Cemil Meriç'in Jurnal'inde Edebiyatçilarimizdan

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

Cemil Meriç'in Jurnal'inde Edebiyatçilarimizdan Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org Electronic Journal of Social Sciences [email protected] Kış -2008 C.7 S.23 (42-61) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23 CEM İL MER İÇ’ İN JURNAL’ İNDE EDEB İYATÇILARIMIZDAN SEÇMELER SELECTIONS FROM LITERARY MANS MENTIONED IN CEM İL MER İÇ’S JOURNAL Dr. Levent Bilgi Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. [email protected] ÖZ Cemil Meriç kendi hatıralarını 1955 yılında yazmaya ba şlamı ştır. Yirmi sekiz yıl boyunca yazmı ştır. İlk hatırası Temmuz, son hatırası A ğustos 1983 yılında yazılmı ştır. Bu hatıralar Ekim 1993 yılında Jurnal ismi ile basılmı şlardır. Cemil Meriç bu hatıralarında Türk Edebiyatçılarına da de ğinmi ştir. Bu makalede, Cemil Meriç’in hatıralarında Türk Edebiyatçılarını çalı ştım. 14 yazarı özellikle inceledim. Bunlar Namık Kemal, Ahmet Cevdet Pa şa, Süleyman Nazif, Refik Halit Karay, Yakub Kadri Karaosmano ğlu, Rıza Tevfik Böyükba şı, Orhan Hançerlio ğlu , Orhan Veli, Yahya Kemal, Ümit Ya şar O ğuzcan, Necip Fazıl, Peyami Safa, Nazım Hikmet, İsmet Özel dir. Anahtar Kelimeler: Cemil Meriç, Jurnal, Türk Edebiyatı, objektif, sübjektif, tenkit, sanat, kültür ABSTRACT Cemil Meriç started his career by writing his own memories in 1955. He wrote 28 years. His first memory was written in July, the last in 1983.These memories were published in October 1993 and were given the name “Jurnal”. In his memories wrote Cemil Meriç about Turkish writers. I studied Turkish writers in Meriç`s memories. I have especially considered 14 writers. Their names are Namık Kemal, Ahmet Cevdet Pa şa, Süleyman Nazif, Refik Halit Karay, Yakub Kadri Karaosmano ğlu, Rıza Tevfik Böyükba şı, Orhan Hançerlio ğlu, Orhan Veli, Yahya Kemal, Ümit Ya şar O ğuzcan, Necip Fazıl, Peyami Safa, Nazım Hikmet, İsmet Özel. Key Words: Cemil Meriç, Journal, Turkish Literature, objective, subjective, criticism, art, culture GİRİŞ Cemil Meriç her münevverin tanıması, hatta satır satır okuması gereken nadir mütefekkirlerimizden biridir. Bugün onun edebiyat ve fikir hayatımızda orijinal bir ses oldu ğunu herkes kabul etmektedir. Cemil Meriç sevilebilir veya sevilemez. Ama o yok sayılabilecek biri de ğildir. 198O’li yıllarda okullarda ö ğretmenlerimiz ismini anmaktan çekinirlerdi. Günümüzde ise lise kitaplarına “Bu Ülke”den alıntılar yapılabilmekte. 42 Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org Electronic Journal of Social Sciences [email protected] Kış -2008 C.7 S.23 (42-61) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23 Ahmet Turan Alkan, Meriç’in ölüm yıldönümünde bir dergide şöyle yazar: “‘Cemil Meriç ismini daha önce kimler duydu?’ sorusunu, havaya kalkıp kalkmamakta tereddüt eden bir kaç el cevaplandırırdı. Aynı soruyu dört ayrı sınıfta takriben iki yüz ö ğrenciye sordum; mütereddid parmakların oranı hiç de ğişmedi.” 1 Benzer soruyu ö ğrencilerime ben de sordum. Cevap hep aynıydı. Bu Ülke’yi okudum onlara. Bakı şları donuk ve manasızdı. Bir türlü gençlerde, bilmem kaçıncı defa okuduğum, parçalanmı ş kitabımı açınca duydu ğum heyecanı göremedim. Meriç, Peyami’lerin, Nazım’ların, Necip’lerin ortak kaderini ya şıyordu. Ama kartallar tepelerde tek ba şına uçmaktan muzdarip de ğillerdi. Muzdarip olanlar bizdik. Yerde sürünerek, el yordamıyla bir şeyler arayan, bakı şlarını yıldızlara yükseltemeyen bizdik. İş te bu çalı şma böyle bir sancının ürünüdür. Cemil’in bütün kabiliyeti korkmadan, utanmadan sesli dü şünebilmesindedir. Jurnal, bu kendi kendimizle muhasebenin en makyajsız görüntüsüdür. Meriç’de bulan de ğil, arayan adamı görmek bizi de yollara dökecek olan en güzel mesajdır. Jurnal’de yakla şık yüz yirmi yabancı, yüz Türk edebiyatçısı, fikir adamı ismi geçmektedir. Meriç bunların birço ğuna kısa atıflarda bulunarak geçer. Ancak bu atıflar mutlaka bir ölçünün ifadesidir. Jurnal’de hiç kimse bulunmu ş olmak için bulunmamı ştır. Çalı şmamıza bu kısa de ğinmelerden ziyade, Meriç’in özellikle üzerinde durdu ğu sanatkârlarımızı aldık. Bu alıntıları Meriç’e gölge olmadan kendi yorumlarımızla yo ğurmaya çalı ştık. Cemil Meriç, Jurnal’inde edebiyatçılarımız hakkında sübjektif görü şler sunmu ştur. Bu görü şleri Edebî Tenkit açısından de ğerlendirmek mümkündür. Çünkü Meriç, edebiyatçılarımızın şahısları ile de ğil sanatları ile ilgilidir. Bu ilgi çok defa derinlemesine bir de ğerlendirme arz etmez. Meriç her edebiyatçımızın en önemli özelliklerine şöyle bir de ğinir, geçer. Bunun içindir ki yazarımız Namık Kemal’den, Ziya Gökalp’a, Ha şim’den Kemal Tahir’e, oradan İsmet Özel’e kadar gelen geni ş bir yelpazeyi ele almı ştır. Bu de ğerlendirmeler bize adı geçen sanatkârlarımız 1 Ahmet Turan Alkan, “ Itır gülün sesi, ı şık sonsuzun ”, Aksiyon, Haziran 1995, s.1O 43 Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org Electronic Journal of Social Sciences [email protected] Kış -2008 C.7 S.23 (42-61) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23 hakkında küçük ama önemli ipuçları verir. Bu ipuçlarının edebiyat tarihimizin aydınlatılmasında katkıda bulunaca ğını, yeni ufuklar açaca ğını umuyoruz. NAMIK KEMAL Cemil Meriç’e göre; Namık Kemal Cevdet Pa şa ile birlikte Türk dü şüncesinin diri ve ya şayan iki temsilcisidir. N. Kemal, C. Pa şa’nın aksine deli dolu, haylaz ve coşkundur. Cesur, atak ve kendini be ğenmi ştir. Kemal daima sarho ştur. Davasıyla, idealleriyle sarho ştur. Namık Kemal edebiyatımızda bir hanedanın temsilcisidir. Ali Ekrem ve Cezmi Ertu ğrul, biyolojik anlamda onu devam ettirirler. Meriç’e göre “Edebiyatta hepimiz bir parça Namık Kemal’iz” 2 Namık Kemal bir ba şlangıçtır. Yahya Kemal’den Necip Fazıl’a, Tevfik Fikret’ten Nazım’a kadar bütün şairlerimizin “cedd-i ekberi”dir. Celal Nuri’ de, Ali Kemal’ de, İsmail Habip de Namık Kemal’in çocuklarıdır. Cemil Meriç için Namık Kemal 5 Ekim 198O’de yazdı ğı Jurnal’in temelini olu şturacak kadar önemlidir. Ancak yazarımız körü körüne bir Kemal hayranı de ğildir. Jurnal boyunca Namık Kemal’in Türk Edebiyatı açısından yerinin tespiti gayretleri vardır. “Namık Kemal, gürleyen adamdır. O gök gürültüsünün arkasında yıldırım yok belki, ama bütün Osmanlı ülkesinde yankılar uyandıran bir haykırı ş Kemal. Sesini kıssa, fitili küçülen bir petrol lambası kadar zavallıla şıverir. Önce çı ğlık atacaksın, sonra üç be ş meraklı anlataca ğın masalı dinlemeye ko şacak. Masal uslu çocuklara anlatılır. Çı ğlık herkese hitap eder. Sürüye ve tarihe” 3 Namık Kemal bize tarihi ve tarihi romanı getirmi ştir. Elbette ki Kemal’i Micchelet ile kıyaslayamazdık. Ancak “o yi ğit kalem mücahidinin tecessüsü, kanatları olan bir tecessüstü, yerde sürünmüyordu.” 4 Jurnal boyunca Namık Kemal, Hugo kar şıla ştırmalarına rastlıyoruz. Hugo bir Amerikan işadamı kadar metodiktir. Gözlerini eserinden ayırmayan usta mimardır, İlhama iltifat etti ği 2 C. Meriç, Jurnal 2, (5. 10. 198O) s. 245 3 C. Meriç, Jurnal 1, (17.12.1963) s. 279 4 C. Meriç, Jurnal 1, (27.12.1963) s. 12O 44 Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org Electronic Journal of Social Sciences [email protected] Kış -2008 C.7 S.23 (42-61) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23 yoktur. Her gün okuyor, her gün yazıyordur. Hepsi ciddi ve yüklendi ği sorumlulu ğun farkında dır. Namık Kemal ise bir “meteor” gibidir. Bir şeylerin etrafında dönmektedir. Ancak bu programı, sistemi olmayan bir meteordur. Kemal’i besleyecek bir örne ğinin bulunmaması onun en büyük şanssızlı ğıdır. Bu noktada Meriç, Berke Vardar’ın “dünde ne vardı?” ele ştirilerine katılmaz. Hele Sefiller ile Cezmi’nin kar şıla ştırılıp “Hugo’nun yanında Kemal’in ne de ğeri var?” hükmüne varılmasına hiç razı olmaz. Çünkü “Kemal bir ba şlangıç, bir fecirdir. Hugo, Juvennal’le, Jab’la, Homer’le ba şlayan bir kitabın son mebhası, Dante’yi, Milton’u çıkarın ne kalır Hugo’dan?” der. 5 Cemil Meriç’e göre Kemal granit bir temeldir ve biz bugün Namık Kemal’i okumadı ğımız, onun dilini bilmedi ğimiz için “hödük” kalıyoruz. Jurnal yazarı Kemal hakkındaki son hükmünü şöyle vermi ştir: “Kabiliyet olarak, heyecan olarak, hatta kelime olarak boy ölçü şemeyece ği Avrupalı tanımıyorum “ 6 Cemil Meriç’e göre Avrupa önemlidir. Avrupalılar önemlidir ve ölçülüdür. Meriç, Namık Kemal’i Avrupalılarla boy ölçü şebilecek bir kabiliyet olarak anar. Namık Kemal’in acemice görünmesi onun sonuç de ğil ba şlangıç olmasındandır. Hugo’ları bir medeniyet meydana getirmi ştir. Oysa bizim Namık Kemal’i besleyecek bir edebiyat gelene ğimiz çoktur. Kemal ilk olma noktasında üzerine dü şen vazifeyi hakkıyla yapmı ştır. Meriç, Kemal’in sistemi ve programı yoktu diyor. Oysa sistemi ve programı alaca ğı bir kayna ğı o dönemde bulunmamaktadır. Kemal, Meriç’e göre Batı’da do ğsa mutlaka bir Hugo olurdu. 5 C Meriç, Jurnal 1, (19.11.1964) s. 361 6 C. Meriç, Jurnal 1, (19.11.1964) s. 361 45 Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org Electronic Journal of Social Sciences [email protected] Kış -2008 C.7 S.23 (42-61) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23 AHMET CEVDET PA ŞA Cemil Meriç’e göre; “Cevdet Pa şa a ğır ba şlı, dürüst bir medreseli. Batıya â şık, fakat Do ğu’dan kopamıyor. Şiirlerinde kendisi yok. Co şmaktan ölçüyü kaçırmaktan utanıyor gibi. Namık Kemal’in zıddı. Pa şa daima ölçülü, frenli. Ancak bütün a ğır ba şlılı ğına, bütün gurur ve vakarına ra ğmen ıslah kabul etmez bir Avrupa hayranıdır.” 7 Meriç’e göre Cevdet Pa şa’nın edebiyatımızda soyu devam etmez, O, medresenin kemali ve son sözüdür. Artık Osmanlı’nın ha şmeti, Fuzuli’lerin, Nedim’lerin, Baki’lerin devri kapanmı ştır. Tanzimat Osmanlısı ölçüyü, dengeyi kaybetmi ştir artık. O, Namık Kemal’lerin dilinden anlamaya ba şlamı ştır. “Cevdet Pa şa bir intiba, Namık Kemal bir ba şlangıçtır.” 8 Jurnal yazarına göre Cevdet Pa şa’nın hayatında iki facia vardır. Biri yabancı dil ö ğrenememesi. Pa şa medresenin ciddi disiplininden geçmi ş, çalı şkan, a ğırba şlı bir devlet adamıdır, Ancak etrafını saran sahtekârlardan nefret eder. Zamanla Pa şa’nın içine şüphe dü şmü ştür. Kendi de ğerlerinden ve putlarından şüphe eder artık. Cemil Meriç’e göre Ahmed Midhat’ın bir yanı Cevdet Pa şa’dır. Muallim Naci en kudretli izleyicilerindendir. Eski kültürümüzün son büyük temsilcilerinden olan Cevdet Pa şa zekâsı, gayreti ve derin bilgisi ile genç ya şındayken dikkati çekmi ş ve devletin en yüksek mevkilerine kadar çıkmı ştır.
Recommended publications
  • TARİHÎ GERÇEK VE ROMAN GERÇEĞİ AÇISINDAN KEMAL TAHİR’İN ROMANLARI Ayşegül GÜLŞEN Yüksek Lisans Tezi Danışman: Doç.Dr
    TARİHÎ GERÇEK VE ROMAN GERÇEĞİ AÇISINDAN KEMAL TAHİR’İN ROMANLARI Ayşegül GÜLŞEN Yüksek Lisans Tezi Danışman: Doç.Dr. Abdullah ŞENGÜL Haziran, 2012 Afyonkarahisar T.C AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ TARİHÎ GERÇEK VE ROMAN GERÇEĞİ AÇISINDAN KEMAL TAHİR’İN ROMANLARI Hazırlayan Ayşegül GÜLŞEN Danışman Doç Dr. Abdullah ŞENGÜL AFYONKARAHİSAR, 2012 YEMİN METNİ Yüksek Lisans tezi olarak sunduğum “Tarihî Gerçek ve Roman Gerçeği Açısından Kemal Tahir’in Romanları” adlı çalışmanın, tarafımdan bilimsel ahlâk ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın yazıldığını ve yararlandığım eserlerin Kaynakça’da gösterilen eserlerden oluştuğunu, bunlara atıf yapılarak yararlanmış olduğumu belirtir ve bunu onurumla doğrularım. 07/06/2012 Ayşegül GÜLŞEN i ii ÖZET TARİHÎ GERÇEK VE ROMAN GERÇEĞİ AÇISINDAN KEMAL TAHİR’İN ROMANLARI Ayşegül GÜLŞEN AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ Haziran 2012 Danışman: Doç. Dr. Abdullah ŞENGÜL Tarihî roman ve gerçeklik, tarihî romanla ilgili yapılan çalışmalarda üzerinde en çok durulan konudur. Roman, bir edebiyat türüdür. Bu göz önüne alındığında tarihi roman- tarih bilgisi karşılaştırmaları yapılarak romanın tarihten hangi noktalarda ne kadar uzaklaştığı, ne kadar tarihî gerçek olduğu, başka bir açıdan bakılacak olursa romanı yazanın tarihi ne kadar tahrip ettiği veya tarihî gerçekleri ne ölçüde aldığı gibi sorular gündeme gelmektedir. Kemal Tahir’in romanlarında tarihi, malzeme olarak kullanırken tamamen tarihî gerçekleri mi aktarmış yoksa tarihi, sadece olayların kurgusu içinde edebiyat eserinde kullanabileceği ölçülerde mi vermiştir, işte bu soru çalışmanın temel konusunu oluşturmaktadır. Kemal Tahir, diğer tarihi roman yazarlarından farklı bir yöntem izleyerek tarihi olayları aktarmıştır. Bu farklılık bu çalışmada incelenmiştir.
    [Show full text]
  • Yaşar Kemal'in İstanbul'una Çevreci Bir Yolculuk
    Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü YAŞAR KEMAL’İN İSTANBUL’UNA ÇEVRECİ BİR YOLCULUK GÜNİL ÖZLEM AYAYDIN Türk Edebiyatı Disiplininde Yüksek Lisans Derecesi Kazanma Yükümlülüklerinin Parçasıdır TÜRK EDEBİYATI BÖLÜMÜ Bilkent Üniversitesi, Ankara Haziran 2003 Bütün hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla alıntı ve gönderme yapılabilir. © Günil Özlem Ayaydın anneme ve babama Bu tezi okuduğumu, kapsam ve nitelik bakımından Türk Edebiyatında Yüksek Lisans derecesi için yeterli bulduğumu beyan ederim. ………………………………………… Yrd. Doç. Dr. Süha Oğuzertem Tez Danışmanı Bu tezi okuduğumu, kapsam ve nitelik bakımından Türk Edebiyatında Yüksek Lisans derecesi için yeterli bulduğumu beyan ederim. ………………………………………… Prof. Dr. Bülent Bozkurt Tez Jürisi Üyesi Bu tezi okuduğumu, kapsam ve nitelik bakımından Türk Edebiyatında Yüksek Lisans derecesi için yeterli bulduğumu beyan ederim. ………………………………………… Prof. Dr. Mustafa Canpolat Tez Jürisi Üyesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü’nün onayı ………………………………………… Prof. Dr. Kürşat Aydoğan Enstitü Müdürü ÖZET Yaşar Kemal (d. 1923) bir Çukurova romancısı olarak bilinmektedir. Ne var ki, Yaşar Kemal’in insan ve doğa ilişkisine bakışındaki evrensel açıyı bütünüyle kavramada yazarın eleştirmenler tarafından çoğunlukla göz ardı edilen, başta Deniz Küstü (1978) olmak üzere, İstanbul’u konu alan yapıtları çok önemli bir yer tutar. Bu tezde, “çevreci eleştiri” ile birlikte “ekopsikoloji”, “ekofeminizm” ve “Derin Çevrecilik” akımlarının yaklaşımları göz önünde bulundurularak Yaşar Kemal’in Deniz Küstü’de karakterlerle çevreleri arasındaki ilişkiyi nasıl kurduğu derinlemesine irdelenmiştir. Yazarın diğer İstanbul konulu yapıtlarından uzun öyküsü Kuşlar da Gitti (1978), kısa öyküleri “Ağır Akan Su” (1970), “Hırsız” (1987), “Kalemler” (1987) ve “Lodosun Kokusu” (1981), röportaj derlemeleri Allahın Askerleri (1978) ve Bir Bulut Kaynıyor (1974) ile “Anadoludan Gelenler” (1959) ve “Menekşenin Balıkçıları” (1982) adlı makaleleri de Deniz Küstü’yle kurdukları metinlerarası ilişkiler bakımından incelenmiştir.
    [Show full text]
  • Halide Edip Adıvar Ve Son Romanı
    KİTAPLIK HALİDE EDİP ADIVAR VE SON ROMANI Ömer Ayhan Halide Edip Adıvar’ın Türk edebiya- tındaki yerinin ‘çok doğru’ belirlene- mediğini düşünüyorum. Bunun birkaç nedeni olabilir. Kadın haklarının henüz karşılık bulamadığı zamanlarda geniş bilgi birikimi ve güçlü bir kişilikle or- taya çıkışı, sonraki yıllarda Mustafa Ke- mal Atatürk ile ters düşmeyi bile göze alarak kendi bildiği yolda gitmekteki kararlılığı, onu günümüzde salt bir ya- zar imgesiyle algılamayı imkânsız kılı- yor. Halide Edip Adıvar, bir geçiş döne- mi yazarı. Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde yazmaya başlıyor. Söz gelimi Yeni Turan bir ütopya romanıdır, tıpkı Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Ankara’sı gibi. Bununla birlikte, Kara- osmanoğlu bir Cumhuriyet ütopyasını dillendirirken Halide Edip kâğıt üzerin- mayla cepheye gidişi, tek partili dönem- de Osmanlı İmparatorluğu’nu idealize de iktidarla ters düşmesi ve tıpkı Refik etmiş gibi görünür. Oysa belki yolun Halid Karay gibi yaşamak zorunda kal- sonuna gelindiğinin ayrımında olan dığı sürgün hayatı ve nihayet 1950’de yazarın romanında dile getirdiklerini, milletvekili olarak Meclis’e girmesi. An- pekâlâ Osmanlı İmparatorluğu başlığı- cak yazarın, bunca baskın kişiliğine ve nı atıp Türkiye Cumhuriyeti önermesi yaşadığı fırtınalı hayat rağmen eserle- olarak da okuyabiliriz. Öncül bir ütop- riyle o derece öne çıkamadığını görüyo- ya romanıdır bu hâliyle. Halide Edip ruz. Doğruya doğru, adı her dönemde Adıvar, tıpkı Ahmet Hamdi Tanpınar anılan bir yazar. Bir ölçüde dışlandığı ve Kemal Tahir gibi bir çağ romancısı. 1930’lardaki durumu kestiremiyorum Bunu söylerken ne demek istiyorum? ama benim çocukluğumu ve ilk genç- liğimi yaşadığım 1970’li ve 1980’li yıl- Ülkenin siyasal, toplumsal ve elbette larda, Halide Edip kanonik bir yazardı. kültürel alanlarda, kısa sürede baş dön- Vurun Kahpeye ve Ateşten Gömlek en dürücü değişimleri yaşadığı zaman di- iyi romanları olmayabilir ama içerik liminde, kalemini bu değişimlerin olası öz itibarıyla Kanon’a tastamam uygun sonuçlarını göz önünde tutarak kulla- düşmüş eserlerdir.
    [Show full text]
  • Ruhi Su Öldü
    View metadata, citation and similar papers at core.ac.uk brought to you by CORE Halk providedsanatçısı by Istanbul Sehir University Repository Ruhi Su öldü Kültür Servisi — Halk sanatçısı, Türk halk mü­ ziği yorumcusu, besteci, ozan, Devlet Operası es­ ki sanatçısı, basbariton Ruhi Su, dün sabaha karşı 04.00’te tedavi edilmekte olduğu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Onkoloji Servisi’nde öldü. 73 yaşındaki Ruhi Su, uzun süredir prostat kanseri­ ne yakalanmış, bir süre önce de aynı hastanede bir ameliyat geçirmişti. Ruhi Su’nun cenazesi ya­ rın Şişli Camii’nde kılınacak öğle namazından son­ ra Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Uzun yıllar siyasal nedenlerle pasaport verilme­ yen Ruhi Su, bu yüzden tedavisi için de yurt dışı­ na çıkamadı. Dünyaca ünlü sanatçının, ağır has­ talığı dolayısıyla Almanya ve İngiltere başta ol- (Arkası Sa. İS, Sü. S'te) Koca Ruhi Su gitti gider ¿/-M* T A L İP APAYDIN_______________________ Bu yaz Ören’den bir başka türlü uğurladık Ru­ hi Su Hocayı. Tüm komşular sabahın altısında ayaktaydı. Oysa o sessizce ayrılmak istemişti. Biz- ler birbirimizle gözlerimizle konuşuyorduk. Her­ kesin yüzünde dile gelmez bir hüzün vardı. Bili­ yorduk bu son gidiş. Ören’e geleli daha bir ay bite olmamıştı ve gün günden eriyordu. Dayanılmaz ağrılar çekiyordu. Çok kez geceleri uyuyamadığı- nı öğreniyorduk. Açıkça konuşulmuyordu ama herkes biliyordu. Yazlık sitemizin sevgili büyüğü öyle acılar içindeydi ki hepimiz bölüşmeye çalışı­ yorduk ama bir yarar sağlamıyordu. Doktorları­ nın her gün İstanbul’dan, Bursa’dan telefon ilgi­ leri, ilaçlar... yetersiz kalıyordu. Artık ne isterse o *ü İ b îr yapılsına kalıyordu iş. ON İKİ UZUNÇALAR — Ünlü sanatçı “ Dadaloğlu” uzunçaları üstüne çalışıyordu, (Arkası Sa.
    [Show full text]
  • Literary Constructions of Illness in Women's Fiction in Turkish, 1912-1994
    Bodies of Exception: Literary Constructions of Illness in Women's Fiction in Turkish, 1912-1994 A thesis submitted to The University of Manchester for the degree of Doctor of Philosophy in the Faculty of Humanities 2017 ŞİMA B. PARKER SCHOOL OF ARTS, LANGUAGES AND CULTURES Table of Contents List of Illustrations…………………………………………………………………….…3 Abstract……………………………….……………………….……………………..….4 Declaration………………………..………………………..……………………………5 Copyright Statement……………………………….…...……………………………….6 Acknowledgements………………………………………………..….………………....7 Note on the Translations…………………………………………………………………9 Epigraph…………………………………………………………………………………10 Introduction…………………………………………………………………………..…11 Chapter One: Untouchable Bodies of the Nation: Health and Illness in the Construction of the Ideal Citizen in Early Republican Turkey………………….……………………….36 1. Figuring the Ideal Citizen: the Myth of the Great Turk..................................44 2. Bodies of Exception: Threshold of Nation.....................................................54 3. Disciplining Populations: Healthy and Sporty Bodies of the Nation…….....64 4. Conclusion......................................................................................................68 Chapter Two: The Formation of the ‘Ideal’ Woman in the Canonized Works of Halide Edib Adıvar ..............................................................................................................................70 1. Self as the Embodiment of Nation..................................................................74 2. Handan’s Body
    [Show full text]
  • “Sen Ne Utanıyorsun, Zenginler Utansın!” Ölümünün 47
    Haziran 2017 Sayı: 05 ÜCRETSİZDİR SARIYER BELEDİYESİ KENT KÜLTÜRÜ VE YAŞAM DERGİSİ “Sen ne utanıyorsun, zenginler utansın!” Ölümünün 47. yılında Orhan Kemal Merhaba edebiyat severler, merhaba dostlar... ŞÜKRÜ GENÇ Sarıyer Belediye Başkanı SEVGILI Dostlar , iz bırakan bir kalemdi. Hayatının geniş ve ufuk açıcı öyküsünü, sürgünlerini, sevdalarını, Geçen ay, kültür ve sanat takvimimizin en hapishane ranzasının izlerini, mücadelesini ve önemli, en keyifli ve en lezzetli günlerini eserlerinin büyüsünü, çok değerli kalemlerden geride bıraktık. 6’ncı Sarıyer Edebiyat Günleri okuyacaksınız. boyunca, birbirinden değerli yazarlar, çizerler, aydınlar, sanatçılar Sarıyer’de sevenleri ile ve Yine bu sayımızda OKTAY RİFAT’tan birbirleri ile buluştu. Kelimenin tam anlamı ile TOLSTOY’a, SARAMAGO’ya kadar pek “Kana kana edebiyat içtik” hep birlikte. çok isimden alıntılar, izler ve dokunuşlar bulacaksınız. Elinizde tuttuğunuz, YEŞİL MARTI’nın bu sayısında da bu toprakların insanına bu Sanatı edebiyatı yaşatmak yeni ve genç toprakların edebiyat tutkunlarına, kalemi ile nesillere benimsetmek, yudum yudum doya doya edebiyat içiren bir ustayı, bir yazı tattırmak ve her zaman söylediğimiz gibi abidesini anıyoruz. Sarıyer’i hem İstanbul’un hem de Türkiye’nin bir “Kültür - Sanat Vahası” haline dönüştürmek Ölümünün 47’nci yıldönümünde andığımız için çabalarımız var gücümüzle sürecek.. ORHAN KEMAL, kendisine “pusula” bellediği, sonradan kol kola ve omuz omuza bu ülke Sanat damarlarımızın her daim kan düşün yaşamına ve edebiyatına yön veren, pompalaması dileği ile, iyi okumalar... Haziran 2017 Sayı: 05 Yeşil ÜCRETSİZDİR SARIYER BELEDİYESİ KENT KÜLTÜRÜ VE YAŞAM DERGİSİ Haziran 2017 [email protected] Sayı: 05 Sahibi: T.C. Sarıyer Belediyesi adına ŞÜKRÜ GENÇ Genel Yayın Yönetmeni Yayın Kurulu Baskı CENGİZ KAHRAMAN Halil Genç Yapım: MAVİ MEDYA Başkent [email protected] Vecdi Çıracıoğlu Uluslararası Ajans Filiz Coşkun Editör Yayın Koordinatörü Tur.
    [Show full text]
  • The Representation of Ethnic Minorities in Twentieth Century Turkish Fiction
    The Representation of Ethnic Minorities in Twentieth Century Turkish Fiction Ruth Margaret Whitehouse School of Oriental and African Studies London University ProQuest Number: 10672680 All rights reserved INFORMATION TO ALL USERS The quality of this reproduction is dependent upon the quality of the copy submitted. In the unlikely event that the author did not send a com plete manuscript and there are missing pages, these will be noted. Also, if material had to be removed, a note will indicate the deletion. uest ProQuest 10672680 Published by ProQuest LLC(2017). Copyright of the Dissertation is held by the Author. All rights reserved. This work is protected against unauthorized copying under Title 17, United States C ode Microform Edition © ProQuest LLC. ProQuest LLC. 789 East Eisenhower Parkway P.O. Box 1346 Ann Arbor, Ml 48106- 1346 Abstract During the first half of the twentieth century, the ethnically segmented Ottoman empire was transformed into a nation state of Turkish citizens. This thesis explores and evaluates the representation of ethnic minorities in Turkish fiction against a background of demographic, political, and social change. Within this context, novels and short stories of selected writers have been studied with a view to determining differences of experience, perception and attitude. The writers include: Huseyin Rahmi Giirpmar, Halide Edip Adivar, Re§at Nuri Guntekin, Halikarnas Bahk9isi, Orhan Kemal, Haldun Taner, Sait Faik, and Ya§ar Kemal. The thesis comprises an introduction, three chapters and a conclusion. The Introduction gives a brief overview of historical events relating to demographic changes and ethnic minority status, and looks at the popular perception of minorities in the Ottoman performance arts.
    [Show full text]
  • Literary Translation from Turkish Into English in the United Kingdom and Ireland, 1990-2010
    LITERARY TRANSLATION FROM TURKISH INTO ENGLISH IN THE UNITED KINGDOM AND IRELAND, 1990-2010 a report prepared by Duygu Tekgül October 2011 Making Literature Travel series of reports on literary exchange, translation and publishing Series editor: Alexandra Büchler The report was prepared as part of the Euro-Mediterranean Translation Programme, a co-operation between the Anna Lindh Euro-Mediterranean Foundation for the Dialogue between Cultures, Literature Across Frontiers and Transeuropéenes, and with support from the Culture Programme of the European Union. Literature Across Frontiers, Mercator Institute for Media, Languages and Culture, Aberystwyth University, Wales, UK This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivs 2.0 UK: England & Wales License. 1 Contents 1 EXECUTIVE SUMMARY ............................................................................................ 4 1.1 Framework .......................................................................................................... 4 1.2 Method and scope ................................................................................................. 4 1.3 Conclusions ......................................................................................................... 5 1.3.1 Literary translation in the British Isles ................................................................... 5 1.3.2 Literature translated from Turkish – volume and trends .............................................. 6 1.3.3 Need for reliable data on published translations
    [Show full text]
  • Örneklerin Kaynakları
    TÜRKÇE SÖZLÜK’TEKĐ ÖRNEKLERĐN KAYNAKLARI Abbas Sayar Eflâtun Cem Güney Abdülhak Hamit Tarhan Elif Şafak Abdülhak Şinasi Hisar Emine Işınsu Abidin Dino Erzurumlu Emrah Adalet Ağaoğlu Enderunlu Vasıf Ahmet Altan Enis Behiç Koryürek Ahmet Cemal Ercüment Ekrem Talu Ahmet Hamdi Tanpınar Erhan Bener Ahmet Haşim Erzurumlu Emrah Ahmet Hikmet Müftüoğlu Esat Mahmut Karakurt Ahmet Kabaklı Etem Đzzet Benice Ahmet Kutsi Tecer Evliya Çelebi Ahmet Midhat Fahir Đz Ahmet Muhip Dranas Fahri Celâlettin Ahmet Rasim Falih Rıfkı Atay Ahmet Ümit Faruk Nafiz Çamlıbel Aka Gündüz Fazıl Hüsnü Dağlarca Ali Naci Karacan Feridun Fazıl Tülbentçi Anayasa Fikret Otyam Anonim şiir Fuat Köprülü Arif Nihat Asya Fuzuli Asaf Halet Çelebi Gevheri Âşık Ali Đzzet Özkan Haldun Taner Âşık Ömer Halide Edip Adıvar Âşık Veysel Halikarnas Balıkçısı Atai Halit Fahri Ozansoy Atatürk Halit Ziya Uşaklıgil Attilâ Đlhan Halk türküsü Aydın Boysan Hamdullah Suphi Tanrıöver Ayla Kutlu Hasan Âli Yücel Ayşe Kulin Hasan Pulur Azra Erhat Hikmet Münir Ebcioğlu Aziz Nesin Hüseyin Bayaz Bahai Hüseyin Cahit Yalçın Baki Hüseyin Rahmi Gürpınar Bayburtlu Zihni Đbrahim Alâeddin Gövsa Bedri Rahmi Eyüboğlu Đhsan Oktay Anar Behçet Kemal Çağlar Đlker Sarıer Behçet Necatigil Đrfani Bekir Sıtkı Erdoğan Đsmail Hakkı Baltacıoğlu Beynul Akyavaş Đsmet Özel Burhan Felek Karacaoğlan Burhan Günel Kemal Bilbaşar Cahit Külebi Kemal Tahir Cahit Sıtkı Tarancı Kemalettin Kamu Cahit Uçuk Kenan Hulûsi Celâl Bayar Koca Ragıp Paşa Celâl Sahir Erozan Kul Mustafa Cem Sultan Lâtife Tekin Cemil Meriç Leylâ Erbil Cenap Şehabettin
    [Show full text]
  • 103 TURKISH LITERATURE in JAPANESE Oğuz BAYKARA*
    İ.Ü. Çeviribilim Dergisi, Sayı: 6 (2-2012) s. 103-133 I.U. Journal of Translation Studies, Issue: 6 (2-2012) p. 103-133 103 TURKISH LITERATURE IN JAPANESE Oğuz BAYKARA* Abstract This article gives an account of Turkish works translated into Japanese between 1925 and 2012. It is also an attempt to provide some answers, especially to the question concerning the reasons of the lack of interest for Turkish literature in Japan. The first part of this article sets out the theo- retical framework. The second part outlines the literary exchange between Japan and Turkey. The third part presents the data collected regarding the published Turkish literature in Japanese by surveying the authors, publishers, translators and translated works as well as scrutinizing the translation activity and the forces that triggered it. The final part evaluates the position of the translated Turkish literature in the Japanese polysystem, based on the data obtained from this research. Key Words: Polysystem Theory, Turkish Literature in Japanese, literary exchanges and relations, central/marginal positions. Özet Bu makalede 1925-2012 yılları arasında Türk edebiyatından Japonca- ya çevrilen eselerler ele alınmaktadır. Makale aynı zamanda Japonya’da Türk edebiyatına olan ilginin neden marijinal düzeyde olduğu sorusuna da yanıt aramaktadır. İlk bölümde çalışmanın kuramsal çerçevesi belirlenmiş- tir. İkinci bölüm Japonya ve Türkiye arasındaki edebi alış-verişi özetler. Üçüncü bölümde Japoncaya çevrilen Türk edebiyatı üzerinde yaptığımız araştırmalardan elde edilen veriler sunulmuştur. Veriler toplanırken sadece çevrilen eserler, yazarlar, çevirmenler ve yayınevleri değil, aynı zamanda çeviri etkinliği ve onu tetikleyen güçler de göz önünde bulundurulmuştur. Dördüncü bölümde ise elde edilen veriler temel alınarak, Japon diline ak- tarılan Türk edebiyatının Japon çoğuldizgesi içindeki konumu üzerinde bir değerlendirme yapılmaktadır.
    [Show full text]
  • The Time Regulation Institute As a Satirical Allegory Hilal KAYA1
    Sosyal ve Beşeri Bilimler Araştırmaları Dergisi Güz/Autumn 2018, Cilt/Volume 19 Journal of Social Sciences and Humanities Researches Sayı/Issue 43 The Time Regulation Institute as a Satirical Allegory Hilal KAYA1 Abstract Research Paper This paper focuses on Ahmet Hamdi Tanpınar’s The Time Regulation Institute (1961) as a modern satirical allegory in order to foreground the novel’s critical attitude to the mentality that equates modernization with Westernization. The paper aims to pinpoint that in The Time Regulation Institute Tanpınar intends to shed light on the issue of Turkey’s problematic engagement with modernity and modernization. Unlike A Mind at Peace (Huzur 1949), Tanpınar’s narration in The Time Regulation Institute is not structured around argumentative dialogues between the characters. Rather, the latter depicts Turkey in transformation as a consequence of the project of modernization; more precisely, this study aims to demonstrate that a version of Turkey before, during and after the transformation is humorously displayed. This study aims to contribute not only to the scholarship on Tanpınar’s fiction whose fictional works have rarely been examined as a satirical-allegory but also to the modernity studies. Keywords: Ahmet Hamdi Tanpınar, The Time Regulation Institute, Modernity nnd Modernization Studies, Satirical Allegory. Bir Satirik Alegori Olarak Saatleri Ayarlama Enstitüsü Öz Araştırma Makalesi Bu çalışma Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 1961 yılında yayımlanan Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanını, modernleşmeyi Batılılaşma ile denk tutan zihniyete karşı takındığı eleştirel tavrı ön plana çıkarmaktadır ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü modern satirik bir alegori olarak ele almaktadır. Diğer bir deyişle, Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde Tanpınar’ın Türkiye’nin modernite ve modernleşme ile olan sorunlu ilişkisi meselesine değindiğini iddia edilebilir.
    [Show full text]
  • Peyami Safa'nın Türk Romancılığındaki Yeri
    Peyami Safa’nın Türk Romancılığındaki Yeri Kâzım YETİŞ* ÖZ Türk edebiyatında roman türü çok yeni bir türdür. Dolayısıyla ilk örnekler geleneği olan şiire nispetle dil bakımından çok daha acemicedir. Bu biraz da nesir dilinin hayatı anlatma bakımından yetersiz olmasındandır. Ayrıca Türk dilinin sosyal meseleleri anlatma imkânlarının dar olduğunu da belirtmeliyiz. Bir bakıma nesir dili ile roman dili beraber gelişti. Belki birinin gelişmesi diğerini etkiledi. Bunda Peyami Safa’nın payı büyük olmuştur. Öte yandan sadece dil noktasından değil, ele alınan konular bakımından da roman türünde önemli gelişmeler olmuştur. Başlangıçta son derece dar veya sınırlı konular işlenirken giderek hem ülkenin çeşitli meseleleri kucaklanmış, hem de insan derinlemesine ele alınmış, psikolojik tahliller yapılmış, beşerî alanda ülkeler arası problemler irdelenmiştir. Belki de bu konuda en büyük gelişme Peyami Safa’nın romanlarında görüldüğü gibi çeşitli bilim dallarının romanlarda ele alınmasıdır. Elbette bu konuda Türk romanında en büyük gelişme roman tekniği noktasından olmuştur. ฀emsettin Sami’nin romanı ile Peyami Safa’nın romanları arasındaki teknik fark bu konuyu bize anlatır. Şu hâlde Peyami Safa, Türk romanının dil, muhteva, teknik bakımdan gelişmesinde önemli bir paya sahiptir. Hatta bu konuda birkaç isimden biridir. Anahtar Kelimeler: Roman, Türk edebiyatı, nesir, gelişme, teknik, muhteva. ABSTRACT The Place of Peyami Safa in Turkish Novel Novel is a new type in Turkish literature. Therefore, the first examples are simple in terms of language according to the poem which has a tradition. This is because language of prose is inadequate to tell life. Also, Turkish language has a weak possibility to tell social issues. The * Prof. Dr., İstanbul Aydın Üniversitesi, e-posta: [email protected] Kâzım YETİŞ 290 62 language of prose and novel developed together in a way.
    [Show full text]