Neden Nasıl Düşünürüz?
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
10 JEAN-PIERRE CHANGEUX PAUL RICOEUR Neden Nasıl Düşünürüz? JEAN-PIERRE CHANGEUX (d. 1936) Fransız sinir biyologu. Lisans ve yüksek lisans öğrenimini Fransa'nın en saygın yüksek öğrenim kurumu olan £cole Normale Superieure'de, doktora öğrenimini ise Pasteur Ens- titüsü'nde tamamladı. Burada Moleküler Biyoloji Bölüm ü'nün Başkanı olan Nobel ödüllü biyolog Jacques M o n o d'n u n asistanlığını yaptı. 1972' de Moleküler Nörobiyoloji Bölümü'nün başına geçen ve 1975'te profe sör olan Changeux kariyeri boyunca altı yüzden fazla bilimsel makaleye imza attı ve pek çok bilim ödülü aldı. Halen Pasteur Enstitüsü'nde M o le küler Nörobiyoloji Bölümü Başkanı ve College de France'ta profesör ola rak hizmet vermektedir. Başlıca eserlerinden bazıları şunlardır: L'homme neuronal (1983, Nöronal İnsan), Raisorı et plaisir (1994, Akıl ve Haz), L'homme de verite (2002, Hakikatin İnsanı), Etiğin Doğal Temelleri (Doruk, 2002). PAUL R IC O E U R (1913-2005) Fransız filozof, tarihçi. Rennes Lisesi'nde ve Paris Üniversitesi'nde öğrenim gördü. Husserl ve Cabriel Marcel'in fenomenolojisiyle tanıştı. İkinci Dünya Savaşı sırasında Alm anya'ya gi derek M ünih Üniversitesi'nde Heidegger'i ve Husserf i inceledi. Alman hükümeti tarafından ajanlıkla suçlanarak 1940'ta cezaevine konuldu. Savaş yıllarını Pomeranie tutuklu kampında geçirdi. Özgürlüğüne ka vuştuktan sonra dilbilim ve psikanalizdeki çeşitli yorum kuramlarını fe- nomenoloji açısından inceleyen Ricoeur, insan isteminin, özgürlüğün ve kötülüğün simgelerini tanımladı. Sorbonne, Louvain, Yale ve Chicago gibi dünyaca ünlü üniversitelerde ders verdi, Nanterre Üniversitesi'nin kuruluşuna katıldı. Philosophie de la voionti (1950-60,3 cilt, İstem Fel sefesi), Histoire et vârite (1955, Tarih ve Hakikat), Finitude et cuipabi- lite (1960, Sonluluk ve Suçluluk), La Metaphore vıve (1975, Yaşayan Eğretileme), La Semantiçue de i'action (1977, Eylem Anlambilimi) gibi önemli çalışmalara imza atan Ricoeur'ün Türkçedeki eserlerinden bazı ları şunlardır: Söz Edimleri Kuramı ve Etik (Asa, 2000), Yoruma Dair: Freud ve Felsefe (Metis, 2007), Yorum Teorisi: Söylem ve Artı Anlam (Paradigma, 2007), Çeviri Üzerine (Yapı Kredi, 2008). Metis Yayınları İpek Sokak 5, 34433 Beyoğlu, İstanbul Tel: 212 2454696 Faks: 212 2454519 e-posta: [email protected] www.metiskitap.com Yayınevi Sertifika No: 10726 Neden Nasıl Düşünürüz? Etik, İnsan D oğası ve Beyin Üzerine Bir Tartışma Jean-Pierre Changeux Paul Ricoeur Fransızca Orijinal Basımı: Ce qui nous fait penser La nature et la rfegle Editions Odile Jacob, 1998 © Editions Odile Jacob, 1998 © Metis Yayınları, 2007 © Türkçe Çeviri: İsmet Birkan, 2007 ilk Basım: Mayıs 2009 ikinci Basım: Aralık 2013 Yayıma Hazırlayanlar: Özde Duygu Gürkan, Tuncay Birkan Kapak Resmi: M elankoli, Albrecht Dürer, 1514 Kapak Tasarımı: Emine Bora Dizgi ve Baskı Öncesi Hazırlık: Metis Yayıncılık Ltd. Baskı ve Cilt: Yaylacık Matbaacılık Ltd. Fatih Sanayi Sitesi No. 12/197-203 Topkapı, İstanbul Tel: 212 5678003 Matbaa Sertifika No: 11931 ISBN-13: 978-975-342-718-0 JEAN-PIERRE CHANGEUX PAUL RICOEUR Neden Nasıl Düşünürüz? ETİK, İNSAN DOĞASI VE BEYİN ÜZERİNE BİR TARTIŞMA Çeviren: İsmet Birkan metis İçindekiler Önsöz 9 I Gerekli Bir Karşılaşma 1 Bilgi ve Bilgelik 11 2 Beynin Bilgisi ve Kendinin Bilgisi 18 3 Biyolojiklik ve Normatiflik 33 II Beden ve Ruh: Ortak Söylem Peşinde 1 Descartes'ın Muğlak Söylemi 39 2 Sinir Bilimlerinin Katkısı 46 3 Üçüncü Türden Bir Söyleme Doğru Gidiş mi? 67 III Nöronal Model: Yaşantı Karşısında Sınanıyor 1 Basit ile Karmaşık: Yöntem Sorunları 73 2 İnsan Beyni: Karmaşıklık, Hiyerarşi, Kendiliğindenlik 79 3 Zihinsel Nesne: Ham Hayal mi, Birleştirici Öğe mi? 94 4 Bir Nöronal Bilgi Kuramı Olabilir mi? 108 5 Daha İyi Anlamak İçin Daha Çok Açıklamak 121 IV Kendinin Bilinci ve Ötekinin Bilinci 1 Bilinçli Uzam (Espace Conscient) 129 2 Bellek Sorunu 132 3 Kendini Anlamak, Ötekini Anlamak 145 4 Ruh mu Madde mi? 157 V Ahlakın Kökenlerinde 1 Darwin'e Göre Evrim ve Ahlak Normları 166 2 Ahlakın İlk Yapıları 181 3 Biyolojik Tarihten Kültürel Tarihe: Bireyin Değer Kazanması 186 VI Arzu ve Norm 1 Doğal Eğilimlerden Etik Düzeneklere 194 2 Davranış Kurallarının Biyolojik Temelleri 202 3 Norma Geçiş 219 VII Evrensel Etik ve Kültürel Anlaşmazlıklar 1 Etiğin Doğal Temelleri Tartışılıyor 234 2 Din ve Şiddet 236 3 Hoşgörünün Yolları 248 4 Kötülük Skandali 256 5 Müzakere Etiğine Doğru: Etik Komiteleri Örneği 274 6 Barıştırıcı Sanat 278 Füg 285 Notlar 287 Sinir bilimlerinin (neuroscierıces) gerek buluşlan ve projeleri, ge rekse ahlak üstüne, normlar üstüne, barış üstüne bir tartışmaya te mel teşkil etme kapasiteleri konusunda, bir biliminsanıyla bir filo zofu karşı karşıya getirmek akıllıca bir girişim olur muydu acaba? Bilim tarafında, kâh bilime güvenen, hatta sempatisini coşkulu bi çimde gösteren, kâh onun yaşam üzerinde kurduğu egemenlikten ve ortak geleceğimize yönelttiği tehditten korkan bir kamuoyunun önyargılarına göğüs germek gerekiyordu. Felsefe tarafındaysa, bü tün derdi kendisinin var kalıp kalamayacağı olan, metinlerden oluş muş kendi uçsuz bucaksız mirasının içine gömülü yaşadığından ge nellikle son zamanlarda bilimlerde meydana gelen gelişmelere pek ilgi göstermeyen bir disiplinin kendine hayranlığını aşmak söz ko nusuydu. Aklın süzgecinden geçirilmiş bir bilimsel kültürün karşısına çı karılan engelleri yenmek için, Odile Jacob, insan beynini araştırma larının baş konusu yapmış olan, çalışmaları L'Homme neuronal'm (Nöronal İnsan) yayımlanmasından beri büyük okur kitlesi tarafın dan iyi bilinen ve çalışmalarını halen sürdüren bir biliminsanına başvurdu. Felsefeyi etrafını çeviren kale duvarlarının dışına çek mek için de, Soi-meme comme un aut re'da (Öteki Olarak Kendi) tüm çalışmalannı özetledikten sonra, ortaçağda "tartışmalı mesele ler" denen ve pek çok hekim, hukukçu, tarihçi ve siyaset bilimcinin de ilgilendiği konulara el atmış bir filozof seçti. Yani editörün seçimi iki sesli bir diyalog yönünde oldu. Ama bu nun yumuşak ve uzlaşıcı değil sert ve çarpışmacı olması gerekiyor du. Öyle de oldu, tartışma boyunca her iki taraf da birbirinin dayan ma gücünü sınadı: Filozof sarsıcı, ezici argümanlarının altının oyul duğunu gördü, bilim adamıysa sunduğu su götürmez olguların ala şağı edildiğini. Neticede tartışmaya hakem olarak değil taraf olarak girmeye çağrılan okurun olgunluğuna duyulan güvenin göstergesi oldu bu karşılaşma. Zira Fransa'da gerçek fikir tartışması sayısı ye terince yüksek değil. Bu alan, ikna edicilikten önce kabul edilebilir, yani savunulmaya layık olmaları gereken argümanlara hiç aldırış edilmeksizin, sorgulama kabul etmeyen iddialar, tekyanlı eleştiri ler, anlaşılmaz laf ebelikleri, ucuz küçümseme ve alaylarla dolup taşıyor. Bu açıdan bakılınca, bir biliminsanıyla bir filozof arasında ta mamen özgür ve açıksözlü bir diyaloğun yaşanması, her ikisi için de sıradışı bir deneyim oluşturdu. Programsız bir sohbet olarak baş layıp kaydedilen bir tartışma halini alan bu diyalog, yazı aşamasına geçilince daha keskin, hatta bazen daha sert ve incitici oldu. Ama bu, fikir yarıştırmanın ödünsüz etiğine uymak zorunda kaldığında, her tartışmanın karşılaşacağı güçlüklerin küçük ölçekli bir modeli değil mi? Bu ikili alışverişin, okurların eline geçince, çoktaraflı bir karşılıklı anlayış sürecine dönüşmesini dileyelim. Sesleri yazıya geçirerek uyumlu kılmayı başaran Juliette Bla- mont'a ve bu diyalogu kışkırtan, yüreklendiren ve gelişimini titiz bir dikkatle izleyen Odile Jacob'a, diyaloğun okura ulaştırılmasın daki yoğun katılımlarından dolayı burada teşekkür ediyoruz. Paul Ricoeur - Jean-Pierre Charıgeux Gerekli Bir Karşılaşma 1. Bilgi ve Bilgelik JEAN-PIERRE CHANGEUX— Siz herkesin tanıdığı ve hayran olduğu bir filozofsunuz. Bense bir araştırmacıyım. Hayatım insanın sinir sis teminin ve özellikle de beyninin işleyiş mekanizmalarının kuramsal ve deneysel olarak incelenmesine hasredilmiştir. Her ne kadar insan beynini en mikroskobik yapılarından, yani onu oluşturan molekül lerden yola çıkarak anlamaya çalışıyorsam da, bu yaklaşım onun düşünme, duygu ve heyecanlar, bilme yetisi ve, neden olmasın, ah lak duygusu gibi geleneksel olarak felsefenin alanına giren en yük sek fonksiyonlarını anlama istemini de dışlamıyor. Nitekim benim de aralarında bulunduğum moleküler biyoloji uzmanlan halen ürkü tücü bir problem karşısında bulunuyorlar: moleküllerin oluşturduğu o elemanter yapıtaşlanyla, güzelin algılanması ya da bilimsel yara tıcılık gibi en karmaşık ve entegre fonksiyonlar arasındaki ilişkiyi bulmak. Kopemik, Danvin ve Freud'dan sonra, şimdi bize Tin'in ele geçirilmesi işi kalıyor! Bu, yirmi birinci yüzyıl biliminin karşısında ki en etkileyici ve ürkütücü meydan okumalardan biri. Antikçağın en eski devirlerinden beri, Fransız geleneğine göre tin (esprit) adı verilen şey (başharfî majüskül Tm-Esprit değil, An glosakson yazarlann mind, yani zihin dedikleri şeyin eşdeğerlisi) üstüne savlar öne süren, tartışma yapan ve kanıt yanştıranlar hep fi lozoflar olmuştur. Dolayısıyla, burada her birimiz düşünülebilecek en karşıt iki kutbun birinden yola çıkar gibi görünsek de, felsefeyle sinir biyolojisi (nörobiyoloji) arasındaki bu buluşmayı ben mem nunlukla karşılıyorum. Sizin çalışmalannıza büyük bir hayranlığım var. Belki de benim kendi cehaletimdendir, ama Fransa'da, ahlak ve etik sorunları üstüne bu kadar derinlemesine bir felsefi düşünce ge liştirmiş pek fazla yazar bulamadım. Neden bir araya gelip ortak bir söylem kurmaya çalışmayalım? Belki bunu başaramayız; ama bu girişim hiç olmazsa uyuşma noktalarını tanımlamak, daha da önem lisi kırılma hatlarını belirlemek