ANADOLU'da SELÇUKLU KENTLER SİSTEMİ Ve MEKÂNSAL

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

ANADOLU'da SELÇUKLU KENTLER SİSTEMİ Ve MEKÂNSAL ANADOLU’DAMETU JFA 2006/2 SELÇUKLU KENTLER SİSTEMİ METU JFA 2006/2 21 (23:2) 21-61 ANADOLU’DA SELÇUKLU KENTLER SİSTEMİ ve MEKÂNSAL KADEMELENME (1) Koray ÖZCAN Alındı: 17.05.2006 GİRİŞ Anahtar Sözcükler: Anadolu; Selçuklular; mekansal kademelenme; kentler sistemi. Bu araştırmanın konusu, Anadolu’nun ilk Türk-İslâm kolonizasyon dönemi olarak adlandırılan Anadolu Selçuklu siyasal ve yönetsel 1. “Anadolu’da Selçuklu Dönemi Yerleşme Sistemi ve Kent Modelleri” başlıklı doktora egemenlik döneminde fethedilmiş, devralınmış ya da yeni kurulmuş tezimin bir kısım sonuçlarına dayanan bu kentler dizgisinin oluşturduğu işlevsel ve mekânsal kademelenme araştırmanın, hazırlanma sürecinde, her aşamada, yönlendirici ve yüreklendirici kapsamında örgütlendiği öngörülen kentler sisteminin varlığının tutumu ile danışmanlık görevinin ötesinde araştırılmasıdır. Burada temel sorun; sözkonusu kentler sistemi kurgusunu her zaman ‘bilimsel yol gösterici’ olarak referans aldığım Prof. Dr. Zekiye Yenen biçimlendiren ya da yönlendiren dinamiklerin neler olabileceği, başka bir (YTÜ) ile çalışmanın tez kurgusundan ifadeyle, sistemin temel bileşenleri ve sistemin temel dayanağı ya da kırılma makale kurgusuna aktarılmasına ve makale noktası nedir sorularına yanıt aranmasıdır. olarak sunulmasına katkıda bulunan Prof. Dr. Sevgi Aktüre (ODTÜ) ve Prof. Dr. Ömür Bakırer (ODTÜ) teşekkürle anılır. Araştırma kapsamında, Selçuklu dönemi kentler sisteminin, savunma sistemi, üretim–dağıtım sistemleri, yönetim mekanizması ve toprak kullanım–yerleşme politikaları ile bunların yansıması olarak, işlevsel bir kademelenme içinde organize olmuş mekânsal örgütlenmelere dayandığı varsayımından hareket edilmiştir. Dolayısıyla Selçuklu dönemi kentler sistemini yönlendiren birden çok dinamik olduğu ya da sistemin bütünsel bir organizasyon içinde birden çok bileşene dayalı olarak örgütlendiği öngörülmüştür. Bu çerçevede, araştırmanın dayanak noktası; Selçuklu kentler sistemi kurgusunun Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya yaklaşık iki yüzyıl süren göçleri sürecinde, Orta Asya Türk kültür ve medeniyetinin Anadolu’ya dek taşınmış ya da aktarılmış değerleri ile İran yöresindeki karşılaştıkları İslâm kültürü ve İslâmlaşma sürecinin Türk kültür ve medeniyeti üzerinde yarattığı sosyal, kültürel ve ekonomik dönüşümlere dayalı olarak ortaya çıkan İran Türk-İslâm kültür ve medeniyet değerlerinin, Anadolu coğrafyasında devralınan Bizans (Doğu Roma) kültür ve medeniyeti altyapısı üzerinde örgütlendiğidir. Araştırma, Selçuklu kültür ve medeniyeti üzerine bugüne dek yapılmış sosyal ve siyasal tarih ağırlıklı çalışmalar ile vakâyî–nâme, menâkıb–nâme, mektûbât ve vakıf–nâme gibi dönemin tarihi kaynaklarının, arkeolojik ve 22 METU JFA 2006/2 KORAY ÖZCAN 2. Ortaçağ Türk-İslâm Devletleri ile Anadolu mimari kalıtlar eşliğinde irdelenmesi ve elde edilen bulguların haritalar Selçuklu Devleti savunma sistemlerinin karşılaştırması için bakınız: Jansky, 1950, üzerine aktarılmasına dayanan bir yöntem kurgusu içine ele alınmıştır. 117-126; Hüseynof, 1981, 725-740; Köymen, 1988, 1539-1545. Araştırmanın zaman dizgisi, Selçuklu döneminin değişken askeri–siyasal 3. Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu koşulları ve sosyal, kültürel ve ekonomik ilişkiler ağının değişen ve Selçuklu Devleti üretim-dağıtım dönüşen şartlarının biçimlendirdiği Anadolu Selçuklu Devleti siyasal ve organizasyonlarının mekânsal ve işlevsel yönetsel düzeninin egemen olduğu XI. yüzyıl sonu ile XIII. yüzyıl sonu altyapısı arasındaki benzerlikler için bakınız: Köprülü, 1942, 267-278; Turan, 1946, 471-496; arasında kalan yaklaşık ikiyüz yıllık süreç olarak belirlenmiştir. Nizamü’l Mülk, 1998, 29. 4. Ortaçağ Türk toplumlarındaki İslâm odaklı dinsel örgütlenmeler ve özellikle İslamî alt TARİHSEL ARKA PLÂN felsefelerin gelişimi ve Türk–İslâm devletleri üzerindeki etkileri için bakınız: Günaltay, Anadolu’da Devralınan Yerleşik Yaşam Mirası ve Anadolu’ya Aktarılan 1943, 59-99; Turan, 1953, 531-564; Babinger ve ya da Taşınan Kültür Değerleri Köprülü, 2000, 14. 5. Orta Asya ve İran Türk-İslâm Türklerin; göçebe ve yerleşik yaşama dair tüm kültürleri ile birlikte; IX. devletlerindeki yönetim kurumları ve yüzyılda başlayan ve yaklaşık 200 yıl süren Orta Asya’dan Anadolu’ya Anadolu coğrafyasında örgütlenen Selçuklu göç hareketi sürecinde, karşılaştıkları birtakım farklı millet ve kültürlerle ve Osmanlı gibi Türk devletleri üzerindeki etkileri için bakınız: Cahen, 1955-1956, 348- temasları sonucunda, Orta Asya kent yaşamına ait kültürlerinin, Horasan, 358; Köymen, 1964, 303-380; Uzunçarşılı, Mavera-ün-nehir ve Acem-i Irak yörelerinde yayılmış İran-İslâm ve 1988, 118-119; Köprülü, 1931, 165-313. Hint kültürü ile Anadolu’da karşılaştıkları Roma-Yunan kültür ve 6. Anadolu Selçuklu Devleti toprak kullanım medeniyetlerinin karşılıklı etkileşiminin bir ürünü olarak; Anadolu’da sisteminin tarihsel kökleri için bakınız: Turan, 1948, 549–574; Vryonis, 1968, 205-240; Cahen, İslâm dünyasında görülmeyen bir anlayışla, taassuptan uzak Türk-İslâm 2001, 100-111; Ülken, 1971, 13-37; Ortaylı, kültür ve medeniyeti olarak adlandırılan yeni ve özgün bir kent medeniyeti 2000, 155-164. meydana getirdikleri söylenebilir. 7. Bizans ve Selçuklu kültürlerarası etkileşimin yansımaları için bakınız: Nitekim Anadolu Selçuklu kent kültür ve medeniyeti üzerine yapılmış Brand, 1989, 1-25; Cahen, 1962, 685-692; Vryonis, 1971, 263-286; Vryonis, 1981, 42-71; araştırmalar; savunma sistemleri (2), üretim–dağıtım sistemleri (3), dinsel Hammond, 1972, 341-343; Wittek, 1936, 149- örgütlenmeler ya da İslâmî alt felsefeler (4), kent ya da eyalet yönetimi– 152; Akdağ, 1995, 2-14. yöneticileri ve kurumları (5) ve toprak kullanım sistemleri (6) gibi Selçuklu 8. Türk yer adı verme usullerinin tarihsel kültür ve medeniyet kurumlarının, Orta Asya ya da İran Türk–İslâm kökleri ve Anadolu’da Bizans yer adlarının Türkçe etimolojik değişimi için bakınız: Devletleri’nden alınarak, Selçukluların Anadolu’da karşılaştıkları ve Wittek, 1969, 225-228; Alagöz, 1984, 11-23; karşılıklı sosyal, kültürel, ekonomik ya da hukuksal ilişkiler kurdukları Gülensoy, 1999, 365-376; Yediyıldız, 1984, Bizans kültür ve medeniyetine (7) uyarladıkları anlaşılmaktadır. 25–41; Scheinhardt, 1976, 99-100. Selçuklu kültür ve medeniyetinin İslâm-Hıristiyan ya da İran-Türk veya Orta Asya-Türk kültürleri ile karşılıklı etkileşimleri, göçebe-yerleşik farklılıkları ve tarihsel-mekânsal sınırları kapsamında sanatsal düzlemde irdelenirse; Horasan ve Orta Asya’dan gelen grupların yoğun olarak yerleştiği Tokat, Niksar, Sivas ve Kayseri kentlerini kapsayan Danişmendli vilayetinin Orta Asya geleneklerine bağlı ve eski Şaman felsefenin izlerini taşıyan; Malatya-Harput yörelerini kapsayan eski Artuklu egemenlik bölgesinin İran ile ilişkilerin yoğunluğuna dayalı olarak İran kültürü etkisinde ve politik merkez olarak başkent Konya ve çevresini kapsayan Orta Anadolu bölgesinin eski gelenek ve kültürden kopuk, Hıristiyan– İslâm kültürlerinin sentezi niteliğinde özgün bir sanatsal anlayışa sahip olduğunu düşündürmektedir (Kuban, 1970, 104-106; Kuban, 1993, 115- 125; Kuban, 2001, 24-29; Ögel, 1989, 4-1). Daha genel bir ifadeyle Anadolu coğrafyasında örgütlenen Selçuklu kültür ve medeniyetinin; yaşam biçimi boyutunda İran kültürü ile Orta Asya Türk geleneklerini birleştiren, dinsel boyutta ise Hıristiyanlıkla kaynaşmış ve eski Şaman geçmişinin izlerini taşımakla birlikte İslâm dinine dayandığı söylenebilir. Anadolu–Türk toponomisi kültürel miras açısından irdelendirse (8); yeni kurulan yerleşmelere verilen adlar ya da Hıristiyan nüfusun hâkim unsur olduğu yerleşme adlarının Türk halk etimolojisi kapsamında değişime uğramasıyla verilen yeni Türkçe yer adlarının izlerinin Orta Asya ve İran– Türk coğrafyasında sürülebilmesi, göçebe ve yerleşik Türk kültür mirasının Anadolu’ya dek taşındığını ortaya koymaktadır. Yine Selçuklu döneminde ANADOLU’DA SELÇUKLU KENTLER SİSTEMİ METU JFA 2006/2 23 bazı önemli ve büyük Anadolu kentlerine unvanlar verilmesi geleneğinin, İran–İslâm kent medeniyeti ve kültürünün Anadolu’ya taşınmış mirası olduğu bilinmektedir (Erzi, 1950, 95-99; Artuk ve Artuk, 2003, 421- 446). Bu anlamda, Orta Asya ve İran–İslâm kültür ve medeniyetlerinin Anadolu Selçuklu kentler sistemi kurgusu ve sistemi oluşturan mekânsal örgütlenmeler üzerinde gerek kültür ve medeniyet kurumları gerekse toponomi kökenleri düzeyinde etkili olması kaçınılmaz bir sonuç olarak görünmektedir. Ancak burada en önemli husus; Anadolu coğrafyasına gelen Türklerin henüz göçebe yaşam geleneğinden tam olarak kurtulmamış ve İslâmlaşma sürecinin de Orta Asya Türk kültür ve medeni değerlerinin yerini tamamen almamış olmasıdır. Başka bir deyişle; Türkler bu dönemde ne tam anlamıyla İslâmlaşmış, ne de Orta Asya geleneksel yaşam biçimlerinden tam olarak kurtulmuşlardır. Nitekim yerleşik ya da yarı göçebe Türkler süreç içinde çiftçi sınıf olarak köylere ya da asker ve tüccar ve zanaatkâr sınıflar olarak kentlere yerleşerek kentlileşmiş ve İran–İslâm kültür ve medeniyeti etkisine girmişlerdir (Wittek, 1963, 265-266; Köprülü, 1984, 192- 193). Buna karşılık, Orta Asya gelenek ve yaşam biçimlerini koruyan ya da sürdüren göçebe Türkler ise Uc olarak adlandırılan sınır bölgelerdeki verimli yaylak–kışlak alanlarına yerleşmişlerdir (Yinanç, 1944, 171-172; Wittek, 1999, 12). Dolayısıyla Anadolu coğrafyası üzerinde Bizans–Selçuk ikili siyasal egemenlik düzeninin yanısıra, Türk egemenliğindeki alanlarda dönemin kendine özgü koşulları içinde sosyal, kültürel ve ekonomik farklılıklar gösteren; Anadolu’nun Uc bölgelerindeki verimli kışlak-yaylak alanlarında değişken ve geçici koşullar içinde, ekonomisi
Recommended publications
  • The Arsenite Schism and the Babai Rebellion: Two Case Studies
    THE ARSENITE SCHISM AND THE BABAI REBELLION: TWO CASE STUDIES IN CENTER-PERIPHERY RELATIONS by Hüsamettin ŞİMŞİR Submitted to the Institute of Social Sciences in partial fulfillment of the requirements for the degree of Master of Arts in History Sabancı University June 2018 © Hüsamettin Şimşir 2018 All Rights Reserved ABSTRACT THE ARSENITE SCHISM AND THE BABAI REBELLION: TWO CASE STUDIES IN CENTER-PERIPHERY RELATIONS Hüsamettin Şimşir M.A Thesis, June 2018 Thesis Supervisor: Dr. Fac. Member Ferenc Péter Csirkés This thesis aims to present an analysis of the interaction between Christians and Muslims in the west of Asia Minor at the end of the 13th and the beginning of the 14th centuries after two religious-social movements in the Byzantine and the Rum Seljuk Empires, the Arsenite Schism and the Babai Rebellion. After the unsuccessful rebellion of the Babais, antinomian dervishes who had migrated to the west of Asia Minor because of a heavy oppression as well as inquisition by the state and had a different religious belief apart from the mainstream religious understanding of the center initiated missionary activities in the regions along the Byzantine border. Accordingly, these dervishes had joined the military activities of the Turcoman chieftains against the Byzantines and interacted with the local Christian population and religious figures. As a result of this religious interaction, messianic and ascetic beliefs were increasingly present among the Greek-speaking population as well as spiritual leaders of western Anatolia. Since such interfaith and cross- cultural interaction had a considerable impact on the course of all these events, this thesis focuses on them to create a better understanding of the appearance of the Hesychasm in the Byzantine spiritual environment in the later period.
    [Show full text]
  • The Seljuks of Anatolia: an Epigraphic Study
    American University in Cairo AUC Knowledge Fountain Theses and Dissertations 2-1-2017 The Seljuks of Anatolia: An epigraphic study Salma Moustafa Azzam Follow this and additional works at: https://fount.aucegypt.edu/etds Recommended Citation APA Citation Azzam, S. (2017).The Seljuks of Anatolia: An epigraphic study [Master’s thesis, the American University in Cairo]. AUC Knowledge Fountain. https://fount.aucegypt.edu/etds/656 MLA Citation Azzam, Salma Moustafa. The Seljuks of Anatolia: An epigraphic study. 2017. American University in Cairo, Master's thesis. AUC Knowledge Fountain. https://fount.aucegypt.edu/etds/656 This Thesis is brought to you for free and open access by AUC Knowledge Fountain. It has been accepted for inclusion in Theses and Dissertations by an authorized administrator of AUC Knowledge Fountain. For more information, please contact [email protected]. The Seljuks of Anatolia: An Epigraphic Study Abstract This is a study of the monumental epigraphy of the Anatolian Seljuk Sultanate, also known as the Sultanate of Rum, which emerged in Anatolia following the Great Seljuk victory in Manzikert against the Byzantine Empire in the year 1071.It was heavily weakened in the Battle of Köse Dağ in 1243 against the Mongols but lasted until the end of the thirteenth century. The history of this sultanate which survived many wars, the Crusades and the Mongol invasion is analyzed through their epigraphy with regard to the influence of political and cultural shifts. The identity of the sultanate and its sultans is examined with the use of their titles in their monumental inscriptions with an emphasis on the use of the language and vocabulary, and with the purpose of assessing their strength during different periods of their realm.
    [Show full text]
  • On the Outskirts of the Ilkhanate: the Mongols' Relationship with the Province of Kastamonu in the Second Half of the 13Th
    View metadata, citation and similar papers at core.ac.uk brought to you by CORE provided by Goldsmiths Research Online On the outskirts of the Ilkhanate: the Mongols’ relationship with the province of Kastamonu in the second half of the 13th century1 Dr. Bruno De Nicola Introduction The impact of the Mongol invasions of the Middle East has been the subject of extensive research, especially in the last few decades.2 Scholars have evaluated the damage and the benefits brought by the Mongols to the Islamic world in different fields such as the military, religion, politics, economy and culture.3 Despite this, in the case of Anatolia, the Mongol period is still under-studied when compared with, for example, the history of the Mongols in Iran or China. This is due to a variety of reasons: on the one hand, Anatolia was a frontier land away from the center of Ilkhanid power, which was based in Tabriz, and consequently it occupies a marginal place in the principal Ilkhanid sources; on the other hand, Turkish historiography has traditionally overlooked the period, seeing it as transitional between the golden age of the Seljuqs of Rūm in the initial decades of 13th century and the rise of the Ottomans in the 14th century (Melville, 2009).4 If Anatolia was a distant land in the eyes of the Ilkhanid rulers, the western areas of the peninsula were even more so, areas where different local dynasties emerged in the second half of the 13th century in a complex political scenario that combined Mongol overlordship, proximity to a decadent but prestigious Byzantium, and the presence of Turkmen tribes.
    [Show full text]
  • De Nicola, Bruno. 2018. Letters from Mongol Anatolia: Professional, Political and Intellectual Connections Among Members of a Persianised Elite
    De Nicola, Bruno. 2018. Letters from Mongol Anatolia: Professional, Political and Intellectual Connections among Members of a Persianised Elite. Iran: Journal of the British Institute of Persian Studies, 56(1), pp. 77-90. ISSN 0578-6967 [Article] https://research.gold.ac.uk/id/eprint/22864/ The version presented here may differ from the published, performed or presented work. Please go to the persistent GRO record above for more information. If you believe that any material held in the repository infringes copyright law, please contact the Repository Team at Goldsmiths, University of London via the following email address: [email protected]. The item will be removed from the repository while any claim is being investigated. For more information, please contact the GRO team: [email protected] Letters from Mongol Anatolia: professional, political and intellectual connections among members of a Persianised elite1 Bruno De Nicola Goldsmiths, University of London / Austrian Academy of Sciences 1. Introduction Since the defeat of the Byzantine troops at the hands of the Seljuq Turks at the Battle of Manzikert in 1071, the Anatolian peninsula underwent a slow but steady process of Islamisation and cultural transformation.2 By the time the Mongols entered the peninsula in the 1240s, the local Seljuq dynasty of Rum was ruling over a multifaith, multiethnic and multicultural society where different conceptions of Islam (Hanafi, Shafiʿi and Sufi) and Christianity (mainly Greek Orthodox and Armenian but also inivisual Catholics) cohabited with the semi-nomadic
    [Show full text]
  • Arab Scholars and Ottoman Sunnitization in the Sixteenth Century 31 Helen Pfeifer
    Historicizing Sunni Islam in the Ottoman Empire, c. 1450–c. 1750 Islamic History and Civilization Studies and Texts Editorial Board Hinrich Biesterfeldt Sebastian Günther Honorary Editor Wadad Kadi volume 177 The titles published in this series are listed at brill.com/ihc Historicizing Sunni Islam in the Ottoman Empire, c. 1450–c. 1750 Edited by Tijana Krstić Derin Terzioğlu LEIDEN | BOSTON This is an open access title distributed under the terms of the CC BY-NC-ND 4.0 license, which permits any non-commercial use, distribution, and reproduction in any medium, provided no alterations are made and the original author(s) and source are credited. Further information and the complete license text can be found at https://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/4.0/ The terms of the CC license apply only to the original material. The use of material from other sources (indicated by a reference) such as diagrams, illustrations, photos and text samples may require further permission from the respective copyright holder. Cover illustration: “The Great Abu Sa’ud [Şeyhü’l-islām Ebū’s-suʿūd Efendi] Teaching Law,” Folio from a dīvān of Maḥmūd ‘Abd-al Bāqī (1526/7–1600), The Metropolitan Museum of Art. The image is available in Open Access at: https://www.metmuseum.org/art/collection/search/447807 Library of Congress Cataloging-in-Publication Data Names: Krstić, Tijana, editor. | Terzioğlu, Derin, 1969- editor. Title: Historicizing Sunni Islam in the Ottoman Empire, c. 1450–c. 1750 / edited by Tijana Krstić, Derin Terzioğlu. Description: Boston : Brill, 2020. | Series: Islamic history and civilization. studies and texts, 0929-2403 ; 177 | Includes bibliographical references and index.
    [Show full text]
  • Multi-Functional Buildings of the T-Type in Ottoman Context
    MULTI-FUNCTIONAL BUILDINGS OF THE T-TYPE IN OTTOMAN CONTEXT: A NETWORK OF IDENTITY AND TERRITORIALIZATION A THESIS SUBMITTED TO THE GRADUATE SCHOOL OF SOCIAL SCIENCES OF MIDDLE EAST TECHNICAL UNIVERSITY BY ZEYNEP OĞUZ IN PARTIAL FULFILLMENT OF THE REQUIREMENTS FOR THE DEGREE OF MASTER OF ARTS IN HISTORY OF ARCHITECTURE AUGUST 2006 Approval of the Graduate School of Social Sciences Prof. Dr. Sencer Ayata Director I certify that this thesis satisfies all the requirements as a thesis for the degree of Master of Science/Arts / Doctor of Philosophy. Prof. Dr. Suna Güven Head of Department This is to certify that we have read this thesis and that in our opinion it is fully adequate, in scope and quality, as a thesis for the degree of Master of Arts. Asst. Prof. Dr. Elvan Altan Ergut Supervisor Examining Committee Members Inst. Dr. Namık Erkal (METU, AH) Asst. Prof. Dr. Zeynep Yürekli Görkay (TOBB ETÜ) Asst. Prof. Dr. Elvan Altan Ergut (METU, AH) I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work. Zeynep Oğuz iii ABSTRACT MULTI-FUNCTIONAL BUILDINGS OF THE T-TYPE IN OTTOMAN CONTEXT: A NETWORK OF IDENTITY AND TERRITORIALIZATION Oğuz, Zeynep M.A., Department of History of Architecture Supervisor: Asst. Prof. Dr. Elvan Altan Ergut August 2006, 125 pages This thesis focuses on the Ottoman buildings with a T-shaped plan and their meanings with respect to the central and centrifugal tendencies in the Ottoman context in the fourteenth, fifteenth and early sixteenth centuries.
    [Show full text]
  • TURKIC HISTORY from the Huns to the Ottoman Empire
    HUMANITIES INSTITUTE TURKIC HISTORY From the Huns to the Ottoman Empire The course is an overview of Turkic history roughly from the 1st century BC to the 20th century, a period which covers about two thousand years of the history of the Turks. The course covers the topics from the emergence of the Turks in Central Asian theatre to the end of the Ottoman Empire. The Turks first emerged in the northeast of present Mongolia in the steps between the Orkhon and Selenga rivers. They most possibly moved from Siberian taiga sometimes within the first millenium BC to these areas, and reached to the Lake Balkash steps and northern Tien Shan region in 300 AD. The oldest, and the holiest term in the Turkic languages, Tengri, which means both sky and transcendent religious power, appears in Chinese texts in the third century. Though the Chinese religious texts mentions Tengri as far back as the 3rd century BC, the first Turkic speaking people had their place in history in the 4th century in the area surrounded with Tien Shan, Siberia and Mongolia. The contents of the course are as follows: 1. The Turkic World: Geography, Culture and Language 2. The Hsiung-nu and the Hun Empires 3. The Turkish Empire 4. Uyghur and Khazar Khanates 5. Conversion of the Turks to Islam 6. The Muslim Turkish States: The Ghaznevids and Karahanids 7. The Great Seljuk Empire 8. The Seljuk Sultanate of Rum (Anatolia) 9. The Rise of the Ottoman Power in Western Anatolia and the Byzantine Challenge 10. Tamerlane and the Last Turkic Empire of the Silk Road 11.
    [Show full text]
  • Front Matter
    Cambridge University Press 978-0-521-62093-2 - The Cambridge History of Turkey: Byzantium to Turkey, 1071–1453: Volume 1 Edited by Kate Fleet Frontmatter More information the cambridge history of TURKEY * Volume I of The Cambridge History of Turkey examines the rise of Turkish power in Anatolia from the arrival of the first Turks at the end of the eleventh century to the fall of Constantinople to the Ottomans in 1453. Taking the period as a whole, rather than dividing it along the more usual pre-Ottoman/Ottoman fault line, the volume covers the political, economic, social, intellectual and cultural history of the region as the Byzantine Empire crumbled and Anatolia passed into Turkish control to become the heartland of the Ottoman Empire. In this way,the contributors to the volume engagewithandemphasisethecontinuitiesoftheeraratherthanits dislocations, situating Anatolia within its geographic context at the crossroads of Central Asia, the Middle East and the Mediterranean. The world which emerges is one of military encounter, but also of cultural co-habitation, intellectual and diplomatic exchange, and political finesse. This is a state-of-the-art work of reference on an understudied period in Turkish history by some of the leading scholars in the field. kate fleet is Director of the Skilliter Centre for Ottoman Stud- ies, Newnham College, Cambridge, and Newton Trust Lecturer in Ottoman History at the Faculty of Asian and Middle Eastern Studies, Cambridge University. Her previous publications include European and Islamic Trade in the Early
    [Show full text]
  • Türkiye'de Bizans Tarihçiliği'nin Genel Durumu Ve Bir Bibliyografya Denemesi
    T.C. SAKARYA ÜN İVERS İTES İ SOSYAL B İLİMLER ENST İTÜSÜ TÜRK İYE’DE B İZANS TAR İHÇ İLİĞİ ’N İN GENEL DURUMU VE B İR B İBL İYOGRAFYA DENEMES İ YÜKSEK L İSANS TEZ İ Tunay KARAKÖK Enstitü Anabilim Dalı: Tarih Enstitü Anabilim Dalı: Ortaça ğ Tarihi Tez Danı şmanı: Yrd. Doç. Dr. Mahmut KIRKPINAR HAZ İRAN-2010 BEYAN Bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyuldu ğunu, ba şkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunuldu ğunu, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadı ğını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya ba şka bir üniversite deki ba şka bir tez çalı şması olarak sunulmadı ğını beyan ederim. Tunay KARAKÖK 30 / 06 / 2010 ÖNSÖZ Türkiye’de modern tarih yazıcılı ğı ba şlangıcından günümüze önemli de ğişimler ve geli şmeler göstermi ştir. Tarihçili ğin geli şimi üzerine özellikle yakın zamanlarda birçok ara ştırma yapılmı ştır. Fakat belirli bir alanda tarih ara ştırmalarının geli şimi üzerine yapılmı ş derli toplu çalı şmalar yok denecek kadar azdır. Mevcut incelemelerin çalı şmaların ço ğunlu ğu ise Osmanlı tarihi ara ştırmalarına yöneliktir. Bir tarih yazımı çalı şması olmaktan ziyade ortaça ğ tarihi alanının önemli ve müstakil meselelerinden biri olan Bizans Tarihçili ğinin durumu üzerine bir inceleme olan bu çalı şmanın amacı Cumhuriyet döneminde Bizans Tarihi ara ştırmalarının Türk tarihçili ği içinde nasıl bir konumda bulundu ğunu ortaya koymaktır. Tezimiz dünya ve Türkiye’deki Bizans Tarihi alanlarında yapılan akademik çalı şmalar ı şığında; Dünya ve Türkiye’de Bizans Tarihçili ğinin te şekkülü, geli şimi, bu alanda önem arz eden bilim adamları ve eserlerinin incelenmesi şeklinde sınırlandırılmı ştır.
    [Show full text]
  • Haçlilar Karşisinda Ilk Türk Lideri: Sultan I. Kiliçarslan
    BIRSEL KÜÇÜKSIPAHIOĞLU / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 63-83 63 HAÇLILAR KARŞISINDA İLK TÜRK LİDERİ: SULTAN I. KILIÇARSLAN Birsel KÜÇÜKSİPAHİOĞLU* Öz: Türkiye Selçuklu Devleti’nin kurucusu Süleymanşah’ın oğlu olan Sultan I. Kılıç Arslan, Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’ın 1092’de ölü- münden sonra İznik’e gelerek 1093 yılından itibaren İznik merkezli Tür- kiye Selçuklu Devleti’ni yönetmeye başlamıştır. Türk birliğini yeniden kurmaya çalışan, Bizans İmparatorluğu‘na karşı güçlenme çabası için de olan ve ülkesini genişletme gayretleri ile dikkatleri üzerine çeken sultanın Türkleri Anadolu’dan atmak için gelen Haçlı ordularıyla mücadelesi ola- ğan üstü bir kahramanlık olarak kayıtlara geçmiştir. Haçlıların karşılaştığı ilk Türk lideri olan Sultan I. Kılıç Arslan, Birinci Haçlı Seferi’nin öncü gruplarını 21 Ekim 1096’da Drakon Savaşı’nda büyük yenilgiye uğratmış, arkadan gelen ve Türkiye Selçuklu başkenti İznik’i kuşatan seferin büyük ordularını ise buradan uzaklaştırmak için mücadele vermiş ardından da Dorylaion önlerinde Haçlıları durdurmak için büyük gayret göstermiştir. Çok çaba sarfetmesine rağmen Birinci Haçlı Seferi’ni burada sonlandıra- mayan sultan bunun intikamını 1101 Yılı Haçlı Seferleri’nde almış ve yüz- binlerle ifade edilen Haçlı ordularını Türk beylerinin de desteği ile Anadolu içlerinde yenilgiye uğratarak yok etmeyi başarmıştır. Böylece Kılıç Arslan, azim, cesaret, ileri görüşlülük ve kararlılık gibi liderlik vasıflarıyla hareket edip Haçlılara Türklerin Anadolu’dan atılamayacağını, bu toprakların Türk yurdu olduğunu ispatlayarak buraların değil işgali geçmenin bile mümkün olamayacağını göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Sultan I. Kılıç Arslan, Haçlılar, Drakon Savaşı, Dorylaion Savaşı, 1101 Yılı Haçlı Seferleri. * Prof. Dr., İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalı ([email protected]).. 64 HAÇLILAR KARŞISINDA İLK TÜRK LİDERİ: SULTAN I.
    [Show full text]
  • Appendix for “The Feudal Revolution and Europe's Rise: Political
    Appendix for “The Feudal Revolution and Europe’s Rise: Political Divergence of the Christian West and the Muslim World before 1500 CE” August 1, 2012 1 Feudalism and Political Stability To formalize the intuition presented in Section 3.3 using a simple framework, suppose that a perfectly myopic, risk-neutral sovereign imperfectly controls a polity that creates output of size one each period. Denote by γ the amount of land controlled by the military regardless of the actions of the sovereign (this can be interpreted as the percentage of the entire polity controlled by the military). Suppose that there are N perfectly myopic, risk-neutral members of the military (where N is sufficiently large) and that γ is evenly distributed between the members of this class. We consider the parameter value γ exogenously given. A value of γ = 0 corresponds to a perfectly absolutist sovereign (who uses mamluks or mercenaries to staff his military) whereas higher values of γ denote more feudal arrangements. Note that our assumption of perfectly myopic agents allows us to abstract from the potentially important issue of how the sovereign compensates the military (i.e., iqta’ rents versus land grants).1 In addition, we abstract from other important issues in order to focus on the sovereign’s desire to prevent a successful revolt. We do so in order to highlight one mechanism that we believe contributes to the observed increase in ruler duration. The order of play in the game is as follows: after observing γ the sovereign moves first and decides whether to keep the entire amount of output he controls to himself or whether to divide it equally between himself and the military.
    [Show full text]
  • T.C. Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dali Selçuklu Tarihi Boyunca Ortaya
    T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI SELÇUKLU TARİHİ BOYUNCA ORTAYA ÇIKAN TÜRKMEN İSYANLARI Türkan GÖKÇE TEKİN 1130204512 YÜKSEK LİSANS TEZİ DANIŞMAN Doç. Dr. Abdullah BAKIR ISPARTA - 2019 iii (GÖKÇE TEKİN, Türkan, Selçuklu Tarihi Boyunca Ortaya Çıkan Türkmen İsyanları, Yüksek Lisans Tezi, Isparta, 2019) ÖZET İlk olarak Çağrı Bey döneminde Anadoluya akın yaparak gelen Türkmenler, Büyük Selçuklu Devleti’nin kuruluşundan sora büyük kitleler halinde Anadolu’ya akın etmişler ve 1071 Malazgirt Savaşından sonra Anadolu’nun Türk yurdu haline gelmesinde etkin rol oynamışlardır. 1243 Kösedağ bozgunu ile Moğol önünden kaçan Türkmenler bu akınların devamını oluşturmuştur. Bu Türkmenler hem Büyük Selçuklu Devletinin hem de Türkiye Selçuklu Devleti’nin kuruluşunda etkin rol oynamışlardır. Daha sonra bu Türkmenler devlet kademelerinden uzaklaştırılmışlar ve bu durum onların devlete karşı kırgınlık duymalarına sebebiyet vermiştir. Bundan dolayı Türkmenler, devlete karşı ayaklanarak bağımsızlık hareketlerine başlamış ve devletin sarsılmasına neden olup yıkılmasını tetiklemişlerdir. Bu Türkmenler daha sonra çeşitli nedenlerle Selçuklu Devletine karşı isyan girişimlerinde bulunmuşlardır. Anahtar Kelimeler: Büyük Selçuklu Devleti, Türkiye Selçuklu Devleti, Türkmenler, Türkmen İsyanları. iv (GÖKÇE TEKİN, Türkan, Turkmen Rebellions That Emerged During The Selcuk History, Master Thesis, Isparta, 2019) ABSTRACT The first Turkmen who flocked to Anatolia during the period of Çağrı Beg, flocked to Anatolia in large masses after the foundation of the Great Seljuk State and played an active role in the transformation of Anatolia into a Turkish homeland after the 1071 Malazgirt War. The Turkmens who escaped from the front of the Mongols with the defeat of Kösedağ in 1243 formed the continuation of these raids. The Turkmens plaved an active role in the establishment of boththe Great Seljuk and Turkey Seljuk.
    [Show full text]