Ilk Çağ Felsefesi
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
İLK ÇAĞ FELSEFESİ FELSEFE LİSANS PROGRAMI PROF. DR. ÇİĞDEM DÜRÜŞKEN İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ 1 İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ FELSEFE LİSANS PROGRAMI İLK ÇAĞ FELSEFESİ Prof. Dr. Çiğdem Dürüşken 2 ÖNSÖZ Batı felsefesi tarihinde çıkılacak her düşünce yolculuğunun ilk durağı, İlkçağ Yunan felsefesidir. Doğayı tanımaya tutkun düşünürlerin gözlem yoluyla elde ettikleri bilgilerin günümüze fragmanlar halinde aktarılmasıyla elde edilmiştir bu çağın felsefesi. Sonradan Yunan felsefesinin klasik filozoflarınca çözümlenmeye, ardından geç ve modern dönemlerin filologları ile yorumcuları tarafından da olabildiğince sistematik hale getirilmeye çalışılmıştır, ama ne olursa olsun bir ucu yanıktır bu bilgilerin, eksiktir, kopuktur ve işin içine baştan itibaren yorum katılmıştır. Bu yüzden bu dönemin düşünce dünyasında gezinmek, filozofların cilt cilt eserlerinden daha rahat öğrenme imkânı bulduğumuz sonraki felsefe dönemlerinde gezinmeye benzemez; konuya daha farklı bir gözle ve teknikle yaklaşılmasını gerektirir. O halde her şeyden önce bu dönemin yaratıcılarının içine doğduğu Yunan toplumu ve bu toplumun yaşama ve düşünme geleneğini, değerlerini, ilkelerini, vb. öğrenmek gerekir ki, İlkçağ felsefesinin elimize bölük pörçük kalmış bilgilerini daha doğru ve daha sağlam bir yöntemle analiz edebilelim. Bu konuda en büyük şansımız, bu felsefi döneme geçilmeden çok önceleri şiirin pınarlarından beslenmiş iki Yunan şairinin, Homeros ve Hesiodos’un destanlarına sahip olmamız ve İlkçağ felsefesinin ilk düşünürlerinin doğup büyüdükleri, benimsedikleri ya da karşı çıktıkları topluma dair, şairane de olsa, ilk elden belli başlı bilgiler elde edinmiş olmamızdır. Yunan düşünce dünyasında Homeros ve Hesiodos’un dönemi mitolojik dönem olarak bilinir ve hiç kuşkusuz felsefi dönemden çok farklıdır. Ama İlkçağ felsefesi Yunan zihninin bir ürünüyse ve bu zihin ilk olarak mitolojik düşünme geleneğinden geçip felsefi düşünüş geleneğine nail olmuşsa, o zaman geçilen yolun özelliklerine vakıf olmadan atılacak her adım sakat kalır. En azından, felsefi düşünüş mitolojik düşünüşten neden farklıydı, ne oldu da felsefi düşünceye geçilme zorunluluğu hâsıl oldu türünden sorular doğru yanıtlanmamış olur. Ionia’da (İyonya) bir antik liman kenti olan Miletos’ta “Arkhe (ilk ilke) nedir?” sorusuyla başlayan ve bu soruya verilen çeşitli cevaplar üzerine kurulan İlkçağ felsefesi, İlkçağ Klasik dönem felsefesine gelinceye kadar pek çok düşünüre ve bu düşünürlerin öğretilerine ev sahipliği yapmış, zorlu bir zihinsel tırmanışa sahne olmuştur. Evet, bu tırmanış Miletos’tan itibaren başlamıştır, ama zihin dağının eteklerinde uzanan flora, Yunanın mitoloji, lirik ve trajedi şairlerinin birbirinden ilginç hikâyeleri ve şiirleriyle sulanmıştır. Dolayısıyla bu flora, evrenin ilk ilkesinin, etrafta varolan ya da olup biten her şeyin kaynaklandığı o ilkenin ne olduğunu merak edip öğrenme aşkıyla yanıp tutuşan ve bu aşkla hiç ara vermeksizin kendilerini zihnin yukarılarına, daha da yukarılarına doğru çekerek yol alan düşünürlerin, düşünme biçimlerini kolaylaştıran bilgelik çiçekleriyle süslenmiştir çok önceden. Mitolojik, lirik ve trajik dönemde o zihin dağının her yanı Olympos tanrılarıyla dopdoludur. Ne var ki insan daha o dönemde akıl sahibi bir varlık olduğunu ve bu aklın tanrılarla arasındaki tek ortak unsur olduğunu sezmiştir. Bu sezgiyle tanrıların dizinin dibinden kalkıp kendi iç sesine kulak vermiş ve kendi kararını uygulamaya koyabilmiştir. Bu karar, ne olursa olsun ilerlemek ve uygarlaşmaktır. Bunun için de ilk iş, tanrıların kendisinden sakladığı doğanın sırlarına ermek, doğanın en derin köşelerini akılla kavramaktır. I Filozof asidir; ama bu asilik kırıp dökmeyen, kimsenin canını yakmayan bir asiliktir. Bu asilik insani mantığa yatmayan bir şeyi kabullenmemek, sonuçta sabah akşam bir kartalın didiklediği ciğerinin acısını çeken Prometheus gibi acı çekilecek de olsa “hayır” diyebilmektir. Bu yüzdendir ki İlkçağ felsefesi düşünürü, içinde yetiştiği kültürün kendi kulağına fısıldadığı “Doğanın hâkimi Zeus’tur!” dayatmasına mantığıyla karşı çıkmış ve o fısıltılardan sıyrılıp “Hayır, bu ilke başka bir şey olmalı! Mesela su olmalı, mesela ateş, mesela hava, ya da bunun gibi somut bir şey!” diyerek tarihin saati İÖ 6. yüzyılı gösterirken akıl kandilini alıp eline, zorlu bir zihin yolculuğunu göze almıştır. İlkçağ düşünürünün bu mantıklı başkaldırışına neden olan şey, etrafına bakınca gördüğü onca sisin pusun, onca karmaşanın ve değişimin ardındaki o müthiş düzendir. Demek evrende bir düzen vardır ve bu düzen bir ilkeyle sağlama alınmış olmalıdır. Öyleyse bu ilke mutlaka araştırıp bulunmalıdır. Hatta evrendeki bu düzeni sağlayan ilkeyi aramak söz konusu dönemde en önemli iş olmalıdır ve tırmanış bu şekilde yepyeni mecralara akarak hep devam etmelidir. Bu merak ve düşünce silsilesi üzerine kurduğumuz bu çalışmanın ilk bölümü, Homeros ve Hesiodos’tan başlayıp doğa sorununun insan, toplum ve ahlak sorununa dönüştüğü Sofistler ve Sokrates’e kadar gitmektedir. Söz konusu düşünce alanı daha sonradan Sokrates-Öncesi Felsefe olarak adlandırılmıştır. Çalışmanın ikinci bölümü yine sonradan Sokrates-Sonrası Felsefe olarak adlandırılan Klasik dönem düşünürleriyle başlayıp Ortaçağ’ın eşiğinde durduğu halde Yunan felsefesinin izlerini hala üzerinden atamayan Augustinus’a ve hatta Boethius’a kadar sürecektir. Bu iki bölümlü çalışmanın asıl gayesi, düşünce yolculuğunu düşünürlerin kendi orijinal dillerinde, yani Yunanca ve Latince yazdıkları eserlerle sürdürüp ikinci elden yorumlarla donatmak ve felsefe yoluna adım atan taze zihinlerin en başından Batı felsefesinin terminolojisine hâkim olmasını sağlamaktır; başka deyişle bu zihinlere en başından felsefi kavramları zerk etmek ve bu kavramlarla felsefi öğretilerin içine nüfuz edebilmelerine olanak tanımaktır. Dileriz bu gaye, felsefe tutkunlarına çıkacakları düşünce serüveninde felsefenin “tanrı, doğa, evren, varlık, insan, toplum, siyaset, ahlak, kültür, vb.” gibi hiç bitmeyecek tartışma konularının kapılarını kolayca açmalarını sağlayacak bir anahtar olur. Prof. Dr. Çiğdem Dürüşken II İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ........................................................................................................................................ I İÇİNDEKİLER ......................................................................................................................... III KISALTMALAR ...................................................................................................................... V YAZAR NOTU ........................................................................................................................ VI 1. FELSEFE DOĞARKEN ........................................................................................................ 1 1.1. Felsefenin Dönemlerine Kısa Bir Bakış .............................................................................. 7 1.2. İlkçağ Felsefesinin Kökeni .................................................................................................. 8 1.3. Khaos’tan Kosmos’a Geçiş Sancısı..................................................................................... 9 2. MİTOLOJİDE BİREYSELLEŞME ÇABASI ..................................................................... 20 2.1. İç Konuşma ....................................................................................................................... 26 2.2. Akhilleus’un Kararı ........................................................................................................... 26 2.3. Hektor’un Kararı ............................................................................................................... 28 2.4. Arete .................................................................................................................................. 29 2.5. İç Yolculuk ........................................................................................................................ 30 2.6. Trajik Akıl ......................................................................................................................... 32 3. MİTOLOJİDE UYGARLAŞMA SÜRECİ .......................................................................... 41 3.1. Ateş, Tekhne ve Acı .......................................................................................................... 47 3.2. Apollon ile Dionysos ......................................................................................................... 50 3.3. Daidalos’un Kanatları ....................................................................................................... 52 3.4. Hephaistos ve Harmonia ................................................................................................... 54 4. MİTOLOJİK ÖLÜM YA DA DÖNÜŞÜM ......................................................................... 62 4.1. Her şey değişir, Hiçbir şey yok olmaz .............................................................................. 68 4.2. Hayvan Bedeninde İnsan Aklı ........................................................................................... 70 4.3. Narkissos’un Kibri ............................................................................................................ 74 5. FELSEFENİN İLKOKULU: MİLETOS ............................................................................. 82 5.1. Yedi Bilge ve Thales ......................................................................................................... 88 5.2. Anaksimandros ve Anaksimenes .....................................................................................