View metadata, citation and similar papers at core.ac.uk brought to you by CORE Halk provided sanatçısı by Sehir University Repository Ruhi Su öldü Kültür Servisi — Halk sanatçısı, Türk halk mü­ ziği yorumcusu, besteci, ozan, Devlet Operası es­ ki sanatçısı, basbariton Ruhi Su, dün sabaha karşı 04.00’te tedavi edilmekte olduğu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Onkoloji Servisi’nde öldü. 73 yaşındaki Ruhi Su, uzun süredir prostat kanseri­ ne yakalanmış, bir süre önce de aynı hastanede bir ameliyat geçirmişti. Ruhi Su’nun cenazesi ya­ rın Şişli Camii’nde kılınacak öğle namazından son­ ra Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Uzun yıllar siyasal nedenlerle pasaport verilme­ yen Ruhi Su, bu yüzden tedavisi için de yurt dışı­ na çıkamadı. Dünyaca ünlü sanatçının, ağır has­ talığı dolayısıyla Almanya ve İngiltere başta ol- (Arkası Sa. İS, Sü. S'te) Koca Ruhi Su gitti gider ¿/-M*

T A L İP APAYDIN______Bu yaz Ören’den bir başka türlü uğurladık Ru­ hi Su Hocayı. Tüm komşular sabahın altısında ayaktaydı. Oysa o sessizce ayrılmak istemişti. Biz- ler birbirimizle gözlerimizle konuşuyorduk. Her­ kesin yüzünde dile gelmez bir hüzün vardı. Bili­ yorduk bu son gidiş. Ören’e geleli daha bir ay bite olmamıştı ve gün günden eriyordu. Dayanılmaz ağrılar çekiyordu. Çok kez geceleri uyuyamadığı- nı öğreniyorduk. Açıkça konuşulmuyordu ama herkes biliyordu. Yazlık sitemizin sevgili büyüğü öyle acılar içindeydi ki hepimiz bölüşmeye çalışı­ yorduk ama bir yarar sağlamıyordu. Doktorları­ nın her gün İstanbul’dan, ’dan telefon ilgi­ leri, ilaçlar... yetersiz kalıyordu. Artık ne isterse o *ü İ b îr yapılsına kalıyordu iş. ON İKİ UZUNÇALAR — Ünlü sanatçı “ Dadaloğlu” uzunçaları üstüne çalışıyordu, (Arkası Sa. 15, Sü. 6 ’da) dir. Ağca’ya sahte pasaport, Çatlı ve aır,,.— , Halk sanatçısı Ruhi Su lanmıştır. (Baştarafı 1. Sayfada) su’yla yaptığı çalışmalarda da Çatlı, suç ve eylem arkadaşı Mehmet Şener ile birlikte mak üzere birçok ülkeden sanat öğrencilerini aynı doğrultuda 22 Şubat 1982 günü Zürih'te sahte pasaport ile yakalan­ kuruluşları tedavisini ve bakımı­ eğitiyor, onlara türküleri “uydu­ mış, ancak Türkiye’den ilgili dosya gönderilmediği için ser­ nı üstlenmek amacıyla başvuru­ ruk süslerden arındırarak” söy- best bırakılmıştır! da bulundu, ancak sonuç alama­ letmeyi amaçlıyor, onları çokses- TİP’li yedi gencin öldürülmesi olayına karışan Duran De- dı. Sanatçının ailesi ve dostları­ siliğe alıştırmaya çalışıyordu. mirkıran, Abdullah Çatlı’nın "büyük reis’’ olarak adlandı­ nın uzun çabaları sonucu, iki ay Ülkesi dışında, çağrılı olarak rıldığını ve cinayeti planlayıp yönettiğini söylemiştir. kadar önce İçişleri Bakanlığı ve gittiği Federal Almanya, Hollan­ da, İsveç ve Bulgaristan’da şen­ Aynı olay nedeniyle yargılanan İbrahim Çiftçi, olay ye­ İstanbul Sıkıyönetim Komutan­ rinde araba içinde gördüğü kişinin Çatlı’ya benzediğini söy­ lığının özel izniyle pasaport ve­ liklere katılarak konserler veren lemiş; Çiftçi’nin bu sözleri, ölmeden önce ifade veren Ser­ rildi. Hastane raporlarına daya­ Ruhi Su, ABD’den Yunanis­ nan bu özel izin, Ruhi Su’nun tan’a, Fransa’dan Arjantin’e ka­ dar Alten’ce de doğrulanmıştır. yurt dışına yalnız bir kez çıkması dar birçok ülke radyosunda, 9 Ekim 1978 günü, yedi TİP’li gencin oturdukları ev, Çat- koşulunu taşıyordu. Ama hasta­ bantlarda ve plaklarda geniş yı­ lı’nın yönetimindeki ülkücülerce basılır, ülkücü saldırgan­ lığı artık çok ilerlemiş bulunan ğınlara sesini dinletti. Ancak kı­ lar, önce getirdikleri eter ile yedi TİP’li genci bayıltırlar, son­ Ruhi Su’nun yurt dışında teda­ sa bir dönem dışında, kendi ül­ ra da baygın gençleri arabaya bindirip bir ıssız yerde ta­ vi görmesi, doktorlar tarafından kesinin radyo ve TV’sinde ken­ banca kurşunları ile öldürürler. geç bulundu ve sanatçı son ola­ di halkı Ruhi Su’nun sesini din­ Olayda kullanılan araba, MHP Gençlik Kolları Başkanı rak Cerrahpaşa Hastanesi’ne ya­ leme olanağı bulamadı. Mustafa Mit üzerine kayıtlıdır ve olay günü Abdullah Çatlı tırıldı. Onkoloji Anabilim Dalı 1933’lerde Varlık ve Değirmen tarafından kullanılmaktadır. dergilerinde şiirleri de yayımla­ doktorlarından Prof. Dr. Uğur Bu alçakça ve hunharca cinayet nedeniyle ölüm ceza­ Derman, Ruhi Su’nun hastane­ nan Ruhi Su, bu türdeki çalış­ malarını 1977-79 yıllan arasında sına çarptırılan Haluk Kırcı, cinayetin Çatlı’nın emirleri ile ye getirildiğinde kanserin bütün gerçekleştirildiğini, Çatlı’nın sağladığı eterle bayıltılan genç­ vücuduna yayılmış olduğunu gazetemizde yayımladı. 1984 yı­ lerin elleri arkadan bağlanarak yine Çatlı’nın kullandığı ara­ söyledi. lına kadar 16 tane 45’lik plak, 11 1912’de Van’da doğan Ruhi tane de uzunçalar yapan Ruhi ba ile Eskişehir yoluna götürülüp öldürüldüklerini mahke­ Su, anasını babasım hiç tanıma­ Su, son olarak “ Dadaloğlu” me önünde anlatmıştır. dı. Van’dan ’ya yoksul uzunçaları üstünde çalışıyordu. ÜGD Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu da askeri savcıya, "Ola­ bir ailenin yanına geldiğinde çok Ancak ellerindeki kireçlenme ne­ yın Çatlı'nın organizasyonu ile gerçekleştirildiğini" söyle­ küçük yaşlardaydı. Adana, İn­ deniyle bu çalışmasını ertelemiş- miştir. giliz ve Fransız işgalindeydi. Ya­ ti. Sanatçının bugüne kadar ya Yedi TİP’li genci hunharca ve alçakça öldürten Çatlı’dır; nında kaldığı ailenin bir süre To- yımlanan uzunçalarları şunlar: Ağca’yı cezaevinden kaçırtanların başında Çatlı vardır; Ağ­ roslara sığınmasından sonra ye­ “ Seferberlik Türküleri” (1970), ca’ya sahte pasaport sağlayan yine Çatlı’dır. Papa suikas­ niden Adana’ya dönen Ruhi Su, “Kuvayi Milliye Destanı” tında kullanılan silahı, AvusturyalI silah kaçakçısı eskiNa- orada öksüzler yurduna girdi. (1971), “” (1972), ziden satın alan yine Çatlı’dır; Avrupa’da ülkücülerle Er- Artık hep yatılı okuyacaktı. Mü­ “ Karacaoğlan” (1973), “ Pir menilerin ortak oldukları uyuşturucu madde kaçakçılığının zik yaşamı orada marşlar, şarkı­ Sultan Abdal” (1974), “Şiirler kilit adamlarından biri yine Çatlı’dır... Türküler” (1975), “ Köroğlu” lar söyleyerek başladı. Müzik Fransa'da yakalanan Çatlı’nın uluslararası anlaşmalara (1976), “ El Kapıları” (1977), öğretmeni Mehmet Tahir’in göre Türkiye’ye gönderilmesi gereklidir. okula bir keman aldırması üze­ “ Sabahın Sahili Var” (1978), rine Ruhi Su kemana başladı. “ Semahlar” (1979) ve “Çocuk­ Adalet Bakanı’na soruyoruz; bu yoldaki girişimlerden ne Daha sonraları Ruhi Su, bir lar, Gözler, Balıklar” (1980). gibi sonuç alınmıştır? 22 Şubat 1982 günü İsviçre’de ya­ süre Halıcıoğlu Askeri Lisesi’n- Son olarak, kısa bir süre önce kalanan Çatlı için niçin ilgili dosya zamanında İsviçre yet­ de ve Adana Lisesi’nde okuduk­ Ruhi Su’nun şiirleri, türkü söz­ kililerine ulaştırılmamıştır? tan sonra ortaöğrenimini Anka­ leri ve marşları, Ruhi Su için ya­ Çatlı’nın Türkiye’de yargılanması, TİP’li yedi gencin ci­ ra Müzik Öğretmen Okulu’nda, zılmış şiirler, yazılar ve sanatçıy­ nayetini olduğu gibi, ipekçi cinayetini de aydınlatacaktır. yükseköğrenimini Dev­ la yapılmış söyleşiler, “Ezgili Ülkücü eylemler ile uyuşturucu madde kaçakçılığının kilit let Konservatuvan Yük­ Yürek” adlı kitapta bir araya ge­ tirildi. adamı Çatlı, Türkiye’ye getirilip yargılanmadıkça birçok olay sek Bölümü’nde tamamladı. karanlıkta kalacaktır... 1942’de Devlet Operası’na giren sanatçı, on yıl sonra uzaklaştırı­ î tP lacağı bu kuruluşta “Maskeli Koca Ruhi Su gitti gider Balo” , “Figaro’nun Düğünü” , (Baştarafı 1. Sayfada) dan baktı, mutlu olmuştu. “Şu Bir Yunus’u, bir Karacaoğlan’ı, “Madam Butterfly” , “Tosça” , Almanya’ya götürülme tarihi­ çocuklarla konuşmak”, dedi “şiir Pir Sultan’ı, Dadaloğlu’nu.Kö- “Satılmış Nişanlı” , “Bastien- ni öne aldırmaya çalışıyorduk. gibi...” Yaşlı bir çınar ağacının roğlu’nu adsız nice türkülerimi­ Bastienne” , “Fidelio” gibi ope­ Gerçi o bile bir umar değildi ar­ yeşil çimenlere duyduğu ilgiye zi hiçbir sanatçı böylesine bir yet­ ralarda sahneye çıkacaktı. tık, anlıyorduk. Günlerimiz bir benzettim. kiyle söylememiştir. Opera çalışmaları sırasında karabasan olmuştu. Merdiven On yıldır her yaz birlikte ol­ Olanaklar verilseydi daha ne­ Türk halk müziğine de büyük il­ başlarında, kapı önlerinde fısıl- duk. Sabah akşam, gün boyun­ ler yapabilirdi Ruhi Su... Onlar gi duymaya başlayan Ruhi Su, daşıyor, son durumu görüşüyor­ ca. Konuştuk, dinledik. Birlikte hep özlem olarak kaldı içinde. Vedat Nedim Tör’ün müdürlü­ duk. Tavla oynamak istemiş, bi­ denize girdik, kumlara uzandık. Devletin desteklediği çoksesli bir ğü sırasında, 1943-45 yıllarında ze gelecekmiş, bilmem nereden Ne çok anılar biriktirdik. Benim koro kurabilirdi. Bestecisi çık­ radyoda on beş günde bir tür­ telefonla aramışlar, yeni ziyaret­ tanışıklığım daha da eskilere da­ saydı, çağdaş Türk sesini dünya­ külerimizi söyledi. çileri varmış... Evi her gün dolup yanır. 1943 yılında Çifteler Köy nın her köşesine ulaştırabilirdi. 1952’de operadan da ayrılmak dolup boşalıyordu. Gerçekten Enstitüsü’nde kısa bir süre öğret­ Susuz çölde kendi çabası ile açan zorunda kalan Ruhi Su, aynı yıl hiçbir sanatçı bu kadar aranma­ menim olmuştu. Çok derinden renkli ve kokulu bir çiçek olarak Türkiye Komünist Partisi’ne ka­ mıştır, adı bilinen bilinmeyen ki­ etkilemişti beni. Hem sanatçı kaldı. Bunun acısını Ruhi Su tıldığı gerekçesiyle tutuklandı. şilerce böylesine bir sevgiyle sa- olarak, hem insan olarak çok az kendi başına yaşadı. Yargılama sonucu beş yıl hapis rılmamıştır. Elbet mutlu oluyor­ rastlanır bir kişiyle karşılaştığı­ Yakında şiirlerini ve konuşma­ cezasına çarptırıldı. Tutuklulu­ du bundan. Zayıflamış sararmış mı anlamıştım. Aradan 42 yıl larını içeren bir kitap yayınlana­ ğu sona erdikten sonra Konya’­ yüzü ışıyordu. O çok ince ama geçti. Sonradan yakın bir dost­ caktı. Onu hep bekledi Ören’de. nın Çumra kasabasında 20 ay ağır devinimleriyle, küçük büyük luk kurduk. Saygım sevgim git­ Dosya olarak bana verirken, gözetim altında kaldı. Uzun bir herkesi ayakta karşılamaya özen tikçe büyüdü. Nereden geldiğini, “Bak oku” dedi. “Hep kendi işsizlik döneminin ardından gösteriyordu. Hâlâ şakalar esp­ nasıl bir savaşımla arınıp yetişip kendimi eğitmişim, bir rastlantı “Karacaoğlan” , “Barbaros” ve riler yapıyordu. “Siz oturun ho­ Ruhi Su olduğunu öğrendikçe, ile gelmedim buraya!” Düşüne­ “ Lale Devri” adlı filmlerde cam, rahatsız olmayın ” uyarıla­ yapmak istediği sanat eylemini rek yaptı işini. türkü söyleyen Ruhi Su, daha rına, “İyiyim, biraz ağrılarım gördükçe tanıdıkça hayranlığım Gitti gider koca Ruhi Su. Bun­ sonra İstanbul’a yerleşerek Tak­ var ” karşılığını veriyordu. Mer­ büyüdü. Halkımızın sanatsal ye­ dan sonra ören biraz öksüz ka­ sim Belediye Gazinosu’nda divenleri çıkarken inerken kolu­ teneğini nice güçlükleri aşarak lacak. İki yıldır zaten söylemi­ türkü söylemeye başladı. Bu ta­ na girmemizi istemezdi. kanıtlayan dünya çapında bir ses yordu artık, susmuştu. Ses tem­ rihten sonra türkü söylemeyi ku­ Kapının önünde bir komşu­ ustasıdır Ruhi Su. Neden halk rinleri, yeni plak hazırlıkları dur­ lüplerde ve çeşitli gecelerde sür­ nun dört yaşındaki kızı Zeynep’­ muştu. Yalnızca konuşuyorduk, dürecekti. le konuştu bir gün. “Ruhi Dede, türkülerine eğildi? Batılı bir ses sessizce tavla oynuyorduk. Arı­ Opera uğraşından sonra halk Ruhi Dede”... Diller döktü kız. eğitimi gördükten sonra neden na arma oluşmuş som insan, bü­ türkülerine yönelen Ruhi Su, Sonra ayrılıp giderken arkasın­ halk türkülerimizi yorumladı? yük sanatçı Ruhi Su yok artık. Anadolu’yu yer yer dolaşıp bin­ lerce türkü derledi. Çağında ya­ şayan âşıkların çoğuyla tanıştı, onların söyleyişlerinden yarar­ landı. , Karaca­ oğlan, Köroğlu, Dadaloğlu ve Nazım Hikmet’in birçok şiirini besteledi. Ruhi Su, kendi çalış­ İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi malarını, Amerikalı Paul Robe- Taha Toros Arşivi son ve Arjantinli Atahualpa Yu- panqui gibi halk türküleri yo­ rumcularıyla aynı yolda görü­ yordu. Ruhi Su, Dostlar Koro­