Gurur Ve Önyargı

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

Gurur Ve Önyargı Gurur ve Önyargı Jane Austen İngilizce aslından çeviren: Hamdi Koç Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Genel Yayın: 925 Hümanizma ruhunun ilk anlayış ve duyuş merhalesi, insan varlığının en müşahhas şekilde ifadesi olan sanat eserlerinin benimsenmesiyle başlar. Sanat şubeleri içinde edebiyat, bu ifadenin zihin unsurları en zengin olanıdır. Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi idrakinde tekrar etmesi; zekâ ve anlama kudretini o eserler nispetinde artırması, canlandırması ve yeniden yaratmasıdır. İşte tercüme faaliyetini, biz, bu bakımdan ehemmiyetli ve medeniyet dâvamız için müessir bellemekteyiz. Zekâsının her cephesini bu türlü eserlerin her türlüsüne tevcih edebilmiş milletlerde düşüncenin en silinmez vasıtası olan yazı ve onun mimarisi demek olan edebiyat, bütün kütlenin ruhuna kadar işliyen ve sinen bir tesire sahiptir. Bu tesirdeki fert ve cemiyet ittisali, zamanda ve mekânda bütün hudutları delip aşacak bir sağlamlık ve yaygınlığı gösterir. Hangi milletin kütüpanesi bu yönden zenginse o millet, medeniyet âleminde daha yüksek bir idrak seviyesinde demektir. Bu itibarla tercüme hareketini sistemli ve dikkatli bir surette idare etmek, Türk irfanının en önemli bir cephesini kuvvetlendirmek, onun genişlemesine, ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emeklerini esirgemiyen Türk münevverlerine şükranla duyguluyum. Onların himmetleri ile beş sene içinde, hiç değilse, devlet eli ile yüz ciltlik, hususi teşebbüslerin gayreti ve gene devletin yardımı ile, onun dört beş misli fazla olmak üzere zengin bir tercüme kütüpanemiz olacaktır. Bilhassa Türk dilinin, bu emeklerden elde edeceği büyük faydayı düşünüp de şimdiden tercüme faaliyetine yakın ilgi ve sevgi duymamak, hiçbir Türk okuru için mümkün olamıyacaktır. 23 Haziran 1941 Maarif Vekili Hasan Ali Yücel Sunuş Elinizde tam iki yüz yıllık bir büyü tutuyorsunuz. Bu kadar eski olduğu halde bugün hala bu kadar popüler olan başka bir roman bilmiyorum. Gurur ve Önyargı'dan daha önce ya da daha sonra yazılmış ve ondan besbelli daha sarsıcı ya da yenilikçi olan ya da başlıbaşına simge haline gelmiş başka büyük klasikler var elbette, mesela Mobydick, Tristram Shandy, Don Quixote, Robinson Crusoe, Madam Bovary, ama hiçbiri Gurur ve Önyargı'nın bugünün okurunun kalbinde edindiği yeri edinemedi. Bütün klasikler bir yana, Gurur ve Önyargı bir yana. Tuhaf, ama öyle. Tuhaflığı, biraz, bunun baştan beri zor açıklanır bir durum olmasından, biraz da romanın çok doğal bir biçimde hayatımızın bir parçası olmuş ve öyle kalmış olmasından geliyor. O kadar ki İngilizce konuşulan ülkelerde Jane Austen birçok okur için bizim Jane'dir, evden, aileden biridir. Zaten anlattığı da o evin, ailenin hayatından ya da o hayatın yakınından bir bölümdür. Jane Austen'ın roman tarihinin ilk büyük (ve sahici) kültü olduğunu en baştan söyleyebiliriz. İngiltere'de bugün çok ciddi bir Jane Austen turizmi var, acentalar, turlar, rehberler, hediyelik eşyalar filan. 'O' uzun süredir bir karakter olarak da önemli. Jane Austen'ın hayatı hakkında fazla bir bilgimiz yok. Hayatını evinde geçirdi; mektupları ve bir iki tanıklık dışında birinci elden pek az belge var. Arkasında cevabı olmayan çokça soru kalmış. Mesela hangi hastalıktan öldüğünü bilmiyoruz. Addison's Disease denen ve bugün yüz binde dört kişide görülen bir tür salgı bezi hastalığından öldüğü şeklinde bir tahmin var. Zaten çok genç ölmüş, 42 yaşında (1775-1817), ki devir yazarların genç ölmekle ünlü oldukları bir devir değil, Defoe'nun 71, Richardson'ın 72, daha sonra Eliot'ın 61 sene yaşadığını düşünürsek. Gözlerden uzak, bir kır evinde, evlenmeden, hatta besbelli aşkın tatlarını bile tanıyamadan geçirilen kapalı hayat, genç yaşta ölüm, o ölümün ardından kalan hanım hanımcık bir iki portre ve bütün muhtemel depresif görüntüsüne rağmen o hayattan çıkarılan mizah, zeka ve sevecenlik dolu romanlar –hem de tüm sadeliklerine rağmen, daha gösterişli birçok romandan daha uzun yaşayan, daha çok insanı etkileyen romanlar. Austen kült olmayı elbette hakediyordu. Bu kült olma hali üzerinde maksatlı olarak duruyorum. Çünkü bu aynı sebepten, Austen çatıkkaşlı edebiyat çevrelerinde sık sık kayıtsız kalınan, biraz hafife alınan, çokça da ihmal edilen, hesapta genç kızların sevgisine terkedilen bir yazar olmuştur. Bilhassa, kendileri hayatta bir şey ortaya koyamayıp da beğenmeme yoluyla itibar kazanmaya eğilimli ya da toplumsallık takıntılı eleştirmenler tarafından. Ama şunu söylemeliyim ve rahatça söyleyebilirim: bir yazarın değerini en iyi bir başka yazar anlar ve anlatır. Jane Austen için de böyle oldu. Austen yirminci yüzyılda akademik edebiyat dünyasında kendi gerçek eleştirmenlerini buluncaya kadar önemli tarihsel değerlendirmelerini hep meslekdaşlarından aldı: önce Trollope, ki az buz bir adam değildir, onun Shakespeare ayarında bir yazar olduğunu söyledi, sonra hem yazar hem de edebiyat düşünürü olarak Virginia Woolf ve E. M. Forster Austen'a hakkını teslim ettiler. Forster üslubunun inceliklerini örnek gösterdi; Woolf ise Austen'ın "tüm büyük yazarlar içinde büyüklüğü en zor yakalanacak yazar" olduğunu söyledi. Woolf'un tarifi Austen'la ilgili 'anahtar' gerçeği ifade etmesi bakımından hepsinden önemli: o da yukarıda sözünü ettiğim 'büyü'. Austen sözkonusu olunca gerçeği büyü ile açıklamak zorunda kalıyoruz. Bu büyü Austen'ı dayanılmaz ölçüde çekici, o ölçüde taklit edilemez yapan, aynı zamanda tarif edilmesini, sınıflandırılmasını da imkansız kılan 'okuma tadı'dır ve Austen'ı bugün hala bir edebiyat esrarı olarak yaşatmaktadır. Bu esrar, "nasıl oluyor da edebiyatçılara da halka da aynı zevki veriyor?" sorusunda gizlidir. Austen'ın romanlarına şöyle bir baktığınız zaman, ortada sadelikten başka bir edebiyat süsü yoktur; yazarın hiçbir şekilde okuru etkilemeye çalıştığını hissetmezsiniz; anlatılan kişiler istisnai özellikleri ya da trajik kaderleri olan, enteresan işlere girişen, başka dünyadan gelmiş gibi konuşan kişiler değildir; olaylar aşk ve evlilik girişimleri, hayal kırıklıkları, kendini tanıma gibi, olay bile denemeyecek durumlardır – gelinir, gidilir, oturulur konuşulur, kadere boyun eğilir, beklenir vs. Ama roman elden bırakılamaz. Açıklaması gerçekten zor; açıklamak, herhalde Austen'ın üslubunun kendisi kadar incelikli bir çaba istiyor. Tabii, bu anlattığım sahnedeki en şanslı taraf, aynı zamanda en etkili taraf, okur. Okurun iyi olanı seçme ve yaşatma içgüdüsü olmasaydı, hangi edebiyatçı ne telkin ederse etsin, şişirsin ya da karalasın, Jane Austen iki yüz sene sonra hala burada olmazdı. Bu örnek, roman - okur ilişkisinin, arada hiçbir başka ihtiyaç olmadan, sadece ikisinin birbirini yaratma ve yaşatma ortaklığının harikulade bir örneği olması bakımından da önemli. Okur için bir şey ifade etmek: her romanın böyle bir mecburiyeti var. Gurur ve Önyargı okur için hayati şeyler ifade eden, zamanın üstesinden gelmiş, kalbin gücüne ve ölümsüzlüğüne ait az sayıdaki romandan biridir. Hamdi Koç Birinci Kitap Bölüm I Dünyaca kabul edilmiş bir gerçektir, hali vakti yerinde olan her bekar erkeğin mutlaka bir eşe ihtiyacı vardır. Böyle bir erkek yeni bir muhite ilk adımını atarken ne hissediyor, ne düşünüyor, kimse bilmez, ama bu gerçek civardaki ailelerin aklına öyle yerleşmiştir ki onu kızlarından birinin ya da diğerinin tapulu malı sayarlar. "Duydun mu Mr. Bennet, şekerim," dedi eşi bir gün, "Netherfield Korusu nihayet tutulmuş." Mr. Bennet duymadığını söyledi. "Ama tutulmuş," diye devam etti eşi; "Mrs. Long az önce buradaydı, bana her şeyi anlattı." Mr. Bennet cevap vermedi. "Kim almış, merak etmiyor musun?" diye haykırdı karısı sabırsızca. "Söylemek istiyorsan itiraz etmem." Bu kadar davet ona yeterdi. "Valla, şekerim, bunu dinlemelisin, Mrs. Long diyor ki Netherfield'i kuzey İngiltere'li, büyük servet sahibi bir genç almış; Pazar günü dört atlı arabasıyla gelip yeri görmüş ve öyle beğenmiş ki Mr. Morris'le şıp diye anlaşmış; Michaelmas'dan önce mülkü devralacakmış, birkaç hizmetçisi de gelecek hafta sonuna kadar evde olacakmış." "Adı neymiş?" "Bingley." "Evli mi bekar mı?" "Aa! Bekar, şekerim, bekar tabii! Çok zengin, yılda dört beş bin kazanan bir bekar. Kızlarımız için ne hoş bir şey!" "Nasıl yani? Kızlarımızla ne ilgisi var?" "İlahi Mr. Bennet," diye cevapladı karısı, "nasıl bu kadar yorucu olabiliyorsun! Kızlardan birini onunla evlendirmeyi düşündüğümü anlamış olmalısın." "Buraya bu amaçla mı gelmiş?" "Nasıl böyle konuşabiliyorsun! Kızlardan birine aşık olması çok mümkün; o yüzden gelir gelmez onu ziyaret etmelisin." "Bunun için bir sebep yok. Sen kızlarla gidebilirsin, ya da onları kendi başlarına gönderebilirsin, hatta bu belki daha iyi olur, çünkü güzellikte onlardan aşağı kalır yanın olmadığı için Mr. Bingley aradan seni seçebilir." "İltifat ediyorsun, şekerim. Ben de güzellikten payımı almışım elbette, ama artık kendimi bir şey sanacak halim yok. Beş kız büyütmüş bir kadın kendi güzelliğini düşünmekten vazgeçmelidir." "O durumda düşünecek bir güzelliği olmaz zaten." "Şekerim, taşındığı zaman gerçekten gidip Mr. Bingley'yi görmelisin." "O kadarına söz veremem, emin ol." "Ama kızlarını düşün. Bak, kızlar için ne büyük bir kısmet. Sir William'la Lady Lucas gitmeye kararlılar, hem de sadece bu yüzden, çünkü bilirsin onlar genelde yeni gelenleri ziyaret etmezler. Gerçekten gitmelisin, çünkü sen gitmezsen bizim gitmemiz de imkansız olur." "Sen de çok ince hesap yapıyorsun. Eminim Mr. Bingley sizi gördüğüne çok sevinecek; ben de birkaç satır yazar seninle gönderirim kızların hangisini seçerse seçsin razıyım diye; ama tabii küçük Lizzy'm için güzel bir şeyler eklemem
Recommended publications
  • Eurovision Song Comtest Complete 88 89
    1980s !1 Eurovision Song Contest 1988 Björn Nordlund !1 Björn Nordlund 10 juni 2018 1988 Ne Partez pas sans moi Eurovision, sida !1 Björn Nordlund 10 juni 2018 1988 Suddenly it happens For you all whom read all the pages my number one song each year not exactly celebrate grand success. So all of a sudden it happens my favorite song ended up as number one, and lets face it… WOW, who knew anything about Celine Dion back in 1988? The Swiss entry, ”Ne partez pas sans moi” stole the crown this year at the end of the voting, thanks to Yugoslavias jury for some reason agreed with the French singer Gerard Lenorman that his entry was of the same class as ”My way” (”Comme d´habitude”). And I can imagine that the UK singer Scott Fitzgerald was a bit surprised over the outcome. In ans case, not only Celine Dion started her way to success this year, also Lara Fabian entered, but for Luxembourg. So how did my list compare to the final result this year. We had some really good entries but 1988 must be seen as a middle year even if songs like ”Pu og peir”, ”Nauravat Silmät muistetaan”, ”La chica que yo quiro” and ”Ka du se hva jeg sa”. Sweden sent our number one musical star Mr Tommy Körberg who went from the stages of the London musical scene to Eurovision (his second try) and for Swedish media it was all in the bag, Eurovision from Sweden 1989.. It turned out to be very wrong and the Swedish delegation blamed Tommys bad cold and voice problems.
    [Show full text]
  • Anadolu Türkülerinin Anadolu Pop- Rock Müzik Türüne Uyarlanmasinin Halkbilimsel Incelenmesi
    T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI TÜRK HALK EDEBİYATI BİLİM DALI DOKTORA TEZİ ANADOLU TÜRKÜLERİNİN ANADOLU POP- ROCK MÜZİK TÜRÜNE UYARLANMASININ HALKBİLİMSEL İNCELENMESİ Nafiz CAMGÖZ 2502120512 TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. Abdulkadir EMEKSİZ İSTANBUL – 2019 ii ÖZ ANADOLU TÜRKÜLERİNİN ANADOLU POP-ROCK MÜZİK TÜRÜNE UYARLANMASININ HALKBİLİMSEL İNCELENMESİ NAFİZ CAMGÖZ Osmanlı’nın son döneminden erken Cumhuriyet dönemini de içine alan süreçte, Batı kültürüne ait olan müzik tekniğinin Türk müziği ile birleştirilmesi sonucu ortaya çıkan müziksel sentez çalışmaları, 1960’lı yıllarda ortaya çıkacak olan Anadolu pop-rock müzik türünün de habercisi niteliğindedir. Anadolu pop-rock müzik türü, geleneksel Türk halk müziğinin melodik ve ritmik motiflerinin, çalgılarının Batı müziğinin tekniğiyle ve çalgılarıyla harmanlandığı; Anadolu ve Batı müzik kültürlerinin buluştuğu sentez bir müzik türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada söz konusu müzik türü, geleneğin güncellenmesi, otantisite, kültür endüstrisi ve metinlerarasılık açısından değerlendirilmiş olup alıntılama, anıştırma, öykünme teknikleriyle ilişkilendirilerek karşılaştırmalı analizler yapılmıştır. Edinilen bilgiler ışığında Anadolu pop-rock müzik türünün, halk müziği geleneğinin çağdaş bir yorumu olduğu görülmüştür. Çünkü kültürün temel unsurları olarak gelenekler geçmişe sabitlenmiş bir olgu olmayıp sürekli değişim ve dönüşüm içindedirler. Gelenekler ve onu temsil eden otantik kültürel ürün ve pratikler, küreselleşmenin ve teknolojik
    [Show full text]
  • Ceylan Yüreğim
    MUSTAFA CEYLAN CEYLAN YÜREĞİM Şİİ RLER Antalya / 2002 1 ISBN :975-96050-0- Baskı: ANTALYA 2 “E şime, evlâtlarıma, torunlarıma Şiir iklimimi ya şayan can dostlarıma Bana benden yakın herkese...” “Bel ki bir gün sustu ğunda bu yürek Bu mısralar konu şur, kim bilir ?..” 3 ÖNSÖZ 4 5 BİR YANARDA Ğ FI ŞKIRMASI Bir yanarda ğ fı şkırması, Benim gönlüm, deli gönlüm. Ceylanların hıçkırması, Benim gönlüm, deli gönlüm. Dost da ğının büyük çı ğı, Çi ğdemlerin hıçkırı ğı, Su köpü ğü, gün ı şığı Benim gönlüm, deli gönlüm. Neye yarar çok ile az ? Biraz sevda, biraz da naz Yunus’ a can, Veysel’ e saz Benim gönlüm, deli gönlüm. Yükseklerde harman olur, Dertlilere derman olur, Aşk denince ferman olur Benim gönlüm, deli gönlüm. Kanatlanıp gö ğe uçar, Kendisinden kendi kaçar, Hasret hasret çiçek açar Benim gönlüm, deli gönlüm. Beste : İsmail İPEK Düzenleme : Musa ERO ĞLU 6 ANADOLU TÜRKÜLER İ Türküler söylenir Anadolu’ da “Güzeller güzeli Reyhan !” diyerek. Aşıklar inletir çalar sazı da “Avcı vurmu ş garip ceylan !” diyerek. Türküler söylenir şehirde, köyde Davulda, halayda, çekilen hey’ de Kadehlere dolan köpüklü mey’ de Dertlenip ah çekip “aman !” diyerek. Anneler dü ğünde ba şlar a ğıda, Türküler a şığı ya şatan gıda, Bazen mısralanır geçer kâ ğıda “Da ğların ba şında duman” diyerek. Kederde, ne şede türkü söylenir, Pınarın ba şında kalır e ğlenir. Mecnun’ da, Ferhat’ ta co şar dillenir “A şıklık çekmesi yaman !” diyerek. 7 ANTALYA SPOR MAR ŞI Çıkmı ş Akdeniz’ den dalgalar gibi Geliyor, geliyor şim şek geliyor... Kırmızı, beyazlı bayraklar gibi Geliyor, geliyor şim şek geliyor... Antalya seninle gurur duyacak, Her maçın sevinçle dolup ta şacak, Pe şpe şe golleri şimdi atacak Geliyor, geliyor şim şek geliyor..
    [Show full text]
  • Samsun'da Yaşayan Kore Gazilerimiz
    Kimi marangozdu, kimi çiftçi, çoban, terzi… kimi de bir evin bir oğlu… Daha yirmi yaşına yeni girmişlerdi Kore’ye gittiklerinde, hayatlarının baharını yaşama hayalleri kuruyorlardı. Annelerini, babalarını, kardeşlerini, eşlerini, sevdiklerini bıraktılar ve dünyanın öteki ucuna, zorda kalmış bir millete yardıma gittiler Ankara’dan, Manisa’dan, Erzurum’dan Diyarbakır’dan, Samsun’dan… Çok normaldi aslında bu yaptıkları, çünkü ataları da öyleydi onların. O yüzden kimse garipsemedi. Hatta çoğu gönüllü çıktı bu yolculuğa. Dünya en son Anadolu insanının kahramanlığını ve cesaretini 30 yıl önce görmüştü İstiklal Savaşımızda. Ve Kore’ye giden bu gençler, bütün hayallerini geride bırakarak, bu cesaret ve kahramanlığı tekrar hatırlattı bütün dünyaya. Kimi şehit oldu Kore’nin kollarında hala orda. Kimi şehit olamadığına üzüldü, ama en azından Gazi olmuştu ve anlatacağı pek çok kahramanlık hikayeleri vardı. Kore Savaşı’nda yaşananları, ülkemizin ve milletimizin dünya barışı ve insanlık için yaptığı fedakarlıkları unutulmaz hale getirerek; gençlerimizin milli kültür ve bilincini yükseltmek amacıyla, 2010 ve 2011 yıllarında İlkadım İbrahim Tanrıverdi Sosyal Bilimler Lisesi ve İlkadım Gülizar Hasan Yılmaz Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi öğrencileri tarafından gerçekleştirilen gazi görüşmelerinin derlenmesinden oluşan bu kitapta, Samsun da yaşayan Kore Gazilerimizi yakından tanıma fırsatı bulacaksınız. SAMSUN’DA YAŞAYAN KORE GAZİLERİMİZ “ Bu kitap İlkadım Kaymakamlığı kültür yayınıdır. İzinsiz olarak çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.” www.ilkadim.gov.tr Kitabın Adı SamSun’da YaşaYan Kore Gazİlerİmİz Kitap Hazırlama Komisyonu Fikret erTaş ali Fuat HaTİP adil ÖZAN Selim KIlIÇ İSBn : 978-605-359-472-7 Baskı / Tasarım Güven ofset Saitbey mah. Çukurçeşme Sk. no: 12 İlkadım /SamSun Tel: 0362 431 01 71 | Fax: 0362 420 00 00 Sertifika no: 20113 Baskı Tarihi : 9 eylül 2011 SAMSUN’DA YAŞAYAN KORE GAZİLERİMİZ 2011 Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk 2011 İstiklâl Marşı Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
    [Show full text]
  • Şarkilarda Kadina Yönelik Şiddetin Izleri: Niteliksel Bir Çalişma
    Munzur Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Cilt 4, Sayı 8, Bahar 2016 ŞARKILARDA KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN İZLERİ: NİTELİKSEL BİR ÇALIŞMA TRACES of VIOLENCE AGAINST WOMEN IN SONG: A QUALITATIVE STUDY Huriye İrem KALAYCI KIRLIOĞLU1 Mehmet KIRLIOĞLU1 Beraat AKPINAR1 Dilara ŞENEL2 Raziye DEMİREL2 Özet Bu araştırmanın amacı kadınlara yönelik olumsuz tutumların şarkılar üzerinden incelenmesidir. Çalışma nitel araştırma desenine göre dizayn edilmiştir. Örnekleme yöntemi için amaçlı örnekleme yönteminden ölçüt örnekleme ve maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi izlenmiştir. Ayrıca verilerin toplanmasında basit rastlantısal örnekleme yöntemi de kullanılmıştır. Televizyon müzik kanalları ve şarkı sözleri sitelerinden elde edilen, anlamında ve içeriğinde kadına yönelik olumsuz yargı bulunan 300 şarkı 17.04.2015 – 27.04.2015 tarihleri arasında dört araştırmacı tarafından nitel araştırma desenine uygun olarak analize tabi tutulmuş ve şarkılar sözlerine uygun çıkarımlar yapılarak 4 ana tema altında toplanmıştır. Kadına yönelik olumsuz yargıları içeren 300 şarkıya ilişkin temalar ve alt temalar şu şekilde sıralanmaktadır: (1) Toplumda Kadın (n: 53, %17), 2) Cinsellik (n: 128, %43), (3) Kadına Yönelik Uygunsuz Söylemler ve Davranışlar (n: 96, %32), (4) Kadının Dış Görünüşü (n:23, %8). Analize tabi tutulan sınırlı sayıdaki şarkı arasından kadına yönelik beddua ve hakaret içeren, kadının değersiz olduğunu vurgulayan, cinselliğini öne çıkaran, kadını erkeğini rezil eden olarak konumlandıran çok sayıda şarkıya rastlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Kadın, Şiddet,
    [Show full text]
  • Allemagne 13
    25e Eurovisie Songfestival 1980 Finale - Le samedi 19 avril 1980 à La Haye - Présenté par : Marlous Fluitsma Du bist musik (Tu es musique) 1 - Autriche par Blue Danube 64 points / 8e Auteur/Compositeur : Klaus-Peter Sattler Petr'oil 2 - Turquie par Ajda Pekkan 23 points / 15e Auteur : Şanar Yurdatapan / Compositeur : Atilla Özdemiroglu Ωτοστοπ - Autostop - (Auto-stop) 3 - Grèce par Anna Vissy & Epikouri 30 points / 13e Auteur : Rony Sofou / Compositeur : Jick Nakassian Le papa pingouin 4 - Luxembourg par Sophie & Magali 56 points / 9e Auteurs : Pierre Delanoë, Jean-Paul Cara / Compositeurs : Ralph Siegel, Bernd Meinunger (Bitakat hob - (Message d'amour - ﺐﺣ ﺔﻗﺎﻂﺑ 5 - Maroc par Samira Bensaïd 7 points / 18e Auteur : Malou Rouane / Compositeur : Abdel Ati Amenna Non so che darei (Que ne donnerais-je pas) 6 - Italie par Alan Sorrenti 87 points / 6e Auteur/Compositeur : Alan Sorrenti Tænker altid på dig (Je penserais toujours à toi) 7 - Danemark par Bamses Venner 25 points / 14e Auteur : Flemming Bamse Jørgensen / Compositeur : Bjarne Gren Jensen Just nu (C'est maintenant) 8 - Suède par Tomas Ledin 47 points / 10e Auteur/Compositeur : Tomas Ledin Cinéma 9 - Suisse par Paola 104 points / 4e Auteurs : Peter Reber, Véronique Müller / Compositeur : Peter Reber Huilumies (Le flûtiste) 10 - Finlande par Vesa Matti Loiri 6 points / 19e Auteur : Vexi Salmi / Compositeur : Aarno Raninen Samiid ædnan (Terre lappone) 11 - Norvège par Sverre Kjelsberg & Mattis Hætta 15 points / 16e Auteur : Ragnar Olsen / Compositeur : Sverre Kjelsberg Theater (Théatre)
    [Show full text]
  • Nurten Altınok
    Nurten Altınok - şiirler - Yayın Tarihi: 15.05.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin kopyalanması gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve uluslararası yasalarla korunmaktadır ve telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Bu doküman, şairin kendisi veya temsil hakkı verdiği kişinin isteği üzerine Antoloji.Com tarafından, şairin veya temsilcisinin beyanları doğrultusunda yayınlanmıştır. Bu dokümanın yayınlanması kullanılması dağıtılması kopyalanması ile ilgili husularda ve şiir içerikleri ile ilgili anlaşmazlıklarda Antoloji.Com hiç bir şekilde sorumlu ve taraf değildir. Nurten Altınok Yunanistan Gümülcine doğumlu. İstanbul'da yaşıyor. İTÜ Mezunu Y. Mimar. Şair. Nurten Altınok ve Şiirsel Dünyası TAHLİL: 1 Nurten Altınok ve Şiirsel Dünyası Kayıt Tarihi: 12.06.2004; Ekleyen: Mustafa Ceylan 'Huzur Limanı' kitabı üzerine bir 'tahlil' Irmak Şairi Nurten Altınok Ve “Huzur Limanı” Mustafa CEYLAN 17 veya 20 bin civarında şairin ve şiirin “tozu dumana kattığı” bir sanal ortamda tanıştım Nurten ALTINOK’ la… Bilgisayar ortamında tanışmak nasılsa öyle işte… “Huzur Limanı” isimli bir kitap yayınladığını öğrenmiştim. Adresimi verdim, istedim “Huzur Limanı” nı. Bir de baktım ki ertesi gün kitap kargodan elime tutuşturuldu. Hemen telefonuna mesaj attım.Dedim (dost, “HUZUR LİMANI” kitabınızı aldım.) Nurten Altınok’ u yemin ederim ki, tanımam! Ne sesini duydum, ne tokalaştım; kimdir, necidir, nasıldır inanın bilmem…Bana gönderdiği kitabını okuyunca sanki onunla yıllarca tanışıyormuşum gibi geldi bana… Nasıl olur dedim? Bu şair kim? Bugüne kadar neden farkına varamadım diye de kendimi sorguladım. Kitabını bir çırpıda okudum. Anladım ki o bir “IRMAK ŞAİRİ…” www.Antoloji.Com - kültür ve sanat “Irmak Şairi” de nedir diye sorarsanız, “şiirleri-mısraları su gibi akan”, “bir çırpıda okunan” demek oluyor.
    [Show full text]
  • Medya Sanat Ve Dil Üçgeni: Türkiye'nin Eurovision Şarkı Yarışmasında
    DOI: 10.7816/idil-02-08-02 MEDYA SANAT VE DİL ÜÇGENİ: TÜRKİYE’NİN EUROVİSİON ŞARKI YARIŞMASINDA KULLANDIĞI ŞARKI DİLİ ÜZERİNE BİR İNCELEME Mihalis KUYUCU 1 ÖZET Dünyanın en büyük müzik-sanat organizasyonu olan Eurovision şarkı yarışması yarım asırlık geçmişi ile dünyanın en çok konuşulan sanat etkinliklerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Dünyanın aynı zamanda en çok izlenen televizyon programlarından biri olan yarışma küresel yayıncılık ve popüler kültürün yarattığı dil standardizasyonun en önemli örneği olmuştur. Bu çalışmada Türkiye’nin 1975 yılından günümüze kadar katıldığı Eurovision şarkı yarışmasına gönderdiği şarkıların dili ile ilgili bir araştırma yapılmış ve ‘Eurovision şarkı yarışmasında Türkiye’nin şarkısı Türkçe mi olmalı yoksa İngilizce mi?’ konusu tarihsel incelemeler ışığında incelenmiştir. Dil ve sanat konusunun en çok tartışıldığı platform olan Eurovision şarkı yarışmasında Türkiye’nin şarkılarının dili üzerinde araştırma ve istatistiki yöntemler ışığında analizler yapılmıştır. Çalışmada ana dilleri dışında bir dil olan İngilizceyi kullanan ülkelerin küreselleşmenin standardizasyonuna yenik düşüşü vurgulanmıştır. Türkçe gibi köklü bir tarihsel geçmişi olan bir dile sahip Türkiye’nin Eurovision şarkı yarışmasında ‘Türkçe’ ve ‘Türklük’ kavramına yönelik tartışmalara yer verilmiş, dil olgusunun Eurovision şarkı yarışmasındaki işlevi tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Müzik, Dil, İletişim ekonomisi, Medya Araştırmaları, Televizyon Programcılığı, Eurovision Şarkı Yarışması. 1 Yrd. Doç. Dr. İstanbul Aydın Üniversitesi, İletişim fakültesi, Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü, [email protected] 14 www.idildergisi.com İDİL, 2013, Cilt 2, Sayı 8, Volume 2, Number 8 - MEDIA ART AND LANGUAGE TRIANGLE: A RESEARCH ON THE LANGUAGE OF TURKEY IN EUROVISION SONG CONTEST ABSTRACT Eurovision song contest with its fifty years history which is the biggest music- art organization of the world has gone down in history.
    [Show full text]
  • ÖZDEMĠR ASAF (Ġaġr, HĠKÂYE YAZARI Ve DENEMECĠ OLARAK)
    ÖZDEMĠR ASAF (ġAĠR, HĠKÂYE YAZARI ve DENEMECĠ OLARAK) Gökay DURMUġ Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Doktora Tezi Prof. Dr. Erdoğan ERBAY 2012 Her Hakkı Saklıdır ATATÜRK ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ANABĠLĠM DALI Gökay DURMUġ ÖZDEMĠR ASAF (ġAĠR, HĠKÂYE YAZARI ve DENEMECĠ OLARAK) DOKTORA TEZĠ TEZ YÖNETĠCĠSĠ Prof. Dr. Erdoğan ERBAY ERZURUM-2012 22/10/2012 SOSYAL BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE Atatürk Üniversitesi Lisansüstü Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliğine göre hazırlamıĢ olduğum “Özdemir Asaf (ġair, Hikâye Yazarı ve Denemeci Olarak)” adlı tezin tamamen kendi çalıĢmam olduğunu ve her alıntıya kaynak gösterdiğimi taahhüt eder, tezimin kağıt ve elektronik kopyalarının Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü arĢivlerinde aĢağıda belirttiğim koĢullarda saklanmasına izin verdiğimi onaylarım. Lisansüstü Eğitim-Öğretim yönetmeliğinin ilgili maddeleri uyarınca gereğinin yapılmasını arz ederim. Tezimin tamamı her yerden eriĢime açılabilir. Tezim sadece Atatürk Üniversitesi yerleĢkelerinden eriĢime açılabilir. Tezimin.…… yıl süreyle eriĢime açılmasını istemiyorum. Bu sürenin sonunda uzatma için baĢvuruda bulunmadığım takdirde, tezimin tamamı her yerden eriĢime açılabilir. 22/10/2012 Gökay DURMUġ TEZ KABUL TUTANAĞI SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE Prof. Dr. Erdoğan Erbay danıĢmanlığında, Gökay DurmuĢ tarafından hazırlanan bu çalıĢma …../......../........ tarihinde aĢağıdaki jüri tarafından. Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı‟nda Doktora tezi olarak kabul edilmiĢtir. BaĢkan : Prof.Dr. Erdoğan ERBAY
    [Show full text]
  • Kirpinin Zarafeti, Fransa'da Büyük Ilgi Gördü, 1 Milyonu Aşkın Kopya Sattı Ve Birçok Edebiyat Ödülü Aldı
    MURIEL BARBERY Muriel Barbery, 1969 yılında Kazablanka'da doğdu. Ecole normale superieur'den mezun olduktan sonra felsefe dalında doçent oldu. Saint-Lô Öğretmen Eğitim Enstitüsü'nde ders verdi. 2000 yılında yayınlanan ilk roma­ nı Une Gourmandise (Oburluk) on iki dile çevrildi. 2006 yılında yayınlanan ikinci romanı Kirpinin Zarafeti, Fransa'da büyük ilgi gördü, 1 milyonu aşkın kopya sattı ve birçok edebiyat ödülü aldı. 2008 yılında sanatçı rezidansı Villa Kujoyama'da çalışmaya hak kazandı. Halen eşiyle birlikte Kyoto'da yaşamak­ tadır. IŞIK ERGÜDEN 1960'da İstanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi'ndeki eğitiminin ardından Bo­ ğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Sosyolo­ ji, felsefe ve edebiyat alanında çok sayıda kitabın çevirisini yaptı. Ergüden'in ayrıca bir anlatı (Kurşunkalemle) ve bir deneme (Sessizliğin Anarşisi) kitabı bulunmaktadır. ÖZGÜN ADI L'elegance du herisson © Editions Gallimard, 2006 /Turkuvaz KitapçılıkYa yıncılıkA.Ş. (2008) Bu kitabın yayın haklan Akçalı Telif Haklan Ajansı aracılığıyla alınmışhr. Her hakkı saklıdır. Tanıhm amaçlı kısa alınhlar dışında yaymanın yazılı izni olmadan hiçbir yolla çoğalhlamaz. Yayınevi: Barbaros Bulvan, No: 153, Cam Han, Kat: 8 34349 Beşiktaş / İstanbul Tel: 0212 354 30 00 Faks: 0212 288 50 67 www.turkuvazkitap.com.tr EDİTÖR Senem Tımuroğlu KAPAK Ayşe Nur Ataysoy GRAFİK Adem Şenel 1. BASIM Ekim 2008, İstanbul 2. BASIM Kasım 2008, İstanbul 3. BASIM Eylül 2010, İstanbul 4. BASIM Mayıs 2011, İstanbul GENEL YAYIN 179 EDEBİYAT90 lSBN 978-605-4069-22-4 BASILDICI YER Turkuvaz Matbaacılık Yay. A.Ş. (0216) 585 90 00 Turkuvaz Kitap bir TURKUVAZ MEDYA GRUBU kuruluşudur. Muriel Barbery KİRPİNİN ZARAFETİ Roman Çeviren Işık Ergüden Bu kitabı birlikte yazdığım Stephane'a Marx (Giriş) 1 Kim ki arzu eker ..
    [Show full text]
  • YÜREĞİMDEKİ RESİMLER Öğretmen Hatıraları
    YÜREĞİMDEKİ RESİMLER Öğretmen Hatıraları EĞİTİM-BİR-SEN YAYINLARI EĞİTİM-BİR-SEN YAYINLARI: 17 Edebiyat Dizisi: 6 Eğitim-Bir-Sen Adına Sahibi: Ahmet GÜNDOĞDU Genel Başkan Genel Yayın Yönetmeni: Şaban ABAK Genel Basın Yayın Sekreteri 1. Baskı: Şubat 2007 15.000 Adet ISBN:978-975-6153-09-3 Baskı: Başak Matbaacılık Ltd. Şti. Tel: (0312) 384 27 61- 62 B.T. 05-02 2007, ANKARA Eğitim-Bir-Sen Genel Merkezi G. M.K. Bulvarı Ş. Daniş Tunalıgil Sk. No: 3/13 Maltepe / ANKARA Tel: (0312) 231 23 06 Faks: (0312) 230 65 28 www. egitimbirsen.org.tr e-posta: [email protected] YÜREĞİMDEKİ RESİMLER Öğretmen Hatıralaırı “Unutamadığım Öğretmenim” konulu öğretmenlik hatıraları yarışmasında il birincisi olan eserler. Her türlü yayın hakları Eğitim-Bir-Sen’e aittir. EĞİTİM-BİR-SEN YAYINLARI EĞİTİM-BİR-SEN Düzenleme Kurulu Halil ETYEMEZ Mustafa AYDIN Erol BATTAL Şaban ABAK İrfan COŞKUN Jüri Prof. Dr. Ramazan KAPLAN D. Mehmet DOĞAN Dr. Necmettin TURİNAY Doç. Dr. Hicabi KIRLANGIÇ EĞİTİM-BİR-SEN YAYINLARI YÜREĞİMDEKİ RESİMLER İÇİNDEKİLER TAKDİM ............................................................................................................................1 ÖNSÖZ ........................................................................................................................... 11 MİSAFİR ŞEKERİ Vedat CİHAN ..........................................Eskişehir ...................................................... 13 HANGİ MUM YANARKEN BEKLER Cemalettin GÜNEŞ ................................Gaziantep ...................................................
    [Show full text]
  • Orta Avrupadaki Son. . Düelloda Faşizm Galip
    !tALKIN !IALKIN !IALKIN -Sene 7 - No. 2416 CUMARTFSİ 24 NİSAN 1937 idare itleri telefonu : 20203 Fiatl S Kur .lf Orta Avrupadaki son. Kahraman Türk ordusu dün 1700 yedek sübay . düelloda faşizm galip daha kazandı Merasimle diplomalarını alan yedek sübaylar mukaddes Musolini - Şuşnig mülikatının neticesi askerlik binası eski Harbiyeyi Büyük Önderin heykeli ile süsledikt~n sonra kıt'alarına gittiler Avusturya Başvekili Nazilere karşı takip etmekte olduğu şiddet siyasetinden vazgeçiyor, kabineye ~ Naziler de dahil olacak. Avusturya Çelıoslovakyadan uzaklaştırıldı .......... _...._.....--.... r-----~-------~~- r Harp malUlleri için kanun teklifi hazırlandı Proje malullere imtiyazlar Muaolini - Şuınlı müliilcatının yapıldıtı Venedikten bir ıörünüı temin etmekte, maaşları­ ..Rorna 23 (Hususi) - B. Musoli· Ven edik müzakereleri nihayet bul - nın ailelerine kalabilmesi ~~ tlc .B: Şuşnig arasında, samimi bir muştur. .. .. esasını koymaktadır ~ınde, bugün de cereyan eden (Devamı 3 uncu sayfada) Ankara, 2 3 (Hususi> - Eski kanun bükümleri üzerinden maas almakta olan harp malullerinin terffuleri için .Kömür Sergisi İsmet alınacak tedbirler hakkındaki kanun teklifi hazırlanmıştır. Önümüzdeki günlerde Büyük Millet Meclisine tev­ Inönünün bir nutkile açıldı di edilecektir. (Devamı 2 inci sayfada) Bayan ismet İnönü: " Sergi çok öğretici ve yol .............................................................\.. _J gösterici bir kıymettedir ,, diyor An_kara, 2 3 ~usi) - Başvekil is- :et ~nonu bu~ün saat on yedide bey- ' ,. - ,,,.. Maç seyrederken ~lrnılel_ Kü!tür sergisini açmıştır. Açı- ~ ~----· lo1 resm.. nde vekiıler, mebuslar, kor dip ~~t ık, milli müesseseler ve bankalar 19çocuk yaralandı ~ ankalar rüesası hazır bulunmuşlar d ır. Konya Ortamektep talebe­ Başvekilin nutku sinden olan yarahlardan sö ~aş~ekil sergiyi açarken şu nutku Y emışl€rdir: biri öldü, birinin de Arkadaşlar 1\ ' bacağı kesildi .ııaı ~~a_~~da ilk defa kurulan arsıulu- ti 0 rnur sergisini şimdi açıyoruz.
    [Show full text]