerek konu2turur.2 Attar’dan yapılan bir di/er tercüme Ömer Fuadî’nin Bülbüliyye adlı eseridir. 2150 beyitten olu2an eser dini tasavvufi bir nitelikte olup ku2ların konu2turulması vasıtasıyla ilahi a2k ve vahdetin i2lendi/i bir mesnevidir.3 16. yüzyılda Tatavlalı Mahremî tarafından yazılan telif hikâyelerimizden olan 1ütur-nâme mizahi bir hayvan hikâyesidir. Baba 1ütur adlı ya2lı bir devenin ya2adıklarının alegorik bir üslupla anlatımını ihtiva eden hikâyede kıssadan hisse çıkarılacak hadiselere yer verilmi2tir.4 Nergisi’nin (ö.1046/1635) zamanımıza kadar gelebilen eseri Horos-nâme, tilki ile horoz hikâyesinin konu edildi/i güzel bir fabl örne/idir. Yazar, eserinde oldukça sanatlı ve süslü bir dil kullanmı2tır. Eser yeni harflerle de yayımlanmı2tır.5 Bir kısmı Kelile ve Dimne tarzı hayvan hikâyelerinden olu2an Kıstasü’d- Devrân Mehmet H. Bin Ahmet bin 0smail Tosyavî tarafından 1236/1820 tarihinde Tosya’da kaleme alınmı2tır. Eserdeki hikâyeler genellikle didaktik konulu kıssadan hisse çıkarılacak metinlerdir.6

 1 Faruk Kadri Timurta2: “Harnâme”, Makaleler-Dil ve Edebiyat 0ncelemeleri, (Hazırlayan: Mustafa Özkan), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1997, s. 174-176. 2 Muhsin Macit: “ Mesneviler”, Türk Edebiyatı Tarihi, Kültür ve Turizm Bakanlı/ı Yayınları, (Genel Editör: Talat Sait Halman) C.2, 0stanbul 2007, s. 55. 3 Ali Fuat Birkan, “Mesneviler”, age., s. 296. 4 Hasan Kavruk: “ Mensur Hikâyeler”, age., s. 76. 5 Hasan Kavruk: “ Mensur Hikâyeler”, age., s. 311. 6 Hasan Kavruk: “ Mensur Hikâyeler”, age., s. 663. 

 Kelile ve Dimne örnek alınarak olu2turulan Sülhan-ı Muta tercümesi 1eyhülislam Kara Halil-zâde Mehmed Sait tarafından Arapçadan aktarılmı2tır. Kelile ve Dimne de oldu/u gibi hayvan hikâyelerinden, didaktik-ahlaki muhtevayla kaleme alınan eser Terceme-i Sülvanu’l-Muta adıyla 1285/1869’da yayımlanmı2tır.1 Bölümün ba2ında Tûtî-nâme’nin inceledi/imiz kısmındaki hikâyelerin yarısına yakın kısmının hayvan hikâyelerinden olu2tu/unu belirtmi2tik. Ki2ilerinin yalnızca hayvanlar oldu/u 6 hikâyede güçlü – güçsüz, av – avcı ili2kisi dikkat çekmektedir. Hikâye tasnifimizde farklı farklı gruplarda yer alan ve her birinden kıssadan hisse bir pay çıkarmanın mümkün oldu/u söz konusu hikâyeler 2unlardır: 47. Çakalın Hikâyesi

49. Karakula/ın Aslanı Alt Etmesi Hikâyesi

50. Kurt ve Çakalın Hikâyesi

53. Tavusluk Taslayan Çakalın Hikâyesi

54. Aslan Postu Altındaki E2e/in Hikâyesi

63. Vakitsiz Anıran E2e/in Hikâyesi

0nceledi/imiz hikâyelerin 16’sı ki2i kadrosunu insanlarla birlikte hayvanların olu2turdu/u hikâyelerdir. Bu hikâyelerin tümünde hayvanlar, insanlara yardımcı olur. Hikâyelerin dü/ümlendi/i noktaların çözümünde ço/unlukla hayvanlar yer alır. Hayvanlar, mutlaka belirli bir tipin temsilcisi de/ildir. Aynı nitelikler birbirine bütünüyle zıt özelliklerle kar2ımıza çıkabilmektedir. Örne/in 12. hikâyede yuvasını bir maymuna kaptıran aslan maymunun zekâsıyla ba2 edemez ve yuvasını terk etmek zorunda kalır. 15. hikâyede ise aslanın postu e2e/in üstünde dursa bile etraftaki di/er hayvanları korkutmaya yetmi2tir. Ki2i kadrosu içinde ayrıntılı biçimde inceledi/imiz hayvan tiplerine burada de/inmeyerek bu hikâyeleri sıralamakla yetiniyoruz. 34. Bâbîl 1ehzadesinin Muradına Ermesi

35. Hz. Mûsâ ve Karga Hikâyesi

36. Zarîfe’nin Padi2ahın Tavusunu Bo/ması

 1 Hasan Kavruk: “ Mensur Hikâyeler”, age., s. 564.



 38. Bayazîd-i Bistâmi ve Türkmen’in E2e/i

39. Tacir Sadrî’nin Aslanı Elinden Kurtulması

40. Meh izâr’ın 0kiyüzlülü/ü ve Gülfe2ân

41. Kırk Cariyenin 0hanetinin Hikâyesi

42. Zebânâver 0le Sühanperver’in Sohbetleri

46. Belh Padi2ahı 0brâhim Edhem’in Hikâyesi

51. Pelenfirîb’in Kaplandan Kurtulu2un Hikâyesi

62. Rum Melikesinin Hikâyesi

65. Ubeyde ve Tûtîlerinin Hikâyesi

68. Hind Padi2ahının Koyunun Sözlerini Dinlemesi

69. Bezirgânı Taklit Eden Berberin Hikâyesi

70. Çin Padi2ahının Sevdi/ine Kavu2ma Hikâyesi

75. Heft Reng Ku2unu Yiyen Ferîd’in Hikâyesi



 B. 0ç Özellikler

1. 0ncelenen Hikâyelerin Konu Tasnifi

Tûtî-nâme üzerinde, giri2 bölümünde de/indi/imiz gibi, çe2itli zamanlarda çe2itli ara2tırmacılar tarafından çalı2ılmı2tır. Bu çalı2malarda daha çok Tûtî-nâme’nin Türk edebiyatındaki yeri belirlenmi2 ve eserin yapısal özellikleri irdelenmi2tir. Eserin içerdi/i hikâyeler üzerinde bir tasnif çalı2ması yapılmamı2 olması bu konu üzerinde yo/unla2ma gere/ini do/urmu2tur. A2a/ıdaki tasnifte, eserin inceledi/imiz bölümünde yer alan hikâyeleri konuları bakımından sınıflandırılmı2tır. Konu belirlemesinde hikâyelerde anlatılmak istenen olay, verilmek istenen ileti esas alınmı2tır. 0nceledi/imiz hikâyeleri bu tasnife göre kesin biçimde ayırmak ise mümkün de/ildir. Hikâyeler a/ırlıklı, öne çıkan konularıyla ele alınmı2tır; örne/in “ba2arı kazanma” ile ilgili olan bir hikâye aynı zamanda “aç gözlülük”le ilgili gruba dâhil edilebilir. Bu incelemede hikâyeler, özet bölümünde verdi/imiz numaralarıyla sembolize edilmi2tir.

1. Yükselme, Ba2arı Kazanma-Kazanamama ve Tehlikeli Bir Durumdan Kurtulma- Kurtulamamayı Anlatan Hikâyeler 1.a. Yükselme 1.a.a. Hileye ba2vurmadan elde edilen yükseli2 1.a.b. Hileye ba2vurarak elde edilen yükseli2 1.b. Ba2arı Kazanma 1.b.a. Hileye ba2vurarak ba2arı kazanma 1.b.b. Hileye ba2vurma nedeniyle ba2arı kazanamama 1.c. Tehlikeli Bir Durumdan Kurtulma 2. Aç gözlülük ve Kader - Kısmetle 0lgili Hikâyeler 2.a. Aç gözlülükle ilgili hikâyeler 2.b. Kader – Kısmetle ilgili hikâyeler 3. 0hanet Konusunun 02lendi/i Hikâyeler 3.a.Komik Hikâyeler 3.b.Trajik Hikâyeler



 4. Nasihate Uymanın Gereklili/ini Anlatan Hikâyeler 5. Dini- Didaktik Nitelikteki Hikâyeler 6. Tercihlerin Sorgulandı/ı Hikâyeler

1. Yükselme, Ba2arı Kazanma-Kazanamama ve Tehlikeli Bir Durumdan Kurtulma- Kurtulamamayı Anlatan Hikâyeler 1.a. Yükselme 1.a.a. Hileye ba2vurmadan elde edilen yükseli2 Bu gruba yalnızca 34 ve 75 numaralı hikâyeler girer. 34. hikâyede Ferahbaht, karde2i Hümâyûnbaht’la anla2amayarak ülkesini terk eder. Ferahbaht’ın kar2ısına çıkan dervi2, kendisine baht açıklı/ı bah2eder ve Mübârekfâl’ı yanına yolda2 olarak verir. Ferahbaht, yolculu/u sırasında kar2ısına çıkan Hâlis ve Muhlis adlı ola/anüstü karakterlerin yardımları sayesinde Mısır padi2ahının kızıyla evlenir ve daha sonra Mısır’a padi2ah olur. 75. hikâyede, fakir bir zahidin eve getirdi/i heft reng cinsi ku2, o/lu Ferîd’in dünyaya gelmesine sebep olur. Heft reng cinsi bu sihirli ku2u yemek Ferîd’e nasip olur. Ferîd, bu kısmeti sayesinde padi2ahın ba2ına dert olan ejderhayı öldürür, padi2ahın kızıyla evlenir ve padi2ah olur.

1.a.b. Hileye ba2vurarak elde edilen yükseli2 Bu grupta sadece 62 numaralı hikâyeyle kar2ıla2ırız. Çin fa/furu, rüyasında gördü/ü güzelle evlenmek ister. Vezirine kızın güzelli/ini ve ya2adı/ı yeri tasvir eder. Vezir, fa/furun rüyasına giren kızın Rum diyarının padi2ahının kızı oldu/unu anlar; fakat bu kız, vefasızlı/ını gördü/ü bir erkek tavus nedeniyle erkek cinsinden so/umu2tur. Aynı zamanda nakka2 olan vezir, kızın odasına di2i bir ahunun vefasızlı/ını anlatan bir tasvir yapar ve kızın ilgisini çeker. Kız, vezirin yarattı/ı farkındalık sonucu di2i cinsinin içinde de erkek cinsi gibi vefasızlık oldu/unu anlar ve Çin fa/furuyla evlenmeye karar verir.



 1.b. Ba2arı Kazanma 1.b.a. Hileye ba2vurarak ba2arı kazanma Bu gruptaki hikâyeler 49, 55 ve 58 numaralı hikâyelerdir. Hikâyelerin üçünde de güç sembolü olan karakterler kandırılmı2tır. Güçsüz olanlar, kurnazlıkları sayesinde güçlü olanların kar2ısında ba2arı elde etmi2tir. 49. hikâyede aslanın, yuvasını maymun kethüdasına emanet etmesi sonucu yuvaya dadanan karakulakla mücadelesi anlatılır. Karakulak, ailesiyle birlikte aslanın yuvasına yerle2ir. Kendisini aslan eti yiyen “2irefgen” lakaplı bir hayvan olarak tanıtan karakulak, maymunla yuvasına geri gönen aslanı birbirine dü2ürür ve yuvayı ele geçirir. 55. hikâyede, birbirine kavu2amayan Ayâs ve Mahmûde’yi Ayâs’ın küçük karde2i Salim bir araya getirir. Salim, türbeye namaz kılmak için gelen Mahmûde’nin gelin kıyafetlerini giyerek Mahmûde kılı/ında eve geri döner. Vezirin vuslat iste/ini reddeden Mahmûde kılı/ındaki Sâlim, kendi sevdi/i kız olan Selîme’nin yanına derdini söylemesi için gönderilir. Sâlim ve Selîme, rahatla dı2arı çıkar ve türbede onları bekleyen Ayâs ve Mahmûde’yi alarak 2ehri terk ederler. 58. hikâyede Galatnümâ adlı genç bir brahman, sevdi/i kıza, usta bir sehharenin kendisine verdi/i mühür sayesinde kavu2ur. A/za alındı/ında kadını erkek; erke/i kadın yapan mühür sayesinde Galatnümâ, padi2ahın sarayına emanet olarak bırakılmı2 bir kız olarak girer ve â2ık oldu/u kıza kavu2ma 2ansı bulur. Bu hile sayesinde sevdi/i kız olan padi2ahın kızıyla saraydan kaçma 2ansı bulan Galatnümâ, geldi/i 2ehirde mührü kızın a/zına verir ve kızı erkek kılı/ına büründürerek rahatla dola2ır. Galatnümâ, padi2ahın kızı ve sehhare kadın bu hile sayesinde padi2ahın yüklü miktarda servetini de elde eder.

1.b.b. Hileye ba2vurma nedeniyle ba2arı kazanamama Bu gruba giren hikâyeler 33, 50, 53, 54, 59, 65 ve 70 numaralı hikâyelerdir. Bu hikâyelerin tamamında, hileye ba2vuran ki2iler cezalarını bulur. 50. hikâyedeki kurt, 53. hikâyedeki çakal ve 70. hikâyedeki vezirin o/lu hikâyenin sonunda acı biçimde ölür. 66. hikâyede ise hile yapan ki2iler adalete teslim edilir. 59. hikâyede, di/er hikâyelerden farklı olarak padi2ahı kandıran vezirler yerine padi2ah ölür; dolayısıyla bu hikâyede, hile yapan de/il hile yapılan ki2i ölmü2 olur.



 33. hikâyede Hoca Mansûr’ın kalıbına girerek Sâliha’yı elde etmeye çalı2an Fer’î, Hoca Mansûr’un eve dönmesi sonucu yakayı ele verir. Mahkeme huzurunda anlattıkları Sâliha tarafından do/rulanmayan Fer’î cezasını derisi soyulup öldürülerek çeker. 50. hikâyede çakalın inine giren kurt, çakalın evine sesleni2ine, onu elden kaçırmamak için yanıt verir. Sözüm ona kurt, çakalın ininden gelen sesi duyunca rahatça ine girece/ini dü2ünmü2tür; böylece amacına ula2acaktır. Fakat çakal kurdun de/il; kurt çakalın oyununa gelir. Çakal, yakındaki bir çobandan yardım alarak ininin içindeki kurdun ölmesini sa/lar. 53. hikâyede boya küpüne girip renklere bulanan çakal, bu garip görünü2ünden faydalanarak kendisini tavus diye tanıtır ve kendi cinsinden olan hayvanlardan uzakla2arak çakal dı2ındaki tüm hayvanların ba2ında ba2kanlık taslar; fakat bir gün duydu/u çakal seslerine kendini kontrol edemeyerek cevap verir ve gerçek kimli/ini ortaya çıkarır.1 59. hikâyede padi2ahın kulaktan â2ık olup evlenmek istedi/i Mahrûse adlı kızı padi2ahın vezirleri görmeye giderler. Kızın güzelli/i kar2ısında ne yapacaklarını 2a2ıran vezirler, padi2ahın kızın güzelli/iyle me2gul olarak devlet i2lerini aksataca/ı dü2ünerek padi2aha kızı çok çirkin bir kız olarak anlatırlar ve padi2ahı bu sevdadan vazgeçilirler. Bir gün, 2ehrin dizdarıyla evlenerek sarayın altına yerle2en Mahrûse’yi kendi gözleriyle gören padi2ah oyuna geldi/ini anlar ve Mahrûse’yi kocasından ayırmayı kendine yakı2tıramayarak a2k derdiyle hastalanıp can verir. 66. hikâyede, padi2ahın üç memeli kızıyla evlenerek çekti/i sefaletten kurtulmayı amaçlayan fakir ve kör adam karısının alaylarına ve türlü oyunlarına katlanmaktadır. Bir gün, üç memeli hain kadın, balık çorbası diyerek içine yılan koydu/u tencereyi kör adamdan karı2tırmasını ister. Sözde balık çorbasını karı2tırmaya ba2layan adamın gözleri tenceredeki yılandan çıkan buharla açılır. Gözleri açılan adam, tencere içindeki yılanı ve karısının yanındaki adamı görür ve onları dövüp 2ehrin su ba2ısına teslim eder.

  Bu hikâyeyle ilgili ayrıntılı çalı2ma “ Metinlerarası 0li2kiler” bölümünde sunulmu2tur.



 70. hikâyede Medinetü’l ka r padi2ahının kızına, Çin padi2ahı ile aynı anda kulaktan â2ık olan vezirin o/lu, sihir yapma gücüyle kendini sinek kalıbına sokarak Çin padi2ahının üstüne konar ve sevdi/i kıza yakla2ma 2ansı bulur. Vezirin o/lu bu sayede, Çin padi2ahının da kalıp de/i2tirme sırrına eri2ti/ine 2ahit olur ve padi2ahın kendi kalıbından çıkarak bir ahu kalıbına girdi/i anda padi2ahın kalıbına girme olana/ı bulur. Padi2ahın karısı, onu e2i diye yanına alır; fakat hal ve davranı2larından 2üphelenerek onun e2ek kalıbına girmesini ister. Gerçek padi2ah oldu/unu kanıtlamaya çalı2an vezirin o/lu, padi2ah kalıbından çıkarak e2ek kalıbına girer ve bo2alan padi2ah kalıbına gerçek padi2ah girmi2 olur. Vezirin o/lu, e2ek kılı/ında kalır ve yük çekmeye mahkûm edilerek ölür.

1.c. Tehlikeli Bir Durumdan Kurtulma 36, 61 ve 51 numaralı hikâyeleri bu grupta incelememiz mümkündür. Her üç hikâyenin de ki2ileri, içinde bulundukları tehlikeli durumdan hile yoluyla kurtulurlar. 36. hikâyede çocuk sahibi olamayan 1ebbâd ve karısı Zarîfe bir Yunan âliminin sundu/u çözümü denemek ister. Bunun için bir tavusa ihtiyaçları vardır. O tavus da padi2ahın tavusudur. Padi2ahın tavusu çalınır ve ödü çıkarılarak ilaç yapılır. 1ebbâd’ın karısı bu sevinçli haberi karde2i Anter’le payla2ır. Anter de tavusunun kimin tarafından çalındı/ını bulan ki2iyi ödüllendirece/ini söyleyen padi2aha gidip durumu anlatır. Padi2ah, olayın aslını anlaması için iki mutemet adamı Anter’in yanına verir. Kadın, olanları fark edip karde2i Anter’e anlattıklarının bir rüya oldu/unu söyler ve kendisini tehlikeden kurtararak kendisini gammazlayan karde2ini idama gönderir. 61. hikâyede kocasını aldatan 1ehrârâ, sevgilisini eve ça/ırdı/ı gün kocasının kendisini gözetlemekte oldu/unu anlar ve yüksek sesle kar2ısında duran sevgilisine bir hikâye anlatmaya ba2lar. Buna göre kadın, sefere giden ve kendisinden haber alamadı/ı e2inin derdine dü2mü2tür. Rüyasına giren bir pir ki2i ona evine genç bir adam almasını fakat ona 2ehvet gözüyle bakmamasını söylemi2tir. Bunları duyan aptal adam karısının söylediklerine inanır ve aslında karısının sevgilisi olan bu adamı karde2i kabul ederek eve girip çıkmasına izin verir. 51. hikâyede evini terk eden Pelengfirîb adlı kadın çocuklarını da alıp korkunç bir beyabana gelir ve burada bir pelengle (kaplanla) kar2ıla2ır. Kadın, kendisini yemeye 

 niyetlenen pelengi önce anlattı/ı bir hikâyeyle yumu2atır, ardından da sehhare bir karde2i oldu/unu ve bulundukları beyabanı yakabilece/ini; bu nedenle pelengin bu ormanı terk etmesi gerekti/ini söyler. Peleng, kadının sözlerine inanır; fakat tilki dostu sayesinde uyandırılarak tekrar kadının yanına gelir. Pelengfirîb, bu sırada etrafı ate2e verir ve bunu yapanın pelengin yanındaki tilki kılı/ına girmi2 sehhare karde2i oldu/unu söyler. Peleng ve tilki ko2arak oradan uzakla2ırlar.

2. Aç gözlülük ve Kader - Kısmetle 0lgili Hikâyeler 2.a. Aç gözlülükle ilgili hikâyeler Bu guruba giren hikâyeler 39, 47, 69 ve 71 numaralı hikâyelerdir. 39. hikâyede kazanma hırsıyla dolu bir ki2i olan Sadrî’nin önünü bir aslan keser. Sadrî, aslandan aslanın vezirleri olan ahu ve yaban öküzü sayesinde kurtulur ve yine onların sayesinde aslanın hediye etti/i mal ve mücevherlere kavu2ur. Sadrî ülkesine döndükten sonra aslanın tüm hazinesini ele geçirmedi/i için pi2man olur ve geri döner; fakat bu sefer kar2ısına kötü niyetli kurt ve çakal çıkar. Sadrî’yi aslanın elinden yine ahu ve yaban öküzü kurtarır. 47. hikâyede sıçan avlamaktan vazgeçerek devenin pe2ine dü2en çakal, amacına ula2amaz ve hazır avı olan sıçanı da kaybeder. 69. hikâyede bezirgân ve brahman arasındaki sırrı bilmeden brahmanlara vurulup etinden parça kesilince altına dönü2ece/ini sanan berber, kar2ısına çıkan brahmanı döverek yere serer ve deli zannedilip cezasını tımarhanede çekmek zorunda kalır. 71. hikâyede fukaralıktan kurtulmak için seyahate çıkan dört dostun kar2ısına âlim bir ki2i çıkar ve bunların her birine bir mühür vererek bu mühürleri ba2larında ta2ımalarını ister. Mührün dü2tü/ü yer, ki2inin kısmeti olacaktır ve e/er istenirse her ki2i bu nasibe ortak olabilecektir. Mührünü dü2üren son ki2i, kendisinden önceki arkada2larına kısmet olan bakır, gümü2 ve altın madenlerini be/enmeyerek cevahir madeni bulmayı umar ve yoluna devam eder; fakat onun mührünün dü2tü/ü yerde bir demir madeni vardır. Demir madenini be/enmeyerek dostlarının yanına dönen ki2i, onlardan eser bulamaz, kendi nasibine razı olup geri döner; fakat döndü/ü yerde de kendi nasibi olan demir madeninden eser yoktur.



 2.b. Kader - Kısmet ile ilgili hikâyeler Bu gruba giren hikâyeler, 45, 46, 67, 72 ve 74 numaralı hikâyelerdir. Bu hikâyelerde yer alan ki2iler, ellerindeki mutlulu/un daha fazlasına ula2abilecekken kendi kısmetlerine razı olurlar ve bu 2ekilde daha mutlu olduklarını fark ederler. 45. hikâyede çok çalı2masına ra/men istedi/i ve hak etti/i kadar servete kavu2amayan usta bir kazzaz, amacını gerçekle2tirmek için Ni2abur’a gelir. Burada istedi/i kadar mal ve paraya ula2ır fakat dönü2 yolunda dinlenirken gördü/ü bir rüya gerçek olur ve elindeki tüm para ortadan kaybolur. Kazzaz, aynı yolları yeniden kat eder ve kaybolan parasını yeniden yerine koyar; fakat gördü/ü rüyada kar2ısına çıkan ki2i kazzazın kendisine kısmet olmayan bu parayı yine elinden alır. Kaderine razı olan adam evine döner ve i2iyle me2gul olmaya devam eder. 46. hikâyede, kör bir ku2a nasip olan ekmek parçasının padi2ahın kendisini sorgulamasına neden olu2u anlatılır. Padi2ah 0brâhim Edhem’in ekme/inden bir parça kopararak kör bir ku2a yediren arıyı gören 0brâhim Edhem, bu olayı gördükten sonra dünyadan elini aya/ını çeker ve kendini sorgulamaya ba2lar. 67. hikâyede annesinin rızasını almadan evinden çıkarak ilim ö/renmek için Buhara’ya do/ru giden Salîh’in kar2ısına Salîha adlı bir kadın çıkar ve onun evine gelmeden önce yaptı/ı yaramaz i2leri kendisine bildirir. Kadının aya/ına kapanıp kerametinin sırrını soran Salîh, kadının bu keramete anasının rızasını alarak ula2tı/ını ö/renir. Salîha, Salîh’e annesinin yanında kalmasının kendisi için daha hayırlı olaca/ını söyler. Salîh, evine dönüp annesinin rızasını alarak hareket etmeye ba2lar ve Buhara’ya gidip ö/renmek istedi/i pek çok ilim tanrı tarafından kendisine ihsan edilir. 72. hikâyede, bu grupta i2ledi/imiz di/er hikâyelerden farklı olarak birbirine nasip olan çengi cariye ve bezirgânın a2kı anlatılır. Cariyeyi elde etmek için tüm varlı/ını ortaya koyan bezirgân, geçim sıkıntısına dü2er ve cariyesinin de rızasıyla cariyeyi satar. Fakat bu ayrılıktan sonra çengi cariye de bezirgân da a2k ve ayrılık acısına bo/ulur. Bezirgân, tesadüfî bir 2ekilde, Basra’ya giden bir gemide cariyesine kavu2ur; fakat gemiden çıktı/ı bir an cariyenin içinde bulundu/u gemi hareket eder ve sevdi/ini yeniden elinden kaçırır. 0ki â2ık birbirlerinden ümitlerini kesmi2ken yine bulu2urlar.



 74. hikâyede, yeni ta2ındı/ı evinde altın küpü bulan adam, küpü ev sahibine teslim eder. Küpü bir türlü sahiplenmeyen evin eski ve yeni sahibi padi2aha gider. Padi2ah, tarafların çocuklarını evlendirerek soruna çözüm bulur; böylece altınlar her iki tarafa da nasip olmu2tur.

3. 0hanet Konusunun 02lendi/i Hikâyeler 3.a.Komik Hikâyeler Bu gruptaki hikâyeler hayvanların bile ya2anan ihanet olayına gülmesi nedeniyle dikkatimizi çeker. 40 ve 41 numaralı hikâyeler bu gruba girer. Her iki hikâyede de ihanet ve riyakârlık idamla cezalandırılır. 40. hikâyede Gülfe2ân, Meh izâr’ın, kocası vezir Âsım’ı aldattı/ını görür. Meh izâr, kocasına ihanet etmesine ra/men onun yanında, gördü/ü çiçeklerden bile utanacak kadar iffetli oldu/u izlenimi yaratır. Bu riyakârlı/ı gören bir bülbül, gülmeye ba2lar ve bülbülün gülmesinin sırrını Gülfe2ân ortaya koyar. Meh zâr ve hikâyedeki di/er hainler idam edilir. 41. hikâyede 0bnü’lgayb adlı o/lan, hayvanların dilinden anlayabilmektedir. Kâmbîn adlı vezirin Kâmcûy adlı ba2 cariyesi, Kâmbîn’e haremindeki di/er cariyelerle birlikte ihanet etmektedir. Kâmcûy, haremde kırk erkek saklamasına ra/men Kâmbîn’in yanında balıklardan bile utanacak kadar iffetli görünür. Kâmcûy’un bu haline balıklar bile gülmeye ba2lar. Balıkların gülü2ünün sırrını 0bnü’lgayb adlı, hayvan dilinden anlayabilen o/lan çözer. Kâmcûy, haremdeki cariyeler ve onların sakladı/ı erkekler idam edilir.

3.b.Trajik Hikâyeler 43 ve 44 numaralı hikâyeler bu gruba girer. 43. hikâyede Hemenâz, kocasını uyutarak sevdi/inin yanına gider. Â2ıklar yakalanır ve Hemenâz’ın sevgilisi dövülür. Genç sevgili, Hemenâz’dan öcünü almak için sevgiyle yanına yakla2ıp Hemenâz’ın burnunu koparır. Kadın, ihanetin ortaya çıkmaması için suçu kocasının üstüne atar fakat kopan burnu sevgilisinin a/zında bulununca cezalandırılır ve o haliyle pazarda gezdirilerek suya atılır.

 

 44. hikâyede kar2ımıza çıkan hain tipi bir erkektir ve di/er ihanet hikâyelerinden farklı olarak hikâyenin sonunda cezalandırılmaz; aksine iste/ine ula2ır. Muhtâr adlı kötü huylu bir o/lan Meymûne ile evlendirilir. Muhtâr, kızın çeyizini alıp 2ehrine dönerken kızı kuyuya atar ve elde etti/i malla sefasını sürer. Fakat bir gün tüm varlı/ını tüketir. Atıldı/ı kuyudan kurtulmu2 olan Meymûne, muhtarın son halini görünce ona acır ve onunla yeniden evlenir. Muhtâr, kızın çeyizine bir kez daha el koyar ve bu sefer kızı öldürerek kuyuya atar.

4. Nasihate Uymanın Gereklili/ini Anlatan Hikâyeler 63, 64, 65 ve 68 numaralı hikâyeler bu gruba giren hikâyelerdir. 0lk iki hikâyede yer alan ki2iler kendilerine söylenenlere kulak vermeyerek zamansız hareket ederler ve sonunda kaybederler. Bu grubun içinde, verilen nasihatlere uymanın getirdi/i olumlu sonuçları 65 ve 68 numaralı hikâyelerde görürüz. 63. hikâyede bir yaban öküzü ve e2ek bir ba/a girip karınlarını doyurur. Karnı doyunca keyiflenen e2ek, na/meler söylemeye ba2lar ve yaban öküzünün nasihatlerini dinlemeyerek ba/ırmaya devam eder. Sonunda ba/banlar tarafından yakalanırlar. 64. hikâyede elde etti/i sihirli testiyi, testiyi verenlerin nasihatine uymayarak alan oduncu, yine onların nasihatine uymayarak testiyi zamansızca kullanır ve testi sayesinde sahip oldu/u tüm zenginli/i kaybeder. 65. hikâyede, anne babasının nasihatlerine kulak tıkayarak sadece yeni evlendi/i karısıyla me2gul olan Ubeyde’ye nasihatleriyle yol göstermesi için biri erkek biri di2i iki tûtî alınır. Ubeyde, erkek tûtînin anlattı/ı kadınların vefasızlı/ıyla ilgili hikâyeyi ve di2i tûtînin anlattı/ı ana baba rızası almayla ilgili hikâyeyi dinleyerek do/ru yolu bulur ve anne babasıyla karısı arasındaki sevgi ve ilgi dengesini kurar. 68. hikâyede, Hint padi2ahı, bir yılandan hayvan dilini ö/renir; fakat bu dili bildi/ini kadın cinsinden kimseye söylememelidir; aksi halde o an ölecektir. Padi2ah, bu sırrını karısının ısrarları üzerine karısına söyleyecek olur. Bu sırada, kar2ısında duran bir koyunun kendisi için söyledi/i lafları duyar ve sırrı açıklamaktan vazgeçerek aptal gibi davranmaktan kurtulur.

 

 5. Dini- Didaktik Nitelikteki Hikâyeler Bu gruptaki hikâyeler 35, 38, 48, 52, 60 ve 73 numaralı hikâyelerdir. 35. hikâyede Hz. Mûsâ, kendisine sı/ınan bir kebuteri (güvercin), pe2inden ko2an tav2ancıldan sakınır; fakat bu sakınma sonucu tav2ancılın da nafakasını elinden almı2tır. Hz. Musa, hem kendisine sı/ınanı korumak hem de tav2ancılı nafakasından etmemek için kendi etinden bir parça keserek tav2ancıla verir. 38. hikâyede camide vaaz vermekte olan Bâyezîd-i Bistâmî, e2e/ini kaybetti/ini söyleyen ki2iye, ya2amı boyunca a2kı hiç tatmamı2 olan bir adamı göstererek “02te e2e/in bu!” der. 48. hikâyede bir Arap hacca gitmek istedi/i için halifeden para ister. Halife, Arap’a parası olmadı/ı için hacca gitmenin kendisine farz olmadı/ını anlatır; fakat zaten Arap’ın derdi hacca gitmek de/il, halifeden yardım istemektir. Arap’ın zarafetini anlayan halife, kendisine yardımda bulunur. 52. hikâyede Hz. Ömer, kendisini zehirleyen köleden suçunu itiraf etmesini ister ve onu affeder. Ölece/inin farkında olan Hz. Ömer, kölenin de öldürülece/ini tahmin eder ve yanına para koyarak onun 2ehirden kaçmasını sa/lar. 60. hikâyede Da/ıstan padi2ahının rüyasına üç hûb suretli ki2i girer. Bunlardan ilki, padi2ahı parasını savurdu/u için terk eden malının suretidir. 0kincisi, malını savurup beden sa/lı/ına da dikkat etmeyece/i için padi2ahı terk eden beden kuvvetinin suretidir. Padi2ah, her iki ki2inin de kendisini terk etmesine izin verir. Padi2ahın kar2ısına çıkan son ki2i, onun himmetidir. Padi2ah, himmeti elinden giderse hiçbir 2ey yapamayaca/ını bilmektedir ve onu elinden kaçırmayarak di/er kaybettiklerini de yeniden elde eder. 73. hikâyede 2eftali büyüklü/ündeki bu/day tanesinin sırrını ö/renmek için âlim bir ki2iyi arayan çavu2un kar2ısına üç âlim karde2 çıkar. Bunlardan en küçük olanı en ya2lı, en büyük olanı en genç görünen âlimdir. Çavu2, kar2ıla2tı/ı son âlim olan en genç görünümlü; fakat en ya2lı olan âlime bu durumun sırrını sorar. Buna göre en küçük karde2in en ya2lı görünmesinin sebebi hem fakirlik çekmesi hem de karısının kötü huylu olmasıdır. 0kinci karde2, fakir de/ildir; fakat karısı kötü huyludur. Karde2lerin en büyü/ü olan kendisinin ise hem malı mülkü hem de iyi huylu bir karısı vardır.  

 6. Tercihlerin Sorgulandı/ı Hikâyeler Bu grupta inceleyece/imiz hikâyeler 37, 56 ve 57 numaralı hikâyelerdir. 37. hikâyede annesi, babası ve karde2i tarafından ayrı zamanlarda ve yerlerde Cemîle’ye nikâhlanan erkeklerin üçü de Cemîle’yle evlenmenin kendi hakkı oldu/unu dü2ünür. Bu kavgayı gören Cemîle hastalanıp ölür fakat mezarından çıkarılarak yeniden hayata döndürülür. Yeniden hayata dönen Cemîle, be2erî zevklerden el çekerek kendini tanrıya adar. 56. hikâyede sihirli güçlere sahip olan Tîrendâz, Râhı2sâz ve Dilnüvâz adlı gençler Zühre’yle evlenmek ister; fakat Zühre bir gece ansızın yok olur. Her üç genç de Zühre’yi bulmak için maharetlerini ortaya koyar; ancak içlerinden sadece Tîrendâz’ın mahareti mükâfatlandırılır. Çünkü Zühre’yi kurtarmak için canını ortaya koyan odur. Zühre, evlenmek için Tîrendâz’ı seçecektir. 57. hikâyede 2ehzade ve brahmanın kopan ba2larını birle2tiren kız, kocası 2ehzadenin gövdesinin oldu/u bedeni de/il ba2ının oldu/u bedeni seçer; çünkü ba2 tüm organların ba2ıdır ve vücudu yöneten odur.

 

 2. K010LER

Edebi eserlerdeki insan, gerçek ya2amda var olan insanın idealle2tirilmi2 kopyasıdır. Yazar, ya2amdan alınmı2 ki2ileri alıp kendi ya2am anlayı2ı veya içinde ya2adı/ı toplumun kabulleriyle 2ekillendirerek yeni varlıklar olu2turur. Edebiyat bilimin terimleri arasında bu insanlar, “ki2ilik, 2ahsiyet, tip veya karakter” adını alır. Ki2iler, gerçek ya2amda var olmu2 ya da var olması mümkün insanlardır. Tip ve karakterler ise yazarın okuyucusuna vermek istedi/i mesaja göre zihninde 2ekillendirdi/i insanlardır. Karakter, ki2iye göre daha devingen bir insan örne/idir; edebi eser boyunca silik bir görüntü olmaktan çıkıp adeta ya2ayan bir organizmaya dönü2ür. Tip ise karaktere göre daha yüzeysel ve dondurulmu2 bir insan görüntüsüdür. Eserde ilk göründü/ü 2ekliyle sonuna kadar aynıdır. Geni2 bir süreçte olu2an tip, toplumun temel de/erlerini temsil edecek konuma gelir. 1 Hasibe Mazıo/lu, “Divan Edebiyatında Hikâye”2 adlı çalı2masında Divan Edebiyatı alanına dâhil olan hikâyeleri incelemi2 ve vardı/ı sonuçları ça/da2 hikâye tekni/iyle kıyaslamı2tır. Ara2tırmacının verdi/i sonuçlar, inceledi/imiz hikâyelerdeki ki2i kadrosuyla uyumlu niteliktedir. Buna göre, hikâye ki2ilerinin çevreleriyle ili2kileri üzerinde psikolojik tahliller yapılmaz. Ki2iler ya hep iyi ya hep kötülerdir. Hikâyelerin ço/unda ola/anüstü güçlere sahip ki2iler bulunmaktadır. Ki2i tasvirleri genellikle soyut tasvirlerdir. Ki2iler üzerinde fiziksel betimlemeler “dünyalar güzeli bir kız…”, “iyi huylu bir kadın...”, “kötü huylu bir adam…” gibi belirtmelerin ötesine geçmez, ruhi betimlemelere yer verilmez. Hikâyelerde geni2 bir tip kadrosu yoktur. Tipler â2ık, ma2uk, cadı, tüccar, zahit gibi belli tiplerdir. 0nceledi/imiz hikâyelerde ki2iler, hikâye içinde aldıkları rol ve anlatıcının bu ki2iler üzerinden vermek istedi/i ileti üzerinden de/erlendirilmi2tir. Bu de/erlendirmede ki2i kadrosu öncelikle “0nsanlar” ve “Hayvanlar” olmak üzere ikiye ayrılmı2tır. Bu ayrım, inceledi/imiz bölümdeki hikâyelerin yarıya yakın kısmının hayvan hikâyesi olmasından kaynaklanmamaktadır. 0ncelememizin bu bölümünde  1 Metin Akku2: Klasik Edebiyatta Tipler, Türk Edebiyatı Tarihi, Kültür ve Turizm Bakanlı/ı Yayınları, (Genel Editör: Talat Sait Halman) C.2, 0stanbul 2007, s. 395. 2 Hasibe Mazıo/lu: “Divan Edebiyatında Hikâye” Do/umunun Yüzüncü Yılında Ömer Seyfettin, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara 1975, s. 33-34.  

 hikâyeler, konu tasnifinde oldu/u gibi, özet bölümünde hikâyelere vermi2 oldu/umuz numaralarla simgelenmi2tir. Bu gruplamada hikâye ki2ilerinin özelliklerini net bir biçimde birbirinden ayırmak mümkün olmasa da öne çıkan özellikler dikkate alınarak ki2iler arasındaki farklılıklar ortaya konmaya çalı2ılmı2tır. Tûtî-nâme’nin ana ki2ileri olan Mâhı2eker ve Tûtî-i Kâmil “Anlatım Özellikleri” bölümünde irdelenmi2tir.

1. 0NSANLAR 1.a. Saray ve 0dare Mensupları 1.a.a.Padi2ahlar: Tûtî-nâme’nin inceledi/imiz hikâyeleri içinde 21 adet padi2ah bulunmaktadır. Bunlardan üçü padi2ahlık makamına veliahtlık yoluyla oturmu2 ki2ilerdir. Padi2ahlar arasında âlim-hâkim padi2ahlardan kandırılan-aldatılan padi2ahlara kadar çe2itli tiplerde kar2ımıza çıkan padi2ahlar bulunmaktadır. Bunlardan en dikkat çekeni ise hayvanların yardımıyla ba2arıya ula2an, sevdi/ine kavu2an ya da ölümden dönen padi2ahlar olmu2tur. 34. hikâyede yer alan padi2ah sadece Hümâyunbaht ve Ferahbaht adlı 2ehzadelerin babası olması nedeniyle kar2ımıza çıkar. Hikâye, padi2ahın mutlulu/u, iki o/lu oldu/u ve öldükten sonra yerine büyük o/lu Hümâyun’un geçti/i bilgisiyle ba2lar. Hümâyunbaht adının anlamına uygun bir karaktere ve role sahiptir.1 34. hikâyede yer alan bir di/er padi2ah Mısır padi2ahıdır. (Sultan-ı Mısr) Mısır padi2ahı, hikâyenin ana karakteri Ferahbaht’ı ilk görü2te çok be/enir. Onu ve arkada2larını meclisine alır. Zor durumlara dü2tü/ünde Ferahbaht’ın yardımını görür ve bu yardımlar kar2ısında onu ödüllendirerek tek çocu/u olan kızını Ferahbaht’la evlendirir. Hikâyenin sonunda Ferahbaht’ı kendisine veliaht tayin eder. 36. hikâyede, Tarsus padi2ahı, 2ehirde bulunan tek tavusa sahip olması dolayısıyla kar2ımıza çıkar. Hikâyede, çocuk sahibi olamamaları dolayısıyla dertlerine deva arayan 1ebbât ve Zarîfe, padi2ahın tavusunu çalar. Tavusunu çok seven padi2ah onu bulanı ödüllendirece/ini duyurur. Ödülü almak için kız karde2ini ele veren Anter adlı ki2i, karde2ine garez besledi/i gerekçesiyle meydan-ı siyasette padi2ahın emriyle

 1 Bkz. Ferit Devellio/lu: Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitabevi, Ankara, 2002, s. 390.



 katledilir. Bu hikâyede, karde2ine garez besleyen Anter, padi2ahın eliyle cezalandırılmı2tır. 40. hikâyede kar2ımıza çıkan Tebriz padi2ahının akıllı bir veziri vardır. Padi2ah, memleket meselelerini çok güvendi/i bu vezirinin eline vermi2tir. Veziri bir gün saraya gelen elçileri e/lendirmek için Gülfe2ân adlı ola/anüstü özelliklere sahip ki2iyi ça/ırır. Gülfe2ân, konuklar kar2ısında, ya2adı/ı bir olumsuzluk nedeniyle, kendisinden beklenen mucizeleri gerçekle2tiremez; bunun üzerine padi2ahın huzuruna çıkarılır. Padi2ah, Gülfe2ân’ı anlayıp dinlemeden zindana gönderir ve üç gün sonra katledilmesini emreder. Gülfe2ân, bu sırada vezirin karısının veziri aldattı/ına tanık olur. Gün gelip olan biteni anlatmak üzere padi2ahın huzuruna çıkarılır. Padi2ah olup biteni dinledikten sonra Gülfe2ân’a ve vezire kötülük yapan ki2ileri katleder. Bu hikâyede olumsuz örnek olarak gösterilen karakterler padi2ah tarafından cezalandırılmı2tır. 42. hikâyede Câmâs namındaki Mısır padi2ahı, tûtîsi Zebânâver’in anlatmasıyla 1am valisinin kızına kulaktan â2ık olur, onunla evlenir ve kendisini hayal kırıklı/ına u/ratmadı/ı için Zebânâver’in dile/ini yerine getirir. Bu hikâyede ana karakterin bir hayvanın yardımıyla mutlulu/a ula2tı/ını görüyoruz. 46. hikâyede Belh padi2ahı 0brâhim Ethem, kendi sofrasından aldı/ı ekmek parçasını kör bir ku2a veren arıyı izler ve gördü/ü bu manzaradan sonra rızkın, nasipse ki2inin aya/ına gelece/ini dü2ünerek kendini sorgulamaya ba2lar ve dünya i2lerinden elini çekerek Allah’a yönelir. 0brâhim Ethem, kar2ısına çıkan hayvanların ya2adıklarından etkilenerek kendi ya2antısını de/i2tirmi2tir. 55. hikâyede Zâvilistân padi2ahının üç veziri vardır. Küçük vezirinin e2i ölür ve büyük vezirin kızı Mahmûde ile evlenmek ister; fakat Mahmûde ikinci vezirin o/lu Âsım’ı sevmektedir. Padi2ahın emriyle büyük vezir, kızını Âsım’a verecekken küçük vezire vermek zorunda kalır. Hikâyenin dü/ümü padi2ahın bu emri sonucu atılmı2 olur. 58. hikâyede Bâbil padi2ahı, brahman kılı/ında kar2ısına gelen sihirbaz kadının kim oldu/unu anlayamaz ve gelinim diye yanında getirdi/i kızı haremine emanet olarak alır. Padi2ah, kadın kılı/ında haremine alıp kendi kızına emanet etti/i ki2inin Galatnümâ adlı genç brahman oldu/undan habersizdir. Padi2ahın o/lu, haremde gördü/ü bu kadına â2ık olur ve onunla evlenmezse ölece/ini söyler. O/lu ve kendisine emanet edilen kız arasında kalan padi2ah, o/lunun tarafını tutar ve kızın o/luyla evlenmesini ister. Bu i2in 

 gerçekle2mesi mümkün olmadı/ından padi2ahın kızı ve kadın kılı/ına giren sevgilisi Galatnümâ saraydan kaçar. Padi2ah, ilerleyen zamanlarda, tüm bunların ba2ına gelmesine neden olan cadının oyunlarına yine kanar ve yüklü miktarda altını cadıya kaptır. Bu hikâyede padi2ah, hikâyenin ana karakteri ve yardımcı karakterleri tarafından kandırılmı2tır. 59. hikâyede Zabil padi2ahı, haremine girip çıkan A2ûb adındaki kadından bezirgânın kızı Mahrûse’nin güzelli/ini i2itir ve kıza kulaktan â2ık olur. Vezirlerini gönderip kız gerçekten söylendi/i kadar güzelse istenip alınmasını emreder. Vezirler, kızın güzelli/ini görünce padi2ahın aklının ba2ından gidece/ini, kızın güzelli/iyle me2gul olup devlet i2lerini aksataca/ını dü2ünürler. Padi2aha himmetle ilgili bir hikâye anlatırlar ve padi2ahı iste/inden vazgeçilirler. 1ehrin dizdarıyla evlenip sarayın altında oturmaya ba2layan Mahrûse bir gün padi2aha güzelli/ini gösterir. Padi2ah, kızı gözleriyle görmeden vezirlerin sözlerine inandı/ı için çok pi2man olur. Padi2ah, kıza gerçekten â2ık olmu2tur; fakat Mahrûse’yi kocasından ayırmayı kendine yakı2tıramaz ve a2k derdiyle ölür. Bu hikâyede vezirlerinin sözlerine kanan ve a2k derdiyle ölen bir padi2ahla kar2ıla2ıyoruz. 60. hikâyede bir adam Da/ıstan padi2ahına ah2ap bir çanak hediye eder. Padi2ah bu de/ersiz hediye kar2ılı/ında adama ne isterse verir. Ak2amında rüyasında üç ki2i görür. Bunlardan biri padi2ahın malının, biri beden kuvvetinin, biri de himmetinin suretidir. Padi2ah, himmetinin olmasına güvenerek mal varlı/ının ve beden kuvvetinin elinden gitmesine göz yumar; fakat kar2ısına himmeti suretinde gelen ki2inin eteklerine yapı2arak onun gitmesine izin vermez. Himmeti de onu terk etmez. Bu hikâyede himmetin önemi padi2ah karakteri üzerinden anlatılmı2tır. 62. hikâye Çin fa/furu rüyasında gördü/ü kıza â2ık olur ve onunla evlenmek ister. Usta bir nakka2 olan veziri, padi2ahın rüyasında gördü/ü kızın erkeklere dü2man olan Rum padi2ahının kızı oldu/unu anlar ve onu bulup nakka2lı/ını kullanarak kızın Çin fa/furuna â2ık olmasını sa/lar. Bu hikâyenin ö/retisi Rum padi2ahının kızı 2ahsında erkek cinsinin vefasızlı/ına yöneliktir. Hikâyede, erkekler kadar kadınların da vefasız oldu/u hayvanlar aracılı/ıyla sembolize edilerek padi2ahın kızına ö/retilmi2tir.



 62. hikâyede kar2ımıza çıkan bir di/er padi2ah, kızı erkek cinsinden nefret eden Rum padi2ahıdır. Kızının, Çin fa/furuyla evlenmek istedi/ini duyan padi2ah çok mutlu olur, adeta kızını vermeye can atar. 66. hikâyede Hint padi2ahının haremindeki bir cariyeden üç memeli bir kız dünyaya gelir. Padi2ah, müneccimlerden kızın kötü huylu, yalancı ve vefasız olaca/ını ö/renir. Padi2ah, bu kızı memleketinden uzak tutmak için gelinlik ça/a geldi/inde kızın yanına hayli mal verip çeyiz hazırlatır. Kızına talip olanlardan tek iste/i kızı ba2ka bir 2ehre götürmesidir. Kıza fakir ve kör bir adam talip olur ve padi2ahın dile/ini yerine getirir. Bu padi2ah da yukarıdaki örnekte oldu/u gibi kızının be/enmedi/i huyu için kızını vermeye can atmaktadır. 68. hikâyede Hint padi2ahı, ava çıktı/ında kendi cinsi dı2ındaki bir yılanla oyna2makta olan bir di2i yılan görür ve onun bu 2ehvetli haline sinirlenip kılıcını çeker ve yılanın kuyru/unun birazını keser. Padi2ah, sarayına gelip uyumak için yattı/ında yanına gelmek isteyen karısını reddeder; çünkü gördü/ü di2i yılanın hali hafızasında yer etmi2 ve padi2ah kadın cinsinden so/umu2tur. Padi2ahın karısına anlattıklarını odadaki bir kaba saklanmakta olan di2i yılanın e2i duymu2 ve di2isinin kuyru/unu kesti/i için padi2ahı sokmaya niyetlenirken olup bitenin aslını anlamı2tır. Erkek yılan, padi2ahtan af diler. Padi2ah da ondan hayvan dilini ö/renmek ister ve kuyunun ba2ındaki koyunların konu2malarını anlayarak kadınların inadı ve ısrarıyla kendisini harap etmenin gereksiz oldu/unu anlar. Bu hikâyede padi2ah, hayvanların olumlu ve olumsuz hallerinden pek çok 2ey ö/renmi2tir. Padi2aha bir yılan hocalık yapmı2 ve koyun bir hayat dersi verip onu ölümden kurtarmı2tır. 70. hikâyede, Çin padi2ahı bir gün garip bir hayvan görür ve bu hayvan kadar mülayim ve güzel bir insan var mıdır diye merak eder. 0htiyar ve âlim bir vezir Medînetü’l ka r adlı yerdeki güzellerin benzersiz oldu/unu, içlerindeki en güzel kızın ise padi2ahın kızının oldu/unu söyler. Padi2ah, vezirin sözlerinden kıza â2ık olur ve vezirden o kızı kendisini kavu2turmasını ister. Padi2ah, Medînetü’l ka r yolunda kar2ıla2tı/ı ki2ilerden edindi/i sihirli e2yalarla kıza hemen ula2ır ve kendisini beklemekte olan padi2ahtan kızı ister ve onunla nikâhlanır. Padi2ah, dönerken sihirli e2yalarından yararlandı/ı adamlardan kalıptan kalıba girmenin sırrını ö/renir. Çin padi2ahının, varlı/ından haberi olmadı/ı bir rakibi vardır. Bu ki2i, padi2aha e2inin 

 güzelli/i anlatılırken söylenenleri dinleyen ve sihir yapma becerisi olan bir vezir- zadedir. Sinek kılı/ına girip padi2ahın yanında dola2an bu ki2i padi2ahın kılıktan kılı/a girebildi/ini de ö/renir ve padi2ahın ahu kalıbına girdi/i bir gün kendisi padi2ah kılı/ına girip padi2ahın hatunundan vuslat talep eder. Çin padi2ahı, ahu kılı/ından sıkılıp tûtî kılı/ına girdi/i bir gün e2inin ya2amakta oldu/u sıkıntıya 2ahit olur ve e2inin padi2ah kılı/ındaki vezir zadeye oynadı/ı oyun sayesinde gerçek kılı/ına geri döner. Padi2ahın a2kı ve ona kavu2ma süreci üzerine kurulan bu hikâyede, padi2ah, edindi/i ola/anüstü özellikler sayesinde hayvanların kılı/ına girmi2 ve yine bu sayede uzak kaldı/ı sevdi/ine ula2abilmi2tir. 73. hikâyede padi2ah, kendisine gösterilen 2eftali çekirde/i kadar büyük bu/day tanesinin sırrını ara2tırması için akıllı bir nedimini görevlendirir. 74. hikâyede padi2ah, evlerinde çıkan altını payla2amayan mü2teri ve ev sahibinin sorununu ev sahibinin o/luyla mü2terinin kızını evlendirerek çözer. Böylece her iki taraf da altından faydalanmı2 olur. Hikâyede padi2ah, danı2ılacak âlim-hâkim ki2i olarak kar2ımıza çıkar. 75. hikâyede kar2ımıza çıkan ilk padi2ah, tek evladı olan kızını at çayırına dadanmı2 olan ejderhayı öldürecek gence verece/ine dair söz etmi2tir. Bu yolda pek çok genç helak olmu2tur. Padi2ah, ejderhayı öldürüp kızını istemeye niyet eden Ferîd’i gördü/ünde bu sözü verdi/i için çok üzülür; çünkü Ferîd’i çok be/eni2tir ve onun helak olmasına gönlü razı olmaz. Ejderhanın Allah tarafından ölmesi için tanrıya dua eder. Ferîd, ejderhayı öldürür ve padi2ahın kızıyla evlenir. Padi2ah, ya2landı/ı için Ferîd’i kendisine veliaht ilan eder ve daha sonra Ferîd padi2ah olur. Ferîd’in padi2ah olması Heft Reng cinsi ku2un ba2ını yemesine ba/lanmı2tır.

1.a.b. 1ehzadeler: 0nceledi/imiz hikâyeler içinde kar2ımıza üç 2ehzade çıkmaktadır. Bunlardan ilk ikisi hikâyelerin ana ki2ileridir. 58. hikâyede yer alan 2ehzade hikâyeye atılan bir dü/ümün içinde yer alan ve olayları kızı2tıran ki2i görünümündedir. 34. hikâyenin ana karakteri olan Ferahbaht, padi2ah olan a/abeyi Hümâyun baht’la aralarına dü2manlık girmesinden sonra ülkesini terk eder. Yol boyunca çe2itli insanlarla ve ola/anüstü durumlarla kar2ıla2ır. 0lk kar2ıla2tı/ı ki2i olan dervi2, kendisine 

 baht aydınlı/ı bah2eder. Ferahbaht’ın kar2ısına çıkan di/er yolda2ları ona her durumda yardımcı olur. Ferahbaht, hikâyenin sonunda Mısır padi2ahının kızıyla evlenir ve padi2ahın veliahdı olur. Karakterin ismi anlamıyla uygundur. Ferahbaht’ın 2ansı kar2ına çıkan dervi2 sayesinde yaver gitmi2tir.1 57. hikâyede, Hint padi2ahının o/lu, çe2itli memleketleri gezip türlü 2eyler ö/renirken bir gün girdi/i bir puthanede çok güzel bir kızla kar2ıla2ır ve bu kıza kavu2ursa kendisini bu puthanede kurban edece/ine dair söz verir. Bir süre sonra, padi2ahın o/lu istedi/i kıza kavu2ur. 1ehzade, kızı alıp kendi 2ehrine giderken kıza rastladı/ı puthaneye girer ve verdi/i sözü hatırlayıp kılıçla kendi ba2ını keser. 1ehzadenin yanından hiç ayırmadı/ı bir brahmanı vardır. O da 2ehzadeyi görünce kendi ba2ını gövdesinden ayırır. Bu manzarayı gören kız da kendini öldürmek ister; fakat gaibden gelen sesin dedi/ine uyar, Müslüman olup yapaca/ı i2e gönülden inanır ve ba2larla gövdeleri birle2tirir. Kız, heyecandan titrerken 2ehzadenin ba2ını brahmanın gövdesine; brahmanın ba2ını 2ehzadenin gövdesine ekler. Tûtî, hikâyenin sonunda kızın, sevdi/i adam olan 2ehzadenin gövdesinin oldu/u bedeni de/il, ba2ının oldu/u bedeni seçti/ini söyler. Bu karakter, ba2ını kesen brahmanla birlikte bize ba2ın tüm organların hâkimi-yöneticisi oldu/u ö/retisini sunar. 58. hikâyede Bâbil padi2ahının o/lu, hareme emanet olarak alınıp kız karde2ine teslim edilen kıza â2ık olur; fakat bu ki2inin, a/zındaki sihirli mühür sayesinde kadın kılı/ına bürünmü2 olan, kız karde2inin sevgilisi Galatnümâ oldu/undan habersizdir. Onunla evlenmezse ölece/ini söyleyen o/lan, padi2ah babasının kendisine merhamet etmesi sonucu iste/ine yakınla2ır; fakat haberi alan Galatnümâ padi2ahın kızını da alıp saraydan kaçar.

1.a.c.Vezirler: 0nceledi/imiz hikâyeler içinde, e2leri tarafından ihanete u/rayan vezirler dı2ında geri kalan tüm vezirler akıllı ve kâmil olu2ları bakımından dikkati çekerler. Vezirler, padi2ah adına karar alabilen, onları do/ru yola sevk eden ya da padi2ahları istediklerine kavu2turan ki2iler olarak kar2ımıza çıkarlar.

 1 Bkz. Ferit Devellio/lu: age., s. 261.

 

 55. hikâyede yer alan üç vezirden büyü/ünün Mahmûde adlı bir kızı vardır. Vezir, kızını ikinci vezirin o/lu Âsım’a do/u2tan namzet etmi2tir; fakat padi2ahın emriyle kızını, e2i ölen küçük vezire vermek zorunda kalır. 59. hikâyede Zâbil padi2ahının dört veziri, padi2ahın güzelli/ini i2itip kulaktan â2ık oldu/u kızı görmeleri ve istemeleri için gönderilir. Vezirler, kızın güzelli/ini görünce padi2ahın bu kızı alırsa aklının ba2ından gidece/ini, devlet i2leriyle u/ra2mayı bırakaca/ını dü2ünürler ve padi2aha kızın çok çirkin oldu/unu söylerler. Padi2ahı ikna etmek için ona himmetle ilgili bir hikâye anlatırlar ve ba2arılı olurlar. Padi2ahın kızla kar2ıla2masından sonra yalan söyledikleri anla2ılan vezirler tekrar huzura ça/ırılırlar ve hesap verirler. Padi2ah söylenen hiçbir çareyi kabul etmez ve a2k derdiyle hastalanıp ölür. 62. hikâyede yer alan Çin fa/furunun akıllı bir veziri vardır. Fa/furun rüyasında gördü/ü kızın resmini çizer ve kızı arayıp bulur. Aynı zamanda usta bir nakka2 olan vezir, kızın sarayını nak2etmekle görevlendirilir. Erkeklerin vefasız oldu/unu dü2ünüp evlenmeyi reddeden kız, vezirin odasına yaptı/ı tasvir sayesinde bu dü2üncesinden sıyrılır ve tasvirde yer alan Çin fa/furuyla evlenmek istedi/ini söyler. Vezir, yaptı/ı bu hizmetler sayesinde fa/furun gözündeki de/erini arttırır ve fa/fur onu kendisine melik olarak seçer. 70. hikâyede anlatılan vezir, uzun yol kat edemeyecek kadar ihtiyardır; fakat di/er vezirler arasında en bilgili, bütün ilimlerde âlim ve di/er garip ilimlerde üstattır. Bu ki2i, padi2aha Medînetü’l-ka r’daki güzellerden bahseder ve buradaki en güzel kızın padi2ahın kızı oldu/unu söyler. Padi2ah, anlatılan kıza kulaktan â2ık olur. Vezir, padi2aha Medinetü’l-ka r’ın yolunu tarif eder ve ona yolda2lık eder. Vezir, padi2aha dua ederek kızının Çin padi2ahını rüyasında görmesini ve ona â2ık olmasını sa/lar.

1.b. Saray ve 0dare Mensuplarının Kızları ve E2leri: Bu grup altında inceledi/imiz kadınlar içinde 57. hikâyedeki Hint padi2ahının kızı din de/i2tirmesiyle, 63. hikâyedeki Rum padi2ahının kızı, erkek cinsinden so/umu2ken Çin fa/furuna â2ık olmasıyla, 73. hikâyedeki padi2ahın karısı ise inatçılı/ı ve alınganlı/ı yüzünden ölümü göze alabilmesiyle dikkat çekmektedir.

 

 34. hikâyede Mısır Padi2ahı’nın kızını yılan sokar. 0mdadına Ferahbaht’ın nedimi Hâlis yeti2ir ve kızı kurtarır. Kız, Ferahbaht’la evlendirilir. 42. hikâyede 1am valisinin kızı Mısır padi2ahı Câmâs’la evlenir. Mısır padi2ahı, 1am valisinin güzelli/ini tûtîsi Zebânâver’den duymu2 ve ona kulaktan â2ık olmu2tur. 55. hikâyede büyük vezirin kızı Mahmûde kendisine namzet kılınmı2 olan Ayâs’ı çocukluktan beri sevmektedir; fakat evlenecek ya2a geldi/inde, e2i ölen küçük vezire padi2ahın emriyle verilir. Zifaftan önce adet üzere götürüldü/ü türbede, tanrıya Ayâs’a kavu2ması için dua eder ve bu duasını orada saklanmakta olan Ayâs duyar. Çaresizce a/la2ırlarken Sâlim’in buldu/u çözüm sayesinde gelin kılı/ını de/i2tirip Sâlim’in elbiselerini giyer ve Ayâs’la birlikte kaçma 2ansı bulur. 55. hikâyede küçük vezirin yeni e2i, vezirin zifaf arzusuna cevap vermeyince vezir, kızı Selîme’den gelini odasına çıkarıp konu2masını ister. Babasının iste/ini yerine getiren Selîme, gelinin, gelin kılı/ına bürünen sevgilisi Sâlim oldu/unu anlar ve 2ükredip Sâlim’in ayaklarına kapanır. Kendisin ve babasının tüm altın ve mücevherlerini alarak Selîm’le birlikte kaçar. Selîm ve Sâlim, Mahmûde ve Ayâs’ı alıp ba2ka bir 2ehre giderler ve orada mutlu bir hayat geçirirler. Selîme, adının anlamına uygun biçimde güvenilir bir ki2i olarak kar2ımıza çıkmaktadır.1 58. hikâyede Bâbil padi2ahının kızı, ba/da gezmekteyken gördü/ü Galatnümâ adlı genç brahmana â2ık olur. Galatnümâ da kıza aynı 2ekilde â2ıktır. Genç brahman, üstat bir sihirbaz sayesinde kadın kılı/ına girerek kızın yanına gelme 2ansı bulur. Bâbil padi2ahının kızı ve Galatnümâ, sihirbaz kadın sayesinde mutlu ve zengin bir hayat sürer. 75. hikâyede Ferîd, büyüdü/ü 2ehrin padi2ahının kızına â2ık olur. Kız, padi2ahın tek kızıdır. Padi2ah, kızını at çayırına dadanmı2 olan ejderhayı öldürecek ki2iye verecektir. Ferîd, kıza kavu2mak için ejderhayı öldürür ve kızla birlikte mutlu bir ömür sürer. 57. hikâyede Hint padi2ahlarından birinin kızı bir gün bir puthanede dua ederken bir ba2ka Hint padi2ahının o/luyla kar2ıla2ır. 1ehzade kıza â2ık olmu2tur ve onunla evlenebilirse kendisini bu puthanede kurban edece/ine dair söz vermi2tir.

 1 Bkz. Ferit Devellio/lu: age., s. 932

 

 1ehzade, padi2ah babasından kızı istetir ve evlenirler. 0ste/ine kavu2an 2ehzade andını yerine getirir ve ba2ını gövdesinden ayırır. Onu gören brahman dostu da ba2ını gövdesinden ayırmı2tır. Bu manzarayı gören kız ne yapaca/ını bilemez ve kendini öldürmek ister. Bu sırada gaibden bir ses duyar. Kendisine söylenene derinden inanır ve Müslüman olup söyleneni yaparak kopan ba2larla gövdeleri birle2tirir; fakat kız, heyecandan 2ehzadenin ba2ını brahmanın vücuduna; brahmanın ba2ını 2ehzadenin vücuduna birle2tirmi2tir. Hikâyenin sonunda kız, 2ehzadenin ba2ının oldu/u bedeni seçecektir. 63. hikâyede Rum padi2ahının kızı, Çin fa/furunun rüyasına girer. Fa/fur, usta bir nakka2 olan vezirine kızı tasvir eder ve vezir kızı arayıp bulur. Rum padi2ahının kızı erkek cinsinden so/umu2tur. Bunun nedeni bir gün bir bahçede otururken gördü/ü erkek tavusun yanmakta olan di2i tavusu ve yavrularını kurtarmaması ve kendini kurtarmak için kaçmasıdır. Kız, bu nedenle erkek cinsinin vefasız oldu/unu dü2ünür. Vezir, kızın bu derdini çözmek ve onu Çin fa/furuna â2ık etmek için kızın duvarına di2i cinsinin vefasızlı/ını gösteren bir ku/u tasviri çizer. Bu tasvir güya, Çin fa/furunun gördü/ü bir olaydır ve Çin fa/furu da di2i cinsinin vefasız oldu/unu dü2ünmektedir. Kız, bu tasviri görünce dünyada vefalı erkeklerin de olabilece/ini dü2ünür ve Çin fa/furuyla evlenmek ister. 0ste/i, babası kayser tarafından kabul edilir ve kız fa/furun yanına gönderilir. 68. hikâyede padi2ahının karısı uyumak için padi2ahın yanına geldi/inde red cevabı alır ve çok üzülüp nedenini sorar. Padi2ah, nedeni karısına açıklar. Kadın sabah oldu/unda padi2ahın yanına ayaklarını gül suyuyla yıkamak için gelir ve padi2ahın ayaklarına yüzünü sürer. Bunu gören kumrular bu olayla ilgili söyle2ir. Padi2ah da hayvanların dilinden anladı/ı için kumruların arasındaki konu2mayı anlar ve güler. Kadın, padi2ahın gülü2ünden alınıp padi2ahın kendisiyle alay etti/ini sanar ve a/layıp sızlayarak padi2ahın neye güldü/ünü ö/renmek ister; aksi takdirde kendisini öldürece/ini söyler. Padi2ah kadına acır ve sırrı açıklayıp ölece/ini bildi/i halde kadına biraz sabretmesini, bu sırrı ona ertesi gün has bahçede verece/ini söyler. Ertesi gün, padi2ah, has bahçedeki koyunların aralarında geçen sohbeti dinleyerek erkek koyundan, kadınların inadına ve ısrarına göz yumması gerekti/ini ö/renir ve karısıyla sırını

 

 payla2maz. Bu hikâyede kadın, inatçılı/ı, ısrarcılı/ı, alınganlı/ı ve kaprisli olma özelli/iyle kar2ımıza çıkmaktadır.

2.Din Adamları: 0nceledi/imiz hikâyeler içinde çe2itli görevlerde çe2itli erdemleri ve ö/retileri ta2ıyan din adamları bulunmaktadır. Bunlardan kimisi gerçek 2ahsiyetlerdir. Hz. Mûsâ, Hz. Ömer, Me’mûn Halife, Bâyezîd-i Bistâmî ve Ekmeleddîn-i Hemedânî davranı2ları ve sözleriyle okuyucuya örnek olarak sunulur. Din adamlarının kimisi ise keramet bah2edici özellikleriyle dikkati çekerler. 0nceledi/imiz hikâyelerde kar2ımıza üç brahman çıkmaktadır. Çe2itli tiplerde ve konumlarda yer alan bu brahmanların eserin do/u2 sahası olan Hint kültüründen geldi/i anla2ılmaktadır. 35. hikâyede Hz. Mûsâ bir tav2ancıldan kaçarak kendisine sı/ınan bir güvercini koruması altına alır. Bu davranı2ı nedeniyle güvercine iyilik yapmasına ra/men tav2ancılı rızkından eden Hz. Mûsâ, tav2ancılı mutsuz etmemek için ona kendi vücudundan güvercin büyüklü/ünde bir parça keserek verir. Hz. Mûsâ, bu hikâyede cömertli/inin ve kereminin ölçüsüyle okuyucuya model olu2turur. 48. hikâyede Halife Me mûn, hacca gitmek istedi/ini söyleyen Arap’a 2eriat kurallarından bahseder; fakat daha sonra Arap’ın aslında hacca gitmek için para istedi/ini anlar ve ona ihsanda bulunur. 52. hikâyede Hülefâ-i Ümeyye’den Hazreti Ömer bin Abdülazîz bir köle tarafından zehirlenir. Halife ölmek üzereyken köleden i2in aslını ö/renir. Bu kötülü/ü dü2manın kı2kırtması sonucu, para için yapmı2 olan köle, halife tarafından affedilir fakat kendisinin ölümünden sonra öldürülmemesi için kölenin kaçmasına yardımcı olur. 33. hikâyede Fer’î a2k acısına dayanamayıp ülkesini terk eder ve dünyadan elini aya/ını çekmi2 bir zâhidin hizmetine girer. Zâhid, yanında bir sene hizmet eden Fer’î’yi sonunda yanına ça/ırır ve onu ö/retti/i Allah’ın isimlerinden biriyle ödüllendirilir. Fer’î zor bir anında bu ismi söylerse tüm i2leri çözülecektir. Fakat bu ismi söyleyerek haram yollara saparsa helak olacaktır. 37. hikâyede üç genç tarafından istenen bir kız olan Cemîle’nin babası bir zâhidtir. Hacca gitmek üzere yola çıkan zâhid, kızının evlenme ça/ına geldi/ini  

 söyleyerek karısına ve o/luna, uygun birini gördüklerinde kızı nikâhlamalarını tembih eder. Zâhid, kızına münasip gördü/ü bir gençle birlikte döner. 75. hikâyede 0srailo/ulları zamanında ya2ayan fakir bir zâhid, bir gün 2ehirde dilenirken kar2ısına bir adam çıkar. Bu adam, zâhide helalinden bir altın mı istersin yoksa haramdan on altın mı? diye sorar. Zâhid, helalinden bir altını tercih eder ve onunla daha sonra kar2ısına çıkacak heft reng cinsi bir ku2 alır. Bu ku2, kanadının altından elmaslar çıkaran bir ku2tur ve zâhid bu ku2 sayesinde zengin olur. Zâhid, ku2u eve getirdi/i gün karısı hamile kalır ve zamanı geldi/inde bir o/lan do/urur. Zâhid, tüm bu olanlar için Allah’a 2ükretmek amacıyla hacca gider. Hacdayken karısı onu genç bir sarrafla aldatır. Zâhid, o/lu Ferid’e, Ferid padi2ah olduktan sonra kavu2ur ve onun iste/iyle karısını affederek mutlu bir hayat sürmeye ba2lar. Burada zâhid, fazla mala göz koymayıp helal mal edinmek isteyerek zenginle2mi2 ve mutlulu/a eri2mi2tir. Bu ki2i üzerinden helal mal edinmenin getirece/i mutluluk anlatılmaktadır. 67. hikâyede Belh 2ehrinde ya2ayan zâhidin bir dakika ibadetten ayrılmayan Sâlih adında bir o/lu vardır. Zâhid, ölür ve o/lu Sâlih, annesiyle birlikte ya2amaya devam eder. Hikâyede zâhidin ölmesiyle anne karakteri öne çıkar ve anne rızasının alınmasının önemi vurgulanır. 67. hikâyede bir zâhidin o/lu olan Sâlih, bir dakika ibadetten ayrılmamaktadır. Babası öldükten sonra yine bir gün ibadetle me2gul olurken aklına ilim ö/renme fikri gelir ve annesinden ba2ka 2ehirlere gidip ilim ö/renmek için izin ister. Annesi Sâlih’e izin vermez; fakat o, annesinin rızası dı2ına çıkarak iste/ini gerçekle2tir ve Buhara’ya do/ru yola çıkar. Yolda bir ku2la kar2ıla2ır ve ku2 Sâlih’in üzerine pisler. Sâlih, ku2a öfkeyle bakar ve ku2 a/açtan dü2üp ölür. Sâlih daha sonra Sâliha adlı bir kadının evine varır. Bu kadın, kendisinin yemek istedi/ini anlar ve ona yemek hazırlamak için yanından ayrılır; fakat Sâlih, açlı/a sabredemez ve yemek getirmek için geciken kadına öfkelenir. Kadın, Sâlih’in ku2u öfkesinden öldürdü/ünden haberdardır ve ona bunun bir marifet olmadı/ını söyler. Sâlih, kadının kerametini görünce ayaklarına kapanır ve af dileyip bu kerameti nasıl edindi/ini sorar ve kadından bu kerameti her zaman annesinin rızasını alarak edindi/ini ö/renir ve derhal annesinin yanına dönüp onun duasını alarak ya2amaya ba2lar.



 38. hikâyede Bâyezîd-i Bistâmî camide vaaz verirken e2e/ini kaybeden bir Türkmen’in yardım iste/ini geri çevirmeyerek kendisini dinleyen cemaate her insanın a2k duygusunu tatması yolunda bir ders verir. 34. hikâyede sahrada yürümekte olan Ferahbaht’ın kar2ısına çıkan dervi2, kendisine baht açıklı/ı bah2eder. Bu dervi2in hikâyenin sonunda Ekmeleddîn-i Hemedânî oldu/u anla2ılır. 57. hikâyede Hind padi2ahının o/lunun yanından hiç ayırmadı/ı bir brahman vardır. 1ehzadenin, ahdına uyarak ba2ını gövdesinden ayırdı/ını gören brahman kimsenin 2ehzadenin kendi kendini öldürdü/üne inanmayaca/ını dü2ünür. Zira 2ehzade olmadan ya2amasının da bir anlamı yoktur onun için. O da kendi ba2ını gövdesinden ayırır. 1ehzadenin karısı, brahmanın kopan ba2ını 2ehzadenin gövdesine 2ehzadenin kopan ba2ını da brahmanın gövdesine yerle2tirir. 58. hikâyede Galatnümâ adında genç ve güzel bir brahman vardır. Herkes, Galatnümâ’ya hayrandır. Bunun farkında olan Galatnümâ havai bir ki2ili/e sahiptir. 1ehirden 2ehre gezmekte bu olan genç brahman bir gün Bâbil 2ehrine gelir ve burada gördü/ü padi2ahın kızına ilk görü2te â2ık olur. Kıza ula2mak için 2ehirdeki üstat bir sihirbazdan yardım alır. Sihirbaz kadın, Galatnümâ’nın a/zına sihirli bir mühür koyar. Bu sayede kadın kılı/ına bürünen Galatnümâ, sihirbaz kadının padi2aha oynadı/ı oyun sayesinde sevdi/i kızın yanına gelir. Padi2ahın hareminde mutlu günler geçirirler; fakat bir süre sonra padi2ahın o/lu, kadın görünümündeki Galatnümâ’ya â2ık olur. Galatnümâ ve padi2ahın kızı saraydan kaçarlar ve yine sihirbaz kadının oynadı/ı oyunlar sayesinde mutlu ve zengin bir ömür sürerler. 69. hikâyede 2ehrin ulu brahmanlarından aziz ve kerim bir brahman, ahmak bir berberin kurbanı olur. Berber, vücudundan altın edinmek umuduyla brahmanın ba2ına büyük bir asa ile vurup onu yere yıkar ve bu nedenle hâkim huzuruna çıkarılır.

3.Ola/anüstü Özellikleri Olan Ki2iler: Ola/anüstü özelliklere sahip ki2iler bu özelliklerini kullanmaları bakımından ikiye ayrılabilir. Bunlardan ilki, kerametlerini iyi ve hayırlı 2eyler için kullananlardır. Bu ki2iler, sahip oldukları ola/anüstü özellikler sayesinde olayları çözüme ula2tırır ya da hikâyelerin ana karakterlerinin yollarını açarlar. Bunların bir kısmı, hikâyelerdeki 

 ana karakterlerin rüyalarında görünür. Ola/anüstü özelliklere sahip olan kötü ki2iler ise bu özelliklerini özellikle kılık-kalıp de/i2tirip amaca ula2mak için kullanırlar; fakat hepsi hikâyelerin sonunda ba2arıya ula2amayarak cezalandırılırlar. 34. hikâyede Ferahbaht’ın kar2ısına çıkan Hâlis, yılan 2ekline bürünmü2 bir peri; Muhlis de kurba/a kılı/ına bürünmü2 bir peridir. Kurba/a ve yılan kılı/ında kavgaya tutu2an Hâlis ve Muhlis, Ferahbaht’ın keremini ve cömertli/ini ölçmek adına kar2ısına çıkmı2lardır. Ferahbaht, onları babasının eski hizmetkârlarından sanıp yanına alır. Her ikisi de Ferahbaht’a zor durumlarında yardımcı olur. 34. hikâyede Mübârekfâl, Ferahbaht’a çölde kar2ıla2tı/ı dervi2 tarafından yolda2 edilmi2tir. Mübârekfâl, Ferahbaht’ın kar2ısına birden çıkan yi/it bir ki2idir. Ferah baht’ın elini öpüp hizmetine girmek ister. Ferahbaht onu hizmetine alır. Güçlüklere birlikte gö/üs gererler. Hikâyenin sonunda, Hâlis’in Muhlis’in ve dervi2in kimler oldu/u Mübârekfâl tarafından aktarılır. 40. hikâyenin ana ki2ilerinden biri olan Gülfe2ân, padi2ahın nedimlerindendir. “Acayîb ü garîbeden” olarak tanımlanır. Güldü/ü zaman a/zından güller ta2an Gülfe2ân karısının kendisini aldattı/ını ö/rendikten sonra üzüntüsünden kendisinden beklenen bu mucizeyi gerçekle2tiremez; fakat gazabına u/radı/ı vezir Âsım’ın karısını filci ba2ıyla oyna2ırken gördü/ünde gülmeye ba2lar ve içinde bulundu/u zindan gülle dolar. Gülfe2ân, adının anlamına uygun bir güce sahiptir.1 41. hikâyede 0bnülgayb adlı o/lan babası olmadan, Meryem’in 0sa’yı do/urması misali dünyaya gelir. Akıllı ve kâmil bir o/landır. Dedesi Cevher2inâs’ın eve getirdi/i cevherler içinde sahte olanları bir bakı2ta bulur. Buna 2ahit olan bezirgânlar tarafından Semâk 2ehrine götürülür. 1ehrin vezirinin sahip oldu/u harem dairesinde ya2ananlara 2ahit olan hayvanların dilini anlaması sayesinde gerçekleri ortaya koyar. Böylece, haremde bulunan kırk kadının ve sevgililerinin ölümüne sebep olur. 70. hikâyede padi2ah, Medinetü’l-ka r yolunda kavga etmekte olan iki adamla kar2ıla2ır. Bu adamlar karde2tirler ve babalarından kalan mirası payla2amamaktadırlar. Bu miraslar, her biri sihirli bir güce sahip olan bir kese, bir a/aç kap, bir çift nalın ve  1 Bkz. Ferit Devellio/lu: age., s. 298





 kemik kılıçtır. Karde2ler, padi2ahın hükmüne razı olacaklarını söylerler. Padi2ah, onları oyuna getirir ve tüm e2yaları alıp Medinetü’l-ka r yoluna koyulur. 0ste/ine kavu2up sevdi/i kızla nikâhlanan padi2ah, dönü2 yolunda bu iki adamla yeniden kar2ıla2ır ve onlardan özür diler. Adamlar, padi2aha bu iyili/i zaten yapacaklarını, kendisini minnet altında bırakmamak için oyuna ba2vurduklarını söylerler. Vezir, bu garip ki2ilerin padi2ahın kar2ısına çıkaca/ını önceden söylemi2tir. Padi2ah, bu ki2ilerden kalıptan kalıba girme ilmini ö/renir. 33. hikâyede Fer’î adlı utanmaz ve günahkâr ki2i, Hoca Mansûr’un güzelli/i ve dindarlı/ıyla herkesin takdirini toplayan karısı Sâliha’nın medhini duyar ve ona kulaktan â2ık olur. Aracılık etmesi için analı/ından yardım ister fakat Sâliha’dan red cevabı alır. A2k acısıyla kendini yollara vuran Fer’î bir zâhidin yanına sı/ınır ve ona hizmet eder. Zâhid, bu hizmeti kar2ılı/ında Fer’î’ye bir isim ö/retir ve Fer’î bu isim sayesinde kılık de/i2tirme kerametine eri2ir. Hoca Mansûr kılı/ına girip Sâliha’dan vuslat talep eden Fer’î, Hoca Mansûr eve dönene kadar iste/ine ula2amaz ve sonunda Hoca Mansûr’la kar2ıla2ır. Fer’î, gerçek Hoca Mansûr oldu/unu kadının huzurunda ispat edemez ve ibret olsun diye derisi yüzülerek öldürülür. 70. hikâyede, bir vezir zade, âlim vezir Çin padi2ahına Medinetü’l-ka r’da ya2ayan güzelleri anlatırken anlatılanları dinleyip Medinetü’l-ka r padi2ahının kızına â2ık olmu2tur. Bu o/lan, sihirli güçlere sahiptir. Padi2ahın kızının Çin padi2ahına â2ık oldu/unu bilmektedir; fakat ona daha yakın olmak için kendisini sinek kılı/ına sokar ve onların gitti/i her yere o da gider. Bu sayede padi2ahın kar2ıla2tı/ı garip adamlardan ö/rendi/i kalıp de/i2tirme bilgisini ö/renir. Ö/rendi/i bu bilgi sayesinde padi2ahtan bo2alan kalıba girme fırsatı yakalayan o/lan, padi2ahın yeni ve eski e2lerinin odasına girer fakat kadınların farkındalı/ı sayesinde amacına ula2amaz. Vezir zade, padi2ahın yeni e2inin kendisini test etmesi sırasında padi2ah kalıbından çıkar ve bir e2ek kalıbına girer. E2ek kılı/ına girip öylece kalan vezir zade, padi2ahın emriyle ta2ıdı/ı yükler yüzünden ölür gider. 58. hikâyede, genç brahman Galatnümâ, sevdi/i kıza kavu2mak için Bâbil 2ehrinin en usta sihirbazı olan kadına sı/ınır. Bu kadın Hârut ile Mârut’a bile bir 2eyler ö/retebilecek güçte bir sihirbaz olarak tanıtılır. Galatnümâ, bir süre bu sihirbaz kadına



 hizmet eder. Kadın, brahmanın iste/ini yerine getirmek için sihirli bir mühür hazırlar. Bu mühür a/za alındı/ında erke/i kadın, kadını da erkek kılı/ına sokmaktadır. Hikâyenin ilerleyen satırlarında “cadı” olarak tabir edilen kadın, bu mühür sayesinde Galatnümâ’yı sevdi/i kıza kavu2turur ve padi2ahtan yüklü miktarda altın alıp Galatnümâ ve sevdi/i kızın mutlu ve zengin bir hayat sürmesini sa/lar. Kadın, padi2ahın kar2ısına brahman kılı/ında çıkmı2tır. Bunun nedeni o zamanda brahmanlara çok riayet edilmesidir. 67. hikâyede Sâlih, Buhara’ya ilim ö/renmeye giderken yolda bir eve varır. Bu evde Sâliha adında bir kadın oturmaktadır. Sâliha, Sâlih’in aç oldu/unu anlar ve ona yemek hazırlamak için yanından ayrılır; fakat yeme/i hazırlayıp getirmekte bir hayli gecikir. Sâlih, kadına sinirlenir ve buraya gelmeden önce kar2ısına çıkan ku2a baktı/ı gibi kadına öfkeyle bakar. Sâliha, geçmi2te olanları bilmek gibi bir keramete sahiptir ve Sâlih’in ku2a bakıp onun ölmesine neden oldu/unu bilir ve Sâlih’i, bunun bir marifet olmadı/ı gerekçesiyle azarlar. Sâlih, kadının ayaklarına kapanıp af diler ve kadından kerametini nasıl edindi/ini anlatmasını ister. Sâliha, bunun üzerine sahip oldu/u kerametin kendisine Allah tarafından annesinin rızasından hiç çıkmayıp her zaman onun sözünü dinleyerek hareket etti/i için verildi/ini söyler ve böylece Sâlih’i do/ru yola sevk etmi2 olur. 45. hikâyede kazzâzın rüyasına giren hûb suret ki2iler, kazanma hırsıyla Ni2abur’a gidip hayli para elde eden kazzâza kısmet olmayan bu parayı ellerinden alırlar. 60. hikâyede, padi2ahın gördü/ü ilk rüyada kar2ısına hûb suretli bir kadın çıkar. Bu kadın padi2ahın malının suretidir ve padi2ahı, de/ersiz bir ah2ap çanak u/runa malını savurdu/u için terk edece/ini söyler. Padi2ah, himmetine güvenir ve bu kadını ba2ından savar. Birkaç gün sonra hazinesi azalmaya ba2lar. Padi2ahın gördü/ü ikinci rüyada kar2ısına beden kuvvetinin sureti olan bir ki2i çıkar. Padi2ahın malına sahip çıkmadı/ı gibi kendisine de sahip çıkmayaca/ını, bu yüzden kendisini terk edece/ini söyler. Padi2ah, bu ki2inin de söylediklerini önemsemez. Birkaç gün sonra hastalanmaya ba2lar. Padi2ahın üçüncü rüyasında kar2ısına himmetinin sureti olan bir civan çıkar. Padi2ah, himmetinin sureti olan bir ki2inin ete/ine yapı2ıp beni bırakma,



 der. Himmet suretli ki2i bunu kabul eder ve padi2ah ilerleyen günlerde himmetinin pe2ini bırakmadı/ı için kaybolan malına da sa/lı/ına da yeniden kavu2ur. 61. hikâyede 1ehrârâ, aldattı/ı kocasına namuslu görünmek için kar2ısındaki sevgilisine kendilerini izleyen kocası duysun diye bir hikâye uydurur. Bu hikâyede 1ehrârâ’nın rüyasına bir pir girmi2tir. Bu pir, kadına güya kocasının ticarette öldü/ünü söyler. Kadının bu haberi duyunca aklı ba2ından gider. Pir, kadını sakinle2tirmeye çalı2ır ve ona kocanın hayata dönmesini istiyorsan evine namahrem birini al; fakat ona sakın 2ehvet gözüyle bakma der. 64. hikâyede, da/a odun kesmeye gelen oduncu bir testinin etrafında e/lenmekte olan be2 on adamla kar2ıla2ır. Bu adamlar peri tayfasındandırlar. Önlerindeki testiden ne isterlerse çıkarıp yiyen adamlar, oduncunun ne istedi/ini sorarlar. Oduncunun testiyi istemesi üzerine, çok iyi bakması ko2uluyla oduncuya testiyi verirler. Sihirli testi, oduncunun vakitsiz sevinip e/lenmesi yüzünden kırılır. 69. hikâyede malını fakirlere da/ıtıp tanrı katında de/erini yücelten bezirgânın rüyasına bir pir girer ve bezirgâna onun bahtının kuvveti oldu/unu söyler. Bu ki2i, bezirgâna bir 2ey ö/retmek için geldi/ini söyler ve bezirgâna bir sır verir. Buna göre pir, yarın bezirgânın kar2ısına brahman kılı/ında çıkacaktır. Bezirgân, onu gördü/ü anda asasıyla ona vuracak ve onu sersem edip bedeninden bir parça kesecektir. Bu parça akçeye dönü2ecek ve bezirgân bunu gereksinimi oldu/unda harcayıp bu sırrı kimseye vermeyecektir. Pir, ertesi gün, bezirgân berberde iken onun kar2ısına çıkar ve ba2ına aldı/ı darbeyle yere yıkılır. Kendisinden kesilen bir parça et altına dönü2ür. 66. hikâyede padi2ahın haremindeki cariyelerin birinden dünyaya gelen üç memeli kızın talihini müneccimler tayin eder ve padi2aha kızın kötü huylu, yalancı ve vefasız olaca/ını söylerler. Müneccimlerin dedikleri do/ru çıkar.

4. Âlimler-Hâkimler: 0nceledi/imiz hikâyelerde cezalandırılması gereken ki2iler kadı-hâkim huzuruna çıkarılır. Verilen cezaların halka ibret olması için ölüm cezası olması dikkat çekicidir. Zor durumda kalan ki2iler hallerini âlim, filozof ki2ilere anlatırlar ve onların yardımıyla içinde bulundukları durumdan kurtulmaya çalı2ırlar.

 

 33. hikâyede eve gelen Hoca Mansûr, karısının ba2ında kendine tıpatıp benzeyen bir adamla kar2ıla2ır. Kendi kılı/ına girmi2 bu adamla kavgaya tutu2an Hoca Mansûr ve onun kılı/ına bürünen Fer’î kadının kar2ısına çıkarılır. Kadı, bunların hangisinin Hoca Mansûr oldu/una karar veremez ve sorunu meclisteki bir akıllı ki2i çözer. Taraflar, gerçek kimliklerini ispat etmek için Sâliha Hatun’la ya2adıkları zifaf gecesini anlatacaklardır. 36. hikâyede çocu/u olmayan ve bu sorununa çare arayan 1ebbâd’a hanesine gelen bir Yunan âlimi, usta bir tabip yardım eder. 1ebbâd ve karısının derdinin çaresi tavus ödü yemektir. 43. hikâyede kadı, iftiraya inanıp karısın burnunu kopardı/ı söylenen Behzâd’ın da burnun kesilmesine hüküm verir. Gerçekleri gören ve itiraf eden hırsızın sözüne inanmaz; 2ikâyetçi taraflar ve halkla birlikte olayın aslını ö/renmeye gider. Hikâyenin sonunda e2ine ihanet edip e2inin üzerine iftira eden Hemenâz’ı izn-i 2er ile 2ehrin pazarında dola2tırıp suya attırır. 43. hikâyede suba2ı, e2ini aldatan Hemenâz ve civanı yakalar ve adet gere/i kadını serbest bırakıp civanı asar. 66. hikâyede kör ve fakir adam gözleri açılınca kendisini aldatan karısını ve karısının sevgilisini su ba2ıya teslim eder. 69. hikâyede suçsuz yere kar2ısına çıkan brahmana vuran ahmak berber, hâkim huzuruna çıkarılır. Yaptı/ı i2i, bezirgânı taklit edip mal edinmek için yaptı/ını söyleyen berberden sonra hâkim, bezirgânı huzuruna ça/ırtır ve onu dinler. Bezirgân, sırrını açı/a vurmamak için berberin deli oldu/unu ve akıllanması için tımarhaneye konması gerekti/ini söyler ve hâkim, bezirgânın söylediklerini akla yatkın bulup berberi tımarhaneye gönderir. 71. hikâyede, fukaralıklarına çare arayan dört dost, kâmil bir filozofa misafir olup ondan yardım isterler. Filozof, bu dört ki2inin her birine sihirli bir mühür verir ve mühürleri ba2larında ta2ımalarını ister. Mührün dü2tü/ü yerde ki2inin nasibi saklıdır. 73. hikâyede çavu2un varmak istedi/i bilge ki2i, kar2ıla2ılan pir ki2ilerin en büyü/ü olmasına ra/men içlerinde en genç görünenidir. Bu ki2i, çavu2a bu/dayın sırrını söyler ve tanrının insanlara kısmet etti/i mallarla ilgili bir hikâye anlatır. Bilge ki2i, daha sonra çavu2un dostunun iletti/i sorulara yanıt verir ve en sonunda çavu2un  

 merakını gidererek ya2 almasına ra/men genç kalmasının nedenini açıklar. Bu ki2i, hayatı boyunca ziraatten bol kazanç sa/lamı2tır ve iyi huylu bir karısı vardır. Di/er karde2lerinin kendisinden genç olmasına ra/men ya2lı görünmelerinin nedeni bunlara sahip olamamalarıdır. 75. hikâyede genç sarraf, sevdi/i kadının evinde gördü/ü heft reng cinsi ku2un sırrını âlim bir dostuna sorar. Bu âlim, ku2un kafasını yiyen ki2inin padi2ah olaca/ını söyler. Ku2un kafasını elden kaçıran sarraf, çaresizce âlimin kapısına yeniden gelir. Âlim, padi2ah olmak için ku2un kafasını yiyen ki2inin de kafası yenirse amaca ula2ılabilece/ini söyler. Âlimin söyledi/i bu durum gerçekle2ir. Ku2un kafasını yiyen Ferid, sarrafın elinden kurtulur ve padi2ah olur.

5. Bezirgânlar: 0nceledi/imiz hikâyeler içinde pek çok bezirgân bulunmaktadır. Çok zengin olan ya da çok zenginken fakirle2en ve çok güzel kızlara, cariyelere sahip olan ki2iler genellikle bezirgânlık yapan ki2ilerdir. 33. hikâyede Hoca Mansûr adlı zengin bir bezirgânın hem çok güzel hem de çok dindar bir e2i vardır. Hoca Mansûr ticarete gitti/inde Fer’î adında günahkâr ve utanmaz bir adam karısı Sâliha’ya musallat olur; fakat Sâliha buna izin vermez. Fer’î bir sofudan kılık de/i2tirme kerametini ö/renir ve Hoca Mansûr kılı/ına girip Sâliha’yı kandırarak vuslat talebinde bulunur. Hoca Mansûr kılı/ındaki adamdan 2üphelenen Sâliha, gerçek kocası gelinceye kadar Fer’î’yi oyalar ve gerçek Hoca Mansûr’la Hoca Mansûr kılı/ındaki Fer’î arasında kavga çıkar. Hoca Mansûr, kadı huzurunda Sâliha ile zifaf gecesinde ya2adıklarını anlatarak kadının gerçek kocası oldu/unu ispatlar. Hoca Mansûr’un adına uygun biçimde Allah’ın yardımıyla e2i Sâliha’ya kavu2tu/unu söylemek mümkündür.1 41. hikâyede Cevher2inâs isimli bir bezirgân, bir gün çölde gezerken bir kafatası bulur. Kafatasının üzerinde seksen ki2inin ölümüne sebep olaca/ı yazmaktadır. Cevher2inâs, kafatasını alıp eve götürür. Cevher2inâs’ın kızı toz haline getirilip hokka içine konmu2 kafatasını yutar ve Meryem misali hamile kalır. Dünyaya getirdi/i o/lan, Cevher2inâs’ın buldu/u kafatasının üzerinde yazıldı/ı üzere seksen ki2inin ölümüne  1 Bkz. Ferit Devellio/lu: age., s. 580  

 sebep olur. Cevher2inâs, adının anlamı1 gere/i cevherden anlayan biri olmasa da torunu 0bnülgayb bu yetiye sahiptir. 54. hikâyede gün geçtikçe fakirle2en bir bezirgân, tek varlı/ı olan ve hiç gücü kalmayan e2e/ini sahraya salmaya karar verir; fakat vah2i hayvanlara da yem olmasına gönlü razı olmaz ve e2e/in üstüne bir aslan postu örter. E2e/in ba2ından bu aslan postu sayesinde türlü olaylar geçer. 44. hikâyede kötü huylu bir bezirgân zâde olan Muhtâr’a kötü huyundan kurtulması için Meymûne adında bir kız alınır. Muhtâr, kızı kendi 2ehri Yezid’e getirirken kızın yanında getirdi/i çeyize el koyup kızı kuyuya atar. Bir süre sonra edindi/i malın tümünü kötü yola harcar ve muhtaç olup dilencilik yapmaya ba2lar. Bir gün mezarlık yanında dilenirken Meymûne ile kar2ıla2ır. Tövbe edip af diler. Meymûne ile yeniden evlenirler. Muhtar, yolda yine dayanamaz ve kızın yanında getirdi/i çeyize yine el koyarak kızı öldürür ve kuyuya atar. Muhtar, adının anlamına uygun biçimde istedi/i gibi hareket eden, kendi çıkarı için ya2ayan bir ki2idir.2 56. hikâyede güzelli/i ile övündü/ü kızını akıllı ve hünerli birine verece/ini söyleyen bezirgân, kar2ısına gelen üç yi/it gencin hünerlerini dinler ve kızını hangisine verece/ine karar vermek için dü2ünmek ister; fakat kızı birden ortadan kaybolur. Kızının bulunmasını isteyen bezirgân üç gencin marifetlerini göstererek kızı Zühre’yi geri getirmelerini ister. 59. hikâyede Zâbil 2ehrinde ya2ayan bezirgânın Mahrûse adlı çok güzel bir cariyesi vardır. Bezirgân, Mahrûse’yi çok küçükken yanına almı2 besleyip büyütüp e/itmi2tir. Mahrûse gelinlik ça/a geldi/inde pek çok talibi olur; fakat bezirgân Mahrûse’yi kimselere layık göremez. En sonunda Zâbil padi2ahı kızı istetir; fakat padi2ahın vezirleri kızın güzelli/ini görünce padi2ahın devlet i2lerini aksataca/ını dü2ünerek kızı almaktan vazgeçerler. Bezirgân da kızı 2ehri dizdarına verir. 65. hikâyede zengin bir bezirgân vardır. Bezirgânın Ubeyde adındaki o/lu babası tarafından güzel bir kızla evlendirilir; fakat Ubeyde kızla evlenince i2ini ve anne babasını unutup sadece e2inin sohbetiyle me2gul olur. Bezirgân baba, o/luna ne dese dinletemez ve bu duruma bir çare olması için orta/ına danı2ır. Bu ki2i Ubeyde’ye, çok  1 Bkz. Ferit Devellio/lu: age., s. 999 2 Bkz. Ferit Devellio/lu: age., s. 932  

 iyi nasihatler veren, etkileyici sözler söyleyen, akıllı iki tûtî hediye eder. Ubeyde, bu iki tûtînin nasihatlerini dinleyerek e2ine olan ilgisini dengeleyip anne ve babasına de/er vermeyi ö/renir. 69. hikâyede yeterince mal edinip dünyanın her zevkini tadan bir bezirgân artık ahret i2leriyle ilgilenmek ister ve edindi/i malı fakirlere sadaka olarak verir. Bunun ardından, bir gün rüyasında bir pir görür. Bu pir, bezirgânın bahtının kuvveti oldu/unu söyler. Pir, bezirgâna, tanrı katında de/erinin yüceldi/ini haber vererek kendisin emrine verildi/ini, ona bir 2ey ö/retmek için geldi/ini söyler. Bezirgân, pirin söylediklerini dinler ve onun söyledi/i 2eyleri yaparak yine mal sahibi olur; fakat bezirgânın yaptıklarını görüp kendisini taklit etmeye çalı2an bir berber ba2ını derde sokar ve çıkarıldı/ı hâkim kar2ısında bezirgânın sırrını açı/a vurur. Bezirgân, söylenenleri do/rulamamak, sırrını açıklamamak için berberin aklını yitirdi/ini söyler ve suça ortak olmaktan sıyrılır.

6. 0hanet Eden Kadınlar: E2lerine ihanet eden kadınlar, hainliklerine ra/men çok iffetli geçinmeleriyle dikkat çekerler. 0hanet eden kadınların tümü, e2lerinin zayıf ya da be/enmedikleri özelliklerinden yararlanmı2lar ve u/runa aldattıkları ki2iye â2ık olmu2lardır. E2inin ahmaklı/ından fazlasıyla yararlanan Hemenâz dı2ındaki tüm kadınlar ihanetin bedelini ödemi2ler; ya tövbe etmi2ler ya da cezalandırılmı2lardır. 40. hikâyede vezir Âsım’ın karısı Meh izr veziri, filci ba2ıyla aldatır ve Âsım’la gül bahçesinde dola2ırken çiçeklere bakamayacak kadar namuslu geçinir. Gülfe2ân’ın e2i de çirkin suratlı bir adamla Gülfe2ân’ı aldatmı2tır. Her iki kadın da hikâyenin sonunda padi2ahın emriyle idam edilir. 41. hikâyede Kâmbîn adlı vezirin harem dairesindeki ba2 cariye Kâmcûy su kenarında gördü/ü balıkların erkek olmasından 2üphelenip ba2ını çevirecek kadar ar- namus sahibi oldu/unu gösterip Kâmbîn’in hayranlı/ını kazanır; fakat bu durumuna gülen balıklar ve onların dilinden anlayan 0bnülgayb sayesinde, Kâmcûy’un izniyle harem dairesinde kırk erke/in saklı oldu/u görülür. Hikâyenin sonunda di/er cariyeler ve Kâmcûy idam edilir.

 

 43. hikâyede Behzâd adlı bezirgânın e2i Hemenâz, kocasının ticarete gitmesini fırsat bilerek genç bir erkekle e2ini aldatır. E2i ticaretten döndü/ünde de e2ine ihanet etmeye devam eder, e2ini uyutarak sevdi/inin yanına kaçar. 1ehrin su ba2ısı tarafından yakalandıktan sonra asılan sevgilisi tarafından burnu kopartılır. Bunu e2ine ve çevredekilere anlatamayaca/ı için suçu baygın haldeki e2inin üstüne atar; olanlar kadı huzurunda anla2ılır ve Hemenâz, pazar içinde gezdirilip suya atılarak öldürülür. 61. hikâyede 1ehrârâ adlı kadın, çok zengin olmasına ra/men çok ahmak olan kocasının hiç sevmemektedir. Mahalledeki bir gençle gününü gün eden kadın etraftaki söylentilere de aldırı2 etmez. Bir gün, sevgilisini eve aldı/ında kocasını kö2kün altından onları izledi/ini anlar ve derhal a/ız de/i2tirip kar2ısındaki sevgilisine kocası duysun diye bir hikâye uydurur. Bu hikâyeden sonra ahmak adam karısının sadakatine güvenir ve 1ehrârâ’nın eve aldı/ı yabancıyı karde2i olarak kabul eder ve çekinmeden onun eve gelebilece/ini söyler. 1ehrârâ ve sevgilisi, 1ehrârâ’nin kocasının izniyle her gün zevk ederler. 66. hikâyede Hint padi2ahının hareminde üç memeli bir kız çocu/u dünyaya gelir. Kızın bir memesi olması gereken yerde birisi ise gö/sündedir. Müneccimler, bu garip yaradılı2lı kızın talihini tayin ederler ve padi2aha kızın gayet kötü huylu ve vefasız olaca/ını söylerler. Kızın bu hali kulaktan kula/a yayılır ve kız gelinlik ça/a geldi/inde kimse onunla evlenmek istemez. Padi2ah, bu kızının evlenmesi için yüklü miktarda çeyiz hazırlar, tek derdi kızın bir an evvel evlenip uzakla2masıdır. En sonunda fakir ve kör bir adam bu kıza talip olur ve onu alıp ba2ka bir 2ehre götür; fakat kız, vefasızlı/ını gösterip adamı bir gençle aldatır. Sevdi/i gençle birlikte kocasının önünde sohbet edip onunla dalga geçen kadın, kocasına bir oyun oynarken kullandı/ı yılan sayesinde kocasının gözlerinin açılmasını sa/lar. Gözleri açılan adam, hain karısını ve sevgilisini dövüp onları 2ehrin su ba2ısına teslim eder. 75. hikâyede fakir bir zâhidin karısı, zâhid eve heft reng cinsi ku2u getirince hamile kalır ve vakti geldi/inde bir o/lan do/urur. O/lana Ferîd adını koyarlar. Zâhid, edindi/i mal ve ya2adı/ı mutluluk için Allah’a 2ükretmeye hacca gitti/inde kadının canı sıkılır ve genç bir sarrafla görü2meye ba2lar. Genç sarrafa â2ık olan ve onu evine alıp zenginliklerinin kayna/ı olan ku2un sırrını açıklayan kadın bu ku2u sevdi/i adam için helak eder. Ku2un etini de/il kafasını yemek isteyen ve böylece padi2ah olma niyetinde 

 olan sarraf, ku2un kafasını yemi2 olan Ferîd’in ba2ını yemek ister. A2ktan gözü hiçbir 2ey görmeyen kadın buna da razı olur; fakat Ferîd’i bu durumu anlayan dadısı kaçırmı2tır. Kadın, Ferîd padi2ah olduktan sonra bulunur. Kocası ve o/lu kar2ısında yaptıklarını itiraf edip af diler.

7. Kandırılan Kadınlar: Çok güzel, temiz ve iyi karakterleriyle kar2ımıza çıkan bu kadınlar, iyiliklerinin ve güzelliklerinin bedelini canlarıyla ödemi2lerdir. 44. hikâyede Meymûne adlı kız Muhtâr adlı kötü huylu adama gelin olarak verilir. Muhtâr, Memûne’nin yanında getirdi/i çeyize el koyar ve kızı kuyuya atar. Meymûne iyi huylu oldu/undan Allah tarafından kuyudan çıkar. Yıllar sonra, dilencilik yapmakta olan Muhtâr’a rastlar, onu affeder ve yeniden evlenirler. Muhtâr, kızın çeyizine bir kez daha el koyar ve kızı öldürüp yeniden kuyuya atar. 59. hikâyede Zâbil 2ehrinde ya2ayan bezirgânın Mahrûse adında bir cariyesi vardır. Mahrûse, bezirgânın yanına çok küçük ya2ta gelmi2, onun yanında büyümü2, ondan terbiye almı2tır. Mahrûse’nin güzelli/ine paha biçilemez. Bezirgân bu yüzden kimseyi Mahrûse’ye layık göremez. En sonunda Mahrûse’nin güzelli/ini padi2ah da duyar ve vezirlerini gönderip kızı istetir. Fakat vezirler padi2ahın kızın güzelli/iyle me2gul olup devlet i2lerini aksataca/ı gerekçesiyle padi2aha kızın çok çirkin oldu/unu söylerler. Mahrûse bunun üzerine 2ehrin dizdarına verilir. Dizdarın evi, padi2ahın sarayının altındadır. Mahrûse, padi2ahın kendisini neden istemedi/ini dü2ünerek bulur ve güzelli/ini padi2aha göstermek ister. Mahrûse’yi gören padi2ah ona gerçekten â2ık olur fakat Mahrûse artık ba2kasının helali olmu2tur. Padi2ah, a2k derdiyle ölür ve Mahrûse, bu kadar devletli birinin kendi a2k derdiyle ölmesinin ardından kendisin de ölmesi gerekti/ini dü2ünür ve padi2ahın mezarı ba2ında kendisini kurban eder.

8. Akıllı - 0ffetli Kadınlar: “Akıllı ve iffetli kadın” olarak tanımladı/ımız kadınların tümü, kendilerini, e2erini ve sevdiklerini ustalıkla kullandıkları konu2ma ve ikna becerileri sayesinde korumu2lardır. Bu ba2lık altında inceledi/imiz kadınlardan bir bölümü, kılık de/i2tirip



 e2lerinin yerine geçen kötü niyetli adamları fark ederek hem namuslarını korumaları hem de e2erini zor durumdan kurtarmalarıyla dikkat çekmektedirler. 33. hikâyede Hoca Mansûr’un karısı Sâliha, ismine uygun biçimde1 hem yüz hem de huy güzelli/ine sahip dindar bir kadındır. Kocası ticarete gitti/inde kendisine musallat olan Fer’î adlı adamın evine gönderdi/i çöpçatan kadının niyetini anlar ve onu evden kovar. Fer’î, Hoca Mansûr kılı/ına girip evine geldi/inde onu eve alır; fakat hareketlerinden 2üphelenerek vuslat arzusuna cevap vermez. Gerçek Hoca Mansûr eve dönene kadar Hoca Mansûr kılı/ına girmi2 Fer î’yi kendini hastalı/a vurarak oyalayan kadın, kadı huzuruna çıktı/ında zifaf gecesi kocasıyla ya2adıklarını anlatır ve böylece gerçek kocasına kavu2ur. Sâliha, dindarlı/ı, namuslu, sadakatli olu2u ve akıllıca davranma özellikleriyle okuyucuya olumlu bir model sunmaktadır. 34. hikâyede Sâlih, bir gün ibadetle me2gul olurken aklına ilim ö/renme fikri gelir ve annesine Belh 2ehrinden ayrılmak istedi/ini söyler. Annesi buna izin vermez. Sâlih, annesinin izni olmadan istedi/ini gerçekle2tirir ve Buhara’ya giderken sı/ındı/ı bir evde kar2ıla2tı/ı Sâliha adlı kadından anne rızasını alarak hareket etmenin önemini ö/renir. Sâlih, annesinin yanına döner ve onun duası sayesinde pek çok keramete kavu2ur. 36. hikâyede 1ebbâd isimli ki2i mal-ı firavân sahibidir; fakat çok istemesine ra/men çocu/u olmamaktadır. Çare olarak sunulan tavus ödünü edinmek için padi2ahın tavusunu karısıyla birlikte çalar. 1ebbâd’ın karısı Zarîfe, karde2i Anter’in oyununa gelmeyerek onu oyuna getirir ve padi2ahın gazabından kendisini de kocasını da kurtarır. 70. hikâyede Medinetü’l-ka r padi2ahının kızı ülkedeki tüm kızlardan daha güzel biri olarak tasvir edilir ve Çin padi2ahının âlim veziri tarafından padi2aha anlatılır. Çin padi2ahı kıza kulaktan â2ık olur ve ona ula2mak için uzun yollar kat eder ve bu süreçte kalıptan kalıba girme ilmini ö/renir. Kız, âlim vezirin dualarıyla Çin padi2ahını rüyasında görmü2 ve ona â2ık olmu2tur. Medinetü’l-ka r padi2ahının kızı, Çin padi2ahıyla evlendikten sonra, akıllı ve kurnaz olma özellikleriyle kar2ımıza çıkar. Bu kız, kar2ısına “padi2ahım” diye çıkan ki2inin hal ve hareketlerinden onun gerçek padi2ah olmadı/ını anlar ve bu ki2iye sordu/u cesurca sorularla tûtî kılı/ına girmi2 olan  1 Bkz. Ferit Devellio/lu: age., s. 917



 gerçek padi2ahın kendi kalıbına kavu2masını sa/lar. Dolayısıyla bu hikâyede kadın, padi2aha yardım ederek onu girdi/i zor durumdan çıkarmı2 olur. 70. hikâyede padi2ahın kılı/ına girdikten sonra padi2ahın sevgilisinden vuslat talep eden vezir zâde bu hatundan iste/ini alamayınca padi2ahın eski hatununa gider; fakat padi2ahın eski hatunu da kar2ısına geçip vuslat talep eden bu ki2inin konu2malarından, padi2ah olmadı/ını anlar. Bu hikâyede adı geçen padi2ah kadınları akıllı ve farkındalıkları yüksek ki2iler olarak kar2ımıza çıkıyor 72. hikâyede genç bir bezirgânın, u/runa tüm malını sarf ederek satın aldı/ı çengi cariyesi, ya2anan fakirli/e dayanamaz; visalin gönül ho2lu/uyla olaca/ını dü2ünür ve sahibi bezirgândan kendisini satıp eline geçen parayı sermaye yapmasını ister. Cariye, bu ayrılı/a katlanacak, katlanamazsa da kendini öldürecektir. Bezirgân, â2ık oldu/u cariyesini ba2ka bir bezirgâna satar; fakat daha sonra ayrılı/a katlanamaz ve onu bulmak için yollara dü2er. Cariyenin yüzü bu ayrılıktan sonra hiç gülmez ve yeni sahibi olan bezirgânı üzüntüsüyle bezdirir. Cariye, bindirildi/i bir gemide 2ans eseri sevdi/i adamla kar2ıla2ır. Onları kavu2turan, cariyenin çaldı/ı saz olmu2tur. Kavu2mu2ken, yeniden ayrılan Cariye ve sevgilisi, günler sonra, cariyenin iste/i üzerine yapılan zaviyede yeniden bulu2urlar ve burada ömür boyu mutlu ya2arlar. Cariye ve sevgilisinin a2kına 2ahit olan herkes bu a2ka hayran olur. 51. hikâyede Pelenfirîb adlı yaramaz huylu kadın kocasından çok dayak yer ve dayanamayarak çocuklarını da yanına alıp kaçar. Geldi/i ormanda kar2ısına bir kaplan çıkar. Kaplan üzerlerine hücum etti/inde kadın kaplana bir oyun oynamayı planlar ve hemen bir hikâye uydurup yüksek sesle anlatmaya ba2lar. Buna göre kadın köye musallat olan bir aslana yem olmak üzere yola çıkmı2tır; fakat kendini de kaplandan mahrum bırakmayacaktır. Kaplan, kadının cömertli/ine hayran kalır ve ona övgü dolu sözler söyler. Pelengfirîb bunun üzerine kaplana bir hikâye anlatır. Böylece aralarındaki samimiyeti geli2tirmi2 olur. Kaplan, kadını salar ve kendisi de oradan ayrılır. Dostu tilki sayesinde bir süre sonra kandırıldı/ını anlayan kaplan, tilkiyle birlikte bu sefer kadını yemek üzere ormana gelir; fakat yine kadının oyunlarına kanar ve kaçarak oradan uzakla2ır. Ya2adı/ı zorlukların üstesinden gelse de ba2ına gelen bu dertlerin kocasının izni olmadan dı2arı çıkmasından kaynaklandı/ını dü2ünen Pelenfirîb tövbe eder ve



 evine döner. Hileye ba2vurarak kendinin ve çocuklarının canını kurtaran kadın, güçlü bir kadın modeli olarak kar2ımıza çıkıyor. 45. hikâyede kazzâzın e2i, istedi/i kazancı elde edemedi/i için çok üzülen ve ba2ka 2ehirlere gitmek isteyen kazzâza ö/üt verici hikâyeler anlatır; fakat e2i onu dinlemez ve istedi/ini yapar. Hikâyenin sonunda kadının söyledikleri do/ru çıkar. 37. hikâyede Cemîle, adına uygun biçimde evlenme ça/ına gelmi2 çok güzel bir kızdır. Babası, annesi ve erkek karde2i tarafından ayrı ayrı zamanlarda üç ayrı gence nikâhlanır. Üç genç de Cemîle’yle evlenmek ister ve kavgaya tutu2ur. Bu kavgalara ve halk arasındaki söylentilere dayanamayan Cemîle hastalanıp ölür. Kızın güzelli/ini yeniden görmek isteyen damat adayları kızı mezarından çıkardıklarında ya2adı/ını fark ederler ve müdahale edip kızı hayata döndürürler. Hayata döndü/ü gibi yine kavgayla kar2ıla2an Cemîle bu dünyadan elini aya/ını çekip kendini ibadete verir ve ermi2lik mertebesine ula2ır. 75. hikâyede zâhid, o/lana bakması için bir dadı almı2tır. Hacca gitti/inde o/luna göz kulak olması için dadıyı tembihler. Bu dadı, hanımının â2ık oldu/u sarrafın Ferîd’i öldürmesine göz yumaca/ını fark eder ve onu ba2ka bir 2ehre kaçırıp büyütür. Ferîd, padi2ah olduktan sonra dadısını bulur ve onu haremine ba2 bu/ tayin eder.

9. Sevdi/ine Kavu2mak 0steyen Erkekler: Sevdiklerine ula2mak için verdikleri mücadelelerle kar2ımıza çıkan bu ki2iler bu u/urda çe2itli tehlikeleri göze alırlar ya da türlü yeteneklerini kullanırlar. 37. hikâyede Cemîle’nin üç talibi vardır. Nahîf, Cemîle’ye babası tarafından; Zarîf, erkek karde2i tarafından; Nazîf, annesi tarafından nikâhlanır. Nahîf, ölen kızın güzelli/ini yeniden görmek ister ve mezarını kazarak kızı çıkarır. Zarîf, usta bir tabiptir ve kızda ya2am belirtisi görür. Nazîf, Zarîf’in sundu/u çareye uyarak kızı hayata döndürmek adına vücuduna vurur. Hayata dönen Cemîle kendisi için kavga etmeye devam eden gençleri yeniden görür ve hiçbirinin iste/ine cevap vermez. 55. hikâyede ikinci vezirin o/lu Ayâs, büyük vezirin kızı Mahmûde ile do/u2tan birbirine namzet kılınmı2tır. Aynı okullara gideler ve evlenme ça/ına geldiklerinde vezir babaları dü/ün hazırlıklarına ba2larlar; fakat üçüncü vezirin e2i bu sırada ölür ve bu vezir Mahmûde ile evlenmek ister. Kız, padi2ahın emriyle vezire verilir. Ayâs 

 derdinden deliye döner. Karde2i Sâlim’in yardımıyla Mahmûde ile görü2me 2ansı yakalayan Ayâs yine karde2i Sâlim’in sayesinde Mahmûde’yi alıp kaçar. 55. hikâyede ikinci vezirin o/ullarından biri de Ayâs’ın karde2i Sâlim’dir. Sâlim, Mahmûde’yle evlenmek isteyen küçük vezirin kızı Selîme’yi sevmektedir. Karde2inin Mahmûde’ye ula2ması içi gelin kılı/ına girerek sevdi/i kız olan Selîme’yi de görme 2ansı yakalayan Sâlim, bu sayede hem sevdi/i kızı kaçırmı2 olur hem de a/abeyi Ayâs’ın Mahmûde’ye ula2masını sa/lar. Hikâyenin sonunda yanlarına aldıkları altınlar sayesinde ticarete atılarak dördü birlikte mutlu bir hayat ya2arlar. Sâlim, adına yakı2ır bir 2ekilde güvenilir biridir. Problem onun kurnazlı/ı sayesinde çözülür. 56. hikâyede bezirgânın kızı Zühre’ye talip olan üç yi/itten biri olan Dilnüvâz, dünyada ve gaibde olan bitenden haber verme hünerine sahiptir ve bir gece ortadan kaybolan Zühre’nin periler tarafından kaçırılmı2 ve bir da/ın tepesine saklanmı2 oldu/u bilgisini verir. Bir di/er genç olan Rah2sâz, tılsım ilminde üstattır ve Zühre’yi kayboldu/u yerden getirebilmek için bir e2e/i ata dönü2türür ve bir aylık yolun bir günde kat edilmesini sa/lar. Tîrendâz ise kızı saklı oldu/u yerden almak için hızla giden e2e/e atlayarak ok atma becerisini gösterir ve perilerle sava2arak Zühre’yi geri getirir. Tûtî-i Kâmil, hikâyenin sonunda Zühre’nin Tîrendâz’a verildi/ini söyler; çünkü o, Zühre’yi geri getirmek için canını ortaya koymu2tur. 72. hikâyede malının hesabını bilmeyen zengin ve genç bir bezirgân çengi bir cariyeye â2ık olur ve onun u/runa tüm malını sarf ederek bir akçeye muhtaç kalır. Bezirgân, cariyenin iste/i üzerine ya2adıkları fakirlikten kurtulmak için cariyeyi satar; fakat kendisi bu derde dayanamaz. Cariyesini sattı/ı bezirgânla anla2mayı bozacak ve parayı geri verip sevdi/i kadını geri alacaktır. Derdiyle divane olan bezirgân cebindeki parasını bir hırsıza çaldırır ve kendisini çaresizce da/a ta2a vurur. Bir gün, sevdi/ini bulmak umuduyla bir gemiye biner. Burada 2ans eseri sevdi/i kadın ve onu alan bezirgân bulunmaktadır. Genç bezirgân, sevdi/i kadının orada oldu/unu kadının çaldı/ı sazdan anlar ve birbirlerine kavu2urlar; fakat geminin durdu/u bir sahilde genç bezirgân a2a/ı iner. Geriye döndü/ünde sevdi/i kadının bulundu/u geminin gitti/ini anlar. Üç gün bekledikten sonra ba2ka bir gemiye binip Ba/dat’a varır ve kendisinden ümidini kesmi2 olan cariyesine yeniden kavu2ur.

 

 11. 0hanete U/rayan Erkekler: 0nceledi/imiz hikâyelerde ihanete u/rayan erkeklerin biri dı2ında tamamı zengin ki2ilerdir ve e2lerinin sadakatine yürekten inanırlar ya da inanmak isterler. 0haneti ö/rendiklerinde ise bunu cezasız bırakmazlar. 40. hikâyede Tebriz padi2ahının veziri Âsım, akıllı ve güvenilir bir ki2idir. Padi2ah, memleket i2lerinin idaresini ona emanet etmi2tir. Âsım, ülkeye gelen elçileri en iyi biçimde a/ırlamak için ola/anüstü özelliklere sahip olan Gülfe2ân adlı nedimi de kendilerini e/lendirmesi için ça/ırır. Gülfe2ân, e/lenceden sonra Âsım tarafından bir haksızlı/a u/rar ve konuldu/u zindanın bahçesinden Âsım’ın e2inin Âsım’ı aldattı/ına tanık olur. Adına uygun biçimde yanına yakla2ılamayan, günah ve haramdan çekinen bir karakter olan Âsım, e2i Meh izâr tarafından ihanete u/ramı2tır.1 41. hikâyede Kambîn isimli vezirin kırk cariyesi vardır. Bunların içinde Kâmcûy isimli ba2 cariyesinin riyakârlı/ıyla kar2ıla2ır ve ba2 cariyesiyle birlikte di/er cariyelerinin ihanetini ö/renerek her birini idam ettirir. Her iki karakterin de ismi karakterlerle uyumludur.2 43. hikâyede Behzâd adlı bezirgân, ticarete gitti/inde karısı Hemenâz onu bir gençle aldatır. 0lerleyen günlerde e2i onu uyutarak ihanete devam eder ve türlü oyunlar oynayarak ihanetini gizlemeye çalı2ır. 61. hikâyede Ni2âbûr’da ya2ayan zengin ve ahmak bezirgân, etraftan karısı 1ehrârâ’nın kendisini aldattı/ını duyar. 02in aslını anlamak için ticarete gidiyorum diye evden çıkıp hemen geri döner ve kö2kün altına saklanır; fakat karısı 1ehrârâ, sevdi/i adamı içeri aldı/ında bezirgânın ete/ini görür ve i2i anlayıp kocasına bir oyun oynar. Ahmak bezirgân, karısının söyledi/i sözlere kanar ve sadakati için ona övgü dolu sözler söyler. Bununla da yetinmeyip karde2i oldu/una inandı/ı karısın sevgilisinin çekinmeden eve gelmesine izin verir. 66. hikâyede fakir ve kör bir adam padi2ahın üç memeli ve kötü huylu kızına talip olur; bunun nedeni padi2ahın bu kötü huylu kızı memleketinden uzakla2tırmak için kızın yanına koydu/u yüklü mal ve çeyizdir. Adam, kızı alıp ba2ka bir 2ehre gelir; fakat karısı burada rahat durmaz ve bir ba2ka adamla kocasını aldatır. Her fırsatta sevgilisiyle  1Bkz. Ferit Devellio/lu: age., s. 932. 2 Bkz. Ferit Devellio/lu: age., s. 485.  

 birlikte kocasıyla alay eden kadın onunla yine e/lenmek için bir yılanı kullanır. Balık çorbası pi2iriyorum diye yılan pi2irmekte olan kadın, kör kocasından çorbayı karı2tırmasını ister. Yılanın buharı adamın gözlerine iyi gelir ve gözleri açılır. Tencerede yılanı, karısının yanında ba2ka bir adamı gören adam, karısını ve sevgilisini döver ve onları su ba2ıya teslim edip kendi 2ehrine döner.

11. Kazanma Hırsı Olan Erkekler: Kazanma hırsıyla hareket eden bu ki2ilerin hiçbiri istedi/i ba2arıya ya da mutlulu/a ula2amamı2tır. 36. hikâyede Anter, karde2i Zarîfe’nin padi2ahın tavusunu çaldı/ını itiraf ederek padi2ahın vaad etti/i ödülü almak ister fakat karde2inin oyununa gelerek idam edilir. 39. hikâyede kar2ımıza çıkan Sadrî gözünü hırs bürümü2 bir tacirdir. Zulmünden kurtulmaya çalı2tı/ı aslanın vezirleri olan yaban sı/ırı ve ahunun yardımıyla aslanın huzuruna çıkar ve onun sundu/u mal ve cevahirle yeniden zengin olur; fakat doyumsuzlu/u ve aç gözlülü/ü nedeniyle ba2ını yeniden derde sokar. 45. hikâyede bir kazzâz çok ve titiz çalı2malarına ra/men, kaba i2lerle u/ra2an hallaç dostu kadar kazanç sahibi olamadı/ı için çok üzülür. E2i onun derdini dinler ve çe2itli hikâyeler anlatarak ö/ütler verir; fakat kazzâz onu dinlemez ve Ni2âbûr’a gider. Orada istedi/i kazancı sa/lar; fakat kendisine kısmet olmayan kazancı, kar2ısına çıkan ola/anüstü varlıklar tarafından alınır. 52. hikâyede, dü2manların kı2kırtması sonucu para kar2ılı/ında halifeyi zehirleyen köle suçunu halifeye itiraf eder ve halife tarafından affedilir; fakat halifenin ölümünden sonra öldürülmemesi için yine halifenin izni ve ihsanıyla bulundu/u 2ehirden kaçarak canını kurtarır. 64. hikâyede bir oduncu odun kesmek için da/a gitti/inde peri tayfasından birkaç adamla kar2ıla2ır. Adamlar önlerindeki testiden ne isterlerse yiyip içmektedirler ve oduncunun da iste/ini sorarlar. Oduncu, testiyi istedi/ini söyler ve çok iyi bakmak ko2uluyla adamlardan testiyi alıp evine getirir. Oduncu, testi sayesinde zenginle2ir ve testinin marifetlerini göstermek için bir gece dostlarını eve ça/ırır. Oduncu, dostlarının testiye hayran oldu/unu görünce sevinip testiyle birlikte dans etmeye ba2lar ve testiyi

 

 elinden dü2ürüp kırar. O dakika elindeki tüm malı yok olur ve eski, fakir günlerine döner. 69. hikâyede ahmak bir berber, bezirgânın bir brahmanı dövüp etinden kesti/i parçanın altına dönü2tü/ünü görür; her brahman dövülüp etinden kesilen parçanın altına dönü2ece/ini zanneder. Bu umutla e2ini dostunu toplayıp olacakları göstermek isteyen berber kar2ısına çıkan ulu bir brahmana vurmaya ba2lar. Olanları izleyenler 2a2ırır, berberi ba/layıp hâkim kar2ısına çıkarırlar. Berber, bu yaptıklarını bezirgânı taklit ederek yaptı/ını söyler ve böylece söylenmemesi gereken bir sırrı açı/a vurmu2 olur. Hâkim, bezirgânı da dinlemek ister; fakat bezirgân, sırrını açıklamamak için berberin aklını yitirdi/ini söyler ve belki aklı ba2ına gelir diye tımarhaneye yatırılması gerekti/ini belirtir. Bezirgânın sözleri akıllıca gelir ve berber tımarhaneye yatırılıp delilerle birlikte darba maruz kalarak pek çok ilaç içmek zorunda bırakılır. 71. hikâyede dört dostun ba2ından geçenler anlatılır. Birbirinden hiç ayrılmayan bu dört genç gün gelir fakirle2irler ve dertlerine çare aramak için yola çıkarlar. Da/ıstan 2ehrinde bir filozofa misafir olurlar. Filozof, bunların her birine bir sihirli bir mühür verir ve bu mühürleri ba2larının üzerinde ta2ımalarını ister. Mühürler her nerede dü2erse ki2inin kısmeti oradadır. Bunlardan birinin mührünün dü2tü/ü yerde bir bakır madeni, birininkinde bir gümü2 madeni, birinkinde de bir altın madeni çıkar. Mührünü dü2ürmeyen son ki2i, kendisine daha de/erli bir maden çıkaca/ı umuduyla mührü ta2ımaya devam eder. Bu ki2i, daha önce kendisine teklif edilen ortaklıkları reddetmi2tir ve mührünün dü2tü/ü yerde bekledi/i cevahir madeni yerine bir demir madeniyle kar2ıla2ır. Bu madenden vazgeçip dostlarının madenine ortak olmak için yola çıkan adam onlardan hiçbir eser bulamaz. Filozofu bulmaya gitti/inde de onun öldü/ünü ö/renir. Çaresiz geriye, kendi demir madenine dönen adam, kendi madenini de bulamaz ve her taraftan eli bo2 kalır. Bu ki2i üzerinden elde olanın kıymetinin bilinmesi gerekti/i ö/üdü verilir. 75. hikâyede zâhidin karısı çar2ıda genç bir sarrafı görür ve onun yüz güzelli/ine â2ık olur. Kadının evine girip çıkan sarraf, evde bulunan ku2un sırrını kadından ö/renir ve âlim bir dostundan bu ku2un kafasının yenmesiyle padi2ah olunaca/ını ö/renir. Sarraf, ku2u yemek için kadını ikna eder; fakat kadın sarrafın ku2un kafasını yemeyece/ini dü2ünerek kafayı a/lamakta olan o/luna vermi2tir. Bunu duyan sarraf çok  

 sinirlenir. Tekrar âlime danı2ır ve padi2ah olmak için çocu/un kafasını yemesi gerekti/ini ö/renir. Sarraf, kadına, o/lunun ba2ını kesip kendisine getirmezse kadının yüzüne bakmayaca/ını söyler. Kadın, çaresizce o/lunun ba2ını kesmeye niyetlenir; fakat dadı o/lanı kaçırmı2tır. Sarraf ku2un ba2ını yiyemedi/i için derdinden ölür.

12. Di/er Ki2iler: 37. hikâyede e2e/ini kaybeden Türkmen, camide vaaz vermekte olan Bâyezîd-i Bistâmî’den yardım ister. Aynı hikâyede yer alan ihtiyar, hiç â2ık olmadı/ını itiraf ederek Bâyazîd-i Bistâmî tarafından “e2ek” olmakla itham edilir. 41. hikâyede Cevher2inâs adlı bezirgânın tek kızı vardır. Bu kız, babasının toz hale getirip bir hokka içine koydu/u kafatasından bir tutam a/zına koyar ve o dakika hamile kalır. Vakti geldi/inde ola/an üstü özelliklere sahip bir o/lan dünyaya getirir. 48. hikâyede “Arabî” olarak tabir edilen ki2i Halife Me mûn’dan hacca gitmek niyetiyle para ister. Halife, Arap’a önce ona haccın vacip olmadı/ı söyler; fakat sonra Arap’ın niyetini anlayarak ona ihsanda bulunur. 54. hikâyede aslan postlu e2e/i görüp a/aca çıkan ba/banlar hayvanın aslında aslan de/il aslan postu giymi2 bir e2ek oldu/unu anlarlar ve e2e/i hayli döverek palan vurup yük çektirirler. 56. hikâyede, Kabil 2ehrinde ya2ayan bezirgânın güzeller güzeli bir kızı vardır. Zühre’nin talibi zerreden çoktur; fakat babası, kızını aklı ve hüneri tam birine verme niyetindedir. Zühre, babasının kar2ısına çıkıp hünerlerini gösteren üç yi/itten birine verilecektir; fakat babasının bu kararı verece/i sırada Zühre ortadan kaybolur. Tûtî-i Kâmil’in açıkladı/ına göre, Zühre kendisini kurtarmaya gelen talibiyle evlenecektir; çünkü o, kızı kurtarmak için hayatını tehlikeye atmı2tır. 63. hikâyede ba/larına giren e2e/i ve yaban öküzünü e2e/in çıkardı/ı sesler sayesinde yakalayan ba/banlar, öküzü bo/azlayıp kebap yaparlar. E2e/e de ölene kadar yük çektirip zulüm ederler. 65. hikâyede Ubeyde adlı genç evlendikten sonra, e2ine olan sevgi ve ilgisinden anne ve babasını ihmal eder. Dahası i2iyle de ilgilenmez olur. Ubeyde’ye akıl verip davranı2larını düzeltmesine yardımcı olması için iki tûtî hediye edilir. Ubeyde, bu tûtîlerin anlattı/ı hikâyeleri dinleyip tûtîlerin verdi/i nasihatlerden etkilenir ve e2ine  

 olan ilgi ve sevgisini ak2amlara saklayıp gündüzleri i2iyle me2gul olur ve anne ve babasıyla ilgilenmeye ba2lar. 65. hikâyede bezirgânın ticaret ehli orta/ı, anneden babadan ilgisini kesip i2iyle ilgilenmeyen o/lan Ubeyde’nin aklını ba2ına getirmesi için o/lana iki tûtî hediye eder. Ubeyde, bu tûtîlerin nasihatleri sayesinde kendini toparlar. 73. hikâyede yer alan bir çiftçi bir gün çift sürerken bir demir mahzenine denk gelir. Mahzenin içine girdi/inde 2eftali çekirde/i büyüklü/ünde bu/daylarla dolu bir bu/day ambarıyla kar2ıla2ır. Durum padi2aha iletilir ve bu/dayların sırrı ara2tırılır. 73. hikâyede bu/dayın sırrını ö/renmek için yola çıkan çavu2 methedilen bir bilgenin yolunu tutmu2tur. Çavu2 yolda bir dostuyla kar2ıla2ır. Dostu, çavu2a, bilgeye sorması için insano/lunun ya2lanması ve kadınların vefasızlı/ıyla ilgili üç soru sorar. Bu ki2i, hikâyede soruları ta2ıyan ve kendisinin kar2ıla2tı/ı garipliklerin de cevabını arayan ki2idir 74. hikâyede bir adam bir ba2ka adama evini satar. Mü2teri olan adam evi onarırken bir küp dolusu altın bulur ve eski sahibine haber verir. Evin eski sahibi, altınları almayı kabul etmez ve kavgaya tutu2urlar. Sorunu padi2ahın buldu/u çözümle çocuklarını evlendirerek çözerler.

2. HAYVANLAR

Tûtî: 0nceledi/imiz hikâyeler içinde yer alan tüm tûtîler, tatlı dilleri, nasihat verme becerileri ve üstün konu2ma yetenekleriyle hikâyelerin ana karakterlerine yardımcı olan, onları bulundukları zor durumdan kurtaran dost hayvanlar olarak kar2ımıza çıkarlar. 42. hikâyede Mısır padi2ahı Câmâs’ın, Zebânâver adlı tûtîsi gördü/ü kızlar içinde en güzeli olan 1am valisinin kızını Câmâs’a över ve onların evlenmesini sa/lar. Kar2ılı/ında 1am valisinin kızının tûtîsi olan Sühanperver’le bir araya gelme imkânı bulur. Zebânâver ve Sühanperver küçüklükten bir arada büyümü2lerdir. Aynı kafese konduktan sonra Zebânâver Sühanperver’e kadın cinsinin vefasızlı/ıyla ilgili bir hikâye anlatır. Sühanperver de sadece kadınların vefasız olamadı/ını, erkeklerin içinde de vefasızların bulunaca/ını kanıtlamak için bir hikâye anlatır. Zebânâver de Sühanperver



 de adına uygun biçimde çok ve tatlı konu2an, konu2mayı iyi bilen tûtîlerdir.1 Bu hikâyede, hayvanlar birbirlerine insanların vefasızlık hikâyelerini anlatarak okuyucuya kıssadan hisse sunmaktadır. 65. hikâyede annesi ve babasından ilgisini kesip i2i gücü de bırakarak sadece e2inin sevgisiyle me2gul olan Ubeyde’ye iki tûtî hediye edilir. Can alıcı sözler söyleyen bu tûtîler sözleriyle Ubeyde’yi etkilemeye çalı2ırlar. Ubeyde ile konu2maya erkek tûtî ba2lar ve onu sohbete ça/ırır. Ubeyde’nin nasıl biri oldu/unu kendi a/zından dinleyen tûtî, Ubeyde’ye do/ruları konu2turup ona kadın cinsinin vefasızlı/ıyla ilgili hikâyeler anlatır. Kadınlar vefasız oldu/undan onların u/runa i2i gücü bırakıp ana babaya yüz çevirmenin akıl karı olmadı/ını söyler. Erkek tûtînin konu2masından sonra di2i tûtî, her kadının vefasız olmadı/ını ancak kadının müptelası olup anne babayı unutmanın da yanlı2 oldu/unu ve onların rızası olmadıkça yapılan ibadetin bile geçerli olmayaca/ını söyler ve Ubeyde’ye bununla ilgili bir hikâye anlatır. Tûtîler anlattıkları bu hikâyeler ve verdikleri nasihatlerle Ubeyde’nin do/ru yolu bulmasını sa/larlar. 70. hikâyede Çin padi2ahı, kalıptan kalıba girme bilgisini edinir ve ö/rendi/ini denemek için ölü bir ahunun kalıbına girer. Padi2ah, daha sonra bu kalıptan sıkılır ve rastladı/ı ölü bir tûtînin kalıbına girerek sarayına gelir. Padi2ah burada e2inin zor durumda oldu/unu görür ve e2inin yardımını alarak eski kalıbına döner. Arı: 46. hikâyede padi2ah 0brâhim Edhem’in sofrasından aldı/ı ekmek parçasını kör bir ku2un a/zına besleyen arı, 0brâhim Edhem’in kendini sorgulamasını ve Allah’a teveccüh etmesini sa/lar. Hikâyede arı ilk olarak “zenbur” sözcü/üyle kar2ılanmı2tır. Arı ve ku2 bu olayla padi2ahın kendisini sorgulamasına sebep olmu2tur. Serçe: 46. hikâyede arının getirdi/i ekmek parçasını yiyen kör serçe rızkının aya/ına gelmi2 olmasıyla padi2ah 0brâhim Edhem’i yukarıda da belirtildi/i gibi derinden etkiler.

 1 Ferit Devellio/lu: age., s.968, 1173.



 Çakal: Hikâyelerde “2egal” sözcü/üyle kar2ılanan çakallar, kazanma hırsları ve kurnazlıklarıyla dikkat çekerler. 47. hikâyede kurnaz geçinen bir çakal, e2inin az 2eye kanaat etmesi yolundaki sözlerini dinlemez. Kendi elindeki sıçanın kıymetini bilmeyerek ve e2inin ö/üdünü dinlemeyerek hastalıklı bir devenin pe2ine dü2er ve elindekinden olur. 53. hikâyede boyacı dükkânına girip boyaların içine dü2en çakalı dükkândan çıktıktan sonra hiçbir hayvan tanıyamaz. Kurnaz çakal da bunu geçim kayna/ı bilir ve kendisini “tavus” diye tanıtır. Kendi cinsinden olan hayvanlarla konu2maz. Çakalların dı2ındaki tüm hayvanlar onu kendilerine hükümdar olarak seçerler. Aslan, kaplan, sırtlan, yırtıcı ku2 cinsinden pek çok hayvanı hizmetine alır. Bir gün makamında otururken yan taraftaki ba/ın içinde çakalların sesini duyar ve gerçek kimli/i harekete geçerek ulumaya ba2lar. Bunu duyan hayvanlar çakalın kim oldu/unu anlarlar. Uzun zamandır çakalın tavus oldu/undan 2üphe eden aslan çakalın üstüne atlayarak onu parçalar ve kendisine atadan miras olan tahtına oturur. 50. hikâyede, bir çakal kendisini avlamak için yuvasına yerle2en kurdu zekice bir oyunla kandırır ve kurttan zarar gören çobanla i2 birli/i yaparak kurdu aç ve susuz bir 2ekilde yuvaya tıkıp öldürtür. Güçsüz çakal, güçlü bir hayvan olan kurda, kurnazlı/ı sayesinde üstün gelmi2tir.

Aslan: 0nceledi/imiz hikâyelerde farklı karakterlerde iki aslan bulunmaktadır. Bunlardan ilki alı2tı/ımız aslan karakteri dı2ında korkak bir aslan olarak kar2ımıza çıkar. Di/er aslan ise 2üpheci, mücadeleci ve hâkim karakterdedir. 49. hikâyede bir bahçede vatan tutmu2 olan aslan bir gün yerini kethüdası maymuna bırakır ve gider. Bu süreçte kethüda maymun aslanın makamını koruyamaz ve yuvaya bir karakulak (maymun) ailesi yerle2ir. Gün gelir aslan geri döner. Kethüda maymun olanları aslana anlatır. Aslan, makamına yerle2en hayvanın karakulaktan daha üstün bir hayvan olabilece/ini dü2ünerek oradan ayrılmak gerekti/ini dü2ünür. Bu sırada kaptırdı/ı evinin yanında kethüdasıyla söyle2irlerken karakula/ın oyununa gelir ve kethüdası olan maymunu parçalayarak oradan firar eder. Bu hikâyede aslan, bilindik 

 hâkim karakterinden sıyrılarak korkak bir aslan olarak kar2ımıza çıkmakta ve maymunun hilesine kanıp ona yenilmektedir. 53. hikâyede boyalara bulanan ve kendisini tavus diye tanıtan acayip hayvandan 2üphelenen tek hayvan aslandır. Aslan, bu hayvanın soyunun sopunun olmadı/ının farkındadır. Sonunda bu acayip hayvanın çakal oldu/unu anlayan aslan onu parçalayarak öldürür ve kendisine atadan deden miras kalan tahta oturur. Bu hikâyede aslan, di/er hikâyeden farklı olarak, kendinden beklendi/i biçimde üstünlü/ünü ortaya koymu2tur. 54. hikâyede güçsüz bir e2ek, vah2i hayvanlara yem olmasın diye üzerine aslan postu örtülerek sahraya salınır. E2ek, bu sayede kar2ısına çıkan hayvanları korkutur ve semirip güzelle2me 2ansı bulur. Bu hikâyede aslanın postuyla bile hayvanları ürkütmeye yetmesi dikkat çekicidir.

Maymun: 0nceledi/imiz hikâyelerde, farklı karakterde iki maymunla kar2ıla2ırız. Bunlardan ilki zayıf di/eri ise güçlü ve kurnaz karakterde olan maymunlardır. 49. hikâyede bir maymun, aslanın kethüdalı/ını yapar. Yurdundan ayrılan aslanın makamını koruyamayan maymun, aslanın evini ba2ka bir maymuna (karakula/a) kaptırır ve onun oyununa gelerek aslan tarafından parçalanarak öldürülür. Hikâye boyunca maymun, aslanın karakula/a kar2ı uyarır ve mücadele etmesi için aslanı cesaretlendirir; fakat ba2arılı olamaz. 49. hikâyede, ba2ta karakulak olarak tabir edilen sonradan “pûzîne” sözcü/üyle kar2ılanan bir maymun, yuvasından ayrılan aslanın makamına kethüda maymunun engellemelerine ra/men oturur. Karakulak, bunu konu2ma becerisi ve zekâsı sayesinde elde etmi2tir. Aslanın yuvasının aslında kendisinin oldu/unu, kendisine babasından miras kaldı/ını iddia eden karakulak kendisini “2îrefgen” olarak tanıtarak maymunu korkutup kaçırır ve ailesiyle birlikte yuvaya yerle2ir. Aslan yuvasına döndü/ünde de oyundan geri kalmaz ve maymunu aslana parçalatarak yuvaya yerle2ir. 49. hikâyede, di2i maymun (karakulak) e2ini hile yapmaması konusunda uyarır; fakat erkek karakulak, tehlikeli bir durumda bile hile yapmayı dü2ünecek kadar kendine güvenmektedir. E2i, hile yapmanın bir gün hile yapan ki2iye zarar verece/i yolunda bir 

 hikâye anlatır; fakat yine de söylediklerini e2ine kabul ettiremez ve e2inin oyunlarına ortak olarak kendisinden istenenleri yapar. Tıpkı insanlarda oldu/u gibi hayvanlar arasında geçen bir hikâyede de kadın, sözünü erke/e geçirememektedir.

Kurt: 50. hikâyede bir kurt, çakalı avlamak niyetiyle çakalın yuvasına yerle2ir. Bir süre sonra çakal evine döner ve evine seslenerek geldi/ini söyleyip evden cevap bekler. Kurt, çakalı kaçırmamak için çakalın oynadı/ı bu oyuna kanar ve çakalın haber vermesi sonucu bir vakitler sürüsüne zarar verdi/i çobanın yuvanın a/zına ta2 koyması sonucu aç susuz kalıp ölür.

Peleng (Kaplan): 51. hikâyede ilk olarak “peleng” sözcü/üyle kar2ılanan hayvan ilerleyen satırlarda “kaplan” olarak geçer. Evinden kaçan kadının kar2ısına çıkıp onu yemeye niyetlenen peleng, kendini ve çocuklarından birisini yemesi için cömertçe sunan kadına önce hayran olur. Daha sonra kadının a/dalı bir dille anlattı/ı hikâyeden etkilenir ve kadını salar. Daha sonra tilki dostu sayesinde aldatıldı/ının farkına varır; fakat yine de ona inanmak istemez; çünkü ki2i sözüne inanmak gerekti/ini dü2ünür. Kadını yemek için yeniden yanına vardıklarında kadının oyununa bir kez daha gelir ve korkarak kaçarken aya/ından ba/lı oldu/u tilkinin ölmesine neden olur. Güçlü ve insanların korktu/u bir hayvan olan kaplan, bu hikâyede insanın oyununa gelmi2tir. Hikâyede, kurnaz kadın karakteri, kaplanla mücadele edip onu alt etmesiyle öne çıkarılmı2tır.

Tilki: 51. hikâyede Pelenfirîb’in oyunlarına kanan kaplan, tilki dostuyla kar2ıla2ır. Kurnazlı/ıyla tanıdı/ımız tilki, kaplanın hikâyesini dinledi/i gibi kaplanın oyuna geldi/ini anlar ve dostunu, dönüp kadını birlikte yemek üzere cesaretlendirir. Kadının anlattı/ı cadı hikâyesine de kanmı2 olan kaplan tehlikeli bir durumla kar2ıla2ıldı/ında tilkinin kendisinden daha çabuk ko2aca/ını dü2ünür. Bunun üzerine tilki, kaplanın aya/ına aya/ını ba/lar. Kadının kandırmaları sonucu, bahsedilen cadının yanındaki tilki oldu/unu zanneden kaplan ko2arak oradan uzakla2ırken aya/ından ba/lı oldu/u tilkinin 

 ölmesine neden olur. Hikâyede, kurnazlı/ıyla tanınan tilki bile kadının (insanın) kurnazlı/ının kurbanı olur.

Tavus: Hikâyelerdeki tavusların üstlendikleri roller itibariyle de/erli hayvanlar oldukları anla2ılmaktadır. 36. hikâyede çocuk sahibi olamayan 1ebbâd ve Zarîfe’ye bir Yunan âlimi bir tavus ödünü verdi/i ilaca katıp yemelerini söyler. Böylece çocuk sahibi olacaklardır. 1ebbâd ve Zarîfe 2ehirde bulunan tek tavus olan padi2ahın tavusunu kaçırıp ödünü yerler. Hikâyenin devamındaki olaylar padi2ahın tavusunun kaçırılması üzerine 2ekillenir. 53. hikâyede, boyacı dükkânına girip boyalara bulanan çakal kendisini tanıyamayıp 2a2ıran hayvanlara kendisini tavus olarak tanıtır ve bu 2ekilde hizmetine pek çok hayvan alarak hayvanların hâkimi olur. 62. hikâyede erkek tavus vefasız olarak nitelenir. Rum padi2ahının kızı, bahçede gördü/ü erkek tavusun yanmakta olan di2isini ve yavrularını kurtarmayıp kendi canını kurtarmaya çalı2tı/ını görünce erkek cinsinden so/ur.

Ahu: 62. hikâyede vezir, Rum padi2ahının kızının derdine çare bulmak ve onu fa/fura â2ık etmek için di2i bir ahuyu bo/ulmakta olan erke/ine ve yavrularına yardım etmeyip kendi canını kurtarmaya çalı2ırken tasvir eder. Burada di2i ahuya olumsuz rol, vezir tarafından giydirilmi2tir. 70. hikâyede, kalıp de/i2tirme sırrını ö/renen padi2ah, kendi kalıbından çıkarak ölmü2 bir ahunun kalıbına girer.

Adı belirtilmeyen bir hayvan: 70. hikâyede, Çin padi2ahı av alanında “tuhaf” olarak tabir edilen bir hayvanla kar2ıla2ır. Bu hayvan, tüm hayvanlardan üstün ve güzeldir. Padi2ah, bu hayvanı çok be/enir ve yarenlerine “Bu hayvan kadar güzel ve latif bir insan var mıdır?” diye sorar. Bunun üzerine padi2aha Medinetü’l-ka r padi2ahının kızının güzelli/i anlatılır.  

 Hımar (E2ek) : Hikâyelerde yer alan e2eklerin tümü kendi kimliklerini ele verdikleri, tabiri caizse “e2eklik ettikleri için” hikâyelerin sonunda ölene kadar yük çekmekle cezalandırılırlar. 54. hikâyede vah2i hayvanlara yem olmasın diye üstüne atılan aslan postuyla sahraya salınan güçsüz e2ek, farkında olmadan tüm hayvanları korkutur. Bu sayede iyice semirip güzelle2ir. Bir gün bir ba/a girer. Ba/banlar, onu aslan sanıp a/aç üstüne çıkarlar. Bu sırada ba/ın yanından geçmekte olan iki e2e/in sesini duyan aslan postlu e2ek de ba/ırmaya ba2lar ve böylece kim oldu/u anla2ılır. Ba/banlar, aslan postunu e2e/in üstünden alıp e2e/i döverler ve palan vurup yük çektirirler. 63. hikâyede bir e2ek, dostu yaban öküzüyle birlikte bir ba/a girer ve otlayıp karnını doyurur. E2ek, yeterince doyduktan sonra keyfinden ses çıkarmaya, na/meler söylemeye ba2lar. Dostu yaban öküzü onu yakalanma korkusu nedeniyle uyarır ve zamansız e/lenmekle ilgili bir hikâye anlatır; fakat yine de kendini e2e/e dinletemez. Ba/banlar, e2e/in çıkardı/ı sesi duyup onları yakalar ve öküzü kesip e2e/e de eziyet edip ölene kadar yük çektirirler. 70. hikâyede padi2ahın kalıbına girerek padi2ahın e2inden vuslat talep eden vezir zade padi2ahın akıllı ve iffetli e2leri tarafından fark edilir ve kalıp de/i2tirme sırrını göstermesi istendi/inde bir e2ek kalıbına girer ve böylece padi2ah kalıbını bo2altarak gerçek padi2ahın kendi kalıbına girmesini sa/lar. Vezir zade e2ek kalıbına girmekle e2eklik etmi2, gerçek kimli/inin ortaya çıkmasına sebep olmu2tur. Vezir zade girdi/i e2ek kalıbında kalarak yük çekme cezasına çarptırılır.

Yaban Öküzü: 63. hikâyede bir yaban öküzü ve dostu e2ek bir ba/a girerler ve otlayıp karınlarını doyururlar. Bir süre sonra e2ek keyiflenir ve sesler çıkarmaya, na/meler söylemeye ba2lar. Yaban öküzü ses çıkarmanın zamanı olmadı/ını söyler ve yakalanma tehlikesi nedeniyle e2e/i uyarır; fakat e2ek buna aldırı2 etmez. Yaban öküzü, e2e/e zamansız raks eden oduncunun hikâyesini anlatır fakat e2ek, hikâyeden de bir ders çıkarmaz ve yakalanmalarına neden olur. Ba/banlar, öküzü kesip kebap yaparlar, e2e/e de ölene kadar yük çektirirler.  

 Yılan: 68. hikâyede di2i bir yılan kendi cinsinden olmayan bir erkek yılanla oyna2ırken Hint padi2ahı tarafından görülür ve padi2ahın gazabına u/rayarak kuyru/unu kestirir. Yuvasına dönünce kesilen kuyru/un sebebini soran e2i, erkek yılana padi2ahın kendisine â2ık oldu/unu kendisinin namusuna göz dikti/ini söyler ve e2ini intikam alması için kı2kırtır. 68. hikâyede, kuyru/u kesilen e2inin intikamını almak için padi2ahın odasına saklanan erkek yılan, gerçekleri padi2ahın a/zından dinler ve padi2ahtan af dileyip kendisinden ne dilerse yapaca/ını söyler. Padi2ah, erkek yılandan hayvan dilini ö/renmek ister ve yılan padi2ahın iste/ini yerine getirir; ancak bu dili bildi/ini asla bir kadına söylememesi konusunda padi2ahı uyarır; aksi takdirde o dakika ölecektir.

Kumru: 68. hikâyede padi2ahın odasında, kafeste bulunan kumrulardan di2isi, padi2ahın ayaklarına gül suyu dökmekte olan e2ine özenir ve erke/ine dönerek ke2ke ben de senin ayaklarına gül suyu dökebilsem, der. Padi2ah, kumruların bu konu2masını duyar ve gülümser. Bu olay üzerine padi2ah, karısına söylememesi gereken sırrı söyleyeyazar. Padi2ahı bu durumdan erkek bir koyun kurtarır. Kumrular, bu hikâyede padi2ahın e2ine olan sabrını sınamasına vesile olmu2tur.

Koyun 68. hikâyede padi2ahın has bahçesinde otlamakta olan koyunlardan di2isi kuyunun dibindeki otları gösterip erke/inden o otları kendisine getirmesini ister; aksi takdirde kendisini kuyuya atacaktır. Bu hikâyede di2i koyunla padi2ahın e2i arasında benzerlik kurulmu2tur. 68. hikâyede e2inin iste/ini yerine getirip ölmeye niyeti olmayan erkek koyun e2ine, karısının hatırı için ölmeyi göze alan padi2ah kadar aptal olmadı/ını söyler ve di2isinin iste/ini yerine getirmez ve ona çok istiyorsa ölmeyi göze alıp kuyunun dibindeki otu kendisinin çıkarmasını söyler. Erkek koyun bu sayede padi2aha kadınlarla ilgili bir hayat dersi vermi2 olur.

 

 Ejderha: 75. hikâyede korkunç bir ejderha padi2ahın atlarının bulundu/u çayırı mekân tutmu2 ve buradaki pek çok adamı yemi2tir. Padi2ah, tek evladı olan kızını bu ejderhayı alt edecek birine vermeye ahd etmi2tir. Ferîd, bu ejderhayı uykusunda yakalar ve onu ikiye böler. Padi2ahın âlimleri ve bilginleri bu i2in sadece heft reng ba2ını yemi2 birinin ba2arabilece/ini dü2ünürler.

Mürg-i Heft Reng ( Yedi Renkli Ku2): 75. hikâyede fakir bir zâhid, haram on altın yerine tercih etti/i helal bir altınla bu ku2u alır. Ku2un eve geldi/i gün zâhidin karısı hamile kalır ve vakti geldi/inde bir o/lan do/urur. Ku2, silkinmeye ba2ladı/ında kanadının altından mücevherler çıkmaktadır. Zâhid, ku2un üretti/i bu mücevherleri pazarda satar. 1ehirde ya2ayan bir âlim ki2i, bu ku2un ba2ını yiyen ki2inin padi2ah olaca/ını söyler. Ku2un ba2ını zâhidin o/lu Ferîd yer ve zamanı geldi/inde padi2ah olur. Ferîd, bu makama padi2ahın at çayırına mekân kurmu2 ejderi öldürerek kavu2ur. Padi2ahın etrafındaki âlimler ve bilginler bu ejderhayı öldürebilecek tek ki2inin heft reng cinsi ku2un ba2ını yemi2 bir ki2i olabilece/ine inanmaktadırlar.

 

 3. MEKÂN

0nceledi/imiz eserde ana olayın gerçekle2ti/i temel mekân Hoca Sâid ve Mâhı2eker’in evidir. Tûtî-i Kâmil, tüm hikâyelerini Mâhı2eker’e bu mekânda anlatır. Tek ve kapalı bir mekân olarak kar2ımıza çıkan ev dekorunda Mâhı2eker, tûtîyi dinlerken ve sevdi/ine kavu2mak için dı2arı çıkmaya heveslenirken kapının e2i/inde kalı2ıyla tasvir edilir. Bu noktada hikâye sanatının temel ö/eleri olan ki2i, zaman ve mekân ö/eleri bir arada görülür. Dı2arı çıkmak için kapının e2i/ine gelen Mâhı2eker, bir kez daha sabah oldu/unu görür ve yeni bir hikâye dinlemek için tûtînin yanına döner. Tûtî-i Kâmil, ana mekân olan evden hareketle dinleyicisi olan Mâhı2eker’i ve biz okuyucuları çok geni2 bir co/rafyada gezdirmektedir. Osmanlı toprakları içine dâhil olan pek çok 2ehir ve ülke tasvir edilmeseler bile hikâyelere bir fon olu2turmakta, okuyucuda gerçeklik izlenimi yaratmaktadır. Kapalı mekânlarda ise ev dekoru a/ırlık kazanmı2tır. Öykünün temel ö/eleri arasında ba/laç i2levini en sık üstlenen ö/elerden biri mekândır.1 0nceledi/imiz hikâyeler içinde bu mekânlar, ülkelerden sahillere; evlerden tımarhaneye, bir tasnif yapma gereksinimi yaratacak kadar çoktur. En batıda Diyâr-ı Rum’un ba2kenti Konstantiniyye’den en do/uda Çin’e, Anadolu ve Orta Do/u co/rafyasını kapsayan geni2 ve gerçek anlatı mekânları, içlerinde pek çok kapalı mekânı barındırmaktadır. Söz konusu mekânların ise ki2ileri ve olayları birbirine ba/lamasının ötesinde betimleme yönünden dikkat çekici bir özelli/i bulunmamaktadır. Ülke ve 2ehir adları, ya hikâyelerin en ba2ında ya da hikâye ki2ilerinin ya2adı/ı - yönetti/i yerler olarak verilmi2tir. Bu mekânlarla ilgili ansiklopedik bilgiler, mekânın gerçekli/ini kanıtlamak adına 2ehir ve ülke adlarının altında belirtilmi2tir.2 Aldanma- aldatma hikâyelerinin ço/unun ev dekorunda geçmesi dikkat çekerken dini mekânlar, hikâye ki2ilerinin içinde bulundukları zorluklardan kurtulu2unu anlatan, genel anlamda çözümlerin gerçekle2ti/i mekânlar olmu2tur.

 1 Nursel Duruel: “Öykü Kitaplarında Ba/lam/Bütünlük Arayı2ı”, Varlık, S. 1171, Nisan 2005, s. 10. 2 Bu bilgilerin tümü www.vikipedia.org adresinden alınmı2tır.  

 1. Gerçek Mekânlar: 1.a. 1ehirler ve Ülkeler: Habe2: 33. hikâyede anlatılan Hoca Mansûr ve e2i Sâliha ile Sâliha’ya musallat olan Fer’î bu 2ehirde ya2amaktadır. Köleler ülkesi olarak da bilinen Habe2istan, bugünkü Etiyopya’nın eski adıdır. Kurulu2u M.Ö.13.yy dayanan ülke Afrika’nın do/usunda, Yemen’in kar2ı kıyısında bulunmaktadır. Bâbil: 34. hikâyenin ana ki2isi Ferahbaht, Bâbil 2ehzadesi olarak tanıtılmı2tır. 58. hikâyede, genç brahman Galatnümâ, 2ehir 2ehir gezerken Bâbil 2ehrine gelir ve bu 2ehrin padi2ahının kızına ilk görü2te â2ık olur. Sümer ve Akad imparatorluklarını kapsayan eski bir imparatorluk olan Bâbil, büyücülü/ünden dolayı eski edebiyatımızda “çeh-i Babil” olarak yer alır. Mısır: 34. hikâyede, Ferahbaht’ın terk-i diyar ederek vardı/ı yer Mısır’dır. Ferahbaht ve arkada2ları Mısır’a vardıkları gün bir 2enlik ya2anır. Mısır padi2ahı Ferahbaht’ı burada kendisine veliaht tayin eder. Ferahbaht, bahtının en aydınlık günlerini burada ya2ar. 42. hikâyede Câmâs adlı padi2ah diyar-ı Mısır padi2ahı olarak kar2ımıza çıkar. 7000 yıllık bir geçmi2e sahip olan medeniyet, Afrika kıtasının güney do/usunda yer almaktadır. Tarsus: 36. hikâyede olayların burada geçti/i belirtilmektedir. Hikâyenin karakterleri 1ebbâd, Zarîfe ve Anter burada ya2ar. 1ehrin, padi2ah tarafından yönetildi/i anla2ılmaktadır. Tarihi, antik ça/lara dayanan 2ehir, pek çok medeniyeti üzerinde barındırmı2 ve 1877’de Adana vilayetine ba/lı bir sancak olmu2tur.

 

 Horasan: 37. hikâyede “Diyar-ı Horasan” olarak tabir edilir. Hikâye ki2ilerinden Cemîle ve ailesi burada ya2ar. 0ran’ın do/usunda bulunan 2ehir, Hûr ve âsân sözcükleri bir araya gelerek “do/an güne2 memleketi” anlamını olu2turmaktadır. Geçran: 39. hikâyede nahiye olarak kar2ımıza çıkan Geçran’da Sadrî adlı tacir ya2ar. Tebriz: 40. hikâyede olaylar Tebriz’de geçer. 1ehrin padi2ah tarafından yönetildi/i anla2ılmaktadır. Gülfe2ân ve vezir Âsım’ın ba2ından geçen olaylar burada gerçekle2ir. Tebriz günümüzde, Do/u Azerbaycan Eyaleti’nin ba2kentidir. Kurulu2u Sasanîler’e dayanmaktadır. Yemen: 41. hikâyede “Diyar-ı Yemen” olarak geçen 2ehir, bezirgân Cevher2inâs ve kızının ya2adı/ı yerdir. Aynı hikâyede 0bnülgayb adlı o/lan, bu 2ehirden Semâk 2ehrine gider. Yemen, Suudi Arabistan’ın güneyinde yer almaktadır. 1am: 42. hikâyede, Câmâs adlı Mısır padi2ahı 1am valisinin kızıyla evlenir. Suriye’nin en büyük 2ehri ve ba2kenti olan 1am, dünya tarihi boyunca, hiç aralıksız en uzun süre kullanılan 2ehir olarak anılır. Yezid: 44. hikâyede 2ehir olarak tabir edilen Yezid, Muhtâr adlı kötü huylu bezirgân zâdenin ya2adı/ı yerdir. 1iraz: 44. hikâyede, Muhtâr’a 1iraz’dan iyi huylu bir kız olan Meymûne alınır. Meymûne 1iraz’dan Yezid 2ehrine gelirken ya2adı/ı olumsuzluklardan sonra yeniden 2ehrine döner. Yıllar sonra Muhtâr’la kar2ıla2ınca yeniden 1iraz’dan ayrılır ve Yezid yolunda muhtar tarafından öldürülür. 1iraz, 0ran 0slam Cumhuriyeti’nin be2inci büyük kentidir.

 

 Irak: 45. hikâyede 2ehir olarak tabir edilmektedir. Çok çalı2masına ra/men kar edemeyen kazzâz, e2i ve kazzâzın hallaç dostu burada ya2amaktadır. Kazzâz, istedi/i ba2arıyı elde etmek, para kazanmak için Irak’tan ayrılarak Ni2abur’a gider. Irak, dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipli/i yapmı2 olan A2a/ı Mezopotamya bölgesinde kurulmu2 bir devlettir. Ni2abur: 45. hikâyede, çalı2malarının kar2ılı/ını almak isteyen kazzâz Irak’tan Ni2abur’a gelir ve burada kendisine kırk elli sene yetecek kadar kazanç sa/lar; fakat buradan 2ehri Irak’a dönerken kendine kısmet olmayan bu kazanç elinden gider. Kazzâz yeniden mal edinmek için Ni2abur’a geri döner fakat yine aynı sonuçla kar2ıla2ır; kendisine kısmet olmayan kazanç yine elinden gider. 62. hikâyede, ahmak bezirgân ve sadakatsiz karısı 1ehrâra bu 2ehirde ya2amaktadır. Ni2abur, 0ran'ın kuzeydo/usunda bulunan Horasan eyaletinde bir 2ehirdir. Belh: 46. hikâyede, serçenin rızkının aya/ına geldi/ini görüp dünyadan elini aya/ını çeken padi2ah Belh padi2ahıdır. 67. hikâyede, ölen ve ardında e2ini ve o/lu Salîh’i bırakan zâhid bu 2ehirde ya2amaktadır. Salîh, ilim ö/renmek için bu 2ehirden kalkıp Buhara’ya hareket eder. 71. hikâyede, fukaralıklarına çözüm arayan dört dost Belh 2ehrinde ya2amaktadırlar. Dertlerine çare arayan bu ki2iler bu 2ehirden ayrılıp Da/ıstan vilayetine gelirler. Belh, Afganistan'ın kuzeyinde yer alan bir vilâyettir. Zâvilistân: 55. hikâyede, padi2ahın üç veziri ve çocukları; Ayâs, Salîm, Mahmûde ve Selîme’nin ya2adı/ı yerdir. Ayâs, Mahmude’yi; Salîm Selîme’yi kaçırır ve dördü birlikte Zâvilistân 2ehrinin kar2ısında, Zâvilistân padi2ahının hükmünün geçmedi/i bir yerde mutlu bir ömür geçirirler. Zâbil: 59. hikâyede, bezirgân ve cariyesi Mahrûse burada ya2amaktadır. Zâbil padi2ahı Mahrûse’nin güzelli/ini i2itip ona kulaktan â2ık olur.

 

 Da/ıstan (Tagıstan): 60. hikâyede, rüyasında gördü/ü malı, beden kuvveti ve himmeti suretli ki2iler sayesinde kendisini sınayan padi2ah, Da/ıstan 2ehrinin padi2ahıdır. 71. hikâyede, fukaralıklarına çare arayan dört dost Da/ıstan vilayetine gelirler ve burada kâmil bir filozofa misafir olup ondan yardım alırlar. Da/ıstan, günümüzde Rusya Federasyonu’na ba/lı olan bir cumhuriyettir. Çin: 62. hikâyede, Çin fa/furun rüyasında gördü/ü Rum padi2ahının kızına â2ık olması ve veziri sayesinde ona kavu2ması anlatır. 70. hikâyede, kulaktan â2ık oldu/u Medinetü’l- ka r güzeline kavu2mak için yola dü2en padi2ah Çin’den hareket eder ve kızı alıp yeniden ülkesine döner. Hikâye Çin ve Medinetü’l- ka r arasındaki yolda 2ekillenir. Asya'da bulunan bir uzak do/u ülkesi olan Çin Halk Cumhuriyeti, günümüzde dünyanın en kalabalık nüfuslu ülkesidir. Çin medeniyeti, yakla2ık 4 bin yıllık yazılı tarihi ile dünyanın en eski medeniyetlerindendir. Vilayet-i Rum: 62. hikâyede, Çin fa/furu Rum kayserinin kızını rüyasında görür ve ona â2ık olur. Veziri, kızı bulmak ve onu da Çin fa/furuna â2ık etmek için Konstantiniyye’ye gelir. Burası “Tahtgâh-ı Konstantiniyye” olarak geçmektedir. Konstantiniyye, 0stanbul'un Osmanlıcadaki kar2ılı/ıdır. 1ehrin 1453'ten 1923'e kadar olan dönemde Osmanlılar tarafından en çok kullanılan resmi adıdır. Termend: 65. hikâyede, karısının sevgisiyle me2gul olup anne ve babasını unutup i2iyle de ilgilenmeyen Ubeyde bu 2ehirde ya2amaktadır. Harezm: 69. hikâyede, kazandı/ı malı fakirlere da/ıtan bezirgân ve onu taklit ederek mal edinmeye çalı2an ahmak berber bu 2ehirde ya2amaktadır. Ceyhun Nehri'nin (Amu Derya) suladı/ı ve deltalarının Aral Gölü'ne aktı/ı topraklardır. Günümüzde Türkmenistan ve Özbekistan sınırları içinde yer almaktadır.

 

 Ba/dat: 72. hikâyede, â2ık oldu/u çengi cariye u/runa tüm malını sarf eden ve onu satmak zorunda kalan, sonra da derdinden deliye dönüp cariyeyi bulmak için yollara dü2en bezirgân Ba/dat 2ehrinde ya2amaktadır. Medeniyetler be2i/i olan Ba/dat, günümüzde Irak’ın ba2kentidir. Basra: 72. hikâyede, genç bezirgân, cariyesini Basra’dan gelen Ha2imî bezirgâna satar. Bu bezirgân, kızı 2ehri Basra’ya götürür ve genç bezirgânla â2ık oldu/u cariyesi uzun yollar ve mücadeleler sonunda Basra’da birbirine kavu2ur. Eski ça/larda edebiyat, bilim ve ticaret merkezi olan Basra Irak'ın güneyinde yer alır. Irak'ın ikinci büyük 2ehri ve en önemli limanıdır.

2. Açık Mekânlar: 2.a. Sahra: 0nceledi/imiz hikâyelerde sahra genel olarak sıralanan olayların ba2langıç noktası olarak geçmektedir. Sözlük anlamıyla sahra yalnızca çölü de/il kır ve ovalık alanları da kar2ılamaktadır.1 34. hikâyede, Ferahbaht, bahtını aydınlı/a kavu2turacak olan dervi2le burada kar2ıla2ır. Bu mekânla ilgili olarak “Fenafillâh sahrası” tabiri kullanılmı2tır. 41. hikâyede, Cevher2inâs adlı bezirgân sahrada gezerken ola/anüstü bir durumla kar2ıla2ır. Cevher2inâs, üzerinde yazılar yazan bir kafatası bulur, eve götürür ve kızı bu kafatasının toz halini yutarak hamile kalır. Hikâyenin çekirde/inde yer alan ola/anüstü durum sahrada bulunan kafatasıyla ba2lamaktadır. 46. hikâyede, Belh padi2ahı, sahrada yemek yerken bir arı gelir ve sofradaki ekmekten bir parça alır. Belh padi2ahının kar2ıla2tı/ı ilginç olay bu andan sonra ba2lar. 47. hikâyede, hastalanan deve sahraya salınır ve burada pe2ine bir çakal dü2er. 54. hikâyede, gün geçtikçe fakirle2en bezirgân kendi gibi güçsüzle2en e2e/ini sahraya salar. Sahradaki vah2i hayvanlardan korunması için sahibi e2e/in üzerine bir aslan postu örtmü2tür.

 1 Ferit Devellio/lu: Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitabevi, Ankara 2002, s. 913

 

 72. hikâyede, cariyesini satan genç bezirgân ayrılık derdine dayanamaz ve kendini da/lara, sahraya vurur.

2.b. Su kenarı: 34. hikâyede, Ferahbaht’ın cömertli/i ve keremi burada yılan ve kurba/a kılı/ındaki Hâlis ve Muhlis tarafından sınanır. 41. hikâyede, Kâmbîn ve ba2 cariye Kâmcûy su kenarında otururken Kâmcûy’un erkek balıklardan utanması ve balıkların bu riyakârlı/a gülmesi sonucu yapılan ahlaksızlıkların tümü ortaya çıkar. 71. hikâyede, genç bezirgân, cariyesini ararken bir deniz kenarına gelir ve bir gemiye binerek sevdi/i kadını aramaya çıkar. Genç bezirgân ve cariyesi bu deniz yolculu/u sırasında, bindikleri gemide kar2ıla2ır ve gemideki tüm sefine onların bulu2malarını gözya2ları içinde izler. Sahil-i Serendib, 43. hikâyede Behzâd ve kendisine ihanet eden e2i Hemenâz burada ya2amaktadır. Nil, Mısır padi2ahının hatemini dü2ürdü/ü yerdir. Muhlis, suya dü2en hatemi çıkararak kendisinin ve Ferahbaht’ın padi2ahın ihsanına layık olmasını sa/lar.

2.c. Bahçeler: 34. hikâyede Mısır padi2ahının kızının aya/ını bahçede yılan sokar. Bu olay kızın, Ferahbaht’la evlenmesine ve Ferahbaht’ın padi2ah olmasına sebep olur. 36. hikâyede Sebbâd ve Zarîfe’nin derdine çare olacak tavus padi2ahın bahçesinde bulunmaktadır. Sebbâd ve Zarîfe, tavusu bahçeden kaçırıp yerler. 40. hikâyede vezir Âsım ve kendisini aldatmasına ra/men namuslu geçinen karısı Meh izâr ile gül bahçesinde dola2ırlar. Âsım’ın karısı burada gördü/ü nergis çiçe/ine bile bakmaktan utanacak kadar -güya- namusludur. Bu olaya 2ahit olan bülbül gülmeye ba2lar. Bu bahçede ba2layıp bülbülün gülmesiyle devam eden olaylar hikâyenin çözüme ula2masındaki son a2amadır. 54. hikâyede aslan postlu e2ek ba/a girip ba/banları korkutur. 58. hikâyede, Galatnümâ, Bâbil’de gezerken bir ba/a girer ve burada gezmekte olan Bâbil padi2ahının kızına bir görü2te â2ık olur.  

 65. hikâyede e2ek ve yaban öküzü ba/a girip otlarlar ve e2e/in karnının doymasından sonra keyfinden sesler çıkarıp na/meler söylemeye ba2lamasıyla ba/banlar tarafından yakalanırlar. 70. hikâyede Çin padi2ahı Medinetü’l-ka r sahiline geldikten üç gün sonra bir ba/ yanındaki çe2me ba2ında iki garip adamla kar2ıla2ır ve onların yardımıyla amacına ula2ır. 62. hikâyede Çin fa/furu rüyasında gördü/ü kızı bir bahçe içinde tasvir eder. Burası Konstantiniyye tahtının has bahçesidir. Fa/furun veziri, kızı bu bahçede görür ve tanır. 68. hikâyede padi2ah, kadın cinsine söylememesi gereken sırrı, karısının ısrarına dayanamayarak söylemeye karar verir. Padi2ah, karısını yalnız kalacaklarını dü2ündü/ü has bahçeye getirir ve kuyu ba2ında gördü/ü koyunların konu2malarını dinleyerek karısına sırrını açıklamaktan vazgeçer.

2.d. Do/al Alanlar: Me2elik, 39. hikâyede Sadrî adlı tacirin aslanla kar2ıla2tı/ı yerdir. Bu alanın aslanın hâkimiyeti altında oldu/u anla2ılmaktadır. Beyaban, 51. hikâyede kocasının zulmüne dayanamayıp evden kaçan Pelenfirîb çocuklarıyla birlikte bir beyabana gelir. Burası bir devi bile deh2ete dü2ürecek kadar korkutucu bir yer olarak tasvir edilir. Kadının kar2ısına burada bir kaplan (peleng) çıkar ve kadın, zekâsı ve i2güzarlı/ı sayesinde bu hayvanı alt eder. Da/, 64. hikâyede da/a odun kesmeye gelen oduncu burada peri tayfasından be2 on adamla kar2ıla2ır ve onların elindeki sihirli testiyi alıp her istedi/ine kavu2ur; fakat testiye iyi bakamadı/ı için testi sayesinde sahip oldu/u her 2eyi kaybeder. Pi2te, 68. hikâyede Hind padi2ahı avlanmak için bir pi2teye gelir ve burada di2i yılanın kendi cinsi dı2ında bir yılana yaptı/ı cilve nedeniyle kadın cinsinden so/ur.

3.Kapalı Mekânlar: 3.a. Evler: 33. hikâyede Hoca Mansûr, ticaret için sefere çıktı/ında Sâliha’nın evine Fer’î’nin gönderdi/i çöpçatan kadın gelir ve Fer’î’nin a2kını anlatır. Sâliha, evine gelen  

 misafiri rezil etmek istemez; fakat yine de kadını evinden kovar. Sâliha, Hoca Mansûr kılı/ına girerek evine gelen Fer’î’yi bilmeden içeri alır; fakat daha sonra bu adamın davranı2larından 2üphelenerek kocası gelene kadar kendini hastalı/a vurup adamı oyalar. Hoca Mansûr ve onun kılı/ına giren Fer’î bu evde kavgaya tutu2urlar. 34. hikâyede Zarîfe, karde2i Anter’in oyununa gelmeyerek onu oyuna getirir. Bu olaylar Zarîfe’nin evinde ya2anır. 49. hikâyede hikâyenin kurulu2u aslanın yuvası-makamı üzerinedir. Aslanın makamından ayrılması üzerine yerine bir karakulak yerle2ir ve aralarında çatı2ma ba2lar. 50. hikâyede de kurt ve çakalın çatı2ması çakalın ini üzerine olur. Çakalı avlamak niyetiyle inine yerle2en kurt, çakalın çobandan yardım almasıyla inin a/zının ta2la kapatılması sonucu aç ve susuz kalarak ölür. 59. hikâyede Zâbil 2ehrinin dizdarıyla evlenen Mahrûse dizdarın evine yerle2ir. Bu ev, padi2ahın sarayının altında yer almaktadır. 62. hikâyede, bezirgân söylentilere inanıp karısının kendisini aldatıp aldatmadı/ını izlemek için oturdukları kö2kün altına saklanır ve buradan olup bitenleri izler. 1ehrârâ’nın söyledi/i sözlere inanan adam karısının sevgilisinin eve girip çıkmasına izin verir. 62. hikâyede Rum padi2ahının kızı için bir saray yaptırılır. Çin fa/furunun veziri bu sarayı nak2etmekle görevlendirilir. Vezir, kızın uyudu/u odaya erkelere olan öfkesini yenmesi için bir tasvir yapar. Kız, bu tasvirde anlatılanları dü2ünerek sadece erkelerin de/il di2ilerin de vefasız olabilece/ini anlar ve tasvirde yer alan Çin fa/furuyla evlenmek istedi/ini bildirir. 64. hikâyede oduncu, edindi/i sihirli testinin marifetlerini göstermek için evine dostlarını ça/ırır ve sevincinden testiyle dans ederken testiyi kırar ve elindeki her 2eyi kaybedip eski, fakir haline geri döner. 66. hikâyede hainli/i ve vefasızlı/ıyla ün salmı2 üç memeli kızla evlenen kör ve fakir ki2i kızı alıp bir ba2ka 2ehre yerle2ir ve ya2adıkları evde bu kadın kendisine bir sevgili bulup kör adamın önünde onunla e/le2ip, kör adamla dalga geçer. Kör adam, ocakta pi2en yılandan çıkan buhar sayesinde görmeye ba2lar. Karısını ve sevgilisi olan adamı cezalandırır.  

 68. hikâyede kuyru/u kesilen di2i yılan yuvasına dönüp olan biteni e2i erkek yılan anlatır. Erkek yılan, di2isinin intikamını almak için padi2ahın odasına girip bir kaba saklanır. Erkek yılan bu odada padi2ahın dilinden gerçekleri ö/renir. 74. hikâyede bir mü2teri, bir ev alır ve evi tamir ederken altınla dolu bir küp bulur. Adam, evin eski sahibine bu haberi verir ve onundur diye altınları almasını ister. Evin eski sahibiyle yeni sahibi arasında kavga ba2lar. Anla2mazlık, çocuklarını evlendirmeleriyle bozulur. 75. hikâyede zâhid hacca gidince karısı â2ık oldu/u genç sarrafı evine alır ve sahip oldukları de/erli ku2un sırrını açıklar.

3.b. Harem: 58. hikâyede, Bâbil padi2ahı, kendisine emanet edilen kızı haremine alır ve onu öz kızına emanet eder. Padi2ah, emanet aldı/ı kızın kadın kılı/ına girmi2 olan Galatnümâ oldu/undan habersizdir. 41. hikâyede Kâmbîn adlı vezirin hareminde bulunan kırk cariye yanlarında kırk civan saklar. Cariyelerin ba2ı olan Kâmcûy yakayı ele verdi/inde cariyelerin ve civanların tümü öldürülür. 59. hikâyede, Zâbil padi2ahının haremine girip çıkmakta olan A2ub adlı kadın padi2aha, güzelline paha biçilemeyen Mahrûse’den bahseder. 66. hikâyede anlatılan üç memeli kız, Hind padi2ahının hareminde dünyaya gelir. 75. hikâyede Ferîd, ava giderken padi2ahın harem dairesinin altından geçer ve pencerede gördü/ü güzele â2ık olur. Bu kız, padi2ahın kızıdır. Ferîd ve kızın a2kı harem dairesinin penceresinde ba2lar.

3.c. Hapishane: 40. hikâyede Gülfe2ân, vezir Âsım’ın kendisini padi2aha 2ikâyet etmesi sonucu üç gün süreyle hapse atılır. Hapishanenin penceresinden Âsım’ın e2i Meh izâr’ın Âsım’ı filci ba2ıyla aldattı/ını görüp gülmeye ba2lar ve kaldı/ı hapishane gülle dolar. Gülfe2ân’ın hapishane penceresinden 2ahit oldu/u bu olay hapishaneden kurtulmasına da sebep olacaktır.  

 69. hikâyede, suçsuz bir brahmana, bezirgânı taklit ederek mal edinme hevesiyle vuran berber hâkim huzuruna çıkarılır ve burada bezirgânın sırrını açı/a çıkarmamak için berberin deli oldu/unu ve tımarhaneye yatırılması gerekti/ini söylemesiyle tımarhaneye konur. Berber burada bir hayli darba maruz kalıp sonsuz sayıda ilaç içmek zorunda kalır. Tımarhane, bu hikâyede bir ceza alanı olarak geçmektedir.

4. Dini Mekânlar: 0badethane, 37. hikâyede Cemîle, dünya zevklerinden elini aya/ını çekip babasının ibadethanesine çekilir ve kalan ömrünü burada geçirir. Cami, 38. hikâyede Bâyezîd-i Bistâmî, camide vaaz verirken kendisinden yardım isteyen Türkmen vesilesiyle kendisini dinleyen cemaate a2k duygusunu ya2amakla ilgili bir ders verir. Türbe, 55. hikâyede evlenen kızlar, zifaftan önce Â2ık Resan Dede’nin türbesine götürülür. Gelinler burada iki rekât namaz kılarak e2leriyle mutlu bir hayat geçirmek için dua ederler. Bu türbeye gelenlerden biri de Mahmûde adlı kızdır. Mahmûde, türbeye geldi/inde sevdi/i ki2i olan Âsım’a kavu2mak için dua eder. Mahmûde gelmeden önce türbeye saklanan Âsım, Mahmûde’nin duasını duyar ve karde2i Sâlim’in planı sayesinde Mahmûde’ye kavu2ur. Puthane, 57. hikâyede Hind padi2ahının o/lu memleket memleket gezerken bir gün bir puthaneye gelir ve burada çok güzel bir kızla kar2ıla2ır, bu kızla evlenebilirse kendini kurban edece/ine söz verir. 1ehzade kıza kavu2ur ve puthanenin içindeki kurbanhanede ba2ını gövdesinden ayırır. 1ehzadenin yanından ayırmadı/ı brahmanı da 2ehzadenin kendisini öldürdü/ünü görür ve o da kendini öldürür. Bu manzarayı gören kız, puthanenin içinde gaibden bir ses duyar, bu sesin söylediklerine derinden inanarak Müslüman olur ve kopan ba2larla gövdeleri birle2tirmeye çalı2ır. Zaviye, 62. hikâyede, Çin fa/furunun veziri fa/furun tasvir etti/i kızın kim oldu/unu anlamak için 2ehrin dı2ında, yol u/ra/ı bir yere bir zaviye in2a ettirir ve gelip geçene tasvirde anlatılan yeri ve kızı sorar. Vezir, zaviyeye gelen bir seyyah sayesinde amacına ula2ır. Mezarlık, 72. hikâyede sevdi/i adama kavu2ma ümidini yitiren cariye, Ha2imî bezirgândan kendisine bir zaviye in2a etmesini, içine de bir kabir yaptırmasını ve eceli  

 geldi/inde bu kabre defnedilmesini ister. Cariye sevdi/i adama kavu2tu/unda, Ha2imî, cariye ve bezirgâna bu zaviyeyi tahsis eder. Ha2imî, cariye ve genç bezirgân burada tüm ömürlerini mutlu geçirirler. 34. hikâyede Cemîle, kendisiyle ilgili olarak yayılan dedikodulara dayanamayarak hastalanıp ölür. Talipleri olan gençler onu yattı/ı mezardan çıkararak hayata döndürür. 44. hikâyede Muhtâr adlı kötü karakter, sahip oldu/u malı satıp savurunca 1iraz’daki mezarlık yanında dilencilik yapmaya ba2lar ve burada eski e2i Meymûne’yi görüp ondan af diler. 59. hikâyede Zâbil padi2ahı Mahrûse’ye kavu2amayaca/ını bilir ve a2k derdinden hastalanıp ölür. Mahrûse de kendisine bu denli â2ık olup derdinden ölen padi2ahın haberini alınca kendisini padi2ahın kabrinde kurban eder. Hikâyede, bu mezarın halen ziyaretgâh oldu/u söylenir.

5.Di/er Mekânlar: Kuyu, 44. hikâyede Muhtâr, Meymûne’nin yanında getirdi/i çeyizi alır ve kızı soyup kuyuya atar. Meymûne, günahsız oldu/undan Allah tarafından dı2arı çıkar ve kurtulur. Hikâyenin sonunda aynı yoldan yürürken Muhtâr aynı kötülü/ü bir kez daha yapar ve Memûne’yi öldürüp yeniden kuyuya atar. Çar2ı, 53. hikâyede 2ehre yakın bir yerde ya2ayan çakal, ak2amları 2ehre inip ekmek ve kemik parçaları bulup yer. Bu sırada bir boyacı dükkânına girer ve renk renk boyaların içine dü2er. Medînetü’l-ka r, 70. hikâyede âlim vezir gözlerden uzak, güzel bir diyar bulundu/unu ve burada bulunan kızların güzelli/ini anlatmak için her faslın bin bab ve her babın bir kitap olaca/ını söyler. Vezir, burasını ilim kuvvetiyle ö/renmi2tir. Bu diyarda bulunan en güzel kız ise padi2ahın kızıdır. Buraya varıncaya kadar denizden gidilmektedir. Padi2ah, sahile vardıktan üç gün sonra bir ba/ kenarındaki bir çe2me ba2ında garip ki2ilerle kar2ıla2acaktır ve onlardan yardım görecektir. Mahzen, 73. hikâyede bir çiftçi, çift sürerken bir mahzen kapa/ı bulur ve içine girip 2eftali çekirde/i büyüklü/ünde bu/daylarla dolu bir ambarla kar2ıla2ır.

 

 4. ZAMAN

Tûtî-nâme’nin inceledi/imiz hikâyeleri içinde temel anlatıcı Tûtî-i Kâmil’in ve ikincil anlatıcıların anlatma zamanı geçmi2 zamandır. Hikâyelerden bir kısmı belirli ya da belirsiz bir zaman ifadesiyle ba2lar:

O   U  = UH M H GP O "#HH $"MH=    (H  2 *"  +  " "-P O H"2H 0 H 0"   H"2H  + " 2 H"  H" H4#" -P O5H   ++ "  UH#H H"  + ##2"-P O0 $ "  H$ H +"   HH "  *4#   #H(4" -P “0++   "   "  2  H *  "-P

 O 0H$H " $H"+"-P

0nceledi/imiz hikâyelerin bir kısmında anlatı zamanı çok geni2tir. Kahraman, hikâyenin içinde do/ar, büyür, türlü maceralar atlatır hatta padi2ah olur. Buna ra/men özellikle kısa hikâyelerde anlatım zamanı neredeyse birkaç dakika ile sınırlıdır. Uzun bir anlatı zamanı içinde geli2en hikâyelere, Bâbil 1ehzadesinin Muradına Ermesi (34), Çin Padi2ahının Sevdi/ine Kavu2ması (70), Çengi Cariye ile Ba/datlı Bezirgânın Kavu2ma Hikâyesi (72), Galatnümâ’nın Padi2ahın Kızını Kaçırma Hikayesi (58) ve Heft Reng Ku2unu Yiyen Ferîd’in Hikâyesi’ni (75) örnek vermek mümkündür. Kısa bir an içinde geli2en hikâyeler ise Bâyazîd-i Bistami ve Türkmen’in E2e/i (38) ile Halife ile Çöl Bedevisi Hikâyesi’dir. (48) Kimi hikâyelerde hikâyenin ana ki2ilerinden biri sefere çıkar ve yılar boyu geri gelmez. Hikâyelerin geli2imi ve olayların dü/ümleni2i bu süreçte gerçekle2ir ve olaylar uza/a giden ki2inin geri dönü2üyle çözülmeye ba2lar. Bilindi/i gibi Hoca Sait’in ticaret için evinden ayrılması tûtî ve Mâhı2eker’in geceler boyu süren ileti2imine zemin hazırlamı2tır. Aynı biçimde Kılık De/i2tiren Fer’î’nin Hikâyesi’nde (33), Hoca  

 Mansûr’un sefere çıkı2ından eve dönü2üne kadar geçen süreçte Salîha Hatun, türlü zorluklarla mücadele eder. Kırk Cariyenin 0hanetinin Hikâyesi’nde (41), Cevher2inâs’ın ticarette oldu/u süreçte kızı hamile kalır bir o/lan dünyaya getirir. Bu o/lan büyür ve Cevher2inâs dönünceye dek yeti2kin bir delikanlı olur. Heft Reng Ku2unu Yiyen Ferîd’in Hikâyesi’nde (75) zâhidin hacca gitti/i süreçte karısı zâhidi aldatır ve heft reng ku2unu katleder. Bu süreçte o/lu Ferîd dadısı tarafından bir ba2ka 2ehre kaçırılmı2tır. Aile, Ferîd padi2ah oldu/unda yeniden bir araya gelir. 0nceledi/imiz hikâyelerin kiminde sınırlandırılmı2 zaman ifadeleri vardır. Örne/in Meh izâr’ın 0kiyüzlülü/ü ve Gülfe2ân (40) adlı hikâyede Gülfe2ân üç günlü/üne hapse atılır ve bu süre bitti/inde cezasından kurtulur. Çin Padi2ahının Sevdi/ine Kavu2ma Hikâyesi’nde (70) Çin padi2ahı, Medinetü’l ka ’a ula2mak için üç gün yol alır; dördüncü gün bir çe2me ba2ına gelir ve orada kendisine yardımcı olacak garip insanlarla kar2ıla2ır. Tûtî-nâme’de hikâyeleri birbirine ba/layan en önemli unsur olarak niteleyebilece/imiz tûtî ve Mâhı2eker’in konu2maları hep gece vaktinde olmu2tur. Tûtî, Mâhı2eker’e anlattı/ı tüm hikâyeleri gece anlatmı2tır. Bizim inceledi/imiz bölümde 14 gece bulunmaktadır. Hikâyelerin gece anlatıldı/ı, hikâyenin bitmesi ve Mâhı2eker’in sevdi/ine gitmek için kapıya yönelmesiyle anla2ılır; çünkü Mâhı2eker dı2arı çıkıp kapıyı açtı/ında sabah oldu/unu görür ve tekrar içeri girer. Sabah saatlerinden gece vaktine gelene kadar ya2anan süreç hiçbir hikâyede anlatılmamı2tır. Bu bölüm, tüm hikayelerde formel bir ifadeyle aktarılır. 0nceledi/imiz hikâyelerde geceden sabaha ve yeniden geceye ula2ılması çok güzel betimlemelerle anlatılır. Bu betimlemeler ço/unlukla bir önceki hikâyede ya2ananlarla ilgilidir:  OH 2  "      H$    (    #2 " -    H 4#(  2 H*H" H4#2#H"## U (  " 7  4  "  24" H 2 "  H"  #  " 8P

 

 OH 2   "  " $"  ++ $ "  #*#"9* 2   2   "  "  ( " H   ++  2- :  #H"   4    (   "   4 "   "24" -P

OH 2  2 # "    4# 2 U$ *2H  *H   2H  #*#"  *H " H  *  "  ( +H    "- < (  "  #H" #+H*  "2  "   U"   - =  4   H 2   2U *     *  ##24"    U  " 8O0U H   H  H  H #" -P

OGG  4# H  U  ++ 4 2 U" GG  (  4 "    4 "     *H $ "$ "H 2  * "    " P

OH 2 U"  " "#2 #"   4# H  U  ++ 4#2 #H"H 4# (   +U*" -= 4 "   2H4" H 2  P

O@ 2   " 2 #" (  H  H"2H       H 4#   4#2-> H( H  (  " 7  4 " 2H 4" -P

OH 2 " U"  "#H (H #2  "       4#2- ?#  "     "" H  4# $ "  *H"   " 4#" U # "  H4" -A $H *   "  #H" "   -= 4 " H 2 2 "  (   " $( "  "# (  "#""  "#"" * "   "-P

 

 5. Metinlerarası 0li2kiler

Ders verici masallar yoluyla insanları e/itme yöntemi Yunanlar, Çinler ve en ba2ta da Hintliler tarafından denenmi2 yöntemlerdir ve bunlar her toplumda çok sevilerek kabul görmü2tür.1 0nceledi/imiz eserde yer alan kimi hikâyelerin de farklı farklı co/rafyalara ula2tı/ını ve çe2itli kültürler içinde o kültürlere uyum sa/layarak de/i2ti/ini görmek mümkündür. La Fontaine’in çe2itli yollardan ö/rendi/i ve ünlü masal derlemesine kattı/ı Hint masallarından biri olan “Kaplan Postu Giyen E2ek” masalının Pançatantra’da ve ’da ( Masal Irmakları Okyanusu) bulunan 2ekilleri 2öyledir 2:

KAPLAN (VEYA ASLAN) POSTU G0YEN E1EK

Pançatantra IV, 7

Vaktiyle 2ehrin birinde bir çama2ırcı vardı. Bu adamın e2e/i yem bulamadı/ı için çok zayıf kalmı2tı. Bir gün çama2ırcı ormanda dola2ırken ölü bir kaplana rastladı ve onun derisini e2e/inin üzerine koyup tarlaya salarsa çiftçilerin e2e/i gerçek kaplan sanarak yanına yakla2amayacaklarını ve e2e/in de böylece karnını doyuraca/ını dü2ündü. Bu planı tatbik etti; e2ek canının istedi/i kadar arpa yiyor ve çama2ırcı sabaha kar2ı gelip onu alıyordu. Aradan zaman geçti, çama2ırcının e2e/i iyice semirdi ve kuvvetlendi. E2ek bir gece tarlada arpa yerken bir di2i e2e/in anırdı/ını i2itti ve cevap olarak o da anırdı. Sesini i2iten çiftçiler vaziyeti anladılar, tarlalarında kaplan postu giydirilmi2 bir e2e/in bulundu/unu ke2fettiler. Ellerinde sopalarla, ta2larla gelerek çama2ırcının e2e/ini gebertinceye kadar dövdüler.

 1 Korhan Kaya: “ La Fontaine’in Kalemiyle Hint Masalları” Gündo/an Edebiyat, C.1, S.3, Ankara 1992, s. 95. 2 Korhan Kaya: agm., s. 96-97.  

 Kathasaritsagara ( Masal Irmakları Okyanusu) X, 62 (19-23):

Bir çama2ırcının zayıf bir e2e/i vardı; onu 2i2manlatmak için,

Üzerine kaplan postu örterek ileriki mısır tarlasına bıraktı.

O mısırları yerken, herkes onu bir kaplan zannederek, kovalamaya

Cesaret edemiyordu. Bir gün elinde yayı olan bir çiftçi onu gördü.

Onun bir kaplan oldu/unu zannederek korkuya kapılıp yere e/ildi.

Üzerine ince bir örtü örtüp titreyerek emeklemeye ba2ladı.

E2ek onu gördü/ü zaman, kendisi gibi yürüyen adamı mısır yemeye

Gelmi2 bir ba2ka e2ek sandı ve kendi bet sesiyle anırdı.

Çiftçi neticede bunun bir e2ek oldu/unu anladı ve sesiyle

Kendisini belli eden aptal yaratı/ı bir ok atarak öldürdü.

La Fontaine, bu hikâyelerden ve Tûtî-nâme’deki 2eklinden biraz farklı olarak daha öz bir anlatıma gitmi2 ve e2e/in gerçek kimli/ini sesiyle de/il posttan çıkıveren kulaklarıyla anlatmı2tır:

La Fontaine V, 21:

E2e/in biri aslan postu giymi2,

Millet evinden çıkamaz olmu2.

E2ek hep o e2ek,

Ama gören korkudan ölecek.

Bir gün aksilik etmi2 kulakları,

Uçları çıkıvermi2 posttan dı2arı.

Açıkgözün biri görmü2,  

 E2e/in 2akası sona ermi2;

Vurmu2 sopayı beline,

Sürmü2 aslanı de/irmene.

1a2ırakalmı2 görenler,

Aslanı e2ek etti sanmı2lar.

Görüldü/ü gibi hikâyelerde ki2iler, mekânlar ve olayların anlatım sırası de/i2se de anlatılmak istenen de/i2mektedir: Her 2ey eninde sonunda aslına geri dönecektir. Pançatantra, Kathasaritsagara ve Tûtî-nâme’de1 yer alan hikâyelerde e2e/in etrafını korkutmak gibi bir amacı yoktur. Üstündeki post sayesinde karnını doyurur; fakat sonunda yakayı ele verir. Her üç hikâyede de e2e/in post giydirilip salınmasının amacı e2e/in yem bulması, 2i2manlamasıdır. La Fontaine’in hikâyesi ise bize Tavusluk Taslayan Çakalın Hikâyesi’ni anımsatır. E2ek, post giyerek milletin evinden çıkamamasına sebep olur. Yakayı ele verdi/inde ise 2akasının sona erdi/i bilgisiyle kar2ıla2ırız. Bu hikâyede, di/er hikâyelerden farklı olarak e2e/i yakalayan ki2i etrafında bir 2a2kınlık uyandırır. E2e/i yakalayan adamın, e2e/i aslan etti/i zannedilir. “Kaplan Postu Giyen E2ek” masalı Aisopos Masalları’nın 279 numaralı masalıdır. Yani Hint masallarından bazılarının Ezop masallarına da geçmi2 oldu/unu söylemeliyiz.2 Tûtî-nâme’de de yer alan bir ba2ka hikâye olan “Kopan Ba2ların Birle2tirilmesi Hikâyesi” Pançatantra’daki aslıyla Thomas Mann’a ilham vermi2tir. Ünlü yazar Thomas Mann 1930 yılında “Die Vertauschten Köphe” (De/i2en Kafalar)3 adında ilginç bir eser yazmı2tır. Bu eserin bir Hint efsanesine dayandı/ı eserin alt ba2lı/ında belirtilmi2tir. Korhan Kaya, eseri 2öyle özetler: Mann’ın kahramanları 1ridaman ve Nanda’dır. 1ridaman, Brahman sınıfından, hantal vücutlu; fakat kültürlü ve ince ruhlu bir ki2idir. Buna kar2ılık Nanda daha a2a/ı sınıftan, daha az kültürlü fakat çok çevik vücutlu ve kuvvetli bir gençtir. Bu iki dost

 1 Bkz. Özetler, s.28. 2 Korhan Kaya: agm., s. 98-99. 3 Thomas Mann: De/i2en Kafalar, Çeviren: Saadet 0kesus Alp, MEB Yayınları, 0stanbul 1989.  

 kendilerinde olmayan nitelikleri birbirlerinde görerek kar2ılıklı gıpta ve hayranlık duymaktadırlar. 1ridaman’ın karısı Sita ise kocasının kültürlü ve ince ruhlu halini sevmekle beraber Nanda’nın da esmer, çevik vücuduna gizliden bir hayranlık duymaktadır. Üçü birlikte ıssız bir da/ tapına/ına gelirler. Tapınaktaki tanrıça heykelinin etkisiyle önce 1ridaman arkasından da Nanda ba2larını keserler. Tanrıça, tek ba2ına kalan Sita’ya acır ve ona kopan ba2ları yerlerine oturtursa ölenleri diriltece/ini söyler. Sita, hemen ba2ları yerlerine oturtur; ancak aceleden 1ridaman’ın vücuduna Nanda’nın ba2ını, Nanda’nın vücuduna da 1ridaman’ın ba2ını yerle2tirir. Dirilen gençlerin her ikisi de Sita’nın kocası oldu/unu iddia etmektedirler. Sonunda akıllı bir fakir, 1ridaman kafalı fakat Nanda vücutlu olanın Sita’nın kocası oldu/unu söyleyerek problemi çözer. Evlilikleri ilk zamanlar iyi gider; fakat sonra 1ridaman’ın kafalı Nanda- vücudu da 1ridaman vücudu gibi ya/lı ve hantal hale gelir. Hikâye, 1ridaman ve Nanda’nın düelloda birbirlerini öldürmeleri ve Sita’nın kendisini onların cenaze ate2ine atmasıyla son bulur. Türkiye’de Hindoloji bölümünü kurmu2 olan Walter Ruben bu konuya 1941 yılında yayınlanan bir yazısında de/inmi2tir.1 Bu yazıya göre Mann, Hint motifini “De/i2en Kafalar” da, Goethe ise “Paria Efsanesi” adındaki klasik 2iirinde farklı biçimlerde kullanmı2lardır. De/i2en kafaların kayna/ı, tarihi tam olarak saptanamayan orta zaman hikâyelerinden Vetala-pançavim2ati’de (Hortla/ın 25 Hikâyesi) mevcuttur. Bu, serinin Hint versiyonunda altıncı, Tamir versiyonunda ise be2inci masalıdır. Vetala- pançavim2ati masal serisini Ke2mirli 2air Somadeva, Kathasaritsagara (M.S. 1070) isimli eserine; da Brhatkathamancari (M.S. 1048) isimli eserine dahil etmi2tir.2 Korhan Kaya’nın makalesinde aktardı/ı “De/i2en Kafalar” efsanesinin aslı, özet olarak 2öyledir: 1obhavati ülkesinin güneyinde yer alan Gauritirtha gölüne her yıl büyük kalabalık gelir ve burada banyo yaparlar. Dhavala adlı genç de buraya gelir ve Madanasundari adlı kıza â2ık olur. Dhavala’nın babası o/lunun iste/ini yerine getirir ve  1 Walter Ruben: Goethe ve Th. Mann’ın 02ledikleri Bir Hint Motifi, DTCF 0ndoloji Ara2tırmaları, 0stanbul, 1941, s. 3. 2 Korhan Kaya: “Thomas Mann’a Konu Olan Bir Hint Efsanesi: De/i2en Kafalar” Günaydın Edebiyat, C.1, S.1, Ankara 1992, s. 111-112.  

 kızı isteyip o/luna alır, evlenirler. Bir gün genç çiftin evine Madanasundari’nin erkek karde2i gelir. Üçü birlikte Durga Tapına/ına giderler. Dhavala, bu tapınaktaki tanrıçayı görünce kaderin oyunuyla aklına sofuca bir fikir gelir ve “Ben kendimi neden kurban edip kurtulu2umu hazırlamayayım?” diyerek kılıcını çıkarıp ba2ını keser. Dhvala’nın kayın biraderi tapına/a girince onu görür ve çok 2a2ırır. O da kılıçla kendi ba2ını keser. E2i ve karde2i tapınaktan çıkmayınca Madanasundari de tapına/a girer ve gördü/ü manzara kar2ısında aciz kalarak kendi ya2amına son vermeyi dü2ünür. Tam bu sırada gökten bir ses gelir ve ona acele etmemesini ve kopan ba2ları gövdelerle birle2tirmesini söyler. Kız, sevinçle cesetlere do/ru gider fakat dikkatsizli/inden kocasının ba2ını karde2inin gövdesine, karde2inin ba2ını kocasının gövdesine ekler. Cesetler, hiç acı çekmeden dirilirler. Hikâyenin burasında, hikâyeyi anlatan hortlak (Vetala) kendisini dinleyen krala ikisinden hangisinin kızın gerçek kocası oldu/unu sorar. Kral da “Bedeninde kocasının kafası olan kocadır; çünkü organların önde geleni ba2tır ve insanın kimli/ini o belirtir.” 1eklinde bir cevap verir. Hortla/a göre bu do/ru cevaptır.1 Thomas Mann’ın eseri ve eseri dayandırdı/ı Hint efsanesiyle Tûtî-nâme’de yer alan hikâye arasında büyük ortaklıklar ve farklılıklar bulunmaktadır. Her üç anlatımda da de/i2meyen, temel unsurlar iki erke/in ba2larını kesmesi, kadının gelen sesin do/rultusunda ba2ları birle2tirmesi, bedenlerle ba2ları birbirine karı2tırması ve cesetlerin dirilmesidir. Cesetlerin dirilmesinden sonra efsanede de Tûtî-nâme’de de hikâye dı2ında yer alan bir ki2i, (anlatıcı) hikâyeyi dinleyene bir soru sorar ve sorunun yanıtını verir. Bu soru, Thomas Mann’ın eserinde hikâyenin içinde yer alan ana karakterlerden biri olan Sita tarafından sorulur ve akıllı bir ki2i tarafından yanıtlanır. Her üç anlatımda da sorulan soru kadın karakterin hangi bedeni kendine e2 olarak seçece/idir. Cevap tüm anlatımlarda aynıdır: E2 olarak seçilmesi gereken beden, gerçek e2in ba2ının bulundu/u bedendir; çünkü ba2 vücudun yöneticisidir.

  Korhan Kaya: agm., s. 113.

 

 Mann’ın eserinde de efsanenin aslında da olayın geçti/i yer bir tapınaktır ve ba2 kesme olayı tanrıça heykeli önünde gerçekle2ir. Bu durum, Tûtî-nâme’de farklıla2ır ve Tûtî-nâme’deki hikâyenin di/er hikâyelere göre farkını olu2turur. Tûtî-nâme’deki hikâyede olaylar bir puthanede, burada bulunan büyük bir putun önünde gerçekle2ir. Olayları sonuca vardıracak olan kız, duydu/u sesle önce Müslüman olur daha sonra ba2ları birbirine birle2tirmeye çalı2ır. Thomas Mann, eserinde efsanenin devamını getirmi2, Sita’nın seçimini yapmasından sonra ya2anan olayları kurgulamı2tır. De/i2en ba2lar, yerle2tikleri bedenlerde ya2amaya devam eder; ancak olaylar bir düelloyla sonuçlanır ve her iki taraf öldü/ünde Sita da kendini öldürür. Böyle bir durum efsanenin aslında ve Tûtî- nâme’deki hikâyede görülmemektedir. Tûtî-nâme’de sonu tûtî tarafından sorulan bir soruyla bitirilen ve yaptı/ımız tasnifte “Tercihlerin Sorgulandı/ı Hikâyeler” bölümüne aldı/ımız bir di/er hikâye “Periler Tarafından Kaçırılan Zühre’nin Hikâyesi”dir1. Bu hikâye, sonu itibariyle yukarıda inceledi/imiz hikâyeyle benzerlik göstermektedir. Hikâye’nin Hint masalları içindeki anlatımına baktı/ımızda ise Tûtî-nâme’de yer alan bir ba2ka hikâyeyle bu hikâyenin adeta bütünle2ti/ini kayna2tı/ını görmekteyiz.

Somaprabha 0le Üç 0steklisi

Brahman’ın Somaprabha adında güzel bir kızı varmı2. Bu kızı isteyen üç deli- kanlı varmı2. Bu gençlerden biri görülmeyeni görür, biri her çe2it sihirli araç yapar, biri de dövü2 sanatını bilirmi2. Görülmeyeni gören, kızı annesinden istemi2; sihirli araç yapan, kızı gidip babasından istemi2; dövü2 sanatını bilen, kızı gidip a/abeyinden istemi2. Üçünün de birbirinden haberi yokmu2. Yedi gün sonra üç istekli ile ana, baba ve a/abey bir araya gelince olanları görüp 2a2ırmı2lar, verdikleri sözü nasıl tutacaklarını dü2ünmeye ba2lamı2lar.

 1 Bkz. Özetler, s.30.

 

 O sırada güzel Somaprabha birden ortalıktan yok olmu2. Aramı2lar, bulamamı2lar. Görülmeyeni gören delikanlı hemen bakıp kızı bir Rakshasa’nın ormana kaçırdı/ını saptamı2. Sihirli araç yapan delikanlı hemen uçan bir araç yapıp hep birlikte ormana uçmalarını sa/lamı2. Dövü2 sanatını bilense kötü kalpli Rakshasa’yı alt ederek kızı kurtarmı2. Geri dönünce kızın kiminle evlenece/i konusunda anla2mazlık çıkmı2. Soruna bir çözüm bulamamı2lar. Hortlak Vetala sorar: Kız hangisine verilmelidir? Kral yanıtlar: Kız dövü2 sanatını bilene verilmelidir; çünkü öbürleri ba2aramasaydı kendilerine bir 2ey olmazdı. Oysa delikanlı ba2aramasaydı canını yitirecekti. Kız onun hakkıdır.1 Hint masalları içinde yer alan bu anlatıyla Tûtî-nâme’de yer alan “Cemîle’nin 0lahi A2ka Yönelme Hikâyesi”2 arasında büyük bir ortaklık vardır. Her iki hikâyede de kız, kendi rızası dı2ında anne-babası ve a/abeyi tarafından üç faklı ki2iye nikâhlanır. Tûtî-nâme’de yer alan hikâyede Cemîle, Hint anlatımından farklı olarak, her üç talibi de seçmez ve ilahi a2ka yönelir. Hint anlatımında ise, hikâyenin “Periler Tarafından Kaçırılan Zühre’nin Hikâyesi”yle aynı motiflere sahip oldu/unu görüyoruz. Tûtî-nâme’de yer alan bir ba2ka hikâye hem Hint masallarında hem de Mevlânâ’nın Mesnevî’sinde kar2ımıza çıkar. Tavusluk Taslayan Çakal Hikâyesi’nin Hint masalları içindeki anlatımı 2öyledir3:

Mavi Çakal

Bir kentin yakınındaki ma/arada bir çakal ya2armı2. Bir gün yiyecek aramak için kente inmi2. Gece yolda köpeklerin saldırısına u/ramı2. Kaçarken bir boyacının evine giren çakal, korkudan orada bulunan mavi boya teknesine dalmı2. Bir süre sonra köpekler uzakla2ınca boya tenekesinden çıkan çakal, o hızla solu/u ormanda almı2. Orman hayvanları, bu renkte bir yaratı/ı ilk kez gördüklerinden çok 2a2ırıp korkmu2lar. Çakal da onların bu halinden yararlanmayı dü2ünerek onlara kendisini tanrı 0ndra’nın gönderdi/ini, ormanın ba2ıbo2 hayvanlarına krallık edece/ini tüm orman

 1 Korhan Kaya: Hint Masalları, 0mge Kitabevi, 2.Baskı, Ankara 1998, s.122-123. 2 Bkz. Özetler, s.15. 3 Korhan Kaya: Hint Masalları, 0mge Kitabevi, 2. Baskı, Ankara 1998, s. 95-96.  

 halkının da onun güçlü pençelerinin koruması altında korkusuzca ya2ayaca/ını söylemi2. Orman hayvanları, bu sözlere inanıp çakalın buyru/una girmi2ler. O da aslanı ba2 vezir, kaplanı saray a/ası, fili kapıcı yapmı2. Çakalların hepsini ise ormanın ba2ka bölgelerine sürgün etmi2. Aradan günler, aylar geçmi2. Günün birinde bu sözde kral mavi çakal, uzaktan öbür çakalların ba/rı2malarını i2itince, oynadı/ı rolü unutarak o da onlara kar2ılık vermi2. Sözde krallarının gerçek sesini duyan aslanla kaplan, onun aslında bir çakal oldu/unu anlayıp, hemen oracıkta i2ini bitirivermi2ler. Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’nin, eserlerinde klasik 1ark edebiyatının ortak malzemesi olan çe2itli motifler, ayetler, hadisler, enbiya kıssaları ve kendinden öncekilerin, özellikle Hakîm Sanâ î ve 1eyh Attâr’ın mazmunlarının te2kil etti/i sanatındaki malzemenin büyük kısmını hayvan hikâyeleri ve motifleri olu2turur. Mevlânâ bu hikâye ve motifleri kendi yaratmamı2, kendinden öncekilerden faydalanmı2tır; fakat Kelile ve Dimne, Attâr, Sanâ i ve hatta Aisopes’dan mülhem olarak nazmetti/i hikâyelerde onların bir taklitçisi olmaktan tamamen uzak kalarak dü2ünce ve fikirlerini onların hazırladı/ı zemin üzerinde ifade etmi2tir.1 Mevlânâ, Mesnevî’sinde boya küpüne dü2tükten sonra tavusluk taslayan çakalın hikâyesine 2u 2ekilde yer vermi2tir:2

Çakalın boya küpüne dü2üp boyanması, çakallar arasında tavusluk davasına giri2mesi (730)

Çakalın biri, boya küpüne dü2tü; birazcık o küpte kaldı. Sonra postu boyanmı2 olarak çıktı; ben dedi, yücelerin tavusu oldum. Boyalı tüyleri, güzel bir parlaklık elde etmi2ti; güne2 de o renklere vuruyor, parıl parıl parlatıyordu. Kendisini ye2il, kızıl, penbe, sarı renklerle boyanmı2 gördü de vardı çakallara göründü. Hepsi de a çakalcık dediler, bu hal ne? Ba2tanba2a ne2elere dalmı2sın. Ne2eden bizden bir kenara çekilmi2sin. Bu ululanmayı nereden buldun? Bir çakal, onun yanına geldi de a filan dedi, ya düzen yapıyorsun ya da gönlü ho2 ki2ilere katıldın. Minbere çıkıp laflar ederek

 1 Özgün Baykal: “ Mevlânâ’nın Mesnevî’sinde Hayvan Hikâye ve Motifleri” 1arkiyat Mecmuası, 0stanbul Üniversitesi 1arkiyat Enstitüsü, C.V, 0stanbul 1964, s. 25-26. 2 Abdülbaki Gölpınarlı: Mesnevî ve 1erhi, C.3, Ankara 1989, s. 80-81,84-85.  

 bu halkı hasrete dü2ürmek için belki de bir düzen kurdun. Çok çalı2tın, bir hararet bir hal elde edemedin; derken düzenle utanmazlı/a kalkı2tın. Hararet, hal, erenlerle peygamberlerindir; utanmazlıksa her a2a/ılık ki2inin sı/ına/ı. Utanmazlar, ho2uz diye halkı kendilerine çekmek isterler; ama içleri hiç de ho2 de/ildir.

Boyacının küpüne dü2en çakalın tavusluk davasına giri2mesi (770)

O renk renk boyanmı2 çakal, kendisini kınayanın kula/ına gizlice dedi ki bir bana bak, bir rengimi seyret… 1amanın bile böyle bir putu yoktur. Gül bahçesi gibi yüzlerce rengim var. Pek güzelim; benden ba2 çekme, secde et bana. Süsümü püsümü, parlaklı/ımı, rengimi bir seyret de adımı dünyanın Fahr’i, Din’in dire/i tak. Tanrı lütfuna mashar olmu2um; ululu/u anlatan bir levha kesilmi2im. A çakallar, kendinize gelin de çakal demeyin bana. Hiç çakalda bunca güzellik olur mu? O çakalların hepsi, oraya toplandı; mumun çevresine toplanan pervanelere döndü. A elmasım dediler, ne diyelim sana? Mü2teri yıldızına benzeyen erkek tavus ku2u deyin, dedi. Peki, ama dediler, cam tavusları, gül bahçelerinde salınır-gezer; sen de öyle salınabiliyor musun? Çakal, hayır dedi, çöle dü2meden nasıl olur da Mina’yı anlatabilirim? Tavus ku2ları gibi ötüyor musun dediler. Hayır dedi. Öyleyse dediler, a yüce er, sen tavus ku2u de/ilsin. Tavus ku2unun giyece/i elbise gökten gelir. Renkle dâvâla nasıl ula2abilirsin ona? Görüldü/ü gibi Hint masalları içinde sadece mavi renge boyandı/ı söylenen çakal Mevlânâ’nın dilinde ve Tûtî-nâme’de1 rengârenk bir tavus ku2una döner. Çakal, verilen ilk örnekte kendine tavus adını koymaz; fakat kendisini tanrı 0ndra’nın gönderdi/ini söyleyerek di/er hayvanlar üzerinde hâkimiyet kurar. Çakalın sonu; yani aslanlar tarafından gerçek kimli/inin anla2ılıp parçalanı2ı Hint anlatımında ve Tût nâme’de aynıdır. Mesnevî’de ise tavusluk taslayan çakalın hali, çakalın di/er hayvanlarla konu2masıyla yansıtılmı2tır. Benzetmelerle birlikte verilen dersler hikâyenin anlatım yönünden çok ö/retim yönünü ortaya çıkarmı2tır. Hikâyenin tüm anlatımlarında verilen ders Mevlânâ’nın ünlü sözüyle örtü2ür niteliktedir: “Ya oldu/un gibi görün ya göründü/ün gibi ol.”

 1 Bkz. Özetler, s.27.  

 Salah Birsel, Papa/anname1 adı altında bir günlük yayınlamı2 ve eserinde yazarları papa/anlara benzetmi2tir:

"Tüm yazarlar bir papa/andır. Ne çizi2tirirler, ne konu2urlarsa onları do/adan çiçeklerden, hayvanlardan, gökyüzünden, çevrelerindeki kıpır kıpır insanlardan çıkarırlar. Papa/anname, Tûtîname onların vara yo/a kızması, vara yo/a gülmesidir.”

Birsel, denemelerini 1001 Gece Denemeleri adı altında toplamı2tır. 1air, Haydar Haydar2 adlı 2iir kitabında “Tutiname” adı altında 8 2iire yer vermi2tir. Bu bölümden Tutiname ba2lıklı 2iirden bir alıntı aktarıyoruz:

Ne söz uyumak tutilerle 500 avcı ava binse 300 kumru gökten kopsa Biraz düzde biraz e/ride Kes kes bıçakçıba2ı

 1 Salah Birsel: Papa/aname (Günlük), Adam Yayınları, 0stanbul, 1995. 2 Salah Birsel: Haydar Haydar, Bilgi Yayınevi, Ankara 1972, s. 29 -45.  

 Nüsha Tavsifi ve Nüsha Tavsifinde 0zlenen Yol

Eser incelemesinde esas aldı/ımız nüsha, Millet Kütüphanesi Ali Emiri Kitaplı/ı RM 168’de kayıtlı olan yazma nüshadır. Nüshanın tezimizi olu2turan kısmı ise son 90 vara/ıdır. Yazmanın görünü2ü hakkındaki bilgileri çalı2tı/ımız dönemde Millet Kütüphanesi’ndeki tadilat nedeniyle göremedi/imiz mümkün olmamı2tır. Eserin ba2langıcında, sonunda ve içerisinde yer alan bilgilerden hareketle elimizdeki nüshanın tavsifini 2öyledir: Yazma, 178 varaktan olu2maktadır. Hikâye ba2langıçları, beyitler, kelam-ı kibarlar, ayetler surhludur. Nesih hatla yazılmı2tır. Her sayfada 19 satır bulunmaktadır. Ba2ı: H  H  H=  H  H H  H H     H   H $H   H% $    O (    H  P*  +H% ,  Sonu:,,,H H.    H /H H0  H H U   .   U  H  +$ U$H %   H   U U ,2 H H U .  G Temme kaydı: R H  $  H0R  R $00H 0  +     +  % $  /   5    =H  .   H /0 0H$ H+  / . +  H0   U0$0 U0 9*::;9*::; $ + 0 $ $H 0 $  R      $R  M   H  H  0$ U H HR H   H0 H0 ,=  *>?@,   

1 “Andolsun biz Âdem o/ullarına çok ikrâm ettik.” (0srâ, 17/70).

174

1a’da Ali Emiri’ye ait oldu/unu dü2ündü/ümüz bir mühür bulunmaktadır. Bu bölümde ayrıca Millet kütüphanesinin kütüphane kaydı, Kısım: A. E Roman, Eski Kayıt No: 168 2eklinde yer almaktadır.  Söz ba2ı:AHHH  BU H R MHH  U H$BH0 2EH FH Uibaresi bulunmaktadır. Surhla yazılmı2tır.  Eserin sonunda da Ali Emiri’ye ait oldu/unu dü2ündü/ümüz mühür tekrar yer almaktadır. Eser, 178a’da bitmektedir. Metnin transkripsiyonunda 16. ve 17. yüzyıl özellikleri göz önünde bulundurulmu2tur. Metnin içerisinde geçen beyit, kıta, müfred gibi ifadeler koyu renkle i2aretlenmi2tir. Ayrıca metinde yer verilen Arapça atasözleri, deyimler ve ayetler koyu renkle belirtilmi2 ve Türkçe anlamları dipnot 2eklinde sunulmu2tur. Kö2eli parantez içerisinde varak numaraları gösterilmi2tir. Metin olu2turulurken noktalama i2aretleri kullanılmı2tır.

175

II. BÖLÜM TRANSKR0PS0YONLU MET0N  H 2     O   H P U  H!" #O$=H  '(R *  !HH  ,H ( U (H! (*H- .H(, /1 HH* H"U(5H("!2  5( !H!H H" H,H(- H6H*   H(, 5!(  H  /9R 5!!5 !!H5 (!:H* 5(  U "5 "( !:,H;  /<2   ( HR(:H,H- 5! 2U , H! ( >H  (H ! ! ( ! 5"U /? .( ,H  ( U  5 ;  "H "(  -! " >  !  ,H*  5 ;  " "* ,  H"U( (  @ (H*  6**   R  !H( " >  ,H(   /  .   2   9 (H! (; 5:;U  (H!, !2!U* ( ;5 ,H* - ( >H * ( ,HH  2   * * H ! **   H 5( ;5( ! 2-!H!     05" .  !H!      ( - (2 * H*     <:   - (> 2"H*   E 5!  U - ( > 5"HR(:H!  2 5 ! 5":>  H   *  (H- ((-H , H( " 2(  *! 2  , :( H2 :>* ,  ,: " ! H(*:!:>H H * ! H  H 5 H  -.H (  , / ! JH ;  .*H(;"( 5  H(;"( 5H(;"( 5  05" 5 !H . "  * .!H( >:. U( 5  !H(  0"5  ;5U( 5H- ! , ;H H!  ,H(  !*" H  9"( ("!  :*I:J2H! K  ! .  ! !H! 

176

  E 5  . >    2 (   H! (   U-  (H ; H!   *: !  (: U( H!>5H " ,H ( U R: ,( . , H ( H *: U-    H " ! ">!: H* " *2 /M (H  !: H* " :   9 R( ,H( * H( *2    O<: :!    2: . ;"H  ,   ,H   -;  U-  U2 ( (  2 *  "H  ! 2: /P > *5  H! ,  *R" "!H! ;H ! H!",  ;5U( ! ..*(!: H ( :> :  H! ; 5H:   , H ; 5H2! . (NNN-H:(   /$!!H5 2 U-: H" ((* H "!2 ,, 2, (H =* U( > H" 2:>" # O -H( ! H H(  H*O (: H-  "! !  * :R *H* R  ,H* . /P52!5 (H  :! 5" : .2! ( *  H  ! ! "  / ?   !  U( : ! U!O K  * ( ( .* 5,H : ! !U!! "!  5(/? ;H2 ! ! : :!.,   -(H  *! ", ; 5(/?  H( ! . ! OP55 ( 5,H   H ! !/P  H! (""H!, > U-  ,( (, /< U- ! H  .  "  . >  9   (H H  ;H  " ,  OQ: " !:H / ! !    *:   5 2 , " . ! !/P   R5  ,H* ( , / E 5 9    , H ( ! RU5 :> H H  = H*  2 "!!  ! > "  H  "! . "H   /? " S2   H- !( * : HU5 ;  '(  * !-! 55 "H "!5 ;   >5 H" - * ! "5 ; >* .(* -H ,! 5 (. / HH .   " :  (H(  !2 ,  ! -    *(  "U!  ; H" !2, !HRR  ,H",:=U "  H*  U> * U  H(H(*  H ! H* 5 ; U"!2, *2 (*  H " ; ,  5 (  " .>5   :- "  H*  H, ! ; :; (H!5" (>H2HN*N*N*! 2/E 5  9  . >-H (>>! "("H "/ H!* 5 ( ! ">* .( -H9 R(*: ! "( (2 ! ( ,:>! 5  2H ( : :>

177

"  OM!  ! " .H O? (!.*; ! ""!  " (H!U5: H  "/K (*- :U ! "( (H "!U*:/T  ! !H  . !  -H 5  5H(  !/ $( 5!HR:H( *  5!  2 ; " !  !/ ? ( ( 5H.H 5:(/  ( * 22 5 5! 2 ; !H, ! ""!  !  !: H:(H : 5 (/$(-(H  H!5" !H ("(H* 5(/1 H(::> (U !: !H"  ;"!  ,H :! " ."!  5(/P, 5! !*H  " ! " ,  : H , (H   9 R .( / '(  9   5! 2 ; . (  ! !2  ( H5H(:> 2  ( . /<5! 2 ; !" H> ( ,H ( U  H; "(  /1 5!H, ! =H* - /1    . ((  ,H ( U R(; "! -/E 55 H H; "  ,H ( U R: H( 5(  . / $ W5 5     . / H H"U( *:  2: :> . 2/ M( >> H(    ,  O$,H  2H (   P / 9  " # O9H(  * (  :!:- :H   NXNX  (>  !  !,H : -H:!  :>  (. (H5 ( ! !U  ! " H   : ; !-  H  " /? . H  :!/@!  5 !H !."/P/H ( H" #O   5:(/@H(*  H 5   ./ R !,H : -H ."5 /  1 HH = "  5 ( ,U ( H5:-   /H: -H  . /Y !H( H ! 5 5:(/0( 2HRH:1 HH= H;: !:=H ; (HR:> (  *=H ((-H 2 R !- . /<5 !H  ."5 ; RHR !*:( 5 !H !- : /P" 5 , /$!!H 9 R( H; "( *:>OM. *:2  ,H ( U R* - , 5 . H!   ( H" , *U H ( ,=H : ,H * ,  * - ! -/?:: U  *  .(*:2 "  *   !  ,H: /! (! " *   "H."!  H  :  H: /P / $2! : ! ( H!  ,H* . ! >   - (H(  *H( "/?:!(,H- * 2(.(.   (    "    - (H(  *H(  "!  !! (!:>(H- H  U "5" . : :>" !H :="/?: ;kH (;R 5" .** H":>" , 9   H2  !:> !H! " *  2 (((H2*"(.(H ( HR(:2 .( (": :>-( *  /E 5

178

* .((H . H( ,H  ( U ! *H :*(.H  . ,  !(    . / Z  NX*NX*  H"U(  5"  :> 2   ": / ?2  : ( *  2 ": : / ( * - /<": :> , ":-( * / ,H ( U !"  :>    "  "  . > 9 R        . *H( (( :":> O?   ;O ? (!H( ! 5 (( 2, : P* *   !  *  > H! " >   / $     H (  H (  2   .( *! / 12:>  / ?: ,H (H5 ( (.H!  ((2: 2>*:( :*2 ( ! :>  *:( :> ! 5 2 ."  / H M; (*:( . >(   .(*! /0 5  * * (  * - / Y  *  ( 5(   ! "!  !! ( ! / ?  : :H(   ( *  ! 5( , /O?: ,H *,H  / ?  ;   !/P / @! 5"";H*: ,Hnu fa l olınması u U ( H : !(  H=    / ?  :  H  : H(H ,H  ( U    9 R  2:5 ( . " >  - ( : : , HR  ( (. " /@! O $ *H( ;  P !:(" ! 2 /E 5" #OM 2 OU " H   - * * -  !2H* 5-  2   5!H  H ; ::- :  ,  *: H"U(    * - O H! OP ,H> (! (  5-/0!   , "-;H;. 5!H

* ( ( ,H (N\N\N\ ; "; H!U2"! - /E 52!. (H "( *   H"U(:  2:5 ( ( / $!!H * -( (( * - 2"! 5(/P /E 5 5( (* 5(: :>*   ."  /? 5(5 "  (   * ( . " >5 " ,  !H" ( * 2=*" /?  :H"U(  5:RH" . (HH" ((, H"U( "  "/?   H"U(:5- ,H  ( U R :  ,  (  H!  * * (  !:,H;  .  / E 5 H"U( ,H  ( U R::>2 !2Hbihü  ,tezvri rU2en ü H2 H  /?  :H"U(  -( 2   ,H ( U R" 5!>, 9 R  :U* "  "  5( :> 5,H   H !" /Y !!: H(H ! ,  !* ! (H  H  , *:  H    *: !  "!H!  /P > U H 2 R  *  ,  " # OM H 2 , !U! (H- ((OM. *  5 (! " "  H" 5 !, 

179

5  :(!( *  H 2 U  5 !2" *:9 .* 5,H   H !*  (H! * (H !:!, 5( "!*::  * " ,:;!*U*:* . -H   ; (" ,  /P/$!!H! .  *H:> :* (U H(*"( H ! U2 ( "!2/<.  !: HH !:> " 5.   /'(.( ( H5 

2!  .(N\*N\*  *  > U 2  (U H( ";H   >   :!H"  "   H 2 ( ; 5( (. >UR O]: ! 5 (P;  H*"/ U " #OM!U! H(O? (!.- ! :: H!! 2: /? H(:   5 ( ; H : (HH( !!/ ]:!  (  / $( ( "! *U > 5-!   5  *: "  ( ; H" > !*U*: H(*(  , 5 (/ " ! 2  -H  ?H*R : U ( H  ,  :  5  > ( : 5   !: H  . .* :! !  * (! 5 :! 5    !: H  5(/P / H 2 "  O   H P U  H!" #O (:  * >H2H  H* 5  , /1 HH>H2Ha :, !2/?.( Y!HU(*" ,   .( 9 *"  /EH2H 2 , "  " H H ">*  ,H  Y!HU(*"R>H2H !:  /E 5Y!HU(*"5  5(a"U5> !5" ( >H2H :>  : H   H !  (H!  U2R ,H(R  " * " ,   (2  9 *"R   "!H!  H " > (  ( (( *  ! ! "  5>H 2 "/ Z( * .( (,H  ( ,H-2  ";H" !:a *  ! !(U(   ,  9 *"   ( *  * H ( >   !H! (  "*H    ,     :*U " (  ( H;"! -/E 5*: * H * * (  !!** " N^N^  ! ,  " -  :>  ;    "  " !  ! ! "  *:( : !  !! " (  H;(2! ( 2>(H 5 " U( ( ! 2, *:(  * *   "";H : !** " -   ( ! ! " (  "  :=( ! U5 :> *  " *  *- 2!5 (  " ! ((    / E 5 2! (      !(H;" 2 > Y!HU(*" 9 *"R  * * (  (;H > !H * (  * U " -  :> Y!HU(*"  2*  2, .( * .(9 *"R  " ;H  ;-U( > H H  9 *" *  .( :>  - *2 ( "  H  "/ Z 

180

 H*  ,2  H5".  OM" .U2  H2H(  " P ! ;U! ( ; (H ;RH  H5 (" H :"  "H >*H  25 2,  ! "  ! 5"  ! U2 :  H  : !:>  , H(  / O 5  2 ( (. H   ;;H;H;H*/   5(  ,"! 5(! (H - P>5H-:5- (*2: *2 ( 5 !H    H" ((5 H( ;  !  U":: , *" H(  H( , ,   2!2/ 1  -H   ,2  !2H   > *:(: H(  *:> !"     ,  ( ( . > 5 H!(   " # OM  ,2  5 H " (H!O?:  H- * (H  " " (H::H 5 !H , ;"H  5(/N^*N^*N^* O_ 5 ;  H  :(HH P\> H H 5:--5 5(, *:( 2H "H  ".(   "(    !H : * ! 5 U 5 (P5:RH"   H  ,22  -H (-( *:>OPH9 *"O?  2! H * . , (H H* !H  ! 2!:   05 ( H5H !H  H(  H ! (!H :>  H*H*H ( (* . ( 2H.H(!, .-H  U(:!* ,  (H(:!, :    H "H-*"( H ! (!5"(:!/P ,  " # OM 9 *"O K ( ,H  ! U!: / M ! ! O H  *H ;HR 5  ! H "!/ 1! (   *": 5  ,  !  H!: ( , U-   5 . /P > 2  -H   ( ; 5 "/  1  -H     ,2 ( > ,  * -    / H .H  2:( *  2  *H- ." H  :>  H . > 2  -H ( ( >> O? ( ! "  *U  / ? (! (H!:! *H ;H   /P / 1  -H    >  ( ! H  (( H5>( ( /Z (*  : (H (.  /< : (H (5" H""!  (* !H ":   /*H ;H* !H . -! .  ."/ 1  -H  9 *"   : *:> : : ( .   *  *   ( *  : *  :"! 2/ : *    (: - ( ; H  ;H(  / 9 *" : * H " ! ! " >  (: - (  U! "/N`N`  9 *"R: U! (( (,;>: *   , / : *H :  ! : / $!!H (."! >9 *"R:-( * ,  H( H OZ : * 

1 “Evde bizden ba2ka diyar yok.”

181

! (H "/$!!H* (!!! -:!(:>*:!   "/P /E 52  -H  (: !5 (! ,, ". ! > ( =H5 ((: *  ! 5> (:( " , /P ( ! :> (! H( (. > ( ; (  ( > ( ; (  2(  ,  ,  2  -H ( ! H( .( ( (  *: : U  2   " * > O? ( H !  *:   !   :  !  H H (  ! ,, "5-  ! 2U  : /P/02" #O? O$(  H* , ;H:  / $!!H  (  *H*  ! , :  !H (H * 5H("! ( ( *  2 R  .  ,  !H  (H  . ( ,U ( *  *  "!  (H ! " (  ! U;: / " ! = "  U5H  R5M5 H!: :H*  H 5 *: H! " R /P/02    O    H P 0  " #OOO? .(*  O *U"     = "  U5H  R5M5 H! . > OM !H(O PH ( *:HO $ :! *  H! .  / ? ( > (   H ( ( H   OP (  = "  U5H  R5M5 H! *U"  (R H!H((H! (" (:>  /T H :H*  ( ,2(  > ,H- : :> .  ,  " # OPH U5HO HHN`*N`*    ,    H! (;!:"H:!/ *!* ( (! ( "! O?:!   : /P ( U5H  R5M5 H!" #OPH :H*O5U: *U" ! 5(; ! :  M.  *U"  5" 5   *-  H!H( . !2 / ?- (:  H (  =H , ! --,  . !:(;5" 5 : U( 5  -/P ]H*" #O: H:! (;: /   ,   : 5 5:(/P / E 5 = "  U5H  R5M5 H! :H* (; , !   ( ( !*H  " (( ( *U"  !H  5> , !  !: H (  :H* " # OPH ( *:HO ?   HR !/ < *U"  U "(  ( @ * H’R / ?: U "  5 . .!- 5 * * 5 ( 5H , !(  H! ,  !"H( ( /P>HR*  /'(  (*:!(,H-  H! ("! ( 25" #O0!,H( ! 5*:! " *  ! ,, " "/ S !  *:   H* ! ,, "*:! 2 (5H (*::  !  5 H "! ( ! "("H  5(/P/ .  (, : *> HR; 5( (!2/0 5(  5 ( *  : U   ( (H  ,H  :> * *  (  H (  5  "!2 / 1 

182

-H ( ! ,, "  ! H( .(  "5( >  5   "";H 9 *"R: ! "( "H  > :=U ( .  / : !  ( U "(  ( O? (! (H!:! H R /P/ : * U "( (O? (!(H!:!: R /P> O?-  ! " NbNb  *U  /P  (H- " / 9 *"   (  **5 (:! " H  ((((>*U  /E 59 *", *H ;H,  H , : *: "( ; 2:>.  / "  -!H(5 H" / S H  R.  / ! "  :H! . .(>H2H:* 5 U .((  H5" .  /@ !    *   ! :>K:H(  R:( 2 ( >,  *:( *H*  (  ( (  = > .U( H .U( ! ; "  .5"   / 9 *" H H(  * .U2  : :>*:( 5   (>H2H:.-9 *"RU2 /  H": ,=H (( * " H* ", (H  H( =H  (,H  2! H* " !2H   >  2:5 ( :  / M,, H O  ,H " ( .  5(P  5:RH "/ 9 *"" H! >OK H  H !-/P:!:-*:!  H5". /P IJ/ ; "(5 ! /K:H(  *:(: !H" (( ,  H    H"  5 (H" ((-H >, R H  :U; " (>* ! H( !:  (   :> H(H ! 5(  . " > !: H* " "  !** " -H  :  / E 5 K:H(  * .( : (H (": : (> ! ((H" ! :2/ H" !  H " H5 , /O:*:H" ! !:: OP; !H("/P "!2 5 5 (   ,,H  : :>    / ?  ,   *:!Nb* Nb*Nb* !! ( ! / K:H(   R: ; *- :> 5 H .  / EH2H: ; *- : (( !  ! " H  : ;  ,  : (: ;  *- :/ Y  2 !!U! : !-U( H(  (  .   ,  9 *"   H( 5(  . > ,  2  ! : a5H, "   (     /9 *" >H2H:H" ! H 5(("/: " #OM 9 *"O ?: !!! *  :: *(:! :> , :> H" !  : !/ $( !: ! 5-K:H(  R, :>O H" !* ::*:: !/P5  5(  *: (: >H2H: " ( --  ; " -H  !5 ( 5 * * /P / E 5 9 *" :>>H2H,  /? -; ,!: H* " :>K:H(  R:

183

( , (! (  " ,  OEH2H:!OY!! " !HU(:* (! 5:(/?  :: , :> H" !  :!/P  ,  -( 5" / K:H(      -( , > 9 *". >: R 5 > H: :> : (H (H" !2.  . >: * U "( . >R  ,  :: (H" ! :>*: ,   :>9 *"R. " /< :>K:H(  R::=U (." >"!"/ K:H(  -H 5 >9 *"R!H ; H,H( , "( ! "5H(" , Q0";H" ( 2H* *H( . /R! ;U! ( ( !: *> "* 5( ;   ( HNdNd  ;"   / ?:  (  ," . ! > K:H(   R:  - (  *H    (  / EH2H:   *2 (( .>    H "   5H* . ! -/? ,   ,H! /K:H(  R: -(  ,H   / ( >  ! 5(" 5"H;    !5 5 !:> ,   - H "    !  , 5 ( H :> H ! * .  .-/M !5H, " (2:>,H( - / ?: ,H    (  2H   / ?"( 2     5 : !H" ! :" / '( H  *: ,H2"2  -H 9 *"R" #O? (( (:>Q1H  ! /R5:H( :=U (." /Q :> - H !/P/E 59 *"  H R:>>H2H :=U (." >OK:H(*- H -/P/ EH2H   OM.  H  * 5  5, >5 ( (! H!H !/P ,  "/?  :*:(  !  !HU(." >5" .5" /T HH 5:H(: ( :  -  !> -  (  ,  H 5( - (  *  !  ! : :> ;R H  "/ K:H(  !*U*  "*::>**5 (:( (. ( >H2H    , ;H>!  ,- H,! H, : !H5 (  ! >! (!:,H  5( 2   - ( " -, ", O? > Nd*Nd*Nd*:!/M  ,H:!: /P> - 2  -H   ,  2  -H  (  ,   > 2  -H ( H  H  *   "H! ,  H * "    (H!*: , " (H’ ( 5 2 (*H ;H H , :   2  -H (( (. >OT , "5 H "!*H OP" *  " /E 5 *H ;H!  ( 5 !2  -H  H " ;/1  -H  *:>  OM 9 *"O M !RH: " HH  , "  5 H " .2H  / T ,2

184

!! "  ! !: H:H= :H!H  , H  !  >H2H (U  !-5 (/ 0! 5 ( ( H  !  H R  ,  : R  -( , 5-/ Q :> ( ,H " ( .> *H," :H" . 25( , (  ( ,"5" 5  ! 5( H= *::(5:( /P/1  -H " #OM*H ;HO (* * ! (H H! 5 5(/ 0  5"  * (! (H H!  -! "!  ! 2"! >  H    , "!  5 * * ! 2   ( "!H!   , "! ,"(  5H  :;:!  ,     ,"  2! (  (:!( U  "!  *H*   , " ( ! R!U! : P*H ;H.  -(, ! -,   , ! >O1  -H = " (  H H    (  5 !   !-/P > "   OM 2  -H  H(HO *H   ( , H5:(  (2 (( :>; H ".," :;  **H( 5"

. NeNe  :>   H :*  HR  H ! ,(   ! = "  !: ! ! 2  **H(M !  ( Y ! H(= "  ,25U* ( 2: :>5 !! "( ; 5",  * - ;U=H": ," " H; 2 H"  (H "5 (5 H* >*  5 (:,, " H  !* (5 !  H*"/0!*  5 (( ((  H  !!/ $( *  R  ,! .-    . (! !/ H  , :    ( (5 5( /P>( ((HR* /?  :2  -H -( H R  (>OK-  ! 5-P5:RH(  H " #OM(U   H !,   2  -H  5 H "  !: !O ?-  >  HR; 5( (-/ K ( *" I:J 5 H " ! " H  ((:-/$ ! !-* (( (-H ,H :>*- 2! 2 /""H * * !- H ( 5 >*" 5 !5H  5  U "  H   . (> 5 ( ! " "H     ,   -!H(( *   *H , " :H":!:-  . !  / ,"  **:: : 5 *:(H= :H!H -, 2!-(-  ."!  5" -/P   (  9 *"   -( , . .* H  ,  :  ( (( .HR*   / 1  -H  *:( : H"(   H( :> *:  H  *: !  "!H!  /P > U  H! H! ( ""H! ,  ,  " # OM H 2 O ?  ::   H"  H  ,  : Ne*Ne*  5  ,  "!H!  .* * (!   5 :! ,  "!H!:! (  * - / 0!  !H( : !:> * . -H 

185

5 !"(  -! " ,  (HR  , H ! -!  ( "  /P (  *:> .   *H! 2/  R ; H H5  5 .U2    H! 2/P( .   2*"! > " 5.   /'(.( 2!: .*( H 2 U  . > OM UO  U  /  *  2:!( 5 (   ::5:- :!/     .!*! !/?: 2* (!*2:!* H / U " #OMH 2 O ( 2*2:!* H  5(?H-H  ,(! H(IJ 2(  ! "* ! "H  : /!# A2: cebe-i sübHn-i U A2: . ,  H  ,U   A2:  ,    !H A2:  ! a U 2  !H   A2: ! 2  * -!   ! A2 . ,U H !   A2: 55 (*H(  :H A2 * 5" : 2H:. H    ?   H !  (-( A2  $HR(5-(    T"  : H(H( (*   K * ! , ;H: *:5 *   #O0! H 2 O $2( !=  .  5 * 2 H " 5(/ $2 (5H(:;  :HR: , , 5  ! "  :HR: / $2:HH" HR  2: / _H ( H2 ( !5   H (*::   2:HH* (  H "   ////NgNgNg $  : U  2 ;2H"!  (H     /! ( : ! " * 5 " > !5  5 !   /P/H 2 " #OM  !  !**!,  * (! .U2  !( "  (5!O @ ,  H!: (!  :H ,  (:: .UH ( ; 5   5HR: /? ! 2 ;2H  ! !-,   *2 ((H !5  2  * ;  5 ! -/P>? "#

186

6*  H  (!:- !! 5 . ! -  =H.   , :!(5H(* , ! -  ; =H H(H(    ,!-  ,  ; "!-  ,  2:!:-* " * H ,H ; : 5H!-( : / $-!    2(! U, ,: " H(H((! U !!:- ! !:  /P/ U" #OM!U! OS; (O?:*:: ::  ,H* H " H H(  / Z  * H   2( , ! ( !5    2."! - !2  /   *H- .H(   "! -/ _H ( OH (-  RHH (H, *  ,H (/P^; ,H5 - 2;H H(  ! "     ,H, H(U( (H!  2 !   2;H, : /?:(  (:!U H  *  . H  ,H ;  5 H  : :;:   ; "! .  /" !1 **HR:H"U(  ; >H2H:H,U5 (  *-:> ,   (2  $("  , :> !- "   ( -H "  ( H  >  !!H-  " " !2 /P / H 2  " # O     H  U  H! " #  5U5 2  (  *  2 ,  / 05!(  1 **H    /Ng*Ng*  H  ; H,H( H*/_H ((H ,H . ! !2/?:5 * * (H "!-U(R *:> H5" . .(  5:RH > ,H  (  !H(    / ?  .( H( 5(   !H   P:(H( (* ** H . >!5H;  /1 **H**  ,H: U (( H -U5 ( 5 , O?*  H  RP> !(H-  / !  ;(U(    ! " (!U( (( *: *  ; ! U( , / O?:(  H,U5   -> H"U( (    ,   * !H   /P  ,   " 5 .( *:(  , H  > ."/ $!!H2   H,U5*: (!-/0H2  >H2H (:5 H (* H,U5,  ,  >H2H: H " !*U :> -H 5  5 ,  ,  ; H  *:" > .-( (  (:  / E 5 1 **H H"U(  !2H,  > H,U5  *     = "! .   H  ,  , * . :>H,U5: *H  . > ! (   *H ( (  . >H,U5     ,  H ! H (H: H(  ( ." >*-  / (  :> ! U ! U(   ->   / $!!H  ; R( $("  (H! *   (2 , / !H! " *  ,H! ! 5 U : (( *  ! >*:

2 “Allah ilacı olmayan bir hastalık göndermedi.”

187

,H (2  $(" R 5 /E 5 " 5.(*H  (H,U5=H : >H2H: ! U!   // NN T *  "!  ( ; !H( "/ OY  ! H,U5  *:: 5 , HUH" ((:! !H" ((* * . "  5 *":(!i .H( , !/P , "/T H 2   ( (H"/E 5 $(" *":(!i 2"..* , :> !2 5: (5 /EH2H !2 5: (2"  =*>O1 - "5:(OP; !H("/Q- H5 " #OEH2H:!O?:!H ("(5:RH "!  (* ;  H "!  !  ! !:H; /?  2(5-(  "*H   (!-/?   =*(HR (5 !2/? 2 5:RH  (5:(/ 9R ,H  H"U(  5  -H5 " "* (5:(, HH;:>*   ;  =  ( 5  5  *:(:  ((. (5(/P /E 5>H2H,- H5 (:*:" * ( > 5 (>=*  5H ( ,  $(" R : :>OM. 5-H;  55 ((: ( " !/P / $("  " # OEH2H:!O H,U5   .( * (  !2 ! ( 5H( (( 2"!/M.  "!H (!:>H;:  5 -* (!(:! !: " ! H ! " (/$( *    :> !2 !- ((( 2" !/P/ E 5 !: " ! H ! $(" R( (2:>.(  / $("  *: H ! * (*  (:, * (N*N*N**  (::>  ,  !!H: 5 ( , >  !2 5  ; R( H( 5(  .  ,   # OM  !2 O ? *    !5H; "  ."!  "=H "/ 1: (:   (  ( 2H: / ( H( !   !(,;"!/? . ( 5 (H(   !H( ": 5:(/P>  ( .  ( 5-  :> H!  H,U5 - (  . " > " # OM  !2 O ?  *  ,H::- /$HR 5 , 5 2H,U5 ( :"*H ""!/$( !: !H5 .(-!H(" H2:!, /? 2  ! !/?  (  /P/E 5 ;  H  *2:>( .U(  ".(, :":>. " >(  *- 5 !( ,, HH (   , "!H!"..*O .  *H   (!2/  ( !:(:!! . 2!!2/0( 2HRH:" HH ,H:! !  H "  /  : ,H  ! . /P / $("  " # OM  !2 O : !H*5 .( 2!P/ ; " #O?  * H OK 

188

*! - !5(  *  5,  5   ! .  H   . !/ (   ! H,U5 *-!/< >H2H:H,U5 / . " H2:(; ! ! !25(/P/ $(" R   *2 (( -HR  / 1 H  :=U  >H2H , ! H" NNNN  !:> ; >H2H ( !: " ! . " >5 " /$(  2"   !(,H- O<H"U(:5-2!2/P(" , O $(" R H!  =  ( /P  / < 5H " $(" R  -H5  " "*  (  ,  ! H(  5H5 "  " " ,  ; R 5H(>.(  /P> U5-*: . " >" #OM H 2 O 02   H; "  *:   ;HR  , :   .   ;  *:   "! 5   H   /K  *: H   ( ! (:>!.   !:" =H5  -  !   5(/ O  R 2  H HH*/P`! U (2" *:(52    ! 5HH*  2: /$(5 ( ,H * !/THR!H "!5H! -  /M. 5 ,,  H  2 H :2!  .(,: "  H   *  ! (: :/_H ( " 2:!: (.5"  /P5? "# $ ( :  H ! H- ]   * "   (H-  ! ;U! ( ! H-  "  " * >   H : !  " ! -H  -  @ !    ( H=>H ": *H " -:": .*5   !:P / H 2  " # OP- :":  (    H P U  H! " # OTH   H5H(R* -H, /TH (H*  "2!2 NN*NN*NN*, @ ! (H!*   - , /? .(-H 2 ; ( "> (,H"U( (" #O -:! !H(   > . (  ! 2: / 0! * (   2 ;   ( HU . !  ! * *!:> *  !(H5* ! 5(    : 5  !H( , 5-/P > "!  H!  >, H ", H*(>."/M (H   H;(H! (* ,H( H5" . > 2   / HH  ,H(: ,=H  , ,H (  5"5H( > **5  :   (  !H(  -  ;R  ,  ,   H ( (( : !:> ." / ?:(  ."!   *- .  ! *:  ; -H     "H "    *    H 

3 “A2kın yolları tamamen edeb, erkândır.”

189

!5H; " "/ <   **5  -H " (* -   ; (H! ( *  ." *::>  !2 5 @ ! R  , / ?:((     ,H " (  -H H"U(    (  - (: H(  ' 5*H( ; (H! ( *  H*   !H *::>  , / H;H; !5 (   (: ,  - ,( . !  (  ! ,U; "/ E 5 -H H    > ,H " (  H5H(R . / 0"";H      .(  . / < .(  -H H( 5  ., . !  /HH, H"U( ,  *:,H !"    ,   H * *  (  *H" *: H  !:> H-   / ; " #\XX\XX  O - ***5 , /? 5- ( ,H:!/P,  ;" #O? * H , / ? H    >   !H! (:  ,   R : U  **5 (: -(  , !2 / ?  5- ( ,H:!/P ,  ; " # O?  -  ,H 5 ,  ,   - ( (  * ( H  . /<- ,(( , /? (5- ( ,H:!/P/Q R H *: H!H: !H * ((  !(-H ,: U! ",H :>-H  2/12:> / - ( 5 (,  .(*! -, *: ,H* ,  ;  (!:>*  ! 2 , *:,H 5 2   ( H5"H(:>! 5! 5( (!*2 / HH - @ ! *:.;".U 2"..*!:5H, " ( H ! " * 5(  , ! 2/Q R H  !H! " * ! ((5" :>* 2(.(":>* .  H!  ! ," (U2 > H  (H( -!  2  H  H " "/ $(5  , "5  , * H ; H:;H( HH->  ( H5 " - " ;(. > ;(" / @!  (-H   H2 H:; H   /$2!: .*  "";H > -:* (-H " ,   /M (H  -H " ;" #OMH ( O?:(: 5(  H2 ! 2!/? ! RH:" HH  . /P-(. ! ! 55  ! / 5 "  H! "  !( 5  ! "  ( *H  *   -( . !/

\XX*\XX*\XX* H H *  H"! !! 2: / 5 "  H! "  !5:(/P /  ; ,  ;"  #OM. *5  !H(2!*. /P5 H! " *-: : ( ( 5 !,  /  (!5" : 5 (P /; 5H "@ ! R( * ( :>2    /5 " -( *!*2 / .  ;H "5"H H- **/?:>: : (@ ! R H" !2H  >" #O?2 

190

.   *: -H": /$( *  ! (! ;H :! 5H!!H" ! 5U:> :,,H  *  ( 5( "!H!* U "" R  "!2/0!*:(: H *::  *:(( (  (:> ,   =H5 (    !: ! = * "!  .  / 1H     (! : U (( ! ;H5 :>. , 2 " = *((  R ,, *  ((  H "  - . >* U "-HR/Q H ( ! ( (.  * ,U (H- ((. (H!:,U 2 ;(= *"! . H * P( ;" #O- *"!  !  (; (H ./! 5(  * "  (  = *"! .  R ""! *  2  . /P> :>@ ! R*   /< = *" @ ! R( ,U   - :>  " "! .  *2 / < 5H "  ( ( > (   / ? ! RH: " HH ;R  H" *: / E 5 *:   2( !H * ((  (  (-H  \X\\X\,H  /;" #O?!5" :  * ! -H ( ! 2!/@ ! R ( .  -P  ; " # O? ( !:" =H   ( ":! -  (*= ( *:> ,  ! = (  *> H ( !   ! ( H" *::   ? !5" : /P ;   OK- = * "! .   R "  ! -/ 0! .  *  = * "! 5 ! 2;H > -  !- /P  ,H   (.  !R   / ?:   @ !  H- :> O?   !5!H( OH H":!5- - ( H-:>*  (H!! 2!/ (  , ;H":!   H  !:> ,H:-  5 ( :!/ ! > * ( (!,"!." > (-( H-, 5 . /P/E 5*:(  - :> (5 (,**5 (."  /HH - . >@ (H* R2   , ,H 5 , * H ! 5 U :(H(  /$!!H -" # O 1 H !H  :; (( * H" ! > H( * 2 / E 5 *:(: 2 H( 5 ( *   H- ! ( *::   *: ,H H(  (H  *R   "  > *   ! ! *HH"  :HR  ; > :   !/P > *2 ( " H2 " ,  *H  .> **5 (: ,! 5 ( *HH" : H H" ! 2U   ,   H"  ;H(  ( . > ( ! "  *H    , 5   / 1  ,H"  ( ;5H(  "  "!   !   " "5 > (H ":H( :> *:  H    *: ! \X\*\X\*  "!H!  /P > U H 2 R  *:> " # OM H 2 O K ( !: H: "  ;H(  5   H" (

191

5U   / M.    H" ( .-  2   H (   *:(: -!H(   . / 1! H 5H- !(*::  " ,:;"! > * . -H   ; ( . 5(/P /H 2  * --(H- > (  :>2 * / .  *H:>  ! 2 !5:;(H ! 2/: H:: U " 5.   /'(.(  . >2! /H 2  5 H " U . >" #OMUO S2  .5 :=U :, /M.  H !  H2 ! 2:* (! !* /T   2 * (  H    / K (  H;5(/ ! ,H   *: ! :   * (!  ! *!  5(,  ((   2!: ((* (! 2:!(* * 5(/P/ U" #OM*H(U  (H- > , O (* (::    2(* *  5( H2H *  2(* * ! *U !/H H 2(* * ( H.H  (H !H(!H( (  *   * "  /" !?H - ?5H!= "   1 !H( H 5( ,H ! 2: /P/H 2 " #O   H P U  H!" #O? .(!U! 5H!?H - ?5H!= " * H!  2 ; ,  /@ !    * (:,  (\X^\X^\X^H= :> H! 5 ! H( ( :,R ! H ,   H :   / 1!H! ! 5 . ! H . ! :  H   5( ( ( *  1 !H( .  ,  " # OM ! 2  5 H " O H!   H (H!:  H !  R H " 5(/0!:;:( H ! * !H :! =H "!2 !/ !  ( **: , /P/?H -  O*   *::!/P, ( ,  (! 2U /M (H  ,  (! 5  ( "H*" OM!! " :!! OY  :- H2 !! 2H !,  ! : M. , 5 - 5:(/P>   :  / Y !H( *  "H  - :>" #OM2   H!O02" *:; ((  2(* (H !/ S ! 

*H, "H! (* *:5((5H . !/? " ? (  H2 :( ! 2U:! S2 !( H :!  ?: 2    (  ( 5(    H * ! : /P . .* ?H -  ?5H! = " !H ( HR* (1 !H(R" #OM1 !H(O02" HR*".(!H 

192

*  H(*:: /P>*: H!  2H > H!  !1 !H(R ,H*,  !  ! 5 " (* *H ,H*H  /O0! H 2 O?: H  ( ;HR  !5" ;H   2(*  ! (!( H !  ! (!-/ .U( : 5 5:( H ! !: H (\X^*\X^*\X^* 2: /" !!2  # O $2: 5:( ! H-5  . /S*  (.U :! :  *H : /P, * ( 2( *  :  (: 5 (/ _H ( 2( *  5H " H ::! :  ,  5   ( "!*::  **H  2(H"!  5(/$(-(H ( ,: " ! H  !5 ( ,  *H-H  2 ! "H     (H "   ,H ! ( !5 ( ,    ,: " ,"(   . (! > , "  ! .  5    5(/ H H OM    R ! U!/Pb ; ,H5  -    ! !U!: / 6H   *      ! H ( 2 * H 2  !:H ( " 1 H-R"H  R  2/P/ H 2 5:RH"  O   H P U  H!" #O "* " ! H" ! 5U :  Z  H((H 5( * "H , /05!(    /$!!H ! "  :H*:(:,H.( (.( > 2H(:>H ";  /E 5OM * ";R  "Pd; ,H5 (5 ; "/Z  * !2 5"H( H5". / .   H;  *  5H(=*>* .H( : "!- /P*(  , HU, H5 ((:>*:(  HR!H 5H( 5 ,  /_:; R(  5H(:( (*: (  / $!!H  5H( . ..*!"   /T" >H  !H(5 ( /Z   \X`\X`  5  5H(   ((  2>  H   / 0  , 5 (   !   H , ! 2: / 2   .(*! /? /$!!H*(   HU(: ! 2 *  U* ,   "  !*U : ! U* : (( (H2 * H   R .   .*    /H H*    5H(*:H!H(, ! -/Y H  / T H  ( 5U > R: " !" H  .  /$ 5H(:( ( . >  R *  2 -(   2: !  "  ,     O    ,  H 5:H(R5 5*H : !    , "( ;-U(  5(/ KH    !  5*H  :

4 “Haris olan mahrum kalır.” 5 “Nerede hareket orada bereket.”

193

* H!:;:! !(U(  (* (H ! 2>H5"H( !HU(:. !2,  HH:;:, ! 2! 5  H((H "( (H*>(5-H!: / M. ( !HU(::- :U  5 . >H >H  , " -5 5(/P /E 5 5:H(  5*H  *:( : !H" (( !  > OZ 5(OP / ?  : , -    ,  , -  HU(:  H "  K  :=U  = "  2  . >    ,   "( (= " 5:H( 2 H(H  - !(>U5>HH* ! H(  H,  2 HR  : H , (H  !  , !R   :(  ! . 5:H( 2  * ( ( *H- .H( H >\X`*\X`*\X`* !,H ,H  (* .U2  >(H("!2/ < 5H " ,- H5  (   !  > !   ,H  . " > (    / O05" . OP"H  R 2H " !HU( H  ( !H(* H  !H*:! 2! * (/< !*.! " *  , .  : ,H "  . /<!H: !( ,  !( H  * ", *  5( H(  -- .** ! ,= ",  !H! " * ! (((H2O ( 5H(:( ( ( !H :  ,H  ! 5( !:!P  > 2!H( :> (   5H(: :  !  2"H*H( : ,H(  / $!!H ;    5( ( * *  *! -   : H * "(  =   !:  / Q R H  :=U  2  . > (  . (/ $!!H ( ( ( !  ( :    2 H *: ( / $(  5  * "  2 "  2 H, " -  : (( 2   H    H " "! - / E 5 *:(  ;"(  "   "!  ( 2  :=U ( . >   # OM 5:H(R5 5*H O  ( *  !5H! -   " *:: :> *:  H;  =* : H( " "! -5- ?: (  2   (5- "H ! H(  5("  * :> H   ! H* " "   /  ,  * ( H ! 5"H *  HR;  / Q   =; 5H  : /?:( !H  :* ! H- !: /P>"!H!

! " *   5H(  =H* " /\Xb\Xb  = "  2     R  ":>   >H  "!     :>  R( - (  U! (  "H    .       HU  5H(:( (!: ((: , 2 H;"(  >= " 2 . ( !2  ,   H   ( . .( *> O,:  . (  !( . 2  *:P >  !H( H( ,  *  : - (   / $ 5H(   H  =* >  

194

: :  : :>  !    .  ( ( 5  HU     .  / $(  . ( :  2 H:=U 2   * "!:>. .  /E 5HU,    .    !: !H .  ( H ! !  * H5  (  . !2 ,  = "  2  =* ( 5 * * ! 2 ,  ( R ( *    5H( *:(  >H  >H  "!  !:  /P( *:! ! ">H !5 (!! "" , . >= "  2  :=U ( - !( >U5 >    OM 5:H(  H* " ! RH* ,   >H2H  . U( H;"H*O  1 HH ,U  2 ; H (  ;  5(/ M !RH: " HH*: H : (:: H5 !5" H*, 5 :!:-@ (H*  :HR( ; "  *H* /?:((H :;  ,H: !   ! ,H(H"!5"   H   5H(::- (   (5H( ( H!::-(HR! 2 /Q :> -( (

!  ,H(H"\Xb* \Xb*\Xb* : (5H( >:   5H(  : H ,   ,H!   , "-  : H ! "( H" " (  ,H: (:2 , ; ,R H(!    :; : !-  H! "!  ( !(*  2H5H  :> :*  (H   *R 5H( ! 2/P /'(5:H( 2 H* "*:( (*: H! ! ,  " (H! 2(   H=* 5H (:>O :H  " H5-  ( H= 5:(/$-  * ((: *   *.( !> : 5:- *  ! (: H::-  H  -:!/0! (5( ;H /?- (,;"! >: H!:-5:(/P>, (>! 5(  !: 5(" (. ..*HU,   , :> R :   /$( :5 : !! " !5  H * "! (( H  ! !: /0! H 2 O 02"  !    " *:   =   , : / Y  2 R !  ; (H: / H(H  "  , H ! H !O $ (*2 ( !   OPH , H  O_H   :>;2H   5 H "!  (,;,  ,  ((HR!!5H! !OP ! 2U: * 5H " ,,  ,  , ( HH*(:  ( ,: "! 2U:: !- H!  * ! (H ,=H  ,2 " (H! .5" !  5(/P (; ( !:H* ( ;5R !   !:,H;  !( 5- 5 > ! H    ; ( ."!  5(/ " ! S !R:\Xd\Xd  H"U(    -H  ! H    ( "H  > (,H  ;:2H"   " H* > ( S !R:  2:5 ( 2!  ( .5 ( 5(H " "  *: ! 

195

*  ; 5 **.> 5,H   H !, H *  (H!: .*!5 (/ K-! >( "!:"5 (, *: H  ,H , !:H*  . /? HH " ! H":  !  5(/ ?:( :   * 5  ,H   ! "  ! 2U( *  "H  5 H " ! U(:    (   :>  "*H   (  ! H  ( " >   !5 !:  /P/H 2 "  O   H  U  H!" # O1 * -R * >H2H, / S !(H! (*  H :H(H* , -  U2 ( =!  , /5" (, - :> !   ! ! " 5"  :  H2H( 5(  " 5!  (:> ,  H" .( .* U2 ( ! 2 / ?  .( ,H "  1 * -R  Y( >H2H   ; (( ! !!     . > , -  S5 !    *  *  5 H (: :>  (H"  H "  (:(   *   ,!  !:  (   =H; "  (:!: H (:>=H; ".( ( HR* HR*2   !   / ""H >H2H: Z; 2H( (H! ( *  ( ! ,  / Y   ( ! 5  .5  - ((.   /E 5.  (     = ( ! (Z; 2H(R   ! 5  :    ,  , -  S !R: H !  . >   \Xd*\Xd*  Z; 2H(R  :> ."  /Z; 2H(. (* * U "! (U5 5 " ;  H5".    ((  5(. 5 , H   H;R; H  /$(*:2 * * ! " *  5 U :( 2H ((   : "  .UH(H !H  ! 2/E 5 Z; 2H( *:(:*: H; "   ".( (" *>5 U (:  ( 5:RH"/ ;5   HZ; 2H(R:-(. ! !2/T O?  5:H(:!O ! 5 U :>   "!  !02"! Y( ; ((   . !2/Q -  S5 !R:5 H (*:.( =H; "!2/0H ! ; ""!  (! 5 ! -*U ( ! 5:H(( Z; 2H(*:.(*:. ( . ( / H( 5H: /$(:H"U( *:  ( *  *  ; " .-  / ?: .  ; " , /  ,  5 U :! 5 * * *:: /P ( Z; 2H(  !. ( /$!!H, - H ! ( (;,>,H (H ,H5 H. >, -      :=U (. > ":  /  *H* ( . >  = ! H ;  /Q -  5"  Z; 2H(R:* " * 2  (> . /O<.  . >   *: HR*. /P /$!!HZ; 2H( 

196

* H .!  .- ( *   !- /?- (( :. ! -/Q -  S5 ! Z; 2H(R:.! 5 ( "!H!" , ;. ! -/$!!HZ; 2H(R:*  ,  .! . H"  /E 5\Xe\Xe\Xe! 5 =H; ""!H!:>   ."  (    .( (  =H; "  ( H " , -  S5 ! (  *R !   >H2H (  , Z; 2H( (O $!">- ( 2   ""/P* H(  /E 5>H2HZ; 2H(R=*>O? (!*: ," "=H (! "!  *: (! / U!  HR(  , "! /P; !H(>O .(*5:> *  :" (5:(/P( 5H ", -  Z; 2H(R : :>H( 5(" ( *  *5 H(  ,   (:  (  *5 > O? H    ! (H( -: P (! (  ! ( Z; 2H(R:   *   ( *  / E 5 .    *5 H(   (  ( ,H(2(>O0HOPH6H**O? (!*" 5H:!  ( !5 >  !H( *  .!,  ( ! " !* (!,H!,-(!5:RH"!  (* .(H* (*5  , *5  (H ""! >*  "! !5H  "  / ? (5 "!  / $ *H* (!,H!  (  !( : P2( ( *5 H( ( ( * > ( , /$(:*( . >,  ( ( :> 2  *  / $(  .   , -  S !R: ;*2 5  *  ! ; - (  *(!2 > (  *(  . /  .  *5 H( ( 5" , -  S !R:  !(   ( / Q - H"U(   -H  ;*2 (:( 5 (, H , !2/P: :( > (  (  -H > ;- ( (H-:>\Xe*\Xe*\Xe*;*2    !22:>  (:( ( (  /P (;*2 ( (- (( HU2>* " M ;-  !H(5 (.U( ]  5 !H   ( H5"U(  E 5Z; 2H(*:H ". ..*(  >. *5 H( ( .  / ?  (  *:(  . > OK*H(H *:  ;  *H ,H(  !   T(  .( .! . (*5 ( /E 5( "!   * ! ,=  H (   /P  " *    ,  , :> , -  S5 !R 5  / 9R  (  , -  !R   5>H 2 "!2  O  .U(   "   5  ,  (  5 5  * ;H 

197

 5-OP !2/ < !  -  . > ;H    / Q -    (    2 R 2"5  >H2H;H  , *:,H ;H   /EH2H " *>OY   *5  .(: 5:(OP; !H(  /?  :, -  S5 !.( !( !  -H  * *H  5  H(."/K  . -H "  (  H"U(   -H   ": :  /< (H* H  *H ( ( .5(** ( ;2 ,H ,

( .5 *:(  (,H;    ,2 >. " /Q -  S( !R:( (:  .*  !H(   -H     : :   ;   ( (> *2 (   "/ Q -  O (

* "P/  -H " #OM, -  U2 ( =! OE  (2(  (! "( \Xg\Xg !H U 2 ( ! 5" ! ! 5 ( 2! 2 ; (  !5 (    / ?   ( .5 2!  2U    . ! 5(  !/P / Q -  2   -H R(*: ,H* 2>"!H!! " * >H H! (.( !", H " >!** "*"H  /$( (H* **, /?: !  *  .>   -H R: *  ! H   ".(     (  "  !  H    2" /$!!H  -H *:!: :*: ..( (, ! 2>H "H* " ,    O ( *: :2 . M* "  *(!  OP   *  / 0(H  /Q R H *:!: :( 52   ( ! 2U :>!  2" /""H >H2H: 5 ! !HU( ( 2/EH2H " *> !  : !H,  !H  ! ", **( 5(5 * *(5:RH  /?: : !2  *  !5 ( ; H"  ; "  ! / S H  *: ,H -(H( ( !*U5 : ! U!   ( Z; 2H( " # O? ( >H2H :=U ( ." 5( / ? ( !2    !/P / H(H( !   Z; 2H(R: *: 5-( , -  S !R 5  / Q -  >H2H* ( >H2H ! "/Z; 2H(R :=U (. "  /EH2H " #OMZ; 2H(OK *: -!H((* * (!(H(:( ! "!> ,  5 ! 2 ( ,  !5"    H   !! ! 2 ( *:.( * (! 2! :U  >

  ( (  = ( "! .   = \Xg*\Xg*\Xg*!HU(:! " !  ," *: ! " *  (H:  ""! H :( H;! :  (*  H( ""0*"H(  * H(  O?  :!: :( 5(  ( 5 OP/E 5Z; 2H(OEH2H:!O

198

 1 HH !    , " U- * U- -H : ; U- "5(/ ? (! H! (  H"!   H( " (>H , ! RH" :U :!:*H  (H , " ("H*(H  / H2H * (!  H( "! : / $( *2:! *  H . / $(: (  ! 5  H  .!  !! ( ! /    ! ,=   H  ( *5 H(   :!U   *  ( *  ,H !2   "!/ ?R= = U  "!!  ! > .!/ 0! .! .!  ! "( 5 5 !  H   :5  , : / K ! 5 !    H  ! !:  / ?         !"   :!/ ?  HR* !2  2  H  .  ( H  . /P / EH2H " # OM Z; 2H(O   5 / K !5  ( =  . ! -, 5 (H  !/P, H 5 ! >  55 ("   :!(* ,  H !-5:/P/E 5Z; 2H( 5 !  (  H  *:!:>=H; "! 5( . (*  ;  H5". .(,  (H"U(  (  ; (H ! U  ,H*  5 .( (  / 02"  H   "! ( (: ( .!  ! 55  ! /   *5 H(   ;   S !R: H"U(  ; -  !: H!  5( .    *R= = U \X\X ..( * H( " ,  " # OM.  >H2H:!H( H(:! "( (.!  .*  !!"H "!2!H (  , -  S !R:H"U( ;*2  (,H(. .!.*(H H .!/ H H*    !R2 2H( :*2 ( (* (!.* *2 (5  ! ! !-/0!>H2H:!O? H"U(  (,H *H":;:2H" " H* > ! H  >( .5 2!( ("(H*"  ; 5 **( "5  " * :  ! P / E 5 *: ,H ! 5 2"   >H2H H ! .( > Z; 2H(R: H"U( (     / < *   ;  *::> . "   ,  ;  , -  S !R:H"U( ( . " >*: ("   /Z; 2H(R ":( ! "5H(  (:> :  ;, ( /?  :U" #OMH 2 O?: H  "  ( 5 (  ! (:>! 2U:,: "! 55  : , -  H"U(    -H  .* ! H   > ;   !:,H;  !( , 5 !  5(/ Y !H( 5 ( "!*::   .  !H( ( *:!(H5**  H  H :!. / $(5   -!H( . /Q"  /0!2!!: H,H ,  , 

199

H,H(H  /0( 2HRH:" HH*  ,"  5 !P/H 2   ( ( ">!-( ,,  -(H( :;(Z; 2H( 2 !5( > ! 5 (H !( ,, "!2/P( !: HH !:> " 5.  \X*\X*\X* / '(.(  * >2! /Y !H(2 * "H (( (U!  2H( :H 2 5H( ;  *:* " - * >* " Z   -!".!!H5H !,; :  ?   *U"! -!** "2 "    ; 5 *(  . / $" # OM UO T( .  ,  ".  H  ( " H!- 2! 5 OP / U" " # OM H 2 O K   .!  H    " - *" /$(! 2U ; (."O1!," /P/H 2  " #OY  5  2 !(   H P U"  H!" #OTH  P ! (W  *  *H- .H( ,  /05!( @ , 2(H5  / S ! (H*  - ((  ,H   /?  .(@ , 2(H5  H. - (* H !*2 . /M( :>*:>.  ( (  ! : " - ! 2 O?:  H" (5 5 (H !! 5( 5 * *:> , ;H" (( (  -!H( ! U  "  (     5 5 ( H ! ! 5(  5 * * : /P!2/E 5@ , 2(H5*:,H " *> ( ( " #OY   *:  H" (* *H: H !!.   5 5 (H ! !2 HU* >H2H: H :>(: !  5 5 (H ! /$(*:H* / ?  W , ;H" 5 5 ( H ! "(  5 * * ! ( : *:!/?:(( (5 :(  :H =:U  /P   :>\XN\XN H( 5( . " , *  ! 5(   5 ! >*  ( :>  /?  :@ , 2(H5*  ;."! "=H >:>"H " ."/? .(! -*U @ , 2(H5R:  - (: (  . / (:- ( :> ( * /Z  * ,: > : /O $ *H(  P> * -- (:>/T H  !.* , 5-H!  /Z( * .(! H :>"!H!,".    -* (:  /$ ( 0*(*  /?  (  (  @ , 2(H5"H " (. >H( 5( H:>.  H( 5(  *  !R  * H  : 2  H! *  ( . / H"U( ( 5:RH "/ O?: (

200

! (H  P H"U(  ,H*,  O ( (>   ->H!  :> ,  *: ( (( H   /P  5 / @ , 2(H5  (:   ( *.( ( HH "! >* O : "  *H*:(:-( (!5 .  /P>* -!H((  K !H 2   ; ((. ! ,H; *H- .H(  . >  ,H  . "  / @ , 2(H5 , :> *:( ( * -   ! "  ,H  ":( :>H( 5( . " /0*(* ,H  . > ( ( H( 5( :>OM>   *- .,H O ?:   2  ,   . / Y !H( *: *(: .* * "*H : /P / @ , 2(H55 0*(*R: 5-(  "!H /\XN*\XN*\XN*E 5@ , 2(H5*:  2  (  :> "( *H- .H(  ." > O?:(  *(: !2/P / "(  OT . /P  / @ , 2(H5 " # O? 2 ( 5 / Y  ,   5-(   "!H:! , : / M H  *: 2  !!/P / ?H- .H(    *(: .( *! - /Y  ">";H*  /9R *(:.H  /E 5 *H- .H(  @ , 2(H5R: (  ,   ( 2> OM* " *:( *- , , (  5" 5 5, !/P /@ , 2(H5, ! 5" ! /0*(*, :>  O? (*:( , /Q :!5 H":"H " !, ! ! ". - !/K (  .  * (! "  H! * 5( (  *! .( ( Q?*5:- (H . /R (  / :" (:"  :=  H* (( H  : 5 (/P / H   H! @ , 2(H5 0*(*R  *H- .H(  , > 1  !H( " > " 5! " ,  *  .( H! !:,H;  :> *H- .H(  :> ." / 1    ( K !H R.  / . 2  * !: !>H2H , , >H2H:*  H :H(H, - , /05!(  H!*(  /?:, -  H( !*U*  H  5, /$(  (  H!U(H! (* 5(H H  5, /$( 

!  ( H  5 ,> ,  ! 5( - (  *2*: " ( "!2/?  .(\\X\\X  H!*(, - *H 5  ( .>*  : (H (":  / H!U ( (":  / KHR H   , :> : (H (* ,  ,  ( *  . ( ( :> , -  (  . "  / Y !H( H!U  . (  (  *  :  " ".( . . .* *2 (   "> -( "   , / Q -  O ( -( , P /

201

H!U" #OM, -  H! H*OZ ! -!5-?:*  H": /1H     (    /   * :(: / H ! !( : /05" ! ! HR   ! "!  * ( H !  . ,H(H": (  " :  / Q -  *:(: ! 5"U .( "5(H; ("/$!!H*: (H*    . ( ( ! 5 *  (( ,  "" / H!U!"  :>2/?:,H, -   U( (, 5, 5 , > : !H, !H*:(:5 ( 5:RH"/ ! 5(  ,H* ( H ! /? 5, - " #O?:( * 5 0*(*  * *H- .H(::   , : (* /H H,:U2::U :5H( ( ; !  /P /Q - 5H " H !.( >0*(*R  : :>, *:"; 5 /0*(* . ( *    2:5 ( . " > * - (  "/ ?  :   OM , - O M.  (- : 5 " (H5  !/H H* !H  *:: /P/Y !H(, - 0*(* * " (H ,  /Q - 0*(*ROK OP\\X*\\X*\\X*/0*(*" #O?      QQ -    H(  !*U*  H  5 , : /  (:  (! U *  H( "H- .".- /Q -  (.-  , ;H  ,  H!U! 5( *2 : , *: ; 5:; 5HH"(:-( :>!  (; 5   (2! *-! .* ,H(H" : ( (( "(H* > H*  ( H.H  (  "5  " * (: ! R /P/Q - 0*(*R(*:* 2"..*5 H ( . >H     (  /9R   (:  5 ( * ( .- *: / < 5H "   (  ,    H   ! !U  5 5 ( 2 ! H(  5H5 "   :> "  / 9R ,H  5 5 ( H ! "(  5 * *   ,  H!U H ( ."! 5 *:* H. ;"H !- /PU H "!H!",  (  " # OM H 2 O K (   ! 2U: ( ( ! H   "!  (    OP/H 2 " #O H  (  (*:! " *  !- P U" # O H  :  * , ;H   /T(H5 * , ;H ( H   !- ( 5(  : /02" 5* ( " *::  -(H * , ;H "!  5(,  (( * , ;H ,  ;H H   ( !5 (/ " ! , "   (  Y ! (H- ,     (  :"H  * , ;H   H! "   .( 2 " 2 H  :  .* !5 (/P\\\\\\  /

202

H 2 5:RH" O   H  U  H!" #O1  ,H " (:   H  R@H!H5(H! (* >H2H, , * !*UU5, /@ !  " !  H   ,  U( 5!(  H *H(H,     / @H!H5 1H  U   !: H* " /? .(!: H* " (H5 ("H-  - !H 5 /@H!H51H    #OMUOZ-   * (  -. !?* , /P/ U" # OEH2H:!O "   ,H " . -! ,  *H*   , " ,  >H2H :  !(  . > 5H*5:- .-   . !/ _H ( 1H! ,H5(  -    .-  . ! !2 !/ ! ! :  (: 5(   !H( 5 5 ! *  * ( 5 !  !! (  . /P>U -:! ( !*H" @H!H51H:( H2   , " #OMUOS5U .!-,  ((   * 2. ;"H "/?- H- !.  :" >H - ,:-/M. ! ". 5(H 5 5 (H  :; !/P/H *H(H, " #OEH2H:!O? ( -:.- .(* !, ( 2HRH:" HH>H2H:!:! 2 *( : (2* !: /$(>H2H:!( (H-:! *::     -: 5  *  2 U5 , : / 05!(  K(> ,    /    (*   *!2/PH !, !  (5!/$(:* (*  ; 5 :>! 5 U *:: !:-\\\*\\\*\\\*(H- (: /P/@H!H51HU( H!  .  :  U "  !: H ( !5H   *::   / T H 1H! ,H5(  !R ; !H( * !: " ! H !.( > - 5" /E 5; !H(1H!,H5(  H: .*" R "! >:" >H !  ,H* ,  H- .  (H !  " 5!   ,  *  H5 !H :  ,H    @H!H5 1HR    > .(  ,  !  @H!H5R  :"  >H -  ,H  :> @H!H5 1H  -  . . .* 2 !  5((> ,H( 5 /<:" * !  !(  ! ( . !2 ./ @H!H5 U(  : ; H5 "(  "5(   ,  U   . , (  , ;H > (5 - ( (: . ( H( ( (  (U5  -:U5(*  ; 5  ,  ( :" 1H!R ( (:> ,H - (HR ! H!  /?: (HU   5* ; 5 . > 5 "* *  . 2  *:    ( *      !  5 "  H > 5 2  ,  U   H- 

203

5 ". H! (     (   * -   * * ( * , ;H  ((      /T:" 1H! @H!H5*:(   /H *H(H,   U 25(  " #OMK(> , OK ** ,  * , ;H ! -5(/? (!  "! , ;HH   - (  / ? ( "   , ;H( *  - \\^\\^  ( H; > 5 !"   ;H ."! !2 ! ,   R : U  H !  :  (    5!  , ;HH  , "  5!   ;H H : /P > (" ! Y ! (H-R: ? -HR ".   :  ;H *:  ,H 2H /P / K(> ,  " # O     H P H *H(H,  " # O6,H "  (:   5H  K (*R  *  *H- .H( ,  / 05!(  ? -H    / ?  .( "H " ."/?:(:Y ! (H-:* H"U( , / H( 5( :-: !H(   :>*R H" (.** ,H( H2 :> . ,H(: ,( , :>!: H  / ?  ! " (   ? -H "H " ( . / $!!H , " ? -HR: . .( ( H"! >- H (*  .(. /Y  * " * ;: " 2 >,  * ! H!:>* .  ! (? -HRH U  U2*  / T * * U2 :> "  ,  (5 ,H(: H( 5(  ,H(   / $!!H  1 HHR(: ! " ! . * :  2H5 "!  (? -HR:H( 5( . > *  .U2   >(H( :> ;: " .-  !2 ,  Y ! (H-R: ". H  . !2 !2/ Y !H(H-."..*: 2 R5 "!  (; H">O?:!2 , "( . P>, H5 (2/Z  Y ! (H-* ,H(: ,( . /] *:(  .-  / .  (H:; 6**H(\\^*\\^*\\^* O ::!-( 5( !- (   5>(H(P! ;U! (*:( :,H ( :*2  ::>. *  ,   H H!H( , ! > ,H(  * > Y ! (H-R  5 , / H H  ! ! "  H " *   ( !*   *  , ":":5 , "   , >  *  / ?:(   > :*2 * :>."/E 5,H( *:   H(  !! 2 / Y ! (H-R  : :> " # OM ! 2U  !*U* O '(  5 ( H!: *:   . ;"H :!, *:! " *  2 H * "* H :!*H * " ( ; 5 ! ! "  H2  *!H :   H(, 5 !. H(  :5H : 

204

; ,H5 (O?  . .-(-! 5 !/ ! - ( ,,     !H . !/P/Y ! (H-,H( ! U*:( (, :>-(-( 5 (,H( O?:!  U( (,H5 ;R -(H  " H*"!, *:  : :!/P !H  =* (( H( ,  Y ! (H-R: *: ( (  (    5  , ": *"( *: (  >:> ,H(  ! U*: - (   ,   5H " ,H( " 5!  U "/ Y ! (H- *: ( (: 5 ((   ( ,( . /? -H5 H U(:* U2  ":  / ?: (HY ! (H- ! H  H  5U > ( ( OM. *:2  \\`\\`, . (."!!H (? -H, 5HR . >Q?: (:(  R 5:RH    (  (   ,H* , !/  U ( *:(  - ,! ? -HR ;" H  !/ <   Q? U2  ,"(  "!2 !/R  H5  / E 5 *: " *    ((: : !/P > . / ?: ( (: ( (  ? -HR: (  , ,H* ( 5 > ? -HR: 5"( (   (.  / ?  : OH ,! ? -H *: (:!  5/P >; H*2 / $, ": (.H! 5( ((2: 2>*2 ( !   / *H   *   / *H : ? -HR:   *2 ( . > *: ,H  !"    / Q R H  Y ! (H-R:  *H5  2> . > ? -HR  H  ."  / H  ? -HR 5:RH "/ ? -H  "( (  H  ,H* H  ! /   ! -  OM (;   (;Pe !U*(  ? -HR:   *: (  5! 5(   !  H   ( .    .  ( :  5  *: ,H  ( .-  . !2 ,  ! !   * H *  ."!2 / E 5 *:  ! ( ? -HR H "  .  :> *H"5-    H  !  H  . ! > H (   2:5 ( , :> !RR( . .( !( ,,  H H  ( : * H(  / H  " # OP:- 5 ( 5-   ! *U" *:!-/P / ]  " # OY ! (H-R: *: (  .  ? -HR: 2 .( 5 Y ! (H-R:5-  /M.  (-,H( ! U*:- (5  * (!\\`*\\`*\\`*5-!  /P/<5H "H  ; (, Y ! (H-R:" :H" ,   ,H  ,  !H " !5!( ! U*:( (. >-  ( *  /9R Y ! (H-R:*: ( ! U*:-  ( *:  /'(,H ! ,H ;

6 “Buruna burun”

205

  /Y 5" *>*:2 ( * ":>!"    , Y ! (H-R:  *H , " :H"  :"(:>    / E 5 H  Y ! (H-R  -(  2   2   *H-H  ( . - >*  : :"  , ? -H , ":2 ( (H :> H * "! H . ( (. /PH *H(H, 5-"!H!(  OM K(> , O02" *: H ! (H H "   , " ", , ;H"  (H *: (: /M H "5-: /P/KH(> , *: H  H " :> " #OMH *H(H, O?:5 ." !  H .  (  /$(!:H  !  , "  * , ;H :> ,  !    , ;HH  ! !5  !  . / K . H  : .*; =H H ! (H*  , "! H  "!   ! !U  , " ! H !,  H  H- !. ! -/M    (  H   . !2  * H( (!-/" !:"H ; 5H >2 ( !U( (H!:"  (H- > ,  ". H   *: ! H   *H"  /P / H *H(H,  5:RH "  O     H P K(> ,  " #\\b\\b  O  *H ( 2  2"!  -!H( ! P -2  ( * *H- .H( -H , /$!!HH "; 5H >2 , *5 (2  : (( (5  ,  **5  *: :"H R 1 H-R(  !U(  (H! ( 5* ,( 5* *  - , /E 5:"H R 1 H-R. .:>(  H!(   -:!  ,H*: H- P -2  ( ( (! (!!!H". > .  /P. (* ::*( . >.  (>! "  / :"H  *   -: !,H :  ,H (  !  > ( ;R      ,   !U( R(- ( ( ,H*   :>* H :: ( " ,  " 5.( (5:> ,H(  / !U( * .(H: ((1 HHH   5H( > * -! "  ::( 2   / T2  ,    (  !( "   ("5  ,( . >2/OK( H P"5    / !U(  5 ( ! . H*> OP. (:!:-   H!  :> !  2H!:-     ,  * ( *  :: *   / H ,! H (  : ( *! !/ Y   *  ::( :>  !RH*:(. !/P/ E 5*:H(* :"H  H  P -2  ( . /?:(:!H * ( ( -!H(. /$(5 , "5  , ;H"

206

>( ( ! H  / -:!H \\b*\\b* !H ! H  5*    !  /:"H *: !H (! -; 5:; 5H  ; --!H(:  ( ! 5( *H  , * **  !:"H , 2  ( :(!!H   "! .  H  > * = = U  1 H- 2  (  . >  (   /  .  1 H-R *  ! -H > (,H , /@ !   1 H-R:H ".H /E 5:"H ! -H  > (,H :( (. >.  ( (, . ( (  ( ( ! "  :H.(   !U( ! -H -H ""! . . >! -H *( - ,(:"H R ,   H 5U*. ..**>OQ 5 ( H! ( 5H Pg; ,H5  ! > * ( -( : ! , ( 5( !: H!  > H* ! , :"H *  ".(  " ,*  >  !U( R (    /  !U(  5 !R * : ((  (*U>"5  H( 5( . " /$"5   " H  - (*5H  H-, > 2   P -R  .( / '( *:(  ! U ::(: ( ( . / Z   / :"H R:(  !-   ">* H  !U( R( ;R   "> ::(:  (  *   ,  !  !,H :  H- (  :> 2   P -R  ,H(   / OK*(H*:(  !- :   (H- (( " H ( "  OP> K(> ,  "!  H!>, (  #OMH *H( \\d\\d\\dH, .  ,  .  , "! 5* H *  . /Y  5! 5, !- *: (: /Y !H( $H: 1 HH *- , ;HH  (  !/P >    (  :"H   H  ,  , "  ( Y ! (H- ! H ! -- !! "  ( " (:> ( * *    ;HR ! U;  -  , ;H (! 2U  , *: H  *:!  "!H!:>( (  /P U  H!5-"!H!", (  *  OMH 2 O?: H  (: (5 !  * "5 (, ! 2U:  ;H H  !5 (/ $ (  * , ;H   !( H 5     5( ,   !H( 2!: !:>! 2U: ; (.>(  ("H (H   ! . 5(/P / H 2  : " *::> .   -!H( *H :> H ! (U   !( ,,  ! 2/ < .    2 *"! >  "    / '(  .(   2! :  .*

7 “Sana kötülük edene sen iyilik et.”

207

H 2 ( ; 5*( . >" #OM UO?: .(  5 (!H 5 * * * (!*:!!! ":!,U. ! >2  /M. 5 (5  :!! " 2!  H :  /P/ U" #OMH 2 O1  :H *  " ,:;  "=H "  (   5  : " (  ;HR   / K ( ("H! ,H ( ! " * "".! :HR H(: /$( ,H(     *U !U(O :: ! (* ,"! U(P; ,H5 (\\d*\\d*\\d* 2 R* ," , : / $  "!  2*"! -/ $ (    ( ."! -/K :" "!   , "!: .*     !: HH !-/?  * ! (H5 :  ( H! ",  H * "> 2!H( , *H".( 2* : /" !--H- U- ! (;(H ""! >-H ( *"   !H(: -! " (*  ;HR   ! > H H  > 2!H( :  .* 5    > 2!H( !5 (/P / H 2 " #O   H P U  H!" #O1   l HR* --H- , /( " (     , *  H : 5* (H!- /?:  "  / P(     (  .(   "2    ( *    H   H  !- , *:(:* H5" , /? .((:H( 5( ,  /Z   ,(  .U( H .U(( ! "  ! 2U(,  ,H*: H ( ;-U(/ --H-*:(: ,H( " *> ( ( " #O? . ,.(->H2H , :>,   , " H (2 2 !/?:H5 *:(5* ( "2 (*:  !H!H :>* ; :;H(H(, !/?:(   ! " P  2( ( ( H( 5(  .  ,  *: ; "   H   ;  !5"  :>: : ( H"U(  *:(: ( ( . > ; ( 5 * *( 5:RH  / E 5 --H-   ; (\\e\\e  !:! 5(5 >*  :" #OMH"U(O?  R  ,!  -! -! " "!  *: 2   ( :>   ,H "  . !/ H H *: 2    U-.H  ! ! : U* "  2,H     . !   / 0! *: ( ":!:  ! " *(  *  2   ."! .  /$( ;H "  ! .  !/ $ R : U  !H!2  

8 “Her durum zamana ba/lıdır.”

208

OH  H ; H  *  (/PN P (     " "!   *   : / 0(  ; ( ! ( ! "H !-/P/ $, " " #OM--H-O?:5 ( (2 *  H *H : /Y 5(;5  - H$H-( 5( ( 2 , ,H(H": -   "2 /Y *  !5 5 :""!   - !5U! ((H  2 R"5 ! -/K 5! "(2 R (5   5 5 "2 /Q H ( H 5 >    (25 * ,   2! !! ( . / 5! "  -   (H " "! .   H "     HH"  (  ?  >H2H  0* H! M !  H 5( "  H!,  * " 2H! /P/ --H-" #O   H P H"U( " #O? >H2H 0* H!M != " >H2H  ,"( 2 H .> *   H  H! ":  /  H!  ( *  -(*U  . > ; ( *  >H  "!  > :>( : :>."/0* H!M !*:H " ( U( (*  . >-(*U :   ( 2/ $ : :   *  :\\e*\\e*  *(  . / 0* H! M ! .   :*( * 5 :2 ": ,  .-   !H/Y !H(-(*U : H5 (  2"..*- (  /H(*U  ; (: (H(>H 5(  >H >*  *    !H 5 ( - (   ,  -(*U  : :> ."/ 0* H! M ! *: :(  * !2H  "..* H (H( H= > @ (H*  R " ,  "/ O0! * (! H! !( !   R H ( @ (H*  H *H( . - ( .-5- 5 ( - (   (  2   (  5 ( - ( , ! -! ( * ( H ;H5  2 5(P/ --H-" #OMH"U(OZ ." ,  " ; : /< .- 2  /$(5 :"  *2H, : /K ( :   2! -/ " !  5H( *:  ( 2 H  !-/ 2!( " ! (-   ! -/M H *  ,H " ."!  !/PH"U( (, H > ,H(   /Z 2H*U R. / ! "( H : 5*   2:>!: H - !H "  "     5 (  ( 2  (  ": :> H  : 5* "! >  !H  5   (! -/ E 5  -(:  !H    H!   !  2H*U R( :> (  2   l HR -! " "/ H .H *   (H      .  !  "=H  /

9 “Hilal dola2madıkça dolunay olmaz.”

209

E 5(.- ( ::. >:: /\\g\\g\\gQH 5 (.   U* U " 2 ,H(( /? * ( OK  !5(P    /? 5" #O? --H-:5  :" U " !/PE 5* 5 "  O?  --H-:H ,*" (: U " !/ bH ,    ;" (    ! 5U    *: 2 : !,H  ( ,  (- , ;(   2 !/Y !H(-(:  ;H "   > *    H   !H  !/  1 HH !  !:: / : ( "( ,  (( !: / Y 5 ! 2 *(  H  (  !  -  5 !: : (( H : ( :2 ( * /? = : (:! 2 *>H ,  ! RH" * ::U "H*(H  /T , " ": :*U " 5",H , ! ,H : (*.( (: (:*2 ("H 5:H(,  .((  5, HH(,  * = : (:! 2 *(  , " :H( (*>; :;H ( ;  ! - ( "   , >: ( :H(( !( /0!  U "O?:!H :> ( . 5(  =H ,    2: !  : : 5 ( O_H -H :  =H ,  H !: * : !P\X>!H  5 5 : :> , OPH0*(R OP :  /T H!  ;",  H  R "* 2 H  /E 5 :,, "*"!H  : :>2 *H: ,  R "  H*:>O$*: 5 =*  OP>, 

\\g*\\g* - (  ":>     --H-: ( (( HR*  / --H- *: ,H (:  2 "( (:( /9R ,H  ( ,H ! 2/ 5 5  ( (( ."!2/ ? H  --H- *: ,H  !-U( :>   H(*(   / $ H *   *: (! /E 5H"U(:, :H* (( l HR. ! >( 2  2H*U R " , ", H:>(  H : 5* ! 2U /$-! " (  ,,  !H  " > R ,,  ,(  ; ( -! ""/P( * ! H(.  > ":>:: (!: !H. .,H   ( . > U " *"5  "H*> " H " #OM*  H(O= " 6**R S !(R, . 5! " (H 2  !-/ ? ! (H -! " ! / : ! 5 * H( "! ! !  ( *  !H" ,   5! "  !:H ; " *H"  5(P   " (  U "  5   

10 “Kimse kaza ve kaderi geri çeviremez ve hükmü de/i2tiremez.”

210

, :>    , " #O U /?-!  H "!-*::  *  !5     *-! H! (!- :" *- (: "( =H  "! > *  H (  ! U (  2  -/ M.  5 ( (H " : 5 *   H  : / M.  (H "  !:H (!-5*-!5 :!:-  -H : /Y   * 25 ( (*" /K ( ";H":! ( !5 ( H5 "! . "H : /  5 H;:"H; "5 \\\\\\ ( !H ((5H(. ! -/P, (  :,, "*"!H  :> *    !5   , / --H- :(:>  !H ((   (2H( *:! ( *  ,H  H   H: /O0!2! (  H; (."! H: / 5! "  -    ( 5  H= !/P>:> 2   l HR. >H , *2 ( .  (,H*R" "!H!H"U( ((  / H"U( " #O: !H* *:( 5 5 !2!/ "!:"!:/0!5 (,H2 H H 5( * - /P/ --H- 5:RH "  O     H P H"U( " # OH!H(  ,,   *  H !  , 5 ! =  / <     H "( (  ! -  " ! 2 / 0H *U "! / Z( (.( ; (H:>* .( H*  H  , / . * 2 H * !U2:  ( (: .( >: :. >.-  /Y !H( , . ..*>: : .- "!  ( ; H" >  , (   ( 2/ 02 *: ( " > OZ  H=  2 H :" "! O (! H   5(Z -2  (H " OH H"!H   *  2      . !  /   HR*  H5  : 5 (/P / 1 H 25( ( "( :"!:> " # O$- 2   (H " "!  U(  !! " !: / ? (! (!  !! "! H / ?: ! -  * :> !U2:\\*\\*  >: :5 ( (  : :!, * ! (H  ,  (:(H " :!/P >  , ( , H5 ( 2/0  .( , . ->2 H   (."/? ,   ,  (;HR ! ( !:>, H= 2 H (!U2   ( (. > *22(( (. /E 5 2" #OM!OK *:(H=  U- ! (;(H ""! /_H  ! *:   .  "  ! 2" (:  /P / --H-   ". !  (H!   ,  (  R ,,  ( ,H "(  H  : 5*  ! 2U :>  5! "  :HR H=   / O0!  H 2 O K (   *: ( "  (  ! ( :>

211

!*U*:H(*( ,: U ! - !5 (/P/H 2 " #MUO ? "  T  2 ( *    H( Z (  H2   (U(  H(  K ( 2   / :=U : , / ? (! .! !( "  ( * H  !: (( *  5  ! 5 !/ ?  *   !H(  !   !5( :;  *2 5 ( * ;5H( 5 5(/Y . : 5- * (: 5 (/ ?  5  ! 5 ! 5  *   !:H   ,H* ,  5(/ K (  * (! ,H!  R!U( ;    $ H* ,H(  * - /P / U  H! 5:RH "  O   H PH 2 " #O? .(* $ H* R!U( ; R \\N\\N\\N . > OPH ! R !R!((O"! .  -! ""!/_H ( !: /P / R!U( ;  ,H*,  O'( : 5"! ,H* . / H;  ( (-! " 5(P/$ H*" #OPH ! R !R!((O? (* ( ,H (2 H ">."5 !. /$ !: ! . ( -H ">5 ( (   ! ,  5H( ! !(  !/ K  * ! 5HR  2   * H( > :,U* ( ,   ! ,U* ( ( 5(/P/ R!U( ; $ H*R(*:  H; "( ( H "  > ! ( H! : 5H(  / O0!  UO ? ( 5 2:! 5 !/Q H H(H(* , 5   !/K *: ":2!    ( >  ( H!5 5(/? ( H  ! 2U 5(/ P5! 2U:! ,H  !: !  !  5" 5(P / U " # OK*H(H  !H(: OM : ! (/P\\  ,H !2/? (!( " !, " ! H" H "!5 (    .  5  * (   2! (   *  2  5 ! !/ Y !H( *: 5H " " R  "! >,  H2 : 2! ("H (  !H"U"H5  U2 (, . !H  H( ,: U.2 (  /K ( (*:  5 I:J"!*(! > H   / ? (! 5 " !    H  5 .! 5 ( ! 2U:( 2"H  (

11 “Hakikat acıdır.”

212

 . /K * ( , 5 5(/T(H(: ,! ( (\\N*\\N*\\N** H  .5(/ M. *  (H-:( ! !!!H*: H !   2 . >,  * ( ( * " ! 2!:  H( " ,H  >( (  !:!U (H(: -RH": H" (,H ;! 2!: /M.  U " H  * 2 *! - !.* . ( ! !!H "   ,H  ,:U;:! , : /   * !H : 5    H  !:>  2 ( " * (  .2H  "! .  H !/ 0! 5 ( *: : U ( ,;:!*::  ! 2U(HR , H:"!H  =H,   * ! U,H : 5 (, *    > ; ( H !:>  H! "   .( 5,H   H ! !5 (   HH" : " ! H"  H  !/ Y  * ( (  ! ", ;HR H : /9 =H"=H"  (5H(* H   !  ( 5U " H : /" ! 5H(.*::2!H((   :H :  .*/P/H 2 " #O_:;  5 O   H P U  H!   -H 5"(H(  " #OH!H(  ,,  * !: -H :H -H *  5H(,( :"! 2,  5H(:* !!U( ":H5 , /0"";H 5H(*  ."! "=H   ,   ! H(: !:H;5 (  !!U( 5>H 2  / !U(  5H(: !H! ( !:H;H ! /$H(HH!U* !*2 /""H

* .(\^X\^X\^X*  : :  /Z  * H 2 !H!: .2H: / H " * "   > ( ! H( :"! ( "   ,  !!U(  :  . > " # OM  :O ?: *H" (     5(  (  *! >  ( ((H :-: 5 (O6! H: ;  :,  ! "" ,  UP\^; ,H5 (  2 H (*::   ((*>( (" H,- "! ! .  /?:!H! 2 ;HH= " 5:H(R5 5*H (2  /$(:  * "  H* "( ( ! 5(  *:( : ! H   . /  ( 5  *  5"HH(  2 "! .   R "  5( E (   (( ,; "! - !5(P /  : " # OM H !  ! !!U(O K  * *    (  *! . H! 5 5(/? !H! 2 ;  5H((  (!H  ?:!H!!R

12 “Yüce Allah haddini, kadrini bilene, halini tavrını de/i2tirmeyene merhamet eder.”

213

H!(* * (!! ! /?*!(*! H   .!2 / ? (!!  ! , : :!  !5   , ! !/ 05"   5H( 5"  >H( . 5( ,  5 ( * ( (   H5  5(/$ 5H((,; ! (: 5 (, * (5  :! * 5(?2 ;. (   / *:!  5H( ,  >H( "( (   " *2! -/ $ 5H( .  ! ((.  !H ( * !/ (:! ! , : ("  := "! ..5" !/P/!U(*: ,H* 2"/5 .( (-H!:> \^X*\^X*!H! 2 ; (; H "/E 5 :.:2" #O?:! H(: !  . /H(H > ( 2  ( "! . /? .(!: !5 ; "!  ! U /P / M  " # O0"!H  *: 5   5H(: !H!  !/ 9 =H :  U "  *  :; R.".   5H(* H  : :>*   *:! H(. !  , . .," ( *   > ( 5( (H ! !! ( /Y !H(*:.( .(2. ! ( :H ! /P/02" # O?: !H!  5H(: : (   2* ! : / :" !    *  H   : !:> *   ;( .  / Z . -!H( *    H5" . ! -/ ? =    , ! :    H*( H  /" !: "2 H  "!   (  / $!!H".  (*2 (: :>H H  H  /P/  :5:RH" O   H P';"" #O1 2"! * ," * : "* 2 H ((H*::>2 H.   :":! (  . /'(2 H. (- ( .   (-( ( -, : /O0 . ! - ( ,, " H-H- !: /P> >: *  OMH( ! (OP :  / H(  ( HH,H-. ! /1 H  # OM H( O K (  * (!  ! HR!H !: H* " ,H  : / 1! : : !5 ! -5(/M.  ,H*,  5 ( 2,  . \^\\^\   ,H* , ! -5  5 (* :>*  ! 5 (*:: !/P/ : "( (  ( (I J"   O$H:  !2 H : : ,H*, ! *:!H!:H 5 ((!. / 1!5 U""5 !2 H(>. /? (!5 :"! =H  : / Y !H( ! U *:  ,H* , !  /P > O_ **    **  H ,OP ,H*, / Y !H( 2 H : : H5 (  2". .* ,H (  . ::>   (    * 

214

U*H( ,  / 9R H  , :> : : ; "( * / '( U*H( *: ;: "  1 R(5" /H H:(:5 5( ((  :(>! 2 /Y !H( U*H( OQ"  (! " /P >   ( - ( .  , * * 2. " >( >:5 ( /? H : "-(H( (  : :5:- H  /1 H   .!    (*2 (. /P/  :2( (*: H 2>O? (! : : ( !(H5 * ", :  : "* ! >  /$(:   H(  (  ,H* , ! -/ $ ( 5( "  H""! ! . /K (*:(  : 2! -/P / E 5  : ;"   *: !H     ( (H .H *  ,H :U  "/  .   5H( . !2/ @!  ,H(H"  5*H   -  . > = "  2  5"*H " / ":H5 (!!U(!  ( ,,  2:, :> ::. .(, ".

\^\*\^\*  *5-. "    / $ 5H( " # O?:  HR"  H!  (( H  ! 2:   : !! . / ?   *   "   ,H(: / 1 H " : >  ,H( *H*!.  *: HR" H /?:(("!H!" H- - !: /P/!U(" #OM5:H(R5 5*H OY 5 ( ( H2H ,*H  , ! :  (* , ! 5(? ((  -H  . !2 !,  ( R ( * !   :: / _:; > *  ,; -  !5 (/ Y !H( *:(:  ((. ! .  /P/$ 5H(" #OM!!U(O  :*:   !-/M*(H  (5 -H  > ( 5, "!. !2 /_H (OQ ;,   !( !:(P\` ; ,H5 (  H; "    H ( 2 H " * H* / " ! !  OE (  2    H* .     2 5"/P ?: !  ! 2U :   OT 5" *  * H    5"/P\b 1! (: > (  2> *2 !::!:- -!H( =:!:- 5 . !  (5  !H(! U. (!  (; H "!  /P/ E 5 5H( >U-( *:!(,H- 5 2 H( 5 ; (. /: *:>     ;   /  :: 25 " # O< ( 5(  (    :! 2! *2:!:- . / 1! (  " *   5(P / KH.U2 " # O$ 5H( *-!

13 “Bütün bilenlerin üstünde en iyi bilen vardır.” 14 “Belaya el uzatmaktansa”

215

H( !-   ( .    5  ,   (> ; H " 5(/ Q?  5 ,   ( ( : 5 (R\^^\^^    ::! 5    QP, : :!:-  5H( "( . (!2 /M. 2 ;. (!*  , "( >  (. " H ( 5H( " - : (( (  5"  /R  5 /P / E 5  5H( *:( : :     ( .    ;R  25 ,   (> " / KH.U2 # OP,   ( ( : 5 (P ,  H,H-   :  / 02   " !  (:  !(,H -   ,H* , / KH.U2 " # O* >  (. "     ! 2: / 9 =H >  (. " 5" !    U " . (.( 5H( " . " !2 !/P/T25" #O?   5H( " , : / _H ( ,H :!:- (H- > ,  ! 5  " ! - / $ 5H( *H* 5"  /KH.U2" #O1!* !H  *   /: !H*:!2    5H ( (  5H( *:  ; . !    -!H( ! 2: / ?    ( . !  "!H, : /M. *:.(:U  5 (: "( ( *H*, /P/E 5 5H( (: *:5-2"..*>U-(  " #O? (5! !! *:( * ,2!H(,(:"! 2: / ":  *:! H( "  !/P>; H  - :" / $!!H !!U( " # OM >H2H : 5:H(R5 5*H O H : > 2(  . " >,;"! /?:,H(* = ;,H(: / (* , ! 5(/Y  * 

 :; > > (  2   ; "  H(  ,H ; : 5 (/P\^^*\^^*  > *: * -   -H  !H"    5H(  .   , " "  ,  KH.U2: - (  ." / 1 H  KH.U2  5H(  . > ,  !!U(: " . (.(*>(  2(  OP,   "OP / 02   ,,   .*  ,H* , > O1H-  " ( *H* 5"  /P / KH.U2 O? ( 5 ! - ! !  ,   2!  H  !! ( ! " * * 2  .- " 5 (  /02"! *:,H( ,H 5 ( 5H(2! . !2/ $(: ( ( *  >U-(  5":! , : / : !H *: !!! "  "!2   5H(   > (   * (! :=U :! . " 5  .  / M.  5*H( , " HH5":!:->U-( (" * (" !:,H; > 5H(  *  ( . "  5  *  !   2  2( "!H! >  ! (!-  ,   ! ,  :!:- (; : / < 5":!:- >U-( ( 5   ! 2 U  :> :=U 

216

H!- " * " H *:: /P/E 5 5H(*:!: H* "2"..*OY  !- !!:(O   > * ( H!   H  : -:/ K  * (  H  " ! - ( ,, * (5 ( H  !/P>5H "* H !!U( >H >H   ,  (5 , :,, "*H-U. " >!H!(; H   /  : *:   5H(:> ( 5( (H :>*H ! (! H( , ;H  .   /P > > 5 U 5- *: ! \^`\^`  . " >   OM H 2 O ? (! 5:-:( H  5 !  (! U:!*::    (. (> !( "=H /M.  :; H5 ", 5 *: ( "!5 H; / Y !H(2!!*U*: ; (."/<  , , H( (*  H*5 (/P/ H 2 2  :>.   *H:>2 - ;2H( H;"H* !25"H(:;(; H  >  H  ;    , H("!   /<.  !: H!:,H; 2! >  ! U "  /E 5.(H 2 ! 2U ; (."!  ; *:!:>2! :  .* (  UR  . > " # OM U  H!O  "  "!H! ,   HH" : ""H! *:  ,  U-  U2 ( .> 2!  / Y !H( 2! H ! H (H (!*U*:!.>(HR , H! : ", ! : P/ U " # OM H 2 O  *  5  ( ( *  , 5, 5  -  :> "H- . ,"  ! (H- (( ,H .   5(/ $  : U O$" ! 2, 5 (!2 5-, . !2 ! ."  (  . (! -/P!2 / 2U !  /0! H  ! :   *: !  (H- (( .  5(/ Y !H( : !:> *: 5H " ! 2U: ."! . 5(, 2!  .(55 .!( " :":(   H*  2  (,;"!  5(/H H !H!2   O 2 "2  (" H-"5   H=  . !  /M,,  =*o ( *\^`\^`*\^`** (:!U !Ho ( * 2     "! /$( H2 ( 2 (   *   5   / 0H  *  ; "(  *  ! >*  H, H  2! . H     / HH     !  H  ! !U!: / ?:( H " " H- H- !: / S2  H- ! ( *::   2 : U  (   "! >* = ,H : : " R ((   / " ! E  (.; *H"U(  (" R (( 5 >  (. ( (H "..*P/

217

H 2 5:RH" O ! 2 H P U  H!" #OH!H(  ,,   *   !- H"U( ,  / 05!(  E  (.; *    / H , H"U(:  !- : ((  *H   H"U(  .  / ?  .( H " ./ H"U( *: H !  "( "!! ! >(H H   ,H , /$(  * 5( :>*  . H( 5( (; H "/Z * * H*H(,    . ,. 5  2 " / H .HH"U(:( * >  (..   ,H  H"U( * !"! ( "  -  ( U!"/1! , " ( ( " /O 2 (- ,((  ( 2  5 *2 ( *  * H . !  *   . /P  @ (H*  * HR   U( " ,* ,(H* "", - ,(*  R  ,! , ( "!!"! .   -!  -! " "/ $( >H( H "  ( . / E 5 H!  **H(  U( (

\^b\^b*:.  O1>H(*   !/M.   H5".  5 ( 2/ H  : !/M.  H5". ! -5  H (  ?H  ;R( "  H""! !2: !/1!    > ; H  "5 !  :!( .    "2 / ?  ,   H  !! (  . /  U*: "!  /P>H,H- * (  :   OM>H(OZ : O $   "! O ?  5-! , : / T O ?  : 5 (   !/   H ,  5  . /P/ >H(  , ":H,H- ((" *>:  , OK-(  P 5:RH  / $, " " # O?- 2  (    *   ( : :-/ $(    (: - (  *   5H( !:5 ! 2:   *  !   *"( H ! * * (  : ! H  /  H*!5:(,; ((*  . >"";H"     .( :  ":>   H ! (: !* ( " 5!   / 1! *:.( :  * (!    :! 2/ 0! 5    (; !  * (! (:! . / P(:!:-(! U!.( ! ! ,, "!- H  . ,   "   (; 2 =  "! !-/$( H "*::   ,H:!:* 5 " (!  5 (    /1 (! 5   ,H:!:* 5= " 2 (;5:(/1H  5  ,  .   5H( * ( ( ! U! !5 -/P / >H( (  *: 5- E  (.; *R (2" 5H((  ,  , "! ,, "(  " *>" # OM E  (.; *O\^b*\^b*  K (  ( 5 H , ! ,, " *  *  ;   . ! !/

218

T2! ( ! 2 "( H=  > H(:   ; H  5(/ $ *H 5 (   !   ( H(. !2! P H"U(" #OM>H(O H(  *H2:H( : / P5:-!H  . /? (!.*2! (( ! ! " H !( - * . !2  ,  *: !(H5* H :! *   H  . / T  5  5  !/P / >H(" #OK   !O   H E  (.; *" #O "*  " ,H  2 !  U :  : ;H  !  R ( R  ;= "  ! *( $*R --5:H( H H; " (* *  *":*  H * :H! !  ( " 2 H H"  H " H(-  , >(H ,U (  -   -H "  *:  H2 H :>; !  U    !, .(*>, *  *" , "  : :> " #OM* 5 H "O  5 O?:*H"5 ( ( ! H    :H! (H!  2 H, " *R= = U    5 > O?  2! (  * H  !H ,  " / ?   !H! >*:;  *  " H*  !/P/ ; " #OM!O 1! (  **:! =(H : /M. H :!5 (,H 5H(  !/ $( , ;H":!(   ,H   5(":! ( * "  5 ( " "! 5 !:  / _H ( *  H"  ( *: ! ! "  : !:> ; H   5(/ 1H *: " * \^d\^d\^dH(: H  5(/P, *  H5":( ( H!>:  /P /E 5 , "5-*: . " >" #OM>H(O?  5 !. /? ( 5"  5H(, 5" >(!2 5 * (!(:! 5H(: /_H (5( * 5!H  ! 5 ( !H * (!- *:  * "!HH",H   / 9R  5 . ( !** " 2/ 0! 5 ( "! *::   *  ,H:! , " (!( ; (   (   H*:! H( . (! >. 5(/H H * (! 5 H  *   -  (2:! , : / $ 5H(: : 5 ( 2.! ( *  : /M. :: 5. >*:  H; H" 2 : :>  ! (. >*::(: 5 :>  /?  * =H ::>.  5 5 ( ( , ! "! 5(/P/ >H( , "( *: 5- 2". .*  !  5H(( ,   ! H-U( ,; > ,  E  (.; *R! ,, "( "5(>"!H!! " *  , "! ! ">* :> ."/ Z ( (H .H *    5"  ,  / >H(  2: .  ,  >H(  H "

219

= H* . / O?: H (  H P  5:RH  / >H(   ,H  ( 5 (H! (  /T >H( ! H! ">#OK*H(H !H(:O  2H !P\d  ,H !2/M. 5 ( 2 H ", , H /S ! ( 5 *2( .(\^d*\^d*\^d*!   /?- (5-/    ( * (( *- H*. >:-:"  , >5":!:- .  , *: , "  .   5 ( .* *H  (  "! 2/ Y    (   5 !-   - !  "  > .  ! Z  !H"  * / ? ( ( ( *  ." / ?  5 (5H  , " *  *H* 2 !/P / >H(" #OP , ":5- .  :>  H-U  (2  .  5 / ?- 5    H" 2  ! !: H  5 / K  H> ,H(5 (/   : " : 5 (/$!!H*  ., ::!( !!,   ! , "  ! -  !H(,H  / 25-( : ! :: /?: 2 (; H" !/P/T " #O0 "!H  O< , ":5-(: /M.  .   5 * ( >H  >H    ,  .  H> 5     : " : 5 (  5  * (! :!  (  ( *:> . !/P / E 5 >H( *: 5- ! U . >  ( (  ( (*:> , "::  ." ,  , "*:(  . ..* ( ( " #O1!   > 5!(  :!:>>H(  "2 /?H(:! : 5> ( 5( (H !!! ( . / U( *::  *:*H*   "! >( *:(: !: , >H( "! (*: ! 2   H" 2  : !: /P >   ; ( ! 2   !  H" 2  : :>\^e\^e  (5 ,H  *  : - (  ! 2 / H .H .   >H( .   ,  >H( *     ! H :>  (  ( *! 2/ 9 H5 "   *  >H(  * "  5 * *  /Y !H(:- ( (; H:;H(*2 , " # OM>H( *  H(OK ( *-! !:-:U: * ",H : ((5 ! ! "  !/  ( * (! ( "! :"!:> (( *   H   H" 2   (02" !: !H5.! - (2:!H-U. >(H  H*   , 5  *   U "->5 (5": U "( . (>5 (5   *  /

15 “Cesurlar ahmak olur.”

220

Y !H(  ( . !  (       :> H(:  : " ! 5   /P (  >H(: . :(>- /T HH(: " ! (2>, 5 "      !* .(  * 5H "  , >H(  ( (*:(  (! . *2:>(!  (>H >H :> H  /?  ;E  (.; *     "! >*: "! * H" >H(:-! "( (H :>5: 5H! ,H ( :> (H( 5( . /P> U  H!5-*: . " > " #OMH 2 O'( 5 (  H2 5 (  (-(H    "! /    2   HR- . /M. * (!2!  .(55 .!( " :":>,  2: U (  H "  5 \^e*\^e*  5" . !*U*:( !: H : 5 (  2! (  : , ( ,H : /P(  =:(H!U5: (  (!; * ; ,"!2 : 5 (/P/H 2 " #OM* (!H  H :!,   !** "  (5 ;!O? 5 ( (! ! !  5 H (> U(:!( , 5 H2 H "!,   (  !( "  5 H :!: , ( 2HRH:" HH :! .  ! 5( H !/Q$(5 *( 5 *.(/? *   -H  /R !2, ( "  *  ( *  " !  (>.H!: H* ", .H !U5  ,H  "!2 / $(   H "!  !2  . ( / H H !U5   HU !: H* " 5 *( 5 *,  ; " H  !; ! ! !/$( (*  H5H(    /P / U " # OM H 2 O 2( 5 *  ( 5 * "  *  "! : U (   "  : /$(5  H5 (H  .5(/P( 5 "  * "!  (!: H* " H5H(  !H(2!5 H " ! 2U:, / : H* " *2/M (H  !: H* "  * "  2( ; "H2 H : ,  *   ! >*  H  (!HR: , ( , * ((5( HR: /" !2 H ::  ,H5 H"  H H  H! ((,  *(H  (5( ! ( ( !. U2 (! 2: /P/H 2 \^g\^g\^g    O   H P U  H!" #O? -!H(* 2 H2   (  ,(":"! 2/$2!: 2   H 2U5   5 ( . -> "!  ,  !  >H   *::   ,  (    . ( /P(  H " ! U; 5- * .  H 2U 5 (. -> "! ,  ! 

221

>H    (* *  H( ( *::> ( . , (;! 2 ,  : . - ( .!!2(* >( ( 2/?-! "   ,   * * (  (    2/ T ! ( 2 H    ((   :> . ( * 5(  (    2/ Q R H  2 H H>:( 2   ( *   (* 2   > ( 2> (,H !:" ; *  *   . >  * (!H " (.- * (H ! , ,H(5*H :,H(H" *:(:H( ( >!"     ,  !.*!  /1 !" !    ( 2 H.  5*H : ,H(H" (  " !    / E 5 *: ( (H *    *:    *  2 >:!/P>* ,H ",  ( OK-  !  P5:RH (  O?- H,U5  (  /P> ,H*,   /M H H * "( ( H= > ( *(H  (5(2 H  (:2!(*R  ; H"> =  ,  *:(: *: ,H  HR* 5( . >\^g* \^g*\^g* !  5*H  : *H! 2 H ( H !( *" ,   H;:( ,H( U! "(5>H 2" ,  (: ! ( ( !: ,!(H  /$ 5H(, >H(, * * ,  "H(,  *:( * -  "  :2  ( !: *> * (* ! " 5"H!" , 5HR 5*H :*H! * 5( H! H"*!* ! "  :>*  (,H( 5*"/$!!H5*H :,H(H"*:(:( .(*!   ( (! 5 !"   :> H,U5  (  H " -   , HR!H*:(:  (  *!  " ;  >O?   ( : (*  /PH -U  ,   (  U! " 2 H( H( ((:>HR;  5H( * ( ( 5*H 5:H(! 2 ( *: ! UR( ( 5 * !5  .  Q H,U5  ( !/R  / $!!H *:(: H*H ,  H (5*H 5:H(! 2, ! :   (! U!: 2 H U! "(  " - :>"(*! . * *H(    /E 5*:(:- ( * - ! " . / 1 H ! 5(    U! "(  ": :> !  H(   , " ; ;  2:5 ( : :> (  ; !H( *:: :   !:("  ! 2  / < (  ! .  *  *H:  (  * - 2 H  . > H "  ! U;   -  : 2! *2  / Y !H(H.H 2 H ; H (2"..* : U  * "  " > 

222

"" 5(":- ( \^\^ ::!*2 , * ! " *  :    H5   ,H :" / Y !H( 5*H  : ,H(H" 2 H ; H ( 2"   .* ! : ( *> !2      ,  2 H 5"(  ( 5  .>   (. :> 2 H : ! U! ,  H2 - ( U!>2 H>H >H   /$  ( **(,    (! , : (!H!. ":  /P> U  H! H! *: ! . " , " #OMH 2 O 2(5-  ( H " , ( *: * - *  H  H :!. /T 5 ( 5  !/$(( (  ; ,HR=* 5(/P/H 2 " #O   H P U  H!" # O0  -!H( *  *H- .H( ,  / ? ! RH " HH .( ( .(  ;  :> *   !:"H / S ! (H!H:, (* !H  /<!H     (- ;:> " ! H! /E 5* .(*H- .H(!H (! ! " > O?H   H "5:(/P  2   , !  !: H "/ O- ; ,H(: / @H(,H  *:( (> H   /P,; (( ((*  5H(>5" , / <>5":!H :- (  /?  :  H  , /< H; " . (,H(H"  5H(  H5 > ( ((     / ?:(:- (  *    .( .   (   !H "!H!! " * \^*\^*\^*5 ! >.-  (/0"";H* .(* *H: ( . / ?H*H( !H .    5H( H5>! 5*  (* - (    / !H  ! ! ( ! 5 *H: ( *:: ( ! . *2 /< (H*H: 2 5 ( *    !H  . > :   / Y !H(   5H( >5": !H    ( (5( H ( 2". .* * *  : * H H! :> ,"  ! U  : :> *: ! *2 / ?H*H(  *:(: H5 (  2". .* (  .( *>  H  ((> ! (!H :- ( (>5"     / (5(* -. / ?  : 5 (>H(: :>    /O0! H 2 O Y  2(H  H (,H( *H (5 ( H " /M. 5  !*U*:(:H(* !, 5 *  ( 5 *(  ,H ; :!  5   !H( *  5H " !: ! : !:> ,H(   ,  !H" ((,H(: 5 (/P/H 2  ."!  (2   /Z   *H :> H ! (U  H;"H*   !( ,,  ! 2/ < .    !: H H  !:>

223

 " 5.  !:, ; /'( H 2 .(  -H !( " .H >   ( H5 2!: .*; 5( ( . > " # OM UO M.  H!:( ;R  H" ; !  (:  H (  " 5-  :!-/ P5  !H( !: H: * ( 2H "! .  !*U*:!( ;H "!  !  l =\^N\^N  : (H!U5 ( ( !: :>: 5 (/ S2 ( =:(H!U5 ( *  $2: ,,    5* H :(H!U5!: /K * (:! H! "( (,; ! H5  5(? " M* ( ! H! " ( H  ( ? (!*2:!  "  (  0!2! (  5 (5- ! !, * (>  : 5 (  * 2   5 ! !/P*  5" !5- 5 / U" #OMH 2 OK(R  @(U( !   "    (       ,U: -! " ,  5(  2U  !    H  !!  (   " 2   =  . "  /M,, H   (H "!  5,H  . "  / 2!H( . "  /0!5  *=*"! ./ > 2!H( : 5 (/ H H *  H  ::!/ K ( :!U : H( : . ( 5   !/ 1! *::   !U  $H5R  2. ,  K !  KH!R  , 2:  .* 5U " 5  !*U*: 2 5(/P/H 2     O   H P U  H!" #O (:  HH,5"H(2  ( * >H2H, /<>H2H:  , - , /M,,  , - !U (H! (*  - , ,  (, -  $H5(H! (*  , /$(H!- "!2 /?: 5* ! " * :   / M. 5U " H   !:   H (. (_ H, (U( 5( \^N*\^N*\^N* ! 2U :> * *  (   U(   ( H2  ! 2  / Q R H  *:  5   *>$H5"H- ,H(, !U  "!H!. (  /E 5* , -    ( , -  *    . > "    O1! (   ,H :!:-  * * (  ,H   !/P /$!!H ! "  :H*: (H=H  (, - H"U( , ;H"  / Q -  >H2H . > H"U( (: , ;H" (  5  ,  O H"U(:! , ;H" "! 5 

224

,H! > 2H( ! 2: / EH2H:!( (H-  !  *  , -  ; !H( *:: 5 - "H   -  !U R * , / <  *: , 5    :!U  ! 2 "! !:("! /P / E 5  5H " >H2H *  , -  : :> ; !H(    O -: !U R    , - !  , 5(O/P / <   (H H  :> O9 !H( >H2H:!:/P> - !U R   , - ,   /? !*H .(  .(("! . "H "/$!!H$H5  ! (*:* ! H H 2"..* 5H, "( ( H - /? .U2  ": :>!*2 /< (H$H5R: KH!(H! (*    * H , /<    , - K ! (H! (*   - , /$ H2 : H :> 2 (- *U(:;"H ! 2/E 5  (2 *  . >H ( ,H ",    2 (  H ""! . *2  /$H5" # OM* H O1!.-!  2:! 2U:!!U R   , - :>(HR , H \`X\`X: ((  *  !   l= H !2!  (5  0"H 5 ; "!  .  PH H  . !  (5  P  :>* ."! 5 .    #Q R H * *:* H"!! ! !/?:   (! H  ! HU* H(*   . !/Y !H((H.- !U R*  . > , H   5 ! *  : *2:! :> "  H   5 !/P / KH! " # OM * H O K-  (  / $2 H ! ,H(   / *  "!! !-/ ? (! ,H!   5    * 5(   5 ( ! 2U:   , -   -  K ! R  H2 :!, * H2 : /1!5 " H  5 * 5 (:-, ! !/ M* " * ."!  !/Z".! U " * ! 2U:!(U : !, * ( ( ! U : /  !1  **H(* !2/$(! U(*::     "!  !, 5  !! (! " *  * "!! . / :H ! / $ R : U  . . .  . .     -!H( , : / ] !H O    " * P\e

16 “Geceler gebedir.”

225

!2  / ?   O :!(  H; ; " (P\g!H  (* :; H:U  /P / $H5 " # OM * H  (U   !O M.  H!: *  " 5   ( !! (! *:* ,   H * $(*   !U R(-( . >, H  !, *! !** " ( !  ,,  .** !/ ?  : 5 !! ! !/9 !: H:!*:: /P/  (2 KH!" # OM* H OT.\`X*\`X*\`X** H5H(! ": , 5  * 5( *:,H " H "  !   *::   -;H; . 5 . .   . . .* . ( :  / S2  5H(T  R(" * 2 ;( . "   , , : . (:-" *   ( * :>.  /$(  "(!H- :>- , 5( -( .H(!  ( ,    (  !: H  ( : H   / 0! ((  ," !-/ Y !H( .(- ( . >  " * ( *  .U2 5(  (:> !U  .    , H2 5::-/?  : ; ((( :U  5  H= :-/P/E 5$H5 *: ( "  > -;H; . 5(  !:("    / '(  -;H; . 5  / Y !H( $H5 .(- ( " *   , :> *     (  ,   (2  KH!   * H *   (:> !U R( . ! 5(  !:("   / 9R     , -    . ..* H " - . ( (!U R5 H(  :>! -H > (,H ."  /? "# 1 *  . . ! U  (5 ((2 5"( (U   Y !H(!U  . ..*  "(!H- :>,  : :>" #OM H  H !,  6 --H * (H !OP U*PU5:;R,H ,  *H* !(HH" ( H   ( 5 (5( ,  R  (H  .5"H( ,  05!H R  *2 : *H(  ( 5 (5( ,  S !R ,,HR ,  PU5:;R  J HR  2 ( 5 (5(/ 0HO **  ! ,  " R  5!  ! ! "( * (\`\\`\\`\*:, - !:,H " * H5 ((H > !( ! 2U:!*U*:!,  H2  ! U*:!$H5R( *  HU*:5H " * (! U:! *=  /P-H  > /Y !H($H5: : .U2  (; "

17 “ Allahın gizli lütufları vardır.”

226

 ! U! ( !*U* 5 !U R ( *: (H-  !** " H!- 2". .* O  *   5($HR 5 , 5 H !P>5H " :>2   ,  ( !U R .5" /E 5*:  ;.H * * (   :>   *  ;  @ (H*  E , .H R -H   " / ?  : !U  " # OM H2   H :! $H5O $! 2 *"! -/ ?: ,H  *  " H   . !/P $H5 " # OM !*U*  ! U*:!O?:  H 5*:!  ( * !H(!-/P/E 5 *:( : !H" ( KH!2> 2  :>" #OM. ! U.  5 - *  *:  -  !H( (  !H "!/ Y !H( !(H5* ( *::   !U R(- ( (! , , *H5 ( !   :>, * (! ,H*:!  .5(/? (:*H5 ( ,  ,H (.>. 5U* (. !, !U R . " ( H !    ! H(    , -  5 H ( . !5 (, :>*  .( ,:" R " !/< (H5-*:(( :>  2: ;H( 2    2 5-/ M.   *  *   H * 5 !. >5- ,H : !/M. ::: 5!;  !H(RH" HH\`\*\`\*\`\* H (  Y  5-!: H::- 2 !2: !,  !   *    .(  (     , -   -  K !  ( ! 2U!:  (  . !2 : !/?  :   5 ! . /P/E 5!U , $H5KH!R*: " * ( !(H5* .  / 9R H !U  :(  ,  ,H* (  KH!R  . / (5KH!R*H5 ( ./KH!. ( ,H* (,  ,H ( (: .*;R  ( , ,H( ,  5(   !H  (H   , H( :>  (-  *  5  !U  5H ((>H , H(  :5H i (.H "((H >H /M H . ( H; "  2    ,  !U    ! H( .  ( H !    , -  H( 5(  . > -;H; 5 (. /?  :   , - ,: "H -U5 " ! (  /KH!* ! " *  5"(H    , -   :>  -  K ! R : :> (  H "  ! .( * > - (( H   O?:. ( ((." >* -!H ! "-   /P>KH!RK ! R " 5!  /E 5K ! KH!R:> (5 ( !!H(  / ZUH !H   !2"  *:   ,H    H  I"!2J/ ?  :  H( (  (   5 :> K !  >  ( " ! -  ( " 2 U  ". .*

227

KH!* * :* H H!:> ( H!"/K ! *  " KH!R -(  *:> 5H  .*  H;"H*:  ( 2> -( 5  ,  = "  @ (H*   ((H(R! * >HH(>" #\`^\`^\`^? " M!  *:   H; "6** ( P  , .    (5 (  OM KH!O ?: (   P / KH!   !H  H  *2( *2 (   ,  !U  $H5R:,H( 5 /E 5K ! " #O0! KH!O? (! H !  (H ! U:! : !: H:! 5 (5(/ '(  *: :;  **H( :U  " ! U (  !H( 2!  :> !U    $H5R  :>  ,H(  !: /P >  5H " K !   -  . > (5( ,  **5 (: (    ":( :  ,H  , 5  ." *     ( ( :>   S2  5H( T  R( " * 5(  . >  2  ,  !U    $H5R  :> O  :   :;H  *H P\ !=!U(  -   " ;  2> *H   HH,5"H( 2  (  2:5 ( *    2   ,H       2   HH,5"H( >H2H (:  ! . ! -/ E 5  2    ",:( > * 5(  . "    ":(  ,  ,H   " :> "H "  ! 2U  , H  !  (  ( ! " , H *  ! (:> ,: ;H  U-.H .   /P> U  H!5-*: . " , " #OMH 2 O ? (! ! U:!2" *:,  !: H 5(, 2! (2 ( ( !(5 ( ,  ,: ;H !*U*:* . H   ! 5 5( !/$( " *  -!H( H5".    H2 :! 2U  H :H(H, " *   H"! . H  " ,H(H / P5\`^*\`^*  *  H  ,  *  ! :  H  *: " *    (!HH(!-/H ! *  2( H  !H !:>5 ;!:(    (5 H ! H2   HU ! 2U  H  . !  !(H5*  ./ ?   H2(H * *U"! ! .  /H H 5:- 2(*2 ( , "* H  H5!H( ,  =H   (H. H( . "  / " ! ,,  H   ::    H ( !2 /P/H 2 " #OM U  H!OH  U(:! (*  ! "

18 “Arkada2ların iyisi dört tanedir.”

228

H,    H(:!- ( (H !" (H:> (H*R  ! "5H(:( 22 ".( ( H!  -H  ( H : 2 H"R :5 (5  5 -H: / ?  5 (  ! " ; ! "! .   (- *2:! ,  H" 2! *!/ _:;   5 ".!5" !  ( !/ $2:* H5 ((55 .!5- ((! / P(  *  ( H"   "! > 5U "   !*U*:!: , H(   2 ! .  !! "  / 9R  !*U*:!   H  ! :  5 ! ! :  ! U!  ./ $ : ; H5 " ,  ! :   ! :  (  *( P / U " # O 2(  ( "  *  (  : /$(!  (H5H(, :  * *  H  * !/$(: "  H !  ( "  * "!2 ! /P/H 2 " # O     H P U  H! " # O02"!  H* 2  (  * *H- .H( , 

!2, H (H! (*  - :>\``\``\``( H *  *  U 2 !!2" 5 - H"( ,  5( *  "H!.*(   /M H*  *H*  , " ( "   !5  5" !2, ! /O $:(   H!!( -:! , ! !/P  /?:,H  H;2H  /? .(*  ,H " ( ,H(.".  / M,,   ,H( T(,H-  (5(  625H-  (5 1 (H-    / E 5 *:(  H*2  ( . >  * O $:(   H! -/P H>*H- .H(  * ( - H R5"  /?H- .H(*:( ((  (5:RH  /T(,H- " #O? (!2! " *  :; H5 "!, :   H ! (H ( :U   5  * ! ,  HR*  ( ,H  ,H ; : !/P  ,  625H- " # O? (    5 !H" !( H "5"H !/""H"2 ( * ! *- !/  (* H ! - (  *(5  *      *  .(  "   /P / 1 (H- " # O?     "! ( ":!    !H "! , :   "::!   H H"! -/P / ?H- .H(" #OY  *  .( * /05"H  !/ ( :-" ! 25  ( *: /P/?  .( (   ! "  :H* .  -HR* /0 " 5 .(**5 *H- .H(  H;: (H;  " /Y *   ((H!:(2H( :U "! /S  H-:>\``*\``*\``*!5H; ( ,H(. , " #OY * -( (  =    -!H(: / ?: .   -:! H  ,!  ( ( HR*  / E 5 5- ( H

229

 !  ! ; "-  H ,  H  >  -:! H  ( .( *  H!  5-/P / '( *:(  *H- .H(( *: *  ,2 "  2"    * 5 !"   :> ;  ,   / T(,H- *2 (  5 ( > *  5H " !H  !H"/?  :*2 (  :> O -:H R>  >:>;H(:  > 5( * ,  ! 2 : /$, !* (H !: " "2! -/P /?  :625H-"  O? (! 5 ! >::!! * * H !*(5 *  5H "  2 /_H (!H!, :>H R. " !  !( ( (.  P/ ?  :1 (H-" #O?! *, /Q : H R. "  !/P/E 5  5 !(-!2! *1 (H-R,  /Y !H(- ( *(>,  ,  ,H;  (.>H H >  H*:>H R:>. " /?  : ,H(:  5 ( !!(H- ,H :> * 5O?!5" : /PH 5  ,H 2 /P > " # OM H 2 O ?:  H  ! 2U: * . -H   5 /?: -  ,H(:( 5 (H .  / $ ,; H5 "((! U!\`b\`b\`b : /P / H 2  " # OM UO 1! 5  * 5  * !/ ?  : (  !"H( !/P( ( U" #OM. *: H 5 !(H :! * !(H5* H  . /$( 5 !/?  : 5( , (*  ( 5 >* H( !/K  (:! 2U: !"H( 5(/P/H 2  " # O     H P U  H! " # O1  ,H "     Y( >H2H (( *  >H2H:    H;  ! ! " . -> 5   ,H " "!   (  HR*H",H ;: (* .( * >:" H(  :  /H .H>:" H( ( (  *  H* "R  !H -. ,  " OM. 2 -*( *: 5  (! >:" H(  : *H( !/P, O - ! - : P5:RH  / * ,   Y(>H2H ((;H(>H2H: - : /1  -H 5H "(>**5 (.  ,  *: ,H 5 / OM.   >H2H *  .( >   -  *  , ! - 5  (! H  !/P/E 52  -H (**5 >H2H" !- * (H!  -:>,  ! !(.( ,  (  * H * .( > - 5" / -: **5  "!H5 (  *U > ,   -  2  H   , / '(  2  H  !: H ( ,H 

230

 * --!H(( . ( /?  : - :>\`b*\`b*\`b* -: ! H-  2  H **5 ,H "(  -! "> ,H(   /?  .(."  (   >:" H( (2  .  /1  H >:" H( -H "  ! 5" / ! "(  (  *  ? ! ( ,   ,  2  -H ( !: H* / $ H *  ," ( (( : !- / E 5 2  -H  ? ! ( :> >:" H(   . / Y !H( 2  -H  . . .*!: !H".(  H (. /E 5  , ;H"! . ( H- !*> * >:":( (. / . >:":( (* : *H( H( ,= "!2 /$ . >* "# $! : :!*: !H(:!; H @H(,   ( "! -! (5 ,H  >*  *2 ( "  H : :>* (( (*2 H"/< (H? ! ( 2  -H ( ( ( *: (! /  .  ? ! ( >:" H( ( *  .U2 5(  *H "  ! 2U! 2/E 5 *H " (;H :>2  H  :* >:"U(( (. > .  2  H >:" H( (: *H( H( 5( H( HU :>  ! 2/ (*    5  5"H *   /? ! (2  H *:H . ..*  *2 (( .> !"    > 2H( : ! U2 :> ( (  " # O1! 2  H  ( ((  5 !*:( !5 ((!-/M* " ? ! ( -! > 2  H       ,    >H2H(\`d\`d  *  * "  * ( *::>  H   / $ R : U  *: 2  H  H  (H*:    ( *  (H( : ( ! "  > ,  5 ! 2 (*:!:(  (HH".( * -!  (5 *   !  . /P> *2 ( " :  , *  (( (H"/?  ; H( ( (  - :-:  H(   :> >:" H(  . /Z - ( * *"( (. /? ! ( 2  H H . ..* ! = H* 2 ,  !"   :>  -   O1! (    !   * (! 2U! :! ,  (:U5 ".! !  /? (H! (H!(5  !H(! U( *::   *    (! : *H( "!  /P > ,   !  !   H  . > (  ! H"; (* H,H-.  OMU" >H  "HO

231

 ( (( H "! OEH  "H !H( *U  /?  :*: : *H(: *2 ( .,  ( !:""   >: H  /= "   ,H !H  !( ( ( H /P/Y !H( -*:H,H- 2"..*2 ; 05H!!2 ;:>,  : *H(*2 ( * * (*  ( ( !:""   , : H  /T H@ (H*  * H 5( H  /$!!H - !H ;  ((5 ,>2  H ( *2 (  ? ! ( *  ((  ,  ? ! ( *2 (  2  H ( *  ((  ! 2/ E 5 *:( H"*::2  H (*2 *2\`d*\`d*\`d*, ., 5*2! 2, *  (  *2 !H * (( (-H ,H  /P>U H! *: . " , " #OM H 2 O02" *: H    -2  H (*2 :  ;! ,  5 ., 5 :   ; !  ,   *U*: * . -H   5:RH  /P / H 2  " #OMUO 2U:! "  * "! - (!: !5 ** H(  /?  : *  ( "  *  !/P/ U" #OM,,   H  ,H(: (  H 1 (H-R!5" : /H H . T(,H-(.(*, 625H-  ! *-(1 (H-*:*2:H((:> -:H  ( (  !   H   / $(:  (    ,   !5" :  ,  H :  ,   (  H   -2  H (:  ;!5" : /M. ,U!  HU2,  ! ,=   ,  ( *2 R5   H :> !  !H ,  !(2H  ,H  : ((  !H *2 O:** "R ; P    ,  O! ,= "R ,H P   / H H 2( *2  H * ! (- 5(  / ?  H *( ( *(!2 ( ,H( H* /0!*:! (H *  =*>* . H (  ( ,; H5 "(*:(:  "  *   /M. *:!:,H;  ,H*,  5  H : /?! -5 H /P> OM H 2 O *H  ( ! .  : !:> ! 2U: " ,   / < 

* !: H5 (/P\`e\`e\`e/$!!H! .  *H:> H !(U  !( ,, ! 2/  U  " 5.   /'(.( . >? ! ( ;H ! .- ( - (/ H 2  (  ; 5 *(  . > " # OM UO ?: 5H " *H " R  ! 2U:!."5 !.  /? (: H(:(:"!/?  H2 ::!.*  * H2 : / E 5  H2    ;.H  (H  ("H   "  :!/ 1! , :> ( 

232

-H , H! 5 H*> (!  , H,H( ( H! H*:!/H H* . H ( ; H  2I:J!** ", .(* !/_H (*: -!H(:  ,: "" ! ((H5  .*  ,H(  ! .  R " ! !2 /E 5  H2  !: H . ! !=  ,H*, (HR ,5H"!  ,H* !=: /O0HR: !H U;!H ! "" *  ;; ,UPPPP\NP (5H(:>  5, !*U . ( 5" ! - ( ,,  (: / $  : U  *: *H*  !H !2    O0  ( 5(  (5H(: !!5 ( H! " /M,,  5H( *H  * (, ;H  *H H;/P ?   (! ! -! 5( H>H  H :!*H  *5H(> , *H H;, ;H !/P/?  :U" #OMH 2 OK- (! 5 :  ,    , ;H "!  !   " / _H (   , ;H  !     "! ! !U!: / : U H !H!2    2  (H ;HR H : / M,,  (H "\`e*\`e*\`e*(  H  / 2"  * "!  H" . "  / ( *  2  H;  U(    *  ! !U*: : U(  H   / K    H(H(: ,: U " R ((-  "  /1H  !5",H 5 ( !- , ,H  KH   (."!  /" !?H*>H2H (: -  !5" ( " ",  !!H  ; H,H(  . " >(:( H( ( " !"/P/H 2     O    H P U  H!" #O1 ( (:  -!H(  ,,  * * ! (,  / 05!(  (!H    / T  "H-  ( , ,H( ,  > (  H;"H* / Q R H  .-    "H, " (H5*  H* ! *  !"H/5((. ( H2 : H :  /$!!H*:* ! ("H- .5 * 5 ,H ! 2 *: ((5 H  H !:> .(* ,H " .H  ,  -!H(* 2    ;"H  /E 5 * .(* ! (?H*2  ( . >H*: ,H5 ((>, * *H: (  . >5  " !H2  / . ?H*>H2H (: -  *H:5  ( / M H;* ((!HR(:.- -,  -:  .- (!HR H5" . / -(!HR H2 , (!H  - H2  , *H(:  H2   ;"H 5 /* ! H!:>H: (( *H( :>."/!

19 “0hsanların en iyisi ve makbule geçeni istemezden evvel olandır.”

233

?   *  :   -H  T !!H  H 52,H  \`g\`g? -! , H(:!= H ?  . ! 5!!:H   H H  ( "!H  :>?H*2  ( * 5"H5 H  , ",  5    (: - (    .   5 *H-   / ?   YH U"   H U" *  (( 5  . (  / (!H (: :U ( . / ?  ,"  ! " > *  ! " *:(: - (  . / K H  (!HR(: ! "( (:"(:>* .(" #OM ,H( U* U "OM* " * !: H 2!  (*! " 5(/0!!5U: (   5 / K ( !: H: (HR  !/ H H 5 ( ! "( ( H " 2 ! (  ! 2!: /P/E 5(!H5 H  (*::;: !. ..*  H-U(:  ( 2> ,  >H2H:  - ( H2  : (  5 / @H-U " # OK*H(H H !*: 2  ("  ! ?  (:! 5 * ( (":( !  ( HU  ,H  H( (  5" 5(/ ?:  *  2  !  0  H2   * * (  , 2: !5* 2! P> 5 !-!2*    !    ,  (!HR(: - (  / < 5H " (!H *  !*U*   - U "(  . / E 5 H-U(!HR ( (:>,  (*  * ! ( U "( :>" ?H* >H2H (. ,   = H>" #OEH2H:!O? (! H ! (H* :! , , *: -. (! /$(=H :!* .  ,! ( (HR* / ?: !H(:  :!/$ H(H!:(2H( (\`g*\`g*\`g**:!:!/1!  ! ."5 !.  /_H (. (!** : /M!H( " !!! :=U  !HU(: . " !/ H-  !  *  . (    .(  !  !HU(:: 5:(/P/EH2H H-U  (2  (* ! ( ( ( H5 > 5-( *U   ,  (!HR   -:    !  !HU( ( ." >  H "( (  - ( 5>H 2  / H H  -!H(  * ! ( (  -H   H "   / E 5 (!H   ( ! 2U5  ( >H2H  -    *    . >, 2  /$!!H -(!HR *! !2/$(**5 (:; !H( -  !H! " *   H "> !  , !  : !,: !* 5H "( ((

234

: !- / ZUH  (!H 5"  / TH R2 2;H . / E 5 *:(: - (  *  .(. /? .((!H - " #OK:H(:!O 5 * *  .( ( .( = ;!5 -? ! =! !*" H5 -_:;>*5 OP ! (H-  / $!!H  - ,H( 5 "  "!  5"  ,  (!H * H! ( "!!  ! > U(  (* H H(.H , #? " S"..* H2  (H( 1:  H(: ,   !H(    5 !  (  H *:!:>*2 (.  (,H, *H* ! (. > H2 : (*R ! (!HR(  /(!H OM:" 2HO S2  :: * ! ( . 5  *  !5(P\`\` / - (  " H  *  H  H" 2*H  >   Z- ! (. (H( 5 -*  !H K(  ((2 H."! ! 2: !:H E " , 5(.-!  !H   <> . !   (.  !H:5H    HH  !*U*: H .-!   ,  U- : 2 *  H H :!( ! U  : : /P/T H(!H! - ((  :>  ( U "( * ! ( U "(   - . (/ -  !H( (!HR(: ! : ( *. .* H(H(2H:(H(:>*( (   , O?:(  P5:RH  / (!H H-U,H( -5 / - !HR(:(  (, H-U "5(  /H   H!*: H  H , ! ,H !:,H; * *  (*::> H ! H (H: * *    * " H,H(  /?:(:- (  ( -!H(. /$!!H* " Y ;   H2 -!H(! ,      ,  H!H(! ,      *:( :  ,(       -!H(   * :> (!H !  - ( (5 , " U "(   (:!! 2U /< (H>H2H:*  "2!2  , /$(:.-(!HRU2:> !H(. .5H ".  (.>

235

,H2 H , *   2 ! 5" U ,H  / $2:  2  H (  U( ( " R   >  !  2 .( ( .(  - *U( ,  (!HR(: _ H   -;(  (U(\`*\`* , *:,H>H2H5 /EH2H2  -H  : :> 5:RH  / 1  H    **5 (( ,H "! "! > H-   U( ( 5  ,    OM.  (!HR  *  , ! -5   U((  H  : !/P / EH2H 2  H (*:H(  !"  :> ( ( " #O1!*: !H( " -  :!  , 5 ! * ! ( !H( "(   H( " "!2 : !/ Y   ,H:!: H"  ( *   5"  !/P > (!HR *  .( / ?: *  5    .* *2 ( .    * H  :  ,  *   .( ".  ,  -!H( ( 5 (*,  ,H* ("  O? 5  ">H2H:!: U(H  5 !/ $( * (*U"  (  * (!( !, : !!H( ""! . O$( * (:("!* ! (>H2H:! !H( ":>HR*(- ,! !."/ 9 =H - ,! H" 5  *  , "    :  !  ,  .  H"  . 5    * ! (  (   ,H* ,  - Y  !H( "   H( " :  ! P EH2H (!HR(: 5-( "5("/$(R!H2  H ( 2  (. /( ,H(  /E 5 >H2H" 2 ;".H*:>(!HR  ""/OM* " :!. ! 5(/ $ R : U  - ,( H"  , ! !H"  (H ! U!: /?  , ;H""!2 , 5 ( !H( "(* ! (.   O= = U H"5 *:R!U H"P^X!(U -  !  "  -/P, ,H5 !/!  \`N\`N2  H   ! ! "\`N >*:: U  =H, /9 =H =H, ! 5( * " *:2!.  /P,  * .( /(!H>H2H ; (( ( *:* H!* . ( (H H  H=  /O? .(! ", OP/E 5 .(! ",  /Z >>H2H:  - (5 / - " #O0!*:(: H 5*:! (; H "!  /P/E 5 2!: .*(!H >H2H: - 5 H ( ( :>." ,  H" R  "! > H-U(: H( 5(  .  / H  H  *R !  5  / @H-U " # OM (!HO1! (  -: ! 5-U! : /<!  -:

20 “Zaruretler mahzurları yok eder.”

236

- (/$(:H 5 :   ( , ". (  , "( . ( / Z(-   -! - (:> . (5(, . - ((  5:(  , OP / E 5 H-U(: " ! -  ( ;H (   / ?   ; *:( :HR*: (  *H::  / EH2H5  / EH2H  H;: (H;   " /    -( ,  (  (!HR( *  *  *:!  / EH2H " # OM!H( "  H( "" /_H  !*2:!:-*:; H ". > -:!:-  !- ( ."/P>H H  !(; HH"" /?  :*: H  H ( -!H( * *  ( ( !: H :> !: H ,  / $!!H      (/ Z > H-U 5  / @H-U " # O     (  H\`N* \`N*\`N* ! ! / Y !H(  :-  ( *5 /P, (!HR  (  (: * ! ( U "(  :>( ( , !: !H>H2H. (.* ! ( H; "( . ,  -  ,   /0 5 >H2H.  /@H-U* ! (>H2H:  H* (  = H " ,   !# O 5*H(  ,  " HH >H2H:!: ! ( H   5(/ M !RH5H  , " :!  :>*::!/02" *:: /P/O_:;*:: :O < !H( "::!. (!*" 5!/P/EH2H!"  :>OM!H( " :: -, * (! -:!* . 5 H ( ( HR*   / ( ."   ! U!! /P>  ,H*, ( H-U5H "5 (  ":> * ( ( -((H ( 5, *2 ((2*5 (":>; H:;H(*2 /O? >H2H  ! !(   :!: H":( (  . " > 5 (  !(  !H( " ! 2 ( 2! HR*   !  (  !   (!   !/P / EH2H *: ,H ( H " !:= * :>H-U(*":(, >,  -H (H- .(> :  /?  :H-U H( 5(  . > ":(: ! 5(  -   (!HR ,  ,  O  -!H(  :- !-5 ( ** , /P5>H 2"/E 5  H2 H  !  (    ,5 U   U-.H  .   /P>U5-*:! . " /E 5O0!  H 2 O?: H  \bX\bX\bX?H*>H2H (: -  !! 2U (,H ,  !  !H!H : .*5  "   ! !!*U*:,H 5 (,  ! - ,(  (  !5 (/ M.  5 *: .! 2: U  H "  5    ,  

237

! U (  2 5(/ M.   H " "! -5  *  (H!    ! 2U  : 5 (/P / H 2 " #OMUO?:2: U  5 ,: "H -U5 (((*:2: U   H ""! " !2  /Y !H(! U*:5 ,H(. >; H""!   / H H *: 5 ,H(:    *5-.   / $  : U   !H !2    OT " ! 5(  ( "( 5( :U ".H "* /M,,   H!( !5  ( *  (( (* (   ! (;; " ( , " 5! ((H5:- / 0! * (! ,H! (H " *  *  / (!   *5-  !  ( 5  !  2 H !  /P/ U" #OMH 2 O?:* ! (H5-  5 5(/M.  H ",H H" (! !U2  (5 ( 2:*:     2! !2 /?:25,"  H5".   5 ( H  H HH* >H2H .*/""H(:! 2U5 ( U5 " H >5   5(/P /H 2     O   H P U  H!" #OHH*2  ( *  *H- .H(, /$!!H*:*H- .H(:* \bX* \bX*\bX*H  5, /05!(  U5    /?H- .H(*: -     ( ,H.** 5 , ::>-:  , "!H! ! " *  " *  "!2 / E 5 *:  U5  */ <(  ( " 2 ( .  ,  .- .* ! " *    H ! (H( ( !5  . !2 ./M *H*   , " ("   !5  . ,  "H !!: H" /_H ( U5 R( 5(   !H(  .  *H  "2 !  H* !! 2 / E 5 HH* >H2H (:  !( .   S2U*(H! (*  , ", /? .( U5 R(5(  !H(,  !5 *H "2 ! .(>H2H5 /'(HH*>H2H S2U*R: 5H( (( -:5( !H(2"/<5H "  -HR:>O : H2 : ! 2 .- ((/P! ;U! -  U5 R :( H2  ,  -:H* 5H " H (( !- / E 5 >H2H *   ! >  " , -  ,  / $(  :=U ( : :> *: ,H 5 > ,  O -  ! ! U:!:  ,  5-  -   *H- .H(: ,(  , :>  -  . 5-/ M.  ;R ,H 2".! .* 5 ( H  5  *H- .H(*H5 ( , >  "H *. " 5-/  H; !HU(:! ,H  : 5 -/P / ?  : *:  " , -  :> *H- .H(: H( 5(  .   , 

238

,H 5  / -  2   :> *:  " , -   U5 R(\b\\b\ -(  :> .   .* * 5 H(:>"H  . - /E 5, -  !2H, "   . *::" !   H*  >H2H:!:-  =  !H  : 5 ,H   2   >H2H:!:-: *(H     > 2H( :> ,   *  2 ((  9 H : /  H(QH! ,  ;"H :.;"H ( H2   H : /? !   H* :>  :!U ( "! H" * 2   (H  /E 5!>H2H:!:-  :(! *::   *:  -  - ! > .- .( H; (  5  ! ,  H "    ( !2  !/ <  >H2H *:  -  5" !   / H H .  *:  -   : 5 :!U  ! ! " *!:>:!U 5(", :!U ! ! "*R  > 2H(!5  !:  /P   ,  *:     *  "";H > . > >H2H  U5 R H "    (  - ! "  ,  "  # OEH2H:!O K (  !  ( H    ( (H5    -( 5 ( H : / : U H *H- .H( H( 5(  > ,   ( !- (  * H * : !  ! !HU(.-  ,  ( 2! ! >* *R !( !H "!! "5-  /0(5H( !  (!!(  " H !! "!: /" !  5"H( >H2H  ( ( !! " H".( ((H2 ! !: H,H  /P /EH2H5:RH " O   H PQ- H"  #OH!H(  ,,    5"H(,H "( *  \b\*\b\*\b\* >H2H ,  / ?  .( ! 5(  H  H ( *  H ! . > OEH2H:!O K  !(:! , : /P   H   ,   !(*    (> 2 2 , , >H2H" #OY (  5H(5" 5 5" OP,  >H2H(  ( 5" 5 >H2H "! >, /'(.(. >2! /EH2H H5 ( .  * U* U " , ". > (5(>H2H  =  , " #O? 5 ( !H (: U " !/ 1! 5 (  , H  "! .  . !/ H H 5  * (!  ! "! *! /H !5"   ;  5 (/?   (:*H5 * >:( (H ( ( -*":(, 5(/? ! ; ", H* H.H  .  *: :;5 -H / 0! *  R  ,! *  5 (  ; " "! !/P / EH2H !! "(  H(: ((  H *: ";H" "! / OP    ( 5" 5  ."OP / 9RR,H

239

.( (.( >H2H:-( 5( ( ( H(!*2 /?  .( (   * .  H5 (( .  *  2. >5 H!, , " #O? 5 (:,, "  *  (( !  5  !H (:  ! "( *!   (   * (!  ! "!    *! -5(/?  5, H >. !/P/EH2H (, /OQ  ."OP/9R :,, " *  ( 5( = ;. /?  .( (  * .  (  H5 (.  * >  \b^\b^\b^ U "!  5 "* ,H( (   " . / O?  5 ( !! " !/P >    ."! .  ( 5" / T H >H2H *:(: " .(  > 2:> O$!H( * ( * !OP  ,  / E 5 >H2H: !! " . > " #O0!5- * (5"   (  *  5 (* :>."! !/P/OH !  *  5 (  *  !  H *  2   ( 5H, " ! / H :  , *:: 5 ( ,  *  (    " .  /  H *  2 R  = U " ! -5(/P/EH2H:(:> *  (( "  *:  ,  -( 5   "  , "   /P > ,- H H! (  *: !  . " > "  # OEH2H:! !! " (  : : "   ! (-     /P   ,  , -   *: ! " *  5    >H2H  U5 R(, H( (; H""/'( *H- .H(>H2H(! 5 U5 R HH > ( H 2   -H ( , / 0"";H -H : H( 5 >H2H: 5 H (: " ( ,H  ! 2 / E 5  U5  ( (  2( ( O?: 5(  ! H" * (  ,   (  *H (  5 * * ( >H2H * ( *U "! P  ;  >  U( ((*:( "" O$H:  !* (  (* !2  /0!*   (!  = !, *  ( ( " * !/P>, R H *  .( >H2H > (   ": : (  U5  *  " *   . (/ Y !H( >H2H *:(  . . .* * U2  / ?   - !H( (  . > " # OY  !  O (!

\b^*\b^*\b^* . !  (  5-(  ::> *:( H ( (H- ((  (  :!/P  ! : 5H, "   *  ! " *  5"     !   H" (( (H !   / $!!H >H2H!: !H!*" H   2!5:( ,H   ( ", -  >H2H::=U !HU( (.  /Z   >H2H5  ;"  :22H! 2/ ? "

240

] ! 2* ! = H(.H T  2! 2$HR  ?   >H2H: ! =  ! =  2:  ,  H  ( , H   : /P > "  #EH2H:!O$H:1 HH,U 2 ;H5:-   O< -: ( 5 .!- H;  . /  ;5R !    U5  *- ,"   (. (!2 /_H (*: 2H /** " !HU(::- : (( >H2H:!:- .-  . ( /P   ,   ! * H   2 ("H!  5(" *   !H  =    ,H  (! 2 /?:! " *  H, .(*! - /'( *:! " *  !** "- , :  5- ::- !  : ( ; H 5:(/ M.  *U *:: : 5:-  -  -H ( " " !/ M.  " "!   !:H ; "  5  *2 (  5> U5 R>H2H:!:-. " !/P /$!!H>H2H>H !  * /T#OH2HO?  (H :! ( = ( ;5H(  ::>*:;  (H ! U  " H* "! !/ b  H"U( ( "  :=  !! ,  H! (   ! "!  H*  ,H5 HU "! >\b`\b`\b`H(:! * , * H   2 *  !/P> * : *H" * H" OM!H :(  2  (H":>P^\!H  ( 2  (  " :> OQ  ! ( 2 ,  " !  ,  ;;  ,  !H" " ;  !H"  2  (P^^; ,H5 ( 2 >H  ,H R,H  /6! ":H  /E 5  U5  >H2H: , ;H"  * ( 2". .* O?  *  !R2 2H( * (! 2:!( "  (H "  (   *   (H  H!: /P > >H2H: * > (,H (, :> (: *H(, H  !( ( H H(", HH ! -H  -H ".H ! 2: /P  U H!  *: !  . "  ,  " # OM H 2 O 02"  5 ( !: H:   *  "!  5   !! (  . / H H  U5 R( ,H(  5 ( ,H * - ! -/ Y !H( ! U(2!: !:> ."OP/H 2 U ((:!2  :>.   *H:> H !(U  !( ,, ! 2/P( !: HH !:> " 5.  ! ,U; /E 5.(  . >2! /H 2 ( ; 5*( . >U " #OMUO*U*:!

21 “Mecaz, hakikatin köprüsüdür.” 22 “A2ık olup da a2kını gizleyen ve bu yüzden ölen kimse 2ehittir.”

241

H(*(  ."! .  : " ,  ! :  5  ! :  ?:.( ( H  *  H"! ! /_H (, 5, 5 !H*: (( R " ! !/P/ U" #OQ 5, 5  (   ;(:  * * H(  / M.  ! 2U: ,H( ( 2*   5   H 2*     *  2   . / H H   . 2! -/  - *! -5-/ $(:

,H(. 2  (  ! U!( -/P\b`*\b`*\b`*/H 2 " #O< ; ; !: /$(!:H" H2:! ,H KH R /H . H(.   *:,H ! U! : 5( (2 ! ( ,!U* : !/M H:*RH" HH * ( *U "! > !H * (!-  !;H " ,H   :  5   H !  5,H!!:  /P/ U" #O? 5-5   5 ( : 2! -/ Y    *2 ( ( *  * ! (H !H- "! -/ ?: 2  5 ( * (!.**  H , ; ((    .H(   . !2 ( H !* 2   ( ,;   ! K   !H(  ,  H*" :> 2  2 "   :H   " H  ( ,H KH R : !  U :!-, 5  5  ((!-/ " ! 2   2H*U R *H- .H(  H"U(  :> ((: : .**   ,H  KH R: !/P/H 2     O   H P U  H!" # O1  ,H " (:  2  2H*U R* *H- .H(, /H -H ; H,H(,  (H " !:(HH(/?:*H- .H(:1  H H(H! (* H"U( , / ?H- .H(:!H" ( !H 5  , ":  !H*H !H/?H- .H( !H ! " *  !H" ((   *  "H-  (H- ((     ! "( *! > (   ,"(:!H2 , H( . ..*  ;"! -/1  H H *H- .H(:*  !H"- : (( H*H- .H( 5 ,! -/S H ! (,H( (( \bb\bb *  !*U*  ( , 5    * ( (  !: H2 ,H  :> .( ( .(  !** "  H  :>      ,H5  ( H $(R(:!! " * *  ( , H( (H   /?:H- (  H!. /Y *H *:  H2  !** " 2 H *  . >2  (2( , H H! H(   /$!!HOM H2  !( " -   *::  *:( 5 (/P ; ,H5 ( *:   ! ,H  *: 5  .-  :(!:> H2 H  "  ,  *H- .H(: !H" (  "H ( -H   ( :(  / $!!H

242

*H- .H( *: ! "  ::> .- "! .  *2 / ?  2  ,H ; ! ( *  .( 5 ; H-!H" (->"H " . !/P/ 2  :>* .->:((   .  ,  U2  " ( . > ( / 1  H HR(: *:(( *   / S "  ! 5- ,H( . " > U2 - (  ,: ;H! 2U  /1!H! ! 5 . ! H . !:>!: H* "  !H  2!2 (! . *H- .H( U2  " (  (!:> " .2 ! 2!2/H .H 1  H HR(: .- *H- .H(: " .(  H5". /? *H- .H( U2 " (: /Y !H(  ( 5U > , ,H(.- 2H ">OH ,! U2 " (: /?    ,H*5 5 !   / K  ( > :> . 5(OP  ,  " # OM * (! H "  (2:!O <! -(H *2 , "( *!5 /H H* 52 , " *!!, 

5 ((:!* \bb*\bb*\bb*!!! " (. " !2 !/M. (H ! !5( ( - ,!  (  (H ! ! . " !  U "  H   *  *: 2  ( =H ,  * "=H  ,  .   (   5 HH- ,!"H " ."!  (: ; H (:! > 2H(H:> ; H  . ": (,H . ! * >  (U H( H    ,  "   OHH - , *H- .H(: !  "!H! :>   . !2  ,  H !  (H -  !5U!   (> H5     * -  H" !:2: /P..* :!*2:!(.>(  HH(  :!  >,  H  >  (U H( *2:!  -(  :>    :!  *2:!  . "  ,  " # O -:!O M.  - ,( H" (  5" 5  5 H (  5  !/ $( .  ( "!  H!: 55 !/P/?   !(  !5-(:"!/E 5  >  " # O0! H  ( *  (H ! ! H ! . " > - ,(  (  ": :> !: H* "  5( ,   H !  (  >H   *:> 2 , "   (  "!  ( " H-  5(/? ! RH" HH- ,( ! :-:(: /P/?  *:: U  ( 5 (*:(. " !, 5 -! " :!, HH5 ( ((H- ! 5   *2 , " *!5 (, * (!- *:  * ",H  /0!2! (   5 H "  :> H(   . 5(/P / < ,H(   " # OT(H , H "  !2 ! O ? \bd\bd 5 2 , " (  *!:!/P > :> ."/

243

?  :1  H H U2 - ( 2 . . >": .**H- .H( U2 " (( :>. >1  H HR(:( (. /1  H H.UH::(:(: .*:(:>OY 5:H(:!OK ( -!H("H " (. P/?H- .H(" #OM* (! H" H"U(:!O  1 HH 5 (5- * (H   H! "5(/ K  * (! 5 !H  ! !5(/T2! ( 5 (* !-"  /$-  "  * "! - ( ,, 5- 55U (> ;H -:!/9 RHR !5 (,H(  2! ! R(,H ;:>2* ! ;  ,  5*"!** "!H   /? 5 (,H("  555"!  ("H " ."! *H( > U2 " ( .- (>,H( (!: H!   *:>5U (( !/  H  (  *! *( ! " * !** ", !2, !   2::* (!  (!2/0!,H( U* U "* (! (H,H " (2:!5:(/?H " ; H( !-  . > ."5(/ ?  2! (   : 5-  ! !/  *: ,H"(*!   ( (5U ((> * *  5 /$!!H*  5 ( ;5R ! * !/ :*! >  (! U :" !/Y !H(,H( *-:(:"!5:(/P/?  :1  H H ,H(  : :>*  !H(  .(  ," /PU"!  H!"/?  :H 2 U *:>" #\bd*\bd*\bd* OMUOK- (  /_:;  O  ( * H  ; "! !! ( /$( *:2!(".(*-!H!- !(H5* . H H*H- .H(* ! H !!2/1  H HR(: 5( (! 2/$!!H* (! - ,! ,H K  : ; H5 "   .H(  / $(  "! !2   ,  * (! 5U  ".! H  2 2  . > $2! 2 !-(H( $( *  H(  !H  (   (    : 5 (  *   ;( * !  !:  / M H ( *RH " HH ,H  KH  ,H ; : ((: ! "  !2  / T U(:! 2 .( * .( H  !: / M.  *  !H  (!  *  ! H! *:5 ,H(; H" !/P/E 5UH 2 R*: H! ( 

244

2(  OM!U! O (* * ! (H ; H  (HH(: 5 ( $ R : U  *  H  !  * (! .* H  : ! **  H  ,   ( ( ( ! 5(? (!( "!  ""  (  :;  5 ( 5 H ( ,H  KH   . *   *: H( (  (  !5 ( *  !-/ 9 bH ,H  KH  *  ,H ;: 5  2  (.  :; H5 "( . : /?:5 .! H   1  H H ! *H- .H(  ":       *  ,H KH R * : !  ""H5  ,H KH  ! . (!- H 5(/0 "!H  O ?  ,H KH R"!!: H( *  (.,  ! \be\be\be (5*  !"  : /0!* : , 5, 5  (; H"  / S2 ( 2 . /   *H-H   I H J "! -/ :  ( (( ,H  2 ."! -/ ? ! (H ,; - !/Y !H(* 5H " ,, ! 2U:H(*(  -! "  /H H  , "5:- !: .* H2  ! 2U 5:-!-/?  , " , !((  "(H* "5  (   , : / ?  H2  ! 2U (    "(H* U "(.5" 5 ( ! 2U ! !:  /" !!  6U!- ,  , !("(H* (H H  , ! ( !  "!2 /P/ H 2      O     H P U  H!" #O1 ( (:  * -!H( ,H " '(R;;U *  !R2 2H(>H2H, , >H2H:*  H :H(H, - , /Y *H ,","5- ;;U :! 5( .  /$ HH- "!H "  /E 5, - !  U  H "  ! U; 5 -  *  .( ;;U : " ( . / 9;U  "" - (  ::  / Q -   "( ( :(:>  H (     :> , -  - (  U! "/ "    ,"  ( !H   ;;U   ( 2> , -  .  H  " / ?   - !H( ;;U :b* 5H (:5:RH    OT !( *::-:5 * *(  9;U  " # OT2!  *  U* U "  - . !  H !   * -   !  . .!   / ?   . *   ;  \be* \be*\be* ! ( . ! !2 / $(: !2H  5   , H* :   ( , -  . > * ( :(:  / HH H .-!  /P  ,  ; H  !  /P > ;;U  (  / Q -  $ 5" " * 5 H " H  2/? " *  > -  *!2 "! . H , 

245

-H 5"H(H2 !( H(, ? -H2  !5" H , / 0". " ,  - U :  > -  :  / E 5 , -  !  U  2  ;;U  !: H    (2>. . H ;;U 5:RH  /9;U :" ,b ," , -  ! (- ; "( ,   -: 5(   !H( *R" "!H! (2 : " ,    ,  2  H ( * :    * ;-H, *(H>! U : :*U  (  ( ! (-,  - 5:RH /? .(* 5 H-H,  . >,  U ". / ?  -!H( ;  , :> !"    / Q -   "(   (  5:RH  / K H " # O$ " *  !  *: U " 6U! >H2H (:  - (:  5(  * - /P / Q -  *: "   2". .* ! 5 U  :>  -: ,H( 5:RH "! .  *2 / K H" #O?:!  6U!R:*: 5( !H,  ((  , !( -H "(H* , "(H* (:  "*::  * .(* *H  ( ": : (*     ( *  ;"H,U5,   ! 2 / =H   **H(   ( H" 2 2>\bg\bg  H,U5 H" 2 . . .* 25( ,  ,  (  * :> ; H  "/ T25,  (! ! ">(  * ( ,  (!  6U! "H,U5: * , ;H  (, 2"H,U5: .-H  . (.   * , ;H   H- ! 5 / S !  (    * , ;H ,  5        "H "!2 / ""H ( (  *  !!! ( . /P/E 5, - 5 H(*:* 2". .*! 5 U :>;;U :=U (. >5 H(:  *  ;;U  "    / 9;U !  6U!R H2 : .*(  ;;U  H2  ! > 6U!H(*( ."! . ( ,  H" *  H; ">5 H  ( ( :> ,  (5   5 H 5U* (  ,H(    / Z  ,H "  6U!R  2> "".H 5(( R  H   / E 5 5 H , -  ." > H  *H  5  " /Q -  ( ((" ,   :>(   / $( ;;U : H !  H5 ( !2H   . !H!   (( " ( / E 5 , -  " *  ;;U : H2 :  -!  6U!R: /Y !H(" *   (  /Z >*  H *H(5 H": :>" , -!, (H2 "! . *2 /$--!(: (   ! 2U   !  6U!R, **5  *:( (>'(R (* 

246

5"H(H2. !2* ,  \bg*\bg*\bg*, -H 5"H(H2: !  " /  6U!H " , !HR!  (": : 5 H (H2. > (2 "! 5 ( **5 (( (H- > (  / Q -  : :> ,  !   6U!R: 5 H (: (2 (  *: 5>H 2 " / ?  : , -    *. ( "   H "! .  "!H!>! H(  (( " (,H(  (2:" ,     . ( H(: 5 . H( :  / @ !  (2 "!H! :(   !   6U!R: (( .(-": :>.   ,H*.H (H( ! U (:,H (*  *(2  > "5 (*  !*H " ,    . (H(, ** (HH(    "2!2!,   2!2, *H ( ( (* -*H U2  >"".H - (  5 (  2 H, (H "! ! " ! "H ;;U '(R" ,   ,   2:5 (*  ! (5"H(.5" > ! (  "5 (* (  ;" ,     2,  O@ ((H"( "   !( "" H  (H O^`((H2 H :  ,  : * 5 * U "(  .5" >  ,  *   HU ,   :   ! 2  ,  25 ! (5"H(  2:  ; H    .5" > (2  "!H!  /  ?  : 5 H  ! -*U  2 " /    6U! . > *: " ,  . . .*  H( :> , -  :=: ( : :>*:*H ,"" !( , *:HU (  \b\b\b  ( 5:RH  / Q -  (  ; " . > 5-  HH- " ,  " # O?: *H  HH !   '( ( ;;U : H  *H 5  ,  "" (2( ( >  U " HH '(R  ;;U  ( >H2H   R2 2H(: U " / ?: *H   *  !   * :U  "!   , " (5( ( "(H* *  " ,  ( /P/   6U!O$  (  P5:RH  / Q -  (H2 " # O?  .( ;;U  H "  ! 5 -    !  U  ": :>  H; 5   (*  ;"HU, : . > :  ((H .H* 5  ; H,H( . > HU >  ( ."  (  HU >  ( : ." .( . (  "!!  ! > (5  :  , ,   * H *   /$!!H2HU H !!"! > (H( (: " ! (5  (  , ,  (( H=> *: ! " *  * , ;H  ".( ( 2 (5 HR!H *  * , ;H:  > , "(

23 “Altından ırmaklar akan cennet”

247

! !** ": ! 2: /P/E 5!  6U!, -  (*: H 2". .* OK*H(HO ?   H5  !  * , ;H  (  (5(  /  .  , "(5(  : ! 2/P; ,  , " #OM(H2O<! ". " , ;;U '(* (!H! !(H5* /ZUH @ (H*  * H* ((: ( , !( ; !2/HH* (!5" .! , ;HH  ! 5( /<  * (- , " *U /P> H**5  \b*\b*\b*. >O? ( * "  ;;U '(R , OP(H-"/  5   -  , ! H( (!(( ":>  -: =H5 (*  /9R H* (H! -:>    5H  /Q -      5 H  H; "(  ! H( '(R  . > "  H ;;U  * / ?  :   . >*::2:;;U  H  * !H  H= U "(.5" >  O    H " H  (*U"!/P, (H! ( ,H* (-:>.( , , -  ! "! 2 U :> ,,   (-H  ( ! " (!  (/?  - !H(( !   6U!R   H-  ;;U  .(  /    6U! . > '(R  H :> !: H ( (HR ,  !* ( ,H   /P > U 5- *:   . " > " # OM H 2 O?: H    (:  , " , ! (!: .* H2   ! 2U ,H  !:  H H! "! -/ Y !H( * ! (H   H2 ( ; H" -( .5"  5 *:* !! (H: /K!(H5*(* .( ,, !*U*:  ; (."! .    /P/H 2 " #OMUOK- (  /$(  !  H2 ! 2U (,H : : /1 ,H  "H* (! 5U :  (  H2  ! 2U  (  (, H  H *:!:>; H""!2  /$5-(  / U " # O? O 9R  *: H !  (H ! 2U (( ; H" "!2 H2  : / _H (   2  ,"  , !(H5 * " \bN\bN \bN : / Q"5- ( 2  *U" *:!-/ Q" . !  ( 2  !  ( H ! H  !H( ! : ,"5- HH- ".( ( !   H  : : ( * - /P/ H 2      O     H P U  H!" #OH!H(  ,,  * !H  * *( -; "> HR!H *     :   / ?  *H  ,"(  *  .  *  *H . > "! ,  *H: !, 5( ( ! .  *2  / ?H*H( : *:( ( *    / 1!H!

248

 5 ( (:   /!H : !H! " *  ;. >HH- "! 5" / - " #O$!H(* H  *   O': !OH H*:(:  .  /M.  : : 5 *H*H( : , . >*-::> H   /Y 2* ,", : / !  O ': -!H( . /P!H (H-"/!H " #O?  !OY  (H (!  , HH-  ( ; *  2  ,  ! :  $( 5  * (! .* H*  * " !2   .5(/?  H(5:- 5(/_ H; " (!  (5 (  5 (/ Y !H(5  > ,  /P/ -" #O?  !H *  H O? (H

!(H5*-!H((!  5U-(* C!- (5 ( H  ! U:( *H* * "  : : 5 (/? * * H( ( 5( 5 (5 U":!U5  (  . / " ! : RH(  !  .  # O0( (    ,H"  ,":  !  P^b *: ! (H  "  " (,   / M.  *: ! ,=   H   5  HH-    : 5

*2:!:-* H.   ,"5-  "!  - ! ; U2:*2 (. !2\bN*\bN*\bN* /!H     O   H P -" #OH!H(  ,,  * :( " :( 5! . .>:* !U2 ( , :>.  * 2(H !": ! 2 ,   " *  5"! 2 /  H!:2 H*: ,H* ( 5"  5  5" (  :>  ,   / <:(   ( ( : :> H  * " "  ,  :( (: * "( ( H "  >    O?- (   !5U: ,  ! :   *   , !/P  .  (  >  HR; 5( : !H5 (( !2 / <    (  (  5"5" /$( "  #OK ( (*: 5" "! --/$((H-   : /  ;"! 5. ,  :> !-, *: !  *H : , *:((H  (2  =H : /Z *:( 5" ! / (  (; (* 2 5" /P /<:(  ( " (*U"! >OM* "  5"5" !OP, OM! (. .  !:H; !OP/?:( *  H  ! >:(  5"" 5!" /E 5- -!H(: (  !!H ; H,H( !   /? .(5" ( ,(  , "> =H; "  ,  ! " (!U(( 5" ". " >H H( ( 2: ( (  H!:2 H*  !*2 / 5 ( *: H(  /<:(  !H

24 “Seslerin en çirkini 2üphesiz merkeplerin sesidir.” (Lokman, 31/19).

249

! " * 5 U ((:> 5"*2 - ( :>OM* (!( ! "!5 !H 5P> ;H5 ((  \dX\dX\dX*2 /M (H     5 ( >- - (  >(:>  5" *2 (( 2> * >H   / Y !H(  5H " (    !H : ( ! " ,  5  =H  :> ,,   H(  *  ; H !:>, .( ! ". ! 5 5 U "!H! /P> -5-*:! . " >, " #OM!H O 02" :( (:,"5-  ".( (*2 (*:* H. /0!5  ,"5- ,"  5  *-!   *2:!:- *  * H . ! 5 !  !:  /P / $!!H !H  2   >  - ( "( :!:>  H ,"  ! U  : ! *2 /Y !H(*H*H( !H : H5 ( 2"  .*O?H  H2 . !2/P >.  /<!  -,  2 .*::>;R H -*-:> *H*"  ,  2 .,H; .>*  :(  2 "!  H*" /P>UH   ""H!, , " #OMH 2 5  ,"5--!H(! 2U:(; H" "! 5" 5(/Y ,"5-2: ! Q"5-2  (  *  * H  . ;"H  : / 0! 2!  H  5 ( ; H"    ,"  . / 1! 5 H- ! ( ! 2U:.> , H*!: , *:((!(H5*,"!-/Y !H(: !:> " ,   /P/H 2 ! 5 U :>!*U* ( ,H(!( " 2   / Z   *H :> H ! !( ,,  ! 2/ Y !H(  5H "  5"5(  ! 2 - ! ; U2\dX*\dX*\dX*.*!-U(:>!:  ( 2!" ,:; ( /'(  " 5 .   2 ( ; 5( (.  (H (.   ,,  ( ;H "  >" ! 2U ( ,H( !5" /$ HU ";H""! /Z   2  (  . !  ( ."! .  . , : / O?  !  O ?:   -!H( -! " .! *H: /P>  *2 ((.>H(,  : :>OM 2 O Z  5   ( " ! , : / T(  (( ;HR    ,  *-! (5!- ( "(  H, : /" !*- .H( H  ]*  U ( "  5 ! (:>!  U  ]*    !  ! (! 2: /P(  2 (  ; 5 *(  . > 5:RH "  O     H P U  H! " # O1 ! (  2  ( * !HH *H- .H(, , *:*H- .H(: ]*  (H! (*  , 

250

/   2 ; O1 (H : ,  " 5 :P^d ; ,5 ( *- .H(  ( ( H *   !   -  , / $!! ]*    -: 2 ( !*" H :> *  H( ( ((  !- /$(5 ,"5 *:(:-(. ! -  /?: ( "" ;R  ! / . *H- .H(:* "H "2  , /@!  5 H ( 2; /?  .(*:  ]*  R(,H(5 > H5" , OK  *  ( "  OP(H-  /1  " #O$(,"( "(:"!(H ! * (! ( "!:" ! $(* (  U, : /?  , * 2/H "\d\\d\\d\ U* H ,  ( "  H( ; -H: / K-  * ( H ! ( !   / $(  ]*  R   5H  !/ !   ( : ( "  * "  *:  ,H ,  , 5 (; H"   /P/E 5. > ]*  R(!*"    2:>(( "( Hb> U-:2 *H"U( (: * " ! 2U: ( U (  / O<  ( " -   *: * -( H   /P>U      ]*  R .( / ]*  U  (> (,H*. (H(   / 1!H!2!: .* UHH-> :  , "  !#OM ]*  O?- 5 (H(  . !2-, 5!!H(! 2:-/ (*-!  * ""! -5( $ R : U *-! * "!- H   U( , 5- !- 5 H": /Z  ; "  (! " *> !: H* "!- ( ;HR ! ( OP / ]*   U ( *: ; H" H!  2(  :> *R= = U  ; 5 ( ( . > !: H* "  2 U  "/ ]*  " #OMUO "! : , "!2/0!5 ( "(   !/P/ U" #O_ !H!U(!H,  !H:(!H!P^e ! H   ! ( " "*(,   "H " ( " !,H: ,H*(, (  " :  ( 2H(: / E 5 !: !H *  5 ( (  H  ,  (  H  : ( * ! *  :  .      H(:!(  ,H  ( !  :!/P / ]*  " #O H : ( ":!*H- .( : , "H " /P U\d\*\d\*\d\*" *(  " #OK*H(H( 2 *H- .H(5 (?-*:(*  .( "H2! H= 

25 “Nikâhlanınız, ço/alınız.” 26 “Her makam için bir söz ve her söz için bir makam vardır.”

251

, 5 ( ,=H , ,H :(H :/Y 5 ( *H- .H(   H" (( *   *:!:/P ]*  U(5-( (-H!:> 5 ! .  H >H"U( (: 2 (. ;"H : ((  ! H2 H "/ U "!H!( >" #OM ]*  OM.  2: HH (*:! " *  H  22H! U,H . / H  (5,H( HR; 5 H * , ;H :  / ? , ;H(: 2  H  : 5* ( U  !.- 2 . /?: ; (* , ;H: ((H *(H H 5"!H!" !   H; /P / ]*       O     H P M  U " # OH!H(  ,,  Y(>H2 (:  !(  H! H   * ( ( (*  -. /  ! "  :H   *:  -:   ! ! 5 ,  / 0 5 H " -   (  ,  * 5 ..5( /M (U!*: -:HR(5" H>O?: -H "5 ( H : / _H ( HR(  , * , ;H :  ,  ! H    ! 2U  H  : /P  *: !(,H -  >2H *  / - "!H! *. .* >2H *:  - *  H5  H-:!, , " #O?: !: H-*: -(: (,  ! *: -    !: 5*:* (!! ! : !:>*  ,H " ."5(/1H *:;"(  * (! ! !  *: (!5:(/P / $!!H !: !H  -:  ( *H*  (U! 5" H "   ! ( (\d^\d^ !  : ! U!  ! 2 / $ H  -  ! !5 ! "! / . 2   *  !HH !, /9  H( (   "!2/<" #O * H: 55:(* : !, *  ,H " ."  !/1  *:;   (H :!/P, . >*:  ,H*: H  - ( H>  , H ,H " ("/? (  H!*:(:- ( . /$!!H -HR!H  !H(: * "( (( ; "- /S H HR( ,H "( , ,H( (( * 5   5"  > H   ,    .(  ,H(  ,(  . " >  !H(: ( ( * "  / "  -!H(*:!(,H-  , ;H  , HR!H !H  5"-H:  /? .((  !H 5"-H "!  (*H  (* 5H ( :":>> > >* " (  ( :>, 5"( * - ::>H" 2 (:   / - !H #OMH !OK ( (* 2 *5 *2 5 !.  /]2"" (   :!/Z " (:H" 2(5H (!5:(/P/$ !H   H5 (  ( :>

252

" ( (( (. >H" 2; !  ! 2U /$(  5  !H(:H(  *:> 5"-H   .2   / $ !H    * *2 !  " (     ,   H(:: " ( ( (  2: !*2 /<H " ( ( ( (  (:*:H  !H(:. ! -.- ( . >5H ".-   / >

.  \d^*\d^*\d^*" (  ( !H H"U( ( (H , /Y !H( " . > ,H(  ,  , "  !: ! .> *  :  5(   *:>  2   :*2 5 ( " 5!   ,  . > H( (  (  ( ,H* ,  !,H (   (  ,  5  :>   (: ,H " . ,  -(*:* , ;H  . .( ((H2*   , "  ((!:> - ( ,( , ;H5 ( /P> U H  "!H! "/ $, "  5! (  - !! (  ]*   2 U  *:> *: 5-  5  (   5(/T2U" #O?  , " 5! (* , ;H : /_H ( * , ;H ! ( ! 5 * , ;H ! H- ! . ! -/ 0  (  "5(    (H " : /$(;  , 5 (!*" H::. ,.(-( (( !! -  !*" H ! H! "     . / $ R : U  H"U(:(: * " ,H (-H "( !H( :>: /$( :-H " 5 ; b  (: ,  bH ( .- "!  ,H (: *( (  ( / $( , " bH5  !:  1  1 HH 2( *H "(*U"! -/" !*:!(H5* HH"(H H"U( H 5 " !   H; /P/ ]*      O   H PT2U" #OH!H(  ,,  ? 2  ( * -H, /1 HHaH(H! (* :, !2/ 9  5!!5 !!5 (!:H* /?  *H " (H!- /?*5  -H   H "  ("H  / H  "!\d`\d` \d`  / 0*H " (H5 ( *  .( H (*:.  *  .  *H " "  (H (OM  ! :*H !(  ,5*H," (P^g; ,H5 ( ! !:H (!( !  (( ;HR : /E 5 ! U*::  *    ! ,H " "   ! (. !, "   !  !  ( " > . > ,H 5( ( ( 5" / QH 5 bH , ! / H ( ( " #O'( * (!( "! :: ; =,H !(, ! 5-(

27 “Amelsiz ilim meyvesiz a/aca benzer.”

253

" , "5 !( H- !.  P>,H 5( (-(5-? 2  ( (2   ,  ! (*  : !H(2  ?:H HR -! "  /Z (* 5H 5( . >  H "/O? -5" H"   !/P/H .H* :2. >:- (  ( ,  ; ,H( "> ,H* ( ,   ( ( H5 "  /H*:,H  " *>H "* :=U :>*  =* :2( "..*:2  - ( ( 2> / Y   HR *  !H  =*  5H (   ,     ( :>  ,H(   / Z  2!  ( *  ! (-   2> *  >: ,  / $(!5H; !!: H  /  2:5 (* H"U(. >HR* H(  :>  # O  H! 5" 5(/ *   O K *  *2 > . " !/P / $!!H HR  (  -H   ! 2 / H"U(   -H  " ,:; (  H H "

!:= * /? -!H((  H"U(*  *2 >. " /\d`*\d`*\d`*ZUH H ( ( .  .   H"U( =* (  * / Y !H( H"U( HR ( =* (. ..**: =*. >" #OM HO K  * (   - (  :2  H "..*!" ,,:  5(Y !H((= ::2" R  "!  (5H(  " R   ! H5 5(9 =(5H( " R  > H  !2/K *:(  * ( ! (: 5 (?(H>!5   /P5 !! ; " . /P/ Y !H(HH"U((*: H! "2  (-(5 >   , " # OMH"U(O 0(H*:! " *  (  ((HR:P H"U( " # OQH (! =H5 (.- "!  (HR:!/P>O@ ((H"("" H!R :!! H"P^; ,H5    ! >,H (( =H5 ((2  !:> .- "!/ _H  !  1 HH H! "5H(  /K  ,H ( =H5 (.- "!2:5*: !5 ; (  ."!  (  : /P / H  H H"U(R( *: H! " 5"!H  "    ! ! > *H ? 2  ( . >,H 5! "(  /9R  ,H 5(: H5 * H" H  ! ;= "@ (H* 5H("   !  ,H "   H! "   ! 2U  :>  H; : (H;( : H    ( ! .    /P>2U"!  H!  / ]*  *: H    (

28 “Cennet annelerin ayakları altındadır.”

254

  U( (,H ( =H5 ,!** "" R   "! . \db\db*2 , O1! (  ,H (! =H5 ( * !/$(H"U(:! " "! !2 . ( /P / M  U .   ]*  R( ( " *U    H , :  (> ]*  R " #OPH ]*  O?-5H"U(: "   ! --/_H ( 2  ; H  ! !U!: / $ R : U  (5,H( HR; 5(  , ;H (H  :  ,  ( : * , ;H : ( Y(5"H( >H2H ( :(: ". ( "  ,H*  2H; /P / ]*      O   H PM U" #O "*  HH"2 ! 5U :   Y(>2H ((* >2H, /? .(2 H  , 5 2   /Z 2".H    *  :!( >2"    2/ $( 2  ( .  (   ((     !H *    ,  2 , "(  * 5( ( ,U (  * ! * ! > !H! " " ! ((H5 ( /E2H*:!2H  >H "=*. /1 * H(2  (:: : (:* - ( 5/P (H( 5  :>: "  ,  .( . / M ( *:H . >OK (*:H  ! 5:RH"/T2" #OE2H 2 H .H. - (* (:-:(*:> 2H(. >(= * (: .*5(!  H2 , H(: (*! ;"U(:>*R  * ( (,: " H5 (  /TH! (  >H !" , "! 5"   *  =H, ! .! (=*>* (*:H  /P

(   (H "* :=U :>>2H -   ! . \db* \db*\db* >, .  >H2H:": . >H! ,H* ( (* * . H(: :  /?     ( :  (  .  (   >H2H :: , : :> / $!!H  ! "  :H >2H ::!-( !: ! >H2H: H"U(  . > 2 .  . !  5" / E2H 2 .  !:> ( (( , / H"U( ! *2:>  ( 2/O?:(:  (  P5:RH  /E2H" #O?:.(2 H .. - ( * 2 (. !/1 , "( * 5( (>  > :> ((H; (5*    ( !H! " -U5 (: (!2H  ".!  " * "!  "  / < 2  (  : : (( * -      5!/     !  ! !, *:((* 2(5(  2 , "  ( ;5H( " : ( (" >!(*  , " !H * "! ! .  -!  -! ""!/P/

255

E 5 H"U( >H2H( *: H!  2(  !-U( :> (  / $!!H  ( >H2H(*:5-2"..*>2H>H H! (.(! U!(>*(2    ,  >H2H(    > " ! :   -(   5  ,  (( ! .(* ,  ( ;"(, :> ! -  >OEH2H:!O? ( (( 

!: H 5- ! " !/P> H"/EH2H  OK ( (\dd\dd\dd ,H(H" ( *! .  -H   -U! , : / ? " !  5  ! !(( " /P /P (" #O?:5  , "5 ! ! .     * H5H( , : /$(  " ! !/@! ,H(H":5H( (; ! 5-/$( .  , "5 5 -  5 "  H  ! !:  /P > ! " (* (   5H(  ,H(H"  H   -  " !   ,  , H  > ."/ 9   >H2H  !  ,H(H": 5H( ( ; ! "! .  *2 / E 5 *H  ( >H2H: H"U(  : !:> (  >H2H: 2 . ( ( . H* ( . " >  (   ,  -(  5 / < ( ; 5 *  ;":! , /T2:!  (  OS 2 * (!  ! :,, "!:>. H*: (!H :!/K ( (5  !P/ EH2H:! (*:5-2( ./ H"U( H5" >H2H (5"-H> . /T H :> !(   OM. 2!..(5 ( *5 5 (  2 ,   5 ! -5  *: 5 " (!  H   !/ ?:((  ! 2 .-  !::-2!5"-H 5-/?:( 2  ,=H : /P> ,  ( H    ! >H2H.  * .(H H(2  : :-/H H H"U( H"  O?  5 .! !/ $( *    5   !"  2   !:  :>  " *! (.!/M. 5 55 5 !*  H !!:  / _:;  O ?: *H* * * H! "! OP / $!!H , "\dd*\dd* ( "R  : ( H * H!  /S H >H2H(H  :>" #OK*:5  5  !/$(" ,H*   (" (H:> H* (* !!!:"H:  , * 5 " H!:!/_H ( (H *H , ">5 (  - . !/$(5  !/P/E 5 , "5 U""/0 " 5.(*H , "> ." /H .H* ::*2 (.  / ! "  :H!  :("  /

256

T2:(::(: ( *:>"H-  2" . /M :( OM. *: ::(: (  2"    :>*  5 ( .- , H*  (!*: ::" !/P/M :(" #O?: 2"  2   !H* . / 9 =H* 5  5 !* H  !:  /P, OK ( H !5:( *  (! ! ,=   H  * !  !: / ?  *: >H2H .* 5:-  . !  , "  ( (! H  !/K 5" 5  H /Y * (! H "!  . /P / E 5 >H2H :(( *: ( " 5"!H    H! :> .  (/ H"U( *:   (H-  . / ?: 5 H ( *  2  2; "! > ( 5   5(" ( H*"  ! I /JP   U "!  H! " ,  -( ]*  R :":>" #OM ]*  O? 5H"U(:(; H" ! !/@ !  ,H  (: * "   :> ,H ( * "(   "  "!   -/P / 9R \de\de\deU ( "  ]*  R " R  >.(-    : 5* 2H , ,H ( * " 2 H:  /Z :H"U(   , H,H( /P > U  H! 5- *: !  . " > " # OM  2 O K    *: ( "  ( 2  . 5    ,   5H " !  !:  / ?  2 2    ! ! 2U  ! ,  KH W =  (  ;   / $( : !:> ! 2U: H(*(  ."/P/ 2 ."!   2  :>.  . ( 5 H >H2H:5  .*(H(:>(  *H! 2/Q H H(H( " .   /'(.( 2!  / 2 ( ; 5( (. >U (( *  , " #OT( .( *( ">5-*:   . "  ! 2U:, H( H H*: 5 ( - , ,H KH ::>(   (  !- !.  ,  5,H   H !: 5 (,  .  ,H KH  ; (  H " 5 ! 2U:  (. /0!5U*  ! -  "> 5(   (  !!H- !: !2/_H (* 5 ( 5-( " 5!!!/H H !H(*: H !  H2  -* *  . !/T *:   H2 . !2 /Y * 5! 2U (:, H( (*  ! (! 2 : /T  , H (HR:>- ,!   (  !5!( H- !.  P/ U" #OM  2 OK  (   2:  " ! 5 ,HR !

257

\de*\de*\de**2 (H.   *H- H(""!  * * *2 (. !2/P  2      O     H P U  H! " # O H -! 2  (  *  *H- .H(, /H (:5H* (*! -/? .( ( ( ;  H ( .   O?: (H "   .! !H ,  5 .!  , : ;H !  ,  ! ! H   2/ 1! (   " !  H "  ! 2U :! ,  *: "   .! !H  =H ( RH ;: H " :  !/ S "    (HR  H=   (( " :!/P / 9R ,H   !  !H (  ;: H " :  / < .  H5 ( .  ! *  >  (U H( H   / ?: " # O?  5 ( :,, "  *":!/'( !!H ( $H (" :   $H: 1 HH = "  5 "; " HH O ( H  * M 5 ( " ;  : 2 : ! HP^N (  2 ; -  H !  H "  ,  . H*  (   (H   :; : ! > * ( 5 !5a   /1!5* 2 " !"! . . !/P (* 5* * ! ( 5U* (. (5 !. /Y !H(* (. ..*" ,:;"! >* *   H  * (!*2:!: /<5 "  :>"5!.  /QU:!H * * U: / K * (: :>* .-H(    "=H" * (!,U:!( 5/ < 5.> ":(: /K ":( = U "   ;  , 5  !5  ;H2 "! OP > HR*  / '(  " 5 .(  / ?H- .H( * *  : :> " 2 ! ":  / <\dg\dg (H H . . * ! (  H; "(  . / Y !H( *H- H(:>*:(:*2 (* *   H ( :  5 5 "* ! (   :> / ? *  *: H . > !"    / ?H- H( * ! ( "( ( *  >H  5> * *  , / Q . ( H; ":( :> * *  :> 2   / $!!H * *  !H! " * * !H !!2 *:,H5 (,H ;!: ((  * ! (  * H ":(:  H5 /? .(* * *  H=H; " " "*  /@! H H(  ! :2  * ::* ! ( ( (!: -- - ! !* ! (, /@! H 2  (: ( (>> : H5 ( H  /$(   , "  /Y !H(* ! (>:( . ..*

29 “Kim ortaya bir iyilik koyarsa ona on katı verilir.” (En’âm, 6/160).

258

* *  ( * *   H:>* .(H !: -- -* ! (*2 ((  *  5 * ! (5 H5! :>   /@! ! 5 ( !"    / O?:H(  ?-  (>>: H    *( :>*:* * 5 *  *:(  ( H  "!  (  ( "=H  P > * *  ::> *   ,  * ! (" ,* * * H ! ."  /H ! * * O?:*H"( ( "P/? *  *H- .H((. . ; "(  , O$" ( "!/P/9R HH !*H- .H(  : :>,H (5:RH  /?H- .H(*  ( 5 H ;H2 !H("-   (  5U > OM; (!O H     (*:(  ( ,H* "!H !QU  (5H(\dg* \dg*\dg* * (!  ":(: ! ? * ! (5- ,U, >  (- .  5-/$(*: * * * (!* * ! /Q"! * 5"H/? ! RH" !H (  . !2, * !H (U( H ! 2/TH 2;H( :>* !H !:     (*  *:(  (* 5"H  H!=H !:>-!H(    *2 (.   /P/E 5! ! 5 (H H(.   *H- .H(: H! ! U/Y !H( H !R ," ! ; "  * *  : :> "!H H(     / 0H !H 2HRH ! -*U "!H H(  ,H(   5 (:>. *,  .2 * "(H "   /P>U H "!H!  , " #OMH 2 OKH*: H  (: (" ! . " ! "H* 5(* * *H- .H("  . (*2 (*: ; H ". /?: H ! (H  "  5  2*"! -/ : U H,H  2 H  "  !  (  *H" /P     2  U( ( "( ("!H!!" R   /QH; 2(/?  :" #OMUO?:. *   *,H . !/ S !  UH*HR* (*  ! * 52 . H*,  / 0 5(   H  * 5( ( !H:! !:   ! 2 / < H  :(:!/ $ *H *: ,H (: " *  (  P / U " # O< !( !: H ,H  KH R   H * 5 H   UH(,   H  ( ;5H( /M!"!H! ,H KH  "*H  (: , 22  . H*5 (* (\d\d\d! 2U* . H ( . H* 2 : / $(: !H  H(: !:   : /  RH  " *  *:

259

   (H " >  :  '(>2H  ! (H"U( (,  !:" 2H   ( "R  R ,H  :  .* 5    (  *  ! ,H  KH R   ! !*U*: ,H  : 5 (/P /  2  " # O     H P U  ! " # O !H  '(R  *  >2H ,  / ?  .( 2 H . . - ( *  * ,H(  (   ! ,H(H"(2 ;/E2H '(*:,H("5(> H ( ( H*> O $ *H*:!H ! " H; " ,U (5H(*: (:  !  H2 * ;*  -  . !2 /P(  :==H  ! 5(    *  ,H "( * (! "! . *2 /$!!H  ( (* "H , - , / @ !  :U! *  !"H / $  : U  !   ! "  ,  5HR  :U!   *     UH H*/?2: :>" #OEH2H:!O?:!U* (::-  *  ,   =*:!!:,H " 2 !5! 5" ! . * - /? !  ( H! "  /H H -( (  55 , ,:" R  "!   * " ,U (( , an U " !:  / $( (  H !  ! 5"U  ( *  H  *  "  ! U  , : /?  (: ; "( :,, "  ! ,H :!/05!(  ( "R     /T *  (,  - (:5( !H"   (!H- !. 5  ;  * *H* ,    *H*  * "H* : / 02"  *: *:: :::- ! " *   H; " ( \d* \d*\d* ! U :  ,    : U  >2H (: *   -  , :    !   - (  !  /P , -  ! ( "R  >2H (: - ( ! " * !  (H    (>2H :( H2  , .( * .(>2H: 2  ;-U(:>* ,H;  -!H(! U   /? .(>H2H, - ( O? (*:  5 : ":/ 0H ( (  5 ( (5" !/P/Q -  !" #OE2H:!O 0H (5  !/_H (>  :!/ QU:!  / M.   "  ! H!   !:" =H   ! -  >2H:!   :>  ,H "  ."  !/ $ , : !    1 HH " ,; > ,: "   ! 55  / $( ."! .  H"! : / _H (  ( "R  R: 5 (  , (  H( . / < !    >2H:! 5-  ! ( .>   : !/ ?  : :: ( :> >2H:!  (  .5"  !/0( 2HRH:" HH!: HH : /P/E 5>2H '(, -  (, H

260

!i 5( 2". .* ! 5 U  :> ;R H :!U  5("  !: " ! (   ,- H5 ((* ( " ;,=> (55 H5U* ( ,H(   ,  H (H (. >* 5 ;(  .  /  H!5 ;(  . *  !5H    , * 2  .  /Q - " #OE2H:!O02"  ( "R  R:5  *:: / :: *:(( "  ."! .  H   . !/ $( *: !  : :!/ K- 5 H "  *:   ":":>   .( . 5-/ T ( .( *  *H (H ( *  2! 5H \dN\dN . > ( H*   *  !2H    5- ,  !*   (:- ,H  : 5 -/ P(  , " *:: : ::  *: !  *:: 5 -/P / E2H! ( -.H .*.UH(( -U  ,H(  /9   .( ."/T (.(* (H (*  2! 5H . / ( ,  : /? !  5" H" ((H .H!  ,H(. ,  2! (*  (H (": :> (- "! . *2  /E2H '(*:( :( (, :>(-H  ((5:RH  / ?:( "   O?-  (2:-/?*!:-H " ("H  , *-  "2  ! H   / M,, H *  5       (  ," ":( :   "=H  5  !: H  (:   ( (  :> 5  (( **  5! -/0 (*   H5    (  *H ( .U(  !:2 H* * (5H : / (*  ;"(  (   ( . ( H ! (  !  !: H  5  : ; "R (   , :> ,H  : / T ( *  !      :U  2 !5 ( *  H !      *   * H*( (H! ((  5  H  * >HH( (,H  H 5U, H(* 2   !R2  2H(: /,    ( ,"(H! ( 55 "2   .- ((H(: / 02"  *:  " 2 R   * 5  5 !   > ! 2 *  H.H : / 9   *  :  5!H   =   H !:>  !  ,"  " R   !:  / $(  !- * (( *: "2 "5! ! > !:-; ,  * 55H! *(   / K (  !  H= :-/P\dN* \dN*\dN* >   " 2  . " > (    / E2H '(" #O0!, :**  ,.(  >. " OP' ,.H( >  " !/ ( :- !: ! . "  5  ! !U  2H   : /P / ?:(  , :>*  ,.H(  ">. "  /E2H" /@,( . " !  (5 . 2 /

261

<( >H2HO: H !  (*: "2 , 5 !-! P>   * (  :2( / 5  ( ( :> H5  (    ,  (H (  ( . ,   ( "R   >2H (: 5 H ( , ! ( " > " ,   / < (  (5 H ! U:>:5 ( *: ( /P !(   5H  (  > 5 H:  (  . ! .  *  , 5    ( (H .H .- ( ! ! "( :!U (  5>H 2  ., -  (U2 / .  !, -  ! - >H2H!  ( *:( (*: (:> -:5((  H2 ! 2!2, (H "5 H !2/ K  :,, "  . > 5 : *(  ,H  ! 2/ $!!H , -   ! >2H : H  ..** ! RH -: U( (*  2> H:>O? >2H '(R (  , !!/6UH!2: H; " !2H  "!/P( * (( 5" !OP **5 ((H- /?  ;>2H '(, - -H  O?:H( H ?:( 5 ( . P5:RH  /$!!H, - H >2H:! .  .( *! -/H ", - H  "!"! > -:(\eX\eX\eX H2 : (, 5  :,, "  . .( ,   -:   >H2H  H5 ( . .( ,  >H2H  '(R (  5 ( 5" ! ! .( !  (  / EH2H  '( , - -H    !: H* "  (  ( "R   >2H (: " ,H*R  >2H  '(R , H; (  2"!2 ,  : !H5 .   .,"* , !2/T H ( "R  >2H (*  ( / Z >" !" ! >2H '(R:> ( ( ." >": " /?  :   ;( !: H * * (   = (:> H- * 2!H   - ( >2H '(R  , ,   ( H  /E2H '(  (,H "( ."! . H- " * >H- ", >,  - " 5!   /?  :>2H '( !  , H  > (  (  *( ,  U  ,H( .*  -  : (   ,  2! 5H : (H ( . ! .  ( "  > ;R H (  ! U !  *: / $!!H , -   !: H5 2  , - -H (5 (  ,,   : "!:>*  2   ! -   ,     - *2 ( ,H "(  .  !   .(   5>    ( 5U > H (* 5( 5U* (:>>2H:- ( ( / ?:" *  ! -: !H!2H  5 *  H*,  !H5H(   2! 5H 

262

. > ,H   / $!!H >2H:  H *:(( *    / Q R H  2! ( *(  5" H"  (  !: !H . 2. 2H H*    (2 >2H:  2:5 (\eX*\eX*\eX* .  /E2H '(*:( (   >O U OK- 2H ::-! ".! ( ./$(* !!! ":!, /$(: ( "!/P/$( "  #O?-5 ( !:::- * -/K!5 :>*: ! ":: U( 5    /<2  5 (!(( "" (!5:(   U( > *    / Q   1 HH 2 H5H(   O Y !H( *- : H( ; H!U2 *:: !5 - ,  5-  *  ! " !  !/ ?  H *( :> *  H * . ! . H 5 (/P>* 5! 2 ;" !   /<! , -    . (/ P(  >2H: *  ! / @,(    , H  > ." / ?  : (( >2H :>  ,H(  :>   .( .>  ( .( !: !H  :  2   . > , -   !   *::2  / Q -   !   >2H: :U!( 2  > ,H(   , ( 5H  H. >5 ;(  *(> (  H!(   ( ,H "  ( '(R  .  / -   !  !H:( :> ( U! "  (a" ( ,-  (, -  HR!H; ".-   / E2H* .(2 H   /Z - ( 2:5 (*  U . /E2H*:(:   (. " ,H* ( (HR*:> :2/Y  HU "2>   ,  2 (( 2 ((  HU /  ! "  : H ( *: .   O?:! 2  ( "R  R. (.!5!" R  , ! : 1  *  !\e\\e\\e\> H * (( :>HU(:H * (. /< (, - -H 5( 5U* (>2H: - ( ( . - / Y !H( H *  >2H H . . .*  5 "  (  .  ,  2 5,H  :> " ,* (  . > ! ( 5 H :  !  :U "      ! >2H  H5 > " !     ."  / $!!H  - *:(  . . .* ,=H  : ,H ((* >2H '( . /Y !H(O ( "R  RH ( ! ( ((H2*:(*  !. OP> ( 5" .  :  / Q - H  (( - *:!:> OY  (  -!H( 5  H= :!: /P >((:>>2H: 5  H"U( (: 5 ( . / <   *:(   2::> * - !: H* " (  

263

!H" ((2*  2/O?:(*  !. /P>, H(  =H, !  ,  (5" . :  /Q R H , - H ( * " 5( ( -*:!:> H-(H H  ,  .(,  .  5(2 .( (. >  = !** " ,  H  ,: " * /$(!! (!- /?:(:- ( (  H!. / ?  ;(>2H '(*:,H a:  /SUH * (. - ((H ..-*  !2U U2 /H H :>" #O?:,H( . -!  (P>U( H * ( . > ,  >   *H  :>   ( 5 H ( !*U* 5 ( H":(: > ( 5(  . / Z    (H- (( 5"  :> 2   (  ": / Q - H  !  U(\e\* \e\*\e\* *( ( ( ": :> : ! !:,H  " H5 (/ E2H .-  *: ,H. > U(:((H /Y  ( H5  *   /Q - H .(  !*U* (, H( (! RU5:>(; ( (  / 2   , H( ( (   -(   !5  ! / Y !H( >2H > (  (  : :>  -  ( ( :  ,  ; " ,H!( ,, HH (  / - ! U! ,H( .U( ! 2/E 5O?:(:- ( " * (  P/E2H" #OY !H( 5 ( 2 5 2 O? * (!H *:! *H(: U * ( (H"  /P, * H-  ( (5 2>*H (* .U2 5(  ( * :;  :H; "( -!( ,  ,".- "! . *2 /E 5 " 5.(  "-  , - H *H( (H (. /Q H" ! ((H5 (*2 / -" #OE2H:!O?  5 ( ( , H!   "! !/ $( 5 ( : U :  U(:! *  2*  H = ! 2: / < 2*   !( ( H " !" ! :> 5" .!    5 * * : / 1* ! *:   *:  !  (5H( (5H( * - !  *   . / M.  5- >2H5 - ( >2H:!: *2 ( *  H .    H(   , " 2! ( ,H ; !5:(  >H2H:! * -  *  H ! *::!  5- >2H "!2  !   , 5, 5   2!/ H !  *  "  * ! , :  (  "!    2*  ,  , 5, 5  * ( ( -HR !-/P\e^\e^ /   U( " # OM *H(UO ?: (  !aU  !H":  5 5(/Y :!U 5(a"*:(  ( ,:   ! , *  ! ! (H H  .   ! $( (  2*  ( H  .5( *H  "  * 

264

  .(( 5 5 2  "  *   /P/ -" #OEH2H:!O ( "R  R.    2! 5H ( (,H( * 5! 2 ;. "!2 /<5! 2 ;  5" .H *. /M. 5-  H 5 -" 2* ! ; : /P/ Y !H(, -   !  /$: (* 5!H . "  /9R H(  H > H * ( . / EH2H ; "  (! " *::> U H * (( :>   ( H * ( . , , -  H2  (,H  H* " --*  , *2 "!   H   ,  (55  5(a" (>2H > , ;H 2 2 " ! 2U :>>H   !H"U( (,  !! 2U5 (:" > -  !H  /P> U  H! 5- "!H! > " # OM  2 O ]2" *:  H  (: ( . " !    5 (/ !   . . (: * "  5    ,H  KH R  ,  ! 2U: ,H  5 (/ Y   ,  KH  ( - , / < 5 ( H= :: /$(2! H ! 2U:*  H   (  !:> ,( OP / 2  ."! . " , >  /Z   *H! 2/\e^*\e^*\e^*Q -    .* 5 U    !*   :> (  , H  H(H(    "  / '(  " 5 .( 2! / 2 ( ; 5*( . /T *( *  " #OM UO T(   H  ( ; !  (( *::   2  - *  2    (H " "! > ( !! "( H :>>H2H '(.*  ;(!: H(HR/1!*    - ,H KH  (H ""! H( ", (*  H , (  H= ! !H" /0!* (  H= !:> ; a" ( 5(  !H !5  !/ $(2!*  H  ; (."5 !*   ,H KH .   ,H!- !:  : 5((. ! H- !.  /E 52!( ;5!  * >, H(:! *  !/ 1H ,H KH . ( " R   5 !*  : 5( , H( *  ((HR5! *(H;  .! P/ U" #OM 2 O K ( ! R!U  . !: H ::,, !! "! - /?  ! H  ( / 2*:: ( ! "  (  !:>(:;HR ! (!.  /1! H 5 :(*::   *:.(   ,  ( !:>   ( ; "  (! " * 5( ,   !H( * . H ( * "  , H*5 (/ ,H KH R * "*H /?  2  (

265

( ! "(  ( *! > -H 5(  *  5   " ; 5 H: H  2   *( ( (H2 H * " ! U! :  .* HR*  H5  ! !:  /P / \e`\e`  2 " #O   H P U  H!" #? 2  (  " H ( ,     ,  H"  H * *  ( (  !  / $!! *:( : , * * (:U5 " -:":>.( * .(; :;HH :>,   ;  "!!  ! > "";H *:(  5 H"    / Z   5"H( ,H "(   2 /$(* ;  5;  H!, / ]U!  *   .H( /$(:! "(  . >!5H;   /?  :,H (5  , ; :;H(2 H "" /E 5 2   H!*:( ! ! ">!: H* "  ( (( "H( !   :> *:(  ,  ,  *: !   *  H(  *2::-  5-/   (  !  *2::-( 2 5   ! ,=  -5 -/ Y  2( !  2. !  ( * ! ,U:  ,  * - ( *(  ( =H ::-    2  HU ! !U ::- 2" H    (H "  5-/ <   HR- / PHU *  ( ( *! 5" !  5 -  2! U  (! 2( ."! . /P>*:( : H> .( / E 5 ! *:  " ; .  * ! RH " HH *  !  2/ < !-  * !  (  /P2 (" #OM. 5-  H= : 5:-*: 2  2" H  !/P<  ;(H ""! >O?- ( *!- * -/P >( ! * :>." /Z  * ( ! 2/<! ,=  -  /Z!2!  (  /< H H( (\e`*\e`*\e`*2" H ! " ;  / $( (  H= !:>(  ! * :>." /?H H ( .  * ( !    2/ < ! -   ":( !  (  / <   H ( ( 2" H ! " ;  / *U"! >" # OM * H O @!  ; !- ( * ( . * 2 H  /? (! ! !2! /? ( ! ! 2(  . !/  R!U   * (!  5! "!   ,H  H(  /P > ."/ ?  .( (  . (: ! 2/T H! ,= - /1!  !  (  / T ! ( .-(  H ! 5H :>   *2 (( .> ":( !  (( " ;  ( ;( 5-( :"!: ( > 2!H(  / < 5 " "! 

266

!  ((* :>":(!  ((H H( (5" ."/$!!H(( * (H!: (2H(*:! /-U(:>.!2!  ((2 (."/$((*   *:! (O  2   H!OP>."/  5"H(R. >2 5:RH"/T  OK (:U!( (* .( ,, H " ("H  /P  ( (((  ! RU5:>*H , :>"! !  (( . !, (:(H " !. / 1! !  ((    * ,  *:!!! (! /Y  ;( HR*H5  /P>U5-*:! . " , " #OM 2 OK  H   *  5(/ _H (   ( ! ,U   .  5(/ Z  *:\eb\eb 5 ,H( ; H"  /?:.( .( !*U*::,: " ( (! "*> ,( OP/  2 U(*:5-(( > U( ((* H  , " #OMUOK- ,H : /$(!*U*:!:, H( (R!H "!2 , * ,  H*  . / $(: (     * !a (H 5-  5 !/P / U " # OM  2 OK (* . H  (!** ".*(: 5!** ", 5  ! . /?  H* * - (HR  * ": 5::-/" ! (-   ,H(  ?H *:   ! ,H(    (   (  H H  * *  ( ( !, H   /P/H 2     O   H P U  H!" # O?H2  ( * ,H(, /( " *H- .H( , !H (:5H* (*! -/ H .H* .(*  (.H    H2  ,  ( H  !H , > H   ":( ,  (  !H , 5 H  ( (  ;  /S H *   !:"H /? .(H  " #OM,H O H! H( ,"( !: 5 H;   , *  !:"H:, H" 2 ; (!" .! ": /?:H(  * * !- * "( (( H : ,  -- " , H .2  : / 0! .  * (!   H(:! "!!  * 5  *H  * ( ; :"  / ?H!  (  5 !H   / ? ( (  H 5      H( *   ! ,  .  *  ! H!!-5 (! H  !/Y  *H 5 ;H ": /P/@,H(  ?H * = = U \eb* \eb*\eb**:5-  H= :> " 5.(H   "! ( *H-H    /0"";H* YH2!*H- .H(?  ; ((?HR. !2/<H   

267

!2" :> *":( /@,H( H  (*H5 ( *":( :> H( 5(  . / $!!H   *2 (( .> H,H    !H( H *  * U .* . - /'( 2! H( ( (2 !  ; U-U (,H  :5H ((H . >; H:;H(H->*  *-:>( H  ! -! "  ,  *H  *  ! >( ;R   H( 5( ( 2  :>*H- .H( YH2!R "  555  !  ( * "H* :> *  , H(       /  .  *  :  *:(  .-  !2/Y !H( !*:,H(::, : .*. >( (( *":(  5  :>  /  ( !,H(:( ":( *:!:> -  ,  *  *-!  H !:>,H( .* 2/?  ;(*H- .H( H  :>* H ,H " "H " ."/$!!HH  ( .(!5 (( ,  ; H : ;H( (( Y2!R(   H"  !( "  " *   ,  H  ( , H(  !  .* :=U -( *!! 55 ! , *H- .H(: H (*:.  ,H( ?R H5 , /?  .(H   (H(  :>.H H5 ; , .H 5 ;  \\ed\ed.- /$!!HH  (* ed ,  H" 2" 5 (!:>.( (.( " *:: /S H *H- .H( YH2! (H H :> !(   OM. 5 ( "(H !*:: 5!, .! *":(( . ! ,  5 (  ,  !/ ?  5 ( (. H   /? H,!!(  * ( . (  5(:!/K * (!*2:!*  !!( "* H:/ $! 5:( *: 5 ;  "H " ( , "  .!  ?HR , :> (  5 ( ,,   H*( , !/P/Q  H H   HR!H H : ((   . - / ?   ; (,H( ?H ,H( .*" ,  H . ->H(H(   /?  .(*  H (H (. >* 5 ;(  . , 5 ;( ( *H- .H( !H H !H /  ! "  :H H    . !(  (  YH2! *H- .H(   / $!!H * *  ( ( *     / ?   .(  H -(  . - / ""H *  .  YH2! H   ( ( (  , "   ,  *  !H  ( " (   (H-    OKH-:  (  O ? - OP / @H       5H- (  (  :> H2 H(  *  ;    !  !    5 ;(  *:(   > H(  ! ! " >

268

2   ,  *  R ;  5H- (  ( ( * :> .  ;H( HH-  / @,H(  ?HH  ( H5 ( 2"..* , * *" !5H  >-H" 2"  ;" H  *    H("!2 ( /Y  ( H5  * >5 ( ;2H"! / 1!H!  " 5 .(  / M  5 ;(  *  (H  :>\ed* \ed*\ed* . !  -    / K ;( ( * !H H! 2 /Y !H(,H( ?HOQ" ; ": OP> . >H  (5H- (  :>* ( , H -  - (,   - ((  H   *  ,  ,H((   . "! !2/ E 5 (  2! : YH2! H   , ">OKH- OP(H-  /'(H  5H- (  ( :>! = H* "  ;R H ; " ,H ,H ;:>5H-  ( (*  ,  !(    OM5  H*! ,H(  ?H *-!   *: . !(  (  /P / YH2! OS (  H2  *:( ! 2  / K- * * (-  ,H  > ,  *:(  ,H*  H "  "*H   !/P / T H 5HR  *H- .H(  . !(  ( "  555    ,  ,H( *:  /YH2!( ( : :> !" , " , O@H    5"  H-  "! !OP !(  , O?H5 (  5*   !, H   *  5:(/ Y !H( * ( : H( ; H!U2 "!  5-/P / E 5 *: H ! , H   "  5H- (  (  :>  !  !(H5* *  H* ;      !    5 ;(  H  (, ,H(: 2 ( H(, YH2!R(5 H, !(  * 5" ,  H; (   / E 5 (  *  R ;  YH2! ,H(: ,H(   / @,H( " / : !HH H( ?HR*  (*H- .H( (! !H ( H  ( 2  * H5  "  ; > H H  *   !:"H :> (5(   \ee\ee * ":( ":(  , H(  ":(  H : ("; - * H(  /E 5YH2! *:    5"!H  ". .* .- ( ( 2 ,H(  / O0! *  R  ,!  ! ! O? (! ,H:!:" :H":!: /? (!!H:! !5,  !*  " /P, H  ( ( > 2:>,H( ?HR " 5!  /E 5*:  H2   ; ** * (!2H   !H ! 5 U :>YH2!R : H   / ?  :*:H- ( *   H!! U   /? .(( . !  (H  . > -  , : ( "   !  !: H   / Y  2 ( ! H(

269

" ! "!   ( 2    / @,H(  ?H   2  ! 2 / HH   . (! "=H  /  ( !. ! . .   (    5 / .  ! * !:,H;  -.H  5!  . ! H H!"! >."!2 /@,H( ?H H-:>; H*2 /?  ;(*H- .H( YH2!H   ! (? R .  / ?H- .H( H    " # OM H  O ? (! ! *:   5 ( 5  5H*( , >,  !  !,H! (5-.-  !/'( "  **H(*  / ,H (H *  /?:,H  ,H*( 5 * H(  /K (H :( 5" 5     !/P/@H  " #O U:!*::  * (! (* -H, *(   5(/$(: ( * * -:>(!: " ;:!/'(* (!   ! .     !  * (  ;(  5-/P / YH2!   H  ( H5 (\ee* \ee*\ee* !5H   > !5U  -   / ?   ;( ,H(  ?H    5H   H   .( : :>  ( .( *  5 ;(  *::>  5,H   / Y -H  -! "  ;: " ( >(  H!(  ? 2  ( . >YH2!R(H( 5(5:RH> *: / YH2! *:(  .    *( (  :> ! (H    / @,H(  ?H H  (,H(5:RH  /YH2! ,:U - * , , ,H(:( ( H ! 2:> :  !  .( / E 5 *:   H  H  * *  (  *::2: 5*H(H* H "  ! U:U    *:H ! (H*:! " *   2: ! ! 2  2 H( /YH2!  ( , ;H>-H,  ( ! H( ! U > ! ! H ; . , !  !5H    /@! 5 H  !  (  * *  ( (;HR ! (  /P>U"!  H!>,  " #OM 2 OK ( *:( .*!** "-  ;(: 5!  . /?  H * " (HR , H: 5 (/Y !H(2! (  " R "! > !*U*: ; (."! .  -! "  /$(5* ( "!*::  (  , H  * "  .-," *  *H(  " (" H-   5(/H HH"U( HR; 5!H ! -*:: (: * "( (  " (!!! ( . / $ R : U  ! 2U :   H"U(  .  - ( H ! !  :-:( : / H"U(  :*U5 \eg\eg  (H ! !  : /P  /H 2 " #O?:( !U 

270

5-  5 5(/Y  ! :-:(HU  :  !  ?: *H* , ": !  (  P    U " # O?  !  (5H( -H  , (5H( "!   . !  !:   /$(:-(: : (: (. H":!( " "( ( / H *  2(H"U( H( 5( U*:> ,=H  U*5H  ! 2" "H-  : /M. ( U*RHH; : 5 2( ! (   "!-/" !H(  H 5 *:  ,H  !2   /P / H 2  " # O     H P U  H!" #OH!H(  ,,  *  ;"  ;"5 ((H .H* "!   /< "!  (:  H; (  - / ?  !- ( >   / Y -H  "!H!   >  : :>!- ( ( . /Z   5*: !H H !H/?:* (5 *:  * H( 52 ;"H   . , /E 5 H(!"   , *: ,H2  ,H5( 5 /QH -H " *  /O]!U  *  (*  2  /P"  -:>>H2H H!  , *:(* -(:!U( .( / E 5*:>H2H,: U*::!  H(  , "*:( . >" *   / EH2H" #O $ *H*:*:( (5 ,!-!H( (*"!2 , *:(:5  (  ? 5/PY  !5  ,H*H ! /?  :  ( (>H2H:*  H ( !, /<" #OEH2H:!O1"  U! "- (;H(2   * 

:!U  \eg*\eg*\eg* H!H(> , : /?:!2 ( /P/EH2H *  H,U2: ( *:(* !H *:, >5:RH (.( ,  H,U2  ,H(   / ?   .( (    . ( *  5" ( H5" . / O ( . 5(P  5:RH  / 'H,U2 ; "  ,H 5 / E 5 " # OM !RH H! "    5 H5" . !/ H H 5 ( , : H( *  H!R - H(: / _:;  O ? (!   *   !2 ! , / ?: !2  ( (  * (! !2  !5:RH>* ( ! 5 U   /P/'H,U2" # OK * !/?  :5:RH !/P/<" #O2 !*::   ,, H* ( H !"H :  ,    (. . ! >* H= (. . ! 5(   (  0 (!H ,"(   " , "  !H * (( * H *  (( (  , ;HH : H"U(  H* , ;H:   ( H !"H 

271

:>  ,   :-(U H(: /$!!HH"U(  5! "H : *:(:H; : ? ! ! "( , * *  ( , H > H,U2  ( ."/ Z  H -U! ( :  H(( 2  (  . / K:RH  / ?: / Z  ! *  >  ;H( ,   H; " H  -!H(  ,  H! "   " * > !H(  (!2/ 2  :-:> .- (  >   ! 2/ 'H,U2  ! -*U   =  5H " > *:: ; "(5:RH  /E H(\e\e" #O<:O?:*::(  \e ," :U  ".( *! !/ _H (  2:  2    * ( ( *  *   (2:! , : /K((5H* ( (H  /?  ,"  2!2 /Q 5:RH  /P ,  H,U2  .( / E 5 H,U2  2   , :> (    *: / Z     : H ! /QU !: !H. .H((,U ((-(  /1 *>    *:: ,H( ( 5:RH  / <   " # O?  *! !/ ? (! -!H(:! *  2  :U   ! / $(  2:  2    * (! *  *   (2:!, : /Q 5:RH  /@HR-  * / H H 2  *- ( H  /P /'H,U22   ,  /$( *: /Z   !* "H- ,5H : . ( H ! / OK*H(HO ? H   Q@! !- ::5 : /R !2  /    *  *: 2( (. (P>" *  / Y   *:: ,H( ( 5:RH  , >H2H ; ((. .(5 /   H!" #O $ :!:-( -5 (  ,, * HR; , !2/$(  5! " H! "  (( *::  ,  *: ( ! "  !5"  : (:    *::    R;  H " H  !"  ( ! 5(   /$(: (6**1 HH( * ( ! "  :!H:;  !2/ ""H H:( H; ( ! " *  H( ; U2 !2" ,H( (H *R !  ! U! : /P / 'H,U2     O     H P    H! " #

OM,,   * .(* H !*  2 * H( ; :"  /\e*\e*\e*2"   H(  *= "  (   * =    ( ! !!H" "    (  ! "  :H *    (* 5 ,H( > > ":(*: /2"  !H(":( . ..*  5  H*( , :>OZ H !O?, .H(  *  >":(*: ( /Z OP /?H " #OM 2O? H( !5":(  , 2  , >   , !/

272

?  R  ,! * (!  H(   HH! : /P / Q R H  *:( : ,H  :-:>* ,  ; *:! / :>>H2H:=U ( , :>  =  H   / EH2H.  *: ((":( ; ( ( (! /E 5*:( (> #OY  ,H::-, ! : P?H " #O? :!, : /P/2"  O?  -:! , : /P/EH2H" #O0!*:":(:* !H ( - H-, * 5( * !H ( *:(: (, >, *H(":(  .( (   ;"!  (  - ( *:(: (, 5(/1H  (- ! 2: 5 -/P/OQ  !!H=H  !-/P/?:(   H= :> " /0! ,!*:( H; * " (  1 HH ( : - ( * " , !2/ E 5 H,U2 >H2H: !2   :(  .  ( H5". .5" (:!2  (5:RH", !: !H   (: -  !2    =  /   H!" #OM,,  5:RH(5H( "H  :   :     (.  !*   !:>\eN\eN ( * H= :  !2/@ ,H* *::    : !H  5H (.: /'(  !H  *H :> ( (.(  H! : *  R !H   2   - ,H !:  : ( *(H ( U "  - ,H  (  H5 !:  / ?  R- - ,H *  H  (.  . ! > !: * H= : (:  ! " : / H H H! "  2 *H*    5H : .*>  (U H( " * H=" *: /    ; "!H! H " *: (! 2: / , " 5!   5 !5  (   (!2 / $(:    ,H*  :     ( "!:- S !R  1 HH> (  !2, ,,H(!:- S !R > U5 ((   / 0! *: U "    5!  > ( ,  , "  5!  !(   (! 2/ 9 H  !> : :  H, "H : /$!!H!: : !"  : /]2"

273

*:( ! "*:: /P/?  : H,U2" #OM!   H!OH   (  (H*R  ! " / @ !  !2 H"    / $!!H * (!   *  !2 ! \eN*\eN* /6 H !  5"H :!  ;,>* (!!2 ! 5(/P/    H!" #O?:: :(OP/'H,U2" #OK-   * H -H ">  !  !H(  . ! ,   "(     : . !/ $(  (H*::-  ( : ::5  (( ( (. ("H- *::!/  ! "(  ? H(*:: !( -(H-  !/P/   H!" #O   * H !-.H " > : (:  " *::  - H "( ;HR  ! >* -; !*" H: ,  !( ( H"U(    *  U : *  - *H(: / 0  * H *     !  : (( .UH  *: H !  :- . !2 / $ *(H ( *: ! " *  >   (H ",H(:  ,   "(  (2:!:-:   * .  >  ,     * H !-  ( ( "H-  : (:  "*::  - H "(.H ";HR -  /$( !( H"U( *  U : *  - *H(: / $(: * H5  *  / $(: ( (     * H !- ( "H-  / $!!H* (!  !:RH:" HH- H "(;HR ! !H : ((!H H  !! H"U(:! U* U:2 ( - *H(: /$(: ( :!"H- , H :! H": / Y  2(  H"U(  ,  ! 2 ! U*   H !  !H( *: H !  (H (( "( ! " ( (* ( ! "(:!U( 5( ,H ! 2: /P>!   H!!2  > H,U2 "H ! .( /E 5 H,U2>H2H. > ; "  ,H ( *  ,      * ( (  H*   /P > U H! (  "!H! >" #OM\gX\gX\gXH 2 O?: HH"(*:!5" ;H  H"U(:5(, : (!*U:! !U: !2/K  : ( U*"! . 5   /1H  !*U*:5 ( (*-H  !, ; "(! " / Y !H(*:. ."! . 5 : "  /P/H 2  U ((:!!H5  H( ":>2  (      (  *H ! 2/ U  H( .*  !H(  :> - H "( ;HR ! (!:> U( (>   H  /Y -H " 55; .  (> ( !: H  "  /E 5.( H 2 2! .(.  * >" -  . !   >!: !H. .," (!: !; 5*( . /

274

UH 2 R*  ( . .( (* " (:! , H*.( *>,  ; (  H  (2> H (::  :  /H 2 .   U :::  - *H(  "  :=   H- > " # OM UO T   2( * *  : ((HR!H,H*: H"5 (, * ! H-  ,H5 (>  = !:,H;"  5(/ , ;   !:,H;   . / Y *H  ( :=U  : H": U-.H  .   5(/? ! H- *:! :  * (! 2!! ,H*: H" H!:>* !-U(:!*   H H!"! - (5"  (2   *:! :  5 * ( (* *  5 (/P/E 5U::(* H : .*.-( :>" #OMH 2 OK  * ( ( 2(\gX*\gX* * *   5( Z  5 (    ,H   2  !/ K   !  2. ;"H  *  .(   (* * :* H H!  5 (/$!!H . *  * (.   H    .H *:H *  ,H 2 H :!( ;  U  ( * * ( ; 5 2(H!! 2: ,   H(5 ( ,  ( !:!5 (5 (! (  !  (  !  H* . > ; H : *!  H* (  H* ,  . ! *H*: *  "H*: , HH5 * (,H*: H" H5>**:5" ! H  . / _H ( "(  " H=  / M.  "( *  *:  " H=   ! -/? (!,H*:!,H*  H" . /?  *: ; "* !( ", *  H " / S !  ! H    !2H    !  ,H  KH  . !2/ QH:   ! . ! 5  ( ! 2/ ?:   -!H(:    H2 :  ("H  :/   !  ( ;5R !   ,H  KH  .  / HH H"U(  -H ( :"(:  .* 5 (   ! 2U:( :"(5 (/P / H 2      O     H P U  H!" #O? (05 HR-!H( (* -H, /H "; R H/ZH    H(  (;  ( 2  :> O1 R (RHOP   / ?    :> (;   ,!   / ?  .( H "  ! U; 5 -  2    (  . - ( (H .H *  !5   H5" . / HH  " # O H ( *  ":( !  5" 5( 5  H!( ( ":( !  5" 5( HH " # O H! 2  *U "! !/ _H (  H ( *  ":( \g\\g\ ;H " /P, * ":( :>*U"/? !H  . -  (   (H .H *  2  *  H* U* U " *  :2 . / Y !H( :2  . . 5H "

275

 U( (!** "H :>:2:(5(, *H5 (    /KH*O@(5(  ;" (.    ,  *H5  *  ":(: /P / T H: ":( , >!:   ;" (. !H  ,  H( 5( . / H"U( (;! 2   /Z   (;( (2H( : / $( *  :2 . " !2/ H"U(:  (  H   ! 2 / HH(;" "! >"   5". .( * :=U :>- *H(  H- *2  , *-(;!:"H (* (;H*!:   * .(H*5>(:  (;5 (  : "/?:*2:! -( * H: /P> ! 2 H 2  / $!!HH"U(H " U* U:(H- ((/    ""5 -H"!!> !  / Y   !:    ;" (. ; 5  ,H    / $2! :  .* !:    ;" (. ; 5  (  5 (! .  *2 / HH *:(: ( ( . > * / K ( ( (  " (( *  . ,  2/ Y !H( -H . ,  :>  R5 5   *H-H . " , "!H!-(H  " , H( 5(- 5( , ,H- !H" (  ;  , H( 5( . > *!:   ;" (.; 5(>!:>.2H",   !:    ;" (. : :> 2  . / $2! :  .* ( \g\*\g\* H(  -H  .   ,  !(H ( *  5 !!U  . "   ,  -H :> *  ":( "  / $- -!H(: ( -H* ! " * !H ; H,H(!H   5H* (*! -,  !: : !!*H : ((. .. -HH"U( H! ! 2 /Q"  -!H(  . (  *   ,H  (H . / HH  ;( ! 5 U :>,  = " R2 ; H,H(>! U!:5!(9   , -H! U *  H  , 9 R.- " ;,=  , * -! " (   5= ; = ( -H  ( "   ,  H"U(  ( (  , " > " # OM H"U(O ?: !:    ;" (. *-! ("H!  H!-  5 * * :> *    2 ;  *:(: 5 * *  ."5 !.  /?:(:  H "( "  H""!  5(/M,H:!:-.**H  5 U  * (H 2H:!:-: /$( .- "!  * " H "!  5(/K*:(  !H( "5:( , ( , 5 (@ (H* ?H R  !H( "  !/P>, H ", H; H * ":H -! "  /?  ;H"U(H( ( ( ": !(H(   :>*  .( H 5U :>* -. -, (  , ">H( 5( . ,  " 5.( ,

276

 (  ":    ;   " > ;. . 5" !   *2 / P(  H 5U :> . - ((H .H*   H;,H( . > H2  ,  .(( . >-( *H   , -H( "H (\g^\g^\g^.  *:( ::> * " PH . -H  *( !H(  (  ! - H2 * H(  ,   H "  2 , H (   H  *:!:> U (  - :> ,  H*  U  - (   > ,H(   H;  H( 5(   , "   ,  ,H(   H; . > H":(: 5(( . >*H( H2  /@,H(   H; (H( 5.* .(H( -H .   .  ,  (H   !: H* "  !:    ;" (. ,H( ,  (: , 5 5  *:   !H !H  : (  H"U( ,H(   H; (  / $!!H  H;: *   !  ;(U(5" , /? .(,H(   H;*:!: :H( !  H   /<" #O<!: :H" (*: ; ,HR: .*; =H* H ! !: : *2 (    5  >H2H HU , -  ! !:  /P / E 5 ,H(   H; ! (*: H! 2"..*!: :*2 (  ! .  -!  -! "  ,  H"U(. ..(O:   *H*  O$( ! 5" !/P5 / H"U(" # OM * (! ! ! ,H  ,  H":! 5 !H 5O M.   !:   -*H *-  *H 5  ;H " (H! 2 H ( ( 5  * :* 5(  .H(:! *  ; H !/P (( 2HRH*2 !/?:: :   /P/<.(  H;."/ 0 " 5 .( H"U( :>  R5 5   !:    ;" (. *-:> ,   :> *2 ! . *2 /$!!H-H 9 !: \g^*\g^*H "(5 "  !2/\g^* ? 5H "(5:-!- /E 59 !: :*-(: (!:= *:> / H"U( , H      * ,  !5 5H (! /TH " #O?H  !: : "( (* !, !5(/?  !5 5H (P/H ( -H ! 2U ( H  ". 2  (  (   , ! .   !- / 1 H  H  (H-   O?H  "( (, ! -5 *2 ( 5:(, /1H ! U!(:5 U( " .   ,  *2 ."!    !:  ( H( . ! -/P > ,  / H"U(   H=  :> !: : *2 (  9 R  , / 9  *2  >  H !( 5/ < (H

277

,H(   H; . /H ( -H" !  2::>": " /OK ( =H ( 5 !H   , "!- ( !:    ;" (. *-:! ,  *H* "!/P > ;  : :>*!:  . " /@,H(   H;:(  / H;!: :*2 (     *:! / H (  -H  O: : *2  (   P / H"U( " # O:  *H* (:*2 ., 5 *: (!H- !!: ((! U!:!:-!5 5H ( 5:(, >  /P(   H; !"  5 H5 !  :>*H  !:  : :> :  , H "=*(H2(H! >:(2 :>."/ H"U( *:     (H-  .  ;HR ! ( ! /\g`\g` E 5 ,H(: *: =* * ,  " 5 ( ! >! -*U  ! . ,  ; " ,H (*  , /  ! " # O 2 ! *:(:  (  ! ! O M.  , " 5- . 5  *:(:  H H* /<*2:,H (-: *::   O: :*2 (   (H !*2 ( *  H !5 (  ( , " H,H(*:: /P/E 5 ,H( ! (*:5-2"..*H"U(* .( /OM.  (:*2 (  5> *   5  H( 5(  , : ! ,  H  ! -5  ! ! :  (: -(  *!!OP !("!2/Y !H(*:*  , ",H : .* *  2( * " ,:; (:"(!: . >* .(  O$(: ( ,H:!   . *   H(:!  *  : *H(  !/ ?  !(H5* -!H( 2 > :!  : *H(  !/_:;>*H !5:(/P, ,H(   H;* * .(  ,   (  *-!  ( *  !(H5* ," .- "! .  *2 / $!!H *: ,H ( H 5 ( H   * H  :>  !H(  .  - (  -H :: ( ! U!  H  :>: H(  (2  :>, 2     . (! >"H *H .>*   2   2/? - (>(  ,H(  /?  ;- ( -H *H :H( ( ( H ,  9 R  *:! ,   *2  :> :  2    (     :> ,    !  5:RH   5  *  ,   *  !:> H- /S \g`*\g`*\g`* H  !(; H"  /$!!H*  ;( H ! U! * 5( :> H!* !H."/?  :>H2H (:"".H ( 2  . >H( !(H5**   ! 5 ((> ( H 9 R" * 5( 

278

5  /E 59 "!H!( "(* 22 ( !*  , * "  :2 H  !H :> .(2 H . /? .( H " ! U; 5- ( 2 H . ( 2   >H2H (:  !  H  " (( . /  .   >H2H: ,H  , (5H*  !:> H  (H ( *   -  ,   ,  (5 H " >  ! 2 / E 5  -  > (  (2 * ((H .H 5( .- * * (  H5". > ; (  !: H2 ,H   / OS *     . > -( . 5 !/P  :"  2H > (  (  !- / 9    :"  2H: -( . !   (     ( ."! > HR!H 2 H   > ( ( " (( . > * *    H-   U( ( 5 2   / $!!H .( * .( *:( : 2 : !** "  ;-U(  / ?  .( 9  !H ! " *  2( 2 H " "  (   O $ *H *-! ,H!- (H "(  !( : ? * !- *::2: ! :-55 " H! " :  ! P / T:"  2H " # O?*!: * ( (   ,H  !: (( * !** " H "    !H  /   H "5 ! 5-! .  ,  *: ,H   5 >$HR: !  * (5" -,"! 5( H !\gb\gb\gb, H (*:((  !* : U  (>  !! ,- H5 (:( (    !H !*  H !! " H>,U. " !  * ( , ! "!H: /< ! "5 5" ;"  (  =H!: , 5  ! " ! : ".(  H H=  . !/H H(  H"! * ,  H*!:>*: "   !5   "  ;  ,U "!2  /P / 9  O ! " (  P    / T:"  2H " # O9H(  H  **!: "   : / HH ( *  i  5 !(H  ! H( :":>  H !    (    !H!  (  ! H( (!2  ,     2! *H :>  !  , ! *  ,   !! (  . /$*(H (>  !      ! i H   5 * ( ,   / $(  H ( *RH: " HH * ( 5 (  ! H( , : ( =H!  : /P / 9  " # OM *H(U   H(O  5*H(  ,  " HH !: -  ! 2U( ( O0 H    :! H  "5  U(  5H " ( , H  5"!U( P`X

30 “Vakitleri dolunca ne bir saat gecikebilir ne de öne geçebilirler.” (A’râf, 7/34)

279

*:: ! 2: / 2( H5 H"  * -!: H! ! ,"(U2  ! -,  H  5-H !! -/0!*  (! i : : !/1 HH!   (H "  > H  * 5 !!U*:!H : /M. ( U*RHH; :U > i >  H( ( H : 5!* (: H(; H!U2*:: !5 -/K (, H

!:  * (! , ;H":!\gb*\gb* !:  / S H  !  :(   (  .U( : 55:(/P> i ."! .  -!  -! "  ,  ; ( (2     / E 5 9  H( 5(  . > H 5     H 2 ,   " 5 .( 9    !H(,H( >H2H  :>OMi  H ( . !/P  = H  / ? ! RH" HH>H2H:.-9   !H(U2: .**:5( !H H*  *>H2H*  H  U(H :>, - ( " #OM.   -:!  , ! . i   H (  "  "! !2 :! *: ,H(  -:!  2! ,  !/ _H ( >H2H  (  : ! H- !: / '(  i   H   (      !-*-! !2  /   !5HR  .**:,H( H : / Q - (  5  , :> ! U  ( "  O Mi  - (  ."!  ( ; H"  5(O <   1 HH ( !( ( i   H    / < ,"  H   ! "  !2 ! 5(  *: (!-  (=   H- ! .  / ?  H  -:!  *: ,H( ,  !/P / E 5 , -  . > 9    !H( ( "  / $ H  (! > OM* "  . !OP / ?  ,   =*  (!:> " ,     ,   !  H(   , " H(* H *  :>." /'( ! U  H ( " /@!  . :>:-( i : !9   !H(.5" \gd\gd\gd / 9   !H( (  H(> i H(:- ( , :>.  >H 5 .**  : *H( 5 !(H "! 2:: /Y !H( ; " (- ( U!>( :   5 :;   >H   /Mi * ,   " ! H!:>H:2"  U(  H  /T H9   !H( i *2 (  5>:=U  H(. " / @!  H(  , " H(*:,H *:> : !H,  !H"";H"  O?: i  H ( :,, " * 2  H". " ! -/?:2* (H ! ( (I. ! -J ! . !:   ;" (.*2 (!2/P , ," 9 R 5:RH   /

280

9    H 5( ( 2". !(,H -  5 / @!  ,- H , : !H(: !H** " " " H  :> >H2H !i    / EH2H i   H ( ( H  9 R H  : ( ! 5 U  :> H(  >H2H -  .(   / EH2H  - (  9 R   : ( H   ,  (5 >  ! 9 R ,   (/E 59  * -! " (   (,H "( H !.( >**5 (  ,,H 5 , "  ,   H; ""!  (  " /  .  !:    ;" (. *2 ( ! .( (!:5H, "!( "  H ! 2/E  -H,H 5( H ! :> ,H(   , . >9 R: 2  H:>.    ( ,H  9  >H2H ! 2/ E 5\gd*\gd* 2 HR  " ! H > . 2 / ?  :9 >  -H, - (>H 5(  !(  ( !  H    *2*: " (   ,    H !  *H, "( ( *2 ( .  ( ,H ,H 5( -(   2: >  (  (  / < 5H " - (  -H H "   2 ! (  :> O$(  H;    !:- ;   2 (  ! /Y !H(* * !- H  H2   / $    -H    -H  " ,*  , 5";H  "!2 ! /P    (  9  :> >  (  ,H 5(  ( >> : H     (   ,  (5 ! 5(    U! " !5" (>H2H , H  !  (    9   >H2H ,  U"  2H  2: 2 " , ,  * " ,H - * * ( ( H!  ,  >  -H, ,H 5 9 1H5H 5(  H" U-.H  (.   /P> U  H!  H  *: !  "!H! > H 2 R  " ,  " # OM H 2 O ? (! ( " ! ( !5U:! *::   ! 2U: ."!   !5H!- !5 (/ *HH ,H KH . >5,H /<!*U*: , H( (! U!5 (/HHH"U( ! U!: .*5  ! 2U:( ! U!5 (/0!"!H!; "H(! " /Y !H(2!*  " R ! 2U: H(*(  " ,   / Q" !*H  /P > 5- "!H!  / E 5 H 2  U( "( (,  H! ((; !" H " U((\ge\ge\ge, : /@H( ":> >: " ,    ,  >:    ,"   ! "   2 ( >:   (!*2 /  (H 2 >:   /Z   ,H KH . !2/Y !H(

281

.-.-(  H5". >,  ,H KH . .( *  5 H5! :> (   .( *! > OK- .   .- U  H!R ( *  ! 2:!/ $(: ( (! " -( > >: *  !/P (  ,H  KH   ;  H  !5  / S  : (( :!U (    "! > : : H( 5(    ,  H 2    . 2! - ( ,, U(; 5(( (. >,H (5:RH"/ U" #OM * (!,  ( ! "!OM.  2 (! "!    " . (*  :: 5-    *  ! " ,  H" ,    *  :*U " "!2 !   *  H5!H(. U( (* *:! " !5  !5  "!2 . / l =: H( " , !H ( H!  .!  ( ;: H5 "  ! *: H ! (H 2  *: (: /_H (* (!.**  H :H :*: (!-,   . ! -/?:! "! !:H*  5( 5 ( ( H* 2  H"! !/?:( !:H =H (RH"!, 5  ,  ( ! "! ; (! : ((  "( ."!/ M.  5  ( !( ( *: : ( ! ! " > (  H  .  5   H= !/ 9 =H *: :::-  *: *5  ; 5 ( H  >H-H*:: : 5*  , :> H( :! *H:*H  , *U5"H(\ge*\ge*\ge*: ! (5"H(:.5"H(. 2".H >( , R( ( ! "!* !(( "! ; (! = " ( H >H   , " (  . 5 ! H( H( ! 5 U  : ! !(U(:(H(: !/P/$!!H ,H  KH R H(    :> OS!H(  U  H!O < ; "  ,H "     (  (H-! ( / U 

H! 2 * H(* H(! (* ; (H":* H"(   H( (, *  R (,H( (.2H> ,H KH R"H " ."..( (," . ( :U  ( 5 (H!  ,:U  -  !( ,,  H H  (  * H(  / ?: *H* *: ,H*  ! ;  H( "!  ; >" ! H"  * , HH"  * (   ;: H5 "".(5 ,   !(   H 2 R (2 !:H; -  * ;R 2 (  H !! 2: , * . -H (-(. ! !2 /$(    ;   H* " > - !   ;   !/P > U  H! "!  H!  / P( !H * ( ( ! "( ! ,  ",   !** " (!5" !   / ,H  KH    (  , ;H  > U  H!  H" (H  ; 5( .2H

282

 , 2  ,  U  ! .(, . :>  R5 5   -! " - :>" #OM* (!*!5 U :.2H  ; (!OK- ( ! H!: (H !*::  * :: : H     (; H!U2*:: !5 -P>\gg\gg\gg , H   >> *H(.2H, *H.:*U5"H(.>**H, H, ! !U   *H,:" :H" !HH" ! 55 :>. 2>! 5 U :! !(U( / ,H KH  H 2 R*: ! (H  5 (" ,* ,5";H , >" H  R ,,   .* ! ,  "  !** " -  *  H     ,  U  H!   ( ;5R !  H(H (,  ( ! "(-H "( . >. 2  /?  !   , ;H, 2: 2 " .H >(H("!H! ,H -  H!  , *: HH"  *  * " (!H," ! H" ( H  ",H   *H*  (H ! 2:     * ( ( ; ,HR  !    (!  ( ! 5U    (! 2: / 0! *:  HH"   * ( ; ,HR    5  !5" ; ,  " ! H"  *   H H! H "  2 ( "  > ,H(  !:H " (,H((  H   ! H! ,  !U*  *  !2" H! *::   *: "H*  !5" H*: !" ! ( * (  "H  $H ! ":H " HH :U* ( (   (!:> : U  (  H! (  ;,   ! 5"U  ,  H(  -( *  : H      ! 5 U  : >  :*U  *::  / T  H "   (( "  H    ! 5 U    ,  *   :!!  H: , 5  !/1 !! "R "H** ,(HR !  R , H*( !:  ;       !: " ; * - , " "5  $!  *( < !( * =H( "  "H* $ 5H, ! "H*!:;  $(* ; H: :(U*, 5 " : :U* : \gg*\gg* ,  ;  : ,  ,H  ,    !R ! !(( , R M !: !(H"  H !(:!,  !U "H!(H ** R H  !(* ! " H !   H!(/K (  \^`e   

283

SONUÇ

Do/u edebiyatının en eski ürünlerinden biri olan Tûtî-nâme, Hint edebiyatı sahasında do/arak yüzyıllar içinde çe2itli dillere çevrilmi2, batı edebiyatınca tanınmı2 ve özellikle yapısal özellikleri bakımından Klasik Türk Edebiyatı çalı2ma sahasında kendine önemli bir yer edinmi2tir. Tûtî-nâme, anlatım özellikleri, hikâyelerinin iç içe geçmi2, çerçevelenmi2 yapısı, barındırdı/ı hayvan hikâyeleriyle Klasik Türk Edebiyatının gölgede kalmı2 bir alanı olan hikâye alanını zenginle2tiren bir eser olmu2tur. Eserin, edebiyat tarihlerinden ve üzerine yapılmı2 çalı2malardan edindi/imiz bilgiler do/rultusunda sahip oldu/u bu özellikleri bizi eseri incelemeye itmi2, dilimizde yazılmı2 ve anla2ılması kolay bir nüsha olan Millet Kütüphanesi Ali Emiri Kitaplı/ı RM 168’de kayıtlı olan nüshayı incelememizi sa/lamı2tır. Bu incelemedeki öncelikli amacımız transkripsyonlu metni mümkün olan en az hatayla ortaya çıkarmak ve inceledi/imiz hikâyelerin yapısal özelliklerini, iletilerini, söz varlı/ını ortaya koyarak eserin edebiyat tarihimizdeki yerini belirginle2tirmekti. Millet Kütüphanesi Ali Emiri Kitaplı/ı RM 168’de kayıtlı olan nüshanın 88a ile 177b sayfalarını içeren incelememiz iki bölümden olu2mu2tur. Eser incelemesinden olu2an ilk bölümde Tûtî-nâme’nin Hint edebiyatında te2kil etti/i yer konunun uzmanı ara2tırmacılar kaynak gösterilerek belirlenmi2, ilerleyen kısımlarda eserin dilimize çevrilene dek kat etti/i yol ortaya konmaya çalı2ılmı2tır. Eserin Türkçe tercümelerinin kimler tarafından yapıldı/ı ise kaynaklardaki tüm bilgiler aktarılmasına ra/men net biçimde tespit edilememi2tir. Nüsha ve baskı meselesi, Hülya Kesler tarafından Tûtî- nâme’nin ilk 88 vara/ının incelendi/i bölümde irdelenmi2tir. Kendi incelememizde bu alanla ilgili verece/imiz bilgilerle ilgili olarak ara2tırmacının tezine gönderme yapılmı2tır. Tezimize kaynaklık eden metinlerin tür özellikleri meselesi giri2 bölümünde incelenmi2, hikâye ve masal kavramları irdelenerek söz konusu anlatılar için “hikâye” tanımı yapılmı2tır. Eser, dilimizin zengin söz varlı/ını örneklemek adına da bize imkân vermi2, bu amaçla eserdeki atasözü, deyim ve kelâm-ı kibarlar metin içinden örneklerle alfabetik olarak belirtilmi2tir.

   Tûtî-nâme, anlatım tekni/i bakımından dikkat çekici bir eserdir. 0ncelememizde, hikâyelerin temel anlatıcısı tûtînin vasıfları ortaya konmu2, anlatım özellikleri örneklendirilmi2tir. Tezimizin inceleme kısmında çerçeve hikâyelerin olu2umu teorik olarak ortaya konmu2, hikâyelerin iç içe geçmi2 yapısı incelenmi2 ve 2ema üzerinde tanımlanmı2tır. Çerçeve hikâye tekni/i kullanılarak yazılmı2 ve Klasik Türk Edebiyatı alanı içinde yer alan manzum ve mensur anlatılar hakkında bilgi verilmi2tir. Bu incelemeye ek olarak inceledi/imiz bölümde a/ırlıklı olarak yer alan hayvan hikâyeleri ortaya konmu2, bu hikâyelerde kullanılan hayvanlar üzerinden aktarılmak istenen iletiler irdelenmeye çalı2ılarak Klasik Türk Edebiyatı alanı içinde yer alan belli ba2lı hayvan hikâyelerine örnekler verilmi2tir. Tûtî-nâme üzerinde, çe2itli zamanlarda çe2itli ara2tırmacılar tarafından çalı2ılmı2tır. Bu çalı2malarda daha çok Tûtî-nâme’nin Türk edebiyatındaki yeri belirlenmi2 ve eserin yapısal özellikleri irdelenmi2tir. Eserin içerdi/i hikâyeler üzerinde bir tasnif çalı2ması yapılmamı2 olması bu konu üzerinde yo/unla2ma gere/ini do/urmu2tur. Tasnif denememizde, eserin inceledi/imiz bölümünde yer alan hikâyeleri, konuları bakımından sınıflandırılmı2tır. Konu belirlemesinde hikâyelerde anlatılmak istenen olay, verilmek istenen ileti esas alınmı2tır. Hikâyelerin ki2i kadrosuyla mekân ve zaman unsurları üzerine yaptı/ımız de/erlendirmeler, incelememizin a/ırlıklı kısmını olu2turmu2tur. Hikâye ki2ileri, hikâye içinde aldıkları rol ve anlatıcının bu ki2iler üzerinden vermek istedi/i ileti üzerinden de/erlendirilmi2tir. Bu de/erlendirmede ki2i kadrosu öncelikle “0nsanlar” ve “Hayvanlar” olmak üzere ikiye ayrılmı2tır. Mekân üzerine yaptı/ımız incelemede hikâyelerin geçti/i tüm mekânlar göz önünde bulundurulmu2, mekânın hikâyelerin anlatımındaki fonksiyonu ortaya konmu2tur. Zaman kavramı ise a/ırlıklı olarak inceledi/imiz bölümdeki hikâyelerini betimlemelerini örneklemek bakımından belirleyici olmu2tur. 0nceleme bölümünde, son olarak, hikâyelerin metinlerarası ili2kileri irdelenerek eserin zamansal ve mekânsal yayılım sahası ortaya konmu2tur. Bu son tespitle eserin modern anlatılara da kaynaklık edebilece/i, esin kayna/ı olabilece/i kanıtlanmaya çalı2ılmı2tır.

   B0BL0YOGRAFYA

AKÇIL, Berat: “Osmanlı Mesnevilerinde Anlatıcı Olarak Gelenek: Hüsn ü A2k

Örne/i”, Kritik, Bahar/S.3, Anlatıbilim, 0stanbul 2009, s. 151.

AKDEN0Z, Safiye: “Hikâye ve Romanda Anlatıcıya Göre Metin Tipleri, Bakı2 Açısı ve

Odaklanma” www. ege.edebiyat.org

AKKOYUN, Ziyat: “Binbir Gece Masallarının Türk Masallarına Tesiri”, Pamukkale

Üniversitesi E/itim Fakültesi Dergisi, S.1, Denizli 1996, s. 1-2.

AKKU1, Metin: Klasik Edebiyatta Tipler, Türk Edebiyatı Tarihi, Kültür ve Turizm

Bakanlı/ı Yayınları, (Genel Editör: Talat Sait Halman) C.2, 0stanbul 2007.

BAYKAL, Özgün Baykal: “ Mevlânâ’nın Mesnevî’sinde Hayvan Hikâye ve Motifleri”,

1arkiyat Mecmuası, 0stanbul Üniversitesi 1arkiyat Enstitüsü, C.V, 0stanbul 1964.

BEYDABA: Kelile ve Dimne Çev: Ömer Rıza Do/rul, 2. baskı, Maarif Basımevi,

Ankara 1960.

B0RKAN, Ali Fuat: Masal Esteti/i, Tima2 Yayınları, 0stanbul, 2001.

B0RSEL, Salah: Haydar Haydar, Bilgi Yayınevi, Ankara 1972.

------: Papa/aname (Günlük), Adam Yayınları, 0stanbul 1995.

ÇA.DA1, Kemal: Pançatantra Masalları, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Co/rafya

Fakültesi, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1962.

ÇET0NDA., Yusuf: “Edebiyatımızın Kaynaklarından Do/u Medeniyeti ve Metinleri”,

Turkish Studies, Volume 4/1-11 Winter 2009, s.2063.

DEVELL0O.LU, Ferit: Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitabevi,

Ankara 2002.

286

DURUEL, Nursel: “Öykü Kitaplarında Ba/lam/Bütünlük Arayı2ı”, Varlık, S. 1171,

Nisan 2005, s. 10.

EMMEZ, Berivan Can: Sözlü Gelenekten Modern Masala Çocuk Edebiyatında Masal

Üzerine Bir 0nceleme,( Basılmamı2 Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2008.

F0L0ZOK, Rıza: Hikâye Bilimi (Naratoloji), www.ege.edebiyat.org.

GÖLPINARLI, Abdülbaki: Mesnevî ve 1erhi, C.3, Ankara 1989.

0slam Ansiklopedisi, Milli E/itim Basımevi, C.9, 0stanbul 1964, s.40.

KAVRUK, Hasan: Eski Türk Edebiyatında Mensur Hikâyeler, Milli E/itim Bakanlı/ı

Yayınları: 2789, Milli E/itim Basımevi, 0stanbul 1998.

------: “Mensur Hikâyeler”, Türk Edebiyatı Tarihi, Kültür ve Turizm

Bakanlı/ı Yayınları, (Genel Editör: Talat Sait Halman) C.2, 0stanbul 2007, s. 74.

KAYA, Korhan: Hint Masalları, 0mge Kitabevi, 2.Baskı, Ankara 1998.

------: “ La Fontaine’in Kalemiyle Hint Masalları”, Gündo/an Edebiyat, C.1,

S.3, Ankara 1992.

------: “Thomas Mann’a Konu Olan Bir Hint Efsanesi: De/i2en Kafalar”,

Günaydın Edebiyat, C.1, S.1, Ankara 1992.

KESLER, Hülya: Tûtî-nâme (Metin ve 0nceleme) Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 0zmir 2010, Danı2man: Yrd. Doç. Dr. 1. Fatih Ülken (Yüksek Lisans Tezi). KOCATÜRK, Ali H.: “Anlatıbilim: Kurama ve Ele2tirel Yöneteme Kısa Bir Giri2”,

Kritik, Bahar/S.3, Anlatıbilim, 0stanbul 2009, s. 8.

KORTANTAMER, Tunca: Nev’î-zâde Atayî ve Hamse’si, Ege Üniversitesi Edebiyat

Fakültesi Yayınları: 88, 0zmir 1997.

287

------: Temmuzda Kar Satmak, Yayına Hazırlayanlar: Fatih Ülken

– 1erife Yalçınkaya, PhoenixYayınevi, Ankara 2007.

KUTLU, 1emsettin: Tûtî-nâme, Tercüman Gazetesi Yayını, Kervan Kitapçılık.

LEVEND, Agâh Sırrı: Türk Edebiyatı Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, C.1,

Ankara 1988.

MAC0T, Muhsin: “ Mesneviler”, Türk Edebiyatı Tarihi, Kültür ve Turizm Bakanlı/ı

Yayınları, (Genel Editör: Talat Sait Halman) C.2, 0stanbul 2007.

MANN, Thomas: De/i2en Kafalar, Çeviren: Saadet 0kesus Alp, MEB Yayınları,

0stanbul 1989.

MAZIO.LU, Hasibe: “Divan Edebiyatında Hikâye”, Do/umunun Yüzüncü Yılında

Ömer Seyfettin, AKM Yayınları, Ankara 1975.

NECAT0G0L, Behçet: Tûtînâme, Can Yayınları, 0stanbul 2009.

ÖZKIRIMLI, Atilla: Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, C.2, Cem Yayınevi, s. 481.

ÖZTELL0, Cahit: “Manzum Bir Tûtî-nâme”, Türk Folklor Ara2tırmaları, C.10, 1ubat

1967.

------: “Tûtî-Nâme Üzerine Bilgiler”, Sivas Folkloru, S. 46, Sivas 1976.

ÖZTÜRK, Ali: “Anonim Türlerde Kurulu2 ve Anlatım Kuralları”, Türk Anonim Edebiyatı, Bayrak Yayıncılık, 0stanbul 1985, s. 34-35.

PARODI, Laura : “Hindistan Timuro/ulları Mimarisi ve Sanatı”, Türkler, C.8, Yeni

Türkiye Yayınları, Ankara 2002.

PHAEDRUS, Gaius 0ulius: Masallar, Çeviren: Güngör Varınlıo/lu, Yapı Kredi

Yayınları, Kazım Ta2kent Klasik Yapıtlar Dizisi, 0stanbul 2007.

SARAÇ, Yekta: “Divan Edebiyatında Hikâye”, Hece, Yıl.4 S. 46/47 Ankara 2000, s.

122.

288

SAKAO.LU, Saim: Gümü2hane Masalları, Metin Toplama ve Tahlil, Atatürk

Üniversitesi Yayınları, Ankara 1973.

10R0N, Mustafa Ruhi: Masal Atlası, 0z Yayıncılık, 0stanbul 1998.

T0MURTA1, Faruk Kadri: “Harnâme”, Makaleler-Dil ve Edebiyat 0ncelemeleri,

(Hazırlayan: Mustafa Özkan), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1997.

TURAL, Sadık K.: Hikâyecili/imizin 100.Yılında Yüz Örnek, Kültür ve Turizm Bakanlı/ı Yayınları. Türk Dili Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergâh Yayınları, C.4, 0stanbul 1981, s.184.

TÜLÜCÜ, Süleyman: “Binbir Gece Masalları Üzerine (Seçilmi2 Bibliyografya 0le)”,

Atatürk Üniversitesi 0lâhiyat Fakültesi Dergisi, S. 22, Erzurum 2004, s. 4.

ÜNLÜ, Osman: Cinânî’nin Bedâyiü’l-bsâr’ı 0nceleme ve Metin, Ege Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamı2 Doktora Tezi), 0zmir 2008.

YA.CI, 1erife: “Klasik Türk Edebiyatında Hikâye”, Türk Dünyası Ara2tırmaları,

S.141, Aralık 2002, s. 147.

YILMAZ, Kadriye: “Tûtîname’deki Hikâyelerin Anlatı Düzlemlerinin 1ematik Sunumu” , www.ege.edebiyat.org www.flipkart.com www.jstor.org www.openlibrary.org www.vikipedia.org www.tdk.gov.tr

 

289

ÖZGEÇM01

8 Ekim 1983 tarihinde Edirne’de do/du. 0lk, orta ve lise e/itimini Edirne’de tamamladı. 2001 yılında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde ba2ladı/ı lisans e/itimini 2006 yılında tamamladı. Aynı yıl Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Eski Türk Edebiyatı programında yüksek lisans e/itimine ba2ladı. 2006 yılında ö/retmenlik mesle/ine atıldı. Halen Özel Ege Lisesinde görevine devam etmektedir. EÇEV’in düzenledi/i “6. Yaratıcı Yenilikçi Ö/retmen Semineri”nde “Öz De/erler E/itimi” konulu bir bildiri sunmu2tur. Sabancı Üniversitesinde gerçekle2en “9. E/itimde 0yi Örnekler Konferansı”na katılmı2tır. 0l Milli E/itim Müdürlü/ü ve Deniz Ticaret Odasınca hazırlanan yazılı anlatım yarı2masındaki rehberli/i dolayısıyla te2ekkür belgesi ile ödüllendirilen Atalas, yaratıcı yazın çalı2malarıyla ilgilenmekte ve 2iir dinletisi senaryoları yazmaktadır.

ÖZET TÛTÎ-NÂME (MET0N VE 0NCELEME)

Burcu ATALAS

Yüksek Lisans Tezi, Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

Danı2man: Yrd. Doç. Dr. 1. Fatih ÜLKEN

0ZM0R, 2010

Tûtî-nâme do/u edebiyatının en eski ürünlerinden biridir. “Çerçeve hikâyeler” biçiminde kar2ımıza çıkan bu eserin kayna/ı Hint edebiyatına dayanır. Sanskritçede do/up do/u dilleri içinde yaygınla2an eserin ilk yetkin çevirisi Nah2ebî tarafından yapılmı2tır. Eserin Türkçe tercümelerinin kim tarafından yapıldı/ı net biçimde bilinmemektedir. 0ncelememizde, Millet Kütüphanesi Ali Emirî RM 168 numarada kayıtlı olan yazma nüsha esas alınmı2tır. Tezimiz, eserin son 90 vara/ını içermektedir. 0nceledi/imiz hikâyelerde dil oldukça sade, süsten uzak, yalın ve anla2ılır bir ifadeyle aktarılmı2tır. Çerçeve anlatı tekni/iyle olu2turulmu2 eserde temel anlatıcı olan Tûtî-i Kâmil, kendisine emanet edilen Mâhı2eker’i korumak ve sevdi/i adama giderek kocasına ihanet etmesini önlemek amacıyla geceler boyu hikâyeler anlatmı2tır. Anlatılan hikâyelerin içinde yer alan ki2iler de birbirine hikâyeler anlatarak hikâye çerçevelerini ço/altmı2lardır. 0nceledi/imiz hikâyelerin yarısına yakını hayvan hikâyelerinden olu2maktadır. Bu hikâyelerin her birinden kıssadan hisse bir pay almak mümkündür. Bu çalı2mayla birlikte Klasik Türk Edebiyatı alanında “hikâye” üzerine yapılan çalı2malara bir yenisi eklenmi2tir. Eserin, aktarılan yapısal özellikleriyle birlikte çerçeve anlatı gelene/ine bir örnek sunulmu2, incelenen hikâye konuları üzerinde bir tasnif denemesi yapılmı2 ve ki2i, mekân, zaman unsurları ayrıntılarıyla aktarılmı2tır. 0ncelenen hikâyelerdeki metinlerarası ili2kiler tespit edilerek hikâyelerin zaman içindeki yayılım alanı ortaya konmaya çalı2ılmı2tır.

Anahtar Sözcükler: Klasik Türk Edebiyatı, Mensur Hikâye, Çerçeve Hikâye, Hayvan Hikâyeleri, Metinlerarası 0li2kiler ABSTRACT

TUT0NAMEH (TALES OF A PARROT) (TEXT AND RESEARCH) Burcu ATALAS Graduate Thesis, The and Literature Department Supervisor: Asst. Prof. Dr. 1. Fatih ÜLKEN 0ZM0R, 2010

Tuti-nameh is one of the old eastern literature works. This work which is also called “frame stories” is actually based on Indian literature. It was born in Sanskrit and became widespread in Eastern languages. The first perfect translation of the work made by Nah2ebi. It is not known exactly who translated them into Turkish. Our research is based on the edition registered as Millet Kütüphanesi Ali Emri RM 168. Our thesis includes the last 90 sheets of this work. In the stories which we surveyed, the language is conveyed in a plain, clear and understandable way. Tuti – Kamil is the narrator of these frame stories. He tells these stories throughout the nights to protect Mah2ıker who he has to care for and also to prevent her from betraying her husband by running away from home to be with her lover. The people told such stories conveyed them to other people, which made the stroies widespread. Half of the stroies consist of animal stroies and it is possible to learn a moral of fable. Thanks to this work, the study of stories in Classical Turkish Literature has been broaden a step further. This work is an example of the structure of frame stories and an essay of classification on the topics of the stroies. Moreover, it is seen details related to people, time and place. What is more, the relations among the stories are determined and the expansion of the stories in time is tried to present in the work.

Keywords: Classical Turkish Literature, Prose Story, , Fables, 0ntertextuality