“Sen Ne Utanıyorsun, Zenginler Utansın!” Ölümünün 47

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

“Sen Ne Utanıyorsun, Zenginler Utansın!” Ölümünün 47 Haziran 2017 Sayı: 05 ÜCRETSİZDİR SARIYER BELEDİYESİ KENT KÜLTÜRÜ VE YAŞAM DERGİSİ “Sen ne utanıyorsun, zenginler utansın!” Ölümünün 47. yılında Orhan Kemal Merhaba edebiyat severler, merhaba dostlar... ŞÜKRÜ GENÇ Sarıyer Belediye Başkanı SEVGILI Dostlar , iz bırakan bir kalemdi. Hayatının geniş ve ufuk açıcı öyküsünü, sürgünlerini, sevdalarını, Geçen ay, kültür ve sanat takvimimizin en hapishane ranzasının izlerini, mücadelesini ve önemli, en keyifli ve en lezzetli günlerini eserlerinin büyüsünü, çok değerli kalemlerden geride bıraktık. 6’ncı Sarıyer Edebiyat Günleri okuyacaksınız. boyunca, birbirinden değerli yazarlar, çizerler, aydınlar, sanatçılar Sarıyer’de sevenleri ile ve Yine bu sayımızda OKTAY RİFAT’tan birbirleri ile buluştu. Kelimenin tam anlamı ile TOLSTOY’a, SARAMAGO’ya kadar pek “Kana kana edebiyat içtik” hep birlikte. çok isimden alıntılar, izler ve dokunuşlar bulacaksınız. Elinizde tuttuğunuz, YEŞİL MARTI’nın bu sayısında da bu toprakların insanına bu Sanatı edebiyatı yaşatmak yeni ve genç toprakların edebiyat tutkunlarına, kalemi ile nesillere benimsetmek, yudum yudum doya doya edebiyat içiren bir ustayı, bir yazı tattırmak ve her zaman söylediğimiz gibi abidesini anıyoruz. Sarıyer’i hem İstanbul’un hem de Türkiye’nin bir “Kültür - Sanat Vahası” haline dönüştürmek Ölümünün 47’nci yıldönümünde andığımız için çabalarımız var gücümüzle sürecek.. ORHAN KEMAL, kendisine “pusula” bellediği, sonradan kol kola ve omuz omuza bu ülke Sanat damarlarımızın her daim kan düşün yaşamına ve edebiyatına yön veren, pompalaması dileği ile, iyi okumalar... Haziran 2017 Sayı: 05 Yeşil ÜCRETSİZDİR SARIYER BELEDİYESİ KENT KÜLTÜRÜ VE YAŞAM DERGİSİ Haziran 2017 [email protected] Sayı: 05 Sahibi: T.C. Sarıyer Belediyesi adına ŞÜKRÜ GENÇ Genel Yayın Yönetmeni Yayın Kurulu Baskı CENGİZ KAHRAMAN Halil Genç Yapım: MAVİ MEDYA Başkent [email protected] Vecdi Çıracıoğlu Uluslararası Ajans Filiz Coşkun Editör Yayın Koordinatörü Tur. İç ve Dış Tic. Genel Koordinatör ASLAN ÖZDEMİR VECDİ ÇIRACIOĞLU Ltd. Şti. Cengiz Kahraman Esenşehir İSMAİL ERDEM [email protected] vecdihisar @gmail.com Aslan Özdemir Mahallesi, [email protected] Kürkçüler Cad. Kreatif Yönetmen Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fazıl Sk. No:7 “Sen ne utanıyorsun, MUSTAFA GÖKMEN Dudullu-Ümraniye zenginler utansın!” ÖNDER KÖMÜR [email protected] İSTANBUL Ölümünün 47. yılında [email protected] Tel: Orhan Kemal Halaskargazi Cad. Badur İşhanı No:20 K:7 0216 526 20 22 Adres: Yaşar Kemal Kültür Merkezi, Derbent Mahallesi Şişli 34371 İSTANBUL Tel: 0212 241 21 39 Akgün Caddesi No: 1 Sarıyer / İstanbul www.sariyer.bel.tr Aylık süreli yayındır. Kapak Deseni: Utkucan AKYOL 3 Yeşil DOSYA: ORHAN KEMAL “... istersen ayrıl benden, kendine yeni bir yol çiz, beklemekle geçirme en güzel yıllarını. Çünkü karıcığım, biliyorum ki buradan çıktıktan sonra daha da zor ve yoksulluk içinde geçecek hayatımız” ORHAN KEMAL’İ ÖLÜMÜNÜN 47. YILINDA SAYGIYLA ANIYORUZ ÖZGÜL APEÇE bir ağabeyim var, der ki: Eski pabuçlarımızdan zenginlerimiz ASIL adı Mehmet Raşit Öğütçü utansın!..” deyince gözleri doldu. olan Orhan Kemal, şiirle başladığı Bu sözler on yedi yaşında zenginliği yazın hayatını, Nazım Hikmet’in de fakirliği de görmüş bu genç yönlendirmesiyle roman ve öyküyle adamın aklından hiç çıkmayacaktı. sürdürdü. Aralarında Ekmek Kavgası, Eleni, bir gün ardında en ufak bir Bereketli Topraklar Üzerinde, 72. iz bırakmadan Lübnan’dan ansızın Koğuş ve Gurbet Kuşları’nın da kaçıp gitti. Mehmet Raşit onu her olduğu çok sayıda eser verdi. yerde aradı ama nafile bir çabaydı. Varlıklı ve köklü aileler sahip Yıllar sonra “ilk aşk kolay kolay oldukları her şeyi bir gün yitirebilir unutulmuyor” diyecek ve ünlü bir ve hayata sıfırdan başlamak zorunda yazar olunca kendisinde ilk sosyal kalabilir. Böyle durumlarda yapılması uyanışın Eleni adındaki bu Rum kızı gereken hayata dört elle sarılmak ve ile başladığını söyleyecekti. çok çalışmaktı. O yıllarda herkes bunu Mehmet Raşit, Eleni gittikten bir bilirdi. On yedi yaşındaki Mehmet yıl sonra babasından izin kopararak, Raşit de... Adana’ya geri döndü. Artık Mehmet Raşit’in babası Abdülkadir babaannesinin yanında kalıyordu. Kemali Bey, Birinci Büyük Millet Günlerini sokak aralarında futbol Meclisi’nde milletvekilliği yapmış, oynayarak ya da diğer tüm Adanalı onun hayatındaki tüm kötülüklerin ranzasının üstünde şiirler yazıyordu. dergilerinde yayınlanıyordu. Karlı bir hatta vekiller heyetinde adliye gençler gibi kahvelerde geçiriyordu. sorumlusu kendisiymiş gibi Raşit Kemali adıyla dergilere aralık sabahında şiirlerinden başını bakanlığı görevini üstlenmiş, bir yıl Mehmet Raşit’in ölene kadar sürecek Bu tanışmadan hissediyor, bu hatayı düzeltmeye gönderdiği bu ilk şiirlerinden kaldırdığında, cezaevine hayatının öncesine kadar Adana’nın önde gelen olan kahvehane tutkusu o yıllarda çalışıyordu. Güzide otuzunda, bazıları Yedigün ve Yeni Mecmua yönünü değiştirecek yeni bir konuğun zenginlerinden biriydi. Ama 1930 başladı. sadece Mehmet ise on dokuzundaydı. dergilerinde yayımlanınca kendine geldiğini gördü: Gelen Nazım yılında, Abdülkadir Kemali Bey’in, Kahvehanelerde tanışıp dost birkaç hafta sonra Mehmet Raşit, bir gün Güzide’den olan güveni de arttı. Ama askerliğinin Hikmet’ti. Mehmet Raşit, büyük bir Adana’daki büyük ahşap konağının olduğu biri, İsmail Usta, Mehmet nüfusunu istedi. Evlenmeye karar bitmesine sadece kırk gün kala, heyecanla ve ev sahibi inceliği ile alt katında kurduğu Ahali Cumhuriyet Raşit’in hayatını değiştirdi, İsmail Mehmet vermişti. Ama Güzide, bu çok okuduğu kitaplar başına bela oldu. onu cezaevi müdürünün odasının Fırkası kapatılınca her şey birdenbire Usta, onun yılar sonra yazacağı Raşit, Nazım sevdiği genç adama, onu tertemiz Nazım Hikmet’i ve Maksim Gorki’ kapısında karşıladı. değişiverdi. Tek partili yeni Türkiye Cemile romanındaki İzzet Usta gibi, Hikmet’ in genç kızların beklediğini söyleyerek yi okuyordu. Bu kitaplar sakıncalı Bu tanışmadan sadece Cumhuriyeti’nde siyasi muhalif kitaplara meraklı biriydi. Bu genç kendisini unutması tavsiyesinde bulunmuştu. Üstüne üstlük bu genç birkaç hafta sonra Mehmet olmanın bedeli ağırdı. Abdülkadir adama pek çok kitap verdi. Mehmet koğuşuna bulundu. Bu sözler Mehmet Raşit’in adamın Nazım Hikmet’ten ve onun Raşit, Nazım Hikmet’ in koğuşuna Kemali Bey, partisi kapatıldığı halde Raşit’in okul yılları boyunca nefret taşınmıştı bile. sevgisini daha da büyüttü. Ama şiirlerinden övgüyle bahsettiği de taşınmıştı bile. Kısa zamanda dost muhalefeti sürdürünce, ödediği bedel ettiği edebiyatla barışması da bu Güzide’de tıpkı Eleni gibi bir gün duyulmuştu. Tezkeresine kırk gün olmuşlardı. Bu dostluğa sığınan çok daha ağır oldu, ailesini de yanına sayede oldu. Kısa zamanda dost aniden ortadan kayboluverdi. kala, yirmi beş yaşındaki Mehmet genç şair, bir gün üstadına şiirlerini alarak Lübnan’a kaçmak zorunda ‘Bereketli toprakların üzerinde’ olmuşlardı. Bu Mersin’e gitmişti. O da peşinden gitti Raşit, komünist olduğu gerekçesiyle okumaya başladı ve hiç beklemediği kaldı. çalışmanın zamanı geldiğindeyse ama o Mersin’e vardığında, Güzide’yi yargılandı ve 27 Ocak 1939’ da beş bir tepki aldı. Nazım, karşısındaki Mehmet Raşit babasının peşinde tanıdığı bildiği herkes gibi çırçır dostluğa sığınan istanbul’a götüren vapuru limandan yıla hüküm giydi. genç adam hangi şiirini okumaya Lübnan’a giderken geride dantel gibi fabrikalarında işçilik, dokumacılık, genç şair, bir gün ayrılırken yakalayabildi. Bir kez daha Cezaevine girerken aklında tek bir başlarsa başlasın, “Kâfi, bir başkasına işlemeli tahta saçakları olan, yerleri kâtiplik, ambar memurluğu yani sevdiği kadın ellerinden kaçıvermişti. şey vardı: Karısı Nuriye Hanım, ilk iş geçin kardeşim” diyordu. En sonunda beyaz taşlarla süslü cumbalı eski ne iş olsa yapmaya başladı, iş üstadına şiirlerini Güzide’den sonra günler bildik ona bir mektup yazdı. “Çok gençsin. Nazım Hikmet, “Berbat. Bütün bu laf konağı, okulunu, tüm arkadaşlarını başlayınca çok sevdiği futbola veda okumaya başladı sıkıcılığına, boğuculuğuna geri döndü. Zaten hiçbir şey veremedim sana. ebeliklerine, hokkabazlıklara, affedin yani genç bir adamın sahip etmek zorunda kaldı. Ama okumayı ve hiç beklemediği Her biri birbirine benzeyen ve hızla Şimdi de beş yıllık mahkûmiyet girdi tabirimi, ne lüzumu var?” deyince olabileceği her şeyi bıraktı. bırakamıyordu. Geceleri solgun bir akıp giden monoton günlere noktayı araya, istersen ayrıl benden, kendine elindeki şiirlerle dolu bir tomar sarı Babası bir avukattı ama Lübnan lamba ışığında kelimeler arasında bir tepki aldı. ise, Mehmet Raşit’le aynı fabrikada yeni bir yol çiz, beklemekle geçirme kağıt yere düşüverdi. Hayranı olduğu tebaasından olmadığı için, Beyrut’ta mekik dokuyordu, gündüzleri ise Nazım, karşısındaki çalışan henüz on dört yaşındaki en güzel yıllarını. Çünkü karıcığım, Nazım, hayallerini yıkmıştı. Ama, mesleğini yapamıyordu. Önce çalıştığı milli mensucat fabrikasıyla, küçük bir işçi kız koydu. Nuriye biliyorum ki, buradan çıktıktan “Sizinle yakından meşgul olmak annesinin bilezikleri bozduruldu. kahvehaneler arasında... genç adam hangi adındaki bu işçi kıza âşık olmuştu. sonra daha da zor ve yoksulluk istiyorum... Yani kültürünüzle... Bilezikler karşılığında ele geçen on Bir gece hayatına aniden Güzide şiirini okumaya 1937 yılında bir mayıs gününde içinde geçecek hayatımız.” diyordu Evvela Fransızca, sonra diğer kültür altın lira sermaye ile sürgündeki lokantayı kapatmak zorunda kalınca genç bir adamdı aynı zamanda. Hem adında, kendi tabiriyle ‘bir bar evlendiler. Sadece bir yıl sonra ilk mektubunda. Nuriye Hanım büyük bir bahisleri
Recommended publications
  • The Representation of Ethnic Minorities in Twentieth Century Turkish Fiction
    The Representation of Ethnic Minorities in Twentieth Century Turkish Fiction Ruth Margaret Whitehouse School of Oriental and African Studies London University ProQuest Number: 10672680 All rights reserved INFORMATION TO ALL USERS The quality of this reproduction is dependent upon the quality of the copy submitted. In the unlikely event that the author did not send a com plete manuscript and there are missing pages, these will be noted. Also, if material had to be removed, a note will indicate the deletion. uest ProQuest 10672680 Published by ProQuest LLC(2017). Copyright of the Dissertation is held by the Author. All rights reserved. This work is protected against unauthorized copying under Title 17, United States C ode Microform Edition © ProQuest LLC. ProQuest LLC. 789 East Eisenhower Parkway P.O. Box 1346 Ann Arbor, Ml 48106- 1346 Abstract During the first half of the twentieth century, the ethnically segmented Ottoman empire was transformed into a nation state of Turkish citizens. This thesis explores and evaluates the representation of ethnic minorities in Turkish fiction against a background of demographic, political, and social change. Within this context, novels and short stories of selected writers have been studied with a view to determining differences of experience, perception and attitude. The writers include: Huseyin Rahmi Giirpmar, Halide Edip Adivar, Re§at Nuri Guntekin, Halikarnas Bahk9isi, Orhan Kemal, Haldun Taner, Sait Faik, and Ya§ar Kemal. The thesis comprises an introduction, three chapters and a conclusion. The Introduction gives a brief overview of historical events relating to demographic changes and ethnic minority status, and looks at the popular perception of minorities in the Ottoman performance arts.
    [Show full text]
  • The Poetry of Nazim Hikmet
    THE BELOVED UNVEILED: CONTINUITY AND CHANGE IN MODERN TURKISH LOVE POETRY (1923-1980) LAURENT JEAN NICOLAS MIGNON SCHOOL OF ORIENTAL AND AFRICAN STUDIES UNIVERSITY OF LONDON THESIS SUBMITTED FOR THE DEGREE OF PHD ProQuest Number: 10731706 All rights reserved INFORMATION TO ALL USERS The quality of this reproduction is dependent upon the quality of the copy submitted. In the unlikely event that the author did not send a com plete manuscript and there are missing pages, these will be noted. Also, if material had to be removed, a note will indicate the deletion. uest ProQuest 10731706 Published by ProQuest LLC(2017). Copyright of the Dissertation is held by the Author. All rights reserved. This work is protected against unauthorized copying under Title 17, United States C ode Microform Edition © ProQuest LLC. ProQuest LLC. 789 East Eisenhower Parkway P.O. Box 1346 Ann Arbor, Ml 48106- 1346 2 Abstract The thesis explores the ideological aspect of modern Turkish love poetry by focusing on the works of major poets and movements between 1923 and 1980. The approach to the theme of love was metaphorical and mystical in classical Ottoman poetry. During the period of modernisation (1839-1923), poets either rejected the theme of love altogether or abandoned Islamic aesthetics and adopted a Parnassian approach arguing that love was the expression of desire for physical beauty. A great variety of discourses on love developed during the republican period. Yahya Kemal sets the theme of love in Ottoman Istanbul and mourns the end of the relationship with the beloved who incarnates his conservative vision of national identity.
    [Show full text]
  • Wolfgang Riemann How Has Turkish Literature Been Received In
    Wolfgang Riemann How has Turkish Literature been received in Germany? Works translated from Turkish into German up to 2011. In the past, translations of Turkish literature were rare in Germany, some­ times barely two or three books per year. Interested readers were familiar almost only with the satirical writer Aziz Nesin (1915-1995), with the writer of novels Yaşar Kemal {born 1922) or the poet Nâzım Hikmet {1902- 1963). A new, bilingual selection of Hikmet's poetry has been published in 2008 under the German title "Die Namen der Sehnsucht" ("The Names of Yearn­ ing") . The volume has been translated by the poet Gisela Kraft; publisher was Ammann Verlag in Zurich. In addition, starting with the seventies of the past century, so-called "Gastarbeiterliteratur" began to appear. This literature, either written by or concerned with migrant workers, who were euphemistically called "guest workers" in Germany often suffered from bad translation. Many of these texts were full of self-pity, which did not make them more popular with German readers. Turkish aspirations to become a full member of the European Union have led to a new focus on "Turkish" topics. Islam attracts much attention in the German media, and Turkey is increasingly regarded as an Islamic country. It is in this context that Turkish literature becomes more and more popular. Therefore, many German publishers started offering Turkish authors: Feridun Zaimoğlu (born 1964) and Emine Sevgi Özdamar (born 1946) are being pub­ lished by Kiepenheuer & Witsch, Osman Engin (born 1960) by dtv, Yaşar Kemal (born 1922) by the Unionsverlag located in Zurich, Switzerland, and Yade Kara (born 1965) and Esmahan Aykol (born 1970) by Diogenes.
    [Show full text]
  • Dickinson, Translating Surfaces
    Translating Surfaces: A Dual Critique of Modernity in Sabahattin Ali’s Kürk Mantolu Madonna By Kristin Dickinson Rudolf Schlichter, “Hausvogteiplatz” (1926) A trailblazer in the genre of social realism in Turkey, Sabahattin Ali was a leading author of the early Republican period.1 Based on his diverse experiences, Ali’s novels 1 The early Republican period refers to the single party period of the Turkish Republic and the first four years of the multi-party system (1923–50). Social realism developed out of the nationalist literature of the very early Republican era (approximately 1923–32), which was often allegorical in nature. Representatives of social realism strove for a realistic portrayal of daily life; the short stories of Sait Faik, for example, depict in beautiful detail the life of Istanbul’s lower classes and ethnic minorities. The novels of writers such as Orhan Kemal and Yaşar Kemal grew out of the social realist Transit: A Journal of Travel, Migration and Multiculturalism in the German-speaking World © by the University of California, Berkeley. ISSN 1551-9627. http://german.berkeley.edu/transit/ 2 | Kristin Dickinson / Translating Surfaces and short stories cover a diverse range of subject matters, from the social fabric of rural Anatolian life to the intellectual and bohemian circles of pre-World War II Istanbul. Well read in Marxist literature, Ali was a committed socialist, and was often imprisoned for his criticism of the state and the single party system, yet his literary texts rarely contained outright political commentary. Drawn to social outsiders and lonesome figures on the margins of society, Ali weaves socially critical information into these characters’ inner monologues, identity crises and ill-fated love stories, creating a form of social commentary his good friend and fellow author Pertev Naili Boratav described as psychological realism.2 Kürk Mantolu Madonna (The Madonna in the Fur Coat, Madonna im Pelzmantel)3 is an excellent example of how such diverse elements come together in Ali’s work.
    [Show full text]
  • 2014-2015 Öğretim Yılı Kataloğu
    FACULTY OF HUMANITIES The Faculty of Humanities was founded in 1993 due to the restoration with the provision of law legal decision numbered 496. It is the first faculty of the country with the name of The Faculty of Humanities? after 1982. The Faculty started its education with the departments of History, Sociology, Art History and Classical Archaeology. In the first two years it provided education to extern and intern students. In the academic year of 1998-1999, the Department of Art History and Archaeology were divided into two separate departments as Department of Art History and Department of Archaeology. Then, the Department of Turkish Language and Literature was founded in the academic year of 1999-2000 , the Department of Philosophy was founded in the academic year of 2007-2008 and the Department of Russian Language and Literature was founded in the academic year of 2010-2011. English prep school is optional for all our departments. Our faculty had been established on 5962 m2 area and serving in a building which is supplied with new and technological equipments in Yunusemre Campus. In our departments many research enhancement projects and Archaeology and Art History excavations that students take place are carried on which are supported by TÜBİTAK, University Searching Fund and Ministry of Culture. Dean : Prof. Dr. Muhsin MACİT Vice Dean : Assoc. Prof. Dr. Feriştah ALANYALI Vice Dean : Asst. Prof. Dr. Erkan İZNİK Secretary of Faculty : Murat TÜRKYILMAZ STAFF Professors: H. Sabri ALANYALI, Erol ALTINSAPAN, İhsan GÜNEŞ, Bilhan KARTAL,
    [Show full text]
  • Orhan Kemal'in Romancılığı
    Cumhuriyet AYRICA PARA ÎLE SATILMAZ ları, içinden kabaran direnme« kalabalık zenaatçt ailesini sür­ leri yenemeyişidir. düremez. Ezilir, pamuk tarlala­ Onun romanlarının ikinci bö­ rında yokluğun son basamakla­ lümünde, «Adana’da toprak ve rına kadar yuvarlanırlar. Yaş­ fabrika işçilerinin dünyası» m lı ve topal Eskici, oğul ve torun anlatan altı büyük roman var­ kalabalığı karşısında, eski öz­ dır, Bu bölümün ilk eseri ^ «Be­ lemleri ve tutkuları ile töreden reketli Topraklar Üzerinde» kalma eski baba tipinin gülünç (1954), Çukurova’ya inen mev­ bir kuklası hâline düşer, Or­ O. Kemal’in sim işçilerinin, tarlalarda, fab­ han Kemal’in geçim derdinden rikalarda, tanımaya ve anlama­ soluk alabildikçe güçlü eserle­ ya çabaladıkları karışık bir iş re ulaşabildiğini açıkça ortaya fahir dünyasının şartlarına ayak uy­ koyan bir örnektir bu eseri. durmaya çabalayışları tasvir e- «Kanlı Topraklar» (1963) de, diliyordu. Çırçır fabrikalarında­ 1934 yıllarını« Çukurova’sından, ki ağır çalışma koşullarını, ge­ bereketli topraklar ve fabrika­ önger ce işçilerinin makine gürültüle­ lar çevresinde, altta ezilen iş­ edebiyata ri arasında, oradan oraya koşuş çi ve ırgatlar kalabalığının üs­ malarını anlatırken, yeni ve bü tünde, birbirleriyle dalaşarak yük bir genişliğe ulaşıyordu. palazlanan tilki-soy iş adamları­ Okuyanları şaşırtan bir iş ce­ nın amansız, çetin, kanun ve henneminden, üstü yeni açılan töre dışı savaşlarını anlatıyor­ bir alt dünyadan haber veriyor­ du. Fabrika kâtipliğinden pat­ du. Bozkır’dan yeni inen şaş­ ron damatlığına, oradan ağalı­ kın gurbetçilerin, ejderhalar ğa ulaşan yolda yürüyen Topal girişi üzerine notlar gibi soluyan şirret makinalar Nuri, onun en canlı tiplerinden karşısında saf ve şaşkın bocala­ biridir. İş hayatında haşarılı yışlarını anlatırken, geride kal­ olanların ne ölçüde pis olabile­ mış bir çağın insanları ile ileri ceklerini anlatırken, çok iyi ta­ bir çağın tekniğinin karşı kar­ nıdığı çevreleri yansıtıyordu.
    [Show full text]
  • Two Th Century Ottoman Sufi Mysteries
    Two th Century Ottoman Sufi Mysteries – An Historiographical Essay Part II: The Case of Ümmi Kemal* Bill Hickman** XV. Yüzyıl Osmanlı Sufiliğinde İki Esrarlı Nokta – Tarih Yazıcılığı Açısından Bir Deneme Bölüm II: Ümmi Kemal Örneği Öz Onbeşinci yüzyıl Anadolu tekke edebiyatında Ümmi Kemal iyi bilinen bir şairdir. Ancak Divanı’nda geçen isimler haricinde hayatı hakkında pek az bilgi vardır. Pek detaylı olmasa da Divanı’ndan Safevi tarikatı mensuplarıyla olan ilgisi anlaşılır. Kemal’in yaşadığı devire yakın menkıbevi kaynaktaki bir hikaye onun katledildiğini ima eder ve sonraki biyografilere temel oluşturur. Bu menkıbevi kaynak yeterince incelenmemiştir. 2008’de Hayati Yavuzer, Kemal’in hayatı ve Divanı hakkında uzun yıllar boyu bu konudaki esas anlatı olarak kalacak kapsamlı bir kitap yayımlamıştır. Yine de Kemal’in hayatının sonu hakkındaki belirsizlik devam etmektedir. Bu yazıda, makalenin birinci kısmında olduğu gibi (Birinci Kısım, “Eşrefoğlu’nun Sonu Ne Oldu?”) birincil kaynakların pek de ipucu vermeyen dilinin ötesine geçip bir şair ola- rak Kemal’in ününün yaygınlığına rağmen neden tarihi bir şahsiyet olarak karanlıkta kaldığını incelemeyi hedefliyorum. Bir 15. yy. eseri olan Anonim Velayetname, Ümmi Kemal’i yine ünlü ama karanlıkta kalmış bir başka şahsiyet olan Sultan Şücaüddin’le ilişkilendirir. Makalenin sonundaki ekte Anonim Velayetname’nin bu kısmının İngilizce çevirisi ve açıklamalar verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Ümmi Kemal, Sultan Şücaüddin, Hayati Yavuzer, Osmanlı mutasavvıf şairler, menâkıbnâmeler * The following essay was originally intended as a chapter of a book, tentatively titled and prematurely announced as “Two Tekke Poets”. That project did not come to fruition. Despite the lapse of time this essay benefitted from the comments of V. L. Menage and the late Andreas Tietze, both of whom read a draft of that chapter.
    [Show full text]
  • M.Ü. Türkiyat Araştirmalari Enstitüsü
    M.Ü. TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ TEZİN HAZIRLANDIĞI HAZIRLAYANIN DANIŞMANIN GİRİŞ TEZİN ADI TÜRÜ ANABİLİM DALI BİLİM DALI ADI SOYADI ADI SOYADI YILI YL Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi * Serdar Can Dr.Öğr.Üyesi Ali Karaca 1989’daki Bulgaristan’dan Göçün Trakya’nın Toplumsal Yapısına Etkisi 2014 2009 YL Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi * Şahin Gül Doç.Dr. Ş. Can Erdem İşgal İstanbulu’nda Bir Gazete: Söz (1918-1919) YL Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi * Alpaslan Yiğit Prof.Dr. Kemalettin Kuzucu II.Meşrutiyet Döneminde Üç Gazete (1908) YL Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi * Nazlı Şen Prof.Dr. Kemalettin Kuzucu R.1339 / M.1923-1924 Tarihli Millî Nevsâl’in Transkripsiyon ve Değerlendirmesi YL Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi * Ediz Kırkağaçlıoğlu Doç.Dr. Arzu Meryem Demirkıran Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne Uzanan bir Okulun Hikayesi: İstanbul Amerikan Kız Koleji (1871-1932) YL Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi * Volkan Aşıcı Prof.Dr. Vahdettin Engin İstanbul Gazetelerinde Yayınlanmış Siyasi Hatıraların Kataloğu (1923-1950) YL Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi * Oğuz Yücel Doç.Dr. Ali Satan Kıbrıs’ta Türklere Karşı İşlenen Uluslararası Suçlar YL Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi * Murat Ellialtı Doç.Dr. Ali Satan Dr.Durmuş Hocaoğlu'nun Hayatı, Fikirleri ve Eserleri YL Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi * Soner Topaloğlu Prof.Dr. Okan Yeşilot Kore Harbinde Yayınlanan Kutup Yıldızı Gazetesi (1950-1955) YL Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi * Umut Tan Sarıgül Doç.Dr. Emel Poyraz Türk Basınında Sekiz (8) Yıllık Kesintisiz Eğitim Üzerine Bir Araştırma YL Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi * Hasan Basri Pehlivan Dr.Öğr.Üyesi Ali Karaca Türk Anayasalarında Egemenlik Kavramı ve Tarihsel Gelişimi DR Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi * Atakan Büyükdağ Doç.Dr.
    [Show full text]
  • Fictional Displacements: an Analysis of Three Texts by Orhan Pamuk
    Fictional Displacements: An Analysis of Three Texts by Orhan Pamuk Hande Gurses A Thesis submitted in fulfilment of the requirements for the PhD Degree at UCL June 2012 I, Hande Gurses confirm that the work presented in this thesis is my own. Where information has been derived from other sources, I confirm that this has been indicated in the thesis. 2 To my parents Didem & Haluk Gurses 3 Abstract This study aims to discuss the structural and contextual configuration of three books by Orhan Pamuk: The White Castle, My Name is Red and Istanbul: Memories of a City. The central line of enquiry will be the possibility of representing identity as the attempt to capture the elements that make the ‘self’ what it is. Without limiting my analysis to an individual or national definition of identity, I will argue that Pamuk, writing through the various metaphysical binaries including self/other, East/West, word/image, reality/fiction, and original/imitation, offers an alternative view of identity resulting from the definition of representation as différance. I will argue that within the framework of Pamuk’s work representation, far from offering a comforting resolution, is a space governed by ambivalence that results from the fluctuations of meaning. Representation, for Pamuk, is only possible as a process of constant displacement that enables meaning through difference and deferral. Accordingly the representation of identity is no longer limited to the binaries of the metaphysical tradition, which operate within firm boundaries, but manifests itself in constant fluctuation as ambivalence. Within this framework I will suggest that Pamuk’s works operate in that space of ambivalence, undermining the firm grounds of metaphysics by perpetually displacing any possibility of closure.
    [Show full text]
  • Orhan Kemal'in Hayatı Ve Eserleri
    T.C. MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SİNEMA-TV ANA SANAT DALI SİNEMA-TV PROGRAMI ORHAN KEMAL’in HAYATI, ESERLERİ ve ORHAN KEMAL UYARLAMALARININ TÜRK SİNEMASINDAKİ YERİ (Yüksek Lisans Tezi) Hazırlayan: 20036062 Rahşan Yıldız Eyigün Danışman: Doç. Asiye Korkmaz İstanbul-2006 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ............................................................................................................................. I ÖZET ..............................................................................................................................II SUMMARY ...................................................................................................................IV RESİM LİSTESİ...........................................................................................................VI GİRİŞ ...........................................................................................................................VII 1 ORHAN KEMAL’in HAYATI ve ESERLERİ....................................................1 1.1 Eserleri: Şiir, Hikaye, Roman, Oyun, Senaryo ........................................... 1 1.2 Baba Evi’nden Avare Yıllar’a .................................................................... 5 1.3 Sosyal Uyanışta İlk Kıvılcım.................................................................... 11 1.4 Evlenme: Cemile....................................................................................... 13 1.5 Hapishane Yılları .....................................................................................
    [Show full text]
  • TURK 101 DÖNEM ÖDEVİ İÇİN KİTAP LİSTESİ ROMAN Adalet Ağaoğlu
    TURK 101 DÖNEM ÖDEVİ İÇİN KİTAP LİSTESİ ROMAN Adalet Ağaoğlu / Bir Düğün Gecesi Ahmet Hamdi Tanpınar / Saatleri Ayarlama Enstitüsü Ahmet Hamdi Tanpınar / Sahnenin Dışındakiler Ahmet Ümit / Beyoğlu Rapsodisi Amin Maalouf / Semerkant Asturias / Sayın Başkan Attilâ İlhan / Sırtlan Payı Ayla Kutlu / Bir Göçmen Kuştu O Ayşe Kulin / Gizli Anların Yolcusu Ayşegül Devecioğlu (2008 Orhan Kemal Roman Armağanı) / Ağlayan Dağ, Susan Nehir Balzac / Eugenie Grandet Balzac / Goriot Baba Barış Bıçakçı / Bizim Büyük Çaresizliğimiz Behçet Çelik / Soluk Bir An Buket Uzuner / İki Yeşil Su Samuru Carlos Fuentes / Koca Gringo Carlos Fuentes / Körlerin Şarkısı Çiğdem Sezer / Aşklar ve Baharatlar / Daniel Pennac / Okul Sıkıntısı Dickens / Büyük Ümitler Dostoyevski / Suç ve Ceza Emile Zola / Germinal Erendiz Atasü / Dağın Öteki Yüzü Erendiz Atasü / Bir Yaş Dönümü Rüyası Ernest Hemingway / Güneş de Doğar Ernest Hemingway / Yaşlı Adam ve Deniz Eva Tucker/ Çev. Şemsa Yeğin / Berlin Bir Mozaik Fakir Baykurt / Yılanların Öcü Ferit Edgü / O Franz Kafka / Dava Füruzan / Kırkyedililer George Orwell / Bin Dokuz Yüz Seksen Dört Gogol / Ölü Canlar Günter Grass / Çev: İlknur Özdemir / Yengeç Yürüyüşü H. Melville / Moby Dick Halide Edip Adıvar / Ateşten Gömlek Harper Lee / Bülbülü Öldürmek Hasan Ali Toptaş / Bin Hüzünlü Haz Henrich Böll / Saat Dokuz Buçukta Bilardo Hıfzı Topuz (Biyografik Roman) / Hava Kurşun Gibi Ağır(Nâzım Hikmet) Hıfzı Topuz (Biyografik Roman) 2008 Afrika Barış ve Dostluk Ödülü / Kara Çığlık İ. Andriç / Drina Köprüsü İhsan Oktay Anar / Puslu Kıtalar Atlası
    [Show full text]
  • Multi-Dimensional Functions of Ottoman Poetry
    İslâm Araştırmaları Dergisi, Sayı 17, 2007, 79-101 Multi-Dimensional Functions of Ottoman Poetry Vildan Serdaroğlu* Ottoman poetry has been generally recognized as a literary corpus and assessed with aestetic and literary criteria within its own limits. However, according to recent studies it has multifunctional features that relate to many arts. Ottoman poetry increased its own function by serving other arts and fields to the same extent that the political and economic success affected artistic inclinations during the sixteenth century. In particular, literary texts that were inscribed on architectural monuments, artistic works in themselves, both increased the aesthetic features of the edifice and made contributions to the field of history and art history by adding literary, artistic, historical and biographical rich- ness and value. This is the multifunctional aspect of Ottoman poetry. Chronograms, epigraphs and inscriptions, which are the intersections of poetry and architecture, are essential examples of this multifuncti- onal feature. This study aims to examine the multidimensional func- tions of poetry as reflected in the inscriptions, epigraphs and chrono- grams that have been engraved on architectural monuments, such as mosques, fountains, hospitals, baths, tombs, shrines and gravestones. Since this study focuses only on the 16th century, it will make contri- bution to the few number of works that have been written in this field, in which literature meets architecture, which to date have been mainly concerned with later eras, like the 17th, 18th and 19th centuries. Key words: Ottoman poetry, architecture, chronograms, inscriptions, epigraphs. Literary Representations on Architectural Structures: Chronograms, Epigraphs and Inscriptions To date, Ottoman poetry has been known generally as a literary corpus and assessed with aestetic and literary criteria within its own limits.
    [Show full text]