Sh: 29 1 EYLÜL 2017 1 EYLÜL Sh: 51 Konur Ertop: Konur Bir Elinde Yaşam, Ölüm Bir Elinde Muazzez Çığ: İlmiye Başında Cumhuriyetin Kadınlarımız Sh: 69 Necdet Pamir: Petrol Rezervleri Yıl Sonra50 Bitecek mi?

Sh: 85 Sh: 9 ekin T Özertem: Eğitim ve Kültür Al Sancak Al Alsancak’da Dalgala- nırken Kaya Boztepe: Kaya FİYATI: 5 TL 5 FİYATI: Sh: 45 ve Sh: 5 Ülke A. Erdem Akyüz’ün yazısı 35. sayfada yazısı Akyüz’ün A. Erdem SAYI: 2017 / 09 SAYI: Anıtları Atatürk Sivas Kongresi’nde Manda Sorunu Dr. Cihangir Dr. Dumanlı: 192297 Cengiz Özakıncı: Unutturulan Kardeşlik Dışındaki

EYLÜL 2017 heykeller yapıyor. heykeller yapıyor. MALİK BULUT MALİK TÜRK SANATÇILAR TÜRK New York Sofa, Verona Stone) fuarlarına katıldı. Sofa, Verona York New Heykeltıraş Malik Bulut Ayasofya’yı inşa etmek için taş inşa etmek için Heykeltıraş Malik Bulut Ayasofya’yı ustalarının heykeltıraşların getirildiği Taşeli’nde Silifke’de ustalarının heykeltıraşların getirildiği Taşeli’nde yer alan Bulut binlerce yıl önce bu topraklarda can bulan ve alan Bulut binlerce yıl önce bu topraklarda can bulan ve yer ve uluslararası sanat ( Contemporary, Chicago Sofa, Sofa, Chicago uluslararası sanat (İstanbul Contemporary, ve açıyor. Bulut’un heykelleri bu heykel parkında sergilenecek. Bulut’un heykelleri bu açıyor. Heykelleri özel, müze, devlet ve üniversite koleksiyonlarında koleksiyonlarında üniversite devlet ve Heykelleri özel, müze, doruklara varan taş heykel sanatının yeniden doğuşu için adım taş heykel sanatının yeniden doruklara varan Tekirdağ Süleymanpaşa Belediyesi Malik Bulut adına bir park Belediyesi Süleymanpaşa Tekirdağ 1974’te doğdu. Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni Güzel Sanatlar Fakültesi’ni 1974’te doğdu. Mersin Üniversitesi bitirdi. 16 kişisel sergi açtı, 23 uluslararası heykel sempozyumu bitirdi. 16 kişisel sergi açtı, 23 uluslararası adım Anadolu’yu dolaşıyor, heykel sempozyumları düzenliyor ve ve heykel sempozyumları düzenliyor adım Anadolu’yu dolaşıyor, İzmir Körfezi’nde yer alan Uzunada tarihin her döneminde bölgeye sahip olmak isteyen egemen güçlerin elinde tutmak istediği bir ada olmuştur. Abone Hanhan kitabında Uzunada tarihinden kesitler sunmakla beraber, okuyucuyu özellikle Birinci Dünya Savaşı yıllarına götürüyor. Ada çevresindeki düşman saldırıları, Türk ve Almanların savunmasından, adadan ayrılmış Anadolu Rumlarının ve adada yaşamış Türk sivil ve askerlerin ada ile ilgili anlatımları Olun kitapta yer alıyor. Ayrıca adada bulunan tarihi sarnıç, ada çevresindeki amforalar, arşiv bilgileri ve levanten bir ailenin adadaki bir arazi üzerindeki hak iddiası kitapta yer almaktadır. Bütün Dünya Kapınıza Gelsin

Bütün Dünya tüm okurlarına kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor. Dergisine düzenli olarak ulaşmak isteyen okurlarımız yenilenen abonelik sistemimizle dergilerine daha kolay ulaşacak. Bir telefonunuz veya e-posta mesajınızla aboneliğinizi başlatın, bir yıl boyunca Bütün Dünya’nız her ay kapınıza gelsin.

Öğrencilere Öğrencilerimize yönelik %50 indirimli avantaj kampan- yası yeni yılda da devam ediyor. Öğrencilerimiz öğrenci % belgelerinin fotoğrafını ileterek bireysel aboneliklerini 50 başlatabilir, %50 indirimli dergilerini bir yıl boyunca her ay düzenli olarak İndirim alabilirler.

Bütün Dünya Abone Servisi Tel: 0541 725 74 11 E-posta: [email protected] Kitap sadece www.uzunada.blogspot.com.tr adresinden temin edilebilmektedir. Bütün Dünya BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI

1 EYLÜL 2017

Seçiciler Kurulu: Baflkent Üniversitesi Prof. Dr. Nevzat Bilgin (An›sal Baflkan) Ad›na Sahibi: Prof. Dr. Ahmet Mumcu Prof. Dr. Mehmet Haberal Prof. Dr. Solmaz Do¤anca Prof. Dr. Sevil Öksüz Anıtsal Yönetmen: Prof. Dr. Ender Varinlio¤lu, Mete Akyol Prof. Dr. Okay Eroskay Prof. Dr. Fuat Çelebio¤lu, Yay›n Genel Yönetmeni: Prof. Dr. Sedefhan O¤uz, Ufuk Akyol Prof. Dr. Levent Peflkircio¤lu, Gürbüz Atabek, Kaya Karan, Görsel Yönetmen Ayhan Erten, ‹lhan Banguo¤lu, ve Yay›n Genel Yönetmeni Ahmet Aydede, Ertan Karasu, Manuel Bilos Yard›mc›s› : Sürekli Yazarlar: Turgut Keskin Yahya Aksoy, Yücel Aksoy, A. Erdem Akyüz, Prof. Dr. Kemal Arı, Sabriye Afl›r, Dr. Sıtkı Aydınel, Nuray Bartoschek, Kaya Boztepe, Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: Haluk Cans›n, Nevin Dedeo¤lu, Dr. Cihangir Dumanlı, Gülçin Orkut Akyol Haluk Erdemol, Sema Erdo¤an, Konur Ertop, Gürbüz Evren, Teknik Yap›m Yönetmeni: Metin Gören, Mümtaz ‹dil, Muzaffer ‹zgü, Nilay Karatosun, Faruk Güney Filiz Lelo¤lu Oskay, Cengiz Önal, Cengiz Özak›nc›, Saniye Özden, Tekin Özertem, Yaflar Öztürk, Necdet Pamir, Zeki Sar›han, Yay›n Dan›flman›: Sezin San Sungunay, Mete Tizer, ‹zlen fien Toker, ‹zmir Tolga, Yaflar Öztürk Melek fiirin Tolga, Dr. Mehmet Uhri, Mehmet Ünver, Orhan Velidedeo¤lu, Dr. Ö¤üt Yazman, Aylin Yengin, Türk Dili Dan›flman›: Halit Y›ld›r›m, Mustafa Y›ld›z Haydar Göfer

Sanat Dan›flman›: Yönetim Merkezi: 10. Sokak No: 45, Bahçelievler, Süheyla Dinç Tel: (0312) 212 80 16 E¤itim Dan›flman›: Faks: (0312) 212 31 33 Dr. Fatma Ataman ‹letiflim Adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Düzeltme Sorumlusu: Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul Nükhet Aliciko¤lu Tel: (0216) 456 27 27 (pbx) Faks: (0216) 456 27 29

Baflkent Üniversitesi’nin bir APA Uniprint Bas›m Sanayi ve Ticaret A.fi. kültür hizmeti olan Bütün Dünya Bask›: Had›mköy, ‹stanbul Cad. Ömerli Mah. No:159 2000, Baflkent Üniversitesi kurulufllar›ndan Arnavutköy, 34555 ‹stanbul Aküm Reklamc›l›k, Dan›flmanl›k ve Yay›nc›l›k Ajans› Sanayi ve Da¤›t›m: Yaysat Ticaret A.fi.’nin 1. Cadde No: 77, Bahçelievler, Ankara Bas›m Tarihi: 24 / 08 / 2017 adresinde haz›rlanm›flt›r. www.butundunya.com.tr • [email protected]

1 85 Eğitim ve Kültür YIL: 19 SAYI: 231 Tekin Özertem 90 Franz Liszt Yaşar Öztürk 3 Devrim ve Evrim 95 Günah Yiyicilik Sabriye Aşır Dr. Ufuk Akyol 99 İyi ki Varsın! Sivas Kongresi’nde Nuray Bartoschek Manda Sorunu 101 Bir Şiirdir Yaşamak 5 Dr. Cihangir Dumanlı Sabri Kemal 104 Locorotondo İzlen Şen Toker 109 Nereye Koşuyoruz? Metin Gören 112 Plastik Yiyen Tırtıllar 9 Al Sancak Alsancak’da Deniz Bener Dalgalanırken! 115 Knidos Gürbüz Evren Kaya Boztepe 120 Yediğimiz Besinler 15 Alaşehir Bağımsız Hükümeti Beynimizi Nasıl Etkiliyor? Prof. Dr. Kemal Arı Zeynep Aburas 19 Ah O Üç Gün! Gürbüz Turgay 123 İftira Haluk Erdemol 24 Adalet Zeki Sarıhan 127 Balkondaki Çocuk 29 Bir Elinde Yaşam Bir Elinde Mehmet Uhri Ölüm Konur Ertop 131 Renkler Sedem Demir 35 Atatürk ve Ülke Dışındaki 134 Ashoka Sütunu Anıtları A. Erdem Akyüz 135 Sonbahar Sessizliği 40 Hakimiyeti Milliye Yazıları Mehmet Ünver 141 Edebiyatımızda Kuşlar 41 Yaygın Eğitim Cengiz Önal Yahya Aksoy 45 Unutturulan Kardeşlik 144 Kendimizi Bulmanın Tek Yolu Cengiz Özakıncı Aramaktır! Sabriye Aşır 51 Muazzez İlmiye Çığ’dan 147 Neler Olmuyor ki Dünyada Mektup Var Sezin San Sungunay 56 Çekoslovakya’daki Casusumuz Kimdi? Mete Akyol 34 İlk Dersimiz Türkçe 61 Harem Ağaları Necef Uğurlu 68 Fırçalayarak 69 Petrol Rezervleri Tükenecek 126 Bilginizi Denetleyin mi? Necdet Pamir 151 Çözümler 74 Aydınlanma Berk Yüksel 152 Yarının Büyükleri 78 Bilinç Düzeyimiz Kendi 154 Bulmaca Cennetimizdir Deniz Bener 156 Satranç 80 Çöl Tilkisi’nin Son Saatleri 158 Ayın Kitapları Sabriye Aşır 160 Bir Fotograf Bin Sözcük 2 Metematik Dr. Ufuk Akyol

Devrim ve Evrim aşamını planlayıp, organize adına yöneteni eleştirmesi, sorgula- Yederek, hedefleri doğrultu- ması ve gerektiğini düşündüğünde sunda ilerleyerek yaşamak, sabah değiştirmesidir. kalktığında, akşama karnını nasıl Bugün, Dünya üzerinde, en doyuracağını düşünmek zorunda hafif deyimle, niteliksiz bir yaşam olanlar için bir süren bireylerin seçenek dahi Toplumu oluşturduğu değildir. güruh, hep Ancak, güruhtan de yönetenini yönetenler için, ayıran, yaşamı eleştiremeyen, yönetilenlerin sorgulayamayan, karınlarını do- nitelikli kılan, değiştiremeyen yurma endişesi bireyin toplum insanlardan içinde kalmaları oluşuyor. bir seçenek- adına yöneteni Bir düşünün, tir. Bu şekilde eleştirmesi, adını koymaya yönetenin işi çalıştığınızda çok kolaydır. sorgulaması ne kadar da Kimsenin onu ve gerektiğini çok ülke var bu sorgulamakla, durumda, şaşır- eleştirmekle har- düşündüğünde tıcı... Üzücü. cayacak zamanı değiştirmesidir. İnsanlığa bir ve enerjisi ola- devrim gerekti- maz. Yöneten, ğini düşünmek istediği gibi yönetir, daha doğrusu ne kadar iyimser geliyor buradan hükmeder. bakınca. Toplumu güruhtan ayıran, ya- Devrimden önce evrim gerek! • şamı nitelikli kılan, bireyin toplum [email protected] 3 BD NİSAN 2016

ATATÜRK’ÜN BUGÜNÜ DE AYDINLATAN ÖZDEYİŞLERİ

Derleyen: GAZİ GÜDER Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonomik zaferlerle desteklenmezse kalıcı olamaz, az zamanda söner. (1922) Türkiye’nin gerçek efendisi, hakiki üretici olan köylüdür. O halde herkesten daha çok refah, saadet ve servete lâyık olan köylüdür. (1922) Yeni Türkiyemizi lâyık olduğu yüceliğe ulaştırabilmek için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek zorundayız. Zamanımız tamamen bir ekonomi devrinden başka birşey değildir. (1923) Tarih, milletlerin yükselme ve alçalma sebeplerini ararken birçok siyasî, askerî, toplumsal sebepler bulmakta ve saymaktadır. Şüphe yok, bütün bu sebepler toplumsal olaylar üzerinde etki yaparlar. Fakat bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla, yükselişiyle, alçalışıyla ilgisi olan, mille- tin ekonomisidir. (...) Gerçekten Türk Tarihi incelenirse, bütün yükseliş ve alçalış sebeplerinin bir ekonomi meselesinden başka birşey olmadığı anlaşılır. (1923) Tarihimizi dolduran bunca başarı, zafer ve mağlûbiyetler, bozgunlar ve felâketler, bunların hepsi meydana geldikleri devirlerdeki ekonomik şart- larımızla bağlantılı ve ilgilidir. Yeni Türkiyemizi hak ettiği düzeye çıkar- mak için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek zorundayız. Çünkü zamanımız tamamen bir ekonomi devresinden başka birşey değildir. (1937) Ekonomik kalkınma, Türkiye’nin hür, bağımsız, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir. (1937) 4 Yılmadan Yorulmadan BD EYLÜL 2017 Dr. Cihangir Dumanlı Sivas Kongresi’nde urtuluş savaşımızın ilk saf- Khası, ordusu dağıtılmış bir Manda halkın kendiliğinden ordulaşarak işgallere karşı direniş safhasıdır. Bu safhada çoğu işgal edilmiş Sorunu veya işgal tehdidi altındaki böl- (4-11 Eylül 1919) gelerde 30 yerel kongre toplan- mış ve Kuvayı Milliye örgütlen- mesinin yapıldığı bu kongrelere 1396 kişi katılmıştır.1

Sivas Kongresi'nin yapıldığı Milli Mücadele Karargâhı olarak kabul edilen okul binası 5 BD EYLÜL 2017 erel olarak örgütlenen Kuvayı Müdafaayı Hukuk Cemiyeti’nin adı YMilliye örgütlerini yurt çapında Anadolu ve Rumeli Müdafaayı tek çatı altında toplamak maksadıy- Hukuk Cemiyeti olarak değiştiril- la Sivas kongresi 4-11 Eylül 1919’da miştir. Erzurum kongresinde doğu Sivas Lisesi binasında 38 kişi ile illerinin ülkenin ayrılmaz bir parça- toplanmıştır. sı olması vurgulanırken Sivas’ta Kongrenin amacı doğu ve batı buna Rumeli illeri de eklenmiştir. illerinin ve Trakya’nın birliğini Gündemin ikinci maddesi olan sağlamaktır.2 Gündemde iki madde manda sorunu üzerinde uzun tartış- vardır: malar yapılmıştır. Manda Nedir? Manda Fransızcada- ki “mandat” (okunuşu manda) kelimesinden gelmektedir. Bu günkü Birleşmiş Milletler (BM) örgütü gibi Paris Barış Konferan- sında Milletler Cemiyeti (MC) denilen bir örgüt Mustafa Kemal Paşa Sivas Kongresi’ne kurulması kararlaştırılmış ve yenik katılan üyelerle. devletlerle yapılan barış anlaşmala- 1. Erzurum kongresi kararları- rına MC statüsü konulmuştu. Buna nın görüşülmesi, göre bağımsızlığa yeni kavuşmuş, 3 2. Manda sorunu. kendi kendini yönetemeyecek Kongrenin ilk üç günü gündem- olan devletlerinin gelişmiş, zengin le ilgisi olmayan konularla geçer. devletlerin korumasına verilmesi Dördüncü gün gündeme geçilir. öngörülüyordu ve buna “mandat” İlk gündem maddesinde Erzurum deniliyordu. Mandayı alan (manda- kongresi kararları bazı değişiklik- ter) devlet manda devlet üzerinde lerle kabul edilir. Değişikliklerin ayrıcalıklara sahip olur. Mandater amacı Erzurum’da doğu illeri için devletin manda devlete yardımı gibi verilmiş olan kararların tüm yurdu gösterilen bu düzen aslında man- kapsayacak halde genelleştirilme- dater devletin manda devleti daha sidir. Bu kapsamda Doğu Anadolu çok sömürmesine, manda devletin 6 BD EYLÜL 2017 bağımsızlığını yitirmesine yol açar. mandasını almasını önerdi. Wilson Manda rejimi emperyalizme yeni bu öneri üzerine Anadolu’ya iki bir kılıftır. Bu nedenle bir devletin komisyon göndermiştir. Bunlardan mandası altına girmek Mustafa biri King-Crane komisyonun- Kemal’in kurmayı planladığı tam dur. Diğer komisyon ise General bağımsız Türkiye Cumhuriyeti James Harbord başkanlığındadır. düşüncesine aykırıdır. 1919’da 7 Temmuz 1919’da İstanbul’a gelen mandayı savunanlar “Biz bu ko- ve 21 Temmuz’da dönen King-Cra- şullarda kendi kendimizi yönete- ne komisyonu raporunda ateşkes meyiz büyük devletlere bırakalım sınırları içinde kalan Osmanlı bizi onlar yönetsin.” düşüncesini topraklarının; İstanbul ve civarı, savunuyorlardı. Mustafa Kemal ise Ermenistan ve Anadolu’nun geri mandanın tam bağımsızlık hedefi- kalan kısmı olmak üzere üç bölgeye ne uymadığına; koşullar ne ka- ayrılmasını ve bu üç bölgenin dar ağır olursa olsun Türk ABD mandasına verilme- ulusunun kendi kendini sini önermiştir.4 yönetebileceğine ina- Anadolu’nun Wilson King-Cra- nıyor ve mandacılığa manda altına ne önerisini Kong- karşı çıkıyordu. re’ye sunmuş fakat sokulmasını isteyen öneri Kongre’de Sivas Kongre- Türkler de büyük çoğunlukla reddedilmiştir.5 sinde vardır. Anadolu’nun Manda Sorunu manda altına sokulması- Galip devletler doğu nı isteyen Türkler de vardır. Anadolu’yu Ermenistan’a vere- Kongrenin açıldığı gün Mustafa rek “Büyük Ermenistan” devleti Kemal İstanbul’dan eski sadrazam kurmak istiyorlardı. Bu konuyu Ahmet İzzet Paşa’dan bir mektup San Remo’da tartıştılar. O sırada alır. Paşa kongrede Amerikan Ermenistan’da komünist bir darbe mandasının kabul edilmesini iste- yapıldı. Galip devletler “Büyük mektedir. Albay İsmet (İnönü) de Ermenistan’ın” korunması için aynı görüştedir.6 Albay İsmet MC’ye başvurdular. MC sözleşmesi 27 ağustos 1919’da Kazım Karabe- henüz imzacı devletlerce onaylan- kir’e yazdığı mektupta Amerikan mamış olduğundan Cemiyet bunu mandasını savunmaktadır.7 Refet kabul etmedi. Galip devletler bunun Bey (Paşa) da kongrede Amerikan üzerine konuyu ABD’ye götür- mandasını savunmuştur.8 Bir grup düler. İngiltere Başbakanı Lloyd yazar ve aydın da Amerikan man- George ABD Başkanı Wilson’a, dasından yanadır. Bunlar arasında Anadolu’nun (doğuda Ermenis- Halide Edip (Adıvar), Karakol tan’a verilmesi düşünülen yerlerin) Teşkilatı lideri Kara Vasıf,9 Bekir 7 BD EYLÜL 2017 Sami (Kunduz), Ali Fuat Paşa’nın lığı savunmaktadır. Sonunda bir babası İsmail Fazıl Paşa da10 bulun- orta yol bulunur. Önce ABD’nin maktadır. Türkiye’nin mandasını almak Kongreden önce Sivas’a gelen isteyip istemediği öğrenilmelidir. temsilcilerden 25 kişi Amerikan Bu maksatla ABD Senatosu’na bir mandasının kabul edilmesini öngö- mektup yazılarak Türkiye’ye manda ren bir öneri hazırlamışlardır. konusunu yerinde inceleyecek bir Sivas kongresinde manda ko- heyet göndermesi istenir. nusundaki uzun tartışmalarda iki Yukarıda sözü edilen MC söz- düşünce ortaya çıkmıştır: leşmesi imzalanmıştır, fakat ABD kongresi bu sözleşmeyi onaylama- mıştır. Bu nedenle MC sözleşmesi ABD’yi bağlamamaktadır. Sonuçta Sivas Kongresi’nden gönderilen mektup Amerikan kongresi günde- mine alınamaz ve cevapsız kalır. Manda konusu Sivas’ta kongre kararı haline getirilmemiş, böy- Sivas’ta mandayı le bir ara çözümle kapatılmıştır. Bundan sonra Mustafa Kemal’in savunanlar da önderliğinde tam bağımsızlık için Atatürk’ün mücadele etmek düşüncesi hayata geçirilecektir. Sivas’ta mandayı yanında tam savunanlar da Atatürk’ün yanında bağımsızlık için tam bağımsızlık için milli mücade- leye katılacaklardır. milli mücadeleye Mandacılık Atatürk’ün tam katılacaklardır. bağımsızlık ilkesine uymaz. Bu gün dahi “biz kendi kendimize kurtula- 1. Amerikan mandasına girelim, mayız, bizi güçlü devletler kurta- onlar bizi yönetsin. rabilir” diye düşünenler Atatürk’ü 2. Hiçbir manda ve koruma anlamayanlardır. • altına girmeyelim, tam bağımsızlık [email protected] için mücadele edelim. Kaynakça 1- Bülent Tanör, Kurtuluş, Kuruluş, Cumhuriyet Yayınları, İstanbul, 2003, s63 2-A.g.e. s.59 3-Sabahattin Selek, ukarıda isimleri belirtilen Mus- Anadolun İhtilali, Kastaş Yayınevi, İstanbul,2010, s.298 tafa kemal’in yakın arkadaşları 4-Andrew Mango, Atatürk, The Biography Of Founder Of Y Modern , Overlook Press,New York.. 247 (Rauf Orbay, İsmet İnönü, Kara 5-Margareth Macmillan, Paris 1919,Random House,2002, P 444, 6-Andrew Mango, a.g.e.p..247 7-Kazım Vasıf, Bekir Sami, Refet, Halide Karabekir,İstiklal Harbimiz, Merk Yayınculık, İstanbul, Edip…) birinci düşünceden yana; 1988,s.165 8-Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Türk Dil Kurumu Yayını, Ankara, 1981. S.77 Mustafa Kemal ise tam bağımsız- 9-Mango, a.g.e. 10-A.g.e. 8 BD EYLÜL 2017 Gençliğin Dünyası Kaya Boztepe

Eylül bir Bayram’dı. Akşehirli Hakkı, Avanoslu Ahmet, Kâbus güzel bir rüya, hayaller son şehitler yatıyordu orada. Bugün 9 de gerçek olmuştu. orada anıtları var, üzerinde “Vatan Kurtulmuştuk. ve Namus” yazıyor. Hikaye İzmir’de başlamış, Kim hayal edebilirdi ki? İzmir’de son bulmuştu. “Geldikleri gibi gidecekler.” Çiçekler açıyordu İzmir'in dağ- demişti. larında. Bornova'dan dörtnala dans Kafasına koymuştu, “Ya istik- eder gibi indiler. lal, ya ölüm” parolasıyla çıkmıştı O semte boşuna “Kahraman- yola. lar” ismi verilmedi. İkinci tümen “Çakmak Gözlü Sarı Paşa”, ne dördüncü alaydan Konyalı Mehmet, de güzel söylemişti; “Kahrama- 9 BD EYLÜL 2017 nı kadar gafili de, haini de çok tince ödeniyor, tüm lojistik ihtiyaç- olan bir milletiz” demişti. Sadece ları, silah, araç ve gereçleri onlar düşmanla değil, saltanatından başka tarafından karşılanıyordu. Hainlerle bir şeyi düşünmeyen zavallı bir pa- işbirliği yapılarak Kuvvacılara karşı dişah, İngiliz kölesi bir sadrazam ve Anadolu’da isyanlar çıkarılıyordu. onların yalakaları ile de savaşmak Mütareke basını vardı bir de... zorundaydı. Başını Ali Kemal, Refi Cevat Yokluk vardı en çok. Para yok- Ulunay, Mustafa Sabri ve Sait Mol- tu. Erzak yoktu. Araç, gereç, kılık, la’nın çektiği, o zamanların yandaş kıyafet yoktu, ayakkabıyı botu filan ve yalaka basını. Bu sözde gazete- unutun, çarık yoktu. İlacı geçtik, ciler yazılarıyla kin kusuyorlardı. sargı bezi yoktu. Ali Kemal “Bu millici mahlûklar Ordu yoktu. Düzenli ordu kadar başları ezilesi yılanlar hayâl kurulduğunda asker kaçaklarının edilemez, düşmanlar onlardan sayısı asker sayısından fazlaydı. bin kere iyidir” diyordu. Mustafa Top, tüfek yoktu. Top tüfek bulsalar Sabri “İki paralık Mustafa Kemal kurşun yoktu. kuvvetinin baskısına boyun eğerek İngilizlerin, Fransızların, ve sair unan mevzilerini gezen devletlerin İstanbul'dan çekilip İngilizler, yoksul ve kendini gitmelerini ancak Kemalistlerin Ybilmez Türklerin buraya idam ettiği Türk aklı kabul edebi- yaklaşmalarının bile mümkün lir” diye yazıyordu. olamayacağını söylüyorlardı. 10 Öyle bir an geldi ki! Yaprak sene topla dövseler bu mevzilerden kımıldamıyordu. toz kalkmazdı. İngilizler, Mustafa Yoğun bir sessizlik vardı. Kemal Paşa’nın “Büyük Taaruz” Anadolu’nun dış dünya ile her öncesi Avrupa’ya gönderdiği Yusuf türlü haberleşmeyi kesmiş olması Kemal Bey’in, Fethi Okyar’ın barış herkesi şaşırtmıştı. Mustafa Kemal anlaşması çabalarını ciddiye bile Paşa ortalıkta görünmüyordu. almıyorlar hatta bunu Kuvvacıların Rahatsız olduğu ve dinlendiği zayıflığına yoruyorlardı. söyleniyordu. İngilizler ve İngiliz Britanya Yüksek Komiseri istihbaratına güvenenler, Ankara’da Amiral John de Robbeck, Sadrazam Mustafa Kemal Paşa’ya bir darbe Damat Ferit’e yapması gerekenleri yapıldığını düşünüyorlardı. Bu anlatıyordu. Öncelikle Kuva-yi haberi ilk alanlardan Sait Molla Milliyecilerin eşkıya olduğu ve heyecanla hemen Ali Kemal’i aradı. öldürülmelerinin sevap ve vatani bir Ali Kemal yataktan yeni kalkmıştı, yükümlülük olduğuna dair Dürri- sinirliydi. Bir avuç baldırı çıplak zade Abdullah Efendi'nin bir fetva genç tarafından üniversiteden ko- çıkarması sağlandı. Hilafet Ordu- vulmuş, Kuvvacılara karşı duyduğu su’nun maaşları İngiliz Hüküme- kin daha da çoğalmıştı. Ancak bu 10 BD EYLÜL 2017 haber onu çok sevindirdi. Hemen emir subayı atıldı. telefonu olan dostlarını arayarak “Efendim sanırım Türk süvari- onlara bu müjdeli haberi vermeye leri cephe gerimize sızmışlar!” başladı. Trikopis ve Kurmay Başkanı O dünyanın en güzel “Ordular, şaşkınlık ve dehşet içinde ayağa ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” kalktılar. emrinden haberleri yoktu. Olsa da Hacianesti ve yaveri Yüzbaşı inanmazlardı zaten. Baldırı çıplak Kazanidis İzmir’de kendilerinden Türkler böyle bir cürette buluna- son derece emin ve rahat bir şekilde mazlardı. Yine de bazı söylentiler Afyon’da yapacakları balo hakkın- ortada dolaşmaya başlayınca Müste- da sohbet ediyorlardı. şar Rattigan, General Harrington’u İşte aradı ve “Türklerin taarruz ettiği tam da bu hakkında bir söylenti var” dedi. sıralarda, General’in gülümseyerek, “Aslı İzzet- yok, keyfinize bakın.” dediği tin Bey sıralarda Türk ordusu genel Hacianesti ve taarruza geçmiş, yeri göğü inleten yaveri Yüzbaşı top sesleriyle Kazanidis İzmir’de beraber Yunan cepheleri teker kendilerinden teker düşmüş, son derece emin Yorgo Hacianesti en kritik nok- talar inanılmaz ve rahat bir Kolordusu ileri bir süratle Türk şekilde Afyon’da müfrezelerden askerinin eline 15. Tümen’den geçmişti. Olay yapacakları balo Teğmen Rıfkı ile biraz dengelenmiş hakkında sohbet takım çavuşu bir gibi göründüğü ve yamaçda durup, Yunan ordusunun ediyorlardı. darmadağın ilk şoku atlattık- kaçışan Yunan larını düşündükleri bir anda genç ordusuna baktılar. “Çavuş, burası bir Yunan teğmeni yuvarlanır gibi Sincanlı ovası!” diye heyecanla karargâha girdi. Belli ki emir suba- seslendi Teğmen. yı bu genç teğmeni kapıda durdur- Çavuş biraz da şaşkınlıkla ba- mayı başaramamıştı. Teğmen korku karak, “Yani doğru mu düşünüyo- içinde, “Süvariler komutanım, rum?” diye sordu. Teğmen gözleri binlerce, binlerce süvari!” diye dolu, hızla atan kalbinin sesini kekelerken, rengi beyaz kesilmiş bastırmaya çalışarak, “Evet Çavuş” 11 BD EYLÜL 2017 dedi. Arkadan gelen, sarp arazide içlerinden biri. 15 yaşında yoktu ayakları kan içinde kalmış askerlere Fatma. Kaçtı, evine kapandı, kapıyı bakarak, “Cepheyi yardık!” diye kilitledi. Omuzladılar. Açılmadı. haykırdı! “Biz giremezsek o çıksın dışarı” O toz kalkmaz denen cephe- dediler. “Evi yakarsak mecbur çı- ler yerle bir olmuş, 32 saat içinde kacak.” Ateşe verdiler evi. Bekledi- düşman birlikleri Afyon’dan büyük ler, beklediler, beklediler. Çıkmadı bir kargaşa ile arkalarına bakma- Fatma dışarı. dan kaçmaya başlamıştı. Büyük bir kargaşa vardı çünkü böyle bir ihtimal ve Afyon’u boşaltma planı yapmamışlardı. Yaptıkları tek şey ayrıldıkları her yeri ateşe verip, çoluk çocuk herkesi yakarak öldürmekti. Onlar kaçarken İzmir’li Süvari teğmen Yıldırım Kemal de mermi yarası iyileşmeden yattığı hastaneden kaçmıştı. 18 yaşındaydı. Yarası iyileş- memiş 40 derece ateşle tekrar cepheye koşmuştu. Fahrettin Paşa’yı buldu “İyileştim geldim Paşam, emrinizdeyim.” dedi. Hemen birliğine gitti ve Küçükköy İstasyo- nu’nunda çatışmaya girdi. 2 saat sonra da şehit olduğu haberi ...top ve piyade sesleri kesilmiş, asker geldi. Bugün ismi Yıldırım Kemal süngü takarak hücuma kalkmıştı. olan istasyonun bahçesine gömdü Hacianesti İzmir’de olup biteni onu arkadaşları. takip etmeye çalışırken İsmet Paşa Yıldırım şehit olurken Türk or- yanında Halide Edip ve Ruşen Eşref dusundan kaçan bazı Yunan asker- ile Afyon’da sohbet ediyorlardı. leri, savunmasız Kuzuluk Köyü’ne “Tam zamanında geldiniz” dedi girmişlerdi. Birkaç Yunan askeri İsmet Paşa. “Başkomutan yaşanan gözlerini ürkek bakan Fatma’ya olayları sizin yazmanızı istiyor.” diktiler. “Taze incir gibi” dedi Halide Edip şaşırdı, gülümseye- 12 BD EYLÜL 2017 rek “Bu kadar işin içinde bunları sonra Çanakkale’de tarafsız bölge da mı düşünüyor?” dedi. sınırına dayanacak.” İsmet Paşa “Eee” dedi, “O Charpy bu düşünceden sarsıl- neden Mustafa Kemal?” mıştı, “O zaman ne yapacağız?” Ruşen Eşref “Haydi,” dedi, “gö- diye sordu. rüşelim Paşa’yla.” Harrington cevapladı. “Ham- “Paşa cephede, 11. Tümen let’in dediği gibi, işte sorun da savaş idare yerine gidiyormuş.” bu!” Şaşkınlıktan ağızları açık kaldı. Tatoi Sarayı karanlık, havası “Ateş hattı değil mi orası?” kasvetliydi. Başbakan Protopa- “Evet, ateş hattı!” padakis Kral’a “Ordu kaçıyor.” Güneş, Murat Dağı’nın ardında dedi. “Hükümet dağıldı, toparla- kaybolup karanlık çökerken top ve yamıyorum, Atina karmakarışık, piyade sesleri kesilmiş, asker süngü göçmenlerle dolu, herkes panik takarak hücuma kalkmıştı. İşte tam hâlde.” o sırada haykırdı çakmak gözlü, Kaçıyordu Yunan, heryeri yakıp “Hacianesti, nerdesin, gel de yıkarak. İzmir de karışıktı. Asker- kurtar ordularını!” ler, işbirlikçi Türkler, Rum cemaati önderleri, hepsi İzmir’i terk etmişti. fyon, Uşak, Eskişehir, baş İstanbul’da Sultan ve Damat Ferit döndüren bir hızla tekrar korku içindeydi. Damat Ferit yükte Aele geçerken, Yunan ordusu hafif pahada ağır ne varsa toparla- heryeri ateşe vererek kaçmaya maya başladı. Sait Molla Rıza Tev- devam ediyordu. fik’e“Birkaç gün ortalık durul- İstanbul'daki işgal kuvvetleri sun, hemen buralardan gitmemiz komutanı general Charpy tam lâzım.” diyordu anlamıyla bir şaşkınlık yaşıyordu. Yüzbaşı Şerafettin, Teğmen Ali Sıkıntıyla alnında biriken terleri Rıza, Teğmen Hamdi, ilk iş, Hasan sildi ve üniformasının üst düğme- Tahsin'in ilk kurşunu sıkıp şehit sini açtı. Elindeki haritaya baktı ve düştüğü yere diktiler al sancağı. derin bir iç çekerek “Bu hızla yarın Minarelerden ezan sesi yükselirken, İzmir'e girerler” dedi. Mustafa Kemal, Belkahve’de İzmir'i Harrington ondan da sıkıntılıy- seyrediyordu. dı. “Bu hızla piyadeler de girer” Nif'te kendisi için hazırlanan dedi. “İnanılacak gibi değil, bağevine gitti. Tek kat, taş, pencere- ondört gün içinde iki yüz elli bin siz, gaz lambasının ışığıyla aydın- kişilik bir orduyu hemen hemen lanan mütevazı bir bağevi. Ege’nin yok edip, 400 km yol almak, ola- denizden vuran meşhur esintisini ganüstü bir olay. Tarihin en büyük ciğerlerinin en ücra köşesine kadar çöküntülerinden biri bu. Bunu koklayarak içine çekti. İşte tam gerçekleştiren ordu birkaç gün burada Bursa’nın da kurtulduğu 13 BD EYLÜL 2017 haberi geldi. cak ne var diye düşünebilirsiniz. Çakmak gözleri buğulu gibiydi. İzmir işgal edilir edilmez, evler di- Cigarasını çıkardı. Kahve istedi. dik didik aranmış, bütün bayraklara “Biliyor musun İsmet,” dedi, “bir süngü zoruyla el konulmuş, ibreti rüya görmüş gibiyim.” alem için sokaklarda yakılmıştı. İsmet Paşa gülümsedi, “Haklı- O halde bu kadar bayrak nere- sın, bu kadar mucize, olağanüstü- den çıkmıştı? lük, harikalık, ancak bir rüyada Durumun anlaşılması uzun yaşanabilir.” sürmedi. 3 yıldır yokluk içinde yaşayan İzmirli kadınlar, bütün Kâbus gibi geçen 3 eşyalarını yok pahasına satmış, beyaz patiskalarını, kırmızı masa yıl 3 ay 22 gün süren, örtülerini saklamış, komşularıyla mucizeyle biten bir değiş tokuş etmiş, sabırla o geceyi beklemişti. rüya... O gece, 8 Eylül 1922’ydi. O gece Bayram öncesi arife gecesiydi. Sevinç gözyaş- larıyla çıkardılar sandıklarından, öpe koklaya ellerindeki kumaşları ve özenle Kırmızının üstüne “beyaz ayyıldız”ı diktiler bütün gece boyunca. Ne sıkıyönetim ilan edildi, ne de sokağa çıkma yasağı. Kâbus gibi geçen 3 yıl 3 ay 22 Kolordu bandosunun çaldığı İzmir gün süren, mucizeyle biten bir rüya. Marşı’yla halk adeta kendinden Çiçekler açıyordu İzmir'in dağ- geçmiş, neşe içinde eğleniyorlardı. larında. “Al Sancak” dalgalanıyor- Kurtulmuştuk! du artık Alsancak’da, Karşıyaka'da, Anlayabiliyor musunuz? Kadifekale'de. Şehre giren süvari- Çakmak gözlü Sarı Paşa’nın lerimiz, gözlerine inanamıyordu. dedikleri olmuştu. Bütün şehir ayyıldızlı bayraklarla Bayrağımıza, vatanımıza, öz- donatılmıştı. Adeta uçsuz bucaksız gürlüğümüze kavuşmuştuk. bir gelincik tarlasına dönmüştü Hayal gerçek olmuştu... • koca şehir. Bunda bu kadar şaşıra- [email protected] 14 Tarih Kürsüsü BD EYLÜL 2017 Prof. Dr. Kemal Arı

Milli Mücadele’de Alaşehir Bağımsız Hükümeti Düş mü, ski kuşaklar Kurtuluş Savaşı Ulusal Kurtuluş Gerçek mi? için, “Milli Cidal”, “Milli Savaşı’nın ken- EHareket”, “Milli mücade- disidir. Ancak, le” gibi deyimler kullanırlar. Bu bu savaşın hâlâ o denli bilinmezle- adların her birinin tarihsel boyu- ri, unutulmuş değerleri ve yönleri tuyla bakıldığında büyük değeri ve vardır ki; bunlar ortaya çıktıkça, o derinliği vardır. O gün için, yurt büyük tarihsel anlam çok daha net savunmasına koşanların yaşadıkları görülebilecektir. coşkuyu ve toplumsal duyarlılığı Alaşehir, Kurtuluş Savaşı’nın bugün için tam olarak anlama ola- ilk günlerinde 16 Ağustos 1919-25 nağı elbette yoktur. Her şeyin elden Ağustos 1919 tarihleri arasında gitmekte olduğunu gören yurtsever “Alaşehir Kongresi” gibi önemli bir yüreklerin, o zor koşullarda, neler tarihsel oluşuma ev sahipliği yap- yapabileceğinin kanıtı doğrudan mıştır. Bunun yanı sıra başta Şah- 15 BD EYLÜL 2017 yarlı Mustafa Bey olmak üzere nice bilgiler verilmişti.1 İzmir’in 15 Ma- bölgesel kahramanı ortaya çıkarmış yıs 1919 günü kanlı işgali sonrası, ve kendi içinden çıkardığı ulusal İstanbul Hükümeti’nden bir çözüm müfreze ile düşmana karşı ilk ciddi gelmediğini gören yurtseverler; hiç direnişi ortaya koyabilmiştir. Aydın olmazsa bulundukları yöreyi koru- Vilayeti’nin Manisa Sancağı’na mak için silaha sarılmışlardı. Yurtta bağlı bir kaza olan Alaşehir daha sivil-asker bürokrat ve eşraftan da ileri giderek; çevresini saran iş- kişilerin ön ayak olmasıyla gönüllü gallere karşı, bağımsız bir hükümet birlikler kurma yoluna gidiliyordu. kurma öneri ve girişimlerine de Alaşehir Cephesi’nde de olası tanıklık etmiştir. düşman işgaline karşı bir yandan Albay Hacim Muhittin Bey’in (Çarıklı) öte yandan Albay Bekir Sami (Günsav) bey- lerin, Kayma- kamlığın ve yöredeki sivil eşrafın girişi- miyle bir gönül- lü ulusal gücün oluşturulması Alaşehir Kongresi (1919) için çaba gösteriliyordu. Evet, yineleyelim: “Alaşehir ve Havalisi Mücahidin “Alaşehir Bağımsız Hükümeti” Müfrezesi” adlı bu oluşumun en bü- Milli Mücadele günlerinde yük destekçisi, o sıralar Alaşehir’de Alaşehir gibi küçük sayılabilecek Kaymakam Bezmi Nusret (Kaygu- bir yönetsel birimde, bağımsız bir suz) ile başta Şahyarlı Mustafa Bey hükümet oluşturmayı düşünmek ve eşraftan kişilerdi. ne demektir? Böylesine coşkun bir Böyle bir ulusal sivil gücün, Os- düşünceye yönelmek nasıl bir ruh manlı yasalarında bulunmayan bir halidir ve niçin buna gerek duyul- karşılığı olacağından, yasa dışı bu muştur? yapının kurulması ve oluşturulması Daha önce Çerkez Ethem ile da belli bir risk almayı gerektiriyor- Şahyarlı Mustafa Bey arasındaki du. Bu güç devletten emir almaya- çekişmeyi ele alan bir yazımızda, cağına göre, onu harekete geçirecek Ulusal Savaşın başlarında Alaşe- kurul ya da makam neresi olacak ve hir’in oynadığı rol üzerine temel nereye bağlı olacaktı? 16 BD EYLÜL 2017 Bu konuda en ilginç önerilerden da işgal altında olduğuna göre, Ala- biri, Alaşehir Belediye Reisi Binba- şehir artık pek çok konuda kendi şızade Galip Bey’den geldi: Derhal kararlarını vermek durumundaydı. “Alaşehir Bağımsız Hükümeti” Kaymakam Bezmi Nusret Bey Ga- kurulmalıydı.2 lip Bey’e verdiği yanıtta; Alaşehir O, Alaşehir’i savunacak gönüllü Hükümeti’nin İzmir’in işgalinden bir grubun eğitimi, bakımı ve böl- beri zaten bağımsız sayıldığını be- geyi koruyacak eylemleri olacağına lirtti. Bu sözleriyle o, bir oldu bitti göre, iradeyi ancak oluşturulacak ile böyle bir iradenin zaten ortaya bu hükümetten alacağını düşünmüş çıktığını anlatmak istiyordu.4 olmalıydı. Onu bu cesaretli bir Alaşehir, İzmir ve Manisa'dan duruşa iten şey, Kaymakam Bezmi gelecek emirlerden hangisi işine Nusret Bey’in ön ayak olmasıyla, gelirse ona uyacak, uygun olmayan- bölgedeki hatırlı kişilerin bir araya lara da kulak asmayacaktı. gelerek yaptıkları toplantıydı. Bu toplantıda silahlı direniş kararı laşehir’in bütün ülkeyi alınmış ve Kaymakam, gerektiğin- kapsayacak ulusal hareketin de Alaşehir’in kendisini savunaca- Aiçindeki yeri ne olabilirdi? ğını söylemişti. Galip Bey, direniş Alaşehir’in bu harekette öncülük yönünde atılacak adımlardan son olabilir miydi? derece mutlu olmuş, onun akra- Bezmi Nusret Bey, ulusal hare- balarından Şahyarlı Mustafa Bey, ketin başına, Alaşehir Hükümeti- bu gönüllü müfrezenin bakım ve nin geçmesinin doğru olmadığını eğitimi için gönüllü olarak bu güce düşünüyordu. Kaymakamlığın her komuta etmek istemişti. Bu öneri şeyde aktif olarak yer alması kimi başta Bezmi Nusret Bey olmak üze- sıkıntıların oluşmasına yol açabi- re, önemli kişilerce memnuniyetle lirdi. Belli ki o, bir sivil inisiyatifin karşılanmıştı. İstanbul Hükümeti ortaya çıkmasını bekliyordu. Bezmi heyetler göndererek halka işgallere Nusret Bey Belediye Başkanı Galip karşı direnişte bulunmaması için Bey’e karşı, görüşlerini şu cümleler- öğütlerde bulunurken, Alaşehir’in le aktarıyordu: silahlı direniş kararı son derece “Ben, daima sizinle birlikte önemliydi. Galip Bey, kurulacak olacağım. Ancak bu birliktelik böyle hükümete başkanlık edecek aramızda kalacaktır. Gösteriş, kişinin de, Kaymakam Nusret Bey gürültü, tapaj iyi netice vermez. olması gerektiğini söylüyordu.3 Size istediğiniz tarzda ve elimden Bu bir düş müydü? Böyle bir geldiğince yardım edeceğim. Ancak şeye karşı gerek İşgal Ordusunun ve beni işlerinize karıştırmayacak- gerekse Osmanlı hükümetinin tavrı sınız. Bazı yerlerde Redd-i İlhak ne olurdu? ve Müdafaa-i Hukuk isimlerinde Sonuçta; Manisa Mutasarrıflığı cemiyetler kurulduğunu işittim. Siz 17 BD EYLÜL 2017 de burada öyle bir teşekkül meyda- na getirirseniz, bu cemiyet Mustafa Bey’in teşebbüsünü destekler.” 5 Yeni bir teşekkül Evet; işte bu satırlar, olası ortaya çıkarsa, bu gelişmenin ne olacağını açıkça ortaya koyuyordu. Ortada Mustafa Mustafa Bey’in Bey’in girişimleriyle oluşan bir girişimlerine destek hareket vardı. Ancak şimdi yeni bir teşekkül ortaya çıkarsa, bu Mustafa verir ve elbette Bey’in girişimlerine destek verir ve böylece Alaşehir’in elbette böylece Alaşehir’in direni- şinin gücü daha da artardı. Bu da direnişinin gücü ancak, ulusal hakları savunan bir kurulun, yani “Müdafa-i Hukuk” daha da artardı. örgütünün ortaya çıkmasıyla ola- sıydı. “Aydın olaylarında Yunan felaket ve kıyımlarına karşı bütün onuçta elbette Alaşehir’de ba- Anadolu baştan aşağı galeyanda. ğımsız bir hükümet kurulmadı. Her tarafta milli mücahit orduları SAncak Alaşehir, kendi içinden hazırlanıyor. Uşak’ın yurtsever hal- gelen bu cesur duruşun verdiği kı da bu kutsal ve yüce hizmetten atmosfer içinde, 16 Ağustos 1919-25 geri kalamazdı. Ancak din ve vatan Ağustos 1919 tarihleri arasında düşmanı birkaç alçak, Uşak kah- Türk Kurtuluş Savaşı’nın en önemli ramanlarının girişimlerine engel kongrelerinden birini toplayarak, oluyordu. Şimdi o alçakların etkisi yaygın bir yönetsel ağ kurulması- yok edildi. Bütün şevkle mücahit na ön ayak oldu ve işgal edildiği toplanıyor ve takım takım Alaşe- döneme kadar, bölgede direnişin hir’e sevk ediliyor. Oraları da Türk örgütlenmesinde önemli rollerden ve Müslüman yurdudur. Elbette birini oynadı. sessiz kalamaz. Hemen aracı olarak Oluşturulan milli müfreze için ve gerekli aydınlatmayı yaparak, yalnız Alaşehir’den değil, bölgeden kahramanlarınızı toplayıp ulusal de asker toplandı. Bunun için muta- savaşın ordusuna göndermeye ça- sarrıflıklara açıkça yazılar yazılıp, lışmalısınız. Olmadığınız takdirde, direktifler verildi. Öyle ki, “Alaşe- mevkiinizi ehline bırakınız.” • hir ve Havalisi Mücahidin Kuman- [email protected] danı Süleyman Sururi” imzasıyla 1-Kemal Arı, Çerkez Ethem-Şahyar Mustafa Bey Çekiş- mesi, Bütün Dünya, 2017 bölgede düşman işgaline karşı 2- A.g.e., s.162. 3- Bezmi Nusret Kaygusuz, Bir Roman Gibi, İzmir Bü- kayıtsız kalan ya da gereken tepkiyi yükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı, s.160-162. vermeyen kazalara 6 Ağustos 1919 4-A.g.e, çşt.s. günü şunlar yazılabiliyordu: 5-A.g.e., 162. 18 BD EYLÜL 2017

Ah O Üç Gün! Yazan: GÜRBÜZ TURGAY 1

1914 yılında Almanya, Avusturya, Macaristan, Bul- garistan’la birlikte İngiltere, Fransa, İtalya ve Rusya’ya karşı savaşa giren Osmanlı, dört yıl sonra yenilgi ile sonuçlandı. 30 Ekim 1918 de Mondros Mütarekesi yapıldı. Osmanlı’nın sonu olan bu antlaşmanın bir maddesi ile her yeri işgal edebilecekler- di. 13 Kasım 1918'de 55 par- ça İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan gemisi Dolma- bahçe önüne demir atarak 35.000 asker çıkarttılar ve İstanbul’u işgal ettiler. 19 BD EYLÜL 2017 rini de tutuklayarak toplam 145 kişiyi, Harbiye Nezareti Cezaevi olarak bili- nen, bugün İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi olan Bekirağa Bölü- ğü’ne hapsederler. Mustafa Ke- mal’in “Geldikleri gibi giderler...” dediği günlerdir. İşte, kendisinin de Daha sonra tutuklanabileceği o günlerde, Bekirağa işgalcilerin gemi Bölüğü’nde hapis yatan arkadaşı sayısı 167, asker sayısı Ali Fethi’yi (Okyar) ziyarete gider. Gazeteci Yunus Nadi o ziyaretin 250.000 oldu. Karakol havasını aktarır. Bir güneşin nasıl doğduğunu, kararlı bir insanın basıp askerlerimizi gücünü bir kez daha anlamamız ba- öldürdüler. Halka kımından örnek bir anıdır. Ondan işkence ettiler. dinleyelim: li Fethi o esnada Sofya elçi- Daha sonra gemi sayısı 167, sidir. Neden tutuklandığına asker sayısı 250.000 oldu. Karakol Aanlam veremez. Bir kez basıp askerlerimizi öldürdüler. Hal- tutuklanmış ve serbest bırakılmış, ka işkence ettiler. Hemen “kara lis- tekrar bırakılacağını umut ediyor- teler” hazırlandı, bütün Türkiye’de du. Benim tutukluluğumun onuncu insan avına çıktılar. Bütün ordu gününde, Ali Fethi’yi Merkez Ko- komutanlarını ve devlet adamlarını mutanlığı’na çağırdılar. Dönüşünde tutuklayarak başladılar. Suçlama “Hayırdır inşallah, ne var, ne imiş?” nedenlerinden en önemlisi “Ermeni sorularımıza “Hiçbir şey değilmiş, Soykırımı”dır. Kendilerine itiraz beni bir arkadaşım görmeye gelmiş. eden Tevfik Paşa hükümetini değiş- Onun için çağırmışlar!” diyordu. tirdiler, yerine İngiliz yanlısı diye Konuşmak istemiyordu, yata- bilinen Damat Ferit Paşa’yı getirdi- ğına uzandı. Akşam, ziyaretle ilgili ler. Yeni hükümetle birlikte aydın, sohbet ettik. Paşa, Anadolu’ya geç- yazar, İttihat Terakki ileri gelenle- mek için memuriyet takip etiğini, 20 BD EYLÜL 2017 “Bu hal böyle devam etmez, merak ne diyor, kendisi ne işle meşgul?” etmeyin, elbet buna bir çare buluna- “Bu işlere ne desin, onun duru- caktır.” demiş. mu hayretle görmekten başka bir Bunlar teselli şeklinde sözler şey demiyor, ‘merak etmeyin, elbet bile olsa Mustafa Kemal Paşa’nın bu da geçer’ diye teselli vermeye ağzından çıktığı için çok kıymet- çalışıyor.” liydi. Mustafa Kemal Paşa'nın çelik “Neler konuştunuz bakalım?” azmini, sağlam fikir ve iradesini “Neler konuşalım,biraz da dere- her ikimiz de biliyorduk. Onun den tepeden laf attık o kadar.” yapabileceği hizmetler hakkında Fethi Bey bunları söyleyerek sohbetimiz sonunda, her ikimiz de yatağına doğru gidiyordu. Çok yor- memnun ve ümitlice rahat bir uyku gun bir hali vardı. Yatağına uzandı. uyuduk. O gün Fethi Bey biraz Gözlerini kapadı. Bu halinde bil- daha müsterihti. O gün her ikimizin hassa benim gözümden kaçmayan de gözünde Mustafa Kemal Paşa bir fevkaladelik vardı. İlk konuş- Bekirağa Bölüğü üzerine kanatla- ma sonrası inşa ettiğimiz ümit ve rını germiş koruyucu emellere göre o şimdi melek manzarası göste- kendini dinlemek ve riyor gibi idi. kimseye renk verme- mek isteğinde idi. İkinci ziyaret Durumu öğrenmem Bekirağa Bölü- için ilk dakikaların ğü’nde bulunduğum geçmesini bekledim. sürede şahit olduğum Kendisini terk edip en önemli olay, Mustafa Bekirağa Bölüğü’nün Kemal Paşa’nın birinci her tarafını gezdim. ziyaretinden dört gün Her tarafta lakaytlık, Yunus Nadi sonra, Fethi Bey’i endişe, ıztırap; o gün tekrar ziyarete gelişidir. Bu olaydan ailesi ziyarete gelenlerin kan kusan ben dahil beş altı kişi haberdardır. duyguları ile yüzlerinden bin parça Fethi Bey tekrar çağırıldığında, olacak kadar kapkara bir vali çeh- artık tahliyesi değil, hiç tereddüt resi… Öbür tarafta hep kendilerini etmeden Mustafa Kemal Paşa’nın düşünen mahlûkat… Öyle kalabalık geldiğini düşündük.Fethi Bey bu ki sanki hamam ahengi… defa uzunca bir süre kaldı. Kapıdan “Vaziyet çok mühim, ah bir başlayarak soranlara, geçen sefer- neticesi gelebilse…” den daha tabii bir tavırla, sanki hiç O gün bu gözlemlerimden sonra bir şey olmamış gibi, daha fazla sıkılarak ben de kendi “Hiç canım, yine Mustafa Ke- yatağıma gitmek üzere bir ihtiyaçla mal Paşa gelmiş de.” Fethi Bey’in yanına can attım. Fethi “Bu işlere Mustafa Kemal Paşa Bey yatağında yine arka üstü yatı- 21 BD EYLÜL 2017 yordu. Fakat gözleri açıktı. Uykusu “Paşa gizli mi gidiyor?” yok gibiydi. Elleri başının altında “Hayır, şark mıntıkası orduları huzur ve sükûnla etrafa bakıyordu. müfettişi olmuş, resmen gidiyor. Şu Koğuş pek kalabalık değil, kimse kadar ki, görünen tarafı öyle, gerçe- de Fethi Bey’le meşgul değildi. Ben ği ise bambaşka. Herifler Paşa’nın gittim, kendi yatağımın kenarına kurduğu dolaba gafletle sürüklen- iliştim. Bir iki sözden sonra sab- mişler. O ne dediyse yapmışlar. redemedi, etrafına tedbirle göz Meseleden ingilizlerin haberi yok gezdirdikten sonra: gibidir. Eğer paşanın Anadolu’ya gitmekte olduğu bir iki cin fikirlinin dikkatini çeker- se, Allah etmesin, yoldan çevirmeye kalkışabilirler. İşte bu üç gün, bu zaman Paşa kadar ve belki daha ziyade, burada biz adeta çocuk doğururcasına ıztırap ve azap çekeceğiz. Mesele çok önemlidir. Aman, ilk iş olarak nazarı dikkat çekmeyelim, meselenin Mustafa Kemal'in Bulgaristan’da askeri burada bile sözünün edil- ataşe olduğu dönemde Ali Fethi de Sofya mesi doğru değildir. Deminden beri Elçisiydi. Dostlukları burada pekişti. ne hallere girdiğime elbette dikkat etmişsindir. Zaten kendim coşkun “Monşer,” dedi, “vaziyet çok ve heyecanlıyım, kısa kesip yatmak mühim. Ah bir neticesi gelebil- mecburiyetinde kaldım.” se!” “Paşa kendisi ne diyor?” Ve bunu diyerek yatağında “Onun dediği hemen hemen doğruldu. Benim tarafıma doğru şu üç günün atlatılması endişesi ayaklarını indirerek düz oturdu diyebilirim. O kararını vermiştir. ve kafasını bana doğru iyice yak- ‘Bir kere Samsun’a ayak attıktan laştırarak: “Paşa yarın buradan sonra bu işleri düzene koymadan hareket ediyor. Samsun’a çıka- bir daha buraya gelmem,’ diyor ve işleri düzeltebileceğinden en kati cak. Buradan Samsun’a gitmek surette emindir! O, işlerin düzelte- için koskoca üç gün lazım. Bir bileceğini enine boyuna araştırmış, kere bu üç günü selametle atlat- her şekil ve şart için bir yol tarzı tık mı, üst tarafı inşallah bütün bulmuştur. Düşün ki icabında rütbe bütün selamet olacaktır. Ah, şu ve memuriyetini üzerinden atarak üç gün!” teşkil edeceği milli ihtilal ordula- 22 BD EYLÜL 2017 rının başına geçmeyi bile şimdiden tespit etmiştir. Hikaye uzun, bu buraya gelinceye kadar İstanbul’u, Sarayı, Babiali’yi ve itilaf devletlerini hüküm ve iradesine uydurmak için planları var. Bunların hep- sini kullanacak ve vatanın bu beladan tam kurtulu- şuna kadar icap eden her şeyi sonuna kadar tatbik ve icra edecektir. Bu ba- hisler üzerinde sonra yine konuşuruz. Mustafa Kemal Özeti şu: Yarından itibaren geçirilecek üç Paşa çok parlak bir günün selameti!.. Ah o üç gün, o üç yıldız gibi parlıyor gün…” ve yükseliyordu. ethi Bey ayağa kalktı, ben de kalktım. Açıklamasının bu ğini söyler. Sait Bey, İstanbul’da Fkadarı yetmişti. Hakikaten güvendiği arkadaşlarla görüştüğü heyecandan ben de söz söyleyecek Pera Palas Oteli’nde ve Şişli’deki halde değildim. Akşamım son evinde Mustafa Kemal Paşa’ya ak- aydınlıkları içinde Bekirağa Hapis- tarır. Genç Paşa’nın da “milli dava hanesi matem manzarasını andı- için çıkar yol aradığını, padişah, rıyordu… Belki bu bütün vatanın kabine ve çevresindeki Hürriyet ve manzarası idi. Şimdi onun içinde İtilaf Partililer gibi işgal devletleri Mustafa Kemal Paşa çok parlak bir ile iyi geçinmek ve hoş görünmek- yıldız gibi parlıyor ve yükseliyordu. le kurtulacağımıza inananlardan Tutuklanmalar İzmir’e de gele- olmadığını” öğrenir. Yıllar sonra cektir. İzmir mebusu Mansurizade anılarını yazan Celal Bayar “Emin Sait Beyin oğlu Tüccarlardan Emin Beyin şu sözleri hâlâ kulağımda Bey’le görüşen Celal Bayar, “ele çınlar” der ve aktarır: geçmemesi” tavsiyesi alır. Duru- “Hapishanede bulunan bütün mun tehlikesini ve felaketli gün- devlet adamları, ordu komutanları,- lerden bahseder. Kendilerine karşı valilerin, hepsinin ümidi Mustafa silahla mücadele başlatan yerli rum Kemal Paşa’dadır!” (1) • ve Yunanlara karşı mücadelenin (Devam edecek) ancak onlar gibi silahla olabilece- (1)Ben De Yazdım, Celal Bayar, 7. cilt, s158) 23 BD EYLÜL 2017 Kurtuluş Savaşından Zeki Sarıhan

MÜTAREKE İSTANBUL’UNDA

ADALET İngilizlerin İstanbul’u işgal ettiği yıllarda İstanbul’da da bir adalet mekanizması işliyordu. Bunun nasıl bir şey olduğunu yaşayanlar anlatmıştır. Bunlardan biri Falih Rıfkı Atay’dır.

tay o tarihlerde Akşam gaze- reti’nde kalan bir Atesinin ateşli bir köşe yazarıdır yüzbaşı bir gün ve Kuvayı Milliye taraftarıdır. Falih Rıfkı’ya: İngilizler ise yurtseverlere göz “İngilizler açtırmamaya kararlıdırlar. Damat senin de adını Falih Rıfkı Atay Ferit hükümetleri döneminde tutuk- hükümete verdiler. Tutuklanacak- lamalar, sorgulamalar, yargılamalar sın, Anadolu’ya kaçmanı düşün- şiddetli bir hal almıştır. dük.” der. Anadolu’ya nasıl kaça- Anadolu ile gizli temaslarda bu- cağı konusunda ticaretle uğraşıyor lunan ve bu nedenle Harbiye Neza- görünen ama bu kaçırma işleriyle 24 BD EYLÜL 2017 uğraşan Tolçalı Süleyman’ı görme- Oradan iki sivil polisle birlikte atlı sini öğütler. bir arabayla Beyazıt’ta Harbiye Falih Rıfkı gidip onu görür. Nezareti’ndeki Merkez Kumandan- Varılan anlaşmaya göre Cumar- lığı’na giderler. tesi günü Üsküdar’da bir adrese Biraz sonra arama yapmak üze- gidecek, teşkilatın adamlarıyla re eve gidileceği haber verilir. buluşacaktır. Ellerine kelepçe takmak isterler. İşin kötü yanı, Falih Rıfkı Falih Rıfkı, ellerine kelepçe vuru- nikâhlanmak üzeredir. Kendi lacak ne gibi bir suç işlediğini düşü- kendine bir sonraki cumartesi günü nür. Nihayet bir gazete yazarıdır Üsküdar’a gitmeye karar verir. Bir ve yazıları işgalcilerin hoşlarına hafta gecikmeden ne olacaktır ki! gitmediği için tutuklanmıştır. Fakat o hafta İngilizler teşkila- İlk defa isyan eder! Bir hayli tın bulunduğu yeri haber almışlar, tartışmadan sonra kelepçe takmak- basmışlardır. Kaçış yolu da kapan- tan vazgeçerler. Harbiye Nezareti’n- mıştır. den çıktıklarında yanındaki subay Teşkilat, bu baskın işinde der ki: Falih Rıfkı’dan kuşkulanır. Yoksa “Benim oğlumun arkadaşısınız. kendinden korkarak teşkilatı ele mi Sizinle mahsus ben gelmek istedim. vermiştir! Evinizde evrak aranacaktır. Ben Neyse ki Falih Rıfkı tutuklandı- sizi bir süre yalnız bırakacağım. ğı için bu şüphe ortadan kalkar. Odanızda şüpheli bir şey varsa saklayınız.” ankaya adlı kitabında anlattı- Falih Rıfkı evinde toparlanması Çğına göre tutuklanması şöyle için bir süre yalnız bırakılır. Sağı olur: solu araştırır. Yazılı evrakı gözden Büyükada’dan sabahleyin ken- geçirir. Daha önce emrinde çalıştığı disi gibi genç ve ateşli bir gaze- Bahriye Nazırı Cemal Paşa’nın teci olan Yakup Kadri ile birlikte veda mektubu eline geçer. Mektup- iskeleye inerken karakolun önünden ta: “Verdiğim talimatlar dairesinde iki kişi peşlerine takılır. Vapurla hareket edip…” gibi bir cümle İstanbul’a geçerler. Yakup Kadri vardır. İkdam gazetesine, Falih Rıfkı da Eyvah ki eyvah! Cemal Paşa Akşam’daki odasına gider. Biraz İttihatçıların üç liderinden biridir sonra hademe Polis Müdürlüğü’n- ve mütareke ile birlikte yurtdışına den bir sivil memurun kendisini kaçmıştır. Bulsalar asacaklardır! Bu aradığını haber verir. İçeriye alınan mektup Falih Rıfkı’nın başını be- memur: laya sokabilir. Onu hemen ortadan “Sizi Polis Müdürlüğü’nden kaldırır. istiyorlar.” der. Subay odaya girer, bir şey almış Polis Müdürlüğü’ne varırlar. görünmek için güya şüphelendiği 25 BD EYLÜL 2017 bir iki önemli kâğıt alır. Çıkıp mak” suçu ile hemen idam edilmek Merkez Komutanlığı’na dönerler. üzere yakalanması emredilmiştir. Akşamüstü Falih Rıfkı’yı Sultanah- Divanıharp başkanı ünlü Nemrut met’teki hapishanenin tutuklu kıs- Mustafa Paşa’ya havale olunan 50 mına götürüp bir koğuşa bırakırlar. kişilik liste içindedir. Birkaç ziyaretçisi gelir. Siyasi ŞARK’IN HUZURUNU nedenle hapse giren bir adamın bir- BOZMAKTAN… den bire ne kadar yalnız kalacağını Burası tıka basa insan doludur. ilk kez öğrenmektedir. Hava boğucu, yataklar tahtakurusu Gene sonradan öğrendiği- doludur. İlk geceyi daracık bir masa ne göre, Kuvayı Milliye tarafını tutanları sindirmek için bir hükümet adamı ile bir gazeteciyi aradan çıkarmaya karar vermişlerdir. Hükümet adamı eski İçişleri bakan- larından Ebubekir Hâzım Bey, gazeteci ise kendisidir. Ebubekir Hazım Bey’in suçu: İstanbul’un işgal edildiği 16 Mart 1920 günü Galata Rıhtımı’na yanaşan zırhlıyı göstererek vapur kamarasında bulunanlara: Falih Rıfkı evinde “Sanki bu toplar İstan- toparlanması için bir süre bul’a ne yapar?” demekte- dir? yalnız bırakılır. Sağı solu Ebubekir Hâzım Bey’le, araştırır. Yazılı evrakı Falih Rıfkı’yı tutuklu bulundukları hapishaneden gözden geçirir. alırlar. Harbiye Nezareti’ne götürürler. Süngülü muha- üstünde kâğıt falı açan dertlilerle fızlar arasında en tehlikeli yol kesi- geçirir. Kendisini çağırıp bir iki ciler gibi muhafaza altındadırlar. soru sorduktan sonra bırakacakla- Sorguya çekilmek için doğru- rını ummaktadır. Böylece ona bir dan doğruya mahkeme karşısına gözdağı vermiş olacaklardır. Yakup çıkarılan Falih Rıfkı’nın karşısında Kadri’nin de biraz tutulup bırakıl- pırıl pırıl üniforması içinde Divanı masından cesaret almaktadır. Harp Başkanı Nemrut Mustafa Paşa Sonradan öğrendiğine göre vardır. Sorularının özü şudur: “Şarkın huzur ve sükûnunu boz- “Anadolu’da halkın canına, 26 BD EYLÜL 2017 malına kıyan çeteler var. Kuvayı Yahya Kemal Beyatlı’nın Milliyecilik etmekle bu çeteleri hal- Kurtuluş Savaşı yıllarında yazdığı kın canına, malına kıymaya teşvik yazılar Eğil Dağlar adlı bir kitapta ediyorsun. İşlenen cinayetleri nasıl toplanmıştır. Ama bunları İngiliz bilmezsin?” sansürünün gevşediği ve Anadolu Sorguları bitince Falih Rıfkı, lehine yazılar yazmanın mümkün Ebubekir Hâzım Bey’e bir arabaya hale geldiği daha sonraki tarihlerde binerek dönme teklifinde bulunur. yazdığı anlaşılıyor. Cumhuriyet’ten Tabii bunun için izin isteyecekler- sonra Mebus da yapılmıştır. dir. O dönemde kendisine sormuş- Hâzım Bey der ki: lar: “Ankara’nın en çok nesini “Hayır, yaya gidelim. Millet seviyorsunuz?” mazlumlarını görmelidir.” “İstanbul’a dönüşünü!” yanıtını vermiş. GÖZ GÖZE GELMEYELİM… İftar vaktidir. Beyazıt ve Di- alih Rıfkı cezaevinde 88 gün vanyolu’ndan Ramazan kalabalığı Fkalmış. İdam edilmek istendiği- taşmaktadır. Fakat bu kalabalığın ni bilmediği için tutukluluk hayatı arasından geçerken sıkışıklık ya- basit sıkıntılardır. Bunlar hürriyet- şanmaz. Çünkü süngüler arasında siz ve güneşsiz kalmak, yatağının iki kişi gören herkes başını çevire- rek bir yana kaçmaktadır. Falih Rıfkı, kendini göstermek için kalabalığın içinden dimdik yürüyen ve yüzüne bir kahraman hali veren Hâzım Bey’in durumuna gülmektedir. Sonradan öğrendiğine göre o kalabalığın içinde Falih Rıfkı’nın pek yakın dostu şair Yahya Kemal Beyatlı da vardır. Yahya Kemal onları uzaktan Yahya Kemal Beyatlı görünce yanındaki arkadaşına demiş ki: altındaki tahtayı ikide bir tahtaku- “Aman şu sokağa sapalım!” rularını öldürmek için gazla yak- “Niçin?” mak, ölüm mahkûmlarının acılarını “Falih Rıfkı’yı getiriyorlar. Göz görüp içlenmek gibi şeylerdir. göze gelmeyelim. Selam vermeye Çankaya kitabında, devrin zul- mecbur oluruz.” münü ve ruh halini gösterecek bazı Böyle günler tam da gerçek olayları anlatıyor. dostluğun sınandığı günlerdir. Koğuş karmakarışıktır. Bir 27 BD EYLÜL 2017 akşam kulaktan kulağa bir fısıltı ellerini ve çocuklarının taze yanak- dolaşır: larını bir daha öpmeden, boyunla- “Suikastçılardan altısı yarın rına ip takılıp bir sehpanın ayakları sabah idam edilecekmiş!” arasında sallanacaklardı. Ne onlarla, ne kendi aramızda konuşabiliyor- Heyecanla sanki duk. Onlar da bize artık içinden bir mucize çıkıp gittikleri bir bekleyerek âlemde kalmış yabancılar gibi sabahı ederler. bakıyorlardı.” Nihayet haber Bunlardan biri Enver Paşa’nın gelir... eski yaveridir. Yarı soyunup kolla- rıyla durmadan Suikast davasından yargılanan- spor yapmaktadır. Acaba oynatmış lar 12 kişidir. Altısı Polis Müdürlü- mıdır? ğü’nde, altısı tutukevindedir. Heyecanla sanki bir mucize Sonra ikinci fısıltı dolaşır ko- bekleyerek sabahı ederler. Nihayet ğuşlarda: haber gelir: Polis müdürlüğünde- “Terziler aşağıda idam gömleği ki altı kişiyi asmışlardır. Onları biçiyorlarmış!” tanımadıkları için koğuştakilerin Falih Rıfkı şöyle yazıyor: yaşamasına sevinirler. “Demek bizimle birlikte olanlar Falih Rıfkı, Enver Paşa’nın idam edileceklerdi. Onlar bunu yaverine der ki: bizim bakışlarımızdan öğrendi- “Dün gece yatağında spor ler. Yüzleri soldu. İsli lamba ışığı yaparken acaba oynattın mı diye altında ölülerin balmumu rengini şüphelenmiştim.” bağladılar. Ellerine dokunsam belki “Yok” der, eski yaver. “Neden soğumuşlardı bile… İdam mahkûm- oynatayım? Şehit olmak için kan ları ile bu akşam henüz yaşayan akmalı. Kendimi, beni götürecek ve gün doğmadan ölecek olanlarla olanlarla boğuşmaya hazırlıyor- beraber ilk defa gece geçiriyordum. dum. Nasıl olsa vücuduma bir iki Hiçbir hastalıkları, hiçbir suçları süngü saplayacaklardı. Sehpaya olmayan, bırakılsalar yirmi otuz kanlı kanlı gidecektim.”• yıl daha ömür sürecek bu altı kişi, [email protected] karılarının saçlarını bir kez daha Kaynak: Falih Rıfkı Atay, Çankaya, İstanbul, koklamadan, analarının buruşuk 1969, s. 218-221. 28 Büyük Yapıtlarımız BD EYLÜL 2017 Konur Ertop

Maliye Nazırı Mehmet Cavit Bey

Bir akşam yeme- ğinde eşimle birlikte Mete Akyol’la eşi Gülçin Hanım’ın Ataşe- hir’deki evlerine konuk olmuştuk. Merhum Eser Tutel’le eşi de yemekteydi. Ünlü iki yaza- rın zengin anıları, sanattan tarihe, basın çevre- sinden siyaset dünyasına uzanan derin bilgileri söyleşimizi şenlen- dirdi. O yemek Mete Bey’in -tam da eski şölen geleneğine uygun olarak- sunduğu çok değerli iki

armağanla noktalanmıştı: Eser Tutel

29 BD EYLÜL 2017 unlardan biri Ata- karşı yapıldığına Btürk’ün tuğgene- göre bir vatan haini ral rütbesiyle Halep’te ve cani olduğuna çekilmiş çerçeveli inananlar varsa, on- fotoğrafı, ötekiyse ları bu inançlarından “Şiar’ın Defteri” vazgeçirebileceğine adını taşıyan kitaptı. inanıyorum. Babamın İttihat ve Terak- idam edilmiş olma- ki döneminin ünlü sının başlıca müseb- Maliye Bakanı Cavit bipleri -yani hâkim ve Bey, oğlu Şiar (Yalçın) savcılar ve belki buna doğunca bir “kırmızı engel olabilecek iken kaplı, yaldızlı defter”e (paşaların idamına her gün ona seslenen, engel olduğu gibi) onu anlatan, ona Şiar Yalçın'ın Şiar'ın Defteri bunu yapmamış olan öğütler veren notlar adlı kitabı Atatürk’ün kendisi- yazmaya başlamış. Bu yazılar, Şiar işittiklerimize göre, yıllar sonra da iki buçuk yaşındayken Cavit Bey’in olsa babamın masumiyetine inan- İzmir suikastı suçlamasıyla tutuk- mışlar ve belki o zamanki davranış- landığı güne dek sürmüş. Son satır- larından pişmanlık duymuşlardır.” ları suikast nedeniyle suçlu buluna- Cavit Bey, İttihat ve Terakki’nin rak idam efsanevi Maliye Bakanıydı. Osman- edilecek lı maliyesini çağdaşlaştırdı. olan Cavit Kapitülasyonların kaldırılması Bey, tutuk- için büyük savaşım verdi. Osmanlı lanıp gö- millet meclisinde yaptığı 1917 yılı türüldüğü bütçe konuşması, türünün bir başya- Unkapanı pıtıdır. Karako- Lozan Barış Antlaşması görüş- lu’nda kale- melerinde mali danışman olarak me almış. görev alan Cavit Bey, İsmet Paşa Cavit ile siyasal anlaşmazlığa düşmüş, bu Şiar Yalçın Beyin onun yazgısını etkilemişti. “Şiarın yazdık- Defteri”nde İnönü ve Cumhuriyet larını 70 yıl sonra kitap halinde yönetimiyle ilgili ağır sözlerini yayımlayan Şiar Yalçın, babasının değerlendirirken “Lozan Konferan- suikastla hiçbir ilgisinin bulunma- sı’nda Türk resmi görüşüne karşı dığı kanısındadır: çıkmışsa, bunu herhangi bir kişisel “Bu notların, eğer hâlâ ba- çıkar karşılığında değil, memleketin bamın bir suikastçı ve bu suikast uzun vadeli çıkarları bakımında Atatürk gibi bir milli kahramana öyle uygun gördüğü için yapmıştı” 30 BD EYLÜL 2017 diyen Şiar Yalçın, babasının siyasal uzatmaktan utanırım. Çünkü va- yaşamındaki çelişkileri soğukkan- tanın kurtuluşunu, bağımsızlığını lılıkla açıklamaktan kaçınmamıştır: ve beceriksiz yöneticilerin elinde “Cavit Bey’i İdealist bir liberal düştüğü bugünkü hiç de parlak ve demokrat saymaya da pek imkân olmayan yoktur. Jakobenizmi İttihat ve çağdaşlı- Terakki söz konusu olunca benimse- ğını ona miş, Halk Fırkası söz konusu olunca borçludur.” suçlamıştı.” diyordu. Cavit Beyin 49 yaşındayken “Enkaz sahip olduğu tek çocuğu Şiar’a yığınının gelince: Üç yaşına girmeden yetim içinden bir kalan çocuğu Cavit Beyin yakın büyük eser, arkadaşı Hüseyin Cahit Yalçın günden güne büyüttü, ona kendi soyadını verdi. güçlenen bir İyi bir öğrenim gören Şiar Yalçın yeni devlet Hüseyin Cahit Yalçın savcılık, TRT’de çevirmenlik yaptı. çıkmıştır. Ve Toplumcu düşünceleri yüzünden bunun en büyük mimarı da, kim ne resmi görevlerinden uzaklaştırıldı, derse desin, Gazi Mustafa Kemal tutuklandı. Türkçenin yanlışsız, Atatürk’tür.” sözleri de onundur. güzel kullanılmasına ilişkin yazı- “Şiar’ın Defteri”nde olgun yaş- larını “Doğru Türkçe” kitabında taki deneyimli politikacının, küçük derledi. Briç ustasıydı. Bu alanda çocuğuna aydınlık düşünceli, yurt- da kitapları vardır. 50 kadar çevirisi sever bir aydın olmanın yollarını yayımlanmıştır. gösteren uyarıları sıralanmıştır: Babasının başına gelenler onun “Hak ve adalet: Bu senin şiarın Cumhuriyetin değerlerine bağlılığı- (belirtici işaretin) olsun. Çünkü nı hiç etkilememişti. “Ben Atatürk’e baban bunlardan hiçbir zaman -sadece bu yüzden bile olsa- dil ayrılmamıştır.” “Hakikatten korkma, onun için her şeyi, serveti ve hattâ dostlarını “Hayatta her bile feda et.” iftiraya, her “Türkiye Devletinin refahı için, yükselmesi için, mutluluğu işkenceye rağmen için çalış. Onun için bir yük olma. Ona onurlar ve başarılar getir (…) daima doğru yolda Hayatta her iftiraya, her işkenceye yürü; onurundan en rağmen daima doğru yolda yürü; onurundan en küçük zerreyi feda küçük zerreyi feda etme. Benden sana kalacak miras, etme.” tanınmış tanınmamış olsun, lekesiz, 31 BD EYLÜL 2017 pırlanta gibi bir bahseden bile var! isimdir. Sen bunu İmtiyazlar veren, daha ziyade yükselt istikrazlar yapan bir ve çocuklarına en adamın (Cavit Bey değerli manevi miras Osmanlı borçlarıy- olarak aktar.” la ilgili kuruluşta “Medeni cesa- çalışıyordu) namuslu rette ölçün olmasın. kalabileceğine inan- Vatanın için her mayan bir çevre.” gerçeği ortaya çıkar Cavit Beyin ve göster. Bugün seni görüştüğünü anlattığı taşlayan ellerin yarın yakın dostlarından alkışlayacaklarını birkaçı Halide Edip, düşün.” Adnan Adıvar, Nec- “Dindar veya mettin Sadak, suikast dinsiz, ne olursan ol, nedeniyle asılacak yavrum, yalnız daima Cavit Bey olan İsmail Canbulat, Rauf Bey, samimi, daima hür, daima bağımsız Refet Paşa, Bakir Sami Bey vd. idi. ol.” Ancak onun en büyük dostu Cavit Bey yavrusuna kendisinin Hüseyin Cahit Yalçındır. Daha nasıl bir insan olduğunu, geçim kırkı çıkmamış Şiar’a onu anlatma- sorunlarını anlatmaya çalışıyor: ya başlar: “Birçok borcum var. Namusun “Cahit, senin babandan ve değerini bilmeyen bu çevre babanı annenden sonra en çok seveceğin zengin zanneder; milyonlardan isimdir (…) Mutluluklarımız bera- ber, felaketlerimiz beraber, keseleri- miz beraber…” Tanin gazetesi kapatılır, ardın- dan Hüseyin Cahit Çoruma sürgün edilir: “Bugün pek üzgünüz: Cahid’in Tanin’ini kapadılar. (…) Ümit etmek isterim ki senin zamanında böyle taklit Cumhuriyet ve sahte demok- rasi olmayacaktır.” Tanin başyazarının İstiklâl Mahkemesi’ndeki savunmasını bir başyapıt diye niteler: “Engellemek istedikleri makale- lerin yüz tanesine değer. ‘Mahkûm olmanın böyle bir mahkemede Tanin Gazetesi (1925) 32 BD EYLÜL 2017 hâkim olmaktan büyük bir şeref olduğunu’, ‘kendisini adaletin, ka- nunun değil kuvvetin, kinin mahkûm edebileceğini’, ‘hâkim efendilerin kararları evvelden verilmiş olduğu- nu’ ne büyük bir ruh ile ve ne kadar soylubir kuvvetle söyledi.” Cavit Bey İttihat ve Terakki’yi şöyle değerlendirmiştir: “Bu ülkenin halkına insan gibi yaşamak hakkını ve hattâ duygu- sunu biz verdik. Türk milliyetini, Türk ülküsünü İttihat ve Terakki doğurdu. Bununla ve başımızı arkamıza çevirdiğimiz zaman yapıp ettiklerimizde namustan, doğruluk- tan, yurt sevgisinden başka neden görmemekle övünüyoruz. Bugün memleketi idare edenler gelecek şöyle dursun, bugün bile bunu söy- sabahki gazeteler bunda muhalefet leyemezler!” partisinin ilgisi olabileceğinden “Şiar’ın defteri” noktalanırken söz ediyorlardı. Bunun için Bekir Cavit Beyin Karaköy iskelesinden Sami Bey’i tutuklamış olabilirler. karakola götürülmesini okuruz: Fakat ben ne için? İki yıldan beri “Bunlar sivil polislerdi. Hep siyasete kesin olarak veda etmiştim. birlikte bir otomobile bindik. Bekir Yakından ve uzaktan hiçbir şeyle Sami Bey nereye gideceğimizi ilgim yoktur.” sordu. ‘Polise kadar,’ cevabını aldı. ‘Ben de mi?’ diye sordum. Yine onrası Cavit Bey’in eşi Aliye o adam, ‘Evet efendim, siz Cavit SHanım’a yazdığı mektupları beyefendi değil misiniz, zatıâliniz derleyen "Zindandan Mektuplar" de,’ dedi. Bu haberi çok büyük kitabındadır. bir sükûn ile karşıladım. Fakat o Mete Beyin “Şiarın Defteri” dakikada seni ve anneni bu akşam kitabını verdiği akşam yemeğinin görememek, uyuyacağın dakikaya üzerinden neredeyse on yıl geçti. kadar baba baba diye beni arayıp Bu kitabı politikacılar idamdan bulamayacağını ve yarın, öbür gün söz eder, sokaktaki kalabalıklar bunun yinelenebileceğini düşünmek ellerinde düğümlü iplerle çağdışı beni titretti. Niçin gidiyordum? gösteriler düzenlerken yeniden Dün gazeteler bir cinayet anımsadım.• girişiminden bahsetmişlerdi. Bu [email protected] 33 Haz›rlayan: Y‹⁄‹T EREN GÜNEY

‹lk Dersimiz: Türkçe Bu ay köflemizi dilimizde yer etmifl yabanc› sözcüklerin karfl›l›klar›na ay›rd›k. Bilginizi s›nay›n.

1 Aktif (Fr.) 6 Yakamoz (Rum.) 11 Montaj (Fr.) a-Baflar›l› a-Yetkilendirme a-Nikel kaplama b-Müzik yap›t› b-Emir veren b-Gemi mutfa¤› c-Etkili c-‹natç›l›k c-Kurgu d-Sihir Yapan d-Parıltı d-Birlik, birleflmifl

2 Gramer (Fr.) 7 Transparan (Fr.) 12 Kamera (Fr.) a-Dilbilgisi a-‹ri bafll› vida a-Tema ile ilgili b-Gazete ka¤›d› b-Saydam b-Çok kar›fl›k c-El aynas› c-‹nce puro c-Eksi elektrot d-Yaz›l› belge d-Küçük kutu d-Alıcı

3 Jeolog (Fr.) 8 Spesifik (Fr.) 13 Egzersiz (Fr.) a-Dirençli a-Engelleme a-Metal niflan b-Yerbilimci b-Roma asker birli¤i b-Alıflt›rma c-Gösterifl c-Özellikli c-Yeralt› siperi d-E¤ilim d-Göz dokusu d-Traktör lasti¤i

4 Kozmik (Fr.) 9 Stres (‹ng.) 14 Demo (‹ng.) a-Evrensel a-Resim sanat› a-Kargafla b-At›flt›rmal›k b-Korkak b-Tan›t›m c-Tahta set c-Ruhsal gerilim c-S›k›nt› d-Kar›fl›k durum d-Tutumlu d-Ayars›z

5 Trafik (Fr.) 10 Patent (Fr.) 15 Labirent (Fr.) a-Bölüntü a-Bulufl belgesi a-Dolambaç b-Duyuru b-Benmerkezci b-Tarla bölümü c-Yaflam öyküsü c-Notalar grubu c-Tehlikeli d-Yo¤unluk d-Süs eflyas› d-Niteliksiz Yan›tlar: 151. (Fr.) Frans›zca (Rum.) Rumca, (‹ng.) ‹ngilizce sayfada Bilmek Gerek BD EYLÜL 2017 A. Erdem Akyüz

Atatürk ve Ülke Dışındaki Anıtları tatürk’ün, yurtdışında adının Averildiği bulvar, cadde, yapılar ile heykel ve büstlerinin tamamının bilinmesi ve tek bir yazıda toplan- masının olanaksız olması karşısın- da, geçen sayımızda toplayabildi- ğimiz kadarıyla “Atatürk’ün diğer ülkelerde adını taşıyan yerler’den” örnekler vermiş ve bu sayımızda diğer ülkelerdeki Atatürk heykelle- rinden örnekler sunacağımızı ifade etmiştik.

35 BD EYLÜL 2017 Atatürk’ün; yurt dışında, çeşitli zorunluluğun değil, Atatürk’e karşı kıta, ülke ve şehirlerde bulunan içten gelen bir sevgi ve saygının anıt, heykel, büst, rölyef ve benzeri sonucudur. sanat eserlerini derleyip topla- Atatürk’ün heykel, anıt ve mak ve bir bütün olarak sunmak adının verildiği yerler kadar ilgi gerçekten zor, meşakkatli ve belki çekici bir durumla daha karşıla- de yapılması tam olarak mümkün şılmaktadır. O da kullandığı bazı olmayan bir durumdur. deyimlerin, uluslararası alanda benimsenmiş ve kullanıl- makta olmasıdır. Her ülkenin gelene- Atatürk’ün ğinde, eskiden kalma “Yurtta barış, ve toplumun belleğinde yer etmiş “atasözleri” dünyada barış” vardır. Bu sözler bir takım sözü neredeyse benzerlikler gösterse de birbirinden farklı söylem bütün ülkeler ve anlam taşırlar. Ancak arasında ortak bir söz vardır ki neredeyse bütün ülkeler arasında bir “atasözü” ortak bir “atasözü” hüvi- yetini kazanmıştır. Bu söz hüviyetini Atatürk’ün “Yurtta barış, kazanmıştır. dünyada barış” sözüdür. Her ülkenin kendi dilinde ve kendi yazış biçimi ve bazen Türkçesi ile birlikte, Atatürk erçekten merak ediyorum ve heykel ve anıtlarında ve hatta başka Garaştırılması gereken bir husus alanlarında yer almaktadır. olarak düşünüyorum. Acaba yer- Bu söz Atatürk anıtlarında, yüzünde, kendi ülkesinin dışında İngilizce konuşulan ülkelerde Peace başka ülkelerde, Atatürk kadar bir at Home, Peace in the World başka devlet adamının heykeli, şeklinde, Fransa’daki anıtlarda La anıtları var mıdır? paix à la maison, La paix dans le Üstelik bu anıtların, bundan monde, Küba, Havana, Peru’daki yüz sene önce yaşayan bir devlet Atatürk anıt, heykel ve rölyefleri- adamına ait olmasının yanında hey- nin altında Paz En Casa, Paz En kellerinin veya anıtların, zorlayıcı El Mundo Almanya’da Frieden herhangi bir siyasi veya ticari ilişki zu Hause, Frieden in der Welt, olmamasına rağmen yer alması işin Hollanda’daki heykelinde Felemenk daha da şaşırtıcı yönüdür. Bu, bir yazılışı ile Vrede thuis, vrede in de 36 BD EYLÜL 2017 wereld şeklinde söylenmekte ve yer almaktadır. Bu deyim adeta uluslararası bir atasözü halini almıştır. Atatürk’ün İtalya’da Roma’da- ki heykelinin altında büyük anlamına gelen Largo (Büyük) Mustafa Kemal Atatürk largo kelimesi kullanılarak Largo Roma / İtalya Mustafa Kemal yazılmıştır. Küba’da, Atatürk’ten başka hiçbir yabancı devlet adamının heykelinin bulunmadığı söylen- mektedir. Bu sözün tam olarak gerçeği yansıttığı bilinmemekle beraber, gerçek olan şudur ki; bir çok sanat adamının heykel ve büstünün bulunduğu Küba’da yabancı devlet adamı heykeli yok denecek kadar azdır. Bu istisna- nın en önemli örneği Atatürk’tür. Küba’daki ilk Atatürk Heykeli’nin altında Türkçe ve İspanyolca olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu- Yurtta Barış, Dünya- da Barış yazmaktadır. Bir başka heykeli de başkent Havana’nın en gözde mekanların- dan Puerta Caddesi’nde bulun- maktadır. Dünyanın bir başka köşesin- de Japonya’nın Higashimuro - Wakayama’daki anıtın hemen

Başka bir devlet adamının heykelinin bulunmadığı Küba'daki Atatürk heykeli ve panodaki Türkçe İspanyolca "Yurtta barış, dünyada barış" yazısı 37 BD EYLÜL 2017 altında Atatürk’ün orijinal imzası ile Yurtta Sulh, Cihanda Sulh ibaresi yer almaktadır.

vustralya’nın; Sidney, Canber- Ara kentlerinde bulunan heykel- lerin dışında Albany’deki heykeli deniz kıyısında yüksek bir tepede, bir küre üzerinde bulunmakta ve ön tarafında Peace at Home Peace in the World sözü yer almaktadır. Şili’nin başkenti Santiago’da bulunan heykel ve rölyefinin altında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, vatanının fedakâr ve sadık hizmetkârı, benzeri olma- yan kahraman, insanlık idealinin canlı emsali. Bütün hayatını Türk Milleti’ne vakfetmiş, milletine kendi ruhunu, ateşini vermiştir. Avustralya Albany’deki Atatürk heykeli. Hatırası milletinin ruhunu ateşli Kaidesinde yazılı "Peace at Home Peace in the World" sözleri tutan sönmez bir meş'ale olarak yaşamaktadır.” ibaresi, Venezuela’nın başkenti Cara- cas’da bulunan heykelinin altında Modern Türk Devletinin kurucusu Kemal Atatürk yazısı bulunmak- tadır. İsrail’in Yehud ve Be’er She- va kentlerindeki anıtlarda benzer ifadelerle Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Atatürk. Türk Milleti ve Türkiye’yi seven İsrail halkı, Sana sonsuza kadar minnet- kar kalacaktır. sözleri yazılıdır. Japonya, Kuşimato’daki heykeli çok görkemlidir. Atatürk, Şili'nin başkenti Santiago'da Atatürk Anıtı 38 BD EYLÜL 2017

Japonya Kushimata, Atatürk heykeli at üzerinde, sırtında pelerini, eli ile ufku göstermektedir. Kazakistan Astana’da, kal- paklı, sivil giysili, Kırgızistan’ın Mexico City'deki (üstte) ve ABD- Washington'daki Atatürk heykelleri Bişkek ve Çolpan Ata kentlerinde de gene kalpaklı, sivil giysili ve eli Hindistan Yeni Delhi, Amerika ile göğsünde bir kitap tutmaktadır. Birleşik Devletleri Washington’da Mexico City’deki heykeli çok elini kaldırmış konuşur şekilde, ilginçtir. Yerde, giderek büyüyen ve New Jersey, New York, Conne- yükselen bir ay yıldız içinde, elinde cticut ve diğer ülke ve kentlerde, şapkası ile gülümsemektedir. hiç bilmediğiniz ve belki de çok Azerbaycan Bakü, Gence, kez önünden geçtiğiniz veya ilk Nahcıvan kentlerinde, Türkmenis- kez gittiğiniz bir yerde Atatürk tan Aşkabad’da, Moğolistan’da adı, heykeli, anıtı, büstü, rölyefi ile Ulan Bator, Makedonya Üsküp, karşılaşırsanız hiç şaşırmayın. Pakistan İslamabad, Larkane’de, Her yerde olduğu gibi orada da Macaristan Budapeşte’de Atatürk bir Atatürk yaşıyordur ve sonsuza adının verildiği sokakta, Romanya dek yaşayacaktır. Çünkü onun ilke Bükreş ve Tulceo’da, Hollanda ve idealleri evrenseldir, insancıldır, Amsterdam, Oostzaan, Rotter- çağdaş ve özgürlükten yanadır.• dam’da, Yeni Zelanda Wellington, [email protected] 39 BD EYLÜL 2017 9 Eylül Mayıs 1919’dan 9 Eylül kâbus gibi kendi kendimize ve de 15 1922’ye kadar geçen üç yıl çocuklarımıza anlatıyoruz. Ondan dört ay Türk tarihi için, üç buçuk sonra doğan büyük ışığın yansıma- asırlık heyecan ve olaylarla dolu- ları daima başımızı aydınlatıyor. dur. Bu zaman içinde Türk vatanı, İzmir, en bilmeyenimize bile, İzmir’in şahsında en üzüntülü vatanın ne demek olduğunu öğreten günlerini yaşadı ve sonunda Gazi bir yerdir. Söylediğimiz gibi, yıllar- Mustafa Kemal, Türk ulusunun ca gözümüzde ve gönlümüzde tüten gücünü göstermesini sağladı. vatan sanki ondan ibaretti. 15 Mayıs’ta düşman Onun işgal edildiği nasıl İzmir’i işgal etmişti? İzmir’in işgal gün kan kırmızı bay- 9 Eylül 1922’de İz- edildiği gün rağımızı, sanki ilk kez mir’i nasıl terk etti? basan karanlık, simsiyah gördük. Onun Büyük okyanusların 9 Eylül 1922 kurtulduğu gün hilali tam med ceziri gibi, 15 Mayıs gördük. Onun kurtuldu- 1919’da İzmir’deki Türk günü ufukların ğu gün hilal tan yerinde iradesi, gerilerden, Ana- en parlağı ile parladı sanki. dolu’dan aldığı güç ve sonuçlandı. On sene önce bizi hızla, 9 Eylül 1922 günü temsil eden bir bayra- adeta taşarak, köpürerek, ilerleyerek ğımız vardı, ondan sonra bayrağı- ve önüne çıkan yabancı unsurları, mızın yanında iki kutsal güç daha düşman güçlerini Akdeniz’in ötele- yükseldi: Gazi ve İzmir... rine kadar sürmüştü. Bunlardan her ikisine çevrilen Bu gücün kaynağını, Büyük kötü bir bakış, devlete, halka ve Kurtarıcı’nın, üç buçuk yıl gibi bir vatana döndürülmüş bir silahtır ki, sürede, yedisinden yetmişine kadar, hepsi aynı şiddetle karşılık görür. kadın-erkek bütün Türk ulusunun Bundan hiç kimsenin kuşkusu kanına zerk ettiği bilinçte ve inançta olmasın. aramalı. İzmir’in kurtuluşunda Türki- İzmir’in işgal edildiği gün basan ye’nin kurtuluşunu bugün sekizinci karanlık, 9 Eylül 1922 günü ufukla- kez saygı ve sevinçle selamlıyoruz. • rın en parlağı ile sonuçlandı. Üç buçuk yıl süren bu uzun Hâkimiyeti Milliye Gazetesi geceyi, üzüntülü bir rüya hatta bir 9 Eylül 1929 40 Atatürk’ün Dünyası BD EYLÜL 2017 Cengiz Önal

YAYGIN EĞİTİM 87 Halkevleri ve Halk Odaları

ürk ulusunun aydınlanması sayılır…” denilmekle de halka açık Tve devrimlerin yeterince ve olan bu kuruluşların öncelikle birer gerektiği şekilde anlaşılabilmesi kültür yuvası olması öngörülmüştü. konusunda mihenk taşı niteliğindeki kuruluşların başında Halkevleri gelir. Halkevleri Tüzüğü’nün “Umumi Esaslar” bölü- münün ilk maddesinde, kuruluşun ruhu: “Halkevleri, kalple- rinde ve dimağlarında memleket sevgisini kutsal ve ileriye yürüten bir he- yecan halinde duyanlar için toplanma ve çalışma yeridir. Bu itibarla, Hal- kevlerinin kapıları Fırka Atatürk Tunceli Pertek Halkevinde (1937) (Parti)’ya kayıtlı olan ve olmayan “Binası uygun olmayan yerlerde bütün vatandaşlara açıktır.” sözle- ise; bir kitap dolabı veya raf olsun riyle ifade edilir. bulundurulması…” koşul kabul Tüzükte ayrıca, “Her Halke- edilmişti. vinin bulunduğu yerde bir kütüp- Atatürk'ün “Aydınlanma Devri- hane ile okuma odası bulunması, mi”ni üstlenmek gibi önemli bir gö- Halkevinin ilk tesis şartlarından revin sorumluluğunu alan Halkev- 41 BD EYLÜL 2017 leri, bunu kitaplıklar oluşturarak, alanda kültür ve sanat etkinliklerinin sanat ve kültür etkinlikleriyle top- ve toplumsal yardımlaşma bilincinin lumun önemli bir kesimine taşıyor gelişimi bir arada yürütülmüştür. ve bu münasebetle de Anadolu’nun Atatürk Aydınlanması ve Türk kültür yelpazesine çağdaş katkılar Devrimleri’nin Türk Ulusuna akta- sunuyordu. rılması konusunda böylesi önemli Yüzyıllar boyu göz ardı edilen bir görevi üstlenen Halkevleri ve ve ilgisizlikten adeta gelişmesi Halkodalarının, Demokrat Parti engellenmiş olan folklorumuzun ve iktidarının feodal güçlerce des- halk ezgilerimizin çağdaş boyutlar- teklenen yapısı tarafından ortadan da gelişmesine Halkevleri öncülük kaldırılmaya çalışılması, ne acıdır etmiştir. Bununla yetinilmemiş, ki, Cumhuriyet tarihimize düşen adeta kara bir lekedir. Halkevleri ve Halkodalarının, DP iktidarının, bu davra- nışıyla bir anlamda da kar- Demokrat Parti iktidarının şıdevrimci bir örgütlenmeyi feodal güçlerce desteklenen yeniden yerleştirmeye gayret ettiği o günlere sıkça tartı- yapısı tarafından ortadan şılan konulardandı. Aslında kaldırılmaya çalışılması, işin gerçeği de buydu… cumhuriyet tarihimize düşen Çünkü Demokrat Parti, zamanla yapılan açıklama- adeta kara bir lekedir. larla, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın temel ilkelerini ulusun müziği ve ezgileriyle kendi- benimseyip, kabullendiğini belirt- sini anlatabilmesini de sağlamıştır. mekteydi. Kurucuları ve üyeleri- Halkevleri, kendisini sadece nin tutucu, ırkçı ve gerici niteliği, kültürel çabalarla sınırlamamıştır. partinin iktidar olmasıyla birlikte, Tüzüğünde de yer aldığı üzere; neredeyse, resmi ideolojiye dönüş- “Yardıma muhtaç, kimsesiz kadın- müştü… lar, çocuklar, maluller, dermandan Adnan Menderes ve ekibinin, düşmüş ihtiyarlar hakkında toplum- Demokrat Parti adı altında ikti- sal şefkat ve yardım hisleri uyandı- darı ele geçirmelerinin üzerinden racak…” çabalara da yönelmiştir. henüz bir yıl bile geçmemişken; Böylesi gayret ve çalışmalar top- Halkevleri konusu Meclis’e taşındı lumun büyük ilgisiyle daha büyük ve aslı-astarı olmayan gerekçelerle coşkularla kendini geliştirmiştir. suçlamalarda bulunularak, faaliyet- Kentlerdeki Halkevleri sayısı artı- lerine son verilmesi istendi. Dola- rılmış, kırsal bölgelerde ve özellikle yısıyla, Atatürk Aydınlanması ve köylerde çok sayıda Halkodaları Türk Devrimleri’nin Türk ulusuna açılmıştır. Böylelikle kentsel-kırsal anlatılması ve aktarılması gayretle- 42 BD EYLÜL 2017 rinin önü kesilmeye çalışılıyordu. ve kullanılmasına bırakılması haksız tasarruf olduktan başka, bu binaları unun üzerine, anılan tasarının münhasıran iktidar partisine arzusu BMeclis gündemine getirildiği 6 doğrultusunda kullanması yolunu Ağustos 1951 tarihinde İsmet İnönü açacaktır… tasarıya karşı; Halk Partisine bağış ve satma “Kanun teklifiyle, Halkevlerinin şeklinde yapılan muameleler haksız fiilen kapatılmak istenmesi, mem- ise, mevcut mevzuatın buna göre leketi 20 seneden beri ona hizmet düzenlenmesi gerekir. İsnat olunan eden büyük bir toplumsal kültür mü- yolsuzlukların tabii merci olan ada- esseselerinden mahrum bırakacak- let yoluyla halline gidilmemesi ise, tır. Halkevleri, bu memleketin büyük kanun teklifinin adaletle münasebeti bir ihtiyacına cevap veriyordu. olmadığının delilidir.” ifadesini Vatandaşları, ayırıcı değil içeren bir konuşma yaptı. birleştirici bir kültür birliği içinde Aslında demokrasi iddiasıyla yetiştiriyordu. Toplanma yeri, müte- siyasete başlayan Demokrat Parti, vazı bir kütüphanesi ile ve her türlü kendi içinde yaptığı gizli görüşme- içtimai hizmetleriyle güzel sanatlar lerle Halkevlerinin kapatılmasını terbiyesi için bir merkez oluyordu. zaten kararlaştırmıştı. Bunun dı- Yetişen sanatkârların, Halkevlerin- şında yapılanların bir “şov” olduğu de okuyup yazma öğrenenlerin ve açıktı. türlü kollarda kültür- lerini arttıranların sayısı hesapsızdır. Toplu hayata, yüzyıllardır, alış- mamış toplumumuz için, kadın-erkek konferans, konser ve aile toplantıları- na imkân vermiştir. Özellikle Devrimlerin esaslarını anlatmak ve korumak işini Hal- kevleri başlıca görev Ankara Halkevi Kütüphanesi (1932) edinmişti. Halkevlerinin ortadan kaldırıl- Halkevlerinin kapatılması ve ması yersiz ve haksız bir yıkımdır. tüm kitaplarının, kültürel etkinlikle- Halkevlerinin partiler üstü bir re olanak sağlayan araç ve gereçle- tesis yerine, Bakanlar Kurulu'nun rin tahrip edilmesi, aslında, aydın- yararlanma hakkına dayandırılması lanma sürecine karşı bir ayaklanma 43 BD EYLÜL 2017 ve karşı devrim gösterileri olarak kevlerini ortadan kaldırarak, Türk kabul edilebilir. Ocakları’nı ırkçı yapısıyla yeniden dirilterek, gündeme getiriyordu. unu izleyen dönemde Köy Üzerinde çalışılan temel hu- BEnstitüleri'nin kapatılmasına susun bu olduğu yaygın kanaatti. ve CHP'nin mallarına el konul- Zaman içinde tarih bunu kanıtlamış masına ilişkin yasaların ivedilikle ama zihniyetlerinin doğal yansıması Meclis’ten geçirilmesi Demokrat olarak, Cumhuriyet rejiminin, bir Partinin, bu karşı devrim sürecine şekilde altını oymak isteyenlerin öncülük ettiğinin kanıtıydı. sonlarının nerelere varabileceğini de ayrıca göstermiştir… Tarih, özellikle kökü dışarıda olan ve em- peryalist zihniyetin güç odaklarının kurgulamasıy- la ve içeriden buldukları işbirlikçi zihniyetin yoğun çabaları sonucu, sanki bugünlere ulaşan karşı devrimci unsurları ve Laik Cumhuriyet Rejimi’ne Halkevlerini yok eden zihniyet, karşı düzenledikleri tezgâhların sin- yaptıklarının gerekçesini, “Halktan yalini o yıllardan vermişti sanki… gasp edilenin halka geri verilme- Özetle söylemek gerekirse; si…” iddiasıyla halka açıkladılar. bugünlerde Gazi Mustafa Kemal Ama bu asla inandırıcı olmadığı Atatürk ve ona ait değerler ile laik gibi gerçekleşmedi de… cumhuriyet rejimine ve bugüne Kısa bir süre içinde olay açıklığa değin elde edilmiş kazanımlarına kavuştu. Halkevlerinden gasp edilen karşı, örgütlü, planlı ve kasıtlı bir malların tamamının Türk Ocakla- şekilde yürütülen organize faali- rı'na verilmesi ve Ocakların eski yetlerin, nereden kaynaklandığı etkinliğine kavuşturulmak istenmesi ve nasıl oluştuğu yönünde fazla tarihin sunduğu bir başka kanıttır. kafa yormaya gerek olmadığını Türkiye Cumhuriyeti Devle- düşünüyorum. Dinci zihniyetin DP ti’nin çağdaş, laik, halkçı ve cum- iktidarıyla başlayan karşı devrimci huriyetçi devlet anlayışı, nasıl Türk faaliyetlerine bakıldığında; bugünle- Ocakları’nın yerine Halkevlerinin rin neden ve nasılları kendiliğinden geçmesini öngörmüş ise, Demokrat ortaya çıkmaktadır…• Parti iktidarıyla resmi ideoloji nite- [email protected] liği görüntüsünü ortaya koyan karşı (Gelecek Ay: İsmet İnönü ve Uluslara- devrimci güç de; doğası gereği, Hal- rası Siyaset) 44 BD EYLÜL 2017 Otopsi Cengiz Özakıncı

Unutturulan Kardeşlik Birinci Dünya Savaşı’nın galip devletleri, daha savaş sürerken gizli anlaşmalar yaparak Osmanlı İmparatorluğu topraklarını aralarında paylaşmışlardı. 8 Mayıs 1916’da İngiltere ve Fransa arasında imzalanan Sykes-Picot Antlaşmasına göre, Doğu Anadolu’da bir Büyük Ermenistan kurulacaktı; fakat Kürdistan yoktu. isan 1917’de ABD, İngilte- açıklayan ABD Başkanı Woodrow Nre-Fransa-İtalya-Rusya’nın Wilson, Aralık 1919’da Dışişle- yanında savaşa girdi. Barış ilkele- rine gönderdiği telgrafta, Doğu rini Ocak 1918’de 14 madde olarak Anadolu’da bir Büyük Ermenistan 45 BD EYLÜL 2017

1916 Sykes Picot paylaşım haritası. kurulması için gereken her şeyin İngiliz Askeri İstihbarat Subayı yapılmasını buyurmuştu. İngiltere, Noel, yanına Bedirhan aşiretinden kendi güdümünde kurmayı tasarla- Kamuran ve Celadet’i de alarak, dığı Büyük Ermenistan’ı ABD’ye Nisan 1919’da Doğu Anadolu’yu kaptırmak durumuyla karşılaşınca, dolaşmaya başlamış; Kürt yurttaş- o toprakların hiç değilse yarısını larımıza Türklerden ayrı bir ırk Kürdistan yaparak ele geçirmeye olduklarını, bu nedenle ayrı devlet yöneldi. Doğu Anadolu’da İngiltere kurma haklarının bulunduğunu, güdümünde özerk ya da bağımsız Türklere karşı bağımsızlık savaşına bir Kürdistan, ilk kez 1919’da işte girişmeleri durumunda, İngilte- böyle gündeme gelmişti. re’nin kendilerine her türlü yardımı yapacağını söy- lüyordu. Noel’in Nisan 1919’da yani Atatürk Samsun’a ayak basmadan bir ay önce İngil- tere Dışişlerine verdiği raporlara 1918’de Anado- lu’da kurulması tasarlanan Büyük Kürdistan haritası. 46 BD EYLÜL 2017 göre; görüştüğü Kürt aşiretleri, Mr. Noel’in isteklerini "Türkler ve Kürtler kardeştir, biz Türklerden ayrılmayız" diyerek reddediyordu. İngiltere’nin beklentilerini boşa çıkartan Türk-Kürt kardeşliği, Atatürk’ün Samsun’a çıkışından sonra çektiği telgraflarda şöyle yer alıyordu: • 28 Mayıs 1919: “Diyarbe- kir’deki Kürt Kulübü ile Türkler arasında bazı çeşitli muhalefet varmış. Bunun her iki kardeş ırk için ne elim neticelere sebebiyet vereceğini siz çok iyi takdir eder- siniz.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.2, sf. 336) • 16 Haziran 1919: “Kürtleri de bir öz kardeş olarak aguşumuza katıp bütün milleti tek bir nokta etrafında birleştirmek ve bunu dünyaya Müdafaai Hukuku Milliye E.C.W.Noel’in Doğu Anadolu’da bölü- Cemiyetleri vasıtasıyla göstermek cü çalışmalarla ilgili İngiltere Dışişlerine karar ve azmindeyim.” (a.g.e-c.2, verdiği raporların ilk sayfası. sf. 391) nı önlemektir.” (a.g.e-c.2, sf. 388) • 16 Haziran 1919: “Cemil Pa- • 18 Haziran 1919: “İngiliz şazade Kasım Bey’e: Kürtlerin dev- himayesinde bağımsız bir Kürdis- letten ayrılarak İngilizlerin himaye- tan kurulması hakkındaki İngiliz sinde bağımsız Kürdistan kurmaları propagandası ve bunun taraftarları teorisini doğru bulmam, tasvib bertaraf edildi. Kürtler de Türkler- etmem. Çünkü bu teori, muhakkak le birleşti.” (a.g.e-c.2, sf. 394) Ermenistan lehine İngilizler tara- • 24 Haziran 1919: “Kürtler, fından tertip edilmiş bir plandır... kayıtsız şartsız; devletten ve Türk Tabii ki bunu reddettim ve edece- kardeşlerinden ayrılmayacakla- ğim. Kürtlerle Türkler birbirinden rını, bu uğurda en son neferlerine koparılmayı, ayrılmayı kabul varıncaya dek canlarını vermeye etmez özkardeştirler; bugün için hazır olduklarını söylemişlerdir.” vicdani borcumuz, Kürtler, Türkler, (a.g.e-c.3, sf.117) bütün İslami unsurlar tek vücut ve • 28 Temmuz 1919: “Türk ve tek yürek olarak bağımsızlığımızı Kürt kardeşler, milletin talih ve savunmak ve vatanın parçalanması- mukadderatına, birbirinden ayrıl- 47 BD EYLÜL 2017 masına, tarih ve varlığımız engel kutsal birliğini savunmaya kararlı- olduğundan, amacımızın gerçek- dır.” (a.g.e-c.6, sf 149) leşmesi için, en büyük bir yetkiyle • 15 Ocak 1920: “Eruh, Garzan çalışmak, özellikle bizlere düşen Aşiretleri Reisi Musa ve Zinya görevlerdir.” (a.g.e-c.3, sf. 247) Aşireti reisi Resul Beylere ve Arka- • 24 Eylül 1919: “Kürtler ve daşlarına: .. Bütün Kürtlerin Türk Türkler arasında bir kardeş sava- kardeşleriyle beraber canlarını şına neden olmak için, Kürtleri İn- vermeye hazır bulunduklarına dair giliz himayesi altında bağımsız bir hükümete, yabancı temsilcilik- Kürdistan tasarısına katmak üzere lere çektiğiniz telgrafı büyük bir kışkırttılar”. (a.g.e-c.4, sf. 109) kıvançla öğrendik. Fedakâr Kürt • 15 Eylül 1919: “Türk ve kardeşlerimizin bu hamiyetli ve Kürtün birbirinden ayrılmaz iki dini eserlerine şükran sunarız.” öz kardeş olarak yaşamakta devam (a.g.e-c.6, sf 148) eyleyeceği (…) sarsılmaz bir vücut Elyazılarından aktardığımız bu halinde iç ve dış düşmanlarımıza sözler Atatürk’ün Kürt yurttaşla- karşı demirden bir kale halinde rımızı yalnızca “manevi anlamda” kalacağı kuşkusuzdur.” (a.g.e-c.4, değil, gerçek anlamda soydaş, sf. 39) ırkdaş, kandaş, öz, gerçek kardeş • 15 Eylül 1919: “Siirt’te olarak nitelediğini gösteriyor; ve Garzanlı Aşiret Reisi Cemil Çeto dahası bu, tek yanlı, karşılıksız bir Bey’e: (…) Bütün Kürt kardeşle- yargı da değildir. Doğu illerimizden rimizin … bağlılıklarını ilan eden TBMM’ye ve Paris Barış Konfe- dostça tezahüratlarınız … şükran ransı’na çektikleri telgraflarda Kürt duygusu uyandırdı.” (a.g.e-c.4, sf. yurttaşlarımız da Türkler’i kendi 40) soydaşları, özkardeşleri, ırkdaşları • 6 Kasım 1919: “Doğu Anado- olarak nitelemişlerdi: lu’nun soylu bir unsuru olan Kürt • 1 Aralık 1919: Siirt sancağın- kardeşlerimizin… milli harekat ve dan ileri gelen birçok kişi, İçişleri örgütün en bağlı ve güçlü bir uzvu Bakanlığı’na gönderdikleri telg- bulundukları apaçıktır.” (c.5 sf.108) raflarda,Kürtlerle Türklerin etle • 3 Aralık 1919: “Kürt asil kav- tırnak gibi birbirinden ayrılmaz minin Türk kardeşleriyle ayrılmaz bir bütün oluşturduklarını bildiri- bir yiğitlik kitlesi oluşturduğu bütün yorlar. (B.N.Şimşir, Kürtçülük-I, c1, dünyaca bilinmektedir.” (a.g.e-c.5, sf. 365) sf.329) • 23 Aralık 1919: Yenigün • 15 Ocak 1920: “Garzan’da gazetesinin başlığı: “Erzurum’dan Kürdistan Meşayihi İzamından dikkat çekici bir telgraf: Kürtlerle Hazreti Ziyaeddin Efendi Hazariyle Türkler birbirinden ayrılmaz” Arkadaşlarına: Kürt ile Türk, bu diyor. (a.g.e., sf. 365) iki öz kardeş, dindaş, elele vererek • 17 Mart 1921: Doğu ve Gü- 48 BD EYLÜL 2017 neydoğu’dan T.B.M.M’ye gönderi- saygılarımızı sunarız.” deniyor. len çok sayıda telgrafta Türklerle (a.g.e., sf. 482) Kürtlerin kardeş oldukları, Lond- • 3 Ekim 1921: Dersim Mebu- ra Konferansı’nda Ankara Hükü- su Hasan Hayri Bey, TBMM gizli meti delegelerinin aynı zamanda oturumunda yaptığı konuşmada, Kürtleri de temsil ettiği bildiriliyor. kendilerini Kürt olarak tanım- Meclis’te okunan İzoli, Aluçlu, Ba- layan aşiretlerin gerçekte Türk riçkan, Zeyve, Deyükan aşiretleri olduklarını açıklıyor. (TBMM reislerinin gönderdiği 17 imzalı bir Zabıt Cerideleri) telgrafta: “T.B.M.M Hükümeti da- • Dersim Mebusu Diyab Ağa, hilinde Kürtlüğün Türklükten ayrı Lozan’da İngilizlerin Kürtler’e ayrı bir unsur (ayrı bir etnik topluluk, yönetim kurduracakları söylentisine ayrı bir soy) olarak görülmesini nasıl öfkelendiğini şöyle anlatıyor: hiç bir zaman işitmek istemediği- “Bir kere de Lozan Konferansı sı- mizi bildirir, başarı dileklerimizle rasında kürsüye çıktım. Aha bizim memleket ahalisi Kürtmüş, orada bir Kürt Hükümeti kuracaklarmış, bunu duyunca kızdım kürsüye çıkıverdim. Gene sustular: “Lâila- heillâh Muhammedürresullâllah” dedim. “Gerek Şafiî, gerek Ham- belî, gerek Hanefî hepimizin kıblesi birdir. Meclisimiz, kulübümüz, dinimiz, milletimiz birdir. Biz Kürt değil, biz Türk’üz. Hepiniz Lâila- heillâh demişsiniz. Şimden sonra mı, ayrı bir din, ayrı bir millet olacağız.” dedim. Gene el çırptılar, İsmet Paşa ayakta kürsünün yanına gelmiş, sakalımın dibine yaklaşmış- tı. O da coştu, o da el vurdu. (Enver Behnan, “İlk Millet Meclisinin Yüz Yaşındaki Mebusu Anlatıyor”, Yeni Gün, 27 Temmuz 1931) Bundan başka, Erzincan’dan on ayrı Kürt aşiret lideri de Fransız Yüksek Komiserliğine yolladıkları telgrafta "Türklerin ve Kürtlerin Doğu Anadolu’da Kürt aşiret reisleri ve soy ve din itibarıyla kardeş olduk- eşrafın imzalarıyla TBMM’ne gönderilen larını" vurgulamış; Türklerden ve meclisin 17.03.1921 günlü oturumun- da okunan telgraf. ayrı özerk bir Kürdistan istemedik- 49 BD EYLÜL 2017 gerek gelenek ve görenek bakımından, Kürtler hiç bir yönden Türklerden farklı değildirler; ayrı dilleri konuşmakla birlikte, bu iki halk, soy, inanç ve görenek bakımlarından tek bir bütün meydana getir- mektedir.” * * * ürkiye Cumhuriye- Tti, Kurtuluş Savaşı yıllarında toplumumuzu Kurtuluş Savası yıllarında Türk-Kürt bölmeye yönelik ırk ay- soydaşlığını Büyük Millet Meclisi’nden rımcılığını boşa çıkartan Türk- dünyaya ilan eden Dersim Mebusu Kürt Özkardeşliği ve Üniter Laik Diyap Ağa, Kurtuluş Savaşı yıllarında Demokratik Ulus Devlet temeli Atatürk’le birlikte üzerinde kurulmuştur. lerini bildirmişlerdi. Cumhuriyetimizi yıkmayı Lozan Barış Konferansı’nda amaçlayanlar, yıllardır kardeşliği- İngilizler, Kürtler’in mizi ırk ayrımcılı- ayrı bir ırk oldukla- ğıyla ve araya kan rını, ırklarının ayrı davası sokarak unut- olması nedeniyle turup, ulusumuzu, ayrı bir devlet kurma ülkemizi, devletimizi hakları bulunduğu- parçalamaya çalış- nu öne sürmüşlerdi. maktadır. İsmet İnönü, Lord Aradan geçen Curzon’un ırk ayrım- yaklaşık yüz yılda cılığına karşı çıkarak toplumumuzu bölün- şöyle dedi: menin eşiğine sürük- “Kürt halkının leyen şey; ırk ayrımı İran kökenli olduğu propagandalarının öne sürülmüştür; etkisiyle unutturulan oysa, bu iddiayı, kardeşliğimizdir. Kürtlerin Turan Kürtlerin Turani bir Türk boyu İşte bu yüzden kökenli olduğunu olduğu saptamasının yer aldığı Karl Jasper’in ünlü kabul eden Encyc- Encyclopedia Britannica’nın 1899 sözünü hiç usumuz- basımının kapağı. lopedia Britannica dan çıkarmayalım: yalanlamaktadır. Zaten Anadolu’yu "Unutmak ihanettir." • tanıyanlar bilirler ki, gerek töre, [email protected] 50 BD EYLÜL 2017

Muazzez İlmiye Çığ’dan Mektup Var Cumhuriyetin Başında Kadınlarımız irkaç gün önce tesadüfen açtı- dırmak ve doyurmak için devlete Bğım bir TV kanalında, küçü- elinden gelen yardımı yapıyordu. cük kız çocuklarına başları örtülü Eniştem o günlerde kapıya at ara- Kuran okutuluyordu, daha fazla basını dayamış, evinden ne bulursa bakamadan içim yanarak kanalı arabaya doldurmaya başlamıştı. değiştirdim ve düşündüm: Durumu henüz anlamayan halam 1918-21 yıllarında Bilecik’in “Yahu evi niye boşaltıyorsun” diye kazası Pazarcık’ta babam öğretmen. sızlanmış, eniştem de “Hanım düş- Yaşım küçük olduğu için günün man gelip evimizi yarısında babamın erkek okuluna, Kız okulunda alınca bunların öğleden sonra kız okuluna keyfi kızların başı ne önemi olacak” olarak gidiyordum. Kız okulunda açıktı; ben demişti. Sonunda kızların başı açıktı; ben de açık de açık başla bizim eşekler başla gidiyordum okula. gidiyordum üzerinde yok yok- Sakarya savaşı başlamadan okula. sul düşmandan önce pek büyük zorluklarla batıdan kaçtığımızı gören doğuya evini barkını bırakıp kaçan halam eniştemin ne kadar haklı insanlarla birlikte kaçarak Ço- olduğunu anlamıştı. rum’a halamın yanına gittik. Henüz Babam Çorum’da hemen öğret- oralarda pek savaş ateşi yoktu, fakat menlik aldı, ev kiraladık. Henüz elinden silahı alınmış, silah depo- Cumhuriyet ilan edilmemiş ama ları ve askere giyim yapan fabrika erkekler şalvarları atıp pantolon düşman eline geçmiş olduğundan, giymeye başlamışlardı. halk askeri giydirmek, silahlan- Babam beni okuma yazma bil- 51 BD EYLÜL 2017

Çorum'da Ravza-i Nisvan okulu, 1921-22 öğretim yılı. En üstte Muazzez İtil diğim için ikinci sınıfa verdi. Fakat örtü yoktu. Babam keman ve Fran- sınıfın öğretmeni, “Birinci sınıfta sızca dersleri nedeniyle beni o okul- daha öğrenecekleri var.” diyerek dan alarak Bizim Mektep adlı özel beni birinci sınıfa almak istemişti; bir okula verdi. Orada hem kızlar gitmeyeceğimi söyleyerek diren- hem erkekler beraber okuduk. Baş- mem sonucunda beni birinci sınıfa larımızı da örtmedik. O zamanlar götürememişlerdi. Böylece okuluma bunu çok doğal karşılıyordum. ikinci sınıftan devam ettim. Fakat son zamanlarda küçük kız çocuklarının başları örttürülmeye ıl 1922. İkinci, üçüncü ve Ydördüncü sınıfları Çorum’da Kızların ilkokul okudum. Bu süre içinde kızlardan oluşan tüm sınıfta ne ben, ne de eğitimine ilk kez, diğer öğrenciler başımızı örtme- II. Meşrutiyet’te dik. Bunun fotoğrafı da var. Kuran dersimizde dahi bizlere başımızı 1908’den sonra örttürmediler. 1924 yılının yaz aylarında başlanmıştı. O babam Bursa’da Hoca Alizade oku- luna atandı ve Bursa’ya göç ettik. zaman bu okula Okul dönemi başladığında babam başlayan kızların beni Nilüfer Hatun okuluna verdi. Beşinci sınıftaydım, yine başımızda başı kapatılmadı. 52 BD EYLÜL 2017 başlanmıştı, “Henüz Cumhuriyet Valiler, emniyet amirleri kadınlara kurulmamış, nasıl olabilir?” diye çarşaflarını çıkarmalarını söylüyor- düşününce aklıma geldi. Kızların lardı. Kadınların bir kısmı1914-18 ilkokul eğitimine ilk kez, II. Meşru- Cihan savaşı sırasında gelen yaralı tiyet’te 1908’den sonra başlanmıştı. askerlere bakmak için çarşaflarını O zaman bu okula başlayan kızların atıvermişlerdi. Bu durum Cumhu- başı kapatılmadı. Bu gelenek riyet döneminde de sürdü. Böylece Atatürk devrinde de devam etti. kadınlar çarşaf ve peçeden kurtul- 1926 yılında Bursa kız Öğretmen du; Cumhuriyetin onuncu yılında okuluna sınavla girdim, hiçbir kızın ise çarşaflı kadın kalmadı. başı kapalı değildi. Kadınlarımız dizlerinin biraz Öğretmen oldum, Üniversiteye altında manto veya tayyör giydiler; gittim, yıllarca çalıştım başörtüsü başlarına hafif bir siyah örtü koy- bilmedim. Ta ki 1980’deki Kuru- dular. İsteyenler de üzerlerinde bir cu Meclis’te Mehmet Yamak adlı elbise, başlarında şapka ile gezdiler. birinin “İmam Hatip kızlarının başı 1925-26 yıllarında çarşıda erkek örtülsün”, diye verdiği önergeye şapkaları gibi kadın şapkaları da kadar. Bundan sonra üniversite ve satılıyordu. liselerde yoksul fakat çalışkan kız- lar Erbakan örgütü tarafından ayda iç unutmam, Bursa Öğretmen 50 lira maaşa bağlanarak başları HOkulu’na girmem için yaşımı kapatıldı. Böylece rahibeler tarzın- büyüttürmek zorunda kalan babam, daki örtünme ve topuklara kadar mahkemede büyük görüneyim, diye giysi ile siyasi bir simge olarak her başıma bir kadın şapkası alıp giy- alana sokuldu başörtüsü. dirmişti... Durumuma yargıcın bile 1925 yılında çıkan kıyafet ka- bıyık altından güldüğünü anlatırdı nunu ile çeşitli yörelere, tarikatlara babam. göre giyinen erkekler, yalnız pantolon ceket giyecek başla- rına da şapka veya kasket takacaktı. Kadın giyimi hakkında bir kanun yoktu.

Bursa, Özel Bizim Mektep, 1926. Muazzez İtil ortada 53 BD EYLÜL 2017

Beden eğitimi dersi öncesi. Bursa (1928) Köylümüz zaten çarşaf giy- lerden oluşan bir grubumuz vardı. mezdi. 1960’lı yıllarda Amerikan Ailelerimizle birlikte bu balolara kadınlarının “Biz de erkekler gibi gider, bol bol dans ederdik. İçki pantolon giyeceğiz!” diye ayağa yoktu, sululuk asla yoktu. Bazen kalktıkları zamanlarda bile köylü tiyatro gelir, ona giderdik. Güzel kadınlarımız erkekleri gibi şalvar film oldu mu kaçırmazdık. Por- giyiyorlardı. Bugün de yine aynı suk Çayı kenarında kır kahveleri kıyafetteler. açılmıştı. Herkes çoluğu çocuğu Böylece 10 yıl içinde halkımız ile gider çay, kahve içer, eğlenirdi. medeni kıyafet anlayışını benimse- 10 yıl içinde kadın erkek eşitliğini mişti. yansıtan muazzam bir sosyal yaşam başlamıştı. Öyle bir huzur vardı ki, umhuriyetin onuncu yılında ne bir kavga haberi duyuyorduk, ne CEskişehir’de öğretmendim. de töre ve aile içi cinayetler vardı. Elimde keman arkamda öğrenciler 1931 yılında öğretmen oldum. Onuncu Yıl marşını ben çalarak, O yıl benim sınıf arkadaşlarımla çocuklar söyleyerek Eskişehir birlikte İstanbul, Konya, Edirne sokaklarında dolaşırken kimse gibi vilayetlerin öğretmen okulla- bizi ayıplamadı; hatta alkışlarla rından mezun olanlar yurdun her karşılandık. Eskişehir’de çeşitli tarafına dağıldılar. Kendi arka- zamanlarda Orduevinde, Vilayette, daşlarımdan da gittikleri yerlerde Belediyede balolar olurdu. Genç- töre ve kadın cinayeti duymadım. 54 BD EYLÜL 2017 Öğretmen hanımların gittikleri yer- kadınlar çarşafları atarak başlarına lerde hep büyük bir saygı ve sevgi şapka geçirdiler. ile karşılandığını duyduk. Hatta Aslında kadın-erkek eşitliği biz bazıları korkarak, ağlayarak gittik- Türklerin genlerinde var. İslami- leri yerlerde o kadar mutlu oldular yetten önce Türk kadını erkeği gibi ki, atanmalarının çıktığı yerlere at biner ok atar, silah kullanırdı. gitmediklerini biliyorum. Antlaşmalarda Hakanın yanında Bu güzel tılsım ne yazık ki eşinin de imzası gerekirdi. 1950’lerde bir öğretmen hanımın İşte bu öldürülmesi ile bozulmaya başladı. Aslında kadın- geleneğin Eskiden tek tük işitilen kadın cina- erkek eşitliği genlerimizde yetleri, son on-onbeş yılda giderek biz Türklerin olması nede- arttı ve yaşadığımız dönemde daya- genlerinde var. niyle halkı- nılmaz boyutlara ulaştı. İslamiyetten önce mız Cum- Neden böyle oldu? Türk kadını erkeği huriyet’ten gibi ata biner, sonraki smanlı devrinde kadınlar kadın erkek erkeğin bir kölesi idi erkek ok atar silah O eşitliğine ne derse o olurdu. Erkek isterse 4 kullanırdı hemen ayak kadına kadar eş alabilir, istediğini uydurabildi. bir “boş ol” sözü ile boşayabilir- Ne yazık ki dinimizi yozlaştıranlar di. Bu yüzden kadınlar susmuş, yavaş yavaş kadınları arka plana kaderine razı olmuştu. Tanzimat atmaya çalıştılar, çalışıyorlar... Bun- devrinin sonlarına doğru (1880’ler- dan cesaret alan erkekler de kadına den sonra) Fransa’ya giden erkekler oradaki kadınları görerek kadınlar ellerinden geleni yapıyorlar. hakkında yazılar romanlar yazmaya Devleti idare edenler aynı anla- başladılar. Bazı İstanbul konak- yışta olduğu sürece kadınlara yapı- larında özel ders aldırılan kızlar lan bu çağdışı uygulamalar çoğalır, da bunlardan etkilenerek yazılar asla azalmaz. Zaten amaçlanan da yazdılar, ama önceleri hep erkek adı budur. kullandılar. Bugün devrimlerimizle ulaştığı- Kadınların bilinçlenmeye baş- mız en yüksek çağdayız. Kadınları- laması böyle olmuştu. Hatta Cihan mızın her alanda, sanatta, bilimde, Savaşı’nda Osmanlı Devleti yenik medyada başarılı çalışmalarını sayılarak ülke işgal edilince, ülke- görüyoruz. Daha doğrusu yaşa- nin karşı durması için kadınlar da mımızın her alanında en yüksek dernek kurup, mitingler, konferans- düzeylere çıktılar. lar yaptılar. Kadınlarımızı çağımızın bu Kurtuluş Savaşı kazanılıp Cum- yüksek düzeyinden indirip eve ka- huriyet ilan edilince ilk önce bu patmakla ne elde edecekler acaba? • 55 BD EYLÜL 2017

YAZILARINDAN SEÇMELER

Çekoslovakya’daki Casusumuz Kimdi?

Bu yazı ovyet tanklarının Çekoslovak­ Mete Akyol’un Sya’ya girdiği 21 Ağus­tos 1968 “Yazamadıklarım” sabahı kapatılan Çekoslovakya sınır­ adlı kitabından ları, üç gün­dür açılmıyor, yeni yeni alınmıştır. Sovyet tankları ve Sovyet asker­ lerinden başka Çekoslovakya’dan içeri, uçan kuş bile bı­rakılmıyordu. rinin, yayın gücü çok düşük olan Milliyet Dış Haberler Şefi Sami “korsan” radyolardan yaptıkları Kohen, birçok Batılı meslektaşıyla açıklamalar etkili olamı­yor, yayına birlikte Avusturya Çekoslovakya başladıktan kısa bir süre sonra “keş­ sınırın­da bekliyor, bir fedilip” susturulan bu türlü sınırdan içeri radyoların yerlerine, giremiyordu. yenileri yayın yapa­ Dünya kamuoyu, mıyordu. Çekoslovakya ile ilgili Dünya kamuoyu, haberleri ancak işgal­ “Çekoslovakya’nın cilerin resmi bülten­ içinden” haber­ler lerinden izleyebiliyor, bekliyordu. fa­kat Çekoslovakya’da Dünya kamuoyu gerçekte ne olup bitti­ Çekoslovakya’dan ğini öğrenemiyordu. “inanılır haber­ler” Çek milliyetçile­ bekleye dursun, ben 56 BD EYLÜL 2017 de Ankara’da, o dayanılmaz ağustos söylemiştiniz ve (Meteorolojinin sıcağından kurtulabileceğim izin sınırları yoktur. Her gün bu ülke- günümün gel­mesini bekliyordum. ler, belirli saatlerde bizi arayarak, “Of ne sıcak... Nefes alınmıyor yarım saat süreyle bize ülkelerinde- bu sıcaklarda” diye söylendiğim bir ki meteorolojik durumu bil­dirirler) sırada nasırıma basılmış gibi hızla demiştiniz. Hatırladınız değil mi, ye­rimden fırladığımı hatırlıyorum. Sayın Genel Müdür?” “Ben Meteoroloji Genel Müdür- “Elbette” dedi Ümran Emin lüğü’ne gidiyorum” dedim. “Bir Çölaşan. araba verir misiniz bana?” “Telekslerinizden biri de, Çekos- Ankara’nın püfür püfür esen lovakya’ya bağlıydı, hatırladığıma Keçiören sırtlanndaki Meteoroloji göre.” Genel Müdürlüğü’ne gider gitmez, “Evet. Çekoslovakya Meteoro- hemen, Genel Müdür Ümran Emin loji İstasyonu bize her gün saat Çölaşan’la görüşmek istediği­mi 15.00’de ülkelerindeki meteorolo- söyledim. jik durumu bil­dirir.” Genel Müdür Çölaşan, bir hafta Ümran Emin önce gelip röportaj yaptığım genel Çölaşan’dan, ilk müdürlükte beni yeniden görünce, bakışta “olma­ şaşır­dı: yacakmış gibi “Hayrola?” diye sordu. “Bir görünen” bir hafta önce buradaydınız ve sıcakla- istekte bulun­ rın daha ne kadar süreceğini sorup dum. gerekli bil­gileri aldıktan sonra da, “Biraz sonra bir yazı yayınlamıştınız.” saat 15.00’de Genel Müdür Çölaşan, yani Çekoslovakya kibarca demek istiyordu ki, “Genel Meteoroloji Ümran Emin Çölaşan Müdürlüğümüzün çalışmalarıyla İstasyonu, Çekoslovakya’daki me- ilgili ne var­sa da yazdın, sıcakların teorolojik durumu bil­dirmek üzere ne kadar süreceği konusunda ne teleksi açtığı zaman, acaba telekste biliyorsak, onu da yazdın... Şimdi onlara bir soru sorabilir miyim?” ne demeye geldin?” dedim. Meteoroloji Genel Müdürü’ne, Genel Müdür Çölaşan, kaşlarını bir hafta önce bana verdiği bazı gözlerinin üstüne in­dirdi: bilgileri hatırlattım: “Ne gibi bir soru sormak istiyor- “Hani, 1520 tane kadar teleksin sunuz?” dedi. bulunduğu bir salo­nu gezdirmişti- Damdan düşercesine girdim niz bana” dedim. konuya: “Evet.” “Ülkelerindeki meteorolojik “Bu telekslerin her birinin, durumdan başka, biraz da siyasal bir başka ülkeye bağlı ol­duğunu durumdan söz etmelerini rica ede- 57 BD EYLÜL 2017 bilir miyim, onlardan?” tüm istediğiniz bilgileri geçiyoruz” Genel Müdür Ümran Emin Çöla­ diye başladı teleks yazmaya ve... şan bu isteğime o an nasıl da “Peki” “İnanılmaz bir cesaretle, “işgal dedi, hâlâ anlayamıyorum. altındaki Çekoslo­vakya’dan en sağ­ Saat 15.00’e geldiğinde, teleksle­ lıklı bilgileri sıralamaya başladı. rin bulunduğu salona birlikte çıktık. Prag’dan gelen bilgiler, tam iki Bir-iki dakika sonra, üzerinde buçuk metre uzunlu­ğunda teleks Prag yazılı teleks, tı­kırdamaya kâğıdını doldurdu. Hiçbir gazeteci­ başladı. nin Prag’da da olsa, bir gün içinde Prag’daki Meteoroloji İstasyonu, kolay kolay sağlayamaya­cağı bilgi­ Çekoslovakya’da o günkü hava du­ lerdi, bunlar. rumunu bildirdikten sonra, teleksin “Sovyet tanklarının işlerine başına geçtim ve “Bir dakika, bir dakika” diye yazarak, teleksi hemen Prag’dan gelen kapatmamalarını sağladım. “Yarın saat 15”’de bize, ülkeniz- bilgiler, tam iki deki meteorolojik du­rumu bildirir- buçuk metre ken, biraz da siyasal durumdan söz eder mi­siniz?” diye yazdım telekste. uzunluğunda teleks “Batı dünyası, Çekos­lovakya’da ne kâğıdını doldurdu. olup bittiğini çok merak ediyor ve sağlıklı bilgi alamıyoruz.” yaramasın diye köylüle­rin kentler Mesajımı bildirdim ve karşı tara­ arası yollardaki trafik işaretlerini fın ne diyeceğini merakla bekleme­ söktüklerin­den” tutun da, “Çekoslo­ ye başladım. vakya’nın hemen her yerinde hal­kın Çok kısa bir duraksamadan (İvan go home) yazdıklarına” kadar, sonra, beklediğim yanıt, beklediğim her tür bilgi gel­di teleksten. biçimde geldi: Prag’ın Wenceslas Alanı’ndaki “Yarın 15’de yayınımızı bekle- Sovyet tanklarına kar­şı gençlerin yin. Hangi dilde ister­siniz?” yumruklarını sallayarak protesto­ “İngilizce,” su, Sovyet helikopterlerinin halkın Ertesi gün saat 14’de gittim. üzerine propaganda broşürleri Meteoroloji Genel Müdürülüğü’ne. attığı, halkın bu broşürleri toplayıp 15’e kadar bir saat, sanki bir yıl gibi yırttıktan sonra, Sov­yet askerlerinin geçti ve Genel Müdür Çölaşan’la gözleri önünde yaktıkları haberleri birlikte saat tam 15’de, göz­lerimizi hep, bu bilgiler arasındaydı. “Prag” teleksine diktik. Prag’dan haberler bittikten sonra, Prag teleksi, randevusuna tam bu kez teleksin ba­şına oturdum ve zamanında geldi. Saat 15’i gösterir­ karşı taraftakilere “çok çok teşekkür ken, teleks çalışmaya başladı. et­tim.” “Bugün hava durumu değil, Bir de özel bir soru sordum 58 BD EYLÜL 2017 buradan aldığını kimseye söy- lemeyeceksin, tamam mı?” dedi. Genel Mü­ dür’e hiç merak etmemesini söyleyip kuş gibi uçarak Milli­ yet’in Ankara Bürosu’na kondum. Yazı İşleri Müdürümüz Hasan Yılmazer, önce inana­madı ama, bilgileri gördükten sonra da, çocuklar gibi se­vinmeye başladı: “Dünya basınında Çekoslovak- ya’dan haberleri ilk kez Milliyet onlara: “Tüm ülkeniz işgal altın- vermiş olacak yarın” dedi. “Bu da” dedim. “Bu bilgileri böylesine haberimiz yarın tüm ajanslar tara- rahatlıkla nasıl geçebildiniz?” fından dünyaya yayılacaktır.” Karşıdan gelen yanıt şu idi: “Meteoroloji istasyonumuz, asan Yılmazer, bu sevincini Prag’dan 20 kilometre uzaklıkta, Hbildirdikten sonra, bir de kara bir ormanın içindedir. Sovyetler kara bir düşüncesini bildirdi: her yeri işgal ettiler ama, henüz “Peki biz bu haberin başına burayı akıllarına getirmediler. Şu (kaynak) olarak ne koya­cağız?” an­da Çekoslovakya’da işgal edil- dedi. “Prag desek olmaz... Anka- medik tek kurum, bizim burasıdır. ra desek olmaz... Mahrecimiz ne Size, yarın da haberler geçece- olacak?” ğiz...” İşin o yanını ben de düşünme­ Teleks kapandıktan sonra Mete­ miştim. oroloji Genel Müdürü Ümran Emin “Bana bir iki dakika izin verir- Çölaşan’la birlikte odasına gittik. seniz, size bir giriş ya­zısı yazayım, “Aman Meteciğim, bu haberleri uygun görürseniz haberin başına 59 BD EYLÜL 2017 onu ko­yarsınız” dedim. ertesi günkü Milliyet’te yayınlanın­ Ve geçtim daktilonun başına, ca, Çekoslovak Büyükelçiliği Müs­ aynen şunlan yazdım: teşar Peter Kadleç, bizim büroya “Çekoslovakya ile temas kurduk.” geldi, bu haberleri ne­reden ve nasıl Ankara’da, açıklayamadığımız alabildiğimizi sordu. bir yerden, Çekoslo­vakya ile temas “Biz, büyükelçiliğin telsiziyle halindeyiz. Çekoslovakya’dan en bile temas kuramıyo­ruz” dedi. son ha­berleri Çekoslovakya’daki en “Sovyetler, bizim Dışişleri Bakanlı- son durumu, son derece mükemmel ğı’na da el koymuşlar.” imkânlarla dakikası dakikasına alabiliyoruz. üsteşar Kadleç’e, biriki saat İşte, hayatları pahasına bize bilgi Msonra yeniden gelme­sini ulaştıran Çek milli­yetçilerinden söyledim. aldığımız son haberler. “Memleketinizden yeni yeni Bu haberler, Çekoslovakya’da çe­ haberler getireceğim” dedim. “Bir şitli kaynaklardan yararlanılarak çok iki saat sonra geldiğinizde birlikte gizli bir şekilde derlenmekte ve bura­ okuruz.” ya, bize, Ankara’ya ulaştırılmaktadır. Üçüncü günün haberlerini alrnak Çekoslovakya’daki noktamız, üzere Meteoroloji Genel Müdür­ işgalciler tarafından “keşfedilinceye lüğü’ne gittiğimde, Genel Müdür kadar”, size Çek milliyetçilerinden Çölaşan, beni bu kez teleks odasına ha­berleri günü gününe vereceğiz. değil, kendi odasına aldı. Şimdi, Çekoslovakya’daki “Bugün kahvemi içeceksin ve noktamızdan aldığımız haberleri yukarı çıkmadan bura­dan gidecek- bildiriyoruz.” Çekoslovakya’nın işgalinden tam sin” dedi. “Bu iş buraya kadar... dört gün sonra, 25 Ağustos 1968 Burada bitti bu iş...” tarihli Milliyet’in birinci sayfasın­ Birden yüreğim ağzıma geldi: daki “Çe­koslovakya’daki bir nokta “Sovyetler, Prag Meteoroloji ile temas kurduk” başlığı altın­da bu İstasyonu’nu da mı işgal ettiler?” “giriş” yayınlanıyor, girişimizi ise, dedim. “Keşfetmişler mi Prag Me- meteoroloji te­leksinden aldığımız teorolojisini?” uzun bir haber röportaj izliyordu. Genel Müdür Ümran Emin Çöla­ Tüm yabancı haber ajansları o şan, başladı gülme­ye. gün Milliyet’teki ha­berleri bülten­ “Yok, yok henüz keşfetmediler lerine alıp, dünyaya bildirirken, de, işgal de etmedi­ler” dedi... Çok Meteorolo­ji Genel Müdürü Çölaşan sonradan öğrendim ki... “Keşfedi­ ve ben yine saat 15.00’de, Prag len” meteoroloji istasyonu Prag’da­ teleksinden gelen ikinci günün yeni ki meteoroloji istasyonu de­ğilmiş haberlerini alıyor­duk. de, Ankara’daki meteoroloji istasyo­ O gün aldığımız yeni haberler de nuymuş, me­ğer laf aramızda...• 60 BD EYLÜL 2017

OSMANLI'DA

Yazan: NECEF UĞURLU e zaman bir kadın şiddet Çeşitli kimyasallar kullanıla­ ve tecavüze maruz kalır rak yapılan hadım etme işleminde NTürkiye'nin gündemine mahkûmlara belirli aralıklarla yeniden “idam ve hadım etmek” ilaç veriliyor. Haplar ve iğneler tartışmaları oturur. sayesinde cinsel saldırı suçun­ Bu tartışmalar adet oldu. “Ha­ da bulunan suçlunun testosteron dım et”, ya da, “as gitsin” zihniye­ hormonu azalatılarak, cinsel isteği tiyle önlenebileceği düşünülüyor! de ortadan kaldırılıyormuş, bilim ABD’nin 16 eyaletinde uygulan­ ilerledi ama hadım etme işlemine dığı söylenen, yazılan hadım etme rağmen kadınlara hâlâ tecavüz ve işlemi tarihte olduğu gibi penis ve hunharca cinayetler devam ettiğine testisleri kesmek şeklinde uygulan­ göre insanlıkta milim ilerleme yok, mıyormuş artık. bir hunharlık diğerini doğuruyor, 61 BD EYLÜL 2017 kültür, zihniyet açısından bakmak çocukken hadım edilmiş erkek akıllara mı gelmiyor? sopranoları yani “Kastrato”ları Halen Birleşik Amerika’da geçen sayımızda ele almıştık . sekizi mecburi olmak üzere, 16 eya­ Çuvaldızı başkasına batırırken lette hâlen varolduğunu bu işlemin bu sayıda da iğneyi kendimize ba­ söylüyorlar. Amerika’da, Yüksek tırma cüretini mi desek, cesaretini Mahkeme’nin 1985'te verdiği karara mi göstersek iyi olur düşüncesinde göre mahkûmun isteği dışında ve bu satırları yazıyorum. ameliyatla hadım edilmesi yasak. Malûm, Osmanlı Sarayı Ak ve Mahkûm, sadece ilaç vasıtasıyla ha­ Siyah Hadım Ağaların asırlar boyu dım edilebiliyor. Operasyonun yasal hizmet verdiği bir saraydır. bir uygulama halini alması için Sarayda göreve yetiştirilmeden İngiltere, Fransa, Almanya, İsveç, önce hepsi hadım edilmişlerdir. Danimarka, İspanya ve Polonya Osmanlı’da hadım işleminde gibi Avrupa ülkelerinde de hukuki ise hem penis hem de testisleri çalışmalar yapılıyor. kökünden kazıyorlarmış .

AMELİYATLA ZORLA HA- azı popüler tarihçilerin DIM aktardığı bilgilere göre ha­ Hadımın modern dünyada en Bdım etme operasyonu, eski sert şekilde uygulandığı ülke Çek devirlerde üç şekilde yapılırmış, tek Cumhuriyeti imiş. Çek Cumhuri­ kelime ile, 3 yöntem de korkunç, yeti’nde ıslah olmayacağı anlaşılan maksadım sinir bozmak değil kısa tecavüz suçlusu, ameliyatla ve zorla geçeceğim, küçük orak benzeri hadım ediliyormuş. Avrupa Birliği, aletlerle nasıl yapıldığını tarife Çek Cumhuriyeti’nde son on sene gerek yok ve işlem büyük hayati içerisinde 90’dan fazla mahkûmun riskler taşıyor. ameliyat masasına yatırıldığını Ya penis ve testisler tamamen söylüyor, operasyonun mahkûmun kesilir, ya da sadece yumurtalıklar arzusu dışında yapılmasından alınarak sperm üretimine son veri­ dolayı bunun da “işkence” demek lirmiş, bir başka seçenekte yumur­ olduğunu iddia ediyor; Çekler ise talıklar kesilmez ama ezilirmiş . uygulamanın “tıbbi” olduğunu iddia Osmanlı Sarayı’na girecek ediyorlarmış . beyaz yahut siyah ağalar için bu Tıp ve işkence... Bir araya metodlardan birincisi tatbik edilir, gelmesi düşünülemeyecek bu iki yani hadım edilirken cinsel organ kelimeyi bir araya getiren nasıl bir ile yumurtalıklar tamamen kesilir­ çaresizliktir acaba ? miş, yani işi “sağlama” alıyorlar. Avrupa’da bir zamanlar kadın­ “Kariyer Planlama”larında ların yer alması yasak olan kilise olmazsa olmaz bir şart hadım korolarında uzun zaman yer alan edilmek. 62 BD EYLÜL 2017 Öyle ya, sarayda görev yapacaklar saray kadınlarının arasında! Saray’ın ne kadına ne çalıştırdığı adama itimadı var “hadımlık tarihi” böylesi bir itimatsızlık üzerine yazıl­ mış! Ama yapılanın fena bir şey olduğu biliniyor ki, ameliyatın İstanbul’da yapılmaması, yani ağa adayının imparatorluk başkentine hadım edilmiş şe­ kilde gelmiş olması şartmış, ve operasyonun merkezi genellikle Mısır imiş. Şu Kadim Mısır me­ deniyetinin başına gelene bakın; vahşi bir ameliyatın merkezi! Elipsi bulan kadın olarak bilinen matematikçi Hypat­ hia’dan nerelere gelmişler, tarih bu acımıyor! Ve me­ deniyet, bilim denince yine İstanbul Kısıklı'da harem ağalarının kaldığı bir kadın çıkıyor karşımıza, elipsi köşkün sakinlerinden Anber Ağa, arkasın- bulan ve sonra boynu kırılan! da Lala Sadrettin Biz Osmanlı Saraylarına döne­ lim, kimi tarihçilerimiz “Hadım” “ ” ları esir tüccarlarının eline geçip Hadım lar hadım edildikten sonra bir büyük Saray’ın Ağalar cihan devletinin sarayında, Ağalar Ocağı’nda tam bir görev adamı ola­ Ocağı’nda tam bir rak yetiştirildiklerini anlatıyorlar. Padişaha en yakın olmanın gu­ görev adamı olarak rurunu doyasıya yaşamışlar, eksik yetiştiriliyorlar. organ olarak testisleri olmadan! Osmanlı hareminin asırlarca bir sır olarak kalmasını da sağlayanlar dan elde edilip ardından ve belki de onlarmış, korkudan ağzılarını aça­ ne olduğunu dahi anlama­dıkları bir cak hâl mi kalmış adamlarda. yaşta hadım ediliyorlar ve “ikbal” Genellikle Habeşistan ve Orta kapısı açılıyor. Kilise korosunda Afri ­ka’da daha çocuk yaş­ta iken çe­ kadın sesleri çıkarmaları beklenmi­ şitli yollarla esir tüccar­ları tarafın­ yor, Saray’ı idare ediyorlar! 63 BD EYLÜL 2017

Soldan sağa: Lala Sadrettin, Etem Ağa, Nadir Ağa Yalnız Osmanlı sarayında da diği sıra­larda. İstanbul’a getirilen değil, Mısır, Kuzey Afrika, Endülüs bol sayıda Macarlar’dan Almanlar­ ve Hindistan saraylarında bazıları dan ve Slavlardan da ‘Akhadımlar’ idare ­cilik, bazıları illerde valilik sağlanıyor. bile yapıyorlar. Bazıları kumandan Da ­ha sonraları Gürcü, Ermeni oldu. Seferlere katılarak orduları ve Çerkezler’den satın almak yoluy­ donanmaları sevk ve idare ettiler. la takviye yapılmış... Bâbüssaâde’yi bekleyen smanlı Sarayı’na gelenler akağala ­rın en önemli görevi, padi­ arasında en yüksek merte­be şahın mabeyin daireleri ile harem Oolan Dârüssaâde ağalığına dairesini korumak, düşünün esir ve varan ­ların derecesi Sadrazam ve hadım ettiklerine emanet güvenlik Şeyhülis ­lamdan sonra geliyor, ama bir sistemi, Padişahların kellesi testis olursa anlaşılan olmuyor! tevekkeli değil ikide bir isteniyor Osmanlı devletin­in saray Ha­ yerine pazarlıklar filan! rem, Enderun ve Bîrun denilen üç Ünlü Hadım Ağaların isim­ ayrı teşkilâtının üçünde de varlar. leriyle boğulmayalım ama Kapı Ortaçağ’da Müslüman ve Türk ağalarından büyük devlet hizme­ devletle ­rinde mevcut olan tavâşî tinde bulunan kimseler var. Bunlar veya hadım ağalar Çelebi Sultan arasında II. Murat zamanın­da Mehmed zama­nından itibaren Rumeli Beylerbeyi olan Hadım Osmanlı sarayında da görevlendi­ Şahabeddin Paşa. II. Bayezid zama­ rilmişler. İslamiyet, insanları hadım nında Vezîr-i Azam olan Hadım Ali etmeyi yasak ettiğinden, ilk zaman­ Paşa, Yavuz’un Sadrâzamı Hadım larda, hele imparatorluğun genişle­ Si ­nan Paşa, Kanuninin Sadrâzamı 64 BD EYLÜL 2017 Ha ­dım Süleyman Paşa, IV. Mu­ lirmiş. Yine dışarıda evli bulu­nan rad’ın Sadrâzamı Gürcü Mehmet sultanların ve hanedan üyeleri­nin Paşa başlıcaları. saraylarına da hadım ağaları bu Asıl harem kısmında yani ocaktan gönderilirmiş. sara yın kadınlara ait bölümünde Özetle Dârüssaâde ağaları ise siyah hadımlar (karaağalar) görevleri gere­ği padişahlara ve kullanılmıştır. Bunlar başlangıçta padişah ailelerine olan yakınlıkları Bâbüssaâde ağa­sının emri altın­ sebebiyle önce sa­rayda, sonra da daydı. 1582’de Habeş Mehmet özellikle XVII. ve XVIII. yüzyıllar­ Ağa’nın kızlar ağalığı dö­neminde da devlet yönetimin­de etkili olmuş­ bu yetki zenci hadım ağa­larına lar. Yaptıkları işler ise saymakla geçti. Bundan sonra zenci ha­dım bitmez, vakıf işlerinden tutun camii ağaları, haremin idaresini salta­ inşaatı masraflarını tutmaktan natın kaldırılmasına kadar ellerinde haremin siparişlerine kadar. Bazı tuttular. Ağalar ocağına alınan törenleri de yönetmek onların işi, zenci ço­cukları, kendilerinden daha Padişah ölürken, şayet eceli ile ise büyük zenci hadım ağalarınca yetiş­ tabii, yolcu etmek dahil. tirilirdi. Hanım sultanların nikâhlarında Bunlara Türkçe öğretilir daha ve ­kili Dârüssaâde ağası oluyor. ziyade çiçek isim­ li adlar verilirdi. Sarayın ve haremin âdabı hem nazarî ve hem de amelî olarak öğretilirdi. Tıpkı En­derun okulunda olduğu gibi, ağalar ocağında da, hadım­ ların sıkı bir di­siplin içinde yetiştirilme­ lerine çok dikkat ediliyor. Belli bir yaşa ka­ dar eğitilen hadım­ II. Abdülhamit'in haremağalarından Nadir Ağa ve uzun yıllar yaşadığı kendi köşkü lar, bu süreyi dol­ durduktan son­ra haremde bulunan Nikâh Dârüssaâde ağasının odasın­ şehzadeler, kadınefendiler, sultanlar da kıyılır ve düğün törenleri onun ve valide sul­tanların hizmetine tarafından idare edilirmiş. veriliyor ve burada bir çeşit staj Azledilen ağalar genellikle görüyorlar. Bu ocaktan yetişenlere Mısır’a gönderilirlermiş. Bunun genellikle harem ağaları ismi veri­ yanısıra Hicaz, Gelibolu, Kıbrıs, 65 BD EYLÜL 2017

Cumhuriyet Gazetesi'nden 1939 tarihli bir fotoğraf: Harem ağaları Teavün Cemiyeti' nin Divanyolu'ndaki merkez binasında toplanan olağanüstü kongresi Limni ve Şam’a da sürülenler var. lara dikilen hadım edilmiş adam­ Bütün bun­ların yanı sıra emek­ ların sözlerini onların ağzından li olunca kendi rızası ile sürekli dinleyerek yazıyı bitirelim: haremde Karaağalar dairesindeki “Yıl 1934 yaz başı. Hafta dergi­ odada ömürlerini sür­dürenler de gö­ si muhabiri Mekki Sait ve derginin rülmüş. Üsküdar’da Seyyid Ahmed foto muhabiri, Çamlıca ile Beyler­ deresi civarında harem ağalarına beyi arasındaki vadilerden yürü­ ait bir kabristan bulunuyor ve vefat yorlar. Alemdağı Caddesi'nden bu edenler burada defnediliyormuş. yana tarlalar, ekinler, bahçeler ve Cumhuriyet ilanı ve Saltanat’ın ağaçlıklar arasından geçerek, elle­ kaldırılmasıyla özgür oluyorlar. rindeki adresi bulmaya çalışıyorlar. Bütün bu acı dolu yaşam serü­ Kısıklı’dan bir hayli uzaklaştıktan venleri sonunda aralarından bazıla­ sonra, dağ çiçekleri toplayan iki rı kıt kanaat Üsküdar’da bir köşkte küçük kızın rehberliğinde hedef­ yaşamaya başlıyorlar, yaşamları lerine bir hayli yaklaşmış durum­ uzun süre basının ilgi odağı oluyor . dalar. Kadınları Harem denen kapanda Tomrukağası taraflarında, bah­ tutmak için kapılara hadım bekçiler çesinde küçük bir havuzu da olan, konulan bir dönem, Cumhuriyet şirin bir ahşap köşkün önündeler kadınlarının kabullenebileceği bir şimdi. Evin özelliği, en genci 87 ya­ ihtişam tarihi değil. Harem’den şında olan 13 sabık haremağasının tek bir “hypathia” 1 çıkmadığı da burada birlikte oturmaları. Röporta­ malûm. jın başlığı şimdiden hazır: “Kısık­ Kadını esir etmek uğruna kapı­ lı'da Haremağaları Evi” “Hafta” 66 BD EYLÜL 2017 dergisi ekibi, bir vesile yaratmış ettim. Evlerinde bakıldığı için olmak için, susadıklarını bahane Hamdullah Suphi Bey’le birlikte ederek bahçeye giriyorlar. İkram mektebe gider gelirdik. Az zaman edilen su içildikten sonra, Mekki sonra bu mektebin arka kapısından Sait, lalaların en genci olan Anber da şahadetname aldım. Sarayda Ağa ile konuşmaya başlıyor: ağalığımız 335'e kadar (1917) “Suyunuz çok güzel...” sürdü. Saray içindeki yaşamlarını, “Afiyet şeker olsun efendim, bir tahminen 130 yaşlarını sürdüğünü daha doldurayım mı?” söyleyen Lala Sadrettin anlatıyor: “Teşekkür ederiz... Demin ara­ “Sarayda mahpustuk. Güneş nızda nece konuşurdunuz?” bile görmezdik. İşimiz gücümüz, “Bu da bir dil işte efendim... Ne tablakârlar geldikleri zaman kadın­ Fransızcaya benzer. Ne Arapçaya, lar kaçışsın diye "destur, destur" ne Çinceye...” diye bağırmaktan ibaretti. Sarayda “Nasıl unutmadınız?” malum, kadınlar sürüsüne bere­ “Gerçi memleketten küçük çık­ ket. Kimi çamaşır yıkar, kimi ütü mışız ama efendim, aramızda hep ütüler, bilmem ne iş yapar. Velhasıl konuştuğumuz için biliriz.” her biri bir iş görürdü. Gözdeler “Doğduğunuz yeri hatırlar de kalabalıktı ama onlar ayrı bir mısınız?” dairede idi. “Hatırlarım efendim... Ben ultan, Gözde, İkbal, Kadıne­ Adisababa’lıyım. Orası dünyanın fendi ne ad, ünvan verilmiş en mükemmel, en rahat yeridir. olursa olsun neticede Saray Yarı vahşi derlerse de inanmayın. S esiri kadınlara bekçilik yapmaları Çok medeni bir memlekettir. Şimdi için hadım edilmiş unvan sahibi herhalde daha terakki etmiştir. O “hadım esirlerin” öyküsünü anlat­ zaman bile sokakları Beyoğlu Cad­ maya çalıştım, kadınlar ve hadım desi’ni andırırdı. ” edilmiş erkekler, ortak bir trajedi­ Anber Ağa bu köşke gelişinin nin adı. öyküsünü, trajik bölümleri atlaya­ Ben unvansız bir Cumhuriyet rak şöyle anlatıyor: Kadını olmanın özgürlüğünü hiç “Şu gördüğünüz arkadaşlar bir şeye değişmem, bu devrimi ger­ buraya nasıl geldiyse, ben de öyle çekleştiren Mustafa Kemal Paşa ve geldim efendim. Bizi nasıl getirirler silah arkadaşlarına şükür duasına bilirsiniz... Ben evvela, bir valinin doyamam. Her gün durup dururken konağına verilmiştim. Adamcağız ‘Yaşasın Cumhuriyet’ derim, duyan beni okutup adam etmeye de çalıştı. varsın deli derse desin, Cumhuriyet Onun yetiştirmeleri içinde şimdi iyi benim özgürlüğüm, deli de olsam...• mevkilerde olanlar, hayatlarını mü­ [email protected] kemmelen kazananlar vardır. Sonra 1-Hypatia: İskenderiye Kütüphanesi'nde felsefe, mantık Divanyolu’ndaki bir mektebe devam ve astronomi üzerine dersler veren Yunan kadın filozof 67 F›rçalayarak Serdar Günbilen

68 Promete BD EYLÜL 2017 Necdet Pamir Petrol Rezervleri 50 Yıl Sonra Tükenecek mi?

on yıllarda sıklıkla yenilenebilir kaynaklardan sağ- duymaya başladığı- lanması gerektiğini savunanlar mız bir sav: “Petrol tarafından kullanılıyor. Yenilenebi- S lir ağırlıklı bir enerji karışımı; daha rezervleri 50 yıl sonra temiz, sürdürülebilir, dışa daha az tükenecek!” bağımlı bir dünya demek olduğun- Bu sav genel olarak (ve haklı ola- dan, bizim de yıllardır savunduğu- rak), dünya enerji tüketiminin daha muz bir politika bu… temiz, karbon salmayan, Ama doğru bir politikayı, doğru 69 BD EYLÜL 2017

1 olmayan bir sava dayandırmak; içindeki payını vermektedir. Bu ha- politikamızın doğruluğunu da inan- ritaya belli bir süre bakmak, petrole dırıcılığını da gereksiz yere zaafa yönelik güç mücadelesi hakkında uğratacaktır. Elimizde, yenilenebi- bir fikir verebilir. En azından Orta lir kaynakları savunmak için onca Doğu’nun önemi, ABD ve AB’nin bilimsel veri varken, bu gereksiz ve petrol rezervleri konusundaki kısır- doğru olmayan sava, bel bağlama- lığı görülür. mak için, bu ayki yazının konu baş- lığını yukarıdaki gibi belirledim. ünya ispatlanmış petrol Soru şu: Petrol Rezervleri 50 Drezervlerinin coğrafi dağılı- Yıl Sonra Tükenecek… mi? mını “resimlediğimiz” 1 numaralı Yanıt: Hayır! haritanın alt kısmında yer alan Bu net ve tek kelimelik yanıtı- “Rezerv Ömrü” sözcüğüne ve mızı, daha somut olarak açıklaya- onun karşısında yazılı olan 50,6 lım. Önce dünya ispatlanmış petrol yıl rakamına bakınca; doğal olarak rezervlerinin dağılımını işaretle- “Demek ki petrol rezervleri 50,6 diğimiz haritaya bir göz atalım. yıl sonra tükenecek” diye düşü- Haritada, ülkelerin ya da AB gibi nülebilir. Verilerin alındığı BP birliklerin altına yerleştirdiğim ilk Statistical Review of World Energy sayı, “milyar varil” cinsinden ispat- 2017 raporunda, rezerv ömrü şöyle lanmış petrol rezervini, onu izleyen tanımlanmaktadır: rakam ise dünya toplam rezervi Rezerv’in üretim değerine 70 BD EYLÜL 2017 yararlanabiliriz. 1980 yılında 683 milyar varil olan ispatlanmış rezervlerin; nüfus artışına, ekonomik büyümeye ve tü- ketim artışına kar- şın, 2017 sonunda 1.706,7 milyar varile yükselmiş olması (% 150 ar- tış), genel bir fikir 2 verecektir. bölünmesiyle elde edilen oran. Söz Bunun dışında, yukarıda bah- konusu yıl için, mevcut ispatlanmış settiğimiz “teknolojik gelişmeler” rezerv, yıllık üretime bölününce konusunu biraz daha açmak gere- (eğer üretim miktarı değişmezse ve kirse, 2 numanalı şekilde sıralanan yeni rezerv eklenmezse), elimizdeki “hidrokarbon kökenli” kaynakların, rezervin kaç yıl sonra tükeneceğine üretim maliyetleri azaldıkça, petrol/ dair bir veri ortaya çıkmaktadır. sıvı yakıt rezervlerine ve ömrüne, Tanımdan da anlaşılacağı gibi, bu önemli katkılar yapacağı da dikkate “ömür”, yeni keşifler yapıldıkça ve alınmalıdır. gelişen teknoloji sayesinde mevcut 3 numaralı grafikte dikey (y) sahalardan daha fazla üretim (kur- ekseninde, sıvı yakıt elde edile- tarım) sağlandıkça, uzayacaktır. bilecek farklı kaynakların (rapo- Ayrıca, petrol ürünlerini kulla- run yayınlandığı 2013 yılındaki nan araçların verimliliği arttıkça, yaklaşık) üretim maliyetleri, yatay mevcut rezervlerin ömrü gene (x) ekseninde ise petrol (sıvı yakıt) uzayacaktır. Bu eğilimin tersine rezervlerinin kümülâtif (toplam) işleyecek etken ise artan dünya nü- miktarı yer almaktadır. fusunun yaratacağı ek petrol talebi Şekilde görüleceği gibi, bugüne olacaktır. Ayrıca, petrole alternatif kadar 1000 milyar (1 trilyon) varil- kaynakların (özellikle yenilenebilir- den biraz fazla sıvı yakıt rezervi, ler) maliyetleri azaldıkça ve enerji varil maliyeti birkaç dolar ile 30 karışımı içindeki payları arttıkça, dolar arasında bir maliyetle üre- petrol ömrü gene uzayacaktır. tilmiştir. Halen gene 1000 milyar Petrol tüketimin artmasına karşın, varil civarındaki petrolün, Orta yeni rezervlerin eklenmesi karşıtlı- Doğu ve Afrika bölgelerinden ve ğını basit bir örnekle somutlayacak 10 ile 25 dolar arası bir varil başı olursak da gene BP raporlarından maliyetle üretilebilmesi mümkün- 71 BD EYLÜL 2017 ömürleri sınırlıdır. Ancak, nedeni ne olursa ol- sun, 50 – 55 yıla kadar petrol tükeniyor. Onun için ….” diye başlayan “tezlerin” çürütül- 3 mesi kolay dür. Grafik üzerinde sağ tarafa olacağından, bu önemli tartışma doğru gidildikçe; farklı ama petrol konusuna bir pencere açmakta yarar içerikli kaynaklar, toplam rezervi gördük. Başta yenilenebilir kaynak- büyütmekte; ancak bu arada üretim lar olmak üzere, yeni kaynaklar ve maliyetleri de artmaktadır. teknolojiler gelişip yaygınlaştıkça, Grafiğin en sağ tarafında, petrolün mevcut “egemenliği”, gazdan ve kömürden sıvı yakıt elde yerini yeni egemenlere bırakacaktır. edilmesi halinde, sıvı yakıt rezerv- Bir dönemin Suudi Arabistan Petrol lerinin ömrünün artacağı görülmek- Bakanı ve OPEC kurucularından tedir. Bunların her ikisi de halen Zeki Yamani’nin sözleri, bu konu- bilinen ve uygulanan teknolojilerle, daki en akılda kalıcı değerlendir- sıvı yakıt üretimine katkı sağlayan melerden birisidir: kaynaklardır. Bu teknolojilerle sıvı “Taş Devri, taşlar bittiği için yakıt elde etme maliyetleri henüz son bulmadı ve Petrol Çağı da halâ yüksek (varil başına 100 dolar petrol bittiği için son bulmaya- ve üzerine kadar çıkabilen) seviye- cak.” dedir. Ancak gelişen teknolojiyle, maliyetler azalmaktadır. Petrol u görüşü, kimi çok akıllı adam- fiyatları arttıkça, bu tür kaynaklar- Bların, diğerlerini yanıltmak için dan elde edilen katkı da artacaktır. kullandığını öne sürenler de vardır. Dolayısıyla, “petrol kaynakları Bu görüşe1 göre; “… Petrolle taşı 50,6 yıl sonra tükenecek” argüma- karşılaştırmak, aptalcadır. Zira nı, tam doğru bir argüman olma- insanlar taşı hiçbir zaman yakıt maktadır. Doğal olarak, yenilene- olarak kullanmamışlardır.” Ancak meyen bir kaynak olan petrolün (ve Zeki Yamani’nin benzetmesinde, diğer yenilenemeyen kaynakların) kanımca zaten böyle bir benzetme 72 BD EYLÜL 2017 gayesi de yoktur. Ancak bu eleştiri- sini arttırmak ve modernleştirmek yi yapanların kullandıkları bir diğer amacıyla tercih edilen ilk seçenek argüman, ufuk açıcıdır. İnsanlık ta- konumundadır. Rüzgâr ve gü- rihi boyunca, bir yakıttan diğerine neş, 2015 yılında gerçekleştirilen geçişte, yeni yakıt bir öncekinden yenilenebilir enerji yatırımlarının çok daha yoğun enerji içerdiği için % 90’ını oluştururken; hızla düşen tercih edilmiştir. Odundan kömüre, maliyetleri sayesinde, bugün kon- kömürden petrol ve gaza geçiş, yeni vansiyonel kaynaklarla rekabet ede- yakıtın bir öncekinden daha üstün bilir konuma gelmişlerdir. Rüzgâr olması nedeniyle gerçekleşmiştir. türbinlerinin maliyetleri, 2009’dan Bugüne kadar bilinen kaynaklar bugüne yaklaşık üçte bire düşerken, arasında petrol; fiyat, depolama, güneş fotovoltaik (FV) modülleri taşınabilme, güvenlik ve enerji % 80 ucuzlamıştır. Halen karasal yoğunluğunun en iyi bileşimini rüzgâr, biokütle, jeotermal ve hid- sunmaktadır. roelektrik gibi kaynakların tamamı, Sonuç olarak; petrolün enerji herhangi bir mali destek olmaksızın karışımındaki yaygın kullanımı, ve düşük petrol fiyatlarına karşın; özellikle ulaştırma sektöründeki kömür, petrol ve gaz santralleriyle gereksinim ve yerleşmiş alt yapı üs- rekabet edebilir konumdadırlar. tünlüğü nedeniyle, önümüzdeki yıl- Zeki Yamani’nin dediği gibi, larda da sürecektir. Ancak elektrik “Taş Devri, taşlar bittiği için son kullanımındaki payı hızla “sıfır”la- bulmadı ve Petrol Çağı da petrol nırken, ulaştırma sektöründeki payı bittiği için son bulmayacak.” da biyoyakıtların yaygınlaşması ile azalacaktır. Önümüzdeki yıllarda, nedenle de biz “50 yıl son- petrol talep artış hızı da önceki Ora petrol bitecek” türünden yıllardakine kıyasla azalacaktır. doğru olmayan ve gereksiz savlara Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, bel bağlamak yerine; yenilenebilir 2015-2040 döneminde, yıllık orta- enerji, enerji verimliliği gibi alan- lama petrol talep artış oranı % 0,5 lardaki gelişmelere odaklanmalıyız. gibi düşük sayılabilecek bir oranda Ülkemizde de bu alanlara yönelik artacaktır. En yüksek petrol talep teknolojinin geliştirilmesi ve bu artış oranları; Hindistan (% 3,8, Çin alana yönelik ekipmanların yerli ve Orta Doğu (her ikisi de % 1,3) imalatı için neler yapabileceğimiz bölgesinde olacağı öngörülüyor. konusuna daha fazla kafa yormalı- OECD ülkelerinin petrol taleplerin- yız. • de ise artış değil, % 1,3 oranında [email protected] azalma olacağı tahmin ediliyor. 1- The "Stone Age" Analogy is the Dumbest Analogy İyi haber: Bugün yenilenebi- Overused by Smart Energy People, D. Ray Long, October 17, 2013; http://raylong.co/blog/2013/10/17/ lirler, dünyadaki güç (elektrik) the-stone-age-analogy-is-the-dumbest-analogy-overu- sistemlerini genişletmek, kapasite- sed-by-smart-energy-people 73 BD EYLÜL 2017 AYDIN “Aydınlanma nedir?” sorusu var oluşun anlamını arayan insanlar tarafından tarih boyunca sorulmuştur. u insanlar karşılaştıkları zorluğa ve toplum tarafın- dan dışlanmalarına karşın, kendilerini yalnızca bir yanıt bulmaya adamışlar ve birçoğu yaşamlarını bu yolda Yazan: BERK YÜKSEL insanlık için feda etmişlerdir. Onların zahmetli arayışları “Kendini bilmeye, evreni bilmeye ve bilgiye duydukları açlık tarafından yönlendirilmiştir. Ben kimim? Neden buradayım? Nereye gidiyorum? Yaşamın anlamı nedir?”temel sorulardır... Aydınlanma felsefesi genel olarak insanın kendi yaşamını düzenlenme- sini yeniden gündeme almış, hem düşüncenin hem de toplumsal yaşamın köklü değişimlere uğrayacağı bir sürecin fikirsel ve felsefi başlatıcısı olmuştur. 18. yüzyılın sonlarına doğru meydana gelen Fransız devrimi ve ardında gerçekleşen modernleşme süreçleri, düşünsel anlamda etkilerini ve kaynaklarını aydınlanma felsefesinde bulmaktadır. Aydınlanma ile din merkezli toplumsal yapının ve düzenlemelerin yerini akıl merkezli toplumsal düzenlemeler arayışı alır. 74 BD EYLÜL 2017 LANMA

“Bilge, kendi mutluluğunun efendisidir.” Plautus

75 BD EYLÜL 2017 Laiklik, aydınlanma felsefesinin “Sapare Aude!” der Kant. “Aklını ve genel anlamda aydınlanmacı- kullanma cesaretini göster!” sözü lığın her tür girişimin de temeli- aydınlanmanın parolasıdır! dir. Kant, aydınlanmacılığı, "aklı “Aydınlanma, aklı her yönüy- kullanma cesareti" olarak tanımlar. le ve her bakımdan çekinmeden Aydınlanma Çağı, aklı kurucu ilke kitlenin önünde apaçık olarak olarak benimseyerek, tüm toplum- kullanmak özgürlüğüdür.” denir. sal yaşamın ve düşünüşün buna Goethe şöyle der: "İnsanlara olduk- göre şekillendirilmesine yönlenilen ları gibi davranırsak, oldukları gibi dönemdir. Rönesans ve reformlarla kala kalırlar. Ama onlara olmaları başlayan bu gelişmeler, aydınlan- gerektiği gibi davranırsak, olabile- macılıkla doruğuna varmış ve bura- ceklerinin en iyisi olurlar." “Akıl”, dan itibaren Modernleşme denilen “birey” ve “bilgi” gibi üç ana öğeye dayanan aydın- Goethe: “İnsanlara oldukları lanma düşünce- si, bireyi bilgi gibi davranırsak, oldukları gibi kala ile donatmayı ve yaşamın kalırlar. Ama onlara olmaları gerektiği kurallarını, il- kelerini akıl ile gibi davranırsak, olabileceklerinin bulmayı, ona göre davranma- en iyisi olurlar.” yı amaçlamak- tadır. Yüzyıllar sürecin oluşumunu hazırlamıştır. boyu zincirlere vurulup, dogmanın Bu süreç aydınlamacılıkta ifadesini zindanlarında tutsak olan özgür in- bulan köklü bir zihin değişikliği san düşüncesi artık örümcek zihni- anlamına gelmektedir. yetli karanlık insanların hegemon- “Aydınlanma, insanın kendi yasından kurtulmuştur ve tekrar o suçu ile düşmüş olduğu bir ergin eski günlere dönmeyecektir. olmama durumundan kurtulması- dır. Bu ergin olmayış durumu ise, yak sürüyenler, insanın kendi aklını bir başkasının geriye döndürmek kılavuzluğuna başvurmaksızın kul- isteyenler olacaktır. lanamayışıdır. İşte bu ergin olmayı- Ezoterik öğretilerde şa insan kendi suçu ile düşmüştür; “Şövalye” sembolün- bunun nedenini de aklın kendisinde de hayat bulan aydın- değil, fakat aklını başkasının kıla- lık yolda yürüyen hem fikir hem de vuzluğu ve yardımı olmaksızın kul- eylem adamlarına düşen cesaretle lanmak kararlılığını ve yürekliliği- aydınlanmanın kurucusu, yayıcısı ni gösteremeyen insanda aramalıdır ve bekçisi olma konumunu savun- 76 BD EYLÜL 2017 maktır. Bağnazlıkla, boş görüşlerle Karanlığa giden bir yolda oldu- mücadele etmek karanlığa karşı ğumuz hissiyatı ile yaşayan aydın taraf olup görevimizi bir an bile bireyler sayısının gitgide arttığı düşünmeden yerine getirmektir. günümüzde şu evrensel yasa hiçbir Aydınlanma bir nevi uyanıştır. zaman unutulmamalıdır: Yeni bir “ben”e “merhaba” deyiştir. “Her keder, er ya da geç kurtu- Yaşarken yenilenme, değişme ve luşla sona erecektir!” • gelişmedir. Aydınlanmak aynı za- manda özgürleşmek demektir. Ak- lın zincirlerini koparıp özgürlüğüne kavuşmasıdır. Bu da insanlığın tekâmülü, ilerlemesi ve gelişmesi demektir. Aydınlanma, bir birikim sonucu oluşur ve yola koyulduktan sonra da bir ömür boyu devam eder. Hegel'in dediği gibi tarih hep ileriye ve gelişmeye doğrudur. Ül- kemizde de aydınlanmasının ışığı Atatürk Devrimlerinin gerçekleş- tirilmesi ile mümkün olabilmiştir. Aydınlanmanın ışıklı yolunun vazgeçilmez tamamlayıcısı ise la- iklik ilkesidir. Aydınlanma, insanın insan olma bilincidir. O, sorumlu- luk ve görev bilinci ile yaşanan bir hayat demektir. Sadece kendi için yaşama lüksünden sıyrılıp insanlık için de çalışmaktır. Aydınlanmak, okumak, bilmek, bilgi peşinde olmak ve zor olan yolu seçmektir. Emek harcamaktır. Bireysel aydınlanma bilim, akıl ve aklın önderliğinde sezgiyi kullana- rak hikmet ile ilk önce kendinden başlayarak insanlığa uzanan aydın- lanma ışığını yaşamaya ve yaymaya gayret etmektir. Yaşadığımız “Bilgi Çağı”’nın gereğinin yapılmasıdır. Yolda olan insanların sahip olduğu ışık akıl, esas enstrümanı ise bil- gidir. 77 BD EYLÜL 2017

Bilinç Düzeyimiz Kendi Cennetimizdir

Yazan: DENİZ BENER Ölümünün ardından, öte dün- Ayrıca benim yargılamama ne gerek yada yargılanmayı bekleyen adam, var ki? Her şeyi bilen ben, burada kendi sırasını bekliyordu. Sıra yalnızca tanıklık ediyorum. Dünya- kendisine gelip mahkeme salonuna da olduğu gibi burada da insanlar Ögirdiğinde bir de ne görsün? Yargıç tarafından yargılanıyorsunuz. kürsüsünde bir insan oturuyor, tanık Birazdan salonu, hayattayken senin sandalyesinde ise Tanrı bekliyordu. zarar verdiğin, hoşgörülü davran- Adam şaşkın bir biçimde, “Beni madığın, yargıladığın, kalplerini senin yargılayacağını sanmıştım. kırdığın insanlar doldu- Oysa orada hakim olarak bir insan “Ben racak. Onlara kendini oturuyor. Aman Tanrım, bu nasıl yargılayan affettirmeye çalış. Onlar değil, oluyor?” diye sordu. sevenim. seni affederse ne ala! Tanrı gülümsedi ve yanıt verdi: Çünkü Çünkü cennetin yolu on- “Ben hiçbir zaman sizi yargıla- ben saf ların affından geçiyor.” madım. Sonsuz sevgimle, ne yapma- sevgiyim” Tanrı’nın bu söz- yı seçtiyseniz, sizi seçiminizde özgür lerinin ardından, adam bıraktım. Ben yargılayan değil, merakla ikinci sorusunu yöneltti: sevenim. Çünkü ben saf sevgiyim. “Peki ya affetmezlerse ne olacak?” 78 BD EYLÜL 2017 Tanrı yine sevgiyle gülümsedi sını bilerek yaşayan insan en büyük ve bilgelikle yanıt verdi: ibadeti yapandır!” dedi. “Ben cenneti de, cehennemi de Başını hafifçe öne eğerek Tan- yeryüzünde yarattım. Seni tekrar rı’yı dinleyen adam, “Peki dünyaya yeryüzüne göndereceğim. Orada döndüğümde, doğru yolu görmem- öyle bir yaşam süreceksin ki tüm de yardımcı olacak mısın?” diye yaptığın kötülükler, verdiğin zarar- sordu bu kez de. Tanrı, adamın bu lar sana aynen yaşatılacak. Yani et- sorusuna karşılık, “Ben bunun için tiğini bulacaksın. Ama bunun amacı siz insanların içine vicdan denen bir sana ceza vermek değil. Sadece pusula koydum. Eğer bu pusulanın o insanların hissettiklerini bizzat etrafına ördüğünüz kalın bencillik yaşayıp anlaman, yaptığın kötülüklerin bilincine varman. İşte o zaman sen kendini affetmiş olacaksın.”

Bu yanıt üzerin- de bir süre düşünen adam, “Peki cen- net nasıl bir yer?” Bsorusunu yöneltti Tanrı’ya. Tanrı, kendisini meraklı gözlerle duvarlarını yıkarsanız vicdanınızın izleyen adama doğru baktı ve ya- yani benim sesimi kolaylıkla işite- nıtladı: “Cennet, bir yer değil, bir bilirsiniz.” diye yanıt verdi. bilinç düzeyidir evladım. Dünyada “Peki” dedi adam devam etti: mutlu, huzur ve sevgi dolu, insan- “Biz insanlara ne kadar yakınsın?” lara destek olmaktan haz duyan, Tanrı, yanıtladı: “Hem size şah yarattığım canlı ve cansız her varlı- damarınızdan daha yakınım hem de ğa saygı göstermeyi bilen insanlar düşman olduklarınız kadar sizden var ya, işte onlar dünyada cenneti uzağım. Çünkü düşmanlarınız da yeniden yaratmaları için geri gön- benim, siz de bensiniz.” derdiğim cennetliklerdir. Cennet de “Yani mahkeme salonunda in- dünyadan başka yerde değil.” sanlara hiç mi hesap sormuyorsun Adam, “Ama kutsal kitap bana Tanrım?” dedi adam. öyle öğretmedi!” diye karşı çıktı. Tanrı, bilgelikle şöyle dedi: Adamın bu itirazına karşılık Tanrı “Sadece iki sorum oluyor tüm in- ise, “Kutsal olan tek şey yaşamdır. sanlara: Dünya okulunda ne kadar Ben o kitapları kutsal kılmadım. Siz sevmeyi öğrendiniz? Ne kadar bilgi kıldınız. Her şeye sevgiyle bakma- kazandınız?” • 79 BD EYLÜL 2017 Erwin Rommel’in ölümü: ÇölÇöl Tilkisi’ninTilkisi’nin SonSon SaatleriSaatleri Çeviri: SABRİYE AŞIR

itler’in gözde generallerin- kerlerini motive etmede son derece den biri olan Erwin Rommel, yetenekli olması, Hitler’in onu bu H1940 yılında panzer kez de feldmareşal sınıfına bölüğünün komutanı olarak yükseltmesini sağladı. gösterdiği başarıların ardın- Hitler 1943 yılında bu dan, Almanya’nın Afrika’da kez de Rommel’i, Batı çarpışan birliklerinin komu- Avrupa kıyısı boyunca tasına getirildi. Rommel’in Müttefik Devletler’in istila bu yeni görevi sırasında, hareketine karşı savunma taktiksel dehasının düşman amaçlı inşa edilen Atlantik güçler içinde nam salması, Duvarı’nın tahkimatında kaynakları kısıtlı olması- görevlendirdi. Nitekim, ön- na karşın emrindekilerle görülen bu saldırılar 1944 Adolf Hitler cömertçe paylaşması ve as- yılı Haziranı’nda gerçekle- 80 BD EYLÜL 2017 şecek ve Atlantik Duvarı çökecekti. İkinci Dünya Savaşı’nın ilk günlerinde Rom- mel, Almanya’nın gücünden son derece emindi. Ancak 1943 yılının başında, hem Almanya’nın bu savaşı kazana- bileceği konusun- daki inancını gün geçtikçe yitiriyor hem de Hitler’e Rommel, subay arkadaşlarıyla (1944) olan güveni sarsı- lıyordu. Rommel’a göre, Hitler’i Müttefik tutuklamak ve onun Devletler’in hava saldırıları sonucun- yargılanmasını sağlamak da oluşan tahribatı öfkeyle izleyen en akılcı çözüm idi. Rommel, Alman halkının geneline yayılmış moral- fikrine karşıydı. Çünkü böyle bir sizliğin de iyiye işaret etmediğini hareketin Hitler’i, kurban konumu- düşünüyordu. na getireceğine inanıyordu. Rom- Daha sonraları, hizmetinde ol- mel’e göre, Hitler’i tutuklamak ve duğu yönetimin sorumlusu olduğu, onun yargılanmasını sağlamak en toplama kampları, zorla çalıştırma, akılcı çözüm idi. Yahudilerin sistemli bir biçimde 17 Haziran 1944 günü, içinde yok edilmesi ve diğer zulümlere bulunduğu aracın bir İngiliz uçağı- tanık olan Rommel için, ortada bir nın saldırısına uğraması sonucu ağır “Alman zaferi” olmadığı ve uzayıp yaralanan Rommel, tedavi altına giden savaşın Almanya’ya gün alındı. Bu kazadan kısa bir süre son- geçtikçe daha da zarar verdiğini ra ise, Hitler’e yönelik ünlü suikast görmek çok zor olmadı. Rommel, girişimi yaşandı. Suikast başarısız Hitler’i devirerek Müttefikler’le oldu. Ardından başlatılan soruş- barış görüşmeleri yapmayı planla- turmalar ve misilleme hareketleri yan bir grupla temas kurdu. Fakat sırasında bir kişinin adını vermesi Hitler’e bir suikast düzenlenmesi sonucu, Rommel de kendisini bu 81 BD EYLÜL 2017 komplo hareketinin içinde buluverdi. yaşadığı kaza dolayısıyla iyileşme Rommel’in bu komplodan sürecinde olan ve ev hapsinde tutu- haberdar olmasının dahi imkânı lan babasının yanına, evine gitmek yoktu ama… Almanya’nın yenilgi- için izin aldı. Manfred, babasıyla sini kabullenen tavrı bile Führer’in geçirdiği son anları şöyle anlatıyor- öfkesinden nasibini alması için du: yeterliydi. “Sabah 7’de Herrlingen’e var- Hitler içinse Rommel’in ortadan dığımda, babam kahvaltı ediyordu. kaldırılması gerektiği açıktı. Fakat Birlikte kahvaltı ettikten sonra halktan gizli bir biçimde, Alman bahçede yürümeye başladık. Babam ordusunun en sevilen ve takdir edi- “Saat 12’de iki general benim len mareşalinin ölüm emrini nasıl akıbetimin ne olacağını konuşmak verebilirdi? için gelecek.” dedi ve devam etti: Çözüm aslında basitti: Rom- “Yani bugün, hakkımdaki kara- mel intihara zorlandı ve Mareşal rın ne olduğunu öğreneceğim. Ya Rommel’ın bir süre önce geçirdiği halk mahkemesine çıkacağım ya da kazadaki yaralanmalarına bağlı ola- Doğu’da yeni bir komuta görevine.” rak yaşamını yitirdiği duyuruldu. Ona, “Böyle bir görev verilse kabul eder misin?” diye sordum. OĞLUNUN AĞZINDAN MARE- Elini omzuma koydu ve “Oğlum” ŞAL ROMMEL’IN ÖLÜMÜ dedi, “Doğu’daki düşmanımız, Rommel’in oğlu Manfred, ba- diğer her şeyi ikinci plana almamızı basını yitirdiği 1944 yılında henüz gerektirecek denli dehşet verici. 15 yaşındaydı ve yaşadıkları evin Eğer düşman Avrupa’yı ele geçirir- yakınlarındaki bir uçaksavar eki- se, bu, uğruna yaşadığımız her şeyin bindeydi. Manfred 14 Ekim günü, sonu olur. Elbette görevi kabul ederim.”

aat 12’ye doğru babam odasına S çıktı ve üzerindeki sivil kıyafetlerini çıka- rıp üniformasını giydi. Kısa bir süre sonra, kapımızın önünde koyu yeşil renkli bir araba belirdi. Evde, babam ve ben dışındaki tek erkek, bir savaş gazisi Rommel ve oğlu Manfred Rommel (solda) 82 BD EYLÜL 2017 olan Yüzbaşı Aldinger idi. General personele de dokunulmayacak.” Burgdorf ve General Maisel eve Daha fazla dayanamayarak böl- geldiler. Oldukça saygılı ve nazik düm ve “Bu söylenenlere inanıyor davranıyorlardı. Babamla özel musun?” diye sordum. “Evet, tabii konuşmak için müsaade istediler. ki.” dedi, “Çünkü tüm bu olacak- Yüzbaşı Aldinger ile birlikte odadan ların ortaya çıkmasını istemiyor- çıktık. Bir kitap almak için üst kata lar. Senin de tek bir kelime dahi doğru merdivenlerden çıkarken, etmemen ve sessizliğini koruman “Görünüşe bakılırsa onu tutukla- konusunda emir verildi. Eğer bu mayacaklar” diye kendi kendimi olayla ilgili tek bir cümle dahi du- rahatlatmaya çalışıyordum. yulursa, yapılan bu anlaşmaya bağlı kalmayacaklar.” irkaç dakika sonra, babamın Babama, kendimizi savunmamız üst kata çıktığını ve annemin gerektiğini söyledim. “Hiçbir anla- Bodasına girdiğini duydum. Ne mı yok.” dedi, “Bir adamın kurban olup bittiğini anlamak için arkasın- edilmesi, onlarcasının öldürülme- dan gittim. Yüzü sapsarı olmuştu sinden daha iyidir. Ayrıca, zaten ve odanın ortasında öylece duruyordu. Gergin bir biçimde, “Benimle gel.” dedi ve benim odama geçtik. “Annene 15 dakika içinde ölmüş olacağımı söylemek zorundaydım.” dedi ve tüm soğukkanlılı- ğıyla devam etti: “Aynı cephede olduğun insanlar ta- rafından öldürülecek olmak çok çok kötü. Fakat evin etrafı Erwin Rommel Alman birliklerini denetliyor (1944) sarılmış durumda ve Hitler beni cephanemiz de yok.” ihanetle suçluyor. Afrika’daki hiz- Orada öylece vedalaştık ve Al- metlerimi göz önünde bulundurarak, dinger’i çağırmamı istedi. Babam, bana zehirle ölüm lütfunda buluna- bu kez de bana anlattıklarını hızlı caklar. Generallerin getirdiği zehir, hızlı Aldinger’e anlattı ve kendimizi üç saniyede öldürüyor. Eğer kabul savunmamızın anlamsız olduğu- edersem, aileme herhangi bir zarar nu söyledi. Yüzbaşı Aldinger, şoka verilmeyecek ve emrimdeki askeri uğramıştı. 83 BD EYLÜL 2017 “Aşağıda her şey en küçük de- na alarak önce bize doğru el salladı, tayına kadar planlandı. Benim için daha sonra da arabaya bindi. İki askeri bir cenaze töreni düzenleye- general de hızla yerlerine oturdular cekler. Aldinger, 15 dakikaya kadar ve kapılar kapandı. Babam, araba gözden kaybolana dek hiç arkasına bakmadı. Yüzbaşı Aldin- ger’le birlikte eve döndük. 20 dakika sonra telefon çaldı. Aldinger telefonu açtı ve babamın ölüm haberi ona verildi. Bizden ayrıldık- tan sonra babamın başına ne geldiği bel- li değildi. Daha sonra öğrendim ki, araba, Erwin Rommel'in devlet töreni uygulanan cenazesi evimizin birkaç Ulm’daki Wagnerschule Hastane- yüz metre uzağındaki bir ormanlık si’nden bir telefon alacaksın. Ve alanın kenarında durmuştu. Gestapo sana bir konferansa gitmekteyken görevlilerine, babamın direnmesi yolda nöbet geçirdiğimi söyleye- halinde onu vurmaları ve evimizi de cekler.” taramaları emri verilmişti. Gene- Babam saatine baktı ve “Git- ral Maisel ve SS sürücüsü arabayı mem gerekiyor.” dedi, “10 dakika terk etmişler ve babamla General müsaade etmişlerdi.” Bizimle tekrar Burgdorf’u baş başa bırakmışlardı. vedalaştı ve birlikte aşağıya indik. Sürücüye 10 dakika sonra arabaya Deri ceketini giydi ve cüzdanını dönmesi talimatı verilmişti ve o da arka cebine koydu. Birlikte evden babamı yığılmış halde bulmuştu.” çıktık. İki general, bahçe kapısında Resmi açıklamalara göre Erwin bekliyordu. Onlara doğru yürüdük. Rommel, daha önce geçirdiği ka- Onlara iyiden iyiye yaklaştığımızda zaya bağlı yaralanmaları nedeniyle General Burgdorf, sağ elini yuka- öldü. Mareşalin trajik ölümünün rıya doğru kaldırdı ve “Mareşalim” inandırıcılığını pekiştirmek için diyerek babamı selamladı. Hitler, hem olağanüstü bir askeri Bir grup köylü, yolun karşı tara- cenaze töreni düzenledi hem de bir fında bize doğru bakıyorlardı. Araba günlük yas ilan etti. • hazırdı. SS sürücüsü kapıyı açtı ve Kaynak: The Death Of Erwin Rommel babam mareşal asasını kolunun altı- (warhistoryonline.com) 84 Kültür ve Sanat Dünyasından BD EYLÜL 2017 Tekin Özertem Eğitim ve Kültür

azının başlığını belirlerken düşündüm: Y“Kültür ve Eğitim” mi desem yoksa “Eğitim ve Kültür” mü diye... Nedeni: Eğitim ve kültür kavramlarının çağlar boyunca iç içe gelişmiş olması. Sümerlerden başlayarak birçok düşünür tarafından eğitimin ne olduğu ve nasıl ya- pılması gerektiği konusunda çeşitli fikirler ileriye sürülmüş. MÖ 4. ve 3. yüzyıldan MS 3-4. yüzyılları kapsayan süreç içinde de eğitim konusu /işi, Antik Yunan toplumunun önde gelen düşünürlerinin üzerinde fikir yürütüp tartıştıkları bir konu olmuş. 85 BD EYLÜL 2017 Bu düşünürlerin başında da pe- tarihi boyunca toplumların, ulus- dagojik problemlere ahlâk felsefesi ların kültürel gelişimlerine koşut üzerinden çözüm arayan, Sokra- olarak eğitim anlayışlarının, uygu- tes’in öğrencisi ve dünyanın ilk ladıkları eğitimlerin içeriklerinin akademisi “Akademia” nın kurucu- giderek zenginleşip farklılaştığını su Platon[1] gelmekte. da göz ardı etmemek gerek.” Gelin, biz de eğitim ve kültür “Özellikle okullaşma ve örgün olgusunu Platon’un “Dialoglar”ına eğitim aşamasına ulaşıldığında, öykünüp onun sorgulama yöntemi öğretimin de eğitimin bir parçası ile irdeleyerek ele alalım. Khiton- olduğunu unutmayalım.” lara[2] bürünüp yüzyıllar öncesine “Dostumuzun bu katkısından uzanan bir yolculuğa çıkalım. Son- eğitim ile öğretimin birbirinden bahar güneşinin tadını çıkaran me- farklı şeyler olduğu sonucunu çıkar- raklı, sorgulayan, yaşama ve insana mamız gerekiyor sanırım.” dair her konuda birbirine sorular “Bence de!” yöneltmekten çekinmeyen; arala- “Öğretim eğitimin bir parçası- rında yaş farkı gözetmeyen dostlar dır; ama amacı değildir. Eğitimin olarak, Akademia’nın bahçesindeki amacı, öğretilen bilginin gerektirdi- asmalardan birinin gölgesine yerle- ği davranış değişikliğini sağlamak şelim ve söyleşimiz başlasın. Yanıt olmalıdır.” arayacağımız ilk soru da “Eğitim “Yani?” nedir?” sorusu olsun. Haydi baka- “Yani… İzin verin konuyu biraz lım yolculuk başlıyor... açayım: Çatal, bıçak kullanma alış- * * * kanlığı olmayan birine çatal, bıçak iz, görmüş geçirmiş kullanarak yemek yemesinin ge- “Sdeğerli bilge dostlar söy- rekliliğini öğrettiğimizi varsayacak ler misiniz? Şu eğitim işi üzerine olursak o kişi, sadece yemek yerken hanidir düşünüyorum; ama bir türlü çatal bıçak kullanılması gerektiğini, işin içinden çıkamıyorum; acaba çatal ve bıçağı nasıl kullanacağını neden?” öğrenmiş olur. Öyle değil mi?” “Eğitim mi? Genç dostum, önce “Evet, öyle...” eğitim denince ne anlıyorsun onu “Ama o kişinin eğitilmiş sayıla- bilelim?” bilmesi için bu yetmez. Öğrendiğini “İzin verirseniz yanıtlayayım: uygulayarak gerekli davranış deği- Bence, eğitim; insanları belli şikliğini göstermesi, yemek yerken bir konuda bilgilendirme, beceri çatal, bıçak kullanma alışkanlığını edindirme, yetiştirme, geliştirme ve edinmiş olması gerekir.” topluma kazandırma sanatıdır.” “Bilgili olmak başka eğitimli ol- “Doğru söylüyor. Bence de mak başka mı demek istiyorsunuz?” öyle…” “Evet, genç dostumuz, bilgi “Doğru. Doğru, ama insanlık sahibi olmak sadece cehaleti alır, 86 BD EYLÜL 2017 eşeklik baki kalır.” şekilde yetiştirilirler. Örf, adet ve “İşte buna gülünür!” dini kurallar böyle çıkmış ortaya. “Platon’a söyleyelim de bu veciz Kurallara uymayanlar cezalandırıp cümleyi Akademia’nın alınlığına dışlanırlar. İlkel eğitimin dayana- yazdırsın!” ğını; şu veya bu şekilde cezalandı- “Yazdırır mı, yazdırır…” rılma, dışlanma, günah gibi suç ve “O zaman size göre hayvanları cezayı içeren yaptırımların oluştur- eğitilebilmek için onları da önce duğu elbette yadsınamaz bir gerçek. bilgilendirilmemiz mi gerekiyor.” Ama bizim sözünü ettiğimiz eğitim “Beni tuzağa düşürmek istiyor- farklı bir şey. Biz insanın yaratık sunuz genç adam? Ama düşüreme- olmaktan kurtulup insan olabilme- yeceksin!.. Hayvanların eğitiminde sinden söz ediyoruz.” bilgilendirme değil acı verme, korku, ceza ve ödüle dayalı şart- landırmadır söz konusu olan...” “Tuzağa Bir toplumu düşmeyeceğim “ dediniz, ama köleleştirmek, düştünüz bile! Acı, bağnaz nesiller korku, içgüdüsel korunma ve ödül yetiştirmek için de biz insanların yaralanılabilinir eğitiminde de söz konusu değil mi? eğitimden. Örneğin tanrılara ” karşı gelip günah işlememeyi, hapse “Yine de bu tür geneller aklıma girme, şu veya bu şekilde cezalan- pek yatmıyor. Eğitimi sadece olum- dırılma korkusunu; istenildiği gibi layarak bir yere varamayız.” davranıldığında ödüllendirilme “Ne demek şimdi bu?” beklentimizi nasıl açıklayacağız?” “Şu demek: Eğitim bence bir “Genç dostumuz yaman mı araçtır. Kötü amaçlar için kulla- yaman! Sokratik sorgulamayı[3] iyi nılması da pekâlâ mümkün olan bellemiş.” bir araç. Her eğitimden söz edene “Haklısın. Bak genç dostum: güvenemeyiz. Bir toplumu köleleş- İnsanlar, insanlık tarihi boyun- tirmek, bağnaz nesiller yetiştirmek ca içlerine doğdukları toplumlar için de yaralanılabilinir eğitimden. tarafından, toplumların birliğini, Eğitim yolu ile var olan değerler dirliğini ve sürekliliğini sağlayacak alt üst edilebilir, yozlaştırılabilinir; 87 BD EYLÜL 2017 rüşvete, yolsuzluğa aldırmayıp hoş gençlere düşünmeyi öğütlediği için gören, sadece küçük günlük çıkar- Sokrates’i ölüme kim mahkûm etti? larını düşünen kişilerden oluşan bir “Yargıçlar, kim olacak?” toplum da yaratılabilinir.” “Yargıçlar deyip işin içinden “Biraz abartmadın mı genç dos- çıkamazsınız! Yargıçlar değil sade- tum! Senin dediğine toplum değil, ce, o yargıya karşı ses çıkaramayan sürü denilebilir ancak.” Atinalılarla birlikte cezalandırdılar “Ne derseniz deyin! İster sürü ölüme mahkûm ederek Sokrates’i. deyin ister güruh. Ama benden Hem de bize, biz Atinalılara halkın yaşlı aksakallar olarak önce şu egemenliğine dayanan gerçek de- sorunun cevabını verin: Doğru mokrasiyi armağan eden, yönetimi söylediği, yönetenleri eleştirdiği, soyluların ve varsılların tekelinden çekip alan Perik- les’in ölümünden sadece, evet, değerli bilge dostlar sadece otuz yıl sonra… Neden? Söyleyin, neden?” “O zaman he- pimizin adına ben sana sorayım genç dostum: Neden?” “Demokrasi de- diğimiz; iyi, doğru, olumlu bir eğitimin, olgunlaşmış bir kültürün meyvesidir de ondan!” “Bu kez ben Perikles Atinalılara, sorayım: Peki, nedir demokrasiyi“ korumak bu dilimizden dü- şürmediğimiz kültür için dalkavukluk edip denilen şey?” nabza göre şerbet “Sözcük anlamı- nı mı, yoksa kavram veren halk dalkavuğu olarak neyi ifade politikacılardan kendinizi ettiğini mi bilmek istiyorsunuz?” sakının demedi mi? “Genç dostum, ” sence bilmemiz 88 BD EYLÜL 2017 gereken ne ise sen onu söyle?” “Dedi, ama ne fayda; sonuç “Anlıyorum, çok iyi bildiğiniz ortada.” bir şeyi bilmezden gelip beni sigaya “Dostlar demokrasi bir eğitim çekmek istiyorsunuz. ve kültür meselesi…” “Genç dostumuzu sık boğaz “Bence o söylevini halka etmeyelim de bu soruyu ben yanıt- değil de öğretmenlere, eğitmenlere layayım: Sözcüğün köken anlamı vermeliydi Perikles. ‘Öğretmenler, ekip biçmek. Kavram olarak ifade eğitmenler! Demokrasi sizden fikri ettiği şey de yaşam biçimi; yaşam hür vicdanı hür, irfanı hür nesiller şekli. Tek tek insanlar için de bekler.’ deyip, öğretmenleri fikri toplumlar için de geçerli bu tanım. hür, vicdanı hür, irfanı hür insan- Öyle değil mi genç dostum?” lara dönüştürmeyi öncelemeliydi. “Evet, aynen böyle.” Genç yaşta Atina’yı saran vebadan “Demokrasimizin gün be gün ölmeseydi belki başarabilirdi ülke- elimizden kayıp gidiyor olmasına mizde demokrasiyi kökleştirmeyi.” gelince: Ne yapsaydı Atinalılar? “Güneş batmak üzere dostlar, Yönetime katılma, kendi kendi- vakit kerâhet vaktidir.”[4] ni yönetme, özgür düşünme ve * * * düşüncelerini özgürce söyleyebilme eğerli okuyucu, yarım yüzyıl- alışkanlığını yaşamlarında yeşerte- Ddır yaz boz tahtasına dönen memiş Atinalılar ne yapsalardı?” ulusal eğitimimizin "yeniden “Nasıl bilselerdi kendilerini düzenlenme" çabalarının sürdüğü Spartalıların işgalinden; soyluların, bugünlerde eğitime dair yazılıp çi- varsılların boyunduruğundan kurta- zilecek elbette daha çok şey var. Bu ran, Atina’ya Altın Çağı’nı armağan konu üzerinde ne kadar çok düşün- eden Perikles’in onlara sunduğu sek, ne kadar çok konuşup tartışsak demokrasinin anlamını ve değe- yeridir. Cumhuriyete kanat geren rini? Armağanların değeri, ancak aydın devlet adamlarımıza, eğitimci armağanı hak edenler tarafından ve öğretmenlerimize inanın çok şey bilinebilir.” borçluyuz. • “Pelopenes Savaşı’ında can- [email protected] larını veren askerlerimizin gömü töreninde verdiği söylevde Perikles, 1- Platon, (MÖ 427 - MÖ 347) İslam dünyasında anlatmadı mı bir bir o askerlerin Eflatun olarak bilinen Antik klâsik Yunan filozofu, matematikçi ve Batı dünyasındaki ilk yüksek öğretim hangi değerlerimizi sakınmak için kurumu olan Atina Akademisi'nin kurucusudur. 2- Khiton: Antik çağların erken dönemlerinden beri öldüklerini; Atina demokrasisinin bilinen bir giysi. içerdiği değerleri? Atinalılara, 3- Sokratik yöntem, antik dönem Yunan filozofu Sokrates’in felsefi düşünüşü ve bilgiyi soru sorarak demokrasiyi korumak için dalka- öğretme yöntemidir. Sokrates’in öğrencilerine vukluk edip nabza göre şerbet veren bilgileri sorular sorarak öğretmesi Sokratik dialog adıyla bilinir. halk dalkavuğu politikacılardan 4- Kerâhet Vakti, güneşin doğuş, batış ve tam tepede kendinizi sakının demedi mi?” bulunduğu vakte denir. 89 BD EYLÜL 2017

90 Kültür Dünyası BD EYLÜL 2017 Yaşar Öztürk

rensin tavlalarından sorumlu amatör bir müzis- yenin çocuğu olan Liszt beş yaşında arkadaşları Poyun oynarken o piyano tuşlarıyla parçaları ses- lendiriyordu. Oysa babası hastalıklı ve cılız bünyesi olan bu oğlunun öleceğini düşünerek tabut ısmarlamıştı. FRANZ LİSZT 170 YIL ÖNCE İSTANBUL’DAYDI Liszt hastalığı atlattı ama küçük olduğu söylenen beste öğretmeni kardeşi kurtulamadı. Babasının Antonio Salieri’nin öğrencisi oldu. sabahtan akşama kadar çalıştırıp Paraları ancak ders alacağı öğret- kendi yapamadıklarını gerçekleş- meninin evine tirmeye çalıştığı oğlu da müzik bir saat uzaktaki aşkıyla yanan bir küçük dâhiydi. bir evi tutma- Her gece uyumadan önce parmak- ya yetebildi. larının, ellerinin büyümesi için dua Haftada üç gün edip duruyordu. Parmakları uzasın yürüyerek gidip diye parmak aralarındaki deriyi geldi. Yatağını ustura ile kesti. Dilekleri gerçekleş- piyanonun altına ti. Son derece iri elleri oldu. seren Liszt için Macarlar gururlandıkları bu oyun, yaşam, çocuğa destek oldu. On yaşında o çalışma ve hatta Antonio Salieri zamanın müzik merkezi olan Viya- ibadet yeriydi. na’ya gitti. Beethoven’in öğrencisi Liszt gün ışıldayınca başına geçtiği Karl Czerny ile Mozart’ı kıskanan piyonunun başından ancak hava ve onun genç yaşta ölümüne neden kararınca kalkıyordu. İlk bestesini 91 BD EYLÜL 2017 yaptı ve ilk konserini verdi. Önyar- yetenekli olmasını kökeni ile bağ- gılar, küçümsemelere karşın konser daştırmak istemeyenler onun ka- son derece çarpıcı oldu. “Mozart fatasını ölçerek bir sonuca varmak kadar güzel çalıyor” alkışları istediler. Yabancı diye konservatu- yükseldi. Beethoven’le, Schubert’le vara almadıkları Liszt’in ünü bütün tanıştı. Beethoven davetiyeyi Avrupa’ya yayıldı ve turnelere aldığında “Bu dahi çocuklardan çıktı. En büyük dayanağı babasıydı. bıktım” diyerek gitmek isteme- Turne dönüşü tifoya yakalanan ba- di ama kimi kaynaklar gittiğini, basını yitirdi. Paris’e döndü ancak hatta sağır Beethoven’in gözleriyle yıldızı söndü. Piyano öğretmenliği- hareketleri izledikten sonra konser ni denedi. Din adamı olup yaşamını bitiminde Liszt’i kucaklayıp halkın sürdürmeyi bile düşündü. Besteci- karşısında anlına bir kutsama öpü- liği denedi. Paganini’yi dinleyince cüğü kondurduğunu yazıyor. Kesin yeniden piyanoya döndü. Berlioz’un olan ise Liszt’in Beethoven’i evinde piyanoya uyarlanması güç olan ziyaret ettiği. senfonisini uyarladı ve Paganini’nin bir eseri üzerine fantazi yazdı. Yeniden yıl- dızı ışıldamaya başladı. Alfred de Musset’le, George Sand ve ileride çocukları- nın annesi olacak olan Kontes Ma- rie de Flavigny ile tanıştı. Kontes eşini terk edince Liszt ile İsviç- re’ye yerleşti. Yayıncı Gi- Liszt piyanosuyla ovanni Ricordi’nin iş yerine giden aris’e konservatuvara ka- Liszt bir piyanoyu denedi. Ricordi tılmaya gitti. “Yabancıları duyduklarına inanamadı: “Bu çalan Palmıyoruz” diye geri çevrilin- ya Liszt ya da şeytan” diye bağırdı. ce babası Paris’in ünlü öğretmenle- Liszt olduğunu anlayınca bütün rinden ders aldırdı hem de konserler servetini ona adadı. Milano’nun ayarladı. Bir yıl geçmeden Parislile- kapılarını ona açtı. Liszt eleştirileri- rin karşısındaydı. Herkes şaşkındı. ni dile getirdi: Irkçı ve kafatasçılar onun böylesine “Bu Mutlu ülkede ciddi bir 92 BD EYLÜL 2017 operanın sahneye konulması hiç de etmiş olduğu gibi onun ekmeğinden ciddi yapılmıyor. 15 günde bitirive- ve şarabından beslenmiş, güneşin- riyorlar. Orkestra ile şarkıcılar bir- de ve gölgesinde olgunlaşmış ve birinden habersiz. Seyirci ya uyuyor yurdun en şanlı geçmişine bağla- ya da gevezelik ediyor, sahnede ne- nacak kadar alışkanlıklarına nüfuz ler yapıldığıyla ilgilenmiyorlar bile! etmiş bu sanatı, kendisinin saymaya Beşinci sınıf localarında yemek elbette hakkı vardır.” yiyor, kumar oynuyorlar. Çalgıcılar Macarlar çarpıcı ulusal kostüm- dalgın, uyuşuk hatta kaçık, aldıkları ler içinde gelen Liszt’i bağırlarına paradan başka bir şey düşünmü- bastıkları gibi ona onur diploması yorlar... Scala ne zamana kadar ve onur kılıcı sundular. Yardımse- süreceği belli olmayan bir çöküş verliği sadece Macarlara değildi. dönemine girdi.” Beethoven’in ölümünden sonra Bu sözler tepki topladı. “Sayın yapılması planlanan ancak para top- klavsenci Liszt üç ay önce parala- lanamayan anıt kampanyasına sahip rını almak için şapka çıkardığı Mi- çıktı. Kimsenin para harcamaya lanoluların zevkleri ve bilgileriyle gönlü yoktu. Liszt bütün harcama- alay ediyor” yazısı üzerine kentten ları karşılayaca- ayrıldı. Dilini bile unuttuğu Ma- ğını söyleyince caristan deprem afetine uğrayınca mimar bulundu, hemen yardımına koştu. 8 konserde dört haftada ze- topladığı para çocukluğunda ona min düzeltildi. Üç sahip çıkan Macarların derdine bin kişilik ve ku- derman oldu. Çingene müziği dam- sursuz bir akustiği gasıyla ötelenen Macar müziğine de olan çadır kurul- destek verdi: du. Viyana’da sağ- “Çingene müziğinin bir tür lığını riske atarak ulusal destanını yapmak istedim. verdiği konser ile Rapsodi sözcüğüyle burada buldu- Beethoven’e vefa ğuma inandığım olağanüstü epik borcunu ödedi. Sultan unsuru kastettim. Bu parçaların her Ünü dünyaya Abdülmecit biri, bana hep şiirsel bir destanın yayılan ve her bir kısmı gibi görünmüştür. Bunlar yerde konserler veren Liszt’in gözü bir olayı anlatmıyor doğru. Fakat İstanbul’daydı. Batı rüzgarlarının anlamayı bilen kulaklar burada bir etkisini duyumsattığı yer Saray’dı. ulus fikrinin özetlediği ruh durum- Batı müziğini öğrenip piyano larından bazılarının ifade edildiğini çalan ilk padişah olan Abdülmecid duyarak şaşıracaklardır. Macarlar sanatçıları konuk ediyordu. Resim, çingeneleri kendi ulusal müzisyen- tiyatro ve operaya da ilgi gösteren leri gibi içlerine almışlardır. Maca- Abdülmecid İtalyan sanatçıların ristan’ın en mahrem anılarında yer sahnelediği bir operayı yanan ve 93 BD EYLÜL 2017 desteği ile yeniden yapılan Naum verdi. Abdülmecid ve Sadrazam tiyatrosunda izledi. Sarayda kız- Mustafa Reşid Paşa’nın davetiyle lardan oluşan fanfar, orkestra ve 170 yıl önce İstanbul’a geldi. bale kuruldu. Ünlü “Çocuk Kalbi” Sarayda iki kez, Rus Elçiliği kitabının yazarı olan Edmondo De ve Franchini köşkünde de kon- Amicis o yılların havasını kokla- serler verdi. Müzik kadar Liszt’in yanlardan biriydi: parmaklarının hızı dikkat çekti. “Eski Türkiye ile yeni Türkiye İstanbul’da gördüğü ilgi Abdül- arasındaki mücadelenin bütün mecid’den aldığı para, madalya ve safhaları kıyafetlerin gösterdiği armağanlardan ve hoşnut kalan çeşitlilik ile olduğu gibi meydana Liszt bir daha gelmek istedi ancak çıkıyor. Alışkanlıklarından dönme- bunu gerçekleştirmediği gibi içine yen eski Türk hâlâ sarık sarıyor, kapanıp konser gezilerine bir nokta kaftan giyiyor ve ayağına sarı sahti- koydu. yandan yapılmış ananevi çedikleri- ni geçiriyor, daha da sert olanların iszt’ten İstanbul’da geriye kallavi sarıkları var... Her gün eski kalan sadece anılar izler bir Türk ölmekte ve Tanzimatçı bir Ldeğildi. İstanbul manzarasını Türk doğmaktadır. Gazete teşbihin, gören ve çok heyecanlanan; Doğu- sigara çubuğun, şarap iyi suyun, yu ve Batıyı aynı anda görmenin yaylı araba arabanın, piyano davu- coşkusunu hisseden, Liszt’den lun, Fransız grameri Arap sarf ve de Osmanlı etkilendi. Saraydan nahivinin, kâgir ev ahşap evin ye- satılarak çıkan piyanosunun yerine rini almaktadır. Her şey bozuluyor, bugün Dolmabahçe Sarayı’nda her şey değişiyor. Belki de bir asra meraklı gezginleri selamlayan kalmadan, eski Türkiye’yi aramak yenileri geldi. Liszt Piyano Okulu için Anadolu’nun en uzak vilayetle- Türkiye’ye kök saldı. Geza Hegyei rine gitmek gerekecek.” öğretmeni Liszt’ten 40 yıl sonra 1846’da gazeteler ve dediko- konser için geldiği İstanbul’da dular çok yakında İstanbul’a ünlü 40 yıl piyano öğretmenliği yaptı bir virtüözün geleceğinden söz Hegyei’nin öğrencilerinden biri de ediyordu. Avusturya’ya karşı Macar Abdülmecid’in adını taşıyan torunu bağımsızlığı için ayaklananlar Os- son Halife Abdülmecid Efendi’ydi. manlıya sığınmış, bütün baskılara Liszt’in bayrağını Türk piyanist- karşın Abdülmecid onları geri ver- ler aldı. “Genç Türkiye Cumhuri- mediği için Liszt içten içe teşekkür yeti'nin ilk kadın konser piyanisti” borcu hissediyordu. Liszt İstanbul, Ferhunde Erkin, Mithat Fenmen İzmir ve Atina’yı merak ediyordu. gibi Türk öğretmenlerin öğretme- Osmanlı ülkesine hümanist müziği lerine geçti. Bu zincirin en yeni taşımak istiyordu. Arkadaşı Şair halkalarından biri de Fazıl Say’dı. • La Martine’nin yazışmaları sonuç [email protected] 94 Dünya Döndükçe BD EYLÜL 2017 Sabriye Aşır

Tarihteki En Kötü İşlerden Biri: Günah Yiyicilik

18. ve 19. yüzyılda, İngiltere, kişinin üzerine konulan ekmek İskoçya ya da Galler’in herhangi parçasının, kaybettikleri sevdikle- bir bölgesinde, sevilen biri yaşa- rinin günahlarını emeceğine ve bu mını yitirdiğinde, acılı aile ölmüş günahların, o ekmeği yiyen kişiye kişinin göğsünün üzerine bir ekmek geçeceğine inanıyordu. Bu uygu- parçası yerleştirir ve cesedin başına lamaya inananlara göre, günah bir “günah yiyici” çağırırdı. Ölen yiyicinin kendi ruhu ise, yaşadı- kişinin ailesi, çağırdıkları bu günah ğı köy ya da kasabadaki sayısız yiyicinin, mevtanın günahlarını kişinin günahları nedeniyle son de- kendi ruhuna almasını, cenaze töre- rece ağırlaşmıştı. Günah yiyiciler, ninin ayrılmaz bir parçası olduğuna dünyevi kazancı çok düşük olan inanarak izlerdi. bir iş için, ağır bir ruhsal bedel Günah yiyiciyi tutan aile, ölen ödüyordu. Aldıkları ücret ancak 95 BD EYLÜL 2017

İngiltere’de, 1733 yılındaki bir cenaze töreninden bir sahne. 4 peni, yani günümüzle kıyasla- eseri olan “günah yiyicilik” için, nırsa, birkaç Amerikan dolarına 1680’lerde bile “cenazelerde eski eşdeğer idi. Böylesine dinci bir bir gelenek” diye yazılıyordu. Ne dönemde, ruhlarını riske atmaya var ki bu gelenek, 20. yüzyılın baş- kalkışan ve günah yiyicilik işini larına kadar devam etti. 1813’te ba- yapanlar genellikle, yiyecek-içecek sılan Brand’s Popular Antiquities of gereksinimleri bu tür endişelerden Great Britain isimli inanç ve folklor daha ağır basan yoksul insanlar ve incelemeleri kitabına göre, cenaze dilencilerdi. töreninde yüzü kapıya dönük bir Hastalıklı bir düşüncenin biçimde oturan günah yiyiciye, 4 peni ve bir parça kuru ekmek ile bir kâse İngiliz birası verilirdi. Günah yiyici, kendine verilen ekmeği yer ve birayı da bir dikişte bitirir- di. Daha sonra, oturduğu tabure- den kalkan günah yiyici, sükûnet içinde “Ölenin 1813’te basılan Brand’s Popular Antiquities of Great ruhunun huzur Britain isimli kitap ve rahatlığı için.” 96 BD EYLÜL 2017 derdi. köylüler, sevdiklerinin günahlarının Yazar Catherine Sinclair de, günah yiyicinin üzerine geçeceği- 1838’de yazdığı Hill And Valley ne duydukları inançla, manevi bir isimli seyahatnamesinde, Gal- rahatlama da yaşıyorlardı. Çünkü ler-Monmouthshire’deki pek çok dönemin dinsel yaşam biçimi nede- cenazede günah yiyicilerin yer aldığını yazıyordu. Sinclair, günah yi- yiciler için oldukça ağır bir ifade de bulunuyordu: “Böyle bir düzenbazlığa girişenlerin tümü, doğuştan gelen haklarını bir tabak yiyecek için satmaya gönüllü olan inançsızlardı.” Milli inanışları ve folklor ögelerini inceleyen Brand’s Faiths Bu dinsel törenin and Folklore isimli kitap, günah yiyicilerin cenaze törenlerin- etkisine inanan de üstlendikleri rolle ilgili de ayrıntılı bilgiler veriyor. kişilere göre, günah yiyiciler çok gerekli fakat nahoş niyle insanlar günahlardan arınma bir işi yapıyor ve bu işi yaptıkça da fikrini son derece ciddiye alıyor ve daha günahkâr hale geliyorlardı. ahlâka uygun olmayan davranışla- Bilinen son günah yiyici Ric- rının bedellerini günah yiyicilerin hard Munslow, bu geleneği 1900’lü üstlenmesiyle, cennete huzur içinde yılların başına dek sürdürdü. Yazar varabilecekleri fikrine sıkı sıkıya Marie Kreft, Munslow’un bu işi tutunuyorlardı. yoksulluk nedeniyle yapmadığını, dört çocuğunu kaybetmesinin yol ünah yiyiciler, genel olarak açtığı derin kederini bir nebze Gtoplumdan dışlanmış ve evsiz hafifletebilmek ve öte dünyada ço- barksız kişilerdi. Toplum hem cena- cuklarının bağışlanmasını sağlaya- ze törenlerinde onlara gereksinim bileceğine duyduğu inanç nedeniyle duyuyor ve onların, ölen sevdikleri yaptığını belirtiyordu. için önemli bir işi yerine getirdik- Ölen aile bireylerinin, günah- lerine inanıyor; hem de ruhlarının larının ceremesini çekmemeleri “günah yedikçe” daha da kirlendi- için özellikle “mesleğinin zirve- ğine inanarak, sosyal yaşamdaki sinde olan” günah yiyicileri seçen varoluşlarını yadırgıyordu. Günah 97 BD EYLÜL 2017 gidebileceğine inanma- nın, tam bir sapkınlık olduğunu da ifade etti. Cenaze törenine bir günah yiyicinin çağırılması, kilise- de çalışan ve görevi cenaze töreninin yerine getirilmesini sağlamak, ölen kişinin bağışlan- masının dilenmesi olan papazların da göz ardı edilmesi anlamına geli- yordu. Zaman geçtikçe günah yiyicilerin azal- ması, 20. yüzyılın baş- 1809 yılına ait bir cenaze davetiyesi. larında da bu “mesleğin” tamamıyla yiyiciler ayrıca, yas tutan ailelerin ölmesi, papazların da öteden beri ölen kişilerle ilgili itiraflarını da yaptıkları görevlerine yeniden dön- dinliyorlardı. melerini sağladı. “Günah yiyicilik” hiçbir zaman resmi olarak kabul ünah yiyicilik işinin tarih- edilmese ve hatta kilise tarafın- Gsel kökeni bilinmiyor. Fakat dan hoş görülmese de, bilinen son eski dinsel geleneklere dayandığı günah yiyici olan ve 1906 yılında belirtiliyor. Din bilginleri, Pagan ölen Richard Munslow’un Ratlin- geleneklerinden geldiğini ifade ghope’taki mezarı birkaç yıl önce etseler de, Ruth Richardson Death, köy sakinleri tarafından restore etti- Dissection and the Destitute kita- rildi. Ratlinghope Rahibi Norman bında, Ortaçağ’da soylu Morris, Munslow’un kişilerin ölen yakınları mezarının onarımdan namına yoksul insan- geçtiğini, fakat geride lara yiyecek dağıtması- kalmış günah yiyicilik nın, “günah yiyiciliğin” geleneğini yeniden kökeni olabileceğini canlandırmak gibi bir yazdı. Richardson, ölen niyetleri olmadığını kişinin bir günah yiyici belirtirken, yine de vasıtasıyla günahların- dinsel tarihlerindeki dan arınarak cennete bir ögenin önemini vurgulamayı istedikle- 1906 yılında ölen ri söyledi. • Richard Munslow’un Ratlinghope’taki mezarı [email protected] 98 Yaşamdan Yansımalar BD EYLÜL 2017 Nuray Bartoschek

İYİ Kİ VA RSI N!

Bir telaş, bir koşturmaca içinde başlayıp yeni güne, bir telaş, bir yorgunlukla bitiriyoruz günü. Zaman yok birbirimizin gözlerinin içine bakmaya, dokunmaya, sarılmaya ve sevgimizi dile getirmeye. Belki de “Na- sıl olsa sevdiklerimiz, sevildiklerini biliyorlar.” diye düşünüyoruz. düşünüyorum bazen. ilede herkes kendi sorum- Trabzon’da teröristlerle çıkan Aluluklarını eksiksiz yerine çatışmada 15 yaşında şehit düşen getirmek için çabalarken en büyük Eren Bülbül ölümünden önce sosyal sorumluluğumuzun sevgimize sahip medya hesabında “Biri de çıkıp çıkmak, sevdiklerimize sarılmak ve demiyor ki Eren iyi ki varsın “ sevgimizi içtenlikle duyumsatmak yazarken yirmi gün sonra payla- olduğunu unutuyoruz. Kalabalıklar şımının altına hiç tanımadığı bin- arasında yaşanan yalnızlıkların lerce insanın “İyi ki varsın Eren.” sessiz çığlıklarını duyabilseydik yazacağını bilemezdi elbette. Ama kulaklarımız sağır olurdu diye gerçek şu ki, Eren artık yok... “İyi 99 BD EYLÜL 2017 ki varsın” demek için geç kaldık. başardıkları ölümlerinden sonra Artık ancak “Huzurla uyu güzel bile anlaşılamıyor. çocuk, iyi ki vardın” diyebiliriz Ölüm sinsi... Kuytu bir köşede ardından hüzünle. bekliyor gizlice ve ne zaman, nere- de, hangimizin karşısına çıkacağını nsanlara umut ve yaşama sevinci bilmiyoruz. Bir hain kurşun, isyan- İveren filmlerin oyuncusu Robin kar bir yürek, freni patlamış bir Williams intihar ettiğinde herkes araba, amansız bir hastalık, bir do- şaşırdı. “Paraysa para, ünse ün, ğal afet, her şekilde çalabilir kapıyı. sevdikleri yanında, daha ne istedi Tanıdığımız insanların ölümünü bu adam?” diye düşündü insan- duyduğumuzda sarsılıyor, inan- lar. Oysa Robin Williams'ın her makta zorlanıyoruz ama yine de hiç okuduğumda içimi dağlayan bir beklemediğimiz bir anda bizim en sözü var ki gerçeği tüm yalınlığı ve yakınlarımızın acımasızlığıyla insanların suratına ayattaki kapısını çalabile- çarpıyor : Hen büyük ceğini düşünmek “Eskiden dünyadaki en kötü pişmanlık artık bile istemiyoruz. şeyin yalnız başına ölmek olduğunu sesimizi duyura- Sanki sevdikleri- mayacağımız sev- düşünürdüm. Değilmiş. Dünyadaki miz hep sonsuza diklerimize söy- en kötü şey sana yalnız olduğu- lenmemiş sözler, dek yanımızda nu hissettiren kişilerin yanında dile getirilmemiş olacakmışçasına ölmek.” sevgilerdir. hiç yoktan ne- Dünyaca tanınmış pek çok denlerle kırıyor, yazar, şair, sanatçı yalnızlık ve en yeterince sarılmıyor, sevgimizi yakınları tarafından bile anlaşıla- dile getirmiyoruz. Oysa hayattaki madıkları duygusuyla intiharı seç- en büyük pişmanlık artık sesimizi miş. Çünkü sanatın hangi türüyle duyuramayacağımız sevdiklerimize uğraşırsa uğraşsın sanatçılar son söylenmemiş sözler, dile getirilme- derece duyarlı insanlar. Bu duyar- miş sevgilerdir. lılıkla başkalarını incitmemeye Demem o ki dostlar, sadece bu- özen gösterirken kendi içlerinde bin gün değil, her güne sevgiyle başla- parçaya bölünüyorlar ve sonunda en yalım, sevgiyle bitirelim. Hâlâ vakit yakınları tarafından bile anlaşıla- varken, sevdiklerimiz yanımızday- mamaktan yorulup usulca çekip git- ken, kocaman, yürekten sarılalım meyi seçiyorlar. Eserlerine bakarsak onlara, mesafeler engel olmasın, çoğu yaşama sevinci ve sevgiyi vur- arayalım uzaktaki sevdiklerimizi guluyor sanatlarında. Ve ne acıdır ve “İyi ki varsın!” diyelim. “İyi ki ki aslında ancak bu şekilde hayata varsın, seni seviyorum.” tutunabildikleri, tüm mesajların ön- Yüreğimizden sevgimiz, yaşan- celikle kendilerine yönelik olduğu, tımızdan sevdiklerimiz eksilmesin.• son ana dek bu şekilde güçlü olmayı [email protected] 100 BD EYLÜL 2017 Siirin BIR SIIRDIRyasamak

Yazan: SABRİ KEMAL

eride kalan gençlik yılla- rımızda, şiir ayrılmaz bir Gparçasıydı İzmir’de yaşamı- mızın. Cahit Külebi, eksik tanım- lamıştır İzmir’i. İzmir’in denizi kız, kızı deniz; sokakları hem kız hem deniz kokmazdı sadece. Hem kız, hem deniz hem de şiir kokardı İzmir’in sokakları. Hemşehrimiz Homeros’un mirasıydı bize şiir. Sevdalanmayanlar, sevdalana- mayanlar bilemezler şiirin tadını; ama biz, bilirdik. İzmirliydik. İz- mirli olmak da biraz sevdalı olmak demekti.

101 BD EYLÜL 2017 Her gün, her saat, her an yeni bir okulda, Türkçe ve edebiyat aşklar tomurcuklanır, şiire dönüşür; öğretmenlerinin gözetiminde Tem- sevgililerin pencerelerinin, kapı- sil / Edebiyat Kolları tarafından larının önünden ıslık ıslık geçilir, Şiir / Edebiyat Matineleri düzen- geceleri elektrik direklerinin gölge- lenir; biz şiire sevdalı gençlerin sine sığınılır, aralanan perdelerden yanı sıra İzmir’de yaşayan ya da sevgililerin kaçamak bakışları İzmir’e yolu düşen ünlü şairler de süzülürdü… Benim sevdalı kentim- kimi zaman bu etkinliklere katılır; di İzmir. Semam, Esterim, Nermi- salonlar dolup taşardı. nim, Bekim, Seçkinim, Meleğim, Gençlerin davetini geri Bedriye’m… çevirmeyip bu günlerde bizimle Hemen hemen her hafta, cu- şiirlerini paylaşan şairlerimizden martesi günleri lise düzeyindeki biri de o yıllarda1 Demokrat İzmir Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürü olan Attila İlhan’dı. 1961 yılında, şiir okuyanlar arasında olduğum, İzmir Devlet Konservatuvarı’n- da düzenlenen şiir matinesinde tanımıştım Attila İlhan’ı. Samim Kocagöz2 ile birlikte konuk ol- muşlardı o günkü etkinliğe. İnce fitilli kadifeden kahverengimsi Atilla İlhan, 1925 yılında İzmir'de takım elbisesi, sol eli ceketinin sol dünyaya geldi. Henüz 16 yaşındayken dış cebinde ve rüzgarlı saçları ile Nazım Hikmet'in şiirleriyle yakalanması Olimpos’tan inip de aramıza katıl- nedeniyle hapse girdi. Lise öğrenimini mış bir yarı tanrı gibiydi. Bugün. tamamladıktan sonra İstanbul Üniversi- sevenleri onu başından eksik et- tesi Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu. mediği kasketli hali ile birler. Ama 1948 yılında Paris'e giden İlhan'ın ben sizinle paylaştığım görünüşü burada yaptığı gözlemler eserlerini ile tanımıştım yıllar önce onu… önemli ölçüde etkilemiştir. Türkiye'ye dönen İlhan, Vatan gazetesinde yazma- ya başladı. Sırasıyla Demokrat İzmir, amim Kocagöz, Koca Milliyet, Güneş, Meydan ve Cumhuriyet Öküzün Ölümü adlı öykü- gazetelerinde çalıştı. Bu sırada senaryo Ssünü okumuştu o gün. Attila yazarlığı da yapmıştır. Atilla İlhan, 2005 İlhan da kendi şiirlerini. Üçüncü yılında hayatını kaybetti. Şahsın Şiiri, ustanın o yıllarımız- Atilla İlhan, Garip Akımı ve İkinci da en sevilen şiirlerinden biriydi. Yeni şiirine karşı çıkmış ve Maviciler Böyle Bir Sevmek de öyle... “dağ adıyla tanınan toplumcu gerçekçi bir şiir başını efkâr almış / gümüş dere akımını başlatmıştır. Şiirlerinde zengin bir hayal gücüne, lirik bir söyleyişe ve durmaz ağlar…” diyerek ömrünün destansı bir anlatıma sahiptir. sonuna kadar yürekten sevdiği ve 102 BD EYLÜL 2017 ilkelerine bağlı kaldığı Atatürk'e, BÖYLE BİR SEVMEK Mustafa Kemal diye seslenişi de ne kadınlar sevdim zaten 10 Kasımlarda okunurdu yürekten yoktular paylaşılarak içimizi kemiren acı ve yağmur giyerlerdi sonbaharla endişe ile... bir Hoşça ve hep şiirle kalın. • azıcık okşasam sanki çocuktular [email protected] bıraksam korkudan gözleri 1- 1960-1970 2- Samim Kocagöz (1916 - 1993), Edebiyat sislenir öğretmeni, romancı, öykücü ne kadınlar sevdim zaten yoktular ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ böyle bir sevmek görülmemiştir gözlerin gözlerime değince hayır sanmayın ki beni felâketim olurdu ağlardım unuttular beni sevmiyordun bilirdim hâlâ arasıra mektupları gelir bir sevdiğin vardı duyardım gerçek değildiler birer çöp gibi bir oğlan ipince umuttular hayırsızın biriydi fikrimce eski bir şarkı belki bir şiir ne vakit karşımda görsem ne kadınlar sevdim zaten öldüreceğimden korkardım yoktular felâketim olurdu ağlardım böyle bir sevmek görülmemiştir ne vakit maçka'dan geçsem limanda hep gemiler olurdu yalnızlıklarımda elimden ağaçlar kuş gibi gülerdi tuttular bir rüzgâr aklımı alırdı uzak fısıltıları içimi ürpertir sessizce bir cıgara yakardın sanki gökyüzünde bir buluttular parmaklarımın ucunu yakardın nereye kayboldular şimdi kirpiklerini eğerdin bakardın kimbilir üşürdüm içim ürperirdi ne kadınlar sevdim zaten felâketim olurdu ağlardım yoktular böyle bir sevmek görülmemiştir akşamlar bir roman gibi biterdi Attila İlhan jezabel kan içinde yatardı limandan bir gemi giderdi sen kalkıp ona giderdin benzin mum gibi giderdin sabaha kadar kalırdın hayırsızın biriydi fikrimce güldü mü cenazeye benzerdi hele seni kollarına aldı mı felâketim olurdu ağlardım Attila İlhan 103 EYLÜL 2017 BD Gezdikçe Gördükçe İzlen Şen Toker

Itria vadisindeki yuvarlak loca:

104 BD EYLÜL 2017

uvarlak adı verilen bir yer... ve içinde San Giorgio Kilisesi... İtalya’nın güneydoğusunda Puglia bölgesindeki Locorotondo Ykasabasının adının geçtiği Mayıs 1195 tarihli ilk yazılı belgede bu ifadeler yer alıyor. O dönemde zeytinlikler ve üzüm bağları ile dolu olduğu belirtilen kasaba Itria Vadisi’ndeki 400 metre yükseklikteki bir tepenin üzerinde, daire şeklindeki bir alanda kurulmuş. Birbirine bitişik, üçgen ça- tılı, beyaza boyalı evleriyle vadiye bakan dev, yuvarlak bir locayı andırıyor. İtalya’nın en güzel köyleri (Borghi piu belli d’Italia) listesinde yer alan Locorotondo’nun adı Latince Locus (yer) ve Rotundus (yuvarlak) kelimele- rinin birleşmesiyle oluşmuş. Kasabanın tarihi merkezi çok büyük olmadığı için yürüyerek rahatça gezilebiliyor.

105 BD EYLÜL 2017 lanmış. Daire şeklindeki bu tarihi bölge, birbiri- ne geçmiş sokaklar, ge- çitler, küçük meydanlar ve yapılarla oluşturulmuş bir labirent gibi... Taş parkeli dar Locorotondo kasabası 400 metre sokakların bir kısmı çok sade, bir yükseklikteki bir tepenin üzerinde, kısmı da büyük görkemli kemerler daire şeklindeki bir alanda ve farklı mimari detaylara sahip kurulmuş. binalarla çevrili. Yapıları birleştiren en de yürüyüşüme Bbu bölgedeki Vittorio Emanuele meydanına açılan Porta Napoli ka- pısından girerek başlıyo- rum. Bu küçük ve sevimli meydandaki turizm da- nışma ofisinden bir harita alıyorum. Ofisin yanın- daki kafenin önünden ilerleyince karşıma çıkan tarihi duvarın ardında buraya özgü bir mimariye sahip ikiz evleri görüyo- rum. Daha sonra başka benzerlerini de göreceğim “Cummerse” denilen beyaz renkli evlerin üçgen şeklindeki eğimli çatıları gri taş kiremitlerle kap- Vittorio Emanuele meydanına açılan Porta Napoli kapısı 106 BD EYLÜL 2017 kemerlerin, evlerin önündeki hasır sandalyelerin, dan- tellerle süslü pencerelerin yanından geçiyorum. Sakin ve sessiz sokaklarda, balkon- ların arasına gerilmiş iplere asılı, doldurulmuş bez bebek gibi yapılmış cadı kuklala- rının altından yürüyorum. Bulunduğu dar sokakta zarif Barok tarzı cephesi ve balkonları ile dikkatimi çeken Morelli Sarayı’nın fotoğrafını çekmeye çalı- şıyorum. Giriş kapısındaki taşların arasından çıkan yabani çiçekleri farkediyo- rum. Evlerin balkonları ve dışarıdaki taş merdivenleri de çiçeklerle süslü; sokaklar- daki saksılardaki sardunya, ortanca, fesleğen gibi çiçek ve bitki kümeleri sanki yal- nızca arkalarındaki evlerde yaşayanlara değil, sokaktan geçenler de dahil olmak üzere herkese ait gibi... Bazı binaların üzerindeki Latince yazıtları okuyorum: “Küçük ama bana uygun.”, “Haset- lik kıskanana zarar verir.”, “Kapıyı çalın, açılacaktır.” Eskiden belediye şimdi ise halk kütüphanesi olan saat kuleli yapının arihi bölümde evlere ek olarak önünden geçerek diğer sokakları Taz sayıda lokanta, kafe ve dük- dolaşıyorum. Tarihi merkezin öbür kan var. Merkezde yer alan ve farklı tarafında kalan Porta Lecce (Porta mimari tarzları birleştiren S.Gior- Nuova) kapısından çıkıp Nardel- gio Kilisesi’nin yanısıra S.Nicola, li caddesinden Porta Napoli’ye Madonna della Greca, Madonna del doğru yürüyorum. Bir yay şeklinde Soccorso, S. Rocco ve Annunziata tarihi bölümü kucaklayan bu cadde gibi kiliseler de ziyaret ediliyor. Itria vadisinden eşsiz manzaralar 107 BD EYLÜL 2017 ve aşağıdaki vadi manzarası- nın fotoğraflarını çekenlerin etrafında uçuşuyor. Biraz ilerideki merdiven- lerden aşağıda görünen bah- çelere doğru iniyor, kısa bir yürüyüşle kendimi tarlaların arasında buluyorum. Tavuk kümesleri, meyve ağaçları, güller, baklalar, gelincikler, kır çiçekleri, leylaklar... Büyük ihtimalle, geçmişi 1930’lara dayanan ve farklı şarapları tadarak satın ala- bileceğiniz şarap kooperatifi Cantina Sociale del Locoro- tondo’da tattığım şaraplarda da bulunan üzümlerin bağları arasında dolaşıyorum. Ağaçların ardından yukarı- ya doğru bakınca, vadiye tepe- den bakan Locorotondo yeşil vadiyi taçlandıran görkemli, inci bir taç gibi duruyor... • [email protected] sunuyor. Aşağıdaki huni çatılı “trulli” evleri, çiftlikler, üzüm bağları, meyve ve zeytin ağaçlarının olduğu, bakla gibi sebzelerin ekildiği tarlalar büyük bir mozaik gibi seriliyor önüme. Bu caddenin sonunda yer alan ka- saba parkındaki bir banka oturup dinle- niyorum. Sarı-siyah renkli çizgili bir kelebek, parkta kitap okuyan, uyuklayan 108 Sporun Dünyası BD EYLÜL 2017 Metin Gören

Nereye Koşuyoruz?

951 yılında Oscar Garo adındaki Ancak; Birinci Futbol Ligi’nin Arjantinli futbolcu, o dönemin 1959’da kurulması ve Fenerbah- 1güçlü takımlarından Adaletspor'a çe'nin şampiyon olmasıyla nok- transfer olduğunda, doğrusu bu talanan ilk yıl daha sonra daha ya; nereye koşacağımızı bilmiyor- düzenli bir hale getirildi. Özellikle duk. Zaten Garo'nun ne denli bir üç büyükler de gözlerini yurt dışına futbolcu olduğunu da bilmiyorduk. kaydırdı. Zeytinyağ işi yapan Adalet takı- 1959-60 da Beşiktaş'ın şampi- mı başkanının, İtalyan tüccardan yonluğa ulaşmasıyla sonuçlanan alacağı yüklü bir paranın karşılığı olgu, Türk futbolunun milat yılı olarak Oscar Garo ülkemize gel- oldu ve profesyonel yaşamın sihirli mişti. Ve oynamadan da gitti. Kulüp melodisi ülke sathına kısa sürede çevrelerinden sızan haberlere göre; yayıldı. Şimdi koşmak zamanıydı. çok iyi futbolcuymuş. Ülkemiz kota Ama; nereye, nasıl, ne şekilde?.. sıkıntısı nedeniyle o yıllarda yaban- Bir kargaşa ortamında, panik cı oyuncuya pek itibar etmemişti. ataklarla yolunu şaşıran Türk 109 BD EYLÜL 2017 futbolu, koşuyu hep Fenerbahçe’ye geçti, duvarlara çarpmakla Belçikalı Jean Marie sonuçlandırdı. Milli Pfaff gibi şöhretli Takımlarından, futbo- eldiven Trabzonspor lun tüm derinliklerine kalesinde görev aldı ve dek yapılan, tasarlanan torba dolusu paralarla uygulama ne yazık ki ülkelerine döndüler. gerçekleşemedi. Brezilya’nın en bü- Elli yedi yıllık yük futbolcularından bir geçmişin yalnızca Didi Fenerbahçe’ye şampiyonluklara bağlı antrenör olarak geldi, öyküsü, masalların te- eşofman giymeden kerlemesi gibiydi; “Az takımı şampiyon oldu. gittik uz gittik... Dere Brezilyalı antrenör tepe düz gittik... Bir de Didi ve dönemin baktık ki; bir arpa boyu Fenerbahçeli yol gitmişiz..” futbolcusu Adaletspor'un, Cemil Turan Arjantinli Oscar Garo marifetiyle aşıladığı yabancılaşma, yabancıdan medet umma, yabancının marifet- lerine muhtaç olma tipindeki aşılar, bir süre Türk futbolunu ateşli hasta konumuna soktu. Hiçbir yararı Didi’nin marifetinden mi? Hayır. olmadı. Sarı lacivertli takımda başta Balkanların en ünlü kalecisi Si- Cemil Turan olmak üzre nice yerli moviç Galatasaray'a geldi. Alman- malı klas oyuncular vardı. Onlar ların Schumacher’i otuzdört yaşında oynadı, Didi viskisini yudumladı. Kaleci Alman Müller, Metin Mert adını alarak Türk vatandaşı olunca yeni bir kapı daha aralandı. Milli Takımımızda Brezilyalılar oyna- maya başladı. 1993 yılında Gazi- antepspor’a transfer olan Afrikalı Kompela, futboldan kazandığının çok daha fazlasını ekranlarda şovmenlik yaparak cebe attı. Ve Fransız Pascal Nouma artist oldu, dizilerde filmlerde hâlâ oynuyor. Belçikalı Kaleci Jean Marie Pfaff Beşiktaş'ın eski oyuncusu yaptığı Trabzonspor bayrağıyla bir açıklamada şöyle demişti; 110 BD EYLÜL 2017 “Türkiye çok büyük bir pazar. isterdim. Lütfen yanlış anlamayın. Ben fut- Basketbol Süper Ligi kaynıyor. boldan söz etmedim.” Amerika ağırlıklı oyuncular, NBA Nereye koşuyoruz? Bir bilen varsa beri gelsin. Rumen Lucescu Milli Takım teknik Direktörü oldu. İlk işi Milli Takım’da oynamayacağını açıkla- yan Barcelona takımında bir türlü oynama şansı bulamayan Arda Tu- ran’ı yeniden Türk Milli Takımı’nda oynatabilme yalvartıları sunarak... Pascal Nouma: “Türkiye çok büyük Oldu mu ya! bir pazar. Lütfen yanlış anlamayın. Ben İlhan Cavcav Süper Ligi’nin ilk futboldan söz etmedim.” haftası başladı. Türk Futbolu, tari- hinin hiçbir döneminde sayısal açı- kalitesinde oyun sunuyorlar. Fener- dan böylesine kabarık bir yabancı bahçe’nin Avrupa Şampiyonluğu listesi okumamıştık. Türk takımla- çok güzel. Dünyanın en ünlü koçu rında en fazla üç yerli futbolcunun Obradoviç'in ülkemizde bulunması olması içimize sinmedi. Golü atan mükemmel. Peki; bizim oyuncula- da, kurtaran da yabancıydı. rımı nerede? TBL’de, yani Türkiye Nereye koşuyoruz? Basketbol Ligi’nde. Süper’in altında Sezonun ilk haftası üç takım bir lig ve hedefi Süper Lig’e yük- seyircisiz oynuyor. Bu nasıl bir selmek. yöntem? İtalyanların ünlü La Gazetta eçen yıl 91 Türk oyuncusu, Dello Sport gazetesi konuyu sutun- henüz başlamayan yeni larına şöyle taşıdı: “Türk yöneticiler Gsezonda tam 103 Türk kime ceza veriyor? Kulübe mi, ta- basketbolcunu yukarıdan aşağıya raftara mı yoksa koltuktan kalkmak indiler. Voleybol bayan-erkek ya- için kendisine mi?” bancıların eğemenliğinde. Hentbol, Nereye Koşuyoruz? güreş, bisiklet, boks ve aklınıza ge- Yıllar tükendi, biz hâlâ rotamızı lebilecek birçok sporun kadrosunda belirleyemedik. Atletizm sporunda biz yokuz; onlar var. Oysa, bizde Türk vatandaşlığına geçen Ramil de yabancıların işlerini rahatlıkla Guliyev'in Dünya Şampiyonluğuna yapabilecek yetenekler mevcut. sevindik. En azından kendisinin Alt yapının belini kırmışlar, bile adapte olmakta güçlük çektiği hazıra konarak ülkenin sporunu bayrağımızı sırtında taşımasından. koşturuyorlar. Ama, ama ve ama... Ben o bay- Nereye? Belli değil.. rağı bir Türk çocuğunun taşımasını [email protected] 111 BD EYLÜL 2017

Plastik yiyen tırtıllar, kirliliğe çözüm olabilir mi?

En çok kullanılan ve çözünmeyen bir plastik atık olması nedeniyle tüm dünyanın önünde ciddi bir kirlilik sorunu olarak duran polietilen, petek güvesi tırtılı (balmumu kurdu) tarafından biyolojik olarak parçalanabiliyor.

Çeviri: DENİZ BENER ıpkı birçok harika keşif ve olarak da bilinen zararlı böcekleri Ticatta söz konusu olduğu gibi, toplamak için polietilen bir poşet tırtılların plastiği yedikleri de kaza- kullandı. Bu böcekler bizim “süper ra bulgulandı. İspanya’daki Cantab- kahraman” tırtıllarımız, yani petek ria Biyomedikal ve Biyoteknoloji güvesi larvalarıydı (Galleria mello- Enstitüsü’nde görev yapan Biyolog nella). Federica Bertocchini, hobi olarak Kovanları sararak bal ve ilgilendiği arı kovanlarına bakar- balmumu yedikleri bilinen petek ken, balmumu kurdu (ağ kurdu) güvesi tırtıllarının kısa bir süre 112 BD EYLÜL 2017 sonra plastik poşette delikler açtıklarını gören Bertocchini, büyük şaşkınlık yaşadı. Bertocchini, hemen Cambridge Üniversite- si’nden Paolo Bombelli ve Christopher Howe ile iletişime geçti: “Poşetteki delikleri görür görmez ‘İşte bu! Bunu hemen araştırma- lıyız.’ dedik.” Her ne kadar plastiği biyolojik olarak parçalayan Biyolog Federica Bertocchini başka canlılar olsa da -ki kısa zaman tırmacılar, bu tırtıl- önce bir bakterinin ların plastik yeme ve un kurtlarının eğilimlerini incele- plastiğe karşı iştahlı meye başladılar. Bir oldukları görüldü, İngiliz süpermar- hiçbiri petek güvesi ketinden aldıkları tırtılı kadar açgözlü plastik poşeti 100 değildi. tırtılın önüne koyan Ürettiğimiz, bir kez Petek güvesi tırtıllarının plastik araştırmacılar, 40 kullandığımız ve fır- poşette delikler açmaları biyolog dakika sonra poşet- Bertocchini'yi, harekete geçirdi. latıp attığımız plastik te delikler açılmaya poşetlerin olağanüstü miktarda başladığını, 12 saat sonra ise poşe- olduğu göz önüne alındığında, bu tin 92 miligramlık bir miktarının poşetleri mideye indiren bir şeyin eksildiğini gözlemlediler. Daha olması fikri, araştırmacılara son önceki araştırmalarda incelenen derece ilgi çekici geldi. Yalnızca plastik yiyen bakterinin ise, günde Amerika’da her yıl 102 milyar adet 0.13 miligramla sınırlı kaldığı gö- plastik poşet kullanılıyor. Dünya rülmüştü. Araştırma ekibinden Pao- genelinde ise bu rakamın yıllık bir lo Bombelli, bu çalışmaları için “Bu trilyon olduğu tahmin ediliyor. Bin bulgu, çöp depolama sahalarında ve yıldan fazla süre boyunca toprağa okyanuslarımızda biriken polieti- karışmayacak olan bu plastik atık- len plastik atıklardan kurtulmak ların en az yüzde 38’lik kısmı, çöp için önemli bir araç olabilir. Eğer sahalarına atılıyor. bu kimyasal süreçten bir enzim Bu düşünceden yola çıkan araş- sorumluysa, bu enzimin biyoteknik 113 BD EYLÜL 2017 yöntemlerle büyük miktarlarda parçalandığını ortaya çıkardık.” di- üretilmesi de mümkün.” diyor. yor. Kurtçukların polietileni, etilen Bilim insanları, tırtılların glikole dönüştürdüğünü belirten plastiğe olan iştahının peteklerin Bombelli, devam ediyor: yapısından kaynaklanabileceğini “Bu tırtıllar ya tükürük bez- söylüyorlar. lerinde ürettikleri bir şeyle ya da bağırsakların- daki bir simbi- yotik bakteriyle kimyasal bağı parçalıyorlar. Bir sonraki adımı- mız, bu reaksi- yonun moleküler sürecini tanım- lamak ve bu iş- lemden sorumlu enzimi ayrıştır- Güvelere ve rengârenk kelebek- mak olacak.” Araştırma- lere dönüşen tırtılların, cılar, tırtılların plastiği nasıl dünyadaki plastik kirliliği biyolojik olarak çıkmazına çözüm olabile- parçalayabildiğini öğrenmemizin, ceği düşünülüyor. polietilen kirli- liğiyle mücadele Biyolog Bertocchini bu durumu edebilmemiz için yol gösterici şu sözlerle açıklıyor: olabileceğini düşünüyorlar. Çözüm “Balmumu da bir çeşit doğal elbette sürülerce tırtılı çöp sahala- plastiktir, polimerdir ve kimyasal rımızı eritmeleri için bu bölgelere yapısı polietilenden farklı değildir.” bırakmak değil. Fakat araştırmacı- Araştırmacılar başta plastiğin ların tüm bu çabası şunu gösteriyor çiğneme eylemiyle parçalandığını ki, mum kurdundan ilham alarak ve düşünmüş olsalar da, yaptıkları daha geniş bir perspektifle yapı- çalışmalar bunun aksini gösterdi. lacak biyoteknolojik çalışmalarla, Paolo Bombelli bu konuda, “Tırtıl- polietilen kirliliğiyle başa çıkma- lar plastiği onun kimyasal yapısını mız mümkün olabilir. • değiştirmeden yemiyorlar. Polie- Kaynak: “Caterpillars that eat plastic bags tilen plastikteki polimer bağların discovered, could lead to pollution solution”, bizzat mum kurdu tarafından treehugger, Melissa Breyer 114 Evrensel Bakış Açısı BD EYLÜL 2017 Gürbüz Evren

Hak Ettiği İlgiyi Göremeyen

KNİDOSve Bilinmeyenleri

Bütün Dünya’ dergisinde, Datça Yarımadası’nın ucunda, Türkiye’nin bittiği yerde kurulmuş Knidos antik kentini de konu eden bir yazım yayımlanmıştı. Bu kez 3 bin yıllık tarihi olan Knidos’un bilinmeyen yönlerini anlatmaya gayret edeceğim.

115 BD EYLÜL 2017

Bodrum Marmaris

Knidos Knidos'un antik yerleşim planı den konuşamamış, arkadaşlarıma imi kaynaklara göre 100 bine mahcup olmuştum. Kulaşan nüfusuyla önemli bir ti- Knidos, tarihteki ilk belediyeci- caret merkezi olan Knidos, eski Mı- lik ve kent planlamacılığı uygula- sır, Rodos, Girit, Atina ve Anadolu malarının olduğu kenttir. Uygula- içlerine gönderdiği şarap, zeytinya- macı ise Tiryes Hippodamos’dur. ğı ve ilaçlar sayesinde dönemin en Farklı düşünce ve önerileriyle zengin 3 kentinden biridir. öne çıkan Hippodamos, 2 bin 500 Knidos, depremlerle yıkılıncaya yıl önce Knidos’u, teras evleri, kadar, sadece ticaret değil, aynı düzgün cadde, sokak ve merdi- zamanda kültür, sanat, sağlık ve venleriyle bir şehircilik harikasına turizm merkeziydi. dönüştürünce, yörenin tanınmış Paris Üniversitesi’nde, Siyaset zenginlerinden Siruax tarafından Sosyolojisi eğitimimin ardından de- 5 ticaret gemisi ve üzüm bağla- vam ettiğim ‘Kentçilik ve Bölgesel rı verilerek ödüllendirilmiştir. Kalkınma’ bölümünde, en çok ‘An- Hippodamos, belediyecilik uygu- tik Kentler’ adlı dersi severdim. Biri laması olarak değerlendirilebilecek Yunan diğeri Fransız 2 Profesör hizmetleri de devreye sokmuştur. tarafından dönüşümlü verilen ders- Buna en iyi örnekler ise kölelerden lerde, ilk anlatılan örnek Knidos oluşan çöpçü grupları ve bugün bile olmuştu. Tahtaya Knidos yazılınca, çok bilinmeyen kanalizasyon siste- yüzlerce öğrencinin bulunduğu midir. Hippodamos’un asıl projesi amfide ayağa kalkıp, ‘Bizim mem- ise devrim niteliğindeki ikinci bir leket’ diye bağırmıştım. kanalizasyon sistemiyle ilgiliy- Dünyanın ünlü üniversitelerinde di. Bu proje, uygun bir bölgeden ders veren Prof. Guy Burgel, “Ma- denize inen kanalizasyon tünelinin, dem memleketin, hadi Knidos’u su altında 220 metre sonra akıntıya anlat” deyince, bilgisizliğim yüzün- ulaştırılmasını içeriyordu. 116 BD EYLÜL 2017 Hippodamos’un ömrü bu projeyi Aslanı’nın bulunduğu alandaki tamamlamaya yetmedi. Ancak direğe, diğer kaptanlara örnek olsun kanalizasyon sistemi, kentçiliği ve diye asmıştı. belediyecilik uygulamaları önemli Knidos denilince, Afrodit örnekler olarak kayıtlara geçti. heykelinden bahsetmemek olmaz. Knidos, kanalizasyon sistemini Bir döneme kadar sadece tanrıla- kurmuşken, Eski Mısırlılar en ileri rın heykelleri çıplak, tanrıçaların foseptik yöntemini uygulamakla heykelleri ise omuzları ve göğüsle- övünüyordu. Knidosluların ka- rinden biri açıkta kalacak şekilde nalizasyonu su altından akıntıya yapılırdı. ulaştırma çalışmaları sürerken, eski Mısırlılar, foseptikleri hızlı kurut- stanköy dediğimiz Kos adası ile mak için çukurlara, hayvanların İKnidos arasında, başta sağlık hangi iç organlarının atacaklarını olmak üzere birçok konuda ciddi tartışıyordu. rekabet yaşanıyordu. Bu rekabet- Milattan önce 3. Yüzyılda, te, zengin olan Knidos hep öne Paris’in atıklarından kaynaklanan geçiyordu. kirlilik nedeniyle Seine Nehri’nde Kos yönetimi, dönemin ünlü balık azaldığından, yağmur suyu- heykeltıraşı Praxiteles’e bir Afrodit nun nehre süpürülmesi yasaklan- heykeli ısmarlamıştı. Bunu du- mıştı. Aynı dönemden birkaç yüzyıl yan Knidos yönetimi Praxiteles’e önce, gemiler Knidos’un atıklarını başvurur, ancak farklı bir heykel Ege’deki boş adalara taşıyordu. Ko- yapmasını ister. Farklı heykel talebi nuyu ciddiye alan Knidos yönetimi, ise Knidos’un önde gelen tüccarla- yükünü denize döken bir kaptanı rından Selomunius’un önerisinden idam ettirmiş, cesedini, Knidos kaynaklanmıştır. Selomunius, çıplak Tanrıça hey- kelinin çok dikkat çekeceğini, bu yeni- lik duyulduğunda insanların Knidos’a akın edeceğini, böylelikle de yeni bir kazanç kapısı açılacağını söyle- miştir. Praxiteles, çıp- lak heykel önerisine sıcak bakınca ve

Aslan heykeli, Knidos 117 BD EYLÜL 2017 Knidoslular da yük- kapanıncaya kadar lü bir miktar ödeme Tanrıça heykelini yapınca, tarihin ilk bakmaktadır. çıplak tanrıça hey- Bir sabah keli Milattan önce tapınağı açan bekçi, 4. Yüzyılda ortaya Afrodit heykelinin çıkacaktır. sol bacağında siyah Knidos’un önde bir leke görünce, gelen tüccarlarından durumu kent yöneti- Turaines, çıplak mine bildirir. Uzun Afrodit heykelinin araştırmalara rağ- kaidesine yerleş- men lekenin nedeni tirileceği günü bir bulanamayınca, fırsat olarak görür. konunun Ege ada- Açılışın reklamını larındaki bilginlere yapmak için aylar sorulmasına karar öncesinden her yere verilir. haberciler gönderir. Bilgelerden Konu büyük merak gelen yorumların uyandırır ve Kni- arasında en dikkat dos’a öyle bir akın çekeniyse Paros olur ki, gemilerin adasında yaşayan çokluğu nedeniyle Knidos Bilge Horimos’un, limanda demirleye- Afrodit “Bir insanoğlu cek yer kalmaz. Ge- heykeli Tanrıça Afrodit’le lenleri de yatıracak ilişkiye girmek yer bulmakta zorluk çekilir. Çıplak istemiştir. Leke de bundan kaynak- Tanrıçayı iyi kullanan Knidos, lanmıştır. Sorumlusu bulunup ceza- Mısır’dan Roma’ya kadar hemen landırılmazsa, Tanrıların gazabına yerden gelen turistlerden büyük uğrarsınız. Knidos yıkılır” şeklin- paralar kazanmaya başlar. deki değerlendirmesidir. Bunun üzerine gözler Ber- frodit’in heykeli iyi korun- keus’un oğlu, Seofeis’e çevrilir. Amaktadır. Hava karardığında Çünkü Knidoslular, delikanlının kapatılan tapınağın çevresinde gününü tapınakta geçirdiğini bekçiler vardır. Kentin saygın isim- bilmektedir. Berkeus ise oğlunun lerinden, şifalı bitkilerden ürettiği başına gelecekleri tahmin ettiğin- ilaçlarla tanınan Berkeus’un biricik den önlemlerini almıştır. oğlu, Seofeis ise aklını Afrodit’le Halk, Seofeis’in yakalanıp, bozmuştur. Sabah içeri giren Yarımada’nın en yüksek noktası Seofeis, bir köşeye çekilip, tapınak olan Kocadağ’da Tanrılara kurban 118 BD EYLÜL 2017 edilmesini istemektedir. den çocuklarını götüren balıkçıla- Berkeus, Knidos’un en iyi ba- rın şarabı çok içtiklerinde ağızlarını lıkçısı Sinakos’a 500 gümüş sikke sıkı tutamayacaklarını düşünerek, vererek, oğlunu Kos’a gönderir. her ikisini de öldürtmüştür. Kent konseyi ise halkın öfkesini Seofeis’i yakalama çalışmala- dindirmek için Seofeis hakkında rı devam ederken Knidos’ta yeni yakalama kararı çıkarmıştır. Eve depremler olmaktadır. Halkı korku gelen askerler kimseyi bulamayın- sarmıştır. Paros adasındaki bilge ca, duruma tepki gösteren halk Ber- Horimos’un söyledikleri doğru keus’un evini ateşe verir. Bu olayın çıkmıştır. Knidos’a gelen turist hemen ertesi günü, sabah saatle- sayısı her geçen gün azalmaktadır. rinde Knidos bir depremle sallanır. Kentten göç başlamıştır. Deprem Tanrıların gazabı olarak Bu arada, Lesbos’ta yaşayan yorumlanır. Seofeis’in yakalanması Seofeis ağır bir hastalığa yakalanır için her yere ekiplerin gönderilmesi ve kısa süre sonra da ölür. Durum- kararlaştırılır. dan haberdar olan Berkeus Lesbos’a Baba Berkeus, 500 gümüş sikke giderek oğlunun cenazesini ve verdiği bir başka balıkçıdan, 2 kızlarını alır. Haber Knidos’a ya- kızını da Kos’a götürmesini ister. yılmıştır. Halk Seofeis’in cesedinin Kızlar Kos’tan kardeşleri Seofeis’i Kocadağ’a çıkarılarak yakılmasını alıp İzmir’in kuzeyindeki Ege adası istemektedir. Kent konseyi halkı Lesbos’a yani Midilli’ye giderler. sakinleştirmek için talebin kabul Seofeis ile kız kardeşleri Lesbos’a edildiğini duyurur. yerleşecek ve uzunca bir süre onlar- İşleri bozulan, dışlanan Berkeus dan haber alınmayacaktır. ise Seofeis’in hastalıktan öldüğünü Baba Berkeus, Knidos yöneti- gizlemiş, oğlunu bularak cezasını minin Ege adalarına arama ekipleri kendi elleriyle verdiğini söylemiştir. gönderdiğini bilmektedir. Bu yüz- Böylelikle eski itibarına ve zengin- liğine kavuşmayı planlamıştır. Planı da tutmuştur. Gemisi askeri limana Seofeis’i yakalama girişinde Knidos halkı tarafından karşılanmıştır. Seofeis’in cesedi çalışmaları devam daha sonra Kocadağ’da yakılacak- tır. ederken Knidos’ta Bu olayın ardından deprem- ler ve kuraklık sona ermiş, kent yeni depremler ekonomisi canlanmış, Knidos yine olmaktadır. Halkı turistlerin uğrak yeri olmuştur. Knidos’un bilinmeyen yanlarını korku sarmıştır. yazmaya devam edeceğim. • [email protected] 119 BD EYLÜL 2017

Yediğimiz besinler beynimizi nasıl etkiliyor?

İnsan beynindeki tüm sıvıyı çekip; beyni, onu oluşturan besinsel içeriğe ayrıştırsak, ortaya nasıl bir tablo çıkardı? Çeviri: ZEYNEP ABURAS ıvıdan arındırılmış insan bey- miz üzerinde belirgin etkisi vardır. Sninin büyük bölümünün, lipit Yani öğle yemeği yedikten sonra olarak bilinen yağlardan oluştuğu- yaşadığımız halsizlik ya da gece nu görürdünüz. Kalan uykusuzluk çekmemiz, kısımda da, proteinler yediğimiz besinlerin ve aminoasitler, mikro beynimizde oluşturdu- besin öğelerinden izler ğu etkilere dayanıyor ve glukoz bulurdunuz. olabilir. Beyin elbette bu be- Beynimiz için en sinsel bileşenlerden çok önemli yağlar, Omega daha fazlasıdır. Ancak Beynimiz için 3 ve Omega 6’dır. De- bu her bir bileşenin, bey- en önemli yağlar jeneratif beyin rahat- nimizin işleyişi, gelişimi, Omega 3 ve sızlıklarını önlemede ruh halimiz ve enerji- Omega 6'dır faydalı olan bu yağları 120 BD EYLÜL 2017

Diğer organlarımız gibi, beynimiz de mikro besinler denilen vitamin ve minerallere gereksinim duyar. içeren besinleri, mutlaka tüketme- atik hissetmemizin nedenlerinden liyiz. Omega yağları bakımından biri aminoasitlerdir. zengin yiyecekler olan kuruyemiş- Gıdalardaki karmaşık bileşenler, lerin, tohumların ve yağlı balıkların beyin hücrelerinin ruh halimizi değiş- tüketilmesi, hücre zarının oluşumu tiren norepinefrin, dopamin ve seroto- ve korunması için son derece önem- nin salgılamasını tetikleyebilir. Fakat lidir. Omega yağları beynimiz için beyin hücrelerine ulaşmak zorludur faydalıdır ancak trans ve doymuş ve aminoasitlerin bu sınırlı erişim için yağların uzun süre mücadele etmeleri gere- tüketilmesi beyin sağlı- Protein bakımından zengin kir. Çeşitliliğe dayalı bir ğına zarar verebilir. bir yemekten sonra daha beslenme düzenimizin canlı ve atik hissetmemizin olması, beyin haberci- u arada, büyüme nedenlerinden biri lerinin dengeli birlik- Bve gelişmenin yapı aminoasitlerdir. teliğinin korunmasına taşları niteliğindeki ve ruh halimizdeki iniş besin maddeleri olan çıkışların azalmasına proteinler ve amino- yardımcı olur. asitlerin ruh halimiz Tıpkı bedenimiz- ve davranışlarımız deki diğer organları- üzerinde etkisi vardır. mız gibi, beynimiz de Nöronlar arasında mikro besinler denilen sinyalleri taşıyan ami- vitamin ve mineralle- noasitler, ruh halimizi, re gereksinim duyar. uykumuzu, dikkatimizi ve kilomuzu Meyve ve sebzelerdeki antioksidan- etkilerler. Büyük bir tabak makarna lar, beyin hücrelerine zarar veren yedikten sonra sakin hissetmemi- serbest radikallerle mücadelede zin, protein bakımından zengin bir beynimizi güçlendirerek, daha uzun yemek yemişsek de daha canlı ve bir süre beynimizin iyi çalışmasını 121 BD EYLÜL 2017 sağlar. B6 vitamini, B12 Karbonhidratlar, ni- vitamini ve folik asit gibi şasta, şeker ve lif olmak güçlü mikro besinlerin üzere üç çeşittir. Çoğu yeterince alınmaması, yiyeceğin etiketinde, beyin rahatsızlıkları ve karbonhidratlar bu üç zihinsel çöküşler yaşama çeşide ayrılmaksızın riskimizi artırır. “karbonhidrat” baş- Küçük miktarlarda lığı altında tek bir demir, bakır, çinko Beyaz ekmek gibi unsur biçiminde ve sodyum da beyin yüksek glisemik yazılmaktadır. sağlığı ve erken indeksli besinler, Oysa yiyeceğin bilişsel gelişim için kandaki glukoz içeriğindeki şeker temel niteliğindedir. miktarının önce hızla ve lif çeşidinin tüm Beynimizin, bu değerli artmasına ve sonra karbonhidrat içindeki payı, besin maddelerini verimli da hızla düşmesine metabolizmamızın ve bey- neden olurlar. bir biçimde dönüştürmesi nimizin bu besine nasıl tepki ve sentezlemesi için çok vereceğini etkilemektedir. miktarda enerjiye gereksinimi var- Beyaz ekmek gibi yüksek glise- dır. Beyni- mik indeksli besinler, kandaki glu- miz, beden koz miktarının önce hızla artmasına ağırlığımızın ve sonra da hızla düşmesine neden yalnızca olurlar. Kan şekerimizin düşmesiyle yüzde 2’sini de, dikkatimiz eksilir ve modumuz Beynimiz oluşturma- da düşer. enerjimizin sına karşın, enerjimi- iğer yandan, yulaf, tahıl ve %20'sini zin yüzde Dbaklagiller kan şekerimizi kullanır 20’sini yavaş yavaş yükselterek, daha kullanır. Bu düzenli bir dikkat hali sağlar. Besin enerjinin büyük bölümü de, meta- değeri bakımından yüksek çeşitteki bolizmamızın glukoza ya da kan şe- yiyeceklerin yer aldığı bir beslen- kerine dönüştürdüğü karbonhidrat- me düzenimizin olması, sürekli lardan sağlanmaktadır. Beynimizin ve düzenli bir beyin gücü için çok ön lobu, glukoz düşüşlerine karşı önemlidir. Neyi ısırdığımız, neyi çok duyarlıdır. Aslında, zihinsel çiğnediğimiz, neyi yuttuğumuz fonksiyonlardaki değişiklikler de konusundaki seçimlerimiz; bede- beslenme yetersizliğinin birincil nimizdeki en güçlü organımız olan işaretlerinden birisidir. beynimiz için yaşamsal ve kalıcı bir Düzenli olarak glukoz aldığımı- etkiye sahiptir. • zı varsayalım; peki karbonhidrat se- Mia Nacamulli-(How the food you eat çimlerimiz beynimizi nasıl etkiler? affects your brain) 122 BD EYLÜL 2017 Bir Resim-Bir Öykü Haluk Erdemol

Apelles’e Atılan İftira

Ressam : Sandro Botticelli (1445-1510) MÖ 4. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış olan ve Büyük İskender’in saray ressamı olduğu bilinen Apelles rönesans ressamı Botticelli’nin iki tablosuna esin kaynağı olmuştu:

pelles’e Atılan İftira ve gelecek ğinden yoksun kalan Botticelli söz Asayımızda yer vereceğimiz konusu yapıtlarını o resimlerden ‘Venüs’ün Doğuşu’. Fakat Apel- söz eden klasik yazarların anla- les’in resimleri zamanın yıkımına tımlarını belleğinde canlandırarak yenik düştüğünden onların görselli- oluşturmuştu. 123 BD EYLÜL 2017 Bu anlatımlara göre Apelles’e mesleğindeki becerileri çekemeyen atılan iftira olayı Büyük İsken- ressam Antiphilus’un ona iftira der’in generallerinden Ptoleme’nin atmasınına engel olamamıştı. krallığı döneminde yaşandığından Ptoleme yaltaklanmalarla besle- Apelles’in Büyük İskender’in Asya nen basiretsiz bir adamdı. Kula- seferinde Ptoleme ile birlikte ona ğına gelenlere inandı, gerçek olup eşlik ettiği ve İskender’in ölümün- olmadıklarını araştırmadı. Oysa den sonra Mısır, Fenike ve Suri- iftiracı sıradan bir ressamdı; rakibi ye’yi kapsayan olarak gördüğü bölgede hüküm Apelles’i kıs- süren Ptome- kanmış olabi- le’nin sarayında lirdi. Bundan konuk olduğu başka Apelles’in anlaşılıyor. Tyre’ye gidip gitmediğini bile öz konusu soruşturmadı. Siftiranın Kendisine karşı öyküsünü ve bu suç işleyen öyküyü alegorik birini yakala- bir anlatımla mış olmanın ve betimleyen Apel- bunu çevresine les’in resmine gözdağı vermek ilişkin izlenimle- için kullanma- rini MS 2. yüz- “Resmin sağ tarafında nın boş heye- yılda yaşamış canıyla yetindi. olan Samsatlı Midas’ınki gibi uzun Neyse ki iftiracı Lukianos özetle kulakları olan bir ressamın ahlâk- şöyle anlatıyor: adam oturuyor. sızlığından tiksi- “Apelles’in, nen ve Apelles’e Tyre (Fenike) İki yanındaki acıyan isyan ayaklanmasını kadınların Cehalet tutuklularından çıkaran vali biri Ptolome’nin Theodotos’un ve Kuşku oldukları akıl edemediği suç ortağı kanısındayım.” şeyleri anlatın- olduğu Ptoleme’nin kulağına ca Apelles idamın eşiğinden döndü. fısıldanmıştı. Oysa Apelles Tyre’yi “Söylentiye göre Ptoleme yaptı- hiç görmediği gibi Theodotos’u da ğından utanmış ve Apelles’e para ve tanımıyordu. Sadece onun Ptoleme hediyeler vermiş. İftiracı ressamı da tarafından Fenike’ye vali olarak onun kölesi yapmış. Apelles başına atandığını biliyordu. Fakat bu gelen bu olaydan çok etkilenmiş gerçek Apelles’in konumunu ve ve İftira’dan öç almak için resmine 124 BD EYLÜL 2017 yansıtmış onu. kendisini ölümle yüz yüze Resmin sağ tara- getiren iftira olayı- fında Midas’ınki nı resmine böyle gibi uzun kulak- yansıtmış.” ları olan bir adam oturuyor. otticel- İki yanındaki Bli’nin kadınların tablosu Cehalet ve Lukianos’un Kuşku oldukları anlatımına kanısındayım. uygun görünüyor. Adam soldan yak- Apelles resmin en laşan İftira’ya doğru sağındaki, Ptoleme uzatıyor elini. İftira çok olduğu tahmin edilebi- güzel bir kadın len adamı uzun olarak betimlen- “İftira’nın eşlikçileri kulaklarıyla Mi- miş. Kötücül bir olan iki kadın das’a benzetirken tutku ve heyecan Midas’ın iyi ez- içinde olduğu belli onu daha güzel giyi kötü ezgiden oluyor. Sol elinde göstermek için son ayırt edememesi bir meşale var; ile Ptoleme’nin sağ eliyle saçla- dokunuşları yapıyor doğruyu yanlıştan rından çektiği bir gibiler.” ayırt edememe- genç (iftiraya uğramış kişi) suçsuz si arasında bir alegori kurmuştu olduğuna tanıklık etmeleri için herhalde. • ellerini tanrılara doğru uzatmış, [email protected] yakarıyor. İftira’ya yol gösteren çirkin görünümlü adamın Kıskanç- lık olduğu anlaşılıyor. İftira’nın eşlikçileri olan iki kadın onu daha güzel göstermek için son dokunuş- ları yapıyor gibiler. Rehberin bana verdiği bilgiye göre onların adı Hile ve Fesat. En soldaki iki kadın Hakim: “Otomobili neden figüründen yıpranmış siyah yas çaldın?” giysileri içinde olanın adı sanırım Adam: “İşe yetişmem Pişmanlık’tı. O kadın ağlamaklı gerekiyordu.” bir tavırla arkadan gelen kadına Hakim: “Neden otobüsü tercih utanç dolu bir bakışla bakarken etmedin?” onun yaklaşmasını bekliyor. Yolunu Adam: “Ağır vasıta ehliyetim gözlediği o kişi Gerçek. Apelles yok hakim bey.” 125 Hazırlayan: Ş. GÜLBİN GÜZEY

Bilginizi Denetleyin

1-Dünyada ilk Tv 5-Türkiye’nin ilk 9-Dünyanın en büyük yayını hangi ülkede kadın heykeltraşı gölü, aşağıdakilerden yapılmıştır? kimdir? hangisidir? a-İngiltere b-ABD a-Emel Vardar a-Malavi b-Hazar c-Japonya d-Almanya b-Ayşe Erkmen c-Baykal d-Lut c-Sabiha Bengütaş 2-Oscar kazanan ilk d-Füsun Onur 10-Türkiye’nin en ve tek müslüman büyük, Dünyanın 2. oyuncu kimdir? 6-Aşağıdakilerden büyük kanyonu olan a-Shah Rukh Khan hangisi, Nobel Ödülü “Ulubey Kanyonu” b-Mahershala Ali verilen dallardan biri hangi ilimizdedir? c-Aamir Hussain değildir? a-Hakkari b-Malatya Khan c-Uşak d-Aksaray a-Matematik b-Barış d-Salman Khan c-Ekonomi d-Fizik 11-Roma İmparator- 3-50.000 kişinin luğu Sezar’ın “Geldim, 7-Türkiye’de ilk defa yaşaması planlanan, gördüm, yendim” söz- şeker üretimi yapan Dünyanın ilk ekolojik lerini kullandığı Zela fabrika aşağıdakiler- kenti hangi ülkede ku- Savaşı hangi ilimizde rulacaktır. den hangisidir? gerçekleştirmiştir? a-Kuveyt a-Uşak a-Yozgat b-Tokat b-Dubai b-Ankara c-Kayseri d-Sivas c-Çin c-Eskişehir d-Birleşik Arap d-Kırklareli 12-Süper Toto Süper Emirlikleri Lig’in 2014-2015 8-Aşağıdakilerden sezonuna hangi spor 4-Türkiye Cumhu- hangisi Birleşmiş adamının ismi veril- riyet’inin ilk düzenli Milletlerde kabul miştir? nüfus sayımı hangi yıl edilen resmi diller a-Süleyman Seba yapılmıştır? arasında yoktur? b-Faruk Ilgaz a-1927 b-1925 a-Çince b-İspanyolca c-Hakkı Yeten c-1924 d-1930 c-Almanca d-Rusça d-Metin Oktay Yanıtlar: 151. sayfada

126 BD EYLÜL 2017 Gözle Gönül Arası Mehmet Uhri Balkondaki Çocuk

O balkon benim çocukluğumu ailemi barındırıyor.’’ İnsan kendi hayatından nöbet akşamı hastanenin gözaltına nöbetçi şefi ile görüşmek alındığını ve vaz geçer mi? Oistediğini söyleyen beyefen- rahatsızlandığı- di kendini tanıtıp hastalarımızdan nı duyup çıkıp gelmişti. Sağlık biri ile görüşmek istediğini söy- durumu hakkında bilgi almak için ledi. Hastası için endişeleniyordu birkaç telefon görüşmesi yaptım. ve üzgün görünüyordu. Bu sözleri Polise karşı koyma suçlaması söyleyen tanınmış akademisyen bir ile gözaltı işlemi uygulanmış ve doktordu ve görüşmek istediği kişi yaşlı hanımefendi polisler eşliğinde ise gözaltı uygulaması nedeniyle sağlık kontrolü için hastanemize kapısında polis bekleyen yaşlı has- getirilmişti. Muayene sırasında tamızdı. Aralarında akrabalık bağı fenalaşması üzerine izlem amacıyla yoktu. Emekli ilkokul öğretmeninin yatış işlemi uygulanmıştı. Bu yaş- 127 BD EYLÜL 2017 taki kadının polise nasıl karşı koy- son derece sıcak ve içtendi. Uzun duğu konusu kafamızı kurcalarken süre susarak birbirlerine baktılar. evinin yıkılmaması için tek başına Uzanıp elini öpmek istedi ancak direniş gösterdiğini, evin balkonuna hanımefendi elini çekip “burada bu çıkıp kendini kilitlediğini binaya şartlarda olmaz, çok utanıyorum” yaklaşmak isteyenlere de eline ne dedi. geçerse fırlattığını öğrendik. “Hocam siz bize böyle öğret- Polis kesin emir almıştı içeri- mediniz. Her ne şartta olursa olsun ye ziyaretçi alabilmek mümkün barışçıl olmayı, sorunlara barış görünmüyordu. Meslektaşıma bir yoluyla çözüm üretmeyi sizden öğrendim. Şid- detten hep uzak durdum. Şimdi bu yaptığınızı anlamlandır-

makta zorlanı- yorum.”

Hastamız eliyle ziyaretçi- sini işaret etti. ‘ “En çalışkan öğrencimdi. Ba- şarılı olacağını

biliyordum. O zaman küçücük

öğrenciyken de Çocukluğum o evin aklına yatmayan konularda böyle balkonunda geçti. Kız ‘ itiraz ederdi. çocuğu olunca sokağa Hiç değişme- miş.” bırakmıyorlar. O küçücük “Ama hocam balkonda kendi kurduğum haksız mıyım?” “ Haklısın dünyada büyüdüm. elbet. Doğru söylüyorsun. önlük ve yaka kartı uydurup akşam Başından beri doğup büyüdüğüm viziti yapıyormuş gibi hemşire evin yıkılmasını istemedim. Hukuk hanımı da yanımıza alarak odaya yoluna başvurup davalar açtım. girmeyi başardık. Meslektaşım ile Ama hukukun eğilip bükülebildiği- ilkokul öğretmeninin karşılaşmaları ni de gördüm. Ne zaman bir davada 128 BD EYLÜL 2017 ara karar verilse evin bir yerlerine O bina, o küçücük ev ve özellikle o saldırdılar. O kadar direnmeme balkon benim çocukluğumu ailemi karşın bahçedeki asırlık iki kestane barındırıyor. İnsan kendi hayatın- ağacını bir gecede şantiye kuru- dan vaz geçer mi?” yoruz bahanesiyle yok ediverdiler. “Nasıl yani?” Gün gelip davayı kazansam bile “Çocukluğum o evin balkonun- elimdekileri yitirmiş olacağımı da geçti. Kız çocuğu olunca sokağa görüp mücadele yöntemimi değiş- bırakmıyorlar. O küçücük balkonda tirmeye karar verdim.” kendi kurduğum dünyada büyüdüm. Kapıda bekleyen polisin şüp- O balkon benim için kimi zaman helenip kapıyı aralamasıyla odada uçak oldu, kimi gün uçan halı. Hat- kısa bir sessizlik oldu. Hemşire ta gemi ve denizaltı olduğunu dün- hanım durumu fark edip “Bekleye- yayı gezdiğimi bile hatırlıyorum. bilirseniz hastamızın son tahlilleri- O parmaklıklara annemin çamaşır ni de alıp hemen geliyorum doktor mandallarını takar her birine bir bey, ” diyerek odadan çıkıp kapıyı görev yükler gün boyu oynardım. kapattı. Hanımefendi aile yadigarı Şimdi evde oturmadığıma bakma evlerinin yıkılmadan restore edile- ara sıra gelip karşısında duruyor rek kalması konusunda ısrar etme- ve o balkona bakıyorum. Kendi sine karşın yalnız bırakıldığından çocukluğumu ve o balkonda hayal ve diğer kat malikleri tarafından dünyasında oyunlarıyla meşgul o zarara uğratılmakla suçlandığın- küçük kız çocuğunu görüyorum. dan yakındı. Binanın deprem riski Kendi çocukluğumu o mendeburla- taşımadığını eski olması dışında ra kaptırmak istemiyorum.” önemli bir sorunu olmadığını vur- guladı. Anladığım kadarıyla kendi apı açılıp içeriye elinde de o evde oturmuyor, eşyalarıyla hasta dosyası ile hemşire olduğu gibi kapalı tutup ara sıra Khanım girdi. Polisin kuşku- temizletmek için açıyordu. Öğrenci- lu bakışlarını umursamadan kapıyı si hocasının ellerini tuttu göz göze kapattı. Hastamızın anlatacakları geldiler. ise bitmemişti. “Hocam insanların göçüp gittiği “Dahası da var. O balkon bu dünyada evlerin de bir ömrü yok akşamları babama kalır, günün yor- mu? Sağlığınızdan olacaksınız. Siz gunluğunu orada atardı. Rakısını olmayınca geride kalan evin kime mezesini alır gece boyu o balkonda yararı var?” otururdu. Babam “Bu akşam rakı “Ah be oğlum. Sana pozitif acı geldi, su getirin” diye içeriye düşünmeyi kayıp kazanç dengesini, seslenirse yalnız içmek istemediği- hayatı ben öğrettim. Gün gelip bun- ni anlayan annem ona eşlik ederdi. ları bana karşı kullananacağını bil- Annemle birlikte içtikleri zaman seydim başka şeyler de öğretirdim. her zaman yaptığının aksine rakıya 129 BD EYLÜL 2017 su katardı. Pek konuşmasalar da Odada yeterince kaldığımızı birbirlerine güleryüzle ve sevgiyle polis memurunu zora sokmamamız bakar, demlenirlerdi. Rahmetli an- gerektiğini söyleyip hep birlikte nem ve babamı anmak için mezar- dışarı çıktık. Meslektaşım göster- lığa gitmek yerine akşamları yine diğim kolaylık için teşekkür edip binanın karşısında durup balkona kısa süre sonra gecenin karanlığına bakarım. Pikaptan yükselen nağ- karışıp kayboldu. Hastamızın ise meler eşliğinde annem ve babamı ertesi gün taburcu olup gözaltı demlenirken, birbirlerine bakarken işlemi sonrası mahkemece serbest hayal ederim. Şimdi nasıl vereyim o bırakıldığını öğrendik. Geçenlerde balkonu yıksınlar diye? Siz olsanız ziyarete gelen meslektaşımı arayıp yapar mısınız?” hastamızın durumunu sordum. O bölgenin neredeyse tümüyle kentsel dönüşüme uğradığını bizimkinin ğrencisi olan meslektaşımla direndiğini, evinin karşısındaki birlikte hepimizin gözleri şantiye alanına izinsiz girdiği için Ödolmuştu. Bizimki hocasını yine hakkında işlem yapıldığını yanaklarından öpüp “Hocam biliyor söyledi. Telefonu kapatırken “Emi- musunuz? İlkokulumun önünden nim balkondaki çocuk yaşadıkça geçerken ben de durup bahçede mücadeleyi bırakmayacak, eski mendil kapmaca oynayan o afa- öğrencileri olarak ona eşlik etmek can sarışın çocuğu, kendimi hayal istiyoruz. Bir akşam o balkonun ediyorum. Çocukluğumun orada bir altında buluşacağız size de haber yerlerde olduğunu bilmek gerçekten veririm.” dedi. • iyi geliyor.” dedi. [email protected] Hayatın Anlamı Çok zengin bir adam oğlunu, insanların ne kadar fakir olabileceğini göstermek için bir köye götürdü. Çok fakir bir ailenin evinde bir gün-bir gece geçirdiler. Şehre dönerken baba oğluna sordu: “Yolculuğumuzu nasıl buldun?” “Çok güzeldi babacığım” diye cevap verdi oğlu. “İnsanların ne kadar fakir olabileceğini gördün değil mi?” “Evet.” “Peki ne öğrendin?” “Şunu gördüm” dedi oğlu: “Bizim evde bir köpeğimiz, onların dört köpeği var. Bizim evde bahçenin yarısına gelen bir havuzumuz var, onların kilometrelerce uzunluğunda dereleri var. Bizim bahçede ithal lambalarımız, onların yıldızları var. Bizim taraçamız ön bahçeye kadar, onlarınki ise ufka kadar uzanıyor.” Ufaklık konuşurken, babası şaşkınlıktan tek kelime bile edemedi. Ve çocuk ekledi: “Ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için, teşekkür ederim babacığım!” • Tolstoy 130 Bilinçaltı BD EYLÜL 2017 Uzm. Psk. Sedem Demir

Renk çağrışımlarını günlük ve profes- yonel hayatımızda kullanmanın birçok eden gökkuşağı gördüğümüzde yolu var. mutlu hissederiz hiç düşündünüz mü? NBir fırtına veya yağmurdan sonra güneşle beraber gökku- şağının ortaya çıkmasının elbette etkisi var; ancak bu mutluluğun asıl nedeninin gökkuşağındaki renklerin beynimizde nasıl bir algı uyandırdığı ile ilgilidir. Peki neden bazı renkleri başka renklere tercih ederiz? Bunun nedeni her rengin üzerimizde yarattığı algı farkıdır. Bazı renkler bize huzur verirken (yeşil, mavi ve mor gibi) bazı renkler bize tutkuyu (sarı ve kırmızı gibi) çağrıştırabilir. Kırmızı rengini

131 BD EYLÜL 2017 yardımcı olabilir, sakinleştirebilir ve güven verebilir. Aynı şekilde yeşil ise zenginliği, huzuru ve doğayı hatırla- HER DİLİ KONUŞUR tabilir. Renkler de gördüğümüzde beynimiz o yön- kişisel deneyimlerimize de uyarıldığı için kan basıncımız göre kişisel algılar da yaratabilir. yükselebilir, buna ek olarak, sevgi, Örneğin, sarı bir zehirlenme olayı heyecan, kan, sıcaklık gibi farklı sonrası bizde iğrenme duygusunu duygular hissedebiliriz. Beyaz renk yaratabilir. Ancak bazı renklerin bize dengeyi, temizliği, masumluğu bizde yarattığı bazı çağrışımlar ve bazı kültürlerde de yası çağrış- evrenseldir. tırabilir. Siyah renk gücü ve zekâyı Bu evrensel çağrışımları aklımıza getirirken, turuncu ve sarı günlük ve profesyonel hayatımız- beynimizdeki mantık kısımlarını da kullanmanın birçok yolu var. uyarır ve açlık gibi duyguları çağ- Örneğin, yatak odanızı açık mavi rıştırabilir. Mavi yoğunlaşmamıza renge boyayarak daha rahat uykuya dalabilirsiniz ama sarı veya kırmızı gibi uyarıcı renkler bunu zorlaştı- rabilir. Bebek odalarında sarıdan kaçınılmasının temel nedenlerin- den biri budur. Sarı uyarıcı bir renk olduğundan bebekler odalarında sürekli bu renge maruz kaldıklarında be- yinlerinin uzun süre uyarılması onları huzursuz olmaya itebilir. Renklerin bu Yeşil, huzuru, etkileri markalar zenginliği ve tarafından da çok iyi kullanılmaktadır. doğayı hatırlatırken, Örneğin sarı ve kırmızıyı mavi yoğunlaşma- kullanan “fastfood” restoranları bu mıza yardımcı olur, renkleri rastlantısal olarak seçme- sakinleştirir güven mişlerdir. Kırmızı enerjiyi temsil verir. ettiğinden hemen yiyip kalkma gibi 132 BD EYLÜL 2017 duygular uyandırabilirken sarı açlık luğu simgelemesinden kaynaklana- hissetmemizi sağlayabilir. Fast- bilir. Mor renk de bizde uyandırdığı food restoranlarında da zaten bu duygular göz önüne alındığında amaçlanmıştır, iştah açıcı renkler (saygı ve soyluluk) yaşlanma karşıtı ve reklamlarla müşterilerin aklına ürünlerde kullanılabilir. girilip, hemen yemek yiyip kalkmaları için düzenlen- miş estetik olmayan masa ve sandalyeler sadece tüketip kalkmanız gerektiğini an- latmak için seçilmiştir.

ynı şekilde sosyal medya logolarının Amavi olması da güven- li hissettirmesi ve logoya bakıldığında huzur vermesi için özellikle seçilmiştir. Yeşil ise sağlıkla ve “Fastfood” restoranları genellikle doğayla bağdaştırıldığın- sarı ve kırmızı renklerdedir dan hazır meyve suları, benzinci ve süpermarket logolarında yeşilin Son olarak içinde bulunduğu- tonları tercih edilmektedir. Yani muz çevrenin üzerimizde düşündü- içtiğiniz meyve suyu katkılı da olsa ğümüzden daha çok etkisi vardır. renklerle yaratılan algı tam tersidir. İşten eve yorgun argın dönerken Aynı şekilde motorlu taşıtların arabamızın camından göz ucuyla yakıtı da çevreye zarar verdiğinden farkettiğimiz gökkuşağı bile içinde yeşil kullanılarak bu algı tersine bulunduğumuz ruh halini etkile- çevrilmeye çalışılmakta tüketici yebilir. Eğer evinize geldiğinizde biraz da olsa rahatlatılmaya çalışıl- kendinizi mutlu ve huzurlu hisset- maktadır. miyorsanız belki de evnizde koyu Google gibi çok renk kullanan ve iddialı renkler yerine daha doğal logolar ise ne kadar farklı oldukla- ve açık renkli eşyaları tercih etme- rını vurgulamak isterler. niz farklı hissetmenize yardımcı Ofislerin genelde gri, mavi ve olabilir. kahverengi ile döşenmesinin sebebi Hayat sizi huzursuz eden renk- de bu renklerin üretkenliğe teşvik leri veya eşyaları görmek için çok etmesinden kaynaklanabilir ya da kısa... • araba reklamlarında genellikle [email protected] koyu renkli arabaların seçilme Kaynak: Baumeister, R. F., Bushman, B. (2010) Social Psychology and Human Nature. Second sebebi bu renklerin ciddiyeti ve bol- Edition. Wadsworth Publishing, Boston. 133 BD EYLÜL 2017

Antik bir metalürji harikası Ashoka Sütunu indistan’ın Delhi kentindeki sahip. Sütunun bunca yıl korozyon- HAshoka Sütunu, dünyanın en dan korunabilmesinin nedeni ise, ilginç yapılarından biri olma özel- bu yapıyı inşa eden ustaların, sütu- liğini taşıyor. UNESCO Dünya Mi- nun etrafında kazara bir “koruyucu rası Listesi’ndeki Kutub bölgesinde film tabakası” oluşturmasıydı. bulunan Ashoka Sütunu’nun, Gupta Sütunun yapımı sırasında kulla- İmparatorluğu’nun erken dönemin- nılan demir ocaklarındaki kireç ek- de, MS 320-495 yılları arasında sikliği nedeniyle yapıyı ham cüruf yaptırıldığı tahmin ediliyor. Asırlar ile indirgenmemiş demirin oluş- önce bir toz yığınına dönmüş olma- turması ve yapının ıslanıp-kuru- sı gereken yüzde 99.9 oranında saf ması döngüsü, Ashoka Sütunu’nun demirden oluşan Ashoka Sütunu, çevresinde bir “misawite” katmanı 1600 yıldan bu yana korozyona meydana getirdi. Demir, oksijen ve meydan okuyor. hidrojenin bileşiği olan misawite Antik çağlarda yaşayan insan- ise, bu demir sütunun 1600 yıldan ların bilgi ve ustalıklarının son de- bu yana paslanmamasını sağladı. rece çarpıcı bir örneği niteliğindeki Ashoka Sütunu’nun yapımında, Ashoka Sütunu, yedi metre yüksek- 120 işçinin en az iki hafta çalıştığı liğe ve altı tonun üzerinde ağırlığa tahmin ediliyor. • 134 İnsanlar Yaşadıkça BD EYLÜL 2017 Mehmet Ünver

lk ve orta öğrenim yıllarımda, İokuldan en az üç aylığına uzak kalmamı sağlayan uzun bir tatile kavuştuğum için yaz mevsimlerini çok severdim. Hele o sene sınıfımı bütünlemesiz olarak geçmişsem dünyalar benim olurdu.

135 BD EYLÜL 2017 Yazın geldiğini hissettiren akasya, gelecek sene de sınıfı bütünlemesiz şebboy ve hanımeli kokulu sabah- geçmek için kendi kendime yemin- larda, uyanır uyanmaz bahçedeki ler ederdim. Bütünlemeye kalırsam çardağın altına oturur, Boğaz'dan güzelim yaz tatili boyunca ders ça- geçen vapurları ve masmavi denizi lışmam gerekecekti ve bu da benim seyrederek kahvaltımı yapardım. için ölümden beterdi. Gün boyu İnsanın yaşam sevincini artıran hoş Boğaz sahillerinde yüzüp, geceleri, bir esinti olurdu haziran sabahla- yazlık sinemada yeni filmleri izle- yerek hoş bir tatil geçirmek varken bütünleme sınavını düşünmeyi kim isterdi ki?

kul bitip iş hayatına başladı- Oğımda tatile bakış açımı de- ğiştiren ilginç bir olay yaşadım. O sene, birkaç kafa dengi arkadaşımla birlikte gezmek istediğim için izin tarihimi onlara uygun olan ekim ayı olarak belirlemiştim. İyi ki de öyle yapmışım. Yazlıkçıların işlerine, öğrencilerinse okullarına dönerek boşalttığı küçük bir sahil kasabasın- da yaşadığım sessiz ve dingin gün- ler tatil anlayışımı tamamen değiş- tirdi. O sayede gençlik yıllarımda tercih ettiğim kalabalık yerlerdeki ...çatılardan yaz tatillerinden vazgeçip kalaba- sarkan mor rında ve o esinti lıkların büyük şehirlere döndüğü, salkım çiçekleri yalnızca yaşana- geride yalnızca yerli halkın kaldığı ve gelincikler rak hissedilecek küçük sahil yerleşimlerindeki hâlâ mayıs tatlı bir heyecan huzurlu sonbahar dinlencelerini başındaki gibi bırakırdı bende. tercih etmeye başladım. Kalabalık canlı olurlardı. Yaz sıcakları he- plajlar ve gürültülü geceler olma- nüz tam anlamıy- dan çok daha huzurlu ve keyifli la başlamadığı için baharla coşmuş günler geçirebileceğimi öğrendim. olan fidanlar, yapraklar, çatılardan Sonbaharda yakmayan bir güneşin sarkan mor salkım çiçekleri ve ge- tenime yumuşakça dokunuşundan lincikler hâlâ mayıs başındaki gibi ve akşamları denizden esmeye canlı olurlardı. Onlara bakarken bir başlayan tatlı bir esintinin içinde sonraki haziranı da aynı sevinçle barındırdığı iyot kokusuyla can- karşılayabilmem için ne yapıp edip lanmaktan mutluydum. Çevredeki 136 BD EYLÜL 2017 dağlardan esen sabah rüzgârı kekik ve adını bilmediğim dağ çiçekle- rinin kokularını getirirken ikindi vakitleri denizden esen meltemin yüzümde bıraktığı yosun kokusu sahildeki sonbaharı bana her geçen gün daha çok sevdiriyordu. Öğrenciyken, okulların baş- ladığı döneme denk geldiği için hiç sevmezdim sonbaharı. Uzak sahillerde, ekim ayında geçirdiğim o sessiz ve huzurlu tatilinin ardın- dan bu düşüncem tamamen değişti. Hoş artık öğrenci de değildim ve eylül ayında okula başlamak gibi bir derdim de yoktu. Arkadaşla- rımla gittiğimiz sahil köyünde sonbaharın gelmesiyle lokantalar, barlar ve eğlence yerlerinin çoğu kapanmış, bu sayede geceleri yaşanan ışık bolluğu azalmıştı. Başlangıçta bu durumu yadırgasam da ışık kirliliğinin azalması güneş Arkadaşlarımla battıktan sonra gökyüzüne doluşan yıldızların birer pırlanta tanesi gibi gittiğimiz sahil köyünde görünmesini sağlamıştı. Akşamları sonbaharın gelmesiyle karanlık kumsalda oturup gökyü- zünü boydan boya kaplayan siyah lokantalar, barlar ve bir kadifeye yayılmış on binlerce eğlence yerlerinin çoğu mücevher tanesi gibi görünen yıl- kapanmış, bu sayede dızları seyrediyorduk. Uzaklardan çok hafif bir müzik sesi ve tenimizi geceleri yaşanan ışık okşayan tatlı bir esinti geliyordu. bolluğu azalmıştı. Sonbaharın sessizliğinde yaşanan o tatil hepimizi dinçleştirmiş, unu- hava değişimi sırasında yaşadım. tulmaz anılar yaşamıştık. Sonraları İstirahatımın ilk iki ayını kendimi çoğunlukla ekim ayı ortalarında toparlamak ve ameliyatın bedenim- tatile çıkmaya başladım. de yarattığı sıkıntıların düzelmesini Yaşamımın en güzel sonbaharı- beklemek için İstanbul'daki aile nıysa geçirdiğim zorlu bir ame- evimde geçirdim. Sonbaharın iyice liyat sonrasında aldığım üç aylık yerleşmeye başladığı günlerde daha 137 BD EYLÜL 2017 ce, on binlerce leylek, gri renkli güz göğünde kara noktalar halinde durmaksızın güneye doğru uçuyorlardı. Yol boyunca geçtiğimiz tarla ve bağlardaki ürünler hasat edilmiş, bazı dağ köylerinde sobalar yakılmış, ocaklarda yanan çam odunların ...bir sabah otobüse grili, beyazlı dumanları gökyü- züne doğru salınmaya başlamıştı. atladığım gibi geçmişte Ne yazık ki, bazı köylerde hiç de bir dönem yaşadığım sevmediğim bir geleneğin kurbanı olan yılkı hayvanları yaklaşan kış küçük bir Anadolu için evlerinden atılmış, çaresizce kasabasına doğru yola boş arazilerde dolanarak karınlarını çıktım. doyurmaya çalışıyorlardı. inlenmek ve iyi bir sağal- fazla dayanamayarak bir sabah Dtım yaşayabilmek için otuz otobüse atladığım gibi geçmişte bir günümü geçireceğim kasaba geniş dönem yaşadığım küçük bir Ana- bir ovaya bakan ağaçlı bir tepede dolu kasabasına doğru yola çıktım. kurulmuştu. Tepenin üzerinde bir Otobüste ön koltuklardan birinde kale harabesi ve yan yana dizilmiş oturuyordum. Yol boyunca giderek tarihi evler vardı. Kiraladığım oda- sararmış yapraklarıyla adeta bir dan görünen geniş ovanın bitiminde yağlıboya tablo görüntüsüne bürün- boz renkli dağlar yükseliyor, ovayla müş ormanların ve sıkça yağan güz dağların kesiştiği yerde suları ayna yağmurları sayesinde suları iyice gibi parıldayan bir nehir akıyor- yükselmiş olan nehirlerin yanından du. Evlerdeki elektrik, jeneratör geçtik. Otobüsün penceresinden vasıtasıyla sağlandığı için gece ufka doğru baktığımda leylek sürü- yarısından sonra ışıklar kesiliyor, lerinin sıcak iklimlere gitmek için kasaba sessiz bir karanlığa bürünü- yola çıktıkları görülüyordu. Binler- yordu. İlk gecemde bile bu durumu 138 BD EYLÜL 2017 hiç yadırgamamış, tersine tüm renkli güz çiçekleriyle bezenmiş ovayı ve uzaktaki dağları gören kırlardaki dinginliğin tadını çı- ahşap balkona çıkıp pırıl pırıl kartıyordum. Vadilerle birbirinden sonbahar göğünde kayan yıldızları ayrılmış tepelerde yapraklarının seyrederek oturduğum yerde uyuya çoğunu dökmüş olan kavak, çınar kalmıştım. ve atkestanesi ağaçlarının görüntü- Kasaba halkı çoktan ürünlerini sü henüz kurumamış bir yağlıboya hasat etmiş, satacaklarını satmış, tabloyu andırıyordu. Kuzeyden karşılığındaki alacaklarını da al- gelen grili, beyazlı bulutların dıkları için yılın en sessiz ve sakin üzerimizden geçerken kırlara ve ya- aylarını yaşamak amacıyla evlerine maçlara düşen gölgelerini nedense çekilmişlerdi. Yıllarca alıştığım birbirinin peşi sıra havalanmış uçan kalabalık, gürültülü tatillerden halılara benzetirdim. Bazı günlerse, sonra o küçük kasabada, sabahları kasabanın parke taşı döşeli yokuş- ovadan göğe yükselen buğu tabaka- larına dökülmüş ağaç yapraklarının sıyla başlayan dingin günleri hemen izinde esnaf ve zanaatkârları ziyaret sevdim. Öğlene doğru sokaklar ediyor, ürünlerini inceleyip sohbet hareketleniyor, evimin baktığı ediyordum. yokuşun her iki yanındaki esnaf ve zanaatkârlar dükkânlarında aşamımın en güzel tatillerin- kasabalıları ağırlamaya başlıyor- Yden birini yaşadığım o huzurlu lardı. Çoğunluğunu bakırcıların, sonbahar tatilini hiç unutamadım. keçecilerin, dokumacıların, teneke- Sessizleşen Yaşamımın en cilerin, sobacıların ve kumaşçıların sokaklar, köşe güzel tatille- oluşturduğu çarşıda dükkânların başlarında rüz- rinden birini önüne sandalyeler atılıyor, odun gârla havalanan yaşadığım o kömürü ateşiyle demlenen semaver sarı yapraklar huzurlu sonba- çayları komşulara ikram ediliyordu. ve kış hazırlık- har tatilini hiç İnsanı yakmayan ve üşütmeyen larına başlayan unutamadım. günlerin giderek kısaldığı o sessiz insanların telaş- sonbaharda, sabahları erkenden sız çabaları bana mevsimlerin farklı kalkıp ovada, bağlarda geziniyor, tatları olduğunu öğretmişti. Öğren- bazı günlerse mantar toplamaya cilik dönemimde yalnızca okulların giden kasabaların peşinden topra- açılış tarihini anımsatan sonbahar ğı iyice nemlenmiş olan tepelere artık parke taşlı kaldırımlara çıkıyordum. dökülen sarı yaprakları, gökyüzünü Bazı günler, ikindi saatlerine kaplayan gri bulutları, sabahları kadar süren bu çevre gezilerimde, inen sisleri ve insana huzur versen çoğalan yağışlarla yeniden yeşile sessizliğiyle favori mevsimim olup boyanmış tepelerin eteklerinde çıkmıştı... • saatler harcıyor, sarı, pembe ve mor [email protected] 139 irbirinden farklı yollar, birbirinin yanından geçip giden yolcular. B Kavuşturan, ayıran, akıp giden, çıkmaza giren, yarıda kesilen yollar... Apayrı görünse de bazen birleşen yollar. Aynı yolu farklı duyumsayan yolcular... Berat Alanyalı’nın uzun yıllara yayılmış yazma sürecinin ilk verimleri, öykücülüğünün ilk ipuçları... Öykülerdeki çeşitliliğin nedeni bu. Son öyküde, iz sürmeyi seven okurları kitabı silbaştan okumaya çağıran bir sürpriz bekliyor.

BÜTÜN KİTAPÇILARDA Düşler ve Düşünceler BD EYLÜL 2017 Yahya Aksoy

Üç turna kaldırdım Yozgat dağından İzin aldım paşasından beyinden Kerkenez belinden, Çavuş köyünden Ilıcahamam’a konun turnalar...

Edebiyatımızda

“Dağlar ile taşlar ile, seherdeki kuşlar ile çağırayım mevlâm seni” Kuşlar diye seslenerek, varlıkta birlik anlayışını anlatan tasavvuf felsefesinin edebiyatımızda yaşayan içli ve özlü bayrak şairi Yunus Emre, asırlar boyunca halkımızın düşünce ve duygu hayatında etkili olmuştur. Selçuklu Devletinin arması olarak seçilen, sarayların, kervansarayların, hanların, türbele- rin, köprülerin ve çeşmelerin taşlarına kabart- ma olarak işlenen “Çift başlı kartal" figürü, cesareti, yiğitliği, çok yönlü ileri görüşü ve devlet yöneticilerinin gücünü simgelemekte. İstanbul adaları'nın doğal güzelliklerini hikâyelerine konu olarak seçen, doğayı ve kuş- ları tema olarak bir oya gibi eserlerine işleyen, 141 BD EYLÜL 2017 dünya ödülleri sahibi usta yazar akın eden çekirgelere karşı perdeler Sait faik Abasıyanık “Son Kuşlar” tutarak önlem almaya çalıştıkla- öyküsünü şöyle noktalamakta: rı ve bu çekirge sürülerine karşı “...Adalarda doğal güzellikleri sığırcık, karga, kartal ve güvercin ve kuşları yok ettiler; sevgili çocuk- sürülerinin karşı koymaya çalıştık- lar, bizim için değil ama sizin için ları bilinmektedir. Çekirgeler ile yazık olacak, yazık olacak.” kuşların karşılıklı savaşının gün- Doğal güzellikleri, ormanları ve lerce yaşandığı, Balıkesir, Kütahya, kuşların üreme, çoğalma ve yaşama Aydın, Afyonkarahisar, Yozgat, alanları olan ağaçlarda ve çeperler Çorum illerinde o tarihlerde çıkmış arasında bulunan kuş yuvalarının olan yerel dergi ve gazetelerde yer yok edilmemesi için komşu köyün alan haber ve yazılardan öğrenmek- mezarlığına cenazeleri gömülen ve teyiz. kuşlarıyla ünlü, “Mezarsız Köy” olarak anılan Bodrum Güvercinlik aşar Kemal’in eserleri beldesi, masallara, romanlara, şiir- arasında önemli bir yeri lere ve öykülere konu olmuştur. Ybulunan, soluk soluğa Uzun ve keskin gagaları, geniş defalarca okunan, kan gütmenin pençeli, tırnakları uzun karta- ve insanlık dışı bir düzenin can çe- lın, kırsal alanda bir beşik içinde kişmeye başladığını anlatan, bütün kundağı ile yatan küçük bir çocuğu, serileri ile bir bütünlük oluşturan kümsesiz bir anda pençesine taka- “Akçasız’ın Ağaları: 2 Yusufçuk rak dağ yamaçlarına kaldırmasını Yusuf” romanına adını veren, konu alan “Boş Beşik” sinema fil- kıskançlık nedeniyle küçük yaşta mi, duygulu ve içli olan insanımızı kuyuya bırakılan ve sonra kurtulan yıllardır ağlatarak düşündürmekte Hz. Yusuf’un adını çağrıştıracak ve çocuklar için her an dikkatli şekilde her sabah güneş doğmadan olmak gerektiğini hatırlatmakta. "Gu-guk-guk / Yu-suf-çuk" şeklin- Yazar Hasan Kıyafet’in, okul- de öten “Yusufçuk” kuşunun, halk ların Türkçe kitaplarına giren ve arasında çok sayıda öyküsü, türküsü ilgiyle okunan “Sığırcık Kayası” ve anlatımı bulunmaktadır. Ateşe adlı öyküsü, zamanla azalan ve ne- atılan Hz. İbrahim’e su taşıyarak silleri yok olmak üzere olan sığırcık ateşi söndürmek isteyen kuşlara ve kuşlarını, çocukların, kayaların, ölümsüzlüğü simgeleyen havuzdaki dağların, taşların ve ağaçların ara- balıklar vb. canlılara dair efsane yacakları teması ile noktalanmakta. öyküler, dillerde ve gönüllerde hep 1940’larda Anadolu’ya akın yaşatılmaktadır. eden çekirge sürülerinin, her türlü Kutsal sayılan tavus, güvercin, bitkiyi yok etmeye başladığını ve kartal, şahin ve ebabil gibi bazı bu salgına karşı insanların tenekeler kuşlar, ülkelerin devlet armalarında çalarak, ateş yakarak ve yığınla yer almış ve Nuh Tufanı Efsane- 142 BD EYLÜL 2017 si’nde yer alan ve tufandan sonra tufanın bitip bitmediğini anlamak için Nuh Peygamber, gemisinden gönderdiği güvercinin ağzında zeytin dalı ile geri dönmesi üzerine, doğanın normale döndüğünü ve Tanrı’nın insanları affettiğine dair bir barış işareti olarak değerlendirir ve bu nedenle güvercinler günü- müzde bile barış sembolü olarak anılırlar. Reşat Nuri Güntekin’in, iyi Nuh Peygamber'den bu yana öğrenim görmüş bir İstanbul kızı güvercinlerin hep barış sem- Feride, Çalıkuşu’nun, eğitimden bolü olarak anıldığı söylenir. yoksun kalmış Anadolu köy ve kasabalarında yaşadığı serüveni Gavur dağları / Çıkarın karaları anlatan romanı, ülke sevgisinin ve da bağlan ağları / Altı arap atlı da gerçeklerinin harmanlandığı ilk Türkmen beyleri / Amik Ovası’na romanıdır. “Çalıkuşu”, edebiyatı- inin turnalar." mıza yeni bir hız ve ışık getirmiş ve “Bülbülün çilesi yanmakmış yazarını yaygın bir üne kavuştur- güle / Ömürler geçiyor ağlaya muştur. güle...”, "Uçun kuşlar uçun sılaya Halk ozanları, katar katar gök- doğru / Anadan- baban- yardan bir lerde dolaşan turnalara, tarihi Kral haber yok mu?” ve “Kaleden kale- ve İpek Yolu’nu gezdirirler: ye şahin uçurdum / Ahınan vahınan Üç turna kaldırdım Yozgat ömrüm geçirdim!” türkülerinde dağından / İzin aldım paşasından ifadesini bulan, hayat serüvenini beyinden / Kerkenez belinden, Ça- ve edebiyatımızı donatan kuşlar- vuş köyünden / Ilıcahamam’a konun la, masallar, destanlar, öyküler, turnalar... türküler, şarkılar ve leyleğin uzun Gemerek'ten kalkınca uğrun düz gagasını, ayaklarını ve kanatlarını yazı / Önünüze gelir de Mudras'ın kırparak “Şimdi bir kuşa benzedin” boğazı / Aşörme yolu da Kaynar’ın diye anlatılan Nasrettin Hoca fık- düzü / Bir gece Kaynar'da kalın raları ile renklenmekte ve şekillen- turnalar... mektedir. Elbistan’dan kalkınca görünür Keklik öten, kekik kokan Nurhak Dağı / Zatından cıgallıdır Anadolu doğasına ve dünyaya renk oranın ağası-beyi / Uğrunuza gelir ve ahenk katan, her yere selam, de Azaplı Köyü / Bir gece orada sevgi ve barış götüren doğa harikası kalın turnalar... kuşlara selam ve sevgiyle...• Oradan kalkınca görünür [email protected] 143 BD EYLÜL 2017

Kendimizi bulmanın tek yolu, aramaktır!

Ülkemizin yetiştirdiği genç ve gelecek vadeden sporcularımızdan biri olan Enis Sipahi, geçtiğimiz yıl tam burslu olarak davet edildiği Amerika’daki Mont- verde Academy’de, 20 Mayıs 2017 günü bir yılsonu konuşması yaptı. TOFAŞ kulübü altyapısında başladığı kariyerinde, hem Türkiye’deki kulübünde hem de milli takımımızın alt yaş gruplarında önemli sportif başa- rılara imza atan Sipahi’nin, mezun olduğu Montverde Academy’de yaptığı bu etkileyici “Yılın Konuşması"- nın tam dökümünü okuyucularımıza sunuyoruz. Yazan: SABRİYE AŞIR dım Enis Sipahi. Avrupa’daki bildiğim bir şey de yok ama sizlere Aküçük bir ülke olan Kosova’da bazı düşüncelerimi ifade etmek doğdum. Altı yıl önce köklerimin istiyorum. bulunduğu Türkiye’ye taşındım. Motive edici bir konuşma Orada beş yıl yaşadıktan sonra yapmaktan da kaçınacağım. Çünkü buraya geldim. Kendim hakkında başarı kelimesinin anlamı değişti. size anlatabileceğim pek fazla şey Başarı peşinde koşarken hepimiz yok. Bu yılın ne denli iyi geçtiğini boynuzlarımızı kırıyoruz. Ama anlatarak ya da sırf kendimizi özel görmüyoruz ki, peşinde koştuğumuz hissedelim diye olayları abartarak da şey yalnızca egoizm, bencillik ve zamanınızı harcamayacağım. Çok materyalizmden ibaret. Bu nedenle 144 BD EYLÜL 2017 başarılı değil, değerleri olan insanlar şeyleri artık farklı yapmaya baş- olmanızı ümit ediyorum. Yaşadığı- lamalıyız. Çünkü bizim bu kadar mız bu dünya, hiç iyi bir yer değil. zamanımız yok. Yalnızca bu durumu İnanın ki, aslında berbat bir yer. Kü- kavramayı başarabilsek, neler tüphanecilere gidip rahatça, o dis- olabileceğini tahmin ediyor musu- topya kitaplarını “kurgusal olanlar” nuz? Kendimizi geçici ve bir değeri rafından alıp, “kurgusal olmayanlar” olmayan şeylerle kandırmak yerine, rafına koymaları gerektiğini söyle- benliğimizi ebedi olan değerlere yebileceğimiz bir zamana geldik. adayabilseydik… İnsanları öldüren eczacılar değil, insanları iyileştirme- ıpkı uyarıldığımız gibi, algımı- ye çalışan eczacılar olurdu. İnsanları Tzın ötesinde olan ve insanların dolandıran girişimciler değil, insan- neden olduğu dehşet verici şeylere lara yardım etmeye çalışan girişim- tanıklık ettiğimiz bir zamana geldik. ciler olurdu. İnsanları köleleştiren Bu dünyanın değişmesi gerekiyor. işadamları değil, gerçek hayırsever- Ve onu değiştirecek olan bizleriz. En ler olurdu. Kukla siyasetçiler değil, önemli sorunlarımızdan insanlığa hizmet eden biri paradır. “Eğer akıl- u dünyanın gerçek liderler olurdu. lıysan zengin olursun” Bdeğişmesi Yardımsever, empati denilmesinden bıktım. gerekiyor. Ve yapabilen, cömert ve Bu gerçekten de aptalca çalışkan insanlar olur- biz söz. Eğer zengin- onu değiştirecek du. Bu aslında olmayan sen, bu akıllı olduğun olan bizleriz. savaşta yer almak yeri- anlamına gelmez. Bu ne, yalnızca bu dünyayı yalnızca zamanın değersiz olduğu nasıl daha iyi bir yer haline getirebi- için, onu para denilen kağıt parça- leceğimizi düşünürdük. Emin olun sının peşinden koşarak harcadığın ki, dünyanın ortalama IQ’su en az anlamına gelir. 40 puan yükselirdi. Lütfen arkadaşlar, herhangi bir Dünya nüfusunun yalnızca yüzde şeyi yapmaya karar vermeden önce 4’üne sahip olan Amerika, dünyada- kendimize “Eğer para hiç olmasay- ki toplam paranın yarısından fazlası- dı, yine aynı şeyi yapar mıydım?” nı elinde tutmaktadır. Buna karşılık, diye soralım. Aydınlar diyorlar Amerika’da 50 milyonun üzerinde ki, “İnsanlığın tarihsel gelişimine insan yoksulluk içinde yaşamaktadır. bakarsak, paranın bir illüzyon ol- Ve sevgili arkadaşlar, Amerika’dan duğunu, parayı biriktirmemiz değil, söz ediyorum; çocukların açlıktan paylaşmamız gerektiğini anlamamız öldüğü ülkeleri saymıyorum bile… için beş yüzyıla daha gereksinimi- Açgözlülüğün bize neler yaptığı- miz var.” nı görmemiz gerekiyor. Yalnızca Eğer göstergeler bu yöndeyse, verdiklerimize sahip olduğumuzu o zaman algımızı şekillendirip bir anlamamız gerekiyor. Eğer herkes, 145 BD EYLÜL 2017 varlığının yalnızca şu kadarını bile maya çalışırsanız, bu işin bizden paylaşsaydı, dünyadaki tüm insanlar başkasının olmadığını anlarsınız. refah içerisinde yaşardı. Biz gençlerin bu dünyada büyük bir Gözü dönmüş insanların oyna- rolümüz ve geniş bir etki alanımız dıkları bu oyunun kölesi olmayalım var. Geleceği şekillendirecek olan ve neler olup bittiğini anlamaya biziz ve bizim kuşağımızın sıra dışı çalışalım. Demek istediğim şu ki, bir şeyler yapma sorumluluğu var. mezara girerken yanımızda 5 kuruş Günümüzdeki eğitim sistemi bile alamayacakken, nedendir tüm acınacak halde. Bu nedenle, ne bu üzüntü verici şeyler Allah aşkı- yaparsanız yapın, diplomanızı na? Eğer dünyanın bu kadar da kötü nereden alırsanız alın, eğitiminizi olmadığını düşünüyorsanız, üzgü- asla yalın bırakmayın. Onların, nüm ama demek ki yeterince bilinçli “Hadi biraz kutunun dışında düşün” değilsiniz. Dünyada kan dökülüyor. demelerinden de sıkıldım. Kutunun Kendilerini kanla besleyen hasta dışında düşünmeye gereksinimimiz ruhlu ve acımasız insanlar var. Bu yok. Yalnızca kutunun aslında hiç insanlar, savaşın zaferle sonuçlan- var olmadığını anlamaya gereksini- masının değil, devamlı olmasının mimiz var. Emin olun ki, bu gidişat peşindeler. Takım elbiseler içindeki çok yakında değişecek. Ayrıca şunu bu insanları, haberlerde göremezsi- da bilin ki, bu kandan kırmızı sessiz niz. okyanusa çok yakında fırtınalar Gözlerimizin önünde savaşlar gelecek. oluyor. Neden bunları görmezden geliyor, her şey yolundaymış gibi ize verilen ilk uyarı “Oku” davranıyoruz? Bizim derdimiz Buyarısıdır. Okumamız gerekiyor nedir? Sporu, kutsalmış gibi takip sevgili arkadaşlar. Çok okumamız ederken, mazlumların gök kubbeye gerekiyor. Kütüphanelerde tozlanmış yükselen ahını duymazdan gelmek kitaplar görmek gerçekten üzüntü yüreklerimizi burkuyor. Unutmayın verici. Kendimizi bulmanın tek yolu, ki, gladyatörler toplumu eğlendir- aramaktır. Aramayı ise yalnızca mek için öne sürülmüşlerdi. Ancak öğrenerek yapabiliriz. Dolayısıy- asıl amaç, imparatorlukta yaşa- la, lütfen söyleyin bana, kendini nan krizlerde, kitlelerin dikkatini bulamamış bir ruh, yaşamayı nasıl dağıtabilmekti. Her gün masum becerebilir ki? Ve lütfen unutmayın insanlar, çocuklar, bebekler öldü- ki, en büyük dram, yaşayıp da ruhun rülüyor. Tekrar ediyorum, bebekler derinliğini keşfedememektir. Mev- öldürülüyor. Elbette hiçbirimiz bunu lana’nın ne yaşadığını anımsayın; istemiyoruz ama soru şu ki, kaçımız deliliğin eşiğinde yanıtlar arıyor ve bu konuda bir şeyler yapıyor? “Bu Mevla’ya ulaşmak için kapıyı çalı- senin işin değil” demeyin bana. Eğer yordu. Kapı açıldığında fark etti ki, gerçekten neler olduğunu kavra- kapıyı aslında içeriden çalıyordu. • 146 Neler Olmuyor ki Dünyada BD EYLÜL 2017 Sezin San Sungunay

Yüz Tanıma Sistemi uzun kuyruklar oluşturmaya gerek 1 olmadan yolculuk edilmesini amaç- Yaygınlaşıyor lıyor. Avustralya, yakın gelecekte yüz tanıma sistemini daha da geliş- tirmeyi ve bu sistemin havaalanlarında pasaport kontrollerine bir alternatif olmasını planlanıyor. Tunus'ta 2 Kadınların Dünyada birçok devlet ve özel şirket, yüz tanıma programlarını Zaferi kullanıyor. Bazı araştırmacılar, Tunus'ta kadına yönelik şiddetin yüz tanıma teknolojisinin kart ve önlenmesiyle ilgili yasa, kadınların şifrelerin gizli tutulması, suçluların yakalanması ve ülkeye giriş çıkış- ların denetlenmesi gibi alanlarda hızlı ve güvenilir bir araç olduğuna dikkat çekiyor. İngiltere'de metro istasyonlarında yüz tanıma sistemi denenmeye başlandı. Sistem, bilet satın almada ve turnike geçişlerinde 147 BD EYLÜL 2017 mücadelesi ile hayata geçti. Tunus siber suçlara odaklanan bu araştır- parlamentosu, kadına şiddeti cezai ma, ülke yönetimi ve mali kuruluş- yaptırıma bağlayan yasayı kabul ları hedef alan sekiz saldırı sap- etti. Düzenleme, ceza takibi açısın- tamış. Diğer taraftan Kuzey Kore dan bağlayıcı hükümler içeriyor. Eşi sürekli bu tür saldırılarla bir ilişkisi tarafından şiddete maruz bırakılan olmadığı açıklamaları yapıyor. bir kadın şikâyetini geri alsa ya da buna zorlansa da polis olayın peşini Hawking'den bırakmayacak. Yasa ile evlilik içi 4Kortutan Açıklama cinsel taciz de suç kapsamına alındı. Reşit olmayan çocuk ile cinsel tacizde bulunduktan sonra evlenen erkeğin "ceza almamasını sağlayan" madde iptal edildi. Kuzey Koreli 3İnternet Korsanlarının Yeni Hedefi

Dünyaca ünlü astrofizikçi Stephen Hawking, insanlığın geleceğine yönelik ilginç bir açıklama yap- tı. Hawking, Gliese 832c isimli gezegendeki yaşam ihtimalinden bahsetti ve 'Bir gün böyle bir yerden sinyaller almaya başlayabiliriz' dedi. Ünlü astrofizikçi, böyle bir durum- Güney Kore hükümetinin yap- da Dünya'nın cevap vermesinin 'çok tırdığı bir araştırmaya göre Kuzey akıllıca olmayacağı' görüşünde. Koreli internet korsanları, artık Hawking, uzayda seyahat ede- devlet sırlarını değil para elde ede- cek kadar gelişmiş bir uygarlığın bileceği kuruluşları hedefine almaya Dünya'ya geliş amacının 'barışçıl' başladı. Güney Kore Mali Güvenlik olmayacağına dikkat çekti. Enstitüsü'nün raporuna göre, yakın zamana dek Kuzey Koreli internet Dali'nin Mezarı korsanlarının girişimleri daha ziya- de devlet ve kamu verilerine erişimi 5Açıldı engellemeye ya da bilgi elde etmeye Gerçeküstücülüğün simge ismi yönelikti. 2015 ile 2017 arasındaki ressam Salvador Dali'nin mezarı, 148 BD EYLÜL 2017 dan satıldı. Çanta 1,8 milyon ABD dolarına alıcı buldu. Dıştan arındırma özelliği olan beyaz çantanın içinde Armstrong’un Ay’dan topladığı küçük taşlar ve tozlar halen duruyor.

Buzdağının DNA testi için 28 yıl sonra açıldı. 7 Madrid Mahkemesi, Dali’nin kızı Antarktika'ya Vedası olduğunu iddia eden Maria Pilar Bugüne dek kayıtlara geçen en Abel’in başvurusu üzerine bu kararı büyük buzdağlarından biri, Antark- aldı. 61 yaşındaki Abel, ressamın tika'dan koptu. Larsen buzulundaki evlilik dışı doğan kızı olduğunu iddia ederek, miras hakkı için mahkemeye başvurmuştu. Dali'nin mumyalanan bedeninde bıyıklarının bilinen biçimini koruduğu görüldü. Astronot Çantası 6Açık Artırmada Satıldı

çatlak 10 yıldan uzun süredir takip ediliyordu. Çatlağın ayrılması 2014'ten itibaren iyice arttı ve her an kopuş olabileceği söyleniyordu. Dev buzul bloğunun yüzölçümü 6 bin kilometrekare, yani Kıbrıs'ın yaklaşık üçte ikisi büyüklüğünde. Buzdağı, bölgedeki deniz ticaret yollarında problem yaratabileceği ABD'li astronot Neil Armst- kaygısıyla gözlem altında tutulacak. rong'un, 1969’da Apollo 11 görevi Zira akıntılar ve rüzgâr, buzdağını sırasında, Ay'dan topladığı ilk gemi güzergâhlarını tehdit edebi- örnekleri koyduğu çanta, New lecek nokta olan Antarktika'nın York'taki bir müzayede evi tarafın- kuzeyine sürükleyebilir. 149 BD EYLÜL 2017 Akıllı Telefonlar olmaktan çıkacak. Potsdam İklim 8Zihinsel Kapasiteyi Araştırmaları Enstitüsü Uzmanı Peter Hofmann'a göre; yazlar aşırı Azaltıyor sıcak ve şiddetli yağışlarla geçecek. Hofmann atmosferdeki ısınmanın yağışların şiddetini arttırdığını; yeni ve aşırılaşan hava durumlarına alışmak ve önlemler almaktan başka çare olmadığını ifade etti. Kansız Boğa 10 Güreşleri

ABD'de Teksas Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, akıllı telefon- ların yakında tutulmasının zihinsel kapasiteyi azalttığını ortaya koydu. 800 akıllı telefon kullanıcısıyla yapılan deneyler zihinsel kapasite- yi, yani beynin belli bir zamanda verileri tutma ve işleme becerisini Balear Adaları Parlamentosu boğa ölçmek için hazırlanmıştı. Katı- güreşlerinde hayvanın yaralanması lımcılardan telefonlarını ya ters ve öldürülmesini yasaklayan yasa yüz olarak masanın üstüne; ya da teklifini kabul etti. Artık gösteri- ceplerine, çantalarına veya başka bir lerde onar dakikalık sürede sadece odaya koymaları istendi. Telefon- üç boğa ile güreşilecek ve torerolar larını başka bir odaya koyanların, hayvanı tahrik edecek sivri gereçler yakına koyanlardan çok daha iyi kullanamayacaklar. İspanya'nın Ka- performans gösterdikleri görüldü. talonya bölgesindeki boğa güreşleri- ni tamamen yasaklama kararı geçen Yazlar Artık yıl, boğa güreşlerinin İspanyol 9Farklı Yaşanacak kültürünün önemli bir öğesi olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi Atmosferdeki ısınma yaz mev- tarafından iptal edilmişti. Bugün simini tahmin edilebilir olmaktan için sadece Kanarya Adaları'nda çıkarıyor. Alman iklim araştırma- boğa güreşleri tamamen yasaklan- cılarına göre yaz mevsimindeki mış durumda. • yoğun ve sürekli yağışlar istisna [email protected] 150 BD EYLÜL 2017

EYLÜL AYI ÇÖZÜMLER SAYFASI

1-(c) Etkili 6-(d) Par›lt› 11-(c) Kurgu

2-(a) Dilbilgisi 7-(b) Saydam 12-(d) Al›c›

3-(b) Yerbilimci 8-(c) Özellikli 13-(b) Al›flt›rma

4-(a) Evrensel 9-(c) Ruhsal gerilim 14-(b) Tan›t›m

5-(d) Yo¤unluk 10-(a) Bulufl belgesi 15-(a) Dolambaç

“Bilginizi Denetleyin” Kare Bulmaca

1-(a) ‹ngiltere 2-(b) Mahershala Ali 3-(d) Birleflik Arap Emirlikleri 4-(a) 1927 5-(c) Sabiha Bengütafl 6-(a) Matematik 7-(d) K›rklareli 8-(c) Almanca 9-(b) Hazar 10-(c) Uflak 11-(b) Tokat 12-(a) Süleyman Seba

151 BD EYLÜL 2017 YARININ BÜYÜKLER‹

Gönderi adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul e-posta: [email protected] (e-posta ile gönderece¤iniz fotograflar›n 150 KB’den fazla olmamas›na lütfen özen gösteriniz.)

Ela Öz, Alanya Ya¤mur ve Kuzey Y›lmaz, ‹zmir

Kerem Bulut fiimflek, Alanya Mete Ali Dura, Samsun Eylül Karao¤lan, Kayseri

Kerem Kesen, Bursa Mert Gedik, ‹stanbul

152 BD EYLÜL 2017

Sinem Görgülü, Ankara Azra Pınar Özyapıcı, Ali Murat Tazegül, ‹zmir Kırklareli

Berrak Albayrak, Mersin Havva Begüm Çelik, Selin Kumru Sa¤lamer, Eskiflehir ‹stanbul

Pelin Özkurnaz, ‹stanbul Burak Kerem Y›ld›z, Yalova Can Karatafl, Ankara

S›la Akgün, ‹zmir Emre Mirasyedio¤lu, Lara Çevikçe Da¤l›o¤lu, Ankara Ankara 153 BD EYLÜL 2017

Bulmacan›n çözümü 151. sayfadadır.

154 Bulmaca Filiz Lelo¤lu Oskay

SOLDAN SA⁄A:1-Geçtiğimiz günlerde YUKARIDAN AfiA⁄IYA: 1-’...... yitirdiğimiz Türk sinemasının unutulmaz Unat’ (1899-1964 yılları arasında yaşamış aktörü.- Baston. 2-Akdeniz bölgesinde bir olan tarih, coğrafya ve eğitimcimiz).-İstenilen akarsu.-Eğilimi olan.-Kastamonu’nun turistik sonuç, verim.-Kalın ve kaba bir kumaş türü. bir ilçesi. 3-Dokumacılıkta kullanılan çok 2-Avrupa’da bir ülke.-İstanbul’un bir semti.- ince, esnek ve parlak kumaş.-Bir nota.- Belli bir uygarlığın veya topluluğun anlayış Karışık renkli. 4-İri taneli bir zeytin türü.- ve zevk ölçülerine uygun olarak yaratılmış Bir bağlaç. 5-Radonun simgesi.- Herhangi anlatım. 3-Almanya’da bir kanal adı.- bir sayıda olan, adet.- Gaz içerisinde dağılmış Başkaları.-Fikir.-Türk Hava Yolları’nın uçuş daha küçük çaplı sıvı parçacıklarından oluşan kodu. 4-Üst üste konulmuş şeylerden her çok fazlı sistem. 6-Demir törpü.- Akıl dışı. biri, tabaka.- Yunan mitolojisinde aşk tanrısı.- 7-Uzun saçaklı çatısı olan alçak dağ konutu.- Türk Standartları Enstitüsünün kısa adı.- ‘Kral .....( Sophokles tarafından yazılan trajik Küçük su yolu. 5-Eski dilde ilaç.-’.... Ve Siyah’ yapıt).- Rütbesiz asker. 8-Cem Yılmaz’ın (Halit Ziya Uşaklıgil’in bir yapıtı).-Japonya’da bir filmi.- Eski dilde bayram. 9-İlkçağ Yunan bir kent.- Bir yükün yukarıya kaldırılmasını felsefesinde varılacak son nokta, ulaşılacak sağlayan araç. 6-Rusya’da bir liman kenti.- hedef anlamında kullanılan terim.-’..... Franz Kafka’nın ünlü bir eseri.- Bizmutun Hemingway’ ( ABD’li ünlü roman yazarı). simgesi. 7-Bir ünlem.- Garip kişi.-Hatay’a 10-Rastlantı.- ‘..... Faik Abasıyanık’ özgü bir tatlı türü.-Bir nota.- Olumsuzluk (Edebiyatçımız). 11-‘Mürüvvet ....’ (Merhum belirten bir ön ek. 8-Yunan alfabesinde bir Yeşilçam sanatçımız). - Kuşlarda uçmayı harf.- Bayağı.- Muğla ilinin Fethiye ilçesine sağlayan organ.- Ramazan ayı içinde verilen, bağlı bir belde.- Gümüş. 9-Un, et ve bamya miktarı belirli sadaka. 12-Yabancı.- Çalgılı ile yapılan bir Arap yemeği.-Tunus’un plaka meyhane.-Nikelin simgesi. 13-Türkiye’ye işareti.-Köpek.- İneğin, sütten kesildikten en yakın bulunan Yunanistan’a ait bir ada.- sonra bir yaşına kadar olan yavrusu.10-Bir Arjantin Futbol Federasyonu’nun kısa yazı- haber ajansının simgesi.- Manyetik bir bant lışı.- Yunan alfabesinde bir harf.- Sert bir üzerine sesleri kaydeden ve okuyan aygıt.- içki. 14-Ahlakın övdüğü iyilikçilik, alçak Endonezya’nın plaka işareti.- ‘..... Arf’ (Ken- gönüllülük, doğruluk gibi niteliklerin genel dine ait teorileri bulunan ünlü matematik- adı.-Arap alfabesinde bir harf.- Tavlada bir çimiz).- Yapay dokuma ipliği. 11-Amerikan sayı. 15-Eski dilde su.-İterbiyumun simgesi.- Basketbol ligi-Kuzey Fransa’da bir sanayi Ardahan’ın bez bebekleri ile ünlü ilçesi. bölgesi. 12-Evlilik yüzüğü.- İlham.- Şaşma 16-Notada durak işareti.-’..... Kurosawa belirten bir ünlem. 13-Maksim Gorki’nin (Ünlü Japon yönetmen). 17-Satrançta bir ünlü yapıtı.- Tavlada bir sayı.- Eski dilde taş.- Akademik bir ünvanın kısa yazılışı. mitoloji. 14-Nazi hücum kıtası.- Havadan 18-...... Ekspresi (Esat Mahmut Karakurt’un gelen topa, futbolda sıçrayarak ayağın bir yapıtı).- İlkel bir deniz taşıtı. 19-Baryu- üstüyle vurma.-Ok.-Serbest meslek mun simgesi.-Eski Mısır’da güneş tanrısı.- adamlarını içinde toplayan resmî birlik. ‘..... Rota’(Birçok film müziğine beste yapmış 15-Doğal bir afet.-Romanya’nın plaka ünlü İtalyan müzisyen). 20-Düşüncesizce işareti.-Bir yerde öteden beri olagelen her işe atılan.- Kırşehir’in bir ilçesi. davranış. [email protected]

155 Satranç Mustafa Y›ld›z

SÜPER L‹G fiAMP‹YONU BJK

017 ‹fl Bankas› Süper Lig satranç karfl›laflmalar› 25 Temmuz – 5 A¤ustos 2017 tarihlerinde Dar›ca’da oynand›. 13 tak›m›n döner sistemle karfl›laflt›¤› 2 turnuvada Dünya’n›n en ünlü satrançç›lar› da tak›mlar› için kafa yordular. Befliktafl 1., THY 2., Hatay Büyükflehir Belediyesi satranç takımları 3. oldular.

Robert Markus, Befliktafl (2672) – Mert Erdo€du, Denizsu (2445), 12.3. Siyah›n figürleri da¤›n›k, bir de 25…cxb5? kale- vezir bataryas›na hat aç›l›nca beyaz, kolayca mutlu sona ulafl›yor. 25…c5 ile hatt› kapatma düflüncesi toparlanmak için zaman kazand›r›rd›. 26.Kc8+ fih7 ‹flte aç›k hattan bir top son s›raya at›ld›. 27.Vd1 Kb4?! Siyah, beyaz›n vezirini h5 karesine yönelten mat plan›n› kulak arkas› edip vezir kanad›nda sadelefltirme peflinde, 27…g6 gerekliydi. 28. Kxb4 Fxb4 29. Ag5+ fig6 (29…Axg5 30.Ff5+ fih6 31.Kh8+ Ah7 32.Kxh7 fig5 33.Vxh5+ fif7 34.f4 ve 35.Vg5+#) 30.Axe4 dxe4 31.Kh8 fif6 32.Vxh5 g6 33.Vh4+ fig7 34.Kc8 Siyah terk etti. 1-0

Anna Muzychuk, Hatay B. Belediyesi (2572) – Nino Batsiashvili, Deniz Su (2475), 10.5. K›zarm›fl Ci¤er Sald›r›s›’ndan gelen güzel bir oyun: Siyah, veziri de¤ifltirmiyor, e4 piyonunu almak istiyor. 23…Vh4?! 24.Ae7+ fih8 25.Af5 Vxe4 26.Ad6! Vd5 (27.Kxf8 mat nedeniyle at al›nam›yor.) 27.Af7+ fig8 28.Ah6+! fih8 (28…gxh6?? Olamaz, 2 hamlede mat olur. 29.Vg4+ fih8 30.Vg7+#) 29.Axf7+ fih8 30.Axd8 Kxd8 31.Ke7 Vd6 32.Kff7 e4 33.Vg4 Vg6 Beyaz, yüksek tempolu oynuyor. 34.Ve2 Ff6? 35.Kxa7 Vg5 Siyah da mat kokluyor. 36.Vf1 e3 37.Kfd7 Ke8 38.Kxg7+! Vxg7 39.Kxg7+ Fxg7 40.Ve2 Fh6 41. h4 Kd8 42.Vc4+ fih8 43.Ve6 Siyah terk etti. 1-0

156 BD EYLÜL 2017 Martyn Kravtsiv, Karaman Belediyesi (2657) – Ivan Cheparinov, THY (2703) 2.1. 25.fih8, h piyonunun sürülüflünden ürken siyah flah›n› daha güvenli sand›¤› köfleye kaç›r›yor ama ya¤murdan kaçarken doluya tutulacak. 26.cxd5 Kxd5 27.Kxd5 exd5 28.Ke8!! Vf6 Aç›lan e dikeyindeki kale sald›r›ya do¤rudan kat›ld›. 28…Kxe8 29.Af7+ At çatal› nedeniyle iyi de¤il. 29.Kxc8! Kxc8 30.Axc8 Ve6 31.Ad6 Ve1+ Bu çifte vuruflla siyah, figürü geri al›yor gibi görünüyor ama gerçek öyle de¤il. 32.fih2 Vxb1 33.Vf4! Bu flahane hamle ile oyun bitiyor. Beyaz vezirin f8’den mat etmesi önlenemiyor. 1-0

Eltaj Safarl›, BJK (2641) – Levan Pantsulaia, Sivas Varyant (2585) 4.2. Siyah, f6’daki beyaz piyonu al›p materyal eflitli¤ini sa¤lamaya çal›fl›yor ama beyaz›n kalite fedas› sonuç al›c›. 39.Kxf5! gxf5 40.Vh4! Vf8 Beyaz vezirin bask›s› dayan›lacak gibi de¤il. 41.Vxh5+ Vh6 42.Vxf5+ Vg6 Siyah flah›n 8. yataya kaç›fl› sonunu h›zland›r›rd›: 42…fih8 43.Vc8 fih7 44.Fe4+ Vg6 48.Vf8 ve Vg7 mat› önlenemez. 43.Ve5?! Beyaz, 43.Vf4! ile daha tehditkar olurdu. 43…Vb1+? Bofluna flah çekifller. 43…Vg4 daha iyiydi. 44.fif2 Vc2+ 45.fig3 Vd3+ 46.fih4 fiahlar bitti ve siyah terk etti. 1-0

Sinem Ça€la Gündo€an, Hatay Belediye SK (2000)- ‹pek Asl› Yass›ba€, ‹zmir Tafl Duvar(1880) Siyah, d5 karesinden fil ile bir piyon ald›, vezire karfl›l›k o da vezir istiyor ancak onu bir sürpriz bekliyor. 25.Kxd5 Vxd5 26.Ke8+! ‹flte sürpriz. 26…Kxe8 27.Vxd5 Beyaz aç›k üstün, birkaç hamle sonra siyah terk etti. 1-0 [email protected]

157 Bize Gönderilen Kitaplardan

“Garcia’ya Mektup” öyküsündeki gibi kofltu. 25 ilde yüzlerce köyü ziyaret etti. Bir yandan raporunu haz›rlarken Anadolu’da öte yandan vard›¤› yerlerde binlerce Bir Hekim hastaya sa¤l›k sundu. Kitap o dönemin yaflam koflullar›na da ›fl›k tutuyor. Albert Türkiye’yi ve Türkleri o kadar seviyor, Eckstein benimsiyor ki, cümlelerine “biz” diyerek bafllayan, kendini “alacakl›” Nejat Akar, Alp Can de¤il “borçlu” hisseden ender Ayfle Aysu Oral insanlardan biri Eckstein. Yetinmiyor kendisine kucak açan Türkiye’ye Ankara Üniversitesi Ankara Üniversitesi bünyesinde Yay›nevi “Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› Klini¤i” kuruyor. Kendisinden sonra bayra¤› tafl›yacaklar› da seçiyor. ‹lk asistanlar› avaflta fleref madalyas› kazand› S ‹hsan Do¤ramac› ile Selahattin Tekand, ama Hitler görevden ald›. Yurdunu ilk doçenti ise Bahtiyar Demira¤ terk etmekten baflka bir seçene¤i oluyor.(...) kalmayan Alman çocuk hekiminin öyküsünde “Türkiye’de Çocuk Sa¤l›¤›”n›n tarihi var. Hindistan’da Yeniçeriler hastanede ödenmeyen faturalar nedeniyle oksijen deste¤inin kesilmesi Remizleri ve sunucu onlarca çocu¤un yaflam›n› Mezar yitirdi¤i haberleri ile dünya sars›l›rken Türkiye’de Cumhuriyet’in “önce Tafllar› çocuklar” diyerek inan›lmaz baflar›lar› H. Necdet ‹flli bütün olanaks›zl›klara karfl›n nas›l elde Mehmet Kökrek etti¤inin hikayesi. Eckstein, ABD ve ‹ngiltere’ye de¤il Atatürk’ün kurdu¤u Dergah Türkiye Cumhuriyeti’nin ça¤r›s›n› Yay›nlar› duraksamadan kabul etti. Ankara’da çal›fl›rken kendisinden “Türk çocuklar›n›n sa¤l›k ve hastal›klar›” Mezarl›k kimi insanlar›n öldü¤ünde konusunda resmi bir rapor istendi. götürüldü¤ü yani görmedi¤i, görmekten Çocuk doktoru olan efli Dr. Erna’y› ve kaç›nd›¤› korktu¤u bir yer. H. Necdet asistan›n› al›p ödenek, yol, araba, araç ‹flli mezarl›klarda, kardefli Emin Nedret gereç ve ilaç yoklu¤una karfl›n ‹flli de hurdal›klarda, depolarda yok

158 BD EYLÜL 2017 edilmeye terk edilen insanl›k Tao Te Ching miraslar›n› yeniden yaflat›yorlar. Mezarl›klardan mezar tafllar›ndan tarihi Yol ve ayd›nlat›yor, yaflarken iz b›rakan ancak Erdemin Kitab› öldükten sonra unutulan kiflileri ve öykülerini sunuyor, H. Necdet ‹flli ve Lao Tzu Mehmet Kökrek. “Yaflarken baflta taç, mezar tafl›nda niflan” olan Yeniçeri Say Yay›nlar› mezar tafllar›nda s›k görülen farkl› serpufllar konusunda bilgi verilirken, Vak‘a-i Hayriye’den sonra 2500 y›l önce Çin’de yaflayan Yeniçerilere ait mezar tafllar›n›n “Yafll› Bilge”, her y›l 2 Nisan’da k›rd›r›ld›¤› fleklindeki flehir efsanesini do¤um günü kutlanan Lao Tzu’nun düzeltiliyor ve günümüze ulaflm›fl ad›yla özdeflleyen, dünya dillerine mezar tafllar›ndan örnekler veriliyor. en çok çevrilen ve çevrilmeye devam Mezar tafllar› d›fl›nda kentin çeflme, edilen bir yaflama k›lavuzu. cami ve sair tarihi yap›lar› ve eflyalar Atatürk’ün iste¤iyle kurulan üzerinde beni gör diye 盤l›k atan DTCF’ne giren ilk k›z ö¤rencilerin- Yeniçerilere ait remizler bu çal›flma den ve Sinoloji Bölümü’nden mezun ile ilk defa toplu flekilde sunuluyor. olan ilk ö¤renci Muhaddere Nabi Kitap Yeniçeriler ile sosyal hayat ve Özerdim’in 46 y›l önce Çinceden edebiyat aras›ndaki iliflkiye de aç›kl›k Türkçeye çevrilen ilk yap›t olarak getiriyor. ‹lk defa bu kitapta gün dilimize kazand›rd›¤› “Yol ve Er- yüzüne ç›kan pek çok remiz, mezar demin Kitab›” yeni bir yorumla tafl› ve belgenin Yeniçeriler tarihine okurlar›yla bulufluyor. Lao Tzu hayat›, önemli bir katk› sa¤larken gözünü insan›, toplumu ve dünyay› sorgu- k›rpmadan mezarl›klar› dümdüz edip luyor: “fian m› yoksa yaflam m›, yap›laflamaya açanlara ve daha da Hangisi sende daha fazla? Yaflam m› korkunç olan› koleksiyon, define diye yoksa mal m›, Hangisi senin için daha ya¤malayanlara dur denilmedi¤ini önemli? Hayatta kal ve di¤erlerini gösteriyor. “Yaflayana da ölene de kaybet, Di¤erlerini koru ve hayat› sahip ç›kmayan, de¤er vermeyen” kaybet; Hangisi daha çok keder ve vurdumduymazl›¤a karfl› savaflan ‹flli ac› getirir? Görüyoruz ki fiana ba¤l› kardefllerin yaflama ve yaflatma kalan, Daha yüce olan› reddeder; savafl›mlar› sürüyor... Tarih olma Bollu¤u seven, Daha büyük bir yolundaki tebeflirin bir parças› ile dile zenginlikten vazgeçer. Elindekiyle gelen mezar tafllar›ndaki sözler tarihi yetinen utanca de¤il korkuya ihtiyaç ayd›nlat›yor. duyar.(...)

159 Bir Fotograf Bin Sözcü¤e Bedeldir Gönderi: ÖZ‹N ERDEML‹, ANKARA

160 İzmir Körfezi’nde yer alan Uzunada tarihin her döneminde bölgeye sahip olmak isteyen egemen güçlerin elinde tutmak istediği bir ada olmuştur. Abone Hanhan kitabında Uzunada tarihinden kesitler sunmakla beraber, okuyucuyu özellikle Birinci Dünya Savaşı yıllarına götürüyor. Ada çevresindeki düşman saldırıları, Türk ve Almanların savunmasından, adadan ayrılmış Anadolu Rumlarının ve adada yaşamış Türk sivil ve askerlerin ada ile ilgili anlatımları Olun kitapta yer alıyor. Ayrıca adada bulunan tarihi sarnıç, ada çevresindeki amforalar, arşiv bilgileri ve levanten bir ailenin adadaki bir arazi üzerindeki hak iddiası kitapta yer almaktadır. Bütün Dünya Kapınıza Gelsin

Bütün Dünya tüm okurlarına kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor. Dergisine düzenli olarak ulaşmak isteyen okurlarımız yenilenen abonelik sistemimizle dergilerine daha kolay ulaşacak. Bir telefonunuz veya e-posta mesajınızla aboneliğinizi başlatın, bir yıl boyunca Bütün Dünya’nız her ay kapınıza gelsin.

Öğrencilere Öğrencilerimize yönelik %50 indirimli avantaj kampan- yası yeni yılda da devam ediyor. Öğrencilerimiz öğrenci % belgelerinin fotoğrafını ileterek bireysel aboneliklerini 50 başlatabilir, %50 indirimli dergilerini bir yıl boyunca her ay düzenli olarak İndirim alabilirler.

Bütün Dünya Abone Servisi Tel: 0541 725 74 11 E-posta: [email protected] Kitap sadece www.uzunada.blogspot.com.tr adresinden temin edilebilmektedir. Bütün Dünya

Sh: 29 1 EYLÜL 2017 1 EYLÜL Sh: 51 Konur Ertop: Konur Bir Elinde Yaşam, Ölüm Bir Elinde Muazzez Çığ: İlmiye Başında Cumhuriyetin Kadınlarımız Sh: 69 Necdet Pamir: Petrol Rezervleri Yıl Sonra50 Bitecek mi?

Sh: 85 Sh: 9 ekin T Özertem: Eğitim ve Kültür Al Sancak Al Alsancak’da Dalgala- nırken Kaya Boztepe: Kaya FİYATI: 5 TL 5 FİYATI: Sh: 45 ve Sh: 5 Ülke A. Erdem Akyüz’ün yazısı 35. sayfada yazısı Akyüz’ün A. Erdem SAYI: 2017 / 09 SAYI: Anıtları Atatürk Sivas Kongresi’nde Manda Sorunu Dr. Cihangir Dr. Dumanlı: 192297 Cengiz Özakıncı: Unutturulan Kardeşlik Dışındaki

EYLÜL 2017 heykeller yapıyor. heykeller yapıyor. MALİK BULUT MALİK TÜRK SANATÇILAR TÜRK New York Sofa, Verona Stone) fuarlarına katıldı. Sofa, Verona York New Heykeltıraş Malik Bulut Ayasofya’yı inşa etmek için taş inşa etmek için Heykeltıraş Malik Bulut Ayasofya’yı ustalarının heykeltıraşların getirildiği Taşeli’nde Silifke’de ustalarının heykeltıraşların getirildiği Taşeli’nde yer alan Bulut binlerce yıl önce bu topraklarda can bulan ve alan Bulut binlerce yıl önce bu topraklarda can bulan ve yer ve uluslararası sanat (İstanbul Contemporary, Chicago Sofa, Sofa, Chicago uluslararası sanat (İstanbul Contemporary, ve açıyor. Bulut’un heykelleri bu heykel parkında sergilenecek. Bulut’un heykelleri bu açıyor. Heykelleri özel, müze, devlet ve üniversite koleksiyonlarında koleksiyonlarında üniversite devlet ve Heykelleri özel, müze, doruklara varan taş heykel sanatının yeniden doğuşu için adım taş heykel sanatının yeniden doruklara varan Tekirdağ Süleymanpaşa Belediyesi Malik Bulut adına bir park Belediyesi Süleymanpaşa Tekirdağ 1974’te doğdu. Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni Güzel Sanatlar Fakültesi’ni 1974’te doğdu. Mersin Üniversitesi bitirdi. 16 kişisel sergi açtı, 23 uluslararası heykel sempozyumu bitirdi. 16 kişisel sergi açtı, 23 uluslararası adım Anadolu’yu dolaşıyor, heykel sempozyumları düzenliyor ve ve heykel sempozyumları düzenliyor adım Anadolu’yu dolaşıyor,