SÖÖÜT Şenlig İ VAKFI Yaylnlari N0:3
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
ERTUÖRUL GAZi'Yİ ANMA VE SÖÖÜT ŞENLiG İ VAKFI YAYlNLARI N0:3 söGüT I. MiLLETLERARASI OSMANLI SEMPOZYUMU (Eylül 1986, Söğüt) İSTANBUL 1988 T.YAPRAKJMİHAL GAZI GERÇEGİ .. TURKISLAM TARlliiNDE VE • • OSMANil DEVlETININ. KURULUŞUNDAMlHAL GAZI GERÇEGi Tahsin YAPRAK Diyanet Işleri Başkan/Jğl Ankara Merkez Vaizi 1. ve 2. Osmanlı Sempozyumlarında, Osmanlı Devletinin kurucusu olarak Ertug rul Gazi ve Osman Gazi'den ve Osmanlıların tarihi seyir içinde özellik t~ıyan sanat, kültür idare ve imar hareketlerinden söz edildi. Bu, tarihi ve milli ~ülcran borcumuz du, insan1 ve medeni ihtiyacımızdı. Bu fırsatı saglayan1ara da içtenlikle teıjekküıler... Bizim i§aret etmek istediğimiz nokta, Osmanlı simpozyumlarının artık sınırın ı ge ni~letmek ve aynı ~eylerin tekranndan öteye g_eçip Mili kültürümüzün sosya i ve tarihi bütün konularını nesillerimizin önüne serrnek geregidir. Bu itibarla Osmanlı Devle ti'nin kurulu~unda (Erkanı Harp) yahut (Kurmay Heyeti) t~kil eden §ahsiyetlerden ve onların özellik ve hizmetlerinden de söz etmek, Sempozyumun mana ve mahiyeti ni daha geni§ bir temelden, daha yaygın bir yelpazeden ele almak, sarnrım ki, daha fay dalı bir davranı§ olacaktır. Çünkü milli yapı.nın da aslı, bir beden uzuvlan arasındaki ili~kiler ve beceriler ile uyumlıı.r sisteminin yapısı gibidir. Asıl devlet yapısındaki sag l amlık, tarih ve kültür ör• güsü içinde gizlenen öz ruh ve karakter yapısının gücünden dogmaktadır. Ba§ ile kök ve gövde arasındaki uyumu görmek istersek, oguzların. Kayı boyu göz• desi, Ertugruı Gazi köktür, Osman Ga?J ba~tır, bu ba§taki ~uur Şeyh Edebali'dir dı§a bakan göz Köse Mihal Gazidir, bu gövdenin elleri, ayakları, kulakları vs. da Dursun Fakih, Turgut Alp, Aykut Alp, Gündüz Alp, Abdurrahman Gazi ve Hasan Alp, Ka ramürsel, Sarnsa Çavu§, Akça Koca Saltuk Alp, Konur Alp gibi alpler ve erenlerdir ... ݧte bu kadroyu tanımakla, bir gövdeyi tüm uzuvları ile tanımı~ olacagız ve biz on ların dallan ve yaprakları filizleri olan nesiller, tarih ve kültür köküroÜZe böylece sa hip olabilecektir. Tarih manugı ve Milli kültür gelenegi açısından kurucu kadronun sempozyumlaF da ö;ıel ve ilmi ara§tırmalarla açılması gereğini vurgulamak istiyoruz. Çünkü bu bir I. MiLLETLERARASI OSMANLI SEMPOZTIJMU manga Erkanı harp kahraman, devlet kurulu§unda zamanımızın bakanı'ar kurulu gi- · bi icra organı, ya da meclis gibi tam bir isti§are organı olarak, hatta kararların tatbi kinde akınlarda komutan ve idareci olarak gece gündüz ko§ffiU§lardır. Biz burada özellikle bütün tarjhikaynaklarda hem milllyönden hem de Dinibakım dan apayrı öteilikleriyle konu edilen ve önceleri Bizans'ın Harmankaya tekfuru ve Karakaya hakimi olan KÖSE MİHAL veya MİHAL GAZİ diye tanınan ABDUL- LAH MİHAL G.Az.,İ'den söz açacağız. · Osman Gazi'nin güçlü ve sadık dostu, gözü kulağı Bizans tekturlan ile arasındaki diplomatik münasebetleri yürüten murahhas büyükelçisi, en önemli akınlarda ba§ a kıncıba§ı olan MİHAL GAZİ... Osman Gazi'nin yok edilmesi planiarına kar§ı onu ustalıkla ve dostça koruyan büyük muhafız... Üç buçuk asır boyunca Osmanlı akınla nnda 50 binlik akın cı birliklerine komuta etıili§ bulunan Mihaloğulları sülalesinin A TA'sı. Zafer ve fetihlerdeki ba§arılarına mukafat ve kılıç hakkı olarak kendisine verien bütün servetini, emlakini ve varlığını Milli ve dini hizmetler için vakfederek tarihe (HARMANKAYA MALİKANESİ) armağan eden kahraman... Böyle bir dost ve kahramandan, Osmanlı Sempozyumun da ve Ertuğrul Gazi Yur du olan Söğütte açıklıkla söz edilmesi gereği nedir? Çünkü ortada tarihi yanlı§hklar vardır ve bunlar bilerek veya bilmeyerek halk ara sına yayılmak ta, g-erçekleri §üp he bulutlan ile örterek bulanma meydana getirmekte dir. Burada ilq nokta vardır: 1- Mihal Gazi'yi, kendi torunlarından aynı adı ta§ıyanlarla karı§tırarak, ya§adığı ve yattığı yerler hakkında ihtilaf çıkması, 2- Sarayının ve türbesinin bulunduğu ve Söğüt'le ilgisi hem coğrafi hem de zama nın ula§ım imkanlan bakımından en kesin ve kolay olan Harmankaya'nın hiç müm• kün olmayan yerlerde gösterilmesi. ' Birinci tarihi yanlı§lık, torunlarına dedelerinin ismi verilmesinden ve ced adının sülale adına alem olarak yerle§mesinden doğuyor. İkinci yanlı§lık ise, sağlam b ira ra§ tırma yapmadan duyduğunu nakletmekten doğuyor. GerçektenKatip Çelebi'nin Cİ HANNUMA adlı yarım kal mı§ olan Coğrafya kitabı, 18. asır ortalarında İbrahim mü• teferrika matbaasında basılırken, Anadolu coğrafyasına aid bilgiler, Çe§itli yerlerden toplanıp kaynak gösterilmeden kitabın arasına katılmı§tır. ݧte bu katma yapılırken, ilk vekayinamelerden yalnız Ne§ri'de görülen (KÖSE MİHAL'İN OSMAN GAZi i LE OLAN İLK BİR KAVGASI) masalıyle birlikte HARMANKAYA'nın, Harman cık olduğu tafuifin müsebbibi de odur. Çünkü Ne§ ri, aslında HARMANKAYA'yı Sa. karya 'nın üstünde, yani Söğüt İnhisarına mücavir olduğunu kaydetmi§tir. Özellikle,Ahmet Vefik Pa§a'nın rü§tiye'ler için yazıp ilk basımını 1869 da yaptığı 92 T.YAPRAK/MİHAL GAZI GERÇEGİ ve defalarca basılan TARİHİ OSMANİ sinde yazdıgı yanlı§lıgı, daha sonra LEHÇE İ OSMAN! sinde düzeltiyor ve tamir ediyor. Bir de Köse Mihal'in ırk! durumu ile sonradan ihtida ederek müslüman olmasının sebebleri üzerinde tarihler ÇC§itli fikirler yazmaktadır. Esasen Osmanlı tarihçileriırki tarafı üzerinde fazla durmazlar. Mihal Gazi'nin Bizans ile Selçuk.Ju Türkle~i' sınırının en önemli kesimi olan Har~ankaya bölgesinde ve Bizansın o devirde askeri mühim• mat deposu durumundaki Harmankaya'da tekfur olarak sınır m uhafızlı ğı yaptığı bü• tün tarihlerde ittifakla kaydedilmektedir. Osman Gazi ile dostlugu ve sonra müslü• man olduğu da ittifakla kabul -edilmektedir. Fakat onun ırkı ve müslüman olu§unun seb.ebleri, ÇC§itli yorumlara yol açacak §ekilde yazılması, Türklüğü ve Köse Mihalin §ahsını yıpratarak mecburen müslüman olduğu §üphelerini yayma gayesine matuftur. MİHAL GAZi'nin bizans tekfuru olması, onun Rum oldugu iddiasının yayılma sına sebep olmU§sa da, Bizans içinde ya§amak ve tekfur olmak mutlaka Rum olması nı gerektirmez ve isbat etmez. Çünkü, ortaçağın, her iki taraf için öyle sofu bir asrın da ve ileri emi§ bir ya§ ta iht i da etmi§ görünen Köse Mihal; eğer Rum olsaydı ve sırf menfaat kaygısıyla veya kor kudan katılmı§ görünenlerden olsaydı, anlatıldığı kadan GENİŞ YETKİLERLE ilk hamlede ve en sorumlu i§Ierin ba§ına getirilmesi, hem de Bizans'a kar§ı kendisine gü• venilmesi, kılavuzlugundan medet umulması mümkün olamazdı. Zira o devirde Bizans'a sırt çevirenin, ilk fırsatta asıl Türke ihaneti mümkündü. Kulaklar bu tip hadiselerle doluydu ... Henüz azınlık durumunda bulunan Türk Fatihler, her §eye rağmen tedbirli dav ranmak mecburiyelinde idiler. Filvaki, Sarnsa Çavu§, bazı ittihak eden tekfurlar hak kında Osman Gaziyi ikaz etmi§ ve "Olmaya ki cemaat kendi milletlerine rücu göstere- l er" demi§ ve haklı görülmü§tü. · Fakat MİHAL GAzi_ bu gibi §üphelerden daima münezzeh görülmü§ hatta aynı seferde de kılavuzluk etmi§ti, ihtida etmi§ olanların içinde güvenilir tek müstesna §ah- siyet idi. · MİHAL GAZi önce hristiyan ortodoks idi ve pek kısa bir süre kaldı. Zira müslü• man olu§unun resmen açıklanmasından çok önce, müslüman olduğu fakat, bunu hiz metini gizli yürütebiirnek için siyaseten açıklamadığı tarihi bir gerçektir. Zira Bizan sm itimadını devam ettirmek ve Osman Gazi'ye kurulan planları öğrenip bildirmek gerekiyordu. Ayrıca Rumcayı da iyi konu§amıyordu. İyice öğrenmesine bile zaman müsaade et merni§ti. TÜRKTÜ VE TÜRKÇE KONUŞUYORDU. (V.D.4/136) Nitekim Ekrem Hakkı Ayverdi merhum da (Dinen hristiyan ortodoks, ırkenTÜRK idi) kaydını açık ça belirtmi§ti. 93 I. MiLLETLERARASI OSMANLI SEMPOZYUMU Köse Mihal'in müslüman olu§unu ve Osman Gazi'ye iltihakını en doğru §ekilde · ya~n Vakanüvis ORUÇ BEY ve ona katılanlard ı r. A§ık Pa§azacte, SolakzMe, Sfizi Çelebi ve Mehmet Nüzhet Pa§a gibi tarihçiler in de naklettigi hadiseyi Oruç Bey §öyle anlatıyor. Osman Gazi, Şeyh EdeMli'nin kızı ile evlendigi günün ertesi günü arkada§ları ile ava çıktıgında; N agah Rum tarafından toz belürdi. Tozu n içinden bir süvar çıkageldL Cebe ve cev§enle m üzeyyen . Meğer kafir beylerinden imi§, Konstantin'in b·enam adam la rından Imi§. Gelip meydanda çağırıp eyitti kim; bu aranızda Osman adlı adem var mıdur? didi. OsmaQ'ı gösterdiler. Hernandem atından inip, Osman'ın ayağına dü§tü ... (Essalatü vesselamü aleyke Ya Rasfilellah) didi. Kelimei Şehadet .getürüp eyitti: Ya Osman Gazi! dü§ümde sizin Peygamb~r Muhammed Mustafa'yı gördüm bana dini isı arn ı telkin id üp Kelimei Şehadeti ve Fa t ihayı ve Surei İ h lası bile öğretti. Eyit "ti: Ya Abdullah! dur sabah atlan, falan yerde bir Gazi Yiğet vardur, ad ı Osman'dur. Bu §eküllü yiğüttür, Hak yoluna Fisebilililah gazaya niyyet etmü§tür ve benüm ak ale müm anun katındadur. Ana var, tabi ol. Benim asıl adum Mihal'dür, Hz. Risalete benim adımu ABDULLAH koydu. E yitdi ki: Osman'la gazaya bil bağla idi. Senün dahi neslün aleme dola, ced ber ced ga zalar idiler. Yanında anlarun n§ m-dar kirnesneler olalar., ta gazalar ideler, ıa UNGU RUS (Engürü ANKARA) vilayetine değin isıarn sancagın ı çeküp, isıarn dininia§ik- , are ideler didi. Çün dü§ümden uyandım. Yüzümün isıarn nurun berk urur gördüm, deyüp Osman Gazinün önünde tekrar Kelimei Şehadet arzidüp Müslüman oldu. (Su zi Çelebi'nin Gazavatnamesi.) (Gazavaınameler A.S.Levent.)Mahmut Razi Gazimi hal, Ankara muhasaralarında Mihaloğullan ve Fatih devrine ait bir vakıf defterine göre HARMANKAYA MAHLİKANESİ Vakıflar Dergisi 4/125-137). (Ahvali Mi hal Gazi M.N. Pa§a) HARMANKAYA MALİKANESİ'nin; merkezi Söğüt'te Erıugrul Gazi türbesin• den kuzey- doğu yönüne bakıldığında ku§ uçumu 30 Km. mesafede görünebilen