10.Sinif Türk Dili Ve Edebiyati

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

10.Sinif Türk Dili Ve Edebiyati 10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI EDEBİYATIN TARİH VE DİN İLE İLİŞKİSİ felsefesinden ayrı değerlendirmemiz gerektiğini gözler Edebiyat-Tarih İlişkisi önüne serer. Sanatçılar gerek dini konular hakkında Edebiyat öyle bir sanat dalıdır ki içinde birçok bilimin bilgi vermek gerekse Allah’a ve Hz. Muhammed’e olan ve sanatın derin izlerini görebilirsiniz. Edebiyatı diğer sevgilerini dile getirmek için edebiyatı bir araç olarak sanat dallarından ve bilimden ayrı düşünmek adeta kullanmışlardır. Örneğin Fuzuli, Su Kasidesi adlı edebiyatı yok etmektir. Aslında edebiyat yaşamın adeta eserinde Peygamberimizi övmüş ve ona olan sevgisini özeti gibidir. Bu nedenle çevresindeki her şeyden çok güzel bir şekilde dile getirmiştir. Yine aynı şekilde etkilenmektedir. Süleyman Çelebi, Mevlid (Vesîletün Necât) adlı Edebiyatın en yoğun ilişki kurduğu bilim dallarının mesnevisinde Hz. Muhammed’i doğum gününde anmış başında tarih gelmektedir. Öyle ki tarih biliminin ona olan sevgisini dile getirmiştir. Bunun yanında Hz. inceleme yöntemleri baz alınarak edebiyat tarihi bilimi Peygamber’imizin hayatını anlatan “Siyer” kitapları, ortaya çıkmıştır. Edebiyat tarihi yüzyıllar boyunca bir dini konuları içeren “ilahi” türü ve mevlit dinin milletin ortaya koyduğu tüm edebiyat eserlerinin, edebiyatla ne kadar içli dışlı olduğunun kanıtıdır. yazarların ve edebi akımları derinlemesine incelemektedir. Bu bakımdan edebiyatın tarihten TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ yararlandığını söyleyebiliriz. Eski dönemler hakkında Türk Edebiyatının dönemlere ayrılmasındaki ölçütler; araştırma yapan bir tarihçi dönemin zihniyeti hakkında bilgi edinmek için o dönemde yazılmış bir edebi ➢ Dil anlayışı eserden yararlanabilir. Örneğin Kurtuluş Savaşı’na ➢ Dini hayat yakından tanıklık eden Halide Edip Adıvar’ın Ateşten ➢ Kültürel farklılaşma Gömlek adlı romanı dönemi yansıtması bakımından ➢ Sanat anlayışı son derece önemli bir eserdir. Kurtuluş Savaşı hakkında ➢ Coğrafya değişimi araştırma yapan bir tarihçinin dönemin zihniyetini ➢ Lehçe ve şive ayrılıkları etkili olmuştur. kavramak adına bu eserden faydalanması ona çok büyük bir katkı sağlayacaktır. Ancak bunun tam tersi de mümkündür. Örneğin 15. yüzyılda yazılmış bir aşk şiiri ile günümüzde yazılmış bir aşk şiiri farklılıklar barındırır. Dolayısıyla biz 15. yüzyılda yazılmış bir eseri incelerken günümüz değerlerine göre değil, eserin yazıldığı dönemin şartlarını göz önünde bulundurmalıyız. Tabii ki tarih bilimi bize bu noktada kaynaklık edecektir. Bu yönüyle tarih ve edebiyat birbiriyle sıkı bir bağ kurmuştur. Edebiyat-Din İlişkisi Her edebi eser yazıldığı dönemi net bir şekilde yansıtır. Din de binlerce yıldır insanları etkisi altına alan, onların yaşamlarını etkileyen ve gerek ahlaki gerekse toplumsal düzenin kurallarını belirleyen çok önemli bir olgudur. Bir toplumu bu kadar derinden etkileyen bir olguya karşı edebiyatın kayıtsız kalması mümkün olmayacaktır. Çünkü edebiyat toplum yaşamını adeta bir ayna gibi yansıtır. Dinlerin toplum üzerindeki etkileri aynı ölçüde edebi eserlere de yansımaktadır. Türk Edebiyatı’nı ele aldığımızda her dönemde dinin çok büyük bir etkisinin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Mesela İslamiyet Öncesi’ne baktığımız zaman edebiyat-din ilişkisinin çok güçlü olduğunu görebiliyoruz. Öncelikle o dönemde şairlerin NOT: Tablodan hareketle Türk edebiyatının dönemleri büyük bir kısmının şamanlardan yani din adamlarından hakkında kısaca bilgi verilecek. oluştuğunu görüyoruz. Şamanlar dini törenlerde toplanan halka çeşitli konulardan şiirler okurlardı. TÜRKÇENİN TARİHÎ DÖNEMLERİ İslamiyet ile birlikte edebiyat-din ilişkisi daha da A-KARANLIK DÖNEM: yoğunluk kazanmış ve hatta edebiyat yeni bir boyut kazanmıştır. Edebiyatın en önemli konularından biri din B-ALTAY DÖNEMİ: olmuştur. Özellikle divan edebiyatı ve tasavvuf Türkçenin Altay dillerinden (Moğolca, Tunguzca, edebiyatının temelinde dini olgular yatmaktadır. Bu Mançuca, Korece, Japonca) henüz ayrılmadığı bir olgular edebiyatı, İslamiyet ve İslamiyet’in dönemdir. 10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI C-İLK TÜRKÇE DÖNEMİ: Ali Şir Nevai, Babür Şah, Ebul Gazi Bahadır Han bu yazı Türkçenin Altaycadan koptuğu ve bağımsız özellikler dilinin en önemli temsilcileridir. göstermeye başladığı dönemdir. Çağdaş Dönemde Uygur ve Özbek Türkçesi tarafından temsil edilir. D-ANA TÜRKÇE DÖNEMİ: ▪ Bu dönem, Türklerin tarih sahnesinde görüldüğü 3. Çağdaş Dönem: Büyük Hun İmparatorluğu zamanındaki Türkçedir. Kuzey ve Doğu Türkçesinin Çağdaş Dönem kolları: ▪ Bu dönemle ilgili metinler Çin kaynaklarında Kazak Türkçesi, Kırgız Türkçesi, Özbek Türkçesi, Uygur mevcuttur. Türkçesi, Tatar Türkçesi ▪ Hunlara ait olduğu kabul edilen şiir örnekleri vardır. B.Batı Türkçesi: Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan ve Gagavuz Türkleri E-METİNLERLE TAKİP EDİLEN DÖNEM: konuşur. Tarih içinde üç dönemde incelenir. 1. ESKİ TÜRKÇE a. Göktürk Dönemi: 1. Eski Anadolu Türkçesi: ▪ Göktürkler zamanında yazılmış olan metinlerdir. 13-15. Yüzyıllar arasını kapsar. Anadolu’da konuşulur. ▪ 8. Yüzyılda yazılmış olan Orhun Abideleri ilk tarih, hitabet ve anı örneğidir. 2. Osmanlı Türkçesi: ▪ Bu metinler Türklerin kullandığı ilk alfabe olan 15.yüzyıldan sonra Arapça ve Farsçanın etkisinde Göktürk alfabesiyle yazılmıştır. gelişmiştir. 20.yüzyıla kadar devam etmiştir. b. Uygur Dönemi: 3. Çağdaş Dönem: ▪ Uygurlar döneminde yazılan metinler dini Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Türkmenistan içeriklidir, Uygur alfabesiyle yazılmıştır. Türkçesi, Gagavuz Türkçesi ▪ Bu dönem eserleri Sekiz Yükmek, Altun Yaruk, Irk Bitig, Kalyanamkara ve Papamkara’dır. TÜRKLERİN TARİH BOYUNCA KULLANDIĞI ALFABELER c. Karahanlı Dönemi: ▪ Bu dönem Türklerin İslamiyet’e girdiği dönemdir. Tarih boyunca birçok devlet kuran ve uygarlık haline ▪ Eserler kısmen Uygur, kısmen Arap alfabesiyle gelen Türk devletleri yaşadığı dönemler boyunca farklı yazılmıştır. alfabeler kullanmışlardır. Tarihin ilerlemesiyle birlikte ▪ İlk İslami eserler olan bu eserler: Kutadgu Bilig, konuşulan dile uygun harfler ve yazılar değişmiş, bazı Atebetül Hakayık, Divanü Lügatit Türk, Divanı dönemler alfabelerde alıntılar yapılmıştır. Türklerin Hikmet’tir. tarih boyunca kullandığı alfabeler içerisinde yalnızca ikisi Türk devletlerinin kendi oluşturmuş oldukları NOT: Eski Türkçede Göktürkçenin devamı olarak Batı alfabelerdir. Farklı alfabelerin kullanılmasıyla kültürel Türkçesi; Uygurca ve Karahanlıcanın devamı olarak da etkileşimler yaşanmış ve değişimler meydana gelmiştir. Kuzey ve Doğu Türkçesi ortaya çıkmıştır. 1) Göktürk (Kök Türk, Runik) Alfabesi A.Kuzey-Doğu Türkçesi: ▪ Türklerin kullandığı alfabeler arasında ilk olanı Orta Asya’yla Hazar Denizi’nin kuzeyinde konuşulan Göktürk (Kök Türk / Orhun) alfabesidir. Türkçedir. ▪ Türklerin ilk milli alfabesidir. 15.yüzyıldan sonra Kuzey Türkçesi ve Doğu Türkçesi ▪ Sadece Türkler tarafından kullanılmıştır. (Çağatayca) olarak iki farklı koldan gelişimini ▪ Bu alfabeyi Hunlar, Göktürkler ve Türk kavimler sürdürmüştür. kullanmış, eklemelerde bulunmuşlardır. ▪ Yabancı etkilere uzak bir alfabedir. 1. Kuzey Türkçesi: ▪ Göktürk alfabesi 38 harften meydana Temeli Kıpçak şivesine dayanır. gelmektedir. Kıpçakça veya Tatarca olarak da anılır. ▪ Bunlardan 4’ü ünlü, 31’i ünsüz ve 3’ü çift ünsüz Kodeks Kumanikus, Hüsrev ü Şirin Tercümesi, Gülistan sesler için kullanılır. Tercümesi gibi eserlerde bu dönemin dil özellikleri ▪ Ünlüler için kullanılan harflerin her biri ikişer görülür. ünlüyü karşılamaktadır. 2. Doğu Türkçesi (Çağatayca): ▪ Dördü sesli olup, sekiz sesi karşılar, geri kalan 15.yüzyılda farklılaşmıştır. harfler sessiz harf statüsündedir. Orta Asya Türkleri tarafından kullanılan ve günümüze ▪ Büyük ve küçük harf yoktur. kadar yaşayan yazı dilidir. ▪ Sağdan sola doğru yazılır ve bu şekilde okunur. 10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ▪ “Orhun Abideleri” ve “Yenisey Yazıtları” Göktürk ▪ Arap alfabesinin kullanımı Karahanlı Alfabesi ile yazılmıştır. Dönemi’nden, 1 Kasım 1928’e kadar sürmüştür. ▪ Noktalama işareti olarak sadece “:” kullanılmıştır. ▪ Osmanlı döneminde Arapça, Farsça ve Türkçenin karışımından oluşan Osmanlıca ile birlikte bir 2) Uygur Alfabesi bütün oluşturmuştur. • Türklerin kullandığı alfabeler arasında ikinci ▪ 1928 yılında yapılan Harf İnkılabı ile kullanımı olarak kullanılan alfabe Uygur alfabesidir. sona ermiştir. • Göktürklerden sonra kurulan Uygurlar tarafından ▪ Bu alfabe ile Türk-İslam tarihinde önemli eserler adlandırılmıştır. verilmiştir. • 18 adet işaretten, sembolden meydana gelmiştir. ▪ Arap alfabesinin bizdeki ilk önemli ürünleri: • 4 sesli harf yer alır. Kutadgu Bilig, Divanü Lugatit Türk ve Atabetül • Sağdan sola ve harfler birbirine bitişik olacak Hakayık’tır. şekilde yazılır. ▪ Bunlardan Kutadgu Bilig ile Atabetül Hakayık • Yalnızca ”Z” harfi ayrı yazılır. Uygur alfabesiyle de yazılmıştır. • Bu yazının katiplerine yani yazıcılarına bakşı, bakşıgeri veya serbahşı adı verilmektedir. • Uygur alfabesi Soğd kökenlidir ve Uygurlar 4) Kiril Alfabesi: tarafından Türkçeye uyarlanmıştır. o Türklerin Kiril alfabesine geçişi Rusya • İslamiyet’ten önce ve sonra kullanılmıştır. topraklarında gerçekleşmiştir. o Kiril Alfabesi Türklerin kullandığı alfabeler • İslamiyet’ten sonra Türkistan ve Kırım’da bulunan arasında en çok sesli harf barındıran alfabedir. Türk devletleri Uygur alfabesini kullanmaya o 38 harften oluşan alfabenin 11’i sesli harftir. devam etmişlerdir. o Soldan sağa doğru yazılır. • Uygur alfabesiyle yazılan ilk metinler 9. yüzyıla o Halen bazı Türk toplulukları Kiril alfabesini aittir. kullanmaktadır. • Bu alfabe ile edebiyat, sanat, din ve hukuk alanlarında birçok eser yazılmıştır. 5) Latin Alfabesi ✓ Türklerin
Recommended publications
  • A History of Ottoman Poetry
    ; All round a thousand nightingales and many an hundred lay. ' Come, let us turn us to the Court of Allah: Still may wax The glory of the Empire of the King triumphant aye, 2 So long as Time doth for the radiant sun-taper at dawn A silver candle-stick upon th' horizon edge display, ^ Safe from the blast of doom may still the sheltering skirt of Him Who holds the world protect the taper of thy life, we pray. Glory the comrade, Fortune, the cup-bearer at thy feast; * The beaker-sphere, the goblet steel-enwrought, of gold inlay ! I give next a translation of the famous Elegy on Sultan Suleyman. It is, as usual, in the terkib-bend form. There is one other stanza, the last of all, which I have not given. It is a panegyric on Suleyman's son and successor Selim II, such as it was incumbent on Baqi, in his capacity of court poet, to introduce into a poem intended for the sovereign but it strikes a false note, and is out of harmony with, and altogether unworthy of, the rest of the poem. The first stanza is addressed to the reader. Elegy on Sultan Sulcym;in. [214] thou, fool-tangled in the incsli of fame and glory's snare! How long this lusl of things of 'I'linc lliat ceaseless lluwolli o'er? Hold tliou in mitiil thai day vvliicli shall be hist of life's fair spring, When Mii:<ls the I uli|)-tinlcd cheek to auluniu-lcaf must wear, » Wiieii lliy lasl (Iwclling-placc must Ije, e'en like tlie dregs', tlic diisl, « When mi<l ihe iiowl of cheer must fail the stone I'injc's haml doth licar.
    [Show full text]
  • A History of Ottoman Poetry
    n J '^nvDjo'^ ^^^ojnvDjo'*^ ^j^hdkvsoi'^ "^/saaAwnatfv^^ ^mmts/j^ ^losANCEi^o. ^5MEUNIVER% ^•UBRARYO^ ^ ^OF'CAUFOff^ ^OFCAllFOft^ ... ^ %umm^ "^aAINMVft^ >&Aavaan-^^ ^lUBRARYQ^, ^mtmOA ^^WEIINIVER% ^10SANCEI% ^^ioJiiwio'^ <J?130NVS(n^ %a3MNrt]ttV^ ^OFCAUFOR^ ^OF-CAUF0«^ ,5S\EUNIVERS/A ^lOSANCEUr^ o ^AHvaan-^ '^^^uonvsoi'^ %a3AiNn]WV^ «^^EUNIVERS5j^ ^IDSANCEl^^ ^lUBRARYQ^ -i^lUBRARYQc. o ^smmm^ "^/smmid ^OJIIVDJO'^ ^mmns/^ ^IDSANCEUr^ ^OFCAUFOff^ ^OFCAIIFOR^ o ^^JlJDNVSm'v? '^^Aavaaiv^'^ "^(^Aavaani^ -^lUBRARYQ^^ -jAl-UBRARY^^, . \WE UNIVERi/A. a>;10SANCEI% ijuivi Ijuivi ii^l tort ^^OilTVDJO'^ ^i^ONVSOl^ "^MAINftiftV^ ^OFCAUFORjj^ «^5ji«llNIVER% ^IDSANCHft^ as ^^AHVaan# ^iJUDNVSOl'^ "^/JiBAINIl-^WV^ ^10SANCEI% ^5MEIINIVER% ^i^UONVSOV^ ^OFCAUFOff^ ^OFCAUFOI?^ %a3AiN(i3Wv ^(?Aavaan-i^ ^Aavaan#' %a3AI -^lUBRARYQc aweuniver% ^lUBRARYQ^ ^lUBR ^tfoJnvDjo'^ '^J^33NVS01'^ "^/saHMNn-iVkV ;OFCAUF0«5«j ^OFCAUF(%, ^OFCA . ^r ^ ^<?Aava8n# clOSANCElCr^ ^•UBRARYO^ ^lUBRARYQr, .5MEUNIV!R% avIOSA i IS ''/sajAiNaiiw ^lOSANCflfjr OFCAllFOff^ OFCAlirORi^, mx^1 ^^/imJNIlii^'^'' -^C^AUVJlllll i^"^"^ iK\'Mn'^ ^•UBRARYOc^ .^ irl^g\ iu I It Hiod hath Treasuries aneath the 'Ihronc, the Keys whereof are tlie Tongues of the Poets.' - • H a d f s i S li e r 1 f. EXninUOTHECA FRANC. BAB[NCL'R HISTORY OF OTTOMAN POETRY BY THE LATE E. J. W. GIBB, M. R. A.S. VOLUME III EDITED r.V EDWARD G. likOWXl-:, M. A., M. B., SIK THOMAS ADAMs' I'ltOI'KSSOK OK AKAIIIC ANI> I'KI.l.i >W OK I'KMUKOKK «;oi,i.k,(;k in iiik iinivkkski'V ok camhkiock; kki.i.ow ml iiik iikitisii acadkmv. EX BinLIOTHECA FRANC. BABINGER I , O N D (^ N LUZAC & CO.. C.Rl'.A'r RUSSl-.I.l. SlRl-l' T ";"4 PRINTED BY E. J. BRILL. LEYDEN.
    [Show full text]
  • Thirst for Wisdom, Lust for Conquest: Ahmedi's 14Th Century
    View metadata, citation and similar papers at core.ac.uk brought to you by CORE provided by Bilkent University Institutional Repository THIRST FOR WISDOM, LUST FOR CONQUEST: AHMEDI’S 14TH CENTURY OTTOMAN ALEXANDER ROMANCE A Master’s Thesis by KAMİL ERDEM GÜLER The Department of History İhsan Doğramacı Bilkent University Ankara September 2013 To Dr.Ulya Ertem THIRST FOR WISDOM, LUST FOR CONQUEST: AHMEDI’S 14TH CENTURY OTTOMAN ALEXANDER ROMANCE Graduate School of Economics and Social Sciences of İhsan Doğramacı Bilkent University by KAMİL ERDEM GÜLER In Partial Fulfilment of the Requirements for the Degree of MASTER OF ARTS in THE DEPARTMENT OF HISTORY İHSAN DOĞRAMACI BİLKENT UNIVERSITY ANKARA September 2013 I certify that I have read this thesis and have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of Arts in History. ......................................... Dr. Evgenia Kermeli-ÜNAL Thesis Supervisor I certify that I have read this thesis and have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of Arts in History. ......................................... Prof. Dr. Özer ERGENÇ Examining Committee Member I certify that I have read this thesis and have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of Arts in History. ........................................... Prof. Dr. Semih TEZCAN Examining Committee Member Approval of the Graduate School of Economics and Social Sciences. ........................................... Prof. Dr. Erdal Erel Director ABSTRACT THIRST FOR WISDOM, LUST FOR CONQUEST: AHMEDI’S 14TH CENTURY OTTOMAN ALEXANDER ROMANCE Güler, Kamil Erdem M.A., Department of History, İhsan Doğramacı Bilkent University Supervisor: Dr.
    [Show full text]
  • Necâtî Bey Divanı'nda Irsâl-I Mesel Ve Temsîlî Teşbih
    T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI ESKİ TÜRK EDEBİYATI BİLİM DALI NECÂTÎ BEY DİVANI’NDA İRSÂL-İ MESEL VE TEMSÎLÎ TEŞBİH Orhan AY Danışman Doç. Dr. Cafer MUM YÜKSEK LİSANS TEZİ MALATYA-2016 T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI ESKİ TÜRK EDEBİYATI BİLİM DALI NECÂTÎ BEY DİVANI’NDA İRSÂL-İ MESEL VE TEMSÎLÎ TEŞBÎH Orhan AY Danışman Doç. Dr. Cafer MUM YÜKSEK LİSANS TEZİ MALATYA-2016 i BİLDİRİM Hazırladığım tezin tamamen kendi çalışmam olduğunu ve her alıntıya kaynak gösterdiğimi taahhüt eder, tezimin kâğıt ve elektronik kopyalarının İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü arşivlerinde aşağıda belirttiğim koşulda izin verdiğimi onaylarım: • Tezimin tamamı her yerden erişime açılabilir. 14.11.2016 Orhan AY ii ONUR SÖZÜ "Doç. Dr. Cafer Mum’un danışmanlığında Yüksek Lisans Tezi olarak hazırladığım NECÂTÎ BEY DİVANI’NDA İRSÂL-İ MESEL VE TEMSÎLÎ TEŞBÎH başlıklı bu çalışmanın, bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın tarafımdan yazıldığını ve yararlandığım bütün yapıtların hem metin içinde hem de kaynakçada yöntemine uygun biçimde gösterilenlerden oluştuğunu belirtir, bunu onurumla doğrularım. " Orhan AY iii NECÂTÎ BEY DİVANI’NDA İRSÂL-İ MESEL VE TEMSÎLÎ TEŞBÎH ORHAN AY İÇİNDEKLER ONUR SÖZÜ ................................................................................................................................ iii ÖN SÖZ .......................................................................................................................................
    [Show full text]
  • T.C. Firat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Ve Edebiyati Ana Bilim Dali
    T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI NEDİM’İN SANATI ÜZERİNE BİR TAHLİL DENEMESİ DOKTORA TEZİ DANIŞMAN HAZIRLAYAN Prof. Dr. Sabahattin KÜÇÜK Abdulmuttalip İPEK Elazığ - 2013 T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI NEDİM’İN SANATI ÜZERİNE BİR TAHLİL DENEMESİ DOKTORA TEZİ DANIŞMAN HAZIRLAYAN Prof. Dr. Sabahattin KÜÇÜK Abdulmuttalip İPEK Jürimiz, 07.06.2013 tarihinde yapılan tez savunma sınavı sonunda bu doktora tezini oy birliği ile başarılı saymıştır. Jüri Üyeleri: 1. Prof. Dr. Sabahattin KÜÇÜK 2. Prof. Dr. İ. Çetin DERDİYOK 3. Prof. Dr. Ali YILDIRIM 4. Prof. Dr. Şener DEMİREL 5. Yrd. Doç. Dr. Bedri AYDOĞAN F. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim Kurulunun ..... / ..... / ........... tarih ve ........... sayılı kararıyla bu tezin kabulü onaylanmıştır. Prof. Dr. Enver ÇAKAR Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü II ÖZET Doktora Tezi Nedim’in Sanatı Üzerine Bir Tahlil Denemesi Abdulmuttalip İPEK Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Eski Türk Edebiyatı Bilim Dalı Elazığ – 2013, Sayfa: IX + 329 XVIII. yüzyıl divan şairi Nedim, klasik Türk şiirinin en tanınmış şahsiyetlerindendir. Yaşadığı dönemden günümüze kadar neredeyse üç asır geçmiş olmasına rağmen onun şiir dünyamızdaki etkisi hâlâ devam etmektedir. Nedim’in sanatı üzerine bir tahlil denemesi olan bu çalışmada, geleneksel tahlil yönteminin dışında kimi çağdaş edebiyat kuram ve eleştirilerinden de istifade edilmiş; şairin sanatını belirgin kılan hususlar, kısa bir girişten sonra dört ana bölümde incelemeye tabi tutulmuştur. Bu bölümler, klasik divan tahlili şablonuna göre yapılmayıp ana ve alt başlıklar, okumalar esnasında karşılaşılan birtakım soru ve sorunlardan hareketle oluşturulmuştur. Çalışma neticesinde elde edilen tespit ve değerlendirmeler ise “Sonuç” başlığı altında verilmiştir.
    [Show full text]
  • A History of Ottoman Poetry
    51 marks an epoch; for although it docs not diftcr in the least in purpose from the lyrical work of Ahmedi and other similar writers, not only is it more highly finished and therefore — looking to the ideals of the school — more successful than theirs, but it is the first truly artistic verse in that dialect which was destined to be used, to the practical exclusion of all others, for literature among the Turks of the West. So much is this the case that, as was said on a previous page, ' the history of strictly Ottoman poetry begins with this writer. There certainly had been Ottoman poets before him, such as Suleyman and Yaziji-oghli; but those early workers stand as it were isolated, outside the line of develop- ment of this poetry. They were but dialect-poets, writers in one out of a number of sister-dialects; they had no followers, their verses influenced no successor ; Ahmed would have written just as, he did, had they never lived. With Ahmed it is altogether different; he founded a school, he inaugurated a period ; all the lyric poets who succeeded, down to the time of Baqi who died in 1008 (1600), followed in the way he led. Many among them far surpassed him, but they did not deviate from the path that he marked out. "^Ashiq and Hasan, both of whom wrote while the style which Ahmed established was still exclusively followed, are in agreement here ; the former observing that it is universally admitted that he was the leader of the poets of Riim, and of more importance than all his predecessors; and the latter, that as he was the earliest to give grace and force to Turkish poetry, he is the 'First Master', and that the robe of his verse is embroidered with the saying 'Honour to the pioneer;'- for in truth before his time Turkish poetry was barren of grace ' Vol.
    [Show full text]
  • Turkish Literature of the Period of Sultan Süleyman the Magnificent I*
    Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 18, İstanbul 2017, 563-623. Turkish Literature of the ÂMİL ÇELEBİOĞLU Period of Sultan Süleyman The Magnificent I Turkish literature of the times of Sultan Süleyman the Lawgiver, given the well deserved title by his European peers, was just as Makalenin Geliş Tarihi/ Date of entry of the article: 16.04.2017/ Kabul Tarihi/Acceptance date: 18.05.2017 This article was previously published in a book: Tülay Duran (ed.), The Ottoman Empire in the reign of Süleyman the magnificent, The Foundation for Establishing and Promoting Centers for Historical Research and Documentation, II, İstanbul 1988, p. 61-119. Prof. Dr. Republic of Turkey Marmara University Faculty of Science Literature. Amil Çelebioğlu was born on April 20, 1934 as a son of a Mevlevi family in Karaman. In 1941, he came to Istanbul with his family and completed his primary, secondary and high school education in Istanbul. He completed his university education at the department of Turkish Language and Literature in Istanbul University, Faculty of Letters (1961). After graduation he worked as a teacher and lecturer in Konya (1964-1966). In 1966 he became a research assistant in his graduated department Istanbul University (1966). At the end of his studies he became professor of Old Turkish Literature in 1982. He became faculty member and administrator in Konya Selçuk University, Erzurum University, Ankara Hacet- tepe University and lastly Marmara University. He specialized at Ottoman period classical literature together with completely knew Turkish literature. His works fully reflect Turkish literature. His works are 10 books and about 50 articles and papers.
    [Show full text]
  • Makaleyi Yazdır
    OKUMADA YOLGÖSTERİCİLİK Sami N. ÖZERDİM* I. Çocukluğumuzda, ne bulursak okurduk. Üstelik, o zamanlar ki­ tapların sayısı bugünkünden çok azdı. Eski yazınımızdan, yabancı dil­ lerden bugünkü denli kitap aktarılmamıştı. Yol gösteren, yol göste­ rici yayınlar da yoktu. Yücel Dergisinden, Mart-Ağustos 1938 sayıla­ rında Will Durant'ın, seçilmiş yüz kitaplık dizelgesini anımsıyorum sadece. Ama. artık liseyi bitirmiş, üniversiteye geçmiştik. Bu türde dizelgeler zamanla çoğaldı. Baha Dörder, bunları der­ gilerden toplayarak 1959'da Okunacak Romanlar adını verdiği küçük bir kitapta bir araya getirdi. Bugün bu kitabı bulmak güç, dahası olanaksızdır. A. Ü. S. B. F. Basın ve Yayın Yüksek Okulu Yıllığı’nın 1974/1976 sayısında yayımlanan «Seçme Kitap Listeleri» başlıklı yazımda, bu konu üzerinde durmuş, birkaç dizelge de vermiştim. Ya­ zının temelini, 1947'de Amerika Birleşik Devletlerinde kurulan Great Books Foundation adlı vakfın yayımladığı kitaplar oluşturuyordu. «Konuşma Önderleri» yetiştirme amacını güden bu kuruluş, her yıl on beş kadar kitabı gençlere okutuyor, bunlar üzerinde tartış­ malarını sağlıyordu. Kitapları, ucuz baskılar halinde yayımlıyordu da. İlk beş yıllık yayınları gördüm; beşinci yıl kitaplarının sonun­ cusunda da. altı-sekizinci yılların izlenmesini buldum. Bu dizelge- leri, sözü geçen yazımda verdim. Türkçeye çevrilmiş olanları da belirttim. Yazıma, iki ek de koymuştum. Bunlardan biri, yine Amerika Birleşik Devletleri’nde, Committes on College Reading’in Good Rea­ ding adlı kitabın 1934 basımı için hazırladığı «100 Seçkin Kitap» di- zelgesiydi.* 1 Komite'nin danışmanları olan tanınmış yazarların za­ manla bu dizelgeyi gözden geçirdikleri de adı verilen kitapta belirti­ liyordu. Bu dizelge, bugün yeniden değiştirilmiş olmalıdır. İkinci Ek ise, Tahir Alangu’nun 1974'te Milliyet Yayınları arasın­ da çıkmış olan, iki büyük ciltlik 100 ünlü Türk Eseri'ndeki yapıtları içeriyordu.2 *S.B.F.
    [Show full text]
  • Eski Türk Edebiyatının Kaynaklarından Şair Tezkireleri
    T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2451 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1423 ESKİ TÜRK EDEBİYATININ KAYNAKLARINDAN ŞAİR TEZKİRELERİ Yazarlar Prof.Dr. Mustafa İSEN (Ünite 1) Prof.Dr. Filiz KILIÇ (Ünite 2, 3, 4, 5) Prof.Dr. İsmail Hakkı AKSOYAK (Ünite 6, 7) Editör Prof.Dr. Mustafa İSEN Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir. “Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Copyright © 2012 by Anadolu University All rights reserved No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without permission in writing from the University. Öğretim Tasarımcısı Prof.Dr. Cemil Ulukan Grafik Tasarım Yönetmenleri Prof. Tevfik Fikret Uçar Doç.Dr. Nilgün Salur Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Ölçme Değerlendirme Sorumlusu Öğr.Gör. İlker Usta Kapak Düzeni Prof.Dr. Halit Turgay Ünalan Dizgi ve Yayıma Hazırlama Kitap Hazırlama Grubu Eski Türk Edebiyatının Kaynaklarından Şair Tezkireleri E-ISBN 978-975-06-3116-0 Bu kitabın tüm hakları Anadolu Üniversitesi’ne aittir. ESKİŞEHİR, Ocak 2019 2425-0-0-0-2102-V01 İçindekiler iii İçindekiler Önsöz .................................................................................................................... vi Tezkire Türünün Doğuşu ve Tarihsel Gelişimi
    [Show full text]
  • AHDI`S GÜLŞEN-Î ŞUARÂ: an Unusual Example of Biographical Dictionary of Poets
    AHDI`S GÜLŞEN-Î ŞUARÂ: An Unusual Example of Biographical Dictionary of Poets RESEARCH ARTICLE Ph. D. Candidate: Nilab SAEEDİ İbn Haldun Universitesi Tarih Bölümü (Ph.D.) [email protected] ORCID: 0000-0001-7729-9563 Gönderim Tarihi: 19.05.2020 Kabul Tarihi: 15.12.2020 Alıntı: SAEEDİ, N. (2020). Ahdı`S Gülşen-Î Şuarâ: An Unusual Example of Biographical Dictionary of Poets, AHBV Akdeniz Havzası ve Afrika Medeniyetleri Dergisi, 2(2),180-186. ABSTRACT: Şair Tezkires are an important source of information. For history-writing and literature, biographies have played an important role. Important for XVI Century Ahdi’s Gülşen-i Şuara written in 1564 is the fourth Şair Tezkire exam- ple in Ottoman Turkish. Among many Şair Tezkires in Ottoman literature, Ahdi`s work is different than others. This work is an important source of information for poets around Baghdad. The Biographical Dictionary of Poets provided in Gülşen- i Şuara is hard to find anywhere else. Another important point which makes Gülşen-i Şuaraa worthy text is Ahdi himself. Being from Baghdad he showcases an Arabic perspective inside his text in Ottoman Turkish. A very strong argument comes out of reading Ahdi, is an outsider perspective of the Ottoman. Ahdi comes out of the text as a devoted personality. He makes sure to mention all the religious information inside the text. While no classification is given inside the text but a non-stated classification comes out as the text continues. Ahdi before moving to poets, tries to introduce poets in different classes of the Ottoman empire. Keywords: Ahdi, XVI-Century, Tezkire, Biography, Ottoman Literature Ahdi`nin Gülşen-î Şuarâ'sı Şair Tezkirelerinde Sıradışı Bir Örneği ÖZ: Şair Tezkireleri önemli bir bilgi kaynağıdır.
    [Show full text]
  • Klâsik Türk Şiiri Ile Türk Halk Edebiyatinda Kadi Tipi Ve Muhyiddin’In Manzûmesi*
    Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 9/12 Fall 2014, p. 711-740, ANKARA-TURKEY KLÂSİK TÜRK ŞİİRİ İLE TÜRK HALK EDEBİYATINDA KADI TİPİ VE MUHYİDDİN’İN MANZÛMESİ* Mahmut KAPLAN** Sümeyye YILDIZ YILDIRIM*** ÖZET Osmanlı Devleti’nde kadı, görevleri genişlemiş önemli bir âmir, otorite ve hukuk adamıdır. Kadı olarak atananlarda aranan, belirli hususiyetler vardır. Ancak XVII. asırda Osmanlı Devleti’nin idarî ve siyasî yapısında görülen çözülmeler, adalet sistemine de yansımıştır. Artık kadılar eskisi kadar titizlikle seçilmemekte, seçilip başa gelen bazı kadılar da işlerinin gereğine aykırı davranmaktadır. Makalemizin konusu olan manzume, bu bozulmaya ışık tutar niteliktedir. Çalışmamızda, öncelikle “kadı” kelimesinin kökeni hakkında bilgi verilmiş; Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadis-i şeriflerde geçtiği kadarıyla kadılıktan söz edilmiş; kadılık mesleği ile ilgili geniş bilgiler sunulmuş; daha sonra Klasik Türk Edebiyatında ve Türk Folklorunda öne çıkan kadı tipinin özelliklerine yer verilmiştir. İncelenen eserlerde kadılar, insanların mallarını alan; hukuku çiğneyen; yanlış fetvalar vererek hakka bâtıl, bâtıla hak diyen; sarhoş, esrarkeş; hükümleri rüşvet karşılığı satan; adaleti sağlayamayan, verdiği hükümlerle halka zulmeden kişilerdir. Aynı husus, çalışmamıza konu olan eserde, Muhyiddin’in şiirinde de geçerlidir. Zamanın uleması da okuduğu ilim ile amel etmeyen, bu sebeple ahirette ilmin şefaatini ummaması gereken, kendi aklından söz söyleyip kitaba başvurmaya tenezzül etmeyen, kendini hikmet sahibi zanneden, Allah’tan korkmayan, şeriat ile amel etmeyen kişilerdir. Şair, bu şahsiyetleri sert bir biçimde eleştirir ve onlara nasihat eder. 17. yüzyılda yazılmış olan bu şiir, dönemin siyasî olayları dolayısıyla bozulan ictimaî yapıyı çok açık bir biçimde gözler önüne sermektedir. Anahtar Kelimeler: Kadı, rüşvet, ulema, klâsik Türk şiiri, folklor, Muhyiddin.
    [Show full text]
  • Necâti Bey Dîvâni'ndaki Soyut Kavramlar
    T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ NECÂTİ BEY DÎVÂNI’NDAKİ SOYUT KAVRAMLAR SEMRA BOZKURT 2501150146 TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. A. AZMİ BİLGİN İSTANBUL – 2019 i ii ÖZ NECÂTİ BEY DİVANI’NDAKİ SOYUT KAVRAMLAR SEMRA BOZKURT Tezimizin konusunu XV.yüzyılın önemli şairlerinden Necati’nin divanında geçen soyut kavramlar oluşturmaktadır. Tez üç bölümden ibarettir: Birinci Bölümde Necati’nin hayatı, sanatı ve eseri ile ilgili olarak başlıca edebiyat tarihleri şuara tezkireleri ve çeşitli araştırmalardan yararlanılarak bilgi verilmektedir. İkinci Bölüm, Necati Divanı’nda geçen ve teşbihe konu edinilen soyut kavramlara tahsis edilmiştir. Bu bölüm hazırlanılırken Necati Divanı birçok kez okunarak teşbihe konu olan soyut kavramlar tespit edilmiş, fişlenmiş ve alfabetik olarak tasnif edilmiştir. Daha sonra kavramların sözlük anlamları verilmiş, kavramların içerisinde geçtiği örnek beyitler nesre çevrilmiş ve en sonunda da bu soyut kavramların hangi benzetme yönleri ile teşbihe konu edinildiği üzerinde durulmuştur. Her kavramın kendisine benzetilenleri de alfabetik bir şekilde sıralanmıştır. Divandan seçilen beyitlerin içinde geçtiği şiirlerin sıra numaraları ile beyit numaraları da kaydedilmiştir. Üçüncü bölümde “benzeyen- kendisine benzetilen” ve “kendisine benzetilen- benzeyen” unsurları iki tablo hâlinde düzenlenmiş, böylelikle Necati’nin soyut kavramları hangi soyut veya somut unsurlara benzettiği hususunun izlenmesi imkânı oluşturulmaya çalışılmış, ayrıca şairin Divan’da hangi
    [Show full text]