BİZANS Yeni Roma Imparatorluğu
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
BİZANS Yeni Roma imparatorluğu CyrilM ango Oxford üniversitesi'nde Bizans ve Modem Grek Dili profe sörüdür. Exeter·College öğretim üyesi ve Bizans sanatı, arkeolojisi, tarihi ve edebiyatı üzerine birçok kitap ve makalenin yazandır. Gül Çağalı Güven Ankara Üniversitesi tletişim FakÜltesi'ni bitirdi (1982); Boğaziçi üniversitesi'nde tarih yüksek lisansı yaptı. Çeşitli dergi ve gazetelerde muhabir. Cumhuriyet'te Çeviri Servisi şefi (1993-94), Ak soy Yayıncılık'ta editör (1997-98) olarak çalıştı. Tarih, edebiyat, felsefe ve medya/iletişim gibi değişik alanlarda çeviriler yaptı. CYRIL MANGO , Bizans Yeni Roma imparatorluğu Çeviren: Gül Güven Çağalı /fıA..ArN. omo İSTANBUL Yapı Kredi Yayınları -2720 Tarih - 42 BiZANS Yeni Roma imparatorluğu I Cyril Mango Özgün adı: Byzantium-The Empire ofThe New Rome Çeviren: Gül Çağalı Güven Kitap editörü: Nuri Akbayar Düzelti: Hakan Toker Kapak tasarımı: Nahide Dikel Grafik uygulama: Gülçin Erol Baskı: üç-Er Ofset Yüzyıl Malı. Massit 3. Cad. No: 195 Bağcıları lstanbul ı. baskı: lstanbul, Haziran 2008 ISBN 978- 975-08-1410-5 ©Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş . .2007 Sertifika No: 1206-34-003513 · Copyright © 1980 by Cyril Mango Bütün yayın hakları saklıdır. Kaynak gösterilerek tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. Yapı Kredi Kültür Merkezi istiklal Caddesi No. 161 Beyoğlu 34433 lstanbul Telefon: (O 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (O 212) 293 07 23 http://www.yapikrediyayinlari.com e-posta: ykykul�[email protected] tnternet satış adresi� http://alisveris.yapikredi.com.tr http://www.yapikredi.com.tr İÇİNDEKİLER önsöz • 7 Giriş• 9 BİRİNCİ KISIM: Bizans Yaşamının Çeşitli Yönleri Halklar ve Diller• 19 Toplum ve Ekonomi • 39 Kentlerin Ortadan Kayboluşu ve Yeniden Canlanışı• 69 Muhalifler• 99 Manastır Hareketi (Monastisizm) • 119 Eğitim• 139 İKİNCİ KISIM: Kavramsal Bizans Dünyası İyi ile Kötü'nün Gözle Görülmez Dünyası• 167 Fiziksel Evren • 183 Yeryüzünün Sakinleri • 195 İnsanlığın Geçmişi• 207 İnsanlığın Geleceği • 219 İdeal Yaşam• 237 ÜÇÜNCÜ KISIM: Miras Edebiyat• 253 Sanat ve Mimarlık• 2 77 Bizans Hükümdarları• 303 Notlardaki Kısaltmalar• 307 Kaynakça • 309 Dizin• 329 HARİTALAR 1. tustinianos İmparatorluğu y. 560• 12-13 1. tustinianos Döneminde Bizans'ın Dil Haritası y. 560 • 20-21 Bizans İmparatorluğu y. 1140• 94-95 ÖN SÖZ Uygarlık Tarihi dizisi içinde Bizans lmparatorluğu'na ayrılmış olan (Dimitri Obolensky'nin Th e Byzantine Commonwealth ile karıştırılmaması gereken) cil din sorumluluğu, başlangıçta Romilly Jenkins'e (ö. 1969) verilmişti. Yazabilecek kadar yaşasaydı, benim şu anda sunduğumdan çok daha yetkin ve eminim ki daha iyi bir eser verecekti. Bizans uygarlığına ilişkin anlayışımı öylesine derinleştiren, hayatta olsun olmasın, tüm dost ve meslektaşlarımın adlarını vermekten kaçınacağım. Onlara olan gönül borcumu, yazdığım kitabın müsveddelerini okumalarını istememek yoluyla ödemeye çalıştım. Grek isimleri ve sözcüklerinin yazımı ile ilgili bir açıklama yapmak gere kiyor. Kullanılabilecek en az üç sistem var; yani latinleştirilmiş olan (k için c, -os için -us, oi için oe, vb.); standard Grek sistemi olarak adlandırılabilecek olan; ve en zahmetlisi olan (başkalarmm yanı sıra müteveffa Arnold Toyn bee'nin de benimsediği) fonetikModern Grek Sistemi sistemler. Ben, İngilizce konuşulan dünyada en yaygın biçimde kullanılan olması gibi basit bir neden le, özel isimler konusunda birinciyi izledim; gel gelelim, Grek sözcükler ve de yimlerin yazımında, etayı epsilondan ve omegayı da omicrondan ayırt etmek üzere bir aksan işareti eklemek yoluyla, ikinci sistemi benimsedim. Bunun bir karışıklığa neden olabileceği iddiasına karşı söyleyebileceğim tek şey, yazım da tam bir tutarlılığın, pek çok garip formlarayol açabilecek olduğu. Son olarak, teşekkürlerimi örnek sabırları nedeniyle Messrs Weidenfeld ve Nicolson'un yanı sıra, eşime de sunmak isterim. Oxford,Kasım 1979 7 GİRİŞ Tarihçilerin çoğunluğu tarafından tanımlandığı kadarıyla Bizans İmparatorlu ğu'nun, Konstantinopolis, yani Yeni Roma kentinin t.s. 324 yılında kuruluşuyla birlikte doğduğu ve aynı kentin 1453'te Osmanlı Türklerinin eline geçmesiyle sona erdiği söylenir. Bizans bu on bir yüzyıllık dönem boyunca muazzam dönüşümlere uğramıştır; bu nedenle, Bizans tarihini en azından üç büyük döneme -Erken, Orta ve Geç dönem Bizans- ayırmak adetten olmuştur. Erken Bizans döneminin, yak laşık 7. yüzyılın ortasına değin, bir başka deyişle İslam'ın yükselişi ve Arapların Akdeniz'in doğu ve güney kıyılarında belirgin bir varlık gösterdiği çağa dek; Orta dönemin, ya Anadolu'nun 1070'lerde Türkler tarafından fethine, ya da daha az hak lılık payıyla, Konstantinopolis'in 1204'te Haçlılar tarafından istilasına dek; Geç dö nemin de, bunlardan birinin başlangıcından 1453'e dek uzandığı kabul edilebilir. Yukarıdaki saptama keyfi gibi görünebilirse de, bunu kabul etmek için iyi nedenler vardır. 'Bizans' sıfatına gelince, bu sözcüğün uygunluğuyla ilgili bazı ciddi itirazlar yapılabilir ve sık sık yapılmıştır da. Ama bu terim varlığını koru muştur ve kullanışlı bir etiketten ibaret olduğunu anladığımız sürece, bu terimi kullanmayı reddetmemiz ukalalıktan öteye gitmez. Gerçekte, hiç kuşku yok ki, Bizans İmparatorluğu diye bir devlet asla varolmamıştır. Varolan, Konstantino polis'te yerleşik bir Roma devleti idi. Sakinleri, kendilerini Romaioiya da kısa ca Hıristiyanlar olarak, ülkelerini de Romania diye adlandırıyorlardı. Bir kişi, eğer İmparatorluğun başka bir yöresinin değil de, Konstantinopolis'in yerlisi ise kendisini Byzantios diye tanımlayabilirdi. "Bizanslılar", "Romalı" sözcüğünün tümüyle farklı bir anlama sahip olduğu Batı Avrupalılara göre, genellikle Graed, Slavlara göre ise Greki anlamına geliyordu, ama Araplar ve Türkler onlara Rum, yani Romalı diyorlardı. İmparatorluk ile sakinleri için kullanılan Byzantinus teri mi, Rönesans'a değin geçerlilik kazanmayacaktı. Bu terimi, Doğu Romalı ya da 9 BİZANS Yeni Roma İmparatorluğu Doğulu Hıristiyan gibi taşınması daha güç eşdeğerleriyle ikame etme girişimleri, genel kabul bulmamış çabalar olarak kaldı. Bizans tarihine çok kısa ve yukarıdan bir bakış atacak olursak (ki, burada elimizden geldiği kadar bunu yaptık), işaret ettiğimiz bu üç dönemden, Erken dö nemin en önemlisi olduğunu söylememiz mümkün. Bu dönem, Antik çağa aittir ve Akdeniz havzası göz önüne alındığında, bu çağın sonunu oluşturur. Roma İmparatorluğu, yavaş yavaş kuzey topraklarını kaybetmiş olabilirse de, hala Cebelitarık'tan, sularının ötesinde geleneksel düşmanı olan Sasani İran'ı ile yüz leştiği Fırat'a dek uzanmaktaydı. Bu iki büyük güç arasındaki çatışma ve denge, söz konusu dönemin altını çizen siyasal temeli oluşturuyordu. Roma ve İran ile, bu iki gücün çevrelerinde yer alan birkaç küçük devletin dışında, dalgalanıp kö püren bir barbarlık denizinden başka hiçbir şey yoktu. Erken Bizans devletinin, Orta ya da Geç dönemden karşılaştırma yapılama yacak ölçüde büyük oluşu, yalnız coğrafi genişlik ve siyasal kudret nedeniyle değildir. Aynı durum, kültürel başarılar açısından da geçerlidir. Erken Bizans, Hıristiyanlığı Greko-Romen geleneğiyle bütünleştirdi; Hıristiyan dogmasını ta nımladı ve Hıristiyan yaşamın yapılarını kurdu; bir Hıristiyan edebiyatı ve bir Hıristiyan sanatı yarattı. Bizans törensel geleneklerinin tümünde, Erken dönem den kaynaklanmayan kurum ya da fikirlerçok nadirdir. 7. yüzyılda kendini gösteren felaket türü kopuş, ne kadar önemsense azdır. Olayların öyküsünü okuyan herhangi bir kişinin, yüzyılın hemen başında lran istilasıyla başlayıp, otuz yıl kadar sonraki Arap genişlemesiyle sürüp giden, İm paratorluğun başına gelen felaketlere şaşıp kalmaması olanaksız gibidir -İmpa ratorluğu en müreffeh vilayetlerinden, yani Suriye, Filistin, Mısır ve daha sonra da, Kuzey Afrika yoksun bırakan- dolayısıyla hem alanını hem de nüfusunu yarıdan da aza indiren bir dizi terslik birbirini izlemişti. Ne ki, kaynakların okun ması, bu olaylara eşlik eden muazzam dönüşüme ilişkin ancak belli belirsiz bir fikir verebilir. Çöküşün muazzam boyutuna ilişkin tam bir fikir edinebilmek için, çok sayıda yerden gelecek arkeolojik kanıtları da göz önünde bulundurmak gere kir. Bu çöküş, Bizans toprakları için bir yaşam tarzının -Antik çağın kent uygar lığının- sonunu ve çok farklı ve apaçık bir biçimde ortaçağa özgü bir dünyanın başlangıcını temsil ediyordu. Dolayısıyla, bir anlamda, 7. yüzyılın felaketi, Bi zans tarihinin temel olayıdır. Nasıl Avrupa'nın batısına, ortaçağ boyunca Roma, imparatorluğu'nun gölgesi egemen olduysa, Constantinus, Thedosius ve tustini anos'un Hıristiyan imparatorluğu hayali de, Bizans için özlem duyulan ama asla ulaşılamayan bir ideal olarak kaldı. Bizans uygarlığının geçmişe dönük doğası, büyük ölçüde bu koşulların bir sonucudur. 10 Giriş Erken Bizans dönemi, iki büyük güç arasındaki bir denge olarak görülebilir se, Orta dönem de, bir uzun kenarı (İslam) ile iki kısa kenarı (sırasıyla Bizans ile batı Avrupa) bulunan bir üçgene benzetilebilir. İslam dünyası, hem Roma ve İran'ın miraslarını özümsedi, hem de, İspanya'dan Hindistan sınırlarına dek uzanan bir alanı tek bir 'ortak pazar'da birleştirmekle, alışılmadık canlılıkta bir kent uygarlığı yarattı. Uluslararası ticaretin önemli yollarından kopan, düşman ları tarafından sürekli tacize uğrayan Bizans devleti, her şeye rağmen büyük bir etkinlik sergilemeyi ve yitirdiği topraklardan bazılarını yeniden ele geçirmeyi başardı. Ama artık farklıbir yöne bakmak zorundaydı -'klasik topraklara' değil, barbar kuzeydoğuya