T.C. SÜLEYMAN DEMĠREL ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ ARKEOLOJĠ ANABĠLĠM DALI

ISPARTA ĠLĠ KEÇĠBORLU ĠLÇESĠ ve ÇEVRESĠ KAYA MEZARLARI

Serdar BERBER 1130231004

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DANIġMAN Yrd. Doç. Dr. Mehmet KAġKA

ISPARTA – 2015 2

3

ÖNSÖZ

Lisans tezimin konusu olan „Roma Dönemi TaĢ Ocakları IĢığında Tymandos TaĢ Ocağı Örneği‟nin incelenmesinden sonra insanların taĢa nasıl hükmettikleri konusundaki düĢüncelerimin karĢılığını bulmuĢ oldum. Bu noktada kutsal kabul ettiğim taĢ olgusunun daha farklı olarak nasıl kullanılmıĢ olabileceği sorusu aklıma gelmiĢken ölü kültünde taĢın yerinin ne olduğu sorusunu cevaplama çabasına giriĢtim. 20. yüzyıldaki çalıĢma ve araĢtırmaları inceleyerek ilgimi çeken Keçiborlu ve çevresindeki kaya mezarlarını belgelemek, sınıflandırmak ve mezar tiplerini belirlemek amacıyla gerçekleĢtirdiğim çalıĢmamda birçok kiĢi ve kuruma Ģükran borçluyum. Bu tez çalıĢması Süleyman Demirel Üniversitesi (BAP) Bilimsel AraĢtırma Projeleri Koordinasyon Birimi tarafından 3892-YL1-14 no‟lu proje olarak desteklenmiĢ, ayrıca (AKMED) Akdeniz medeniyetleri AraĢtırma Enstitüsü, Ankara Ġngiliz AraĢtırma Enstitüsü, Ankara Üniversitesi Dil Tarih-Coğrafya Fakültesi, Süleyman Demirel Üniversitesi kütüphanelerinde hazırlanmıĢ zamanla filizlenip bu hale gelmiĢtir.

DanıĢman Hocam Sayın Yrd. Doç. Dr. Mehmet KaĢka, çalıĢmamın en baĢından beri büyük bir titizlik, özveri ve ciddiyetle beni çalıĢmaya teĢvik etmiĢ, tezin tüm aĢamalarında benimle yakından ilgilenerek yönlendirici olmuĢ, hep yardımcı olmuĢtur. Kendi çalıĢma disiplinini bana da aĢılayan Sayın hocama en içten teĢekkürlerimi sunuyorum. Kaya mezarları çalıĢmam konusunda beni destekleyen ve her zaman bildiklerini, gördüklerini, düĢüncelerini benimle paylaĢma nezaketi gösteren, Sayın Ġlhan Güceren‟e teĢekkürü borç bilirim.

Tez çalıĢmamın her aĢamasında manevi destek ve yardımlarını gördüğüm Vedat Kartalcık ve Umut Alpaslan‟a, bölgede çalıĢmalar yapan ve bildiklerini her fırsatta paylaĢan, kaynakça konusunda yardımları ve özgün fikirleriyle destek olan Yrd. Doç. Dr. F. Eray Dökü‟ye, fikir ve yorumlarıyla çalıĢmamı destekleyen değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Fikret Özcan‟a, desteğini hep hissettiğim hocam; Doç. Dr. Erhan Öztepe‟ye, Yrd. Doç Dr. Hüseyin Metin‟e, ingilizce çeviriler için Sezer Seçer‟e, kaya mezarlarının çizimlerde ayrıca emek sarf eden genç mimar adayı Medyagül AkkuĢ‟a teĢekkürü borç bilirim. Burada ismini söylemediğim kurum ve kiĢilere, son olarak, inanılması güç enerji veren, zor zamanlarımda hep yanımda olan Anadolu Kadını‟na müteĢekkirim.

iii

…“Bütün hissiyatı ve varlığıyla

Kaygılarımda yaşayan

Yalnız dağların Efendisi “Eşkıya”ya

Sonsuz Şükran ve Minnet Dileklerimle”…

Serdar BERBER

Alexandria Troas - 2014

iv

ĠÇĠNDEKĠLER

ĠÇĠNDEKĠLER ...... v

ÖZET ...... ix

SUMMARY ...... x

KISALTMALAR ...... xi

BĠRĠNCĠ BÖLÜM ...... 1

1.GĠRĠġ ...... 1

1.1. Konunun Tanımı ve Önemi ...... 2

1.2. Amaç ve Yöntem ...... 4

ĠKĠNCĠ BÖLÜM ...... 7

2. PĠSĠDĠA BÖLGESĠ ...... 7

2.1.Coğrafyası ...... 7

2.2. Sınırları ...... 8

2.3. AraĢtırma Tarihi ...... 9

2.4. Kazı ve AraĢtırmalar ...... 14

2.5. Tarihi ...... 17

2.5.1. Prehistorik Dönemden Hellenistik Döneme Kadar ..... 17

2.5.2. Hellenistik Dönemde Pisidia ...... 20

2.5.3. Roma Döneminde Pisidia ...... 21

v

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ...... 26

3. KEÇĠBORLU ĠLÇESĠ ...... 26

3.1. Tarihi ...... 26

3.2. Coğrafyası ...... 28

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ...... 29

4. KAYA MEZARLARININ KÖKENĠ ...... 29

BEġĠNCĠ BÖLÜM ...... 34

5. ETKĠLEġĠM BÖLGELERĠ ...... 34

5.1. Urartu ...... 34

5.2. ...... 36

5.3. Lydia ...... 38

5.4. Lykia ...... 39

5.5. Paphlagonia ...... 39

5.6. Lykaonia ...... 40

5.7. Isauria ...... 40

ALTINCI BÖLÜM ...... 42

6. KEÇĠBORLU ĠLÇESĠ ve ÇEVRESĠ KAYA MEZARLARI ...... 42

6.1. Ġncesu Kaya Mezarı ...... 42

6.2. AydoğmuĢ Kaya Mezarları ...... 44

6.2.1. AYD. I no’lu Kaya Mezarı ...... 44

6.2.2. AYD. II no’lu Kaya Mezarı ...... 45 vi

6.2.3. AYD. III no’lu Kaya Mezarı ...... 46

6.3. Kaplanlı Kaya Mezarı ...... 47

6.4. Çukurören Kaya Mezarı ...... 48

6.5. Kılıç-Ovacık YerAltı Oda Mezarları ...... 49

YEDĠNCĠ BÖLÜM ...... 52

7. KAYA MEZARLARININ MĠMARĠ DEĞERLENDĠRMESĠ ...... 52

7.1. Mezarların DıĢ GörünüĢleri ...... 53

7.1.1. Cepheler ...... 53

7.1.2. Kapı pervazları ve giriĢler ...... 54

7.1.3. Sunu çukurları ...... 54

7.2. Mezarların Ġç GörünüĢleri ...... 55

7.2.1. Mezar boĢluğu-zemini ...... 55

7.2.2. Ölü yatakları (klineler) ...... 56

7.2.3.Merdivenler-basamaklar ...... 58

7.2.4. Mezar odası niĢleri ...... 58

7.2.5. Ölü gömme Ģekli ...... 59

SEKĠZĠNCĠ BÖLÜM ...... 61

8. KEÇĠBORLU DIġINDAKĠ BENZER KAYA MEZARLARI ...... 61

8.1. Gönen-Kırbağlar Kaya Mezarı ...... 61

8.2. Atabey-Harmanören Kaya Mezarı ...... 61

8.3. Uluborlu-Ġnhisar Kaya Mezarı ...... 61 vii

8.4. Senirkent-Büyükkabaca Ayderesi Kaya Mezarı ...... 62

8.5. Yalvaç-Kumdanlı Kaya Mezarı ...... 62

8.6. Koçtepe-Ġncirlikaya Kaya Mezarları ...... 62

DOKUZUNCU BÖLÜM ...... 64

9. KEÇĠBORLU ĠLÇESĠNDEKĠ DĠĞER MEZAR TĠPLERĠ ...... 64

9.1. Oygu-Tekne Mezar ...... 64

9.2. Lahit ...... 64

9.3. Ostotek ...... 65

9.4. Yeraltı Oda Mezarlar ...... 65

ONUNCU BÖLÜM ...... 66

10. SONUÇ ...... 66

KATALOG ...... 72

KAYNAKÇA ...... 75

LEVHALAR LĠSTESĠ ...... 88

LEVHALAR ...... 90

RESĠMLER LĠSTESĠ ...... 117

RESĠMLER ...... 122

ÖZGEÇMĠġ ...... 166

viii

ÖZET

ISPARTA ĠLĠ KEÇĠBORLU ĠLÇESĠ ve ÇEVRESĠ KAYA MEZARLARI SERDAR BERBER Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji ABD. Yüksek Lisans Tezi, 166 Sayfa, Kasım, 2014 DanıĢman: Yrd. Doç. Dr. Mehmet KAġKA

“Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi ve Çevresi Kaya Mezarları” baĢlığı altında kaleme alınan bu tezin içeriğini, Prof. Dr. Mehmet Özsait baĢkanlığında 2010 yılı Isparta, Burdur, Antalya ve Konya Ġlleri ve Ġlçeleri Yüzey AraĢtırma çalıĢmaları esnasında tespit edilen kaya mezarları oluĢturmaktadır. 2011 yılında Isparta Müze Müdürlüğü tarafından tescillenen bu mezarları, Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi ve köylerinde bulunan altı adet kaya mezarı oluĢturmaktadır. ÇalıĢma Kılıç Kasabası‟nda bulunan dört adet yeraltı oda mezarını da kapsamaktadır. Bilimsel yayını henüz yapılmamıĢ olan söz konusu kaya mezarları, zamanın verdiği tahribat, kaçak kazılar ve toprak dolgu nedeniyle orijinal kontekstlerini büyük ölçüde yitirmiĢlerdir. Bu olumsuz duruma rağmen mezarların orijinal mimarilerini korumuĢ olmaları ve yöre bazında böyle bir çalıĢmanın olmaması nedeniyle tarihi, coğrafi, sosyo-ekonomik ve inanç sistemleriyle ilgili değerli bilgiler sunmuĢtur. ÇalıĢmada ağırlıklı olarak iĢlenen konu mezarlarının tanımlaması, bölgede söz konusu olan kaya mezarları üzerine belgeleme, çizim çalıĢmalarının yapılarak, mimari ve tipolojik olarak değerlendirilmesidir. Yapılan değerlendirmelerde, köken sorunu, yörede yer alan diğer ölü gömme çeĢitleri, yörede ortak kanaatte yapılan mezar tiplerinin belirlenmesi amaçlanmıĢtır. Saptanan ve sınıflandırılan kaya mezarlarının yöre içindeki örnekleri ve Anadolu‟daki benzer örnekleriyle karĢılaĢtırılması ve etkileĢimlerinin ortaya konulmasına çalıĢılmıĢtır.

Anahtar kelimeler: Keçiborlu, Kaya mezarı, Mimari, Tipoloji, EtkileĢim, Köken.

ix

SUMMARY

THE ROCK TOMBS OF ISPARTA KEÇĠBORLU AND ITS REGION SERDAR BERBER Suleyman Demirel University, Institute of Social Sciences, Department of Archaeology. M. A. Thesis, 166 Pages, November, 2014 Thesis Supervisor: Assist. Professor Mehmet KAġKA

The content of this master thesis written under the title "The Rock Tombs of Isparta Keçiborlu And Its Region" constituted by the rock tombs identified during the field survey in 2010, carried out by Prof. Dr. Mehmet Özsait in the provinces of Isparta, Burdur, Antalya, Konya and their counties. These rock tombs registered in 2011 by the Directorate of Isparta Museum, constituted by 6 tombs that found in the county of Isparta Keçiborlu and in its villages. This work also includes 4 underground burial chambers in the Town Kılıç. The mentioned rock tombs which haven‟t got any scientific publication yet, have lost a large part of their original context due to the damage caused by time, illegal excavations and landfills. Despite of these negative conditions, the fact that the tombs have preserved their original architecture and the lack of such a research in the region, this work provides valuable information about history, geography, socio-economy and belief systems.

The identification of the tombs that discussed as a mainly subject, is constituted by the documentation of the rock tombs in the area and the drawing work, considered in architecture and typology. In the assessments, the objective was to assign the origin issue, the other types of burial in the region and the types of tombs built in a common opinion in the region. In this work it have been tried to put forward the comparison and the interaction between the examples of rock tombs detected and classified in the region and the similar examples in .

Key Words: Keçiborlu, Rock Tomb, Architecture, Typology, Interaction, Origin.

x

KISALTMALAR

a.g.e : Adı Geçen eser

AYD. : AydoğmuĢ bkz. : Bakınız cm. : Santimetre

Çev. : Çeviri

Çiz. : Çizim

ÇKÖ. : Çukurören ed. : Editör

ĠCS. : Ġncesu

KPL. : Kaplanlı

Lev. : Levha m. : Metre mm. : Milimetre

M.S. : Milattan Sonra

M.Ö. : Milattan Önce

Res. : Resim s. :Sayfa y. : Yükseklik

xi

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

I. GĠRĠġ

Tez çalıĢması Süleyman Demirel Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Koordinasyon Birimi tarafından 3892-YL1-14 no‟lu proje olarak desteklenmiĢtir. ÇalıĢma alanı olan Keçiborlu Ġlçesi‟ni de içerisine alan bölge Antik Dönem Anadolu‟sunda (Lev. 1) Pisidia Bölgesi olarak adlandırılmaktaydı.

Ġnsanoğlunun hayatta önleyemediği tek gerçek ölümdür. Ölümle baĢa edemeyeceğini anlayan insanoğlu, ölümü ve öldükten sonra da bir hayatın olduğuna kendini inandırmıĢ ve bu kabullenmeyle birlikte buna uygun hareket etmeye baĢlamıĢtır. Ölümü önleyemeyeceğini anlayınca yeni metotlar geliĢtirmeye baĢlamıĢtır. Muhtemelen mezar kültürünün ortaya çıkıĢı da bu düĢüncenin paralelinde geliĢmiĢ olmalıdır.

Ġnsanların ölümden sonra da yaĢamlarını sürdürdükleri ve bu nedenle de ölümden sonra günlük yaĢamdakine uygun konut yapma ihtiyaçları ve inançları birçok kültürde görülmektedir. Her toplum hayat tarzının, maddi durumunu ve yaĢadığı bölgenin Ģartlarını da göz önünde bulundurarak mezarlar oluĢturmuĢtur. Ortaya çıkan mezarlar da maddi durumla da paralellik gösterirken farklı tipolojide mimariye yansımıĢtır.

Ölüyü eve benzer bir mezara gömme âdeti Anadolu‟da M.Ö. 3. binin 2. yarısından baĢlayarak Roma Ġmparatorluk Dönemi‟nin sonlarına değin kesilmeksizin sürmüĢ ve bunun sonucunda da mimari aladaki birçok mezar yapısı oluĢturulmuĢtur1. Kaya mezarları da bu düĢünceden doğan mezar tiplerinden biri olarak ortaya çıkan ve özellikle Demir Çağı‟ndan itibaren tüm Anadolu‟da yaygınlaĢan bir mezar çeĢididir2.

Pisidia Bölgesi‟nde Roma Ġmparatorluk Dönemi‟ne gelindiğinde bölgede var olan kaya mezarlarının çok çeĢitli tiplere sahip olduğu görülmektedir. Bu mezarların hangi bölgenin kültüründen etkilendiği ve ya kendine özgü bir tarz ya da model oluĢturduğu bilinmemektedir. Bu durum bazı yörelerde yerel bir modelin oluĢturulması olarak da görülmektedir. Pers, Hellen, Roma yaĢam biçimini benimseyen Pisidia

1 Ġdil, 1998, s. 1. 2 Doğanay, 2009, s. 11. 1

Bölgesi‟nde önceden var olan ölü gömme geleneğinin değiĢip değiĢmediği ve gömü Ģeklinin nasıl olduğu sorusu da cevaplanması gereken bir soru olarak durmaktadır.

“Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi ve Çevresi Kaya Mezarları” isimli bu çalıĢmada ilçe sınırları içerisinde yer alan köylerdeki kaya mezarlarının tümü farklı yönleri ve ayrıntıları değerlendirilmiĢ, konuya iliĢkin sorulara cevaplar aranmıĢtır.

Anadolu‟nun birçok bölgesinde olduğu gibi Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi sınırları içerisinde bulunan kayalara açılmıĢ oygular; AydoğmuĢ I-II-III no‟lu kaya mezarları, Çukurören, Ġncesu, Kaplanlı, Kılıç isimleriyle anılmaktadır. Mezarın bulunduğu köye ait olma duygusunu ön plana çıkarmak amacıyla, bu mezarlar bulundukları köyün ismiyle adlandırılmıĢtır.

1.1. Konunun Tanımı ve Önemi:

Günümüz Isparta, Burdur illerinin tümünü ve Antalya Ġli‟nin kuzey kesimini içine alan bölge Antik Dönem‟de Pisidia Bölgesi olarak anılmaktaydı. Pisidia ve Pisidialılar adı ilk kez M.Ö. V. yüzyılda Ksenophon tarafından kullanılmıĢ3 aynı zamanda onların yağma, soygun ve çapulculuk yapan bir topluluk olduğuna değinilmiĢtir.

Büyük Ġskender‟in Asya seferiyle beraber bölge hızlı bir HellenleĢme sürecine girmiĢtir. Bu tarihlerden itibaren hızlı bir Hellen yaĢam biçimini benimseyen Pisidia Bölgesi‟nde hızlı bir ĢehirleĢme baĢlar. Roma Ġmparatorluk Dönemi‟ne gelince bu yerleĢimlerin sayısı daha da artmıĢtır.

Hellenistik ve Roma Ġmparatorluğu dönemi Pisidia‟sında 20 normal Ģehir (, , , Pednelissos, , Kretopolis, Keraitai, , , Cormasa, Lysinia, , Timbriada, Tityassos, , Ariassos, , , Misthia, ), 5 Roma Askeri Koloni kenti (Antiokheia, Kremna, Komama, , ) bulunuyordu. Bunlardan ayrı olarak 31 tane daha Hellenistik ve Roma yerleĢiminin ismi bilinmektedir. Bunlar: , Seleukeia Sidera, Konana, Minassos, , Polydorion, Magastara, Malgasa, Tymbrianassos, Polyetta, Macropedium, Hadriani, Moatra, , Verbe, Sibidunda, , , Erymna, ,

3 Ksenophon, III, I. 13. 2

Kotenna, Tarbassos, , Milyas, Malos, Panemoteikhos, Palaiopolis, , Tymandos ve ‟dır4 (Lev. 2).

Hellenistik ve Roma Ġmparatorluğu Dönemi boyunca yukarıda ismi sayılan kentlerden Baris kentinin yer aldığı coğrafya asıl kaya mezarlarını inceleyeceğimiz Keçiborlu Ġlçesi‟ni de içine alan “Kuzeybatı Pisidia” olarak adlandırılmaktadır. Tez çalıĢmamız bu bölge sınırları içerisinde yer alan bütün kaya mezarlarının detaylı ve sistematik bir Ģekilde incelenmesini ve bilimsel nitelikte yorumlanmasını amaçlamaktadır. Ayrıca geçiĢ coğrafyasında yer alan yörenin tarihi ve coğrafyasına da değinilmiĢtir.

Ölü gömmenin doğal bir sonucu olarak yapılan kaya mezarlarının tipi, formu, kullanılan malzemesi, döĢemleri ve özgünlüğünü belirlemek amacıyla yapılan bu çalıĢma, kaya mezarları aracılığıyla bölgede yeni yeni baĢlamıĢ olan detaylı bilimsel çalıĢmalara katkı sağlaması ve ön kaynakça olması açısından önemlidir. Bu çalıĢmayla kaya mezarı mimarisi alanındaki boĢluk da bir nebze olsun doldurulmuĢ olacaktır.

Pisidia Bölgesi‟ne iliĢkin 19. yüzyılın ilk yarısı itibariyle baĢlayan çalıĢmalar kazı ve yüzey araĢtırmalarından oluĢmaktadır. Dolayısıyla detaylı ve sürekliliği olan çalıĢmaların geç baĢlamıĢ olması nedeniyle mevcut bilgiler bölgenin sosyo-ekonomik, kültürel, tarihi ve siyasal yapısına iliĢkin ayrıntılı bir kanaatin oluĢması açısından henüz yeterli değildir. Arkeolojik çalıĢmaların az olduğu Kuzeybatı Pisidia olarak adlandırılan bölgede bulunan kaya mezarları kültürel etkileĢim süreçlerinde incelenerek tarihlenmiĢtir. Dolayısıyla bu etkileĢim bölge için önemli sonuçlar ortaya çıkarmıĢtır.

Tez çalıĢmasıyla birlikte bölgenin kültürel zenginlikleri ortaya çıkacak, bölgenin sosyo-ekonomik ve siyasal yapısına iliĢkin önemli ipuçları sağlanacaktır. Bu yönüyle tez çalıĢması konu itibariyle ilk olarak incelenmesi ve araĢtırılması açısından Keçiborlu Ġlçesi özelinde coğrafi ve tarihi perspektifle birlikte değerlendirildiğinde özgün bir değer taĢımaktadır. Ayrıca yörede yer alan mezar mimarisi alanında bilinmeyen ya da ayrıntıda fark edilmeyen birçok noktanın da aydınlatılmasına açıklık getirecek bir çalıĢma özelliği göstermektedir.

4 Pisidia kentleri ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Sevin, 2001, s. 151-162. 3

1.2. Amaç ve Yöntem:

Pisidia Bölgesi‟nin araĢtırmalarının tarihi 18. yüzyıla dek dayanmaktadır. Bölge 19. yüzyıl boyunca birçok araĢtırmacı ve gezgin tarafından ziyaret edilmiĢtir. Pisidia‟da son dönem araĢtırmaları sırasında, otuz yılı aĢkın süredir özellikle yüzey araĢtırması çalıĢmaları yapılmakta ve elde edilen sonuçlar periyodik olarak yayımlanmaktadır. Ancak çalıĢma konusu olan Pisidia Bölgesi‟nin kaya mezarları üzerine kapsamlı araĢtırmalar henüz yapılmamıĢ olup, yüzey araĢtırması, kazı raporları ve genel değerlendirmelerde, kaya mezarları konusuna sadece değinilmekte ve kaya mezarlarının bölgede var olduğundan bahsedilmektedir.

19. yüzyıldan günümüze gelinceye dek yapılan araĢtırmalar neticesinde bölgeye iliĢkin sayısız arkeolojik, epigrafik ve tarihi malzeme ortaya çıkarılmıĢtır. Devam eden çalıĢmalarla bunlara yenileri eklenmektedir. Son dönemde Mehmet Özsait, Bilge Hürmüzlü Korthold, Fikret Özcan, Mehmet Özhanlı, ġükrü Özüdoğru, F. Eray Dökü, Gülsüm Umurtak gibi bilim insanları bölgede araĢtırmalar, kazılar yapmakta ve bölge tarihi açısından eksik kalan kısımlar tamamlanmaktadır.

Kendi içinde farklı politik ve tarihsel geçmiĢe sahip yerleĢimleri barındıran Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi‟nde yapılan bu çalıĢma ile ulaĢılmak istenen hedefler Ģu Ģekilde sıralanabilir;

a. ÇalıĢmanın temel amacı, Anadolu coğrafyasında uzun bir tarihi geçmiĢe sahip olan, bu özelliğiyle hem bu coğrafyaya çok Ģey vermiĢ hem de bu coğrafyadan çok Ģey almıĢ olan bir toplumun yaratmıĢ olduğu kültürel zenginlikleri ortaya çıkarmaktır.

b. Bölgede araĢtırma ve çalıĢmalar yapmıĢ bilim insanlarının çalıĢmalarından hareketle bölgede bulunup, yeri tespit edilen ve üzerinde henüz detaylı çalıĢmaların yapılmadığı kaya mezarlarının form, iĢlev bakımından incelenmesi, çizimi ve belgelenmesi.

c. Arkeolojik ve tarihi kaynaklardan yararlanılarak kaya mezarlarının tipolojisinin belirlenmesi ve diğer bölgelerden benzer örnekler sergileyen mezarlar ve ölü gömme gelenekleri ile olan iliĢkisi.

4

d. AraĢtırma kapsamında yer alan kaya mezarlarının katalogunu oluĢturma ve bölgede yer alan diğer kaya mezarları için kaynakça yaratılması.

e. Ġlçede ve yörede yer alan kaya mezarlarının dayandığı düĢünce sistemin tespiti ve değerlendirmesi.

f. ÇalıĢma sonunda, Pisidia Bölgesi‟nin geneline de ıĢık tutacak sosyo-ekonomik, kültürel, tarihi ve siyasal yapısına iliĢkin ayrıntılı bir kanaatin oluĢmasını sağlamak ve yanıtlanmayı bekleyen birçok soruya ipuçları sunmak çalıĢmanın ana hedefleridir.

Tez çalıĢmasının esas konusunu oluĢturan Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi‟nin çeĢitli köylerine (AydoğmuĢ Köyü, Ġncesu Köyü, Kaplanlı köyü, Çukurören Köyü, Kılıç Köyü) yayılmıĢ olan kaya mezarları, farklı tipte, formlarda varlık göstermektedir. Farklı noktalarda bulunmaları ve farklı özellikler sergilemeleri, tipolojik değerlendirmede ve ayrıntılı katalog oluĢturması açısından yoğun bir çalıĢma gerektirmiĢtir.

ÇalıĢmada kaya mezarları, cephe, iç mekân, tipoloji, arazideki dağılımı, oranlar, etkileĢim bölgeleri gibi birçok yönden etraflıca incelendi. Kaya mezarlarının plan, kesit ve görünüĢleri ilk defa tarafımızdan çizilmiĢ ve çok sayıdaki fotoğraflarla detaylar gösterilmeye çalıĢılmıĢtır.

Kaya mezarlarının farklı yerleĢim birimlerinde olmaları da çalıĢmada zaman zaman ulaĢım sıkıntısına neden olmuĢtur. Kaya mezarlarının bu denli dağınık yerlerde olması, zamanı en iyi ve en doğru Ģekilde kullanmaya mecbur kılmıĢtır. Bu nedenle çalıĢmanın baĢlangıcında bir plan yapılması zorunluluğu doğmuĢtur. ÇalıĢmayı öncelikle kaynakların tespiti (antik yazarların eserleri, araĢtırma konusunu oluĢturan mezarların, bölge kentlerinde varlığı bilinen diğer kaya mezarları ile benzer özellikler taĢıyıp taĢımadığının tespiti, Anadolu‟daki diğer kaya mezarları eĢliğinde kültür tepiti için araĢtırma ve yayınlar ile birlikte modern literatür oluĢturulmuĢtur.

Ġkinci aĢamada tespit edilen kaynaklar sistematik bir değerlendirmeye tabi tutularak kendi içinde sınıflandırılmıĢ ve benzerleriyle birlikte genel bir hat oluĢturulmuĢtur. Yine bu aĢamada mevcut bilgiler ve literatür derinleĢtirilip güncellenmiĢtir. Son aĢamada derlenen veriler ıĢığında çalıĢmanın yazma aĢamasına geçilmiĢtir. Amaç kısmında belirtilen hedeflere uygun olarak kaleme alınan çalıĢma on bölümden oluĢmaktadır:

5

Birinci bölümde, konuya genel bir giriĢ yapılmıĢtır. Konunun tanımı ve önemi, amaç-yönteminden bu bölümde bahsedilmiĢtir. Ġkinci bölümde, Keçiborlu Ġlçesi‟ni de içine alan Pisidia Bölgesi ele alınmıĢtır. Pisidia Bölgesi‟nin tarihi, coğrafyası ve araĢtırma tarihi, Prehistorik Dönem‟den baĢlayarak Roma Dönemi‟ne Pisidia tarihi özlüce anlatılmıĢtır. Üçüncü bölümde, çalıĢma alanının merkezi olan Keçiborlu Ġlçesi‟nin coğrafyası, tarihi ve araĢtırmalarına değinilmiĢtir. Dördüncü bölümde, kaya mezarlarının kökeni üzerine bir değerlendirme yapılmıĢtır. BeĢinci bölümde, Pisidia Bölgesi‟nde yer alan kaya mezarlarının köken sorunu ve etkilenmiĢ olabileceği bölgeler ve özelliklerine değinilmiĢtir. Altıncı bölümde, çalıĢmanın esasını oluĢturan Keçiborlu Ġlçesi ve çevresinde yer alan kaya mezarları Ģekil, form ve iĢlev bakımından etraflıca değerlendirilmiĢ, kaya mezarlarının tanımlaması yapılmıĢtır. Yedinci bölümde, çalıĢmanın konusunu oluĢturan kaya mezarları mimari olarak değerlendirilmiĢ ve özgün sonuçlar ortaya konmuĢtur. Sekizinci bölümde, çalıĢma alanında yer alan kaya mezarlarına en yakın konumda yer alan kaya mezarlarından örnekler verilmiĢ, karĢıtlıkları ve benzerlikleri ortaya konulmuĢtur. Dokuzuncu bölümde, Keçiborlu Ġlçesi sınırları içerisinde tespit edilen kaya mezarı haricinde yapılan mezar çeĢitlerinden bahsedilmiĢtir. Onuncu bölüm ise sonuç kısmından oluĢmaktadır. Bu bölümde ulaĢılan tüm bilgiler ıĢığında özgün yorumlar yapılarak çalıĢma sonlandırılmıĢtır. Ayrıca katalog, kaynakça, levhalar-resimler ve özgeçmiĢ çalıĢmanın son kısmında yer almıĢtır. ÇalıĢmanın yazıya aktarılmasında kolaylık sağlaması açısından mezar isimleri: AydoğmuĢ: AYD., Çukurören: ÇKR., Ġncesu: ĠCS., Kaplanlı: KPL. olarak kısaltılarak kodlanmıĢtır.

6

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

II. PĠSĠDĠA BÖLGESĠ

2.1. Coğrafyası:

ÇalıĢma alanı olan “Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi ve Çevresi” Antik Dönem‟de Pisidia Bölgesi sınırları içerisinde yer almaktaydı. Siyasi coğrafi olarak da bu bölgeden ayrı düĢünülmesi söz konusu değildir. Pisidia, oldukça farklı coğrafî özelliklerin iç içe geçtiği, geniĢ bir bölgeyi içine almaktadır5. Tauros (Toros) Dağları'nın yüksek kitleleriyle kaplı olan bölge yer yer 2500 m. ye kadar ulaĢan yüksek dağlar ve bu dağlar arasında kalan göller, ovalar ve bataklıklar içerir. Ortalama rakımı 1000 m. den fazladır6. Bu dağlık görünüme karĢın, bölgedeki engebelerin Antik Dönem‟deki adları ve özellikleri konusunda hiçbir bilgi yoktur7.

Bölgenin Prehistorik dönemlerden beri yerleĢilmiĢ en bereketli düzlükleri arasında: batı uçtaki Burdur, Keçiborlu, Tefenni ( 1100 m.) ve Bozova; orta kesimde Isparta (1000 m.) ve Kuleönü Ovası ile kuzey uçtaki Senirkent ve doğu uçta, güney bölümüne Killania denen Yalvaç-ġarkîkaraağaç düzlükleri (Karaağaç Ovası) sayılabilir8.

Coğrafi konumu nedeni ile Pisidia, Akdeniz ile Ġç Batı Anadolu bölgeleri arasında bir geçiĢ iklimine sahiptir. Özellikle kuzeyden güneye doğru akan üç büyük ırmağın derin vadileri, Akdeniz iklimi etkilerinin iç kısımlara değin yayılmasına neden olmaktadır. Buna göre yazlar oldukça serin; kıĢlarsa Akdeniz kıyılarına göre sert, fakat Ġç Anadolu‟ya göre oldukça ılık geçmektedir9.

Ġklimsel özellikleri ve su kaynaklarının bolluğu dikkate alınacak olursa bölgenin eskiçağdaki bitki örtüsü de günümüzdeki karakterde olmalıdır10. Bölgenin Akdeniz iklimi etkisindeki güney ve batı kesimlerinde, Aksu ve Köprüçay vadilerinde maki

5 Sevin, 2001, s. 153-155. 6 Strabon XII.VII.1-3. 7 Sevin, a.g.e., s. 153-154. 8 Sevin, a.g.e., s. 154. 9 Sevin, a.g.e., s. 155. Göller Bölgesi‟nin iklimsel özellikleri ve yıllık ortalama sıcaklık verileri için bkz. Özsait, 1985, s. 37. dn. 63-64 ve Poblome, 1999, s. 14. 10 Umar, 1987, s. 3. 7

yüksekliği 1200 m. ye kadar olan yerlerde kızılçam, daha yükseklerde ise karaçam, palamut meĢesi, köknar, selvi, sedir ve ardıç ağaçları bitki örtüsünü oluĢtururur11.

Bölge ırmakları kuzeyden güneye doğru akıp sularını Antalya Körfezi‟ne boĢaltırlar12. Kestros (Aksu), Eurymedon (Köprüçay Suyu), Tauros (Bozçay), Hippophoras (Pupa veya Popa Çayı), Anthios (Akçay/Yalvaç Çayı) bölgenin belli baĢlı akarsularıdır13.

Pisidia Bölgesi'nin en karakteristik özelliği, sahip olduğu göllerdir. Bölge günümüzde de “Göller Bölgesi” olarak tanınmaktadır. Batıdan doğuya doğru Askania (Burdur Gölü), Limnai (Eğirdir ve Hoyran), Strabon‟un Koralis olarak tanımladığı14 Karalis (BeyĢehir) ve doğu uçtaki Trogitis (Suğla) bölgenin belli baĢlı göllerini oluĢturmaktadır15.

2.2. Sınırları:

Pisidia, Anadolu‟nun güneybatı kısmında günümüzde Isparta ve Burdur illerini tümüyle ve Antalya Ġli‟nin kuzey kesimini içine alan dağlık bölgenin antik adıdır16. Anadolu‟dan Toros Dağları ile ayrılmıĢ bir bölge olarak değinilmesine rağmen, tarihi boyunca çok fazla değiĢikliğe uğradığı için Pisidia‟nın kesin sınırlarını belirlemek kolay değildir. Ancak güneyden Toros Dağları, kuzeyden Acı Göl ve Burdur Gölü arasından geçen Söğüt Dağları‟nın uzantılarıyla dik olarak birleĢen Sultan Dağları ile çevrilidir. Doğu sınırı ise BeyĢehir Gölü‟nün batısından ve güneydoğu köĢesinden Manavgat Çayı‟nın ortasına kadar olan kısımdır17.

Bölge kuzey ve kuzeybatıda; Phrygia, doğuda; Karalis (BeyĢehir) ve Trogitis (Suğla) göllerinin sınırını teĢkil ettiği Lykaonia18, güneydoğuda; Isauria, Homanadlar

11 Özsait, 1980, s. 38 - 41. 12 Sevin, a.g.e., s. 154. 13 Bölge akarsularına iliĢkin ayrıntılı bilgi için Sevin, a.g.e., s. 154-155. 14 Strabon XII.VI. 2. 15 Sevin, a.g.e., s. 155. 16 Waelkens, 1997, s. 225. 17 Özsait, 1980, s. 27. 18 Strabon, Karalis ve Trogitis göllerinin Lykaonia‟da bulunduğunu ifade etmektedir. Strabon XII. VI.1. 8

Ülkesi ve Klikia, batıda; Milyas ve güneybatıda; Lykia ile komĢu idi19. Güneyde ise; daima beraber anılan Pamphylia Bölgesi bulunmaktadır 20 (Lev. 3).

Pisidia kentlerine ait ilk bilgiye Ariannos aracılığı ile ulaĢılmaktadır. Büyük Ġskender‟in seferleri sırasında ismi geçen Selge, Sagalassos ve Termessos Pisidia tarihinde adları kesin olarak zikredilen ilk kentlerdir. Ancak bölge kentleri için en önemli antik kaynak coğrafyacı Strabon‟un Augustus Dönemi‟nde aktardığı Artemidoros‟un M.Ö. 100 yıllarında kaydettiği listedir. Strabon, “…Selge, Sagalassos, Pednelissos, Adada, Tymbriada, Kremna, Pityassos, Amblada, Anabura, , Arrassos (Ariassos), Tarbassos ve Termessos…” ile birlikte Antiokheia kentlerinden de Pisidia Antiokheiası olarak bahsedilir21. Bu kent listesinden önce Ksenophon, Pisidialı kabilelerden bahsetmektedir. Bölgedeki modern yerleĢimlerin çoğu antik adına yakın olarak isimlerini devam ettirdikleri için gezgin ve bilim adamlarının yürüttükleri çalıĢmalar sonucu kent lokalizasyonları kolaylıkla yapılabilmiĢtir22.

2.3. AraĢtırma Tarihi:

Anadolu‟nun tarihi zenginliklerine merak 18. yüzyılda baĢlar23. Pek çok bilim insanı ve seyyah tarih sayfalarına gömülmüĢ bu kentleri gün ıĢığına çıkarmıĢlar ve kayıtlar tutumuĢlardır. Bu kayıtlar, Pisidia Bölgesi‟nde 14. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar olan devrede yaĢamıĢ olan ve seyahatleri esnasında bölgemizden geçen bazı seyyahların gezi notlarıdır24. Bu seyyah-gezi araĢtırmacılarının notlarından bölgenin coğrafi, tarihi, ticaret ve gündelik yaĢamı ile ilgili konularda bize bilgiler veren yazılarına ulaĢmak mümkündür.

Anadolu Beylikler Dönemi‟nde 1329 tarihinde Burdur ve Isparta civarına gelen Ġbn-i Battuta25 Burdur Kalesi‟ni tasvir ederek çevresinin bağlık bahçelik durumunu ve tabii zenginliklerini anlatır. Daha sonra Isparta‟ya gelen Ġbn-i Batuta Ģehrin adını

19 Bölge sınırları için ayrıca bkz. L. Zgusta, Kleinasiatische Personennamen, 1964, s. 35-36. 20 Özsait, 1980, s. 61; Mitchell, 1991, s. 121; Brandt, 1992, s. 8-9; Bracke, 1993, s. 15; Belke – Merisch, 1990, s. 52- 53. 21 Strabon XII.VIII.14. 22 Bu çalıĢmalar için bkz. 2. Bölüm 2. 4. Pisidia Bölgesi‟nin AraĢtırma Tarihi. 23 Bölgedeki ilk araĢtırmaların sonuçlarını yansıtan ve günümüz araĢtırmalarına da öncülük eden gezginlerin kayıtlarından sadece bölge arkeolojisi için önemli noktalara ve keĢiflere değinilecektir. Bölge ile ilgili seyahatnamelerin ayrıntılı bir listesi için bkz. Kaynakça ve ayrıca bkz. A. M. Mansel, Türkiye'nin Arkeoloji, Epigrafi ve Tarihi Coğrafyası için Bibliyografya (1932) ve S. Yerasimos, Les Voyageurs dans L’Empire Ottoman (XIVe - XVIe siècles),1991. 24 Özsait, 1980, s. 3. 25 Ġbn-i Battuta, s. 147. 9

“Sabarta” olarak isimlendirmiĢ ve onun geliĢmiĢ durumunu ve iskânını yansıtan bilgiler vermiĢtir26. 17. yüzyılda Kâtip Çelebi aynı Ģehirleri üç asır sonra ziyaret etmiĢ ve yukarıdaki kayıtlara benzeyen bilgiler vermiĢtir27.

Bölgeye seyahat eden Batılı ilk araĢtırmacı Fransız Paul Lucas‟tır. 1706 ve 1714‟te olmak üzere bölgeye iki defa gelen gezginin birinci gezisinde ziyaret ettiği Ağlasun‟un yaklaĢık 7 km. Kuzeyindeki antik kentin “Sagalassos” olduğunun anlaĢılması 1824 yılını bulmuĢtur28.

19. yüzyıl baĢlarından itibaren dönemin bir özelliği olan arkeolojik araĢtırma ve keĢif yolculuklarının çoğuna ev sahipliği yapan Anadolu‟yu, gezip dolaĢan ve Pisidia‟ya da uğrayan William M. Leake29, L. A. Olivier de Corancez30, Otto von Richter31, Pierre de Tchiatcheff32, Louis Duchesne ve Maxime Collignon33, Charles Texier34, William J. Hamilton35, Thomas A. B. Spratt ve Edward Forbes36, Charles Fellows37, L. Vivien de Saint-Martin38, William H. Waddington39, E. J. Davis40 ve Friedrich Sarre41 gibi pek çok ismin çeĢitli zaman dilimlerinde bölge kentlerinin tespiti ve lokalizasyonu üzerinde yoğunlaĢan değiĢik amaçlı araĢtırmaları Ġngiltere‟nin Ġzmir konsolosu Francis Vyvyan Jago Arundell‟in kapsamlı araĢtırmasını aĢamamıĢtır42.

Ġngiliz seyyah F. V. Arundell bölgemize 1824 ve 1833 yıllarında olmak üzere iki defa seyahat yapmıĢ, seyahatinde Ġzmir, Denizli, Dinar, Keçiborlu üzerinden Burdur Gölü‟nün kuzeyindeki dağ sıraları içinden güneydoğuya doğru ilerleyerek Isparta‟ya

26 Defremery ve Sanguinetti, 1914, s. 265. 27 Özsait, 1980, s. 4. 28 Lucas, 1712, s. 176-180. 29 Leake, 1824, s. 144-170. 30 Corancez, 1816, s. 309; Ritter, 1859, s. 676. 31 L. V. de Saint-Martin, Description Histroique et geographique de l’Asie Mineure , 1852, II, s. 181- 182; Ritter, a.g.e., s. 641. 32 P. de Tchiatcheff, Asie Mineure, Description Physique III, 1869, s. 312-315. 33 L. Duchesne - M. Collignon, “Rapport sur un voyage archéologique en Asie Mineure, Pisidie” BCH I, 1877, s. 361-376 ; M. Collignon, “Inscriptions de Pisidie et de Pamphylie” BCH 3.1, 1879, s. 333 - 347. 34 Texier, 2002/III, s. 444-447 ve s. 453-456. 35 Hamilton, 1842/I, s. 470-476 ve Hamilton, 1842/II, s. 341 - 364. 36 T. A. B. Spratt - E. Forbes, Travels in Lycia, Milyas and Cibyratis in company with E. T. Daniell III, 1847. 37 Fellows, 1889, s. 121-124. 38 de Saint-Martin, 1852/II, s. 1-36. 39 Waddington, 1853, s. 371. 40 E. J. Davis, Anatolica; or, the Journal of a Visit to Some of Ancient Ruined Cities of Caria Phrygia, Lycia and Pisidia, 1874, s. 135-281. 41 Sarre, 1896, s. 131-170. 42 Özcan, 2008, s. 8. 10

ulaĢmıĢtır43. Arundell 1824‟te Ağlasun‟da bir yazıt üzerinde “Sagalassos” ismini okuyarak kentin adını tespit etmiĢ ve kalıntıların ilk taslak planını çizmiĢtir44. 1833‟teki ikinci gezisinde Yalvaç‟ta Pisidia Antiokheia‟sını45 ve Isparta Uluborlu‟da Apollonia Mordiaion‟u bularak incelemiĢtir46.

William Martin Leake 1824‟te yayınladığı kitabında Pisidia Ģehirlerinden Philamelium‟dan ve Pisidia Antiokheia‟sı yol güzergâhından ve Kremna‟daki Antik Dönem kalıntılarından bahsetmiĢtir47.

1836 ve 1837 yıllarında Küçük Asya‟ya iki defa seyahat yapan William J. Hamilton, seyahat ve inceleme neticelerini iki cilt halinde 1842 yılında yayınlamıĢtır. Afyonkarahisar üzerinden güneydoğuya doğru ilerleyerek Yalvaç‟a (Antiokheia) gelen ve antik Ģehrin harabelerini tetkik eden W. J. Hamilton, daha sonra Eğirdir üzerinden Isparta ve sonrada antik Ağlasun (Sagalasos) harabelerine geldi. Sonra Burdur‟a gelen W. J. Hamilton, bölgemizi Keçiborlu üzerinden terk ederek Phrygia‟ya geçmiĢtir48.

1838 yılında Küçük Asya‟ya bir seyahatte, Pisidia Bölgesi‟nin batısında yer alan Keçiborlu üzerinden Isparta‟ya gelen Charles Fellows, burada bazı antik fragmanlar gördü ve bunlardan birinin üzerinde bulunan ve antik parçadan daha geç bir devre iĢaret ettiğini söylediği bir kitabeyi kopya etti49.

1841 ve 1842 yıllarında yaptığı Pisidia Bölgesindeki inceleme gezisi sırasında A. Schönborn Olbasa50, Adada51, Selge52 ve birçok gezginin kaynaklar da ismine tesadüf ettikleri halde bir türlü yerini bulamadıkları Termessos53 kentlerini de ilk tespit edenlerdendir.

1842 yılında T. A. B Spratt, E. Forbes ve E. T. Daniell Lykia‟nın Pamphylia, Pisidia ve Phrygia sınır kesiminde araĢtırmalar yapmıĢlardır. Onlar Büyük Ġskender‟in

43 Bkz. Arundell, 1834, s. 117. 44 Arundell, 1828: 132 – 144; Arundell, 1834/II, s. 27 - 50. 45 Arundell, 1834/I, s. 268-272. 46 Arundell, 1834/II, s. 236. 47 Leake, a.g.e., s. 40, 58, 138. 48 Hamilton, 1842, s. 472-476. 49 Özsait, 1980, s. 10. 50 Ritter, a.g.e., s. 690-692; Özsait, 1980, s. 11-12. 51 Ritter, a.g.e., s. 701-703. 52 Ritter, a.g.e., s. 505-507. 53 Abbasoğlu, 1988, s. 216. 11

seferi münasebetiyle Ariannos‟un bahsettiği Termessos‟un bu bölgede olduğuna inanmıĢlardır54.

Antik yazarların kayıtlarını en iyi Ģekilde değerlendirerek kentleri yerleĢtiren araĢtırmacılardan biri sayılan Carl Ritter kitabında 1850 yılına kadar Anadolu'yu inceleyen ve antik kentleri saptayan gezginlere de bir bölüm ayırmıĢtır55.

1874 yılında aksu Nehri vadisini aĢarak Kremna‟ya ulaĢan Gustav Hirschfeld de bir yapının yazıtında okuduğu “Colonia lulia Felix Cremnensium” kentin ismi ile kesin lokalizasyonunu yapmıĢtır56. Ayrıca Agrae, Seleukeia Sidera57, Konana58, Baris59, Kotenna ve Erymna60 antik kentlerini de keĢfetmiĢtir.

Anadolu‟ya ilk yolculuğunu yaptığı 1880‟lerden itibaren William M. Ramsay, Pisidia‟nın sınırlarından epigrafisine ve bölge kentlerinin tespitine kadar değiĢik konular üzerine çok sayıda yayın yapmıĢ ve bölgenin tarihi coğrafyası, yerel din ve kültür tarihinin aydınlatılmasına önemli ölçüde katkıda bulunmuĢtur61. Pisidia Bölgesi‟nin epigrafik problemleriyle ilgilenen araĢtırmacılardan biri de 1884-1885 yıllarında bölgeyi ziyaret eden J. R. S Sterreett‟dir62. Sterrett gezilerinde topladığı yazıtları ve epigrafik değerlendirmesini 1888 yılında yayınlamıĢ; bu gezilerde Enevre‟de kaydettiği yazıtlarda “Anabura” ismini bularak kentin yerini kesinleĢtirmiĢtir63.

Çok sayıda batılı gezgin dıĢında Diyarbakırlı merhum Sait PaĢa, Mir-atül Ġber adlı genel tarih kitabında, 1883 yılı ekim ayında gezmeye gelen Teke Sancağı mutasarrıfı Turhan, Konya mektupçusu Mehmet Nazım PaĢa maiyetlerinde Sagalassos‟a gittiğini; büyük bir tiyatro, mezarlar ile kentin diğer yapılarına ait ve antik yol kalıntılarının hala görülebildiğini yazmaktadır64.

54 Bkz. Spratt, Forbes, a.g.e., s. 222-232. 55 Ritter a.g.e., 1859/II. 56 CIL III. 6873; Hirschfeld, 1879, s. 279-312 ve Ġnan, 1970, s. 53. 57 Hirschfeld, 1879, s. 302. 58 Hirschfeld, 1879, s. 304. 59 Hirschfeld, 1880/III, s. 312. 60 Hirschfeld, 1880/II, s. 142. 61 Ramsay‟ın bölge hakkındaki önemli çalıĢmaları için bkz. W. M. Ramsay, The Social Basis of Roman Power in Asia Minor, 1941. 62 Mitchell ve Waelkens, 1998, s. 24. 63 Sterrett, 1888, s. 319-326. 64 Böcüzade, 1983, s. 8. 12

Bir Avusturya asilzadesi olan Karl Graf von Lanckoronski, 1884-1885 yıllarında Pamphylia ve Pisidia araĢtırmaları için yanında her kesimden meraklının da bulunduğu geniĢ bir ekiple bölgeye gelir. O da yörenin arkeolojisiyle ilgilidir. Lanckoronski heyetinin 1892 yılında yayınladığı kitap Pisidia Bölgesi üzerine yapılan araĢtırmaların yalnızca kendi dönemi için değil bugün de en önemli ve en derli toplusu olduğu kabul edilmektedir. Termessos, Kretopolis olarak kaydettiği Ariassos ve Selge ile birlikte Kremna ve Sagalassos ele alınmıĢ; kentlerin topografık planları çıkartılmıĢ ve mevcut arkeolojik kalıntılarıyla birlikte sunulmuĢtur65. Lanckoronski Bu çalıĢmalarını Pamphylia ve Pisidia olmak üzere iki cilt halinde yayınlamıĢtır66.

Victor Bérard ve H. Kiepert, 1892 yılında bölgedeki araĢtırmaları sırasında Lanckoronski'nin Kretopolis olarak lokalize ettiği yerin aslında Ariassos olduğunu bir yazıt yardımıyla kanıtlamıĢ ve Sia‟yı bulmuĢtur67. ÇalıĢmalarını özellikle Termessos kentinde yoğunlaĢtıran Rudolf Heberdey burada yaptığı çalıĢmalarla hemen hemen tüm yazıtları, anıtları ve kent arazisinin sınırlarını incelemiĢtir68.

Hans Rott, Hıristiyanlık Dönemi araĢtırmalarını amaçlayan gezisi sırasında 1906 yılında Pisidia‟da da incelemeler yapmıĢ ve eserinin sonuna, bir kısmı daha önceki epigraf ve gezgin-araĢtırıcılar tarafından kopyalanıp yayınlanan birçok yazıtı da eklemiĢtir69. Rott araĢtırma yöremizdeki Baris‟i tahkimatı olmayan Ģehirler arasına koymaktadır70.

Arap yarım adasında “Çöl Kraliçesi” diye adlandırılan Gertrude Bell 28 Nisan 1907‟de Isparta‟dan gönderdiği mektupta: “Sevgili Anne, Dünyada kimsenin benden daha mutlu ya da hiç bir ülkenin Anadolu‟dan daha güzel olduğunu sanmıyorum.” diye baĢladığı satırlarının devamında karlar altında bulduğu Sagalassos‟taki gördüklerini annesine detaylıca aktarır71.

65 Lanckoronski, 1892. 66 Bkz. Lanckoronski, Les villes de la Pamphylie et de la Pisidie, I-II, Paris, 1890-1893, Cev.( Pamphylia ve Pisidia Kentleri, Suna ve Ġnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri AraĢtırma Enstitüsü Yayını, Çeviri Dizisi, 2, Antalya. 67 Bérard, 1892, s. 427. 68 Heberdey, 1929; R. Heberdey, “Termessos”, *RE V A/l, 1934, s. 732-778. 69 Rott, 1908, s. 14-21 ve 28. 70 Rott, a.g.e., s. 83-93. 71 Hill, 1976, s. 2-3; Gertrude Bell‟in seyahatleri sırasında çektiği fotoğraflar, günlük ve mektupları için bkz. Gertrude Bell Project internet sitesi http://www.gerty.ncl.ac.uk. 13

2.4. Kazı ve AraĢtırmalar:

Pisidia Eyaleti‟nin baĢkenti ve bölgenin en önemli kentlerinden Antiokheia aynı zamanda ilk arkeolojik kazıların da ev sahibidir. 1921‟de William M. Ramsay ve David M. Robinson ile baĢlayan72 ve daha sonrasında oldukça uzun bir süre ara verilen kazı çalıĢmaları, 1980‟li yılların sonunda tekrar baĢlatılmıĢ ve Yalvaç Müzesi tarafından Mehmet TaĢlıalan ve Ünal Demirer baĢkanlıklarında aralıklarla da olsa devam ettirilmiĢtir73. 2008 yılında baĢlayan Süleyman Demirel Üniversitesi Arkeoloji Bölüm‟ünden Mehmet Özhanlı baĢkanlığında Antiokheia kazıları halen devam etmektedir.

1938 yılında Burdur-Isparta demiryolunun yapımı esnasında tesadüfen yarılan bir höyükten (Baradız) çıkan seramiklerin, bu esnada civarda coğrafi etütler yapan H. Louis ve N. Çıtakoğlu tarafından toplanması ve K. Bittel‟in bunları incelemesi bölgenin prehistorik iskânının araĢtırılmasında yeni bir devrenin açılmasına fırsat olmuĢtur.

1944 yılının haziran ayında ġ. Aziz Kansu baĢkanlığında, M. ġenyürek, Ġ. K. Kökten‟den müteĢekkil bir heyetin Türk Tarih Kurumu adına yaptığı kazılarda Baradız Mezolitik Ġstasyonu ile Bozanönü tabii mağaralarında Üst Paleolitik‟in, Aurignacien (Orinyasien) kısmına ait çakmak taĢlarından aletler meydana çıkarılmıĢtır74.

Pisidia Bölgesi‟nin prehistorik dönemlerinin açıklığa kavuĢması J. Mellaart‟ın 1957 yılından itibaren dört sezon boyunca, Ankara Ġngiliz Arkeoloji Enstitüsü adına, Burdur‟un Hacılar Mevkii‟nde yaptığı kazılar ve çevre incelemeleri neticesinde olmuĢtur75. Pisidia arkeolojisi için en önemli bilgi kaynağı, otuz yılı aĢkın süredir devam eden yüzey araĢtırmalarıdır. 1980'li yılların baĢlarından itibaren yoğunluk kazanan yüzey araĢtırmalarının ilki, 1969 yılında A. Machatschek ve M. Schwarz baĢkanlığındaki Avusturyalı bir ekibin Selge antik kentinde gerçekleĢtirdiği mimari yüzey araĢtırmalarıdır76.

72 Mitchell – Waelkens, 1998, s. 28. 73 Dr. M. TaĢlıalan baĢkanlığında yürütülen Pisidia Antiokheiası kazı çalıĢmalarına ait raporlar için bkz. Kaynakça; Ü. Demirer - Ġ. Güceren - M. Demirel, “Pisidia Antiokheiası 2003 Yılı ÇalıĢmaları”, MüzeKK 14, 2004, s. 141-152. 74 Özsait, 1980, s. 24. 75 Özsait, 1980, s. 25. 76 Machatschek – Schwarz, 1981. 14

Bu iki kentte yürütülen çalıĢmalardan baĢka 1970 yılında Prof. Dr. Jale Ġnan BaĢkanlığında Kremna‟da77, Isparta Müze Müdürlüğü tarafından 1985-1987 yıllarında ve Prof. Dr. Orhan Bingöl baĢkanlığında 1993 yılında Seleukeia Sidera‟da78, 1996-1997 yılında Malos‟da79 ve 2004 yılından itibaren de Tymbriada antik kenti yakınlarındaki Aksu Zindan Mağarası kutsal Alanı‟nda da kazılar gerçekleĢtirilmiĢtir80.

Prof. Dr. Mehmet Özsait‟in 1972 yılından itibaren yürüttüğü “Göller Bölgesi Yüzey AraĢtırmaları” büyük ölçekli yerli yüzey araĢtırmaları olarak çok katkı sağlamıĢlardır81. Ayrıca Özsait yayınladığı “Ġlkçağ Tarihinde Pisidya82” ve “Hellenistik ve Roma Devrinde Pisidya Tarihi83” adlı kitaplarında Prehistorik Dönem‟den Antik Çağ sonuna kadar bölge tarihi ve arkeolojisi için önemli değerlendirmelerde bulunmuĢtur. Özsait, ayrıca çalıĢma alanımız olan Keçiborlu ve çevresinde yer alan ve tezimize konu olan kaya mezarlarının bazılarına değinmiĢ bazılarının tescil edilmesini sağlamıĢtır.

1982 yılından itibaren Stephen Mitchell ve Marc Waelkens‟in ilk yıllarda Kremna ve Sagalassos merkezli baĢlayan Pisidia Projesi, sonraki yıllarda Mitchell tarafından geniĢletilerek devam ettirilmiĢtir. BaĢta Kremna olmak üzere Pisidia Antiokheiası, Sagalassos, Ariassos, Panemotheichos ve Ören Tepe, Kodrula, Kaynar Kale, Sia kentleri ve DöĢeme Boğazı‟ndaki yerleĢim detaylı biçimde incelenmiĢ; Typallion TaĢkapı‟ya ve Sandalion‟da Sandal Asar‟a lokalize edilmiĢtir84. Pisidia Projesi son yıllarda Lutgarde Vandeput ve Veli Köse baĢkanlığındaki ekiple tamamlanan Melli ve halen devam eden, Gül IĢın‟ın da bir yüksek lisans çalıĢması yaptığı85, Pednelissos araĢtırmaları ile devam etmektedir86.

77 Ġnan, 1970. 78 Bingöl, 1994; Kaya, 1999. 79 Kaya, 1998. 80 1997 yılında Eğirdir ilçesine bağlı Aksu‟daki bir tünel inĢaatı sırasında bulunan nehir tanrısı Eurymedon‟a ait heykel Zindan Mağarası‟ndan getirilmiĢ ve burada kutsal alanın Eurymedon‟a ait olduğu önerilmiĢtir. Bu konuda detaylı bilgi için bkz. 2004 yılından itibaren Isparta Müzesi Müdürlüğü‟nün yaptığı çalıĢmalar için bkz. Dedeoğlu 2005a ve Dedeoğlu 2005b. 81 Mehmet Özsait‟in saptadığı yerleĢim ve kültür bölgeleri için bkz. Kaynakça. 82 Mehmet Özsait, ilkçağ Tarihinde Pisidya, BaĢlangıçtan Büyük Ġskender Devrinin Sonuna Kadar, Ġstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, No: 2710, Ġstanbul, 1980. 83 Mehmet Özsait, Hellenistik ve Roma Devrinde Pisidya Tarihi, Ġstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, No: 3307, Ġstanbul, 1985. 84 Özcan, a.g.e., s. 14. 85 IĢın, 1990 ve IĢın,1998. 86 S. Mitchell baĢkanlığındaki Pisidia Projesi‟nin bölge kentlerinde yaptıkları araĢtırmaların yayınları için bkz. Kaynakça. 15

Haluk Abbasoğlu ise 1986-1988 yıllarında Termessos‟da Heberdey‟in epigrafik araĢtırmalarının ardından ilk ve tek gerçek arkeolojik araĢtırmaları gerçekleĢtirmiĢtir87. “Termessos Nekropolleri” konulu bir doktora çalıĢması yapan A. Vedat Çelgin, Bülent Ġplikçioğlu ve Güler Çelgin ile birlikte kent üzerine epigrafik çalıĢmalar yürütmektedirler88.

Pisidia Bölgesi‟nde bugün düzenli ve sistematik olarak devam eden tek kazı 1990 yılından itibaren Prof. Dr. Marc Waelkens baĢkanlığında yürütülen Sagalassos‟tur. GeniĢ katılımlı ve disiplinler arası kazılarla kentin önemli bir bölümü açığa çıkartılmıĢtır. ÇalıĢmalar yalnızca kent merkezi ile sınırlı kalmamıĢ aynı zamanda kentin yayılım alanında da sürdürülmüĢtür89.

2008 yılında bölgede baĢlayan yeni bir çalıĢma da Bilge Hürmüzlü Korthold baĢkanlığında yürütülen “Isparta Arkeolojik Surveyi” dir90. Senirkent, Uluborlu ve Gönen ilçelerinde gerçekleĢtirilen bu çalıĢma 2010 yılından itibaren Gönen (Konane) de yoğunlaĢtırılmıĢtır.

2013 yılında Yrd. Doç Dr. Fikret Özcan baĢkanlığında baĢlatılan ve halen yürütülen “Isparta Ġli Kuzey Pisidia Bölgesi Arkeolojik Yüzey AraĢtırması” projesi de bölge çalıĢmaları açısından çok önem arzetmektedir.

Gerek yukarıda adı geçen ve gerekse ismi zikredilmeyip Pisidia Bölgesi ile ilgili tez, doktora çalıĢmaları yapmıĢ birçok isim vardır. Son yıllarda artarak devam eden Pisidia Bölgesi araĢtırmalarına bahsettiğimiz bilim insanları öncülük etmiĢtir ancak aydınlanmayan pek çok konu bulunmaktadır. Gelecek yıllardaki çalıĢmalarla birlikte Pisidia arkeolojisi bulunduğu noktadan daha farklı bir noktada olacağından Ģüphe yoktur.

87 Abbasoğlu, 1988; Abbasoğlu – Ġplikçioğlu, 1991. 88 Çelgin, 1990; Ġplikçioğlu - Çelgin – Çelgin, 1991; Çelgin, 1994. 89 S. Mitchell‟in Pisidia araĢtımaları ve yayınları için, bkz. Kaynakça. 90 Hürmüzlü, 2009a, s. 17-18. 16

2.5. Tarihi:

2.5.1. Prehistorik dönemden Hellenistik döneme kadar Pisidia:

Pisidia Bölgesi‟nde yürütülen çalıĢmalar, Bölgenin Anadolu‟nun en eski yerleĢim alanlarından biri olduğunu ortaya koymuĢtur91. Pisidia Üst paleolitik Çağ‟dan itibaren kesintisiz yerleĢim görmüĢ ve Anadolu‟nun önemli Neolitik ve Kalkolitik yerleĢimlerini ve Tunç Çağı‟nın değiĢik kültür bölgelerini, sınırları dâhilinde barındırmıĢtır92. Isparta‟daki Kapalıin Mağarası buluntuları bölgede üst paleolitik çağdan itibaren kesintisiz olarak yerleĢim görmüĢ olduğunu göstermektedir93.

Bölgede Neolitik Dönem öncesi için Epi-Paleolitik Dönem‟in en önemli mikrolit örneklerinin de ele geçtiği Burdur Gölü‟nün kuzeydoğusundaki küçük bir kum tepeciği olan Baradız (GümüĢgün) önemli bir merkezdir94. Ayrıca Baradız dıĢında Ağlasun‟un doğusunda yer alan Dereköy‟deki Karain Mağarası‟nda ve Sagalassos‟un 20 km. kadar güneydoğusunda, Harmancık Köyü‟nün kuzeyinde bulunan Sandal Asar (Sandalion)‟da da epi-paleolitik döneme tarihlenen taĢ aletler ele geçirilmiĢtir95.

Üst Paleolitikte ve Epi-Paleolitikteki fakirliğin tersine Neolitik Dönem‟den itibaren (M.Ö. 8000-5500) itibaren ise bölgede Anadolu‟nun en önemli yerleĢimleri bulunmaktadır. Hacılar ve Kuruçay, Suberde, Bademağacı ve Harmanören gibi çok sayıda Neolitik ilk Kalkolitik yerleĢim Göller Bölgesi‟nin bu çağlarda oldukça yoğun olarak iskân edildiğini kanıtlamaktadır96.

Neolitik Dönem halkının yeni bir kültürel hamlesini gösteren Kalkolitik Dönem (5500-3000), Pisidia Bölgesi‟nde de bütün ayrıntıları ile görülür. Bölgenin en önemli neolitik merkezi Hacılar, Erken Kalkolitik‟i gösteren en önemli merkezlerin baĢında gelir97.

91 Hürmüzlü, 2007. 92 Harmankaya, Erdoğu, 2002. 93 Özsait, 1980, s. 64-65; Kapalıin Mağarası için bkz. Kansu, 1945, s. 282 ve Kökten, 1952, s. 195-209. 94 Özsait, 1980, s. 65; Brandt, a.g.e., s. 14; Kartal, 2002, s. 37. Anadolu‟daki çağdaĢ epi-paleolitik merkezler için bkz. Kartal, a.g.e., s. 35. 95 Özcan, a.g.e., s. 29. 96 Bölgedeki prehistorik dönem yerleĢim ve kültür bölgelerine iliĢkin araĢtırma yayınları için bkz. Özsait 1980, s. 68 - 83 dn. 29 - 104 ve Biblografya. 97 Özsait, 1980, s. 74. 17

Pisidia‟da zengin Tunç Çağı kültürlerine ait izler de bulunmaktadır98. Ġlk Tunç Çağı‟nda düzelen yaĢam koĢulları ile artan nüfus ile birlikte yerleĢme yerlerinde de artıĢ gözlemlenmiĢtir. Burdur Kuruçay, Isparta Göndürle Höyük, Bozanönü ve Senirce gibi yerleĢimlerde ele geçen buluntular Kusura, Yortan, Elmalı Semahöyük ve Ġlk Tunç Çağı buluntularına benzer buluntular vermiĢtir99. Bölge M.Ö. I. binyılın baĢlarına kadar siyasi bir varlık gösteren toplumlar tarafından iskân edilmiĢtir100.

M.Ö. II. binde Anadolu‟nun büyük çoğunluğunun olduğu gibi Pisidia‟nın da Hitit Ġmparatorluğu egemenliğinde olduğu sanılmaktadır101. Hititlerin bilinen en batıdaki anıtı bölgenin kuzeyindeki Eflatunpınar Anıtı‟dır102. Bölge Hitit metinlerinde PitaĢĢa olarak kaydedilmektedir103. HattuĢa‟dan çıkan tabletlerde adı geçen en büyük ve en kalabalık Luwi yerleĢimi Arzawa ülkelerinin, klasik dönem tarihi coğrafyasında Pisidia ve Pamphylia bölgelerini kapsadığı öne sürülmektedir104.

Hitit devletinin yıkılıĢından Phryglerin Anadolu‟da M.Ö. 750 yılında bir devlet olarak ortaya çıkıĢına kadar geçen sürede yörenin ilk ve orta demir çağı da, Anadolu‟nun birçok kesiminde olduğu gibi, bazı veriler olmakla birlikte karanlıktır. Phryglerin yayılım alanının doğusunda kalan Pisidia Bölgesi‟ni egemenlikleri altına alıp almadıkları ve bu bölgeyle olan iliĢkileri bilinmemektedir.

M.Ö. 7. yüzyılın baĢlarında Kroisos‟un Halys‟in (Kızılırmak) batısındaki tüm toprakları egemenliğine kattığını kaydeden Herodotos‟un aktarımına göre; Pisidia, Perslerin Anadolu‟yu ele geçirdiği M.Ö. 547/546 tarihine dek Lydia yönetiminde kalmıĢ olmalıdır105. Özsait sonradan Colonia Iulia Augusta adı ile bir Roma kolonisi olan ġeref Höyük‟deki araĢtırmaları sırasında bulduğu Lydia seramiklerinin kuzeybatısı Pisidia‟ya, Pamphylia‟ya, Lykia‟ya açılan geçitlere en kestirmeden bağlanan yolların üzerinde yer alan ġeref Höyük‟e ya ticari yollardan geldiğini ya da bu seramiklerin Lydia kültürel etkisiyle yapıldığını varsaymaktadır106.

98 Brandt, a.g.e., s. 12-27. 99 Özsait 1980, s. 83 - 93 dn. 705-162. 100 Özsait, 1980, s. 131. 101 Özsait, 1980, s. 95-115. 102 Vandeput, 1997, s. 14. Eflatunpınar Anıtı ile ilgili yayınlar ve detaylı kaynakça için olarak bkz. Erbil 2005, s. 146. 103 Bu konudaki bulguların değerlendirilmesiyle ilgili olarak bkz. M. Doğan Alparslan - M. Alparslan, 1999, s. 14. 31 104 Waelkens, 2000, s. 474. 105 Herodotos I. XXVIII. 106 Özsait – Özsait, 1996, s. 365. 18

M.Ö. 546 yılında Lydia Krallığı‟nı yıkan Persler Büyük Ġskender‟in Anadolu‟yu fethine dek tüm Anadolu toprakları gibi Pisidia‟da da yönetimi ellerinde tutmuĢlardır. Ġdari geleneklerine uygun olarak Anadolu‟yu satraplık olarak adlandırılan vergi bölgelerine ayıran Perslerin bu vergi bölgeleri içinde yer alan halklar arasında Herodotos Pisidialıların adını anmaz; ancak Pisidia‟nın batısındaki Solymlerin memleketi Milyas‟ın birinci satraplığa dâhil olduğunu yazar107. Termessos, Isında ve Ariassos‟un bazı kaynaklarda Milyas kentleri olarak geçmesi tarihin bir döneminde Pisidia‟nın tamamının olmasa da güneybatı kesiminin bu isimle anıldığını düĢündürür108.

Pisidia‟nın kuzey komĢusu Phryga‟dır. Aslında Phrygler ve Pisidialıların isimlerinin birlikte yazılı bir kaynakta anılması modern kaynaklardan çok önce- ki bu aynı zamanda Pisidia adının yazılı kaynaklarda ilk görünüĢüdür- Pers egemenliği dönemine rastlar.109 Ksenophon, Anabasis‟inde110 Batı Anadolu satrapı Genç Kyros‟un büyük kardeĢi Pers kralı II. Artakserkses‟e (M.Ö. 405-359) karĢı yapacağı seferin hazırlıklarını gizlemek için, “Phrygia’ya yağma akınları düzenleyen Pisidialıları cezalandırma seferi düzenleyeceğini” ileri sürdüğünü yazar. Bu ifade, sadece Pisidia adını ilk olarak vermekle kalmayıp, Phrygler ve Lydialılar gibi Perslerin de bölgeyi tam olarak kontrolleri altına alamadıklarını da ortaya koymaktadır111. Bu durum Hellenistik Dönem boyunca da devam ettiği ve ancak Roma Dönemi‟nde değiĢtiği anlaĢılmaktadır112. M.Ö. 1. Yüzyılın sonunda yaĢamıĢ Amaseialı coğrafyacı Strabon (XII.VII.14) Pisidialılar için “… ve kuzeye doğru yerleşmiş oldukları halde hepsi de sulhsever insanlar olan Phyrgialılar, Lydialılar ve Karialılarla komşudurlar” tanımlamasını yapmakta; “Pisidia yakınındaki Antiokheia”yı Phrygia Paroreia yakınındaki kentlerden biri olarak zikretmektedir113. M.S. 2. yüzyılda yaĢamıĢ olan coğrafyacı Ptolemaios da Seleukia Sidera, Pisida Antiokheiası, Palaion , Baris,

107 Herodotos III. 90 “İonialılar, Asialı Magnesialılar, Aiolialılar, Karialılar, Lykialılar, Milyaslılar ve Pamphylialılar dört yüz gümüş talantosluk vergilerini birlikte ödemekteydiler ve birinci satraplığı (nomos) meydana getiriyorlardı”. 108 Lanckoronski, 1892, s. 16-17; Mitchell, 1991, s. 119; Mitchell, 1992, s. 1; Bracke, a.g.e., s. 16 ve Vandeput, a.g.e., s. 14. 109 Gerçek 2013, s. 49. 110 Ksenophon, I.1.11. 111 Sevin, a.g.e., s. 152. 112 Schuler, 1996, s. 143. 113 Strabon XII. VII. 2. 19

Konane, Lysinia ve Kormasa kentlerini “Phrygia Pisidası” adı altında sınıflamaktadır114. David Magie de Pisidia Bölgesi‟nin tanımını verirken kimi zaman “Phyrgia Pisidia” sı olarak adlandırılan BeyĢehir ve Eğirdir Gölleri civarındaki Phrygia Paroreius‟un bir parçası olan bölgenin kuzeydoğu köĢesi…” ifadesini kullanmaktadır115. Ayrıca Pisidia Bölgesi‟nde Isparta-Senirkent Yassıhöyük Kasabası‟nda tespit edilen ve M.Ö. 530-510 yıllarına tarihlenen mezar stelleri bölgedeki Pers etkisini ya da egemenliğini gösteren eserlerdir116.

2.5.2. Hellenistik dönemde Pisidia:

Makedonya Kralı Büyük Ġskender M.Ö. 334 yılında Helles Pontus‟u geçerek Anadolu‟ya ayak basar117. M.Ö. 334-333 yıllarında Anadolu‟yu fetheden Büyük Ġskender, Pisidia‟yı aĢarak büyük Phrygia‟ya ulaĢmak niyetinde iken, Termessos önünde baĢarısızlığa uğrar. Tarihçi Arriannos‟un aktarımından Büyük Ġskender‟in tüm Pisidia kentlerine uğramadığı ve Askania (Burdur) Gölü‟nden Phrygia‟ya doğru ilerlerken Sagalassos, Kelainai gibi kentler dıĢında bölgenin iç kısımlarına geçmemiĢ olduğu anlaĢılmaktadır118.

Ġskender, idari sistemini Pers tarzında benzer biçimde kurmuĢtur. Ġskender, M.Ö. 323 yılından ölümüne kadar bu durumunu sürdürmüĢtür. Ġskender, ölümünden önce Lykia ve Pamphylia satrapı tayin ettiği Nearkhos‟a eyaletin tanzimi dıĢında Pamphylia ve Pisidia‟da alınamamıĢ olan yerlerin zaptı görevini vermiĢtir. Fakat bu görev yerine tam olarak getirilememiĢtir119.

Büyük Ġskender‟in ölümünden sonra, Diadokhlar Dönemi‟nde ise bölge çeĢitli çatıĢmalar ve el değiĢtirmelere maruz kalmıĢtır. Bu dönemde Pisidia ile ilgili önemli olay Phrygia Satrabı Antigonos‟un Perdikkas‟ın kardeĢi Alketas‟ı Kretopolis‟te yenmesidir. Burada yenik düĢen Alketas, Termessos‟a kaçmıĢ ve orada öldürülmüĢtür

114 Ptolemaios V. 5. 5. 115 Magie I 1950, s. 456; Magie 1950 II, s. 1313-1314 dn. 18. 116 Bu stellerle ilgili olarak bkz. B. Hürmüzlü, "Pisidia Bölgesi'nde Ele Geçen Anthemion Tipi Steller", CollAn VI, 2007, s. 97-114. 117 Özsait, 1985, s. 123. 118 Arriannos I.29.1; Özsait, 1985, s. 6. 119 Özsait, 1980, s. 27; Özsait, 1985, s. 1-2. 20

(M.Ö. 319)120. Bu dönemde Pisidia kentleri arasında da savaĢ ve çatıĢmalar söz konusudur121.

M.Ö. 323‟te Antigonos Monophthalmos yönetimine giren Lykia-Pamphylia ile birleĢtirilen Phrygia Paroreios Satraplığı, olasılıkla Pisidia‟nın batısını da kapsamaktaydı122. M.Ö. 301‟de Antigonos ile ona karĢı birleĢen Seleukos ve Lysimakhos arasında Ipsos‟da yapılan savaĢ sonucunda Toros Dağları‟na dek Anadolu‟nun büyük bir kısmına alan Lysimakhos‟a ait olan topraklar içinde yer almıĢtır123. M.Ö. 281 yılında Kurupedion SavaĢı‟nda ise Lysimakhos‟un ölümü ile tüm Anadolu ile Pisidia Bölgesi de Seleukoslar egemenliğine girmiĢtir124.

M.Ö. 190 yılında L. Cornelius Scipio komutasındaki Romalıların II. Eumenes ile birlikte III. Antiokhos‟a karĢı Magnesia‟da yaptığı savaĢtan sonra125 M.Ö. 188 Apameia BarıĢı ile Roma ilk kez bu tarihte bölgeye girmiĢtir. Roma, Anadolu‟da toprak istemediği için Pisidia toprakları, Seleukoslar‟dan Krallığı‟na bırakılmıĢ126, M.Ö. 133 yılında ölen son Pergamon Kralı III. Attalos‟un bıraktığı vasiyetname ise, Anadolu‟nun olduğu kadar Pisidia‟nın da siyasi tarihinde de etkin kültürüyle gelecek yüzyıllara derin izler bırakmıĢtır127.

2.5.3. Roma döneminde Pisidia:

Strabon‟un belirttiği gibi Anadolu‟daki Roma egemenliği, Pergamon Kralı III. Attalos‟un M.Ö. 133 yılında Roma halkını varisi olarak tayin etmesi ile baĢladı128. (Lev. 4) Bu vasiyetle Pisidia Bölgesi, idari bakımdan güçlük çıkarması olası bölgelerin Roma‟yı destekleyen müttefik krallıklara dağıtılması politikası sürecinde, Pamphylia ve Lykaonia ile birlikte, Kappadokia Kralı V. Ariarathes‟in çocuklarına bırakılmıĢtır. Merkez yönetimden uzaklaĢan krallıkların engelleyemediği otorite boĢluğu ve coğrafi

120 Diod. xviii.45 v.d.; Özsait, 1985, s. 9 - 13 dn. 42 - 55, Mitchell, 1992, s. 4. 121 Polybios tarafından detaylı bir Ģekilde anlatılan Selge - Pednelissos SavaĢı bu dönemde bölgedeki ikinci önemli olaydır. Özsait, 1985, s. 47 - 50 dn. 224 - 238; Mitchell, 1992, s. 4; Bracke, a.g.e., s. 17; Hürmüzlü, 2007, s. 4 122 Özsait, 1985, s. 1-6 123 Özsait, 1985, s. 31. 124 Levick, 1967, s. 16. 125 Livius XXXVII. 37. 45; Polybios XXI. 16-17. 126 Livius XXXVI.54. 11; Polybios XX. II.5.14; Magie, a.g.e., s. 758-764 dn. 56; Özsait, 1985, s. 64-69; Bracke, a.g.e., s. 17. 127 Özcan, a.g.e., s. 36. 128 Strabon XIII. IV. 2. 21

yapısı nedeniyle eĢkıyalık için çok uygun olan Pisidia ile birlikte Pamphylia ve Kilikia bölgeleri korsanlığın merkezi haline gelmiĢtir129.

M.Ö. 102 yılında bölgede artan kaos nedeniyle Roma, Pisidia, Milyas, Pamphylia, Lykia, Lykaonia ve Phrygia‟nın bir kısmının da olduğu, baĢkenti Ikonion olan Kilikia Eyaleti‟ni (Provincia Cilicia) kurarak korsanlara karĢı savaĢ açmıĢtır130. Roma ile Pontos Kralı VI. Mithridates arasında yapılan savaĢ sonrasında Romalı komutan Sulla, Kilikia Eyaleti‟nin sınırlarını Dağlık Kilikia‟dan baĢlayarak Pisidia‟yı da içine alarak ayrıca kuzey yönünde de geniĢletir131. Pisidia M.Ö. 102‟den M.Ö. 49 yılına kadar, ismen de olsa Kilikia Eyaleti içinde kalmıĢ; M.Ö. 49 yılında Milyas ve Batı Pisidia, Phrygia ve Pamphylia ile birlikte Kilikia‟dan ayrılarak Asia Eyaleti‟ne dahil edilmiĢtir132.

Marcus Antonius, M.Ö. 39 yılında Deiotaros‟un özel kâtipliğini yapmıĢ ve yetenekli bir komutan olan Amyntas‟ı kendi ülkesi Galatia dıĢında Lykaonia, Phrygia Paroreios, Isauria, ve Pisidia‟nın da133 içinde bulunduğu Doğu Pamphylia‟nın büyük bir kısmını içeren bölgeye vasal kral olarak atamıĢtı134. Bu Ģekilde Pisidia‟da kısa süreli de olsa, Roma‟ya bağımlı bir krallık kurulmuĢ oluyordu135.

Galat kralı Amyntas‟ın Homonadlar‟a karĢı gerçekleĢtirdiği savaĢ sırasında ölmesi ile imparator Augustus, krallığın yönetimini Amyntas‟ın oğullarına vermeyerek, Cassius Dio‟nun söylediği gibi M.Ö. 25 yılında bizzat kendine bağlı imparatorluk eyaleti Provincia Galatia‟yı (Galatia Eyaleti) kurmuĢtur136. Galatia, Pisidia, Phrygia‟nın doğu kısmı, Paroreios, Lykaonia, Isauria ile daha sonra eyalete katılan Paphlagonia‟nın iç kesimleri, Pontos Galatikos ve Armenia Minor‟dan oluĢmaktaydı137.

Ġlk valisi M.Ö. 22 yılına kadar bu görevde kalan Marcius Lollius olan eyaletin idari merkezi Ankyra idi138. M.Ö. 25 yılında Galatia Eyaleti‟nin kuruluĢunun ardından

129 Sherwin – White, 1976, s. 4 -6; 130 Özcan, a.g.e., s. 37. 131 Özsait, 1985, s. 69. Hiçbir antik kaynak Pisidia‟nın hangi eyalette bulunduğuna kesin olarak iĢaret etmemektedir. 132 Magie, a.g.e., s. 418 133 Özsait, 1985, s. 81 134 Strabon. XII. 6. 4; Özsait, 1985, s. 81; Brandt, a.g.e., s. 96. 135 Özcan, a.g.e., s. 38. 136 Cassius Dio XLIII 26. 3; Levick, a.g.e., s. 29; Brandt, a.g.e., s. 96-98. Dio‟nun bu ifadesindeki yanılgı ile ilgili görüĢler için bkz. Strabon XII.5. 1; Brandt, a.g.e., s. 96-98. 137 Özcan, a.g.e., s. 40. 138 Bu imparatorluk legatı için bk. Magie, a.g.e., s. 459 ve Mitchell, 1993, s. 61-63. 22

bölgeyi kontrol altına alan Roma, Via ’nin bitirilmesini takiben, P. Sulpicius Quirinus, Augustus‟un Galatia Eyaleti‟nde barıĢı egemen kılmasına en büyük tehdidi olan Homonadları baĢarılı bir savaĢ sonucunda tarihten kesin olarak silmeyi baĢarmıĢtır139.

Ġmparator Tiberius‟un (M.S. 14-37) saltanatı boyunca, Anadolu‟daki Roma egemenliğine karĢı çıkılmamıĢ ve huzur hakim olmuĢtur140. Tiberius‟un ölümünden sonra yerine geçen imparatorlar Caligula (M.S. 37-41) ve Claidius (M.S. 41-54) da Augustus ve Tiberius‟un izinde yürümüĢlerdir. Claudius döneminde, M.S. 43 yılında kurulan Lykia-Pamphylia Eyaleti‟ne Pisidia‟nın herhangi bir kentinin dahil edilip edilmediği bilinmemektedir141.

Nero döneminde (M.S. 54-68) ise Sagalassos‟un daha geniĢ bir alanda hak iddia etmesi üzerine Galatia Eyaleti procuratoru olan L. Papius Praesens‟in eyalet valisiyle birlikte, imparatorun emri üzerine Sagalassos kentine ait sınır tespiti yaptığını bilmekteyiz142.

Galba döneminde (M.S. 68-69) Pisidia Bölgesi‟nin Pamphylia ve Galatia bölgeleri ile birleĢmesi M.S. 72 yılında Ġmparator Vespasianus (M.S. 69-79) tarafından geçersiz sayılmıĢ, Pamphylia-Lykia Eyaleti tekrar oluĢturulmuĢ, güney ve batı Pisidia‟nın büyük bir kısmı Lykia-Pamphylia Eyaleti içinde kalmıĢtır. Ġmparator Vespasianus M.S. 74 yılında Galatia ve Kappadokia eyaletlerini tek bir yönetim altında birleĢtirmiĢtir143.

Ġmparator Traianus, Parthlar‟la karĢılaĢmadan önce M.S. 107-113 yılları arasında, tedbir olarak bu iki eyaleti tekrar birbirinden ayırmıĢtır. Yeni düzenlemeye göre Galatia Eyaleti Augustus zamanında ilk kuruluĢ yıllarında olduğu gibi asıl Galatia, iç Paphlagonia, Lykaonia ve Kuzey Pisidia‟yı içine alıyordu144.

139 Özsait, 1985, s. 90-91. 140 Özcan, a.g.e., s. 41. 141 Levick, a.g.e., s. 32. 142 Magie, a.g.e., s. 1418, dn. 65; Özsait, 1985, s. 98. 143 Magie, a.g.e., s. 556. 144 Magie, a.g.e., s. 575, 605. 23

Trainaus‟tan sonra Roma imparatoru olan Hadrianus, imparatorluk topraklarını tanımak amacıyla çıktığı gezilerden M.S. 129 yılında imparator adına dikilen anıtlardan Pisidia Bölgesi kentlerine de uğradığı sonucu çıkmaktadır145.

Antoninus Pius (M.S. 138-161) zamanında Isauria ve Lykaonia‟nın güney kesimi Galatia‟dan alınarak Kilikia Eyaleti‟ne bağlanmıĢtır146. Bu duruma göre; Güneydoğu Pisidia sınırı Trogitis (Suğla) Gölü‟nün batısına kadar gerilemiĢtir. Bu değiĢiklikten sonra Galatia Eyaleti, Asıl Galatia, Doğu Phrygia, Kuzey Pisidia, Paphlagonia ve Lykaonia‟nın kuzeyinden ibaret kalmıĢtır147.

Septimius Severus‟un Galatia Eyaleti Valisi C. Atticus Norbanus, Strabo zamanında Apameia-Antiokheia-Trogitis Gölü boyunca kuzey ve kuzeydoğu Pisidia‟yı kat eden Via Sebaste onarılmıĢ ve M.S. 202 yılında mil taĢları yenilenmiĢtir148.

Roma Ġmparatorluğu‟nun ilk üç yüz yılında yaĢanan Pax Romana, M.S. III. yüzyıl ortalarından itibaren Goth ve Sasani istilaları149, depremler ve veba salgınları ile sona erer150. Pamphylia ve Pisidia kentlerini talan ederek Kremna‟yı merkez edinen korsanların Ģefi Isauria‟lı Lydios, Ġmparator Marcus Aurelius Probus‟un M.S. 279 yılındaki Anadolu seferinde öldürülmüĢtür151.

Ġmparatorluk yönetiminin hemen her tarafta büyük çapta sıkıntıya girdiği, yabancı istila ve iĢgallerin sürdüğü bir dönemde Diocletianus (M.S. 284-305) imparatorluk yönetim Ģeklinde ve imparatorluk topraklarında yeni bir düzenleme yapar. Ġmparatorluk 12 diocesise ayrılır. Pisidia da tarihinde ilk kez Pisidia Antiokheiası baĢkenti olmak üzere bir eyalet haline getirilir152.

M.S. 4. yüzyılın ilk yılları, Pisidia Ģehirlerinin çöküĢünün baĢlangıcına iĢaret eder153. Constantinus Magnus (M.S. 306-337) zamanında M.S. 325 Nikaia konsili

145 Özcan, a.g.e., s. 43. 146 Hall, 1968, s. 60. 147 Sherk, 1951, s. 62. 148 Ramsay, 1960, s. 172-173 nr. 56, 58; Ramsay, 1924, s. 76, nr. 110; Ramsay, 1926, s. 105 ve Magie, a.g.e., s. 1545. 149 Kaya, 2000, s. 145, 148. 150 Mitchell, 1988, s. 57. 151 Levick, a.g.e., s. 174; Özsait, 1985, s. 101. 152 Özcan, a.g.e., s. 45. 153 Özsait, 1985, s. 27-102. 24

(Ġznik) kayıtlarında Pamphylia‟nın doğusundaki kentlerin Pisidia ve Isauria arasında taksim edildiğini görmekteyiz154.

Ġmparator Gratianus döneminin ortalarında, M.S. 371-372‟de Lykaonia Eyaleti‟nin kurulması sırasında, Pisidia‟nın Amblada, Ikonion gibi kentleri içeren doğusundaki topraklar bu yeni eyalete verilmiĢtir. Bu değiĢiklikten sonra Pisidia‟nın eyalet sınırı Karalis Gölü‟nün (BeyĢehir) batı sahiline kadar gerilemiĢtir155.

I. Theodosius‟tan sonra, M.S. 395‟te yapılan değiĢikliklerle imparatorluğun ikiye ayrılmasıyla Doğu Roma Ġmparatorluğu içinde yer alan Pamphylia, Lykaonia ve Pisidia eyaletlerinin sınırları, Karalis Gölü‟nün güneybatı kesiminde birleĢmiĢtir156.

Hıristiyanlığın yayılmaya baĢladığı ilk yıllardan beri bölgede yeni dine karĢı ilgi duyulduğu bilinmektedir. Bunu en çok Aziz Paulus‟un bölgeyi ve Antiokheia‟yı ziyaretleri göstermektedir. Bölgede resmi kilise örgütünün M.S. IV. yüzyılda kurulduğu, Antiokheia, Sagalassos, Kremna, Selge, Adada ve diğer bazı kentlerin Piskoposluk merkezi haline geldiği yazılı belgelerden anlaĢılmaktadır157. Pisidia M.S. 518 ve 528 yıllarındaki iki büyük depremde zarar görür158.

Yörenin tümünde direniĢler olmuĢsa da 1204 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı III. Kılıç Arslan tarafından ele geçirilerek Selçuklu Devleti topraklarına katılmıĢtır. Anadolu Selçuklu Devleti‟nin yıkılmaya yüz tuttuğu sıralarda ise Hamidoğulları Beyliği kurulmuĢ ve bu beylik de 1390 ve 1422 yıllarında Osmanlı topraklarına katılmıĢtır. Zaman zaman Osmanlılar ve Karamanoğulları arasında el değiĢtiren Hamideli Sancağı, II. Murat (1421-1451) döneminde kesin olarak Osmanlı Devleti‟nin eline geçmiĢtir159. Türklerin bölgedeki diğer akropol yerleĢimlerinin tümünde olduğu gibi ovayı tercih edip, akropole yerleĢmemiĢ olmaları, Anadolu‟nun tümüyle TürkleĢmeye baĢlamıĢ olmasıyla açıklanabilir. Savunma kaygısı duymayan yeni halk sur duvarları olmaksızın güvenle, tarıma elveriĢli olan düz ovada yerleĢmiĢtir160.

154 Ramsay, 1960, s. 438. 155 Ramsay, 1960, s. 434. 156 Özcan, a.g.e., s. 46. 157 Rott, a.g.e., s. 14-18. 158 Özcan, a.g.e., s. 46. 159 Özcan, a.g.e., s. 47. 160 Karaman, 1991, s. 69. 25

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

III. KEÇĠBORLU ĠLÇESĠ TARĠHĠ ve COĞRAFYASI

3.1. Tarihi:

Antik Çağ‟da da Anadolu bugün olduğu gibi coğrafi bölgelere ayrılmıĢtı ve bu bölgeler çoğunlukla bölgenin yerli halkının adıyla anılmaktaydı. Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi de (Lev. 5) bölgenin yerli halkının adıyla anılan Anadolu‟nun bereketli coğrafyasında Pisidia Bölgesi topraklarında yer almaktadır161.

Pisidia, Lykia ve Pamphylia gibi tarih boyunca Anadolu‟nun en eski ve en önemli yerleĢim bölgelerinden biri olmuĢtur. Ġlkçağ‟dan kalma birçok tarihi Ģehir, höyük, mağara ve harabeler, Hamid-Ġli‟nin eskiden beri yerleĢim yeri olduğunu ve farklı medeniyetlere beĢiklik ettiğini göstermektedir162.

Keçiborlu, Keçiborlu Ovası‟nın kuzeybatı kıyısında, Antiocheia‟nın 87 km güneybatısında, Apameia‟nın 19 km güneydoğusunda bulunmaktadır163. Keçiborlu, eski yerleĢim adı belki Eudoxiupolis, kuzeybatı (Apamaeia), kuzeydoğu (), güneybatı (Baris) ve güneydoğu (Konana) ya giden yolların kesiĢme noktasında bulunmaktadır. Birçok devĢirme malzeme ve bir Bizans kilisesinin rölyefi büyük bir Hıristiyan yerleĢimine iĢaret etmektedir164. Yapılan araĢtırmalarda Keçiborlu‟da M.S. 198 yılına ait Roma Dönemi‟ne tarihli bir mil taĢı da ele geçmiĢtir165.

Keçiborlu ilçesi sınırlarında bulunan ve yer altı oda mezarlarının da bulunduğu antik bir yerleĢim höyüğü de mevcuttur. Bu höyük, Baris yerleĢim höyüğü Kılıç‟ın 2,5 km166 Antiocheia‟nın 92 km güneybatısında yer almaktadır167. Roma Dönemi‟nde varlığı bilinen Ģehir168 eyalet kilisesine bağlı olarak Nikaia‟daki konsillere 325

161 Pisidia Bölgesi‟nin tarihi coğrafyası için bkz. Sevin, a.g.e., 2001. 162 Pisidia Bölgesi birçok tarihi süreç geçirmiĢ ve değiĢik mücadelelere sahne olmuĢtur. Bu dönemler Hellenistik Dönem öncesi, Hellenistik Dönem, Roma Dönemi, Roma Kolonileri Dönemi‟dir. Bu süreçte bölgenin birçok yerinde Ģehirler kurulmuĢtur. Bu bölgenin ilk çağlardaki durumu, geçirdiği tarihi süreç ve eski medeniyetleri hakkında daha geniĢ bilgi için bkz. Mehmet Özsait, „Hellenistik ve Roma Devrinde Pisidya Tarihi ‟Ġ.Ü.E.F. Yay. Ġstanbul. 1985, 2003, Isparta Ġl Yıllığı, s. 499-500. 163 Belke-Mersich, a.g.e., s. 297. 164 Rott, 1908, s. 81. 165 Levick, a.g.e., s. 39. 166 Aulock, s. 23-28. 167 Belke-Mersich, a.g.e., s. 206. 168 Plinius, 147. 26

(Heraklios)169 ve 787 (Leon)170 yıllarında piskopos göndermiĢtir ve adı piskoposluk listelerinde 12. yüzyıla kadar kesintisiz olarak adı geçmektedir171. Bunun dıĢında Hierokles de Baris‟ten bahsetmiĢtir172.

Oval biçimli höyük, yaklaĢık 2.00x3.00 m. ölçülerinde ve Kılıç‟ın 2,5 km güneybatısında yer almaktadır. Höyüğün yüzeyinde bol miktarda Roma seramiği vardır. Kuzeydoğusunda olasılıkla nekropolis bulunmakta, yerleĢim ve nekropolis arasında yapı kalıntıları vardır173. Farı ismi de oldukça yaygın biçimde kullanılmaktadır174. Bölgede antik yazıtlar dıĢında Erken Bizans Dönemi‟ne ait devĢirme sütun baĢlıkları da vardır175.

10 ve 11. Yüzyıllarda meydana gelen büyük Tük göçünün etkisiyle Anadolu TürkleĢmeye baĢlamıĢtır. Selçuklu Devleti‟nin yıkılmaya yüz turmasıyla birlikte Anadolu‟yu istilaya baĢlayan Moğolların önünden kaçan Türkmen boyları özellikle Batı Anadolu‟ya Bizans Devleti hududuna gelmiĢler ve bu bölgelere yığılmıĢlardır176. 13-14. Yüzyıllarda Keçiborlu‟da Türk yerleĢmesi baĢlamıĢtır177. Türkiye Selçuklu sultanı III. Kılıç Arslan devrinde, 1203‟de Eğridir, Borlu, Yalvaç ve Antalya‟nın fethinden sonra bu bölgeye Hamid Bey‟e bağlı Türkmenler yerleĢtirilmiĢ ve yüzyıl sonra da Hamid Bey‟in torunu Dündar Bey, büyük babasının (Hamid Bey) adıyla Hamidoğulları Beyliğini kurmuĢtur. Uluborlu ve Eğirdir baĢta olmak üzere Keçiborlu da bu beyliğin eline geçmiĢtir178.

1391 tarihinde Yıldırım Beyazid Karamanoğullarına karĢı düzenlediği sefer esnasında Hamid Ġli‟ni almıĢ ve yönetimini oğlu Ġsa Bey‟e vermiĢtir179. Böylece Keçiborlu‟da Osmanlı yönetimi baĢlamıĢtır180. 1923 tarhinde modern Türkiye‟nin kurulmasıyla birlikte Keçiborlu da Türkiye Cumhuryeti‟nin bir parçası olmuĢtur.

169 Honigmann, 1939, s. 47. 170 Mansı, 1769, s. 149. 171 Darrouzés, 1981. 172 Honigmann, 1939, s. 673. 173 Belke-Mersich, a.g.e., s. 206. 174 Aulock, a.g.e., s. 23-28. 175 Drew-Bear-Sodini, 1984. 176 Turan, 1984, s. 1-13. 177 Arıkan, 1988, s. 83. 178 Yücel-Sevim, 1990, s. 229. 179 Yücel-Sevim, a.g.e., s. 45. 180 Karaca, 2002, s. 44.

27

Konumu itibariyle de çok önemli bir konumda olan Keçiborlu, Pisidia Bölgesi‟nin araĢtırılması esnasında da pek çok seyyah-gezgin ve araĢtırmacının uğrak noktası ve yol güzergâhı olmuĢtur. F. V. Arundell 1824-1833 yıllarında ziyaret giriĢini Keçiborlu üzerinden yapmıĢtır. W. J. Hamilton 1836-1837 de olmak üzere iki defa yaptığı Pisidia araĢtırmalarını tamamladıktan sonra Keçiborlu üzerinden bölgeyi terk etmiĢtir. Charles Fellows Isparta‟ya Keçiborlu üzerinden giriĢ yapmıĢtır181.

3.2. Coğrafyası:

Günümüz coğrafyasında Göller Bölgesi olarak tanımlanan bölgede yer alan Keçiborlu Ġlçesi Göller Bölgesi‟ni ve Batı Akdeniz‟i Ġç Anadolu‟ya bağlayan önemli bir yol güzergâhının üzerinde yer almakta ve kavĢak noktası konumundadır. Yeteri miktarda suyu, iklimi ve bitki örtüsü sebebiyle ilçe antik çağlardan günümüze kesintisiz bir yerleĢime sahne olmuĢtur.

Keçiborlu Akdeniz Bölgesi‟nin Göller Yöresi‟nde yer almaktadır. Ortalama rakımı 1010 m. civarındadır. Bugünkü Keçiborlu‟nun doğusunda Isparta Merkez Ġlçe‟si, güneyinde Burdur Gölü, kuzeyinde Gönen ve Uluborlu ilçeleri, batısında Afyon Ġli‟nin Dinar ve BaĢmakçı ilçeleri yer almaktadır182. Ġlçe Batı Toroslar‟ın kuzey uzantıları üzerinde yer almaktadır. Ġlçenin en yüksek yeri 1890 m. ile Akdağ‟dır. Ġlçenin güney ve güneydoğusunda Kılıç, Senir ve Baladız (GümüĢgün) ovaları yer alır. Bitki örtüsü bakımından zengin değildir. Söğüt Dağları çam, ardıç, pınar, meĢe ve maki ile kaplıdır183. Keçiborlu Ġlçesi‟nin köylerinin ve yerleĢim yerlerinin önemli bir kısmı Acıgöl‟ün doğusunda ver Burdur Gölü‟nün kuzey ve doğusunda yer almaktadır. Dolayısıyla bu göllerin buranın fiziki yapısında ve coğrafi özelliklerinin oluĢmasında önemli bir yeri vardır184.

181 Ayrıntılı araĢtırmalar için bkz: Özsait, 1985. 182 Karaca, 2007, s. 41. 183 Isparta Ġl Yıllığı, 2003, s. 501. 184 Arıkan, a.g.e., s. 15-17.

28

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

IV. KAYA MEZARLARININ KÖKENĠ

Anadolu‟da kayaya oyma ve kayaya mezar açma geleneği ilk olarak M.Ö. 9. yüzyılda Urartularla baĢlamıĢtır185. Kaya mezar geleneği tarihi süreç içerisinde farklı boyut ve anlamlar kazanarak Erken Hıristiyanlığın Kappadokia‟sında kaya kentlerine dönüĢmüĢtür186. Kayayı iĢleme becerisi geliĢmiĢ olan Urartular, yer altı oda mezar anlayıĢını baĢarılı ve özgün bir biçimde kayalara uygulamıĢlardır187. Bu mimari anlayıĢ Urartu sanatı içinde kalmamıĢ, komĢularına da sıçramıĢ ve her kültürde yeni boyutlar kazanarak yaygınlaĢmıĢ ve geliĢmiĢtir188.

Özellikle M.Ö. I. binin ilk yarısı içerisinde değerlendirilen kaya oygularının kökeni, geliĢimi ve etkileĢim yönü günümüzde halen tartıĢma konusu olmaya devam etmektedir189. Tam olarak aydınlatılamamıĢ bir konu olan kaya mezarlarının kökenine özlüce değinecek olursak; M.Ö. II. binyıl baĢlarına kadar, özellikle konglomera tipi kayaların iç kısmının oda ya da odalar biçiminde oyularak oluĢturulmuĢ mezar yapılarına rastlanmamasına karĢın, yer altına taĢlarla örülmüĢ Urartu öncesi gömütler özellikle Asur‟da yaygındır görülen bir uygulamadır190. Bu türde Anadolu‟da, Asur etkili ilk örnek Kültepe Ib‟de görülmüĢtür191. Hitit Gavurkalesi‟nde192 de bu geleneği sürdürdüğü görülmektedir. Hititler‟in Gavurkalesi‟nde görülen bu oda-mezar193, anlayıĢı Anadolu‟ya yabancı olmayan bir geleneğin ürünüdür.

Kayayı iĢleme düĢüncesinin Anadolu‟ya yabancı olmadığının göstergesi, Hitit Yazılıkayası‟nda görülmektedir194. Erken Demir Çağı‟nda Van ve Patnos çevresinde sıkça görülen195 Urartu içindeki yaygınlığını Altıntepe, Erivan, AliĢar ve Tanıktepe196 gibi örneklerle belgeleyen yeraltına taĢlarla örülü tek ya da çok odalı mezarlar, yapılıĢ

185 IĢık, 1989, s. 17. 186 IĢık, 1989, s. 11. 187 Kleiss, 1976, s. 263. 188 Çevik, 2000, s. 104. 189 Akurgal, 1955-1961, IĢık, 1989, s. 1-39. 190 KumandaĢ, 2004, s. 8. 191 Özgüç, 1964, s. 37, Çevik, 2000, s. 93. 192 Naumann, 1978, s. 128. 193 Naumann, a.g.e., s. 485. 194 KumandaĢ, a.g.e., s. 8. 195 Çevik, 2000, s. 93. 196 Karaosmanoğlu, 1996, s. 176. 29

tekniğinde değilse bile genel tasar, iç düzenleme ve gömü geleneğinde kaya mezarlarından ayrılmazlar197.

Kaya mezarları gerçek anlamada Urartu ile ortaya çıkmıĢ olmasına rağmen198 Urartu‟lar kaya mezar yapma fikrini Hurri etkili Hititler‟den almıĢ olmalıdır199. N. Çevik, Urartu‟nun kaya mezarı mimarisinin Asur, Hitit ve Doğu Anadolu‟da var olduğunu bildiğimiz “yer altı örme-mezar”200 düĢüncesinden kaynaklandığı görüĢündedir.

Urartu kaya mezarlarına öncül sayılabilecek bir kaya mezarı aramak boĢunadır. Bilinen tek örnek Yeni Assur Çağı‟na tarihlenen (1100-612) bir Asur yapısıdır ki, o da kayaya oyulmuĢ bir mezar değil, bir yer altı kuyu mezarıdır ve tekil bir örnektir201. Kayaların içine odalar biçiminde oyulmuĢ erken örnekler olmamasına karĢın, yeraltına taĢlarla örülmüĢ Urartu öncesi oda mezarlar özellikle Asur‟da yaygındır. Asur‟da doğal malzemeye koĢut olarak tuğla ile yapılan yer altı oda mezarları, Van bölgesinde taĢla örülmüĢ örnekleriyle karĢımıza çıkmaktadırlar202.

Urartu öncesi kaya mezarına sahip tek uygarlık Mısır‟dır. Antik Dünya‟da kaya oygu mezar tiplerinin en erken örneklerinin M.Ö. III. binyıla, Mısır‟a dayandığı öne sürülmektedir203. Mısır‟ın Urartu‟ya bu konuda öncülük yapmıĢ olması tarihsel ve özellikle coğrafi uzaklığından dolayı olanaksız görünmektedir. Bu konuda Çevik; “Nil vadisi boyunca yayılan Mısır‟ın kaya mezar geleneğini aracısız verebilmesi zordur. Kaldı ki, Mısır örnekleri tamamen farklı mimari ve teknik özellikler içermektedir204” görüĢünü dile getirmektedir.

Bir diğer tartıĢmalı dediğimiz konu da Akamenid (Pers) sorunudur. Çevik bu konuda yorumunda, Akamenidlerin de kaya mezar geleneğini Urartu‟dan aldıklarını belirtmektedir205. Olasılıkla Perslerin Anadolu‟ya geliĢleriyle de M.Ö. 6. yüzyılın 2. yarısından itibaren kaya mezar geleneği yaygınlaĢır. Pers etkisi Anadolu‟da sütunlu

197 Çevik, 2000, s. 93. 198 Forbes, 1983, s. 93. 199 Karaosmanoğlu, 2004, s. 421. Hititler‟in kayayı iĢleme sanatı ve politik amaçlı kabartmaları için bkz: M. Darga, 1992, s. 174. 200 Çevik, 1991, s. 71. 201 Haller, 1964, s. 128. 202 Öğün, 1978, s. 639. 203 Tarhan, 2001, s. 161-162. 204 Çevik, 2000, s. 94. 205 Çevik, 2000, s. 97-99. 30

kaya mezarı yapmanın da baĢlangıcı olmuĢtur. Daha sonraki dönemlerde kaya mezarları çeĢitli formlara sahip olmuĢ ve yeni özellikler kazanmıĢtır206. Urartu‟dan öğrendiklerini, anıtsal fasatlarıyla zenginleĢtirip değiĢtirerek farklı bir mezar oluĢturan Med- Akhamenidlerin sanatını, Perslerin Anadolu‟nun batısına taĢımıĢ olmaları da güçlü bir olasılıktır. Mezar mimarilerindeki benzerlikler bunu desteklemektedir207 (Res. 1). Bunlardan cepheli ve sütunlu olanlar kuzeyden, Paphlagonia‟dan baĢlar. Paphlagonia örnekleri Grek etkili olmayan ĢiĢkin sütunlu mezarlardır (Res. 2). Bu sütunlar aynı zamanda Akhamenid ve Greko-Pers dekorlarla süslüdür.

Diğer taraftan Urartu, sanatta olduğu gibi kaya mimarisinde de Phryg‟ Uygarlığı‟nı etkilemiĢtir208. Anadolu‟nun kaya iĢçiliğinde dönemin en üretkeni ve en yetkini olan Urartuların baĢka sanat dallarının yanı sıra kaya anıtlarında da Phryglere örneklik ettiklerine daha önce Lehmann-Haupt, Bittel, Von Loon ve Forbes gibi bilim adamları da değinmiĢlerdir209. Doğudan ve Anadolu‟dan aldıklarını Batı‟ya aktarmadaki rolünü baĢarıyla oynayan Phryg‟in, tarihsel ve kültürel olarak en iç içe olduğu topluluk Urartu‟dur210. Ġlk kez Bittel‟in, Midas Kent‟teki kaya basamakları ve tünelleri için TuĢpa ve RuĢahinili örneklerini öncü göstermesinin211 ardından, IĢık; Urartu-Phryg iliĢkilerinin beklenen yoğunluğun, kaya anıtlarının genelinde gözler önüne serildiğini, kabartma ve mimaride Phryglerin Urartu‟ya öykündüklerini belirtmektedir212.

Dağlık Phrygia Bölgesi‟nde, kayalık platolar üzerinde yer alan Phryg kalelerinin hemen hemen hepsinde bulunan kayadan oyulmuĢ su sarnıçları, yer altı geçitleri ve sur temel yuvaları, Phryglerin bu konuda ulaĢmıĢ oldukları yetkinliği açıkça gözler önüne serer213. Gerçekten de ayrıntıda bulunabilecek farklılıklar bir yana; genelde Urartu kayadan ne üretmiĢse Phryg ülkesinde de o vardır. Kaya anıtlarının yanında, kaya

206 Kurtz-Boardman, 1971, s. 288. 207 Çevik, 2000, s. 103. 208 Forbes, a.g.e., s. 93. 209 Bittel, 1950, s. 85, Damargne, 1962, s. 398, Çevik, 2000, s. 99. 210 Çevik, 2000, s. 99. 211 Çevik, 2000, s. 100. 212 IĢık, 1987, s. 163; 1989, s. 17. 213 Haspels, 1971, s. 36. 31

mezarlarında da kaynak Urartu‟dur214. Daha sonraki süreçlerde kaya mezar geleneği Phrygia‟dan Paphlagonia ve Lykia‟ya gider215.

Asur, Hitit ve Doğu Anadolu‟da “oda mezar” mimarisi olmakla birlikte, “mezar odasının kayaya açılıĢında” Urartu ilktir. Urartu Kaya Mezar mimari biçiminin yaratıcısı, bu mimari geleneğin, çağdaĢı ve sonraki kültürlere aktarıcısıdır. Phryg kaya iĢleme sanatında Urartu ile aynı düzeyde olan bir toplumdur.216 Bu mimari gelenek zamanla Phryg aracılığıyla baĢka kültürlere aktarılmıĢtır. Böylelikle I. bin Urartusu‟ndan kaynaklanan kaya mezarları kendi geleneklerinde, zenginleĢip, çeĢitlenip, geliĢerek Anadolu‟ya kök salmıĢtır217 (Res. 3).

Urartu‟da ölü yataklı mezarlar geç dönemlerde yoğunlaĢmıĢtır. Farklılıklarını görmekle birlikte bu kural çoğu kaya mezarı için geçerlidir. Ve zaten Phryg, Akhamenid gibi geç kültürlerin mezarlarıyla olan yoğun birliği de, Urartu‟nun geç örnekleri olan ölü yataklı mezarlar sağlamaktadır. Urartu‟daki birçok mezar türünden, ölü yataklı örneklerin seçilmesi, olasılıkla alıcı kültürlerin geleneklerine uygun olmasından kaynaklanmaktadır218.

Anadolu‟da M.Ö. I. binden itibaren ölü gömme gelenekleri içerisinde kaya mezarları son derece önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle, Urartu219, Phrygia220, Paphlagonia221, Lykia222, Karia223, Kilikia224 ve Kommagene225 bölgelerinde yoğunlaĢan kayaya oyulmuĢ khamossorionlar, arcosoliumlar, oda mezarlar, anıtlar, kutsal alanlar ve sunu çukurları, aynı zamanda bölgesel sanatların ve çeĢitli mimari uygulamaların köken ve etkileĢim, dolayısıyla tarihlendirme problemini de beraberinde taĢımıĢtır.

Anadolu‟daki kaya mezarlarının özelliklerine değinecek olursak, Phrygia‟daki M.Ö. 6. yüzyıl fasadları Grek örneklerini hatırlatır fakat Pers aslanlarıyla süslenmiĢtir

214 Çevik, 2000, s. 100. 215 IĢık, 1989, s. 21. 216 Urartu ve Phryg kaya mimarisi arasında gözlemlenen türde ve iĢçilikte benzerlik için bkz. K. Bittel, Grundzüge der von-und Frühgeschichte kleinasiens, 1951, s. 85. 217 Çevik, 2000, s. 107. 218 Çevik, 2000, s. 106. 219 Çevik, 2000. 220 Haspels, a.g.e., 1971. 221 Gall, 1966. 222 Schweyer, 2002. 223 Roos, 1972-1974-1985. 224 Scorborough, 1991. 225 Ergeç, 2003. 32

ve klinelidir (Res. 4). Lydia mezarları yine klinelidir ama fasad yoktur. Karia‟nın M.Ö. 4. yüzyıl ve daha geç mezarları Grek sütunlu cepheye sahiptir (Res. 5). Lykia‟da ahĢap cepheli ve yerli özellikli kaya mezarı örnekleri görülür226. Bu örnekler dikdörtgen odalı ve tavanları Lykia lahitlerinden esinlenerek yapılmıĢtır227.

Kayaya oyulmuĢ bu mezar tiplerinin en dikkat çekici olanları tapınak ön cephesine sahip olanlarıdır. Bu tip mezarların Roma Dönemi öncesinde örneklerini Lykia Bölgesi Termessos, Pınara, Ksanthos, Arykanda gibi merkezlerde görebiliriz228 (Res. 6). Ayrıca Karia Bölgesi‟ndeki “ Kaya Mezarları” da bu mezar tipinin en güzel örnekleri arasında gösterilebilir229 (Res. 7). Daha geç örnekler olarak karĢımıza çıkan Kuzeybatı Pisidia kaya mezarları ise gerek cephesi gerek mezar odası döĢemi olarak çeĢitlilik arz etmektedir. ÇeĢitli kültürlerin etkisi görülse de yerel karakterlerde sergilemektedirler.

226 Yılmaz, 2007, s. 177. 227 Kurtz-Boardman, 1971, s. 288. 228 Bayburtluoğlu, 2003, s. 163. 229 Öğün-IĢık, 2001, s. 163-166; Roos, 1978, s. 427-432. 33

BEġĠNCĠ BÖLÜM

V. ETKĠLEġĠM BÖLGELERĠ

Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi ve çevresindeki kaya mezarlarının etkileĢim bölgeleri araĢtırılırken öncelikle inceleme alanındaki kaya mezarlarının bulunduğu yöreye en yakın bölgeler ve etkilenme olasılığı yüksek bölgeler de incelenip benzerlikler ve farklılıklar üzerinde durulmuĢtur. Benzerlikler, farklılıklar ve mimari döĢemden ne kadar etkileĢimde bulunulduğu üzerine görüĢler aktarılacaktır. Öncelikle etkileĢimden bahsedebilmek için özel ayrıntılarda buluĢan benzerliklerin varlığını iyi irdelenip buna göre bölgeleri seçmek gerekmektedir.

5.1. Urartu:

Kayayı iĢleme ile ün kazanan Urartular, kaya mezarının mimarisine büyük katkıda bulunmuĢlardır. Urartu ile kimliğini kazanan kaya mezarları zamanla Anadolu‟nun her yerine yayılacak ve süreklilik gösterecektir230. Köken kısmında da daha önce değinmiĢ olduğumuz üzere Urartu kaya mezar geleneği tüm Anadolu coğrafyasını etkilemiĢtir.

Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi ve çevresindeki kaya mezarları gibi Urartu kaya mezarlarında da yön kaygısı yoktur231. Keçiborlu ilçesi ve çevresinde yer alan kaya mezarları da ulaĢılması güç olmayan kayalara oyulmuĢlardır. Urartu kaya mezarları anıtsal boyutları ve nitelikli iĢçiliklerine karĢın iç ve dıĢta bezemesizdirler232 (Res. 8). Nitekim ÇKR., ĠCS., KPL. Ve AYD. I-II-II kaya mezarlarında ve Kılıç yeraltı oyma kaya mezarlarında içte ve dıĢta figüratif ve mimari süslemelere rastlanmamaktadır. Sadece kapı giriĢinin çevresini belirleyen bir bordür ile sınırları belirlenmiĢtir. Genel itibariyle Urartu‟da da cepheye fazla önem verilmemektedir. (Res. 9)

Urartu örneklerinde kapı kanatları kullanıldığı ve kapı-taĢı kullanılan örneklerde de, taĢın yukarıya kaldırılarak açıldığı görülmektedir233. Keçiborlu kaya mezarlarında açılıp kapanabilen bir kapıyla iliĢkili olabilecek mil yuvası ya da benzeri bir aksamın varlığına rastlanılmamıĢtır. Urartu‟da bu sorunumuza çözüm sayılabilecek örnek

230 KumandaĢ, a.g.e., s. 9. 231 Çevik, 2000, s. 31. 232 Çevik, 2000, s. 70. 233 Çevik, 2000, s. 35. 34

Kayalıdere örneğinde görülmektedir. Mezarda dıĢ kapı ve oda kapılarının açıklıkları, giriĢ ölçülerinde kesilmiĢ ve çok iyi iĢçilikli üçtaĢ blokla kapatıldığı, yerinde buluntularla kanıtlanmıĢtır234. Ama burada ortaya çıkan bir diğer sorun Keçiborlu kaya mezarlarında böyle bir bloğun ya da blokların var olup olmadığıdır. Sadece benzer bir Ģekilde kapatılmıĢ olabilecekleri sonucu çıkmaktadır. Bu noktada eğer bu Ģekilde bir kapatma olmuĢ olsa bile ÇKR. kaya mezarında mezar odasında daha geç dönemlerde iç döĢemle ilgili oymaların, oynamaların olması mezara daha sonra tekrar girildiğini ve kullanıldığını göstermektedir.

Ölü yatakları Urartu tek odalı mezarlarında, mezar odasının boyutuna göre düzenlenmiĢtir. Tek yataklı, tek odalı mezarlarda bu mimari elaman giriĢin karĢısına düzenlenmiĢtir. Ġkili ve üçlü yataklılarda ise giriĢ ekseninde bir hareket alanı bırakıldıktan sonra “L” ya da “U” biçiminde, birbirine bağlı ve aynı yükseklikte planlanmıĢlardır235. Bu durum araĢtırma alanındaki kaya mezarlarının hepsinde de geçerli ve benzer bir durumdur. AYD. I ve KPL. kaya mezarlarının içerisi toprak dolgu olduğu için ölü yatağı döĢemi üzerine bir Ģey söylemek mümkün değildir. Fakat “L” biçiminde ĠCS. ve “U” biçiminde AYD. II-III nolu kaya mezarları ile ÇKR. kaya mezarı bu Ģekilde planlanmıĢlardır.

Urartu kaya mezarlarında sunu çanağı yaygın olarak kullanılmıĢtır. NiĢler ise alıĢılageldiği üzere duvara oyuludur236. Bu durum sunu çukuru olarak sadece AYD. I no‟lu kaya mezarının dıĢ üst kısmında ve ĠCS. kaya mezarı giriĢ kapısı sağ tarafında tespit edilmiĢti, diğer örneklerde sunu çukuru yoktur. Urartu‟da olduğu gibi duvara oyulu, niĢ KPL. kaya mezarının arka ve sağ duvarında görülmüĢtür.

Sonuç olarak Urartu‟nun etkilediği Phryg ve diğer bölgeler gibi, Keçiborlu ve çevresindeki kaya mezarlarında da dolaylı bir Urartu etkisinin varlığı yadsınmaz bir gerçektir.

234 Çevik, 2000, s. 35. 235 Çevik, 2000, s. 43. 236 Çevik, 2000, s. 28. 35

5.2. Phrygia:

Phryg kaya mezarları yoğun olarak günümüzde EskiĢehir, Afyonkarahisar ve Kütahya sınırları içerisinde, Dağlık Phrygia olarak adlandırılan bölgede yer almaktadır. Özellikle vadiler Ģeklindeki bir topoğrafik yapı içerisinde dağılan kaya mezarları bölgenin bugünkü EskiĢehir‟in güneydoğusundaki Midas ve Kümbet Vadileri, Afyonkarahisar‟ın KöhnüĢ ve Karababa vadileri ile EskiĢehir‟in güneybatısındaki Türkmen Dağı‟nın kuzeyindeki küçük vadilerde yoğunlaĢmıĢ durumdadır237. Dağlık Phrygia olarak adlandırılan bu bölge dıĢında kalan EskiĢehir‟in doğusundaki Sivrihisar Kökören238 Karakaya ve Zey köylerinde de kaya mezarları bulunmaktadır239.

Phrygler soylu kiĢileri kaya mezarlarına veya Tümülüslere gömerlerdi. Urartu örneklerine göre daha küçük boyutlu olan Phryg kaya mezarları, Phryg kaya mimarisinin en özgün örnekleri arasında yer alır. Phryg kaya mezarlarının bazılarında cephenin kabartmalarla süslendiği görülür240.

Tipik bir Phryg oda mezarı, ahĢap bir evin iç kısmının adeta kayaya yansımasıdır. GiriĢi genellikle kayaların ya yerden ulaĢılması güç yüksek kesiminde olsa da bazıları az çok yer seviyesinde yer almaktadır. Az sayıda oda mezarı toprak seviyesinin altındaki kayalara oyulmuĢtur. DıĢarıdan bakıldığında mezarlar küçük, neredeyse kare biçimli dikdörtgen giriĢlerinden tanımlanabilmektedir. DıĢ cepheleri nadiren kabartmalara sahiptir. Mezar odası ise dikdörtgen ya da kare planlıdır. Tavan genellikle iki yana eğimli beĢik çatı Ģeklindedir ve bazen çatı kiriĢleri üçgen alınlık, ana mertek gibi kabartma mimari öğelerle süslüdür. (Res. 10) Oda tabanı boĢtur ya da duvarla bitiĢik olarak özenle oyulmuĢ 1 ila 3 arasında sekiye ya da klineye sahiptir241.

Phryg kaya mezarlarının yalın cephesi, üçgen, kırma çatı tavana sahip olması, giriĢ açıklıklarının kara ya da dikdörtgene yakın olması, üçlü, ikili, tekli ölü yerlerine sahip olmaları açısından Kuzeybatı Pisidia‟daki kaya mezarlarıyla birebir benzeĢmektedirler. Phryg kaya mezarlarında, cephenin kabartmalarla süslenmiĢ olması, çok odalı örneklerin ve anıtsal mezarların varlığı açısından Keçiborlu mezarlarından bu

237 Doğanay, a.g.e., s. 263. 238 Devreker-Vermeule, 1991, s. 110. 239 Sivas, 2002, s. 325. 240 Sivas, 2002, s. 324. 241 Sivas, 2007, s. 77. 36

yönleriyle ayrılmıĢtır242. Mezar kapıları büyük muntazam bir kapı taĢıyla kapatılmıĢtır. Bu mezar ve kline ölçülerideğiĢiklik arz etmektedir. Bu mezarların çoğu daha önceleri açıldığı, soyulduğu ve birkaç kez kullanıldığı için ölü hediyelerinin varlığı, cinsi ve maddesi hakkında dabilgiye sahip değiliz. Ama bazı mezarlar ile sunakların üst kısımlarında, derinlemesine oyulmuĢ derin kuyular vardır. Bu kuyuların içinde yiyecek, kurban ve diğer armağanların konulduğu düĢünümektedir. Aynı kaya mezarları geleneği de daha sonraki kavimler tarafından, özellikle Romalılar ve Bizanslılar tarafından çok defa kullanılmıĢtır243.

Taciser Sivas‟ın söylediği üzere; Ġki yana eğimli kırma- beĢik çatılı tavana sahip, kare ya da dikdörtgen planlı, küçük boyutta, dıĢ cephesinde nadiren kabartma bulunan ya da hiç bulunmayan, bir veya üç klineye sahip, toprak seviyesinin altında diye sıraladığı Phryg oda mezarlarının ve Phryg kaya anıtlarının bütün özelliklerini Keçiborlu ve çevresinde yer alan kaya mezarları da taĢımaktadır. Zaten bölge olarak da Kuzey Batı Pisidia‟da yer alan Keçiborlu ilçesi, Phrygler‟in komĢudur. Böyle bir etkileĢimin olması olağandır.

Phryg kaya mezarlarının çoğu üçgen alınlıklı, sütun ya da çerçeve kaplı, kiremit taklidi, beĢik çatılı, düz, tonoz veya piramit tavanlıdır. Planları daha çok dikdörtgen, kare ve ender olarak da oval biçimlidir. Mezarlarda genellikle bir, iki en çok da üç kline bulunmakta ve ölü bunların üzerine yatırılmaktadır. Mezar odalarının içinde kabartma, kazıma ve boyama tekniğinde süslemelere rastlanılmamaktadır ve yalnızca cepheleri süslüdür244. Ayrıca Kuzeybatı Pisidia‟da araĢtırmalar yapan L. Vandeput‟un tezinde, Pisidia‟nın batı (kuzey) kesimine kadar ulaĢan Phryg özellikli kaya mezarları245, seramik buluntuları ve yazıtlar246 Phryg varlığına iĢaret etmektedir. Bu ve bunun gibi örnekler, Phryg izlerinin, kanıt yokluğundan veya araĢtırma yapılmadığından

242 Ayrıntılı olarak bölgelere göre kaya mezarlarının özellikleri için bkz. Doğanay, a.g.e., s. 273-277. 243 UçankuĢ, 2002, s. 33. 244 UçankuĢ, a.g.e., s. 33. 245 Vandeput, 1997, s. 14. Yalvaç‟ın batısında Kumdanlı yakınlarında üçgen alınlıklı, Phryg özellikleri yansıtan kaya mezarları bulunmaktadır. 246 M.Ö. IX. yüzyılın sonundan itibaren Phryg sınırları içerisinde yer alan Pisidia Bölgesinde, Phryg etkisinin Hristiyanlığın baĢlangıcına dek sürmüĢ olduğunu gösteren epigrafik buluntular için, bkz. Hall, a.g.e., s. 59 dn. 9. 37

kaynaklandığını göstermektedir247. Antiokheia‟da ele geçen Phrygce yazıtlar bu coğrafi yakınlığa yine kültürel olarak kanıtsunmaktadır248.

2001 yılında Taciser Sivas Tüfekçi‟nin Afyon-EskiĢehir-Sivrihisar araĢtırmalarında Karakaya-Karacakaya mezarları tipolojik olarak Keçiborlu Ġlçesi ve çevresinde bahsettiğimiz mezarlarla çok benzerlik göstermektedir (Res. 11-12).

KPL. kaya mezarı, dikdörtgene yakın giriĢi ve kırma çatısıyla, AYD. II ve III no‟lu kaya mezarı kline sayıları, tek odalı olma özelliği ve iki yana eğimli kırma çatıları ile, AYD. I no‟lu kaya mezarı giriĢ cephesi ve giriĢ kapısı ve kırma çatısı ile, ÇKR. kaya mezarı klineleri, tek odası, basit sade giriĢiyle değerlendirildiğinde tanım, plan ve tipolojik olarak Phryg kaya mimarisinin unsurlarını taĢıdığını görmekteyiz. Zaten bahsedilen kaya mezarlarının hepsi de Pisidia Bölgesine komĢu ve geçiĢ sınırında yer alan, Pisidia üzerine, kültür taĢıyıcı bir uygarlık olan Phryg etkisinde kalmıĢ olması muhtemeldir.

5.3. Lydia:

Karia, Phrygia ve Lykia mezar odalarının tersine Lydia‟nın kaya mezarları genellikle dromosludur249. Lydia mezarlarına özgü dromos, Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi ve çevresindeki mezarlarda hepsinde görülmese de etkilenmiĢ olabilecek örnekler mevcuttur (Res. 13). KPL. kaya mezarı hem geçiĢ güzergâhlarının tam merkezinde ve Phryg-Pisidia sınırında bulunması, ayrıca Lydia bölgesine yakın bir konumda bulunması sebebiyle Lydia‟dan etkilenmiĢ olabilir.

KPL. kaya mezarı ve AYD. II no‟lu kaya mezarlarında dromos görülmektedir. AYD. II no‟lu mezarın da konum olarak KPL. kaya mezarına yaklaĢık olarak 6 km. mesafede yer alması ve Phryg ve Lydia bölgelerine konum olarak yakın olması etkilenme olasılığını arttırmaktadır. Bu iki mezar haricinde ĠCS. kaya mezarında da 50 cm. girinti yapan bir dromos görülmektedir. Bu mezarda yine Phryg-Pisidia sınır yayında yer alması nedeniyle Phryg-Lydia etkili özellikler sergilemiĢ olabilir. Ayrıca

247 Phryglerin güneydoğudaki egemenlik sahasının sınırının YarıĢlı Gölü‟nün doğusunda, Büyükadatepe‟de ele geçirilen boyalı mimari kaplama levhalarından Pisidia‟nın batı kesimine kadar ulaĢtığı bilinmektedir. Ayrıca YarıĢlı Gölü ve Düver arasında Phryg seramiğinin bulunuĢu ve göl içinde Küçükada‟da Phryg iskânının tespitiyle bu kesimde Phryg yerleĢiminin varlığı kanıtlanmıĢtır. Bkz. Özsait 1980, s. 105-106. 248 Bu yazıtlar için bkz. T. Drew-Bear "Pisidia Antiocheia'sının Parlak Dönemini Yansıtan Yazıtlar" AST 12, 1995, s. 13-17. 249 McLauchiin, 1985, s. 106. 38

Isparta‟nın Yassıören Kasabası‟nın 2 km. doğusundaki Delipınar Mevkii‟nde yer alan tümülüslerde yapılan kaçak kazıda açığa çıkan M.Ö. VI. yüzyılın sonuna tarihlendirilen iki adet anthemion tipi stel bölgenin Lydia egemenliğinde olduğunu göstermektedir250. Bu egemenlikle birlikte Lydia özelliklerinin kaya mezarlarına da etkisi olabilir.

5.4. Lykia:

En erken olanları M.Ö. 6. yüzyıla251 tarihlenen ve görüntü olarak sivil ahĢap yapıları taklit eden Lykia kaya mezarları (Res. 14) birçok yönüyle Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi ve çevresindeki kaya mezarlarından ayrılmaktadır. Kapı aksamıyla alakalı elimize herhangi somut bir veri geçmeyen Keçiborlu mezarlarının aksine Lykia kaya mezarlarında kapı kanatları yana doğru sürülerek açılmaktadır252. ÇeĢitli tipoloji ve kabartmalarıyla hatırlanan Lykia kaya mezarları peripteros, templum in antis ve amphiprostylos olmak üzere üç farklı tapınak cephe özelliği gösterirken253 inceleme alanındaki mezarlar gayet basit, sade bir cepheye sahiptirler. Keza inceleme alanımızda yer alan hiçbir kaya mezarında anıtsal bir tapınak cephesini görmek söz konusu değildir (Res. 15). Ġnceleme alanımızdaki kaya mezarlarının hepsi tek odalıdır. Lykia‟nın çoğu Ġon düzenli ve in antis planlı olan, ahĢap taklidi kaya mezarlarından tek odalı olanlarda genellikle sekiye rastlanmaz254. Bu yönüyle de değerlendirecek olduğumuzda benzer yönlerini göstermek mümkün görünmemektedir.

5.5. Paphlagonia:

Paphlagonia Bölgesi tek odalı kaya mezarları AĢağıgüneyköy haricinde beĢik çatı ya da düz damlıdır. Basit dikdörtgen bir kapı ile girilen düz ya da tonozlu bir tavana sahip mezar odalarının bazılarında ölü yatakları görülürken bazılarında hiçbir döĢem görülmemektedir255. Basit giriĢli dikdörtgen kapılı kaya mezarları da tiplojik olarak Keçiborlu ve çevresinde görülebilmektedir (Res. 19).

250 Hürmüzlü, 2007, s. 97-114., Kroisos‟un Halys‟in batısına dek Phryg topraklarını yönetimine katması ve Phryg- Lydia iliĢkisine iliĢkin olarak bkz: Brandt, a.g.e., s. 12-14. 251 Akurgal, 1955, s. 88. 252 ĠĢkan-Çevik, 1999, s. 159., Çevik, 2000, s. 13. 253 Borchardt, 1975, s. 102. 254 McLauchlin, 1985, s. 105. 255 Dökü, 2008, s. 49. 39

Tek odalı kaya mezarlarında genellikle ölü yatakları basit de olsa görülmektedir. Ve bunlarda üçgen, düz, tonozlu tavanlar kullanılmıĢtır256. Yine araĢtırma bölgesindeki yer alan mezarlarda ölü yatakları da basit ve sade olarak yapılmıĢlardır. Tek odalı olarak yapılan bu mezarlar da tıpkı Paphlagonia Bölgesi‟nde olduğu gibi benzer unsurlar barındırmaktadır (Res. 20).

Paphlagonia Bölgesi‟nde beĢik çatı özellikle Amnias Vadisi kaya mezarlarında görülür ve Paphlagonia Bölgesi tek odalı kaya mezarlarının çoğunluğunda beĢik çatının kullanılmıĢ olduğu görülmektedir257. Phryg etkili beĢik çatı bölge mimarisinde gelenekselleĢmiĢtir. Keçiborlu Ġlçesi ve çevresinde görülen kaya mezarlarının tümü de Phryg etkili beĢik çatı sistemini kullanmıĢtır. Bu noktada Phryg özelliği iki bölgenin de çatı sistemini etkilemiĢ ve bu benzerlik ortaya çıkmıĢtır. Paphlagonia Amnias Vadisi kaya mezarlarında yoğunlaĢan zengin ikonografik anlatımlı kabartma betimlemelerinin258 aksine araĢtırmada yer alan kaya mezarlarının hiçbirinde bu betimlemeleri görmek mümkün değildir. Oldukça sade giriĢli bir özellik gösteren kaya mezarları bu yönüyle yöre kaya mezarı mimarisinden ayrılmaktadır.

5.6. Lykaonia:

Lykaonia‟da yer alan kaya mezarlarının çoğu kare giriĢli olup az süslemeli sade genelde tek odalı veya ana giriĢli, kısmen kemerli giriĢlerden ibarettir. Diğer bölgelere göre fazla süslemesi olmayan sade mezarlara sahip bir mimari göstermektedir259 (Res. 16). Genellikle Phryg özelliklerinin görüldüğü Orta Anadolu coğrafyasında yer alan Lykaonia Bölgesi kaya mezarları da Keçiborlu Ġlçesi ve çevresinde yer alan mezarlarla bazı benzerlikler göstermektedir.

5.7. Isauria:

Isauria Bölgesi kaya mezarlarındaki gibi260 (Res. 17) Keçiborlu ve çevresinde yer alan kaya mezarlarında da süslemeye fazla önem verilmemiĢtir.

256 Dökü, a.g.e., s. 50. 257 Dökü, a.g.e., s. 46. 258 Dökü, a.g.e., s. 63. 259 Baytak, 2008, s. 117. 260 Doğanay, a.g.e., s. 289. 40

Kaya mezarlarının neredeyse tamamı tek odalıdır261. Yine bu benzer özelliğin yanı sıra Isauria‟nın bazı örneklerinde de cesetlerin zeminden yükseltmeli klineler üzerine konulduğu görülmektedir. Benzer kaya mezarları örnekleri tıpkı Keçiborlu‟ya en yakın ve en ciddi Ģekilde etkilemiĢ bölge olan Phrygia‟da görülmektedir. GiriĢlerin kare ya da dikdörtgen oluĢu, mezar odasına tek kapı ile girilmesi, yön kaygısının olmayıĢı, ulaĢımı kolay kayalıklara oyulması, mezar niĢlerinin azlığı, mezar odasının yalınlığı,262 Keçiborlu Ġlçesi ve çevresinde yer alan kaya mezarlarıyla paralel ölçülerde benzerlikler taĢımaktadır (Res. 18).

261 Doğanay, a.g.e., s. 289. 262 Ayrıntılı olarak bölgelere göre kaya mezarlarının özellikleri için bkz. Doğanay, a.g.e., s. 273-277. 41

ALTINCI BÖLÜM

VI. KEÇĠBORLU ĠLÇESĠ ve ÇEVRESĠ KAYA MEZARLARI

Isparta Ġli Keçiborlu ilçesi bugün Göller Yöresi adı verilen Akdeniz Bölgesinde yer almaktadır. Keçiborlu yöresinde çevreyi saran maki örtüsünün bolluğu ve yoğun kayalık ortam, su kaynaklarının bolluğu yöreyi her dönemde yerleĢime açmıĢtır. Kaya mezarlarının bulunduğu köylerdeki yapılarda kullanılan devĢirme malzemeler ve Osmanlı Dönemi mimari öğeleri, yörenin uzun süre kesintisiz iskân gördüğünü göstermektedir.

Kuzeybatı Pisidia olarak adlandırılan bölgede yer alan inceleme alanımızdaki kaya mezarlarıyla ilgili ve detaylı bir çalıĢma yapılmadığı için, bölgenin mezar sanatındaki önemi ve Anadolu kaya mezar geleneğindeki yeri hep eksik kalmıĢtır.

Ġlçenin kuzey batı, kuzey ve güney batı bölgesinde yer alan kaya mezarlarının varlığı, özellikle Kılıç Kasabası‟nda (Baris) bulunan Ovacık Mevkii‟nde bulunan arazideki yoğun seramik buluntusu, mimari parçalar, Keçiborlu‟nun köy içi yerleĢimlerinde bulunan devĢirme malzemeler, Osmanlı Dönemi‟ne ait mimari veriler, yörenin uzun süren kesintisiz bir iskâna ev sahipliği yaptığını göstermektedir.

Keçiborlu ilçesi sınarları içerisinde yer alan yer alan kaya mezarları AydoğmuĢ I, II, III no‟lu mezarlar, Kaplanlı kaya mezarı, Ġncesu kaya mezarı, Çukurören kaya mezarı ve Kılıç Kasabası Ovacık Mevkii‟nde yer alan yer altı oda mezarları olarak gruplandırılmıĢ ve çalıĢmada inceleyeceğimiz kaya mezarlarıdır.

6.1. Ġncesu Kaya Mezarı:

Ġncesu Köyü Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi‟nin 15 km. kuzey batısında yer almaktadır (Res. 21). Kaya mezarı ilk olarak Özsait tarafından Isparta-Burdur 2010 Yılı Yüzey AraĢtırmalarında bulunmuĢtur263. Ġncesu Köyü‟nün 2 km. güneybatısında, Akdağ‟ın eteklerinde “Ağa Tepe” (1038 m.) olarak bilinen bölgede monoblok kaya kütlesine oyulmuĢtur (Res. 22, Lev. 6). KireçtaĢı kaya kütlesinin tam merkezinde yer alan mezar kareye yakın bir form özelliği göstermektedir (Lev. 7).

263 Özsait, 2011, s. 288. 42

Kuzeydoğuya bakan mezar giriĢi dikdörtgen formda ve ana kayanın oyulmasıyla yapılmıĢtır (Res. 23). Bu giriĢin yüksekliği 72 cm. geniĢliği ise 64 cm. dir. GiriĢ kısmında 50 cm. (niĢ giriĢli kapı olabilir) uzunluğunda dromos vardır. GiriĢin alt kenarı, mezar içerisindeki ölü yatağı zemininden 5 cm. yüksektedir. Mezarın tavanı iki yana eğimli, kırma çatılıdır. Mezar odasında iki adet kline bulunmaktadır. Klinelerden giriĢin sağında olan klinenin (I no‟lu) ölü yatağı geniĢtir ve ölü yastığı giriĢ kısmında yer almaktadır. 132 x 54 cm. ölçülere sahiptir. Muhtemelen bir yetiĢkin için hazırlanmıĢtır. GiriĢin hemen karĢısında olan (II no‟lu) kline 94 x 22 cm. ölçülere sahip ve I no‟lu klineye göre daha dardır. Boyutlarından da anlaĢılacağı üzere II no‟lu kline bir çocuk için hazırlanmıĢ olmalıdır264. Ġki klinenin de pervazlarında kırıklıklar mevcuttur. Çocuk klinesi dediğimiz kline büyük olan klineden 15 cm. daha alçak bir seviyede yapılmıĢtır. Kline pervazlarının derinliği yaklaĢık olarak 10 cm. civarındadır. Mezar içerisinde yer alan mezar boĢluğu mezar merkezinin önemli bir kısmını kaplamaktadır (Res. 24).

Mezarın yan duvarları ve zeminin bittiği yerde baĢlayan iĢçilikten de anlaĢılacağı üzere simetri kavramı göz ardı edilmiĢtir. Yan duvarlar hafif bombeli yapılmıĢtır (Res. 25). Bu da mezarın kesin ölçü vermesine engel olmaktadır. Bu bombe nedeniyle mezarın ön ve arka cepheleri arasında simetrik farklılıklar söz konusudur.

Ġç kısmına tabanına bir basamakla inilen mezarın dıĢında ise giriĢin sol üst köĢesinde eni; 20 cm., yüksekliği; 22 cm., derinliği; 10 cm. ölçülerinde bir çukurluk bulunmaktadır. Özsait 2010 yılı araĢtırmalarında bu çukurların adak niĢi olduğunu belirtmiĢtir265 (Res. 26). Bir diğer niĢ de mezar giriĢinin 160 cm. kadar sağındadır. Diğerine kıyasla küçük olan niĢin eni 17 cm. yüksekliği 15 cm. ve derinliği de 10 cm. dir. Bu iki niĢin arasında, taban geniĢliği 33 cm. yüksekliği 45 cm. ve derinliği de 30 cm. olan ovalimsi bir kaya oyuntusu daha vardır. ġimdiki durumuyla, nasıl bir iĢlevinin olduğu tam olarak anlaĢılmamaktadır (Lev. 8-9).

Özgün yapısını korumakta olan mezar genel anlamıyla değerlendirecek olursak oldukça sağlam durumdadır. AraĢtırma sonunda mezarın orijinal buluntularına

264 Özsait, 2011, s. 288-289. 265 Özsait, 2011, s. 281. 43

ulaĢılamamıĢtır ve mezar çevresinde yapılan incelemelerde herhangi bir buluntuya rastlanılmamıĢtır.

Ġncesu Kasabası‟ndaki araĢtırmalarda yedi adet yazıt bulunmuĢ ve yazıtlar yayınlanmıĢtır266. Kasaba içinde, Ġri bloklar Ģeklinde pek çok kesme taĢ, kasabanın güneyindeki Abdal Mezarı, Yel Değirmeni Tepe‟nin güneyinden getirilmiĢtir. Bu çok geniĢ olan alanda M.S. 2-3. yüzyıl seramik buluntusu veren bir Roma Dönemi yerleĢimi tespit edilmiĢtir267. Çevredeki tek yerleĢim olan bu alanla iliĢkilendirdiğimizde kaya mezarı da Roma Dönemi‟ne tarihlendirilebilir.

6.2. AydoğmuĢ Kaya Mezarları:

AydoğmuĢ Kasabası Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi‟nin 17 km. Kuzeybatısında yer almaktadır. Keçiborlu Ġlçesi‟nde yapılan araĢtırmalarda bağlı AydoğmuĢ Kasabası‟nda üç adet kayaya oyulmuĢ mezar268 (Lev. 10. Res. 27) tespit edilmiĢ ve bu mezarlar Isparta Müze Müdürlüğü tarafından tescillenmiĢtir.

AydoğmuĢ Kasabası‟nın 1 km. kuzeyinde Akdağ‟ın 700 m. güneybatısında yer alan Eski Köy Yeri‟nin yüzeinde yapılan araĢtırmalarda Roma Dönemi‟ne ait seramik parçaları, yapı tuğlaları ele geçmiĢtir. Bu alanın Kasaba parkında yer alan mimari parçaların ve stellerin ele geçtiği yer olduğu saptanmıĢtır269. YerleĢim yeri ile iliĢkilendirdiğimizde bölgede ele geçen arkeolojik malzemelerden ve kaya mezarlarının tip olarak incelenmesinde kaya mezarları Roma Dönemi‟ne tarihlendirilmektedir.

6.2.1. AYD. I no’lu kaya mezarı:

AYD. 1-Nolu kaya mezarı AydoğmuĢ Kasabası‟nın 1.5 km. kuzeydoğusunda, Akdağ‟ın 400 m. güneyinde, Küçük Mağara Mevkii‟nde AYD. II kaya mezarının da 250 m. kuzeybatısındadır (Res. 28). Mezar Koca Mağara Mevkii‟nde monoblok bir kayaya oyulmuĢtur270 (Lev. 11). Mezarın arka cephesi AydoğmuĢ Ovası‟na bkmaktadır. Mezarın sağ tarafında Afyon/Dinar, Sol tarafında ise Isparta/Keçiborlu ilçeleri yer almaktadır. AYD. I, çevreye hâkim konumda ve Kaplanlı Köyü‟nü tam açı

266 Labarre-Özsait-Özsait-Güceren 2011, s. 133-138. 267 Özsait, 2011, s. 288. 268 Labarre, Özsait, Özsait, Güceren, a.g.e., s. 113-142. 269 Özsait, 2011, s. 291. 270 Özsait, 2011, s. 292. 44

ile görmektedir. (Akdağ‟ın kayalıklarına bakmaktadır) Mezarın yer aldığı monoblok kaya üç büyük parçaya ayrılmıĢtır. 2.70 m. uzunluğa, 2 m. geniĢliğe sahiptir. Mezarın çevresi ve bulunduğu bölge yoğun bir maki örtüsü ile kaplanmıĢtır. Bu da mezarın konumunu tespit etmede güçlük arz etmektedir. Kaya mezarına köyden ancak orman yolunu kullanarak ulaĢılabilmektedir (Res. 29).

Kuzey-güney aksında, giriĢi kuzeye bakan, 3.00x3.00 m. ölçülerindeki mezar odası (Lev. 12) dikdörtgen kapıya sahiptir. Kaya mezarı üçgen alınlıklı iki yana eğimli kırma çatılıdır (Res. 30). Kapı giriĢi yönü kuzeybatıya bakmakta olan mezarın giriĢ kısmı ve çevresi sağlam olarak korunmuĢtur (Res. 31).

Mezarın iç kısmı toprak dolgu ile kaplıdır (Res. 32). Ġç kısmına girilerek yapılan ölçümlerde mezar ölçülerinde kesin olabilecek sonuçlar elde edilmiĢtir. Mezar odasının tavanını oluĢturan kayalığın üst kısmında, „mezarın giriĢ kapısının hemen üzerinde‟ sağlam korunagelmiĢ, bir sunu çukuru bulunmaktadır. Bu küçük sunu çukurunun hemen sağında daha büyük boyutlarda ve yarım daire Ģeklinde bir baĢka sunu çukuru daha bulunmaktadır (Res. 33).

Mezarın iç kısmında kaçak kazı çukurları bulunmaktadır. Mezar çevresinde ve özellikle giriĢ kısmı çevresinde seramik parçalarına rastlanmıĢtır. Ayrıca mezarın ön kısmında irili ufaklı taĢ parçaları yüzeyi kaplamaktadır. TaĢların yerlerinden oynatılmıĢ olduğu bariz bir Ģekilde izlenebilmektedir. Bu da mezar çevresinde ve içerisinde kaçak kazıların yapıldığının kanıtıdır. AYD. I. mezarının kuzey doğusunda 50 m. uzaklıkta üst kısmı tıraĢlanmıĢ moloz taĢlarla kaplı, mevcut yüksekliği 2 m., çapı 23 m. olan muhtemelen bir tümülüs olabilecek büyük bir yığma tepe yer alır271 (Res. 34).

6.2.2. AYD. II no’lu kaya mezarı:

AydoğmuĢ Kasabasının 1 km. kuzeyinde, “Yukarıköy Mevkii”ndedir272 (Res. 35). AYD. I no‟lu kaya mezarının 250 m. doğusunda AYD. III no‟lu mezarın da 500 m. batısında, Akdağ‟ın, 400 m. güneyinde yer almaktadır. Kaya mezarı köyü tam güneydoğu yönünde açık bir biçimde görmektedir. Monoblok bir kayaya oyulmuĢ olan

271 Güceren, 2011. 272 Özsait, 2011, s. 292. 45

kaya mezarı kuzeybatı-güneydoğu aksındadır. Mezarın giriĢi güneydoğuya bakmaktadır.

Dikdörtgene yakın bir plana sahip olan kaya mezarının (Lev. 13), dikdörtgen kapılı olan giriĢinin (Res. 36) çevresinde kapı pervazları yapılmıĢtır (Res. 37, Lev. 14). Üstü üçgen alınlıklı, iki yana eğimli, kırma çatılı mezarın içinde kapıya dik iki, baĢucunda bir olmak üzere toplam üç adet kline yer almaktadır (Lev. 15). Klinelerin mezar içerisindeki konumuna bakarak bir aile mezarı olduğunu söyleyebiliriz. Mezarın giriĢ kısmı kırma çatılı olup 1.50 m. ölçülerinde ve üstü kapalı olan dromosu vardır (Res. 38). Roma Dönemine tarihlediğimiz mezar odasının tavanının batı kısmında tavanı oluĢturan kayanın bir kısmı kırılmıĢtır ve buradan mezarın içine girilebilmektedir.

Kırma çatılı olan mezarın iç duvarları düzgün tıraĢlanmıĢ diğer mezarlara nazaran daha simetrik ölçülerle yapılmıĢtır (Res. 39). Mezarda bulunan klinelerin ölü yatakları bulunmaktadır. Üç klinenin ortası mezar boĢluğu dediğimiz kısım toprak dolgu ile kaplıdır. Basamakla inilip inilmediğini ancak toprak dolgunun kaldırılması ile anlaĢılabilecektir. Yine sağ kline bölgesi ve arka klinenin yarısı da toprak dolgu ile kaplıdır. Bu klinelerin varlığını gösteren kline yerlerini görmek mümkündür. Klinelerin kenarları yükseltilerek ölü yattığı yer belirtilmiĢtir. Görülebilen yan ve arka klinenin kenarları ortak olarak yapılmıĢtır (Res. 40).

Monobloğun güney tarafında (mezarın sol arka kısmı) kaçak kazıcılar tarafından tavan bölgesi tahrip edilmiĢtir (Res. 41). Bu kırık kısım haricinde mezar genel itibari ile iyi korunmuĢ olduğunu söyleyebiliriz. Mezar çevresinde kaçakçılar tarafından çıkarıldığını düĢündüğümüz toprak yığınlarında seramik parçalarına da rastlanılmıĢtır. Bu seramik parçaları tarafımızdan incelenmiĢ olup Roma Dönemi‟ne tarihlendirilmektedir.

6.2.3. AYD. III no’lu kaya mezarı:

Bu kaya mezarı AydoğmuĢ Kasabası‟nın 1 km. kuzeydoğusunda, “AkçeĢme Mevkii”ndedir273 (Res. 42). Mezar AYD. II no‟lu mezarın 500 m. doğusunda yer almaktadır. Monoblok kayaya oyulmuĢ olan kaya mezarının (Res. 43, Lev. 16) mezar

273 Özsait, 2011, s. 291. 46

odası, doğu-batı aksında batıya bakmaktadır. Mezar dikdörtgen bir kapılı ve iki yana eğimli kırma çatıya sahiptir. AYD. III no‟lu mezarın iç kısmında, kapının sağ ve solunda olmak üzere iki adet kline yer alır. Sol klinede baĢucundan baĢlayan ve 50 cm. ilerleyen bir kırık söz konusudur. Klineler arasında hediye çukuru diyebileceğimiz oyuk bir alan yer almaktadır274.

Mezar kireç taĢı özellik sergilemektedir ve odası kareye yakın bir plana sahiptir (Lev. 17). Mezara giriĢ dikdörtgen Ģeklinde bir giriĢ kapısından sağlanmaktadır. Mezarın giriĢi güneye, arkası kuzeye bakmaktadır (Res. 44). GiriĢ kapısının sol üst kısmında bir kırık mevcuttur. Mezar AydoğmuĢ Ovası‟nı geniĢ açı ile görmekte ve diğer mezarlardan konum itibariyle daha yüksek bir noktada yer almaktadır. Mezar kırma çatılıdır. Fakat mezarın içine girilip tam olarak bakıldığında kırma çatılı özelliğinin yanı sıra, yanlardan tavana doğru yaptığı bombe sebebiyle, mezar tavan ve yan duvarlarda kavis çizmektedir. Bu sebepten dolayı kırma çatı standart ölçülerde olmayıp oransal ölçüsüzlük söz konusudur. Mezar muhtemelen kaçak kazıcılar tarafından çok önceden soyulmuĢ olup çevresinde herhangi bir buluntuya rastlanılmamıĢtır.

Mezara iki basamaklı bir merdivenle inilmektedir (Res. 45). Solda ve sağda yer alan klineler (Res. 46), ortalarındaki yürüme alanı, mezarın iç döĢemlerini oluĢturmaktadır. Mezarda yer alan bu boĢluğun derinliği yaklaĢık 60 cm. dir. (Res. 47) ÇalıĢmada yer alan diğer mezarlarla kıyaslayacak olduğumuzda, mezar daha kaba bir iĢçilik sergilemektedir. Yalnız korunma durumu ve genel itibariyle sağlam veriler açısından değerlendirdiğimizde en iyi durumda olanıdır.

6.3. Kaplanlı Kaya Mezarı:

Kaplanlı Köyü, Keçiborlu Ġlçesi‟nin 21 km. batısında yer almaktadır. Kaplanlı Köyü‟ndeki mezar yapısı, Keçiborlu-Dinar yolu üzerinde Üçtuğ Çorap ve Mermer Fabrikası‟nın 100 m. sağında yer alan alanda monoblok bir kayaya oyulmuĢtur (Res. 48). Mezara giriĢ uzun bir dromosla sağlanmaktadır. Dromos ana kayanın düzleĢtirilmesiyle oluĢturulmuĢ ve bu bölümün üzeri kapalı değildir. Dromos alanının büyük bir kısmı toprak dolgu altında yer almaktadır (Res. 49). Mezar, 2.80 m.

274 Özsait, 2011, s. 291. 47

uzunluğunda ve 1.20 m. geniĢliğindedir. Mezarın ön kısmında yer alan dromosun uzunluğu yaklaĢık olarak 2.00 m. dir (Lev. 18). Mezarın dromosunun üst kısmı kırılmıĢ, mezar odasının giriĢi de güneydoğuya bakmaktadır. Dikdörtgen kapılı (Res. 50) iki yana eğimli kırma çatılı mezarın içinde, karĢı duvarda (arka kısım) ve giriĢin sağındaki duvarda olmak üzere iki niĢ bulunmaktadır (Res. 51). Mezar toprak dolgu ile kaplı olduğu için, mezarda kline olup olmadığını söylemek Ģu an için söylemek mümkün değildir. Ancak toprak dolgunun kaldırılması ile bu durum açıklığa kavuĢabilir. Mezarın dıĢ cephesi oldukça sağlam bir biçimde korunagelmiĢtir.

Kaplanlı Köyü‟nün kuzey batısında „Koyun Yatağı Mevkii‟nde yer alan Roma Çağı yerleĢiminde yapılan çalıĢmalarda ele geçen seramiklerden275 (M.S. 3-4. yüzyıl seramikleri) ve bu yerleĢimin kaya mezarına 500 m. yakın olması ve kaya mezarının tipolojisinden de anlaĢılacağı üzere mezar Roma Dönem‟inde yapılmıĢ olmalıdır.

6.4. Çukurören Kaya Mezarı:

Çukurören Köyü Keçiborlu Ġlçesi‟nin 24 km. güneybatısında yer alır276. Mezar Çukurören Köyü‟nün 300 m. kadar batısında, “Çıngırağın TaĢı Mevkii” (Res. 52) olarak bilinen kesimin kuzey eteklerinde (köy içi) kireçtaĢı oluĢum gösteren ana kayaya oyularak yapılmıĢtır.

Taban uzunluğu 16 m. yüksekliği de 8 m. olan monoblok bir kayalık içinde oyulmuĢ mezar, iki yana eğimli kırma çatılıdır. Oda içerisinde, giriĢin sağında ve solunda olmak üzere iki kline yer alır277. Ġki klinenin ortasında ana kayanın oyulmasıyla elde edilmiĢ mezar boĢluğu yer almaktadır (Lev. 19). Bu mezar boĢluğunun derinliği yaklaĢık olarak 26 cm. olarak ölçülmüĢtür. Mezar boĢluğunun kapı yönünden giriĢ kısmında, tam bitirilmediğini görmek mümkündür. Bu mezar boĢluğunun arka kısmında sunu yeri ve ya küçük bir kline yer almaktadır. Çukurören kaya mezarında, mezar boĢluğunun giriĢ kapısı açıklığında yaklaĢık 30 cm. kadar bir bölümün tıraĢlanmıĢ ve yarım bırakılmıĢ olduğu görülmektedir. Bu durum mezar yapısının ya tam olarak bitirilmediğini ya da sonraki dönemlerde tekrar kullanım için düzeltilmiĢ olduğunu düĢündürmektedir.

275 Özsait, 2011, s. 293-294. 276 Özsait,2011.s 294. 277 Özsait, 2011, s. 294. 48

Kapı giriĢi kırık olan mezar giriĢinin yerden yüksekliği 115 cm. dir (Lev. 20). Mezar odasının eni: 1.76 m, uzunluğu: 2.00 m. ve yüksekliği. 120 cm. dir (Res. 53). Klinelerin pervazları tahrip olmuĢtur. (baĢta ve arka kısımda sağlamdır). KarĢılıklı durumda olan bu klinelerin ölçüleri sağdaki I. no‟lu ölü yatağı 156 x 60 cm., II no‟lu ölü yatağı ise 156 x 50 cm. ölçülere sahiptir. Küçük kline dediğimiz III. kline ise; 40 x 44 cm. ölçülerde yapılmıĢtır. Klinelerin zeminleri düzleĢtirilmiĢ ve II no‟lu ölü yatağı arka kısımdan ve ön kısımdan, pervaz baĢlangıç noktalarından tahrip edilmiĢtir. Kline pervazlarının zemine ikinci bir defa yapıldığına dair izler mevcuttur bu nedenle mezarın ikinci bir defa kullanım gördüğü düĢüncesi aklımıza gelmektedir (Res. 54).

Mezarın yan duvarları hafif bombeli içe doğru çıkmıĢtır (Res. 55). Bu da mezar ölçülerini sağlıklı olarak ölçmemizde zorluk yaratan bir durum olmuĢtur. Mezarın giriĢi güneye bakmaktadır. Kaçak kazıcılar tarafından tahrip edilmiĢ olan giriĢ kısmının kare ya da dikdörtgen olduğu ölçüm ve incelemelerde saptanmıĢtır.

Mezar odasının giriĢ kapısı ve çevresi tahrip olduğundan kitabesi görülememiĢtir. Mezar Roma Dönemi‟ne tarihlendirilmektedir278. Çukurören kaya mezarı Isparta Müze Müdürlüğü tarafından tescil ettirilmiĢtir.

Köyün 800 m. güney batısında, “Tokatın TaĢı” denilen alanda civardaki tek yerleĢim yeri yer almaktadır. Bu alada yoğun miktarda Roma Dönemine tarihlendirilen seramikler yoğun olarak ele geçmiĢtir279. Bu yerleĢim yeri ÇKR. kaya mezarına yaklaĢık olarak 500 m. uzaklıkta yer almaktadır. Köy yolu üzerindeki çeĢme ve köy içerisinde yer alan küçük serada kullanılan beĢik çatı sistemi de yüzyıllardır devam eden bir geleneğin devam ettiricileri olması açısından ilginçtir (Res. 56).

6.5. Kılıç-Ovacık Yeraltı Oda Mezarları:

Kılıç kasabası Keçiborlu Ġlçesi‟nin 10 km. kadar güneyinde yer almaktadır. Kılıç Kasabası ile Kılıç Höyük arasında kalan alanda, Ovacık Mevkii olarak bilinen yerde dört adet kayaya oyulmuĢ, yeraltı mezar odası ve bir adet kayaya oyulmuĢ lahit bulunmaktadır280 (Res. 57).

278 Güceren, 2011. 279 Özsait, 2011, s. 294. 280 Özsait, 2011, s. 290. 49

Nitekim arazi yapısına uygun olarak Kılıç kaya mezarlarında öne çıkan önemli özellik, coğrafyanın sunduğu imkânların iyi kullanılması ve mezarların da çakıllı bir kayaca oyulmuĢ olmasıdır. Bu kayaç yapısının kolay parçalanması ve arazideki korunma durumunu da düĢünecek olursak, mezarlar kötü durumda ve soyulmuĢ vaziyettedirler.

Ovacık Mevkii‟nde yer alan mezarlar Ören Mevkii‟ne yakın bir konumda bulunmaktadır. Ören Mevkii, Kılıç Kasabası‟nın 4 km. kuzeyinde, Keçiborlu-Kılıç karayolunun 1 km. doğusundadır. Baris olarak düĢünülen Ören‟de kaliteli Hellenistik ve Roma Çağı seramikleri görülmektedir (Res. 58). Ören Mevkii tescil edilmiĢtir. Burada bir kaçak kazıyla ortaya Ion tarzında yapılmıĢ sütun, friz bloğu, konsollu sima bloğu ve mimari bir parça üzerinde yazıtın bulunması üzerine Isparta Müze Müdürlüğü‟nce kurtarma kazısı istenmiĢtir. Bu alanda kaçak kazılarla gün ıĢığına çıkarılan parçalar, daha önce bu kesimde mevcut olan fakat sonradan yıkılmıĢ muhtemelen bir tapınağın geç devirlerde olarak kullanılan parçaları olmalıdır281 (Res. 59).

Bu açıklamayla birlikte Ovacık Mevkii‟nde yer alan bu mezarlar Baris Antik Kenti‟nin nekropolisi içerisinde yeralıyor olabilir. Mezarlar tam anlamıyla kaya mezarı özelliği göstermez, mezarlar kaya mezarı değil de kayaya oyulmuĢ oda mezarları olarak değerlendirmek yerinde olacaktır. Son yapılan araĢtırmalarda mezarların büyük ölçüde tahrip edildiği ve mezarların bulunduğu arazinin tarım amaçlı kullanılmıĢ olduğu gözlemlenmiĢtir. Bu da mezarların fotoğraflanması ve tanımlanması konusunda sıkıntıları da beraberinde getirmiĢtir. Ancak kaya mezarlarının bulunduğu alandaki yüzeyde ele geçen Roma Dönemi seramiklerinden ve Bizans sırlı seramiklerinden yola çıkacak olursak Roma ve Bizans dönemlerinde kesintisiz bir kullanımın söz konusu olduğunu söyleyebiliriz.

Bu noktada bu kaya mezarlarını Isparta Müzesi‟nin araĢtırmalarında çekmiĢ olduğu fotoğraflarla değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bu durumda konu ile ilgili sağlıklı bir değerlendirmenin zor olacağı açıktır. Dolayısıyla olasılıklar üzerinden hareketle değerlendirmeler yapılacaktır.

281 Labarre, G.- Özsait, M.- Özsait, N.- Güceren, Ġ., a.g.e., s. 113-147. 50

Birbirlerine yakın konumda ve dört adet olan yeraltına oyma kaya mezarları, kare bir giriĢe sahip olup dromosludur. Mezarların hiçbirinde kline ya da mimari döĢem bulunmamaktadır. Mezarların taban kısmı düz, yer yer toprak dolgu ile kaplıdır. Mezar odalarının boyutları küçüktür ve herhangi bir kapı aksamına rastlanılmamıĢtır. Mezarların giriĢlerinin muhtemelen taĢ bir blokla kapatılmıĢ olduğu düĢünülmektedir.

51

YEDĠNCĠ BÖLÜM

VII. KAYA MEZARLARININ MĠMARĠ DEĞERLENDĠRMESĠ

Mezarların yapılıĢ nedenleri ölülerdir. Bu nedenle de onların istekleri ve gereksinimleri doğrultusunda, ölü evleri onlara özel döĢemelerle donatılmıĢtır. Keçiborlu Ġlçesi ve çevresinde yer alan kaya mezarları cephe ve planda tek gurupta incelenir. Mezarlar cephe mimarisine göre, beĢik çatılı olarak ayrılırken; planda ise tek odalı olarak tipolojik ayrım yapılabilmektedir. Cephe mimarisinde beĢik çatı inceleme alanımızda yer alan kaya mezarlarının tümünde görülmektedir (Lev. 21). Mezarların tümünde görülen çatı örtüsü iki yana eğimli üçgen kırma çatı formudur (Res. 60).

Mezarların tamamı Antik Dönem‟de ve günümüzde talan edildiğinden mezar konteksine dair bulgulardan söz etmek mümkün değildir. Yolların ve kültürlerin kavĢak noktasında yer alan Keçiborlu çevresi, kendisine en yakın bölge olan Phrygia kaya mezarlarıyla etkileĢim içindedir ve baskın kültürlerin etkisi altındadır. Mezarlar ünik bir örnek olmadıklarından ve bölgede benzer çok örneklerinin bulunmasından dolayı ve konumu itibariyle bölgeler arası kültür alıĢveriĢinde aracılık görevi üstlendiklerini söylemek yerinde olacaktır.

Mezarlara ulaĢmak için biçimlendirilen mezar yolları, doğal etkenlere en açık kalan döĢemlerdir. Ġlk durumunu saptamak ya da yerinde görebilmek olanaksızdır. Ġncelenen örneklerin hiçbirinde bu mezarlara ulaĢılan yollara ait bir kalıntı görülmemiĢtir.

Mezarlarda cepheye yönelik herhangi bir detaylı bir iĢçiliğin yapılmadığı ve giriĢ açıklığının kaya yüzeyine doğrudan açıldığı örnekler yoğun olarak göze çarpmaktadır. GiriĢ açıklığı, niĢ içerisinde, mihrap (AYD. 1-2-3, KPL.) dikdörtgen (ĠCS.) Ģekilli yerleĢtirilen kaya mezarları yalın cepheli örneklerden yalnızca bu özelliğiyle ayrılmaktadırlar. Mezarların giriĢ açıklıkları dikdörtgen formludur (Res. 61). AYD. I, II, no‟lu kaya mezarları ve ĠCS. kaya mezarının giriĢ kapısının profillendirildiği görülmektedir.

52

Keçiborlu Kaya Mezarları tipolojik olarak ayırmak gerekirse iki ana tip karĢımıza çıkmaktadır; tek odalı kaya mezarları ve kayaya oyulmuĢ tek odalı yeraltı kaya mezarları.

7.1. Mezarların DıĢ GörünüĢleri:

7.1.1. Cepheler:

Kaya Mezarı yapılması için öncelikle uygun kaya cephesinin olması gereklidir. Uygun kaya bulunduğu zaman mezar açmak için öncelikle kaya cephesinin düzeltilmesi iĢlemi yapılmaktadır. Bazen uygun kaya cephesine ulaĢmak için kaya içeriye doğru kesilerek mezar cephesi için uygun duruma getirilir. Bunun sonucunda, mezarın giriĢi önünde kanal Ģeklinde düz bir alan oluĢur. Daha sonra mezar cephesi iĢlenir282.

Keçiborlu Ġlçesi ve çevresinde yer alan kaya mezarlarını cephe mimarisi açısından değerlendirdiğimizde kaya cephesinin düzeltilerek, mezar giriĢi açılması için uygun duruma getirilmesi ile giriĢ cephesi oluĢturulmuĢtur. ÇalıĢmada yer alan bütün mezarlar bu özelliği sergilemektedir. Bu tip mezarlarda mezarın dıĢ cephesine verilen önem iç kısma göre azdır. DıĢ cephede sadece mezar için uygun duruma getirme söz konusudur. Ayrıca giriĢ kapısında da ince, ayrıntılı düzenlemeye gidilmiĢtir. Mezar cephelerinde, özellikle giriĢ kapılarında basit kademeli profilli pervazlar uygulanmıĢtır. Bu pervazlar mezarlara herhangi bir hareketlilik katmamaktadır ve mezar giriĢlerinde bir durağanlık söz konusudur. Aslında bunun temel nedeni, mezarların cephelerinde herhangi bir bezemenin, kabartmanın olmayıĢıdır.

Pisidia Bölgesi‟nin kaya mezarları farklı cephe ve farklı düzenlemeleriyle standart bir Ģemaya sahip değildirler. Bunu sebebi uzun bir dönem içerisine yayılmalarıyla, farklı kültür coğrafyalarına yakınlıklarıyla ve etkileĢimleriyle açıklanabilir. Mezarlar çoğunlukla Roma Dönemi, kısmen Hellenistik ve çok az da Lykia geleneksel tipindedirler283. ÇalıĢmanın konusu olan mezarlar arasında yer alan ÇKR. kaya mezarı örneğinde de kaya cephesinde herhangi bir düzenleme yapılmadan giriĢ sağlanmıĢtır.

282 Öztürk, 2003, s. 6. 283 Kahya, 2012, s. 25. 53

7.1.2. Kapı pervazları ve giriĢler:

Mezarların bir baĢka genel özelliği de tek odalı ve yalın olan mezarların görkemli olmayan sade ve basit giriĢleridir (Res. 62). Keçiborlu Ġlçesi sınırları içerisinde bulunan kaya mezarları için herhangi bir yön kaygısı olmadığı ve mezar yapımı için uygun jeolojik yapının ya da alanların değerlendirildiği görülmektedir. Mezarların giriĢleri, ön cephelerinde yer almaktadır. Yön kaygısı olmayan kaya mezarlarımızın giriĢlerinin, elverdiği ölçüde uygun yol ve manzaraya yöneltildiği araĢtırılan örneklerde görmek mümkündür (Lev. 22).

GiriĢ kapılarında süslemeyle ya da görsellikle ilgili iĢçilik detaylı değildir. AYD. I-II no‟lu kaya mezarları ve ĠCS. kaya mezarının giriĢ kapılarının çevresinde kapı çevresi bordürü hafifçe derinleĢtirilerek giriĢ kapısının çevresi belirginleĢtirilmiĢtir. Bu pervaz geniĢlikleri AYD. I no‟lu kaya mezarında 12 cm., AYD. II no‟lu kaya mezarında 16 cm., ĠCS. kaya mezarında dik yanlarda 16 cm. ve kapı üstünde 12 cm. lik bir alanı kaplamaktadır. AYD. III no‟lu mezarda ve ÇKR. kaya mezarında kapı giriĢinin tahrip edilmesi sonucunda bu pervaz geniĢliğini belirlemek mümkün olmamıĢtır. KPL. kaya mezarında ve Kılıç kayaya oyulu yeraltı oda mezarlarında ise böyle bir kapı pervazına rastlanılmamıĢtır.

Mezar giriĢlerinde açıp kapanabilen bir kapıya iliĢkin ya da korumaya yönelik bir örtü için kullanılan bir kapı deliği ve mil yuvasını mezarların giriĢinde göremiyoruz. Keçiborlu kaya mezarlarında, mezar kapılarına iliĢkin elimizde belge ya da kanıt bulunmamaktadır. Mezara koyulan cesedin, değerli ölü eĢyalarının ve armağanlarının korunması için soygunculara karĢı nasıl bir önlem aldıkları bilinmemektedir. Tek odalı mezarlarda genelde kapı açıklığını kapama yönteminin kapak taĢlarıyla basite indirgendiği anlaĢılmaktadır284. Bu görüĢün doğruluğu yukarıda bahsettiğimiz kapı yuvası deliğinin olmaması nedeniyle su götürmez bir gerçektir.

7.1.3. Sunu çukurları:

Mimari bir unsur olarak değerlendirdiğimizde kaya mezarlarının ölü kültü açısından ayrılmaz bir unsuru diyebileceğimiz sunu çukurları, genellikle kayaların dik

284 Çevik, 2000, s. 36. 54

yüzeylerine yapılan, kolaylıkla ulaĢılabilen yükseklikteki oval veya dikdörtgen sığ oyuklardır.

AraĢtırma bölgemizde fazla görülmemekle birlikte bu törenler için kullanılmıĢ olabilecek örnekler de yok değildir. AYD. I no‟lu kaya mezarının dıĢ üst platformunda 1 adet 30x30 cm. ebatlarında sunu çukuru belgelenmiĢtir.

Ġncesu Kaya Mezarındaki iki adet sunu çukuru bulunmaktadır. Birincisi giriĢ kapısının hemen sağında ve diğeri giriĢ kapısının sol üst kısmında yer almaktadır. Bu sunu çukurlarının tabanlarında herhangi bir oyuk ya da yuvanın bulunmamasından dolayı Antik Dönem‟de yapıldığı bilinen “Ölü Kültü” festivalleri sırasındaki ziyafetlerde ölüye sunulan çeĢitli adaklar (figürünler, sıvı veya yiyecek adağı kapları gibi) için de kullanılmıĢ olabileceği düĢüncesini akla getirmektedir.

7.2. Mezarların Ġç GörünüĢleri:

7.2.1. Mezar boĢluğu-zemini:

Kaya mezarının kapısından içeriye merdivenli ya da merdivensiz girdikten sonra karĢımıza ilk olarak çıkan alan mezar boĢluğudur. Bu alan klineleri birbirinden ayıran bölümdür. Bir triclinium veya biklinium Ģeklinde düzenlenmiĢlerdir ve günlük hayatta evdeki en prestijli yer olan tricliniumun mezar odasına yansıtılmasıdır.

AraĢtırmada yer alan kaya mezarlarında bu gezinti yerleri mezarın konumuna göre farklılık göstermektedirler. GiriĢin hemen önünde mezar boyunca diklemesine dikdörtgen Ģeklinde uzanan gezinti yeri ÇKR. kaya mezarında ve AYD. II ve III no‟lu kaya mezarında görülmektedir. Mezar odasına girdikten sonra sol kısmı kaplayan gezinti yeri; ĠCS. kaya mezarında görülmektedir. AYD. I no‟lu kaya mezarında ve KPL. kaya mezarının içinin toprak dolgu ile kaplı olmasından dolayı mezar boĢluğunun yeri hakkında yorum yapmamız imkansızdır.

Mezar odalarında yer alan bu boĢlukların derinliği de farklılık arz etmektedir. AYD. III no‟lu kaya mezarı mezar boĢluğunu derinliği 60 cm. dir. ĠCS. kaya mezarında bu derinlik 50 cm. olarak ölçülmüĢtür. Sınırlarını bildiğimiz ve mezar boĢluğunun varlığını belirlediğimiz AYD. II no‟lu kaya mezarının mezar boĢluğunun derinliği toprak dolgu nedeniyle ölçülemedi. ÇKR. kaya mezarındaki mezar boĢluğunun derinliği 55

ise 26 cm. olarak ölçülmüĢtür. AYD. I ve KPL. kaya mezarları zaten toprak dolu olduğundan dolayı böyle bir inceleme yapmak mümkün olmamıĢtır. Görüldüğü üzere mezar boĢluğunun yeri ve derinliklerinde farklılıklar göze çarpmaktadır. Bu ölçülerin farklılık göstermesi, derin olandan yola çıkacak olursak, derin tutulan zemin sayesinde mezar odası tavanın yüksek tutulmasına gerek kalmayacak ve iĢçilikten kazanabilecek olması tezini de ortaya atabiliriz (Res. 63).

Klineli mezarlarda orta kısımda bir gezinti yeri bulunmaktadır. Kline olmayan mezarlarda ise zemin düzdür. Düz zeminli kaya mezarlarının yöreye en yakın örnekleri Koçtepe-Ġncirlikaya mezarlarında görülmektedir. Bu tipte yapılan mezarlarda mezar odası zeminine özen gösterilmemiĢ ve ince iĢçilik zayıftır.

Mezarların zemini giriĢ seviyesinin altında olan örnekler de mevcuttur. ÇKR, ĠCS. ve AYD. III no‟lu mezarda bunu açıkça görebilmekteyiz. AYD. I-II no‟lu mezarlar, KPL. ve Kılıç mezarlarında yer alan toprak dolgu sebebiyle bu ayrıntıyı görebilmek mümkün değildir. AYD. II no‟lu mezarda ortada bir yürüme ya da mezar boĢluğunun olduğu su götürmez gerçektir. Toprak dolgu sebebiyle boĢluğun tam zeminini saptmak mümkün değildir. Bu sorun bu mezar boĢluğuna merdivenle mi inildiği sorusunu akla getirmektedir.

7.2.2. Ölü yatakları (klineler285):

Kaya mezarları dikdörtgen veya kare plan göstermektedir. Kareye yakın olanlar; AYD. III no‟lu kaya mezarı ve ĠCS. kaya mezarlarıdır. AYD. III no‟lu kaya mezarı: 1.74x1.72 m. ölçülerinde, ĠCS. kaya mezarı: 1.84x1.86 m. ölçülerine sahiptir. Dikdörtgen formda olan kaya mezarları ise ÇKR., AYD. I ve II nolu kaya mezarlarıdır. ÇKR. kaya mezarı: 2.00x1.76 m., AYD. I: 2.70x2.00 m., AYD. II: 2.70x2.10 m. ölçülere sahiptir. Dikdörtgen biçimli yapılmıĢ olan klineler mezar planına uygun olarak mezar içerisine yerleĢtirilmiĢlerdir (Lev. 23). AraĢtırma sınırları içerisinde yer alan kaya mezarlarındaki klineler tabloda286 da görüldüğü üzere tüm mekânla birlikte değerlendirildiğinde standart bir ölçü yerine mezarı en uygun Ģekilde kullanacak biçimde farklı ölçülerde yapılmıĢlar ve genellikle dikdörtgen Ģekillidir. ÇKR. kaya

285 Antik Çağ‟da sedir anlamına gelen Kline yemek yerken uzanmak için kullanılırdı. Kline Yunan ve Roma mezarlarında çok sık rastlanır. Ölüler mezar odasına hazırlanmıĢ klinelere yatırılır. Özellikle Anadolu‟da kline tipi mezar çok yaygındır. Kline, bkz. Yasemin Er, Klasik Arkeoloji Sözlüğü, Yayınevi, Ankara, 2006. 286 Keçiborlu Ġlçesi ve Çevresi Kaya Mezarları Kline Ölçüleri, bkz. Lev. 33. 56

mezarının arka kısmında yer alan küçük ebatlardaki alanın ölü kültüyle alakalı bir aksam olduğu ya da urnanın yerleĢtirilmiĢ olabileceği düĢünülmektedir287.

Zeminden yükseltmeli ölü yerleri, adından da anlaĢılacağı üzere mezar odasının zemini ile bütünleĢik, genelde ortadan derin bir gezinti yeri ile bölünen sedir ya da seki Ģeklindeki yükseltilerdir288. Mezar odasının zemininden yükseltilerek oluĢturulan ve diğer örneklerden ayrılan AYD. III ve ĠCS. kaya mezarında yer alan klineler zeminden yükseltmeli olarak tasarlanmıĢ ölü yerleri olarak da adlandırılabilirler. Tekli, ikili ve üçlü klineli kaya mezar geleneği Anadolu‟da Kilikia, Isauria, Lykia, Karia ve Paphlagonia kaya mezarlarında sıklıkla görülmektedir289 (Res. 64).

Kayaya oyulmuĢ olan mezarların kline sayıları değiĢebilmektedir. Mezarlar genelde tek odalı ve iki ya da üç klineli olarak yapılmıĢlardır. Mezarların klinelerinin ölü yatırılan yüzeyleri bazen düz bırakılmıĢ bazen de klinenin içi hafif oyuk olarak yapılmıĢtır. Böyle bir örneği ve iĢçiliği en iyi biçimde ĠCS. kaya mezarında görmek mümkündür. ÇKR. kaya mezarında gözlemlenen, dıĢ cephesinin özensiz olmasına rağmen iç cephede çok iyi bir iĢçiliğin yapıldığı görülmüĢtür. Bunu mezar içerisinde bulunan klinelerdeki iĢçilikten anlayabiliriz. AYD. II no‟lu mezar örneğinde de 3 adet kline mevcut olup klineler oldukça titiz bir iĢçilikle yapılmıĢtır. Klinelerin içi hafif oyularak ölü yatağı Ģekline getirilmiĢtir. AYD. III no‟lu mezarda ise 2 adet kline mevcut olup diğer mezarlarda görülen örneklere nazaran daha kaba bir iĢçilikle yapılmıĢtır. Klinede yer alan ölü yatağı için açılan oyukluk diğerlerine oranla daha derin değildir. (Res. 65)

AraĢtırma kapsamındaki mezarlarda ölüler kline üzerine yatırılmıĢlardır. Bu gömü Ģekli mezarların hepsinde gözlenebilen bir özelliktir. Keçiborlu kaya mezarlarında ölünün küllerinin konulduğu herhangi bir kap parçasına ratlanmamıĢtır. Tekli ve çift olarak görülen bu ölü yatakları iĢlevleri gereği düz bir yüzeye sahiptir. AYD. II ve ĠCS. örneklerinde klinelerin dıĢ kenarlarında, ölüyü güvenli bir biçimde korumak amacıyla,

287 Urna: Mermer, tunç ve piĢmiĢ topraktan çeĢitli Ģekil ve boylarda yapılmıĢ, kimi sade, kimi ise kabartmalarla bezeli olan, içine ölü küllerinin konduğu kapaklı oval kap. 288 Doğanay, a.g.e., s. 124. 289 Kurtz-Boardman, 1971, s. 278. 57

çıkıntılar vardır. Çağlar boyu değiĢikliğe uğramamıĢ olan klinelerin Anadolu kökenli olduğu düĢünülmektedir290.

7.2.3. Merdivenler-basamaklar:

AraĢtırmada yer alan kaya mezarlarından üçünde ölüyü mezar içerisine taĢırken kullanılan merdivenin varlığı saptanmıĢtır (Res. 66). Diğer kaya mezarlarının üçünde kaya mezarın içerisinin toprak dolgu ile dolu olması nedeniyle merdiveninin olup olmadığı anlaĢılamamıĢtır. Kılıç‟ta yer alan dört adet oda mezarda ise merdivenin olmadığı tespit edilmiĢtir (Lev. 24). Derinliği fazla olan mezarlara merdivenle girilmektedir. Bunu en iyi olarak AYD. III no‟lu mezarda görmek mümkündür. Mezara hala görülebilen iki basamaklı bir merdivenle inilmektedir. ĠCS. kaya mezarın da ise kapı giriĢini basamak olarak değerlendirmez isek, bir adet basamak yer almaktadır. ÇKR. kaya mezarında da baĢta basamak olarak planlanmıĢ daha sonra vazgeçilmiĢ olan sadece sınırları belirli alan da bulunmaktadır.

7.2.4. Mezar odası niĢleri:

Kullanım amaçlarına göre geniĢ bir yelpazesi olan niĢler kaya mezarları içerisinde ölü kültüne bağlı olarak sunu yapma geleneği düĢünülerek yapılmıĢlardır291. NiĢler, mezar sahibinin yaĢarkenki toplumsal statüsü ve dini inançlarına paralel olarak kaya mezarlarında ya hiç yapılmamıĢ ya da mezar içinde veya yakın çevresinde yerini almıĢtır292. Mezar içerisinde hiç niĢin olmaması ise muhtemelen niĢe ihtiyaç duyulmamasından, baĢka bir döĢemin niĢ görevini üstlenmesinden ya da gömü iĢleminden sonra mezarın ziyarete kapatılmasından kaynaklanmaktadır.

Mezara gömüden sonraki birinci, üçüncü, on üçüncü günlerde ve sonrasında her yıl yapılan mezar ziyaretleri, toplumda önemli bir görev olarak sayılıyordu. Bu ziyaretler sırasında günümüzdekilerden uygulama yönünden farklı olsa da manada birleĢen bazı seremoniler yapıldığı bilinmektedir293. Mezar odasında yer alan niĢlerin ve dıĢarıda yer alan sunu çukurlarının iĢlevleri ve Ģekilleri bölgesel olarak farklılık gösterebilmektedir. Yaygın olarak mezar niĢlerinin kült amaçlı yapıldığı bilinir. Ancak

290 Kuban, 1999, s. 333-344. 291 ġahin, 2003, s. 157. 292 Doğanay, a.g.e., s. 141. 293 Kurtz-Boardman, 1971, s. 143. 58

bazen ölü hediyesini, adaklarını, ölen kiĢinin büstünü, kafatasını veya mezar odasını aydınlatmaya yarayan kandil koymak için yapıldığı ya da urneleri yerleĢtirilmeye yaradığı bilinmektedir294. NiĢler kayanın ya da dağın özüne açılıĢı ifade etmektedirler295.

KPL. mezarının içinde, batı, yani arka cephesinde 15x15 cm. ebatlarında ve giriĢin sağındaki duvarda olmak üzere iki niĢ bulunmaktadır (Res. 67). Mezarda yer alan niĢin küçük boyutludur. Ayrıca bu niĢ tahrip edilmiĢ vaziyettedir. Bu yüzden formu hakkında bilgi vermek yanlıĢ olacaktır. Olasılıkla bu niĢ kült ile ilgili olmayıp, içine küçük ölü hediyelerin konulmuĢolmalıdır. Bu niĢe kandil ya da baĢka bir hediyenin konulmuĢ olması muhtemeldir. ÇalıĢmada yer alan mezarlar açısından değerlendirdiğimizde bu örnek tekildir.

7.2.5. Ölü gömme Ģekli:

AraĢtırmada yer alan mezarlarda düzenlenen ceset yatırma yerlerinin varlığı (AYD. II-III, ĠCS. ve ÇKR.) ölüyü gömme biçimi olarak toprağa gömmeden uygulanan inhumasyon biçimidir. Ölü klineye yatırılmıĢ ve mezar kapatılmıĢtır. AYD. I ve KPL. mezarlarında ise klinelerin varlığını toprak dolgu nedeniyle bilmediğimiz için nasıl bir ölü gömme biçiminin uygulandığını görememekteyiz. Kılıç yer altı oda mezarlarında klinenin olmayıĢı ve mezar zeminin toprak olması bu mezarlarda kremasyon gömümün yapılmıĢ olabileceğini akla gelmektedir. Nitekim kaya mezarı içerisinde ve çevresinde ele geçen seramik buluntuları urne için kullanılmıĢ kapların parçaları olabilir.

Mezarda gömü yapıldıktan sonra mezar giriĢi kapatılmaktaydı. Fakat ölen kiĢinin yakınları için kullanılmıĢ olabilecek durumlarda ya da ziyaret edilecek durumlarda mezar kapısını açılması gerekliydi. Bu nedenle mezar kapısında hareketli aksamların, mil yuvalarının olması gerekmekteydi.

Yapılan incelemelerde kaya mezarlarının giriĢ kısımlarında böyle bir oyuk ya da deliğe rastlanılmamıĢtır. Bu durumda gömü iĢlemi tamamlandıktan sonra kaya mezarının giriĢi büyük bir blokla kapatılmakta ve diğer gömüler için bu kaya ya da kapama kırılmaktaydı. Burdur-Karamanlı‟da bulunan ÇeĢtepe tümülüsünde olduğu gibi

294 Doğanay, a.g.e., s. 91. 295 Söğüt, ġimĢek, Baldıran, 2002, s. 144-163. 59

mezar odası giriĢ kapısının ebatlarıyla orantılı bir tıpayla kapatılmıĢ olmasıdır (Res. 68). Ġnceleme alanındaki kaya mezarlarının giriĢ kapılarının çevresini saran girintili pervazlardan kapı olarak bu noktalara yerleĢtirilen kapaklarla kapının kapatıldığı anlaĢılmaktadır.

60

SEKĠZĠNCĠ BÖLÜM

VIII. KEÇĠBORLU DIġINDAKĠ BENZER KAYA MEZARLARI

Keçiborlu ve çevresinde incelediğimiz kaya mezarlarıyla benzer tipolojik özellikler gösteren mezarların Pisidia Bölgesi‟nde örnekleri çoktur. Bu kısımda benzer örnekleri verirken önceliğimiz Keçiborlu ilçesine yakınlık, Keçiborlu Ġlçesi ve çevresini de içine alan kuzeybatı Pisidia‟da yer alan örnekler olacaktır. Bu kaya mezarları Keçiborlu ilçesine yakın ve Phrygia sınır hattı boyunca uzanan Gönen, Atabey, Uluborlu, Senirkent, Yalvaç ve Merkez ilçelerde bulunmaktadır.

8.1. Gönen - Kırbağlar Kaya Mezarı:

Gönen ilçesinin 2 km. güneydoğusunda, Hasan Hüseyin ÇeĢmesi‟nin 100 m. kuzeyinde, Kırbağlar Mevkii‟nde yer alır. Kaya mezarı 2 klinelidir296 (Res. 69).

8.2. Atabey - Harmanören Kaya Mezarı:

Harmanören Köyü‟nün 500 m. kadar kuzeybatısında, Atabey Sulaması Harmanören Pompası boru hattının 20 m. batısında, ana su kanalı ve Isparta-Eğirdir yolunun 450 m. kuzeydoğusunda, yamaçta bir kaya oda mezarı tespit edilmiĢtir. Yukarı Köy Bağları Pınarı‟nın 250 m. kuzeybatısında olan mezarın giriĢ kapısı güneybatıya bakmaktadır. Mezaın giriĢi tahrip olmuĢtur, kırma çatılı, bir odalı olan mezarın içi toprakla doludur. Bu yüzden klinesinin olup olmadığı saptanamamaktadır297 (Res. 70).

8.3. Uluborlu - Ġnhisar Kaya Mezarı:

Ġnhisar Köyü‟nün 5.5 km. güneydoğusunda, Uluborlu‟nun 4 km. batısında, Uluborlu-Keçiborlu yolunun 500 m. kuzeybatısındadır. Ġnhisar köy yolunun 50 m. batısında ve yoldan 15 m. yüksekliğindeki kayalık sırt üzerindedir. 1.88x2.35 m. boyutlarında, kırma çatılı, tek klineli, giriĢ kısmı doğuya bakan mezarın, kenarları yazıtlı, kapı giriĢi 35x93 cm. boyutlarındadır. Tam olarak okunamaz durumda olan

296 Özsait, 2009, s. 118. 297 Özsait, M.- Özsait, N.- Çomak, Ö., 2013, s. 230. 61

yazıtın yazı karakterinden mezarın M.S. 3. yüzyılda yapıldığı anlaĢılmaktadır298 (Res. 71).

8.4. Senirkent – Büyükkabaca Ayderesi Kaya Mezarı:

Ayderesi Gediği Kesimi‟nde 1301 m. rakımda, zemin altında, ana kayaya oyulmuĢ bir kaya mezarı bulunmaktadır. Kaya mezarının kapağı mezarın içine düĢmüĢtür. Kapak yeri üç silme ile hazırlanmıĢ olan mezarın giriĢ kısmı doğuya bakan mezar, kırma çatılıdır. Mezarın içi yağmur sularıyla dolu olduğu için klinesinin olup olmadığı bilinmemektedir299 (Res. 72).

8.5. Yalvaç - Kumdanlı Kaya Mezarı:

Kumdanlı Kasabası‟nın 2 km. kadar güneybatısında, Deveoturağı Tepesi‟nin batı eteklerinde giriĢi tahrip edilmiĢ bir kaya oda mezarı görülmüĢtür. Mezarın iç kısmında birisi solda, diğeri de giriĢin karĢısında iki klinesi bulunmaktadır. Yalvaç- Kumdanlı karayolunun yaklaĢık olarak 250 m. güney tarafında yer alan mezar, Roma Dönemi‟ne aittir. Kaya mezarının giriĢ kapısının sol tarafında bulunan klinenin uzunluğu 1.95 m. geniĢliği 60 cm. yüksekliği ise 20 cm. dir. Mezar giriĢinin tam karĢısında bulunan klinenin uzunluğu 2.25 m. geniĢliği 65 cm. yüksekliği ise 65 cm. dir. Mezarın iç mekânda tavan yüksekliği 1.85 m. dir. Mezarın kuzeye bakan giriĢ kapısının önünde iki yandan kesilmiĢ ana kayadan oluĢan dromos Ģeklindeki koridorun uzunluğu 3.80 m, geniĢliği de 1.80 m. dir300 (Res. 73).

8.6. Koçtepe Köyü Kaya Mezarları:

Burdur-Isparta viyadüklerinin güneybatısında yer almaktadır. Yüzey toprağından yüksekte kayaların yüzeyine yapılmıĢ kaya mezarları (Res. 74) Burdur yolunu cepheden görmektedirler. Kireç taĢı özellik gösteren ana kayaya oyulmuĢlardır. Farklı boyutlarındaki mezarlar, tek bir odadan oluĢmaktadırlar (Res. 75). Mezarların giriĢ kapısı kareyi andıran bir Ģeklinde olup yön kaygısı taĢımamaktadırlar. üç adet kaya mezardan yola çıkarak verdiğimiz örneklerde mezarlar I-II-III olarak kodlanmıĢlardır. (Res. 76) II nolu Kaya mezarının tavanı yarı semerdam Ģeklinde olsa da, kaçak kazı ve

298 Özsait, M.- Özsait, N.- Baytak, Ġ., 2009, s. 425. 299 Özsait, M.- Özsait, N., 2010, s. 43. 300 Özsait, M.- Özsait, N.-Çomak, Ö., 2013, s. 233. 62

doğal etkenlerden dolayı büyük oranda tahrip olmuĢ durumdadır (Res. 77). I ve II nolu kaya mezarlarında klineler mevcut olup, Keçiborlu‟daki kaya mezarlarıyla benzer özellikler sergilemektedirler. III no‟lu mezar yine kaya yüzeyine oyulmuĢ olup klinesi yoktu ve zemini düzdür.

Ayrıca Atabey Yaka301 kaya mezarları (Res. 78), Uluborlu Dertköy-DertbaĢı302 (Res. 79) kaya mezarı, Bozanönü303 kaya mezarı (Res. 80), Isparta Yazısöğüt- Harmanyeri304 kaya mezarı, Senirkent Büyükkabaca305 kaya mezarı, Yalvaç YukarıkaĢıkara306 kaya mezarları (Res. 81) da Keçiborlu kaya mezarlarıyla benzer tip ve özellikler göstermektedir.

301 Özsait, M. - Özsait, N., 2012, s. 319. 302 Özsait, M. - Özsait, N.- Baytak, Ġ., 2009, s. 423-424. 303 Özsait, M. - Özsait, N.- Baytak, Ġ., 2009, s. 420-421. 304 Özsait, M. - Özsait, N.- Çomak, Ö., 2013, s. 228. 305 Özsait, M. - Özsait, N., 2010, s. 43. 306 Özsait, M .- Özsait, N.- Çomak, Ö., 2013, s. 233. 63

DOKUZUNCU BÖLÜM

IX. KEÇĠBORLU ĠLÇESĠNDEKĠ DĠĞER MEZAR TĠPLERĠ

Ölümü her zaman gizemli gören insanoğlunun her dönemde, kendi inanç ve adetleri doğrultusunda mezar mimarisi ve ölü gömme biçimleri çeĢitlilik kazanmıĢtır. Bu doğrultuda mezarlar ölen kiĢinin maddi durumu, toplumda yer aldığı statüsüne göre biçimlendirilmiĢtir. Bu doğrultuda mezarlar ya görkemli olmuĢ ya da yalın, basit mimari döĢemler içermiĢtir. Bu bölümde kaya mezarlarının haricinde Keçiborlu Ġlçesi sınırları içerisindeki bölgede görülen ölü gömme biçimlerine burada kısaca değinilmiĢtir.

9.1. Oygu-Tekne Mezar:

Oygu tekne mezarlar, oldukça basit, sade ve ucuz bir mezar tipi olarak görülen oygu teknelerde herhangi bir yön kaygısı yoktur. Bu tür mezarlar kaya bloğunun Ģekline ve yönüne göre ana kayaya açılmıĢlardır.

Keçiborlu Ġlçesi sınırları içerisinde oygu tekne mezar örneğine Kılıç Kasabası Ovacık Mevkii‟nde rastlanmıĢtır. Ovacık mevkii‟nde bir adet kayaya oyulmuĢ lahit bulunmuĢtur307 (Res. 82). Tekne mezar yaklaĢık 2.00 m. uzunluğunda ve 58 cm. enindedir. ÇalıĢma alanımızda tek kiĢinin konabileceği Ģekilde ana kayaya oyulmuĢ oygu tekne mezarların baĢka bir örneğine rastlanılmamıĢtır.

9.2. Lahit:

Keçiborlu Ġlçesi ve çevresinin genelinde Ģu anki araĢtırma sonuçlarına göre taĢınabilir lahitler diğer mezar tipleri arasında en az tercih edilendir. Sabit olmayan bu taĢınabilir lahitlerin yayılım alanı ve miktarı oygu tekne mezarlar ile büyük paralellik gösterir.

Keçiborlu Ġlçesi Kılıç Kasabası Ovacık Mevkii‟ndeki nekropolis sahasındaki (Res. 83) araĢtırmalarda ele geçen taĢınabilir lahitli ölü gömüsü çalıĢma alanı bazında tekil örnek sayılabilir (Res. 84). Bu lahit mermerden yapılma ve herhangi bir süsleme veye bezemeya sahip değildir. YaklaĢık olarak 2.00 m. uzunluğundadır.

307 Özsait, 2011, s. 290. 64

9.3. Ostotek:

Kemik muhafazaları olan ve daha çok Anadolu ile sınırlı özel bir biçim oluĢturan ostoteklerin yaygın üretimine ancak M.S. 2. yüzyıl baĢlarında geçilmiĢtir. Bu üretimin Anadolu‟da kendiliğinden mi geliĢtiği yoksa Roma‟nın etkisi altında mı olduğu bugün aydınlığa kavuĢmuĢ değildir308.

Ġnsan tahribatına elveriĢli olan ve malzemesi itibariyle kötü durumda olan bir adet lahit tipli ostotek AydoğmuĢ Köyü merkez kahvehane bahçesinde araĢtırma esnasında görülmüĢtür. Oldukça kötü durumda olan, muhtemelen dikdörtgen bir form gösteren ve sadece gövde kısmı korunmuĢ bu ostotekin çok az kısmı günümüze kadar gelebilmiĢtir. AydoğmuĢ Kasabası belediye binası önünde ayrıca çeĢitli mimari parçalar da bulunmaktadır309.

Isparta-Burdur 2010 yılı Yüzey araĢtırmaları sırasında da, Keçiborlu Ġlçesi Merkezde, N. Öner‟in evinin ön bahçesinde, kaliteli bir iĢçilik gösteren girlandlı ve Medusalı bir ostotek görülmüĢtür310.

9.4. Yeraltı Oda Mezarlar:

Keçiborlu ve ilçesi ve çevresini kapsayan çalıĢmamızda yer altı oda mezarlar sadece Kılıç Kasabası Ovacık Mevkii‟ndeki nekropol alanında rastlanılmıĢtır. Kayanın içinin derin olmayacak Ģekilde oyulmasıyla oluĢturulmuĢ ve dikdörtgene yakın bir giriĢle sağlanan bu mezarlar dört adettir. Bu yer altı oda mezarları mimari yapı özellikleri açısından birbirlerine benzemektedirler (Res. 63).

308 Koch, 2001, s. 14. 309 Ayrıntılı olarak bkz. Laberre, G. - Özsait, M. - Özsait, N. - Güceren, Ġ., “D‟Askania á Aulutrene Nouvelles Inscriptions et Monuments de Pisidie, “Anatolia Antiqua” XIX ,2011, s.113-147. 310 Özsait, 2011, s. 168. 65

ONUNCU BÖLÜM

X. SONUÇ

Antik dönem boyunca çaresi bulunamayan ölümsüzlükle birlikte meydana çıkan mezar kültürü, öbür dünyadaki yaĢamın bilinmezliklerine karĢılık, insanlar tarafından yapılmıĢlardır. Ev Ģeklinde düĢünülmüĢ olan bu kaya mezarları defin iĢleminden sonra kapatılmıĢ ve öbür dünyada insanların evleri olmuĢlardır. Ölen kiĢiler ve geride kalanlarıyla birlikte aralarında inançsal olayların vukuu bulduğu kaya mezarları da inanç sistemi içerisinde yer almıĢlardır.

Anadolu‟nun diğer bölgelerinde olduğu gibi, Pisidia‟da da mezarlar ölülerin evleri olarak görülmektedir. Kapıları ve çatı biçimli tavanlarıyla gündelik hayattaki evi taklit etmektedir. Saygı gösterilmiĢ ve talana karĢı da korunmuĢlardır. Arkeolojik kanıtlardan bilinen uygulamalar arasında yer alan arasında libasyon sunumu, sunular, mezar alanında ölünün onuruna ziyafet sayılabilir ki, bunlar zaten Hellenistik Dönem‟den beri bilinen Roma Dönemi‟nde de yaĢayan kavramlardır. Pisidia‟da mezar yakınındaki niĢler ve sekiler ile libasyon çukurları, ölüler için yiyecek sağlama geleneğine iĢaret eder ki, bu zaten Ġmparatorluk genelinde yaygındır311. Görüldüğü üzere baĢka kültürlerden elde edilen özellikler yerel potada eritilerek bölgeye özgü bir mezar anlayıĢı yaratılmıĢtır.

Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi ve çevresindeki kaya mezarlarının detaylıca araĢtırılması Keçiborlu tarihi ve bölge genelinde bazı soruların yanıtlanmasına ve yeni verilerin elde edilmesine olanak sağlamıĢtır. Mezar çevrelerinde ele geçen arkeolojik mimari parçalardan Roma Dönemi özelliği gösteren seramik bulunutları, mezarların özelliklerinden, arkeolojik kanıtlardan, bölgede araĢtırılan mezarlar Roma Dönemi‟ne tarihlenen mezarlardır. Bunlar farklı bölgelerdeki benzer mezar örnekleriyle de karĢılaĢtırılıp kendine has özellikleri ortaya konulmuĢtur. Bilimsel olarak pek tanınmayan, bunun yanında kaya mezarları hiç bilinmeyen yorumlarla bölge araĢtırmaları açısından olumlu sonuçlar vermiĢtir. Bölgeye has söylenen sözler duĢında, ilk defa kaya mezarları gibi spesifik bir konu hakkında bilgi sahibi oluĢumuz ve yorum

311 Yılmaz, 2007, s. 157-204. 66

getirme çabamız, bu mezarların Anadolu kültür tarihi içindeki yerinin tespiti açısından oldukça önemlidir.

Anadolu coğrafyasının çeĢitli bölgelerinde farklı tipte ve değiĢkenlik gösteren kaya mezarları Kuzeybatı Pisidia olarak adlandırılan Keçiborlu ve çevresinde yer alan kaya mezarları genel itibariyle etkileĢim altında kaldığı asıl bölge Phrygia Bölgesi‟dir. M.S. 2. yüzyılda yaĢamıĢ olan coğrafyacı Ptolemaios‟un “Phrygia Pisidası” adı altında yaptığı sınıflandırma312 Pisidia‟nın kuzeybatısının bir zamanlar Phrygia‟ ya ait olduğunu ya da bölgede güçlü bir Phryg etkisi olduğunu ortaya koymakta ve daha sonra ise Pisidia ile birlikte anıldığı izlenimini ilk bakıĢta uyandırmaktadır.

Anadolu‟da M.Ö. 8. Yüzyılda devlet olarak ortaya çıkan Phryglerin güneydoğudaki hakimeyet alanının YaraĢlı Gölü‟nün doğusunda yer alan Büyük Ada Tepe‟de ele geçen piĢmiĢ topraktan, boyalı kaplama levhaları313 yardımıyla Pisidia‟nın batı kesimine kadar ulaĢtığı anlaĢılmaktadır. Bu levhalardan baĢka YarıĢlı Gölü ile Düver arasında, Phryg seramiğinin de bulunmuĢ olması ve göl içindeki adada Phryg yerleĢiminin tesbiti Kuzeybatı Pisidia‟da Phryg yerleĢmesinin varlığını kanıtlamaktadır. Ayrıca Büyük Ada Tepe‟deki araĢtırmalarda Phryg tapınağına ait parçalar ve iyi iĢçilik gösteren kaya mezarı da bu düĢünceyi güçlendirmektedir314. „Isparta Arkeolojik Surveyi‟ 2009 yılı çalıĢmlarında Gönen-Kale Tepe‟nin kuzeybatısında yer alan vadide ele geçen Phryg seramikleri315 Kuzeybatı Pisidia‟nın kültürlerarası iliĢkilerinin anlaĢılması bakımından önemlidir.

Anlatıldığı üzere gözle görülen bir Phryg etkisinin gözlemlendiği Kuzeybatı Pisidia‟da, yer alan kaya mezarlarının bulundukları konumları itibariyle de Phryg ile etkileĢiminin olması kaçınılmaz bir durumdur. Phrygia Bölgesi ile olan benzerlik hem bu kültüre yakınlık hem de bu kültürün etki alanı altında kalmasındandır. Phryg Uygarlığı‟nın kaya iĢçiliğinde ulaĢtığı yüksek düzeyi göz önüne alırsak bu etkileĢim sonucu ortaya çıkan mezarlar olması kesindir.

312 Ptolemaios V.5.5. 313 Burdur Müzesi‟ndeki çatı kiremitleri için bkz. W.W Cumme, Anadolu, XIV, 1970, s. 29. 314 Özsait, 1980, s. 105-106. 315 Hürmüzlü, 2009b, 247. 67

Keçiborlu ve çevresinde yer alan kaya mezarları üzerine kısaca değerlendirme yapacak olursak neden diğer ölü gömme adetlerini kullanmadıkları ve kaya mezarı yapma ihtiyacı hissettikleri sorusuna verilecek en güzel cevap, kireç taĢından kayaya oyulan bu mezarların yapılmasında, uygun malzeme ve coğrafyanın kültürü Ģekillendirmesindeki rolü büyüktür. Bölgede yer alan kaya mezarlarının çoğu dikdörtgen biçimli ve tek odalı olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bölgenin ölü gömme adetleri içerisinde bu tipin yoğun olarak kullanıldığını söylemek mümkündür.

Keçiborlu Ġlçesi kaya mezarlarının tipolojisine baktığımızda mezarların hepsinin tek odalı tipte olduğunu görmekteyiz. Zaten Pisidia Bölgesi‟nde bulunan kaya mezarlarının çoğu genel olarak tek odalılar gurubundadır. Plan tiplerine baktığımızda ise ortaya karıĢık bir durum çıkmaktadır. Mezarlarda köĢelerdeki ve duvarlardaki hafif ovalleĢmeleri (bombe) yok saydığımızda, ölçü değiĢikliklerine karĢın, dikdörtgen plan tipini vermektedir. Planlarını çıkarabildiğimiz mezar odalarından tam dikdörtgen formu AYD. I, II no‟lu kaya mezarları ve KPL. kaya mezarı verirken AYD. III no‟lu kaya mezarı, ÇKR. kaya mezarı oval formları ile dikkati çekerler. ĠCS. kaya mezarı ve Kılıç kayaya oyulmuĢ yeraltı oda mezarları kareye yakın bir plan vermektedirler. Bu da bölgede standart bir formun olmadığını göstermektedir.

Boyutlar açısından bir değerlendirme yaptığımızda ise; mezarların ortalama uzunluk ve geniĢlikleri 1.70 m. ile 2.70 m. arasında uzunluklara ve 1.70 m. ile 2.00 m. geniĢliğe sahiptirler. Mezarların yüksekliklerini Ģu an itibariyle belirlemek mümkün görünmemektedir. AYD. I,II no‟lu mezarların içerisi toprak dolgu ile örtülü olduğundan kesin bir sonuç eldeedilememiĢtir. Bu mezarların haricinde AYD. III, ĠCS. ve ÇKR. kaya mezarlarının yüksekliklerine baktığımızda 80 cm. ile 1.26 m. arasında düĢük ölçüler görülür. Bu bölge ortalamasındaki ölçülerdir. Nitekim bölgede yer alan kaya mezarları örneklerine baktığımızda; Koçtepe-Ġncirlikaya 1.10 m., Gönen-Kırbağlar 1.90 m., Ġnhisar 1.88 m. ölçüleri yaklaĢık bu ortalamayı tutturmaktadır. Kaya mezarlarının giriĢ kapılarının muhtemelen bir taĢ blok ile kapatıldığı kesindir. Nitekim kapı aksamı olmaması ve kapı çevesinde taĢ blok konacak Ģekilde girintinin varlığı bu düĢünceyi güçlendirmektedir.

Bölgedeki örneklerden ziyade Keçiborlu ve çevresindeki, kaya mezarlarına baktığımızda kırma çatı sistemi AYD. I,II KPL. Ve ĠCS. mezarlarında görülmektedir. 68

Bu kırma çatı tekniğini bulup adıyla özdeĢleĢtiren Phryg Uygarlığıdır. Bu noktada mezar tasarımında doğrudan Phryg etkisinden sözetmek mümkün görünmektedir. AYD. III, ÇKR. örneklerinde ovalleĢen plan tipi, tavanla duvar arasındaki ovalleĢmeyle farklılık yaratmaktadır. Yöre örneklerinde Urartu örneklerinde olduğu gibi düz ya da düze yakın örtü sistemi Keçiborlu Ġlçesindeki mezarlarda görülmemektedir. Bu duruma örnek olabilecek kaya mezarlarına Koçtepe-Ġncirlikaya‟da rastlanmaktadır.

Mezarlarda üzerinde durulması ve önemle değinilmesi gereken bir diğer husus da kaya mezarlarının orijinal gömüsünün değiĢmiĢ olabileceğidir. Kline sayılarından da anlaĢılacağı üzere mezar odaları toplu gömülerde kullanılmıĢlardır. Basit ve yalın yapılmıĢ olan kaya mezarlarında çoklu gömü mevcut olup mezar odalarının iç kısmı son derece basit ve döĢemsiz olmaktadır. Bu da kentlerde yaĢayanların ve mezar sahiplerinin sosyo-ekonomik durumlarını göstermektedir.

Kılıç Köyü‟nde yer alan kaya mezarlarının bir nekropole bağlı olduğu görülmektedir. Baris kentinin de burada yer aldığını düĢünecek olursak mezarların bu kentin nekropolüne bağlı olduğu savını güçlendirmektedir. Nitekim incelediğimiz yeraltı kaya mezarları birbirlerine kısa mesafede ve yeraltı kaya mezarlarının haricinde baĢka mezar çeĢitlerini de barındırmaktadır. Diğer kaya mezarları tekli örnekler sergilemektedirler. Bunların da kentlerden uzakta yaĢayan, çiftlik sahibi, göçebe mezarları olabilir. Ama bundan da önemlisi kaya mezarlarının konumunu da düĢünecek olursak Phrygia sınırında ve önemli yol güzergâhlarında olan bu kaya mezarlarının, yolu kullanan tüccar, asker ve yolcuların mezarları olabileceği akla gelmektedir. YerleĢim yeri ve mezar iliĢkisine baktığımızda aslında AydoğmuĢ ve Kaplanlı çevresinde yer alan arkeolojik buluntuların varlığı kaya mezarlarının bunlarla iliĢkili olması kuvvetli bir durumdur. Kılıç‟ta yer alan Baris Antik Kenti ile iliĢkilendirebileceğimiz mezarlar haricinde Çukurören ve Ġncesu da da böyle yerleĢimle iliĢkisi olması muhtemel bir durumdur.

Mezarların uğradığı tahribat oyulduktan sonraki dönemlerde soygun amaçlı ortaya çıkan tahribattır. Bu tahribat mezarların tarihlendirilmesini zorlaĢtırmaktadır. Diğer bir sıkıntıda yazıtsız mezarların tarihlendirilmesi meselesidir. Söz konusu tahribat hem mezar kontekstini yok etmekte hem de mezarın iç ve dıĢ mimarisine zarar vermektedir. Bu durum da mezarın tarihlendirilmesinde zorluklar çıkarmaktadır. 69

Keçiborlu kaya mezarlarında da bu yoğun tahribatı görebilmekteyiz. Yoğun yazılar, sonradan açma pencereler ve içerideki sonradan doldurulan kalıntılar tarihlendirme ölçütlerini yok etmektedir.

Mezar içerisinde buluntunun olmaması da bir diğer sorundur. Kaya mezarlarında yazı ve buluntu olmadan tarihlendirme yapmak olanaksızdır. Bu durum Keçiborlu ilçesinde yer alan kaya mezarları için de geçerlidir. Bu durumda yardımcı olabilecek örnek yorum; Pisidia Bölgesi kentlerinden Termessos’da bulunan khamosorionların Anadolu’da Roma Dönemi öncesinden başlayarak Bizans Dönemi’nde dahi kullanılmış olabilecekleri belirtilmektedir316. Bununla birlikte Termessos’taki khamossorionların M.S. II.-III. yüzyıllara tarihlendirilebilecekleri düşünülmektedir317.

ÇalıĢmada yer alan kaya mezarlarında mezar odalarının sıvanıp, sıvanmadığına dair herhangi bir bulguya rastlanılmamıĢtır. Mezar odasının iç döĢemine baktığımızda ölü için her Ģeyin düĢünülmüĢ olması, çatlakların, su sızıntısı veren bölgelerin muhtemelen sıvanmıĢ olabileceği akla gelir. Ancak zamanın verdiği tahribat bunu yok etmiĢ olabilir. Kaya mezarlarında herhangi bir figürsel bezemeye de rastlanılmamıĢtır. Diğer benzer örneklerde de aynı durum söz konusudur. Bu noktada kronolojiyi mimari geliĢim üzerinden çözmek mümkündür.

Pisidia Bölgesi sınırları içerisinde karĢılaĢtığımız kaya mezarları örneklerinin etkilenmiĢ olduğu kültürlerle benzer özelliklerinin yanında, farklı yönleri de karĢımıza çıkmaktadır. Bu da kaya mezarlarının etkilendiği kültürden aynen alınmadığı, bölgenin yöresel özellikleriyle yoğrularak biçimlendiğini göstermektedir.

Görüldüğü üzere bazı araĢtırmacıların Pisidia Bölgesi‟ne gezi ve araĢtırma yapmak için geldikleri görülmektedir. Pisidia Bölgesi‟ne giriĢ için kullandıkları yol genellikle Keçiborlu Ġlçesidir. Pisidia Bölgesi‟nin Phrygia‟ya açılan kapısı konumundaki Keçiborlu Ġlçesi‟nin, önemli bir yol güzergâhı üzerinde yer aldığı buradan da anlaĢılmaktadır. Keçiborlu-Senirkent hattı olarak Phrygia‟ya sınır olan bölge, bazı araĢtırmacılar için güneyden bazıları için kuzeyden giriĢ kapısı olarak kullanılmıĢtır. Nihayetinde bu denli önemli yol güzergâhında olan bu coğrafyada çok daha önceki dönemlerde gezi amaçlı da olsa incelemeler yapılmıĢ olması muhtemeldir.

316 Çelgin, 1990, s. 196. 317 Çelgin, 1990, s. 197. 70

Seleukoslar ve Pergamon Krallığı‟nın etkisinden kurtulan bölgede etkin rol daha sonra Roma‟ya geçmiĢtir. Hellenistik Dönem etkilerini göremediğimiz kaya mezarlarında Romalı özellikler yerel ve diğer bölge etkilerinin karıĢımı Ģeklinde ortaya çıkmıĢtır. Dromosun Roma ile birlikte tanıştığı mimari unsurların başında geldiğini318 bildiğimize göre, bölgedeki kaya mezarlarımızın dromoslu örneklerinin de Roma Dönemi‟nde yapılmıĢ olduğunu kesinleĢtirmektedir. Kaya mezarları çevresinde, Roma Dönemi‟ne tarihlenen seramik buluntuları, mimari parçaları mezarlarla iliĢkilendiriğimizde mezarların yapım dönemi Roma‟ya iĢaret etmektedir.

M.S. 391 yılında Ġmparator I. Theodosius tarafından Roma‟nın resmi dini olarak kabul edilen Hıristiyanlığın, ölü gömme adetlerinde değiĢiklik yaĢandığı gerçektir. Dinsel farklılıklardan dolayı bu adetlerin yerini başka ölü gömme biçimlerine bıraktığı, anıtsallık gösteriş ve fantezilerin terk edildiği, antik geleneklerin yavaş yavaş unutulmaya yüz tuttuğu, İslam akınlarından ve hâkimiyetinden sonra da büsbütün unutulduğu, tarih ve sanat tarihi verilerinin yardımıyla bilinmektedir319.

YapmıĢ olduğumuz bu çalıĢma, ölü gömme Ģekli ve mezar tipolojisini tam olarak açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Bazı kaya mezarlarının içerisinin toprak dolgu ile kaplı olması kesin sonuça varmamızı engellemektedir. Mezarların soyulmuĢ veya tahrip edilmelerinden dolayı, belli bir buluntu konteksti vermemeside kesin sonuçlar vermemizi engellemektedir. ÇalıĢma yöre kaya mezarları için kilometre taĢı olması açısından büyük bir öneme sahiptir ve ilerleyen dönemlerde hem yöre hem bölgeye iliĢkin çalıĢmaların artmasıyla birlikte cevaplanması gereken birçok soru netlik kazanacaktır.

318 ġimĢek, 2013, s. 53. 319 Ergeç, 1995, s. 110. 71

KATALOG

1. AydoğmuĢ I:

Bulunduğu Yer: Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi AydoğmuĢ Köyü, Kocamağara Mevkii

Ölçüleri: Mezar Odası: 270x200 cm. Mezar Yüksekliği: 76 cm. (Ölçülebilen kısım), Giriş Kapısı Açıklığı: 116x80 cm. ( Toprak dolgu nedeniyle ölçülebilen derinlik 80 cm.) Gezinti Yeri Boyutları: Toprak dolgu nedeniyle ölçülemedi, Mezar Basamağı ve Klineler: Toprak dolgu nedeniyle saptanamadı.

Tanım: AydoğmuĢ Kasabasının kuzeyinde, Koca Mağara mevkiinde ana kayaya oyulmuĢ kuzey-güney aksında, kuzeye bakan dikdörtgen kapılı ve üstü üçgen alınlıklı iki yana eğimli kırma çatılı mezarın içi toprakla doludur. 270x200 cm. ebadındaki mezar odasının tavanı içten kırma çatılı olup tavanı oluĢturan kayalığın üstünde bir sunu çukuru vardır. Roma Dönemine tarihlediğimiz Mezarın kuzey doğusunda 50 m. uzaklıkta üst kısmı tıraĢlanmıĢ moloz taĢlarla kaplı mevcut yüksekliği 2. m. Çapı 23 m. olan muhtemelen bir tümülüs olabilecek büyük çağıl yer alır.

2. AydoğmuĢ II:

Bulunduğu Yer: Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi AydoğmuĢ Köyü, Kocamağara Mevkii.

Ölçüleri: Mezar odası: 270x210 cm. Mezar Yüksekliği: Mezar toprak dolgu ile kaplı olduğu için arka klineden alınan yükseklik; 146 cm. Giriş Kapısı Açıklığı: 80x58 cm. Gezinti Yeri Boyutları: Toprak dolgu olduğu için ölçülememiĢtir., Sağ Kline: 184x68 cm. Sol Kline: 184x60 cm. Arka Kline: 210x74 cm.

Tanım: AydoğmuĢ Kasabasının kuzeyinde, Koca Mağara Mevkii‟nde ana kayaya oyulmuĢ Kuzeybatı-güneydoğu aksında güneydoğuya bakan dikdörtgen kapılı ve üstü üçgen alınlıklı, iki yana eğimli kırma çatılı mezarın içinde kapıya dik iki baĢucunda bir olmak üzere toplam üç kline yer alır. Roma Dönemi‟ne tarihlediğimiz Mezar odasının tavanının batı kısmında tavanı oluĢturan kayanın bir kısmı kırılmıĢ ve buradan mezarın içine girilebilmektedir.

72

3. AydoğmuĢ III:

Bulunduğu Yer: Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi AydoğmuĢ Köyü, AkçeĢme Mevkii.

Ölçüleri: Mezar Odası: 174x172 cm. Mezar Yüksekliği: 140 cm. Giriş kapısı Açıklığı: 90x58 cm. Gezinti Yeri Boyutları: 134x58 cm. Gezinti Yeri Derinliği: 60 cm. Mezar Odasına İnen 1. Basamak: 58x20 cm. Mezar Odasına İnen 2. Basamak: 58x20 cm. Sağ Kline: 174x62 cm. Sol Kline: 174x52 cm.

Tanım: AydoğmuĢ Kasabasının kuzeydoğusunda kuĢ uçumu 1 km. uzaklıkta Küçük Mağara AkçeĢme Mevkii‟ndedir. Ana kayaya oyulmuĢ doğu-batı aksında batıya bakan dikdörtgen kapılı iki yana eğimli kırma çatılı mezarın içinde kapının iki yanında iki kline yer alır. Roma Dönemine tarihlediğimiz mezarın kapısının üst kısmı kırılmıĢtır.

4. Çukurören:

Bulunduğu Yer: Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi Çukurören Köyü, ÇıngırağıntaĢı Mevkii.

Ölçüleri: Mezar Odası: 200x176 cm. Mezar Yüksekliği: 126 cm. Giriş Kapısı Açıklığı: 24x42 cm. (KırılmıĢ olup en yüksek noktadan alınan ölçü), Gezinti Yeri Boyutları: 118x40 cm. Mezar Odasına İnen Tek Basamak: 24x40 cm. Sağ Kline; 200x62 cm. (Ölü Yastığı: 44x62 cm.) Sol Kline; 200x50 cm. (Ölü yastığı: 44x60 cm.) Arka Kline; 44x40 cm.

Tanım: Kaya mezarı, ÇıngırağıntaĢ denilen kaya kütlesinin kuzey eteklerinde, ana kayaya oyularak yapılmıĢtır. Kuzey-güney doğrultulu, kuzeye bakan dikdörtgen kapılı, kırma çatılıdır. Mezarın içinde, iki yanda iki kline ve ortada çukur bir kısım yer alır. Mezar odasının eni: 176 cm. uzunluğu: 200 cm. ve yüksekliği: 152 cm. dir.

5. Ġncesu:

Bulunduğu Yer: Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi Ġncesu Köyü, Ağatepe Mevkii.

Ölçüleri: Mezar Odası: 184x186 cm. Mezar Yüksekliği: 168 cm. Giriş Kapısı Açıklığı: 80x58 cm. Gezinti Yeri Boyutları:110x122 cm. Gezinti Yeri Derinliği: 50 cm. Mezar Odasına İnen Tek Basamak: 70x24 cm. Sağ Kline: 132x54 cm. (Ölü Yastığı: 36x54 cm.) Arka Kline: 94x22 cm.

73

Tanım: Ġncesu Köyü‟nün 2 km. güneybatısında, Akdağ‟ın eteklerinde Ağa Tepe (1038 m.) olarak bilinen bölgede monoblok kaya kütlesine oyulmuĢ ve kaya kütlesinin tam merkezinde yer almaktadır. Mezarın yapıldığı kaya kireçtaĢı bir özellik göstermektedir. Mezar giriĢi dikdörtgen formda ve ana kayanın oyulmasıyla yapılmıĢtır. Ağız açıklığı kuzeydoğuya bakmaktadır. Mezar Roma Dönemi‟ne tarihlendirilmektedir.

6. Kaplanlı:

Bulunduğu Yer: Isparta Ġli Keçiborlu Ġlçesi Kaplanlı Köyü, Keçiborlu-Dinar yolu üzerinde Üçtuğ Çorap ve Mermer Fabrikası‟nın 100 m. sağında yer almaktadır.

Ölçüleri: Mezar Odası: 280x120 cm. Mezar içerisi toprak dolgu ile kaplı olmasından dolayı kline, basamak, gezinti yeri olup olmadığı hakkında fikir sahibi değiliz dolayısıyla ölçülerini vermek mümkün değildir. Toprak dolgudan Tavan yüksekliği: 60 cm. dir.

Tanım: Kaya mezarı monoblok bir kayaya oyulmuĢtur. Mezara giriĢ uzun bir dromosla sağlanmaktadır. Dromos ana kayanın düzleĢtirilmesiyle oluĢturulmuĢ ve bu bölümün üzeri kapalı değildir. Dromos alanının büyük bir kısmı toprak dolgu altında yer almaktadır. Dromosunun üst kısmı kırılmıĢ olan mezar odasının giriĢi güneydoğuya bakmaktadır. Dikdörtgen kapılı iki yana eğimli kırma çatılı mezarın içinde, karĢı duvarda ve giriĢin sağındaki duvarda iki niĢ vardır. Mezarın tabanında toprak dolu olduğu için mezarın içerisinde klinesinin olup olmadığı saptanamamıĢtır.

74

KAYNAKÇA

Antik kaynaklar:

ARRIANOS, F., Ġskender’in Seferi, Alfa Basım Yayım, Çev. F. Akderin, Ġstanbul, 2005.

CASSIUS DIO, Rhomaika.

DIODOROS, S., Bibliotheke: Historike Diodoros of Sicilus I., Çev. C.H. Oldfather, 1935.

HERODOTOS, Herodot Tarihi, Çev. M. Ökmen, Ġstanbul, 1991.

LIVIUS, T., Ab Urbe Condita (From the Founding of the City), Çev. B.O. Foster, 1957.

PLINIUS, G. S., Historia Naturalis.

POLYBIUS, Historian Prote (The Histories of Polybius), Çev. W.R. Paton, 1954.

PTOLEMAEUS, C., Geographike Hypegeseis, http://penelope.uchicago.edu/Thayer/E/Gazetteer/Periods/Roman/_Texts/Ptolemy/home .html.

STRABON, Geographika, XII, XIII, XIV (Antik Anadolu Coğrafyası), Çev. A. Pekman, 1987.

KSENOPHON, Anabasis, Onbinlerin DönüĢü, Çev. T. Gökçöl, 1998.

Modern Kaynaklar:

ABBASOĞLU, H., H. Abbasoğlu, 1986 Yılı Termessos Yüzey AraĢtırmaları, AST 5, s. 213-230, 1988.

ABBASOĞLU, H.- ĠPLĠKÇĠOĞLU, B., Antik Termessos Kenti ve Çevresinde Epigrafya AraĢtırmaları, AST 8, s. 209-214, 1991.

AKURGAL, E., Phrygische Kunst, Ankara, 1955.

75

AKURGAL, E., Anadolu Uygarlıkları, Net Yayıncılık, Ġstanbul, 1988.

ALPARSLAN, M. D.- ALPARSLAN, M., TarhuntaĢĢa’nın Lokalizasyonunda Yeni Adımlar, TEBE Haberler Bülteni 7, s. 14-31, 1999.

ARIKAN, Z., XV-XVI. Yüzyıllarda Hamid Sancağı, Ege Üniversitesi, Edebiyat Fak. Yayınları, Ġzmir, 1988.

ARUNDELL, F. V. J., A Visit to the Seven Churches of Asia Minor, with an Excursion in to Pisidia, London, 1828.

ARUNDELL, F. V. J., Discoveries in Asia Minor; including a Description of the Ruins of Several Ancient Cities and Especially of Pisidia I-II, London, 1834.

AULOCK, H. V., Münzen und Städte Pisidiens I-II, (ĠstMitt, Beih. 19-22. Tbingen), 1977.

BAYBURTLUOĞLU, C., Yüksek Kayalığın Yanındaki Yer-Arykanda, Ġstanbul, 2003.

BAYTAK, Ġ., Lykaonia Bölgesi Kaya Mezarları, Selçuk Üniversitesi SBE, Tarih Anabilim Dalı, Eskiçağ Tarihi, Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2008.

BELKE, K.- MERSICH, N., Phrygien und Pisidien, Tabula Ġmperii Byzantini 7, Wien, 1990.

BÈRARD, V., Inscriptiones d’Asia Mineure 2, BCH 16, s. 46-417, 1892.

BEROLINENSI, A .H. K., Asia Citerior, Geographische Verlagshandlung Dietrich Reimer (Ernst Vohsen) Wilhemlstr, 29, 1903.

BITTEL, K., Grundzüge der Vor-und Frühgeschichte Kleinasiens, 1950.

BĠNGÖL, O., Seleukeia Sidera 1993 Yılı Arkeolojik Kazıları, Göller Bölgesi Arkeolojik, Kültürel, Turistik AraĢtırma ve Değerlendirme Projesi 1993 Yılı ÇalıĢmaları, ss. 43-78, 1994.

BORCHARDT, J., , Berlin, 1975. 76

BOSSERT, H., Th., Altanotalien Kunst und Handwerk in Kleinasien von den Anfängen biz zum volligen Aufgehen in der Griechischen Kultur, Berlin, No: 234- 238, 1942.

BÖCÜZADE, S. S., KuruluĢundan Bugüne Kadar Isparta Tarihi, 1983.

BRACKE, H., “Pisidia in Hellenistic Times”, Sagalassos I, First General Report on the Survey (1986-1989) and Excavations (1990-1991). M. Waelkens (ed.), Acta Archaeologica Lovaniensia Monographiae 5, ss. 15-35, 1993.

BRANDT, H., Gesellschaft und Wirtschaft Pamphyliens und Pisidiens im Altertum, AMS 7, 1992.

BUTLER, H. C., Publications of the American Society for he Excavation of Sardis, Volume I, The Excavations Part I, 1910-1914, Amsterdam, 1969.

CIL, Corpus Inscriptionum Latinarum.

COLLIGNON, M., “Inscriptions d’Ormale, en Phrygie”, BCH II, 1878.

COLLIGNON, M., “Inscriptions de Pisidie et de Pamphylie”, BCH III, 1879.

CORANCEZ, A., Itinéraire d’une partie peu connue de I’Asie Mineure, Paris, 1816.

CORMACK, S., “Funerary Monuments and Mortuary Practice in Roman Asia Minor”, The Early Roman Empire in the East (ed. S.E. Alcock, Oxbow Monograph 95, s. 139, 1997.

CRONIN, H.S., First Report of a Journey in Pisidia, Lycaonia and Pamphylia II, JHS 22, ss. 339-376, 1902.

ÇANKAYA, A., Bademli Yuvalak Tümülüsü IĢığında Pisidia Bölgesi’nin Hellenistik Dönem Öncesi Mezar Mimarisi, Pisidia AraĢtırmaları I., Sempozyum Bildiri Kitabı Isparta, 2013. s. 254, Resim 5.

ÇELGĠN, V., Termessos Antik Kenti Nekropolleri, Ġstanbul Üniversitesi, YayınlanmamıĢ Doktora Tezi, C. I-II, Ġstanbul, 1990.

77

ÇELGĠN, V., Termessos ve Çevresinde Nekropol ve Epigrafya AraĢtırmaları: 1975-1991 Yılları Arasında Yapılan ÇalıĢmaların Toplu Sonuçlarına Kısa bir BakıĢ, AnadoluAraĢ. XXXIII, ss. 153-177, 1994.

ÇEVĠK, N., Urartu Kaya Gömütleri, 1991.

ÇEVĠK, N., Urartu Kaya Mezarları ve Ölü Gömme Gelenekleri, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2000.

DEMARGNE, P., Geburt der griechischen Kunst, 1962.

DARROUZÈS, J., Notitiae episcopatuum ecclesiae Constantinopolitanae (geographie, ecclésiastique de I‟empire byzantin I), Paris, 1981.

DAVIS, E. J., Anatolica; or, the Journal of a Visit to Some of Ancient Ruined Cities of Caria, Phrygia, Lycia and Pisidia, 1874.

DEDEOĞLU, J., Aksu Zindan Mağarası Kutsal Alanı, MüzeKK 1, ss. 153-166, 2005a.

DEDEOĞLU, J., “The Sanctuary at Zindan Mağarası in the Light of the New Archaeological Evidence”, Gephyra 2, ss. 95-105, 2005b.

DEFREMERY, C.- SANGUINETTI, B. R., Ibn Batoutah II, Paris, 1914.

DEVREKER, J.- VERMEULE, F., Phrygians in the Neighbourhood of (), Studia Archaeologica Liber Amicorum A.E. Nenquin Universiteit, Gent, Belgium, 1991.

DOĞANAY, O., Isauria Bölgesi Kaya Mezarları ve Ölü Gömme Gelenekleri, Çizgi Yayınevi, Konya, 2009.

DÖKÜ, F. E., Paphlagonia Bölgesi Kaya Mezarları ve Kaya Anıtları, Akdeniz Üniversitesi SBE, Doktora Tezi, Antalya, 2008.

DREW-BEAR, T.- SODINI, J. P., Nouvelles Inscriptions et Monuments chrétiens de Phrygié (in Vorbereitung), 1984.

DUCHESNE, L., La Colanie Romaine d’Olbasa en Pisidie, BCH I, 1877. 78

ERBĠL, Y., Eflatunpınar Kutsal Anıtı ve Hitit Su Kültü Üzerine Bazı Yorumlar, Lale Özgenel (ed.) Eskiçağ‟ın Mekanları, Zamanları, Ġnsanları, ODTÜ Mimarlık Tarihi Yüksek Lisans ve Doktora Programı Doktora AraĢtırmaları Sempozyumu III, ss. 146- 156, 2005.

ER, Y., Klasik Arkeoloji Sözlüğü, Phoenix Yayınevi, Ankara, 2006.

ERGEÇ, R., Nekropolen und Gräber in der südlichen Kommagene, AMS, C. XLVII, Bonn, Rudolf Habelt, 2003.

ERGEÇ, R., Kommegene Bölgesi Ölü Gömme Adetleri, YayınlanmamıĢ Doktora Tezi, (Selçuk Üniversitesi SBE), Konya.

FELLOWS, Ch., A Journal during an Excursion in Asia Minor, 1889.

FORBES, T. B., Urartian Architecture, 1983.

GÖNÜLTAġ, B., Anadolu Kaya Çanakları, Atatürk Üniversitesi, SBE, Yüksek Lisans Tezi, Erzurum, 2003.

GERÇEK, A., Kuzeybatı Pisidia’da Ele Geçen Demir Çağ Buluntu Gurubu, Pisidia AraĢtırmaları-I, Sempozyum Bildiri Kitabı, ss. 48-70, Isparta, 2013.

GÜCEREN, Ġ., Isparta Müzesi Kültür Envanteri, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü, Isparta, 2011.

HALL, A. S., Notes and Inscriptions from Eastern Pisidia, AnSt.18, s. 57-92, 1968.

HALLER, A., Die Gräber und Grüfte von Assur, 1964.

HAMILTON, W. J., Researches in Asia Minor; Pontus and Armenia I-II, 1842.

HARMANKAYA, S.- ERDOĞU, B., Türkiye Arkeolojik YerleĢmeleri, Tarih, Arkeoloji, Sanat ve Kültür Mirasını Koruma Vakfı (Task), C. 9., 2002.

HASPELS, C. H. E, The Highlands of Phrygia. Sites and Monuments, Princeton Universty Press, Princeton, 1971.

HEBERDEY, R., Termissische Studien, 1929.

79

HIRSCHFELD, G., Reise nach dem Südlichen Kleinasien, ZGE XIV, ss. 279-312, 1879.

HIRSCHFELD, G., “Vorläufiger Bericht über eine Reise im südwestlichen Kleinasien”, Monatsberichte der königlich Preussischen Akademie der Wissenschaften zu Berlin, I-III, 1880.

HILL, S., Gertrude Bell (1868-1926), A Selection from the Photographic Archive of an Archaeologist and Traveller, 1976.

HONIGMANN, E., La Liste Originale des Péres de Nicée Byz 14, 1939.

HONIGMANN, E., “Le synek démas d’Hiéroklés”, Brüssel, 1939.

HÜRMÜZLÜ, B., "Pisidia Bölgesi'nde Ele Geçen Anthemion Tipi Steller", CollAn VI, ss. 97-114, 2007.

HÜRMÜZLÜ, B., “Pisidia’da Gömü Geleneklerinin IĢığında Kültürler Arası ĠliĢkiler”, Süleyman Demirel Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Dergisi, Mayıs, Sayı:15, ss.1-22, Isparta, 2007.-

HÜRMÜZLÜ, B., “Isparta Bölgesi Arkeolojik Yüzey AraĢtırması - 2008” TEBE Haberler Bülteni 27, ss. 17-18, 2009a.

HÜRMÜZLÜ, B., Kuzeybatı Pisidia’da Yeni AraĢtırmalar: Antik Dönem’de Konane () ve Çevresi, TEBE, Colloquium Anatolicum-Anadolu Sohbetleri, VIII, ss. 246-256, 2009b.

ISPARTA ĠL KÜLTÜR ve TURĠZM MÜDÜRLÜĞÜ, Isparta Ġl Yıllığı, 2003.

IġIK, F., AnatSt 37, 163 vdd, 1987.

IġIK, F., Batı Uygarlığının Kökeni, Erken Demirçağ Doğu-Batı Kültür ve Sanat ĠliĢkilerinde Anadolu, TürkAD 28, ss. 1-39, 1989.

IġIN, G., Bodrumkaya Kalıntıları, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1990.

IġIN, G., “The Ruins at Kozan-Bodrumkaya: Pednelissos”, Adalya 3, ss. 111-128, 1998. 80

ĠBN-Ġ BATTUTA, Ġbn-i Battuta, Çev. Ross E. Dunn, The Edvantures of Ibn Battuta, 1989.

ĠDĠL, V., “Likya Lahitleri”, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Basımevi, 3. Baskı, Mayıs, Ankara, 1998.

ĠNAN, J., “1970 Kremna Kazısı Raporu”, TAD 19.2, ss. 51-93. 178, 1970.

ĠġKAN, H.-ÇEVĠK, F., 1997 III. Nekropol Kazıları, XX-II Kazı Sonuçları Toplantısı, ss. 162-166, 1999.

KAHYA, T., “Düver Yarımada Kaya Mezarı: Pisidia’dan Erken Bir Örnek ve Kültürel EtkileĢimler Konusunda DüĢündürdükleri” Suna- Ġnan Kıraç Akdeniz medeniyetleri AraĢtırma Enstitüsü, Adalya, XV, Antalya, 2012.

KARACA, B., XV ve XVI. Yüzyıllarda Teke Sancağı, Fakülte Kitabevi, Isparta, 2002.

KARACA, B., “XV-XVI, Yüzyıllarda Keçiborlu Kazası” Süleyman Demirel Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi. Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık, Sayı:16, s. 41, Isparta, 2007.

KARAOSMANOĞLU, M., Tanıktepe Oda Mezarı, Van Gölü ve Çevresi Kültür Varlıkları Sempozyumu Bildirileri, YYÜ. Van, 1996.

KARAOSMANOĞLU, M., Urartu Kaya Mezarlarının Kökeni Üzerine, 60. YaĢında Fahri ıĢık‟a Armağan, Anadolu‟da Doğdu, 2004.

KANSU, ġ. A., “Isparta ve Burdur’da Prehistorya AraĢtırmaları” Belleten IX.34, ss. 277-287, 1945.

KARTAL, M., “Anadolu Epipaleolitik Buluntuları: Sorunlar, Öneriler, Değerlendirmeler ve ÇeĢitli YaklaĢımlar” “Anatolian Epi- Paleolithic Period Assemblages: Problems, Suggestions, Evaluations and Various Approaches” Anadolu/Anatolia 24, ss. 35-61, 2002.

KARAMAN, D., Yalvaç Tarihi, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 1991.

81

KAYA, D., Malos Antik kenti Temizlik çalıĢmaları, MüzeKK 8, ss. 303-321, 1998.

KAYA, D., “Die Theaterausgrabung von Sidera (Klaudioseleukeia)”, AMS 34, ss. 165-173, 1999.

KAYA, M. A., Anadolu’daki Galatlar ve Galatya Tarihi, 2000.

KLEISS, W., “Bemerkungen zur Urarteischen Architectur” TTK, VIII, 1976.

KOCH, G., Roma Ġmparatorluk Dönemi Lahitleri, Ġstanbul, 2001.

KÖKTEN, K., Anadolu Prehistorik YerleĢme Yerleri ve 1944-1948 Yıllarında Yapılan Tarih Öncesi AraĢtırmaları, TTkong 4, ss. 195-209, 1952.

KUBAN, Z., “Bir Nekropolün Siyasi ve Kültürel Boyutu: Örneği” 2- 2, ss. 333-344, Mersin, 1999.

KUMANDAġ, H., “Ordu Ġli Kaya Mezarları”, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Erzurum, 2004.

KURTZ, D. C. – BOARDMAN, J., Greek Burial Customs, Newyork, 1971.

LABARRE, G. Vd., “D’Askania á Aulutrene Nouvelles Inscriptions et Monuments de Pisidie, “Anatolia Antiqua” XIX ,ss.113-147, 2011.

LANCKORONSKI, K. G., Städte Pamphyliens und Pisidiens II, 1892.

LANCKORONSKI, K. G., Les villes de la Pamphylie et de la Pisidie I-II, Paris, 1890-1893. Çev: Pamphylia ve Pisidia Kentleri, Suna ve Ġnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri AraĢtırma Enstitüsü Yayını, Çeviri Dizisi, 2, Antalya, 2005.

LEAKE, M., Journal of a Tour in Asia Minor, 1824.

LEVICK, B. M., Roman Colonies in Southern Asia Minor, Oxford, 1967.

LUCAS, P., Voyage du Sieur Paul Lucas, 1712.

MACHATSCHEK, A.- SCWARZ, M., Bauforschungen in Selge. Ergänzungsbände zu den Tutili Asiae Minoris, 1981.

82

MAGIE, D., Roman Rule in Asia Minor, to the End of the Third Century after Christ I-II, 1950.

MANSI, J. D., Sacrorum Conciliorum nova et amplissima collectio, Fluruenz, 1769 ff. Graz, 1960-1962.

MAREK, C., Orbis Provinciarum Pontus et Bithynia. Die Römischen Provinzen im Norden Kleinasiens, Mainz am Rhein, 2003, Abb. 45.

McLAUCHLIN, B. K., Lydian Graves and Burial Customs (Ph. D.), California, 1985.

MITCHELL, S., The Hellenisation of Pisidia, MedA 4, ss. 119-145, 1991.

MITCHELL, S., “Hellenismus in Pisidien” bk.: E. Schwertheim (ed.) AMS 6, Forschungen in Pisidien,, ss. l – 27, 1992.

MITCHELL, S., Anatolia, Land, Men and Gods in Asia Minor I, The Celts in Anatolia and Impact of Roman Rule, 1993.

MITCHELL, S., “ AraĢtırmaları 1986”, AST 5.1, ss. 257-263, 1998.

MITCHELL, S., “The Pisidian Survey” bk.: R. Matthews (ed.) Ancient Anatolia. Fifty Years‟ Work by the British Institute of Archaeology at Ankara, ss. 237-253, 1998.

MITCHELL, S.- WAELKENS, M., Pisidan Antioch, The Site and it’s Monuments, 1998.

NAUMANN, R., Eski Anadolu Mimarlığı, Çev. Beral Madra, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 4. Baskı, Ankara, 1978.

ÖĞÜN, B., “Die Urartische Bestattungsbräuche” Studien zur Religion und Kultur Kleinasien, Festchrift für F.K. Dorner, 1978.

ÖĞÜN, B. Vd., Kaunus Kbid - 35 Yılın AraĢtırma Sonuçları, (1996-2001) Antalya.

ÖZCAN, A., Pisidia Bölgesinde Roma Ġmparatorluğu’nun Yapı Propagandası ve Politikası, Ankara Üniversitesi SBE, YayınlanmamıĢ doktora tezi, Ankara, 2008.

83

ÖZGÜÇ, T., Anatolia, VIII, ss. 37, 1964.

ÖZSAĠT, M., Ġlkçağ Tarihinde Pisidya, BaĢlangıçtan Büyük Ġskender Devrinin Sonuna Kadar, Ġstanbul, 1980.

ÖZSAĠT, M., Hellenistik ve Roma Devrinde Pisidya Tarihi, Ġstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, Ġstanbul, 1985.

ÖZSAĠT, M.- ÖZSAĠT, N., “ġeref Höyük: Komama”, AnadoluAraĢ XIV, Prof. Dr. Afif Erzen‟e Armağan, ss. 361-389, 1996.

ÖZSAĠT, M.- ÖZSAĠT, N.- BAYTAK, Ġ., 2008 Yılı Isparta ve Burdur Yüzey AraĢtırmaları, 27. AST, 2. Cilt, ss. 419-438, Denizli, 2009.

ÖZSAĠT, M., Burdur ve Isparta 2008 Yılı Yüzey AraĢtırmaları, ANMED, Anadolu Akdenizi Arkeoloji Haberleri, 2009-7, s. 115-121, Antalya, 2009.

ÖZSAĠT, M.- ÖZSAĠT, N., Isparta ve Burdur Yüzey AraĢtırmaları, 28. AST, 2. Cilt, ss. 41-56, Ġstanbul, 2010.

ÖZSAĠT, M. - ÖZSAĠT, N., 2010 Yılı Isparta ve Burdur Ġlleri Yüzey AraĢtırmaları, 29. AST, II. Cilt, ss. 281-304, Malatya, 2011.

ÖZSAĠT, M. - ÖZSAĠT, N., 2011 Yılı Isparta ve Burdur Ġlleri Yüzey araĢtırmaları, 30. AST, 1. Cilt, ss. 317-332, Çorum, 2012.

ÖZSAĠT, M - ÖZSAĠT, N. - ÇOMAK, Ö., 2012 Yılı Isparta Yüzey AraĢtırmaları, 31. AST, Cilt-2, ss. 228-244, Muğla, 2013.

ÖZSAĠT, M.- TÜRKTEKĠ, S. Ü., Pisidya Yüzey AraĢtırmaları, Ġlk Tunç Çağı Çanak Çömleği, 31. AST, Cilt I, ss. 241, Res:6, Muğla, 2013.

ÖZTÜRK, A., Batı Dağlık Kilikya Bölgesi Kaya Mezarları, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,Yüksek Lisans Tezi, Denizli, 2003.

POBLOME, J., Sagalassos Red Slip Ware Typology and Chronology, Studies in Eastern Mediterranean Archaeology 2 (ed. M. Waelkens), 1999.

RAMSAY, W. M., The Social Basic of Roman Power in Asia Minor, 1941. 84

RAMSAY, W. M., “Studies in the Roman Province Galatia VI” Some Insriptions of Colonia Caesarea Antiochea, JRS 14, ss. 172-205, 1924.

RAMSAY, W. M., “Studies in the Roman Province Galatia V”, JRS 16, ss. 201-215, 1926.

RAMSAY, W. M., Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çev. Mihri PektaĢ, 1960.

RITTER, C., Kleinasien, Vergleichende Erdkunde des Halbinsellandes Kleinasien, II, Berlin, 1859.

ROSS, P., “The Rock Tombs of Caria”, The Proceedings of the Xth International Congress of Classical Archeology Ankara-Ġzmir 23-30. IX, ss. 427-432, Ankara, 1978.

ROTT, H., Kleinasiatische Denkmäler aus Pisidien, Pamphylien, Kappadokien und Lykien, Leipzig, 1908. de SAINT-MARTIN, L. V., L’Asie Mineure, II, Description Historique et géographique de I’Asie Mineure, Paris, 1852.

SARRE, F., Reise in Kleinasien- Sommer 1895 Forschungen zur Seldjukischen Kunst- Geographie des Landes, 1896.

SEVĠN, V., Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası I, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2001.

SCHULER, C., Ländliche Siedlungen Gemeinden im Hellenistischen und Römischen Kleinasien, Vestigia 50, 1996.

SCHWEYER, A. V., Les Lyciens et la Mort, Varia Anatolica, C. XIV, 2002.

SCORBOROUGH, Y. E., “The Funerary Monuments of Clicia Tracheia”, Cornell Üniversitesi Doktora Tezi, U.M.I, Ann Arbor, 1991.

SHERK, R. K., The legates of Galatia from Augustus to Diocletian, 1951.

SHERWIN-WHITE, A. N., “Rome, Pamphylia and Cilicia”, JRS 66, ss. 1-14, 1976.

85

SĠVAS, H., EskiĢehir-Yenisofça Köyü’nden Yeni Bir Frig Kaya Mezarı, Anadolu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt I, Sayı: 3, ss. 223-333, 2002.

SĠVAS, T. T., Friglerin Gizemli Uygarlığı-The Mysterious Civilization of the Phrygians, “Batı Frigya’da Frig YerleĢmeleri ve Kaya Anıtlarının AraĢtırılması”, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Ġstanbul, 2007.

SPRATT, T. A. B. – FORBES, E., Travels in Lycia, Milyas and Cibyratis, 1847, I-II, London, 1847.

STERRETT, J. R., “An Epigraphical Journey in Asia Minor”, Papers of the American School at , II, Boston, 1888.

SÖĞÜT, B, - ġĠMġEK, C. – BALDIRAN, A., “ Açık Hava Kült Alanı”, TÜBA-Ar 5, 2002.

ġAHĠN, N., Beyaz Lekythoslar IĢığında Ölüm Ġkonografisi ve Ölü Kültü, Arkeoloji Dergisi IV, s. 156-167, Ġzmir, 2003.

ġĠMġEK, M., Yer altı Oda Mezarları: Mimari ve Tipoloji, SDÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Isparta, 2013.

TARHAN, M., “Tuspha von Fortress: Researches and Excavations at the Mysterios Iron Age Capital” Ġstanbul Univerty‟s Contrubutions to Archaology in Turkey, 1932- 2000 (ed. O. Belli), ss. 157-164, Ġstanbul, 2001.

TCHIHATCHEFF, de P., Asie Mineure, Description physique de cette contréé, Géologie II, Paris, 1869.

TEXIER, Ch., Küçük Asya Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi, (Çev. Ali Suat-Latin Harflerine Çeviren Prof. Dr. K. Y Kopraman, I-III, 2002.

TURAN, O., Selçuklular Zamanında Türkiye Tarihi, NakıĢlar Yayınevi, Ġstanbul, 1984.

UÇANKUġ, H. T., Bir Ġnsan ve Uygarlık Bilimi Olarak Arkeoloji, Tarih Öncesinden Perslere Kadar Anadolu, TTK. Basımevi, Ankara, 2000.

86

UMAR, B., Pisidia, 1987.

VANDEPUT, L., The Architectural Decaoration in Roma Asia Minor, Sagalassos A Case Study, Studies in Eastern Mediterranean Archaeology I, (ed. M. Waelkens), 1997.

YILMAZ, D., Erken Tunç Çağı’nda Güneydoğu Anadolu’da Oda Mezar Geleneği, Anadolu-Anatolia Sayı: 31, Ankara Üniversitesi DTCF Arkeoloji Dergisi, Ankara, 2006.

YILMAZ, M., Bozkır Çevresinin (Hadim-Ahırlı-Yalıhüyük) Antik Tarihi ve Eserleri, “Isaura”, SÜ Basımevi, Konya 2005.

YILMAZ, N., Roma Dönemi Pisidia’sında Nekropoller ve Mezar Anıtları, Necropolis and Funerary Monuments in Pisidia During the Roman Period, Adalya, X, ss. 157-204, Antalya, 2007.

YÜCEL, Y. - SEVĠM, A., Türkiye Tarihi, C. I., TTK, Ankara, 1990.

WADDINGTON, W. H., Voyage en Asie Mineure au Point de vue Numuismatique, 1853.

WAELKENS, M., ”The Adoption of Roman Building Techniques in the Architecture of Asia Minor”, bk. S. Macready - F. H. Thompson (ed.) Roman Architecrure in the Greek World (1987), ss. 94 - 105.1997.

WAELKENS, M., “Sagalassos and Pisidia during the Late Bronze Age”, bk.: M. Waelkens - L. Loots (ed) Sagalassos V. Report on the Survey and Excavation Campaigns of 1996 and 1997, ss. 473-485, 2000.

87

LEVHALAR LĠSTESĠ

Levha 1 : Küçük Asya, (A. H. Kiepert Berolinensi, 1903, 29).

Levha 2 : Pisidia Bölgesi Kentleri, (Özsait, 1985, Lev. XVI, 1985, Düzenleme Çizim: M. AkkuĢ).

Levha 3 : Pisidia Bölgesi ve KomĢu Bölgeler, (Özcan, 2008, Lev. II).

Levha 4 : Roma Döneminde Pisidia Kentleri ve Via Sebaste, (Özcan, 2008, Lev. IV).

Levha 5 : Isparta Ġli ve Ġlçeleri Haritası, (Wikimedia Commons).

Levha 6 : Ġncesu Kaya Mezarı DıĢ Cephe (Ön).

Levha 7 : Ġncesu Kaya Mezarı Planı.

Levha 7-a : A-A Kesiti, Kuzey Ġç Cephe.

Levha 7-b : B-B Kesiti, Güney Ġç Cephe.

Levha 7-c : C-C Kesiti, Batı Ġç Cephe.

Levha 8 : Ġncesu Kaya Mezarı GiriĢ ve Sunu Çukuru.

Levha 9 : Ġncesu Kaya Mezarı Sağ-Sunu Çukuru.

Levha 10 : 1/10 000 Ölçekte AydoğmuĢ I-II-III Nolu Kaya Mezarları Haritası, (Isparta Müzesi Tescil Raporları, 2011).

Levha 11 : AydoğmuĢ I No‟lu Kaya Mezarı DıĢ Cephe-Kuzeyden Görünümü.

Levha 12 : AydoğmuĢ I No‟lu Kaya Mezarı Planı.

Levha 12-a : A-A Kesiti, Güneydoğu Ġç Cephe.

Levha 12-b : B-B Kesiti, Kuzeybatı Ġç Cephe.

Levha 13 : AydoğmuĢ II. No‟lu Kaya Mezarı Planı.

88

Levha 13-a : A-A Kesiti, Kuzeybatı Ġç Cephe.

Levha 13-b : B-B Kesiti, Güneydoğu Ġç Cephe.

Levha 14 : AydoğmuĢ II. No‟lu Kaya Mezarı, Güneydoğu DıĢ Cephe (Kapı).

Levha 15 : AydoğmuĢ II. No‟lu Kaya Mezarı, Güneydoğu Cephe Ġç.

Levha 16 : AydoğmuĢ III. No‟lu Kaya Mezarı, Ön DıĢ Cephe.

Levha 17 : AydoğmuĢ III. No‟lu Kaya Mezarı, Planı.

Levha 17-a : AydoğmuĢ III. No‟lu Kaya Mezarı, Kuzey Ġç Cephe.

Levha 17-b : AydoğmuĢ III. No‟lu Kaya Mezarı, Güney Ġç Cephe.

Levha 17-c : AydoğmuĢ III. No‟lu Kaya Mezarı, Güneybatı-Kuzeydoğu.

Levha 18 : Kaplanlı Kaya Mezarı DıĢ Ön Cephe.

Levha 19 : Çukurören Kaya Mezarı Planı.

Levha 19-a : A-A Kesiti, Çukurören Kaya Mezarı Kuzeydoğu Ġç Cephe, (Arka).

Levha 19-b : B-B kesiti, Çukurören Kaya Mezarı Kuzeydoğu Ġç Cephe.

Levha 19-c : C-C Kesiti, Kuzeydoğu-Güneybatı.

Levha 20 : Çukurören Kaya Mezarı Ġç Güneybatı Cephe (Kapı)

Levha 21 : Keçiborlu Ġlçesi ve Çevresi kaya Mezarlarının Dağılımı

Levha 22 : Keçiborlu Ġlçesi ve Çevresi kaya Mezarlarının GiriĢ Yönleri

Levha 23 : Keçiborlu Ġlçesi ve Çevresi Kaya Mezarlarının Kline Ölçüleri

Levha 24 : Keçiborlu Ġlçesi ve Çevresi Kaya Mezarlarının Platform-Merdiven Sayıları

89

LEVHALAR

90

LEVHA I

91

LEVHA II

92

LEVHA III

93

LEVHA IV

94

LEVHA V

95

LEVHA VI

96

LEVHA VII

97

LEVHA VII-a

LEVHA LEVHA VII-b

98

LEVHA VII-c

LEVHA VIII

99

LEVHA IX

100

LEVHA X

101

LEVHA XI

102

LEVHA XII

103

LEVHA XII-a

LEVHA XII-b

104

LEVHA XIII

105

LEVHA XIII-a

LEVHA XIII-b

106

LEVHA XIV

LEVHA XV

107

LEVHA XVI

108

LEVHA XVII

109

LEVHA XVII-a

LEVHA XVII-b

110

LEVHA XVII-c

LEVHA XVIII

111

LEVHA XIX

112

LEVHA XIX-a

LEVHA XIX-b

113

LEVHA XIX-c

LEVHA XX

114

LEVHA XXI

Mezar Adı Kaya Mezarları Yer altı Oda Mezarları

1 AydoğmuĢ 1-2-3 -

2 Çukurören 1 -

3 Ġncesu 1 -

4 Kaplanlı 1 -

5 Kılıç - 1-2-3-4

LEVHA XXII

Kaya Mezarı GiriĢ Yönü

AYD. I No‟lu Mezar Kuzey

AYD. II No‟lu Mezar Güneydoğu

AYD. III No‟lu Mezar Güneybatı

ÇKR. Mezarı Güneybatı

ĠCS. Mezarı Kuzey

KPL. Mezarı Doğu

115

LEVHA XXIII

Kaya Mezarı Sağ Kline Sol Kline Arka Kline Ölü Yastığı

AYD. II 184x68 cm. 184x60 cm. 210x75 cm. -

AYD. III 174x62 cm. 174x54 cm. - -

ÇKR. 200x62 cm. 200x50 cm. 44x40 cm. Sağ:44x62 cm.

Sol:44x60 cm.

ĠCS. 132x54 cm. - 94x22 cm. Sağ: 36x54 cm.

LEVHA XXIV

Basamak Sayısı Kaya Mezarları Kaya Mezarı Adedi

1 Basamaklı ĠCS. Mezarı, ÇKR. Mezarı 2

2 Basamaklı AYD. III No‟lu Mezar 1

Basamak Tespit Edilemeyen AYD. I, II, Kaplanlı, Kılıç 7 (I,II, III, IV)

116

RESĠMLER LĠSTESĠ

Resim 1 : NakĢ-i Rüstem Kral Mezarı. (Gall 1966: Abb. 18)

Resim 2 : Paphlagonia- Direklikaya Kaya Mezarı. (Marek 2003: Abb. 45)

Resim 3 : Van Doğu Odaları Kaya Mezarı. (Çevik 2000, Levha 15a)

Resim 4 : Kümbet, Solon‟un Mezarı, Phrygia. (Haspels 1971: 96)

Resim 5 : Kaunos Cephe ve Plan, Karia. (Roos 1972: Pl.27.)

Resim 6 : Pınara‟dan Kaya Mezarı Örnekleri. (Bossert 1942: no:234-238)

Resim 7 : Kaunos Cephe ve Plan, Karia. (Roos 1972: Pl. 32)

Resim 8 : Yeniköy Kaya Mezarı, Sade giriĢ Cephesi. (Çevik 2000, Lev.46a)

Resim 9 : ġirinkale Kaya Mezarı. (Çevik 2000, Lev. 36c)

Resim 10 : Karakaya Mezarı- Phrygia, BeĢik Çatı ve Süsleme Öğeleri. (Sivas 2007, s.81)

Resim 11 : Karacakaya Mezar Odası GiriĢ Kapısı. (Sivas 2007, s. 83)

Resim 12 : Karakaya Mezarı-Phrygia. (Sivas 2007, s. 81)

Resim 13 : Sivil AhĢap Yapıyı Taklit Eden Lykia Örnek Kaya Mezarları. (Akurgal 1988: 77b)

Resim 14 : Tek Odalı ve Dromoslu Lydia Mezarı. (Butler 1969: III.178)

Resim 15 : Amyntas Kaya Mezarı. (Akurgal 1988: 78)

Resim 16 : Kadınca Köyü Kaya Mezarı. (Dökü 2008, Res. 34)

Resim 17 : Ġskilip 2 No‟lu Kaya Mezarı Ana Mezar Odası Ölü Yatağı. (Dökü 2008, Res. 52)

Resim 18 : Büyük Sivri Tepe Kaya Mezarı. (Yılmaz 2005, 68-Res:19a)

117

Resim 19 : Sarıveliler Kalesi 5 Kaya Mezarı, Cephe. (Doğanay 2009: Lev 148-1)

Resim 20 : Sarıveliler Kalesi 5 Kaya Mezarı, Gezinti Yeri. (Doğanay 2009: Lev:148-5)

Resim 21 : Ġncesu Köyünden Kaya Mezarına BakıĢ. (Berber 2014)

Resim 22 : Ġncesu Kaya Mezarı Genel Görünümü. (Berber 2014)

Resim 23 : Ġncesu Kaya Mezarı GiriĢ Kapısı ve Sağda Yer Alan Sunu Çukuru. (Berber 2014)

Resim 24 : Ġncesu Kaya Mezarı Klineler ve Mezar BoĢluğu. (Berber 2014)

Resim 25 : Ġncesu Kaya Mezarı Güney Ġç Cephe. (Berber 2014)

Resim 26 : Ġncesu Kaya Mezarı Sunu Çukuru Görünümü (Berber 2014)

Resim 27 : Isparta-Dinar Karayolundan Akdağ ve AydoğmuĢ Kaya Mezarları. (Berber, 2014)

Resim 28 : AydoğmuĢ I. No‟lu Kaya Mezarı Panoramik Görüntüsü. (Berber 2014)

Resim 29 : AydoğmuĢ I. No‟lu Kaya Mezarı Genel Görünümü ve Sunu Çukuru. (Berber 2014)

Resim 30 : AydoğmuĢ I. No‟lu Kaya Mezarı Kuzeybatı Ġç Cephe Görünümü. (Berber 2014)

Resim 31 : AydoğmuĢ I. No‟lu Kaya Mezarı GiriĢ Kapısı Detay. (Berber 2014)

Resim 32 : AydoğmuĢ I. No‟lu Kaya Mezarı Güneydoğu Ġç Cephe Görünümü ve Toprak Dolgu. (Berber 2014)

Resim 33 : AydoğmuĢ I. No‟lu Kaya Mezarı Sunu Çukuru. (Berber 2014)

Resim 34 : AydoğmuĢ I No‟lu kaya mezarı karĢısı, Moloz taĢlar ve seramiklerle kaplı Tümülüs. (Berber 2014)

Resim 35 : AydoğmuĢ II. No‟lu Kaya Mezarı Genel Görünümü. (Berber 2014)

118

Resim 36 : AydoğmuĢ II. No‟lu Kaya Mezarı GiriĢ Kapısı. (Berber 2014)

Resim 37 : AydoğmuĢ II. No‟lu Kaya Mezarı GiriĢ Kapısı Detay. (Berber 2014)

Resim 38 : AydoğmuĢ II. No‟lu Kaya Mezarı Dromosu. (Berber 2014)

Resim 39 : AydoğmuĢ II. No‟lu Kaya Mezarı Kuzeybatı Ġç Cephe. (Berber 2014)

Resim 40 : AydoğmuĢ II. No‟lu Kaya Mezarı Klinelerinin farklı Açılardan Görünümü. (Berber 2014)

Resim 41 : AydoğmuĢ II. No‟lu Kaya Mezarı tahrip EdilmiĢ Olan Güneybatı Duvarı ve DıĢ Görünümü. (Berber 2014)

Resim 42 : AydoğmuĢ III. No‟lu Kaya Mezarından AydoğmuĢ Köyü Ovası ve Isparta-Afyon Karayolu. (Berber 2014)

Resim 43 : AydoğmuĢ III. No‟lu Kaya Mezarı DıĢ Cephe Görünümü. (Berber 2014)

Resim 44 : AydoğmuĢ III. No‟lu Kaya Mezarı GiriĢ Kapısı. (Berber 2014)

Resim 45 : AydoğmuĢ III. No‟lu Kaya Mezarı Basamakları. (Berber 2014)

Resim 46 : AydoğmuĢ III. No‟lu Kaya Mezarı Kuzey Ġç Cephe ve Sağ-Sol Klineler. (Berber 2014)

Resim 47 : AydoğmuĢ III. No‟lu Kaya Mezarı Mezar BoĢluğu ve Yanlardaki Klineler. (Berber 2014)

Resim 48 : Kaplanlı Kaya Mezarı Genel Görünümü. (Berber 2014)

Resim 49 : Kaplanlı Kaya Mezarı Dromosu. (Berber 2014)

Resim 50 : Kaplanlı Kaya Mezarı GiriĢ Kapısı Detay. (Berber 2014)

Resim 51 : Kaplanlı Kaya Mezarı Batı Cephesi ve Duvarda AçılmıĢ NiĢ. (Berber 2014)

Resim 52 : Çukurören ÇıngırağıntaĢı Mevkii Genel Görünümü. (Berber 2014)

119

Resim 53 : Çukurören Kaya Mezarı Genel GörünüĢü. (Berber 2014)

Resim 54 : Çukurören Kaya Mezarı Mezar BoĢluğu ve Klineler. (Berber 2014)

Resim 55 : Çukurören Kaya Mezarı Kuzeydoğu Ġç Cephe. (Berber 2014)

Resim 56 : Çukurören Köyü‟nde Yer Alan ÇeĢme ve Bahçe Serası. (Berber 2014)

Resim 57 : Kılıç Yer Altı Oda Mezarları. (Berber 2014)

Resim 58 : Baris-Ören Roma Dönemi Seramikleri. (Berber 2014)

Resim 59 : Mimari Parçalar Kılıç Ören Mevkii-Baris. (Berber 2014)

Resim 60 : AydoğmuĢ II No‟lu Kaya Mezarı, Kırma Çatı Detay. (Berber 2014)

Resim 61 : Ġncesu. Kaya Mezarı, Dikdörtgen Kapı GiriĢi Detay. (Berber 2014)

Resim 62 : AydoğmuĢ I No‟lu Kaya Mezarı, Kabartmasız, Bezemesiz, Sade GiriĢ Kapısı. (Berber 2014)

Resim 63 : Çukurören Kaya Mezarı, Mezar BoĢluğu. (Berber 2014)

Resim 64 : Tosya ÇüĢçüĢ KıĢlası Kaya Mezarı. (Dökü 2008, Res: 33)

Resim 65 : Ġncesu Kaya Mezarı, Sağ Kline Detay. (Berber 2014)

Resim 66 : AydoğmuĢ III no‟lu Kaya Mezarı, Basamaklar.(Ġçten görünüĢ) (Berber 2014)

Resim 67 : Kaplanlı Kaya Mezarı, Ġç Arka Cephe Duvarındaki NiĢ. (Berber 2014)

Resim 68 : Burdur-Karamanlı CeĢtepe Tümülüsü, Dromos, Mezar Odasını Kapatan Tıpa. (Çankaya 2013, Res.5)

Resim 69 : Gönen-Kırbağlar Kaya Mezarı. (Özsait 2009-7, 118, Fig.3)

Resim 70 : Atabey-Harmanören Kaya Mezarı. (Özsait-Türkteki, 2013, 241- Res: 6)

Resim 71 : Uluborlu Ġnhisar Kaya Mezarı (httpwww.kulturportali.gov.trturkiyegenelkulturenvanteriinhisar-kaya- mezari) 120

Resim 72 : Büyükkabaca Ayderesi Kaya Mezarı. (Özsait M-N, 2010, s.20 Res: 3)

Resim 73 : Yalvaç-Kumdanlı Kaya Mezarı. (Özsait-Türkteki, 2013, s.243, Res: 10)

Resim 74 : Koçtepe-Ġncirlikaya II No‟lu Kaya Mezarı. (Berber 2014)

Resim 75 : Koçtepe-Ġncirlikaya III No‟lu Tek Odalı Kaya Mezarı. (Berber 2014)

Resim 76 : Koçtepe Ġncirlikaya I No‟lu Kaya Mezarı GiriĢ Kapısı. (Berber 2014)

Resim 77 : Koçepe Ġncirlikaya II No‟lu Kaya Mezarı Odası, Semerdam Tavan. (Berber 2014)

Resim 78 : Atabey-Yaka I-II No‟lu Kaya Mezarları. (Özsait, M.-N. 2012 s.328, Res: 5)

Resim 79 : Uluborlu-Dertköy-DertbaĢı Kaya Mezarı. (Özsait-Baytak, 2009, s.436, Res: 8)

Resim 80 : Bozanönü Kaya Mezarı. (Özsait-Baytak, 2009, s.434, Res:3)

Resim 81 : Yalvaç-YukarıkaĢıkara Kaya Mezarı (http.www.kulturportali.gov.trturkıyegenelkulturenvanterikayamezari600 361) Resim 82 : Oygu Tekne Mezar, Kılıç Kasabası Ovacık Mevkii. (Nekropol Alanı) (Isparta Müzesi ArĢivi)

Resim 83 : Kılıç, Nekropol Alanı. (Berber 2014)

Resim 84 : Lahit Mezar, Kılıç, Nekropol Alanı. (Isparta Müzesi ArĢivi)

Resim 85 : I No‟lu Oda Mezar, Ovacık Mevkii, Kılıç. (Berber 2014)

121

RESĠMLER

122

Resim 1.

Resim 2.

123

Resim 3.

Resim 4.

124

Resim 5.

Resim 6.

125

Resim 7.

Resim 8.

126

Resim 9.

Resim 10.

127

Resim 11.

Resim 12.

128

Resim 13.

Resim 14.

129

Resim 15.

Resim 16.

130

Resim 17.

Resim 18.

131

Resim 19.

Resim 20.

132

Resim 21.

Resim 22. 133

Resim 23.

Resim 24.

134

Resim 25.

Resim 26.

135

Resim 27.

Resim 28.

136

Resim 29.

Resim 30.

137

Resim 31.

Resim 32.

138

Resim 33.

Resim 34.

139

Resim 35. A

Resim 36.

140

Resim 37.

Resim 38.

141

Resim 39.

Resim 40.

142

Resim 41.

Resim 42.

143

Resim 43.

Resim 44.

144

Resim 45.

Resim 46.

145

Resim 47.

Resim 48.

146

Resim 49.

Resim 50.

147

Resim 51.

Resim 52.

148

Resim 53.

Resim 54.

149

Resim 55.

Resim 56.

150

Resim 57.

151

Resim 58.

Resim 59.

152

Resim 60.

Resim 61.

153

Resim 62.

Resim 63.

154

Resim 64.

Resim 65.

155

Resim 66.

Resim 67.

156

Resim 68.

Resim 69.

157

Resim 70.

Resim 71.

158

Resim 72.

Resim 73.

159

Resim 74.

Resim 75.

160

Resim 76.

Resim 77.

161

Resim 78.

Resim 79.

162

Resim 80.

Resim 81.

163

Resim 82.

Resim 83. 164

Resim 84.

Resim 85.

165

ÖZGEÇMĠġ

KiĢisel Bilgiler: Adı ve Soyadı: Serdar BERBER Doğum Yeri: KULA Doğum Yılı: 15.09.1985 Medeni Hali: Bekâr

Eğitim Durumu: Lise: 1999 – 2002, Lisesi, Sosyal Bilimler / Manisa Üniversite: 2004-2006, Sıtkı Koçman Üniversitesi, Yönetici Asistanlığı Bölümü / Muğla Üniversite: 2007-2011, Süleyman Demirel Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü / Isparta Yüksek Lisans: 2011- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji Ana Bilim Dalı / Isparta

Yabancı Dil(ler) ve Düzeyi: Ġngilizce: BaĢlangıç seviyesi Almanca: Orta Seviye

Bilimsel ÇalıĢma GeçmiĢi: 2010 Yılı Isparta Müzesi Seramik Eserleri Katalog ÇalıĢması, Merkez / Isparta 2009-2011 Yılları Isparta Ġli ve Ġlçeleri Yüzey AraĢtırmaları, Gönen / Isparta 2013-2014 Yılları Kazıları, Ezine / Çanakkale 2013 Yılı Kremna Bitki Temizliği ve Çevre Düzenleme ÇalıĢmaları, Bucak / Burdur 2013 Yılı “Göller Bölgesi‟nde AraĢtırarak Doğayı Tanıyoruz” TÜBĠTAK Doğa Eğitimi ve Okulları 110B073 No‟lu Projede Rehber Arkeolog. 2014 Yılı “Ispartalı Gençler Olimpiyatların Ġzinde”, T.C. AB Bakanlığı, TR-E708- 2013-R3 No‟lu Gençlik Programı Alt-Eylem 1,2 Gençlik GiriĢimleri, Adlı Proje, Proje Sorumlusu.

166

167