PDF'ine Web Sitesi Üzerinden DANIŞMAN: NEBİL ÖZGENTÜRK Erişebilir Ya Da Sesli Dergi Formatında Dinleyebilirsiniz
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
HAZİRAN 2021 SAYI: 9 "Yaşatmaktır Önemlisi, AHMETGüzel TELLİ l AHMET ÜMİT l ALİ KILIÇ l ATAOL BEHRAMOĞLU l AYLİNYasatmak" ÜNAL l AYŞEN ŞAHİN l BARIŞ İNCE l BELGİN BATTAL l BİRCAN USALLI ŞİLAN l CANAN ASLAN DENİZ ÖZEN l DERYA ERKENCİ l DİLEK NEŞE AÇIKER l FISTIK AHMET TANRIVERDİ l HALİL ERGÜN l HALİL İBRAHİM ÖZCAN l HAYDAR ERGÜLEN l IŞIK ÖĞÜTÇÜ ITIR ESEN l İZZET ÇAPA l KENAN BAŞARAN l KUBİLAY ERDELİKARA l KÜRŞAT BAŞAR l MAHMUT TEMİZYÜREK l MARİO LEVİ l MELDA DAVRAN l NASUH MAHRUKİ NAZIM ALPMAN l NEBAHAT AYHAN l NEBİL ÖZGENTÜRK l NURTEN GEROĞLU l ÖMER OVACIK l SEDA ŞANLI l SELDA ÜNALMIŞ l SERHAN ASKER l ULAŞ GEROĞLU YAŞAR SEYMAN l ZEYNEP ORAL l ZÜLFÜ LİVANELİ 2 CHE GUEVARA MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ İşte o zaman, dört duvar arasında “Ben ne bir edebiyatçı, ne de bir oyun yazarıyım. solgun şair, Amacım bu yolda çalışanlara, binlerce yıl evrenin şarkıcısı olacaksın önceye götürecek bir kapıyı açmak. ve sen bahtı kara, ince ruhlu, hasta şair Başarabilirsem ne mutlu bana!” halkın güçlü şairi olacaksın.” ÖZDEMİR ASAF SENNUR SEZER “Umut bir öykü adı, başında “Sen ki övünürsün önde gider. Gövden ve sertliğinle Bir ayrım olur sonra, yarası Bir bulutu ele geçirdin mi dünde gider.” Ve gökkuşağını doladın mı beline...” Hazan, hüzün, bereket ve hasat mevsiminde doğmuşlardı... Bereketli ömürleri oldu. Saygıyla anıyoruz... MALTEPE BELEDİYESİ ADINA İMTİYAZ SAHİBİ: ALİ KILIÇ MALTEPE BELEDİYE BAŞKANI GENEL KOORDİNATÖR: CANAN DÖNER MALTEPE BELEDİYESİ BAŞKAN YARDIMCISI PROJE TASARIM: NURTEN GEROĞLU GENEL YAYIN YÖNETMENİ: ULAŞ GEROĞLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: ZEYNEP HAYMAN MALTEPE BELEDİYESİ KÜLTÜR MÜDÜRÜ EDİTÖR: SELÇUK ÖZBEK TASARIM: BARIŞ CAN SARIKAŞ KAPAK İLLÜSTRASYON: EKİN BAŞAK AKGÜL SAYFA İLLÜSTRASYON: EKİN BAŞAK AKGÜL ve AYLİN ÜNAL SOSYAL MEDYA: SEDA ŞANLI WEB TASARIM: CENGİZ YILDIRIM YAYIN SORUMLUSU VE GÖRSEL YÖNETMEN : BURCU GEROĞLU İstasyon Dergisi PDF'ine Web Sitesi üzerinden DANIŞMAN: NEBİL ÖZGENTÜRK erişebilir ya da Sesli Dergi formatında dinleyebilirsiniz. ADRES: PROF. DR.TÜRKAN SAYLAN KÜLTÜR MERKEZİ GÜLSUYU MAH. NAR SOK. E5 YANYOL ÜZERİ MALTEPE/İSTANBUL /istasyon_dergi /istasyon_dergi /istasyon_dergi Tel:0 (216) 589 36 00 BASKI: Asya Basım Yayın Sanayi Tic. Ltd. Şti 15 Temmuz Mah. Gülbahar Cad. No: 62/B www.istasyondergi.com [email protected] Güneşli - Bağcılar - İSTANBUL Tel: 0212 693 00 08 SERTİFİKA NO: 36150 3 KÜRŞAT BAŞAR FARK ETMEDEN…FARK ETMEDEN… lkyaz, belki her yerde güzeldir ama benim için tercih ediyoruz. her yeri saran renklerin eşsizliğini, (morlar, İstanbul’da eşsizdir. Çocukken böyle yolculuklara çıktığımızda eflatunlar, yeşiller, denizin her gün değişen mavisi) Kimbilir belki herkes çocukluğunun babamın sürekli, “Oğlum uyumayın, eve gidince fark etmeden yaşamak ne garip! İkentini, semtini ilkyazla hatırlarken benim gibi uyursunuz, bakın burası kaç bin yıllık bir tarih, şu Hep sanki biz başka bir yerdeyiz aklımız başka hissediyordur. eski kalıntıyı gördünüz mü?” diye bizi uyarmasını bir yerde. Ama ister hafif serin bir sabah biraz dalgalanan hatırlıyorum. Hep bir sonra yapacağımızı düşünüyoruz ya da denizin mavisiyle, ister bahar çiçeklerinin Akşam konsere geleceklerin çoğu da o geçmişe saplanıp onu hatırlıyoruz. kokusuyla, ister Barbaros Bulvarı’ndan inerken birkaç saatte hayatın dertlerinden, Telefon çalıyor. Saate bakıyorum. gördüğüm manzarayla geçmişin bütün neşesi sanki rutininden sıyrılıp farklı bir Bütün bunları, Çıkmam gerekiyor. Daha kahvaltı bir anda gelip beni bulur. dünyaya geçeceklerine bile etmedim. Her zamanki Bu sabah da balkonda oturuyorum. ellerinde yine telefonlarla aslında bütün gibi telaşla yerimden Mor salkımlı evlere, korudaki yeşilliğin bizi çekip arkadaşlarına bir hayatı kendi fırlıyorum ama sonra bir arasında hep bir sürpriz gibi bir sabah fışkırıveren yollayacaklar… gözümüzden an duruyorum. erguvanlara bakarken bir şarkı çalıyor. Yalnızca yerleri, Bu sabah, belki Çoğumuzun bildiği bir şarkı. Fikret Kızılok’un sesleri, kokuları, değil başkalarının yaşadığım binlerce “Fark Etmeden” adlı şarkısı. muhteşem manzarayı gözünden, onların sabahtan çok da farklı Kendimi sabah esintisinde bu şarkıyı değil insanları, orada değil. mırıldanırken buluyorum ve dalgınlığımdan yaşanan hayatları, o yüklediği biçimde Ama bu sabah bir sıyrılıyorum. hayatlarla aramızdaki küçücük bir ekrandan daha olmayacak. Yıllardır orkestramla turnelere gidiyoruz. ilişkiyi ya da kopukluğu izlemeyi tercih Bu, bir tek bu güne ait Kimi zaman yakın kentlere geçerken karayolunu da fark etmeden geçip bir sabah. kullanıyoruz. Bakıyorum arkadaşlarımın hemen gidiyoruz. ediyoruz. Tekrar oturuyorum koltuğa. hepsi ellerindeki telefon ya da tablette bir şeyler Bazen en yakınımızda Kahvaltı etmesem olur. Biraz oynuyor, müzik dinliyor, film izliyor. sandığımız, her gün konuştuğumuz geciksem de olur. Telefonlara biraz Oysa kimi zaman daha önce görmediğimiz insanların gerçeğini bile fark sonra da cevap verebilirim. yerlerden geçiyoruz. etmeyebiliyoruz. Bütün bu eşsiz manzara, bu muhteşem renkler, Yol üstündeki güzellikleri, Anadolu’nun iç içe Aynı, bir yolculukta yerleri, hayatları fark kokular, yeni bir mevsimi karşılayan cıvıltılar, geçmiş farklı coğrafyasını, antik kentleri, köylerdeki etmeden geçtiğimiz gibi aslında hayatımızın büyük onların fotoğrafını çekip o telefonun içine koymam hayatı, değişimi fark etmeden geçip gidiyoruz. bölümü de fark etmeden geçip gidiyor. için değil, benim onları fark etmem için bu kadar Bütün bunları, aslında bütün bir hayatı kendi Biriyle konuşurken, bir yerde işte bu sabah canlı… gözümüzden değil başkalarının gözünden, onların benim yaptığım gibi manzaraya bakarken, martılar Bana bugün de canlı olduğumu fark ettirmek yüklediği biçimde küçücük bir ekrandan izlemeyi neşeli selamlar verirken o güzel bahar kokusunu, için… 4 NURTEN GEROĞLU onraları konserlerinde, katıldığı sonrası programa başladık. Sohbet esnasında Yeşildi, maviydi, tertemiz nefesti masalı. programlarda ve röportajlarında çokça içlerinden biri biraz öne eğildi, sesi titredi, uzun Özgürdü, farklıydı, farklılıklarıyla birdi masalın söylese de bu sözleri, ilk işiten benim saçları mikrofonun üstüne döküldü ve “Ben kahramanları. Onu dinlemek bir denizin Sdinleyicilerim oldu… Hopa’dan ayrılmadan önce herkesi kıyılarını aşması, bir dalganın kıyılarda Laz sanıyordum.” dedi. Sonra kalması gibiydi. Ceketi şiirden, 90’lı yılların başlarında radyomuzun yayın kafasını kaldırıp bana baktı. sesi bilinmedik bir diyardan... yönetmeni, ilklerimin unutulmaz kadını sevgili Yüzündeki tebessüme Kahramanların Ona bakmak ürkmüş bir Nesrin “Zuğaşi Berepe konuğun olacak.” dediğinde dâhil oldum. Gözleri mazlumluğu çoğalıyor, çocuğun şefkatle başını şaşkınlıkla yüzüne bakakaldım. Tam “kim?” diye ses yalıtımlı duvarları kahramanların okşamak, aynı şefkatle soracaktım ki “Türkiye’nin ilk Laz Müzik Grubu. delip, Karadeniz’e o çocuğa hayal taşımak Grubun konuk olduğu ilk radyoyuz, ilk kez senin koştu “Şair yalnızlığı büyüyor, gibiydi… konuğun olacaklar.” diye ekledi. “Peki!” dedim. İyi Ceketli”nin. O herkesi Kazım hepsine ama kim bu Zuğaşi Berepe? Laz sanıyordu ve “Sarôi çkunis fakat herkes Lazcayı koşmaya çalışıyor. bulbulepek ibiran. Kimse bilmiyordu onları. Tek tıkla dünyayı denizin taşıdığı bir şive Sanat icraat değil, Mis var uâirun Sarôi avuçlarımıza sığdırdığımız zamanlara, daha 15 sanmaktaydı. O kadar koşudaki nefesi moxtan âiran. Porûukaliş turu vardı dünyanın güneş etrafında. Çare yok; tanıyorduk birbirimizi! limoniş pukirişi.Şurapes konuklar gelecek, onlarla kısa bir sohbet edip, O kadar yakından, o kadar oluyordu. doloxe goxtan do iâğan” programdan önce yapacaktım hazırlıklarımı. uzaktan… Konuklarım geldiğinde stüdyodan önce Ne zaman denize baksam kendimi misafirleri ağırladığımız odaya geçtik. Ben Onu ilerleyen yıllar içinde herkes çok iyi tanıdı. bu şarkıyı mırıldanırken buluyorum. Anlamını daha önce konuklarımın hiçbirinde böyle Bir masal anlatıcısı oldu Kazım. Anlattığı bilmesem de söylemeye çalışıyorum ve Kazım ışıldayan gözler görmedim. Kısa bir sohbet masalda yaşamaya davet ediyordu herkesi. da bana eşlik ediyor. Ve ne zaman denize 5 varsam ilham perisi, Kazım’ı çağırıyor. “Şair Ceketli” anlattığı masalın içinde, sırtını vermiş denize, yüzünde yeşilin nefesi, gözleri yarı yarıya kapalı ve gitarıyla dans ediyor sahil ateşi. Hiç rahatsız etmiyorum. Uzaktan seyrediyorum onu. O söylüyor, ben cevaplarımı arıyorum. O söylüyor, ben yeni sorular soruyorum. Mevzu Kazım olunca, benimkisi bitmeyen bir arayışa dönüyor. Kazım’ın ilham perisini ararken, son durağım deniz oluyor hep benim. Buraya BARIŞ İNCE bir kadının belini tarlaya eğen emeğinden, dağların kahverengi öfkesinden, ormanın koyu yeşil tonundan, rüzgârın merhametlisinden geçip geliyorum. Buraya haktan, halktan, Küçük tebessümünü donduran çocuktan, ağlayan babadan, haykıran anadan geliyorum. Buraya yeni filiz dökmüş çaydan, meyvesi kabuklu zalimler ağaçtan, kadim ezgilerden geliyorum… enin gördüğün sevgilim… Hani o kalabalık metrobüste çocuğuna tokadı basan, azıcık Yıllar içinde benim ilham arayışımın en özel da kapüşonundan tutup sarsan öf-pöfçü yolculuklarından oldu Kazım. Onu özel kılan Sanne… Hani asla olmayacağını iddia ettiğin anne… sorularımızın benzerliğiydi belki. Aynı cevapları İşte o anne, çocuğunun duygusal, psikolojik, arıyor, aynı soruları soruyor, aynı perinin biyolojik gelişimine büyük katkı sunduğuna inandı. peşinden koşuyorduk. İkimizin de yöntemleri Çünkü çocuk, içinde envaiçeşit poşet farklıydı. “Şair Ceketli” hayat ilhamını ararken bulunan hacimli çantayı çekiştirerek şarkılar buluyor, bense o şarkılarla ilhamın haylazlık yapmıştı. Yaramazdı! tonda konuşmasından Tokadı hak etmişti. Her