OSMANLILAR ZAMANINDA (1650-1750) TRABZON GÜMRÜĞÜ’NÜN İŞLETİM SİSTEMİ

Temel Öztürk

Özet

Karadeniz’in Anadolu sahilleri olan güney kıyıları hem Anadolu’nun güvenliği hem de deniz ticaretinin iç topraklara ulaşması açısından önemlidir. Trabzon Limanı bu kıyılarda konumu gereği doğu ve Kafkaslarla olan bağlantısı yönünde stratejik bir mevkie sahiptir. Tarihi süreçten beri bu stratejik konumun Trabzon’a sağladığı ticaret ile şehir ön plana çıkmış ve en parlak zamanlarını ticaretin yoğun olduğu dönemlerde yaşamıştır. Zira önemli transit limanları arasında yer alan Trabzon Limanı ticarette aktif olduğu dönemlerde gümrük uygulamasıyla Osmanlı Devleti’nin hazinesine küçümsenemeyecek miktarlarda katkı sağlamıştır. Fatih Sultan Mehmet’in bölgedeki fetihleri sonucu daha çok ulusal ticarette etkin olan Trabzon Limanı, 18. yüzyıldan itibaren yavaş yavaş uluslararası ticarette de belirgin bir konuma gelmiştir. Bu dönemler içerisinde farklı sistemlerle işletilen Trabzon Gümrüğü devletin hazine gelirlerini artırma yönünde değişik uygulamalara sahne olmuştur. Bunlardan Osmanlıların mukataalara yönelik emanet, iltizam ve malikâne gibi gelir getiren işletim sistemlerinden hangilerinin Trabzon Gümrüğünde uygulandığı bu bildiride izah edilecektir. Çalışmanın tarihi aralığında verilere bağlı olarak bahsi geçen klasik işletim tiplerinin etkin olduğu yıllar öne çıkmakla beraber daha önce konu merkezli bir değerlendirmenin olmayışı da dikkat çekmektedir.

Anahtar Kelimeler: Trabzon Gümrüğü, Gümrük İşletimi, Osmanlı Dönemi, Mukataa.

Giriş

Karadeniz, stratejik konumuna bağlı olarak tarih boyu siyasi, ekonomik ve kültürel olayların yaşandığı bir bölge idi. Avrupa ve Asya arasındaki konumuyla çok eski çağlardan bu yana Doğu-Batı arasındaki deniz ticaretine süreklilik sağladı. Onun bu özelliğinde limanlarının katkısı göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir. Özellikle Trabzon limanı bölgede bulunan diğer limanlara göre daha geniş bir saha ile ilişkiliydi. Burası, İç ve Doğu Anadolu ile Kafkasya’ya olan karayolu bağlantıları,

 Prof. Dr., KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 61080 Kampüs/Trabzon, [email protected] 1

çevresindeki verimli tarım alanları ve siyasi etkinliğiyle her dönemde Karadeniz’in en önemli limanı oldu. Diğer bir ifade ile Trabzon, İpek Yolu’nun bir yan kolu olan Tebriz-Erzurum-Trabzon güzergâhından Karadeniz’i ve Doğu Anadolu’yu Kafkasya üzerinden İran’a bağlamaktaydı. Hatta daha geniş bakıldığında ise bu yol Uzakdoğu ile İstanbul üzerinden Avrupa’ya bağlanmaktaydı. Karadeniz’in ve bilhassa Trabzon’un bu özelliğine bağlı olarak daha ilk çağlardan itibaren devletler burasını hâkimiyet altında tutmak istemişlerdi. Bölgede kurulan Roma hâkimiyeti döneminde de Karadeniz bölgesine çok önem verilmişti. Zira Romalıların bu bölgeye yönelik öncelikli hedefleri arasında; İpek Yolunun gerek karadan gerekse denizden Anadolu’ya gelen belli başlı güzergâhlarını ve limanlarını ele geçirerek Karadeniz bölgesine hâkim olup Doğu ile ticareti bu bölgeden yürütmek vardı. İşte bu hedefin en önemli ayağı olan iç kesimlerle ulaşımın iyileştirilmesi yönünde Trabzon şehri İran, Doğu Anadolu ve Mezopotamya’ya bağlandı. Bu durum şehrin ticaretini arttırdı ve şehir Roma eyaleti halini aldı. Şehrin stratejik önemini tespiti üzerine İmparator Hadrianus burada çeşitli imar faaliyetlerinde bulunarak kendi adıyla anılan bir liman yaptırdı.1 Bu liman Trabzon’un transit limanıydı. O yıllarda “Bella Castron” yani Güzelhisar olarak anılmaktaydı. Karadan ve denizden gelen eşyalar limanın üst tarafında bulunan etrafı surlarla çevrili olan antrepoya boşaltılır ve buradan gemilere yüklenirdi. Bu limanın dışında daha pasif olarak kullanılan yani şehrin dâhili ihtiyaçlarını karşılayan bugünkü Moloz mevkiinde başka bir liman daha vardı. Ancak Karadeniz ticareti ve diğer önemli sevkiyat söz konusu olunca Roma döneminde yapılan liman ön plan çıkmaktaydı. Bilindiği üzere Osmanlılar zamanında ekonominin en önemli parçalarından biri Karadeniz ticaretiydi. Yabancı rakipler olmaksızın uzun süre devam eden bu ticarette Trabzon Limanı’nın hiç şüphesiz en önemli unsurlarından biri de; Trabzon’un Osmanlı hâkimiyetindeki sürecinin tamamlanmasına kadar Ceneviz ve Venediklilerin Karadeniz ticaretinde söz sahibi olmasıdır. Cenevizliler kuzeyde Kefe, Anadolu’da Amasra’yı merkez seçip Sinop, Samsun, Fatsa ve Trabzon’da güçlü birer koloni kurmuşlardı. Venedikliler ise ticaret yaptıkları tüm Avrupa ülkeleri için önemli olan buğday, deri, kürk ve kölelerin temin edildiği Kırım’dan sonra Trabzon’a yerleşmişlerdi. Trabzon, bu dönemlerde tüccarların Asya ülkeleriyle

1 Heath W. Lowry-Feridun Emecen, “Trabzon”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (bundan sonra DİA), c. 41, TDV Yay., İstanbul 2012, 296.

2 ticarette daha çok Suriye ya da Anadolu yollarını tercih etmeleri nedeniyle Tana’dan sonra ikinci derecede önem arz ediyordu. Ancak Timur’un Toktamış ile mücadelesi ve Altınordu’da karışıklar yaşanmaya başlaması Kırım’ı güvenli bir yer olmaktan çıkarmış, büyük zarar gören Tana’nın eski canlılığına kavuşamaması Trabzon’un önemini arttırmıştı.2 Zira Osmanlı döneminde Karadeniz ticaretindeki limanlar içerisinde en hareketlisi Kırım, İstanbul ve İran ile olan ticari bağlantıları sayesinde Trabzon limanı idi. İstanbul’dan Doğu’ya ulaşımda tercih edilen deniz yolu, hem daha güvenli hem de daha kısa olduğu için doğal olarak Trabzon limanının hareketliliği de artmış oldu. Karadeniz’in dış ticarete kapalı olduğu dönemlerde deniz ticareti kuzey-güney yönünde Trabzon Limanı ekseninde yoğunlaştı. Ancak 18. yüzyılda askeri ve siyasi olduğu kadar, ticari ve ekonomik olarak da denizlere açılmak isteyen ve bu amaçla deniz gücü oluşturan Rusya’nın Karadeniz’deki baskısı bölgeyi ve ticareti etkiledi. Nihayetinde öncelikle 1739 Belgrat Antlaşması ve akabinde 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması sonrasında stratejik hedefine yönelik Kırım’ı ele geçirmesiyle Rusya, Karadeniz ve Akdeniz’de kendi ticaret gemileriyle ticaret ve Boğazlardan geçiş hakkı kazandı.3 İlk olarak Rusya’nın Karadeniz’de elde etmiş olduğu bu hakkı, 1784 yılında Avusturya, 1802 yılında İngiltere ve Fransa, 1806 yılında Prusya, 1827’de Norveç , İsveç ve İspanya, 1830’da A.B.D., 1833’te Toskana, 1838’de Belçika ve daha sonra küçük Avrupa devletleri elde ettiler. Böylece 300 yıl boyunca bir Türk gölü olan Karadeniz uluslararası ticarete açılmış oldu ve Karadeniz’de dış ticaret canlandı. Kalas, Potikali, Özi, Kerson, Odessa, Azak, Taygan, Trabzon ve Samsun limanları gelişti. Karadeniz, Avrupa mallarının (özellikle Fransız ve İngiliz malları) Doğu’ya ve Doğu’nun hammaddesinin (özellikle Hindistan, Çin ve İran malları) Avrupa’ya ulaşımında en kısa yol haline geldi. Tuna-İstanbul-Trabzon-Tebriz yolunun kullanılmasıyla çok kısa sürede Trabzon, açılan denizcilik şirketleri, elçilikler ve gemi acenteleriyle Karadeniz’in en işlek limanı oldu.

2 Şerafettin Turan, “Karadeniz Ticaretinde Anadolu Şehirlerinin Yeri”, Tarih Boyunca Karadeniz Kongresi Bildirileri, (haz. Mehmet Sağlam vd.), 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yay., Samsun 1988, s. 150-153. 3 Bkz. Osman Köse, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması, TTK Yay., Ankara 2006.

3

Gümrük İşletimi

Sanayi öncesi toplumlarda vergilendirmenin kolay ve az masraflı yöntemi olan gümrükler Osmanlılarda da başlangıçtan itibaren bölgeler ve şehirlerarası ticari mübadelede önemini korumuş tamamen tasfiye edildiği XX. yüzyıl başlarına kadarki iç gümrüklerle de beraber uzun bir süre Osmanlı maliyesinin ekonomiyi etkileyen kurumları arasında yer almıştır. Bilindiği üzere Osmanlılardaki uygulamasıyla gümrük; Osmanlı sınırları içerisinde üretilip yabancı memleketlere ve yabancı memleketlerden Osmanlı topraklarına giren çıkan her türlü emtia ve eşyadan alınan vergiyi ifade eder.4 Buradaki ifade tabii ki ülkeye giren ve ülkenin kanunlarının tanıdığı istisnalar dışında kalan her çeşit eşyadan sınırları geçerken alınan vergiyi kastetmektedir.5 Trabzon Osmanlı toprağı olduktan sonra limanın önemi, bölgenin iktisadi faaliyetini artırmakla birlikte şehir, limanın konumuna bağlı olarak sürekli iktisadi önemini korudu. Eskiden beri devam eden ticari ilişkiler Trabzon iskelesinde doğal olarak bir gümrük merkezini de zorunlu kıldı. Buna yönelik Osmanlılar Doğu Karadeniz’deki ticaret faaliyetlerini vergilendirebilmek için XVI. yüzyıl başlarında Trabzon Kanunnamelerini uygulamaya koydu. İşte Trabzon gümrüğü bu kanunnameler ölçüsünde kurulmuştur. Kanunnamelerde Trabzon’un gelir kaynakları, harcamalar ve alınan vergiler belirtilmektedir. Buna göre başta Trabzon iskelesi olmak üzere dellaliye, ihtisap, ipek resmi, Değirmendere’deki değirmenler ve liva kanunnamesi tebarüz etmiştir. Bunlar içerisinde Trabzon gümrüğü açısından iskele kanunnamesi ehemmiyet arz etmekteydi. Zira bu daha sonra oluşacak Trabzon gümrük mukataasının temelini oluşturmaktadır.6 Böylece vergi kaynakları veya merkezi hazineye gelir sağlayan mali birimler şeklinde düzenlenen Osmanlılardaki işletim alanları içerisinde Trabzon gümrüğü de yer almış ve bir mukataa olarak belirlenmişti.7 Haliyle mukataa uygulamasının temelinde gelir kaynaklarının iktisadi açıdan yeterli seviyede bir işletme teşebbüsü sağlaması gerektiğinden Trabzon gümrük mukataası da; iskele, ihtisap (çarşı-pazar vergileri), dellaliye (alıcı-satıcı arasındaki aracılıktan alınan vergi) ve şemhane (mum imalathanesi) olarak farklı

4 Süleyman Sûdî, Defter-i Muktesid, (haz. Mehmet Ali Ünal), Fakülte Kitabevi, Isparta 1996, s. 188- 189. 5 Mehmet Genç, “Osmanlı Devletinde İç Gümrük Rejimi”, ’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, c. III, İletişim Yay., İstanbul 1985, s. 786 (786-791). 6 Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri, c. 6, Osmanlı Araştırmaları Vakfı Yay., İstanbul 1993, s. 297-298; M. Tayyib Gökbilgin, “XVI. Yüzyıl Başlarında Trabzon Livası ve Doğu Karadeniz Bölgesi”, Belleten, XXVI/102 (1962), s. 298-299 (293-337). 7 Mukataa için bkz. Mehmet Genç, “Mukâtaa”, DİA, c. 31, TDV Yay., Ankara 2006, s. 129-132.

4 iktisadi parçalardan meydana gelmiştir.8 Bunlar içerisinde gelir açısından en önemli olanı Trabzon iskele gümrüğüdür. Gümrüklerin işletilmesinde küçük gümrükler ve bazı ticari vergiler genellikle büyük gümrüklere bağlanır ve mukataa sisteminde bu gümrüğün ismi esas alınarak diğerleri için “tevabii” ifadesi kullanılırdı.9 Bu yönde Giresun tarafında Tirebolu, Görele, Espiye ve Trabzon şehir merkezine yakın olan Büyük Liman, Polathane, irili ufaklı iskeleler Rize İskelesine kadar Trabzon gümrük mukataası içerisinde yer almaktaydı.10 Bazı dönemlerde gümrük gelirlerinin belli bir seviyede kalması için tevabii mukataalarına eklenenler de olurdu. Mesela 1703’te Trabzon iskelesi gümrüğü ihtisap, dellaliye, şemhane ve tevabii mukataası, vaşak mukataası, yaylak mukataası ve Trabzon kalesi beşlü ağalığı11 ile birleştirilmişti.12 Böylece değişik vergilerden oluşturulan gümrük mukataası bedelinde de bir artış sağlanırdı. Trabzon gümrüğü idare açısından iskele gümrüğü, , dellaliye, şemhane ve dönem dönem eklenen gelir kaynakları ile birlikte ayrı bir mukataa olarak çeşitli mültezimler aracılığıyla yönetilmiştir.13 XVII. yüzyılın ikinci yarısında gümrük mukataasının mültezimleri Trabzon Kalesi beşlüyan ağalarından tayin olunmakla beraber aralıkla da olsa uzun bir dönem bu görevi Bünyad Ağa, Hüseyin Ağa ve Mehmet Ağa yürütmüştür.14 İşletmenin beşlü ağalarına iltizam olunmasının en önemli gerekçesi ise gümrük gelirinin büyük bir kısmının beşlü aylıklarına tahsis edilmiş olmasıydı. XVII. yüzyıl ortalarında bu görev bazen dergâh-ı mualla yeniçerilerine de iltizam olunurken XVIII. yüzyıl itibariyle malikâne sistemine göre yönetilen gümrük işletimini yüzyılın ilk yarısına kadar sırasıyla uzun bir dönem Ömer Ağa, Hüseyin Ağa, Mustafa Ağa ve tekrar Hüseyin Ağa yürütmüştür.15 Bunlar artık kalenin beşlü ağalığından değil de sadrazam hazinedarlığı da olmak üzere farklı

8 A. Akgündüz, a.g.e.; Trabzon Şeriye Sicili (bundan sonra TŞS), No: 1885, s. 139. 9 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (bundan sonra BOA), İbnülemin, Maliye, No: 12147. 10 TŞS, No: 1919, s. 36. 11 Günde beş akçe aldıkları için “beşlü” olarak adlandırılan bu kale muhafızları özellikle sınır boylarındaki kalelerde görevlendirilirlerdi. Abdülkadir Özcan, “Serhad Kulu”, DİA, c. 36, TDV Yay., İstanbul 2009, s. 560 (560-561). Ayrıca bkz. Kenan İnan, “Kadı Sicillerine Göre Trabzon’da Beşlü Taifesi (1648- 1658)”, XIV. Türk Tarih Kongresi, 9-13 Eylül 2002, c. II, I. Kısım, TTK Yay., Ankara 2005, s. 397-411. 12 TŞS, No: 1867, s. 53. 13 TŞS, No: 1833, s. 81. 14 BOA, Trabzon Gümrüğü (bundan sonra D. BŞM. TZG), Dosya No: 1, Gömlek No: 86; TŞS, No: 1853, s. 116; BOA, Ali Emiri, IV Mehmet, No: 6657; TŞS, No: 1855, s. 73; TŞS, No: 1859, s. 122; TŞS, No: 1856, s. 38. 15 TŞS, No: 1867, s. 97; BOA, Maliyeden Müdevver (bundan sonra MAD), No: 9913, s. 187-188; TŞS, No: 1885, s. 107, 139, 140; BOA, İbnülemin Maliye, No: 12147; BOA, D. BŞM. TZG, Dosya No: 13, Gömlek No: 5, 106, 107, 109; TŞS, No: 1907, s. 148; BOA, Baş Muhasebe (bundan sonra D.BŞM), Dosya No: 3684, Vesika No: 108.

5 görevlerden malikâne mutasarrıfları olarak işletmeyi devralmışlardı.16 Bu dönemlerde malikâne uygulaması çerçevesinde kayd-ı hayat tarzıyla işletime verilen bu mukataa yönetiminde bir farklılık olarak işletmeyi devralan mutasarrıf hayatta iken kendisinden işletme alınabilmekte ve bir başka mutasarrıfa verilebilmekteydi.17 Gümrüğün idaresinde çalışanlar içerisinde limanın iş yoğunluğuna göre yıllara göre sayısı değişen görevliler yer almaktaydı. Bunlar içerisinde en faal olanı gümrük eminidir. Eminin görevi gümrükten geçen malların vergisini almak ve tüccarın her türlü kaçakçılık girişimlerini engellemekti. Ayrıca gümrüğün diğer parçalarına yönelik ihalelerin yapılmasını da takip ederdi. Hazineye her türlü ödemelerin yapılması ve İstanbul’un iaşesi ve askeri görevler için gelen emirlere yönelik ilgili tedbirlerin alınması yanında olağanüstü durumlarda merkezden istenmesi halinde gemilerin temini de gümrük emini tarafından gerçekleştirilirdi. Gümrüğe gelen eşyaların kayıtlarının tutulması ve vergilerinin kaydedilmesi görevini kâtipler üstlenirdi. Sayıları iş yoğunluğuna göre değişebilirdi. Gümrükte kaçakçılığın önlenmesi veya çeşitli güvenlik görevlerinin yerine getirilmesi için kapıcı veya bekçiler de gümrük görevlileri arasında yer alırdı. Bunlar gümrüğe gelen tüm malların gözetilmesinden sorumlu idiler. Öte yandan tartı işlemleri kantarcılar tarafından gerçekleştirilirdi. Hatta bu görevin mukataa malından olduğu ve emin aracılığıyla mültezimlere ihale edildiği belirtilmektedir.18 Bu işleyiş Trabzon gümrük mukataasının perakende üzerinden içerisindeki bölümlere ait hizmetlere göre ihale yoluyla mültezimlere verilerek işletildiğini göstermektedir. Gümrükte bahsi geçen görevliler dışında taşıma işlerinden sorumlu hamalbaşı ve hamallar yer almaktaydı. Yine liman çevresine gemi ile gelen ancak limana tam yanaşamadığından yüklerini kayıkla sahile ulaştıran kayıkçılar ve bunlardan sorumlu bulunan kayıkçılar kethüdası gümrükte çalışanlar arasında yer almaktaydı. Yine merkezden tayin edilen mübaşir ile bir gümrük sarrafının da gümrük görevlileri arasında bulunduğunu bilmekteyiz. Mübaşir özellikle merkezden gelen emirlerin takibinden sorumludur.19

16 BOA, MAD, No: 9916, s. 100. 17 Mesela gümrük emini Ömer Ağa’nın vefat tarihi 1733 olmasına rağmen (TŞS, No: 1898, s. 162) henüz hayatta iken Trabzon gümrük mukataasının işletimi kendisinden alınarak 1725’te Mustafa’ya verilmişti (BOA, MAD, No: 9916, s. 100). 18 TŞS, No: 1917, s. 9. 19 Necmettin Aygün, Trabzon Gümrüğü 1750-1800, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1997, s. 78-79.

6

Tanzimat’a gelinceye kadar gümrükler emanet20 veya iltizam sistemlerinden biri ile işletilmiştir. 1650 itibariyle Trabzon gümrüğünün işletimi ise iltizam ve onun üzerindeki bazı değişikliklerle ortaya çıkan malikâne sistemi üzerinden yürütüldü.21 Aslında tüm bu işletim sistemleri vergi gelirlerini dolaylı olarak kullanmak yerine doğrudan merkezi hazinede toplama ihtiyacına binaen ortaya çıkmıştır. İltizam sisteminde devlete ait mukataayı işleten ve vergisini toplayan mültezim hem işletmeci hem de vergi tahsildarı olarak önemli bir görevi yerine getirmekteydi. İltizamda mukataaları işletmeye alacak olan mültezimler arasında sürekli bir rekabet söz konusudur. Böylece mültezimler devlet tarafından yıllık gelirlerinin asgari kıymetleri belirlenen mukataaları en yüksek fiyatları verip ihale ile alarak bir veya üç yıl süreyle işletmekte hazineye yapılan ödemeden sonra kendi kârlarını kullanabilmekteydiler. Devletin diğer mukataalarında olduğu gibi Trabzon gümrük mukataasında da talipliler kadıya yahut mahallin en büyük mali yetkilisine (muhassıl vb.) başvuru yaparak muameleyi başlatırlardı. Aday başvuruda ödeyeceği meblağı ve ne kadarını peşin ödeyeceği yanında ödemeyi taahhüt ettikleri meblağ ile birlikte kefiller listesini ve kabulünü istediği diğer şartları belirtirdi. En yüksek ödemeyi uygun şartlarda sunan kişinin teklif ettikleri kefillerin durumu şahitlerin de nezaretinde kadı tarafından kontrol edilip kayıt altına alındıktan sonra arz tezkiresi ile merkeze gönderilirdi. Burada inceleme yapıldıktan sonra teklif uygun görülürse iltizam sözleşmesi hayata geçer ve tüm verileri içeren bir berat gönderilirdi. Mültezim bundan sonra vergilendirme işine başlayabilirdi. Mültezimin işletmeyi idaresi sözleşme tahvilinde yer aldığı üzere çoğunlukla üç yıllığına yapılır bundan sonra bahsi geçen süreç yeniden başlardı.22 Trabzon gümrük mukataası daha önce de belirtildiği gibi iskele gümrüğü, ihtisap, dellâliye ve şemhane gelirleriyle birlikte mültezimlere ihale edilmekteydi. Gümrüğün işletimini genelde bir mültezim aldığı gibi birden fazla kişi de ortak olarak alabilirdi. Mesela 1654 tarihinde Abdurrahman ve Ömer Ağa gümrük işletimini ortaklaşa

20 Memur statüsünde olup kâr ve zarardan sorumlu olmamakla birlikte yevmiyesini ücret karşılığı alan eminler tarafından mukataaların işletim sistemine emanet denirdi. Bkz. Halil Sahillioğlu, “Emîn”, DİA, c. 11, TDV Yay., İstanbul 1995, s. 112 (111-112). 21 Mesela 1747 tarihine ait bir yıllık emin tayininde olduğu gibi bu husus belgelerde “Trabzon İskelesi ve tevabii mukataatına ber-vech-i iltizam olan …” ibaresiyle vurgulanmaktadır (TŞS, No: 1832, s. 90). 22 Mehmet Genç, “İltizam”, DİA, c. 22, TDV Yay., Ankara 2000, s. 154-158. 1650 yılı itibariyle çoğunlukla bir yıllığına işletilen Trabzon mukataası XVII yüzyılın sonuna doğru üç yıllığına işletilmeye başlanmıştır (TŞS, No: 1832, s. 90).

7 almışlardı.23 İşletmeyi alan mültezim mukaveledeki belirli ödemeleri yaptıktan sonra geri kalan miktarı Osmanlı hazinesine taksitler halinde teslim ederdi.24 Trabzon gümrük mukataası uzun bir müddet bu çerçevede idare edildi. Ancak bu işletim tarzı devletin tüm işletmelerinde olduğu gibi Trabzon gümrük mukataasında da 1695’te farklı bir sistemde uygulanmaya başlandı. Bu yılda devlet, mukataaların kısa süreli işletmelerini alan mültezimlerin daha fazla kâr elde etmek için olumsuz tesirleri göz önünde bulundurarak hem vergi kaynaklarını korumak hem de hazine için daha fazla gelir elde etmek düşüncesinden hareketle malikâne sistemine geçmiştir. Bu sistemle bir mukataa “kayd-ı hayat” koşuluyla yani kişi hayatta olduğu sürece bir mültezime verilmekte böylece devlet muaccele uygulamasıyla gelir seviyesini artırarak bütçe açıklarını kapama yoluna gitmekteydi.25 Gümrük mukataasını malikâne sistemiyle işleten mutasarrıf ihaleyi alırken ödediği muaccelenin yanı sıra her yıl “mal” adı verilen ödemelerini de yapmayı taahhüt etmekteydi. Muaccelenin miktarı iltizam sisteminin öngördüğü bir rekabet ortamında belirlenirken yıllık ödemenin miktarını da devlet belirlemekteydi. Mal ödemelerini yapmayan mutasarrıf hem muacceleyi hem de mukataayı kaybedebiliyordu. Mültezimlerin hazineye peşinen ödedikleri muaccele, mukataanın yıllık kârının iki ila on katı arasında değişmekteydi. Aslında bu uygulama devletin bir tür iç borçlanmaya gitmeden gerekli kaynağı temin etmesi olarak da düşünülebilmektedir. Muaccele ayrıca askeri sınıf elinde biriken sermayeyi modern iktisat politikaları nezdinde kamu maliyesine de çekmek anlamına gelmekteydi. Trabzon gümrüğünün gelirleri arasında vergiler ön sırada yer almaktadır. Mukataa için ise malın kıymeti üzerinden yüzde hesabı ile vergi toplanırdı.26 Mesela İstanbul gümrüğüne kıyasen Rumeli ve Kırım taraflarından Trabzon gümrüğüne gelen mallar için Müslümanlardan %1 akçe gayrimüslimlerden de %4 akçe malın kıymeti üzerinden gümrük vergisi yanında birer akçe de zarar-ı kassabiye alınırdı.27 İstanbul başta olmak üzere İzmir, Selanik, Edirne ve Trabzon limanlarına gelen

23 TŞS, No: 1835, s. 10. 24 Murat Çizakça, İş Ortaklıkları Tarihi, Tarih Vakfı Yurt Yay., İstanbul. 1999, s. 124. 25 Bkz. Mehmet Genç, “Mâlikâne”, DİA, c. 27, TDV Yay., Ankara 2003, s. 516-518. 26 M. T. Gökbilgin, a.g.m., s. 298-306. 27 BOA, Cevdet-Maliye, No: 21567. Bu oranlar gümrüğe gelen tüccarların Müslüman ve gayrimüslim olmalarına göre belirlenmekte olup kanun-ı kadim üzere alınacak vergi oranları karadan ve denizden gelenler nezdinde belirlenmişti. Buna göre karadan gelen emtiadan %3, denizden gelenden %4, satılan ipeğin her batmanından 96 akçe, satılmayıp gümrükten geçen ipekten bac namıyla birer rub’ ve buğday, arpa, lazut vs. hububatın her birinin ikişer İstanbul kilesinden 1’er akçe, tuzun kilesinden 5’er akçe ve Gürcistan’dan gelen esirlerden de pençik vergileri alınırdı (TŞS, No: 1857, s. 99).

8 malların gümrükleri çıktıkları yerden değil vardıkları iskele veya şehirlerden alınıyordu.28 Malın çıktığı yerde tüccara malın miktar ve cinsini ihtiva eden bir ilmühaber verilir vardığı yerde vergisini ödeyerek bu durum ilmühabere işlendiğinden dönüşte ilk gümrük yetkililerine ibrazı yapılırdı.29 Trabzon gümrüğünden alınan vergi oranları da muhtemelen gelenekçiliğe30 bağlı devletin iktisat politikalarından hareketle XVI. yüzyılda hangi oranda ise XVIII. yüzyılda da aynı idi. O halde gümrük gelirlerindeki değişim gelip-geçen emtianın miktarıyla doğrudan ilişkiliydi. Padişah hasları içerisinde yer alan Trabzon şehrinin gelirleri içerisinde önemli bir yere sahip olan Trabzon iskelesi gümrüğü XVII. yüzyılda yıllık değer açısından değişkenlik arz eden bir görünüme sahiptir. Zira yüzyılın başında yüksek değerde olan gümrük mukataası Kazak saldırılarının başladığı dönemlerde büyük bir kayıp yaşayarak gerilemeye başlamıştır. Kazak tehlikesinin olmadığı yüzyıl ortalarına doğru gümrük gelirleri tekrar yükselmeye başlamış ve yüzyıl sonlarına yaklaştıkça belli bir seviyede kalmıştır. Buna göre Trabzon gümrüğü üç senede bir tahvil olmak üzere yılda toplam 608.400 akçeye kaledeki beşlü ağalarına iltizam olunmuştu.31 Bu miktarın 558.400 akçesi bağlı diğer kalemleriyle beraber Trabzon iskelesi gümrük mukataası geliri olup geri kalan 50.000 akçe de cizye geliriydi.32 Trabzon ve Sohum kalesinin içindeki camilerin her türlü giderleri,33 Trabzon kalesinin tamirleri34 yanında buradaki beşlüyan35 ile Sohum kalesindeki muhafızların aylıkları36 ve gümrükteki vazifelerin giderlerine ilaveten yıllara göre olağanüstü bazı harcamaların (savaş finansmanı gibi) giderleri de bu mukataa gelirinden karşılanırdı.37 Böylece gümrük mukataa gelirinden zaman zaman küçük oranlarda değişmekle birlikte

28 BOA, MAD, No: 9910, s. 21; BOA, MAD, No: 10490, s. 344; BOA, MAD, No: 9928, s. 159; Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlı-İngiliz İktisadî Münasebetleri I (1580-1838), Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara 1974, s. 63-64. 29 Mübahat S. Kütükoğlu, “Gümrük (Osmanlılar’da Gümrük), DİA, c. 14, TDV Yay., Ankara 1996, s. 263. 30 Bkz. Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, 9. Baskı, Ötüken Yay., İstanbul 2013, s. 44-46, 58-60. 31 BOA, MAD, No: 9855, s. 86-87; TŞS, No: 1854, s. 106. 32 TŞS, No: 1855,s. 72. 33 BOA, D. BŞM. TZG, Dosya No: 13, Gömlek No: 48; BOA, MAD, No: 9935, s.36. 34 TŞS, No: 1833, s. 80; BOA, D. BŞM. TZG, Dosya No: 1, Gömlek No: 87; BOA, Ali Emiri, Mehmet IV, No: 7023, 8086. 35 TŞS, No: 1897, s. 88; TŞS, No:1902, s. 116; TŞS, No: 1903, s. 160; TŞS, No: 1906, s. 74; TŞS, No: 1916, s. 98. 36 TŞS, No: 1898, s. 143. 37 BOA, D.BŞM. TZG, Dosya No: 1, Gömlek No: 87; TŞS, No: 1885, s. 132, 138; BOA, MAD, No: 9924, s. 338; BOA, D.BŞM, Dosya No: 3491, Vesika No: 38.

9 yaklaşık 397.500 akçe kale beşlülerinin aylıklarına,38 169.980 akçe emekli ve duagüyana39 19.000 akçe kale topçularının aylıklarına tahsis edilerek geriye kalan 21.920 akçe de hazineye gönderilirdi.40 1695’te gümrük işletim sistemi malikâneye dönüştürüldüğünde artık işletmeyi devralan müteşebbis hayat boyu mukataanın idaresini de sağlamaktaydı. Kayd-ı hayat şartıyla işletilen gümrük mukataası bundan sonra uzun bir dönem belirli kişilerin yönetimine geçmiş ve mutasarrıf olarak isimlendirilen bu işletmeciler mültezimlere oranla bulundukları bölgede daha fazla bir güç sahibi olma aşamasına gelmiştir. Devletin hazinesine hızlı zamanda daha fazla nakit girdisini sağlayan bu uygulama bir öncekindeki gibi maliyenin çeşitli masraflarının yerinde ödenmesini de devam ettiriyordu. İşletim sistemindeki bu farklılık mukataanın devlete ödenecek mal miktarında da yani devletin gümrük mukataa değeri olarak belirlediği miktarda da bir artışı öngörmekteydi. Zira bu tarihten sonra 1701 yılına kadar Trabzon gümrük mukataasının geliri veya Osmanlı maliyesinin tabiriyle asl-ı malı 700.000 akçeye çıkmıştı.41 1701’in sonlarında ise yine önceki dönemlere uygun olarak gümrük mukataası iskele gümrüğü, ihtisâb, dellâliye, şemhâne ve Trabzon kalesi beşlüyan ağalığı ile 800.000 akçe yıllık değere sahip olmakla beraber buna 200.000 akçe değerindeki Gönye iskelesi gümrük mukataası da eklenerek toplam 1.000.000 akçe değerindeydi.42 Bu tarihten sonra vilayetteki çeşitli gelir kaynaklarının da eklenmesi ve çıkarılmasıyla Trabzon gümrük mukataasının gelirinde küçük oranda değişiklikler gözlenmiştir. 1702’de 802.000 akçe olan gümrük mukataası 276.120 akçelik Gönye gümrük mukataasının eklenmesiyle toplamda yıllık 1.078.120 akçe üzerinden ihale edilmişti.43 1703’te mukataanın toplam değeri 1.019.000 akçeydi.44 1704’te Gönye gümrüğüyle birlikte yıllık toplam 1.008.000 akçe üzerinden Trabzon gümrüğü ihale edilmişti.45 1711 yılına kadar hemen hemen bu değerler üzerinden işletilen Trabzon gümrük mukataası bu tarihte 200.000 akçe değerindeki Gönye gümrük mukataasının ayrılmasıyla yılda yaklaşık 800.000 akçe civarında değer üzerinden ihaleye verilmişti.46 Ek gelirlerle yaklaşık 809.000 akçe olan Trabzon gümrük mukataasına

38 BOA, D.BŞM. TZG, Dosya No: 1, Gömlek No: 91. 39 TŞS, No: 1853, s. 116. 40 TŞS, No: 1856, s. 38. 41 TŞS, No: 1866, s. 68. 42 TŞS, No: 1866, s. 78. 43 TŞS, No: 1866, s. 8. 44 TŞS, No: 1867, s. 107. 45 TŞS, No: 1868, s. 99. 46 TŞS, No: 1871, s. 93.

10

1717’de hazine tarafından 12.000 akçe zam yapılarak 821.000 akçe değere yükseltilmişti.47 1728 yılına kadar yıllık aynı değerde kalan gümrük mukataasına bu yılda dellâliye gelirine 3.000 akçe zam yapılarak 824.000 akçeye yükseldi.48 1737 itibariyle gümrük mukataasına 60.000 akçe değerindeki Trabzon keten bezi mukataası eklendi ve toplam yıllık değer 884.000 akçe oldu.49 Trabzon gümrük mukataasının değeri 1742’ye kadar bu rakamlarda seyretti. 1742’de 60.000 akçe olan keten bezi damga mukataası Trabzon gümrük mukataasından çıkarılıp hazineden de 24.000 akçe zam yapılarak yüzyılın yarısına hatta 1776’ya kadar toplam 848.000 akçe değerinde kalmıştır.50

Sonuç

Görüldüğü üzere Trabzon, limanı konumuyla tarihi süreçten beri stratejik bir öneme sahip olagelmiştir. Bu sayede ticari üstünlüğe de sahip olan Trabzon, Osmanlıların gelir kaynaklarını değerlendirmesi yönünde başta gümrük iskelesi olmak üzere ona bağlı çeşitli vergi kaynaklarının birleşimiyle 16. yüzyıldan itibaren önemli işletim alanlarına sahip oldu. Öncelikle Trabzon gümrük mukataası olarak idare edilen gelir kaynağı 1650 yılından itibaren “ber-vech-i iltizam” ibaresiyle mültezimler aracılığıyla başlangıçta bir yıllığına olmak üzere en çok üç yıllığına işletime verilmiştir. 1695 yılı devletin birçok alanda özellikle savaşların erittiği malî kaynakların finanse edilmesi ve açıkların kapatılması için gelir kaynağı aradığı bir dönemde tüm gelir kaynaklarının idaresi üzerinde değişiklik yapıldı. Buna göre Trabzon gümrük mukataası artık belirli sürelerle değil de “kayd-ı hayat” şartıyla müteşebbislere verilmeye başlandı. Malikâne uygulamasıyla hem devlet hem de müteşebbisler gelir oranlarını artırmışlardır. Zira 17. yüzyılda Kazak saldırıları sonrası büyük bir düşüşle 500.000 akçe seviyelerinde olan gümrük mukataasının yıllık geliri ancak 600.000 akçe seviyelerine gelmiş 1695’teki malikâne uygulaması sonrası önemli bir artışla önce 700.000 akçe ve 18. yüzyılın ortalarına doğru 800-840 bin akçe arasında değişiklik göstermiştir. Devlet bu uygulamayla hazineye önemli miktarda finans girişini başarmış ise de taşrada bu tür işletmeleri alanlar nezdinde farklı sosyal düzenin ortaya çıkmasına da zemin hazırlamıştır. 1650 itibariyle Trabzon gümrük mukataasının işletimi bilhassa

47 BOA, D.BŞM, No: 1433, s. 1-4. 48 BOA, MAD, No: 10712, s. 99. 49 BOA, Ali Emiri, Mahmud I, No: 13017; BOA, D. BŞM, Dosya No: 3491,Vesika No: 113. 50 TŞS, No: 1907, s. 185.

11 devlet görevlileri arasından belirlenirken malikâne uygulamasından sonra bunda da önemli değişiklikler görülmüştür. Malikâne öncesi gümrük işletimi daha çok Trabzon Kalesi beşlü ağalarına verilirken, malikâne sonrası gerek devlet bürokrasisinde gerekse bölgede etkin nüfuz yapısına sahip olan kişilerin işletimine verilmiştir. Bu durum işletme üzerinde bir tecrübe ve bilgi birikimini gerekli kılsa da kazançları itibariyle güçlü yapıların da ortaya çıkmasını sağlamıştır. Gerçi malikâne uygulaması öncesinde de işletme alanındaki tecrübe birikimine dayalı olarak aynı müteşebbislerin aralıkla da olsa işletmeyi devir aldığını görmekteyiz. Burada devletin ön planda tuttuğu aslında kişi üzerinden ziyade belirli yıllar ölçüsünde antlaşmaları yaparak yenisi üzerinden artışları sağlamak yönünde gelir kaynağını yıllara göre revize edip elde edilecek vergi vs. kaynaklara bağlı işletimi sağlamaktı.

Kaynakça

Arşiv Kaynakları

BOA, Ali Emiri, IV Mehmet, No: 6657 BOA, Ali Emiri, Mahmud I, No: 13017 BOA, Ali Emiri, Mehmet IV, No: 7023, 8086. BOA, Cevdet-Maliye, No: 21567. BOA, D. BŞM, Dosya No: 3491, Vesika No: 38, 113. BOA, D. BŞM, Dosya No: 3684, Vesika No: 108. BOA, D. BŞM, No: 1433. BOA, D. BŞM. TZG, Dosya No: 1, Gömlek No: 86, 87, 91. BOA, D. BŞM. TZG, Dosya No: 13, Gömlek No: 5, 48, 106, 107, 109. BOA, İbnülemin Maliye, No: 12147. BOA, MAD, No: 9855, 9910, 9913, 9916, 9924, 9928, 9935, 10490, 10712. TŞS, No: 1832, 1833, 1835, 1853, 1854, 1855, 1856, 1857, 1859, 1866, 1867, 1868, 1871, 1885, 1897, 1898, 1902, 1903, 1906, 1907, 1916, 1917, 1919,

Basılı Eserler

AKGÜNDÜZ Ahmet, Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri, c. 6, Osmanlı Araştırmaları Vakfı Yay., İstanbul 1993. AYGÜN Necmettin, Trabzon Gümrüğü 1750-1800, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1997. ÇİZAKÇA Murat, İş Ortaklıkları Tarihi, Tarih Vakfı Yurt Yay., İstanbul. 1999.

12

GENÇ Mehmet, “İltizam”, DİA, c. 22, TDV Yay., Ankara 2000, s. 154-158. GENÇ Mehmet, “Mâlikâne”, DİA, c. 27, TDV Yay., Ankara 2003, s. 516-518. GENÇ Mehmet, “Mukâtaa”, DİA, c. 31, TDV Yay., Ankara 2006, s. 129-132. GENÇ Mehmet, “Osmanlı Devletinde İç Gümrük Rejimi”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, c. III, İletişim Yay., İstanbul 1985, s. 786-791. GENÇ Mehmet, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, 9. Baskı, Ötüken Yay., İstanbul 2013. GÖKBİLGİN M. Tayyib, “XVI. Yüzyıl Başlarında Trabzon Livası ve Doğu Karadeniz Bölgesi”, Belleten, XXVI/102 (1962), s. 293-337. İNAN Kenan, “Kadı Sicillerine Göre Trabzon’da Beşlü Taifesi (1648- 1658)”, XIV. Türk Tarih Kongresi, 9-13 Eylül 2002, c. II, I. Kısım, TTK Yay., Ankara 2005, s. 397-411. KÖSE Osman, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması, TTK Yay., Ankara 2006. KÜTÜKOĞLU Mübahat S., “Gümrük (Osmanlılar’da Gümrük), DİA, c. 14, TDV Yay., Ankara 1996, s. 263-268. KÜTÜKOĞLU Mübahat S., Osmanlı-İngiliz İktisadî Münasebetleri I (1580- 1838), Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara 1974. LOWRY Heath W. ve EMECEN Feridun, “Trabzon”, DİA, c. 41, TDV Yay., İstanbul 2012, 296-301. ÖZCAN Abdülkadir, “Serhad Kulu”, DİA, c. 36, TDV Yay., İstanbul 2009, s. 560-561. SAHİLLİOĞLU Halil, “Emîn”, DİA, c. 11, TDV Yay., İstanbul 1995, s. 111-112. Süleyman Sûdî, Defter-i Muktesid, (haz. Mehmet Ali Ünal), Fakülte Kitabevi, Isparta 1996. TURAN Şerafettin, “Karadeniz Ticaretinde Anadolu Şehirlerinin Yeri”, Tarih Boyunca Karadeniz Kongresi Bildirileri, (haz. Mehmet Sağlam vd.), 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yay., Samsun 1988, s. 147-158.

13