Bir Keşf-I Kadim Olarak Büyük Doğu Ve Necip Fazıl

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

Bir Keşf-I Kadim Olarak Büyük Doğu Ve Necip Fazıl Bir Keşf-i Kadim Olarak Büyük Doğu Ve Necip Fazıl BİR KEŞF-İ KADİM OLARAK BÜYÜK DOĞU VE NECİP FAZIL Büyük Doğu yani “Doğunun doğuşu”. “Rüzgardan hafif topuklarla içimizdeki iklimlere doğru ruhani ve ince bir sefer” ediş hali. “Büyük Doğu, İslamiyet’in emir subaylığı…” “Büyük Doğu, İslam içerisinde ne yeni bir mezhep, ne de yeni bir içtihat kapısı…” Sadece “Sünnet ve Cemaat Ehli” tabirinin ifadelendirdiği mutlak ve pazarlıksız çerçeve içinde, olanca saffet ve asliyetiyle İslamiyet’e yol açma geçidi; ve O’nu eşya ve hadiselere tatbik etme işi…”[1] Bu durumda Büyük Doğu bir keşf-i kadimdir. Allah Resulü’nden (s.a.v.) günümüze kadar intikal eden İslami anlayışın keşif ve tatbikinden ibarettir. Bidayeti Mevcut haliyle Büyük Doğu, İslam’ın zuhuruyla başlar. Mazrufunu sahabenin mücadele tarzı doldurmaktadır. Tarih içerisinde görülen Büyük Doğu’nun sahabe devrinden tek farkı zarf değişikliğidir. Fakat zarf, mazrufa (sahabe devrine) nispetle kendini kıymetlendirirken “köle, bir emir subayı” olduğuna vurgu yapar. Yani Allah Resulü (s.a.v.) ve sahabeden intikal eden manaya bağlı kalmak Büyük Doğu’nun esasını teşkil eder. İlkeleri Büyük Doğu’nun mazrufunda pazarlıksız iman, tefekkür, amel ve dava şuuru vardır. Orada “iman” her şeyden öndedir. Mümin, tefekkürden önce “Ne getirdin, götürdün bildirdinse amenna” deme bahtiyarlığına erer. Tefekkür, iman ettikten sonra başlar ve Allah’ın zatı dışında her şeyi kapsamı içerisine alır. Amel imandan sonra gelir ve “salih” olabilmesi için de İslam’ın belirlediği esaslar çerçevesinde kıymetlendirilir. Bütün bunların neticesinde müminde gözünü kırpmadan her şeyini feda edebilecek bir dava ruhu tezahür eder. Sahabe imanla başlayıp dava şuuru ile kemale eren meratibi en güzel şekilde ortaya koyan insanlık tarihinin en muazzez kuşağıdır. İslam’a teslimiyetlerinde yanlışı tayin etmenin müessisi felsefenin en küçük bir tesiri yoktur. İman noktasında ki teslimiyetlerini muşahhas hale getirebilmek için şöyle bir örnek verilebilir: “Allah Resulü (s.a.v.) bir bedeviden at satın alır. Atın parasını ödemesi için bedeviye kendisini takip etmesini söyler. Allah Resulü (s.a.v.) hızlı, bedevi ise yavaş bir şekilde yürür. Yol boyu insanlar bedeviye atı satması için fiyat teklif ederler. Yeni müşteriler, Allah Resulü’nün atı satın aldığından habersiz halde bedevi ile pazarlığa başlarlar. Bedevi, Efendimiz’i (s.a.v.) çağırıp “eğer bu atı satın alırsan al, aksi takdirde onu satıyorum.” der. Bedevinin ifadelerini duyan Allah Resulü (s.a.v.) “ben senden onu satın almadım mı?” diye sorar. Bedevi: – Hayır! Vallahi ben onu sana satmadım. – Bilakis ben onu senden satın aldım. – Aldığına dair şahit getir. Bedevi ile Allah Resulü’nün (s.a.v.) konuşmasına tanıklık eden sahabilerden Huzeyme b. Sabit (r.a.) atın sahibine: “Şehadet ederim ki sen atı Allah Resulü’ne sattın.” der. Hadise üzerine Allah Resulü (s.a.v.) Huzeyme’ye yönelip “Neye göre şehadet ediyorsun?” diye sorar. Huzeyme: – Senin tasdikinle Ya Rasulellah. [2] – Huzeyme kime şehadet ederse tek başına onun şehadeti yeterli olur.[3] Huzeyme b. Sabit, Efendimiz’in (s.a.v.) atı satın aldığını görmedi fakat O’na (s.a.v.) şehadet etmekten de imtina etmedi. Biliyordu ki O (s.a.v.) yanlış bir beyanda bulunmaz. Bu örnekte de görüldüğü gibi Büyük Doğu’nun esasında mazruf itibariyle ilk olarak sahabede temsil edilen kayıtsız şartsız teslimiyet vardır. İmanı, tefekkür izler. Mümin iman eden bir kalple tefekküre başlar. Müçtehit sahabilerde tefekkür en üst derecedir. Yemen’e vali olarak gönderdiği Muaz b. Cebel’e “neye göre hükmedeceksin?” diye soran Allah Resulü (s.a.v.) Muaz’dan şu cevabı almıştır: “Öncelikle Kur’an’a bakarım. Onda bulamazsam Sünnet’e müracaat ederim. Onda da bulmazsam Kur’an ve Sünnet’e bakarak içtihat ederim.” Ashab, Kur’an ve Sünnet’ten beslenen tefekkürleriyle devletler idare edecek çapa ermiştir. Sahabenin bildikleriyle amel etmesi o kadar malumdur ki bunu örneklendirmek ameli yönlerini sınırlandırır. Ashapta ki iman, tefekkür ve salih amelin neticesinde muazzam bir dava şuuru inkişaf etmiştir. Öyle ki inandıkları din-i mübin uğranda can ve mallarını feda etmekte tereddüt etmemişlerdir. Bu noktayı şerheden anekdotların en güzellerinden birisi Süheyb-i Rumi’ye aittir. Suheyb (r.a.) hicret etmek istediğinde Kureyş’ten bir grup insan yoluna çıkar, gitmesine mani olmak ister. Bunun üzerine Süheyb atından iner, kılıfından okları çıkarır, yayını eline alır ve çevresini kuşatan insanlara “Ey Kureyş topluluğu! Hepinizden daha iyi ok attığımda şüpheniz yoktur. Allah’a yemin olsun ki heybemdeki oklar bitinceye kadar bana yaklaşamazsınız. Oklar bitince kılıcımı alır elimde ondan bir parça kalıncaya kadar sizinle savaşmaya devam ederim.” Suheyb’in hicret noktasında ki kararlığını gören Kureyşliler şöyle derler: – Mekke’ye fakir olarak geldiğin halde şimdi zengin olarak gitmene müsaade etmeyiz. Mekke’de malını bıraktığın kişiyi bize göster seni serbest bırakalım. – Malımın yerini söylersem beni serbest bırakır mısınız? – Evet. Suheyb malını Kureyşlilere bildirince onu serbest bıraktılar. Medine’ye gelip Hz. Resulullah’ın huzuruna vardığında hakkında şu ayet iner:[4] “İnsanlardan öyleside vardır ki, Allah’ın rızasını kazanmak için kendini feda eder.”[5] Büyük Doğu idealinin dört ana unsurundan birini teşkil eden dava şuuru en canlı şekliyle sahabede görülmektedir. Tarihi Süreç Tabiun ve müçtehit imamlar devri, Büyük Doğu idealinin mazruf itibariyle varlığını koruduğu devrelerdir. Sonrasında zaman zaman fetretler görüldü. Derin kırılmalar yaşandı. Büyük Doğu’nun asli renkleriyle tekrar sahne alışı Devlet-i Aliyye zamanına rastlar. Bu dönemdeki Büyük Doğu idealini anlayabilmek için Onun millet bünyesine nisbetle konumunu kıymetlendirmek gerekmektedir. Üstat Necip Fazıl “Gençliğe Hitabesi”nde şöyle demektedir. “Devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk iki buçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hakimiyetle süsleyici; üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrını, Allah’ın Kur’an’ında ‘belhüm adal’ dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da işgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, Türk’ü madde plânında kurtardıktan sonra ruh plânında helâk edici tam dört devre bulunduğunu gören… Bu devirleri yükseltici aşk, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi… Beşinci devrenin kapısı önünde dimdik bekleyen bir gençlik…”[6] Devlet-i Aliyye’nin yedi asırlık hayatının ilk üç asrı Büyük Doğu idealinin iman, tefekkür, amel ve dava şuuru itibariyle bir bütün olarak algılandığı dönemdir. Bu dönemde ilim meclislerinde bir derinlik vardır. Mucaz ve muciz hocalar meseleleri öylesine tafsil etmişlerdir ki ne ibare de, ne de manada problem kalmıştır. Bu devrin kudretli alimleri Hocazade, Molla Hüsrev, İbn Kemal, Ebussuud,…, sanattan siyasete kadar hayatın bütün şubelerini irfanla beslemişlerdir. İlim, fikir ve sanat bütünlükte mânâ bulan vücut gibi algılanmıştır. Alet ilimleriyle âli ilimler iç içe okutulmuştur. İlim tarihi düşünce tarihinden, düşünce tarihi sanat tarihinden ayrı değildir. Naklin konuştuğu yerde akıl susmuş, aklın konuştuğu yerde nakil referans kabul edilmiştir. Zevahiri yazan kalem susunca, ruhun amentüsünden bahseden kalemler konuşmuştur. Müşahhasın zirvesinde mücerredin sahanlığı vardır, oradan son noktaya veliler adam taşımıştır. İlim, siyasetin üzerinde görülmüş, Bâkî şiirini medreseden beslemiş, Sinan imarete nakış nakış “İslam şehir ahlakı”nı işlemiştir. Devlet idaresinden, sanata kadar her noktaya bilgelik hakim olmuştur. Bu ilk iki buçuk asrın sonlarına doğru muhkem Büyük Doğu idealinde kırılmalar görülür. Aydınlanma Devri’nin şımarık aklı kimi Müslümanların zihinlerini karıştırır. Münkir akıl etkin oldukça kırılma daha da derinleşir. Neticede ilim fikirden, fikir ilimden nefret eder. Hayatın gerçeklerinden tecrit edilerek yetiştirilen aydınlar gürühu yaralanan zihinleri tedavi etmekte güçlük çekerler. Medresenin boynuna “Gerici” yaftasının asılması yeni kuşağın ondan, dolayısıyla da ulemadan uzak durmasına zemin hazırlar. Muzdarib insanlar medrese yerine Batı tarzı eğitim veren kurumlara, onların müfredatına sığınır. Büyük ruhlu alimlerin açıklamalarına “tedavi kabul etmeyen ölü vucutlar” gibi kayıtsız kalınır. Bu fotoğraf Üstadın “kaba softa ve ham yobaz” diye tavsif ettiği insanların ürünüdür. Son bir asır ise “hayvandan daha aşağı taklitçilerin” egemen olduğu dönemdir. Bu dönem tarihin çeşitli devirlerinde yaşanan bütün fetretlerden daha karanlıktır. Zira bu devirde müslümanların zihinleri çeşitli ideolojilerin tutsağı olmuştur. Esareti en kapsamlı yaşayanların başında ise Ziya Gökalp gelmektedir. Zihni karıştırıldığı sıralarda medresede okumakta idi. En son Gazzali’nin “el-Munkız-u mine’d-Delâl”ini okumuştu. Mağdurlardan Tevfik Fikret, saliha bir kadının çocuğuydu. Annesi hac yolunda vefat etmişti. “Eve Dönen Şair” Yahya Kemal, Nazım Hikmet’in hocasıydı. Bu yüzdendir ki Nazım hayatının ilk yıllarında İslam Medeniyetini övücü şiirler kaleme almıştı. Ziya Gökalp Abdullah Cevdet, Fikret ruhsuzluk ve Nazım Moyakowski ile tanışıp zihinlerini Batılı Adam’a ait ideolojilerle tahrip edince, onları tekrar medreseye götürüp İbn Kemal çapındaki alimlerle meclise alamadık. Çünkü bu dönemde “kaht-ı rical” yaşanmakta idi. Aydınımızın sorununu “fizik ötesi” dünyada çözecek “ulu hocalardan” yoksunduk. Bu dönemde, Sultan II. Abdülhamid bir diriliş koridoru açtı. Fakat O koridoru aydınlatacak münevverleri bulamadı. “O bir arslandı fakat pençeleri yoktu.” Batıyla münasebetimiz normal değildi. İç ve dış organları tersyüz edilen adam gibiydik. Korunması gereken uzuvlarımız
Recommended publications
  • Network Map of Knowledge And
    Humphry Davy George Grosz Patrick Galvin August Wilhelm von Hofmann Mervyn Gotsman Peter Blake Willa Cather Norman Vincent Peale Hans Holbein the Elder David Bomberg Hans Lewy Mark Ryden Juan Gris Ian Stevenson Charles Coleman (English painter) Mauritz de Haas David Drake Donald E. Westlake John Morton Blum Yehuda Amichai Stephen Smale Bernd and Hilla Becher Vitsentzos Kornaros Maxfield Parrish L. Sprague de Camp Derek Jarman Baron Carl von Rokitansky John LaFarge Richard Francis Burton Jamie Hewlett George Sterling Sergei Winogradsky Federico Halbherr Jean-Léon Gérôme William M. Bass Roy Lichtenstein Jacob Isaakszoon van Ruisdael Tony Cliff Julia Margaret Cameron Arnold Sommerfeld Adrian Willaert Olga Arsenievna Oleinik LeMoine Fitzgerald Christian Krohg Wilfred Thesiger Jean-Joseph Benjamin-Constant Eva Hesse `Abd Allah ibn `Abbas Him Mark Lai Clark Ashton Smith Clint Eastwood Therkel Mathiassen Bettie Page Frank DuMond Peter Whittle Salvador Espriu Gaetano Fichera William Cubley Jean Tinguely Amado Nervo Sarat Chandra Chattopadhyay Ferdinand Hodler Françoise Sagan Dave Meltzer Anton Julius Carlson Bela Cikoš Sesija John Cleese Kan Nyunt Charlotte Lamb Benjamin Silliman Howard Hendricks Jim Russell (cartoonist) Kate Chopin Gary Becker Harvey Kurtzman Michel Tapié John C. Maxwell Stan Pitt Henry Lawson Gustave Boulanger Wayne Shorter Irshad Kamil Joseph Greenberg Dungeons & Dragons Serbian epic poetry Adrian Ludwig Richter Eliseu Visconti Albert Maignan Syed Nazeer Husain Hakushu Kitahara Lim Cheng Hoe David Brin Bernard Ogilvie Dodge Star Wars Karel Capek Hudson River School Alfred Hitchcock Vladimir Colin Robert Kroetsch Shah Abdul Latif Bhittai Stephen Sondheim Robert Ludlum Frank Frazetta Walter Tevis Sax Rohmer Rafael Sabatini Ralph Nader Manon Gropius Aristide Maillol Ed Roth Jonathan Dordick Abdur Razzaq (Professor) John W.
    [Show full text]
  • Tasavvuf Ile Ilgili Fetvalar
    TASAVVUF İLE İLGİLİ FETVALAR Hazırlayan: EBU MUAZ SEYFULLAH EL ÇUBUKABADÎ MUKADDİME Şüphesiz hamd yalnız Allah'adır. O'na hamd eder, O'ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerlerinden, amellerimizin kötülüklerinden Allah'a sığınırız. Allah'ın hidayet verdiğini kimse saptıramaz. O'nun saptırdığını da kimse doğru yola iletemez. Şehadet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O, bir ve tektir, O'nun ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed Allah'ın kulu ve Rasûlüdür. "Ey iman edenler! Âllah'tan nasıl korkmak gerekirse öyle korkun ve siz ancak müslümanlar olarak ölünüz."(Al-i İmran; 103) "Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan ve ondan da eşini var eden, her ikisinden birçok erkek ve kadın türeten Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dileklerde bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık bağlarını kesmekten de sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde tam bir gözetleyicidir."(Nisâ;1), "Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve dosdoğru söz söyleyin. O da amellerinizi lehinize olmak üzere düzeltsin, günahlarınızı da mağfiret etsin. Kim Allah'a ve Rasûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşla kurtulmuş olur."(Ahzâb;70-71) Bundan sonra, Şüphesiz sözlerin en güzeli Allah’ın Kelam’ı, yolların en hayırlısı Muhammed Sallallahu aleyhi ve 2 www.islah.de sellem’in yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan çıkarılanlarıdır. Her sonradan çıkarılan şey bid’attir ve her bid’at sapıklıktır. Her sapıklık ta ateştedir. Allah Azze ve Celle buyuruyor ki; “Siz Rabbiniz tarafından vahyedilene uyun, O’ndan başka dostlar aramayın.”(A’raf 3) “Bir şeyde ihtilafa düşerseniz, eğer Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız onu Allah’a (Kitabına) ve Rasulüne (sünnetine) döndürün”(Nisa 59) Maalesef Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in en çok sakındırdığı şeylerden olan bidatler hayat tarzı haline gelmiştir.
    [Show full text]
  • Nimetullah ARVAS NAKŞİ GELENEĞİNİN BİR TAKİPÇİSİ
    Türk Dünyası Bilgeler Zirvesi: Gönül Sultanları Buluşması ARVAS, Nimetullah (2014). “Nakşi Geleneğinin Bir Takipçisi Olan Seyyid Abdulhakim Arvasi’nin İstanbul Yansımaları”. Türk Dünyası Bilgeler Zirvesi: Gönül Sultanları Buluşması. 26-28 Mayıs 2014. 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı (TDKB). Eskişehir (http://bilgelerzirvesi.org/bildiri/pdf/nimetullah- arvas.pdf), ss.695-721 Nimetullah ARVAS* NAKŞİ GELENEĞİNİN BİR TAKİPÇİSİ OLAN SEYYİD ABDULHAKİM ARVASİ’NİN İSTANBUL YANSIMALARI 1.Giriş ilindiği gibi İslam’ın merkezi Hicazdır. Mekteb ve medresesi ise TÜRKİSTAN olmuştur demek doğru bir B tespit olacaktır. Zira İslami ilimlerin büyük bir kısmının gelişmesi, tedvini, yayılması buradan olduğu malumdur. Hadis, Tefsir, Fıkıh, Akaid gibi ilimlerin yanı sıra Tasavvufun özellikle Nakşibendiyye tarikatının doğuşu ve gelişmesi buradan başlamıştır. Nakşibendiyye tarikatı, ana vatanı Orta Asya’dan Necmeddin Kübra’ya (1145-1221) nisbet edilen Kübreviyye ve Hoca Ahmed Yeseviye (v.1166 ) nisbet edilen Yeseviyye başta olmak üzere hemen hemen diğer bütün tarikatların yerini almıştır. Nakşibendiyye tarikatının kurucusu Bahaeddin Nakşibendinin halifelerinin çoğu Buhara veya çevresinde olup, Mavaraunnehirin Farsça konuşan halklarına mensuptur.590 Şah-ı Nakşibend diye anılan Bahaeddin Nakşibend birçok kaynakta “Türk Şeyhleri” diye anılan Yesevi, Meşaihi ile irtibata geçtiği kaydetmektedirler. “Bu iki tarikat mensupları arasında etnik köken ve dile dayalı farklılıklar bulunmaktaysa da ilişkiler ve yakınlıklar daha önemlidir. Nakşibendiyye, Farsça konuşan halkların yanı sıra Türkler arasında da yaygınlık kazanırken Yeseviler, Türkçe’nin yanında eserlerinde Orta Asya’nın yaygın dili Farsça’yı da kullanmışlardır. İlk dönemde belli bir coğrafi bölgeyle sınırlı kalan tarikat, bu yakınlaşma sayesinde nüfuzunu giderek arttırmıştır.”591 Ahmed Yesevi hazretlerine Piri * Nimetullah ARVAS, Van Müftüsü. 590 ALGAR Hamid, DİA, 32. Cilt 335 sf.341 591 ALGAR Hamid, DİA, 32.
    [Show full text]
  • Currenttrends in ISLAMIST IDEOLOGY
    CurrentTrends IN ISLAMIST IDEOLOGY VOLUME 23 June, 2018 ■ ERBAKAN, KISAKÜREK, AND THE MAINSTREAMING OF EXTREMISM IN TURKEY Svante E. Cornell ■ THE MILLI MUSLIM LEAGUE: THE DOMESTIC POLITICS OF PAKISTAN’S LASHKAR-E-TAIBA C. Christine Fair ■ THE SUNNI RELIGIOUS LEADERSHIP IN IRAQ Nathaniel Rabkin ■ HOW AL-QAEDA WORKS: THE JIHADIST GROUP’S EVOLVING ORGANIZATIONAL DESIGN Daveed Gartenstein-Ross & Nathaniel Barr ■ CONFLICTS IN INDONESIAN ISLAM Paul Marshall Hudson Institute Center on Islam, Democracy, and the Future of the Muslim World CurrentTrends IN ISLAMIST IDEOLOGY VOLUME 23 Edited by Hillel Fradkin, Husain Haqqani, and Eric Brown Hudson Institute Center on Islam, Democracy, and the Future of the MuslimWorld ©2018 Hudson Institute, Inc. All rights reserved. ISSN: 1940-834X For more information about obtaining additional copies of this or other Hudson Institute publica- tions, please visit Hudson’s website at www.hudson.org/bookstore or call toll free: 1-888-554-1325. ABOUT HUDSON INSTITUTE Hudson Institute is a nonpartisan, independent policy research organization dedicated to innova- tive research and analysis that promotes global security, prosperity, and freedom. Founded in 1961 by strategist Herman Kahn, Hudson Institute challenges conventional thinking and helps man- age strategic transitions to the future through interdisciplinary studies in defense, international re- lations, economics, health care, technology, culture, and law. With offices in Washington and New York, Hud son seeks to guide public policymakers and global leaders in government and business through a vigorous program of publications, conferences, policy briefings, and recommendations. Hudson Institute is a 501(c)(3) organization financed by tax-deductible contributions from private individuals, corporations, foundations, and by government grants.
    [Show full text]
  • 12. Sınıf Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi İslam Ve Bilim - 1
    1 12. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi İslam ve Bilim - 1 1. Din, vahiy yoluyla Allah’ın gönderdiği buyruklar neticesin- 3. Bilimsel gelişmeler sayesinde insanlar hem doğa olayla- de oluşmuş sistematik bir bütündür. Bu mesajlar ve kural- rına atfettikleri bilinmezlikten bir nebze kurtulmuşlar hem lar bütününün hedefi insanın anlam arayışına cevap oluş- de doğal felaketlere karşı önlem alarak kendilerini koru- turarak hem bu dünyada hem de ahirette mutlu olmasını maya çalışmışlardır. Örneğin ilk çağlarda bazı insanlar sağlamaktır. Bilim ise Allah’ın belli yasalara bağlı olarak gök gürlemesi, şimşek çakması, güneş ve ay tutulması yarattığı evreni ve hayatı, yine onun verdiği akıl sayesin- gibi olayların tanrıların öfkelenmesi sonucu ortaya çıktı- de incelediğinden ilahî yönü olmakla beraber, insanın belli ğına inanmışlardır. Bu nedenle de korkmuşlar, tanrılara yöntemlerle oluşturduğu sistematik bir yapıdır. Başka bir kurbanlar sunmuşlardır. Bilim tabiat olaylarının nedenle- ifadeyle bilim, insanın belli konulardaki araştırmaları, de- rini açıklamış, insanların yersiz korkularını gidermelerine ney ve bulguları, akıl yoluyla ve sistematik olarak değer- katkıda bulunmuştur. lendirmesiyle ulaştığı sonuçlardır. İnsan bilim aracılığı ile Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? evrenin yasalarını keşfederek hayatı kolaylaştırmayı ve ni- hayetinde insanın mutlu olmasını sağlamayı hedeflemek- A) Bilimin, tabiat olayları ile ilgili bazı korkuları giderdiğine tedir. Bu bağlamda din ve bilimin kaynaklar ve yöntemler- B) Doğa olaylarının
    [Show full text]
  • Pico Della Mirandola Descola Gardner Eco Vernant Vidal-Naquet Clément
    George Hermonymus Melchior Wolmar Janus Lascaris Guillaume Budé Peter Brook Jean Toomer Mullah Nassr Eddin Osho (Bhagwan Shree Rajneesh) Jerome of Prague John Wesley E. J. Gold Colin Wilson Henry Sinclair, 2nd Baron Pent... Olgivanna Lloyd Wright P. L. Travers Maurice Nicoll Katherine Mansfield Robert Fripp John G. Bennett James Moore Girolamo Savonarola Thomas de Hartmann Wolfgang Capito Alfred Richard Orage Damião de Góis Frank Lloyd Wright Oscar Ichazo Olga de Hartmann Alexander Hegius Keith Jarrett Jane Heap Galen mathematics Philip Melanchthon Protestant Scholasticism Jeanne de Salzmann Baptist Union in the Czech Rep... Jacob Milich Nicolaus Taurellus Babylonian astronomy Jan Standonck Philip Mairet Moravian Church Moshé Feldenkrais book Negative theologyChristian mysticism John Huss religion Basil of Caesarea Robert Grosseteste Richard Fitzralph Origen Nick Bostrom Tomáš Štítný ze Štítného Scholastics Thomas Bradwardine Thomas More Unity of the Brethren William Tyndale Moses Booker T. Washington Prakash Ambedkar P. D. Ouspensky Tukaram Niebuhr John Colet Abū Rayhān al-Bīrūnī Panjabrao Deshmukh Proclian Jan Hus George Gurdjieff Social Reform Movement in Maha... Gilpin Constitution of the United Sta... Klein Keohane Berengar of Tours Liber de causis Gregory of Nyssa Benfield Nye A H Salunkhe Peter Damian Sleigh Chiranjeevi Al-Farabi Origen of Alexandria Hildegard of Bingen Sir Thomas More Zimmerman Kabir Hesychasm Lehrer Robert G. Ingersoll Mearsheimer Ram Mohan Roy Bringsjord Jervis Maharaja Sayajirao Gaekwad III Alain de Lille Pierre Victurnien Vergniaud Honorius of Autun Fränkel Synesius of Cyrene Symonds Theon of Alexandria Religious Society of Friends Boyle Walt Maximus the Confessor Ducasse Rāja yoga Amaury of Bene Syrianus Mahatma Phule Chhatrapati Shivaji Maharaj Qur'an Cappadocian Fathers Feldman Moncure D.
    [Show full text]
  • Transformation of Islamist Political Thought in Turkey from the Empire to the Early Republic (1908-1960): Necip Fazil Kisakürek’S Political Ideas
    TRANSFORMATION OF ISLAMIST POLITICAL THOUGHT IN TURKEY FROM THE EMPIRE TO THE EARLY REPUBLIC (1908-1960): NECİP FAZIL KISAKÜREK’S POLITICAL IDEAS The Institute of Economics and Social Sciences of Bilkent University by BURHANETTİN DURAN In Partial Fulfillment Of The Requirements For The Degree Of DOCTOR OF PHILOSOPHY IN POLITICAL SCIENCE AND PUBLIC ADMINISTRATION in THE DEPARTMENT OF POLITICAL SCIENCE AND PUBLIC ADMINISTRATION BILKENT UNIVERSITY ANKARA January, 2001 I certify that I have read this thesis and in my opinion it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Doctor of Philosophy in Political Science and Public Administration. --------------------------------- I certify that I have read this thesis and in my opinion it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Doctor of Philosophy in Political Science and Public Administration. --------------------------------- I certify that I have read this thesis and in my opinion it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Doctor of Philosophy in Political Science and Public Administration. --------------------------------- I certify that I have read this thesis and in my opinion it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Doctor of Philosophy in Political Science and Public Administration. --------------------------------- I certify that I have read this thesis and in my opinion it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Doctor of
    [Show full text]
  • VIII. Tarikat and Cemaat in Modern Day Turkey
    VIII. Tarikat and Cemaat in Modern Day Turkey [Published fi rst in: Defensor Pacis 6 (2000), 63-82] (Δια πλείονα βλ. Ι. Θ. Μάζης, Μυστικιστικά Ισλαμικά Τάγματα: Ο Μικρασιατικός Χώρος, Παπαζήσης, Αθήνα 2013, 51-109, όπου υπάρχει πλήρης ανάπτυξις του θέματος) What is a Tarikat? What is their role in Turkey? To answer these questions the terms “Tarikat” (Islamic order) and “Cemaat” (Islamic community or group) and the differences between them will have to be clarified. Then their political and social functions will be illustrated. Tarikat are traditional Islamic organizations that fill a variety of cultur- al, social and political needs. Having been founded as far back as the 10th century, the Tarikat (small groups of brotherhoods made up of mystics who lived in communities) protected Islam from being transformed into a cold, formal doctrine by keeping it alive in the form of a profound and compassionate faith. They managed to restrain Islam because the Tarikat supporters were rarely the orthodox ulema but rather the “flexible” faithful who perceived faith not in institutional terms, but on a personal, esoteric basis and through their personal suffering and accomplishments. The Islam of the Tarikat could also be described as heterodox, deviat- ing from Sunni orthodoxy as a result of its Sufi tradition and mysticism. In the past, the Tarikat played a major political and social role. After the founding of the Turkish Republic, the networks of mystic brotherhoods were propelled into surreptitious activity when the Tarikat were banned in 1925 by a law forbidding tekkes (dervish monasteries) and zawiyas (Sufi mosques) during the era of one-party rule (1923-1946).
    [Show full text]
  • 3 Sayı/Issue: 1 Yıl/Year: 2019
    2564-7202 Cilt/Vol: 3 Sayı/Issue: 1 Yıl/Year: 2019 Doğu Anadolu Sosyal Bilimlerde Eğilimler Dergisi , 2/2, 2018 e-ISSN: 2564-7202 SAHİBİ / OWNER SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ADINA / ON BEHALF OF INSTITUTE OF SOC. SCI. PROF. DR. ÖMER PAKİŞ EDİTÖR / EDITOR IN CHIEF DR. ÖĞR. ÜYESİ GÖKHAN GÜNEŞ ALAN EDİTÖRÜ/FIELD EDITOR DR. ÖĞR. ÜYESİ EMRAH GÜL EDİTÖR YARDIMCISI Arş. Gör. GÜLSÜM YILDIRIM TÜRKÇE DİL EDİTÖRÜ DR. ÖĞR. ÜYESİ AYŞE ERTUŞ YABANCI DİL EDİTÖRÜ OKT. HASAN ALKAN BİLİM KURULU Prof. Dr. Aysel Köksal AKYOL Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Baskın ORAN Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berrin AKMAN Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Çağrı ERHAN Kemerburgaz Üniversitesi Prof. Dr. Erel TELLAL Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Georgianna DUARTE Texas Brownsville Unıversity Prof. Dr. Hacı CAN Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Haluk ALKAN Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Haluk EGELİ Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Mutlu Nisa Ünaldı ÇORAL Mersin Üniversitesi Prof. Dr. Muhsin KAR Yıldırım Beyazit Üniversitesi Prof.Dr. Nizamettin KOÇ Ankara Üniversitesi Doç. Dr. Ömay ÇOKLUK Ankara Üniversitesi Dr. Macıej CESARZ Wroclaw Üniversitesi ii Doğu Anadolu Sosyal Bilimlerde Eğilimler Dergisi , 2/2, 2018 e-ISSN: 2564-7202 BU SAYININ HAKEMLERİ Prof. Dr. Sabit DUMAN Prof. Dr. Orhan YAZICI Doç. Dr. İbrahim Etem ÇAKIR Dr. Öğr. Üyesi Selahattin SATILMIŞ Dr. Öğretim Üyesi Nilay KINAY CİVELEK Dr. Öğretim Üyesi Halil KAYA Dr. Öğretim Üyesi Mazhar TUNÇ Dr. Öğretim Üyesi Selçuk DEMİR Dr. Öğretim Üyesi Hacer GÖL Dr. Öğretim Üyesi Meryem MİRİOĞLU Dr. Öğretim Üyesi Ömer EREN Dr. Öğretim Üyesi Ayşe ERTUŞ Dr. İbrahim YILAR Dr. Selin ÇAKIR iii Doğu Anadolu Sosyal Bilimlerde Eğilimler Dergisi , 2/2, 2018 e-ISSN: 2564-7202 Doğu Anadolu Sosyal Bilimlerde Eğilimler Dergisi (DASED) (Joural of East Anatolian Social Sciences Trends) (J-EAST), Nisan ve Ekim aylarında olmak üzere yılda iki sayı yayınlanan ulusal hakemli online yayın yapan akademik bir dergidir.
    [Show full text]
  • T.C. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel Islam Bilimleri Anabilim Dali
    T.C. HİTİT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI CUMHURİYET DÖNEMİNDE NAKŞİBENDİLİK VE SİYASET Yüksek Lisans Tezi Ünal YAPICI Çorum 2019 CUMHURİYET DÖNEMİNDE NAKŞİBENDİLİK VE SİYASET Ünal YAPICI Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. Mehmet EVKURAN Çorum 2019 ÖZET YAPICI, Ünal. Cumhuriyet Döneminde Nakşibendîlik ve Siyaset, (Yüksek Lisans Tezi), Çorum, 2019. Bu tez çalışmasında tarihten günümüze uzanan etkisiyle Türk dinî hayatının önemli aktörlerinden biri olan Nakşibendîlik incelenmiştir. Çalışmanın ana soruları şunlardır: Nakşibendîler yaşadıkları dönemdeki hangi siyasî süreçlerden etkilenmişlerdir. Bu siyasî süreçler üzerinde onların etkileri olmuş mudur? Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti özelinde Nakşibendîlik-siyâset ilişkisinin boyutları nelerdir? Farklı hükümetler döneminde devletle olan ilişkileri hangi düzeyde olmuştur? Destekledikleri hükümetler var mıdır? İktidarlar tarafından desteklenmişler midir? Cumhuriyet döneminde devletin din ve tarîkat politikalarının Nakşî gelenek üzerindeki etkileri nelerdir? Nakşî geleneğin devletin siyasî ve toplumsal uygulamalarına karşı tutumu nasıl olmuştur? Devletin söz konusu siyasî ve politik uygulamalarının Nakşîliğin geleceği üzerindeki olası etkileri nelerdir? Nakşîliğin toplumdaki imajı nedir? Çalışmada, söz konusu bu problemlere, sorulara ve sorunlara cevap bulmaya çalışılmıştır. Dönemin siyasî ve ictimâî yapısı içerisinde din ve tarîkat algısını ortaya koyabilmek için
    [Show full text]
  • The Intellectual Foundations of the Turkish National Student Union (Mttb), 1965-1980
    İSMAİL YAZICI THE INTELLECTUAL FOUNDATIONS OF THE MTTB Bilkent University 2020 University OF MTTB Bilkent INTELLECTUAL THE YAZICI THE FOUNDATIONS İSMAİL THE INTELLECTUAL FOUNDATIONS OF THE TURKISH NATIONAL STUDENT UNION (MTTB), 1965-1980 A Master’s Thesis by İSMAİL YAZICI Department of Political Science and Public Administration İhsan Doğramacı Bilkent University Ankara August 2020 THE INTELLECTUAL FOUNDATIONS OF THE TURKISH NATIONAL STUDENT UNION (MTTB), 1965-1980 The Graduate School of Economics and Social Sciences of İhsan Doğramacı Bilkent University by İSMAİL YAZICI In Partial Fulfilment of the Requirements for the Degree of MASTER OF ARTS IN POLITICAL SCIENCE THE DEPARTMENT OF POLITICAL SCIENCE AND PUBLIC ADMINISTRATION İHSAN DOĞRAMACI BİLKENT UNIVERSITY ANKARA August 2020 I certify that I have read this thesis and have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of Political Science and Public Administration. --------------------------------- Prof. Dr. Alev Çınar Supervisor I certify that I have read this thesis and have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of Political Science and Public Administration. --------------------------------- Prof. Dr. Berrin Koyuncu-Lorasdağı Examining Committee Member I certify that I have read this thesis and have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of Political Science and Public Administration. --------------------------------- Assoc. Prof. Dr. İlker Aytürk Examining Committee Member Approval of the Graduate School of Economics and Social Sciences --------------------------------- Prof. Dr. Halime Demirkan Director ABSTRACT THE INTELLECTUAL FOUNDATIONS OF THE TURKISH NATIONAL STUDENT UNION (MTTB), 1965-1980 Yazıcı, İsmail M.A., Department of Political Science and Public Administration Supervisor: Prof.
    [Show full text]
  • Kurdish Notables and the Ottoman State: Evolving Identities
    Kurdish Notables and the Ottoman State Evolving Identities, Competing Loyalties, and Shifting Boundaries Hakan Özo˘glu Kurdish Notables and the Ottoman State SUNY series in Middle Eastern Studies Shahrough Akhavi, editor Kurdish Notables and the Ottoman State Evolving Identities, Competing Loyalties, and Shifting Boundaries Hakan Özoglu State University of New York Press Published by State University of New York Press, Albany © 2004 State University of New York All rights reserved Printed in the United States of America No part of this book may be used or reproduced in any manner whatsoever without written permission. No part of this book may be stored in a retrieval system or transmitted in any form or by any means including electronic, electrostatic, magnetic tape, mechanical, photocopying, recording, or otherwise without the prior permission in writing of the publisher. For information, address State University of New York Press, 90 State Street, Suite 700, Albany, N.Y. 12207 Production by Diane Ganeles Marketing by Michael Campochiaro Library of Congress Cataloging-in-Publication Data Özoglu, Hakan, 1964– Kurdish notables and the Ottoman state : Evolving identities, competing loyalties, and shifting boundaries / Hakan Özoglu. p. cm. — (SUNY series in Middle Eastern studies) Includes bibliographical references (p. ) and index. ISBN 0-7914-5993-4 (alk. paper). 1. Kurds—History—19th century. 2. Kurds—History—20th century. 3. Kurds— Politics and government—19th century. 4. Kurds—Politics and government—20th century. I. Title. II. Series. DR435.K87O96 2004 320.54'089'91597056—dc 21 2003045674 10987654321 To Yurdanur and my children Contents Acknowledgments xi Note on Transliteration and Translation xiii List of Illustrations xv 1.
    [Show full text]