OSMANLI DEVLETİ VE ÖNCESİNDEKİ TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE UYGARLIK İslamiyet Öncesi Türk Devletlerinde Devlet Onlu Ordu Sisteminin Özellikleri Yönetimi On bin – Tümen – Tümen başı Devlet; aile, oba, oymak ve boyların bir araya gelmesiyle oluşurdu. Bin – Tabur – Bin başı Türk devlet teşkilatı Mete Han tarafından kurulmuştur. Türk devlet teşkilatının başında Han, Yüz – Bölük – Yüz başı Şanyü, Kağan, Hakan veya İdikut adı verilen hükümdarlar bulunurdu. On – Takım – Onbaşı Hakanlara yönetme yetkisinin Gök Tanrı Türk ordusu atlı birliklerden oluşur ve silah olarak tarafından verildiğine inanılırdı. Bu inanca "Kut" genelde ok ve yay kullanılırdı. denirdi. Kut anlayışına göre bu görev kan bağıyla nesilden nesile devam ederdi. Türklerin en yaygın savaş taktiği ani baskınlar şeklinde gerçekleşen "Hilal taktiğidir. Turan, Hilal, Devlet yönetiminde rütbece kağandan sonra gelen Sahte Ricat ve Kurt Kapanı adı verilen savaş taktik ve ülkenin büyük bir bölümünü idaresi altında ve stratejilerini kullanmışlarıdır.. bulunduran kişiye "Yabgu" , hükümdar soyundan olan komutanlara ise Şad denilirdi. Mete Hanın tahta çıktığı tarih Kara Kuvvetleri Devlet yönetiminde hükümdar eşleri olan Komutanlığının kuruluş yıl dönümü olarak kabul Hatunlar da görev alır, kurultay toplantılarına edilmektedir. katılır elçi kabullerinde bulunur ve Kağan'a vekillik ederlerdi. Onlu ordu sistemini Mete Han bulmuştur. Devlet yönetiminde hükümdarların yanında boy beylerinden oluşan "Toy" (Kurultay) vardı. Geniş Konserve ve üzengi yapımı ile Türkler Dünyayı yetkilere sahip olan Kurultay, hükümdara etkilemiştir. danışmanlık yapardı. Ceket ve pantolonu Avrupa ordularına Türkler İslamiyet Öncesi Türk Devletlerinde Ordu öğretmişlerdir. İslamiyet öncesi Türk devletlerinde "ordu-" İslamiyet Öncesi Türk Devletlerinde Dini Yapı geleneği vardır. Askerlik özel bir meslek sayılmaz İslamiyet öncesi Türklerde; Dağ, tepe, su, ağaç, ve paralı askerler bulunmazdı. orman, güneş, ay, yıldızlar ve gök gürültüsü gibi Hayat tarzları o zamanın şartlarında Türklerin unsurlar kutsal kabul edilmiştir. asker bir millet olmasını sağlamıştır. İslamiyet öncesinde Türkler arasındaki en yaygın Savaş zamanında kadın-erkek eli silah tutan herkes inanç Gök Tanrı dinidir. Bu inanç sistemine göre asker kabul edilirdi. Gök Tanrı tek yaratıcı olarak görülmüştür. Türkler Türk ordu teşkilatının temeli olan "Onlu Sistem" hükümdarlarının Gök Tanrı tarafından Asya Hun Hükümdarı Mete Han tarafından görevlendirildiğine inanmışlardır. kurulmuştur. Bir dinden çok sihir karakterine sahip Şamanizm de Türkler arasında yaygındır. Şamanist din adamlarına "Kam" adı verilmektedir.

Kurgan denilen Türk mezarlarında ölen kimsenin yanına bazı değerli eşyaları da gömülürdü. İnsan şeklinde yapılan mezar taşlarına "Balbal" denilirdi.

Sayfa 1 / 12

Sosyal ve Ekonomik Hayat Bodun: Boylar birliği, millet. Uygurlara kadar Türkler tabiat şartlarına bağlı Otağ: Hükümdar çadırı. olarak yarı göçebe bir hayat tarzını Örgin: Taht. benimsemişlerdir. Tuğ: Sancak. Yaylak-kışlak hayatı yaşayan Türkler daha çok hayvancılıkla uğraşmışlardır. Toy, Kengeş: Meclis, Kurultay. Bu hayat tarzına "Bozkır kültürü" denilmiştir. Buyruk: Bakan. Türk Devletlerinde Hukuk Agılıg: Hazine Görevlisi. İslamiyet'ten önceki Türk toplumlarında devlet ve İç Buyruk: Saray işleriyle ilgili bakan. halk arasındaki ilişkiler "töre"yle düzenlenmiştir. Tangaç: Damgacı. Törenin temeli Türk geleneklerine dayanmaktadır. Tudun: Vali. Türkler'de yazılı döneme geç geçildiği için yazılı hukuk kuralları gelişmemiştir. Subaşı: Ordu komutanı. Hukuk alanında töre kurallarının etkili olmasının Şanyu, kağan, han, hakan, idikut: Hükümdar nedeni, yaşanılan göçebe hayat tarzıdır. unvanları. Töre üç ana kaynaktan beslenmiştir. Bunlar; halkın Şad: Hükümdarın büyük oğlu. arasında asırların oluşturduğu gelenek ve adetler, Hatun, Katun:Hükümdar eşi. Kurultay'ın aldığı kararlar ve hükümdarların Toygun: Toy ve kurultaya katılma hakkı olanlar. buyruklarıdır. Tarkan, Apa: Saray görevlileri. İslamiyet Öncesi Türk Devletlerinde Yazı, Dil ve Edebiyat Tekin: Hükümdarın erkek çocukları. Türk edebiyatının ilk örnekleri sözlü edebiyat Bitigci: Katip ürünleri olmuştur. Bunlar; Türkler'in hayat Yarguci: Yargı., tercüman, elçi. felsefelerini, yaşayış tarzlarını anlatan "Sav"lar ölen büyükler için sevgi dolu sözler içeren Gök Tanrı: Eski Türklerde tek yaratıcı. "Sagu"lar ile avlarda, savaşlarda, akınlarda ve Balbal: Ölen kişinin mezarına öldürdüğü insan şölenlerde musiki ile söylenen şiirlerden oluşan sayısınca dikilen heykeller. "Koşuk"lardır. Uçmağ: Cennet. Destanlar; Tamu: Cehennem. Hunların Oğuz Kağan, İskitlerin Alp Er Tunga, Tengri: Tanrı Göktürklerin Ergenekon, Uygurların Göç ve Yuğ: Cenaze törenleri. Türeyiş ile Kırgızların Manas destanlarıdır. Kurgan: Mezar Dede Korkut Hikâyeleri de Oğuzlara aittir. Şaman, Kam, Baksı: Şamanizm din adamları.

Ongun: Totemlere verile isimlerdir. Türk Devlet, Kültür ve Medeniyet Hayatına ilişkin Seçilmiş Terimler Oguş: Aile. Uygurların kültürel zenginliği; onların çeşitli Türk ve yabancı devletlerin saraylarında kâtiplik, İl, El: Devlet. bürokratlık, danışmanlık, tercümanlık, öğretmenlik Urug: Soy, sülale. ve kültür elçiliği görevlerinde bulunmalarını Bod: Boy. sağlamıştır.

Sayfa 2 / 12

Göktürk (Orhun) Yazıtları Ordu 6. ve 8. yüzyıllar arasında hüküm sürmüş olan İlk Türk - İslam devletlerinin ordularını büyük Göktürkler zamanından kalmıştır. ölçüde Türkler oluşturuyordu. Türk dilinin gelişmiş bir dil olduğunu kanıtlayan ilk Karahanlılarda ordu geleneksel Türk ordu metinlerdir. anlayışına paralel olarak gelişse de zamanla Saray İslamiyet Öncesi Türk Devletlerinde Bilim ve Muhafızları, Hassa Ordusu (doğrudan hükümdara Sanat bağlı askerler), Eyalet Ordusu gibi birimler de oluşturulmuştur. İslamiyet'ten önceki Türk toplumlarında bilimsel alanda yapılan en önemli çalışma "On ikİ Hayvanlı Gaznelilerin ordusu ise çeşitli etnik unsurlardan Türk Takvimi"nin hazırlanmasıdır. oluşmuş ücretli bir ordu yapısına sahiptir. Bu durum yıkılışlarında etkili olacaktır. Bir yılın 365 gün olarak hesaplanması ve on iki aya bölünmesi Türklerde astronomi biliminin Gaznelilerin ordusunda ayrıca Gulam Askerleri, ilerlediğini göstermektedir. Eyalet Askerleri ve Gönüllüler gibi birimler de vardı. Göçebe hayat tarzı yaşayan Türkler'de sanat eserleri taşınabilir malzemelerden oluşmaktadır. Büyük Selçuklu ordusu ise 5 bölümden meydana Uygurlarda ise yerleşik hayata geçişle birlikte şehir gelmekteydi; ve tapınak mimarisi gelişmiştir. Gulaman-ı Saray: Genellikle gayr-i müslim esir çocuklarının ya da satın alınan kölelerin yetiştirilmesiyle oluşan ordudur (Memluk / Köle İSLAMİYET SONRASI TÜRK DEVLETLERİNDE /Kut). KÜLTÜR VE MEDENİYET Hassa Ordusu: Her an savaşa hazır atlı birliklerdi. Türk Devletleri isimlerini; Kurucularından Çeşitli Türk boylarından toplanan askerlerden (Osmanlı ve Selçuklu), Kuruldukları bölgelerden meydana gelirlerdi. Her türlü masrafları devlet (Gazneliler), Devleti kuran etnik unsurlardan tarafından karşılanırdı. (Avarlar, Kırgızlar), Kuruldukları bölgedeki ırmaklardan (İdil ve Tuna Bulgarları) almışlardır. Eyalet Askerleri: Eyaletlerdeki ikta sahiplerince yetiştirilen atlı askerlerdir (Büyük Selçuklu Devlet Yönetimi ordusunun en kalabalık bölümüdür.). Devletin başında hanedana mensup bir hükümdar Askeri İkta sistemi ilk kez Büyük Selçuklu bulunurdu (Memluklar hariç) Yönetme hakkının Devleti’nde vezir Nizamülmülk tarafından İslamiyet öncesinde olduğu gibi tanrı tarafından uygulanmıştır. Bununla beraber İkta ordusuna hükümdara verildiğine inanılırdı (Kut). Bu durum Karahanlılarda rastlanmamaktadır. taht kavgalarına ve kurulan devletlerin zayıflamasına neden olmuştur (Veraset Sistemi). Bu sistem Osmanlılarda Dirlik adıyla devam ettirilmiştir. Yönetim, hükümdarın mutlak otoritesinde toplanırdı. Bununla beraber ikili devlet teşkilatı da Türkmenler: Sınırlarda yaşayan göçebe Türk uygulanmaya devam etmiştir. topluluklarından savaş zamanı Sultanın emri altında toplanan askerlerden oluşurdu. Saray Teşkilatı: Devletin yönetimi ile ilgili bütün işlerin yürütüldüğü ve aynı zamanda hükümdar ve Yardımcı Kuvvetler: Bağlı beylik ve devletlerden ailesinin günlük yaşamını sürdürdüğü yerdir. (Metbu - Tabi Devletler) savaş zamanı alınan askerlerden oluşurdu. Ülke (Taşra) Yönetimi: Ülke yönetiminde Eyalet sistemi vardı. Taşra teşkilatında yer alan eyaletlerin yönetiminden “Şıhne” adı verilen askeri valiler sorumluydu.

Sayfa 3 / 12

Sosyal Hayat gelirleri ile hanlar, kervansaraylar, imarethaneler, Türk İslam devletlerinde toplumsal alanda camiler, hastaneler, çeşmeler ve yollar yapılmıştır. herhangi bir sınıf ayrımı yoktu ve bütün halka karşı İkta Arazi: Gelirleri devlet memurları ve savaşta hoşgörülü bir siyaset izlenmiştir. yararlılık gösterenlere maaş karşılığı olarak verilen Müslümanlar kadar gayrimüslimler de devletin en arazilerdir. Buna göre; ikta sahibi gelirinin bir üst memurluklarına kadar çıkabiliyorlardı. kısmıyla atlı asker (sipahi) beslerdi. Türklerin, İslamiyet sonrası yerleşik hayata geçme Hukuk süreçleri hızlanmış ve ticari hayatları canlılık Hukuk Sistemi 2’ye ayrılırdı; kazanmıştır. Karahanlılar, tarım, ticaret ve hayvancılıkta, Gazneliler ise İpek ve Baharat Şer’i Hukuk: İslam din kurallarına göre yollarını denetimleri altına alarak ticarette ve düzenlenmiş hukuk sistemidir. Kadılar Şer’i sulama kanalları açarak da tarımda ilerlemişlerdir. davalara bakardı ve başlarında ’l-Kudat Büyük Selçuklu Devleti’nin sınırlarının genişlemesi (Kadılar Kadısı) bulunurdu (Bağdat’ta bulunurdu). Arap, Fars, Ermeni, Süryani ve Rumlarla etkileşim Kadıların kararları üzerinde devletin bir yaptırım yaşanmasını sağlamıştır. gücü yoktu, kararları kesindi. Şer’i Hukuk’ta evlenme, boşanma, miras, velayet, hayır işleri, Ekonomik Hayat nafaka, vakıflar, ticaret ve noterlik gibi alanlardaki Türk İslam devletlerinde ekonomik hayatın davara bakılırdı. gelişmesinde; siyasi istikrar ve güvenliğin Örfi Hukuk: Örf, adet, gelenek ve göreneklerdeki sağlanması, ticaret yollarının korunması etkili kuralların İslamiyet’e aykırı olmamak şartıyla olmuştur. düzenlenmesi sonucu oluşan hukuk kurallarıdır. Türk devletlerinde ticaretin yanında tarım, Örfi hukuktan Emir-i Dad sorumluydu. Toplumun demircilik, dokumacılık, el sanatları, hayvancılık, huzur ve asayişini bozan ve kanunlara bakırcılık ve dericilik gelişmiştir. uymayanların davalarına bakardı. Bu kurum aynı Müslüman esnaf kendi arasında Fütüvvet (Ahilik) zamanda “Adalet Bakanlığı” niteliğindeydi. adı verilen dini ve iktisadi bir teşkilatlanma Dil ve Edebiyat kurmuşlardır. Yusuf Has Hacip - Kutadgu Bilig; İdeal devlet Selçuklular ithal mal olarak şeker ve eşya almışlar, yönetiminin nasıl olması gerektiği üzerinde ihraç malı olarak da at, halı, ipek ve maden durulan bir siyasetnamedir (Türk Tarihi’nin ilk satmışlardır. siyasetnamesidir.). Uygur Türkçesiyle yazılmış ve Toprak Yönetimi Hakani Lehçesi kullanılmıştır. Karahanlılar Dönemi’nde yazılmıştır. Türk İslam devletlerinde toprak, genel olarak devletin malıydı. Bunun nedeni; feodal (özerk) bir Kaşgarlı Mahmut - Divan-ı Lügat-it Türk: İlk yapının oluşmasını engelleme düşüncesidir. Türkçe Lügat’tır. Türk dilinin zenginliğini ve güzelliğini göstermek ve Araplara Türkçe’yi Büyük Selçuklu Devleti’nde toprak, kullanılış öğretmek amacıyla yazılmıştır. Karahanlılar amaçlarına göre dörde ayrılmıştır; Dönemi’nde kaleme alınmıştır. Bu eser aynı Has Arazi: Vergi gelirleri hükümdara ve hanedan zamanda ilk Türkçe Ansiklopedi olarak da bilinir üyelerine ait arazilerdir. (1069). Mülk Arazi: Şahsa ait topraklardır. Alınıp satılabilir, Hoca Ahmet Yesevi - Divan-ı Hikmet (Kutlu miras olarak bırakılabilirdi (Özel mülkiyet). Bilgeler Divanı): Dini bir eserdir. İlk Türk mutasavvıfı olan Yesevi’nin tasavvufi şiirlerini Vakıf Arazi: Geliri hayır kurumlarına bırakılan içermektedir. Arap harfleriyle Türkçe yazılmış en arazilerdir. Bu topraklara devlet el koyamazdı. önemli eserdir (Türk tasavvuf edebiyatının ilk Vakıf arazilerin gelir ve giderlerini düzenleyen örneğidir). Karahanlılar döneminde yazılmıştır. kişiye “Mütevelli” adı verilirdi. Bu arazilerin

Sayfa 4 / 12

Edip Ahmet Yükneki - Atabet-ül Hakayık El Harezmi: Dünyaca ünlü matematikçidir. Sıfır (0) (Hakikatlerin Eşiği): 12. yüzyılda Uygur alfabesi ve sayısını bulmuştur. En ünlü eseri “Kitabü’l Cebr Hakaniye Lehçesi yle yazılmıştır. Ahlak yönü ağır Ve’l-Mukabele”dir. basan eğitici ve öğretici bir eserdir. El Biruni: Matematik, Fizik ve Coğrafya alanında Selçuklu Dönemi’nde yazılan diğer bir eser Vezir çalışmalar yapmıştır. Enlem ve boylam Nizamülmülk'ün yazdığı Siyasetnamedir (Selçuklu hesaplamalarını yapmıştır. Dünya’nın Güneş Devleti’nin anayasası olarak kabul edilir). etrafındaki dönüşünün bir yılda gerçekleştiğini Bilim söylemiştir. “Asarü’l Bakiye” adlı eserinde Asyalı milletler hakkında bilgiler vermiş ve astronomiden Bilimsel çalışmalar, Medreselerde yapılmış ve Dini bahsetmiştir. Hint Tarihinde Hindistan hakkında bilimlerle, Pozitif bilimler birlikte okutulmuştur. bilgiler vermiştir. Fizik alanında 16 maddenin özgül İlk medreseler, Karahanlılar Dönemi’nde kurulmuş ağırlığını hesaplamıştır. ve bu dönemde ilk defa programlı bir Uluğ Bey: Astronomi alanında önemli çalışmalar Müslüman Türk devletlerinde birçok bilim adamı yapmıştır. “Heyet Cetveli ile Yıldızların Fihristi”m yetişmiş ve önemli çalışmalar yapmışlardır. yapmıştır. “Zici” adlı eseri çok ünlüdür. Bunlardan bazıları şunlardır; Semerkand’da rasathane açmıştır. Ali Kuşçu’nun hocasıdır. Farabi: Kendisi Muallim-i Sani (İkinci Öğretmen) olarak da bilinir. Aristo’nun fikirlerini en iyi Ömer Hayyam: Matematik ve Astronomi ilmiyle açıklayan kişidir. Türk toplumları arasında Pozitif uğraşmıştır. Celali (Meliki) Takvimi hazırlamıştır. bilimlerle uğraşı Farabi ile başlamıştır. Batı’da Edebiyatla da uğraşmıştır, Rubaileri ile ünlüdür. “Alfarabyus” olarak tanınır. Eserleri; İlimlerin Ali Şîr Nevai: Timur Devleti zamanında yaşamıştır. sınıflandırılmasını ilk defa yapan “İhsaü’l İlim Çağatay Türkçesi’nin en büyük şairi olarak (İlimlerin Tasnifi)”, devlet başkanlarının vasıflarını bilinmektedir. Türkçe’nin Farsça’dan daha zengin anlatan “El-Medinetü’l Fazıla (Erdemli Kent)”, olduğunu göstermek için “Muhakemet’ül musiki ile ilgili olan “Kitabü’l Musiki” adlı eserleri Lügateyn” isimli eseri yazmıştır. önemlidir. Buhari; En ünlü hadis bilginleri arasındadır (Camii İbn-i Sina: En önemli etkinliği Tıp alanındandır. En Sahih). önemli eseri olan “El Kanun Fi’t-Tıp (Tıbbın Kanunu) ileriki dönemlerde Avrupa’daki okullarda El Razi: Kimyagerdir. Sülfirik asidi bulmuştur. Latince’ye çevrilerek okutulmuştur Avrupa’da İbn-i Yusuf: Sarkacı bulmuştur. “Avicenna” diye tanınmıştır. Kan dolaşımı üzerine İslam Tarihçileri: İranlı Taberi, Mesudi, İbn-i çalışmalar yapmıştır. Haldun (Dünyaca ünlü sosyolog ve tarihçidir. İbn-i Rüşd: Felsefe, tıp ve astronomi alanında Modern tarih anlayışının temelini atmıştır.). çalışmalarda bulunmuş ve ortaya koyduğu fikirle Coğrafya Bilginleri: İbn-i Havkal, İbn-i Batuta Avrupa’da Rönesans’ın doğmasına ve skolâstik düşüncenin yıkılmasına neden olmuştur. Aristo’yu Matematik Bilginleri: Muhammed Bin Musa, İbn-i Batı’ya tanıtan filozoftur. Batı dünyasında Ceşmit “Averreos” olarak tanınır. İmam Gazali: İslam felsefesi alanında önemli çalışmalar yapmıştır. Büyük Selçuklular zamanında yaşamıştır. Nizamiye Medreseleri’nde müderrislik yapmıştır. Siyasi ve bölücü din anlayışlarıyla mücadele etmiştir. “İhyaü’l-

Ulumiddin (Din ilimlerinin yeniden yapılanması)” en önemli eserlerinden biridir.

Sayfa 5 / 12

Sanat ve Mimari sonuç). Ancak bu uygulama şehzadeler arasındaki Türk - İslam Devletleri’nde sanat, İslam dinine göre rekabet duygusunu ortadan kaldırması şekillenmiştir. Resim ve heykelcilik yasak olduğu bakımından olumsuz sonuçlar doğurmuştur. için onun yerine Mimari, Hat (güzel yazı), Minyatür III. Mehmet Dönemi’nde “şehzadelerin sancağa (çizgi resim sanatı), Çinicilik, Tezhip (yazı ve kitap gönderilmesi” uygulamasına son verilmiş ve “Kafes süsleme sanatı), Ebru (desen sanatı), Nakkaşlık usulü” getirilmiştir. Bu durum şehzadelerin (yazı ve taş işleme sanatı), Kakmacılık (kabartma yönetim deneyiminden yoksun şekilde tahta sanatı), Oymacılık (el oyması ve işlemeciliği), çıkmalarına neden olmuştur. Mücellitlik (kitap ciltleme sanatı), Fresko (yaş alçı Kuruluş ve Yükseliş Dönemi padişahları sancak üzerine yapılan resim) gibi sanatlar gelişmiştir. sistemine göre yetişmişlerdi. Şehzadeler Türk - İslam devletlerinde en fazla gelişme (padişahın erkek çocuklarına verilen isim), Lalalarla gösteren güzel sanat dalı mimari olmuştur. birlikte sancaklara yönetim tecrübesi kazanmaları Bunun yanı sıra dokumacılık, kuyumculuk, bakır için gönderilirdi. Sancağa ilk çıkan I. Murat, son işlemeciliği de gelişmiştir. çıkan III. Mehmet’tir. Sancağa çıkmadan tahta oturan ilk Osmanlı padişahı I. Ahmet’tir. Kümbetler (iki katlı mezar), Kervansaraylar, hastaneler (Darüşşifalar) ve Medreselerdir. Osmanlı’da yönetim padişahın mutlak otoritesinde toplanırdı yani yönetim mutlak monarşiydi. Yavuz’un Mısır Seferi sonucunda Halifeliğin OSMANLI DEVLETİ KÜLTÜR VE MEDENİYETİ Osmanlı’ya geçmesi ile yönetim “Mutlak Teokrasi”ye dönüştü. Devlet Yönetimi Devletin mutlak yöneticisi olan padişah ilk bakışta Osmanlı Devleti, cihat ve fetih anlayışı içerisinde sonsuz yetkilere sahipmiş gibi görünse de kurulan Türk - İslam devletleri içerisinde en güçlü uygulamaları; gelenek - görenek, hukuk kuralları ve en uzun ömürlü olanıdır. Osmanlı devlet ve Divan kararlarıyla sınırlandırılmıştır. anlayışının kökeni eski Türk gelenekleri, İslam hukuku ve hâkim olunan topraklardaki devlet Osmanlı padişahları ilk defa “1839 anlayışlarına dayanır. Fermanı” ile birlikte mutlak egemenlik anlayışından kendi isteği ile vazgeçmiş ve “Kanun Osmanlı’da “Devlet hükümdar ailesinin ortak Üstünlüğü”nü ilk kez kabul etmiştir. 1876 malıdır” anlayışı vardır. Bu anlayış hanedanın erkek çocuklarına tahta çıkma imkânı sağlamış, bu I.Meşrutiyet (Kanun-i Esasi) ile birlikte anayasal da taht kavgalarına neden olmuştur. Saltanat yönetime ve parlamenter sisteme geçilmiştir. babadan oğula geçmekle beraber belirgin bir 1908’de II. Meşrutiyetin ilanı ile birlikte padişahın veraset sistemi görülmemektedir. yetkilerine az da olsa sınırlamalar getirildi ve I. Murat bu anlayışı değiştirmiş “Ülke hanedanın meclisin yetkileri arttırıldı. değil yalnızca hükümdar ve oğullarına aittir.” Osmanlı padişahları Bey, Han, Sultan, Hakan, anlayışını getirmiştir. Amaç; merkezi otoriteyi Hükümdar, Kağan, İstanbul’un fethinden sonra güçlendirmek ve taht kavgalarını önlemektir. İmparator; Mısır’ın fethinden sonra da Halife Fatih Sultan Mehmet, Kanunname-i Ali Osman’ı unvanlarını kullanmışlardır. Ayrıca Gazi, (Fatih Kanunnamesi) hazırlayarak veraset sistemini Hüdavendigar, Hünkar gibi unvanlar da yazılı yasalar haline getirdi. Bu yasalarla merkezi kullanılmıştır. Osmanlı’da “Sultan” unvanını ilk otoritenin korunması için kardeş katline izin defa kullanan padişah, I. Murat’tır. verilmiştir. Hükümdarlık Sembolleri; hutbe, sikke (para), davul Bu sistem I. Ahmet (1603 - 1617) Dönemi’nde (nevbet), sancak, hilat (giysi), çetr (saltanat “hanedanın en yaşlı ve akıllısının başa geçmesi’ şemsiyesi), tuğ, tuğra, kılıç alayı, otağ ve tahttır. şeklinde değiştirildi (Ekber-i Erşed). Bu değişiklikle taht kavgalarını önlemek amaçlanmıştır (olumlu

Sayfa 6 / 12

Divan-ı Hümayun Miri Araziler Önemli devlet işleri Divan-ı Hümayun adı verilen Dirlik Arazileri: Geliri devlet tarafından savaşta bir kurulda görüşülürdü. Divan, hangi din ve yararlılık gösterenlere ve devlet memurlarına mezhepten olursa olsun herkese açıktı. Divan, son maaş karşılığı olarak verilen arazilerdi. Üç ’e sözün padişaha ait olmasından dolayı Danışma ayrılırdı; Meclisi niteliği de taşımaktadır. 1) Has: Yıllık geliri 100.000 akçe’den fazla olan Divan Üyeleri topraklardı. Hanedan üyelerine, divan üyelerine, Sadrazam (Vezir-i Azam): Baş vezir anlamındadır. Beylerbeyleri ve Sancak Beylerine verilirdi. Has Divandaki en kıdemli vezir olup, padişahtan sonra sahibi gelirinin her 5000 akçesi için bir “cebelü (atlı gelen en yetkili kişiydi. Padişah tarafından atanır asker)” beslemek zorundaydı. ve görevden alınırdı. 2) Zeamet: Yıllık geliri 20 bin ile 100 bin akçe İlk sadrazamlık makamı l. Murat Dönemi’nde arasında olan arazilerdi. Orta derecedeki devlet kurulmuştur. İlk sadrazam Çandarlı Kara Halil memurlarına, hazine ve tımar defterdarlarına, Hayrettin Paşa; son sadrazam Ahmet Tevfik divan kâtiplerine, alay beylerine, kale dizdarlarına, Paşa’dır. subaşılara ve kadılara verilirdi. Bunlar da gelirlerinin her 5000 akçesi için bir “cebelü (atlı Kubbealtı Vezirleri: Divan’da Sadrazamdan sonra asker)”beslemek zorundaydı. gelen vezirlerdi. Devlet işlerinde sadrazama yardımcı olurlar, çeşitli devlet işleriyle 3) Tımar: Savaşta yararlılık gösterenlere ve hizmet görevlendirilirlerdi. karşılığı verilen araziler olup, yıllık geliri 3.000 ile 20.000 akçe arasında olanlardı. Bu da kendi Defterdar: Maliyeden sorumlu kişi olup, hazinenin arasında bölümlere aynlırdı; Eşkinci (Kılıç) Tımarı gelir - gider hesaplarını tutar ve bütçeyi hazırlardı. savaşta yararlılık gösterenlere, Hizmet Tımarı Kazasker (Kadıasker): Hukuk işlerinden Saraydaki Hizmetlilere, Müstahfız. Tımarı ise Cami sorumluydular. Şer’i hükümler veren en yüksek imamlan, hatip ve medrese hocalarına verilirdi. Bu görevlilerdi. toprakları işletenler gelirlerinin her 3000 akçesi için bir cebelü beslemek zorundaydılar. Nişancı: Devletlerarası yazışmaları sağlardı. Ayrıca padişah ve sadrazam arasındaki yazışmalardan da Vakıf Araziler sorumluydu. Miri arazi iken sonradan geliri hayır, din, eğitim 16. Yüzyılda Divana Girenler kurumlarına ve sosyal hizmetlere ayrılan arazilerdir (cami, medrese, hastane, imarethane, , Şeyhülislam (Müftü): Osmanlı’da divanda alınan bedesten, kervansaray gibi kurumlar). kararların ve çıkartılan kanunların dine uygun olup-olmadığını kontrol eder. Alınıp satılamaz, devlet el koyamazdı. Bu arazilerden vergi alınmazdı. Vakıf teşkilatının Reisü’l- Küttab: Kâtiplerin başı anlamındadır. 17. başında bulunan kişiye “Mütevelli” denmiştir. yüzyıla kadar Nişancı’ya bağlıydı. Divan’da görüşülecek konuların sırasını belirler, dış işlerine Mülk Araziler bakar, Divan’da alınan kararları yazıya geçirirdi. Şahısların özel mülkü olan arazilerdir. Alınıp Kaptan-ı Derya: Osmanlı’da Donanma satılabilir, miras olarak bırakılabilirdi. Komutanıydı. İstanbul’da bulunduğu zamanlarda Divan toplantılarına katılırdı.

Yeniçeri Ağası: Yeniçerilerin ocak komutanıdır.

Ülke Yönetimi

Osmanlı Devleti’nde ülke yönetimindeki temel idare birimi eyalettir. Eyaletler sancaklara, sancaklar kazalara, kazalar ise köylere ayrılırdı. Sayfa 7 / 12

Ordu Lağımcılar: Ordunun geçtiği yerlerdeki yolların ve Osman Bey döneminde ordu, aşiret güçlerinden köprülerin onarımını yapan, tüneller kazan, oluşmaktaydı. patlayıcı maddeler yerleştiren ve surları yıkan ocaktır.  İlk düzenli ordu Orhan Bey Dönemi’nde Humbaracılar: Havan topları, mayın, el bombaları oluşturulmuştur (Yaya ve Müsellem). ve humbara denilen gülleleri yapan ve kullanan  Murat döneminde Tımar ve Kapıkulu ocaktır. (Devşirme) sistemlerinin temelleri Sakalar: Ocağın su işleriyle ilgilenen sınıftır. atılmıştır. Kapıkulu Süvarileri (Atlılar) Osmanlı’da devlet gücünü ordudan alırdı. Ordu üç gruptan meydana gelirdi; Altı Bölük Halkı da denilirdi. Derece ve maaş yönünden yeniçerilerden üstündüler. Yeniçeriler Kapıkulu Ocakları arasından seçilir ve ulufe alırlardı. Devletten üç ayda bir ulufe adıyla maaş alan Sipahiler, Silahtarlar: Padişahın çadırını (Otağ-ı sürekli askerlerdi. Bu askerler aynı zamanda Hümayun) korumakla görevlidirler. hükümdar değişikliklerinde cülus adlı bahşiş alırlardı. Sağ Garipler, Sol Garipler: Görevleri, ordu hazinesini, ağırlıklarını ve ganimetlerini taşımak ve Devşirme sistemi: Gayr-i Müslimlerin kimsesiz ve korumaktır. fakir çocuklarının küçük yaşta toplanarak (5 - 12 yaş) devlet hizmetinde kullanılmak üzere Sağ Ulufeciler, Sol Ulufeciler: Görevleri, saltanat yetiştirilmesidir. Bunların zeki ve gürbüz olanları sancaklarını taşımak ve korumaktır. saraydaki Enderun Mektebi’nde devlet memuru Tımarlı Sipahiler (Eyalet Askerleri) yetiştirmek amacıyla okutulurdu. Rumeli’den toplanan çocuklar önce Anadolu’ya gönderilerek  Tamamen Türklerden oluşurdu. Türk ailelerinin yanında Türk - İslam kültürü alırlar,  Dirlik sahipleri tarafından beslenirdi. sonra Gelibolu’daki Acemi Oğlanlar Ocağına getirilirlerdi. Burada kabiliyetlerine göre askeri  Ordunun en kalabalık ve en önemli sınıfıdır. ocaklara ayrılırlardı.  Devletten maaş almazlardı. Kapıkulu Askerleri; Atlı ve yaya olarak ikiye  Savaşlarda ganimet elde etmezlerdi. ayrılırlardı. Savaş zamanı orduya katılırlar, barış zamanı Yeniçeri Ocağı: Kapıkulu ordusunun temelidir. I. toprağı işlerler ve bölgelerinin güvenliğini Murat Dönemi’nde kurulmuştur. Devşirme yolu ile sağlarlardı. oluşturulmuştur. Sıkı disiplin altında yetişirlerdi. Yardımcı Kuvvetler Padişahın yanında bulunurlardı. Görevleri; padişahla birlikte savaşa katılmak ve İstanbul’un Ordunun geri hizmetinde çalışanlar ile bağlı beylik güvenliğini sağlamaktır. ve devletlerden gelen askerler bu sınıfa girerdi. Cebeciler: Yeniçerilerin silahlarını ve bu silahların Bunların sayıları sabit değildi. Savaşa göre bakımını yaparlardı. değişirdi. Topçular: Top döken, top mermisi yapan ve Azaplar: Anadolu’dan toplanmış bekâr, dinç Türk kullanan ocaklardır. gençleridir. Savaşta yeniçerilerin önünde düşmana ilk hücumu yaparlardı. Osmanlı’da ilk top, 1389 I. Kosova Savaşı’nda Akıncılar: Sınır boylarında oturan Türklerden kullanılmıştır. meydana gelen hafif süvari birlikleriydi. Top Arabacıları: Top taşıma araçlarını yapan ve nakleden ocaklardır. Gönüllüler: Ani düşman saldırılarına karşı sınırlardaki şehir ve kasabaları korurlardı.

Sayfa 8 / 12

Deliler: Özel kuvvetlerdir. Çok iyi bir eğitimden Yönetilenler (Reaya) geçirilerek yetiştirilirler ve ön safta savaşırlardı. Reaya, yönetime katılmayan, geçimini tarım ve Beşliler: Her beş aileden bir kişi alınarak sanayi alanında üretim yaparak veya ticaretle oluşturulan bu birlikler sınırdaki kalelerin uğraşarak sağlayan, devlete vergi veren halktır. korunmasında görevlendirilirdi. Osmanlı Devleti’nin kendi egemenliği altında Derbentçiler: Yol, köprü ve geçitleri koruyan yaşayan toplulukları din ve mezhep esasına göre birliklerdir. örgütleyip yönetme şekline “millet sistemi” Turnalar: Ordunun posta işlerinden sorumlu deniyordu. Buradaki millet kavramı günümüzdeki birliklerdir. anlamından farklıydı. Aynı dinden ve mezhepten olan topluluklar bir millet sayılıyordu. Yaya ve Müsellemler (Yörükler): Ordunun önünden giderek yolları ve köprüleri onarırlardı. Osmanlı toplumu ırk esasına göre değil, inanç ve düşünce temeline göre örgütlenmiştir. Donanma Osmanlı Devleti çok uluslu devlet olma özelliği Osmanlı Devleti’nin ilk donanması Karesi taşımış fakat yönetimdeki hâkim unsur Türkler Beyliği’nin alınmasından sonra oluşmuştur. olmuştur. Osmanlı Devleti, Orhan Bey Dönemi’nde Karamürsel’de ilk tersaneyi kurduysa da Osmanlı Devleti hoşgörülü bir siyaset izlediği için Karesioğulları Beyliği’nin alınmasıyla donanma Müslümanlar (Millet-i Hakime), Hıristiyanlar ve sahibi olarak askeri amaçlı denizcilik faaliyetleri Museviler (Millet-i Mahkume -Zımmi) asırlar boyu yürütmeye başlamıştır. birlikte yaşamışlardır. Toplum Yapısı Hıristiyanlar genellikle ticaret ve tarımla uğraşırlardı. Islahat Fermanı’yla (1856) Fatih Sultan Mehmet Dönemi’nden itibaren Müslümanlarla aynı haklara sahip olmuşlardır. imparatorluk haline gelen Osmanlı Devleti’nin bünyesinde farklı din, dil, mezhep ve milletten Osmanlı’da halkın faydalanması için birtakım insanlar bir arada yaşamaya başlamışlardır. sosyal müesseseler yapılmıştır. Bunlar; Osmanlı toplum yapısı; yönetenler ve yönetilenler İmaret; Medrese talebelerine, fakirlere ve her olmak üzere iki bölüme ayrılmıştır. isteyene bedava yiyecek dağıtmak üzere kurulan aşevleridir. Yönetenler Kalenderhane: Şehirlere gelen yabancıların ve Padişahtan dini ve idari yetki alan kimselerden seyyahların ücretsiz kalıp yemek yedikleri yerdir. oluşur. Seyfiye, İlmiye ve Kalemiye olarak üç sınıfa ayrılırlar; Han ve Kervansaray: Yol üzerinde veya kasabalarda yolcuların konakladıkları ve a) Seyfiye (Ehl-i Örf): Askeri zümreyi oluşturan hayvanlarının barındığı binalardır. Yolcular; gruptur. Sadrazam, Vezirler, Kapıkulu Askerleri ve milliyet, din, dil, inanç ayırımı yapılmaksızın, üç Tımarlı Sipahilerden oluşur. Padişahın yürütme gün ücret ödemeden kalabilirdi. gücünü temsil ettikleri için bu sınıfa ehl-i örf, ehl-i seyf veya “ümera” denirdi. Tabhane: Fakirlerin barındığı hayır eseridir. Buraların yiyeceği imaretlerden karşılanırdı. b) İlmiye (Ehl-i Şer): Medreselerde yetişip devletin değişik alanlarında görev alanlardır. Bunlar; Darüşşifa (Hastahane): Hastaların tedavi edildiği Şeyhülislam, Kazasker, Kadı, eğitim öğretim hastane ve tıp mezunlarının pratik ve tatbikat elemanları ve cami görevlileridir (Ulema). yaptıkları tıp fakültesi mahiyetindedir. Osmanlı Devleti’nde ilk hastaneler Yıldırım Bayezıd c) Kalemiye: Devletin idari ve mali bürokrasisini oluşturan gruptur. Her türlü yazışmalardan, zamanında açıldı. kâtiplik işlerinden ve ekonominin işleyişinden Ribat: Kale görünüşlü savunmaya yönelik sorumludurlar. binalardır.

Sayfa 9 / 12

Külliye: Ana yapısı camii olan ve çeşitli ihtiyaçları Duraklama Dönemi’nde sürekli alınmaya bir arada karşılayan kompleks yapı topluluğudur. başlanacaktır. Genellikle bir camii etrafında kurulmuş medrese, Çiftbozan: Tarımsal üretimin sürekliliğini sağlamak kütüphane, imarethane ve şifahane (hastane) ve amacıyla bir veya iki yıl toprağını mazeretsiz olarak hamam gibi yapıların bütünüdür. boş bırakan köylüden alınan tazminat vergisidir. Maliye Çift Resmi: Müslüman halktan alınan arazi Osmanlı maliye teşkilatı ilk olarak I. Murat vergisidir. Dönemi’nde kurulmuştur. İlk bütçe Tarhuncu İspenc: Gayrimüslimlerden alınan arazi vergisidir. Ahmet Paşa tarafından hazırlanmıştır. Osmanlı’da Maliyeden sorumlu kişi Defterdar"dır (1838’den Ağnam: Küçükbaş hayvan yetiştiricilerinden alınan sonra Maliye Nazırı ve Teşkilatı). vergidir. Osmanlı para birimine “akçe” denirdi. Resm-i Pencik: Savaş esirlerinin serbest bırakılması karşılığında alınan vergidir. İlk bakır para Osman Bey, ilk gümüş para (akçe) Orhan Bey, ilk altın para (Sultani - Sikke-i Hasene) Bac: Pazar yerlerinden toplanan vergidir. ise Fatih Dönemi’nde bastırılmıştır. İhtisap Resmi : Ruhsat karşılığı alınan vergidir İlk kâğıt para Sultan Abdülmecit döneminde basıldı (noter vergisi). (1840). Hazine bonosu niteliğindeki bu paraya Kantariye: Tartılardan alınır. “Kaime” denildi. 1862’de bu uygulamaya son verildi. Resm-i Bennak: Evli çiftçilerden alınırdı. I. Abdülmecit Dönemi’nde ayrıca 1844’te “Yirmi Resm-i Mücerred: Bekâr çiftçilerden alınırdı. Kuruş” değerinde “Mecidiye” bastırıldı. Damga resmi: Çeşitli resmi muamelelerden alınır. Osmanlı Devletinde bankacılığa ilk geçiş, Tanzimat Derbent resmi: Çeşitli köprülerden ve geçitlerden döneminde oldu. Açılan ilk banka Bank-ı Dersaadet alınır. (İstanbul Bankası)’dir (1847). Gümrük Resmi: Dış ülkelerden gelen mallardan Hazinenin Gelir Kaynakları alınan vergidir. Ganimetlerin 1/5 i ve Vergilerden oluşur. Arusane: Evlenenlerden alınır (Kız tarafı öder.). Vergiler Cerime: Suçlulardan alınan vergidir. Öşür: Müslümanlardan alınan 1/10 oranındaki Bağlı Beylik ve Devletlerden Alınan Yıllık Vergiler toprak ürünleri vergisidir (1925’te kaldırılmıştır.). ve Hediyeler Haraç: Gayrimüslimlerden alınan 1/5 oranındaki Maden, Tuzla, Orman ve Gümrük Gelirleri toprak ürünleri vergisidir. Vergiler, Tahrir defterine yazılırdı. Vergilerin Cizye: Gayrimüslimlerin 20 yaşını doldurmuş, hepsine “Tekâlif’ denirdi. sağlıklı erkeklerinden askere gitmeme karşılığında Müsadere (El Koyma): Ölen bir kişinin alınan kelle vergisidir (Bu vergi 1856 Islahat hayattayken haksız kazanç elde ettiği tespit Fermanı’yla kaldırıldı.). edildiğinde mirasının hazineye aktarılmasıdır (Bu Zekât: Zengin olan Müslümanların mallarından uygulama özel mülkiyet anlayışına terstir. 1839 alınan vergidir. Bu vergi devlet tarafından bazı Tanzimat Fermanı’yla kaldırılacaktır.). dönemlerde alınmıştır. Sistemi: Bir bölgede devlet hazinesine Örfi Vergiler (Tekâlif-i Örfiye): toplanacak olan vergilerin açık artırma yoluyla Avarız: II. Bayezıd zamanında, olağanüstü şahıslara verilmesidir. İltizam vergisini toplamaya durumlarda ordunun ihtiyacını karşılamak üzere hak kazanan kişi toplayacağı vergiyi peşin olarak alınan geçici vergidir (Savaş, sel, deprem v.b). hazineye öderdi (Belli bir kar payı karşılığında).

Sayfa 10 / 12

İltizam yöntemiyle vergi toplayanlara Mültezim adı kavramı gelişti. 1856 lslahat Fermanı ile karma verilirdi. mahkemelerin kurulması kabul edildi. Osmanlı ekonomisinin en önemli sektörleri tarım, Abdülaziz Dönemi’nde Divan-ı Ahkam-ı Adliye hayvancılık, ticaret ve zanaatkârlıktır. (Yargıtay) adlı bir yüksek mahkeme kuruldu. Osmanlı ekonomisinde esnafların kurduğu Lonca 1878’de de hukuk alanında uzman ihtiyacını teşkilatının da büyük bir önemi vardı. Bu teşkilat iç karşılamak amacı ile Mekteb-i Hukuk-i Şahane ticarette bir denetleme kurumu gibiydi. Ancak (Hukuk Fakültesi) kurulmuştur. Avrupa’da meydana gelen Sanayi Inkılâbı’nın Eğitim Ve Öğretim etkisiyle Osmanlı Lonca teşkilatı iyice zayıflamıştır. Osmanlı’da eğitim ve öğretime büyük önem Avrupalıların yaptığı Coğrafi Keşiflerle beraber yeni verilmiştir. ticaret yollarının bulunması, Osmanlı’nın elindeki Başlıca eğitim kurumlan; Mahalle Mektepleri Ipek ve Baharat yollarının önemini kaybetmesine (Sıbyan Mektepleri) ve Medreselerdir. neden oldu. Sıbyan Mektepleri: Eğitim sisteminin ilk Ayrıca Coğrafi Keşifler sonucu Avrupa’ya taşınan basamağıdır. Genellikle camilerin çevresinde gümüş ve altın gibi değerli madenler bir süre sonra bulunurdu. Ders verenlere “Muallim” adı verilirdi. Osmanlı ülkesine girince; Osmanlı Devleti’nin Karma eğitim yapılırdı. Belli bir süresi ve sınıfı parasının değer kaybetmesine ve fiyatların yoktur. Daha çok gramer ve dil eğitimi yapılırdı. yükselmesine neden oldu. İslamiyet ile ilgili bilgiler verilirdi. Ayrıca okuma Bununla birlikte XIX. yüzyılın ortalarından itibaren yazma ve Kur’an öğretilirdi. alınan dış borçlar giderek büyümüş ve ödenemez Osmanlı Devleti’nde ilköğretim ilk defa İstanbul’da hale gelince de Avrupalı devletler Duyun-u II. Mahmut Dönemi’nde zorunlu hale getirildi. Umumiye idaresini kurarak (1881) Temel eğitim kurumları medreselerdir. İlk Hukuk Osmanlı medresesi 1330’da Orhan Bey tarafından Osmanlı Devleti’nde hukuk sistemi iki bölüme İznik’te açılmıştır (Süleyman Paşa Medresesi). ayrılırdı; Medreseye tayin edilen ilk müderris Davud-u Şer-i Hukuk: İslam dinine göre düzenlenen Kayseridir. kanunlardır. Kaynağı Kur’an, sünnet, icma ve Medreseler, 3 Mart 1924’te çıkartılan Tevhid-i kıyastır. Bu konuda din ve yasama işleri padişah Tedrisat Kanunu ile kapatılmıştır. adına Şeyhülislama aittir. Ancak şeyhülislam’ın Bilim, Dil Ve Edebiyat yargılama yetkisi yoktu. Osmanlı Devleti’nde XIV., XV. ve XVI. yüzyıllarda İlk Osmanlı kadısı Karamanlı Dursun Fakih’tir. bilime önem verilmiş ve birçok bilim adamı Örfi Hukuk: İslamiyet öncesinden bu yana devam yetişmiştir. eden töre kurallarının İslamiyet’e aykırı olmayacak Molla Fenari (15. yy): Mantık alanında önemli şekilde düzenlenmesiyle oluşan kurallardır. Örfi çalışmalar yapmıştır. Eserleri Osmanlı’nın son hukuka padişahın yönetim, maliye ve ceza gibi dönemlerine kadar okutuldu. Maddet’ül Hayat adlı konularda çıkarttığı kanunnameler de dâhildi. eseri vardır. Fatih Dönemi’nde hazırlanan “Kanunname-i Ali Emir Sultan (1368-1430): Osmanlıların Kuruluş Osman” ile örfi hukuk toplatılmış ve hale Devri’nde Bursa’da yaşamış, Yıldırım Bayezid getirilmiştir (Osmanlı’nın Kanunnamesi). Han’ın damadı olan bilim adamıdır. Osmanlı Devleti’nde hukuk alanındaki gelişmeler Kadızade-i Rumi (14. ve 15. yy): Matematik, 19. yüzyılda başlamıştır. 1878’de İslami temelli ilk Astronomi alanlarında yetişmiştir. Muhtasar-ı Fi’l medeni hukuk, Mecelle adı altında toplanmıştır. Hisab adlı eseri vardır. İlk defa Tanzimat Fermanı’yla (1839) herkesin temel hakları güvence altına alındı. Hukuk devleti Sayfa 11 / 12

Ali Kuşçu (15. yy): Matematik, Astronomi alanında İbn-i Kemal: Din ve hukuk âlimidir. Tevarih-i Ali yetişmiştir. Osmanlı’da Matematiğin kurucusu Osman adlı eseri vardır. olarak bilinir. Fatih Dönemi’nde İstanbul’a Ebussuud Efendi: Din ve hukuk âlimidir. Duaname Semerkant’tan getirilmiştir. ve Kanunname adlı eserleri vardır. Sinan Paşa: Matematik alanında yetişmiştir. Akşemseddin: Fatih’in hocasıdır. Daha çok Tıp Tazarruname ve Nasihatname adlı eserleri vardır. alanında kendini yetiştirmiştir. Ayn’ül Ayan adlı Piri Reis (15. ve 16. yy): Coğrafya alanında ileri eseri vardır. gitmiştir. İlk kez dünya haritasını çizmiştir. “Kitab-ı Altunizade Sabuncuoğlu Şerafettin: Tıp alanında Bahriye (Denizcilik Kitabı)” adlı eseri vardır. ilerlemiştir. Kitâbü’l-Cerrahiyyeti’l- İlhaniyye adlı Seydi Ali Reis (16. yy): Deniz Coğrafyası alanında eseri vardır. çalışmalarda bulunmuştur. “Miratü'l Memalik İbrahim Müteferrika (18. yy): İlk özel matbaayı (Memleketlerin Aynası)” adlı eseri vardır. Bu kurmuştur. eserde Hindistan ile Osmanlı ülkesi arasında yaptığı yolculuğu anlatır. Şinasi (19. yy): İlk oyun yazandır. (Şair Evlenmesi), Avrupa’yı örnek alan ilk şairdir. Molla Lütfü: Matematikçidir. Taz’if’ül Mezbah adlı eseri vardır. Tarih alanında önemli bilim adamları ise şunlardır; Hoca Saadettin Efendi, Aşık Paşazade, Solakzade, Takiyüddin Mehmet (16. yy): Astronomi alanında Neşri, Naima ve Kemal Paşazade’dir. çalışmalarda bulunmuştur. Osmanlı’da ilk rasathaneyi kurmuştur (İstanbul’da). Osmanlı Devleti’nde resmi dil Türkçe’dir. Azınlıklara ise kendi dillerinde konuşma hakkı Matrakçı Nasuh (16. yy): Coğrafya, Minyatür, verilmiştir. Matematik, Tarih alanlarında yetişmiştir. Cemal’ül- Küttab ve Kemal’ül-Hisab adlı eserleri vardır. Edebiyat Katip Çelebi (17. yy): Tarih, Coğrafya, Denizcilik, Osmanlı Kuruluş Dönemi’nde Türkçe’ye büyük Maliye ve Hukuk alanlarında çalışmalar yapmıştır. önem verildi. Halk Edebiyatı bu dönemde çok etkili Eserlerinin ismi; Cihannüma (Dünya coğrafyası), olmuştur. Keşfü’zü-nun (Bibliyografya),Fezleke-i Osmani ve Halk Edebiyatı’nda Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Mizanü’l Hak’tır. Abdal, Köroğlu, Karacaoğlan, Kul Mehmet, Hezarfen Hüseyin Çelebi (17. yy): Batı ile ilişki Gevheri, Emrah, Aşık Ömer, Zıhni, Dadaloğlu gibi kuran ilk bilim adamıdır. Osmanlı Teşkilat Tarihi en önemli isimler yetiştirilmiştir. önemli eseridir. Osmanlı Yükselme Dönemi’nde edebiyatta Arap ve Hezarfen Ahmet Çelebi (18. yy): Kanat takıp uçan İran kültürünün etkileri artmıştır. XV. yüzyıldan ilk insandır. itibaren Divan Edebiyatı’nın önemi artmıştır. Lagari Hasan Çelebi: İlk roket örneğini icat ederek Divan Edebiyatı’nda; Şeyhi (Harname), Nesimî, uçmayı başarmıştır. Ahmedî, Bakî (Kanuni Mersiyesi), Fuzuli (Leyla ve Mecnun), Nefî (Siham-ı Kaza), Nedim (Lale Devri), Evliya Çelebi (17. yy): Seyahatname en önemli Şeyh Galip (Hüsn-ü Aşk) gibi önemli isimler eseridir. Bu eser yazıldığı dönemin Türk kültür yetişmiştir. y Osmanlı padişahları edebiyatla tarihi hakkında bilgi veren önemli bir yapıttır. önemli eserler vermişlerdir. Ahmet Cevdet Paşa (19. yy): Eserleri, Tarih-i Sanat Cevdet (Tarih Kitabı), Tezakir, Kısas-ı Enbiya 15. yy’da gelişme gösteren Osmanlı güzel (Nebiler Tarihi), Mecelle (Hukuk) dir (Mecelle’yi sanatları, 16. yy’da en parlak dönemine ulaştı. hazırlayan 16 kişilik hukukçu heyetine başkanlık Güzel sanatlardaki gelişme özellikle süsleme yapmıştır). sanatlarında kendini gösterdi. Hattatlık, çinicilik, Zembilli Ali Efendi: Din ve Hukuk âlimidir. El minyatür, nakkaşlık, kakmacılık, oymacılık, tezhip Mutahharat adlı eseri vardır. başlıca süsleme sanatı dallarıydı. Sayfa 12 / 12