KİTAP t t

ABDULMECID'IN MÜMİN VE MÜSRİF KIZI REFIA 'IN MONOGRAFİSİ___ Padişah kızının sırlan

Osmanlı hanedanı herkesin Ayşen GÜR Saray kadınlarını kötüleyen) karışık anlattıkları hikâyeler, yakın dönemde ilgisini çekmeye başladı. Bu efia Sultan, Abdülmecid'in ço­ Saray mensubu kadınların ya da bazı MUM/N VE MÜSRİF BİR PADİŞAH KIZI konuda yeni tarih ğu küçük yaşta ölen 22 kızı ara­ hanedan üyelerinin hatıraları var... REFİA SULTAN araştırmaları da yapılıyor. sında en dikkat çekicisi değildi. Sonradan başlayan arşiv çalışmaları, Bu kızlardan Fatma Sultan iki eski efsanelerin çoğunun yıkılmasına Marmara Üniversitesi'nden kere evlenmiş, aşk acıları çek­ neden oluyor. Bu konuda anılması ge­ t •/ 1 , ir AlıAkyıldız mişti;R kocası uğruna er­ reken çok önemli bir isim, 1950'li yıl­ Tarih Vakfı Yurt Yayınlan Doç. Dr. Ali Akyıldız'ın kek kardeşi II. Abdülhamid’e kafa tut­ larda hem haremin yapısı, hem de Os­ , Mayıs 1998 Refia Sultan monografisi de muştu; , Prens Sabahatti­ manlI hanedanın üyelerine ilişkin ola­ 2 1 5 sayfa bunlardan biri. Arşiv n'in annesiydi; alafran­ rak belgelere dayalı çalışmalarıyla yeni galığa meraklı, züppe bir kadın olup bir çığır açan tarihçi Çağatay Uluçay. çalışmalarına dayanan meşlıur Damat Ferit Paşa'nın karısıydı. Geçen yıl yine Tarih Vakfı'nın yayı­ araştırma, her tür okurun Refia Sultan ise, olağan bir yaşta, bir nevi Yurt Yaymları'ndan çıkan "Ha- ilgisini çekebilecek can alıcı sultan kızı için sıradan bir düğünle, da­ rem-i Hümayun" adlı kitabıyla Ame­ mat olabilecek ölçülere sahip vasat bir rikalı tarihçi Leslie Peirce'in kitabı hem bir insan profili çizmeyi kocayla evlenmiş, hiç çocuğu olmamış ortaya attığı tezlerle yeni açılımlar ge­ başarıyor. ve genç yaşta ölmüştü. tiriyor, hem de herkes tarafından Marmara Üniversitesi Tarih Bölü­ zevkle okunacak bir metin sunuyordu. mü öğretim görevlilerinden, Osmanlı Doç. Dr. Ali Akyıldız’ın Refia Sul­ finans tarihi konusunda çalış­ tan monografisi de öyle: Esas olarak maları olan Doç. Dr. Ali bugüne kadar incelenmemiş arşiv bil­ Akyıldız'ı, bir Refia gilerine dayanmakla birlikte, ortaya Sultan monografi­ can alıcı bir insan portresi çıkarıyor. si yazmaya iten ne? Tarihçi­ MEHTAPTA GEZEN SULTANLAR nin kendi­ sinin de Refia Sultan 2 Kasım 1840'ta doğ­ her türlü hekimden kankoca ilaçlarına belirtti- muştur. Annesi Gülcemal Kadınefendi kadar sürükler. Burada onun iç dünya­ yalnız onun değil, Fatma Sultanin ve sının bir başka ilginç yönünü daha gö­ sonradan tahta çıkacak olan V. Meh- rürüz. Çünkü Sultan iyileşmek için Hz. . med Reşadin da annesidir. O doğdu­ Ali'ye, hatta Hz. Muhammed'e, bunun­ ğunda harem hem ahlakça, hem mas­ la da yetinmeyerek Allah'a mektuplar rafça ö y le baştan çıkmıştır ki, kadınla­ yazar... Peygambere yazdığı Arapça ra karşı pek yumuşak başlı olduğu an­ arzuhalde şöyle yalvarır: "Ya ResvüeT laşılan babası Abdülmecid Han, aile­ lah! Şifa bulmam için araa ol hemen!" nin dizginlerini çoktan elinden kaçır­ Allah'a yazdığı bir duada yine Arapça mıştır... İsraf bu dönemin bellibaşlı seslenir: "Her hastalığıma şifa ver, şen­ özelliğidir; Cevdet Paşa "Kadınların sin bize şifa veren! Bedenim çok zayıf, ve sultanların etmekte oldukları borç­ ey latif ve büyük Rabbim!" lara ise cihanın altunu bir yere gelse Sultan bu yakarışlara rağmen has­ kifayet etmeyeceği derkâr idi" diye talığından kurtulamaz 4 Ocak 1880'de anlatır durumu. Artık haremin mas­ ölür. O kadar kadersizdir ki, geride rafları için Galata bankerlerine müthiş amlmaya değer tek bir miras bırakır: faizlerle borçlanılmaktadır. Borçlan... Faizleri katlandıkça şişen bu Refia Sultan bu devirde büyür; ev­ borçların yılan hikâyesi yalruz haneda­ lenip kendi evini kurduğunda "baba nın değil, OsmanlI'nın son dönemin­ evinden" edindiği harcama alışkanlı­ deki finans durumunu ortaya koyar. ğı değişmez; kızkardeşleri de ondan farklı değildir; öyle ki Abdülmecid ilk kez haremin iç yüzünü kamuya DİŞİ TOZU NE? açıklayacak, hükümete bir hatt-ı hü­ Sadece Sultan'm öldüğünde düzen­ mayun göndererek hanedan men­ lenen ve sayfalar tutan tereke listesine suplarının kendi tahsisatlarıyla idare bakmak bile insanın hayal gücünü ça­ edeceklerini, piyasadan aldıkları borç­ lıştırır. O döneme özgü neler var neler! ların sarayca karşılanmayacağım be­ 4 adet istiridye resminde vasat kıt'a lirtecek, bu da günün gazetelerinde ayaklı sim meyve tabağı, 2 küre şeklin­ yazılıp yorumlanacaktır. de kapaklı sim çorba kâsesi maa ka­ Padişahın, damatlarım çağırtıp kız­ pak, 1 adet pirinç kahve askısı, 2 adet larımı! hoşuna gitmeyen davranışları­ yaldızlı nuhas musluklu su güğümü, 3 nın hesabını onlardan sorması, "sul­ adet elvan pul işlemeli şerbet makra­ tanlar gece mehtaplarda gezermiş. Be­ mesi, 3 adet atlas üzerine san pul işle­ nim gece mehtabda gezer kızım yok- meli köhne kılapdan saçaklı kahve pü- dur. Anlan da (onlan da) reddedece­ şidesi, 1 adet yaldızlı nuhas abdest ib­ ğim. Bu heriflerin harekâta artık namu­ riği maa ibrik, 1 adet lacivert Kazmir suma dokunur oldu" diyerek damatla- kaplı köhne elma boy kürkü... sul- n azarlaması bir başka ilginç sahnedir. Bir de okuyucuyu fena halde me­ t a n raklandıran çözümlenememiş bir sır ardın­ KADERSİZ SULTAN var kitapta. Refia Sultan kızkardeşle- da ol- rinden birine yazdığı bir mektupta d u k ç a Refia Sultan bir "mantık evliliği" uzun uzun "dişi tozu" denilen bir toz­ yüklü yazı­ yapmış, kendisi de bir damat olan eski dan bahseder: "Kanndaşcığım! Dişi to­ lı belge bırak­ kaptan-ı derya ve sadrazam Mehmed zu geldi, anın içün de aynca teşekkür­ mıştı. Mektup Ali Paşa'nın oğlu Edhem Paşa'yla ev­ ler ederim. Pek nazik bir tozdur. İnsan Sultan yazmayı seviyor­ lenmiştir. Ama mutlu bir evlilik değil­ çektikçe çekmek istiyor. Inşaallah reçe­ Abdülme­ du. Sorunlu mirası, dir bu. Bu dununu sultamn.kızkardeş- tesinin suretini aldırır da ihsan buyu­ cid'in kızı Refia yakın dönem Osmanlı lerine yazdığı mektuplarda iki ayrı rursanız, ben de yaptırıp kullandıkça Sultan (Murat Bardakçı ekonomisini inceleyen bir tarihçi cümle anlatır bize: Bir mektubunda zat-ı devletinize dualar ederim..." Ne­ koleksiyonu). Mutsuz bir evlilik için ilginç bir araştırma konusu oluştu­ "Cenab-ı Allah cümle kullarının mu­ dir bu dişi tozu? Yazar Ali Akyıldız yapan, şifa bulunamayan bir ruyordu. radım böyle ihsan edip isteyenleri ka­ şunlan söylemekle yetiniyor: "Tozun hastalığa yakalanan sultan Bu durum, Osmanlı hanedanının vuşturacağı gibi istemeyenleri dahi 'nazik bir toz' olmasından ve sultanın, genç yaşta öldü. Geride padişah olmayan üyeleriyle ilgili ayırmak nasib eyle, Amin!" İkinci 'insan çektikçe çekmek istiyor' şeklin­ bıraktığı tek miras, muazzam önemli bir sorunu ortaya çıkarıyor: Ba­ cümle çok daha açıktır; kocasından deki ifadesinden bunun bir ilaç olma­ borçlarıydı. tılı ülkelerin saray ve hanedanlarıyla şöyle bahseder Sultan: "Allah onu dığı ihtimali akla geliyor. Bu ihtimali karşılaştırılınca, Osmanlı Padişah ha­ kahretsin, sıkılmadığı ne kaldı!" destekleyen bir diğer ifade de, kardeşi­ remiyle ilgili bilgi ve belgeler o kadar Bu mutsuz kadının bir başka önem­ nin de tozun reçetesini istemesi ve ara­ kısıtlı ki, bu konuda çalışan tarihçileri li derdi, yıllar süren ve 13 ameliyat ge­ larında bunu şöhret bulmasıdır." zorluyor. Elde yabana elçilerin ikinci çirmesine neden olan hastalığıdır. Ya­ Ama bu sözler sorunun cevabını elden duydukları dedikoduları akta­ zarın tıp uzmanlarının da görüşünü tam olarak vermiyor. "Dişi tozu" ta­ ran mektupları, eski Osmanlı tarihçile­ alarak yaptığı tespite göre bir yumur­ rihin küçük sırlarından biri olarak rinin kendi yorumlarıyla (genellikle talık kistidir bu. Hastalığı Refia Sultanı kalıyor...

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi