HIFZI TOPUZ

ABDÜLMECÍT ImparatorlukÇökerken Sarayda 22 Yd

(Roman)

Remzi Kitabevi ABDÜLMECIT / HifziTopuz

Her hakki saldidir. Bu yapitin aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, telifhakki sahibinin yazth izni ahnmadan kullamlamaz.

Editör:Necla Feroglu Kapak:ÖmerErduran

ISBN978-975-14-1357-4

B1RlNClBASIM:Agustos, 2009

Kitabmbasmu2000 adetolarak yapumqtar.

Remzi KitabeviA.S.,AkmerkezE3-14, 34337 Etiler-Ístanbd Tel (212)282 2080 Faks (212)282 2090 www.remzi.com,tr [email protected] Baskt ve cilt: RemziKitabeviA.S.basim tesisleri LOO,YilMatbaacilar Sitesi, 196, Bagcilar- On Alti Yaymda Bir Padiçah, 7-41 Cariyeler Mustafa Regit Papa ikiYeni Kadin: Servetsezave Sevkefza Tanzimat, 42-55 Tanzimat'm Yankilan ÏlkGazeteler

Harem Eglenceleri, 56-68 Perestu Kadinefendi

Padiçahm Gezileri, 69-81 Bezmiâlem

Dr. Spitzer ve Lamartine, 82-94 Girit Gezisi Lamartine

Bahçe Sefalan ve Musiki, 95-107 Bati Müzigi Bezmara Hanun

Kirim Savay1 - Islahat Fermam, 108-129 Islahat Fermam Ãlive Fuat Papalar SavasmGetirdikleri CevdetPaçave SelamiEfendi'yeGöreSömüruDüzeni Adile Sultan

Kölelik, 130-141 Serfiraz, 142-161 Küçük Fesli Yaverigehriyari Hüseyin SerifBey thanet

Abdiilmecit ve Karl Marx, 162-167

Fatma Sultan ve ABGalip Paga, 168-178 Regit Papa'ya Veda Kuleli Vak'asi Tiyatro ve Opera "Tercüman-i Ahval"

ÍflasmEgiginde, 179-194 Borç Batagi Tasarruf Önlemleri

Gün Batarken, 195-205 Hayat IqteBöyle

Tegekkür, 207 16 Yaymda Bir Padigah

Bir temmuz sabahi güneyÇamhcasirtlannda yükselirkenBo- gazsulanna altm isiklar saçmayabaglamigti. Veliaht Abdülmecit henüz on alti yagindaydi, birkaç günden beri annesi Bezmiâlem Sultanla birlikte halasi Esma Sultan'm Çamhca'dabir sarayi andiran köskünde kahyorlardi.Babasi îkin- ci Mahmut da Esma Sultan'inkögküneçekilmigti. Abdülmecit o sabah erken uyannug, pencereden disanyi sey- rederken türlü hayallere dalmiyti. Bahçede kuglar ätüsüyordu, dallardayaprak lonuldamiyordu. O gün havamn çok sicak ola- cagi belliydi.Genç veliaht gününü nasil geçirecekti?Önceken- di odasmda zengin bir kahvalti, sonra annesi ve halaslylahava- dan sudan biraz sohbet, daha sonra hasta yatagmdayatan baba- smm çekinerek hatinm sormak, ondan sonra köykünbahçesinde ufak bir gezinti,bagdan bir salkun kopararak yeni yeni olgunla- çanüzümlerin tadma bakmak... Abdülmecit bunlan düçünürken odanm kapisigüm güm vu- ruldu. Sabahmkörlinde kim bäyle saygisizca kapiya gelebilirdi? Hemen s1rtma sirma iglemeli atlas hirkasini alarak, "Geliniz!" diye bagirdi. Kapida Meclisi Vala Reisi Koca Hüsrev Papa var- di. Seksen yaylannda, orta boylu, tiknaz, mavi gözlü,kisa sakal- h bir adamdi. Yüzü lopkirmiziydi,içeriye daldive acikh bir sesle "Veliaht hazretleri," dedi, "çok üzücü bir haber vermek için bu saatte odaruza geldim.Beni affedin. Muhterem pederiniz zatt ga- haneyi az änce kaybettik. Ne yapalim,kader böyleymig.Allah u Taala'dan kendisine rahmet dilerim. Hünkâr hazretlerinin ce nazesini hemen kaldiracagiz.Cülus merasimini hazirlayacagiz. Tahta çikacaksmiz." Genç veliaht kendini babasmm ölümüne hiç hazirlarnamistL Birdenbire kurgun yemis gibi sarsildi. Yüzünü ate; basti, dudak- lan kurudu. Kulaklan uguldadi, kalbiluzla çarpmaya bagladi.Tek kelime söyleyecek gücü kalmadi. Hüsrev Papa veliahtin konugmasmibeklemeden odadan çik- ti. Abdülmecit bir süre ayakta kaldiktan sonra pencerenin önün- deki sedire çäktü. Ne yapacagunbilmiyordu.Gözlerindenyaçlar süzülüyor ve düpünceleriylebaçbaçakalmak istlyordu. Babasimn ölümünü bir türlü içine sindiremiyordu. Oysabütün saray halla ÏkinciMahmut'un günlerinin sayaholdugunu billyordu. Padisah vereme yakalanmigve bütün gücunü yitirmigdurum- da yatagindaölümü bekliyordu.Verem çaresiz bir hastahk oldu- guiçin padigahm kurtuluç umudu yoktu. Oysa ÏkinciMahmut daha elli dört yapmdave hayation en verimli çagmdaydi. Otuz bir yilhk saltanat hünkân çok yipratmigti. Yagamimn nasd bir savaçim içinde geçtigini dügünüyordu. 1789'da Büyük Fransiz Devrimi'nin oldugu yil, dört yaymdaykenbabasmi yitir- migti. Fransiz kökenliannesi Nakyidil Sultan ogluna çok düçkün- dü, onun Bati'ya dönük bir Osmanh kültürüyle yetigmesiiçin elinden geleni yapiyordu. Sehzadeligindesarayda bir hapishayatiyaçadi.Ama çagnunve saraym koçullan içinde din, edebiyat, müzik, yazi, binicilikve top- çuluk egitimi gördü. Babasmdan sonra tahta çikan ÜçüncüSelim de onun egitimiyle yakmdan iIgilendi. §ehzadeMahmut Efendi on sekiz yagmdaykenÜçüncüSelim'in Kabakçi lsyatn'ylatahttan indirilmesine uzaklardan tamk oldu. GericilerMahmut'un kar- deqiDärdüncli Mustafa'yi tahta çikardilar. istanbulkaymyor ve çalkantih günler yaçamyordu. Gericilerinyenilikçileriyok etmek için savagtiklari günlerde Alemdar Mustafa Papa Rusçuk Ayam'yla ÜçüncüSelim'i yeniden tahta çikarmak için Ïstanbul'ageldi,Ancak ÜçüncüSelim öldü- rüldü. SiraMahmut'a gelmigtiama genç yehzade büyük bir gay- retle saldirganlarm elinden kurtuldu ve tahta oturtuldu. 1808yihada tahta çikan ÏkinciMahmut'un ilk igigericileresa- vay açrnak oldu. ÜçüncüSelim'i öldüren otur üç kipiyiidam et- tirdi. Onlann destekledigiagabeyi Dördüncü Mustafa'yi da dört ay sonra bogdurttu. IkinciMahmut'un saltanati iyte böylekanh olaylarla baglarug --- oluyordu. Ondan sonraki yillar da hep savaglarla,baskaldmlarla, çarpigmalarla geçti. Neler neler yasanmadi o dönemde. Navarin baskmi, Tepe- delenliAli Pasa'mn isyam, Kavalah Mehmet Ali Pasa'mn Misir'1 ele geçirmesive ordusunu Anadolu'aun içlerine kadar yollama- si, Yeniçeri isyanlan, Vak'ay1 Hayriye,istanbul'dayagmaolaylan, veba salgim, Yunan isyanlari Topkapi Sarayt'nm kapismda sergi- lenen kelleler, Patrik Gregorios'unpatrikhane kapismm önünde asilmasi, Ruslann Edirne'ye ve Erzurum'a girmeleri... ikinciMahmut'un saltanat yillan böyle gerilimliolaylarla do- luydu ama hünkâr bunlann yam stra Bati'ya açilma girigimlerini baylatmis,kadmlann saraydan çikmalarma izin vermig, gelenek- sel giysilerdenvazgeçerek mor pelerin, siyah çizrae ve sorguçlu larmzi feslehalkmkargismaçikarak bir devrimgerçekleptirmigti. Devlet dairelerinedekendi resimlerini astirmigti. Padigah bütün bu çalkantih yillarda Topkapi ve Besiktag sa- raylannda en çok begendigive sevdigi kadmlann arasmda genlik- li günler de yagiyordu. Haremdeki kadmlann, ikballerin ve gözdelerin tam sayismi bilen yoktu. Bunlar arasmda iz birakanlar punlardi: Bezmialem Sultan, Pertevniyal Sultan, Hogyar Kadmefendi, Nevfidan Ka- dmefendi, Zernigar Kadmefendi, Açubcan Kadmefendi, Fatma Kadmefendi, Vuslat Kadmefendi, Piruzufelek Kadmefendi, Nuritap Kadmefendi, Hüsnümelek Hanim, Tiryal Hamm, Zey- nifelek Hamm, Mislinayap Kadm, Ebrureftar Hamm, Kerime Hamm... Hünkânn bu kadmlardanbirçokoglu ve lazi oldu. Ogullanmn on altisi babalarmmsaghgmda öldü, ikisi de daha sonra tahta çik- ti: Abdülmecit ve Abdülaziz. "gâvur Bati uygarhgma yaklasimi yüzünden padigah" deni- len ikinciMahmut egitim iglerine büynk önem verdi ve sayisiz okul açti. Türk müzigine de bagh olan padigah,sarayda Bati mü- zigi konservatuvarigibiiglev gören MuzikayiHümayun'u kurdu. Hattatti, ney çahyordu,bestecileri,hanendelerive sazendeleri sa- 10 raymdan eksik etmiyor, Adli takma adlyla piirler de yaziyordu. Yirmi alti bestesinin en ünlüsü quydu:

Ebruledninzahm; nihandircigerimde Giilruhlerinin handeleriçeymiiterimde Sevday;muhabbet esiyorgimdi serimde Takdire ne çare bu da varmig kaderimde

Sultan Mahmut yaçamimn son ylhnda gûnden güne çökü- yor, kesik kesikäksürüyor, ama vereme yakalandigimbilmiyor- du. Halsizdi, lokmalar bogazma talahp kahyordu, eskisi gibi ata da binemiyordu. 1839 yazmda Esma Sultan'mkögküneçekilmiç- ti. istanbulsicaktan kavruluyordu. Çamhcahavasirna kendisine iyi geleceginiumut ediyordu. Ancak padigahmsaraydan kaçmasi, bütün kadmefendilerive ikballeri huzursuz etmisti. Herkes kup- ku içindeydi. Veliaht tahta çilanca acaba onlara nasil davranacak- ti? Padigahm iki oglu vardi. Biri 1823 dogumluAbdülmecit, äte- ki de ondan yedi yas küçük olan Abdülaziz. Taht Abdülmecit'in hakkiydt Abdülmecit'in Gürcü kökenli annesi Bezmiâlem Sultan in- ce ruhlu, duygulu, beyaz tenli, siyah saçh çok güzel bir kadm- Mahmut di. Sultan tahta ç1ktiktan on dört yll sonra onu tam- un; ve bu güzellozibüyükbir aykla sevmiyti. Padigahm bu sevgisi Bezmiâlem'in ertesi yil bir erkek evlat dogurmasiyladaha da yo- gunlagmigti.Ama aradan yillar geçipde padisahm kargismayeni yeni gözdelerve cariyeler çiktiktan sonra Bezmiâlem Sultan epi- nin bu sevgisini yeni kadmefendilerve ikballerle paylagmak zo- rtmda kalmiytt. Öyleoldugu halde Bezmiâlem Sultan kiskançligi- m hiç bellietmiyor ve ortaklanyla çok iyi geçiniyordu. Çamhca'yagiderken, o yil otuz yaginda olan Bezmiâlem Sultan'dan baykahiçbir kadmimyamna almak istemeyen hünkâr, bunaltici bir yaz günü Begiktay Sahil Sarayi'ndan birkaç yalom- nm egliginde saltanat kay1gmabinerek Üsküdar'ageçti.Rihtimda Esma Sultan kendisini karydadi.Yeni yeni moda olan faytonla Çamhca'dakiköykeulaytilar. Esma Sultan, "Agabey, bugün sizi ne kadar saghkh gördüm. Magallah hastahgi atlatmiesnuz," dediyse de, hünkâr bu sözlere pek inanamadi. Esma Sultankardesininne kadar kötü durumda oldugunubil- miyor degildi.Birkaç hafta önce Avusturya'dan ünlü bir hekimin getirtilmesiniistemieti. Hekim o günlerdeîstanbul'ageldi,kendi- sini dogru Çamhca'dakikögkegötürdüler. Doktor hünkân görür görmezdurumun ne kadar umutsuz oldugunu anladi, akcigerler- den biri iglemez durumdaydt,äteki de hiç saglam degildi.Demek ki padisahin birkaç günlük ömrû kalmiytt.Uyupturucularla has- tamn acilanm dindirmektenbagkayapuacakbir yeyyoktu. O ilaç- larlabiraz kendine gelenpadipahmlyileytigi sandd1. Saghk haberleri sarayda sevinç çiglddarlyla karydandi.Saray halki bayram ediyordu. Bezmiâlem Sultan.da sevinç gözyaslari döküyordu. Haberler üzerine kentte genlikler düzenlendi. Borç yüzünden hapishanelere düêmüç olanlar serbest birakildi, kur- banlar kesildi.Ama bunlar ölüme çare degildi.Bir süre soura pa- disahm komaya girdigi duyuldu. SadrazamMehmet Emin Papa Meclisi Vala Reisi Koca Hüsrev Papa, nazirlar ve üst düzeydeki pasalar telay içindeydiler. Kara haber 2 Temmuz 1839 günü saraya ulasti. ÏkinciMahmut bir gece önce vefat etmigti. IkinciMahmut son nefesini verirken Koca Hüsrev Papa ba- sucunda bekliyordu. Hüsrev Papa, Abaza kökenli eski bir köley- di. ÇavugbasiSait Efendi'ye satilmig ve çocuklugunda käle ola- rak hizmet görmüstü. Ama Sait Efendi akilh, beceriklive sevim- li olan bu genci egitmekten de geri kalmam19ti.Hüsrev Efendi sonra bir paganm konagma geçmigve onun mühürdan ve ket- hüdasi olmuqtu. Daha sonra çeyitli bizmetlerde kendini göster- mig, otuz yaglarmdamutasarnf, sonra vali olarakbirçok ilde gö- rev yapmig,ardmdan serasker, son olarak da Meclisi Vala Reisi olmuytu. Bütün yänetim igleri onun elinden geçiyordu.Cömert, pakaciama makam düykünübir adamdi. O yd yaqiseksene yak- lagm19ti. Hünkâr gözlerini yumar yummaz Hüsrev Paya Bezmiâlem Sultan'in odasma koparakaci haberi bildirdi. Bezmiâlem Sultan hünkârm ölümünü beklemiyor degildi ama bu kara haber üze- rine hiçkmklara boguldu. Bir zamanlar sultam delicesine sev- mig ve onun yanmda mutlulugun doruguna erismigti, Oglu Abdülmecit'in tahta çikmasiyla Valide Sultan olacagim bildi- gihalde aglamaktan kendini alamiyordu. Hüsrev Papa,"Valide "az Sultan Hazretleri," dedi, önce bu aci haberi veliaht hazretle- rine bildirdim.Ama konuçacakhalde degildi.Sizingevketluefen-. dimizle konugmamz münasip olmaz mi?" Bezmiâlem Sultan Inçkinklar içinde, "Hayir, hayir!"diyebildi. "Sizgidip konuqun." Hüsrev Papa Valide Sultan'm yanindan aynlarak yeniden Abdülmecit Efendi'nin odasina gitti. Yine kapiy1vurdu, Abdül- mecit sedirden dogrularak paçap kargiladive "Buyurunuz pasa hazretteri," dedi, "sizi dinliyorum." Hüsrev Papa hemen konuya girerek, "Sevketluefendim," di- "muhterem ye söze basladi, pederiniz, laymetli padiçahmuz,veli- nimetimiz, cennetmekân Sultan Mahmut Hazretleri'nin vefatiy- la Rabbimiz Taala Hazretleri, Devleti Osmaniye'yi size bagiçIa- dilar. Bundan sonra Osmanh mülkünü yänetmek size dügecek. Hepimiz eteginizi äpecegiz efendim." "Aman paça harretleri, siz ne diyorsunuz?Benim haddime mi düpmüypederimin yerinialmak? Nasil ederim?" "Sevketluefendim, hiç haddim olmayarak bendeniz size yol göstermeyeçahsacagun. Simdiburadan pederinizin saltanat ara- basma binerek Ïskelesi'negidecegiz.Oradan da saltanat kay1gmabinerek Topkapi Sarayi'na geçecegiz.Bendeniz cülus tö- renini hazirlatacagun. Zati devletleri hiç endige buyurmasinlar, devletimizingeleneklerineuyarak ne gerekiyorsayapacagz." "Peki paçahazretleri,sadrazam hazretlerininbunlardan habe- ri var ondir?" "Henüz yok sevketlum, az sonra kendisinihaberdar edecegim. Çokmüteessir olacagnu biliyorum.Sadrazam Melunet Rauf Paça Hazretleri, cennetmekân pederinizeçok baghydi.Belki de görevi- ne devam etmek istemeyecektir." "Hiç olur mu papa hazretleri, ben pederimin yolunda yürü- mek isterim. Herkes vazifesi baymda kalmah." "Endige buyurmaymizhünkânm. Cülus merasiminden sonra acele edelim, her yeyoldugu gibidevamedecektir Simdibiraz bir 13 an önce saraya varahm. Hüsrev Papa daireden çikar çikmaz veliaht el çirpti ve odaya girenharemagasmdanhemen elbiselerini getirmesiniistedi. O sirada annesi Bezmiâlem Sultanda Sultan Mahmut'un son nefesini verdigi odaya kosmuyve yatagmda uzanmig olan sevgi- li hünkânnm boyauna sanlarak aglamaya baglamigti.Kizlaragasi, Bezmiâlem Sultan'i epinin baymdan uzaklaytirmaya bir türlü ce- saret edemedi. Bezmiâlem Sultan hünkânn soguyan ellerini avuçlanmn içine alarak yillar öncesine dahp gitti. Kafkasya'dan getirildigizaman on-on iki yaglarindaydi. Sarayda iyi bir egitim gärdükten sonra ikinciMahmut'a sunulmuytu. Hünkâr bu kizi çokbegenmig,he- men o akyarn odasma getirtmigve uzun süre ondan ayrilamamig- 11. Abdülmecit'i dogurduktan sonra sarayda itibari artti ve üçün- cü kadmefendiligeyükseldi. Oglunun egitimine çok önem ver- di. Din, yazi ve askerlik derslerinin yani sira yabanci dil ögren- mesini istedi. O dönemde seçkinler arasmda en yaygm dil olan Fransizca'yi ögrenmesi için hocalar tuttu, müzik dersleri aldir- di. Bunun yam sira genç yehzade ünlü bestecilerden alaturka ve ney dersleri ahyor, klasik Bati müzigini de ihmal etmiyordu. Bezmiâlem'in tek dilegioglunun tahta çikmadan önce zengin bir kültür edinmesiydi. Bezmiâlem Sultan padiçalun yatagimn bapmda bunlan dü- ünüyordu. Yüzünde hiçbir kmgikyoktu, vücudu on alti yaym- daki gibi güzel,gögüsleridimdikti. Çoksevimli ve zarif oldugu- nu da biliyordu.Ama bunlar hiç umurunda anydi? Kadmhginm ne kadar kisa bir süre tadim çikarabilmigti. Artik bunlan hiç dü- günmek istemiyordu. Bundan sonra ona SffetluValide Sultan Hazretleri" diyeceklerdi. Bezmiâlem Sultan yayh gözlerle hünkârm yatag1baçmdan uzaklagarak oglunun dairesine geçti. Abdülmecit sirtma ma- vi bir harmani almig ve baymasorguçlu kirruzi bir fesgeçirmië- ti. Annesinin simsiki kucakladtgiAbdülmecit çok duygulanrnig- ti. Gözlerindenyaylarsüzülüyordu. Annesi de büyük bir heyecan içindeydi. 14 "hayatim "Benim aslan oglum," diyesöze bayladi, efendim, iki gözümün nuru yavrum,gençyagtaäksüz kaldm.Bu aciya birlik- te katlanacagiz.Hayat devam edecek. Sevgilibabanin yerini dol- duracaksin.Iginçok güç ama silo dur, bütün zorluklara kargikoy- man gerekiyor.Cennetmekânpederinin ne güçlükleralttada tah- ta çiktigim bir an unutma. Çevremizdügmanlarlaçevrili, hepsiy- le savagacaksin. Bütün devleterkâni senin arkanda olacak. Herkes seni izleyecek. Dedelerinden miras kalan saltanati onurunla ko- ruyacaksin." Abdülmecit annesine sarilung,onu dinliyordu. Bir süre "hayatimm son- ra "Validecigim," dedi sebebi olan sevgili annecigim. Biliyorum, igim çok zor. Ben bu koca devletinasil idare ederim! Daha hiçbir yeybilmiyorum.Ordumuz cephede çarpigiyor. Hep kötü haberler ahyoruz. Ben nasilbu iglerin içinden çikarim!" "Sen telaylanma. Babana yardimet olan pagalarve vükela se- ni bir an yalmzbirakmayacaktir.Sen her zaman güçlü olmahsin. Allahseniutandirmayacaktir.Gazanmübarek olsun." O strada lazlaragasidaireyegirerek Hüsrev Paga'nm veliahti bekledigini haber verdi. Ortahk cayir cay1r yamyordu. Abdülmecit'in halasi Esma Sultan da avluya çiknupti, kucaklaytilar.O da yegenini yürek- lendireceksözler söyledi. Abdülmecit'in buna çok ihtiyaci vardi. Esma Sultan öyle stradan bir sultan degildi.Yillardan beri saray entrikalarmm içindeydi. Bir zamanlar Alemdar Mustafa Pagya ve Rusçuk Ayam'na karpibir muhalefet cephesi olugturmuç,son- ra da her zaman kardeyiikinciMahmut'u desteklemi;ve ona yol göstermigti. Hüsrev Papa Esma Sultan'i sayglyla selamladiktan "§evketlum," "hiç sonra genç veliahta, dedi, zaman kaybetmeden emreder- seniz hemen yola çikahm." Abdülmecit annesi ve halastylavedalaytiktan sonra köykün kapismda bekleyensaltanat arabasma bindi. Arabaci atlarikam- çiladt ve araba agaçh yollardan Harem Ìskelesi'neuzandi Hüsrev Papa ile veliaht yoldahemen hiç konuymadilar. Ïskeledeonlari on iki çifte, yani yirmi dört kürekçinin çekti- saltanat kay1gtbekliyordu. Abdülmecit gi her raman babasmm 15 oturdugu kaptan köyküne kuruldu. Hüsrev Papa onun yamnda --- yer aldi. Dört sütun üzerine oturtuhnus olan kögk beyazboya- hydi. Kay1gm kenarlan nar çiçegi renginde boyanmigti.Köpkün pencerelerinden sirma saçakh atlas perdeler sarkiyordu. Tavani da aym kumaglakaphydi. Kürekçiler ayakta bekliyor,arkada da yine ayakta yesil elbiseli iki reis duruyordu. Padigahin seryave- ri, bagharemagasive bapka bir yaver de köykün arkasinda kolla- rau kavupturmuyayakta bekliyorlardi.Kayiga bir de sandal kila- -vuzluk etmekteydi. Veliaht kay1gadaha adunim atmadan toplar atilmaya baslannytt.Bunlar, padigalunälümünü ve cülus täreni- ni ilan eden toplard1. Sultan Mahmut'un tabutu da bagkabirkayigayerleytirilmigti, o da arkadan geliyordu. Saltanat kayigi bir süre sonra Topkapi Sarayt'nm iskelesine yanapti.Bir saltanat arabasi kendilerini bekliyordu. Abdülmecit ye Hüsrev Papa Topkapt Sarayi'naulagtdar. Veliaht dogru daire- sine gitti. Emrindeki Çerkercartyelerkendisini kargiladilar,yer- den temenna ettiler. Az sonra veliahtm cülus töreni için hazirhk- lar bagladi. Osmanh gelenekterine göre Darüssaade Agast'mn veliah- ta babasimn öldügünü bildirdikten sonra kendisini tahta.da- vet etmesi gerekiyordu. O gelenege ayuldu. Bunun üzerine Abdülmecit Hirkayt Saadet denen yerde iki rekat namaz kd- di. Heyecandan yüzü kiplormaziolmuy ve ter içinde kalmlyti. Darüssaade Agasi ve SilahtarAga veliahti, kollarma girerek Ba- büssaadedenilen kapmm önüne kurulmuy olan tahta oturttu- lar ve tören bayladi. Wyhülislam,saray agalari, vezirler, paçalar,sadrazam ve seras- ker.gençpadigahabiat etmek, yani baghhguubildirmek için stra- ya girdiler.Oncepyhülislambiat etti, onan ardmdan da bütün erkân padigahatebrik etti. O strada avludan, "Padlyahim, devle- tinIe bin yaça!"sesleri yükseliyordu. Tebrikler sona erince teyrifatçibaqi padiçahm etegini öperek törenin bittigini ilan etti. Abdülmecit de yerinden kalkti ve tö- rene katilanlan selamladiktan sonra agir adunlarla has odaya çe- 16 kildi. Kubbealtmda toplanan bütün erkân, yeni padigahm alacagi kararlariögrenmenin telayl içindeydi. Padigahin cülus bahyigida- gitmasigerekiyordu. Öncebu bahgiginmiktan saptandi. Sonra türbe ziyaretleri yapudi. Bunun ardindan da yeni padigahintahta çiktigmi bütûn devletlerebildirenbir teblig yazildi. Merasim sirasmda hava birdenbire dönmüs ve giddetli bir yagmur baylamiytt.Saganakhalinde yaganyagmurun altmda ce- naze Divanyolu'na getirildi.Esma Sultan'morada büyük bir kög- kü vardi. Sultancenazenin oraya gömülmesiniistiyordu. Hemen bir mezar kazdd1.Cenaze orada topraga verildi. Gäzlerden süzü- len yaylaryagmura karigiyordu. Törene katalanlardanbazdan Köprülü Kütüphanesi'ne sigin- mak zorunda kalmigti.Hüsrev Papa Mehmet Emin Rauf Paya'dan sadaret mührünü alarak onun yerinegeçmekiçin sabirsizlaniyor- du. Gençpadigahtahta çikar çikmaz sadrazami degigtirecekgüç- te degildi.Hüsrev Papa kütüphanede sadrazama yaklagarakdam- "sadaret dan dügercesine,"Papa hazretleri," dedi, mührünü ver bakahrn." CevdetPaga'ran deyiqiylebostan korkulugu durumunda olan sadrazam, gördügüterbiye geregibuna karyiçikmadL Koynundan mührü çikartarak, "Al, hayrim gör," demekle yetindi. Hüsrev Papa bäylece kendini sadrazamhga atarny oluyordu. Genç padi- ah bu degigikligiancak o akyam ögrenebildi. Cülusve cenaze törenlerinden sonra sadrazam, serasker, yeyhü- lislam,vezir-vüzera, papalar,agalar ve ulema kendikonaklanna da- gildi.Genç padipah yol boyuncakendisinicoykuyla alloglayan hal- lon önünden saltanat arabasiyla geçerekBegikta; Sarayi'nageldi. Çokeski bir tarihi olan bu sarayin yerinde bir zamanlar padi- ahlara mahsus bir hasbahçebulunuyordu. Birinci Ahmet o bah- çenin içine bir kasir yaptirdiktan sonra buraya Valide Sultan için bir harem dairesive bir çinili kögkeklendi. ÜçüncüSelim sik sik burada kahrdi. ÎkinciMahmut da o eski kasirlann yerine bir sa- hil sarayl yaptirarakyazlan orada kalmayabayladi.Çevredekiya- pilarmbirçogu yiktinldi. Abdulmecit çoculdugunu iyte o saray- da geçirdi. valide sultan Neler yoktu saraym çevresinde: çinili kögk, dai¯ 17 resi, veliaht daireleri,haremagalari,hekimbagi,baltacilarve kup- -- çubayi bölümleri, bahkhane kasn, kafesliköyk,mabeyin köykü, mermer köyk, mutfaklar, hamamlar, ahirlar, havuzlu bahçeler, cami, kameriyeli bir mehtap bahçesi... Genç padigah ilk önce Bezmiâlem Sultan'm dairesine gide- rek annesinin elini öptü ve duasmi aldi. Valide Sultan, Hüsrev Paga'mn sadrazam olmastna çok üzülmügtü. "Aslanim," dedi, "neden Rauf Paya'yi azlettin? Onu pederin çok severdi ve kendisine güvenirdi.Hani pederinin yaptigiigleri hiç bozmayacaktm?Tahta oturur oturmaz bunun sirasi miydi?" Abdülmecit ne diyeceginibilemiyordu. "bana "Valide," dedi, soran un oldu, Hüsrev Papa istedigini yapt1." Hünkâr o gün çok yorgun düymügtü.Bir yandan babasmm ölümü, öte yandan tahta çikma heyecani,coykulu bir cülus ve ar- kasindan cenaze merasimi... Bir an önce yatagina uzamp bayi- m dinlemekistiyordu, Acilannt ve mutlulugunu kimseylepaylay- mak niyetinde degildi. Bir tek erkek kardepivardi, Abdülaziz. O da kendisindenyedi ya; küçüktü. Begiktag SahilSarap'nda çocukluklan birlikte geç- mig, ama hiç anla amamtylardt Hirçm, dikbagh,afacan ve kav- gacibir çocuk olan Abdülaziz'i, annesi Pertevniyal Sultançok si- martmisti. Saraymbahçesineyahnayakve üstü baqidarmadagm ç1kardt Agabeyini oldum olasikiskamr ve ona hep kötü gözlerle bakardi.Abdülmecit yimdi onunla ne konuyabilirdiki? Veliaht dairesinde,annesinin yolladigton yedi-on sekiz yas- larmda Çerkezcariyeler ve oda hizmetine bakan genç haia)ñlar vardi. Cariyeleringöreviveliahtm cinsel alanda egitimine yardun- ci olmaktL Abdülmecit, arkaday oldugu cariyelerin dertlerineor- tak oluyor ve onlara bir geyler ögretmeye çahyiyordu. Aralarmda duygusalbaglar oldugu söylenemezdi.Veliahtla cariyeler arasm- dakiiligkiler arkadaghk ve cinsellik düzeyindekahyordu.

A 2 Abdülmecit tahta çiktigigünün akyammda onlarla birlikteol- mak istemedi. Tek bagmayatagma uzanarak dügünceleredaldi. Ertesi s,tbahgözleriniaçtigi zaman gün çoktan dogmuyve güney 18 Bogaz üzerinde yükselmeyebaylamigtt Genç padigahyatagmda dogrulur dogrulmazel ç1rpt1.Kapida näbet bekleyenharemagasi hemen içeri dalarak güleryüzle,"Sabahiperifinizmübarek olsun hünkârun," diyerekkendisini selamladi. Abdülmecit kendisine "Hünkârim" dendigini ilk kez duyu- yordu. Bunu birazyadirgadiama bu sözeartik ahqmasi gerektigi- ni dügünerekher zamanki nezaketiyle, "BegirAga lütfenkahvalti- m1buraya getirsinler," dedi. Begir Aga yerden selamlar vererek, "Bafüstüne hünkârrn. Emriniz baµm üstüne," diyerek odadan çikti. Yarim saat sonra tablakârdenilen mutfak görevlilerindenbi- ri, üzerinde tayidigi bayrun tepsiyi kapidaki haremagasmaver- di. Üzeribeyazbir çuhaylaörtülü tepside bakirkapakhgümüçta- baklar içinde reçel, kaymak,beyazpeynir,zeytin, pastirma, hav- yar, yeyilsalata, simit ve pide vardi. Haremagasi tepsiyi,hahnm üstüne serili bir yayginm üzerine oturtulmuy bir sehpaya yerley- tirdi. Tablakâr sonra da bapkabir tepsi içinde semaveri ve çay bar- dagnu getirdi.Tepsideçatal, biçakyoktu. Yemekler ya kagiklaye- niyordu ya da elle. Az sonra ayaklannda sedef kakmah nahnlar olan bir cariye içeri girdi. Belinde iki ucu sirma iglemeli beyaz bir havlu vardi. Padigahi selamladiktan sonra çay bardagun doldurup tepsiye bi- rakti. "Baykabir emriniz var nu hünkânm?" diyesordu. Abdülmecit her zamanki alçakgönüllülügüyle, "Hay1r,hiçbir ricam yok," dedikten sonra sehpamn önündeki sedire oturarak tepsiden seçtigi peylerlesabah kahvaltisinabagladi. Kahvalti bitinceel çirptt.Yine o sedef nalmh cariye içeri "söyle girin- ce, "Gülyah,"dedi, tepsiyi kaldirsinlar." Gülyah,"Baçüstüne hünkârim,"diyerekodadan çikti ve az son- ra elinde bir ibrikle gümüçlegenye içeri girdi.Hünkânn ellerine su döktü,sonra da belindekihavluylahünkârm ellerini kuruladi. Bir gün önceki bunahmh havadan kurtulan gençhünkârm bi- raz olsun keyfiyerine gelmigti.Yaçamindayeni bir dönem bagh- yordu, ama o gün neler yapacagunhenüz bilmiyordu. kendisini Tam o sirada nöbetteki haremagasiValideSultan'm ziyarete geldiginibildirdi. Kucaklagip öpügtüler. Annesi, "Sevgili oglum," dedi, "artik bu veliaht dairesindekalamazsin. Hemen hünkâr dairesinegeçrnengerekiyor.Tebrikleri orada kabul ede- ceksin." Abdülmecit kendi dairesine çok ahennyti, babasinm daire- sine geçmeyihiç istemiyordu, ama yapabilecegi bir yey yoktu. Odasmdakigiysilerinve sevdigi egyalarm oraya tayinmasini istedi. Az sonra da annesiyle birliktesarayin hünkât bölümüne geçti. Baymabeyinci orada hünkân karpiladi.Birlikte içeri girdiler. Baymabeyinci yollanan tebrikleri ve kasideleripadipahagösterdi. Bunlardan biri yöyleydi:

Bir, iki, iki delibo SultanMecitoldumelik

Neler neler yazilmamtstigenç padipahiçin. Bunlar okunduk- tan sonra Abdülmecit, SadrazamHüsrev Paya'yi huzuruna çagir- di. Zaten o da teyrifat dairesindebunu bekliyordu. Hüstev Papa padigahlsayglyla selamladiktan sonra söze söylebagladi: "Sevketluhünkânm, devletiâliyenin çok güç durumda bu- lundugu bir sirada tahta çiktimz.Sizevaziyeti arz ederken ne ka- dar sikildigimi bilemezsiniz.Ama bunlan bir an önce size bildir- mek görevimdir. Biliyorsunuz, rahmetli pederinizin zamamnda Anadolu'da ilerleyen Kavalah Mehmet Ali Papa'mn oglu Ibrahim Paga'nm askerleri önünde ordumuz yenilgidenyenilgiyeugradt ÎbrahimPapa yedi ÿ1lönce Halep'e girmiyti,Anadola ayanlany- la anlaçarak onlann desteginiistedi. Anadolu'da yer yer isyanlar çikti, bastiramadik. IbrahimPapa, cennetmekân pederinizin yok ettigi Yeniçeri Ocagi'nin yeniden kurulacagimilan etti.

(*) 55 sayisieski yaziyla 00 (yaniiki delik) olarak yaz1hyordu.Eu 1255 (mi- ladi 1839) ytlmda Abdülmecit padisah oldu," anlamma geliyordu. "Urdusu Kütahya'ya gelincepederinizin, 'Denize dügenyilana sanhr,' diyerekRuslardan yardun istedigini bilmem hatirlar nusi- mz?Ruslar Büyükdere'ye çikti, çokkötü günleryaçadik. "Son olarak da ordumuz Misir askerleri kargisinda Nizip'te büyükbir yenilgiyeugradi. Bunu ölüm dögegindeolan gevketlu hünkârtnnza bildirmekten çekindik. lytedurum böyle.Siz sevgili padipahmuz,ne emir buyurursamzonu yapacagiz." Abdülmecit Hüstev Paga'yt büpåk bir üzüntüyle dinlemigti. Peki, düne kadar önemli görevlerdeolan bu adam yenilgilerden sorumla degil miydi? Genç hünkâr devletinbagmdabulunan bu adamlarm ne bûyük bir gafletiçinde olduklarmi o zaman anladi. Demek kibu beceriksizinsanlar babasmiday1llarcauyutmuytu. Demek âliyede ki devleti yapilmasi gereken büyük içIervar- di arna genç hünkâr kimlere gûvenecekti?Abdülmecit Osmanh Ïmparatorlugu'nabüyük bir sayginhk kazandirung olan atala- rmi dügündü. Fatih Sultan Mehmet'in, Yavuz Sultan Selim'in, Kanuni Sultan Süleyman'mzaferlerini ve bagarilanm ammsadi. Onlara layikbir torun olmak için yönetimibir an önce ele alarak devleti felaketlerdenkurtarmasi gerekiyordu. Abdulmecit Hüsrev Paga'yi sessiz sessiz dinledikten sonra "Papahazretleri," dedi, "Allah'm yardumyla bir yeyler yapacagi- miza inamyorum. Simdihemen bir karar alacak durumda degi- lim. Bütün vezir-vüzera ulemayla ve görüçtüktensonra daha ge- nigbilgisahibi olacagim. Durumu o zaman inceleriz." Sadrazam hünkâr dairesinden aynldiktan sonra bapmabeyin- ci sirada bekleyenleriteker teker huzura çagirdi. Her kafadan bir ses çiktyordu. Genç hükümdarmgüvendigipaçalardanbirkaçiona Londra'da sefirolarak bulunan Hariciye Nazm MustafaRegit Paga'nin baça- nh bir yöneticiolacagim anlattilar. Abdülmecit Regit Papayi der- hal Istanbul'açagirmaya karar verdi. Osmanh Devleti hiç bu kadar kötü durumda kalmamigti. Hüsrev Papa genç hünkâra Nizip yenilgisinianlatruqti ama du- rum daha da feciydi.Hünkâr birkaç gün sonra, Kaptani Derva Firari Ahmet Fevzi Paga'mn Osmanh donanmasmiîskenderiye'de Kavalah Mehmet Ali Paga'ya teslim ettigini ögrendi. Bundan bü- yük ihanet olamazdi. Koca Osmanh Devleti'nin ne ordusu kal- migti ne de donanmasi.Abdülmecit,on alti yasmdaiyte böylebir devletinbagma geçmisti. Peki, donanmamnbaymdabulunan bu adam neden bu ihane-

- ti yapmiyti? Bunu herkes merak ediyordu. Kaptam Derya Ahmet Fevzi Paga'nm KocaHüsrev Paga'yi hiç sevmedigini az kigibiliyordu.Hüsrev Papa ikinciMahmut'un gü- vendigi bir adamdt Bu yüzdendepadigah her zaman kendisinidev- letin en üst görevlerinegetirmiyti.Ama paganm o dönemdeIkinci Mahmut'a karpibir suikast hazirhgmda oldugu da söylenirdi. Bu söylentiler kaptam deryanmda kulaginagitmigve ona dügmanol- muytu. ikinciMahmut'un ölümü üzerine Hüsrev Paga'mn sadra- Misirhlara teslim zam olduguru ögrenir ögrenmez donanmayi et- mekte hiçbir sakinca görmemigti.Ayrica donanmadakidenizciler, subaylar, çavuylar,tayfalar da nedense kaptanabagkaldirmam19ti. Yeni padigahmçevresindeki eski sadrazamve nazarlarda dev- letin içinde bulundugu bunahmdan kurtulmasi için hiçbir yol önerecek durumda degillerdi. Hünkâra göre tek çare Mustafa RegitPaga'yi Londra'dan istanbul'agetirterekonun görügünüal- makt1.Padigahbütün umudunu RegitPaga'yabaglamigti.

Cariyeler Resmi ziyaretler bittikten sonra Abdülmecitvalidesiniyanma çagirtti.Az sonra hünkâr dairesine gelen Bezmiâlem Sultan egi- nin tahtmda oglunu görünceçok duygulandive onu cogkuyla ku- cakladiktan sonra harem konusunda neler düpündügünü sordu. Abdülmecit yöylededi: "Validecigim, sizin hemen valide sultan dairesine tagmma- 'valide oldunuz. niz gerekiyor. Dün sultani alipan hazretleri' Biliyorsunuz, babaannem Nakgidil Sultan bundan yirmi iki yll önce vefat edince makann boykalmiyti.Onun dairesini siz ge- reffendireceksiniz. Merhum pederimin eçIerinegelince...siz ne önerirsiniz acaba?" "Evetaslamm,hepsibenim ortagim sayihr.Çoguyaquubayim along kadmlardir.Nevfidan Kadin'in yagielliyeyaldayti.Açubcan Kadm da ayra yaylarda.Hogyar Kadin kirlobuldu. Nuritap Kadm ile Pertevniyal Kadm'm da yaylariotuzun üstünde. Piruzufelek ile Kadm Zernigar Kadm da o yaplardalar.Ïkballerinyaplarida yirmi ile otuz arasmda olsa gerek. Hünkârm hoglandigt -- birçok güzel vardi. genç ve Çerkezcariye de Onlarm ne sayismi biliyo- rum ne de yaplarmi. "Sen pimdi ne düpûnüyorsun?Saraygeleneklerinegöre tahta çikan her padipahharemi boçaltir, ikballeri kadmlari ve eski sa- raya gönderir. Ben onlara her zaman acirmçundir. Salon sen äy- le Begiktay ek yapma. Sarayi'nin köyklerindeonlara daireler ver, oralara tagmsinlar, periçan olmasmlar." "Validecigim ben de öyle düpünüyorum.Onlar benim anah- gimdir,hiçbirine loyamam. Kimseyi yerinden, yurdundan ede- mem. Sonra Allah beni affetmez." "Çokdogru söylüyorsun. 1çimi rahatlattm. Kimseye bizden bir kötülük gelmesiniistemem. Seninasaletine bu yalaçar." "Dairemdeki cariyeleri terk etmek niyetinde degilim.Kaçyll- dir onlarla birlikteyiz.Ilerideherhalde hareme bagkacariyeler de gelecektir.Acele etmiyorum." "Evet,ben senin için birkaç cariyeyetigtirmiytim.Artik sira- geldi.Onlan si sana verecegim. Hem bak göreceksinbütün vezir vüzera sana cariye hedlyeedecek.Neyapacagimpapiracaksm." "Muhterem validem efendim, harem konusunda bana biraz malumat verirseniz çok sevinecegim." "Hakhsin, sen çocuklugunda burlarla pek ilgilenmedin. Kizlaragasi sana her yeyiögretecektir. Ben de dilimin dändügü kadar sana bir yeyleranlatmak isterim. Öncecariyelerden bagla- Biliyorsun yayim. saray1mizda yüzlercecariyevar. Bunlar genel- de Çerkezve Gürcükizlandir.Bir zamanlar cariyelersavaglarda ele geçirilengüzelkizlar arasmdan seçilirmig. Ama artik eski vaglar kalmadi, sa- o yolkapandi.Cariyelerpazarlardan satm ahm- Valiler, yor. sancakbeyleri,padipahmlozkardeçlerisatm aldiklari cariyeleri hünkârahediyeediyorlar. "Belkiduymuysundur, Istanbul'daesirpazarlarivar. Cariyeler pazarlardasatihyor. o Fiyatlanlazmyaymavegüzelliginegöre de- gigiyor, "Satihga çikarilan lazlarmyaylanbe; ile on alti arasmda olur. Fiyatlanda 1000 ile 2000 kurugarasmdadir. Beni deböylesatmiç- sakm lar.Yani sen bir cariye çocugusun. Çevrendekicariyeleri kü- çük görme, onlara kötü davranma, dertlerini dinle. Çogumuzun23 satilmiq oldugunu göreceksin. kaçinlmigya da birkaç bin kuruya Bazi aileler kizlarmi,yann belki padipahya da vezir kansi olur, mutluluga erigirdiyeesircileresatmigtir, bunlan unutma. "Saraydakicariyelerin çogunu gimdi saray hesabma gümrük emini tedarik etmektedir. Gümrük emini her cariye için saraya bir makbuz gönderir. Makbuzlarda kizm kimligibelirtilir. Ben bunlardan bazilanm gördüm. Kâgitlarda qu gibipeyleryazihydt

- Çerkez;duhter (bakire),tahminen sekiz yaymda. - Abaza; duhter, tahminen on yaginda. - Çerkez;duhter, tahminen begyaqinda. - Çerkez;seyyibe (dul),tahminen on bey-onaltiyaginda. - Gürcü; duhter, on ikiyagmda. - Arap; seyyibe, on alti yaymda. - Abaza;duhter, beç-altiyaymda.

"Cariyeyi satm alanlar önce onu denemek için bir geceligi- agzi koku ne kendi konaklanna götürürler.K1zhorluyor mu, bir kusuru yor mu, iqbiliyormu, temiz mi, gözegörünmeyen var ettirirler,Cariyenin mi diyeincelerler. Hekime götürüp muayene parasi ondan sonra ödenir. "Cariye gittigi evde ud ya da keman çalmay1,cilve yapmayi, hizmet etmeyi, gülümsemeyi,y1kanmayi,temizlenmeyi,Türkçe konaçmay1,parla söylemeyi,dikigdikmeyi, dua etmeyi, namaz kilmayiögrenir. On iki-on üç yaymagelinceserpilipgüzellegen çakarihr.Cariyelerin küçükler,on be;-on altiyaymdada görûcüye güzelolanlan odahk olarak seçkinkipileresunulur." "Peki validecigirn,cariyelersarayda nasil yetiytirilir?Onu da anlatir mismiz?" "Anlatayim. Saraya gelenleryaglarma gõreodalara yerleyti- rilir. Aym yaylardaolanlar aym odaya konur. Cariyeler arasm- yatak da uygunsuz münasebetleri önlemek için de sekiz-on ara- smda bir yayhkadimn yatagi bulunur. O kadinm igi cariyelerin birbirlerinin gece yatagina geçip sabahlara kadar çene çalmala- birbirlerine açik saçik nm, hikâyeler anlatmalanm ve birbirle- rini 24 okpamalarm önlemektir. Lambalar da bütün açik - bi- ralahr. gece "Sen de biliyorsun,cariyelerin sarayda çeçit çeyit gärevlerivar- dir. Idarecileryenigelenleriçamagirhaneye, kilere,hamama ya da mutfaga Ama gönderir. güzel olanlar padigahm ya da gehzadele- rin dairesine verilir. Yaplan küçükolup da ileride güzellegecegi anlayilan kizlar ise haznedarlann ya da kalfalann yanlanna leptirilir." yer- "Nasil yani?" i; olarak "Ilk onlara gärünüslerineuygun Farsça bir ad verilir. Sen de bilirsin: Hoqueva,,Handeru, Ruhizar, Lalefem,Negeyab, Demsaz, Demihop, Tarzmev, Sevkiyar,Sengül,Sayeperver,Eb- runigâr, Mahcemal, Hoçoaz, Safdil, Sevkielem,Rengimelek,Naz- hcemal,Negedil... Bu adlan kolaykolay ögrenemezler. Onun için de adlar birer kâgidayazilarakkizlarmyakalanna iligtirilir, "Sonraegitim dönemi Kalfalar baylar. cariyelere terbiye, neza- ket, büyäkleresayg1ve kibarhk ögretir, Yetenekli cariyelere özel bir dikkat gösterilir.Okumayi,yazmayiögrenirler. Birçoguna di- kig,örgü, dantel igleme ägretilir. Bazilarma saz, ud, mandolin, pi- yano, dans, baleve çan dersleri verilir. "Padipahm haremine gönderilecekcariyeler ayn bir odayaah- mr. Kendilerineelbiseler yaptinhr. Haznedar usta ve kalfalaron- lara harem gelenelderini ögretir. "ilk baglardahepsi çok mutsuzdur, vatan ve alle özlemi çeker, sik sik gözyapdöker." "Evetvalidecigim, bana bu acdan Dilyah anlatm1çti, pek çok üzülmûçtüm. Ben de bilirsinizdairemdeki cariyelere her zaman çok iyi davrandim, hiçbirinikirmadim." "Evet,-biliyorum,yine de bunlan hatirlatmakta faydaoldugu- dügünmüftüm.Saraymuzda nu birkaçyüz cariye yaçar.Padiyalun harem dairesinigimdi göreceksin. Harem dairesinde tavandan billur fenerlersarkar.Yerler çok degerlihah ve seccadelerlekaph- dir. Salondaaltm ve gümüç kaplar,kandillerbulunur. Cariyelerin dairesi de çok süslüdür. Kimisi padiçalun kapisi önünde nöbet bekler, kimisi cariyelerin yetiytirilmesindensorumludur. Yaplan ilerleyenler emekliye ayrdir, saraydan uzaklayir..." tanidi- Abdülmecit annesini dinlerken çocuklugundan beri 25 gicariyeleri dügündü. Onlarla birlikte oldugu zamanlarda içinde cinsel duygularuyamr ama bunu belli etmemeye çaligirdi. Genç lazlar ise onun bu isteklerini hissettilderizaman daha da cilve ya- pardi. Neler yapmazlardi kl. Sehzadeninyamna yaldagir, falbakmak için ellerini avuçlarina ahr, okpar ve gögüslerine degdirirlerdi. Bazen de, "Efendimizin ategi yükselmiggaliba,"diyegenç veliah- tm almm okyar ve ellerini onun koynuna sokarlardi. Abdülmecit bu dokunmalardan çok hoçlamr ve kizlarm ellerini yakalaya- rak dakikalarcaavuçlarmda sikardi. Hele hele Hogneva admda- ki Çerkezcariye, lazlann içinde en cilveli,en iqveli, en fettanve en fmgirdekolaniydi. Sehzadedeniki ya; büyüktû. Yani Abdülmecit on begyaqindaykeno on yedisindeydi. Hoyneva'yi, Bezmiâlem Sultan oglunun cinsel egitimi için onun yanma vermiyti. Haremde haremagalanndan baykaerkek görmemi;olan Hognevada fidangibi bir gencin hizmetine gir- mekten çok mutlu olmu; ve kendini çok sevdirmiyti. Yine böyle sicak iligkilerin baglanm döndürdügü bir günün akpammdagençveliaht sedirinüzerinde kolunu Hoyneva'mnbe- line dolayarakkizi kendine dogruçekmig, o da hiç çekinmeden dudaklanm onun dudaklarmayapiytirmigti. Veliaht deneyimsizdi.Kendisine cinsel iligkinin nasil oldugu- nu anlatacak hiç erkek arkadayiolmamigti. Çevresindeerkek mi vardi zaten. Bu igleri haremagalanylada konuçamazdiki. Hem o zavalhlar cinsellik konusunda veliahta ne söyleyebilirlerdiki! Ona dil, din ve tarih derslerivermeye gelenyayhbayhögretmenler de cinselliktenhiç söz etmemiylerdi. Abdülmecit Hogneva'ya nasil davranacagmi bilemiyordu. Ama genç kiz haremdekicariyelerden edindigibilgilerleveliah- ti yavayyava; soymayabagladi.Abdûlmecit loplormizi olmuyve teriçinde kalmigti.Ho neva ona yol gösterirken"Efendim,"dedi, "size punu arz etmem gerekecek,ben duhterim." Abdülmecit bu sözcügü hiç duymarmyti.Ne söyleyecegini bi- lemiyordu. "Zarari yok," dedi, "mühim degil." 26 Hogneva bunun üzerine sözlerine açddik getirerek, "Yani "ben efendim," dedi, pimdiyekadar hiç kimseyeteslim olmadim. Îlkerkegim siz olacaksimz." Abdülmecit buna çok sevindi ve gülümseyerek,"Sen acemi, ben acemi, ne yapacagizäyleyse?" dedi ve kendini Hogneva'am kollarma birakti. Genç hünkâr bunlan dügünüyordu.Bezmiâlem Sultan oglu- nun dahp gittiginihiç fark etmemigti. Konuçmasim sürdürüyor- du: "Çocuklugumdasaraydaki yayhlardandinledigimegöre eski- den padipahharemde düzenlenen bir oyunda bir cariyeyi bege- necek olursa bagkadmabunu duyurur, o da oyuna katilan cari- yeleri padiçahm önünden geçirirmig.Padigah begendigi cariye- nin mendil önüne bir atar, baçkadmda padiçahmo geceyio cari- yeylegeçirmekistedigini anlarmig. Ben egimin zamanmda böyle yeygörmedim.Padiçahm begendigicartyeye has odahk denirmig. Cariyegüzelceyikamr, süslenir,padiçalun has odasma gänderi- lirmig.Kapidada zencikadmlar nöbet beklermig. "Hünkâr haremde bir lazi begenecekoldu mu bonu kizlara- bildirir, gasina o da lozi hamama gönderir, süslergiydirir ve pa- dipahmemrini bekler.Padiçah da o süre içinde cariyeye bir hedi- yehazirlarve onu kizlaragaslylahareme gönderir. "Hünkârm cariyeye bir hediye göndermesi, onu o gece oda- sma bekledigianlamma gelir.Has odahk padiçahlamünasebette bulunduktan sonra gebekalacakoldu mu smifi degigirve ikballi- geyükselir.Ama bazençocuk dogurmadanda ikballige yükselen- ler olur. Egerpadiçah hasodahgt begenmezseonu çirak çikarttr, yani bir payaylaevlendirip saraydan uzaklagtirir.Ben de zaman zaman bu tür olaylarapahitoldum. Ikballerinhepsi bu yollapa- diçahmharemine girdiler. "ikballerin de dereceleri vardir: birinci ikbal, ikinci ikbal, üçüncü ikbal gibi.Yeni ikbal olan has odahk en alt dereceyiahr ve padipahlailigkisine göre birinci dereceyekadar yükselir.Eger ikbal padipahiçok mutlu etmiyse derecesikadinefendiligeçikar. Çocukdogurursa da derecesikadmefendiolabilir.Bazen de ço- cuk dogurdugu halde ikbal olarak kahr. "Gelelimkadmefendîlere,ilk baglardapadigahlarbüyük say- gmhgi olan kipilerinya da Anadolu'daki beylerden birinin, ba- zen de kompukrallardan birinin lozim ahrlarmig. Mesela Sultan Osman Bey geyhEdebali'nin kiziylaevlenmig. Ondan sonra ge- lenler îsfendiyarogullari'ndan,Germiyanogullari'ndan, Kara- manogullan'ndan, Dulkadirogullan'ndan kiz almiglar, bazen de Bizans, Sirp ve Bulgar prenseslerle evlenmipler. "Fatih Sultan Mehmet zamamada nikâhsiz olarak evlenme usulu yerlegmigtir.Çünküyeriat hükümlerine gäre cariye padi- pahin mah oldugu için nikâha gerek görülmemigtir.Ama punu belirteyim, bunun istisnalan da olmuçtur. Padigahlar dört ka- dm alma hükmüne de uymamiglar ve dilediklerikadar kadme- fendi ve ikbal almiglardir. Simdisen de hanedaom gelenekleri- ne uyarak haremine yeni yeni cariyeler alacaksin. Bunlann bazi- lan ikballige yûkselecek,onlarm içinden de bazilan kadmefen- di olacaktir." "Validecigim, ben haremime bu kadar kadm, ikbal, cariye toplamak zorunda unyim?" "Elbette degilsin.Onu sen bilirsin.Bakahmzaman ne gästere- cek? Bunlat senin zevkine ve kadmlann yeteneklerinebagh." Gençhünkâr saraydaki kalfalannda ne igeyaradiklanniçoktyi bilmiyordu.Annesine bunu da sordu. Bezmiâlem Valide Sultan ogluna punlan anlatti: "Acemi cariyeler arasmdan sarayda iyi bir egitim görmüç olanlarkalfaligayükselir.Güzelve becerikliolanlaraöncelik tam- mr. Kalfalarhünkânn, kadinefendilerin,ikballerin, gehzadelerin ve valide sultanin dairelerinedagitihr. 'büyük "Dairedeki en yayh ve en eski kalfaya kalfa' denir. Onun da emrine ortanca ve küçuk kalfalarverilir. Kalfalar kendi dairelerindekibütün iglerden sorumludur. Sehzadelerbazen bu kalfalarlailgilenir ve onlarladügüpkalkar.Onlar tahta çiktigiza- man bu kalfalannkadmefendiligeya daikballige yükseldilderiol- muytur. "Haremdeki oyuncular da çogu zaman bu kalfalardançikmig- tir. Cariyelerinyetiçmesindeonlann katkisi olur. Kalfalann bir görevide bahçeleridolaymakve denetlemektir.Kendi aralarmda 28 nöbet tutarlar. Ne kadar güzel olurlarsa olsunlar bu igleri hiç ak- satmazlar. Eger hünkâr ya da gehzade bunlari dairelerine kapat- marmysa kalfalaryaylandildanzaman çirak çikartihr ya da saray- dan aynhr. Bunlann içinde kendi adma vaktf yaptiranlar da ol- muçtur." Bir süre sonra anne ogulun sohbeti tath bir havadasona erdi.

Mustafa Regit Papa Kimdi Mustafa Regit Paga?1800'de îstanbul'dadogan Regit Papa orta boylu, gösterigli,güleryüzlü,sevimli bir adamdt Dedesi Kastamonuluydu. Babasi vakiflarda çaby1yordu. Yoksulbir aile- den geliyordu. Okuma yazmayi babasmdan ögrendi. On iki ya- mda babasim yitirdi.Dogru dürüst bir egitim görecekdurumda degildi.Kendi kendini yetiptirdi. Enigtesi SeyyitAli Paga'mn güvenini kazandi. Paya 1823'te Mora Ïsyani'mbastirmakiçin gönderilen birlige onu da kat- Bey'in ti. Regit orada yildizi parlamaya bagladi.Bir süre sonra Misir'a gönderildi, evlendi ve bir oglu oldu. Ardmdan eyini bi, rakarak Kabatay'ta Adile admda bir kizlaevlendi. Ondan da därt oglu oldu. Iqsizkaldigi dönemlerde bol bol tarih okud u, yabanci ülke- lerde olup biteni de izlemeye çahytt. Daha sonra Babiâli Mektobi Kalemi'nde (yaziiglerinde)bir göreve getirildi. Burada kendini gösterdi ve Sadrazam Selim Papa.Ruslarla savaçagiderken onu da yanma aldi. Ona cephedeki durumu sarayabildirentezkere- Jer yazdirdi. Tezkereleriokuyan ÏkinciMahmut bunlari kimin yazdigim merak etti. Ögrenincede RegitBey'inmaapmi artirdi.Ruslarlaba- ny görügmeleribaylaymcaRegitBeyorada da görevaldi. Artik kendisine bütün kapilar açihyordu. 1834'te Pertev Pa- a'yla birlikte Misir'a gönderildi.Orada da KavalahMehmet Ali Paga'nm dikkatiniçektive Kavalahkendisine Misir'da kalmasim önerdi. Onu önernli bir görevegetirecekti.Ama RegitPapa Pertev Papa'ya damçtiktan sonra bu gärevi reddetti. Regit Papa îstanbul'adöndükten bir süre sonra ülkeyi karabu- lutlar kapladi. Kavakh Mehmet Ali Paga'mn ordusu Kütahya'ya kadar ilerledi. Ordu yenilgiden yenilgiyesürükleniyordu. Barig görüymeleribaslayincaMustafa RegitBey deheyetekatildt Ardmdan padipahkendisiniParis'e elçi olarak gönderdi.Ama bu genç diplomat Fransizca bilmiyordu. Regit Bey Paris'e gider- ken Viyana'ya ugradt. Prens Metternich'le görüstü. Avusturya Baybakam bu genç Türk diplomatmiçok sevdi, iyi agirladi ve ara- lannda yakm iligkiler kuruldu. Paris'te gärevinebagladiktansonra Kral Louis-Philippe'in de sempatisini kazanan Regit Bey, orada Cezayir ve Misir sorunla- nna çözüm bulmaya çahyti. Kisa zamanda Fransizca ögrendi. Megrutiyet rejimini inceledi. Regit Bey'in bu görevion ay sürdü. 1836 Sonbahannda Londra elçiligine atandi. Orada diplomasi bilgisinigelistirdi,ingilizce'siniilerletti ve önemli igler baçardi. Hünkâr artik ona yürü ya kulum demigti.RegitBey bir yllson- ra Ïstanbul'açagirildi ve mügir rütbesiyle Hariciye naziñ oldu. Bir süre sonra da vezir rütbesiyle yeniden Paris'e atandi ama nazir- hgi da birakmad1.Padigah onun istanbul'danuzaklasmasim pek istemiyordu. Regit Papa Ïstanbul'daingiltere'yieyapilacak bir ticaret anlay- masmm ayrmtilan üzerinde çahyt1. 1838 yiluun Agustos aymda Baltalimam'nda imzalanan bu anlagmayla Ïngilizlereçok genis imtiyazlar verildi. Bu ip bitince Regit Papa Hariclye nazirhgmi bi- rakmadan yeniden Londra'ya gönderildi ve orada da Îngilizlerle yeni bir anlaymamn hazirhklanna yapti. Resit Pasa Fransa ile Rusya ve ingilterearasindaki anlagmazhklardan yararlanarak Osmanh Devleti'nin nasil bir denge politikasiizlemesi gerektigi- ni aragtinyordu. Abdülmecit tahta çiktigi zaman Regit Papa Londra'daydi. istanbul'açaginldigini ögrenince hemen yola çikti. ÖnceParis'e ugradi. Kral Louis-Philippe kendisine ikinciMahmut'un ólümü- nü bildirdi.Regit Papa çok üzüldü., istanbul'danelerle kargilasaca- gmabilemiyorve bu yüzden çok endiçe duyuyordu. Kral Regit Paga'yl Marsilya'dan îstanbul'abir sava; gemisiy- le göndermevi önerdigi zaman da paça sakmcalarim dügünerek bu öneriyi kabul etmedi ve bir ticaret gemisiyleyola çikti. Gemi Marmara'dan sulanna türlü 30 îstanbul yaklayirkenkafasmda se- naryolar olugturuyordu. Rihtima çikar çikmaz bir arabaya bi- nerek evine gitti. Egi ve çocuklanylakucaklayti.Hüsrev Paya'nin sadrazam oldugunu onlardan ögrendi. Bu olay Regit Papa için hiç de sevindirici degildi.Yeni sadrazamm kendisinden hiç hoglan- madigmi biliyordu.Ama yapabilecegihiçbir yeyyoktu. Protokol geregi ilk bagta sadrazann ziyaret etti. Hüsrev Papa kendisini nezaketle kargiladive göylededi: "Canim papa oglumuz, nerede kaldmiz?Bizi çok beklettiniz. Zati çahanenin görmek istedigi bir belge var. Bunu hazirlaylp he- men size vereyim, kendisinetevdi edersiniz. Padisah hazretlerisi- zi görmekle çok mutlu olacaktir." RegitPaça sadrazamm kendisineverdigi k1rruzi mühürlu zar- fi ahp dogru mabeyni hümayuna gitti. Padigah kendisinihiç bek- letmeden kabul etti. RegitPapa hünkârdan yirmi üç yas büyüktü. Yani biri on alti yasmdaydi, öteki otuz dokuz. Regit Papa sayg11armisunduktan sonra hünkâr, "Merhum pe- derimin sizi çok sevdiginibilirdim," dedi. "Sizehep önemli gö- revler verdi. Devletimizi her yerde büyük baçanyla temsil etti- niz. Uzun yillar Paris'te ve Londra'da kaldimz. Orada Fransa ve Ïngilterehükümet adamlanyla ve hanedanla görügtünüz,yakm iligkiler kurdunuz. Simdisizden onlarin bizim haklanuzda neler dügündüklerini ögrenmek isterim." "Hünkârim, dogrusunu isterseniz Avrupa devletlerininhak- kumzda iyi geylerdügündüklerinisöyleyemeyecegim. Ne yazikki bizi yachytamyorlar. Devletimiz bu ylizden çok yey kaybediyor. Bize güvenemiyorlar.Uyguladignmz yöntemler onlara ters geli- yor. Bendeniz haddim olmayarak çok acele bazi hukuki kararlar ahnmasim, reayaya (gayrimüslimlere)bazi güvencelerverilmesini, yeni meclisler kurulmasirnönermek istiyorum. Yüce devletimizin saglamtemeller üzerine oturtulmasi zorunluluguna inantyorum. Fransa ve Íngiltere'debulundugum stralarda görügtügüm devlet adamlarma en kisa zamanda idarede gak önemli degigik- likler yapacagimizasöz verdim. Bunu gazetecileraracihglyla ka- muoyuna duyurdum. Herkes bunlari çok iyi kargiladi.Maksadim onlara güvencevererek medeni âlemin teveccühünü kazanmak- ti. îcapeden degigiklikleriancak zatlâliniz yapabilir.Bunlan ger- 31 çekleptirirsekÏngiltere'yiMisir'daMehmet Ali Paga'ya karpiyani- mizda bulacagiz.Bu hususlan bir fermanlabütün âleme duyura- cak olorsak Avrupa'yi kazanmig oluruz." Bu sözler padigahi çok etkiledi. Hünkâr henüz çok gençti. Deneyimsizdi. Babasi gibi mutlak bir otoriteyle hükmetmekten çekiniyordu. Hüsrev Papa gibitutucu ve siddet yanhsi yayh kurt- lann böyle bir politikadan hiç hoslanmayacaklarinida biliyor- du. Ne olursa oIsunbäyle bir degivikliginhazirlanmasiiçin Regit Paga'ya yetki vermesi gerekecekti. Regit Pasa konuymasimbitirdikten sonra hünkânn yüzünde tath bir gülümsemebelirdi. Sonra da, "Merak ettim," dedi, "sad- razam hazretleri acaba bana neyi bildirmekistemig." Hünkâr zarfi açti. Tezkereye pöylebir gözgezdirdiktensonra yaziy1yäkseksesle okumaya bagladi:

îÿbu anzamt efendimize takdim edecek olan Regit Papa, cennetmekân pederinizinidamma fermanbuyurdugu zattir. Devleti âliyeyezarar vermektedir. Pederinizin hükmünü hemen icraya koymamz uygun olur.

Reçit Papa tezkereyi dinlediktensonra padipahm ne söyleyece- ginimeralda beklemeyebasladi.Hünkâr o sirada tezkereyi buruç- turup hiddetle yere atmca Regit Paça rahatladi. Padiçah, "Hiç endise etmenize gerek yok," dedi, "pimdilik Londra'ya dänmeyin, Hariciye nazin olarak görevinize devam edeceksiniz. Asil görevinizde bana önerdiginiz islahat programi- ni haztrlamak olacak. Acele edin," Abdülmecit tahta çikah daha bir ay olmuytu.Ama o kisa za- man içinde devletindorugunda olan insanlarin ne ikiyüzlä ve ca- hil olduklanni anlannêti. Yapacagi ilk ig, annesinin önetilerine uyarak Hüsrev Pasa'yi azletmek olacakti. Ama bunun da bir sirasi vardi. Sadrazam hiç akla gelmedikbir darbeylekendisinidevire- bilirve dokuz yaymdakiAbdülaziz'i tahta oturtabilirdi. Genç hü- kümdarm ortahgi hiç telaça vermeden iglere agir agir el koyma- si bir zorunluluk gibi görünüyordu. Gereken reformlan yapmak için mutlaka Regit Papa gibiAvrupa uygarhgtm yalandan tanum; 32 insanlara ihtiyaci vardi. Bu dügüncelerinikiminle paylaçabilirdiki? Annesinden bag- ka kimseyegüveni yoktu. Uzun uzun dügünmeyeihtiyact vardi. Deneyimli vezirlerle de görüsecekti.En iyisi hiç kimseyiiirküt- meden reform programmi hazirlamak ve her pey tamamlandik- tan sonra bunlari dünya âleme duyurmaktL

Îki Yeni Kadm. Servetseza ve Sevkefza Abdülmecit bir süredir babasadan kalma hünkâr dairesin- de kahyor, hareme de yava; yava; ahqiyordu. Kendi cariyele- ri oraya tagmmiç, babasiylailigki kurmanns olan genç cariyeler de yerlerinde kalrupti. Hünkâr onlarla ilgilenmekten geri kal- miyordu. Tahta çiktigmdan beri kendisine her alanda yol gösteren bir kipide halasiEsma Sultan'di.Esma Sultan,Birinci Abdülhamit'in dördüncü kadini Sineperver Kadinefendi'den olan ilk kiziydi. 1778'de dogmustu. ÏkinciMahmut'un ablassydi ve ondan yirmi ya; büyi.iktü.ÜçüncüSelim yegeniEsma Sultan'i on dött yayma gelinceÇuhadarHüseyin Aga'yla evlendirdi. Hüseyin Aga o za- man otuz alti yaçmdaydi. Padigah kendisine vezirlik verdi ve kap- tam derya olarak donanmanm bapmageçirdi. Hückâr sevgili yegeninemuazzam bir dügün täreni düzenle- di.Yeni evlilere her yerden çok degerlihediyelergönderildi.Esma Sultan kendinden yirmi ya; büyük bir adamla evlenmekten hiç hoslanmanupti, ama herkes ona zamanla ya; farlomo ortadan kalkacagmi söyledi. Yapabilecegi bir yeyyoktu. Divanyolu'nda, bugün ÏkinciMahmut Türbesi denen yer- de o zamanlar görkemli bir saray vardi. Hünkâr o sarayi Esma Sultan'a verdi ve yeni evliler oraya tagindi. Ama ne yazik ki bu evlilik on bir yilsonra Hüseyin Paga'mn ansizmölümüyle sona er- di. Esma Sultan yirmi begyapmda dul kaldi ve bir daha da ev- lenmedi. lyteo yillarda ailenin bagina büyük bir felaket geldi. ÜçüncüSelim gericilerinbaymdaolan Kabakçi Mustafa'mnisya- myla tahttan indirildi. Ortahgikan götürdü. Esma Sultaniçin tek Dördüncü Mustafa'nin tah- sevindirici olay,ana bababir kardepi 33 ta çikar11masi oldu. Ortahk durulmamigtt.Alemdar Mustafa Papa Rusçuk'tan ge- lerek duruma el koydu. isyancilaridam edildi ve ikinciMahmut tahta oturtuldu. Esma Sultanile annesi Dördüncü Mustafa'dan yanaydi. ni dar'a karpt düzenlenen darbe girigimlerinidesteklediler,ikinci Mahmut'un yerine yeniden Dördüncü Mustafa'mn tahta getiril- mesi için çahytilar ama baçaramadilar. Türlü entrikalar sonunda Alemdar Mustafa Papa öldürüldü, IkinciMahmut ayaklanmayi güçlükle bastttd1 ve kardeqi Dör- düncü Mustafa'yt da öldürttü. Bu olay Esma Sultan'la aralan- nm açilmasina yol açti ama kisa sürede banytilar. Hünkâr, Esma Sultan'a çiftlilder hediye etti ve padigahmkizkardegibu yüzden îstanbul'unen zengin kadun oldu. Eyüp ve Maçka saraylarim, T1rnakçi ve Kuruçegme yalilanmyaptirdi, Girit, Kemer,Edremit ve Biga'da da bag ve bahçe sahibi oldu. istanbul'unen gik giyinen kadmi sayilan Esma Sultan, ger- çektenkelimenin tam anlamtyla sultanlar gibiyaçamayabagladi. Kalfalan, ustalari ve cariyeleriyle birlikte sik sik gezilereçikiyor, eglenceler düzenliyor ve çevresinde türlü dedikodulara yol açt- yordu. Ama o bunlara hiç aldirmiyor ve yaçamimtam bir özgür- lük içinde sürdürüyordu. istanbul'daefsaneler yaratan bu kadm, yegenitahta çikar çik- maz onu ziyarete gitti ve yöylededi: "Aslamm, pimdi cariyelerle iligkilerinde çok dikkatliolman ge- rekiyor. Bazilan yann gehzadeve sultan doguracak,kadmefendi ya da ikbal olacak. Ben senin için iki cariye yetiëtirdim.ikisinide begyagmdaköykümealdim. Okuma yazmayi ve saz çalmaylög- rettim. Birinin adi Servetseza, çok güzelbir Çerkezkizi.Görünce baytlacaksm.Tam sana göre. Ikinciside gevkefza,o da Çerkez. Uzun boylu, san saçh bir kiz.ikiside senin yaylannda.Yarm on- lari haremine gönderecegim.Kendilerine çok iyi davran. Ikiside

A 3 çok ince, lonlgan ve alingan kizlardir.Ben onlarin mutlulugunu isterim. onlar îleridebelki da padiçahanasi olur. Kizianma o göz- le bak. Benden söylemesi." Abdülmecit 34 bu iki yeni cariyeyi çok merak ediyordu. Halasi zevk sahibi ve ince bir kadmdi. Olur olmazlozlariyegerine hedi- ye etmesi beklenemezdi.Gençhünkâr onca iginin arasmda erte- si günü iple çekti. Akyamüstüdairesinedänünce lazlaragasindan yenigelencariyeleri hemen huzura getirmesiniistedi. Abdülmecit sedire oturmuy, sabirsizhkla bekliyordu.Derken lazlaragasi Servetseza admdaki yeni cariyeyi huzura almak için kendisinden izin istedi. Az sonra da on beg-on alti yaglapnda bir Çerkezgüzeli odaya girdi. Üç etekli, beyazh yegilli bir giysi ve dar bir çalvar giymigti.Saç biçimini de giysilerineuydurmuy- Kulaldarmdan tu. taph küpelersarkiyordu. Baymda da taph bir ta- rak vardi Yanaklariheyecandanal al olmuytu. Önünebalayordu. Genç hünkâr ilk bakigtagözlerininrengini görememigtiama az sonra piril piril yeyilgözlerini fark etti. Abdülmecit, "SikilmayinServetsezaHamm," dedi, "halam ba- na sizden söz etti:Ne kadar güzel,tath ve zarif bir luz oldugunu- zu anlatti.Gerçektende öyleymiysiniz. Sarayhayatma ahqik oldu- gunuzubiliyorum.Haremimde ingallah sdalmazsmiz.Sevdiginiz arkadaylarmizdan ve yalculanmzdan ayrdmak belki ilk baglarda sizeaci gelecektir.Ama burayayalon zamanda ahyacagimzi umu- yorum. Admiz Servetsezaimig. Ama müsaade ederseniz ben size Servetdiyecegim." Servetsezaönüne bakarak hünkâri dinliyordu. Elleri de titri- yordu. Agzmiaçipdaha tek kelimesöylememigti. Hünkâr, "Konuysamza lütfen," dedi, "sesinizi duyayim." Servetsezatitrek bir sesle, "Hünkârim," dedi, "biraz ahqmam lazuti.Ben hiç erkek içine çikmadimki. Elbette ahyacagim." " Abdülmecit dayatmadi,"Peki, peki dedi. "Üzerinizevarmak istemiyorum. Daha çok yenisiniz.Hareme çekilip bir süre diale- nin, sonra yine görüêürüz." Hünkâr bir an durakladiktan "Servet Hanim," "adimzm sonra, dedi, anlamini biliyor musunuz?" "Evet efendim, servetihak eden demekmig." Servetsezabonu söyledikten sonra geri adimlarla hünkârm huzurundan aynldi. Abdülmecittath dügünceleredaldi. Bu genç cariye hiç ötekilere benzemiyordu,onu gerçektenheyecanlandir- apk istegi uyandi rupti. îçinde,onunla büyük bir yagama ama na~ 35 sil?Bakahm olaylarne gösterecekti. Servetsezahuzurdan aynldiktan sonra kizlaragasimçagirarak "Gidin," dedi, "gimdi bana öteki cariyeyi getirin." Az sonra kapidabaykabir güzelÇerkezlazi göründü. O da on yedi-on sekiz yaylarmdaydi.Çekikgözlü,ince kallokburunlu, or- ta boylu,tombulca, kibar ve nazik edahyd1. Ayagmda palvar yok- tu, üç etekli jüpongiymigti.Onun üzerinde de ucu belindekike- Kulaklanndan mere iligtirilmiguzun kuyraklu,ince bir etek vardi. inci küpeler sarkiyordu. Hünkân yerden selamladiktan sonra güleçbir yüzle üç adira yamna yaklagarakdurdu. "Beni emretmissiniz hunkânm," dedi. "Evet SevkefzaHamm, halam bana sizden sör etmigti. Çok abartmamig, güzelve sevimli oldugunuzu biliyordum. Hiç az bi- le söylemig.Aduazm anlamim biliyormusunuz?" "Bildigimi samyorumhünkârim. §evk,zevk ve neyeanlamina geliyor,efza.da artiran demek.Yaniadmun zevk veren, neye arti- ran anlamina geldigini saniyorum." "Çokdogru söylüyorsunuz. Bakalun buraya kolay ahyacak misimz?" "Ahytan bileefendim. Sizingibinazik ve hoggörülübir hünkâ- rm hizmetinde olmanin zevkine doyamayacagimibiliyorum." Abdülmecit çagkmadönmügtü.Bu ne rahat birkizdi.Gözlerini hiç yereindirmeden ne kadar rahat konuquyordu, "SevkefzaHamm, halamm köykünühiç aramayacak rusmiz? Orada büyüdünüz, köykte birçok arkadagtmz vardi. Onlardan mahrum kalacaksimz." "Sizinhizmetinizdeolduktan ve siz emrettiginizzaman huzu- ra kabul edildikten sonra nasil mutlu olmam." Abdülmecit hiç bu kadar tath bir cariyetammamiytt.îçinden bir an önce ona kavuymakistegi geçiyordu.Ama bunu belli et- mekten biraz çekindi. "sizin "SevkefzaHamm," dedi, gibi zarif bir cariyeye sahip ol- mak beni çok mutlu edecek Bana çocuklugunuzu ve buraya ge- lene kadar geçirdiginizmaceray1 anlatacaksimz. Sizinle çok zevk- 36 li saatler geçirecegimeinamyorum." "Beni çok gimarttinizhünkânm, size zevk vermek benim en büyük mutlulugum olacak." bunlan söyledikten Sevkefza sonra istek dolu gözlerle genç hünkâra bakarak adimlarla geri kapiya yaldaytive "Emirlerinizi bekleyecegim hünkârun," diyerekhuzurdan çikti. Abdülmecit kendisineyakinyaçIardaolan bu tath ve güzelca- riyelerden ikisine de tutulmuy gibiydi.Ikiside birbirinden hoytu. Ïçlerindenbirini seçmesi gerekmiyordu kl. Son günlerde birlik- te oIdugucariyeleineonlan kargilagtirdi.Eskilerden vazgeçmesine hiçgerek yoktu. fler birinin yeri aynydi. Gençhünkâr o akyam odasina çekilirken "bu kizlaragasma,"Bilal Aga," dedi, akyarn gevkefza'ylabirlikte olacagim. Lütfen ha- ber verin, kendisini hazirlasmlar." "Bayüstüne hünkânm, emriniz bayimüstune." Genç hünkâr o gece Sevkefza'yiyakindan tanlymca halasi Esma Sultan'm ne kadar hayirhbir i; yaptigmibir kez daha anla- dt. ilk Sevkefzakez bir erkekle birlikteoldugu halde ne kadar ol- davrannnytL gun Her ikisi için de o gecesabah günaganncaya ka- dar duygu ve cinsellik içinde geçti.Abdülmecit birkaçgün bagka cariye görmek istemedi. Ya Servetseza?Hünkât ilk görügtekendi- eden sini sarhoy narin ve çekingen Çerkezgüzeliniunutabildi mi? Onu bellegindenbir türlü çikaramiyordu. Servetseza hünkân bü- yülemig giblydi.Ïçindeona karpibüyük bir saygivardi. Onu ka- fasmdaöyle bir yüceltti ki, o masum kiziyatagmaçekrnekkendi- sine biraz saygisizhkolacak gibigeliyordu.1çindekiduygularyal- mz cinsellik degil,ayk ve saygi kangimi bir peylerdi. Ona bir digi gibi nasal davranacakti.Bu yüzden onu ilk akyam odasina getirt- memiyti. Sonunda kararuu verdi ve beginci gün kizlaragasmdano akpam Servetseza'ylodasina getirtmesiniistedi. Akyamûstü hava karanrken genç hünkâr heyecanla sevgilisi olacak cariyeyi o tath beklemeyebagladi.Abdülmecit, ona karpi ilk g rügte duyduguduygulariyeniden yaqiyordu. Servetsezabir süre sorirayine aym hafif giysilerlekapida gö- ründü. Hünkâr onu ayakta kargilad1.Gençloz yinehiç konuyma- dan kendini Abdülmecit'in kollarmabirakti. Ikiside coykulu bir aplan heyecamm yaqiyordu. 37 - Genç hünkânn günleri ve gecelerine kadar da dolu geçiyor- du, Bütün gün sadrazam ve vezirlerle, seraskerpaçave yeyhülis- lamla görüpmeler,akyamlari da birbirinden güzel cariyelerle ayk saatleri... mabeyne çagirtarak Padiçah zaman zaman Regit Paya'yi ya- pilan hazirhklar hakkmda kendisinden bilgi ahyordu. Regit Papa da Avrupa'dakiyönetim biçimlerini,düpünceözgürlügünü, sos- anlatiyor, Bati'daki uygarhk konu- yal yasam kopullanm düzeyi sunda kendisine bilgi veriyordu. Resit Pasa'mn saglambir man- vardi. Paris'te tigt ve inandmci bir konuçma biçimi bulundugu dönemlerdeKral Louis-Philippe'in oglu Prince de Joinvilleile de yakiniligkiler kurmuyve kendisinibir gün istanbufadavetetrue- ye söz vermigti. Padipah Resit Paga'ain anlattiklarim büyük bir ilgiyle din- liyordu. Papa firsat buldukça da ona Paris'te tamdig1 Auguste Comte'tan söz ediyordu. Comte pozitivistfelsefeninkurucusuy- du. Paris'te felsefedersleri veriyordu. Agnostikti, yani dinle ve metafizikle mutlak gerçegeulayilamayacagma inamyordu. Zaten mutlak diye de bir yeyyoktu; olaylar ve olaylar arasmdaki iligki- ler vardi. Toplumun pozitif olarak bilimsellikleörgütlenmesini äneriyordu. Regit Paya hünkâra bunlan anlatmca gençhükümdann kafa- Regit Paga'mn si büsbütün kanyti. Padigah büyülenmig gibiydi. dügüncelerinekaryikoyamtyorve ondan ürküyordu. Ama devlet düzenindekireformlar konusunda paça ne öneriyorsa onlan ka- bul ediyordu. Hünkâr bu felsefederslerinden sonra kendini hareme atiyor artik ve günün bütün yorgunlugunu unutuyordu. Sarayda yas dönemi kapanmigve gelenekseleglenceler yenidenbaylamiyti. Bu gösterilersirasmdagençhükümdarin dikkatiniçeken cari- açik yelerdenbiri de on dokuz-yirmiyaylannda,yegilgözlü, kum- çok düz- ral ve uzun saçh, beyaz tenli, zaylf, ince belli, eli ayagi gün bir kiz oldu. Hünkâr lazlaragasmabu cariyenin kim oldugu- nu sordu. O da bu kizm ÇerkezlerinSapsihkabilesindenoldugu- nu, çok küçük saraya yaytageldigini,iyi bir egitim gördügünü ve 38 acemi cariyelikten kalfahgayükseldiginianlatti. Abdülmecit,"Kendisiniyakmdantanunak isterim," dedi, "bu akpam odama gelirse sevinirim." Kizlaragasipadipahm bu emrini hemen Tirimüjgân'a iletti. Gençkiz heyecandanlopkirmizi oldu. Böyle bir davet,yaçanunm en büyük olayi olacakti. Padigahin kendisine son günlerde büyük bir istekle baktigim dügündû ama Hünkâr birçokkipiyeböylebaklyordu.Öteyandan da hückârm zamanlarda genç son Sevkefza'yave Servetseza'ya tutulmug oldugunu biliyor,kendisine asla sira gelmeyeceginidü- ûnüyordu. Tirimüjgân raks ederken ter içinde kalmiyti.Bu çagriyi ahr al- maz hemen sedef kakmah nahnlanm, peptemahm, çok sevdigi Bursa havlusunu,iglernelihamam tasim ve kokulu sabununu ala- rak hamama koçtu.Bir güzelyikandi,kurulandi, saçlaran taradi, odasma dänüp kokularsüründü ve lavantakokulu giysilerinigi- yip hünkârm emrini beklemeyebaçladi. Az sonra kizlaragasikapida görünerek padiçahm kendisini emrettigini bildirdi. Hünkâr Tirimüjgân'i ayakta kargilayipkucaldadiktan sonra lyi raks "Çok ettiniz," dedi. "Siziçok takdir ettim, yalandan gör- mek istedim." "Lütfetmiysiniz hünkânm, bana bundan büyük iltifat olamaz. Cariyelerinizden kaçi bu mutluluga eriymigtir? Böyle bir davetle onurlandirilacag1mi hiç dügünmemigtim." Padipah genç cariyeyi divanmüzerine çekerek, "Buyurun, "biraz otu- run," dedi, sohbet edelim. Adiruzm Tirimüjgân oldugunu ögrendim. Anlamru biliyor musunuz?" "Elbette hünkânm, ok gibikirpiklerivar demekmig." "Çokdogru, iyte o oklan kalbimesapladimz." "Hünkânm asla bäyle bir yey olamaz. Kirpiklerimin okla- n sizi incittiyse cellatlara emir verin hemen boynumu vursunlar. Boynum kildan ince." tüfek- "Evet ama sözleriniz de kihçtan keskin. Ben kihçtan, ten nefret ederim ama sizin keskin sözleriniziömür boyu dinle- yebilirim." "Beni çok pimarttuuzhünkânm, äteki cariyelerinizbu sözleri 39 duysalar,beni bir kagiksuda bogarlar." "Hadlerine mi düsmüg,her güzelinyeri ayndir. Ben Ioskanç olan1arihiç sevmem." "Öyleysebeni hiç sevmeyeceksiniz." "Sevecegimama siz dekiskanç olmayacaksunz." Tirimüjgân'm Butat11sohbetin elbette sonu gelecekti.Padigah dudaklanna uzanarak konupmasimkesti. Ondan sonra da gece tath çighklarla devam etti. Abdülmecit'in artik hayatmda üç sevgili vardt Sevkefza, özelliklerinden Servetsezave Tirimüjgân. Padigah üçünün de ayn Peki hoplamyor,aralannda seçim yapmayr hiç dügünmüyordu. sonra bu iligkiler nasd geligti? Sevkefzapadigahi tamdiktan bir yll sonra gehzadeMurat Efendi'yi dogurdu. Abdülmecit'in ölümüne kadar oglu Murat Efendi'nin tahta çikmasi ve kendisinin de valide sultan olmasi tah- için dualar etti. Ama stradaAbdülaziz Efendivardi. Murat'm ta çikmasi söz konusu olamazdi. 1861'de Abdülaziz'in tahta çikmasindan sonra Sevkefzaog- lunun saltanat günlerini beklemeye bagladi. Sonunda muradi- 1876'da tahta akli dengesi bo- na erdi, Murat Efendi çikti ama zuk oldugu için üç ay sonra tahttan indirildi. Sevkefzao zaman da, "Oglum iyileymeyecekse beni tahta çikarsmlar. ingiltere'de KraliçeVictoria hükümdar degilmi?" diyetutturdu. Ama kimse Sevkefza'yiciddiye almadi, Abdülmecit'in Tirimüjgan'dan olan oglu Abdülhamit padiçah oldu. Sevkefzabunu bir türlü hazme- demedi.Oglunun iyileptiginive yenidentahta çikinasigerektigini ileri sürerek türlü çilgmhklar yapt1. Abdülhamit onun için pöylediyecektir. Kadin çok yaman bir yeydi.insanin yüzüne gü- "Sevkefza aglar, ler, arkasmdan kuyusunu kazardt Abdülaziz'e gider, sizlar körüklerdi. ama bir taraftan da amcam hakkmdaki dedikodulan Amcamin tahttan indirilmesinde bu kadin çok mühim rol oyna- Yegâne miytir. derdi saltanat sürmekti. Birader merhumu (Sultan Murat'1)yeniden tahta çikarmak ve valide sultan olmak için in- lolapçilarla(Ali Suavive arkadaylan) birleytifakat talih yüzüne 40 gülmedi. "Sultan Murat'm tamamen iyileytigini yaymaya bagladi. Benirn olarak fuzuli saltanat makanuni içgal ettigimi iddia edi- yordu. Doktorlan ÇiraganSarayi'nagönderdim ve biraderi ettirdim. mu- ayene Afiyete kavugmasiyöyledursun, hayatmdan bile ümit kesilecekbir hale geldigi.anlayildi. "Bundan sonra §evkefzaKadio saray digmdabir komite olug- turdu. Kadmm fendi erkegi yendi, derler ya, eger Sara- yfru siki Çiragan bir inzibat altma almasaydun,bu kadm baymuzakim- bilir daha igler açacakti. ne Çokfena bir kadmd1.Pek çok entri- ka çevirdi." Ama neye yarar, kargismdaAbdülhamit gibigüçlü bir padi- ah vardi, Sevkefzaon bir yil Ç1raganSarayindan diganyaadi- atamadi. rmm Kendisinden pek haber ahnannyordu. Sonunda boyaundabir ur çiktigi ägrenildi. Hünkâr, doktor Rifat Papa'yi Ç>ragan'agönderdi ama yapilacakbir yeyyoktu. Üç yll yatakta kaldiktan sonra 1889 Eylül'ünde öldügu bildiri'di.Altuu; dokuz yagmdaydi. Baykadmefendi Servetseza'ma da mutlu bir olmadi. Abdûlmecit'in ilk yaçami balaytabaçim döndüren bu Çerkesgüzelinin çocugu olmuyor, hünkârda bu yüzden çok üzülüyordu. En sev- digi epi GülcemalKadmefendi öldükten sonra onun çocuklarru, Fatma yani ve Refia sultan ile gehzade Regat Efendi'yi bu yüzden evlathk olarak Servetseza Kadmefendi'ye verdi. O yd yirmi yedi yapmdaolan Servetseza'nm, bu çocuklann yetiytirilmesindebü- yük katlasi oldu. Abdülmecit'in ölümünden sonra, 1861'de Abdülaziz Efendi tahta çikmca Servetseza'yaKabatag Sarayi'ada bir daire tahsis etti. Abdülaziz 1876'da tahttan indirilip de Murat Efendi padigah olunca Servetseza çok sevindi. Çünküonu da oglu gibi severdi. Ama bu sevinciancak üç ay sürdü. Murat tahttan indi- rilmig Çünkü ve yerine Abdülhamit geçmigti.ServetsezaAbdülhamit'in saltanatini hep geçicisayiyorve SultanMurat'm iyileçir iyileymez tahta kavupacagmainaniyordu. Bir gün oglu durumunda olan RegatEfendi'ye giderek yöy- le dedi: 41 "Ben bu akyam iftara Abdülhamit'in sarayina gidecegimve kendisine,'Birak artik qutahti, onun sahibisen degilsin,taht aga- beyin Sultan Murat'mdir. Çekilde Sultan Murat tahtina otur, sun,' diyecegim." Regat efendi bu sözlerden çok ürktü, "Aman valide," dedi, "sakm böyle bir geyyapma, hem Murat Efendi'ye yazik edersin, hem de kendine." Regat Efendi ne dediyseServetseza'yasöz dinletemedi.Anahgi o akyam saraya giderekAbdülhamit'e yöylededi: "Ben bu akyam niye geldimbiliyor musun? Ïkiyildirkardepi- ne vekâlet ediyorsun. Yeter artik, onun hakkimver, biraz da o sal- tanat sürsün." Abdülhamit buz gibi oldu ama hemen kendini toparlayarak, "Pek dogru söylüyorsun," dedi, "ben de öyle yapacagim." Servetseza Kadm bu sözlereçok sevindi. iftardansonra salona geçtiler,kendisineperbetsunuldu. Servetsezabu gerbetiiçer içmez sancilar içinde kivranmaya bagladt Kendisini Kabatag Sarayi'na götürdüler, ertesi gün orada äldügü bildirildi.Servetseza o yil el- li dört yaymdaydi. Tirimüjgân Kadm da 1852'de, yirmi sekiz-yirmi dokuz yagla- rmda öldü. 42

Tanzimat

Abdülmecit tahta çikah henüz üç ay ohiyordu. Îstanbulçok sicak bir yaz geçirmigve bütün vezir-vüzera kendini sayfiye de- nen yazhklaraatmigti. Cuma günleri de Göksu'dave öteki mesi- re yerlerinde eglenceler hiç eksik olmuyordu. Hünkâr hazirlan- makta olan yeniliklerinbir an önce uygulanmaya baylamasiiçin sabirsizlamyordu. BezmiâlemSultan'a da her firsatta bilgi veri- yor ve düpüncelerinisoruyordu. O da, "Aman aslanun," diyordu, "gu devlet iglerini bir an önce ele al, bizi de qu Hüsrev Papa'dan kurtar." Ekim ay1mn baylarindabir gün Regit Paya mabeyne gelerek "bendeniz, huzura çikti ve "Hünkânm," dedi, Tanzimati Hayriye diye adlandiracagums hatti hümayunu hazirladim,Müsaade bu- .yurursamzzati pahaneye bunun esaslanru arz edeyim.Uygun gö- receginiz degigiklikleriyapmaya hazinm. Sonra da fermanm ne- rede ve nasil okunacagun görügüruz." "Hayhay payahazretleri,sizi dinliyorum." "Hünkârun, Tanzimat Fermam beybölümden oluçacak. Mu- kaddimede, devletimizinkurulupundan bu yana Kuran hüküm- lerine ve periatkanunlanna saygt gösterildigiiçin devletin gûçIü oldugunu ve halkimizm da refah içinde yaçadigmianlatiyorum. Ikincibölümdeyüz elli yildanberi türlü meselelerve sebepleryä- zünden periat hükümlerine uyulmadiguu, kanunlara saygt göste- rilmedigini, bu yüzden de devletineski gücünü yitirdiginive hal- km fakirleptiginibelirtmeye cahytun." "Çokdogru." "Üçüncübölümde Allah'm inayeti ve peygamberefendimizin yardimiyladevletiniyi idaresini saglamakiçin baziyeni kanunla- ediyorum." rm gerektigine igaret 43 -- "O kanunlar ne olacak acabaP "Efendim, dördüncü bölümde lyte o kanunlann dayanacagi esaslari anlatiyorum." "Neymig o esaslar?" "Arz edeyimhünkânm. Sunlar:

- Müslüman ve Hiristiyan bütün insanlanmizm irz, namus, can ve mal güvenliginin saglanmas1 - Vergilerin belirliusullere göre almmasi - Askerlikvazifesinin düzenlibir biçimdeyapilmasi"

Hünkâr, "Ben de bu esaslar üzerinde sizinleaym görügüpay- " layiyorum.Ama ulema ne deronu bilemem demekleyetindi. Padiçahm tutumu Regit Paga'yi rahatlatti. Ama yine de endi- eliydi, bu reform tasarismi ulema ve tutucular nasil karquaya- cakti? Papa,padisaha Tanzimat Fermatu'am ana çirgilerini an- latmig,ayrmtilara girmemigti.Gericilerkendisinekargidarbe dü- zenleyebilirlerdi. Regit Papa o günlerdekonagm selamhk dairesinebitipikolan çahyma odasma kapanmigtive kimseyi kabul etmiyordu. Konagm kethüdasiTopçubay1zade SalihBey ise papayakonak igleriyle ilgili bir yeyler sormak istiyor ama kendisini bir türlü yakalayarnyor- du. Sonunda bir sabah papay1kapida yakalayipkonuçmayakal- kmcapaçakethüdanin sözünü keserekhaykirdi: "SalihBey, sen neler anlatiyorsun? Benim kafam nelerle meg- gul bilmiyorsun. Ben öyle bir tehlike içindeyim ki, sen farkmda degilsin.Belki yarma sag çikmam. §imdiseni dinlemenin hiç si- rasi degil." Yani RegitPaya fermam okuduktan sonra baymaneler gelece- ginidügünüyor ve korkuyordu. Hatti hümayunun 3 Kasim 1839 Pazar günü Gülhane Bah- çesi'nde okunacagi ilan edildi. Regit Papa bir gece önce ailesiy- le helallepti,vasiyetnamesini hazirladi. Kafasmm kesilecegibile akhna geliyordu. Ertesi sabah Gülhane'ye vardigi zaman mey- danin tikhm tikhm dolu oldugunu görünce büyük bir heyecan duydu. Kimler yoktu ki orada- bütün elçiler, Fransa Krah Louis- Philippe'in oglu Prince de Joinville,Sadrazam Hüsrev Papa, se- rasker, yeyhülislam,vüzera-vükela, ulema, devletin sivil ve aske- ri bütün ileri gelenleri,Rum ve Ermeni patrikleri,hahambagi,es- naf temsilcileri ve hünkâr. Aslanhane Meydam'na büyük bir kürsu yerleytirilmigti. Padipah Gülhane Köykü'negeçti.RegitPaga'am yüregigüm güm atiyor ama heyecanmibelli etmemeye çahçiyordu.Kürsüye çika- rak hünkân ve bütün davetlileriselamladiktan sonra konuçmasi- na pöylebagladi: "Cümlenin malumu oldugu üzere devletiâliyenin kuruluqun- dan beri Kuran ve periyehükümlerineuyuldugu için saltanat bil- cümle tebaamn refahma ve kalkunnasmayararh ohnuptur. Ama yüz elli sene vardtr ki, birbiri peçi sira gelenfelaketleryüzünden uyulmadigi eriata için kuvvetimiz zay1f dügmüs ve memleke- tin payidar olamayacagtanlagilrmytir.Bu sebeple son on beçsene içinde devletindaha iyi idaresi için bazi yeni kanunlarm çikartil- masi geregi anlayilmigtir." Paçamn ulemadan bu sözlerine tepki gelmedi,pasa ikind bö- 1ümüokurken de pek ses çikmadi. Uzaktan bazi homurtular duy- duysada moralini bozmadanokumay1sürdürdü. Irz, nanms, can ve malla ilgili bölümlere tepki gelebilecegini duçünüyordu.Çünküfermanda islamve Hiristiyantebaamn ka- nun önünde epit olacagive ahalinin güvenliginisaglamak için de bir ceza kanununun çikarilacagi belirtiliyordu. Tutucu çevreler bu ceza kanunu sözünden ürkerek homurdanmayi artirdilar. Regit Papa fermanm dördüncü bälümüne gelince dikkatler yogunlaytt.Papa yöylediyordu: "Ulema ve vüzeradan, velhasih herkim olursa olsun geriatku- rallanna muhalif hareket edenler, kabahatleri sabit olunca hiçbir rütbeye, hatira ve gönüle bakilmayarakhaklarmda ceza kanunu uygulanacaktir." imdiye kadar hiç bu çeyit bir söz söylenmemiyti. Ulema ve vüzera bundan hiç hoglaamadi. Ne var ki fermanm sonlanna dogru padigahm da kanuna aykin hareket etmeyecegi ve Hirkat erif Dairesi'nde bütün ulema ve vüzerayla birlikte yemin ede- 45 cegi belirtiliyordu.Demek ki hünkâr da bu kurallara uymak zo- rundayd1. Fermanm okunmasi bitince meydandaki bütün davetliler, "Padiçahim çok yaça!" diyehaylordi.ArtikOsmanh ülkesinde ye- ni bir dönem baghyordu. O tarihlerde yirmi bir yaymdaolan Prince de Joinvillean11a- rmda Tanzimat'in ilanmi göyle anlatiyordu: "Regit Paga'nm Tanzimat Fermani'ru okumak için pazar gü- nünü seçmesi bir rastlanti degildir. Papa Osmanli Devleti'nin Bati'ya yaldaymasimaçiklamak için pazar gününü seçerken o gü- nün bütün Hiristiyan âlemi için bir tatil günü oldugunu dügün- mügtür. O epsiz günde meydam dolduranlann yaristyabanc1ydi. Yaçamim boyu o günü hiç unutamayacagim. "Osmanh Hariciye nazinmn gür sesi asla titremiyor, kulaga hoy geliyorve inandirici oluyordu. Sözlerinanlamini bilmiyor- dum ama, bunlarin iyi ve güzel olduguna inamyordum. Çünkü bir imparator, bir padigahya da üst düzeydebir yöneticiyür bin kipikargismdaancak vatarn ve insanhk için böyle konuyabilirdi. Yoksa sesi titrerdi," GülhaneBahçesi'ndeki törenden sonra hünkâr Topkapi Sara- yi'nda Hirkal Serifegeçti ve punlan söyledi: "Hatti hümayunda anlatilan kararlann uygulanmasina izin verecegim. Ïçeridenve digandan,açik ya da gizlibütün direniëleri kiracagim.Kanunlara aykiri hiçbir emir vermeyecegim. Bu vaat- leriyerine getirecegimeAllah'in huzurunda yemin edlyorum." lykahyordufermamnhalka dayurulmasina.Regit Papa ferma- am Rumeli'de ve Anadolu'da halka anlatilmasi için ulemadan iki kipiyi görevlendirdi.Bunlar eyalet eyalet dolaçarakfermam yo- rumladilar. En büyük tepki Müslümanlar ile H1ristiyanlarm epit- ligiüzerindeki maddeden geldi.Konuymacilar göylediyordu: "Müslüman, Hiristiyan, Musevi hepimiz bir hükümdarm te- baasiyiz,bir pederin evlatlanyiz. Padigah efendimiz ülkenin her yamnda tebaanm arz, namus, can ve mahm güven altina alm19- tir. îçimizdezulüm görenlervarsa hemen bildirsinler,adalet uy- gulanacakttr.Müslüman, Hiristlyan, zengin, fakir,asker, sivil, din 46 adami elhasil bütün ahali padiçahmhay1rhniyetlerine güvenme- lidir." Tanzimat Fermam'nda üzerinde durulan bir konu da, Meclisi Valayi Ahkâmi Adliye adi verilen Adalet Yüksek Kurulu'ydu. Bu kurul, bugünkü damptaymve yargitaymyetkileriyledonatihaig ve yasa tasanlanm hazirlamaklagörevlendirilmigti.Bu kurula kt- saca Tanzimat Meclisi dendi. Osmanh devletve toplum düzeni Tanñ haklan sistemine da- yamyordu. Yani din ve devlet sistemi arasmda aynhk yoktu. Bu haklann kaynagi periatti.Gülhane Fermam Tann haklanna son vermeden Bati ülkelerinde uygulanan laik sisteme kapilarmi aç- ti. iki sistem birlikte yayamayabagladi.Tanzimatçilar Osmanh haklan ile Bati'nm haklan sistemini birlikte uygulamaya yönel- diler. Tanzimat'm ilam genç hünkân devletiglerini yeni bagtan dü- fümneyeyöneltti Ferman ilk bagtapadiçahahiç ayktn gelmemig- ti ama yankilarpadiçahm üzerinde genigetkiler yaratti ama mo- ralini hiç bozmadi.Çünküdevletinkurtanlmasi için almacak ön- lemlerin yaranna inamyordu.

Tanzimat'm Yankdan

Siradan insanlar Tanzimat nedir, diye soruldugu zaman çöy- le diyorlardi: "Anladik igte,bundan sonra gâvuragâvur demeyecegiz." Birçoklan her yeyden önce padipahm Frenkleptiginden söz et- tiler. RegitPapa'nm da kâfirlertarafindan satm ahndigmiöne sür- düler. SadrazamKoca Hüsrev Payabu reform igini hiç benimsemedi ama padipahlda tuttugu yoldanvazgeçiremedi. Hüsrev Papa yalnizdegildi,eski SadrazamMehmet Rauf Papa, Darendeli Mehmet IzzetPapa gibieski dönemin tutuculan da pa- diyahadüêman oldu. Valilerin çogu da aym olumsuz hava içindeydi. Hatta bunlär- dan biri odasmda kihcini çekerek,"Ah Tanzimat, ah Tanzimat," diye minderleri parçalamigtt. Damat Sait Papa rügtüye okullarmda cografya derslerinde 47 harita gösterilmesinekargiçikarak bunlarin kâfir âdeti oldugu- nu ve periatm buna cevaz verniedigini padiçaha söylemekten çe- kinmemiyti. Padigah ise, "Payam, bunlara ahyacaksimz," deyip geçmigti. Eskiden Anadolu'da halktan vergi toplayarak zengin olan mültezimler vergi reformuna karyiçiktilar. Rum Patrigi Gülhane Hatti okunup da larmizi atlastan bir ke- seye kondugu zaman yanmdakilere, "Ïnçallahburadan bir daha hiç çikmaz," demigti. HiristiyanIara gâvur denmesi yasaklamyordu. Ünlü tarih- çi Abdurrahman Serefinanlattigina göre o günlerde Galata'daki Voyvoda Karakolu'ada bir tabur komutam varmig. HiristiyanIar bir gün bir Müslüman'1 bu karakola götürmüglerye kendilerine gâvur dedigiiçin cezalandmlmasim istemipler. Komutan da, "Ay ogul, anlatamadik mi? Söyleyesöyleye dilimizdetüy bitti," demig, "bundan sonra gâvura gâvur denmeyecek." Abdurrahman Serefeski kuyaksadrazamlarm ne kadar Tan- zimat düymaniolduklarini bildigiiçin yöylediyor. "Hüsrev ve ÎzzetpapalaraTanzimat'i birakmak, kediyepey- nir tulumu emanet etmeyebenzer.Hüsrev Paga'mn elinden gelse RegitPapa'yi bir avuç suda bogar,Tanzimat'a da fatihaokur. Rauf Papa ise düpüncesiniaçiklamaktan bile acizdir." Damat SaitPaga'ya göre Tanzimat'i ilan eden RegitPaya, "ay1ri alafranga" bir kipidir.Sait Papa defalarcapadiyahinhuzuruna çi- karak Regit Paga'yi en olmayacak biçimdeyermekten gerikalma- nny, gericilerde, "H1ristiyanlara yüz veriyoruz, devletelden gidi- yor," diyeyaygaray1koparm14tir. Aradan geçen aylar içinde padipahsik sik Regit Paya'yi gördü ve kendisindenbilgialdi. En çok merak ettigikonclardan biri de Tanzimat'in yabanci ülkelerde uyandardigi yankilardi.Bu konu- dabir gün Regit Paga'dan bilgiistedi.O da ertesigûn elinde tomar tomar kâgitlarla huzura çikarak yöyle dedi: "Sevketluhünkânm, diçaridanbizeulayan haberler,Avrupa'da Tanzimat'a büyükbir sempatiylebakildigmigösteriyor.Zati dev- letlerineParis matbuatmda çikan yazilardanbirkaçuu arz etmek 4g isterirn. Bakmiz, Paris'te yayinlanan Univers gazetesi26 Kasun 1839'da neler demig:

Istanbulmuhabirimizden aldigmuz bir mektupta hiç bek- Ienmedik bir haber verilmektedir. Bir Müslüman millette ilk kez bazi siyasal haklarm tanmdigun görüyoruz. Bu haklar uy- gulanacak olursa imparatorlugun manzarasi degigecektir. Türkiye'nin çagdag uygarhk yoluna girmesini mümkün kilacak kurumlarin temeli atilmaktadir. Ahnan önlemler özellikle Regit Paya'mn aydm dügüncesinin ürünüdür. Tanzimat'm ilam dolayisiylayapdan tören heyecan yaratti. ÇünküTanzimat büyük bir milletin yeniden hayat bulmasi için muhtegem bir davramptir.Kalbim o kadar heyecaniçinde ki si- ze daha fazlasimyazamayacagim.

"Papa hazretleribunlar çokgüzelsözler. Yaziyi yazanmuhabi- ri mükâfatlandirmamiz münasip olur." "Ben de öyle dügünüyorumhünkârun. Simdide izin verirse- niz size Presse gazetesindeçikan bir yaziy1okuyayim:

Gülhane'de okunan ferman gerçek bir anayasa niteliginde- dir. Ferman çok iyi kaleme ahnmigtir ve bugüne kadar impara- torlugun yikmuna sebep olan kätülükleri kökünden kaziyacak bir karar gibidir.Bu girigimherhalde öteki Dogu ülkelerinde de etkisini gösterecek uiteliktedir.

"Bu da çok hop bir yazi papa hazretleri, sizi kutlarim." "Hünkârim, izin verirseniz devam edeyim. Bakimz Siècle ga- zetesi ne demig:

Tanzimat Türkiye'de idari ve sosyal bir reform demektir. Bati uygarhgmm bu zaferini haber almaktan mutluluk duyu- yoruz. Bu zaferin bazi vatandaylarmuzm yardumyla kazamldi- giniögrenmek, de sevincimizibir kat daha artirruptir. Mösyö Blaque, Mösyö Barachin ve Regit Paga'nin özel katibi Mösyö Cor adindaki bir vatandaqimizin bu alanda katkilari oldugu- Tanzimat'm gerçekten verimli olabilmesi için nu biliyoruz. 49 Müslüman vatandaylar ile Hiristiyanlar arasindaki bütün ayn- hklarm kaldirilmasini, dilin de sadeleytirilmesini bekleriz.

"Papa hazretleri, bu da änemli bir konu. Ileridedil mesele- si üzerinde biraz dügünmemiz gerekeceleGazeteyazilari çok iyi ama acaba Avrupa hükümetleri ne düsünüyor?" "Arz edeyim hünkânm. Biz liberalve özgürlükçü bir yol tut- tulc Rusya ve Avusturya liberal dügünceyedügmandir.Oralardaki rejimler krahn ve çann mutlak otoritesine dayamr. Fransa on- lardan degiqikolarak megrutiyete benzeyen liberal bir yol tut- muytur. Ruslar Avusturyahlar yolu sakmcah görür. Prens ve o .karst Metternich (1773-1859)Tanzimat'a açiktan açiga oldugu- nu ilan etti." "Nedenmig?" "ÇünküAvusturyalilar güçlübir Osmanlt Devleti isterlermig. Ama bu yol Türkiye'yi zaylf dügürebilirmig.Ona görebiz eski dü- zene bagh kalmahymiyiz." "Halt etmig Metternich cenaplari!" "Bakmiz hünkârrn, Avusturya elçisi ne diyor: 'Osmanh Devleti çöküs durumundadir. Bunun sebebi OçüncüSelim ta- rafindan ortaya atilan yeni düzen hakkmdaki dügüncelerdir. Babiâli'ye qu yolda hareket etmesini öneririz: Hükümetinizin varhgimn temeli olan dini kaynaklarasaygiduyuyoruz.Yönetim iglerini düzene koyunuz. Geleneklerinize ve yaçam biçiminize uygun olmayan yöntemlerikabul ederek eski yönetimi yikmayi- mz. Avrupa uygarhklanndan sizin düzeninizeuymayan kanunla- n almayimz. ÇünküBattmn kanunlan baska ilheler üzerine ku- rulmuytur. Onlann temeli Hiristlyan kanunlandir. Siz Türk ka- luuz ve periata uyunuz. Hiristlyan tebaanizi himayenize ahmz. Onlann ezilmesine engel olunuz. Hiristlyanlann din iglerine ka- nçmayimz. Ímtiyazlannasaygi gösteriniz. Hak yolunda ilerleyi-

A4 "Vay küstah herif vay, bu eiçi kendisini ne santyor! Terbiyesiz adam. Utanmadan bizeyolgöstermeyekalloyor.Ona haddini bil- dirmeli." "Hünkârun, daha yazibitmedi." ---- 50 "Dinlemek istemiyorum. Adam asabmu bozdu... neyse, yine de okuyun bakahm." "Osmanh imparatorlugu'nunkendi kopullarina uygun ol- Batill mayan düzeni örnek almasi ve ona göre reformlar yapma- si Ìslammemleketlerine zarardan bagka bir sonuç vermez. Biz Osmanhlara bu reformdan vazgeçmeleriniöneririz." "Küstahhgmbu kadan olmaz. Kendi dügüncelerinikendileri- ne saklasmlar. Bizim iglerimize bunmlanm sokmasmlar. Sizken- disine gereken cevab1verirsiniz." "Bagüstüne hünkârim, öyle yapacagim." "Papa hazretleri, ingilterecanibinden (yönünden)ne haber- ler aldmiz?" "Arz edeyimhünkârun. îngilizlerRusya'nmgüneyedogru ge- niplemesinihiç istemezler. ÇünküHindistan'a giden ticaret yol- lan bizden ve denizlerimizdengeçer.Onlar Osmanh Devleti'nin saglamolmasimisterler. IngilizlerTanzimat'in bizegüç kazandi- racagma inandiklari için bu igiçok iyi kargiladilar." "Ya Fransizlar ne diyor?" "Hünkânm, ben Fransa'nm Tanzimat'a sicak baktigt kam- smdayim. Sebebiniarz.edeyim, onlar da Ruslardan çekinir. Bü- yük Petro'dan beri çarhšm amaci Dogu Akdeniz'e inmektir. Fransizlar bundan hiç hoçIanmazve Ruslarm karpismdagüçlü bir Osmanh Devleti'nin bulunmasmi ister. Türkiye'nin liberalil- keleribenimsemesiFransiz liberalleriniçok mutlu etmigtir. Yani Fransa da îngilteregibi Tanzimat'm baçansmdanyanadir." Genç padipah devletin yönetimini artik yava; yava; ele ah- yordu. Çevresindekendisini destekleyenbirçok yenilikçi insan vardi. Sik sik onlara danisiyor ve dogru yolda oldugunu anh- yordu. Annesi BezmiâlemSultan ve halasi Esma Sultan'dan da des- tek ahyordu. Görügtügüinsanlardan birçogu, önce Koca Hüsrev Paga'dan kurtulmasimöneriyordu. Hünkâr sonunda bu igi baçardi. Tahta çiktiktan yaldagikbir yil soura, 8 Haziran 1840'ta Hüsrev Paga'yi görevden alarak yerine babasmm son sadrazami Mehmet Emin Rauf Paga'yi getirdi. Rauf Papa altmig o yil yaqindaydi.Ïlk kez otuz bey yagmda 51 sadrazam olmuyve bu göreviniüç yil sürdürmügtü. On sekiz yll Anadolu'nun degigikillerinde ve adalarda görev yaptiktan son- ra ÏkinciMahmut kendisini 1833'te sadarete getirmig ama alti yil sonra Abdülmecit tahta çikmca Hüsrev Papa sadaret mührü- nü zorla kendisinden geri almigt1.Rauf Paga'mn tutucu bir kipi- ligi vardt ama yenilikçilerHüsrev Paga'dan kurtulmak için yila- na sarihr gibi ona sanlmiglardi.Valide Sultanda Rauf Papa'yi tu- tuyordu. Hüsrev Paya görevden alinmasim hiç içine sindiremedi. Tanzimat meclisi, bir süre sonra onun birtakim yolsuzluklanm incelemeye bagladt.Bir zamanlarm zorba sadrazami artik bu yüce komisyonönünde hesap vermek zorunda kahyordu.Paça kendi- sini savunamadi,büyük rüsvetler aldigi ortaya çikti ve kürek ce- zasina mahkûm oldu. Onun yam sira birçok kez valiliklerde bulunmuy olan Tahir, Akif, Nazif ve Hasip Payalar da çeyitli cezalara çarptinlddar. Bu mahkûmiyetler ülkede yasalann egemenligini gösteriyordu. Yeni yeni yasalar çikartildi.ÖnceCeza Kanunu, onun ardm- dan Fransizcadan çevirilen Ticaret Kanunu yaymlandi. Seriat ve cemaat mahkemelerinin yanmda yeni ticaret ve asliye karma mahkemelerikuruldu. Vergi igleri de düzenegirdi. Abdülmecit gençlikydlannda Fransizca ögrenmig ve Batimn aydmlanma dügüncelerlyleuzaktan bir fligki kurmuytu. Egitim alanmda birçok geyyapilmasi gerektigineinamyordu. Tahta çiktigi dönemde okullarda çocuklara din bilgisi,Kuran ve ahlak ile biraz da aritmetik ögretiliyordu. Medreselerde biraz metafizik, geometri ve astronomi derslerivardi. Ama tarih, cog- rafya ve müsbet bilimlerokullara pek girememisti.Bu egitim yön- temleriyle ögrenciler Tann ve din bilgileriyleyetigtiriliyor,do- gave toplum olaylan egitim konusu olmuyordu. îkinciMahmut bu boyluklangörerek Harbiye ve Tibbiye okullanm açnnytt ama müsbet bilim konulari ülke çapmda ele almrns degildi. Abdülmecit tahta çaktiktan losabir süre sonra çevresindekiay- dmhk dügüncelibirkaç kipininyardmuylamüspet bilimlerinbi- lincinevarmig ve bir gün Babiâli'ye gidereksadrazama ve üst dü- zeydeki yöneticilere punlari söylemigti: 52 "Sana ve bütün nazirlara halkimin refah ve saadeti için gere- ken tedbirleri dügünmeniziemrediyorum. Egitim yolunda ilerle- me, din iglerinde oldugu kadar dünya iglerinde de cahilligin kal- dmlmasma baghdtr.îlim,fen ve sanat egitimini saglayan okulla- rin açilmasini ön plana almanizi istiyorum." Genç padigahm verdigi bu emir äyle yabana atilacak cinsten degildi.Bunun üzerine egitim konularrun düzenlenmesiiçin bir komisyonkuruldu. O komisyonada o dönemde yenilikçisayllan kipileralmdi. Komisyonun aldigt kararlannen önemlisi, medreselerin di- mda bir darülfünunun (ûniversitenin)ve ortaögretim okullan- nm açdmast ve bu okullarda egitimin ulemamn elinden ahnarak devletinyönetimine verilmesi oldu. Bu amaçla bir genel egitim meclisi kuruldu. Bu meclis ilk, orta ve yüksekögretim kurumlarmin medrese- lerin elinden kurtularak devletinotoritesi altma ahamasi için ça- hyti.Böylece ikili bir sistem olugturuldu. Bir yanda bütür yeni- liklere karçi gelen medreseler vardi, öte yanda yeni bir anlayig- la kurulan okullar. Batih yöntemlerle çahyan okullar ile Ortaçag düpüncesinintemsilcisi olan medreseler kargi karyiyabirakildi. Medreselerinitibari zamanla azalmaya bagladi.Bati'mn üstünlü- güneinananlar etkili olmaya bagladt. Ne var ki Batt düpüncesi,Grekve Latin uygarhklarma dayani- yordu, Ostnanh kültürü ise Arap ve Iran uygarhklarina. Onlann etkilerini yikmakhiç de kolaydegildi.Böyle bir girigim,köklü bir sistem degigikliginigerektiriyordu. Bati'yi tanuna düguncesiOçüncüSelimzamamnda ortaya çik- mig,bazi Avrupa ülkelerinde elçilikler açurug ve Mühendishane okulunda Fransizca okutulmaya baylanmigti.ikinciMahmut da aym yoldan yürüyerek Harbiye ve Tibbiye'de Batdi egitim yön- temlerini uygulatriiçti. ÎlkGazeteler Bir Ïngiliz'in1840'ta istanbul'daCeride-i Havadis admda bir gazeteçikarmasi, Tanzimat döneminin baglarmdakiönemli olay- lardan biri sayilabilir. 53 Abdülmecit o yllon yediyaymdaydi,gazetelerinoynayacagi ro- lün önemini bilecekdurumda degildi.Zaten Ceride-iHavadisin temelleri de o tahta çikmadan atilmiyt1. IlkTürkçe resmi gazeteolan Takvim-i Vekayi,ikinciMahmut däneminde 1831'de çikrnayabaylamigt1.ikinciMahmut bu igin öneminikavramig bir hükümdardi. Gazetenin çilogi dolayisiylayaymladigtbir fermanda losaca öyle diyordu: "Gazete iginin düzene konmasi çoktan beri emelimdi. Ancak zamam gelmemigoÍdugundansusuyordum. îçtegimdisirasi gel- di. Bunun din kurallarma ve düzene karpibir yam olmadigi gibi pek çokyarari olacagiru da herkeskabul edlyor. Yabanci ülkelerde basmm iki yüz yllhkbir tarihi vardi. Avru- pa'dan gelenlerde padiçaha gazetelerinönemini duyuruyorlar- di. O ytllardaîzmir'deFransizca iki gazeteçakarihyordu.Padiçah bunlardan da etkilenmigolabilir. Takvim-iVekayio dönemde yabanciülkelerde çikangazetele- re benzerbir geydegildi.Haftahkolarakyaymlandiama sonrala- n yilda ancak on bey-yirmikez çikarilabildi. Ceride-iHavadís'inilginç bir geçmigivardi. Ingiltere'deçikan Morning Herald'm Ïstanbulmuhabiri olan William Churchill admda bir içadami bir gün Kadiköy'deavlamrkenbir çocuguya- ralamiç, kendisiniÜsküdarMuhafizhgi'nagönderip tutuldatnn;- lar. O yillarda ülkede kapitülasyonlarvar, sen misin bir ingiliz'i tutuklayan, ipe elçilikel koymuyve Mister Churchill'ihemen sa- hvermipler.19bu kadarla dakalmamig,HariciyeNazm Akif Paça bu yüzden azledilmig, Churchill'ede tazminat niteliginde pirlantahbir niçan, zeytin- yaglihract için ruhsat, bir degazeteçikarmaizni verilmig. Churchillizni almigama baymabir belagelmesindiyegazete- sini bir türlü çikartamamig. Abdülmecit tahta çiktiktan ve Tanzimat Fermam okunduktan "artik sonra Churchill'e cesaret gelmig."Ben," demig, gazetemi çikartirim,kimselohma dokunamaz,arkamda Regit Papavar." Böylece Churchill 54 gazetesiniçikartmig, ama bütün yaz1kad- Türklerden olugmuy. rosu Ceride-i Havadis bizde ilk äzel gaze- te sayihyor. Tanzimat'm ilan edildigi dönemde Avrupa'da kapitalizmbü- yük bir geligmeiçindeydi. SanayiDevrimi gerçeklegmig,üretim düzeni degiymíçti.Osmanh'da yäneticiler diparidakibu geligme- leri görüyor ama bunun kapitalizmedayandigimfark edemiyor- . lardi. Abdülmecit tahta çiktigi zaman ekonomik sorunlarm bilin- cinde degildi. Babasi ÏkinciMahmut, ölümünden bir yil önce, Ïngiltere'ylebir ticaret anlaymasi imzalam1; ama bunun ülkeye ne belalar getirecegini düpünememigti. RegitPapa'nm girigimiyleimzalanan bu ticaret anlaymasi, ül- keyiAvrupa'da geligenendüstrininpazari durumuna getiriyordu. Îrigiltereyeni pazarlarariyordu, Osmanh ülkesi de çok önemli bir

. pazar sayihyordu.îngilizlergümrüklerdensizlaniyorlarve serbest ahyverigsistemini savunuyorlardi. Ingilizleretamnan bu imtiyaz Osmanh Devleti'nin çöküpünün ve sömürgecilerin Türkiye'ye egemen olmasimn baglangicioldu. Nannk Kemalyillar sonra bu anlaymahakkinda yöylediye- cektir: "Biz vaktiyle ziraatta oldugu gibi zanaatta da kendi yagimiz- la kavruluyorduk. Hemen her ihtiyacinnzi karyilayacaktezgâh- larmuz vardi. Yirmi-otuz yll içinde onlarm hepsi mahvoldu. Bunun sebebi Avrupahlara taninan ticaret hürriyetidir.Esna- f1miz,tüccaramizgeçinmektenaciz kaldi.Milyonlarcalirayabir- kaç torba bakirbepliklenasil rekabet edilir? Pabrikaüretimine ki- nk dökük birkaçalet edevatlanasil karyikonabilir?" ZiyaPaça dao konudapuntanyazacaktir: "Uygulananyanbyekonomi politikasiyüzünden Avrupa mal- lan Osmanh pazarlanm istila etmig,bu ylizden esnaf ipsiz kal- miytir. Tüccarimiz da iflas etmigtir. Sanayi periçan olmuytur. Kullandigmuz para yabanci ülkelere kaçmig,hazinemizyardima muhtaç duruma gelmiytir.Devlet para basmak ve faizletahvilat çikarmak zorunda kalmiptir.lytesonunda bugünkü duruma ge- lindi." ele alarak Adam Ahmet Mithat Efendi deyillarsonra o konuyu 55 Smith'in önerdigi serbest ticaretin ancak geligmi;Avrupa ülkele- rinde geçerliolacagim,tanm toplumlanmn ise bu sistemle mah- volacagim belirtmigtir.Ona göre Avrupa teknolojisineayak uy- durmamn yolu oralara ögrenci göndermek olacaktir. Prof. Cemil Bilsel'e görebu anlagma ülkeye zararh olmuçtur. Tevfik Çavdar'mbelirttigi gibi bu anlayma kapitalist üretim iligkilerinin ülkeye girigininkapismiaçmigtir. Bu ferman aym za- manda padiyalunegemenlik haklarmida smirlamiytir. Abdülmecit'e babasmdan iyte höyle kötü bir miras kalmig- ti. Çevresindekiinsanlarin birçogunda.körü körüne bir Avrupa hayranligi vardi, kapitalizmin ve emperyalizmin Osmanh ülke- sini nasil bir uçuruma sürükledigini gärecekdurumda degillerdi. 1838'de ingiltere'yleimzalanan anlayma ve onun ardm- dan da Fransa, Almanya, Sardunya, Isveç,Norveç, Hollanda, Prusya, Belçika, Danimarka ve Toskano'yla yapilan benzer an- laymalar,Osmanh ülkesini Avrupa'mn pazan durumuna getir- di. Ingilterebüyük güç kazandi. Diçaridan getirilen mallar art- ti. Dogu Akdeniz ingilteremallanmn pazari oldu. Hazine açigim kapatmak için borçlar almdi.Bu borçlarda siyasal bagunhhk ya- ratti. Abdülmecitborçlarakaryiydiama bunuönleyemedi. Daha sonralan istanbul'dayabanci sermayeyleOsmanh Em- peryalBankasikurulduve ingilizlerindenetimine geçti. 1858'de ingiltereve Fransa Istanbul'daHazine YüksekKuru- lu'nu oluqturdular. Bu kurul maliyenin denetiminiele aldi ve böylecedevletinmali bagimsizhgiyokoldu. 56

Harem Eglenceleri

Devlet iglerindeki geligmelersirasmdapadipah özel yaçamma fazla zaman ayiramiyor, geneldeyorgun ve gergin olarak saraya dönüyordu. Kizlaragasi, "Hünkârun bu akpam kimi emredersi- niz?" diye sordugu zaman da, "Beni yormayacakbiri olsun," de- mekle yetiniyordu. Öyledurumlarda kizlaragast,zerafeti ve uy- salhgiyla göze çarpan cariyelerden birini hünkârm yanina gön- deriyordu. Padiçah yorgun oldugu zaman odasina gelen cariyeyibütün gece yanmda ahkoymadan birkaç saat sonra hareme gönderi- yordu. lyteo günlerde eski sadrazamlardanbiri huzura kabul edildi ve kisa bir sohbetten sonra göylededi: "Azizhünkârun, sizeufak birhediyemolacak.Alti yildanberi konagimdabüyüyentath ve güzelbir Çerkezcariyeyizati devlet- etmek lerinehediye istiyorum. Kendisiniçok iyi yetiytirdik,son aylarda on dört yaqinabasti. Hiç deneyimsizbir kizdir. Her yeyi haremihumayundaögrenecek.Kalfalarkendisiylebirazmeggul olurlarsa zati pahaneye layik olabilir.Gülcemaladmi verdigimiz bu kizi emrederseniz yarin sarayagönderebilirim." Abdülmecit'in son zamanlarda cariyelerden yana gözü doy- muytu.Ama eski sadrazami reddetmeyerek, "Lütfedersiniz," de- "siz di tavsiye ettiginizegöreçok istidatli birçocuk oldugunaina- niyorum. Yarm kendisini lazlaragasmateslim etsinler. Ingallah haremi hümayunu yadirgamaz." "Aman hünkârim, ne demek?Elbette ki çok mutlu olacaktir. Sizingibi zarif, yakipikhbir hünkâri rüyasindabile görmemigtir. Zatiâliniz onun için peri padigahl olacaksmiz." "Îltifatediyorsunuz paçahazretleri,çok sevindim." 57 Ertesi gün kizlaragasi eski sadrazamin hediyesi olan genç Çerkezlazinm getirildiginibildirdi.Abdülmecitde bu yeni cari- yeyihemen görmek istedi. Abdül- Az sonra Gülcemal'i hünkârm huzuruna getirdiler. mecit lozi görünce çagkinadöndü. Bu kiz on dördünden de kü- çük görünüyordu. Çocuksubir yüzü vardi. Hep änüne balayor- du. Uzun boylu, sari saçh,mavi gözlü,güzelendamh, dal gibibir lazdi. Padigah gimdiye kadar hiç bu kadar güzel,bu kadar ma- sum bakigh,bu kadar çekici bir luz gärmemiyti.Cariyelerinço- kendisindenbirkaçya; büyük oldugu haldebu luz hünkârdan gu "Gülcemal üç-dört ya; küçüktü, çocuk sayihrdi. Abdülmecit Hamm," dedi, "papa hazretleribana sizden övgüyle söz etti. Çok hakhymig.Az bile söylemig.Gerçekten de sizin güzelliginizian- latmak için kelimebulmak çok zor. Sarayimarenk katacaksmiz. Admizi da begendim. Gülcemal,yani gül yûzlü, gül gibi güzel. Gerçektensize çok yakigmigbir isim. Sizgördügüm güllerin en güzelisiniz.Hiç böyle ter ü taze,pembe beyazbir gül görmemig- tim. Sizeel sürmeye hiç loyamayacagim.Ne bileyim,elbette di- kenlerinizdevardir. Elimebatsabile aci duymayacagim." "Hûnkârim, benimhiç dikenimyok. Olsaydi,parmaklarmizi incitmesin diye hepsini söker atardim." "Sizne tath yeysiniz,ne candan konuquyorsunuz.Sarayimda solmayacak. açan ilk gülsiz olacaksiniz.O gülhiç Hayatumn gü- lü olacaksiniz." "Hünkânm, bensizin elinizdesolacagim.Hayatim sizinlebay- layipsizinle bitecek.Bir padiçahinhiçbu kadar zarif.ve tath dil- li olacagmi düpünmemigtim.Ne olur, zaman zaman uzaktan bile olsa sizigärmemeizin verin. Gerçekmi, rüya mi anlayamiyorum. Benbu rüyadanhiç uyanamayacagimhünkârim." "GülcemalHamm, ben de kendimi rûyada hissediyorum.Bu rüyadan asla uyanmayacagim. Kizlaragasipimdi sizi haremde- ki dairenize götürsün,gidin, dinlenin,rahatlaym, hareme biraz ahym. Birkaç gün sonra sizi mutlaka yammda gärmek isteyece- gim." "Hünkânm, o birkaçgün banaçok uzun gelecek.Emirlerinizi 58 sabirsizhkla bekleyecegim." "Öyleysehemenbu akyam sizi odama aldiracagim." Bu genç loz gerçektende hünkârmbagimdöndürmügtü. Hiç bu kadarküçük bir laza sahip olabilecegînidüpünmemigti. Gülcemalyerden vererek selamlar huzurdan aynldiktan son- ra Abdülmecit uzun süre kendine gelemedi.Bu kiza âqik olacagi- inamyordu. na Ya Servetseza, ya gevkefza,ya Tirimüjgân? Birkaç haftaöncesine kadar kafasindave kalbinde hiçbir yeni sevgiliye yer olmadigirn saniyordu. Kendini hiç tamyamadigmi dügündü. Gülcemalpembe çiçekli bir bahar dah gibigözünün önünden hiç gitmiyordu. Hünkâr Gülcemal'in kargismdaböylebir heyecanakapdmak- la ne kadar hakh oldugunu o akyam kesinlikleanladi. Gülcemal hünkânnodasma gelirken çok sikilganve kirilgan bir havaday- di, ama bir süre sonra Abdülmecit'le birliktebir cinsellik âlemine ulagtiklan zaman bu silolganhgodan hiçeser kalmadi. Devlet igleriyavagyava; raymaoturuyordu.Padigahharem ip- lerini de düzene sokmayabagladi.Oradaki sorunlar çok kançakti. Gençhünkâr tahta ç1ktiktan sonra babadan kalma hareme geçer- ken orasmi kendi zevkine göre yeni bagtandüzenledi.Haremde hünkânn sevdigikadmlarmyanmda,zaman zaman IIgisiniçeken birçokcariye vardi. de On bey-onsekizyaylarmdakibu genç ka- dinlann kendi aralarindaki iligkiler nasildi? Sicakdostlukiligkile- ri mi, yoksalaskançhk ve düpmanhknu? Hepsi kapi yoldaqisayi- hrdi.Hünkâr acaba hangisinio geceodasma alacakti? Padiçahm kimi seçecegiönceden hiçbellidegildi.Degigiklikolsun diyegenç cariyelerden birini de isteyebilirdi. Her akyambütün cariyelerbü- yäk bir bekleyi;içindeydi. Acabapiyangokimevuracakti? Padiçahm yakmdan ilgilendigi Servetseza, Sevkefza,Tiri- müjgân ve Gülcemal gayet onurlu kadmlardi. Aralarinda hiç- bir gerginlik söz konusuolamazdi. Birbirlerine çok saygih dav- ramrlardi. Aynca Servetsezave Gülcemaliçine kapamkkadmlar- di. Ötekikadmlarla tartigmak göyledursun, hünkârla yattiklan- irlardi. mümkün m bile bapkalanndan gizlemeyeçah Ama mü? Cariyelerin gözünden hiçbir yeykaçmazdi. Abdülmecit haremdeki kadmlardan hangisini odasma alaca- Bu cariyelerin gina karar verirken genelde güçlük çekerdi. zarif 59 hepsinden hoçlamyorve onlarla geceyigeçirmektenbüyük zevk aliyordu. Ama onlarin da ne kadar kinlgan olduklanm biliyor ve laskançhklan önlemeye çahqiyordu. Yani haremde zaman za- man huzursuzluk çilayordu. Buna çare bulmak için ilk girigim geldi. Bir gün haremde, padipahm gözüne girmig gevkefza'dan "bizden olan kadmlara,"Balan," dedi, önceleri haremde bir gele- nek varmig. Kadmefendiler ve ikballer sirayla padigahmodasmda kahrlarmig.Kimse kimsenin sirasmi alamazmig. Biz de öyle yapa- hm, herkes sirasmi bilsin.MeselacumartesigecesiServetseza,pa- zar Tirimüjgân,pazartesi Gülcemal, sah ben... Sirastgelenlerden biri rahatsiz oldu mu onun yerini siradaki kadm alsm. Yani her- kesin belirli bir gecesiolsun. Olur ya, bazi akyam hünkârin cam hiç kimseyiistemez, ama o akyam sirada olamn hakki yanmasm, ertesi akyama kalsin. Kadmlardanbiri söze kartyarak,"Ya hünkâr üst üste iki gece- yi aym arkadagimizla geçirmekisterse?" dedi. "Olur, neden olmasin, sira yine bozulmaz.Siradakikadirnn hakki ertelenir ve düzen yine aym biçimde devameder." "Öyleysebukararuniz1hemen lazlaragasmabildirelim." Hep birliktekizlaragasmagiderek bir nöbet cetvelihazirlan- masi için onun yardimim istediler. O da hünkârm düpüncesini almadanböylebir yeyyapamayacagimsöyledi. Hemen huzura çi- karakkadmlarmisteklerini padigahaarz etti. Abdülmecit bu iste- çok olumlu karyiladive lazlaragasina,"Pek güzeldügünmûç- gi "cetveli ler," dedi, benhazirlar,sana veririm." Böylecenöbet igi düzene sokulmuy oldu. Buna hem kadme- fendiler,ikballer ve cariyeler çok sevindiler,hemdepadiçah. Abdülmecit tahta çikah neredeysebir yll olacakti. Saray ar- tik eski neyesini bulmuÿtu.Haremde haftada bir saz ve raks gös- terileri düzenleniyordu.Bunlarm en sevimlisi tav;an oyunuydu. Rakkasedenen cariyelertavgamandiran giysilergiyiyorve kesik kesiksiçnyorlardi.Tavyankizlarçarlalarsöyleyereklovrakoyun- larlaherkesinbayimdöndürüyorlardi.Oyuncu lazlar geneldeçok iqveli sevimli oluyorlardi. ve Giysileri,üzeri gümüç pullar ve al- tm sirmalarla iglenmi; yünlü kumagtanyapihm; bir çalvardan,iq- 60 lemelibir cepkenden ve kaymirdenörülmüç bir kugaktanoluqu- yordu. Cariyelerbu agir tavyan giysileriiçinde durmadan siçrar- ken ter içinde kahyor ve çok yoruluyorlardi. Sonralan giysileri hafifletmekiçin yün yerine atlas kullatuldt Gösteriferin yapilaca- salonda cariyeler gi bir araya gelerekhünkân bekliyor,o gelince de ayaga kalkarakkendisiniyerden selamhyorlardi. salonun Sultan bir köpesindekendine aynlung bir sedire otu- runca, salonun öteki köpesindeoturan çalgicuar da padigahtan emir bekliyorlardi.Padiçah çalmacak parçalann seçimine kang- nuyor ve çalgicuargeleneklereuyarak çalmayabaçhyorlardt. Haremin üst düzeydekikadmlari da kendi dairelerinde kü- çûk eglenceler düzenliyor,padigah da diledigi zaman bu daire- lerden birine ansizm gelerek eglenceye katthyordu. Yine bir ak- yamhünkâr bir cariyenin odasmm kapismi açarak içeriye süzül- dü ve "Böyle habersizgeldimama, toplantmiza ben de katdabilir miyim?" diye sordu. Cariyelerkendi aralannda eglenirlerken hünkârm böylebir baslanyapmasmdanbiraz ürktüler. Padiçah onlari rahatlatmak için, "Eglencenizeengel olmaya gelmedim,izin verin debirköpe- deoturup siziseyredeyim, zevkinizipaylayayrm,"dedi. Bunun üzerine kizlar rahatladilar, hünkâr orada yokmuygibi çilgmcaeglendifer.Hünkâr da onlari seyretmekten,tadma doyul- maz bir zevk aldi, ayrilirken de,"Bir daha beni de çagirm,bensiz eglenmek yok, sizihiç rahatsiz etmem," dedi. Padiçahtahta çiktiktanbir süre sonra mabeyin ve haremdai- releriniTopkapi Sarayi'ndanBegiktaySarayi'natayidi, lyteo günlerdeharemdetelayh bir hava yaçanmayabayladi. Hünkârm bazi kadmlaraagin düçkün1ügünübilmeyen yoktu. Hünkâr ne kadar kadin tamrsa tamsm Servetseza'yaolan sevgisini hiç yitirmemiyti.Bir süre sonm onu baykadmhgayükseltti.Böylece Servetsezaimtiyazh bir duruma gelmigoluyordu. Herkesin gö- zü onun üzerinde ve özellilde karmndaydi.Baykadmefendi acaba hamile kalmigmiydt? Bu Çerkezgüzelindehiçbir gebelikbelirti- si görülmeyincede dedikodularaldl yürüdü. Acaba Servetseza lo- sir ruydi, yoksa gençhünkârda bir bozuklukmu vardi? Hünkârm cinsel bakundan baçansizoldugunu haremde hiçbir cariye söyle- yemezdi.Ama cinsel güçsüzlük nedeniyle degilde,bagkabir ne- 61 denle çocuguolmuyorsa bunun üzücü sonuçlan olabilirdi. Saraydabütün cariyeler, haremagalan,mabeyin erkâni bu ko- nuyu konuquyordu.Valide Sultan, Esma Sultan ve Abdülmecit'in bütün yalanlan haremde bir gebeligibeklemenintelayiiçindeydi. Derken ilk hayirh.haber Tirimüjgân'in yakm çevresinden gel- di. Haremde zerafetiyle herkesin dikkatiniçeken bu Çerkezgüze- li yakmlannabir süredir âdet görmediginianlatrmy ama olay çok gizlitutulmuytu. Ne var ki günler ilerledikçe Tirimüjgân'm karm- um büyämekte oldugu da gözdenkaçanyordu. Zaten Tirimüjgân bir süredir rahatsizhk ve yorgunluk bahanesiylegece nöbetlerini aksatiyordu. Sonundahünkâr Tirimüjgân'i sorguya çekmek zorunda kaldi. Genç kadin artik hamileligini gizleyecekdurumda degildi,därt aydan beri âdet görmediginiaçiklaymca padigahbüyük bir mut- luluga erigti. Olayihemen annesine ve halasi Esma Sultan'a du- yurdu. Hünkârm bütün yalonlanbayram etti ve Tirimüjgân erte- si gün ikinci kadmefendiligeulagti. Padipahla yakm iligki kurmuy olan kadiolarm bu olaya sevindikleri söylenemezdi.Her biri ilk çocugu dogurmanm ayncahgma kavugmayibekliyordu. Saraydaartik copkulu günler yayamyorve dogacak çocugun kiz mi, yoksa oglan mi olacagt hararetle tartryihyordu. Bu haber Abdülmecit'in kisirhksöylentilerini de yok etmigti. Gençhünkâr, on yediyapmda baba olmanm tadmi çikaracakti. Tirimüjgân'm gebelikhaberi haremde geni; çalkantilara ne- den olurken Sevkefzada üzüntüler içindeydi. Çünküo da dört aydir âdet görmüyor ve nöbetleri aksatiyordu. Hamileligini pa- dipahtan gizlemiyti.Esma Sultan'm saraymda aldigi terbiye, bu gibi olaylann erkege söylenmemesini gerektiriyordu,Hünkânn ilk çocugunun kendisinden olacagma kesinlikle inamyordu. Tirimüjgân'm gebelikhaberi bu bakundan Sevkefza'yiçok sars- ti. Gebeligini saklamasi gûn geçtikçegüçlesiyordu.Bir akyam bu- nu padigaha açikladi. Abdülmecit sevinçten açuyordu. Demek ki aym günlerde iki çocugu birden olacakti.Olayi hemen ertesi gün önce Valide Sultan'a sonra da Esma Sultan'a bildirdi. 62 Haremde yine sicak günleryayandi.Bir yanda kiskananlar,öte yanda sevinenler, herkes gebelikhaberlerinin telagi içindeydi. Bu olaydan en çok Gülcemalrahatsiz oluyordu. Çünküo da bir süre- dir âdet görmûyorve bunu kimseyesöyleyemiyordu. Haremde dertlerini paylayabilecegitek kipi bagkadmefendi Servetseza'ydi.Bir gün ona açilmay1uygun gördù. "beni "Servet,"dedi, anlayabilecek tek dostum sensin. Ben de üç aydir âdet gärmüyorum, galibahamileyim.Ama bunu davul- lar çalarakilan anlami rahatsizhk etmenin ne var. Belki de bir ge- çiriyorum, bilemiyorum.Hamileyimdiyehaykirdiktansonra ha- mile olmadigim anlagihrsa gülünçduruma düpmezmiyim? Bu da çok gücüme gider." Servetseza Gülcemal'i kucaklayarak, "Ah kardegim," dedi, "seni çok iyi anhyorum. Ben de gebe kalsam hiç kimseyesöyle- mem. Ama ne yapayim,galibaAllah bana anahk zevkini tattir- mayacak. Baykadmefendi oldum, ama neye yarar. Kisir oldugum için hünkârm gözünden düsecegim diye korkuyorum. Bereket versin o buna hiç aldirmiyor. Bana olan sevgisinde azalmaoldu- gunusanmiyorum. Seu dogru yapiyorsun,hamileliginipimdilik gizli tutmaya devam et. Olaylara uzaktan seyirci kal. Bak bakahm, hamile kalmadigm için hünkârm sana olan sevgisi azalacak mi? Azalmazsa, onun seni çocuk dogurman için sevmedigini anlar- sm. Ileridehamileliginanlayihnca hünkânn bunu sevinçle kargi- layacagmainamyorum." "Çokdogru konuptunServet, senin söyledigin gibiyapacagim. Hamileligirn kesinleyinceonlar da çatlasinlar bakahm." Aradan iki ay geçti, Tirimüjgân ile Sevkefzakarinlan bu- runlarmda dolaymaya bayladilar. Ïqte tam o stralarda gözler Gülcemal'inkarmna çevrildi. Onun da gebeligiartik kesinleymig oluyordu. Bir süredir gecenöbetterini de aksatiyordu.Bu durum Abdülmecit'in de gözünden kaçoadi. Bir akpam, "Gülcemal," "hamile dedi, oldugunu artik gizleyemezsin.Bunu bana neden söylemedin?" Gülcemal, "Evet hünkânm," dedi, "bunu açiklamaktan çekin- migtim, ama artik gizlememe imkân kalmadi." Abdülmecit'in gözlerinin içi parladi, "Ne mutlu bana," diye "demek haykirdi, ki birkaç ay sonra üç çocukbabasibirden ola- cagim. Ileridebiraderim Aziz Efendi'den sonra taht benim ço- cuklarima kalacak." Abdülmecit Gülcemal'isevgiylekucakladi.Ertesi gün de Gül- cemal'in derecesidördüncü kadmefendiligeyükseldi. Hünkâr artik sabirsizhkla çocuklanmn dogumunu beldiyor- du. Sarayhalla bunun telap içindeydi. Üçkadmm da adi nöbet cetvelinden çikarildi ve yenibir nöbet cetveli hazirlandi. Saray halki kadmefendilerdenhangisinin daha önce dogum yapacagru merakla bekliyordu. Tirimüjgân mi, gevkefzanu? îkisininde kannlan aym ölçüde büyümüytü. Kimbilir belki de aym gün dogum yapacaklardi. Çocuklarmbegilderi, zibmlari, bezieri,takkeleri ve kundaklan hazirlandi.Sarayinemektar ebesi kadmlan sik sik muayene ediyor ve hamileliklerinsaghkhbir bi- çimde geçtiginisäylüyordu. Bebelerin ikisi de analarmm karnm- da kipir kipir oynuyordu. 11 Eylül 1840 akyami Tirimüjgân Kadinefendi sanalar içinde kivranmayabayladi.Ebe hamm hiç baymdanaynlunyordu. Niha- yet o mutlu an geldi,Tirimüjgân saghkh bir dogum yapti ama ne yazik ki çocuk oglan degil, kizdi.Bebege Naime admi verdiler. O akyam haremde lohusa serbetleri hazirlandt Ertesi gün de ziyaretçiler Tirimüjgân'1 bir an yalmz bitakmadilar. Bebegin loz olmasi Sevkefra'yiçok sevindirdi. Belki de veliahti dogurma onu- ru onun olacakti. Aradan tam on gün geçti, bu kez de $evkefzasancilar için- de kivranmayabagladt.Yine haremde bir telay, bir loyamet...21 Eylül ögle üzeri cariyeler §evkefzaKadmefendi'nin bir oglan ço- cugu dogurdugunu müjdelediler. çocugaMurat adt verildi. Yine saray halla bayram etti, yine gerbetler içildi. Õnemliolan bir veli- ahtm dünyaya gelmesiydi. Artik bütün gözlerGülcemal'inüzerindeydi. O da saray hallo- m pek bekletmedi.Sevkefza'nmyaptigi dogumdan bir buçuk ay sonra, 1 Kasim 1840'ta bir kiz dogurdu. Adim Fatma koydular. Bäylece Abdülmecit on yediyaqindaikisi luz,biri oglan üç ço- cuk babasioluyor ve her dogum sonrasinda sarayda penlikler dü- zenleniyordu. 64 Perestu Kadmefendi Abdülmecit'in, keyifli oldugu günlerde bazen çevresindeki mabeyinciler ve yaverlerleakyam sohbetlerine daldigi oluyordu. Onlar kendisineher zaman çok saygih davramyorve mesafeli du- ruyorlardi ama sohbetter bazen dostluk konuçoalarma dönüpü- yordu. Hünkâr onlara aile yaçamlanni, evlerinde neler yaptiklanni, nasil eglendilderini,neler yiyip içtiklerini soruyor, onlar da bal- landira ballandira özel yayamlanm anlatiyorlardi. Padiçahm il- gisini çeken konulardan biri onlann baglanm dändüren içkiler- di. Avrupa'da görevdebulunmuy kipilerona zaman zaman içki- nin verdigi keyiften söz etmiglerdi. Hünkâr mutlaka bunlan de- nemek istiyordu. Yakmlan kendisine kilercibaymmkolayliklaiç- ki bulabileceginisöylediler. Zaten içki sarayda bilinmeyenbir yey degildi. Bir akyamüstü hünkar yine yakmlanyla sohbet ederken kiler- cibayi gevendigibir mabeyincinin emrine uyarak elinde kirmizi arap ve mezelerle dolu bir tepsiyle huzura girdi. Abdülmecit ilk ker parabm tadma bakiyordu,bandan çok hoplandive o akpam hünkâr dairesindeilk kezbir içki âlemiyayandi. Bu bir baslangiçoldu, padipah o akÿamdan sonra sofrasmda içkiyipek eksik etmedi. Artik saraya Adalardan ve Trakya'dan çe- itli paraplar getiriliyorve padiçah bunlann tadim çikanyordu. Sarap,saz ve raks âlemlerineayn bir renk katti. Artik hünkârm içki içmedigi gün yok gibiydi,Içkifasillann- dan sonra padipah haremdeki kadmlarla daha yakindan ilgile- niyor ve nöbet cetvelleri sik sik degigiyordu.Zaten Tirimüjgân, Sevkefzave Gülcemalkadmlar dogum iznine çikung, onlann ye- rini yeni cariyeler almigti. Iqteo dänemde bir gün Esma Sultan yegeniniDivanyolu'ndaki gärkemli sarayma davet etti. Bahçeden geçerkenhünkârm gözü- ne on därt yaçlarinda,dünyalar güzeli,uzun altin satist saçh, fi- ruze gözlübir peri lozi iliyti. Hünkâr uzun süre gözlerinibu laz- dan ayiramadi ve çocuga, "Yavrum sen kimsin bakayim?"diye arka içeri Abdülmecit sorar sormaz loz saraym kapisindan kaçti. 65 de orada kalakaldi. Bu da Esma Sultan'mçok ufak yaytaevlat edindigi bir çerkez kiziydi.Çocugunsoylu bir aileden geldigianlatihrdi. Esma Sultan ona Perestu admi vermiyti Perestu, Farsça lorlangiçkarpihgipi- rustu sözcügünden geliyordu. Esma Sultan bu kizi kirlangiç gi- bi narin ve lavrak buldugu için ona bu adi vermigti. Sarayda bü- tün cariyeler bu kiza hamm sultan gibi davramyorlardi. Esma Sultan'mniyeti Perestu'yu ünlü bir payazadeyleevlendirmekti. Abdülmecit sarayin bahçesindeilk rastladigi kalfaya,gördügü lazm kim oldugunu sordu, kalfa da, "Hünkâr hazretleri," dedi, "burada cariye çok, sizacaba hangisinigördünüz,bilemem ki." "Camm nasil bilmezsin,ben bahçede saçlanm omzuna dök- müç bir peri kizi gördüm, onu soruyorum." "burada Kalfa bir pot iormamak için, "Hünkânm," dedi, bü- tün cariyeler perilazidir." Abdülmecit çaykmadönmügtü, halasmin kargismaçikar çik- "az maz, "Sevgilihalacigim,"dedi, önce bahçede dünyalar güzeli bir peri kizigördüm, onu buraya çagirtabilirmisiniz?" Esma Sultanyegeninin Peresta'yu gördügünü hemen anladi ama sevgili evlathgmm Abdühnecit'in haremine dügüp ziyan ol- masini istemedigi için, "Senin gördügün kiz hangisidir anlama- dim ama istersen bütün cariyeleri çagirayim, sen begendiginiba- na göster." Esma Sultanhemen haznedar ustaya emir vererek bütün cari- yeleridairesineçagirtti. Hepsi birbirinden güzel,uzun boylu, sari saçh,fìruzegözlüÇerkezkizlarlydi.Esma Sultanyegenininbunlar- dan birini seçerek Perestu'dan vazgeçecegini ümit ediyordu. Hiç de öyle olmad1, Abdülmecit'in keyfikaçti,halasma,"Haytr," dedi, "benim gönlümü çalan gütel peri kizibunlarm hiçbiri degil." Esma Sultan yegenini kandiramayacagmianlaymca haznedar ustaya, "Var git hemen Perestu'ya söyle,hünkâra bir kahve getir- sin," dedi.

A 5 Bir çeyrek sonra Perestu kahveciustanm yamada salonagirdi ve kahveciustanm elinde tuttugu altm tepsiden kahve fincanun alarak padipahauzatti.Fincan, mineli ve pirlantahbir gümüyzar- 66 fm içindeydi. Hünkârm gözleriPerestu'nun gözlerinetakilm14t1. Fincam ahrken az daha kahveyi dökecekti. Perestu saray geleneklerineuyarak padiçahkahvesini içip bi- tirene kadar salonunbir käyesindeayakta bekledi.Abdülmecit'in gözleriyine genç kizin üzerindeydi. Perestu'nun yanaklari büs- bütün pembeleymigve alnirn ter basmigtt.Yan gäzle hünkâri sü- züyordu. Abdülmecit o yd yirmi yaglarmdayakiçikhbir delikan- hydi. Genç kiz böyle bir kipininkendisini begenmesinden elbet- çok te mutlu olmuytu. Hünkâr kahvesinibitirince fincamm ona uzatti. Perestu'nun elleri titriyordu. "Afiyet oIsunhünkânm," diyerekfincanitepsiye koydu ve ge- ri adimlarla salondan çiku. Abdülmecit halasiylabagbaçakahnca ellerine sarilarak, "Hala- "igte cigun," dedi, beni kalbimden vuran peri kizi bu." "onu Esma Sultan, "Anlaruptun zaten," dedi, senin elinden kurtarmak için göstermekistememigtim ama ne yapayimki seni laramadun. Bak, bu kiz benim evladimdir.ikiyagindanberi onu ben buyüttüm. Dügün dernekle evlendirerek mürüvvetini gör- mek isterim. Kendikendime sözverdim. Seninhareminde kadin- dan, cariyeden geçilmiyor.Benim sevgili lazuna yazikolur. Senin ne maymun içtahh oldugunu bilirim.Kizuni yarm yäz üstü bira- kirsm, yazik olur." "Hayir halacigun,hiç öyle geyleryapmayacagim.Onu benden büyük, benden iyi kime verebilirsin? Sana söz veriyorum, onu dügün derneklealacagim. Ne istersen yapacagim.Yeter ki sen bu peri ktzini bana ver." SonundaEsmaSultan razi oldu. "Ama," dedi, "Perestu'nun nzasim almadan onu sana vere- mem. O köledegildir,benimör lazun sayihr,hem de soylu bir Çer- kezailesinden gelir.Çogumuzgibio da Ubih kabilesindendir." Esma Sultanhemen odaya geçerekPerestu'yu çagirtti "zatiyan ve "Sevgililazun," dedi, pahane seni haremine almak istiyor ama öyle herhangibir cariye gibidegil,nikâhla alacak." Perestu'nun yanaklarmdanyaylarsüzüldü. Esma Sultan'mel- "beni lerine sanlarak, "Muhterem validecigim," dedi, hiçbir yey bu kadar mutlu edemezdi. Nasil hayir diyebilirim,Hiç bäyle bir yeydügünemezdim.Her peyimisize borçluyum.Sayenizdeyann 67 padiçahm zevcesi olacagim. Inanamiyorum." Esma Sultan Perestu'yu yan odada birakarak salona geçti. Abdülmecit kendisini sabirsizhklabekliyordu.Telagla, "Ne oldu hala, kabul ediyor mu?" diye sordu. "Ediyor, çok sevindi. Yavrucak boynuma sarihp agladi." "Halacigun, sen dünyamn en tath kadimsm. Peki, yimdibti igi nasil baçaracagiz?" "Senigino yanmi duçünme. Bir hafta içinde ben her geyihal- lederim." Gerçektende äyle oldu. Bir hafta sonra Esma Sultan'm sara- ymda garipbir nikâh täreni düzenlendi.Damat nikâhta hazirbu- lunmadi, saraya bir vekilini gönderdive nikâh öyle kiyildi. Nikâhtan sonra Perestu, inci iglemeli kirmizi elbisesi, bapmda taci ve duvagiylaEsma Sultan'ingümüglerlesüslü arabasina bine- rek Topkapi Saray1'nagönderildi.Esma Sultan, geleneklereuya- rak kizmi Topkapi Sarayi'na yollamigti. Abdülmecit arabayi harem dairesinia büytik kapisi önünde kargiladi.Peresta heyecan içinde arabadan inerek hünkânn ko- luna girdi. Birlikte içeri geçtiler. Perestu hiç böyle bir kargila- ma beklemiyordu.Hünkâr kendisini salondakibayköpeyeoturt- tu. Bezmiâlem Valide Sultan ve Sultan Mahmut'un öteki eyleri Ayubcan, Hoçyar, Piruzifelek kadmefendiler,Sultan Mahmut'un ikballerinden Hüsnümelek, Zeynifelek,Tiryal ve Lebriz hanimlar ile SultanMahmut'un loziAdileSultanda oradaydi. Abdülmecit'in eplerinden ve ikballerinden de bazilari ye- ni ortaklarim görmek için merakla Topkapi Sarayi'nagelmigler- di. Damat ile gelin salona girerken hepsi üzerlerine altm paralar serptiler ama yûzlerindehiç gülümsemeyoktu. Salonun bir köpesinde erkek üniformalari giymigluzlardan oluyan bir mizika bandosu yer alnuyti. Marylar ve valsler çalmaya bayladi.Bu bando Muzikayi Hümayun Feriki Necip Papa'mn yö- netiminde kurulmugve kizlar Avrupa'dan getirtilenögretmenler tarafmdan yetiptirilmigti.Miz1kacilarin yanmda bir de dansözler ekibi vardi. Onlar da çeyitli oyunlar oynadi. Oyunculann her biri kendi giysisininrenginde bir kurdelenin 68 ucundan tutuyor ve kurdelelerdenbir örgü yapihyordu. Salonun ortasmda bir yanda kizlann renk renlà giysileri,öte yanda renldi kurdelelerle tam bir genlik havasi yaratildi. Kizlar orkestrasi ve dansözleroyunlarun bitirip ayrihrken sa- lon alkigtan inledi. Onlarm ardmdan salona yine kizlardanolugan bagkabir oyuncu takum girdi.Bunlann bazilan rakkasti, bazilari cambaz, bazilan perendebaz, bazilan hanende, bazilan da sazen- de. Kemençe ve flavta(flüt)çalanlar da vardi. Program baglaym- cambazlar ca ve perendebazlar siçrayip takla atarak çeçitlinuma- ralar yaptilar. Oyunlar oynandi, taklitler yapildi,yarkilarsöylen- di, bütün davetliler gülmekten kirildi. Sonrabir saztakinn salonagirdi.Onlar da ÜçüncüSelim'den, ÎkinciMahmut'tan, Sadullah Aga'dan, Dede IsmailEfendi'den, KemaniRizaBey'den ve Itri'den bestelerçaldilar. Akym olmuÿtu, Abdülmecit Ile Pereste usulcac1k salondon aynldilar. Esma Sultanve BezmiâlemSultan,gelinve gitveyiahn- lanndan öpüp dualar ettikten sonra yeni evliler zifaf odasinageç- tiler. Esma Sultan muradina ermig ve sevgililazun görkemli bir törenle gelin etmigti. Kisa süre sonra Perestu dördüncû kadinefendiligeyükseldi ama Esma Sultan kizann mürlivvetini göremedi,Perestu bir tür- lü anne olamadi Yine de çocuk büyütme zevkinden yoksun kal- madi. Hünkârm ikinci kadim Tirimüjgân Kadmefendi 1852 yi- hnda Beylerbeyi Sarayi'ndaveremden ölünce, oglu Abdülhamit on yaginda öksüz kalmiytL Abdülmecit bu çocugu Perestu Kadmefendi'ye götürerek, "Bugünden sonra senin anan budur, öp elini bakayim," dedi. Abdülhamit'i, anahgi Perestu Kadmefendi büyüttü, y111arson- ra anahgindan söz ederken pöylediyecektir: "Annem ölmemig olsaydi o da bana ancak bu kadar bakabi- lirdi." 69 IV Padigahm Gezileri

Hünkâr tahta çiktigmdan beri ülkesini ve halkim tammak ve Tanzimat hakkmda neler dügündüklerini ögrenmek için firsat anyordu. Tahta çtkahbegyil olmuytu. Artik çocuk degüdi,olay- lan dogrudan degerlendirebilecekbir yaytaydive devlet yöneti- minde deneyim elde etmigti. Dördüncü Murat'tan beri padipahlarIstanbuldigma çikma- miglar ve halka görünmekten çekinmiplerdi. Abdülmecit gezi programma uyarak 25 Haziran 1844 Cuma sabahi SirketiHayriye'nin o yll Ingiltere'dengetirttigiEser-i Cedid vapuruyla Yeyilköy'den yola ç1kti.Gezi programi gizlitutulmug- tu ama herkes padipahinnerelerden geçeceginiögrenerek yollara dökülmügtü.Îzmitlilerde birkaç saat sonra hünkân rihtimda sev- gi gösterileriylekargiladilar. Padiçahl asik surath, dev gibibir yaratik sanan insanlar, kargi- lannda orta boylu, hüzünlü yüzlü,kendilerigibibir kipigörünce aykmhga ugradilar. Söylediyenler de oldu: "Allah Allah, Padigah hiç de öyle korkulacakbir adam degil- mig, o da bizim gibibir insanm19.Allah hünkâri bizebagiglasin!" Abdülmecit geçtigiher yerde, "Padiçahim çokyagal"sesleriyle kargilaniyordu.Bu sevgi gösterilerihünkânçok mutlu ediyor ve ona, halkiylabütünleymeninsevincini yayatiyordu. Hazirlanan programa göre ilk önce çuha fabrikasmi ziya- ret edecek olan padisah, oraya yaya gitmek istedigini söyleyin- ce çevresindekileri papirttu Yol boyuna birikmig insanlarla ku- caklaçarak izmitsokaklarm geçti, halkm gikâyetlerini ve dilek- lerini dialedi. Çuhafabrikasmda da iqçilerle sohbet ettikten sonra onlara öyle seslendi: "Ben sizin huzurunuzu ve saadetinizi saglamakla mükelle- fim. Tann sizibana emanet etti. Mahyer günü Cenabi Hak bana bu emaneti ne yaptigirrnsoracak,ben de sizin mutlu oldugunu- zu söyleyecegim." Abdülmecit bu sohbetlerden çok hoplamyordu. Kendisine neler neler sormadilar. Bazilan evliliklerde istenen baghklardan gikâyetetti, bazilankizkaçirmalardan,bazdan su baskinlarmdan, bazilan çocuk hastahklanndan, bazilan topraksizhktan, bazilan devlet dairelerindeiçlerin uzamasindan... Bu insanlar ilk kez bir padiçahaiçlerini dökmenin mutlulugu içindeydi. Abdülmecit bir türlü bu insanlardan aynlmak istemedi, onlara doyamadi,prog- ramda olmadigi halde izmit'tekisüreyi üç gün uzatti. Abdülmecit'e gösterilen bu copkunun haberi ayni günlerde IstanbuYave saraya ulayti. Bezmiâlem Valide Sultan çok mutlu oldu ve hemen kaleminesanlarak oglunaqumektubu yazdi:

Sevkettugözümün nuru efendim, Mübarek yüzünden öperim. Yigidim,Îzmit'evasil olman be- ni çok sevindirdi. Îzmit'tengelenlerdenhaberlerinialdzm.Saat yedi buçuktatop attldt. Gecetelaystzoturdum. Benim aslamm, hepimiz iyiyiz. Bapta biraderin Aziz Efendi hempirenAdile Sultan ve valideleri herkesayaklarma yüzlerinisürerler. Saraym drymdakilersenin geçeceginiigitínce uzaktan vapu- ru gördüler ve sevindiler. Vesveseetme, rahat rahat iglerinigör. Seniyaradan Allaha emanet ettim. Devletlu,Îsmetlu ValideSultamAlipanHazretleri

Bezmiâlem mektubu Sultanbu yazdiktanbir gün sonra oglu- na pogaça yaptinp posta vapuruyla gönderdi. Birkaç gün sonra da ona pumektubu yazdi: Sevketlu,hakikatin,sermayeyi ömrüm, gözümünnuru efen- dim hazretleri, Mektubu pahaneyi alarak Allah'a tepekkür ettim. Songün- lerdemektubu pahanegelmedigiiçin pekkederlive kasvetiçín- deydim.Mahmut Papa kulunuzvasttastyla yolladagampogaçave mektup acaba yanhphklabir yerlerdemi kaldt?Apri telayhve vesveselioldugum için sual etmeyemecbur oldumefendim. Îstanbul'danayrtidagmdan beri zatt pahaneye dualar edip teÿrifinibekliyoruz.Mahdumfarm,haznedar usta ve bütün haz- nedarlar ayaklarma yüzlerinisürerler.Kadmefendiler ayrt ay- (Tirimüjgân) mek- rt seni sorarlar, Ikincikadmefendi sana tup yazmty.Îkisatirla kendisineyazarsanpek münasip olacak. Dördüncü kadmefendide (Perestu) iyidir. Çocuklarthamam için getirttim.Bir gün istirahat ettikten sonra validelerine iade edildiler. Biraderin için biryeyyazmamzÿsm.Acaba zatz pahaneyi üze- efendim. cekbir peymi oldu, diyemerak ediyorum

Devletlu,ÍsmetluValide Sultan

Abdülmecit Izmit'tekiziyaretlerini ve sohbetlerini sürdürür- ken sevgilivalidesine, kadinefendilere,ikballere kisa losa mektup- lar yazarakgönülleriniho; etrneyi ihmal etmiyordu. Hünkâr 28 Haziran 1844 Pazartesi sabalu yineEser-i Cedidva- puruyla izmit'tenayrilarak Mudanya'yageldi.Orada da coykuyla karyilandtve hiç durmadan Bursa'ya hareket etti. Ertesi gün ilk igi Sultan Osman'in mezanm ziyaret etmek ol- du. Orada da halk toplannny kendisinibekliyordu.Devletin ku- rucusunun mezan önünde hünkânn gözleri doldu. Ancak çev- resindekilerin duyabilecegibir sesle duygusalbir konupmayapti, etelderine sonra Çekirge'yegitti,kaphcalan gezdi,Uludag'm ka- dar yürüdü. Sonra Bursa'ya dönerek yinehalkla sohbet etti. Bu çepitko- nuçmalar hünkân çok mutlu ediyordu. Hariciye Nazm Mustafa Regit Papa da kendisine eglik ediyordu. Padigah bir ara ona yöy- le dedi: "Papa, mübarek bu topraklardaha bir bu kadar ve hatta daha fazlasiylahallobesler. Bizim güçsüzlügümüzcahilligimizdenge- liyor.Allah ederse kismet bundan sonra memleketinen uzak kö- pelerinekadar giderek 72 güçInklerinönlenmesi için canum verece- Bu gim. halk bize Allah'm emanetidir ve her türlü mutluluga la- yrktir. Sizdenistedigim yey,memleketi zulüm ve adaletsizlikten kurtarmak ve halkm rahatuu temin etmektir." Papa Regit bu sözleriduymaktan çok mutlu oldu. Onun da is- tedigi peypadipahmhalklabütünleymesiydi.Hünkâr Bursa'yi çok sevmiyti. Ertesi de annesinden gün bir mektup eline geçinceço- cuk gibi sevindi. BezmiâlemSultanpöylediyordu:

Sevketlu,kerametin,gözümün nuru aslamm, efendim haz- retleri, Nasdsm? mübarek Ïnyallah vücudun ve her yere nur sa- çan nazik pahsiyetîn sthhattedir. Pergembe gününden beri sah- hat haberi alamadgmdan vesveseden kurtulamadam,Mügir Papa buraya kolagastm gönderiyordu,onunla üç dört satir ya- zzyla sa§:k habenni ve dönüÿmüjdesini iletirsen mutlu olurum. Mudanya'ya dönecekmisin? Onu da yazsan sevinidm. Yedika- dmefendi,cümle ogullarm, kazlarm,kardeginAziz Efendi ve hempiren Adile Sultan ve valideleri ve cümle kulun, haznedar usta ve bütün haznederlarmübarek ayaklarma yüzlerinisürer- ler. Hak Cenabt vücudu ÿerifidesagik versin ve her türlü elem- den korusun, amin. Devletlu,ÎsmetluValide Sultan

Mektubun bir köpesindede quyaziokunuyordu: Efendim, yaykm papkm yazdgma bakma. Bu kadarrm bile yazdtgrma aferin, benim aslantm, iki gözüm.

Padipahm her gittigiyerde kurbanlar kesiliyor,halkkendisini cogkuyla karyihyorve dualar ediliyordu. Hünkâr annesini ve saraydaki bütün yakmlarmi hiç unut- madan onlara top top Bursa kumaglari aldi ve dagitumak üze- re Ïstanbul'ayolladi.Valide Sultan oglundan haber ahnca hemen kendisinetepekkürler ediyordu. Bursa'dan gelenhaberler üzerine de ogluna yumektubu yazdi: 73 Sevketlu,kerametlu,gözümün nuru han hazretlerininmü- barekgözlerinden öperim. Taraft pahanedengelencevaptan derecesizmemnun oldum. Elhamdülillahvücudun szhhatte oldugu için Cenab: Mevla'ya tepekkürederim. Seni ona emanet ettim, yine ondan isterim. Bursa'ya geliginpekgüzelolmup,inpallah Cenab:Mevlamsen- den ibadullah memnun olur. Benim gözümün nuru efendim, gönderilenkumaÿlardanka- dmefendilereikiper tane, biraderlerineikipertane, hempireierine ikiger tane polladim.Selamlarma çoksevindiler, dualar ettiler, ayaklarma yüzlerini sürerler. Îkitop bürümcügiizatz pahane için aytrdrm. Bana hediyen,senin saghšmdir. Oralarda bulunmadtgmzdüpünerekve sana lazim olur diye bir kutu kuru kayzstgönderdim. Esma Sultanve ikinci kadmefendisana cevapyollamtylar,al- d:gmzyazmamrysm,acaba degmedimi? Cenab;Mevla seni korusun,amin.

Devletin,IsmetluValide Sultan

Hünkâr Bursa ziyaretini tamamladiktan sonra Mudanya'ya döndü. Oradan da yine Eser-i Cedidvapuruyla Çanakkale'yeha- reket etti. Hava güzeldive Marmara deniziçaryaf gibiydi.Vapur agir agir yol ahrken padigahgüvertedenlayilann güzelliginisey- rediyordu. Eser-i Cedid vapuru Bandirma açiklarmdan geçerek Erdek yanmadasini dolandiktan sonra Marmara ve Avya ada- larmm arasmdan ÇanakkaleBogazi'na girdi. Sonra da Bolayir, Gelibolu ve Lapseki açiklarmdan geçerek Çanakkale'yeulagti. Oraya o dönemde Kal'ayi Sultaniye (Sultan Kalesi) deniyordu. Padigah orada da rihtima birikmigolan halkm coçkulu gästerile- riyle kargilandi. Abdülmecit bu sevgiden çok mutlu oluyordu. Yine insanlarla kucaklagti,halloyla bütünlepti.Geceyiorada geçirdiktensonra er- tesi sabah tabyalarun, Çanakkale kaleyiteftig etti ve ögledensonra 74 yineEser-iCedidvapuruyla Bogaz'dançikarak Ege Denizi'ne açtl- di. Deniz sakindi, sicak bir meltem esiyordu, uzaldardan imroz adast görünüyordu. Abdülmecit yanmdakilerdenkiyilarhakkm- da bilgiistiyor, onlar da tarihten bazi olaylan aynntilarlyla anla- tarak kendisini aydmlattyorlardi. Vapur Bozcaada'ya ugramadan Edremit Körfezi'nedogru yol aldt Ilkdurak Midilliadasiydi. Halk padigahmgeleceginiögren- mig, teknelere doluparaklimanm açiklarmda kendisini bekliyor- du. Rthtimda Türkler ve Rumlarhünkân, "Padigahim çok yaça!" sesleriyle kargiladilar.Abdülmecit gayrimüslimlerin kendisine gösterdikleribu sevgidende çok mutIu oluyordu. Midilli ziyareti kisa sürdü, gemi ertesi gün oradan ayrilarak adasma Sakiz yöneldi. Hünkâr orada da aym sevgi gösterileriy- le kargilandi.Salaz'dan sonra Sisam adasma gidildi, oradan da CezayiriBahri Sefid(OnikiAda) denen öteki adalara. Bu gezidekendisinikargilamaya gelenpapazlarmçoklugupa- diçahi papirtiyordu. Hünkâr, yamada belunan Kaptam Derya Tahir Papa'ya, "buralarda Çengeloglu "Papa," dedi, ne kadar çok papazvarnny. Her gittigimizyerde bizi papazlarkaryihyor.Îyide, bizimhocaefendifer nerede? Kendilerine hiç rastlamiyorum." ÇengelogluTahir Paya hazir cevap bir adamdi, hemen pöy- le dedi: "Hünkârim, hoca efendiler camilerde zati pahaneleriiçin dua ediyorlar." Abdülmecit de gülümseyerekgöylededi: "Papa, hoca efendiler dualarmm neticesini merak edip biraz da cami digma,etraflarma balansalardaha iyi olmaz nu?" Abdülmecit büttin bu gezitelagiiçinde annesini hiçihmal et- miyor ve ona sürekli haber ulayttriyordu. BezmiâlemSultan da iki gõzünün nuru sevgili oglundan haberaldtkça hemen kaleme kâgidasarihp mektuplar yaziyordu,Bu mektuplarm kaç günde ve nerede hünkârm eline geçecegipek belliolmasa da Valide Sultan mektuplarim hiç aksatmiyordu. Sonmektuplanmn birinde de yöylediyordu:

Sevketlu,kerametin, gözümün nuru efendim, aslamm, Zat; yahane burada olmadtgmdan çok mahzun oluyorum 75 sevindiriyor. Kal ama iyilikhaberlerinbeniçok ayr Sultaniye'ye perefvermenden çok haz duydum. Daireyihümayunda bulu- naniar, mahdumlarm, kadmefendiler,haznedar usta, haznedar kullarm ayaktarma yüzlerini sürerler. Artikgözümyofdacantm efendini. Camm,sanafedaolsun. Gecederyada kalma efendim. Abdülmecit Akdeniz adalan ziyaretini tamamlayarak çeyitçe- it hediyelerleIstanbul'adändü ve en kisa zamanda yeni bir yurt gezisineçikmaya karar Verdi. GezilerAbdülmecit'in kafasmda yeni ufuklar açmig ve halk- la sik sik bütünleymenin devletyönetimindebüytikyararlar sag- layacagmianlamtyti. Hünkâr ikinci bir geziyeçikmadan änce ya- ymladigibir hatti hümayunda hallon her kesimine iyilikle bak- ülke- mak, haksizhklanve kötülükleriönlemek, gnvenisaglamak, de yagayanlarmdurumanu yakmdan görmek için Rumeli'ye gi- decegini açiklad1. Padigahm geziyeçikacag1 günün sabahmda sadrazam, seras- toplandi- ker, yeyhülislamve bütün pagalarBegiktag Sarayfnda lar. Hünkâr oradan saltanat kaylgmabindi, yanmdakiler de ay- Topkapi Sarayina n kayiklarlakendisiniizlediler, hep birlikte ge- lindi, orada kendisini bekleyenlerlebirlikte arabalara yerleptiler, çadirlar, minder- uzun bir kafileolugturuldu. Yemek kazanlan, ler ve yolluklarda ayri ayri arabalara kondu. Hünkâr ilk kezböy- le uzun bir yolculuga çilayordu. Saltanat kafilesiTopkap1Sarayfndançiktiktan sonra "Padiga- lum çokyaça!"sesleriarasmda Yedikule Kapisi'na uzandi. Oradan çok da yine aym sevgigõsterileriiçinde Yeyilköy'eulayti. Sanki uzun bir yol ahnmig gibi orada mola verildi. Otagi hümayun ve çadirlar kuruldu, yemekler yendi. Ertesi sabah cuma namazim kilmak için Davutpaça Kiplasi'na gidenhünkâr, orada da copkuy- la kargilandi ve o akgam Yeyilköy'e döndü. Ertesi gün tath bir sabahi mayis gökyüzüpini pmÌdi.Kafile er- ken saatlerde yola koyularakkisa bir yolculuktan sonra Silivri'ye ulagti. Hünkâr bu gezinin çabuk bitmesinden yana degîldi,hal- 76 km dertlerini dialeyerek yolculugun tadmi çikarmak istiyordu. Günde en çok yedi saatlik yol ahnacakti. Hünkâr çevresindekiler ve Silivri'de, Çorlu'dave Lülebur- gaz'dabirer gecekaldiktan sonra sekizgünde Edirne'ye vardilar. Abdülmecit Edirne'de ilk önce SelimiyeCamisi'ni, sonra da kiç~ layi Atik Saray'i ve ziyaret etti, hallon dertlerini dinledi. Üçgün- lük bir dinlenme sonunda yine yola koyulan kafile,Bulgaristan topraklan içinde bulunan Kizanhk'a geldi,Üçgün orada kaldik- tan sonra Gabrova'ya, oradan da Rusçuk'auzanarak Tuna layila- nna vardi. Padigahi Eflak ve Bogdan beyleri orada törenle kargiladilar. Hünkâr Rusçuk'ta Frenk cambazlannm gösterilerinive bir tiyat- ro temsilini izledi. Avusturya ve Rus imparatorlarmm gönderdik- leri heyetleri kabul etti. Bey günlük bir Rusçuk ziyareti sonunda saltanat kafilesi, Nemçelu Tuna Kumpanyasi tarafmdan emrine verilen üç ne- hir vapuruna yerlepti. Padiçah da Viyana'dan gönderilmigolan Galata adindaki vapura bindi. Tuna Nehri üzerinde bey saatlik bir vapur yolculugundansonra Silistre'yevardilar. Kafile bir gün orada kaldiktan -sonra bugünkü Romanya smmru geçerek yine vapurlarÌaTuna boylannda ilerledi. Yedi saatlik bir nehir yolculugundansonra kafileNesicik de- nen bir yerde vapurlardan aynldi, yine kara yolculugu bayladi. Kafde oradan Dobruca yönünde yola çikti. Abdülmecit Kästence yakolannda bir kasabadaotag kurdu ve orayi onurlandirdigi için de kasabayaMecidiye adi verildi. o Padigah orada bir cami ve bir hamam yaptirilmasun irade buyurdu. (Bugün Romanya smirla- n içinde bulunan o kasaba Medgidia admi tagiyor.) Yol boyun- ca her yerdekurbanlarkesildi,penliklerdüzenlendi,hediyelerda- gitildi. Saltanat oradan dönûçyoluna geçti.Ïkigün sonra Razgrat'tan umlu'ya vanldi. Kiplalar ve tabyalar ziyaret edildi. Oradan da Yeniparar'a ulayildi. ve Varna'ya Eser-i Cedid vapuru rihtimda padiçalnbekliyordu.Varnahlar hünkân büyük.sevgigösterileriy- le yolcu ettilet. Karadeniz'de on bey saatlik bir deniz yolculugundan son- ra Eser-i Cedid Bogaz'a girdi ve Tarabya açiklarmda demir at- ti. Tophane Mügiri Fethi Paya ve üst düzeydekibütün papalar Tarabya Kasn'nda toplanmig hückân bekliyordu.Eser-i Cedid'i görüncehemen kayildarmaatlayarak vapura yanaptilarve onu se- lamladilar. Abdülmecit Bezmiâlem Sultan'in Tarabya Kasri'nda oldugu- nu ögrenince hemen saltanat kay1gmabinerek validesinin elini öpmeye gitti. Ana ogul, kirk bir günlük bir özlemden sonra sevgiyle bir- birlerine sanldilar. Valide Sultanbu son gezideoglundan sürek- li haber alamadigi için üzüntü içindeydi. Annesiyle kisa bir soh- betten sonra kayiga dönen hünkâra, bu ker de Esma Sultan'in, Kuruçeyme'deki saraymda kendisini beklediginihaber verdiler. Abdülmecit Kuruçegme aç1klanada vapuru durdurarak yine ka- yikla halasitun elini opmeye gittL Kitkardegl Adile Sulturl da ora- daydi,kucaklagtilar.Hünkâr soara vapura döndü. Kisa bir süre sonra da kayikBegiktagSarayi nhtunma yanapti.Bütün saray hal- ki orada hünkâri bekliyordu. "Padiçahun çok yaça!"sesleri ara- sinda Abdülmecit nhtuna ayak basti. Bu ikinci gezide hünkâr için çok yararli olmuytu. Abdülmecit hemen bir hatti hümayun yaymlayarakerzaktan ve hayvanlar- dan alman vergiyi kaldirdi, halkm cehaletten kurtulmasi için "Terbiyeyi amme" denen halk egitiminin en kisa zamanda ger- çekleytirilmesini ve yeni okullar açilmasim istedi. Mustafa Regit Paya'yi da sadrazamhga getirdi.

Bezmiâlem Valide Sultan ikinciMahmut'un çok sevdigikadmlardanbiri olan Bezmiâlem Sultan 1809'da dogdu. Duygusal, narin bir lazdi. çocukyayta ge- tirildigi sarayda pek güçlükçekmeden haremin havasmaahyti ve on dört yaymdaykenAbdülmecit'i dogurdu. Ogluna çok düçkün- dü. Onun egitimiyle yakindan ilgilendi ve oglu tahta çilanca da otuz yagmdavalide sultan oldu. Devlet igleriyleyakmdanilgilene- rek ogluna yol göstermeyeçahyti. Abdülmecit de annesine çok düçkündü.Onu hiç ihmal et- mezdi. zarif 78 Çok bir kadm olan BezmiâlemSultan,oglunun pa- dipahhgi döneminde halka açilmaya çahyarak yoksullarayar- dun etti. Genç oldugu halde sik sik rahatsizlaniyordu. Padiçahm Avusturyah doktoru Spitzerona bir süre bir kaphcaya çekilerek önerdi. dinlenmesini En yakm kaphca Yalova'daydi. Hünkâr an- nesini 1849yazindacariyeler ve-haremagalanyla birlikteYalova'ya gänderdi. Yalova'ya vant varmaz Valide Sultan'in ilk igioglunabir mek- tup yazmakoldu. Söylediyorduo mektubunda:

Sevketlu,gözümün nuru efendim, Beni, sayeyipahanede burayael üstünde getirdiler.Pek raha- tamvar.Allah senin de rahatim bozmasm.Sayendehiçgörmedi- gmyerlerigörüyorum.Cenab:Hak sana dünyada ah, vah de- dirtmesin.Îyilikhaberlerinibekleum.Burastuzakttr,benimerak- ta birakma.Seni Cenab:Hak'ka emanet ettim, benimgüzelim.

Bezmiâlem Sultanbu ilk mektubundan birkaç gün soura da ogluna punlan yazdi: Hayattmmsermayesi, aslamm efendim, Tarafma gönderdigimyazidan beriüçgündür senden birya- zzgelmedi, meraktayrm. Beni sual buyurmuysun,hamdolsunduay; pahanenin bere- ketiylelyicesaytltrrm. Beybin kuruginayet buyurmugsun,Allah sana da hazineler versin, amin. Dün suyagirdim,çamur süründüm, hamdolsunlyiyim.

Biliyorsun, benseni çok merak edenm. Hatun ktsmmagelip . gitmekgüçtür, bu yüzden oraya gelipgidemem.Benim nurum, sen yazunu ihmal etme, hergün iyilik haberlerinialarak mem- nun oluyorum. Cenabt Hak'ka emanet oL

Valide Sultanbirkaçgün sonra da pu mektubu yazdi: Cigerimdenkrymetligözümefendim, Belki sana anlatmamtylardir,benyazayrm.Ihca da§armda boralaroldu. Suyaylldirtmlardügtü.Oltarafta da oldu mu? Efendim,Mevlam senigam rüzgârlarmdan saklasm. Sayende 79 var var,yokyok.Hiçbeniincitmiyorlar. Zatzÿahaneninvalidesi diye bana ne yapacaklartm paprzyorlar. Yazzm:okuyamtyorsan, beniayrplama. Mürekkep ile kâgidt birbirine uyduramtyorum güzelim efendim.

BezmiâlemSultan ogluna Yalova'dan yolladigison mektup- ta da pöyle diyor:

Gözümünnuru oglum, ÎzmitValisi OsmanPapa dört çalgictile dört oyuncu gönder- mig.Ama sen olmadan hiçbir yeygözümdedegtLBirkaç gün eg- lenecegim,keykeharemi hümayunda sen de bunlart seyretsen, çokhaz ederdin efendim. Îyilikhaberlerini aldikça çok mutlu oluyorum. Cenab; Allah'a emanet ol. Bezmiâlem Sultansaraydaogluna güzelcariyeler yetigtirmek- ten de geri kalmlyordu.Haremde bu kadar kadm bolluga içinde Abdülmecit'in yeni kizlar begenmesi kolay degildi.Ama Valide Sultan yinede oglunayenicariyeler tamtmaktan vazgeçmiyordu. Bazen oglunu her gün gäremiyor, o zaman da kendisine tstanbuliçinden bile mektup gönderiyordu. lytebunlardan bir ärnek:

Benimaslamm, Sana bir cariye hazirlam;ÿtzmama vaktin olmadigt için ktz bekleyipduruyor.Gerekenalakay; gösterefendim. Cariye,"Hün- kâr acaba bendenhaz eder mi?" diyemerak edip üzülüyor. Benim güzelim,o cariyeyi pimdi görsençokiyi olur. Cariye benimyammdadir,lütfengündüzgözüylegör.

Valide Sultan bazen de ogluna kadmlarla iligkilerinde ögût- ler veriyordu: Benim aslamm efendim, ikigözüm, Bilirsin ki kadmlarmve kalfalarinzat: pahaneyeolan hasret- leribitmez.Altmcz kadmm kalfastNursefa'yla münasebette bu- 80 lunmak istersensakm bana sormadan ona itibar etme. Belkibu- nu yazmakgerekmezdiama yinedeyazdtmefendim. Valide Sultanhünkârm olur olmaz yerlere para harcamasim engelliyor Ye da büylik israflan önlemeyeçahy1yordu,ama bu gi- rigimlerinde baçarih oldugu pek söylenemezdi, Bezmiâlem Sultan'm musikiye düykünlügüvardi. Bunu bilen Misir Valisi rebab, ona ud, kanun ve teflerden oluyan bir saz ta- ile ktmi hanendelertoplulugu hediye etti. Bu saz takum Valide Sultan'mölümünden sonra da sarayda konserlerverdi. Valide Sultan egitim ve hayir iglerine de çok merakhydi. 1845'te Gurabay1Müslimin Hastanesi'nikurdu. Hastaaenin aç1- liginapadigah, bütün nazirlar ve ulema katildi. Bermiâlem Sultan'm hayratlarmdan belki de en önemlisi, 1850'de açúan Demulalem Vallde Mektobi'ydl. Íkinel Malunut Turbesi'nin arkasmdaki bir arsaya yapilan bu okul, sonralari Mektebi Maarif adim aldi. Okulun açihy törenine katilan hünkâr, oglu Murat Efendi ile kizi Fatma Sultan'i da bu okula yazdirdi, çocuklara okul müdü- rünün elini öptürdü, müdüre de bu çocuklarile ötekiler arasinda hiçbir ayirim yapmamasirnsöyledi. Padipah çocuklan ilk kez sa- ray digmdaegitim göreceklerdi.Bu da halkçibir yaklagundi. Ertesi yil kurulan Encümeni Daniç'in açihytöreni de bu okul- da yap11di. 1845'te açilan GalataKöprüsü de Bezmiâlem Sultan'mistegiyle yapilrupti. Beykoz'da Bezmiâlem Valide Mektebi, Edirnekapi'da Bezmiâlem Sübyan Mektebi, DolmabahçeCamisi de onan adma yaptirildive birçokyerdekiçegmeyede onun adi verildi. Durmadan çahyanve yorulan Valide Sultan'in saghk durumu hiç de iyiye gitraiyordu. Doktor SpitzerIstanbul'danaynldiktan sonra hünkâr annesine baykahekimler getirtti, ama onlar has- tahga çare bulamamanmkorkusuylaValide Sultan'a bakmaktan çekindiler. Bu doktorlardan biri Abdülmecit'e,"Hünkârim," de- di, "bendeniz validenizi fedavietmenin mesuliyetînden korkuyo- rum. Ne olur beni affedin." Abdülmecit'in yamti puoldu: "Siz nasd uygun görüyorsamzöyle yapin.Egervalidem ölüm- 81 den kurtulursa bu ancak Allah'in emriyle olacaktLr. Vakit gelmiç- olamaz." se sizin ustaligimzin hiçbir hükmü Ne yazik ki Valide Sultan kurtulamadi, 1853 ylh Mayis'illm bagmda vefat etti, henüz kirk dört yaymdaydi. O sabah saraydan kadinlarm çighklan yükseliyordu. Sara- balunanlar Valide yin önünden geçen filikalardave kayildarda Sultan'm ölümünü böyleägrendiler. Aci haber losa sürede bütün Istanbul'ayayildi.Koca kent bir anda yasabüründü. Valide Sultan'in cenazesi saltanat kayigmakonarak Topkapi Sarayi'nagönderildi.Oradaki gusulhanedeyikandiktan sonra al- tin iglemeli kumaglarlasüslenmigbir tabuta kondu. Od agaci ya- okuyanlar siralar- can buhurdanhklari taylyanlar ve Kuran ön çikar11di. sirada da yer aldilar. Cenaze agir agir saraydan O saray imami da selvi agaçlarimn altinda Kuran okudu, dualar etti. O sirada saraym bahçesinde uzun bir cenaze alayi olugmug- tu. Öndeyeyhülislam,sadrazam, kaptan paya,kazaskerlerve sa- seyisler ray görevlileriyer alm19ti.Payalar at üstünde gidiyorlardi, izliyorlardi. ve çavuglar da cenazeyi Cenaze yoldan geçerken kadinlar hiçkira luçlora aghyordu. Cenaze alayi agir adimlarla Sultan Mahmut Türbesi'ne ulayti ve Bezmiâlem Sultanorada, egiikinciMahmut'un mezanmn yamn- da topraga verildi. Gülcemal Kadin'dan sonra Bezmiâlem Sultan'in ölümüyle Abdülmecit hayattan ikinci büyük felaketiniyaçamigoldu.

A 6 82

Dr. Spitzer ve Lamartine

Abdülmecit'in yirmili yaglardaykensik sik sohbet ettigi kipi- lerden biri, Avusturyah Dr. Spitzer'di. 1839'da yirmi alti yaginda anatomi hocasi olarak Tibbiye'de ders vermek üzere îstanbul'a gelenDr. Spitzer,losa zamanda çevresindekendisinisevdirmig ve padigahm özel hekimligine kadar yükselmiyti. 1844'te hünkâr ne oldugu anlagilamayanbir hastahga ya- kalanmig ve hekimler bir türlü onun derdine çare bulamamig- ti. Yakmlari kendisine,begyildan beri Tibbiye'de ders vermekte olan Dr. Spitzer'iönerdiler. Hünkâr da onu saraya çagtrtti. Dr. Spitzerpadigahmhuzuruna kabul edildi, onu muayene et- ti ve tephis koymakta gecikmedi.Ona gäre padigah siradan bir mide rahatsizhgi geçiriyordu.Avrupa'da bu tür bir hastahgilosa zamanda atlatmak artik sorun degildi.Doktorun uyguladigi yön- temlerle Abdülmecit birkaç gün içinde saghgina kavuytu,doktor da saray çevresinde büyükbir saygmlik kazandt. Padipah artik her rahatsizligmda onu saraya çagirtyor, mua- yene oluyor ve kendisiylesohbet etmekten keyifahyordu. Aklma takilan her konnyu ona açiyor ve kendisinden on yaqbüyük olan bu deneyimlive genigkültürlü Avrupah aydmla sorunlarini pay- layiyordu. Neler neler konuçmuyorlardtki; sadrazamm azli, Avrupah in- sanlarm yayambiçimi,Avusturya'da kadmlarmäzgürlügü,din ve inanç konclan, çagdag dünyadabilimin önemi, Avrupa'da siyasal alomlar, amansiz hastahklar, spritizma, hipnotizma, çocuk sag- hgi, müzik türleri, gelenekler,yemek ve içki kültüru, giysiler... Padiçahm aklma ne gelirse,konuquyorlardi. Abdülmecit bir gün sobbacagmdaki eklem agnlari nedeniy- le doktoru saraya-çagirtti.Doktor hünkârin bacagmabir merhem 83 sürdükten birkaç saat sonra agnlar kesildi.Zaten eklemagrisi ba- haneydi,hünkâr doktorla sohbet etmek istemiyti. O arada doktorun gözü, duvara dayah birkaç resme iligti. Neydi bu resimler? Liverpool-Manchester demiryolunun çegit- li açilardan çekilmig fotograflari.Abdülmecit doktorun bunlata "bu baktigim görünce Fransizca, "Doktor," dedi, fotograflarçok ilginç, degilmi? Baksamza, Ingilizlernereden nereye pimendifer igletiyorlar. Biz neden yapamiyoruz?Çünküparamiz yok Hazine bu i; için nereden para bulacak?Ama balan Ingiltere'deöyle de- gil,bu igleri hususi pirketleryapiyor." Dr. Spitzerde pöylededi. "Hünkârim, burada da böyle yirketlerin kurulmasi gerekir. Ama nasil? Insanlartek baylarmabu çeyitiglere girigemezler.Bir araya gelip bir girketkurmalan için de devletinonlara yardunci olmast çarttir. Devletin ilk bagtabu girketlerinmal dokunulmaz- hgun tanunast gerekir.Bakm, zati çahanenin yayinladigifermati- lar sayesindemal güvenligisaglamyor,genel servet de artiyor. Siz adalete sayg1h bir hükümdarsunz. Sirketlerebu güveni verecek. durumdasiniz." Abdülmecit bu sözlerden çokhoçIandivehemen gäylededi: "Doktor, bu güveni saglamak için ben elimden gelenher yeyi yapacagun. Benim saltanatim zamamnda kimsenin yasalarauy- mülkune saldirama- gun olarak elde ettigi mahna ve hiç kimse yacaktir. "Ne var ki, bizim bankerlerimizhalkm menfaati için bir yey yapmaz1ar.Müslüman halk da bu sahadaçahymaya heveslidegil. Bankerlerimiz öteden beri paçalarayüksekfaizleborç vererek para kazamr.Buna ahymiglardir. Kolay kolaybunu degiytiremeyiz." Bir gün yine Abdülmecit Dr. Spitzer'le sohbet ederken pöy- le dedi: "Cenabi Hak her yerde hazir ve nazirdir. Bunu siz de biliyor- çevresinde sunuz. Her geybize Dünya'nm Güney'in döndügunü göstermektedir.Demek ki, yeryüzünde yaçayanlariçin yukarisi, açagisi yoktur. Ama halk yine de Cenabi Hak'la gäklerde anyor. Biz bunu tasvip etmiyoruz. 84 "Siz bana bundan önce tapmma ile kutsal resimlere saygidan - söz etmiytiniz. Yani bazi kavimlerinkutsalresimlere olan saygisi- anlatmiytuur. m Kavimlerininançlarmda ve dinsel anlayiplarmda büynk farklar oldugu görülüyor. "Vahqiler suya, gökyüzüne, topraga, atege, Güne¢e tapiyor. Misirhlarkendilerineyararh olan hayvanlarataprmy, Yunanhlar da zarif ve saglaminsan heykellerine.Hazreti Musa Ísrailkavmini yaradana bir tapmaya yöneltmig.Hazreti Isa Cenabi Hak'ka tap- mayl kendi pahsinatapmayadönügtürmüyve teslisi,yaniyüceruh, peder ve oguldan olugan kutsalhgikabullenmig.Peygamberimiz ise yalmz yaradana, yani Tann'ya tapmayi önermig. Biz Müst lümanlar,sosyalhayatumzdave dinde tam bir uyum içindeyiz. "Fransiziar sonradan Allah'tan ve dogal olarak kraldan uzak- laymiplar.Yakm zamanlarda orada bir de iytirakiyun nazariyeleri- nin gittikçe geliytiginiduyuyorum." Hünkârin bu konuda bilgisahibi oldugunu anlayan Dr. Spitzer hem çok papirdi,hem de çok sevindi. Ona bu konuda ayrintih bil- gi vermek için puolari söyledi: "ÏçtirakiyunaFransizlar sosyalizm diyor. Fransa'da sosyalizm düpüncesinintemellerini atanlar mutlak bir epitligi anyor ve sos- yal adaleti savunuyor. "Proudhon adh biri, bir süre önce 'Mülkiyet hirsizhktir!' di- ye haylordi.Ona gäre devletinve mülkiyetin ydalmasigerekir.Bu yllaci nazariyeyi savunanlara da anargistdeniyor. "Derken Karl Marx admda bir Alman çikti, o da yeni bir sos- yal, ekonomik ve siyasal düzenden yana. Üretimdesömürüye karyiçúayor. Bütün dünya iççilerini birleymeyeve sermayeye da- yanan düzeni y1kmayaçagmyor. Bütün Avrupa kaymyor,iççiler hep Marx'tan yaria.Avrupa çok çalkantihgünler yaqiyor." Hünkâr bir süre düpündüktensonra yöylededi: "Ben bu aynntilari bifraiyorum.Fransa'da neler olacagim da bilmiyorum. Anargistler yani yilaci iytirakiyuncular duruma ha- kim olurlarsaFransa çöker ve putperestligedöner. Onlar her yer- de ve her yeyde epitlikistiyorlar ama Cenabi Hak herkesi cismen ve fikren aym yaratmannytir. Hiçbir kanun toplumumuzun te- mel farklarim ortadan kaldiramaz." Dr. Spitzer bu konuda tartigmay1 sûrdürmenin anlamsiz ola" 85 cagini anladi ve susmakla yetindi. Hünkâr bir gün yine Dr. Spitzer'isaraya çagirtti. Telayh görü- nüyordu. Doktor, "Hünkânm," dedi, "sizi hiç böylekeyifsizgör- memigtim. Çokmerak ettim, siziüzen bir yeylermi oldu?" "Evet, çok üzgünüm. Sana geçenlerdeüçüncü kadmim Gülce- mal'in hastahgmdan säz etmigtim. O da, oglu da çok fena hal- deler. Hele oglu Reçat Efendi (Sultan Reçat)galiba kurtulama- yacak.Ama ben daha çok validesinin sihhatinden endige ediyo- rum. Kendisini birkaç aydan beri bagka bir hekim tedavi edi- yor, ama hiç faydasimgörmedi. Ben her yola bagvurmakistiyo- rum. Bilhassa senin görmeni arzu ediyorum. Bil ki bu kadm be- nim kendisinekargibüyük muhabbet hissettigimtek zevcemdir. Onunla yillannu birlikte geçirdim. Gençligimden beri kendisi- ne bütün kalbimlebaghynn. Lütfen sen onun tedavisini üzerine al. Eger durumu umutsuzsahiç çekinmedensöyle.Bugünekadar hekimler ona ne vermiçlersesen de onlara devam etmesini iste. Durum çok kötüysekendisiylemeggul olma, ama her yeydenön- ce bana dogruyusöyle." Bunlan söylerken Abdülmecit'in gözleri yaçardi. Doktor güç bir durumlakargilaçacaginianhyordu. Ama ne yapabilirdi? Hünkâra hastanm durumunu açik açik söylemek mi, yoksagizle- mek mit Gizlemekbelkide daha iyi olacakti. Birlikteagir agir hareme dogruyürüdüler.Haznedarusta ve iki haremagasida onlari izliyordu. Dairenin önüne geldiklerizaman hünkâr agalardanbirine kapiyiaçmasm1emretti.Haremagasi anahtarlan getirinceyekadar padigahsalondabir apagibir yukan dolayti.Üzüntüiçinde oldugu her halinden belliydi.Hareme gi- ren ilk yabanci,Dr. Spitzerolacakti.Hareme açilanselamhkkapi- sim dahünkârdanbagkakimse kullanamazdi.Az sonra harema- gasianahtarlan getirdi.Hünkâr ile doktor dolambaçhkoridorlar- dangeçiyorlardi.Abdülmecit bazen doktoraFransizca "Arretez" (durunuz),bazende "Avancez"(ilerleyin)diyordu. Padiçahm yamnda yabanc1bir erkegi gören cariyeler telagla kaçigiyordu.Bazilarmn da bayi açik oluyor, doktor onlan gör- memek için baymi öne egiyordu. 86 Bir süre sonra hünkår ile doktor koridorun dibindekibir ka- pmm änünde durdular. Kizlaragasi orada kendilerini karyiladi. Saykmgözlerle doktora bakti. Padiçah kizlaragasmacariyelerin "îki kendi odalarina çekilmelerini söyledi, doktora da, dakikabu- rada bekleyelim de kizlar dag11sm,"dedi. Aradan birkaç dakikageçincehünkâr ile doktor duvarlariyal- dizli muhtegem bir odadan geçerekmermer sütunlu, çok iyi dö- genmig bir salona girdiler. Salona açalan kapilann her biri, yer- lere kadar uzanan kirmizi perdelerle örtülüydü. O kapilann biri Valide Sultan'm,biri kadmefendilerin,biri de ikballerin dairesine açihyordu. Hünkâr bu kapilardanbirine yaklayti,perdeyi kaldir- di. O perdenin arkasmda ikinci bir perde vardi. Padigah o perdeyi de açip içeriye süzülürken doktor kendisini izlemeye çahylyordu, ama kizlaragasidoktoru kolundan tutarak durdurdu.Çünkütam o siradabayiaçtkbir kizinsalondangeçtiginigörmügtli. " Abdülmecit doktora dönerek, "Entrezs'il vous plait, (lütfen giriniz) dedi. Doktor daireyegirince salonun bir yamnda lahuri örtülü alla bir yatak gördü. Yataginüzerine, aym kumagtanya- pilmigbir cibinlik sarkiyordu.Yataktakikadin, üçûncü kadine- fendi Gülcemal'di. Hünkâr hastayayaklaçaraknazik bir sesle,"Rahatsizhgimzna- silefendim?" diye sordu. Hasta, tath ve yorgun bir sesle, "Kendimde iyilik hissediyo- rum," diye cevap verdi. "Doktorumu getirdim,ben kendisinden çok yarargördüm, size de bakmasimistiyorum." "Emredersiniz efendim." "Estagfurullah,1ütfendoktora kolunuzu uzatabilirmisiniz?" "Emredersiniz." Cibinligin arasindan son derece güzel,narin bir el uzandi. Doktor çekineçekineo elituttu vehastanin nabzini saydi. Padigahdoktoradönerek,"Doktor," dedi, "hastama dilinide gärmek ister misiniz?" "îsterim ama bilmera ki, kendisini rahatsiz etmig olmaya- yim." "Hay1r, etmezsiniz." eliyle Hünkâr bu sözün ardmdan hastatun yüzünü örten pah 87 açti. Yatakta öyle harika bir kadm yatiyordu ki, doktor ömründe hiç bu kadar güzelbir kadm bayigärmemigti.Hastahgm etkisiyle solgun bir yüz,piril pml parlayanbir çift göz,ama acih bakiplar. Doktor kadmefendiyi hiç rahatsiz etmeden muayeneyi ta- mamladiktan sonra gallahastanm yüzünü örttü. Sonra birlikte kadinefendinin odasmdan çtktilar. Yine koridorlan dolagtiktan hünkânn dairesine geçtiler. sonra .sordu. Hünkâr Dr. Spitzer'e hastamn durumunu Doktor ne diyeceginiönceden dügünmügtü. "Hünkâr hazretleri,"dedi,"ben derhal bir teghiskoyacakdu- rumda degilim.Kendisini pimdiyekadar tedavi etmig doktorlarla bir konsültasyon yapmam gerekecek." Hünkâr durumun hiç de iyi olmadigmianlamiyti, ama bunu duymaktançekiniyordu. "Hayhay doktor,"dedi,"öyle yapahm. Ben sizi öteki hekim- lerle bir araya getiririm." Doktor GülcemalKadmefendi'ninileri agamada verem oldu- gunuanlamiçti, hiç kurtulugumudo yoktu. Doktor teghisindeya- nilmamiyti,GülcemalKadmefendi iki hafta sonra yayamaveda etti. Abdülmecit, annesi Bezmiâlem Sultan'm saghgiyla her za- man çok yalandan ilgilenir ve ona bir yeyolmasmdan çok kor- kardi. Annesinin rahatsiz oldugu günlerin birindeDr. Spitzer'i BeylerbeyiSarayi'naçagirtarakgöyledemigti: "Bu seferseni gençbir kadma degil,validemegönderecegim. Çokalalhbirkadindir.Onu muayene ederken hiçbirgüçlüklekar- ;11aymayacaksm.Validem son günlerde kendini iyi hissetmiyor. Nesi var bilmiyoruz. Ama ikimiz debu yüzden aghyoruz. Sana son derecegüvendigimibiliyorsun.Vereceginilaçlarla ve Cenabi Hak'km inayetiyle annemin gifabulacaginainaniyorum." "hemen Dr. Spitzer,"Emredersiniz,"demiyti, kendisini mua- yene edeyim." Abdülmecit Valide Sultan'in Ç1raganSarayi'nda oldugunu söyledikten sonra doktoru bir haremagasiylabirlikte büyük bir kayilda oraya yolladi.Doktor, kendisini saraym rihtimmda kar- 88 gilayanbagka bir haremagasiyla birlikte mermer merdivenle- ri çikarak saraya girdi. Salonda feracelibir hamm oturuyordu. Haremagasi doktoru Valide Sultan'a tamtti. Doktor büyük bir saygiyla Bezmiâlem Sultan'ayaklayti.Valide Sultan onun gelece- ginihaber almiyti. "Hünkâr çok telag ediyor ama buraya kadar zahmet ettiginize göre beni muayene edeceksiniz. Hazirun, buyurun," dedi. Doktor Valide Sultan'm bu olgun davramymdançok mutlu oldu ve hemen sorulara bayladi.Bezmiâlem Sultan sorulara hiç çekinmeden rahathkla yanit veriyordu. Doktor feracesininarka- smdan onun sevimli yüzünü görünce de büyük bir huzur duydu. Bezmiâlem Sultan o yll otuz alti yapmdaydi.Vücudunu gayetlyi korumuytu, göz kamaytinc1bir güzelligivardi. 14abzmi sayma- si için elini uzattigi zaman doktor onun narin ve uzun parmak- lanm göriinceViyana'da ünlü bir sanatçmm elini tutacakmig gi- bi heyecanlaridi. Muayene bitmigti. Doktor, "Valide Sultan Hazretleri," dedi, "telay edilecek bir durum yok.Sizebirkaç ilaç hazirlayacagim,on- lan alacaksimz.Yakm zamanda iyileyeceginize içtenlikle inamyo- rum." Valide Sultancebinden bir kese altm çikararak doktora veril- mek üzere haremagasmauzatti. Dr. Spitzerhiç böylebir peybek- lemiyordu,ama keseyigeriçevirmeninsaygisizhk olacagimdügü- nerek aldi ve tegekkürler edereksultanmyanmdan aynldi. Dr. Spitzerbaykabir gün huzura kabul edildigi zaman hün- kânn oturdugurninderinüzerinde Illustrationdergisininson sa- y1simgärdü. Derginin kapaginda ÎspanyaKraliçesiIsabella'mn resmivardi. Abdülmecit dergiyidoktorauzatarak göylededi: "BenDebats gazetesinive bu dergiyisürekliokurum. Böylece dünyayiizlemig oluyorum. Bu dergidekiresimlerin içinde beni en çok ne ilgilendiriyor biliyormusun, Avrupah kadmlann kiya- fetleri.Onlan bizim kadinlarmkiyafetlerindendahaçok begeni- yorum. Eger bu kadmlarm sosyaldavramplarida diggörûnügle- ri gibiyseFrenklerin kadmlarla olan iligkilerini âdeta laskamyo- rum. Bizde kadmlar, dinimiz ve törelerimiz geregikapamyorlar ama sizde böylebir geyyok. Ben punu anhyorum, kadmlarlagö- rüpmek, erkegi kendi sinirlan içine çeker ve tabiatma yücelikve 89 incelik kazandirir. "Biz kadinlanmiza, kipiligimizgeregi nazik davramriz. Ben hareme girincekadmlaan hepsi üzerime atihr, yalmz omuzuma çikmadiklari kahr. Kalplerini kirmadan ellerinden güç bela kur- tulurum. "Hayatimda yalnizbir kadm sevdim. Sohbetininçekiciligi be- ni büynledi. Fakat biliyorsun ne yazik ki o da vefat etti. Cenabi Hak onu bana bagiglasaydiyalmzona sahip olmakla kanaat ede- bilirdim. Ama Cenabi Hak mutlu bir çiftten-biriniyanma çagi- nrmly."

Girit Gezisi Yurtiçinde yaptigt gezilerintadim unutamayan Abdulmecit, 1850 yilmin Mayis aymda Girit'ebir gezidüzenlemeyekarar ver- di.Yolboyunca sohbet etmek için Dr. Spitzer'i deyanina alma- Arnavutluk'ta, yi uygun gördü. Tanzimat'in ilamndan sonra Bulgaristan'da, Suriye'deve Lübnan'da oldugu gibi Girit'te de is- yan çikmigama bastirilmigti.Ingiltere'ninöteden beri Girit'te gö- zü vardi. Abdülmecit Osmanh Devleti'nin Girit'e verdigi önemi vurgulamak ve ahalinin dertlerinidinlemekistiyordu. Bu geziyegiderkenyamna Murat Efendi'yi(BeginciMurat) ve kardepiAbdülazizEfendi'yide aldi. Gezide sik sik Dr. Spitzer'le tath sohbetleredahyordu.Sohbetlergeneldekültür, nygarhk, din ve inanç konulanüzerinde yogunlayiyoramabazenhünkârdok- tora aile sorunlarmdan da söz ediyordu. Gemi denize açahr açilmazhünkâr Dr. Spitzer'lebirliktegü- vertedekikoltuklara yerleytive yöylededi: "Doktor, deniz yolculugunu çok seviyorum.Birkaç yil önce Altdenizadalarini ziyarete gittigim zaman dabunun tadina var- migtim. Sularm rengi, denizden esen tath rüzgâr, gökyüzünün sessizligi, köpüklü dalgalar, martilarm gemiyiizlemesi bana ta- dma doyalmazbir zevk veriyor. Denize açildikça da kalbim daha hizh çarpiyor, heyecanlamyorum.Ben ne zaman gemiyebinsem annem çok tela; ederdi, onu çok iyi anhyorum." Hünkâr go doktorla bir süre deniz yolculuklariüzerine konug- tuktan sonra sözü kardepiAbdülaziz'i bu gezideyanma almasma getirdi ve konuçmasim göylesürdürdü: "Bak doktor, herkes öyle samyor ki, ben kardegimdenkork- tugum için omi yamma ahyorum. Kimse gerçegibilmiyor.Aziz Efendi ele avuca sigmaz bir çocuktur. Onu göz önünde bulun- durmam dogru olur. Bu geziyeçikmak istedigimi duyunca titre- yerekyamma geldive kendisinihayattboyunca mahpus mu tut- mak istedigimi sordu. 'Ben de.dünyayigörmek,halkum tanimak istiyorum, bana bu imkâm vermiyorsun,' dedi. "Kendisine acidun. Onu sevdigimi ve yetiptirmekiçin elim- den geleni yaptigmu anlattim, tatmin olmad2.Hiçbir iyilik onu mutlu etmiyor. Kafasmda saplantilarvar. Bir gün bana, 'Ben de seninle camiyegelmekistiyorum,' diyor,sonra vazgeçiyor. Ertesi gün,'Ben sadrazamolmak istiyorum,' diyor, sonra yinevazgeçi- Daha yor. ertesigün, 'Benibir vilayete vali yapsana,' diyor,yapa- bilecegimisöylüyorum, yine vazgeçiyor. "Görüyorsun ya, onunla dost olmatn imkânsiz. Ïleridetah- ta çiktig1 zaman ogullarima kötûlük yapmasmdan korkuyo- rum. Kardeçimin inamlmayacak ölçüde garip dügüncelerivar. 1stanbul'daelçilerin beni ziyaret etmelerinden hiç hoplanmaz. Çoguzaman bana bagirabagirayöyleder:'Bu gâvurlarsizene ka- dar dost göränürlersegörünsünlerhepsibizim düçmanumzdtr. Elimdeolsa topunu bir kay1gadoldururum, toplari üzerlerine çe- virtir, gebermelerinibüyükbir zevkleseyrederim.'Görüyor mu- sun doktor, nelerle ugraylyorum." Dr. Spitzer,"Sogukkanhhgimzahayramm hünkârhazretleri," "nelere dedi, katlamyormuysunuz,çektiklerinizikimsebilmez." Abdülmecit bir süre köpüklü dalgalarabaktiktan sonra yöy- lededi: "Doktor, seni çok iyi anhyorum. Her konuda aulayiyoruz. Neden Müslüman olmuyorsun? Benim her dine saygun vardir, bilirsin.SanaMüslüman olmadigmiçin gücenmiyorum.Dinine, inançlarma hiç kariçmam. Mühim olan birbirimizi anlamanuz. Yammdan ayrilmam hiç istemiyorum." Doktor inanç konulanm tartigmaktan hiç hoçlanmazdi,"Hün- " "ben olacagtm kânm dedi, her zaman hizmetinizde ve yammz- 9 da kalacagun.Ama inançlanmdan vazgeçemem. Bunu anlayiëla karyilayacagimzainamyorum." Abdülmecit hiç sesini çikarmadan doktoru dinlediktensonra, "Elbette sana basla yapmak istemem," dedi. "Ama aym dinden olsaydik daha mutlu olurdum."

Lamartine Abdülmecit devlet iglerinin ÿogunlugundanve saraydaki ka- dmlann, ikballerin, gözdelerinbitmez tükenmez dirdirlarmdan kurtulmak için zaman zaman kendini Begikta¢m arkalaanda, lh- lamur vadisindeki bir bag evine atiyordu. Haci Hüseyin Bagidenilenyerde bulunan bu ev, BirinciAb- dülhamitdöneminde, yani Abdûlmecit'in dogumundan otuz beç-kirkyll önce yaptinlmiyti.Abdülmecit'ten önceki padiçahlar yani OçüncüSelimile ikinciMahmut firsatbuldukçabu mesire yerine gelipgitmiyler,bazen oralarda avlanmiglar,bazen de niçan talimleri yapmiplardi. Vadi ihlamur agaçlariylakaph, içinden yol geçmeyen,ses- siz ve yemyeyilbir yerdi. Oraya Ihlamur mesiresi de deniyordu. Niçantay1'ndan,Teyvikiye'den,Topagaci'ndan, Mecidiyeköy'den Begiktafa inen yollarinbirleytigio vadi, bir buçukyäz yd önce kentiti digmdacennetten bir köpeydi. 1850Temmuz'unun ilk günlerindeünlü Fransizçairive ya- zan Alphonse de Lamartine'in (1790-1869)Marsilya yoluyla Istanbul'ageldigiögrenildi.LamartineTürkiye'ninyabancisidegil- di.On yediyil önce de istanbul'agelmig,Tarabya'dakiFransael- çili^gininyazhkköykündeiki ay kalm14,IkinciMahmut tarafindan kendisine Aydm'da bir çiftlikhediye edilmigti. Lamartine Istanbul'uçok sevmig,Edirne, Sofya,Nië, Belgrad ve Viyana yoluyla Paris'e döndüktensonra amlano yazarak Türkiye'yitamtmak ve sevdirmekiçin özveriyleçaliymtytt. Lamartine Paris'e dört yliz kilometre uzakhkta, beyaz parap- lanyla ünlü Macon kentinde dogmuy,uzun bir süre digiglerinde çahymig,ama piir ve yazilanyla tanmmigti. Digiglerinden ayrildik- tan sonra büyük bir geziyeçalomyve Türkiye'yi yalandan tanuna firsatini bulmuytu.

Sonra politikayaatildi, 1848'de Hariciyenaziri oldu, katildigi . coykuyla toplantilarda kargilandi,bundan da cesaretlenerek ayni yil cumhurbagkanhgina adayhgim koydu. Ne yazikki, seçimler- de ancak 17 bin 900 oy alarak büyäk bir yenilgiyeugradi. Rakibi olan Louis Napolyon ise 5,5 milyon oy alarak seçimleri kazandi, sonra da ÜçüncüNapolyon adiyla kral oldu. Lamartine bu yenilgiden sonra yeniden istanbul'ageldi,ko- caman bir Türkiye tarihi yazdi.Siyasalyenilgisindensonra geçim silantisi çekti ve ancak OçüncüNapolyon'un sagladigi bir gelirle yaçamim sürdürebildi. istanbul'aikinci geligindebüyük bir saygiyla kargilanan La- martine, önce Hariciye Naziri Ali Papa, sonra da Sadrazam Mustafa RegitPaya'yla görügtü.Onlara Abdülmecit'itammak is- tedigini söyledi.Sadrazamonun bu niyetini hünkâra bildirinceo da çoksevindi.Böyleünlü biryazarlaFransizcakonuymaktanbü- yäk zevk alacakti. "Onu nerede kabul etsem uygun olur acaba?" diyesordu. Sadrazamda onu BegiktagSarayi'ndakabul etmesini önerdi, ama Abdülmecit bundan pek hoylanmadi. "SuDolmabahçe Sarayi'm yaptirabilseydim Fransiz'i orada kabul ederdim,o da bizimkendilerindenapagikalmadigunizigö- rürdü. Ama Begikta; Sarayiçok derme çatma, bagkabir yeydü- günelim." "arzu AliPaga,"Hünkârim,"dedi, edersenizkendisiniTopkapi Sarayi'na davet edelim." "orasi Abdülmecit "Hayirhayir,olmaz," dedi, çok eski. Fran- siz'i dahadegigikve sevimli bir yerde kabul etmek isterim. Ka- rarimi verdim, onu Ihlamur'daki bag evindekabul edecegim." "Çokmünasip olur hünkârim,o da zati devletlerinin za- man zaman siradan bir insan gibi yayayabildiginigörmüy olur. Fransizlarbu çeyithalkçidavraniplardanpek hoçlamrlar." Regit Papa da, "Hayhay hünkârim " dedi, "Lamartine Ihla- mur'a giderken Dolmabahçe Sarayi için yapilan çahymalart gö- rür, kendisine orada nasil muhtegem bir saray yaptirdigmizian- latiriz." 93 RegitPapa ile Ali Papa hemen o gün ziyaret progranum hazir- ladilarve birkaç gün sonra da bunu baçanylauyguladilar. Lamartine Ihlamur gezisinibirkaçyilsonra päyleanlatacaktt: "Sultan beni istanbul'dakigärkemli saraylarm uzagmda, mü- tevazi bir evde kabul etti. istanbul'dançilap çiplak tepeleri aptik, atlarimizi yeyilliklerlekaph bir vadiye sürdük. Nereye gidecegimi- zi çok merak ediyordum. Agaçlar arasindaki dört köpebir lor evi- nin önünde attan indik. Tek penéerelibu basit ev, Fransa'nm gü- neyinde yoksul köy papazlanmn yayadigt evlere benziyordu. Üç basamakhbir merdivenden çikarak kapmm önüne geldik. "Evin çevresindeki ihlamur agaçlarmm dallan larmizi kire- mitli dama uzamyor ve evi günegten koruyordu. Bahçede ufak bir havuzve ince bir fiskiyevardi. Havuzdan akan sulann bir seb- ze bahçesine dogru gittigini fark ettim. "Köpkün gerisindeki ufak bir evde de bir bahçivan ailesinin yaçadigru anladun. Bahçivan ve çocuklan, ellerinde çapalarla bahçeyidüzenliyorve kovalarlaçiçekleri suluyorlardt "Asya'dan Avrupa'yave Afrika'ya uzanan bir imparatorlugun bapmda olan bir padipahin bäylesine sade bir evde dinlendigi- ne ve çahqtigma kim inanabilirdi? Burasi orman içinde, babadan kalmabir yerde yaçayanyoksul bir insanm evine benziyordu. "Kapi açikti. içeriyebir göz attim. Duvarlar kurgunirenktey- di. Salonun ortasun çakil taglanndan yaptlmigmozaik kaphyor- du. Salondabir divandan bagkabir gey yoktu. Dipandan havuz- dan akan suyun sesi geliyordu.Türklerin beyyeyeözlemini dü- findüm: kadin, at, silah, agaç ve pinar. "Gözlerim padipahi anyordu. Salonun ucundaki pencere- nin änünde hayal meyal birini görür gibi oldum. Ayakta diçari- yi seyrediyordu. îçteSultan Abdülmecit buydu. Yirmi beg-yirmi alti yaylannda görünüyordu. Zarif bir görünügü vardi. Büyük Iskender'inheykelinebenziyordu. Yüz çizgileri çok düzgündü. Mavi gäzlü ve genigalmhydi. KaçIariKafkasyah gibi kivnk, du- .kupku daldan ince ve hafif arahkti. Hiç yaratmayan,çekici, seve- cen ve saygt uyandiran bir kipiydi.Baloglannda alçakgönüllalük, hüzün, duygusalhkve yorgunluk seziliyordu. Davraniëlarmda ne gençligininizleri vardi, de canhhk. Kutsal içindeydi. 94 ne bir gizem Hünkârdan çok,gençbir din adammi andinyordu. "Kendisini hükümdarhga adamig bir insandi. Yakipikhve güç- lüydü. Sorumlulugununbilincindeydi.ûlkedeona merhamet ve sevgi duyuluyordu.Tahtmin tutsagi olmuçtu. Gösteripsizve sade giysileriçindeydi. Dizlerine kadar uzanan koyurenk bir ceket giy- miyti. Ayagmda siyah ayakkabilar vardi. Yüzündeki hüzün beni çok duygulandirdi.Bir halkm uyaniginda böylegençbir hünkârin baptabulunmasi o ülke için ne büyük bir talihti. "Tanri, ona bagh olan kirk milyon insam, topraklar, denizle- ri, daglan ve irmaklan ona bagiglasm. "Osmanh imparatorlugubugün äzgür Avrupa'nm güvencesi- dir. Ölü samlan bu yerlerde canh bir milletin yayadigimgörmek ne büyük mutluluk." Peki, Haci Hüseyin Baginm içindeki bu basit ev sonra ne ol- du? Lamartine'in ziyaretinden kisabir süre sonra Abdülmecit bu evi yiktirdi ve yerine plamm Nigogos Balyan'm çizdigi bugün- kü käykünyapimma girigti.Köyk 1855'te tamamlandi. Nüzhetiye Kögkü, Fransa ve Avusturya'dakiufak saraylan, çaleleriandiri- yordu. Hünkârm hizmetinde olan kipileriçin de köykünarkasm- da Maiyet Kögkü denen ufak bir kasiryaptmldi. Her iki köykün cephesi kesme taplardan, deniz kabuklarim, vazolari ve salkunlan andiran süslü iglemelerden oluçuyordu. îçi Avrupa saraylan gibi dögenenköyke mermer merdivenlerden çi- kihyordu. Abdulmecit bu köçkü çok sevdi. Yaçamimn son begyihnda, saghgima elverdigi günlerde,vadide av partileri düzenledive sa- raydan uzaklaçmak istedigi zamanlarda oraya kapandi. VI

Bahçe Sefalan ve Musiki

Abdülmecit çogu zaman, eski Ç1raganSarayi'nda kallyor- du. Abdülmecit bu sarayi çok severdi. Gençligi orada.geçmig- ti, ama saray artik kendisine dar geliyordu. O yüzden 1850'ler- de Dolmabahçe'de yeni bir saraym yapimim baglatti,1856'da da oraya tayindt. Haremin de yer aldigieski saray, ek kögkve pavyonlarlabir- likte Begikta¢tan Ortaköy'e kadar uzamyordu. Sarayinana bölü- münde kabul salonlari ve mabeyin bulunuyordu. Yanmdakibö- lümlerde hünkânn dairesi,harem ve gehzadelerinkonagi yer ah- yordu. Sarayve käyklerinbulundugu kiy1peridininarkasmdan köp- rüyle saraym bahçesine geçiliyordu.Bahçe, bugün Yildiz Par- ki'mn olduguyerdeydive Mecidiye Camisi'ndenbugünkü Yildiz Sarayi'na kadar uzaniyordu. Y111annnyagaçlarla, çiçek tarhlariy- la, meyve ve sebze bahçeleriyle,seralarla, kup evleriyle ve su yol- lanyla kaphydi. BezmiâlemSultan bu bahçenin üst bagindakiyere ahgap bir köykyaptirmigti.Bu köykbütün çevreyigördügü için de oraya Yildiz adi verilmiyti. îlkbahardave yazin havalann güzel oldugu günlerde hare- min_kapisi açihr önde gehzadeler, hünkârm kizlan, yani sultan- lar, kalfalar,cariyeler köprüden geçerekbahçeye uzanir, arkala- rmdan da haremin bütün kizlan kogakoyagüle oynaya bahçe- ye dagihrlardi. Kadmlar bahçeye gelmeden önce haremagalan "Halvet hal- vet!" (kaçilm,tenhaya çekilin)diyebagirarakbahçrvanve bekçi- leri kovarlardi. ikballeriyle 96 Abdülmecit de bazi günlerde kadmlari ve birlikte bahçe sefalarma katihrdi. Sultanlar,kadmlarve cariyeler akyama kadar bahçelerdekopar, oynar, meyve ve çiçektoplar, çugmca eglenirlerdi. Akyamolunca da haremagalariyine, "Halvet halvet!"diye bagirarak agaçlar al- tmda uykuya dalmigkizlan uyandinr ve bahçeyiboçaltirlardi. Yine bäyle bir tatil gününde, haremin bütün kizlan bahçeye dagddilar,oyunlar oynadilar, oradan oraya kopuytular...Gün 11e kadar da çabukgëçti.Haremagalannm sesini duymak onlara çok aci geliyordu.Yorgun adimlarla köprüyü geçereksaraya döndü- ler, odalanna dag1hpnykuya daldilar. Odalann birindeyatanlazlar sabah uyandiklan zaman, on iki- on üç yaylarmdabir Çerkezkizmm yatagmin boyoldugunu gör- düler. Büyük bir telaça kapildilar.Yan odalara baktilar,tuvaletleri dolagtilar,yok, yok! Durumu hemen kalfayabildirdiler,kalfate- laylandi, haremagasmahaber verdi. O da telaça kapildi, i; büyü- dü, herkesseferber oldu, onu kimsegörmemigti. Edadil adh dünya güzeli,sarigin, yeyilgözlü bu Çerkezla- zi, Kafkasya'dan gelelibir yil oluyordu. Türkçe ögrenememiyti. O gün arkadaylanyla gülüp eglenmig, ormamn tadim çikarmiç- ti. Sonra ne olmuytu acaba? Arkadaylan onun yoldugunun farlo- na varmadan bahçedendönmüplerdi.Kmn yoklugunufark ettik- leri zaman da, acaba bahçedebir kuyuyami dügtü,yoksa onu bir bahç1vanm1kaçirdi diyekara dügünceleredaldilar. Haremagalan ve bekçilerYildiz Bahçesi'ni köpebucak arama- ya koyaldular. Bir de baktilar ki, bir agacin üstüne Ainemigbir luz "Anacigim anacigim!" diye haykmyor. K1z haremagalarmi görünceyere indi, haremagalanlozi sevinçlekucakladilarve soru yagmuruna tuttular. Edadil agzim açtp tek kelimesöylemiyordu. Kizi hemen hareme götürdüler, arkadaylan onu görünce se- "bayma vinçten çilgma döndüler, "Anlat," dediler, bir felaketgel- medi ya?" Edadil baymagelenteriçerkezcegäyle anlatti: "Çokyorulmuptum,bir agacm dibinde uyuyakalmlyim, halvet sesinide duymamiyim.Bir de baktim, gece olmuy, ormanda tek baqioayim.Az sonra uzaktan ayak sesleri duydum, çok korktum. Baktim karÿ1mdairiyari, eli silahh bir adam bana yaklagiyor,çilgi- na döndüm. Etegimle yüzümü örttüm ve haykirdim.Adam kork- tu ve kaçti. Sonraben de sincapgibi agaca tirmandan. Korkudan tir tir titriyordum. Bir süre sonra aym adam, yanmda iki kipiyle agacin altma geldi,beni aradilar, bagirdilar,çagirdilar ve gittiler. "Sabah ortahk aydmlandi, ama ben korkudanapagi ineme- dim. Görünürde kimseleryoktu. Sonra baktim yine sesler geliyor, hiç yerimden lapirdamadim. Bir süre sonra apagida Begir Aga'yi gördüm. Beni kurtarmaya geldiginianladim, agaçtan indim, bir- likte saraya döndük." Kizlar Beyir Aga'yi bulup konupturdular.O da olay1göyle an- latti: "Bahçede bekçileribuldum. Onlara bir kizin kayboldugunu anlattim. lçlerindenbiri 'Gece karanhgmda koruda bir kiz gör- düm, ama o bir peri laziydi.Uzun saçhydi. Beni gärünceyüzünü örttü ve haylormayabaglad1.Ben de korkup kaçtim.Agayahaber verdim,' dedi. Aga da, 'Bahçeyi zaman zaman cinler, periler ba- sar, benim de ödüm patlar. Yanumza bir arkada; ahp birliktegi- delim,' diyecevapverdi. Hep birlikteperinin göräldügü yere git- tik, baktik,in cin yok. Bize bir kötülük gelmedigiiçin Allah'a dua ettik ve kulühemizedändük. Demek ki bizim peri sandiginuz kiz oymuy. lyiki geceyarisiona köpekler saldirmamig." Edadil geri geldi diye harem halki bayram etti. Baqikbal Na- landil Hamm hemen olay1hünkâra anlatti. Abdülmecitkizm sag salim bulunmasmaçok sevinmigti, Edadil'i hemen huzura çagirt- ti. Kiz korkudan tir tir titriyordu.Hünkâr kizinyanaldarimokqa- diktan sonra, "Seninadin artik Peri olacak,"dedi.O günden son- ra Peri, bütün kizlarm gözbebegioldu.

Batt Müzigi Abdülmecit'inhem Türk müzigine hem de Bati müziginebü- yük Ineraki vardi. Bu düçkünlük ona babasi ikinciMahmut'tan

A 7 geliyordu.Bati müzigi saraya ÜçüncüSelim ve ikinciMahmut zamanmda girmigti. Ìstanbul'ao dönemde genellikleItalya'danoperalar geliyordu. 94 Bozco, Naum ve Gedikpapa tiyatrolannda opera, bale ve tiyatro gösterileri düzenleniyordu. Verdi, Hernani operasuu 1844'te yazrrayve bu opera 1846'da Ïstanbul'dasahneye konmuytu. Verdi'nin Otello'su da ilk kez Milano'da Scala'da sahneye konmuy,bir yll sonra da istanbul'da oynanmigti. Ïstanbullularo y111ardaAvrupa'daki kültürel gelig- meleri yalandan izliyordu. ÎkinciMahmut 1820'li yillardaMuzikay1 Hümayun'u kurmuy ve baymaÏtalyanbesteciGuiseppeDonizetti'yi getirmigti.Sarayda kendisineDon IzzetPapa denilenDonizetti, sarayda bir Batt mü- zigi havasi estirdi; bazilanm da küstürdü. ÖrneginDede Efendi hacca gitmek bahanesiyle saraydan ayrildi. ikinciMahmut müzik sanatçilarinisik sikhuzura kabuleder, onlarla sohbet ederdi. Rossini'nin SevilBerberine, de baythr- di. Yabanci bestecilerhünkârinönünde sik sik konserler verir- di. Donizetti IkinciMahmut için Mahmudiye Maryi'ni bestele- di, Abdülmecitiçin de Mecidlye Maryi'm. Abdulmecit cuma na- mazina, Rossini'ninbir bestesindenahnmig vurgu temposu eçIi- gindegiderdi. Franz Lizst1857 yazinda Istanbul'ageldi,beyhafta kaldi.Ab- dülmecitkendisinebüyükbir ödül verdi. Lizst, Beyoglu'nda Nuru Ziya Sokagi'nda,piyano yapimcisi Alexandre Kommandiger'in evinde kaldi. Abdülmecit tarafmdan kabul edildi. Sarayda bir de konser verdi. Konseri izleyenler, "Hiç kimsenin parmaklari- m böyle bir hizla hareket ettirecegini ummazdik," dediler. Lizst Büyükdere'de de Avrupa Oteli'ndebir konser verdi. Antonio Zecchi yönetimindekiçocuk toplulugu da, Abdülme- cit'in önünde Barbieri'yi oynadi. Rossini'nin Moise in Egetto (Musa Misir'da) ve Semiramis operasi da 1846'da birkaçkezoynandi. Abdülmecit Donizetti'den, sarayda müzikli temsiller dü- zenlenmesini ve seçilecek gençlerin de yetiptirilmesini istedi. Donizetti buna uyarak bandodan sonra Muzika Meykhanesi'ni ko- ve orkestrayi kurdu, Muzikayi Hümayun gençIerindende bir ro oluyturdu. MuzikaMegkhanesi, gençleriçin bir çeyitkonservatuar oldu. Burada altmig ögrenci dets gördü. Kimisiyayh sazlar, kimisi gan, kimisi de dans dersleri aldi. Ögrenciler,Bellini'nin Somnambul operasindan bir perdeyide italyancaoynadilar. Necip Papa Muzikayi Hümayun'un bayma geçti, kadmlar- çahytirdi. dan ve erkeklerden olugan iki orkestrayi Ç1raganve Dolmabahçe saraylarinm alt katlarmda bu orkestralara, daireler ayrildi. Ögretmenlererkekti. K1zlarkafesarkasadan dersleriizli- yorlardi.Donizetti Papa da bazen derslerekatihyordu, BunIarm yam stra bir de kizlardans toplulugu kuruldu. Oyun- cular üniforma giyiyorlardi.Bunlar her firsatta sarayda göste- riler yaptilar ve genigilgi topladilar. Dans toplulugunun oyna- egliginde digi Matrak oyunu çok begeniliyordu.K1zlar, orkestra ispanyolve Ïskoçoyunlari da oynadilar. Bati mürigi, bale ve klasik oyanlar, Abdülmecit'in saraym- da bir.devrim havasi estirdi. Bu olay Fransa'da, Ingiltere'deve Avusturya'da da genigyanlularuyandirdi. Ünlübestecilerve or- kestra gefleriÏstanbul'agelebihnekiçin davetbeklediler. O dönemde Fransa'da bir orkestrayi yöneten besteciIsaac Strauss'*'da birkaçkez Paris'teki Osmanh eiçiliginde konser ver- miyti. Osmanh padiçalumn Bati müzigine olan ilgisini duymuy olan Strausshünkâra bir besteyazaraksaraya gönderdi.Yolladigi ek mektupta da yöylediyordu:

Hapmetli SultanAbdillmecit, Sanatçilartdestekleyenbir inceligesahip oldugunuzubiliyo- rum. Paris'teki Osmanhelçiligindeverilenziyafetlerdeorkestra ye- fiolarakgörevaldtm.Bu münasebellesizebirbesteadadim.Kabul ederseniz,meslekyapamunakatktdabulurimuÿolacaksimz. Kulunuz ve hizmetkârtmz1saacStrauss Paris23 Mayts1849

(*)Fransa'da yagayanünlü sosyolog ve etnolog Claude Lévi-Strauss'undede- akrabahþ sidir ve Avusturyah ünlü besteciJohannStrauss'la yoktur. RegitPapa Strauss'unbu bestesinimektubuyla birliktehünkâra iletti. Mektuba ekledigi bir notta da Strauss'un Avrupa'da göhret kazannugbir sanatçi oldugunu ve bu bestesine kargihkkendisi- 100 ne bey-altibin kurug degerindebir yüzük gönderilmesiniönerdi. Hünkâr da bu öneriyi derhal uyguladi. Muzikayi Hümayun'un yam sira hünkârm kizlan Fatma, Refia, sultanlar Cemileve Münire da kendi saraylannda birer or- kestra olugturdular. Dönemin ünlü Türk bestecileride sarayda çaldilarve dets ver- diler.Bunlar arasinda Dede ismailEfendi, Haci Arif Bey,Santuri IsmetAga, Kanuni Ethem Efendi, HagimBey, RifatBey, Medeni Aziz Efendi gibi ünlü sanatçilar vard1. Haremde de kizlardan olugan bir saz heyeti ve oyuncular ta- kmn vardi. Onlar oyunlar da oynuyor, akrobasi numaralan yapi- yor,kemençeve flütegliginde parkilar söylüyorlardi. Abdühnecit iki haftada kez sarayda saz çaldinyor ve oyunlari izliyordu. Akpamlan kadmefendilerve ikballer salonda toplana- rak hünkân bekler,o gelincede hepsiayaga kalkarakkendisinise- lamlardi.Abdülmecit onlann önünden geçerkenher biriyleteker teker ilgilenîr ve nezaketle hatirlanni sorardi. Sonra denizebakan birpencereninönünde kadifekaphbir sedire otururdu. Padiçahm solundakadmefendiler,sagmda ikballer, sirma içIe- meli yastiklarmüzerine yerlegirlerdi.Sazendelerde sultanm kar- isinda hahlarm üzerine serilmig örtülerin üzerine otururlardi. Kahveleriçildikten sonra gençbir luz ilk girigiyapar,onun ar- dindan sekiz-on oyuncu ortaya gelir,kemençeler çalnur ve gös- teriler baglardt. köçekdansi Önce yapihrdi.Bunu genç erkekler, Ermeni ya da Yahudi kizlarlabirlikteoynardi. Giysiler oyunlara göre degigirdi. Oyuncular zarif hareketlerlekollariniyukari açagi oynatirken zil çalarlar de ve göbekdanslariylaortahganeyesaçarlardi. Köçek oyunundan sonra sira Yunan horasina,Arnavut ve Boynakoyunlanna gelirdi.O arada kilercikalfalarve cariyeler sa- londakilerebuzlu limonata, portakal suyu ve meyve dagitir,yan- larinda da islak peçeteler verirlerdi. Saraydave haremde kurulmuy olan bu orkestralarda ve saz heyetlerinde çahyan kizlar ile ögretmenler arasmda zaman za- man açk iligkileri olurdu. Çocuklugunuve gençligini änce Abdülmecit'in, sonra da Abdülaziz'in saraymda geçirmigolan air Leyla Saz Hanim'a göre genç kizlann yalandan görme fir- sati bulduklan bu erkeklerin yamnda duygusuz kalmalanna hiç imkân var miydi? Ama kizlar,içlerinde uyanan bu canli duygu- lari gizlemeyi baçanrlardi.ÖrneginHaci Arif Bey yalayikh bir er- kekti,ona âqikolanbir luz aglom saklamayi baçarmigama sonun- da veremden ölmügtü. Medeni Aziz Efendi pek yalayikholmadi- gihalde ona da bir loz tutulmuqtu. Bazen tek yanh, bazen de karpihldiolan bu duygular genelde hep dügtekahrdi. Ogretmenlerile kizlar arasmdaki konuçmalar müzik ve sanat simrlanm aymazdi. Ama lazlann bu saf duygulan bazen büyük yikimlara da neden olurdu. Abdülmecit'in saray1,Batt müziginin Türkiye'de tanmmasm- da ve Türk müziginin geliçmesindegüphesizki önemli bir rol oy- nannytir. O dönemde seçkin insanlann konaklannda da Bati mü- zigi çahmyordu.Soylular,erkekve luzçocuklanna müzik dersle- ri aldmyordu.Piyanohocasiazdi ama çokaramyordu.Bu dersle- ri geneldelevantenler(uzunyillarönce Istanbul'ayerlegmigolan yabancilar)ya da Rumlar,Ermeniler ve Musevilerveriyordu. Konaklaraçagnlan ögretmenlerin de durumu güçtü. Konagm yaghve yaymakhhammlari, zenci bacilarya da haremagalan,ög- retmen ile kizlan hiç yalmzbirakmiyorve bir köpeyeoturup der- si izÏiyorlardi.Hani neredeyse onlar da piyano çalmayiögrene- ceklerdi. Ögretmen,kiz ögrencilerin yüzüne hiç bakmadan dersini ve- riyor,lozlardalakirlolorgülüyordu.Yalmzkalsalaryapmayacak- lan maskarahkyoktu.Baalar ve nöbetçiler bir an odadan çikacak oldu mu, lazlarbayramediyordu.Kizlardanbiri piyanonun altina girerekögretmenin ayakkabilanmçikarmayakallayor,birbagkasi hocanin çenesinitutup, "Domuzherif neden hiç yüzûmebakuu- yorsun?"diyor,sonra daägretmeni gidiklamayakalloyordu. Piyanoögretmeniheyecandanve korkudan loplormizioluyor ve ne yapacagmiçayinyordu.Ansizin odaya biri girecekolsa ne yapabilirdi?Fransizca "Maisje vousen prie,s'il vous plait, n'est " ce pas le moment, (ricaederim,lütfen,hiç sirasi degil)diyekendini korumaya çahyiyordu. 102 Ders vermekten vazgeçse bir türlü, vazgeçmese bir türlü, ama ne yapsmekmek parasi.§udersbir bitsede lazlarmelinden kurtul- sam diyedua ediyordu.O dönemdepiyanoögretmenligi gliçlyti.

Bezmara Hamm Abdülmecit'in sirilsiklam âqik oldugu kadmlardan biri de Bezmara'dir. Eu ktz, Kavalah Mehmet Ali Paya'mn Habeyistan Savayfnda ölen oglu ismailPaga'mn epi Zehra Hamm'1n evlath- giydtMisirh Hanim diyetanman Zehra Hamm'm hiç çocugu 01- mamtytL Eginin ölümünden sonra Istanbul'ayerleptive Bezmican ya da Bezmi diye adlandirdigi bir lozi ahp kendi öz çocugu gibi yetiptirdi.Bezmican'm güzelligidillere destand1.Çokiyl egitim gärdü, piyano çalmaylögrendi. Abdülmecit'in selamhk törenlerine hanimlar da arabaylage- liyor ve toplantlyi uzaktan izliyorlardi. Iqteböylebir selamhk tö- renine Misirh Hanun da yamada Bezmara'yla gelmigti.Hünkâr Misirh Hamm'i selamlarkengözüyamadakikiza taloldi ve onlari birkaçgün sonra saraya çagirtti. Böyle bir davetinanlammi bilmeyenyoktu. Misirh Hamm Bezmican'aen güzelelbiselerinigiydirdive "Amankizim,hünkâra çok dikkatlidavran. Senibegendiginio gün ben zaten bakiëlarm- dan anlannytun. Güzelliginive zerafetini akilhca kullanirsan bu davetsana haremin kapilarimaçabilir," dedi. Bermara'nm sevinçteniçi içine signuyordu.Kendisiniöteden beri saraydakive konaklardakicariyelerdençok üstün görûyor- du. Davet günü Misuh Hanun sevgililazimyanina ahp sarayagit- ikisini ti. Abdülmecit de büyük bir nezaketle kargiladiktanson- "kizimzm ra, "Hammefendi,"dedi, gütelligini ve çok iyi bir egi- tim gördügünü bana anlatrmqlardi.Söylenenlerinçok dogra ol- dugunu anladirn. Bezmican Hamm bugün bize piyanodabir yey- ler çalar mi acaba?" "Emir buyurdunuz hünkârim, derhal. inyallahBezmican'in piyanosu kulaklarunzi ttrmalamaz." "O nasil söz hammefendi, onun piyanodakimaharetine hay- ran kalacagtm." Bezmican hiç naz etmeden salondaki piyanonun bayinageçe- Hünkâr kendisini rek en iyi bildigibir parçayi çalmaya bayladi. büyük bir hayranhldadinliyordu.Sonra Bezmican'1huzura kabul ederek onunla yanm saat sohbet etti. Bezmican bütün zekâsim kullanarak tath balaylariylapadiÿa- lu büyüledi. Hünkânn niyeti kizi hemen hareme aldirmakti. Bu maksatla ertesi gün Misirh Hanim'i saraya çagirtarak dügüncesi- ni kendisine açti. Hünkâr ilk kez bir lazi annesinden istiyordu. Hiç böyle yey- lere ahyik degildi.Her zaman cariyeleronun ayagina gelir,o da begendiginiahr odasma kapatirdi. Bu, bambapkabir yaklaç1mdi. Padipah kendisinisiradaninsanlar gibigörmeyebaglamigti. Ya annesi kizun hünkâravermek istemezse? Hay1r hayir, bu olmaz desin. olacak geydegildi.Padigah bir lazi istesin de annesi Osmanh tarihinde böyle bir görûlmemigti. yey 'levketlu Misirh Hamm hünkâri dinlediktensonra, hünkâ- run," dedi,"lozimi isteyeceginizi rüyamda görsem inanmazdim. olup Bu,bizimiçin ne bûyükyeref.Rahmetli IsmailPayasag da mûsaadeederseniz bunuduysaydine kadarmutlu olurdu. Yalmz iste- size punu arz edecegim.Ben kizimmmürûvvetini görmek rim, Bezmara'nmbir dügünleevlenmesiniarzu ederim." Bu, padigahmhiç beklemedigibir teklifti.SimdiBezmican'a düglin yaparsaharemdeki öteki kadmlarkiyametikoparirdi. Bunlan dügünmekistemiyordu. Bezmicanfenahaldeonun baqi- kollarinaalacakti. m döndûrmügtü.Ne gerekirseyapacakve onu Bir anda karanni verdi, dügünyapacakti. "mademki "Hayhay hammefendi,"dedi, öyle dügünmüçsü- nüz, äyle olsun." Haber önce haremde, sonra sarayda, sonra da bütün istan- bul'dabomba gibi patladi. Abdühiiecit o günlerde iki oglunun sünnet dügününü yaptirmayi düêünüyordu. Bu neden üçlü bir dügünolmasm?Ve öyle oldu. Saraydamuazzam bir dügün ha- zirlandi. Bir yanda sünnet olumçiki çocuk; Murat ve Hamit efen- diler, bir yanda hokkabazlar,sazendeler, rakkaseler, hanendeler, öte yanda gerdegegiren bir gelinve türlü eglenceler... Yemekler, 104 perbetler, tathlar... Sarayda hiç bu kadar çatafath ------ve görkemli bir dügún yapilmamiyti. Misirh Hamm, Bezmican'a çeyizolarak ne broplar,ne yüzük- Jer,ne kolyeler,ne bilezikler,ne taçlar;neler neler vermiyti. Hepsi Hindistan'dan, Çin'dengelençok degerlitaglarla ve incilerle süs- lenmiyti.Gelininbagmaüzeri yakut,zümrüt, fìruzeve pirlantayla kapli bir taç konmuytu. Hünkâr Bezmican'i hemen o gün, altmci ikbal derecesiylehareme aldi. Abdülmecit o tarihlerde otaz iki-otuz üç yaylarmdaydi,gelin ise on alti, Birbirlerine çok yaloqunglardt Saraydaki bütün kadm- lar, ikballer, gözdeler ve cariyeler laskançhktan deliyedöndüler, türlü rezalet çikardilar. Hünkâr ise onlarla ugragacak halde de- gildi;çok mutluydu, her geyihoggörüylekargiladi.Bezmican'in admi Bezmara'ya çevirdi. En genç kansmm bir dediginiiki etmi- yordu,âdeta tapiyordu yeni epine. Ona, "Sen çahsm,ben bende- nim," diyordu. Bezmara'mnderecesilasa bir süre sonra altmciikballikten al- tmci kadmhgaylikseldi.Hünkâr bir gün ona degerlitaylarlasüs- "günün lenmigbir cep saativererek,"Bezmara,"dedi, her saatinde benyamnda olacagan,bu saate baktikçabenihatirlayacaksm." Bezmara da hünkâra türlü cilveleryaparakona olan aglom her an taze tutmaya çahqiyordu.O günlerin birinde Misirh Hamm'in yataga dügtügühaberigeldi. Bezmara öz annesi gibi sevdigi bu kadmiyalmzbirakamazdi.Birkaçgünlügüne onun konagma git- mek zorunda kaldi.Oradan da hünkâra qumektuba yolladi:

Ayagmtzm mübarek topragmayüzümü gözümü.sürdükten sonra, cariyeniz olarak size punlan arz ederim: Validem ham- bana olan mm hasretinigidermekiçin birkaçgünlügünesaray- dan ayrtimamaizin verdiginiziçin minnettanm. Buraya gelin- validemin ce iyileymekteoldugunu gördüm ve çokmutlu oldum. Validemde çok mutlu.oldu.Benim,bir gözümgüldü,ama zata pahanedenayn dügtügümiçin de birgözüma§adt. Beni çok üzen bir hadise de, haremden uzak kaldžrm için dünyalardegerindeolan nöbet gecemikaybetmemoldu. Allah size saglik versin, saltanatmtz devametsin, en büyük dilegimbudur.Emr-ü fermanefendimiz hazretlerinindir 105 CanyenizBezmara Hansm Bu mektubun ilginç yani, Bezmara'mn nöbet gecesinikaçir- mig olmasmdan dolay1duyduguüzüntüyü belirtmesiydi. Bezmara hünkân çok seviyor, ama çocuklarmahelehele geh- zade Abdülhamit Efendi'ye hiç tahammül edemiyordu. Çocugu bir gün fena halde terslemig, sonra da ona bir tokat atmigti. Abdülhamit'in yaçamiboyunca yedigi ilk ve son tokat bu oldu. Bunu aglaya aglaya babasma anlatmca, Abdülmecit çok üzül- dü. O akyam Bezmara'yikargisina alarak, "A Bezmi'çigim," dedi, "Hamit'i ne diyedövdün?Yazik degilmi çocuga? Kolunu da isir- ne kadar üzülmüp, anlatamam." m1psm, _dedikten Bezmara, "Ya öyle mi? Simdio gününü görür," son- "seni ra Hamit Efendi'yi getirtti ve "Artik illallah," dedi, önce dövmemiytimama pimdi dövecegim." AbdülhamitEfendibu seferdebabasuungözleriönünde ana- hgtndan ciddi ciddi dayak yedi. iki gäzü iki çeyme...Haremde tatsiz bir gün yaçandi. Bezmara hünkâra olan bu düçkünlügükaryismdaondan tam bir baghhk bekliyor, Abdülmecit'in öteki kadinlara düçkünlü- günü,agiri ilgisini gördükçekiskançhktandeli oluyordu. Bu du- rumlarda çokhuysuzlagiyorve haremde herkesikirtyordu. Abdülmecit Bezmara'rna bu kaprislerine dayanamadi, ona olan bütûn sevgisiniyitirdi ve sonunda Bezmara'yiboçadi. Haremden atilmak Bezmara'yaçok agir geldi,onuru koldi, çaylonadöndü. Boyannny ve saraydanatilnnybir kadin olarak ya- çamakona çok kötü geliyordu.Bu kadar güzel,zarif ve gençbir kadima konagma kapanmasi beklenemezdi.Yalmzhk camna tak etti. Mutlakayenidenevlenmek istiyordu. Ama hünkârin boçadi- gibir kadimn baykabiriyleevlenmesigörülmüygeydegildi.Bubir rezalet sayihrdi.Ama böyle peylerBezmara'nm umurunda degil- di. Kesinlikle evlenmeyekarar verdi. Yalonlan ona ressam Tevfik Paga'yi önerdiler. Sordu, soruy- turdu, payayibir gün uzaktan gördü, sonra da tamytilar. Tevfik Papa gençve yalayikhbir adamdi. Bezmara, "Papa beni isterse bir 1o6 an tereddüt etmem, varirim," diyehaber gönderdi. Bu Tevfik Paya içiu ne kadar güç bir durumdu. Hünkârm çi- rak çikardig1 bir kadmla evlenmesi övänülecek bir olaydi ama padigahbu içe ne derdi. Hünkârm gazabmaugramaktan korku- yordu. Papayi taniyanlar onun bu durumunu hünkâra bildirdi- ler, o da, "Ben kanymam,ne isterse yapsm,"diyehaber gönderdi. Bunun üzerine Tevfik Papa Bezmara'yla evlendi. Papa, Boyaciköy ile Emitgân arasmda bir yahda oturuyordu. Bezmara da oraya tagmd1.Papa epine hayrandt,bir dediginiiki et- miyor, ne isterse ahyordu. Ama Bezmara'ya para mi dayamrdil Bezmara ne genç kizhgmda,ne de sarayda para sikintisi çekmig, har vurup harman savurmuytu. Zaten para nedir bilmiyordu. Yahnin önûnden geçen bahkçilan görünce pencereden onla- ra avuç dolusu inciler atiyor ve "Aa ne de güzelkap191yorlar,"di- ye kocasina anlatiyordu. Bezmara TevfikPaga'ylamutluydu ama Abdulmecit'ten bo- çanmigolmayida birtürlü îçine sindiremiyordu.Eskigünleriak- Imageldikçeaghyor ve Abdülmecit'ebeddualaredíyordu. Yine böylekaralarbagladigigûnlerinbirindepiyanosunun baymageçerekyillarcahalkm agzmdan düpmeyenqu parklyibes- teledi: Ah efendim,a sultamm Nedir suçum,günahrm

TevfikPapabunlanduymazdangeliyordu. Kiginkonagatagmdilar.Günün birindecariyeler,"Sultanim, koyun koqun,bakm hünkâr geçiyor,"diyebagingtilar.Bermara pencereyekogtu,hünkârarabasma kurulmuy yoldan geçiyordu. Bezmara kafesikaldirdi ve kendisinitutamayarak, "Abdülmecit, iki gözün kör olsun!" diyebagirdi. Hünkâr bu sesi igitince baqun kaldmp pencereye bakti, Bezmara'yla göz göze geldiler. Hünkâr, her zamanki hoygörûlü ve çelebihaliylegûlûmseyerekgeçti.Eskisevgilieqininona bed- dua etmesi umurunda bile degildi.Zaten yorgundu, gûnden güne çöküyordu, vereme yakalanmiyti,ama bunun farkmda degildi. Abdülmecit'ten sonra tahta çikan Abdülaziz, Bezmara'nin bütün kaprislerini biliyor ve ondan hiç hoylanm1yordu.Abdül- affedememigti. mecit'ten sonra bir bagkasiylaevlenmesini de Tevfik Papa'yi Bursa'ya sûrdü. Sürgünlük payayaçok agir geldi. "siz Çevresindekiler,"Payam," diyorlardi, BezmaraHarum'la ev- lenmekle çok kötü bir iq yaptimz. Abdülaziz saray geleneklerine baghdir,tutucudur. Bu igi sizinyamnizabirakmaz.têtebu yüzden sizi Bursa'ya sürdü. Yarm bir de bakarsiniz,hayatunza kasteder. Bezmara Hamm'la evli oldukça size bu dünyadahazur yoktur." Tevfik Payabu sözleri o kadar çok daydu ki, sonunda epini bo- çamak zorunda kaldi. Böylece karabasanlardankurtuIdu ve hu- zura kavugtu. erkek Ya Bezmara ne oldu? Bursa'da oldugu yillardayeni bir tammlyti:Evkaf Müdürü Uzun Ahmet Bey.Bu genç adam hiç de varhkh degildiama Bezmara için ne önemi vardi. Eskikocalarm- vardi, dan ne hayir görmüytüki?Bezmara'nm ne parada gözü ne de saltanatta. Sevdigibir gençle evlenip mutlu olmak istiyordu. Evlendiler. Artik Bursa'dayayamakzorunda degildi,üçüncü egiylebirlik- te Istanbul'atagmdi.Eyüpyalonlannda bir ev tutuporayayerle;- tiler.Urun Ahmet Beyiyten ayrddi, Bezmara'nmsandigmdasak- ladigttaplari,takdan satarakvur patlasm,çal oynasm yayamaya bayladilar. Uzun AhmetBeyhiç degöründügugibisessizve tath bir adam degildi.Paralar suyunu çekinceçekilmezoldu. Bezmarabunlara kadmdi. katlanamadi,o hünkârabileboyunegmemigbir Günün birindeAhmet Bey'ievinden kovdu. Elinde avucunda artik hiçbirgeyikalmamigti.ÜstelikAhmet Bey'den bir.de kiziolmuytu.Henüz memede olan bebeginiMisir hanedanmdanPrenses Zeynep Hammefendi'ye satti, kendiside periçanhk içinde yok olup gitti. ios pyy

Kmm Savap - Islahat Fermam

Abdülmecit döneminde uluslararasi düzeyde yaçanan en önemli olay Kirim Savagioldu. Savaym nedeni Ruslarm Osmanh Devleti üzerinde kesin bir egemenlik kurmak için yaptúdan giri- pimlerdi.Ruslardan gelenbaskdar hünkârm huzurunu bozuyor- du. O günlerin birinde hünkâr,SadrazamMustafa Nail Paga'ya Ruslann Osmanhlardanne istediklerini sordu. Sadrazamda yöy- le dedi: "Hünkânm, Ruslar bize hasta adam gözüyle bakiyor. Çar Nikolabirkaçhafta önce Petrograd'dakikighksaraydaverilen bir yemekteingiltereelçisine,bizimüzerimizde ortak bir hâkimiyet kurmakamaciyla pöyledemig: 'Türkiye bunahmh bir dönem- dedir ve sorun yaratmaktadir. Bu yüzden baqumzabüyük bela- lar gelebilir.Kollarimizin arasmda hasta bir adam var. Hem de çok hasta. Türkiye ansizm ölebilir, hem de bir daha diriltilemez. Simdidengerekli önlemleri almahyiz.'" "Bak namussuz herife!Demek ki ben hasta adamanyim. Allah izinverirsebeno Rusçanna kiminhastaadam oldugunugästeri- rim. Peki Ïngiltereelçisiçara agzima payinivermigmi?" "Vermezolur hünkânm. mu O da, 'Türkiyehasta ise onu te- davi etmemiz gerekmezmi?' demig." "Çarne demigo zaman?" "Çarda 'Osmanh topraklanmn sûrekli olarak içgalini isteye- cek degilim.Fakat istanbul'unFransizlar,Ingilizlerya da bayka- lan tarafindan içgal edilmesine razi olamam. Biz Sirbistan'i ve Bulgaristan'i himaye altma alabiliriz, Misir ve Girit de ingiltere hâkimiyetine almabilir,' demig." "Vay alçak herif, demek bizim topraklarimiza göz dikmig. Mülkümüzü Ìngilizlerlebirlikte paylagmaya niyet etmig. Ben sagkaldikçabu memleketin bir karigtopragina dokundurtmam. Kihcimi kuyamrim, ordunun bayma geçerim, hepsini yok ede- rim. "Evet hünkârun, yeter ki bir savay çikmasm. Simdionlann bizden istedigi iki sey var: biri kutsal yerler dedigimizyerlerde, yani Kudüs'te, Filistin'de birtakim haklar elde etmek, ötekt de ül- kemizdekibütün Ortodokslarihimayelerialtma almak " "Zor ahrlar!" "Sevketluhünkârim, hatirlarsmiz geçeii yil Çar Nikola Ìstanbul'aPrens Mençikof admda bir elçi yollannyti. Neydi o adam? Hem prens, hem amiral, hem Deniz Ïçlerinazin, hem de Finlandiya Umumi Valisi." "Evet, ukala herifin biriydi." "istanbul'a bir harp gemisiylegelmigti.Bizdeki Ortodokslar onu savaytan dönen bir generalgibikargilamiglardi.Sizde lütfen kendisini kabul etmigtiniz. Balarnz hünkânm, bilmem size an- lattilar mi? Prens Mençikof Mustafa Regit Paga'yi ziyarete gitmig. Regit Papa bu adamdan hiç hoylanmam19.Kendisine açtk açik zi- yaretinin sebebini sormuy. O da gayetküstahça, 'Hünkânn kiz- larmdan birini bizim Rus prenslerindenbirine istemeye geldim,' demiq.Regit Papa elbette ki adamm agzuun pay1mvermis. "Mençikof bunun üzerine, 'Buraya paltoyla geldim, gali- ba yakmda gömlegimide birakip öyle dönecegim,'demig.Prens Rusya'ya dönünce de çara Regit Paga'dan nasil hakaret gördügü- nü anlatrug. Çarkipkirnuzi olmuy ve 'Hünkârm beç parmagini yüzümde hissediyorum,' diye cevap vermig." "Aferin Regit Paga'ya. Prensi terslediginibiliyordumama ken- disine tokat atar gibi davrandiginibana söylememigti.Evet,hiç hoç\anmannytun o heriften. Bunlarin maksadi savag çikarmak. Ama ingilterebizi yalmz birakamaz." "Birakraat hünkânm, Ingilizlerbizim yammizda. Neden? Çünküonlann Hindistan'da büynk çikarlan var. Ruslar Ístan- bul'a uzanirlarsa Ingilizlerinyolunu keserler.Bunu önlemek için ÏngiltereRuslara göz açtirmaz. Fransa da Îngilizleriyalmzbirak- maz. ÇünküNapolyon'dan beri ËransizlarmRuslarla görülecek hesab1 1815'teki Viyana Kongresi'nde Fransizlar no var. en agir ko- qullarikabul etmek zorunda kalmigt1.O zaman bütün Avrupa Fransizlara karyiydi.Fransa pimdiöç almak için firsat kolluyor." Abdülmecit deliyedänmügtü. Sadrazam keridisinihiç bu ka- dar asabi görmemiyti.O güler ylizlü,hoggörülü,sakin adam bir- denbire haykirdi: "Sadrazamhazretleri,derhalbir meclisi megveret kurarak du- tumu inceleyelim, ne gerekiyorsayapahm." Hünkânn ilk igi Hariciye Nezareti'ne Mustafa Regit Paga'yi ge- tirmek oldu. Sadrazammve Hariciye nazinmn önerileriyle kirk alti kipilikbir meclis olugturuldu. Bütün eski sadrazamlar, na- zirlar, seraskerlerve ulema bu meclise katildi. 17 Mayis'ta yapi- lan toplantida üyelerden lark üçü Rus teklifierinin reddini istedi. Karar Ruslara bildirilince,onlar da OsmanhDevleti'yle iligkile- rin.kesilmesine karar verdiler. Ertesigüit de Rus elçilîginin kapi- smdaki kartalh arma säküldü. Böylece Rusya'yla baglar.kopmuy oluyordu. Derhal savay hazirhklarmabaglandi.Bogazdaki mevziler güç- lendirildi. Savaygemileri Büyükdere açiklannda savunma dü- zenine sokuldu. Silistre, Vidin ve Rusçuk'ta änlemler ahadi. Erzurum, Kars ve Trabzon'a toplar gönderildi.Tophane'deki ba- ruthanenin üretimi hizlandirildi.Altmig bin kipiaskere almarak Varna'ya, Tuna boylanna ve Balkanlar'a gönderildi.Smir boyla- una asker yigildi. Bu hazirhklar olurken Ruslar da boy durmuyordu. General Gorçakof komutasmdaki Rus kuvvetleri 22 Haziran'da (1853) Eflak ve Bogdan'a girdi.Savagilan edilmemigti ama bu durum sa- vay demekti. Avrupa devletleriRuslar ile Osmanhlar arasinda savayçikma- smdau endige ediyordu. Duruma bir çare bulunmasiiçin tem- muz aymda Viyana'da Fransa,Ingiltere,Avusturya ve Prusya'nm katihnuyla bir konferans toplandi, çeyitligörüglerortaya atildi, ama savapi önleyecek bir çözüm bulunamadi. Istanbul'dada savayrüzgârlan esiyordu. Talebeyi Ulum (med- rese ögrencileri) savag için gösterileregiripti.25 Eylül'deÇiragan Sarayi'ndaMustafa Regit Papa'nin bagkanhgmdayüz altmig kipi- Ortahk nin kataldigibir.toplantiyapildi. kaymyorve heyecanhko¯ 111 nuymalar yapan bazi papalarhükümetin bir an önce Ruslara sa- vag ilan etmesini istiyordu. ÇiraganSarayi'ada sava,ykaran almdi. Abdülmecit bütün bangseverkarakterineragmen tabandan gelen bu baskiy1önleyecek durumda degildi.O da kendini bu havaya kaptirdi ve 29 Eylül'de yaymladigi bir hatti hümayunla danigma meclisinin karanm onaylayarak Ruslara savagilan etti, ingiltereve Fransa bu geliymeleriuzaktan izlemekle yetiniyor- du. Sumnu'dabulunan ordu kumandani ÕmerPaga'ya savaqka- ran bildirilir bildirilmez o da Rus ordulan kornutam General Gorçakofa bir nota göndererek Ruslarin on beygün içinde Eflak ve Bogdan'1boyaltmalarnu istedi. Gorçakofbuna hayirder demez ÖmerPaga'nm ordusu Tuna'yigeçerekRuslara saldirdi.Artik sa- vay baglamigt1. Hirvat kökenli olan Ömer Papa deneyimlibir kumandandt. Ruslarm tiereden saldiracagmibildigiiçin Rus ordusunun önce- den yollanm kesti ve baçarih oldu. Ama Dogu Anadolu'da aym bayan elde edilemedi,.Osmanhordusu Arpaçay'in gerisineçekil- mek zorunda kaldi. Rumeli'de elde edilen baçanlar Abdülmecit'i coyturmuçtu. istanbulhalki da büyûk bir coyku içindeydi. Abdülmecit'egazi- lik unvatu verildi. Hünkâr artik kendisini savaqkazanmigbir ku- mandan gibigörüyordu. Ordunun bapmageçerek,Edirne'de ota- gihümayun kurmaya karar verdi. Ama ne yazikki bu zafer cog- kusu uzun sürmedi. Savaybaglayahdaha iki ay bile olmamigtiki yedi firkateyn,üç korvetve iki buhath vapurdan oluyanbir Türk filosunun,Batum'daki orduya erzak ve cephane götürmek üzere Sinop'ta bulundugu bir sirada bir Rus filosunun saldinsma ug- radigt ägrenildi. Rus filosusekizsava; gemisi,iki firkateynve iki buharh gemiden oluguyordu. Rus amirali, Türk filo komutani Osman Papa'dan teslim ol- masim istedi. Osman Papa, "Asla teslim olmayacagiz," dedi ve sa- vay durumuna geçti. Bu, umutsuz bir direniyti.Birkaç saat için- de bütün Osmanh gemilerisulata gömüldü,limandakibataryalar susturuldu, Sinop'takiTürk mahallesi atege verildi, denize dökü- len Türk askerleri boguldu. Osmanh filosunun Sinop'ta yok edilmesi, Ruslarm Osmanli topraklanni ve Bogazlan ele geçirmeolasihgi Fransa ve Ingiltere'de endige yaratti. Halk sava; çighklan attyordu. IngiltereKraliçesi Victoria ile Fransa devlet baykam arabuluculuk yapmaya kalk- tuar, Ruslardan Eflak ve Bogdan'dan çekihnelerini istediler. Çar buna yanagmadt Bunun üzerine de Fransa ve ingiltere12 Mart 1854'te, yaniOsmanhlardanalti ay sonra Rusya'yasavayilan etti. Amaç, Kirim'a saldirarak Rusya'yx barisa zorlamakti. Fransiz güçlerinin baymda Afrika'da savaymig olan Saint-Arnaud, ingilteregüçlerinin baymda da yayhve deneyimlibir komutan olan Lord Reglanbulunuyordu. 20 Eylül'de seksen dokuz savaggemisi ve iki yüz altmig yedi tagit gemisiyleKmm'a otuz bin Fransiz, yirmi bir bin îngilizve altmig bin Türk askeri çikanldi.Agirhk Türklerdeydi. Ruslarelli bir bin kipilikbir güçlekarçimevzilere yerlegmiçlerdi.Onlarm da otuz iki gemisivardi. Müttefiklerin amact Sivastopol'üele geçir- mekti, ama bu 19hiç de kolaydegildi.Çokçetin çarpigmalaroldu, gemilerbatirildi, tabyalarbombalandt.O arada italyanlarda on be; bin kipilikbir güçle savaya katildi. Fransiz komutan Saint-Arnaud cephede can verdi, Lord Reglan da koleradanöldü. Sivastopolgecegündüz bombardiman altindaydi. Yaklaçakbir y11sonra,7 Eylül'de Sivastopol'üsavunan Malakof tabyast dügtü,müttefikler üç gün sonra Sivastopol'agir- diler. Bu büyük bir baçarlydi. SivastopolSavagibizde de destanlaryazdirdi, türkülere konu oldu. Ïçteonlarm en ünlüsû:

Sivastopolönünde yatan gemiler Atar da nizam topunuyergökinifer Yardimcidir bizekirklaryediler Aman dapadipahrmizin ver bize Ïzindevermez isen dökbizidenize. Sivastopolönündeyrkikminare Düpman dediklerigelmezimane Erenfergeliyorbizeimdade Aman dapadipahrmizin ver bize E3 izin de vermez isen dökbizidenize...

Bu türküler söylenirllenpadlyahcephede degil,saraymda or- dunun zaferi için dualarediyordu. Savaytaölenlerin sayisl iki yüz lark bini bulmuytu. Ruslann kayb1müttefiklerinkininüç katiydi. Ama ne gariptir ki Fransiz tarih kitaplanada ne Türklerin kahra- manhgi yer aldi, ne de Türk gehitlerinin sayisi. Müttefikler Sivastopol zaferini kazandiktan sonra da Osman- hlar ile Ruslar arasmdaki sava; Dogu Anadolu'da devam etti ve Ruslar22 Arahk'ta (1855)Kars'i aldi. Ama o siralarda ÇarNikola öldü, yerine geçen ikinciAleksandr da müttefiklerle onurlu bir bany yapmayahazir olduguna bildirdi.Bunun üzerine müttefik- ler Paris'te bir bany kongresitoplamaya karar verdiler.

Islahat Fermam Osmanhlar Paris Konferanst'na hazirhk amaciyla ülkenin iç düzeninde hak, hukuk, özgürlük ve epitlik alanlannda yapilacak devrimlerin ilam için bir ferman yayinlanmasimuygun gördü- ler. Yöneticilerin maksadi Avrupa devletlerininiçiglerimize ka- nymasira önleyecek birtalom kararlann ilamydi. ÇünküAvru- pahlar het zaman Osmanh ülkesindeki milliyetlerin, azmhklann, Hiristiyan ve Ortodokslann haklanm savunmak için türlü baslo- ylyaplyordu.Bunlan önlemek için bütür vatandaylarm can, mal, irz, namus dokunulmazhgirnve yasalarönünde epitligini tamma- mn yararh olacagi dügünülmügtü.. O dönemde hükümet SadrazamAli Paga'mn yönetimindeydi. Keçecizade Fuat Papa da Hariciye nazinydt RegitPapabu fermamn ele ahnmasmdan iki yil önce sadaretten aynhmytL AIÎVe Fuat paya- lar peyhülislammve nazirlann da görügünüalarak bir islahat prog- ram1 hazirladilar.Bu program 28 Qubat1856'da Islahat Ferman1 adlyla bütün vatandaylara ve yabanci devletlereduyuruldu.

A 8 Abdülmecit fermandalasacapöylediyordu: "Bilinsin ki Allah'mtakdiriyle yönetimimaltmda bulunan bü- vatandaylarm tün mutlulugunu saglamak baghcaarzum olmuy- H4 tur. Tahta çiktigimdanberibu ugurda çabami esirgemedim. Çok ükür pek faydah sonuçIarelde edildi. Devletimizinzenginligi ve ülkemizin iman günden günegeliçmektedir. "Müttefikimiz olan devletleria dostça destekleri sayesinde devletiâliyeninhaklan bu kez digandada kabul görmüytür. Bu, yeni bir çagm baÿlangiciolacaktir. mezhebe "Her din ve mensup olan vatandaylarumzin can, mal güvenligininve namusunun korunmasi için gürence verilmiytir. Ülkemizdeyaçayangayrimüslimcemaatlere atalanm tarafindan verilmig olan bütün dini bagigikhklaryürürlüktedir. Irk, dil ve din aymmi yûzünden herhangi bir snufin bapkabir sunftan ay- n tutulmasi kesinlikle yasakter. "Apagilayict ya da tahkir edicisözlerin kipilerya da memurlar tarafmdan kullamlmasi yasalarlaönlenecektir. "Kimseinandigi dinin ayinini yapmaktan ahkonamaz. Kimse din degiytirmeyezorlanamaz. "Bütün vatandaylar, milliyeti ne olursa olsun devlet memu- edilecektir. riyetine kabul Herkes askeri ve öteki okullara ay1tim yapmedan almacaktir. "Durugmalar açik olacaktir. Cezaevleri Islah edilecektir. 14- kence yasaktir. Vergi epitligisaglanacaktir.Müslüman olmayan- lar da askerlik göreviniyerine getirecektir.Her türlü yolsuziukla mücadele edilecektir.

"Siz,benim sadrazamim, bu fermam her yerde duyuracak ve içerdigi emirlerin yerinegetirilmesiiçin önlem alacaksimz." O günün kopullari içinde bu hükümler laikligin, egitligin, adaletin ve insan haklarmm ilk basamaklariyd1..Ama ne oldu? Müslüman vatandaylar gayrimüslimleretamnan bu egitligehiçde sicak bakmadilar. RegitPaya bile bu haklarm tamamasmda ace- le edildigini söyledi. Gayrimüslimlerde zorunlu askerlik hizmetinden hiç hoçlan- madilar,fermamkuykuve korku içinde kargiladilar. Âlive Fuat Papalar Islahat Fermam'mn mimarlarindan olan Ali Paga'mn ilginç bir yaçam öyküsü vardi. 1814 yilmda, Misir Çarçasi'ndaaktarhk Efendi'yi 115 yapanyoksulbir adamm ogluolarak dünyayagelenAli babasiyedi-sekizyaëlannagelincemedreseye vermig, ama bir sü- re sonra geçim silentisinedeniyleçocuk okulu birakmak zorun- da kalmigt1. ÂliEfendion beyyaymdaDivaniHümayun Kalemi'nde bir i; buldu..Kendi olanaklarlyla Frans1zca ögrendi. Yirmi yaginagelin- ce bagkâtipolarak önce Viyana'ya gönderildi, sonra Londra'ya. Orada da ingilizceögrendi. Ïstanbul'adöndükten iki yil sonra, 1846'da Sadrazam Regit Papa ona Hariciye naziri olarak hükümete aldi. Abdülmecît'eve gevresine kandisini eevdirdi. Kisa boylu, ince sceliydi. Çekingen bir genç izlenimi veriyordu ama zekâsi ve çahykanhgiylabütün engelleriapti. Kisa zamanda bütün elçilerledostluk iligkileri kur- du ve büyük sayginhk kazandi. IslahatFermani'mn ikinci mimari sayilan Fuat Paya ondan bir yaqküçüktü. istanbul'dadogdu. Keçecizade izzetMolla'nm og- luydu.Arapçave Farsçaögrendikten sonra Tibbiye'ye girdi.Orada da Fransizca ögrendi. Doktor olarak iki yilTrablus'tagörevyapti. Sonra her nedense doktorluktan vazgeçti ve Babiâli'de Tercüme Kalemi'negirdi.Oçdilbilenbir genç için Babiâli Kalemi, devlet- te yükselmenin ilk basamaklarlydi.Artik bütün kapilarkendisi- ne açdiyordu. Önceiki yllhginaLondra'ya gitti,sonra Ïspanya'ya, sonra Rusya'yave dahasonra da Mistr'a. 1852'de Hariciye Nezareti'ne getirildi.Bir süre sonra ayrildi. 1855'te ikinci kez Hariciye naziri oldu. Fuat Paya artik devletin vazgeçilmez bir hariciyecisiydi.Yabancilarlaçok iyi iligkiler için- deydi.gîrketiHayriye denen Bogaziçi'ndeki vapur igletmesini de o kurdu. lçteAbdülmecit'in güvenini kazannny ve Islahat Fermam'm hazirlamakla görevlendirilmig iki önemli kipinin özgeçmigi buydu. SavapmGetirdikleri 30 Mart 1856'da imzalanan Parîs Antlaymas1,Osmanh Devleti için olaganüstü bir önem tapiyordu. Çünkübu antlagmayla n6 Osmanh Devleti Avrupa Devletleri Toplulugu'na katilmigoldu. Osmanh Devleti'ninAvrupa devletlerininhaklarmdanyararlana- cagl ilan edildi. Kongreye katdan devletler,Osmanh Devleti'nin egemenligi- ne ve topraklarmin bütünlügüne sayg1göstermeyikabul ettiler. Antlagmayi imzalayan devletler padigahm Hiristiyanlarin hak- lanm tamdigini da vurguladilar. Maksat ileritie Ruslann Orto- dokslart koruma bahanesiyleOsmanhlarin içiplerine kariymasi- n1önlemekti. Ne var ki Paris Antlaymasi'm imzalayan devletlerIslahat Per- mam'na dayanarak Osmanh Devleti'nin içiglerine karigmahak- kmi elde ettiler. Böyiece devletinegemenlikhaldari sarsilmig olu- yordu. Ïngiltere,Fransa, Avusturya ve Rusya'mn Îstanbul'daki elçileri her konuda devletin içiglerine burunlarim sokmaya bay- lad1. Kinrn Savapi1855-1856 yillanndaÎstanbul'abüynk bir canhhk getirdi.Cephedendönen ingiliz,Fransiz ve italyanlariçin kamp- Iar kuruldu. YarahlarTarabya ve Üsküdar'dakihastaneleretagm- di. CenazelerIstanbul'agetirildi ve bunlardanyüzü Tarabya'da özel bir mezarhkta topraga verildi. Oraya dikilen bir anitta da punlaryazildi: "Yeniden diriligve hayat. lyteben buyum. Bu amt, Kinm'da hayatmikaybedipburaya gömülenlerinamsma, Tarabya'dakika- dmlar tarafindan dikilmigtir." Sivastopol zaferinden sonra Beykoz koyunda demirleyen Fransiz igiklandinhyor ingilizve savag gemileri her gece ve lo- yilardan toplar atihyordu. Büyükdere'de bir ordugâh kurulmug- tu. Yabanci asker ve subaylar her akyam Beyoglu'nda çilginca eg- leniyordu. Ruslarin zaferini bekleyenÏstanbulRumlan ise düç kirildigma ugramigti. Eger savagt Ruslar kazansaydiRus askerleri istanbuYa gelecekve Ortodoks kiliselerindeçanlarçalmacakti. istanbullevantenlerive Türkler, bütün ingilizaskerlerine ve yanlarmdakikadmlara hiç cinsiyetayirmn yapmadan "Coni" di- yordu. Kadm ya da erkek, bütän Fransizlarm adi da "Didon"du. Bu "dis aralannda söz Fransizca donc"dangeliyordu. Fransizlar kendi 117 konuqurkensik sik birbirlerine "söylesene" karçihgi"dis donc"di- yorlardi.Bu yüzdenbütün Fransizlann adi "Didon" oldu. O günlerde bayramlan kutlamak için Fransa ve ingiltereel- çilikleriode balolar düzenleniyordu. Padipah, sadrazam, nazir- lar ve bütün devlet ileri gelenlerinin de davet edildigi bu balo- lar, Türkler ile yabancilar arasmda sicak dostluk rüzgârlan estiri- yordu. Dil bilenler ile bilmeyenlerde aralarmda anlagma yollan- m buluyorlardi. Balolarda en çok dikkatiçeken olay da paçalannbol bol gam- panya,konyak ve parap içmesiydi. Papalar çampanyakadehlerini tokuytururlarken birbirlerine, "Payam bu köpüklü su hiç de fena degilmig,"diyerek kahkahay1basiyorlardi. Abdülmecit de Fransiz içkilerine bayihyorama bunu konuy- maktan çekiniyordu. Elçililderde hünkân ilk kezgörenlerona bü- yük bir sempatiyle bakiyor, onun çok iyi kalpli bir insan oldu- gunuama yüzünün her zaman hüzünlü oldugunu söylüyorlardi. Hünkâr da yabanctlarabüpúk ilgi gösteriyor,Fransizca konuçu- yor ve kadmlara övgü dolu sözler söylüyordu, O arada bir dügeskendisineTürklerin birkaçkadin almalann- dan duydugupaykmhgibelirtince,Abdülmecit yöylededi: "Eger ben de sizin gibi bir eye sahip olroa mutluluguna erig- seydim sarayimda birçok kadimm olmazdi." Padigah saltanat arabasiyla elçiliklere giderkenyabanci asker- ler kendisinicopkuyla allophyordu. Yabanci gazetelerdede o gün- lerdeTürklere karyihayranhk doluyazilarçilayordu. istanbufdakibu genlikler uzun sürmedi. Bir süre sonra Kara- daghlarIslahat Ferman1'na ve Paris Antlaymasina dayanarakayak- landilar. Devlet asilerin üzerine asker yollaymcaRusya Osmanh Devleti haklanda sorupturma açalmasun istedi. Lübnan'da ve Cidde'deayaklanmalar oldu. Ayaklanmanm bastmlmasiiçin deviet ingiltere'denborç almakzorunda kaldi.Fransa'dan da därt yüzbin frankborç ahndi. Böylece devletborçbatagmasaplanmig oldu. 1858'de Cidde'de Müslümanlar Hiristiyanlarasaldirdi. îngil- tere ve Fransa konsoloslankendiyurttaglanm korumaya kal- kmca halk onlari da öldürdü. Bunun üzerine ingiltereve Fransa n8 Cidde'yesavaygemilerigönderdi,kenti top ategine tuttu, on kipi- yi de idam ettiler.Bu,OsmanhDevleti içiu onur kinci bir olaydt Suriyeve Lübnan'da da ayaklanmalar oldu. Yine yabancilar olaylarakanymcaHariciye Nazm Fuat Papa gam'agiderekayak- lanmayi bastirdi, iki yüz kipiyide astirdi. Fransizlar 8 Agustos 1860'ta Lübnan'a asker ç1kardi. Öteyandan Fransizlar Misir'da SüveyyKanah'ni açoak iste- yince yine Ïngilizlerile Osmanhlar arasmda gerginlikleryaçandi. Sonunda devletSüvey; girketine imtiyaz tanimak zorunda kaldi. Bunlar, Osmanh tarihinin bunalunh günleriydi. Îstanbul'dakiyabanc1askerler, Türk ya da levanten kadmla- ri yalandan tamyabilmek için genelevleregidiyordu. Bu tür ev- lerin igletilmesi yasakti,ama zaptiyeler ünlülerin gittigibu yerle- re karigamiyordu. Kentin en ün1ü randevuevi, Langa Fatma admdaki bir kaduun iglettigiyerdi.Oraya ancak soylular, varhkh kipilerve subaylargi- rebiliyordu. Langa Fatma, aptessizyere basmaz, baqim seccade- den kaldirmazve gusülaptesi almadan sokaga çikmazdi. Yamnda çaliçan lazlarada beyvakit namaz kildirirve ramazanda oruç tut- tururdu. Bütün lozlar ondan çok çekinirdi.Mügterilerden parayi kendisi abr, paydos saatinde altmlart seccadenin üstüne boçalta- rak kizlarm hakkim dagitirdi. Langa Fatma'nm umumhanesi o zamanlar en seçkin papako- naklanrun düzeyindeydi. Duvarlar degerli tablolar ve yazdarla kaphyd1.Tavanlardan kristal avizeler sarlayordu. Konuldari ka- pidan teyrifatçi hanunlar karythyorve mügteri1eri gerbetve limo- natalarla agirhyorlardi. Akyamlan hanende ve sazendelerden olu- an topluluklar konuklara fasillardinletiyor,çengiler ve köçekler delavrak oyunlar oyauyordu. Yabancilar için bu bir efsane gibiy- di.Keselerin agzl açihyor ve Langa Fatma'ya altmlar yagiyordu. Langa Fatma saygmhgiolan bir kadindi. Güç durumda olan soylu, yalogiklive efendi gärünüglü gençleri beg para almadan evindeagirlar ve begendiklerilazlan onlara verirdi. Bunun yam sira yoksullara,derviylereve ögrencilere para yar- dmundabulunurdu.Evini güven altinda tutabilmek için de ka- rakollardaki zabita neferlerine zaman zaman ücretsiz hizmet ver- mekten de geri kalmazdi. O yillarda yüksek gärevlerleîstanbul'agönderilen ingilizve Fransizlarm eyleri ve yakmlan,halkmyaçamtarzmi ve gelenekle- rini keyfedebilmekiçin her firsattaBeyoglu'ndaki eglence yerleri- ne gidiyor,iyi havalarda da telmelerle Bogaziçi'nde gezintilereçi- kiyordu.En ilginç bulduklan yerlerSanyer'dekisular, Beykoz ça- yin ve Göksu mesiresiydi. Bir Ingiliz,kadin arkadayma yolladigi bir mektupta, Bogaziçi' nin kendisininasil büyülediginiyöyleanlatiyordu:

ÎlerideLondra'ya döndügümzaman gözleriminingiltere'ye yeniden nasd ahyacagtm bilemiyorum. Burada deniz, gök- yüzü, evler, kryafetler,teknelero kadar renkli ve güzel, vadi- ler o kadar yepilye gösteripliki bunlan hiç unutamayacagim. Çocuklugumdanberigüneyeolan özlemimi burada gideriyo- rum. Londra'nm hergünyagmurlu,sislive karanhkhavasmdan sonra Îstanbulbana bir cennet gibigeldi. Göksudenendereyepilbir ormanmiçinden çzktpyemyeyilbir ' çaymnortasmdan ktvrtlakwrdageçerekdenizedökülüyor.Cuma günleriîstanbul'dakiseçkinlerineyleri,yetigkinkrzlartye çocuk- lan beraberlerindeharemagalan,zenci halayrklarve cariyelerle burayageliyorlar.Hammlar geneldegençve çokgüzeloluyorlar. Onlarm güzellikleriniyaÿmaklannmarasmdan görmeyeçahÿr- yorum. Bunlann çoguoryantalistlerin resimlerindeki kadmlara benziyor.Sankiher bid birercennet kupu, Tenleri kar gibibeyaz, kaplartkämür karast,yanaklarmda birpembelikvar. Seralarda hiçgüneygörmedenyetiptirilmiÿçiçekleríammsatryorlar. Biraz yaplanmt; kadmlarm tenleri ise sarrya dönüÿüyor. Ydlarca saraylarda ya da konaklardakapultkalungolmanm iz- leri solgun yüzlerinde okunuyor. Çimenlerinüzerinde ayaklanm sürüyerek utangaç utangaç dolaylyorlar.Arabalann içindeykenyukaradanapagiyazary bir biçimdedökülenbolgiysilerayaga kalktiklartzaman dagsmkve biçimiizgörünüyor. Kadmlar her an feraceledninruzgârdan açzlmasma önlemenin telap íçindeler. Göksuçaytrmm çevresindeen çokgörünen tapt, iki öküzün çektigigarip.arabalar.Boyunduruklar kirmizzpüsküllerledona- tumy. renkli Öküzlerinboyunlarmda boncuklardanolupan ger- danitklar asalt.Arabalarm üstünde kalm kumaglardanyaprimt; renkli tentelervar, içine degenigminderler yerleptirilmip. Baz: ailelerçaytra dört tekerlekli,süslü at arabalarlyla geliyor. Sürücü arabaya aturmuyor;hayvanlarmdisginlerinitutarak ön- dengidlyor.Haremagalart da arabalarm yanmdayürüyor. Çaytrda,bizdehiç olmayan saticdar var. Pehlivan gösteripli biradam kocabir balarkazamn içinde misir kaynatryor,müfte- 11 çakmca misarm üzerine tuz serpip uzattyor. Çocuklarvegenç- ler mistrlan kemire kemire çaytrda dolapyoriar.Sanklz,hocakt- liklzve kir bayaklibir adam pekermacunu satiyor. Macunu bir çubugasanyor, çocuklarda o macunlart eme emegeziniyorlar. Bir Rumçayrrmüstbapmda oyuncaksattyor. Oyuncaldarbu- raya özgü kuklalar,bebekler,kuplar,kirmazzyepilkutular, çem- berler,uçurtmalar... Bayka bir köpedeçalgicuarvar. Çingeneol- duklarmtsamyorum. Birinin elinde bir tef birininboynundabir davul, birininelindeüç tellibir saz, bitinin elindeflütebenzeyen birkamty,çtlgmseslerçzkararakoynak parktlarsöylüyorlar. Avusturya ve Fransa elçiliklerindengelenkadmlarla birlikte "gûvur bu manzaray; seyrediyoruz.Birçoklan bize karist"diyor, "coni", "didon". bazdan bazdan da Bizigökteninmi; yaratzklar gibiseyrediyor ve gülüyorlar.Çokegleniyoruz.Îlginçdegilmi?"

Kirun Savagi'nin Istanbul'dabir festivalhavasiyarattigt anla- iliyor.

Cevdet Papa ve Selami Efendi'yeGöre Sömürü Düzeni îstanbul'dahalk bayram ediyorduama ülkenin dururnu hiç iç açici degildi.Hognutsuzluldar hünkânn kulagmakadar geliyorve Abdülmecitbundan büyük rahatsizhk duyuyordu..Gezilerde onu kucaklayaninsanlarm mutsuz olmalan hünkârm huzurunu ka- çinyordu. Hünkâr, dönemin tarihini yazmakla görevli Ahmet Cevdet Paça'yi bir gün mabeyne çagirtarak dügüncelerinisordu. Cevdet Pasa da zaten içini däkmek için firsatbeldiyordu.Söylededi: "Hünkâr hazretleri, zati devletlerine bütün samimiyetimle dügüncelerimiarz etmek saygisizhk olur diyeçekmiyordum. Ama mademki emrediyorsunuz, anlatayun: "Efendim, bihyorsunuxbizdehazinegelirlerininiki büyükkay- nagi vardir: açar ve rüsumat. (Ayar, zirai ürünlerden onda bir ora- mnda alman vergidir. Rüsumat da gümrük gelirleri.)Hazinenin bu gelirleritoplayacak teykilati yoktur. Onun için bunlaan top- lanmasimültezimlere biralahr. Bunlar devletmemuru degil,ken- di adlanna i; yapan, para kazanan adamlardir ve devletadma bu gelirleritoplarlar. "Devlet her bölgede gelirlerin toplanmasi için ihaleler açar, . yani arttirmalar düzenier. Mültezim dedigimizbu vurguncular her ilçede ve sancakta toplayacaklan vergiler için hazineyegötürü bir para vaat ederler. En yüksekparayi öneren de, vergi toplama imtiyazun ahr. Ama bu iyte büyük dolaplar döner. Mültezimler imtiyazlan almak için väkelaya bol rügvet verir, para yedirir,he- diyelerdagitirlar.Socra da sadrazamhazretlerininonayimahrlar. Sadrazamlara para yedirildigi de olur. "Diyelim ki mültezim Aydm vilayetinin ayanm rüpvetlerdagi- tarak ihale yoluylaaldi. Bu parayi nasil toplayacak? Mahsulü üre- ten çiftçiyi ezerek. Çiftçibazen onda bir yerineonda iki vergiöde- mek zorunda kahr.Mültezimler böylecepara toplar zengin olurlar. Kazandiklan paranin bir bölümünü vükelaya ve devletinileri ge- lenlerineyedirirler,onlann kesesinede altinlar akar. Peki, onlar bu altmlan ne yaparlar?Ïstanbul'dan1ücevher, egya,arsa ahrlar, köyk ve konakyaptmrlar.Altmlar esnafa gider,onlar da zengin olur. "Yabanci ülkelere mal ihraç edenlerden ya da digandan mal getirenlerden alinan vergilerin änemli bir bölümü de rüpvet yi- yenleredagitihr.Bu igleryolsuzluktur,soygunculuktur." "buna Abdülmecit bu aynntilari bilmiyordu. "Evet," dedi, 'sirkati mü'evvele' denir, yani bir tür hirsizhk." "Hünkâr hazretleri, RegitPaya ve takinn yolsuzlukladamü- cadele, maarifin ve medeniyetin ilerlemesine hizmetiçin içba- gina gelmiglerdi,ama öyle olmadi. Hepsi rügvet almaya bayladi. Aldiklan rügveti de sefahat yoluyla har vurup harman savurarak harcadilar.Haydan gelenhuya "ithalat gitti. ve ihracatm da dengesibozuldu.Memurlar ay bagm- da maaglarmialarnazoldular. Ama buna kargihkBogaziçi ve eg- lenceyerleri lebalebdoldu. Hazine iflas etti. Regit Papa bile 'Zati pahanebunu duyarsane buyurur?' diyetelaçadügtü.Fuat Papa da Fransa'dan almaya bu yüzden borç karar verdi. Durumu arz ede- bildim mi hünkânm?" Abdülmecit "Felaket!" "hirsizlar diye haykirdi, devletiele ge- çirmig, haberim yok." Hünkârm bilmedigi bir yey daha vardi, Hiristiyanlarm ko- runmasi için yabanci devletleretanman haklar Müslümanlar ile Hiristiyanlar arasmda yeni dengelerin oluçoasma yol açiyordu. Azinhklan koruyan Avrupa ülkeleri onlara ticaret kredileriaçtilar ülkede ve yeni bir zengin smifi oluptu. Ticaret Hiristiyanlann ve Yahudilerin eline geçti.Osmanh tarihinde böylecebunahmh bir dönem baylamigoluyordu. Islahat Fermam'nmilamadan sonrageligenolaylarhünkânn ka- fasmikanytirmigtt.Abdülmecit bu konulardaaydmlanmak istiyor- du.Ama sadrazammve nazirlarm digmdakimleredampabilirdi? Aklma pimdiyekadar hiçbirönemli göreve getirmedigi ama düpüncelerineçok deger verdigiSelamiEfendi geldi.Bir zaman- lar Paris elçiliginde çahymigolan Selami Efendi bilgili, görgü- zamanda lü, aym alçakgönüllü biriydi. Padigah onu zaman za- man Meclisi Vala toplantdanna çagiriyor ve karmasik konularda ona dügüncelerinisorayordu. Yine öyle yapmayakarar verdi ve Selami Efendfyi huzura çagirtti,islahat konulannda kendisinden ayrmtih bilgi isteyerek göylededi: "Bana hiçbir geybilmiyormuçumgibihariciyeigleri üzerinde ta bagtanbaylayarakbilgi ver. Ama igin öyle aynntilarma girme, umumi manzarayi anlat." "Emredersiniz hünkârun, dilimin döndügü kadar arz etmeye çahyayim. Malumu âliniz devletimizKarlofça Antlaymasi (1699) ile gerilemeyebayladi.Bu gidigeçare bulunmasi için de Selim Han ve sonra da muhterem pederiniz cennetmekân Mahmut Han bazi arayiglara girdiler. Ben bunu Islahat Dönemi'nin bas- zamanlar olan¯ langicisayiyorum. O padigahhazretlerineyakm 123 lar ve Avrupa'daki olaylan izleyen bazi aydmlarbu çökügünne- denlerini aragtirdilar. "ilk saptadiklan yeyqu oldu: Avrupahlar devletiyönetenleri hallen temsilcisi sayarlar. Güçlerinive yetkilerinihalktan aldik- lanm kabul ederler. Bizde ise padigahyetkilerini Allah'tan ahr. Padigahhk Allahvergisidir. Yaptudanndan dolayiancak ahirette Allah'a hesap verir. Adalet de Allah'm adaletidir. "Muhterem pederiniz Avrupa'ya özendi, mülkün kapdart- nygula- m Avrupa'ya açmaya çahyti. Onlardan ärnekler alatak mak istedi. Yeniçeri Ocagi'm kaldirdi,yeni bir ordu kurdu. Milli egitimde islahat yapti. Medreselere el sürmeden Avrupa'dakilere benzer okullar açti. Mühendishane'nin, Harbiye'nin,. Tibbiye'nin ve Muzikayi Hümayun'un temellerini atti. "Ne var ki bunlar biçimselyeniliklerdi,yöneticilerinzihniye- ti degiymiyordu.Onlar bütün yeniliklerekargi çiktilar. Padigah halkla dogrudan fliçki kuramadi. Hükümdar yetkilerini yine Allah'tan almaya devametti. Onun bu yetkilerihiç tartlyma ko- nusu olmadi." "Evet ama Selami Efendi, halktan hiç böyle bir istek gelme- di ki!" "Gelmedi diyemeyiz,mesela hünkâr yeniçerilerekarpi Eykin Teykilati'ni kurmayakalktt.Bu maksatla kazaakerleri,müftüleri, sa- daretkethüdasmi,defterdan,tophane naztrnu ve dahabirçoklanm islahat oldu? bir araya getirerek igini görligtü.Ama sonra ne Asiler Bogazlar MuhafiziAga Hüseyin Paga'yiöldürdüler, köykleriyagma ettiler 'Biz talime çikmak istemiyoruz,' diyeisyan çakardalar. "Sadrazam, 'Yeni talim sistemi hem geriata,hem de akla ve mantiga uygunder,' dediyse de asilere söz geçiremedi,gücünün mutlak oldugunu kabul ettiremedi. 'ayan' "Pederiniz tahta çiktigi zaman dedigimizeyalet bagkan- lan kendisine karpigelmedilerama isyanlar çikti. Hünkâr.az mi ugrayti bu asilerle? "SultanMahmut zihniyetleri degigtirmekiçin Avrupa'ya ög- renciler gönderdi. Posta teykilatru kurdu. Avrupa'dan örnek ala- rak bizde ilk gazeteyiçikardi. alamnda 4 "Iktisat devrim yapmaya kalkarakyabancikumagm- dan elbise yapilmasmiyasaketti. Yeni vergiler çikardi.Memurlarm kihšml degigtirdi,setre (ceket)ve pantolonu zoranlu kildi.Kavuk taguna zorunlulugunu kaldirdt,fesikabul etti. Ama tutucular 'gâvur pa- digahakaryikoydular.Kendisine padigah'dediler. "Pederinizin zamamnda Avrupa'da serbest ticaret yani liberal iktisat sistemiçok yaygmdr.IngilizAdam Smithde bunun öncülü- günüyapiyordu.Bizde de buna özenenler oldu. Ingiltereelçiligin- de bagkâtipolarak çahyan Unquhart admda bir adam Ingilizlerin bizdeki hammadde kaynaklarmdanyararlanmalari ve pazarlan- ulayabilmeleri için miza yazilaryazdi, Moniteur Ottoman gaze- tesi de bu yazilan yaymladi.Ceride-iHavadisi çikaran Churchill admda baçka bir Ingilizde o fikirleri savundu. Ïngilizce'denve Fransizca'dan kitaplar çevrildi. Bunlar Mektebi Mülkiye'de oku- tuldu. Pederinizin vefatmdan änce de Osmanh-Ingiltere Ticaret Antlagmast imzalandi." "Kötü bir geymiydi o antlagma?" "Ben arz edeyim, siz karar verin. Bu antlagmayla Ingilizlere bizde üretilen her çegitmah çok dügük bir vergiyle satin alma hakki tamndi. Ithalgümrügüdügürüldü. Bu haklar daha sonra- lan bagkaülkelere de tanmd1. Biz böylecebüyük ödünler vererek iktisadi bag1msizhgimiziyitirdikve açik pazar olduk." "Allah Allah." "Tanzimat Fermam'yla padigahm egemenlik hakkun suur- ladmiz. Can ve mal güvenliginiyasal düzenlemelerebagladunz. Din irk ve ayirum gözetmedenbütün vatandaylara egit haklar ta- ruyacagimzi ve yasalara aykm davranmayacagimziilan ettiniz. Son olarak çikardigimz Islahat Fermam'yla da, yerel yönetim- lerde ve cemaat meclislerinde halkintemsil edilmesini istediniz. Kinm Savagisonunda Avrupa ülkelerinin istekleri dogrultusunda kararlar almaya verdiniz. söz Avrupa'da içbayinda olanlar da za- bunlan ten istlyordu. Bizdeki tüccar talann da bu görüglereyat- landi. Yetkilerinizi bölügtünüz,bundan en.çok yabancilaryatar- lamyor.Görevegetirdiginizsadrazam ve nazirlar da liberalizmin destekçisioldular.Bizde sanayigeliçmemigoldugu için bu düzen Avrupahlarm yararina oldu. îleridernüstemlekeye dänüçmemiz- den korkarim." 125 Bunlart dinlerkenAbdülmecit büyük bir karamsarhgakapildt ve sözü daha fazlauzatmadt. Abdülmecit'in içinde bir buruklukvardi. Selami Efendi'yi dinledikten sonra içinde olugan duygulan ve dügünceleribirile- riyle paylagmak,onlann gözlemlerinive eleytirilerini dinlemekis- tiyordu. Ama bu konulan kimlerlekonuyabilirdi? Doktor Spitzer onu açik açik eleytirmez ama kendisinezaman zaman öneriler getirmektende çekinmezdi. Hünkâra Avrupa'daki siyasal geliymeler hakkmda bilgi verir ve okumasi için Fransizca kitaplar getirirdi. Ne yazikki Abdülmecit bu kitaplari okuyacak zaman bulamarmqti.Devlet iglerinden ve kadinlardan okumaya vakit kalunyordu. Mustafa Regit Paga'yla aralannda ilginç görüymelerolurdu. Kendisinden yirmi üç ya; büyük, deneyimlibir devletadann olan payayasaygisi vardi, ama ukalahklanna tahammül edemiyordu. Regit Paya kendisineingiltereve Fransa'daki siyasal olaylan anla- tir, kralhklann geçirdigibunahmlardansöz ederdi. Ama padipah son dönemde ona biraz küskündü, onunla konuymakhiç için- den gelmiyordu. Abdülmecit'in çevresindeki insanlann çogu ona kavuksallayan dalkavuklard1.Padipah ne derse,"Evet hünkânm, hakla âlinizvar," diyekendisinionaylarlardt.Onlardanhiçbir eleptiri gelmezdi. Bir zamanlar kendisineyol gösterensevgili annesi Bezmiâlem Sultan't geçenyil yitirmigti. Hünkâr haremdeki kadmlan dügündü. Hiçbiri kendisiyle tar- tiçabilecek düteyde degildi.Bütün bilgileridin dersleriyle,okuma yazmayla,ud ya da piyano çalmaylasuurh kalunyti.Dügünce ala- nmda birikimleriyoktu. Dünyanin ve ülkenin gidipiniizleyecek durumda degillerdi.Kafalari hep kulaktan dolma bilgilerledo- luydu. Dügüncelerine, içgüdüleri ve önsezileri yön veriyordu. Hünkâr, halasiEsma Sultan'1dügündü. Onu çok sayar ve se- verdi. Ailede büyük otoritesi olan sultan ona sik sik nasihatler ederdi. Kocasi Kaptam Derya ÇuhadarHüseyin Paya öldügu za- man yirmi beyyaymdaydi.Bir daha hiç evlenmedi. Abdülmecit ondan çok çekinirdi.Esma Sultanyegenininçapkmhgma hiç ses u6 çikarmaz, ama içkiye olan egilimini eleptirmekten hiç geri kal- mazdi. Ama Esma Sultan da, Abdülmecit tahta çiktiktan dokuz yil sonra, yetmigyagindaölmügtü.

Adile Sultan Yakolan arasmda geriyekim kahyordu? Kizkardeqi Adile Sultan. 1826'da, yani Abdülmecit'ten üç yil sonra dogan Adile Sultan'laçocukluklari birliktegeçmig,çok iyi anlaymiylardi. Adile Sultan dört yagindaykenannesini yitirmig,babasi onu Nevfidan Kadm'a teslim etmig,Adile Sultan'i o yetiytirmiyti. Adile Sultan çok duygulu bir lazdt, okumaya merakhydi. ha- remde ne bulduysa okudu, yiirler yazdi. Babasi öldügü zaman on üç yaçmdaydt.Abdülmecitonu bagrina basti, egitimineözen gösterdi. On dokuz yayinagelincede Tophane Mügiri Mehmet Ali Paga'yla evlendirdi. Adile Sultan'a her yandan hediyeleryag- di. Dügünû bir hafta sürdü. Hünkâr ona (bugünMimar Sinan ûniversitesi'ninbulundugu yerdeki) Negetabad Sarayi'ni verdi. Kocasmi da kaptam deryahga atadt. Evlendikten sonra Adile Sultan'm çevresi çok genigledi.Dört çocugu oldu, ama o dönemde çocuk hastahklarma çare buluna- nuyor ve çogu zaman çocuklar üç-dört yaymagelmeden ölüyor- du. Adile Sultanda bütün çocuklarmi yitirdi. Kendini hay1rigle- rine verdi. Zarif, güleryüzlü,tath dillibir kadm olan sultam yakmdan ta- myanlar göylederdi:"AdileSultandindar, hayirsever,nazik ve se- vimli bir kadindt. Konuklarma ve yanuida çahpaniara hep iltifat eder, tamire muhtaç olan fukara mekteplerini, yoksullarm evle- rini tamir ettirir, çocuklarim okula baglatir,gelinlik ktzlara çeyiz yaptmr, hastalarabaktirir,kurumuyçeymeleresu getirtir,yoksul- larm evlerine kuyukazdmr, herkesinyardunma kopardi." Negetabad. Istanbul'un en görkemli saraylarmdan biriydi. Sultanmhizmetindesayisiz görevliçahqiyordu.Baghcalari punlar- de kethüda, imam, ikinci imam, müezzin, katip, vekilharç, mas- raf katibi, kaytkçilar,saraybekçileri,arabacilar, kömürcübaqive yardimcisi,kandilcibagive ikinci kandilci,ahçibayi, ahça yamak- lari, kapicilar, hekimbaqi,harem çäpçüsü, mutfak çöpçüsû, ay- vaz, bahçivanbayive yardimcuari, saatçibayi,odun yaric11ar,su taglyanlar, tatnirciler, çilingir, terziler... Adile Sultan ve Damat Mehmet Ali Papa bir tek sarayla yeti- necek degillerdi,Kuruçeyme'debir sahilhane, Silahtaraga'dabir köykve Koçuyola'nda baykabir köykedindiler. Koguyola'ndaki bu köyksonradan prevantoryum ve ögretmenevi oldu. Adile Sultan agir kumaglardandört etekli entari, ayagma pa- buç giyer,beline çaldan kuyakbaglar,bu entarinin üzerine de sal- ta denen bol kolluceket, bayinafesgibibir yeygeçirir,fesinçevre- sine oyah bir yemeni sarar, üzerine zümrüt bir igne takardi. Bayka takt kullanmardt. Adile Sultan evlendikten sonra da kardepiyleolan dostlugunu hiç aksatmadi. Gençlikyillarmdansonra aralarinda ya; farkikal- manug gibiydi. Sirasi geldigizaman agabeyini eleptirmekten çe- kinmezdi. Kmm Savagi'nmsona erdigi günlerdeAbdühnecitiçinde duy- dugu buruktugu kardepiylepaylaymakistedi. Onu saraya çagirt- ti ve sevgiyle kucakladiktansonra, "Adilecigim," diye söze baçIa- "son di, aylardakigeligmeleriizledigini samyorum. Mehmet Ali Paya bunlart günü gününe sana anlatmiytir. Hem çok üzüntü- lü, hem de sevinçligünler yaçadik.Rus çaribüyük bir yenilgiye ugradi. Ordumuz ingilizve Fransizlarm gayretiyleRuslara mu- azzam bir darbe vurdu. Artik kolaykolaybunun altmdan kalka- mazlar. istanbul'agör dikmiplerdi,belalarun buldular. Ama on binlerceinsammiz öldü, onlarin acisi içime igledi. "Islahat Fermaru'm çakardim,Frenkler bunu çok iyi kargila- di. Simdikendi kendime düpünüyorum,acaba benim de islahata ihtiyacun var nn? Dogru mu yaptim? Hatalarun oldu mu, oluyor mu bilmiyorum. Kimse bunu bana söylemiyor. Sen akh baymda bir kadinsm.Avrupa'da ve bizdeolam biteni izlersin, hem de akh seliminvardir, her geyiiyi degerlendirirsin.Bu itibarla görügleri- ni ögreumek isterim. Dügündüklerini açakaçaksöyle." Adile Sultançok heyecanlanrmyti,agabeyinden böylebir yak- layimbeklemiyordu. "Sevgiliagabeyim, hünkârim efendim," diye söze bagladi. US "Dügüncelerimi ögrenmek istemen benim için ne büyük mutlu- luk, beni çok sevindirdin. Anlatayun: Tahta çaktigm zaman sana hayrandim, ama senin davramplanmdegerlendirecekyaytadegil- dim. ilkbaglardabocaladigimögrendim. Hüsrev Paya'yi sadra- zamhga sen getirmemiysin.Devleti, babannn dönemindenkal- ma vezirler, papalaryönetti.Ama sen tahta çiktiktanalti yil sonra Regit Paga'yi sadrazamyaptm, durum degigti,devletesen hâkim oldun. Buna çok sevindim. "Regit Papa Avrapa'yi iyi taniyordu, ama îngiltereyanhstydi. Sen uzun zaman onun tesiri altinda kaldm.Socra Fuat ve Ali pa- çalariönemli görevleregetirdin,onlar da Fransiz yanhsiydi.Sen onlara uydun, kendi kipiliginiortaya koyamadm.Kmm Savagi'na da onlar karar verdi, ne dedilerseyaptm.lyimi oldu, kötü mü, bi- lemem ama sana kalsa savaya girmezdik,Ruslarla anlayma yolla- rim arardm." "Ïyiki aramamigim, o zaman Ruslar Îstanbul'agirer, bir da- ha çikmazlardi." "Orasi dogru, ama sen bunlari degerlendirebilecekdurumda degildin." "Neden öyle diyorsun?" "Bak agabey, senin her zaman özgür iradenle kararlar aldigi- m sannuyorum. Kendini içkiye verdin. Sabah baghyorsuniçme- ye, akpama kadar durmuyorsun. Haremdeki kadmlardan da bir türlü baç alamiyorsun. Çocuklarminsayisi kirka yaklayti,adlari- rn bile bilmiyorsun.Onlann egitimiyle ugragmiyorsun. Yarm on- lar tahta çiktiklan zaman hangi kafayla devletiyönetecekler, hiç dügündünmü? "Saray kadmlannm masraflarmi losabildin mi? Devlet bati- yor, durmadan gâvurlardanborç ahyorsun. Bu paralar nasil öde- necek, dügünüyor musun? Maliyeye yann onlar el koyacaklar, devletiâliyeiflasedecek. "Agabey sen hastasin,bak yüzün glinden güne soluyor, zaylf- hyorsun, ata binecek gücün kalmad1.Kendini düpünmüyorsan atalarmm sana emanet ettigi devletidügün. Bäyle yapmayahak- lan yok." "Yeter Adile, seni daha fazladinleyemeyecegim.Bu Mehmet Ali Paça denen adam seni zehirleiniç!" Adile Sultan'm götleri dolmuç,yüzü bembeyazolmuy, hiçlo- riklar bogazmadügümlenmiyti.Hiç säz säylemedenayaga kalkti, "çok bir süre önüne bakti, sonra, "Agabeysana actyorum," dedi, yaztk. Senine kadar çok sevdigimibilemezsin.Sen sordun, ben de söyledim. Keykehiç agzimi açmasaydmt" Abdülmecit yaghgözlerlekardeçinikucakladi,ayrildilar. -

A 9 130 gy . Kölelik

Abdülmecit tahta çaktigindanberi yerinden yurdundan edil- mig insanlarin saraylardave konaklardaköle olarak çahymalari- m hoykargilanuyorama bu düzenin nasil degigtirileceginide bil- miyordu. Padiçah 1846 yihnm sonlannda bir gün Tanzimat Fermam gereginceyapilmastgerekenreformlan görüpmeküzere toplanan Meclisi Vala toplantisma katildi.Sadrazam,yeyhülislam, serasker ve nazirlar hünkârm o gün bu toplantiya ne maksatla katildigi- ni merak ediyorlardi. Padigah artik 23 yaqindaydi,devletiglerinin dipindakalmakistemiyor ve duruma elkoymayaçaligiyordu. O gün toplantiya geliyininasil nedeni, esir ticaretinin yasak- lanmasikonusunda alacagi bir karan devletinüst düzeyyönetici- lerine duyurmakti. Hünkâr bu konuda bir ferman çikarmasmm geregine inannugt1. Çünküo tarihten yaldagikbir y11önce sad- razamhga getirdigiMustafa Regit Paça bir süredir kendisine esir ticaretinin yasaklanmasiiçin ingifteree1çisinin bagvttrularmdan söz ediyor ve bu yoldabazikararlar ahnmasuu öneriyordu. Abdülmecit ilk baylardabu konuyu biraz yadirgadt. Bu çok güç bir iyti. Devlet esir ticaretini nasil yasaklard1?Bütün saraylar çeyitliyerlerdengetirilmi; cariyelerle, haremagalanylave köleler- le dolu degilmiydi? Orduda köleliktenyetigmigaz nu kumandan vardi. Padigahlann anneleri de saraya esir olarak getirilmigcari- yeler degil miydi? Esir ticareti yasak edilecek olursa bu insanlar ne olacakti? Diyelim ki köle ve cariye ticaretini yasak ettiniz, saraydaki ca- riyelerin ve haremagalannm durumu ne olacakti? Abdülmecit bunlara bir çare dügünemiyordu.Regit Papa ise Îngilizlerdenge- iligkilerine verecegi¯ len bu istekleri geri çevirmenin dostluk zarar 131 ni belirtiyordu.Hünkâra, Avrupa'da ve Amerika'da kälelerindu- rumlanmn çokkötü olduguna belirterek göylededi: "Hünkâr hazretleri, her geydenönce zati devletlerinegunla- zencilerin n arz etmek isterim. Afrika ülkelerinden kaçmlan sö- çahy- mürgelerde ve özellikle Amerika'da acikh partlar altmda tirilmasi yüzyddan beri Avrupa'da buyük gergiolikyaratruptir. Geçenylizyildaaydmlanma döneminde Fransa'da Montesquieu, Diderot, Voltaireve Rousseaugibi dügünurlerköleligekaryibay- rak açtúar. On altmci yüzyildan on dokuzuncu yüzyila kadar Afrika'dan Amerika'ya en ilkel koyallaraltinda on iki milyon zen- ci gönderilmigve bunlar içkence altmda çahytirilmigtir.1783'te ingiltere'deköleligin kaldinlmasi için parlamentoya bagvurular olmuy ama sonuç ahnamamiq. "1788'de Büyük Fransiz Devrimi'nden bir yll änce Fransa'da Zenci Dostlan Dernegi kuruldu. Mirabeau, La Fayette,Sieyesve Condorcet gibi yazarlarbu dernege üye oldular ama kölelikya- saklanamadi. "Sonunda Subat1794'te Konvansiyon Meclisi,Robespierre'in girigimiyleköleliginbütün sömürgelerde yasaldandigimilan etti. Ama ondan sekiz yil sonra NapolyonBonaparte bu yasagikaldir- adasmdaki di ve kölelikFransa'da yenidenyasallayttHaiti genç- ler Napolyon'a bagkaldirdilar,ama isyancilarm lideri Toussaint Louverture yakalandi, Fransa'ya getirildi, zindanda äldü. Öldü oldugunu ama Napolyon'un da ne kadar zenci düymani bütün dünya ögrenmig oldu." "Ya, bunlan hiç duymamiytun.Peki ingiltere'dede durum ay- m mi?" "Evet hûnkânm,îngilizler1807'de köleligiyasakladilar. Fran- sa'da da köle ticareti 1827'de yasaklandi, ama zenciler yine kö- le olarak çahytinldilar. Lamartine, Ledru-Rollin, Tocqueville, Montalembert gibi dügünürlerinöncülügüyle köleligekarsi savay açilmig ve derneklerkurulmuytu.Bütün aydmlar kölelerinözgär- lüge kavuyturulmasmiistiyorlardi. Sömürgelerdeyaklayikiki yüz elli bin köle vardi." "Allah AUah,hiç bunlari bana anlatan olmam19ti." 132 "Evet hünkânm, ben de bunlarin bilginizesunulmadigam tah- min ediyordunt Efendim, Ingiltere'dede parlamento 1833'te kö- leligiyasaldadi.Bendeniz o tarihlerde Londra'da bulunuyordum, tartigmalara yakindan çahit oldum. "Ingiltereköleliginyasaldanmastrubir süre sonra digpolitika konusu yaparak bizden de bazi isteklerde bulundu. Zati devlet- leri tahta henüz yeni çikmigtimz, bu istekler size duyuralmarug olabilir. Ben kisaca anlatmaya çahyayim. O yillarda Uluslararasi Kölelik KargitlariDernegi kurulmuçtu ve dernek bütün dünya- da köleliginkaldirilmasiiçin hükümeti silostiriyordu.Bu baslo- Iarm sonunda Hariciye Nazm Palmerston 1840'ta Istanbul'daki Ïngiltereelçisine bir talimat göndererekköle ticaretinin yasaklan- masl için girigimlerdebulunmasim istemig. "Hünkânm, sizegunuarz etmek isterim, Köle Karyttlan Derne- gi'ningerçekteistedigi peyyahuzköleticaretinin degil,bütün köle- liginyasakedilmesi ve hepsininözgürlüge kavugturulmasiydi." "Ne yani, bizden de bütün cariyeleri, haremagalarimve köle- leri azat etmemizi mi isteyecekler?" "Dernek yöneticileriningerçekmaksatlan buydu ama îngiltere Hariciye nazin bunun bizdeçok ters tepkilere yol açacagnu düpü- nerek bütün bu istekleri bizeyansitmamig,sadeceköleticaretinin yasak edilmesini istemekle yetinmig." "lyi ki öyle yapmig, biz onlarm içiplerine kançayor muyuz? Onlara Afrika'dan, Hindistan'dan çekilin diyor muyuz? Onlar da bizim iglerimize burunlanni sokmasmlar." "Evet hünkânm,onlar bizi anlayamazlar. Bizde cariyelerinve kölelerin durumu sämürgelerdeki kölelerin durumuna hiç ben- zer mi? Bizde.köleler arasmda vezirlige yäkselmig olanIar yok mu? Mesela Koca Hüsrev Paga, ÏshakPapa, Gedik Ahmet Paga, CezayirliHasan Papa, Damat Mahmut Celalettin Papa, hepsi dev- girmedir.Cariyeler de bazen kadmefendi, bazen de vezir kansi olmuglardtr.Yani bizde esirlerin situf degigtirmeleriiçin kapilar açik tutulmuytur." Abdülmecit Regit Paya'mn dügünceleriniögrendikten sonra yeyhülislamihuzuruna çagirtti.Ona da bu konudaki düpüncele- rini sordu. O da yöyle dedi: eski "GerekIslamiyet'te,gerekOsmanhlardaköleliginçok bir 133 geçmigivardir. Islamiyet'tenönce Arap dünyasinda,cahiliye dö- neminde kölelikçokgeliymigti.Araplar kölelereçok acimasiz dav- ramyorlardi. Islamiyet'tensonra da durum pek degigmedi.Arap kabileleriarasmda yapilan savaglardaele geçirilenesirler eger fid- yeyinecat yani kurtuluyakçesi ödeyemezlerse köleoluyorlardi. "Islamiyetkölelerin durumunu ele alarak köle ve cariyelere iyilik ve güzellikledavramlmasmi,onlara kötü davranmaktanka- çinilmasim önerdi. Öteyandan kölelerinnzklannm yani yiyecek ve içeceklerinin tam olarak verilmesini istedi. Hatta peygamber, hadislerdekölelere 'kulum, cariyem' diye seslenilmesini de kina- dx.Ama köleler efendilerinin mah olarak kabul edilmig ve onla- ra hiçbir hak tamnmamigti. Kölelerin bütün kazançlari da efen- dilerinin sayildi. "Kadm köleler efendilerinin mah sayildiklariiçin efendileri onlari dilediklerigibi nikâhsiz olarak kullandilar.Erkek köleler ise ancak efendilerinin izniyle evlenebildiler. Baykasiylaevlenen cariyenin çocuklan da köle olarak efendinin mah saylldi.Ama efendi dilerse kölesini azat edebiliyordu. "Devleti âliyenin geligmedönemlerinde Osmanhlar Bizans- hlarla,Yunanklarla, Bulgarlarla,Sirplarla,Hirvatlarla,Macarlarla yapilan savaglardaçok sayida esir aldilar. "Arap esir tüccarlari da Sudan'dan ve Habeyistan'dankaçir- dildarierkek çocuklan geneldeMisir'da hadim ettirdikten sonra Ístanbul'agetirdiler,saraya ve papalarasattilar. "Padipahlarilk baylardaTürk lazlariylaya da komyukavim- lerin kizlanylaevleniyorlardi. Sonra cariyelerle evlenmeye bayla- dilar.Çerkez,Abazave Gürcü kizlan çok aramr oldu. Hünkârlar geneldekadinefendilerive ikballeri cariyelerdenseçtiler. "Savaëlardaele geçirilenesirlerin birçogu acemi teykilatma ah- narak orduya sokuluyor,bir bölümüsarayhizmetindekullamh- yor, bir bölümü de esir pazarlaanda satdtyordu.O dönemde yü- rürlükte olan kurallara göre esirlerin beytebiripadipahmsarayi- na gönderiliyor,ätekiler devlet büyükleri arasmda paylayihyor- du. Büyäk savaglarm olmadigi dönemlerde de simrlardaki kale- lerde bekleyenyeniçerilerzaman zaman kompu ülkelere akolar oralardan 134 yaparak topladildan ganimetlerinyam sira çok sayida loz ve oglan kaçinyor ve bunlan Ïstanbul'dakiesir pazarlannda satlyordu." "Nebüyük insafsizhk!" "Hünkârim, bunlarin yani sira komqu devletlerde birbirleri- ne köle ve cariye hediye ediyordu. Hediye yoluylaalman bu kö- 1elerya saraylarda ve konaklarda kullamhyorya da pazara çika- nhyordu. "îstanbul'a getirilenköle ve cariyeler genellildeKarkaslardan, Irak, Suriye,Libya, Tunus, Cezayir,Fas, Sudan ve Habeyistan'dan getiriliyordu.Bunlarm yani sira Balkanlar'dan, Yunanistan'dan, Sirbistan'dan,Bosna'dan, Hirvatistan'dan, Ukrayna'dan,Eflakve Bogdan'dan, Macaristan'dan ve Arnavutluk'tan da esir getirtili- yordu. "Esir satiplanumdenetime ahnmasi için 1609'da çikanlan bir emirle Nuruosmaniye Camisiyakolannda, Tavukpazan denilen yerde üç yüz odah bir esir haniyaptinldi. Bu pazarm yeyhinive yöneticisinisarayseçiyordu.AvciSultanMehmet zamanmda ala- turka musikinin ünlü bestecisiBuhurizadeItri Efendide, esirpa- zan kethüdahginaatandi. "Varhkh kimselerpazardan cariyeleri ahp yetiytiriyor,yete- nekli olanlarma saz ve raks ögretiyorlardi.Bazilanni kendi hiz- metlerinde kullamyorlar,bazilanmda büyudükleri zarnan sati- yorlardi. Satm aldigt cariyeyleevlenenlerin sayisi da az degildi. Hatta onlardan biri,'Esir sahibiolan adam, esirine esir olur,' de- migti." Hünkâr yeyhülislamm anlattiklanrun birçogunu biliyordu ama sözünü kesmedenkendisittidikkattedinledive tepekkür etti. Abdülmecit ondan sonra da babasmin eçlerinden, Abdülaziz Efendi'nin armesi Pertevniyal Kadmefendinin görügleriniögren- mek istedi. PertevniyalKadmefendi Çerkezkäkenli, açik fikirli, olgun bir kadmdi.Kendisine kölelik hakkmdakidügüncelerini sordu. O da çäylededi: "Aa, sana ne söyleyeyim, biz kadmlarhepimizburaya esir ola- rak getirilmedikmi? Kimimiz Kafkasya'dan, kimimizRumeli'den, kimimiz Arabistan'dan... Her birimizin anadili vardi, ama bura- da birbirimizlekaynaptik,aym dili konuquyoruz.Bir aile olduk' 135 kendi ailelerimizi unuttuk. Yurdumuzda kalsaydikbelki de pe- riçan olurduk. Bu sarayi, bu ihtiçami, bu rahati nerede bulur- duk? Haremdeki cariyeleri yarm azat etsen hiçbiri puradangura- ya gitmez.Nereyegidecekler?Sokaldara dökülür,periyanolurlar. O gâvurlarne söylerlersesöylesinler, biz halimizdenmemnunuz. Sen onlan dialeme. Haremini dagitmayakalkma,herkesten bed- - dua ahrsm. Sakm, sakm ha!" Abdülmecit haremdeki en genç ikballerden Nesrin ve Navek- misal'in bu konudane dügündüklerinimerak etti. IRisinibirlikte dairesine çagirtarak yöylededi: "Bakm hanunlar, son zamanlarda îngilizlerbize esir satiëlari- m yasak edin, esirlerinizi de azat edin, diye haber gönderiyorlar. Sizde esirlikten geldiniz.Söyleyinbakahm, sizleriazat etsem sa- ray boyahr mi?" Nesrinhemen sözegirdi: "Hünkânm, bu ne demekoluyor! Hiçbirimiz quradan qura- ya gitmeyiz.Dogru, biz esirliktengelmeyiz.Biziçocukken kaçi- np pazarda satmiglar.lyiki de esir olmuçum, yoksa nereden bu saraya gelecektim.Hünkâr hazretlerinirüyamda bile göremez- dim.Bana bir çocuk dogurttunuz,bu ne büyüknimet. Ziyaettin Efendibelkibir gün tahta çikar,ben de valide sultanolurum. Beni kaçinp satmasalardi köyümdesürünecektim." "Peki, Navekmisal,sen ne dügünüyorsun?" "Hünkânm, ben de quradan qurayagitmem. Ama anami ba- barn hiçunutamadim. Yoksullukyuzünden beni satmiëlar,on- lan hiç affetmiyorum.Talihimvarmig, kader beni buraya sürük- lemig.Çocuklugumdaçok aci çektim, esirlik banaçok güç geldi, ama sonra yüzümü güldürdünüz hünkânm. "Simdihepimizi azat etsenizne olur diye dügünüyorum.Bazi cariyelererkek hasreti çekiyorlar,haremagalan baglarmdaolma- sabelkibirbirlerine saldmrlar. 1çlerindeharemagalarmabile bay- ka gözlebakanlar oluyor. "Bazen hep birlikte Göksu'daki mesire yerine gidiyoruz. Erkekler gözlerinibizden aymmyorlar. Biliyorum, bazi cariyeler haremagalannm ellerinden kurtulsalar hemen o erkeklere kaça- 136 caklar. Ama kaçip da ne yapacaklar?Ertesi günü yakay1ele verdi- ler mi, türlü içkence gärärler. Eu yüzden baglarmikaldiriphiçbir erkege bakamtyorlar. "Bazi cariyeler çirkinyaratilnuplar.Onlarin hiç yüzüne bakan yok Kaderlerine küsüpçile dolduruyorlar. Onlan çarakçikarsa- mz belki mutsuz olurlar." "Azat ettiklerimiz de olmuyor mu?" "Evet, bazilarmi sevdiginiz paçalara veriyorsunuz. Saraydan aynhp konaklara yerlepiyorlar.Sonra ne oluyor, bilemiyoruz.iki yll önce bir arkadagimiz çirak çakti, aranuzdan ayrildi. Bizleri de unutrnadi, zaman zaman ziyaretimize geldi,görügtük.Bayma ge- lenlerianlatti. Büyük bir hayalkirikhginaugranny. Payanm bagka kadmlan varmig, arkadaymuzinhiç yüzüne bakmamig.'Ah nerde benim eski günlerim,' diye aglayip duruyor." "Peki Navekmisal, ne tavsiyeedersin? 'Cariyeleri,haremagala- nm azat edersen periçanolurlar,' mi demek istiyorsun?" "Hünkânm, olan olmuybir kez. Bundan sonra ne yapmah, ona bakmah. Sizin önce esir pazarlarirn kaldirmamz yararh ol- maz mi? Çocuklansatmasmlar.Çoculdankaçiranlanve satanla- cezalandirmamz n iyi olur. Ailelerinkendi çocuklanm satiçaçi- karmamalan için de onlara daha iyi yaçamkopullan saglayamaz mismiz?" "Evetama çocuklanbagkaülkelerden kaçinp getiriyorlar.Biz onlan önleyemeyiz ki." "Kaçirmalanm önleyemezsiniz ama satiplarmi önleyebilirsi- niz. Esir tüccarlan da mügteri bulamadiklaniçin çocuklan ka- çirmazlar." Abdülmecit bu konuda haremagalanmn da dügünceleriniög- renmek istedi. Kizlaragasuuçagirarakkölelikhakkmda ne düêün- dügunü sordu. Kizlaragasiiçini däkmekiçin iyi bir firsatbulmuy- tu, yöylededi: "Hûnkâr hazretleri,siz de iyi bilirsiniz, zencileri azat etseniz hiçbirisaraydan aynlmaz. Bu hayati bir daha nerede bulacaklar. Konaklardaki, käyklerdekiharemagalartda yerlerindenayrilmaz- lar. Mutlu mudurlar? Asla, bu duruma geldiktensonra nasil mut- lu olurlar. Kaderlerine boyun egmiplerdir. Ne acilar çektiklerini kimse bilmez. 137 "Beni, alti yaqindayken Sudan'daki köyümden kaçirdilar. Kaçiranlar da bizim gibi zencilerdi. Bir daha ne käyümü gõrdüm, ne de anami babami. Bizi at sirtmda Misir'a götürdüler,bir kale- ye kapattilar,orada hadim ettiler.Yirmi çocuktuk, yedisibu aci- ya dayanamadi. lyileytiktensonra bizi esir tüccarlarma sattilar. Oradan oraya sürüklendik. Sonunda bizi istanbul'dakiesir pa- zarma.getirdiler. Talihim varmig, muhterem pederinizin adam- laribeni satm ahp saraya getirdiler.Rahata kavuytumve bu mev- kiye ulagtim. "Ama mutlu muyum? Rahatimne kadar yerinde olursa olsun, mutlu oldugumu söyleyemem.Erkeklik gücümüzü aldilar. Erkely ile kadm arasmda garipyaratiklarolduk. Bagiglaym,bazi harema- galarikadmlardan hoylaniyorama ellerinden ne gelir?Cariyeler onlarla egleniyor, onlar da kaderlerineküfrediyorlar. "Bu durumageldikten sonra biz ne ige yarariz? Hürriyet bi- zim nemize? Köleligi yasaklasamznereye gideriz?Ne i; yapariz? Bizimkisitam bir periçanhk.Esir satiplarunyasak ederseniz ile- riye yarari olur. Köleleri satamayacaklarmibilen haydutlar ço- cuk kaçirmaktan vazgeçerler. Çocuklarda kendi yurtlarmda ka- hr, yoksulluk içinde de olsa mutlu olurlar. Ailelerinden kop- maz, erkekliklerini yitirmezler. Benim arz edeceklerim bunlar hünkâram." Kimilerini bilse de, bu sözler Abdülmecit'in içini sizlatti. Sözünükesmedendinledi onu. Kizlaragasunüzmemek için soru sormadi. Daha sonra hekimbagnuhuzuraçagirtarakona hadim- hk hakkmdadügüncelerinisordu. Hekimbagi insanlari hadim etmenin ne kadar vahyi bir iy ol- dugunu belirttikten sonra pöylededi: "Hünkârim, üç türlü hadunhk vardir. Birincisinde zavalh ço- cuklarm hem cinsel organlarmi keserler,hem de hayalarmi.Bu, çok kanh bir operasyondur. Çocuklarmçogu buna dayanamaz, sag çikan az olur. "Îkincioperasyonda çocuklarm yalmzcinsel orgammkeserler ama hayalanna dokunmazlar. Hadun edilenlerin içlerinde yine cinsellik arzusu vardir, ama ellerinden hiçbir yeygelmez. 138 "Üçüncüoperasyonda çocugun yalmzhayalan kesilir.Saray- dakiharemagalangenelliklebäylehadim edilmigtir. "Bu operasyon çocuklar üzerinde korkunç etkileryaratir.Hele çocuk ergenlikten sonra hadun edilmiyse durumu daha feciolur, apagihk duygusuna kapihr, huysuz, aksi, sinirli, kinci, bazen de zalim ve küstah olur. "Bazilarinm belleklerizay1flar,seslerikadm sesini andinr, ka- dms1davramplanolur. îçlerindenzarif ve laritkan olanlar da çi- kar. îçkidenhoylanmazlar,zenci havalan çahmnca kendi ülkele- rinin oyunlanm oynamaya baythrlar. "Güçleriolmadigi haldekadiolan sever, kiskamrve evlenmeye kalkarlar.Onlardan hoylanan kadmlara da çok rastladim. Erkek yoklugu içinde genç ve yakipikhharemagalariylabirlikte olmak- tan zevk ahyorlardi. "Eskiden bizdeak agalar,yanibeyazhadimlarda vardi. Onlarda renci haremagalarmdanpek hoglanmazlardi.Sevketluhünkânm, bir müddet önce banasaraydanbiribu konuda bir mektup ilet- miyti.Mektupta yöyleyeyleryazihydi:'Bu kara kâfirlerin içinde iki cariyeye birdenâqikolanlararastladim. Ne kazaniyorlarsaon- lara yediriyorlar. Firsat buldukça gizli gizlisevigiyorlar.-Bume- lunlarbazengenççocuklarada düçkünoluyorlar. Saraydanaynl- diktan sonra sevdigicariyeyle evlenenleribilebiliyorum.' "Bana bu mektubu yazan da acimasiz bir haremagasiydi.Öte- kilerini hiç sevmezdi.Kendisine acidim. "Hünkârun, haremagalanmkurtaramayiz ama insanlann bundansonra hadimedilmeleriniönlemek için elimizdengeleni yapmahy1z.Bu faciayiönlemek insanhk borcudur." Abdülmecit hekimbagnudinlediktensonra Tavukpazan'ndaki Esirciler Ham kethüdasunsarayaçagirtti.O dapunlan söyledi: "Sevketluhünkârun, biliyorsunuz,Esirciler Ham'mn iki yüz yilhkbir geçoiqi var. Esircilerkölelerioraya getirip odalata yer- leytirirler,sonra da satiça çikanrlar. Biz orada bu zavalh insan- ciklann saghgiyla ilgileniriz. Bazilarma hiç mügteri çikmaz.Haf- talarca han köpeleriridesürünürler. Gerekenyardimi yapamiyo- ruz. Onlarin bogazmdanesir tüccan sorumlu oluyor. Biz satiglar- dan hisseahyoruz, o parayi da saghk iglerine harciyoruz. "Hünkânm, müsaade buyurursaniz qunu arz etmek isterim' 139 Ham yiktirirsanizbunun bana zaran olmaz. Ben emir kuluyum. Zati pahanenin hizmetindeyim.Ama oradaki esir tüccarlan esir- leri baykapazarlarda denetim digmdasatarlar. Onlarla nasil bag edeceksiniz? "Bir de akhma pu geliyor,bu tüccarlar kadiyabagvurarakdev- leti âliyeyi dava edebilir, iki yliz yllhk yerlerinden ve iglerinden edildikleri için tazminat isteyebilirler. Bunlan göz önünde tuta- cagmiza inamyorum." Hünkâr böylece, güvendigi bütün insanlann dügüncelerini ägrenmig oluyordu. Karanm verdi, Esitciler Ham'm yiktiracakti. Meclisi Vala toplantisma, o gün iyte bu maksatla gelmigti.Üyeler onun kararma kary1koyamadilar ve ertesi gün hanm yilamma baylandi.Aym yilOsküdar'dakiesir pazan da kaldialdt. Ama ne oldu?Esirciler lasabirsüre sonraFatih'te,Üsküdar'da, Tophane'de, Trabzon'da ve Samsun'da yeni esir pazarlari açti- lar. Satiplargüya gizlioluyordu ama bu pazarlan bilmeyenyok- tu. Tophane'de KarabayMahallesi'ndekikadm pazan da kisa za- manda büyäk bir ün kazandi. Çerkezkizlan orada satiça çtka- nidi. Köle ticareti yasaklanmiytiama Basra Körfezi'nde ve Kizil- deniz'degemiler yine köle tagiyordu. Habeyistanve Eritre'den kaçinlançocuklarhadim edildikten sonra gemilerleOsmanh li- manlanna gönderiliyordu. Ingilizlerbu durumu önlemek için Osmanhlardan izin alarak esir gemilerinidurdurup denetleme- yebagladilar.Elegeçirilençocuklangemininilkugradigilimanda serbestbiraktilar.Ama neye yarar?Kimseonlarm nerelerden top- landigmibihniyordu.ûstelikhadim edilmiçlerdi. Esircilerin elin- den kurtulan çocuklar büsbütünperiçan oldu. Ingilitleröte yandan Trablus'tan yapilan esir ticaretinin ya- saklanmasi için de Osmanh Devleti'ni silaytinyordu. Çünküo günlerde Fizan Çölü'udebir devekervammn yok oldugu haberi bütün Avrupa ülkelerini sarsm14ti. Bingazi'deki ingilterekonsoloslugununraporuna göre Daho- mey'in güneyindeOuidah kasabasmdanyola çikan bin esirlik bir devekervanitam beyayda Nijerya'yi,Nijer'i ve Sahra'yigeçerek 14o Fizan Çölü'neulaymigve orada kum firtmasmayakalanarakpe- riçan olmuytu. Haberlere göre çöldesusuzkalan zenci kölelerde- veleri keserekkanlaruu içtikten sonra kizgm günepinaltmda can vermiplerdi. IngiltereHariciyenaziri bu haber üzerine Istanbul'dakielçiye bir yazi göndererek Osmanh Hükümeti'nin bu gibi insanhk digi olaylara karyiönlem almasim istedi. Ouidah, Dahomey'in güneyinde Gine Körfezi üzerinde es- ki bir köle ticareti merkeziydi..Oradaki Abomey Kralligi'mnge- liri köle ticaretindendi. Krallarm hepsi sömürgecilerle ipbirligi yaparak Afrika tarihinde kanh izler birakmig zalimlerdi. Kölelik 1815'te yasak edilince denizden yapilan esir tapimacihgi önlen- mig, Abomey krallari da köleleri kara yoluyla dipariyayollama- ya baglam1plardi. lytebu yollarLibya'dan, yani Osmanhtopraklarmdangeçiyor- du. Ouidah'tan yola çikan kervanlarabazen Nijerya'run Bornu yöresindentoplanan esirlerdekatihyorve hepsi develerinpeyin- deyayaolarakçölü geçiyordu;Bu esirlerinlozgmkumlar üzerin- deyürümekten ayaklari giyiyor,çathyorve birçoguyollarda ölü- yordu. Du durum istanbul'abildirilinceSadrazamRegitPapa 4 Kasun 1847'de Trabzon ValisiMehmet RagipPaya'ya bir tamim gönde- rerek punu bildirdi: "Seriatköle bulundurmayaizin vermigtir, ama bizimonlara bir baba yefkatiyledavranmannzi emreder. Allah kölelere kötü davranmamiziyasaklanuptir.Kölelerekötü davrananlarinsanhk hakkunkaybederler.Bunu önlemek zatiâlinizin vazifesidir. Sizbu tüccarlari makammiza çagirarakkölelerebir daha kötü davrana- cak olurlarsa ceza göreceklerinianlatm. Emirlerinize kargigelen- leri adalete teslim edin." Vali bu tamimi derhal Fizan ve Bingazi kaymakamlarma duyurdu. Ama neye yarar, köle ticareti önlenemedi. Fizan Çö- lü'ndeki olaydan iki yil sonra da Nijerya'nm kuzeyindeki Bor- nu'dan Bingazi'ye gitmekteolan bir esir kervamnda bulunan bin altr yüz zencinin susuzluktan äldügû bildirildi. istanbul'dakiyetkililereskiden bu tür yasaklara "it kulakasmaya- rak, ürür, kervanyürür," diyorlardi.Ama artik kervanyürüye- 141 miyor, çällerde kavrulup kahyordu. Kafkasya'da da esir ticareti bir türlü önlenemiyordu. Çünkü Osmanldar Kafkasya'dangelengüzellazlardan bir türlü vazgeç- mek istemiyorlardi. 1856'da K1rim Savagi çikmca ingilizve Fransiz donanmalan Karadeniz'e egemen oldular. O yillarakadar Kafkasya'dan kaçi- nlan esirlerin Karadeniz'de taymmasuu Rus donanmasiönlüyor- du. Ama Kinm Savagtsonunda Rus donanmasiyok olunca esir ti- careti aldi yürüdü. Ingilizleryine Osmanhlardan önlem almma- sun istediler. Sadrazam Kibush Mehmet Emin Papa bu konuyu Meclisi Vükela'ya getirdi. Sadrazama göre Çerkezlerçocuklaruu dogrudankendilerisat- tiklan için burada esirlik sözkonusu olamazdi. Gürcülerinduru- mu ise farkhydt,çünkü esirciler Gürcü çoculdarira kaçirip sati- yorlardi. Asil onu önlemek gerekiyordu.Gürcüler Ruslara karyi savaçmak için gönüllü olarak Osmanh ordusuna yazihyor,onlar askere gidince köyler savunmasiz kahyor ve esirciler luz çocuk- lanm kaçanyorlardi.Bunu önleyemeyen Osmanh Devleti de so- rumlu tutuluyordu. Sonundahükümet Trabzon Valisi'ne, Canik Mutasarnfi'na ve Sinop Kaymakami'na talimat gändererek esir ticaretinin önlen- mesini istedi. Yine Îngiftereelçiliginin baskdanyla Regit Paya Abdülmecit'e köleliginyasakedildigini bildirenbir ferman yaymlamasmi öner- di. Bu ferman 27 Ocak 1857de yayinlandi,bu da Abdülmecit'in baçansi olarak tarihe geçti. 142 IX Serfiraz

Abdülmecit'in delicesineâqikoldugunu kizlardanbiri Serfiraz admda bir Rus güzeliydi.Bu lazin roman konusu olabilecek il- ginç bir yaçam öyküsü vardi. Serfirazçocuklugundan az gey ammsiyordu. Yoksul bir Rus baba, hastahgi bir türlü anlayilamayan sangm, güzel ve solgun yüzlübir anne ve üç kiz kardeq.Acilar içinde geçençocuklukyil- lan. Bir süre sonra anasmmölümü ve çoculdarmortada kalmasi. O dönemde yoksulailelerin çocuklarunvarhkh kipileresatma- lan yadirganacakbir olay degildi.Akyamlan evine eli boy dönen bu baba da günün birinde lazlarmi esir pararinda satiçaçikardi. Kizlann biri sekizyagmdaydi,ortancasi alti,küçügü de dört. Bir Çerkezbeyi iyi para vererek lazlan satm aldi. Çerkezbeyibu kizlan Tuabse'deki evine gätürdü. Çerkezistan o yillarda Rus iggali altindaydi. Ama Çerkezlerkimlikleritiiko- rayor, ulusal kültürlerini, dillerini ve gelenekleriniyaçatiyordu. Çocuklansatm alan bey onlara Çerkezceögretti. Öz çocukla- n gibi egittigi bu kizlar, soylu birer Çerkezgibi yetiytiler. Alti yll sonra serpilip geliginceÇerkezbeyi bunlan Karadeniz layi- lanndan tekneyle Trabzon'a götürüp Vali Damat Halil Paga'ya satti, iyi de para aldi. Kizlar iki gözü iki çeyme valinin konagt- na kapatildilar.Ama sonunda buraya ahytilar. GüçlükleTürkçe de ögrendiler. Halil Paga'mn konagmdaki bütün kadmlar ve cariyeler yeni gelenlazlara kucak açtt. Halil Papa da käleliktengelmeydi.Çeyitli valiliklerdebulunmug, ordu kumandanhgina yäkselmig,otoriter ama görgülü bir insandi. Papa, lazlarm büyügüneMümtaz adun verdi, ikincisine Rana, küçügüne de Serfiraz.Birbirinden güzelolan bu lazlarm tath~ en 143 si ortancasi, yani Rana'ydi. yd iki sonra paça Îstanbul'açagnldi ve Trabzon valiligi sona erdi. Bütün aileve cariyeler hep birlikteIstanbul'ataymdilar. O zamamn geleneklerine göre tagradan gelen valiler, vezir- ler ve ün1ü papalar saraya hediyelergetirirdi. Halil Papa'nm da Abdülmecit'in annesi Bezmiâlem Sultan'a degerlihediyelerver- mesi gerekiyordu.Papa dügündü tagmdi, Valide Sultan'a verile- cek en degerlihediye,yetiptirdigikizlardi.On iki-on alti yaglann- da olan bu lazlardan daha güzelhediyeolamazdt. Bezmiâlem Sultanlazlan çokbegendi,kabul etti ve onlan sa- ray geleneklerinegöre egitti. Kizlar sarayda türlü cilveler yaparak kendilerini herkese sevdirdfler. Aradan iki yil daha geçti. Krzlar saraym en güzel ve en tat- olmuytu. h lazlari Valide Sultan Rana'yi çok begeniyor ve onu Abdülmecit'e sunmaya hazirlaniyordu. Bir akçam kendi dairesinde bir mevlit toplantisi düzenledi, ikinciMahmut'un dul eylerini ve yakmlarmi da davet etti. lyteo siralardaAbdülmecit mabeyinden harem dairesinegeçerkengö- züne mevlit gekeri dagitan mavi gäzlü bir luz iligti. Kiz birden- bire kargismda.hünkâri görünce tath tath gülümsedi. Genç ki- zm bu balaylanhünkân büyillemigti,akh bu lazda kaldi. Oysa Valide Sultan'in maksadi o akyam Rana'yi ogluna tamtmakti. Oglunu da haberdar ettikten sonra bu niyetini bütün yakmla- anlatnny, rma hepsi Rana'mn Abdülmecit'e layik bir ey olacagi- ni söylemigti. Valide Sultan o akyam ikinci haznedan,tamtma iqiyle görev- lendirdi. Rana'nm sevinçteniçi içine sigmiyordu. Yaçammda ye- ni bir dönem baglayacakve belkide on alti yaymda hünkârm eg- leri arasina katilacakti. Îkinci haznedar Rana'yi zati pahanenin huzuruna çikardi. Rana geleneklereuyarak hünkârin etegini öptü, ama Abdülmecit çaplan haldeydi. Bekledigi Rana degil, geker dagitan lazd1.Ama nezaket geregi Rana'yi kirmamaya çahyti,kendisini tanunalda çok mutlu oldugunu ve zamam gelincekendisini yeniden gör- mek isteyecegini söyledi. ikincihaznedarbu sözlerin anlamim bi-

144 liyordu, renk vermemeye çahyt1. Rana huzurdan ayrihr ayrdmaz Abdülmecit annesinin daire- "bu sine giderek"Valide,". dedi, muydu bana sunmak istediginiz cariye?Gütel olmasma güzelama ruhsuz. Hediyenizi kabul ede- meyecegim için üzgünüm." "Aman aslamm, camn nasil isterse öyle olsun. Rana'yi sana zorla vermeyi hiç dügünmemigtim.Çokgükür kadmlardan, ik- ballerden, gözdelerden yana sikmtm yok." "Haklisiruz validecigim, ama benim akhm o ÿekerdagitankiz- da kaldi." "O kimmigacaba? Bir sorupturayim bakayun." Bezmiâlem Sultan biraz bozuldu, ama olaym üzerinde dur- mak istemedi. Hemen haznedari çagirtarak kimlerin geker da- gitttgimaragtirdi. Oglunun tarifine uyan kizin Serfirazoldugu- nu anlaymca biraz papirdi.Dairedeki yakmlarma,"Gördünüz mü hanunlar," dedi, "hünkâr Rana'yi degil, Serfiraz'1begenmig.K1z daha on dördünde bile yok!" Bütün kadmlar hayretler içinde kaldilar.Yalniz içlerinden bi- ri "Çokyazakhünkâra," dedi, "Allah vere de o kir onun bay1naië- ler açmasa." "Bunu da nereden çtkartryorsun?" diye soranlara da puceva- bi verdi: "Onun ne fettan oldugu gözlerindenbellidegilmi?" Hünkâr seçimini yapmigti. Valide Sultan'in Serfiraz'l oglu- nun dairesine gðndermekten baçka yapabilecegibir yeyyoktu. Abdülmecit o yd yirmi sekir yaymdaydi.Tahta çikah on iki yll oluyordu. Bu süre içinde sayisiz cariye tamnug, bunlarin kimisi- ni kadmefendilige,kimisini ikballige yükseltmigve yirmlyeyakni çocugu olmuytu. Tamdigt kadmlar arasmda bazilarmicinsel bag- larla sevmig,bazilarun da duygusalbaglarla.Onlan tanidigi za- man kizlaron be;-yirmiyaylarindaydiama bazilariçabukyipran- di. Hünkâr da lasa sürede heyecammyitirdi. Yeni cariyeler ken- disine daha çekici gelmeyebaglad1. Abdülmecit bu içveli, cilveli,kivrak, güleryüzlü,çekiciSerfi- raz'da ötekilerinde olmayanbagkabir yeybulmuytu.Onun cauli- hgi, cinsel becerilerihünkân deli ediyordu. Abdülmecit bu heye- hiç yitirmeyecegikamsindaydi canmt 145 Kisa sürede Serfirazhareminen kiskanilankadmi oldu. Pa- digahin onu dördüncü ikballige yükseltmesi Serfiraz'i punart- ti. Haremdeki kadmlar böyle punank birkizdan huzursuz olma- ya bayladilar.Kimler vardi haremde? Bagkadinefendi Servetseza, ikinci kadin Tirimüjgân, yine aym siraya yükselen Sevkefza, üçüncü kadm Duzidil, dördüncü kadin Perestu, begincikadin Mahitap, bayikbalNalandil, ikinci ikbal Ceylanyar,dördüncû ik- bal Gülustu, beginciikbal Navekmisal, Nesrin, gayesteve adlari unutulan niceleri. Serfiraz'in hünkârdan istemeyecegi peyyoktu. Haftada birkaç ker saraya gelen Ermeni kuyumcular çantalarmdakutular içinde tagidiklan elmas, pirlanta, zümrüt, yakut taktlan Serfiraz'indai- resinde sergiliyorlar, genç ikbal de bedelinihiç sormadan gäzüne kestirdikleriniahyordu. . Haremde yeni israf yollari açñmigti. Serfirazo günlere kadar bu tür takilan almaktan çekinenlere örnek oluyor ve saray smir- siz borçlara gömülüyordu. Serfirazsaraya geldiktensonra haremdeki kadmlar sik sik di- an çikmaya bagladilar.ikinciMahmut zamanma kadar kadin- ÇLkmazlardi; lar saraydan haremde ibadet eder, yer içer, saz ça- lar, kendi aralarmda eglenirlerdi. Çaryaflanve feraceleride yok- tu. Onun döneminde kadmlar at arabalanyla gezintilereçiktilar. Oyleolunca ärtündüler. Bindikleri arabalar da kat kat örtüldü. Haremagalan da arabacilann yamada yer aldtlar.

Küçük Fesli Sarayasik sik gelip gidenlerden biri de Agop Efendi admda ünlü bir kuyumcuydu. Agop Efendi bir gün saraya kendi yerine genç ve yakipikh oglunu gönderdi. Diyandan gelen esnafin hare- . me girmesikesinlikleyasakti.Saticdarmabeyin bahçesindeniçe- ri geçemiyorlardi.Burada ancak haremagalanylaya da haznedar-

A 10 larla gärügebiliyorlardi.Kadinefendiler, ikballer ya da cariyeler saticilari uzaktan, kafes arkasmdan görebilirdi. Agop Efendi'nin oglu kadmlann dikkatini çekmigti. Serfiraz "çok 146 yanmdaki cariyeye,"Sudelikanhyabak,"dedi, hopbir genç degil mi?" "Hangisini soruyorsunuz Serfiraz Hamm'cigim? Suküçuk feslidelikanhyi mi?" "Evetevet, baykakim var ki?Onun adi'Küçük Fesli' olsun." "Tamam, bundansonra ona öyle deriz.Bir daha gelirmi aca- ba?" "SenBegirAga'yiburayaçagir,bir konuyahmbakalun." "Zaten balon Beyir Agaelinde bir kutuyla geliyor." "lyi öyleyse, BegirAgakutuyu bizebirakir,bizseçecegimizi se- çeriz, Küçük Fesli de yarm gelir kutuyu alir." Her peySerfiraz'mistedigi gibi oldu. Serfirazkararimverdi, er- tesi gün feracesiniörtüp mücevherciyle dogrudan kendisikonu- acakti. Haremdeki tekdüze yaçamdanbikmiggibiydi.Hünkânn kendisini deli gibi sevdigini billyor, ama bu iligki hiç de bayim döndürmüyordu. Zaten hünkâr ona ne kadar zaman ay1rabili- yordu ki? Haremdeki kadmlarpadiçalusersemeçevirmigti. Nöbet cetvelleri, sira beklemeler Serfiraz'mcamm silayordu. Genç ka- dm günlerini renklendirecek yeni bir arayly içindeydi. Ama bir baykastylailgilenmesi hünkâra ihanet sayilmaz miydt? Serfirazböylebir davramqinihanet olacaganelbette biliyordu. Peki, hünkârin yirmiden fazlakadmla yattp kalkmasiona ihanet degilmiydi? Neden bu hak kadmlara tanonuyordu? Kadmla er- kegin epit olmasi gerekmez miydi? Serfirazolayaböylebakmca davranigimnihanet sayilmayaca- gikamsmavardi. Peki, ya olay duyulursa?Serfiraz kendikendine, 'olmayacak 'Daha ortada folyok,yumurta yok,' dedi, geyleridü- günmek neye yarayacak?'Amaonun içi kipirlapirdi.Yeni bir ma- ceramn hayalionu eripilmemigzevklere sürüklüyordu. Ertesi gün her yeySerfiraz'in dügledigigibi oldu. Küçük Fesli elinde bir kutuyla bir haremagasmmegliginde bahçede ilerliyor- du. Serfirazhemen feracesiniörtüp bahçeyekoptu.Yamadaki ca- riyede bir gun önce birakdankutuyu ahmy, arkadan geliyordu. SerfìrazKüçük Fesli'yeyaklapirkendizlerititriyordu. Yamndaki haremagasma, "Beyir Aga," dedi, "sen biraz geride kal, kuyum- cuyla ben konuyacagim." BegirAga iki adim geriyeçekildi,SerfirazgözleriniKüçük Fes~ 147 li'ain gözlerinedikti.KüçükFesli hiç böylebir geybeklemiyordu. Karpsindaki bu zarif sarayh da kimdi? "Saray'lanun," dedi,"hiç begendiginiz oldu mu?" "hepsini Serfiraz,"Evet," dedi, ahyorum. Borcum neyse haz- nedar kalfayarin öder." Küçük Fesliçaykmadöndü, bir an dilitutuldu, sonra, "Ne di- "hepsini yorsunuz saray'lamm,"dedi, mi aliyorsunuz?" "Evet evet, hepsini.Daha da alabilirim. Yeni bir yeylervar mi?" "Var elbette, kutunun içinde." "Tamam, siz o kutuyu bitakm, neler begendigimiyarm söyle- rim. Belki daha rahat koonçurua." Serfirazbunlari säylerkengözlerinibir an bile Küçük Fesli'nin gözlerinden ayirmiyor ve en iqveli havasiyla gülümsüyordu. Kûçük Fesli neye ugradigim anlayamam19tt. Kalbigüm güm ati- yordu. O ne bakiylardiöyle,o ne tath gülücüklerdi. "Emredersiniz saray'lamm," dedi "yeter ki siz emredin. Bütün mücevherler sizin olsun." Serfirazo akyam aldigt mücevherleri hünkâra gösterdi.Bunlar birbirinden degerli taglarla süslenmig bilezikler, gerdanhklar, broplar, kupeler ve yürüklerdi. Abdülmecit bu kadar takiyi bir arada görüncebiraz gagirdiama bellietmemeye çaliçarak, "Bunlar "hepsi sana az bile," dedi, sana feda olsun." Serfiraz,"Hünkârim," dedi, "Ermeni bezirgân bugün de bir kutu birakti. Yarm yine gelecek." "Hiç dügünme,camn ne istiyorsa al." "Benim sevgilihünkârim, siz cihan padiçahisimz.Ben size çal- ginca tutkunum." KüçükFesli ertesi gün yine elindebir kutuylageldi.Serfirazyi- ne feracesinikapipbahçeyekogtu,yine aym cilveler,yine aym tat- 11bakiqiar,göz süzmeler, gerdan kirmalar... . Küçük Fesli gözlerine inanarmyordu. Az sonra karytsmda- ki kadimn dördüncü ikbal oldugunu ögrenince rüya gördügünü sandi. Sicak bir bahargünüydü,bahçe çiçekleriçindeydi. Toprak islak, hava.nemliydi,hafifbir rüzgâr gülkokularigetiriyordu. Serfirazyine tath bir gülümsemeyle,"Yarm yine gel," diye- 148 rek içeri kaçti.Ertesi gün Küçük Fesliyine ayni saatte bahçenin girigindeydi.Serfirazheyecanlabahçeyekogtu ve yine kintarak, "Yann biz arabayla Göksu çayirmagidecegiz,"dedi."Sende gel, orada daha rahat konuquruz.Bugünbir yeyahnayacagun." Küçük Fesli deliye dönmügtü.Bu nasil bir iyti? Hünkânn egiyle bulugmak olacak gey.miydi? Babasuun Kapahçaryi'daki dükkânma ugramadan dogru Tarabya'dakievlerine döndü. Ak- gamlan meyhanelerin Tarabya'daki birinde saz çahyordu, ama o akçam meyhaneyi de asti, yatagmauzandt, derin düêünceleredal- dt. Bu olayi kime anlatabilirdi, Zaten kim buna inamrdi ki. Küçük Fesli ertesi günü iple çekti. Göksu'ya gitmeye karar- hydi, ama bu çok tehlikeli bir oyun degilmiydi? Ne demekti pa- diçahineylerinden birlylemesire yerindebulugmak?Zaptiyelerin eline dügecekoldu mu kimse onun fesini bile bulamazdi. Hem ne diyeböylebir macerayagirigiyordu?Onun bir Ermeni sevgi- lisi vardi, gelecekyll evleneceklerdi. K1zbu iligkiyi duyarsa akh- m oynatirdi. Küçük Fesli Serfiraz'laolan yakmhginibir satic1-mügteri ilig- kisi olarak görmek istiyordu. Sarayhhanun onun götürdügü bü- tün takilan trink para ödeyerek almig ve Küçük Fesli rüyasinda bile görmedigikadar para kazanmigti.Bu aksuata (ahyverig)igini bir sevda iligkisine dänügtürmekhiç de dogru olmayacakti. Genç kuyumcu ertesi gün Tarabya'dan bir sandal kiralayarak yakm bir arkadagiyla birlikteAnadoluhisan'na gitti,oradan bir at arabasiyla Göksu çaymna uzandilar. Mesireyeri tikhm tikhm do- luydu. Sankibütün saray ve konak kadmlan yanlannda harema- galarive bacilariaoraya gelmiglerdi.Çaymngirigibir bayram ye- rini andiriyordu: oyuncakç11ar,helvacilar,gekerciler... Küçük Fesli'nin gözleriSerfiraz'i anyordu. Bir süre sonra onu çevresinde iki cariye ve arkasinda bir haremagasiylaçayirda otu- rurken gördü. Yüzünü açmlytt. O da Küçük Fesli'yi gärdü. Bu arada Serfiraz bir bahanebularak haremagasnuçeymeye su alma- ya gönderdi. Küçük Fesli'ye el salladi, gülümsedi. Bir süre son- ra ayaga kalkarak tek baymayürümeye baylad1.Siksik arkasma bakiyor, Küçük Fesli de onu dikkatle izliyordu. Çaymnüst ba- gina gelince Küçük Fesli'ye bagiyla,'Gelsene,'der gibi bir içaret yapti 149 Delikanh zaten bunu bekliyordu,adimlanm sildaptirarakonu izlemeye koyaldu. Mesire yeri artik uzaklarda kalmigti.Dereboyu sazlarla örtülüydü. Serfiraz sazlarm arasmda kayboldu. Küçük Fesli sazlara yaklasmcaonu yere uzanmig gördü. Serfiraz Ermeni delikanhya,"Ne bekliyorsun,yanima gelsene,"diyeseslendi. Küçük Fesli hemen ona yaklagti,yere çömelerek Serfiraz'iku- cakladi. Tek kelime söylemeden uzun uzun öpügtüler. Bu buluy- ma, delikanhile hünkânn sevgili egi arasinda çugmca bir macera- mn baylangictdemekti. Serfiraz bir süre sonra eski ÇiraganSarayi'ndan ayalarak Yildiz Kögkü'ne yerleyti.Hünkâr onu görmek istedigi zaman köy- ke gidiyorve geceyibirlikte geçiriyorlardi.Ama hünkâr öyle sik sik Yildiz'a gidemedigiiçin Serfiraztam bir özgürlük içinde yagi- yordu. Bäyle gûnlerde Küçük Fesli'yi de çeyitlibahanelerleköyke çaginyorve gecelerisevgilisiylegeçiriyordu.Küçük Fesli bu ate;- li Çerketgüzelineçok ahyrupti. Bu bir seks çilgmhgiydi,ama her- halde aykdegildi. Küçük Fesli'nin köykegirip çiktigun çevrededuymayan kal- mam14ti.Haberi duymayantek kipiAbdülmecit'ti. Padigahm ya- kmlan bu rezaleti bir türlü hazmedemiyordu. Hünkârm aldatil- masi onlann kanlanna dokunuyordu. Saraym muhafiz kuman- dam bu iqitek baymaçözmeyekarar verdi, Küçuk Fesli'yi kimse- lere duyurmadan temizletecekti. Yakmlanna danigt1,hepsi bu igin bitirilmesinden yanaydt Keskin niganci sayilan bir Hirvat kabaday1buldular,Küçük Fesli'yi birkaç gün ona izlettiler. Ermeni gencini bir akyam Beyoglu'nda bir meyhanede bastirdilar. Olay Ermeniler ile H1rvatlar arasm- da bir hesaplasma olarak gösterilecekti.Hirvat kabadayi silahi- ni Küçük Fesli'nin üzerine boyaltti.Ama kurgunlar onun setre- sini delip gögsünü siyirarak geçmig ve delikanh kurtulmuçtu. Kahvedeki Ermeniler hemen silahlanna sanhp H1rvat'm peyin- den koytularsa da yakalayamadilar. Küçük Fesli'nin babasi ve yakmlan tehlikeyi anlamiplar- dL Ertesî gün kendisiniadalara kaçirdilar. Serfiraz'm bu saldi- ndan haberiolmadi ve onun özlemiyle yataklara dügtü. Küçük Fesli ahynnyti, 150 de Serfiraz'açok günün birinde her yeyigöze ala- rak Tarabya'ya döndü. Ne var ki büyük bir hùzursuzlukiçindey- di. Artik ne saraya,ne Yndiz Kögkü'ne, ne de Göksu çayirinagi- decekcesareti kendinde buluyordu.Tarabya'daki meyhaneden ve Beyoglu'ndaki kahvelerden de vazgeçti. K1pmniganhsiyla dügü-

nünü yapmaya kesin kararhydi. . Küçük Fesli artik unutuldugunu saniyordu, ama muhafiz- lar onun izini bulmuglar ve bunu kumandana yetiptirmiçlerdi. Hemen yeni bir suikast plani hazirlandi. Bu sefer Küçük Fesli Tarabya'daki evine dönerken tenha bir yerde silogtinlacakve ica- bma bakilacakti. Bu iq için Istanbul'unünlü kabadayilanndan ikisine görev verildi. Kabadayilar Tarabya'da koruya uzanan yo- Junbayindapusu kurdular. Küç(ik Fesli bir akyam her yeyden ha- bersiz eve dönüyordu. Tam koruya saparken kabadayilarkama- lanni çekerek üzerine saldirdilar. Küçük Fesli'nin gögsünden ve boyaundan kan boçahyordu.Katiller cesedi yolun kenarina çekip kaçtdar, en ufak bir iz de birakmadilar. Cinayet ancak ertesi gün duyuldu. Olay genigyankdar nyan- dirdi. Küçük Fesli'nin ailesi Ingiltere,Fransa ve Rusya sefaret- hanelerine bagvurarak cinayetin üzerine gidilmesini istediler. Dilekçede yöyledeniyordu:

Serfiraz Hamm, öldürülen kipiyemecbureydi(tutkundu). Lakin kendisiSerfirazHamm'a hiçbir tarzda bir meyil göster- medigigibíkendisiniYddizKöskü'ne davetetmek içingelenbal- tacdara bulamadikdemeleriiçinparalarda verirdi.

Sefaretler bu dilekçeyisadarete ulayttrdilar.Lakin hiçbir so- nuç ahnamadi. Saraykadinlannin bu tür maceralarive savurganhklan artik istanbul'dabüyük dedikodu konusu oluyordu. Padiçaha tezke- reler gönderen tarihçi Cevdet Paga'mn belirttiginegöre, sarayh- lann rezaletleri utandmci bir biçim almiytt. Bir y11içinde sarayh- lar 288 bin keseborç etmiyler,SerfirazHanim'm borçlan da 125 bin keseyeulaymigt1. lyte o siralarda Serfiraz Hamni'm hamile oldugu anlayildi. babasim merak ediyordu. Hünkâr Herkes dogacakçocugun mi, 151 Küçük Fesli mi? SerfirazKüçük Fesli'den gebe kalmigolamazdi, Ermeni delikanhsmi tatudigi zaman iki ayhk gebe oldugu sap- tandi. Serfiraz'm karm gittikçe.büyüyordu. Yildiz Köykü'oden ay- nlarak eski ÇiraganSarayi'nayerlepti.9 Haziran 1852 günü bir erkek çocukdünyaya getirdi.ÇocugaOsman Safiyeddinadi ve- rildi. Ertesi gün sarayda büyük bir lohusa dernegi düzenlendi. Serfiraz Hanim salonun ortasma yerleytirilenbir karyolayauzan- di. Bütün sarayh hammlar süslenip püslenip salona doluytular. Salonunbahçeyebakan tarafmdaki odaya da bir saz talonn yer- leptirildi.Sazendelerin saçlan erkek gibi kisa kesilmiyti.Her bi- ri, nar çiçegirenginde kadifepantolon, üzerine sirma iglemeli tu- nik giymigve baymada fesgeçirmiyti.Azsonra odaya oyunculoz- lat geldi.Mürik baglarbaglamazdördü kiz, dördü erkek lohšm- da olan çiftler oynamaya koyaldular. Orkestra neler çahyordu? Kadriller, kotiyonlar,ispanyolve iskoçhavalan. Danslar bitince cariyeler salona sehpalar yerleytirdiler,üzer- lerine meyve tabaklan koydularve gümüçtepsiler içinde meyve- ler getirildi. Bir yandan da begikalay1denen saz toplulugu salonda ilerle- meye bagladt Bir günlükgehzade Osman SaflyeddinEfendi elbet- teki olanin bitenin farlanda degildi.Ciyak ciyak baginyor ve se- si saz sesleri arasmda kaybolupgidiyordu.Bir ebe zaman zaman bebegikundagmdan alarak gazim çikarsm diye sittml sivazhyor ama gehzadeefendi durmadanaghyordu. Ondan sonraki aylarSerfiraz için bir dinlenme dönemi oldu. Genç anne artik yalmzbebegiyleilgileniyordu. Ermeni sevgilisini çoktan unutmuytu. Bütün cariyeler de çocugun üzerine titriyor- du.Osman SafiyettinEfendi'nin el çirpmasi, gülümsemesi,viyak- lamasi,gakdemesi,guk demesi,gazçikarmasigünün olayi oluyor ve harem halloAllah'm günü bunlan konuquyordu. Bir yll sonra Osman Saflyettin Efendi emeklemeye bayladi,sa- ray halla bayram etti. Ertesi yd gehzade "Ana" dedi, "baba" "mama" genç dedi, dedi, herkes, "Magallah, mayallah, bu çocuk çok 152 M, tiplo zati pahane," dedi. Osman Safiyettin-Efendi bu sözler- - den hiçbir yey anlamadi. Oçyaymabastigmda,artik haremia altun üstüne getiriyordu. Ama birdenbire bir atey, bir atep... Kurtulamadi ve hayata gõzle- rini yumdu. Harem halki mateme büründü. Serfiraz'm acisi çok "da- büyliktü. Haremdekiler, "Bunu dert etme Serfiraz," dediler, ha çokgençsin,yine gebekahrsin,yavrunun acismi unutursun." Gerçekten de bir süre sonra ikinci kez hamile kaldi. Ekim 1857de ikinci çocugunu dogurdu. Yavnmun adim Bedia koydu- lar. Yine lohusa perdikleri, sazlar,oyunlar... Bu kez bebeginbaba- si kesin belliydi',son yillarda Serfiraz'm hayatmabagkaerkek gir- Hünkâr memiyti. da çok mutluydu. Degigik kadmlardan ve ikbal- lerden larka yakm çocugu oldugu halde Serfiraz'dandogan kizi- na ayn bir özen gästeriyordu.Ama Bedia Sultanbu dünyadan hiç hoplanmarmyt1.Ömrü otuz dokuz günmüç meger. Serfiraz yine karalar bagladia Bir süre sonra kararmi verdi, hayatm tadim çikaracakti. Yildiz Käykü'ne tagmdi, ortalarda bayladi dolaymaya.Ístanbulkazan o kepçe,her gün arabaya atlaytp bir yerleregidiyordu.Kapahçaryi'ya, Beyoglu'na... Kuyumcu dükkânlan zaten yalmzsaray hallana ça- hylyordu.Arttk bahar da gelmiyti,mesire yerlerindetür1ü âlemler yap1hyordu.Yine dedikodular aldi yürüdü. Kadmlar ve ikballer bir yandan, padigahmkizlari genç sultan hammlar äte yandan, hazineyi.tüketmek için sanki yaripiyorlardi. Abdülmecit saray kadinlarmm baylarina buyrak gezip toz- malanndan ve simrsiz para harcamalanndan çok rahatsiz olu- yor, ama kimseye söz geçiremiyordu. Sonunda Serasker Riza Paga'dan saray kadmlanm izletmesini istedi. Riza Papa da araba- larm peçinehafiyelertakarak kadmlan göz altmda tutmaya çahq- ti. Kadmlarbu durumdan hiç hoplanmadilar.Hele hele Serfiraz bu hafìyelerdençok rahatsiz oldu, padiçahayüz vermemeye bag- ladi, Yildiz Kögkü'ne kapandi. Serfiraz bunu nasil yapardi!Bu ne küstahhkti! Yaveripehriyari Hüseyin SerifBey Padigah bir akpam ansizm Yildiz Käykü'ne gitmeyekarar ver- di. Yanma Yaverigehriyari(padigahyaveri) SürmelizadeHüseyin SerifBey ile Darüssaade Agasi Tahsin Aga'yi alarak ve önden fe. 153 ner çektirerek, kimseye görünmeden ÇiraganSarayindan çikti, yaya olarak Yildiz'a ulagti. SerifBey köykünkapismivarunca içeriden bir haremagasima itice sesi duyuldu: "Kim o? Bu saatte hangi saygisiz kaplyivuruyor?" "beif SerifBey, "Aga," dedi, yaver Serif,ama yalmz degilim, zati pahaneyle birlikteyiz.Hünkâr hazretleri Serfiraz Hamm'1 zi- yarete geldi." Içeridenuzaklaçan ayak sesleri duyuldu, sonra da uzun bir sessizlik. Bir süre sonra hünkâr, "Kapiyiaçsana be adamP diye haykirdi. Bu sefer de içeriden SerfirazHamm'in sesi duyuldu: "Riza Papa gibi bir herifi bizim terbiyemize memur etmig- sin, biz edepsiz miyiz? Edepsizsek, biz de böyle edepsizlik ederiz. Kapiyi açmiyorum iyte. Ne yaparsan yapbakahm." Hünkâr neye ugradigini papirmiyti.Hiç böyle bir saygisizhk beklemiyordu.Bu sözler düpedüz kendisine hakaretti. SerifBey ile Tahsin Aga'ya, "Kirm qukapsyiPdiyebagirdi. Hünkânn bu emri üzerine köykünbekçilerikazmalarlakaplya yüklendiler.Kapi kmldi. Serfirazkorku içindeydi. "ben "Hünkârim," dedi, sana ne yaptim?Neden beni takip et- tiriyorsun?" Adülmecit hâlâ deli gibi sevdigi Serfiraz'mbu üzüntülü halini "sizin görünce, "Ne yapayun,"dedi, serazat (bagibog)dolaymarnz cümle âlemirahatsiz ediyor, Herkes üzerime geliyor,ben de çaresiz kaldim.Irinver debir müddetçik böyleyapahm.Bizihoÿgör." Serfiraz, "Hog göremem," dedi, "Riza Paga'mn hafiyeleribizi takip ettikçe sen yanima yaklaçamazsin." Abdülmecit zora bagvuracakbir insan degildi.Her zamanki çelebi haliyle,"Pekâlâ, istedigin olsun, seni yalmzbiraklyorum," dedi.Yaverive darüssaadeagas1ylabirliktekäyktenaynldi. "köykten Hünkâr, "SerifBey," dedi, kovuldugumuzu sakm kimseye söylemeyin." Bunlari söylerken Abdülmecit'in sesi titriyordu. SerifBey bu 154 olayi hiç kimseye duyurmadi. Tahsin Aga ise hünkârm kögk- ten kovuldugunu ertesi gün haremde agzindan kaçirdi. Kadmlar ve ikballer bayram ettiler. Haber bomba gibi saraya yayildi. Kadmlardan biri duyduklarmi hünkâra anlatarak olayni dogru olup olmadigini sordu. Abdülmecit hirsindan deliye döndü ve Tahsin Aga'yi azlederekyerine Hayrettin Aga'y1getirdi. SerifBey o akyam hünkân sarayabiraktiktansonra geçsaatler- de evine döndü. Egi CevriyeHamm kendisini merakla bekliyor- du, Bir yll önce evlenmiçlerdi. CevriyeHanun, saraydahünkânn çok degerverdigi KupçubayiBolulu Abdi Efendi'ain kiziyd1.Serif Bey därt ayhk hamile olan epini çok seviyordu. Begiktay'ta ki- raladiklan bir konakta oturuyorlardi. SerifBey soyunun Seyh Edebali'ye dayandigmibiliyor, ama bununla hiç övünmüyordu. Çevresindebunu bilmeyen de yoktu. Hünkârla beyyüz elli yilhk bir yakinhgioldugu halde büyük bir alçakgönüllülülde bunu hiç dilegetirmezdi.Abdülmecit de, SerifBey'le böylebir yakmhgiol- dugu için onu yamna almig ve kendisineher zaman dostça dav- ranmigtL SerifBey evlendigi zaman otuz beyyaqindaydi,CevriyeHanim ise on bey.Aralarmdaki bu ya; farlozamanla yok oldu. Cevriye Hanun o geceeçinin kèndisinebir geyleranlatmasmi bekliyordu,ama SerifBey olanlan anlatacak durumda degildi. "Cevriye Hamm," dedi, "bu akyam nöbetteydim, hünkânn baymdabüyük bir dert vardi, sarayda kalmann istedi. O yüzden geciktim,kusura bakma." CevriyeHanun'm epine sonsuz güvenivardi, ne söylerse ina- nir, akhna hiç kötü bir yeygetirmezdi. Az sonra yatak odasina geçtiler.SerifBey egine bir geyleranlatarak kendi sikintismipay- laçmak istiyordu. "bu "CevriyeHamm," diyesözebaylad1, akyam çok üzgünüm. Hünkâr hazretlerinin kadinlarla olan iligkileri kafann altüst etti. Hiç onun yerindeolmak istemezdim. Adamcagizm bunca kadmi var, ama mutlu degil,en huysuzolanma tutuhuuy. O da hünkâra hayati zehrediyor. Benim senden bagka hiçbir kadmda gäzüm yok.Birbirimizi anhyoruz, hiç larmiyoruz.Ben seninüzerine tit- riyorum, sen de benim. Ne yapayim baykalarmi?îstersedünya- mn en güzelkadim olsun, isterse hanim sultan olsun. Biz senin- le her zaman, her yerde,her geyimizi paylaçacagiz.Birbirimizden gizlimizsakhmizolmayacak.lyigünde de, kötü günde de birlikte olacag1z.Hünkâr olmugsun, saraymda huzurun olmadiktan son- ra neye yarar?" Bu sözler Cevriye Hamm'i çok seviridirmigti.. Onun da gözü zümrütlü ne saraylardayd1, ne pirlantahküpelerde,ne de gerdan- hklarda. "ben erif Bey " dedi, sizdenbaykaerkek görmedim.Gönlü- mü size kaptirdim. Bayka bir yeyaramam. Sizin mutlulugunuz benim mutlulugumdur. Bugün hazreti gehriyarinin yaverisiniz. Yarm paça olacaksmiz. Sizisimr boylarma gönderecekler,birlik- te gidecegiz.Her yerbana cennet olacak. Birkaç ay sonra ben ana olacagim,siz de baba. Yavrumuzu birliktebüyütecegiz." "Evet CevriyeHamm, ben de senin gibidügünüyorum." Birbirlerine sevgiyle sarihp yatagauzandilar. Abdülmecit Serfiraz'in bu saygisiz davrampmibir türlü haz- medemiyordu. Dertlerini kiminlepaylaçabilirdi?Onun Serfiraz'a olan düykünlügünüve hoçgörüsünü kim anlayacakti? Baykalari- Kögkü'ndeki mn kendisini kwamasmdan çekiniyordu. Yildiz olaya tamk olan §erifBey'in kendisini anlayabilecegini dügün- dü. Zaten birkaç kez ona içini dökmüç ve sorunlarim paylaymig- ti. Böyle bunalunh günlerdeyakm bir dostaçok ihtiyaci vardi. Bir cuma selamhšmdan sonra SerifBey'i dairesinde ahkoyarak ona içini döktü ve "SerifBey, siz benim yerimde olsaydmiz ne yapar- dmiz?" diyesordu. SerifBey hiç beklemedigibu soru kargismdaçok papirdi,ama kendini hemen toparlayarak göylededi: "Estagfurullah hünkârim, bendeniz nasil sizin yerinizdeolabi- lirim. Haddime mi düçmüg?Bu ne kadar güçbir soru. Bana böy- le davranan bir kadmi, bir saniye düpünmez,boçardun. Ama siz asla böyle bir yeyyapamazsunz.Nezaketiniz, kibarhgimzve asa- letiniz buna engeldir. tamyanlar "Sizi padiçah oldugunuz için sizi dedigi dedik, as- tigi astik, eleytiriye tahammülü olmayan müstebit bir hükûmdar samr. Oturdugunuz taht size her türlü yetkiyi verir. Sixmutlak iradenizle 156 dilediginizkararlari ahr ve ülkeyi keyfinizeve görügle- rinize gäre yönetebilirsiniz. "Hareminizdeki kadmlara olan davrampmizdan dolayi da kimse sizden hesap soramaz, kimse sizi kmayamaz. Halk si- zi Allah'm gölgesive peygamber efendimizin vekili olarak gö- rtir. Ama six gerçekteöyle degilsiniz.Kendinizi biziergibibir in- san saylyorsunuz. Aklmiz, vicdamniz ve yüreginizvar. Ïnsanlann Allah'tan aldiklan haklara, epitliklere ve adalete sayg111smiz.Ka- dmlara da aym götle bakiyorsunuz. Hiç kimseyikirmak, incit- mek istemiyorsunuz. "Hünkânm, ceddim siz olan §eyhEdebali Hazretleri'nin va- siyetnamesinde saltanatm banisi (kurucusu)Sultan Osman Haz- retleri'ne önerdigi gibi hoygörüyü,adaleti, gönülalmayi, bagig- lamay1,sabretmeyi kendinize giar.edimnipsiniz. 'insam Onun buyurdu- gibi, gu yayat ki, devlet yayasm,'diyorsunuz. Uzun za- mandan beri sizi dikkatleizliyorum, hiçbir çeligkiye düçmediniz. Kendinizi kimseden üstün görmüyorsunuz. "Kadmlar sizin bu yüce duygulannizive iyi niyetinizifark et- tiler. Bazilan sizi istismar ediyor, hoggörünüzden yararlaniyor, onlara tamdigimz haklan kötüye kullamyor ve pimariyorlar.Siz kimseye sert davranmiyorsunuz.Yerinizde olsam belki ben aci- masiz olurdum, herkese haddini bildirmeye kalkardim. Böyle küstahçakonuytugumiçin beni bagiglayinhünkârnn." "Hay1r, hayir SerifBey, çok dogru söylüyorsunuz, adia tabi- atun bagkatürlü davranmama elvermiyor. Peki, siz konagimzda eçlerinizle münasebetlerinizi nasil düzenliyorsunuz? Kadmlara karyiacimasiz olacagnuzi hiç tahmin etmiyorum." "Arz edeyim hünkânm, benim bir tek egim var. Onunla her alanda tam bir uyurn içindeyiz. Hiçbir cariyem ve odahgim yok. Huzur içindeyim. Sevgimikimseylebälügmüyorum." "Ne mutlu size, kegkeben de yaltuzsevdigim bir kadmla ola- bilseydim.Ama saraym koyullan beni bu duruma sürükledi. O koÿullan ben yaratmadim." "Ama o kopullarakolaycauydunuz. Belki de bundan haz etti- niz. Gelenekleridegigtirmeyekalkmadimz." "Kalkamazdim, bundan sonra da degigtiremem." Hünkâr "Peki Bey," bir süre dügündükten sonra, Serif dedi> 157 "bana biraz konaginizdakihayatmizianlatir misimz?" "Hunkârim, konagimdahiç cariye ve odahk olmadigun söyle- dim. Elbette ev hizmetlerine bakan insanlar var. Ama konagim- da kethüda, kilercibagi,haznedargibi kimseleryok. Evde emek- tar bir hizmetçimizvar, aile yadigân. Bilecik'tekikonaktanbura- ya getirdik.Yaqini baymialmig bir kadmcagiz,evio çekip çevirir. Bir evlathšmuz var, on bey-onalti yaylannda.Babasun savagta yi- tirmig bir köylü kizi. Onu ufakken aldik, kizuniz gibiyetiytirdik. Allah kismet ederse çeyizini hazirlaylp gelin edecegiz. Ortahga ve temizlige bakan bir kadunmiz var, sabah gelir, akyam gider. Bolulu bir aççimiz var, on yildiryaninuzda. Konagi kendi evi bi- lir, kovsak gitmez. Annem bizimle birlikte oturuyor, evin vekil- hara durumundadir. Epim de bir çocukbekliyor.Fakirhanede ne haremagasivar, ne deköle. Ev halki bu kadar hünkârim." 'Peki SerifBey, devlethizmetindeolan bütün insanlar, Sadaret Kalemi'nde çahyanlar, ulema, zabitan, hepsi sizin durumunuzda midir?" "Genelde orta halli kipilerinevlerinde en çok bu kadar insan yayar.Bazilarinda bu kadar hizmetkâr bile yoktur. Belki emektar bir kadm,bir de evlathk, hepsio kadar. Hepimiz sayeyi pahanede, kavgasizgürültüsüz, gül gibi geçiniriz." "Böyle oldugunu bilmezdim." "Az daha unutuyordum hünkârim, konakta bir süredir bir de seyisimvar. Kürt bir delikanh.Yarun yamalakTürkçe konuquyor, ama anlapiyoraz. Köyünde irgat olarak çahqiyormuç.Ne bir karig topragi varmig ne de baquusokacak bir yuva.Köle degil,ama kö- leden de beter. "Ben Dogu'da kumandan olarak bulundum, oralarim iyi bili- rim. Insanlaraçhk ve sefalet içinde, periçan durumdadir. Ne yol vardir, ne mektep, ne de hastane. Bir salginçikti nu binlercesite- Ief olur gider. Agiretler arasmda kavgalarve töre cinayetleri hiç eksik olmaz. Yüzydlarca süren kan davalarida vardir. Kan dava- siyüzünden seyisiminde bütün aile fertlerinivurup öldürmügler. Seyisgüçbelacanim kurtanp buraya kaçoup.Biz de onu yanmu- za aldik. Tanri'ya dualar edip gecegündür çaliçiyor." 158 "Demek böyle zavalklar da var. Ben Rumeli taraflarmi ve Adalari dolaytunama Dogu'yu hiç bilmiyorum,Bana anlatan da olmadi. Allah kismet ederse ilk firsatta oralari dolagir,hallomm dertlerini.dinlerim." "Isabetolur, çok iyi edersiniz hunkârun." Abdülmecit uzun bir sessizliktensonra, "SerifBey, sizce bir insani hayattaen çok mutlu eden yeynedir?"diyesordu. erif Bey'in yamti quoldu: "Hünkârim, kendisinden büyük bir kipinin ona iltifat etme- si. Ama siz böylebir zevki tadamazsunz. Çünküsizdenbüyük in- san yoktur." Abdülmecit gülümseyerek. "Ama s.iz de benim mutluluguma "çünkü erigemezsiniz,"dedi, benim sizin gibi zarif bir dostum var ama siz kendiniz gibi birini bulamazsimz."

Îhanet Abdülmecit'in üzüntüsü Serfiraz'm hiç umurunda degildi. Yaçam tarzmihiçdegigtirmiyor,parlakrenkli feracesi,ince yayma- give yaldizliarabasiyla mesire yerlerindenhiç eksik olmuyordu. Günün birinde oralarda ünlü bir pagano yakipikhoglunu gözüne kestirdi. Hasan Beyadmdaki bu genç çapkmhgi, zekâsi, özgür davramylarive saygisizhg1ylatamnmigti. Hasan Bey Ser- firaz'mkendisiniumut verici balaglarlasüzdügünü görünce yeni bir maceramn epigindeoldugunu hemen anladi ve gülümseyerek Serfiraz'iselamladi. Göz gözegelditer,Serfiraz eliyle bir içaret ya- parak gencin kendisine yaklagmasimistedi. Hasan Bey, "Hangi sultanla tampmamutluluguna erigiyoruin acabat" diyecekoldu. Serfirazgöylededi: "Ben zati pahanenin dördüncü ikbaliyim. Ya siz,periler padi- çahmmen yalayikhoglu, gûzelbeyim,nasil oldu da gökyüzünde- ki bulutlardan buralara düytünür?" "Sizigörür görmez sultanim. Kim dayanabilircazibenize?" Cariyeleringaykmbakiëlan arasinda böylebir sohbet baglad1. Serfirazne isteyecegini biliyordu. "Yarm ögle üzeri beni Beyoglu'ndaAga Camisi'nin önünde 159 bekleyin.Arabamlagelecegim.Alacagimbir iki parça peyvar, ma- gazalanbirliktedolayiriz." "Emredersiniz gönlümün sultani.Yarimsabirsizhklabekleye- cegim. Dünyalar benim olacak." Ertesigûn SerfirazBeyoglu'na çikt1.Arabaclya bir süre bekle- mesini söyledikten .sonra cariyesi ve haremagasiylabirlikte Pera Caddesi'ndeilerlemeye bagladi.GözleriHasan Bey'i anyordu. Az sonra sevgilisi olacak delikanhytcaminin köpesindebuldu. Hasan Bey heyecaniçindeydi. Gülümseyerek selamlagtilar. " "ufak Serfiraz, "Geldiginizeçok memnun oldum dedi, tefek geyler alacagim, yammdan ayrilmaym." Birlikte magazalari dolagmayabagladilar.Yan götle birbirleri- ni süzüyorlardi. Ama cariyeve haremagasihemen arkalarmdaol- dugu için Serfirazfazlakonuyarnyordu. Yanm saatlik bir geziso- nunda Serfiraz,"Hasan Bey," dedi, "bugün hiç konuyamadik.Sizi yakmdan tammak isterim. Yann akpamüzeri siziYildiz'dakiköy- kümebekleyecegim." Çaplanpaçazadeiçin bundan daha güzelbir davetolamazdi. "yann "Hayhay sultanun," dedi, hayatimm en mutlu günü olacak." AynIdilar. Serfiraz ertesi gün akla gelmedik önlemler aldi. Zenci muhafizlari bir yere, haremagalanm baçka bir yere yolla- di, bütün cariyeleriodalara kapatti ve akyamüstü yeni sevgilisini köykesokmayi baçardt. Harika bir gece geçirdiler. Gerçekten de bu çapkm payaza- de hiç bu kadar sicak bir kadm tammamiyti. Serfirazhayatima üçüncü erkegiyle bir araya geliyordu. Ertesi sabah herkes uykudayken Hasan Beyköykten aynldi. Ne var ki bu ilk geceher ikisini de sarhoy etmigti. Artik köykesa- kracastzgirip çikma yolunu keyfetmiçIerdi.Çaplanpayazadebir- kaç gün sonra yine haremagalarmm,muhafiziann ve cariyelerin bir yerlere gönderildikleribir zamanda köpkegirdi. Yine harika bir gece geçirdiler. Sabahleyinaynhrlarken Serfirar sevgilisine, "yarm "Hasan Bey," dedi, sizi yine bekleyecegim.Ama sabahleyin dönmek yok.Haberinizolsun Sizibir ay kapatacagim." 16o Serfirazbütün önlemleri alunyti ve gerçekten de ertesi gün Hasan Bey'i köykekapatti. Bunu hiç fark eden olmadi. "balayi" Bir ay- hk bir geçirdiler.O bir aym sonunda Hasan Beyancak üç günlügüne köykten çikabildi. Sonra yeni bir ay, ardmdan bir ay daha... Abdülmecit kögkegeldigi zamanlarda orada bagkabir erke- ginvarhgim anlayarmyordu. Serfirazhünkâra o kadar duygulu ve sevgi dolu davrantyordu ki, padigah asla ondan çüphe etmi- yordu. akpamlar Bazi köykte saz âlemleri düzenleniyor ve hünkâra kapi açilnnyordu. Abdülmecit kapi önünde yalvanp yakanyor, Serfirazise, "Îstemiyorum,zevkimi bozma,çekil gitt diye hay- kiriyordu. Hückâr aglamakh bir sesle,"Serfiraz'im,senin nazm banala- zun," diye yalvanyor, ama sonunda SerifBey'le birlikte geceka- ranhginda köskös Çiragan'adönmek zorunda kahyordu. Haremde kadmlarSerfiraz'ison derecelaskamyorve onu göz- den dügürmekiçin ellerinden geleniyapiyordu.Bazilari da, "Hün- kânm, ne buluyorsunuz gu Serfiraz'da?"diyordu. "Balon burada bu kadar kadmunz, cariyeniz var, bizeyüz vermez oldunuz." Padigahin cevabiyöyleoluyordu: "Ne yapahm,her anmn çakardigi geyyenmez!" Serfiraz ile çaplan pagazadenin mutlu günleri ancak bey ay sürdü. Olay fark edilince hünkâra duyuruldu, Abdülmecit deli- Bayka ye döndü. bir padiçah oIsa Serfiraz'ive sevgilisini bir çu- vala koydurupdenize atardi. Hünkâr böylebir pey yapamad1 ve Serfiraz'iyine affetti, Hasan Bey'i de Bursa'ya sürdü. Serfirazile Hünkâr yine tath gecelergeçirmeyebaglad11ar.Iqte böyle bir dönemde, 1859 ylhnm son aylarmda Serfirazüçüncü kezgebekaldt.Ertesiyiltemmuz aymda da üçüncü çocugunudo- gurdu.Adim Süleymankoydular. Serfirazbu çocúgunu da yitirmenin korkusu içindeydi, ama saghkh çocuk büylidü. On dört-on beyyaylanna gelince de an- nesinin özgür davramplarmave Frenklerle dostluketmesine karei çikti. Bu yüzden annesiyle arasi açildt. Süleyman Efendi bunahm- Iar geçiriyorve annesinin kendisini zehirlemesinden korkuyordu. Böyle bir saplantlyla annesinin yamndan ayrdarak Bebek'te, Deli 161 Latif Bey denen birinin evine yerleyti. Gerçektendebu Deli Latif Bey pek akilh sayilmazdi. Kollanna kanat takarak uçabilecegine inaniyordu. Günün birinde tasarla- digi kanatlari yaptirtarak kollarina takti ve kendici bir konagm üst katmdan apagtya atti. Ne yazik ki kanatlarmiçirpmaya zaman bulamadan yere dügtü ve bir ayagim kirdi. Serfirazoglundan ayrildiktan sonra da mutlu olamadi. Abdül- mecit'ten sonra Abdülaziz'in, Beginci Murat'm ve Abdülhamit'in de saltanatuu gördü. Sorunlanbir türlü tükenmiyor ve durmadan padigahlannbaçmi agntlyordu. Saraym bu çilgin kadun 1900'lü yillann baymda öldügü zaman hiç aglayam olmadi. Abdülhamit onun öldügünü duydugu zaman, "Oh, öldü de kurtulduk," de- mekle yetindi.

A 11 162 X

Abdûlmecit ve Karl Marx

Abdülmecit son aylarda okudugu Debats gazetesindeAvru- pa'da sosyalizm düpüncesiningeligmesikonusunda yazilararast- hyor,ama bunlan yorumlamaktagüçlükçekiyordu. Birkaç yll ön- ce de Dr. Spitzer'lebir sohbet sirasindaona iëtirakiyun konusun- dakidüpüncelerinisormuy ama doyurucubir yarutalamamtytt. Bu konular zaman zaman hünkânn kafasini karigtmyordu. Aklma bir zamanlar Paris'te bulunmuy olan SelamiEfendi geldi. Kendisinihuzura çagirarak punu sordu: "Selami Efendi, senden ögrenmek istedigim bir pey var. Geçenlerde Paris'ten dönen Misirh Fazil Bey'denduydugumagö- re Fransa'da iytirakiyun mezhebiüzerinde tartigmalar oluyormug. Fazd Bey bana Karl Marx admdaki asiden de söz etti. Duydunuz mu?" "Duymaz olur muyum hünkârrn, bu adam Alman asilhdir. Zatiâlinizdenbegyaqkadar büyük oldugunu samyorum. Gazeteci ve feylesofclarak tamnmigtir. 1818'de Ren Nehri kiyilarmda Trèveskentinde dogdugu anlatihr. Babasi Alman Yahudisi ünlü bir avukatmig. Anasi da Hollandahbir Yahudi'ymig. "Almanlar öteden beri Yahudileri sevmezler. Prusya Krah bundan yaldayikotuz yil önce devlethizmetindekiYahudilere 'Ya Hiristiyanolun ya da görevinizdenaynhn,' demig,Marx'm baba- si da Protestan olmuy. "Marx okulda çok bayarihbir ögrenciymig, her dersten surf birincisiymig.Daha okul çagmdayken Jennyadmda bir loz sev- mig. Kizm babasi o kentin yüksek mahkemesinin baykam olan bir baronmuç. Ailebu iligkiden pek hoplanmam19,ama gençleri de ayirmamiçlar. "Marx on yedi yaqindaliseyibitirincebabasihukukçu olmasi 163 için oglunu Bonn Üniversitesi'negöndermig.Bu akdh genç ora- da üniversitenin dokuz dahna birden yazilung,ama bol bol eg- lenmekten, içki ve sigaraiçmekten de geri kalmamig.Bir yandan dersler, öfe yandan çuginca eglenceler sonunda delikanhyazafi- yet gelniig,anasi babasi da ogullarmm baymabir felaketgelme- sinden korkmuglar.Delikanh yazm tatile gelincesevdigi lozla In- anlanmasma engel olmamiglar. Kiz kendisindenbegya; büyük- müg, ama delikanhya sinlsiklam âyikmig. "Karl'm babasi oglunu Bonn'daki havadan kttrtarmak için bu ket de Berlin Üuiversitesi'neyollamig.Marx orada da üniversite- nin en baçanh, aym zamanda da en ele avuca sigmazögrencisi ol- muy. Hukukun yani sira felsefeokumuy, cografya, tarih ve edebi- yat konularina da el atruy, dönemin en ünlü hocalarmdan ders- ler alung, gazetelereyazilaryazmigve bitkaç yll içinde bütün bi- lim çevrelerinindikkatiniçeken bir kipilikkazanmig.Özellikledin konularma egilmig." Hünkâr SelamiEfendi'nin sözünü keserek,"Yoksa Yahudiligi mi savunmaya kalkmig!"diye sordu. "Hayirhünkânm, tam aksine Marx büyükbir Yahudi dügmam kesilmig,'Yahudi Sorununa Dair' baghkhbir yaziyazmigve göyle demig:'Yahudilerin sirlarmi dinde aramaym. Yahudiligin teme- li maddi ihtiyaçlarin tatminine ve bencilligedayamr.Yahudilerin dini paradir. Para getirenmeslekler seçer.vepiyasayahâkim olur- lar. Onlarin yüzünden para errensel bir güç olmuytur. Yahudi toplumu"'Bu ancak bu anlayipin üstüne yükselebilirsekurtulur. yaziyüzündenbütün Yahudiler Marx'a düpmanolmuglar. Marx daha da ileri giderek 1843'te ünlü Alman feylesofuHegel'in açtigt yoldan ilerleyerek bütün dinlerekaryiçikmig ve 'Din halk- larin afyonudur,' demig." "Vay kâfir herif vay!" "Bunun yam sira da, 'Felsefenin görevisahte inançlan yikarak insanlan mutluluga kavuyturmaktir,'gibilaflar etmig." "Vay iblis vay!" "Hünkânm, onun gibi düpünen din dügmanlan az degil. Aralarinda Bauer admda bir Alman daha var, 'Isahiçbir zaman 164 var olmam19tir, uydurmadir; insanhk bir an änce mantik digi --- inançlardan kurtulmahdar,'demig.Ludwig Feuerbach admda bir Alman feylesofunagöre de insam Tann degil,Tann'yi insan ya- ratmigtir." "Daha neler? Bunlann hepsi zmdik!" "Bakunin admda bir de Rus var. Marx'tan dört ya; büyük. Polonya'mn bagimsizhgiiçin çahymig, devrimcilerlebirlikte sa- vaymig, sonra Fransa'ya, oradan da Almanya'ya kaçany,bir süre Marx ile dostluketmig, sonra da Sibirya'yasürülmüg. Kitteleri sü- rükleyecek çapta ategli konuçmalaryaptigi söyleniyor ve anargit- min babalarmdan biri sayihyor." "Bir süre önce Débats gazetesindebir yazi okumuytum, bu mezhebi Proudhon admda bir Fransiz'm kurdugu anlatihyor- du." "Dogrudur hünkânm, anaryi sözcügü Yunanca 'anarkia'dan gelir. Bu da baysizhk,baçkansizhk demektir. Proudhon'a göre Inülkiyet hirsizhktir.Ona göre devletinve geflikanlay1pmmorta- dan kaldirilmasi,insamn insan tarafindan yönetilmesineson ve- rilmesi gerekir. Öyleolunca bu düzen yikilacak,mülkiyet orta- dan kalkacakve yeni bir sosyal düzen ortaya çikacakttr. Bu din- siz adam, 'Ne Tann, ne efendi,' diyerekyola çikmigve çevresin- den çok destek görmügtür. Proudhon, Marx dahayirmi iki ya- ymdaykenbu dügünceleriortaya attigt için öncü sayihr. Marx ile 1844'te Paris'te tatupmiglar, uzun süre dostluk etmiëler, ama an- laçamam1;Iardir." "Bir de Auguste Comte admda bir feylesoftansöz ediliyor." "Evet, o da sizin tahta çiktiguuzyil sosyoloji admda bir bilim 'iççi dahmn kurucusu olarak tanindi. diktatörlügü' deyimini de 1848'de ilk o ortaya atti." "Kafann çokkangtirdinSelamiEfendi, gazetedeEngels adinda bir adamin da adi geçiyor,onu da merak ediyorum." "Evet hünkânm, anlatayim. Marx'm en yalan arkadagidir. Varhkh bir ailenin çocugudur. Yakiçakh,zarit ata binmeye,iyi ça- raplara ve güzelkadmlaradüçkün oldugu söylenir. Daha on sekiz yaymdaykenyazdigtbir yazidavarhkh insanlarm ikiyüzlü olduk- larnu ileri sûrmüg,ihtilalcilerle iligkilerkurmuy,babasidabu yüz- den oglunu kendi firmasmmManchester'deki tekstil tezgâhlanna 165 yollamiytir.Delikanh orada da endüstri devriminin geligmesine ve iççi smifmm güçlenmesine tamk olmuçtur. "Engels gündüzleri içyerinde, ünlü bir fabrikayöneticisiola- rak fyverenlerle yakin iliykideyken geceleride lohk degigtirerek kentin iççi çevrelerindeyoksuliççilerin sorunlanm paylagruptir. "Marx önce Almanya'dan, sonra Fransa'dan, daha sonra da Belçika'dan kovulmuyve Londra'ya gelipyerleymiytir. "Marx'm hep beyparasizoldugu anlatihr.Engels ondan hiçbir yeyesirgememig ve her firsattaarkadaymmyardimmakoymuytur. Birlikte birçok aragtirma yapnnylarve Komünist Parti Mamfestosu denilen bildirgeyide 1847de birlikte yaznnylardir.Engelshiçbir zaman Marx'I yalmz birakmannytir. "Hünkânm, salon Marx'in bütün gün odasma kapamp yazi yazdigmisanmaym.Geçenyllbir Ïngilizgazetesindeokumuytum, Marx hem bir kütüphane faresi gibi çahyiyor,hem de akpamlari Londra'mn Tottenham Court Road denilen semtinde,pub deni- len meyhanelerindenhiç eksik olmuyormuy. Geç saatlerekadar satrançoynuyor, elinepara geçtigizaman Havanapurolan içiyor, dostlariylatartigiyor ve çok neyeli saatlergeçiriyormuç.Hiç cim- riligi yokmuy,eviher zaman herkeseaçikmig.Büynkpara silanti- si olmadigizaman evinden kahkahalaryükseliyormuç.Ama ala- cakhlar kapiyadayandigtzaman dabütünkeyfikaçarmig. "Geçenyllbir ingilizgazetesindeMarx'in kansmindokuz-on yll önce Almanya'da bir arkadagina yazdigibirmektup yaymlan- di. Okuyuncaürperdim. Akhmda kaldiginagöre kadmyayadigi sefaletiyöyleanlatiyor:

Burada çocuklaradadt bulamtyorum.Strt;mmvegögsümün agnsmdanduramtyorum,ama her igebakmakzorundaytm. Bey ayhkoglumhergünhasta,gecegündüz acdar içinde krvramyor. Yavrucakdogdugundanberi birgecebiledogrudürüst uyuya- madt Îçindebulundugumuzsefflhayat ile ölüm arasmda çarpt- nryor. Emzirirken gögsümdebiryara açrldt. Çocukemdikçegög- süm kamyor.Bazen çocugun agzz da kanlamyor.Ne yapacagt- mz bilemiyorum. 16(> Kiray: ödeyemedik, bu yüzden geçengün iki icra memuru kaplyadayandt.Evde ne var ne yok,yataklar, çamagrlar, giy- siler, hepsinehacizkondu.Zavalb bebegiminbeyiginive ktzlart- mm oyuncaklarim bilehaczettiler.Çocuklargözyaylarmabogul- du. Geceyiçrplak tahtalarm üzerinde geçirdik.Gögsümün agri- smdan da duramadtm. Ertesigün evden ayrilmak zorundaydtk. Epim ev aramak için yagmur altmda yollara dügtü.Dört çocugumuzoldugunu du- yanlar kapayrkocammyüzünekapatmtylar.Elimizde avcumuz- da ne var ne yokzaten tüketmigtik.Sonundabir dostimdadimt- za yetipti.Bakkala, kasaba,sütçüye borçlartmizzödedik. Bu igin sonu neye varacak bilemiyoruth.

Hünkâr SelamiEfendi'yi dinlerkençokduygulannnyti."Vahza- valb kadm,"dedi "RegitPapabanabunlardan hiç sör etmemiyti." "Gerek duymam14tirherhalde. Marx Avrupa'daki iççi ayak- lanmalanada ihtilalcilerin akil hocasi olmuytur. Bu ihtilallere 'Avrupa halklanmn ilkbahan' denir. 1848 Qubat'mdaFransa'da kralhk devrildi, cumhuriyet ilan edildi. Büylik Napolyon'un ai- lesindengelenLouis Napolyono yilcumhurbaykamseçildi.Ama üç yil sonra bir darbeyaparak kendini kral ilan etti. lyçilerbuna iddetle karçakoydular,ama ellerindenbir yeygelmedi." "Ïyiki de gelmemig,yoksa Fransa'nm hali ne olurdu? Selami Efendi, bana Marx ile Engels'in tam olarak neler istediklerini açiklar mism?" "Arz edeyim hünkânm.Bir imalathanede çahqaniççileri dü- günün. Her bir ameleye imalathane sahibi günde üç altm verse, çepitligiderlere de bir altm ayirsa, sonra üretilen mah be; alti- na satsa, aradaki bir altm amelenin emeginden çahnan paradir, 'artik Marx buna deger' diyor.Yani patron bunlanbiriktiriyorve bunlardan sermaye oluyturuyor. îÿteMarxbu çalmtiyaisyan edi- yor, patronlarm ve varhkh insanlann kurdugu toplum düzenine kargiçakiyor.Ona göre bir yanda çahyanlarsimfivar, öbür yan- da da sermayedarlar, yani iççiyive hallosömürenler.lyteMarx bu düzenin ydalmasim istiyor." "Peki o düzen yilahrsa ne olacakmig, nasil bir düzen kurula- cakmig?" 167 ' "Marx, 'Ben peygamber degilim, bilemem diyor ama ona göre siniflar ortadan kalkincaherkes emeginin karyihganialacak, gücüne göre çahyacak,ihtiyacma göre ylyecekmig.Tabii bu söz- ler ancak sanayinin geligtigiülkelerde geçerliolabilir. Bizde iççi si- nift mi var?" "Ben de öyle düpünüyorum. Bu adamlar hem Allah'1 inkâr ediyorlar, hem mülkiyeti, hem de devleti.Allah bizi bäylelerin- den korusun." "Allah sizeuzun ömürler versin hünkânm. Tebaamz sizebag- hdir, kimse ne devletebaykaldirir,ne de size." 168 -- XI

Fatma Sultan ve Ali Galip Paya

Savurganhkkonusunda Abdülmecit'i en çok ugragtiran loz- lardan biri Fatma Sultan,biri de RefiaSultan'di. Fatma Sultan hünkârm ilk laziydt. 1840'ta, yani Abdülmecio tahta çiktiktan bir yll sonra dünyayagelmigti.Hünkâr Fatma'mn bir dedigini iki etmiyordu. Onu, daha çocukken Mustafa Regit Paga'nm oglu Ali Galip Bey'le evlendirmeyi dügünmügtü.O da babasom en sevgili ogluydu. RegitPapa Paris'te elçi olarak bu- lundugu dönemde Ali Galip'i de yanma alnu; ve çocugun iyi Fransizca ögrenmesini saglamiyti. RegitPapaÏstanbul'adänünceAli Galip bu kez de Arabi ve Farisiokumuyve zengin bir kültüre ulaynnyt1.Oglunun her iste- diginiyerinegetirenRegitPapa,onun hünkâra damat olmasimis- tiyordu. Buou saglamak için de hünkâra yakm olan herkeseve sa- ray hallonatürlü hediyeler ahyordu. Sonunda hünkârin bu ige akh yatti ve RegitPapada muradma erdi. lyide, Fatma daha on bir yaymdaydi,Ali Galip Beyise yir- mi bey.Onceniçanyapildt,sonra dadügünhazirhklarmageçildi. Bu hazirhklarüç yil sürdü. Fatma Sultan on dördünegelincear- tik evlilik yaymaeriymig sayihyordu. Dûgün elbetteöyle stradanbirdügün olmayacak, padipahmve sadrazammganmalayikolacakti.Böyle bir dügün büyük masraf- lari gerektiriyordu,oysa Regit Paga'mn bunagücü yetmezdi. Çaresibulundu, hazine RegitPaga'nm Baltalimam'ndakisahil saraymi250 bin altma satm aldi ama oraylyine RegitPaga'yatah- sis etti. Böylece Regit Paga'ya aç1ktan 250 bin altm verilmig olu- yordu. Bunun ardmdan 7 Agustos 1854'te ÇiraganSarayi'nda ye- di gün yedi, gece süren bir dügün düzenlendi. Bogaziçi'nde bü¯ 169 yük bir yehrayinyapildi.Sultamn çeyizi kayiklarayüklenereksa- hilhaneye tagmdi. istanbullularbunu anlata anlata bitiremedi- ler: elmas, inci ve sirma iglemeli kürkler, pirlantah ve incili giy- siler, renk renk entariler, ipek iglemeli yatak takimlan, yemek, kahveve hamam takimlan, aynalar, gümüyzarflar, tepsiler, por- selenler, kristaller... Eee kolay mi, sultanm çeyizi elbette böy- le olacakt1. Ali Galip Bey vezir rütbesiyle Meclisi Vala azahgmave Ticaret nazirhgina atandi. Fatma Sultan mutlu muydu? Asla. Onun için bu bir düykirikhgi oldu. Kocasmi hiç mi hiç begenmedi. Damat lasa boylu, ufak tefek, cihz ve köstebekkihkhbir adamdi. Ancak Fatma Sultanizin verdigi zaman odasina gelebiliyordu.Sultança- girmazsahareme girmeyecesaretedemiyor ve selamhkta kahyor- du. Damat bir türlü sultarun gözüne giremedi.Bu durum kendi- sineçok aci verlyordu. Bir ay içinde sevgili eyiniancak ikikez gö- rebilmiyti. Papa çok mutsuzdu. Egiyleiligkileri dahada olumsuz bir ha- vaya girmigti.Çünkükulagmabazi dedikodulargeliyordu.Eginin eski nazirlardan birinin ogluylamektuplaytigim duymuytu. FatmaSultannasa böylebir yeyyapabilirdi?AliGalipPapa çok bozuldu. Eginin kendisini aldatabilecegineihtimal vermiyordu. Paga,babasi henüz sagkenbir gûn her nasilsa sultamn oda- smdaykeniçeriye bir haremagasi girdi.Elindebir mektup vardi. Papayigörünce mektubu vermeden geri döndü. Ali Galip Paya "aga epine,"Bunasil ig,hiçanlamiyorum," dedi, sana birmektup getirmiyti,vermeden geri döndü." "cani Fatma Sultan,"Aa... ben ne bileyim,"dedi, öyle istemig- tir. Herhalde mektup bana yazdmiyti,aga sizingörmeniziisteme- mig olabilir." "O nasilsöz?Sizbendengizlimektup mu alacaksmiz?" "Nedenalmayayim?Benim de kendime göre hususibir haya- tim olamaz mi? Her yeyisize anlatmak zorunda miyim?" Ali Galip Papa bu sözlere deli oldu. Hemen babasinakoparak dert yandi ve "Zevcemgalibabeni aldattyor," dedi. RegitPapa bu sözleri duyuncadogru hünkânn huzuruna çaka- "size 170 rak, "Hünkârun," dedi, act bir gerçegianlatmama müsaade buyurun. Duyduguma göreFatmaSultanoglumu aldattyormuç!" Abdülmecit, "O "lozun casil söz,"dedi, asla öyle gey yapmaz, kabahat oglunuzdadir. Kimbilir Fatma Sultan'a neler yapmigtir. Kizinnoglunuza almak için o kadar dil döktünüz,yalvardinizya- kardmiz,ben de sizi larmamak için razi oldum. Simdide gikâyet ediyorsunuz, suçlamaya kizarn kalkiyorsunuz.Bunu ne oglunuza yakigtirmm,ne de size. Çekilinkarynndan.Fatma Sultan artik Ali Galip Paga'mn egi degildir." RegitPaya hünkârdan tokat yemiggibi oldu. Bu hakareti hiç içîne sindiremedi.Ali Galip'de paylonadöndü, ne yapacagimbi- lemiyordu. Babasmm ölümünden yedi-sekiz ay sonra bir eylül akya- nu, dostu ünlü banker Kamando'nun Bogaziçfndeki evine git- ti. Cevdet Paya'yagörede Büyükdere'de Fmdiksuyu'na gitmig- ti. Yemekten sonra üç çifte kaylklaBaltalimani'na dönüyordu. Kürekçilerkaryidangelenbir Ingilizvapurunu fark edemediler. Geceyansidenizin ortasinda korkunçbir çarpigmaoldu ve kayik sularagömüldü.Ali Galip Papasulardaçarpuurken.kayiginham- lacisi (reisi)onu kurtarmayakalkti,ama payacan havliyleona öy- le bir sarildi ki ikisi birdensulara gämüldü. Ïngilizlergemiden ip atip kaylkçilardanbirini kurtardilar. Ali Galip Paga'mn cesedi bir hafta sonra Beykoz kiyilanndabulun- du. Annesi bu haberi duyunca çildirdi. Sahilsarayi halla büyük bir yasa gämüldü. Abdülmecit Fatma Sultan'1MabeyinciNuri Bey'le evlendir- mek istedi. O baykabirini seviyordu ama babasma kargigeleme- di, evlendiler. Padiçah, yirmi bir yaymdakigenç damadim mü- giryapti. Eu evlilik yirmi iki yllsürdü. Ikiçocuklan oldu.Fatma Sultan artik mutlu sayihrdi. 1876'da Abdülaziztahttan indirilip deyeri- ne BeginciMurat geçince,Nuri Papamabeyinmügirligineatandi. Ama Abdülhamit tahta çilanca Abdülaziz'iöldürttügü iddiasiy- la Mithat Paga'ya kary1kovuyturmaaçttrdi. Nuri Papa da samldar arasindaydi. Mithat Paga'yla birlikteYildiz'da yargilandive Taife sürüldü. Fatma Sultan da karalar bagladi. Nuri Paça bu mahkûmiyeti kaldiramad1.Yillar boyu büyük bir saygi duydugu Abdülaziz'i öldürmeye nasil tegebbüs edebi- lirdi kl. Bu ne kadar agir bir iddiaydi. Mahkemenin karanm din- lerken kendini güç tuttu, bunu bir türlü içine sindiremedi. Taif yolunda bunlar akhndan bir an çikmlyordu. Mahkûmiyet kara- ri karabasan gibi üzerine çökmüytü. Durmadan kendi kendine konuquyor,haykiriyor,ellerini havayakaldirip çirpimyor,gardi- yanlarkendisini zaptetmekte güçlükçekiyordu.Yakalayip kama- raya kapattilar, kapiyi tekmeledi, bayimduvarlara vurdu, çaldir- nnyti. Taiften geri dönemedi. Mithat Paga'mnboguldugunu bi- le alg11ayamadi. Fatma Sultan eginin Taifte bunahmlar içinde öldûgünü du- yunca y1kildt. Artik dayanacak, direnecek gücü kalmamigti, 1884'te kirk dört yaymda öldü. Abdülhamit onun, babasiAbdûlmecit'intürbesine gömülme- sine bile izin vermedi. Fatma Sultan'i Yeni Cami'de bir türbeye gömdüler.

RepitPaÿa'ya Veda Abdülmecit zaman zaman RegitPapa'yafena kiziyor,hakkm- da söylenmedik söz birakmiyor, ama yine de ondan vazgeçemi- yordu. Tanzimat'1 savunurken en büyükdestegielbette ki Regit Paga'dan gärüyordu. Ruslarm kargismda ingilizlerinyardimi arandigtzaman güvenilecektek kipiRegitPaya'ydi. Misir sorunu- na çarebulacakRegitPaga'danbaykakimseyoktu. Gericilerekar- i koyacaken güçlü kiyiyine Regit Paya'ydi. .Hünkâr RegitPaga'yi ilk kez 1846'da sadaretegetirdi,ama bir yilyedi ay sonra görevdenaldi. ÇünküSeraskerSaitPapakendi- sine, "Hünkârim, RegitPapa cumhuriyeti ilan etmek istiyormuy, dikkatliolun," demiyti. 1848 Agustos'unda RegitPapa'ytyeniden sadrazamhgagetirdi. Bukez de Paya'mn iktidar1üç yildört ay sürdü. Sonra RegitPapa 1852'de üçüncü defa sadrazam oldu, bu kez ancak beç ay iktidarda kalabildi. 1854'te hünkâr dördüncü kez ona muhtaç oldu, beyay son- ra ise uzaklagtirdi. 1856'da Papa Regit begincikez sadarete getirildi,dokuz ay son- ra azledildi. 1857 Ekim'inde padipah onu altmci kez sadrazamliga atadi. Cevdet Paga'ya göre Regit Papa artik herkesle bangikti. Kizdigi bütün herkesiaffetti. Sununiabonunla ugragmaktan vazgeçti. Herkes bundan yararianmayabagladi.Son aylarda kendisine ra- kip duruma gelenÂlive Fuat paçalanda yineyamna aldi. Iqteböyle bir bany havasi içinde 1857 Arahk'mm son günle- rinde felç pagaya geldigiduyuldu.Hekimler sadrazamm çok yor- gun dügtügänüve aynca nezleye yakalandigiiçin agirlaytigirn be- lirttiler.Papa hastahgunn ciddiyetinin farlanda degildi,çahqmaya devam ediyordu. Birkaç gün sonra Cevdet Paça'yi yahsmaçagir- tarak Fuat Paga'ya iletmesi için kendisine birkaçbelgeverdi. CevdetPayabu belgeleriahp dogru Babiâli'yegitti. Tam sad- razamm talimatmi Fuat Paga'ya anlatirken yahdan gelenbir uçak RegitPaga'nm ölüm haberini iletti. Cevdet Papa hemen Hariciye Nazin ÂliPaga'nmdairesinegidereksadrazammvefatimbildirdi. ÂliPapasapsari olmuytu. "biz "Eyvah,"dedi, pimdine yapacagiz?O baqumzdaolmadan bu çarla dändürenleyiz.Bizleri kim toparlayacak? Dayamyma içinde olmahy1z." CevdetPayaderhal bir kay1gabinerek RegitPaya'mn yahsma gitti.Bütün yah halki gözyaglannabogulmuytu.Papa'nm ogulla- n ve yalanlanda oradaydi.CevdetPapakendini tutamayarak ag- lamayabagladi.Babasion ölümünde bilebukadarüzültnemigti. Tanzimat'm kurucusu olan bu büyük devletadann, on dokuz yll içinde topu topu ancak altr ylldokuz ay iktidarda kalabilmigti. Ertesi gün paganmcenazesi vapurla Eminänü'ne getirildi. Cenaze oradan omuzlar üzerinde Beyazit Camisi'ne götürûldü. Tärende bulunanlarm hepsi, "Asumiz en büyük adammi gayib etti," diyeaglarken cenazenamazi lohndi ve tabut yine omuzlar üzerinde mezarhga tayindi. Hünkâr iki gün sonra ÂliPaga'yi sadarete getirdi,Fuat Papa'yi da Hariciye nazirhgma. istanbul'unagir havasihünkân sikiyor ve sinirlerini bozuyor- uzaklaymak du. îçindenhiç degilsebir süre kentten geçiyordu· 173 Eski yillardayaptigi gezilerintadma doyamamigti.Öylebir gezi- nin özlemiyle karanm verdi, yine SalazAdast'na gidecekti.Gezi için beygemi hazirlandi. Veliaht Abdülaziz'le birlikte en büyük ogullarmdan SehzadeMurat, SehzadeAbdülhamit ve Sehzade Regat efendilert de yamna aldi. Serasker Riza Papa ile Kaptam Derya Mehmet Ali Papa da hünkârm yanindayer alddar. Tanzimat'in ilam SaktzhRumlan çok mutlu etmig, halk geçen gezidehünkâri büyük sevgi gösterileriylekargilamig,Abdülmecit de bu içten cogkuyu unutamamigti. Ama bu ket äyle olmadi. Yönetim Salezahalisini ezmeye devametmig, halkinhayvanlanm zorla elinden ahp bagkaiglerde kullanmigti.Bu yüzden Sakizaha- lisihünkâra küskündü. Onun adaya geleceginiögrenince köyle- re kaçm14ti.Yöneticilerin bundan haberiyoktu. Padigah gemiden inip limana ayak basmcakenti bomboybuldu ve fenabozuldu. Îstetam o sirada Fransa elçisi Thouvenel Paris'ten îstanbul'a dönüyordu. Bazi konulari çok acelepadipah'la görüçmesigereki- yordu. Hünkârm Sakiz'da oldugunu ägrenince geminin rotast- m degigtiripSalezlimamnaugradi. Ama bir de bakti ki,kendisini karçãamayagelenyok. Oysabu durumlarda gemiyesandallabir temsilci gönderilir ve elçiye, "Hoygeldiniz,"denirdi. Elçi özel tercümamm sandahyla kiytyagönderdi. Tercüman, hünkâr ve onunla birlikte olanlarm kente iki saat uzakhkta bir köye gittilderini ögrenince çaqirip kaldi. Durumu elçiye bildirdi. O da, "Eh ne yapahm öyleyse, biz de oraya gideriz,"dedi. Ama nasd gidilecekti?Araba ya da at lazimdi,oysakenttekibütün hay- vanlar toplatdmig, tek hayvankalmam1ÿti.Kaymakanun atun bile götürmüglerdi.Bu durum üzerine elçilazarak îstanbul'adöndû. Hünkâr bu tatsix olay1duyduguzaman hirsindan delioldu an- cak yapacagibir yeyyoktu. Çünkükendisine iletilmemieti. Ama olay Fransizlar ile Osmanlilararasmda gergialigeyolaçti. Padigahm bayabir türlü dertten kurtulmuyordu. O günlerde bir de SüveyyKanah sorunu çikti. Fransa kanahn açilmasi için izin istiyor, buna karyihkingiltere;"Aman salon ha, öyle yeyol- maz, Hindistan yolunu degigtirenleyiz,"diyordu. Misir Hidivi Sait Papa bu sorunun ne kadar belah oldugunu 174 bilmeden Ferdinand Lesseps'ekanal için kazi izni vermig, bunun üzerine Îngilizsava; gemileriiskenderiyeönüne demir atmigtt. Hünkâr hangi devletten yanaydi ve kimleri tutacakti? Regit Paga'nm digpolitikasimsürdüren ingilizyanhsi papalan nu des- tekleyecekti,yoksaFransiz dostuÂlive Fuat papalanmi? Öteyan- da her iki devletede kargi olan kuzey kompumuz Rusya vardi. Hünkâr ne yapacagint çaqirmigti. Ïçtetam o gerginlik içinde Rus elçisi hünkâra Saint Andria Niçam'ni verdi. Bu, Ruslarm en degerliniganiydi. Hünkâr niçam almak için Serasker Riza Paga'yi Rus elçiligine gönderdi. Papa ni- garn pek begenmemigolmah ki, Padigah'a, "Hünkârun, bu nisan pek degerlibir yeydegil,üzerinde tagbileyok,"dedi. Padigah buna fena halde bozuldu, baymabeyinciyiçagirtarak, "iki "Sueçek herife bak," dedi, hükümdar arasinda ahp verilen niganlan taglann degerinegöre ölçüyor. Niçandan maksat bir iti- bar ve imtiyazdir." Niçan ertesi gün hünkâra sunuldu. Padiçah birde bakti ki, ni- çan taplarla kaph ve o güne kadar yedi düvelden (devletten)ken- disine sunulan niganlardan daha degerli.Hünkâr hemen bayma- beyinciyi huzura çagirarak, "Suherifin yalanma bak," dedi ve Riza Paga'yi derhal görevden aldi.

KuleliVak'ast Tahta çaktigmdan beri Abdülmecit'in Batfya dänük davra- niplan tutucu çevrelerintepkileriyle kargilamyordu.Ama devlet güçlü oldugu zamanlarda tutucular bu hoçoutsuzluklanm aç1- gavuramiyorlardi. Saraykadmlanmn o zamana göre çargilarda ve mesire yerlerinde açik saçik dolaymalarida tepkilere yol açi- yordu. Padipah vereme yakalamp da gücünü yitirince periatçi- lar ärgütlenerek bir darbe hazirhgma girigtiler.Kendi aralann- da büyük bir "Cemiyetifesadiye"(kötülükörgütü) kurdular. Bu darbe örgütünün baymda Ferik Hüseyin Daim Paya ve ulema- dan SüleymaniyeliSeyhAhmet Efendi vardt. ikiside baptanberi Tanzimat Fermam'na karylçik1yorlardi. Tersane zindanmda ya- tan mahkûmlari silahlandiracaklardi. Mahkûmlar zindamn de- mir kapi pencerelerinilarar adamlan onlara ve kirmaz örgütün 175 bol sayida silah vereceklerdi. SeyhAhmet Efendi'nin bagmdabulundugu isyan komitesiher peyi önceden planlam19t1.Mahkûmlar gehirdeki asilerle bulupup Bablâli'den saraya yürüyecekler ve padigahidevirerekyerine geh- zadelerden birini geçireceklerdi. Ne var ki, komiteyekatilanlardanbiri bu igin baçanya ulaça- mayacagim dügünerekdarbe giripiminiseraskere bildirdi. Seras- kerlikhemen hareketegeçerek,mahkûmlar daha demir parmak- liklan kirmadan bütün tertipçileri ele geçirdi.Dçyüz kipitutuk- landi. Hüseyin Daim Papa Rumeli'yekaçrmqti,losa sürede yaka- lamp istanbul'agönderildi.Bütün samklar Kuleli Kislasi'na kapa- tildi. Bu yüzdende bu darbe giripimineKuleli Vak'asi dendi. Eskiden olsa yargiyagerek kalmadan asilerintümünün boy- nu vurulurdu. Ama Tanzimat'm ilamyla yargisiz infaz kaldiril- mig, 1850'de de.yeni bir ceza kanunu çikarilmigti. Devlet bu ka- nuna uymak zorundaydt. Ceza kanunu tartigthrken Avrupa'daki ceza kanunlari örnek ahnarak adam öldürme girigimindesaniga idam degil,kürek yani ömür boyu hapis cezasi isteniyordu. Komisyonakatilanlardan bazilari,hükümdara karpigiripilen suçlarda giripimyarim kalmigolsa bilesuçlunun idammi önerdi- ler. Cevdet Papa idamdan yanaydi.Âlive Fuat papalarise yanm kalmiggiriqimlerdekürek cezasini savunmuglardi. Kuleli Vak'asi da yarim kalmigbir girigimdi,saniklann ida- rmna karar verilemezdi. Bu durumyine tartigma konusu oldu. CevdetPapa suçlulann idamtm istiyordu. Yargi kurulu ise kanun geregince suçlulara kürek cezasi verdi. Karar onay için hünkâra gönderilincepadigah,"Kararçok ye- "asiler rindedir," dedi, beni öldürmediler ki, idam edelim. Ben kürek cezasmi adalete uygun buluyorum." Padipahm bu adalet anlayigt tüm Avrupa'da sevinçle karpi- landi. Tatsiz olaylann peppeyegeldigi günlerin birinde hünkârm keyfinikaçaraniki deniz kazasioldu. îstanbul'daniskenderiye'ye igleyen Kars admdaki bir gemi,içinde dört yüz yolcuylaiki ay än- 176 ce dönügteBeyrut'a dogru yola çikung, firtmadan batmig,yolcu- lardan yetmiÿisularda çirpimrken keresteyüklü bir gemi bunlan kurtarmig.Yolcular ölümden döndükleri için Tann'ya dua eder- ken bir fetma daha çikmig,hem Kars adh gemi,hem kerestege- misi batmig ve hepsi bogulmuy. Bu olayi anlatan Cevdet Paya yöylediyor: "Bizde çogu zaman bakuna muhtaç olan gemileriseferden ah- koymazlar,'Haydi bir sefer daha yapsm da sonra icabma bakariz,' derler, içte sonuç böyle felaket olur."

Tiyatro ve Opera Abdülmecit Bati müziginin yam sira tiyatroya ve operaya da merakhydi. Ara sira Beyoglu'nda Naum Tiyatrosu'ada opera sey- rediyor ve sarayin içinde ya da çevresinde bir tiyatro binasi yap- tinimasmi arzu ediyordu. Bu amaçla Fransa'dan iki mimar ge- tirterek bir tiyatro projesi hazirlamalanni istedi. Mimarlardan biri Paris Operasi'run dekoratörüydü, öteki de Dolmabahçe Sarayi'nda hünkâr dairesininprojesiniçizmigti. Bu iki mimar Dolmabahçe Sarayi'nmgirigindekisaat kulesi- nin ve Dolmabahçe Camisi'ninkargismdabir saray tiyatrosu pro- jesihazirladilar.Hünkâr bu projeyiçok begenerekderhalyapimi- na baylanmasuu istedi. Tiyatroda üç sira üzerinde otuzdan fazlaloca,salonda da otuz koltukbulunuyordu. Padiçah için ayn bir loca yapilmigti.Harem bölürnünün de önü kafeslekapah bir loca yeklindetasarlanmigti. Bütün koituklargelinciklarmizisikumaplakaphydi.Sahneo dö- nemin en teknik araçlanyla donatilunçti.Salonuntavamndan, on bir kesmekristalavize sarktyordu.Duvarlara da kollu gamdanlar yerleytirilmigti. Dolmabahçe SarayTiyatrosu 12 Ocak 1859'da büyük bir tö- renle açildt. Bûtün saray halla, gehzadeler,sadrazam, nazirlar, devletinileri gelenlerive elçiler açihya katildilar. îlk temsil Naum Tiyatrosu ekibi tarafmdan oynanan Luigi Ricci'nin ScaramuccioOperastnm iki perdesiydi.Açihy, orkest- ranin kemancisi Padovani'nin besteledigi bir parçayla yapildi. Oyunbüyük bir hayranhklaizlendi. Davetlilerinçogu ilk kez ope~ 177 ra seyrediyordu.Gayrimüslimlerepleriyleparterde oturuyorlardi, haremkadmlan da oyunu kafesarkasindan izliyorlardi. Bu olay padiçahmBati kültürüne olan egiliminin bir kamtiydi. Oyuncular ilk baglardahep Naum Tiyatrosu sanatçilanndan oluguyordu.Ama sonra Muzikay1Hümayun ögrencileri ve saray orkestrasmda çahyanlarda oyunlara katildilar. Saray Tiyatrosu, ögrenciler için bir uygulama sahnesine dönügtü. Sinasibu tiyatroda oynanacagun dügünerekSairEylenmesini yazdi. Tiyatroda bir de resim sergisi açildt. Abdülmecit'in ölümünden iki yll sonra, 1863'te tiyatroda yan- gm çikti ve binanin bir bölümü yandt Kalan bölüm daha sonra- lan tütün deposu olamk kullamida. 1939 y2huda da Dolmabahça- Ayazpaya yolu yapihrken bina tümüyle yiloldi ve Dolmabahçe SarayTiyatrosu tafihe kanyti.

"Tercüman-t Ahval" O y111annönemli olaylanndan biri de Türk basin tarihindebir agama sayllan Tercüman-: Ahval gazetesinin21 Ekim 1860'ta ya- ymlanmasioldu. O tarihlerde Takvim-i Vekayi çikiyordu ama bu gazeterenksiz, cansiz bir resmi gazeteniteligindeydi. Ceride-i Havadis de yirmi ylldan beri çikiyordu. Gazetenin sahibi Churchill K1nm'a giderek sürekli savayhaberleri vermig ve büyük ilgi toplam19ti. Onun yam sira Ruzname-i Ceride-i Havadis adinda daha çekici bir gazeteyaymhyordu.Ama gaze- tenin sahibi ingilizoldugu için resmi çevrelerde biraz yadirga- myordu. Tercüman-i Ahval ise bagimsiz bir Türk gazetesiola- rak yaymlandi. Tercüman-: Ahval'in kurucusu Agâh Efendi, gazetesiniçikar- dig1yilyirmi sekiz yagindabir delikanliydi.Sanyer'de dogmuyve bir süre Tibbiye'de okuduktan sonra Babtâli. tercüme odasinda çahymlyti. Yirmi yaymdaParis'e giden Agâh Efendi, orada üçiin-

A 12 cü Napolyon'un tahta çikigmatanik oldu. Ertesi yil imparato- run huzuruna kabul edildi. Birkaç ay sonra da özgür düpünce- 1erleîstanbul'adöndu.Çeyitligörevlerdebulunduktan.sonra isti- 178 fa etti ve Meclisi Maarif denen yüksekögretimkurulu üyesi Sinasi Efendi'yle birlikteakhna koydugu gazeteyiçtkarmak için girigim- lere bayladi. Devletesundugu bagvuruda,çeyitli egitimkonularuu, iç ve dig havadisleriyaymlamakiçin bir gazetebastirmak niyetinde oldu- gunubelirterek ruhsat istedi. MeclisiMaarif de "Masraflan kendisine ait olmak üzere bir- kaç gündebir, Ceride-i Havadis'e benzerbir yeyçikarmasi"naizin verdi. Gazetehaftada bir çakacakti.Ilksayt SinasiEfendfuin bir bagyazisiylayayinlandi. Ama SinasiEfendi gazetede uzun süre kalmadi, ertesi yil aynldi. Sinasi1826'da Ïstanbul'dadogmuytu,Agâh Efendi'den alti ya; büyüktü. Bir Fransiz subaymdan Fransizca ögrendi ve 1849'da Abdülmecit'inemriyle Paris'e gönderildi.Orada Ernest Renan ve Lamartine gibi ünlü yazarlarlatanipti. 1856'da Ístanbul'adönün- ce alti yil Maarif Meclisi'nde çahytt, sonra Agâh Efendi'yle birlikte Tercüman3 Ahval1çtkardi,1865'te de Paris'e kaçti. Tercüman-r Ahval Abdülmecit döneminde temelleri atilan ve sonraki dönemlerdeyaÿamimsürdüren büyük bir gazeteoldu. XII ÎflasmEpiginde

Abdülmecit döneminin en büyük sorunu hazinenin tüken- mesiydi. Saraymasraflarmm bir türlü önü almamtyordu. Padiçah bir yandan, kadmefendiler,ikballer ve hünkârm lazlan öte yan- dan simrsizca para harc1yorve devletiädenemeyecek borç altm- da biralayorlardi. Daha Ihlamur Käykü'nün yapmn bitmeden, hünkâr Çiragan Sarayt'm yiktirip yerine kagir olarak bir saray yapimma girig- ti. Küçüksu'da ve Göksu'da da birer kasir yaptmldi. Derken Dolmabahçe Sarayi'mn yapimma baylandt. Hünkâr çocuklarmsünnet dügünü ve kizlannm dügünü için de muazzam paralar harciyordu. Tarihe geçen ilk büyük sün- net dügünü 1857 yllmda Niçantaç1sirtlarmda yapildi. Sünnet edilen çocuklardan biri Reçat Efendi, ikincisi Prenses Feyziye Osmanoglu'nun büyükbabasi Burhanettin Efendi, üçüncüsü de Nurettin Efendi'ydi.Sünnet dügünü dolayistylao sirtlarda çadir- larm kuruldugu ve dügün eglencelerinin on iki gün sürdûgü an- latihr. O yillardaFransa eiçisi Thouvenelile birlikteIstanbul'agelen ve elçinin yegeni olan Baronne Durand de Fontmagne Istanbul anilanm anlattagi bir kitapta Niçantaqisirtlartndayapilanilk sün- net dügünühakkinda punlariyazlyor: "Bu büyük eglence, gehzadelerin ve imparatorlugun çeyit- li yerlerinden gelenbinlerce çocugun sünneti mûnasebetiyle dü- zenlenmig, Dolmabahçe (Maçka) strtlanna binierceçadir kurul- muytu. On iki gün süren eglence boyunca sofralar her gelene açikti. îç takipçileri de nazirlart burada bulabiliyordu. Çünkü Bablâli'de kimse kalmam19ti. 18o "Bu eglenceyebütün elçilik mensuplariyla birlikte gittik Üç kupa arabasi tozlariyararakbizi Tarabya'dan bayram yerineulag- tirdi. Çadirlarve renk renk kiyafetleriiçindeki kalabahkçok degi- ik bir gärünüm yaratiyordu.Bizim çadmmiz padigahmve sad razamm çadirlarindansonra üçüncü çadirdi.Biraz erken gelmig- tik Sicakve tot içinde iki saatlikyolculukbîzibirhayliyormuytu. Gelipgeçenarabalarda mücevherler içinde parlayankadmlari,ip cambazlarini seyrederek vakit geçirdik "Etraftaki tepelererenkli loyafetlerleçiçeklergibi serpilmig ka- dmlann oluyturdugu manzaraya bakmakbize tükenmez bir zevk veriyordu. Oralaribir papatyave gelinciktarlast gibiydi.Eu sica- cik renkler, güneyigildariyla parlayankirlann yeyilligiiçinde hâlâ gözlerimin önündedir." Abdülmecit saray masraffarmi önleyemiyor ve hazineyihassa denen özel hazinenin gelirlerisu gibi akip gidiyordu. lyteböyle bir ortamda hünkâr, 1858 ylhnda iki kizmi debdebelidügün tö- renleriyle evlendirdi. Kizlarin birincisi Cemile Sultan henüz on begyagindaydi.Hünkâr onun Tophane mügirinin oglu Mahmut Celalettin Papa'yla evlenmesiniuygun görmügtü. Kizlann ikin- cisi de on dört yapmdaki Münire Sultan'di. Hünkâr onun da Misirh Abbas Paga'nm oglu Miami Paga'yla evlenmesine karar vermiyti. Elbette bu konularda ne ktzlarm onayi ahndi, ne de damat adaylarmm. Kizlar evlenecekleri erkelderin fotograflarmi bile görmemiplerdi.Kaç yaçlarmdaolduklanm bilebilmiyorlardi. Münire Sultan o günlerde haremde bebekleriyle oynuyor- du. Babasuun kararim duytmca annesine sanhp aglamaya bagla- di. Annesi Verdicanan Kadm ktzmi teselli ederek, "Üzülme,"de- "senin di, gerdegegirmene daha bir yll var, o zamana kadar bü- ylirsün. Evlenecegin genç iyi bir aileden geliyor,Misir Hidivi'nin oglu. Seni mutlu edecegine inamyorum. Evlenir evlenmez baban onu önemli bir görevegetirir,sonra da vezir yapar,belkiilerde de sadrazam olur. Birlikte mutlu yillargeçirirsiniz." Münire Sultan,istemem de istemem, diyene kadar dayattiysa da validesine söz geçiremedi. CemileSultanAbdülmecit'in üçüncü eyi Duzidil Kadm'm la- ziydi. Haberi duyunca annesinin boynuna sardarak agladt, ama 181 bunlar sevinç gözyaylanydi.Bir an önce haremden aynlarak öz- gür olmak istiyordu. Sarayda aylarca çeyiz ve dügün hazirhklan yapildi. Damat adaylanndan kizlaraçok degerlihediyelergeldi.Neler neler. Tek tay yüzükler, pirlanta küpeler, degerli taglarla donatilmis taçlar, kristal kâseler, Çinporselenleri... Hünkâr da damatlara gönderecegihediyelerisaraydasergile- di. Bunlar arasinda, degerlitaëlarla süslenmig altm sigara tabaka- lan görenlerin gözlerinikamastinyordu. Kapahçaryi'daki ünlü Ermeni kuyumcular yine elleri kollan kutularla dolu olarakher gün saraya mücevher tayimayabagladi- lar. Kuyumcular bir haremagasinm egliginde sultanlarm dairele- rinin kapisma kadar gelerekmücevherleri bagkalfayateslim edi- yor, o da bunlan lazlann annelerine gästeriyordu. Ermeni kuyumculardan birinin saraya getirdigi bir de terzi vardi. Elleri kara oldugundan saray halla ona Kirli Meryem di- yordu, Meryem, yalmzelbise dikmeklekalmiyor,Belçika dantel- leri,kumaglar,küpelerve zincirler de satiyordu. Bapka bir kuyumcu da kardegiMatmazel Sofì'yisarayhlara ta- nitti. Yeyilgözlü,koyu kumral saçh, sevimli ve güzelbir loz olan Sofi,sarayhlann digandaki iglerine kopuyordu. Köçeoglu ailesi- nin Çengelköy'dekiyahsmda oturuyordu. Vapurlar geçerkenbü- tün yolcular güzel Sofi'yigörebilmek için güverteye çileyordu. Sarayhlar Matmazel Sofi'yedegerlihediyelervermekten gerikal- miyorlardi. Dügünde, gelenbütün hediyelersarayda genigbir salonayer- leptirildi.Öncehünkâr, sonra harem hallo,sonra da konuklarhe- diyelerihayranhkla gözden geçirdiler.Böyle bir zenginlik görül- müy yeydegildi.Neler neler yoktu ki: gümüytepsilere yerleytiril- mig mücevher kutulan, altm kapakh bir Kuran, pirlantah bir ya- zi taktmi, bir taç, gerdanhklar,broplar,kemer tokalan, bilezikler, küpeler, igneler, saatler, yelpazeler,kahve taktmlan, hahlar, el- mash yemek kaçúdan, altm taslar, sofra takimlan, maltizlar, ye- kerlikler, gülabdanlar, ibrikler, gerbet takunlan, aynalar, kristal sürahiler, kadehler, iglemeliörtüler... 182. Cemile Sultan'm geçici olarak oturmasi için Mustafa Nail Paga'mn Emirgân'daki yahsi kiralanmiyti.Hediyeler ve sultanm sandiklar çeyizi içinde, içive digial çuhalarla örtülü kapahara- balara yerleptirilerekDolmabahçe Sarayi'ndanLevent-Maslakyo- luyla Emitgân'a gönderildi. - Münire Sultaniçin de Sir Kâtibi Mustafa Papa'mn Vaniköy'deki yalisitutulmuçtu. Onun da eeyizive hediyelerisaraykayildarlyla, sava; filikalarmmkorumasinda yahyayollandi. Dügünlerin birer hafta arayla Dolmabahçe Sarayi'ndayapil- masi uygun görülmügtü.Bu dügünlere suri hümayun deniyordu. Hazinenin gelirleriiçte bu tür dügünlere ve eglencelere gidiyor- du. TarihçiCevdetPapa bu dügünleriyöyleanlatiyordu: "Dügün tam iki hafta sürdü ve önceki dügünlerin hepsinden daha görkemlioldu. Vükelamn çadirlarmdan ta Dolmabahçe'ye kadar uzanan yolun iki yanma megaleler dizildi.Bütûn arazi ça- dirlarladoldu. Günde be; defa genliktoplan atildi.Vükelanm ve memurlarm sahilhanelerinin kapilari bile kandillerle donatildi. Yemelder ve içecekler mükemmeldi. Gündüz geceçalgilar çalun- yor ve carnbazlar oynuyordu. Geçenyil.oldugugibibu y11da vü- kelaçadirlarnun önündeki kandillersayica birbirleriyleyari; edi- yorlardi. Kandil ve fenerlerinsayisi bazilarmdaalti yüze ulayiyor- du, bazilannda da dokuz yüze. Bazi çadirlann önü limon ve çi- çek saksilarlyla süslenmiyti. Bütün bu patafatölçüsüzlügün içare- tiydi." Dügün pöylebagladi:ilk önce haremin büyük sofasmdaçalgih ve oyunlu bir lana gecesidüzenlendi.Ertesi sabah Cemile Sultan üzerinde inciler, pirlantalar bulunan sirmalarla süslenmig nar çi- çegi renginde kadife giysisiyleve zengin talalanyla salona girdi. Bagmda, beyaz bir tüyün süsledigi bir duvak vardi. Feraceli ve yaymakhbaykalfalarsultam kargiladilar.Saraymkiyidakikapisin- dan nhtima kadar yere hablar dögenmiyti.ikinciMahmut'un hiz- metinde bulunmuy olan yayhbir saray dadisi sultamn kolunu tu- tarak birkaç dua okudu, sonra birlikteytirüdüler. Haremin incesaz takum o siradabuyûk sofada çalmayabay- ladi. Cariyelersultamn arkasmdan geliyorlardi.Sultan ve pegin- dekilernhtuna çikarlarken haremin büyük bandosunun içeriden gümbür gûmbür sesi duyuluyordu 183 Rihtunda ise askeribando marplar çahyordu.Haremagalan iki sira dizilmigsultambekliyordu.Hepsinin ellerindebeyazeldiven vardi. Askerler elleriyle kihçlanm tutuyordu. Onlarin gerisinde de padiçahinyaverleri,papalarve beylersiralanmigti.Yaver Serif Bey de onlann bayindaydi. Münire Sultan,kürekçilerininnar çiçegi rengi çuha çalvar,sir- ma iglemeliyelekve beyazipek gömlekgiydigion iki çiftebir ka- yigageçerekkaptan köpkündepadiçalunkoltuguna oturdu. Saray erkâm ve konuklar äteki kayiklarayerleptiler.Kayikç11arkürekle- re asildi, kayiklarsu kuçu gibi Bogaz'da sürülmeye bayladi. Vaniköy'de yahmn nhtiminda vezirler, paçalar,agalar, subay- lar siralanmigsultam bekliyordu.Rihtimda saltanat bandosu, ya- hnm içinde de Adile Sultan'm incesaz takmn yer almig, hafifha- valar çahyordu. Damat Ïlhami Papa nhtimda saltanat kayigim bekliyordu. Münire.Sultan duvagim yüzüne indirmig olarak kaptan köykü- nün önünde göründü. Sultan kayiktan inerken genç damat epi- nin sag kolunu tuttu, bagharemagasida sol kolunu. Gelin yere dögenmigolan al çuhamn üzerine ayak basar basmaz,bando sal- tanat marymi çalmaya bagladi.Gelinledamat agir agir yürüyerek yahyagirdiler.Orada da onlan saz talomikargiladi. Yerlere çilpa- ralar serpildi. Az sonrahünkâr yaliyageldi.Bu kez de harem bandosu selam mary1ylakendisinikargilad1.Hünkâr gelinve güveyikutlarken de bando saltanat maryim yeniden çaldi. Dügünler yediger gün sürdü. Yalmz konuklar degil, bütün istanbulhalkibayram etti. Abdülmecit bu eglenceleri görmekten "devri sonsuzbir zevk ahyordu. Bu bir sefahat"ti. Damatlar Mahmut CelalettinPapa ile Ilhami Papa birkaç gün sonra Meclisi Vala üyeligine atandilar. Dügünlerin yam sira saraylarm yapimi da devam ediyor- du. Fmdikh'da hünkârm ktzi RefiaSultan ile egi Ethem Paya için kâgirbir saray yaptinldi. CemileSultan ile egi Mahmut Paça için de bir saray yapmuna baglandi.Yine Fmdikli'da Adile Sultanign bir saray inga edildi.Fatma Sultan'a da ÇiraganSarayiiçinde bir 184 saray yaptinlmasi uygun gärüldü. Ïyide, bunlann masrafi nere- den kargilanacakti? Bu savurganhk sonsuz dedikodulata yol açiyordu. Yalruz sa- nn? Ya saraydaki ray yapimi cariyelerin çoldugu? Bunlara para rni yetlyirdi? Sarayda yalmz Abdülmecit'in hareminde degil, bütün geh- zadelerin ve sultanlann dairelerinde de cariyeden geçilmiyordu. Hünkârm ve yakmlarmmhizmetindekicariyelerin sayisi yedi yü- zü agmigti. Bunun dökümü yöyleydi: Haremde haznedarhgayükselmiscariyeler 11, mansibh denen üst düzeydekicariyeler 2, birinci smif cariyeler 8, ikinci simf ca- riyeler 7, üçûncü smif cariyeler 50, dördüncü simf cariyeler 177, kîlercikalfalar 11, kilerde çaliçancariyeler 6, hastalara bakan ca- riyeler 14. Veliaht Abdülaziz Efendi'nin dairesinde 58, SehzadeMurat Efendi'nin dairesinde 42, SehzadeAbdülhamit Efendi'nin dai- resinde 34, gehzadeReçat Efendi'nin dairesinde41, SehzadeKe- malettin Efendi'nin dairesinde 27, §ehzadeBurhanettin Efen- di'nin dairesinde 10, gehzadeNurettin Efendi'ni,n dairesinde 15, Behice Sultan'm dairesinde 23, Seniha Sultan'in dairesinde 17, Mediha Sultan'm dairesinde6, Naile Sultan'mdairesinde 12, bag- kadinefendinindairesinde13, ikinci kadinin dairesinde13, üçün- cü kadmm dairesinde11, dördüncü kadmm dairesinde17, begin- ci kadmm dairesinde 12, basikbaldairesinde 16, ikinci ikbal dai- resinde 15, üçüncü ikbal dairesinde 13, dördüncü ikbal dairesin- de 7, valide sultan dairesinde 17... Bu kadar israfm debdebenin, ne geregi vardi. Hünkâr sara- ym ve sultanlarm masraflarmi duyanca damatlarma laziyor, "Bunlarm cümlesi namussuzdurf' diyebaginyordu.

"ney, Sonunda mey, tey tey" hazinenin dibini getirmig ve OsmanliyxBati'ya avuç açmaya mecbur etmigti. Borç Bataþ Padiçahm çevresindekileralmacak öniemlerin hiçbir iye yara- mayacagmi biliyorve hünkârm kendi yakinlanna karylsert karar- 185 lar almasim beklemiyorlardi.Tek çare masraflan karydamakiçin digandan borç almakti. Devleti yönetenler hünkâra borç almayi öneriyorlardi. Hünkâr borçlanmayakarstydi,ama daha fazlada- yanamayarakdevletiiflas batagma sürükleyen bu yola bagvurul- masun onaylamak zorunda kaldi. Ilkolarak 24 Agustos 1854'te-Londra'da imzalanan bir anlay- mayla Ïngiltereve Fransa'dan be; milyon altm borç ahadi. Bu borca Misir'dan gelecekyilhkvergi ile Ïzmirve Suriyegümrükle- rinin gelirikaryihk gösterildi. Bunu daha sonra 28 Haziran 1855'te Kinm Savagl'ndan dogan masraflari karsilamak üzere yine Ïngiltereve Fransa'dan ahnan bey milyon Ïngilizlirastborç izledi. Borçlarla bütçe açigi kapati- hyor ve faizlerödeniyordu. Daha sonralan da 1858'de ve 1860'ta yeniborçlar almdi. Bunlar da yetmedi,devletBeyoglu sarraflann- dan yüzde 45 faizleborç aldi. Borçlann tutan seksen milyon al- tm liray1 agt1. Tarihçi CevdetPaya o günlerdegöylediyordu: "Keyke Fuat Paya borç iginde baçarih olmasaydt da, biz bi- raz kendi kendimizi toparlayabilseydik. Borç para bulup da ha- zine biraz rahatlayinca sefahata dalacagmuzbelliydive öyle de oldu." Vekiller komisyonununkaran üzerine yaymlananbir ferman- la, sadrazamm ve vekillerin be; çifte arabalan terk ederek üç çif- teye binecekleriilan edildi. Kazaskerlerin ve yüksekriitbeli kipile- rin üç çifteye, alt kademedekigörevlilerinde iki çifteye binmele- eçlerinin rine ve daha alttakilerin hiç arabaya binmemelerine, ise tek beygirli olanlara binmelerine karar verildi. Padigah ertesi gün sadrazann Topkapi Sarayi'ndakabul ede- rek göyle dedi: "Bes çifteler bir müddetten beri yasak edihnig, siz de bu yüz- den zahmet çekiyorsunuz.Beyçifteleri terk etmeyin. Hem bizibu hale getiren be; çifteler degil,bagka yeylerdir." Hünkânn bu sözleri üzerine devletin ileri gelenleriyine be; çiftelere bindiler. Abdülmecit bu olaylardan çok sikihyor ve bunahmlara dügü- yordu. îÿteböyle günlerin birinde biraderi Abdülaziz Efendi'yi huzura çagirarak göylededi: "Bak iglerden birader,ben bu çok yoruldum, saltanati sana devredeyim, devleti gel sen idare et." Abdülaziz böylebir öneri beklemiyordu. "senin "Aman efendim," dedi, ne çektigini gärliyorum.Lütfen merhamet buyur, bana bunu teldif etme." Bu i; de tutmad1. Abdülmecit devleti yönetmekten kurtula- rruyordu. Sarayh kadmlann savurganhklarnun sonu gelmiyorve parala- nni alamayan esnafm gikâyetleriartiyordu. Hazine bunlan önle- mek için saraykadmlarmmborçlarmitammak zorunda kaldi,ba- saticilara da borç verildi. zi senetleri Bazi borçlarise kaydageçme- miyti, onlar nereden ahnacakti? Sarayh hammlar ise bu änlemlere boyvererek tala ve giysialmaya devam ediyorlardi. Esnaf bu yeriiborçlarm ödenmesini isteyince hazine borç lis- tesinin kapandigmt ve yenilerin ödenmeyecegini bildirdi. Esnaf durumda gliç kalnupti,borç yüzünden sarayahaciz konamaz ve sarayh hammlar da tutuklanamazdt Esnafm yabanci elçiliklere bagvurarakyardim istemesinden korkuluyordu. Hazine memur maaglanm da ödeyecek durumda degildi.Me- murlar üç dört aydan beri ayhk alamarmelardt Devlet sarraffardan borç almak zorunda kahyordu,ama onlarda da para kalmamigti. Tücatr ve esnaf iflasmepiginegelmigti,magazalar kapamyordu. Hanlanm, evlerini, dükkânlanm kiraya veren irat sahipleri de kiracilardanpara alarnyor, evini barkim satiçaçikaranlar ah- ci bulannyordu.Güç durumda kalanlarmücevherlerini ve degerli esyalarim satiça çikartlyordu, ama kimsedebeypara yoktu. Sirbistan'dan gelen Müslüman gäçmenleri yerleptirmekiçin devlette para kalmamisti. Sirp ve Bosna suunnda asker bulun- durmak gerekiyor,ama onlarm da masrafi kargilanamiyordu. Maliyesonunda Beyoglu sarraflarmdan yenidenborç isteme- ye karar verdi. Durum hünkâra bildirildi.Abdülmecit fenabozul- tasarruf idare- duve "Niçin istikraz olunuyor(borçisteniyor), ve yi maslahat ile çare bulunamiyor mu?" diyeyamt verdi. Babiâli borç istemekte karathydi ve sadrazam hünkâra pöyle bir yazi gönderdi: 187 "Bizce yapilacakher yey yapildi, yapilacakbir yeykalmadi. Istikrazdanbagkaçare yoktur." Zati pahanenin bûtün keyfikaçti, ama hükümetin karanna karpigelemedi.O arada tatsiz bir olay dahayaçandi,sarayi hüma- yundan alacakh olan H1ristiyan esnaf Babiâli'ye giderekdurumu- Onlar nu anlatmak istedi. SeraskerRiza Paya esnafi kovdu. da bu- nun üzerine Fransiz, Ingiltereve Rus eiçiliklerinegiderekbagira çagira hükümeti gikâyetettiler. Bu da bardagitaÿiran damlaoldu. Abdülmecit bunahmlar geçiriyordu,vekiller heyetine giderek göylededi: "Borç ahnmamasi için çok çahetim,ama koyullarbiziborç al- maya mecbur ediyor. Bunun ödenmesi ancak gelirlerinartma- s1ylamümkündür. Bu da mülkün (memleketin)imanyla, yani her devletteoldugu gibikumpanyalar(çirketler)teykil ederek de- miryollanyapmaklagerçeklegir.Artik bu tür kumpanyalarmku- rulmasma da izin vermeliyiz, garlar yapmahy1z.Gelirlerartti di- ye masraflan artirmamahytz, Masrafi artirmak bir sonuç vermez. Mastaf bizi bataga sürükler. Dolmabahçe Saray1'niyaptirmannz maddi bir ynk getirdi.Daha sade bir saray yaptirabilirdik..." Yani hünkâr diyandan almacak borçlann yatinmlarda kulla- öneriyordu. mlmasim ve özel ortakhklann kurulmasim Bu da o dönemde liberalizmibenimsemigolan bütün devletileri gelenle- rinin dügüncesiydi. Ahnacak borçlar bu tür yatmmlarda kullamlacakve savur- ganhk önlenecekti. Ama padigahm çevresinde olanlar, özellilde Tophane Nazin Fethi Papa ile Kaptam Derya Halil Papa hünkâra "size yaranmak amaciyla, "Aman hünkânm," dediler, daha nice- leri feda olsun." Hünkâr daha gerçekçiydi. "bu "Yok yok," dedi, saraya çok para harcandi." Cevdet Paya'mn belirttigine göre gehir hanunlarmin savur- ganhgimsaray hammlan kendilerine örnek aldilar, onlan bastir- düar ve hazineyi iflasa sürüklediler. Bu bozuklugu önlemek için bir yeyyapacakdurumda olmayan Cevdet Paya pöyle diyordu: "Serfiraz adinda yaramazbir kan istedigi yerlerdegeziptozu- 188 äteki yor, kadmlar da onu kiskamyorlar,ona nispet eglence 1erinde yer- ve Beyoglu'nda irz ve namusa dokunacakbir biçimde do- laç1yorlar.Padigahm kerimelerionlan taklit ediyorlar. Onlann bu davramq1andevletin namusuna dokunuyor. "Serfiraz'mhaklandan gelip de devletitehlikedenkurtarama- dik. Rumeli ordusunun fevkalademasrafi 800 bin kese altindir. Köçeoglu'nun sarayhlara sattigi elbise ve verdigi çeyitliegyanm masrafi da o dereceyeyükselmiytir. "BezmiâlemSultan da bir zamanlar bu savurganhktan rahat- siz oluyordu. Sarayhlarzapturapt altina ahnabilirdi. Ama Valide Sultan'm vefatmdan kanlar sonra zapt olunmaz oldu ve yapma- diklan rezaÌetkalmad1. "Meselakadmefendilerbir tacirden 100 bin kurugluk mal al- diklan 50 bin kurug zaman da nakit ahp 150 bin kurugluksenet veriyorlar. Bu yüzden paraphümayunun üç sene içinde üç mil- kese çikti. yon borcu Bunun ardmdan sultanlann ve kadmefendi- lerin mücevherleri Beyoglu sarraflannm.elinde rehin kaldi. "Hidiv Abbas Paga'mn görevi sirasinda Misir'dan Istanbul'a pek çok bey papa, ve hanun hieret etti. Pahah konaklar ve yah- lar satm aldilar. lçlerinialafranga egyalarla dögediler.Bol bol para harcadilar. Sefahat yollarun açtilar. "Vükela ve Istanbulkibarlan bu Misir döküntüleriyle agik atmaya, vükela kanlan ve kizlan da Mehrnet Ali Paga'nm kizi Zeynep Hanim'i taklit etmeyebagladilar.Bu yüzden Ali Paga'nin konagmin masraflan üç-dört bin altma ulagti.Sadaretmaagi yet- met oldu. "Sultan efendiler de väkela eëlerinden üstün olmak için he- masraf ettiler, sapsiz maaglar bunlan kargilamazoldu ve borç al- maya bagladilar. "Kadmefendiler de zamana uyarak arabalarla gezintilereçikti- lar gehirlilerden ve üstün olmak için israfa daldilarve borçlandilar. "Memurlar da ev ve yah ingaatina giriçtiler, bag ve bahçe alafranga yaptirdilar, sofralar kurdular, israf ve sefahat yoluna girdiler, israfta hammlanni geçtiler. Hazineden ayhklarim ala- maymca da bunahma dügtüler, esnafa olan borçlanm ödeye- mediler." Kirim Savapisirasinda Franstz ve Ingilizaskerleri Istanbul'a su gibi altin akittilar. Esnaf bu yüzden çok para kazandi. Zaten son yillardasaraylardadüzenlenendüglinlerdeçaryiesnafmmve özellikle kuyumcularm yüzü çok gülmügtü.Ïstanbulburjuvazisi böyleceçok geligti. O zamana kadar Kadiköy ve Adalar, varhkh insanlann rag- bet ettigi yerler degildi. Bu insanlar laglanm eski istanbulve Beyoglu semtlerindegeçiriyor,yazlan da Bogaziçi'ne tagunyordu. Bogaziçi o ydlardacennetten bir köpegibiydi.Mehtaph gecelerde denizkayildarladoluyordu.En güzelmehtap Bebek koyundan ve igik- Büyükdere'den seyrediliyordu. Insanlarayin denizevurmuy lanna "gümüy selvi" diyordu. Eskiden bütün varhkh insanlar yazlan sayfiye yerlerine pa- zar kayiklanylatapimyordu. Kiraladiklan evlere götürdülderi ey- ya minder, çarpaf,tabak çanak gibi peylerdi.Yaçam kopullande- gigipde insanlar alafranga olmaya baglaymcaev egyalan da de- gigd.Yer minderlerinin yerini sandalye, koltuk ve kanepeleraldi. Evlere, Avrupa'dan getirtilensofra takimlan girdi. Bunlann yaz- hk evlere tayinmast da büyük masralian gerektirdi.Memur ayhk- lan bu masraflan kargilayamad1. Gösterig ve özenti Ïstanbullularmyaçammdayeni sorunlar ya- ratti. Cevdet Paya bu konuda yöyle diyor: "Ali Papa, sayisi çok artmig olan konak halkom mastafini ke- semezdi.Fuat Paya'mn familyasimadamalan (yabancikadmlan) taklit ederek ayda bir moda çikardilar, ehli Islam'mahlakun boz- dular. Fuat Paya onlan zaptedemez oldu. ÖyleyseÂlive Fuat pa- çalarm saraymyönetimine ve hünkânn helali olan kadmlara ne demeyehaklan var. Vükela önce kendini düzene soksun, kendi evlerini düzeltsin,sonra bagkalannanasihat etsin." Saraymasraflan arttikça hazinenin güç durumda kalmasiüze- rine vekiller heyeti bunu incelemek üzere bir encümen oluytur- du. Zati pahaneninbuna çok cam siloldi. Ertesi gün tahtma asik bir yüzle oturdu ve almacak önlemlerirt acele konuqulmasmiis- tedi. SadrazamKibush Mehmet Payaartik ne gerekirsesöyleme- ye karar vermiyti: "Böyle ufak tefekktsitlamalarlahazineyikurtaramay1z,"dedL "Her yeydenönce saray yapimlanm durdurun ve sarayihümayun masraflarim azaltin." Hünkâr bu.sözlereçok lazdi ve "Bu hinzirherifi sürmell,"de- di. . Abdülmecit KibnshMehmet Paga'ylüç kez sadrazamyapmig- ti. Ïlk önce 1853'te, sonra 1859'da, üçüncü kez de yine aym yil. Papa hünkari sürekli ktzdiriyor,ama yine görevindekahyordu.O da bunu bildigi için agzma geleni söylüyordu. Günün birinde hünkârla gümrüklerdeki yolsuzluklarikonu- qurken, "Çalmayanyok, merhum Valide Sultan bile bu iglerden rügvet almiyttr," deyinceAbdülmecit çok bozuldu, hemen Fuat Paga'yt huzura çagirarak,"Bu herif benim älmüç validemdenne istiyor? Hiç utanmadan onu para yemeldesuçluyor," dedi. Ertesi gûn de mührü hümayunu kendisinden aldirtarak Mütercim Rügtü Paga'yi sadrazam yapti. O siralarda halk homurdanmayabaylannyt1.Bazilan, "Ulema hünkâri yabanctmüdahalesindenkurtarmak için elçilikleri basa- cak," diyesöylentiler çikardi.

Tasarruf Önlemleri Hünkâr kendi lazlarmm gehiriçinde arabalarla gezmesineve sorumsuzcapara harcamasmaçok üzülüyor ve bu gibi davramy- larm kiplarticiolacagiradüêünüyordu. Bir gün lazlaragasimça- girtarakgöylededi: "Söyle onlara akularim baylarma toplasmlar, agirip tapirma- smlar, onlari dövdürürüm." Bu sözler üzerine sarayhlar, esnaftan aldiklan yirmi binkese- likmücevherve egyay1gerigöndermek zorunda kaldilar. Yöneticiler çökügün nedenleriniaragtirirkensadece saray ka- dmlannm savurganhgt, saray ve köqk yapimlart ve memur ma- aplan üzerinde daruyor, ama altyapi sorunlanna asla egilmi- yordu. Avrupa'da Aydmlanma Dönemi'ne geçilmig,Endüstri Devrimi yapilnny, ama Osmanhlar buna ayak uyduramarupti. Sanayileymeyeve teknolojik konulata kimse parmak basaruyor- du. Masraflan losmak, Beyoglu ve Galatasarraflarmdan borç al- mak elbette çare olamazdi. Üst düzeydekiyäneticiÏerdiçandan borç alarak durumu düzelteceklerineinaniyor, gericive tutucu -- çevrelerise çöküntünün nedenlerini ahlak bozuklugunda,kadin- lann aç.ihp saçilmalarmdagörüyordu. Onlann baqindayer alan CevdetPapa,"Milleti Ïslamiyetarih boyuncaher geydençok irz ve namus meselesine dikkatetmig olduguhaldebir süredir saraylilar ve îstanbul'unmoda merakhs1hanimlan atlas feracegiyerek,ga- yet ince yaymaklarkullanarakdüzeneters dügüyorlar.Çare,irz ve namusa uygun âdetleregeri dönülmesidir,"diyordu. Bunun üzerine konu Tanzimat Meclisi'nde tartipildi, kadmla- nn ferace giymemelerineve ince yaymakkullanmamalarmaka- rar verildi. Buna aykin davranan olursa feracenin yakasikesile- cek ve kocalara da ceza verilecekti. Bu yolda bir mazbata hazir- landi.Bu karar bildirilincepadigahdeliyedöndü ve SeraskerRiza Papa'yiçagirtarak, "Senne diyorstmPaça!" diyehaykirdi."Buka- rarm uygulanmasi kabil midir? Bu giddetibenimkilere kary1da uygulayacaklar mi? Yani sarayh kadmlann da nu atlas feracegiy- meleri ve ince yaymakkullanmalan yasakedilecek?Senbu maz- batayt nasil mühürfedin?" Riza Papa hünkârdanbu azari igitince çok bozuldu ve dog- ru SadrazamKibnsh Mehmet Paga'yagiderekpadiçahmtepkisi- ni anlatti. Sadrazamile Seraskerkara kara düpünmeyebagladilar. Biryanda Batihlaymayanhsi hûnkâr vardi, öte yanda ÿeriatçilar. Mazbataytyumuçatmaktanbagkaçare yoktu. Sonunda mazbata- "11anname" yi hafifleterekgöylebir hazirladilar:

- Her kavmin ve milletin kendiperiatmave adetine göre ir- ztm korumak için birtalam önlemler almasi dinin fanzasi- dir (geregidir). - Halbuki bir zamandan beribazikadmlarusulve âdetlereay- lan olarak münasebetsiz geylerden feraceler giyerek açak .sokaga sa- çak türlü kryafetler içinde çuayor ve seyir yerlerinde erkeklerle konuçarakmilletadabma aylan davraxityorlar. - Bu durumlar, her familyayiharap edecek biçimdesefahata sebep olmaktadir. - Bundan böyle sokaga çikan kadmlar,içleri seçilmeyecek biçimde yapmakkullanacaldardir. - Kadmlarm feraceleri çuhadan, Ankara pahadan ya da Ankara sofundanyebunlara benzer yeylerdenolacaktir.

- Feracelerinçevresi igleme ve sirma gibibirtakunlüzumsuz ve masrafh yeylerlesüslenmeyecektir. - Kadmlaredebeuygun ayakkabilargiyecelderdir.

- Kadmlarçaryive pazaragittiklerindedükkân ve magazala- rm önünde duracakve zinhar içeri girmeyeceklerdir.

- Kadmlarseyir yerlerindeerkeldere mahsus yerleregeçme- yipkendilerineayrilan yerlerdeduracaktir. - Bunlara aykir1davrananlaredebe davetedilecektir.

Yani hünkârm itirazi üzerine feracenin yakasmm kesilmesi ve kocalarin ceza görmesi gibi yasaklarkaldirilungve mazbata yu- muçatilm14tir. Padipahm gücü ancak bu kadarma yetmig,sadra- zama ve seraskere daha fazlasmiyaptiramam14tir.Ama bu türlü yasaklarla devletinçöküpüördenebilmig midir? Asla. Birgün hünkârgözlerindenate; saçarakBablâli'ye geldi,atin- dan indi, hiç kimsenin yüzüne bakmadan hiddetle merdivenleri çikti, daireyihümayuna girdi,nazirlar da peqinden. SadrazamÂliPaya telay içindeydi. Padigah kendisinidairesine çagirtti. Bir süre baybaçakonuptular. Bir süre sonra seraskeri ve Kaptani Derya Mehmet Ali Papa'ylda huzuruna çagirtti. Mehmet Ali Papa hünkârin kiz kardeqiAdile Sultan'm egiydi, Yani ÏkinciMahmut'un damadlydi.Abdülmecitkendisindenpek hoplanmazdi.O gün havaçok gergindi.Herkes bir firtmamn kop- masmi beklergibiydi.Kimse de bunun sebebini kestirmigdegildi. Gerçektepadigaluüzen yeyktzlarminsavurganhgiydi.Son olarak Refia kizi Sultan'in Kapahçaryiesnafina ve kuyumculara60 bin kese altin almig borçlandiginihaber ve tepesi atrugtt. O zarif ve nazik adarun artik gözühiçbir geygörmüyordu.Kan beyninesiç- rannyti. Enigtesi Mehmet Ali Paga'ya dönerek, "Sen bunu biliyor- dun, neden mani olmadm!" diye haykirdi. Mehmet Ali Papa hünkârm bu sözleri karçasmdaezilipbüzü- lüyordu. "Vallahi hünkârim, benim bundan hiç haberim yoktu," di- yecek oldu, padiçah bu kez de, "Nasil haberin olmaz! Kethüda 193 Eyrefio görevesen getirmedin mi?" diyebagirdt. Mehmet Ali Papa padipahtanbu zilgiti da yiyincesoguk terler dökmeye bayladi. "Hünkârun," dedi, "size yeminler ederim ki, benim bunlar- dan haberim yoktu. Bilseydim vallahi billahisize arz ederdim." Abdülmecit bu kez de, "Senin yeminlerine inanilmaz!" diye kükredi."Sizbeni kederimden öldürmek için bunlari yapiyorsu- nuz. Ama nafile, Abdülmecit bütün dügmanlarmi öteki dünya- ya gönderdikten sonra ölecektir. Softalarida sen ayaklandtrdm. Kuleli Vak'asi'm da sen çikardm. Sana güvenmeselerdibagkaldi- ramazlardi. Senin admi vermediler, çünkü seni korudular. Mehmet Ali Paya kahroluyordu. Abdülmecit'in söyleyecekle- ri daha bitmemigti.Herkese kan kusturayordu. Çilginadönmüê- tü, yine haykirdi: "Sen Abdülaziz Efendi'den yanasin. Beni Adalar seyahatine sen gätürdün. Maksadmt pimdi anhyorum. Betiiyok etmek isti- yordun. Sen dineve devletede kargisin.Saltanathainisin.Hem de katilsin.Avrupa'da düellodenen bir yeyvardir. Burada da olsaydi elime bir tabanca ahp karpinageçer,senden kurtulmuy olurdum. Seni RegitPapa sürgüne göndermiyti,acidim geri getirttim. Sen neyine gûveniyorsun!" Padiçah bir türlü sakinlegmiyordu. Bu kez de Sadrazam Âli Paga'ya dönerek, "Sen nasd sadrazamsm!" diye haykirdi. "Ada- mm elinden mühränü abr, kovarlar.Seninhiç sorumlulugunyok mu! O sirada äteki paçalarve damatlarda içeride firtinalarkoptu- gunubilmedenhuzura girdiler.Abdülmecit bu kezde onlara dö- nerek, "Sultanlargece mehtaplarda geziyorlarmig!"diye kükredi. "Benim mehtap sefalarma çikacak kizim yoktur. Hepsini redde- decegim..." Sonra da eliyle damatlari göstererek,"Bu heriflerin davramy Iart artik namusuma dokunuyor!"diyebagardi.

A 13 Kimse agzun açtp tek kelimesöyleyemiyordu. Onun böyleba- girdigiruhiç gören olmannêti. Bu kez de parmagiyla Ali Galip Paga'yi göstererek,"Fatma Sultan'm30 bin keselikborcuna da bu sebep 194 herif oldu!" diye haykirdi.Bu herifi bir zamanlar hazineyi hassa nazirt yapnuptun, günün birindebana Fatma Sultan'm 30 bin keseborcu oldugunu söylemigti.O zamanlarbabasuun fesa- dindan korkuyordum. RegitPapa cehennem oldu gitti de kurtul- duk. Bu adam babasmdan da fesat çikti." - O strada Kaptam Derya Mehmet Ali Paya bir söz söyleyecek oldu, ama ne dedigi anlaç11amadi,hünkâr yine kükredi ve "Sen sus hain kerata!" diye bagirdi. Padiçalun o gün herkesiazarlamasi büyük bir huzursuzlukya- ratti. Abdülmecit'in çevresinde güvendigi tek kipi kalmamiyti. Kendini yapayahuz hissediyordu. O siralarda Serdan Ekrem ÖmerPapa Hersek'e gitmek üzere yolaçakacakti. Hünkârla vedalaymak için Bablâli'ye geldi.Huzura kabuledildi. Abdülmecit üzgün bir sesle yöyle dedi: "Yolun açik olsun. Inçallahmuvaffak olup dönersin.Ama ya- km zamanda dönsen bilebenibulamayacaksm.Beni kaulanm ve ktzlanm bitirdi." XIII Gün Batarken

Abdülmecit 185fte otuz iki yaymdaydi.Tahta çikah on altt yll oluyordu. Bu yillariçinde on egini yitirmigti.O zavalh kadmlarm altisi yirmi-otuz yaplarmdaveremden ölmügtü. Abdülmecit ölen eplerini düpündükçedahp gidiyorve karamsarhgakapihyordu. Abdühnecit'in hareminden çikanilk cenaze, Zeynimelekadm- dakibir gözdeyeaitti. Hûnkâr onu tahta çiktiktanbir yd sonra ta- nurupti. Zeynimelek 1842 yihnda on sekiz yapmdaveremden öl- dü. Bu genç kadmm birkaç ayhk bir hastahšm ardmdan hayata gözleriniyummasi çok aci oldu. Bu ölüm Abdülmecit'inharemi- ni derin bir yasabogdu. Haremdeki kizlarZeynimelek'in güzelli- gini,tathhgim, neyesini yillarcaunutamadilar. Çerkezköylerinin birinden satm ahmp saraya verildigi zaman nasil mutlu olmuyve geleceky1llar için ne umutlar beslemigti. Harem ikinci ölüm olaymi 1845'te Duzidil'in vefatiyla yaça- di. O da saraya çocukken almnny ve haremde egitimgärerek ye- tigmigti. Abdülmecit onu görûr görmezhareme almig ve bu genç Çerkezkizun üçüncü kadmefendiligegetirmiyti.Duzidil 1843'te Cemileadmda bir çocuk dünyayagetirdi,ama çocuk iki yaqinda öldü. Bu aciya Duzidil ancak birkaç ay dayanabildi. Abdülmecit'in hareminden çikan üçüncü cenaze 1848'de Nergisev'in cenazesi oldu. Hünkâr onu gärdügn zaman on bey- on alti yaëlarmda civil civil bir Çerkezkiziydi.Abdülmecit ona Nergis diyordu. Nergis gebe kaldi ve ÇiraganSaray1'ndabir - lan dogurdu. Hünkâr onu dördüncü ikballige yükseltti. Ne günden güne soluyordu. Herkes onan ince hastahgayakalandi- gunbiliyordu. Dogurdugu oglan iki ayhkken ölünce Nergis ka- ralar bagladi. Durmadan öksürüyor ve agzmdan kan geliyordu. 196 Haremde herkes ondan uzaklaptt. Hünkâr da ancak uzaktan ha- tiran sormakla yetiniyordu.Çocugununölümünden bir ay sonra da Nergis'in cenazesi kaldirildi. Haremden çakan därdüncü cenaze üçûncü kadmefendi Hop- yar'm cenazesiydi. O da yirmi yaglarmdaydt. Õlümüyleharem yi- ne yasa boguldu. Ondan bir yil sonra 1850'de haremden begincicenaze çikti. O da Çerkezkökenli bayikbalNükhetseza'nm cenazesiydi,ilk ço- cugunu 1846'da on alti yasmdaykendogurmustu. Çocugunog- lan olmasi annesini çok mutlu etmigti. Dogum sirasindahünkâr Rumeli gezisindeydi.Dönügte epinin yeni bir gehzade dogurdu- gunuögrenince ne kadar çok sevinmigti. Nükhetseza 1849'da da eski Beylerbeyi Sarayi'ndaBurhanettin Efendi'yi dogurdu. Ikioglan çocuk anasi olmak ne kadar mutlu olaydL bir Ama bu mutluluk uzun sûrmedi. Onun da cigerlerini verem kemiriyordu.Öksûrükleriçinde yataga dügtü.Hareme ge- len doktorlar genç kadrun hastahgim anlamakta güçIükçekme- diler.Abdûlmecit, "Elinizdenne geliyorsayapm, Nükhet'i kurta- nn," diyehekimlerene kadaryalvardtama yapilacakbiryeyyoktu. Nükhetseza yirmi beyyaymdahayataveda etti. Oglu Burhanettin Efendi'yi de Neveser Kadinefendi büyüttü. Haremden çakan altmci cenaze,1851'de GülcemalKadmefen- di'nindi. Abdülmecit'in yaçamiboyunca hiç unutamadigi ölüm acisi Gülcemal Kadmefendi'nin actsi oldu. Ondan bir yd sonra, ikinci kadmefendi Tirimüjgân vefat et- ti. O da otaz yagmdaydt. Biri ktz ikisi oglan üç çocugu oldu: Naime Sultan(1840),Abdülhamit (1842)ve Abid Efendi (1848). Tirimüjgân'm cenazesi Beylerbeyi Sarayl'ndan kaldmidi. Hünkâr, on yagmdaki oglu Abdülhamit'i Perestu Kadmefendi'ye emanet etti. O da çocugu kendi oglu gibi yetiytirdi. Abdülmecit Tirimüjgân Kadmefendi'nin ölümünden bir yil sonra da üçüncü ikbal Nesrin Hamm'i yitirdi. Hünkârtn ona özel bir tutkusu vardi, tahta çiktiktan alti yd sonra onu hareme al- migti. 1846-1850 arasmda Nesrin'in dört çocugu oldu. Üçüog- lan, biri lazdi. Son çocugunu dogurdugu günlerde Abdülmecit Bursa gezisindeydi.Epiaden ayri dügmekNesrin'i çok üzmüßtü. Hünkâra Îstanbul'danqumektubu yolladi:

Benim velinimetim, bir tane aslan efendimiz hazretlerine, Ayagtmzm mübarek topragmayüzümü, gözümü sürerim. Benim bir tanem efendim, nastismrz? Güzelliginizvar deyu CenabsHak sizi güzelliktedaim Fuyursun. Ah benimmerhametii efendim hazretleri,size dün geceSeli- miye Kaplas/nda yangm çzktigtiçin yazzyorum.Yangtm duyar duymazbenimde akhm baptmyandskül oldu, avaz avaz agla- dzm.Çokkederettim.Siz efendiminkedericümlemizin kedetidir. Biziyaradan Allah bundan baykaelemkedervermesin efendim. Söyledüpündüm,bu kadar dügündernekoldu, yeryerinden oynadr, buniarmzararr ve ziyam bir taraftan çzkardedim. Dost varsa, düpmanda eksik degil.Sizikiskananlarçoktur. Mephurkelamdir,kiskananlarmallmzaya dasevdiginiz biryeye zarar verirler. Krsmet,ne çare,siz sagolun efendim.Ingallahyi- neyaptirrrsmtzefendim.Yanan eyoisun, onun çaresivar, ömiir yerinegelmez.Allahhazinenizebereketversin, amin. Taciz eyledimse(rahatstzettimse) af buyurunuz.SiziAllahu TaalaHazretleri'ninbirligineemanetediyorum. Kulunuz Nesrin Nesrin'in çocuklarindan üçü birbiriardindan öldü. Bu olay- lar onu çoky1ktt.O da veremeyakalandi.1853'ün sogukbir ocak günü hayata gözlerini yumdu. Ondan birydsonrahünkâr,beginciikbalNavekmisal'iyitirdi. Ertesi yll da ikinci ikbal Ceylanyarhayataveda etti. O da ötekiler gibivereme yakalanm19t1. Abdülmecit artik hayatt çok anlamsizbuluyordu.Bir yandan saltanat,debdebe,sarayeglenceleri,konserler,tiyatrolar, oyunlar, dünyanmen güzellazlartve kadmlari,öte yandan gençyaytapey pegetopraga verilenlerve sonsuz actlar. Padiçah olmuysun neye yarar, bu kadar aciyi tattiktan sonra. Hayat ÎÿteBöyle

Hünkâr hastaydi, ama özel doktoru Karatodori'den bapkasi- na görünmüyordu. Onun dediklerinede kulak asunyor yemek 198 ve yemiyordu. Her cuma hasta halde selamhga ç1kmaktan da vaz- geçmiyordu. Içkibagimhsiolmuy olan padiçah,her gün kendinden geçin- ceye kadar içiyor ve haremde türlü eglencelerle vakit geçiriyor- du. Devlet igleri artik ikinci plandaydi.Kendi eliyle mezanm ka- ztyor gibiydi. Uçuruma yuvarlandigunn pek farkmda degildi. Haremdeki kadinlara da güvenikalmannyti.Bazilarim çirakçika- nyordu. Hünkâr artik vesveseli bir adam olmugtu. Kendisine su- ikast yapilacagmi dügünüyordu. Osmanhlarda saltanatbabadan ogula degil,ailenin en büyük erkegine geçiyordu.Yani Abdülmecit bir gün ölürse yerine oglu degil,kardepiÀbdülazizgeçecekti.Acaba bu kural degiqurilemez miydi? Örneginingiltere'dekral ölünce yerine kardegidegil,og- lu ya da kizi geçiyordu.Abdülmecit bu dügüncesiniingiltereel- çisiCannings'eaçti ve ona ne yapabileceginisordu. Canningsbu tasariya hiç de sicak bakmadi ve yöylededi: "Sizbunu yapamazsunz.Tahta aday olan veliahtin bu hakla- m elinden almaya kalkarsamzbayinizadert açilir. Sizi devirme- ye kalkarlar." Hunkâr bu kez de Abdülaziz'i 1stanbul'danuraklaytirmak için Trablusvaliligine tayin etmeyi düpündü,ama çevresindekiler hünkâri bundan vazgeçirdiler. Bir ara da Abdülaziz'e hediye edi- lenbir tabancadandolayi,"Kardegim beniöldürmek istiyor," diye tutturdu. Bu kuykular,onun bunahmda oldugunu gösteriyordu. Abdülmecit sik sik derindügünceleredahyor ve tahta çiktigi günden beri yaptigtipleri degerlendirmeyeugraç1yordu. Yirmi iki yilhkbir saltanat däneminin muhasebesini yapmak elbettekolay degildi.Ama yine de yaçadiklarinauzaktan bakarakbir özeleyti- ri yapmak istiyordu. lyipeyleryaptiginainamyordu, Ama iyiler ile kötülerikaryilay- tirdigi zaman terazinin acabahangi kefesiagirbasacakti?Olumlu iglermi, olumsuz igler mi, yoksakaçirdigifirsatlaran? Öncebaçarilarimdügündü, Tanzimat elbette büyük bir baça- riydi. Fermam o hazirlamarnyti ama istemeseydi Tanzimat ilan edilemezdi. O her yeydenönce babasuun baylattigidevrim hare- ketlerini aksatmadan sürdürmek niyetindeydi. Babasi gibi o da sarayda Bati rüzgârlan estirdi. Egitimde Avrupa'ya yöneldi, bilimsel dügüncenin ve fennin agirhkta ola- cagi okullar açti. Saraylardave konaklarda alafranga müzigin ge- ligmesi için digandan besteciler, sanatç11ar ve ägretmenler ge- tirtti. Tiyatroyla ilgilendi, konser ve tiyatro salonlari yaptirdi. Avrupa'daki mimarhk anlayipma özendi. Avrupa'daki yaçam biçimlerini örnek alarak yeni bir düzen kurmaya çahyt1.Saraylanve konaklan Avrupa tarzi egyalarla dö- yetti. Yere serilen giltelerin, minderlerin yerini kanepeler,koltuk- lar ve iskemleler aldi. Üzerindeyemek yenen sinileri ve tepsileri kaldirtarakyerlerinemasalar yerleptirdi.Giysileridegiytirdi. Bütün bunlan yaparken de devletinve halkin Islamiyet'eda- yanan kültürünü ve geleneklerini yikmaya çahymadi. Müslü- manlann halifesi oldugunu hiç unutmadi, islamiyet'inbütün dinlerden üstün olduguna inaniyordu. Ama äteki dialerede say- gih davrandi, onlan hiç küçümsemedi. Çoksevdigi dostu Dr. Spitzer'e Müslüman olmasun önerdi ama o bunu yadirgaymca ona karyttutumunda hiçbirdegigiklikolmad1.Din aynmi gözet- medi. ÜlkedekiHiristiyanlarave Musevilerekargieëitdavrandi. Halkmi yakmdan tanimaya çahyt1. Yoksullara karyi her zaman merhamet ve gefkat gösterdi. Kimseyikirmadi, kimseye aci çektirmedi. Kadmlarkargismdazaylf oldugunu biliyordu, hiçbirini incit- memeyeözen gösterdi.Ama onun bu zayifyanim sezenbazi ka- dmlar onu hiç acimadan sömûrdüler, duygusalhšmdanyararlan- dilar. Ne yazikki buna engel olamadi. Kadmlarm savurganhgnu önleyemedi. Avrupa'dan ve sarraflardan borç ahnmasmakaryiçi- kamadi. Eu yüzden devlet iflasa sürüklendi. Bunlan önleyemedigi için kendini hiç affetmiyordu. Bütün çevresininasil degiytirebilirdiki? O elinden geleniyapti ama es- ki kafahbazi sadrazamlara,vezirlere, yeyhülislamlara,seraskerle- re ve örümcek kafahbirtalom kipilereçogu zaman söz geçireme- di. Onlari durduracak gücü kendinde bulamadi. Babasi gibi pid- det yanhst bir hünkâr olsaydi, devletinçökügünübiraz geciktire- bilirdi, ama o yaradihyta degildi. iglerin 2oo Yaptag1 belki de en önemlilerinden biri Osmanh Devleti'niAvrupa Devletteri Toplulugu'na kabul ettirmek olmug- tu. Bo çok önemli bir olaydi. ÇünküAvrupahlar Osmanh ülke- sinde yaçayanhalklann dinlerini,geleneklerinive kültürlerinibi- le bile onlari Avrupa toplulugunun bir parçasi saymiçlar ve hiçbir aymmcihk yapmamiglardi. Abdülmecit Avrupa medeniyetlerine, yani Bati uygarhgma çok saygihydi ama o topluluga katilmak için din ve kültür degi- ikliginin gerekliligineinanmlyordu. Kendi dönemindekiAvrupa uygarhginm aydmlanmaya ve sanayileymeye dayandignusezer gi- biydi. Çagdaylaymanmbüyük ortakhklarinkurulmasma bagh ol- dugunu saruyor,ama onun temelindeki SanayiDevrimfni yara- tan altyapi degigikliklerinigöremiyordu. Bunlari göremedigiiçin de olaylari bir tür1ü yorumlayamiyor ve özeleptirileri yüzeydekahyordu. Sorunlaraçözüm getiremedi- giiçin de mutsuzdu ve bunahmlariçindeydi. Hünkâr gündengünezayifhyor, çöküyorve saraydan ç1kmak istemiyordu. Oysa daha otuz sekizyaymdaydi. 1861 yihnda bir Kurban Bayrami günü herkes Abdülmecit'in bayram törenine nasil gideceginimerak ediyordu. Hünkâr ne derecegüçsüzoldu- gunubiliyor,ama kötü yorumlan önlemek için törene katilma- sinin zoruniu olduguna inamyordu. Yüzü sapsariydi, gözleriiçi- ne çäkmügtü,güçlükleyürüyebiliyordu.Yaveri HiiseyinSerifBey onu törene gitmektenvazgeçirtmek için ne kadar ugragtiysa da säzünü dinletemedi.Seyislerinyardimiylaatma bindi. Atin üze- rinde güçlükleduruyorve düçmektenkorkuyordu. O haldeagir agir Topkapi Sarayi'nageldi.Kendisini görenler aglamakh oldu- lar. Hünkânn bu kadargençyaytabu halleredügecegikiminakh- na gelirdi?Sadiazamda gözyaplanmgizlemeyeçahylyordu. Hünkârm halsizligi yüzünden tören kisa tutuldu. Hünkâr Topkapi Sarayi'ndakidairesineçekilerek bir divanauzandi ve bir süre dinlendi.Sonrada Hüseyin SerifBey'e, "Buradan gidelimar- tik," dedi."Benhemen Dolmabahçe'ye dönmek istiyorum." Hünkârm ata binecek gücü kalmamiytt.Arabasi hazirlanan hünkâr Topkapi Sarayi'nda kalanlaraveda ederekDolmabahçe'ye döndü ve hemen biraderi Abdülaziz Efendi'yi huzura çagirtti. Az sonra Abdülaziz telagla odaya geldi.Abdülmecit kendisi- ni divamn üzerinde kabul etti, kucaklagtdarve kardeçine punla- ri söyledi: "Birader, benden artik hayir yolc Ben bugün bayram töreni- ne, vükela vesaireyle vedalaymak için gittim. îçteher yeyartik sa- na kalacak.înçallahmuvaffak olurson. Evlatlarimi sana emanet ediyorum, onlara zaruret çektirme." Abdülaziz bu sözleri duyunca aglamaya bagladi.Onun agladi- gimgören agabeyi de gözyaylarimgizleyemedi.Abdülmecit ken- dinibiraz toparlaymcakardeqineson olarak yöylededi: "Vükela bana ihanet etti. Bana seninle kardegligimintadim tattirmadilar." Bu sözler üzerine Abdülaziz Efendi fenalikgeçirdî.Dalgmbir haldeodadan ayrildi.Yürürken sendeliyordu; Güçlüklekendi da- iresine geldi.Annesi Pertevniyal Sultanoglunu bu halde görûnce bay11di.Abdülaziz'denbir süre sonra kan aldirdilar. Abdülmecit kardepiylevedalaytiktansonra hareme döndü ve kadinlarmbazilarmiyanma çagirtti.Onlarla da vedalaymaya kal- kincahepsi gözyaylarmaboguldu. "sizin Hünkâr, "Üzülmeyin,"dedi, evlatlarimz var. Sizebir yey yapamazlar. Kimse siziburadan çikartamaz." Kadinlar hiç böylebir konuymabeklemiyordu.iç1erindenbi- ri, "Hünkârim," dedi,"sizolmadiktan sonra buraninne kiymeti var. Ne yapahm sarays,haremi?Biz sizsizedemeyiz." Abdülmecit,"Kaderdene varsao olur. Ne yapahm,losmetbu kadarmig,sizleredoyamadangidecegim,"dedi. Yinehiçkmklarabogulankadinlar daireden aynldiktan sonra Abdülmecit ogullarim görmek istedi. Büyük oglu Murat Efendi çok ûzülecegini bildigi için babasima yanma gelemedi.Murat Efendi o yll yirmi bir yaymdaydi. Hünkâr ondan sonra Abdulhamit Efendi'yiyanma çagirtti.O da on dokuz yaymdaydi:Babasimo halde görünce gözyaylarim tutamadi. Abdülmecit, "Hayat iyte böyle," dedi. "Kaderim böy- leymig.Sizlere doyamadun. Sizefyi bir terbiye vermeye çahytim ama devlet igleri elvermedi. Bu kadar yapabildim. Artik kendi kendinizi yetiptireceksiniz." Abdülhamit babasmmhururundan hiçkirahlçkiraaynldi. Hünkât son olarakRegatEfendi'yi yanmaçagirtti.O da on ye- di yaymdaydi.Ama babasiylavedalaçamadi. Çünkühuzura girdi- gizaman hünkâr baygmhk geçiriyordu. Bayram geleneklerinegörëhaznedarustanm o gün lazlara,ca- riyelere torbayla altm saçmasi gerekiyordu.K1zlar haremde top- landi, altm torbalari getirildi,ama haznedar usta çok kederli ol- dugundan altm serpemeyecegini bildirdi. Hünkâr bunun üzeri- ne Pertevniyal Sultan'1çagirtti, altmlan onun serpmesini istedi. Ama o da çok üzgün oldugu için bu igi yapamayacagnnsöyledi. Hünkâr yeniden haznedar ustay1 huzura çagirtarak, "Sen bu igi yapam1yorsan altmlan en kidemliolan serpsin," dedi. Torbalan en Wemlicariyeye verdiler, bu igio yapmak zorun- da kaldi,ama her zaman altmlan kapipankizlarbu kezyereegilip tek bir altm bile almadilar. Ertesi gün padigahm cuma selamhšma çikmasi gerekiyordu. Giyindi,kupandi,niyetison bir kez selamhgaçikmakti.Ama gûcü yetmedi. Merasim elbisesiyleyataga uzanip akyamakadar uyuk- ladi. Bütün vükelatelay içindeydi. Sadrazam,serasker,kaptam der- ya ve saraym hekimleriertesigün mabeyinde buluçarakdurumu gözden geçirdiler.Hünkârm hastahgineydi? O güne kadar ken- disinebir teghis konamamigti.Doktor Karatodoriher zaman zati pahanenin saghšmm iyi oldugunu söyledigiiçin sadrazamve ta- biplerhünkânn baykalantarafmdanmuayenesinekararverdiler. Hünkâr bunakargikoymadi,üç hekim birden zati çahanenin odasina girdiler. Doktorlar kendisini rahatsiz etmekten çekindi- ler. Öyleoldugu halde bir konsültasyon yapildi, ama hekimler hastayabir teyhiskoyamadilar.Heyete katilantardanbiri meslek- taplanumbu bilgisizligineitiraz ederek Girit Valisi Hekim Îsmail Paga'ya gitti,"Böyle konsulto olmaz,"dedi. "Zati pahanelaydayla muayene edilmelidir. Bu kadar milyon halkmpadiçahiolan zatm illeti mutlaka teghisedilmelidir." Ünlüçair Leyla Saz'm babasi olaa Hekim IsmailPapa saray- da kendini herkese çok sevdirmiyti. Durumu ögrenince dogru "bu SeraskerRiza Paya'ya giderek,"Paya hazretleri" dedi, duru- ma seyirci kalamayiz.Tip ilmi çok ilerledi, her hastaligm sebebi 203 bilinlyorve tedavi çareleriaramyor. Biz, göz göre göre zati çaha- neyiölüme terkedemeyiz. Sonrabizden hesap sorarlar." Riza Paya igin ciddiyetini anlannyti, "Hayhay payahazretleri," dedi, "ne gerekiyorsayapahm." "Bence hekim Zografos Paga'mn zati pahaneyimuayene et- mesi uygun olur. Paya deneyimlibir hekimdir, kendisine güve- nirim." Riza Papa bunun üzerine Zografos Paga'yi mabeyne çagirtti, hückârm saghk durumuyla ilgili bilgiverdi. O da, "Zati çahane- yi mutlaka muayene etmeliyim, hastahk vahim gibi görünüyor," dedi. Lakin hünkâr bir türlü yeniden muayene olmak istemiyordu. Sonunda Riza Papa güç bela kendisini razi ederek doktoru padi- çahm odasma götürdü. Zografos Papa baginihünkârm gögsüne dayad1,kalbinidinledi, öksürttü. Durum gerçektenkorkunçtu. Cigerlërden biri bitik haldeydi. ZografosPaya,"Hünkâr hazretleri,elhamdülillahkötü bir du- rum yok," diyepadigahiavutmaya kalkti, ama hünkâr, "Sizöyle söylüyorsunuzama benkendimihiçlyi hissetmiyorum.Banadu- rumu açik aç1kanlatimz," dedi. "kötü Doktor, "Merak etmeyin hünkârim," dedi, bir yeyol- sa söylerdini." Abdülmecit bu sözlere hiç de inanmig görünmüyordu. Zografos Payayan odada bekleyen hekimlerinyamna giderek, "Durum umutsuz," dedi,"Zati pahaneningünlerimaalesef sayih artik. Yapacagimiz hiçbiryeyyok." Odadaki doktorlardanbiri, "Karatodori Paça nasil olmuy da bunu anlamanny," diyesordu. "Her doktorbunu hemen anlar." Baykabir doktor, "Babasi da veremden vefat etmigti," dedi. "Yalmz o mu, haremdekaçkadin veremden öldü. Karatodori Papaortahgitelaçavermemek için bunukimseyesöylememiçtir." "Zaten sõylese deneye yarardi,vereme çare mi var?" Hünkâr o algam aldigt uyuêturucunun etkisiyle birazrahatladi, yemekbileyedi.Ama birkaçsaat sonra ishal oldu. Baymabeyinciyi yanma çagutarak, "Ben iki gün önce sana ne söylemiytim, hatir- musun?" 204 hyor diye sordu. "Bak, dedigim oldu. Ishalgelince ça- resi bulunmaz demiglerdi.Demek ki ben artik gidiyorum,hakki- m helal et." Baymabeyinciaglayarak, "Hay1r hünkârim, merak etmeyin, kurtulacaksmiz,"diyebildi.Ama buna kendi de inannuyordu. Gece yarisi hünkât kusmaya bagladi.Artik yapilacakbir yey kalmamigt1.Duyulmayacakbir sesle dualar ediyordu. Bir süre sonra kendini kaybetti. Sabah gün agarirken durumu seraskere ve kaptan paya- ya bildirdiler, onlar da telayla sarayakoytolar. Geldikleri zaman hünkârm az önce ruhunu teslim ettigini anladilar. Haber duyulur duyulmazbütun vûkela ve devletileri gelenleri Topkapi Sarayi'ndaKubbealti'ndave avluda öbek öbek toplandi- lar,veliahtm tahta nasil ç1kacagun görüymeyebagladilar. O siradavekillerarasmdaönemli bir anlaymazhgin çiktigidu- yuldu. Bazi vekillerin tahta Murat Efendi'nin çikmasiiçin ugray- tiklari anlayildi.Bu olacak yeydegildi.Imparatorlugunyüzlerce yilhk geleneginasil bozulurdu? Sonunda Murat Efendi'den yana olanlar davayikaybettilerve Abdülaziz'in tahta çikmasikesinleyti.Bir süre sonra hünkânn ce- nazesi avludamusalla tayinmüzerine yerleytirildi. Namazdan sonra cemaat tabutun baymda toplandi, imam efendi, "Ey cemaat, bu zati nasil bilirdiniz?"diye sorunca herkes cani gönülden,"Pekâlâbiliriz,Allah garikirahmet eyleye, kabrini münevver, duragmi cennet eyleye,"diye haykirdi. Ardmdan da, "Ey cemaat,bu zatm sizdenbir ricasi var, hukukunuhelalettiniz mi?" diye sorunca cemaatyine, "Helal olsun, makami cennet ol- sun," diyeçigr19ti. CevdetPaga'ya göreSultanMahmut'un vefatigünü 1stanbul'u birkorku ve dehgetkaplamigti,SultanAbdülmecit'invefati günü ise gehirmuazzam birhüzün ve keder içindeydi. O gün harem kapkara bir yasa büründü. Bütün saray halki hiçkiriklariçindeydi. Hünkârm yillarca koynundan ayirmadigi kadmlardanyalmzbeyihayattaydi:Servetseza,Sevkefza,Mahitap, Verdicanan ve Perestu kadmefendiler. ikballerdende yalmz Nalandil, Serfiraz,Gülustu ve Sayeste çekilmig hammlar kalmieti.Hepsi dairelerine aghyordu. 205 Abdülmecit'in yirmi bir oglu ve yirmi bir lozi olmuytu, bun- lardan yirmi beyibabalarmdanönce ölmüg, lazlarmdan dördü de evlenip saraydan aynlm19ti. Sarayda kalan on üç çocuk babalari- mn ölümünü ögrendikleri zaman hiçloriklara boguldular. Haznedarlar, kalfalar,cariyeler ve haremagalari telay ve kor- ku içindeydi. Abdülaziz Efendi acaba kendilerini saraydan ata- cak anydi? Sevilen, say11an,zarif, ince ruhlu ve duygulubir hünkâr top- raga verilmigti. Saraydanaydmhga açilan bir pencere kapanmig ve huzur içinde geçen yirmi iki yilhk bir dönem sona ermipti. Abdülmecit'in sarayda yaçadigtgünleri görmüyolanlar, "Geçmi; zaman olur ki, hayalicihan deger,"diyeah çekiyorlardi. Bir zamanlar saz seslerinin ya da konçertolarm ve valsle- rin duyuldugu haremden artik yalmz aci çighklar yükseliyordu. Sirtlardakierguvanlar, yah bahçelerindeki leylaklarve sallomlar da çiçeklerini dökmüglerdi.Bogaz layilaanda serin bir rûzgâr esi- yordu. Gökyilzünüo akyam kara bulutlar kaplamigti.Ama ertesi sabah yenibir gün dogacakve yehriistanbuligikli ve umutlu düg- lere dalacakti. Mithat Papalar, Nanuk Kemaller, Tevßk Fikretler ve daha son- ralari da Mustafa Kemaller o dönemde aydmhga ve bilimsellige açdan penceredenigik alarak devrimciyollarayöneleceklerdi. 206 207

Teyekkür

Apagida adlarmi siraladigun dostlariminbana degerliyardunlari ol- du. Onlarin bagmda Ayge Sagdiç geliyor.Onun yardmn olmasaydi bu kitap gün igigina çikamazdi. Sonra sirada dostum Nihat Taner, Ostün Akmen, IlhanGülek, ÖnerCiravoglu, Necla Feroglu, Nestin Palabiyik, Füsun Topuz, Gülen Zeytiabay, Aydm Ergil, Gänül Gönültay,Burcu Hatipoglu, Sitki Altuner, Osman Çaglar,Fevziye Hayri-Osmanoglu geliyor.Hepsine tegekkürborçluyum.

Bu kitabl yazarken birçokkaynaktan yararlandun. Baylicalan gun- lar: Padipahlarm Kadmlart ve Krzlan (ÇagatayUluçay), Harem II (ÇagatayUluçay), Haremden Mektuplar (ÇagatayUluçay), Tezakir (Cevdet Papa, Haz.: Prof. Cavit Baysun), Maruzat (Cevdet Papa, Haz.i Yusuf Halacoglu), Bu Mülkün Sultanlan (Necdet Sakaoglu), Bu Mülkün Kadm Su2tanfart (Necdet Sakaoglu), Osmanh Tarihi (Prof. Enver Ziya Karal), Osmanl: Tarihi (Lamartine), Amlar (Leyla Saz), Haremin îçyüzü (Süleyman Kani irtem), Ba6am Abdülhamit (Ayge Sultan), Eski Zamanlarda ÎstanbulHayatt (Bahkhane Nazm Ali Riza Bey), Tarihimizde Hayal OlmuyHakikatler (Semih Mümtaz S.), Osmanh Sultanlart Tarihi (Enver Behnan japolyo), Îstanbul Nasd Egleniyor (Refik Ahmet), Sultan Abdülmecit'in Saraymda (Dr. Spitzer - Ahmet Refik),µkve SairPadipahlar (Reçat Ekrem Koçu), Osmanit Padipahlan (Regat Ekrem Koçu), Yardmamry Tarihimiz (Cemal Kutay), Osmank'da Köleligin Sonu (Hakan Eldem), Tanzimat Edebiyatmda Kölelik (1smailParlattr), Tarihten Sohbetler (Murat Sertoglu), Osmanh Devleti - Türkiye Tarihi (Prof. Sina Akyin), Mustafa RegitPapa ve Tanzi mat (Pro£ Regat Kaynar), Tanzimat'm 150. Yddönümü Sempozyumu,Mustafa Regit Papa'nm Dönemi Semineri, Kmm Savaµ'nda Ístanbul(Lady Hornby), Kerim Savap Sonrasmda Ístanbul(La Baronne Durand de Fontmagne), Türkiye'de Liberalizm 208 (Tevfik Çavdar),Osmank Împaratorluguve Dünya Ekonomisi (Reçat Kasaba), Türkiye Tarihi (Prof. Yaçar Yücel - Pro£ Ali Sevim), Astrlar Boyu Ístanbul (Haluk $ehsuvaroglu),Gravürlerle Türkiye (Kültür Bakanlig1), Türk Ansiklopedisi.

A Abdûlmecifin.tahta g kt güNerd Begikta Saf ayi nünde pattanat keyiklari

V ikinciMahmuftan Äbdümocifeie an on ü ifte ka k Re tt Pa a Tanzimat n arondan Sonra Prens Napolyonia lHustration A istanburde big ar2uh¾ek Intn nde kadm a homa A om 8 L

V ArabayÏaahyvekige gid n kadm r Albert S th ) Abdülmecit 1852'de ble cuma namazina giderken.

Bo§aziçfnde bir . kaylkšr (I//astation 1854} A Kmm Sava§i arasmda Uskudar'da ing1];zkampi

V Osmanli subaylart Kmm Savagt günlennde Kirim Savagtnda bir piyade taarruzy

. KirrimSavagi

Abdù\mecit bdülmedifin ÌHustratíon'da 1856'd çikan bir resmi

- A gi mecitin yineAYD HÌustrationídøgkan bagkabir reëmi . Dolmabahçe Saray L. Sabatier ve J. Schranz, 1856) A Abdùlmecit 1859'da Kurban Bayramina giderken.

V 186fde Galata KoprDsü. A Ramazanda Bo az'da çaÏgte (Illustration).

Gõksu'da sarufana gezen kad r IBisso) e ser v

Set h as . Tomak eyunu.

80yükdere önterinde Osmank donanmasi (///ustration) A Haremden iki canye (Jf. Lewisi.

. 4 Sarayda canveler (Thomas Allom). WyfiTopqygpu dedesinadign SüfnjeÏiánd erif áµ Ka kùmânda

$dSÌmecitiÑõ¼1 80rdanettin EfendÏin ' Sir - - táunu Feniye;Báyfia. Ösmanoglu(Paris, 1960}. I

i

/ a

a i

3 i •

t

T

I l