10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

EDEBİYATIN TARİH VE DİN İLE İLİŞKİSİ felsefesinden ayrı değerlendirmemiz gerektiğini gözler Edebiyat-Tarih İlişkisi önüne serer. Sanatçılar gerek dini konular hakkında Edebiyat öyle bir sanat dalıdır ki içinde birçok bilimin bilgi vermek gerekse Allah’a ve Hz. Muhammed’e olan ve sanatın derin izlerini görebilirsiniz. Edebiyatı diğer sevgilerini dile getirmek için edebiyatı bir araç olarak sanat dallarından ve bilimden ayrı düşünmek adeta kullanmışlardır. Örneğin , Su Kasidesi adlı edebiyatı yok etmektir. Aslında edebiyat yaşamın adeta eserinde Peygamberimizi övmüş ve ona olan sevgisini özeti gibidir. Bu nedenle çevresindeki her şeyden çok güzel bir şekilde dile getirmiştir. Yine aynı şekilde etkilenmektedir. Süleyman Çelebi, Mevlid (Vesîletün Necât) adlı Edebiyatın en yoğun ilişki kurduğu bilim dallarının mesnevisinde Hz. Muhammed’i doğum gününde anmış başında tarih gelmektedir. Öyle ki tarih biliminin ona olan sevgisini dile getirmiştir. Bunun yanında Hz. inceleme yöntemleri baz alınarak edebiyat tarihi bilimi Peygamber’imizin hayatını anlatan “Siyer” kitapları, ortaya çıkmıştır. Edebiyat tarihi yüzyıllar boyunca bir dini konuları içeren “ilahi” türü ve mevlit dinin milletin ortaya koyduğu tüm edebiyat eserlerinin, edebiyatla ne kadar içli dışlı olduğunun kanıtıdır. yazarların ve edebi akımları derinlemesine incelemektedir. Bu bakımdan edebiyatın tarihten TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ yararlandığını söyleyebiliriz. Eski dönemler hakkında Türk Edebiyatının dönemlere ayrılmasındaki ölçütler; araştırma yapan bir tarihçi dönemin zihniyeti hakkında bilgi edinmek için o dönemde yazılmış bir edebi ➢ Dil anlayışı eserden yararlanabilir. Örneğin Kurtuluş Savaşı’na ➢ Dini hayat yakından tanıklık eden Halide Edip Adıvar’ın Ateşten ➢ Kültürel farklılaşma Gömlek adlı romanı dönemi yansıtması bakımından ➢ Sanat anlayışı son derece önemli bir eserdir. Kurtuluş Savaşı hakkında ➢ Coğrafya değişimi araştırma yapan bir tarihçinin dönemin zihniyetini ➢ Lehçe ve şive ayrılıkları etkili olmuştur. kavramak adına bu eserden faydalanması ona çok büyük bir katkı sağlayacaktır. Ancak bunun tam tersi de mümkündür. Örneğin 15. yüzyılda yazılmış bir aşk şiiri ile günümüzde yazılmış bir aşk şiiri farklılıklar barındırır. Dolayısıyla biz 15. yüzyılda yazılmış bir eseri incelerken günümüz değerlerine göre değil, eserin yazıldığı dönemin şartlarını göz önünde bulundurmalıyız. Tabii ki tarih bilimi bize bu noktada kaynaklık edecektir. Bu yönüyle tarih ve edebiyat birbiriyle sıkı bir bağ kurmuştur. Edebiyat-Din İlişkisi Her edebi eser yazıldığı dönemi net bir şekilde yansıtır. Din de binlerce yıldır insanları etkisi altına alan, onların yaşamlarını etkileyen ve gerek ahlaki gerekse toplumsal düzenin kurallarını belirleyen çok önemli bir olgudur. Bir toplumu bu kadar derinden etkileyen bir olguya karşı edebiyatın kayıtsız kalması mümkün olmayacaktır. Çünkü edebiyat toplum yaşamını adeta bir ayna gibi yansıtır. Dinlerin toplum üzerindeki etkileri aynı ölçüde edebi eserlere de yansımaktadır. Türk Edebiyatı’nı ele aldığımızda her dönemde dinin çok büyük bir etkisinin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Mesela İslamiyet Öncesi’ne baktığımız zaman edebiyat-din ilişkisinin çok güçlü olduğunu görebiliyoruz. Öncelikle o dönemde şairlerin NOT: Tablodan hareketle Türk edebiyatının dönemleri büyük bir kısmının şamanlardan yani din adamlarından hakkında kısaca bilgi verilecek. oluştuğunu görüyoruz. Şamanlar dini törenlerde toplanan halka çeşitli konulardan şiirler okurlardı. TÜRKÇENİN TARİHÎ DÖNEMLERİ İslamiyet ile birlikte edebiyat-din ilişkisi daha da A-KARANLIK DÖNEM: yoğunluk kazanmış ve hatta edebiyat yeni bir boyut kazanmıştır. Edebiyatın en önemli konularından biri din B-ALTAY DÖNEMİ: olmuştur. Özellikle divan edebiyatı ve tasavvuf Türkçenin Altay dillerinden (Moğolca, Tunguzca, edebiyatının temelinde dini olgular yatmaktadır. Bu Mançuca, Korece, Japonca) henüz ayrılmadığı bir olgular edebiyatı, İslamiyet ve İslamiyet’in dönemdir.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

C-İLK TÜRKÇE DÖNEMİ: Ali Şir Nevai, Babür Şah, Ebul Gazi Bahadır Han bu yazı Türkçenin Altaycadan koptuğu ve bağımsız özellikler dilinin en önemli temsilcileridir. göstermeye başladığı dönemdir. Çağdaş Dönemde Uygur ve Özbek Türkçesi tarafından temsil edilir. D-ANA TÜRKÇE DÖNEMİ: ▪ Bu dönem, Türklerin tarih sahnesinde görüldüğü 3. Çağdaş Dönem: Büyük Hun İmparatorluğu zamanındaki Türkçedir. Kuzey ve Doğu Türkçesinin Çağdaş Dönem kolları: ▪ Bu dönemle ilgili metinler Çin kaynaklarında Kazak Türkçesi, Kırgız Türkçesi, Özbek Türkçesi, Uygur mevcuttur. Türkçesi, Tatar Türkçesi ▪ Hunlara ait olduğu kabul edilen şiir örnekleri vardır. B.Batı Türkçesi: Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan ve Gagavuz Türkleri E-METİNLERLE TAKİP EDİLEN DÖNEM: konuşur. Tarih içinde üç dönemde incelenir. 1. ESKİ TÜRKÇE a. Göktürk Dönemi: 1. Eski Anadolu Türkçesi: ▪ Göktürkler zamanında yazılmış olan metinlerdir. 13-15. Yüzyıllar arasını kapsar. Anadolu’da konuşulur. ▪ 8. Yüzyılda yazılmış olan Orhun Abideleri ilk tarih, hitabet ve anı örneğidir. 2. Osmanlı Türkçesi: ▪ Bu metinler Türklerin kullandığı ilk alfabe olan 15.yüzyıldan sonra Arapça ve Farsçanın etkisinde Göktürk alfabesiyle yazılmıştır. gelişmiştir. 20.yüzyıla kadar devam etmiştir. b. Uygur Dönemi: 3. Çağdaş Dönem: ▪ Uygurlar döneminde yazılan metinler dini Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Türkmenistan içeriklidir, Uygur alfabesiyle yazılmıştır. Türkçesi, Gagavuz Türkçesi ▪ Bu dönem eserleri Sekiz Yükmek, Altun Yaruk, Irk Bitig, Kalyanamkara ve Papamkara’dır. TÜRKLERİN TARİH BOYUNCA KULLANDIĞI ALFABELER c. Karahanlı Dönemi: ▪ Bu dönem Türklerin İslamiyet’e girdiği dönemdir. Tarih boyunca birçok devlet kuran ve uygarlık haline ▪ Eserler kısmen Uygur, kısmen Arap alfabesiyle gelen Türk devletleri yaşadığı dönemler boyunca farklı yazılmıştır. alfabeler kullanmışlardır. Tarihin ilerlemesiyle birlikte ▪ İlk İslami eserler olan bu eserler: Kutadgu Bilig, konuşulan dile uygun harfler ve yazılar değişmiş, bazı Atebetül Hakayık, Divanü Lügatit Türk, Divanı dönemler alfabelerde alıntılar yapılmıştır. Türklerin Hikmet’tir. tarih boyunca kullandığı alfabeler içerisinde yalnızca ikisi Türk devletlerinin kendi oluşturmuş oldukları NOT: Eski Türkçede Göktürkçenin devamı olarak Batı alfabelerdir. Farklı alfabelerin kullanılmasıyla kültürel Türkçesi; Uygurca ve Karahanlıcanın devamı olarak da etkileşimler yaşanmış ve değişimler meydana gelmiştir. Kuzey ve Doğu Türkçesi ortaya çıkmıştır. 1) Göktürk (Kök Türk, Runik) Alfabesi A.Kuzey-Doğu Türkçesi: ▪ Türklerin kullandığı alfabeler arasında ilk olanı Orta Asya’yla Hazar Denizi’nin kuzeyinde konuşulan Göktürk (Kök Türk / Orhun) alfabesidir. Türkçedir. ▪ Türklerin ilk milli alfabesidir. 15.yüzyıldan sonra Kuzey Türkçesi ve Doğu Türkçesi ▪ Sadece Türkler tarafından kullanılmıştır. (Çağatayca) olarak iki farklı koldan gelişimini ▪ Bu alfabeyi Hunlar, Göktürkler ve Türk kavimler sürdürmüştür. kullanmış, eklemelerde bulunmuşlardır. ▪ Yabancı etkilere uzak bir alfabedir. 1. Kuzey Türkçesi: ▪ Göktürk alfabesi 38 harften meydana Temeli Kıpçak şivesine dayanır. gelmektedir. Kıpçakça veya Tatarca olarak da anılır. ▪ Bunlardan 4’ü ünlü, 31’i ünsüz ve 3’ü çift ünsüz Kodeks Kumanikus, Hüsrev ü Şirin Tercümesi, Gülistan sesler için kullanılır. Tercümesi gibi eserlerde bu dönemin dil özellikleri ▪ Ünlüler için kullanılan harflerin her biri ikişer görülür. ünlüyü karşılamaktadır. 2. Doğu Türkçesi (Çağatayca): ▪ Dördü sesli olup, sekiz sesi karşılar, geri kalan 15.yüzyılda farklılaşmıştır. harfler sessiz harf statüsündedir. Orta Asya Türkleri tarafından kullanılan ve günümüze ▪ Büyük ve küçük harf yoktur. kadar yaşayan yazı dilidir. ▪ Sağdan sola doğru yazılır ve bu şekilde okunur.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

▪ “Orhun Abideleri” ve “Yenisey Yazıtları” Göktürk ▪ Arap alfabesinin kullanımı Karahanlı Alfabesi ile yazılmıştır. Dönemi’nden, 1 Kasım 1928’e kadar sürmüştür. ▪ Noktalama işareti olarak sadece “:” kullanılmıştır. ▪ Osmanlı döneminde Arapça, Farsça ve Türkçenin karışımından oluşan Osmanlıca ile birlikte bir 2) Uygur Alfabesi bütün oluşturmuştur. • Türklerin kullandığı alfabeler arasında ikinci ▪ 1928 yılında yapılan Harf İnkılabı ile kullanımı olarak kullanılan alfabe Uygur alfabesidir. sona ermiştir. • Göktürklerden sonra kurulan Uygurlar tarafından ▪ Bu alfabe ile Türk-İslam tarihinde önemli eserler adlandırılmıştır. verilmiştir. • 18 adet işaretten, sembolden meydana gelmiştir. ▪ Arap alfabesinin bizdeki ilk önemli ürünleri: • 4 sesli harf yer alır. Kutadgu Bilig, Divanü Lugatit Türk ve Atabetül • Sağdan sola ve harfler birbirine bitişik olacak Hakayık’tır. şekilde yazılır. ▪ Bunlardan Kutadgu Bilig ile Atabetül Hakayık • Yalnızca ”Z” harfi ayrı yazılır. Uygur alfabesiyle de yazılmıştır. • Bu yazının katiplerine yani yazıcılarına bakşı, bakşıgeri veya serbahşı adı verilmektedir. • Uygur alfabesi Soğd kökenlidir ve Uygurlar 4) Kiril Alfabesi: tarafından Türkçeye uyarlanmıştır. o Türklerin Kiril alfabesine geçişi Rusya • İslamiyet’ten önce ve sonra kullanılmıştır. topraklarında gerçekleşmiştir. o Kiril Alfabesi Türklerin kullandığı alfabeler • İslamiyet’ten sonra Türkistan ve Kırım’da bulunan arasında en çok sesli harf barındıran alfabedir. Türk devletleri Uygur alfabesini kullanmaya o 38 harften oluşan alfabenin 11’i sesli harftir. devam etmişlerdir. o Soldan sağa doğru yazılır. • Uygur alfabesiyle yazılan ilk metinler 9. yüzyıla o Halen bazı Türk toplulukları Kiril alfabesini aittir. kullanmaktadır. • Bu alfabe ile edebiyat, sanat, din ve hukuk

alanlarında birçok eser yazılmıştır.

5) Latin Alfabesi

✓ Türklerin kullandığı alfabeler arasında ne çok 3) Arap Alfabesi: bilineni Latin alfabesidir. ▪ Türkler, Talas Savaşı’ndan sonra kitleler halinde ✓ Arap alfabesinin Türkçenin yapısına uymaması İslamiyet’i benimsemeye başlamıştır. Latin Alfabesine geçişin önemli nedenlerindendir. ▪ Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonra dile dini ✓ 1925 yılında ilk olarak Azeri Türkleri tarafında kavramlar hızla girmeye başlamıştır. kullanılmıştır. ▪ Bu dini kavramların telaffuzu ve doğru yazılışı ✓ Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra hususunda ayrılıkları önlemek için Arap 1928 yılında ülkemizde kullanılmaya başlanmıştır. alfabesine geçilmiştir. ✓ 1 Kasım 1928 tarihinde Türk Harf devrimi ▪ Arap Alfabesi 28 harften oluşmaktadır. yapılmış; Arap alfabesinden Latin alfabesine ▪ Türkçenin ses özelliklerini tam karşılamadığı için geçilmiştir. dilimize uygun eklemeler yapılarak 31/36 harfle ✓ Bu alfabede toplam 29 harf bulunmaktadır. kullanılmıştır. ✓ 8’i sesli harf; geri kalanlar ise sessiz harflerdir. ▪ Arap alfabesinde bulunmayan ç, p, j gibi sesleri ✓ Latin alfabesinde bulunmayan, Türk dilinin karşılayan harfler eklenmiştir. yapısına uygun “ç, ş, ğ, ö, ü”, harfleri eklenmiştir. ▪ Sağdan sola yazılır. ✓ Latin alfabe sisteminden bulunan “q, x, w” ▪ Arap alfabesi ünsüz sesler üzerine kurulmuştur. harfleri Türkçe dil yapısına uymadığı için ▪ Ünlü sesler kelimelerde gerekmedikçe kaldırılmıştır. gösterilmemiştir. ✓ Soldan sağa doğru yazılır. ▪ Ünsüz harflerin özelliklerine göre ünlü sesler

telaffuz edilmektedir. ▪ Türkçedeki ünlüler; “a, e” sesleri “elif”, “ı, i”, sesleri “ye”, “o, ö, u, ü” sesleri ise “vav” Metinler üzerinden imla ve noktalama çalışmaları yapılır. harfleriyle gösterilmektedir. ▪ Okumada oluşabilecek sorunlar için önemli İmla kurallarına ve noktalama işaretlerine ders notunun en metinlerde hareke kullanılmıştır. sonunda yer verilmiştir ▪ Arap alfabesinde küçük-büyük harf kullanımı ve

noktalama kuralları yoktur.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

2. ÜNİTE: 6 HAFTA d) Anlatıcı ve Bakış Açısı: Hikâyede, olay veya durumları aktaran, anlatan kurmaca kişilik “anlatıcı” HİKÂYE ( ÖYKÜ ) olarak adlandırılır. Anlatıcı, yazarın dışında yer alan ve yalnızca o hikâyeye özgü olarak kurgulanan bir Yaşanmış ya da yaşanması muhtemel olayların bir kişiliktir. Anlatıcının, aktardığı olayla ilgili ayrıntılara yazar tarafından okuyucuda heyecan, zevk uyandıracak hâkimiyeti ve ayrıntıları aktarma biçimi “bakış açısı” şekilde kısaca anlatıldığı edebi metinlere hikaye ya da olarak ifade edilir. Bakış açısı, metinde seçilen öykü denilmektedir. anlatıcıya göre değişir. Hikâye ve romanlarda üç farklı anlatıcı ve onlarla birlikte gelişen üç bakış açısı Hikayenin özellikleri; vardır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

A. Hâkim Bakış Açısı( Üçüncü Tekil, O) Anlatıcı o Hikaye, olay merkezli bir yazı türüdür. (İlahi/Tanrısal bakış açısı): o Hikayede anlatım kısa, özlü ve yoğundur. Yaşanmış, yaşanan ve yaşanacak olan her şeyi bilir, görür ve duyar. Kahramanların gönlü veya kafasından o Şahıs kadrosu romana göre daha azdır. geçenleri okumaya kadar uzanır. Anlatıcı, anlattığı olayların dışında durur, gören durumundadır. Üçüncü o Karakterler belli bir olay içinde gösterilir. tekil şahıs ağzıyla konuşur. Yazarın dilini kullanır ve bu o İç içe girmiş olaylar örgüsü yoktur. sebeple ona “yazar-anlatıcı” da denilir.

o Kişiler, zaman ve mekanlar ayrıntılı tasvir " Küçük Hasan hiçbir şey düşünmeden ilerliyordu. Ne edilmez. evde kendisinin dönmesini bekleyen iki küçük kardeşi ne de dört saat uzaktaki nahiye merkezinde hizmetçilik yapan o Ayrıntıların romana göre daha az olmasıyla anası bu anda aklında değildi. Ayranını satıp satamayacağını da düşünmüyordu. Kafasında yalnız bir bu türden ayrılır. şey vardı: Bu yolu tekrar yürümek, geri dönmek mecburiyeti... Uzun bir ağlamanın sonundaymış gibi içini çekti. Hikâyenin Yapı Unsurları: Maşrapayı tuttuğu sol elinin çatlaklarla örtülü üst tarafı ile burnunu sildi. Gözlerini ileri çevirince istasyona a) Kişiler: Hikâyede yer alan olaylar, genellikle yaklaştığını gördü..." (, Ayran) merkezde yer alan kişilerin çevresinde gelişir. Hikâyede kişiler, olay örgüsünde üstlendikleri B. Kahraman Bakış Açısı (Birinci Tekil, Ben) Anlatıcı: işlevlere göre önemli hâle gelirler. Kişiler, olay Kahramanlardan birisidir. Bu anlatıcı, aynı zamanda örgüsü içindeki tutum ve davranışları ile bireysel olay örgüsünün bütün yükünü üstlenen asıl kahraman veya toplumsal bazı değerleri temsil eder. olabileceği gibi, daha da geri planda yer almış kahramanlardan biri de olabilir. Bir insanın sahip b) Olay örgüsü: Olaylar, gündelik hayatta her zaman olduğu veya olabileceği bilme, görme, duyma, yaşama yaşanabilecek gerçek durumlardır. Olay örgüsü ise imkânları ile sınırlıdır. Her zaman kendi yaşadıkları, kurgusal olayların edebî metinde sıralanışı ile oluşan bildikleri, duydukları ve hissettiklerini öne çıkarır. bir düzenlemedir. Bu bakımdan olay örgüsü, edebî Kahraman anlatıcının söz konusu olduğu roman ve metinlerin kurmaca dünyasının önemli bir parçasıdır. hikâyeler, çoğunlukla “otobiyografik” karakterlidir. Kahraman anlatıcı, kendi dil ve üslubunu kullanır ve c) Mekân: Hikâyede olayın oluştuğu, geliştiği çevre birinci tekil şahıs ağzıyla konuşur. Okuyucu ile daha veya yere “mekân” adı verilir. Edebî metinlerde sıcak, samimi ve inandırıcı bir diyalog kurmasıyla mekân, genellikle kişilerin psikolojik özelliklerini okuyucuya daha yakındır. Özellikle eserin hatıra ortaya çıkarmanın bir aracı olarak kullanılır. defteri, günlük, mektup tarzında kaleme alınması, bu etkiyi daha çok güçlendirir. ç) Zaman: Hikâyede olayların yaşandığı; an, saat, gün, mevsim veya yıl gibi ifadeler metnin zaman “ Ben bir ağacım, çok yalnızım. Yağmur yağdıkça çerçevesini oluşturur. Hikâyedeki olayların kendine ağlıyorum. Allah rızası için kulak verin şu özgü bir zaman çerçevesi vardır ve tercih edilen anlatacaklarıma. Kahvelerinizi için, uykunuz açılsın, zaman olayların akışını doğrudan etkiler. bana cin gibi bakın da size niye bu kadar yalnız olduğumu Hikâyelerdeki olaylar genellikle çok uzun zaman anlatayım." (, Benim Adım Kırmızı) dilimlerine yayılmaz. Özellikle kısa hikâyede olaylar çok kısa zaman dilimlerinde oluşur ve tamamlanır.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

C. Müşahit/Gözlemci Bakış Açılı (Ben veya O) Anlatıcı: hikâyelerinde öncelikle olayın oluşumu sergilenir. Dünyada olup bitenleri, sadece müşahede etmekle Daha sonra olayla ilgili bir düğüm noktası oluşur. yetinir. İkinci aşamada da gözlemlerini adeta bir Sonuç bölümünde ise düğüm çözümlenerek başta tarafsızlığı ile okuyucuya nakleder. Bir “yansıtıcı” oluşan merak duygusu giderilir. konumundadır. Çok daha az bilgilidir. Onun bilme, Türk edebiyatında; görme, duyma yetenekleri geçmiş ve geleceğe uzanmadığı gibi, kahramanların ruh hallerine de yetişemez. Hem üçüncü tekil hem de birinci tekil o Ömer Seyfettin, olabilir. o Reşat Nuri Güntekin o Refik Halit Karay o Sabahattin Ali O akşam yağmurlu bir hava vardı. Henüz sonbahar ayları o yaşanıyordu. Bekir yemeğini erken yemişti bu tarz hikâyeleriyle tanınmışlardır. ve kitap okumaya çekilmek üzere odasına gidiyordu. Birden kapıya yöneldi, içeridekilere “Ben biraz hava 2)Durum Hikâyesi: almaya çıkıyorum.” diye seslenerek dışarı çıktı. Evlerinin Olay anlatımına dayanmayan, kişilerin veya bulunduğu dar sokaktan usulca geçerek sahile doğru hayatın bir kesitinin ele alındığı hikâyeler “durum yürümeye başladı. Ara sıra sokağın kuytu bir köşesinde hikâyesi” olarak adlandırılır. Bu tür hikâyelerde duruyor, aç köpeklerin kavgalarını izliyordu. Uzun uzun merak duygusu geri plana itilir ve bir durum veya kişi yürüdü o akşam. Sahil boyunca, kafasını ekseriyetle betimlenir. Durum hikâyelerinin en güzel örneklerini önünden kaldırmadan yürüdü Bekir. Saatin gece yarısına Rus yazar Anton Çehov vermiştir. Bu sebeple bu tür yaklaştığını fark edince, dönüşe geçti. hikâyeler “Çehov tarzı hikâye” olarak da anılır. Türk edebiyatında;

Hikâye ile İlgili Kavramlar: o Memduh Şevket Esendal Konu: Hikâyedeki duygu veya düşüncenin somut ve o Sait Faik Abasıyanık özel bir duruma bağlı olarak ele alındığı olgudur, o Tarık Buğra temayı sınırlandırır. gibi yazarlar bu tarz hikâyenin en önemli temsilcileri Tema: Bir eserin ana motifidir. Esere hâkim olan ve arasında yer alırlar. okura duyurulmak istenen temel düşünce, duygu ya da özdür. Temaları ifade eden kavramlar soyut ve 3)Modern Hikaye: geneldir. Örneğin; yalnızlık, aşk, umut, yaşama sevinci Diğer öykü çeşitlerinden farklı olarak, insanların her gibi kavramlar bir hikâyede tema olarak işlenebilir. gün gördükleri fakat düşünemedikleri bazı “Ahmet’in şehirde yaşadığı yalnızlık duygusu” gibi bir durumların gerisindeki gerçekleri, hayaller ve bir ifade ise bir metnin konusu olabilir. Dolayısıyla tema takım olağanüstülüklerle gösteren hikâyelerdir. daha genel, konu ise daha sınırlandırılmış bir kavramı Hikâyede bir tür olarak 1920’lerde ilk defa batıda ifade eder. görülen bu anlayışın en güçlü temsilcisi Fransız Çatışma: Anlatılarda, farklı düşüncelere, özelliklere Kafka’dır . Bizdeki ilk temsilcisi ’dir. sahip olmaktan veya hayat tarzından dolayı yaşanan Genellikle büyük şehirlerdeki yozlaşmış tipleri, sosyal anlaşmazlık durumları “çatışma” terimiyle ifade ve toplumsal bozuklukları, felsefi bir yaklaşımla, edilir. Edebî metinlerde çatışmalar genellikle birbirine ince bir yergive yer yer alay katarak,irdeler biçimde zıt kavramlar, değerler çerçevesinde oluşur. Söz gelişi gözler önüne serer. iyi ile kötü, yoksul ile zengin, idealist ile bir amacı olmayan kişiler, kendi özelliklerinden dolayı hikâyelerde karşı karşıya gelirler. Hikâyeler genellikle ANLATIM BİÇİMLERİ bu çatışmaların sergilenmesi ve sonuçlanmasını anlatır. Edebî metinlerde kişiler, kendileri, bir başkası veya Yazarın duygu ve düşüncelerini ya da bir olayı doğa ile ilgili bir unsurla karşı karşıya gelerek çatışabilir. anlatırken kullandığı yöntemlerdir.

HİKAYE ÇEŞİTLERİ 1.AÇIKLAYICI ANLATIM (AÇIKLAMA) 1)Olay Hikâyesi: Bilgi vermek amacı ile oluşturulan yazılarda kullanılan Bir olay merkezinde gelişen ve sonuçlanan hikâyeler anlatım tekniğidir. Bu tür yazılarda amaç okuyucuyu “olay hikâyesi” olarak adlandırılır. Bu tür metinlerde bilgilendirmek, ona bir şeyler öğretmek olduğu için merak unsuru ön plandadır. Bu tarz hikâyelerin en anlaşılır bir dil kullanılır. Açıklayıcı anlatımda yazar, önemli örneklerini Fransız yazar Guy De Maupassant duygularına yer vermez, nesnel bir anlatım hakimdir. (Mopasan) vermiştir. Bu sebeple bu tür hikâyeler “Maupassant tarzı hikâye” adıyla da anılır. Olay

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

Yakup Kadri Karaosmanoğlu edebiyatımızın önde gelen gibi amaçlarla bu dört anlatım biçimine ek olarak sanatçılarından biridir. Roman, hikâye, anı gibi değişik bazı yardımcı yöntemler de kullanılabilir. alanlarda eserler vermiş olan sanatçı daha çok romanları ile tanınmaktadır. Romanlarında önceleri kişisel konuları işleyen 1.TANIMLAMA sanatçı daha sonra toplumsal konulara yönelmiştir. Bir kavram veya varlığın ne olduğunun açıklanmasına

tanımlama denir. Genelde açıklayıcı ve tartışmacı

anlatım tekniklerinde tanımlamadan yararlanılır. 2. ÖYKÜLEYİCİ ANLATIM (ÖYKÜLEME) Tanım, “Bu nedir?” sorusuna cevap verir. Destanlar, Tasarlanmış veya yaşanmış bir olayın başkalarına sözle tarihten önce ve tarihin başlangıcı sırasında bir milletin ya da yazıyla anlatıldığı anlatım biçimine öyküleme geçirdiği maceraları, yetiştirdiği kahramanları; doğa, evren ve (hikâye etme) denir. Öykülemede ise zaman akış toplum olayları hakkında düşündüklerini ve bunlar karşısında halindedir ve olaylar bu akış içinde verilir. Buna aldığı vaziyetleri anlatan din ve kahramanlık hikâyeleridir. fotoğraf ve film örneğini verebiliriz: Fotoğrafta zaman, Parçada açıklayıcı anlatım tekniği kullanılarak destanlar olay ve varlıklar donmuş durumdadır. İşte betimleme hakkında bilgi verilmiştir. Ancak bu yapılırken ilk bu donmuş durumun sözcüklere dökülmüş şeklidir. cümlede “Destan nedir?” sorusuna cevap olacak Oysa filmde zaman, olay ve varlıklar hareket halindedir, şekilde tanımlamadan yararlanılmıştır. işte öyküleme de belli bir zaman aralığında geçen olayları anlatan film gibidir. Örnek: 2. ÖRNEKLEME Derse geç kalmıştım. Hemen bir taksi tuttum. Taksici beni Bir düşüncenin somut hâle getirilerek daha anlaşılır derse yetiştirmek için biraz hızlı sürdü. Önümüzde giden araç kılınması için anlatılan konuyla ilgili örnekler ani fren yapınca ona arkadan çarptık. Bereket, taksici hemen verilmesine örneklendirme denir. Düşüncenin anlaşılır frene basmıştı da çarpışma hafif oldu. Tabii ben de derse ve akılda kalıcı olması amaçlanır. yetişemedim. Günümüzde turizmle kalkınan birçok ülke vardır. Sözgelimi İspanya yılda 7-8 milyar dolar net turizm geliri elde eder.

3. BETİMLEYİCİ ANLATIM (BETİMLEME - TASVİR ETME) 3. BENZETME Varlıkların okuyucunun gözünde, zihninde canlanacak Bir kavramı ya da varlığı başka bir kavram ya da varlığın şekilde ayırt edici nitelikleriyle resim çizer gibi özellikleriyle anlatmaya benzetme denir. anlatılmasına betimleyici anlatım (tasvir etme) denir. “ Birikimsiz yazarlık saman alevi gibidir. Saman alevi Betimlemede gözlem esastır. çabucak tutuşup yine çabucak söner. Yazmak için yeterli Örnek: donanıma sahip olmayan birikimsiz yazarlar da parlamış olsalar Başımızın üstünde her zaman yeşil, iğne yapraklı dallardan bile elbet bir gün saman alevi gibi sönüp giderler. örülü bir çatı var. Dallar öylesine sık ki, güneş ışığı aşağıya süzülemiyor bile. Ormanın içine doğru kilometrelerce uzayıp 4.KARŞILAŞTIRMA giden toprak bir yol var. Birden fazla varlık ya da kavram arasındaki benzerlik

veya farklılıkları ortaya koymak için kullanılan anlatım 4.TARTIŞMA (TARTIŞMACI ANLATIM) yoluna karşılaştırma denir. Yazarın kendi doğrularına okuyucuyu inandırmak, onu Konuşma ile yazma farklıdır. Konuşma geçicidir, yazma kendi gibi düşündürmek için kullandığı anlatım kalıcı. Konuşma anlıktır, yazma sonsuz. Yazıya geçirilen her tekniğine tartışma denir. Amaç kendi düşüncesini şey olduğu gibi korunur. Konuşma ise saman alevi gibi savunmak, varsa yanlış düşünceyi çürütmek söylendiği anda yitip gider.” Bu parçada “konuşma” ile “yazma” olduğundan yazar, düşüncelerini sanki karşısında karşılaştırılmış, yazmanın konuşmadan üstün olduğu okuyucu varmış da onunla konuşuyormuş gibi ele alır. belirtilmiştir. Bu yöntemde önce eleştirilecek olan düşünce verilir. Yazar, kendi düşüncesinin doğruluğunu, eleştirdiği düşüncenin ise yanlışlığını savunur. 5. TANIK GÖSTERME Bazı bilim adamları yanlış, anlaşılmaz bir Türkçe ile Yazarın, savunduğu düşüncenin doğruluğuna yazıyorlar. Üstelik bunlar, edebiyatçı olmadıklarını ileri okuyucuyu inandırabilmek için tanınan ve görüşlerine sürerek, hoş görülmelerini de istiyorlar. Ama bu, mazeret itibar edilen kişilerin sözlerinden alıntı yapılmasına olamaz. Çünkü bizim onlardan istediğimiz; duygu ve tanık gösterme denir. Kişinin sadece ismini yazıda düşüncelerini düzgün bir dille yazmalarıdır. Bunun için de kullanmak, tanık gösterme için yeterli değildir. Bu, sanatçı olmaya gerek yoktur. Her insan ana dilini hatasız örneklendirme olur. Tanık göstermede önemli olan, kullanacak ölçüde bilmelidir bence. kişinin sözünü destekleyici olarak kullanmaktır. Önce

yazar kendi görüşünü verir. Daha sonra bu görüşü DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI kanıtlamak, inandırıcılığı artırmak için, o alanda Bir metinde anlatılanları daha anlaşılır hâle tanınmış bir kişiden söz edip, o kişinin sözlerine yer verilir. getirmek, okuyucuyu etkilemek, onun ilgisini çekmek

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

Örneğin insan sevgisinden bahseden birisinin Sait Faik’in: 6- Geriye Dönüş (Flashback): Hikâye ve romanlarda ko- “Her şey insanı sevmekle başlar.”sözünü destekleyici bir söz nunun akışını keserek geriye, konuyla ilgili geçmişteki olarak kullanması. bir olaya dönme tekniğidir. Bu teknikten tiyatro ve sinema da yararlanır. 6. SAYISAL VERİLERDEN YARARLANMA 7- Leitmotif: Herhangi bir tavır, hareket veya sözün, Düşüncenin kanıtlanabilmesi için istatistiksel eserde çeşitli vesilelerle birçok kez tekrar edilmesidir. bilgilerden, anketlerden ya da grafiklerden Sanatçılar bu teknikle öncelikle içerikte sürekliliği yararlanılmasıdır. sağlama amacı güder. Letimotif, edebi metne simetrik Ormanlar, dünyamızın akciğerleri gibidir. Ormanlar ve estetik bir değer kazandırır. olmasaydı yaşadığımız dünya tozdan geçilmeyecekti. 1000 m² ladin ormanı yılda 32 ton, kayın ormanı 68 ton ve çam ormanı ise 30-40 ton tozu hüp diye emebilir ve havadaki zehirli gazları 8- Montaj: Sanatçının, bir kişiye ya da anonim bir sözü, da filtre eder. metni, kendi eserine derinlik, çağrışım zenginliği, üslup çeşitliği sağlamak amacıyla aktarmasıdır. Şiirde ROMAN VE HİKÂYEDE ANLATIM TEKNİKLERİ kullanılan irsalimesel sanatlarına benzeyen bu teknikte eserle montaj metni arasında uyum ve bütünlük 1- Anlatma (Tahkiye Etme): Anlatma (tahkiye), bulunur. Postmodern romana kadar sınırlı kullanılan bu anlatıcı-nın bir takım olayları ve bu olaylar çevresindeki teknik, postmodern romanla birlikte farklı boyutlara insanları, belli bir mekân ve zaman çerçevesinde ulaşmıştır. okuyucuya/ dinleyiciye nakletmesidir. Anlatma tekniğinde okurla metin arasında bir anlatıcı söz konusudur. Anlatma, zaman zaman özetlemeye TÜRK EDEBİYATINDA HİKAYE dönüşebilir.

Özetleme: Uzun bir zaman diliminde yaşanmış olayların Yaşanmış ya da yaşanması muhtemel olayların ayrıntılardan arındırılarak ana hatlarıyla kısaca ifade bir yazar tarafından okuyucuda heyecan, zevk edilmesidir. Özetleme tekniğinde zaman uyandıracak şekilde kısaca anlatıldığı edebi atlamalarından ve olay genellemelerinden yararlanılır. metinlere hikaye ya da öykü denilmektedir. Orta Çağda özellikle Hindistan'da "Binbir Gece

Masalları" sağlam bir hikaye geleneğinin varlığını 2- Gösterme: Gösterme, anlatıcının olayı anlatması bildirmektedir. Bu gelenek, Arapçadan yapılan değil; olayın, hareketin, tavrının, durumun dil vasıtası çevirilerle Avrupa'ya masal, efsane, rivayetler ile gösterilmesi, okuyucunun gözü önünde somutlaştırılmasıdır. Buna, hareketlerin ve varlıkların şekliyle yayılmıştır. Hikâyeye bugünkü anlamda ilk belirgin bir biçimde nitelendirilmesine denir. Gösterme edebi kimlik kazandıran İtalyan yazar tekniği, hikayedeki şahısların sanki sahnede Boccacio'dur. 14. yüzyılda Boccacio yazdığı oynuyormuş gibi konuşturulmasıyla oluşturulur. "Decameron" adlı eseriyle ilk öykü örneğini Burada anlatıcı aradan çekilir. Anlatılmak istenen vermiştir. Rönesans'ın etkisiyle de hikaye 19. yüzyılın diyaloglarla anlatılır. en yaygın edebi türü olmuştur. Bizde; destanlar, halk hikâyeleri, mesnevi ve

masallarla ilişkili olan bu tür, 15. yüzyılda "Dede 3- Diyalog: Hikâyelerde olay içerisindeki kişilerden iki Korkut Hikâyeleri" ile hikâye tekniğine yaklaşmıştır. veya daha fazlasının karşılıklı konuşturulması tekniğine Giritli Aziz Efendi’nin “Muhayyelat” ve Emin Nihat “diyalog” denir. Diyalog bir gösterme tekniğidir. Bey’in “Musameratname” adlı eserleri hikaye türüne 4- İç Monolog (İç Konuşma): Kahramanın sessiz bir bi- geçişin önemli örneklerindendir. çimde içinden konuşmasıdır. Bu teknik, daha çok, 19. yüzyılda Tanzimat’la gelen yeniliklerle birlikte kişilerin iç dünyasını aracısız bir şekilde okuyucuya batılı anlamda ilk örneğini Ahmet Mithat sezdirme amacına hizmet eder. Bu tekniğin uygulandığı Efendi "Letaifi Rivayet” ( Söylene gelen güzel şeyler, bölümlerde anlatıcının varlığı ortadan kalkar, olay ve nakledilen güzel söylentiler ) adlı eserini yazarak vermiş, "Kıssadan Hisse" ile bu türü geliştirmiştir. durumla ilgili yorum ve değerlendirmeler okuyucuya Sami Paşazade Sezai’nin "Küçük Şeyler" adlı eseri bırakılır. Kendi kendisiyle konuşan kahramanın Batılı tekniğe uygun ilk eserdir . Bağımsız bir tür düşünceleri, düzenli ve sistematiktir. İç konuşma, bir olma özelliğini ise Milli Edebiyat Döneminde Ömer gösterme tekniğidir. Seyfettin'le kazanmıştır. 5- İç Çözümleme: Olay örgüsünde yer alan Türk edebiyatında; Ömer Seyfettin , Sait Faik , kahramanların iç dünyalarını (duyguları, psikolojileri, Sabahattin Ali, Memduh Şevket, Refik Halit gibi ruh dünyaları) anlatıcı tarafından bütün derinliği ve isimler hikaye alanında öncü isimler olarak kabul çıplaklığı ile irdelenip gün yüzüne çıkarılmasıdır. edilir.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

DEDE KORKUT HİKÂYELERİ HALK HİKAYELERİ ✓ Destan geleneğinden halk hikâyeciliğine geçişin ilk ▪ Âşıklar tarafından saz eşliğinde anlatılan manzum ürünüdür. ve mensur bölümlerden oluşan anonim ✓ Asıl adı “Kitabı Dede Korkut Âlâ Lisanı Taifei ürünlerdir. Oğuzan” dır. ▪ Hikâyelerde konu çoğunlukla aşktır. Bunun yanı ✓ Dede Korkut Hikâyeleri’nin Dresten Nüshası 1 ön sıra İslamiyet’i yayma düşüncesi ile yapılan savaş söz ve 12 hikayeden oluşmaktadır ve mücadelenin anlatıldığı kahramanlık konulu ✓ Hikâyelerde anlatılan olayların 9-12. yüzyıllarda hikâyeler de vardır. oluştuğu ve hikâyelerin 15. yüzyılın sonunda yazıya ▪ Aşk, sevgi, kahramanlık konuları işlenir. geçirildiği görüşü yaygındır. ▪ Dil sade, anlatım açıktır. ✓ Dede Korkut hikâyelerinde Oğuzların kendi iç ▪ Hikâyeler anonimdir. Aynı hikâyenin birden çok mücadeleleri, düşmanlarla yaptıkları mücadeleler, varyantı bulunur. çeşitli olağanüstü varlıklarla karşı verilen ▪ Halk hikayelerinde kahramanın en büyük mücadeleler ve aşk konuları işlenmiştir. yardımcıları Hz. Hızır ve kahramanın atıdır. ✓ Hikâyelerde nazım(şiir), nesir (düz yazı) iç içedir. ▪ Hikâyelerde nazım ve nesir yazı karışıktır. ✓ Yarım uyak ve aliterasyonlar çoktur. ▪ Hikâye anlatıcısı olan ozan, halk âşıkları; ✓ Kahramanların karşılıklı konuşmaları ve duyguları duygunun en yoğun olduğu bölümlerde şiir, türkü genellikle nazım; olay kısımları ise nesir biçimde okur. verilmiştir. ▪ Dinin etkisi ile anlatılarda sihir ve büyünün yerini ✓ Dede Korkut; hikayelerin yazarı değil, anlatıcısıdır. keramet ve mucizeler alır. ✓ 15. yüzyılda bir sanatçı tarafından derlenerek ▪ Olağanüstü özellikler azalmıştır. yazıya geçirilmiştir. Anonimdir. ▪ Halk Hikâyeleri 16.yüzyılda edebiyatımızda ✓ Hikâyeler birbirlerinden bağımsız olmakla beraber görülmeye başlanmıştır. Destanın yerini almıştır. çoğunlukla kahramanları ortaktır. ▪ Kişiler ve olaylar gerçeğe yakındır, ✓ Dil, oldukça sadedir. olağanüstülükler sınırlıdır. ✓ Hikâyelerde en önemli meziyet kahramanlıktır. ▪ İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı’nda destanın, ✓ Dede Korkut’un kimliği hakkında kesin bilgi yoktur. Divan edebiyatında mesnevinin, günümüzdeki ✓ Dede Korkut simgesi, hikâyelerin değişmeyen roman ve hikayenin karşılığıdır. motifidir. Oğuz boylarının başı derde girdiğinde ▪ Halk hikayeleri aşık adı verilen hikaye anlatıcıları veya sevinçli bir durum olduğunda Dede Korkut'a veya meddahlar tarafından kahvehanelerde, köy danışılır. odalarında, düğünlerde saz çalınarak, taklitler ✓ Hikayelerin sonunda Dede Korkut gelip (boy boylar, yapılarak anlatılır. soy soylar)dua eder. ✓ Dede korkut Hikâyelerini ilk kez, Kilisli Rıfat Bilge, Kahramanlar genellikle dört şekilde âşık olur: Dresden yazmasının bir kopyasına dayanarak 1916’da hikayeleri bilim dünyasına a. Bade içerek tanıtmıştır. b. Resme bakarak âşık olma ✓ Eserin yazma nüshaları Dresten ve Vatikan c. İlk görüşte âşık olma ✓ kütüphanelerindedir. d. Aynı evde büyüyen kahramanlar kardeş ✓ Olağanüstü olaylarla gerçeğe uygun olaylar iç olmadıklarını öğrenince. içedir. Hikâyede, asıl kahramanların dışında:

• Kahramanların yakın çevresi (anne, baba vs.) Dede Korkut Hikâyeleri’nin İsimleri • İdareciler (padişah, vezir, bey vs.) 1. Dirse Han Oğlu Boğaç Han • Yardımcı tipler (aksakallı ihtiyar, bezirganlar vs.) 2. Salur Kazan'ın Evi Yağmalanması • Ara bozucu tipler (kocakarı, kara vezir, üvey anne) 3. Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek • İnsan olmayan tipler (at vs.) vardır. 4. Kazan Bey Oğlu Uruz'un Tutsak Olması 5. Duha Koca Oğlu Deli Dumrul 6. Kanlı Koca Oğlu Kanturalı Halk Hikâyelerinin Bölümleri 7. Kazılık Koca Oğlu Yegenek 1. Fasıl: Anlatıcının hikâyeye geçmeden önce dinleyiciyi 8. Basat'ın Tepegöz'ü Öldürmesi anlatılacak olaylara hazırlamak için birtakım şiirler, 9. Begin Oğlu Emren türküler okuduğu, tekerlemeler söylediği bölümdür. 10. Uşun Koca Oğlu Segrek 2. Döşeme: Hikâyede olay anlatımına geçmeden önce 11. Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruz'un Çıkarması anlatıcı kişi ve olay mekânlarını tanıtır. Hikâye 12. İç Oğuz'a Taş Oğuz Asi Olup Beyrek Öldüğü zamanından bahseder. Çeşitli rivayetlere değinir.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

3. Asıl Konu: Hikâyenin özünü oluşturan olaylar MESNEVİ anlatılır. Çoğunlukla asıl kahramanların öncesi ile hikâyeye başlanır. Bir arayış söz konusudur. ▪ Arapçada “ikişer, ikişerlik” anlamına gelir. 4. Sonuç, Dua: Bu bölümde hikâye ya mutlu ya da ▪ Kendi aralarında uyaklı beyitlerden oluşur. mutsuz sonla biter. Genellikle halk hikayeleri mutlu ▪ Aruz ölçüsüyle yazılır. sonla biter. Hikâye mutlu bitiyorsa “duvak Kapama” ▪ Divan şiirinin en uzun nazım biçimidir. denilen bir muhammes türkü söylenir. ▪ Divan edebiyatında “roman”,”hikaye” Efsane: Hikâyelerin sonunda gerçek hikâyeden türlerinin işlevini görür. bağımsız olaylar anlatılır. Bunlar kavuşmanın öteki ▪ Her beyit kendi arasında kafiyelidir.(aa-bb-cc- dünyada olduğunu anlatmaya yöneliktir. Efsanelerde dd-….) sevgililerin mezarlarında iki gül biter. Bu güller kutsal ▪ Bir şairin 5 mesnevisinden oluşan eserler günlerde birbirine sarılır veya mezar çevresinde iki bütününe “Hamse” adı verilir. kavak ağacı büyür; bu ağaçlara iki kuş konar ve ▪ Mesnevilerde asıl konuya doğrudan girilmez. ötüşürler. ▪ Edebiyatımızda mesnevi türünün ünlü isimleri Halk Hikâyelerinin Kaynakları şunlardır: Fuzûlî, Şeyhî, Nâbî, Şeyh Galip. a. Türk kaynaklı hikâyeler: Dede Korkut Hikâyeleri, Kerem ile Aslı, Âşık Garip, Emrah ile Selvihan. Üç ana bölüm vardır: b. Arap kaynaklı hikâyeler: Yûsuf u Züleyhâ, Leyla ➢ Giriş ile Mecnun. ➢ Konunun işlendiği bölüm, c. Hint-İran kaynaklı hikâyeler: Ferhat ile Şirin, ➢ Bitiş Kelile ve Dimne. Giriş bölümü; ▪ Dibace: Ön söz ▪ Tevhid: Allah’ın birliğinin anlatıldığı bölüm, ▪ Münacaat: Allah’a yapılan yalvarış ve CENKNAME yakarışların dile getirildiği bölüm, ▪ Naat: Hz. Muhammed’in övüldüğü bölüm, Cenknâme, yani gazavatnâme, Türk edebiyatında ▪ Miraciye: Hz. Muhammed’in Recep ayının başta Hz. Ali olmak üzere Hz. Muhammed, sahabeler 27.gecesi göğe yükselerek Allah ile etrafında dönen, genellikle Müslümanlarla Hristiyanlar görüşmesinin anlatıldığı bölüm, ve dine inanmayanlar arasında cereyan eden hadiseleri ▪ Mehdi Çeharı yarı Güzin: Dört halifenin abartılı, mucizevî ve gerçekleşmesi mümkün olmayan övüldüğü bölüm olaylarla anlatan edebî bir türdür. ▪ Eserin sunulacağı kişiye övgü ▪ Eserin yazılış sebebi. Mesneviler işledikleri konulara göre; o Mizahi mesneviler HAZRETİ ALİ CENKNAMELERİ o Savaş ve kahramanlık mesnevileri o Dini ve tasavvufi mesneviler Hazreti Ali çevresinde teşekkül eden cenknâmeler, o Aşk konulu mesneviler vb. 13. yüzyıldan itibaren Anadolu sahasında tercüme, telif ve adapte yoluyla işlenmiştir. Sözlü gelenekte var olan TÜRK EDEBİYATINDA ÖNEMLİ MESNEVİ ÖRNEKLERİ cenknâmeler, daha sonra yazıya geçirilmiştir. Yusuf Has Hacip-Kutadgu Bilig(İlk Mesnevi) Cenknâmelerin büyük bir kısmının günümüzde Şeyyad Hamza-Yusuf u Zeleyha(ilk aşk mesnevisi) yeniden ele alınıp hikâyelere konu edilmesiyle bu Mevlana-Mesnevi eserler, modern Türk hikâyeciliğine kaynaklık etmeye -Risaletün Nushiye başlamıştır. Gülşehri-Mantıkut Tayr Cenknâmeler, şekil bakımından nazım, nesir veya Aşık Paşa-Garipname nazım-nesir karışık olarak kaleme alınmıştır. Hoca Mesud-Seheyl ü Nevbahar Hz. Ali, olaylarda sürekli sahnede kalan Ahmedi-İskendername, Cemşid u Hurşid örnek cengâver-gazi tipini temsil etmektedir. Müslim- Süleyman Çelebi-Vesiletün-Necat(Mevlid) gayrimüslim mücadeleleri fikri üzerine kurulmuş Şeyhi-Hüsrev ü Şirin,Harname cenknâmelerde Müslim ve gayrimüslim olmak üzere iki Cem Sultan-Cemşid u Hurşid tip vardır. Somut veya hayalî varlıklar cenknâmelerde Hamdullah Hamdi(Hamse sahibi)-Leyla ile sürekli sahnededir. Mecnun,Yusuf u Züleyha, Mevlid,Tuhfetül- Uşşak,Kıyafetname Mesihi-Edirne Şehrengizi(İlk şehrengiz) Lami-Ferhad u Şirin,Namık u Azra, Şem ü Pervane

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

Zâti-Şem u Pervane, Ahmed u Mahmud, Edirne ✓ Çok yazmasından dolayı “Yazı Makinası” diye Şehrengizi adlandırılır. Amacı ebedilik değil halkı Fuzûli-Leyla vü Mecnun, Beng ü Bade, Sohbetü’l-Esrar aydınlatmaktır. Taşlıcalı Yahya(Hamse sahibi)-Gencinei Raz,Yusuf u ✓ Halkı aydınlatmaya çalıştığı için Hacei Evvel (İlk Züleyha öğretmen)olarak bilinir. Nevizade Atayi(Hamse sahibi)-Nefhatül Ezhar,Sohbetül ✓ Yer yer romanların akışını keser ve uzun bilgiler Ebkar, Sakiname, Hilyetül Efkar verir. Nabî-Hayriyye, Hayrabad ✓ Romanları teknik açıdan zayıftır. Şeyh Galip-Hüsn ü Aşk Vehbî-Lutfiye ✓ Onun 36’sı roman, yaklaşık 200 eseri vardır. Keçecizade İzzet Molla-Mihnet Keşan, Gülşeni Aşk ✓ Küçük hikayelerden oluşan Letaifi Rivayat adlı eseri 28 hikayeden ve 25 ciltten oluşur.Türk edebiyatında ilk hikaye kitabıdır. TANZİMAT DÖNEMİ HİKÂYELERİNİN ÖZELLİKLERİ Romanları: Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Felatun Bey’le Rakım Efendi, Yeniçeriler, Henüz On Yedi ✓ İlk hikâyelerde meddah tarzının etkisi ve tekniği Yaşında, Kıssadan Hisse… görülür ✓ Eserler romantizmin etkisiyle genelde duygusal, acıklı konular üzerine kurulmuştur. ✓ Yanlış Batılılaşma (Alafrangalık özentisi) tutsaklık, SAMİPAŞAZADE SEZAİ (1860-1936) cariyelik, zorla evlendirilme, kadın-erkek eşitsizliği, ahlaki ve sosyal konular sıklıkla işlenmiştir. • Batı tarzında yazmış olduğu hikayeleri ile tanınır. ✓ Başlangıçta Fransız hikâyecileri örnek alınmıştır. • Sanat için sanat anlayışını benimsemiştir. ✓ Tanzimat 1. Dönem sanatçıları romantizm etkisiyle • Roman ve hikayelerinde çevreyi tanıtır. ve toplumu bilinçlendirmek amacıyla edebi eserleri • Kişilerin ruh tasvirlerini yapmak suretiyle bir araç olarak kullanmışlardır, bu yüzden eserlerin • gözleme önem verdiğini gösterir. çoğu teknik açıdan kusurludur. • Konuşma bölümlerinde dili oldukça sade ve ✓ Halka seslenen yazarlar nispeten sade dille; aydın doğaldır. kişilere seslenen yazarlar ise ağır bir dille • Sergüzeşt adlı romanıyla tanınmaktadır. Esir yazmışlardır. ticaretinin sosyal hayattaki yeri realist bir biçimde ✓ Tanzimat Edebiyatı Birinci Döneminde anlatılmıştır. Eserde Dilber(cariye)isimli bir kızın esir “romantizm”, ikinci dönemde ise “realizm” ve edilmesi, çileli hayat macerası ve Nil nehrine “natüralizm” akımının etkisi görülür. atlayarak intihar etmesi anlatılır. ✓ Olayların geçtiği mekânlar çoğunlukla İstanbul ve çevresidir. Yiğeni İclal’in ölümü üzerine İclal adlı mersiyesini yazar ✓ Eserlerde kişiler romantizmin etkisiyle tek yönlü ele ve bu mersiye düz yazı şeklindedir. alınmıştır. İyiler tamamen iyi, kötüler de tamamen Şir isimli bir tiyatro eseri vardır. kötüdür. ✓ Yer ve çevre tasvirleri çoğu zaman eseri süslemek Küçük Şeyler ise Alphonse Dudet etkisiyle için yapılmıştır. yazdığı,edebiyatımızın ilk gerçekçi küçük hikayelerini ✓ Hikâyeler gazetelerde bölümler halinde(Tefrika toplamıştır.Edebiyatımıza kısa hikaye türünü sokan etmek) yayımlanarak okuyucuya ulaştırılmıştır. kişidir.(Batılı anlamda ilk hikaye örneğidir.)

Rumuzul Edep adlı eserinde makale,sohbet ve bazı hikayelerini toplamıştır. AHMET MİTHAT EFENDİ(1844-1912)

✓ Sanat toplum için anlayışına bağlı kalmış, bu nedenle Servetifünuncuları eleştirir ve onlar hakkında Dekadanlar adlı makalesini yazar. ✓ Ahmet Mithat Efendi ansiklopedik bir yazardır. ✓ Her konuda her türlü yazıları yazar. Eserlerinde okuyucularını bilgilendirmeye çalışır.

✓ Eserlerinde sade bir dil kullanmıştır. Halka okuma zevkini aşılamaya çalışır.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ HİKÂYE ÖZELLİKLERİ ❖ Hikâyelerinde ‘’milli bilinci’’ uyandırma ve (1911-1923) güçlendirme amacı taşımıştır. ❖ Mizahtan da yararlanarak toplumdaki aksayan o Tanzimatta başlayan Servetifünunda olgunlaşan yönleri eleştirmiştir; bu bakımdan hikâyeleri hikâye, Millî Edebiyat Döneminde toplumsal hiciv karakteri taşır. dilde sadeleşme hareketleriyle bir hayli ❖ Hikâyelerinde menkıbe, efsane, destan, halk gelişmiştir. fıkraları ve tarihten yararlanmıştır. o Millî Edebiyat Dönemi hikâye yazarları, her ❖ Konuşma dilini yazı diline uygulamayı amaçlamıştır. şeyden önce İstanbul’un dışına çıkarak yani ❖ Hikâyeleri teknik açıdan zayıftır Anadolu’ya giderek Anadolu insanı konu ❖ Hikayeleri beklenmedik bir biçimde biter. edinmişlerdir. ❖ Şiirleri de vardır ama hikayeleriyle tanınır. o Bu dönem hikâyecileri eserlerinde yurt sorunlarını gözleme dayalı olarak anlatmıştır. Ünlü Hikaye Kitapları: Başını Vermeyen Şehit, Pembe o “Sanat toplum içindir.” anlayışıyla eserler İncili Kaftan, Kütük, Bomba, Kaşağı, Teke Tek, Falaka, verilmiştir. Kızıl Elma Neresi, Beyaz Lale,Gizli Mabet,Yüksek o Yazarlar, genellikle kendi yaşadıkları zamanı Ökçeler,Yalnız Efe, Bahar ve Kelebekler(Bu hikayede bir hikâyelerinde kullanmışlardır. genç kızın eskiyi savunan ninesiyle çatışması vardır.) o Bu dönem eserleri özellikle, Balkan Savaşları, Roman: Eshabı Kehfimiz, Efruz Bey(Batı hayranı birisi) Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı zamanlarında geçmektedir. Millî şuur ve REFİK HALİT KARAY (1888-1965) Osmanlı Dönemi’nin güçlü olduğu dönemleri ❖ Fecriati Edebiyatı’ndan Milli Edebiyat’a geçen anlatan hikâyeler de vardır. yazarlardan birisidir. o Bu dönemde en çok işlenen konular; yurtseverlik, ❖ İlk olarak “Kirpi” takma adıyla yazdığı hiciv cehalet, halkın çektiği acılar, çağdaşlaşma ve geri türündeki yazılarıyla tanınır ve bu yazılarından kalmışlık gibi temalardır. dolayı Anadolu’nun çeşitli yerlerine sürülür. Bu o Hikâyenin teknik bakımdan geliştiği bu sürgününde Memleket Hikayeleri adlı eseri dönemde sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır. yazar. o Bu dönemin hikâyelerinde kişi kadrosu ❖ Ankara hükümeti aleyhine yazdığı yazılar zenginleşmiş, toplumun her kesiminden insan nedeniyle yurt dışına Hatay’a sürülür. Bu hikâyelerde işlenmiştir. sürgünde de “Gurbet Hikayeleri”ni yazar. o Kahramanlar, hem ruhsal hem de fiziksel ❖ Eserlerini konuşma diliyle yazmıştır. betimlemeleriyle yaşadıkları çevre içerisinde ❖ Gözlem ve hiciv yeteneği güçlüdür. işlenmiştir Eserleri: o Millî Edebiyat Dönemi’nin Ömer Seyfettin’den Hikaye: Anadolu Hikayeleri, Memleket Hikâyeleri, başka önde gelen hikâyecileri; Refik Halit Karay, Roman: İstanbul’un İçyüzü, Yezidin Kızı, Nilgün, Çete, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Sürgün, Kadınlar Tekkesi, Karlı Dağdaki Ateş, Aka Gündüz, Reşat Nuri Güntekin’dir. Hiciv: Guguklu Saat, Kirpinin Dedikleri

ÖMER SEYFETTİN FİİLİMSİLER ❖ 1911 yılında “Genç Kalemler” dergisinde yayınlanan “Yeni Lisan” makalesini yayımlayarak Fiilimsi: Fiil kök ve gövdelerinden türeyip isim, sıfat, edebiyat âlemine atıldı. zarf gibi görevlerde kullanılan sözcüklere fiilimsi denir. ❖ Türk edebiyatının en önemli hikâyecisidir. ▪ Fiil anlamlı isim soylu sözcüklerdir. ❖ Yeni Lisan adlı makalesi Milli Edebiyat kanunlarının ▪ Fiilimsiler aldıkları eklerle fiil olmaktan çıkar ilanı sayılır. ancak fiil özelliklerini korurlar. ❖ Sade dil akımının öncüsüdür. Bu noktada ▪ Kip ve kişi eklerini alarak çekimli eylem olamazlar “edebiyatsız edebiyatı ” savunmuştur. ancak olumsuzluk eki alabilirler. ❖ Anadolu insanın hayat şartlarını hikâyelerini ▪ Fiilimsiler; isim-fiil, sıfat-fiil (ortaç), zarf-fiil (ulaç) yansıtmıştır. olmak üzere üçe ayrılır. ❖ Dilde, fikirde, milliyetçilik fikrini yerleştirmiştir. 1. İsim-Fiil (Ad-eylem) ❖ Maupassant(Olay) tarzı realist hikayenin Türk Fiillerin "-me (-ma), -mek (-mak), -iş (-ış, -uş, -üş)" edebiyatındaki en önemli temsilcisidir. ekleriyle türetilip isim görevinde kullanılmasıdır. ❖ Hikayelerde şahısların ruh tahlilleri yerine, olaylar arasında bağ kurmaya çalışır. ▪ Haftanın ilk günü okula gitmekten hoşlanmazdı. ❖ Konu olarak çocukluk anıları, tarihi olaylar ve Türklere Balkanlarda uygulanan zulümler ağır basar.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

Bu cümlede eylem (git-), "-mek" ekini alarak eylemsi olmuştur. ▪ Soruyu bilenler ödüllendirildi. Çünkü bu sözcüğe, eylem olumsuzluk ekini getirebildiğimiz gibi, ▪ Tanıdıkları onu artık aramıyordu. sözcüğün, ad çekim eki olan "-den hal eki"ni aldığını görüyoruz. ▪ Çocuk gördüklerini annesine anlattı.

▪ Çocuk yatmamak için türlü bahaneler öne Sıfat-fiiller, "-dik" ve "-acak" ekiyle birlikte sürüyordu. tamlanan (iyelik) eki alabilir. ▪ Yol kenarları, parklar çiçeklenmeye başladı. ▪ Üç günden beri aramamasına üzüldüm. ▪ Gideceğim günü size haber veririm. ▪ Öğretmenimizin şiir okuyuşunu çok beğeniyorum. ▪ Sanatçı, yazdığı mektupları kitap haline getirmiş. ▪ Söz verdiği halde gelmeyişine kızdım. ▪ İstediğiniz kitapları adresinize yollayacağız. ▪ Ad-eylemler, kalıplaşarak sıfat görevinde Sıfat-fiiller bazen sıfat görevinde kullanılabilir. kullanılmayabilir. ▪ Babam süzme yoğurdu çok sever. ▪ İki yakayı asma köprüyle birbirine bağlayacaklar. ▪ Bu konuyu daha önce öğrendiğimi söylemedim. ▪ Onun beni kırmayacağını sanıyorum. Bu cümlelerde, isim-fiil ekini alan "süzme, asma" sözcükleri, ▪ Bu görevi çok istediğinizi biliyorum. "yoğurt, köprü" adlarını niteleyerek sıfat görevinde ▪ Yakında geleceğimi ona haber verin. kullanılmıştır.

Eylem olumsuzluk eki "-ma, -me" adeylem eki Sıfat-fiil eklerini alan bazı sözcükler kalıcı isim "-ma, -me" ile şekilce benzerlik gösterir. olur. Cümlenin anlamından bunu fark edebiliriz. ▪ Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez.

▪ Yoksullara yakacak yardımı yapıldı. ▪ Bu okula gitme konusunda karar sizin. ▪ Ünlü yazarla okurlar arasında sıkı ilişki olmalı. ▪ Eğer hastaysan, yarın okula gitme, dedi. ▪ Evimizin giderlerini düzene sokmalıyız.

▪ Bu su, nisan ayında çağlayan haline gelirdi. Birinci cümlede "gitme" sözcüğü, ad eylem ekini alarak eylemsi olmuştur, ikinci cümlede, "gitme" sözcüğü, emir kipinin 2. tekil ▪ Sabahları dolmuşa yetişmek için koşturuyordu. kişisi ile çekimlenmiş, olumsuzluk ekini (-me) almış bir eylemdir. Bazı eylemler, ad eylem eklerini alıp 3. Zarf-Fiil (Bağ-Fiil, Ulaç) kalıplaşarak bir varlığa ad olur. Bu sözcükler Eylemlerin "-ip, (-ıp, -up, -üp), -erek (-arak), -meden (- artık eylemsi değildir. madan), -meksizin (-maksızın), -dikçe (-dıkça, -tıkça), - ▪ Şu kazmayı küreklerin yanına koyun. ince (-ınca),-eli (-alı),-ken,-a (…-a …-a), …-r …-mez (…- ▪ Burayı kazmayı sakın unutmayın. r …-maz), -esiye (-asıya), -casına (-cesine)" ekleriyle türetilip zarf görevinde kullanılmasıdır. Cümleleri Aşağıdaki cümlelerde, adeylem ekini aldığı halde bir varlığa ad zaman veya durum yönüyle tamamlar. olarak eylemsi özelliğini kaybeden sözcükler koyu renk olarak yazılmıştır. ▪ Kasadaki domatesleri, seçerek aldı.(durum) ▪ Çocuklar güle oynaya evlerine gittiler. (durum) ▪ Ahmet dünkü YGS denemesine girmemiş. ▪ Dersten onu beş geçe çıktılar. (zaman) ▪ Gerekli bilgileri danışmadan alabilirsiniz. ▪ Zaman yel olup akıyor, kuş olup uçuyor. (durum) ▪ Dondurma, en çok, yaz aylarında tüketilir. ▪ Çiftliğe doğru istemeyerek yürüdü. (durum) ▪ Sorulara düşünmeden cevap verdi. (durum) 2. Sıfat-Fiil (Ortaç) ▪ Yine farkına varmaksızın senli benli olduk. (durum) Eylemlerin -an(-en), -ası(-esi), -mez(-maz), -ar(-er, -r), - ▪ Çocuğun yüzüne baktıkça onu hatırlıyordu. dik(-dık, -tik, -tık), -ecek(-acak), -miş(-mış)" ekleriyle (zaman) türetilip sıfat görevinde kullanılmasıdır. ▪ Akşam olunca komşular bahçede toplanırdı. (zaman) ▪ Harman yerinde, sararmış otlar bir köşeye ▪ Okulunu bitireli bir yıl bile olmamıştı. (zaman) yığılmıştı. ▪ Ders çalışırken odada kimseyi istemezdi. (zaman) ▪ Kırılan camı değiştirmek için camcı çağırdık. ▪ Sofraya oturur oturmaz bir bardak su istedi. ▪ Burası gerçekten görülesi bir yermiş. (zaman) ▪ Kervanımız geçilmez çölleri geçti. ▪ Toprak yağmuru doyasıya içmişti sanki. (durum) ▪ Küçük kasabalarda hep bildik sorunlarla karşılaştık. ▪ Yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. ▪ Bize, evde, yapacak bir iş bırakmamıştı. (durum) ▪ Zarf fiil eklerinden "-ken" ad soylu sözcüklere Sıfat-fiiller, öteki sıfatlar gibi adlaşabilir. de eklenebilir. Bu durumda, eklendiği sözcüğe

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

zarf görevi kazandırır ama onu eylemsi 1.Sözlü Edebiyat yapmaz. Türklerin yazı ile tanışmadıkları dönemlerde ▪ Yağmur yağarken evden dışarı çıktım. oluşturulan ve çeşitli dini törenlerde ortaya çıkan ▪ Konuya başlarken bazı kaynak kitaplar tavsiye etti. edebiyattır. 8.yüzyıla kadar devam eder. ▪ Dün evdeyken kapının zili çalıverdi. Koşuk, sav, sagu ve destanlar dönemin başlıca ▪ Babam öğrenciyken burada kimsecikler yokmuş. ürünleridir. Sözlü Edebiyat döneminde destanlar ön plandadır. Bu Bazı sözcükler bağ-fiil eki almış görünse de sebeple bu dönem "Destan Dönemi” olarak da bilinir. bağ-fiil olmayabilir. Anlatım sözlüdür. Ürünler anonimdir. ▪ Ona danışmadan bu konuda karar verme. Sözlü Edebiyat'ta en yaygın tür olarak şiir ön plana ▪ Başvuru için danışmadan belge alabilirsiniz.(ad) çıkar. ▪ Annemin yaptığı sarmadan iki tane aldım. (ad) Bu dönemde ürünler "ozan, oyun, kam, baksı, şaman" ▪ İnşaattaki tahta kalıp bugün sökülecek. (ad) olarak adlandırılan şairler tarafından oluşturulmuştur. Bunlar; yuğ (yas törenlerinde) sığır (av törenlerinde) ve şölen(ziyafet törenleri)adı verilen törenlerde kopuz ÜNİTE: 3 ŞİİR / 6 HAFTA eşliğinde söylenmişlerdir. Sözlü Edebiyat döneminde aşk, kahramanlık, doğa, at İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI sevgisi, cesaret ve ölüm konuları en çok işlenen konular İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı, tarihin karanlık olur. devirlerinden İslamiyet’in kabul edildiği 11. Yüzyıla Sanatçılar, şiirlerini "kopuz" denen saz eşliğinde kadar sürer. Yabancı etkilerden uzak olan İslamiyet söylemişlerdir. Öncesi Türk Edebiyatında göçebe kültürün izleri Şiirlerde hece ölçüsü kullanılmıştır. Hece ölçüsünün de belirgin bir şekilde görülür. Bu dönemde toplumsal daha çok 7'li, 8'li ve 11'li kalıpları tercih edilmiştir. yaşam ve inanç edebiyata da yansımıştır. İslamiyet Nazım birimi dörtlüktür. Öncesi Türk Edebiyatı Şamanizm, Maniheizm ve Sözlü Edebiyat döneminde en çok yarım uyak Budizm gibi dinlerin etkisiyle ortaya çıkmıştır. İslamiyet kullanılmıştır. Öncesi Türk Edebiyatı'nda yazılı eser sayısı çok az olup Bol bol rediflere rastlanılan bu edebiyatta uyak düzeni eserler genellikle sözlü bir niteliğe sahiptir. koşma uyak düzeni (abab/cccb...) şeklindedir. Sözlü Edebiyat dönemi eserleri yabancı etkilerden oldukça uzak oldukları için eserlerin dili öz Türkçedir. Dönemin Özellikleri Çin kaynakları ve Kaşgarlı Mahmut'un Divanü Lügatit o Tamamen yerli ve milli bir karakter taşıyan bu Türk adlı eseri sözlü edebiyat ürünlerimiz için önemli dönem edebiyatının ürünleri anonim özellikler kaynaklardır. Kaşgarlı Mahmut, Divanü Lügatit Türk taşır. adlı eserinde ilk kez bu dönem ürünlerini derlemiş ve o Eserlerin dili öz Türkçe olup dilde yabancı yazıya geçirmiştir. sözcüklere rastlanılmaz. o Ölüm, doğa sevgisi, kahramanlık, aşk ve savaş gibi Sözlü Edebiyat Dönemi’nin Ürünleri konular sıkça işlenmiştir. a.Koşuk: Sığır ve şölen adı verilen törenlerde söylenen o İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatında edebi tür lirik şiirlerdir. Kopuz eşliğinde söylenen koşuklarda olarak şiir ön plandadır. Şaman, baksı, ozan ve kam doğa, aşk, savaş ve yiğitlik başlıca konuları oluşturur. olarak adlandırılan dini liderler ilk şiir örneklerini Koşuklar, dörtlük nazım birimi ve hece ölçüsüyle vermişlerdir. oluşturulur. Halk edebiyatında "koşma" Divan o Bu dönem şiirlerinde hece ölçüsü ve dörtlük nazım edebiyatında ise konusu yönüyle “gazele” benzer. birimi kullanılmıştır. Koşuk Örneği o Şiirlerde daha çok yarım uyak tercih edilmiştir. o Şiirler, yuğ olarak adlandırılan yas törenleri, sığır Orijinal metin Günümüz Türkçesiyle adı verilen av törenleri ve şölen ismi verilen toplu Öpkem kelip ogradım Öfkelenip dışarı çıktım ziyafetlerde söylenmiştir. Arslanlayu kökredim Aslan gibi kükredim o Bu dönem Türk edebiyatı sözlü edebiyat ve yazılı Alplar başın togradım Yiğitler başını doğradım edebiyat olmak üzere iki bölümde incelenir. Emdi meni kim tutar Şimdi beni kim tutabilir. o Sözlü Dönem Edebiyatı’nda sav, sagu, koşuk ve destan başlıca ürünleri oluşturur. o Yazılı Dönem Türk Edebiyatı’nda ise Göktürk Yazıtları(Orhun Abideleri) ve Uygur Metinleri en b.Sagu: Kişilerin ölümünden duyulan acının işlendiği önemli ürünlerdir. şiirlere sagu denir. Ölen kişinin dürüstlüğü, iyilikleri, yaptığı işler, ölümünden doğan acının fazileti ve

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI mertliklerinin anlatıldığı sagular Halk edebiyatında ➢ Yazılı dönemde dini konularda da din dışı “ağıt”, Divan edebiyatında “mersiye” adını alır. konularda da eserler verilmiştir. Sagular, "yuğ" adı verilen cenaze törenlerinde ➢ Nazım birimi dörtlüktür. söylenirdi. Türk edebiyatında en eski sagu örneği "Alp ➢ Ölçü, hece ölçüsüdür. Er Tunga" sagusudur. Alp Er Tunga sagusu Kaşgarlı Mahmut tarafından halk ağzından derlenmiştir. A)Göktürk Yazıtları (Orhun Abideleri) ✓ MS 720-735 yıllarına ait olan Göktürk Yazıtları Sagu Örneği (Orhun Abideleri) Türk dili ve tarihinin bilinen

edebi özelliği olan ilk ve en eski belgeleridir. Orijinal metin Günümüz Türkçesiyle "Ebedi, sonsuz taş" anlamına gelen "Bengü Taşlar" olarak da adlandırılır. Taşlar üzerine yazılarak Alp Er Tonga öldi mü Alp Er Tunga öldü mü bırakılmış eserlerdir. Göktürklerin ünlü hükümdarı İsiz ajun kaldı mu Kötü dünya kaldı mı Bilge Kağan döneminden kalma bu taşlar Kültigin, Ödlek öçin aldı mu Felek öcünü aldı mı Bilge Kağan ve Vezir Tonyukuk adına Emdi yürek yırtılur Şimdi yürek yırtılır. dikilmişlerdir. Hitabelerde Göktürklerin … … bağımsızlıkları için Çinlilerle yaptıkları savaşlar, Erler kurt gibi uludular Ulşıp eren börleyü savaşların sonunda devleti yeniden nasıl kurdukları Yırtıp yaka urlayu Bağrışıp yakalarını yırttılar Islıklaşmış sesle ağıt yaktılar anlatılır. Türk milletine seslenilerek birlik beraberlik Sıkrıp üni yurlayu içinde yaşamalarının öğütlenir. Sıgtap közi örtülür Göz yaşlarla örtülür ✓ Göktürk Yazıtları, Türkçenin bilinen en eski kaynağı … ve ilk yazılı belgeleridir. ✓ Abideler, Türk tarihi, Türk toplumunun yaşam c.Sav: Az sözle çok şey anlatan anlam yoğunluğu biçimi ile ilgili bilgiler içerir. taşıyan özlü sözlere sav denir. Savlar, İslamiyet Öncesi ✓ Göktürk Yazıtları'ndaki metinler yukarıdan aşağıya Türk toplumunun geleneklerini ve hayata bakış açısını doğru yazılmış satırlar da sağdan sola doğru ortaya koyar. Bugünkü atasözünün karşılığı olarak dizilmiştir. kabul edilir. ✓ Göktürk Alfabesi ile yazılmıştır. Göktürk Alfabesi, Örnek: 38 harflidir. 25 sessiz, 4 sesli 9 da birleşik sesten • Aç ne yimes, tok ne times. (Aç ne yemez, tok ne oluşmuştur. demez.) ✓ Sözcükleri ayırmada çoğunlukla iki nokta • kullanılmıştır. Ağılda oğlak toğsa arıkta otı öner. (Ağılda oğlak ✓ Göktürk Yazıtları, yabancı etkilerden uzak arı bir doğsa ırmakta otu biter.) Türkçe ile yazılmıştır. • ✓ Anıtlarda; aliterasyonlar, benzetmeler, atasözleri Arpasız at aşumas. (Arpasız at koşamaz.) ve deyimler gibi dikkat çekici edebi bir dil kullanılmıştır. • Alın arslan tutar, küçin sıçgan tutmas. (Hile ile ✓ Taşların bir tarafı Çince, üç tarafı da Göktürk aslan tutulur, güç ile sıçan tutulmaz.) alfabesiyle yazılmıştır. ✓ Göktürk Yazıtları, Türk isminin geçtiği ilk Türkçe metin olma özelliği taşır. 2.Yazılı Dönem ✓ Söylev ve anı türlerinin edebiyatımızdaki ilk Türklerin yazıyı kullanmaya başlamalarıyla oluşan bir örnekleri olmaları bakımından büyük önem taşır. dönme olan Yazılı Dönem İslamiyet'in kabulünden ✓ Göktürk Yazıtları, düzyazı şeklinde şiirsel bir önceki 8. Yüzyılda başlayıp 10. Yüzyılın ikinci yarısına anlatımla oluşturulmuşlardır. kadar devam eder. 5.ve 6.Yüzyılda yazıldığı düşünülen ✓ Anıtlarda hem din hem de din dışı konular “Yenisey Yazıtları” tahrip olup okunamadıkları için işlenmiştir. bunlar ilk yazılı metinler olarak kabul edilmez. Bu ✓ Göktürk Yazıtları, II. Göktürk devleti döneminde nedenle Türk edebiyatında Yazılı Dönem 8.Yüzyılda dikilmişse de yazıtlarda I. Göktürk devletinin tarihi yazılan “Göktürk Yazıtları”(Orhun Kitabeleri) ile anlatılır. Doğu Göktürklerin tarihine ışık tutar. başlar. ✓ Kitabelerin yazarı Yolluğ Tigin ve Vezir Tonyukuk’tur. Yazılı Dönem’inin başlıca özellikleri şunlardır: ✓ 1893 yılında Danimarkalı W.Thomsen anıtlardaki yazıyı okuyarak anıtları, bilim dünyasına tanıtmıştır. ➢ Bu dönem yazılı eserlerinde dönemin kültürel ✓ Göktürk Yazıtları, günümüzde Moğolistan sınırları unsurlarına rastlanılır. içerisinde yer alır. ➢ Yazılı Dönem ürünleri Göktürk Yazıtları’ndan ve Uygur Metinleri’nden oluşur.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

Üç dikili taştan oluşur. de bulunmaktadır. Bunların içinde Mani dini için yazılmış ilahiye benzer şiirler önemli yer tutmaktadır. 1.Tonyukuk Anıtı (MS 720): 720'de yazılıp dikilen ilk Aprınçur Tigin bu şiirlerini hece ölçüsüyle dörtlükler anıttır. Yazarı Bilge Tonyukuk'tur. Tarih ve anı özellikleri halinde yazmıştır. taşıyan Tonyukuk Anıtı'nda oldukça sade bir dil kullanılmıştır. İSLAMİ DÖNEM TÜRK EDDEBİYATI o Türkler 10.yüzyılın ilk yarısından itibaren İslamiyet’i 2.Kültigin Anıtı (MS 732): Yazarı Yollug Tigin'dir. Söylev kabul etmeye başlar. özellikleri taşır. Kültigin Anıtı'nda bizzat Bilge Kağan'ın o İslam dinine giren Türklerin sosyal, kültürel ve ağzından, o devrin tarihi, Kültigin'in kahramanlıkları, ekonomik hayatlarında önemli değişiklikler ölümü ve yas töreni anlatılır. olmuştur. o Bu dönemle birlikte yazılı ürünler de çoğalmaya 3.Bilge Kağan Anıtı (MS 735): Bilge Kağan öldükten başlamıştır. sonra onun adına dikilmiştir. Yazarı Yolluğ Tigin'dir. o 11. ve 13. yy. de Türk toplumu içinde Arapça ve Kültigin Anıtı ile hemen hemen aynı içerik ve türe Farsçayı bilen yeni bir aydın zümre doğmuştur. sahiptir. o Sanatçılar, öğrendikleri Arapça ve Farsçanın yanında bu dillerde meydana getirilmiş edebiyatın B)Uygur Metinleri etkisinde kalmışlardır. o Uygur dönemi metinleri genellikle yeni dinleri o İlim ve din alanında Arapça; edebiyat alanında olan Manihaizm ve Budizm konulu Farsça ağırlık kazanmıştır. metinlerinden oluşur. Bu dönem eserleri o Hece ölçüsünün yerini aruz ölçüsü almaya başladı. genellikle tercüme eserlerdir. o Eski Türk nazım biçimleri yanında mesnevi ve gazel o Uygur metinlerinde Göktürk(Irk Bitig) ve Uygur gibi yeni nazım biçimleri kullanıldı. alfabesiyle oluşturulmuştur. o Oluşturulan eserler öğüt verici niteliktedir. o Kısa metinlerdir. Bu metinlerin genellikle 5-10 o Eserlerinde genellikle, dini ve tasavvufi konulara arası satırdan oluştuğu görülmektedir. yer verilmiştir. o Her edebi metin gibi Uygur metinlerinin de döneminin zihniyetini yansıttığını söyleyebiliriz. İslami Dönemin İlk Eserleri

Uygur Dönemi’ndeki Önemli Metinler Şunlardır. (Geçiş Dönemi eserleri) a) Altun Yaruk (Altın Işık): Bir Uygur yazar tarafından Çinceden Türkçeye çevrilmiş olan Altun Yaruk 1.)Kutadgu Bilig Budizm dinini anlatan kutsal bir kitaptır. Budizm’in ✓ 11.yy. da(1069-1070) Yusuf Has Hacip tarafından inanç felsefesinden ve kurallarından bahseder. 10. yazılmıştır. yüzyılda yazıldığı düşünülmektedir. Eser içerisinde ✓ Dönemin hükümdarı Tabgaç Buğra Han’a birçok hikaye yer almaktadır. sunulmuştur. ✓ “Mutluluk veren bilgi” anlamına gelir. b) Sekiz Yükmek (Sekiz Yığın): Yine Çinceden ✓ Konusu, toplum hayatındaki bozuklukları Türkçeye çevrilmiş olan eser, Budizm felsefesini düzeltecek,insanı mutlu edecek yolları bulmak; içeren bir kitaptır. Zengin ve içten bir söz varlığıyla bu yolları hükümdara öğütler halinde o dönemde de dikkat çeken bir eser olmuştur. göstermektir. ✓ Ahlak, dinin önemi, devlet dairesi gibi konulara c) Kalyanamkara ve Papamkara Hikayesi: Budizm da değinen didaktik bir eserdir. dinini esas alan bir hikaye kitabıdır. İki kardeş ✓ Mesnevi şeklinde yazılmıştır.(İlk mesnevi örneği) arasında yaşananlar Budizm’in felsefesine göre ✓ 6645 beyit ve 173 tane de dörtlükten oluşur. anlatılır. Aslında Sanskritçe yazılan bu kitap 10. ✓ Aruz ölçüsünün 3 (fe’ilün),1 fe’ül kalıbı yüzyılda Uygurcaya tercüme edilmiştir. kullanılmıştır. ✓ Eserde hem aruz hem hece ölçüsü; hem dörtlük d) Irk Bitig (Fal Kitabı): 104 sayfa olan bu fal kitabıdir. hem de beyit nazım birimi kullanmıştır.(Bu özellik Irk Bitig’in 930 yılında yazıldığı tahmin eserin geçiş dönemi eseri olduğunu gösterir.) edilmektedir. Eser toplamda 65 paragraftan ✓ İlk siyasetnamedir. oluşmaktadır. Göktürk(Runik)alfabesiyle ✓ 3 nüshası vardır. Mısır, Viyana, Fergana yazılmıştır. ✓ Aruz ölçüsüyle yazılan, Türk edebiyatının ilk eseridir. Bu eserlerin dışında bilinen ilk Türk şairi olarak kabul edilen Aprınçur Tigin’in aşk ve din temalı şiirleri

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

Dört sembolik kişiye yer verilmiştir.(Alegorik bir yazılmış olan bu manzumeler halk şiirinden farklı eserdir.) olarak az çok İslam etkisi altında oluşturulmuş şiirlerdir. Kün Togdı Hükümdar Kanun ✓ Yazar, eserini oluşturan ürünleri Türk boyları Adalet arasında dolaşarak derlemiştir. Ay Toldı Vezir Mutluluk ✓ Türk boylarının yaşadığı bölgeler ve yaşam koşulları Saadet hakkında bilgiler vermiştir. Odgurmış Derviş, Akıbet ✓ Eserin sonunda Türklerin yaşadığı bölgeleri Vezirin kardeşi Hayatın sonu gösteren bir harita yer almaktadır. ✓ Diyarbakırlı Ali Emiri tarafından bir sahaftan Ögdülmiş Vezirin oğlu Akıl alınmıştır. Divanü Lugatit Türk hakkında ilk çalışma Zeka Kilisli Rıfat Bilge tarafından yapılmıştır. Besim Atalay ise eseri Türkçeye çevrilmiştir.

Eserin üç nüshası vardır.

Fergana Nüshası Herat Nüshası Mısır nüshası 3. Atebetül Hakayık ▪ 12.yy.da Edip Ahmet Yükneki tarafından En önemli Arap harfleriyle Kahire Hidiv yazılmıştır. nüshalardandır. yazılmıştır. Kütüphanesinin ▪ Ahlaki bir öğüt kitabıdır. Didaktik bir özellik taşır. Kimin tarafından Uygur harflerine müdürü Alman bulduğu çevrilmiştir. Meritz tarafından ▪ “Hakikatlerin eşiği” anlamına gelir. bilinmemektedir. Fatih S.Mehmet 1896’da ▪ Aruz vezniyle yazılmıştır.(Aruz kalıbı Kutadgu tarafından bulunmuştur. Bilig’in kalıbıyla aynıdır.) İstanbul’a ▪ Giriş bölümü gazel biçiminde (aa-ba-ca-…),asıl getirilmiştir. konuyla ilgili bölümler ve sonuç bölümü ise dörtlük şeklinde mani kafiye şeması(aaxa) ile yazılmıştır. ▪ Cömertlik, ilim, doğruluk gibi konular işlenmiştir. ▪ Hakaniye Türkçesiyle yazılmıştır. 2.)Divanı Lugatit Türk ▪ Arapça ve Farsça sözcük sayısı Kutadgu Bilig’e göre ✓ 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud tarafından daha fazladır. yazılmıştır. Dönemin hükümdarı Ebul Kasım ▪ Bilimin her şeyden üstün olduğunu savunmuştur. Abdullah’a sunulmuştur. ▪ Anlatılanlar ayet ve hadislere dayanır. ✓ Türkçenin ilk sözlüğü, antolojisi, ansiklopedisi ve dil ▪ 46 beyit ve 101 dörtlükten oluşmaktadır. bilgisi kitabıdır. ▪ Eserde hem aruz hem hece ölçüsü; hem dörtlük ✓ Araplara Türkçe öğretmek ve Türkçenin zenginliğini hem de beyit nazım birimi kullanmıştır.(Bu özellik göstermek için yazılmıştır. eserin geçiş dönemi eseri olduğunu gösterir.) ✓ Sözcükleri örnekleyen atasözleri ve şiirler kullanmıştır. (Bu özelliği, onun, kendinden sonraki Türk yazını için çok önemli bir kaynak olmasını 4.Divanı Hikmet sağlamıştır.) ✓ 12.yy. da Hoca Ahmet Yesevi tarafından ✓ E serde 7500 Türkçe sözcüğün Arapça açıklaması yazılmıştır. yapılmıştır. Sözcüklerin anlamı, örnekler verilerek ✓ Şiirler sade halk diliyle yazılmıştır. açıklanmıştır. ✓ Yazılış amacı, halka İslam’ın esaslarını hikmetli bir ✓ Eser Arapçadır, içinde yer alan örnekler şekilde öğretmektir. Türkçedir.(Türkçe sözcüklerin Arapça açıklamaları ✓ Eserde; verilmiştir.) • Allah’a ulaşmanın yolları, ✓ Eserde yalnız sözcükler yer almaz; çok sayıda şiir, • Peygamber sevgisi, deyim ve sav da vardır. • Dervişlik üzerine öğütler, ✓ Yazar sözcükleri açıklarken o sözcüğün ya da sözün • Kıyamet gününün yaklaştığı hatırlatılarak kullanıldığı Türk boyları hakkında da bilgiler verir. dünya hayatından şikayet Yazar, Türkçenin önemini ve eserine niçin bu adı gibi konular işlenmiştir. verdiğini açıklar. ✓ Yesevilik tarikatının görüşlerini, ilkelerini ✓ Eser halk edebiyatı ve halk bilimi (folklor) açısından yaymaktır. da önemli bilgiler içerir. ✓ Dörtlüklerle, koşma nazım biçimiyle, 7’li ve 12’li ✓ Divan'da kullanılan ölçü hece ölçüsü olmasına hece ölçüsüyle yazılmıştır. rağmen, aruz ölçüsüne uyan şiirler de ✓ “Hikmet” adı verilen dörtlüklerden oluşmuştur. bulunmaktadır. Dörtlükler ve beyitler halinde

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

TÜRK HALK EDEBİYATI • Nazma dayalı başlıca ürünleri: mani, türkü, ağıt, ❖ Halk edebiyatı, kaynağını halk kültüründen alarak ninni, tekerlemedir. kendine özgü bir biçimde kulaktan kulağa • Nesre dayalı ürünler: masal, efsane, geleneksel aktarılarak gelişen sözlü bir edebiyattır. Halk tiyatro ve fıkradır. edebiyatının kökü, İslamiyet Öncesi Türk • Bilmece, atasözü, deyim, halk hikâyesi, alkış ve Edebiyatı’na kadar uzanır. kargışlar hem nazım hem nesir özellik gösteren ❖ Halk edebiyatı, genellikle eğitim görmemiş ya da ürünlerdir. çok az eğitim görmüş kişilerce varlığını devam • Köy seyirlik oyunları, kukla, Karagöz, ortaoyunu, ettirmiş ve usta-çırak geleneğiyle kuşaktan kuşağa meddah ve tuluat, anonim halk edebiyatında aktarılarak günümüze ulaşmıştır. başlıca seyirlik oyunlardır. ❖ Şiirler, çoğu zaman saz eşliğinde söylenir. • Nazım, nesirden daha çok gelişmiştir. Doğaçlama olarak şiir söyleyen âşıklar, şiirleri için bir ön hazırlık yapmazlar. Bu yüzden de şiirlerinde • Nazım birimi dörtlüktür ve hece ölçüsü derin bir anlam, kusursuz bir biçim görülmez. kullanılmıştır. Ağırlıkla yarım uyak ve rediften ❖ Nazım birimi olarak dörtlük kullanılır. Ancak çok az yararlanılmıştır. da olsa türkülerde ve ninnilerde üçlü, beşli • Şiirle müzik iç içedir. Anonim şiirler ezgiyle söyleyişler görülür. söylendiği gibi gerek aşık edebiyatında gerek tekke ❖ Aruzla şiir yazanlar olmakla birlikte kullanılan asıl edebiyatında şiir-müzik birlikteliği sürdürülmüş, ölçü hece ölçüsüdür. Hece ölçüsünün en çok yedili, şiirler saz eşliğinde söylenmiştir. sekizli, on birli kalıpları kullanılmıştır. ❖ Şiirler, halk arasında kullanılan konuşma diliyle Anonim Halk Edebiyatı Ürünleri söylenir. Halka mal olmamış sözcükler kullanılmamıştır. A)MANİ ❖ Şiirler hazırlıksız söylendiğinden genellikle yarım kafiye ve redif kullanılmıştır. ➢ Anonim Halk şiirinin en küçük ve en sevilen nazım ❖ Şiirler, “saz şairi” ya da “âşık” denen biçimidir. şairlerce,”bağlama’ adı verilen bir sazla söylenir. ➢ Yedi heceli dört dizeden oluşur. ❖ Nazım şekli olarak mani, koşma, varsağı, semai, ➢ Uyak düzeni aaxa şeklindedir. destan vs. kullanılmıştır. ➢ Birinci ve üçüncü dizeleri serbest, ikinci ve ❖ Halk edebiyatı ürünleri yazılı değildir. Müzik dördüncü dizeleri uyaklı maniler de vardır (xaxa). eşliğinde sözlü olarak oluşur. ➢ Manilerin ilk iki dizesi uyağı doldurmak ya da temel ❖ Halk edebiyatında düz yazı biçiminde türler düşünceye bir giriş yapmak için söylenir. Bunlara olmakla beraber; şiir, daha egemendir. doldurma dizeler denir. ❖ Şiirlerde başlık yoktur, şiirler biçimleriyle ➢ Temel duygu ve düşünce son iki dizede ortaya adlandırılır. çıkar. ❖ Halk edebiyatı gözleme dayalıdır. Benzetmelerden, ➢ Üçüncü mısrann serbest oluşu söyleme kolaylığı gerçek yaşamdan, somut kavramlardan sağlar. yararlanılarak yapılır. ➢ Maniler, Divan Edebiyatı‘ndaki “tuyuğ“un ❖ Konu olarak aşk, ölüm, hasret, ayrılık, doğa sevgisi, karşılığıdır. yiğitlik, zamandan şikâyet işlenmiştir. Mani Çeşitleri ❖ Halk edebiyatı; Anonim Halk Edebiyatı, Dini 1.Düz (Tam) Mani: 7’li hece ölçüsüyle söylenir. Dört Tasavvufi Halk Edebiyatı ve Aşık Edebiyatı olmak mısradan oluşur. aaxa şeklinde kafiyelenir. Maninin en Üzere üçe ayrılır. yaygın şeklidir. Bu tarz manilere tam mani de denir.

1.)ANONİM HALK EDEBİYATI Örnek:

• Söyleyeni belli olmayan, toplumun ortak malı Şu dağlar olmasaydı Kaşların ok dedikçe sayılan ürünlerden oluşan edebiyattır. Çiçeği solmasaydı Kirpiğin çok dedikçe Ölüm Allah’ın emri Pek mi gönlün büyüdü • Bütünüyle sözlü bir edebiyattır. Bu nedenle bu Ayrılık olmasaydı Sen gibi yok dedikçe edebiyatın ürünleri halk arasında dilden dile aktarılırken değişikliğe uğrar; yayıldığı yörenin

özelliklerini taşır. • Günümüzde daha çok folklor biliminin incelediği bir 2.Kesik (Cinaslı) Mani: İlk dizesi cinaslı bir sözden alandır. Birçok ürün estetik olarak tam bir sanat oluşur. Bu ilk mısra hece sayısı bakımından eseri özelliği taşımamakla birlikte ulusal bir diğerlerinden eksiktir. Kesik manilere, cinaslı mani, karaktere sahiptir. hoyrat da denir.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

Örnek: ❖ Türkü, bölgelere, konularına, ezgilerine göre değişik isimler alır. Buna göre türkünün, hoyrat, Bağ bana Güle naz oturak, kırık gibi türleri vardır. Bahçe bana bağ bana Bülbül eyler güle naz ❖ Bir yörede yakılan türkü diğer bir yöreye şekli ve Değme zincir kâr etmez Girdim bir dost bağına söyleniş biçimi değişerek geçebilir. Böylece türkü Zülfün teli bağ bana Ağlayan çok gülen az halka mal olur. ❖ Ezgilerine Göre Türküler

3.Yedekli (Artık) Mani: Düz maninin sonuna anlamı • a.) Usulsüzler: Bunlara uzun hava da denir. tamamlamak ya da pekiştirmek için iki dize daha Divan, bozlak, hoyrat, kayabaşı, Çukurova gibi eklemek suretiyle elde edilen manidir. Bu tarz manilere çeşitleri vardır. artık mani de denir. • b. )Usullüler: Ölçüsü ve ritmi belli olanlardır. Bunlara “kırık hava” da denir. Zeybekler, Örnek: halaylar, barlar, horonlar, kaşık havaları… usullü türküleri oluşturur. Örnek: Ağlarım çağlar gibi Şu dağlar garip dağlar Derdim var dağlar gibi İçinde garip ağlar Çarşambayı Sel Aldı Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı Çarşamba'yı sel aldı Çanakkale içinde aynalı çarşı, Ciğerden yaralıyım Kimse garip ölmesin Bir yar sevelim el aldı Ana ben gidiyom düşmana karşı. Gülerim sağlar gibi Garip için kim ağlar Keşke sevmez olaydım Of gençliğim eyvah! Her gelen bir gül ister Ağlarsa anam ağlar Elim koynunda kaldı Çanakkale içinde bir uzun selvi, Sahipsiz bağlar gibi Gerisi yatan ağlar Oy ne imiş ne imiş Kimimiz nişanlı kimimiz evli. Kaderim böyle imiş Of gençliğim eyvah! Gizli sevda çekmesi Ateşten gömlek imiş Çanakkale üstünü duman bürüdü, 4.Deyiş(Karşılıklı) Mani:İki kişinin karşılıklı söylediği On üçüncü fırka yürüdü. manilerdir. Soru yanıt şeklinde düzenlenir. Bir başka Çarşamba yollarında Of gençliğim eyvah! Kelepçe kollarında kişinin ağzındanmış gibi aktarıldığı şekilleri de vardır. Allah canımı alsın Çanakkale içinde bir dolu testi, O yarin kollarında Analar babalar mektubu kesti. Örnek: Of gençliğim eyvah.

Adilem sen naçarsın Erkek: İnci mercan saçarsın Gökte yıldız bir sıra 2-DİNİ TASAVVUFİ HALK EDEBİYATI Dünya deniz olanda Sarılmış mor mintana Gönlüm nere kaçarsın Benim gibi kul gerek ❖ Tasavvuf: Tanrı’nın varlığını, birliğini, niteliğini ve Senin gibi sultana evrenin oluşumunu varlık birliğiyle (yaratılanla Ağam derim naçarım Kız: yaratanın bir oluşu) aynı kaynaktan gelişi İnci mercan saçarım Gökte yıldız bir sıra anlayışıyla açıklayan dinsel ve felsefi akım, İslam Dünya deniz olunca Sırma ördüm mutana Ben kuş olup kaçarım Senin gibi er lâzım gizemciliği. ... Benim gibi sultana ❖ Dini-Tasavvufi Halk Şiiri, 13. yüzyılda Babai İsyanları, Moğol İstilası, Haçlı Seferleri, inanç ve B)TÜRKÜ kültür farklılıkları sosyal ve siyasi huzursuzluklarla Kendine özgü bir ezgisi olan halkın ortak duygularının dolu Anadolu’da oluşmuştur. dile geldiği hece ölçüsüyle yazılan ve zamanla ❖ Tasavvuf düşüncesini temel alır. anonimleşen bir nazım biçimidir. ❖ Türkü iki bölümden oluşur. Birinci bölüm asıl ❖ Tasavvufun kurucusu Ahmet Yesevi kabul edilir. sözlerin bulunduğu bölümdür ki buna “bent’ adı ❖ Tasavvufun amacı insanı olgunlaştırmak ve onu verilir. İkinci bölüm ise bentlerin sonunda “insanıkâmil” yapmaktır. yinelenen “nakarattır.” Bu bölüme bağlama” ya da ❖ Tasavvufta önemli olan Allah aşkıdır, yani ilahı “kavuştak” denir. Bentler ve kavuştaklar kendi aşktır. aralarında kafiyelenir. ❖ Tasavvufa göre bütün evren Allah’tan bir parçadır ❖ Türküler, hece ölçüsünün her kalıbıyla söylenir. ve insan nefsi arzularından arınarak gönlünü ilahi ❖ Her konuda türkü söylenebilir. aşkla doldurarak Allah’a ulaşabilir. ❖ Halk arasında heyecan uyandıran olaylarla ilgili ❖ Tekkeler etrafında bir araya gelen tasavvufçular bu yakılan türküler bestelenir, zamanla yurdun her görüşlerini yaymak için edebiyatı bir araç olarak köşesine yayılır. görmüşlerdir.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

❖ İlahi aşkın ele alındığı lirik ve didaktik ürünler Aşkın ile avunurum verilmiştir. Bana seni gerek seni ❖ Şiirler ağırlıklı olarak müzik eşliğinde söylenmiştir. ❖ Genel olarak hece ölçüsü kullanılmış olmakla Aşkın aşıklar oldurur birlikte aruz ölçüsü de kullanılmıştır. Aşk denizine daldırır ❖ Nazım birimi olarak hem dörtlük hem de beyit Tecelli ile doldurur kullanılmıştır. Bana seni gerek seni ❖ Özellikle “koşma” nazım şekliyle ilahi, nutuk, şathiye, devriye, nefes , deme nazım türlerinde Aşkın şarabından içem şiirler yazılmıştır. Mecnun olup dağa düşem ❖ Gazel, kaside nazım şekilleriyle de şiirlerin yazıldığı Sensin dünü gün endişem görülmektedir. Bana seni gerek seni ❖ Dil, tasavvufi terimlerin ve bazı yabancı sözlerin dışında genellikle halkın konuştuğu dildir. Sufilere sohbet gerek ❖ Oğuz Türkçesinin Anadolu’daki ilk ürünlerinde sade Ahilere ahret gerek bir dil kullanılmıştır. Mecnunlara Leyla gerek ❖ Âşık Paşa, Yunus Emre, Hacı Bektaşı Veli ve Bana seni gerek seni Mevlana önemli mutasavvıflardandır. ❖ Yunus Emre’nin dili dönemin diğer sanatçılarına Eğer beni öldüreler göre daha sadedir. Külüm göğe savuralar ❖ Dini-tasavvufi halk şiiri nazım türleri şunlardır: Toprağım anda çağıra ➢ İlahi Bana seni gerek seni ➢ Nefes ➢ Şathiye Cennet cennet dedikleri ➢ Devriye Birkaç köşkle birkaç huri ➢ Nutuk İsteyene ver anları Bana seni gerek seni ➢ Deme

Yunus'durur benim adım Gün geçtikçe artar odum İki cihanda maksudum Bana seni gerek seni ( Yunus Emre ) 1.İlahi

❖ Kendine özgü bir ezgiyle okunur. 2.Nefes ❖ Koşma ve gazel nazım biçimiyle; hece ve aruz ❖ Bektaşi şairlerinin yazdığı tasavvufi şiirlerdir. ölçüsüyle ilahiler yazılmıştır. ❖ Genellikle, nefeslerde tasavvuftaki vahdetivücut ❖ Hece ölçüsünde 7, 8 ve 11 ‘li kalıplar tercih felsefesi anlatılır. edilmiştir. ❖ Bunun yanında Hz. Muhammet ve Hz. Ali için ❖ Dörtlüklerden oluşur. Dörtlük sayısı 3 ila 7 arasında övgüler de söylenir. değişir. ❖ Nazım birimi dörtlüktür. Dörtlük sayısı 3 ila 8 ❖ Genelde şiirin içinde şairin mahlası geçer. arasında değişir. ❖ İlahi denince akla ilk gelen kişi Yunus Emre’dir. ❖ Nefeslerde, kalenderâne ve alaycı bir üslup dikkati ❖ Daha sonra Eşrefoğlu Rumi, Niyazi Mısri, Aziz çeker. Mahmut Hüdai vb. ❖ Duygu ve düşünceleri nükteli bir şekilde ve zarafet ❖ Not: İlahiler tarikatlara göre farklı isimler alır: ölçüleri içinde söylemek nefesin en belirgin Mevlevilerde ayin, Bektaşilerde nefes, Alevilerde özelliğidir. deme, Gülşenilerde tapuğ, Halvetilerde durak, ❖ Özellikle , bu tarzdaki şiirleriyle öteki tarikatlar da hur ya da ilahi gibi. tanınır. Örnek: Örnek: Aşkın aldı benden beni Bana seni gerek seni DEMEDİM Mİ? Ben yanarım dün ü günü Güzel âşık cevrimizi, Bana seni gerek seni Çekemezsin demedim mi? Bu bir rıza lokmasıdır, Ne varlığa sevinirim Yiyemezsin demedim mi? Ne yokluğa yerinirim Yemeyenler kalır naçar, Gözlerinden kanlar saçar.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

Bu bir demdir, gelir geçer, TASAVVUF TERİMLERİ Duyamazsın demedim mi?

Bak şu aşıkın haline, Abdal: Gezgin derviş. Ne gelse söyler diline. Aşk: İlahi aşk, kulun Allah’a olan sevgisi. Can ü başı Hakk yoluna, Aşık: Allah aşkıyla yanan, seven. Koyamazsın demedim mi? Ayan-ı Sabite: Allah’ın yansıması. Aşıklar harabat olur, Çile: Nefsi köreltmek için yapılan terbiye, çekilen çile. Hakk yanında hürmet bulur. Dergâh: Kapı, eşik, kapı yeri, makam, tekke. Muhabbet baldan tatlı olur, Derviş: Bir tarikata girmiş, onun kurallarına uygun yaşayan Doyamazsın demedim mi? kimse. Girelim Ali serine, Fenafillah: Allah’ta yok olmak, ölmeden önce ölmek, Çıkalım meydan yerine. tasavvuftaki son aşama. Küfrümüz iman yerine, Halife: Tarikat kurucusunun ya da şeyhin kendisine vekil tayin Sayamazsın demedim mi? ettiği, yetki verdiği kişi. Dervişlik ulu dernektir, İnsan-ı Kamil: Fenafillah’a ulaşmış kişi, olgun insan, kamil Görene büyük örnektir. insan. Yensiz yakasız gömlektir, Kâbe: Vuslat makamı, aşığın gönlü. Giyemezsin demedim mi? Kadeh (Far: Câm): Allah aşkıyla yanan kişinin kalbi. Mâşuk: Sevgili. Tasavvufa göre hakiki sevgili Allah’tır. Pir Sultan, Ali şahımız, Mâsivâ: Allah dışındaki diğer varlıklar. Hakk'a ulaşır ahımız. Meyhane: Allah aşkının sunulduğu yer, tekke. On iki imam katarımız, Meclis: Allah’ı anmak için yapılan toplantılar Uyamazsın demedim mi? ( Pir Sultan Abdal ) Mutasavvıf: Tasavvuf ehli olan, herhangi bir tasavvuf yolunda mertebe katetmiş kişidir. Mürşid: Doğru yolu gösteren, ilahi aşkı anlatan, tarikat şeyhi. 3.Şathiye Mürid: Tarikat şeyhine bağlanarak ondan tasavvufun yollarını İnançlardan alaylı bir dille söz eder gibi yazılan öğrenen, onun doğrultusunda ilerleyen kimse. şiirlerdir. Şathiyeler, tasavvuf akımına mensup şairlerce Nefis: Can, benlik. Tasavvufa göre kulun kötü huyları ve çirkin söylenmiş ya da yazılmış, tasavvufi inançları anlatan, vasıfları, dünyevi istek ve arzuları. anlaşılması yorumlanmasına bağlı olan şiirlerdir. Pîr: Farsça, ihtiyar, yaşlı kimse. Tasavvuf önderlerine ve

4.Devriye tarikat kurucularına da pîr denir. İnsanın varoluşunu anlatan tasavvufi şiirlerdir. Devir Post: Şeyhlik makamı. kuramını anlatır. Devir kuramı; Hz. Muhammed’in “Ben Sarhoş: Allah aşkıyla kendinden geçen, derviş. Nebi iken Âdem su ile çamur arasındaydı.” hadisi ile Sâki: Mürşid, Allah aşkını sunan, yol gösteren. ilgilidir. Mutasavvıflara göre vücut halindeki Hz. Şarap: Anlamların özü, ilahi aşk. Muhammed, yeryüzüne sonradan gelmiştir. Halbuki Şem (mum): İlahi nur. ruh hâlinde olan Hz. Muhammet ezelden beri vardır. Şeyh: Tarikat kurucusu, tarikatta en yüksek mertebeye ermiş kişi veya tarikat kollarından birinin başında bulunan kimse, 5.Nutuk postnişin Tekkelerde pirlerin, mürşitlerin tarikata yeni giren Tarikat: Allah’a varma yolunda benzer biçimde düşünenlerin müritlere tarikat derecelerini, adabını öğretici oluşturduğu topluluk, yol. mahiyette söyledikleri şiirlerdir. Şekil yönünde Tecelli: Görünme, belirme. Tasavvufta Allah’ın yaratılmış her koşmaya benzeyen nutuk, 11 ‘li hece ölçüsüyle şeyde görünmesi anlamında kullanılır. söylenir. 7’li ya da 8’li heceyle yazılmış olanları da Tekke: Tasavvuf ehli kişilerin, tarikat mensuplarının vardır. Bu türün edebiyatımızdaki en büyük ismi barındıkları, eğitim gördükleri yer. ’dır. Vücudu Mutlak: Tek varlık.

Vahdetivücud: Birlik. Kainat var edilmeden önce tek ve mutlak 6.Deme: İlahinin karşılığıdır. Alevi halk ozanlarına ait, özel bir ezgi ile bağlama eşliğinde, genellikle semah güzellik vardır. İnsan Allah’ın bir parçasıdır. Ondan törenleri sırasında söylenen şiirlerdir. Bu şiirler Alevî ayrılmıştır ve tekrar ona dönecektir. Buna vahdetivücud cemlerinde, cem törenleri sırasında sazla terennüm yani varlığın birliği denir. edilir.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

TASAVVUF EDEBİYATI SANATÇILARI ❖ Şii-Batıni inançları kuvvetli bir lirizmle dile getirmiştir. YUNUS EMRE ❖ Tekke ve tasavvufun kalıplarını aşıp geniş bir halk ❖ 13.yy. şairidir. kesimine seslenmiştir. Aşk, tasavvuf (yüzeysel) ve ❖ Hem hece hem de aruz ölçüsüyle şiirler yazmıştır. kavga, tabiat konularını işlemiştir. ❖ Mutasavvıf ve hümanist bir şairdir. ❖ Medrese öğrenimi görmediği için, Divan ❖ Sade bir dil kullanmıştır. Edebiyatı'ndan hiç etkilenmemiştir. ❖ Şiirlerinde tasavvuf konularını işlemiştir. ❖ Şiirlerinde duru ve yalın bir kullanmıştır. ❖ İlahi aşk ve insan sevgisi şiirlerinin en belirgin özelliğidir. ❖ İlahileriyle ünlüdür. ❖ Ölümünün 650.yıl dönümünde UNESCO tarafından dünyaya tanıtılmıştır. Eserleri: Divan, Risaletün Nushiyye(Aruz ölçüsüyle yazdığı nasihat kitabıdır.) KAYGUSUZ ABDAL ❖ Asıl adının Alâeddin Gaybî olduğu söylenir. HACI BEKTAŞI VELİ ❖ İyi bir eğitim görmüş ve Bektaşi şeyhi Abdal ❖ 13.yy.de yaşamıştır,Türkistan’ın Nişabur şehrinde Musa’nın dergahına girmiştir. doğmuştur. ❖ Mekke ve Mısır’a gittiği, Hac dönüşü öldüğü ve bir ❖ İyi bir eğitim görmüştür. mağaraya gömüldüğü söylenir. Bir başka söylentiye ❖ Anadolu’nun Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında göre de Antalya Elmalı’da gömülüdür. önemli rol oynamış; öğrenciler yetiştirmiştir. ❖ Şeyhi Abdal Musa gibi o da Bektaşi-Alevi ❖ Makalat: Arapçadan çeviri bir eserdir. Bilinen tek edebiyatının kurucularından sayılır. eseridir. Sohbetler, sözler anlamına gelir. Tasavvuf ❖ Yunus Emre’nin takipçilerindendir. konuları bölümler halinde işlenir. Ahmet Yesevi’nin ❖ Hem aruz hem de hece ölçüsüyle şiirler yazmıştır. Fakırname’sinin açıklaması niteliğinde bu eserde; ❖ Şiirlerinde, tasavvuf ve tarikat adabını nükteli bir dört kapı, kırk makam, Hz. Adem’in yaratılışı, dille anlatmıştır. Şeytan ve işleri, Şeytan’dan korunma yolları, Allah ❖ Şiirlerinde hiciv ve mizah öğelerini de kullanarak inancı ve sevgisi gibi konuları işler. ham sofularla alay eder. ❖ Hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinin çoğu "şathiye"dir. ❖ Yalın bir dili ve kıvrak söyleyişi vardır. Manzum: Divan, Gevhernâme, Gülistan NESİMİ Mensur: Sarâynâme, Minbernâme, Dilgüsâ, ❖ Sanatıyla tasavvufi divan şiirinin gelişmesini Budalanâme, Mesnevi, Muglâtanâme, Esrârı Hurûf hızlandırmıştır. ❖ Şiirleri didaktik olmakla beraber daha çok lirik özellikler taşır. ❖ Hurûfilik düşüncesinin yayılmasında önemli rol oynamıştır. NİYAZİ MISRİ ❖ Hem Farsça hem de Arapça şiirler yazmıştır. ❖ Asıl adı Mehmet Şemsettin’dir. ❖ Şiirlerinde genellikle ilahi aşkı ve Hurûfiliği tanıtmış, ❖ Malatya’da doğmuş, Mısır’da eğitim almıştır. birçok şairin yanı sıra Fuzuli ve Bağdatlı Ruhi gibi ❖ Şeyh Sinan Ümmî’den tasavvuf eğitimi almış, şairleri de etkilemiştir. dünyanın birçok yerini (Anadolu, Arabistan) ❖ Divan şiirinin Yunus Emre’si olarak anılır. gezmiş,irşat ve tebliğ vazifesinde bulunmuş, ❖ Şiirlerini Azerî Türkçesiyle yazmıştır. sürgünler yaşamış, Limni adasında sürgündeyken ❖ Alevi-Bektaşi şairler arasında “Şah-ı şehit” olarak ölmüştür. anılır. ❖ Şiirlerini aruz ve hece ölçüsüyle yazmış, asıl şöhretini heceyle yazdığı ilahilerde yakalamıştır. ❖ Aruzla yazdığı şiirlerde Fuzulî ve Nesimî’nin, PİR SULTAN ABDAL heceyle yazdığı şiirlerde de Yunus Emre’nin etkisi ❖ 16.yy.de yaşamış Alevi-Bektaşi bir şairdir. görülmektedir. ❖ Sivas’ın Banaz köyünde doğmuştur. ❖ İlahileri ve tasavvufi eserlerinin yanı sıra tefsirleri ❖ Hakkında fazla bilgi yoktur. Asıl adı Haydar’dır. de vardır. ❖ İran yanlısı mezhep olaylarına karışmış, Sivas ❖ Eser: Şerhi Nutkı Yunus Emre Beylerbeyi Hızır Paşa tarafından astırılmıştır.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI ❖ Koşma, varsağı, semai, destan nazım şekilleri ❖ Şair, bilgin ve mutasavvuf olarak bilinen şair; din, kullanılmıştır. edebiyat, psikoloji, matematik ve astronomi gibi ❖ Saz eşliğinde söylenen şiirlerde içten bir söyleyiş değişik alanlarda eser vermiştir. hâkimdir. ❖ Tillo’da gözlem evi kurmuş, günümüzde doğruluğu ❖ Âşık edebiyatında, halkın konuştuğu sade bir ispatlanan astronomik incelemeler yapmıştır. Türkçe kullanılmıştır. ❖ Erzurum’un Hasankale (Pasinler) ilçesinde doğdu. ❖ Şairlerin hayat hikâyeleri ve şiirleri cönk adı verilen ❖ İstanbul, Mısır ve Hicaz’da bulunmuş; sonra Siirt’in ve dikey bir şekilde açılan defterlerde toplanmıştır. Tillo ilçesine yerleşmiş ve orada vefat etmiştir. ❖ Kalem şairleri divan edebiyatının etkisinde kalmış, ❖ Allah aşkını işleyen şiirleri (ilahileri) meşhurdur. selis, satranç, kalenderi, semai, divan, vezniaher Şiir: Divan gibi aruzla yazılan nazım biçimlerini kullanmışlardır. Düzyazı: Marifetname ✓ 16.yy: (Başlama) Köroğlu, Öksüz Dede, Kul Mehmet... ✓ 17. yy: (Altın çağ) Aşık Ömer, Karacaoğlan, Gevheri, Kayıkçı Kul Mustafa, Erçişli Emrah... EŞREFOĞLU RUMİ ✓ 18. yy: (Sönük) Ressam Levni, Aşık Vartan ❖ Asıl adı Abdullah olan şair "Kadiri Tarikatı"nın ✓ 19.yy: (İkinci Bahar) , Dertli, "Eşrefiye" kolunun kurucusudur. Bayburtlu Zihni,Seyrani, Dadaloğlu, Ruhsati, ❖ Mısır'dan göç edip İznik'e yerleşen bir ailenin Sümmani çocuğudur. ✓ 20.yy: (Gelenek) Aşık Ali İzzet, Aşık Veysel, ❖ Medrese eğitimi almıştır. Murat Çobanoğlu, Şeref Taşlıova, Mahzuni ❖ Eşrefoğlu Rumi şiirlerini hem aruz, hem hece Şerif ölçüleriyle yazmıştır. ❖ Eşrefoğlu Rumi de Yunus Emre'nin yolundan, Aşık tarzı halk şiiri nazım şekilleri şunlardır: izinden giden ozanlardandır. a) Koşma Şiirlerini"Eşrefoğlu Divanı" adlı yapıtta toplanmıştır. b) Semai Düzyazı: Müzekkin Nüfus (Nefsi terbiye etme yolları) c) Varsağı d) Destan

A)Koşma AZİZ MAHMUT HÜDAİ ❖ Halk edebiyatında en çok kullanılan ve en çok ❖ 16.yy da Anadolu’da yetişen büyük evliya ve sevilen nazım biçimidir. mutasavvıflardandır. ❖ Genellikle hece ölçüsünün on birli (6+5 ya da ❖ Yazdığı ilahilerde Allah aşkını dile getirmiştir. 4+4+3) kalıbıyla 3-5 dörtlük arasında söylenir. ❖ İlim, fazilet ve güzel ahlak gibi konuları işlemiştir. ❖ Şair koşmanın son dörtlüğünde adını ya da ❖ Aruz ve hece ölçüsüyle şiirler yazmıştır. mahlasını(Tapşırma) söyler. ❖ Bir Divan’ı vardır. ❖ İlk dörtlüğün kafiye örgüsü abab ya da aaab biçiminde olur. Sonraki dörtlükler cccb, dddb…şeklinde devam eder. 3-AŞIK EDEBİYATI

❖ İslamiyet’ten önceki “ozan”ın, “âşık” adını alması, Koşma Örneği: sözlü edebiyatımızın devamlılığının göstergesidir. Vara vara vardım ol kara taşa, ❖ Genellikle okuma yazma bilmeyen âşıklar usta- Hasret ettin beni kavim kardaşa, çırak ilişkisiyle yetişmişlerdir. Sebep ne gözden akan kanlı yaşa, ❖ Âşıklar köylerde, şehirlerde veya asker ocaklarında Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm yetişmişlerdir. ❖ Asker ocaklarında veya şehirlerde yetişen âşıklar Nice sultanları tahttan indirdi (Kalem şuarası)medreselerde okuduklarından Nicesinin gül benzini soldurdu dolayı Divan edebiyatından etkilenmişlerdir. Nicelerin gelmez yola gönderdi ❖ Aşk, toplumsal olaylar, doğa güzellikleri işlenen Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm başlıca konulardır. ❖ Âşık edebiyatı dini kaygı taşımadan oluşmuş, din Karacoğlan der ki kondum göçülmez dışı bir edebiyattır. Acıdır ecel şerbeti içilmez ❖ Şiirler; dörtlüklerle, hece ölçüsüyle ve daha çok Üç derdim var birbirinden seçilmez yarım ve cinaslı uyak kullanılarak söylenmiştir. Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm (Karacaoğlan)

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

Koşmalar işlediği konulara göre değişik isimler alır. Sere serpe gider düşman önüne Ölümü karşılar meydan içinde (Köroğlu) 1) Güzelleme: Aşk, hasret, ayrılık, doğa sevgisi gibi lirik konuları işleyen koşmalardır. 4) Ağıt: Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan acıları Örnek: anlatmak amacıyla söylenen, ölü çıkan evlerde, matem toplantılarında, okunup ağlanılan şiirlerdir. Kömür gözlüm ne salının karşımda, Ağıtlar, saguları hatırlatır. Ağıtların çoğu on birli Gündüz hayalimde, gece düşümde. hece ölçüsüyle söylenmiştir. (Anonim halk şiiri Bir güzelin sevdası var başımda, ürünü olan ağıtlar da vardır). Yar sevdası çetin olur yaradan. Karacaoğlan B)Semai ❖ Daha çok sevgi, doğa, güzellik gibi konuların işlendiği Aşık Tarzı Halk şiiri nazım şeklidir. ❖ Hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla yazılır (4+4 duraklı ya da duraksız). 2) Taşlama: Bir kişi, toplum, olay ya da durumu ❖ Dörtlük sayısı 3-5 dörtlük arasında değişir. eleştiren koşmalardır. ❖ Semailer, kendine özgü bir ezgiyle okunur. ❖ Uyak düzeni koşma gibidir. (abab, cccb, dddb…) Örnek: Örnek Adalet kalmadı hep zulüm doldu Gönül gurbet ele varma Geçti şu baharın gülleri soldu Ya gelinir ya gelinmez Dünyanın gidişi acayip oldu Her dilbere meyil verme Koyun belli değil, kurt belli değil Ya sevilir ya sevilmez

Başım ayık değil kederden yastan Yöğrüktür bizim atımız Ah ettikçe duman çıkıyor baştan Yardan atlattı zatımız Haraba yüz tuttu bezm-i gülistan Gurbet ilde kıymatımız Yayla belli değil, yurt belli değil Ya bilinir ya bilinmez

Çark bozulmuş dünya ıslah olmuyor Bahçemizde nar ağacı Ehl-i fukaranın yüzü gülmüyor Kimi tatlı kimi acı Âşık Ruhsati dediğini bilmiyor Gönüldeki dert ilacı Yazı belli değil, hat belli değil (Seyranî) Ya bulunur ya bulunmaz

3) Koçaklama: Coşkun ve yiğitçe bir üslupla savaş ve Deryalarda olur bahri kahramanlık konularını anlatan, savaşları tasvir Doldur ver içem zehri eden koşmalardır. Sunam gurbet elin kahrı Örnek: Ya çekilir ya çekilmez İki koçak bir araya gelende Görelim ne içler meydan içinde Emrah der ki düştüm dile Kesilir kelleler boşalır kanlar Bülbül figan eder güle Yeğin olta leşker meydan içinde Güzel sevmek bir sarp kale Ya alınır ya alınmaz Oklar uçup gider şabanlar gibi ERZURUMLU EMRAH Merd de aştp gider aslanlar gibi C)Varsağı Kılıçlar oynaşır ceylanlar gibi ❖ Güney Anadolu bölgesinde yaşayan Varsak Kesilir ne başlar meydan içinde Türklerinin özel bir ezgiyle söyledikleri türkülerin gelişmiş bir biçimidir. Yiğitler çağrışır yaman gün olur ❖ Hecenin 8’li kalıbıyla söylenen koçaklama tarzı Allah Allah derler yüksek ün olur şiirlerdir. Çarba çarba döğüşicek bun olur ❖ Dörtlük sayısı ve uyak düzeni koşmayla aynıdır. Hasmın arar koçlar meydan içinde ❖ Kafiye örgüsü (aaab, cccb, dddb…) şeklindedir. ❖ Her yönüyle semaiye benzeyen varsağılar, Köroğluyum medhim merde yeğine onlardan “bre, behey, hey, heygidi”gibi ünlemlerle Koç yiğit değişmez cengi düğüne ayrılır. ❖ Varsağılar yiğitçe, mertçe bir üslupla söylenir.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

❖ Halk edebiyatında en çok varsağı söylemiş şair AŞIK EDEBİYATI SANATÇILARI Karacaoğlan’dır. Örnek-1 KÖROĞLU (16.yy) Bre ağalar bre begler ❖ Destanlara ve halk hikayelerine konu olmuş bir Ölmeden bir dem sürelim halk kahramanıdır. Gözümüze kara toprak ❖ Köroğlu’nun kim olduğu kesin olarak Dolmadan bir dem sürelim bilinmemektedir. Yaşamı hakkında rivayetler vardır. Aman bey Allah’ım aman ❖ Bir rivayete göre Bolu Beyi, Köroğlu’nun babasını Ne aman bilir ne zaman kör ettiği için Köroğlu ona isyan etmiş,“Benden Üstümüzde çayır çemen selam olsun Bolu Beyi’ne/Çıkıp şu dağlara Bitmeden bir dem sürelim yaslanmalıdır.” dizeleriyle ona isyanını bildirmiştir. ❖ Zulme karşı ayaklanmış, halkın sesi olmuştur. Buna felek derler felek ❖ Yiğitlik ve kahramanlık konularını işlediği Ne aman bilir ne dilek koçaklamalarıyla ünlenmiştir. Ahir ömrümüzü helâk ❖ Şiirlerinde sadece hece ölçüsünü kullanmıştır. Etmeden bir dem sürelim Divan edebiyatının etkisinde kalmamıştır. ❖ Aşk, doğa ve ölüm konularını dile getirdiği şiirleri Karaca oğlan der cânân de vardır. Güzelim sözüme inan ❖ “Silah çıktı, mertlik bozuldu.” sözü ona aittir. Bu ayrılık bize heman Ermeden bir dem sürelim Karacaoğlan

KAYIKÇI KUL MUSTAFA (17.yy) D)Destan ❖ Yaşamıyla ilgili bilgi azdır. Gençliğinde Murat Reis ❖ Dört dizeli bentlerden oluşan, oldukça uzun adında denizciye hizmet ettiği için “Kayıkçı” takma bir nazım biçimidir. adını almıştır. ❖ Kimi destanlarda dörtlük sayısı yüzden fazladır. ❖ Dönemin tanınmış bir saz şairidir. ❖ Genellikle hece ölçüsünün on birli kalıbıyla yazılır. ❖ Şiirlerini, bir çeşit saz (tambura) olan “çöğür” ❖ Uyak düzeni koşma gibidir.( baba, ccca, ddda…) eşliğinde söylemiştir. ❖ Destanın son dörtlüğünde şair mahlasını söyler. ❖ Divan şiirlerinin etkisinden uzak, halk zevkine ❖ Konuları bakımından destanları savaş,yangın, bağlıdır. deprem, salgın hastalık, ünlü kişilerin yaşamları, ❖ Asker şairi olduğundan çoğunlukla yiğitlik mizahi… gibi gruplandırabiliriz. duygularını işlemiştir. ❖ En ünlü şiiri, Bağdat’ın kuşatılması sırasında şehit düşen Genç Osman için yazdığı “Genç Osman” ERZİNCAN DESTANI destanıdır. Sana derim sana söngün Erzincan Hani eyvan köşkün şirli otağın Aldın kucağına nice yüz bin can AŞIK ÖMER (17.yy) İnsan körhânesi taşın toprağın ❖ Asker şair ve saz şairi sayılır. ❖ Aşıklar arasında “pir” ve “üstat”olarak Ne civanları eyledin türâb tanınır.“Adli”mahlasını kullanmıştır. Bülbülün yerinde çağırır gurâb ❖ En çok şiiri olan saz şairidir. Çarşın pazarların hep olmuş harâb ❖ Hem hece hem aruzu kullanmıştır. Aruzla yazdığı Solmuş gazel dökmüş bostanın bağın tevhit, naat, gazel ve kasideleri vardır. ❖ Tasavvuf düşüncesini de ele almıştır. Gülşen bağlarına baykuşlar konmuş ❖ Daha çok güzellemeleriyle tanınır. Köşk ü sarayların haraâba dönmüş ❖ Koşma, varsağı, semai türlerinde başarılıdır. Nice yuvaların ocağı sönmüş ❖ Şiirleri “Aşık Ömer Divanı” adıyla bir araya Çağlar hazin hazin Fırat ırmağın getirilmiştir. ❖ 38 dörtlükten meydana gelen ve 105 şairin adının sayıldığı “Şairname” adlı şiiriyle tanınmıştır.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

KARACOĞLAN (17.yy.) GEVHERİ(18.yy.) ❖ Güney Anadolu’da yaşayan Türkmen aşiretine ❖ 18.yüzyılın başlıca isimlerinden biri olmasında, mensuptur. belki de aruz veznini hece vezni kadar başarılı bir ❖ Aşık edebiyatının en lirik şairidir. şekilde kullanan ender şairlerden biri ❖ Halk şiiri geleneğine bağlı kalmıştır. olmasındandır. ❖ Konularını içinde yaşadığı göçebe yaşamından ❖ Sadece onun şiirlerine yer veren bir mecmua almıştır. vardır. ❖ Deyimler ve benzetmelerle halk şiirinde kendine ❖ Şiirlerinde aşk acısını anlatmıştır. özgü bir şiir evreni kurmuştur. ❖ Koşma ve türküleri ile ün kazanmıştır. ❖ Güzellemeleriyle tanınır. ❖ Toplumsal olaylarla ilgilenmemiştir. ❖ Aşk, tabiat, ayrılık, güzeller, gurbet, ölüm gibi ❖ Divan tarzında da eserler vermiştir. konuları işlemiştir. Aşk şiirlerinde çapkın ve uçarı ❖ Koşma, semai ve türkülerinde Divan şiirinin etkisi bir söyleyiş vardır. görülür. ❖ Tabiatı bir ressam edasında anlatmıştır. ❖ Musiki ile de ilgilenen Gevheri’nin kendi ismini ❖ En çok varsağı söyleyen halk şairidir. taşıyan Gevheri makamı vardır. ❖ Dilindeki yalınlık, anlatımındaki incelik ve ❖ Divan‘ı vardır. samimiyet sayesinde aşık edebiyatının en ünlü şairi olmuştur. ❖ Sadece hece ölçüsünü kullanmıştır. Divan şiirinden DADALOĞLU(19.yy.) etkilenmemiştir. ❖ Koçaklama türündeki şiirleri ile tanınır. ❖ Dinsel düşüncelerden, divan ve medrese ❖ Türkmenlerin özgürlük sembolü olmuştur. kültüründen uzaktır. ❖ Aşk, doğa ve savaş temalarını işlemiştir. ❖ Mecaz ve mazmunlara çokça başvurması, ❖ Şiirlerinde hem devrinin tarihini hem de bir söyleyişini etkili kılan önemli öğelerdendir. toplumun düşüncelerini yansıtmıştır. ❖ Doğa benzetmelerini sık sık kullanmış. ❖ Sadece hece ölçüsünü kullanmış, divan şiirinden ❖ Kendisinden sonra gelen birçok ozanı derinden etkilenmemiştir. etkilemiştir. Bu olumlu etkiler günümüz Türk şiirine ❖ Fırkaı İslahiye ordusunun zorla iskan politikasına kadar uzanır. karşı çıkmıştır. “Hakkımızda devlet etmiş ❖ Aşık olduğu kızların isimlerini şiirlerinde kullanan fermanı/Ferman padişahın dağlar bizimdir” ilk halk şairidir. dizelerinde olduğu gibi şiirlerinin çoğunda bir isyan ❖ “Nemçe” isimli destanı önemlidir. vardır.

ERZURUMLU EMRAH(19.yy.) DERTLİ(17.yy.) ❖ Hem hece ölçüsü hem aruz ölçüsü kullanılmıştır. ❖ Bir aşk yüzünden kendini öldürmeye çalıştığı için ❖ Aruzla yazdığı şiirlerinden oluşan Divan’ı vardır. Dertli adını aldığı söylenir. ❖ Divan edebiyatından etkilenmiştir. ❖ Dertli hem aruz alçüsü, hem hece ölçülerini ❖ Kendi adıyla anılan bir aşık kolunun kurucusudur. kullanmıştır. ❖ Gezgin bir derviş ve saz şairidir. ❖ Divan‘ı vardır. ❖ Hem dini-tasavvufi temaları işlemiş, hem de ❖ Divan türündeki şiirleri başarılı değildir. Asıl ününü aşıklık geleneğini devam etmiştir. hece vezinli şiirleriyle kazanmıştır ❖ Saz şiiri geleneği yolundaki içten ve etkili aşk, ❖ Alevi-Bektaşi inançlarına bağlıdır. gurbet şiirleriyle tanınmıştır. ❖ Ağır bir dil kullanmıştır. ❖ Koşma ve semailerde çok başarılıdır. ❖ Şiirlerinde toplumsal eleştiri ve taşlamalar öne çıkar. BAYBURTLU ZİHNİ(19.yy.) ❖ Halk şairi olmasına rağmen kaside, gazel, tahmis KAZAK ABDAL(17.yy.) nazım şekillerini sıkça kullanmıştır. Hem hece ❖ Romanya Türklerindendir. On yedinci yüzyılda ölçüsü hem aruz ölçüsü kullanılmıştır. Divan yaşadığı düşünülmektedir. Şiirlerinin bir kısmı hiciv tarzında eserler verse de asıl ününü Halk örnekleriyle doludur. Dili yalın ve sadedir. Rahat edebiyatında kazanmıştır. okunur. Şiirleri güncelliğini hâlen korumaktadır. ❖ “Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş” dizesiyle ❖ Bektaşi bir şairdir. başlayan şiirini Rusların Bayburt’u işgal etmesi ❖ “Ormanda büyüyen adam azgını , “Eşeği saldım üzerine söylemiştir. çayıra, Çarşıda pazarda insan beğenmez”,Otlaya ❖ Koşma ve taşlamalarında başarılıdır. karnın doyura” şiirleri ünlüdür. ❖ Usta bir taşlamacı olan ozan, bu tür eserlerinde yer yer açık saçık ve kaba küfürlere de başvurmuştur.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

❖ Aruzlu şiirlerinde dili çok ağırdır. Hatta bazı ❖ Şiirlerini saz eşliğinde söylemiştir. beyitlerinde Türkçe kelime bile yoktur. Hece Eserleri: vezniyle yazmış olduğu koşma ve destanlarında ise ❖ Şiir: İşte Gidiyorum Çeşmi Siyahım, Bu Mezarda Bir dili durudur. Garip Var, Dom Dom Kurşunu, Yuh Yuh, Bizden ❖ Sergüzeştnam :Bayburtlu Zihni'nin başından geçen Geriler serüvenleri; şiir, yergi ve destanlar biçiminde anlattığı eseridir. ABDURRAHİM KARAKOÇ (20.yy.) ❖ Kitabı Hikâyei Garibe adlı eseri, manzum ❖ Saz çalmamakla birlikte şiirlerini halk şiiri parçalarla da süslenen ve romana geçişte bir gelenekleri doğrultusunda yazmıştır. basamak niteliği taşır. ❖ Politik taşlamalarıyla tanınan şair, “Mihriban” adlı şiiriyle geniş kesimler tarafından sevilmiştir. SEYRANİ(19.yy.) Eserleri: ❖ Taşlamalarıyla tanınmıştır. Şiir: Hasan’a Mektuplar, Haber Bülteni, Kan Yazısı, Vur ❖ Yergi ve gülmece şiirleri, halk edebiyatımızda bu Emri, Beşinci Mevsim türün en başarılı örnekleri sayılır. ❖ Hem hece ölçüsü hem aruz ölçüsü kullanılmıştır. ŞEREF TAŞLIOVA(20.yy.) ❖ Aşık ve divan edebiyatıyla ilgili eserler vermiştir. ❖ Ardahan’ın Çıldır ilçesi Gülyüzü köyünde ❖ Sade, açık, anlaşılır bir dil kullanmıştır. doğmuştur. ❖ Divan şiirinin etkisiyle ölüm, öteki dünya, ruh gibi ❖ Yaklaşık 10 yaşında şiir yazmaya başlamıştır. metafizik konularda da şiirleri vardır. ❖ Kars Radyosu bünyesinde 10 yıl süreyle aşıklara ❖ Halk şiirimize, hicivle mizah karışımı değerli ilişkin programlar hazırlayıp sunmuştur. örnekler kazandırmış bir şairimizdir. ❖ 1000’den fazla şiiri bulunan ozan; Azeri, Fars ve Anadolu kültürüyle yoğrulmuş bilgi birikimiyle önemli bir kaynak ve değerlerimizden biridir. AŞIK VEYSEL (20.yy.) ❖ Şiirlerinin bir bölümü “Gönül Bahçesi” adıyla ❖ Sivas’ın Sivrialan Köyü’nde doğmuştur. yayımlanmıştır. ❖ Aşık şiirinin son büyük ustasıdır. ❖ UNESCO tarafından “yaşayan insan hazinesi” ❖ Cumhuriyet Devri saz şairlerinden olan sanatçı; olarak nitelendirilmiştir. Cumhuriyetin 10. yılı törenlerine katılmış, Cumhuriyet ve Atatürk üzerine yazdığı şiirlerle NEŞET ERTAŞ(20.yy.) adından söz ettirmiştir. ❖ Neşet Ertaş, babası Muharrem Ertaş ve Aşık ❖ Veysel’i sanat dünyasına Veysel’in izinden gitmeye çalışmıştır. tanıtmıştır. ❖ "GARİP'' mahlasını kullanmış çoğu zaman, bazen ❖ 7 yaşındayken geçirdiği çiçek hastalığı yüzünden de mahlas kullanmamıştır. gözlerini kaybetmiş, babasının oyalanması için ❖ Sanatçı en çok babası gibi “bozlak” bunun yanında aldığı kırık bir sazla çalıp söylemeye başlamıştır. türkü ve ağıt da söylemiştir. ❖ Meşhur olana dek, yaşamı acı ve yoksulluklarla ❖ Allah aşkı, insan hakkı ve sevgisi, ana ve babaya geçmiş, köy enstitülerinde öğretmenlik yapmıştır. duyulan özlem, ilim ve cehalet, memleket hasreti, ❖ Yurdun değişik köşelerini dolaşan şair; insan, yurt, ölüm gibi konular da şiirlerinde zaman zaman toprak sevgisini sade bir dille anlatmıştır. görülen konulardır. ❖ “Halk şiirinin son büyük ustası” olarak bilinir. ❖ Türkiye'de Halk Müziğinin son zamanlarda ❖ Şiir: Dostlar Beni Hatırlasın, Sazımdan Sesler, yetiştirdiği en önemli ses , saz, ve güfte Deyişler yazarlarından birisidir. ❖ “Bozkırın Tezenesi” olarak bilinir. ÂŞIK MAHZUNİ ŞERİF (20.yy.) ❖ Aşık Mahzuni Şerif son yüzyılda yaşayan halk DİVAN EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ ozanlarının kuşkusuz en ünlüsüydü. ❖ Aşık Mahzuni özgürlükten, demokrasiden, barıştan, ✓ Arap ve Fars edebiyatı örnek alınarak İslâmî insan haklarından ve laiklikten yana olan çağdaş, unsurlarla şekillenen bir edebiyattır. devrimci bir ozandır. ✓ Medrese kültürüyle yetişen aydınların saray ve ❖ Aşık Mahzuni Şerif’in kişiliğinde, sanatında, konak çevrelerinde oluşturduğu ‘’Yüksek Zümre mücadelesinde hümanist tarafı ağır basar. Edebiyatı’’, ‘’Saray Edebiyatı’’ veya ‘’Seçkinler ❖ Ozan Türkiye’de yapılan haksızlıklara, banka Edebiyatı’’ Klasik kurallara bağlı olduğu için Klasik hortumlamalarına, derin devlet anlayışına, Türk Edebiyatı; sanatçıların şiirlerini topladıkları yolsuzluklara ve daha nice olaylara şiddetle karşı el yazması kitaplara divan dendiği için ‘’Divan çıkmış, bunları sanatına taşımış ve yazılarında Edebiyatı” ve “Havas Edebiyatı” gibi isimlerle eleştirmiştir. anılmıştır.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

✓ Dili Arapça, Farsça ve Türkçenin iç içe olduğu ✓ Uyak düzeni: aa –ba –ca –da –ea… şeklindedir. Osmanlıcadır. ✓ Gazelin ilk beytine “matla”,son beytine ✓ Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalar sıkça “makta”denir. kullanıldığı için dili ağır ve süslüdür. ✓ Matladan sonra gelen ikinci beytine “hüsni matla; ✓ Konunun ne olduğundan ziyade nasıl işlendiği maktadan önceki beytine “hüsni makta”adı verilir. önemlidir. ✓ Şair mahlasını(adını) makta beytinde söyler. ✓ Sanat, sanat içindir. İlkesi benimsenmiştir. ✓ Gazelin en güzel beytine “beytül gazel(Şah beyit) ✓ Nesir alanında eserler verilmesine rağmen nazım denir. (şiir) ağırlıklı bir edebiyattır. ✓ Gazelde bir tek konu işleniyorsa “yekahenk gazel”; ✓ Söz sanatlarından yoğun bir biçimde bütün beyitler aynı söyleyiş güzelliğinde, aynı yararlanılmıştır. değerde, aynı güçte ise “yekâvaz gazel” denir. ✓ Soyut bir edebiyat olması nedeniyle düşünce ve ✓ Divan şiirinde gazellere bir başlık veya ad koyma duygular gerçekte olduğundan farklı biçimde geleneği yoktur. anlatılmıştır. ✓ Divan edebiyatının en önemli gazel şairleri: Fuzuli, Bâki, Nedim, Şeyh Galip, Nâbi, Şeyhülislam DİVAN ŞİİRİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ Yahya’dır.

✓ Nazım birimi çoğunlukla beyit, bazen dörtlük ve Gitdün ammâ ki kodun hasret ile cânıbile Matla benttir. İstemem sensiz olan sohbet-i yârânı bile ✓ Şiirler Arap edebiyatından alınan aruz ölçüsüyle yazılmıştır. Devr-i meclis bana girdâb-ı belâdur sensüz Hüsnimatla ✓ Çoğunlukla tam ve zengin uyak kullanılmış, göz Mey-i zehrâb-ı sitem sâgar-ı gerdânı bile için kafiye anlayışı benimsenmiştir. ✓ ‘’Bütün güzelliği’’ yerine ‘’parça güzelliği’’ne önem verilmiştir. Bağa sensüz bakamam çeşmüme âteş görinür ✓ Şiirlerde başlık kullanılmamış, şiirler redifleriyle Gül-i handânı degül serv-i hirâmânı bile ve nazım biçimlerinin adıyla anılmıştır. ✓ Türklerin bu edebiyata kazandırdığı nazım Sîneden derd ile bir âhideyin kim dönsün Hüsnimakta şekilleri “tuyuğ ve şarkı” dır. Aksine çarh-ı felek mihr-i dırahşanı bile ✓ Belli bir olay örgüsü etrafında oluştuğu için mesnevilerde konu bütünlüğü vardır. Hâr-ı firkatle Neşâtî-i hazînünvâ-hayf Makta ✓ Söyleyiş güzelliği yakalamak için eş anlamlı Dâmen-i ülfeti çâk oldı girîbânı bile kelimelerden sıkça yararlanılmıştır. (Neşati) ✓ Şiirlerde genellikle ’’aşk, şarap, sevgili, ölüm, övgü, yergi, din’’ gibi konular üzerinde durulmuş, ✓ Bir beytin dizesinin ortasındaki bir kelime ile hayatı ilgilendiren somut konulara yer sondaki kelime arasında kafiyelenmesine verilmemiştir. “Musammat Gazel” denir. ✓ Bireysel sevinç ve acılara sıkça yer verilmiş, aşk acısından duyulan mutluluk dile getirilmiştir. Kamu bîmârına cânân / deva-yıderd eder ihsan ✓ Şiirdeki ortak kalıplardan biri ‘’âşık, mâşuk, rakip’’ Niçün kılmaz bana derman / beni bîmar sanmaz mı üçgendir.(Bülbül – gül – diken) ✓ Duygu ve düşünceler, ‘’mazmun’’ adı verilen Şeb-i hicran yanar cânım / döker kan çeşm-i giryânım kalıplaşmış sözlerle anlatılır. Kaş-yay,kirpik- Uyadır halkı efgânım / gara bahtım uyanmaz mı ok,boy-servi, diş-inci dudak-gonca vb.

DİVAN EDEBİYATI NAZIM ✓ Divan edebiyatının en sevilen nazım şeklidir. BİÇİMLERİ(ŞEKİLLERİ) ✓ En güzel mısrasına“mısraiberceste” denir.

GAZEL Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib ✓ Aşk, sevgili, güzellik,içki,doğa konusunda yazılan Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır. şiirlerdir. Fuzuli ✓ Arap edebiyatı nazım biçimlerindendir. Yâ Rab belâ-yı aşk ile kıl aşinâ meni ✓ Arapçada, “kadınlarla sevgi üzerine konuşmak, Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ meni sohbet etmek” demektir. Fuzuli ✓ Nazım birimi beyittir. ✓ 5-15 beyitten oluşur. ✓ Aşk, şarap, kadın güzelliği konuları işlenir.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

Gazeller konularına göre isimlendirilir: KASİDE ✓ Din ve devlet büyüklerini övmek için yazılır. 1.Aşıkâne gazel: ✓ Beyit sayısı 33-99 beyit arasındadır. ✓ Aşkın verdiği mutluluğu,sıkıntıyı,sevgiliden ✓ Bir kasidenin ilk beytine “matla”,son beytine yakınmayı,sevgiliye yakarış konularını içerir. “makta”,en güzel beytine “beytülkasid”, ✓ Bu türe Fuzuli’nin gazelleri örnek verilebilir. şairin mahlasının geçtiği beyte “taç beyit” denir. ✓ Kafiye örgüsü,aa-ba-ca-da-ea-…. 2.Rindâne gazel: ✓ Kasidenin üstadı Nef’i ‘dir. ✓ İçkiyi,içkizevkini,içki ile ilgili türlü ✓ Aruzun her kalıbıyla yazılır. Fakat en çok da uzun düşünceleri,hayata karşı kayıtsızlığı anlatır. kalıplarıyla yazılır. ✓ Bu türe Bâkî’nin gazelleri örnek verilebilir. ✓ Kasideler belli bir amaç için söylenir. 3.Şûhâne gazel: Kasideler şu bölümlerden oluşur: ✓ Kadının güzelliğini çapkın bir anlatımla dile a) Nesip(Teşbib) getiren gazellerdir. Kasidenin giriş bölümüdür. Yapılan tasvire göre ✓ Bu türe Nedim’in gazelleri örnek verilebilir. adlandırılır.() 4. Hikemî gazel: ▪ Bahariyye ✓ Ahlakla ilgili öğütler veren,türlü hayat görüşlerini Baharı anlatan kasidelerdir. yansıtan gazellerdir. ▪ Şitaiyye ✓ Bu türe Nâbî’nin gazelleri örnek verilebilir. Kışı anlatan kasidelerdir. Gazel Örneği: ▪ İydiyye Bu cefâdan ki kadeh ağzun öper döne döne Bayram ve düğün gibi konuları anlatan Nâr-ı gayretde kebâb oldı ciğer döne döne kasidelerdir. b) Girizgah Kadehin döne döne senin ağzını öpmesinin ıstırâbiyle kıskançlık Konuya giriş bölümüdür. Tek beyitten oluşur. ateşinde ciğer döne döne kebâb oldu. c) Medhiye Adına kaside yazılan kişi övülür. Ne revâdur bu ki ben kâmetümi halka kılam d) Tegazzül İnce belün koca karşuma kemer döne döne Kasidenin içinde bulunan gazeldir. Her kasidede bulunmaz. Revâ mıdır bu ki benim mihnetle bükülüp belim halka gibi e) Fahriye oluduğu halde kemer döne döne karşımda senin ince belini Şairin kendisini övdüğü bölümdür. kucaklasın? f) Dua Övülen kişiye dua edilen bölümdür. Gözlerüm kıblenümâ gibi olupdur nola ger Konularına göre kasideler İşiğün cânibine kılsa nazar döne döne ➢ Tevhid Allah’ın birliğini anlatan kasidelerdir. Gözlerim pusula gibi olmuştur, dönüp dönüp senin eşiğinden ➢ Münacat yana bakarsa ne olur? Allah’a yalvarmak için yazılan kasidelerdir. ➢ Na’t Sensen ol şâh-ı felek-mertebe kim leyl ü nehâr Hz.Muhammed’i övmek için yazılan kasidelerdir. Yüz sürer işiğüne şems ü kamer döne döne ➢ Medhiye Padişah ve vezirleri övmek için yazılan kasidelerdir. ➢ Sen o felek rütbeli sultansın ki, ay ve güneş, gece ve gündüz Hicviye Bir kimseyi yermek için yazılan kasidelerdir. döne döne eşiğine yüz sürer. (Nef’î ‘nin “Sihamı Kaza” sı) Girye vü zâri ile oldı Necâtî dolâb ➢ Mersiye Ölen kişiler için yazılan kasidelerdir. Gülsitân-ı ser-i kûyunı sular döne döne (Baki’nin “Kanuni Mersiyesi”) Necâtî ağlayıp inlemekte dolaba döndü; senin gül bahçesine (Sözlü dönemde sagu,halk edebiyatında ağıt.) benzeyen mahalleni döne döne suluyor. ➢ Culûsiye Döne Döne(Necati Bey) Padişahın tahta çıkışını kutlamak için yazılan kasidelerdir.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

KASÎDE DER NA'TI HAZRETI NEBEVÎ (SU KASİDESİ) KIT’A • Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su ✓ Beyit sayısı 2-12 arasındadır. Kim bu denli tutuşan odlara kılmaz çare su ✓ Matla beyti yoktur. Ey göz! Gönlümdeki içimdeki ateşlere gözyaşımdan su saçma. ✓ Felsefi ve toplumsal düşünceler anlatılır. (Ki) Çünkü bu kadar çok tutuşan ateşlere suyun faydası olmaz. ✓ Genellikle yergi konuları işlenir. ✓ Kafiye düzeni ab-cb-db-eb-…. • Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem ✓ Mısra sayısı 4’ten fazla olana “kıt’aikebire”denir. Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su ✓ Beyitler arasında anlam birliği vardır. Dönüp duran (gök)kubbenin rengi su renginde midir, yoksa ✓ Şair genellikle mahlasını kullanmaz. gözümden akan yaşlar mı dönen kubbeyi kaplamıştır, ✓ bilemiyorum. Kıt’aları meşhur olan şairler; Necati Bey, Fuzuli, Baki, Ruhi, Nedim, Galip Dede, • Zevk-i tiğından aceb yok olsa gönlüm çâk çâk İzzet Molla’dır. Kim mürûr ilen bırakır rahneler dîvâre su (Ey sevgili!) Senin kılıcının ( kılıca benzeyen keskin bakışlarının) zevkinden gönlüm parça parça olsa da buna MÜSTEZAT şaşılmaz. (Nitekim) Su da akarken duvarda yarıklar meydana getirir. ✓ Gazelin özel biçimidir. ✓ Uzun dizelerlerin arasına kısa dizelerin • Suya versin bağ-ban gülzar-ı zahmet çekmesin eklenmesiyle oluşur. Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin-gülzâre su ✓ Eklenen dizeye “ziyade” denir. Bahçıvan, gül bahçesini sele versin (boşuna) zahmet çekmesin. ✓ Ziyadeler asıl dizeyi anlam bakımından Bin gül bahçesine su verse senin yüzün gibi (güzel) bir gül tamamlamalıdır. açılmaz. ✓ Uyak düzeni gazel gibidir.

• Ohşadabilmez gubârını muharrir hattına Dörtlüklerle Kurulan Nazım Biçimleri Hâme tek bakmaktan inse sözlerine kare su Hattatın gözlerine (aynı levhaya) bakmaktan kalem gibi kara su inse de (yine de) gubârî yazısını senin yüzündeki tüylere RUBAİ benzetemez. ✓ Türk edebiyatına İran edebiyatından geçmiştir.

✓ Dört dizelik bir bentten oluşur. • Arızın yâdiyle nem-nâk olsa müjgânım n'ola Zayi olmaz gül temennâsiyle vermek hâre su ✓ Aruz ölçüsünün 24 kalıbıyla yazılır. Senin yanağını anmaktan dolayı kirpiklerim ıslansa ne çıkar? ✓ Hayat felsefesi, dünya görüşü, tasavvuf ve aşk gibi Zira gül elde etmek isteğiyle dikene verilen su boşa gitmez. konular işlenir.

✓ Özlü, nükteli bir anlatıma sahiptir. • Gam günü etme dîl-i bîmardan tiğin diriğ Hayrdır vermek karanû gecede bîmâre su ✓ Az sözle çok şey ifade etmek amaçlandığından Gamlı günümde kılıcını (kılıç gibi keskin olan bakışını) hasta anlam yoğunluğu vardır. gönlümden esirgeme; (zira) karanlık gecede hastaya su vermek ✓ aaxa biçiminde kafiyelenir. hayırlı bir iştir. ✓ Genellikle şairler mahlasını kullanmaz. • İste peykânın gönül hecrinde şevkim sâkin et ✓ Dünya edebiyatında rubai türünün en önemli Susuzum bu sahrede benim'çün âre su temsilcisi, İranlı şair Ömer Hayyam’dır. Gönül! Onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste ve ✓ Divan edebiyatının yetiştirdiği en ünlü rubai şairi ayrılığında arzumu, özlemimi yatıştır; susuzum, bu çölde bir Azmizâde Hâleti’dir. defa da benim için su ara. ✓ Azmizade Haleti yazdığı bin civarındaki rubai ile • Ben lebim müştâkıyım zühhâd kevser tâlibi Divan edebiyatının en büyük rubai şairi olarak Nitekim meste mey içmek hoş gelir huş-yâre su bilinir. Ben dudağını arzuluyorum, sofular ise cennetteki Kevseri ✓ Cumhuriyet Dönemi’nin en büyük rubai ustaları ise istiyorlar. Nitekim sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da Yahya Kemal Beyatlı ve Arif Nihat Asya‘dır. su içmek hoş gelir … Rubai Örneği Esrârını dil zaman zaman söyler imiş – a Hengâme-i gamda dâstan söyler imiş – a Aşk ehli olup da mihnet-i hicrâne – x Ben sabriderin diyen yalan söyler imiş – a Azmizâde Hâleti

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

TUYUĞ Sen belle bunu ey gül-i zîbende-nümâyiş -b Yok gayrı derûnumda benim ülfete hâhiş – b ✓ Divan şiirine Türklerin kazandırdığı bir biçimdir. Gördükde beni eyleme beyhûde nevâziş – b Küstüm sana ben nâfile yalvarma barışmam – a ✓ “Mısra sayısı” ve “uyak örgüsü” ve “işlediği konular” bakımından rubaiye benzer.

✓ Rubaiden ayrılan tek yönü aruz ölçüsünün sadece bir kalıbıyla yazılmasıdır. MURABBA ✓ Halk şiirindeki maninin Divan edebiyatına yansımış biçimi olarak düşünülebilir. ✓ Dörder dizelik bentlerden oluşur. ✓ Genellikle şairlerin mahlası yoktur. ✓ Hemen her konuda yazılır. ✓ Daha çok Azeri ve Çağatay edebiyatlarında görülür. ✓ En az 3 en çok 7 bent olur. ✓ Bu türün en başarılı şairleri: Kadı Burhanettin, Ali ✓ aaaa / bbba / ccca / ddda / eeea …(şarkı gibi) Şir Nevaî, Atayî ve Nesimî’dir. biçiminde kafiyelenir. Tuyuğ Örneği ✓ Bestelenme amacının olmaması ve dilinin ağır Dilberin işi itâb u nâz olur – a olması yönleriyle şarkıdan ayrılır. Çeşmicâdü, gamzesi gammâz olur – a ✓ Aşkî, Muhibbî, Hayretî, Taşlıcalı Yahya ve Fuzuli İy gönül sabr it tahammül kıl ana – x murabba yazmış sanatçılardandır. Bu türün en Yâre irişmek işi az az olur – a başarılı şairi, Namık Kemal‘dir. Kadı Burhanettin Murabba Örneği

Perîşân-hâlün oldum sormadun hâl-i perîşânum – a Birden Fazla Bentle Kurulan Nazım Biçimleri Gamundan derde düşdüm kılmadun tedbîr-i dermânum – a Ne dirsen rûzgârum beyle mi geçsün güzel hânum – a Gözüm cânum efendim sevdüğüm devletlü sultânum – a ŞARKI … Fuzûlî şîve-i ihsânun ister bir gedâyundur – b ✓ Aşk, sevgili ve güzellik konularını içerir. Dirildükçe seg-i kûyun ölende hâk-i pâyundur – b Gerek öldür gerek ko hükm hükmün râyrâyundur – b ✓ Divan şiirine Türkler kazandırmıştır. Gözüm cânum efendim sevdüğüm devletlü sultânum – a ✓ Halk edebiyatındaki türküyü hatırlatır. ✓ Bestelenmek için yazıldığından dili sadedir.

✓ Aruzun kısa ve hareketli kalıplarıyla yazılır.

✓ Genellikle en az 3 en fazla 5 bentten oluşan bir TERKİBİBENT nazım biçimidir.

✓ Genellikle son mısralar nakarattır. ✓ Bent sayıları 5 ile 15 bent arasında değişir. ✓ aaaa / bbba / ccca biçiminde kafiyelenir. ✓ Her bent 5 ile10 beyitten oluşur. ✓ Bentlerin kafiye şekli gazel gibidir. Bentlerden ✓ Lale Devri’nde (18.yy.) gelişmiş ve yaygınlaşmıştır. sonra vasıta beyti gelir. Vasıta beyti her bentten Şarkı türünün ilk örneklerini Naili Kadim; en sonra değişir. Bu yönüyle terciibentten ayrılır. başarılı örneklerini Nedim vermiştir. Enderunlu ✓ Vasıta beyitleri kendi aralarında uyaklıdır. Vasıf en çok şarkı yazan şairdir. Enderunlu Fazıl ve ✓ aa-xa-xa-xa-bb-cc….. şeklinde kafiyelenir. Yahya Kemal, bu türün diğer önemli temsilcileridir. ✓ Bentlerin her birine hane denir. ✓ Şarkıda her bendin 3. Mısrasına “miyan / meyan” ✓ Vasıta beytinden önceki beyte terkiphane denir. denir. Miyanın, anlam bakımından en güçlü mısra ✓ Şair mahlasını terkiphanede söyler. olmasına dikkat edilir. Şarkıda, dörtlük sonlarında ✓ Her konuda yazılabilir. tekrarlanan dizelere “nakarat” denir. Nakarat, bazı ✓ Kanuni S. Süleyman için yazılan Kanuni Mersiyesi şarkıların ilk dörtlüğünde hem 2. hem de 4. dizede (Baki), Esrar Dede Mersiyesi (Şeyh Galip) önemli görülür. Kimi şarkılarsa nakaratsızdır. Terkibibentlerdir. Şarkı Örneği ✓ En ünlü temsilcisi Bağdatlı Ruhi; Tanzimat Cânın kimi isterse görüş gayrı karışmam – a Döneminde ise Ziya Paşa’dır. Küstüm sana ben nâfile yalvarma barışmam – a Haddim bilirim yâr ile beyhûde yarışmam – a Küstüm sana ben nâfile yalvarma barışmam –a

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

TERCİİBENT 13. YÜZYIL Anadolu’da Türk edebiyatı, ilk kalıcı örneklerini 13. ✓ Kelime anlamına baktığımızda tekrar etme yüzyılda vermeye başlar. Bu dönemde edebî dil niteliği anlamındadır. kazanmaya başlayan Oğuz Türkçesi ile eserler ✓ Biçim bakımından baktığımızda terkibibende verilmeye başlanmıştır. Bu yüzyıl, Anadolu’da dini- benzer. tasavvufi Türk edebiyatının geliştiği bir dönemdir. Bu ✓ Terkibibentten farkı vasıta beytinin hep aynı dönemin önde gelen tasavvuf şairleri Mevlana, Ahmet olmasıdır. Fakih, Sultan Veled ve Şeyyad Hamza’dır. Ancak Klasik ✓ Terciibent iki bölümden oluşur: Hane ve Tercihane. Türk şiirinin 13. yüzyılda Hoca Dehhani ile başladığı ✓ Şiirin tamamında aynı konu işlenir. kabul edilir. ✓ Terciibent yazmak terkibibende göre daha zordur. ✓ En önemli temsilcisi: Ziya paşa, Bağdatlı Ruhi ve HOCA DEHHANİ Şeyh Galip’tir. ✓ 13. yüzyılda yaşamıştır. ✓ Divan edebiyatının bilinen ilk şairidir. Divan Edebiyatında Akımlar ✓ Tasavvufun hâkim olduğu bir dönemde din dışı konuları işlemiştir. MAHALLİLEŞME AKIMI ✓ Divanı yoktur. ✓ 15. yy. da Necati Bey(Ancak ÖSYM bu konu ile ilgili Eseri: sorduğu bir soruda Necati Bey’i temsilci olarak Selçuklu Şehnamesi (20.000 beyitlik bir mesnevidir kabul etmemiştir.) ile ortaya çıkan bu akım (o ancak günümüze kadar ulaşamamıştır.) zamandan beri devam ediyordu) 18. yy. da tekrar güç kazanmıştır. MEVLANA CELALETTİNİ RUMİ ✓ Halkın konuşma dilinin edebiyata girmesidir. ✓ “Yerlileşme Hareketi” de denir. ✓ Horasan’ın Belh şehrinde 1207’de doğmuş, ✓ Türkçe deyimlerin ve halk söyleyişlerinin ailesiyle Anadolu’ya göç ederek Konya’ya kullanılmasına dayanan bir akımdır. yerleşmiş ve burada vefat etmiştir. ✓ Dil sade ve açık olmalıdır. ✓ Türk ve dünya edebiyatının önde gelen ✓ Daha çok kendini Şarkı nazım türünde göstermiştir. sanatçılarındandır. ✓ Baki, Nedim, Enderunlu Vasıf en önemli ✓ Tasavvuf düşüncesini halk zevkine uygun olarak temsilcileridir. hikâyeler yardımıyla anlatmaya çalışmıştır. ✓ Arapça, Farsça ve Rumca da bilen sanatçı, bu TÜRKİBASİT dillerle şiirler söylemiş, devrin edebiyat dili Farsça ✓ Divan edebiyatındaki Arapça ve Farsça kelimelerin olduğundan şiirlerini Farsça yazmıştır. çokluğuna tepki olarak ortaya çıkmıştır. ✓ Tasavvuf düşüncesini ilahî aşkla birleştirip şiir ✓ 16. yy. da ortaya çıkmıştır. sanatıyla ölümsüz hâle getirmiştir. ✓ Akım o dönemde Divan edebiyatının düşünce ✓ Şiiri, musiki ve sema sanatıyla birleştirmiştir. tarzından dolayı ve o dönemin ünlü şairleri bu ✓ Din, dil, ırk ve mezhep farkı gözetmeksizin bütün akımı benimsemediği için çok etkili olmamıştır. insanlığa seslenmiş, insanı insan olduğu için ✓ Aydınlı Visali, Edirneli Nazmi ve Tatavlı Mahremi sevmiştir. önemli temsilcisidir. ✓ İnsan sevgisini, ilahî aşk ekseninde kendine özgü bir anlayışla işlemiştir. ✓ Ölümü Şebiarus(Düğün gecesi) diye SEBKİHİNDİ adlandırmıştır. ✓ 17. yy. da ortaya çıkmış bir akımdır. ✓ Rumi mahlasını kullanmıştır. ✓ Hindistan’da ortaya çıkan akım, oraya giden şairler ✓ 2007 yılı UNESCO tarafından dünya Mevlana yılı tarafından benimsenmiş ve Divan edebiyatında olarak ilan edilmiştir. etkili olmuştur. ✓ Şemsi Tebrizi, Mevlana’nın hayatını şekillendiren ✓ Hin tarzı ya da Hint üslubu anlamındadır. kişidir. ✓ Anlam kapalılığı söz konusudur. Eserleri: ✓ Söz ve anlamdan daha çok anlama önem verme Mesnevi, Divanı Kebîr, Mecalisi Seb’a, Mektubat, Fihi vardır. Mafih ✓ Kullanılan dil, çok ağır süslü zor anlaşılır bir dildir. Mesnevi ✓ Soyut kavramların ağırlıklı olduğu bir akımdır. Mevlana’nın Hüsameddin Çelebi’nin isteği üzerine ✓ Naili, Şeyh Galip, Neşati önemli temsilcileridir. Farsça yazdığı mesnevisidir. 25618 beyitlik eserde Mevlana, tasavvufi fikir ve düşüncelerini hikâyelerden

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI hareketle anlatmıştır. Mevlan’a söylemiş Hüsamettin ŞEYYAT HAMZA Çelebi yazmıştır. Divanı Kebîr ✓ 13. yüzyılda Anadolu Selçukluları döneminde Mevlana’nın çeşitli konularda söylediği şiirlerin tamamı yaşamış; yazdığı dini-tasavvufi şiirleriyle Ahmet bu divanda yer almaktadır. Eserin dili Farsçadır, içinde Fakih’i izlemiştir. az sayıda Arapça, Türkçe ve Rumca şiir de yer ✓ Şiirlerinin eski Anadolu Türkçesi ile yazılmış almaktadır. olmasına karşın Mecmûatün-Nezâ’ir’de bulunan Mektubat bir gazeli doğu Türkçesi özellikleri taşımaktadır. Başta Selçuklu hükümdarlarına ve devrin ileri ✓ Şeyyâd Hamza’nın hem aruzla hem de hece gelenlerine öğüt vermek, kendisine sorulan dinî ve ilmî vezniyle yazdığı manzumeleri vardır. konularda açıklayıcı bilgiler vermek için yazdığı 147 Eserleri adet mektuptur. Dâstânı Sultan Mahmud, Ahvâli Kıyamet Fihi Mafih Yusuf u Züleyha Mevlana’nın çeşitli meclislerde yaptığı sohbetlerin, (Kuran’da geçen Hz.Yusuf kıssasına dayanan eser, 1529 oğlu Sultan Velet tarafından toplanması ile meydana beyitten oluşmaktadır. Eser, Anadolu sahası Türk gelmiştir. edebiyatının, bir başka deyişle Divan edebiyatının Mecalisi Seb’a bilinen ilk Yusuf u Züleyha’sı olması bakımından Yedi Meclis anlamına gelen eser, Mevlana’nın yedi önemlidir. Aynı zamanda ilk aşk mesnevisi olarak kabul sohbetinin not edilmesinden meydana gelmiştir. edilir.)

SULTAN VELET

✓ Mevlana’nın oğlu ve Mevlevilik tarikatının kurucusudur. ✓ Şiirlerini devrin edebiyat dili olan Farsça ile 14. YÜZYIL yazmıştır. Mevlana gibi coşkun, lirik ve derinliği 14. yüzyılda birçok temsilci yetiştiren Divan olan bir şair değildir. Daha çok, öğretici nitelikte edebiyatı, 13. yüzyıl şairlerinden Hoca Dehhani’den tasavvufi şiirler yazmıştır. Sayıları az olmakla sonra din dışı konularda ürünler vermeye başlamıştır. birlikte Türkçe şiirler de yazmıştır. Bu yüzyılın en tanınmış şairi Ahmedî’dir. Siyasi ve sosyal ✓ Bu yönüyle 13. yüzyılda Anadolu’da aruz ölçüsüyle sarsıntıların yaşandığı bu yüzyılda edebî niteliği zengin Türkçe şiirler yazılmasında önemli hizmetleri eserler ortaya konmuştur. Bu yüzyılda Arapça ve Farsça olmuştur. sözcükler yoğun bir şekilde dilimize girmeye başlar. ✓ Mevlânâ’nın tasavvufla alakalı görüşlerini bir sistem halinde birleştirip Mevleviliğe gerçek biçimini kazandıran şairdir. Eserleri: AHMEDİ Dîvân, (İbtidânâme, Rebâbnâme, İntihânâme adlı üç mesnevisi) ile Ma’arif adlı bir de mensur eseri ✓ Kaside ve gazellerinin yanında birçok konuda eser bulunmaktadır. vermiş, özellikle mesnevilerinde bilimsel ve AHMET FAKİH kültürel konuları işlemiştir. ✓ Türk edebiyatında bu yüzyılda en çok eser veren ✓ Hoca Ahmet Fakîh veya Sultan Hoca Fakîh adları ile sanatçıdır. de tanınan sanatçının yaşamı hakkında belirsizlik ✓ Türkçeyi iyi kullanan, nazım tekniğine hâkim vardır. kudretli bir sanatkârdır. ✓ Ailesi Horasan’dan göç edip Konya’ya yerleşmiştir. ✓ Ahmedî’nin 8000 beyti aşan büyük bir “Divan”ı, Mevlana’nın babasından fıkıh dersleri aldığı için 8250 beyitlik İskendernâme’si, 5000 beyit kendisine “fakîh” denmiştir. bulan“Cemşîd ü Hurşid”i eserlerinin en Eserleri: önemlileridir. Çarhnâme(Kaside)Fuad Köprülü, eserin Anadolu ✓ “İskendernâme” adlı mesnevisi ile tanınmıştır. Türkçesinin bilinen en eski örneği olduğunu belirtir.) Eserleri: Kitâbu Evsâfı Mesâcidiş Şerîfe (ilk gezi yazısı olarak Divan,Mirkâtül-Edeb İskendernâme, Cemşîd ü Hurşîd kabul edilir.)Mesnevi nazım şekliye yazılmış bir eserdir. (Mesnevinin konusu, Çin hükümdarının oğlu Cemşîd ile Hacca gittiğinde gezip gördüğü Şam, Kudüs, Mekke, Rum kayserinin kızı Hurşîd arasında geçen aşk Medine ile orada ziyaret ettiği mukaddes yerleri hikâyesidir.), Tervihül-Ervah(Tıp konusunda yazılmış bir anlatmaktadır. Kudüs’te iki ay kalan şair, eserin sonuna mesnevidir.) “Kudüs Methiyeleri”ni eklemiştir.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI HOCA MESUT NESİMİ ✓ Eserlerinden İran edebiyatını yakından tanıdığı, ✓ Nesîmî sâdece yaşadığı asrın değil, bütün Türk Farsça ve Arapçayı iyi bildiği anlaşılmaktadır. edebiyatının da en usta şairlerindendir. Firdevsî ve Sadi’den yaptığı tercümeler bunu ✓ Türkçe ve Farsça mesneviler, gazeller, rubailer ve göstermektedir. tuyuğlar yazmıştır. ✓ Döneminde kullanılan deyimleri ve atasözlerini ✓ İlâhî aşkın verdiği heyecanla yazdığı Türkçe nazma geçirmiştir. şiirlerinde ahenkli ve çok düzgün bir dil görülür. Bu ✓ Şiirlerinde sade bir dil kullanmıştır. Arapça ve şiirlerde Hurûfi inancının izleri de açıkça görülür. Farsça kelimelere oldukça az yer vermiştir. ✓ Asırlarca okunmuş ve şiirlerine nazireler yazılmıştır. ✓ Bazı vezin kusurları bulunmakla beraber onun ✓ Fuzuli gibi büyük bir şâir üzerinde etkili olmuştur. aruza hâkim olduğu göze çarpmaktadır. ✓ Kanunî Sultan Süleyman da onun meşhur bir ✓ Türkçeye tercümeler yaparken sadece sözcük ve gazeline nazire yazmıştır. kavramlar aktarmamış, kendi yaratıcı gücüyle ✓ Türkçe şiirlerinde “Nesimi”, Farsça şiirlerinde birçok ilavede bulunmuştur. “Hüseynî” mahlasını kullanmıştır. Eserleri: ✓ Onun şiirlerinde tasavvufî ve Hurufîliğe ait fikirler, Ferhengnâmei Sadî, Süheyl ü Nevbahar(Yeğeni İzzettin zamanın hakim ideolojisine karşı yöneltilmiştir. Ahmet’le birlikte yazdığı aşk mesnevisidir. Eser daha ✓ Onun felsefî fikir ve yüksek sanat örneği olan çok manzum aşk ve macera hikâyeciliği içinde yer şiirleri, Yakın Doğu ve Orta Doğu ülkelerinin şiirinde almaktadır.) de bir uyanışa vesile olmuştur. ✓ Şiirlerini tümüyle “Azeri Türkçesiyle” söylemiştir. AŞIK PAŞA ✓ “Şahı Şehit” olarak tanınır. Eserleri: ✓ Eserlerini sade bir dille yazarak Türkçenin Türkçe ve Farsça Divan, Mukaddimetül Hakâyık Anadolu’da bir edebiyat dili olarak yerleşmesinde önemli hizmetler görmüştür. KADI BURHANETTİN ✓ Hem aruz hem hece ölçüsüyle şiirler yazmıştır. ✓ Şiirlerinde ve “Garibnâme”adlı eserinde büyük ✓ Kadı Burhanettin, gazelleri ve tuyuğları ile ün ölçüde Yunus Emre’nin ve Mevlana’nin etkisi kazanmıştır. hâkimdir. ✓ Tuyuğ nazım şeklini Divan edebiyatına ✓ “Garibnâme” (1329) adlı mesnevisiyle “Mevlid” kazandırmıştır. Azeri Türkçesini kullanmıştır. yazarı Süleyman Çelebi’yi etkilemiştir. ✓ Gazellerinin gayet içten ve âşıkane olduğu ✓ Çok iyi Farsça ve İbranice bildiği hâlde Türkçeye görülür. bağlı kalan sanatçı, o devirde hâkim olan ✓ Aşk şiirlerinin yanı sıra din ve tasavvuf ile ilgili “Türkçeyle eser yazılmaz.” anlayışına karşı şiirleri de vardır. çıkarak eserlerini Türkçe yazmıştır. ✓ Şiirlerinde mahlasını ve adını kullanmamıştır. ✓ Mevlid ve Miracnâme türünün ilk örneklerini ✓ Şiirlerinde Türkçeyi aruza uydurmakta güçlük vermiştir. çektiği görülür. Eserleri: ✓ Günlük konuşma dilini şiirlerinde kullanması onun Fakrnâme, Hikâye, Vasfı Hâl, Garibnâme(12.000 şiirlerine ayrı bir özellik katar. beyitlik bu mesnevi, on bölümden oluşmaktadır. Dinî, ✓ Edebî sanatlara, özellikle cinasa düşkündür. tasavvufi ve öğretici nitelikler taşıyan eser, halkı Eserleri: eğitmek amacıyla Türkçe yazılmıştır.) Divan‘ının yanı sıra dini konuları işlediği İksîrüs Saadet fî Esrârül İbâdet ve Tercîhüt Tavzîh adlı iki mensur GÜLŞEHRİ eseri daha vardır.

✓ 14. yüzyıl divan şairidir. 15.YÜZYIL ✓ Tasavvufu konu edinmiştir. Bu yüzyıl, Anadolu’da Türk birliğinin kurulduğu ✓ “Kuşların konuşması(Dili)” anlamına gelen dönemdir. Bu dönemde yöneticiler kültür, sanat ve “MantıkutTayr” Feridun Attar’ın eserinden edebiyata önem vermiş, bu da bilim, kültür ve edebiyat çevrilmiştir. Tasavvufi alegorik(Sembolik) alanında ciddi gelişmelerin önünü açmıştır. Divan mesnevide Simurg kuşuna ulaşmak isteyen kuşların edebiyatı bu yüzyılda daha da güçlenerek gelişimini Hz. Süleyman’ın kuşu olan Hüthüt’ün önderliğinde sürdürmüştür. Dönemin Anadolu’da yetişen en büyük yaptıkları yolculuğu anlatır. şairi Şeyhî’dir. Ayrıca Ahmet Paşa ve Necati Bey yüzyılın Eserleri: tanınmış diğer şairleridir. Anadolu dışında Felekname, MantıkutTayr(Farsçadan çevrilmiş, edebiyatımızın en büyük sanatçılarından Ali Şir Nevâî alegorik, tasavvufi bir mesnevi) bu dönemde yetişmiştir.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ŞEYHİ AHMET PAŞA ✓ Ahmet Paşa, devrinde “Sultânüş-Şuarâ”(Şairlerin ✓ Şeyhi, İran’da tasavvuf ve edebiyatın yanında tıp Sultanı) unvanını almış, şiirleri bütün Anadolu ve öğrenimi de görmüştür. Rumeli’ye yayılmıştır. ✓ Kaynaklarda Hekim Sinan adıyla da anılan sanatçı; ✓ Dil, söyleyiş, ahenk ve duygu bakımından başarılı hekimlikteki yeteneğini Çelebi Mehmet’i tedavi eserler vermiştir. etmekle kanıtlamıştır. ✓ Kendinden sonraki şairler tarafından örnek alınan ✓ Erken dönem Divan edebiyatı şairlerindendir ve sanatçı, nazireciliği ve tarih düşürmeyi gelenek Divan edebiyatının gelişmesine büyük katkısı hâline getirmiştir. olmuştur. ✓ Divan şiirinin bütün inceliklerini şiirlerine ustalıkla ✓ Dokuzlar köyüne giderken, köyün eski sahiplerinin yansıtan Ahmet Paşa, devrinin en büyük saldırısına uğramış ve bu durumu padişaha şairlerindendir. “Harnâme” adlı mesnevi tarzında kaleme aldığı ✓ Dini ve tasavvufi konulardan çok, din dışı konularda hicviyesi ile anlatmıştır. şiirler söylemiş, aruzu başarılı bir şekilde ✓ Şiirlerinde ses güzelliğinden çok, söze ve anlama kullanmıştır. önem vermiştir. ✓ Fatih Sultan Mehmet’e yazdığı “Güneş, Kerem”, ✓ Şiirlerinde alışılmamış ya da terk edilmiş sözcükleri Cem Sultan’a yazdığı “Benefşe, Ab” redifli kullanmaya meraklıdır. kasideleri ünlüdür. ✓ İnsan hakları, ilahî ve beşeri adalet gibi konularda ✓ Ayrıca “Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay yergi dolu şiirler yazmıştır. gönül” nakaratlı murabbası çok beğenilmiş ve bu ✓ Tasavvufi bir kişilik olmasına ve tasavvuf eğitimi esere nazireler söylenmiştir. almış olmasına rağmen eserlerinde tasavvufi öğeler Eseri: bulunmamaktadır. Divan ✓ Din dışı şiirler yazmayı tercih etmiştir. SÜLEYMAN ÇELEBİ Eserleri: ✓ 15. yüzyıl Divan şairidir. Harname(Çelebi Sultân Mehmet’e sunulmuş 126 ✓ Vesiletün Necat (Kurtuluş Vesilesi) adlı beyitlik bir mesnevidir. Eser, Türk mizah ve hiciv mesnevisiyle tanınmış ve sevilmiştir. Günümüzde edebiyatının şaheserlerindendir. Eser, ince alay ve de sevilen bu mesnevi Hz. Muhammet’in nükteleri içerir, sembolik bir mesnevidir. Türk doğumunu anlatır ve “Mevlit” adıyla bilinir. edebiyatında ilk fabl örneği kabul edilir.) Eserleri: Hüsrev ü Şirin(Eser Nizamî’nin aynı isimli mesnevisinin Vesiletün Necat (Mevlid: Eser, peygamberimize tercümesidir. İran hükümdarı Hürmüz’ün oğlu ile duyulan derin sevginin bir ifadesidir. Sanatçı bu Ermeni meliki Mehin Banu’nun yeğeni Şirin arasındaki eserini, Hz.Muhammed’in bütün peygamberlerden aşk macerasını işler.) üstün ve en son peygamber olduğunu ispatlamak, şii- batıni akımlara karşı ehli sünnet görüşünü savunmak için yazmıştır.) NECATİ BEY

✓ Meşhur “Döne döne” redifli gazelini yazan Necâtî HAMDULLAH HAMDİ Bey şiirleriyle kısa sürede tanınmıştır. Fatih’e ✓ 15. yüzyıl Divan şiirinin Şeyhi'den sonra gelen en sunduğu “şitaiye” ve “bahariye” kasideleri önemli mesnevi yazarıdır. ve gazelleriyle padişahın takdirini kazanarak divan ✓ Anadolu sahasında ilk hamse sahibidir. kâtibi olmuştur. ✓ Hem Hamse hem de Divan sahibi olan bir şairdir. ✓ Daha çok mersiye ve gazelleri ile tanınmıştır. ✓ Türk edebiyatında en güzel Yusuf u Züleyha ✓ Kendisinden sonra gelen pek çok şairi etkilemiştir. mesnevisinin yazarıdır. Eser, özellikle dil ve üslup ✓ Mahallileşme akımını başlatmıştır. açısından çokça beğenilmiş kendi devrinde ve ✓ Şiirlerinde atasözlerine ve halk söyleyişine yer sonraki zamanlarda zevkle okunmuştur. vermiştir. ✓ Hamdullah Hamdi, "Kıyafetname" türünün ✓ Türkçenin şiir dili olmasına katkıda bulunan edebiyatımızda ilk manzum örneğini yazan kişidir. şairlerdendir. Kıyafetname diğer namıyla "İlmi Kıyafet" denilen ✓ Külfetsiz ve yapmacıksız şiirler söyleyen Necatî, şey insanın fiziksel özelliklerinden yola çıkarak gazel türünde başarılı eserler vermiştir. karakterini çıkarmaya çalışmadır. ✓ Döneminde “Hüsrevi Rum” Meliküş Şuara olarak anılan şairin bugüne gelen tek eseri “Divan”ıdır. Eserleri Eserleri: Yusuf u Zuleyha, Leylâ vü Mecnûn, Tuhfetul-Uşşak, Divan Kıyâfetnâme, Ahmediyye

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ALİ ŞİR NEVAİ TAŞLICALI YAHYA

✓ Ali ŞîrNevâî, Türkçeyi yüksek bir sanat dili halinde ✓ Sade bir dil, akıcı bir üslupla güzel kaside ve işlemeye çalışan, bu görüşü savunan ve Türk diline gazeller söylemiştir. Ancak o, mesnevileriyle değer kazandıran üstün bir bilgin ve devlet tanınmıştır. Hamse sahibidir. Hamsesindeki adamıdır. mesneviler “Şah ü Geda, Usulname, Gencinei Raz, ✓ Ali ŞîrNevâî’nin eserleri hem yazıldıkları devirde, Gülşeni Envar, Yusuf u Züleyha”dır. hem de daha sonra bütün Türk dünyasında zevkle ✓ Şair, mesnevilerinin konularını İran edebiyatından okunmuş, pek çok ünlü Türk şairi onu örnek almış, almamış, kendi oluşturmuştur. Bu yönüyle eserleri ona övgü yazmıştır. orijinaldir. ✓ Hamse (Beş mesnevi) sahibi olan ilk sanatçıdır. ✓ Eserlerinde mahalli renk ve çizgilere çokça yer ✓ Şiirlerini Türkçe ve Farsça yazmıştır. vermiştir. ✓ Kaşgarlı Mahmut’tan sonra Türk diline en büyük ✓ Yusuf u Züleyha, Türk edebiyatında bu isimle hizmet eden kişi olarak tanınan Ali Şîr Nevâî, yazılan mesnevilerin en değerlisi ve en başarılısı Muhâkemetül Lügateyn adlı kitabında Türkçe ile kabul edilmektedir. Farsçayı karşılaştırarak pek çok yerde Türkçenin Eseri: üstünlüğünü savunmuştur. Ali Şîr Nevâî, bu kitabını Divan Türkçe’yi bırakarak eserlerini Farsça verenlere

ithafen yazmıştır.

✓ Ali ŞîrNevâî, Türkçe yazdığı şiirlerinde Nevâî, Farsça yazdığı şiirlerinde ise Fanî mahlaslarını kullanmıştır. BAĞDATLI RUHİ ✓ Anadolu dışında, Çağatay sahasında eser vermiş ✓ din dışı konuları işlemiştir. 16. yüzyılın büyük şairlerinden olan ✓ Lirik ve canlı bir anlatıma sahiptir. sanatçı, terkibibentleriyle ile ünlüdür. ✓ Eserleri: Eleştirel tarzı ve yalın üslubu ile ünlenmiş ve eserlerinde toplumsal sorunları ön plana Ali ŞîrNevâî’nin dördü Türkçe, biri de Farsça olmak çıkarmıştır. üzere beş ayrı divanı vardır. Türkçe divanlarının genel ✓ Şiirlerinde tasavvufun izleri görülmektedir. Ancak adı Hazâinül Maânî’dir. Türkçe divanlarını, Garâibüs- o, tasavvufu bir fikir ve bilgi olarak değil, bir Sağîr, Nevâdirüş Şebâb, Bedâyiül Vasat ve Fevâidül- heyecan ve duygu olarak ele almıştır. Kiber adları altında yazmıştır. ✓ Sade bir dille, sanat endişesinden uzak bir söyleyişle şiirler yazmıştır. Beş mesnevisinden meydana gelen Hamse’si ile Türk ✓ Bağdatlı Ruhi’nin en çok etkilendiği şair Fuzuli’dir. edebiyatına ilk hamse yazan Ali Şîr Nevâî’nin ✓ Yaşadığı bölgelerin idari sistemlerinin meselelerini, divanlarından hariç 18 ayrı eseri daha vardır. Hamse toplumun sorunlu ve eksik noktalarını, yanlış din (beş mesnevi) şu mesnevilerden oluşur: Hayretül- anlayışı gibi konuları, eleştirel bir üslupla şiirler Ebrâr, Leylâ vü Mecnûn, Seddi İskenderî, Ferhad ü Şîrin, yazmıştır. SebâyıSeyyâre. Eseri: Muhakemetül Lügateyn Divan Türkçenin Farsçadan üstün bir dil olduğunu göstermek amacıyla yazılmış bir eserdir. Mizanül Evzan Aruz ölçüsü ile ilgili inceleme eseri olan bu eser, LAMİ ÇELEBİ medreselerde ders kitabı olarak okunmuştur. Mecalisün Nefais ✓ Üretken (velud) bir şair ve yazardır. Türk edebiyatında “ilk şairler tezkiresi” olarak bilinir. ✓ İki hamse sahibidir. ✓ Nesirde üstattır. ✓ Mükemmel ve mürettep divan sahibidir. 16. YÜZYIL ✓ Âlim şairlerdendir. Divan Edebiyatı’nın en parlak olduğu dönemdir. ✓ Abdurrahman Camiî’den yaptığı tercümelerle Osmanlı’nın siyasî ve sosyal alanda gösterdiği başarıya Camii Rum diye anılır. edebiyat ve sanat alanındaki çalışmalar da eklenmiştir. Eserleri: Divan şiiri, taklit dönemini aşarak kendi üstatlarını Fars şiirinde örnekleri olduğu halde Türk edebiyatında yetiştirmeye başlamıştır. Anadolu dışında Fuzûlî, daha önce ele alınmamış Vamık u Azra, Vis ü Ramin Anadolu’da ise Bâkî bu yüzyılın en önemli gibi mesneviler ilk defa Lamiî Çelebi tarafından temsilcileridir. Ayrıca bu dönemde Zatî, Bağdatlı Ruhî, yazılmıştır. Hayalî gibi önemli şairler yetişmiştir.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

FUZULİ Beng ü Bade Afyonla şarabın karşılaştırarak şarabın üstün tutulduğu ✓ Âlim bir şair olan Fuzûlî şiir hakkındaki görüşlerini 440 beyitlik bu mesnevi Fuzûlî’nin mesnevi tarzındaki Türkçe divanının önsözünde “İlimsiz şiir temelsiz ilk denemesidir. Şah İsmail’e ithaf edilen eser, duvar gibidir, temelsiz duvar yıkılıp gider.” bazılarına göre Osmanlı Padişahı II. Bayezid ile Şah sözleriyle dile getirmiştir. İsmail arasındaki mücadeleyi sembolize etmektedir. ✓ Fuzûlî’ye göre şiir, insanı yücelten ilâhî bir Sohbetül-Esmar hediyedir. Fuzûlî’ye ait olduğu henüz kesinlik kazanmamış 200 ✓ Güzellik ve aşk anlayışıyla birlikte devrinin ruh ve beyitlik bir mesnevidir. Eserde bir bağda meyvelerin bedenle ilgili düşüncelerini “Sıhhat u Maraz”da, konuşmaları, kendilerini övmeleri ve tartışmaları tasavvufî nitelikte nasihatçiliğini “Rind ü Zâhid”de, anlatılır. tasavvuf felsefesiyle dünya ve hayat görüşünü ise Hadikatüs Süeda başta “Leyla ü Mecnun” mesnevisi olmak üzere Arada bazı manzum parçaların da yer aldığı mensur bir divanlarındaki çeşitli şiirlerde ortaya koymuştur. eserdir. Eserde Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edilmesi ✓ Fuzûlî aşkı, ıstırabı, dünyevî zevk ve zenginliklerin anlatılmaktadır. boşluğunu ve ölüm düşüncesini olağanüstü bir Mektuplar lirizm ve sanat gücüyle ifade etmiştir. Bu yönüyle o, Fuzûlî’nin Şehzade Bayezid başta olmak üzere değişik aşk ve ıstırap şairidir. kişilere yazdığı beş mektubunu içerir. Bunlar arasında ✓ Kasidelerinde ağır ve külfetli olan dili gazellerinde en tanınmışı “Şikâyetname” adlı mektubudur. Şair, bu ve Leyla ü Mecnun mesnevisinde sade, doğal ve mektubunda 16.yüzyıl sosyal yaşamından kesitler yapmacıksız bir özellik gösterir. Bu sadeliği içinde sunar. Eserde devlet kuruluşlarındaki çalışma düzeni ve dili sanatkârane kullanan Fuzûlî, kelime devlet memurlarının rüşvetçiliği, sahtekarlığı ve tekrarlarından ve zengin ses unsurlarından ustalıkla hırsızlığı ağır bir dille eleştirilir. Nükteli bir anlatımın yararlanmıştır. olduğu eserde ağır bir dil ve sanatlı bir anlatım ✓ Fuzûlî, gazellerindeki derinlik, samimiyet, hissîlik ve kullanılmıştır. lirizme karşı kasidelerinde fikir ve söz oyunlarına çok başvurur. ✓ Kasideleri, bütün yapı taşları görünen mimari eser gibi dört başı mâmur bir güzelliğe sahiptir. ✓ O, aşk duygularının en iyi, gazel tarzıyla BAKİ söyleneceğine inanmaktadır. ✓ Manzum ve mensur birçok eseri vardır. ✓ 16. yüzyıl divan şairlerindendir. ✓ Fuzûlî, İslâm kültür ve edebiyatının üç büyük dili ✓ Sultanüş Şuara (Şairler Sultanı) olarak tanınır. olan Arapça, Farsça ve Türkçeye hâkimdir. ✓ Divan şiiri Osmanlı sahasında en olgun seviyesine ✓ Bu üç dille de şiirler yazmış, şiirleri ayrı ayrı Baki ile yükselmiştir. divanlarda toplamıştır. ✓ Gazel ustasıdır; Mesnevi yazmamıştır. ✓ Fuzûlî’ye maaş bağlanacağına dair söz verilmiş, ✓ Din adamı olmakla birlikte, tasavvuftan fakat sonradan bu maaş gündelik 9 akçe gibi onun etkilenmemiş, din dışı konuları ele almış ve somut azımsadığı bir miktardan ibaret kalmış, bunu aşkı anlatmıştır. En büyük isteği Şeyhülislam üzerine şair ünlü “Şikâyetnâme”sini kaleme alarak olmaktır; fakat olamamıştır. memnuniyetsizliğini dile getirmiştir. ✓ Mahallileşme akımının etkisiyle İstanbul ✓ Onun yazdığı Su Kasidesi en güzel naat Türkçesiyle şiirler yazmıştır. örneklerindendir. ✓ Fuzuli gibi acıları anlatan bir şair değildir; rindane ✓ Eserlerini Azeri Türkçesiyle yazmıştır. (zevk ve eğlenceye düşkün) bir şairdir. ✓ Kanuni Sultan Süleyman tarafından korunmuştur. Eserleri: ✓ Kanuni’nin ölümü üzerine terkibibent biçiminde Arapça Divan, Farsça Divan, Türkçe Divan, Leylâ ü yazdığı, en önemli eseri olan Kanuni Mersiyesi’yle Mecnûn, Beng ü Bade, Hadîsi Erbain Tercümesi, tanınmıştır. Bu mersiye Divan’ında yer almaktadır. Sohbetül Esmâr, Hadîkatüs Süedâ, Mektuplar, Heft- ✓ En önemli eseri Divan’ı olan şairin, Arapçadan câm (Sâkinâme), Rind ü Zâhid, Sıhhat u Maraz, Enîsül çevirdiği eserleri vardır Kalb (Kaside) ✓ Şiirleri, özellikle Şeyhülislam Yahya ve Nedim Leyla ü Mecnun üzerinde etkili olmuştur. Türk, İran ve Arap edebiyatlarında Fuzûlî’ye asıl Eserleri: şöhretini sağlayan bu eser, Türk edebiyatının klasik Divan, Fezaili Cihad (Arapçadan tercüme), Fezaili döneminde yazılmış mesnevilerin en güzelidir. Beşeri Mekke (Arapçadan tercüme) aşktan ilahi aşka yöneliş vardır. Hadisi Erbain Tercümesi

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

ZATİ hatta onlardan üstün görmeye başlamıştır, bu yüzyılda. Nef’i ve Nâbî bu yüzyılın en önemli şairleridir. Ayrıca ✓ Devrinde üstat olarak kabul edilen sanatçı, Bâkî, Şeyhülislam Yahya, Naili, Neşâti, Nevizade Atâî gibi Hayatî ve Yahya Bey gibi şairlere hocalık yapmış şairler yetişmiştir bu dönemde. değerli bir şairdir. ✓ Zatî, çok yazan, çok sayıda eser veren bir sanatçıdır. Üç ayrı divan oluşturabilecek sayıda NEFİ kaside ve gazel yazmıştır. ✓ Dîvân’ından başka Şem ü Pervâne, Ahmed u ✓ Aslı adı Ömer olan sanatçı, Erzurum’da 1570’de Mahmud, Ferruhnâme adlı mesnevileri vardır. doğmuş, İstanbul’a gelmiş ve burada 1635’te ✓ Asıl ustalığını gazel ve kaside alanında gösteren hicivlerinden dolayı Sadrazam Bayram Paşa’nın şair, kaynakların verdikleri bilgiye göre çok kolay, emriyle öldürülmüştür. hatta para karşılığı şiir yazdığı söylenir. ✓ İstanbul’da padişah ve vezirlere yazdığı kasidelerle ✓ Divan şiiri tekniğini çok iyi bilen bir şair olan tanınmıştır. Zâtî’nin asıl hizmeti, sanatkarlığından çok genç ✓ Divan şiirinin kaside alanında başarılı olmuş ve bu şairleri yetiştirmekteki ustalığıdır. türde “Üstat” kabul edilmiştir. ✓ Zatî; Şeyhî, Ahmed Paşa ve Necati’nin yanı sıra, ✓ Övgü ve yergilerinde sınır tanımayan sanatçı en Divan şiirinin klasik bir görünüm kazandığı 16. güzel “fahriye”leri yazmış, sanat kudreti yüzyıl Divan şiirine geçişte, köprü görevini bakımından kendini İran şairlerinden üstün üstlenmiştir. görmüştür. Eserleri: ✓ Gazellerinde de başarılı olan sanatçı, gazellerinde Şem ü Perhvane, Ahmed ü Mahmud, Ferruhname, sağlam bir dil ve ifade, güzel tasvir ve hayallere yer Siyeri Nebi, Fali Kur’an, Şehrengiz vermiştir. ✓ Şiirlerinde iç musikiye büyük önem vermiş, bu nedenle şiirlerinde zengin bir musiki, düşünce ve bilgiyle yoğrulmuş sanatlı bir ifade vardır. HAYÂLÎ BEY ✓ Övgülerinde çok abartılı olan şairin; gördüğü hataları da aynı derecede hicvettiği görülür. ✓ Hâyalî, heyecan ve hisse çok değer veren bir ✓ En yüksek makamdaki insanlar bile onun şairdir. hicivlerinden kurtulamamış, bu durum, onun ✓ Tasavvufi şiirleri olmakla birlikte tasavvufi bir şair ölümüne neden olmuştur. değildir. ✓ Anlamda açıklığa önem veren sanatçı, sözü ✓ Tasavvufi görüşleri, şiirlerine bir heyecan ve temel kusursuz söylemeye özen göstermiş ve bunda felsefe olarak yerleştirmiştir. başarılı olmuştur. ✓ Divan şiirinin bütün inceliklerini bilen ve ustaca Eserleri: kullanan şair, aşkı ve rintliği işlemiş, şiirlerine ince Farsça Divan, Türkçe Divan, Sihamı Kaza, Tuhfetül fikirleri, yüksek anlamları, renkli hayalleri Uşşak yerleştirmiştir. Sihamı Kaza(Kader Okları) ✓ Eserleri zengin bir hayal gücüyle yazılmış, ince ve Nef’î’nin hicivlerini topladığı eserinin adıdır. Sihâmı Kazâ, duyarlı bir üsluba sahiptir. kasîde, terkîbibend, mesnevî, kıt’a gibi değişik nazım ✓ Necâtî Bey’in yolundan giderek şiirlerinde deyim ve şekillerinden meydana gelmiş ve araya nesir parçaları da atasözlerini bolca kullanmıştır. katılmıştır. Nef’î, bu eserinde babası dahil sadrazamları, ✓ Şiirlerinde Usûlî ve Hayretî’nin üslubu, kuvvetli bir vezirleri, bütün devlet büyüklerini, şairleri, sanatkarları kısaca şekilde görülür. devrin ismi duyulmuş bütün ünlü kişilerini hicvetmiştir. ✓ Şairin tek eseri “Dîvân”ıdır.

Cihân ârâ cihân içindedir ârâyı bilmezler NABİ O mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler ✓ 17. yüzyılın Nefi’den sonra en büyük şairidir. Asıl Hayali adı Yusuf olan sanatçı, 1642’de Urfa’da doğmuş, 17. YÜZYIL eğitimini burada tamamlamış, daha sonra Türk edebiyatının kendi kimliğini bulduğu bir İstanbul’a gelmiş, 1712’de İstanbul’da vefat dönemdir. Osmanlı devletinde başlayan siyasi etmiştir. gerilemeye karşılık, bu yüzyıl edebiyatında gelişme ve yükselme devam eder. İran edebiyatını taklit etme ve “Bende yok sabrı sükûn, sende vefadan zerre, örnek tutma alışkanlığı, özellikle bu yüzyılda terk İki yoktan ne çıkar fikredelim bir kere.” edilmiş. Türk şairleri, kendilerini İran şairleriyle eşit

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

Na ve bi kelimeleri Farsça ve Arapçada ‘yok’ manasına ✓ İslâm hukukuna dair eserleri, mensur yazıları ve gelmektedir. Bu beyitte Nabî mahlasının oluşumunu mektupları vardır. belirtmektedir. ✓ Nedim onu “Hâletî evci rubâîde uçar ankaa gibi” mısrası ile över. ✓ Edebiyatımıza düşünce şiiri çığırı açmıştır. Bu Eserleri: açıdan o, hikemi şiirin kurucusudur. Dîvan, Ahlâkı Muhsini, Sâkinâme, Münşeat (Mensur) ✓ Didaktik, yani öğretici şiirin en başarılı şairlerindendir. ✓ Eserlerinde duygu ve hayal yerine düşünceye önem NAVİZADE ATAYİ vermiştir. Bu nedenle şiirlerinde heyecan ve duygu

azdır. ✓ Gazel ve kasidede başarılı olmakla birlikte asıl ✓ Günlük olayları, çağının haksızlıklarını, başarısını mesnevilerinde göstermiştir. huzursuzluklarını edebiyat ve sanattan taviz ✓ Dili oldukça ağır ve külfetli olan şairin gazellerinde vermeden işlemiştir. Fuzûlî, Neva’î ve Bâkî’nin etkileri görülür. ✓ Nâbî’ye göre şiir;“günlük hayatın içinde olmalı, ✓ Mesnevilerinde çok kullanılmış konular yerine yeni hayattan ve insanlardan kopmamalıdır.” Bunun konuları ele almıştır. için Nâbî’nin şiirleri hayat içinde karşılaşılan ✓ Yer yer mahallî hayatı, halkın yaşayış ve törelerini sorunlara çözümler üreten, yer yer öğütler veren dile getirmiş, özellikle İstanbul’un değişik ve yol gösteren bir yapıdadır. manzaralarını ve güzelliklerini ortaya koymaya ✓ Şiirlerini hakîmane bir eda ile söyleyen sanatçı, bu çalışmıştır. şiirlerinde sanat unsurlarından uzak durmamıştır. ✓ Hikâyeler içinde bazı gerçek olaylara da yer ✓ Rahat ve kolay bir söyleyişi vardır. vermiştir. Böylece mesnevilerine yerli unsurlar ✓ Bazı hikmetli sözleri atasözü gibi kabul edilmiş ve katarak İran mesnevi geleneğinden kurtulmayı günümüze kadar gelmiştir. denemiştir. ✓ Manzum ve mensur birçok eseri vardır. Eserleri: ✓ Şiirlerinde sade, açık ve akıcı bir dil kullanan Nâbî, Hamse sahibidir. Hamseleri “Âlemnümâ (Sâkinâme), nesirlerinde ise hayli ağır bir dil kullanmıştır. Nefhatül Ezhâr, Sohbetül Ebkâr, Hefthân, Hilyetül- Eserleri: Efkâr”dır. Hayriyye, Hayrabad, Surname, Tuhfetü Harameyn

(Gezi yazıları)Tercümei Hadisi Erbain, Münşeat, NEŞATİ Fetihnamei Kamaniçe

Hayriyye Oğlu için yazdığı öğütler kitabıdır. Mesnevi tarzında yazılan ✓ Divan’ında kasideler daha çok olmakla birlikte o, eser, dini, millî, ahlaki ve insani öğütleri içerir. Hikemi tarzın en şairliğini gazelleriyle göstermiştir. güzel örneklerinden biridir. Bu yönüyle didaktik bir eserdir. ✓ Sade bir dille, zarif bir üslupla, titiz bir sanatçı Sanatçı, devrin hayatını, sosyal anlayışını da bu eserinde tavrıyla başarılı gazeller yazmıştır. başarılı bir şekilde ortaya koymuştur. ✓ Sanatçının 187 beyitlik “Hilyei Enbiya” ve 144 Hayrabad beyitlik “Şehrengiz”i vardır. İçinde masalsı öğelerin olduğu bir mesnevidir. Eser, Ferüdin ✓ Kasidelerinde Nef’î’nin etkisi görülür. Attar’ın “İlahiname” isimli eserinden hareketle yazılmış dört ✓ Divan edebiyatında Sebki Hindî tarzının bölümden oluşur. öncülerindendir. Eserleri: Dîvân, Hilye, Edirne Şehrengîzi, Şerhi Müşkilâtı Urfî AZMİZADE HALETİ NAİLİ KADİM ✓ Şiirlerinde yaşadığı hayattan, değerinin bilinmediğinden ve haksızlıklara uğradığından sık ✓ Gazel tarzına yeni bir söyleyiş, yeni bir tarz, yeni bir sık şikâyet ettiği görülmektedir. hava getirmiştir. ✓ Kaside ve gazellerinde kudretli bir şair olan ✓ Sebki Hindi tarzının Divan edebiyatındaki ilk Azmizade Haleti, özellikle rubaileriyle adını temsilcisidir. duyurmuştur. ✓ Bu akımın etkisiyle şiirlerine anlamı yoğun bir ✓ Sanatçı, rubai türünde Divan şiirinin en büyük şekilde yerleştirmiştir. üstadı kabul edilmiştir. ✓ Şiirlerinde ağır bir dil kullanmıştır. ✓ Azmîzâde Haleti, binin üzerinde rubai ✓ Farsça üçlü, dörtlü tamlamalardan yararlanmıştır. yazmıştır.(Divan edebiyatında en çok rubai yazan ✓ Şiirde dış ahenkten çok, iç ahenge ağırlık vermiştir. şairdir.) ✓ Sözcük ve deyimlerin seçilişine büyük önem ✓ Şiirlerinin temasını aşk teşkil eder. vermiş, şiirlerini bir kuyumcu titizliğiyle işlemiştir.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

✓ Şiirlerinde gereksiz sözcüklere yer vermediği gibi ✓ Kasideden çok, gazel ve şarkı türünde başarılı veciz sözler de söylemiştir. olmuştur. ✓ Şiirlerinde anlama ve üsluba çok önem vermiştir. ✓ Şiirlerinde bazı kuralların dışına çıkarak şiire ✓ Daha çok gazelleri ile tanınmıştır. yenilikler getirmiştir. ✓ Türk edebiyatında “şarkı” türünün ilk örneğini ✓ Klasik şiirin mazmunlarının yanında yeni vermiştir. mazmunlar oluşturmuştur. Eserleri: ✓ Tasavvufla ilişkisi olmayan, hikmetli sözler Divan söylemeye merak duymayan bir şairdir. ✓ Şiirlerinde maddi ve beşeri bir aşkı, şen şakrak ve ŞEYHÜL İSLAM YAHYA EFENDİ çarpıcı bir şekilde dile getirmiştir. ✓ Kudretli tasvirleri, ince hayalleri ve güzel ✓ Gazel nazım şeklinde üstat olarak tanınmış, onun anlatımıyla yaşadığı Lale Devri’ni ve eğlencelerini bu alandaki başarısı daha sonra Nedim gibi bir şair başarılı bir şekilde anlatmıştır. tarafından bile kabul görmüş ve takdir edilmiştir. ✓ Yaşamı hep neşeli yanlarıyla gören sanatçı, ✓ Gazelleri zarif, şuhane ve aşıkanedir. şiirlerinde hüzün ve kedere yer vermemiştir. ✓ His ve hayal alemi zengin olan sanatçı, söz ✓ Şarkı türünün gelişip yaygınlaşmasında büyük rol oyunlarına, şekil sanatlarına pek önem oynamış, “Şarkı Şairi” olarak anılmıştır. vermemiştir. ✓ Kasidelerinde İstanbul’un tabiat güzelliklerini, ✓ Dili, dönemine göre bir hayli sadedir. İstanbul yaşamını ve aşk duygularını tasvir ve ifade ✓ Derin duygularını, samimi bir şekilde ortaya etmiştir. koymuştur. ✓ Farsça şiirleri de olan şairin hece vezniyle bir de ✓ Sıcak, etkileyici ve kolay anlaşılan bir anlatımı türküsü vardır. vardır. ✓ Divan’ından başka Arapçadan bazı tercüme ✓ Divan’ının dışında dinî, tarihî ve edebî konularda nesirleri vardır. risale ve tercümeleri de vardır. Eseri: Eserleri: Divan Divan

18. YÜZYIL

Divan edebiyatının son büyük sanatçılarının çıktığı SÜNBÜLZADE VEHBİ dönemdir. Bu yüzyıldan sonra divan edebiyatı, ikinci derecedeki sanatçıların elinde orijinalliğini yitirmiştir. ✓ Kasidelerinde Nefî’yi, gazellerinde Bâkî ve Nâbî’yi Bu yüzyılda “Mahallileşme akımı” önemli bir edebî taklit eden şair, daha çok mesnevileriyle harekettir. Bu akımla yerli ve millî özellikler kazanmaya tanınmıştır. başlayan edebî eserler halk zevkini ve dilini yansıtır hâle Eserleri: gelmiştir. Ayrıca bu yüzyılda Türklere özgü bir nazım Lutfiyye, Tuhfi Vehbi, Nuhbei Vehbi, Şevkengiz şekli olan şarkı çok rağbet görmüştür. Nedim ve Şeyh

Galip bu yüzyılın ve edebiyatımızın en önemli şairleri arasında yerini almıştır. ŞEYH GALİP

✓ Divan edebiyatının son büyük şairi kabul edilir. NEDİM 1757 yılında İstanbul’da doğan ve asıl adı Mehmet olan şair, 1799’da İstanbul’da vefat etmiştir. ✓ Türk edebiyatında “şarkı” denince akla gelen ilk Konya’da bir süre eğitim görmüş, İstanbul’da şairdir. Asıl adı Ahmet’tir. Doğum tarihi kesin Yenikapı Mevlevihanesinde üç yıllık çileden sonra olarak bilinmemektedir. Müderrislik ve İbrahim Mevlevi dedesi olmuştur. Paşa’nın kütüphanesinde müdürlük yapmıştır. ✓ Divan şiirinin son büyük şairi kabul edilir. ✓ Lale Devri şairi olarak bilinir. 1730 Patrona Halil ✓ İlk şiirlerinde “Esed”, sonraki şiirlerinde “Galip” İsyanı’nda ölmüştür. mahlasını kullanmıştır. ✓ Divan şiirine yenilik getirmiş, bu şiirin soyut ✓ Üslup bakımından Sebki Hindi akımının etkisinde dünyasından çıkarak dış dünyayı ve duyguları kalmış ve bu tarzı, şiirlerinde başarıyla gerçek yönleriyle vermeye çalışmıştır. uygulamıştır. ✓ Halk zevkinin inceliklerine dikkat etmiş, halk ✓ Hint üslubundan dolayı kapalı, ilk başta rahatça deyimlerini ve söyleyişlerini şiirlerinde kullanmıştır. anlaşılmayan şiirler söylemiştir. ✓ İstanbul Türkçesi onunla büyük ölçüde şiir dili hâline gelmiştir.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

✓ Şiirlerinde ses ve söz güzelliğine önem vermiş, ENDERUNLU VASIF kendi bulduğu mecazlarla şiire yeni bir hayal gücü kazandırmıştır. ✓ Nedim’in etkisinde olan sanatçının dili sade, üslubu ✓ Duygu, düşünce ve heyecanlarını ustalıkla dile içten ve doğaldır. getiren lirik bir şairdir. ✓ Mahallileşme akımının bu yüzyıldaki en önemli ✓ Nedim’le mahalli yaşamı yansıtan ve halka yaklaşan temsilcisidir. anlayışa uzak kalmakla birlikte, zaman zaman halk ✓ Şiirlerinde İstanbul’un önemli bir yeri vardır. deyişlerine ve söyleyişlerine de yer vermiştir. ✓ İstanbul Türkçesi başta olmak üzere İstanbul’un ✓ Sade bir dille şarkılar da yazmıştır. gezinti yerleri, halkın giyim kuşamı, binicilik, cirit ve ✓ Duygu ve düşüncelerini birtakım hayaller, ok atma gibi geleneksel yönleri onun şiirlerinin en sembollerle anlatmıştır. çekici yanlarıdır. Eserleri: ✓ Şiirlerinin büyük bir kısmı tehzil yani alay ve taklit Divan, Hüsn ü Aşk, Şerhi Cezîrei Mesnevi, Es-Sohbetüs özelliği gösterir. Sâfiyye ✓ Şarkı türünde en çok eser veren sanatçıdır. Eserleri: Hüsn ü Aşk Enderunlu Vâsıf’ın çağdaşı ve yakın arkadaşı olduğu bilinen Nâbî’nin Hayrabad adlı eserinden daha iyisini yazabileceğini İzzet Molla, yazdığı tarih kıtasında şairin ölümünden önce göstermek için yazdığı bir mesnevidir. Eserde tasavvufi bir aşk şiirlerini yaktığını söylerse de Vâsıf Dîvânı Mısır ve işlenir. Eserdeki bütün kahramanlar birer sembolden ibarettir. İstanbul’da olmak üzere dört kez basılmıştır. Hüsn: Allah’ı, Aşk: Allah sevgisine ulaşmak isteyen dervişi, mektebi edep: dergâhı, Mollayı Cünun: dervişi, Gayret: çabayı, İsmet: dürüstlüğü, Kalp Kalesi: gönlü temsil eder. Aşk yani mürit, bütün engelleri aşarak Hüsn’e yani Allah sevgisine ulaşır. KEÇECİZADE İZZET MOLLA

✓ Eski canlılığını kaybetmiş olan Klasik şiirimiz için ENDERUNLU FAZIL yeni ilhamların ve yeni söyleyişlerin kapısını zorlamış ve bunda kısmen de olsa başarılı olmuş bir

şairimizdir. ✓ Mesnevi tarzında yazdığı manzum hikâyelerle ✓ Klasik edebiyattan yeni dönem Türk edebiyatına tanınmıştır. (Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı) geçişte bir köprü ✓ Mahallileşme ve halka yaklaşma akımının önemli vazifesi görmüştür. temsilcilerinden sayılır. ✓ Yaşanan hayattan, hatta kendi hayatından esere Eserleri: aktardığı olayları; sade bir dille anlatmış, günlük Divan, Hubanname, Defteri Aşk, Çenginame, konuşma ve halk söyleyişlerine de yer vererek Zenanname anlatımı sürekli canlı tutmayı başarmıştır.

✓ Mevlevîlik yönü de vardır.

✓ Özellikle mesnevilerinde kendine mahsus sade ve FITNAT HANIM yersiz bezemelerden uzak bir üslup oluşturduğu hemen göze çarpar. ✓ Nazım tekniğine olan hâkimiyeti, ifade kuvveti ✓ Aruz ölçüsünü, şiirlerinde özellikle Türkçe şiirlerinde kendini gösterir. söyleyişlerinde başarıyla kullanabilmiştir. ✓ Kaside ve benzeri geniş çerçeveli manzumelerden Eserleri: çok, gazel, kıt’a, rubai gibi küçük hacimli şiirler Baharı Efkâr, Hazanı Asar, Mihnetkeşan, Gülşeni Aşk yazmayı tercih etmiştir. Mihnetkeşan Eseri: İzzet Molla bu eserinde Keşan’a sürgüne giderken yolda Divan gördüklerini ve Keşan’da geçen günlerini anlatır. Eser mahalli hayata ait manzaraları ve kişileri anlatması, mizahi ve hicvedici 19. YÜZYIL bir hava taşıması bakımından dikkat çekicidir. Gülşeni Aşk Bu yüzyılda divan edebiyatı çökmeye ve çözülmeye Küçük bir aşk hikâyesidir. Şeyh Galip’in “Hüsn ü Aşk” başlamıştır. Nedim ve Şeyh Galip’le en yüksek dereceye mesnevisinden ilham alınarak yazılmıştır. çıkan divan edebiyatı bu yüzyılda büyük bir sanatçı yetiştirememiştir. Sünbülzade Vehbi, Enderunlu Vasıf, Akif Paşa, Leyla ve Şeref Hanımlar bu yüzyılda yetişen son divan şairleri arasında gösterilebilir. Yüzyılın ikinci yarısında divan geleneği yerini Batı tarzı edebiyata bırakmıştır.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

DİVAN EDEBİYATINDA NESİR 2) Orta Nesir: Divan Edebiyatı'nda, şiir ağırlıklı olmakla birlikte, Günlük konuşma dilinden ayrılmış, zaman zaman süslü nesre (düz yazıyla) de yer verilir. nesrin niteliklerini taşımakla beraber; anlatılmak isteneni, anlaşılır bir şekilde ortaya koyan nesirdir. Bu edebiyatta, düz yazıya "inşa"; yazara "münşi" öğretici bir amacı olan, bilim ve kültür konularında denirdi. "Münşeat" terimi de "düzyazılar" ("İnşa"nın yazılmış yapıtların çoğu orta nesir niteliğini taşır. Katip çoğulu) anlamında kullanılırdı. Çelebi’nin eserleri bu alana girer. Nesir sözcüğü, "yaymak, saçmak, dağıtmak" demektir. 3) Süslü (Sanatlı) Nesir: Bugün 'düzyazı' terimiyle karşılanmaktadır, nesir Hüner ve marifet göstermek amacıyla yazılmış, Arapça, yazarlarına da eskiden "nâsir" denirdi. Farsça sözcük ve tamlamalarla yüklü, "seci"lerin Divan Nesri'nin Genel Özellikleri kullanıldığı, söz ve anlam sanatlarıyla dolu, bağlaçlarla uzayıp giden cümlelerle örülmüş, güç anlaşılır bir ✓ Dil, konu ve tür yönünden Arap ve İran nesirdir. Divan edebiyatında süslü nesir türünün edebiyatlarının etkisindedir. karşılığı olarak "inşa" sözü kullanılır. Süslü nesrin ilk ✓ Konu ve düşünceden çok, söyleyiş güzelliğine önem örneğini "Tazarruname" adlı yapıtıyla Sinan Paşa verilir. kaleme almıştır. ✓ Dili yabancı sözcük ve tamlamalarla yüklüdür. Söz sanatlarına ve mecazlara önem verilir. Cümleler Fuzuli'nin (16. yüzyıl) Şikayetname'si Türkçe yazdığı uzundur. Paragraf düzeni yoktur. diğer bazı mektupları Veysi ve Nergisi adlı yazarların ✓ Cümlelere yerleştirilen secilerle (uyaklı sözlerle) (17.yüzyıl) eserleri sanatlı nesir örneğidir. şiirdekine benzer bir ahenk yaratılmaya çalışılır. ✓ Noktalama işareti kullanılmaz. ✓ Düzyazıda dini-ahlaki konular ağırlıklı olarak işlenir. DİVAN EDEBİYATINDA MENSUR Tarihi olaylar, gezi izlenimleri, toplumsal sorunlar, (DÜZYAZI) TÜRLER bireysel duygular gibi konuların da işlendiği olur. Divan Edebiyatında Nesir Çeşitleri: 1-Tarih - Vakayiname Divan edebiyatı daha çok, şiir alanında geliştiğinden, Tarih, geçmişteki belli bir dönemi anlatan, resmi niteliği düz yazı alanında şiir kadar yapıt ortaya konmamıştır. olmayan yapıtlardır. Vakayiname ise Osmanlı Bu alandaki yapıtlarda sanattan çok, öğreticilik esastır. Devleti'nin resmi tarihidir. Tarih yazarına "müverrih", Bundan dolayı; düzyazı, dili ve üslubu açısından üç ayrı vakayiname yazarına da "vakanüvis" denir. Silahtar bölüme ayrılır: Mehmet Ağa'nın "Tarih", "vakanüvis" göreviyle sarayda uzun süre çalışan Naima'nın "Naima Tarihi", Peçevi'nin 1) Sade Nesir "Peçevi Tarihi" adlı yapıtları bu türlerin başarılı örnekleri arasında yer alır. Halkı bilgilendirmek için; yalın, sanatsız bir dille yazılan yapıtlardan oluşur. Genel olarak tefsir ve hadis Divan Edebiyatı'nda tarih türünde epey eser kitapları, din ve tasavvuf konularında yazılanlarla tarih, verilmiştir. Bunların önemlileri şunlardır: menakıpname ve destan niteliği taşıyan yapıtlar bu türdendir. Mercimek Ahmet'in Farsçadan çevirdiği • Aşıkpaşazade Tarihi(15. yüzyıl.) "Kabusname" adlı yapıtı sade nesrin başarılı • Tacüt Tevarih: Hoca Sadettin Efendi (16. yüzyıl) örneklerindendir. • Peçevi Tarihi: Peçevi İbrahim Efendi (17. yüzyıl) Sade nesir örnekleri olarak aşağıdaki eserlerden söz edilebilir: • Naima Tarihi: (18. yüzyıl) ❖ Seydi Ali Reis'in Miratül Memalik adlı gezi yazısı • Cevdet Paşa Tarihi: (19. yüzyıl) ve Kitabül Muhit adlı coğrafya kitabı (16. yüzyıl) 2- ❖ Sehi Bey'in Heşt Behişt adlı şuara tezkiresi (16. yüzyıl) Ünlü kişilerin yaşamöykülerinin toplandığı yapıtlardır. ❖ Aşıkpaşazade'nin Tevarihi Ali Osman (Osmanlı Biyografinin Divan edebiyatındaki karşılığıdır, Türk Tarihi adlı eseri (15. yüzyıl) edebiyatında ilk tezkire örneği, Ali Şir Nevai'nin ❖ Mercimek Ahmet'in Kabusname tercümesi (15. şairlerin yaşamlarını anlattığı "Mecalisün Nefais" adlı yüzyıl) yapıtıdır. Sinan Paşa'nın "Tezkiretül Evliya" adlı yapıtı ❖ Kul Mesut'un Kelile ve Dimme tercümesi (14. da evliyaların yaşamlarının yer aldığı bir tezkiredir. yüzyıl) Anadolu'daki ilk tezkire örneği, Sehi Bey'in Heşt ❖ Evliya Çelebi Seyahatnamesi (17.yüzyıl) Behişt(Sekiz Cennet) adlı tezkiresidir. Latifi'nin şairlerin yaşamını anlattığı "Tezkiretüş Şuara" adlı yapıtı süslü

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI nesir örneği olmakla beraber Anadolu’da yazılan ikinci peygamberliği, Miraç olayı, Hicret olayı, savaşları, tezkiredir. mucizeleri ve vefatı derin bir heyecanla dile getirilir. Diğer önemli tezkireler şunlardır: • Edebiyatımızda bu türün ilk örneği, Erzurumlu Darir'in "Siretün Nebi" adlı yapıtıdır.(14. yüzyıl) ▪ Âşık Çelebî –Meşairüş Şuara Düzyazı-şiir karışımı bir eserdir. ▪ Ahdi-Gülşeni Şuara ▪ Hasan Çelebi-Tezkiretüş Şuara 8-Surname

Şehzadelerin sünnet düğünleri ve kadın sultanların 3-Seyahatname düğün törenleriyle ilgili eserlerdir. Manzum (genellikle kaside biçiminde) olanları da vardır. Yazarların gezip gördükleri yerlerden edindikleri izlenim ve bilgileri aktardıkları yapıtlardır. Amaç, 9-Şehrengiz gezilen yerlerin doğal güzelliklerini, toplumsal Bir şehrin (bazen insanlarının ve özellikle kadınların yaşamlarını, gelenek ve göreneklerini tanıtmaktır. özellikleri de katılarak) güzelliklerinin anlatıldığı • Seydi Ali Reis'in "Miratül Memalik"i bu türün ilk eserlerdir. Manzum da olabilir. örneğidir. (Hem bir seyahatname hem de bir 10-Gazavatname anıdır.) • Evliya Çelebi'nin "Seyahatname" adlı yapıtı bu Gaza (din uğruna savaşların anlatıldığı manzum veya türün en önemli örneklerinden biridir. düzyazılı eserlerdir. Yükselme Devri'nde çok yazılmış, sonraları azalmıştır.

11-Habname 4-Sefaretname Görülen bir rüya anlatılıyormuş gibi, bir olay ya da kişi Osmanlı elçilerinin bulundukları ülkelere ait bilgileri ve hakkında görüşlerin söylenmesi biçiminde yazılır. izlenimlerini içeren ve gezi yazısına benzeyen Manzum da olabilir. yapıtlardır. • Veysi'nin (17. yüzyıl) Habname'si bu türün en • Yirmisekiz Çelebi Mehmet'in "Paris önemli örneğidir. Habnameler eleştiri ve yergi Sefaretnamesi" adlı yapıtı bu türün başarılı bir içerir. örneğidir.

5-Siyasetname DİVAN EDEBİYATINDA NESİR SANATÇILARI Devlet adamlarına yöneticilikle ilgili bilgiler veren yapıtlardır. MERCİMEK AHMET(15. yüzyıl) • Edebiyatımızda bu türün ilk örneği Yusuf Has Hacib'in mesnevi tarzındaki "Kutadgu Bilig" ✓ Sade nesrin Türk edebiyatındaki önemli bir adlı yapıtıdır. temsilcisidir. ✓ 15. yüzyıl edebiyatının açık, anlaşılır ve sade yazan • Ayrıca Nizamülmülk'ün "Siyasetname", sanatçılarındandır. ✓ Kendisine ait telif eseri bulunmamaktadır. • Lütfi Paşa'nın "Asafname" adlı yapıtları bu ✓ "Kabusname" ismindeki eseriyle ün yapmıştır. Eser, türün başarılı örneklerindendir. Farsçadan çeviri yoluyla edebiyatımıza 6-Münşeat (Mektup) kazandırılmıştır. ✓ Eser; ahlak, sağlık, ticaret, musiki, av gibi konularda Mektuplardan veya çeşitli konulardaki süslü nesir öğütler içerir. örneği olan düzyazılardan oluşan yapıtlardır. Eserleri • Nabi'nin özel-resmi mektuplarından ve değişik Kabusname: Nasihatname türünde bir eserdir. Çeviri yoluyla yazılarından oluşan "Münşeat" adlı yapıtı bu edebiyatımıza kazandırılmıştır. Bir ahlak ve siyaset kitabı olan türün başarılı örneklerindendir. Divan bu eser Türk edebiyatının en sade düzyazı (nesir) örneği sayılır. Edebiyatı'nda pek yaygın değildir. En bilinen Sultan II. Murat'ın isteği üzerine bu çeviriyi yapmıştır. örnek Fuzuli'nin Şikayetname'sidir. 7-Siyer SİNAN PAŞA (15. yüzyıl)

Hz. Muhammet'in; hayatını anlatan yapıtlardır. Bu ✓ İstanbul'un ilk kadısı Hızır Bey'in oğludur. yapıtlarda Hz. Muhammet'in; dünyaya gelişi, ✓ Müderrislik (medrese hocalığı) ve çeşitli devlet görevleri yapmıştır.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

✓ Matematik ve felsefe ile de uğraşmış, tasavvufa • Cihannüma: Batılı anlayışla hazırlanmış bir gönül vermiştir. coğrafya eseridir. Dünyanın yuvarlak olduğunu da ✓ Süslü nesrin ilk temsilcisi sayılır. anlatır. ✓ En önemli eseri tasavvufi düşüncelerini işlendiği • Fezleke: 16. ve 17. yüzyıl olaylarını işleyen bir tarih Tazarruname'dir. kitabıdır. ✓ Maarifname ve Tezkiretül Evliya diğer önemli eserleridir. • Tufetül Kibari Esfarül Bihar: (Büyüklerin deniz seferlerinden yadigar) Deniz seferlerinden ve büyük Türk denizcilerinden söz eder. ÂŞIKPAŞAZÂDE (15. yüzyıl) • Mizanül Hakk: Dini, ahlaki, toplumsal konuları ✓ Şair Ahmet Paşa'nın torunudur. Tarih yazarı olarak işleyen didaktik bir eserdir. Pozitif bilimlerin ün yapmıştır. Sade bir dili vardır. En önemli eseri gerekliliği, batıl inançların açtığı yaralar, inanç Tevarihi Ali Osman (Osmanlı Tarihi)’dır. özgürlüğü, hoşgörü gibi konuları işler. SEHİ BEY (16. yüzyıl) • Düsturül Amel: Devlet işlerinde gördüğü aksaklıkları ve çarelerini anlatan bir kitaptır. Heşt Behişt adlı şuara tezkiresi ile tanınmıştır. Bu eserde 200 kadar şair hakkında, sade bir dille, bilgi verir. Türk edebiyatında Anadolu sahasında yazılan ilk EVLİYA ÇELEBİ (17. yüzyıl) tezkiredir. Seyahatname yazarıdır. Sade ve doğal, hatta yer yer PİRİ REİS (16. yüzyıl) özensiz ve serbest bir dili vardır. Özel olarak resmi ✓ Ünlü Türk denizcisidir. Kitabı Bahriye adlı denizcilik görevlerle Osmanlının birçok şehrini ve İran'dan kitabı ve buna eklediği haritalarla tanınır. Avusturya'ya kadar bazı dış ülkeleri dolaşmış, gördüklerini, yaşadıklarını anlatmış. On ciltlik SEYDİ ALİ REİS (16. yüzyıl) Seyahatnamesi; tarih, coğrafya, sosyoloji, folklor, hukuk, etnoloji gibi alanlar için önemli bir kaynaktır. ✓ Şair ve yazardır ama asıl ününü denizcilikte yapmıştır. Osmanlı donanma komutanlarındandır. VEYSİ(17. yüzyıl) Çıktığı Hindistan seferinde donanmasını Hint Okyanusu'ndaki fırtınada kaybedip karadan ülkeye ✓ Osmanlı edebiyatında "inşa" adı verilen nesir dönmüştür. Sade bir dili vardır. Hatta halk ozanları yazılarındaki başarısıyla bilinir. tarzında şiirler yazmış, bazı eserlerinde Nevai ✓ Nesir (düz yazı) türünde kaleme aldığı eserlerinde Türkçesini (Çağatay Türkçesi) kullanmıştır. söz ve anlam sanatlarını yoğun bir şekilde kullanır. ✓ En önemli eseri Miratül Memalik(Türk Mecaz, teşbih, istiare, tevriye sanatlarını sıklıkla edebiyatında ilk gezi yazısı örneğidir.) adını taşır. kullanması nesrinin anlaşılmasını güçleştirir. Hint seferi sırasında yaşadıklarını anlatır. Bir diğer ✓ Arapça ve Farsça kelimelerle tamlamaları çokça eseri, o zamana göre önemli denizcilik bilgilerini kullanır. içeren Kitabül Muhit'tir. ✓ Veysi, gazel türünde de birçok eser kaleme alır. ✓ Şiirlerinde nispeten sade bir dil kullanır. ✓ Şairliği, yazarlığının gölgesinde kalır. ✓ Eserlerinde deyimlere ve atasözlerine bolca yer KÂTİP ÇELEBİ (17. yüzyıl) verir. ✓ Asıl adı Mustafa'dır. Batı’da Hacı Halife(Hacı Kalfa) ✓ Ona asıl ününü kazandıran "Habname" isimli diye de anılır. eseridir. Eserde dönemin sosyal aksaklıklarına ✓ Çeşitli devlet görevlerinde bulunmuş, seferlere dikkat çeker. katılmıştır. ✓ Hicviye ve mektup türünde de eserler kaleme alır. ✓ Tarih, coğrafya, biyografi, bibliyografi, otobiyografi; ahlak, tasavvuf, eğitim, düşünce, toplum yapısı, tıp, Eserleri: etnoloji gibi, tür ve konularla ilgili geniş bilgisi olan Dürretüt Tâc fî Sîreti Sâhibil Mîrâc (Siyeri Veysî): Hz. bir kişidir. Muhammed'in hayatını, Mekke ve Medine dönemi olarak iki ✓ Süslü nesir akımına kapılmamış, topluma yararlı bölümde anlatan bir siyer kitabıdır. olmak için sade dili tercih etmiştir. Hâbnâme (Vâkıanâmei Veysî): Tarih boyunca insanların karşılaştığı olumsuzlukların İslamî esaslarla giderilebileceğini, Önemli eserleri şunlardır: böylece adaletin sağlanacağını savunan, ahlakî öğütlerle dolu • Keşfüz Zunun: 15.000 eser ve 10.000 yazarın bir rüya kitabıdır. tanıtıldığı bir bibliyografidir. Arapçadır.( Türk

edebiyatında ilk bibliyografyadır.)

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

NERGİSİ(17. yüzyıl) o Okul müdürü o Devlet memurları ✓ Nergisi, Divan edebiyatının aşırı derecede süslü, sanatlı nesirlerini yazmıştır. 3)Takısız Ad Tamlamaları: Tamlayan ve tamlananın ✓ Kısa bir cümleyle anlatılabilecek düşünceyi tamlama ekleri almadan oluşturdukları ad alabildiğine uzatarak süsleyerek karmaşık bir dille tamlamasıdır. Bu tür tamlamalarda tamlayan, kaleme almıştır. tamlananın ya neye benzediğini ya da neyden ✓ Nergisi'nin ünlü eseri Hamsesi; “Nihalistan, İksiri yapıldığını anlatır. Saadet, Meşakul Uşşak, Kanun ü Reşat ve Gazevatı o Yünden çorap Mesleme” adlı beş kitaptan meydana gelmiştir. Bu o Çelik tencere kitaplarda cömertlik, aşk, ders alınacak durumlar, o Ahşap dolap konukseverlik, tövbekarlık konularını işlemiştir. o Taş duvar ✓ Münşeat adlı eserinde ise sadrazam, müderris, beylerbeyi o Bakır tel gibi devlet büyüklerine yazılacak 50 kadar mektup örneği bulunmaktadır. Tamlayan tamlananın neden yapıldığını belirtiyor. Tamlayanla tamlananın arasına “den” ekini getirdiğimizde anlam bozulmuyor. Oysa sıfat tamlamalarında bozulur. NÂİMA (1655-1716) o Sarı çorap (sıfat) o İnci (gibi) diş Asıl adı Mustafa Naima'dır. "Naima Tarihi" adıyla o Kömür göz anılan eseri, daha önce yazılmış eserlerden de o Altın kalp yararlanılarak hazırlanmış, 1591-1659 yılları arasını o Çelik bilek kapsayan bir Osmanlı Tarihi'dir. Çağına göre sade Tamlayan, tamlananın neye benzediğini ifade sayılabilecek üslubu ve hazırlanış biçimiyle önem taşır. ediyor. Tamlayanla tamlananın arasına “gibi” edatını getirirsek sıfat tamlamasıyla karıştırmayız. Çünkü

sıfat tamlamalarının arasına “gibi” edatını YİRMİSEKİZ ÇELEBİ MEHMET (18. getiremeyiz. Yüzyıl) NOT: Takısız isim tamlamalarının tamlayanları Osmanlı Devleti'nin Avrupa'ya gönderdiği sürekli doğada tek başına bulunurken sıfat tamlamalarındaki elçilerden ikincisidir. Padişah III. Ahmet'e sunduğu doğada tek başına bulunmaz. Sefaretname'si ile tanınır. Fransa'da gördüğü yenilikleri anlatmıştır. 4)Zincirleme Ad Tamlamaları: En az üç ismin bir araya gelerek oluşturdukları tamlamaya zincirleme İSİM TAMLAMALARI ad tamlaması denir. İsim tamlamalarının meydana gelebilmesi için en az o Bahçe kapısının anahtarı iki isme gerek vardır. İsim tamlamalarında tamlayan o Çevre yolunun eskimiş asfaltı ilgi ekini; tamlanan ise iyelik eklerini alır. Tamlayan ve tamlananın ek alıp almamasına göre isim Ad Tamlamalarıyla İlgili Özellikler: tamlamaları dörde ayrılır. 1)Belirtili Ad Tamlaması: Tamlayanın birinci kişilerde 1) Belirtili ad tamlamalarında tamlayan çoğul, -im; ikinci ve üçüncü kişilerde “-in” ilgi ekini; tamlanan da belgisiz bir sözcük olursa tamlayan eki tamlananın da iyelik eklerini aldığı tamlamalardır. “-in” yerine “-den” eki kullanılabilir. o Türkçenin önemi Aşağıdakilerden hangisi (Aşağıdakilerin hangisi) o Yolun sonu o Yolculardan biri (Yolcuların biri) o Ali’nin amcası o Arabanın boyası 2)Belirtili ad tamlamalarında kimi zaman tamlayan o Fırtınanın gücü ile tamlanan yer değiştirebilir. o Bizim köyümüz o Tadı yok sensiz geçen günlerin.

2)Belirtisiz Ad Tamlaması: Tamlayanı ilgi eki 3)Belirtili ve zincirleme ad tamlamalarında tamlayan almayan ancak tamlananı iyelik eklerini alan isim ile tamlanan arasına sözcükler girebilir. tamlamasıdır. o Masanın ayağı.(Masanın kırık ayağı) o Sokak kapısı o Evin borcu.(Evin bir türlü bitmek bilmeyen o Tarla kuşu borcu) o Çam ağacı

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

4)Belirtili ad tamlamalarında tamlayan, tamlanan ya o Sorulara dinleyicilerle tartışmaya girmeden da ikisi birden zamir olabilir. doyurucu, açık ve net cevaplar verilmelidir. o Onun kızı (Tamlayan zamir) Sunumda kullanılacak slaytlarda şu noktalara dikkat o Çocukların birçoğu (Tamlanan zamir) edilecek noktalar: o Onların birçoğu (Tamlayan da tamlanan da o Başlangıç için bir başlık slaydı hazırlamak zamir) o Bir slaytta çok fazla satır kullanmamak o Bir slayttaki yazıların okunurluğuna dikkat 5) Tamlayanı zamir olan belirtili ad tamlamalarında etmek tamlayan genellikle düşer. Bunlara “tamlayanı o Slaytta kısa, öz, anlamlı ifadeler kullanmak düşmüş ad tamlaması” denir. o Vurgulamaları aynı biçimde yapmak o Olayı bize babası anlatmıştı. (Onun babası) o Aynı yazı karakterini kullanmak o Evimiz çok güzel oldu. (Bizim evimiz) o Sayı bakımından sınırlayıcı olmak o Paran var mı (Senin paran) o Gerektiğinde şekil, resim, grafik kullanmak o o Algılanırlığı kolaylaştırmak için zeminle yazının 6) Bir tamlayan, birden çok tamlanan için ,bir zıt renklerde olmasına dikkat etmek tamlanan da birden çok tamlayan için ortak o Slaytların konuşmacının sözleriyle uyumlu kullanılabilir. olmasını sağlamak o Evin kapısı ve penceresi açık kalmıştı.(Tamlayan ortak) ÜNİTE: 4DESTAN – EFSANE / 5 HAFTA o Ahmet’in, Murat’ın ve Deniz’in velisi toplantıya katılmadı.(Tamlanan ortak)

SUNUM DESTAN

Bilgileri yenilemek, pekiştirmek, bir çalışma sonucunu Destan: Bir milleti derinden etkileyen ve uzun yıllar iz açıklamak, laboratuvar ve anket araştırmalarını bırakacak büyük bir savaş, doğal afet, göç, yiğitlik gibi sunmak, önemli olay ve olguları dile getirmek amacıyla olayları anlatan uzun manzum hikayelerdir. yapılan konuşmalara sunum denir. Sunumda iletilecek mesaj karşı tarafa doğrudan aktarılır. Sunum birkaç ▪ Milletlerin millet olma yolundaki çabalarından izler kişiye yapılabileceği gibi kalabalık bir topluluğa da taşıyan ve bu çabaların hatıraları ile geçmiş ile yapılabilir. Sunum yapacak kişi; güncel, toplumun gelecek arasındaki zamanı canlı ve taze tutan ilgisini çeken bir konu seçmeli, sunumunu yapacağı hazinelerdir. Destan sözcüğü, Yunanca “Epope” konuya hakim olmalıdır. Farklı kaynaklarda kelimesinin karşılığı olarak karşımıza çıkmaktadır. yararlanmalı, iyi hazırlık yapmalı, gereksiz ayrıntılara ve ▪ Genellikle manzumdurlar. Az olmakla beraber tartışmalara girmekten kaçınmalıdır. Sunumda dil nazım-nesir karışık olan destanlar da vardır. göndergesel işlevde kullanılır. Sunum yapacak kişi; Bazıları, manzum şekilleri unutularak günümüze nesir hâlinde ulaşmıştır. Sunumdan Önce ▪ Destanlar anonimdir. Sade bir dille anlatılır. o Sunum yapacağı yeri önceden görüp orada prova ▪ Olağan ve olağanüstü olaylar iç içedir. yapmalıdır. ▪ Destan kahramanları olağanüstü özelliklere o Sunumda kullanacağı kürsü, projeksiyon aleti, sahiptir. bilgisayar gibi araç-gereçleri kontrol etmelidir. ▪ Destanlar, tarihî ve sosyal olaylardan doğarlar. ▪ Destanlarda genellikle yiğitlik, aşk, dostluk, ölüm ve Sunum Anında yurt sevgisi gibi temalar işlenir. o Ciddi, ağırbaşlı, derli toplu bir görüntü ▪ Ulusal bilinci ve milli birliği artıran metinlerdir. sergilemelidir. ▪ İslamiyet Öncesi Edebiyat’a ait bir nazım biçimi o Ses tonu, vücut dili, jest ve mimikler konuya uygun olan destan; âşık edebiyatında da savaşları, ünlü olarak kullanılmalıdır. kişileri, gülünç olayları anlatan bir biçim olarak o Farklı kaynaklara başvurulmalıdır. kullanılmıştır. o Belge, grafik ve slaytlar kullanılmalıdır. ▪ Epik şiirin ilk örneği kabul edilir. o Slaytlarda kullanılan cümleler kısa, açık ve etkili ▪ Genellikle ilahi bakış açısıyla anlatılır. olmalıdır. ▪ Türk destanları, İslamiyet’ten önceki destanlar ve o Slaytlar ile yapılan açıklamalar eş zamanlı olmalıdır. İslamiyet’ten sonraki destanlar olmak üzere ikiye Sunumdan Sonra ayrılır. o Dinleyicilerin soru sormasına fırsat tanınmalıdır.

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

alınır. Bu destan Kaşgarlı Mahmud tarafından yazıya geçirilmiştir. DESTAN TÜRLERİ ➢ Göktürk

a. Bozkurt Destanı: Destan konusunu yenilgiden alır. A)Doğal Destan: Yazarı belli olmayan, halkın meydana Göktürklerin ağır bir yenilgi sonrası zor duruma getirdiği destanlardır. Bunlar daha sonra bir şair düşmelerinin durumu anlatılırken bir dişi kurt sayesinde tarafından yazıya geçirilmişlerdir. yeniden nasıl türedikleri anlatılır.

Doğal Destanların özellikleri: b. Ergenekon Destanı: Türk destanları arasında en çok bilinen destanlardandır. Türklerin yıllarca içinde kaldıkları • Manzumdur. coğrafya olan Ergenekon bölgesini konu alır. Yeniden • Destanlarda olağanüstü olaylar ve olağanüstü doğuş olarak nitelendirilen bu destan kurgusal bir biçimde özellikte kahramanlar vardır. oluşturulmuş ve Göktürklerin nasıl çoğaldıkları, demirden • Destanlar anonim ve sözlü edebiyat ürünleridir. dağı nasıl erittikleri destanın ana konusunu oluşturur. • Ağızdan ağıza dolaşmak suretiyle oluşmuşlardır. ➢ Uygurlar • Destanlarda anlatılan olayların geçtiği yer ve zaman a. Göç Destanı: Uygur Türklerinin göçlerini konu alır. bilinmez. Ulusal birliğin bozulması üzerine Uygurların yurtlarından • Kahramanlar lider ve kurtarıcı rolündedir. ayrılıp, güney ve batıya yaptıkları göçler destanlaşmıştır. Kutsal “Yada” taşının düşmana verilmesi sebebiyle Doğal destanlar üç aşamada oluşur. başlarına gelen musibetler anlatılır. b. Türeyiş Destanı: Bu destan Bozkurt destanının izlerini ➢ Doğuş Safhası (Çekirdek)Destanların doğuş taşır. Bozkurt destanının devamı niteliğindedir. Sadece aşamasında milletin hayatında derin izler bırakan konusu farklıdır. bir olay (savaş, göç, işgal, deprem, kıtlık…) yaşanır ve bu olay çerçevesinde yüceltilmiş, olağanüstü ➢ Hunlar özelliklere sahip kahramanlar görülür. a. Oğuz Kağan Destanı: Hun Hükümdarı Mete'nin ➢ Yayılma Safhası (Gelişim) Doğuş aşamasında ortaya yiğitliklerini, ülkesini genişletip çocukları arasında nasıl çıkan olay, yayılma aşamasında halk arasında sözlü bölüştürdüğünü anlatır. bir şekilde dilden dile yayılır. Olayın etkileri daha b. Atilla Destanı: Batı Hun İmparatoru Atilla’nın belirginleşir ve olay sözlü gelenekte nesilden nesile, Kavimler Göçü sırasında Avrupa’ya korkulu zamanlar bölgeden bölgeye aktarılır. yaşatmasını anlatır. ➢ Derleme (Yazıya Geçirme) Safhası: Bu aşamada sözlü gelenekte yaşayan destanı, güçlü bir şair bir bütün halinde derleyip manzum olarak yazıya İSLAMİ DÖNEMDE DOĞAL TÜRK geçirir. Çoğu zaman bu destanların kim tarafından DESTANLARI derlendiği ve yazıya geçirildiği belli değildir.

a. Satuk Buğra Han Destanı: Destanda Karahanlı hükümdarı Satuk Buğra Han’ın İslamiyet’i kabul etmesi ve İSLAMİYET ÖNCESİ DOĞAL TÜRK İslamiyet’i yaymak için verdiği mücadeleler anlatılır. DESTANLARI Destan 9. ve 10.yüzyıllarda oluşmuştur. ➢ Altaylar b. Manas Destanı: Müslüman Kırgızlarla Putperest a. YaradılışDünyanın nasıl yaratıldığını, insan ırklarının Kalmuklar arasındaki mücadeleleri anlatır. Destan 11 ve nasıl meydana geldiğini ve şeytanın nasıl bir kötülük 12.yüzyıllarda oluşmaya başlamıştır. unsuru olduğunu, Türklerin düşüncesine göre izah etmektedir. İki ana bölümden oluşur: Yerkürenin yaradılışı c. Cengiz Han Destanı(Cengizname): Cengiz Han’ın ve İnsanın yaradılışı. soyu, doğumu, fetihleri ve etkileri hakkındaki genel halk rivayetlerinden derlenmiş, tarihi bir destandır. Orta ➢ İskitler (Saka) Asya’da yaşayan Türk boyları arasında 13.yüzyılda doğup a. Alp Er Tunga Destanı: Bu destan Milattan Önceki Türk gelişmiş bir destandır. – İran savaşlarını konu alır. Destanın ana kahramanı ünlü Saka hükümdarı Alp Er Tunga’dır. İran d. Edige Destanı: Altınordu Hanlığı’nın 15.yüzyılda kaynaklarında(Şahname’de) Alp Er Tunga, Efrasiyap Timurlar tarafından yıkılışı anlatılmaktadır. Destanın (Afrasiyap) adıyla anılmaktadır. kahramanı Altınordu Hanı Edige Mirza Bahadır’dır.

Edige Mirza Bahadır’ın devletini ayakta tutmak için b. Şu Destanı: Destanın ana kahramanı “Şu” adlı bir verdiği büyük mücadeleler, ölümünden sonra 15.yüzyılda hükümdardır ve milattan önce 6. yüzyılda yaşamıştır. destanlaştırılmıştır. Türklerle Büyük İskender arasındaki mücadeleler konu

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI e. Battal Gazi Destanı(Battalname): 8.yüzyılda Emevi- AT: Destanlarda kahramanların en büyük yardımcısıdır. Bizans savaşlarında ün kazanan, Türkler arasında Seyyid Kahramanlarla bütünleşmiştir. Atlar kahramanlarına sadıktır. Battal Gazi adıyla benimsenmiş bir Arap komutanının Kaşgarlı Mahmut divanında at için: “Türk’ün kanadıdır.” efsanevi yaşamı çevresinde oluşan bir destandır. Diğer demiştir. Anadolu Türk destanları olan Danişmendname ve Saltukname’ye kaynaklık etmiştir. 8,9,10 ve AĞAÇ: Kutsaldır. Bilhassa kayın ağacı. Çoğalmanın 11.yüzyıllardaki bazı tarihi olayları da içine alan sembolüdür. Sığınaktır, atadır. Battalname 12.ve 13.yüzyıllarda nesir biçiminde yazıya geçirilmiştir. Örn: Yaradılış Destanında dokuz insan cinsinin ağacın dokuz dalının altında yaratılması. f. Danişmend Gazi Destanı: Anadolu’da Danişmendlilerin kurucusu olan Melik Danişmend Oğuz Destanında, Oğuz'un evlendiği ikinci karısı göl Gazi’nin etrafında 11.yüzyılda oluşmuş, 13.yüzyılda ortasında kutsal bir ağacın kovuğunda yaratılmıştır. yazıya geçirilmiş bir destandır. Danişmend Gazi, Battal Gazi’den farklı olarak Arap değil bir Türk’tür. Göç Destanında gökten inen ışıkla birleşen kayın ağacının 5 çocuk doğurması.

g. Köroğlu Destanı: İslami Dönem’de oluşmakla beraber SU: Kutsaldır. Yaradılış mitinde hiçbir şey yokken sadece su dini özellik taşımayan bir destandır. Anadolu’da oluşan bu vardı denmiştir. Diğer destanlarda da görülür. destanda Köroğlu, kahramanlıkları anlatılır. DEMİR: Demir kutsaldır. Oğuz Kağan Destanı’nda Oğuz h. Saltuk Gazi Destanı(Saltukname): Saltukname, Kağan “Kargım onu öldürdü; demir olsa (olduğu için).” 13.yüzyılda Anadolu ve Rumeli’nin fethi sırasında önemli diyerek demiri vurgulamıştır. rol oynadığı rivayet edilen kahraman bir evliya olan Sarı Saltuk’un hayatını anlatır. Destan 15.yüzyılda Cem Ergenekon Destanında önemli bir motiftir. Bugün Sultan’ın talimatıyla Ebu’l Hayr er Rumi tarafından yedi Anadolu’da at nalının uğurlu olması buradan gelir. senelik bir çalışma sonucunda yazıya geçirilmiştir. Saltukname’de Sarı Saltuk Hz.Muhammet(S.A.V.) KURT (BÖRİ-BOZKURT): Kutsaldır. Kurtarıcı, yol göstericidir. soyundan Battal Gazi’nin torunlarından, kâfirlere karşı Aynı zamanda çoğalmanın da sembolüdür. Birçok destanda cihatla ve Müslümanlığı yaymakla görevli biri olarak görülür. Oğuz Kağan Destanı, Bozkurt Destanı, Türeyiş anlatılır. Destanı vs.

KADIN: Yaradılış Destanı’nda Tanrı’ya insanları ve dünyayı yaratması ilhamını veren Ak-ana. Oğuz Kağan’ın ilk karısı DÜNYA EDEBİYATINDA DOĞAL DESTANLAR ışıktan, ikinci karısı ağaçtan doğmuş kutsal kadınlardır.

Yunan İlyada, Odysseia (Derleyen: Homeros) YADA TAŞI VEYA KUTSAL KAYA: Milli birlik ve bütünlüğü ve halkın mutluluğunu temsil eder. Ülkeden çıkarıldığında kıtlık İran Şehnâme (Derleyen: Firdevsi) ve kuraklık başlar. Yine taşın yağmur, kar yağdırdığına fırtına Fin Kalevala çıkarabildiğine inanılır. Yangınları söndürür. Fransız Chanson de Roland Sümer Gılgamış(Dünyanın en eski destanı) Örnek: Uygurların Göç Destanı’nda kayayı Çinlilere Alman Nibelungen kaptırdıkları için kıtlık baş göstermiştir. İngiliz Beowulf Yaradılış Destanında ise Tanrı Ülgen denizden çıkan taşa oturunca rahatlar İspanyol Le Cid Rus İgor OK-YAY: Savaş araç ve gerecidir. Aynı zamanda bir siyasi Hint Ramayana ve Maharabata sembol halini almıştır. Japon Şinto Örn: Oğuz Kağan destanı

YAŞLI ADAM (BİLGE KİŞİ): Ak sakallı ihtiyardır. Hakanların

akıl danışıp öğüt aldıkları güngörmüş bir kişidir. TÜRK DESTANLARINDAKİ BAZI MOTİFLER Örnek: Oğuz Kağan Destanı’ndaki Uluğ Türk, Manas’ta Bekay ,Dede Korkut vs. IŞIK: Birçok destanda karşımıza çıkar. Gökyüzünden gelir, kutsaldır, kaynağı Tanrı’dır. Aydınlığın sembolüdür. MAĞARA: Sığınmanın, korunmanın sembolüdür. Örnek: Türeyiş Destanında kolları ve bacakları kesilen çocuğu Örnek: Oğuz Kağan Destanı’nda Oğuz Kağan’ın ilk eşinin Kurt mağaraya götürmüştür. gökten bir ışık olarak inmesi NOT: Daha birçok motif vardır: Sayı, rüya vs.

Göç Destanı’nda, kayın ağacının üzerine ışık inmesi ve ağacın 5 çocuk doğurması

10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

✓ Efsanelerin temelinde inandırıcılık vardır. Olayları B) Yapay Destanlar: Bu destanların yazarı bellidir. Bir anlatan ve dinleyen bunların gerçek olduğuna şair tarafından doğal destana benzetilerek yazılır. Şair inanır. İnandırıcılığını kaybedenlerin yaşama şansı kendi milletinin tarihinde ortaya çıkmış olaylara kendi kalmaz. duygu ve düşüncelerini de katarak destanlaştırır. ✓ Gerçeklerden uzaktır, olağanüstü özellikler Bunlara yapay destan denir. barındırmaktadır. ✓ Toplumun yaşam biçimini, hayata bakış açısını ve inanışlarını barındırır. TÜRK EDEBİYATINDA YAPAY DESTANLAR ✓ Ulusal özellikler gösterir. K. Kul Mustafa Genç Osman Destanı ✓ Geleneklerin korunmasında toplumsal bir işlev Fazıl H.Dağlarca Üç Şehitler Destanı üstlenmektedir. Efsanelerin kutsal yönüyle Çakır’ın Destanı toplumda idealize edilen değerler hem korunur Gülten Akın Maraş ve Ökkeş’in Destanı hem de gelecek kuşaklara aktarılır. ✓ Anlatılarda günlük konuşma dili kullanılır. Böylelikle M. Akif Ersoy Çanakkale Şehitlerine geniş bir halk kitlesine ulaşılmış olunur. Nazım Hikmet Kuvayi Milliye ✓ Herhangi bir sınırlayıcı kuralı yoktur. Kısa bir Kurtuluş Savaşı Destanı şekilde ağızdan ağıza aktarılır. Şeyh Bedrettin Destanı ✓ Efsanelerin üç kaynağı vardır. Bunlar; din, mitoloji Cahit Külebi Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda ve tarihdir. Bilinen şahıs, olay ve mekan etrafında Ceyhun A. Kansu Sakarya Meydan Savaşı anlatılırlar. Niyazi Yıldırım G. Bozkurtların Destanı ✓ Kahramanları genelde dini, mitolojik veya tarihi kişiliklerdir. ✓ Dini efsanelerde olağanüstülükler, keramet diye kabul edilir. ✓ Mitlerde kahramanlar tanrı veya yarı tanrılardır. Efsanede DÜNYA EDEBİYATINDA YAPAY DESTANLAR tanrı ya da yarı tanrı bulunmaz. Bu yönüyle efsaneyi mitten ayırabiliriz. Aneneis: Yapma destanın ilk örneğidir. Latin şair ✓ Efsanelerde çok nadir biçimde kalıplaşmış ifadeler Vergilius yazmıştır. kullanılır. Bu yönüyle de efsaneler, masallardan ayrılır. Efsanede anlatılan içeriğin gerçekten yaşanmış olduğuna İlahi Komedya :(Dante – İtalyan Edebiyatı): Öteki inanırız, dolayısıyla anlatılana inanma söz konusudur. dünyaya Dante’nin yaptığı 7 günlük gezi anlatılır. Oysa masaldaki içeriğe inanmayız, tamamen hayal ürünü Kurtarılmış Kudüs: İtalyan şairi Tasso tarafından olduğunu düşünürüz. yazılmıştır. Haçlı Seferlerini anlatır. Kaybolmuş Cennet: İngiliz şair Milton tarafından Efsane Türleri yazılmıştır. Hz. Adem ile Havva’nın Cennet’ten yeryüzüne gönderilişini anlatır. Efsaneler konularına göre de dörde ayrılır. Çılgın Orlando: İtalyan şairi Ariosto yazmıştır.

Müslüman-Hıristiyan çatışmasını anlatır. 1) Yaradılış efsaneleri. Dünyanın yaradılışını, tabiat varlıklarının meydana Henriade: Fransız şair Voltaire yazmıştır. gelişini, kıyamet gününü anlatır. 2) Tarihi efsaneler

3) Olağanüstü kişi, varlık ve güçleri konu alan

efsaneler.

EFSANE(SÖYLENCE) 4) Dini efsaneler. Tabiatüstü özellikler gösteren kahramanların DESTAN İLE EFSANE KARŞILAŞTIRMASI hayatlarının ve olayların anlatıldığı tarihsel gerçeklikle Farklılıklar örülmüş hikâyelere “efsane”denir. o Destanlar, toplumsal hayatta derin izler bırakan yaşanmış olayların etkisiyle oluşturulmuşken; ✓ Efsanelerde ideal insan tipi ön plana çıkarılır. efsane hayal gücünün ürünüdür. ✓ Bir şahsı, bir mekanı ya da tarihi bir olayı anlatırlar. o Destanlar toplumun bütününü ilgilendiren bir olayı ✓ Anlatılanların tarihi çok eski dönemlere kadar anlatırken; efsaneler daha bireysel nitelikler taşır. dayanır. o Destanlarda genellikle kahramanlık teması ✓ Anlatılanların kimin tarafından söylendiği belli işlenirken; efsanelerde konular farklıdır. değildir. o Destanlarda olağanüstü özelliklere sahip savaşçı, ✓ Bazı araştırmacılar, efsanelerin mitlerin devamı kahraman tipi ön plandayken; efsanelerde ideal olduklarını belirtirler. insan tipi ön plana çıkarılır.