Güzel Sanatlar Edebiyat ve Dil

1. Bir duygunun ya da düşüncenin çizgi, renk, biçim, ses, söz ve ritim gibi unsurlarla etkili şekilde anlatılmasına SANAT denir. 2. Güzel sanatların amacı ESTETİK HAZ uyandırabilmektir. 3. Güzel sanatlar GELENEKSEL sınıflandırma ve MODERN sınıflandırma olarak iki başlıkta incelenir. 4. Güzel sanatlar İŞİTSSEL(FONETİK), GÖRSEL(PLASTİK), RİTMİK(DRAMATİK) olmak üzere üç grupta incelenir. 5. Güzel sanatların gruplandırılmasında temel ölçüt KULLANILAN MALZEME dir. 6. Güzel sanatların bir ürünü olan dans, sinema, opera gibi türler RİTMİK(DRAMATİK) sanatlar grubunda yer alır. 7. Edebiyat güzel sanatların İŞİTSSEL(FONETİK) dalında yer alır. 8. Duygu ve düşüncelerimizi olayları ya da durumları söz ve yazı ile etkili ve güzel bir biçimde anlatmaya EDEBİYAT denir. 9. Sese biçim veren malzemesi ses ve söz olan sanatlara FONETİK SANATLAR denir. 10. Tiyatro ve bale DRAMATİK SANATLAR grubunda değerlendirilir. Güzel Sanatlar Edebiyat ve Dil

11. İki boyutlu yüzeyler üzerine uygulanabilen sanatlara YÜZEY SANATLARI da denir. 12. Güzel sanatların modern tasnifine göre edebiyat başlığı altında incelenebilecek sanatlara DİL SANATLARI denir. 11. Güzel sanatların geleneksel tasnifine göre minyatür sanatı PLASTİK SANATLAR grubunda değerlendirilir. 12. Güzel sanatların modern tasnifine göre belli olay ve olguların canlandırılmasına dayalı sanatlara DRAMATİK SANATLAR denir. 13. Güzel sanatların modern tasnifine göre insan bedeninin belirli bir düzene göre belli hareketler yapmasına dayalı sanata HAREKET SANATLARI denir. 14. Edebiyatta asıl amaç ESTETİK HAZ uyandırmaktır. 15. EDEBİYAT da öteki birçok sanat alanı gibi tanrıya tapınma ihtiyacı sonrasında ortaya çıkan bir sanattır. 16. Edebiyat ilkel toplumlarda DİN aracılığıyla doğmuştur. 17. DİL edebiyatın en önemli aracıdır. Güzel Sanatlar Edebiyat ve Dil

18. Edebiyat sanatı kullanılarak yazılan metinlere EDEBİ METİN denir. 19. Edebi metinlerde ortaya konulan dile EDEBİ DİL denir. 20. Bir sanatçının dil ve anlatım tarzına ÜSLUP denir. 21. Edebiyatın temel konusu İNSAN dır. 22. Edebi eserlerin gerçeklikle ilişkisi vardır fakat bu gerçeklik KURMACA dır. 23. Edebiyat; PSİKOLOJİ, COĞRAFYA, FELSEFE ve SOSYOLOJİ bilimlerinden yararlanır. 24. Modern insanın yalnızlaşması, kalabalık şehirlerdeki yaşam mücadelesi, ruhsal bunalımlar, kıskançlık, aşk gibi insana ait duyların anlatıldığı edebi bir eserde sanatçı PSİKOLOJİ biliminden yararlanır. 25. Edebiyatımızda psikolojik tahlillerin yapıldığı ilk eser EYLÜL dür. 26. Bir sanatçı eserinde toplumsal normlardan, gelenek ve göreneklerden söz ederken SOSYOLOJİ bilimi ile etkileşim içindedir. 27. Edebi eserde sanatçı kahramanına yaşamı, değerleri ya da var oluşu sorgulatarak FELSEFE biliminden yararlanır. Güzel Sanatlar Edebiyat ve Dil

28. Devlet Ana adlı eserinde, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu konu edinirken TARİH biliminden yararlanmıştır. 29. Yakup Kadri, Millî Mücadele döneminde Anadolu’nun durumunu ele aldığı Yaban romanında TARİH biliminden yararlanmıştır. 30. İnsan ruhunun değişik durumlarını, duyum, coşku ve düşünme gibi olguların kurallarını bulmaya çalışan bilim dalı PSİKOLOJİ dir ve bu bilim dalının edebiyat ile sıkı bir ilişkisi vardır. 31. Edebi eserlerin önemli unsurlarından biri de mekân olduğu için sanatçı COĞRAFYA biliminden yararlanır. 32. Dostoyevski, Suç ve Ceza romanında ana kahramana yaşamı, değerleri ya da var oluşu sorgulatarak FELSEFE biliminden yararlanır. 33. İnsanların iletişim kurmak, duygu ve düşüncelerini ifade etmek için oluşturdukları sözlü ya da yazılı cümleler grubuna METİN denir. 34. Metinler SANATSAL ve ÖĞRETİCİ olmak üzere ikiye ayrılır. 35. Okuyucuya estetik zevk kazandırmayı amaçlayan metinlere SANATSAL METİN denir. 36. Okuyucuya bilgi vermeyi amaçlayan metinlere ÖĞRETİCİ METİN denir. Güzel Sanatlar Edebiyat ve Dil

37. SANATSAL metinlerde üslup ve ifade kaygısı ön plandadır. 38. Öğretici metinlerde sözcükler GERÇEK anlamları ile kullanılırken sanatsal metinlerde daha çok MECAZ anlamları ile kullanılır. 39. Mesnevi edebi metinlerin ANLATMAYA BAĞLI METİNLER grubunda yer alır. 40. Göstermeye bağlı metinlerde HAREKET esastır. 41. Eleştiri, makale, köşe yazısı gibi türler GAZETE ÇEVRESİNDE GELİŞEN METİNLER grubunda yer alır. 42. Bilimsel araştırmaların açık ve kesin bir dille ispatlara yer verilerek ele alındığı metinlere BİLİMSEL METİNLER denir. 43. Hatıra, mektup, günlük gibi türler öğretici metinlerin KİŞİSEL HAYATI KONU ALAN METİNLER dalında yer alır. 44. Önceliği estetik haz uyandırmak olan, öznel nitelikleri ön planda olan, zaman zaman evrensel niteliklere sahip olabilen ve bir yaratıcısı olan eserlere SANAT ESERİ denir. Batı Edebiyatı Ve Edebiyat Akımları

1. İnsanları herhangi bir gruplandırmaya tabii tutmadan sevmek olarak tanımlanabilen ve Rönesans’ın oluşmasında büyük katkı sağlayan düşünce akımı HÜMANİZM’dir. 2. İlahi Komedya adlı eser İtalyan sanatçı DANTE’ye aittir. 3. Hümanist sanatçılardan Montaigne DENEME türünün kurucu olarak kabul edilir. 4. Akıl, sağduyu ve erdeme önem veren edebi akım KLASİSİZM dir. 5. Lirizm, iyi – kötü çatışması, akıldan ziyade duygunun ön planda olması ROMANTİZM akımı ile ilgilidir. 6. Türk edebiyatında NAMIK KEMAL Celalettin Harzemşah adlı eserinin ön sözünde sanata dair görüşlerini dile getirmiştir. 7. Türk edebiyatında Şinasi KLASİZM akımından, Namık Kemal ise ROMANTİZM akımından etkilenmiştir. 8. Gerçek olanı ve dış dünyayı olduğu gibi yansıtmayı amaçlayan edebi akım REALİZM dir. 9. Goriot Baba, Parma Manastırı, Mademe Bovary adlı eserler REALİZM akımının izlerini taşır. 10. Türk edebiyatında ilk realist eser ARABA SEVDASI dır. Batı Edebiyatı Ve Edebiyat Akımları

11. Durum hikâyesinin kurucusu olan ANTON ÇEHOV eserlerini realist anlayışla oluşturur. 12. Emile Zola NATÜRALİZM akımının kurucu olarak kabul edilir. 13. Realizmin şiirdeki yansıması olarak tanımlanabilecek akım PARNASİZM dir. 14. Anlatımda kapalılık, şiirde gerçek yerine gerçeğin insanda bıraktığı izlerden hareket eden edebi akım SEMBOLİZM dir. 15. Ahmet Haşim, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı gibi sanatçılar SEMBOLİZM akımından etkilenmiştir. 16. Makineleşme, savaşın güzelliği, hız ve hareket gibi kavramlar FÜTÜRİZM akımı ile edebiyata girmiştir. 17. Freud’un psikanalist görüşünden ilham alarak ortaya çıkan SÜRREALİZM akımı edebiyatımızda ilk kez I. YENİCİLER topluluğunun ürünlerinde görülür. 18. Fütürizmin kurucusu İtalyan şair MARİNETTİ’dir. 19. “Romancı bir gözlemciden, bir deneyciden meydana gelmiştir.” Sözünü ancak NATÜRALİST bir sanatçı söylemiş olabilir. Batı Edebiyatı Ve Edebiyat Akımları

20. Doğayı olduğu gibi görünüşteki gibi tüm çirkinlikleri, bayağılıkları ya da güzellikleri ile anlatan akım NATÜRALİZM dir. 21. Materyalist anlayışı yıkmaya çalışan ve duygu ve düşünceleri, müzik ve renkli sembollerle anlatan akım SEMBOLİZM dir. 22. Klasisizmin sanatçıyı çepeçevre saran ve sıkan kuralcılığına karşı ortaya çıkan akım ROMANTİZM dir. 23. KLASİSİZM akıl ve sağduyu çerçevesinde mükemmel insan kavramını ortaya koyan akımdır. 24. “Hep musiki biraz daha musiki Havalanan bir şey olmalı mısra Deli bir gönülden kalkıp gitmeli Başka göklere, başka sevdalara” dörtlüğü SEMBOLİZM akımı doğrultusunda yazılmıştır. 25. Akla kaşı çıkarak bilinçaltını kabul etme, mizah ve alaya önem verme, çağrışım gücünden ve rüyadan yararlanma, üslup endişesinden uzak olma SÜRREALİZM akımının en belirgin özellikleridir. Şiir Bilgisi

1. Eski edebiyatımızda şiire nazım, düz yazıya da nesir adı verilmiştir. 2. Bir şairin şiirine aynı ölçü, uyak ve redifle yazılan öykünme şiirlerine nazire denir. 3. Ciddi eserlere çoğunlukla alaylı yazılan nazirelere tehzil denir. 4. Şiir biçiminde, ölçülü, uyaklı yazılan hikayelere manzume denir. 5. Duygu, düşünce ve hayalleri şiir biçiminde anlatan düz yazıya mensur şiir denir. 6. Mensur şiirlerde seci ve aliterasyonlara sıkça yer verilir. 7. Her edebi eserin bir yazılış amacı, iletisi vardır bu iletiye de tema denir. 8. Bir dönemde zihniyet, kültür, dil, inanış gibi unsurlar vesilesi ile yazar ve şairler arasında oluşan ortak sanat algısına gelenek denir. 9. Sanatçının; yaşadığı dönemin siyasi, askeri, kültürel, ekonomik, dini hayatının anlayış ve zevk bütününün şiire yansımasına zihniyet denir. 10. Varlıkların, duyguların zihnimizde oluşturduğu yansımaya imge denir. 11. İmge, şiirde edebi sanatlarla karşımıza çıkar. Şiir Bilgisi

12. Belli bir ölçü ve uyak esas alınarak üretilen edebi ürünlere nazım denir. 13. Nazım biçiminde yazılan eserlerin tamamına manzum denir. 14. Şiiri oluşturan satır kümelerine nazım birimi denir. 15. Şiirlerdeki her bir satıra dize denir. 16. İki dizeden oluşan nazım birimine beyit denir. 17. Dört dizelik nazım birimine dörtlük veya kıta denir. 18. 3-10 dizeden oluşan nazım birimine bent denir. 19. Her 10 dizelik bente hane denir. 20. Bir şiirin nazım birimine, ölçüsüne, redifine, uyağına, uyak şemasına, temasına bakarak adlandırılmasına nazım biçimi denir. 21. Şiirlerin konularına göre adlandırılmasına nazım türü denir. 22. Çoğunlukla aşk, ayrılık, ölüm, sevgi gibi konuları işleyen; coşkunun, duygusallığın ve akıcılığın yoğun olduğu şiirlere lirik şiir denir. Şiir Bilgisi

23. Ahlaki bir ders çıkarmak, bilgi vermek amacıyla yazılan şiirlere didaktik şiir denir. 24. Edebiyatımızda özellikle geçiş dönemi ürünlerinde ve tasavvuf edebiyatı ürünlerinde didaktik şiir görülür. 25. Kahramanlık, yiğitlik, savaş vb. konuları işleyen şiirlere epik şiir denir. 26. Tiyatro oyunlarında sahnelenmek için yazılan, genellikle acıklı durumları dile getiren şiirlere dramatik şiir denir. 27. Doğayı, kır yaşamını, yaylaları, sürüleri tema edinen şiirlere pastoral şiir denir. 28. Tek kişinin ağzından yazılan pastoral şiirlere idil denir. 29. Çobanların diyalogları şeklinde yazılan pastoral şiirlere eglog denir. 30. Toplumsal bozuklukları, kişisel hırsları, çıkarcılık ve makam düşkünlüğü gibi konuları eleştiren şiirlere satirik şiir denir. 31. Seslerin, hecelerin, kelimelerin ve cümlelerin sıralanışlarından; birbirleriyle olan ilişkilerinden doğan, okurda estetik duygular uyandıran düzenlemelere ahenk denir. 32. Ahenk oluşturmak amacıyla ünsüz harflerin sıklıkla tekrarlanmasına aliterasyon denir. Şiir Bilgisi

33. Ahenk oluşturmak amacıyla ünlü harflerin sıklıkla tekrarlanmasına asonans denir. 34. Şiir dizelerindeki hece sayısının eşit olmasına veya açık ve kapalı hecelerin aynı sıraya gelecek biçimde dizilmesine dayanan ahenk unsuruna ölçü denir. 35. Aruz ölçüsüne göre yazılmış bir manzumede kısa bir heceyi aruz ölçüsüne uydurmak için uzun okumaya imale denir. 36. Aruz nedeniyle açık okunması gereken kapalı bir hecenin sonundaki ünsüzü bir sonra ünlüyle başlayan sözcüğün başındaymış gibi okumaya ulama/vasl denir. 37. Aslında kapalı (uzun) bir heceyi aruz kalıbına uydurmak için açık (kısa) okumaya zihaf denir. 38. Uzun ünlüyle yazılan Arapça, Farsça sözcüğü incelterek okumaya kasr denir. 39. İçinde uzun ünlü bulunan veya çift ünsüzle biten bir heceyi aruz kalıbına uydurmak için bir buçuk hece değerinde kabul etmeye med denir. 40. Aruz ölçüsünde kalıpların bölündüğü her bir birime tefile denir. 41. Dize sonlarında görev, anlam ve ses bakımından aynı olan ek, sözcük veya sözcük gruplarına redif denir. Şiir Bilgisi

42. Halk edebiyatında redife ayak ya da dönel ayak da denir. 43. Dize sonlarında rediften önce gelen ses benzerliklerine uyak denir. 44. Tek ses benzerliğine dayanan uyağa yarım uyak denir. 45. İki ses benzerliğiyle oluşan uyaklara tam uyak denir. 46. En az üç ses benzerliğiyle oluşan uyaklara zengin uyak denir. 47. Bazı şiirlerde uyağı oluşturan seslerden biri sözcüktür ve bu sözcük başka dizenin sonundaki bir sözcüğün sonunda yer alır, buna tunç uyak denir. 48. Tunç uyak zengin uyağın bir türü olarak kabul edilir. 49. aaba veya aaxa şeklinde gösterilen uyak şemasına mani tipi uyak denir. 50. aa, bb, cc; aaaa, bbbb; aaab, cccb şeklinde dizilen uyak örgüsüne düz uyak denir. 51. Sesteş sözcüklerin veya yazılış ve söylenişleri aynı olup da temel anlamları farklı olan sözcüklerin oluşturduğu uyaklara cinaslı uyak denir. 52. Dörtlükleri oluşturan dizelerin abab biçiminde dizilmesine çapraz uyak denir. Şiir Bilgisi

53. Dört dizeli nazım birimlerinde birinci dize ile dördüncü dizenin; ikinci dize ile üçüncü dizenin birbirleriyle uyaklı olmasına sarmal uyak denir. 54. Dizelerin ortasındaki sözcükle dize sonunda bulunan sözcüklerin oluşturduğu uyaklara iç uyak denir. 55. İç uyaklar musammat gazellerde kullanılan uyaklardır. Nazım Biçimleri ve Türleri

1. İslamiyet öncesinde yuğ törenlerinde söylenen acı dolu şiirlere SAGU denir. 2. Halk edebiyatının en küçük nazım biçimi MANİ dir. 3. İslamiyet öncesi Türk edebiyatında aşk, doğa kahramanlık konularını işleyen şiirlere KOŞUK denir. 4. Saguların halk edebiyatındaki karşılığı AĞIT divan edebiyatındaki karşılığı MERSİYE dir. 5. Epik konuları işleyen koşmalara KOÇAKLAMA denir. 6. Türkülerde her bendin sonunda tekrar edilen bölüme KAVUŞTAK ya da BAĞLAMA denir. 7. Halk edebiyatı sanatçılarını şiirin son dörtlüğünde kullandıkları mahlasa TAPŞIRMA denir. 8. Halk edebiyatının en uzun nazım biçimi DESTAN dır. 9. Manilerin ilk iki dizesine DOLDURMA denir. 10. Koşmanın doğa güzelliklerini ya da aşk, ayrılık, hasret gibi lirik konuları işleyen türüne GÜZELLEME denir. 11. Tarikata yeni giren dervişlere tarikat kurallarını anlatmak için yazılan şiirlere NUTUK denir. Nazım Biçimleri ve Türleri

12. Semai ile koşmanın en temel farkı ÖLÇÜSÜ dür. 13. Karacaoğlan SEMAİ nazım biçimi ile ünlüdür. 14. Hiçbir tarikata bağlı kalmadan Allah aşkını anlatan şiirlere İLAHİ denir. 15. NEFES nazım türünde tanınmıştır. 16. Aşık edebiyatında en çok varsağı söyleyen sanatçı KARACAOĞLAN dır. 17. Köroğlu ve Dadaloğlu koşmanın KOÇAKLAMA türüyle ünlenmiştir. 18. Varsağıların semailerden ayrıldığı nokta BRE, HEY, BEHEY gibi ünlemlere yer verilmesidir. 19. İlahi türünün en önemli temsilcisi dir. 20. Aşık edebiyatında toplumun ya da bireyin aksak yönlerini işleyen nazım türlerine TAŞLAMA denir. 21. Divan edebiyatının en yaygın nazım biçimi GAZEL dir. 22. Aşıkane gazelleri ile tanınan en önemli sanatçı dir. 23. Kasidelerde TEGAZZÜL ve FAHRİYE bölümleri olmak zorunda değildir. Nazım Biçimleri ve Türleri

24. Toplumsal bir olayın çarpıklığını ya da bireyin eksik yönlerini anlatmak için yazılan kasidelere HİCVİYE denir. 25. Türk edebiyatında mesnevi nazım biçimi ile yazılan ilk eser KUTADGU BİLİG dir. 26. Beş mesnevinin bir araya gelmesiyle oluşan esere HAMSE denir. 27. Türk edebiyatında hamse sahibi ilk sanatçı ALİ ŞİR NEVAİ dir. 28. Anadoluda ilk tezkireyi HEŞT BEHİŞT ile Sehi Bey yazmıştır. 29. Müstezatların kısa dizelerine ZİYADE denir. 30. Rubai nazım biçiminin en ünlü ismi İranlı sanatçı ÖMER HAYYAM dır. 31. Türklerin divan edebiyatına kazandırdığı nazım biçimleri ŞARKI ve TUYUĞ dur. 32. Baki Kanuni Mersiyesi’ni TERKİB-İ BENT nazım biçimi ile yazmıştır. 33. Gazellerin ilk beytine MATLA son beytine MAKTA denir. 34. Divan şiirinde şairlerin kullandıkları takma isme MAHLAS denir. 35. Rindane gazelleri ile tanınan divan edebiyatı sanatçısı BAKİ dir. Nazım Biçimleri ve Türleri

36. Şarkı nazım biçiminin en güzel örneklerini NEDİM vermiştir. 37. Divan edebiyatında dörtlük nazım birimi ile oluşturulan nazım biçimleri şarkı, murabba, TUYUĞ ve RUBAİ dir. 38. Terkib- i bentlerde bentlerin son beytine VASITA BEYİTİ denir. 39. Toplumsal eleştiri konulu en ünlü terkib- i bent BAĞDATLI RUHİ’ye aittir. 40. Edebiyatımızda terza-rimanın ilk örneklerini vermiştir. 41. Duygu ve düşüncelerin şiirsel bir üslupla düz yazı şeklinde anlatılmasıyla oluşan türe MENSUR ŞİİR denir. 42. Günümüzdeki roman ve hikâyelerin divan edebiyatındaki karşılığı MESNEVİ dir. 43. “Geldik vatan kavgasına Düştük rütbe yağmasına Daldık dünya safhasına Ne utanmaz köpeklersiniz” bu dörtlük TAŞLAMA nazım türünün örneğidir. Nazım Biçimleri ve Türleri

44. “Nasıl vasfedeyim güzelim seni Rumeli Bosna’yı değer gözlerin Dünyaya gelmemiş eşin akranın İzmir’i Konya’yı değer gözlerin” bu dörtlük GÜZELLEME nazım türüne örnektir. 45. İlahilere, Mevlevilerde ÂYİN, Halvetilerde durak, Gülşenilerde TAPUĞ, Alevi-Bektaşi tarikatlerinde DEME-NEFES, kimi tarikatlerde de CUMHUR adını alır. 46. “Elif’in uğru nakışlı Yavru balaban bakışlı Yayla çiçeği kokuşlu Kokar Elif Elif diye” bu dörtlük SEMAİ nazım biçimindeki bir şiirden alınmıştır. 47. Halk edebiyatında çok yaygın olmayan bir nazım biçimidir. İlk olarak Toroslarda yaşayan varsak boyundan ozanlar tarafından kullanılmıştır. Kendine özgü bir ezgisi vardır. 8’li hece ölçüsüne benzer. Dörtlük sayısı 3-5 arasında değişir. Tarihten şikâyet ve meydan okuma edasıyla yiğitçe söylenir. “Behey, bre, hey” gibi ünlemler vardır. Bu metinde tanıtılan nazım biçimi VARSAĞI dır. Nazım Biçimleri ve Türleri

48. İslamiyet öncesi Türk edebiyatında ölen kişinin ardından söylenen acı dolu şiirlere SAGU denir. Bu şiirlerin halk edebiyatındaki karşılığı AĞIT tır. Divan edebiyatında ise bu şiirlere MERSİYE denir. 49. “Dalmışam şol bahre kim payanı yok Batmışam şol gence kim hüsranı yok Bulmuşam şol bedri kim noksanı yok Girmişem ol şehre kim viranı yok” bu dörtlüğün nazım biçimi KIT’A dır. 50. MURABBA, gazel, kaside ve mesneviden nazım birimi yönüyle ayrılır. 51. GAZEL en az 5 en çok 15 beyitle yazılır. 52. KASİDELERİN uyak düzeni gazellerle aynıdır. 53. Konu bütünlüğü olan gazellere YEK-AHENK, olamayan gazellere YEK AVAZ GAZEL denir. 54. Yazılan bir gazelin her beytinin önüne üç dize getirilerek oluşturulan nazım biçimine TAHMİS denir; aslında bir tür MUHAMMES tir. 55. Yedi dizelik bentlerden oluşan nazım biçimine MÜSABBA denir. Nazım Biçimleri ve Türleri

56. Aynı ölçüde yazılmış altışar dizelik bentlerden oluşan nazım biçimine MÜSEDDES denir. 57. Onar dizelik bentlerden oluşan nazım biçimine MUAŞŞER denir. 58. Kasidelerde şairin kendini övdüğü bölüme FAHRİYE denir. 59. TEGAZZÜL kaside içindeki gazellere denir ve bu gazelin beyitleri aruzun kısa kalıplarıyla yazılır. 60. Allah’a yakarış bildiren kasidelere MÜNACAAT denir. 61. Bir GAZELİN veya KASİDENİN ilk beyti sorulduğunda uyak şemasının “aa” olmasına bakılır. 62. Bir GAZELİN son beyti sorulduğunda uyak şemasının farklı olmasına (ab) ve şairin bu beyitte mahlasının olup olmadığına bakılır. 63. Hangisi bir MESNEVİDEN alınmıştır, diye sorarlarsa uyak şeması aynı olan (aa) ve diğer beyitlere göre kısa olan beyit aranır. 64. PENDNAMELER insanlara öğüt vermek için yazılan manzum ve nesir türündeki eserlerdir. 65. VELÂYETNAMELER velilerin (ermişlerin) yaşamlarını anlatan eserlerdir. 66. SİYERLER Hz. Muhammet’in hayatını konu alan eserlerdir. Nazım Biçimleri ve Türleri

67. SURNAMELER şehzadelerin sünneti, düğün gibi törenlerini anlatan eserlerdir. 68. ŞEHRENGİZLER şehirlerin güzelliklerini anlatan eserlerdir. 69. Çeşitli konularda yazılan mensur eserlere MÜNŞEAT denir. 70. Kurumların ve esnafın uyması gereken kuralları anlatan küçük kitaplara FÜTÜVVETNEME denir. 71. Din uğruna savaşların anlatıldığı manzum ve düzyazı türündeki eserlere GAZAVATNAME denir. 72. HİLYELER Hz. Muhammet’in iç ve dış özelliklerini anlatan yazılardır. 73. Peygamberlerin mucizevî hikâyelerini konu edinen eserlere KISAS-I ENBİYA denir. 74. Divan edebiyatında Sinan Paşa’nın TAZARRU-NÂME adlı eseri süslü nesrin en önemli örneğidir. 75. MERCİMEK AHMET “Kabusnâme” isimli eseri ile tanınmıştır; eser önemli bir sade nesir örneğidir. Edebi Türler

1. Bir milleti derinden sarsmış savaş, göç, kıtlık gibi olayları ya da kahramanların yiğitliklerini ve olağanüstülüklerini anlatan uzun manzum, metinlere DESTAN denir. 2. Tarih öncesi dönemlerde kâinatta var olan canlı ve cansız nesneleri, bir takım doğa olaylarını açıklamak üzere yaratılmış hikâyelere MİT (MİTOS) denir. 3. Destanlar DOĞAL ve YAPMA destan olmak üzere ikiye ayrılır. 4. Doğal destanların oluşum aşamaları ÇEKİRDEK, YAYILMA, DERLEME dir. 5. Dünyaca ünlü yapma destanlardan İlahi Komedya DANTE’ye , KURTARILMIŞ KUDÜS Tasso’ya, KAYBOLMUŞ CENNET Milton’a aittir. 6. Dünyanın en uzun destanı KIRGIZLARA ait MANAS destandır. 7. Dünya edebiyatında ilk destan SÜMERLERE ait GILGAMIŞ’tır. 8. Saka Türklerine ait destanlar ALP ER TUNGA ve ŞU destanıdır. 9. Bir baskından sağ kurtulan gencin dişi kurt tarafından kurtuluşunu anlatan destan BOZKURT DESTANI’dır ve GÖKTÜRKLERE aittir. 10. İslamiyetin kabulünden sonraki Türk destanlarında temel tema İSLAMI YAYMA düşüncesidir. Edebi Türler

11. Efsaneler MİTLERİN modernleşmiş haldir, bu nedenle kutsal özellik taşır. 12. Halk hikayeleri DÖŞEME, ASIL OLAY ve DUA olmak üzere üç bölümden oluşur. 13. Masalların ilk bölümüne DÖŞEME son bölümüne DUA adı verilir. 14. Türk masalları ile ilgili derleme yapan ilk kişi ZİYA GÖKALP’tir. 15. Fablların sonunda ahlaki ders verildiğinden fablar DİDAKTİK özellik taşır. 16. Edebiyatımızdaki ilk fabl ŞEYHİ ’nin HARNAME adlı eseridir. 17. Batılı anlamda öykü türü Türk edebiyatına TANZİMAT döneminde girmiştir. 18. Edebiyatımızın ilk hikayesi EMİN NİHAT’a ait MÜSAREMETNAME’dir. 19. Batılı anlamda ilk hikâye SAMİPAŞAZADE SEZAİ’nin KÜÇÜK ŞEYLER adlı eseridir. 20. Edebiyatımızda olay öykücüğünün ilk temsilcisi ÖMER SEYFETTİN’dir. 21. Durum öykücülüğün edebiyatımızda en önemli temsilcileri MEMDUH ŞEVKET ESENDAL ve SAİT FAİK ABASIYANIK’tır. 22. Edebiyatımızda KÜÇÜREK ÖYKÜNÜN en önemli temsilcisi FERİT EDGÜ’dür. Edebi Türler

23. Edebiyatımızın ilk psikolojik romanı MEHMET RAUF’un EYLÜL adlı eseridir. 24. İlk realist romanımız RECAİZADE MAHMUT EKREM ’nin ARABA SEVDASI adlı eseridir. 25. Bir yapıtın ya da sanatçının olumlu ve olumsuz yönlerini ortaya koymak için yazılan yazılara ELEŞTİRİ ya da TENKİT denir. 26. Edebiyatımızda ilk eleştiri yazısını NAMIK KEMAL yazmıştır. 27. Yazarın herhangi bir konu üzerinde kesin sonuçlara varmadan kendi kendisi ile konuşuyormuş gibi yazdığı yazılara DENEME denir. 28. Batı edebiyatında deneme türünün kurucusu Fransız yazar MONTAİGNE’dir. 29. Deneme türünün Türk edebiyatındaki babası NURULLAH ATAÇ’tır. 30. Herhangi bir konuda bilgi vermek bir konuda görüş ve düşünceleri savunmak için yazılan yazılara MAKALE denir. 31. Gazete ve dergilerde yayımlanan güncel, siyasi, toplumsal sorunları ele alan, düşünsel ağırlıklı kısa yazılara FIKRA denir. 32. Fıkraların makalelerden en önemli farkı yazarın düşüncelerini İSPATLAMA gereği duymamasıdır. Edebi Türler

33. Bir gerçekle ilgili olarak araştırma ve soruşturmanın genellikle soru –cevap yöntemi ile yansıtıldığı türe RÖPORTAJ denir. 34. Bir yaşam gerçeğinden yola çıkan röportajda NESNELLİK esastır. 35. Bir yazarın günlük olaylar arasından seçtiği bir konuyla ilgili olarak kendine özgü görüş ve düşüncelerini karşısındakiyle konuşuyormuş gibi bir anlatım içerisinde yazmasına SÖYLEŞİ denir. 36. Sohbet türünün en önemli ismi AHMET RASİM dir. 37. Bir yazarın gezip gördüğü yerlerin ilgi çekici yönlerini anlattığı yazılara GEZİ YAZISI denir. 38. Türk edebiyatında ilk gezi yazısı örneği SEYDİ ALİ REİS’in MİRAT’ÜL MEMALİK adlı eseridir. 39. Bir yazarın kendisinin veya bir yakınının yaşadıklarını, bilgilerine ve gözlemlerine dayanarak anlattığı yazı türüne ANI denir. 40. Hindistan'da bir imparatorluk kuran BABÜRŞAH’ın yazdığı BABÜRNAME adlı eser ilk anı kitabıdır. 41. DİREKTÖR ALİ BEY’in SEYAHAT JURNALİ adlı eser Batılı anlamda ilk GÜNLÜK örneğidir. 42. Yazarın bir bakıma kendi kendiyle konuşmasıyla oluşan günlük türüne İÇE DÖNÜK GÜNLÜK denir. Edebi Türler

43. Alanında ünlü bir kişinin hayatını anlatan yazılara BİYOGRAFİ denir. 44. Divan edebiyatında şairlerin yaşamını anlatan eserlere denir. 45. Türk edebiyatında ilk tezkire ALİ ŞİR NEVAİ ’nin MECALÜS’ÜN NEFAİS adlı eserdir. 46. Anadolu sahasındaki ilk tezkire SEHİ BEY ’in HEŞT BEHİŞT adlı eseridir. 47. Gazete ve dergilerde bir kimsenin ölümünden sonraki günlerde kişinin yakın çevresinde yer alan kişiler tarafından onun üstün niteliklerinin anlatıldığı eserlere Nekroloji denir. 48. Bir kişinin yaşam öyküsünü, yaşadığı çevreyi, yaptığı işleri, yapıtlarını kendi çağı içinde ayrıntılı olarak ele alan romanlara Monografi denir. 49. Türk edebiyatında ilk edebi mektup Fuzuli’nin Şikâyetname adlı eseridir. 50. Cenap Şahabettin’in Avrupa Mektupları ve Hac Yolunda, Ahmet Rasim’in Romanya Mektupları mektup türünde yazılan Gezi yazısı dır. 51. Türk edebiyatında mektup türü kullanılarak yazılan ilk roman HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR’ın Mutallaka adlı eseridir. 52. Bir gazete veya dergide yayınlanmak üzere yazılmış olan edebi mektuplara Açık Mektup denir. Edebi Türler

53. Bir başkan yönetiminde akademik bir konunun, uzmanları tarafından değişik boyutlarıyla ele alındığı seri konuşmalara Sempozyum denir. 54. Açık oturumda katılımcı sayısı 3-5 arasındadır. 55. Bir konunun karara varmaktan çok, çeşitli yönlerden aydınlatılması için, küçük bir topluluk önünde, bir sohbet havası içinde tartışılmasına Panel denir. 56. Herhangi bir konu üzerinde zıt düşüncelerin karşılıklı olarak savunulmasına Münazara denir. 57. Bir dinleyici topluluğu karşısında bir düşünceyi aşılamak için yapılan coşkulu, inandırıcı ve etkili konuşmalara Nutuk denir. 58. Bir grubun, bir yetkilinin yönetiminde bir sorunu incelemek, araştırmak üzere etkin bir biçimde katılarak yaptıkları grup çalışması biçimine Seminer denir. 59. Forum panelin sonunda yapılabileceği gibi bağımsız olarak da yapılabilir. 60. Bir olayı, bir durumu sahnede söz ve hareketlerle canlandırmak için yazılan metinlere DRAMATİK METİNLER denir. 61. Dramatik metinlerin sahnede canlandırılması ile ortaya çıkan sanat dalına TİYATRO denir. Edebi Türler

62. Eski Yunan’da doğan trajedilerde amaç seyircide KORKU ve ACIMA duygusu uyandırarak erdem ve ahlak dersi vermektir. 63. Kişilerin ve olayların gülünç yönlerini ele alarak izleyiciyi güldürmek ve düşündürmek amacıyla yazılan tiyatro eserlerine KOMEDİ denir. 64. İnsanların gülünç ve eksik yanlarını anlatan komedilere KAREKTER KOMEDİSİ denir. 65. Toplumun gülünçlüklerini ve eksikliklerini anlatan komedilere ENTRİKA KOMEDİSİ denir. 66. Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk tiyatro eseri ŞİNASİ’nin ŞAİR EVLENEMSİ adlı eseridir. 67. NAMIK KEMAL’İN VATAN YAHUT SİLİSTRE adlı eseri Tanzimat Dönemi’nde sahnelenen ilk tiyatro eseri olmuştur. 68. EPİK TİYATRO 20. yy.ın başlarında Bertolt Brecht tarafından ortaya konulmuş bir tiyatro türüdür. 69. Türk edebiyatında ’in KEŞANLI ALİ DESTANI edebiyatımızın ilk epik tiyatro örneğidir. 70. Türk edebiyatında Güngör Dilmen’in CANLI MAYMUN LOKANTASI adlı eseri absürt tiyatro türündedir. Edebi Türler

71. Karagöz oyunlarının piri ŞEYH MUHAMMET KÜŞTERİ’dir. 72. Karagöz oyununda KARAGÖZ okumamış bir halk adamıdır. HACİVAT ise yarı aydın, kurnaz birisidir. 73. Karagöz Oyunu Mukaddime (Giriş), Muhavere, Fasıl, Bitiş bölümlerinden oluşur. 74. Orta oyununda Kavuklu ve Pişekâr olmak üzere iki ana kahraman vardır. 75. Pişekâr kültürlü, Arapça ve Farsça kelimelerle konuşan bir tipken Kavuklu onu yanlış anlayarak komik duruma düşen bir tiptir. 76. Orta oyununda oyunun dekorunu yeni dünya denilen bezsiz bir paravan ve dükkân denilen iki katlı bir kafes oluşturur; yenidünya ev olarak dükkânsa iş yeri olarak kullanılır. 77. Orta oyununda oyuncuların kıyafetlerini koydukları sandığa pusat denir. 78. Orta Oyunu Mukaddime( Giriş), Muhavere(Söyleşme), Fasıl, Bitiş bölümlerinden oluşur. 79. Geleneksel Türk tiyatrosunun yazılı bir metni yoktur, oyunlar DOĞAÇLAMAYA dayanır. 80. Önceden bir metne dayanmayan ancak olay örgüsü bilinen, oyuncuların bu örgüye göre anlık olarak konuşmalarıyla oluşan geleneksel Türk tiyatrosu türüne TULUAT denir. Edebi Türler

81. TÜREYİŞ DESTANINDA Uygur hakanının üç kızını insanoğluyla evlendirmeyi uygun bulmayarak Tanrı’ya kızlarıyla evlenmesi için yakarması ve Tanrı’nın bir kurt suretinde görünerek hakanın kızıyla evlenmesini soyun bu evlilikten çoğalmasını konu edinir. 82. FABL türü aracılığıyla kişilerin ve toplumların aksayan tarafları düzeltilmeye çalışılır. Teşhis ve intak sanatına yer verilen bu türde nükte de önemli bir yer tutar. 83. KONFERANS herhangi bir bilimsel alanda, topluluk karşısında yapılan konuşmalara denir. Tek bir konuşmacı vardır. Konuşmacı konusuna hâkim olmalı, jest ve mimikleri kullanmalı, vurgu ve tonlamalarına dikkat etmelidir. 84. OĞUZ KAĞAN DESTANI’ nda Hun Hükümdarı Mete’nin doğuşu, kağan oluşu, Türk birliğini kuruşu; ölümünden önce de ülkesini oğulları arasında paylaştırması anlatılır. 85. Firdevsî’nin Şehname adlı destanında uzunca bir yer verilen Afrâsyâb’ın aslında Saka Türklerinin hakanı olan ve bu hakanın İranlılarla mücadelesinin anlatıldığı, adına destan yazılan Alp Er Tunga olduğu bilinmektedir. İslamiyet Öncesi ve Geçiş Dönemi Türk Edebiyatı

1. Sözlü edebiyat döneminin en önemli ürünü olan DESTANLAR ulusların tarihlerinin en eski bilgilerini taşır. Tarihin tam aydınlanmayan eski dönemlerine ait ulusların yaptığı savaşları, yaşadığı toplumsal olayları anlatan türlerdir. 2. Eski Türkler totemlerini asla avlamazlar ve onun etini yemezler. Fakat Gök Tanrı’ya kurban vermek için yılda bir kez sürek avına çıkarak totemlerini avlarlar. Bu törenlere SIĞIR adı verilir. 3. Sürek avlarından sonra klan üyelerinin düzenlediği dinsel ziyafetlere ŞÖLEN ya da TOY adı verilir. 4. Şölenlerde kopuz adı verilen üç telli, telleri at kuyruğundaki kıllardan yapılan bugünkü bağlamanın atası kabul edilen bir müzik aleti çalınır, şiirler söylenir. 5. Eski Türklerde ölen kişilerin yasını tutmak klan üyelerinin yüklendiği bir görevdir. YUG adı verilen törenlerde kurbanlar kesilir çeşitli şiirler söylenir. 6. Eski Türklerde dini törenleri ŞAM, BAKSI, OZAN, KAM, OYUN adı verilen büyücülülük ve hekimlik yapan şair, ruhani liderler yönetir. Ruhani lider törenlerde şiirleri de söyleyen kişidir. 7. Saguların Divan edebiyatındaki karşılığı MERSİYE Halk edebiyatındaki karşılığı AĞIT tır. 8. İslamiyet öncesi Türk edebiyatı şiirlerinde hecenin 7’Lİ KALIBI kullanılmıştır. İslamiyet Öncesi ve Geçiş Dönemi Türk Edebiyatı

9. İslamiyet öncesi Türk edebiyatında nazım birimi DÖRTLÜK tür. 10. Destandan halk hikayeciliğine geçişin ilk örneği DEDE KORKUT HİKAYELERİ dir. 11. İslamiyet öncesi dönemde oluşmuş Türk destanlarını şöyle sıralayabiliriz: Saka Türklerinin ALP ER TUNGA ve ŞU Destanı; Hun Türklerinin OĞUZ KAĞAN DESTANI ve ATİLLA DESTANI; Göktürklerin BOZKURT ve ERGENEKON Destanı; Uygur Türklerinin TÜREYİŞ ve GÖÇ Destanı. 12. Türklere ait ilk yazılı ürünler VI.- VII. yüzyıllarda Yenisey Irmağı kenarına dikilmiş mezar taşları olan YENİSEY YAZITLARI dır. 13. Yenisey Yazıtları okunamamıştır, GÖKTÜRK alfabesi ile yazıldığı için GÖKTÜRK KİTABELERİ diye bilinen, Orhun Irmağı kenarında bulunan anıtlar ise 19. yy.da okunmuştur. 14. Türklerin VIII. yy. daki durumu hakkında bilgi veren bu yazıtlar TONYUKUK Anıtı, KÜLTİĞİN Anıtı, BİLGE KAĞAN Anıtı olmak üzere üç anıttan oluşur. 15. Göktürk Kitabeleri nde Türk- Çin ilişkilerine, birbirlerine olan etkilerine, tarih ve coğrafyalarına ait bilgilere yer verilmiştir. İslamiyet Öncesi ve Geçiş Dönemi Türk Edebiyatı

16. Türkler 10. yy. da İslamiyet’i benimsemiş, bu din ve kültürün etkisiyle 11. yüzyıldan itibaren önemli ürünler vermişleridir. 11. yy. da YUSUF HAS HACİP tarafından yazılan “Mutluluk Veren Bilgi” anlamına gelen eser KUTATGU BİLİG, Karahanlı hükümdarı Tapgaç Buğra Han’a sunulmuştur. 17. Kutatgu Bilig, edebiyatımızın ARUZ ölçüsü ile yazılmış ilk eseri, MESNEVİ nazım biçimi ile yazılmış ilk eserdir. 18. KAŞGARLI MAHMUT tarafından 11. yüzyılda, Araplara Türkçeyi öğretmek için yazılan DİVAN-I LÜGAT’İT TÜRK adlı yapıtta 7500 kadar Türkçe sözcüğün Arapça karşılığı verilmiştir. 19. Divan-I Lügat’it Türk’te koşuk, sav, sagu örnekleri ve Türklerin yaşadığı yerleri gösteren Türk dünyası haritası vardır. 20. 12. yy. da EDİP AHMET YÜKNEKİ tarafından yazılan ATABET’ÜL HAKAYIK adlı yapıtta ilmin gerekliliği, erdem, cömertlik, ahlak konularına yer verilmiştir. Din bilgilerini ayetler ve hadislerle destekleyerek anlatan yazar, yapıtında Hakaniye lehçesini kullanmıştır. 21. 12. yy. da ilk Türk mutasavvıf şairi AHMET YESEVİ tarafından Türkistan’da yazılmış olan şiirlerin toplandığı divanın adı DİVAN-I HİKMET’tir. Bu yapıt, tekke edebiyatının temelini atmış, HECE ölçüsü ile yazılmış didaktik bir eserdir. ortak ürünüdür. İslamiyet Öncesi ve Geçiş Dönemi Türk Edebiyatı

22. 14. yy. da adı bilinmeyen bir ozan tarafından yazıya geçirilen DEDE KORKUT HİKÂYELERİ’ nde Oğuzların iç ve dış mücadelesi anlatılmaktadır. Eser destansı özellikler de taşır. 23. İslamiyet öncesi Türk edebiyatında yapıtlar belli bir sanatçının değil, halkın ortak ürünüdür. 24. İslamiyet öncesi Türk edebiyatında şiirlerde din dışı (profan) konulara da yer verilmiştir. 25. İslamiyet öncesi Türk edebiyatına özgü şiirlerde ağırlıklı olarak hecenin 7’li kalıbı ve 8’li, 11’li kalıpları kullanılmıştır. 26. Oğuz Kağan Destanın’ da kahramanın doğuşu efsanevidir. Kırk gün sonra yürür. Beli kurt beli gibi, omuzları samur omzu gibi, göğsü ayı göğsü gibidir. İyi beslenir. Bir uğraş adamıdır. Tip olarak dışa dönüktür. Amacı yenmek, gücünü kanıtlamak ve yeni yurtlar fethetmektir. 27. İslamiyet öncesi Türk edebiyatında şairlere Kam, Baksı, Ozan, Oyun, Şaman adları verilmiştir. 28. İslamiyet öncesi Türk edebiyatında şiirler dörtlüklerden oluşmuş, çoğunlukla yarım uyak kullanılmış, uyak düzeni “aaab – cccb – dddb” biçiminde oluşmuştur. 29. Divan-ı Lügati’t Türk mesnevi uyak düzeniyle yazılmış, 6645 beyitlik didaktik, felsefi bir yazıttır. İslamiyet Öncesi ve Geçiş Dönemi Türk Edebiyatı

30. Divan-ı Lügati’t Türk siyasetname türünün edebiyatımızdaki ilk örneğidir. 31. Divan-ı Lügati’t Türk Türklerin ilk sözlük ve dilbilgisi yapıtıdır. 32. İslamiyet öncesi Türk şiirinde en yaygın nazım biçimi destanlar dır. Türk Halk Edebiyatı

1. Halk edebiyatı kaynağını geleneklerden, halkın kültüründen alan bir edebiyattır. İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK edebiyatının uzantısıdır. 2. Halk edebiyatında şiirde HECE ölçüsü kullanılmıştır. 3. Halk şiirinde DÖRTLÜK nazım birimi kullanılır. 4. Halk edebiyatı biçim ve içerik yönünden üç kola ayrılır. Bunlar: ANONİM HALK EDEBİYATI, AŞIK TARZI HALK EDEBİYATI VE TEKKE- TASAVVUF EDEBİYATIDIR. 5. Âşık edebiyatı sanatçılarının şiirlerini topladıkları deftere CÖNK adı verilir. 6. Kayıkçı Kul Mustafa, Yeniçeri Ocağında yetişmiştir. Onun en önemli eseri GENÇ OSMAN DESTANI’dır. 7. Aruz ölçüsü ile yazılan halk şiiri nazım biçimleri DİVAN, SELİS, SATRANÇ, KALENDERİ, VEZN-İ AHARdir. 8. Yunus Emre, Âşık Ömer, Gevheri, Dertli, , Seyrani, Bayburtlu Zihni gibi şairler hecenin yanında aruz ölçüşü ile şiirler söylemiştir. 9. 19. yy. şairlerinden olan SÜMMANİ hayalindeki sevgili Gülperi’yi bulabilmek için diyar diyar dolaşmıştır. Türk Halk Edebiyatı

10. Güneydoğu Anadolu’da yaşayan Varsak Türkleri tarafından söylenen şiirlere VARSAĞI denir. 11. Budalaname adlı eserde halk nesrinin başarılı örneklerini veren ‘dır. 12. İslamiyet’ten önce ŞAMAN, KAM, BAKSI, OZAN, OYUN denilen kişilere İslamiyet’ten sonra AŞIK denmiştir. 13. Semadan Sesler, Dostlar Beni Hatırlasın adlı eserler AŞIK VEYSEL’e aittir. 14. Ben Bir Şeyda Bülbül, Gönül Bahçesi adlı eserler AŞIK ŞEREF TAŞLIOVA’ya aittir. 15. Hem sofuları hem de kötü yöneticileri eleştiren SEYRANİ 19. yy. saz şairlerindendir; taşlamalarıyla tanınır. 16. Koşmanın İslamiyet öncesi Türk edebiyatındaki karşılığı KOŞUK tur. 17. Aşık tarzı halk edebiyatında 18. ve 19. yy. da şehirlerde yaşayan ve medreselerde okumuş Divan edebiyatından etkilenmiş aşıklara KALEM ŞAİRİ denir. 18. Saz şairleri arasında en fazla şiiri olan şair AŞIK ÖMER’dir. 19. Halk şiiri yanında DİVAN EDEBİYATINDAN da etkilenmiş, ARUZ ölçüsü ile şiir yazmıştır. 20. Kayıkçı Kul Mustafa 17. yy. da yaşamıştır ve YENİÇERİ şairidir. Türk Halk Edebiyatı

21. ERZURUMLU EMRAH, DERTLİ, AŞIK ÖMER, GEVHERİ Divan edebiyatından etkilenen sanatçılardandır. 22. YUNUS EMRE’nin Nasihatlar Kitabı anlamına gelen RİSALET-ÜN NUSHİYE adlı eseri mesnevi tarzında aruz ölçüsü ile yazılmıştır. Eserde insanın su, toprak, ateş, hava denilen dört unsur ve onlara eklenen ruh birleşmesinden oluştuğu anlatılır. 23. Toplumsal yergi içeren şiirleri ile tanınan KAYGUSUZ ABDAL aynı zamanda nefesler, devriyeler ve mersiyeler yazmıştır. 24. KÖROĞLU 16. yüzyılda yaşamış bir halk şairidir. Türk edebiyatında hem saz şairi hem de destan kahramanı olarak karşımıza çıkar. Adına düzenlenmiş bir destan vardır. Evliya Çelebi, ünlü Seyahatname’sinde ondan bir eşkıya olarak söz etmiştir. 25. KARACAOĞLAN 17. yüzyılda yaşamış gezgin bir halk şairidir. Başta Osmanlı illeri olmak üzere Rumeli ve Arabistan’ı gezmiştir. Bu geniş coğrafyaya karşın onunla özdeşleşen yer Çukurova’dır. 26. Karacaoğlan, serüvenci bir aşık tipi olarak tanınır. Hece ölçüsünü ustalıkla kullanarak halkın konuştuğu dili işlemiştir. Güzeller, gurbet, aşk, ayrılık temalarını işlemiştir. Sevdiğini ELİF olarak adlandırır. Türk Halk Edebiyatı

27. AŞIK ÖMER 17. yy. da yaşamış hem halk hem medrese şairidir. Dili tamamen Türkçe olmayıp Arapça, Farsça kelimeler kullandığı gibi aruzla yazdığı, tekniği kusurlu divan şiirleri de vardır. Onun şiiri divan edebiyatı ile aşık edebiyatının bir birleşimidir. Gezginliğinin yanı sıra bir yeniçeri şairidir. 28. Aşık Ömer’in Şairname adlı, 34 dörtlükten oluşan şiiri; 105 şairi tanıttığı için tezkire niteliğindedir. 29. 19. yy Halk şairlerindendir. Saz çalmayı bilmeyen ve bir kalem şairi olan BAYBURTLU ZİHNİ aslında bir divan şairi olmak istemişse de Aşık tarzı şiirleriyle tanınmıştır. Şiirlerinin çoğunu aruz ölçüsü ile yazarak Divan şiiri geleneğini sürdürmüştür. 30. Bayburtlu Zihni, medrese eğitimi görmüş aynı zamanda devlet hizmetinde de bulunmuştur. Sergüzeştname adlı bir mesnevisi vardır. 31. DADALOĞLU 19. yy. halk şairidir. Göçebe bir yaşam süren Türkmenlerin Avşar boyundandır. Onun şiiri tarihsel ve toplumsal olaylardan beslenir. 32. “Hakkımızda devlet vermiş fermanı Ferman padişahınsa dağlar bizimdir” diyerek aşiretini isyana teşvik eden ozan DADALOĞLU dur. Türk Halk Edebiyatı

33. Koşmaları Karacaoğlan’ı; koçaklamaları Köroğlu’nu çağrıştıran, dili sert, pervasız ve içli olan DADALOĞLU Halk edebiyatında kavganın ve aşkın şairi olarak bilinir. 34. Asıl adı Mehmet olan SEYRANİ 19. Yüzyılda yaşamış; saz çalmayı bilmemesine rağmen sazı elinden düşürmemiştir. 35. Cumhuriyet dönemi saz şairidir. Sivas’ın Şarkışla ilçesinde Sivrialan köyünde dünyaya gelmiştir. Yedi yaşında geçirdiği çiçek hastalığı ile iki gözünü de yitirdi. Babasının avunsun diye aldığı kırık bir sazla saz çalmayı öğrendi. Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Dertli gibi aşıkların şiirlerini çalıp söyleyerek aşıklığa başladı. Cumhuriyet’in 10. yılında Ankara’da Cumhuriyet ve Atatürk’ü öven şiirleri ile dikkat çeken ozan AŞIK VEYSEL dir. 36. 13. yüzyıl tasavvuf şairidir. Kuvvetli bir din ve tasavvuf kültürü edindiği anlaşılan YUNUS EMRE iyi bir medrese eğitiminden sonra tasavvuf yoluna girmiş ve şeyhi Taptuk Emre’den yıllarca ders almıştır. Ozanlığının yanı sıra dili, düşünceleri, işlediği konuları ile Anadolu’da gelişen Türk edebiyatının en büyük adlarından sayılan şair, yalnız Halk ve Tekke şiirini değil Divan şiirini de etkiledi. Hece ve aruzla yazdığı şiirlerinde sevgiyi temel aldı. Divan’ı ve “Risalet-ün Nushiye” adlı bir yapıtı vardır. Türk Halk Edebiyatı

37. YUNUS EMRE, asırlarca Tekke şiirinin öncüsü sayılmış, halk dilini tüm incelik ve güzelliğiyle yalın bir biçimde kullanmış, aruzla da şiirler yazmakla birlikte, genellikle heceyi kullanmıştır. Şiirlerindeki ana tema Tanrı aşkı ve insan sevgisidir. 38. Erzurumlu Emrah şiirlerinde tasavvuf düşüncesine yer vermemiştir. 39. Pir Sultan Abdal XVI. yüzyılda yaşamıştır. Alevi – Bektaşi geleneğine bağlıdır. Şiirlerinde coşkun bir lirizm vardır. Aşkı, doğayı, gerçek yaşamı, insan sevgisini işleyen, yalın bir halk diliyle yazılmış din dışı konularda şiirleri de vardır. Divan edebiyatından hemen hiç etkilenmemiş, tüm şiirlerini hece ölçüsüyle yazmıştır. Devlet yönetimini eleştirmiş, düşünceleriyle eylemleri birbirine uymayan kadıları yermiştir. Haksızlığa kafa tutan bir tavır takınmıştır. 40. “Sevelim sevilelim Dünya kimseye kalmaz.” diyerek henüz XIII. yüzyılda hümanizmin müjdecisi olan, bu yönüyle ölümünün 650. yıldönümünde UNESCO tarafından tüm dünyada ve yurdumuzda anılan ozanımız Yunus Emre’ dir. Türk Halk Edebiyatı

41. Güney Anadolu’da yetişip yaşadığı sanılan bu saz şairi, şiirlerinde Türk saz şiiri geleneğinin her türlü inceliklerini toplamış ve söylemiştir. Şiirlerini kadın ve tabiat aşkı gibi, iki büyük aşk duygusu için düzenlemiştir. Sevdiği Anadolu kızları, yine Anadolu’nun türlü doğa güzellikleriyle süslenmiş saf ve temiz Türk kızlarıdır. KARACAOĞLAN’ ın sevgilileri ok kirpikli, fidan ve servi boylu, elif endamlıdır. Ela gözlü kızlar ya şahin ya da yavru balaban bakışlıdır. Ellerine akik, lal, yakut yerine kına yakan güzellerdir. 42. XIII. yüzyıl Anadolu’sunda Tasavvuf felsefesini o zaman dek görülmemiş biçimde güzel bir Türkçe ile, ulusal ölçü olan hece ölçüsü, biçim ve uyaklarıyla söyleyerek, yeni yurtta halk diliyle büyük bir Tasavvuf edebiyatı kuran ünlü YUNUS EMRE’dir. 43. “Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş Sakiler meclisten kesmiş ayağı” dizelerini yurdunun Ruslar tarafından işgali üzerine yazmış ve bestelenmiştir. Medrese eğitimi gören, bir süre İstanbul’da yaşayan ve devlet memurluklarında bulunan şairin bir divanı, “Sergüzeştname” ve “Kitab-ı Hikâye-i Garibe” adlı yapıtları olan ozanımız Bayburtlu Zihni’ dir. Türk Halk Edebiyatı

44. Yunus Emre, 563 beyitlik mesnevi nazım biçimi ve aruzla yazmış olduğu Risaletü’n-Nushiyye adlı yapıtında insanın su, toprak, ateş ve hava denen dört ögeyle bunlara sonradan eklenen can (ruh)ın birleşiminden oluştuğunu anlatır. Su, temizlik ve cömertliğin; toprak, sabır ve iyi huyların; hava, sahtekârlığın ve aceleciliğin; ateş, kibir ve kötü arzuların; can ise iyilik, güzellik gibi güzel duyguların sembolü olarak ele alınmıştır. 45. Tasavvuf edebiyatının kurucusu Hoca Ahmet Yesevi’dir. Divan Edebiyatı

1. Edebiyatımızda en çok tuyug yazmış şair KADI BURHANETTİN’dir. 2. Muhibbi, Kanuni Sultan Süleyman ‘ın mahlasıdır. 3. Allah’a yakarış dile getiren kasidelere MÜNACAAT denir. 4. BAĞDATLI RUHİ 17 betten oluşan, toplumsal yergiler yaptığı terkib-i bent nazım şekli ile yazdığı şiirleri ile 16. yüzyıla damgasını vurur. 5. NABİ Divan şiirinde hikemi şiir çığırını açmıştır. Şiirlerinde toplumsal düzensizliklerden, hayatın kötü yönlerinden söz etmiş din, ahlak ve töre ile ilgili öğütler vermiştir. Şairin oğluna yazdığı nasihatlerden oluşan mesnevisinin adı HAYRİYYE’dir. 6. Nabi’nin, bir aşk hikayesini anlattığı mesnevisi HAYRABAT’ tır. 7. TUHFET’ÜL HAREMEYN, Nabi’nin hac yolculuğunu anlattığı eseridir. 8. Çengname AHMET-İ DAİ ‘ye aittir. 9. Divan şiirindeki ilk fabl örneği ŞEYHİ ’nin HARNAME adlı eserdir. 10. Fuzuli tarafından 16. yy. da kaleme alınan LEYLA VÜ MECNUN Arap efsanesine dayanan klasik aşk hikâyesidir. Divan Edebiyatı

11. Halk şiirindeki koşma ve türkünün divan edebiyatındaki karşılığı GAZELdir. 12. Sevilen şairlerin şiirlerine, başka şairler tarafından vezin, kafiye ve redifi aynı olmak koşulu ile yazılan şiirlere NAZİRE denir. 13. Namık Kemal MURABBA nazım biçiminde önemli eserler yazmıştır. 14. Cemşid-i Hurşid adlı eser AHMEDİ tarafından kaleme alınmıştır. 15. Şeyhi’nin mesnevileri HARNEME ve HÜSREV Ü ŞİRİN ’dir. 16. Başkalarını kırmak amacı olmaksızın şaka, alay yoluyla tanınmış bir şiirin kafiye ve ölçüsü örnek alınarak yazılan nazirelere TEHZİL denir. 17. Selçuklu Şehnamesi HOCA DEHHANİ’ ye aittir. 18. Şiirde İstanbul Türkçesi ve İstanbul tabiatına yer vermeyi amaçlayan divan edebiyatı şiir akımı MAHALLİLEŞME ’dir. 19. Mahallileşmeyi başlatan şair NECATİ’dir. 20. Yaşamını “Hamdım, yandım, piştim.” sözleri ile özetleyen sanatçı MEVLANA’dır. Divan Edebiyatı

21. 13. yy. da Mesnevi adlı eseriyle tanınan sanatçı MEVLANA’dır. 22. Edebiyatımızın ilk siyer örneğini 14. yy. da ERZURUMLU KADI MUSTAFA DARİR yazmıştır. 23. Bağdatlı Ruhi ve Ziya Paşa TERKİB-İ BENT nazım biçiminin en önemli temsilcileridir. 24. Avni, FATİH SULTAN MEHMET’in mahlasıdır. 25. Görülen bir rüya anlatılıyormuş gibi bir olay ya da kişi hakkında görüşlerin söylenmesi biçiminde yazılan eserlere HABNAME denir. Türün en güzel örneği VEYSİ’ye aittir. 26. NEDİM İstanbul ve İstanbul yaşamını İstanbul Türkçesi ile anlatmıştır. Şiirlerinde dini ve tasavvufi konulara hiç yer vermemiştir. İstanbul şairi olarak tanınan sanatçı şiirlerini Divanında toplamıştır. Sanatçının hece ile yazdığı bir de türküsü bulunmaktadır. 27. ŞEYH GALİP Galata Mevlevihanesinin şeyhidir. Mutasavvıftır. Süslü ve ağır bir dili vardır. Sebk-i Hindi akımının temsilcisidir. Şiirlerinde sembolik anlatıma, soyut ve kapalı hayallere, mecazlara bolca yer vermiştir. Şairin heceyle yazdığı bir türküsü vardır. 28. Vesîletü’n-Necât Süleyman Çelebi’nin 15. yy. da yazdığı tasavvufi bir eserdir. İranlı bir vaizin peygamberimizin aleyhinde yaptığı bir propagandaya karşılık yazılmıştır. Akıcı, saf, sade ve güzel bir Türkçe ile yazılmıştır. Divan Edebiyatı

29. Edebiyatımızın ilk mesnevi örneği KUTADGU BİLİG’dir. 30. Edebiyatımızdaki ilk hamse sahibi sanatçı ALİ ŞİR NEVAİ’dir. 31. Garipname AŞIK PAŞA tarafından yazılan bir MESNEVİdir. 32. Hiciv türünün çok çarpıcı bir örneği olan ŞİKAYETNAME’de Fuzuli, maaşını alamadığı için Nişancı Mehmet Paşa’ya şikâyetini dile getirir. Eser edebiyatımızın ilk MEKTUP örneğidir. 33. 16. yy. sanatçısı olan BAKİ Divan şiirini Arap ve İran edebiyatındaki şiir seviyesine getirmiş, devrinde Sultanu’ş Şuara unvanı ile anılmıştır. 34. Kabusname MERCİMEK AHMET tarafından yazılmış ve SADE nesir örneğidir. 35. Devrin ileri gelenlerine yazdığı kasidelerle, ayrıca hicivleri ile tanınan NEFİ 17. yy. sanatçısıdır. Hicivlerinin yer aldığı yapıta SİHAM-I KAZA adını vermiştir. 36. Osmanlı elçilerinin bulundukları ülkelere ait bilgileri ve izlenimleri içeren ve gezi yazısına benzeyen eserlere SEFARETNAME denir. 37. En ünlü sefaretname YİRMİSEKİZİNCİ MEHMET ÇELEBİ’nin PARİS SEFARETNEMESİ dir. 38. Arapça ve Farsça kelime ve tamlamaları kullanmadan sadece Türkçe kelimelerle şiir yazma amacıyla ortaya çıkmış divan edebiyatı akımı TÜRK-İ BASİT’tir. Divan Edebiyatı

39. Türk-i Basit akımın temsilcileri AYDINLI VİSALİ, EDİRNEL, NAZMİ VE TATAVLALI MAHREMİ’dir. 40. Hacı Bektaş Veli’nin tasavvuf düşüncelerini anlattığı eserinin adı MAKALAT’tır. 41. Şehzade Mustafa Mersiyesi TAŞLICALI YAHYA’nın en ünlü eseridir. 42. Cihannüma, Fezleke, Keşfü’zünun, Mizahul Hak KATİP ÇELEBİ tarafından yazılmıştır. 43. Evliya Çelebi’nin SEYAHATNAME adlı eseri edebiyatımızın en önemli GEZİ YAZISI örneğidir. 44. Divan şiirinde ilk bibliyografya KATİP ÇELEBİ’nin KEŞFÜ’Z ZÜNUN adlı eseridir. 45. İSKENDERNAME adlı eseri 14. yy. da Ahmedi yazmıştır. Büyük İskender’in yaşamını anlatan eser aynı zamanda ilk Osmanlı vakayınamesi dir. 46. Ahmet Fakih tasavvuf edebiyatının en önemli sanatçısıdır ve 13. yy.da yaşamıştır. 47. Divan şiirinin ilk temsilcisi HOCA DEHHANİ’dir. 48. GÜLŞEHRİ’nin İranlı şair Ferudittin Attar’dan çevirerek yeniden yorumladığı MANKUT’UL TAYR adlı eserde kuşlar ile ilgili bir hikaye kullanılarak çeşitli semboller aracılığıyla tasavvufun temelleri ve önemli prensipleri anlatır. Divan Edebiyatı

49. Şarkının en önemli sanatçısı NEDİM’dir. 50. HÜSN-Ü AŞK Divan edebiyatının son büyük mesnevisidir. 51. Şeyh Galip Hüsn-ü Aşk’ı Nabi’ye nazire olarak yazmıştır. 52. Adli mahlası ile şiir yazan Osmanlı padişahı II. BEYAZIT’tır. 53. Çin hükümdarı Cemşid’in Rum kayserinin kızı Hurşid’e aşkını anlatan mesneviyi AHMEDİ yazmıştır. 54. Baki’nin Kanuni Mersiyesi TERKİB- BENT nazım biçimiyle yazılmıştır. 55. Hamse sahibi sanatçılar ALİ ŞİR NEVAİ, AZMİZADE HALETİ ve NEVİZADE ATAYİ’dir. 56. ÇENGNAME adlı eserde Tasavvuftaki şeriat, tarikat, marifet ve hakikat basamaklarını eserde çeng adlı müzik aletindeki dört parça ile sembolize edilmiştir. Bu dört parçanın kendi asıllarına duydukları özlem, tasavvuftaki ilahi aşkı anlatmaktadır. 57. Anadolu sahasındaki ilk tezkire SEHİ BEY’in HEŞT BEHİŞT adlı eseridir. 58. Edebiyatımızdaki ilk tezkire MECALİS’ÜN NEFAİS’tir. 59. Divan sanatçıları eserlerini DİVAN adını verdikleri defterde toplamışlardır. Divan Edebiyatı

60. Kul Mesut tarafından yazılan KELİLE VE DİMNE sade nesrin önemli örneğidir. 61. Süslü nesrin en güzel örneklerini VEYSİ ve NERGİSİ’ nin eserlerinde görebiliriz. 62. Tasavvuf konusunda yazılan ilk eser DİVAN- I HİKMET’tir. 63. Nazire geleneğini başlatan sanatçı AŞIK PAŞA’dır. 64. Anadolu’daki aşk konulu ilk mesnevi ŞEYYAD HAMZA’nın yazdığı YUSUF Ü ZÜLEYHA mesnevisidir. 65. Risaletün Nushiye YUNUS EMRE tarafından yazılmıştır. 66. DİVAN-I LÜGAT’İT TÜRK adlı eser Türkçenin Arapçadan üstün olduğunu, MUHAKEMET’ÜL LUGATEYN adlı eser ise Türkçenin Farsçadan üstün olduğunu göstermek için kaleme alınmıştır. 67. Divan-ı Kebir, Fi-hi Ma- Fih, Mecalis- i Seba adlı eserlerin yazarı MEVLANA’dır. 68. 16. yüzyılda Fuzuli'nin yazdığı edebiyatımızın ünlü mektubu ŞİKAYETNAME ile 15. yüzyılda Şeyhi'nin alegorik bir tarzda yazdığı HARNAME adlı eseri divan edebiyatımızda "hicviye", halk edebiyatında "taşlama" türünün en güzel iki örneğidir. Divan Edebiyatı

69. Divan edebiyatının en büyük lirik şairi FUZULİ’dir. Platonik bir aşkın acısını anlatır. Aşkın, insan ruhunda yarattığı duyguları dile getirir. Aşk acısının insanı olgunlaştırdığını düşünür. 70. NABİ , bütün hayatını etkilemiş olan doğruluk anlayışıyla şiirlerinde öğretici bir yol seçmiştir. Bu yönüyle divan şiirinde belirgin bir özelliğe sahip ender sanatçıların en önemlisidir denebilir. Türkçe ve Farsça divanları, Surname, Hayriyye adlı yapıtları vardır. 71. 17. yüzyıl divan edebiyatı şairlerinden olup asıl adı Ömer olan NEF’İ Erzurum'un Hasankale ilçesinde doğmuştur. Kuvvetli bir medrese öğreniminden sonra İstanbul'a gelmiş, lV. Murat'ın himayesinde yaşamış; Vezir Bayram Paşa'yı hicvettiği için boğularak öldürülmüştür. 72. Mevleviliği Kırşehir'de yaymakla görevlendirilen Gülşehri, Feriduddin Attar'dan çevirdiği MANKUT’UL TAYR (Kuş Dili) mesnevisiyle tanınır. Kullandığı Türkçe ile Anadolu'da anadilin edebiyat dili olarak kullanılmasının öncüsü olmuştur. 73. Genç yaşta divan düzenleyecek kadar verimli olan ŞEYH GALİP, yirmi altı yaşında, alegorik yapısıyla dikkati çeken Hüsn ü Aşk adlı mesnevisini bitirir ve coşkulu bir inanışla Mevlevi çilesine girer. Şeyhliği süresince sarayın ilgisini ve lll. Selim'in sevgisini kazanır, çağının bir sanat odağı olma bilinciyle gururlanır. Divan Edebiyatı

74. NEDİM , 18. yüzyılın özgün sesini bulmuştur. Mahallileşme akımının özelliklerini taşıyan şiirleri vardır. Ulaştığı rahatlıklar içinde, doğal olarak dünyaya yalnız saray ve çevresinin gözüyle bakmaktadır. İyimser, şen, pervasız mizacı ile aşka, eğlenceye, bolluğa, zevk ve sefa meclislerine yakındır. Bu yönüyle de Lale Devri’nin sembol ismi olmuştur. 75. Dilin ve yaşamın yerliliğini yakalayan NEDİM; dili, deyişi ve gözlem konularıyla bir İstanbul şairidir. Murabbanın Türk şiir geleneğine uygun düşen biçimini bestelenmeye daha elverişli olan şarkı nazım şekli haline getirerek izlenecek bir yol açmıştır. Hece ölçüsüyle yazdığı tek türküsü, İstanbul'u şiirlerine konu olmaya başlayan halk aşıklarının ses ve yöntemlerinden izler taşır. 76. Aşık Paşa Kırşehir'de yaşar; tasavvuf görüşünü yaymak, dervişlik ülküsünü, yol ve törelerini anlatmak amacıyla 12000 beyitlik GARİPNAME adlı mesnevisini yazar. 77. Divan edebiyatının ilk büyük ustası sayılan Ahmedi,(1334-1413) Germiyanoğulları hizmetine girer, sonra Osmanlı koruyuculuğunda eser vermeye devam eder. Divan'ının yanında, İSKENDERNAME ve Cemşid ü Hurşid mesnevileriyle İran şiirinin taklitçisi olur. Divan Edebiyatı

78. EVLİYA ÇELEBİ, gezdiği yerlerde gördüklerini ve duyduklarını anlattığı Seyahatnâme'de yazılı kaynaklara da başvurmuştur. Konusu ile ilgili Osmanlı tarihlerinden başka yabancı dillerdeki eserlerden de yararlandığını kendisi söylemektedir. Yazar, ziyaret ettiği ülke ve şehirleri belli bir plan ve sıraya göre, bütün yerli özellikleriyle tasvir etmeye çalışmıştır. Kaleler, surlar, dini yapılar, camiler ve kitabeleri de toplayarak kitabına yazmıştır. 79. KATİP ÇELEBİ , tarihten başka bilimlere de merak salmış, bu arada coğrafya kitaplarını gözden geçirerek Batılıların ve Yunanların bu konuda çok ileri gittiklerini, İslam yazarlarının bilgisizliklerini ve mevcut eserlerinin karışık ve yanlış olduklarını görmüş, bu yolda iş yapmaya karar vererek Cihannüma adındaki eserini meydana getirmiştir. 80. Doğu Türkçesinin en büyük şairi ALİ ŞİR NEVAİ’dir. Muhakemetü'l Lügateyn adlı eseri Divan-ı Lügat-it Türk'ten sonra yazılmış en bilinçli dil ürünüdür. O dönemdeki edebiyat çevrelerinin Farsça özentisine karşı Türkçenin savunuculuğunu yapmıştır. Dört Türkçe divanı, bir Farsça divanı vardır. Tanzimat Edebiyatı

1. AHMET VEFİK PAŞA Tanzimat’la başlayan milliyetçilik akımının temsilcilerindendir. Edebiyat alanında Moliere'den yaptığı çevirilerle ün salmıştır. Türk tarihinin Osmanlılarla başlamadığını göstermek amacıyla "Şecere-i Türkî"yi çevirmiştir. "Lehçe-i Osmani" adlı sözlüğü yayımlanmıştır. 2. Tanzimat döneminin ilklerinden olan CEZMİ romanında yazar mümkün olduğu kadar tarihi gerçeklere uymaya çalışmıştır. Tarih romanı türünün ilk örneği sayılan bu yapıtta yer yer güçlü bir üslup ve sanatlı bir nesir vardır. 3. AHMET VEFİK PAŞA Moliere’den yaptığı çevirilere yaratıcı bir sanat değeri kazandırmıştır. Sahne dilinde halk diline yerli karakterlere yer vermiştir. Bursa valisiyken yaptırdığı tiyatro binası, kendi adıyla anılmaktadır. 4. Tanzimat sanatçılarından olan sanatçı daha çok küçük hikaye türünde ustalık göstermiş, hikayelerini topladığı yapıtına KÜÇÜK ŞEYLER ; küçük bir köle kızın çektiği acıyı romantik bir üslupla anlattığı yapıtına SERGÜZEŞT adını vermiştir. 5. Eserlerinde Doğu ve Batı medeniyetlerinin zengin dil, kültür, sanat unsurlarıyla tarihsel ve sosyal hayatlarını, edebiyatlarını yan yana getiren Tanzimat dönemi şairlerinden ABDÜLHAK HAMİT TARHAN pek çok eleştirmen tarafından Şairi-i Azam olarak anılmıştır. Ağır bir dille yazdığı şiirlerinde aşkı, ölümü anlatan şair SAHRA şiiriyle Türk edebiyatının ilk pastoral şiir örneğini vermiştir. Tanzimat Edebiyatı

6. Yazarın edebiyata en önemli katkısı, edebi bilgiler konusundaki yazıları ve öğrenci karşısındaki öğretmenliğidir. Yeni edebiyat taraftarı bir yazar ve eleştirmen olan RECAİZADE MAHMUT EKREM, öğrencilerine bir eserin neden değerli olduğunu görerek, bilerek ve tahlil ederek anlama yollarını öğretiyordu. Mekteb-i Sultaniye’de edebiyat öğretmenliği yaparken oluşturduğu TALİM-İ EDEBİYAT Adlı edebiyat kitabı devrin yeni görüşlerle meydana getirilmiş ilk edebiyat ders kitabı olmuştur. 7. Nabizâde Nazım asıl ününü, edebiyatımızda ilk köy romanı sayılan KARABİBİK ile kazanmıştır. Bilimsel konularda da yazan sanatçının ZEHRA adlı eseri ise natüralist özellikler gösteren bir diğer romanıdır. 8. NAMIK KEMAL’in daha çocukluğunda var olan hak ve hürriyet duygusu özellikle Fransız İhtilalinin yaydığı fikirlerle bütünleşmiş ve bir ideal derecesine varmıştır. Batıda gördüğü hak ve hürriyeti kendi, vatanında da görmek istemiş bu konuyu işleyen şiirleri ve vatanı kurtarmak için çarpışan kahramanları anlattığı VATAN YAHUT SİLİSTRE adlı tiyatrosu ile sarayın da dikkatini çekmiştir. 9. ŞİNASİ Türkçeye sade bir cümle yapısı getirdi. Seciyi atarak cümleyi sanatlı nesirden tamamen uzaklaştırdı. Cümlenin yalnız söylenmiş söz değil yazılmış söz olmasını istedi. Dil üstüne düşünmeye başladığı andan itibaren kullandığı dilin saf Türkçenin, peşine düştü. Hazırladığı atasözleri derlemesi olan DURUB-I EMSAL-İ OSMANİYE , onun bu dil özleminin göstergesidir. Tanzimat Edebiyatı

10. Aydınlar, Batı edebiyatı ile ilk kez çeviriler yoluyla yüz yüze gelmiştir. İlk gazeteler bu dönemde çıkarılmış, roman ve tiyatroda ilk çeviriler bu dönemde yapılmıştır. İlk özel Türk gazetesi TERCÜMAN-I AHVAL bu dönemde çıkarılmıştır. İlk roman çevirisini YUSUF KAMİL PAŞA, Fenelon'un TELEMAK adlı yapıtıyla vermiştir. 11. AHMET MİTHAT EFENDİ , halk için edebiyat çığını açmıştır. Tanzimat döneminde yetişen sanatçı çok okumuş, çeşitli şeyler öğrenmiş ve öğrendiklerini okuyucularına aktarmaya çalışmıştır. Dini, ahlaki, felsefi yazılarında, ileri sürdüğü düşünceler köklü ve derin değildir. Ancak romanları dönemin en çok okunan romanları olmuştur. 12. Esaret konusunun anlatıldığı ŞERGÜZEŞT romanın kahramanı Dilber’dir. Kafkaslardan esir olarak getirilen Dilber, hizmetçi olarak varlıklı ve soylu bir aileye verilir. Bu ailenin oğlu Celal Bey Dilber’e âşık olunca Celal Bey’in annesi Dilber’i bir esirciye satar. Celal Bey, bu durum karşısında çok zor zamanlar geçirir, Dilber ise çareyi intihar etmekte bulur. 13. Siyasetçiliğinin yanında atasözü niteliğini taşıyan Lehçetü’l Hakayık ile edebiyatta da adını duyuran DİREKTÖR ALİ BEY Batılıların satir dedikleri, mizah yoluyla hicvin örneğini Seyyareler adlı yapıtında sergilemiştir. Tanzimat Edebiyatı

14. Tanzimat döneminin en önemli şairi olan ABDÜLHAK HAMİT TARHAN sekiz dizelik bentlerle yazdığı MAKBER’de ölüm karşısında ruhsal ve düşünsel feryatlarını dile getirmiştir. Şair bu mateme bütün varlıkları ortak etmiş, şiirde kendisi ile birlikte bütün doğayı ağlatmıştır. 15. Tanzimat edebiyatında ZİYA PAŞA tarafından kaleme alınan Şiir ve İnşa başlıklı makale Londra’da çıkan Hürriyet gazetesinde yayımlanmıştır. Bu makalede sanatçı, dil ve edebiyat üzerine görüşlerini açıklamıştır. 16. Edebiyat tarihlerine genelde eski edebiyat taraftarları olarak geçen ancak yenileşen edebiyatımızın temsilcileri arasında bulunan ’nin ve Recaizade Mahmut Ekrem’le giriştiği, daha sonra taraftarlarının devam ettirdiği tartışmalar, şiirin gelişmesi ve TENKİT türü açısından çok önemlidir. Muallim Naci, bu konudaki düşüncelerini Ekrem’in “ZEMZEME” sine karşılık olarak “DEMDEME” adı altında toplar. 17. Tiyatro türünün Tanzimat edebiyatı döneminde tam anlamıyla ortaya çıktığı bilinmektedir. ŞİNASİ ‘nin yazdığı “Şair Evlenmesi” bu türün Batılı anlamdaki ilk eseri olarak kabul edilir. NAMIK KEMAL’in “Vatan Yahut Silistre” eseri sahnelenen ilk tiyatro olma özelliğine sahiptir. Diğer türlerde olduğu gibi bu türde de çeviri ürünler vardır. Bunlar arasında AHMET VEFİK PAŞA’nın “Zoraki Nikâh”ın çevirisi önemli sayılır. Tanzimat’ın ikinci döneminde yer alan RECAİZADE MAHMUT EKREM’in Afife “Anjelik” i de yine önemli bir tiyatro eseridir. Tanzimat Edebiyatı

18. Yeni Türk edebiyatının kurucularından biri ŞİNASİ olarak kabul edilir. İlk tiyatro eseri sayılan “Şair Evlenmesi”nin yazarıdır. Edebiyatımızda noktalama işaretlerini ilk o kullanmıştır. Eserlerini halkın kullandığı dille yazmıştır. 19. Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatında ilk realist roman ARABA SEVDASI, ilk resmi gazete TAKVİM-İ VEKAİ, ilk mizah dergisi DİYOJEN, ilk makale MUKADDİME’dir. 20. "Kadın hakları, esaret, alafrangalık" temalarını en çok işleyen romanlar, TANZİMAT dönemde yazılmıştır. 21. LETAİF’İ RİVAYET adlı eser yirmi sekiz hikâyeden oluşmaktadır, Hikayeleri, meddah hikayeleri şeklinde düzenleyen yazar, geleneksel Türk tiyatrosundan Orta oyunu ve Karagöz oyunlarından yararlanarak ders verici, öğüt verici, güldürücü niteliklerle donatmıştır eserini. 22. Anı, bir kişinin başından geçen ya da tanık olduğu bir olayı kendi gözlemleri, deneyimleriyle kaleme almasıdır. Bu tür Tanzimat edebiyatında gelişen bir tür olmuştur. Bunda Avrupa edebiyatını yakından tanıyan yazarların artmasının yanında Batı’daki devlet adamları veya asilzadelerine benzemek isteyen Osmanlı paşa ve diğer görevlilerin bu türe ilgisinin etkisi büyüktür. Tanzimat dönemi anı türü eserler arasında AKİF PAŞA’nın“ Tabsıra”, MUALLİM NACİ’nin “Ömer’in Çocukluğu”, NAMIK KEMAL’in “Magosa Hatıraları” adlı eserleri önemlidir. Tanzimat Edebiyatı

23. Eski kültürle yetişen divan şiiri eğitimi alan, gazeller, kasideler yazan ve Leskofçalı Galib’in etkisiyle milli davaya yönelen NAMIK KEMAL ,Türk edebiyatında ilk olma özelliği taşıyan ürünler kaleme almıştır. Daha sonra Şinasi’nin şiir anlayışından etkilenerek vatan, millet, hürriyet kavramlarını şiirlerinde işlemiştir. Ayrıca edebiyat hakkındaki görüşleriyle ZİYA PAŞA’ya muhalif olmuş ona karşı TAHRİB-İ HARABAT ve TAKİP adlı eseri kaleme almış, onun edebiyat görüşlerini eleştirmiştir. 24. Makale türünün tanınması ve gelişim kaydetmesi Tanzimat döneminde gerçekleşmiştir. Şinasi’nin Agah Efendi ile çıkardığı ilk özel gazetenin ön sözündeki MUKADDİME isimli makalesi Türk edebiyatında ilk makale olarak kabul edilir. 25. Tanzimat döneminde şiirde kafiyenin kulak için olması gerektiğini savunan RECAİZADE MAHMUT EKREM ’e karşı eski edebiyatı savunan MUALLİM NACİ göz için kafiyeyi savunmuştur. 26. Halk şiirimizin bizim gerçek şiirimiz olduğu inancını, yazı dilimizin halk dilini temel olarak alması gerektiğini, yazdığı makalesinde savunmasına karşın, Divan edebiyatı geleneklerini sürdüren ZİYA PAŞA insan ve yurttaş haklarının yerleşmesi için çalıştı ve Tanzimat edebiyatının üç büyük kurucusundan biri oldu. Tanzimat Edebiyatı

27. Namık Kemal, İNTİBAH adlı romanında Çamlıca’da Mahpeyker adlı bir kadına tutulan Ali Bey adlı bir gencin yaşadığı acı tecrübeyi anlatmıştır. Son Pişmanlık adı ile de bilinen yapıt kurgusu yönüyle ilk edebi roman olarak kabul edilir. 28. Tek perdelik komedi olan ŞAİR EVLENMESİ’nin yazarı ŞİNASİ , oyununu Batılı tarzda yazmış ama oyunda geleneksel Türk tiyatrosunun özelliklerine de yer vermiştir. 29. RECAİZADE MAHMUT EKREM Tanzimat edebiyatının önemli yazarlarındandır. Sanatçının ölüm temasını işlemesinin gerisinde yaşadıkları vardır. O ilk çocuğu olan Piraye’nin ölümünden duyduğu üzüntüyü, acıyı “Tahassür” adlı eserinde dillendirir. Bu olaydan sonra oğlu Nijad’ı da kaybetmesi onu ölüm konusuna yakınlaştırmış ve eserlerinin çerçevesini ölüm duygusu oluşturmuştur. Yazar, ölüm karşısında yaşadığı çaresizliği, bilinmezliği “kaza ve kader” inancı ile bastırmaya çalışır. 30. ZİYA PAŞA, Tanzimat edebiyatının hemen hemen bütün özelliklerini kendinde toplamış bir sanatçıdır. Onun şiirleri , Avrupa’yı tanımadan önce Divan şiiri niteliğindedir. Avrupa’dan sonra yenilikçi yazarlar gibi Batılı edebiyat tarzında yazmıştır. Ancak dil ve edebiyat hakkındaki fikirleri birbirini tutmayan sanatçı HARABAT adlı yapıtında Divan şairlerini övdüğü için çağdaşlarının şimşeklerini üzerine çekmiştir. Hatta NAMIK KEMAL onun bu yaptığını eleştirmek için TAHRİB-İ HARABAT’ı yazmıştır. Tanzimat Edebiyatı

31. NABİZADE NAZIM yazı hayatına “Vakit” gazetesinde “Esaret” isimli denemesiyle başlamıştır. Daha sonra “Tercüman-ı Hakikat, Servet, Hazine-i Evrak” gibi birçok gazetede makale, öykü türü yazılar yazmıştır. Edebiyata şiirle başlayan sanatçı, asıl ününü öykü ve romanlarda kazanmıştır. Türk edebiyatında her ne kadar ilk psikolojik roman “Eylül” olarak gösterilse de yazdığı “Zehra” adlı eser psikolojik roman türünün ilk denemesi olmuştur. 32. AHMET MİTHAT EFENDİ’nin yazdığı romanın ana konusu o dönemde sık işlenen “yanlış batılılaşma” dır. Roman iki arkadaş olan Felatun Bey ve Rakım Efendi’nin başından geçen olayları anlatır. Rakım Efendi, tutarlı ve çalışkan biriyken Felatun Bey, onun tam tersi bir karakterdir. Romanın sonunda Rakım Efendi istediği hayata kavuşurken Felatun Bey, yaptıklarının sonucuna katlanır. 33. Yaşamı boyunca siyasal nedenlerle çeşitli yerlere sürgün edilen NAMIK KEMAL, Tanzimat edebiyatının “en gür sesli” şairi olarak tanınmıştır. Ona “Vatan Şairi” de denilmiştir. Edebiyatın hemen her türünde eser veren sanatçının nesirleri, nazımlarından daha üstündür. 34. Eski-yeni edebiyat arasında hep bir ikilemde kalan ZİYA PAŞA gazel, terkib-i bent, terci-i bent gibi eski nazım biçimleriyle “insan, yaşam, metafizik” gibi temaları işlemiştir. Ali Paşa için yazdığı “Zafername” adlı eseri nazım-nesir karışık bir eserdir. Eleştiri türünde önemli yazılar kaleme alan yazarın şiir, mülakat, antoloji türlerinde de eserleri vardır. Tanzimat Edebiyatı

35. Bir eleştirmen ABDÜLHAK HAMİT TARHAN için: “Onun tiyatro eserleri oynanmak için değil, okunmak içindir. O eserlerini toplumu düşünerek değil, sanatını düşünerek yazmakta. Yani o “salon edebiyatı” anlayışında ürünler vermiştir. Onun metafizik, ölüm gibi konularda yazdığı şiirler ve tiyatro eserleri dışında başka bir türe ait eseri yoktur.” der. 36. 1839 yılında Dışişleri Bakanı Mustafa Reşit Paşa tarafından hazırlanıp Gülhane Parkı’nda halka okunan fermanın adı TANZİMAT FERMANI’dır. 37. Tanzimat birinci dönem sanatçıları SANAT TOPLUM İÇİNDİR görüşünü benimsemişlerdir. 38. 1840’da İngiliz Churchill, ilim, ahlak ve edebiyat konularında yayın yapan ilk yarı resmi gazete CERİDE-İ HAVADİS’i çıkarır. 39. Edebiyatı milli bir mesele olarak görüp Vatan Şairi unvanını alan sanatçı NAMIK KEMAL’dir. 40. Tanzimat edebiyatının ilk mizah gazetesi TEODAR KASAP’ın çıkardığı DİYOJEN’dir. 41. Tanzimat döneminde sözlük çalışmaları ile dikkat çeken isim ŞEMSETTİN SAMİ’dir. 42. Ziya Paşa, ŞİİR ve İNŞA adlı makalesinde divan şiirini eleştirir. 43. Avrupa’da Bir Cevelan AHMET MİTHAT EFENDİ ’nin GEZİ YAZISI türünde eseridir. Tanzimat Edebiyatı

44. Tanzimat şiirinde biçim ESKİ içerik YENİ dir. 45. Tanzimat şiirinde KLASİSİZM ve ROMANTİZM akımlarının etkisi görülür. 46. Ziya Paşa HARABAT adlı antolojisinin ön sözünde halk şiirini eleştirir. 47. Tahrib-i Harabat, Takip NAMIK KEMAL’in ZİYA PAŞA’nın görüşleri karşısında yazdığı eleştiridir. 48. 48. Tanzimat döneminde ilk anı örneği Akif Paşa’nın TABSIRA adlı eseridir. 49. Ziya Paşa, DEFTER-İ AMAL adlı eserinde çocukluk anılarını anlatır. 50. Zafername ZİYA PAŞA’nın eseridir. 51. Edebiyatımızın ilk röportaj örneği ZİYA PAŞA’nın ZAFERNAME adlı eseridir. 52. Vavelya, Vatan Mersiyesi, Vatan Şarkısı NAMIK KEMAL’in eserleridir. 53. Edebiyatımızda Şair-i Azam ve Tezatlar Şairi olarak bilinen sanatçı ABDÜLHAK HAMiT TARHAN’dır. 54. Abdülhak Hamit’in tiyatroları oynanmak için değil OKUNMAK İÇİN yazılmıştır. Tanzimat Edebiyatı

55. Tiyatroları ile büyük ses getiren Namık Kemal, Vatan yahut Silitre’de vatan sevgisini Gülnihal’de baskıya karşı duyduğu tepkiyi;Akif Bey’de yurtsever bir subayın karısı tarafından aldatılışını; Zavallı Çocuk’ta görücü usulü evliliği; Karabela’da aile içi kavgaları; Celalettin Harzemşah’ta Moğol istilasını konu edinir. 56. Ali Bey, Mahpeyker ve Dilaşup İNTİBAH adlı eserin kahramanlarıdır. 57. ARABA SEVDASI, realizmin etkisinin görüldüğü bir eserdir. Eserin başkarakteri olan Bihruz Bey, az buçuk bildiği Fransızcasıyla çevresindekilerle Fransızca konuşmaya uğraşır. Bu arada bir kez görüp tutulduğu Periveş Hanım’ın etkisinden romanın sonuna kadar kurtulamaz. Sonunda ise Periveş Hanım’ın düşündüğü gibi birisi olmadığını anlar. 58. Mukaddime-i Celal, Renan Müdafaanamesi ELEŞTİRİ türünde yazılmış ve NAMIK KEMAL’e ait eserlerdir. 59. Validem edebiyatımızın İLK UYAKSIZ ŞİİRİDİR. 60. Namık Kemal’in Cezmi isimli romanı konusunu TARİHTEN alır. Servet-i Fünûn - Fecr-i Ati

1. Servetifünun edebiyatının Halit Ziya’dan sonra en önemli romancısı MEHMET RAUF’tur. 2. Roman, öykü, tiyatro ve mensur şiir türünde eserler veren Mehmet Rauf eserlerinde hüzün, karamsarlık temalarını işlemiş; aşk serüvenlerine yer vermiştir. Romanlarına kendi yaşamını yansıtan sanatçımız ilk psikolojik romanımız sayılan Eylül’ün de yazarıdır. 3. Servetifünun edebiyatının Fikret’ten sonra en önemli temsilcisi olan CENAP ŞAHABETTİN Milli edebiyat döneminde Yeni Lisan hareketine karşı çıkmış, şiirlerinde heceyi hiç kullanmamıştır. Düzyazılarında da eski dil ve anlatımından vazgeçmeyen yazarın Hac Yolunda, Nesr-i Harp ve Tiryaki Sözler adlı eserleri de vardır. 4. Edebiyat-ı Cedide’nin şiirdeki en büyük temsilcisidir. Batılı sanat anlayışının yerleşmesinde önemli rolü olan TEVFİK FİKRET, getirdiği yeniliklerle de haklı bir üne sahiptir. “Şermin” adlı şiir kitabını hece ölçüsüyle, çocuklar için yazmıştır. 5. Edebiyat-ı Cedide topluluğunun olduğu kadar Türk edebiyatının da en önemli roman ve hikâye yazarı olan HALİT ZİYA UŞAKLIGİL mensur şiir, roman, hikâye, anı ve makale türlerinde çeşitli eserler vermiştir. Türk edebiyatında mensur şiirlerin ilk örnekleri olan nesir parçalarını “Mensur Şiirler” adlı küçük bir kitapta toplamıştır. Servet-i Fünûn - Fecr-i Ati

6. 1896 yılında Servet-i Fünun dergisi etrafında toplanan ve Batılı bir edebiyat görüşünü savunan gençlerin meydana getirdiği topluluğa Edebiyat-ı Cedide de denir. Bu edebiyatı nesirde HALİT ZİYA UŞAKLIGİL , şiirde ise TEVFİK FİKRET temsil etmiştir. 7. Halit Ziya gibi mensur şiirler, hikâyeler yazan MEHMET RAUF hikâye ve romanlarında kendi hayatından yararlanır. Türk edebiyatının ilk ruh tahlili romanı olan Eylül’ü yazarak sanatının doruk noktasına çıkmıştır fakat yazdığı diğer romanlarda bu başarıyı sağlayamamıştır. 8. Türk edebiyatında Batılı anlamdaki ilk romanları yazan kişi HALİT ZİYA UŞAKLIGİL’dir. Fransız realist yazarlardan etkilenmiştir. Gerçekçi yazarlarımızdandır. Dili sanatlı ve ağırdır. En önemli romanı Mai ve Siyah’tır. Sanatçının roman, hikâye, anı ve makale türünde eserleri de vardır. 9. Ağırlıklı olarak siyasi baskıdan, birazda mizaçlarından toplumsal konulardan uzak kalan SERVETİFÜNUNCULAR eserlerinde aşk, doğa ve aile yaşamı gibi kişisel konulara yer verdiler. Şiire getirdikleri yeni nazım biçimleri, roman alanında Türk edebiyatına kazandırdıkları son derece önemlidir. Batıyı çok yakından izlerken ağır ve süslü dilleri anlaşılmalarını zorlaştırmıştır. Servet-i Fünûn - Fecr-i Ati

10. Servetifünun döneminde kaleme alınan MAİ ve SİYAH, bu dönemin hikâyesi olarak kabul edilir. Romanda idealist bir şairin iç dünyası ile birlikte, orta halli bir Türk ailesinin yaşayış tarzı, zevkleri, âdetleri ve o devrin basın hayatı anlatılmıştır. Romanın kahramanı Ahmet Cemil, Edebiyat-ı Cedide hareketinin yaratmak istediği edebiyat anlayışını sosyal çevre ile birlikte değerlendirme yoluna gitmiştir. Roman bu yönüyle sosyal karakterlidir. 11. Servetifünun edebiyatında makale de gelişmiştir. Özellikle bu dönemde yazılan makaleler bazı çevrelerce kısıtlanmış, sansür uygulanmıştır. Hüseyin Cahit Yalçın’ın yazdığı EDEBİYAT ve HUKUK adlı çeviri makale Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasına sebep olmuştur. 12. Basit bir aşk macerası etrafında dönen EYLÜL’de, Suat Hanım'ın kocası Süreyya'nın arkadaşı Necip ile yaşadığı gizli aşk anlatılır. 13. AŞK-I MEMNU’da alafranga yaşayışa özenen Bihter Hanım'ın kendinden yaşça büyük olan Adnan Bey'le evlenmesi; fakat Bihter'in kocasının yeğenine olan aşkı anlatılır. 14. Servetifünun döneminin en önemli şairlerinden biri CENAP ŞAHABETTİN’dir. Nesir alanında da eserleri vardır. Şiirde musiki ve resmi kullanılır. "Elhan-ı Şitâ" adlı şiirinde karın yağışını hissettirir. 15. AHMET ŞUAYİP Servetifünun döneminde yalnızca edebi tenkid alanında eser vermiştir. Devletler Hukuku profesörlüğüne kadar yükselmiştir. "Hayat ve Kitaplar" adlı eserde yazılarının bir kısmını toplamıştır. Servet-i Fünûn - Fecr-i Ati

16. HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR Servetifünun dönemindeyaşamış bağımsız yazarlardandır. İlk romanlarında romantizmin etkisi görülse de asıl temsil ettiği akım realist - natüralist akımlardır."Şık", "Mürebbiye", "Şıpsevdi" romanlarından birkaçıdır. 17. HALİT ZİYA UŞAKLIGİL Türk romancılığının en önemli kilometre taşlarının başında gelir. Ondan önce de roman yazılmıştır fakat roman ancak onun eline geldiğinde tam anlamıyla roman olmuştur. Yazdığı eserlerin tadı bugün bile gitmeyen yazar, roman dışında da birçok türde eser vermiştir. 18. Servetifünun dönemi sanatçıları Türk edebiyatının yenileşerek Batılı bir görünüm kazanması açısından bir nevi kendilerinden önceki Tanzimat edebiyatının devamı niteliğindedir. Servetifünun edebiyatının oluşmasında önemli bir yere sahip olan tartışmaların altında eleştiri yazıları yatar. Bu dönemde eleştiriyle ilgilenen yazarlar arasında Halit Ziya, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın gibi yazarlar bulunmaktadır. AHMET ŞUAYİP ise bu dönemde sadece edebi tenkitle ilgilenen yazar olmuştur. 19. Tevfik Fikret, çocuklar için yazdığı şiirlerini “ŞERMİN” adlı yapıtta toplamıştır. 20. “Tiryaki Sözleri” ,Cenap Şahabettin’in ÖZDEYİŞ türünde bir yapıtıdır. 21. Hüseyin Rahmi, edebiyatımızda NATÜRALİZM akımının en önemli temsilcisidir. Servet-i Fünûn - Fecr-i Ati

22. MENSUR ŞİİR şairane düz yazıya verilen isimdir. Yani şiirsel düz yazılar bu isimle anılır. Bu tür 19. yüzyıl Fransız edebiyatında ortaya çıkmış ve oradan da Türk edebiyatına geçmiştir. Edebiyatımızı bu türle Çeviri yoluyla Şinasi tanıştırmıştır ancak bu türün ilk yerli örneğini Servetifünun döneminde HALİT ZİYA UŞAKLIGİL verir. 23. Eylül romanı Mehmet Rauf’un en önemli romanıdır. Bu roman edebiyatımızın ilk PSİKOLOJİK romanıdır. 24. Recaizade Mahmut Ekrem, TEVFİK FİKRET’i Servet-i Fünun dergisinin sahibi Ahmet İhsan’la tanıştırır ve sanatçı derginin edebiyat kısmının baş yazarı olur. Türk şiirinin dönüm noktalarından biridir onun şiir yaşamı. Şiirlerinde ne yapısal bakımdan ne de içeriksel anlamda divan edebiyatının herhangi bir izine rastlanmaz. Onun şiir yaşamını iki açıdan incelemek gerekir. Bir kısım şiirleri bireysel duyguların hâkimiyetindeyken bir kısmındaysa toplumsal sorunlara değindiği görülür. 25. HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR halkı eğitmek amacıyla hikaye ve roman yazdı. SOKAĞI EDEBİYATA TAŞIYAN yazar olarak tanındı. Eserlerinde yanlış Batılılaşma, batıl inançlar, İstanbul halkının yaşantısı, aile geçimsizlikleri gibi güncel olayları mizahi bir üslupla anlattı. AHMET MİTHAT geleneğini sürdüren romancı, kuvvetli bir gözlem ile hayatın çirkin taraflarını natüralist bir bakış açısıyla yansıttı. Servet-i Fünûn - Fecr-i Ati

26. Ahmet Hikmet Müftüoğlu’nun romanı GÖNÜL HANIM milli bir yapıya sahip, üslup bakımından hikâyelerinden farklı bir eserdir. Sanatlı olmayan, düz bir ifadeyle yazılan bu eser, romandan çok tarihi belge niteliğindedir. 27. Halit Ziya Uşaklıgil’in MAVİ ve SİYAH romanındaki AHMET CEMİL tipi Servetifünun sanatçısını temsil eder. Ruh tahlillerine önem verir. Kahramanları yaşadıkları çevreye uygun olarak seçer. 28. “Ömer Behiç evine ve çocuklarına bağlı bir doktordur. Zamanın kibar geçinen bozuk ailelerinden birinin küçük kızı Neyir, doktoru kötü yola düşürür. Karısı ile bu suç arasında safça boğuşan doktor, nihayet çocuklarından birinin ölümünü kendisi için manevi bir hatırlatma ve uyandırma vesilesi sayarak bu suçluluk bağını kırar.” Parçada sözü edilen eser KIRIK HAYATLAR’dır. 29. Servetifünun’un bağımsız sanatçıları AHMET RASİM ve HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR’dır. 30. Sone nazım biçimini ilk kullanan sanatçı TEVFİK FİKRET’tir. 31. Cenap Şahabettin’in şiirlerinin başlıca teması AŞK ve DOĞA dır. 32. Tevfik Fikret’in ilk dönem eserlerinden olan RUBAB-I ŞİKESTE 1900’de yayınlanmıştır. Kitapta bireyci şiirler aşk, hayat, tabiat temaları ele alınır. Şiirlerinin dili nispeten sadedir. Eserde melankolik bir hava vardır. Betimlemelerdeki ustalık kayda değer güzelliktedir. Servet-i Fünûn - Fecr-i Ati

33. Siyah İnciler MEHMET RAUF’un MENSUR ŞİİR türündeki eseridir. 34. Tevfik Fikret II. Meşrutiyet’ten sonra yazdığı HALUK’UN DEFTERİ’nde toplumsal konulara değinir. Şair, eserinde oğluna ve onun nezninde gençliğe; çalışkanlık, yurt sevgisi, hak ve hukuktan yana olma gibi öğütler verir. 35. Mensur şiirin ilk örneği HALİT ZİYA UŞAKLIGİL’in MEZARDAN SESLER adlı eseri ile verilmiştir. 36. Tevfik Fikret, Ahmet Haşim ve Cenap Şehabettin ARUZU Türkçeye başarıyla uygulayan sanatçılardır. 37. Şöhret Bey/ Dehri Efendi/ Madam Potiş adlı kahramanlar ŞIK romanına aittir. 38. Dehri Efendi/ Anjel/ Melahat/ Sadri adlı kahramanlar MÜREBBİYE romanına aittir. 39. Fecr-i Ati topluluğu edebiyatımızda bildiri yayınlayarak ortaya çıkan ilk topluluktur. 40. Fecr-i Âti (Geleceğin Şafağı) adını alan topluluk sanat anlayışı yönünden Servetifünun edebiyatının devamı niteliğindedir. Servet-i Fünûn - Fecr-i Ati

41. Fecr-i Âti topluluğu kendilerini “Sanat şahsi ve muhteremdir.” sözüyle özetlemiştirler, sanatlı, ağır bir dille ve aruz ölçüsüyle yazmışlardır. 42. Fecr-i Ati’nin en güçlü şairi Ahmet Haşim’dir. Ahmet Haşim ilk dönem şiirlerini Göl Saatleri; ikinci dönem şiirlerini Piyale isimli kitaplarında toplamıştır. Frankfurt Seyahatnamesi’nde gezi yazılarını Bize Göre ve Gurabahane-i Laklakan’da da fıkralarını toplamıştır. 43. “Adalar, Kamer ve Zühre şairi” olarak tanınan sanatçı TAHSİN NAHİT’dir. 44. EMİN BÜLENT SERDAROĞLU Fecriati topluluğunda “destansı” yönü ağır basan epik şiirler yazmıştır. 45. Sanat şahsi ve saygıya değerdir, görüşü Fecr-i Ati topluluğunun bir grup bilinci oluşturmasını engellemiştir. Milli Edebiyat

1. Ali Canip Yöntem'le birlikte Genç Kalemler hareketinin en güçlü temsilcilerinden biri ÖMER SEYFETTİN’dir. Hikâyelerinde çocukluk anılarını, yaşadığı çevreyi anlattı. İlk Düşen Ak, Yüksek Ökçeler, Bomba önemli eserlerindendir. 2. SİNEKLİ BAKKAL adlı roman ilk olarak Soytarı ve Kızı adıyla İngilizce yayımlanmıştır. Romanda II. Abdülhamit döneminin toplumsal yaşamı bir mahalle ile yansıtılmıştır. Romanın kahramanı Rabia ile Türk toplumunun değişim süreci anlatılmıştır. 3. REFİK HALİT KARAY yazarlığa başladığı ilk yıllarda Maupassant’ın etkisinde kaldığı halde, sürgün yıllarında kendine özgü bir mizah havasını, zengin gözlemlerle birleştirerek usta bir romancı kimliği kazanmayı başarmıştır. Anadolu gözlemlerinden yararlanarak kaleme aldığı "Memleket Hikâyeleri"ni Yeni Mecmua'da ve kitap halinde yayımlamıştır. 4. Yahya Kemal OK şiiri dışındaki bütün şiirlerini aruz ile yazmıştır. 5. Mithat Cemal Kuntay’ın ÜÇ İSTANBUL romanı Abdülhamit, Meşrutiyet ve Mütareke dönemi İstanbul’unu konu edinir. Eser çökmüş kurumları ve yozlaşmış insanların aşk, çıkar ilişkilerini ele alırken daha geniş boyutta Osmanlı Devleti’nin hangi şartlar altında çöktüğünü anlatır. Milli Edebiyat

6. Yazar, YAPRAK DÖKÜMÜ adlı eserinde Ali Rıza Bey adlı dürüst bir memuru ve onun öyküsünü anlatır. Ali Rıza Bey'in üç kızı ve bir oğlu vardır. Kendisi işten çıkarılınca evin tüm yükü, oğlu Şevket'in üstüne kalır. Kızları, modern yaşama özenirler ve aile dağılma süresince girer. Romanda Batılılaşma özentisinin olumsuz sonuçları anlatılmıştır. 7. Yahya Kemal’in Kurtuluş Savaşı ile ilgili fıkra, makale ve anılarını topladığı eserinin adı EĞİL DAĞLAR; İstanbul’a duyduğu sevgi ve bu şehirle ilgili tarih bilgisini yansıttığı sohbet ve konferanslarını içeren eser AZİZ İSTANBUL adını taşır. 8. Milli mücadele dönemi içinde yazılan Kurtuluş Savaşı’nı anlatan tek roman ATEŞTEN GÖMLEK’tir. 9. "Memleketimin gariplerinin, dertlilerinin küçük bir şairi olmak, ülkenin hürriyet ve mutluluğunu seslendirmek için yaşamak; işte benim hayatımın ve sanatımın bütün amacı budur." diyerek yaşam ve sanat felsefesini ortaya koyan şair, ’dur. 10. Halide Edip Adıvar’ın anı türündeki eserleri MOR SALKIMLI EV ve TÜRKÜN ATEŞLE İMTİHANI’dır. 11. Eser ilkin İstanbul Kızı adıyla tiyatro olarak basılmış daha sonra adı ÇALIKUŞU olarak değiştirilmiş ve romana dönüştürülmüştür. Eser küçük yaşta annesini ve babasını kaybeden Feride aracılığı ile Anadolu’yu gözler önüne seren bir aşk hikâyesini konu alır. Milli Edebiyat

12. VURUN KAHBEYE, yazarın 1926 da yazdığı romandır. Roman idealist birisi olan İstanbullu öğretmen Aliye’nin Anadolu’da bir kasabaya gidişini ve burada Milli Mücadele düşüncesine destek faaliyetlerini aktarır. Aliye’nin bu desteğine, din ve namusu bahane eden yobaz Hacı Fettah, kasaba halkını da arkasına alarak karşı çıkar ve Aliye’yi linç ettirir. 13. MEHMET AKİF ERSOY’un bazı sosyal sorunları, sihirli çizgilerle beliren manzum hikâyeleri en güzel eserlerindendir. Sosyal ve yerli konuların yanı sıra bazı tarihi olayları, gezi anılarını da hikâyeleştirmiştir. Tarihi eserlerinin konusunu genellikle İslam büyüklerinin hayatlarından almıştır. Onun bu tarz şiirleri, İslamiyet'e candan bağlı bir sanatçının samimi duygularıyla bezenmiştir. Aruz ölçüsünü başarılı bir şekilde kullandığı şiirlerini Safahat adlı eserinde toplamıştır. 14. Ismarlama öyküler yazdığı savına karşı çıksa da bir savı kanıtlamak için öyküler yazdığını yadsımaz. ÖMER SEYFETTİN bu tür öykülerinde düşüncelerini olaylar içinde eritememiştir. Kişiler, yazarın düşüncelerini tekrarlayan kuklalar olmaktan ileriye gidememişlerdir. Bu tür öyküleri öykü tekniği ile yazılmış birer propaganda özelliği göstermektedir. Ashab-ı Keyfimiz adlı uzun öyküsünün ön sözünde şöyle demiştir: “Bu küçük romanı beş yıl önce yazmıştım. Maksadım edebi bir eser ortaya koymak değildi. Sadece münevverlerimizin garip düşüncelerini içtimai hakikatle karşılaştırmak istiyordum.”. Milli Edebiyat

15. ZİYA GÖKALP Milli edebiyat akımının güçlenmesi, halka ve milli kültür kaynaklarına gidilmesi yolunda gençlere önderlik etti. Düşüncelerini Türk milletini yükseltmek sözü ile özetledi. Yeni Hayat, Malta Mektupları eserlerinden bazılarıdır. Türkçülük akımını bir sisteme bağlamıştır. 16. MEHMET AKİF ERSOY Milli konuları işleyen şiirlerinin yanı sıra günlük olayları, sosyal konuları anlattığı manzum hikâyeleri ile tanınır. Manzum hikâyelerini realist bir bakış açısı ile yazmış gözlemlerinden yararlanarak başarılı tasvirler yapmıştır. Serbest müstezat ile hikâyeyi birleştirerek konuşma dilinin akıcılığını şiirlerine taşımıştır. Küfe, Seyfi Baba gibi şiirleri bu türün en önemli örneklerindendir. 17. ALİ CANİP YÖNTEM Fecr-i Âti'yle şiire başladı. 1911'de Genç Kalemler'in başyazarı oldu ve "Yeni Lisan" anlayışını benimsedi. Şiirlerinden çok makaleleri ve edebiyat tarihçiliğiyle tanındı. Polemikçidir. Cenap Şahabettin'le yaptığı polemikleri "Milli Edebiyat ve Cenap Bey’le Münakaşalarım" adıyla kitaplaştırmıştır. 18. FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL Beş Hececilerin en başarılısıdır. "Han Duvarları" ve "Çoban Çeşmesi" adlı şiirlerinde Anadolu'yu işler. Milli Edebiyat

19. Milli Edebiyat hareketini bilhassa şiir alanında başarıya götüren “Hecenin Beş Şairi” arasında bulunan HALİT FAHRİ OZANSOY genellikle derin bir melankoli ve karamsarlık taşıyan şiirlerini Rüya, Cenk Duyguları, Efsaneler, Zakkum, Bulutlara Yakın, Gülistanlar-Harabeler, Paravan, Balkonda Saatler adlı kitapların yazarıdır. 20. Milli Edebiyat döneminin bağımsız yazarlarından birisidir EBUBEKİR HAZIM TEPERYAN. Yazı hayatına şiirle başlayan yazar bir süre sonra şiiri bırakır. Çok uzun bir süre devlet adamlığı yapan yazar, bu süre içerisinde yaptığı gözlemleri “Eski Şeyler” isimli hikâye türü eserinde kitaplaştırdı. Yazar, asıl ününü tek romanı olan KÜÇÜK PAŞA eseriyle kazandı. 21. RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI, sadece edebiyatla değil, siyasetle tıpla, felsefeyle de ilgilendi. Aynı zamanda bir doktor olan şair felsefeye ilgisinden, felsefeyle ilgili çalışmalarından ötürü “feylesof” unvanını aldı. Sanat hayatının başlarında saz ve tekke şairlerinin etkisinde kalan şair, daha sonra Servetifünun geleneğinde şiirler yazdı. Milli Edebiyat döneminin bağımsız sanatçılarından olan şairin “Sebab-ı Ömrüm” adlı eseri bulunmaktadır. 22. Beş hececiler topluluğunun en çok sevilmiş şairlerinden olan ENİS BEHİÇ KORYÜREK, aruzla yazdığı şiirlerinden sonra Ziya Gökalp’in teşvikiyle heceyi kullanmaya başladı. Aşk duygularına da yer vermekle beraber, I. Dünya Savaşı sıralarında, daha çok milli duyguları ve tarihi kahramanlıkları işleyen şiirler yazdı. Bunlar arasında Çanakkale Şehitliğinde ve Tuna Kıyısında gibi eserleri vardır. Milli Edebiyat

23. FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL, ilk şiirlerini çağdaşları gibi Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı yıllarının karamsar atmosferinde yazdı. Aruz vezniyle başarılı şiirler yazıp tanındıktan sonra Milli edebiyat hareketine katılmış, milli özle beslenen şiirler yazmıştır. Hececi arkadaşları içinde en genci olmasına karşın en çok eseri o vermiştir. Onun “Canavar” adlı piyesi, Cumhuriyet dönemi öncesi toprak ağalığı düzenine ayna tutmuştur. 24. ENİS BEHİÇ KORYÜREK Servetifünun etkisi taşıyan ilk şiirlerini “Şehbal” dergisinde yayımladı. Daha sonra Ziya Gökalp’in etkisiyle Milli edebiyat anlayışını benimsedi. Hecenin beş şairinden biri oldu. Ulusal duyguları ön plana çıkaran ve yiğitlik temalarını uç noktalara götüren şiirler yazdı. Bazı şiirlerinde biçim açısından hece kalıplarını kırma çabasına girdi. 1946’dan sonra mistik bir şiire yöneldi. Bir mevlevinin ruhuyla bağlantı kurduktan sonra yazdığı tasavvufi şiirlerini “Varidat-ı Süleyman” isimli kitapta topladı. 25. Kurtuluş Savaşı yıllarında yazdığı Git Bahar şiiri ile ünlenen sanatçı HALİDE NUSRET ZORLUTUNA’dır. 26. Feylosof olarak tanınan RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI başlangıçta Fikret ve Hamit etkisinde şiirler yazmış, sonradan duygulu içten koşma ve nefesleri ile ses getirmiştir. 27. Batılı anlamda ilk edebiyat tarihçisi MEHMET FUAT KÖPRÜLÜ’dür. Milli Edebiyat

28. Milli edebiyat dönemi ÖMER SEYFETTİN’ in YENİ LİSAN makalesi ile başlar. 29. Milli edebiyat ifadesini ilk kez kullanan dergi GENÇ KALEMLER’ dir. 30. Türk sözcüğünü şiirde ilk kez kullanan şair MEHMET EMİN YURDAKUL’dur. 31. Olay hikâyeciliğinin Türk edebiyatındaki kurucusu ÖMER SEYFETTİN’dir. 32. Ali Canip Yöntem’in tek şiir kitabı GEÇTİĞİM YOL’dur. 33. Zoraki Diplomat, Politikada Kırk Beş yıl, Anamın Kitabı YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU’nun ANI türündeki eserleridir. 34. İlk Türk sosyoloğu ZİYA GÖKALP’tir. 35. Milli Edebiyat döneminde sade dil ve hece ölçüsü ile yazılmış şiirde tema VATAN SEVGİSİ’dir. 36. Yakup Kadri Karaosmanoğlu Yaban’ da Kurtuluş Savaşı yıllarını; Kiralık Konak’ ta birbirinden çok farklı üç kuşağın sorunlarını; Nur Baba’da, tekke ve zaviyelerin iç yüzünü ; Hep O Şarkı’da Abdülaziz dönemini; Bir Sürgün’de, Abdülhamit dönemini; Hüküm Gecesi’nde, II. Meşrutiyet dönemini; Sodom ve Gomore’de, Mütareke dönemi İstanbul’unu; Ankara’da ise Cumhuriyet dönemi Ankara’sını anlatır. 37. Reşat Nuri Güntekin, ANADOLU NOTLARI’nı gezi türünde yazmıştır. Milli Edebiyat

38. Milli edebiyat döneminde yazılan roman ve hikâyelerde REALİZM akımının etkisi gözlenir. 39. YAHYA KEMAL, Nedim'den sonra, şiirlerinde İstanbul'u en çok dile getiren şairdir. 40. Benim şiirlerimde dış dünyaya ait gözlemlerimin, kendi iç dünyamda yarattığı izlenimler vardır çoğu zaman. Dış dünya, benim hayal gücümle renklenip çeşitlenerek yansır şiirlerime. Şiirlerimdeki doğa manzaraları, genellikle sembolistlerin tercih ettiği "akşam, gurup, şafak, orman, göl, deniz" gibi hayal kurmaya elverişli yerlerdir. Bir hayal dünyasında yaşarım ben.” diyen şair AHMET HAŞİM’dir. 41. Reşat Nuri Güntekin’in, ACIMAK romanda bir ilkokulda öğretmenlik yapan Zehra babası öldükten sonra onun anı defterini okur. İç dünyasını bilmediği babasına karşı düşmanlık besleyen Zehra, babasının annesi ile olan ilişkisini, annesinin olumsuz yönlerini ve ailesinin neden dağıldığını öğrenir. Babasının acılarını anlayan Zehra artık bağışlamayı ve acımayı öğrenmiştir. 42. ATEŞTEN GÖMLEK’te İzmir’in işgali sırasında kocasını ve çocuğunu kaybeden Ayşe, İstanbul’daki akrabası Peyami’nin yanına gider. Burada İhsan ile tanışır. Hep birlikte Kuvay-i Milliye’ye hizmet etmek için Anadolu’ya giderler. Bu sırada hem Peyami hem de İhsan Ayşe’ye âşık olur. Ayşe’nin aşkı ise düşmandan temizlenmiş bir vatandır. 43. Milli edebiyatın kurulmasında ve gelişmesinde önemli rol oynayan ZİYA GÖKALP Türkçülük düşüncesini sistemleştirmiştir. Bu sanatçımız “Türkçülüğün Esasları” adlı eseriyle tanınmaktadır. Milli Edebiyat

44. Siyaset adamı olan MEHMET FUAT KÖPRÜLÜ Türk edebiyatını ve Türk tarihini bilimsel yöntemlerle inceleyen ilk yazarımızdır. “Türk Edebiyatı Tarihi, Türk Saz Şairleri Antolojisi” gibi eserleri vardır. 45. Yazar, SİNEKLİ BAKKAL romanında II. Abdülhamit dönemi ve imparatorluk başkenti İstanbul’un romana da adını veren sokağında yaşayan insanların öyküsünü Rabia, Peregrini, Kız Tevfik gibi kahramanların kişiliğinde anlatmaktadır. 46. Duygusal-sosyal içerikli konuları ve Anadolu insanının gerçeğini yalın bir dille anlatan REŞET NURİ GÜNTEKİN’in “Damga, Yeşil Gece, Acımak ” gibi romanları vardır. 47. Yakup Kadri, YABAN romanında I. Dünya Savaşı’nın bitimiyle birlikte Sakarya Savaşı’nın sonuna kadar olan sürede bir Anadolu köyündeki köylüleri, köyün durumunu, Milli Mücadele’ye ilişkin tavırlarını Ahmet Celal’in gözüyle anlatmaktadır. 48. KİRALIK KONAK adlı eser, Yakup Kadri’nin ilk romanıdır. Üç ayrı kuşak arasındaki görüş, duygu ve yaşayış farklılıklarını Naim Efendi, çocukları ve torunları çerçevesinde anlatmıştır. Eserde edebiyatımızın geleneksel temalarından biri olan aşırı Batı hayranı züppe tipi başarılı biçimde çizilir. Milli Edebiyat

49. HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR dar sokakları, ahşap evleri, yalıları, konakları ve çarşılarıyla hep İstanbul’u işledi. O bir bakıma sokağın sanatçısıydı. Romanlarında İstanbul’un her kesiminden her sınıfından insana yer verdi. Çevre betimlemeleri üzerinde durmaktansa karakterlerini güçlendirmeyi tercih etti. Bu karakterleri yerel ağızlarla konuşturmakta ustalaştı. Emile Zola’nın deneysel roman anlayışını benimsedi ve uyguladı. Ömrünün son otuz yılını Heybeliada’daki köşkünde yazarak geçirdi. En çok ürün veren, en çok okunan ve sevilen yazarlardan biri oldu. 50. YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU romanlarında Tanzimat'tan Cumhuriyet yıllarına kadar olan dönemde Türk milletindeki değişmeleri işlemiştir. 51. “Ben her şeyden en ehemmiyetsiz bir fıkradan, bir cümleden bir hikâye koca bir roman çıkarabilirim.” diyen yazar konu bulmakta zorluk çekmez. Milli edebiyat döneminin başlamasına ön ayak olan “Genç Kalemler” dergisinin yazarlarından birisi olan ÖMER SEYFETTİN öykü türünde Türk edebiyatının sayılı yazarlarındandır. Hayatı boyunca Türk edebiyatının millileşmesi için çalışır. Bu amaçla yazdığı hikâyeleriyle tanınmıştır. Yazar; roman, şiir, inceleme türünde de yazmıştır ama onu en fazla öykücülüğü taşımıştır. “Gizli Mabet, Perili Köşk” gibi öykü türü eserleri onu taşıyan eserlerden birkaçıdır. Milli Edebiyat

52. ANKARA adlı roman, Kurtuluş Savaşı dönemi romanları arasında önemli bir yere sahiptir. Romanda Ankara’nın üç ayrı dönemindeki durumu anlatılır. Yazar bu kitabında Ankara’dan hareketle Türkiye’nin manzarasını ve sosyal gelişimini çizer. Romanın başkarakteri Selma Hanım, bu üç dönemi birbirine bağlar. Selma Hanım’ın özel hayatında yaşadığı maceralı üç ayrı dönem Ankara’nın üç ayrı dönemini yansıtır. 53. REFİK HALİT KARAY "Kirpinin Dedikleri" adlı mizahi eserleriyle ünlüdür. Keskin ve nükteci zekânın önemli örneklerini taşıyan bu eserden sonra da mizah edebiyatımızın önemli eserlerini vermiştir. Sıcak bir dille yazdığı Memleket Hikâyeleri ise Türk edebiyatında Anadolu'nun ilk gerçekçi hikâyeleridir. Bu yazılar, haklı bir takdir görmüş ve sürgündeki yazarın İstanbul’a dönebilmesinde de önemli rol oynamıştır. 54. MOR SALKIMLI EV Halide Edip Adıvar’ın çocukluk günlerinden başlayarak otuz altı yaşına kadarki hayat hikâyesini anlattığı bir anı kitabıdır. Halide Edip, çocukluğunu, yetişme yıllarını, ilk yazılarını, ilk evlilik ve ayrılığını anlatırken bir yandan da Milli Mücadele dönemini ve imparatorluğun son dönemlerinin panoramasını ortaya koymaktadır. Milli Edebiyat

55. Milli Edebiyat dönemi bağımsız sanatçılarından olan AHMET RASİM, Türk basınının önde gelen gazetecilerindendir. İyi bir gözlemci olan yazar, eserlerinde insanları; kıyafetleri, ağızları ve diğer özellikleriyle yansıtır. Yazar Servetifünun edebiyatı sanatçılarını Batı’dan gelen yenilikleri milli zevki düşünmeden eserlerinde yansıttıkları için eleştirdi. Yazılarında konuşma dili ve üslubunu yakalamaya çalıştı. Yazarın “Muharrir Bu Ya” “Gülüp Ağladıklarım” adlı eserleri fıkra türü eserlerdir. 56. YAHYA KEMAL BEYATLI Günlük yaşamın parıltısını anlattığı şiirlerinde, dekadan bir girişimin aşırı incelikleriyle bir tür resim sanatına yöneldiği görülür. “Kendi Gök Kubbemiz” adlı şiirinde temelde bir aşk ve İstanbul şairi olarak görülür. Bir yandan da tarih tutkusuyla dini ve milliyetçi bir görünüm kazanır. “Süleymaniye’de Bayram Sabahı”, “Ziyaret”, “Atik Valide’den İnen Sokakta” gibi şiirleri buna örnektir. 57. HALİT FAHRİ OZANSOY ilk şiirlerini Rubab ve Şehbal dergilerinde yayımladı. Şiirlerini bir süre aruz vezniyle yazdı. “Aruza Veda” şiiriyle aruz kalıbını bırakıp heceye yöneldi. Hüzün dolu şiirlerinde daha çok aşk ve kadın temalarını işledi. Şiirin yanı sıra roman ve oyunları da vardır. Milli Edebiyat

58. FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL Cenap Şahabettin ve Yahya Kemal Beyatlı’dan etkilenerek ilk şiirlerini aruzla yazdı. Daha sonra hece veznine döndü. Anadolu insanının duygularını işleyerek Milli edebiyat akımının yurtçu duyarlılığını zenginleştirdi. Erkek bencilliğini yücelten aşk şiirleri yazdı. Çamdeviren ve Deli Ozan takma adıyla mizahi şiirler yazan sanatçının fıkra, oyun ve roman türünde de eserleri vardır. 59. Akbaba dergisinde akıcı bir dille, rahat okunur tarzda yazdığı fıkralarında siyasal mizahın özgün örneklerini verdi. Şiirlerinin bir bölümünü “Akından Akına” adlı kitapta toplayan YUSUF ZİYA ORTAÇ’ın roman, öykü ve oyunları da vardır. 60. Edebiyatımızda ortak bir ağızın kullanılması gerektiğini ve bu ağzın da “İstanbul Ağzı” olması gerektiğini Milli edebiyat sanatçıları ortaya koymuştur. Cumhuriyet Dönemi

1. 'in Köşebaşı oyunu en tanınmış eseridir. Bir mahallenin yirmi dört saatlik hayatında ölüm, doğum, evlenme gibi önemli olayları ile dostluk, vefa, sadakat gibi duyguların dile getirildiği geleneksel tiyatromuzdan başarıyla yararlanılmış bir eserdir. 2. İlk şöhretini Mütareke döneminde yapan Faruk Nafiz Çamlıbel önceleri aruz, sonra hece ile yazdığı şiirlerle kendisini kabul ettirmiştir. Faruk Nafiz'in olgunluk devri, 1924-1938 arasıdır. "Han Duvarları" ile kazandığı şöhret ona yıllar boyu işleyeceği konuyu da buldurmuştur. 3. "Ben, insanlara yaşamak için ümit, kuvvet ve neşe veren yazılardan hoşlanırım.” diyen Memduh Şevket Esendal asıl ününü küçük hikâyeleriyle yapmıştır. Eserleri hiçbir ideolojik görüşü yansıtmaz. O hikâyelerinde sıradan insanların en basit hareketlerini, davranışlarını anlatırken insan ilişkilerinin ne kadar çetrefil olduğunu, uyum sağlamanın her zaman mümkün olmadığını da sezdirir. Otlakçı, Mendil Altında, Hava Parası hikâyelerinden bazılarıdır. 4. Gücünü gözlem, mizah ve yergiden alan; konularını büyük şehrin tipik ve türedi yaşamlarından seçen öyküleriyle tanındı. Ölümünden sonra anısına bir öykü yarışması düzenlenmeye başlandı. Bir yanıyla da tiyatro oyunu, skeç yazarı ve dramaturj hocası olan HALDUN TANER Devekuşu Kabare’nin ve Bizim Tiyatro’nun kurucularından biridir. Brecht tiyatrosunun gerçekçi yaklaşımını benimsemiştir. Toplumsal sorunları güldürü unsurlarıyla anlatır, insanları bilinçlendirmeyi amaçlar. “Fazilet Eczanesi” “Keşanlı Ali Destanı” “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” en iyi bildiğimiz yapıtlarıdır. Cumhuriyet Dönemi

5. İlkokuldayken kendi yaptığı Karagöz figürleriyle temsiller vererek tiyatroya ilgisini belli eden TURAN OFLAZOĞLU, köy yaşamını, köy törelerini ve tarihini oyunlarına konu alır. “Deli İbrahim, Kösem Sultan, Cem Sultan ve IV. Murat” oyunlarında Osmanlı’nın trajik olaylarını şiirsel bir dille anlatır. 6. CAHİT SITKI TARANCI “Gün Eksilmesin Penceremden” şiiri ile ölümden duyduğu korkuyu dile getirdi. Ölüm korkusu ve yaşama sevinci onun şiirlerinin belli başlı temasıydı. Hayata kırk altı yaşında gözlerini kapayan sanatçı geride ölümsüz şiirler bıraktı. Garipçilerin çağdaşıydı ama şiir anlayışı onlardan çok farklıydı. Liseden arkadaşı Ziya Osman gibi hiçbir topluluğa bağlı kalmadı. 7. Öykü ve romanlarının hemen hepsinde deniz ve deniz insanlarını ele alan CEVAT ŞAKİR KABAAĞAÇLI öykü ve romanlarının kişileri ekmeklerini denizden çıkaran balıkçılar ve sünger avcılarıdır. Eserlerinde yürekli, mert insanların yüzüne sevgiyle eğilir. En önemli romanlarından biri Aganta Burina Burinata’dır. 8. Tam bir İstanbul beyefendisi olan ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR varlıklı bir aileye mensup olmanın olanaklarından yararlanmış, Paris’te eğitimini tamamlamıştır. Yurda döndüğünde Paris’te yakından tanıdığı Batı’ya geçmişe duyulan özlemi de ekleyerek eserlerinde özgün bir üslup yaratmıştır. Geçmiş Zaman Köşkleri, Geçmiş Zaman Fıkraları, İstanbul ve Piyor Loti, Boğaziçi Mehtapları, Boğaziçi Yalıları gibi önemli yapıtları vardır. Cumhuriyet Dönemi

9. SAİT FAİK ABASIYANIK öykülerinde ekmeğinin peşinden koşan sıradan insanlara yer verir. Ona göre sıradan insan yaşamaktan zevk almayı da bilen kişidir. Eserlerinde yer verdiği tiplerden bazıları Balıkçı Varbet, Kestane Ahmet, Balıkçı Klafat, Duvarcı Barba, Antimos, Boyacı Yani’dir. Sanatçının öykülerinde martılar, balıklar, köpekler, atlar, çiçekler, ağaçlar, bulutlar ve denizler de vazgeçilmez unsurudur. 10. , Cevdet Bey ve Oğulları adlı romanı ile yazmaya başlamıştır. Son yıllarda geniş okuyucu kitlesine ulaşan yazarın Yeni Hayat, Kara Kitap, Kar gibi tanınmış romanları da vardır. 11. KEMAL TAHİR Kurtuluş Savaşı’nı, köylülüğü, köyün toplumsal yaşamını, köylülerin inanış ve düşünüşlerini anlatır. Romanlarında gözlemden beslenen gerçeklikle tarihsel, toplumsal tezlerin savunusu baş başa gider. Kahramanlarından birini kendi sözcüsü olarak kullanıp düşüncelerini savunduğu diyalogları, Anadolu insanının varoluşunda önemli payı olan doğanın anlatılmayışı gibi kusurlarına karşın çok tartışılmış, önemsenmiş bir yazardır. Göl İnsanları, Esir Şehrin Maphusu, Yorgun Savaşçı önemli romanlarıdır. 12. ’nın DOKUZUNCU HARİCİYE KOĞUŞU adlı eseri tam anlamıyla bir ruh çözümlemesidir. Hiçbir özentiye düşmeden, gereksiz ayrıntıya dalmadan, yapmacıksız, yalın birkaç cümle ile en kısa yoldan sona varmayı başarmıştır. Olayların anlatılmasına değil olayların insan üzerindeki etkilerinin betimlenmesine yer vermiştir. Eser otobiyografik özellikler de göstermektedir. Cumhuriyet Dönemi

13. Toplumcu gerçekçi yazarlar ımızdan biri olan ’in Baba Evi, Avare Yıllar, Cemile, Dünya Evi romanları otobiyografik özellik taşır. Vukuat Var, Hanımın Çiftliği, Kaçak üçlemesinde Adana’daki toprak ve fabrika işçilerini anlatır. El Kızı, Gurbet Kuşları, Yalancı Dünya, Evlerden Biri romanlarında olaylar İstanbul’da geçer. 14. Öykülerinde işlediği temalar genellikle, eğitim-öğretim eksikliğinden kaynaklanan düzensizlikler, büyük kentin yaşayışına uymaya çalışan sonradan görme insanlar, bilgisiz kaba kimseler, züppeler, kişilerin yaradılışından gelme ruhsal bozuklukları bıyık altından gülen bir mizah, kimi zaman da yergi havası içinde veren HALDUN TANER kurgu ve mizaha yakın bir anlatıma sahiptir. Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu, On İkiye Bir Var önemli öykülerindendir. 15. Garip hareketinden sonra zihnî bir şiir geliştiren Yunan mitolojisinden geniş alıntılarla çağdaş ilimlerin formülleriyle şiirini duygudan alabildiğince uzaklaştırmıştır. Destan ve tarih kişilerinden hareket ettiği şiirlerinde onun insan gerçeğini, fert ve toplum boyutunda ele aldığı görülür. Kolları Bağlı Odysseus, Ölümsüzlük Ardında Gılgamış, Rahatı Kaçan Ağaç eserlerinden bazılarıdır. 16. Eserlerinde konuşma dilinin bütün inceliklerini kullanan REFİK HALİT KARAY’a kadar Türk öykücülüğünde Anadolu ve Anadolu insanı ele alınmamıştı. Bir süre Anadolu’da sürgün olarak yaşayan sanatçı buralarda yaptığı gözlemlere Memleket Hikâyeleri adlı eserinde yer vermiştir. Cumhuriyet Dönemi

17. “Orda bir köy var uzakta/ O köy bizim köyümüzdür” dizeleri ile Türk aydınının yüzünü Anadolu’ya çevirmeye çalışan AHMET KUTSİ TECER’in Halay Çeken Kızlar, Tabiat Oda önemli şiirleri arasındadır. Köşebaşı, Koçyiğit Köroğlu gibi oyunları da vardır. 18. İkinci Yeni'nin orijinal şairlerinden olan İlhan Berk İkinci Yeni’nin en yaşlı üyesidir. Gündelik yaşayış sahnelerini tasvirden, zamanla nesre yaklaşan bir anlatıma yönelir. Zengin çağrışımlar, anlamsız, yığın tesiri uyandıran ifadeler, İstanbul yorumları, tarihe olumsuz bakış, İlhan Berk'in şiirinden alınan ilk izlenimlerdir. Galile Denizi, Çivi Yazısı ,Otağ eserlerinden bazılarıdır. 19. Cumhuriyet döneminde kendi klasiğimizi Divan şiirimizde bulan Yahya Kemal, onun "rüzgârıyla" yazdığı şiirleriyle şiirde güzelliğin kaynaklarını ve onlardan nasıl yararlanılacağını göstermiştir. Bu yönüyle neoklasik şair olarak tanımlanır. Sanatçı, İstanbul'u Osmanlı medeniyetinin sembolü olarak değerlendirir ve eserlerinde vatan ve tabiat sevgisini İstanbul ile birleştirir. 20. Cumhuriyet dönemi şairleri üzerinde Yahya Kemal kadar tesirli bir diğer şahsiyet de Ahmet Haşim'dir. Nesri de şiiri kadar etkili olan Haşim denemelerini Akşam, İkdam, Milliyet gibi çeşitli yerlerde yayımlar. Bir kısmını da Gurabahâne-i Laklakan, Bize Göre ve Frankfurt Seyahatnamesi'nde toplar. Cumhuriyet Dönemi

21. Toplumumuzun bugün içinde debelendiği zorluklardan ezici çoğunluğun köklerinin tarihimizde olduğunu ileri süren KEMAL TAHİR Anadolu halklarının kişisel ve toplumsal özelliklerini saptamak için, Osmanlı İmparatorluğunun yedi yüzyıl yaşamasını sağlayan gücün kaynağına bakmak gerektiğini söylemiştir. Bu anlayışla kaleme aldığı Devlet Ana romanına önceleri Osmanlı Çekirdeği adını vermek istese de sonrasında fikrini değiştirmiştir. 22. Millî Mücadele'ye bizzat katılan "Ben gurbette değilim/Gurbet benim içimde" mısralarıyla ölümsüzleşen Kemalettin Kamu memleket edebiyatının lirik şairlerindedirler. 23. Cumhuriyet döneminin ilk edebi topluluğu Yedi Meşalecilerdir. 24. Haldun Taner, Keşanlı Ali Destanı’nda da öteki eserleri gibi sosyal ve siyasî eleştiridir. Gecekondu semtlerinde devlet otoritesinin yerini zorbaların doldurması ciddi bir tehlike olarak işaret edildiği gibi, büyük şehirlerin etrafındaki yeni yerleşim birimlerinin büyük şehre uymak yerine, kendi değerlerini şehre yansıtacakları eserde haber verilir. 25. Zamanı, geçmiş, yaşanan an ve geleceğin birlikte idrak edildiği yekpare bir bütün olarak gören ve anlatan Ahmet Hamdi Tanpınar, okundukça etkisini arttıran, unutulmaz şiirler yazmıştır. Tanpınar yaşanmış anları, ancak sanat eserlerinin geleceğe aktardığını "Bursa'da Zaman"da ortaya koymuştur. Cumhuriyet Dönemi

26. 1955-1965 yılları arası kendisini gösteren İkinci Yeni Şiiri, ortak nitelikleriyle beliren bir akım değildir. Yeniyi deneyen, dünya görüşü, yetişme şekilleri ve beslenme kaynakları bakımından birbirinden çok farklı olan şairlerin eserlerindeki benzerliklere dayanılarak ona bu ad verilmiştir. Bu şiir anlayışında İlhan Berk , , Cemal Süreya öncüler olarak görülür. 27. “Şiir Anayasaya Aykırıdır”, “Folklor Şiire Düşman” yazılarında şiirin belirli kalıplara hapsedilerek yazılamayacağını, geleneğin yeterli olmadığını çok çarpıcı başlıklarla ortaya koyan Cemal Süreya'nın şiirleri de anlayışının bildirgesi niteliğindedir. Üvercinka , Göçebe, Beni Öp Sonra Doğur Beni ,Sevda Sözleri önemli eserlerindendir. 28. İkinci Yeni şairleriyle aynı zamanda eser vermesi ve kapalılığı dolayısıyla bu akım mensupları arasında sayıldı. İslamî düşünüş, önce dağınık hayallerinde, sonra destansı şiir anlayışında göründü. Sezai Karakoç kutsal kitapların kıssalarını büyük bir başarı ile çağdaş bir anlatım ile dile getirmiştir. Şairi, meşhur eden şiiri 1952'de söylediği "Monna Rosa"dır. Bu aşk şiiri uzun zaman dillerde gezmiş ve kendisinden övgüyle söz ettirmiştir. Cumhuriyet Dönemi

29. Sanatçı, şiirlerini “zor şiir” olarak adlandırmaktadır. Şiirlerindeki kapalı anlamın gerisinde İslami bir anlayış mevcuttur. Hikâye, roman, günlük, piyes, sohbet, radyofonik oyun gibi birçok türde eser vermesine rağmen kendini özellikle şair olarak adlandırmaktadır. Çocuklar için yazdığı kitaplarda gerçekler ile hayaller dünyası iç içedir. Cahit Zarifoğlu’nun eserleri bir ideolojinin savunuculuğunu yapmamış ve didaktik tarzda olmamıştır. İslam, aşk, kadın onun şiirlerinde tüm güzelliğiyle ve soyut bir anlayışla ele alınmıştır. İşaret Çocukları, Menziller, Yedi Güzel Adam, Korku ve Yakarış şiirleridir. 30. Erdem Beyazıt, çok az yazan bir sanatçıdır. O şiirin zamanı geldiğinde kendiliğinden dışarı çıkacağına inananlardandır. Toplumcu bir anlayışla lirik duygularla tok, kavgacı bir anlayışla söylediği şiirleri vardır. Birçok şiirinde İslami bir duyarlılık olan şair tasavvuftan çokça yararlanmıştır. En ünlü şiiri Sebep Ey’de her şeyin tek ve mutlak sebebinin Allah olduğunu dile getirir. 31. Gülten Akın, Halk edebiyatı geleneğinden başarıyla yararlanmış, eserlerinde kadının savunmaya da ağırlık vermiştir. İlk şiirlerinde kendi duyguları ve duygulanmalarına ağırlık verirken sonraları toplumsal konulara yönelmiştir. Kestim Kara Saçlarımı, Rüzgâr Saati, Maraş'ın ve Ökkeş'in Destanı önemli eserlerindendir.. Cumhuriyet Dönemi

32. Cumhuriyet dönemi tiyatromuzda Muhsin Ertuğrul'un emeği, yol açıcı ve kurucu olarak çok önemlidir. Pek çok oyun yazarını da ortaya o çıkartmıştır. Sözlü kültür ürünü geleneksel seyirlik oyunlarımız günümüz tiyatrosunda yararlanılabilecek bir kaynaktır. 33. İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci Galatasaray mezunudur, bir oyununun adı olan Sekizinci'yi soyadı olarak almıştır. Tiyatroya erken yaşta başlayan sanatçı sahneye de çıkmıştır, 1919-1922 arası büyük bir kısmı uyarlama olan eserleri oynanmıştır. Bütün oyunları komedi ve vodvildir. Arkadaşları Mahmut Yesari ve Reşat Nuri ile birlikte Kelebek adlı mizah dergisini çıkarmıştır. 34. Modern ve gelenekseli birleştirmesi yönüyle Yahya Kemal'in şiirde yaptığını Musahipzade Celâl’in tiyatroda yaptığını söyleyebiliriz. Eserlerinde Osmanlı toplumundaki çöküş günlerinin bozukluğunu, Cumhuriyet'in ilk döneminde inkılâpların önemini gösterme amacı taşır. Aynaroz Kadısı adlı oyunu geleneksel temaşa sanatlarının bir devamı olarak görülebilir. Eser oynandığı dönemde büyük beğeni toplamıştır. Fermanlı Deli Hazretleri, Kafes Arkasında, Bir Kavuk Devrildi, İstanbul Efendisi, Lâle Devri , Yedekçi öteki oyunlarındandır. 35. Necip Fazıl Kısakürek’in Bir Adam Yaratmak adlı oyunu edebiyatımızda ve mistisizmde büyük yer tutan yazar-eser (yaratan-yaratılmış) arasındaki ilişkiyi, insanın çaresizliğini ve toplum düzeninden sorumluların iki yüzlülüklerini ele alır. Cumhuriyet Dönemi

36. Cevat Fehmi Başkut'un eserlerinin hepsinde iyi ve kötü arasındaki çatışma tek boyutta verilmiştir. Eserlerinin konuları çoğunlukla günlük hayattan, gazetelere yansıyan haberlerden alınmıştır. Mekânın kişilikler ve davranışlar üzerindeki tesirine işaret etmiştir. Gazeteci-yazar bütün eserlerinde haksız yere ve uygunsuz yollarla para kazanma-karaborsacılık, hırsızlık, hazine arazisinin gaspı, kaçakçılık-taklit ve iki yüzlülük, dolandırıcılık ile ahlâksızlık temalarını işlemiştir. Bunlar aile hayatında, politikada kendisini gösterir. Harput'ta Bir Amerikalı, Amerikan hayranlığının alaya alınmasıdır. Buzlar Çözülmeden'de, devlet idaresindeki bozuklukların ulaştığı boyut teşhir edilir. 37. Haldun Taner 1945 yılından itibaren hikâye, deneme ve tiyatro alanlarında eser vermiştir. 38. Son dönem edebiyatımızın en önemli romancılarımızdan biri olan Tarık Buğra edebiyata Oğlumuz adlı öyküsüyle başlamıştır. Çınaraltı gazetesinde yayımlanan ilk öykülerinden sonra roman yazmaya başladı. Kurtuluş Savaşı dönemini anlatan KÜÇÜK AĞA çok ünlü bir romandır. Cumhuriyet Dönemi

39. İnsanların gücü ele geçirene kadarki tavırları ve güç kavramından anladıklarına dair çeşitlemeler Orhan Asena'nın oyunlarının hâkim cephesidir. İlk oyunu konusunu Gılgamış efsanesinden alan "Tanrılar ve İnsanlar"dır. "Hürrem Sultan"da Kanuni Sultan Süleyman dönemindeki iktidar mücadeleleri ele alınır." 40. Turgut Özakman ilk oyunu Pembe Evin Kaderi'nden itibaren, nesiller arasındaki çatışmalarla değişen Türkiye'yi eserlerinde ele almıştır. Ocak , Paramparça , Kanaviçe , Töre kadın, kadın- erkek ve aile ilişkilerini işler. Fehim Paşa Konağı, Resimli Osmanlı Tarihi konusunu tarihten alan oyunlarıdır. 41. Canlı Maymun Lokantası’nda etkili bir dramatik yapı ve şiirli bir üslûpla iki ayrı dünyayı - kapitalist, maddeci, sömürgeci ile fakir, maneviyatçı, sömürülen- Amerikalı petrol kralı ve karısı ile Çinli şairin şahsında canlandırılır. Bu ikisinin arasında kalanlar seslerini ancak pes perdeden duyurabilirler. İnsafsız madde beyni yok etmekte hiçbir engel tanımaz. Eser, ince şiirli diliyle Güngör Dilmen'in en başarılı eserlerindendir. 42. Sadri Ertem’in Çıkrıklar Durunca adlı romanı Osmanlı Devleti'ni çökerten sebepler, kapitülasyonlar üzerinde durur ve yazarın "misyon" sahibi olması gerektiğine olan inancı ile yazdığı ilk işçi romanlarındandır. Bacayı İndir Bacayı Kaldır hikâyesinde de aynı temlere temas eder. Cumhuriyet Dönemi

43. Edebiyat ve sanatın "bir nevi propaganda" olduğunu belirten ve "sanatın bir tek ve sarih maksadı vardır: İnsanları daha iyiye, daha doğruya, daha güzele yükseltmek, insanlarda bu yükselme arzusunu uyandırmak” diyen toplumsal gerçekçilik akımının sanatkâr hikâyecisidir. Değirmen, Kağnı, Ses, Yeni Dünya, Sırça Köşk adlı eserlerinde hikâyelerini toplar. 44. Muhafazakâr bir yazar olarak toplumdaki değişmelere Tanzimat'ın ilânından itibaren muhalif olan ve bunu sadece romanlarında değil, inceleme eserlerinde de gösteren Samiha Ayverdi’nin roman olarak en iyi eseri Mesihpaşa İmamı'dır. İbrahim Efendi Konağı kendi biyografisiyle yakından ilgili, konağın çöküşünü anlatan bir eserdir. 45. Memduh Şevket Esendal , Ayaşlı ve Kiracıları'nda zengin Ayaşlı İbrahim Efendi'nin evindeki bir odada oturan banka memuru kiracının ağzından, öteki odalarda oturanları ve birbirleriyle münasebetlerini anlatır. 46. Kenan Hulusi Koray Yedi Meşale'nin tek hikâyecisidir. Başlangıçta çölde geçen tutkulu, masalımsı aşk hikâyeleri ile ün kazanmıştır. En güzel hikâyeleri korku hikâyeleridir. 47. Ziya Osman Saba 'nın genellikle hatıralarına dayanan hikâyelerinden oluşan kitapları Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi ve Değişen İstanbul 'dur. Cumhuriyet Dönemi

48. Sabahattin Ali ile birlikte Markopaşa gazetesini çıkaran, gazetenin kapatılması üzerine onu Malûmpaşa, Merhumpaşa gazeteleri takip etmiştir. 49. Eserlerinin konularını toprak meselelerinden, köy, kasaba ve tarihî olaylardan alan Samim Kocagöz’ün çok sayıda hikâye ve romanı bulunmaktadır. Yazar toplumun sarsıntılı dönemlerini romanlaştırmaya özen göstermiş, Kalpaklılar ve Doludizgin’de Millî Mücadele’yi; Yılan Hikâyesi ve Bir Çift Öküz'de çok partili dönemi, On Binlerin Dönüşü'nde II. Dünya Savaşı yıllarını ele almıştır. 50. Mahmut Makal'ın Bizim Köy adlı eseri Köy Enstitülerini bitirmiş birçok yazarı, "köy edebiyatı" adıyla anılan fikirlerin ardından köylünün anlatıldığı eserler yazmaya sevk etmiştir. 51. Aylak Adam ve Anayurt Oteli adlı iki romanında da yalnızlık ve bunalımların hikâyesini anlatan Yusuf Atılgan özellikle üslûbu dolayısıyla beğenilen yazarlardır. 52. Kadınların yalnızlıklarını anlatan eserlerinde kullandığı şiirli dil ve bilinçaltını yoklayan yapısıyla ilk eserinden itibaren dikkat çeken Nezihe Meriç’in Bozbulanık , Topal Koşma , Menekşeli Bilinç , Dumanaltı , Bir Kara Derin Kuyu adlı hikâye kitaplarının yanında bir de Korsan Çıkmazı adlı romanı vardır. Cumhuriyet Dönemi

53. Edebiyatımızın ilk modernist eseri Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanıdır. 54. Parasız Yatılı, Kuşatma, Benim Sinemalarım, Gecenin Öteki Yüzü, Gül Mevsimi hikâyelerini topladığı kitapların yazarı Füruzan, hikâyelerinde genellikle kırık hayatlardan söz ederken göçmenler, kadın ve çocuklar üzerinde durur. Hatıralar ve çağrışımlar bu hikâyelerde geniş yer tutar. 55. Nurullah Ataç kendisini "günde yirmi dört saat edebiyatçı olan" diye niteleyen bir denemeci ve tenkitçidir. Yahya Kemal'i ve öğrencilerini tanımış ve ilk eserlerini Dergâh'ta yayımlamıştır. Fransızca, edebiyat ve sanat tarihi öğretmenliği yapmıştır. Çok başarılı bir öğretmenlik hayatı olduğu, öğrencilerinin onun hakkında yazdıkları hatıralardan anlaşılmaktadır. Türk Dil Kurumu'nda Yönetim Kurulu Üyesi olarak çalışmış ve Türk Dili Dergisini yönetmiştir. 56. Kendisini bütünüyle edebiyat incelemelerine veren "toplumcu sanatın teorisini kurmaya savaşan, bilimsel yöntemle çalışan" günümüz eleştirmeci ve denemecilerindendir. Günlük şeklinde dergilerde yazdığı eleştirilerinde edebiyatı günü gününe takip ederek seçmelerini ve yorumlarını okuyucularına aktaran Fethi Naci, bu yönüyle Nurullah Ataç'ı andırmaktadır. İnsan Tükenmez ve Gerçek Saygısı eserlerinden bazılarıdır. Cumhuriyet Dönemi

57. HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR’ın Şıpsevdi romanı Türk edebiyatında bir iki sayfa da olsa, ekonomik adaletsizliğe, emek ve sermaye sorununa, sömürü düzenine değinen ilk romandır. Hakka Sığındık adlı romanında Abdülhamit döneminde mal mülk edinmiş, servete konmuş, iki aileyi anlatır. 58. Yedi meşale hareketi içinde yer alan, Varlık Yayınevi’nin ve aynı adla çıkan edebiyat dergisinin kurucusu olan YAŞAR NABİ NAYIR, Varlık dergisiyle genç sanatçıların tanınmasını sağladı. Şiirlerini İkimiz, Onar Mısra gibi kitaplarda topladı. 59. Modern anlamda deneme türünde eser veren ilk sanatçımız Nurulllah Ataç’tır. 60. Şiire nasır kelimesini getirdiği için birçokları tarafından eleştirilen Orhan Veli ilk yıllarında sembolistlerden etkilense de onun şiirinde bu etki belirgin değildir. Şiirinden ölçüyü, uyağı, klasik benzetmeleri kovdu. Şiir yüksek insanların değil sıradan insanların duyguları ile doludur, diyerek İki arkadaşıyla birlikte çıkardığı şiir kitabı, Cumhuriyet şiirine makas değiştirten yapıtlardan biridir. 61. Şiirlerinin ana teması zaman, ruh ve aşk kavramlarıdır. Yahya Kemal'e olan hayranlığı ile bilinen Ahmet Hamdi Tanpınar onun taklitçisi durumuna düşmemek için, tarih temasına yer vermek istememiştir. Bursa'da Zaman şiiri ile ses getirmiştir. Saatleri Ayarlama Enstitüsü ünlü romanlarından biridir. Cumhuriyet Dönemi

62. Yedi Meşalecilerden biri olan Cevdet Kudret şiirlerinde bireysel duygularını, karamsar iç dünyasını yansıtır. Romanları ve oyunlarında da hayatından izler vardır. Tersine Akan Nehir, Rüya İçinde Rüya, Sınıf Arkadaşları, Havada Bulut Yok gibi önemli eserleri vardır. 63. Bir Düğün Gecesi, Hayır, Ölmeye Yatmak roman üçlemesi ile üne kavuşan Adalet Ağaoğlu yakın tarihimize ışık tutan bir sanatçımızdır. 64. Türkiye’de tarımda makineleşmeye geçiş dönemi olan 1950’li yıllarda Çukurova’nın makineleşmeye açılması ve topraklar üzerindeki rant savaşının kızışması, bunun yol açtığı toplumsal keskinleşmeler ilk dönem romanlarının konusudur. İNCE MEMET romanında, ağa baskısıyla dağa çıkan kahramanın serüveniyle yazar, destansı bir dille bu dönemin toplumsal eleştirisini yapar. 65. Orhan Veli, bir "şiir ihtilalcisi"dir. Türk şiirini; şairanelikten, yıpranmış kalıplardan kurtarmış; yalın bir halk dilini, günlük sözleri, deyimleri, yergili ve esprili bir biçimde kullanmıştır. Oktay Rifat Horozcu ve Melih Cevdet Anday ile Garip akımının kurucularındandır. 66. Şiirlerinde çevresini, sokağını, ev içini, dış dünyayı halk kültüründen gelen unsurlarla Batı şiirini birleştirerek anlatmıştır. Behçet Necatigil, sokakta her günkü basit ve dar hayatın içinde yaşayan ve kurtuluşu evlerinde arayanların şiirlerini yazmış, Dar Çevre Şairi ya da Evler Şairi olarak anılmıştır. Cumhuriyet Dönemi

67. Memleketçi şiirimize yeni bir ses getiren Cahit KÜLEBİ’nin şiirlerinin ses, lirizm ve insan sevgisi yanı zengindir. Adamın Biri, Atatürk Kurtuluş Savaşında, Yeşeren Otlar, Süt, Sıkıntı ve Umut, Yangın önemli eserleridir. 68. "Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar, kapanırdı daha gün batmadan kapılar." diye başlayan Fahriye Abla şiiriyle ünlenen Ahmet Muhip Dıranas, sembolizmden etkilenmiş, ahenk ögelerine önem vermiştir. Toplumsal konulardan çok bireysel konulara eğilmiştir. Aşk, doğa ve ölüm konularını sıkça ele almıştır. 69. Üç Şehitler Destanı, Çakır'ın Destanı, 19 Mayıs Destanı adlı eserleri ile çağdaş destan örneklerini veren Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın bireyselden toplumsala doğru gelişen bir şiir anlayışı vardır. 70. Eserlerinde vatan, millet, bayrak, tarih, aşk gibi konuları işlemiştir. Yalın bir dili vardır. Şiirlerini Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor, Heykeltıraş, Yastığımın Rüyası’nda toplamıştır. Nükteli özdeyişleri Kanat ve Gagalar adlı bir kitapta toplayan ARİF NİHAT ASYA şiir, deneme ve fıkra türlerinde eserler vermiştir. 71. Şiirlerinin yanı sıra "Canavar" ve "Yayla Kartalı" oyunlarıyla da ünlenen FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL Anadolu’ya yönelmiş milli bir sanat anlayışı benimsemiştir. Cumhuriyet Dönemi

72. Şiir, roman, öykü, tiyatro türlerinde eserler veren NECİP FAZIL KISAKÜREK’in şiir anlayışının iki dönem içerisinde değerlendirilmesi gerekir. Şiir anlayışının ikinci döneminde din ve tasavvuf konularıyla ilgilenmiştir. Çile ve Kaldırımlar adlı şiirleri oldukça ünlenmiştir. "Tohum ve Toprak", "Bir Adam Yaratmak" gibi tiyatroları bazı oyunlarıdır. 73. Şiirlerinde imgelere geniş yer vermiş aşk yalnızlık, umutsuzluk gibi temaları da işlemiştir. Şiirlerinde divan edebiyatının izleri de görülür. Mavi akımının kurucusu olan Attila İlhan’ın "Sisler Bulvarı, Ben Sana Mecburum, Tutuklunun Günlüğü" şiir kitaplarından bazılarıdır. 74. Öykülerinde toplumun her kesiminden insana rastlanır; gülmece ve yargı ögelerini kullanarak iletmek istediklerinin daha etkili olmasını hedefleyen HALDUN TANER, epik tiyatro türünde oyunlar da yazmıştır. Sanatçının Keşanlı Ali Destanı adlı oyunu oldukça ünlenmesini sağlamıştır. 75. Çukurovalı işçileri, kırsal yöre ve kenar mahalle insanının sıkıntılarını etkileyici bir dille anlatan ORHAN KEMAL öykülerini gözleme dayalı bir gerçekçilik anlayışıyla yazmıştır. Öykü ve romanlarındaki kişileri yerel ağız özellikleriyle konuşturur. Müfettişler Müfettişi, Mahalle Kavgası, Hanımın Çiftliği, Gurbet Kuşları gibi pek çok ünlü romana imza atmıştır. Cumhuriyet Dönemi

76. Kürk Mantolu Madonna, Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan romanlarında romantik, kolayca savrulan ancak sıkıştığında içindeki gücü ortaya çıkaran insanları, kendi deneyimleri ile besleyerek anlatır. Aynı dönemde yaşamalarına rağmen Sait Faik’ten belirgin biçimde farklı olan SABAHHATTİN ALİ, Milli edebiyat döneminin kahramanlarını yücelten, olaya dayanan hikayeciliğinin tarihsel devamı gibidir. 77. Falih Rıfkı Atay, Atatürk’e ilişkin anılarını “Atatürk’ün Bana Anlattıkları”, “Çankaya” ve “Atatürk Ne İdi?” adlı kitaplarda topladı. 78. EFLATUN CEM GÜNEY, Masalcı Baba unvanı ile bilinen kişidir. 79. Karalama Defteri, Günlerin Getirdiği, Okuruma Mektuplar Nurullah Ataç’a ait eserlerdir. 80. Ruşen Eşref Ünaydın’ın Diyorlar ki adlı eseri mülakat türündedir. 81. Vurun Kahpeye, Yaban, Ateşten Gömlek Kurtuluş Savaşı döneminin havasını yansıtan romanlarımızdandır. 82. “Kapımı çalma ölüm, açmam.” dizeleriyle ölüm korkusunu dile getiren şair Cahit Sıtkı Tarancı’dır. Cumhuriyet Dönemi

83. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Tanzimat’tan Cumhuriyet sonrasına uzanan bir zaman dilimini romanlarına konu edinmiştir. Kuşaklar arasındaki görüş ayrılıklarını, halk – aydın çatışmasını ele alır. Romanları, birbirini bütünleyen bir zincirleniş içinde, çağdaş, siyasal ve sosyal tarihimizin panoramasını vermektedir. 84. Mithat Cemal Kuntay “Üç İstanbul” adlı romanında İstanbul’un birbirini izleyen üç dönemini bütünüyle yansıtmıştır.