ovns uıspv ıamoAagaA nmâ)mvTHvSıavd İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ...... 7

PADİŞAHLAR...... 9 SULTAN OSMAN GAZİ...... 10 SULTAN GAZİ...... 13 SULTAN MURAD HÜDAVEN DİGAR...... 15 SULTAN YILDIRIM BAYEZİD...... 17 SULTAN MEHMED ÇELEBİ...... 19 SULTAN II. MURAD...... 21 FATİH SULTAN MEHMED...... 23 SULTAN II. BAYEZİD...... 26 YAVUZ SULTAN SELİM...... 28 KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN...... 32 SULTAN II. SELİM...... 35 SULTAN III. MURAD...... 38 SULTAN III. MEHMED...... 41 SULTAN I. AHMED...... 44 SULTAN I. MUSTAFA...... 47 SULTAN II. OSMAN (GENÇ)...... 50 SULTAN IV. MURAD...... 53 SULTAN I. İBRAHİM...... 56 IV. MEHMED...... 59 SULTAN II. SÜLEYMAN...... 62 SULTAN II. AHMED...... 64 SULTAN II. MUSTAFA...... 66 SULTAN III. AH M ED...... 68 SULTAN I. MAHMUD...... 71 SULTAN III. OSMAN...... 73 SULTAN III. MUSTAFA...... 76 SULTAN I. ABDÜLHAMİD...... 79 SULTAN III. SELİM...... 82 SULTAN IV. MUSTAFA...... 85 SULTAN II. MAHMUD...... 87 SULTAN I. ABDÜLMECİD...... 90 SULTAN ABDÜLAZİZ...... 93 SULTAN V. MURAD...... 96 SULTAN II. ABDÜLHAMİD...... 99 SULTAN V. MEHMED REŞAD...... 102 SULTAN VI. MEHMED VAHDEDDİN...... 105

DEVLET ADAMLARI/ŞAİR VE YAZARLAR...... 109

ABDULHAK HAMİT TARHAN (1882-1937)...... 110 ABDURRAHMAN GAZİ (7-1329)...... 113 AHMED MİTHAT EFENDİ (1844-1912)...... 114 AHMED VEFİK PAŞA (1823-1851)...... 117 AHMET RASİM (1865-1932)...... 119 AKŞEMSEDDİN (1390-1459)...... 122 ALİ ŞÎRNEVAÎ (1441-1501)...... 124 BÂKİ (1526-1600)...... 126 BALTACI MEHMED PAŞA (1662 -1712)...... 129 BARBAROS HAYREDDİN PAŞA (1478-1546)...... 130 (1459-1495)...... 133 CENÂB ŞAHABETTİN (1870-1934)...... 136 CEZAYİRLİ HAŞAN PAŞA...... 139 ÇORLULU ALİ PAŞA...... 141 DADALOĞLU (1787-186?)...... 143 EBUSSU'ÛD EFENDİ (1490-1574)...... 147 ENVER PAŞA (1880-1922)...... 149 ERZURUMLU EMRAH (?-1854?)...... 1... 151 ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI EFENDİ...... 154 EVLİYA ÇELEBİ (1611-?)...... 156 FUZÛLÎ (1480/1490-1556)...... 159 GAZİ OSMAN PAŞA (1832-1900)...... 163 HALİDE EDİP ADIVAR (1884-1964)...... 166 HALİT ZİYA UŞAKLIGİL (1867-1945)...... 169 HAMMAMİZADE İSMAİL DEDE EFENDİ...... 172 HEZARFEN AHMED ÇELEBİ (1609-1640)...... 177 HOCASÂDEDDÎN EFENDİ (1536-1599)...... 179 HÜRREM SULTAN (1506-1558)...... 181 İBRAHİM MÜTEFERRİKA (1674-1745)...... 183 MUSİKİMİZİN PİRİ: ITRİ (1640/1650-1712)...... 185 KARACAOĞLAN (16067-1680?)...... 189 KATİP ÇELEBİ (1608-1656)...... 193 KEÇECİZADE İZZET MOLLA (1785-1829)...... 196 KOCA RAGIP PAŞA (1698-1763)...... 198 KÖROĞLU (16. yy)...... 200 KÖSEM SULTAN (1590-1651)...... 203 MEHMED CELÂLEDDİN DEDE EFENDİ...... 205 MEHMET AKİF ERSOY (1873-1936)...... 207 MEHMET RAUF (1874-1931)...... 212 MERZİFONLU KARA MUSTAFA PAŞA (1634/1635-1683).... 216 MİMAR SİNAN (1490-1588)...... 218 MUALLİM NACİ (1850-1893)...... 221 NAMIK KEMAL (1840-1888)...... 223 NEDİM (1681-1730)...... 227 NEF'İ (1572-1635)...... 231 ÖMER SEYFETTİN (1884-1920)...... 235 PİRİ REİS (1475-1555)...... 238 RECAİZADE MAHMUD EKREM (1847-1914)...... 241 RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI (1869-1949)...... 243 SADULLAH PAŞA (1838-1890)...... 248 SAİD HALİM PAŞA (1863-1921)...... 250 ŞEYDİ ALİ REİS (1498-1562)...... 252 SEYRANİ (1807-1866)...... 255 ŞEYH BEDREDDİN (1368-1420)...... 258 ŞEYH EDEBALİ (1206-1326)...... 260 ŞEYH GALİB (1757-1799)...... 264 ŞEYHÜLİSLAM YAHYA EFENDİ (1553-1644)...... 267 ŞİNASİ (1826-1871)...... 269 TALAT PAŞA (1874-1921)...... 273 TEVFİK FİKRET (1867-1915)...... 276 ULUBATLI HAŞAN (1428-1453)...... 280 YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958)...... 282 ZEKÂÎ DEDE EFENDİ...... 285 ZİYA PAŞA (1825-1880)...... 287 OSMANLI BÜYÜKLERİ ALBÜMÜ...... 290

KAYNAKÇA...... 303 OsmanlI'nın 100 Biiyiiğü DUnya'nın 100 Büyüğü

600 yıl boyunca dünyaya adaleti, merhameti, kardeşliği ve erdemli yöneticiliği öğreten Osmanlı Cihan Devleti, kaoslardan bir türlü çıkamayan dünyamız için hâlâ umut ışığı olmaya devam ediyor. Osmanlı Döneminin uygulamaları sosyal devlet alanında mükem­ melliğe ulaşmış örnekleriyle doluyken günümüzde ortaya konan en mükemmel yönetim şekilleri dahi Osmanlı'nm ihtişamlı çözümlerini gerçekleştirememektedirler. İnsanı hayatın merkezine koyarak merhametli ve adil bir yönetim sistemini benimseyen Osmanlı, aynı zamanda kış aylannda dağlarda­ ki kurtlann aç kalmaması için vakıflar kuracak kadar da hayvana, toprağa, canlıya merhametle yaklaşan bir yönetim anlayışı ile üç kıtaya hükmediyordu. Böylesine bir sistemin uygulayıcıları olan Osmanlı Cihan Devle­ tinin padişahları, devlet adamları, şairleri, yazarları, sanatçıları hep aynı ruhla yoğrulmuş, hep aynı anlayışla donatılmış gönül erleri olarak insanlığa hizmet etmişlerdir. Bugünün gözlüğü ile baktığımızda eksiklik ya da kusur olarak gö­ rülen yönetim zaaflarının Osmanlı'nm hüküm sürdüğü zamanların bakış açısıyla değerlendirirsek çok farklı anlamlar taşıdığını görebili­ riz. O yüzden Osmanlı'nm basiretli insanları olarak görebileceğimiz bu insanları kendi dönemlerinin perspektifi ile değerlendirmemiz gerekmektedir. "100 Osmanlı Büyüğü" çalışmamız, Osmanlıya değer katmış erdemli insanların çok az bir kısmını sizlerin dikkatine sunuyor. 8 Adem Suad

Osmanlı dönemi boyunca yetişmiş ve o güzel gayelere hizmet etmiş binlerce devlet adamı, şair, yazar, sanatçı arasından seçtiğimiz bu isimler diğerlerinin erdemli duruşlarına birer örnek teşkil edecek şahsiyetlerdir. Osmanlı'nm 100 büyüğü demek aynı zamanda Dünya'nın 100 bü­ yüğü demektir. Çünkü Osmanlı 600 yıl boyunca dünyanın en güçlü devleti olarak uçsuz bucaksız bir coğrafyada dünyaya şefkati, erdemli­ liği, merhameti, adaleti öğretmiştir. İş o aşk coğrafyasında at koşturan kahraman insanlar topluluğuna hiçbir ayrım yapmamaksızın, tüm fert­ lerine rahmet diliyor, insanlık ve medeniyet ailesi olarak şükranlanmızı sunuyoruz... PADİŞAHLAR SULTAN OSMAN GAZİ

Babası: Ertuğrul Gazi Annesi: Hayme Doğumu: Söğüt, 1258 Ölümü: , 1326 Saltanatı: 1281- 1326 11 Osmanlı Padişahları ve Büyükleri

Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Gazi uzun boylu, yu­ varlak yüzlü, esmer tenli, ela gözlü ve kalın kaşlıydı. Omuzları ara­ sı oldukça geniş, vücudunun belden yukarı kısmı aşağı kısmına oranla daha uzundu. Davudi bir sesi vardı. Sözünü kimseden esir­ gemezdi. İkna edici konuşurdu ve sevimli idi. Başına kırmızı çuha­ dan yapılmış Çağatay tarzında Horasan tacı giyerdi. İç ve dış elbi­ seleri geniş yenliydi. Kaftanının yakası boldu. Kıyafetlerini giydiği­ nin ertesi günü yoksullara verirdi. 1 akçelik ilk vergiyi koyduğu kaynaklarda kayıtlıdır. Babası Ertuğrul Gazi'nin vefatından sonra, gözüpek ve mertliği, ahlakı ve meziyetleri ile aşiret, kavim ve kabileye baş olacak liderlik vasfına sahip olduğundan bu göreve getirildi. Cesareti ve kahraman­ lığından ötürü ona "Kara Osman Bey" lakabı takılmıştı. Ata binmek­ te ve her türlü silahı kullanmakta çok üstündü. Devlet işlerini daima dikkatle planlar ve hiçbir şeyi tesadüfe bırakmazdı. Bu da O'nun daima başarılı olmasını sağlardı. Çok cömertti, sofrasına hiç ayırım yapmadan, çevresindeki herkesi davet ederdi. Osman Gazi değerli bir devlet adamıydı. Dürüst, tedbirli, cesur, cömert ve adaletliydi. Fakirlere yedirip, giydirmeyi çok severdi. Üze­ rindeki elbiseye kim biraz dikkatlice baksa, hemen çıkartıp ona hedi­ ye ederdi. Her ikindi vakti evinde misafir olanlara ikramda bulunur, ziyafet verirdi. Osman Gazi, 1281 yılında Söğüt'te Kayı Boyu'nun yö­ netimine geçtiğinde henüz 23 yaşındaydı. Ata binmekte, kılıç kullan­ makta ve savaşmakta çok ustaydı. Aşiretin ileri gelenlerinden Ömer Bey'in kızı Mal Hatun ile evlendi ve bu evlilikten ilerde Osmanlı Devleti'nin başına geçecek olan oğlu Orhan Gazi dünyaya geldi. Osman Gazi, Ahi Şeyhlerinden Edebali'nin görüşlerine değer ve­ rir ve ona saygı duyardı. Sık sık Şeyh Edebali'nin Eskişehir Sul- tanönü’ndeki dergâhına gider ve misafir kalırdı. Osman Gazi bir gece Şeyh Edebali'nin dergâhında misafirken, bir rüya gördü. Sabah olun­ ca hemen Şeyh Edebali'ye koşup, ona şöyle dedi: "Şeyhim, rüyama girdiniz. Göğsünüzden bir ay çıktı. Yükseldi, yükseldi, sonra benim koynuma girdi. Göbeğimden bir ağaç büyümeye başladı. Büyüdü, ye­ şillendi. Dal, budak saldı. Dallarının gölgesi bütün dünyayı tuttu. Rüyam ne manaya gelir?" 12 Adem Suad

Şeyh, bir süre sustuktan sonra ona şöyle dedi: "Müjdeler olsun ey Osman! Hak Teâlâ, sana ve senin evladına saltanat verdi. Bütün dünya, evladının himayesinde olacak, kızım da sana eş olacak." Bu olaydan sonra Şeyh, kızı Bala Hatun'u Osman Bey'e verdi. Bu evlilikten de Alaeddin doğdu. Anadolu'da kurulup, 600 yıllık bir tarih diliminde ve üç kıtada hü­ küm süren Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi, 1326'da Bur- sa'da Nikris hastalığından öldü. Vefat ettiğinde geriye bıraktığı mal varlığı şunlardı: Bir at zırhı, bir çift çizme, birkaç tane sancak, bir kılıç, bir mızrak, bir tirkeş, birkaç at ve üç sürü koyun. Çocukları: Fatma Hatun, Pazarlı Bey, Çoban Bey, Hamid Bey, Orhan Bey, Alâeddin Ali Bey, Melik Bey, Savcı Bey. SULTAN ORHAN GAZİ

Babası: Osman Bey Annesi: Mal Hatun Doğumu: 1281 Ölümü: 1360 Saltanatı: 1326-1359 14 Adem Suad

Sultan Orhan Gazi, babası Bizanslılara karşı mücadeleye giriştiği tarihten itibaren askerlik ve idari işlere katılarak devlet idaresini öğ­ rendi. Akça Koca ve Abdurrahman Gazi'nin öğrencisi oldu. Orhan Gazi, gösterişi sevmezdi, ömrünün büyük bir kısmını savaş alanların­ da geçirdi. Babası Osman Bey'in vefat ettiği tarihte (1326) Bursa'yı al­ dı. Bursa'yı devletin merkezi yaparak tahta çıktı. Kendi adına "Akça" denen gümüş sikke bastırdı. O sıralarda 46 yaşındaydı. Osmanlı Dev- leti'nde sultan ünvanı ilk defa O'nun zamanında kullanıldı. Ülkesi içerisinde devamlı olarak dolaşır, halk ile birlikte olurdu. Devlet teş­ kilatında ilk idari, adli ve askeri düzenlemeyi gerçekleştirdi. Orhan Gazi, iri yapılı bir insandı. Pembe beyaz bir teni vardı. Sarı­ şın, uzunca boylu, mavi gözlüydü. Kulağında siyah bir beni vardı. Sağ­ lam yapılı idi. Yumuşak huylu, merhametli, fakir halkı seven, ulema­ ya hürmetli, dindar, adaletli, hesabını bilen ve hiçbir zaman telaşa ka­ pılmayan, halka kendisini sevdirmiş bir beydi. Sık sık halkın arasına kanşır, onları ziyaret etmekten çok hoşlanırdı. Davranışları dengeli ve kararlı idi. Çatık kaşlı idi. Kendisine söylenen sözleri daima dikkatle dinlerdi. Hoş sohbet bir insandı. Alimlerle konuşmaktan çok hoşla- nırdı. Hareketli ve dinamik bir insandı. Ancak tedbirle düşünerek adım atardı. Yüksek bir ahlak duygusuna sahipti. Devletin ilk ilmi ve sosyal kurumlarımn oluşması da yine O'nun zamanında başladı. İznik'te cami, medrese ve imaret yaptırdı. Osmanlı Devleti'nin ilk üniversitesi olan bu medreseye o dönemin en önemli hocalarını görevlendirerek ilmi eğitimi başlattı. Orhan Gazi 1346'da Bizans imparatoru VI. Yoannis Kantakuzi- nos'un kızı Teodora ile evlendi. Ayrıca, Yarhisar Tekfur'unun kızı Holofira, Bilecik tekfuruyla ev­ lendirilirken, düğün basılıp Holofira esir alındı ve Orhan Gazi ile ev­ lendirildi. Müslüman olduktan sonra adı Nilüfer Hatun olarak değiş­ tirildi; bu evlilikten, ileride Osmanlı Devleti'nin üçüncü hükümdarı olacak Murad Hüdavendigar doğdu. Çocukları: Fatma Hatun, Süleyman Paşa, Murad Hüdavendigar, İbrahim, Halil, Kasım. SULTAN MURAD HÜDAVENDİGAR

Babası: Orhan Gazi Annesi: Nilüfer Hatun Doğumu: 1326 Ölümü: 1389 Saltanatı: 1359-1389 16 Adem Suad

Sultan I. Murad 1326'da Bursa'da doğdu. Babası Orhan Gazi, an­ nesi Bizans tekfurlarından birinin kızı olan Nilüfer Hatun'dur (Holo- fira). Sultan I. Murad uzun boylu, değirmi yüzlü ve iri burunluydu. Kaim ve adaleli bir vücuda sahipti. Başına mevlevi sikkesi üzerine tes- tar sanlı bir başlık giyerdi. Çok sade giyinir ve kırmızı zeminli beyaz elbiseden hoşlanırdı. İlk eğitimini annesi Nilüfer Hatun'dan aldı. Da­ ha sonra tahsilini tamamlamak için gittiği Bursa Medreselerinde ilim ve sanat adamları ile beraber yaşadı. Sultan I. Murad, gayet nazik, sevimli ve çok halim selimdi. Alim ve sanatkarlara hürmet gösterir, fakirlere ve kimsesizlere şefkatli dav­ ranırdı. Dahi bir asker ve devlet adamıydı. "Derviş Gazilerin Şeyhlerinin Kralı Murad Gazi" diye anılan Sul­ tan I. Murad, bütün hayatı boyunca planlı ve programlı hareket etti. İyi bir askeri ve idari teşkilatçı idi. Sultan I. Murad, Bizans Kilisesi'ne göre bir İsa düşmanı olarak görülse de, fethettiği yerlerde yaşayan Hı­ ristiyan halka Papa'dan daha iyi davrandığı için onların sevgisini ka­ zanmıştı. 1382 yılından itibaren "Murad Hüdavendigar" diye anılan Sultan I. Murad, Birinci Kosova Savaşı'ndan sonra savaş alanını ge­ zerken, Sırp Kralı Lazar'm damadı tarafından haince hançerlenerek şehit oldu. Osmanlı Devleti'nin küçük bir beylikten imparatorluk haline gel­ mesi çalışmaları O'nun zamanında başlamıştır. Karamanoğlu Devle- ti'ni yıkmış, Anadolu'daki önemli bir engeli ortadan kaldırmıştır. Edir­ ne'yi ve çevresini alarak ülkesini Balkanlar bölgesinde genişletmiştir. Bizans O'nun zamanında Osmanlılara tabii olarak vergiye bağlanmış­ tır. Çabuk karar verir ve çabuk harekete geçerdi. İyi silah kullanır, her savaşta ordusunun başında bulunurdu. Sade bir hayat yaşamayı sever ve sade giyinirdi. Dengeli ve oturaklı bir tavra sahipti. O'nun da sanğı babasının ki gibi mücevveze yerine altın üsküflü idi. Yani ulema tarzı idi. Sangının çevresine güzel bir tülbent sarardı. Çocukları: Nefise, Sultan Hatun, Yakub Çelebi, Yıldırım Bayezid, Savcı Bey ve İbrahim Bey. SULTAN YILDIRIM DAYEZİD

Babası: Sultan I. Murad Annesi: Gülçiçek Hatun Doğumu: 1360 Ölümü: 8 Mart 1403 Saltanatı: 1389-1403 18 Adem Suad

Sultan Bayezid 1360 yılında Edirne'de doğdu. Annesi Gülçiçek Hatun, Rum'dur. Yıldırım Bayezid yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, koç bu­ runlu, ela gözlü, kumral saçlı, sık sakallı ve geniş omuzluydu. Sert ve kuvvetli bir ses tonuna sahipti. Girdiği savaşlarda gösterdiği cesaret­ ten dolayı ona 'Yıldıran' lakabı verildi. Babası gibi altın üsküf üzere burma ve sarma sarık giyerdi. Yıldırım Bayezid çocukluğunu Bursa Sarayı'nda kardeşleriyle birlikte geçirdi. İyi bir eğitim gördü. Devrin en büyük alimlerinden dersler aldı. Gençliğinde Kütahya sancağında valilik yaptı. Sultan Murad Hüdavendigar'm vasiyeti gereği 1389 yılında padişahlığa getirildi. Tahta çıktığında 29 yaşındaydı. Sultan Bayezid 1389-1403 yıllan arasmda Osmanlı Devletini idare etti. Babasının saltanatının ilk yıllannda onunla birlikte savaşlara katıla­ rak iyi bir komutan olarak yetişti. Babasımn savaş sırasında vefatı üzeri­ ne devlet idaresini eline aldı. Rumeli'deki fetihlerinden sonra Anado­ lu'ya dönüp, birçok yerleri ülkesine katarak sınırlarını genişletti. Anado­ lu'da beylikler dönemine son vererek, Anadolu'da Türk Birliği'ni kurma­ ya çalıştı. Bizans onun zamanında bir Osmanlı vilayeti haline geldi. Özellikle Niğbolu Meydan Muharebesi'ni kazanarak Haçlı Ordusu'nu yenmesi, kendisine Avrupa çapında bir şöhret kazandırdı. Selanik ve Eflak bölgelerini aldıktan sonra Macar sımrlanna seferler düzenledi. İstanbul'u 1391 yılında ilk defa muhasıra etmiş, bunu birkaç defa tekrarlamış olmasına rağmen, Anadolu'daki Timur tehlikesi yüzün­ den bunda başarılı olamadı. Çok kararlı bir kişiliğe sahipti. Rüşvet ve adaletsizliklere karşı çok sert önlemler aldı. Hata yapanları cezalan­ dırmadan önce onlara nasihatlerde bulunurdu. İyi bir savaşçı idi. Ordunun güçlenmesi için birçok reformlar yaptı. Devlet O'nun zama­ nında büyük bir hazine sahibi olmuştu orduya düzenli maaş verilmesi ilk kez onun zamanında başladı. Osmanlı-Sırp dostluğu bu dönemde başladı. Sırbistan'ın başında, Kosova savaşında ölen Kral Lazar'm oğlu Stefan Lazaroeviç vardı. Ba­ rış antlaşması için geldiği Edirne'de kız kardeşi Maria'yı Bayezid'e verdi. Bu evlenme sayesinde Osmanlı-Sırp dostluğu kuruldu. Yıldınm Baye­ zid Timur'la yaptığı Ankara Savaşı'nda yenildi ve esir düştü. 13 yıl süren saltanatı sonunda esaretinin başlamasından 7 ay 12 gün sonra vefat etti. Çocukları: Fatma Sultan, Musa Çelebi, Süleyman Çelebi, Musta­ fa Çelebi, İsa Çelebi, Mehmed Çelebi, Ertuğrul Çelebi, Kasım Çelebi. SULTAN MEHMED CELEDİM

Babası: Yıldırım Bayezid Annesi: Devlet Hatun Doğumu: 1389 Ölümü: 26 Mayıs 1421 Saltanatı: 1413 4 4 2 1 20 Adem Suad

Sultan Mehmed Çelebi, 1389 yılında Edirne'de doğdu. Babası Yıl- dınm Bayezid, annesi de Germiyanoğullarından Devlet Hatun’dur. Orta boylu, yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, kırmızı yanaklı ve geniş göğüs­ lüydü. Başında kullanmış olduğu sarık, altın işlemeli kavuğu ile gayet güzel görünürdü. İçi kürklü ve yakası dik olan bir kaftan giyinirdi. Kuv­ vetli bir vücuda sahipti. Gayet hareketli ve cesurdu. Güreş yapar ve çok kuvvetli yay kirişlerini bile çekebilirdi. Tahsilini Bursa Sarayı'nda tamamladı. Mehmed Çelebi daha sonra babası Yıldırım Bayezid tara­ fından Amasya sancakbeyliğine tayin edildi ve bu sırada devlet işleri­ ni öğrendi. Babasının ölümü üzerine başlayan taht kavgaları yüzünden kardeşleriyle savaşmak zorunda kaldı. Fetret Devri denilen şehzadeler arasındaki saltanat kavgasma son vererek 1413 yılında 26 yaşında tah­ ta geçti. Padişahlığı süresince bizzat 24 savaşa katılan Mehmed Çele­ bi, bu savaşlarda kırka yakın yara aldı. Sultan Mehmed Çelebi Müslü- manlara karşı göstermiş olduğu adaleti, aynı zamanda Hıristiyan top­ luluklara karşı da gösterirdi. İyi bir idareci ve politikacıydı. Çelebi Sultan Mehmed, babasından sonra bozulan Anadolu Türk Birliği'ni yeniden kurarak bir bakıma Osmanlı Devleti'nin ikinci ku­ rucusu olmuştur. Çok ciddi ve kararlı bir kişiliği vardı. Yakın çevresin­ de olduğu kadar, ülke dışında da bu kişiliği güven sağlamıştır. Çok iyi silah kullanır. Savaşta en ön saflarda çarpışır, ordusunun daima güve­ nini kazanırdı. Sakin bir kişiliği vardı. Güçlü bir inanca sahipti. Yok­ sullara yardım etmeyi çok severdi. Bursa'da çok büyük imar faaliyet­ lerinde bulunmuş, camii, medrese, imaret ve kendisine de bir türbe yaptırmıştır. Fetret Devri'nden sonra Anadolu'daki beylikleri tekrar bir araya toplamayı başaran Sultan Mehmed Çelebi'ye Osmanlı İmparatorlu- ğu’nun ikinci kurucusu gözüyle de bakılabilir. Mehmed Çelebi 26 Ma­ yıs 1421 de Edirne'de vefat etti. Ölüm haberi gizlendi. Osmanlı Padi­ şahtan arasında ölümü gizlenen ilk padişah oldu. Cenazesi Bursa'ya getirilerek Yeşil Türbe'ye defnedildi. Çocukları: Selçuk Hatun, Fatma Hatun, Mustafa Çelebi, Murad Han, Ahmed Çelebi, Yusuf Çelebi ve Mahmud Çelebi. SULTAN II. MURAD

Babası: Sultan I. Mehmed (Çelebi) Han Annesi: Doğumu: 1402 Ölümü: 3 Şubat 1451 Saltanatı: 1421-1451