Sayı: 2 /

AKADEMI SOKAKTA ! TUİÇ'in ilk kitabı yayımlandı: Türkiye'de Uluslararası İlişkilerci Olmak. Kitap; İbrahim Kalın, Fuat Keyman, Beril Dedeoğlu, Gün Kut, Sedat Laçiner, Atilla Sandıklı ve başka çok değerli hocalarımızla gerçekleştirilen röportajlardan oluşuyor!

Beril Dedeoğlu: Tüm uluslararası ilişkilerciler Türkiye'yi kurtarma derdine düşüyor. Herkes Türkiye'yi kurtarırken de bir Suriye uzmanı ya da bir Güney Afrika uzmanı bulamıyorsunuz.

Sedat Laçiner: Dil, uluslararası ilişkiler eğitiminde 1 gibidir. Yani yanına koyduğunuz her 0'da değer kazanır. Eğer başında 1 yok ise, aldığınız eğitim 0 mertebesinde kalır.

Savaş Genç: Bu tür mesleklerin en büyük özelliği aynı anda hiçbir şey ve her şey olabilmenizdir.

Erol Kurubaş: Kavramsız, kuramsız, rastgele genel bilgilere dayalı dedikodularla oluşmuş bir bilgi dağarcığıyla uluslararası ilişkileri yorumlarsanız, herkesin yapabileceği bir iş yapmış olursunuz ve kimseye de kızmaya hakkınız olmaz.

Tayyar Arı: Uluslararası ilişkileri, günümüzün ve geleceğimizin mesleği olarak görüyorum. Çünkü uluslararası ilişkiler uzmanları, olaylara daha geniş açıdan bakıyorlar. Derginin duyuru meydanı burası… Bu bölümde bir Hermes temsili, derginin yayımlanacağı ay içinde yapılacak etkinlikleri veya açılan başvuruları duyura- TUİÇ Akademi dergisi, Uluslararası cak. Romalı bir çığırtkanın ağzından konuşuyoruz. İlişkiler Çalışmaları Derneği çatısı altında yayım hayatına başlamıştır. Bir önceki ay içinde yaşanan, bizim özellikle dikkat Her derginin söylediği “farklı” bir çekmek istediğimiz ve konuşmaya değer olayların sözünün olması gerekir. Bu “farklı” sözü “haber toplantısı” usulü tartışıldığı ve kaleme alındığı söyleyebilmek adına TUİÇ Akademi dergisi; izafi coğrafi bölüm. Amaçlanan, okuyucuya olabildiğince kısa ve bölünmelerden ve sınırlamalardan sıyrılarak evrensel yoğun bilgi içeren konuşmalarla olan biteni anlat- düzeyde düşünebilmeyi, bunu gerçekleştirirken de Türkiye mak. Bazı haberlerde uzman isimlerden yorumlar, bu başta olmak üzere dünyanın çeşitli üniversitelerindeki yazılara eklenecek. öğrencilerden destek almayı gerekli görmektedir. Bu bağlamda TUİÇ Akademi dergisi, uluslararası gündemi Sosyal bilimlerden mezun olan bir öğrencinin “kari- kaplayan meselelerin çözümüne dönük küresel bir izlen- yer” olanakları nedir? Bürokratlıktan akademisyenliğe cenin hazırlanmasına katkı sunmak amacıyla, belli başlı ve özel sektöre uzanan geniş spektrumda farklı ufuklar ulusal / çokuluslu kurum, kuruluş ve organizasyonlarla ve kapılar açmak için düşünüldü bu bölüm. Özellikle ortaklıklar kurmayı ve akademisyenlerin, STK temsilcile- uluslararası organizasyonlara ve sivil toplum rinin, bürokratların bilgi ve birikimlerinden faydalanmayı kuruluşlarına ağırlık veriliyor. ilke edinmiştir. Hilmi Ziya Ülken’de okuduğumuz bir kelimeydi bu. TUİÇ Akademi dergisinin yüklendiği en mühim misyon; Tarih sayfamızın adı için birebir. Bu bölümde, tarihi Uluslararası İlişkiler başta olmak üzere, farklı disiplinlerde belgeler ve yaşanmış olaylar üzerinden o ay için eğitim görmüş ve global ölçekte siyasa üretiminde rol tartışılmaya değer görülen bir konu kaleme alınıyor. oynayabilecek öğrencileri, alanlarında uzman kişilerden oluşan Danışma Kurulu’nun değerli katkıları ile, yazarak ve araştırarak sistematik düşünmeye ve dünyadaki Devletlerin yürüttüğü politikalar nereye varır, misal gelişmeleri yakından takip etmeye teşvik etmektir. 1984’e mi? Sizin için ideal toplum nedir? İçinde yaşamaktan en çok korktuğunuz toplumu ve siyasi ortamı bize nasıl anlatırsınız? Her ay siyasa önerileri Spekülasyonlar üzerine kurulu olmayan, tartışılacak dergimizde. Ve en önemlisi, onu bir gerekçelendirilmiş, somut gerçeklere dayalı argümanları ütopya / distopya takip edecek. tartışan, ülkelerdeki iç dinamikleri göz ardı etmeyen, kom- pleks yapıları tekil aktör ve durumlara indirgemeyip olayları tarihsel bir perspektifle inceleyen, kuramsal ve Bu sayfa, Boğaziçi Üniversitesi Münazara Kulübü siyasal tartışmalara dönük analizleri yayınlamayı şiar tarafından münazara formatında hazırlanıyor. Argü- edinen TUİÇ Akademi dergisi; herhangi bir üçüncü tarafın manlar savunuluyor ve çürütülüyor. “Hükümet” ve kişilik hakları ihlâl edilmediği müddetçe, farklı “muhalefet” bu sayfada karşı karşıya geliyor. yaklaşımların özgürce eleştirilebildiği bir tartışma zemini olmayı hedeflemektedir. TUİÇ Akademi dergisinde Sıradan gezi yazılarındaki kuru gözlemlerle yayımlanan analiz ve değerlendirmeler, aksi belirtilmediği karıştırmayın bu bölümü. Sadece gezilen yerlerin müddetçe, Yayın Kurulunun ve Uluslararası İlişkiler siyasi atmosferini resmetmiyor, aynı zamanda Çalışmaları Derneği’nin kurumsal görüşünü yansıtmak "görülmeyeni" de göz önüne seriyor. mecburiyetinde değildir. Bir konunun derinlemesine ama çok yoğun bir Ele aldığı konuları meta düzeyde tartışmayı ve dünya anlatımla, sadece yaklaşık 600 kelimede anlatıldığı siyasetine uluslararası pencereden bakmayı tercih eden bölüm. Bereketi simgeleyen balık ve nar bu bölümü TUİÇ Akademi dergisi, enerji, su, güvenlik politikaları; taçlandırıyor. uluslararası hukuk, finans başta olmak üzere tüm dünyayı ilgilendiren temalar üzerinde tefekkür ederken devletlerin Katıldığımız konferans, sempozyum ve kongrelerden; egemenlik haklarının yeniden üretimine katılmak yerine okuduğumuz kitap ve raporlardan, izlediğimiz evrensel etik için projeksiyonlar yapmayı, bu bağlamda filmlerden notlarımızı paylaştığımız bölüm. Türkiye’yi küresel barış ve istikrara katkı sunan farklı kurumsal mekanizmalar ve aktörler arasından yalnızca biri olarak algılamayı kabul etmiştir. Siz okurlardan gelen tepkileri yayımlayacağımız, yönelttiğiniz soruların bazılarına cevap vereceğimiz İki ayda bir yayımlanan ve yerel süreli yayın vasfını taşıyan bölüm. Dergimiz hakkında eleştiri ve yorumlarınız için TUİÇ Akademi dergisi, yukarıda çizilen çerçeveye uygun [email protected] adresine mail gönderebilir olarak yayın hayatını sürdürecektir. ya da sosyal medya hesaplarımız üzerinden bizimle iletişime geçebilirsiniz. “İZLENİYORSUNUZ!” çerçevede bilgiye erişim konusunu ele alıyoruz bu yazıda.

CopyLeft, Creative Commons başta olmak üzere telif hakları yasalarının günümüzdeki hâline karşı çıkan, ya topyekûn kaldırılmalarını ya da radikal biçimde değiştirilmelerini talep eden toplumsal hareketler mevcut. Fikri ve sanatsal ürünlerinin telif haklarıyla korunmasını istemeyen, buna gerek duymayan müzik grupları ve düşünürler de buna dâhil. “Telif Hakkı Karşıtı Hareketler” yazısı, değişim talebinde bulunan bu farklı grupları ve öne sürdükleri argümanlarını irdeliyor. Bu argü- manlardan en önemlisini, “yaratıcılığı teşvik etmek için telif haklarının gerekmediği” savını ise Cardozo Law School, New York’tan Prof. Justin Hughes’a soruyoruz.

Bu sayıda, dergide bizi en çok heyecanlandıran kısım ise dünyanın çeşitli yerlerinden Korsan Partisi örgütleriyle gerçekleştirdiğimiz söyleşiler. İlk Korsan Partisi, İsveç Korsan Partisi’nin kurucusu Sn. Rick Falkvinge, Korsan Partileri bir araya getiren üst kuruluş Pirate Parties International’dan Sn. Lola Voronina, Korsan Partisi Almanya - Thüringen’dan Sn. Philipp Lehmann ve Fransa Korsan Partisi Eş Başkanı Sn. Maxime Rouquet ile söyleşiler gerçekleştirdik. Korsan partilerinin ideolojisi, telif haklarına ve toplumların diğer sorunlarına yaklaşımı, Avrupa Parlamentosu başta olmak üzere çeşitli seçimlerde gösterdikleri başarılar ve daha fazlasını kendilerine sorduk.

Bu sayımızın Persona Grata’sı, Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölü- münden Sn. Yrd. Doç. Dr. Mehmet Nafi Artemel. Kendisinin uzmanlık alanı telif hakları. Söyleşi esnasında bilgilendiğimiz kadar eğlendik de. Bu keyifli söyleşi için kendilerine şükran borçluyuz.

Ütopya bölümümüzde, telif haklarının olmadığı bir dünya nasıl olurdu diye düşündük. Bizce derginin en ilgi çekici bölümlerinden biri olan Ütopya’da, geleceğe doğru kısa bir yolculuğa çıkardık sizleri.

Boğaziçi Üniversitesi Münazara Kulübü tarafından hazırlanan 3 Editörün Önerisi: Stokes, Simon. Art and Copyright (Oxford: Hart Publishing, 2012).

Münazır bölümümüzde, spesifik bir yayımlıyoruz: “İslamofobi mi konuyu ele aldık: gelişmekte olan / Muhammed Korkusu mu?” İslam geri kalmış ülkeler özelinde ilaç korkusunun aslında peygamber patenti tartışmaları. Kalkınma figürü etrafında yaratılmış tarihi literatürü ile alakalı bağımlılık teorile- anlatının bir ürünü olabileceğini rinden ilaç sektörüne özgü maliyet savunan yazı, Dante’nin İlahi Komedya’sı ile demir alıyor, tarihi yapısına kadar birçok felsefi ve metinler arasında sürüklüyor bizi. ekonomik boyuta değinen çok detaylı bir tartışma sizleri bekliyor. Sosyal *** medya hesaplarımızda, sizce hangi Bir sonraki sayımızın ana kapak tarafın kazandığına dair de bir konusunu da şimdiden duyurmak oylama başlatacağız. istiyoruz: Nükleer enerji tartışmasında biz de sözümüzü Telif hakları, muazzam uzmanlık söyleyeceğiz. Şimdiden sizler için gerektiren ve çok boyutlu bir konu. O güzel söyleşiler gerçekleştirdik, yüzden konuyu her yönüyle ve tüm detaylı yazılar kaleme aldık bile. detaylarıyla incelediğimiz iddiasında Yazılarınızla bize katkıda bulunmaya değiliz. Dergimizin esas derdi, devam edeceğinize inanıyoruz. Türkiye’nin kısır gündeminin dışında dünyanın neler konuştuğuna bir Dergi yazı işleri ekibimizin ve nebze dâhi olsa dikkat çekebilmek ve editörlerimizin önemli bir kısmı en önemlisi bunu bir “üniversiteli” şu an yurtdışında öğrenimine gözüyle yapabilmek. Bu sayı, devam ediyor. Örneğin Şafak, dergimizin yola çıkış amacının Aston Üniversitesi, Birmingham’da; gerçekleştiğini gördüğümüz en güzel Selim, Syracuse Üniversitesinde, örneklerden biri oldu bence. ben Columbia Üniversitesindeyim. Aradaki mesafelere rağmen ekip *** ruhuyla çalışmaktan bir an olsun geri Satırbaşı bölümümüz, son iki ayda durmayan tüm arkadaşlarıma da gerçekleşen olayları “dosya haber” özellikle teşekkür etmek istiyorum. şeklinde sunmaya çalışıyor size. ABD, Keyifli okumalar dilerim! İsrail, Japonya ve Çin’de gerçekleşen seçimler ve bunların dünya siyasetine etkileri; Mali operasyonu, Filipinler’de Moro İslami Kurtuluş Cephesi’nin imzaladığı çerçeve anlaşması, son Davos görüşmeleri, @semuhi Şangay İşbirliği Örgütü tartışmaları ve daha fazlası Satırbaşı bölümü- müzde ele alındı. Bu bağlamda, Brookings Institute’den Sn. Prof. Dr. Kemal Kirişçi, Danışma Kurulu üyemiz Sn. Dr. Mark Meirowitz, CNNTürk’ten Sn. Ahu Özyurt, Şalom

Aslı Neslihan DOYGUN, Şevin Göksu Grafik Gülfer SAĞNIÇ, Rumeysanur Evren Mahallesi Gülbahar ERİKLİ, Emine ÖZKÖSE, Nazlı Caddesi 11.Sokak No: 78/1 HAZAR, Ceren GÜNEL, Aslı ATAY, Bağcılar/İSTANBUL Mark MEIROWITZ Sayı:2, Burak ÇELİK, Süleyman Faruk Reklam Koordinasyon GÖZEN, Kübra ÖZTÜRK, Duygu Yıldız Mahallesi, Çırağan Caddesi, Ali Erdem TÜRKER SÖYLER, Emre KUDATGOBİLİK, No:1, Kat:4, Beşiktaş/İSTANBUL Şeyda ŞABANOĞLU, Zeynep Nihal 34349 DAĞDEVİREN, Figen KOPUZ, Bu dergide yer alan Başak ALTMAN, Orhan ÜNLÜ, değerlendirmeler, aksi belirtilme- Zeynep Büşra GÜLEÇYÜZ, Nil Çağrı MUTAF dikçe TUİÇ’in kurumsal görüşünü AKBAL yansıtmamaktadır. Dergideki tüm Doğancan KARABAŞ, Tankut yazıların telif hakları TUİÇ’e ait olup 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri İslam DALP ATUK Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak Büşra Nur ÖZGÜLER, Esma DALP, Burçin Ceren OLÇUM, Sezer makul alıntılar ve yararlanma Yasin ERDOĞMUŞ AKGÜL dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden Kültür Dergi Dağıtım Aylık Yerel Süreli Yayın yayımlanamaz. Prof. Kemal Kirişçi 15 Ahu Özyurt Dr. Mark Meirowitz Karel Valansi Dr. Ozan Örmeci Fiat Justitia, Pereat Mundi... 15 Mutfakta Kurtuluş Savaşı 19 45 Marika 22 “Ah O Eski Zamanlar” Güzel Miydi?

46 Hükümet inanır ki gelişmekte olan ülkeler hayat kurtaran ilaçlar üzerindeki kri mülkiyet haklarını göz ardı etmelidir.

Seyahatname 49 İki Arada Bir Derede Gürcistan

Ben bir öğrenciyim ve suçluyum çünkü bir yazılımı izinsiz kullandım, yazılımın 56 lisans ücretini ödemeye gücüm yetmedi... Telif bir İdeoloji Yaratmak: Sol Kemalizm ve Kadro 25 Telif Hakkı Tartısmaları 61 . Benim Fikirlerim, Benim Haklarım 26 Another Empire? Organize İşler: Bilgi Edinme Hakkı ve 28 Medya Sektörü Telif Hakkı Karşıtı Hareketler 30 Prof. Justin Hughes ile Söyleşi 31

34 41 53 . Korsan Partisi: Telif Hakları Üzerine Islamofobi mi Muhammed 21. Yüzyılın Mehmet Nafi Artemel ile Korkusu mu? Modern Robin Hood’u Söylesi. 21-22 Şubat 2013'te düzenlediğimiz "Yerel Yönetimler Sempozyumu"na katılan çok değerli konuşmacılarımız:

• Prof Dr.Zerrin TOPRAK / Dokuz Eylül Üniversitesi Kentleşme ve Çevre Sorunları A.B.D Başkanı • Prof.Dr.Semih ERYILDIZ / Kent Bilimci • Prof.Dr.Ahmet Vefik ALP / Mimar • Prof. Dr. Birgül Ayman GÜLER / Yönetim Bilimi Uzmanı • Prof.Dr. Ali CENGİZKAN / ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı • Prof.Dr. Melih ERSOY / ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölüm Başkanı • Doç.Dr.Çağatay KESKİNOK / ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Yeni Mahalle Belediye Başkanı Fethi YAŞAR Mardin Belediye Başkanı Mehmet Beşir AYANOĞLU Ordu Belediye Başkanı Seyit TORUN CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Haluk KOÇ

Güzel haberler var. nuyorlar. Vatandaşlık kavramı, Uluslararası Sosyal Araştırma milliyetçilik, ütopyalar, cinsiyet gibi Derneği (IASSR) bu sene için karar nice konularda makalelere açık olan vermiş sosyal bilimcileri ve adaylarını konferans için bir şeyler karalamak İstanbul’da toplamaya. Avrupa niyetinde iseniz özet bildiriyi 31 Sosyal Araştırmaları Konferansı, Mayıs 2013’e yetiştirmeniz şart. Yani Marmara Üniversitesi işbirliğiyle hemen bir şeyler düşünün ve 19-21 Haziran 2013’te İstanbul’da çalışmaya başlayın. Bu sefer editörün düzenleniyor. Tabii ki konferans için de iştahı kabarıyor gibi geldi bana. makale çağrısı da yapılıyor. Katılmasanız bile takip edin derim. Akademisyenleri, yüksek lisans öğrencilerini, sivil toplum örgütlerini konferanslarında bir araya getiren IASSR bu sefer 31 Mart 2013’ü özet bildiri gönderimi için son tarih olarak belirlemiş. Siz iyisi mi hızlıca çalışmaya başlayın. Yetmiyorsa sana anlattıklarım, bir de burada yazan- lara bak derim: http://iassr.org. . TUIÇ Uluslararası Ögrenci- Platformu Kuruluyor! TUİÇ; Türkiye’de öğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilerin yaşadıkları coğrafyaya uyum sağlamalarını kolaylaştıran, aynı zamanda farklı ülkelerdeki öğrenciler ile iletişimde köprü görevi üstlenecek, Türkiye vatandaşı ve yabancı uyruklu öğrencilerin birlikte yer aldığı uluslararası bir platform oluşturma hedefindedir. Bu platform ile birlikte kamu diplomasisi perspektifinde öğrenciler arasındaki diyalogun güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.

TUİÇ Uluslararası Öğrenci Platformu olarak yabancı uyruklu öğrenciler için tasarlanan en etkili hizmetlerden öğrenciler arasında bir diyalog programların bir parçası olmaları da birisi “e-Buddy” sistemidir. E-Buddy, gelişecektir. sağlanacaktır. Türkiye’deki eğitimleri yabancı uyruklu öğrencilere daha süresince kendilerini geliştirecek iş ve Türkiye’ye gelmeden ihtiyaçlarını Ayrıca platform kapsamında kariyer imkânları konusunda karşılama imkânı sunan, yaşamlarını düzenlenecek etkinlik ve or- öğrencilere yardımcı olunacaktır. kolaylaştırabilecek bilgi ve insan ganizasyonlar ile yabancı öğrenciler kaynağına sahip bir ağdır. Türkiye’yi yakından tanıma TUİÇ Uluslararası Öğrenci Platformu Oluşturulan bu sistem ile hem fırsatı bulacaklardır. Öğrencileri; ile verdiğimiz hizmetler, üni- Türkiye’de okuyan yabancı katılabilecekleri projeler, akademik versitelerdeki dernek gönüllülerimizin öğrencilerin ihtiyaçları giderilecek çalışmalar ve staj programlarından katkılarıyla gerçekleştirilecektir. hem de Türk vatandaşı ve yabancı haberdar edip onların bu

Yeni yılın ilk sayısında için oy veriyor. 538 kişilik Kurul için 2013’de 19. Knesset seçimleri için Editör 2012’yi nasıl kapattık ve Cumhuriyetçiler 206 temsilci sandık başına gitti. Seçmenlerin 2013’e nasıl başladık sorusuna gönderebilirken Demokratlar 332 yaklaşık %64’ü oy kullandı. Önceki cevap arıyoruz. Farklı coğrafyalardan oy hakkı kazandı. Dolayısıyla seçimlerle karşılaştırılınca hayli seçimler, gündemi bayağı meşgul Demokratların adayı Barack yüksek bir oran bu. Birinci parti etti. Bu nedenle bir “seçim dosyası”, Obama, Cumhuriyetçi Romney’e Netanyahu’nun Likud Partisi oldu ve hazırladık diyebiliriz. İlk olarak Kasım karşı seçimi kazandı dedik böylelikle. Netanyahu’ya üçüncü kez Başbakan 2012’deki ABD Başkanlık Seçimleri... 20 Ocak’ta da Obama yemin ederek olarak hükümet kurma görevi verildi. Bu seçimler Türkiye’de yoğun bir ikinci dönemine başladı. SUNY Likud bunu başarı olarak gösterip şekilde takip edildi gerçekten. Maritime Üniversitesi’nden Dr. Mark halka teşekkür etse de 2009 seçim- Sabaha kadar canlı yayınlar ve Meirowitz’e seçimler sonucunda lerinde elde ettiği 42 sandalyeden 31 sosyal medyadan katılım sayesinde Kongre’deki durumu ve Türkiye-ABD sandalyeye düşmüş oldu. Ve bu ABD seçim sistemiyle hiçbir ilgisi ilişkilerini sorduk. Lieberman’ın partisi ile yaptığı ittifaka olmayanlar bile gelişmelere az buçuk rağmen yaşandı. Şimdi Netanyahu aşina oldu. O yüzden, çok da teknik Dr. Meirowitz’in de dikkat çektiği koalisyon hükümeti kurmak zorunda. detaylara yer vermeden, Obama’nın üzere politika analizlerinde İsrail ile Açıklamalarında yeni hükümetin 5 yıl daha Başkan olacak olması ne ABD kesişiyor. Seçim kampanyaları önceliğinin İran’ın nükleer silah edin- ifade ediyor, ona bakalım. Ve sürecinde Yahudi lobisi ile Obama mesinin önlenmesi olacağını ardından da İsrail genel seçimlerini arasında kara bulutlar dolaşsa da tekrarlıyor. Tüm partilere koalisyona Çiğdem’den dinleyelim. Obama ikinci döneminde ilk kez katılma çağrısında bulunuyor. Bu Başkan sıfatıyla İsrail’i ziyaret etme nedenle bütün partilerden zafer Evet, gerçekten bir dönem kararı almıştı. Bunları iyi sesleri duyuluyor. Sanki herkes Çiğdem ABD seçimleri ile yatıp kalktık. değerlendirebilmemiz açısından seçimleri kazandı, hiç kimse kaybet- Bilindiği gibi halk aslında direkt uygun bir tarihsel akış oldu aslında. medi gibi bir hava var. Knesset’te başkan için oy vermiyor. Eyaletlerden 2012’yi ABD seçimlerini konuşarak yaşanan değişim İsrail’i ve Orta Seçiciler Kurulu’na temsilciler kapattık ve 2013’ü İsrail’deki seçim- Doğu’yu yorumlamak açısından gönderiyor ve o temsilciler Başkan leri konuşarak açtık. İsrail 22 0cak önemli. Bunu nasıl yorumlamamız gerektiği konusunda Şalom Gazetesi’nden Karel Valansi’nin Dr. Mark Meirowitz, SUNY Maritime Üniversitesi bizimle paylaştığı görüşlerineEfe TOKDEM‹R kulak verelim. Obama’nın başkanlık zaferini Türkiye için çok olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyorum. Obama’nın Erdoğan ile yakın kişisel ilişkileri var. ABD ile Türkiye bu sayede; Suriye ve tüm Ortadoğu krizleri dâhil, bölgesel ve Knesset uluslararası meselelerde beraber çalışarak yakın ortaklık kurdular. ABD’nin İsrail’in seçim sistemi, ülke yabancı bir güçle kurduğu en önemli ikili ilişkilerden biri, Türkiye’yle. çapında nisbi temsile dayanan ve her bir listenin koltuk sayısının Kasım 2012 seçimleriyle beraber Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi’nin seçmen sayısı ile orantılı olacak kontrolünü elinde tutması Türkiye için büyük bir artı. Tarihsel olarak bakar- şekilde temsiliyetinin olmasını sak, Ermeni ve Rum lobilerinin Kongre liderlerini etkileyebildiği dönemler, öngörüyor. Tek sınır %2’lik seçim Demokratların etkin olduğu dönemler. Bu nedenle, önümüzdeki 2013- barajı. Knesset seçimleri, normal 2014 döneminde Kongre Cumhuriyetçilerin kontrolünde olacağından şartlarda her 4 yılda bir Temsilciler Meclisi'ndeki Türkiye karşıtı girişimler başarılı olmayacaktır yapılmakta ve seçimler sonu- Öte yandan, Türkiye’nin Gazze krizinde İsrail karşıtı ve Hamas’ı destekler cunda 120 milletvekili meclise tutum alması bazı sorunlara yol açabilir. Gazze krizinden ve Başbakan giriyor. Erdoğan’ın İsrail’i “terörist ülke” olarak nitelemesinden beri, Türkiye ile İsrail ilişkileri en düşük düzeyde. Türkiye’nin İsrail’e bu olumsuz tutumunu devam ettirmesi, Kongre’nin Türkiye’ye İsrail ile iyi ilişkiler kurması için baskı yapmasına neden olabilir. En nihayetinde Türkiye, Gazze'de Hamas’ı desteklerken Başkan Obama ve Dışişleri Bakanı Clinton İsrail'in kendini savunma hakkını çok net biçimde destekleyebildi. 2015’e kadar Ermeni Soykırımı kararının geçmesi için çalışan Ermeni lobisinin ve Güney Kıbrıs Yönetiminin tüm ada üzerindeki egemenliğini teyit eden mevzuatı geçir- meye çalışan Rum lobisinin teşvikleri de ABD Kongresi’nin alacağı kararları Türkiye aleyhine değiştirebilir. Türkiye, ne kadar Başkan Obama’dan güçlü destek alsa ve almaya devam edecek olsa da İsrail politikasının ABD’deki muhtemel etkilerini göz önünde bulundurmalı. Ortadoğu ve Amerika’dan Kasım ayında Çin Komünist yayınlandı. Kongre sırasında Editör sonra Asya’dan da önemli Ahmet Partisi (ÇKP) 18. Ulusal Parti Pekin’de adeta olağanüstü hal ilan değişim haberleri geldi. Ahmet bizim Kongresi’ni düzenledi ve Parti’nin edilirken, artık olağan şüpheli haline için oraları takip etti. Yönetim sistemi Merkez Komitesi Şi Jinping’i ülkenin gelen azınlıklar ve muhtemel muhalif ve ideolojileri açısından bu kadar gelecek on yılındaki lideri olarak aktörler şehirden uzaklaştırıldı. Çin birbirlerinden ayrılan ülkelerin seçim- seçti. Tabi Çin’deki gelişmeleri takip medyası üzerindeki sansür zinciri lerini birkaç ay içinde gözlemlemek etmek ABD’deki gibi olmuyor. Bırakın güçlendirildi ve kongreden dünya ilginç bir uluslararası tablo çıkardı. sosyal medyayla haberlerin basınına herhangi bir haber sızıntısını Ahmet senden dinleyelim Çin ve yayılmasını, kongreden sadece belirli engellemek için delegeler de sıkı bir Japonya’yı. dakikalar devlet televizyonunda takibe alındılar. Bu noktada 2013’e hızlı girdi Çin. “Haftalık Güney” Komünist Parti Kongresi’nde partililer gazetesinin yeni yıl baskısında, Kaynak: South China Morning Post anayasal hakların korunmasıyla ilgili başyazı, propaganda bürosu tarafından sansüre uğradı. Gazeteye danışılmadan yazı ÇKP’ye övgüye dönüştürüldü. Bu Çin için olağan bir şey. Olağan olmayan, bu sefer gazete yöneticileriyle partinin karşı karşıya gelmesi. Greve giden gazete çalışanlarına okurlardan da destek geldi. Yüzlerce Çinli protestocu, sansür uygulanan gazetenin önünde toplandı. Tepkiler üzerine sosyal medyadaki kontrol arttırıldı. Çin’in Twitter’ı Weibo’da gazetenin Çince adı aratılamıyor. Gazetenin internet sayfası da kapatıldı. Benim dikkat çekmek istediğim nokta daha çok bu Karel Valansi, Salom. Gazetesi özgürlükler noktası. Seçim zaten İsrail başbakanı olarak ikinci dönemini tamamlayan Netanyahu, ultra-ortodoksları askerlikten men eden Tal yasası ve bir türlü çıkarılamayan Komite’nin tekelinde yürüyor ve bütçe nedeniyle erken seçim kararı almıştı. Netanyahu, Hamas tarafından sadece liderin ismi değişiyor. kaçırılıp beş yılı aşkın süre esir tutulan Gilad Şalit’in özgürlüğüne kavuşturulması, son Gazze çatışması, yerleşimler konusundaki sert tutumu, uluslararası baskılara direnmesi ile güçlü bir lider imajı çiziyordu. Lieberman ile ittifak kurarak “Güçlü Lider, Güçlü İsrail” sloganıyla gittikçe sağa kaydığı görülen seçmeni kazanacağını düşünüyordu. Ancak ülke güvenliğine öncelik veren Netanyahu’nun önem vermediği sosyo-ekonomik sorunlar, bu seçimin Şi Jinping kazananını ortaya çıkardı. Netanyahu 31 sandalyeyle birinci parti çıkıp İsrail Şi Jinping piyasa ekonomisine Devlet Başkanı Şimon Peres’ten hükümeti kurma görevini almış olsa da ciddi sıcak bakan, yolsuzluk karşısındaki şekilde güç kaybetti. 2011 yazında sosyal adalet adına başlayan Çadır Hareketi’nin önemini geç de olsa anlayan Netanyahu’nun savunma bütçesinde sert duruşu ve kimseye düşman kesintiye gitmeyi tercih etmeyeceğini öngörebiliriz. Likud’un ardından gelen olmamaya özen gösteren ihtiyatlı partilerin sosyo-ekonomik sorunlara odaklanması, orta sınıfı etkileyecek bütçe siyasi yaklaşımıyla dikkat çekiyor. kesintilerini onaylamayacaklarının bir göstergesi. Çin’in en iyi okullarından Çinghua Üniversitesi’nde kimya Netanyahu’nun politikalarına ve statükoya karşı bir hoşnutsuzluk olduğunun mühendisliğini bitiren Şi Jinping belirtisi olan bu sonuçlar, İsraillilerdeki değişimi de gösteriyor. Netanyahu’nun 1970’lerde siyasete yönelmiş ve dış politikada yumuşamasını gerektirecek bu durum, özellikle yerleşimler Çin Komünist Partisi’ne üye olmuş. konusundaki katı tutumunu da değiştirebilir. İlk üç sıradaki partinin iki devletli çözümü destekliyor olmaları, İsrail ile Filistinliler arasında uzun süredir tıkanan barış görüşmelerini ABD’nin de yardımıyla başlatabilir. İran nükleer tehlikesi ve Suriye’nin kimyasal silahlarının el değiştirme olasılığı önemini korurken, İsrail’in uluslararası desteğe olan ihtiyacı da artacak. ABD ile olan ilişkilerinde ise iki ülkede de değişen siyasi isimlerle birlikte yeni bir döneme girileceğinin sinyali veriliyor. İsrail’deki yeni koalisyonun Arap Baharı ile sarsılan Ortadoğu’daki bilinmezlere karşı Türkiye ile ilişkilerini normalleştirme konusuna da öncelik vereceğini tahmin ediyorum. Japonya’ya geçersek, 16 Aralık’ta Mali’de olaylar durulmuyor ülkelerin sömürge geçmişi geliyor tabi genel seçime gidildi. Liberal Aslı gerçekten, kaygıyla da ki. Demokratik Parti (LDP) seçimi izliyoruz aslında. Biz o bölgeyi izle- kazandı; Abe, Başbakan oldu. Abe, meye başlayıp, bu sayımızda yer Olayların diğer iki yönü de tarihi Japonya’nın militarist geçmişine vermeye karar verdiğimizde durum eserler ve mülteciler. Timbuktu duyduğu sempati nedeniyle Çin ve çok daha farklıydı. İç savaş halini UNESCO’nun Dünya mirası Güney Kore’de tepkiyle karşılanıyor. gözlemlemeye çalışırken 11 Ocak’ta listesindeki bir şehir ve militanlar Seçim vaatlerinde yeniden ordu Mali’ye düzenlene askeri ope- Timbuktu’daki el yazmalarının da kurmak ve Çin’in gelişen askeri rasyonla ülkeye 2000’in üzerinde olduğu kütüphaneyi ateşe verdiler. teknolojisine karşın Tokyo’nun geri Fransız askeri yerleşti. BM’nin şartlı Ayrıca uzun süren çatışmalar sonucu kalmaması için elinden geleni onay verdiği müdahaleye ABD, 200.000 kişi iltica etmek zorunda yapmak var. 2011’de yaşanan doğal İngiltere, Almanya, İtalya ve yakın kaldı. Bu sayının 400.000’e afet ve onu takip eden nükleer zamanda da Kanada lojistik, siyasi ve ulaşabileceği belirtiliyor. AB’nin felaketten sonra halk nükleer enerji insani destekte bulunmaya başladı. Uluslararası Destek Misyonu’na 50 üretimine karşı bir tutum sergilemeye BM Güvenlik Konseyi, Fransa'nın da milyon Euro’luk yardım sözü sanırım başlamıştı. Ama ekonomiyi kurtar- yoğun çabaları sonucu Afrika tek iyi haber. mak için yeni bir mali politika, ülkelerinin ortak askeri gücünün ekonomide liberalleşme, düşük kuzeydeki gruplara müdahale etmesi vergilendirme ve yükselişe geçen için yetki vermişti. Ancak Eylül’de Çin'e karşı sert bir diplomasi vadeden yapılması beklenen müdahaleden LDP'ye, nükleer enerji yanlısı önce Mali hükümetinin çağrısı üzerine olmasına rağmen destek verdi. Çin Fransa, hava ve kara harekâtı ile ilişkiler ise gerilmeye devam başlattı. Başkente yakın Konna, ediyor. Abe’nin Ocak ayında yaptığı Diabali ve Goa ile daha birçok şehir Güneydoğu Asya ülkeleri ziyareti Fransa tarafından kontrol altına Çin’i kuşatma çalışmaları olarak bile alındı. 2 Şubat’ta Fransız yorumlandı. Cumhurbaşkanı Hollande, Mali’nin başkenti Bamako’yu ziyaret etti. Dört bir taraftaki seçimlere Ziyaretin askerlere moral vermek Editör bakmış olduk sanırım. Afrika amaçlı olduğunu belirten Hollande, ve bilhassa Mali’ye dair birkaç hafta içinde Fransız asker- Mali’de Diabaly ve Timbuktu söyleyeceklerimiz de var. Dünyanın lerinin yerlerini Afrika güçlerine arasındaki yolda çekilen bir görüntü. gözü ve hatta orduları orada. Aslı, bırakacaklarını söyledi. Bu haberleri Kaynak: Blouin News neler yaşanıyor Mali’de? takip ederken akılların bir köşesine

Liberal Demokrat Parti, Japonya LDP 1955 yılındaki kuruluşundan 2009 yılındaki seçimlere kadar 54 yıl boyunca, yalnızca 11 aylık kısa bir süre haricinde, tek başına ya da koalisyonlar yoluyla iktidarda kalmış en köklü parti. Ancak 2009 seçimlerinde Japonya Demokrat Partisi’ne (JDP) yenilip iktidarı kaybetmişti. 2011 Fukuşima faciasında Başbakan Naota Kan’ın istifası üzerine Noda Başbakan olmuştu. 2012 seçimiyle ise LDP alışık olduğu iktidara geri döndü ve Noda, Başbakanlığı Shinzo Abe’ye bıraktı. Abe parlamentonun alt kanadından 328 oy aldı. Ayrıca bu sonuçla birlikte Japonya son 6 Mali’de Hollande’ı destekleyen göstericiler. yılda 7. Başbakanını seçmiş oldu. Kaynak: Blouin News Çok teşekkürler Aslı. Nesli- kazanacak. Bölgenin ismi yine yerel Aslı, Filistin’in durumunu da dilde “İslam’ın yaşadığı yer” Editör han biliyorum ki, bu kargaşa Editör senden dinleyelim. BM’den içinde arka planda kalan bir haberi manasına gelecek olan “Bangsam- çıkan “üye olmayan gözlemci devlet anlatacaksın bize. Ülkenin adını da oro” olacak. Çerçeve anlaşmanın statüsü” kararını Boğaziçi Üniversi- vermeyeyim, direk sen bahset. içeriğinde tarafların daha kapsamlı tesinden saygıdeğer hocam, Kemal bir anlaşma sağlanması için söz Kirişçi ile de konuştun. Bu arada Evet, çok gündeme gelmedi vermeleri gerektiğinin yer alması Kirişçi hocamız, artık Brookings Neslihan ama biz dikkat çekelim: önemli. Aquino’nun başkanlık Institute’de. Bence bunun da ciddi Filipinler! Orada %10’luk bir Müslü- dönemi bitmeden, yani 2016’ya anlamda haber değeri var. Peki, man nüfus var ve bu nüfus, dini kadar, anlaşmanın tam olarak uygu- Filistin kararına döneyim. Ne ifade inançları için onlarca yıldır verdikleri lanmaya başlamış olması da isteni- ediyor bu karar? savaşın son 15 yılını müzakerelerle yor. Anlaşılıyor ki, iki taraf da bu geçiriyordu. Nihayet 7 Ekim’de taraf- çerçeve anlaşmanın yalnızca bir Dediğin gibi Filistin 2012 lar masaya oturarak çerçeve başlangıç olduğunun ve eklenmesi Aslı bitmeden BM Genel Kurulu anlaşma üzerinde uzlaşmaya gereken birçok detay olacağının “üye olmayan gözlemci devlet vardılar. Anlaşma ile (Filipinlilerin farkında. Ayrıca ICAN (International statüsünü” kazandı. Önceden bu yerel dilinde “Moro” kelimesi “Müslü- Children Assistance Network) “Eğitim statü sadece Vatikan’da vardı. Batı man” demek olduğu için) Moro ile Gelen Barış” diye sloganlaştırılan Şeria ve Gazze’de halk bayraklarla İslami Kurtuluş Cephesi olarak projesi ile 15 öğretmen ve 384 karardan duydukları sevinci dünyaya adlandırılan tarafın savunduğu öğrenciye sağlanan 6 sınıflık okul gösterdi. Ancak İsrail ve ABD kararı ülkenin güneyindeki Mindanao, binası ile anlaşma sonrası barış yerinde bulmuş görünmüyor. Keza özerklik alacak ve Müslüman kimliği kültürünün yeşermesi için çalışmaya İsrail Dışişleri Bakanı, ''Mahmud başlamış bile. Abbas barış yapmakla

Moro İslami Kurtuluş Cephesi 15 Ekim’de Moro İslami Kurtuluş Cephesi ile Filipinler Devleti arasında imzala- nan anlaşmada kilit isimler; Moro İslami Kurtuluş Cephesi lideri Murad Ebrahim ve Filipinler Devlet Başkanı Benigno Aquino ile 2001 yılından bu yana müzakerelere destek veren Malezya hükümetinin başbakanı Najip Razak. 40 yıl önce başlayan çatışmalar ortalama 120 bin kişinin hayatını kaybetmesi ve 2 milyon kişinin evlerini terk etmesine neden olmuştu. Filipinler Cumhurbaşkanı Benigno Aquino barış anlaşmasıyla ilgi bir toplantıda ilgili gazete haberini gösteriyor. Kaynak: Reuters

Mali’de Neler Oldu? Mali demokrasiyle yönetilen bir ülkeydi. Mart 2012’deki askeri darbe istikrarı ve demokrasiyi sarstı. Sonrasında El Kaide’yle bağlantısı olduğu düşünülen İslamcı Selefi Ansar Dine örgüt- ünün Kuzey Mali’yi işgal ederek orada sert bir şeriat yönetimi ilan etmesiyle adam kaçırmalar, el kesme gibi cezalar başladı. Aralık’ta Başbakan Diarra’nın gözaltına alınması, ülkeyi bir kez daha çatışmaya sürükledi. Bu sırada Tuareg ırkına ait güçler, siyasi boşluğu da fırsat bilerek güneye doğru ilerledi. Kuzeyde ise bağımsızlık ve şeriat ilan edildi. Konna kentinin isyancıların eline geçmesi ile Mali hükümeti Fransa’dan yardım istedi. Çerçeve anlaşma talebinin yalın bir karesi. Olağanüstü hal ilan edildi. Kaynak: Reuters ilgilenmediğini bir kez daha Davos Dünya Ekonomik Geçmişten Bir İz kanıtladı'' derken, ABD Dışişleri Forumu’na da yer vermeden Neslihan BM’deki Filistin gelişmesi, akıllara Bakanı Clinton, oylamanın barış geçmeyelim. Forumda toplam 100 13 Kasım 1974’de Yaser Arafat’ın sürecini zedeleyecek talihsiz bir karar ülkeden 2500’ü aşkın katılımcı ve BM’de gerçekleştirdiği tarihi olduğunu ifade etti. Geçen yıl tam 50’nin üzerinde başbakan ile konuşmayı getirdi. Konuşmasını şu üyelik isteyen Filistin’in talebi ekonomiye dair pek çok noktanın altı meşhur sözlerle bitiriyordu: “Bugün reddedilmişti. Yeni kararın ne ifade çizildi. 23-27 Ocak arasındaki bir elimde zeytin dalı, bir elimde bir ettiğini Prof. Dr. Kemal Kirişçi’ye zirvenin bu yılki teması “Dirençli özgürlük savaşçısının silahıyla sorduk. Dinamizm” idi. CNNTürk’ten Ahu buraya geldim. Zeytin dalının elim- Özyurt Davos’u defalarca yerinden den kayıp gitmesine izin vermeyin. takip etmiş deneyimli biri olarak bize Prof. Dr. Kemal Kirisçi, Zeytin dalının elimden kayıp gitme- Brookings Institute bu konuda ışık tutabilecek en önemli sine izin vermeyin. Zeytin dalının isimlerdendi kuşkusuz. Kendisine Devlet statüsünü almanın arkasında elimden kayıp gitmesine izin Davos 2013 izlenimlerini sorduk. yatan önemi anlamak için vermeyin.” uluslararası hukuk üzerinden “Neler öne çıktı, nelere dikkat etmek düşünmemiz gerekir. Birleşmiş gerek?” dedik. Milletler’de bir devlet diğer bir devleti işgal ederse o zaman uluslararası hukukun savaş hukukuyla ilgili BM’de Filistin Oylaması kısmındaki hükümler baki olur. 30 Kasım’da yapılan oylamada Filistin’in muallâk bir durumu vardı. 138 ülke “evet” dedi. “Hayır” oyu Gazze şeridinin Mısır tarafından kullanan 9 ülke: İsrail, ABD ve yönetilmesi ama Mısır’a verilmemesi Kanada’nın yanı sıra Çek Cum- gibi durumlar bu toprakların huriyeti, Panama ve dört Pasifik uluslararası statüsünü muallâkta ada ülkesi (Marshall Adaları, bıraktı. İsrail ve ABD bu muammanın Mikronezya, Nauru ve Palau). 41 arkasına saklandı. Bu nedenle İsrail’i ülke de çekimser kaldı. uluslararası hukukun bu kısmına dayanarak sorumlu tutmak zor oldu. Önemli olan İsrail’i uluslararası Ahu Özyurt, CNN Türk hukuku kullanarak sıkıştırmak ve barışa doğru zorlamak. Arap tarafı Dünya Ekonomik Forumu toplantıları genelde siyasi ya da ekonomik bir amacına ne zaman savaşla bomba haber ile başlar ya da biterdi. Bu kez de İngiltere Başbakanı Cam- ulaşmaya çalışsa hep sopa yedi. eron gereken cephaneyi sağladı ve İngiltere’nin AB üyeliğinin tartışıldığı bir Yediği gibi de toprak kaybetti. Artık ortamda başladı zirve. Uçakta birlikte gittiğimiz Sayın Bakan Babacan, uluslararası ilişkilerde sopayla bir “Cameron o referandumun sonucunu bildiği için rest çekiyor” dedi ki araya gelinmeyecek. Diplomasi ve muhtemelen haklı çıkacak. Zirvede ABD’nin içinde bulunduğu mali uçurum müzakere de işe yaramadı. Oslo krizi, Japonya’nın yeni Başbakanı Shinzo Abe’nin çektiği Samuray bond Courts da sonuç vermedi. Direnç kılıcı ve olası yeni kur savaşları da konuşuldu. Babacan’ın yine bu konuda oluştu, şiddete gidildi. Fransa’nın “Gözüm Japonya’da. Risk algısı artık Avrupa’dan Asya’ya kayıyor” sözlerini şimdi destekliyor olması çok önemli. de not etmek gerek. Dünyanın büyüme motoru Çin ve Japonya’nın bir Batı ülkeleri pozisyonlarını hukukun çatışmaya doğru gittiği teorileri The Economist’te bile yer buldu Davos ihlaliyle değiştirebilir. İsviçre çok haftasında. ilginç bir biçimde destek verdi. Önü- müzdeki günler ne olacağını göste- Türkiye için ise bana göre en önemli konulardan biri ABD’nin kaya gazı recek. üretimi ile kısa bir süre içinde çok net bir enerji ihracatçısı olacağı gerçeğiydi. Bunu birkaç ay önce İstanbul’daki bir toplantıda da duymuştuk ama ilk kez ABD ve Rusya’nın doğalgaz pazarında iki denk kuvvet olacağını görmek özellikle Körfez ülkeleri için rüyadan uyanmak anlamına geldi. Türkiye cephesinden bakarsak... İş dünyamız yüksek ve parlak bir katılımla Davos’taydı ki aslında olması gereken de buydu. Siyasetin gölgesinde kalmadan Türkiye’yi konuşabilmek özellikle önemliydi. İstanbul’un uluslararası bir finans merkezi olması için sessiz ama derinden giden çalışmalar da Davos’ta kendine küçük ama seçkin bir kitle buldu. Gitmesek de görmesek de o dağ bizim dağımız olmuyor. Davos istikrarla gidilmesi gereken bir düşünce platformu sonuçta. Ahu Hanım’ın da belirttiği gibi zirve Evet Şanghay Beşlisi Başbakan birçok manşet ve satır arası noktalar Çiğdem Erdoğan’ın açıklamalarıyla barındırıyor. Dikkat çekenlerden biri gündemimize girdi bir anda. de içeride olanların yanı sıra dışarıda Başbakan Türkiye’nin Şanghay olanlardı. Zirve Ukraynalı kadın İşbirliği Örgütü’ne girmek istediğini aktivistler FEMEN'in eylemiyle sona hatırlatıp AB’nin Türkiye’yi oyaladığını erdi. Çıplaklıklarıyla dünyadaki ifade etti. Uluslararası Politika Akade- yoksulların ihtiyaçlarına dikkat çeken misi Genel Koordinatörü Dr. Ozan aktivistler, “Fakir sizin yüzünüzden Örmeci de Şanghay Beşlisi’nin fakir” diyerek içeri girmeye çalıştı; gündeme gelme zamanını çok mani- başaramasalar da medyada yer dar bulduğunu söyledi. AB’nin içine bularak dikkat çekmeyi başardılar. girdiği ekonomik sıkıntılara ve Türkiye karşıtlığını seçim malzemesi haline Çiğdem, Şanghay İşbirliği getiren Avrupalı liderlerin Örgütü, birdenbire Türkiye Editör vizyonsuzluğuna dikkat çekti. gündemine düştü Başbakan Şangay İşbirliği Örgütü Liderleri Erdoğan’ın açıklamalarıyla. Kısa Kaynak: NATO vadeli bir politik hamle mi bu, tartışmalı. Bu örgütü de göz ardı etmeyelim.

Şangay İşbirliği Örgütü 1996’da Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan “bölgedeki Editör radikal unsurlara son vermek ve sınır güvenliğini sağlamak” Dr. Ozan Örmeci, UPA amacıyla bir araya geldi. Şanghay Genç nüfusu ve ilerleyen teknolo- Beşlisi olarak anılan ülkelere jisiyle Türkiye tüm eksikliklerine 2001’de Özbekistan’ın da rağmen 21. yüzyılın en gelişmiş katılmasıyla üye sayısı altıya çıktı ve oyuncusu olmaya adaydır. ŞİÖ ŞİÖ kuruldu. Bugün İran, kuşkusuz Türkiye’nin AB üyelik Moğolistan, Hindistan ve Pakistan hedefi sona ererse en ciddi alter- ise gözlemci üye statüsünde. natiflerinden biri olacaktır. Kürt Hedef; üyelerin ekonomilerini Hazırlayanlar: istikrara kavuşturmak, karşılıklı sorunu ve PKK terörü nedeniyle köşeye sıkıştırılan Türkiye için ŞİÖ ticaret ve işbirliğiyle Avrasya bölge- Çiğdem Ünal devlet hassasiyetleri açısından iyi sinde kalkınma sağlamak. Türkiye Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset ise ŞİÖ toplantılarına “diyalog bir liman işlevi de görebilir. Bu Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ortağı” olarak katılıyor. nedenle Erdoğan’ın açıklamasının [email protected] öncelikle AB’ye mesaj gayreti @cigdem_unal olduğuna inansam da, kesinlikle Ahmet Ketancı Davos ciddiye alınmalı. ŞİÖ üyeliğiyle ilgili Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset Davos toplantıları, 1971 yılında en temel sorun, demokrasi kriter- Alman asıllı ekonomi profesörü Bilimi ve Uluslararası İlişkiler lerinin düşük olmasıdır. Rusya Klaus Schwab tarafından Avrupalı [email protected] Federasyonu Devlet Başkanı Putin işadamlarının Amerika Birleşik Aslı Atay de son derece kurnaz bir lider ve Devletleri’nde iş hayatına uyum Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi Batı’dan kopan Avrasyacı bir sağlayabilmelerini kolaylaştırmak ve Uluslararası İlişkiler Türkiye’nin Türk dünyasında ve amacıyla başlatılmıştı. İsviçre’nin [email protected] doğusunda Alplere sırtını dayamış genel olarak Asya’da kendi @atayasli küçük bir dağ kasabası Davos, 43 kontrolü dışında etkinliğini Aslı Neslihan Doygun yıldır ev sahipliği yapıyor bu orga- istemeyecektir. Türkiye, Kitsikis’in Okan Üniversitesi Siyaset Bilimi ve nizasyona ve artık toplantılar onun deyimiyle bir “ara bölge” olma Uluslararası İlişkiler adıyla anılır oldu. Yalnızca bir kez işlevini sürdürmelidir ve sürdü- [email protected] 11 Eylül saldırısının ardından New recektir. York’ta düzenlendi. @aslines Bir Bina, Üç Devir, Bir Yangın

Emir Memişoğlu

Galatasaray Lisesi yönetimi de 1928’den 1967 yılına kadar binayı yatılı ilkokul olarak, daha sonra da lise kız öğrenci kısmı olarak kullandı. 1993 yılından itibaren ise Galatasa- ray Eğitim Öğretim Kurumu zincirinin son halkası Galatasaray Üniversite- sine teslim edildi. Galatasaray Üniversitesi bir devlet üniversitesi olmasına rağmen diğer devlet üniversitelerinden farklı olarak ikili bir antlaşma çerçevesinde, dönemin Fransa Devlet Başkanı François on yıllarda anılarımıza ya da tarih eğitim işleviyle kullanılan bir Mitterrand ile Türkiye Cumhuriyeti Skitaplarına hapsettiğimiz yapılarımız, “yuva”nın mazisi yok oldu. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın yangınlarla bir bir yok oluyor. Bu Ermeni kökenli Balyan Ailesi, 1700’lü imzaladığı antlaşma neticesinde halkaya en son Galatasaray Üniver- yıllardan itibaren Osmanlı Devleti’ne kuruldu. sitesinin 142 yıllık tarihi binası da mimari açıdan büyük hizmetlerde Önceleri yerleşke olarak yalnızca eklendi. bulunmuştur. Yaklaşık 150 yıl sahil tarafı kullanılırken Çırağan Takvimler 22 Ocak 2013’ü boyunca Balyan Ailesi’nin mimar Caddesi’nin diğer tarafına da Yiğit gösterirken Galatasaray Üniversi- üyeleri, Osmanlı Devleti’nin Okur Binası’nın inşa edilmesiyle tesinde son finaller yapılmış, herkes padişahları için sayısız eser inşa derslikler tabiri caizse “kara tarafına” memleketine dönmek için ya da bir etmişlerdir. Beylerbeyi, Çırağan, taşındı. Sahil tarafıyla kara tarafının hafta sonra başlayacak bütünleme Dolmabahçe, Adile Sultan Sarayları, bağlantısı ise eski Galatasaray Spor sınavları için hazırlanıyordu. Öğretim Selimiye Kışlası, Hamidiye Saat Kulesi Kulübü başkanlarından Selahattin görevlilerinin büyük bir çoğunluğu ve Tophane Camii gibi İstanbul’un Beyazıt’ın bağışlarıyla cadde altından yorucu bir yarıyılı tamamlamanın siluetini oluşturan bu ihtişamlı geçen bir tünelle sağlandı. Diğer mutluluğu ve rahatlığıyla evlerine yapılar, hep Balyan Ailesi tarafından üniversitelere kıyasla küçük bir alana dönmüştü. 22 Ocak akşamı; işlerini inşa edilmiştir. Galatasaray yayılmış Galatasaray Üniversitesinde toparlayan birkaç öğretim görevlisi, Üniversitesi’nin o eşsiz binası da öğrencileri yerleşkeye bağlayan unsur, Boğaz’la harika bir ahenk prova yapan tiyatro kulübü Hanedan’ı saraya sığdırmak için yaratan Saray içinde okumaktan öğrencileri ve hizmet personeli yapılmıştır. başka bir şey değildi. Öğrencilerin dışında okulda kimse kalmamıştı. İşte Balyan Ailesi’nden baba Garabet ders dışında sıkça gerçekleştirdikleri o saatlerde 142 yıllık tarihi binada Amira ve oğlu Nigoğos Balyan, 1856 aktiviteler Saray’ın yanında Boğaz’a küçük bir duman bulutuyla uyarısını yılında Osmanlı Hanedanı’nın nazır çay içmek, Saray içinde Süslü yapan yangın, kısa süre içinde tüm yaşayabilmesi için Dolmabahçe Salona ya da öğretim üyelerinin binayı esir aldı. İtfaiyenin müda- Sarayı’nı inşa ettiler. Boğaz odalarına uğramak ya da binanın en halelerine rağmen ahşap yapı, kıyısındaki bu tarihi yapı, Hanedan alt katında masa tenisi oynamaktı. Boğaz’dan esen akşam melteminin üyelerine yetmeyince Nigoğos’un Türkiye’de çok az öğrenciye nasip etkisiyle çabucak alevlere teslim oldu. küçük kardeşi Sarkis Balyan önce olan “sarayda” okumak, bina restore Yaklaşık 4 saatlik yoğun çalışmalar 1867’de Çırağan Sarayı’nın, daha edilene kadar Galatasaray’ın neticesinde ancak binanın ilk katı sonra 1871 yılında Çırağan öğrencileri için de imkânsız. kurtarılabildi. 6000 paha biçilemez Sarayı’nın ek binaları Feriye Ahşap binayla birlikte yanan eseri barındıran muazzam İlber Sarayları’nın inşasını tamamladı. yürekler, ancak binanın eski haline Ortaylı Kütüphanesinin ve Hukuk İstanbul için oldukça fırtınalı günler getirilmesiyle ferahlayacaktır. Fakültesinin bulunduğu ikinci kat geçtikten sonra Cumhuriyet’in yangından çok büyük zarar gördü. ilanı ve ardından Halifeliğin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve kaldırılmasıyla saray binaları İletişim Fakültesinin bulunduğu boşaltıldı. Birkaç yıl bomboş bekleyen Yazara Ulasın!. üçüncü kat ise çatının da çökmesiyle bu güzel mabetler, 1928 yılından tamamıyla yerle bir oldu. Ancak itibaren eğitime tahsis edildi. Feriye Galatasaray Üniversitesi yangının götürdüğü yalnızca öğretim Sarayları’ndan İbrahim Tevfik Efendi Uluslararası Hukuk ve Diplomasi görevlilerinin ofisleri, notları ve sınav Sarayı da merkezi Beyoğlu’nda olan Kulübü Başkanı (2012-13) kâğıtları olmadı; 1928’den beri Galatasaray Lisesine teslim edildi. [email protected] @emirmemisoglu Emir Memişoğlu, "Bir Bina, Üç Devir, Bir Yangın," TUİÇ Akademi, no.2 (2013). Raffael'in Justitia adlı eseri

Fiat Justitia, Pereat Mundi1

Kübra Öztürk Sokrates gibi Adamdı Hrant Ahparig ! A 2

1Latince'de dünyalar yıkılsa da adalet yerini bulsun manasına gelir. Kübra Öztürk, "Fiat Justitia, Pereat Mundi," TUİÇ Akademi, no.2 (2013). Çünkü bu ülkede yaşamak istiyorum. Çünkü bu ülkenin demokratikleşmesi için benim de, torunlarım için elim- den ne geliyorsa onu yapmak istiyo- rum.”

Sokrates gibi vatandaşı olduğu ülkenin hukukuna güveniyordu Dink, fakat demokratikleşmesi için emek verdiği ülkenin hukuku onu koruyamadı. Hrant Dink, “Ruh Halimin Güvercin Tedirginliği” isimli yazısında artık ne yazık ki “Türklüğü aşağılayan” biri olarak hedef gösterildiğine, tehdit mektupları

Luca Giordano'nun eseri Justizia vatandaşlığını öngörür. Daha çok cezalandırılmasına olanak tanıyan Demokratik bir ülkede ifade kültür, dil, ortak geçmiş ve ileride bir kavramdır. Uygulamada bu özgürlüğü olarak tanınacak pek çok birlikte yaşama isteği aynı milletten hüküm, açıkça resmi dogmaya aykırı beyan; baskı, otorite ve şiddetin baş olmanın koşullarıdır. Ne yazık ki görüşler ileri süren kişileri gösterdiği her dönemde susturulmuş Mustafa Kemal Atatürk hayattayken kovuşturmak için kullanılmaktadır. yahut cezalandırılmıştır. Örnek dahi yaşanan 1915 Ermeni Tehciri, Dolayısıyla böylesine muğlak bir vermek gerekirse, Amerikan Yüksek 1938 Dersim Katliamı ve daha kavramın yarattığı o kaygan zemin, Mahkemesi de McCarthyist dönemde sonradan cumhuriyet tarihine kara bir de milliyetçi refleksin ortak muhaliflerine karşı baskıcı politikaları lekelerini bırakan 6-7 Eylül Olayları, düşman yaratma ve ötekileştirme destekleyen kararlar vermiştir. Bu . . Sivas ve Maraş Katliamları ve daha arayışı ile 301. maddenin altında dönemde siyasal muhalefeti birçok vaka bizlere şunu söylemekte- birleştiğinde, kişiye savunma alanı- bastırmak niyetiyle çıkarılan Smith dir: Milliyetçilik birleştirici değil bırakmak şöyle dursun, cadı avı Kanunu yardımıyla, 1951 tarihli ayrımcı bir düşünce olarak pratikte başlatmaktan başka hiçbir şeye Dennis kararıyla Komünist parti üyesi kendini göstermiştir. yaramamaktadır. 11 kişi mahkûm edilmiştir. Dolayısıyla Avrupa Komisyonu Daha önce Türk Ceza Kanunu'nun 301'e Ilaç Gibi: Ifade Liberal Düşünce Topluluğu’nun ifade 159. maddesi olarak bildiğimiz 301. Özgürlügü ettiği gibi, “(k)orkunun iktidarı, madde, 2005 yılında yapılan özgürlüklerin karabasanıdır”. değişikliklere karşı aslını koruyarak 301. maddede de ifadesini bulan, bugün de milliyetçi refleksin en sık her türlü muhalefeti ve eleştiriyi tehdit Bilindiği gibi Türk Ceza Kanunu başvurduğu hükümlerden biri olarak olarak algılayan ruh hâlinin sebebi, İtalyan Ceza Kanunu örnek alınarak tartışmalara, davalara ve suikastlara Türkiye'nin doğrusu ve yanlışıyla hazırlanmıştır. Talihsizlik şudur ki neden olmaktadır. Madde 301 şöyle tarihiyle yüzleşmek yerine tarihi Mussolini'nin etkisiyle faşist der: daima inkâr ederek ya da resmi bir İtalya'daki hükümler daha sonra karşı söylem üreterek yeniden yazma değişse de bizim ceza kanunumuza “1-Türklüğü, cumhuriyeti veya çabasıdır. Bu çaba da milliyetçi ve doğrudan yansımıştır. 1961 Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen otoriter bir devlet zihniyetin ürünüdür. Anayasasında bireylere tanınan aşağılayan kişi, 6 ay’dan 3 yıla kadar Bugün demokratik ülkeler diye gıpta temel hak ve özgürlüklerin 1980 hapis cezası ile cezalandırılır. ettiğimiz ülkeler de milliyetçi ve darbesinden sonra anayasaya 2-Türkiye Cumhuriyeti hükümetini, devletçi refleksten arınmış değildir. kırpılıp biçilerek alınması, zaten devletin yargı organlarını, askeri veya TCK 301. maddeyi de sadece bireye duyulan güvensizliğin açık bir emniyet teşkilatını alenen aşağılayan Türkiye'ye özgü görmek tabi ki tarih- ifadesidir. Pek çok anayasa hukukçu- kişi, 6 aydan 2 yıla kadar hapis sel olarak da yanlış olacaktır. suna göre adeta bireye karşı devleti cezası ile cezalandırılır. 3-Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk Vatandaşı tarafından Hrant Dink, 19 Ocak 2007'de, genel yayın yönetmenliğini yaptığı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte Agos Gazetesi binası önünde bir suikast sonucu hayatını kaybetti. bir oranında artırılır. 4-Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.”

Tahmin etmek hiç zor değil ki 301 ile yargılanan kişilerin düşünceleri / açıklamaları eleştiri kapsamında görülmemektedir. Özel- likle de söz konusu Ermeni, Kürt ya da Kıbrıs sorunlarıysa, tutuklama yargının vardığı en doğal karar olagelmektedir. Dolayısıyla milliyetçi refleks, her daim eleştiriyi, Türklüğü aşağılamak şeklinde yorumlayıp adeta daha yargı önüne çıkmadan pek çok yazar, gazeteci ve siyasetçiyi vatan haini ilan etmiştir. “Kahraman” figürleri de, dolayısıyla, resme ellerindeki kanla dâhil olmuşlardır. Hali hazırda “Türklük” özünde belir- siz ve her türlü eleştirinin keyfi olarak

7 . .

-

Jacques-Louis David, The Death of Socrates

2 bin 411 yıl sonra, Atina'da kurulan temsili mahkeme tarafından Sokrates masum bulundu. Savunma Avrupa Komisyonu Liberal Düşünce Topluluğu. “Teorik makamının en güçlü tezi düşünce ve ve Pratik Boyutlarıyla İfade Hürriyeti” 2003. ifade özgürlüğü oldu. Bizler de Boland, Vincent. “Article 301: Touching The Nerve of bugün yeni bir anayasa yapmanın Turkishness” Financial Times, 2007. eşiğindeyiz. Ve demokratik ve özgür- Bora, Tanıl, ed. İfade Özgürlüğü: İlkeler ve lükçü bir anayasa için ödenmesi Türkiye (İstanbul: İletişim Yayınları, 2007). gereken bedeller ödendi. Hrant Dink Coşkun, Vahap. “'s Illiberal Judiciary: Cases gibi kaleminden, gözlerinden ve and Decisions” Insight Turkey 12, no. 4 (2010). yüreğinden doğruluk ve sevgi taşan Dink, Hrant. “Ruh Halimin Güvercin bir vatandaşını Türkiye kaybetti, Tedirginliği” Bianet, Ocak 19, 2007. bizler kaybettik. Göcek, Fatma Müge. “Through a Glass Darkly: Consequences of a Politicized Past in Contem- 6 senedir her 19 Ocak'ta Hrant porary Turkey” Annals of the American Academy Ahparig'in vurulduğu kaldırımda bir of Political and Social Science 617 (2008). araya gelen binlerce insanın omuz omuza vermesi insan hayatına Özdemir, Fahri ve Arat Dink. Hrant’a…: “Ali verilen önemin, birlikte kardeşçe Topu Agop’a At” (İstanbul: Kırmızı Yayınları, yaşama arzusunun ve adalete olan 2007) inancın işaretidir. Evet, biz Hrant Ahparig'i kaybettik ama gayrı dünya- lar yıkılsa da adalet yerini bulsun!

Yazara Ulasın!. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler [email protected] @tuanakubrao

8 Çizgi: Elif Sercan Nurcan

Emine Özköse

aziantep'in baklavasını kurnazlık bizim milli tatlımızdır. Yedirtir miyiz damak zevkinin de hayali olduğunu “Gyaparak Yunanlılar sahiplendi. Bu Yunan’a? söyleyebiliriz. olayı örnek alabilecek olan diğer milletler sırada. Özellikle Ermenilerin Yedirtmeyiz. Peki, ya coğrafyalar devlet bizim kadayıf dolmasında gözleri sınırlarıyla bölünmüşse? Aynı var. Yarın Ermeniler de kadayıf Milliyetçiliğin türlü türlü hâlleri var. coğrafya içerisinde, farklı dili dolmasını sahiplenirse, şaşmamak Bir dolu kavram üzerinden milliyetçi- konuşan, farklı inançlarda, farklı gerekir.” lik yapılabilir. Yukarıda okuduğunuz etnik kökenlerde olan ama aynı şekline ise kısaca “mutfak yemekleri yapıp, aynı müziklerle Meşhur bir kadayıf dolmacısının, milliyetçiliği” diyebiliriz. Yemek ağlayıp, aynı hikâyelere gülen insan- Yunanlıların “Baklava, Yunan milli üzerinden milliyetçilik olur mu lar, nasıl paylaşacaklar bunca ortak tatlısıdır” tescilini almasının üzerine demeyin. En güzelini “biz” yapıyoruz. kültürü? “Bizden” bahsediyorum. bir gazeteye verdiği demeç. Usta Tabi “Yunan” ve “Ermenilere” de Baklavanın, dolmanın, kahvenin, içli kaygılı. Yetkilileri göreve çağırıyor. köftenin ne kadar Türk, ne kadar haklarını vermek lazım. Onlar da bu Baklavayı Yunanlılara kaptırdık, bari Yunan, ne kadar Ermeni olduğuna konuda hiç fena değiller. Her neyse! kadayıf dolmasını da Ermenilere kim karar verecek? Kadayıf İroniyi bir kenara bırakalım ve şu kaptırmayalım, diyor. Haklı. Zaten dolmacısının göreve çağırdığı yetkili- “Baklavayı neden paylaşamıyoruz?” hep biz sahip çıkamıyoruz diye oluyor ler kim? Bürokratlar mı? Hangi bunlar. Şu Yunanlıların, tabi bir de sorusuna makul bir cevap arayalım. patent ya da tescil kuruluşu böyle Ermenilerin gözleri hep üzerimizde. ortak kültürleri bir tarafa ait kılma Kurtuluş Savaşında denize döktük ya “Milli yemek kültürü” kavramının hakkına sahip olabilir? Yunanlıları, Ermenileri sürdük ya oluşumu çok eskilere dayanmaz Anadolu’dan, Vilayet-i Sitte’yi de esasında. Milliyetçilik ideolojisiyle Milli yemek kültürü oluşturmanın vermedik. Anadolu arındı, paralel gelişir ve ulus inşa sürecinde markalaşmayla da yakın ilgisi temizlendi, pür-i pak oldu, biz rol alır. Milli bir kimliğin oluşumu; var. Uluslararası arenada itibar Türklere kaldı. Antlaşmalar yaptık. “Öteki” olanı dışlamaktan ibaret kazanma konusunda zengin bir Çizdik sınırlarımızı. Artık herkes kendi değil, bunun yanında “milli” olanın kültür birikimi olmazsa olmaz. Köklü ülkesine! Tabi Kurtuluş Savaşında neleri içerdiğine de dair aslında. Bir bir yemek kültürü ise bunun önemli istediklerini alamayınca hırs yaptı yemeğin milli olup olmadığı ise işte bir ayağını oluşturuyor. Mohsin bunlar. Otu çöpü sahipleniyorlar. bu noktada böylesi tartışmalara yol Hamid’in meşhur “The Reluctant Nedir bu baklava bizim, kahve bizim, açıyor. En temelde akla şu soru gele- Fundamentalist” romanında, gözleri cacık bizim, lokum bizim… Bir de bilir: Damak zevkinin milliyeti olur önünde çöken bir “medeniyeti” tescilletiyorlar! Olur mu öyle şey, mu? Benedict Anderson’ın milletlerin Pakistan yemekleri ile ayakta efendim? Hepsi Türklerindir. “hayali cemaatler” olduğu tutmaya çalışması bundandı belki. Hepsinin tarihi var. Hele baklava, görüşünden yola çıkarsak, milli bir Reel politiği de göz önünde

Emine Özköse, "Mutfakta Kurtuluş Savaşı," TUİÇ Akademi, no.2 (2013).

9 yapamıyoruz? Neden tarihten gelen bu birlikteliğin, birikimin, bunca değerin kıymetini bilip aynı sofrada oturamıyoruz?

Cevap hepimizin bildiği kadar basit: “Ama onlar Yunan ve Ermeni!” Çünkü ilkokul sıralarında Yunanlılar ve Ermenilerin ezeli düşmanlarımız olduklarını öğrenmedik mi? “Bir Türk on Yunana eşittir” denklemini yazdı tarih kitaplarımız. Yunan tarih kitapları da tam tersini. Yunanlıları hep “Ötekimiz” olarak bildik. Erme- nileri de. “Onlar” da “bizi” öyle biliyorlar. Çünkü onları ne kadar alçaltırsak o kadar büyüyeceğiz sandık. Bunu mutfak milliyetçiliğine uygulayınca önerme şu hale geliyor: Baklavaya sahip çıktığın kadar Türk’sün / Yunan’sın.

Sınırlar toprakları birbirinden ayırır. Ülkeleri birbirinden ayırır. İnsanları birbirinden ayırır. Sınır çizmek bir Yemek ve Kültür Dergisi paylaşım yapmaktır, eşit ya da değil.

Yemek konusunda çok geniş bir parmesan peyniriyle taçlandırılmış literatürümüz yok. Siz Yemek ve Kültür porçini mantarı!” İsim böyle olunca Dergisiyle aslında büyük bir açığı tabi fiyatlar da katlanıyor. kapatıyorsunuz. Nasıl düşüncelerle Vatandaşlarımıza, “akıtma yatağında başladınız bu dergiye? soğanla kavrulmuş ayı mantarı” Yemek ve kültür konusunda önemli deseler o zaman da para etmiyor. olan bir nokta var ki bu coğrafyanın Hâlbuki bu anlamda literatürümüzü özelliklerini taşıyan her şeyi basit ve oluşturmamız mümkün. Genellikle hor görüyoruz. Yerine suşi gibi, risotto bizde kendinden utanan, kendini gibi, cheesecake gibi ürünler ön plana reddeden bir tavır var. Tanzimat çıkarılıyor. Bunlar da yensin elbette bunun başlangıcı. Bu mimarlıktan ama kendi mutfağımızı bilmediğimiz tutun, mutfağa kadar, her şeyde var. için salatanın içine kaşar peyniri rendeleyip, mısır koyunca dünya Damak tadının milliyeti var mıdır? Musa Dağdeviren ile Söyleşi mutfağı zannediyoruz. Bu beni bir Yemeğe milli tanımlamalar yapmak birey olarak rahatsız ediyor. Yemek alabildiğine tehlikeli. Neden Çiya ne demek? kültürümüz pek bilinmiyor. Siz porçini ’daki Türk’le Antep’teki Türk Çiya’nın birkaç dilde anlamı var. mantarını anlatabilirsiniz. Sadece ya da Trabzon’daki Rum ile Rumcada yemeğin pişirildiği ateş, Marmara Bölgesinde yüzlerce ton bu Kapadokya’daki Rum aynı yemeği Lazcada ateş kıvılcımı, Gürcücede mantardan çıkıyor. Ancak Türkiye o yapmıyor? Yemekleri aslında milliyet teperken ayaklarını vurdukları kadar zengin ki bir bölgede pestik değil, coğrafya belirliyor. İnsan sadece anda çıkan ses, Kürtçede dağ, mantarıyla karşılaşırsınız, bir yerde kültür taşıyıcısı görevini yapıyor bir Farsçada dağın tepesinde yetişen postal mantarıyla karşılaşırsınız, bir yerden bir yere göç ederken. Aynı hayali bir çiçek türü demek. Hatta yerde ayı mantarıyla karşılaşırsınız. yemeğe Kürt Dolmuk diyor, Türk Saadettin Kaynak’ın 1950’li yıllardaki Gidip de yurdumun insanına bu dolma diyor, bir başkası dolmayani bir taş plağının da ismi aynı zamanda. porçini mantarı ya da Latince ismiyle diyor, Arap mahşi diyor, Yahudi mıhşi Tabi bunların hepsini sonradan boletus ailesinden gelmedir, şöyledir diyor. Böyle bir sözcük zenginliği var. öğrendik. Bir tabela ustasının bize böyledir deme hakkınız yok. Dini ritüeller de çok belirleyici. Erme- önerdiği uzun bir ismin kısaltması. Yapmamız gereken yerel kültürü- niler anuşabur yapar, Müslümanlar Zamanla diğer anlamlarını da müzün bir merkezini oluşturmak. aşure yapar, Rumlar Koliva yapar, öğrendik ve aslında farkında olmadan Menüler içerisinde görüyoruz, “krep Yahudiler hamursuz yapar. Kendi Çiya’nın kendi yaptığı işle de uyumlu yatağında soğanla sote edilmiş ve dinlerine göre ayrılmışlar ama köke- hale geldi. nine gittiğinizde birleştirici yanları

20 Topraklar paylaşılabilir. O toprak- Yemek ve Kültür Dergisi larda yaşayan insanlar paylaşılabilir, Çiya yayınlarından üç ayda bir çıkan, yemek takas edilebilir. Sınırların bölemediği ve kültür üzerine geniş bir yelpaze sunan enfes bir şey var: kültür. Pasaport bir dergi. Yayın kurulunda Prof. Dr. Günay soramazsınız bir tatlıya. Bir müziğin Kut, Turgut Kut, Musa Dağdeviren, Doç. Dr. sınırın ötesine ulaşmasına engel Marie-Hélène Sauner-Leroy, Yrd. Doç. Dr. olamazsınız. Sınırların ayırdığı kadar Özge Samancı, Süleyman Bulut, Öğr. Gör. farklıyız birbirimizden, sınırların Semih Özkan bulunuyor. Amaçlarını şöyle ayıramadığı kadar aynı. Tarih açıklıyorlar: Cumhuriyet Türkiye’si, üstünde kitaplarının öğrettiği kadar düşmanız, hayat kurduğu toprakların uzak geçmişiyle türkülerin birleştirdiği kadar dost. Aynı birlikte, benzersiz bir mutfak kültürüne sahiptir. tatlıyla tatlandırıyoruz ağızlarımızı, Bu ilgi alanında çağlar boyu yaşanan deney- yine de aynı acı lafları ediyoruz birbir- imsel ve düşünsel kültürel kargaşanın imize. Misafirlerimize ikram ettiğimiz köklerine inmek, tarihsel ve eleştirel olarak süreçleri irdelemek ve “kimlik” sorunsalını kahvenin 40 yıl hatırı olduğuna tartışmak, dünyayı, komşu ülkeleri ve Türk inanıyoruz, bir asrı aşkındır aynı mutfağını kültür tarihi açısından incelemek, kahveyi yudumlayıp bir damla hatır bütün müdahalelerden uzak, ‘organik tarım’ı bırakmıyoruz birbirimizde. desteklemek bu alanda dünyanın ulaştığı Yazara Ulasın!. seviyeyi izlemek, çeşitli etnik kökenli aileler ile Milliyetçi ideolojinin çok güçlü bir Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi tarih, sanat, kültür-edebiyat, spor, iş dünyası, ayağı denilemez belki de mutfak basın vb. alanlardan önemli isimlerin mutfak milliyetçiliğine. Ancak bugün bile, ve Uluslararası İlişkiler anılarını belgelemek, mutfak kültürünün, baklava üzerinden mutfakta kurtuluş [email protected] sadece “yeme-içme” olmadığını, onun bütün savaşı atmosferine sürüklemiyor mu yan disiplinlerle olan hem basit, hem karmaşık bizleri? ilişkilerini çağdaş bir dil, anlatım ve tasarımla paylaşmak.

görebilirsiniz. Yemeği coğrafya belirli- Tescilletme ihtiyacının arka planında “Sütlü Nuriye tatlısını ben icat ettim 12 yor. Örneğin Malatya yemeği denir; neler yatıyor? Sadece milli duygularla Eylül’de” diyor birisi. Nurettin Paşa, “Biz Malatyalı Ermeni yemeği, Malatyalı yapıldığını söylemek ne kadar doğru? yaşlıyız, bizim yaşımıza göre bir tatlı Kürt yemeği değil. Bir Rum, evde, Tescilin kendisi trajikomik. Kesinlikle yapın” demiş. Onlar da sütlü şerbet “Anne, bana Rum yemeği yapar milli duygularla yapılmıyor bunlar. yapıp baklavanın üzerine dökmüşler. mısın?” demiyor. Memleketinden Suni olarak marka yaratma sürecine Adını da Nuriye tatlısı koymuşlar. Ama ayrılmış insanlar, kendi yemekleri için, bakmak lazım. Mesela Çankırı’ya bir bakıyorsunuz yazma olan çeşitli “Bizim oranın yemekleri” derler. Ora şef gelmiş, elmanın içini oyup şeker kaynaklarda, 16.yüzyılda geçiyor bu neresi? Coğrafya. koymuş, kapatmış, alüminyum folyoya tatlı. Bunlar tehlikeli şeyler. sarmış, Çankırı’nın meşhur tuzuyla kapatmış her tarafını ve fırına sürmüş. Kendi yemek literatürümüzü oluşturmak Yunanistan’la yaşadığımız baklava Çankırı’nın elma tatlısı olmuş. Gerek- yerine, “Yunanlılar bizim yemeğimizi tartışmalarını biliyorsunuz. Bir Antepli siz bir icat etme akımı var. Geleneğin aldı, Ermeniler şuna sahip çıktı” olarak bu konudaki düşünceleriniz kendini yaşamak ayrı, gelenek icat diyoruz. Ermeni kim, Yunan kim? Hep nedir? etmek ayrı. Burada kapitalist zihniyeti bir tür prestij kazanma yarışı bu. Coğrafi olarak birileri sınır çekmiş. görüyorsun. Kapitalizmin kökleştiği, Önemli olan bir bilgiye sahip çıkmak Birbirimize yabancılaşmışız. Yemeğe para için her şey mubahtır değil onu yaşatmaktır. Kendi literatürü- milli bir tanımlama yaptığınız an, ben anlayışındaki kafalar, pazarını tama- müzü oluşturmak da o yaşatma süre- de şöyle bir şey sorarım: Türkler ne men bunun üzerine kuruyor. Mesela ciyle ilgili. zamandan beri tatlı yiyor? Türkler, Müslüman olmadan önce tatlı yiyorlar mıydı? “Baklava Yunan tatlısıdır” diyenlere de sormak lazım, oklava kullanmasını ne zamandan beri biliyorlar? İtalyanlar 3-4 santimlik oklava kullanırken, Anadolu’da insan- lar serçe parmağı inceliğinde oklava- lar kullanıyorlar. Kültür taşıyıcıları sayesinde, bunun geçiş yolları var elbette. Misal, İpek Yolu güzergâhını düşünün. Bir yemeği bir tarafa mal etmek doğru değil. Bütün gıdalar bir geçişle olgunlaşıyor. 21 Marika

Çizgi: Elif Sercan Nurcan

Nazlı Hazar 2 insanları. Bir başka pencereden D baksak, suçlamasak ve kayısı çekirdeğinden, bizim toprağımızdan bahsediyor, bizim kavalımızı çalıyor diye gururlansak? Saydıklarımızdan hangisi; bütün bunları kaybetmek zorunda kalmış ve şarkıyı dinlerken hasretten ağlayan insanlardan daha çok “bizim” oluyor?

Ayfer Tunç’un “Memleket Hikâyeleri” kitabını anımsıyorum. Londra’da amatör yazarlardan oluşan İngiliz grubun arasında, bir hikâye

1933 yılında Karaiskaki'den, meşhur Markos Vamvakaris'in de içinde olduğu bir fotoğraf karesi

Nazlı Hazar, "Marika," TUİÇ Akademi, no.2 (2013).

22 ile sesini duyurmaya çalışıyor. Savaşlar, dökülen kanlar, yaşanan acılar Yazara Ulasın!. sözlerini oluşturuyor bu şarkıların. Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset “” ve “” kelimelerini Bilimi ve Uluslararası İlişkiler duyduğumuz bu şarkılarda hangi Türk ya da Rum daha az kendini buluyor? [email protected] Karşılıklı Zeibekiko ya da Zeybek oynayan @NazliHazar iki insandan hangisinin daha Türk daha Rum olduğunu nasıl ayırt edebiliyoruz?

TUİÇ Akademi öneriyor

Taranç, Berrak. İki Kıyının Müziği (Ankara: Ürün Yayınları, 2009) Taranç, Berrak. Akdeniz Müziğinin Türk ve Yunan Kökenleri (Ankara: Ürün Yayınları, 2007) Bozis, Sula. İstanbul Lezzeti: İstanbul’lu Rumların Mutfak Kültürü (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2011) Tovmasyan, Tokahi. Sofranız Şen Olsun: Ninelerimin Mutfağından Damağımda, Aklımda Kalanlar (İstanbul: Aras yayıncılık, 2005)

2 Gökçe Bayındır Goularas Yeditepe ve Bahçeşehir Üniversitelerinde öğretim görevlisi olan Gökçe Bayındır Goularas, yüksek lisansını Sorbonne ve Assas Üniversitelerinde yapmış. Doktorasını Selanik Mübadilleri üzerine yapmasının dışında çalışma alanlarını nüfus mübadeleleri, göç sosyolojisi, Türk-Yunan ekonomik ilişkileri, Batı Trakya Müslüman Türk azınlığı ve İstanbul Rumları gibi konular oluşturuyor.

Dionysis Goularas Yeditepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünde 2008 yılından beri öğretim görevlisi.

Dr. Gökçe Bayındır Goularas ve Yrd. Doç. Dr. Dionysis Goularas ile Söyleşi

Rebetiko nedir? Rebetiko 20. yüzyılın başlangıcı ve ortalarında temel olarak Yunan şehirlerinde gelişen bir kent müziğidir. Kökleri ve etkileri İstanbul, İzmir ve Anadolu’nun müzik geleneği ile birlikte büyük Yunan şehirlerinden gelir. Aslında hala Rebetiko’nun tam olarak ne olduğunu söylemek zordur. İlk olarak Yunan yer altı dünyası ile ilişkilendirilen Rebetiko’nun bugün bununla sınırlandırılamayacağı kabul edilmektedir. Rebetiko’yu kendi içinde iki bölüme ayırabiliriz: buzuki çalınan ve oryan- tal tarz. Buzuki çalınan tarz; ge- leneksel Pire, Atina ve Selanik yer altı dünyasını kapsarken, oryantal tarz 1923’te Lozan Antlaşma- sı sonrasında Yunanistan’a gelen

23 şarkılardır. Birçoğunun Yunanca ve Türkçe sözleri farklı anlamlar taşır, o nedenle dinleyicilerde farklı duygular uyandırır. Aynı şekilde bu şarkıların ortak kimliği Yunanistan’da da Türkiye’de de çok fazla bilinmez ya da önemsenmez. Son yıllarda her iki ülkede de birçok önemli sanatçının bu şarkıları hem Türkçe hem de Yunanca icra etmesi sayesinde ortaklık bilinci biraz daha artmıştır. Yine de genele baktığımızda, bu şarkılar Türkiye’de Türkçe söylenir ve Türk şarkıları olarak bilinir, Yunanistan’da ise Yunanca söylenir ve Yunan şarkıları olarak bilinir. Ortak şarkıları, bir vatana ait olarak kabul etmemiz ya da bu gruba giren bir şarkının belirli bir vatana ait bir şarkı olduğu konusunda ısrar etme- miz kanımca yanlış olacaktır. Çünkü bu şarkılar nerede ve kimin tarafından yapılmış olursa olsunlar, ortak kültürün ürünüdür, kültürlerarası etkileşimin sonucudur, bu şarkılar yüzyıllarca aynı topraklar üzerinde yaşamış farklı dinden ve dilden insanların ortak eserleridir. Artık aynı topraklar üzerinde yaşamayan ve her an etkileşim içinde olmayan halkların hâlâ bu şarkıları yaşattıklarını göz önünde bulun- durursak, bu grup şarkıları ortak kültürel mirasın parçası olarak düşünmemiz daha uygun olacaktır.

Ayfer Tunç, Refik Halit Karay’a selam etmiş, kendi Memleket Hikayeleri’ni anlatmış. Bir Ermeni geleneği olan Cangülüm’ün nasıl kaybolduğunu, Ödemiş Kavakları’nı dinleyip aynı şekilde keder- lenen kıyının iki yakasını… Sade bir dille, “bize” “bizi” en yalın hâlimizle aktarmış. “Birbirine ezeli-ebedi düşman olması öğretilmiş iki milleti bir İngiliz masasında birbirini anlar kılan duygunun milletini seviyorum. Aynı denizin iki yakasında yaşayan, ‘Ödemiş Kavakları’ türküsünü Türkçe ve Yunanca söyleyen, aynı duygularla ağlayan iki milletten hangisi daha az Türk, hangisi daha az Yunanlı?” (Ayfer Tunç, Memleket Hikâyeleri, sy.29) Tunç, Ayfer. Memleket Hikâyeleri (İstanbul: İletişim Yayınları, 2012).

24 TelifTelif Hakkı Hakkı TartışmalarıTartışmaları Benim Fikirlerim, Benim Haklarım

Basılı Yayınların Lisanslanmasından Sorumlu kişi olarak atanan, döneminin en tartışmalı isimlerinden Roger L'Estrange. Burak Çelik

zellikle Facebook, Twitter gibi sosyal başlanması ile birlikte de modern döneminde yaşayan düşünürler, Öağların yaygınlaşması bilgi ve haber devletlerin temelleri atılmış oldu. Hali eserlerinin kendi adları ile paylaşımını hızlandırdı. Bir konuda hazırda Türk Hukuku’nda ve günü- anılmalarını istemişlerdi fakat o araştırma yapmak isteyenler de tek müz ülkelerin hukuklarında da dönemlerde herhangi bir ekonomik tıkla her kaynağa ulaşabiliyorlar mülkiyet hakkı en geniş hak olarak kazanç kaygısı yaşamamışlardı. artık. Bununla birlikte bazı konularda tanımlanmakta ve yaşam hakkından Çünkü eserlerinin çoğaltılması zaten da esnemeler yaşandı ne yazık ki. sonra en geniş korumaya sahip hak o günün şartlarında zordu ve önemli Her şeye anlık ulaşan insanlar, her olarak görülmektedir. Bir eşya ya da olan, onların eserlerinden faydalana- şeyi anlık paylaşır oldular. Paylaşım mal üzerinde mülkiyet hakkına sahip cak düşünürlerin, kitaplardaki fikir - had safhaya ulaştı ama acaba insan bu hakkını kullanarak onu lerin asıl sahiplerini unutmamasıydı. paylaşma iznimiz var mı gerçekten? korumaya, onu kullanmaya ve hatta Fakat Sanayi Devrimi ile matbaanın isterse yok etme hakkını haizdir. insan hayatına girişi ve kitapların Birçok kişi için yeni bir tanım olmasa Fakat insanların somut nesneler da fikri mülkiyet kavramı, gerçekten üzerinde mülkiyet hakkını koruması kolaylaşması ile bu konuda de zaman içinde farklı bir gelişme belli şartlara bağlanmış olmasına ekonomik kaygılar da ortaya göstermiş ve hâlâ tanımlanmaya, rağmen soyut ürünler için durum çıkmaya başladı. Çünkü günümüzde gelişmeye ihtiyacı var. Fikri mülkiyet biraz daha karışık. Örneğin bir hayli büyük bir tartışma konusu olan kavramına değinmeden önce, kişinin kendi benliğinin ürünü olarak “korsan yayınlar” matbaa ile birlikte aslında daha da temel olan mülkiyet ortaya koyduğu tasarımlar, yazdığı yayılmaya başlamıştı. Britanya’da kavramını incelememiz gerek. kitaplar, bir konuşma esnasında kitaplarını satmak isteyen yazarlar, beyan ettiği fikirler, hatta daha da korsan yayınların insanların eline Mülkiyet kavramı, ilk çağlardan beri basite indirgersek Facebook’ta geçmesi üzerine parlamentoya bu düşünürlerin bir açıklama getirmeye paylaştığı durum güncellemeleri ya konuya bir çözüm bulması yönünde ve tam olarak kapsamını belirlemeye da attığı tweetler… Mülkiyet hakkı çağrıda bulundular ve ilk lisanslı çalıştıkları bir kavram. Kökeni Latince geniş bir korumaya sahip ve ilk kitaplar da bu çağrının bir meyvesi bir kelime olan proprietas’a dayanan devletlerden beri tartışılan bir obje, olarak raflardaki yerlerini aldı. Parla- mülkiyet, ilk ortaya çıktığı zaman- peki ya fikri haklar? mento, 1662 yılında yayınladığı larda varlığın doğası, nitelik “Basılı Yayınların Lisanslanması” anlamlarını taşımaktaydı. İlk Merak etmeyin, fikri haklar da (Licensing of The Press Act) düzen- devletlerde mülkiyet hakkı devlete ait koruma altında. Bu hakların lemesi ile kitaplara, bugünlerde olarak belirlenmişken, Avrupa’da korunması daha çok telif hakları “bandrol” olarak karşımıza çıkan burjuvazinin Coğrafi Keşifler ile şeklinde önümüze çıkıyor ve dünyada lisanslama işlemini getirdi. gelişmesi ve devlet yönetiminde pay da fikri hakların mülkiyet sahibi olmak istemesi ile mülkiyet haklarından ayrılarak koruma altına Ancak yazarların basılı eserlerinin kavramı da daha çok tartışılır hale alınmasının ilk temelleri Antik Yunan “korsan” kopyaları, piyasada geldi. Mülkiyetin bir insanın en doğal dönemine dayanıyor. Antik Yunan dolaşmaya devam etti ve bu hakkı olduğunun kabul edilmeye düşünürleri ve Roma İmparatorluğu da ekonomik tartışmaların,

Burak Çelik, "Benim Fikirlerim, Benim Haklarım" TUİÇ Akademi, no.2 (2013). 26 anlaşmazlıkların ortaya çıkmasına Fakat hâlâ korsan yayınlar, çalıntı sebep oldu. Bu tartışmaların çözüm- eserler karşımıza çıkabilmekte. Her World Intellectual Property Organization (WIPO) lenme yeri belli olmadığı için 1710 ne kadar fikri mülkiyet hakları; o yılında “Kraliçe Anne Kanunu” fikirlerin, eserlerin yaratıcıları (Statute of Anne) ile yazılı eserler ve tarafından korunuyor olsalar da bazı kitaplar hakkında meydana gelebil- eser sahipleri de eserlerinin halka ecek telif hakkı tartışmaları- açık ve herkes tarafından nın kullanılabilir olmasını daha uygun kararlaştırıldı. görüyor. Kim bilir, belki gelişen bilgi çağı ile birlikte “bireysel” eserlerin Zaman içinde İngiltere topraklarını yerini, herkesin rahatlıkla ulaşıp katkı aşarak dünyaya yayılan telif hakları, yapabileceği ve koruma ihtiyacı her ülkede oraya has düzenlemeler duyulmayan eserler alacaktır. ile koruma altına alındılar. Fakat ilk başlarda sadece kitaplar ve yazılı yayınlar hakkında koruma içeren kanunlar olmasına karşın zaman Yazara Ulasın!. içinde fikri hakların sadece kitaplar- İstanbul Üniversitesi Hukuk dan ibaret olmadığı ve daha geniş Fakültesi bir korumaya ihtiyaç duyduğu fark [email protected] edildi. 1886 yılına gelindiğinde farklı ülkelerde farklı şekillerde kanunlar ve lisanslar olması, artık bir karmaşaya sebep olmaya başlamıştı. Gerek kapsamın genişletilmesi, gerekse de bu telif haklarının bir araya toplanması ihtiyacının bir sonucu olarak 1887 yılında İsviçre’de 32 ülkenin katılımı ile Bern Konferansı gerçekleştirildi ve yine aynı ülkelerin imzası ile “Bern Konvansiyonu” (Berne Convention) imzalanarak fikri mülkiyet, genel bir koruma altına alındı. Bu anlaşma ile yazılı eserlerin yanına “sanat eserleri” de eklenerek fikri mülkiyet haklarının koruması genişletildi. Aynı anlaşma ile bugün WIPO adı altında çalışan Dünya Fikri Mülkiyet Organizasyonu kuruldu.

WIPO şu anda en geniş tanımı ile fik- koruma altına alan organizasyon olma niteliğini taşıyor. WIPO ile bilgi- sayar programları da dâhil olmak üzere insan zekâsının ürünü diyebileceğimiz sanat eserleri, Basılı Yayınların Lisanslanmasından Sorumlu kişi olarak atanan, tasarımlar, buluşlar vb. her türlü eser döneminin en tartışmalı isimlerinden Roger L'Estrange koruma altına alınabiliyor. Bu konu- daki uyuşmazlıkların çözümüne yardım etmek gibi bir özelliği de var TUİÇ Akademi öneriyor WIPO’nun. Tekinalp, Ünal. Fikri Mülkiyet Hukuku (İstanbul: Vedat Kitapçılık, 2012) Gelişmiş bilgi aktarımı imkânlarına Zengin, Mehmet Ali. Türk Hukukunda Bilgi Edinme Hakkının Sınırları (Ankara: sahip olduğumuz bugünlerde fikri mülkiyet hakları da gelişmiş bir Adalet Yayınevi, 2012) koruma altına alınmış durumda.

27 1875 yılından gazetelerin trenle varışını gösteren bir illüstrasyon

. Organize Isler:. Bilgi Edinme Hakkı Ve Medya Sektörü

Selim Delikurt Süleyman Faruk Gözen

iz bu yazıyı okurken, belki sadece Bu yazıyı bir köşe yazısı olarak kulla- Sbilgi edinmeye ve perspektifimizi varsayalım ve çeşitli internet siteleri nılamayacağı şartı konuluyor. anlamaya niyetlisiniz ya da hiç bu yazıyı alsınlar ve kullanıcılarının bunları düşünmeden dergi okumanın hizmetine sunsunlar. Bu duruma Hâl böyle olunca bu deklarasyonu iki vermiş olduğu haz ve mutluluğu günümüzde sıkça şahitlik etmekteyiz; temel başlık altında değerlendirmek tatmak istiyorsunuzdur. Yanlış her sabah haber bültenlerinde çeşitli gerekiyor. Birincisi, “illegal” söylemi, anlamayın, sizin niyetinizi sorgulama gazetelerin haberleri sizler için bu deklarasyonun hukuki zeminde eğilimi taşımıyor bu yazı. Ancak okunur. Ya da bir gazetenin köşe tartışılmasını gerektirmekte. Basın okuma amacınız ne olursa olsun, yazarının yazısını veya haberini Kanununun 36. maddesine göre, yazının içeriğinde bilgi ve fikir birçok internet sitesi, usulüne uygun fikir ve sanat eserlerinin telif hakları yoğunluğu olduğunu düşünürsek, olarak veya olmayarak, kendi çerçevesinde değerlendirilebileceği, yaptığınız eylemin bilgi edinme portallarında veya iletişim ancak haberin hiçbir şekilde telif kapsamına girebileceğini dü- enstrümanlarında paylaşır. Aslında hakkına tabi olmadığı, her şekilde şünebiliriz. Peki, eğer öyleyse bu durum geleneksel medya ile yeni alıntılanabileceği ve kullanılabileceği bunun bir hukuki dayanağı olabilir medyanın arasındaki rekabeti ve bu belirtiliyor. Yani aslında herkesin mi? Yazıyı yazanlar olarak, yazı çekişmenin geldiği son noktayı temel kabul olarak gördüğü “bilgi üzerinde her türlü hak sahibi miyiz? göstermekte. Bir taraftan geleneksel evrenseldir, herkes özgürce kulla- İşte tam da bu noktada, son dönem- medya olarak tanımladığımız basılı - lerde teknoloji ve iletişim araçlarının medya, sektör içerisinde ayakta - çeşitlenmesiyle birlikte bilginin kalmaya çalışıyorken, diğer taraftan erişilebilirliğinin kolaylaşması ve gelişen teknolojinin getirdiği avantajı belirttiğinin aksine, kanunen haber hızlanması, telif haklarının bilgi lehine çevirmeye çalışan yeni medya ve içerik, alıntılama yapıldığı takdirde edinme çerçevesindeki kapsamının aktörleri ise geleneksel medyaya başka mecralarda kullanılabilir ve tartışılmasını gerektiriyor. Kişinin her açıkça meydan okuyor. Bunun en dolayısıyla tüm kullanıcılara açık bir türlü fikri emeği ile meydana getirdiği açık örneği, geçtiğimiz aylarda 20 şekilde paylaşılabilir. Buradaki tek ürünler üzerinde tanınan haklara telif gazetenin bir araya gelip yayımladığı önemli husus, alıntılama yapılması hakları deniliyor. Bu tanıma itibar önemli ve tartışmalı deklarasyon. veya kaynak gösterilmesi şartı. ederek, okuduğunuz bu yazı üzerinde Temel veryansın ve eleştiri, internet Özetle belirtmek gerekirse, fikir ve hak sahibi olduğumuzu iddia etmek sitelerinin gazete içeriklerini fikir ve emek hırsızlığı bağlamında bir hak işten bile değil. Madem öyle, bu emek hırsızlığı yaparak illegal ihlali olduğunu savunan deklarasyo- ürünün çeşitli mecralarda biçimde kullanmaları üzerineydi. nun hukuksal açıdan doğruyu paylaşımıyla başkaları tarafından da Deklarasyonda, bu illegal durumu yansıtmadığı, alıntılamanın yapıldığı faydalanılmasına olanak sağlan- engellemek için, kendi gazeteleri ve takdirde haber ve bilgi paylaşımının masının sınırları olacak mı? internet siteleri dışındaki hiçbir hiçbir hak ihlâline sebep olmayacağı ortamda içeriklerinin ve haberlerinin, yorumunu çıkarabiliyoruz.

Selim Delikurt ve Süleyman Faruk Gözen. "Organize İşler: Bilgi Edinme Hakkı ve Medya Sektörü" TUİÇ Akademi, no.2 (2013).

28 Deklarasyonu yayımlayan gazeteleri tanımayacak bir yapının olması ve sınırlandırılması talebi, bir bu kadar net bir şekilde eleştirirken, oluşturulmasının elzem olduğu hak talebi olmaktan çıkıp kendi haklı oldukları bir noktayı da gözden mesajı. Ancak böyle bir yaklaşım, varlıklarını ayakta tutma mücadele- kaçırmamak gerekiyor. Tartışma özü itibari ile bir hak ihlali. Gün sine dönüşüyor. Bu kadar kesin bir konusu olan “alıntılama” meselesini geçtikçe imkân ve fırsatları etkin bir yargıya varmamıza yol açan açıklayan ilgili kanun maddesi, çok şekilde kullanıp gazetelerin kar yaklaşım ise, gazetelerin iddia önemli bir ayrıma dikkat çekiyor; marjlarını ve mevcut konumlarını ettiklerinin aksine ve kendileriyle çelişircesine hukuki bağlamda tutarlı gazetelerin, yazarlarından belli bir olumsuz etkilemeye başlayan “yeni” bir tavır ortaya koyamamalarıdır. ücret karşılığında telif hakkını medya aktörlerinin sektörde boy devraldığı “köşe yazıları” ile gösterip daha da güçlü hale gele- gerçekleşen bir olayı kamuoyunun bilme ihtimali, deklarasyonun asıl Yazara Ulasın!. dikkatine sunmak amacıyla yapılan endişesini gün yüzüne çıkarıyor. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi - Kısacası geleneksel medya ile yeni @selimDelikurt - medyanın çetin rekabetine ve çıkar [email protected] mücadelesine şahitlik ediyoruz. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bulunan haberin kullanımına Dolayısıyla, haberin ve bilginin [email protected] serbestlik tanırken, belli bir telif sadece belirli aktörlerin kontrolünde hakkını haiz olan köşe yazıları- verilmemek suretiyle doğrudan MEDYA DEKLARASYONU - Medya sektörü, internet ve mobil teknolojilerinin baş döndürücü gelişimiyle, büyük şikâyetlerinde en rahat hak iddia bir değişim sürecindedir. Gazete, televizyon, radyo gibi geleneksel araçların, edebilecekleri husus tam da burada internetle ve mobil iletişim araçlarıyla birlikte yeniden tanımlandığı yepyeni ve yatıyor. Bu mesele, birçok internet heyecan verici bir süreç yaşıyoruz. Bu gelişimin sonucu olarak; bizler de gazetenin haber sitesinde ihmal ediliyor, yani yanı sıra, sahip olduğumuz internet siteleri, haber portalları ve benzeri iletişim enstrümanlarıyla okurlarımıza hizmet sunmaktayız. Ancak, bugüne kadar bazı meseleye köşe yazıları perspektifin- internet sitelerinin, gazete içeriklerimizi fikir ve emek hırsızlığı yaparak, pervasızca den bakıldığında, “O zaman kullanmakta olduğu kamuoyunca da gözlemlenmektedir. Takdir edileceği üzere; deklarasyonun haklı olduğu bir bu durum ciddi emek ve maliyetlerle çıkartılan gazeteler ve gazetelerin internet durum da söz konusu” diyebiliyoruz. siteleri aleyhine açık bir haksız rekabet oluşturmaktadır. Bu, aynı zamanda hukuka ve kanunlarımıza aykırı bir durumun ortaya çıkmasına da sebebiyet vermektedir. Gazetelerin kendi ürettikleri haberin sadece kendi kaynaklarında yer Değerli okuyucularımız, alabileceği gibi keskin bir kısıtlama Gazetelerin içerikleri; yani, haberler, yorumlar, köşe yazıları, yazı dizileri, talebini dillendirebilecek böylesi bir fotoğraflar, çizgi, grafik, sayfa tasarımı ve benzeri bütün unsurların tek sahibi gücü ve yetkiyi nereden aldığını da gazetelerdir. Bu unsurların şimdiye kadar gazetelerin izni olmaksızın, fikir ve emek sorgulamamız gerekiyor. Özelde hırsızlığı yapılarak bazı internet siteleri tarafından çalınması eylemi "gazetecilik" gazetelerin ama genelde medya olarak nitelendirilemez. Hem gerçek anlamda emek ve bilgi sonucu ortaya aktörlerinin sektörde ve sosyal çıkartılan gazetelerin içeriklerini korumak ve hem de sağlıklı bir internet haber yaşantımızda çok önemli bir etki ve medyası düzeni için fikir ve emek hırsızlığına karşıyız. Bu itibarla, ürettiğimiz ve yönlendirme alanı mevcut. Bunu bütün hakları bize ait olan; haber, yorum, köşe yazısı, fotoğraf, karikatür, grafik, deklarasyonda kullanılan dil ve çizgi ve sayfa dizaynı gibi materyallerin hiçbir şekil ve hacimde kullanılmasına izin tavırda da hissedebilirsiniz. Deklaras- vermeyeceğiz. 1 Ekim 2012 tarihinden itibaren, hiçbir televizyon kanalı, internet yon aracılığıyla gazetelerin kendile- sitesi ve haber portalı, aşağıda imzası bulunan gazetelerin içeriklerini kaynak rine bir güç atfetmeleri ve kendi göstererek dahi kullanamayacaklardır. aralarında bir araya gelip böyle ortak bir karar alabilmeleri, bize Elbette, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da okurlarımız, gazetelerimizin klasik “oligopol” modelini andırıyor. içeriklerine internet sitelerimiz aracılığıyla ulaşmaya devam edeceklerdir. Fikir ve Yani, sektörü etkileyecek mekaniz- emek hırsızlığına karşı duracağımızı ve bu eylemi gerçekleştiren kişiler ve kurumlar malara sadece kendilerinin sahip aleyhine her türlü hukukî ve meslekî takipte bulunacağımızı, kamuoyuna saygıyla olmaları gerektiği, bunun sonucunda duyururuz. da sektördeki diğer küçük aktörlerin bundan yararlanmasına imkân

29 Ben bir öğrenciyim ve suçluyum çünkü bir yazılımı izinsiz kullandım, yazılımın Telif Hakkı Karsıt. ı lisans ücretini ödemeye gücüm yetmedi... Hareketler

Rumeysanur Erikli Duygu Söyler

elişen teknolojiyle birlikte yeniden ele gruba ait kılmaz. Bu argümanın lenmektedir. Aksine bilgi, paylaşıma Galınması kaçınılmaz hale gelen telif savunucularından Robert Nozick, açık olmalıdır ki geliştirilip hakkı yasaları ve daha geniş çerçe- domates suyunu okyanusa püskürten çoğalabilsin. Özellikle günümüz vede bakacak olursak, fikri mülkiyet bir kimseyi hayal eder ve sorar: şartlarında, bilgi oldukça düşük bir kavramı aslında çok uzun zamandır Bundan böyle o kimse okyanusa mı - tartışma konusu. Öyle ki bu sahip olmalıdır, domatesi mi kaybet- - tartışmaların izini binlerce yıl melidir? öncesine dek sürmek mümkün. bu paylaşım ürün sahibine zarar Örneğin M.Ö IV. yüzyılda Aristo, Entelektüel ürünlerin kamuya mal vermemektedir. Bu durumda, kişilere Politika adlı eserinde, topluma yararlı olması gerektiğini savunan bir başka ürünün paylaşımını engelleyecek nesneleri geliştiren bireylerin ödül- argüman da söz konusu ürünlerin, nitelikte geniş haklar tanınması, lendirilmesi gerektiğini savunan eşyalar gibi tükenebilir veya toplum yararına aykırıdır. Bilgi özgür Hippodamus Miletus’u şiddetli bir - olmalıdır. Herkesin sanatsal ve bilim- biçimde eleştirir. Aristo’ya göre - sel ürünlerden özgürce yararlanma Miletus’un savunduğu türden bir “yaratıcıyı ödüllendirme sistemi”, kamu görevlilerinin görevini kötüye Copyleft, bir programın (veya başka bir çalışmanın) kullanmasına yol açabilecek ve özgür yazılım haline getirilmesi için genel bir yöntemdir. sonuçta –beklenenin aksine– sosyal refahı düşürecektir.

Fikri mülkiyet hakkına karşı çıkanlar, argümanlarını farklı temeller üzeri- nde şekillendirmektedir. Bunlardan ilki, fikri ürünlerin bütünüyle yaratıcısına ait olmadığıdır. Entelek- tüel ürün, sosyal çevreden kopuk, bağımsız bir ürün değildir ve kişi ürünü ortaya koyarken var olan fikirleri, gelişmeleri kullanır. Nasıl kendisi, eserini yaratırken kullandığı her bilgi için bilgiyi ilk üreten kişiye bir bedel ödemiyorsa, toplum da ona karşı borçlu değildir. Kişisel emek, fikri ürünleri yalnız bir kişiye veya

Rumeysanur Erikli ve Duygu Söyler. " Telif Hakkı Karsıtı Hareketler" TUİÇ Akademi, no.2 (2013).

30 hakkı, İnsan Hakları Evrensel bilgisayarınıza mı kopyaladınız? insanların bu meseleye bir çözüm Beyannamesi’nin 27. maddesi ile de Google’da bulduğunuz bir fotoğrafı aradığını ortaya koymakta. Korsan korunmaktadır. öylece sunumunuzda mı kullandınız? Parti, çözüm arayışının siyasi ayağını Ders kitaplarınıza yüzlerce lira dök- oluştururken entelektüel ürün Telif haklarının her zaman için meye içiniz elvermiyor da her dö- sahipleri arasında da ciddi bir kesim, yaratıcılığı kısıtladığını ve ekonomik internetin sunduğu paylaşım anlamda gelişimi yavaşlattığını iddia koşuyorsunuz? Bizden söylemesi, siz olanaklarına savaş açmaktansa telif edenlerin yanında (ki gerçekçiliği dönüş- hakları karşısında bir duruş sergile- tartışmalıdır), son dönemlerde telif müşsünüz. Henüz bir ceza al- meyi tercih ediyor ve haklarının bir hakkı karşıtlarının büyük bir mamış olmanız sizi yanıltmasın. kısmından ya da tamamından ya- Türkiye’de yakında çıkarılması plan- vazgeçiyor. Örneğin Zardanadam, saların günümüz şartlarında uygu- lanan Telif Yasası ile kapınızın bu kargo masrafları alıcı tarafından da- türden bir suç nedeniyle çalınması karşılanmak koşuluyla, albümlerinin yandırmaktadır. İçinde bulun- her an için mümkün. Yeni yasaya binlercesini dinleyicilerine ücretsiz duğumuz bilişim çağında bilgi göre ders kitaplarınızı ucuza getir- göndererek ve sitelerinde albüm- dolaşımını engellemek ve katı menin bedeli, okul hayatınıza 5 yıl lerinin ücretsiz indirilmesine olanak yasalarla her birimizi birer korsana hapishane molası vermek ya da evde tanıyarak Türkiye’de telif hakkı karşıtı dönüştürmek, hiç de akıllıca değildir. bedavaya film keyfi yapmanın cezası duruşun öncü isimlerinden biri oldu. Mevcut yasalar tamamen kaldırılmalı 1000 ila 50000 TL arasında oldukça "Biz teknolojiyi etkin olarak kulla- ya da günümüz şartlarına uyarlanıp şık bir çek ödemek olabilir. narak önden gidiyoruz" diyen grubun yumuşatılmalıdır. gitaristi Tolga, “sanatçının ekmeği Sıradan bir internet kullanıcısını çalınıyor” sömürüsünden yana “Hepimiz Korsanmısız”. kolaylıkla bir suçluya dönüştürebilen olmadıklarını dile getirerek meseleye ve yüksek bedeller ödemeye yaklaşımlarını ortaya koyuyor. Yine Sevdiğiniz diziyi internet üzerinden mi mahkûm eden yasalar, yalnız Türkiye Türkiye’de bu duruşun bir başka izliyorsunuz? Youtube aracılığıyla için söz konusu değil. İsviçre’de kuru- örneğini sergileyen Yakup, Kaos videolar, şarkılar indirip kendi lan ve geçtiğimiz seçimlerde %7,1 oy isimli albümlerini ücretsiz paylaşıma albümlerinizi mi yaratıyorsunuz? alarak meclise giren Korsan Parti’nin açarak eserlerinden satış yoluyla Arkadaşınızdan aldığınız filmi kendi hızla yayılması da tüm dünyada para kazanmayı reddediyor. Diğer

Prof. Justin Hughes Fikri mülkiyetin yaratıcılığı “geliştirip” ileri teknolojileri üretmek için gerekli geliştirmediği sorusunun yanıtı, olan finansal yatırımlar, yenilik şüphesiz “geliştiriyor” yönünde olacak. getirmeyen başkaları tarafından Bu soru, fikri mülkiyetin yaratıcılığı anında kopyalanmamasından emin teşvik edici bir unsur olarak gerekli olmak için bazı mekanizmalara gerek olup olmadığı şeklinde komplike bir duyar. Örneğin Nuri Bilge Ceylan’ın tarzda sorulduğunda, yanıtı “teşvik” Bir Zamanlar Anadolu’da filmi gibi kelimesiyle ne kastedildiğine göre harika filmleri üretmek önemli bir değişkenlik gösterebilir. Eğer kastedi- yatırım gerektirir. Kısmen Türkiye’de de len yaratıcı ilham anlamı ise, sorunun gözlemlediğimiz gibi film endüstrisi yanıtı hayır olacak. Sonuçta şiir devletten önemli miktarda yardım alsa yazmak, güzel fotoğraflar çekmek ve bile telif korumalı bilet satışlarına ve kullanıcının geliştirdiği içeriği yayın haklarına hâlâ bağımlı. oluşturmak; maddi ilhamlar olmadan da çoğu insanın yapabileceği eylem- Fikri mülkiyet olmadan da yaratıcılık ve Justin Hughes lerdir. (Tabi ki de bu insanlar yalnızca yeterince boş vakte ve pahalı malze- yenilik mümkün elbet, bunun örnekleri var. Ancak bu örnekler her ne kadar Cardozo Law School, New melere sahip olabilecek kadar rahat doğru olsa da tek başlarına bir şey York’ta fikri mülkiyet hakları ve insanlar olabilir. Mesela on dokuzuncu ispat ediyor değiller. Fikri mülkiyet uluslararası ticaret üzerine yüzyıl İngiltere’si ya da Osmanlı yaratıcılık ve yeniliği besleyen metotlar- dersler veren ve öğrenimini Türkiye’sinde şiiri yazanlar günlük dan yalnızca biri. Hayatın birçok işçiler değil, elitlerdi.) - alanında fikri mülkiyeti korumanın, Ama fikri mülkiyet; yaratıcılık ve devlet müdahalesi ve yönlendirmesi Hughes, aynı zamanda ABD Fikri yeniliğe ekonomik bir dayanak olmaksızın profesyonel kalitede Mülkiyetten Sorumlu Ticaret sağlayarak yaratıcılığı besler. Uzun yaratıcılığı beslemede önemli, belki de Müsteşarlığında da danışman metraj film, televizyon programcılığı, en iyi metot olduğunu savunuyorum. olarak yer alıyor. gelişmiş yazılım, yeni tıbbi ürünler ve

31 yandan, 2000 yılında Napster sitesi ettiği için reddeden isimler de Copyleft logosu üzerinden henüz hazırlık aşamasında mevcut. 2007 yılında rock grubu olan albümlerinin bile paylaşıldığını Radiohead, albümü Rainbows’u fark eden Metallica, iki gün boyunca herhangi bir yapımcı şirketle siteyi takip etmiş ve illegal yollar- piyasaya sürmek yerine internet la adreslerinde “istediğin kadar öde” kul- sistemiyle yayımladı. Dinleyenlere lanmasını engelletmiştir. ücretsiz indirme imkânı da veren bu sistemle grup, daha önceki albüm- Sanatçılar arasında telif hakkı karşıtı lere kıyasla 3 kat daha fazla para duruşa yalnızca bugünlerde ve kazandı. “Herkesin eğlenmeye Türkiye’de rastlamıyoruz. Tüm eser- ihtiyacı olduğunu ancak ekonomik lerinin telif haklarından vazgeçen nedenlerle buna ulaşamadığını” Tolstoy, 19. yüzyılda bu karşıtlığı ifade eden (MCPixel oyunundan simgeleştirirken bugün tüm dünyada tanıdığımız) Sosowski de aynı sistemi şarkılarını, kitaplarını, filmlerini kullanarak ürünlerini kullanıma ücretsiz paylaşıma açan sanatçılara; sundu. çalışmalarının kullanımından bedel talep etmeyen araştırmacılara Modern Çözümler rastlıyoruz. Kendi emekleriyle çektikleri filmleri halka sunan ve kimi Günümüzde telif hakları ihlallerinin gelişmeleri halka sunmak şartı ile de zaman daha da radikalleşip telif daha çok internet üzerinden üzerinde çalışmaya açık hale getiri- hakkı olan filmleri izinsiz yayınlayan ço- yor. Böylece ürünün üzerinde Korsan Sinema ve fikri mülkiyet yapılan değişikliklerle bir başkasının savunucularının tutuculuğuna karşı hedef alması, telif hakkı karşıtı mülkiyetine dönüşmesi ve halkın internet üzerinden dosya çalışmaların da bu alanda geri kalanına kâr amacıyla paylaşımının yararlarını anlatan yoğunlaşmasına neden oluyor. Bir sunulması önlenmiş oluyor. Bilgiyi “Steal This Film” belgeseliyle telif eseri herkes için ücretsiz erişime, en doğal hak olarak gören Copyleft haklarını eleştiren The League of kopyalanmaya, üzerinde çalışılmaya taraftarları, aynı zamanda Noble Peers, bu örneklerden yalnızca ve geliştirilmeye açık kılan Copyleft, işbirliğinin var olanı geliştirmek için birkaçı. söz konusu kısıtlamalara karşı vazgeçilmez bir koşul olduğunu geliştirilmiş en radikal yöntemlerden savunuyor. Fikri mülkiyeti bütünüyle reddeden- birisi. Copyleft’ten yararlanan ürün lerin ve meseleyi eşitlik noktasında sahipleri, telif haklarından bütünüyle GNU Genel Kamu Lisansı, Copyleft ele alanların yanı sıra, mevcut telif vazgeçip ürünü kamu malı haline kullanılarak hazırlanan ve geniş bir hakları yasalarını sanatçıya değil getirmek yerine, tüm kullanıcılar için kullanıcı kitlesine hitap etmeyi yapımcıya ve dağıtımcılara hizmet her zaman erişime ve kaydedilen başaran ilk yazılım lisansı olarak tarihe geçerken, 2002 yılında katı telif hakkı yasalarına karşı bir başka lisanslama yöntemi daha doğdu. Creative Commons ismini verdikleri, kâr amacı gütmeyen bu oluşum sayesinde, eserlerinin tüm haklarını saklı tutmak istemeyen ancak bütününden de vazgeçmeyi reddeden ürün sahipleri ile kullanıcılar arasında bir orta yol bulunmuş oluyor. Creative Com- mons lisanslı ürünlerde kullanıcının hakları çeşitli sembollerle belirtiliyor, böylece hem ürün sahibine haklarının istediği kadarını halkla paylaşma şansı sunuluyor hem de kullanıcılar eylemlerini legal olmak- Zardanadam, kargo masrafları alıcı tarafından karşılanmak koşuluyla, albümlerinin binlercesini dinleyicilerine ücretsiz göndererek ve sitelerinde tan çıkaracak sınırlardan haberdar albümlerinin ücretsiz indirilmesine olanak tanıyarak Türkiye’de telif hakkı oluyor. Bazılarının “uzlaşı” olarak karşıtı duruşun öncü isimlerinden biri oldu adlandırdığı bu yöntem, telif hakkı

32 CC, telif hakları alanında esneklik ve paylaşımı yaygınlaştırmak amacıyla kurulmuş bir düşünce hareketi ve organizasyonudur.

yasalarının “makul ve esnek” bir hale gelmesini sağlıyor. Google, Wikipedia, PLoS (Public Library of Science), haber sitesi El Cezire ve müzik grubu Nine Inch Nails gibi ünlü isimlerce kullanılan Common Creatives, henüz Türkiye’deki telif hakkı yasalarına uygulanamıyor ancak bu konudaki çalışmalar İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından yürütülmekte.

Günlük hayatımızda fark etmeden telif hakkı söylemlerine karşı çıkan grupların çalışmalarından yararlan- sak da çoğunlukla eserleri üzerinde tamamen söz sahibi olmak isteyen- lerin haklarını ihlâl ederek küçük korsanlıklar yapıyoruz. Eğer telif yasaları hepimizi birer suçlu ilan ediyorsa, günümüzde uygulanan “eğitim şart” ya da “daha çok ceza, daha az suç” söylemlerinin yerine sistemik bir yasa değişikliğine ihtiyacımız var demektir.

Yazara Ulasın!. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler [email protected] TUİÇ Akademi öneriyor

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi Belgesel: Good Copy Bad Copy (2007) ve Uluslararası İlişkiler Yönetmen: Andreas Johnsen, Ralf Christensen, Henrik Moltke [email protected] Belgesel: Steal This Film (2006) Yapımcı: League of Noble Peers

33 Modern çağın korsanları

21. Yüzyılın Modern Robin Hood’u

Ceren Günel Emre Kudatgobilik

orsan Partisi’nin varlığından ilk kez nerede bittiği sorusunun hâlâ İnternet alanındaki kullanıcılar ile Khaberdar olan çoğu insan, önce cevapsız olması. Ancak bugün hükümetler arasında süre gelen algılamakta zorluk çekiyor. Gülünç günlük yaşamımızın büyük bir çekişmenin temeli de bu yıllarda bulmakla başlıyorlar işe, olayın parçasını oluşturan internetin, devle- atıldı. Dijital özgürlüklere yönelik ilk ciddiyetini kavrayamıyorlar. Ama bu, tin kontrol ve müdahale ettiği bir ciddi kısıtlama dalgası ise 11 Eylül Korsanlar için bir avantaj, dikkat yaşam alanı olduğu bilinen bir saldırıları sonrası ABD’de başladı ve çekiyorlar böylelikle. gerçek. tüm dünyayı etkisi altına aldı. Anayasal özgürlükleri şu ya da bu Korsan ismini kullanan ilk oluşum 1990'lı yılların ortaları itibariyle sanal biçimde ihlâl eden birçok düzenleme Antipiratbyrån oluyor 2001 yılında. dünyanın müthiş bir hızla büyüyerek yürürlüğe kondu. Korsana karşı olanların, telif tüm dünyayı sarması devletlerin de o- sanal dünyaya olan ilgisini arttırmıştır Devlet, internet sitelerine erişimi ve o andan itibaren internet üzerinde engelleme gücüne sahip ve bu silah Onun karşıtı olan Piratbyrån 2003’te sayesinde sansür mekanizmasını kuruluyor. 2006’da kurulan, ilk Korsan Partisi İsveçli Piratpartiet de ismini buradan alıyor ve Korsan Dünya Basınında Korsan Partisi Partilerinin siyasi mücadelesi böylece başlamış oluyor.

Bazıları tarafından “konjonktürel” olarak itham edilen partinin savunduğu temel prensipler; internet özgürlüğünün sağlanması ve telif hakları ve patent yasalarının değiştirilmesi gerektiği. Ama zaten bu değişikliklerle amaçladıkları; ifade özgürlüğünü, bilgi ve kültüre erişimi güçlendirerek, güçlü birey ve gelişmiş toplum yaratmak. Çünkü internet özgürlüğü o kadar basit bir konu değil. Bunun en büyük nedeni; sanal alemde bireysel hak ve özgür- lükler ile denetim, gözetim ve otorite arasındaki dengenin nerede başlayıp

Ceren Günel ve Emre Kudatgobilik. " 21. Yüzyılın Modern Robin Hood’u " TUİÇ Akademi, no.2 (2013).

34 yoğun bir şekilde işletiyor. Devletin Konsey) yasa oluşturuyor. Yasa, bir tartışılan ACTA “Anti-Counterfeiting derdi bireyi sakıncalı içerikten koru- tür konsey kuruyor ve fikir haklarıyla Trade Agreement” (Ticarette maktan ziyade, kendi ideolojisini ilgili tüm yetkiyi endüstri meslek Sahteciliğin Önlenmesi Antlaşması) korumak ve internet üzerinde hege- örgütleri ve birliklerinden, yani kısaca bu yöndeki korkuların haklı olduğunu monik bir güç oluşturmak. Bireyin “Lobi”den oluşan bu konseye diğer önemli düşmanı ise telif hakları devrediyor. Bu yetki, telif hakları ACTA da internette içerik paylaşımını ve patent yasalarını ticari amaçlar ihlallerini internet erişimini düzenleyen ve telif hakkı lobilerinin için kullanan kişiler ve şirketler. - monopolleşmesini sağlayan bir Bilgiye erişim, gelişmenin en temel antlaşma. Fakat Avrupa’da Korsan şartıyken; bireyin buna ulaşmasının otoriteye, hele özel sektör temsilcile- Partilerinin önderliğinde yapılan para gibi etmenlerle engellenmesini, rinden oluşan bir birime cezai büyük protestolar neticesinde 4 telif hakkı süresinin eser sahibinin yaptırım yetkisinin devri Fransız Temmuz 2012 tarihinde Avrupa ölümünden yıllar sonra bile devam Anayasası’nın “güçler ayrılığı” ilkesi Parlamentosunda yapılan oylamada etmesini kabul edilemez buluyor çelişmekle kalmıyor, anayasal bir ACTA 478'e karşı 39 oyla reddedildi Korsan Partileri. Bu insanların hak olan ifade ve iletişim ve büyük bir tehlikenin eşiğinden yaratıcılığına, yeni eserlerin özgürlüğünün ihlâli anlamına da dönüldü. yaratılmasına ket vuruyor doğal geliyor. olarak. Düşünceler tekelleştirilemez, Bu anlamda Korsan Partilerinin en ticari çıkarlar uğruna kullanılamaz; Bu serüvenin sonucu önce Avrupa büyük başarısı internet sansürü bilgiye erişim insanlar arasında olmak üzere tüm dünyayı ilgilendiri- konusunda toplumun her kesiminde ayrım yapılarak, adaletsizce yor. Şimdiden İngiltere ve farkındalık yaratmak ve onları dağıtılamaz. İşte bu anlayışı benim- Almanya’da HADOPI’den esinlenen harekete geçirmek. Gördükleri ilgi ve seyen ve kendilerini “Big Brother” yasalar hazırlandığını biliyoruz. Her yarattıkları rekabet sonucu diğer devlete karşı tek gerçek savaşçı iki ülkede de bu yasa hazırlıkları partilerin de Korsanların eğildiği olarak gören Korsan Partileri, devlet Korsan Partilerinin kurulmasıyla ve prensiplere yaklaşmasına vesile ile “netdaş”lar arasındaki çekişmede yoğun protesto dalgalarıyla oluyorlar. Seçim başarılarına böylece yeni bir cephe açtılar. Bir karşılandı. Hollanda Hükümeti de gelirsek, ortaya çıktıkları tarihten beri noktada modern dünyanın “Robin yakın bir zamanda bu kervana 200’den fazla Korsan çeşitli seviye - Hood”ları olarak sahneye çıktılar. Bu katıldı. İsveç’te de benzeri bir yasanın lerde parlamentolara, 45’i ulusal anlamda tüm “insanlığı” hedef alıyor gündeme geleceği konuşuluyor. Bu parlamentolarına, 2’si Avrupa Parla- Korsan Partisi. Zaten bu nedenle ne haberler, Avrupa Birliği’nin HADOPI mentosuna seçilirken, biri Çek soldalar, ne sağda; her kesimden oy mantığında bir direktif hazırlaması Cumhuriyeti’nde senatör ve biri de almaktalar. için gerekli operasyonun ilk adımları İsviçre’de belediye başkanı oluyor. olarak yorumlanıyor. Hatta Avrupa Genel perspektifte Korsan Partileri İlkinin 2006’da kurulduğunu göz Birliği içerisinde geçtiğimiz yıl geleceğe dair umutlular ve henüz önünde bulundurursak Korsan Partilerinin başarısını daha iyi anlamış oluruz. Dünyanın dört bir KorsanKorsan Partisi Partisi Berlin Berlin yanına yayılıyorlar, ilk Korsan Partisi’nin kurucusu Rick Falkvinge bile şaşırıyor yarattığı ilhamın hızına. Bugün dünyada 60 Korsan Partisi var, ayrıca partileşmemiş Korsan grupları da var. Fransız Korsan Parti- sinin eş başkanı Maxime Rouquet ise bu hızlı büyümeyi internetteki devlet tekelleşmesine bir tepki olarak görüyor.

11 Eylül’den sonra dijital sansürde yeni bir dalga ile karşı karşıyayız. İkinci dalganın dip güçlerinden birini, Fransızların internette içerik paylaşımını düzenleyen ve telif hakkı lobilerince güçlü bir biçimde desteklenen HADOPİ “la Haute Auto- rité pour la Diffusion des Œuvres et la Protection des droits sur Internet” (İnternette Fikri Eserlerin Dolaşımı ve Fikir Haklarını Koruyan Yüksek

35 giremedikleri parlamentolar için sıkı Önce terör, sonra çocuk porno- çalışıyorlar. Bunun için 2011 yılında grafisi, şimdi de telif hakları… Bir Avrupalı Korsanlar ortak hareket sonraki Truva Atı ne olacak? Vergi etmek için Prag'da bir araya geldi ve kaçakçılığı mı? Şirket sırları mı? Özel 25 ülkeden 200 delegenin katıldığı hayat hepten suç mu sayılacak? toplantıda Korsanlar aralarında Neyse ki Korsanlar, Truvalılar kadar dayanışma ve işbirliği sağlamak için içine kapalı değil… Pirate Parties International’ı kurdular. Latin kökenli dillerde “iletişim” ve Korsanların hayal ettiği dünya, “topluluk” aynı köke sahiptir: gerçek bir 21. yüzyıl dünyası. İnternet “ortaklık”. Ortaklık zemini topluluğun ve bilgisayarlar aracılığıyla düşünce da iletişimin de ortak temelidir. Bruce ve bilgilerin paylaşım imkânı Sterling’in dediği gibi, nerede bir bulabildiği günümüzde, hâlâ eski topluluk varsa orada iletişim de yasaların ve zihniyetin egemen vardır; bu iletişimi şu veya bu yolla olması çağdışı. 3 yılda başardıklarını engellemeye çalıştığınızda topluluğu gelecekte başaracaklarının işareti da incitmiş olursunuz. Topluluk, a- elindeki her türlü imkânla size deleden asla vazgeçmeyeceklerinin direnecektir. altını çiziyorlar. Devletler ve şirketler değişime karşı direndikçe, kısıtlamalarını arttırdıkça Korsanlar Hükümet ve devlet mekanizması, temel topluluk hakkımız olan bilgiye daha çok destek görecek. Bu Yazara Ulasın!. umudun gerçeğe dönüşme garantisi erişim ve iletişim hakkımıza göz dikiyor; özgürlüğümüze ve Galatasaray Üniversitesi elbette yok, ama aksi takdirde Uluslararası İlişkiler olacaklar her Korsan’ın korkulu refahımıza zarar veriyor. Bilginin [email protected] rüyası ki bunun mağduru olacak küresel dolaşımına entegre olmamızı bizlerin de endişesi bu olmalı. Çünkü ve özgürce iletişimde bulunmamızı devlet eliyle yapılan düzenlemelerin engellemeye teşebbüs ederek kendi Boğaziçi Üniversitesi Siyaset ardında, merkezi otoritelerin interneti hayatlarımız üzerinde kontrol sahibi Bilimi ve Uluslararası İlişkiler zapturapt altına almak, onu ulusal olamadığımız, bilgi ve kültüre erişim [email protected] sınırlar içine hapsetmek ve temel imkânı bulamadığımız bir ortaçağ @cerengunel özgürlüklerimize kastetmek için bir karanlığı yaratılmak isteniyor. meşruiyet operasyonu yatıyor.

Partinizin amaçları nelerdir? Bu bir parti lideri atadığı, parti liderinin amaçların arkasındaki tezler nelerdir? günlük işlemleri yönlendirdiği ve Bütün yeni ve önemli siyasi partiyi temsil ettiği; kâr amaçsız bir hareketlerde olduğu gibi bir şeyleri örgütüz biz. Gerçek gücümüz; protesto ederek yola koyulduk. düzensizliğimizde bir kalabalık, bir Bilgiye erişime ve bireysel haklara kovan içindeki arılar gibi hareket saldırıyı hedef aldık biz. Oradan, edebilmemizde. protesto ettiğimiz şeye bir alternatif oluşturmaya geçtik. Ardından da Partinizi kurarken, dünya çapında bilgi edinme özgürlüğü ve güçlü başka Korsan Partilerinin kurulmasına bireyi hedefleyen ideolojik bir temel yol açacağınızı düşünmüş müydünüz? kurduk. Bu, İşçi Hareketi ve Yeşiller Bunun olabileceğini düşündüm, ama gibi önceki siyasi hareketlerin gittiği hızına şaşırdım. Önce İsveç’te seçilip yolu takip etti. Amacımız; diğerlerine “Siz de seçilebilirsiniz”i vatandaşları şirketler ve hükümetler göstermemiz gerektiğini dü- karşısında, zaten sahip olduğumuz şünmüştüm. Ama insanlar potan- ve bu şirket ve hükümetlerin yıkmaya siyeli hemen fark ettiler ve bekle- çalıştığı araçlarla güçlendirmek mediler. 2009’da Avrupa Parlamento- olarak özetlenebilir. suna seçilerek uluslararası partilerin ilk büyük başarısına imza Kurumsal yapınız nasıl? attığımızda, 40 küsur ülkede çeşitli Birçok ülke siyasi partilerin kurumsal varyasyonlarda Korsan Partileri Rick Falkvinge yapısını önemli ölçüde düzenliyor, çoktan oluşmuştu. İlk Korsan Partisi olan İsveç Korsan ama İsveç’te öyle değil. Genel bir Partisinin kurucusu. parti lideri atadığı, parti liderinin

36 3 yıl süren meşhur bir dava süreci var: memnunum. Yeşiller ilk gerçek siyasi İfade özgürlüğünün tamamen Pirate Bay Davası. Dünyanın en büyük etkilerini gösterene kadar 18 yıl sağlanmasının çocuk pornosu bulun- bittorent sitelerinden biriydi bu. Site beklediler, işçiler daha da fazla. durma üzerindeki yasağın kaldırılması kurucuları yargılanıp suçlu bulundu- Bizim sadece 3,5 yılımızı aldı. Şu ana demek olacağını söylediniz. Bu güçlü lar. Pirate Bay davasının partinizin kadarki en büyük başarılarımızdan yankılar ve muhalefetler yarattı. Ne daha çok destek kazanmasında etkisi biri, insanlara farklılık yaratabi- argüman- nedir? leceklerini göstermekti. larınızı anlatabilir misiniz? 2006 ve 2009’da Pirate Bay baskını İnsanlar çocuk pornosunu ihbar ve mahkeme kararı, bize gerçekten Partinizin İsveç’teki diğer partiler edemiyor, çünkü bunun kanıtı onları destek kazandırdı. Mevcut sistemdeki üzerinde telif hakları, patent ve dosya da suçlu yapıyor. Hatta bazen, adaletsizliklere ışık tuttu ve onu paylaşımı konusunda etkisi nasıl çocukları gerçekten istismar eden- gerçekten değiştirmemiz gerektiğini oldu? lerden daha suçlu yapıyor. Yani gösterdi. 17 Nisan 2009’daki Pirate Anketlerde oyumuz arttıkça, daha bugün bu suçun kanıtını bulundurma Bay kararı, halkı sokaklara döktü ve çok insan “Kim daha iyi Korsan?” yasağı gerçek suçluları koruyor ve seçimler sadece 6 hafta sonraydı. O yarışına girdi. 2009 seçimlerinde çok daha çok çocuğun istismarına yol zamanki parlamento biletimizdi bu. daha fazla parti, bizim prensiplerimiz açıyor. Kulağa teorik gelebilir, ama üzerinden bizimle yarışmaya gerçekte yaşanmış olaylar var. Bu Kimler partinizi destekliyor? Size çalışıyordu. Ama şu sıralar pek böyle olunca insanlar da çocuk toplumun hangi kesimi oy veriyor? görünür değiliz, o yüzden şimdilik bu istismarına kör kalıyor kolayca. 2009 seçimlerini ele alırsak, 30 yaşın yarış durdu. Ayrıca bu, gerçek sansür altındaki nüfustan en çok oy alan mekanizmaları yaratmak isteyen parti bizdik %25 oranıyla. Seçim Medyanın Korsanlara tutumu nasıl? siyasiler tarafından utanmazca sonrası araştırmalar gösterdi ki bize Hak ettiğiniz kadar yer bulabiliyor kullanılıyor; şirketler de bu sansürden oy verenler, bizim prensiplerimiz musunuz? kendi yarışlarında faydalanmaya açısından en bilgili olan seçmenlerdi, Hak ettiğimiz kadar yer bulabiliyoruz çalışıyor. tüm seçmenler arasında. Bizden ne diyebilirim. Bize hâlâ kendini beklediklerine gelirsek, umarım kanıtlaması gereken, ama yine de Korsan Partilerinin İsveç’te ve dünya önemli maçlar kazanmış bir takım genelinde geleceği ne olacak? bizden tutkumuzu devam ettirmemizi muamelesi yapılıyor. Haber nitelikli Amaçlarını gerçekleştirebilecekler mi? bekliyorlardır. Biz halka tepeden, bir şey söylediğimizde medyada Telif hakları, patent ve internet fildişi kuleden bakıp konuşan siya- - özgürlüğü açısından nasıl bir dünyada silerden değiliz. Çalışkan, sade insan- Bence yaşıyor olacağız? lar olmaya çalışıyoruz. Bu bizi bu oldukça adil. Kazanmak zorundayız, yoksa teftişçi diğerlerinden ayırıyor. kâbuslar toplumuna düşeceğiz. Bunun Partinizin başka siyasi hareketlerle olmayacağından emin olmalıyız. Partinizin Avrupa Parlamentosu ilişkisi var mı? Vatandaşların kendi yaşamları üze- serüveniyle de beraber seçim Güttüğümüz amaçlar için bize şans rinde kontrol sahibi olduğundan e- performansı ve gördüğü destek nasıl? verenlerle duruma göre işbirliği min olmalıyız. Artıyor görünüyor, bunun sebebi yapıyoruz. Avrupa Parlamentosunda nedir? bu tarz bir değerlendirme sonucu Şu an İsveç’te seçim ortası bir Yeşillerin bir parçası olduk. zamandayız: Son seçimler 2010’daydı, önümüzdeki seçimler Korsan Partisi Viyana’da 2014’te. Henüz parlamentoda yer edinememiş meydan okuyucu bir parti az dikkat çekiyor, muhalefet partileri bile az dikkat çekiyor. Ama Avrupa Parlamentosunda olmak bize medyada ve siyasi camiada kredi kazandırıyor. [Editörün notu: Avrupa Parlamentosu, tek dereceli genel oyla üyeleri seçilen tek AB kurumu. İlk genel seçim, 1979 yılında yapılmıştı.]

Partinizin ve diğer Korsan Partilerinin bugünkü yerini nasıl buluyorsunuz? Şimdiye kadar yaptıklarından ve gördükleri destekten memnun musunuz? Hareketin hızlı gelişiminden çok 37 partileri, diğer uluslararası kuruluşlar bir bağ var. İnternet sansürü, Pirate ve STK’lar. Bay davası, ACTA protestoları, INDECT, artan video teftişi Korsan Rick Falkvinge; ifade ve basın Partilerinin seçim başarısına katkıda özgürlüğünün, çocuk pornosu bulun- bulunuyor. Vatandaşlar suçlu mua- durma yasağına üstün gelmesi melesi görmek istemiyor ve Korsan gerektiğini söyledi. Alman Korsanlar Partileri bu “Big Brother” devlete karşı buna karşı çıktı. Farklı ülkelerdeki savaşan tek hareket. Korsan Partileri arasında amaçsal farklılıklar var mı? Korsan Partilerinin Avrupa Parlamen- Korsan Partileri genelde aynı tosu serüveni nedir? 2014’te neyi amaçları izler. Amaçlar bu kadar hedefliyorlar? Siz bu amaç hakkında aynıyken, uygulama derecesi ne düşünüyorsunuz? değişebilir. Örneğin; tüm Korsan Şu an Avrupa Parlamentosu’nda iki Partileri telif hakkı koruma süresinin Korsan var. Şimdiden bazı başarılara kısaltılmasını savunuyor, ama bu imza attılar: Amelia Andersdotter Lola Voronina, Pirate Parties süre ne kadar olmalı konusunda ACTA’nın parlamentoda reddi için International Eş Başkanı farklılıklar var. Bazıları 5 yıl derken çok çabaladı. 2014 için umudumuz; bazıları 50 diyor. Fakat Rick kendi fraksiyonumuzu oluşturmak Korsan Partilerinin telif hakları ve Falkvinge’in çocuk pornosu ile ilgili için yeterli sayıda Korsan’ı parlamen- patent yasalarını değiştirmek için düşüncesi tartışmalı. Korsanlar toya sokabilmek. Bunun için ortak bir argümanları nelerdir? Neleri tartışmayı sever; bu da amaçlarımızı program ve kampanya çalışmaları değiştirmek istiyorlar? gerçekleştirmek için birçok yol çoktan başladı. Bu sayede Avrupa Telif hakları ve patent yasaları çağı sağlıyor. düzeyinde siyaseti etkileyebiliriz. yansıtmıyor; bilgisayarın ve internetin olmadığı, düşüncelerin ve bilginin Çocuk pornosu örneğiyle devam Korsan Partilerinin ve PPI’nın başka paylaşım imkânı bulmadığı bir edelim, Korsan Partilerinin bazı siyasi hareketlerle ilişkisi var mı? zamandan geliyorlar. Yazarın sınırları var mı? Eğer sınırları varsa, Korsan Hareketi amaçlar örtüştüğü ölümünden yıllar sonra devam eden bu sınırları ne belirlemeli? ölçüde diğer bütün siyasi hareketleri telif hakkı koruma süresi azaltılmalı. Biz bir hareketiz, ama aynı zamanda çağıracak şekilde açık ve şeffaf. Bazı temel ürünlerin patenti da uzlaşmanın önemini kavrayan Mesela birçok siyasi hareket ACTA olmamalı. partileriz. Hiçbir idealimiz sınırsız sürecinde Korsanlara katıldı. Bir değil. Sınırlarını belirlemek, yerel, diğer örnek Avrupa Parlamento- Pirate Parties International’ın kurulma bölgesel ve bireysel geleneklerine ve sunda Yeşiller ve Korsanların işbirliği. amacı nedir? tarihine göre o partiye kalmış. Alman PPI farklı STK’larla bir araya gelmeye PPI, dünya genelindeki Korsan Korsan Partisi azınlıkların hakkını çalışıyor zaten, mesela Dünya Fikri Partileri arasında iletişim ve işbirliği ifade özgürlüğünden daha üstün Mülkiyet Örgütü. oluşturmak, onları desteklemek ve tutuyor diğer partilere göre. Ama korumak için ortaya çıktı. PPI dünya sizin örneğiniz olan çocuk porno- Korsan Partilerinin geleceği ne genelindeki Korsan Partilerinin sunda çoğu Korsan ve Korsan Partisi olacak? Amaçlarını gerçek- arasında bir bağ gibi hareket ediyor. bunun bir ifade özgürlüğü leştirebilecekler mi? Telif hak- olmadığında hemfikir. Korsanlar ları, patent ve internet özgürlüğü PPI, dünyadaki tüm Korsan Partilerini olarak biz genelde sınırların açısından nasıl bir dünyada yaşıyor içeriyor mu? farkındayız ve sorumluluğumuz siyasi olacağız? Dünyada 60 Korsan Partisi var ve taleple bağlantılı. “Maalesef” Korsan Partilerinin bunların 28’i PPI üyesi. Bütün Korsan geleceği parlak… Maalesef diyorum Partileri katılmakta özgür. PPI, üyesi Partiler ve PPI arasında farklılıklar var çünkü başarımız, şimdiki siyasetin olsun olmasın tüm Korsan Partileri ile mı? Varsa, PPI partiler üzerinde daha başarısızlığıyla ve özgürlük kısıtlama yakın temasını sürdürüyor. üst bir etkiye sahip mi? çabalarıyla yakından bağlantılı. Var PPI bir parti değil, ama milli partilere olan partiler ifade ve bilgi alma Kurumsal yapınız nasıl? birbirleriyle bağlantı kurmaları için özgürlüğünü engelleme girişimlerini PPI, her yıl genel kongre tarafından yardım eden bir STK. PPI’nın kendine arttırdıkça, Korsan Partileri de seçilen ve iki eş başkan tarafından ait siyasi bir programı yok ama başarılı olacaktır. Eminim ki Korsan idare edilen bir kurul tarafından Korsan hareketinin genel ideallerini hareketi diğer ülkelere de yayılacak. yönetilmekte. PPI’daki birçok iş destekliyor. Yani PPI’nın Korsan Siyasetin en son dinozoru ve telif gönüllülerin yardımıyla sürdürül- Partilerinin üstünde genel bir siyasi hakları mafyasının en son mensubu mekte. etkisi yok. yeni nesil siyasilerle ve iş adamlarıyla yer değiştirdiğinde mücadelemiz PPI olağan ve gözlemci üyelere sahip. Korsan Partilerinin seçim performansı neticesine ulaşacak. Bunu belirlemedeki kriter nedir? ve halk desteği nasıl? Artıyor Olağan üyelikte oy hakkı var ve görünüyor, neden? İnternete getiril - sadece partilere ait. Amaç onları meye çalışılan kısıtlamalarla arasında Korsan adını alıp seçimlere gitmeye bir paralellik var mı? teşvik etmek. Olağan üyelik ülke Birçok sebep var ve ülkeden ülkeye başına tek bir parti ile sınırlı. Oy değişmekte ama diyebiliriz ki hakkı olmayan gözlemci üyelik, seçmenler değişim gerektiğinin hareketimize yakın olan tüm farkında. Kısıtlayıcı yasalar ve Korsan oluşumlara açık: bölgesel Korsan Partilerinin yükselişi arasında apaçık

38 Kurumsal yapınız nasıl? Piratenpartei’nin seçim performansı Almanya’da bir partinin kararları ve gördüğü halk desteği nasıl? genellikle yönetim kurulu tarafından, Bundestag’ta ve farklı eyaletlerde? delegelerin katıldığı parti kongre - Destek artıyor gibi, sence neden? 2009 Bundestag seçimlerinde %2 oy Piratenpartei’de yönetim kurulu, aldık. 2009 Berlin eyalet seçimle- partinin siyasi yönelimini etkilemez. rinde %9 aldık ve parlamentoya Bütün parti üyelerinin katılabildiği girdik. Bu kitlesel bir destek dalgası parti kongreleri siyasi eğilimleri oluşturdu ve ardından %8’lik oy belirler. Ayrıca Liquid Feedback ortalamasıyla Schleswig-Holstein, yazılımını kullanıyoruz. Bu bütün parti Saarland & Nordrhein-Westfalen’da üyelerine parti kongresinde inisiyatif parlamentoya girdik. Thüringen’de alma şansı tanıyor. Bu sayede siyasi henüz seçimlere girme şansımız kararları üyelerimize bırakıyoruz ve olmadı, ama 2014’te gireceğiz. en yüksek demokratik katılımı garan- tiliyoruz. Alman Korsan Partisi üyelerinden Philipp Lehmann, Piratenpartei Martin Delius’un Spiegel’e verdiği bir Thüringen Genel Sekreteri Rick Falkvinge ifade özgürlüğünün demeç olay yaratmıştı. Partinizin kısa süredeki yükselişini 1928-33 arası Piratenpartei’nin kuruluş amaçları tamamen sağlanmasının çocuk pornosu bulundurma üzerindeki Nazi yükselişi ile karşılaştırmıştı. nelerdir? Partiniz bu yorum yüzünden epey Piratenpartei yeni bir tür demokrasi yasağın kaldırılması demek olacağını söyledi. Alman Korsanlar buna karşı eleştiri almıştı. Bunun hakkında ne hedefliyor. İnternet günlük düşünüyorsun? yaşamımızın büyük bir parçası oldu, çıktı. Bu konu hakkında ne düşünüyorsun? Partimizde Nazi problemi olduğunu demokrasilerimizin eski yapısı düşünmüyorum. Neumuenster’da kırılmalı. Siyasiler seçimlerin Çocukları pornografi için sömürmek çok korkunç bir suç. Piratenpartei Nisan 2012’de, 1400 Korsan oy ardından gizli odalarına gittiler, birliğiyle Yahudi soykırımını ve kararlarını seçmenlerin değil, lobile- üyelerinin genel kanısı şudur ki senin özgürlüğün başkasının özgürlüğü bununla alakalı suçları reddi suç rin etkisiyle verdiler ve seçim sayan bir inisiyatif onayladılar. Irkçı, vaatlerini göz ardı ettiler. İnsanlar aşağılandığı durumda sona erer. Çocuk pornosu bulundurmakla faşist, homofobik görüşlerle dikkat tarafından kontrol edilmektense, çeken insanlar partimizde hoş global terörizmi bahane edip bu çocukların özgürlüğünü a- şağılıyorsun. 2009’da Alman hükü- karşılanmıyorlar. Birkaç üyemiz insanları günlük hayatlarında kontrol kovuldu. Martin Delius görüşünü etmeye çalıştılar. Özgürlüğümüzü meti, insanlar ve çocuk pornografi siteleri arasına abluka koyan şanssızca belirtmiş, ama bu belirli bir parça parça çalmaya çalıştılar. siyasi tutumun manifestosu değildi. ACTA’yı hatırlarsınız. Zugangserschwerungsgesetz’i getirdi. Piratenpartei bu yasaya karşı çıktı, çünkü biz bu sitelerin kalıcı Thüringen’de, Almanya’da ve Piratenpartei interneti demokratik dünyada Korsan Partilerinin geleceği katılımın bir aracı olarak kullanmak olarak silinmesini istedik. Bunun yanında internet ablukalarıyla, diğer ne olacak? Amaçlarını için kuruldu. Bu araçla temsilcile- gerçekleştirebilecekler mi? Telif rinizle iletişime geçmeniz çok daha sitelerin de engellenme potansiyelini gördük, mesela hükümet kendini hakları, patent ve internet özgürlüğü kolay. Siyasiler sadece parlamento- açısından nasıl bir dünyada yaşıyor daki grupları istiyor diye istemedikleri eleştiren siteleri engelleyebilecekti. Bu sansür için ilk adımdı. olacağız? tasarılara oy veriyorlar sıklıkla. amaç- Halbuki eğer bir karar vermek Piratenpartei’yi kimler destekliyor? larımızı gerçekleştirmek için çok sor- sıkı çalışıyoruz! Şimdiden bir sürü maları zor değil. Geniş bir ideolojik spektrumdan oy alıyor. Hangi sebeplerle insanlar eski mesafe kaydettik, ama hala çok uzun partileri yerine Korsan Partisine oy bir yolumuz var. Şimdiye kadar diğer Piratenpartei’nin bir diğer konusu hareketlerle ortak hareket edip telif hakları. Özgün ürünleri veriyor? Piratenpartei diğer partiler gibi sol ya (Occupy, Anonymous gibi) ACTA’nın engelleyen teknik sistemler durdurulmasına yardımcı olduk. (kopyalamaya karşı korumalar vb.), da sağ duruş sergilemiyor, biz kullanıcıları tamamen kabul edile- duruşumuzu “ahead” olarak tanımlıyoruz. Almanya’daki insanlar 21 yaşındasın ve Piratenpartei mez yollarla kontrol etmeyi mümkün Thüringen’in genel sekreterisin. Senin kılıyor ve gelecek nesillerin bu özgün partilerin pozisyonlarını güçlendiren ve yeniliğe karşı olan bitmek aynı anda öğrenci ve genel sekreter ürünleri kullanmasının önüne ket olduğunu öğrendiğimizde çok vuruyor. Bazı çıkar gruplarının bilmeyen tartışmalarından yoruldu. Piratenpartei bir alternatif sundu. şaşırdık. Senden yaşça büyükler bu itirazlarına rağmen, özgün ürünlerin konuda ne düşünüyor? yeniden üretimi ve kullanımı; mu- Şeffaflık, yolsuzluğa karşı mücadele ve halkın siyasete katılımı temel Partimizde her yaştan insan var. citlerinin çıkarlarını olumsuz etkile- Benden büyük üyelerimiz tarafından meyen, doğal bir süreç olarak görül- konularımız. Alman hükümetinin internet altyapısını denetleme kabul edildiğimi söyleyebilirim. meli. Kopyalamayı, özgün ürünlerin Çünkü biz yaş, para veya o tarz bir kul- çalışmaları da birçok internet kullanıcısının endişesi. Daha çok şeyle değil, liyakat esasıyla lanılmasını ticari olmayan amaç- değerlendiriliyoruz. lar için sağlamayı ve haber, bilgi ve teknik ve yasal kısıtlama yapıldıkça, kültüre ulaşımı arttırmayı hedefli- bize daha çok insan katılıyor ve inter- yoruz. Çünkü bu toplumumuzun neti özgür bir alan olarak tutmak için sosyal, teknolojik ve ekonomik savaşıyorlar. gelişimi için önkoşul. 39 açabilir misiniz? belediye meclislerinde ön planda Parti içerisinde karar alma olan konuları programımıza mekanizması iki ana süreçten taşımaya çalışacağız. Uluslararası oluşuyor. Tartışma sürecinde alanda ise 2011 Nisan ayında herhangi bir konu hakkında mümkün Prag'da Avrupa'daki Korsan olduğu kadar farklı fikir ortaya Partileri'nin katılımıyla gerçek- koymak istiyoruz. İkinci süreç ise aldığımız oylama. Tartışma esnasında ortaya kararları hızla uygulamaya çalı- çıkan önerileri delegelerin oyuna şacağız. 2014 Avrupa Parlamen- sunuyoruz. Tartışma süreci kurul- to seçimleri için tüm Korsan Par- tayda olduğu kadar sanal forum- tileri ile özel bir seçim programı larda da yaşanıyor ve diğer ülke- hazırlayacağız. En büyük dileğimiz Maxime Rouquet, Fransız Korsan lerdeki Korsan Partileri ile bir araya İsveç Korsan partisinin 2009 Avrupa Partisi Eş Başkanı geldiğimizde de öneriler sunma Parlamento seçimlerindeki %7 oy aşamasında kilit bir rol oynuyor. Bu oranını egale etmek. Korsan Partisi'nin parti programındaki anlamda “Akışkan Demokrasi” temel prensipler nelerdir? konseptini benimsiyoruz. Seçmenler, Megaupload ve Pirate Bay gibi Programımız temel üç fikir etrafında 4-5 yıllık aralarla sandık başına kullanıcıların gönüllü paylaşım şekillenmiştir: İnsan haklarının giderek yasama sürecinde kendilerini gerçekleştirdiği sitelerin kapatılmasını korunması, her türlü bilgi ve ortak temsil edecek delegeleri belirliyorlar. nasıl karşılıyorsunuz? Bir de ACTA ile kültürel değerlere serbest ulaşım İstediğim her türlü tartışma ve oy ilgili fikirlerinizi almak isteriz. hakkının sağlanması ve verme sürecine doğrudan Birçok insanın düşündüğü gibi telif tekelleşmenin önlenmesi. Ku- katılabiliyorum. Eğer vaktim olmadığı haklarının tamamen kaldırılmasını rulduğumuz günden beri farklı için herhangi bir sürece savunmuyoruz. Bilgi paylaşımında alanlarda da programımızın içeriğini katılamıyorsam veya konu hakkında yeni ve farklı bir anlayışa ihtiyacımız genişletmeye çalışıyoruz. En son yeterince bilgiye sahip değilsem oy olduğunu düşünüyoruz. Bilgi gerçekleştirdiğimiz kurultayda parti verme hakkımı tayin ettiğim kişiye paylaşımının ücretsiz bir şekilde programına yenilenebilir enerji devredebiliyorum. Alman Korsan yasallaştırılmasını istiyoruz. Tekel ve üretimi ve dağıtımı ile ilgili ek madde Partisi bu süreci etkili kılabilmek için aracı kurumlar ortadan kaldırılmalı; ekledik. web ortamında bir forum tasarladı. hem yazar-sanatçılar hem de tüketici Bu forumun aynısını Fransa'da uygu- bu durumdan faydalanmalı. Şu anda kaç üyeniz var? luyoruz. Kuruluşunuzdan beri üyelerinizi Megaupload ve Pirate Bay arttırdınız mı? Meslektaşlarınızın Almanya'da ve konusunda en endişe verici konu Serüvenimiz sanal ortamda başladığı Avusturya'da yakaladığı başarı ile cezaların aşırılığı. Megaupload için, sanal âlemdeki destekçilerimiz ilgili ne düşünüyorsunuz? Sizce de yöneticileri haricinde birçok kullanıcı parti üyelerimizden daha fazla. Foru- Almanya, İsveç ve Avusturya'daki da çok ağır para cezalarına mumuza yaklaşık 2500 kişi üye ve meslektaşlarınız size göre daha orga- çarptırıldı. En büyük üzüntümüz ise Twitter’daki takipçi oranımız nize ve oturmuş bir kurumsal yapıya yasal sistem içerisinde hiçbir platform- 23.000'e yaklaşıyor. Şu anda sahip değiller mi? da Megaupload ve Pirate Bay gibi partimize üye kişilerin sayısı ise 438. Evet, kesinlikle sahipler. Daha önce gönüllü olarak paylaşımın yapıldığı de bahsettiğim gibi ülkelerdeki seçim sitelere izin verilmemesi. Sizce parti programınızın içeriği sistemleri bu konuda doğrudan rol seçmenlerin ilgisini çekmek için yeterli oynamaktadır. Almanya ve ACTA konusunda bizi rahatsız eden mi? Avusturya'da yakalanan başarı birçok nokta var. En büyük sorun; Korsan Partisi olarak önceliğimiz Korsan Partisi’nin sınırlı bir seçmen kapalı oturumlarda yasanın içeriği milletvekili çıkartmak değil. Parti yelpazesine sahip olmadığını bazı politikacılar ve uluslararası programımızda vadettiğimiz gösterdi. şirketler tarafından hazırlandı. değerleri savunmak birincil Kamuoyundan uzun bir süre boyunca amacımız. Ancak 2014 genel seçim- 2012 seçimlerinden sonra gelecekle yasanın içeriği saklandı. Bizi en leri ile ilgili olarak şimdiden ciddi bir ilgili planlarınız ve hedefleriniz neler sevindiren konu; Avrupa çalışma içerisindeyiz. Geçtiğimiz acaba somut olarak? Parlamento’sunda ACTA 478'e 39 yıllarda yapılan değişiklerle nispi Öncelikli olarak Fransa'da bölgesel gibi yüksek bir oyla reddedildi. seçim sistemine daha yakınız, bu da olarak yapılanmaya ve mümkün bizi avantajlı konuma getirdi. olduğunca destekçilerimizi arttırmaya özen göstereceğiz. Özellikle mikro Parti içerisinde demokrasiye ve çok ölçekli projelere yer vereceğiz. Millet- sesliliğe önem verdiğinizi söylüyor- vekillerinin önüne gelmeyen ama sunuz. Bunu okuyucular için biraz 40 Telif Hakları Üzerine Mehmet Nafi Artemel ile Söyles.i

TUİÇ Akademi : Hocam, Türkiye’de kargaşalara mani olabilmek adına Patentin telif hakkından nasıl “telif hakları” hassasiyeti son zaman- böylesi hakların, genel kültür ders farklılaştığını anlatabilir misiniz? larda iyice ağırlığını hissettirmeye kapsamı altında verilmesi gerektiği Ticari marka hangi noktalarda - kanaatini taşımaktayım. Çünkü sizin patentten ayrılır? de soruda güzelce arz ettiğiniz ve sonucunda böylesi tanımlamaların gündeme getirdiğiniz gibi, telif Mehmet Artemel: Telif hakları, size oluşturulduğundan bahsedebilir hakları belki de günümüzün en anlattığım fikri mülkiyet şemsiyesi misiniz? önemli konularından biri. Artık altında ifade ettiğimiz haklardan bir Sanayi Devrimindeki üretim kısmını oluşturuyor. Patent, bunun Mehmet Artemel: Günümüzde fikri mekanizmaları yaygınlık kazanmıyor. bambaşka bir boyutunu oluşturuyor. mülkiyet şemsiyesi adı altında ifade Üretimi sağlayan en temel faktör, Ticaret markaları, ticari markalar ise ettiğimiz farklı haklar var. Hakların dünyanın güçlü ülkelerinin elinde bambaşka bir boyutunu oluşturuyor. grupları var, kategorileri var. Aynı bulundurduğu yaratıcı enformasyon Bunların dışında endüstriyel tasarım zamanda bugün pek kullanılmayan ve teknoloji. Bütün artık değer orada. veya tasarımlar bambaşka bir boyu- bir terim olmakla birlikte, özellikle Onun için Türkiye’de de son zaman- tunu oluşturuyor. Entegre devre, eskiden sınaî mülkiyet hakları ile fikri larda bu aşamaya geçilmeye topografya ve ticari sırlar da fikri mülkiyet haklarını ayıran ayrı bir çalışıldığını görüyoruz. Türkiye artık değer- kategori ve yaklaşım da vardı. de- lendirilmeli. Hayatın her bölü - İngilizce olarak düşünürsek, fikri ğiştirme sürecinde. En son yapılan münde artık sanal bir ortamdasınız. mülkiyet haklarına ‘’industrial prop- genel seçimlerden sonra, biliyor- Mesela, ticaret artık internet üzerin- erty rights’’ diyorlardı. Telif haklarının sunuz, bakanlıklarda yeniden bir den yürümeye başladı. Yani bilginin girdiği kapsama da ‘’intellectual yapılandırılmaya gidildi. Sanayi ve sirküle ettiği ve bilgi üzerinden ticare- property rights” diyorlardı. Bu Ticaret Bakanlığı; Bilim, Sanayi ve tin yapıldığı bir yerdesiniz. Öbürküler ayrımın üzerinde uzunca düşünmek isim- tabi ki saf dışı kalmış değil, ama asıl gerekiyor. Toplumun her kesiminde, lendirildi ve fonksiyon değişimine birikimi elinde bulunduran, bunları gerek gazetelerde, gerek gazeteci - gidildi. Daha sonra TÜBİTAK; Bilim, yapan, sahibi olan ve bu yönde lerde, politikacılarımızda veya Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına insanları teşvik eden, geliştiren eğitim akademi dünyasında, zamanla bir bağlandı. Türkiye’yi ele alıyoruz, sistemleri olmaya başladı. Ancak salt yanlış isimlendirme, adlandırma baş ama dünyanın her yeri böyle. Türkiye sanayi açısından bu duruma bakmak gösterdi. Herkes neredeyse her şeye de bu değişimi gördü ama biraz geç çok yanlış olur kanaatindeyim. patent demeye başladı. Mesela, kaldı. Sanayi de desek, buluş da desek, telif Boğaziçi Üniversitesi’nde öğ- hakları da desek markalar ve rencilerime verdiğim fikri mülkiyet TUİÇ Akademi : Tanımlama ve kapsam tasarımın oluşumunun altyapısında dersine bir gazete kupürü ile yanlışlıklarına özellikle değindiniz. Bu bir genel kültür gerekiyor. Üreten başlıyorum. “Adana kebabına patent sorun üzerinde biraz duralım. toplumlar çoğunlukla “art-liberal alındı’’ diyorum, öğrencilerime gösteriyorum ve imalı şekilde soruyo- rum: “Bakın bu patent olur mu?” Bir Yrd. Doç. Dr. Mehmet Nafi başka örnek daha: Son derece yanlış Artemel, University of Kent at bir şekilde, diyor ki, “Şarkının Canterbury'den mezun oldu. sözlerini ben yazdım, patenti ben- Doktorasını, fikri mülkiyet dedir.” Bu çok vahim ve büyük üzerine İstanbul Üniversitesi kavramsal bir hata! Bildiğimiz ve Hukuk Fakültesinde yaptı. uzman olduğumuz konularda terim- Boğaziçi Üniversitesi İşletme leri dikkatle, titizlikle, itinayla kullan- Bölümü Öğretim Üyesi olan maya çalışmalıyız. Maalesef, bu Artemel, çeşitli yayınların da dertten mustaribiz. Üniversitelerimiz- editör kadrosunda bulunuyor. deki eğitimde böylesi kavramsal Katkılarından dolayı Selim Delikurt, Süleyman Faruk Gözen ve Şeyda Şabanoğlu’na teşekkür ederiz.

41 sciences’’a önem veren toplumlar. bilirler, görüyoruz. Çinliler birçok şeyi Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu taklit ediyor, ama bir marka olamıyor birçok ülke birdenbire bu treni taklitle. İtalyanlar rekabetçiliği dünya kaçırdığını fark ediyor. Örneğin artık pazarında böylesi bir politikayla biz Çin’in bu ucuz işçi üretimiyle korudular ve geniş pazara rekabet edemeyiz. Edemeyeceğimize kavuştular. Türkiye’ye dönersek, göre nasıl bir avantaj sağlarız? marka olmak Türkiye’de ‘’turquality’’ Örnek vermek gerekirse, rekabet ve olarak yazılıyor. Deniliyor ki, “turqual- tekstil konusunda İtalyanlar dediler ity” 10 yıldır işlemde fakat istenen ki, Çinlilerle normal bir tekstil üreti- düzeyde bir aşamaya gelinemedi. minde rekabet etme imkânı yok. Turquality, devletin getirdiği bir Türkiye de bunu fark etti, görüyor- sistem. Dünyada herhangi bir alanda sunuz. Bu kadar ucuza bir şey Türk markaları yaratma çabası var. üretilemeyeceği anlaşıldı. Çin her ne kadar çok büyük, dört bin yıllık bir TUİÇ Akademi : Peki hocam, bir imparatorluktan geliyorsa da, zaman ülkedeki bireylerin neden fikri içerisinde tasarımcı tarzı, zanaat ile mülkiyet hakkına sahip olması markalaşma yoluna giderek hâlâ o gerekiyor? Böylesi bir hak tanınması eski saray elbiselerini, kadifelerini ve toplum için nasıl bir avantaj dolayısıyla kültürlerini hep yaşatmış. sağlayabilir? İtalya’da marka dediğimiz şey bir günde oluşmadı. Kültürlerden, Mehmet Artemel: Fikri mülkiyet nesillerden nesile yaşatılarak oluştu. kendiliğinden olan bir şey. Tasarımda İtalyanlar stratejik bir Çıkardığınız TUİÇ Akademi dergi- karar aldı. Çin’in İtalya’daki sadece sinin kendisi de fikri mülkiyet Telif hakları tarihinin köşe taşlarından biri kumaşı değil, tasarımı ve o hakkının yelpazesine giriyor. Statute of Anne'dir. Kraliçe Anne'in portresi yaratıcılıkla ortaya getirilen son nihai İnsanoğlunun olduğu her yerde fikri ceketi, takımı veya elbiseyi yarat- ürün var. Ürünü burada bir meta, şekilde ifade ediyorsunuz. Farklı bir abilmesi ve İtalyan markası gibi kapitalist düzende bir “product” cümle yapısı, farklı bir kısaltma ve olabilmesi için daha çok zamana olarak düşünmüyorum; kâr farklı bir perspektiften ele aldınız. Şu ihtiyaçları var. Başka şeyleri hızlı yapılması gereken bir şey olması anda her ikinizin de yazdıkları fikri yapabilirler, İtalya’yı toplam tekstil gerekmez. Ürün kelimesinin yanlış mülkiyet altında telif hakkı eseri sektörü üretiminde aşabilirler, çok algılanan boyutu bu. İnsanın ateşi olarak şu an korunuyor. daha ucuz üretim yapabilirler, ama bulduğu anda bile bir fikirsel ürün İtalya’nın o nadide yeteneklerinin var. Mağara adamının, duvara TUİÇ Akademi : Anladığımız kadarıyla, seviyesine gelmeleri için yatırım çizdiği şey de bir fikri ürün, bir eser telif haklarını genel bir şemsiye yapmaları gerekecek. Taklitle yapa- olabilir. O bugün, daha sofistike bir olarak düşünüyoruz, o şemsiyenin isim altında,’’database’’, veri tabanı altında bir mülkiyet olur ya da olmaz 16.yüzyıldan bir matbaa makinesi olarak kullanılıyor. Kümelendirme tartışması mı yapmamız gerekiyor? sistemi, “database” adı altında korunur. Türk hukukuna göre, “data- Mehmet Artemel: Büyük şemsiyemiz base” için ayrı bir hukukumuz yok, fikri mülkiyet hakları (intellectual telif hakları adı altında korunur. property rights). Onun altında birçok Demek istediğim, insanoğlunun hak var. Biz şu an telif haklarındayız. olduğu her yerde, her an, şu an bile Telif hakları var, patent var, tasarım var, sizin şu anda benim söyle- var, dizayn var. Bütün bunlar bir diklerimi not alıp yazdıklarınız da telif diğer- hakkıyla korunuyor. Farkında olabi- lerinden ayrıldığı nokta, tabi ki lirsiniz veya olmayabilirsiniz. birçok unsur var ama mesela bir Yarattınız. Kendi beyninize göre siz buluş, telif hakkıyla korunmaz. Şimdi, bir not aldınız. İkinizinki birbirinden telif haklarının koruduğu temel farklı. Birer parmak izi gibi, telif hakkı boyutlara geldik. Tasarım ve patent budur. Diğer fikri mülkiyet dediğimizde öncelikle bir buluş ve branşlarından ayrı tutalım. Hatta icat olması gerekiyor. Telif hakkında tasarım, marka faktörlerini bir bir icat aranmıyor. İcadı hukuken kenara koyalım. İkinizin iki farklı sınıflandırabilmek için bir takım şekilde not alma üslubunuz var. Ve unsurlar gerekiyor. Birincisi, patentte benim söylediğimi, beyninizin yenilik olması gerekiyor. İkincisi, süzgecinden geçirdiğinizi farklı bir buluş adımı olarak nitelendirdiğimiz

42 aşama. Üçüncüsü de sanayiye uygu- hem saydığım başlıklarla ilgili andan itibaren copyright ile nite- mevzuatı düzenler, hem bir tescil korunuyor. Copyright’ın, diğer lendirmelerden dolayı telif hakkı merceği vazifesi görür. İşte tam bu sistemlerden farklı olarak, daha asil başka bir konumda bulunuyor. Yani, noktada, Türkiye’de telif hakları bir hak olduğunu biliyoruz. Neden? ben bir şeyi korumaya alacağım bunlardan ayrılmıştır. Kültür Çünkü “telif hakkının tescil edilme- zaman, mesela sizin bu yazınız veya Bakanlığı’nın altındadır ve telif sine gerek olmamalıdır” ilkesi vardır. bir kitap veya bir şarkı sözü, hakları ile ilgili yönetmeliklerde Telif, bir yaratıcı ve bir müellifin bir bunlarda ben yeniliği aramıyorum. gerekli düzenlemeleri Kültür eseri, yani sanat olabilir, yazılı eser Yaratıcılığı arıyorum, dolayısıyla Bakanlığı yapar. olabilir, bir müzik eseri olabilir, etrafınızda her gördüğünüzde bu sinema eseri olabilir. Ve onu ortaya hakkı arayamayabilirsiniz. Sizin TUİÇ Akademi : Tam da bu noktada, getirdiği an copyright doğmuştur. derginizdeki yazılarda var, çünkü bu teorik ve mevzuattaki uygulamalar Sizin gidip bir yere tescil ettirmenize sizin yaratıcılığınız. Aynı zamanda bir kap- gerek yoktur. eser türü. Çünkü yazılı bir eser baş- (literary work) ürettiniz siz. din- TUİÇ Akademi : Telif haklarının doğuş gere- lemek isteriz. bah- kirse, mevzuatımızda da geçtiği sedebilir misiniz? gibi telif hakları, genellikle yazılı ve Mehmet Artemel: Bir fikrim var artistik sanat eserler ve edebi eserler denildiği zaman; bu fikir soyut, kendi Mehmet Artemel: Ortaçağda, için koruma vadeder. Bir şablon başına bir telif hakkıyla korunmuyor. İtalya’da yayıncılara verilen haklarla olarak kafanızda daha iyi Telif hakkının korunabilmesi için, başlıyor. İlk başta yazara, yani ortaya netleştirmeniz için bir ayrımı daha fikrin ifade edilmesi ve ifade ediliş yazılı bir eser çıkaranlara verilen bir vurgulamak isterim. Patentler, ticaret biçimi önem kazanıyor. Mesela sizin hak değil. Fakat yasal olarak ilk defa markaları, endüstriyel tasarımlar gibi notlar aldığınız sırada benden 1710 yılında İngiltere’de yürürlüğe diğer başlıklar, Bilim, Sanayi ve aldığınız bilgileri kendinize göre giriyor. Fakat burada da verdiği Teknoloji Bakanlığının kontrolü derlediğiniz zaman, kendinize göre öncelikli haklar, 14 yıllık bir korumayı altındadır ve Türk Patent Enstitüsü bir ifade ve ürün yaratıyorsunuz. Şu sadece yayınevine, yani yayıncıya

Joseph Ferdinand Keppler'in The Pirate Publisher adlı eseri, yayınevlerinin yazarların eserlerini yabancı ülkelerde yazara herhangi bir kazanç sağlamadan yayımlamasını eleştiriyor (1886)

43 veriyor. Zaman geçtikçe koşullar hak gereken kriterleri, ifade biçimlerini şekilde alıntı yapılamaz veya şu tanımının kapsamını zorluyor. belirleyen sınırları beraberinde getiri- kadar yapılabilir diye. Genelde izinli İngiltere’de çok ama çok zor yor. Kendileri içerisindeki böylesi bir olarak atıfta bulunmak hiçbir sorun koşullarda, 3-5 kuruş para denetlemede tabi ki bir sakınca çıkarmaz. Ama eğer internet kazanabilmek ve böylece hayatını yoktur. Yani, 20 gazete, kendi içinde ortamına gelirsek, orada ayrı bir idame ettirebilmek için sipariş bir tür anlaşma yapıyorsa, sakınca teknik husus var ve dolayısıyla bir üzerine yazı yazan kesimler mevcuttu. yoktur. Dersiniz ki, ben X gazetesi problemli alan var. Y gazetesi, Korkunç bir hayatları vardı. Böylesi olarak Y gazetesinden haber kaynak gösterilse dahi itiraz edebilir. bir istismarın önlenebilmesi için artık almayacağım, bu olur. Karşılıklı Bunun nedeni şöyle: Y gazetesi der yazarlara da verilen bir hak olarak anlaşma gereği Y gazetesi de bunu ki, ben internet gazetemde birçok devam ediyor. Ve o andan itibaren, kabul ediyorsa, iki taraf da müsterih- şirketten reklam alıyorum, reklam yazarın kendisine de bir hak verilmesi tir. Bu durumda bir problem yok. parası için yer veriyorum ve bir mali- düşüncesi, ilkesi kabul görüyor. Kendi aralarında, bir özdenetim gibi yete giriyorum. Amacım, o reklamları Ondan sonra, 1886’da uluslararası karar alabilirler. Ama dışarıdan, o 22 benim gazeteme girip, kişinin bir konvansiyon ve anlaşma olarak gazetenin içinde olmayan biri, benden görmesidir. Eğer başka bir ‘’Bern Sözleşmesi’’ geliyor. Bern pekâlâ bir haberi alıp yayınlayabi- gazete gelip o haberi kendi sitesine Sözleşmesi, bu konu hakkındaki lir. koyuyorsa, Y gazetesi okuyucuları ve dünyadaki ilk konvansiyon. Yazılı ve anlaşmalarda olsun, Türkiye’deki kullanıcıları Y gazetesini ziyaret sanat eserlerini korumak için. Ve kanunda olsun; fikir ve sanat eserleri, etmeyebilir ve böylelikle Y gazete- uluslararasılaşmanın boyutlarının ‘’press information’’ ve ‘’legal infor- sinin ön sayfasındaki birçok flash genişlemesi üzerine, telif hakları mation’’ olarak nitelendirilir. “Press reklamı göremediği için, bahsi geçen artık information’’ telif hakkını haiz gazete reklam kaybına uğrar. Çünkü değerlendirilmeye başlıyor. Sanayi değildir, olamaz. Çünkü dediğimiz kullanıcı o penceredeki bilgiyi okuyup Devrimi’nden sonra sınırların gibi, bu haberler kamu için yapılır ve ‘’by-pass”lıyor. Böyle uygulamalara büyümesi, kitapların yayınlanması, kamuya aittir. Ancak burada bir ‘’deep-linking’’ deniliyor, yani ön satılması ve yayıncıların ve yazarların noktaya temas etmek gerekiyor. Eğer sayfaya girilmeden, doğrudan ara profesyonel olarak işlerini yapmaya siz Y gazetesinin çektiği fotoğrafı alıp sayfaya bir erişim sağlanıyor. başlamaları, telif haklarını yazılı kendinizinmiş gibi paylaşırsanız, bu Bundan dolayı Amerika’da cereyan eserler bağlamında daha da önemli ihlaldir. Ya da haberi aldığınız etmiş davalar var. bir konuma getirdi. Günümüzde artık kaynakla tıpatıp aynı şekilde telif hakkı, yazarın yaşamı boyunca paylaşırsanız bu da ihlaldir. Çünkü Bu keyifli sohbet için çok teşekkür bir koruma öngörüyor. orada bir eser yaratmıştır Y gazetesi. ederiz. Ama haberin kendi içeriği ve özüyle TUİÇ Akademi : Yakın bir tarihte alakalı olarak, kimse bir haberin Türkiye’de bazı gazeteler ortak bir tekeline sahip olamaz. Örneğin, deklarasyon yayımlayarak, özellikle “Şuradaki köprü kazasını ben rapor TV programlarının ve internet ettim ve sen köprüdeki trafik kazasını sitelerinin kendi haberlerini veremezsin” diyemezsiniz. Bu açıdan paylaşmamaları gerektiğini vurgu- bakınca, bu deklarasyonun kaleme layarak birlikte karar aldıklarını alınışı bu anlama geliyor. Belki de belirttiler. Siz bu bildiri hakkında, yapmak istedikleri bu, bilemem onu. konuştuğumuz konularla da ilişkili Başkalarının haber yaptığı bir olarak ne düşüyorsunuz? konuyu, kaynak göstererek tamamen kendi ifade ediş tarzıyla sunabilir Mehmet Artemel: Ben o bildiriyi herhangi biri. dikkatlice okudum. Kendi içinde, hukuksal açıdan düşünürsek geçersiz TUİÇ Akademi : Evet, tam da bu birçok argüman içeriyor. Orada 20 noktada şu soru akla geliyor: Eğer veya 22 gazete vardı. Eskiden Sanayi dışarıdan bir kaynak aynı haberi ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı olan, copy-paste yapıp, dediğiniz gibi yeni düzenlemeyle birlikte Gümrük ve referans olarak da “Bu haber Y gaze- Ticaret Bakanlığı’na bağlanan tesinden alınmıştır” şeklinde not Reklam Özdenetim Kurulu adında bir düşerse, yani açıkça kaynak kurum var. Reklam Kurumu, bir gösterirse, bu durum sıkıntı yaratır kamu idari kurumu aslında. Bunun mı? alacağı bir karar tabi ki herkesi bağlar. Bildiride yer alan gazetelerin Mehmet Artemel: Kâğıt üzerinde yayın grupları içerisinde bir özdene- veya normal olarak yaratmaz. Ama tim kuralları olduğu daha önce bana bu biraz da hak sahibinin tanıdığı bir söylenmişti. Bu gazetecilik özde- hak olabilir. Mesela bazı kitaplar not netimi, genelde hangi yayınların düşer, alıntı yapılacaksa muhakkak uygun olacağını, dikkat edilmesi kaynakta atıf verilmeli veya hiçbir

44 “Ah O Eski Zamanlar” Güzel Miydi? Görkem Evci

ugün her zaman olduğu gibi sınıfta bakkalların bile yine taşeron firma- için aylar önceden bilet almamız Bdersi anlatırken konu yine eski larla anlaşıp kendi ismiyle kola gerekebiliyordu. Ama bu yazıyı günlere geldi. Öyle sanıyorum ki satmasının aklımıza bile gelmediğini yazmaya başlamadan önce yeni çocuklar beni “antika” olarak söyledim. Gençliğimizde kola yayımlanan bir filmi izledim, filmin gördüğünden sık sık eski zamanları markaları artmaya başlamıştı tabi video paylaşım sitesindeki resmî anlattırıyor. Haksız da sayılmazlar. ama yeni markalar genellikle dalga hesabından. Çocuklara neden Eskiden bir şeye antika demek için geçilmekten başka bir işe “korsan cd” diye bir kavramın var yüzyıllık, hatta birkaç yüzyıllık olması yaramıyordu içerikleri sebebi ile. olduğunu bile anlatamamam normal gerekirdi. Şimdi birkaç yılda yüzyıllık karşılanmalı bu yüzden! değişimler yaşandığından antika Konu, öğrencileri en çok ilgilendiren olmanın süresi bile kısalıverdi galiba. kitaplara da geldi. Özellikle ithal İlaç parası bulamadığı için kampan- kitaplara ne servetler verirdik üniver- yalara konu olan hasta çocuklar da Derste, pek çok zaman yaptığım gibi, site yıllarımızda! Fotokopiciler bazen çok eskilerde kaldı. Şimdi neredeyse yine kahve içiyordum. Orta sıralarda işimizi görse de zaman zaman ürettikleri ilaçları alalım diye sıraya oturan bir genç “Hocam” dedi, karşılaştıkları baskınlardan sonra girecek firmalar. İlaçlar üzerinde “eskiden bu kadar çok kahve kitap çoğaltmak biraz zora girerdi. mafyalaşmaya varan hatta bazı markası yokmuş, her marka kendine Hele de maliye derslerimizdeki hastalıkların ortaya çıkması ile ilgili özgü kahveler satarmış, doğru mu?” hocaların elimizde fotokopi kitap komplo teorilerini doğuran O, sorusunu sorarken ben kahvemi görmesi hem bizim hem de fotokopi- tekelleşme, sır gibi saklanan içmekle meşguldüm ve birden eski cinin sonu demekti! Sadece ders içeriklerden kaynaklanıyordu. Oysa günlere gidiverdim. Bu kahve bizim kitapları değil tabi. Ödül alan sabah başım ağrıdığı için içtiğim kantinin kendi üretimiydi. Eskiden yazarların futbolcular gibi yayınevleri ilacın aynısından farklı isimlerle kim içtiğimiz her türlü markanın aynısını arasında transfer olurken aldıkları bilir kaç tane var şimdi. yapıyorlar kantinde. Daha doğrusu ücretler kitaplara yansırdı haliyle. bu işlerle uğraşan taşeron bir Ayda birkaç kitap ancak alabilirdik. *** firmayla anlaşmışlar. Onlar isteyen Dikkat ettiyseniz almak dedim, Bu yazıyı bir derginin isteği üzerine başka kurumlar için de hem kahveyi indirmek, yüklemek değil. Yeni neslin yazmaya başladım. Memo-Nes’i hem de herkese özel ambalajları kitap almak gibi bir tecrübesi olma- yudumlarken yazdığım bu yazı kim ucuza üretip satıyormuş. Bizim yan üyeleri var artık. Bir kitabı birkaç bilir daha kaç dergide, kaç web kantincinin adı Mehmet. Kahveleri de saniyede indirip, birkaç saniyede sitesinde, kaç blog’da görülecek… o bildiğimiz eski isimlerinin ilk hece- arkadaşına aktarabilen gençler, bir İznim olmadığı gibi büyük ihtimalle sinin başına Memo getirerek kitaba onlarca lira vermemizi kolay ismim de olmaz. Şimdi bunca şeyi ambalajlattırmış. Bugün Memo-Nes kolay anlayamaz. O zamanlar “yılın övmüşken kalkıp bundan şikâyet aldım ben de. Genç adam soruyu en çok kazanan yazarları” listesi edersek olmaz, değil mi? Neyse, bir sorduktan sonra Mehmet’le açıklanır, listede hakikaten “çok” arkadaştan sevdiğim bir şarkıcının yaptığımız kısa bir konuşmada sıfatına uygun kazançlar görürdük. yayım- öğrendiğim tüm bu bilgiler geçti Kitaplar ait oldukları yayınevlerinden lanacağına dair bir e-mail al- aklımdan, sonra da anlatmaya habersiz basılınca yasadışı bir iş dım. Yazıya ara verip bir dinleye- başladım. meydana geldiği için kolluk kuv- yim en iyisi. vetleri eşliğinde operasyonlara Anlattıkça genişledi konu. Bu duru- girişildiğinden şimdi olduğu gibi mun sadece kahvelere özel yazarın kitabını bloguna yüklemesini, olmadığından, kendi içeriğini sır gibi parça parça yazılar şeklinde Yazara Ulasın!. saklayan birçok markanın paylaşmasını düşünemezdik bile! Boğaziçi Üniversitesi varlığından, hatta bu konuda nice Türk Dili ve Edebiyatı efsaneler türetildiğinden bahsettim. Komedyenlerin, gösterilerini video [email protected] Tıpkı kahvede olduğu gibi her ya- @gorkemevci marketin, hatta bazen kendi ismini pacağını da tahmin edemezdik sağa sola bastırmaya meraklı elbette! Üstelik bu gösterileri izlemek

45 Münazır

Hükümet inanır ki gelişmekte olan ülkeler hayat kurtaran ilaçlar üzerindeki fikri mülkiyet haklarını göz ardı etmelidir.

HÜKÜMET MUHALEFET Ozan Altan Altınok Serdar Çapar ODTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Mezunu Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, ODTÜ Felsefe Yüksek Lisans Öğrencisi 4. sınıf, Münazara Kulübü Danışma Kurulu Üyesi

ARGÜMAN Mülkiyet bedava değildir. Bir meyve evladına bırakabilir. bahçesinde insan kendi üretmediği Mülkiyet de nerden çıkmış olabilir? kayısıları bile toplamak için emek Devlet diye bir şey var: İskoç harcadığı düzeyde ve aynı sebepten, aydınlanması çok güzel bir dönemdi. Bir konuyu tartışırken en önemli o kayısılar, kayısıların çekirdek- Pek çok büyük düşünür bir takım şeylerden biri, tartışmanın ne leri, savlar öne sürerken mülkiyetle ilgili olduğunu belirleyebilmektir. Mevzu çıkabilecek fidanlar da o kişinin durumda bir müdahil, bir kefil mülkiyet hakkı üzerindeki bir ayrıksı mülküdür. Zira bu mülklerin ihtiyacı duydu. Evet, devlet. En başta durum ise, bu mesele ancak mül- kazanılması için emek harcanmıştır kurdukları yüce mülklerini koruyacak, ve başka şekilde farklı mülk edin- ve onu tüm insanlar için daha verimli kazanabilir. meler ya da kişisel mutluluk için altyapı haline getirecek bir merkezi harcanabilecek bir emek, uğraş mekanizma gerekliliği vardı. Böylece Günümüz liberal demokrasilerinde halinde cefaya dönüşmüştür. Mülk herkes kendi elektrik hattını çekmedi (her ne kadar “doğru” ya da “kesin” edinebilmek için emek gerektiğinden, de, çok daha ucuza herkese elektrik gibi değerler atfediliyor olmasa da, bu mülke sahip olmak gibi bir itici geldi, yol su geldi. Herkes mutluydu. münazaranın laneti gereği üzerinde güce ihtiyaç duyulur zira, bu teşvik tartışılması pelesenk olduğu üzere) olmaksızın, kimsenin mülk edinmesi Ama devlet, kendi vatandaşları ya da mülkiyet konsepti, bu düzenin fikri akılcı değildir. Yani toplanan kayısıyı tebaası dışındaki yerlere pek de iyi yaratıcılarından gelmiştir. Ben de bu boş boş oturup yiyen insanlar olursa, davranmadı. Kolonileşme sürecin- geleneğe riayet eden bir savunma kimse kayısı toplamaz. yapmayı şu durumda kendime görev mül- saymışımdır ve izleyeceğiniz argü- Mülkiyetin el değiştirmesi: Bir duvar kiyetlerine, kendi kabul ettikleri e- manlar o düzlemde okunmalıdır. ustasını yaptığı duvarları yemeye saslara hiç mi hiç uymayan Mülkiyet insanın en doğal hakkıdır. mecbur bırakmak kötücüllüktür. Bir şekillerde el koydular. Yani kendi Zira bir insanın yaşamak, hayatına fırıncının ekmeklerden ev yapmasıysa kayısıları kayısıydı da, Çad’daki bir anlam katabilmek, üretim ilişkileri hüsran. İşte bu yüzdendir ki, duvar yerlinin topladığı hurma hurma içerisinde bir sosyal çevrede ustası duvarın mülkünü fırıncının değildi sanki. Gidip çöktüler bulunabilmek, toplumumuzda etkin ekmeklerdeki mülküyle değiştirir, Çad’daki hurmaya da, Nijerya’daki değişim değerlerine ulaşabilmesi için sonra herkes mutlu olur. Evet, iş petrole de. Yani kendi prensipleri gerekli olan üretimi sağlayabilmek bölümü zorunludur. Yani mülkün el olan mülkiyeti orda tanımayarak, bu için mülkiyete ihtiyacı vardır. Bu değiştirmesine ihtiyaç vardır ve bu ülkelerin daha fazla değer üretebi- açıdan mülk bir ihtiyaç ve gereklilik- değişimde esas olan rızadır. Rıza lecekleri şeylere sahip olma şanslarını tir. üzerinden herkes mülkünü satabilir, yok ettiler. Yanlış olan da buydu. değiş-tokuş edebilir, bağışlayabilir,

46 Vergiyi sen verdin, suçlusun: Şimdi anlaşılacağı üzere, bir ilacı pahalı uzun süreli) bu ilaçtan yüklü bir kâr ilaç şirketleri bu kıyımların, o yapan özellik genellikle hammad- elde edeceklerini bilirken patentlerin sömürünün parçası olmadıklarını desinin pahalılığı veya üretim mali- yokluğunda hiçbir şirket böylesi riskli nasıl söyleyebilirler? Onları oluşturan yeti değil bu etkin maddenin ve maliyetli bir alana yatırım yapmak bu sistem, onlara bu denli para bulunması ve sanayiye uygulanabilir istemeyecektir. Daha ucuz ilaç sağlayan bu sistem Doğu Hindistan hale getirilene kadar harcanan sağlanarak birkaç yüz insanın hayatı Kumpanyası’nın zenginlikleri üzerine yatırımlardır. kurtarılırken, potansiyel ilaçların kurdukları laboratuvarlardan, yani üretimi engellenerek kurtarılabilecek asıl olarak 3. dünyayı İlaç sektöründeki yeniliklerin sanatla milyonlarca insan hayatı göz ardı fakirleştirmekten başka nereden ilgili veya mühendislik alanındaki edilmiş olur. Ölümcül hastalıklar gibi sağladı kaynağını? Ve o şirketleri fikri mülkiyetlerden ayıran en önemli kritik bir soruna çözüm getirilmesi mümkün kılan sermaye birikiminin özellikleri, 1) ilaç araştırmaları için için yapılan her adım toplumsal yarar vergisi değil miydi Afrika’nın emeğini çok uzun süreli çalışma ve testlerin adına desteklenmelidir, bu çalan? Böyle bir durumda sadece gerekmesi, 2) böylesi büyük emek, dur- sonuçsal davranmak zorundayız, para ve zaman yatırımın sonunda işe durulması ise göze alınamayacak yani bu hayati ilaçları alamayan 3. yarar bir ticari ürün elde edememe bir risktir. dünya, bu ilaçları geliştirmeyi haiz riskinin söz konusu olmasıdır. Bir olan birinci dünyanın bu mülkünde molekülün keşiften ruhsatlı ilaç Fikri mülkiyet, milyonlarca dolarlık ortaklığa sahiptir. Batı dünyası bu haline gelebilmesi, 120 bin kimya- Ar-Ge yapan araştırmacı ilaç ülkelerden çaldığı, işletip katladığı saldan birinin kazanacağı başarıya firmalarının sadece bu yatırımı paranın en azından bir kısmını bağlıdır ve geliştirme maliyetleri karşılayabilmeleri için değil, yeni verebilmelidir. Çünkü esas soru araştırmalara kaynak yaratabilmeleri şudur: Neden birinci dünya bu değişmektedir. Rekabete yönelik için de önemlidir. Böylesi maliyetli ilaçlara altyapı oluşturabilirken, buluş süreci her zaman risklidir ve yatırımlar ancak yüksek sermaye üçüncü dünya oluşturamadı? böylesi büyük yatırım yapan ve bu birikimi sağlamış büyük şirketler yatırımın sonunda hiçbir şey elde tarafından yapılabilir. Zaten amaç, Senin hikâyeni anlatıyorlar: Şimdi edememe riskini göze alan ilaç şirketlerin sonsuz kazanç sağlaması değil de bu yatırım çarkını döndüre- Almanya’daki işçi, rahat rahat ilaca firmalarının da bu buluşlarının bilecek kadar kâr etmesini sağlamak parasının yettiğini düşünüp keyfi koruma altına alınmasını beklemeleri olduğu için 20 yıllık patent ve 6 yıllık yerinde bir şekilde uyuyor. Ama ve riskleri azaltmak için “Patent veri saklama hakları verilir. Bu üçüncü dünyayı ölüme sürükleyen Sistemi”ni talep etmeleri gayet sınırlardan sonra, “jenerik ilaç” sermaye, onun da elde edebil- doğaldır. İlaç üretiminin bu kadar denen ürünler başka firmalar diklerinin peşinde ve çalabildiğini maliyetli ve riskli bir alan olması tarafından üretilir ve daha ucuza hala çalıyor. Bu türden bir yasa, nedeniyle de halihazırda küresel vatandaşların ilaca ulaşımı mülkiyetin asıl tanımını hatırlamaya pazarda Ar-Ge yapabilme kapasitesi sağlanabilir. Yani 20 yıllık bir süreçte ya- olan ve ilaç üreten şirket sayısı 10’u ilaç pahalı olduğu için iyileşemeyen şatabileceği için, birinci dünyadaki geçmez (jenerik ilaç üretimi hariç). insan sayısı ile o 20 yıldan sonra insanlara da sesleniyor ve mülkiyetin sonsuza kadar bu ilaç sayesinde kaynağını ve sınırlarını hatırlamaya Diğer yandan gelişmekte olan ülke sağlıklarına kavuşacak insan sayısı çağırıyor. vatandaşları gibi görece alım gücünün düşük olduğu yerlerde, sırf kıyaslandığında, patent hakkını ilaca olan gereksinim fazla ve korumanın özellikle orta ve uzun ARGÜMAN yoksunluğunda ölüm riski var diye bu vadede ne kadar kritik olduğu fikri mülkiyet ortadan kaldırılamaz. anlaşılabilir. Elde edilen yenilikçi ilaçlar, insanların yaşam kalitelerini Yeni bir ilacın geliştirilme süreci çok arttırıyor (daha az acılı tedavi) veya zorlu ve maliyetli aşamalardan Patent koruması yüzünden ilaç yaşam sürelerini uzatıyor veya daha geçer. Öncelikle uzun laboratuvar fiyatlarının yüksek olması, belki bazı ucuz tedavi sağlıyorlar. Örneğin, çalışmaları sonucu geliştirilen hastaların kurtarılamamasına sebep binlerce molekülden hastalık teda- olabilir ancak hâlihazırda bu ölümcül herhangi bir kanser türünü visinde yardımcı olacak bir tane hastalıklardan kurtulan milyonlarca iyileştirecek veya durduracak bir ilaç, “etkin maddenin” tespiti yapılır. Yeni insanın hayatı da bu ilaç şirketlerinin tedavi boyunca kemoterapiye keşfedilen buluş için patent tekel kârı elde etmelerine bağlıdır. harcanan paralardan daha ucuza başvurusu yapılır (yaklaşık 20 yıllık). İlaç sektöründe fikri mülkiyetin gelecektir. Hastalıklara karşı tedaviyi sağlayan kaldırılması, şirketlerin bilimsel etkin maddenin bulunuşu, bu mad- araştırma ve teknoloji geliştirme Fikri mülkiyet haklarının uluslararası denin çeşitli biyolojik ve kimyasal motivasyonlarını yok edecektir. standartlarda korunması, gelişmekte aşamalardan geçirilip ilaç formuna Ar-Ge maliyetleri milyon hatta milyar olan ülkelerin yatırım çekebilmesi için getirilmesi ve sonrasında yan etkile- dolarları bulan ilaç firmaları yatırım de çok önemlidir. Hindistan ve Çin’in rinin incelenmesi için geçen süre öncesi, başarılı olmaları durumunda son yıllarda klinik çalışmaların 12-13 yıl kadardır. Bu bilgilerden de en az 20 yıl (farklı ülkelerde daha merkezi haline gelmesi, patent

47 haklarına verdikleri önemden 20 yıl dişlerini sıksınlar deniyor. Bizce Hükümetin bir başka iddiası da fakir kaynaklanmaktadır. Dünyanın önde bu iş tam olarak öyle değil, zira bu ve sömürülmüş ülkelerin de o ilaç gelen ilaç üreticilerinden İrlanda da ilaçlar, her ne kadar beklesek de üreticilerinin emeği üzerinde hakkı bu konumunu ilaç politikalarında hâlâ bir altın vuruş yapmadı ve olduğuydu. Ancak bu ilaç şirketleri o gösterdiği etkin düzenlemelerle doğaları gereği yapamayacaklar ilaçları kendileri geliştirmişlerdir, sağlamıştır. Yıllık toplam harcamaları çünkü hastalıklar çok çeşitli ve başkası değil. Nasıl gidip bir panto- 1 milyar Euro civarı olan İrlanda’nın hâlihazırda bulunan ilaçlar sürekli bir lon satan terziye bunu benim ilaç şirketlerinden aldığı vergiler 3 yenisine, zararsızına, daha kolay istediğim fiyattan satacaksın diyemi- milyar Euro dolaylarındadır. 50 yıl çözenine ihtiyaç duymaktadır. Ve yorsak ilaçlar için de aynı şeyi söyleye- kadar önce Avrupa’nın en fakir ülke- kanser gibi hastalıklar öyle çeşitli meyiz. İlaç şirketleri söz konusu ilaç lerinden biri olarak görülen bu şekillerde kendilerini göstermekte- formüllerini geliştirmişlerdir, başkası ülkenin Ar-Ge teşvikleri sayesinde dirler ki, on binlerce farklı ilaç türüne değil. İlaç şirketleri bunları geldiği nokta gelişmekte olan ülkeler ihtiyaç duyulmaktadır değişik türlerin geliştirmek için çok büyük sermaye, için iyi bir örnektir. Türkiye’deki ilaç tedavisinde. insan gücü, çaba sarf etmiş ve bu sektörünün daha hızlı gelişebilmesi emeğinin sonucunda söz konusu için ise Ar-Ge ve ileri teknoloji odaklı değiş- ilaçları ortaya çıkarmışlardır. yatırımların teşvik edilmesi gerekmek- tirmeden, sırf çok pahalı ol- tedir. Şeffaf ve öngörülebilir ması; gelişmiş ülkelerin gelişmemiş Devletin bireyleri kısıtlaması için politikaların uygulandığı, ye- ülkelere olan bu borcunu ödemekten meşru zeminlerden biri, diğer birey- nilikçiliğin teşvik edildiği, fikri çekinmesi için asla mazeret değildir. lere verilen zarardır. Ancak ilaç mülkiyet haklarının uluslararası Öteki taraftan bakıldığında, şirketleri daha fazla hasta insan düzeyde korunduğu bir yapı benim- gelişmemiş ülkelerin kaynakları yaratmazlar; tam tersi, ilaca erişim senmelidir. gelişmiş ülkelerde bu ilaçların sağlayarak milyonlarca insanın oluşmasına ve bu ülkelerin hayatını kurtarıp fayda sağlarlar. ÇÜRÜTME vatandaşlarının ilaca sahip olmasına Diğer yandan patent hakkı sayesinde sebep olmuştur, şirketleri mümkün firmalar yatırım yarışındalar ve ilk Serdar şu konuda oldukça haklı: kıldığı ve onlara sermaye birikimi bulan olmak istiyorlar ki insan Evet, ilaç şirketlerinin bu sağladığı için. hayatını kurtarmanın aciliyeti araştırmaları yapmaları oldukça düşünülürse böylesi bir rekabet yüksek maliyetli. Şu da doğru ki bu ortamının gerekliliği daha rahat ÇÜRÜTME maliyetler olmadan ilaç geliştirmek anlaşılır. Kaldı ki öteki türlü; bir hayli zor. insanların aynı emeği, farklı mülk Hükümet kanadı konuyu öyle bir edinmek yerine sağlık açısından İki itirazım var bu yaklaşıma: Birincisi, bakış açısıyla değerlendirmiş ki sanki hayati öneme sahip bir sektöre zaten olmayan bir pazardan elde Portekizli sömürgeci gemicilerin yatırması cezalandırılmış olur. Yani edilecek gelir, ne kadar fark yarata- torunları günümüzde de Pfizer’i veya bu şirketler selülit ilacı veya kellik cak? Günümüz gelişmemiş ülkeler- Abdi İbrahim’i kurmuş, şimdi de geri kremi değil de kanser ilacı ürettikleri inde bu ilaç zaten alınamıyor, alım ödeme zamanıymış gibi anlatılmış. için ödüllendirilmeleri gerekirken gücü yetmeyen Sudan köylüsü zaten İlk olarak günümüzde yaşayan birey- cezalandırılır. pazarda bir yer teşkil etmiyor, alan- ler geçmişte atalarının yaptığı hata- larsa gelişmiş ülkelerdeki müşterilerin larla değerlendirilemezler, zira aynı yanında oldukça az sayıda kalıyor. mantıkla Afrikalılar için; zamanında Yani, olmayan bir geliri, belki ilaç ataları insan kurban ediyor veya kârının yüzde birini feda edecek olan yamyamlık yapıyor diye çocukları da ilaç firmaları, zaten pazar değeri böylesi insani muameleyi hak etmiyor olmayan gelişmemiş ülkelerde denebilir ki bu da yanlıştır. ilaçlarının satılmasıyla gerçek bir araş- İlaç diğer ucuz işgücü gerektiren tırmalar kârsızlıktan durmayacak. üretim materyallerinden farklıdır. Onu değerli kılan arkasında yatan İkinci olarak, daha maliyetli olsa bile araştırma ve bilimsel çalışmadır ki bizce bu maliyeti yine gelişmiş ülke bunu da bahsi geçen Afrikalılar veya vatandaşları ödemeli, yani ilaç sömürülen ülkelerin yapmadığı şirketleri kârsızlıklarını fiyat artırarak açıktır. Bugün elmas veya petrol gibi telafi etmeliler. Ve bu fiyat artışı ürünlerin Afrikalılara daha ucuza gelişmiş ülkelerdeki müşteriler üzerin- satılması konusunu tartışıyor den olmalı. Bu da benim meşruiyet olsaydık, bu geri ödeme argümanı duruşumla birlikte incelenince gayet tutabilirdi ama ucuz işgücünden tutarlı duruyor. ziyade nitelikli işgücü ve bilimsel altyapı sayesinde üretilen ilaçlar için bu argüman işlevsizdir.

48 SeyahatnameSeyahatname

İki Arada Bir Derede Gürcistan Bilgenur Baloğlu

Gürcistan tezatlar ülkesi. Bir yanda eski Sovyet dönemi yapıları, öte tarafta ise göğü delmeye çalışan gökdelenler. Zenginlik ve yoksulluk bir arada. Son yıllarda yapılan okulların, alışveriş ve iş merkezlerinin, bankaların haddi hesabı yok. Bir taraftan da milli park ve doğa alanlarının korunmasına çok önem veriliyor. Ülke genelinde Ortodoks mezhebinden Hristiyanlar ağırlıkta olsa dahi aynı ailede Müslüman ve Hristiyanlar bir arada yaşayabiliyor. Batıya uzanmaya çalışan ama ataerkil yapıdan kurtulamamış bir ülke henüz.

olculuğumuz Batum'dan başladı. Türkiye ve Gürcistan arasında beyaz Sarp sınır kapısından girişin TC nüfus eşya, plastik, kıyafet ticareti var. Ycüzdanı ve bir TL gibi sembolik bir Sovyet sonrası, kapitalizmin kendini rakamla mümkün olması nedeniyle yavaş yavaş hissettirdiği Gürcistan, Türkiye'den tatil rotasını Gürcistan'a henüz süpermarketlere kucak çevirenlerin sayısı son aylarda çok açmamış gibi. Batum'dakiler bir elin artmış durumda. Eğer gündüzse, parmaklarını geçmez. Her tarafta siyah giyinmiş Gürcü kadınlarını ellerinde büyük alışveriş torbaları ile Bak- sınır kapısının öte yanına geçmeye kalların içi de panayır yeri gibi! çalışırken görebilirsiniz. Marshrutka Açıkta domuz eti ve dilim dilim sucuk- (dolmuş) ve taksiler sıra sıra bekler, lar, haçapuri (pizza görünümlü koltuklarını ısıtacak misafirlerini. peynirli pide), khinkali (büyük mantı) Gece vakti olunca marshrutka biter, ve meyveler bir arada satılıyor. şanslıysanız güzel bir pazarlıkla uygun fiyata gidebilirsiniz Batum Türkiye ile Gürcistan arasındaki ilişki merkezine. Karadeniz ikliminin sadece ekonomik alışveriş ile sınırlı keskin bir şekilde yerini sub-tropikal değil. Sınır kapısından Türklerin iklime bırakması ise şaşırtıcı. Sahil girişinin kolaylaşması, Gürcistan'dan şeridi, sınırdan itibaren Gürcistan sık aralıklarla petrol alınımını da içinde başlar. İklim yumuşak olduğu kolaylaştırıyor. Arabayla ayda dört için Kuzey Karadeniz'in o çok kez sınırdan geçiş hakkı var ve sınıra alışılagelmiş çam ağaçlarının yerini yakın yaşayan Türkler gerek Sarp, palmiyeler alır aniden. Yaz vakti gerekse Türkgözü sınırlarından nemi boğucu olsa da, farklı bir Gürcistan’a geçip benzinlerini Batum merkezde ara sokak coğrafyanın varlığı hemen hissedilir. Türkiye'nin yarı fiyatına alıyorlar. Gürcistan pek fazla doğal kaynağa İkliminin getirdiği tarımsal aktivite sahip olmadığından, topraklarından sayesinde Rusya'ya hurma, manda- geçen Bakü-Ceyhan-Tiflis (BTC) hattı Sarp sınır kapısından Batum’un lina gibi ürünleri ihraç edebildiği için onlar için çok önemli. Bu sayede merkezine bizi götüren taksi şoförü Sovyetler Birliği döneminde en Gürcistan'da petrol sıkıntısı yok, öyle Laz’dı. Sarp köyü, Sovyetler Birliği zengin ülkeymiş Gürcistan. Ancak ki Rusya'nın endişelerinden biri döneminde sınırlar içerisinde Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının petrolün bu hatla Türkiye, Gürcistan kalan tek Laz köyüyken, Lazların ardından Rusya ile ilişkileri kötüleşen ve etrafından dolaşması. Yani Rusya, çoğu ise Türkiye sınırları içerisinde Gürcistan, adeta yasaklı ülke konu- bu coğrafyadaki petrol iletim yaşıyormuş o dönem. Şoförümüz muna düşmüş. Endüstriyel altyapısı sürecinde kontrolünün azalmasından de Gürcistan sınırları içindeki da olmadığı için ekonomisi çok çekiniyor. yaklaşık %10’luk Müslüman kesimi gerilemiş. Şimdilerde ise bacasız sanayi sayesinde belini doğrultmaya Bir ülkenin küllerinden yeniden içinde yer alıyordu. Müslümanlar, çalışıyor. Turizmin yanı sıra alışveriş doğmasıyla inşaat sektörünün Gürcistan’daki ikinci büyük din en temel gelir kaynağı, özellikle gelişimini bazı ülke liderlerinin para- grubunu oluşturuyor. Adjara bölgesinde yaşayan halk için. lel görmesi, ilginç bir ayrıntı. Tıpkı

Bilgenur Baloğlu. "İki Arada Bir Derede Gürcistan" TUİÇ Akademi, no.2 (2013). 49 TUİÇ Akademi Yazı Kabul Sisteminden Yayımlanmıştır! Dergimizde yayımlanmasını istediğiniz yazılar için lütfen SEYAHATNAME www.tuicakademidergi.com adresini ziyaret ediniz!

Üsküp'te, 1963 depremi sonrası, halk Sakhalvasho köyü isyan ve protesto etse bile şehri yeniden kurmak için milyon dolarlık inşaat yatırımı yapılması gibi, Batum'da da inşaat sektörünün ve ağırlıklı olarak Türk firmalarının, harlanmış bir alev gibi, çok kısa sürede ve çok hızlı bir şekilde bu kadar gelişmesi de tesadüf olmasa gerek. Yeni yapılan binalar ve bazı restorasyon çalışmaları nedeniyle ülke, şantiye alanına dönmüş durumda. Tezat da tam buradan doğuyor: Bir yanda gösterişli binalar yükselirken bir yanda halkın büyük kesimi teneke evlerde yaşamaya devam ediyor.

Batum'daki iki gece Sakhalvasho adındaki eko-köyde kaldık. Bu köy, Batum yırtıcı kuş sayımına (BRC) ev Sakhalvasho köyü yırtıcı sayımı sahipliği yapıyor. BRC, bu yıl 6. yılını kutlayacak ve kuş sayımı yaparak, eko-turist olarak ya da Batum Kuş Festivali’ne katılarak köydeki etkin- liklere dâhil olmak mümkün. 2012 itibariyle burada bir milyonun üze- rinde yırtıcı sayılmış. Karadeniz'e kuşbakışı bakılan açık bir tepede teleskop ve dürbünler karşılıyor sizi. Köydeki bütün evlerin kendine ait bahçesi var; içinde ise hurma, man- dalina gibi meyveler yetiştiriliyor. Arı kovanları bile varmış, kaldığımız evde ev yapımı bal yedik. Adjara bölgesinde insanlar yiyeceklerini kendileri üretiyorlar; çünkü alım güçleri oldukça düşük. Örneğin emekli maaşı şimdilerde 50 Lari gelmiyor; çünkü esas mesele iş (hemen hemen 50 TL), asgari ücret merkezleri ve bankalar inşa etmekte ise 150 Lari. Kaldığımız köydeki değil, onları dolduracak kaliteli Avrupa Birliği ortaklı yırtıcı kuş sayım 80 yaşındaki Nana nene Türkçe eleman yetiştirmekte. Bu durum da projesinde çalışan Alman Jasper'e konuşuyor. Dedesi Rize’den Gürcistan’daki eğitim reformlarına göre Gürcistan'ın bu hızda göçmüş ve ona Türkçe öğretmiş. göz atmayı gerektiriyor. “gelişmesi” kulağa çok da gerçekçi Erkek kardeşi hâlâ Türkiye’de yaşıyor. Kendi çocuk ve torunları Yırtıcı sayımı nasıl yapılıyor? ise bilmiyor Türkçe’yi. Kendisi Eko-köy Kuş sayımlarında dörtlü “zikirma- Müslüman, torunları ise Ortodoks dü- tikler” ve özel bir programa sahip Hristiyan. Bizi Sakhalvasho’da şünceleri ile meşhur Robert cep bilgisayarları kullanılıyor. evine davet etti, Kurban bayramı Gilman’a göre eko-köy, sağlıklı Kuşun, sayımı yapan kişiye göre dönemi olduğundan telvesi çok bir insan yaşamını doğayla yön ve uzaklığı, uçuş yüksekliği, koyu, bol şekerli Gürcü kahvesi ile barışık bir biçimde sürdürmeyi teşhis edilmişse cinsiyeti ve yaşı bol tereyağlı kurabiye ikram etti. sağlayan oluşumlardır. Bu tanımı gibi bilgilerle beraber, avcılığın Gelininin evinde de akşam genişletmek gerekirse, ekoköyler, çok yoğun olduğu Adjara bölge- yemeğinde Kurban eti ikram ettiler sosyal, ekonomik ve ekolojik sinde silah seslerinin sayısı ve bize. Sınırlı Gürcüce kelimelerle açıdan sürdürülebilir olmayı görülmüşse vurulan kuşun türü de anlaşmaya çalıştık ama Kurban amaçlayan topluluklardır. kayıt altına alınıyor. kelimesinde zaten anlaşmıştık.

50 Gürcistan, Sovyetler Birliği’nin 9 çoğunluğu kaybederken; Rusya'da İvanişvili'nin en büyük vaadi de Nisan 1991’de dağılması ile bir servet edinmiş olan, Rusya yanlısı herkese iş sağlanacağı yönünde. bağımsızlığını kazanıyor. 2003’te olarak lanse edilen İvanişvili'nin 2010’da yapılan anayasa Gül Devrimi ile birlikte Mihail Gürcistan Hayali Partisi seçimlerden değişiklikleri ile Cumhurbaşkanının Saakaşvili devletin başına geçiyor. zaferle çıktı. 2012’de ABD yetkilerinin azaltılması ve Başbakanın Tırmanış yapmak için gittiğim Uluslararası Kalkınma Ajansı yetkilerinin arttırılması, seçimlerin de Kazbegi, Stepantsminda'da kaldığım tarafından yapılan bir kamuoyu demokratik biçimde yürütülmesi halk evin sahibi Giorgi, Saakaşvili'nin yoklamasına göre %34’ü işsiz olan nezdinde önemliydi. konuşmalarında Atatürk'ten sıkça halk en çok ekonomi ve sağlık bahsettiğini, Gürcistan için de belki alanlarında reform istiyor. Cumhuriyet reformlarını örnek aldığını söylüyor. Saakaşvili'nin ayrıca 2003'teki Gül Devriminden günümüze kadar olan sekiz yıllık iktidarında askeri ve toplumsal birçok yenilik getirdiğini, rüşveti ortadan kaldırdığını ve kısa zamanda Gürcistan'ı epey kalkındırdığını da ekliyor sözlerine.

2008 yılında Ruslar ile yapılan Güney Osetya savaşının kaybedilmesinin ardından Saakaşvili yönetimi, Ruslar- dan uzaklaşarak ABD'ye yakın bir tutum sergiliyor. Gürcistan'da yakın dönemde seçim telaşı vardı. Batı yanlısı, serbest piyasa destekçisi Cumhurbaşkanı Saakaşvili'nin Ulusal Birlik Partisi parlamentoda

İnşaatlar ve halkın yaşadığı yerler

Ortodoks kilisesinde cumartesi düğünü

Sakhalvasho köyü yerlileri

51 SEYAHATNAME

Halk; Rusya ile anlaşmanın iyi ya da iktidar Saakaşvili’nin güçlü bir kötü olduğu konusunda fikir muhalefet oluşturması gibi neden- Gürcistan’da yaklaşık %84’lük bir ayrılıkları yaşıyor. 2009’da lerle yeni iktidar partisinin Rusya- kesim, M.S. 4. yy’dan beri Gürcü yayımlanan Kafkas Araştırma Kaynak Gürcistan ilişkilerinde nasıl bir milli kimlik ve tarihinin belirleyici Merkezleri (CRRC) raporuna göre, değişim getireceği şüpheli. bir unsuru olan Ortodoks mezhe- halkın yaklaşık yarısı Rusya ile politik bine mensup. Sovyetler Birliğinin işbirliğine olumlu bakıyor. Yaklaşık Velhasıl, Gürcistan hâlâ Doğu yıkılmasından sonra Gürcü %90’ı Rusya’yı düşman görmezken, Avrupa ve Sovyet sonrası esintilerini kimliğinin inşasında da din çok ön neredeyse yarısı da Rusya ile ticaretin taşıyan ve küllerinden yeniden planda tutulmuş. Efsaneye göre, sınırlandırılmasına karşı. Özellikle doğması için uğraşılan bir ülke. Gür- yaşlı ve yoksullar daha zor hayat Gürcistan halkı, Amerika, Rusya ve cistan’da yaymaya çalışan koşulları ile karşı karşıya ve Sovyetler kendi kimliği arasında gelgitler Kapadokyalı kadın Aziz Nino’ya, Birliği’ne özlem duyuyorlar. Öte yaşarken bunları harmanlayarak dördüncü yüzyılda Hz. Meryem yandan, yeni koalisyonun destekçile- hayallerini gerçekleştirebilecek ve eğik kolları olan Grapevine/Aziz rini Rusya-merkezli dış politikaya ikna istediği değişimi elde edebilecek mi, edip edemeyeceğinin belirsizliği, eski bunu zaman gösterecek. Nino Haçı’nı verdi. Haç, bugün alışılmamış şekliyle Gürcistan Ortodoks Kilisesi’nin en büyük İnşaatlar ve halkın yaşadığı yerler Tiflis sembollerinden biri.

İnşaatlar ve halkın yaşadığı yerler

Ortodoks kilisesinde vaftiz töreni

Yazara Ulasın!. ODTÜ Biyoloji Yüksek Lisans bilgenurb@gmail

52 . Islamofobi Mi Muhammed Korkusu Mu?

Sandro Botticelli, The Abyss

Ertuğrul Umudum

rtadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan mağlup etmiş ve adilane tavrı ile Oson ayaklanmalardan sonra daha perspektifle yaklaştım. Burada beni Avrupa’nın kalbini fethetmişti ki John çok işitilir oldu bu kelime, hakkında zorlayan, hem İslam dünyasının Adair’in kitabının son kısmında Sela- yine yazılıyor ve çiziliyor. Aslında tarihiyle hem de Avrupa Tarihi ile haddin Eyyubi’nin Aslan Yürekli meseleye bakmamın gerekli İsrail’in yaptığı her saldırıdan sonra Rişar’a nasihatleri vardı: Eyyubi’nin olmasıydı. Avrupa Tarihinde boykot edilen Yahudi malları gibi burada kahraman ve babacan bir refleks; dile vurmuş bir refleks bence. meseleye bakışı düşünürken aklıma Dante Alighieri’nin 14. yüzyılda karakter olarak tahayyül edildiğine Ve eğer siz de böyle standart kaleme aldığı meşhur “İlahi kanaat getirdim. Ve meselenin salt tepkilere tahammül edemiyorsanız Komedya”sı geldi. Dante; Cennet, İslam’la ilgili olmasını da benim gibi, bunu kırmanın birkaç Cehennem ve Araf’a gezi yaptığı bu düşünmedim pek, zira günümüz yolu var. Ben serbest çağrışımı yazısında Cehennem’e indiğinde, ilk dünyasında da Mevlana, Yunus Emre seçtim. Birkaç noktadan bu kelimeye kat Limbo’da, iyi insan olup da İsa’yı yılı UNESCO tarafında düzenlene- tanımayan kişilerle karşılaşır ve bu yaklaştıktan sonra –ve Libya’daki bilmekte. Onların Müslüman karak- kişiler arasında Selahaddin Eyyubi, ABD büyükelçiliğine gerçekleştirilen İbn Rüşd ve İbn Sina gibi kişiler de terleri olsa da İslam’ın Oryantalist saldırının da tesiriyle olsa gerek– şu vardır. Yolculuğuna devam eder ve 9 yorumlanması – ki bu Mevlana ve sonuca vardım: “Eurocentric” kat tahayyül ettiği cehennemin 8. Yunus Emre’de olduğu gibi oldukça dünyada bir İslamofobi’den ziyade katında Hz. Muhammed ile karşılaşır: indirgemeci olabiliyor – beni mesele- bir “propethapanic” veya Avrupa Kendi hevesi için hizipçilik nin İslam’ın yorumlanışını merkezli anlayışa daha yakın yaptığından, burada, şeytana yakın düşünmeye itti. Çok çok politik dilde “Mahomapanic”ten söz edilebilir. Bu bu katta, azaba mahkûm edilmiştir. iki tabir, naçizane bana aittir. Konuyu “Ilımlı” veya “Radikal” olarak ileride açtıkça böyle bir terimin ne Aydınlanma Avrupası’nın fikir tanımlanabilecek bir İslam’dan söz derece kullanılabilir olduğunu babalarından olan, Averroes ve edilebilirdi. göreceğiz. Ayrıca Avrupa merkezli Avicenna olarak bilinen iki filozofa anlayışın altını çizmek adına İslam duyulan saygıyı anlamak pek zor Bu noktadan sonra tarihî metinler ve Tarihi ve İslam kaynaklarını da değildi. Selahaddin Eyyubi ise Haçlı siyasal konjonktürlerden başka bir kullanmaktan yanayım. Seferlerinde Aslan Yürekli Rişar’ı yol seçmeye karar verdim ki bu yol, Ertuğrul Umudum. "İslamofobi mi Muhammed korkusu mu?" TUİÇ Akademi, no.2 (2013). 53 TUİÇ Akademi Yazı Kabul Sisteminden Yayımlanmıştır! Dergimizde yayımlanmasını istediğiniz yazılar için lütfen www.tuicakademidergi.com adresini ziyaret ediniz!

psikanalist Carl Gustav Jung’un yolu oldu. Jung, farklı bir kişilikti çünkü çoğumuzun “A Dangerous Method” filminden hatırlayacağı gibi psikana- lizmin kurucusu Freud tarafından bile bir sınıkçı/çıkıkçı gibi addediliyordu. Ama Jung’un “Arketip Kuramı” ve “Kolektif Bilinçaltı” yaklaşımı, en azından serbest çağrışım için biçilmiş kaftandı. Ayrıca son Joseph Campbell’in “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” eseri, mitolojideki kahra- man kültü ile arketipleri birleştiren güzel bir eser olarak bana ilham vermişti. Yalnız –Jung’un Dört Arketip’in de ifade ettiği gibi– Platonik idealarla ilintiliydi arketipler ve Platon’da kalos’un (iyi) ideası vardı, kötünün yoktu.

Kolektif bilinçaltı kısmında “Eurocen- tric” dünyanın bilinçaltı, Hz. Muhammed’e öfke dolu. Onu Deccal ve şeytanın hizmetkârı bir pagan Bir cehennem betimlemesi addediyor. Yine Hıristiyan dünyanın Müs- sembolü haline getirilen Baphomet aslında Hz. Muhammed imajının lümanların tapındığı tanrı olarak çizimiydi. Bunda Mısır tanrısı yattığını düşünmekteyim. Salt korku- biliniyor ve Mahomet, Mahound, lan bir İslam’dan ziyade bir figürün Mahom şeytan nevi bir imge. Kesin söylense de onun yerine, Avrupa’nın itici güç olması söz konusu. adları belirli olmasa bile buradan Hz. kolektif bilinçaltına daha yakın olan Muhammet tahayyülü üç aşağı beş ve hem Goya’nın hem de Levi’nin Bir Baska Tepeden yukarı ortaya çıkıyor. Kahraman . çizimleriyle uyuşan bir figür olamayacak, kalos’tan uzak bir figür. kullanılmalıdır: Yunan tanrısı Pan. Bu hikâyeyi bir de başka bir disiplin Pan, aslında çok şeyi simgelemekte- ve tarihten ele almak, ne kadar yol Serbest çağrışımın götürdüğü ikinci dir: Müzik, dans, cinsellik, pastoral aldığımızı ve türettiğim o kelimelerin durak, tarih ve dilbilimde Baphomet yaşam ve aynı zamanda ürkme – zira ne derece doğru ve genellenebilir olarak bilinen pagan tanrısının adı. Pan birden kırda insanların karşısına olduğunu anlamak açısından Latince Mahomet’ten türediği de çıkabilmekte ve odunlara vurup ses önemli. argümanlar arasında. Kelimeleri çıkardığından insanları ürkütebilmek- takip edince, akla gelen bir diğer tedir. Tasviri ise yarı keçi yarı İslam Tarihi ve İslam kaynakları yakın isim de Eski Ahit’te adı geçen insandır yani Baphomet tasvirine bence bu konuda biçilmiş kaftan. Hz. Behemoth adlı yaratık. Behemoth, önayak olmaya yakındır. “Panic” Muhammed’in peygamberliğini ilan cennet bahçelerinin doğusundaki kelimesi de ürkmeyi anlattığı gibi edişinden sonra, Cahiliye Devri çölde yaşayan devasa bir yaratıktır. komik tip için de kullanılabilmektedir. Araplarının verdiği tepkilerin izleri, Aslında etimolojik bir benzerlikten tartıştığımız bu fobiye/paniğe sinmiş söz eden kaynak olmasa da kolektif Bu durumda Hz. Muhammed imajı olabilir miydi? bilinçaltındaki o imajın cennet, bir ürkmeyi çağrıştırabildiği gibi bir “doğusu” ve “çöl” ibareleri ile bu komedi unsuru da olabilmektedir ki Cahiliye Devri’nde İslamiyet’e gösteri- şekilde tahayyülü, beni böyle geçmiş zamanlardaki karikatür krizi len tepkiler, fiziksel şiddetin yanında düşünmeye sevk etti. ve Hz. Muhammed’e hakaret içeren sözlü hakaretleri de içeriyordu ve film krizinin arketipi olarak bu Peygamber’e “şair, büyücü, mecnun, Lakin hâlâ o arketipte bence görülebilir diye düşünüyorum. yalancı” deniyordu. Hatta Kur’an’da şekillenmesi gereken şeyler vardı. İşte yazının başında bana aktarıldığı üzere “esatir-ül evvelin”, fi- ait olduğunu söylediğim yani geçmiştekilerin masallarını gürlerden faydalandım ki ilk “prophetapanic/Mahomapanic” okuyan biriydi onların gözünde. başvurduğum, en başta Goya terimlerini böyle ürettim. Meselede Nadr bin Haris’in – ki Ebu Leheb, Ebu tarafından çizilen ve daha sonra İslam’ın “fobik” addedilmesinde, Cehil gibi müşriklerin ileri gelenlerin- Eliphas Levi tarafından pagan 54 den sayılıyordu– ilk olarak “esatir-ül destekleniyor. Hatta Ukaz gibi büyük göstergesi olan hizmetlerle evvelin” tabirini kullandığı rivayet panayırlarda, yazılan etkili şiirler aralarındaki rekabet, belli bir te- edilmektedir. Hatta ticaret Kâbe duvarına “muallaka-i seba’a” mele kervanlarına kitaplar sipariş verilmiş şiirleri olarak asılıyor. Öyleyse “şair”, kavram olarak bir yere oturtulmamış ve getirilen kitaplar, meydanda o kadar kötü bir tanımlama değil. O olmasıysa, onun reddine sebep teşkil okunarak ona karşı gelinmiştir. Hz. zaman neden Peygambere bunu etmektedir çünkü böyle bir unvan, bir Muhammed’in gece böyle kitapları isnat ediyorlar ve neden Kur’an, “Biz şeref göstergesi olarak bütün denge- okuyup/okutup sabahları anlattığını ona şiir öğretmedik” diyor? leri alt üst edecekti. Bu bakımdan, düşünmüşlerdir. “panik atağın” Cahiliye Araplarınca Ebu Cehil, Abdülmenaf oğullarıyla kökeni; üstünlüğün itibar Yalnız mesele bu kadar basit değildi her zaman yarış içinde olduklarını ve çünkü şiir ve şair, Cahiliye onlarla atbaşı gittiklerini ama tam bu ni, Araplarında çok değer verilen bir sırada gökten vahiy alan bir peygam- kal- şeydi. Münafere ve Müfahare ol- denilen, kabilelerin övülmesiyle ki alakalı kasideler yüzünden bazen olmadığından, onun peygamber- mefhumundan doğan bir panik kabileler birbiriyle savaşıyor hatta liğini reddettiğini belirtmiş. Ca- mevcut ama bu Eurocentric dünya- kan davası çıkabiliyordu. Mustafa hiliye Araplarında tanrı anlayışı var: daki gibi bir “öteki” ve bilinmeyene Akkad’ın Çağrı filminin ilk sahne- eden duyulan panikten ziyade, mevcut lerini gözünüzün önüne getirmenizi varlıklar olarak görülüyor ama dayanak noktalarını geçersiz kılacak isterim burada: Ebu Süfyan pazarda dönemin rekabet sistemi, Kusayr’dan bir kavramı kaldıramayacak bir gezerken, kürsüdeki bir şair birini bu yana iki ailenin arasında muhtelif sistemin ve insanların duyduğu bir yeriyor ve tam Ebu Süfyan geçerken görevlerin pay edildiği bir sistem. paniktir. Sanırım dinî kaynaklarda onu övmeye başlıyor ve bir kese altın Rudafe, sikaye gibi gelen kervanlara/ (Kur’an Furkan Suresi 43. Ayette) alıyor. Prestij açısından çok mühim; hacılara bakmak ve onlara su temin “nefislerini kendine ilah edinen” aynı zamanda reklam olduğu için şiir etmek manasına gelen yani şan şeref ifadesi böyle okunabilir.

Gustave Dore'nin İlahi Komedya çizimlerinden

Adair, John. Hz. Muhammed Örneğinden Hareketle Lider (İstanbul: Ufuk Kitapları, 2012). . Alighieri, Dante. İlahî Komedya (İstanbul: Oğlak Yayınları, 2010). Campbell, Joseph. Kahramanın Sonsuz Yolculuğu (İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2012). Jung, Carl Gustav. Dört Arketip (İstanbul: Metis Yayınları, 2012). Sarıçam, İbrahim. Emevi-Haşimi İlişkileri (Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2008).

Yazara Ulasın. ! Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler [email protected]

55 Telif bir İdeoloji Yaratmak: Sol Kemalizm ve Kadro

İlhan Tekeli ve Selim İlkin, Bir Cumhuriyet Öyküsü Kadrocuları ve Kadro’yu Anlamak, (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2003), 146

u yazının başlığını Cemal Süreya derginin 3 yıllık (1932-34) kısa Nedim Tör ve Burhan Asaf Belge atmış olsaydı telif ile ideolojinin nasıl ömründe herhangi bir karamsarlığa tarafından kurulmuştu. Dergiye Bbağdaştırıldığı muhterem şairimizin ya da düşünsel savrulmaya yol ayrıca İsmet İnönü, Falih Rıfkı Atay, halet-i ruhiyesine yorulurdu. Ancak, açmayacaktı. Zira Kadro hareketinin Ahmet Hamdi Başar, Behçet Kemal bu yazının iddiası ne Süreya’nın varlık nedeni, sağlam bir düşünsel Çağlar ve Eflatun Cem Güney gibi billurlaşmış üslubuna ulaşmak ne de yapı ve devrimci iyimserlikti. Kadro bu- Kadro hareketinin etraflı bir tahlilini hareketi, devrim hakkındaki lunduğu önemli isimler katkıda yapmaktır. Bu yazı, özgün bir ideoloji pesimizme karşı açılmış bir savaşın bulunmuşlardı. yaratma yolundaki Kadro hareketini tezahürü olarak Türkiye’nin toplum- ve onun ürünü olan sol Kemalizm’i sal ve iktisadi kalkınması için bir Kadro hareketi Kemalizm’in cihanı tartışacaktır. proje ortaya koymaktaydı. İşte bu telakki tarzının oluşturulmasında proje, Cumhuriyet Devrimi için özgün sentezci ama özgün bir yaklaşım bir üçüncü yoldu. Kadro hareketi, özgün bir cihanı sergilemiştir. Bu yaklaşım aslında telakki tarzı oluşturmak için yola . Kadro’nun Siyasi ve Iktisadi Kadrocuların dünyadaki fikir çıkmıştı. Erken cumhuriyet devrinin olma- Görüsleri. fikirler sahasına yepyeni bir soluk larından ve bu fikri cereyanları getirmiş olan bu hareketin önemi, Türkiye açısından ele alacak entelek- onu takdir ve tenkit edenlerin Kadro hareketi, aynı adlı dergi tüel kapasiteye sahip olmaların- çokluğuyla açıklanabilir. Zira bu etrafında toplanan Şevket Süreyya dan özgün hareket, hem sağ hem de sol Aydemir, Yakup Kadri cenah tarafından kıyasıya Karaosmanoğlu, İsmail Hüsrev Birliği’ndeki NEP, ABD’deki New eleştirilecek ancak bu eleştiriler Tökin, Mehmet Şevki Yazman, Vedat Berkin Şafak Şener. "Telif Bir İdeoloji Yaratmak: Sol Kemalizm ve Kadro" TUİÇ Akademi, no.2 (2013).

56 uygulamaları, Britanya’daki Sir Mosely, Fransa’daki Action Français DÜNYA: Yavrum, ne mutlu sana ki o güzel yoldan gibi hareketlerin yanı sıra, yüksek gidiyorsun da benim gibi ikide bir de sendelemiyorsun! öğrenimlerini tamamladıkları ülke - Ramiz Gökçe, Karikatür. lerden Rusya’daki Narodnik hareketi, Almanya’daki Spartakis isyanı Kadrocuların fikri kaynakları arasındadır. Bilhassa bu hareketlere ve daha birçoğuna fikir babalığı yapan Lenin, Sultan Galiyev, Alman tarih okulundan Wagner, Sombart ve Oppenheimer, Kadro’nun sıkça atıfta bulunduğu isimlerdi.

Kadro hareketinin düşünsel altyapısında başlıca yeri Marksizm oluşturmaktadır. Çoğu Sovyetlerde eğitim görmüş olan Kadrocular; Kemalizm’i tarihsel maddeci anlayışla, üretim ilişkilerinin çözüm- lemesiyle sistemleştirmeye çalışmışlardır. Bu çaba, Kemalizm’in Marksist bir değerlendirmesini yapmaktan çok, dünyanın tüm sömürülen halkları için bir kalkınma modeli oluşturmayı amaçlıyordu. Kadro’nun Marksizm’den devşirdiği en temel prensip diyalektik tarihsel maddecilikti. Şevket Süreyya, üretim ilişkilerinin toplumsal rolünü Inkilap ve Kadro adlı eserinde şöyle açıklamaktaydı:

“Her cemiyetin kendine özgü olan ve o cemiyetin devam ve bekasını sağlayan üretim usulü, yani tekniğe tehakküm (sahip olma) tarzı ve cemiyet şekli böyle ülkelerindeki milli kurtuluş ve kuruluş Kadrocular Türkiye’nin ve diğer meydana gelir (…) bir cemiyetin hareketleridir. Kadroculara göre sınıf sömürülen müstemleke memle- ekonomik ilerilik meselesi o çatışmasının –bir devrimle– tasfiyesi, ketlerinin Milli kuruluşta otarşik bir cemiyette tekniğin o esnadaki uluslararası bağımlılık ilişkilerini ekonomik yapıyla sanayileşmesini terakki derecesine göre şekilleşir ortadan kaldırmamaktadır. Bir şef öngörmüşler; bunun, ülkeler (…) hulasa üretim araç ve önderliğinde kazanılan milli kurtuluş arasındaki sanayileşme ve dolayısıyla vasıtaları üstündeki üretim hareketinden sonra kuruluşun gelişmişlik farkını ortadan ilişkileri, her zaman toplumun düşünsel kaynağı, devletçilik kaldıracağını ve daha adil bir temel ilişkilerini teşkil ederler.” olmalıdır. Tökin’in belirttiği üzere, uluslararası ticaret düzeni Wagner’in devlet sosyalizminden Kad- Kadroculara göre kapitalist daha kapsamlı bir mefhum olan ro’da ekonomik gelişme yalnız sanayileşmiş ülkelerde sermaye devletçilik, yalnız iktisadi değil aynı otarşik değil aynı zamanda anti- birikimi ülke içindeki işçi sınıfının artı zamanda içtimai bir sistemdir. Milli feodal bir mahiyettedir. Tökin’in değerlerinden çok, kolonilerden kuruluşu devletçi sistemle özellikle üzerinde durduğu üzere, gelmiştir ve bu durum uluslararası başarabilecek olan da “şuurlu, anti-feodal bir gelişme sergile- sistemde sanayileşmiş ve avant-garde ve disiplinli bir mek sanayileşmemiş ülkeler arasında Kadro”dur. Bir yarı müstemleke topraklandırılması, dolayısıyla bir çatışmaya yol açmıştır. Bu ülkesi olan ve emperyalizme karşı toprak reformu gerekmektedir. çatışmadan kurtuluş yolu ileri sanayi kazandığı zaferle milli kurtuluşunu Toplumu oluşturan bireylerin ülkelerindeki sosyalist bir devrim sağlayan Türkiye, aynı zamanda tümünün devlet marifetiyle ekonomik değil –zira böyle bir devrim sınıf metropol-müstemleke ilişki zincirini aktiviteye katılması ve eşit ekonomik diktatörlüğüne yol açacaktır– kırarak üçüncü dünyaya önderlik güce erişmesi “sınıf tezatlarını tasfiye müstemleke ve yarı müstemleke etme vasfı kazanmıştır. edici bir hareketi” temsil eder.

57 Kadro’nun derebeylik düzenini Aydemir’e göre Batı tekniğinin eleştirmesinden yola çıkarak, gelişimi, emperyalizmin bir Türkeş`in de belirttigi gibi, Kadrocu- sonucuydu. Dolayısıyla sömürülenler lar aslında –sanıldığının aksine– olarak o ileri metot ve teknikte bizim sınıfların varlığını reddetmeyip, de hakkımız vardı. Batı sömürüsünün sınıflar arası bağımlılığın tasfiyesini bir nesnesi olan Türkiye, “Batı’nın öncelemekteydiler. hayranı değil mirasçısıydı”.

Kadrocular için Kemalizm Milli bir şuurla hareket ederek dışındaki siyasi sistemlerin sanatını, edebiyatını ve aydınını değerlendirilmesinde en önemli devrim için seferber eden Türkiye, kıstas, yayılmacılık özelliğiydi. Bu tamamen kendine has bir milli nedenle, hem İtalyan faşizmi hem de kalkınma yoluyla dünyanın Sovyet sosyalizmi en başta yayılmacı sömürülen halklarına örnek olacaktı. karakterleri nedeniyle kıyasıya eleştirilmişti. Tekeli ve Ilkin`in belirt- Kadro’nun Özgünlügü- tiği uzere, Kadrocular için temel ontolojik ünite “millet”ti. Milli iradeyi Kadro hareketinin kısa ömürlü bir temel alan –ancak iradenin şefte ve dergi etrafında kümelenmesi, onun kadroda bedenleştiğini savunan– bir ortaya attığı eklektik ideolojinin hareket olduklarından; faşizmin özgün ve etkin olduğu gerçeğini azınlık, sosyalizmin ise sınıf değiştirmez. Kadronun esas önemi, diktatörlüğü kurması, Kadrocular onun 1960’lı yıllarda tarafından onaylanmıyordu. Öte sistemleştirilecek olan bağımlılık yandan kapitalizmin, dolayısıyla okulunun ideolojik temellerini atmış yayılmacılığın, siyasi ve idari kılıfı olmasıdır. Kadro, akranı olan bazı olarak görülen demokrasiye karşı da düşünürlerle, birbirlerinden haberdar bir antipati söz konusuydu. olmaksızın, benzer düşünceler ortaya koyarak merkez-çevre kuramının ilk Dönemin modernleşme-çağdaşlaş- tahlillerini yapmıştı. Bağımlılık okulu- ma fikirleri arasında Kadro’ nun sıkça atıfta bulunduğu nun Batı’ya bakışı yine iktisadi düşünürlerden Perulu Marksist değerler üzerinden şekillenmişti. düşünür Jose Carlos Mariategui

1950 yılı, Cumhuriyet gazetesinden. ALTTAKİ: Siz rahatınıza bakın baylar… Ben otuz sene evvelinden bu vaziyete alışkınım

1947 yılında Geveze’de yayımlanan bir karikatür. Tüzüğünde yaptığı tadilatla “sınıf” esasını kabul eden CHP gözü ile halkın görünüşü.

58 milliyetçilikle sosyalizmi bu- dünya teorisiyle Mao, Kadrocu etkinliği; Türkiye’nin söz konusu luştururken, Romanya’dan Con- hareketin ardılları olarak ülkeleri yer altı kaynaklarından elde stantin Dobrogeanu-Gherea ve değerlendirilmişti. Kısacası Kadro, edilecek –sanayileşmenin maddi Mihail Manoilescu otarşik merkez-çevre kuramını metropol- kaynağı olan– artı değerden mahrum sanayileşme ve devlet yönetiminde müstemleke ilişkileri adıyla bağımlılık bırakması ve bu ülkeleri birer çevre korporatist gelişme kavramlarını kuramcılarından en az yirmi yıl önce ülkesi olmaya itmesi anlamına ortaya atarak Kadro ile fikir ortaklığı ortaya atmıştı. gelmez mi? kurmuş oluyorlardı. Tekeli ve İlkin’in belirttiği üzere adı geçen Marksist Kadro Sorguluyor! • Kadro hareketi; bir ülkenin üretim düşünürler ile Kadrocuların birbirle- araçlarını geliştirmesini, ekonomik rinden haberdar olduklarını söylemek • Kadro; uluslararası ticarette adil kalkınmanın birincil koşulu sayar. için yeterli kanıt bulunmamaktadır. bir düzen için çevre ülkelerinin Ancak bu şekilde bir ülke, çevre sanayileşmesini ve dolayısıyla ül- ülkesi olmaktan kurtulur ve üretimini Kadro’nun düşünsel kaynaklarından keler nitelikli hâle getirir. Bugün biri de kuşkusuz Sultan Galiyev’di. farklılığının ortadan kalkmasını Türkiye’nin AR-GE sektörüne Rus proleteryasını ve Müslüman öngörmekteydi. Pekiyi, bugün GSYH’nin yalnızca % 0,8’sini Doğu Halklarını bir araya getirerek TPAO’nun Libya ve Afganistan’daki ayırması, Türkiye’nin ulusal üretim önce ulusal kurtuluşu sonra sosyalist devrimi hedefleyen ve temelde ezilen 1951’de Mizah’da yayımlanan bir karikatür. uluslara birleşme çağrısı yapan Gali- İRTİCA: Sağa gel! KOMÜNİZM: Sola gel! İNKILAP: Nöbetçi, kendine gel! yevizm, her ne kadar Kadro’yla para- lel söylemde bulunmuşsa da Galiyevizm’in İslami öğelere yaptığı atıf, Kadro tarafından karşılık bulmayacaktı. Kadro dini kimlikler yerine üretim ilişkilerine ve toplumda iş bölümüne dayalı tanımlamalarla ilgilenmekteydi.

Kadro’nun Güncelligi-

Erken Cumhuriyet Dönemi fikir hayatına yeni bir soluk getiren Kadro hareketi bitmiş midir? Derginin, bir kesim bürokrasi batağına saplanmış partililerin tepkisi sonucu, 1934’te bizzat Atatürk tarafından kapatılması hareketi de sonlandırmış mıydı? Bu soruları biz değil, Kadro’dan yaklaşık 20 yıl sonra ortaya çıkmış olan bağımlılık okulu –dependencia theory– yanıtlasın. Aydınımızın çeviriy- le öğrendiği ve ne yazık ki adamakıllı katkıda bulunamadığı bağımlılık kuramı, dünya ekonomik sana- yileşmeleri için bir fırsat olarak görürken; on yıllar önce Kadro, 1929 buhranını Türkiye ve diğer geri- teknoloji ülkeleri için bir fırsat olarak değerlendirmişti. Dahası, Kadro’nun ikinci paylaşım savaşından sonra iki temel öngörüsü gerçekleşmiş: 1965’e kadar 70’ten fazla Asya ve Afrika ülkesi bağımsızlığını kazanmış (de-kolonizasyon süreci) ve bağımlılık kuramı uluslararası ilişkiler teorile- rinde tartışılmaya başlanmıştı. Ayrıca, 1968 gençlik hareketi teorisyenlerin- den Herbert Marcuse ve hatta üç 59 araçlarını geliştirmesine yardımcı Bugünün Türkiye’sinde, halkın olan ümidimizi kaybetmemekten ve olacak mıdır? hizmetinde olması gereken bir cumhuriyet devrimini ilerletmekten kavram olarak devlet, ekonomiye geçer. • Bilhassa Aydemir’in üzerinde sömürü ilişkilerinin ortadan durduğu “demogojik demokrasi” kaldırılması için müdahale etmemeli Hülasa… sorunu, Türkiye’de yok mudur? midir? Devletin birincil ödevi Tartışmaktan korkan, tartıştıkça linç feodal / sömürücü ilişkiyi son- “İnkılap aleyhtarlığının pesimist eden, aydını muktedire tâbi olan bir psikolojisine karşı; kendi inkılaba Türkiye, demokratik olabilir mi? inanışımızın en yenilmez ve en lehine gerekli yasal düzenlemeleri müessir kuvvetlerini seferber • Toplumsal reaksiyonu ekonomik yapmak, devletin görevi değil midir? ediyoruz. Bu kuvvetlerin ismi: gelişmişlik belirler. Denebilir ki, OPTİMİZM ve İNKILAP ekonomi toplumsal değerleri üreten Kadro’nun Görevi Bitmis. HEYECANIDIR.” sistemdir. Öyleyse, iktisaden özgür ve Midir? eşit bireylerden oluşan halk, toplum- sal olarak da reaktif bir tavır sergile- Ne zaman ki aklımız ve bilgimiz mez mi? Hakkını bilen ve “şefsiz” “kutsallarımıza” yenilmez… ayakta durmayı bilen bir toplum, Kadro’nun tanımladığı demagojik Ne zaman ki linç ve nefret kültürü demokrasiyi alt edemez mi? yerini demagojik değil katılımcı Türkeş, Mustafa. “Kadro Dergisi” içinde demokrasiye bırakır… Kemalizm, ed. Ahmet İnsel. (İstanbul: İletişim • Kadro’nun “iş bölümü” olarak Yayınları, 2006). öngördüğü sınıfsal ilişkiler, Ne zaman ki emekçi, gözüne çekilen Aydemir, Şevket Süreyya. İnkılap ve Kadro. Türkiye’de çok partili sistem ve etnik ve mezhepsel perdeden kurtu- (İstanbul: Remzi Kitabevi, 2003) ekonomik liberal partilerin iktidara lur… Tekeli, İlhan ve Selim İlkin. Bir Cumhuriyet gelmesiyle yerini kapitalist Öyküsü: Kadrocuları ve Kadro’yu Anlamak . sınıflaşmaya bıraktı. Ancak bu kapi- Ne zaman ki insanımız, Yücel’in (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, talist sınıflaşma, özellikle üretim dediği gibi, “şefi” beklemeyi bırakır… 2003). araçlarının ilkelliğini koruduğu Tökin, İsmail Hüsrev. “Milli Kurtuluş Devletçiliği II.” Kadro 19 (1933): 31. bölgelerde feodal-köleleştirici ilişkiler Ve ne zaman ki cumhuriyet tüm ezilen halkların güneşini tekrar Yanardağ, Merdan. Türk Siyasal tarafından baskılandı. Türkiye’de Yaşamında Kadro Hareketi. (İstanbul: modernleşme kapsamındaki kapi- Anadolu’dan doğurur, işte o zaman Yalçın Yayınları, 1988). talist gelişme, sınıfların doğmasını Kadro görevini tamamlamış sayılır. sağladı ancak bilinçlenmesini önledi. Kadro’ya saygı ve hürmet, yarınlara Aydemir, Şevket Süreyya. “Pesimist.” Kadro 1 (1932): 5 Çeviker, Turgut, ed. Karikatürkiye (İstan- bul: NTV Yayınları, 2010) 1954’de Yeni Sabah’da yayımlanan bir karikatür.

Yazara Ulasın!. Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler [email protected] @SafakSener

60 Göç Yolları Şevin Gülfer Sağnıç

‘‘Neresi sıla bize, neresi gurbet Yollar bize memleket’’

Kültürler Arası Göç Etkinlikleri kapsamında sergilenen bir performans

ıllarca Yeni Türkü’den dinlediğimiz, rimleri, farklı milletlerin kültürel renkli taraflarını da gösteriyordu. Ysözleri Murathan Mungan’a ait bu güzel ögelerinin tanıtılması ve seminerler- Hepsinde biraz kırgınlık ve biraz şarkıyı her dinlediğimizde yüzümüzde le devam etti. IOM’un hazırladığı şaşkınlık vardı. Eserlerin tamamı çok buruk bir gülümseme bırakır. Yolları broşürlerde etkinliğin amacı, ‘‘göç etkileyiciydi, yine de bir tanesinden memleket edinmiş, memleketini ve göçmen olgusunun tanınması ve daha detaylı bahsetmek istiyorum. gurbette arayan insanların hikâyesidir önyargıların kırılmasını sağlamak ve Bütün devlet ve sınır teorilerinin bu. Kimisi daha iyi yaşam koşulları göçün İstanbul’un sosyal, ekonomik sorgulanmasını birkaç saniyelik bir uğruna bir devletten diğerine sürükle- ve kültürel hayatına getirdiği yarar- videoya sığdıran Hale Tenger, nirken, kimisi sıla bildiği topraklardan ları ön plana çıkarmak’’ olarak bizlere önce deniz ve dalgaları kopartılmış, yeni bir şehirde tutunmaya anlatıyor. gösteriyor; kim ya da ne olduğunu çalışmaktadır. Hepimiz onlardan birer bilmediğimiz bir el, sahile küçük bir parça taşıdığımızı biliriz. Peki, onları, Cezayir Restoran’daki sergide çizgi çekiyor. Denizin sonsuzluğu ve yani göçmenleri ne kadar tanıyoruz? dünyanın her yerinden göçmen mükemmelliği karşısında anlamsız Ne kadar farkındayız yaşam koşul- sanatçıların çeşitli sanat dallarındaki kalan bu çizginin altındaki ekranda, larının? eserleri sergileniyordu. Göçmenleri çocuklar ellerine aldıkları bir halat ve göçmenliği istatistiklerden parçasıyla birbirlerini sınırın yani Uluslararası Göç Örgütü (IOM), 2-17 çıkartıp bize insani boyutunu; çizginin diğer tarafına çekmeye Kasım arasında ‘‘Göç Herkesin Yararı- göçmenlerin hayallerini, duygu- çalışıyorlar; çizgi ve iki tarafındaki na’’ sloganıyla Kültürler Arası Göç larını, beklentilerini ve umutlarını anlamsız çekişme, bir dalganın Etkinlikleri düzenledi. Cezayir Resto- her sanat dalında farklı eserlerle gelip her şeyi silmesiyle sona eriyor. ran’daki sergi açılışıyla başlayan bu anlatan bu sergide fotoğrafların, Videonun tekrar eden döngüsü etkinlikler, etnik mutfakların tanıtılması, heykellerin, kısa videoların hepsi bizleri içine alıyor. İşte sınırların göç ve göçmenler üzerine film göste- göçün en acı yanlarını sorgularken, soyutluğu ve anlamsızlığı, o sınır- Şevin Gülfer Sağnıç, "Göç Yolları" TUİÇ Akademi, no.2 (2013). 61 www.gencleranlatiyor.com lar arasında kaybolan hayatlar, Muğlalı gençlerle görüşülmüş; ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. toplamda 100 gençle 200 görüşme yapılmış. Gençlere sorulan sorular Program, Roman Kültür kendilerinin ve ailelerinin geçmişler- Enstitüsü’nde yapılan Keyifli ini nasıl algıladıklarını, eğitim ve Yemekler: Filipinler ve Romanya çalışma deneyimlerini, gündelik etkinliğiyle devam etti. Roman ve hayata ve toplumsal olaylara Filipin mutfağına ait nefis yemekler yaklaşımlarını anlamaya yönelik. karşılıklı masalarda adeta birbirleri- yle yarışırken; enfes bir kadeh şarap Sergi, videolardan ve konuşmalar- eşliğinde bu iki kültüre ait geleneksel dan yapılan alıntıların yazıldığı dans gösterilerini izleme şansı kâğıtlardan oluşuyordu, kâğıtlardan bulduk. Dans gösterisinin ardından istediklerinizi kopartabiliyordunuz. sohbet etme fırsatı yakaladığımız Normal bir sohbet esnasında Ana-Maria Pavalache’yle Lada- söylenmiş sıradan sözlerle tarihimize kh’daki (Hindistan) TsoMoriri Gölü ve toplumumuza yeniden çevresinde yaşayan göçebe bir bakmamızı sağlamayı başarmış Light in Babylon grubu ailenin günlük yaşamını olan bu sergiden etkilenmemek fotoğrafladığı çalışması hakkında mümkün değildi. Siyasi olayları konuştuk. sayılarla ve kavramlarla değerlendi- rirken, arada kalmış bireyleri hep İsviçre’deki Afrikalıların Katolikliği unuttuğumuz gerçeğiyle yüzleşiyor- nasıl kendi renkli kültürleriyle duk. Sergide konuşmalardaki birleştirdiklerini konuşurken gecenin tekrarlar, anlatım bozuklukları sonuna yaklaşıyoruz. olduğu gibi bırakılmış, bizi adeta sürüp giden bir sohbete orta yerinde Göç Sanatı Festivali’nin kapanış katmıştı. Salonda yankılanan sesler etkinliği ise Garajİstanbul’da okuduklarımızın cümleler değil yapıldı; Afrika danslarından, İran-İs- hayatlar olduğunu hatırlatıyordu rail şarkılarına, reggie konserinden bize. International Organization for Migration Capoeira şovuna kadar birçok kaliteli gösteri yer buldu. Harika sesi ve dansıyla geceye ayrı bir renk katan Light in Babylon grubunun solistinin ailesinin İsfahan’lı olduğunu ve devrimden sonra İsrail’e kaçmak zorunda kaldıklarını anlattıktan sonra, şarkısını ülkesin- den kaçmak zorunda kalan ve baskı gören herkese adadığını söylediği an; gecenin en duygu dolu anıydı. Enzo Ikah’ın reggie konseriyse hem gecenin hem de 2 hafta süren etkin- liklerin kapanışını coşkulu bir şekilde yaptı. International Organization for Migration'dan Ana-Maria 30 Kasım-29 Aralık tarihleri arasın- Pavalache ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi da Hamursuz Fırın’da, yine göçle ilgili ama biraz daha farklı bir sergi vardı: Tahayyül ve Karşılaşmalar -Göçmenlerle ne kadar kaldınız? -Bu çalışma sırasında sizi en çok Arasında: Diyarbakırlı ve Muğlalı Çok fazla değil. O zamanlar etkileyen şey ne oldu? Gençler Anlatıyor. Sergi Leyla Neyzi çalışıyordum ve izin alabilmem çok Sanırım beni en çok etkileyen şey o yürütücülüğündeki çalışma ekibi zordu. 2 ay içinde Kaşmir’e, Ladakh’a insanların maddi kaynaklara bağlı tarafından 2011 yılından beri ve Hindistan’ın kuzeyine gittim. olmayan mutlulukları oldu. Neye sürdürülen sözlü tarih çalışmalarının Hindistan’ın kuzeyinde tamamen sahiplerse onunla mutlular. Evet, belki bir sonucu. Doğudan bir il (Diyar- farklı kültürler ve dinler görebilirsiniz. fakirler ama onlar için zenginlik kaç bakır) ve batıdan bir il (Muğla) seçil- Budistler, Müslümanlar ve Hintler… tane çadırları ya da hayvanları erek bu iki ilde ortalama 20 Çok büyük bir çeşitlilik var ama aynı olduğuna bağlı değil. Bizim gibi yaşlarında farklı ekonomik sınıf ve zamanda pek çok ortak özelliğe materyal kaynaklarla ölçmüyorlar kimliklerden, kent ve kırsaldan sahipler. mutluluklarını. Aslında onlar bizden kadın ve erkeklerle görüşülerek daha zenginler, sadece biz bunun hazırlanmış proje. Buna ek olarak farkında değiliz. Berlin’de bulunan Diyarbakır ve

62 Sergiyi kaçıran okuyucularımız için kayıp çocuklukların çalınmış sözlerin- den birkaç alıntıyla göç ve en- tegrasyon sürecine göz atalım: Akşam çatışma oluyor, sabah biz okula gidiyorduk. (Şengül, 23 yaşın- da, Berlin) Orada, o taşlarla doğuyorsun, o taşlar arasında. Ya oyuncakların dahi taşlar, ağaçlar, sopalar. (Remzi, 26 yaşında, Diyarbakır) Yabancı olduğunu hissediyorsun gerçekten. Biz mesela alışveriş yapmaya giderken de yolda otobüse binerken de, hep böyle buraya ait Her akşamüstü insanlar öldürüldüğü olmadığımızı ve hep böyle bütün için iki sene boyunca her gün bir kişi, insanlar sana bakıyormuş gibi iki kişi… Artık akşamüstü olmasını hissederdik. Sanki sen böyle çok istemiyorum. Ya gece olsun ya yabancısın gibi. Bana hep böyle bir gündüz olsun. (Elif, 26 Yaşında, duygu verdi İstanbul. (Asım, 29 Diyarbakır) yaşında, İstanbul)

Orada mesela Diyarbakırlı olman… Buradayken fark etmiyorsun onu ama dışarı çıkınca, ortada konuşul- Ora bizi kabul etmiyordu. Bura da mayan, böyle soğuk bir şeylerin artık bizi kabul etmemeye başlamıştı. olduğunu görebiliyorsun. (Mehmet, (Ali, 35 yaşında, Diyarbakır) 30 Yaşında, Diyarbakır)

Hani ben hep merak ettim; neden Bu sayımızda iki farklı etkinliğe baktık, yoksul çocukları birbirinden bu kadar birincisi bize göçün neler katabi- nefret eder? (Asım, 29 yaşında, leceğini, kültürler arası etkileşimin Diyarbakır) güzelliklerini gösterirken; ikinci etkin- likte doğru yönetilemeyen göç sürecinde bireylerin dişliler arasında O inşaat kıyafetleri üzerindeyken hiç nasıl ezilebileceğini gördük. Madem kimsenin seni görmediğini fark Murathan Mungan’la başladık ediyorsun. (Asım, 29 yaşında, Diyar- yazımıza, onunla bitirelim: bakır) ‘‘söyleyin dağlara rüzgâra yurdundan sürgün çocuklara düşmesin kimse yılgınlığa geçit vardır yarınlara İnsanlar tabii kurtulmak istiyor. Yani (…) bir şekilde kaçmak istiyorlar bura- dağılsak da göç yollarında dan. (Cenk, 29 yaşında, Marmaris) yarın bizim bütün dünya’’

Ben ortaokulda geldim, yine çok tembel, içime kapanık. Zaten ağzımızı açtığımızda bize “Gundi” [Kürtçede köylü] diyorlardı. Hani biz böyle köyden gelmişiz ya. (…) Hani ağzını açıyor zaten biliyorsun köylü Yazara Ulasın!. olduğun net çıkıyor ortaya. O ezikliği Marmara Üniversitesi Siyaset yaşıyorsun. O bana çok acı çektirdi Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ortaokulda. Sonra ortaokulu bıraktım [email protected] işte. (Nasır, 29 yaşında, Diyarbakır)

63 Another Empire? Zeynep Nihal Dağdeviren

Öktem, Kerem, Ayşe Kadıoğlu ve Mehmet Karlı, ed. Another Empire? A Decade of Turkey’s Foreign Policy Under The Justice And Development Party (İstanbul: İstanbul Bilgi University Press, 2012).

on 10 yılda AKP iktidarıyla ABD ile ilgili bölümü yazan Joshua Türkiye arasındaki mesele kitaptaki Türkiye’nin hem iç politikasının hem Walker, son dönemde ABD ile diğer bütün örneklerden farklı, çünkü Sde dış politikasının önemli ölçüde arasında yaşanan gerginliklere sınırlı bile denemeyecek bir değiştiği ve yenilendiği bir gerçek. rağmen Türkiye’nin Orta Doğu’da iletişimsizlik ortamı var. Bu yıllarda “Another Empire” bu 10 yıldaki dış önemli bir aktör olduğu ve bir etki ilişkilerin normalleşmesi için iki taraf politikayı mercek altına alıyor. alanına sahip olduğu için hâlâ da açılımlar yapıyor ancak yeterli 2010’da yapılan “Değişen Dünyada ABD’nin önemli bir müttefiki gelmediğinden sorunlar giderilemi- Türkiye’nin Dış Politikası: Eski Bağlar olduğunu söylüyor. AB ile ilişkiler yor. Bölümün yazarı Aybars ve Yeni Komşular” konferansındaki daha karışık. Reformlarla ve müza- Görgülü’nün vurgusu ise resmi konuşmalardan ve bu konuşmalara kerelerle başlayan süreç, birçok yollardan normalleşme daha önemli aksaklık ve sorunun ardından sekteye olmasına rağmen halklar arsında yapılan eklemelerden oluşan kitap, uğruyor. Bölümü kaleme alan Nilgün kurulmaya başlanan diyaloğun bu akıcı bir anlatıma sahip ve konuyu Arısan Eralp ve Atila Eralp’in görüşü, sürece katkı sağlayacağı ve Erme- birçok yönüyle derinlemesine inceli- Türkiye’nin kendi gelişmesine ve yor. Bu inceleme içinde “Türkiye’nin demokratikleşmesine yardımcı olan politikasında bir turnusol kâğıdı eksen değiştirmesi”, “Yeni AB reformlarının, popülerliğe kurban görevi göreceği. Osmanlıcılık”, “model ülke olmak” edilmeden her şekilde devam etmesi. ve dış politikanın İslamcı bir ideoloji Türkiye’nin Balkanlara olan ilgisi ise “Another Empire”, son dönemdeki ile yapılandırılması gibi popüler Soğuk Savaş’ın bitiminden itibaren aktif dış politikanın nedenlerine, nasıl ancak pek realist olmayan başlıyor ve son yıllarda iyice yapıldığına ve muhtemel kısa vadeli konseptler, farklı coğrafyalarla yürü- belirginleşiyor. Balkanlarla ilgili olan sonuçlarına büyük ölçüde doyurucu tülen dış politikalar karşılaştırılarak ve ve Dimitar Bechev tarafından kaleme yanıtlar veren bir eser. Dikkatli bir büyük resme bakılarak daha gerçekçi alınan bölümde, bu ilginin nedenleri şekilde hazırlanmış. Objektif analiz- bir çerçeveye oturtuluyor. ve sonuçları tartışılıyor. Buna göre leri, uzun vadedeki belirsizliğe ve ne Balkanlara olan ilginin Yeni olacağına dair genel bir bakış / Kitap üç kısma ayrılmış. 1. kısımda Osmanlıcılık yüzünden mi yoksa projeksiyon sunamamasına rağmen, direkt coğrafyalarla ilgilenmek pragmatik nedenlerden mi dış politikayla ilgilenenlerin ve ileride yerine, yazarlar son 10 yılda olan ve kaynaklandığı konusunda analizler bu dönem hakkında bilgi almak bazılarının temeli bundan daha ve çıkarımlar var, ayrıca bu ilginin AB isteyenlerin rahatlıkla başvurabile- öncesine dayanan değişim sürecini ve ABD tarafındaki sonuçlarına da ceği değerli bir kaynak. inceliyorlar. Bu bağlamda AKP’nin dikkat çekilmiş. milli görüş hareketinden ayrılıp, daha “Another Empire”ın son kısmı reformcu bir kimliğe bürünmesi ve bu Türkiye’nin Doğu’daki komşuları ile ayrılmanın hangi alanda olan ilişkilerine odaklanıyor. Bunlar, gerçekleştiği ele alınıyor. Küresel Arap Dünyası, İran ve Ermenistan kargaşaya rağmen, stratejik derinlik ekseninde inceleniyor. Arap Dünyası ekseninde sadece Batı’ya yüzünü ile ilişkiler iki kısımda dönmeyen, medeniyetlerin birleşme değerlendirilebilir: İlki, yeni dış noktası olabilecek aktif bir Türkiye’yi politikanın Arap Dünyası ve Kuzey hayata geçirmek ve yumuşak güç Afrika liderleri ile kurduğu yakın tesis etmek için kullanılan alışılmadık ilişkiler ve ikincisi, Arap Baharı aktörleri / araçları irdeliyorlar: sırasında ve sonrasında devrimci yardım politikaları, Osmanlı gruplarla kurulan kontak. Bu ikilik, mirasına sahip çıkma söylemi, dini özellikle yeni dış politikanın en büyük gruplar ve popüler kültür araçları… zaferi olan Suriye ile yakınlaşma ve Ve bu dönemdeki ekonomik ortaklığa zarar veriyor ve buna zıt gelişmenin süreçte gerçekten etkili mi olarak Türkiye’nin Libya ve İran olduğu yoksa sadece bir söylemden / samimiyeti ile alakalı yazan Abou-El mitten mi ibaret kaldığı da, Sn. Fadl’a sorgulatıyor. İran ise, göre, Mehmet Karlı hocamızın kaleminden, Karabekir Akkoyunlu’ya tartışılıyor. rejim değişikliklerinin yaşandığı kaygan zeminli bir Orta Doğu’da ideolojik farklılıklara rağmen sabit 2. kısım AKP döneminde Türkiye’nin duran bir ortak olarak yeni dış politi- Batı ve Balkanlarla ilişkileri üzerine. kada yerini alıyor. Ermenistan ve

Zeynep Nihal Dağdeviren, "Kitap: Another Empire?" TUİÇ Akademi, no.2 (2013). 64 BilançoBilanço

unsurdur. Gelişim için vazgeçilmez ve olmalıdır. Telif haklarının emeğin Ocak Ayı Sosyal Medya Yarışması: son derece gerekli olan bir haktır. korunmasında bazı yararlar sağladığı Ancak satın almaya gücü yetmeyenler doğrudur ama zararlarıyla 1944 yılında gerçekleşen Bretton için bir dezavantaj olduğu barizdir. kıyaslandığında bunlar önemsizdir. Woods Konferası'nda küresel para Bunun için oligopol piyasanın özelliği Bir çözüm uğruna daha büyük prob- birimi olarak doları öneren kişi olan fiyat katılığı konusunda bazı lemler doğurmamalıyız. kimdir? esneklikler uygulanabilir. Dirsekli talep eğrisi modeli, üründen herkesin Tuğba Türkoğlu, Boğaziçi Üniversitesi Sorduğumuz soruya doğru yanıtı ilk faydalanabilmesi için biraz olsun veren okuyucumuz Emrah Utku'ya esnetilebilir. Telif hakkı, bilgilerin saniyeler içinde kitap hediye ettik! tüm dünyada paylaşılabildiği bu Caner Şimşek, Boğaziçi Üniversitesi teknoloji çağında, devlet eliyle korun- Doğru cevap: Harry Dexter White ması ve denetlenmesi gereken Sorun özgün eserleri veya fikirleri, muhakkak bir ihtiyaç, çünkü akade- Şubat Ayı Sosyal Medya Tartışması: para basma makinesi olarak görmek- mik tezlerin bile çalıntı olabildiği ten kaynaklanıyor. Teşvik olmazsa günümüz dünyasında bu hak, hem Düzenlediğimiz sosyal medya insanların özgün eserler ortaya büyük kuruluşlara hem sanatçılara tartışması (Şubat) Telif hakkı kanun- koymayacağı tezi doğru değildir, zira hem de orijinal fikirlere sahip vatan- ları, bir tür teşvik mekanizması oluştu- 1700'lerden önce de gayet özgün daşlara daha yaratıcı düşünme rarak “yaratıcılığı” arttırıyor, şirketler- eserler verilmiştir. Bir sanatçının temel şansını, emeklerinin zayi olmayacağı in AR-GE projelerine daha çok yatırım motivasyonu derdini mümkün garantisi ile birlikte veriyor. yapmalarını sağlayıp teknolojik olduğunca fazla kişiye anlatabilmek gelişmenin önünü mü açıyor? Yoksa kapsamını gitgide genişleterek bilgiye Harry Dexter White erişimi kısıtlayan, örneğin bir yazılımı ya da bir albümü satın almaya gücü yetmeyenlere karşı bir tür “ekonomik sansür” uygulayan bir yapı mı yaratıyor?

Birinci seçilen yorumun sahibi Musta- fa Karaca'ya D&R’dan 50 TL değerinde Hediye Kartı gönderdik! İşte tartışmadan bazı kesitler:

Mustafa Karaca, Erzurum Atatürk Üniversitesi

Telif hakkı, bir kitabın yazarına, beste- ciye, ressama veya başka türden bir sanat eseri ortaya koyan kişiye eserini basması veya çoğaltması için tanınan yasal bir haktır. Telif hakkı çoğunluk- la, o alanda faaliyette bulunan bir firmaya satılır. Teknolojik alanda daha çok patent geçerlidir.

Oligopol piyasasında AR-GE’ye çok önem verilir. Oligopol piyasaya giriş oldukça zordur. Ölçek ekonomileri de önemli olduğundan dolayı ürün sahipleri yüksek fiyatlarla telif haklarını satmalarında haklıdırlar. Ürünü oluşturmak zor, satmak ise çok kolaydır. Dolayısıyla telif hakkı veya patent, kesinlikle bir ekonomik sansür olarak düşünülmemelidir. (...) Telif hakkı tam anlamıyla teşvik edici bir 65