Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti ve Đkinci Merutiyet Döneminde Yasaklanan Bir Risalesi

The Opposition of Saidpaazade Mehmet erif Pasha and His Banned Pamhplet During Merutiyet Term

Taner ASLAN ∗∗∗

Öz Bu çalımada, erif Paa’nın Đttihat ve Terakki muhalefeti ile ilgili risalesi ele alınmıtır. Asıl adı Mehmet olan erif Paa 1865 Üsküdar’da dünyaya gelir. Babası Osmanlı Devleti’nin Tanzimat Döneminde önemli görevlerde bulunan Said Paa’dır. Đyi bir eğitim alan erif Paa, Hariciye Kalemi’nde göreve balar. II. Abdülhamit, hürriyet fikirlerinden dolayı onu merkezden uzak tutmak için Stockholm Sefiri olarak görevlendirir. Bu görevindeyken Jön Türklerle iyi münasebet kurar. II. Merutiyetin ilanından sonra Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Pangaltı ubesi Reisliği’ne getirilir, ancak o daha büyük görevler almak ister. Cemiyet onun bu isteğini geri çevirir. 31 Mart Hadisesi’nden sonra Yıldız Sarayı’nda erif Paa’nın Cemiyet hakkındaki jurnallerine rastlanır. Bu iki olgu onun Cemiyet’ten ayrılmasına ve önemli bir muhalefet odağı haline gelmesine yol açar. I. Dünya Savaı’ndan sonra Paris Barı Konferansı’na Kürtleri temsilen delege sıfatıyla katılır. Burada Ermeni Nubar ile görümesi tepki çeker. Kürt halkı tarafından protesto edilir. Baskılar neticesinde delegelikten istifa eder. Bu da onun son siyasî hareketi olur. Đkinci olarak erif Paa’nın Đttihat ve Terakki’nin yayın organlarından urayı Ümmet gazetesinde aleyhinde çıkan bir yazı üzerine kaleme aldığı urayı Ümmet yahud Numunei Denaet Risalesi, ekil ve muhteva açısından incelenmitir. Anahtar Kelimeler : erif Paa, Muhalefet, Đttihat ve Terakki Cemiyeti, urayı Ümmet Gazetesi, urayı Ümmet yahud Numunei Denaet Risalesi

∗Yrd. Doç. Dr., Aksaray Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, [email protected] 2 Taner ASLAN

Abstract In this study erif Paa’s opposition to the Đttihat and Terakki (Committee of Union and Progress) and his pamphlet will be handled. erif Pasha, whose real name was Mehmet, was born in Usküdar in 1865. His father was Said Pasha, who had some significant official service during the Tanzimat period of the . After having a qualified education, erif Pasha starts his career in the office of foreign affairs. Abdulhamit II appoints him as the ambassador of Stockholm in order to keep him away from the governmental centre due to his liberty thoughts. While doing this service he gets in some good contacts with Jon Turks (). After the announcement of Mesrutiyet II, he is appointed as the head of Pangaltı Headquarter of the Ittihat and Terakki Committee, however he expects a better assignment. The committee refuses his expectation. After the 31 March event, it is observed erif Pasha’s reporting the committee in the Yıldız palace. These two cases lead him to leave the Committee and turn him into the focus statement of opposition. After the he participates in the Paris Peace Conference as the delegate of Kurds. His negotiation with the Armenian Nubor there brings about a reaction. He is protested by the Kurdish people. Upon the suppressions resigns from the position the delegate, which is his final political movement. Secondly in the study His pamphlet “urayı Ümmet yahud Numunei Denaet” (Islam community or the model of shamefulness) which is written upon a reaction to a published article on the urayı Ümmet newspaper about himself, was scrutinized in respect of its form and the content. Key Words: erif Pasha, Opposition , Ittihat and Terakki Committee, urayı Ümmet Newspaper, urayı Ümmet Yahud Numunei Denaet Pamphlet

Giri 2 Haziran 1889 tarihinde be tıp öğrencisi tarafından kurulan 1 Đttihat ve Terakki Cemiyeti; din, dil ve ırk ayrımı yapmaksızın bütün Osmanlıları “ittihad ve ittifaka” davet eden bütüncül bir siyaset anlayıına sahip siyasî bir oluumdur. Đzlenen bu siyaseti Ahmet Rıza ’in Cenevre’de yayınladığı Meveret gazetesinde “Mukaddime” balıklı yazıda görmekteyiz 2. Cemiyet’in amacı; merutiyeti ilan etmek ve Kanunı Esasi’yi yürürlüğe koymaktı 3. Bunun için II. Abdülhamit idaresinin bir an evvel ortadan kaldırılması gerekliydi 4. Bu amaçla çeitli fetvalar yayınlanmıtır 5. Đttihat ve Terakki Cemiyeti mensupları, memleketin kötü ahvalinin merutiyeti ilan etmekle düzeleceği inancıyla Yıldız Sarayı’na telgraf

1Ali Mücellitoğlu Çankaya, Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler , Cilt 3, Mars Matbaası, 19681969, s.628629. 2 Ahmet Rıza, “Mukaddime”, Meveret , Sayı 1, 19 Terîni Sanî 1311, s.1. 3 Halil Ganem, “Kanunı Esasi”, Meveret, Sayı 1, 19 Terîni Sanî 1311, s.23. 4 Mehmet Murad, “Iydı Millî”, Mizan , Sayı 3, 23 Kanunı Evvel 1312, s.1. 5 “ Fetva”, Osmanlı, Sayı 58, 2 Nisan 1316, s.1.

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 3

çekerek padiahı bu ie zorlamı, böylece 24 Temmuz 1908’de merutiyet ilan edilmitir. Bu, hürriyet taraftarları için bir ferdayı zafer idi 6. Merutiyet, bütün sorunları halledecek büyülü bir kelime olarak görülmekteydi, ancak merutiyetin ilanı sonrasında Cemiyeti bekleyen en önemli sorun, ciddi bir programın hazırlanamamasıydı. Merutiyet öncesinde dahi Ahmet Rıza Bey, herkesin ıslahat ve inkılaptan yana olduğunu, ancak bunun nasıl ve ne ekilde gerçekletirileceğine dair bir programa sahip olunmadığının altını çizmitir 7. Đttihat ve Terakki Cemiyeti içerisinde çok farklı fikirlere sahip kiiler bulunmaktaydı 8. Amaç merutiyeti ve Kanunı Esasi’yi yeniden yürürlüğe koymak olduğundan, balangıçta hürriyet sarholuğu bu farklılığın üzerini örtmütür, fakat çok geçmeden Cemiyet’in uygulamaları Cemiyet içinde dahi muhalefete yol açmıtır. Merutiyetin ilanından sonra muhalif hareketlerin ve nümayilerin olumasında; Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin uygulamalarının memnuniyetsizlik doğurması, merutiyetin ve hürriyetin yeterince anlaılamaması ve merutiyetten umduğunu bulamayanların muhalefet yapmaya balamaları önemli etkiye sahip olmutur. Örneğin; halk, özgürlüğü bütün yasakların kalkması eklinde anlamakta, devlete karı yükümlülüklerini yerine getirmemekte ya da devlet vatanda münasebetini farklı algılamaktaydı 9. Tarada ise vergi memurlarının uygulamaları hürriyet adı altında kabul görmüyordu 10 . Bütün bunlar halkın merutiyet ve hürriyete dair malumattan habersiz olduğunu ortaya koymaktadır. Bu, ortaya çıkan sorunların halkta tezahür eden tarafı, sorunun esas kaynağı fikir ayrılıklarının Đttihat ve Terakki Cemiyeti odaklı olmasıydı. Bu odakta ise Cemiyet’in tekelci ve baka hiçbir siyasî teekkül ve ahıslara hayat hakkı tanımayan tavrı yatmaktaydı 11 . Đttihat ve Terakki’nin uygulamalarına eletiri ve muhalefet önce kendi mensuplarından gelmitir. Cemiyet’e içten içe muhalif bir düüncenin olumasında unlar etkili olmutur: Memur terfilerinin keyfi bir ekilde

6 BOA, Y.E. , 23/291, II. 1, Musavver Muhit , Cilt 1, Sayı 3, 2 Terîni Sani 1324, s.4445. 7 Ahmet Rıza, “Islahat Tasvîri”, Meveret , Sayı 22, 27 Terîni Evvel 1312, s.3. 8 Tarık Zafer Tunaya , Hürriyetin Đlanı , Baha Matbaası, Đstanbul 1959, s.32; Paul Đmbert, Osmanlı Đmparatorluğu’nda Yenileme Hareketleri Türkiye’nin Meseleleri , (çev. Adnan Cemgil), Engin Yayınları, Đstanbul tz, s.171. 9 M. Philips Price, Türkiye Tarihi , Đ Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1969, s.92; Feroz Ahmad, Đttihatçılıktan Kemalizme , (çev. Fatmagül Berktay), Kaynak Yayınları, Đstanbul 1986, s.3537. 10 Ali Cevat, II. Merutiyetin Đlanı ve 31 Mart Hadisesi , (yay. haz. Faik Reid Unat), TTK Yay., Ankara 1960, s.1314. 11 Ali Birinci, Hürriyet ve Đtilaf Fırkası , Dergah Yayınları, Đstanbul 1990, s.3133.

4 Taner ASLAN yürütülmesi 12 , Cemiyet’in kendi güvendiği yandalarını Babı Ali ve devlet bürokrasisinde istihdam etmek istemesi 13 , kadro fazlası memurların içten çıkartılması 14 . Bütün bu uygulamalar tensikat adı altında yapılmaktaydı. Ancak tensikat usulünün hakkaniyet ölçüsünde uygulanmaması önemli bir sorun ortaya çıkartmıtır. Tensikatla kadro dıı ve maasız kalan memurlar kendilerini merutiyet mağduru olarak görmülerdir 15 . Bu durum, Merutiyete dolayısıyla Cemiyet’e karı muhalif bir hareket balatmıtır. Bu tür bir teebbüsün meydana getirebileceği kaosa karı bir takım önlemler alınmıtır. Fakat bu tedbirler geçici olduğundan tedrici olarak muhalif hareketler yayılma ve genileme göstermitir 16 . Bu çalımada, Cemiyet’in merutiyet dıı uygulamaları karısında Cemiyet’ten ayrılan ve Cemiyet muhalifi olan erif Paa’nın muhalefeti ve muhalif bir risalesi ele alınmıtır. I. Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti Meslek Hayatı Saidpaazade erif Paa Üsküdar’da 1865 tarihinde dünyaya gelir 17 . Asıl adı Mehmet’tir. Kürt erif Paa olarak da tanınır 18 . Ailesi Kürtlerin Handan ailesine mensuptur 19 . Bu ailenin kökenleri Baban Hanedanı tarafından kurulan ve bugünkü Irak’ın bir ehri olan Süleymaniye’ye dayanır. Baban Hanedanı’nın küçük bir kolu olma ihtimali de bulunmaktadır 20 . Babası, Tanzimat Döneminin önemli devlet adamlarından Süleymaniyeli Sait Paa, dönemin Hariciye Nazırlığı ve urayı Devlet Reisliği görevlerinde bulunur 21 . Đlk tahsilini hususî hocalardan görür, Muallim Naci’den de ders alır 22 . Eğitim hayatına Đstanbul’da Mektebi

12 Yusuf Hikmet Bayur, Türk Đnkılabı Tarihi , Cilt 1,2,3, TTK, Ankara 1983, s.9091. 13 Ahmet Turan Alkan, II. Merutiyet Devrinde Ordu ve Siyaset , Cedit Neriyat, Ankara 1992, s.116. 14 BOA, Y.EE , 86/32, sıra no: 3186. 15 Abdurrahman eref Efendi, Son Vakanüvist Abdurrahman eref Efendi Tarihi , (haz. Bayram Kodaman Mehmet Ali Ünal), TTK Yay., Ankara 1996, s.16. 16 BOA, DH. MUĐ , 252/7. 17 erif Paa, Bir Muhalifin Hatıraları, Đttihat ve Terakki’ye Muhalefet , Nehir Yayınları, Đstanbul 1990, s.9. 18 Ali Birinci, Tarihin Gölgesinde , Dergah Yayınları, Đstanbul 2001, s.456. 19 Kadri Cemil Paa, Doza Kürdistan , (yay. haz. Mehmet Bayrak), ÖzGe Yay., Ankara 1991, s.58. 20 Hakan Özoğlu, Osmanlı Devleti ve Kürt Milliyetçiliği , (çev. Nilay Özok Gündoğan, Azat Zana Gündoğan), Kitap Yayınevi, Đstanbul 2005, s.141. 21 BOA, Y.PRK.PT. , 16/124; Sinan Kuneralp, Son Dönem Osmanlı Erkân ve Ricali, 1839 1922: Prosopografik Rehber , Đstanbul 1999, s.127. 22 Süleyman Kani Đrtem, Yıldız ve Jön Türkler: Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Gizli Tarihi, (yay. haz. Osman Selim Kocahanoğlu), Temel Yayınları, Đstanbul 1999, s.429; Süleyman

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 5

Sultani’de balar, sonra Fransa’da devam eder. Fransa’nın önemli askerî akademilerinden Saint Cyr Askerî Akademisi’ni bitirir 23 . Türkçe, Fransızca, Đngilizce ve Arapça lisanlarına vakıf olan erif Paa Kürtçe bilmemektedir 24 . Eğitiminden sonra memuriyet hayatına Hariciye Kalemi’nde balar. II. Abdülhamit Döneminde Brüksel ve Paris’te askerî ataelik görevlerinde bulunur 25 . Paris Sefareti ataemiliterliğinde bulunduğu sırada mirlivalığa yükseltilir 26 . Paris’te memuriyeti esnasında usulsüz senet alıveriinde bulunur ve yaptığı usulsüzlüğün askerliğe yakımayacağı padiah iradesiyle kendisine bildirilir 27 . Bu usulsüz davranılarının yanında görevinde baarılı olması onu ferikliğe yükseltir ve birinci rütbeden Mecidi nianına layık görülür 28 . Ayrıca Meclisi Ayan’ın alt heyeti ûrâyı Devletin reisliği görevini ifa eder. Osmanlı Hariciye Kalemi’nde baarılı çalımaları ile iyi bir kariyer elde eder 29 . Bu baarısı onu sefirliğe kadar yükseltir. Kapanan Stockholm Sefareti’ne tayin edilmesi düünülür ve yeniden Stockholm Sefareti’ni açmak ve buraya Ferik erif Paa’yı tayin etmek için Đsveç ve Norveç Hükümeti’nden bilgi istenir 30 . Onun Stockholm Sefareti’ne tayinine Kral Đkinci Oscar muvafakat verir ve Đsveç Norveç hükümetince de kabul görür 31 . Đsveç Maslahatgüzarı Fredholm, erif Paa’nın Stockholm Sefareti’ne tayini hakkında hükümetinin muvafakatını padiaha arz eder 32 . Böylece, 1896’dan 1908 yılına kadar sürecek sefirliği balar. Görevini baarıyla sürdürmesi üzerine birinci rütbeden Nianı Osmanî ve kıymetli talarla bezenmi Mecidî Nianı ile ödüllendirilir 33 . Yakııklı ve girgin bir diplomat olan erif Paa, Đsveç’te Kral ailesine kendini sevdirir. Yakııklılığına binaen ona Fransızca “Beau erif” denilir 34 . Baarılı bir diplomat olmasından dolayı Đsveç ve Norveç hükümeti tarafından ödüllendirilir ve birinci rütbeden Epe Nianına layık görülür 35 .

Kani Đrtem, Son Osmanlı Son Saltanat Sultan Vahideddin , (yay. haz. Osman Selim Kocahanoğlu), Temel Yayınları, Đstanbul 2003, s.133. 23 erif Paa, a.g.e ., s.9; erif Paa, urayı Ümmet yahud Numunei Denaet Risalesi, Imprimerie A. G. Hoir, Paris 1325 (1909), s.11; Özoğlu , a.g.e., s.141. 24 Özoğlu a.g.e., s.142. 25 erif Paa , a.g.e., 1990, s.9; Özoğlu, a.g.e ., s.141. 26 BOA, Đ.HUS., 33/1312/BO67. 27 BOA, Y.PRK.BK. , 41/66. 28 BOA, Đ.TAL. , 107/1314/B038. 29 Özoğlu, a.g.e ., s.142. 30 BOA, Đ.HUS. , 62/1315/L024; BOA, Y.PRK.PT. , 16/124. 31 BOA, Y.PRK.EA. , 29/3; BOA, Y.A.HUS. , 382/105. 32 BOA, Y.PRK.PT. , 17/33. 33 BOA, Đ.TAL. , 158/089; BOA, Đ.TAL. , 319/1321, N109. 34 efik Okday, Büyükbabam Son Sadrazam Ahmet Tevfik Paa , Marsan Matbaacılık, Đstanbul 1986, s.47. 35 BOA, Đ.TAL ., 318/1321/N109.

6 Taner ASLAN

II. Abdülhamit’in aslında erif Paa’yı Stockholm Sefareti’ne tayin etmesi onun hürriyetçi fikirleri taıyor olmasından ileri gelmektedir. Padiah onu bu yüzden Đstanbul’dan uzaklatırmak istemitir36 . Burada Binbaı Vivien (Đngiltere’nin Đsviçre’deki istihbaratçısı), erif Paa hakkında yaptığı soruturmada, onun maddi varlığıyla siyasî mevkiler elde etmeye azimli olduğunu vurgular 37 . Bu görevindeyken Jön Türklerle temas kurar ve Đttihat ve Terakki Cemiyeti’ne girerek II. Abdülhamit idaresine karı yürütülen çalımalarda yer alır 38 . Stockholm sefiriyken bir süre sonra ikili oynamaya balar; bir yandan Abdülhamit’i ho tutarken, diğer yandan Jön Türklerle de iyi münasebetlerini devam ettirir 39 . Zîrâ Jön Türkler baarıya ulaırsa onlardan bir makam elde edebilecek, baarılı olamazsa mevkisini koruyabilecekti. erif Paa, Stockholm’ün havasına uyum gösteremediğinden rahatsızlanır ve Karlsbad’da tedavi olmak için Babı Âli’den izin alır 40 . Burada Mısır hıdivini tahkir ettiği ayiası ortaya atılır 41 . Hıdive hakareti ve onu düelloya davet etmesi Morgen Poste gazetesinde haber olur 42 . Karlsbad’da tedavi gördükten sonra yeniden görevine döner 43 . Ancak buranın iklimine tahammülü kalmadığından birkaç defa naklinin ve Brüksel Sefareti’ne tayininin veya istifasının kabulünü istirham eder 44 . Bu isteği uygun görülür ve yerine Asım Bey tayin edilir 45 . Stockholm Sefirliği’nden sonra Madrid Sefiri Đzzet Paa’nın görev süresinin dolması üzerine Madrid Sefareti’ne atanır 46 . Buradan fevkalade ve murahhas ortaelçilik sıfatıyla hizmeti son bulur 47 . Sefirlik görevlerinden sonra döndüğünde hastalığı müzminleir. Tedavi amacıyla üç ay müddetle Fransa’daki Vichy kaplıcalarına gider 48 . erif Paa, yurt dıında yabancı hükümetlerle iyi münasebetler kurar ve çeitli ülkelerin hükümetlerinden övünç madalyası alır. Fransız

36 Mehmed Selahaddin, Đttihad ve Terakki’nin Kuruluu ve Osmanlı Devleti’nin Yıkılıı, (sdl. Ahmet Varol), Đnkılap Kitapevi, Đstanbul 1990, s.125. 37 Kenan Esengin, Kürtçülük Sorunu , Su Yayınları, Đstanbul 1976, s.44. 38 Rohat Alakom, “Bir Esrar Perdesinin Aralanması, Kürt erif Paa’nın Ölüm Tarihi”, Tarih ve Toplum Dergisi , sayı 162, Haziran 1997, s.4. 39 Murat Çulcu, Osmanlı’da Çağdalama Taassup Çatıması , Kasta Yayınları, Đstanbul 1990, s.138. 40 BOA, Đ.HUS. , 88/1319/S04. 41 BOA, Y.A.HUS. , 417/45. 42 BOA, HR.SYS. , 41/19. 43 BOA, Y.PRK.HR. , 31/55. 44 BOA, Y.EE. , 14/207. 45 BOA, Đ.HR. , 413/1326/C11. 46 BOA, Đ.HR. , 413/1326/C13. 47 BOA, Y.PRK.NMH. , 10/73. 48 BOA, Đ.AS. , 82/1327/Ra23.

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 7 hükümetinden Légion d’honeour nianını alır 49 . Papa, Romanya, Đspanya ve Đran hükümetlerinden de çok sayıda devlet nianına layık görülür 50 . Yine Đsveç Kralı ve Rusya hükümetinden de devlet nianı alır 51 . Paa, itibar görmeyi ve gösterii oldukça seven biridir. Bu yüzden babasının madalyalarını takmak için izin dahi ister 52 . Onun gösterili ve atafatlı bir yaam sürmesinde babasından kalan servetin önemli bir payı vardır. Bu serveti bohemce yaamasının yanında ticarette de kullanır. 1909’da Đngilizlerle Türkiye Milli Bankası adıyla Osmanlı Anonim irketi’ni kurar 53 . 19 Eylül 1908’de Đstanbul’da kurulan Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer alır 54 . erif Paa’nın milyonlarca lira servet toplaması, Đttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarının dikkatini çeker. Bununla ilgili olarak urayı Ümmet gazetesinde bu kadar mal varlığını nasıl elde ettiğine dair birtakım iddialar ortaya atılır. Hangi yollarla biriktirmi olursa olsun, asıl nerede kullandığı çok daha önem verilmesi gereken bir konudur. Siyasî ve bohemce hayatı incelendiğinde, servetini devlet ve millet için vakfetmeyip, kotuğu birçok hasis emellerde kullanır. Ne vatana ne de millete faydası dokunur. Osmanlı Devleti’nden nasıl elde ettiği ortada olan serveti devletine karı kullanır. erif Paa Muhalefeti Merutiyetin ilanından sonra merutiyetin tek hamisinin kendileri olduğunu gören Đttihatçılar, iktidarı devralmadan daha doğrusu bir noktada sorumluluk altına girmeden, siyaseti denetleyerek faaliyetlerini sürdürürler 55 . Merutiyetin ilk bir yılı sükûn içinde geçerse de zamanla bu huzur atmosferi Cemiyet’in dolaylı da olsa iktidarı denetlemesi, Cemiyet karıtı muhalif bir hareket ortaya çıkartır. Konumunu pekitirmek ve merutiyeti muhafaza etmek isteyen Cemiyet, Nigahbanı Hürriyet (Merutiyetin Özgürlük Savaçıları) adını verdikleri Avcı Taburları’nı Rumeli’den Đstanbul’a getirerek konulandırır. Đttihatçılara sadakatle bağlı bu birlikte ba gösteren isyan, Cemiyet’i telaa sevk eder. Kendilerine sadakat derecesinde bağlı olduğunu bildiği askerî taburun isyanı, Cemiyet’e yeni tedbirler alma gereğini hissettirir. Rumeli’de tekil ettiği ve adına Hürriyet (Hareket)

49 BOA, Đ.TAL. , 104/1314/R047. 50 Özoğlu, a.g.e., s.143. 51 BOA, Đ.TAL. , 456/1326/029; BOA, Đ.TAL. , 460/1327/M28. 52 BOA, Y.MTV. , 309/38. 53 BOA, Đ.TNF. , 19/1327/Ra04. 54 Abdullah Keskin Malmisanij, Kürt Terakki ve Teavün Cemiyet ve Gazetesi , Avesta Yay., Đstanbul 1999, s.2230. 55 Musavver Salnamei Serveti Fünûn, Birinci Sene , (hazl. Đsmail Suphi Mehmed Fuad), Ahmed Đhsan ve ürekası, Đstanbul 1326 (1910), s.197.

8 Taner ASLAN ordusu denilen merutiyet muhafızları, Đstanbul’da bir dizi Divanı Harp uygulamalarıyla sükûneti sağlar. Cemiyet, 31 Mart Đsyanı’nda rolü olanları tespit etmek için bir dizi soruturmalar yapar 56 . Bu hususta en dikkat çekici olarak erif Paa görülür ve isyanda birinci derece parmağı olduğuna dair ithamda bulunulur. 31 Mart Đhtilali’nden sonra Yıldız Sarayı’nda yapılan teftite II. Abdülhamit’e Đttihatçılar aleyhinde verilen birçok jurnalle karılaılır. Bunlar arasında erif Paa’nın Stockholm Sefirliği yaptığı sırada Đttihatçılara dair jurnallerine rastlanır ve jurnalcilikle suçlanır. Cemiyet’le Paa arasındaki sürtüme bu jurnallerle balar. Cemiyet, kendisini Cemiyeti Hafiye üyesi olmakla itham eder 57 . Kendisine karı yoğun eletiriler yapılması üzerine merutiyetin ilanından sonra, Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Pangaltı ubesi Reisliği’ne getirilen erif Paa bu görevinden istifa ederek Fransa’ya kaçar (1909) 58 . Cemiyet, onun istediği Londra Büyükelçiliği’nin kendisine verilmemesi üzerine ayrıldığını belirtir. Ahmet Đzzet Paa, mühim siyasî veya askerî hizmetlere talip olduğu hâlde bu isteği yerine getirilmediğini belirtir 59 . erif Paa ise Cemiyet’ten ayrılıının gerekçesini u ekilde izah eder: “ Meclisi Meb'ûsân’ın açılmasından sonra askerin hükümetin siyasî meseleleriyle uğraması askerin birliğine pek elim, feci bir darbe vuracağı üpheden uzak ve bütün umûmî kuvvetleriyle merutiyet idaresinin gözcüsü olmak lazım gelen ordunun siyasî meselelerle uğraması yüzünden zuhuru muhtemel değil mutlak olan görü ve düünce ihtilâfı sebebiyle ne gibi vahim neticeler tevellüd edeceği ispattan azadedir. ”60 . Cemiyet ile ayrılığa dümesinin temelinde gözünün yükseklerde olması yatar 61 . Daha evvelden yaptığı görevlere denk görevler bekler, fakat Cemiyet ona daha fazlasını vermez. Bu durum, Paa’da Cemiyet’e karı bir kırgınlığın olumasına yol açar. Merutiyetin ilanından sonra umduğunu bulamayınca, Cemiyet’ten ayrılarak muhalefet saflarına katılır. Cemiyet’e verdiği istifa dilekçesinde ayrılı gerekçesini, Cemiyet’in gayet tehlikeli bir vadiye sapmı olduğu, milletin mukadderatıyla oynamanın doğuracağı sorumluluğa katılmaktan kaçınmak istediği eklinde açıklar. Bundan sonra Đttihatçı liderlerle arasında kesin bir karıtlık balar. Bu karıtlık sadece

56 BOA, Đ.ASK. , 48/75; Ali Cevat, a.g.e., s.163171; Đsmail Hami Danimend, 31 Mart Vakası , Đstanbul Kitabevi, Đstanbul 1986, s.27. 57 erif Paa, a.g.e., 1990, s.42. 58 Metin Kayahan Özgül, Türk Edebiyatında Siyasi Rüyalar , Akçağ Yayınları, Ankara 1989, s.121. 59 Ahmet Đzzet Paa, Feryadım , Cilt 1, (yay. haz. Süheyl Đzzet FurgaçYüksel Kanar), Nehir Yay., Đstanbul 1993, s.74. 60 erif Paa, a.g.e., 1990, s.34. 61 Taner Timur, Yakın Osmanlı Tarihinde Aykırı Çehreler , Đmge Kitabevi, 2006, s.132.

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 9 siyasî ve ilmî değil, aynı zamanda ahlakidir 62 . Galip Vardar, onun ayrılıını hayretle karılar: “Kim derdi ki vaktiyle Đttihat ve Terakki’nin Pangaltı ubesi’nin bakanı olan bu zat bilahare bu partiden ayrılarak iddetli bir muhalefete geçsin. ”63 . erif Paa, amacının Osmanlılara hürriyetçi düünceleri, merutiyetin esaslarını tecrübelerine dayanarak anlatmak olduğunu ifade eder. Merutiyetin ülkenin her tarafında feyzini gösterdiğini, ancak seçim zamanı gelince entrika devri baladığını, kanun namına, hürriyet uğruna siyasî mücadelelerin baladığını belirtir 64 . Cemiyet’in “cemiyet ianesi” adı altında vatandalardan zorla para toplaması ve toplanan paraların “mahiyeti hakikiyesi”nin gizli kalması alttan alta sızlanmalar doğurur. Ayrıca hamiyet ve vatanseverlik tekelciliği ve özellikle iftira devri balar. Paa’ya göre merutiyet, bir taraftan her ferdin siyasî ve içtimaî haklarına saygıyı; kanun nazarında fert olsun, cemiyet olsun her ahsın, her zümrenin hukuk önünde eitliğini gerektiren; diğer taraftan ne kadar erefli, ne kadar güvenilir olursa olsun, inkılabı gerçekletirmi olması haysiyetiyle yükselen bir örgüte, maddi ve manevî zorbalık hakkı vermez 65 . Paa, Cemiyet’in hürriyeti tam olarak kavrayamayan halkın bilgisizliğinden gafletinden istifade ederek dolaplar çevirmeye, ulusların barıı, unsurların uzlaması gibi hayati önemdeki meseleleri sarsmaya baladığını öne sürer. Bütün ilerde galip gelebilmek için, muzaffer olmak için ise kuvvete ihtiyacı olduğunu bununla da suiistimaller, tahakkümler, baskılar kurduğunu belirtir 66 . Cemiyet’in çaresiz halk üzerinde zor kullandığını, merutiyetin esaslarını, asli rükünlerini hiç çekinmeden ayaklar altına aldığını, hatta yer yer müntehibi sanileri silahla tehdit eyleyerek, bütün unsurları birlikten, barı düüncesinden soğuttuğunu, uzaklatırdığını, gizli biçimde kararlatırılan merutiyeti yaralayıcı davranılarını açıktan urayı Ümmet gibi “korkak ve yaltakçı” yayın organları ile tekzib edilmek istenildiğini, Tanin ’in de ayyuka çıkan münasebetsizlikleri, yolsuzlukları kendine has safsatalarla kapatmak, örtbas etmek gayretiyle çalıtığını, bunu yaparken de her unsura gereksiz yere ihtilalci amaçlar isnad eyleyerek Rumundan Ermenisine, Arabından Arnavutuna kadar bütün Osmanlı uluslarını sırasıyla gücendirdiğini iddia eder. Bununla bu ulusları Cemiyet’e düman ettiğini de belirtir 67 .

62 erif Paa, a.g.e., 1990, s.9. 63 Galip Vardar, Đttihat ve Terakki Đçinde Dönenler , (haz. Samih Nasuh Kansu), Đnkılap Kitabevi, Đstanbul 1960, s.148. 64 erif Paa, a.g.e ., 1990, s.16, 21. 65 erif Paa , a.g.e., 1990, s.2122. 66 erif Paa, a.g.e ., 1990, s.22. 67 erif Paa, a.g.e., 1990, s.22.

10 Taner ASLAN

erif Paa, Cemiyet’ten ayrıldıktan sonra Paris’te Cemiyet’e karı muhalefete ve Đttihatçı muhaliflerle birlikte hareket etmeye balar. Paris’te Pembe Sokağı’nda 115 numarada oturur. Önemli bir servete sahip olduğundan birçok kiiye aylık verir 68 . erif Paa’dan aylık alanlar arasında Gümülcineli Đsmail de yer almaktadır. Paa bu kiiyi 1000 lira aylığa bağlar 69 . Maddi varlığı sayesinde Fransa’da pek popüler olur ve “Beau Cherif” (yakııklı) olarak ün yapar 70 . Avrupa’da “Güzel erif” (Beau erif) diye tanınan erif Paa’yı Jön Türkler sonraları bunu Bo Herif eklinde telaffuz ederler 71 . erif Paa, Paris’te Đttihatçılara karı yoğun bir muhalefete balar. Bunun için bütün propaganda vasıtalarını harekete geçirir. Sahip olduğu servetle bunda önemli ölçüde baarı sağlar. O, Đttihat ve Terakki hükümetinin dümesiyle ilerin düzeleceğini ümit eder 72 . Đttihat ve Terakki’yi düürmek için kasasını açar 73 . Siyasetinin odak noktasında Türklerin haricindeki etnik unsurlar özellikle de Kürtler vardır ve onların hamiliğine soyunur. Bu düüncesi Fransız efkarı umumiyesinde ilgi uyandırır 74 . Paa’nın yurt dıında, Osmanlı etnik unsurları üzerinden siyaset yapması Đttihatçı liderlerin tepkisini çeker. Cemiyet, onun bu menfî siyasetini çürütmek için, risale ve broürler yayınlatarak, kiiliğini yıpratmaya çalıır. Onun faaliyetlerinin Osmanlı Devleti’nin Avrupa nezdinde zor duruma düürmesi ve devletin mukadderatına yönelik hareket etmesi, Divanı Harb’te gıyaben yargılanmasına sebep olur. Yandaı sayılan kimi muhalif kiiler “Cemiyeti Hafiye” suçlamasıyla yargılanarak, hapis ve sürgün cezasına çarptırılır 75 . Paa, muhalefetinin dozajını artırır ve sistemli bir muhalefet mekanizmasını harekete geçirir. Böylece Paris’te Đttihatçı muhalifleriyle

68 Süleyman Kani Đrtem, Merutiyetten Mütarekeye: Osmanlı Đmparatorluğu’nun Çökü Yılları, 19091918, (yay. haz. Osman Selim Kocahanoğlu), Temel Yay., Đstanbul 2004, s.543. 69 Alkan, a.g.e., s.142. 70 Millî Mücadele’de Erzurum, (19181923) , Atatürk Aratırma Merkezi Yayını, Ankara 2000; ehzade Ali Vasıb Efendi, Bir ehzadenin Hatıratı: Vatan ve Menfada Gördüklerim ve Đittiklerim, (haz. Osman Selahattin Osmanoğlu), Yapı Kredi Yay., Đstanbul 2004, s.43; Mustafa Ragıp, Đttihat ve Terakki Tarihinde Esrar Perdesi ve Yakup Cemil Niçin Öldürüldü?, Hürriyet Yay., Đstanbul 1975, s.92. 71 Süleyman Kani Đrtem, Yıldız ve JönTürkler: ĐttihadTerakki Cemiyeti’nin Gizli Tarihi , Temel Yay., Đstanbul 1999, s.429. 72 Ahmet Bedevi Kuran, Osmanlı Đmparatorluğu’nda ve Türkiye Cumhuriyeti’nde Đnkılap Hareketleri ve Milli Mücadele, Çeltüt Matbaası, Đstanbul 1956; s.352; Ahmet Bedevi Kuran, Đnkılap Tarihimiz ve Jön Türkler , Tan Matbaası, Đstanbul 1945, s.292. 73 Esatlı, a.g.e., s.92. 74 Naci Kutlay, Đttihat ve Terakki ve Kürtler , Beybun Yay., Đstanbul 1992, s.99. 75 erif Paa, a.g.e. , 1990, s.11.

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 11

Islahatı Esasiyei Osmaniye Fırkası’nı kurar 76 . Fırkanın üyeleri arasında Đttihatçı muhalifliğiyle öne çıkan isimler yer almaktadır. Bunlar; Dr. Nihat Reat, Dr. Refik Nevzad, Pertev Tevfik, Avni Kemal, Mevlanzade Rıfat, Albert Fua ve Kemal Avni beylerdir 77 . Kurulmasında büyük gayret gösteren erif Paa, Fırka’nın siyasî programında da bizzat yer alır. Bu siyasî program 46 maddeden müteekkildir. Fırka’nın siyasî faaliyetlerini ve programını Đttihatçı muhalifliğiyle bilinen Yeni Yol ve Serbesti gazeteleri de destekler. erif Paa’nın çıkarttığı ve bayazarlığını yaptığı Merutiyet gazetesi de Fırka’nın en önemli yayın organı durumundadır. Paa büyük bir servete sahip olduğundan gazeteyi ücretsiz dağıtır 78 . Toplam 54 sayısı çıkan gazetenin büyük çoğunluğu Fransızca yayınlanır. Paris’te muhaliflerin sesi haline gelen gazetede, Đttihatçıların ovenist ve ayrımcı politikaları ele alınır ve tenkit edilir 79 . Paa, Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin “heyeti inhisariyesi”nin kendilerinden bakalarına bakaldırtmak istemedikleri için, her ne ekilde olursa olsun geliigüzel kuvvetlenmeye, etkili ve zorba bir tehdit örgütü vaziyeti almaya baladığını, asıl emelinin ise Osmanlılara hürriyetçi düünceleri, merutiyetin esaslarını, tecrübelerine dayanarak anlatmak olduğunu belirtir 80 . Ancak Đttihatçıların da bundan öte bir amaç taımadıkları görülmektedir. Öyle ki onlar, balangıçta değiik biçimlerde de olsa Türkletirmekten ziyade Osmanlılatırmak politik amacını gütmülerdir. Dahası onlar için imparatorluk bir bütündür ve ayrılık asla bağılanamaz 81 . erif Paa, yayınladığı gazete ve broürleri gizlice memlekete sokar. Đttihat ve Terakki Cemiyeti, erif Paa’nın önemli muhalefet vasıtası olan neriyatların memlekete girmemesi için önlemler alır. erif Paa tarafından gizlice kurulan Merutiyet ve Islahâtı Esasiye Fırkası’nın siyasî faaliyetlerine itirak edenler ile bu Cemiyet’in çıkardığı Merutiyet gazetesinin yayım ve dağıtımını yapanlar hakkında tahkikat balatılır ve Paa’nın Paris’te çıkarttığı Merutiyet isimli gazetenin merutiyet idaresi aleyhindeki hezeyanla dolu yayını nedeniyle ithali men edilir 82 . Ancak çeitli yollarla gazete memlekete sokulur. Çeitli ehirlerde temsilcileri aracılığıyla

76 BOA, DH.MUĐ. , 113/66; Taner Timur, Yakın Osmanlı Tarihinde Aykırı Çehreler , Đmge Kitabevi, 2006, s.126. 77 Kuran , a.g.e., s.476. 78 BOA, DH.EUM.THR. , 92/46. 79 erif Paa, a.g.e. , s.1213; Bilal N. imir, Kürtçülük, (17871923) , Bilgi Yayınevi, Ankara 2007; Taner Timur, “erif Paa ve Merutiyet Gazetesi”, Tarih ve Toplum , Sayı 72, 1989, s.1718; Rohat Alakom, a.g.m. , s.4. 80 erif Paa, a.g.e., s.21, 16. 81 Kutlay, a.g.e., s.109. 82 BOA, DH.MUĐ. , 113/66; BOA, DH.EUM.THR. , 91/74; BOA, MV. , 133/79.

12 Taner ASLAN dağıttırılır. erif Paa’nın yasaklanan yayınlarının dağıtıldığının haber alınması üzerine, dağıtımı yaptığı tespit edilen kiilere yönelik tetkikata balanır. Örneğin; erif Paa tarafından Mitroviçe’de Dr. Mustafa Efendi’ye gönderilen evrakı muzırra ele geçirilir ve imha edilir 83 . Ayrıca Merutiyet gazetesinin Dersaadet’teki bazı kiilere kapalı zarflar içinde gönderildiği de tespit edilir 84 . erif Paa, Đttihatçı muhalifleri bir çatı altında toplamayı baarır. Ancak diğer muhalif kanat Prens Sabahattin ile aralarında bir fikir birliği olmadığından birliktelik sağlayamaz. Paa’ya göre Đttihat ve Terakki Hükümeti’nin yıkılmasıyla her ey düzelecekti. Aynı erif Paa, Stockholm Sefirliği yaparken merutiyet ilan edilir, Abdülhamit idaresi yıkılırsa her eyin düzeleceğine inanır. erif Paa’nın Fransa’da muhalefetini zirveye taımasında maddi gücü önemli rol oynar. Đttihatçı muhalifleri de elinde bulundurduğu para kuvvetiyle tarafına çeker. Bu da Paris muhalefetinde servetin ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır 85 . Islahat mensupları yurt dıında Paa’nın çevresi ve parasıyla beslenerek, Đttihat ve Terakki’ye karı serbest ve sert bir muhalefete geçerler 86 . erif Paa, Paris’te Đttihatçı muhalifleri örgütlü hale getirirken, Đstanbul’da da muhalifler üzerinde denetim kurma eğilimindedir. Đstanbul’da kurulan Hürriyet ve Đtilaf Fırkası’na maddi destek sağlayarak, Fırka’yı yönlendirmeyi amaçlar. Bunu da önemli ölçüde mal varlığı ile gerçekletirir. Paris’te sekreterliğini yapan Pertev Tevfik aracılığıyla Hürriyet ve Đtilaf mensupları ile rabıta kurar 87 . Hürriyet ve Đtilaf Fırkası’nın kısa sürede gelierek Đttihat ve Terakki Fırkası’na rakip olması Đttihatçı liderleri endielendirir. 1911 ara seçimlerinde henüz yeni kurulan bu Fırka’nın adayının ara seçimi tek oy farkla kazanması bir sürpriz olduğu kadar akınlık yaratır. Cemiyet, 1912 seçimlerinde hezimet yaamamak için iktidarının baskı araçlarını harekete geçirir. Tarihimize sopalı seçim olarak geçen seçimde Đttihat ve Terakki Cemiyeti ezici çoğunlukla Meclisi Mebusan’a girer 88 . Padiahın affetmesi üzerine 1912’de Đstanbul’a gelerek Mehmet Read’la görüür. Askerî bir mahkemeden hakkında verilen ilk idam

83 BOA, DH.MUĐ. , 88/35. 84 BOA, DH.EUM.THR., 48/12. 85 Kuran, a.g.e., s.477. 86 Kuran, a.g.e., s.282. 87 Rohat Alakom, Bir Kürt Diplomatının Fırtınalı Yılları, General erif Paa (18651944), Stockholm 1995, s.46. 88 Tunaya, a.g.e., CI, s.39.

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 13 kararının geçersizliğini belgeleyen bir karar çıkartır. Bu arada Đttihatçıların denetleme iktidarı Halaskar Zabitan adı verilen bir grubun ortaya çıkmasına yol açar 89 . Amaçları ordunun siyasetten çekilmesini sağlamak ve Đttihat ve Terakki Cemiyeti iktidarını devirmekti 90 . Mevcut idareden honut olmayan bir grubun varlığı, arkasından 11 Kasım 1912’de Đttihatçıların bütün faaliyetlerinin yasaklanması üzerine, iktidarı kaybetme noktasına gelen Đttihatçı liderler duruma el koymak için bir hükümet darbesi gerçekletirir. Adına Babıali Baskını denilen darbe teebbüsü ile Đttihat ve Terakki Cemiyeti iktidarı tekeline alarak, Sadrazamlığa Mahmut evket Paa’yı getirir. Ardından kabine üyeleri de Đttihatçılardan oluturulur 91 . Babıali Baskını’ndan kısa bir süre önce Hürriyet ve Đtilaf Fırkası dağılmı ve Fırka üyeleri yurtdıına çıkmılardır. Gelimeler üzerine erif Paa da ikinci defa Paris’e kaçar. Hürriyet ve Đtilaf Fırkası’nın ikinci reisi Miralay emeklisi Sadık Bey de diğer muhaliflerle beraber erif Paa’nın yanına gider. Paa, Paris’teki bütün muhalifleri bir çatı altında toplamayı amaçlar. Kurduğu Islahatı Esasiyei Osmaniye Fırkası ile Hürriyet ve Đtilaf Fırkası’nın birlemelerini sağlar. Reisliğine de Paa getirilir. Fırka’ya önemli ölçüde de maddi kaynak tahsis eder 92 . Đstanbul’dan gelen bir suikast haberi Đttihatçılarla Paa arasındaki uçurumu giderek derinletirir. Mahmut evket Paa’nın bir suikasta uğramasını Đttihat ve Terakki, muhalefetin bir intikam gösterisi olarak değerlendirir 93 . Paa, Mahmut evket Paa’nın öldürülmesinde parmağı olduğu gerekçesiyle Divanı Harp’te yargılanır ve ikinci defa idama mahkum edilir. erif Paa, servetiyle Paris’te özellikle de Monte Carlo’nun sosyete çevresinde önemli yer elde eder. O, siyasetten çok sosyetik ilikileriyle tanınır. Gece alemleriyle günü geçen Paa, bu çevrede “Güzel ve Zengin Prens” adıyla ün kazanır. Burada Kavalalı Mehmet Ali Paa sülalesinden Mısır Hıdiv Ailesi’nden Emine Hanım ile evlenir 94 . Emine Hanım, evlenmeden önce erif Paa’nın Đstanbul’daki taraftarları arasında yer almaktaydı. Emine Hanım, erif Paa’nın yandaı olması hasebiyle

89 Ahmet Kemal emsioğlu (emkıl), “Halaskar Zabitan Grubunun Đçyüzü”, Tarih Hazinesi, Cilt 2, Sayı 161, 1952, s. 839. 90 Tunaya, a.g.e., CI, s.326. 91 Yusuf Hikmet Bayur, Türk Đnkılabı Tarihi , Cilt 1,2,3, TTK, Ankara 1983, s.282; Sina Akin, Türkiye’nin Yakın Tarihi , Kırlangıç Yay., Đstanbul 2006, s.68; Tunaya, a.g.e., CI, s.336. 92 Birinci, a.g.e., s.217218; Kutlay , a.g.e., s.157. 93 Tunaya, a.g.e., 1984/I, s.26. 94 Tarık Mümtaz Göztepe , Osmanoğullarının Son Padiahı Vahidettin, Mütareke Gayyasında, Sebil Yayınevi, Đstanbul 1969, s.109.

14 Taner ASLAN gıyabında yargılanır ve be yıl sürgünle cezalandırılır 95 . Aynı Emine Hanım, Đstanbul’da kurulan Kürt Kadınları Teali Cemiyeti’nin bakanlığını da üstlenir 96 . Paa’nın Paris’te bütün muhalif grupları servetinin de etkisiyle etrafında toplayarak büyük bir muhalif güç odağı haline gelmesi üzerine Cemiyet, erif Paa’yı ortadan kaldırmak için suikast teebbüsünde bulunur 97 . Bu suikastı 14 Ocak 1914 tarihinde Paris’te Đttihatçıların Polis efi Cemal Azmi Bey gerçekletirir. Bu amaçla Paris’e giden Cemal Bey bir iki defa Paa’nın ikamet ettiği apartmana uğrar; ancak evde olmadığı cevabını alır. Birkaç defa takipten sonra Paa’ya suikast teebbüsüne yeltenir ancak Paa’yı öldüremez 98 . erif Paa, bu suikast giriiminden yara almadan kurtulur. Bu bilgiyi Đngiliz istihbaratçı Binbaı Vivian vermektedir 99 . Cemiyet, suikastın azmettiricisi olmasına rağmen, bunu örtbas etmek için erif Paa’ya düzenlenen suikaste teebbüs edenler hakkında takibat balatır 100 . Paa bu suikasttan sonra Cemiyet’ten iyice nefret eder. Bu arada general rütbesiyle Fransız ordusuna katılır 101 . erif Paa’nın Fransız Ordusuna iltihak etmesi Stockholm’de nerolunan Dagen gazetesine de haber olur 102 . Bu, onun makam ve rütbe sevdası peinde kotuğunun da açık bir delilidir. Paa kendisi hakkında Cemiyet’in karalama kampanyasının linç kampanyasına dönütüğünü, onların mücadelesinin düünce ve inancına değil ahsına yönelik olduğunu belirtir 103 . erif Paa’nın Đttihat ve Terakki aleyhinde balattığı propagandayı Cemiyet yakından takip eder. Farklı fikirlere mensup Đttihatçı muhaliflerini elindeki servetiyle tek çatı altında toplamak için yoğun faaliyet içine girer. Yurtdıına kaçan muhaliflerin maddi ihtiyaçlarını karılar. Bu ona muhalifler arasında büyük prestij kazandırır. Paa servetiyle Đttihatçı liderler için önemli bir muhalif kimlik durumundadır. Cenevre Osmanlı ehbenderi’nin Mahmut evket Paa’nın katilleriyle gizli temaslarda bulunduğu tespit edilir 104 . Bu ipuçları suikastta erif Paa’nın parmağının olduğuna dair düünceyi kuvvetlendirir. erif Paa’nın

95 Alakom , a.g.e., s.30. 96 Alakom, a.g.e., s.3031. 97 erif Paa , a.g.e., s.11; Süleyman Kani Đrtem, Son Osmanlı Son Saltanat Sultan Vahideddin, (yay. haz. Osman Selim Kocahanoğlu), Temel Yayınları, Đstanbul 2003, s.133. 98 Kuran, a.g.e., s.635. 99 Esengin, a.g.e., s.45; Alakom , a.g.e., s.58; Kuran, a.g.e., s.292. 100 BOA, DH.KMS. , 18/37. 101 BOA, DH.EUM. 1.b. , 14/3. 102 BOA, HR.SYS. , 2266/7. 103 erif Paa, a.g.e., s.15. 104 BOA, HR.SYS. , 2443/67.

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 15 muhalefet araçları arasında yabancı basın da yer almaktadır. Yabancı basına Đttihat ve Terakki Hükümeti aleyhinde demeçler verir ve makaleler gönderir 105 . erif Paa’nın Barı Havariliği ve Lozan’daki Faaliyetleri erif Paa, Paris’teki siyasî muhalefetinde Osmanlı azınlıklarının, özellikle de Kürtlerin haklarını savunur bir politika takip eder. Buna dair ilk somut amacına Mondros Mütarekesi sonrasında 18 Ocak 1919’da toplanan Paris Konferansı ile ulaır. I. Dünya Savaı’nın ardından Avrupa’ya yeni bir düzen getirmek amacıyla 32 devletin temsilcilerinin katıldığı bir konferans tertip edilir. Sulh konferansında sözde Türkiye’yi temsil etmek üzere erif Paa çok geni yetkilerle ba delege seçilir 106 . Kürt delegasyonu temsilciliğini kendi üzerine alan Paa, bazı Kürt liderlerince de desteklenir. Yardımcılığını Diyarbakırlı Fehmi Bey üstlenir 107 . Daha evvelden Đstanbul’da Kürt locaları üzerinde önemli tesiri olan Abdülkadir ile erif Paa Avrupa bakentlerine giderek siyasî faaliyetleri için destek ararlar 108 . Konferans, söz konusu savata yenilen be devletle yapılacak barı antlamalarının hazırlandığı, kabul edildiği ve imzalandığı bir forum niteliğini taımaktadır 109 . Konferansın önemli bir bölümünü sözde bir Kürdistan devletinin kurulması, Türkiye’yi bölme çabaları ve emperyalist devletlerin Ortadoğu’ya yerleme planları oluturmaktadır 110 . 23 Aralık 1919’dan itibaren Fransa ve Đngiltere arasındaki görümelerin ana temasında bir Kürdistan devleti kurulması meselesi yer almaktadır 111 . Ancak Đngiltere böyle bir teekküle fazla istekli görünmez. Bağımsız bir devlet kurma özlemindeki birçok Kürt airetinin de konferansa katılmasına müsaade etmez 112 . Konferans geni katılımlı bir toplantı olsa da ABD, Đngiltere, Fransa, Đtalya ve Japonya devletlerinin babakan ve dıileri bakanlarından

105 BOA, HR.SYS. , 2446/2. 106 Göztepe , a.g.e., s.108. 107 Kadri Cemil Paa, a.g.e., s. 58; Garo Sasuni, Kürt Ulusal Hareketleri ve 15. Yüzyıldan Günümüze ErmeniKürt Đlikileri, (çev. Bedros ZartanyanMemo Yetkin), Med Yayınevi, Đstanbul 1992, s.176. 108 Durmu Yılmaz, Musul Meselesi Tarihi , Çizgi Kitabevi Yay., Konya 2003, s.190. 109 Sedef Bulut, Paris Barı Konferansı’nda erif Paa’nın Faaliyetleri ve Doğu Anadolu Ahalisinin Durumu, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1998, s. 33. 110 Osman Olcay, Sevr Antlamasına Doğru: Çeitli Konferans ve Toplantıların Tutanakları ve Bunlara Đlikin Belgeler, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını, Ankara 1981, s. XXIV. 111 Kemal Mazhar Ahmet, Birinci Dünya Savaında Kürdistan , (trc. M. Hüseyin), Doz Basım Yayın Ltd. ti., Đstanbul 1996, s. 24. 112 Kemal Kiriçi ve Gareth M. Winrow, Kürt Sorunu Kökeni ve Geliimi , (çev. Ahmet Fethi), Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, Đstanbul 1997, s.72.

16 Taner ASLAN oluan Onlar Konseyi karar mekanizmasına sahipti 113 . Ancak konferans sonrasında imzalanan antlamalarda ABD, Fransa ve Đngiltere’nin ağırlığı görülmektedir 114 . erif Paa bu artlar altında Konferans’ta Kürdistan meselesinin ele alınmasını fırsat bilerek, Konferans’a Kürt delegesi olarak katılmayı Onlar Konseyi ’ne kabul ettirir. Paa da Konseyin tam da aradığı bir kiidir. Uzun süre Đttihatçı muhalifliği yapması, Osmanlı azınlıklarının özellikle de Kürtlerin haklarını savunur bir görüntü çizmesi, onun Konseye Kürt delegesi olarak kabul görmesinde önemli rol oynar. Ancak Konferans’ta sözde Kürdistan devleti kurulması sorununun ele alınması, asıl üzerinde durulması gereken bir husustur. erif Paa, Kürtlerin temsilcisi sıfatıyla Konferans’a katılır ve 22 Mart 1919 tarihli bir muhtıra ile sözde “Kürt Ulusunun Talepleri”ni ve Kürdistan haritasını konferansa sunar 115 . Bu muhtırada ‘General erif Paa, Paris Konferansı Kürt Delegasyonu Bakanı’ imzası yer alır. Muhtıra Fransızca ve Đngilizce olarak yayımlanır 116 . Paa, Đstanbul’daki arkadalarına Paris’te Đngiliz ve Fransız himayesinde iki Kürdistan kurulma ihtimalinin ağırlık kazandığını bildirir 117 . II. Abdülhamit döneminde Kahire’de 1898 tarihinde yayın hayatına balayan ve ilk Kürtçe gazete olarak kabul edilen Kürdistan gazetesinin 11 Haziran 1919 tarihli 9. sayısı erif Paa’nın muhtırasından övgüyle söz eder ve muhtıranın tam metin tercüme suretini verir 118 . Paa, muhtırasını Ermeni isteklerinin arkasında yer alan Đtilaf devletlerini aydınlatmak maksadıyla kaleme aldığını belirtir. Kürdistan devleti kurma isteğini haklı çıkarmak için tarihi temelleri dayanak göstermeye çalıır ve çok eski dönemlerden beri doğu ve güney doğu bölgelerinde yaadıklarından bahseder. Bu bölgelerde Ermeni çoğunluğu iddialarına da kesinlikle karı çıkar ve Kürtlerin burada çoğunluk olduğuna vurgu yapar. Buna delil olarak da Rus Genel Kurmayı tarafından hazırlanan bir broürdeki istatistikî verileri gösterir. Paa’nın en dikkate değer bulunan izahı ise Avrupalı misyonerlerin Kürtleri Hristiyanlatırma faaliyetleri üzerinedir. Paa bu teebbüslerin beyhude olduğunun altını çizer 119 . Paa, 3 Haziran 1919’da Marsilya’da bulutuğu Sir Percy Cox’a isteklerini sözlü olarak yineler. Kurulmasını arzu ettiği

113 Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi , Türkiye Đ Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1993, s.145. 114 Oral Sander, Siyasi Tarih , Cilt 1, Đmge Kitabevi, Ankara 1992, s.292. 115 Alakom, a.g.e., s. 82; Eric Jan Zürcher (der.), Đmparatorluktan Cumhuriyete: Türkiye’de Etnik Çatıma, Đletiim Yay., Đstanbul 2004, s.95; Orhan Duru, Amerikan Gizli Belgeleriyle Türkiye’nin Kurtulu Yılları, Milliyet Yay., Đstanbul 1978, s.162. 116 Feroz Ahmad, Đttihatçılıktan Kemalizme , (çev. Fatmagül Berktay), Kaynak Yayınları, Đstanbul 1986, s.328. 117 Aziz Aan, eyh Sait Đsyanı , Sistem Ofset, Đstanbul 1991, s.119. 118 Kutlay, a.g.e. , s.108. 119 Mim Kemal Öke, Belgelerle Türk Đngiliz Đlikilerinde Musul ve Kürdistan Sorunu (1918 1926), Türk Kültürünü Aratırma Enstitüsü, Ankara 1992, s.44; Bulut, a.g.t., s.96, 99, 100.

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 17

Kürdistan devletinin sözde merkezinin de Musul olarak belirlendiğini iletir 120 . Đngiltere, Kürdistan devletinin kurulmasında istekli gözükmez. Kaldı ki bu bölgeyi sorunlu olarak görmektedir. Aslında buralara fazla kaynak ayırmayı gereksiz görmektedir. Fransız kamuoyu da Kürdistan meselesine ilgi göstermemi, hatta Fransız basınında buna dair tek bir habere dahi yer verilmez 121 . erif Paa’nın siyasî hayatını tarihin karanlık sayfalarına takdim eden teebbüsü, Konferans’a Ermenistan adına ikinci delegasyon olarak katılan Boghos Nubar’la (Avrupa Ermeni Milli Delegasyonu) 20 Kasım 1919’da bir ittifak sözlemesi imzalamasıdır. Buna göre bir ‘Bağımsız Ermenistan ve Bağımsız Kürdistan’ kurulacaktı 122 . Ancak Ermeniler konferansa aralarında fikir birliği olmayan üç delegeyle temsil edilmilerdir. erif Paa’nın Boghos Nubar’la yaptığı antlama, basında tam metin olarak yayınlanır 123 . Onun bu tutumu yoğun bir eletiri alır. Bu teebbüsü Meclisi Mebusan’ın 26 ubat 1920 tarihli toplantısında büyük bir tepkiyle karılanır 124 . Bu toplantıda söz alan Beyazıd Mebusu efik Bey sözlerine “Bu erif Paa kimdir? Kimden mezuniyet almıtır. Hangi bir Kürt’ün vekaletini haizdir? ” sorularıyla balar ve onun yalnızca kendi nam ve hesabına Ermenilerle bir anlama imzaladığını, bu kararını kabul edecek hiçbir Kürt’ün olmadığını belirtir125 . Erzurum Mebusu Celaleddin Arif Bey ise erif Paa’nın Kürdistan’ı Ermenilere, kardeinin de Đzmir’i Yunanlara peke çektiğini ifade ederek, babaları Said Paa’nın bundan dolayı çok talihsiz bir kii olduğunu söyler 126 . Diğer Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Bey’de Ermenilerle erif Paa’nın ittifak yapmasını iddetle tenkit eder. Onun Ermenilerle antlama yapmasının Ermenilerle Kürtlerin birlikte hareket edecekleri manasına gelemeyeceğini, Ermenilerle Kürtlerin birbirlerine hasım olduğunu belirtir 127 . Sinop Mebusu Dr. Rıza Nur da Konferans’ta Kürtlerin temsilciliğini üstlenen erif Paa’nın ahsi menfaat dükünü bir kii

120 Öke, a.g.e., s.77; Bulut, a.g.t. , s.100. 121 Yahya Akyüz, Türk Kurtulu Savaı ve Fransız Kamuoyu (19191922 ), TTK Yayını, Ankara 1988, s.137. 122 Kadri Cemil Paa , a.g.e ., s.105; Bulut, a.g.t., s.109; Haluk Selvi, Millî Mücadele’de Erzurum, (19181923) , Atatürk Aratırma Merkezi Yayını, Ankara 2000; s. 383; Ermeni Aratırmaları I: Türkiye Kongresi Bildirileri, (yay. haz. enol Kantarcı), Avrasya Stratejik Aratırmalar Merkezi, Ankara 2003, s.61; Suavi Aydın, Mardin: Airet, Cemaat , Devlet, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, Đstanbul 2001, s.358. 123 Đfham 20.2.1920; Peyamı Sabah 24.3.1920; Vakit 24.4.1920; Đkdam 24.4.1920. 124 MMZC , C. 1, Đ. 14, 26 ubat 1336 (1920), s.208. 125 MMZC , C. 1, Đ. 14, 26 ubat 1336 (1920), s.209. 126 MMZC , C. 1, Đ. 14, 26 ubat 1336 (1920), s.210. 127 MMZC , C. 1, Đ. 14, 26 ubat 1336 (1920), s.211.

18 Taner ASLAN olduğunu, ihtirasıyla Kürtlerle Türkler arasına nifak tohumu ekmeye çalıtığını belirtir 128 . erif Paa’nın Ermenilerle ittifak yapması, Kürt airetleri ve Kürt halkı arasında büyük bir infiale sebep olur. Kürt airetleri Babı Ali’ye, Doğu ve Güneydoğu valiliklerine gönderdikleri telgraflarda, Osmanlı Devleti’ne bağlılıklarını bildirirler ve bu düüncelerinin ivedilikle Đtilaf devletlerine de iletilmesini isterler 129 . Birçok protesto telgrafında da erif Paa’nın Kürtleri temsil edemeyeceği belirtilmektedir 130 . Đlginçtir ki Paa’nın Boghos Nubar ile antlama imzalaması üzerine Đngilizler onu gözden çıkarırlar ve onunla ilikiyi keserler 131 . Kürtlerin yaadığı bölgelerden gönderilen telgraflar da Kürtlerin Türklerden hiçbir surette ayrılmak istemediklerini ortaya koymaktadır 132 . Birçok airet reisinin telgraflarında Türklerle Kürtleri birbirinden ayırmanın imkânsız olduğu, Kürtlerle Türklerin Osmanlının devamı için can verdiklerine vurgu yapılmaktadır 133 . Örneğin Bezirgan Aireti Reisi Fuad Bey, gazetelere gönderdiği mektubunda, erif Paa’nın Kürtleri temsil hakkına hiçbir surette sahip olamayacağını, Kürtlerin Hilafet ve Saltanatı Osmaniye’ye bağlı kalacağını belirtmektedir. Erzincan’dan da 10 Kürt Aireti Reisi, Đstanbul’daki Fransız Yüksek Komiserliği’ne erif Paa’nın hareketini protesto eden bir telgraf göndermitir. erif Paa’nın bu hareketi bata Doğu ve Güneydoğu olmak üzere bütün Anadolu’da tepkiyle karılanmakta, artan tepkiler Türk ve Kürt ahalinin dı güçlere ve bölücülere karı tek vücut olduğunu göstermektedir 134 . erif Paa’nın Ermenilerle yaptığı ittifakın Türk basını, Meclisi Mebusan, Türk ve Kürtlerde tepkiyle karılanmasının yanı sıra, Kürt Teali Cemiyeti arasında da fikir çatlağı meydana getirir. Gelimeler üzerine Kürdistan Teali Cemiyeti reisi aynı zamanda Osmanlı urayı Devlet (Danıtay) üyesi olan Seyyid Abdülkadir, TürkKürt ayrılığının söz konusu olmadığına dair bir açıklama yapmak mecburiyetinde kalır. Abdülkadir Efendi, Cemiyet’te bölünme pahasına da olsa hilafetten yana bir tavır koyar. Bu zor durumda Osmanlıya darbe indirmenin Kürtlük iarına yakımayacağını ifade ederek, erif Paa’ya iddetle karı çıkar. Bölünmelere rağmen bu tutumunu sürdürür. Đstanbul’daki Kürt locaları da

128 MMZC , C. 1, Đ. 14, 26 ubat 1336 (1920), s.212. 129 Öke, a.g.e ., s. 45. 130 imir, a.g.e. , s. 366. 131 imir, a.g.e., s. 311. 132 Kiriçi, a.g.e., s. 84. 133 Bulut, a.g.t ., s.113114. 134 Bulut, a.g.t ., s.115.

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 19

Abdülkadir Bey’in ortaya koyduğu direncin arkasında yer alırlar. Böylece Đstanbul’daki diğer Kürt locaları da Abdülkadir Efendi’ye destek vererek erif Paa’nın giriimlerine karı çıkarlar. erif Paa Anadolu’daki Kürtlerden destek alamaması üzerine bu davadan vazgeçmek zorunda kalır 135 . Kürt Heyeti Delegesi bakanlığından istifa ediini ince bir siyasetle halletmeye çalıır. Basında da yer alan istifa mektubunda u cümlelere yer vermitir: “ Makamı mukaddes hilafete derin bir ekilde bağlı bulunduğumdan, ortaya çıkan fikir çatımalarından hilafete zarar gelmesini istemediğim için Paris Konferansı nezdindeki Kürdistan Heyeti Üyeliği Bakanlığından istifa ettim. ”136 . erif Paa artan tepkiler üzerine Đtilaf devletlerinin de desteğini yitirir ve 15 Nisan 1919’da delegasyonluğu bırakır; 5 Nisan 1920’de Kürtçülük davasından ayrılır 137 . Paris Konferansı’na Kürt Heyeti temsilcisi sıfatını kullanarak katılan erif Paa, ilkeli bir politika takip edememi ve kendisi herhangi bir inisiyatif gelitirememitir. Zaman zaman bağımsızlık, zaman zaman da otonomi çözümleri arasında yalpalayarak ülkesinden kopuk silik bir durumda kalmıtır 138 . Arkasında ciddi anlamda destek bulamayan erif Paa’nın tutarsız politikaları güvensizlik yaratmı ve itilaf devletleri tarafından da yeterince ciddiye alınmamıtır 139 . Paris Konferansı’nda istediği gelimeler olmayınca kendini destekleyenlerin de güvenini kaybetmi ve Kürtler üzerinde hiçbir etkisini kalmadığını 23 Mart 1920’de Lord Curzon’a gönderilen bir telgraftan öğrenmekteyiz 140 . erif Paa umduğu desteği bulamayınca siyasî bir manevra yaparak sabık Đttihatçıların yardımını sağlayarak Sadrazam olma planları yapar. Kendi isteğiyle 11 Aralık 1919’da ve 14 Nisan 1920’de iki kez Đsviçre’nin Varsay kentinde Đttihatçıların sabık Maliye Nazırı Mehmet Cavit Bey’le görüür 141 . Paa bu amacına ulaabilmek için daha önce birlikte hareket ettiği

135 Martin Van Bruınessen, “Osmanlıcılıktan Ayrılıkçılığa: eyh Sait Ayaklanmasının Dini ve Etnik Arka Planı”, (çev. Levent Kafadar), Kürdistan Üzerine Yazılar , Đstanbul 1992, s.146. 136 Bulut, a.g.t., s.153. 137 Abdülhaluk Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası , Turan Kültür Vakfı, Ankara 1996, s.311; Tarık Zafer Tunaya , Türkiye’de Siyasal Partiler, Cilt 1, Hürriyet Vakfı Yay., Đstanbul 1984, s.219; Suat Akgül, Yakın Tarihimizde Dersim Đsyanları ve Gerçekler , Boğaziçi Yay., Đstanbul 1992, s.30. 138 Hasan Yıldız , Fransız Belgeleriyle Sevr, Lozan, Musul Üçgeninde Kürdistan, Koral Yayınları, Đstanbul 1991, s. 47; Bulut, a.g.t., s.149. 139 Bulut, a.g.t ., s.149. 140 Erol Ulubelen, Đngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye , Çağda Yay., Đstanbul 1991, s.257. 141 Zeki Sarıhan , Kurtulu Savaımızda TürkAfgan Đlikileri , Kaynak Yayınları, Đstanbul 2002, s.102.

20 Taner ASLAN

Hürriyet ve Đtilafçılar aleyhinde bulunarak Đttihatçılara bağlı millî harekete taraftar olduğunu ifade eder. Kendisinin bakanlığında Đttihatçılardan bir kabine oluturulmasını önerir 142 . Görüldüğü üzere o daima bir makam kapma peinde komutur. Bunun için daha önce birlikte çalıtığı gruplara dahi ihanet etmitir. Paa’yı bitiren siyasî ihtirasları ve ikbalperestliğidir. Bu onun tutarsız bir politika takip etmesine yol açmıtır. 1923’e kadar Paris’te kalır. Bu tarihten sonra Mısır’a geçer. Buradaki siyasî yaamına dair tafsilatlı bir malumat yoktur 143 . Gerek merutiyetten gerekse Kürtçülük siyasetinden umduğunu bulamaması onu Mısır’da daha münzevî bir hayata hapsetmi olabilir. Đstiklal Savaı sırasında yurt dıında kalır ve 19231927 yılları arasında yurda dönmediğinden dolayı vatandalıktan çıkarılır 144 . 55 yaına gelen ve siyasî yaamdan tamamen çekilen erif Paa maddî sıkıntılar içinde fırtınalı bir siyasî yaamın ardından 1965’te Đtalya’nın Catanzaro ehrinde hayata gözlerini yumar 145 . erif Paa’yı mütareke öncesi ve mütareke sonrası ele almak gerekir. Mütareke öncesinde; dini ve etnik grupların eit biçimde temsil edildiği merutî bir siyasal düzen ve liberal bir ekonomik sistemle ülkenin kalkındırılmasını isteyen bir erif Paa; mütarekeden sonra sözde bir Kürt devleti kurulmasını arzu eden bir erif Paa 146 . Onun kavgasının ana temasını 1908 özlemine dönmek oluturur. 1918’den önceki siyasal yaamında Kürt haklarından hiç söz etmez ve Osmanlılığın birlik ve bütünlüğünün muhafazasına çalıır. Ancak Osmanlı Devleti’nin parçalandığını görmesi, onu farklı siyasî oluuma yöneltmi olmalıdır 147 . Yine de onun 1918 sonrası takip ettiği siyasî talep, Taner Timur’un ifadesiyle yeni bir dava yeni bir heyecan aramanın bir sonucudur 148 . II. erif Paa’nın II. Merutiyet Döneminde Yasaklanan Bir Risâlesi: ûrâyı Ümmet Yahud Numûnei Denâet Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Yıldız Sarayı’nda balattığı tahkikat neticesinde Cemiyet’in aleyhine çok sayıda jurnallerle karılaılır. Bu jurnaller arasında erif Paa’nın büyükelçilik görevinde bulunduğu sırada gönderdiği jurnallere de rastlanır. erif Paa’nın baını bu jurnallerin yediği açıktır. Bu jurnallerin kendisi için pek hayır getirmeyeceği düüncesinden

142 Muhsin Kızılkaya, Halil Nebiler, Dünden Yarına Kürtler , Yurt Kitap, Ankara 1991, s.40. 143 Bahattin Öztunacay, , Aygaz Yayınları, Đstanbul 2005, s.152. Hatırai Uhuvvet: Portre Fotoğraflarının Cazibesi 18461950. 144 BCA , Sayı: 3/11729, Dosya: 15115, Fon Kodu: 30.18.1.2, Yer No: 123.67.8. 145 Öztuncay , a.g.e., s.152. 146 erif Paa, a.g.e ., s.1213. 147 erif Paa , a.g.e., s.13. 148 Timur , a.g.e., s.1819.

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 21 hareketle Paris’e kaçarak Đttihat ve Terakki’ye muhalif bir siyasî hareket balatır. Đttihat Terakki Cemiyeti’nin verdiği kararlarda önemli bir mevkie sahip Bahaeddin akir’in ûrâyı Ümmet gazetesinde erif Paa aleyhine bir makale kaleme alınır. erif Paa bu yazı da kendine atfedilen suçlara binaen ûrâyı Ümmet yahud Numûnei Denâet isimli bir risale kaleme alır. Çalımanın bu kısmında risalenin ekil ve muhtevası ele alınmıtır. ekil Açısından Đncelenmesi erif Paa tarafından kaleme alınan ûrâyı Ümmet yahud Numûnei Denâet Risâlesi 1325 (1909) tarihinde Paris’te Imprimerie A. G. Hoir’de basılmıtır. 16 sayfadan mürekkep, eni 9 cm, boyu 13 cm olan eser Seyfeddin Özege Katologu 19071 numarada kayıtlıdır. Risale, Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin siyasî faaliyetlerini tenkit etmesinden dolayı yasaklı yayınlar arasına girmitir. Cemiyet, bu risalenin memlekete giriini ve ithalini yasaklamıtır. Buna rağmen kaçak yollarla yurda girdiği tahkikatlarda anlaılmıtır. Örneğin; Risale’nin bir nüshasının Aydın ve Edirne vilayetlerine açık posta ile gönderildiği tespit edilmitir 149 . erif Paa, adı geçen risaleyi, ûrâyı Ümmet gazetesinin 3 Terini sani 1325 (16 Kasım 1909) tarihli nüshasında ahsına yönelik menfi yazıya istinaden kaleme almıtır. Đttihat ve Terakki’nin yayın organı urayı Ümmet gazetesi, Cemiyet karıtı hareketleri tenkit etmekte olduğundan, erif Paa hakkında da birçok ithamlarda bulunmutur. erif Paa, risalede adı geçen gazetede kendisine yönelik ithamlara cevap vermitir. Gazetenin kendisi hakkında çıkan yazıya verdiği cevapla aynı zamanda Đttihat ve Terakki’ye de cevap vermektedir. Muhteva Açısından Đncelenmesi Cemiyet’ten Ayrılı Meselesi erif Paa’nın Meclisi Mebusan’ın açılıında Çırağan Sarayı’nda bulunduğu bir sırada, Emniyeti Umumiye Müdürü Galip Bey’in elinde, üzerinde “Stockholm Sefiri sabık erif Paa’nın vaktinde Abdülhamit’e ve bir diğer jurnaller dosyası” yazılı mühürlü bir zarf dikkatini çekmitir. Galip Bey bu zarfı nazırlardan birine teslim etmitir. Hem Meclis’in açılı gününde Emniyeti Umumiye Müdürü Galip Bey tarafından ilgili nazıra götürülen

149 BOA, DH..MUĐ. , 68/1/47. Cemiyet, merutiyetin ilanıyla birlikte sansür yasağını kaldırarak basına hürriyet getirmi, böylece basın denetimsiz hale gelmitir. Ancak merutiyetin ilk bir yılından sonra artan huzursuzluklar, Cemiyet karıtı muhalif söylemlerin gelimesine yol açmıtır. Özellikle 31 Mart Askeri Đsyanı’ndan sonra basına sansür getirilerek, merutiyet öncesinde ki duruma getirilmitir. Hükümet, bu menfi gelimelerin önüne geçebilmek ve matbuata bir düzen getirmek amacıyla 1909’da 37 maddelik bir Matbuat Kanunnamesi yayınlamıtır. BOA, Y.EE. , 31/ 9.

22 Taner ASLAN dosya, hem de ûrâyı Ümmet gazetesinde neredilen yazı erif Paa da kendisine bir kumpas kurulduğu izlenimi uyandırmıtır. 31 Mart Hadisesi’nden sonra Yıldız’da sabık dönemde Đttihatçılara yönelik jurnallerin kimler tarafından yapıldığına dair çalımalar balatılmı, jurnal verenler tespit edilerek kara listeye alınmıtır. Bu jurnaller arasında erif Paa’nın Stockholm büyükelçiliği yaptığı sırada Yıldız’a gönderdiği jurnallere de rastlanmıtır. Bu durum onun Đttihatçılarca jurnalci yaftalamasına tabi tutulmasına ve Cemiyeti Hafiye (gizli cemiyet) üyesi olmakla itham edilmesine sebep olmutur (s.1). 150 Paa, jurnal dosyasında isnat edilenlerin kamuoyunu aleyhine tahrik etmek ve öç almak için tertip edilen saçma sapan sözler olduğunu iddia etmektedir. Böyle bir dosyanın mevcut olsa bile Galip Bey’in bu dosyayı hangi sıfat ve salahiyetle eline geçirdiğini sormaktadır. Yıldız’da bulunan bu evrakların Divanı Harp nezdinde korunmu olması ve o vasıta ile muamele görmesi gerekirken, ûrâyı Ümmet gazetesinde bulunmasını, kendisinden öç alınmak eklinde izah etmekte ve bunun hukukî teamüllere de aykırı olduğunu ifade etmektedir. Cemiyet’in haksızlıklarına tahammül edemeyerek, birkaç kez ihtarda bulunduğunu, ancak dikkate alınmadığından dolayı Cemiyet’ten ayrıldığını belirten Paa, Cemiyet’ten ayrılalı dokuz ay olduğu ve jurnallerin Yıldız’dan Nisanda alındığı, birçok kiinin jurnal dosyasının yayınlandığı halde kendisi hakkındaki dosyadan imdiye kadar neden söz edilmediğine bir anlam veremez. Birçok kiinin jurnalleri ile birlikte kendisinin jurnallerinin de neredilmesi gerektiğini, hatta imdi niçin neredilmediğini merak ettiğini belirtmekte ve bu durumu ahmaklık olarak değerlendirmektedir (s.7). Kendisinin bin minnet rica ile Cemiyet’e kabul olunduğu iddiasını reddetmekte ve bununla ilgili olarak elinde çok sayıda mektup olduğunu öne sürer ve buna örnek olarak da bir tanesini yayınlar (bkz. Ek1 s.8). Cemiyet’in Umurı Dahiliye ubesi’ne memur Dr. Bahaeddin akir imzasıyla alınan bu mektupta, Paa’nın istifa etme gerekçesine yer verilmektedir. Bu mektubu yayınlamayı düünmediğini, mecbur edildiğini,

150 II. Abdülhamit’in 14 Nisan’da tahttan indirilmesinden sonra Cemiyet, Đttihatçılar haricindeki birçok kiiyi suçlusuçsuz cezalandırmıtır. 31 Mart’tan sonra sıkıyönetimin getirilmesiyle Cemiyet karıtları Cemiyeti Hafiye yaftalamasına maruz kalmıtır. Mustafa Ragıp, Cemiyeti Hafiye suçlamasıyla birçok kiinin ikence gördüğünü u ekilde ifade etmitir: “ Bir taraftan Türkiye Napolyon’u evket Paa Cemiyeti Hafiye müntesibini ve azası diyerek birçok mücahitleri Bekir Ağa’nın müthi zindanlarına sokuyor, zalim ikenceleriyle tecziye kıldırıyordu... ki Sinop mebusu Rıza Nur Bey ile muharririnden Fuad ükrü Bey’in yatak derûnunda muhtefî olduğu halde çıkarılıp Lütfü Fikri Bey tarafından meclisi millîde vükelayı millete arz edilen sopa kırıkları, ta kökünden sökülmü tırnak parçaları bu mezalimi isbata kafidir. ” Mustafa Ragıp, Đttihad ve Terakki Cemiyetinin Fırıldakları Yahut Tarihi Matem, Arak Garayan Matbaası Babı Ali Caddesi, Dersaadet 1328, s.9.

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 23 bu yüzden de üzüntü içinde bulunduğunu, fakat böyle bir mektubun eline geçmesinden dolayı da son derece memnun olduğunu ifade etmektedir. Bu mektubu yayınlamaktan maksadının hakikatleri ortaya çıkartmak olduğunu da belirtmektedir. Mektupta istifa etmesinin asıl maksadının Cemiyet’ten büyükelçilik görevi istediğini, ancak layık görülmediğinden istifa ettiği öne sürülmektedir. Ancak Paa Cemiyet’ten ayrıldıktan sekiz ay sonra bu tür isnatların yapılıyor olmasını düündürücü bulmaktadır. Kendisi hakkındaki ithamlarla kendilerini müdafaa eden fesat bir mektubun eline geçmesiyle, Cemiyet’in aslında kendini müdafaa ettiği silahıyla, imdi kendini savunmada kullandığını ifade etmektedir (s.9). ûrâyı Ümmet gazetesinin 1 Terinisani 1325 (16 Kasım 1909) tarihli nüshasında; merutiyet inkılabından sonra minnet ve rica ile Đttihat ve Terakki Cemiyeti’ne kendini kabul ettiren erif Paa’nın Pangaltı Kulübü’ne girdikten sonra Cemiyet’ten büyük elçiliği ve Ordular Süvari Müfettiliği’ni istemesinin Cemiyet’e girme maksadını ortaya koyduğu, ancak Cemiyet’in liyakatlı bulmadığı erif Paa’ya bu görevlerin verilmediği, bunun üzerine gücendiği ve Cemiyet’ten istifa ettiği belirtilmektedir (s.2). Ayrıca gazetede erif Paa’nın 31 Mart Hadisesi’nde parmağı olduğu, hadisenin onun Niantaı’ndaki evinde planlandığı ileri sürülmekte ve olay zamanında da Đstanbul’da bulunmamak için Avrupa’ya kaçtığı ifade edilmektedir (s. 2). erif Paa’nın Đstanbul’dan kaçması 31 Mart Hadisesi’nin öncesinde, Abdülhamit’e verdiği jurnallere dair evrakı görmesinden sonraya rastlamaktadır. Zaten kendisinin de bu evrakı gördükten sonra “ Bu bizim asla hayrımızı mucip olmadı. ” (s.1) demesi de bunu doğrular niteliktedir. erif Paa’nın Kendisine Yapılan Đsnatlara Cevabı ûrâyı Ümmet gazetesinde erif Paa, Paris’teki irticanın baına geçtiğinden, burada nerettiği Merutiyet gazetesinde hükümeti meruta (meclisle idare edilen hükümet) aleyhinde yayınlar yaptığından, Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin aleyhinde bulunduğundan dolayı hainlikle suçlanmaktadır. ûrâyı Ümmet , Đttihat ve Terakki aleyhinde bulunmayı vatanın aleyhinde bulunmakla e görmektedir. 31 Mart Hadisesi’ni çıkaranların Bulgarlara ve Yunanlara bilerek hizmet ettiklerini belirten gazete, hafiye eskisi olarak damgaladığı erif Paa’nın Aydın’da ekıyalık yapan Çakıcı’dan 151 daha menfur olduğunu ileri

151 Çakıcı, 1872 yılında doğan Çakıcı Mehmet Efe’dir. Çakırcalı Mehmet Efe’de denmektedir. Halk Çakırcalı ismini Çakıcı olarak kısaltmı, zamanla Çakıcı lakabıyla anılmıtır. Evliya Çelebi Afyon’da Çakırcalı isminde bir kazadan bahseder. Babasının da Çakırcalı Ahmet olarak tanınması Çakıcı ailesinin bu bölgeden Đzmir’e geldiğini kuvvetlendirmektedir. Arkadalarıyla ekıyalık yaparak hayatını ikame eden Çakıcı Mehmet Efe, zenginden

24 Taner ASLAN sürmekte, hatta Çakıcı ile mukayese yapmanın bile yazık olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca babasının Abdülhamit zamanında memleketten topladığı paraları bugün erif Paa’nın millet ve vatanın felaketi için kullandığı ileri sürülmektedir (s.2). erif Paa gazetede kendisine isnat edilen suçlamalara ûrâyı Ümmet yahud Numunei Denaet Risalesi ile cevap verir. erif Paa, urayı Ümmet ve emsali bir iki gazetenin memleketin yararına değil, ahsi niyetlere ve alçaklıklara hizmet ettiğini, bu nedenle gazetedeki uydurma bir bendin yayınlanmasına da aırmadığını, bu yüzden alçak ve rezil bir yayın politikası takip ettiğini vurgulamaktadır. Bu tür gazetelerin merutiyetten ve hürriyetten dem vurduklarını, ancak müavereye ve hürriyete herkesten evvel karı olduklarını, istibdattan nefret etkilerini yazmalarına mukabil istibdadı sağlamlatırdıklarını belirtmektedir. Đttihatçıların “namus ve hamiyet kalmadı mı?” nidasıyla nerede erbabı namus ve haysiyet varsa ilan ı husumet yaptıklarını ifade eden Paa, meslek hastalıklarını tasvip etmediniz mi? emirlerine, keyiflerine tabi olmadınız mı? hainlikle suçladıklarını; (s. 3), hırsızlıklarından, kanunsuzluklarından bahsedildiğinde de mürtecilikle itham ettiklerinden bahsetmektedir. Bunların, menfaatlerini biraz tehlikede görecek olurlarsa rüvetten, iltimastan ve cinayetten dahi çekinmeyeceklerini ifade etmektedir. Đttihatçıları insan eklinde kan döken canavar fesatçılar olarak nitelendiren Paa, bunlara cevap vermeğe tenezzül dahi etmenin doğru olmadığını, ancak namusuna dil uzatılmasından dolayı kendisini savunduğunu belirtmekte ve ûrâyı Ümmet ’e karı meru olduğunu söylediği müdafaasının okuyucular tarafından tarafsız bir ekilde muhakeme edilmesini istemektedir. Paa’ya göre ûrâyı Ümmet ’in kendisi aleyhindeki bendiyle Paris’te Türkçe ve Fransızca olarak nerettiği ve ücretsiz olarak dağıttığı Merutiyet gazetesinin önemini kırmak ve azaltmak istediğini ileri sürmektedir. Paris’te nerettiği Merutiyet gazetesi ile Đttihat ve Terakki’nin siyasî, idarî, malî ve sosyal politikalarını tenkit etmesi, adı geçen gazetenin

aldıklarını yoksullarla paylaarak halk arasında sempati toplamıtır. Zenginlere zorla hayrat yaptırtarak kamu yararına bir nevi hizmet ettiği söylenebilir. Çakıcı köy ve kasaba basan bir ekıya değildir. Onun adını kullanan muhtemel Arnavutköy Bayram Çetesi olsa gerek bir çete bölgede terör estirir. Çakıcı halka zulüm yapan çeteleri de ortadan kaldırmıtır. “Kırserdarlığı” görevi ve belirli miktarda maa bağlanılarak, silahlarıyla birlikte çete elemanlarının da yanında kalmasına izin verilerek ödüllendirilmitir. Ancak o dağa çıkmaktan kendini alamamıtır. 1912 yılında Nazilli yakınlarındaki Karıncalı dağ mevkiinde yönetim güçlerince girdiği bir çatıma sonucu öldürülmütür. Bkz. eref Üsküp , Çakıcı Efe, Hür Efe Matbaası, Đzmir 1975, s.2930.

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 25 yurda giriinin engellenmesine yol açar 152 . Paa arkadaı Dr. Refik ile birlikte çıkarttığı gazeteyi kaçak yollarla memlekete sokmaya çalıır 153 . Paa, neredilen manasız bendin, kendisini bu mukaddes yoldan hiçbir zaman alıkoymayacağını, emin ve daimi adımlarla ilerlemekten geri durmayacağını ifade etmektedir. Bu çalımalarının bütün entrikalara rağmen memlekette hakiki hürriyet tesis edilinceye kadar devam edeceğini ifade eden Paa, milletin hukukunun iadesinin en büyük amacı olduğunu belirtmektedir. Paris’te hürriyete sahip çıkmak için nerettiği Merutiyet gazetesinin memlekette hakiki merutiyetin yeniden ihdas edilmesi için Đstanbul’da da intiar edeceğini ve daima millet menfaatlerini gözeteceğini ve onun sadık bir hizmetkârı olacağını vurgulamaktadır. Hürriyetin ilanıyla daha önce vaat edilenlerin verilmediğini, üstelik sabık dönemi hatırlatırcasına hürriyetlerin gasp edildiğini öne sürmektedir (s.4). ûrâyı Ümmet ’te yer alan isnadların hiçbir esasa dayanmayan uydurmalar olduğunu ve bunları herkesin bildiğini, kamuoyunun bir kiinin haysiyetini takdir için gazetelerin yazılarına ihtiyacı olmadığını, her eyi tarafsızca ve gözle görülür eylere göre tetkik ettiğini ve ona göre hüküm verdiğini belirterek unu ifade etmektedir: “ Kârlarını halkın zararına çalıarak elde eden birkaç rezilin, milli hukukumuzun savunmasını esas alan mesleğimizden dolayı bize karı iddetli muhalif olmalarından daha doğal ne olabilir. ” Sadece kendisi gibi muhalefetini neriyatıyla açıktan açığa yapanlara karı değil, faaliyetleri hakkında eletiride bulunanlara karı da iddetli saldırılarda bulunduklarını kimsenin unutmadığını belirtmektedir. Dünyanın hiçbir yerinde merutiyet taraftarlarının böyle hareket etmediğini, her memlekette kabul ve takip edilen bir tartıma usulünün var olduğunu ifade ederek, tartımada itiraz edene karı saldırgan bir üslupla değil, mantıki cevaplarla karılık verilmesi gerektiğinin altını çizmektedir. Neriyatlarında, kanuna aykırı olarak varlığını sürdüren Cemiyet’in hala hükümet ilerine karımasından, kanuna uygun olmayan hareketlerde bulunmasından, Cemiyet’in ileri gelenlerinin suiistimallerinden, hırsızlıklarından ve tarafgirliklerinden bahsetmektedir. Bu yüzden erif Paa, memlekette merutiyetin kuru bir söylemden ibaret olduğunu, kimsenin namusundan ve malından emin olmadığını iddia etmekte ve “Matbuat ve toplantı hürriyetini ortadan kaldıran, ev basan, hapis ve sürgün eden, ikencelerle birçok masumu öldüren ahıslara hürriyetperver ve merutiyetin koruyucusu denilebilir mi? ” sorusunu sormaktadır. urayı Ümmet gazetesinde yer alan ve kendisi hakkında iddiaları ve itirazları içeren makaleye karı verdiği

152 BOA, MV. , 133/79; BOA, MV. , 137/55; BOA, DH.EUM.THR. , 92/46. 153 BOA, DH.FR. , 39/76.

26 Taner ASLAN cevapta, düüncelerinin doğruluğunu, dümanlarının ekıyalıklarını ve alçaklıklarını ispat ettiğini söylemektedir (s.5). Bu gibi iddialara ve itirazlara karı ûrâyı Ümmet ’in bilinen bendinin; dümanlarının alçaklığından ve ekıyalığından baka neyi ispat ettiğini okuyucularının vicdanlarına havale etmektedir. Karılıklı konumadan neden bu kadar korkulduğunu ve matbuatın neden kapatıldığını sorar ve matbuata getirilen sansürle bütün milletin susturulduğunu ortaya koymaktadır. Suçlamalara verdiği cevapların gayri vaki ise de bütün muhalifleri susturmaya cesaret edemediklerini belirten Paa, Cemiyet’in kendisini II. Abdülhamit döneminde görev yaptığından dolayı suçladığını ifade etmektedir (s.6). O, hükümetin büyük çoğunluğunun Abdülhamit zamanında görev yapan seçkin kiiler olduğunu, kendisinin memuriyetine itiraz edenlerin o dönemde görev alan birçok devlet ricaline bu uygulamaları yapmadıklarına dikkat çekmektedir. O dönemde görev yaparken kimsenin adamı olarak çalımadığını, kimseye intisab etmediğini, Abdülhamit’e makam elde etmek için yaklamadığını ifade etmektedir. Amacının vatana hizmet etmek olduğunu belirtmeyi övünç duymak için yapmadığını söyleyen Paa, vatan için yaptığı yardımlardan bahsetmeyi uygun görmemekte ve okuyucuların kendisini mağdur olarak görecekleri ümidini taımaktadır (s.9). ûrâyı Ümmet ’te kendisi hakkında ehliyetsiz ve kifayetsiz olduğu, bu sebeple kendisine istediği görevlerin verilmediğine dair beyanların yer aldığını belirten Paa, madem bu kadar ehliyetsiz ve kifayetsiz birinin nasıl olurda Bulgaristan Krallığı’nın gelimesine ve 31 Mart’ın tertip ve icrasına ve Girit’in Yunanistan’a bağlanmasına hizmet ve delalet ettiğini sormaktadır. Bu iddiaları ortaya atanlarda mantık olmadığını belirten Paa, onları bo kafalı herifler olarak nitelendirmektedir (s.12). Cemiyet’in ortaya attığı isnadlarla asıl kendini kamuoyunda hem gülünç duruma düürdüğünü, hem de değerini kaybettiğini belirtmektedir. Asılsız ithamlarda bulunduğunu iddia ettiği Cemiyet’i iktidarsız olarak niteleyen Paa, halkın Cemiyet’in iyi niyet içinde olmadığını anladığını, dört be aylık icraatının fenalık ve cinayetlerinin bunu güçlendirdiğini belirtmektedir. Cemiyet’in menfi uygulamaları karısında ses çıkartmamı olsaymı bu tür karalamalarla karılamayabileceğini düünmektedir. Ancak o muhalefetini sadece kendisi için değil bütün Osmanlı milleti için istediğinin altını çizmektedir. Cemiyet’e girmenin bir eref sayılmadığı gibi ayrılmanın da kabahat olmadığını söyleyerek u soruyu sormaktadır: “ Hamiyet ve namusla hiçbir münasebeti olmayan nice haerattan mürekkeb Cemiyeti hala nazarı nasda mukaddes mi tanıtmak istiyorsunuz? ” urayı Ümmet ’te yer alan

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 27 yazıda kendisinin Süvari Müfettiliği’ni istediğini, ancak on askere kumanda etmediği öne sürülerek verilmemesini eletirir ve “tayin buyurulan müfettiliğiniz acaba kaç nefere kumanda etmitir ” diye de sormaktadır. Ayrıca Süvari Müfettiliği görevine getirilen zatın hangi okulda okuduğunun izah edilmesini istemektedir. Askerlikten istifa etmesine rağmen Tasfiyei Rütbei Askeriye Komisyonu’ndan diplomasının talep edilmesine bir anlam veremez. Komisyon’a askerlikle ilikisinin kalmadığına dair gönderdiği cevabî yazı üzerine, Komisyon bu defa askerî okul diplomasının olmadığı zannıyla Fransa Hükümeti’nden bilgi ister. Fransa Hükümeti’nin cevabî yazısında, Paa’nın Saint Cyr Askeri Akademisi’nde okuduğu ve muktedir bir asker olduğu, arzu ettiği takdir de de Fransız ordusunda görmek istedikleri belirtilir (s.10). Bu cevabın Cemiyet’çe ho karılanmadığını ifade eder (s.11). Paa da bunun üzerine Fransız ordusuna General rütbesiyle katılır (s.10). Paa, Paris’teki irticanın reisi olduğuna dair ayiaların asılsız olduğunu, asıl irticacı olanın Cemiyet olduğunu ileri sürmektedir. Burada irtica kelimesini de açıklamaktadır. Đrticayı; merutiyetten ayrılıp istibdada dönmek eklinde tanımlamaktadır. Memlekette irtica düüncesinin olmadığını Zîrâ herkesin istibdad idaresinin ortadan kalkmasını arzu ettiğini, merutiyetin ilanının memlekette büyük bir sevinçle karılandığını, enlikler düzenlendiğini belirtmektedir.154 Cemiyet’in iddia ettiği gibi ne Osmanlı’da ne de Paris’te irticanın olmadığını, Kanuni Esasi’nin hükümlerinin hakkıyla tatbik edilmesini amaçladığını defalarca tekrar etmektedir (s.13). Đttihat ve Terakki’ye Eletiriler ve Muhalefet erif Paa, herkese hürriyet, eitlik ve adalet dağıtmak ve devletin mukadderatını muhafaza etmek için merutiyeti ilan ederek, Kanuni Esasi’yi yeniden yürürlüğe koyan Đttihatçıların çok geçmeden iktidarı millet menfaatine değil ahsi çıkarlara hizmet eder hale getirmelerini iddetle tenkit etmektedir. Đttihatçıların gayri hukukî ve merutiyetin ruhuna aykırı hareket etmeleri üzerine onları tenkit ettiğini belirten Paa, amacının millî menfaatlerin korunması ve milleti Osmaniyenin merutiyet umdeleri altında barı ve refah içinde yaamasını temin etmek olduğunu ifade etmektedir. Đttihatçıların menfî uygulamalarını ortaya döktüğü için Cemiyet tarafından karalandığını belirtmektedir.

154 Merutiyetin ilanı memlekette bayram havasında kutlanır. O dönemi yaamı olan Süleyman Numan, bu sevinci u sözlerle ortaya koymutur: “Öyle bir itirak ki haftalarca, aylarca, geceli gündüzlü evler, dükkanlar, sokaklar, pencereler, damlar insanlarla, bayraklarla, hürriyet ve millî renkli kokartlarla, urutlarla doldu, boaldı. ” Bkz. Süleyman Numan, “Đnkılabımız”, Musavver Muhit , C. 1, S. 9, Kanuni Evvel 1324, s.1409.

28 Taner ASLAN

Cemiyet, Paa’ya istediği görevleri vermemesini onun liyakat sahibi olmamasına bağlamaktadır. Bu nedenle Paa, Cemiyet’e imdiki müfettilerde kendisinden ziyade bir ehliyet bulunduğuna delalet mi ettiğine dair bir soru sormaktadır. Bir ite ehliyeti olan herkesin bir memuriyet elde etme hakkına sahip olduğunu, ancak bunun Cemiyet’çe bir azarlama ve tersleme vesilesi olduğunu belirten Paa, tensikat 155 uygulamasını da eletirmektedir. Birçok memurun Cemiyet taraftarı olmasının tensikatla anlaıldığını ileri sürmektedir. Cemiyet taraftarı olmayan memurların tensikata tabi tutulduğunu belirtmektedir. Kendisinin hiçbir zaman bu tür bir maksat taımadığını ve ihtiyacının da olmadığını, buna da istifanamesini ve mektubu delil olarak göstermektedir. Bu tür maksat taısaymı kolaylıkla baarılı olabileceğini ifade etmektedir. Hem de millî menfaatlerin müdafaası uğrunda bunca külfetlere ve zorluklara da maruz kalmayacağını söylemektedir. Talat Paa’nın 500 kuruluk Posta Kâtipliği’nden Dâhiliye Nazırlığı’na ve Cavit Bey’in mektep hocalığından Maliye Nazırlığı’na atanmasını eletirmektedir. Küçük çaplı memurların bir anda devletin önemli mercilerine getirilmesini tenkit etmekte ve memuriyetten bakanlığa terfi etmeyi usulsüz bulmaktadır. Kendisi de bir yere geçmek için her türlü aracı kullansaymı o zaman ayıplanacak bir i yapmı olacağını belirtmektedir. Birçok kiinin önemli makamlara gelip, kendisinin ise faraza bir memuriyet istemi olmasının töhmet addolunmasını manidar bulmaktadır. Bu sebeple birtakım yakıtırmalara maruz kaldığından bahsetmektedir (s.11). Usulsüz atamalar Cemiyet’in kadrolatığını göstermektedir. Tensikatı da kadrolamaya bir kılıf bulmak için kullandıkları da akla gelmektedir. Onların halkı aydınlatmak ve hizmet etmek perdesine bürünerek milletin ikbal ve istikbaliyle oynadıklarını ve bundan da zevk aldıklarını belirtmektedir. Đddia edildiği gibi Bulgaristan Krallığı’nı ortaya kendisinin değil bilakis Cemiyet’in meydana getirdiğini ve bunun için Bulgaristan’dan rüvet aldıklarını iddia etmektedir. Makedonya Rum ahalisinin aleyhine Bulgarların ilerini kolaylatıranların ve Makedonya’daki çeteleri takip etmekle görevlendirilen askerlere bilgi verenlerin Cemiyet olduğunu ileri sürerek, memlekette Rum ve Ermenileri gücendirerek birliği bozmakla itham etmektedir. Đhtilaf ve tedenni cemiyeti olarak gösterdiği Cemiyet’in 31 Mart Hadisesi’ni tertip ettiğini ileri sürmektedir. Olayı çıkaranların

155 Kelime manası düzene koymak ve ıslah etmek olan, mülki ve askeri alanlarda memur kadrolarına yönelik, çeitli dönemlerde yapılan kadro ve maa düzenlemelerine tensikat denir. Bkz. Yusuf Hikmet Bayur, Türk Đnkılabı Tarihi , TTK, Ankara 1984, s.90.

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 29 bulunamadığını, birçok mazlumun kanının döküldüğünü, orduyu da öç almak ve öldürmek için kullanarak tarih nazarında lekelediklerini ifade etmekte; 31 Martı u ekilde tanımlamaktadır: “31 Mart faciası gayet cahilane son derece tarafgirane ve garazkârâne (garez ve dümanlığa kapılarak) icraatın tevlîd (doğurma) itdiği ademi (yokluk) honudii (razı, memnun) milliyenin umumi nefretin nümâyii fi’liyyesi idi. ” (s.12). Cemiyet’in merutiyetin ilanından sonra Kanuni Esasi hükümlerine riayet etmediğini, katliamlar, haksız yere kazançlar elde ettiğini öne sürerek, bu kanunsuzlukların ancak anaristlikle tanımlanabileceğini belirtmektedir. Onun Kanunı Esasi hükümlerini uygulamayarak, memlekette diktatörlük tesis ettiğini, istibdad döneminde iyi kötü bir ordunun kaldığını imdi ise bozarak tefrikaya düürdüğünü ileri sürmektedir.156 Đttihat Terakki’nin iktidarı elde ettikten sonra memleketin her tarafına yayılarak, halkın saflığından yararlanıp, tecrübesizliğinden istifade etmeye kalktığını belirten Paa, Cemiyet’in 31 Mart’tan sonra memlekette irtica olduğunu yayma gayretini, yaptığı haksızlıkları, döktüğü kanları haklı göstermek ve aklanmak için yaptığını iddia etmektedir (s.13). Paa ile Cemiyet arasında siyasî tartımalar arasında Girit meselesi önemli yer tutmaktadır. Cemiyet, Paa’nın Girit’i Avrupa’ya ihsan ettiğini, buna karılık Paa ise Girit’i Fransa babakanı Georges Clemenceau’ye ihsan eden kiinin meclis bakanı Ahmet Rıza olduğunu ileri sürer. Delil olarak da Đstanbul’da Dıileri Bakanlığı’ndaki muhabere evrakını göstermektedir. Ahmet Rıza’nın Paris’te merutiyet ilan edilmeden evvel nerettiği Meveret gazetesinde Girit’in Yunan asilerine verilmesi lüzumuna dair düüncesini ortaya koyduğunu, Girit’te Osmanlı askerinin zulüm ve vahet yaptığına dair asılsız isnatlarda bulunduğunu ifade eder. Bu sebepten Paris’te Đttihat ve Terakki Cemiyeti, üçyüzbin imzalı bir mazbata ile Ahmet Rıza’yı Cemiyet’ten ve Osmanlılıktan uzaklatırdığını belirtmektedir. Paa’nın tenkit ettiği isimlerden biri de ’dir. Nazım Bey’in Paris’te Cafe Sufle’de Yeniehirli efik Bey’le tartıarak kavga ettiklerini, bu yüzden polis komiserliğinde sorguya çekildiğini, bunun yüz kızartıcı bir hareket olduğunu ifade eden Paa, böyle bir kiinin Meclisi Mebusan’da bakanlık etmesini düündürücü bulmaktadır (14). Paa bir zamanlar Paris’te

156 Cemiyet’in önemli bir kısmı küçük rütbeli mektepli zabitlerden olumaktaydı. Bunlar Đttihat ve Terakki Fırkası içinde siyaset yapmaktaydılar. Siyasî münakaalar neticesinde balangıçta Cemiyet’in içinde aktif rol üstlenenler, çıkarları zedelenenler farklı siyasal parti tesis ederek siyaset yapmaktaydılar. Zabitler arasındaki siyasî rekabet orduda bölünmülüğe sebep olmutur. Bu nedenle ordunun siyasetten el çektirilmesi için kanun hazırlanmasına dahi yol açmıtır.

30 Taner ASLAN

Abdülhamit’in hafiyelerinden olup bugün Arap muhtariyeti fikriyle hareket eden Matran Paa’nın evinde geceli gündüzlü içki alemi düzenlediğini, Nazım Bey’in sözüyle 3. Ordu subaylarının silahlarını millete doğrulttuğunu, bu subayların bu emre binaen hareket etmeleriyle millî onur ve haysiyetlerini ayaklar altına aldıklarını belirtmektedir. Zamanın kuvvei galibe zamanı olduğunu ve onun önünde herkesin boyun eğdiğini, ancak zamanın her sırrı ortaya çıkardığını ifade eden Paa, Cemiyet’in Çakıcı ekiyasından korktuğunu, ûrâyı Ümmet ’in bir ekıya ile kendisini mukayese ettiğini ve kendisinin Çakıcı’dan daha zalim olduğunu ileri sürmelerine içerlenmektedir. Çakıcı ve onun gibi hukuk dıı hareketlerde bulunan kanun tanımaz ekiyalarla aynı kefeye konmasından son derece müteessir olur. ûrâyı Ümmet ’i Cemiyet’in kabahatlerini gizlemek isteyen arsız çocukların yaygarasına benzetmektedir. ûrâyı Ümmet sahibi Bahaeddin akir Bey’e bu gazetenin sermayesini nereden bulduklarını sormaktadır (s.15). Bu sermayeyi milletten soydukları paralarla elde ettiğini belirtmektedir. hukûkı vatan unvanıyla yayınlanan bu gazetenin daha batan bu unvanı hak etmediğini Zîrâ bu gazetenin sûreti tesisindeki bu namussuzluk vatanperver kisvesi altında haydutluk icra edilmesini en kuvvetli delil olarak göstermektedir. Bu kadar paranın kısa bir zamanda ancak soygunculukla elde edebileceğini ifade etmektedir. Onun Paris’te iki senelik kirli hayatında adi bir fahienin kesesine ihtiyaç duyduğunu belirterek, bu kadar serveti edinmesinin manidar bulunmasını istemektedir. Milletten dolandırdıkları paraların bir kısmıyla da Đsveç gazetelerinde aleyhinde makaleler yazdırdıklarını, tensikattan dolayı rütbesinin miralaylığa yüzbaılığa kadar indirildiğini, gücendiğinden dolayı da hükümet aleyhinde neriyatta bulunduğunu iddia ettiklerini belirtmektedir. Devamla rütbeden ve memuriyetten çoktan vazgeçtiğini, hayatını ve servetini uğursuz bir ekıya çetesi olarak nitelendirdiği Cemiyet’in zulmüne uğrayan aziz milletin hukukunu savunmaya vakfettiğini belirten Paa, milletten çaldıkları paraları yabancı gazetelerde aleyhinde yazdırdıkları makalelere harcayacakları yerde, milletin hayrına harcasalar daha iyi bir maksada hizmet etmi olacaklarını söylemektedir (s.16). Amacının Osmanlı vatandalarının uyanmasını ve Avrupa kamuoyunun aydınlatılmasını sağlamak olduğunu ifade eden Paa, Cenabı Hakka vatanın selameti ve saadetine çalıanları mazhar etmesi için dua, farklı fikir taıyanların hakkında da önce hidâyet ve pimanlık, sonra da kahr ve lanet temenni ederek kendisine kendisi hakkındaki isnatlara cevap vererek sözlerini nihayete erdirir (s.13, 16).

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 31

Sonuç ve Tespitler erif Paa’nın Đttihat ve Terakki’ye muhalif faaliyetleri ile ûrâyı Ümmet gazetesinin kendisini ağır ithamlarla suçlayan yazısı üzerine savunma amaçlı kaleme aldığı ve Đttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından yasaklanan ûrâyı Ümmet yahud Numûnei Denâet Risalesi üzerine hazırlanan bu çalımaya dair u sonuç ve tespitlere yer verebiliriz: 1. 1908 özlemi içinde bir merutiyetçi olan erif Paa, Stockholm Büyükelçiliği görevindeyken ikili davranı sergilediği görülmektedir. II. Abdülhamit idaresinin yıkılarak merutî bir idarenin tesisi için Avrupa’da Đttihatçılarla ibirliği yaptığı gibi Yıldız’a Đttihatçılar hakkında Jurnaller de gönderdiği sabittir. Bu durum Paa’nın ne i yansın ne de kebap misali her iki tarafı da memnun eder bir davranı sergilediğini göstermektedir. Her iki durumda da nemalanmı olacaktı. Bu tutum onun makam hırsı içinde olduğunun göstergesidir. 2. erif Paa’nın Cemiyetle fikir ve çıkar ayrılığına dümesini, Abdülhamit idaresini devirip merutiyeti ilan etmek üzere birlikte hareket edenlerin, çıkar ve fikir ayrılığına düülmesi ile bu birlikteliğin yerini dümanlık almasıyla izah edilebilir. Görüldüğü gibi Đttihat ve Terakki Cemiyeti bata erif Paa olmak üzere kendi tekeli dıında hareket edenlerden nefret etmektedir. Bu da Cemiyet’in baka görü ve anlayılara hayat hakkı tanımadığını ortaya koymaktadır. Cemiyet’ten ayrılmaların en temelinde de bu yatmaktadır. Farklı fikirlere sahip kiileri ve grupları hürriyet çatısı altında birletirmeyi amaç edinen Cemiyet, merutiyetin ilanı üzerinden çok geçmeden ayrımalara zemin hazırlayacak uygulamalara gitmitir. Cemiyet’in farklı fikir ve düüncede yer alan gruplara ve kiilere tahammülsüzlüğü, herkese adalet ve hürriyet verme idealinin çok uzağında kaldığını göstermektedir. Kendisine yakın olmayanlara Cemiyeti Hafiye yaftası yakıtırarak uzaklatırdığı görülmektedir. 3. erif Paa kendisine isnat edilenlerin doğru olmadığını gerek Merutiyet gazetesi gerekse risalelerle cevap verme yolunu seçmitir. Kendisi için ağır ithamlar ve yakıık sözler kullanıldığını belirten erif Paa zaman zaman kendisi de benzer ifadeler kullanmaktan geri kalmamıtır. Bu ifadeler Cemiyet’in ve erif Paa’nın siyasî anlamazlıktan da öte birbirlerine karı hasımane bir tutum içinde olduklarının göstergesidir. Paa Paris’te yayınladığı ve kaçak yollarla memlekete soktuğu Merutiyet gazetesinde Cemiyet ve hükümet aleyhine yayınlar yapmakta ve bu yayınlar Cemiyeti zaman zaman zor duruma düürmektedir. Paa’nın Cemiyet muhalifi hareketinin memlekette merutiyet ve Cemiyet karıtlığının ortaya çıkmasında mühim rol ifa ettiğini söyleyebiliriz.

32 Taner ASLAN

4. erif Paa, kendisine isnat edilen makam dükünlüğünün olmadığını bilakis vatanın sulh ve selameti için çaba gösterdiğini belirtse de I. Dünya Savaı’nın kaybedildiğini anlamasıyla ülkeden kaçan Đttihatçı liderlerden Mehmet Cavit Bey’le Cenevre’de yaptığı görümede millî bir mutabakatın sağlanmasıyla memleketin yeniden tensik ve ihyasına çalıılabileceğini, millî mutabakatın sağlanması durumunda da kendisinin baa geçebileceğini ifade etmesi makam ya da liderlik özlemi içinde olduğunu ortaya koymaktadır. 5. Đttihat ve Terakki Cemiyeti, muhaliflerin rütbelerini indirmi, görevine son vermitir. erif Paa’nın muhalif tutumu general rütbesinin alınmasına yol açmıtır. Bu tutum merutiyetin ruhuna uygun bir teebbüs değildir. Rütbesinin sökülmesi onu daha da ötekiletirmitir. Fransız ordusuna general rütbesiyle katılıı hem ötekiletirilmesinin hem de kaybettiği makamı her nereden olursa olsun almak isteğinin bir göstergesidir. 6. erif Paa muhalefetinin temelinde Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin hiçbir siyasî oluuma hayat hakkı tanımayan tekelci tavrının mühim bir tesiri olduğu söylenebilir, ancak Paa’nın 31 Mart Askeri Đhtilali sonrasında Yıldız’da yapılan tahkikatta ele geçen Jurnaller arasında Stockholm sefirliği döneminde Avrupa’daki Đttihatçıları jurnallediği belgelere rastlanması Cemiyet’in Paa’ya karı tavrında değiikliğe yol açmıtır. Cavit Bey’in elinde isminin bulunduğu bir dosya görmütür. Bu gelimeler üzerine ortamın gerginliğinden de istifade ederek Paris’e kaçmıtır. Onun memleketten kaçarak muhalif bir tutum sergilemesinde hem Paa’nın verilen görevi beğenmemesi hem de Cemiyet’in Jurnallere ulaması önemli rol oynamıtır. Burada u soru akla gelebilir; “ Paa, Cemiyet merutiyet düsturlarına göre hareket etmi olsaydı muhalif olmayacak mıydı? ” Tespitlerimiz Cemiyet’in jurnallerden dolayı hakkında nasıl bir hüküm verilebileceği öngörüsüne sahip olması onun ülkeden kaçarak muhalif bir grup oluturmasına yol açmıtır. 7. Paa kendisi için hiç de hayırlı olmadığını ifade ettiği jurnal dosyası üzerine ne ile karılaacağını iyi bildiğinden Avrupa’ya kaçar. Bundan sonra Cemiyet’e karı siyasî ve ahlakî bir sava balatmı, Cemiyet’in tasvip edilemeyecek olan merutiyetin ruhuna aykırı uygulamalarını muhalefetine dayanak olarak kullanmıtır. 8. erif Paa ile ilgili bir baka tespitte Cemiyet’in kendisini Cemiyeti Hafiye olarak suçlamasıdır. Bu ithamın temelinde Paa’nın Yıldız’da ele geçirilen jurnallerinin büyük bir payı olduğunu söyleyebiliriz.

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 33

9. Paa’nın Risalesi merutiyetten sonra menfaat çatımalarının siyasî ve ahlakî takınlıkları ortaya koyması bakımından oldukça dikkat çekicidir. 10. Paa Osmanlı’ya ve halifeye yürekten bağlı olduğunu ifade etse de Paris Konferansı’nda Osmanlı Devleti’nin taksiminden faydalanarak sözde bir Kürt devleti kurmak için Kürt delegesi sıfatıyla bu toplantıya katılarak sözde Kürt isteklerini sunmutur. Bu tutumu onun hilafete bağlı olup olmadığını göstermesi açısından önemlidir. Konferans’ta sırf makam elde etme adına Ermenilerle yaptığı ittifak onun nasıl bir ruh hali içinde olduğunu ortaya koymaktadır. 11. Merutiyete gönülden bağlı olsa da tespitlerimiz onun makam hırsına sahip bir kiilik olduğunu göstermektedir.

34 Taner ASLAN

Kaynakça I. Ariv Kaynakları a) Babakanlık Osmanlı Arivi Dahiliye Nezareti Emniyeti Umumiye 1. ube (DH.EUM. 1.b.), 14/3, 17 Zilkade 1332. Dahiliye Nezareti Emniyeti Umumiye Müdüriyeti Tahrirat Kalemi (DH.EUM.THR.), 48/12, 24 aban 1328; 91/74, 18 evval 1327; 92/46, 7 Zilkade 1327. Dahiliye Nezareti Kalemi Mahsus Müdiriyeti (DH.KMS.), 18/37, 19 Cemaziyelevvel 1332. Dahiliye Nezareti Muhaberatı Umumiye Đdaresi Kalemi (DH.MUĐ.), 113/66, 17 aban 1328; 113/66, 17 aban 1328; 88/35, 17 Rebiülahir 1328. Dahiliye Nezareti Muhaberatı Umumiye Đdaresi Kalemi (DH.MUĐ.), 252/7, 27 Rebîülevvel 1327. Dahiliye Vekaleti Emniyeti Umumiye Tahrirat (DH.EUM.THR.), 92/46, 7 Zilkade 1327. Hâriciye Nezareti Siyasî (HR.SYS.), 2266/7, 14 Eylül 1914; 2443/67, 26 Terinisani 1917; 2446/2, 1 Kanunusani 1918; 41/19, 29 Haziran 1901; 2266/7, 14 Eylül 1914. Đrade Askeriye (Đ.AS.), 82/1327/Ra23, 13 Rebiülevvel 1327; 48/75, 16 Mart 1909. Đrade Hariciye (Đ.HR.), 413/1326/C11, 9 Cemaziyelahir 1326; 413/1326/C13. Đrade Hususi (Đ.HUS.), 33/1312/BO67, 18 Recep 1312; 62/1315/L024, 9 evval 1315; 76/1317/Ra64, 28 Rebiülevvel 1317; 88/1319/S04, 3 Safer 1319. Đrade Taltif Kısmı (Đ.TAL.), 104/1314/R047, 8 Rebiülahir 1314; 192/1317/C172, 5 Cemaziyelahir 1317; 319/1321/N109, 24 Ramazan 1321; 456/1326/029, 6 aban 1326; 460/1327/M28, 26 Muharrem 1327; 107/1314/B038, 19 Recep 1314; 158/089, 01 Recep 1316. Meclisi Vükelâ (MV.), 133/79, 19 evval 1327. Yıldız Esas Evrak (Y.EE.), 14/207, 1 Rebiülevvel 1326. Yıldız Esas, Sadrazam Kamil Paa Evrakı, 86/323186. Yıldız Mütenevvi Maruzat Evrakı (Y.MTV.), 309/38, 6 Rebiülahir 1326. Yıldız Perakende Elçilik, ehbenderlik ve Ateelik (Y.PRK.EA.), 29/3, 16 evval 1315. Yıldız Perakende Evrakı Namei Hümayunlar (Y.PRK.NMH.), 10/73, 1 aban 1326. Yıldız Perakende Evrakı Posta ve Telgraf Nezareti Maruzatı (Y.PRK.PT.), 16/124, 13 evval 1315; 16/124, 13 evval 1315; 17/33, 29 evval 1315.

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 35

Yıldız Perakende Hariciye Nezareti (Y.PRK.HR.), 31/55, 22 Cemaziyelahir 1319. Yıldız Perakende, Bakitabet Dairesi Maruzatı (Y.PRK.BK.), 41/66, 19 Zilhicce 1312. Yıldız Sadaret Hususi Maruzat (Y.A.HUS.), 382/105, 22 evval 1315. Yıldız Sarayı Arivi Sadaret Hususi Maruzat Evrakı (Y.A.HUS.), 417/45, 13 Rebiülevvel 1319. Yıldız, Ticaret ve Nafia Nezareti Maruzatı (Y. PRK. TNF), 19/1327/Ra04, 8 Rebiülevvel 1327. b) Babakanlı Cumhuriyet Arivi BCA, Sayı: 3/11729, Dosya: 15115, Fon Kodu: 30.18.1.2, Yer No: 123.67.8, Tarih: 16/8/1950.

II. Yayınlanmı Ariv Kaynakları MMZC, Cilt. 1, Đnikad 14, 26 ubat 1336 (1920).

III. Süreli Yayınlar Đfham gazetesi, Peyamı Sabah, Vakit, Đkdam, urayı Ümmet, Tanin, Osmanlı, Meveret, Mizan, Musavver Muhit.

IV. Telif ve Tedkik Eserler “ Fetva”, Osmanlı, sayı 58, 2 Nisan 1316, s. 1. Abdurrahman eref Efendi, Son Vakanüvist Abdurrahman eref Efendi Tarihî, (haz. Bayram Kodaman Mehmet Ali Ünal), TTK Yay., Ankara 1996. AHMAD, Feroz , Đttihatçılıktan Kemalizme , (çev. Fatmagül Berktay), Kaynak Yayınları, Đstanbul 1986. AHMED, Kemal Mazhar, Birinci Dünya Savaında Kürdistan, (trc. M. Hüseyin), Doz Basım Yayın Ltd. ti., Đstanbul 1996. Ahmet Bedevi Kuran, Osmanlı Đmparatorluğu’nda Đnkılap Hareketleri ve Milli Mücadele, Đstanbul 1956. Ahmet Đzzet Paa, Feryadım, Cilt 1, (yay. haz. Süheyl Đzzet FurgaçYüksel Kanar), Nehir Yay., Đstanbul 1993. Ahmet Rıza, “Islahat Tasvîri”, Meveret, Sayı 22, 27 Terîni Evvel 1312, s. 3. Ahmet Rıza, “Mukaddime”, Meveret, Sayı 1, 19 Terîni Sanî 1311, s. 1. AKGÜL, Suat, Yakın Tarihimizde Dersim Đsyanları ve Gerçekler , Boğaziçi Yay., Đstanbul 1992. AKĐN, Sina, Türkiye’nin Yakın Tarihi, Kırlangıç Yay., Đstanbul 2006.

36 Taner ASLAN

AKYÜZ, Yahya, Türk Kurtulu Savaı ve Fransız Kamuoyu (19191922 ), TTK Yayını, Ankara 1988. ALAKOM, Rohat “Bir Esrar Perdesinin Aralanması, Kürt erif Paa’nın Ölüm Tarihi”, Tarih ve Toplum Dergisi , Sayı 162, Haziran 1997. ALAKOM, Rohat, Bir Kürt Diplomatının Fırtınalı Yılları, General erif Paa (18651944) , Stockholm 1995. Ali Cevat, II. Merutiyetin Đlanı ve 31 Mart Hadisesi , (yay. haz. Faik Reid Unat), TTK Yay., Ankara 1960. ALKAN, Ahmet Turan, II. Merutiyet Devrinde Ordu ve Siyaset , Cedit Neriyat, Ankara 1992. ANDAY, Kadri Raid, Kadri Rait Anday Hatıraları, Canlı Tarihler , Türkiye Yayınevi, Đstanbul 1947. ARMAOĞLU, Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi , Türkiye Đ Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1993. AAN, Aziz , eyh Sait Đsyanı , Sitem Ofset, Đstanbul 1991. AYDIN, Suavi, Mardin: Airet, Cemaat , Devlet, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, Đstanbul 2001. BAYUR, Yusuf Hikmet, Türk Đnkılabı Tarihi, Cilt 1,2,3, TTK, Ankara 1983.

BĐRĐNCĐ, Ali, Hürriyet ve Đtilaf Fırkası , Dergah Yayınları, Đstanbul 1990. BĐRĐNCĐ, Ali, Tarihin Gölgesinde , Dergah Yayınları, Đstanbul 2001. Bruinessen, Martin Van, “Osmanlıcılıktan Ayrılıkçılığa: eyh Sait Ayaklanmasının Dini ve Etnik Arka Planı”, (çev. Levent Kafadar), Kürdistan Üzerine Yazılar, Đstanbul 1992. BULUT, Sedef, Paris Barı Konferansı’nda erif Paa’nın Faaliyetleri ve Doğu Anadolu Ahalisinin Durumu , Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1998. ÇANKAYA, Ali Mücellitoğlu, Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler , Cilt 3, Mars Matbaası, Ankara 19681969. ÇAY, Abdülhaluk, Her Yönüyle Kürt Dosyası, Turan Kültür Vakfı, Ankara 1996. ÇULCU, Murat, Osmanlı’da Çağdalama Taassup Çatıması, Kasta Yayınları, Đstanbul 1990. DANĐMEND, Đsmail Hami, 31 Mart Vakası , Đstanbul Kitabevi, Đstanbul 1986. DURU, Kazım Nami, Nasıl Oldu, Selanik 1326 (1910). DURU, Orhan, Amerikan Gizli Belgeleriyle Türkiye’nin Kurtulu Yılları, Milliyet Yay., Đstanbul 1978.

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 37

Ermeni Aratırmaları I: Türkiye Kongresi Bildirileri, (yay. haz. enol Kantarcı), Avrasya Stratejik Aratırmalar Merkezi, Ankara 2003. ESATLI, Mustafa Ragıp, Đttihat ve Terakki Tarihinde Esrar Perdesi ve Yakup Cemil Niçin Öldürüldü?, Hürriyet Yay., Đstanbul 1975. ESENGĐN, Kenan, Kürtçülük Sorunu, Su Yayınları, Đstanbul 1976. Göztepe, Tarık Mümtaz, Osmanoğullarının Son Padiahı Vahidettin, Mütareke Gayyasında, Sebil Yayınevi, Đstanbul 1969. Halil Ganem, “Kanuni Esasi”, Meveret, Sayı 1, 19 Terîni Sanî 1311, s.23. Hüseyin Cahid, “Ordu ve Siyaset”, Tanin, Sayı 209, 16 ubat 1324, s.l. Hüseyin Cahid, “Askerler ve Cemiyet”, Tanin , Sayı 416, 13 Terini Evvel 1325, s.l. ĐMBERT, Paul, Osmanlı Đmparatorluğu’nda Yenileme Hareketleri Türkiye’nin Meseleleri, (çev. Adnan Cemgil), Engin Yayınları, Đstanbul tz. ĐRTEM, Süleyman Kani, Merutiyetten Mütarekeye; Osmanlı Đmparatorluğu’nun Çökü Yılları, 19091918, (yay. haz. Osman Selim Kocahanoğlu), Temel Yay., Đstanbul 2004. ĐRTEM, Süleyman Kani, Son Osmanlı Son Saltanat Sultan Vahideddin, (yay. haz. Osman Selim Kocahanoğlu), Temel Yayınları, Đstanbul 2003. ĐRTEM, Süleyman Kani, Yıldız ve Jön Türkler: Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Gizli Tarihi, (yay. haz. Osman Selim Kocahanoğlu), Temel Yayınları, Đstanbul 1999. ĐRTEM, Süleyman Kani, Yıldız ve JönTürkler: ĐttihadTerakki Cemiyeti’nin Gizli Tarihi , Temel Yay., Đstanbul 1999. Kadri Cemil Paa , Doza Kürdistan, (yay. haz. Mehmet Bayrak), ÖzGe Yay., Ankara 1991. KIZILKAYA, Muhsin, Halil Nebiler , Dünden Yarına Kürtler, Yurt Kitap, Ankara 1991. KĐRĐÇĐ, Kemal ve Gareth M. Winrow, Kürt Sorunu Kökeni ve Geliimi, (çev. Ahmet Fethi), Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, Đstanbul 1997. KUNERALP, Sinan, Son Dönem Osmanlı Erkan ve Ricali, 18391922: Prosopografik Rehber, Đstanbul 1999. KURAN, Ahmet Bedevi, Osmanlı Đmparatorluğu’nda ve Türkiye Cumhuriyeti’nde Đnkılap Hareketleri ve Milli Mücadele, Çeltüt Matbaası, Đstanbul 1959. KURAN, Ahmet Bedevi, Đnkılap Tarihimiz ve Jön Türkler, Tan Matbaası, Đstanbul 1945. KUTLAY, Naci, Đttihat ve Terakki ve Kürtler, Beybun Yay., Đstanbul 1992. MALMĐSANĐJ, Abdullah Keskin, Kürt Terakki ve Teavün Cemiyet ve Gazetesi, Avesta Yay., Đstanbul 1999.

38 Taner ASLAN

Mehmed Selahaddin, Đttihad ve Terakki’nin Kuruluu ve Osmanlı Devleti’nin Yıkılıı, (sdl. Ahmet Varol), Đnkılap Kitapevi, Đstanbul 1990. Mehmet Murad, “Iydı Millî”, Mizan , Sayı 3, 23 Kanunı Evvel 1312, s.1. Musavver Muhit , Cilt 1, Sayı 3, 2 Terîni Sani 1324, s.4445. Musavver Salnamei Serveti Fünûn, Birinci Sene, (hazl. Đsmail Suphi Mehmed Fuad), Ahmed Đhsan ve ürekası, Đstanbul 1326 (1910). Mustafa Ragıp , Đttihad ve Terakki Cemiyeti’nin Fırıldakları Yahut Tarihi Matem, Arak Garayan Matbaası Babı Ali Caddesi, Dersaadet 1328. Okday, efik, Büyükbabam Son Sadrazam Ahmet Tevfik Paa, Marsan Matbaacılık, Đstanbul 1986. OLCAY, Osman, Sevr Antlamasına Doğru: Çeitli Konferans ve Toplantıların Tutanakları ve Bunlara Đlikin Belgeler , Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını, Ankara 1981. ÖKE, Mim Kemal, Belgelerle Türk Đngiliz Đlikilerinde Musul ve Kürdistan Sorunu (19181926), Türk Kültürünü Aratırma Enstitüsü, Ankara 1992. ÖZGÜL, Metin Kayahan, Türk Edebiyatında Siyasi Rüyalar, Akçağ Yayınları, Ankara 1989. ÖZOĞLU, Hakan, Osmanlı Devleti ve Kürt Milliyetçiliği, (çev. Nilay Özok GÜNDOĞAN, Azat Zana Gündoğan), Kitap Yayınevi, Đstanbul 2005. ÖZTUNACAY, Bahattin, Hatırai Uhuvvet: Portre Fotoğraflarının Cazibesi 1846 1950, Aygaz Yayınları, Đstanbul 2005. PRĐCE, M. Philips, Türkiye Tarihi , Đ Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1969. SANDER, Oral , Siyasi Tarih, Cilt 1, Đmge Kitabevi, Ankara 1992. SARIHAN, Zeki, Kurtulu Savaımızda TürkAfgan Đlikileri, Kaynak Yayınları, Đstanbul 2002. SASUNĐ, Garo , Kürt Ulusal Hareketleri ve 15. Yüzyıldan Günümüze ErmeniKürt Đlikileri, (çev. Bedros ZartanyanMemo Yetkin), Med Yayınevi, Đstanbul 1992. Süleyman Numan, “Đnkılabımız”, Musavver Muhit, Cilt 1, Sayı 9, Kanuni Evvel 1324, s.1409. SELVĐ, Haluk, Millî Mücadele’de Erzurum, (19181923), Atatürk Aratırma Merkezi Yayını, Ankara 2000. ehzade Ali Vasıb Efendi, Bir ehzadenin Hatıratı: Vatan ve Menfada Gördüklerim ve Đittiklerim, (haz. Osman Selahattin Osmanoğlu), Yapı Kredi Yay., Đstanbul 2004. EMSĐOĞLU, Ahmet Kemal (emkıl), “Halaskar Zabitan Grubunun Đçyüzü”, Tarih Hazinesi, Cilt 2, Sayı 161, 1952.

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 39

erif Paa, Bir Muhalifin Hatıraları, Đttihat ve Terakki’ye Muhalefet , Nehir Yayınları, Đstanbul 1990. erif Paa, urayı Ümmet yahud Numunei Denaet Risalesi, Imprimerie A. G. Hoir, Paris 1325 (1909) ĐMĐR, Bilal N., Kürtçülük, (17871923) , Bilgi Yayınevi, Ankara 2007. Timur, Taner, “erif Paa ve Merutiyet Gazetesi”, Tarih ve Toplum , Sayı 72, 1989, s.1720. TĐMUR, Taner, Yakın Osmanlı Tarihinde Aykırı Çehreler , Đmge Kitabevi, 2006. TUNAYA, Tarık Zafer, Hürriyetin Đlanı, Baha Matbaası, Đstanbul 1959. TUNAYA, Tarık Zafer, Türkiye’de Siyasal Partiler , Cilt 1, Hürriyet Vakfı Yay., Đstanbul 1984. ULUBELEN, Erol, Đngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye , Çağda Yayınları, Đstanbul 1991. ÜSKÜP, eref, Çakıcı Efe , Hür Efe Matbaası, Đzmir 1975. VARDAR, Galip, Đttihat ve Terakki Đçinde Dönenler , (haz. Samih Nasuh Kansu), Đnkılap Kitabevi, Đstanbul 1960. YILDIZ, Hasan, Fransız Belgeleriyle Sevr, Lozan, Musul Üçgeninde Kürdistan, Koral Yayınları, Đstanbul 1991. YILMAZ, Durmu, Musul Meselesi Tarihi, Çizgi Kitabevi Yay., Konya 2003. ZÜERCHER, Eric Jan (der.), Đmparatorluktan Cumhuriyete: Türkiye’de Etnik Çatıma, Đletiim Yay., Đstanbul 2004.

40 Taner ASLAN

1. EK: ÛRÂYI ÜMMET YAHUD NUMUNEĐ DENÂET RĐSÂLESĐ [1] ûrâyı Ümmet namıyla tekrar neredilmekde olan gazetenin 3 Terinisani 1325 tarihli nüshasında ahsımıza aid fıkrai âtîye görüldü. Abdülhamid zamanında Stockholm Sefiri erif Paa Meclisi Meb‘ûsân’ın yevmi küâdında Çırağan Sarayı’nda bulunduğumuz bir sırada Emniyeti Umumîyye Müdürü Galip Beyefendi’nin elinde içi evrâk ile dolu memhûr bir zarf nazarı dikkatimizi celb itdi. Dikkat itdik. Zarfın üzerinde u kelimeler okunuyordu: “Stockholm Sefiri sabık erif Paa’nın vaktinde Abdülhamid’e virdiği jurnaller dosyası. Bil’âhire Galip Bey’in bu zarfı nazırlardan birine teslim itdiğini gördüm. Bu bizim asla hayrımızı mûcib olmadı. Zîrâ bin minnet ve ricâ ile Đttihâd ve Terakki Cem‘iyeti’ne kendini kabul itdiren erif Paa, Pangaltı Kulübü’ne intisâbından sonra Cem‘iyet’ten sefîri kebîrliğe ta‘yînini, sonrada Ordular Süvâri Müfettiliği iltimâsını taleb itmesi üzerine Cem‘iyet’e ne maksad ile girmi olduğunu ta‘ayyün itmidi. [2] Bo herif lakabıyla mevsûm erif Paa’nın sefîrliğe ademi liyâkati cümlece müsellem olduğu gibi imdiye kadar on nefere kumânda itmemi bir süvâri zâbitinin müfettiliğe ta‘yînine Cem‘iyet’in katiyen delâlet itmeyeceği kendisine ifhâm idilince muğberr olmu Cem‘iyet’den istifâ itmi ve 31 Vak‘ai Đrticâ‘iyyesi’nde en ziyâde medhâldâr bulunanlardan biri olmudu. 31 Vak‘asından evvel Kamil Paa’nın ilk merutiyet darbesinin esâsı, erif Paa’nın Niantaı’ndaki hânesinde kurulmu ve vak‘a zamanı Đstanbul’da bulunmamak içün Avrupa’ya savumudu. Cem‘iyeti bomba ile atacaklara servetinden büyük bir kısmını fedâ îdeceğini erif Paa o vakt söylemidi. 31 Vak‘asından sonra Yıldız, Hareket Ordusu tarafından zapt idildiği zaman, evrakı tedkike me’mûr zâbit, erif Paa’nın jurnallerini ilk bulan olmu ve bu hususda kemâli hayretle bize ma‘lûmât virmidi. Đte zamanı görmeli ki “Bu erif Paa bugün Paris’deki irticâ‘iyyenin baına geçerek hükümeti merûta aleyhinde Merûtiyet gazetesi nerediyor. Đttihâd ve Terakki Cem‘iyeti’nin değil bugün vatanın aleyhinde bulunuyor ve harâbesine çalııyor. Bir hâini vatan, dîn ü devlet kesiliyor. 31 Mart Vak‘asında Bulgaristan’ın kolayca krallığı iktisâbına hidmet idenler bu günkü ef‘âlleriyle kısmen geri gelmekde olan Girid’in idârei Osmâniye’den çıkmasına binâenaleyh Yunan hesâbına bilerek hidmet idiyorlar. Âile ve hânedânı içün ne eref!?? Vatan içün ne felâket! Hafiye eskisi erif Bey’in aldığı vaz‘iyyet Aydın’ı dehete viren Çakıcı’nın ef‘âlinden daha menfûr olmağla beraber ondan daha çok âcizâne, hâinâne ve miskinânedir. Hatta erif Bey’i Çakıcı ile mukâyese itmek adeta yazıkdır. Çünkü Çakıcı’nın canavarlığına, hûnrîzliğine rağmen hiç olmazsa cesâreti, maksadı mel’ûnânesi uğrundan hâyatı istihkâra cüreti vardır. erif Bey de ise, serâpâ aciz, serâpâ zillet, serâpâ miskinetden baka bir ey yokdur. Babasının memleketden topladığı Abdülhamid sâyesinde kendisinin [3] milletden gasbetdiği paraları bu gün milletin harâbiyesi içün sarf eyliyor, bu mukaddes vatan, bu mazlûm milletin felâketine çalıanları Allah’ın kahreyleyeceğine emsâliyle kâ’iliz. erif Bey, Abdülhamid’in âkıbetine düçâr olmağa lâyıkdır. *** ûrâyı Ümmet ile emsâli bir iki gazetenin menâfi‘i vataniyeye değil, ağrâzı ahsiye ve süfliyeye hâdim olduğunu çokdan beri bildiğimizden aleyhimizde ne gibi bir maksadı mel‘anetkârane tasnî‘ idildiği âikâr olan bu bendin mütâlaasından müte‘accip olmadık. ûrâ yı Ümmet ile rüfekâyı habâsetinin koleksiyonlarına –izâ‘a idilecek vakte acımayarak bir göz gezdirmek zahmeti ihtiyâr idilecek olursa neriyâtı mütemâdiyelerinin en denî, en sefîli ağrâz ve âmâli zatiyyeye ma‘kes olduğu derhâl tebeyyün ider.

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 41

Memleketimizde bu gün sâhibi vicdân hiçbir zât yokdur ki bu gazetelerin ne gibi bir âleti tehdîd, nasıl bir vâsıtai cerri menfa‘at olduğunu bilmesun. Erbâbı idrâk yaldızlı kelimeler, sâhte nâmlar ile aldatılamaz. ef‘âle bakar neticeyi arar. Bundan dolayı değilmidir ki tâkib itdikleri maksad menfuru ihfâ ve bazı sâdedilâne iğfâl zuamıyla kullandıkları a’aalı unvanlar setri hakikate mâni‘ olamayarak mâhiyetleri inzârı âmmede tecellî itmi ve tabîri âmiyânesiyle foyaları meydâna çıkmıdır. Merûtiyetden, hürriyetden dem vururlar, herkesden evvel müâvereye, hürriyet, fikir ve vicdâna manî’ olurlar. Đstibdâddan müteneffiriz derler. Đstibdâdın temelini tarsîn iderler. Nâmus ve hamiyet kalmadı mı? Terânesiyle nerede erbâbı nâmus ve haysiyet varsa i‘lânı husûmet iderler. Mahvına yürürler. En büyük bir hulûs niyetiyle “bu meselede hatâ itdiniz” denildi mi? mükilâtı ehadâtından baka bir maksad olmadığına hükm iderler. Meslek sakîmlerini tasvîb itmediğimiz, emirlerine keyiflerine tâbi‘ olmadınız mı hâ’in derler. Sûi isti‘mâllerinden [[[4]]] sirkatlerinden, ekâvetlerinden bahs itdiniz mi mürteci‘ alçaklılığını takarlar, asarlar, keserler. Hele gayrı kâbil hitâb bu haydudlar menfaatlerini, mevki’lerini biraz tehlikede görecek olurlarsa cinayetlerin ena’ını irtikâbdan çekinmezler. Đte bu gün karımıza çıkan dümanlar insan ekli zâhirisi altında hûnrîz canavarlar sırtında bir sürü erârdan ibâret olduğundan bu gibi mahlukâta cevab vermeği değil tenezzül hatta sıfatı insâniyet ile gayrı kâbil te’lîf addetmekle beraber vakti kıymetdârımızın bir kısmını fedâ iderek söyleyeceğimiz birkaç sözün hayâtına ve ondan daha muazzez olan nâmûsuna tecâvüz idilen bir ahsın düman bihayâsına karı merû‘ olan müdâfa‘ası kabîlinden telakkî idilmesini kâri’lerimizin bîtaraf muhâkemesinden, pek vicdânlarından bekleriz. *** ûrâyı Ümmet bu bendi neretmesindeki maksadı nedir? Bizi güya tehîr ile neriyâtımızın ehemmiyetini kesr ü tenkîs ve belki neriyâtımızın inkıtâ‘ına muvaffak olunur mütâla‘asıyla tehdîd. Evvel beevvel arsız dümanlarımıza açık ve yüksek bir Alman ile ihtâr idelim ki bu gibi yâreler bizi ta‘kîb itdiğimiz tarîki mukaddesde emîn ve dâ’imî adımlarla ilerlememekden hiçbir vakit men‘ idemez. Bu ictihâ,ı vatanı mu‘azzezimizde hürriyeti hakîkiyye te’sis idinceye kadar her dürlü entrikalara rağmen devâm idecek ve ma‘sûm milletin hukûkı mağzûbesinin i‘âdesini gâyei emel ve sa‘âdet bilecekdir. Bu gün sâyei hürriyet de biʹlmecbûriye Paris’de neretdiğimiz Merûtiyet , vatanda merûtiyeti hakikiyenin tekrârı ile Đstanbul’da intiâr idecek ve dâ’imâ menâfi‘i milliyenin sâdık bir hidmetkârı kalmakla mübâhî olacakdır. [555] Hakikiyetten bir meme bile ihtivâ itmeyen bu gibi isnâdât hedefi tâ‘rîz idilenlere değil, mertebelerine ibrâz zarar ider. Çünki hiçbir esâsa istinâd itmeyen bu kabîl erâcif yığını kendi kendine yıkılarak setrine yeltendikleri cibilliyeti süfliyelerini ezhâr ve nâmûsı vicdân dümanı olduklarını isbât ider. Fakat ne bo zahmet… Bu hakikatleri bilmeyen kalmadı mı ki…?? Hem efkârı umûmiye bir ahsın mâhiyetini takdîr içün gazete bendlerine muhtâç değildir. O, ef‘âl ve harekâtı bîtarafâne tedkîk ider. Tedkîkâtı ile mehûdât ve mahsûsâtını merc eyler. Ona göre hüküm verir. Kârlarını menâfi‘i umûmiye zarârını te’mîn iden birkaç rezîlin hukûkı milliyemizin müdafa‘asına ma‘tûf olan mesleğimiz dolayısıyla aleyhimize bu kadar iddetle ateler püskürmelerinden tabî‘i ne olabilir? Bizim gibi açıkdan açığa neriyâtı muhâlefetkârânede bulunanlara değil meslekleri hakkında cüz’î tenkîdâne kalkıanlara karı kudurmu kelbler gibi saldırdıklarını kimse unutmamıdır. Bilmeyiz ki dünyanın hangi noktasında merûtiyet tarafdarları böyle hareket

42 Taner ASLAN itmiler ve idiyorlar. Her memleketde kabûl ve ta‘kîb idilen bir usûli münâzara ve münâkaa var. Mu‘terizlere karı kullanılacak lisân, sokak köpeklerinin av‘avesi kabîlinden vahiyâne hücûmlar değil mantıkî cevâblardır. Biz neriyâtımızda vakâyi‘a istinâd iderek hilâfı kanûn mevcûdiyetini muhâfaza iden Cem‘iyet’in hâlâ umûrı hükümete vukû‘bulan müdahelâtı gayrı merû‘asından, erkânı Cem‘iyet’in sûi isti‘mâlâtından, sirkatlerinden, tarafgîrliklerinden delâ’il ve emârâtıyla bahs idiyoruz. Memleketimizde merûtiyetin bir kuru nâmdan ibâret olub kimsenin hayâtından, nâmûsundan, mâlından emîn olmadığını iddi‘a idiyoruz. Hürriyeti matbû‘ât, hürriyeti ictimâ‘ı lağveden, ev basmak habs ü nefy itmek ikencelerle bir çok ma‘sûmlar öldürmek usûlünü ihyâ ve tatbîk eden ehâsa hürriyetperver ve hâmîi merûtiyet denilir mi? Su’âlini îrâd idiyoruz. Kâri’elerimizin vicdânına mürca‘atla sorarız ki bu ve bu gibi müdde‘îyyât ve itirazâta karı [[[6]]] ûrâyı Ümmet’in ma‘hûd bendi sâdık ifâdemizden, dümanlarımızın ekâvetinden, denâ’etinden baka neyi isbât ider. Dediklerimiz gayri vâki‘ ise de neden dolayı tekzîbe, delâ’ili mukni‘a ile bizi ve bizimle beraber biʹlcümle mu‘terizini iskâta cesâret idemiyorlar. Evet neden dolayı insanca mübâhaselerden bu kadar korkuyorlar? Neden dolayı matbû‘âtın ve onunla beraber bütün milletin dilini kesiyorlar? Hücum “Abdülhamid zamanında Stockholm sefîri erif Paa” cümlesiyle balıyor. Abdülhamid zamanında me’mûriyetde bulunmak neden dolayı bir kabâhat addediliyor. Hem bizim içün kabâhat addedilen bir keyfiyet niçün bakalarına temîl idilmiyor? Hey’eti hâzıra i hükümetimizin yüzde doksan dokuzu Abdülhamid zamanında bizim gibi aleʹlhusûs bu günkü erkânı hükümetin ekserisi o zamanın ricâli mümtâzesinden idi. Dimek sükûtı kabâhatin afvına kifâyet idiyor. Abdülhamid zamanında bizim sefîrliğimize i‘tirâz idiliyor da Hakkı Paa, Hüseyin Hilmi Paa, Rıfat Paa, Necmeddin Molla gibi Abdülhamid’in hidemâtı husûsiyesinde bulundukları cümlenin ma‘lûmu olan zevâtın hey’eti vekîleye dâhil bulunması ve â‘yânı kirâm hazerâtının ekseriyeti azîmesi hakkında bir ey denilmiyor. Eğer Abdülhamid zamanının sefîri dimek ile.. Paa gibi (Đzzet Kavlî) …Paa gibi (Tahsin Kavlî), …Molla Bey gibi (Đzzet, Tahsin Kavlî) bizi hâkanı sâbıkın gözdeleri zümresinden addediyorlarsa bunda da isâbet itmiyorlar. Çünkü biz hiç bir paaya yâhûd beyefendiye intisâbla te’mîni mevki‘ itmediğimiz gibi Abdülhamid’in de teveccühı mahsûsasına mazhar olmadık. Eğer olaydık, merhûm pederimin ilerice devam iden hastalığı esnâsında Đstanbul’a gelib de kendini firâı ızdırâbında olsun görebilmek ve vefâtında cenâzesinde bulunarak son bir vazîfei ferzendâneye ifâ îdebilmek sa‘âdetinden mahrûm kalmazdık. Bu kadar biser ü bûn azviyyât kâ’illerinin hamâkatına delâlet ider. “erif Paa’nın jurnal dosyası” ta‘bîri efkârı umûmiyeyi aleyhimizde tahrîk içün bir i‘tinâyı mahsûs ile tertîb idilmi. Fakat en sathî bir muhâkeme ile tebeyyün ider ki bu da aleyhimizde bir ey söyleyebilmek içün denilen silsilei türrehâtdan birini tekîl idiyor. [[[7]]] Farz idilmeğe böyle bir dosya mevcûd olsun. Galib Bey bu dosyayı ne sıfat ve salâhiyetle eline geçiriyor? Yıldız’da bulunan bu ve emsâli evrâkın Divânı Harb nezdinde mahfûz olması ve o vâsıta ile mu‘âmele görmesi îcâb iderdi. Sebebini mi soruyorsunuz? Dinleyin; ûrâyı Ümmet’in sahibi câhilî gazetesinde bizim jurnallerimiz bulunduğunu yazmak ve hiç olmazsa bu sûretle teeffîi sadr itmek istemi. “Divânı Harb’e gitdim. Jurnal çuvallarını karıdırdım.” Demek muvaffak olamayacağını takdîr itmi. Dosyayı Galib Bey’in koltuğunda görmesi lazım gelmi ve görmü. Bundan daha kuvvetli delîl olur mu? Meclisi Meb’ûsân’ın yevmi güâdında nutk u iftitâhi hümâyûnun istimâ‘ gibi merâsimi fevkalâde ile Galib Bey ve hafiye jurnalleri dosyası hem de yalnız erif Paa’nın dosyası arasında ne kadar tabî‘i bir münâsebet var değil mi? Bir de o aralık Galib Bey ma‘hûd dosyayı bir nâzıra veriyormu. Acaba hangi nâzır. Araya bir de nâzır karıdırmakdan maksadı mes’eleye biraz renk vermek içün mü?

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 43

150 Cem‘iyet’in meslek nâsavâbına tahammül edemeyerek ve biddef’ât vukû‘ bulan ihtârâtı hayrhâhânenin nimre bah olmadığını görerek, Cem‘iyet’den çıkdığım zamandan beri dokuz ay geçdiği ve jurnaller Yıldız’dan Nisan’da alındığı halde niçin imdiye kadar bizim dosyamızdan bahsolunmadı? Halbuki Yıldız basılır basılmaz bir çok zevâtın jurnalleri neredilmi idi. Bizimkilerin de o meyânda neri lazım gelmez miydi? Haydi o zaman neredilmemi. El’ân niçin neredilmiyor? Tecâvüzün bu derece ahmakçasına âlem güler. Cem‘iyete kendimizi bin minnet, bin recâ ile kabul itdirmiik. Halbuki Ahmed Rıza Bey’in “velii nimetimiz” ta‘bîrinden balayarak Bahaeddin akir Bey’in ta‘dâd ide ide bitiremediği o saf ve meziyyât hamiyetmendânemize dair olan mektûblar elimizde bulunurken böyle recâ’ ile Cem‘iyet’e dahil olduğum yolunda muhâlif hakikat –ı ifâdâne nasıl olurda zerre kadar hicâbı olan bir kimse kâ’il olur. Bu gibi safsatalara bir cevab belîğ olmak içün nezdimizde mahfûz bir çok mektublardan imdilik birinin fotoğrafiyesini nerediyoruz. [[[8]]] Tarih: 9 Terîni sânî 1907 Tahrîrât Numarası: 415 Vatanperverânelerimize Muhterem, Vatanperver, Efendim, Hazretleri Osmanlı Terakkî ve Đttihâd Cem‘iyeti umûrı dâhiliye muhâbere u‘besine me’mûr Doktor Bahaddin akir imzasıyla alınan bir mektubdan müstahrecdir. Cesûrlar cesâretini, zenginler zekât servetini, akıllılar mahmûlı efkârını; me’mûrlar cebîn iktidâr ve me’mûriyetini istikbâlı milleti bâzıcaı zulm ü hükümet olmakdan kurtarmağa hasr vakf itmi olalar. Milletin sabâhü’lhayr necâtı gelmi demekdir. Binâenaleyh hamiyet ve vatanperverliğinize â’id olan ümidimiz Cem‘iyetimizi doğrudan doğruya zâtı âlîlerine mürâca‘ata sevk idiyor. Ba husûs mâzii namuskârâneniz Cem‘iyetimizce müsellemdir. Neriyâtımızı bi’lvâsıta celb iderek okumakda olmanız dahi vicdânınızın tahtı te’sîrinde yaadığınızı, sevgili vatanımızın i‘adei sa‘âdet ve ümmetini arzu eylediğinizi isbât ider. Yani vatanı mu‘azzezimize sâdık ve hâdim olanların devâmı sa‘âdeti tahsîsdir efendim hazretleri. Osmanlı Terakki ve Đttihâd Cem‘iyeti umûrı dâhiliye ve muhâbere u‘besine me’mûr: Doktor Bahaeddin akir [[[9]]] Bu mektûbun mutâla‘asından anlaılıyor ki: Cem‘iyete intisâbımız içun fi’lhakîka bir recâ vukû‘ubulmu fakat kimden kime? Đte ûrâyı Ümmet’in sahtekarlıkla tahrîf itdiği nokta. Bu mektûbun nerine mecbûr idildiğimizden dolayı hem te’essüf eyler hem de müsebbeblerine takdimi teekkürât ideriz. Teessüf eyleriz. Zîrâ: Mahiyetlerini, ahvâli rûhîye ve ma‘neviyelerini musavver olan mektublardan birinin enzârı ammeye vaz‘ından nâi bir hissi hicâb içindeyiz. Maksadı hakirânemiz hiçbir vakitde “enâniyet”, kimseye minnet vaz‘ itmek değildir. Vaktiyle hamiyet ve vatanperverlik vâdisinde mesbûk olan hidemâtı mahsûsamızın imdi ia‘ası hââ bir tefâhhür hissinden ileri

44 Taner ASLAN gelmiyor. Vatan ma‘rûzamıza hidmet emeliyle bu ehâs hakkında sıbk iden mu‘âvenetlerimizden bahs itmeği mugâyiri nezâket add ideriz. Evvelce arz ittiğimiz esbâbdan dolayı kâri’elerimizin bizi mağdûr görecekleri ümidiyle müteselliyiz. Te’essüfle beraber teekkür de ideriz didik. Evet teekkür eyleriz Zîrâ: kendi tecâvüzlerine karu isti‘mâlı îcâb iden mudâfa‘a silahını da kenduleri virmi bulunuyorlar ki bu silahı mukâbele bilâda ki mektubdur. *** erif Paa büyük bir sefâret istemi, lâyık görülmediğinden böyle bir sefâret virilmemi, ondan dolayı Cem‘iyetden istifâ itmi! Esbâı isti‘fâmı mübin virdiğim ve bi’lâhire görülen lüzûm üzerine gazetelerle ner ittiğim varaka meydanda duruyor, o varakanın münderecâtı hakkında ne sûreti husûsîyede, ne de sûreti aleniyyede kelimei vahde mudâfa‘aya muktedir olamıyan zavallılar, zeka ve haya dükünleri böyle sekiz ay sonra Cem‘iyetden falan bahane ile çıkdı dimekten ve bu kadar fahi yalanlar söylemekden utanmıyorlar. [[[10 ]]] Tekrar ederiz ki efkârı umûmiye aldatılamaz. Efkârı umûmiye dünkü eyleri bugün unutmaz. Niçün isti‘fâ itdiğimizi erbâbı biliyor. Onun içün böyle sersemce eylere gülerler. Đ gülmekle bitmiyor. Kendi kadir ve kıymetlerini külliyen efkârı umûmiye önünde mahvediyorlar. Çünki her adımları her kelimeleri kendilerini ithâm itmekdedir. Fiilen sabit olan iktidarsızlıklarını iğmâzı ayn itdiren hulûs niyetden de eser olmadığını halk anladı. Hele u dört be aylık icraâtı mecnûnâne enâat ve cinayetleri hakkındaki hükümleri takviye ve ta’mîm itdi. Menfaatlerine en muvâfık olan hareketi sükût olduğunu da bilmiyorlar. Hem Cem‘iyete girmek bir eref midir ki ayrılmak bir kabahat olsun? Hamiyet ve namusla hiçbir münasebeti olmayan nice haeratdan mürekkeb Cem‘iyeti hâlâ nazarı nasda mukaddes mi tanıtmak istiyorsunuz? Merutiyet gazetesine cevab virmek içün ihtiyâr itdiğiniz bu külfetlere cidden acırız ve yine ıslahı nefsiniz içün dualar ideriz. On nefere kumanda itmemi erif Paa nasıl olurda Süvari Müfettiliği’ni ister diniliyor. Pekala fakat ta‘yîn buyurulan müfettileriniz acaba kaç nefere kumanda itmidir ve nerede bulunmudur. Alelhusûs Süvari Müfettii hangi mektebde tahsil itmidir? Đzah buyurulur ise minnetdârınız oluruz. Askerlikden katiyyen istifâ itdiğimiz halde tasfiyei rütbei askeriye komisyonundan ehadetnamemiz taleb idilir. Askerlikle bir güne münasebetimiz kalmadığından bahisle virdiğimiz cevab üzerine askerî ehadetnamemiz olmadığı zannıyla Fransa hükümetinden isti‘lâm keyfiyet idilir. Maatteessüf (kendüleri içün) aldıkları cevab udur: “erif Paa Saint Cyr Mektebi’nde tahsil itdi. Muktedir bir zabitdir. Eğer Fransa ordusunda hizmet arzu ide idi kabûl ve istihdâm idilirdi.” [[[11 ]]] Holarına gitmiyen u cevab acaba imdiki müfettilerde erif Paa’dan ziyade bir ehliyet bulunduğuna mı delâlet ider? Bu izâhâtdan sırf nazar idelim de bir kimsenin bir me’mûriyet talebinde bulunmasını tedkik idelim. Ehil na ehil herkes bir me’mûriyet istihsâli sevdasında bulunabilir. Bu neden vesilei îtâb ve tecâvüz olsun? Cem‘iyet bayrağı altına ilticâ idenlerin yüzde yüzünün maksadı ne olduğunu tensikâtı ahire alenen isbât itdi. Biz ise hââ hiçbir vakit de öyle bir fikr ve maksad takib itmedik. Çok ükür takîb itmeğe ihtiyacımız da yok. Yukarıda beyan olunan istifâname ile mektub buna delildir. Böyle bir maksad takîb itse idik pek kolaylıkla muvaffak olurduk. Hem de menâfii milliyenin müdâfaası uğrunda bu kadar mükilât ve külfetlere ma‘rûz kalmazdık. 28 sene hidmetden sonra sefîri kebîrlik istemi olsak bile bulunduğumuz sınıfın gayrı bir ey istemi olmuyorduk. Hem umûm içün câiz olan bu emine neden bize gelince vesilei taarruz ve tecâvüz oluyor. Be yüz guru maalı posta katibliğinden Dâhiliye Nezâreti’ne uçmağı, mekteb hocalığından Maliye Nezâreti’ne atlamağı kursak ve bu emellerin husûli içün her dürlü vesâiti isti‘mâl eylemi olsak o vakit medhûl olmalı idik. Böyle yapanlar bile erbâbı hamiyetin pidârı olarak vücudi istibdâd âlûdları mahzi merutiyet addolunduğu halde farazâ bir me’mûriyet istemi olmak bizim içün töhmet

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 45 addolunuyor. Bir takım çatlak kalemlere mahiyet tabîîleri ile mütenâsib yazılar yazdırmağa, bir takım lisanlara terbiyei fıtriye müktesibelerine cespân sözler söylemeğe vesile oluyor. [[[12 ]]] erif Paa ehliyetsizdir. Kifâyetsizdir. Dır…. Dır…. Dır. Pekala pekala bu kadar ehliyetsiz, bu derece kifâyetsiz bir bo herif nasıl olurda Bulgaristan Krallığı’nın husûlüne, 31 Mart Hadisesi’nin tertib ve icrâsına, Girit’in bilmem nesine hidmet ve dalâlet idebiliyor? Bunda zerre kadar selâmet fikri ve mantık yokdur. Bu derece bo kafalı heriflerin tenviri efkârı ammeye hidmet perdesine bürünerek milletin ikbâl ve istikbâliyle oynamakdan zevk almaları ağlanacak hallerdendir. Bulgaristan Krallığı’nı çıkaranlar kendileridir. Bulgaristan’dan aldıkları paralar meydandadır. Makedonya Rum unsûrunun aleyhine Bulgarların teebbüsâtını teshîl idenler, Makedonya’daki çeteleri ta‘kîb içün icrâ kılınan harekatı askeriyeden icab idenlere ma‘lûmât virenler kendileridir. Memleketde Rumları ve onlara tebean Ermenileri dilgîr idenler kendileridir. 31 Mart Hadisesi’nin mürettebleri kimlerdir? Kendileridir. Kendilerinden bakaları olduğu sâbit olduysa niçün imdiye kadar i‘lân itmediler? Bu kadar mazlûm kanı dökdüler. Vakanın mürettebi kim idiyse niçün gösterilemedi? Namusı millet olan orduyu da hûn mazlûm ile tarih nazarında lekedâr itdiler. 31 Mart fâciası gayet cahilane son derece tarafgirâne ve garazkârâne icrââtın tevlîd itdiği ademi honudii milliyenin umûmî nefretin nümâyii fi’liyyesi idi. Đnkârı gayri kâbil hakaikdendir ki vak‘anın müsebbibleri o ademi honudiye, o münâfereti saçanlar idâme idenlerden baka kimseler değildir. Açık ve sarih bir ta‘bîri istimâli lazım ise dostlarımızdan birinin ta‘bîri zarîfânesi vecîhîle ihtilâf ve tedennî Cem‘iyeti’dir. [[[13 ]]] erif Paa Paris’teki irticâi uyûnun reisidir diyorlar. Đrticâ uyûnundan maksad merutiyetden ayrılıp istibdâda ric‘at olacak, o halde hâlisi irticâı uyûn kendileridir. Đlk günden beri kavânîn ve nizâmâtı memlekete hatta Kanûnı Esâsî ahkâmı münîfesine tecâvüz idende kendileridir. Gasıb ül emvâl, katli nüfus hep kendü fâilleri cümlesindendir. Bunlara yalnız irticâi uyûn dimek kafi değildir. “Anarist” hain vasfında bihakkın layıkdırlar. Kendüleri de iyice bilirler ki ne memaliki Osmani’de ne de Paris’te irticâi uyûn yokdur. Biz ne istiyoruz. Kanûnı Esâsî’nin tamâmî tatbikini. Onlar ne istiyorlar. Kanûnı Esâsî’nin ta‘tîli ahkâmını takyîd merrâtını. Maksadlarını ve vusûl içün memleketin baına gayet muzırr olan bir de askerî diktatörlüğü çıkardılar. Devri istibdâd da iyi kötü bir ordu kalmıdı. Külahcılar Alayı bunu da ifsâd itdiler. Tefrikaya düürdüler. Memleket de fikri irticâ’ yokdur. Çünkü me’mûr, esnaf, asker, köylü, kasabalı, ehirli, efendi, ağa, fakir, zengin, Müslim, gayri Müslim herkes istibdâdın birer vesile ile zarar dîde olduklarından dört gözle o devrin kalkmasını beklerdi. Đte bunun içündi ki Firzovik’de ictimâ‘ iden Arnavud erbâbı Cem‘iyetinin talebi üzerine Abdülhamid merutiyeti virdiği zaman Osmanlı ülkesinin her tarafında merutiyet idarei kemâl havahile hüsni telâkkiye mazhar oldu. Đte bu mazhariyet üzerine Külahcılar Alayı, Selanik’den evvela Đzmir’e ve Dersaadet’e sonra sair yerlere yayılarak ahalinin safveti ahlâkiyesinden tecrübesizliğinden istifâdeye kalkıdılar. Hulâsa Osmanlılarda irticâ‘ yokdur. Lakin bu Külahcılar Alayı itdikleri haksızlıkları, dökdükleri kanları muhik göstermek, âlemi medeniyet önünde berâet etmek içün olanca kuvvetleri ile irticâî tevlîde sa’y idiyorlar. [[[14 ]]] Bundan dolayı dergahı vatandalarımızın nazarı intibâhlarını celbini ve Avrupa efkârı umûmîyesinin tenvîrini icâb ve vazîfei hamiyet biliyoruz. Girit’i Avrupa’ya bilhassa Fransa bavekili Jorcj Clemenceau’ye (Klemanso) ihsân iden kimdi? Millet Meclisi reisi uzun vatanperver Ahmed Rıza Bey değil mi? Đsbât isterlerse Londra da Paris de Dersaadet de Hâriciye Nezâretlerindeki muhâbere evrâkını okusunlar. Buna dair evvel vakit Dersaadet’in dalkavuk olmayan gazetelerindeki serzenileri görsünler de ibret alsunlar.

46 Taner ASLAN

Ahmed Rıza Bey’in Girit hakkındaki fikir ve nazarı pek eskidir. Bundan oniki sene evvel Đttihâd ve Terakki Cem‘iyeti Paris’te icrâyı müzâkere itdiği sırada Cem‘iyet namına nerolunan Fransızca Meveret gazetesinde, Girit’in Yunan usâtına verilmesi lüzumunu ve Osmanlı askerinin irtikâb itdiği zulüm ve vahet hakkında birine yazdırub imzasıyla neretdiği bendi Ahmed Rıza Bey Efendi hazretlerinin hamiyetle, Osmanlılık hissine muhâlif olan u hareketinden nâî Đttihâd ve Terakki Cem‘iyeti’nden ve Osmanlılıkdan tardını karar verib üçyüz imzalı bir mazbata yapmılar ve içlerinden çıkarmılardı. O zatı mübârek de Dr. Nazım Bey ile yaamağa balamı. O, Dr. Nazım ki Paris sokaklarında mukarreren dayak yemi Cafe Sufle’de Yeniehirli efik Bey’le mücâdele iderek kafası kırılmı, gözü imi, ceketi pantolonu yırtılmı olduğu halde polis komiserliklerinde istintâk edilmi. Âdâbı ûmumîye ?? harekâtından dolayı hakkında tanzim olunan raporlar Paris’in muhâkemei adliyesinde mahfûz bulunmudur. Böyle bir zatın riyâset itdiği Meclisi Mebûsân’da âyânı tebrikdir. Allah bu mazlûm millete merhamet itsin. [[[15 ]]] Vaktiyle Paris’te hükümeti hamidiye casuslarının birincilerinden olub elyevm muhtâriyeti arab fikri hainânesiyle müteharrik e‘âdî vatandan ma’dûdı Matran Paa’nın dairei mahremiyetinde, meclis cünbüünde gündüzlü medîd ve mülevves bir hayâtı sefîhâne imrâr iden ahlaksız Nazım Bey’in sözüyle hareket iden ve silahlarını böyle bir denînin telkînâtıyla vatandalarının kalbgâhına saplayan üçüncü ordu erkânının hamiyeti müsellemelerine binâ’ya bizi tekzîb itmelerine veya her derde deva olan Dr. Nazım’dan kanâât bahı vicdân olacak îzâhât alarak makâmı müdâfaada gözümüze sokmalarına intizâr ideriz. *** Zaman bir kuvveti galibedir. Onun önünde herkes boyun eğer. Zaman her ii, her sırrı meydana çıkarır. Çakıcı’dan korkan bir hükümetin kuvvei muhayyirei hafiyesinin vâsıtai neri efkârı olan ûrâyı Ümmet gibi bir gazetede erif Paa ile Çakıcı’nın mukayesesi de ma’nîdârdır. Çakıcı tam ma’nâsıyla Cem‘iyeti muhtereme efrâdından olabiliyor. O dağlarda, kırlarda birikirler, ehirlerde, kasabalarda gasp ve garet ile hukûkı ibâde tecâvüz ile iktisâb servet ve öhret itmekdedirler. Hülasa: mahiyeti çokdan beri anlaılan ûrâyı Ümmet’in isnâdât ve îka‘sı kabahatlerini setr ve ihfâ itmek isteyen arsız çocukların yayğarasına benziyor. Müsaadeleriyle ûrâyı Ümmet sahibi Dr. Bahaeddin akir Bey’den sorarız ki matbaa, muharrir, müretteb masârıfı binlerce liraya baliğ olan bu gazetenin sermayesini nereden bulmular ve ne suretle tedârik itmilerdir. [[[16 ]]] Akıl ve iz’ândan zerre kadar nasibi olan hiçbir kimseye hafî değildir ki bütün bu paralar dürlü dürlü bahanelerle utanmadan acımadan soydukları fakir milletin kesesinden çıkdı. Müdâfi’i hukûkı vatan unvanıyla neredilen bu gazetesinin sûreti te’sisindeki bu namussuzluk vatanperver kisvesi altında icrayı ekavet idildiği en kuvvei delildir. Bahaeddin Bey “gazetenin sermayesini kendi servetimle temin itdim” küstahlığında bulunamaz zannederiz. ayed böyle gülünç bir iddia da bulunursa o halde Paris’te geçirdiği bir iki senelik mülevves hayatında neden dolayı adi bir fahienin kesesine arzı iftikar itdiğini sorarız. Zavallı milletden dolandırdıkları paraların bir kısmıyla da Đsveç gazetelerinde aleyhimizde makaleler yazdırıyorlar. Tensikâtdan dolayı rütbemizin miralaylığa bazen onu da çok görerek yüzbaılığa tenzîl idildiğinden muğber olarak hükümeti hâzıra aleyhinde neriyâtda bulunduğumuzu dermiyân idiyorlar. Evvel ve ahir söylediğimiz gibi yine tekrar ideriz ki biz rütbeden me’mûriyetden çokdan vazgeçdik. Hayatımızı mevcud servetimizi bu

Saidpaazade Mehmet erif Paa Muhalefeti 47 me’ûm ekıya çetesinin kanlı elleriyle boğulan, öldürülen vatanı muazzezimizin müdâfaai hukuk ve i‘lâyı kadir ve hayetine vakf itdik. Çaldıkları bu paraları ecnebi gazetelerinde aleyhimizde yazı yazdırmağa sarf edeceklerine bin dürlü ihtiyaçlar fecî‘ sefâletler içinde çırpınan memleketin hayrına tahsis itseler daha iyi bir maksada hidmet itmi olurlar. Cenâbı hak vatan muazzezimizin selâmet ve saâdetine çalıanları tevkifâtı samedâniyyesine mazhar itsin. Baka fikir ve niyetde olanlar hakkında da evvela hidâyet ve nedâmet, sonra da kahr ve lanet temenni ideriz.

48 Taner ASLAN

II . EK: