Betül Tarıman Deniz Durukan Emel İrtem Ayşen Deniz Onaral Pelin Özer Şirin Parkan Sina Akyol Tarık Günersel Oğuzhan Akay Charles Bukowski Fergun Özelli Engin Turgut Orhan Alkaya Salih Mercanoğlu Nuh Ömer Çetinay James Baldwin Kahraman Türel Uluocak Savaş Çekiç Koray Feyiz Turgay Kantürk Serdar Koçak Enver Topaloğlu Abdülkadir Budak Metin Cengiz Ertan Mısırlı Halil İbrahim Özcan Mustafa Köz Metin Celal Enis Akın Altay Ömer Erdoğan C. Hakkı Zariç Özgen Kılıçarslan Danyal Kadir Aydemir Mustafa Fırat Vaclav Havel Necmi Zekâ Bahtiyar Kaymak Tamer Gülbek Uygar Asan Derya Çolpan Altay Öktem Seamus Heaney Ali Duran Topuz Halil Gökhan Sabahattin Umutlu Reha Yünlüel Mesut Aşkın Cüneyt Uzunlar Şeref Bilsel enderemiroğlu Ersun Çıplak Erda Har Mustafa Ergin Kılıç Selahattin Yolgiden Barış Yıldırım Onur Sakarya Nihat Özdal Devrim Horlu Anıl Cihan Cenk Kolçak Ertekin Akpınar Emre Polat Onur Şahin Şiir salgına da karşı… Bir yılı aşkın süredir virüsün kuşatması altında yaşıyoruz. Hayat büyük ölçüde değişime uğradı. Fiziki mesafe zorunluluğundan sosyal ilişkiler alabildiğine daraldı. Öte yanda, tüm dünyada sürecin hiç de iyi yönetilemediğine tanık olduk. Hastalanma riski, karantinalar ve ölümler, endişeleri çokça arttırdı. Geleceğe yönelik zaten var olan güven kaybı büyük boyutlara ulaştı. Yoksulluk ve sefalet daha da gün yüzüne çıktı. Görünen o ki salgınla birlikte insanlık, umudu da yitirme sınırına geldi. 15 Şubat 2021 - 01 Bütün bunların kültür, sanat alanında da yansımaları oldu, hem de ağır tahribatlar Yayına Hazırlayanlar yaratarak. Film üretimi büyük ölçüde durdu ve sinema salonları kapandı. Tiyatrolar Turgay Kantürk Enver Topaloğlu perde açamıyor artık. Yayınevleri daraldı, küçüldü hatta kapandı. Açık olsalar enderemiroğlu bile kitapçıların kapısından giren kalmadı. Şiir merkezli dergiler zaten çok zor Kapak ve İç Tasarım durumaydılar, şimdiyse can çekişiyorlar. Bu umutsuz tablo toplumsal çöküşe neden Savaş Çekiç oldu ve olmaya hızla devam ediyor… Dizgi Bizim şiirimiz umuttan beslendi ve beslenecek. Yeni normalin yarattığı karamsarlıkla, M. Ahmet Kunter umutsuzlukla başa çıkmak için umuda, coşkuya, sevince olduğu kadar silkelenmeye Düzeltme Emek Kutsal de ihtiyaç var. Koşulların oluşturduğu ağır ve puslu havadan şiirin güçlü soluğunun varlığıyla kurtulmak olası. Her zamankinden çok birlikte olmaya, yan yana durmaya ve İletişim [email protected] şiirsel özün ve sözün gücüne inancımız tam. Tam da bu nedenlerle şiir salgına da karşı. Tüm haksızlıklara karşı olduğu gibi… ©Kod Adı: Maske 2021 Kod Adı: Maske 2021 bağımsız bir girişimdir. Sürecin yaşamı daha da geriletmesine karşı durmak amacıyla toparlayıcı ve bağımsız

Bu yayında yer alan yazıların yasal sorumlulukları yazarlarına aittir. bir şiir dergisi düşüncesi geliştirdik. Düşüncemizi yönlendiren bir başka sorun da Kaynak belirtilerek alıntı yapılabilir. Tum hakları saklıdır. şiirin yazılıyor olmasına karşın okurla buluşmasında karşılaşılan engeller oldu. Tanıtım amaçlı kısa alıntılar dışında yazılı izin olmaksızın yayımlanamaz ve basılı hale getirilemez; Yerleşik sistem içerisinde yayınevlerinden başlayarak şiirin horlanmasına itiraz ancak her türlü elektronik yolla çoğaltılabilir. Ticari ürün değildir, satılamaz. etmek gerekiyor bugün, hem de acilen... Şiirlerden ve şiir eksenli yazılardan oluşan dergide birçok kuşağı, eski yeni değişik anlayıştaki birçok şairin şiirlerini okurla Dağıtım sponsorumuz Gazete Duvar’a teşekkür ederiz. www.gazeteduvar.com.tr buluşturmayı öngördük.

KOD ADI: MASKE 2021 Bu arada, Kod Adı: Maske 2021 ilk sayfalarını şair kadınlara ayırdı. “İyi ama neden?” PDF olarak dağıtılmış, yalnızca arşiv için 20 adet çoğaltılmış ve Bu sorunun aslında hiç sorulmaması gerekir. Ama büyük ihtimalle soranlar çıkacaktır. tümü numaralandırılmıştır. Açıklayalım: Nerdeyse günde üç kadının öldürüldüğü ya da yüzlercesinin şiddete ve tacize maruz kaldığı bu topraklarda, tüm kadınların sesi olan şairlerimizin şiirlerine öncelik tanıyarak, eril edebiyat dünyasında verdikleri mücadeleyi desteklediğimiz ve önemsediğimiz bilinsin istedik. Yine bu amaçla, kadın cinayetlerini protesto etmek, Facebook kodadimaske2021 kadına yönelik her türlü şiddete, ayrımcılığa ve tacize karşı çıkışımızın bir ifadesi Instagram kodadimaske2021 Twitter kodadimaske2021 olarak ilk sayfalarımızı şair kadınlara ayırdık. Youtube kodadimaske2021 Mevsimlik şiir dergisi Kod Adı: Maske 2021 bağımsız bir girişim olarak yola koyuldu ve ücretsiz dağıtılacak. Armağan kitap olarak önceden duyurduğumuz Kar ve Kış Şiirleri 50 Şiir 50 Şair izin işlemlerinin tamamlanamaması nedeniyle önümüzdeki sayılarda gündeme gelecek. Unutmayalım; şiirin raf ömrü olmasa da, saf ömrü vardır… İÇİNDEKİLER

007 BETÜL TARIMAN, Şiir 008 DENİZ DURUKAN, Şiir 076 VACLAC HAVEL, Görsel ve Kavramsal Şiirler 010 EMEL İRTEM, Şiir 085 NECMİ ZEKÂ, Üç Şiir 012 AYŞEN DENİZ ONARAL, Şiir 088 BAHTİYAR KAYMAK, Şiir 014 PELİN ÖZER, Şiir 092 TAMER GÜLBEK, Üç Şiir 015 ŞİRİN PARKAN, İki Şiir 094 UYGAR ASAN, Şiir 017 ALİ DURAN TOPUZ, Türkiye’de Modern Şiir (eksi) Gülten Akın 095 DERYA ÇOLPAN, İki Şiir 020 SİNA AKYOL, Yedi Şiir 098 ALTAY ÖKTEM, Hissikablelvuku 024 TARIK GÜNERSEL, Şiir 101 SEAMUS HEANEY, On Şiir 025 OĞUZHAN AKAY, Beş Şiir 107 ALİ DURAN TOPUZ, Dört Şiir 028 CHARLES BUKOWSKI, Dört Şiir 112 HALİL GÖKHAN, Şiir 032 FERGUN ÖZELLİ, Üç Şiir 114 SABAHATTİN UMUTLU, Şiir 035 ENGİN TURGUT, İki Şiir 119 REHA YÜNLÜEL, İki Şiir 037 ORHAN ALKAYA, On Dört Parça 121 MESUT AŞKIN, Şiir 039 SALİH MERCANOĞLU, Şiir 122 CÜNEYT UZUNLAR, Üç Şiir 040 NUH ÖMER ÇETİNAY, Üç Şiir 124 ŞEREF BİLSEL, Şiir 045 JAMES BALDWIN, Üç Şiir 125 enderemiroğlu, İki Şiir 049 SAVAŞ ÇEKİÇ, İki Şiir 129 ERSUN ÇIPLAK, Şiir 050 KORAY FEYİZ, İki Şiir 131 ERDA HAR, İki Şiir 052 TURGAY KANTÜRK, Dört Şiir 135 KADİR AYDEMİR, Şiir 056 SERDAR KOÇAK, İki Şiir 136 KORAY FEYİZ, Miyop Kalpteki Ciddiyet: Salâh Birsel 058 ENVER TOPALOĞLU, İki Şiir 144 MUSTAFA ERGİN KILIÇ, Üç Şiir 146 SELAHATTİN YOLGİDEN, Şiir 062 GÖRÜŞ MESAFESİ: 147 BARIŞ YILDIRIM, Şiir ŞAİR, YAYINCI VE DERNEKLER 148 ONUR SAKARYA, İki Şiir ÜÇGENİNDE ŞİİR YAYINCILIĞI 150 NİHAT ÖZDAL, Şiir 063 ABDÜLKADİR BUDAK 151 DEVRİM HORLU, Şiir 064 METİN CENGİZ 153 ANIL CİHAN, Şiir 064 TARIK GÜNERSEL 154 CENK KOLÇAK, İki Şiir 065 ERTAN MISIRLI 156 ERTEKİN AKPINAR, Durdurulabilir Bir Zamana Bakmak 066 HALİL İBRAHİM ÖZCAN 158 EMRE POLAT, Onur Şahin ile ‘Bun’ca Zamana Yolculuk 067 MUSTAFA KÖZ 162 ŞEREF BİLSEL, Nisyan Defteri: 068 METİN CELAL 1 166 ŞİİR OK'U 069 ENİS AKIN 070 ALTAY ÖMER ERDOĞAN 071 C. HAKKI ZARİÇ 072 ÖZGEN KILIÇARSLAN DANYAL 073 KADİR AYDEMİR 074 MUSTAFA FIRAT 7 | mevsimlik şiir dergisi - 01

BETÜL TARIMAN BETÜL ŞEY LEZİZ BİR dedi tüylenip de gitsinler bir var’a konsunlar ebediyete kadar ya da sus büyüsün içindeki kaya çitler çektim etrafıma sabrı deniyorum kusursuz unuttum nasıldı tamamlanma kalktım hiçbir şeye dokunmadan beyaz bir attı hırçın omzumda biten yaprak baharatlar ektim yanılgılarıma hayretler içindeyim daha güzel kokuyorum her uyandıkça ve yastığımın altına koyarak bir rüya ve bu sabah ve her sabah buraya buraya buraya işaretler koyuyorum mesela örtüyorum üzerimi yapraklarla çünkü leziz bir şeyim ben kendime ayırdığım parçalarımla ve her sabah ve her sabah olmadık yerlerde batıp çıkıyorum batıp çıkıyorum yarama küslük iyi bir şey değil ama vardı insanla aramda illustrasyon: savaş çekiç savaş illustrasyon: 9 | mevsimlik şiir dergisi - 01 tüm krallar inmiş yola uluyor ve iştahla yiyorlar senin bacağını benim kolumu içine bakınca görüyorum burada kimse kendinden daha genç değil kimse kendinden sorunlu değil açın ambarları, devirin para makinelerini çıkarın kimliklerden cinsiyeti makamın iddiasından haneyi, kütüğü boşaltın mahalleyi şu alev, şu durduğun yer cinnet şu insan, şu hazine, şu devlet yedi başlı şehvet devir kendini geliyorlar büyük bir gürültüyle ve düşün olduğunu… ihtiyacı toynaklara neden atların üze bekçisi olmalı diyorum

bir m DENİZ DURUKAN değilim ben minyatür takılarınızı çıkarın, ambarları açın devirin para makinelerini yokluk arkamda, soysuz soylular soygunda karanlıkta büzülmüşlerin pazarı bu gibi balmumundan yapılmış hayvanlar hiç yokmuşçasına ensende sen yürüyorsun o da yürüyor uygarlığa bakıp bakıp duran olsa ama ben minyatür değilim ki, olsa kazıdan çıkmış bir enkaz olabilirim elbet enkaz da dahil tarihe şu ağaçsız ormanın onun da bekçisi olmalı, şu yığma binanın, şu susuz şehrin; solukları pas kokan çocukları kimse tam değil burada şehir kaynıyor açık ara yarayla kimse tam değil burada saray kapalı halka halka geliyor fırtına

8 | 8 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 11 | mevsimlik şiir dergisi - 01 umut baloda giyilmiş umut baloda giyilmiş bornoz gibi yersiz denizi martısız hayat aklı gidik hülyası dikşinya! uzanan tanrının yeryüzüne ellerini kesmişler ölüler ölü evet yaşayanlar diri değil insan ölmekten çok öldürmekten korkmalı ama o eşikten çoktan geçmişler ölü anaları sokaklarda çürütmüşler eve geri dönebilir miyim diyen çocuğun bir köprüde kafasını kesmişler kuru nehir yataklarından çökmüş maden ocaklarından yanmış ağaçlardan artan boşluğa kelimesiz şehadetleri gömmüş zaman ama olsun bir şey var tutunduğumuz samanyolundan gönlümüze incecik bir patika, işgal edilmemiş düşüp canı acır diye gözyaşını dökmeyene orada selam durulmuştur

güneş doğduğu yere battı güneş doğduğu yere dondu dondu gülüş, kahkaha şehrin çöplüğünde biri kâğıttan uçağa kondu uçak gelecekten düşmüş enkaz kalpten kalbe saplanmış haylaz bir ok gibi havada dönüp öleni diriltti tekrar vurdu denizde delik bir kayık su almış yarıya kadar batık kadınları ayıp çocukları kurban usturlabın adı Aylan insanlara Acrab’ı gösteriyor jilet gibi kayalıklara arkası dönük vahşi aslanı ehlileştiren sahip gururu kurşunsuz öldürmeyi bilir boğulanları afiyetle sindirir bir balığın içinde alem yapıp son nefeste son kuşlar uçmayı unutmuş, tüyleri yoluk asitli bahçelerde ötüp güllerden sinek avlıyorlar EMEL İRTEM EMEL YOK YER EKSPRESİNDE MERAM AH’INA BİNDİK MAZLUMUN

10 | 10 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 13 | mevsimlik şiir dergisi - 01 bir mız bir cüz bir büz bir caz bir çın bir cısss bir mız bir cüz bir afrala tafrala tepeden tırnağa hayat pejmürde tahrik oyunu hızlandım zıkkımına… tekmil. damarına değince delirdi yaprak el değiştiriyor pankart: mu… yurdu mudur kadın kadının… yurtsuzluğu kırıldığı yerde kalıyor ezgisi mızıkamın sen heyy, hayz tiryakisi nakkaş! seni sil baştan yazacağım kızkardeş! ağzını takma kirpiklerle çalkalayan seni yeniden… diri diri deşilirken kuzgun, göğ ödağacı gibi haykırdıkça şiir için bir geçiştirme kadın bir bitimsiz emme merhametini yırttığımın şu “uçuşu hatırla” sizi sürükleyen akıntıya bunun için kaptırdım çocukluğumu … kendimi yıktım yere * deri yüzeyinde hiçbir değişiklik yapmaksızın oluşan (kıvam), sınırlı renk değişikliğidir.

yaprağına değince dilim yaprağına değince o kuzgun huzursuzluğun göğ üç hezeyan yudum yolcu olmaktan çıkmış bir gidiş odalarda ruganlaşan amların yazdıkları şiir. sokak tüykalem. ring kasveti zehirlenen ekspres elbet uçmak diye bir şey elyafa alışkın ayaklarda akşam sefası etiketler yürürler bilmeden yürümektedirler ne biçim anafor bu anaforlar içinde o hurda kanatlar yüzünden yorgun açmazlar aynasında müntehir kuşlar. bir yabancı yitmişlik uydurulmuş bakışlar oydu gözlerini cesedin kazdı kazıdı acıyı reklam için likit yalağa ve dibe AYŞEN DENİZ ONARAL DENİZ AYŞEN makül*

12 | 12 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 15 | mevsimlik şiir dergisi - 01 ŞİRİN PARKAN İki Şiir PARKAN ŞİRİN TÜLLERLE UÇUŞAN SARILIYKEN ÖĞLE UYKUSU gözüm Rüyâmda kapanırken Ah ağrılı gözüm sabahı açılıyor Puslu bir yağmur Kıpırdanışı soruların içim Ah yangınlı içim Tutmak istiyorum sabahı Tutmak istiyorum capcanlı aşkımızı Masum, heyecanlı, yeni doğmuş Kimliksiz, kimsesiz, şimdi yeşermiş Bir çocuk bakışı o, inan ki suçsuz Ellerim saçlarının arasında Nasıl ki çırpınıyor ıslaklığında mağrur Dalgalara bata çıka bir martı, ıslak, Sessizce dönüp bakıyor camdan bana Sır susuşuma Son bir damla bırakıyor yüreğime Ah telaşlı yüreğime Uzaklaşırken karalar giymiş kadın Adımları yavaşlarken koşanın Tırmandıkça ağırlaşıyor bedeni beş yaşımın Ah kıpır kıpır beş yaşımın Acılar tanımsız örtülüyken henüz Uçuşan tüllerle sarılıyken öğle uykusu annemin O bir türlü yakalayamadığım kadın kim? Yüzü ayna bedeni su Dudaklarının kıvrımında uçuşurken kanatlı haz Cıva gibi akıyor gözlerim karnıma Ve tam orada Bin parçaya kırılıyor cam Sensin hepsi hep sen senin sen olman Ah senin sen olman eksiksiz Sebepsiz hırssız niyetsiz Sadece senin sen olman ah sen Bu ince sızı Bir asma köprü Sallanıp Durur Uykunun Kılcal Damarlarıyla Rüya Arasında Bağlar seni Öte Dünyalara Akıl Almaz Akım Karıncalanan Duyularla Kireçlenmiş Hücreler Arasında Bedenin Hazırlığı Henüz Yaratılmamış Sabahlara

30.07.2019-Büyükhüsun Köyü Yalısı-Assos, 2 Ağustos 2019-Cunda Bel oyuğundaki Sızı Uyandırıyor Seni Gündüz Daldığın Rüyadan Uyku ile Soluksuz Kalmak Arasında İncecik Pırıltıdır bu Çakışı İmgenin Suya İşlenmiş Işık Halkaları Yayılıp Genişlerken Durmadan Dönen Tam Dokunacakken Silinen PELİN ÖZER PELİN Sızı

14 | 14 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 17 | mevsimlik şiir dergisi - 01 şiirsele” dönüşümü anlatma iddiasını şiirsele” dönüşümü Çünkü bu türden bir ortadan kaldırmayabilir. az şairden söz edilerek de dönüşüm, çok daha eksiklikler, “Türkiye’de anlatılabilir; yine, kendiliğinden modern şiir” alt başlığını kitabın ismi ve alt sakatlamaz. Elbette birikim” başlığının iddialı görünümü, “kişisel Orhan iddiasının hayli üstünde. Bu nedenle Koçak, kitabın alt başlığı için, “Türkiye’de Sahneler de Modern Şiirin Sosyal Tarihinden başlık olabilirmiş” diyerek taşladı, başlık-alt yokluğu, formülünü. Peki niçin Gülten Akın’ın diğerlerinden farklı? Niçin bu eksiklik sayılan (ve sayılmayan, eksik çok çünkü) isimlerin herhangi birinin eksikliğinden bir daha farklı sonuçlara yol açabilecek kişisel eksiklik? Farklı sonuçlar derken, düşüncemi lafı dolandırmadan açıklayayım: Kitabın adı, alt başlığı ve tanıtım iddialarını bile gerçekleştirmesini imkânsız demesek kitabın hayli zora sokan bir eksiklik, hatta bir şiirle bağını ciddi biçimde zedeleyen eksiklik. Elbette öncelikle Gülten Akın’sız kitabın bir erkekler kulübü faaliyetine dönüşmesi nedeniyle, sonra Gülten Akın’sız Hüsnü Fazıl ve Hikmet (Nâzım şiirinin Türk bir Dağlarca hariç tutulursa) politik yönünün ağır hasar görmesi sebebiyle. Ve ilk ikisi kadar önemli, “şairanelikten şiirsele” geçişin birdenbire 1980’lerde sona ermesi sebebiyle. Çünkü Gülten Akın ve Fazıl Hüsnü Dağlarca hariç, 1980’ler bittikten sonra önemli sayılacak metinler üretmiş kimse yok kitapta. Şairlerin doğum ve ölüm tarihleri: Fazıl Hüsnü Dağlarca 1914-2008, Orhan Veli 1914-1950, Oktay Rifat 1914-1988, Melih Cevdet Anday 1915-2002, Behçet Necatigil 1916-1979, Cahit Külebi 1917-1997, Salâh Birsel 1919-1999, İlhan Berk 1918-2008, Özdemir Asaf 1923-1981, Attilâ İlhan 1925-2005, Can Yücel 1926-1999, Metin Türkiye’de Modern Şiir (eksi) Gülten Akın Gülten (eksi) Şiir Modern Türkiye’de DURAN TOPUZ ALİ ilk bölümü, Murat Bu yazının başlığının Şiirsele” kitabının alt Belge’nin “Şairaneden kitapta Gülten Akın yok. başlığı aslında ve çıkmaz Orhan Koçak Belge’nin kitabı çıkar (ya da fazlalıkları, ve Enis Batur eksiklikleri düşününce) sıraladılar, Batur’un yazısını bu küçük bir tartışma da döndü. Fakat olan şiire tartışmanın bizi “şiir”e, kitapta eksik götürdüğünü söylemek zor. etmek, Benim niyetim ne eksiklikleri tekrar ne eksiklere (ve fazlalara) dair tartışmaya bir biçimde dahil olmak, ne de getirilmiş eleştiriler ve verilmiş cevaplar arasında filan tercihler yapmak; hâşâ, bir hakemliğe soyunmayı zaten aklımdan bile geçirmem ismin mümkün değil. Fakat bir eksik, bir olmaması, Gülten Akın isminin olmaması Murat Belge’nin hayli makul de görünen açıklamalarına rağmen kitabın bütün Şiir görünüşünü değiştiriyor bana göre. ve hakkında, Türkiye’de şiir hakkında üstelik çok Türkiye’de modern şiir hakkında, önemli bir tarihsel dönüşümün, “şairaneden” “şiirsele” geçişin kitabı ise elimizdeki, Gülten Akın’ın yokluğunun kitapta yer almayan diğer ünlü ve önemli isimlerin yokluğuna hiç benzemeyen bir etkiye yol açtığını öne süreceğim: Sezai Karakoç, İsmet Özel, Hilmi Yavuz, Sabri Altınel, Ergin Günçe, Ziya Osman Saba ya da Ahmed Arif’in yokluğu (ki hiçbiri yok) yazarın açıklamasıyla anlaşılır bir hal alabilir: “Dolayısıyla yazmaya başladığım zaman bendeki birikim neyse onu kitaba döktüm.” Belge’nin açıklaması, esasen bir “araştırma” kitabı değil de bireysel şiir serüveninin bir tür özeti ile karşı karşıya olduğumuzun kabul edilmesini talep eden bir açıklama. Üstelik, esasen bu isimlerin hiçbiri ne tek başına ne de hepsi birden kitabın “şairaneden

EKSİK SESLİ EKSİK SESLİ ÇOCUKLAR Eksik sesli çocuklar Konfetiler düşerken Sandalyeler kapıldı Kukla oynatıcısı ve kukla katilleri Birlikte yaktılar hediyeleri İşte o yüzden Hep gittin sen Hep baştan gittin Tekrar gittin Hem yatay hem dikey düşüş Tutamıyorum seni Sandık açıldığında Gelen Çocukluk neşesi o ışık Durmuyor, bir yanıp hemen sönüyor Kukla oynatıcısı ve kukla katilleri Birlikte yaktılar bebekleri

16 | 16 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 19 | mevsimlik şiir dergisi - 01 “Kırmızı Karanfil” (1971) ile başlayıp, Karanfil” (1971) “Kırmızı (1972), ve Ökkeş’in Destanı” “Maraş’ın “Seyran Destanı” ve Türküler” (1976), “Ağıtlar politik şiirin “İlahiler” (1983) (1979) ve üretmekten geri kilometre taşı örneklerini durmadı. Akın olmayan bir O halde içinde Gülten şiiri” anlatısı sadece bir “modern Türkiye olmakla malul değildir, erkekler kulübü fıkrası değişmesini gerektirecek aynı zamanda adının ve poetik bir eksiklikle kadar ciddi politik beklenmedik şekilde yarım maluldür; dahası, Gülten kalan bir öykü gibi görünecektir. Oysa Akın aynı zamanda devamlılığın öyküsünü barındıran özel isimdir; bugün Türkiye’deki Madak, şiir göğünde ışıltılar saçan Didem Özmen Birhan Keskin, Bejan Matur, Gonca gibi şairler hep Gülten Akın’ın yemenisinden çıkmış isimlerdir. Birhan Keskin’in politik “Fakirkene” kitabında şahit olduğumuz Gülten olan lehine poetik feragati, örneğin Akın’ın “Kırımızı Karanfil”den sonraki fergatini tekrarlayan bir harekettir. Özetin özeti kitap, gerçekten de yazarının giden bir aktardığı bazı sahnelerden pek ileri önerisini yan taşımıyor, Orhan Koçak’ın izniyle Murat şöyle değiştirmek daha uygun sanki: okuduğu ve Belge’nin bildiğini sandığı şairler, duyduğu kadarıyla. Esasen böyle bir kitap da bir şeydir, ama kitabın adının ve alt başlığının dediği şey değildir. Ülkü Tamer gibi. İki isim, Gülten Akın ve Fazıl Gülten Akın ve gibi. İki isim, Ülkü Tamer 2000’lerde şiirlerini 1990’lar, Hüsnü Dağlarca sürdürdüler. verimliliklerini yenileyerek ışıl ışıl şiirler ölüm döşeğinden Gülten Akın, son nefesine kadar yayımlayarak neredeyse Gülten Akın, son 10 yıldır yazdı. Bu yönüyle beklenmedik ilginin “büyük şiire” yönelik biri olduğu kadar, o ilgiyi odak isimlerinden tutanlardan biridir de aynı yaratan ve ayakta zamanda. bir kuşaktan Şiirde devrim yapmış zirve kuşağının ortak geliyordu, fakat ulaştığı tırmanışından hayli farklı yanlar taşıyordu, erkek bir ta başından ta sonuna kadar. Hayli imgelemi, tarihin, erkek dili, erkek ağzı, erkek bir şiir erkek sembolizmiyle tıka basa dolu büyüyordu. evreninde kadın başına büyüdükçe Murat Belge’nin kitabında yer bulamamasının sebeplerinden biri budur, çünkü Belge, oturmuş, anlattığı isimlerin çoğuyla tanışmış, kalkmış, birbirilerinin şiirlerini okurken ise bir kadın yanlarında olmuştur; Gülten Akın olarak, ömrünün uzun bölümü taşralarda elbette bu geçmiş bir öğretmen kadın olarak, erkek bir kulüplerin uzağındadır. Bu kadar şiirini âlemde bir kadının tek başına yıllarca sürdürmesi, dahası şiirinden de vazgeçmeden yer alması siyasal-sosyal mücadeleler içinde sadece sanatsal-edebi bir güce ve başarıya işaret etmez, aynı zamanda çok önemli bir siyasal başarıdır da; hem de iki kere: Birincisi bir kadın olarak zaten varlığı politiktir, ikincisi politik mücadelenin sanata getirebileceği engelleri hiçe saymayasıyla. Gülten Akın, doğru ve haklı bulduğu meseleler için şiirden taviz vermemiştir elbette, fakat feragat etmişliği vardır: 1970’lerdeki yaygın toplumcu şiirin daha sonra “propaganda şiiri” yaftasıyla aşağılanmasında başvurulan argümanlar aslında bu “feragat”ten devşirilir; politik işlere, güncel acılara, toplumsal sıkıntılara dair yazmak, şiirde bir zayıflamaya yol açmasa bile zayıflık görüntüsüne rahat rahat yol açabilir. Gülten Akın bunu bilecek kadar yaptığı işin bilgisine sahip biriydi elbette. O muhteşem “Ah, kimsenin vakti yok “Ah, kimsenin şeyleri anlamaya” Durup ince o kadar akılda bilinir, ama devamı dizeleri iyi değildir: kullanarak geçiyorlar “Kalın fırçalarını çizerek dünyaya” Evler çocuklar mezarlar poetik zirvelerinden Gülten Akın şiirinin ve şaire has politik- biridir Kırmızı Karanfil kitabıdır. poetik ifadelerin “Dışarda savaş Yeni bir Roma yapılırken Eski bir Roma yıkılmada Kurtların türküyle gezdiği bir dünya Ve köpekler uzun bir bahar kızgınlığında” izler, Kitabı “Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı” gelir. ardından “Ağıtlar ve Türküler” (1976) gelecektir: Sonra çok önemli üç kitap peş peşe 1983 ve “42 “Seyran Destanı” (1979), “İlahiler” Türk şiir Günün Şiirleri” 1986. Son üç kitap, tarihinin en önemli politik kreşendosudur: şair, Ülkeyi karış karış gezen bir öğretmen gecekonduyu (Seyran Destanı) anlatmaya yönelir önce, ardından faşizm koşullarındaki önündedir tutsak oğlu ve yoldaşları için cezaevi (İlahiler) ve final tutsakların açlık grevlerinin politik-poetik seyir defteri ile (42 Gün) dizi tamamlanır. 12 Eylül darbesinden sonra 70’lerin bu politikleşme ve toplumsalcı duyarlığa yönelme eğilimi “propaganda şiiri” karalamasıyla mahkûm edilirken ve şiiri az, gürültüsü çok yeni yeni anlayışlar ilan edilirken Gülten Akın bir yandan şiirini sürdürüyor bir yandan politik mücadele içinde yer alıyordu. Aynı dönemde “İkinci Yeni”ciler de, akıma bulaşmadan tekil şiirlerini sürdüren (Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday gibi) diğer büyük şairler de son dönem eserlerini veriyordu. Ne yazık ki büyük isimlerin önemli bir kısmı 1980’lerde aramızdan ayrıldı, daha uzun yaşayanlar da üretimi azalttı ya da bıraktı,

Çok bilinip sevilen, neredeyse adıyla özdeşleşmiş, Kitabın “bitiş” tarihi, tuhaf bir şekilde Kitabın “bitiş” tarihi, şiir yazılmadığına dair 1980’ler bitince artık de ima ediyor esasen; eğer bir gizli önermeyi dönüşümün bitiş tarihi “şairaneden şiirselliğe” 1970’lere geçilirken de idiyse kitabın meramı, Aslında eksikliği açıklayan bir bitebilirdi kitap. ilgilendiği, arkadaş olduğu, yön de bu: Belge, şiir yaşam çevresinde yeri olan şairlerin anlaşılan. serüveni bitince okumayı da bitirmiş Dolayısıyla kitap bize Murat Belge’nin ilgilendiği, okuduğu şairler hakkındaki görüşlerini anlatan sahnelerden oluşmasının ilişkilerine yanı sıra modern şiir-şair çevresi bir ve şiir okuma biçimlerine dair sosyolojik çerçeve de sunuyor. 20 Oysa Gülten Akın, ölümünden önceki yıl içinde çok önemli eserler yayımlayan bir isim olarak, kitapla birlikte doğabilecek ne “şairaneden şiirsele geldik, peki sonra kitapta oldu” sorusuna cevap vermişti. Tıpkı şairin yer alan, ama belki de kitabın en kötü, kötü değil, ama yazarın kendisi açısından Dağlarca değerlendirmesini içeren Fazıl Hüsnü gibi; o değerlendirme olmasaydı daha iyiydi diyesi geliyor insanın. Gülten Akın 1933-2015 yılları arasında yaşadı. Belge’nin kitabının en geniş ve ayrıntılı değerlendirmeler içeren ‘İkinci Yeni’ şairlerinin içinde anılıyordu adı. Gülten Akın, 1970’lerde daha toplumsal ve siyasal meselelere yöneldi, dönemin deyimiyle “toplumcu şiirler” yazdı. 1971’de çıkan “Kırmızı Karanfil” şairin önceki döneminin bir zirvesi ve gelecek döneminin habercisi olarak, ülkenin 1960’ların sonunda başlayıp 1970’lerde yaşayacağı türbülansın kehaneti gibidir. Eloğlu 1927-1985, Turgut Uyar 1927-1985, Edip Uyar 1927-1985, Turgut Eloğlu 1927-1985, Ayhan 1931-2002, 1928-1986, Ece Cansever Kemal Özer 1935- 1931-1990, Cemal Süreya, Tamer 1937-2018. 2009, Ülkü

18 | 18 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 21 | mevsimlik şiir dergisi - 01 ‘GÖRGÜ’ ŞİİRİ ‘GÖRGÜ’ Eskidendi, dokunaklı şiirler yazardım. Yaşlandım, daha iyi anladım dokunaklı hayatı. Hangi şiiri yazmalıyım diye düşünüyorum epeydir; belki bir şeyler daha söyler bana yaşlılık görgüsü. KONUŞMALAR - Anlama dair bir şeyler söyle bana, anlamsız olsun. - Hayat dedim. - Bir şeyler daha söyle bana hayata dair anlamı olsun. - Söylemem dedim. - Niye diye sordum sormadım. - Ben de zaten iyidir sormak diye sustum susmadım. - Doğru mu anladım yanlış mı diye sancıdım. - Yalan yazdım, insan kendine nasıl susar ki? Alakasız bir konu: Kirpi ailesi Alakasız bir konu: her gece, aynı saatte bahçe duvarını dönüp kimbilir nereye gidiyor. Bakmadım, merakıma kaldım. *** Konu değişti: Üç-beş yaşındaydı yavru. Anne kurşun yemiş, ölmüştü. Üstüne kapanmıştı kız. Çabuk iyileş demişti, sen olmadan sıkılırım. ………. Daha nice konu var, anlatırım.

DAHA NİCE KONU DAHA NİCE SİNA AKYOL Yedi Şiir SİNA AKYOL Masadaki ekmek kırıntılarını Masadaki ekmek avcuma doğru süpürdüm. beni Dedim ki, hayat da süpürür bir gün avcuna doğru. *** Başka bir konu: 1 Mayıs’tı. Kutlanması yasaktı. Ankara’daydık, Tandoğan Meydanı’nda. On beş-yirmi kadar polisti bomboş meydanın bir köşesinde çay içip sohbet ediyorlardı. Elbet onlara duyurmadan epey slogan atmış öcümüzü böyle almıştık Arkadaş ve ben. *** Bir diğer konu: Geçenlerde ağır eşya taşıdım, belim tutuldu. Üç gün kalkamadım, karnım acıktı. Dedim ki dostuma, bana çorba pişir dedi ki dostum, belki yarın kalkarsın. ***

20 | 20 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 23 | mevsimlik şiir dergisi - 01 ZİYARETÇİYE ZİYARETÇİYE ON İKİ SATIR Adın yazılı çelenkte. Hoş geldin. Biraz daha kal toprağımla konuş. İyidir toprakla konuşmak acısını alır insanın, sağaltır. YÜRÜMEK Aşklar mı.. hayret— sözcüğüyle bitiyor. Sahil boyu.. hayret— edip yürüyorum. Elimde yalnızca kendi elim. İyidir hayret, alıştırır insanı zor günlere. Gün gelir, hatırlarım elinde elim. Olsun, yürürüm kendim. GÜLÜMSEMEK GÜLÜMSEMEK ŞİİRİ Bahçeyi suladım. Sularken gülümsedim. Vakti kerahettir diye gülümsedim, iki dubleye. Gün bitti. Gün iyi bitti. Böyle söyledim. Ekledim, ertesi güne: Aynaya bakma, kendine bak kendine gülümse.

Gizliden devam ediyorum seni yazmaya. Nedir yazmak –çok sordum kendime seni; habire seninle konuşmak, şaşırtmak böyle dedi içim gizliden. Şunu da sordum: İçin habire konuşuyor mu benimle, şaşırtıyor mu beni gizliden? Vazgeçtim sorular sormaktan dedim ki yanıtlar vermek çok daha derin ve kıymet üstü. Böyle dedim işte, iyisi seni yazmak seni konuşmak gizliden. YAZMAK KONUŞMAK YAZMAK

22 | 22 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 25 | mevsimlik şiir dergisi - 01 OĞUZHAN AKAY Beş Şiir AKAY OĞUZHAN DİK CUT yazarsam geber varsa eğer bir berjer Ben sana bir şiir derinden ve ayı çıkmaz ininden Saçlarını kıza kestirirsin dursun de üfleyeyim o mum olsun, dik Bana bir umut göster özler gelmek ister, diğer gezegenlerle, Çünkü dünya hizaya hükmü kalmadı şiirin Ben sana bir şiir yazmamayım, zaten akıl, elektrikli bir tilki Sen kendi Kafkan’la takıl, biraz sürsün hemen ‘he man’ Bana bir gezegen göster ve çekil git üşüdüm titriyorum Çünkü titreşimdir evrende hepsi, mu yapsam acaba Ben sana şiir falan yazmasam zırzopluk Sam mı amca ANLA’SAM YELİ Algın kadardır salgın vardır hayatın ve aşkın De ki, gidenler dönmez geri, bir gideri Dyn olsa bilim, din olsa ne biliiim, hangisine inanabiliiim Sadece de ki, Dekman! Kıpırdarsan yanarsın bilimde, ateş sende Cehennemde Zeb ani bir hareket yapar, kitaplar yan yana nar Anlamak için zihin’dir, süper indirimli gebeler, oğul indirir Seni bir mağarada bıraksam, resimler gelir, gidenler kıymetsizdir Sadece de ki, bir oluş hayat, birden çıkış, toplu illüzyon dünya İnstagram’a yüklenir niyetim, sana kalsa, biraz dans o salsa Silinmez kalpte kalan, akıldan uçan güvercinlerim, keşke unutsam Hatıralar sanki reklamlar, değişir her an kafalar, a’fallar çıksa De ki bir uçtayım Biraz daha gayretle uçacağım

sen de V’sin, yavrum bu müzeden belli biz V’ler köklüyüz, U’ların bir koluyuz: T’ler S’lerle savaşmış çıkmış iki kavim de yıpranmış, U’lar öne öncesinde P’ler ile R’ler savaşmış M’lerle N’ler savaşırken O’rada K’lerle L’ler savaşıp tükendikten sonra yeni bulguya göre, G’ler egemenmiş ile İ’lere H’ler öncesinde F’ler belirmiş bu coğrafyada adına beş kıtada kan dökmüşler Kutsal Alfabe kazanınca Alfabeler Sultanı sayılmış III. Filanca denmiş Gölgesi” Yeryüzündeki Alfabe’nin “Yüce edilmiş ölürken ama IV. Falanca’ya yenilmiş, alay D’lerle ilgili belgeler yakılmış E’lerle ilgili veriler yetersiz bak, C’lerden kalan iki balta çarpışıp iç içe geçmişler şu foto B’lerden mağara resmi öncesi mi? bilen yok şimdilik bizden sonra? kim bilir kimler gelir a, Yüce Alfabe bilir neyse ne, sen sen ol, V’liğinle gurur duy W’lara özenme -onlar gösterişçi Y’lere hiç yüz verme, aslını inkâr edenlere TARIK GÜNERSEL TARIK Müze

24 | 24 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 27 | mevsimlik şiir dergisi - 01 GİDER avuçlayamadan, ayı hissetmeden gece gider Gider, zamandır, zamanıdır, bulutları kasırganın ilk tıslaması olmadan ağaç gider Yağmurun tek damlacığı üstüne düşmeden, kafasını çıkaramadan zaman yoluna gider Yerden uğultular yükselmeden, güneş koşturmaya başlamadan önce kalp gider Buzullar erimeden, hayvanlar panikle youtube’lar, instagramlar, twitter’lar gider Gider TV’ler, dijital platformlar, tiktok’lar, ve unutmuştuk hepsini, kafeleri, cola’ları gider Daha önce de gitmişti başka şeyler gider, Gaia kükrer, kim engels’ler gider Beyaz ve mavi yakalar kirlenmeden halk kabına sığmaz ölür, totaliter İşletemez işletmeler, yönetemez yönetimler, bile çıkarmaz boru, kireçli, faşşş diye, ama gider Bir gider borusuna benzer bu, ses nükleer bile olmaya gerek kalmaz fotonlar gider Kutuplar gider, kutuplaşmalar gider, kaçınca gider, kendisine bakınca bakım evleri gider Aşklar evde kalırken gider, evden adalet, arkasına bakmadan çayı hüpletir gider Vicdan, empati, dürüstlük, samimiyet, yalama olur, erekte olur derler ya, olur ve gider Hastalık, kaygılar, gerilim, yalan olur, olur giderayak Ölüm yoktur, ölümüne savaşmak vardır tarihte, o da gider, mitoloji nasıl gidecek İlacın umut olmadığı yerde, zaman gitmek ister, oysa zaman da yoktur, uluslar da gider tbt’ler gider Beni üz zamanları, seni hayret, hak ettik mi ne, meğerse neymiş yaşadıklarımız, Kalıyorum, kalsana

BABA Baba ben çükünü çok yıllar sonra gördüm Sen büzülmüştün, kırık bir hasta, ben üzüldüm Annem bir otelde kaybetti kendisini Bohçası hazır, zır zır zır çalarken ziller Hatta attalara gitmek bir halt değildir, bu kötü haber Sana bir şiir versem naber, idare eder, ifade etmez Ben sana iyisi mi bir virüs bırakayım ki kalıcı olsun Bir üs de verebilirim üstelik, cepken delik Baba bana sus ki oyun olsun, hayat cilvelenir böyle Ben hatırlamadan sana geleyim iyi kafalar var Derken şiirin içine tüküreyim Sen bu parfüm Ne bu be BİR’TEN Budapeşte’deyim zaman yok Şöyle işte mesela bagaj otelde kalmış, taksi yok Uçağa bineceğim bana kadın bir kıyacak galiba yok, yer otelde Döndüm sevişiyoruz ağlayarak, diyorum, özleyeceğim seni Ona geçiyor rüyalar da Dada Hep bir şeyleri kaybetmekle hep böyle rüyalar, öyle sen Acaba acayip midir bu sezegende hayallerimizle Gün tersine döner ve bu benim haykırmamla Bir gün sana geleceğim bir his, iz, giz Belki oradan şifre ve bana kalabilir bunlar Hep hip hop peşinde koşmanın yararları Çocuklar! Baby boomer’lar sizi yalarlar Saklambaç oldu bütün hayatlar Hadi! Çocukluğunuzu oylayın Hayattır tekrar Tek rar Doküman gibi Zzz!

26 | 26 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 29 | mevsimlik şiir dergisi - 01 Biz açmaya hiç telaş etmemiş güller gibiyiz çiçeklenme zamanımız gelse de ve güneş sanki bıkmış gibi beklemekten. Şiirler Ulaştıkça ulaştıkça şiirler binlerce sana çok az olduğunu fark edersin yarattığının. yağmurdan sonra gelir o, güneş ışığından, trafikten, gecelerinden ve gündüzlerinden yılların, yüzlerden gelir. terk etmek daha kolay olacaktır bunu şimdi, yazmak daha satır bir daktiloda yaşamaktan, gibi, bir adamın radyoda piyano çalması en iyi yazarlar çok az söylemiştir ve en kötüler ne kadar da fazla. Bitiş

CHARLES BUKOWSKI Dört Şiir CHARLES Türkçesi: enderemiroğlu ve şair Karl Bukowski olan Amerikalı yazar Asıl adı Heinrich Almanya’da doğdu. Charles Bukowski, 1920 yılında Andernach, “Aftermath of a İlk yayımlanan kısa öyküsü, 24 yaşındayken Bukowski daha sonra Lenghty Rejection Slip” isimli eseridir. Hayatının bu bölümünü neredeyse 10 yıllığına yazmayı bıraktı. kısa vadeli çalışarak ve ABD’yi gezerek, çeşitli işlerde genellikle geçirdi. Bu yıllarını Factotum ucuz pansiyonlarda konaklayarak babasına olan nefretini, isimli kitabında anlatmıştır. Bukowski ve bir yazısında da onun aksine bir hayat yaşayarak göstermiş söylemiştir. Ayrıca ömrünün bu yüzden bir hiç olmayı seçtiğini geçirmiş ve çoğu denilebilecek kısmını da hipodromlarda 1950’lerin başında bundan yazılarında sık sık söz etmiştir. Posta İdaresi’nde posta Bukowski, iki yıldan az bir süre ABD ucundan döndüğü alkol kuryesi olarak çalıştı. 1955’te ölümün Taburcu olduktan komasından dolayı hastaneye kaldırıldı. sonra bir daktilo satın aldı ve şiir yazmaya başladı. 1969’da Black Sparrow Yayınevi’nden ömür boyu 100 dolar maaş teklifini alınca “İki seçenekten birini seçmek zorundaydım: Posta ofisinde kalıp delirmek ya da yazmaya oynayıp açlıktan ölmek. Ben aç kalmayı seçtim.” diyerek postaneden ayrıldı. Birçok kez tutuklanmış, dayak yemiş olan Bukowski hayatı, özgün dili ve tarzı ile Amerikan edebiyatına damgasını vurmuş, Türkiye’de ise ilk kez Sokak dergisi’nde çıkan öyküleri ile tanınmıştır. Bukowski, Pulp romanını henüz bitirdikten sonra 9 Mart 1994’te 73 yaşındayken omurilikten yayılan lösemi sebebiyle San Pedro, Kaliforniya’da öldü.

28 | 28 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 31 | mevsimlik şiir dergisi - 01 Avrupa’daki kitap satışlarımı mı patlatacaksın? bir mavikuş var kalbimde dışarı çıkmak isteyen ama ben çok zekiyim, onu sadece geceleri çıkarıyorum bazen herkes uyurken. diyorum ki, bak biliyorum orda olduğunu, üzülme o yüzden. sonra geri koyuyorum onu ama o ufak ufak şarkı mırıldanıyor içimde, izin de vermiyorum tamamen ölmesine ve birlikte uyuyoruz böyle aramızdaki gizli anlaşmayla. bir adamı ağlatabilecek kadar sevimli o, ama ben ağlamam, ya sen? Mavikuş bir mavikuş var kalbimde dışarı çıkmak isteyen ama ben daha güçlüyüm ondan, diyorum ki, kal orada, kimsenin görmesine izin vermeyeceğim seni. bir mavikuş var kalbimde dışarı çıkmak isteyen çekiyorum ve boşaltıyorum viski ben ama sigara dumanını üzerine ve ne orospular ne barmenler ne market kasiyerleri asla bilmiyor onun orada olduğunu. bir mavikuş var kalbimde dışarı çıkmak isteyen ama ben daha güçlüyüm ondan, diyorum ki, kal orda, başıma bela mısın sen benim? altüst mü etmek istiyorsun işlerimi? “kaçıyor musun?” diye soruyor motel “kaçıyor musun?” görevlisi. “evet, sıkıcı,” diyorum ona. “Sıkıcı olduğunu düşünürsen dışarısının,” diyor, “geri dön buraya.” ve burdayım işte yastıklarıma dayalıyım yine sadece yaşlı bir adam sadece yaşlı bir yazar sarı bir defterle. bana doğru bir şey yürüyor yerde. ah, sadece kedimmiş bu sefer.

İçiyor musunuz? halde, eski sarı defter bitmiş, karaya vurmuş çıktı yine yatağımdan yazıyorum yaptığım gibi geçen sene. doktora gideceğim, pazartesi. baş dönmesi, baş bacaklar, güçsüz doktor, “evet ağrısı ve sırtım ağrıyor.” “içiyor musunuz” diye soracak. “egzersizlerinizi yapıyor musunuz, vitaminlerinizi alıyor musunuz?” sanırım beni hasta eden sadece nedenleri değişse de hep sıkıcı olan bu hayat. hipodromda bile yanımdan koşarak geçen atları izliyorum ve anlamsız geliyor bu bana. kalan yarışlara bilet aldıktan sonra erkenden çıkıyorum.

30 | 30 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 33 | mevsimlik şiir dergisi - 01 zifir! - of ! nasıl da düşünmedim, nasıl da fark etmedim ne çok suretim varmış masadaki karton kutuda ZİFİR eğilip bükülüp dikelerek tütüyor dumanım kâğıdım için için yanıyor, yandıkça tükeniyor çocukluğum, gençliğim ve geleceğimle her solukta zifir basıyorum filtreye, ah! elimde değil; gövdem, ateşe esir! zaman bahçesinde nasıl da çoğalıyor küllerim, mermer yalan yok, çekinerek yaklaşıyorum o merak körükçüsü, efsanevi kapıya - ne çabuk anı oldu yaşananlar? sönme zamanı mı geldi acaba? [birden, iki sinirli parmak, siyah çarpılar koyup bu iki soruya saçlarımla] rengi ahşap tablasına; kül başımı bastırıyor keyifle

bütün sularımı yakup çekti bütün sularımı yakup sakallı takvim soğuk, gökyüzü kocaman bir şehir taşıyordum avuçlarımda karanlıkta fır fır dönen elektrik kuşları ne “gel!” diyordu hayat, ne de “git!” yazmak yalnızlıktı, düşünmekse ıssızlık yüzme bilmeyen biriydim sanki görünce tir tir titriyordum rüyamda okyanus kumaşım enden, boydan dikilmiş yırtık bacak uçurtmalarla tutmasam, çocukluğuma uçacaktı rastlantılar bestesiydi yaşadığım gezegen bitip tükenmez kötülükler senfonisi şaşkındım, solgundum türbülânsta atlasam, paraşütüm delik deşik yine de seziyordum görünmez sevgiyle iyilik zerresini gülistanda doğan yeni her vardı bakışlar yeni diller, yeni kıştı. bütün sularımı yakup çekti; ama usulca, güçlü yıldırımlar sunan koskocaman kardeşlikle selin ardından gülen o minnacık dereydim aslında inadına nergis ve yasemin kokuyordum; sırılsıklam FERGUN ÖZELLİ Üç Şiir FERGUN YAKUP

32 | 32 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 35 | mevsimlik şiir dergisi - 01 ENGİN TURGUT İki Şiir ENGİN TURGUT EYLÜL KUŞLARI kuş muşum Kalbinin üzerinde uçan sevinçli bir yalnızlığın. Kanatlarını ne güzel yırttın koyu bir tuttu İç kanama ne ki, gönlümün ışığı pas avmışım. Hiç avcı olmadımdı ama lezzetli bir isyan mıydı? Vicdan kimin koynundaydı, sükût çocuk sayılır. Sarsılmak ahenkli yanımda dünkü çıkar Fazla yalan üflemeyiniz oradan Beethoven sevgi kuşu fırlar. Serçe parmağıma dokunmayınız, içinde yaşar Çocukluk derindir, derisinin, teninin akar gönlümden. Tepeden tırnağa salkımsöğüt, süt Ev ödevi, imtihan falan değil ki hayatın getirdiği inceliği. yağmur yağan kalben armağandım, Düpedüz İçimde garip ve dervişan bir sıkıntı çilesi beni korur İşte orada, ruhumun duvarlarına çarpan efkâr soğur. Yamalı kurgu korkusu ne işe yarar ki, buruşur Soluğumda aşk kokusu, güz kurur, eylül kurur ! ! ! ! n n n n a a a a t t t t p p p p

a a a a

k bir umut, bir heves; saldım aşkı denize yetişir mi şişecik, zamanın nikâh törenine? çapkın taka, yıldız çekmiş havadan çapkın taka, yıldız çekmiş havadan üfler yelkeni belleği güçlü, sezgisi yüksek kızlar k çok dize kaçmış rotadan gözyaşında buzlu rakı meltemi k düş sızıyor kamaradan dalgalar, livarın en kibar gölgeleri DELİŞMEN k

34 | 34 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 37 | mevsimlik şiir dergisi - 01 ORHAN ALKAYA ALKAYA ORHAN On Dört Parça (‘dan) yüz kırklar 1. ahşap tozu bir kitabın sahifesinde beyaz bir at ve omzuna tutunacak- hatıranın başşehri, ekşi tuzu yaşamanın vücut vücûda nasılsa dokunacak 2. uğradım temiz bir soluk için çocukluğuma Spartakus Yuki’yi katmış yanına elmanın tepesinden baktıydım Rosinante gidiyor çocukluğum yanında 3. neden sizin dilinizi kullanmalıyım ettiğimizde kabul yalan dolu bir kelime her sizi neden anlamalıyım siz itirazı bilmediğinizde 4. suskunluk büyük ödülüdür yaşamanın hiçbir şey eriyecektir elbette sahih olanda sıfır ile değme noktasında aşkın söz hakkı sahih olanda

KIRMIZI RUJ KIRMIZI bazen masum, bazen ağır yaralı, T cetveli gibi düzgün, almış, koruma mor gurbetsi, üşüyen kuşları koynuna bir İstanbul altına almış hasarlı canları, caz sesli çiçekçi kızı. üşümesi, masal bahçesinde unuttular kalbini yut, ruh İyiliğin bahçesinde yürü, dünyanın zamanları, bahçesinde buluşalım, heves ve kavuşmak incinmek mı demeliydim yoksa? Yoksa felsefesi kavuşmak mıdır her defasında, yürümenin gönül dansı, olur da aşkın olmaz mı, yolda yürürken sadece bir meyve ses zamanları, hasret zamanları, nar değil, şuramda hep bir gökyüzü ağrısı. sığmaz, Şarkı kardeşim dünyanın mavi gömleğine kerim’ der, eski rüzgârlara müptela, bazen ‘hayat hatıralar mevsimi, ney sesinden nice yağmur taneleri bahar gibi kalbime akar, sonunda ahşap bir sızı kalır senden, bir de kırmızı ruj, komşu yazlar konuşkandı, Ada zamanlarına sarkardı şiir bağları. Resimci kız güneşin gecesine doğar, sarışın bir fırtına kopar bundan ve hasret bir dağ gibi ikiye yarılır bulutların arasından bakar, begonvil kokar çakıl taşların yalnızlığı…

36 | 36 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 39 | mevsimlik şiir dergisi - 01 SALİH MERCANOĞLU PENCERELER yol boyunca evler yan yanaydı her evin penceresi aynı yöne bakıyordu her evde yaşayan insanlardan biri açıp pencereyi karşıya bakıyordu her evde yaşayanlardan diğeri de açık pencereden karşıya bakıyordu pencereyi açanlar başka şey görüyordu Pencereden bakanlar başka şey görüyordu karşıda bir koruluk vardı bir de dere üstünde dağlar sonra bulutlar sonra… bir kadın geçiyordu, bir adam, bir çocuk geçiyordu ömür bir ve hayvan birkaç derken orada bir hikâye duruyordu ve bakanlar Pencereden başka hikâyeler görüyordu ne tuhaf… ne tuhaf her hikâye içinde başka bir hikâye gizliyordu 10. olmak, ne sevinçli bir annen kaybolmak koynunda, kokusunda annenin süt kokusunda bir zamanların kadını kaybolmak ah! annede, zamanda 11. yaptığımız fazla en konuşmak, içinden güzeldir ne aradığımız mükerrer heceler gibi o hoppa anlamı içinden dışına konuşmak ise yalnızlığımız 12. büyük bir kuşatmaydı, delik deşik ettiydik bir yaşama boyu her seferinde bir yeni kuşatma kuyu sonsuza uzanan bir çıkrık -aşk dolu 13. dudaklarımın arasındaki iğneyi kaldırdım çünkü bütün harfler tenha iki dudağımdan sızan hep o kan zannettiğim size doğru beliren vahâ 14. olmadıkların her ne ise zannedilirsin san ki o sensin, -les animaux machines sen bilmediğin ne çok şeysin bir sen bulurlar hep senden dışarı

5. bendeki ben sanma o’yum, meçhûl yeryüzü hâlimizi uzaklaşarak aradıydık hep incelen söz sözü yanılttı ah! terk ettik bizi bir edâdan el aldık 6. kaçamak teklik ki ruhun yegâne korkusuydu tarif edilen ne varsa doyasıya harcamak 7. alt yanı bir isim, siz öyle sanırsınız! deriye dökülür kezzap, dağlar bir karakıştan farksız hatırlamadan önce ilkbahar 8. yanılıyorsam lütfen söyleyin yanılmaktan güzel iş olduğunu bilinemezlerimiz büyüyüp dururken yanılmaktan iyi ne olduğunu 9. bu nasıl yerli bir lodos Boğaz’da öleceğimi bilip suya açıldım ya açık denizde ansızın karayel insana bir hatıra lazımdır bir de çatışma

38 | 38 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 41 | mevsimlik şiir dergisi - 01 1.Mahvettin Paşa ateşi altında idi Kalemim ihanet askerlerinin yoğun Sanki bana inat çok uzun bir kıştı Hiç dinmedi Resimsiz törenle karşılandım Ilgaz’ da: Yedi bölük pörçük asker, bir sağır onbaşı Bir de kedi Ben kediye “Bızdık” diye seslendim O bana “bizdensin” dedi Kar dindi Görev bitti O günlerden kalmadır göğsümdeki tırnak izi “Miyaaav” 1.Sultan Saf Devrik Zahmet 1.Sultan Saf darbeyle kendime geldim Seksten sonrası yaptığım ne varsa sürgüne gönderdim İçimde dünden kalan ammaaa “Gidin” dedim Bodrum’a Halikarnas’tan sonra Bodrum’da yer kalmamış olsun” “Af çocuğa içimdeki zaman o dedim olsun” “Af çocuk ağlamaya Hiç unutmam 12 Eylül Başlamaz mı dedi “Çıkma” Sokaklarda evrenin bir delisi “yasak” yakma” “Kitaplarım” dedim “Dursun o zaman dışarıya Tebdil-i kıyafet zor attım kemiklerimi Böyle bitti bir yıl bile sürmeyen hükümsüzlüğüm düştü Başıma üçüncü aşktan bir sazende olsun” Birlikte gömüldüğümüz söylenir “Oh

1.Sultan Kinci Deli Hayret Menderes’ ten sonra oturdum tahtaya kızın kanına girdim Çok serçe öldürdüm Kaç gelincik genişlettim Ülkemin sırlarını Ahır Dağı’ na kadar değilim ama Dicle ve Fırat’ ın işgalinden hiç sorumlu dibine kadar Asfalt döktüm yollarına cehennemin tutmadı Yine de geciktim Deniz’ lere Yaşım a gelişim Hacer-ül Servet sonrasıdır İstanbul’ En arzu vezinli şiirlerimi Frengi Devri’nde yazdım Hepsi Moda mehtap yangınında kül oldu Kurtaramadım Ağulu bir külah dondurmadır ölüm nedenim Bir mezar taşım bile yok O ağacın altında gömülüyüm NUH ÖMER ÇETİNAY Üç Şiir NUH ÖMER nefret devri külhane 21.5

40 | 40 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 43 | mevsimlik şiir dergisi - 01 sesimin bozgunu tenhane 3.1 Önce ben unuttum Sonra sabrın külü taşları Nereye koyarsan koy içindeki kaynar Nereye uzanırsan uzan Nasılsa ıhlamur Çok ıslaksın kendine şaşır Gece terli Dilimle pakladım Çok kirlisin Hele bu koku Sarıl öyle Niye girip çıkıyor bu köpek Kapı kapandı Sırtımdaki tırnak izi kimin anlamıysa Dur Koparttın işte bir daha İşin yoksa bir daha yala Şarkılarla “Bu kadar mı güzelmiş?” sesimin son bozgunu Önce sen unut Sonra kirli bir yaz

1.Sultan Sonuncu Pişman Buyruğumdur: İkinci Deli Hayret’ in mezarı bulunup darma dağın edile Tez ayrılsın mezarları Saf Devrik Zahmet’ in de Boynunu vurun Mahvettin’ in mart gelmeden Kaçıncı mecburiyetse artık İşte onun da Buyruğumdur: Yıkın sarayımı da 1.Ortaca Mecburiyeti yegane yalnızlığı Ortaca’ dır Mevcudiyetimin şiirsiz çok masum kaldım Çok kadınsız çok yitirdim cumhuriyetimi İlk erken seçimde Dağlara vurdum naçiz bedenimi Bir uçurum buldum kendime Her gün atlarım diye Uçurum mu nerede? Bedenimde!

42 | 42 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 45 | mevsimlik şiir dergisi - 01 JAMES BALDWIN Üç Şiir JAMES BALDWIN Türel Uluocak Türkçesi: Kahraman Arthur Baldwin, cinsellik ve kimlik Harlem, New York’ta doğan James ve insan haklarını savunan, sorunu gibi konuları işleyen romanları Baldwin’in siyahi bir eşcinsel olması ırkçılığa karşı yazılarıyla tanınır. bir derinlik katar. İlk romanı “Git da eserlerine sosyal ve psikolojik Baldwin, Harlem’de genç Onu Dağda Anlat” 1953’te yayımlandı. bu kitapla elde ettiği başarıyı, bir vaiz olarak yaşadıklarını yansıtan ele aldığı romanı “Giovanni’nin 1956’da yayımladığı ve eşcinsel aşkı ve hassas bir konuda öncü Odası” ile artırdı. Roman, samimiyeti bir eseri kabul edilir. olmasıyla eşcinsel edebiyatının önemli yayımlanan “Bir Başka Ülke” İstanbul’da tamamladığı ve 1962’de nitelendirilen Baldwin, oyun ve adlı romanı edebi bir patlama olarak yaşamı boyunca yayımlanan çocuk kitapları da yazdı. James Baldwin, ve deneme kitabı yazdı. Bununla yedi romanın yanı sıra birkaç oyun birlikte, Baldwin’in ilk yazıları şiirsel biçimdeydi ve Baldwin, hayatı boyunca kendisini bir şair olarak gördü. Baldwin’in tek şiir kitabı olan ve 1983 yılında yayımlanan Jimmy’s Blues, romanlarının ve kurgusal olmayan eserlerinin popülaritesini hiçbir zaman elde edemedi ve baskısı tükenen tek kitabı oldu. Rosenwald, Guggenheim, “Partisan Review” ve Ford Vakfı gibi birçok edebiyat ödülünü kazanan yazar; 1970’te, John Herbert’in “Fortune and Men’s Eyes” oyununu “Düşenin Dostu” adıyla Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu’nda sahneledi. James Baldwin 1987’de Fransa’da mide kanserinden öldü.

sırrı sıyrılmış hicap kârhane 17.5 Sus ve sor Bu kör kâbus nereye? Nerede bakışlarından firar kuş? istediğin ne görünmüyor Kıldan sarkmış Etin hatırana Beni de ömrüne al ve bir daha bak Ama biraz sonra Kustuktan sonra İğrenip tükürünce suratına Kırıldıktan sonra da bak vahşi yansımana Sıkıldım paramparça sorulardan da Sır ve sarıl Ayna bile dayanamadı sendeki arzuya

44 | 44 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 47 | mevsimlik şiir dergisi - 01 (Berdis’e)

Verici Eğer vermekte umut canlıyı sevmekse, Verici çılgınlığı göze alır verme eyleminde. Sanki bu türden bazı dersler gördüm Beni çevreleyen yüzlerde. Muhtaç ve kör, umutsuz, yıkkın, bir armağan yerine geçebilirdi ki? Ne tür bir armağan onlara ödül olacak Verici daha fazla başı boş Armağan diye feryat edenlerden. değilse, Onu elde edemezlerse, eğer orada boş elleri boş havayı döverse ve veren dua ederek dizlerinin üzerine çöker tüm bağışladıklarının boşa gittiğini bilerek ve hiçbir şeyin onun düşündüğü gibi olmadığını ve gözleriyle izlemek için suçlu yatağında dönüp durur orada dikilip duran aç kalabalığı ve yatağında doğrulup kalkar Tanrıya lanet etmeye, yine de anlamalı ki kime ne çok şey verildiyse daha fazlası alınacaktır ve haklı olarak: Ne kadar borçlu olduğumu bilemem. bulmadan. tuttururdu Ne de çıplak gözüm o rengi yaratan şeyin; düşen ışık olduğunu şu anda, üzerime bu yabancı yatakta, bekleyerek, uzanmadığı! daha önce kimsenin Sokaklar, gözlüyorum, buz gibi! Kar yağacak gibi. Sığırcıklar gökyüzünde daireler çiziyor, üst üste yığılıyorlar, hep birlikte, ve tek başlarına, akıl almaz seferler ışığın bir içine bir dışına. Biliyorum Bu gece göreceğim seni. Ve kar yağabilir dillerimizi dondurmaya yetecek kadar ve de gözlerimizi yakacak. Bir daha asla bulunamaz olabiliriz! Nasıl ki başımızın üzerinde kuşlar daireler çiziyor ötüyorlar, biliyorlar ki onları bekleyen şey, o hep meçhul olan yolculuktur, rüzgâr, su, hava, zayıflayan ışık körleşen güneş o seferi tamamlamak zorundalar. Dinle. Kanatları ve sesleri var tercihlerini yapıyorlar ellerinde ne varsa onu kullanıyorlar. Farkındalar ki uzun yolculuklarda, her biri bir diğerini sırtlıyor, şakıyarak, oynaşarak aşk yapıyorlar o korkutucu havanın ta orta yerinde. (Y.S.’ye)

Yabancı bir evde, Yabancı yabancı bir yatak yabancı bir şehirde biri ben enikonu yabancı seni bekliyorum. Şimdi vakti. sabahın çok erken Sessizlik gürültülü. dolaşıyor O bebek ortalarda elinde köpüren şişesi, tuhaf sesler çıkarıyor ve karar veriyor, en sonunda, arkadaşım olmaya. Sen bu gece geliyorsun. Zaman ne kadar donuk! Ne kadar boş – ve hal böyleyken mademki oturuyorum burada, yatıyorum burada, bir aşağı bir yukarı dolaşıp duruyorum; bekleyerek, Anlıyorum zamanın o acımasız kudretini birini bekletmek zamanın gerçeği. Saçlarını görüyorum hani kızıl dediğim. Ben burada bu yatakta yatıyorum. Bir zamanlar benimle dalgasını geçmişti, senin bir arkadaşın - saçlarını kızıl gördüğümü söyleyip çünkü aklımda olan kafandaki saçlar değildi. Gene biri demişti bana, çok önceleri: babam dedi bana, çok berbat bir şeydir, oğlum, yaşayan Tanrı’nın eline düşmek. Şimdi, Ne dediğini anlıyorum. Kızılı göremezdim kendimi bu yabancı, bu bekleme yatağında Münih, 1973 Kışı 1973 Münih,

46 | 46 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 49 | mevsimlik şiir dergisi - 01 İki Şiir İki özdemir asaf’a SAVAŞ ÇEKİÇ SAVAŞ ğ harftir yüzüne yayılan ğ’dir. dedim. ben ona tebessüm o minik kıvrım beni ve seni ele verir. ve hüznün lugatında yeri yoktur onun olsa olsa “s” derim ki o dur, hüzne yakışan işaret ve tenden akan yaş. nedense! sensiz bir vapur ve bensiz geçmemeli aslında. bulutlar da... onları görüşüm çengelköy’dendir üsküdar’dandır her zaman değil nedense! zaman zaman geçip giden bensiz ve de sensiz bir gemidir nedense! (Lena Horne’a) (Lena

çağların sesiyle kesintisizce bize şarkı söylüyor. Le sporting-club Le sporting-club Carlo Monte de Bu bayan bir serseridir adinin biridir bir lambadır bu bayan bir görüntüdür bir güç bir ışık bu bayan yakıp yıktı bir ya da iki arka sokağı o vadi boyunca yankılandı sana ve bana çıkan bu bayan gözbebeğidir tanrı’nın gözünün: bu konuda yeterince havalıdır ama az biraz kasılır gibi olur o önünden geçerken bu bayan bir harika gök gürültüsünün kızı kafesleri parçalayan öfkeleri yasalaştıran

48 | 48 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 51 | mevsimlik şiir dergisi - 01 ıslatan bir kükreme; üzerime sıçradı. bandaj yaptım biraz kar; yeni derisiz yeri kapladı, de ona bir şey teklif edebilmemi dilese [başka:] mükemmel olgunlukta sarı bir armut ya da küçük bir şeftali zekâsına girecek ver ağız, o emerken damlamasına izin taşa kadar çünkü sonunda tekrar konuştuğunda [yaz’dı.] birkaç kelime hatırladım eski dilden ve tahmin edilebileceği gibi, -soğuktu. soğuktu konuşmaya devam eden bendim kışın demir direği diline yapışmıştı. ağzının çanağında [gözetlemesini] izledim, parmakları bükülmüş [dişler] gibi. rüzgâr ona kelepçelenmişti, karar vermesine destek olmak için, uzaklaşmak ... [için.] o ân seçti beni, neredeyse tersyüz etti, dudakları tamamen kırmızıya çarpan bir kan İki Şiir İki derken]

karımın mezarı karımın üzerine kapanıp ağladım karımın mezarının. KORAY FEYİZ KORAY siyah karıncaların ölülerini sevme biçimleri ne güzel onları çelikten sırtlarında savaşçılar gibi taşıması [uğraşarak] kaldırarak sürükleyerek geçen saatler [bizim için olduğu kadar dehşetengiz değil bu] karımı düşünüyorum [karımın mezarının başında] otlar kapamış mezar taşının üzerini ismi kaybolmuş ve bir karınca çakısını çıkartıp otları kesiyor toprağını mendiliyle süpürüyor [bu şekilde mi unutulacağız

50 | 50 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 53 | mevsimlik şiir dergisi - 01 Biterken gürül gürül Yazınca anlıyorum ırmağın aktığını, şiirlerde yazınca anlıyorum bacanın tüttüğünü bu yüreği çıtırdayan odunun türküsü kandırmıyor telaşını yazınca anlıyorum ayazı ve alevlerin doruktaki karı, tipiyi yazınca anlıyorum ‘bu kış da geçecek diyorum,’ içimden. Yazınca anlıyorum yeşerdiğini otların saksısında dizelere bahar geldiğini imgelemin sedirde ikindinin beklemekten yorulduğunu cemrenin düştüğünü sözcüklere anlıyorum yazınca camdaki buğunun sabrından utanıyorum yazınca anlıyorum zamanın geçip gittiğini. Tabağımda ölü bir ay biterken başlıyorum şiire. Elif ve Keith Jarret için

Bulutlar çekilip gider, sen kalırsın susar yeşillikler, park içine kapanır ben dilime acı biberler sürerim yağmurkuşları öter uzakta, çok uzakta birden bire sağanak başlar o eşsiz piyano susar, susar parmaklar. Bir do düşer boşluğa, re koyulaşır mi boynumuzda yağlı urgan karası fa mutsuzluğun balkonundan atlar bir sol sol yanımda sanki bukağı la pimi çekilmiş bomba telaşı şu si yükselen kimin nesi? Diner duvara astığım karanfil kokusu piyanonun tellerine konmuş kuş ölüleri toplar gideriz gecenin kırıntılarını fesleğen içimizdeki susmaz susar, müzik yalnızlık paslanmış kilittir artık açılmaz kapısı bu harap barakanın. O eşsiz piyano susar, sussa da parmaklar bir kız çocuğudur şimdi umut hayata parmak kaldıran… TURGAY KANTÜRK KANTÜRK TURGAY Dört Şiir Piyano, piyano…

52 | 52 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 55 | mevsimlik şiir dergisi - 01

Külden Sözler Bendim o şarkı söyleyen, içten içe yağmurlu ve esrik duyulmasın diye pür telaş kasvetli ve kendi kendime Kırılıp dağıldım sonra, kimse gelmedi peşimden, çektim bıçağı, sapladım bir sözcüğe sussun diye şarkılar içimde Lanetli ezgiler derledim, neredeydim, her yerdeydim, günahlarımı serdim de güneşe demledim beni otuydum, küstüm Kül kaldı geriye, eriye eriye Uzaktı çıktığım dağ ve örülen ağ Senden aldım bayrağı, acıydı su Uzağa attım, döner mi bilmem Ateşi söndürenlerin çağı bu…

Rilke’nin Ağacı Rilke’nin İçimizden geçen seslerle uyanırdık büyümek böyle bir şeydi ağaç ses demekti dışımdaydın ve içimdeydin sesiyle rüzgârın çınlardı geceler boyu yaprak yaprak kağıttan sözcükler uçururduk sansar’la hisar’da Rilke’nin ağacıydı bu daha yazılmamışken mektuplar genç bir şaire denize bırakılmış potkal gibi şimdi solgun dergi yapraklarında bir uğultu bin uğultu …

54 | 54 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 57 | mevsimlik şiir dergisi - 01 Mezar mezar karanlık içinde bekliyorsun lacivert turnalarla bekliyorsun elini tutuyorum ikimiz soluk soluğa aşkımızın bu ölümden sonrası güzel güzel bi seni görmüştüm durağında otobüs Bomonti yokuşunda yapyalnız martılar aşktan müşteki birbirimizden müşteki mezar karanlık aydınlıkta duruyorsun bir göl ayakların belinde musalla taşı var vardır ya hani mezarda aramızda bir patika yeşil Moda mavnalar martılar mezar karanlık içinde bekliyorsun ben ölü sen diri yarabbim mutluyuz

SERDAR KOÇAK İki Şiir SERDAR Kör Sevda bir başkası oluyorsun en sandalye kanape bacakların en iyilik güzellik daha daha şiddetli bir tipiye ihtiyacımız var iki kadeh iki kadeh daha I need you I need you geometri kurultayında sen ve ben Adriyatik’te düşünüyoruz Atlantis’te Mu’da buluşuyoruz tecelliye bak bir yüzük bir saat sevişiyoruz kimse bilmez sevda muammasını biz de bilmeyiz masa bilir bazen kan tutar bazen kalem sen nöbet bekle ben uyuyayım günaydın de Selanik İstanbul Deliorman rüzgârlı özlüyorsun muallak içre aşktır bizimkisi hayal Üsküdar’a nakşolunur

56 | 56 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 59 | mevsimlik şiir dergisi - 01 konuşalım bu direnmek iyi böyle cehennemdeyiz ve hâlâ kül olmuş değiliz mayıs da gelir haziran da gelir o zaman çoğalırız karamsar olmayan öteki yalnızlarla meydanlarda cehennemdeyiz ve kul olmuş değiliz galiba kim olduğumuzu bilmek sorumlu tutuyor bizi dünya neden daha yaşanır bir yer olmasın dağlardan denizlerden söz alıp rüzgârın atlarıyla sokuluyoruz hayata kıyameti koparanların barikatındayız bu isyanımız iyi böyle vazgeçmeyelim bizim de bir kuşlamamız olsun her gün bir başka kırığını onararak umudu savunanların yanında her ah için bir taş atıyorum cebime

KUŞLAMA yanıp cehennemdeyiz ve hâlâ kül olmuş değiliz bir serinlik var içimizde seni seviyorum deyince açılan pencerelerimizden girip kalmış mutlulukla birlikte bunu söylemesem cehennemdeyiz ve anka kuşu değilim biliyorum yanıp kül olunca doğmayacağım bir daha sen de öyle konuşalım bu itiraz iyi böyle içimizdeki serinlik ateşini düşürüyor cehennemin bizi saran alevler için kuyuların suyu çekiliyor bakraçlarla yalnızlarda kıyıların akşam vakti hüznü ENVER TOPALOĞLU İki Şiir ENVER TOPALOĞLU

58 | 58 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 61 | mevsimlik şiir dergisi - 01 akordeon – pazarı çiçek pasajı balık nevizade ayağa kalk madam anahit geçiyor aylardan eylül günlerden cumartesi piyano – entelektüel münzevi bildiğimiz dünyanın sonu kontrbas – ağır saz kadıköy’de ev kuşu elitlik tıynetinde az içiyor viski içiyor çayı limonlu rakısı sek açık havayı sevmiyor kadar o yani - var alerjisi güneş evden çıkarsa ki ender bahariye’de görürseniz süreyya sinemasına gidiyordur iskeledeyse beşiktaş yolcusu trampet – çamdibi bandosu çarşı›yla mitinge gidiyor deniz tarafından alana girerken bu da mı gol değil marşını çalacak

ney – ıssız adam memlekete gittim ne zaman döneceğim belli değil notu gibi klarnet – neşeli çocuk roman mı evet saf bir don kişot keman – ayazda bir kadının suya değiyor etekleri darbuka – tırlak kemal vırvırı recep de olabilir rüzgâr gülü fırıldak kâhya gitar – umarsız penelope bağlama – sosyal derviş evde neşet ertaş meydanda âşık mahzuni BAZILARINI AŞKTAN BAZILARINI MEŞKTEN BAZILARINI KOMŞUDAN BAZILARINI SOKAKTAN BAZILARINI TANIDIĞIMIZ ÇALGILAR ÇALGILAR TANIDIĞIMIZ

60 | 60 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 63 | mevsimlik şiir dergisi - 01 ABDÜLKADİR BUDAK ABDÜLKADİR Yayıncı) (Şair, 1. için zararı baştan göze almayı işi, özellikle butik yayıncılar Şiir yayıncılığı yapma kitabın satışı sadece baskı ve dağıtım bu işe girişemezsiniz. Bastığınız gerektiriyor; yoksa Büyük yayınevleri araya birkaç şiir kâr ediyorsunuz demektir. maliyetini karşılıyorsa çabası yeri geliyor, daha sonra ödeme öteye gitmezken küçük yayınevleri kitabı sokmaktan iş destek beklediği bile oluyor. Bu niyet göstererek yazarından maddi vereceğine dair iyi Kütüphaneler Genel Müdürlüğünce kolay beri de yürümüyor. rıza meselesine dönüşmeden basmak istediği bir kitaba ayırma yayıncı oradan gelen parayı kitap alımı yapılmışsa çoktan yitirmeye yitirdi de, kazanan dosyanın şansını bulabiliyor. Ödüller eski etkisini Varlık buna örnek, Arkadaş Z. Özgür Şiir Ödülü kitaplaşacağı taahhütü işe yarayabiliyor. örnek teşkil ediyor. Zaman içinde daha başkaları da çerçevesinde Mayıs Yayınları bir başka eklenebiliyor bunlara. şöyle aldım. Kök Yayıncılık iki çocuk kitabımın Ben kendi payıma en son telif ücretlerini ücreti tarihi 2017’ydi. Uçan At Yayınları arasında yeni baskılarını yapınca aldığım telif için de o yıl telif ödemesi yapıldı. Sanırım çıkan “Babamın Sevdikleri” adlı kitabım İstanbul’da karşılaştığımızda “seni görmüşken yine bu tarihte, rahmetli Enver Ercan’la karşılık biraz para vereyim” demiş ve cebinden birkaç Varlık’ta biriken telif ücretlerine Bakanlığı yaşayan 50 edebiyatçıdan oluşan “Yüz Yüze yüzlük çıkarmıştı. Kültür ve Turizm etmiş, verdiğim röportaj ve belgesel çekimine karşılık Konuşmalar” projesine beni de dahil (2018). fena sayılmayan bir telif ödemişti para geçtiği zamanlarda kitabını bastığım Telif vermeye gelince, elime bir biçimde azımız çok sayılsın dileğiyle ödeme yaptığım yazarların (ne yazık ki bir kısmına) çıkanlara telif oldu, oluyor. Beni en çok üzen şeyin Sincan İstasyonu’nda yazısı/şiiri kuruyemiş eşliğinde ödeyemeyişim oluyor. Karşılaştığım bazılarına muhabbet olsun diye arasında çıkmış bira ısmarladığım olmuştur. Genelde dergiyle birlikte Yazılı Kâğıt Yayınları gelebiliyor. olan kitaplardan bazılarını gönderiyorum. Elimden ne yazık ki bu kadarı 2. herhangi bir girişimde Edebiyatçılar Derneği varla yok arası da, TYS bile bu işe el atmıyor, vb. gibi adlarla kitap bulunmuyor. Bilindiği gibi bir zamanlar YAZKO, AYKO, DAYANIŞMA Bu iş daha çok yayımlayan yazar örgütleri vardı. Şimdilerde böyle şeylere rastlanmıyor. butik yayınevlerine düşüyor. Baskı sayısı da bini geçmiyor. Yayıncılar Birliği’ne. Yazar örgütü olarak PEN ve TYS üyesiyim; Yayıncı olarak da Türkiye vereceğim. İstanbul İki yazar örgütüne de aidat borcum var ama bir yıl içinde ödeme çabası olmalılar ki, genel merkezli yazar örgütleri gözden ırak olunca gönülden de ırak sayıyor tamam da, ondan kurul toplantısı yapılacağı zaman hatırlıyorlar beni. Şu salgın dönemi borcum da buna önce de herhangi bir etkinliğe konuşmacı olarak davet almadım. Aidat engel oluyordur, ne bileyim. Türkiye’de şairlerin kitaplarını yayımlamaları da şiir yayıncılığı Türkiye’de şairlerin kitaplarını yayımlamaları dönemde daha da zorlaştı. yapmak da belki hep zordu ama son formatında yayımlamaya karar Özünde bu kaygıdan yola çıkarak pdf verdiğimiz Kod Adı: Maske 2021 şairlere, yayıncılara ve meslek örgütü yöneticilerine sordu: yapma / şair olarak da şiir kitabı 1.Sizce yayıncı olarak şiir yayıncılığı şiir bir zaman ne son En nelerdir? yolları aşmanın zorluğunu yayımlama için telif aldınız / verdiniz? örgütü yöneticisiyseniz c’yi 2. (Yayıncıysanız a, şairseniz b, meslek istediğinizi yanıtlayın…) cevaplayınız ya da durumunuza göre derneklerimizin “şiir” için, a. Yayıncı olarak, meslek örgütlerimizin, sorunun aşılmasına yönelik çıkmaza düşen “şiir yayınclılığı” için, gerekli çabayı gösterdiğini düşünüyor musunuz? b. Şair olarak, herhangi bir meslek örgütüne üye misiniz; üyeyseniz etkinliklerden haberdar mısınız, en son ne zaman bir “meslek örgütü” etkinliğine katıldınız, aidat borcunuz var mı (bu aramızda kalacak)? c. Meslek örgütü yöneticisi olarak, örgütünüz şiir ve şairler için planlı bir çalışma yürütüyor mu? Şairlerin yapıtlarının kitaplaşması, okurla buluşması, şiir yayıncılığının girdiği çıkmazı aşması için herhangi bir çalışma yürütüyor musunuz? GÖRÜŞ MESAFESİ: VE DERNEKLER ŞAİR, YAYINCI ŞİİR YAYINCILIĞI ÜÇGENİNDE 65 | mevsimlik şiir dergisi - 01 ERTAN MISIRLI ERTAN Kurulu Üyesi) TYS Yönetim (Şair, 1. edebiyat örgütleri’nin bir araya zorluğunu aşmanın yolları ‘nın’ Şiir kitabı yayımlama geçtiğini düşünenlerdenim açması ve proje geliştirmesinden gelerek tartışmaya görev yaptığım 2011 – 2018 Yazarlar Sendikası yönetim kurulunda öteden beri. Türkiye gelmiş, değişik öneriler tartışılmıştır bu konu gündeme dönemindeki toplantılarımızda gelenler edebiyat kamuoyunun göz odası olmayan TYS’nin başına ama kendine ait bir Derneği çatısı altında bu önce kurduğumuz TYS – Yazar Dayanışma malûmudur. 1 yıl ama buna da ‘Pandemi’ izin vermedi getirmeyi düşünüyorduk konuyu yeniden gündeme şimdilik diyelim… yazdım ama şiirin ekmeğini yemedim diyeceğim Beni soracak olursanız, ekmeğin şiirini kendi ama Biriktirdim okudum. özenle Dergileri yüzden… bu değilim şikâyetçi şiirden ama nedense, özel bir tercih değildi, olmadı işte… adıma dergilerle yakın ilişki kuramadım ‘övgüye değer’ bulunan Ölüm Beyaz Gölge adlı şiir ‘TTB – Behçet Aysan Şiir Ödülü’nde yayınevini kapatmak zorunda kalınca elinde kalan kitabımın yayımcısı zor duruma düşüp denirse… kitaplarımı bana gönderdi, buna telif bu coğrafyada. Şiir karın doyurmaz, ruhun gıdasıdır 2. 2010 yılından bu yana. 2011’deki genel b) Türkiye Yazarlar Sendikası’na üyeyim 2012 yılında ‘Şiir Heykel Buluşması’ başlığı altında, kuruldayönetim kuruluna seçildim. ‘Karma Heykel Sergisi’ düzenledik bir 37 şairimizin şiirlerinin heykele dönüştürüldüğü yılında ‘Tanpınar Müze Kütüphanesi’nin oluşumuna üniversitemizle ortak olarak. 2014 ortaklaşa ve bu mekânda 2 yıl boyunca ‘Edebiyat katkı sunduk Kültür Bakanlığı’yla biraraya getiren Buluşmaları’ başlığı altında TYS üyesi şair – yazarlarımızı okurlarıyla etkinlikler düzenledik. altında BMKM’de Son etkinliğimiz Kasım 2019’da TYS - Yazar Dayanışma Derneği çatısı - Sanat düzenlediğimiz, 40 sanatçı dostumuzun bağışlarıyla ortaya çıkan ‘Hayat geçiremedik, sergiyi Sergisi’ydi, ne yazık ki Pandemi nedeniyle, düşündüklerimizi hayata temsilcilerimizin olduğu 6 ile taşımak istiyorduk… ana konusu olmadığı ‘Aidat borcu’ konusu başlı başına derin bir yaradır, bu soruşturmanın herkes kendini için girmeyeyim isterseniz. ‘Sosyal Medya’ icat oldu mertlik bozuldu, bekliyor haklı örgütlemekle meşgul artık… Herkes ‘kendisine dokunulmasını’ istiyor, getirebilecek, olarak. Bunun içinse ‘profesyonel’ kadrolar gerekli üyelerinizi biraraya bağımsız bir çalışma mekânı, aynı çatı altında toplanabileceğiniz, toplantı salonunuz, aidat borcum mekân’ın olması gerekli… Ve şaire ve şaire… Pen Yazarlar Derneği’ne haberdar oluyorum. olduğunu hatırladım siz sorunca… TYS ve PEN’in etkinliklerinden c) TYS’nin temsilciliğinin bulunduğu illerde gerçekleşen kitap fuarlarındaki ‘imza günleri’ standlarımızda üye yazar ve şairlerimizin okurlarıyla buluşması amacıyla

TARIK GÜNERSEL TARIK GÜNERSEL (Şair, PEN Uluslararası İlişkiler Sekreteri) 1. Ama bu çok zor bir olay, görüldüğü biricik yolu şiir okurunun artması. Bu zorluğu aşmanın kitap fuarlara katılıyorum, şairlerin kere başta şairler okumuyor. Ben gibi kolay değil. Bi’ Peki bu neden böyle? aldığına tanık olmadım. şiirin yazıldığı klasik şiir dilini aşmış olup klasik a. Modern şiirin dili şiirin kodunu sıradan insan çözemiyor. defa köklü bir biçimde koptu. Bu gidimli dilden ilk okumaktan uzaklaşıyor. Böyle olunca da şiir şairin az olması. modern şiirin gizini bilen ve anlayan b. Şiir çevrelerinde modern şiir yazayım derken kodu olmayan, bir Çoğunluk ki bu yüzde doksanı buluyor, başka bir tür şeyler yazıyorlar. Bu da başta şiirle şiir gerçekliği ve evreni yaratmayan uzaklaştırıyor. uğraşanları, şiir okurlarını şiirden ehil olmayanlarca hazırlanması. c. Eğitim ve öğretimde ders kitaplarının ve bu şiirlerle beslenenlerin bir daha İlkokulda okutulan şiirleri okuyanın Diğer sebepler talidir. eline şiir kitabı alacağını sanmıyorum. 2. yukarıda saydığım köklü sorunlara bunun çözüm a. Kitap okutma kampanyaları var ama olamayacağı ortada. Meslek örgütleri bu meselenin altından kalkacak bir b. Bütün meslek örgütlerine üyeyim. zaman zaman dile getiriyorlar ancak belki ilk sorunuza yapılanmaya sahip değil. Sorunları sorun için çözüme yardımcı olabilirler. İlk iki sorun verdiğim cevapta sıraladığım üçüncü daha köklü eğitim reformları gerek. Bir de meselenin şairlerin kendileriyle ilgili. Ve çok çözümü köklü siyasal reformları gerektiriyor. 1. bana yeterli Koşulların zorluğunu dikkate alarak, şiir telifi olarak dergi iletilmesi armağan etmeye geliyor. Kitap basılınca telif gelirim genellikle kitabımdan daha çok edinip ayrılıyor. Şiir yayıncılığı pir aşkına yapılan bir şey, büyük ölçüde. 2. a. Olumsuz yanıt için gerekli verilerim yok; haksızlık etmek istemem. b. Üyeyim, borcum yok. katkı c. Hapiste ya da yargıda olanlar için çaba gösteriyoruz. Yayın konusunda sorumluluğumuz yok. İstek çok, zaman yok. dosyayı pdf ile Öneri: E-kitap önemli bir hamle olur. Geçimini böyle temin etmeyenler bulunabilir. Neden sitelerinde sunuma açabilir bile, isteyen okurlar da ayrıca mali katkıda olmasın? METİN CENGİZ METİN (Şair, Yayıncı) (Şair,

64 | 64 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 67 | mevsimlik şiir dergisi - 01 MUSTAFA KÖZ (Şair) 1. özel bir alan. Bu alanın içinde çabalayan yayıncılar Şiir kitabı yayıncılığı seçilmiş ve çok ve batmayı göze almış birkaç şiir delisi. Tüm dünyada da genellikle şairler ya da şiir seven yaşanılır bir yerse bu delilerin yüzü suyu hürmetinedir. aşağı yukarı durum bu. Dünya, hâlâ iyi güzel bir yeryüzü için didinip duruyor onlar. Bu Para pul, şan şöhret için değil, daha kapılarını örtmüyorlar. inançla da iyi şiirle karşılaşınca şaire sorunu yok öyleyse. Şiir gibi balın olsun, arısı Bağdat’tan İyi şairin yayımlanma, yayımlatma . Yayıncı da biliyor ve önüne gelen dosyaya “hayır” gelir. Şair, arısını bulduğunu biliyor şairde. Yayıncıları alıştırıyorlar. Yayıncı da demiyor. Sorun, para verip kitap yayımlatan şairi önemsemiyor. şairin kendini önemsemesi, yayıncıyı şımartmaması Zorluğu aşmanın yollarından biri, şairlerin örgütlenmesi, nazlarından diyebilirim. Köklü yolların en önemlisiyse ya da kooperatifte kaprislerden, hırslardan bencilliklerden arınarak bir dernekte, birlikte yan yana gelmesi. zaman da sözleşmeyle Kitaplarımın hepsinden telif aldım. Bu telif kimi zaman ücret, kimi belirlenen sayıda kitap oldu. 2. 6yıl Türkiye Yaklaşık 30 yıldır üye ya da yönetici olarak yazar kuruluşlarının içindeyim. yaptım. Türkiye PEN Yazarlar Sendikası’nın ikinci başkanlığını, 8 yıl da genel başkanlığını Derneği’nin üyesiyim. değil, diğer Örgütlülüğün gerekliliğine inandım hep. Yalnızca edebiyat kuruluşlarının ancak küresel kültür-sanat kuruluşlarının eylem ve etkinliklerine de sürekli katılıyorum salgın şimdilik hepimizi odalara mıhladı. Sıkıntıyı Üye aidatlarının ödenmemesi, edebiyat örgütlerinin büyük sorunu. almak için yöneticiliğimde fazlasıyla yaşadım. Pek çok yazarın sadece “yazar kartı” birçoğu ne genel örgütlere üye olduğunu da gördüm. Üye olduktan sonra bu yazarların mektup yazar, onların kurullara gelir ne aidatına dönüp bakar. Başkanlar da üyelere her ay Bunları mesele edenler az sayıda kalıyor. Sanıyorlar ki edebiyat örgütlenmeleri onlara yıldız yıldız onlara örgütlenmeleri edebiyat ki Sanıyorlar kalıyor. sayıda az edenler mesele Bunları Herkesin kendi yazdıklarından Yok öyle bir şey. gibi çalışacak. da ajanslarıymış takacak ya olması gerekmektedir. sorumlu Mart Dünya Şiir Günü’nü kutluyoruz. Biz, PEN olarak her yıl 21 Basit bir örnek vereyim. kadar. Bırakın dışardan geleni, kendi yapıyoruz elimizden geldiği Çoğunlukla da kokteyl tamam sorumlulukta geri duruluyor edip gelmiyor. İsteklerde üyelerimiz bile tenezzül arada hatırlatıyoruz, söylemeye hakkımız yok. Ancak sorumluluklarını nedense. Bir şey yer veriyor. Yaptıklarımız zaten basında isteyenler bu çağrımıza yanıt derneğin yaşamasını alıyor.

1. yayınevleri oldukça azalmış durumdalar. Şiir Yıllardır ülkemizde şiir kitabı yayınlayan kendi beğenileri doğrultusunda bilinen isimlerin yayımlayan yayınevleri kılı kırk yararak anlaşılır bir yanı vardır. Az satılan bir türdür şiir. şiir kitaplarını yayımlamaktalar. Bunun Mesele uzundur. Ben kişi olarak hiçbir Öyle olunca bu durumu anlamak gerekmektedir. En son Nokta Kitap’tan telif almıştım. zaman telifsiz çalışmadım. İlkemdir. 2. çalışayım. Ben sorularınızın b ve c şıklarını yanıtlamaya Dışardan teorik sözlerle, gazlarla giden bir serüven Yazarlık sonuçta kişisel bir serüvendir. hiç gelmez. Dert şurada başlıyor. Yazdıklarına asla değildir. Yani ben yaptım oldulara de yayınlatma peşine düşüyorlar. Hakları da, bir şey çok güvenen şair ya da yazarlar ille karşılığını bulmayan bir macerada sürükleniyor ya da söyleyemezsiniz. Fakat yazdıkları ilanlar geliyor; egolarını tatmin etme peşinde oluyorlar. İzliyoruz her gün bir yerlerden var. Bizimkiler de “Siz yazın biz yayımlayalım” diye. Edebiyatn kirletildiği büyük bir alan yazdıklarını büyük bir oralara koşuyorlar. Edebiyat ciddi iştir. Bunu unutup herkes kendi Ben kimseye bir şey ciddiyetle “eser“ addedip ortalarda geziyorlar. Söylenecek söz yok. belirtmek isterim. söyleme hakkını kendimde bulmuyorum ama bu duruma üzüldüğümü da Bilinir yıllardır edebiyat, yazar örgütlerinde emek verenlerdenim. Buralarda İyi hoş ama görüyorum. Para verip bastırdıkları kitaplarla gelip üye olmak istiyorlar. Hikâyenin aslı şu: her derneğin bir tüzüğü var ve ona göre hareket etmek zorundasınız. ya da şair oldukları Eğer bir yazar örgütüne üye olurlarsa sanki kendilerinin yazarlıkları gerekmektedir. tescilleneceklermiş gibi bakıyorlar. Ama önce yazdıklarına bakmaları daha bir bilinçli Zaten ne dernekten, ne de sorumluluklarından haberdar değiller. Olanlar davranıyor. haller vardır. En basiti, Eğer bir yere üye oluyorsanız mutlaka bir sorumluluk gerektirecek olması için toplantılarına katılmak, düşüncelerini söylemek, derneğin daha verimli elinden geleni yapmak. HALİL İBRAHİM ÖZCAN HALİL İBRAHİM ÖZCAN Başkanı) (Şair, Yazar, PEN İkinci etkinliği düzenliyoruz; ayrıca TYS’ye ayrılan Panel ve açık oturumlarda üye şair ve üye şair Panel ve açık oturumlarda TYS’ye ayrılan düzenliyoruz; ayrıca etkinliği ilçe olarak ayrıca il ve Meslek örgütü yer alıyorlar. konuşmacı olarak yazarlarımız Nilüfer veriyoruz. Örneğin özel bir önem faaliyetlere de yürüttüğümüz belediyeleriyle Şarkısı’ adlı çalışma 40’ından basılan ‘Dinmez Tarla Kuşunun Belediyesi’nin katkısıyla ve yer alan 66 şairimizi kapsayan genç ölümlü şairler kitabında önce aramızdan ayrılan edebiyat tarihine ışık tutan kaynak sonucunda ortaya çıkmış, yıllar süren bir araştırmanın bir kitaptır… aklıma gelen ve bende iz bırakanlardır değindiğim bu çalışmalar ilk anda Birkaç maddede sadece.

66 | 66 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 69 | mevsimlik şiir dergisi - 01 Pen Yayıncılar yayıncılarımızın çoğu sürekli yakınıyor ama karşılarına bir fırsat çıktığında da yeni fırsat çıktığında karşılarına bir yakınıyor ama çoğu sürekli yayıncılarımızın da usandırıcı oluyor. Bu tavır bu fırsatı kullanmıyor, bahanelerle ve etkinliklerinden yapıyor Sürekli bilgilendirme ve Besam’a üyeyim. b.) PEN, TYS yakından izliyorum. Meslek örgütlerimizin faaliyetlerini haberdar ediyorlar. veriyorum. Ne gibi güçlükler da etkinliklere katılıyorum, destek Zaman buldukça manevi fedakarlıklar yaparak karşılık beklemeden, maddi ve yaşadıklarını, nasıl olarak ödüyorum. Aidat borçlarımı da düzenli çalıştıklarını biliyorum. ENİS AKIN ENİS AKIN (Şair, Yayıncı) 1. ve dergi. Bugüne kadar 13 şiir kitabı Natama kâr amacı gütmeyen bir şiir yayınevi Kitaplara kitap nüshası olarak telif verdik. yayımladık, bunların 7 tanesi ilk kitaptı. da zaten. Şiirin, günümüzde içinde bulunduğumuz Evet, şiir satmıyor, ama satmasın çare olmaya çalışırken, içinde bunaldığı “belirsizlik ve umutsuzluk” durumuna varken, bir de kâr nesnesi olmanın yükünü popülistleşme de dâhil birçok sorun Şiir yayımcılığı demirden leblebi. Fiyatlar kaldırabileceğini zannetmiyorum. arkadaşlarla kendi içimizde ve dergiden gerçekten her ay yükseliyor. Finansmanı elimizde hiç para kalmamış olsa da, kalan parayla hallediyoruz. Sene sonunda bu ay (Ocak 2021) Kitap-lık dergisinde yayımlanan borcumuz da kalmıyor. Ben en son şiirim için telif aldım. 2. uyuşmazlığı olduğunu sanıyorum. Romandan a,b) Şairliğin meslek örgütleriyle kan vb. beklemiyor kimse, ama bu vazifeler okurlar sahici olmasını, çözüm olmasını, şey elde tarafından şiirin önüne dikiliyor. Şairlerin şiirlerinden herhangi bir bile, şairin etmesi, bu ister ekonomik olsun, ister kariyer, ister saygı, bunu istemesi böyle özel bir ahlaken daha alt bir seviyedeymiş gibi görünmesine yol açıyor. Şiir görünüyor; mesele olduğu için meslek örgütlerinin pozitif bir katkısı olması zor çok dikkatle yapılması lazım. Şu yapılabilir mi: Şiirde ilk-kitap yayımlatmak bu sorunu geçmişten gelen bir sorun. Ödüllerin de eş dost arasında paylaşıldığını, seçtiği çözmekte yeterli olduğunu düşünmüyorum. Özellikle şiire özel yayımcıların ilk-kitapların basım masraflarını yazar örgütleri destekleyebilir. Ayrıca Birliği’nin YouTube kanalında yaptığı işleri de beğeniyle takip ediyorum, ama o da senedir güncel şiir üzerine bilgili birileriyle şiire dair derinleştirilebilir. İki Yazarlar Derneği’ne üyeyim. Etkinliklerini sosyal medyada bazen görüyorum. Salt- yok. okunur bir e-posta grubu kurulup üyelere duyurulabilir. Aidat borcum umarım.

1. deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Bu yeni Yayıncı olarak şiir kitabı yayınlamak verdiği gözü karalıkla şiir kitapları yayınlamaya de bir şey değildir. 40 yıl önce gençliğin edebi anıları okuyanlar görecektir, 80 yıl önce şiir başladığımızda da böyleydi, biraz konusuymuş. Şimdi de şartlar farklı değil. Şiir kitabı yayımlayanlar için de aynı şey söz var, hangi birisi aşılabilir bilemiyorum, birini yayınlamanın önünde sayısız engel en önemli sorun okursuzluktur. Çağdaşı şairleri, neler aşsanız diğerine takılırsınız. Ama satın almayan, kendi şiirlerinin yayınlandığı yazdıklarını merak etmeyen, kitaplarını çoğunlukta olduğu bir ortamda şiir okurundan bir şey dergileri bile takip etmeyen şairlerin bekleyemeyiz. imece usulü bir araya gelip kitap yayımlamak gibi Kendi kitabını kendin yayınlamak, vadede sonuç alana rastlamadım. Geriye dijital alan, yöntemlerin hepsi denendi ama uzun kalıyor. Onları daha fazla denemek gerek sanıyorum. sipariş usulü baskı gibi yöntemler aldım. Simgesel bir En son geçtiğimiz ay Kitap-lık dergisinde yayımlanan şiirim için telif kapayalı sekiz şey ama şiir yayımlatıp telif almak hoş bir şey. Özgür Edebiyat Dergisi’ni arkasında kurum yıl oluyor. Ondan beri dergi girişimim olmadı. Ama amatör dergilerin, ısrarcı olmayı desteği olmayan dergilerin telif veremeyeceğini biliyorum. Bu konuda cepten harcayan da anlamlı bulmuyorum. Hiçbir geliri olmayan, sürekli zarar eden, değil. yayınlardan herhangi bir konuda ödeme yapmasını beklemek akılcı 2. hakkında a.) Türkiye Yayıncılar Birliği bir sektör örgütü olarak yayıncılığın sorunları kurultayları gibi çok yoğun ve etkili çalışmalar yapıyor. “Şiir yayıncılığı” da yayıncılık Konuşuldu, çıkar sorunların görüşüldüğü platformlarda çeşitli kereler gündeme geldi. yayıncılarının kitap yol bulunmaya çalışıldı. Ben de görevde bulunduğum süre içinde şiir çalıştım. Ama fuarlarına katılımı, kitap yayımına destek gibi çeşitli girişimlerde bulunmaya Ücretsiz ya da şiir yayınlayan arkadaşlarımızın çoğundan aynı şekilde karşılık bulamadım. kitap desteğini de, halk çok düşük bedelli fuar katılımı fırsatını da, Kültür Bakanlığı’nın ilk kullandı. Şiir kütüphanelerine kitap satışını da, daha birçok fırsatı da çok az şiir yayıncısı METİN CELÂL (Şair, Yayıncı) örgütsel sorumluluklarını anımsatır ve mektubun bir köşesine de aidat borçlarının de aidat borçlarının bir köşesine anımsatır ve mektubun sorumluluklarını örgütsel değil, aidiyet. Sorun aidat gerekliliğini sıkıştırır. ödenmesi eritmesi için azıcık sorumluluk geleceğini sırtlanması, dertlerini Yazarların bir örgütün bunca yalnızlaştırıldığı, insanlığın sanırım. Hele hele insanın çokça da vicdan gerekiyor duyulmuyor mu bu dayanışmaya? acıya kesmiş çağda daha fazla gerek yabancılaştığı bu borcum olmadığını da olduğum yazar örgütlerine aidat Sözü uzattım, bağlı söyleyebilmişimdir

68 | 68 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 71 | mevsimlik şiir dergisi - 01 C. HAKKI ZARİÇ Üyesi) (Şair, TYS Yönetim Kurulu 1. Yeni’den sonra şiir yazılmadığını zannetmeniz normal. Kitapçı raflarına baktığınızda İkinci bir yayınevinin şiir kitabı yayımlamadığı algısı Banka yayıncılarından başka, herhangi diye yan yana dizilen şiir kitaplarının yayıncıları da normal. Koca dükkânda ayıp olmasın Biz kendi kendimize çalıp söylüyoruz, ama soruyu gidişattan memnun olsalar gerek. ve kitapçılar elbette. Bu gidişata nasıl çomak asıl yanıtlaması gereken yayın tekelleri geçeli de çok oldu bana kalırsa. Yerleşik algı, şiirin sokacağımızı düşünmenin zamanı nicedir. raflardakinden ibaret olduğu yönünde kitapları için de durum iyi değil; zaten raf ömrü ne Arada bu zinciri kırıp sıyrılan şiir bile rafta kadar ki bir şiir kitabının? Dağıtımcıların alsa bile dağıtmadığını, dağıtılsa malum. Bu teşhir edilmediğini, edilse bile haftasında kaldırılıp iade edildiği hepimizce kitap satış siteleri de ahval içinde şiir kitabının dolaşımda olması mümkün değil. İnternet olmasa körelip gidecek iyiden iyiye. kurulduğunu Bu işte bir riya var. Şair çok görünür olduğunu ve yazdıklarıyla iletişim riyakâr. Okur zannediyor. Okur şairin kendisini görmesinden memnun. Ama şair Hepsi toplanıp riyakâr. Şair şiire ve şair arkadaşına riyakâr. Okur şaire ve şiire riyakâr. açık etmiyor. Kapalı şiire ve kitaba riya ediyor vesselam. Dürüst değil, kimse elindekini de bu fiyakanın pazarın kapatmalarıyız. Eşitsizliğin yollarını döşeyen şair değil. Biz karşımıza ve özneleri olduğumuzu düşünüyoruz, ama aniden bir söyleşi sorusu düşüyor azınlıklardan önemsenip gururdan başı döner halde kedilerden, cazdan, belgeselden, yatıyoruz falan bahsediyoruz. Kıçımız açık, çorabımız delik, sokakta kurşun yemiş poz verdiği delik ayakkabımızla. Yazdığına değil, yayımlattığı yerlere, aldığı ödüllere, sürece şairin arkadaşlarına, cemiyette görünür olmasına ve çalan telefonlarına güvendiği alır mı onu, şimdilik geleceği karanlık. Yaşarken böyle. Ölünce bir banka yayınevi tekeline sivil toplum kuruluşlarının yaşadığı tüm sorunları ve sıkıntıları onlar da yaşıyorlar. onlar da yaşıyorlar. ve sıkıntıları yaşadığı tüm sorunları kuruluşlarının sivil toplum zayıflamış gittikçe biri. Örgüt aidiyetleri sorunu bunlardan aidat toplayamama Örneğin gündem karşısında kalan örgütler, TYS dışında Üstelik son zamanlarda durumda. sağlayamıyorlar. Yazar, edebiyat toplumsal muhalefete destek tepki deklare edemiyor, Etkinlik alanları da kitap yakını tabela örgütü durumunda. örgütlerinin tümüne günleri düzenlemekten ibaret bir sağlanan stantlarda imza fuarlarında, kendilerine kooperatifine yazar/okur bir modeli YAZKO aşmada sorunları bu Tüm sergiliyorlar. görüntü gereken bir kooperatifleşmeden şairlerin dinamizmini de içermesi gereksinim var. Genç başka çareleri yok. Çünkü zaman güçlerini birleştirmekten söz ediyorum. Şairlerin Bir yol açmalı; bu yol çok şeritli karşı dayanıklı olmalı şair. acımasız! Bu acımasızlığa belki ilk başlarda, ama patikada ayak izleri daha bir otoyol değil de bir patika olacak belirgindir, unutmayalım!

1. Gerçi yayıncılığım çok yeni; 2020’de, de yayıncı olarak yanıtlıyorum. Ben hem şair hem başladık yayıncılığa. İzmir’de eve hapsolduğumuz bir süreçte karantina günlerinde, üstlendim. Diğer türlerin yanında Yayınevi’nin yayın yönetmenliğini kurulan Pikaresk hatırı sayılır sayıda şiir kitabı yayımladık. Yayın programımızda dört adet şiir kitabı pozisyonlarında görev üstlenen yayın kurulunda ve değişik var. İlginçtir; yayınevinin biri de çevremizdeki şairlerin şair. Yayınevinin kuruluş gerekçelerinden arkadaşların tümü bir ruhla aşmaktı. Bir nevi okur/ yaşadığı sıkıntıları kolektif dosyalarını kitaplaştırmada serüvenimiz. İlk tepkilerden oldukça memnunuz. yazar kooperatifi gibi işliyor yayıncılık yayına hazır dosyalarımın yıllarca beklemesi, Şair olarak yaşadığım sorunların başında sözünü ettiğim dosyalarda yer alan şiirlerin önemli kitaplaşamaması yer alıyordu. Üstelik , Akatalpa, vb. dergilerde yayımlanmış bir bölümü Adam Sanat, Varlık, Özgür Edebiyat geçmiş ürünlerdi. Yayımladığım dört şiir kitabı da ve ciddi bir editörlük süzgecinden yayımlanmayan her dosya, yeni bir dosya hazırlamayı gecikmiş kitaplardı. Yayına hazır olup da var tabii. Merkezden ve onun nazarından engelliyordu. Taşrada olmanın sıkıntıları ciddi bir sıkıntı. Merkezin himaye ettiği şiir uzakta kalıyorsunuz. “Uzakta olmak” bile çizgiye çok yakın duruyorsunuz. Belli bir çizgi etkinlik çemberinin içine dahil olsanız zehirliyor sizi. tuttursanız bile taşralı gururunuz aldınız / verdiniz” sorusuna yanıtım; nakdi karşılığı olan “En son ne zaman bir şiir için telif kadar. Telif karşılığı dergi ya da sözleşmede belirtilen bir telif ödemesi almadım bugüne kurulan bir yayınevi olduğumuz için şimdilik, telif miktar kadar kitap aldım. Yine yeni kitap veriyoruz şairlerimize. olarak sözleşmede belirtilen miktarda 2. yer alan biri Ben bugüne kadar çeşitli meslek örgütlerinin üyesi ve yönetim organlarında örgütlerinin reel olarak yalnızca “şiir” için değil, genel anlamda edebiyat için meslek olarak algılayın, ister politikalar ürettiğini düşünmüyorum. Bunu isterseniz bir özeleştiri meslek sayılmaması. bir ifşa olarak. Bunun temel nedeni de ülkemizde edebiyatçılığın bir sorulduğunda, Sait Faik’in Fransa’ya gitmek için yaptığı pasaport başvurusunda mesleği durum “Yazarım” diye verdiği yanıt üzerine meslek hanesine “Yok” yazılmasındaki örgütlere gerek günümüzde de geçerliliğini sürdürüyor. Çok satan yazarlar mesleki ya da kendileri duymuyor; üye olanların çoğunluğu ise kitaplarını para vererek bastırdıkları örgütlerinin yayımladıklarından, telif hakkı için mücadeleye gerek duymuyor. Meslek mücadele etmesi temsil ettiği kitlenin başta telif olmak üzere mesleki haklarını savunması, ülkemizdeki işçi gerekiyor. Örneğin TYS, sembolik bir kurum olmaktan öteye geçmeli, toplu sözleşmelere sendikaları konfederasyonlarından birinin çatısı altında bireysel ve taraf olan bir pozisyon almalı. sürdürdüğünden Ülkemizdeki yazar, edebiyat örgütleri dernek statüsünde etkinliklerini ALTAY ÖMER ERDOĞAN ALTAY Yayıncı) (Şair,

70 | 70 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 73 | mevsimlik şiir dergisi - 01 KADİR AYDEMİR (Şair, Yayıncı) 1. sorunu. Her yıl binlerce şiir kitabı basılırken kitap Türkiye’de bu bence artık bir nitelik geziniyor. Haliyle, kitapçılar da şiir rafında birçok satış rakamları 100-200 periyodunda bulamıyor. Sosyal kitaba yer vermiyor, veremiyor. Şiir kitabı genç okurlarda da karşılık okura ulaşamıyor. paylaşım platformlarında pek çok kez paylaşılan şiir, kitap bütünlüğünde kendi olanaklarıyla Şiir kitabı yayınlamak artık hem zor, hem de çok kolay. İmkânı olan yayınevleriyse kendi hemen yayımlıyor, ama okura ulaşma konusu netameli. Seçici butik şiir kitabı yolda güçleri doğrultusunda sınırlı yayın yapıyor. Kitapçılarda rafa giremeyen ve ekonomik kriz kalıyor bir anlamda. Online satış kanalları da yetersiz. Yaşanan pandemi birçok kitabın satışını bahanesiyle, fiziki kitapçıları geçiniz, online kitap satış siteleri bile kitapları satışa yapmıyor, sitelerinde şiir kitaplarını listelemiyor. Hareket görmeyen kapatıyorlar artık… Anlamak zor. Şiir yine çaresiz. KE dergisinden En son Sadece Şiir dergisinden ve Kartal Belediyesi’nin yayını olan telif aldım. Bu teliflerle, Didim’de evimdeki su saatine 20 tona yakın su yükledim. O suyla, ektiğim sebzeleri hayatta tuttum, hayata tutunan sebzelerden geçen sene Şiir kalem-silgiye de tohum aldım, o tohumları şimdi yeniden toprakla buluşturdum. dönüşebiliyor, tohuma da. şartlara göre Yayıncı olarak, şiir kitaplarımıza telif ödüyoruz elbette. Sözleşmelerimizdeki olmamıştır. Fakat kapitalizmin tamamen esiri olan bir çağda yaşıyoruz ve şiir, bu çarkın yaşıyoruz ve şiir, olan bir çağda tamamen esiri Fakat kapitalizmin olmamıştır. ezilip duruyor sanki... arasında genç her sayısında Edebiyat dergimizin Hayâl Kültür Sanat öncesine kadar Birkaç yıl Buradaki hedefimiz genç şairin motive etmeye çalışıyorduk. şairlere telif ödeyerek Günümüzde iyi şiir yazmak hem olduğumuzu hissettirmekti. mücadelesinde yanında de yayınevlerinin yegâne de cesaret gerektiriyor. Bunu desteklemek büyük emek hem zorlamaya başlayınca bu desteğimizi zamanlarda bu bedeller bile bizi görevi. Fakat son oldu ve oluyor. Fakat üretim Telifli şiir kitaplarımız elbette de yapamamaya başladık. ihtimali olan kitaplar bunlar. maliyetini kurtarma 2. yapıdaki meslek örgütlerimizin yapabileceği tüm İçinde bulunduğumuz durumda mevcut örgütlerimiz destek görmüyorlar. Bu yalnızlık ise mevcut çabalar yetersiz kalacaktır. Çünkü bir güç ve etkinlikten uzak olmalarını sağlıyor. İletişimde durumun üstesinden gelebilecek arkadaşlarımızın samimiyetine ve çabalarına bir yayıncı olduğumuz meslek örgütlerindeki daha güçlü bir hale getirebilirsek daha etkin bir şekilde olarak şahidim. Bu örgütlenmeleri Şimdilik var olma mücadelesiyle birlikte sunmaya var olabilir ve çözüme odaklanabilirler. ki sorunun büyüklüğü sebebiyle güdük kalmakta. Bu çalıştıkları çözüm önerileri ne yazık gerek Kültür Bakanlığı gerekse yerel yönetimler örgütlenmeleri güçlendirecek desteklerin tarafından sağlanması gerekiyor.

ÖZGEN KILIÇARSLAN DANYAL (Yayıncı) 1. olacaktır. İkinci Buradaki temel hedef okurla günümüz şiirinin yolunu tekrar kesiştirmek -nitelik ve nicelik yeni ile birlikte yavaş yavaş halktan uzaklaşan Türk şiiri, günümüzde diline ve bakımından çok başarılı olsa da- halktan tamamen koptu, entelijansiyanın müddetçe şiir-okur kültürüne sıkıştı. Modern şiirimizi sıkışık alanından kurtarmadığımız çalışana ilişkisi de bu düzlemde kalmaya devam edecek, şiir; sadece şiir yazana/yazmaya hitap edecektir. üretim maliyetini Dolayısıyla günümüzde şiir kitapları -birkaç “popüler” şair dışında- dönem ticareti kurtaracak kadar dahi satmıyor maalesef. Gerçi şiir kitaplarının hiçbir bunun yargısı için erken. bunun yargısı mısınız? yayınevi var farkında ne kadar çok gurur duyan Şiir basmamakla zamanıdır. hareket başlatmanın Bir sosyal 2. ödüyorum. Her yıl kasım ayında örgütüne üyeyim ve aidatlarımı düzenli Birden çok yazar Ama edip makbuzumu alıyordum. ödüyordum aidatlarımı. Ziyaret İstanbul Kitap Fuarı’nda yok… var, yayımlanabilir, sakıncası fuar olmadı ve bir yıllık aidat borcu pandemi nedeniyle yöneticileri arasında örgütünün, Türkiye Yazarlar Sendikası’nın, Öte yandan bir yazar Yalnız ben değil, yönetim nedenleri hariç, etkinliklere katılmıyorum. olduğum için temsil Ama eylem ve basın Üyeleri davet ediyoruz etkinliklere. kurulu üyeleri katılmıyor. katılıyorum. açıklamalarının neredeyse tamamına bulunduğu açmaza karşı özel bir mücadele Bir yazar örgütü olarak şiirin içinde herhangi bir ülkesinde özel olarak buna yönelik yürüttüğümüzü iddia edemem. Dünyanın Ama içeride olan üyelerimize, gözaltında alınan, bir çaba olduğuna da emin değilim. kalan üyelerimize yardım ve desteklerimiz kaçınılmaz. tutuklu olan, şiddete ve tacize maruz sokakta olup şiir dergileri, şiir kitapları dağıttık ve Bununla beraber her yıl 21 Mart’ta şairlerin el yazılarını bir araya getirdiğimiz şiirler okuduk. Artık aramızda olmayan Cumartesi anneleri ve gözaltında kayıplar için bir bir el yazısı şiirler antolojisi yaptık. evvel ölen şairlerin hayat hikâyeleri ve şiirlerinden şiir antolojisi hazırladık. 40’ından antoloji hazırladık. Emek ve onur geceleri düzenledik, örnekleri bir araya getirdiğimiz bir açtık. İstisnasız her 2 Temmuz’da mezarlıkta ve şiir kütüphaneler ve edebiyat müzeleri yüklüyüz. sorunları tartışıldı. Tevfik Fikret ve Dağlarca üzerine Yıllarca dergi çıkarıldı ve orada şiirin Paneller ve söyleşiler, sempozyumlar yaptık. kitaplar hazırlandı, etkinlikler düzenlendi. şiirlerin heykellerini yaptılar ve büyük bir sergi Heykeltıraşlarla işbirliği yaptık, seçtikleri açtık. Zaman geçiyor ve unutuyorum olan biteni. Affola… de açığız. Bununla beraber gelecek her türlü öneri, yardım ve destek talebine

72 | 72 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 75 | mevsimlik şiir dergisi - 01 salınan ‘şair’lerin neliği ve niteliği sorgulanabilir. Bunda da sorun yok bence. Ama sorun yok bence. Bunda da niteliği sorgulanabilir. neliği ve salınan ‘şair’lerin edasıyla birer ‘usta’ meydana şiirlerini kitaplaştırmışların şu: Hasbelkader asıl sorun olası, Ben oldum tipler bu arkadaşlar. Sinirden güldüren çok sinir bozucu. çıkması bu, sinir bozucu olduklarını gördüm. bir toyluk da değil üstelik olmadan oldumcukların, çalıştım ve buna da devam edeceğim. gölgelerden kendimi izole etmeye Olabildiğince bu fırsatını yakalayarak daha iyi bir doğal olarak dostunuzu da tanıma Mevzu şiir olunca bildiğiniz, kendi çıkarına ters nedeni yokken yirmi beş yıllık dost tanıyorsunuz. Hiç ilginç yanı hemen ardından, etrafınızda gerçek yüzünü gösterebiliyor. İşin düştüğü için size az önce yukarıda söylediğim, mesajlar döşeyebiliyor! Bakınız olanların mesaj kutusuna bir şiir yazcısının zorla kitabını çıkıp kitabını pazarlamaya çalışan hasbelkader kitabı yaptığı şey aynı aslında! ulaştırmaya çalışmasıyla, bu arkadaşın fuarlara çok yönelmiştik. Dağıtımla elde edemediğimizi Neyse konumuza dönecek olursak, Fakat burada da sorun şuydu. Yılda ülke fuarlara katılarak sağlamaya çalışıyorduk. ciddi kira ödemekten elde avuçta kalan bir şey yoktu; genelinde büyüklü küçüklü fuarlarda iyiydi. Ertesi yıl gittiğimizde oralarda oluşan ama bir marka yüzü oluşturması bakımından okurlarımız geliyordu. inşa ettirmiştik. Fakat sonradan atıl kaldı. Daha Biz, dokuz yıl önce iyi bir web sitesi yollarımız ayrıldı. Aralık 2019 gibi kolları doğrusu bununla ilgilenecek arkadaşımızla güçlendirttik. Ve online satışa açtık. Bunu sıvadık. Bir ayda web sitemizin tabanını iyi siteleri örnek aldık. Okur gönül rahatlığı ile yaparken Londra ve New York’taki alıverişini yapabiliyor. Ve anında, hızlı kargo ile ertesi ülkemizin her yanından giriş yapıp elinde oluyor. Kendi göbek bağını kesen bir yayınevi gün bilemediniz iki gün içinde okurun gelen siparişler de ödemeler de ortada. Şu olarak yola devam ediyoruz. Dağıtımlardan Bakalım… sıralar silkindik. Yakında depara hazırlanıyoruz. Ben eğitimci olduğum için eğitim sendikasına üyeyim. b.) Saklayacak bir durum yok bunda. ücretimiz. Sendikamız Aidat borcum yok. Çünkü aylık olarak maaşımızdan kesiliyor üyelik psikolojiyle etkinlikler yapıyordu salgından önce, birkaçına ama şiirle ilgili değildi, rastlıyorum. ilgiliydi, gitmiştim. Şimdilerde Zoom üzerinden yapılan kimi etkinliklerine Bence ‘meslek örgütü’ne üyelikten ziyade şunu sormak daha güzel olurdu: Daha amacına yönelik Bir şair olarak, bir şiir yazıcısı olarak “Hangi dergilere abonesiniz?” (Facebook ve olurdu diye düşündüm birden. Geçenlerde sosyal medya hesaplarımdan yapalım diye. Twitter) bir çağrı yapmıştım. Gelin hep birlikte askıda dergi aboneliği dergi parası öderken Gerçi ekonomiyi hep bahane ederiz, ama içilen sigaraya, kahveye bir yetişelim’ gibi düşünmeyiz de konu dergi kitap olunca bahaneler üreterek, ‘hangisine iyi gelecek inanın. zırvalamaktan çekinmeyiz. Böyle tipleri çevrenizden uzaklaştırın. Size “Ah yalan dünyada, Sözü fazla yordum. İzninizle sonlandırayım. Elbette Neşet Usta’dan, kendimize sonra da yalan dünyada, yalandan yüzüne gülen dünyada” yapacak tek şey önce yazdıklarımıza inanmalıyız. “Yeni

adı altında. Fakat dediğim gibi bundan sonra aldığım kararla, Seri, Yeni Karşılaşmalar” adı altında. Fakat dediğim gibi bundan bizden. Çünkü hem bizlerin hem de okurun gönlünün “az ve öz şiir kitabı” göreceksiniz var. Neşet Usta’nın türküsündeki gibi; “Bir Anadan ferahlamaya, bir nefes almaya ihtiyacı Masanın üzerine Dünyaya Gelen Yolcu”larız. Yaptığımız işin kalıcı olduğunu biliyoruz. Nitelikli olanın kaliteli, herkesin baktığında dudak ısıracağı hoş, güzel kitaplar koyacağız. gibi sarmalayan, içine yerleşeceğiz. Bunu yapmak zorundayız. Yoksa etrafımız, bir virüs medya mecralarında ayda dört beş şiir kitabı çıkaranlarla dolu. Bu arkadaşlarımız sosyal kutusuna büyük akan arkadaşlarımız. Biteviye manzumelerini paylaşan, milletin mesaj karşılığında size direnç gösteren zorlamayla, müflis tüccar gibi şiir kitabım çıktı şu eder çokça dosyalarını gönderebilirim arzu ederseniz diyen arkadaşlar… Söylemek istediğim yapan yere kitap kapağı arasında görmek istiyorlarsa, önüne gelen bir digital baskı eşlerine gitsinler, altmış dört sayfalık kitaplarını beş liraya bastırsınlar ve sevdiklerine, şiirin üzerine dostlarına göndersinler. Bir farkı olmalı yapılan işin. Dergileri önemseyen, Yılda altı kitap belki… kafa yoran şairlere kucak açıyoruz ve açmaya da devam edeceğiz biz. buluyor. Depomuzda yerimiz var, bakalım… Ama şu da var: iyi kitap okurunu 2. düşünmüyorum. a.)Dürüst olmak gerekirse ben “şiir yayıncılığı”nın çıkmaza düştüğünü görülebilir. Ortaya Birçok yayınevi şiir yayımlamaya devam ediyor. Belki şu sorun olarak 1. başlamasıyla. Ne çok kitap vardı çıkardığımız! Şöyle bir karar aldım salgın döneminin kitap okura ulaştırmaya çalışmak önemli değil, Buradaki sorun şuydu bana göre; çok dikkat ederseniz, şiir kitaplarının dağıtım sorunu bakınız ulaştırmaya çalışmak diyorum zira. Evet ziyadesiyle şiir kitabı çıkardık. İlk zamanlar diğer türdeki kitaplara göre çok ağır sonradan kitap karşılığı telifli olmak üzere okura şair destekli de şiir kitabı çıkardık, Ocak 2021 tarihinde dört kitapla selamladık okuru; ulaştırmaya çalıştık. En son, yeni, MUSTAFA FIRAT (Şair, Yayıncı) ödeme yapılıyor, dileyen şair arkadaşımız telifini kitap olarak almak istiyor. telifini kitap olarak şair arkadaşımız dileyen ödeme yapılıyor, 2. sundum, hâlâ sunuyorum tüm desteği Şiire elimden gelen hem yayıncıyım. Hem şair zor yılda 1-2 şiir kitabı zar rahat. Artık, Yitik Ülke Yayınları’mızdan da. Bu konuda içim Çok Keşke imkânlar daha farklı olsa. Çeviri şiire de destek veriyorum. yayınlayabiliyorum. hediye kütüphanelere, köy okullarına keşke. Şiir kitaplarının çoğunu okuyan bir ülke olsak buluşsunlar bir şekilde. yer alsınlar, yepyeni okurlarla ediyorum; oralarda haberdar değilim. Meslek örgütü ve PEN’e üyeyim. Etkinliklerden Edebiyatçılar Derneği bir da anımsayamayacağım kadar uzak hiç katılmadım, katıldıysam etkinliklerine sanırım bir, düzenli olarak, topluca ödüyorum, bu. Aidat borçlarımı birkaç yılda zamanda olmuştur geliyor ne de etkinlik daveti. Sürekli aynı kişiler bir ama derneklerden ne bilgilendirme de edemiyorum artık. yerlerde bir şeyler yapıyor. Takip

74 | 74 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 77 | mevsimlik şiir dergisi - 01 (Bariyer)

VACLAV HAVEL HAVEL VACLAV Kavramsal Görsel ve Şiirler Derleyen: Uygar Asan 1936 Prag doğumlu Vaclav Havel. Prag Sanat Akademisi Drama Bölümü’nden mezun oldu. 1960 yılından itibaren Görsel ve Kavramsal Şiirle ilgilendi, çalışmalarına Antikody (AntiKod) kendisine adını verdi. 1963 yılında ülke içinde ’ni belli bir ün getiren tiyatro yapıtı Bahçe Partisi ilk kez yayımladı. 1964 yılında AntiKod’lar dönemin kitap olarak yayımlandı ve AntiKod’lar eğilimli deneysel edebiyatçıları ve Fluxus sanatçılarınca ilgiyle karşılandı. 1968’deki kara listeye Çekoslavakya’nın işgalinden sonra alınarak siyasi faaliyetlerde bulunması ve yazı yazması yasaklandı, 4 yıl cezaevinde yattı. 1989’daki Kadife Devrim’in öncüsü oldu. 1990’da yapılan serbest seçimlerde Cumhurbaşkanı oldu. 1992’nin Aralık ayında ülkenin Çek Cumhuriyeti (ülkenin adı sonradan Çekya oldu) ve Slovakya olarak barışçıl bir şekilde ikiye bölünmesinde de önemli rol oynadı. Buruk Ezgi, Bildirim, Şeytan Çelmesi, Uzaktan Soruşturma gibi tiyatro yapıtları dilimize çevrilen Vaclav Havel 2011 yılında akciğer kanserinden öldü.

76 | 76 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 79 | mevsimlik şiir dergisi - 01 (Bulut)

(Ben)

78 | 78 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 81 | mevsimlik şiir dergisi - 01 (Özgeçmiş)

(TY-Sen)

80 | 80 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 83 | mevsimlik şiir dergisi - 01 (Sisyfos)

(Yapıcı Eleştiri)

82 | 82 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 85 | mevsimlik şiir dergisi - 01 NECMİ ZEKÂ Üç Şiir NECMİ ZEKÂ çarpışma arşa yükselirken gülmek mecburen öğrenilen bir şey - aptalca çizme silueti olarak fazla gövermiş olabiliriz - bir yan süre sevimsiz gevşekliğimize geldiği için - kalan matkap irade ek süre talebi şiddetli - gömük dişlere kazmayan kırmızı buğulanıyor camlar - var mı ne uğruna çalılarına kendi kuyusunu - var mı takılmayan sorunlarını aş da gel - yapay bir eksen etrafında dönemi döner kapı - dönem siz sorun görmemişsiniz koyun koyunalık sabit - zaruret gizli merhamettir kesilmiyor yaş mı gömük penis tahrik edici - mosmor - yüceltmek için kuru mu güruhu - kesileceği de yok kek pişirelim sanatını - kabak çiçeği dolması da olabilir sorun bildir volkanik - kasıklar virtüöz - teslim et teslim al büyük olay hayaline - etin ete çarpmasına sürpriz hediye ahtapotların düetiyiz - güneşi kimseye kaptırmamak için bilin ve inanın ki - gömük korkular sürekli mide değiştiriyor açığa bağrış - su vurayım mı camlarına asitli - buzlar simetrik

(Savaş)

84 | 84 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 87 | mevsimlik şiir dergisi - 01 koyduk hepsini alt alta - üst üste hem de alta - üst üste hem de koyduk hepsini alt mesnet üstü donatı = bu protistler mi ısıracakmış bizi özgüven tavan tez içerir mesnet altı donatı = her tezvîrât bir örnek = durmayalım fos gibi acınır ancak kimseden laf (ve ruh) kapamayanlara en dar kolona oturtmaya çalışırken en genis kirişi - kim bizi sevmeyecekmiş çekme tarafı = mühim olan neye meyletmediğiniz basınç tarafı = neyi bilmiyoruz ama beğeniyoruz özür dileriz kendimizden sürekli övdüğümüz için kendimizi

tafsilât geçiyorlardı - tel tel - tel tafsilât geçiyorlardı herkes ölebilirdi sezar gibi sevemezdi intikam almayı kimse onlar kadar kibar insanlarız ama aptal değil barış kelimesini gözlere sokmak gelmemeliydi aman vermek anlamına bantları didişim ortamında - aileden yara on üç bin liralık okula yazdırdık oğlanı on üç kuruşluk hayrını görmedik (sen niye güldün) severlerdi gözü karalığı dam çatı tadilatında ve yanlış duyumları doğru fiyatlandırmayı tarzancaya mevzilenmek suç değil hela arayan turistlere deyin ki - wc yerine yakında cami var mı diye soracaksınız en guguk hedefi tutturacaklardı - en uçuk mesafeden arkadaş gel sevişelim - çok abartmayacaksan (bak gene güldün)

86 | 86 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 89 | mevsimlik şiir dergisi - 01 k o m ü n i s t k o m ü n bunlar kabuklarının yanında portakal sepeti kirli çamaşır kırış kırış bir çaresizlik bozulmuş kırık yumurtalar okullarda küf tahtada mağara mırıltıları yarının haletiruhiyesi sanayi yolunda ekmek kavgası aş diye yazılır aşk diye okunur devletin arzında para kasaları şuh düzen soyunmuş ağlaY a n h a k L (( a r a y ü z )) // en başından söyleyeyim ben emekçi bir kadının oğluyum beni onun yolunda yürümek büyüttü onun yolunda tanıdım hayatı cüzdanında bol sıfırlı üç beş kâğıt bozukluk anahtarı evin çocuklu altı zahmet cüzdanında kuyu çıkmazı bir L sokak duvarların sonunda camı buzlu yazısı turuncu imran apt kat üç dışarıdan içeriye açılan kiralık daire yıldızları örtük bir İstanbul burası kumarbaz kocanın armağanı karısına üçü kız üçü erkek fotoğrafta siyah beyaz bir anne burası açılmış yara kabuğu gibi gülümsüyor //

bozukluklar içinde diyorlar bir bozukluklar içinde hafif metal metelik bakır çürüğü devleti delik diyorlar ahalinin plastik fabrikasında bidon basıyor bir yalnızlık şişesi f e y y a z altı kadehten sonra düş gördürüyor gerçeğe uzun çalışıyor oturunca anlıyor işten yorulduğunu dönerken “bundan başka bir gelecek var mı” soruyor a z f e y y ay şavkır gece indi miydi derme çatma çadıra sebepsiz bir üzgünlük gelir küçük zamanların içinde ağlardı f e y y a z diyorum s e l v i y e güzel bir müzik içimizden geçerken dansa kaldırsa bizi elmayı bölünmüş ikiye paylaşsak atsak sabah parça bir ateşe sonra ben bir rüya uydursam ağzına taşlara soyunan sana tuz ve su desem nehirlerin denizlerde ölmesi gibi viyadüklerde intihara meyilli yükseklik korkusu için desem sevişsek karartılmış dosyalarda geçse adımız BAHTİYAR KAYMAK BAHTİYAR nakavt

88 | 88 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 91 | mevsimlik şiir dergisi - 01 burası old şehir sokaktan sonra dört dar ve karışık çek komünist partisi görürsen şaşırma hiç kopmaz güllerin yaprakları sert sevişirler ama v a nehrine bakar pencereleri v l t a hışırdar hayaletin kızıl pelerini duşuna girer kalkar adam kadının tarih için kuşkusuz hep dövüşerek yazılmış bir dip nottur sevişmek tanrıyı bertaraf eder buzlu camlarda haz buharı damlalar çimen yapraklarından yuvarlanır damlalar mı... hayatı başlatan nefes göz kapaklarının usulca yukarı kaldırılışına geldik bayrakların indirilişine baktık ki nümayişi bozuk bir asayiş ahalinin ringi meydanlarda altıncı raund yıl bin dokuz yüz on yedi aşağıdan yukarıya sağ aparkat hemen s o l kroşe hemen sağ s o l direkt ve külçenin düşerkenki sarsılışı geri sayım 09876543210 Nakavt

tam bu esnada p r a g tam bu esnada p r bozulmamış örüntüleri tarih taş bir hep heykel apartman çatıları tanrının azizi altı ok yemiş her şehir p r a g çile kutsal hiç bağırmayan aşk kilitleri köprülerinde H A Ç ve a l k r k u l k u z o b beş üç kutularda turistik evleri dua bütün tramvayların son durağı metro grEV yok ayakta gidiyor satış zincirleri mükemmel mutluluk halkın koltukları boş p r a g sakin ağlamamaktan artanları sevişiyor taş atın taş adamı bohemya dükü 1. vaclavdan yadigâr Václavské Námêstí ya da çek tiyatrosu olarak h a v e l ya da “şeytan çelmesi” ölü seviciler yanlarında kara köpekleri başlarını betona gömen dilenciler işsiz dolaşma hürriyeti burası astronomik saat kulesi

90 | 90 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 93 | mevsimlik şiir dergisi - 01 Pembeye Dönen Pembeye Dönen Havuz Safsatası Önce hoş bir serinlikte karşılaştım Gençliğimin zorunlu hizmetiyle Flu buluşmaların uyumsuzluğu o Göbeğimde yankılandı konuştuğunda Yetersizlik duygusunu Sarışın bir Rus köylüsünden Ateş alarak gidermeye çalışmıştı İlk tanıştığımızda Teşhisini koyduğumuz insan Yıllar sonra da Kaçamayacaktır aynı karardan Ateş dans ederken diskoda Kızım bir miti çürütüyordu havuzda. Şef Âşık çocuk çok dertli çakıştırıyor geçmişiyle Babasının Benim geçmişimi Etkileniyor artılarımdan Ve özellikle eksilerimden Âşık çocuk hep Duran Duran açtırıyor Cam kenarına oturup Kanlı gözleriyle Hayallere dalıyor Ne zaman bir soru sorsam Ayakta duran boğaya Bakar gibi bakıyor Âşık çocuk ağlıyor Ve tüyler uçuşuyor Mutfakta. Üç Şiir Üç

TAMER GÜLBEK GÜLBEK TAMER Sakallı Akiller Özgürlüğünü kendi elleriyle bırakmış Birisinin masumiyeti vardı bakışlarında Kendini matbuat ve neşriyat Ve müzikçalar ve zamançalar Ve uzaklardan taşınmış uzun sakallı Bilirkişilerle avutmaya başlayalı Hardal rengi aşk koltuğunda bir bebek yutan Peyda olmuştu ve artık her şeyini Yankı mağarası o olmuştu Bebeğin ağzı Bir mağara kadar açıldığında Bu mağaradan içeri yürüyordu Sakallı akiller Ve bakakalıyordun sen de Bir makinenin deliklerine Dalmış gitmiş gibi Ya da sazlıkların ardından izler gibi Şarap dolu bir balkonu Hepimiz mağaralara ihtiyaç duyarız En çok da Özgürlüğümüzü kendi ellerimizle Bıraktığımız zamanlarda.

92 | 92 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 95 | mevsimlik şiir dergisi - 01 DERYA ÇOLPAN İki Şiir DERYA ÇOLPAN SAATİ İLE TÜRKİYE Dağlarda zaman hızlı akıyordu, Düze indik. I dedi TeReTe Antalya radyosu Her merhameti devletten beklemeyin haber Anadolu içlerine, Uzun bacaklı su kuşlarıyla yayıldı plajına, mutedil, Üzüntüler bir orta dalga bıraktı Konyaaltı tören alanlarına. En düşük memurlar aylıklarıyla dağılırken işçileri, Eski kuyuların içine beton döktü belediye beklemediler). uzaktan şeyi (Her mesafeyle makul ve maske ve aşk Uzaktan varsa, yaşlılığa verdiler, Zamansızlığa verdiler ellerinde ne uzak köylere, Şehirler geçirdiler akıllarından, kapkaranlık sıkı sıkıya örtülmesine, Yoksulluk ve açlık sınırına, perdelerin Yalnızlığa veren de oldu ama bu topraktan beraatlarını istediler. Kahve falı baktıranlara umut oldular gülümsemeleriyle, Tüm kutsal konulara ayakkabılarıyla girdiler, Sarı çizgiyi geçip geçip şoförle konuştular, Bir mayıs günü en kırmızı pankart kadar güller açtılar da Dinmedi neşeleri, bir ülkenin sınırında uyuyakaldılar. Kalkıp yürüyeceklerdi, tam sekizde Türkiye saati ile.

UYGAR ASAN yokuşta bi şey oldu baş bi şey diyor, bi dinle. beden kuyruğundan ısırılmış, şimdi ses nerede, et nerede. belli değil, hiç bulunamaya- bilir, yok yok baş gideyim, kısmı döküldü burada. dişlerim. ben kemikler şimdi konumuz nereye yığılmak. kırıla-bilir, bazı öyledir. borçlarımı ödedim. işte bi kış ayı. birileri gitmiş. olabilir. kımıltısızsın. bereket kemiklerin kaynaması zaman alır. öyledir. hava kararıyor. babamın cansız bede-nini yıkarken attım. ıslanan artık kazağımı onu giyemem. başlangıç ne demek. ufalanırsın yola kimse çıkarken. güneşli bi bilmiyor yeni yerde bir yaşamak düşüm hiç olmadı benim, ama bu soğuk çok ağır. peki, bunu şu an saklandığım konuş-mayalım. bi çocukken yer vardı, duruyormuş. yıllar titreme geldi, sonra paltomun yırtık gittim astarından kendime ilçeye, değdim, dokunduğum hava yerdeydim. soğuk. tamam. beş adım yapmadım. kendimi düşerken yakaladım. sonra yola çıka- geri atayım diye madım. düşündüm, tamam.

94 | 94 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 97 | mevsimlik şiir dergisi - 01

II radyosu, beklemeyin dedi TeReTe Ankara Her devletten kadro ıslandı Trakya sokakları, değişti Tazıların rüzgârıyla günebakanlar da ayçiçeğine: kaktüslere, Sabahlar geceye, uzaktan eğitim. Çocuklar İlk meyvelerini verirken odasına yerleştiler. Evin sokaktan ve ağaçlardan en uzak doldurmuş gelinler, Eski kuyulara içlerini döktü üç yılını marifetiyle. fondöten ve pudra durdular zor üzerinde Dizlerinin nasıl da yorgundular, Ne çok gülmüşlerdi kına gecesinde, uykuya daldılar. Salon salamanje bir düşün kıyısında Dört yıllık olacaklardı tam bu ekimde, Türkiye saati ile. III İstanbul radyosu, Yayına bir müddet ara verdi TeReTe Necefli maşrapa sesi koydular Sular, kuşlar, İşçiler, memurlar, Gelinler, çocuklar … Ses geri gelecek dediler, DÖNECEK! Uzak ülkelerden (Ama ne zaman?) … Tam Akrebi yelkovan geçe, Türkiye saati ile.

96 | 96 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 99 | mevsimlik şiir dergisi - 01 Önce komşumuz, gündelik hayatın gelenekle katmerleşen diliyle “Hu!..” diye sesleniyor; “Hu!..” diye katmerleşen diliyle hayatın gelenekle gündelik Önce komşumuz, Yanlış çıkartıyor bizi. bir yolculuğa bile bırakmadan mahalleyi ardımızda ardından belki de. bilir, içimize doğru doğru. Kim o unutulmuş ülkeye vardığı yerdeki otobüslerin savruluyormuşum gibi bir his. değil de, deli bir rüzgâra tutunup Şiir okuyormuş gibi rüzgâra tutunup savruluyormuşum savruluyormuşum gibi değil ama; Rüzgârda rastgele bir uçurum ucu hissi. Bu, benim kendim düşerim, kime ne,” dedirten gibi… “Düşersem önerebilirim. Gizli, alttan alta kendini duygu ama; kanıtlayamam ancak yaşadığım öznel bir demek kimi zaman. Susarken isyandan daha sert bir etki yapabiliyormuş hissettiren ironi, kısacık bir zaman diliminde Cahit iğneleyen bir yalınlık. Bazen, bile irdeleyen, dahası kestirmeden Metin Eloğlu tadına insanın dimağında, bazen, Sıtkı naifliği bırakırken kalbe Türkçeden fiile, kuvveden gidiyorsunuz; yolda bir Düz şiir. bir Labirentsiz ulaştırıyor. ihtimalini asla göz ardı etmeyin. gidiyorsunuz ama siz siz olun, kaybolma Yaldızlı bir dörtlük: yolcu evin içindeki ölü yol evin önündeki kuyu vişnenin dalında biri asılmış dudaklarından trajedisi. Travma Türbülans, Naile Dire / İthaki: Sanki koşarken dünyaya çarpmış birinin önce. Neyse, zaten her ikisi de gerçeğin ta kendisi. mı trajedi mi diyeyim, bilemedim hayallerimizden çok farklıdır, yıkıcıdır her şeyden önce. Çünkü dünya, yani gerçek dünya, andırmasıdır. Başka neyi andırabilir ki zaten? Başka Mesela, sabaha karşı Kadıköy’ün rabbi dediğimiz, yanılsama çünkü. daha çok. Ve Yumuşak bir dile öfkenin sızışı. Öfke, hayal kırıklıklarından kaynaklanıyor savuruyor, çarpıyor şiir de bu zehirden besleniyor; dizeler o yüzden yer yer şamar gibi, örülmüş, bağlamdan ama lirizmden de hiç ödün vermiyor. Daha ilk kitapta bu denli sıkı bir isim bu toplama. uzaklaşmayan ama kapsamı genişleyen dizeler… Türbülans çok doğru Sonra diyorsunuz Bir yürek daralmasıyla, bir boşluğa düşme hissiyle okuyorsunuz şiirleri. ki, boşluk da benmişim! de diyeceğim Hesaplaşma. Hayatla ve bize reva görülen o boşlukla. Kimi zaman kendinle ödemiş, yazgıysa ama “kendi”, yani şiir öznesi bir bakıma bu hesaplaşmayı aşmış, bedelse bozmuş, cesarete ve cürete böyle böyle kucak açmış. Yaldızlı dört dize: zalimle imam aynı kıbleye eğimli victor’la ben şimdi inmeye yeltenip yerin dibine sizin yerinize girebiliriz

ALTAY ÖKTEM yere git”in arapsaçı gibi gelir sözünü severim. “Yüreğinin götürdüğü “Hissikablelvuku” kalbe dahil olur. Kalbe sızar değil, arapsaçı… Çünkü giderken, yol bana. Arapçası değil, olur. Bu da en çok şiire yakışır. geçirir, zamanla kalbin kendisi doğrudan kalbi ele değil, sadece sevdiğim, şiir eleştirisi değil, değerlendirme Aşağıda okuyacaklarınız cümleye sığdırma, diğer bir deyişle, bende yarattığı etkiyi birkaç etkilendiğim kitapların peşinden gitme çabası… dizelerin savurup durduğu hislerin bir bakıma. Yol boyunca çekilen “his”ler denebilir üçe Pikaresk: Okuduğum şiir kitaplarını genelde Gözde Bir Kordon, Gülce Başer / üçüncü kez okunacaklar… Özellikle (ben ayırırım: Bitenler, yeniden okunacaklar, yaşayan bir organizma gibidir. İlk okumada tüm böyle adlandırıyorum) katmanlı şiirler, kapağını kapattığınızda, şiirlerin kımıltısı devam katmanları algılamayabilirsiniz. Kitabın yaşamakla kalmıyor, çoğalıyordur da. Gülce Başer’in eder. Şiir yaşamayı sürdürüyordur; Okudum ve yeniden, yeniden okumak için kenara Gözde Bir Kordon’u işte bu kitaplardan. ayırdım. dizeleri yere sağlam basan (toplumsal, Her biri kendi bağlamından asla uzaklaşmayan, şiirler. Kızınızın Katili Sokakta Geziyor adlı uzun bireysel hatta yer yer sınıfsal anlamda) çerçevesinde örülmemiş mesela. Mesele tarihsel, şiir, sadece bir itiraz ya da duygusallık bir tablo olarak koyuluyor. Tablo burada önemli; toplumsal süreçleriyle birlikte önümüze en başından biliyor çünkü bakan herkes yüzleşiyor. Yüzleşmek zorunda kalıyor. Şair de kapılarda / kendinizi aslında şiirin yüzleşmeye neden olacağını. Yoksa, “aynı avluya açılan Çünkü hepimizin yabancıdan saymayın” der miydi? Yabancısı değiliz. Tamamen içindeyiz. kapısı aynı avluya, işte “o” avluya açılıyor. zaman mırıldandığı Gülce Başer yüksek sesle söylemiyor şiirini. Ses tonu mutedil. Zaman sarsıyorsun beni, da oluyor. Ancak, bu tonla konuşurken nasıl oluyor da yakamdan tutup yukarıya sıçramayan, diye şaşkınlığa düşmüyor değil insan. Dedim ya, yüzeyde yayılmayan, derinden ilerleyip katmanlar halinde saran, o yüzden sarsan bir şiir. Yaldızlı iki dize: ceketinizdeki diğer çürük düğmeleri de çıkarın olmazsa değiştirin kanalı Hu!, Emel İrtem / Yitik Ülke: Bir yalınlık senfonisi. Sıradan, ama sürekli karşılaşa karşılaşa sonunda “sıradışı”laşan “şey”lerin sarsıcı bileşimi. HİSSİKABLELVUKU

98 | 98 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 101 | mevsimlik şiir dergisi - 01 (1999) ile Whitbread ile (1999) Beowulf Seamus HEANEY On Şiir Seamus HEANEY Türkçesi: Tamer Gülbek Kuzey Seamus Heaney, 13 Nisan 1939’da geldi. İrlanda’nın Derry bölgesinde dünyaya 1966’da İlk şiir kitabı Death of a Naturalist çığır açan şairi yayımlandı. Ardından, kuşağının şiir, eleştiri olarak tanınmasını sağlayan diğer Nobel ve çeviri kitapları bunu izledi. 1995’te kez de, The Edebiyat Ödülü’nü aldı; ayrıca iki ve (1996) Level Spirit O’Driscoll Yılın Kitabı ödülünü kazandı. Dennis ile yaptığı söyleşilerden oluşan Stepping Stones 2008’de yayımlandı; son şiir kitabı Human Chain 2010’da Forward En İyi Kitap Ödülü’nü kazandı. 2013’te yaşama veda etti. Aşağıda okuyacağınız ve on şiirden oluşan ‘Glanmore Soneleri’ şairin Field Work adlı kitabının tam ortasında yer alır ve bir anlamda kitabın kalbini oluşturur.

Birbirlerine çapraz bağlarla bağlı dizeler. çapraz bağlarla Birbirlerine / Edebi Şeyler: Olcay Özmen Çapraz Altında, okurun maharetine bırakan. Yakalamak yüzeye çıkartıp anlamı bir anlığına Derindeki iyi biliyor gerektiğini çok durup düşünmesi önce iki kere meydan okumadan bağlı. Şiire aksi gibi; sezdiriyor. Başka şekilde Reddettiğini de söylemiyor ama reddediyor bunu. o da biliyor ama asla kapanmıyor açmasına açıyor, nasıl kapatacağını söyleyelim; parantezi parantez. O ruhumuzu ele geçiyor demektir. alenen karışıyorsa, metaforlar Bir balta kendi kavgasına yaralarımızdır bizim. (Aynı kolay açılmayan, açılınca da kapanmayan metaforlar ki, kolay ruhun çeperi incelir. Koptu Ruhumuzu genişletirler ancak genişleyen parantezler gibi!) kalmamızın bir nedeni bu. Diğerini Bu şiirleri okurken, Çapraz Altında kopacak hale gelir. siz bulun. dikey ve yatay değil, çapraz bir zenginlik aynı zamanda. Dilin ve anlamın zenginliği. Sadece gibi, silah gibi. Ateşlenmeden de vuracak bir silah. Kısacası, çapraz asılmış bir fişeklik Ruhtan! Yaldızlı beş dize: Kımıldamadan bekledi içimdeki buğday. bekleyen bir kasabada, Dokuz doksanlı yılların sonunda, maviyi kazımıştım bir banka: İri puntolarla Kitapsaray’ın bahçesinde İçimde biri var ve ben koşamıyorum. dolunay. İçimde biri yok ve yeryüzünde ölü bir taşıyor Kâğıt: Yıldızlı değil, yaldızlı gecelerden şiir Yıldızlı Sıfır, Eren Şahin / Yazılı küfeye ne sığar? Tutkular, hasretler, yamalı bedenler, Eren Şahin sırtında küfesiyle. Bir pelüş şiddetli kalp atışları, dalgın mimozalar, koltukta unutulan saatler, bağbozumları, Tanımadığımız, artık oyuncaklar… Başka? Cümbür cemaat aşklar, gaz maskeleri ve ikrar. bir şiir. Gecenin tanığı olmakta bile zorlandığımız bir gezeğeni yüzümüze vuruyor. Sesli almıyor sadece, terbiyesine inananlar için renkli bir şiir. Dizeleri hayattan damıtarak söküp çıkartıyor sanki. Sökülen yerinde bir çığlık kalıyor kalırsa. muamma olan Ben diyorum ki, gündelik devrilmenin şiiri bu. Geçmişi kaotik, geleceği Fena. hayatlarımız için bir yüze vurma biçimi. Yüzleşme değil, yüze vurulma. Yaldızlı beş dize: Yatakta ilk soyunan istisnadır aşkta İstisnaları düşün, beni unut, aşkı da abartma. Çünkü sevda, çocukluğa çalışmaktır bir meyve yapayalnız soyulurken bileği kesik hatıralar arasında.

100 | 100 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 103 | mevsimlik şiir dergisi - 01 III ve bıldırcın kılavuzu Bu akşam guguk kuşu alacakaranlıkta. birbirlerine ettiler eşlik fazla) çok (Fazla, ve sesteki ahenge dairdi. Her şey alacakaranlığa bir tavşan yavrusu Tarlanın ilerisinde ve bildim ki geyikler Gideceği yönü buldu, (Onları da evin penceresinden gördüm, Havaya meraklı uzmanlar gibi) altında dikkatliydiler. Kara çam ile Mayıs-yeşili ladinin Daha önce söylemiştim, ‘Bizi getirdiğim Bu tuhaf yalnızlıktan sapmayacağım. Dorothy ve William –’ Araya giriyor: …?’ ‘Onlarla bizi karşılaştırmayacaksın bir esinti Dışarıda hışırtılı ve dalları süpüren Tazeliyor ve rahatlatıyor. Sesteki ahenk. IV Bir kulağım hatta, yatardım eskiden bir ses gelirdi Çünkü böylece, dediklerine göre, İleriden sızarak, demir bir ezgi Toprağa döşenen kenarlık ve pistondan, Ama ben hiç duymadım onu. Onun yerine hep duydum Vuruşunu iki mil ötedeki eklenme ve manevranın Ormanın üstünde yükselen. Bir atın Başı geriye savrulurdu bir kapıdan, gri bir Değiş tokuş sağrıyla yele arasında, hayranlıkla Bakardım az sonra görüneceği geçide. İki tarla geride, evde, küçük dalgacıklar Sessizce titreşirdi içme suyumuzda (Şimdi kalbimde titreştikleri gibi) Ve yitip giderlerdi başladıkları yere. En içten karşılayıcımız için ANN SADDLEMYER

I pullukladı: açıldı toprak. Ünlü harfler diğerini yumuşak Şubat’ı Son yirmi yılın en sis şeritleri, derin bir sessizlik Karıkların üstünde savunmasız. Uzakta hırıldayan traktörlere karşı soluklanıyor. Yolumuz buğulanıyor, ters yüz toprak olabilir Şimdi güzel yaşamak bir tarlayı geçmek pullukların Ve sanat da yeni bir toprak örneği, sürülmüş. Çarkından çıkan. Benim otlağım derinden yutuyor Eski sabanlar herbir duyunun toprakaltını Bense hızlanıyorum rayihasıyla Asli, koyu, açmamış gülün. ekici önlükleriyle, Bekle o zaman… Göğüsleyerek sisi, bahar duraklarına. Erişti hayaletlerim uzun adımlarla gibi döneniyor. Rüya tohumları, acayip Paskalya karları II çıkışlar, Hissedişler, saklanılan yerlerden Neredeyse dokunma duyusuna giren sözcükler Karanlık barakalarından gün ışığına çıkarak – ‘Bu şeyler gizler değil gizemlerdir,’ Demişti bana Oisin Kelly yıllar önce Belfast’ta, keskiyle suç ortaklığı yapan Taşın özlemini duyarak, sanki tohum Hatırlamış gibi tokmağın öğrenmeye çalıştığını. Sonra açık hava okuluna düştüm Glanmore’un Ve hendeklerin gerilerinden yükseltmeyi umdum Salyangoz boynuzundan ve gayda borusundan bir sesi Sürdüren, durduran, gideren, dindiren: Ünlü harfler diğerini pullukladı, açıldı toprak, Pulluk gibi dönen her dize geriye döndü. GLANMORE SONELERİ GLANMORE

102 | 102 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 105 | mevsimlik şiir dergisi - 01 VII Malin, İrlanda Denizi: Dogger, Rockall, Kuzey Atlantik akıntısı Yeşil, hızlı kabarışlar, fırtına uyarısı sesiyle Büyülenmiş o gür içine çöküyor. Islıklı bir yarı gölgenin Sirenleri tundranın, Geceyarısı ve kapanış. yolunun, balina yolunun, Balık yolunun, fok yolunun, gemi gerisinde çuhanın yeşil ağıtlarını karışık rüzgârla Haykırıyorlar kuytusuna. Ve kovalıyorlar trolcüleri Wicklow L’Etoile, Le Guillemot, La Belle Hélène Parlak adlarını korudular bu sabah Havan gibi dövülen körfezde. Harikulade ‘Bir liman,’ Ve hakikiydi, dedim yüksek sesle, başka yerlerdeki Sözcük derinleşirken, aydınlanırken, Faroe’lerdeki. Gökyüzü gibi, Minches’daki, Cromarty’deki, VIII yıldırımlar: Kırılmış odunların üstünde parlayan demirine İri damlalar vücut ısısında ve baltanın Karanlık sıçratan kehanetiyle bereketli. Bu sabah sarsak adımlarıyla bir saksağan Ormanın kıyısında uyuyan bir atı incelediğinde Zırhın ve leşin üstündeki çiy tanelerini düşündüm. Kanla kontrolden çıkmış neye rastlayacaktım yolda? Odun yığınının ne kadar dibinde oturuyordu kurbağa? Ekinlerin üstündeki bu kara sessizlikte ne yatıyordu? Les Landes’daki o pansiyonu hatırlıyor musun Yaşlı kadının kucağındaki mongolla nasıl sallandığını Ve sallandığını ve sallandığını, basit şarkılarda? Çabuk gel yanıma, üst katta titriyorum. Sana ait neyim varsa, yıldırımda parlayan huş ağacı.

V mürver ağacının gövdesinde, Yumuşak girintiler çilli lehim gibi ince dalları: Yeni yeşil sürgünleri, yeşilimsi, nemli Çardağımızdı çocukken, yaşlandıkça ben. Ve parlayan bir hatıraydı öğrenmiştim ismini. Kara mürver diye çiçeklerini, Severim yemek dolu tabaklara benzeyen yemişlerini, Kara havyar güllelerine benzeyen çürümüş ışığına. Batmayan balık yumurtasına, morun Kara mürver? Şarabı düşleyen eyaletler. diller’i oynadığım Mürver ağacı çardak ağacıdır, ‘dokunan benimkinde hissettiğim. Ve bir başkasının dokusunu çabucak kökenbilimcisi, Böylece ben, köklerin ve aşılamanın Geri çekiliyorum ağaç evime ve çömeliyorum ve serpildiği sessizliğe. Küçük tomurcukların filizlendiği VI Orada o söylenemez ışıklarda yaşadı. öğlen, Küpe çiçeğini gördü çiseleyen bir ay gibi Alacakaranlıkta mürver çiçeğini, yükselen Ve yeşil tarlaları rüzgârın yaladığı tepelerde grileşen. ‘Kusursuz pus ve huzurlu yokluklarla Görüşümü bulandıran şeyin içinden geçeceğim…’ dedi, Ani ve emin, buza meydan okuyan ve motorunu Hızla Moyola Nehri’nin üzerinden süren adam gibi. Hiç görmediğimiz bir adam. Ama, o kışında Bin dokuz yüz kırk yedinin, karın ülkeyi Bir stüdyo gibi aydınlık tuttuğu, Her şeyin kristalize olduğu ya da mahsur kaldığı bir soğukta, Onun öyküsü hayata döndürdü bizi, vahşi beyaz bir kaz Duyuldu karanlıkta kara gömülmüş evin üzerinde.

104 | 104 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 107 | mevsimlik şiir dergisi - 01 Dört Şiir Dört DURAN TOPUZ ALİ BIÇAK YARA İLE 1/ gün. Kar maskeleriyle Gün bitmiyor. Maskeli günü. Uzun acının. Uzayan geziyor gezen. Yaranın acının. Uzun ölümün. Bitmeyen Nasıl ölüm bu bitmiyor? Bitmiyor Gün bitmiyor da bitmiyor Gündüzle gece birbirini kovalıyorsa gecesi. Yaralı gün. Bitmez yaralının günü. Gündüzü, Minarenin. yolda. Kaldırımda. Ağacın altında. Direğin. Ateşin Kucakta. Çaresiz kucak “Mayrig!” “Yadê!” “Yamo!” “Maman!” Yaralı. Ateş altında. İçinde. Ateş içinde ve içinde ateş. Ölümün günü değil, nefesi kesilen çoksa da. Çoksa da kanı yola yolağa akan. Ölümün günü değil. Yaranın günü Ölmekle de dinmiyor yara İşte çıplak atıldım. İşte yakıldım. İşte çekildim kancayla. İşte süt beklediğim dünyadan mermi geldi. İşte kaldım kaldırımda. Ağacın altında. Minarenin. Ateşin

IX dışında siyah bir sıçan Mutfak penceresinin üstünde bozulmuş bir meyve gibi: Sallanıyor çalının dik baktı, hayal ‘İnceledi beni, dik bir şeyler yap.’ Kurmuyorum. Gidip için mi gelmiştik? Bakir doğaya bunun kapısında, Parlak bir defne ağacımız vardı bahçe gelen kötü Klasik, yandaki çiftliğin silosundan keskin yapraklı. Kokuyla haşır neşir, vicdan kadar Dirgende kan, otta ve samanda kan, ve tozunda – Deşilmiş sıçanlar, harmanın terinde Şiir için özrüm ne? Boş çalı ıslık çalıyor Aşağı indiğimde ve sonrasında, yüzün ay gibi asılı kalıyor. Parçalanmış camdan görünen yeni X gördüm Donegal’da Rüyamda yosunların içinde uyuduğumuzu ve altında battaniyelerin, Göl kıyısındaki çimlerin üstünde bir çisentiyle, Yüzlerimiz bütün gece açıkta ıslanırken Islak huş fidanları kadar solgun. Soğuk bir iklimdeki Lorenzo ve Jessica. Bulunmayı bekleyen Diarmuid ve Grainne. Karanlıkta ıslatılmış ve tütsülenmiş olarak Soluk alan temsilî kuklalar gibi yatırıldık bir yükseltiye. Ve o rüyada şunu da gördüm – buna ne dersin? – Yıllar önceki ilk gecemizi o oteldeki Kasıtlı öpüşünle yaklaştığın Birlikte yükselelim diye hoş ve acılı Sözleşmesine doğru tenin; ayrılığımız; Çiyli ve uykulu yüzlerimizdeki o teneffüs.

106 | 106 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 109 | mevsimlik şiir dergisi - 01 rbirini yazan, birbirini silen. El yazısı. rbirini yazan, birbirini Bi El, yüzün yazısıdır biraz. Yüz biraz elin yazısı. El, yüzün yazısıdır Acz. Yolunda. Akıl. Süt emen çocuk. Bir yol var Senin yolun ve kendi... ancak varsa... Kendi akılsızlığımızda, har ile kabuktaki buz Yer Gölgesiz. Güneş gibi. Çekirdekteki değiştiriyor. Hareli dünya, alnımızda. adımda... aynı da siliniyor yazısı, alnımızın adımda her Yazılıyor Söz. Yolun yazısı Yazının gidemediği yolun.. Başla! “Söz iste, söz sor, söz söyle!” havada. Söz kilitlenmiş sayfaya. Yazıysa uçuyor kefil burnunun Bir köpek. Yanı başında. Yolun sessizliğine Sözle yazı karışıyor sessizliğiyle. Havayla konuşan burun. her solumasında. Sözsüz yazısız bir uluma. Geliyor. Mektup geliyor. Mektuplar. Binlerle. Yazılamıyor onun adıyla başlama niyazından sonrası. Sonrasız bir besmele. Kar. Kar gibi beyaz. Sudaki iz gibi siliniyor beyazlıktaki çizgi. Yazı. Sözün kışı boş sayfa. Sayfada ne var boşluktan başka? Dolmayan. Beyaz. Hep. Süt sanırsın emdiğini. Payın bu. Toprakla kan arasında fırtına. Dinmez, hiç başlamasa da... “Hiçbir şey yazılmamış bu deftere!” Öyle mi Attar? Öyleyse senin yazdıkların ne? Ya sildiklerin? Bir gün yüzü bulacağımı bilmiyordum! 2/ Bilmiyordum. Benim bilmiyordum. kaybedeceğimi Bir gün yüzü senin... yüzüm ve birer yazıdan ibaret olduğunu. Bilmiyordum yüzlerin

Kar maskeli gün. Yaranın günü. Uzun yaranın. İnce Yaranın günü. Uzun yaranın. İnce Kar maskeli gün. değil karatahtada yazılı, olanlar, yaranın. Derin. Alnımda olacaklar kavmin yok yüzleriyle yazdılar, yok ettikleri Yazdılar tahtaya, eşliğinde adımı, bıçakları bileyen sözler adının yanına yazdılar “Dayê ez ê bimirim!” Yaraya bakıp bıçağı konuşuyoruz Yarayı bırakıp bıçağı anlamaya çalışıyoruz Yaraya bakıp bıçağın güzelliğini övüyoruz Yaraya bakıp bıçağın gücünü ölçüyoruz Yaraya bakıp Bakıp Bakıyorsak da görmüyoruz yarayı bıçak! Bıçağın başında toplanmışız, ne güzel Yeni yaraları eski yaralar açıyor yo.” “Termê mîrê Xerza ma ye ber berfê İnsan bilmeli, öldüğü günleri Doğduğu günleri Yarayı bilemezsin ama Demiri eritiyorlar. Taşı patlatıyorlar Can zaten incecik Söyleyin ben nasıl ölmeyeyim? Ya da söyleyin, nasıl öleyim?

108 | 108 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 111 | mevsimlik şiir dergisi - 01

Denize yürüdüm sana yürür gibi Denize yürüdüm sana kıyıda Sende oturur gibi oturdum KIYIDA Kentin kıyısında ve denizin Birer gölge değil miyiz Denizin çağırışı karşısında Kimi boşaltmaya gelmiş Üstündeki kent yükünü Kimi demirlemek için ruhunu Aşkın ya da hüznün limanına Denizin çağırışı karşısında Kimi sayıp dökmede Sevincini, tasasını ömrün Kimi tuz kokusuna basmada Gizli yaralarını yaşamın Denizin çağırısı karşısında Çoktan varmış dibe yazın tortusu Güz rüzgârı dalgalardaki atlı Ötüyor kışın keskin borusu Oturduğum bankta kırbaçları Denizin çağırışı karşısında PİR SULTAN ABDAL ABDAL SULTAN PİR ilkti Belde öldüm de geldim, bu iki Elde öldüm kaldım, dil Darağacında durdu kubbede Bir turna avazı yitti başka? Elde ne kaldı elden Uzar insanın boyu ipte Uzun ölür, usul ölür, ince ölür Taşın oturduğu yaraya gül de değince İşitsene, gelsene, elin versene İpte ne kaldı ipten başka? Kağıttaki ufak yazılar Keser sözünü yürüyüşün Bitmez gün, gelmez gece Yazsana, okutsana, dinletsene Seyrimde ne kaldı, seyirden başka? Kime ağlar ağlayan Giden kim, kalan kim Meydan hiç bilmeyince Baksana, görsene, gönlün versene Meydanda ne kaldı meydandan başka? Yola çıkmış sanma Geçti gördüğün kervanı Sözün siyaseti tükenmeyince Örtsene, kaldırsana, gömsene Yolda ne kaldı, yoldan başka?

Not: Ohalo II yerleşimcilerine ve kazı yapan ekibe. Ya da şöyle: Ohalo II yerleşimcilerinden kazı yapan ekibe... CELİLE DENİZİ’NDE DENİZİ’NDE CELİLE ŞAFAK VAKTİ BİR Arpa buğday Bizden kalan iz Ve üzüm tortusu Ekmek vaktiydi belki Belki biraz öncesi mi Toprak kendi kendine Toprak oldu sandınız? Burada, tuzlu suyun kıyısında Köpüklerinken bastığımız kum Dalgalarla kaçışırdı balıklar Gözlerimizin önünden Açlığımızın önünden Tokluğumuzun... Kum ve güneş mi Pişirmişti ilkini Çiğ çiğ mi yemiştik? Hatırlamıyoruz biz de Burada tuzlu suyun kıyısında Kum ve güneşte Pişirmeyi öğrendik sonra Piştik biz de beraberinde Yukarıda değirmi gök Öfkesi kendinden Sevecenliği bizden Yukarıda değirmi gök Bulup dizdiğimiz taşlar ocağa Süt dişleriydi dünyanın Topladık ve ezdik üstünde Meşe palamudunu bademi, fıstığı, ahududuyu Zeytini ve inciri O çiçeği kendisi bir olan meyveyi 24 bin yıl mı saydınız Aradan geçen zamanı? Bir de açlıkla ölçmeli ama zamanı En eski kalıtı insanın En eski kanıtı...

110 | 110 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 113 | mevsimlik şiir dergisi - 01 ağır bir sabrı koy yüreğinden boşalan yere ağır bir sabrı koy çağının artıkları niye oraya dökülmesin nasılsa çarmıhı dışardan getirdin tutsak ettin ve kovdun yabancıyı, ev sakinlerini parmağında büyüyor beklediğin gibi bir şehir sulardan ve köprülerden yana çorak şarkılarında bir hırsız gibisin kendi evinde ve için aşağı katta olmak duygusunu bastırmak öyleyse rüzgâra ver, kapılarını ve ellerini çarpabilesin sayılarını unuttuğunda onları sevdiklerinle öyleyse kimler yenildi? hiçbir acıyı gövdesiz bırakmayan şairler mi? (2021 Bahar’da çıkacak aynı adlı şiir kitabından.) * milin ta içine gireceksin sivriliğin içine eşlik edenin olacak kar taneleri havanın içine körelmiş bir sis yaydan boşalacak suyun içine bir kaynak başlayacak bir boşluk gerisin geri dolacak süpürmekte sözlerini yolda geldiğin geçmiş, *

zaman soruyor: ilk örnek sensin zaman soruyor: ilk son şair soyunda ilk sözü söyleyen olan sen. celladın olarak kalacak anıtla devrilebilir o ruhunu seriyor ama o kolaylıkla bir bir yarı-tanrı sözcüklerden kurduğu yaşamı önce sonra bir sürgün adası yapan bekleyen bir yas kayası mı: bir yokuşun ucunda sorular yoksa her yıkımdan sonra yanıt bekleyen şair bekleyen mısralar mı? ne demişti: ona vermeli katman bir dolaşacak ve yeryüzü bir kokan bulut ama bulutlu yasası bu, her şeyi bilen bir adamın atmosfer havayı bilir yalnızca o bir kez melekliğe soyunmuştu havanın kaldırma kuvvetini iyi bilir, geç kalmış iki göz gibi bakınca damın üstünden, iki kanat arasında deliliği seğirir ve üç tutam olarak düşer bir yaşamın ortasına düştüğü yer meleğin şairle sırnaştığı şairin bulutlandığı yerdir bulutlu ama bulut da kokan sayfalar verdi hava ona bir söz, bin kötüleşme kendine bakan birkaç defteri yırtmak için arka sayfalara yazdıktan sonra bir ses sonra bir kötüleşme şairin hafıza dönüşmesi sesin büyük büyük hıfzı BİR YIL YAĞAN YAĞMUR KADAR KADAR YAĞAN YAĞMUR BİR YIL HALİL GÖKHAN HALİL

112 | 112 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 115 | mevsimlik şiir dergisi - 01

o sorular… ki boksör zamanlara demirleyen gemiler … zamanlara demirleyen gemiler o sorular… ki boksör tek vuruşluk bir gemi… üç vuruşluk denizlerde yaptığı karantina’ da bir alfabe bazı harflerin düşük nde bir karataş’ ta. göynür durur . ingiliz bahçesi’ bir yanık kokusudur ajandasına. telefonları. bugün hiç bakmasa o adam hiç açmasa kalsa. tarihte tüm katliamlar yarına adı anılmayacak resmi . orda bir darağacı kurulmayı unutsa un dükkanında bir nemli kibrit. hrant’ ın evinde bir ateş tuğla. agop’ orda o sayfada bir çınar yeşerse . çınarın dallarında görünmez bir salıncak boşluğun bugün o boşlukta, yarın uzayan gölgesinde martılar… kediler gelip geçse. güvercinler. pelikanlar. boşalsa . boşluktaki üç sandalye yine dolsa kumrular gelip gitse çiçeklerim yeseler. ufukta bir karaltı . uzakta bir şiir. gözlerimden . şiire dokunan bir harf gelip geçse ben bu şiiri hiç yazmasam. de . mavi tükenmez imiş devlet tükense o kara kalemle de imza atmasam… o yılan başka bir yılana dolanacak. buzdan kayıklarıyla keşişler . keşişler bu şiirden de sağ çıkacak ! balıklara yılanlara taş bağlayan o çocuk. bir kim ki duk filminde kar…kurbağalar… donup kalsa o kare. o çocuk hiç büyümese… değil işte. bir gün taşlara gömülecek gölgesi. belki de ayağından düşlerine asılacak … başka sularda boğulacak o kurbağa. o kertenkele kuyruğunu yiyerek büyüyecek o kaplumbağa yine ters dönecek.

“kurşun kalemle de olabilir prenses kedige ile prens kedilige kendilerini yine terasa çıkardılar gözlerinde üç sandalyelik bir boşluk… eğilerek geçtiler asmanın altından dik merdivenlerden usulca … vardılar üç sandalyelik boşluğa. : biri yine boş kalan sandalyeye sordular var mıdır…. - boşlukları bi boşlukla dolduran çukurlaşan çölleşen şu dünyada öyle bir sonsuza açılırken içimiz boşlukları bi boşlukla boşaltan… martılar dolanıp duracaklar yırtılan yerinden brandanın ve işte yine uçaklar …. “ben bir başkasıdır”. sen o uçurum. şimdi ekranlara düştü bazı parçalar “bir başkadır” “bir başkadır” n e o n l a r… bir uçurumla göz göze gelmenin bir uçurumla son kez…göz… SABAHATTİN UMUTLU SABAHATTİN çekilsin hayat geri yort savul!”

114 | 114 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 117 | mevsimlik şiir dergisi - 01

tayfun, bir cıgara tüttürecek. şiirin içinden trenler geçecek. ali’nin yolladığı kara trenler… kaczynski’ nin kulübesine selam duracak. bir uçak daha düşecek okyanusa ve kara kutusu hiç bulunamayacak . o film o gece yine yanacak. ara bölge yine motor diyecek . yanacak. ara bölge yine motor diyecek o film o gece yine yazacak. bir delinin cesedi aydınlanacak. sakarya bir şiir daha çekiçtir. çarptığında çiviye çekiç, : girecek şiire uyanık uyur saykın* değildir. bir çekiç uyurken çekiç raydan… dünyaya ve bir tren daha bir göktaşı daha çarpacak bir şiir daha. kara bölgede sabah olmayacak. şairler... . şairler bu ölüme de kadeh kaldıracak mi… bir mavi tükenmez imiş devlet. öyle olsa olsa altı harflik bir ibret. altı harften mürekkep bir illet. o çocuk… siyah beyaz bir fotoğraftan fırlayan maviküf senesi çocuklarından … yanlış kucaklanan bir babadır şiir. bir anne. öpmeyi unutsa da hiç unutulmayacak kuyunun dibinden kuyunun dibinde unuttuğu bir harfle sızan o kara güneşin altında sanmayın ki sacayağı islenip duracak . ve o ateş sönecek . remzi, dördüncü paketi açıp. çayına bir şeker daha… bize yıldızlardan gülümseyecek

boş kalan sandalyeye bir kedi oturacak. bu masal da ayazda kalacak. avcılardan kaçmayacak ceylanlar. avcılar bu şiirde yaprakları toplayacak balıkçılar balıklara yem… ormanlar yanmayacak. dünyanın balkonuna bir çocuk çıkacak. çatılardan çatılara ıslıklar... sanıyorsunuz ki hayat nakavt o son yumruk indi inecek zamanın tam ortasına bir çekiç ... bir asansörde symrna. birinde ismira inip çıkacak darıo moreno karanlığı bölecek. karakız kantosu’ nda despina’ nın aleko çalacak. eleni oynayacak okyanusun dibinde bir şenlik ... kendi kıyılarına çekilecek yunuslar kendi kıyılarına çekilecek yunuslar çekilecek bir filme bırakarak yerlerini yunuslar karasularında fillerle buluşacak. karga ile tilkiye başka bir masal. k ı r m ı z ı b i s i k l e t i y l e n u r h a y a t ı b i s i k l e t i y l e k ı r m ı z ------ş i i t a s ı n d a n t a m o r r i n g___ e ç e c e k

116 | 116 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 119 | mevsimlik şiir dergisi - 01 REHA YÜNLÜEL İki Şiir YÜNLÜEL REHA hop hop hop haydi yallah beklemek bir pencerede ölümü ile geçirerek günü tembel ihtiyaçlar yemek-içmek-sıçmak-uyumak-işemek- varsa medya-gazete- sigara-alkol-televizyon-sosyal dizi film-sinema-reklam-haber kuşağı-radyo- piyango- spor toto-altılı ganyan-kazı kazan-milli varsa da yoksa da sulanmış avretiyle oynayarak- şahlanmış avretini memnun ederek- giderek fırına-markete-sütçüye-bakkala-kasaba- dairesinin farzımuhal daracık tek odalı bir apartman bakarak-dil çıkartarak küçücük penceresinden gelip geçene bir konağın farzımuhal deryâ deniz üç katlı bahçeli koca cumbasından sarkarak, nanikleyerek düşleyerek-bekleyerek-yollayarak-umarak- atarak-sızarak- sanarak-kızarak-tahmîn ederek-laf kaşıyarak- dört dönerek-ıslık çalarak-bir yerlerini atarak- bıkarak- ağlayarak-gülerek-küfrederek-volta kış-bahar-yaz-bahar-kış-bahar-yaz deftere yazdırarak-borçla kamçılayarak- el kredisiyle pasiflerini gerdekte domaltarak- mevsimleri-karları-yağmurları-çamurları-rutûbetleri- çölsıcaklarını-ayazları-kutupsoğuklarını-sağanakları-tipileri- penceresinde cumbasında öylece tüketen öylesine tükenmiş bir boka yaramadan yaralı parmağa işemeden “tut şunun ucunu götürelim ağbi”nin ucunu tutmadan bağışlayarak karbondioksit gereksiz alıp ödünç oksijen gereksiz hadi be ölüm ne bu kapris ne bu naz geleceksen gel sen de yoksa ölümü öp ederim niyaz

*rıchard sıken hayat geri çekilecek!. hayat geri çekilsin !. diyor ki ateşten düşme çocuk. - ne diyebilir ki ateşten düşme bir çocuk… çalakalem geldik biz karakalem gideceğiz herkes şiirler de karakalem yaşayacak… aylak adımlarla geçeceğiz dünyadan aylak adımlarla geçeceğiz aylak adımlarla koşarak. bir filozof. koşaradım diyecek ve corona... ve atom altı ve quantum . sesinde bir fare kükreyecek sanıyorsunuz ki karantina sürecek bulutlar yükselecek. is dağılacak . polis, boğaziçi ‘ni zincirleyecek. sanmayın ki çocuklar dağıldı. çocuklar güney kapısında direnecek. süpürecek. sokakları bazıları inecek. madene işçiler camgöz, çöplerden bir hayal kuracak ve o gece o hayalle ısınacak nefesinde sokaklar nefes alacak . denizlerin dibi göründü görünecek... denizi balıkların, -insan kapanan bir hayvan ve ege kutuplar eskimoların… ve hiç sönmeyecek bir ateş yakılacak işte orada nietzsche’ nin dansı başlayacak..

118 | 118 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 121 | mevsimlik şiir dergisi - 01 Ekim, 2020 ve kendimi bir elmeyı soyar gibi ve kendimi bir elmeyı patlatan benim ayak bileğimden kalmış düne baktım da ne hatırım ne hatıram ilgili makam kim bilmiyorum dün sana yazdıklarım bana dönüyor bugün hatıra ve hatıraya bahçede başkasının bıçağıyla bilenen gül düşüyor bugün senin dün benimdi ve elma ve gül ve rahmimden düşürdüğüm beş çocuk kimsesiz sadece benim üzerime örtülen yorgan senin toprak benim

MESUT AŞKIN MESUT yok benim elmayı soyuşun senin bıçağın sesi benim kanaman senin akan kirli kan benim kalbinin atışı senin o tab bab tab bab bab-ı esrar benim söylediğin yalan senin değil benim o doğru trampet ve davul çaldıkların senin sus o ritimli ses benim şose asfalt arası senin kanlı arabadan inen tükürürken boğulan benim düne bakıp düşürdüğüm beş çocuk o merdivendeki pervaz ağrısı o merdivendeki rahmin kanaması o pervazdaki o pervazdaki o pervazdaki o çocuk esirgemede bana verilmeyen piç benim

abes insan konuşur fikrince gönlünce konuşur olur olmaz bilir bilmez bilse ne bilmese ne olsa ne olmasa ne içinde çürük bir kök salınır portakallar olmadan düşer patatesler içlerine içlerine kararır bir kurt elmasından dünyâya başını uzatır bir konuşma çoğun bir yere gitmez bir yere götürmez bir yerden gelmediği gibi boşlukta yer kaplamaz havada incir çekirdeği uzayda incir çekirdeği molekülü evrende incir çekirdeği atomu bile değildir ki konuşmak bir hiçlikte buram buram rahatlatır boşboş bile olsa konuşmak insana olsa olsa iyi gelir zerre zerre boşluğunu doldurur

120 | 120 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 123 | mevsimlik şiir dergisi - 01 aşk şehirdeyiz fakat burda çok ağaç var arada tanımadığım kuşların ötüşünü işitiyorum tren geçmese ormandayız derim güneş sarı bir battaniye bacaklarımda canlı sakinlik koşan durgunluk ben ölmeye biraz daha yakınım artık yaşam gelişir çünkü ölüme yaklaştıkça özellikle perran yanımda olmadığında o sağda solda uçuşup durdukça seviniyorum benim olmadıkça benim oluyor gibi kar taneleri ve gökyüzü ve yıldızlar hatırladığım kış yaşadığımdan güzel güzel kurufasulye kokusu kurufasulyeden yokluğundan oluyorum perran yokluğumla oluyorsun işte böyle yapıyoruz biz, birbirimizi bu göksel edada yersellik var perran biraz daha kal yahut ikisi de aynı şey hemen git git ki yaratayım seni yeniden per kimsenin göremeyeceği arada çıkarıp baktıkları bir resme hapsettiler perran’ı feylosof periler uçarken karışıktılar çiçeğin üstünde yalın hayat çünkü karışıktı ve yalın ağladılar inlediler ah perran dediler nerdesin yanımızdayken daha az vardın bu kadar yer kaplamazdın taşıyabilirdik bedenini kolayca sen gittin güz geldi sayısız sarmallı salyangoz geldi döne döne iniyoruz inine sessizliğine yağmur şıpırtıları bırakıyoruz etimiz kavruk hava kuru ıslat bizi kuruyoruz

Üç Peri Şiiri Peri Üç UZUNLAR CÜNEYT bügü gene kuşluk vaktiydi perran, peride ve perize geldiler tabelalara baktılar sokaklara dağıldılar meydanlara anıtlara tarif edilmişti nerde ne yapılacağı nerde gezileceği nerde sevişileceği fakat şehre itaat etmiyordu başıboş rüzgârlar kıprışan yapraklar dile itaat etmiyordu gökyüzü ve deniz eylemdeydi nem ve sonbahar betonun içinde dans ediyordular paslı demirlerin burgacında çatılarda oluklarda kaldırımlarda poğçacı camekanlarındaki buğuda eylemdeydi sabah ayazı vuruyordu uykulu yüzlere perran vapurlara peri tozu serpiyordu peride tenha sokaklara tenhalık göğe sıcak ekmek kokusu saçıyordu perize cami saçaklarında güvercinler köpekler uyuyordu evsiz eteklerinde

122 | 122 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 125 | mevsimlik şiir dergisi - 01 enderemiroğlu İki Şiir enderemiroğlu topraklamak (kendini -bir başkadır-) duvar kıpırdamıyor duvara bakıyorum anlamıyor kimse kimseyi gerçekten kadar taze ki herkesin yarası o bile çalışmıyor kimse kimseyi anlamaya ağaçlara kimse sarılmıyor güneşin altında yeni bir şeyler toprak diyorum kimse toprağa basmıyor dedi normal bunların hepsi normal arka arkaya bunca şeyden sonra e artık haliyle herkes de manyaklaşıyor herkes kendini anlatmaya çalışıyor herkes tek bir ağızdan konuşup karşısındakinin anlattığını tınlamıyor sinemacılar günah çıkarıyor şairler günah çıkarıyor romancılar gazeteciler siyasetçiler bakkallar marketler manavlar berberler taksiciler doktorlar köylü çiftçi iş adamları herkes topluca hep bir ağızdan günah çıkarıyor hata benim dert benim kaderimse çekerim ülkemin klişeleri arabeskle yaşıyor ya da ülkemin arabeski klişelerle yarışıyor ne çok günahımız varmış arkadaş çıkar çıkar kimse düzlüğe varamıyor bir gün bu günah çıkarmaların da günahlarını çıkaracağız döngüye girdik kimse dışarı çıkamıyor bu loop çok sakat çok sakat bu loop’tan çıkamamak Alaatin Çam, merhaba!

ŞEREF BİLSEL. Bitmeyen Işığın kendini uyuttuğu saf karanlıkta b e n i g ö k y ü z ü a y a r t s ıbir n dkadeh, i y e b egül k anıların ve rüzgârın arasında yıkık l egibi d i m gezdirilirken doğruldum, bitmeyen nedir dedim ellerime baktım, on yedi yaşımdayken son kez baktığım ellerime… anladım iyi insanlar çok üşür -rize’den mardin’e, kütahya’dan malatya’ya- h i ç b i r y e r e ve bakarlar her yerden gelmiş gibi g i t m e m i ş gy i ı b k i ı k o t u b r a u h rg ç l ö a e z r l l e e r r i i n y , a skaybedilmiş zamirlerlere dururlar l d ı a , ğ ı i k n i ı k t e s m e e r s k l ü e z r k i a n m p o ıB r i t r a s ç ı o c n u d k a t a u n r n o e y y u e n c d a ü kb ş s u ı k z z ü t n u k , t ı m y u b ı ş a l b a- k r a a a ı r d s l a i a t n m r a ı e ş n t l t e a r ü r r s i çok dil değiştirmiş bir emlakçı önünden l k t k a ü n z p d a e a m r y a a ü n r l l ü e a r lcızlavetle latinceye doğru bir çocuk , r d e i : ç r n e a d ibitmeyen nedir, insanı kovmuş şiirden başka a c o m a n e cışığın kendini uyuttuğu o saf karanlıkta i y ü r ü r -

124 | 124 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 127 | mevsimlik şiir dergisi - 01 panik atak panik bana doğru hızla bir meteor yaklaşıyor şu anda tam şu anda değil direkt bana yok yok dünyaya kalmadı sinirler uyarı vermiyor sol kolumda kan ilan etti beynime itaat etmiyor sol bacağım özerkliğini filmler olasılıklar kafamın içi seferberlik hali senaryolar olasılıklardan çıkan yeni olasılıklar bağlanmalar bir kelimeden çıkıp dünyanın sonuna aksiyon filmleri karabasan halleri dünyayı yakıyor huzursuz beyin sendromu içimde parçalanıyor hanem yanıyor metaller uçuyor ametaller ter damlaları göğsüme bir boğa oturuyor alnımda sızıyor şakağıma yanağıma çeneme ve boynuma şakağımda yoksa alnımdakiler duruyor da yanağımda ateşimden buhar oluyor yeni ter damlaları mı oluşuyor ter bu soğukluk hem bu kadar terlemek hem sol kolumdaki kolumsuzluk sol bu kolumdaki sol buzluk bu kolumdaki sol dolaşım bozukluğu var kesin bende kalbim sıkışıyor ellerim balon gibi ellerim içleri cıva dolu balonlar gibi göğsümdeki boğa oturduğu yeri sağlamlaştırıyor kalbim sıkışıyor vücudum atıyor vücudum kalbimleşiyor kasılıyor parmaklarım kollarım ayaklarım katılaşıyor bir ateşin içinde yanarken her bir çıtırtıyı hissederek dünyada hava kalmıyor hava ciğerime dolmuyor sol tarafım zangır zangır titriyor bir yerde cam mı açık göğsümdeki boğa rahat durmuyor bir yerde kesin cam açık göğsümdeki boğa kendi kuyruğunu kovalıyor göğüs kafesimi zorluyor boğa içimde sadece kendi kalp gümbürtümü duyuyorum

bir hoca bir psikiyatr bir hoca psikiyatrı bir tane psikiyatrın ve bayık bir akıllı ve kapalı bir komando abinin karısı bir komando abi kız çocuk bir ters kıble bir erkek çocuk bir konuşmayan bir ege şivesi bir kuzey tarafından tecavüzcüsüyle evlenen bir tecavüzcü bir kadın çocukluk arkadaşı bir bebek çorap bir hoca öğrencisi bir jung bir yırtık bir kapalı kürt baskın abla bir kapalı kürt baskın ablanın kocası bolca türk bir kürt baba bir kürt anne biraz kürtçe hasta bir annesi karnına tekme yediği için yalı sakini olmuş erkek kardeş bir soldan muhafazakar kocası bir yalı sakininin tabletten muhalif ismi bir yalı sakininin kapalı bir eski temizlikçisinin kendisi temizlikçisinin yeni bir kapalı sakininin yalı bir yalnız annesi bir loft ıssız adamı bir loft ıssız adamının yoga hocası bir total’e iş yapan dizi oyuncusu bir kız manitası bir hoca üvey kızı bir hoca üvey kızının çiçek bir hoca karısı bir karavan bir plastik ferdi özbeğen şarkısı bir gerçek çiçek bir eti puf birkaç bir gün büyük şehirde karşılaşırlar herkes birbirine ayna tutarken izleyen de izlenen olarak yerini alır roller kendini aramaktadır kamera odanın tavanına asılır olaylara yukardan bakmaktadır ne mutlu bize büyük resmi görüyoruz hepimiz aynı anda ve bir ağızdan hep beraber çekiyoruz çıkarken kapıyı yavaş kapat ev sallanıyor

126 | 126 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 129 | mevsimlik şiir dergisi - 01 ERSUN ÇIPLAK ERSUN şark çıbanı amcamın güzel apoletleri vardı ayakkapları parlaktı gıcır üniformaları mağrur ve mütevekkil yüzümü okşar kemer tokasına yansıyan emanetimsin deyip ben sana baba yarısı saçlarımı arkaya tarardı alnında kan ve yıldızlı gece yıkamak için çeşmeye eğildiğinde su avucunda yüzünü arardı kokular sürerdi kadınlar ayna karşısından çekilip yoluna çıkardı amcam saten perdeleri usulca aralar kalçaları usulünce okşardı kopçanın açılması beyazın belirmesi bağların çözülmesi her şeyin mahir el hareketiyle yana itilmesi etin kımıldanması suyun cosss etmesi amcam hayvanları eğitmesini bilirdi köpekleri vardı güvercinleri tavuklarla tilkileri aynı kafese koyup bacak bacak üstüne atardı dilini şaklatıp yalar dudaklarını kaçak puroyu daldırıp jack daniels dolu bardağa az kurusun gölgede beklerdi

kalbim dışarı çıkmaya çalışıyor kalbim kendini benden atıyor kalbim kendini çıkmaya çalışıyor kalbim dışarı mı şişkin sol elim biraz daha karşılaştırıyorum iki elimi yazıcılar açıyor kafamdaki yeni klasörleri yazıcıları hay kafamdaki hem çenemdeki teri silerken elimi çeneme götürüp gibi gökyüzüne bakıyorum hem de bir bilge vardığım yer yokluğumun işareti vardığım yer belli tamam o meteor bana yaklaşıyor yok yok kesin belli vücudum yaralardan ibaret dışıma taşıyor kan sızıyor yırtıklar kesikler içim yaralardan dışarı çıkmayı başarıyor göğsümdeki boğa boynuzlarıyla dışarı nefes alıyorum derin derin yetmiyor aldığım hava yetmiyor oksijen göğsüm kalbim dar ciğerim dar sanki içim dar vücudum aldığım nefes kesiklerden dışarı çıkıyor hayat var sanki dünya durdu da bir tek burda hava durdu güneş durdu rüzgâr durdu kuşlar kediler çiçekler durdu durup bana mı bakıyor? herkes durup bana bakıyor herkes bir duraksama oldu dünya gezegen galaksi evren anlık göğsümdeki kara boğa da bana bakıyor kendi terimin içinde yüzüyorum üstünde dalgalar toprak gümlüyor belli aralıklarla suyun dünya tam şu anda yıkılıyor küçüldükçe büyüyorum evrende bir toz zerresi kadarım dünya da o toz zerresine sığıyor bir martı ısırıp takılmış sırtıma rüyamda elimle uzanıp alamayacağım bir noktada rüyama bak arkadaş dört karga duvarın üstünde gülüyor olanlara kahkahalarla bir çukur kazıp içine saklanıyorum rüyamda çitin arka tarafında ellerimi göğsümde kavuşturup uzanıyorum toprağa bu kötülük çok fazla bu kötülük çok fazla bu kötülük çok fazla şu anda tam şu anda ayağımın altındaki toprak ikiye yarılıyor yok yok dünyada değil benim ayağımın altında

128 | 128 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 131 | mevsimlik şiir dergisi - 01 ERDA HAR İki Şiir ERDA kestiği kâğıdın uzun saçları vardı insanların mustafa güzel paltoları ve yoktu. serçenin inadı bende oğlanı yaratarak ezdim içimdeki sümsük sınanmış tanrılar abdal burgularından geçip fikir bulamaçlarından, küle yatırdım çocukluğumu orada. ve pakize teyzeden daha zalimini görmedim susuz yerde çorak bir toprak gibi kaldım suriye sınırında mayınlı bir tarla gibi… kimse çiğnemedi beni. insanların mustafa güzel paltoları ve uzun saçları vardı ve sen, bir çocukluk düşüyle kedileri kumruları besliyordun. halılarını. annen yok yere hırpalıyordu evinizin abluka altındaydı sevincin ve sen yarıyordun yazılı edebiyata göndermeler yaparak düşman saflarını. defterler? sessiz bir bozkırda neden büyümez hayata tohum saçmak niçin bu kadar müşkül? belki de bu yüzden sen “yok” deyince ben “hiç” anlıyordum kalbimizden harfleri geçmiş o ıssız sokakların arzularımızı bağlamışlar çocukluğumuza düşmeden önce dizimizde yara düşünmeden önce aklımızda uzun bir sonsuzluk… ömür dediğimiz ne varsa insanların sırtından geçmiş mustafa “hayat kısa” ve “kuşlar uçuyor”, biliyorsun. kıyılara vuruyor balık ölüleri… düşlerimizi inkâr ederken yakayı ele veriyoruz zabitlere ve yine bilirsin balıklar, kuşlar gibi uçamıyor bir türlü… üniforma bütün üniforma yaraysa kanasın apoletlerinde amcamın ışıldasın yıldızlar yeter ki kandır aras suyu sızan kurdun dişlerinden kavuşsa dağlar birbirine halimiz yaman gök gürlüyor ateş böcekleri beklenmedik aralar veriyor çıtırdıyor duvarlar kaput olur omza usulünce oturur gece yüceliğine kendini kaptırır amcam dağların ah ile aralanınca yaka boynu çıplak kalır elifin ellerine yakın bura şarksa aha da çıbanı elifin öteki eli saçını kavradı amcamın mübalağa cenk olundu çıplak boynu yarıldı nar gibi kan fışkırdı baharda pınarlar gibi elif dedim aman dedim sensiz koma beni dedim bana sensin ana dedim yapayalnızdık karanlıkta yıldızlar sayısızdı

nasıl da bilirdi da bilirdi nasıl tütünü gerektirecek tükürmesini diline bulaştırmamayı dizine yakın oturtur beni uyumaya anlatırdı yerde dinle evlat yanlış bağlı nefes almamana yaşayacağın hayat hülasa elif vardı elif yardı yusuf’a lolan aşiretinden kar vardı pus vardı tipi varınca zorlardı çetindir kurttan dağda canı sıkılınca eşkıya doğrulttu namluyu korucu gecenin geç ve yıldızlı bir saatiydi demeye kalmadan sürdü asker mermiyi bir el bilinen bir el çekingen bir el nasırlara parmak uçları değdikçe kaşındıkça daha nelere kadir gerildikçe parmak nefes tutulup tetikte gevşedikçe akıyordu kan aktı yine şafakta elif alnına eğildi yusuf’un sureti kanda güzelleşti ziyadesiyle zırhlı araçtı gelin arabası konserve kutuları bağlanmıştı egzoz borusuna dikiz aynasından sarkan kulak yanmış deri ile ad yazılıp arka cama antene sorguç yârini alıkoyduğu adamın perçemini asmıştı

130 | 130 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 133 | mevsimlik şiir dergisi - 01 pes etmeyin bayım pes etmeyin kapımı çalabilirsiniz ben evdeyim bayım, kapımın dört kilidi ama açılmıyorsa aşamıyorsa evimin eşiğinden ve kalbimin hışırtısı perdeler açıksa, dört duvarından da sızıyorsa yalnızlığım saatim ve cırcır böceği gibi ötüyorsa duvar bilin ki evdeyimdir. süpürüyor duyuyor musunuz bayım, rüzgâr sokağımı dört duvar arasında, bir cerahat iklimindeyim çalın kapıyı mülksüzüm. ısrarcı olmak iyidir bayım, uzun bir akşamdan kaldım ben çünkü çarşaflarda tenimin ateşini süpürdüm bembeyaz içeride defter yazdım. susuz tarlalarda balık besledim batımlarında doremi’siz müzikler yüzdürdüm gün bu şiiri imgeye boğmak için çok bekledim. ısrarcı olmanız umutlandırıyor beni; pes etmeyin bayım. bakir sayılmam artık, uyuyarak geliyorum bir atın sırtında gördüğüm düşü hayra yoramıyorum bekliyorum -ki yüzüme gölgesi düşsün adı ayvaz olanın- geçmişini anımsamıyorum bile şakağımda duran delikli demirin unutulmaya hazır bir tarih yazıyorum içeride eriyen mumun adıyla söylüyorum bayım: -hüthüt kuşum dünden beri ölüdür ben, “ben” değilim artık şarkısını ağzından taşıran erkişi

güzel paltoları ve uzun saçları vardı insanların mustafa güzel paltoları ve ben vecde ererken dicle’de sen fırat’ta güneşi erken batırıyordun her şeyi. bir süryani şarabı gibi içine akıtıyordun sözcükler yetmedi melalimizi anlatmaya… acemiliğin aslan payını üstlendik karşı kaleye top sürerken. büyümez defterler? sahiden, sessiz bir bozkırda neden müşkül? hayata tohum saçmak niçin bu kadar ben “yol” anlıyordum. belki de bu yüzden sen “gol” deyince, bir düş gördüm dün gece. anlamak için… kendimi sıfır ile çarpıyormuşum değerimi şehirleri, şehirlere küstürüyormuşum, aldanıyormuşum gözümün feri yitip gidince kolayca ruhumu. törpülüyormuşum varırken sabahlara büyük akşamlardan küçük o saat anladım aslında biz dumana demir atmışız umman dedikleri ıslak bir yolmuş bizim için hoyrat büyüyen her şey budanıyormuş mustafa. belki de bu yüzden sen “var” deyince, ben “har” anlıyordum.

132 | 132 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 135 | mevsimlik şiir dergisi - 01 KADİR AYDEMİR KADİR ŞİİR ÇAMURLU Toprağı ölüye verdiler Zamanın çekilen suyu Pasla kapanan göz Sönük bulutlara eklendi Orada işte eski bir ses Ağaçların kaburgası Ne tadı, ne kokusu var Rüzgârın ağına takılan şeylerin Bilirsin Her şey unutulur bir mezarlıkta Düşen yağmurun sızdığı Soğuk gecekondu ev Yer yatağındaki kireçli uyku İlaç kutuları, ölü peçeteler Tavanda yürüyen böcek Vedalaşıp hepsiyle Yitirir gölgesini insan Ama kurtulamaz yine de Üstüne bulaşan çamurdan.

siz dışarıda beklerken, güneşe karanlık bir örtü örttüler siz dışarıda beklerken, güneşe karanlık sınıyordum “doğruluğumu” yapıp arkaya arka yanlışı üç sırada o ben sınıyordum. bir deniz kenarındaydım da yalnızlığımı zilim de hırıltılı çalıyor duymuyorum bayım, ama anlamışsınızdır diz çökmeye yelteniyordum ben o sırada cesaretin karşısında hayatın kıvrımları siz de biliyorsunuz, katlanılır değil karşımda yepyeni bir meczup kaçamıyorum bayım. nereye yürüsem nereye varsam aynada ben. dışarıdan gücüm yetmedi de içeriden zorladım sabahın bekâretini. savaşıyorum içeride bayraklı devletlerle, peçeli tanrılarla bayım kalbimi uyutuyorum ama aklım sizde gökyüzü bulutlu, havalar keskin ihtişamlı bir sonbahar akşamında üşüyor olmalısınız aklımın fokurtusuyla ısınıyorum ben de bayım. -içerisi soğuk-

134 | 134 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 137 | mevsimlik şiir dergisi - 01 doğru olmayan, saçma veya duruma uygun duruma uygun saçma veya doğru olmayan, bir cümle bir şekilde ima eden olmayan teorisi, tür söz olarak ironi üretir. Bir arasında ayrım yapan konuşmacı ile işaretçi ile de iyi bir şekilde çok seslilikli teori uyuşmaktadır. çakışır çoğunlukla bunlar, söylemde Sıradan kendisinin bile ancak ironi konuşmacının ürettiği durumlardan inanmadığı ifadeler “Şiirler Şiiri” adlı şiirinde biridir. Birsel’in de en iyi anlatılabilecek şekilde birçok ironi örneği vardır. Başka biri tarafından için kabul tutulan ve konuşmacının kendisi ima edilemez olan bu görüş, alınan rol, için edilen şairin bakış açısına karşı olduğu ironik bir tür söz olarak ironiye benzeyen edilen bir rol oynamak, sesin açıkça ima şair ile tanımlanamayacağı bir ironidir. oynamak Aşağıdaki dizelerde amaç, salt rol da değil, rol oynamanın çeşitli unsurları bulunmaktadır: “Yazdığım şiirler içinde benim Bir tanesi öyle içten öyle güzel Jale mutlak siz de beğenirsiniz Bir yeri var hele bütün yazılanlara bedel. Sizsiniz Jale o satırlarda adı geçen Beyhan sizsiniz Güzin siz Siz eskiden benim şiirlerime Hep birden girerdiniz. Siz ki keskin kokuydunuz dünyadan Yeşildiniz parlaktınız tizdiniz Siz aşkın kuvvetiydiniz On sekizinde ve baharda” kelimelerin ironi, şiirlerinde Birsel’in Salâh anlamlarının tersini ifade etmek için kullanılmıştır. Şiir boyunca da kullanılır ve okuyucunun görünenleri analiz etmesine ve tersinin, önemsizlik ve korkaklık olduğu önemsizlik ve korkaklık tersinin, başlıklı Şairin “Hacivat” görülecektir. şimdi: şiirini okuyalım şimdi mezarda “Ne yapar çileli Hacivat Karagöz’den o yerde Dayak mı yer gene pilav ya zerde Yoksa çay mı pişirir şimdi mezarda Ne yapar çileli Hacivat zaten hayatta Büyük hayalleri yoktu üstelik Balat’ta Bozuk düzen bir ev Arafat’ta Şaşırmaya kalkmamıştır bu yüzden Dedim ya tokgözlüydü zaten hayatta Kaldıysa tuhaflığı kalmıştır perdede Çektiklerine gülünüyor hâlâ memlekette Zekâsı ki dolaşırdı üç beş dilde Ne yapar çileli Hacivat şimdi mezarda” Yukarıdaki dizelerde, ilk klasik ironi neyin grubuna benzer şekilde söylenenle anlamı arasındaki ironik karşıtlıkların yalnızca zıtlıklara değil, bundan ziyade hayal edilebilir ölçeğin ve sıfır noktasının en yüksek, en değerli seviyesi arasındaki farka bağlı olduğu anlaşılacaktır. Örneğin söylenen şey asildir fakat ne demek aptaldır? Birsel’in şiirinde çatışkıyı, ironik karşıtlığını, geçmişi, yerelliği ve duyarlılık yansımalarını ima eden metinler vardır. Ancak çelişkide kaldıkları için sözel ve durumsal olmak üzere iki kutba da karar vermek mümkün olamamaktadır. Benim ironi anlayışım, Birsel’in şiirinde ironik olarak yorumlanan örneklere mükemmel bir şekilde uygundur. Buna göre bir ifadenin kullanımı, ifadenin ifade ettiği ile bağlantılı olarak verilir; bir ifadeden söz etmek, ifadenin kendisine atıfta bulunmak demektir. İroni söz konusuysa konuşmacı olarak kategorize edilebilecek zıtlıklara ve/ olarak kategorize olumsuzluklara dayanan veya tahmini olarak şiirlerinde, basit ironiler vardır. Şairin olarak açıklanabilecek ironik metaforlar ile daha az sayıda bir metafor kümesi son karşılaşıyoruz. Buradan bu kümenin değerine yönlendiricisine erişmek için ters dönüştürülmesi gerektiği sonucuna en varabiliriz. Birsel’in şiirleri ile ilgili ilginç açıklamalarından bazıları, sözel ironi için nesnelerin isimlerin istikrarının bozulması konusundaki tartışması ve bağlamında kasıtlı projeksiyonlarla benliğin dünyaya girmesiyle (olduğu gibi) egemenlik kazanır. Şairin kendisini bağışıklık hâline getirmediği bu süreçte nesnelerin ve isimlerin istikrarının bozulması, değişenlerin bir öngörüsü değildir. Göz, her şeyin en önemli bir anlamı mıdır? İsimlendirme, aynı zamanda Birsel’in “Ne yapar çileli Hacivat şimdi mezarda” tartışmasının da ana teması olmaktadır. Bir şeyi belirli bir özelliği ile isimlendirme tarzı, ironi için büyük ve doğal bir potansiyele sahiptir. Eğer ironi bütün bu parçalardan biri ile temsil edilirse bu durumda ironinin temel özelliği olan alaycı etki yaratılır. Doğru isimlerin “Hacivat” veya “Karagöz” gibi bazı özellikleri, yaşama ve cesaret sanatını belirtmek için kullanıldıklarında Salâh Birsel’in şiirinde belirli bir tür ironik ad değişimi tespit edilirken aslında bunun

KORAY FEYİZ şair olan Salâh Bu makale, bir simgesel sözlü, durumsal ve Birsel’in şiirlerinde ele alıyor. Analiz edilen dramatik ironiyi yıllardan gelmektedir. metinler, 1950’li ustaca Birsel, şiirlerinde ironiyi ve yergiyi yergi kullanırken kimi şiirlerinde espri, ve ironi dozunu alabildiğine yükselterek dilde ve içerikte deneysellik ve mizahı yer yer anlamsızlığa ulaştırır. Böylece toplumcu-gerçekçi şiire yakın durmakla birlikte şiirde zekânın önemine inanmıştır. 1956’dan sonra ise Birinci Yeni şiirinden tamamen uzaklaşmış olan Salâh Birsel’in ve hem tematik zenginliği hem de dilsel bir şiir biçimsel özgünlüğüyle kendine has isterim. oluşturmayı başardığını söylemek takip Birçok şair-eleştirmenin örneğini ayrım etmeksizin üç temel ironi arasında yaptım: sözel ironi, durumsal ironi ve dramatik ironi. Ayrıca ironinin paradoksla ve her ikisinin de şiirle olan ilişkisini incelemeye çalıştım. Birincisi olan sözel ironi, ironinin geleneksel tanımında (bir şey söyleyerek ve/ ya aksini belirterek) dili kullanan metnin alıcısını ironik olarak algılayan bazı sözel ve üslup özellikleri üzerinde durmaktadır. Durumsal ironi ise uyumsuz karşıtların bir arada bulunmasının en saçma, beklenmedik duyguyu tanımasına atıfta bulunmaktadır. Makalenin amacı, Salâh Birsel’in şiirlerinde bu sözel ironinin işleyen mekanizmalarını bulmak ve açıklamaktır. Birincisinde klasik retorik ironi örnekleri MİYOP KALPTEKİ CİDDİYET: CİDDİYET: KALPTEKİ MİYOP BİRSEL SALÂH

136 | 136 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 139 | mevsimlik şiir dergisi - 01 hem de şairin genişletilmiş anlamda Şiirin anlamda Şiirin genişletilmiş hem de şairin açıklamalar kitabında yaptığı İlkeri adlı aslında bu iki kavramın doğrultusunda gerekçesiyle oldukça farklı oldukları düşündüm. tartışılmaları gerektiğini algılarımızı ve Birsel; paradoksu, alışılmadık ve aydınlatıcı düşüncelerimizi için konvansiyonel yollar hâline getirmek olarak görüyor. Paradoks, dilden bir sapma dilin bu görüşe göre konvansiyonel bir sınırlamalarının zararını karşılayan araçtır ve bu nedenle şairin geleneksel olmayan kavrayışları ifade edebilmesinin sadece de tek yoludur. Birsel için paradoks yararlı ve eğlenceli değil, aynı zamanda gereklidir de. Şiirin İlkeleri adlı kitabında için şair, paradoks için şöyle yazmış: “şiir uygun ve kaçınılmaz olan dil”. Birsel, ne bu tür şeyleri ilk yorumlayan bir kişiydi ne de ironi ve paradoksu edebî değer kaynağı olarak ilk kez kullanandı. Şiirimizin tarihi, bunlar gibi benzer düşüncelerle doludur ve bunlar şiirimizin ne olduğunu veya hangi tür bir şiirin tanımlandığını belirleyen faktörler aydınlanma görüşleri, bu Şairin arasındadır. karşıtı isyanların ilki de değildir ve en azından kartezyen bir dil netliği idealine de karşıdır. Birsel, en iyi şiirsel diksiyonun sıradan insanların dili olduğunu yazmıştı. Şaire göre "dil, düşünceyi gizliyor". Birsel, açıkça düşünme düşüncesinden etkilenmemekle birlikte şairlerin yarı bilgiyle de olsa bu konuda içerik sahibi olması gerektiğini söylüyor ve toplumun iletişiminin imkânsızlığı konusunda okuyucularla görüşlerini paylaşıyor. Açıkçası Türk şiirinde ironiyi paradoksla bağlayan Birsel’di. İroninin bir paradoks İroni, şiirde belirli bir duygu ya da tepki belirli bir duygu İroni, şiirde Bazen için kullanılabilir. uyandırmak sonunda bir zor olabilir ancak tanımlamak de değiştirebilir. şiiri yorumlama şeklinizi ironi, her biçimiyle Günümüz şiirinde tekniği hâline önemli bir okuma-yazma ironiyi sözlü, durumsal geldi. Tek bir şiirde üzere üç formda da ve dramatik olmak görebilirsiniz. şiirinde de ironi, edebî Bu arada 2000’ler gelen değerin egemen kriterleri hâline türlerini dilsel isyan, yenilik, sapma, oyun ile temsil ediyor gibi görünüyor ve ironi ilişkin paradoksun yakından ilgili olduğuna yaygın bir inanç da var. Bunun nedeni dilin kullanılmasına verilen önemden kaynaklanmaktadır. de İroninin paradoksla ve her ikisinin çoğu şiirle olan ilişkisi incelendiğinde zaman bu ilişki şairin Şiirin İlkeleri adlı kitabına, daha özel olarak da Salâh Birsel, Birsel’e atfedilir. Bununla birlikte iki terimi alışılmadık, eksantrik ve figüratif teorideki kullanımlarından ayrı olarak önemli derecede farklı bir şekilde kullanıyor. İroniyi bir düzen, birlik ilkesi ve birbirleriyle ilgisi olmayan teorileri bir araya getiren bir tür tutarlılık olarak dilin veya anlamın bütünlüğü, dürüstlüğü olarak düşünüyor. Bu nedenle ironi ve paradoksu, karakteristik özelliklerini ve kriterlerini, özellikle birbirlerinden nasıl ayrıldıklarını belirterek sözlü figürler olarak incelemek istedim. Birsel tarafından anlaşılan ironi ve paradoksun ironi, paradoks ve figürler olarak önemli derecede yakınlık taşıdıklarını ancak hem figüratif teoride bu öğütler inanın Boşuna değil akşam gülmeli Gülünce sabah üç bir iki Ceketler kavuşturmalı gülmeli Köşelerde değil ortalarda zamanında Düğmeleri parlatmalı gülmeli Gülünce şapkalarla Bir iki üç sayıyla bükülmeli gülmeli Sırayla değil hep birden burda a kikirikler İşin bütün inceliği ” Gülünce dişleri göstermeli arasında Bu dizelerde şiirin başlığı ve içeriği bir tutarsızlık yatıyor. Bu şiirin teması, devletin gücünü ve bir bireyin güçsüzlüğünü için gösteriyor. Birsel, temayı doğrulamak Şiirde bu şiirin başlığında ironi kullanıyor. durumsal ironi, okuyucuların beklentileri ile çeliştiği zaman oluşuyor. yorumladığında unvanını şiirin bu Okuyucu, büyük olasılıkla kendisinin ‘kikirik’lerin şiiri yakınında olmasını bekler. Ancak okumaya devam edince “Bir iki üç sayıyla gülmeli/ bükülmeli/ Sırayla değil hep birden Gülünce İşin bütün inceliği burda a kikirikler/ dişleri göstermeli” dizelerinde görüleceği üzere ironik bir biçimde sevinçle ve tutkuyla değil de sanki şiirin bir anda ağır bir yenilgiyle sonuçlandığını fark ediyoruz. “Kikirikname” adlı şiir, aynı zamanda dramatik bir ironi sergileyen bir şiirdir. Dramatik ironi, okuyucu anlatıdaki karakterden daha çok şeyin farkında olduğunda ortaya çıkar. Okuyucu, gerçek karakterden önce karakter eylemlerinin önemini görmektedir. Bu şiirdeki ses, hikâyesini şefkatsiz ve duygusal olmayan bir tarzda anlatıyor. Okuyuculara ise konuşmacının can sıkıcı bir insan olduğu gerçeğini düşündürüyor.

ayırt etmesine imkân verir. Sözlü, durumsal Sözlü, durumsal imkân verir. ayırt etmesine ironi türleri olmak üzere farklı ve dramatik temalarda şiir başlıklarında, vardır. İroni; kullanılır. ve mesajlarda çokça şiirin yorumlanmasının “Şiirler Şiiri” adlı Bu nedenle ironi, sivri birçok yolu vardır. veya bir okuyucunun yorum yapmanın çok güçlü bir duygularını değiştirmenin olarak adlandırılan yoludur. Bazen alay bu şiirin başlığında sözel ironi, genellikle ortaya çıkıyor ve “Siz aşkın kuvvetiydiniz/ On sekizinde ve baharda” dizeleriyle şiirin içeriğinin de doğrudan tersi oluyor. mizahın Neden bazı şiirler bizi güldürüyor, bir şiirde bulunması konusunda benzersiz ile şeyler var mı? Şiir, tipik olarak mizah ilişkili bir ortam içinde olmayabilirken neden mizah şiirde kesinlikle ve bol birey ve miktarda bulunuyor? Neden mizah, etmek için toplum arasındaki mesafeyi ifade çok iyi bir araç olabiliyor? sağlar Mizahî şiir, kahkaha şeklinde keyif ancak doğrudan tartışmak için sıkıcı Bu olabilecek bazı konuları da koparabilir. şiirler ilginçtir, çekirdeklerinde esasen bir duygu içermektedir. Çünkü evrelerinde zekâ ve mizah ile doludurlar. Bu nedenle okumak için en keyifli şiirler arasında olmakla birlikte okuyuculara da sunacakları çok şeyler vardır. Birsel tarafından yazılan “Kikirikname” adlı şiir, mizahî şiire mükemmel bir örnektir: “Sizinkisi de gülmek mi a kikirikler Gülünce şöyle sunturlu gülmeli Bir iki üç dişleri göstermeli Sırıtmalı değil zangır zangır gülmeli Yakaları kolalatmalı bir iki üç Bir iki üç başları doğrultmalı

138 | 138 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 141 | mevsimlik şiir dergisi - 01 korkusunu gizlemek demektir. gizlemek demektir. korkusunu bombalama, en hem de Hem örtüştürme açıklanmamış bazı insanlar için azından Ancak amaçları anlamlara sahip olabilir. en aza indirmek açıklanmayan anlamları kaldırmaktır. ve sonuç olarak ortadan söylenmeyen şeyin Aslında söylenen, Birsel’in “Sizsiniz yerine geçmek demektir. geçen/ Beyhan sizsiniz Jale o satırlarda adı benim şiirlerime/ Hep Güzin siz/ Siz eskiden birden girerdiniz” dizelerinde söylediği gibi açıklanmamış anlamların rolü, düşünceyi gizlemek ve aslında bir düşünceden diğerine geçmektir. Aşırı ussallık, mayoz bölünme ve genelde ironi olarak yani tamamen aksi bir gerçeği durumda her türlü ironinin amacı, ona açığa çıkarmaktır ya da dikkatimizi aksini odaklamaktır. Açıkça belirtmeksizin veya ya da çelişkiyi gerçekte ifade ederek olabilir. gerçeği vurgulayarak bu mümkün İroniyi Biz de biliyoruz ki ironi böyle işliyor. biçimini anlamak, karmaşık bir yorumlama bir gerektirir. Yalnızca söylenen sözcüklerin yorumu değil, aynı zamanda belirtilmemiş anlamın çıkarımı ve ikisinin arasındaki ilişkinin anlaşılması gibi. Pek çok ironi çalışması, belirtilen anlamı belleksel olarak kenara koyup belirtilmeyen anlamı da değiştirerek bir ironiyi yorumlamanın mümkün olacağını ileri sürüyor. Bu esasen yanlıştır. “Hacivat çileli bir adam” olarak adlandırılan ironik ifade, ironik olmayan “Hacivat çileli bir adam değil” ifadesiyle aynı anlamı taşımıyor. Aynı iddiayı yapabilirler; bunların aynı anlamı yoktur. Bir ironinin anlamı hakikat koşulları tarafından değil, belirtilen şey ile olmayanın arasındaki bir mayoz bölünme olarak düşünülebilir. mayoz bölünme anlamlar ve belirtilmemiş Belirtilen kontrast tamamlandığında, arasındaki olduğu birinin diğerini olumsuzlaması bir kontrast zaman başka tür anlamsal bir çelişki biçimini oluşur. Bu negasyon, alabilir. “Hacivat’ın çileli bir Örneğin Birsel’in ifadesi, adam” olduğu konusundaki adam” olmadığı “Hacivat’ın çileli bir aynı iddiasıyla çelişkilidir. Olumsuzlama alabilir zamanda kontrastsızlık biçimini de vardır. ve bu iki iddiada birbirine karşıtlık muhalefet Kontrastlılık ve çelişki, mantıksal türleridir. Dolayısıyla bunlardan her atıfta ikisine de muhalefet ironileri olarak bulunabiliriz. Sonuç olarak aşırılık ve mayoz bölünmeye ile zıtlık ayrılmış ölçek ötesi çelişki ironileri içeren bileşik ironilere bölünen muhalefet Ölçek ironileri arasında ayrım yapıyorum. ironileri ve muhalefet ironileri, ironik anlatımların belirtilmiş ve belirtilmemiş anlamları arasında semantik bir kontrast oluşturmaktadır. Anlamsal kontrast, bu nedenle ironinin gerekli bir şartıdır. Şimdi üçüncü gerekli şartı buluyoruz. Bir yandan aşırılık ve mayoz bölünme arasındaki farkı göz önüne alarak konu hakkında en iyi yaklaşımımıza önem verirken diğer yandan da övgüye önem veriyoruz. İkincisinin amacı gerçeği gizlemektir. Karagöz’den dayak yiyen Hacivat’tan “Yoksa çay mı pişirir pilav ya zerde” diye söz edilirse ve ortada bir memnuniyetsizlik varsa bu durum gerçeği gizlemek için tasarlanmış bir övgü olmaktadır. Karagöz, dayakçı olarak anıldığı zaman bu onun sıradanlığını ve bir yer tespitinin tuhaflıklarını ayrıntılı tuhaflıklarını bir yer tespitinin bununla birlikte Şair, olarak incelemiştir. ve bir başka bir şey söylemek ironinin için özel bir şekilde anlam ifade etmek belirtmiştir. Çoğu davrandığını da açıkça ortaya çıkmaz. Birsel’in zaman ironi, hiç bir, iki dize bu kendi örneklerinden açıklamaktadır: “Yakaları noktayı yeterince üç/ Bir iki üç başları kolalatmalı bir iki doğrultmalı” Yanıtın ikinci bölümü, açıklanmamış olarak bölümdür. Bu bölüm, Birsel’in ima adlandırdığı şeydir ve şair anlatımın zaman belirtilen bölümünü tamamladığı çoğu ima maddesinin de karakteristik biçimi ortaya çıkmış olacaktır. Aksi takdirde ilgisiz veya teğetsel görünen sözlerin yalnızca konuşma duygusu olduğu yaratma işlevinden kaynaklanmış sözü görülecektir. Bununla birlikte bazen edilen parçayla semantik olarak devam etmek yerine, bir söylemin açıklanmamış zıttır. bölümü onunla anlam bakımından Bu, ironinin işaretidir ve ikinci şartıdır. Anlamsal kontrast ile ilgili de iki tür açıklama vardır. Biri duyu ve referans arasında bir farklılıktır. Birsel’in “Büyük hayalleri yoktu zaten hayatta/ Bozuk düzen bir ev üstelik Balat’ta/ Şaşırmaya kalkmamıştır bu yüzden Arafat’ta/ Dedim ya tokgözlüydü zaten hayatta” dizelerini, devrimci bir öfke olarak tarif edersem duyu ve referans açıkça uyuşmaz. Bunlardan birincisi şairin açıklamalarında ifade ettiği şeyin gerektirdiği şeyden daha fazlasını, ikinci bölümde de belirttiğinden daha azını ifade eder. Bu şekilde üretilen ütopyalar, ölçeğin ironileri ve geleneksel retorik dil içinde de sırasıyla aşırılık ve

biçimi olduğunu söyledi ve eğer bu söylem eğer bu söylem söyledi ve biçimi olduğunu mantıksal ironiyi, ironinin genomikse de olarak tanımlanabileceğini bir güzellik oldu böylece. unutulmaz kılmış bir araya getirmek Şair, ironi ve paradoksu zorundaydı. Burada için şüphe uyandırmak haklı olup da şairin bu bağlantısının ve bunu açıklamak olmadığını anlamak Sorun kısmen da benim amacımdır. klasik retorikteki dili ortaya çıkıyor çünkü birbirlerine bağlayan büyük eserlerden hiçbiri, Birsel’in döneminde yoktu. Klasik retorikte bunlar, sadece konuşma figürleriydi. Eğer Birsel’in döneminde bu iki terim, farklı ya da genişletilmiş bir anlam kazanmış olsaydı hiçbir şekilde değişmeceli teoride orijinal bir kaynaktan türetilmemiş olacaktı. Bu nedenle benim niyetim, öncelikle şekil olarak Birsel’in şiirlerini incelemektir. Gördüğümüz gibi bu, herkesi Birsel’i ve benzer düşünceleri olan düşünmeye, ışık tutmaya zorlayacaktır. Bir konuşma şekli olarak ironi, özellikle sözel ironi, üç gerekli ve yeterli koşula sahiptir: 1. Konuşmacının anlamı kısmen ifade edilmiş ve kısmen belirtilmemiştir. 2. Belirtilen ve belirtilmemiş anlamlar birbiriyle anlam bakımından zıttır. 3. Konuşmacı tarafından amaçlanan ve dinleyicinin anlayacağı anlam, birlikte alınmış olarak belirtilen ve belirtilmemiş olan anlamlardan oluşur. Bunların her birine sırayla bakmak istiyorum: İlk koşulda sözel ironi, en iyi bilinmekte olan konuşma şeklidir. Sözel ironinin tanımından başka bir şey söyleyerek bir şey söylemek, ironik olarak Birsel’in “Hacivat” adlı şiiri kadar eskidir ve kendi zamanında şair bu tür

140 | 140 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 143 | mevsimlik şiir dergisi - 01 : BİRSEL, Salah: “Şiirin İlkeleri”, OKUMA NOTU: BİRSEL, Salah: “Şiirin İlkeleri”, Adam Yayıncılık, s:111, İst., 2001. yarı bilinen bir anlam seviyesinin ve bir anlam seviyesinin yarı bilinen ürettiğini eserin bütünlüğünü edebî bir anlamışımdır, gerektiğini de söylemem parçalı ve Ne kadar farklı, demektir. olsun, onun bir dili ve dolambaçlı olursa olmasa da anlamı yüzey anlamı olabiliyor tutarlı, bir ikinci bir arada tutan mantıklı, bir anlam katmanı ve henüz açıklanmamış olduğu gibi belirtilen olabilir. Sözel ironide anlamlar, diyalektik ve/ya belirtilmemiş Ancak nihayetinde olarak çatışabilirler. bütünleşmiş olarak anlamlı bir bütün oluşturmak üzere birleşirler. Bu nedenle Birsel’in bazı şekillerde ironi, paradoks terimlerini klasik retorik ve çağdaş figüratif teorideki temel kullanımlarına önemli derecede yaklaştırdığı düşünülmektedir. Aynı zamanda açık olan şey ironi ve paradoksu bir bir arada toplamak için herhangi (geniş haklılık bulunmadığıdır. Birsel için anlamıyla) paradoks ve ironi, oldukça netliğine farklı görünüyor. Paradoks, dilin tek ve doğruluğuna dayanıyor; gerçeğin başına kelimelerle ifade edilebileceğini gösteriyor. İroni, dilin ötesine geçmek için sözcükleri kullanıyor. Diğer birçok figürler gibi ironi, gündelik dili sınırlı olan kaynakların aşılmasıyla ve sonuç olarak genişletilmesiyle birlikte, düşüncenin gizlenmesini sağlamanın yanı sıra hem ebelik hem de düşünce aracı olma yoludur. Düşünülebilecek her şey açıkça düşünülmemelidir ancak düşünülmesi mümkün olan her şey sözcüklerle ifade edilebilmelidir. edilen anlam ile birlikte alınması gereken gereken ile birlikte alınması edilen anlam daha vardır. açıklanmamış anlam ikinci bir bulunan söz konusuysa orada Çelişkiler anlamsal bunlardır. Çünkü tüm anlamlar bakıldığında ironiler ve yapıları açısından çok daha farklı paradokslar birbirinden paradoksun bu açıklaması, olamaz. Figüratif geri götürüyor. bizi Salâh Birsel’e için paradoks, Söylediğim gibi Birsel şairleriyle ve Türk Dil günümüzün biçimci olduğumuz alıştırma Kurumu ile ilişkili verilen veya bozulmaya benzer bir kaliteye hakkında addır. Birsel’in ironi ve paradoks yazarken şairin paradoksları paradigmalar olarak algılanırsa bunların işlevleri, okuyucuları şimdiye kadar düşünülmemiş gerçekleri uyarma işlevidir de ayrıca. bir Geleneksel bilgelik karşısında uçan işlevdir şeyler yazarak gerçekleştirilen bir bu. Birsel, kendi tarzında açıkça paradoksal algıları olan bir dili kullanmadan geleneksel kesin, ve inançları karıştıran, bunları daha biçimde ayrıntılı bir anlayışla değiştiren bir yazdı. Çünkü ironi farklı bir konudur. söz Tabii ki burada sadece sözlü ironiden ediyorum. Kikirikname’deki anlatı ironisi, Şiirler Şiiri’ndeki çarpıcı ironi, Hacivat’taki konuşma ve entelektüel ironi, her türden dramatik ironi, belirtilemeyen bazı gerçeklerin var olduğu varsayımına bağlı olarak Birsel şiirinde yaygın olan diğer ironi türleridir. Sözcüklerle karşılaştığımızda belli belirsiz bir şekilde gözüküyorlar ya da yarı biliniyorlarsa, sözcükleri açıkça ifade edemiyorlarsa en azından sözcüklerle ima edilebiliyorlardır. Bu yarı bilinen gerçekler, diğer doğrulara göre bazı açılardan daha derin ve daha kişisel olabiliyor. Birsel’e göre bu anlamda ironi, onu doğru bir şekilde anlamışsam gizli, gözle görülen, iyisidir. Şair, kendi insanıyla konuşurken konuşurken Şair, kendi insanıyla iyisidir. şiirde. Üstelik kendisi vardır en azından gerçeği verirsek bize ona bir maske da diyebilme şansımız söyleyecektir, bulunmaktadır. konuyu nasıl Bunlardan ilki için göz önüne alalım. Sadece yorumladığımızı çok sığ görünüşe göre yargılamayanlar, veya yüzey anlamı insanlardır. Başlangıç anlamıdır yalnızca. sözcüklerin kendisinin ya da gizem yoktur. Burada belirsizlik sığ Bununla birlikte sözcüklerin durumu, insanların görünüşleri ve akıllı insanlar tarafından egemen görünen geleneksel görüşlerle çatışan şey görünüşün altındaki gerçeğe bakılmasıdır. Örneğin okuyucuların geleneksel bulmak bilgeliğinde ‘Hacivat’ı canlı ve iyi ilginçtir! Çatışma nasıl çözülür? Birsel’in lehine çözülür. Birkaç cümle ile bu çatışmayı yansıtmanın yararlı olabileceğini düşünüyorum. Sığ insanlar, görünüşlerinin bir altında yatan şeyler kadar bu şeylerin az parçası olduklarını ve bunların daha hiçbir önemli olduklarını düşünmek için neden olmadığını fark etmiyor. Sonuçta görünüşler, görünüşleri oldukları şeylerle üretiyor. Deneyim ve bilgelik, görünüşün başlaması için yanlışsa genelde her şeyin yanlış olduğu durumunu belirtmek istiyorum. Başka bir ifadeyle Birsel’i kabul etmek ama konvansiyonel görünümünü de reddetmek için tartışıyoruz. Bu unutulmamalıdır ki gizlenmiş veya açıklanmamış bir anlam keşfi yapılmamaktadır. Aksine orijinal ifadeyi kabul etmeyi gerektirir bu anlayış. Bu, ironiden tamamen farklıdır. İroni söz konusu olduğunda, ifade

etkileşimle belirlenir. Eğer bir okuyucu, belirlenir. Eğer etkileşimle de Birsel’in okuyucuya dönüp diğer bir da şairden sorarsa ve yanıtını ne dediğini çileli bir adam olmadığını “Hacivat’ın bu bir çeşit söylüyorum” şeklinde alırsa oluyor. Çünkü gerçeklerin çarpıtılması söylenemez, Birsel’in okuyucuya yalan anlayamıyor okuyucu. söylediğini de zaten dönüyoruz. Bu terim, Şimdi paradoksa gereken bir terimdir. dikkatle kullanılması bir ilgi uyandıran ve Felsefede büyük birtakım anlaşmazlıkları tetikleyen nasıl bir konudur. Kısmen çelişkilerin çözüleceği ve kısmen de farklı çelişkiler olup olmadığı konusunda ki bir anlaşmazlık olarak düşünebiliriz paradoksu. Bununla basit ve birlikte Birsel, genel olarak yüzeyde zararsız görünen daha ileri incelemelerde mantık, düşünce veya dilin bazı temel yasalarını baltalayan sonuçlara neden isim olan herhangi bir ifadeye paradoksta İlkeleri vermeye meyilli olduğunu da Şiirin adlı kitabında açıklamaktadır. Bir şekil olarak paradoks, yukarıdaki yüzeyde ifadelerin tam tersidir. Burada adı, sahte, çelişik veya saçma görünen ancak daha ileri incelemelerde şimdiye kadar düşünülmemiş bir gerçeği ortaya çıkaran bir ifadeye atıfta bulunmaktadır şair. Paradoksu ironi ile bağdaştıran da budur. Her iki durumda da anlaşılır bir yüzey anlamı ve daha sonra söylemin asıl noktası olan, onun gerçek değerini oluşturan ikincil, gizlenmiş bir anlamın olduğu kabul edilmelidir. Bununla birlikte bu belirgin benzerlik, yanlış anlaşılmaktadır. Bazı paradoks örneklerine bakalım. “Kikirikname” ve “Şiirler Şiiri” adlı şiirler, çok üretken paradoks kaynaklarıdır. Ancak Birsel’in şiirleri içinde “Hacivat” yine de en

142 | 142 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 145 | mevsimlik şiir dergisi - 01 uzam beyaz sayfalar gibi açılınca bacakların köze uzanan kestane gibi uzandım üstüne sim evet hayat siyah neyse ki sen vardın üzerinde sim olarak

yaslandı avazın avazıma kapkara yandı bembeyaz süt hızlı bukalemundan dönüştüm sana yanan bir mumdun okuma ışığı yaptın kendini bana MUSTAFA ERGİN KILIÇ Üç Şiir MUSTAFA k’öze uzanmış kestane aşk

144 | 144 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 147 | mevsimlik şiir dergisi - 01 olur bir Turgut kalkar mezarından Sen beni sevsen ne ben menekşede bir çaydanlık- indiririm hüznü şemsiyemden Gelir adadan ak pak bir deli Cemâl bir sandal gümüşî denizin üzerinde açık mavi düşkün bir isim yazılmış karanlık boyalara Hanım Şimâl yıldızlarından, misal a, Hayâl ciğerlerim yıkanır Yavru bir ağız yapıştırırım kolonyalara kör sabahta ayaz duşlar alırım martılarla kadar açık ederim kendimi tekrar bakılmayacak soğumadan Kars’ta demlenen bir çay bile gelir ama sana hiçbir şey sormam her şeyi cevaplarım Yedi iklim yaz, kış sobasında sıcak bir çorba mandalina kokuları yayılır bem ve beyaz teninden ve tersinden sorarsın bir gün o haklı ve kindar soruyu ne çıkar sen beni sevmesen, kim ne kaybeder? Kim niye diriltsin Turgut’u hem, kim niye istesin örülmüş bir saç gibi yoksunluğu niye sevilsin bu kadar koyu yaşamaklar bu basit gepegerçekleri Kahve var kopkoyu sevilen her şey kadar Kahve içelim, duruluruz belki biraz BARIŞ YILDIRIM Bir Cemâl Bütün Turgutlara

SELAHATTİN YOLGİDEN SELAHATTİN

146 | 146 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 149 | mevsimlik şiir dergisi - 01 YAK ağıtıydı Tuttum kalbini yaktım, ateş şaman acıydı Hiç üşenmedim, yarayı yaktım, bu bir sıkıntıydı Odalardan odalara geçtim, pelerinli kırdım, bunu yapan ellerimdi Çiçekleri parçaladım, televizyonu dudaklarının kadehe değişini yaktım Kahvaltılar ölüm, filmler kara delikti, anları yaktım Yatak odamızı siyaha boyadım, yetinmedim, tezgâhlarını, bir kalecinin mükemmel refleksini yaktım Masmavi bir korkuyu, Şubat’ı, pazar bulut açtım, bir zaman açtım İndim sahile, bir şarap açtım, bir dolmuşlar duruldu Açıldı rüzgârın elbisesi, iskelet göründü, Saçların arsalarımı sardı, gök düştü, fren patladı Hiç acımadım, evimizi yaktım

ADAGIO ADAGIO ONUR SAKARYA İki Şiir Kilitler boşuna değil, misafir odası kanıyor, kan aileye sıçramasın yeter ki Kilitler boşuna değil, misafir odası arsaya düştü, arsada çakma rayban sergisi Seni sevdiğim yerden koptu çığlık, yanımda süslü bir sıkıntı Bir dolmuştan diğerine geçiyorum, var ve sizi bitirmeye geldim İnecek var, diyor bir fırtına, inecek tahtta sana da yer var, bu anlamsız anlamdır Gel. Sen de gel hazret, kalbimdeki evlerde çekirdek partileri, holivud sineması Kentin yükseklerinde sıvasız evler, mandalina poşetleri Bir baba yine eve geç dönüyor, elinde hastalık, kahrolsun puro ve viski Sana demedim mi, yoksulluk en yıkıcı tam bu saatte sen geçiyorsun aynamdan Kahrolsun her şey, ulaşamadığım, bir film sahnesi Biliyorum, senin geçtiğin aynalar Motor, diyor Tanrı, herkes rol çalıyor, herkes rol çalıyor diyor yok ihtiyacım berbere olmazsa hiç kel, bir ışıldayan evlerde sıvasız Yükseklerde Güneş yoksulları sevmiyor, güneş yırtık kazaklardan nefret ediyor Sonra işte yağmur yağıyor, sonra sen yağıyorsun ateşten tenekelere İçimdeki tüm zaferler bir bir sönüyor

148 | 148 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 151 | mevsimlik şiir dergisi - 01 DEVRİM HORLU DEVRİM TEYPTE ÇALINMIŞ KEMAN SOLO herkesin karşısında böyle duruyorum dudağımın biri gökte, öteki yok duruyorum eylemciyi gözaltına alan polis gibi göneniyorum duruşumla mukavemet etmeyi yeni öğreniyorum böyle durmamın bordo perdelere dışarıyı görse de içeriyi göstermeyen filmli camlara aygıtlara böyle durmaya hevesle koşan korkunç ama benzeyen bir yanı var, böyle duruyorum çırpınıp, etimin kıymetini hatırlatıyorum insanlara bir daha sarkamayacakmışım balkonlardan çekirdekler dudaklarımı yakmayacakmış bir daha çırpınmaya hazır, oluşa aşina değilmişim ama öylesine duruyormuşum edasıyla duruyorum insanları birbirlerine kırdırıyormuşum ihalelere fesat karıştırıyormuşum irsaliyesiymişim iş yapmayan işletmelerin tüm bunlara aldırmak yerine durmayı yeğliyorum ağzımda iğne yarası olmasına rağmen kendimi tutup atmaya benziyorum dururken

TİCARİ BONCUKLAR seçmeni sağlar, istediğin şeyi teklif edecek birini Alıcı olmak istediğin yeri ve zamanı kurabilirsin. cumhuriyet ile sikke bir bronzdan dökme biriktirdin, kadar bulamayacak teorileri var, Ruhu sığdırmak ile ilgili çeşitli ağırlık bir kuş taşır mı? kanatlarını kullanmak istemeyen miktarını azaltabilirsin, Vadesi gelene kadar bak, değerli metal baykuş evcilleşir. başkasının hayatı olmayacaksa yüzündeki muaf, Uçmak ve aşk tefecilik yasalarından uygun gördüğün herhangi faiz oranı talep edebilirsin. Çekici öğelerin daha yararlı nesnelerle değişimi elbette makul, beni deniz kabukları ve boncuklarla değiştin. Bedenimden aldığın lanetli payı takas edebilir misin? NİHAT ÖZDAL

150 | 150 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 153 | mevsimlik şiir dergisi - 01 ANIL CİHAN ANIL mi korkuyorsun sesimden mi söyleyebileceklerimden oraya geri bırakın göğü nereden aldıysanız heyecanı hatırlanmıyor zamanla yeri değiştirilen aşkların bizi kıskandığı bir ülkeden geliyorum üç tarafı denizlerle çevrili herkesin kırk beş doğu meridyenleri koordinatları veriyorum: yirmi altı otuz altı kırk iki ‘overlok makinesi ayağınıza geldi’ edilen bir küfür gibi çıkıyor karşınıza aslına bakarsanız burada ölüm birdenbire demişken - hazır dudaklarının da bir sınırı olmalı kimlik gösterilerek tutulmuş odalarda aşırı şiddet içerir duvarlara çarpıp yayılan veda parçaları o şehir kabul et avucunun içi gibi bildiğin seyreltip menzili incitir gitmediğin bir yolun tesellisidir: bekleyeni yüksek sesle sevme hiç kimseyi bana sorarsan bir daha toplum içinde damarı buldum, soru’n şu tartışmaya oldukça müsait bir şah nesne midir insan özleyip de kavuşamayan bir adettir herkes bir gün otobüste ani bir fren sonucu yere serilir {saçılır etrafa içindeki nehirler} gülüşün diyordum mevsim normallerinin üzerinde gözlerini toprağa dikmiş bir evin yıkılması en muhtemel yerlerine çalışalım unutma her şey güzel olacak cümlesi kadar zarif bir yalandır yaz aklın kalır aklın dolanır dahası atları kırılır bacakların ilk düzlükte alışkanlık işte uzun upuzun seviştik sanki sevişmek kelimesini kimse kullanmamıştı daha önce kanatlanıp uçamaz uçamaz hiçbir hatıra kalbinden koca bir hayat geçmediyse

çalınmış teypte keman soloya duruyorum çalınmış teypte keman kontağa benziyorum nasılsa durup düz güzelim hem, bağlamımdan koparsam da kendimi yani bazı acil durum planlarına benziyorum karşı karşıya gelmesem kendime kızabilirim mı yoksa müdahale mi bu bana yapılan, saldırı olaylara iki tarafın gözünden de durabiliyorum ters kelepçeliyorum duruşumu ve tekmeliyorum ben okuduklarımı neden taklit etmiyormuşum göz falan nasıl böyle biriymişim kaşımın altında yazıyormuşum yani hayret, hâlâ lirik kürek şiirler allah belamı verse keşke ama olmuyor bazıları için dilimde küfürler var ve ben duruyorum keşke herkes bir dursa da rahatlasa onlar için iyi bir şeyler yapmaya duruyorum gökkuşağının altındaki altınları eritiyorum hepsine ya da gerçeğe dönüp borçlarını ödüyorum çok sakin biriyim aslında ama her şey bir cinnete bakarmış gibi duruyorum

152 | 152 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 155 | mevsimlik şiir dergisi - 01 Kırklarına Bir Can İçin Can Bir Kırklarına bir çöl bitkisi yürüyorum, elimde rüzgâr, ateş başı çocuklar ardımda dağılgan yürüyorum varmak için bir akrebin teşneliğine gün çiçekleri geçiyor aklımdan uzak sular, uzak doğular uçuşsun istiyorum sakalar vurulsun bir rüzgârın gülüne o sararmış kanadı, kan toplamış yüzüyle kırkların da aradığı sudur bu toynaklarını serinleten burak’ın alıp kapına dayandıracak beni ali’ye kalan sırrı gibi kelamın seni bir miraç vakti aramalıyım bu yüzden isra’da geçmeliyim güzü yalınayak kendini kırmasın diye her diken usuldan kavlime kan yürütmeliyim yürüyorum, heybemde çatlak bir testi kırklarına bir can için seni bulmak bahçede hatmini ezberden kokluyorum

kaç ay kapanıyor bilsen kaç ay kapanıyor kaç gül kanıyor rengini koca bir kent yaprak döküyor ardından dünyanın yüzü sarıyla burgaçlanıyor önleri oturdukça güney amerikalılaşan kapı güneş şu cep aynasıyla yüzümüze tutulan mendilci çocuk, köşedeki nalbur mardin denizinde açan kengir sakızı şu kilise çanı, bıçak bileycileri sokaklar bile daha sarı günden öyle ki, kaybettiğimi sanırdım her şeyi bir aralık gelsen, fotoğraf diye bildiğim adını yinelese bu çağ adın doğuda bir liman adın atlasta yoklar denizi geçiyorum önünden adamların bakır tavlıyor ocakta birileri hamur ve kül sabaha karşı kendine çekiliyor sular gün de aynı öyle geçiyorum uykuları da gecede hâlâ esmerliğin teli CENK KOLÇAK İki Şiir CENK KOLÇAK Bir Gidişte

154 | 154 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 157 | mevsimlik şiir dergisi - 01 “Sonsuzluk ve Bir Günlük”, Petros Markaris, Çev. Anna sürdürdüğünü görmek mümkün. Neden görmek mümkün. sürdürdüğünü kavramı/ peki? Çünkü şiirlerinde mümkün bize aktarıyor/ olan bir izleği, kavramları bu ‘durdurulabilir gösteriyor. Şairin, şiirlerinin odak bir zamana bakma’sını, ‘Zaman’ı bir gerçeklik noktasına koyabiliriz. koparıp, onu durdurma noktasından çekip ‘tutku’dur. O tutkuyu; isteği müthiş bir anlatılarından, Walter Benjamin’in filmlerinden Theodoros Angelopoulos’un tanıyoruz. Aşina olduğumuz o ‘tutku’nun, Turgay Kantürk şiiri özelinde ‘zaman’ın içerisinde, ‘durdurulabilir’ bir anlatıya kazanım dönüşmesini, çok kayda değer bir olarak görüyorum. Yan yollara sapmadan, ve müdahale eden bir söylem, derinleşen anlatının bir anlamlandıran gittikçe kendini ifadesi çünkü. Rodin, iyi değil, müthiş bir heykeltıraş. önünde Londra’da, o devasa heykellerinin saatler geçirdiğimde, şunu düşündüm; “Bir insan, nasıl böyle görkemli heykeller yapabilir?” Sonraki gün hatırladım: Üstada soruyorlar; “Bu muhteşem heykelleri nasıl yaptınız” diye, “Çünkü taşları çatlatmadan, onlara biçim vermek zorundaydım” diye yanıt veriyor. Zamanı, ‘durdurmak’ ve oraya ‘bakmak’tan, buraya geldik. Bu örnek üzerinden gidersem, Turgay Kantürk şiiri özelinde şunu söyleyebilirim; karşımızda, sözcükleri çatlatmadan çok iyi yontan bir ‘şair’ var. Meraklısı İçin Not: Şairin son yayımlanan çalışması “Övgüler Kitabı” için sonraki sayılarda değerlendirme yazacağımın bilinmesini isterim. (*) Maria Aslanoğlu, İstos Yay, 2014, s. 56 için yazıyı, kavramlar üzerinden yürütmek yürütmek kavramlar üzerinden için yazıyı, istiyorum. ya (Telos, 1994) “Siyah Eşya” İkinci kitabı; ‘bakış’ ve zamanı baktığımızda; ‘zaman’, derin izlerini durdurmak’ kavramlarının Kitabı yıllar sonra görmek mümkün. ağıt gibi bir metin tekrar okuduğumda, Çünkü şair, “… yiten olduğunu gördüm. Ama şeyler için bu!” dizesini yazmış… etme bilincini şairin, zamana müdahale görüyoruz. Bu, ‘kıymet’ asla yitirmediğini ve kelimesinin ne kadar değerli/anlamlı üstün olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda bu, ‘kıymet’ verilmeden değerli/anlamlı çok olunamayacağının da vurgusu olarak anlamlı ve şık bir jest. Şairin “Öteki Sahne”, (BDS Yay., 1996) kitabındaki “Kış, Yaz ve Kurt Öyküleri” diye şiirine baktığımızda, ‘zaman’ aralığı sözünü ettiğim hattın en önemli dizeleriyle karşılaşıyoruz; “… Sen gövdendeki balçığı kağıt silerdin –ben senden artanlarla yorgun; ve kalem arasındaki korkunç hiza, solgun ağıtlar gibi uzardı harfler; ölü bir sözcüktüm saatler yatakta, düzensiz ve şimdiye ayarlı gibi ivecen; birer gölge –zamandı, tetikte…” ‘Zaman’ bu dizelerde, durdurulamaz bir biçimde gibi ön plana çıkmış olsa bile, bu vurgu büyük manzarayı anlatan bir ‘ifade’ olarak dikkati çekiyor. Şairin büyük anlatıyı kurma konusundaki, ısrarını tam da bu noktada çok önemsiyorum. ‘Israr etmek’; yazının başında Petros Markaris’in dediği gibi, “imkânsız gibi görünene hiçbir biçimde boyun eğmeyen takıntıyı” fazlasıyla önemsiyorum. Turgay Kantürk’ün bu izlek üzerinden yürüdüğü şiiri, bu açıdan çok özel ve önemli bir noktada duruyor. Şairin, ‘zamanı durdurma’ konusundaki ısrarının üzerinden gidersek, “Göl Felaketleri” (Noyirmiyedi Yayınları, 1997) ve “Alfabe Meleği” (Atölye Yayın, 1997) kitaplarında da aynı anlatı merkezinde bunu gibi hatırlıyorum, o anı. “Bir yazar/şair gibi hatırlıyorum, okur iyi yazarı/şairi bulur” okurunu beklemez, Enver Topaloğlu, çok demişti dostum şair bulmuştum. haklıymış. O gün Turgay Kantürk şiiri özelinde, Petros Markaris’in bakış açısından yol almanın doğru bir hat olacağını düşünüyorum. Çünkü ikisi de aynı zaman aralıklarına vurgu yapıyor. O vurguya, ‘zamanın doğru durdurulmasına bakmak’ demenin Düş ve olacağını düşünüyorum. Çünkü şair; “ Uyku Tuzakları” (Tuzak Kitap, 2000) başlıklı şiirin on ikinci bölümündeki ilk cümleye şöyle başlıyor: “Bir söylenti daha var; kurmak da olası diyorlar…” İlginç olduğu kadar, şaşırtıcı bir cümle bu. Mihail Bahtin’in, “Rebelais ve Dünyası” kitabında “İhtimal olanın; söylenti üzerinden ifadesi, zamanın temel bir sorunsalıdır” tespitine geliyoruz. Turgay Kantürk şiirinin, büyük fotoğrafına tam buradan bakabiliriz. Şairin şiirlerinde, ‘zaman’ı tek kelimeyle ‘durdurmak’, onu ‘mumyalaştırmak’ isteği, tüm kitaplarında var olan bir ‘idea’ gibi karşımızda duruyor. Bu, büyük iddia. Israrla da, şiirlerindeki bu arka planın izini ve iddiasını ilk kitabından bu yana sürüyor. Peki, şairin bu ısrarı bize ne söylüyor? Neden o ‘bakış’ın arka planını, ‘zamanı durdurma’ kavramının yanına taşıyor? Ve ısrarla, şair, bu izlek üzerinden neden yürüyor? Niye bu konudaki ısrarında çok kararlı? Tartışılması gereken, asıl/temel sorular bunlar. Bu soruların, yazının alanını büyüteceğini düşünüyorum. Onun

(*)

14 Haziran 1996 tarihinde şu notları 14 Haziran 1996 tarihinde şu notları yazar: “Theo’nun içten içe kendine işkence şeyi ederek, amacına ulaşmak istediği başarmak konusundaki inadına hayran kalıyordum. Yeteneğinin, becerilerinin, bilgisinin dışında Theo’yu diğer herkesten ayıran bir şey vardı: İmkânsız gibi görünen Çözüm hiçbir şeye boyun eğmeyen takıntısı. bulamadığı zamanlarda bile, her seçeneği tüketmiş olduğundan emin olmak istiyordu.” Burada, “Her seçeneği tüketmiş olduğundan emin olmak” tespitinin altını çizmekte yarar görüyorum. Bu tespitin, hayata ve zamana doğrudan bir müdahale olduğu gibi, Markaris’in ifadesiyle, “imkânsız gibi görünen hiçbir şeye boyun eğmeyen takıntıyı” fazlasıyla önemsiyorum. 1991 yılını çok iyi hatırlıyorum. Üniversite yıllarım. İki aylık çıkan Sombahar dergisinin, müptelasıyım. İzmir Çınar sinemasında, Krzysztof Kieslowski’nin filmini izlemeden hemen yanındaki, İleri Kitabevi’ne giriyorum. Turgay Kantürk’ün, “İlk Gibi Son” kitabıyla karşılaşıyorum. Kitap, Behçet Necatigil ödülünü almış. Sayfaları çeviriyorum; “Herkesi Bir Gece Bekler” şiirini okuyorum hemen. Dur, bu kitapta bir ‘bakış’var deyip alıyorum. Dün ‘Zaman’ kavramı üzerine düşünürken, ‘Zaman’ kavramı vurgusu yapmadan Theodoros Angelopoulos bir hata olabileceğini geçmenin büyük Markaris, -ki düşünüyorum. Petros kendi yıllarca yönetmenin senaristidir ve Angelopoulos’un ölümünden sonra senaryo yazmayı bırakmıştır- “Sonsuzluk ve Bir Gün” filmi üzerine tuttuğu günlükte ERTEKİN AKPINAR ERTEKİN Turgay Kantürk Şiiri Özelinde Şiiri Kantürk Turgay BİR DURDURULABİLİR BAKMAK ZAMANA

156 | 156 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 159 | mevsimlik şiir dergisi - 01 “Gün vurmuş kabartmada / bir gülmüş yüzün / tekrarın tekrarı mı hep / bun içinde bun mı hep / bun / tekrarın tekrarı / bir gülmüş yüzün kabartmada “Gün vurmuş okuduğum o ve tekrar tekrar adeta vuruldum ki, okuduğumda diye bir bölüm var gördüm” zamanın ülkede denk geldiğimiz Yaşadığımız adlı bir şiir yazdım. ardından “Bun” dizelerin anlattığım bir şiirdi o. Kitabı bir türlü kalkmak bilmeyen sıkıntısını göğsümüze oturup geldi buldu beni. Yaşadığı toplumdan de o sıkıntının devamı olarak oluşturan diğer şiirler nitelenebilecek şiirlerin bile toplumsal düşünemiyorum ben. Kişisel diye bağımsız bir şair yanılmıyorsun, her şiirin bir istenildiğinde görülür. Elbette bir yanı vardır, görülmek toplumsal deneyimlerimize dokunan bazı şiirlerin yalnız bana değil, hikâyesi var. Üstelik var. hüzünlü hikâyeleri “Bun” ve “Gamdan Kale” de öyleydi. Şiirde Polat: Adının hakkını veren bir kitap olmuş bu aşikâr. Bu iki temaya bilerek mi yoğunlaşıyorsun lirizmi ve melankoliyi seven bir şairsin, kendisi mi oluyor? Başka bir şekilde sormam veya seni ‘bun’lara çeken şiirin bilhassa mi yazıyorsun, yoksa yaşayamadıklarına isyan ederek gerekirse… Yaşadıklarına istinaden Bu arada, kitabındaki bir şiirin adı aynı zamanda mi oluşturuyorsun bu ‘bungun’ atmosferi? bir şiir bu. Yeterli ölçüde imge olmadan lirizmin gerektiği “Bungun”. Kısa, lakin oldukça imgesel şiirde. Benimle aynı fikirde misin? kadar hissedileceğini düşünmüyorum genel olarak duyduğum, yazdıklarımın Şahin: Şiirlerim üzerine söz söyleyen şairlerden kişisel duygularımı hem de toplumun -en azından bir “lirik” şiirler olduğu. Neticede hem şiirler yazdım bugüne dek. Fakat altını çizmemiz kesiminin- ortak duygularını yansıtan şiir denilince birilerinin aşk şiirleri anlıyor olması. gereken bir nokta var ki o da lirik Örneğin; ilk kitabımda Madımak’a, ikinci kitabımda Bu son derece hatalı bir yaklaşım. var. Ağaçların kesilmesini, ormanların yakılmasını, Cumartesi Anneleri’ne değinen şiirler ve ülkede çocukların öldürülmesini, tren kazalarında(!) insanların hayatını kaybetmesini açıkça bazen de alt hâkim olan gücün haksız uygulamalarını slogana başvurmadan, bazen kederlendim. metinler halinde söyledim. Toplumu ve beni derinden yaralayan olaylarla buldu. Bu ülkede, Yani bahsettiğin o bungun atmosferi ben çağırmadım, o gelip beni/bizi yere gömdüler. defnedilmiş bir cenazeyi bile “öteki” olduğu için yerinden çıkarıp başka unutulmasın Ben bunun da şiirini yazdım, çünkü vicdan dediğimiz şey bunu unutmaz, istedim. şeylerin bizi alıp “Bungun” adlı o kısa şiir de uzun zamandır toplum olarak şahit olduğumuz hemfikirim imge götürdüğü o boşluğu, hiçliği ve çaresizliği anlatan imgesel bir şiir. Seninle yanayım. konusunda. Yalnız o değil, şiirde kullanılan her şeyin ölçülü kullanılmasından yüzden de sırf imgeye Dozunda ve tadında olduğu müddetçe imge olmalı; ne az, ne çok. Bu boğulmuş metinlere oldum olası mesafeli yaklaşmışımdır. Sinema Polat: ‘Bun’ca zaman kimleri okudun, kimlerden etkilendin? Hangi filmleri izledin? olan hangi gibi görsel ve işitsel sanatların şiirin üzerinde nasıl bir etkisi var sence? Akranın

İçinde bulunduğumuz yılın ilk şiir kitaplarından biri Onur Şahin’in “Bun” adlı çalışmasıydı Onur Şahin’in “Bun” adlı çalışmasıydı yılın ilk şiir kitaplarından biri İçinde bulunduğumuz yola çıkarak sordu ve Onur Şahin yayımlandı. Emre Polat “Bun”dan ve Mühür Kitaplığı’nca yanıtladı… adlı ilk kitabın bir hayli bilemiyorum açıkçası. “Gamdan Kale” Emre Polat: Nereden başlasam Edebiyat Ödülleri Jüri Özel Teşvik Ödülü, Kıyı – Ruhi ses getirmişti. 2016 yılında Attilâ İlhan Şiiristanbul Festivali Sevda Ergin Şiir Ödülü ile Türkyılmaz Şiir Ödülü ve ardından Uluslararası sayılı şairlerdensin. Geçen ‘bun’ca zamanda edebiyat birlikte tek kitapla üç ödül almayı başaran birçok kişiyle birlikte seni de pek takip etme fırsatım ortamından biraz uzaktım ve dolayısıyla ve şimdi sana soruyorum: “Bun”un için sen neden bu olmadı. Kısa bir süre önce geri döndüm çok sonra çıkan bir kitap mı, yoksa tam zamanında gelen bir kadar bekledin? Bu kitap vaktinden kurtarıcı mı senin için? edebiyat ortamına dönmene Onur Şahin: Öncelikle bunca zaman sonra yeniden “Gamdan Kale”, Kasım 2015’te yayımlandığında sevindiğimi belirtmeliyim. İlk kitabım düşündüğüm şey yeni bir kitap olmadı. Sadece daha kısa süren bir sarhoşluğun ardından, Her ne kadar tematik bir bütünlük görülse de iyi şiirler yazmak istedim, bunu biliyorum. şiirlerin bir araya gelmesiyle oluştu iki kitap da. kendi başına yolculuğu, hikâyesi olan makul bir süre. Belki ben az yazan ve az yayımlayan İkisi arasında beş yıl var ve bana göre bekler bazı yaşları” biri olduğum için böyle düşünüyorum. Necatigil’in “Çünkü asıl şiirler bir kurtarıcı oldu dizesini çok severim. “Bun”un da bir vakti vardı ve tam vaktinde gelip benim ve şiir yolculuğum için. Onun Polat: “Bun” kelimesini duyunca veya okuyunca aklıma hemen İlhan Berk gelir. oldu mu? Üzüntü, keder, şiirlerinden aşinayım bu kelimeye. Bu şairimizin senin üzerinde bir tesiri belirleyici rol oynadı? sıkıntı gibi pek çok anlama gelen ‘bun’ sözcüğünü seçmende hangi faktörler bir hüzün hikâyesi Bu kitap, kişisel bir meseleyi mi dile getiriyor, yoksa yılların biriktirdiği genel bir öyküsü varmış gibi ile mi karşı karşıyayız? Hikâye dedim, çünkü “Bun”u okurken her şiirin hissettim. Bilmem, yanılıyor muyum? geldiğim bir Şahin: “Bun”; İlhan Berk, Cemal Süreya, Ahmet Oktay ve başka şairlerde denk ad olarak seçtiğim kelime, ancak adını saydığım şairlerin hem şiirimde hem de kitabıma bir şiiri vardır. kelimede direkt bir etkisi olmadı. Nursel Duruel’in “Zaman-Sız” adında bir şiirdir bu. Usta bir öykücünün elinden çıkmış, zaman algısını işleyen muhteşem ONUR ŞAHİN İLE İLE ŞAHİN ONUR ZAMANA ‘BUN’CA YOLCULUK

158 | 158 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 161 | mevsimlik şiir dergisi - 01 bugüne dek okuduğu nice ismi yok sayması gerek. Bu mümkün mü? Hiç sanmıyorum. mü? Hiç sanmıyorum. gerek. Bu mümkün ismi yok sayması okuduğu nice bugüne dek kurulların bazı seçici şaibeli olduğu, kişi gibi bazı ödüllerin ki ben de pek çok Ne yazık kendime Benim bu konuda kapıldım. duygu ve düşüncelere yönünde taraflı davrandığı ziyade seçici kuruldaki isimlerin ödülün büyüklüğü veya küçüklüğünden seçtiğim yöntem, katılmakta da bir sakınca görmedim. Samimiyetine güvendiğim ödüle samimiyeti oldu. ifade fazladan bir satır olmak dışında ne ödül, biyografisine eklenecek Bir şairin kazandığı bir yayınevi bulmakta güçlük çekiyorsa şair ise ve kitabını yayımlayacak eder peki? Yeni bir yeni okurlara ulaşmada bir nebze Yayımlanmış bir kitabı varsa eğer bunun önünü açar. da düşmanlar kazanır ki bu İşte hepsi bu. Ha bir de tanıdık/tanımadık yardımı dokunur. saldırganlaşan isimlerle dolu. ortamı, katıldığı ödülü alamayınca normal çünkü edebiyat hiçbir şiirimi yayımlamadım bugüne dek. “Bun” İçime sinmeyen, inanıp güvenmediğim Yayımlandı ve benden bağımsız bir şekilde kendi da inanarak oluşturduğum bir kitap. Ödül alsa da almasa da iyi bir kitabın hakkını asıl kaderini tayin edecek. Yaşayıp göreceğiz. her iyi eser, iyi okurlar elinde değer görür. teslim edecek olan okurdur. Dilerim Neden kimse kimseyi okumuyor sence? Polat: Son sorularımı sormak istiyorum izninle. şairi veya şair adayını ne gibi tehlikeler bekliyor olabilir? Okumaktan çok yazmaya eğilen bir Bu keyif dolu söyleşi için sana çok teşekkür Şiirde, yetenek insanı nereye kadar götürebilir? devamı gelir. Okurun bol, yolun açık olsun. ederim. Umarım, bunun ya da “Bun”un ne yazık ki. Şiir yayımlayan insanlar bile şiir Şahin: Hep şikâyet ettiğimiz bir konu bu, kime anlatacağız, değil mi? Nedenleri çok ve çeşitli, ama kitabı alıp okumuyorsa derdimizi önemli bir etken. Bırak alıp okumayı, yeni bir kitabı sanırım şair narsisizmi bu konuda sahte şair dostlukları -sosyal medya arkadaşlıkları tebrik etmeye bile tenezzül etmeyen çok yazmayı tercih demek daha doğru olur- duruyor burnumuzun dibinde. Okumaktan şairi olur. Şiirde eden şair, kendini tekrar eder, dev aynası karşısında dünyanın en büyük yoksa o kıvılcımdan yetenek dediğimiz şey kıvılcımdır, fakat çalışmanın getireceği rüzgâr ben sana teşekkür bir alev beklenmez, söner gider bir çırpıda. Bu keyifli söyleşi için asıl ederim.

şairleri takip ediyorsun? Şiire yeni başlayan ve henüz dergilerde görünen şair adaylarına hangi görünen şair adaylarına henüz dergilerde yeni başlayan ve ediyorsun? Şiire şairleri takip bulunabilirsin? tavsiyelerde okumaya devam okudum, önemli isimlerini ve dünya şiirinin Şahin: Türk şiirinin kısa bir durak oluyor benim için. dönüp dönüp okurken bazıları ediyorum. Bazılarını için şiirimde bir kapı aralıyor ve bunun okuduğum her iyi şiir, kendi İsim isim ayırmadan şiirden çok sinema ve müzik şiirimi asıl besleyen ve etkileyen, minnettarım. Gelgelelim ve Bergman’ın filmleri benim Kieslowski, Haneke, Kiarostami olmuştur. Tarkovski, Zeki Şerif Gören, Nuri Bilge Ceylan ve ise Metin Erksan, Ömer Kavur, için özeldir. Bizde şiirim üzerinde tetikleyici bir beni çok etkilemiştir. Sinemanın Demirkubuz filmleri müziğin veya doğa seslerinin eşlik Özellikle diyalogsuz, etkisi olduğunu düşünüyorum. getirmiştir şiirime. Akranım olsun olmasın, günümüz ettiği sahneler çoğu zaman ilk dizeyi Akranlarım arasında yarına kalacağına inandığım çok şairlerini özellikle takip ediyorum. ismini atlayıp da kimseyi küstürmek istemem. Şair güçlü şairler var. Liste uzun, o yüzden tavsiye verecek bir yerde miyim, inan bilmiyorum, adaylarına veya şiire yeni başlayanlara yeteneklerinin peşinden gidip karşılarına çıkacak ama kendi şiir yolculuğumdan hareketle olursa olsun bundan bir an olsun vazgeçmemelerini engellere göğüs germelerini ve ne tartışmalarla, kavgalarla değil de yazdıkları şiirle var söyleyebilirim. Bir de mümkünse gibi kısa zamanda yok olur; önemli olan ikincisidir, olmayı bilsinler. İlk söylediğim köpük o da er geç muhatabını bulur. muamelesi yaparlar. Bazıları, onları kitaptan bile Polat: Bazı şairler ilk kitaplarına üvey evlat kurarlar. Buna çok şahit oldum. Sen, bunun gibi bir saymaz ve öyle bir kitabım yok gibi cümleler yapman gerekse “Gamdan Kale”yi mi, yoksa “Bun”u mu hisse kapıldın mı hiç? Örneğin; bir tercih daha iyi? seçersin? Senin nazarında hangi kitabın ilk selamım, Şahin: “Gamdan Kale”, ilk göz ağrım, ilk heyecanım. Ben buradayım, dediğim olarak bir kendime ve şiir okuruna. Kusurları, eksikleri varsa da benimdir. Bütün dediğim oldu. Bu da hayıflanma hissetmedim hiç. Belki bir iki şiir biraz daha olgunlaşsaydı koyamıyorsanız orada normaldir. İkinci soruna gelirsek öncekinden daha iyi bir şey ortaya bir sorun vardır. Ben bunu başardığımı düşünüyorum. Ödüllerle Polat: Söyleşinin başında da belirttiğim gibi “Gamdan Kale” üç ödül birden almıştı. kılar veya tam tersi veya yarışmalarla ilgili düşüncelerin nedir? Bir kitabı aldığı ödüller mi değerli midir durum? “Bun”dan bir veya birkaç ödül bekliyor musun? ödüllere Şahin: İşte bu konu bir tercih meselesidir. Şiir ya da başka bir edebî metni gereken bir konudur. göndermek, eser sahibinin tercihidir ve tartışmasız saygı duyulması ki ayıplayan ve hatta Ödül mekanizmasına karşı biri, ödül alan şairi/yazarı ayıplayacaksa gitmesi ve düşman belleyen bir kesim var. O halde kitaplığında çok ciddi bir elemeye

160 | 160 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 163 | mevsimlik şiir dergisi - 01 VADİLER Ölü bir kanat çırpışı. yerine açılıyorum bu gece. Ruhunun en tenha Vadiler kimsesiz. hiçbir şey Bıraktığımız gibi değil bırakıldığımız gibi değil Nasıl yerleşiyorlar her şeye dilimizde konuşuyorlar bir ölümü anlatıyorlar bize benzeyen metal tadında bir kimsesizliği pasa benzeyen sana bana herkese benzeyen birliktelikleri. parmaklarında işaret var ağırlayanlar Cinayetlerini kapısında uğur yok hiçbir ülkenin. Salgın gibi tutunuyor seferler uğur yukarda. Kerim olan küfrediyor kendine. “Yaşamalısın” diyen her şeyden bıçak izleri biriktiriyoruz. Sana bana herkese yetecek. Ama vadiler vadiler kimsesiz. Bıraktığımız gibi değil hiçbir şey bırakıldığımız gibi değil.

Özlem Yaşar Allah’ın Yurdu / Êlih Yurdu / Êlih Özlem Yaşar Allah’ın ‘allah’ın yurdu/êlih’ (Lîs Şiir, 2005) adlı Özlem Yaşar adını ilk kez 2006’da, hiçbir şiirine rastlamamıştım, daha kitabıyla duydum. Daha önce dergilerde Batman’ın eski adı. Kitapta Özlem Yaşar’la sonra da rastlamayacaktım. ‘êlih’, yılında Batman’da doğdu. İlk, orta ve lise ilgili kısa bir otobiyografi var: 1979 Aralıklarla tiyatro eğitimi aldı. Sinemayla öğrenimini Mersin’de tamamladı. Teatra Arzeba topluluğunda üç yıl çalıştı. ilgilendi. Mezopotamya Kültür Merkezi, bütün bilgiler, şimdilik bunlar, fakat İki yıla yakın cezaevinde kaldı. Elimizdeki söyleme şiirleri, nitelik peşinde koşanlara çok şey vaat ediyor. Geniş bir soluğu, duyuş, yapı gücü var. Kendini dergilerde sınamamış birinin bu ilk kitabında ses, organizasyonu sanıyorum okuyan herkesi etkileyecektir. Özellikle coğrafyanın iç sesini de yanına alarak “Bir kadının bütün hançerlenmiş zamanlarını/ taşıyorum çehremde” diye başlayan - on beş bölümden mürekkep- ve kitaba da adını veren metni ‘Allah’ın Yurdu’ adlı uzun şiiri, yüksek sesle okunacak bir başkaldırı niteliğinde: “ Bütün babalardan,/ gölgeler kaldı kızlarına.“ Kitabın arka kapağında, kitabın yayımlanma sürecine yakından tanıklık etmiş Şükrü Erbaş şunları Hayatı söylüyor: “Harf harf kurulmaya çalışılan bir gelecek tasarımı bu şiirler… Uzaklardan savunuyorsanız okuyun bu şiirleri; Ölümü savunuyorsanız da okuyun. bana gelen büyük bir armağan bu şiirler…” ŞEREF BİLSEL adına nitelikli bir hacim şiirle organik bağ kurmuş, şiir Bu sayfada; vaktiyle şiir kamuoyu tarafından neredeyse oluşturabilmiş ve fakat değişik nedenlerle yeniden hatırlamaya çalışacağız. Yukarıdaki unutulmaya yüz tutmuş bazı isimleri arasında: şiir ortamına küsmek, cümlede ‘değişik nedenler’den kastedilenler göç etmek de var kuşkusuz. Nitelikli şiire ara vermek, erken yaşta bu dünyadan içinde ‘hatırlamak’ vasfının önemli bir şiir okurunun ve şairin ana kumanyası yer tuttuğunu düşünüyoruz. NİSYAN DEFTERİ: 1 NİSYAN

162 | 162 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 165 | mevsimlik şiir dergisi - 01 SİSA İnsan özler mi Sisa? Değil! Yalan! Yemin ki hayır! Tüm özlemler unutulmaya dair korkudandır. Ve asıl özleyenler sen yanında iken, Bir sonrayı bin bir ihtimali ama seni bir ihtimale kurban vermeden yaşayanlardır.

KANUN Bir raslantı gibi yaşamak birbirimizi garip bir ihtimal gibi. Bir ihtimal gibi işgalde tüm meydanları. Çoğalmanın kefesinde olmak oluşmak yalnızlığın bir tükenme kalabalıkların ise bir katlanma olduğu bu çağda buluşmak ne kötü. İçinde kement vurulan o parça, yaksan önce seni eziyor sonra benzeyen herkesi. Yanlış giden bir şeyler var Savaşçı, suyun akışı gibi olmayan toprağın geniş yüzü gibi ateşin yakan gerçeği gibi olmayan. Kör sezgi yanlışa gittiğini anlatan bir şeylerin. kalmadığı vakti anlamaya anlatanların, kendini Dünyaya bir şeyler.

164 | 164 2021 MASKE KOD ADI: ADI: KOD 166 | KOD ADI: MASKE 2021 Bir UçurumHaritası,AlphanAkgül,YapıKredi Yayınları,2020 Kırgın Karnaval,HakanSavlı,YapıKredi Yayınları, 2020 Bir BaşkaCoğrafyadan,CevatÇapan,YapıKrediYayınları,2020 Kantolar, EzraPound,YapıKrediYayınları,2020 Bun, OnurŞahin,MühürKitaplığı,2021 Divaneliklerim, HüseyinSungur. MühürKitaplığı , 2021 The Elements,MemTeneti,MühürKitaplığı,2021 Rosa dasRosas,W.B.Bayrıl,MühürKitaplığı,2021 Bırakma Dersleri, SüreyyaAylinAntmen,VeYayınevi,2021 görüşmek üzere... Yeni kitaplar,yenişiirler,yazılarlailkbaharda Bunlar sizibirhayli,yaniüçaymeşguledersanırız. şiirden sözaçankimikitaplara)dabakmanızıöneririz. çıkmış, dikkatimiziçekenkitaplara(özellikleşiirve listelediğimiz geçtiğimizyılvebuyılınilkaylarında iyilik çoğalsındiye...Dergiyibeğendiyseniz,aşağıda olsun, insanlareleletutuşsun,savaşlarsonbulsun, şiir yayıncılığınadestekolalımdiye...Hayatbayram mutlu olundiye,dahaçokşiirkitabıyayımlansın, var diye,hemonlarsevinsindesizdahaçok şairler vardiye,inatlaşiiryayımlayanyayınevleri bizi kalbimizdenvurmuşbirkere…Hâlâşiiryazan sadece yazar,okumazderleramabizokuduk.Şiiroku mi diyebirdüşüncegeçtiaklınızdan.Duyduk.Şairler Bu dergiyihazırlayanlaracababizekitapdaönerir evdesiniz vedahaçokşiirokumakistiyorsunuzdiyelim. açlığınız bitmedi.Salgınnedeniylevaktinizdevar, Bunca sayfayıokudunuz,bitirdiniz.Amaokuma Şiir Ok’u… Naupa, BesteNazKaraca,Mayıs Yayınları,2020 Adaarakara, SevalKaradeniz,HayalYayınları, 2020 Şimdi İsyanAteş, VeyselÇolak,HayalYayınları, 2020 Kol YenDük,DolunayAker,KaosÇocuk Parkı,2020 Suya BırakSızını,ÖzgeSönmezManosYayınları,2020 Doğu Duvarı,FarisKuseyriIslıkYayınları,2020 Kendinin Ağacı,SeyyidhanKömürcü,EverestYayınları,2020 Terzi Sökükleri,SedatŞanver,YazıKültürü,2020 Yad, MeltemAhıska,Metis,2020 Tutanak, HeimradBacker,Çeviri:ErhanAltınveSeldaSaka, AyrıntıYayınları,2020 Bambaşka BirBahar,Zahrad,Çeviri:OhannesŞaşkal,ArasYayınları,2020 Ağız, KaanKoç,İthakiYayınları,2020 Aynada YürüyenSesler,MehmetÖzkanŞüküran,İthakiYayınları,2020 Taştaki Dikişİzi,DevrimHorlu,İthakiYayınları,2020 Oğlan Çıkmazı,OğulcanKütük,İthakiYayınları,2020 Nefes: KaosveŞiir,Franco‘Bifo’Berardi,Türkçesi:NalanKurunç,YortKitap2020 Kendimle Konuşmalar,AliAskerBarut,YazılıKağıtYayınları,2020 Sana NasılUlaşabilirim,MeryemCoşkunca,EdebiŞeyler,2022 Burcu Vaazi,FıratPolat,EdebiŞeyler,2020 Işıldayan Kara,UğurAktaş,EdebiŞeyler,2020 Çapraz Altında,OlcayÖzmen,EdebiŞeyler,2020 Sonu Yoktur,AliÖzgürÖzkarcı,EdebiŞeyler,2020 Kelimelerin Mekânı,JacquesRanciere,Çeviren:ElifKarakaya,LemisYayın,2020 Fora, Mağlup,Mis,KorayFeyiz,ArtshopYayınları,2020 Coronada Aşk,SerdarKoçak,ArtshopYayıncılık,2020 Ürperişler Kitabı, Toplu Şiirler 1968-2020, O. Serhat Erkekli, Artshop Yayıncılık, 2020 İlhan BerkŞiirindeİmge,FilizKöksoy,ArtshopYayıncılık,2021 Sigara İçenKadınlar,BahtiyarKaymakKlarosYayınları,2020 Silintiharita, NuhÖmerÇetinay,KlarosYayınları,2020 80 KuşağınınÜçŞairi,MehmetAkay,KlarosYayınları2020 N.A.L, OnurSakarya,SubYayın,2020 Nabız Kayıt,AnitaSezgener,NodYayın,2020 Anne Tragedyası, AleisterCrowley,Çev.:TarıkEmirŞen,PikareskYayınevi,2020 Gözde BirKordon,GülceBaşer,PikareskYayınevi,2020 Siyah Kum,TurgutKızıldağ,PikareskYayınevi,2020 Ölü Toprağı,DeryaÇolpan,PikareskYayınevi,2020 Zamana BırakılmışYazılar, SinaAkyol,PikareskYayınevi,2020 Yavaş Akma,MerveÇanak,VeYayınevi,2020 Kendimden BiriDeğilim,VeysiErdoğan,VeYayevi,2020 Gövde SürgünYeri,M.S.Barroso,Türkçesi:MetinCengiz,ŞiirdenYayınları,2020 Kâhinin Mektupları,ArthurRimbaud,Türkçesi:AyberkErkay,SelYayıncılık,2020 Hu!, Emelİrtem,YitikÜlkeYayınları,2020 Abydoslu Gelin,LordByron,Çeviren:KenanSarıalioğluYitikÜlkeYayınları2020 GÖĞE BAKMA DURAĞI*

İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de bunları da Göğe bakalım

Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım İnecek var deriz otobüs durur ineriz Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda Beni bırak göğe bakalım

Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor Seni aldım bu sunturlu yere getirdim Sayısız penceren vardı bir bir kapattım Bana dönesin diye bir bir kapattım Şimdi otobüs gelir biner gideriz Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat

#aşağıbakmayacağız Durma kendini hatırlat Durma göğe bakalım

* Turgut Uyar