Osmanli Devrinde Anadolu'da Oğuz Boylari
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
OSMANLI DEVRİNDE ANADOLU'DA OĞ UZ BOYLARI FARUK DEM İ RTAŞ Osmanlı devrinde Anadolu'da ya şıyan Türk aşiretleri aras ında biz- zat bu aşiretleri meydana getirmi ş bulunan Oğuz boylarını rı adları nı taşı yan muhtelif kabilevi mahiyetlerde te şekküllere rastgelinmektedir. Nitekim bu Oğuz boy ad ın ı taşıyan teşekküllerden Kay boyuna men- sup bulunanlar hakkı nda ayr ı bir yaz ı haz ırlam ış ve orada bu Kay ı unsurlar ının ait oldukları kabilenin tarihi hayatiyle Anadolu'nun iskân tarihindeki rolünde ne gibi mânalar ta şıdıkları n ı göstermeğe çal ışmıştık. Bu yaz ımızda ise Türk edebiyat ı nı n büyük üstad ı Fuzülrnin Bayad'ı n- dan başlıyarak Karkın boyuna kadar olan Bozoklu Oğuz kabilelerinin yine adı geçen devirde, fakat bilhassa XVI. ve XVII. as ırlarda Ana- dolu'da ya şıyan teşekkülleri hakk ında malûmat verme ğe çalışacağı z. ( Bak ı nız : Osmanlı devrinde Anadolu'da Kay ılar, Belleten, say ı : 47 ). Akkoyunlular' ın Bayındzr'ından başlıyarak Selçuklular' ın Kınık boyunda nihayet bulan Uçoklu kabilelerin te şekkülleri (Belleten'in bunu taki- bedecek olan say ısında) ayr ıca görülecektir. Ş u halde mevzu iki k ısım halinde ele al ınmış bulunuyor ki, bunda ne ameli bir kolayl ık ve ne de tarihi bir şarta riayet mevzuubahis de ğildir. Yaln ız daha hususi bir sebep olmadığı için yaz ımızda, görüldü ğü gibi Oğuz kabile nizam ına riayet olunmuştur. Konumuzun esas kaynaklar ını, Osmanl ı imparatorlu ğunun zengin ve çeşitli arşiv malzemesi te şkil etmektedir. Bu ar şiv materyalleri ara- sında bilhassa büyük bir k ısmı XVI. asra ait bulunan arazi ve nüfus (maliye) tahrir defterlerinin bu mevzuun ele al ınması nda en mühim rolü oynad ığını burada belirtmek laz ımdır. Bu itibarla mevzuun muh- teviyatında umumiyetle defterlerden elde etmi ş olduğumuz bilgiler hâkim bulunmaktad ır. Yine Osmanl ı arşi yine ait, bir k ısmı neşredilmiş bulunani mevzuumuzla ilgili müteferrik vesikalar, yaz ımızı n ikinci esasl ı kaynağını teşkil ediyor. Arşiv dışında olan tarihi ve di ğer sahalardaki eserlere gelince, bunlardan mevzuda mühim hususiyetler meydana getirecek bilgiler elde edilmi ş olduğu akla gelebilir. Fakat yaz ı mızda bu çeşit kaynaklardan hemen hiç fay dalanmam ış bulunuyoruz ki, bunu biraz da tabii kar şılamak gerektir. Çünkü, Türk göçebe te şekküllerinin Anadolu'da siyasi bir unsur halinden ç ıkmış bulundukları devirlerde bu A. U. D. T. C. F. Dergisi F. 21 • 322 FARUK DEM İRTA Ş arşiv dışında kalan eserler onlardan ne şekilde bahsedebilirlerdi? Görü lüyor ki yaz ımı z, tamamiyle ar şiv kaynaklar ı sayesinde meydana gele- bilmiştir. Konumuzun esasını teşkil eden arşiv malümat ı, Oğuz etnolojisinde ve Anadolu'nun iskân tarihinde mühim rnânâlar ta şımaktadır. Fakat zikredilen bu mühim mevzular ın henüz esasların ın dahi ortaya konma- mış oldu ğu bir devirde bu ar şiv kaynaklarından elde edilen bilgilerden sadece bahisle iktifa edilmesinde arzu edilen gaye ve maksad ın hâsıl olamıyacağı da bedihi idi. Bu sebeple bu hususu gözönüne alarak bu bilgilerin Türk tarih ve etnolojisiyle Anadolu'nun iskân tarihinde ne gibi bir kıymefi haiz bulunduklar ını da göstermeğe çalıştık ki, bu bizim için oldukça zahmetli ve h ırpalay ıcı bir mesai olmuştur. Esasen evvelce edinilmiş istikrarl ı bilgileri olmayan ve bu sebeple henüz bir mevzu haline gelmemiş bulunan bâkir bir sahada bu şekilde bir mesaiye giriş- menin ne kadar yorucu ve üzücü şartlara mütevakk ıf bulunduğu malûmdur. IL BAYAD Osmanlı devrinde, bilhassa XVI. ve XVII. as ırlarda Anadolu'da ehemmiyetli te şekküllerine rastlanan Oğuz kabilelerinden birisi de Ba- yadlar'dır. Hemen tamamiyle Anadolu'nun do ğu ve güney bölgelerin- deki Türkmen grubu aras ında yaşıyan Bayadlar, bu grubu meydana getiren Halep Türkmenleri, Dulkad ırlı ve Bozulus gibi başlıca üç ile dahil bulunuyorlar. 1. Haleb Türkmenleri Bayad' ı Haleb Türkmenlerine dair Kanuni devrinde yaz ılmış en eski defter- de; bu ilin üçüncü boyu (Tâife) olarak zikredilen Bayadlar, yirmi oymak (ceırdiat)'tan müteşekkildir °. Defterde bunlar ın birincisi olarak zikredilen, Cemaat- ı Ordu-yı Halil Bey b. Bozca oymağını n gerek taşı- dığı addan ve gerek kabilevi yap ılış bakımından ad ını aldığı Halil Beyi'n aile efrad ından meydana geldi ği ve aristokratik bir mahiyet arzetti ği anlaşılıyor. Filhakika, bu oyma ğın adı aras ında geçen ordu kelimesinin, tabii eski ve bugünkü manalariyle ilgili olarak bilhassa siyasi sahada rol oynam ış Türkmen aristokrasisinin aile ve akrabas ım ifade mahiyetinde bir mânâ alm ış olduğu hakkında defterlerde, bu gör- düğümüz gibi daha birçok misallere tesadüf edilmektedir 2. Diğer taraf- tan esasen yirmi dört evden ibaret olan bu cemâattan 12 ki şinin beg unvanını taşıması, onun aristokratik mahiyette bir aile oyma ğı olduğunu pek güzel ifade etmektedir. Defterde bu beg unvanı nı taşıyan şahıslar- dan ikisinin bu aile oymağına adını vermi ş olan Halil Bey'in karde şi ve amcasj olduklar ına işaret edilmektedir. Yine defterde Halil Bey'in babası olarak gösterilen Bozca ile Memlükler devrinde Simali Suriye'- deki Türkmen boylarından birisi olan Bozcalular arasında 3 bir münasebet o OSMANLI DEVRİNDE ANADOLU'DA OĞ UZ BOYLARI 323 tesisine şimdilik bir imkân bulam ıyoruz. Yaln ız bildiğimiz tek şey Haleb Türkmenleri aras ındaki Bayad kolunun XVI. asr ın ilk yarısında Bozca ailesi taraf ından idare edilmiş olduğudur. Fakat bu zikredilen asr ın ikinci yarısı için aynı şeyi söylemek kabil olmuyor. Çünkü, bu devre ait defterlerimiz art ık bu boy beyi ailesinden bahsetmemektedirler. Şüp- hesiz bu hâdise Osmanl ı devletinin Türk göçebe unsurun ıın siyasi mahiyet ve hususiy etini kuvvette muhafa etti ği bölgelerde yeni bir nizamı tatbik etmi ş olmasiyle ilgilidir. Defterde bu Bayad boy beyi ailesi oymağı ndan sonra bu te şekkülün en büyük oymak"' olan Pehlivanlı cemaati zikrediliyor. Defterimizin yaz ılmış olduğu zamanda yani Kanuni devrinin ilk yıllarında 268 nüfusdan ibaret olan bu oymak, yine o zaman ad ını taşidiği Pehlivan'ın torunu Davud Kethüda karde şleri Hacı Süleyman ve Sentemür (Esentemür ?)'ün men şur sahibi oldukları ve on- ların oğullarının da Sipahiıdde bulundukları kaydedilmektedir. Bu menşurların, bu oymak kethüda ailesine Memlük devleti taraf ından verilmiş olduğu hakkında izahat vermeğe ihtiyaç yoktur. Oyma ğın nü- fusu, Kanuni devrinin ilk y ıllarını müteakip zamanlarda da artmakta devam etmiş ve bu sebeple bu cemâat muhtelif şubelere ayr ılmak mec- buriyetinde kalm ıştır. Kanuni devrinin ortalar ında 505 vergi nüfusuna malik bulunan Pehlivanlı cemaatinin .' nüfusu ayn ı devrin bitiminden birkaç yıl sonra 787 ki şiye yükselmiştir 5. Oyma ğın mühim bir kısmı da Haleb Türkmenlerinin Sivas' ın cenup taraflar ına (Yeni il) yayla ğa çıkan teşekkülleri aras ında bulunuyordu ki, bu şube, XVI. asrın sonlarında aynı yerlere yayla ğa çıkan Çaiaşh ve Ali Beyli cemaatlarını kendisine 0. tabi k ılmıştı Bu oymak bir taraftan nüfusunun mütemadiyen artmas ı neticesinde, di ğer taraftan boya tâbi olan di ğer oymakları da kendisine tâbi kılmak suretiyle XVII. asırda büyük bir te şekkül haline gelmi ştir. İşte, bu Bayad oymağı nın gerek nüfusu ve gerek kabilevi bünye ve teşkilâtında husule gelen inki şaf, onun Kâtip Çelebi'nin yeni Türkman- ı Haleb boyları hakk ında tanzim etti ği listesinde 7 yer almas ına sebep olmuştur. II. Viyana muhasaras ı ndan sonra Avusturya ve müttefikleri ile yapmakta oldu ğu mücadelelerde a ğır kay ıplara uğrıyan devlet, bu kayıplarını telafi hususunda Anadolu'daki a şiretlerden de istifade etme ğe karar vermi ş ve hattâ bu seferlere i ştirakleri kararla ştırılan aşiretler hakkında bir de defter tanzim edilmi ştir. Bu deftere göre bizim Pehli- yanlı oymağı da muhtelif beylerin kumandas ında olarak ad ı geçen sefere i ştirake memur edilmi ştir 8. Burada bu beg unvaniyle zikredilen şahı sların aslında beg ailesine değil, bir kethüda ailesine mensup olduk- ları yukarıda vermiş olduğumuz malümattan anla şıl ır. Oymağı n, bu 1101 senesi seferine i ştirake memur edilmesinden sonraki senelerde Yeni il'de Mamalu ve Cirid aşiretleriyle birlikte karga şalıklar çıkarm ış bulundukları haber verilmekte 9 ve bat ıl ı seyyahlar ın ifadelerine nazaran daha sonralar ı Bozok mıntakasına gelerek orada sakin olmaya ba şla- dıkları anlaşılmaktadır 10. 324 FARUK DEM İ RTA Ş Bayad oymakları ndan burada bahsedebilece ğimiz diğer birisi de Reyhanl ı aşiretidir. Kanuni devrinde 26 vergi nüfusundan müte şekkil küçük bir oymak halinde bulunan bu cemaat, asr ın ikinci yar ısı nda 112 vergi nüfusuna yükselmiştir. Di ğer taraftan 93 evlik bir şubesi de ayn ı devirlerde Sivas' ın cenubundaki Yeni il'de yaşamakta idi. Bir taraftan nüfusunun mütemadiyen artmas ı, diğer taraftan baz ı oymakların kendisine iltihak etmesiyle bu oymak, müteakip as ırlarda Pehlivanlı aştreti gibi büyük bir te şekkül mâhiyetini almıştır. XVIII. asrı n ortalarında müstakil bir hale gelmi ş bulunan bu aşiret, yaz ın kendisine tâbi cemaatlerle Rum'da (Sivas) yaylamakta ve k ışın da Haleb civarında Erihâ ovas ı nda k ışlamakta idi ". Bu a şiretten bahse- den bat ılı bir seyyah, nüfusu hakk ı nda 3000 rakam ın' Nermekte- dir '2. Yine ayn ı seyyah ona tâbi oymaklar hakk ı nda da malümat veri- yor. Bu malümattan anla şılı yor ki, Reyhanlı aşireti di ğer teşekküllere mensup baz ı oymakları da kendi tâbiiyeti alt ına alm ıştır. XIX. asr ın sonlarına doğru güney Anadolu'daki aşiretleri devlet otoritesi alt ı na almak ve onlar ı yerleştirmek gayesiyle te şkil edilen Fırka-i Islahiye'nin sivil komiserliğini yapmış olan Cevdet Paşa, Ma' ruzat'ında bu kuvvetin harekât ve faaliyetinden bahsederken Reyhanl ı aş1reti hakk ında da malümat vermektedir. Bu malûmata göre, Reyhanl ı aşireti F ırka-i Islâhi- ye'ye karşı gelmemiş, bilâkis onun yan ında yer alarak, gerek Gâvur Da ğları'nda ve gerek Kozan o ğulları üzerine yap ılan harekatta mühim hizmetler görmü ştür 13 . Fırka-i Islahive'nin harekat ın' tatil etmesini mü- teakip Cevdet Pa şa'n ı n teşebbüsiyle bu aşiret Amik ovas ındaki kışla- ğı nda iskân ettirilerek Reyhanl ı kasabas ı tesis olunmuş ve boybeyisi Mürsel oğlu Mustafa Bey'e de pa şalık rütbesi verilmiştir 14 .