Saidpa azade Mehmet erif Pa a Muhalefeti ve Đkinci Me rutiyet Döneminde Yasaklanan Bir Risalesi
The Opposition of Saidpa azade Mehmet erif Pasha and His Banned Pamhplet During Me rutiyet Term
Taner ASLAN ∗∗∗
Öz Bu çalı mada, erif Pa a’nın Đttihat ve Terakki muhalefeti ile ilgili risalesi ele alınmı tır. Asıl adı Mehmet olan erif Pa a 1865 Üsküdar’da dünyaya gelir. Babası Osmanlı Devleti’nin Tanzimat Döneminde önemli görevlerde bulunan Said Pa a’dır. Đyi bir eğitim alan erif Pa a, Hariciye Kalemi’nde göreve ba lar. II. Abdülhamit, hürriyet fikirlerinden dolayı onu merkezden uzak tutmak için Stockholm Sefiri olarak görevlendirir. Bu görevindeyken Jön Türklerle iyi münasebet kurar. II. Me rutiyetin ilanından sonra Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Pangaltı ubesi Reisliği’ne getirilir, ancak o daha büyük görevler almak ister. Cemiyet onun bu isteğini geri çevirir. 31 Mart Hadisesi’nden sonra Yıldız Sarayı’nda erif Pa a’nın Cemiyet hakkındaki jurnallerine rastlanır. Bu iki olgu onun Cemiyet’ten ayrılmasına ve önemli bir muhalefet odağı haline gelmesine yol açar. I. Dünya Sava ı’ndan sonra Paris Barı Konferansı’na Kürtleri temsilen delege sıfatıyla katılır. Burada Ermeni Nubar ile görü mesi tepki çeker. Kürt halkı tarafından protesto edilir. Baskılar neticesinde delegelikten istifa eder. Bu da onun son siyasî hareketi olur. Đkinci olarak erif Pa a’nın Đttihat ve Terakki’nin yayın organlarından ura yı Ümmet gazetesinde aleyhinde çıkan bir yazı üzerine kaleme aldığı ura yı Ümmet yahud Numune i Denaet Risalesi, ekil ve muhteva açısından incelenmi tir. Anahtar Kelimeler : erif Pa a, Muhalefet, Đttihat ve Terakki Cemiyeti, ura yı Ümmet Gazetesi, ura yı Ümmet yahud Numune i Denaet Risalesi
∗Yrd. Doç. Dr., Aksaray Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, [email protected] 2 Taner ASLAN
Abstract In this study erif Pa a’s opposition to the Đttihat and Terakki (Committee of Union and Progress) and his pamphlet will be handled. erif Pasha, whose real name was Mehmet, was born in Usküdar in 1865. His father was Said Pasha, who had some significant official service during the Tanzimat period of the Ottoman Empire. After having a qualified education, erif Pasha starts his career in the office of foreign affairs. Abdulhamit II appoints him as the ambassador of Stockholm in order to keep him away from the governmental centre due to his liberty thoughts. While doing this service he gets in some good contacts with Jon Turks (Young Turks). After the announcement of Mesrutiyet II, he is appointed as the head of Pangaltı Headquarter of the Ittihat and Terakki Committee, however he expects a better assignment. The committee refuses his expectation. After the 31 March event, it is observed erif Pasha’s reporting the committee in the Yıldız palace. These two cases lead him to leave the Committee and turn him into the focus statement of opposition. After the World War I he participates in the Paris Peace Conference as the delegate of Kurds. His negotiation with the Armenian Nubor there brings about a reaction. He is protested by the Kurdish people. Upon the suppressions resigns from the position the delegate, which is his final political movement. Secondly in the study His pamphlet “ ura yı Ümmet yahud Numune i Denaet” (Islam community or the model of shamefulness) which is written upon a reaction to a published article on the ura yı Ümmet newspaper about himself, was scrutinized in respect of its form and the content. Key Words: erif Pasha, Opposition , Ittihat and Terakki Committee, ura yı Ümmet Newspaper, ura yı Ümmet Yahud Numune i Denaet Pamphlet
Giri 2 Haziran 1889 tarihinde be tıp öğrencisi tarafından kurulan 1 Đttihat ve Terakki Cemiyeti; din, dil ve ırk ayrımı yapmaksızın bütün Osmanlıları “ittihad ve ittifaka” davet eden bütüncül bir siyaset anlayı ına sahip siyasî bir olu umdur. Đzlenen bu siyaseti Ahmet Rıza Bey’in Cenevre’de yayınladığı Me veret gazetesinde “Mukaddime” ba lıklı yazıda görmekteyiz 2. Cemiyet’in amacı; me rutiyeti ilan etmek ve Kanun ı Esasi’yi yürürlüğe koymaktı 3. Bunun için II. Abdülhamit idaresinin bir an evvel ortadan kaldırılması gerekliydi 4. Bu amaçla çe itli fetvalar yayınlanmı tır 5. Đttihat ve Terakki Cemiyeti mensupları, memleketin kötü ahvalinin me rutiyeti ilan etmekle düzeleceği inancıyla Yıldız Sarayı’na telgraf
1Ali Mücellitoğlu Çankaya, Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler , Cilt 3, Mars Matbaası, Ankara 1968 1969, s.628 629. 2 Ahmet Rıza, “Mukaddime”, Me veret , Sayı 1, 19 Te rîn i Sanî 1311, s.1. 3 Halil Ganem, “Kanun ı Esasi”, Me veret, Sayı 1, 19 Te rîn i Sanî 1311, s.2 3. 4 Mehmet Murad, “Iyd ı Millî”, Mizan , Sayı 3, 23 Kanun ı Evvel 1312, s.1. 5 “ Fetva”, Osmanlı, Sayı 58, 2 Nisan 1316, s.1.
Saidpa azade Mehmet erif Pa a Muhalefeti 3
çekerek padi ahı bu i e zorlamı , böylece 24 Temmuz 1908’de me rutiyet ilan edilmi tir. Bu, hürriyet taraftarları için bir ferda yı zafer idi 6. Me rutiyet, bütün sorunları halledecek büyülü bir kelime olarak görülmekteydi, ancak me rutiyetin ilanı sonrasında Cemiyeti bekleyen en önemli sorun, ciddi bir programın hazırlanamamasıydı. Me rutiyet öncesinde dahi Ahmet Rıza Bey, herkesin ıslahat ve inkılaptan yana olduğunu, ancak bunun nasıl ve ne ekilde gerçekle tirileceğine dair bir programa sahip olunmadığının altını çizmi tir 7. Đttihat ve Terakki Cemiyeti içerisinde çok farklı fikirlere sahip ki iler bulunmaktaydı 8. Amaç me rutiyeti ve Kanun ı Esasi’yi yeniden yürürlüğe koymak olduğundan, ba langıçta hürriyet sarho luğu bu farklılığın üzerini örtmü tür, fakat çok geçmeden Cemiyet’in uygulamaları Cemiyet içinde dahi muhalefete yol açmı tır. Me rutiyetin ilanından sonra muhalif hareketlerin ve nümayi lerin olu masında; Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin uygulamalarının memnuniyetsizlik doğurması, me rutiyetin ve hürriyetin yeterince anla ılamaması ve me rutiyetten umduğunu bulamayanların muhalefet yapmaya ba lamaları önemli etkiye sahip olmu tur. Örneğin; halk, özgürlüğü bütün yasakların kalkması eklinde anlamakta, devlete kar ı yükümlülüklerini yerine getirmemekte ya da devlet vatanda münasebetini farklı algılamaktaydı 9. Ta rada ise vergi memurlarının uygulamaları hürriyet adı altında kabul görmüyordu 10 . Bütün bunlar halkın me rutiyet ve hürriyete dair malumattan habersiz olduğunu ortaya koymaktadır. Bu, ortaya çıkan sorunların halkta tezahür eden tarafı, sorunun esas kaynağı fikir ayrılıklarının Đttihat ve Terakki Cemiyeti odaklı olmasıydı. Bu odakta ise Cemiyet’in tekelci ve ba ka hiçbir siyasî te ekkül ve ahıslara hayat hakkı tanımayan tavrı yatmaktaydı 11 . Đttihat ve Terakki’nin uygulamalarına ele tiri ve muhalefet önce kendi mensuplarından gelmi tir. Cemiyet’e içten içe muhalif bir dü üncenin olu masında unlar etkili olmu tur: Memur terfilerinin keyfi bir ekilde
6 BOA, Y.E. , 23/291, II. 1, Musavver Muhit , Cilt 1, Sayı 3, 2 Te rîn i Sani 1324, s.44 45. 7 Ahmet Rıza, “Islahat Tasvîri”, Me veret , Sayı 22, 27 Te rîn i Evvel 1312, s.3. 8 Tarık Zafer Tunaya , Hürriyetin Đlanı , Baha Matbaası, Đstanbul 1959, s.32; Paul Đmbert, Osmanlı Đmparatorluğu’nda Yenile me Hareketleri Türkiye’nin Meseleleri , (çev. Adnan Cemgil), Engin Yayınları, Đstanbul tz, s.171. 9 M. Philips Price, Türkiye Tarihi , Đ Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1969, s.92; Feroz Ahmad, Đttihatçılıktan Kemalizme , (çev. Fatmagül Berktay), Kaynak Yayınları, Đstanbul 1986, s.35 37. 10 Ali Cevat, II. Me rutiyetin Đlanı ve 31 Mart Hadisesi , (yay. haz. Faik Re id Unat), TTK Yay., Ankara 1960, s.13 14. 11 Ali Birinci, Hürriyet ve Đtilaf Fırkası , Dergah Yayınları, Đstanbul 1990, s.31 33.
4 Taner ASLAN yürütülmesi 12 , Cemiyet’in kendi güvendiği yanda larını Bab ı Ali ve devlet bürokrasisinde istihdam etmek istemesi 13 , kadro fazlası memurların içten çıkartılması 14 . Bütün bu uygulamalar tensikat adı altında yapılmaktaydı. Ancak tensikat usulünün hakkaniyet ölçüsünde uygulanmaması önemli bir sorun ortaya çıkartmı tır. Tensikatla kadro dı ı ve maa sız kalan memurlar kendilerini me rutiyet mağduru olarak görmü lerdir 15 . Bu durum, Me rutiyete dolayısıyla Cemiyet’e kar ı muhalif bir hareket ba latmı tır. Bu tür bir te ebbüsün meydana getirebileceği kaosa kar ı bir takım önlemler alınmı tır. Fakat bu tedbirler geçici olduğundan tedrici olarak muhalif hareketler yayılma ve geni leme göstermi tir 16 . Bu çalı mada, Cemiyet’in me rutiyet dı ı uygulamaları kar ısında Cemiyet’ten ayrılan ve Cemiyet muhalifi olan erif Pa a’nın muhalefeti ve muhalif bir risalesi ele alınmı tır. I. Saidpa azade Mehmet erif Pa a Muhalefeti Meslek Hayatı Saidpa azade erif Pa a Üsküdar’da 1865 tarihinde dünyaya gelir 17 . Asıl adı Mehmet’tir. Kürt erif Pa a olarak da tanınır 18 . Ailesi Kürtlerin Handan ailesine mensuptur 19 . Bu ailenin kökenleri Baban Hanedanı tarafından kurulan ve bugünkü Irak’ın bir ehri olan Süleymaniye’ye dayanır. Baban Hanedanı’nın küçük bir kolu olma ihtimali de bulunmaktadır 20 . Babası, Tanzimat Döneminin önemli devlet adamlarından Süleymaniyeli Sait Pa a, dönemin Hariciye Nazırlığı ve ura yı Devlet Reisliği görevlerinde bulunur 21 . Đlk tahsilini hususî hocalardan görür, Muallim Naci’den de ders alır 22 . Eğitim hayatına Đstanbul’da Mekteb i
12 Yusuf Hikmet Bayur, Türk Đnkılabı Tarihi , Cilt 1,2,3, TTK, Ankara 1983, s.90 91. 13 Ahmet Turan Alkan, II. Me rutiyet Devrinde Ordu ve Siyaset , Cedit Ne riyat, Ankara 1992, s.116. 14 BOA, Y.EE , 86/32, sıra no: 3186. 15 Abdurrahman eref Efendi, Son Vakanüvist Abdurrahman eref Efendi Tarihi , (haz. Bayram Kodaman Mehmet Ali Ünal), TTK Yay., Ankara 1996, s.16. 16 BOA, DH. MUĐ , 25 2/7. 17 erif Pa a, Bir Muhalifin Hatıraları, Đttihat ve Terakki’ye Muhalefet , Nehir Yayınları, Đstanbul 1990, s.9. 18 Ali Birinci, Tarihin Gölgesinde , Dergah Yayınları, Đstanbul 2001, s.456. 19 Kadri Cemil Pa a, Doza Kürdistan , (yay. haz. Mehmet Bayrak), Öz Ge Yay., Ankara 1991, s.58. 20 Hakan Özoğlu, Osmanlı Devleti ve Kürt Milliyetçiliği , (çev. Nilay Özok Gündoğan, Azat Zana Gündoğan), Kitap Yayınevi, Đstanbul 2005, s.141. 21 BOA, Y.PRK.PT. , 16/124; Sinan Kuneralp, Son Dönem Osmanlı Erkân ve Ricali, 1839 1922: Prosopografik Rehber , Đstanbul 1999, s.127. 22 Süleyman Kani Đrtem, Yıldız ve Jön Türkler: Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Gizli Tarihi, (yay. haz. Osman Selim Kocahanoğlu), Temel Yayınları, Đstanbul 1999, s.429; Süleyman
Saidpa azade Mehmet erif Pa a Muhalefeti 5
Sultani’de ba lar, sonra Fransa’da devam eder. Fransa’nın önemli askerî akademilerinden Saint Cyr Askerî Akademisi’ni bitirir 23 . Türkçe, Fransızca, Đngilizce ve Arapça lisanlarına vakıf olan erif Pa a Kürtçe bilmemektedir 24 . Eğitiminden sonra memuriyet hayatına Hariciye Kalemi’nde ba lar. II. Abdülhamit Döneminde Brüksel ve Paris’te askerî ata elik görevlerinde bulunur 25 . Paris Sefareti ata emiliterliğinde bulunduğu sırada mirlivalığa yükseltilir 26 . Paris’te memuriyeti esnasında usulsüz senet alı veri inde bulunur ve yaptığı usulsüzlüğün askerliğe yakı mayacağı padi ah iradesiyle kendisine bildirilir 27 . Bu usulsüz davranı larının yanında görevinde ba arılı olması onu ferikliğe yükseltir ve birinci rütbeden Mecidi ni anına layık görülür 28 . Ayrıca Meclis i Ayan’ın alt heyeti ûrâ yı Devletin reisliği görevini ifa eder. Osmanlı Hariciye Kalemi’nde ba arılı çalı maları ile iyi bir kariyer elde eder 29 . Bu ba arısı onu sefirliğe kadar yükseltir. Kapanan Stockholm Sefareti’ne tayin edilmesi dü ünülür ve yeniden Stockholm Sefareti’ni açmak ve buraya Ferik erif Pa a’yı tayin etmek için Đsveç ve Norveç Hükümeti’nden bilgi istenir 30 . Onun Stockholm Sefareti’ne tayinine Kral Đkinci Oscar muvafakat verir ve Đsveç Norveç hükümetince de kabul görür 31 . Đsveç Maslahatgüzarı Fredholm, erif Pa a’nın Stockholm Sefareti’ne tayini hakkında hükümetinin muvafakatını padi aha arz eder 32 . Böylece, 1896’dan 1908 yılına kadar sürecek sefirliği ba lar. Görevini ba arıyla sürdürmesi üzerine birinci rütbeden Ni an ı Osmanî ve kıymetli ta larla bezenmi Mecidî Ni anı ile ödüllendirilir 33 . Yakı ıklı ve girgin bir diplomat olan erif Pa a, Đsveç’te Kral ailesine kendini sevdirir. Yakı ıklılığına binaen ona Fransızca “Beau erif” denilir 34 . Ba arılı bir diplomat olmasından dolayı Đsveç ve Norveç hükümeti tarafından ödüllendirilir ve birinci rütbeden Epe Ni anına layık görülür 35 .
Kani Đrtem, Son Osmanlı Son Saltanat Sultan Vahideddin , (yay. haz. Osman Selim Kocahanoğlu), Temel Yayınları, Đstanbul 2003, s.133. 23 erif Pa a, a.g.e ., s.9; erif Pa a, ura yı Ümmet yahud Numune i Denaet Risalesi, Imprimerie A. G. Hoir, Paris 1325 (1909), s.11; Özoğlu , a.g.e., s.141. 24 Özoğlu a.g.e., s.142. 25 erif Pa a , a.g.e., 1990, s.9; Özoğlu, a.g.e ., s.141. 26 BOA, Đ.HUS., 33/1312/B O67. 27 BOA, Y.PRK.B K. , 41/66. 28 BOA, Đ.TAL. , 107/1314/B 038. 29 Özoğlu, a.g.e ., s.142. 30 BOA, Đ.HUS. , 62/1315/L 024; BOA, Y.PRK.PT. , 16/124. 31 BOA, Y.PRK.E A. , 29/3; BOA, Y.A.HUS. , 382/105. 32 BOA, Y.PRK.PT. , 17/33. 33 BOA, Đ.TAL. , 158/089; BOA, Đ.TAL. , 319/1321, N 109. 34 efik Okday, Büyükbabam Son Sadrazam Ahmet Tevfik Pa a , Marsan Matbaacılık, Đstanbul 1986, s.47. 35 BOA, Đ.TAL ., 318/1321/N 109.
6 Taner ASLAN
II. Abdülhamit’in aslında erif Pa a’yı Stockholm Sefareti’ne tayin etmesi onun hürriyetçi fikirleri ta ıyor olmasından ileri gelmektedir. Padi ah onu bu yüzden Đstanbul’dan uzakla tırmak istemi tir36 . Burada Binba ı Vivien (Đngiltere’nin Đsviçre’deki istihbaratçısı), erif Pa a hakkında yaptığı soru turmada, onun maddi varlığıyla siyasî mevkiler elde etmeye azimli olduğunu vurgular 37 . Bu görevindeyken Jön Türklerle temas kurar ve Đttihat ve Terakki Cemiyeti’ne girerek II. Abdülhamit idaresine kar ı yürütülen çalı malarda yer alır 38 . Stockholm sefiriyken bir süre sonra ikili oynamaya ba lar; bir yandan Abdülhamit’i ho tutarken, diğer yandan Jön Türklerle de iyi münasebetlerini devam ettirir 39 . Zîrâ Jön Türkler ba arıya ula ırsa onlardan bir makam elde edebilecek, ba arılı olamazsa mevkisini koruyabilecekti. erif Pa a, Stockholm’ün havasına uyum gösteremediğinden rahatsızlanır ve Karlsbad’da tedavi olmak için Bab ı Âli’den izin alır 40 . Burada Mısır hıdivini tahkir ettiği ayiası ortaya atılır 41 . Hıdive hakareti ve onu düelloya davet etmesi Morgen Poste gazetesinde haber olur 42 . Karlsbad’da tedavi gördükten sonra yeniden görevine döner 43 . Ancak buranın iklimine tahammülü kalmadığından birkaç defa naklinin ve Brüksel Sefareti’ne tayininin veya istifasının kabulünü istirham eder 44 . Bu isteği uygun görülür ve yerine Asım Bey tayin edilir 45 . Stockholm Sefirliği’nden sonra Madrid Sefiri Đzzet Pa a’nın görev süresinin dolması üzerine Madrid Sefareti’ne atanır 46 . Buradan fevkalade ve murahhas ortaelçilik sıfatıyla hizmeti son bulur 47 . Sefirlik görevlerinden sonra döndüğünde hastalığı müzminle ir. Tedavi amacıyla üç ay müddetle Fransa’daki Vichy kaplıcalarına gider 48 . erif Pa a, yurt dı ında yabancı hükümetlerle iyi münasebetler kurar ve çe itli ülkelerin hükümetlerinden övünç madalyası alır. Fransız
36 Mehmed Selahaddin, Đttihad ve Terakki’nin Kurulu u ve Osmanlı Devleti’nin Yıkılı ı, (sdl. Ahmet Varol), Đnkılap Kitapevi, Đstanbul 1990, s.125. 37 Kenan Esengin, Kürtçülük Sorunu , Su Yayınları, Đstanbul 1976, s.44. 38 Rohat Alakom, “Bir Esrar Perdesinin Aralanması, Kürt erif Pa a’nın Ölüm Tarihi”, Tarih ve Toplum Dergisi , sayı 162, Haziran 1997, s.4. 39 Murat Çulcu, Osmanlı’da Çağda la ma Taassup Çatı ması , Kasta Yayınları, Đstanbul 1990, s.138. 40 BOA, Đ.HUS. , 88/1319/S 04. 41 BOA, Y.A.HUS. , 417/45. 42 BOA, HR.SYS. , 41/19. 43 BOA, Y.PRK.HR. , 31/55. 44 BOA, Y.EE. , 14/207. 45 BOA, Đ.HR. , 413/1326/C 11. 46 BOA, Đ.HR. , 413/1326/C 13. 47 BOA, Y.PRK.NMH. , 10/73. 48 BOA, Đ.AS. , 82/1327/Ra 23.
Saidpa azade Mehmet erif Pa a Muhalefeti 7 hükümetinden Légion d’honeour ni anını alır 49 . Papa, Romanya, Đspanya ve Đran hükümetlerinden de çok sayıda devlet ni anına layık görülür 50 . Yine Đsveç Kralı ve Rusya hükümetinden de devlet ni anı alır 51 . Pa a, itibar görmeyi ve gösteri i oldukça seven biridir. Bu yüzden babasının madalyalarını takmak için izin dahi ister 52 . Onun gösteri li ve atafatlı bir ya am sürmesinde babasından kalan servetin önemli bir payı vardır. Bu serveti bohemce ya amasının yanında ticarette de kullanır. 1909’da Đngilizlerle Türkiye Milli Bankası adıyla Osmanlı Anonim irketi’ni kurar 53 . 19 Eylül 1908’de Đstanbul’da kurulan Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer alır 54 . erif Pa a’nın milyonlarca lira servet toplaması, Đttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarının dikkatini çeker. Bununla ilgili olarak ura yı Ümmet gazetesinde bu kadar mal varlığını nasıl elde ettiğine dair birtakım iddialar ortaya atılır. Hangi yollarla biriktirmi olursa olsun, asıl nerede kullandığı çok daha önem verilmesi gereken bir konudur. Siyasî ve bohemce hayatı incelendiğinde, servetini devlet ve millet için vakfetmeyip, ko tuğu birçok hasis emellerde kullanır. Ne vatana ne de millete faydası dokunur. Osmanlı Devleti’nden nasıl elde ettiği ortada olan serveti devletine kar ı kullanır. erif Pa a Muhalefeti Me rutiyetin ilanından sonra me rutiyetin tek hamisinin kendileri olduğunu gören Đttihatçılar, iktidarı devralmadan daha doğrusu bir noktada sorumluluk altına girmeden, siyaseti denetleyerek faaliyetlerini sürdürürler 55 . Me rutiyetin ilk bir yılı sükûn içinde geçerse de zamanla bu huzur atmosferi Cemiyet’in dolaylı da olsa iktidarı denetlemesi, Cemiyet kar ıtı muhalif bir hareket ortaya çıkartır. Konumunu peki tirmek ve me rutiyeti muhafaza etmek isteyen Cemiyet, Nigahban ı Hürriyet (Me rutiyetin Özgürlük Sava çıları) adını verdikleri Avcı Taburları’nı Rumeli’den Đstanbul’a getirerek konu landırır. Đttihatçılara sadakatle bağlı bu birlikte ba gösteren isyan, Cemiyet’i tela a sevk eder. Kendilerine sadakat derecesinde bağlı olduğunu bildiği askerî taburun isyanı, Cemiyet’e yeni tedbirler alma gereğini hissettirir. Rumeli’de te kil ettiği ve adına Hürriyet (Hareket)
49 BOA, Đ.TAL. , 104/1314/R 047. 50 Özoğlu, a.g.e., s.143. 51 BOA, Đ.TAL. , 456/1326/ 029; BOA, Đ.TAL. , 460/1327/M 28. 52 BOA, Y.MTV. , 309/38. 53 BOA, Đ.TNF. , 19/1327/Ra 04. 54 Abdullah Keskin Malmisanij, Kürt Terakki ve Teavün Cemiyet ve Gazetesi , Avesta Yay., Đstanbul 1999, s.22 30. 55 Musavver Salname i Servet i Fünûn, Birinci Sene , (hazl. Đsmail Suphi Mehmed Fuad), Ahmed Đhsan ve ürekası, Đstanbul 1326 (1910), s.197.
8 Taner ASLAN ordusu denilen me rutiyet muhafızları, Đstanbul’da bir dizi Divan ı Harp uygulamalarıyla sükûneti sağlar. Cemiyet, 31 Mart Đsyanı’nda rolü olanları tespit etmek için bir dizi soru turmalar yapar 56 . Bu hususta en dikkat çekici olarak erif Pa a görülür ve isyanda birinci derece parmağı olduğuna dair ithamda bulunulur. 31 Mart Đhtilali’nden sonra Yıldız Sarayı’nda yapılan tefti te II. Abdülhamit’e Đttihatçılar aleyhinde verilen birçok jurnalle kar ıla ılır. Bunlar arasında erif Pa a’nın Stockholm Sefirliği yaptığı sırada Đttihatçılara dair jurnallerine rastlanır ve jurnalcilikle suçlanır. Cemiyet’le Pa a arasındaki sürtü me bu jurnallerle ba lar. Cemiyet, kendisini Cemiyet i Hafiye üyesi olmakla itham eder 57 . Kendisine kar ı yoğun ele tiriler yapılması üzerine me rutiyetin ilanından sonra, Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Pangaltı ubesi Reisliği’ne getirilen erif Pa a bu görevinden istifa ederek Fransa’ya kaçar (1909) 58 . Cemiyet, onun istediği Londra Büyükelçiliği’nin kendisine verilmemesi üzerine ayrıldığını belirtir. Ahmet Đzzet Pa a, mühim siyasî veya askerî hizmetlere talip olduğu hâlde bu isteği yerine getirilmediğini belirtir 59 . erif Pa a ise Cemiyet’ten ayrılı ının gerekçesini u ekilde izah eder: “ Meclis i Meb'ûsân’ın açılmasından sonra askerin hükümetin siyasî meseleleriyle uğra ması askerin birliğine pek elim, feci bir darbe vuracağı üpheden uzak ve bütün umûmî kuvvetleriyle me rutiyet idaresinin gözcüsü olmak lazım gelen ordunun siyasî meselelerle uğra ması yüzünden zuhuru muhtemel değil mutlak olan görü ve dü ünce ihtilâfı sebebiyle ne gibi vahim neticeler tevellüd edeceği ispattan azadedir. ”60 . Cemiyet ile ayrılığa dü mesinin temelinde gözünün yükseklerde olması yatar 61 . Daha evvelden yaptığı görevlere denk görevler bekler, fakat Cemiyet ona daha fazlasını vermez. Bu durum, Pa a’da Cemiyet’e kar ı bir kırgınlığın olu masına yol açar. Me rutiyetin ilanından sonra umduğunu bulamayınca, Cemiyet’ten ayrılarak muhalefet saflarına katılır. Cemiyet’e verdiği istifa dilekçesinde ayrılı gerekçesini, Cemiyet’in gayet tehlikeli bir vadiye sapmı olduğu, milletin mukadderatıyla oynamanın doğuracağı sorumluluğa katılmaktan kaçınmak istediği eklinde açıklar. Bundan sonra Đttihatçı liderlerle arasında kesin bir kar ıtlık ba lar. Bu kar ıtlık sadece
56 BOA, Đ.ASK. , 48/75; Ali Cevat, a.g.e., s.163 171; Đsmail Hami Dani mend, 31 Mart Vakası , Đstanbul Kitabevi, Đstanbul 1986, s.27. 57 erif Pa a, a.g.e., 1990, s.42. 58 Metin Kayahan Özgül, Türk Edebiyatında Siyasi Rüyalar , Akçağ Yayınları, Ankara 1989, s.121. 59 Ahmet Đzzet Pa a, Feryadım , Cilt 1, (yay. haz. Süheyl Đzzet Furgaç Yüksel Kanar), Nehir Yay., Đstanbul 1993, s.74. 60 erif Pa a, a.g.e., 1990, s.34. 61 Taner Timur, Yakın Osmanlı Tarihinde Aykırı Çehreler , Đmge Kitabevi, 2006, s.132.
Saidpa azade Mehmet erif Pa a Muhalefeti 9 siyasî ve ilmî değil, aynı zamanda ahlakidir 62 . Galip Vardar, onun ayrılı ını hayretle kar ılar: “Kim derdi ki vaktiyle Đttihat ve Terakki’nin Pangaltı ubesi’nin ba kanı olan bu zat bilahare bu partiden ayrılarak iddetli bir muhalefete geçsin. ”63 . erif Pa a, amacının Osmanlılara hürriyetçi dü ünceleri, me rutiyetin esaslarını tecrübelerine dayanarak anlatmak olduğunu ifade eder. Me rutiyetin ülkenin her tarafında feyzini gösterdiğini, ancak seçim zamanı gelince entrika devri ba ladığını, kanun namına, hürriyet uğruna siyasî mücadelelerin ba ladığını belirtir 64 . Cemiyet’in “cemiyet ianesi” adı altında vatanda lardan zorla para toplaması ve toplanan paraların “mahiyet i hakikiyesi”nin gizli kalması alttan alta sızlanmalar doğurur. Ayrıca hamiyet ve vatanseverlik tekelciliği ve özellikle iftira devri ba lar. Pa a’ya göre me rutiyet, bir taraftan her ferdin siyasî ve içtimaî haklarına saygıyı; kanun nazarında fert olsun, cemiyet olsun her ahsın, her zümrenin hukuk önünde e itliğini gerektiren; diğer taraftan ne kadar erefli, ne kadar güvenilir olursa olsun, inkılabı gerçekle tirmi olması haysiyetiyle yükselen bir örgüte, maddi ve manevî zorbalık hakkı vermez 65 . Pa a, Cemiyet’in hürriyeti tam olarak kavrayamayan halkın bilgisizliğinden gafletinden istifade ederek dolaplar çevirmeye, ulusların barı ı, unsurların uzla ması gibi hayati önemdeki meseleleri sarsmaya ba ladığını öne sürer. Bütün i lerde galip gelebilmek için, muzaffer olmak için ise kuvvete ihtiyacı olduğunu bununla da suiistimaller, tahakkümler, baskılar kurduğunu belirtir 66 . Cemiyet’in çaresiz halk üzerinde zor kullandığını, me rutiyetin esaslarını, asli rükünlerini hiç çekinmeden ayaklar altına aldığını, hatta yer yer müntehib i sanileri silahla tehdit eyleyerek, bütün unsurları birlikten, barı dü üncesinden soğuttuğunu, uzakla tırdığını, gizli biçimde kararla tırılan me rutiyeti yaralayıcı davranı larını açıktan ura yı Ümmet gibi “korkak ve yaltakçı” yayın organları ile tekzib edilmek istenildiğini, Tanin ’in de ayyuka çıkan münasebetsizlikleri, yolsuzlukları kendine has safsatalarla kapatmak, ört bas etmek gayretiyle çalı tığını, bunu yaparken de her unsura gereksiz yere ihtilalci amaçlar isnad eyleyerek Rumundan Ermenisine, Arabından Arnavutuna kadar bütün Osmanlı uluslarını sırasıyla gücendirdiğini iddia eder. Bununla bu ulusları Cemiyet’e dü man ettiğini de belirtir 67 .
62 erif Pa a, a.g.e., 1990, s.9. 63 Galip Vardar, Đttihat ve Terakki Đçinde Dönenler , (haz. Samih Nasuh Kansu), Đnkılap Kitabevi, Đstanbul 1960, s.148. 64 erif Pa a, a.g.e ., 1990, s.16, 21. 65 erif Pa a , a.g.e., 1990, s.21 22. 66 erif Pa a, a.g.e ., 1990, s.22. 67 erif Pa a, a.g.e., 1990, s.22.
10 Taner ASLAN