Yakışıklı Bir Devrimcinin Ardından
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
Kasım 2016 Sayı: 01 SARIYER BELEDİYESİ KENT KÜLTÜRÜ VE YAŞAM DERGİSİ Yakışıklı bir devrimcinin ardından HALIL GENÇ VECDI ÇIRACIOĞLU NECATI GÜNGÖR SALIH BOLAT OKTAY TAFTALI BARIŞ PEHLIVAN MESUT KARA ZEYNEP ŞEN ZÜLFÜ LIVANELI BOB DYLAN AHMET ÜMIT ORHAN ALKAYA CEREN CANDEMIR editör Yeniden merhaba MÜSAİTSENİZ evlerinize yeni bir konuk gelecek; Yeşil Martı dergisi yabancınız değil, semtinizden. Mimari, çevresel, hele de tabiat ve kültürel değerleriyle yaşayan Sarıyer’in kentsel köylerini, çevresel kültürlerini ve yerelden kente; kültürü-sanatı söyleşmek üzere ilk sayımızla kapınızı çalıyoruz. Merhaba! “İnsan önce çevresinden ölür” demiş büyük şair Behçet Necatigil. Öyle ya, yaşadığımız semtler üzerine düşünmekte geç kalırsak uygarlığın kaynağı kentlerimizi nasıl koruyacağız? Kültürümüzü, nezaketimizi nasıl koruyacağız? Bunlar Tarık Akan ve Rutkay Aziz ile birlikte ’ın tekneyle Karadeniz’e açıldığı Tarabya’dan... (2015) olmadan nasıl mutlu olacağız?.. Yeşil Martı sadece sorular yöneltmek amacıyla çıkmıyor; şiarımız yaşayan semt kavramı! Semtlerin karakteristik özelliklerini Sevgili Sarıyerliler, hatırlamak... Çıkış noktamız, Boğazın karakteristik semti Sarıyer ve çevresi... SARIYER’imizin en önemli özelliklerinden biri , hem önemli bir bölümünün ormanlık ve yeşil alanla İstanbul’un o yeşil-mavi kucağı... kaplı olması, hem de Boğaziçi’nin ve Karadeniz’in mavilikleri ile çevrili olmasıdır. Balık, yosun ve Kentler üzerine düşünmekte geç kalmadık, iyot kokan kıyılarımızın en önemli sembolleri arasında yeralan Martı da, ilçemizin simgesidir. bütün değerleriyle İstanbul’u yakalamak ve onu dönüştürmek için de. Yeşil Martı, İstanbul için sağlıklı kent düşüncesi Bu ilçeye hizmet verirken kendimiz için belirlediğimiz en önemli hedeflerden biri hiç kuşkusuz, kavramlarını anımsatıyor: Kentsel bozulmanın insan yaşamını temel alan ve insanın en temel ihtiyaçlarını tam anlamıyla sağlamaya yönelik belirtileri olan “rantiyeci”, “kuşatıcı” politikalardır. Kültür ve sanat da, bu ihtiyaçların en önde gelenleri arasındadır. gelişmenin yerine, “eleyici”, “ölçüt geliştirici” dönüşümleri hatırlatmak için var... Temel belediye hizmetlerini başarıyla yerine getiriyor, Sarıyer’in geleceğini inşa edecek Ve kentsel dönüşüm için ölçüt oluşturacak projeleri bir bir hayata geçiriyoruz. Tüm bunları yaparken son 7 yıldır sanatın hemen her şehir öyküsünü hep birlikte yazmaya davet dalında özellikle edebiyat alanında yaptığımız sayısız etkinlikle Sarıyer’imizi adeta bir “Kültür ve ediyor. Sanat Kenti” haline getirmenin de mutluluğu içindeyiz. İşte elinizde tuttuğunuz Martı Dergisi, * * * bu çabalarımızın bir ürününü oluşturuyor. Yeşil Martı bir yaşam kültürü dergisidir. Eylül ayında aramızdan ayrılan, Türk Sineması’nın dev isimlerinden sevgili TARIK AKAN’ın da Yaşadığımız kente, bölgeye yayın yapsa da; sayfalarını onurlandırdığı Martı’nın içinde gezinirken, yukarıda sözünü ettiğim hedeflerin daha içeriğiyle, yazarlarıyla-çizerleriyle yerellikten bir anlam kazanacağına inanıyorum. öte, evrensel bir dergidir. En önemlisi de, dergimiz ortak bir kültürün ürünü olacak. Çağdaş ve demokratik yerel yönetimin öncü kenti haline getirme amacında olduğumuz Aynı bölgeyi yaşayanların birlikte üretimde bulundukları bir yayın organı... Çevresinden SARIYER’in kültür ve sanat çalışmaları arasında önemli bir yer tutmaya şimdiden aday olan Martı başlayarak mutlu ve huzurlu yaşayanların dergisinin, önümüzdeki aylarda da birbirinden özel konular, yazılar ve röportajlarla karşınızda yayın organı... Yeşil Martı, bulunduğumuz, olmayı sürdüreceğini müjdeler, hepinize barış, huzur ve mutluluk dolu günler dilerim. yaşadığımız çevreyi anlamlandırmamızda, tanımamızda bize eşlik edecek ve fikirlerimizi paylaşmamızda ortak bir mecra olacak. Salt evinizde yer açmak yeterli değil; sizler de yazdıklarınızla, çizdiklerinizle Yeşil Martı’ya katkı sağlarsanız -ki böyle olacağına inanıyoruz- işte o zaman gerçek anlamda buraya ait bir dergi olacak. Bizler, kültürel paylaşım olmadan, ortak bir yaşam kurmanın mümkün olmadığına inanıyoruz... Yeşil [email protected] * * * Sahibi: T.C. Sarıyer Belediyesi adına Kasım 2016 Sanal dünyadaki iletişimin istilasına ŞÜKRÜ GENÇ uğradığımız ve bunca teknolojik aygıtın Sayı: 01 baskın olduğu bir çağda, hâlâ kağıt ve Yayın Danışmanı Yayın Kurulu Yayın Koordinatörü Yapım CENGİZ KAHRAMAN Halil Genç ÖNDER KÖMÜR kalem ile sizlere ulaşmaya çalışmak elbette MAVİ MEDYA [email protected] [email protected] hayalperestliktir. Akıl kârı mı onu da İsmail Erdem Halaskargazi Cad. Badur İşhanı Vecdi Çıracıoğlu bilmiyoruz. Editör Görsel Yönetmen: No:20 K:7 Şişli 34371 İSTANBUL Filiz Coşkun ASLAN ÖZDEMİR MUSTAFA GÖKMEN Tel: 0212 241 21 39 Bizler sözün uçtuğuna yazının kaldığına Cengiz Kahraman [email protected] [email protected] inanan iflah olmaz hayalperestleriz! Kağıdın Aslan Özdemir Baskı dokusu olmadan, okumanın keyfi de olmaz! LM Basın Yayın Ltd. Şti. İlle de kağıt, ille de devrimci kağıt diyoruz!.. Alkop Sanayi Sitesi C5 Blok Bu davetsiz misafirliğimizden memnun Adres: Yaşar Kemal Kültür Merkezi, Derbent Mahallesi Akgün Caddesi No: 7-8 Hadımköy-İstanbul kalacağınızı umuyoruz. No: 1 Sarıyer / İstanbul www.sariyer.bel.tr Tel: 0212 251 57 54 Bir sonraki sayıda görüşmek üzere. n Yeşil SÖYLEŞİ ÖNCE DARBE, Nâzım Hikmet’in Türk ve dünya edebiyatın- BARIŞ PEHLİVAN daki önemi sizce nedir? SONRA NÂZIM FİLM Şöyle söyleyeyim tek cümleyle; bu yıllardır 12 Eylül’le ilgili bir senaryo çalışmanız bayrak olmuştur bizlere: Ne zaman ki yüreğin vardı... kararırsa, aç bir Nâzım oku! Bitirdim senaryoyu, şimdi para peşine koşuyorum. Bulabileceğimi ve Tarık Akan, Nâzım Hikmet’le nasıl 2006 sonunda başlayacağımı da tahmin tanıştı? ediyorum. O, Babam ve Oğlum filminin Gençlik yıllarındaydım, yani 21-22 yaşın- bir başka versiyonu. Benim hikayemin Babam ve Oğlum kadar duygusu var ama, dayım diye hatırlıyorum. Biraz o yaş için geç o kadar fazla değil. O dönemin gerçekçi ama, ben de geç başladım her şeye zaten. yüzünü bir senfoni müziğiyle anlatmayı Nâzım tutkum bir gece başladı. O gece sabaha tercih ettim. Başarabilirsem farklı bir 80 kadar bir kitabını bitirdim. Ondan sonra hepsi- eleştirisi çıkacak. Şayet bu yönetmenlik ni birden devirdim. Ben bu röportajla, ilk defa denememde başarılı olursam, ardından böyle Nâzım üzerine konuşuyorum. 15 yıldır kesinlikle bir Nazım filmi çekeceğim, ama vakfın içinde faal olarak çalışırım ama bu gibi ne olduğunu söylemeyeceğim. Ama onda röportajlar bana düşmez doğrusu, çünkü daha başarısız olursam, bitti. ustalarımız var, daha hocalarımız var. Onlar Fotoğraflar: Aysel Onur varken sıranın bana gelmiş olması demek, ya yaşlandım yahut da öyle bir şey oldu... Türkiye şayet, ve Moskova’dayız. Vakıf olarak Nâzım’ın mezarını ziyarete gitmiştik. Biz bir belgesel “YOL” FİLMİNDE İlk filmlerinizde genç kızların sevgilisi, Atatürk sonrası hazırlamak istiyorduk Nâzım Hikmet’le ilgili OYNAMADIĞI SAHNE zengin aile çocuğu bir Tarık Akan olarak demokrasideki ama, paramız pulumuz yok. Can Dündar da gözüküyorsunuz. Ama bir yandan da, gelmişti bizle beraber oraya. Orada yönetim Nâzım Hikmet’le tanışan bir Tarık Akan var bütün mücadeleleri kurulundan Kıymet Coşkun, Aydın Aybay ve o yıllarda... O filmleri oynarken, bir yandan yapabilmişse, bugüne ben ayaküstü toplantı yaptık ve bu belgeseli Nâzım Hikmet’i anlamaya çalışmak bir Can Dündar’a çektirmeye karar verdik. Can çelişki yaratıyor muydu içinizde? kadar demokrasiyi öyle da hemen seve seve kabul etti. Can çok Hayır; çünkü benim geliş kökenim de halkın veya böyle taşıyabilmişse önemli bir kişi; hem bir belgeselci hem de bir içinden, toplumun zor kesiminden olduğu için, altında Nâzım yatar. düşün adamı... Moskova’da Sovexport Film’in, YILLAR içinde Tarık Akan ile birçok kez bir anlamak çok daha rahat taşıyor. Birdenbire Bulgaristan’daki devlet arşivinin ve Azer- araya geldik. Mahkeme salonlarında yas- onunla öpüşebiliyorsun, onunla birleşebiliyor- Nâzım’ı sevenler, baycan arşivinin içine ben daldım. Can bir landığım omuz, hatalarda uyaran ağabey, sun çok rahatlıkla... Sonraki yıllarda araştırma- Nâzım’ı okuyanlar, yandan kişilerle röportaj yaparken, ben de anılarına başvurduğum kaynak oldu. CNN ların ve seviyenin yükselmesiyle daha da fazla arşivlere girip arşivleri tarıyordum. Bütün bu TÜRK için hazırladığımız “Oradaydım” kavramaya başlıyorsun. O kavrama artık tutku Nâzım’la birlikteliği üç ülkeyi aşağı yukarı 1,5-2 yıl gidip gelerek, belgeseline, “Yol” filminin perde arkasında yaşananları anlattı. Işte o belgeselde, “Yol” haline geliyor. O tutku her türlü mücadele- bu belgeseli ortaya çıkardık. Belgesel bitti, olanlar; Türkiye’nin filmi boyunca ona eşlik eden atın senaryo yi, zorluğu ve savaşı göze alma noktasına Fazıl Say’ı bir ara yakaladık, belgesele müzik gereği vurulduğu sahneyi neden oynayam- getiriyor seni. cumhuriyetini, yap, dedik. Tabi deha adamlar, bizim gibi de- adığını, şöyle aktarmıştı: demokrasisini ve ğil... Oturdu piyanonun başına, çılgınlar gibi “Mart’ın 15’ine doğru yaklaşıyoruz. NÂZIM’I SEVENLER LAİKLİĞİ laikliğini bugüne kadar bir müzik çıkardı. Ben yalnızca bu üç ülkede Karların artık iyice eridiği dönem... Fırtına BUGÜNE KADAR GETİRDİ malzeme topladım ve sette yardımcı oldum, yok, kar yağışı yok. Hava sıcak ve ben kan Ertem Eğilmez’le çalışmayı bıraktıktan getirmişlerdir. o kadar. ter içindeyim. Senaryo gereği ise, donma sonra daha çok politik filmlerde rol aldı- tehlikesi sonrası atın ölme sahnesi geldi. nız. O zamanlar Nâzım’ın etkisi var mıydı Belgeselin daha sonra kitabı ile DVD’si Inanılmaz bir bağ kurulmuştu atla aramda. sanatınızda? çıktı ve geliri de vakfa bağışlandı... Artık