Başyazı Sebahaddin ATEŞ
Başyazı Sebahaddin ATEŞ SABRIN ZAFERİ Sabır bir nevi üstün ahlâk sınavıdır. İnsan onunla güzel ve hoş ol mayan işleri yapmaktan sakınır. Sabırla mü’min ayrı bir tahammül, gücü ayrı bir kuvvet kazanır. Hatta bazen acıları yudumlamayı bile öğrenir. Han- gi zorlukla karşılaşırsa karşılaşsın, vakarını korur, gönül zenginliği artar, maddî kayıplardan dolayı üzülmez, tevekkül ehli olur. Sıkıntılarla karşılaştığı zaman, edebini ve ciddiyetini muhafaza eder. Her hâlükârda şük- rü dilinden düşürmez, asla şikâyet yolunu seçmez. İman kalesinin muhkem bir bekçisi olarak daima kötü- lüklere karşı savunma halinde olur. Sağlık ve âfiyet halindeyken şükrünü yerine getirdiği gibi, hastalanınca da güzel hasletlerden uzak dur- maz, yine kalbi zâkir, dili şâkir olur. Bela zamanında, sabredip, kulluğunun gereklerini yerine getirir. Belayı, sıkılmadan, kızmadan, şikâyet etmeden, rahatlık ve sükûnetle karşılamayı bilir. Hangi zorlukla karşı karşıya gelirse gelsin, kitap ve sünnetin hükümleri dışına çakmaz. Her duasında Allah’tan yardım talep eder. Sabır, tahammüldür, sabır bekleyiştir, sabır ümittir. Ebu Saidi’l-Hudrî (r.a) anlatıyor: “Ensardan bazı kimseler, Resûlullah (s.a.v)’den bir şeyler talep ettiler. Allah Resûlü de istediklerini verdi. Sonra tekrar istediler, o yine istediklerini verdi. Sonra yine istediler, o istediklerini yine verdi. Yanında mevcut olan şey bitmişti; şöyle buyurdular: “Yanımda bir mal olsa, bunu sizden ayrı olarak (kendim için) biriktirecek değilim. Kim iffetli davranır (istemezse), Allah onu iffetli kılar. Kim istiğna gösterirse Allah da onu gani kılar. Kim sabırlı davranır- sa Allah ona sabır verir. Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir ihsanda bulunulmamıştır.” (Buharî, Zekât 50.) Sabır ehli, eline geçene çok sevinmez, elinden çıkana da çok üzülmez. Verenin de alanın da Allah (c.c) ol- duğunu iyi bilir.
[Show full text]