Cem Görür Doktora Tezi SON.Pdf
T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI SULTAN III. MUSTAFA: AİLESİ, GÜNLÜK HAYATI, DİNİ VE İLMİ İLGİLERİ DOKTORA TEZİ Cem GÖRÜR Tez Danışmanı Prof. Dr. İlhami YURDAKUL Bilecik, 2020 10340908 T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI SULTAN III. MUSTAFA: AİLESİ, GÜNLÜK HAYATI, DİNİ VE İLMİ İLGİLERİ DOKTORA TEZİ Cem GÖRÜR Tez Danışmanı Prof. Dr. İlhami YURDAKUL Bilecik, 2020 10340908 BEYAN “Sultan III. Mustafa: Ailesi, Günlük Hayatı, Dini ve İlmi İlgileri” adlı doktora tezimin hazırlık ve yazımı sırasında bilimsel ahlak kurallarına uyduğumu, başkalarının eserlerinden yararlandığım bölümlerde bilimsel kurallara uygun olarak atıfta bulunduğumu, kullandığım verilerde herhangi bir tahrifat yapmadığımı, tezin herhangi bir kısmını Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunmadığımı beyan ederim. Cem GÖRÜR ÖN SÖZ XVII. yüzyılın başında Osmanlı veraset sisteminin değişmesi, Osmanlı padişahlarının hayatlarında ciddi bir değişime sebep oldu. Şehzadelik dönemlerini sıkı bir gözetim altında geçirmeye başlayan padişahlar, bu zorlu sürecin ardından tahta oturduklarında, devletin geçirdiği sancılı süreçler karşısında tecrübesizliklerinin sıkıntısını fazlasıyla yaşadılar. XVIII. yüzyılın başında meydana gelen Edirne Vakası’yla birlikte, padişahlık dönemlerinde de bir mekân tahdidine uğramışlar ve ataları gibi İstanbul dışında uzun vakitler geçiremez olmuşlardı. Bu açıdan yaklaşıldığında XVIII. yüzyıl padişahlarının kendilerine has koşulları olduğu görülür. Buna mukabil tarih yazımında XVIII. yüzyılın, Tanzimat öncesi Türk “yenileşmesi/modernleşmesinin” öncülü bir süreci veya ihtişamlı “klasik” devir sonrası duraklama ve gerilemenin üzücü bir aşaması şeklinde ele alınması, dönemin padişahlarına da benzer bir perspektiften yaklaşılmasına sebep olmuştur. Dolayısıyla mevcut şartları içerisinde padişahların bizzat kendilerine, onların içinde bulundukları hayata/rutinlerine odaklanan çalışmalar son derece sınırlı kalmıştır.
[Show full text]