ANADOLU'da SELÇUKLU KENTLER SİSTEMİ Ve MEKÂNSAL
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
ANADOLU’DAMETU JFA 2006/2 SELÇUKLU KENTLER SİSTEMİ METU JFA 2006/2 21 (23:2) 21-61 ANADOLU’DA SELÇUKLU KENTLER SİSTEMİ ve MEKÂNSAL KADEMELENME (1) Koray ÖZCAN Alındı: 17.05.2006 GİRİŞ Anahtar Sözcükler: Anadolu; Selçuklular; mekansal kademelenme; kentler sistemi. Bu araştırmanın konusu, Anadolu’nun ilk Türk-İslâm kolonizasyon dönemi olarak adlandırılan Anadolu Selçuklu siyasal ve yönetsel 1. “Anadolu’da Selçuklu Dönemi Yerleşme Sistemi ve Kent Modelleri” başlıklı doktora egemenlik döneminde fethedilmiş, devralınmış ya da yeni kurulmuş tezimin bir kısım sonuçlarına dayanan bu kentler dizgisinin oluşturduğu işlevsel ve mekânsal kademelenme araştırmanın, hazırlanma sürecinde, her aşamada, yönlendirici ve yüreklendirici kapsamında örgütlendiği öngörülen kentler sisteminin varlığının tutumu ile danışmanlık görevinin ötesinde araştırılmasıdır. Burada temel sorun; sözkonusu kentler sistemi kurgusunu her zaman ‘bilimsel yol gösterici’ olarak referans aldığım Prof. Dr. Zekiye Yenen biçimlendiren ya da yönlendiren dinamiklerin neler olabileceği, başka bir (YTÜ) ile çalışmanın tez kurgusundan ifadeyle, sistemin temel bileşenleri ve sistemin temel dayanağı ya da kırılma makale kurgusuna aktarılmasına ve makale noktası nedir sorularına yanıt aranmasıdır. olarak sunulmasına katkıda bulunan Prof. Dr. Sevgi Aktüre (ODTÜ) ve Prof. Dr. Ömür Bakırer (ODTÜ) teşekkürle anılır. Araştırma kapsamında, Selçuklu dönemi kentler sisteminin, savunma sistemi, üretim–dağıtım sistemleri, yönetim mekanizması ve toprak kullanım–yerleşme politikaları ile bunların yansıması olarak, işlevsel bir kademelenme içinde organize olmuş mekânsal örgütlenmelere dayandığı varsayımından hareket edilmiştir. Dolayısıyla Selçuklu dönemi kentler sistemini yönlendiren birden çok dinamik olduğu ya da sistemin bütünsel bir organizasyon içinde birden çok bileşene dayalı olarak örgütlendiği öngörülmüştür. Bu çerçevede, araştırmanın dayanak noktası; Selçuklu kentler sistemi kurgusunun Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya yaklaşık iki yüzyıl süren göçleri sürecinde, Orta Asya Türk kültür ve medeniyetinin Anadolu’ya dek taşınmış ya da aktarılmış değerleri ile İran yöresindeki karşılaştıkları İslâm kültürü ve İslâmlaşma sürecinin Türk kültür ve medeniyeti üzerinde yarattığı sosyal, kültürel ve ekonomik dönüşümlere dayalı olarak ortaya çıkan İran Türk-İslâm kültür ve medeniyet değerlerinin, Anadolu coğrafyasında devralınan Bizans (Doğu Roma) kültür ve medeniyeti altyapısı üzerinde örgütlendiğidir. Araştırma, Selçuklu kültür ve medeniyeti üzerine bugüne dek yapılmış sosyal ve siyasal tarih ağırlıklı çalışmalar ile vakâyî–nâme, menâkıb–nâme, mektûbât ve vakıf–nâme gibi dönemin tarihi kaynaklarının, arkeolojik ve 22 METU JFA 2006/2 KORAY ÖZCAN 2. Ortaçağ Türk-İslâm Devletleri ile Anadolu mimari kalıtlar eşliğinde irdelenmesi ve elde edilen bulguların haritalar Selçuklu Devleti savunma sistemlerinin karşılaştırması için bakınız: Jansky, 1950, üzerine aktarılmasına dayanan bir yöntem kurgusu içine ele alınmıştır. 117-126; Hüseynof, 1981, 725-740; Köymen, 1988, 1539-1545. Araştırmanın zaman dizgisi, Selçuklu döneminin değişken askeri–siyasal 3. Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu koşulları ve sosyal, kültürel ve ekonomik ilişkiler ağının değişen ve Selçuklu Devleti üretim-dağıtım dönüşen şartlarının biçimlendirdiği Anadolu Selçuklu Devleti siyasal ve organizasyonlarının mekânsal ve işlevsel yönetsel düzeninin egemen olduğu XI. yüzyıl sonu ile XIII. yüzyıl sonu altyapısı arasındaki benzerlikler için bakınız: Köprülü, 1942, 267-278; Turan, 1946, 471-496; arasında kalan yaklaşık ikiyüz yıllık süreç olarak belirlenmiştir. Nizamü’l Mülk, 1998, 29. 4. Ortaçağ Türk toplumlarındaki İslâm odaklı dinsel örgütlenmeler ve özellikle İslamî alt TARİHSEL ARKA PLÂN felsefelerin gelişimi ve Türk–İslâm devletleri üzerindeki etkileri için bakınız: Günaltay, Anadolu’da Devralınan Yerleşik Yaşam Mirası ve Anadolu’ya Aktarılan 1943, 59-99; Turan, 1953, 531-564; Babinger ve ya da Taşınan Kültür Değerleri Köprülü, 2000, 14. 5. Orta Asya ve İran Türk-İslâm Türklerin; göçebe ve yerleşik yaşama dair tüm kültürleri ile birlikte; IX. devletlerindeki yönetim kurumları ve yüzyılda başlayan ve yaklaşık 200 yıl süren Orta Asya’dan Anadolu’ya Anadolu coğrafyasında örgütlenen Selçuklu göç hareketi sürecinde, karşılaştıkları birtakım farklı millet ve kültürlerle ve Osmanlı gibi Türk devletleri üzerindeki etkileri için bakınız: Cahen, 1955-1956, 348- temasları sonucunda, Orta Asya kent yaşamına ait kültürlerinin, Horasan, 358; Köymen, 1964, 303-380; Uzunçarşılı, Mavera-ün-nehir ve Acem-i Irak yörelerinde yayılmış İran-İslâm ve 1988, 118-119; Köprülü, 1931, 165-313. Hint kültürü ile Anadolu’da karşılaştıkları Roma-Yunan kültür ve 6. Anadolu Selçuklu Devleti toprak kullanım medeniyetlerinin karşılıklı etkileşiminin bir ürünü olarak; Anadolu’da sisteminin tarihsel kökleri için bakınız: Turan, 1948, 549–574; Vryonis, 1968, 205-240; Cahen, İslâm dünyasında görülmeyen bir anlayışla, taassuptan uzak Türk-İslâm 2001, 100-111; Ülken, 1971, 13-37; Ortaylı, kültür ve medeniyeti olarak adlandırılan yeni ve özgün bir kent medeniyeti 2000, 155-164. meydana getirdikleri söylenebilir. 7. Bizans ve Selçuklu kültürlerarası etkileşimin yansımaları için bakınız: Nitekim Anadolu Selçuklu kent kültür ve medeniyeti üzerine yapılmış Brand, 1989, 1-25; Cahen, 1962, 685-692; Vryonis, 1971, 263-286; Vryonis, 1981, 42-71; araştırmalar; savunma sistemleri (2), üretim–dağıtım sistemleri (3), dinsel Hammond, 1972, 341-343; Wittek, 1936, 149- örgütlenmeler ya da İslâmî alt felsefeler (4), kent ya da eyalet yönetimi– 152; Akdağ, 1995, 2-14. yöneticileri ve kurumları (5) ve toprak kullanım sistemleri (6) gibi Selçuklu 8. Türk yer adı verme usullerinin tarihsel kültür ve medeniyet kurumlarının, Orta Asya ya da İran Türk–İslâm kökleri ve Anadolu’da Bizans yer adlarının Türkçe etimolojik değişimi için bakınız: Devletleri’nden alınarak, Selçukluların Anadolu’da karşılaştıkları ve Wittek, 1969, 225-228; Alagöz, 1984, 11-23; karşılıklı sosyal, kültürel, ekonomik ya da hukuksal ilişkiler kurdukları Gülensoy, 1999, 365-376; Yediyıldız, 1984, Bizans kültür ve medeniyetine (7) uyarladıkları anlaşılmaktadır. 25–41; Scheinhardt, 1976, 99-100. Selçuklu kültür ve medeniyetinin İslâm-Hıristiyan ya da İran-Türk veya Orta Asya-Türk kültürleri ile karşılıklı etkileşimleri, göçebe-yerleşik farklılıkları ve tarihsel-mekânsal sınırları kapsamında sanatsal düzlemde irdelenirse; Horasan ve Orta Asya’dan gelen grupların yoğun olarak yerleştiği Tokat, Niksar, Sivas ve Kayseri kentlerini kapsayan Danişmendli vilayetinin Orta Asya geleneklerine bağlı ve eski Şaman felsefenin izlerini taşıyan; Malatya-Harput yörelerini kapsayan eski Artuklu egemenlik bölgesinin İran ile ilişkilerin yoğunluğuna dayalı olarak İran kültürü etkisinde ve politik merkez olarak başkent Konya ve çevresini kapsayan Orta Anadolu bölgesinin eski gelenek ve kültürden kopuk, Hıristiyan– İslâm kültürlerinin sentezi niteliğinde özgün bir sanatsal anlayışa sahip olduğunu düşündürmektedir (Kuban, 1970, 104-106; Kuban, 1993, 115- 125; Kuban, 2001, 24-29; Ögel, 1989, 4-1). Daha genel bir ifadeyle Anadolu coğrafyasında örgütlenen Selçuklu kültür ve medeniyetinin; yaşam biçimi boyutunda İran kültürü ile Orta Asya Türk geleneklerini birleştiren, dinsel boyutta ise Hıristiyanlıkla kaynaşmış ve eski Şaman geçmişinin izlerini taşımakla birlikte İslâm dinine dayandığı söylenebilir. Anadolu–Türk toponomisi kültürel miras açısından irdelendirse (8); yeni kurulan yerleşmelere verilen adlar ya da Hıristiyan nüfusun hâkim unsur olduğu yerleşme adlarının Türk halk etimolojisi kapsamında değişime uğramasıyla verilen yeni Türkçe yer adlarının izlerinin Orta Asya ve İran– Türk coğrafyasında sürülebilmesi, göçebe ve yerleşik Türk kültür mirasının Anadolu’ya dek taşındığını ortaya koymaktadır. Yine Selçuklu döneminde ANADOLU’DA SELÇUKLU KENTLER SİSTEMİ METU JFA 2006/2 23 bazı önemli ve büyük Anadolu kentlerine unvanlar verilmesi geleneğinin, İran–İslâm kent medeniyeti ve kültürünün Anadolu’ya taşınmış mirası olduğu bilinmektedir (Erzi, 1950, 95-99; Artuk ve Artuk, 2003, 421- 446). Bu anlamda, Orta Asya ve İran–İslâm kültür ve medeniyetlerinin Anadolu Selçuklu kentler sistemi kurgusu ve sistemi oluşturan mekânsal örgütlenmeler üzerinde gerek kültür ve medeniyet kurumları gerekse toponomi kökenleri düzeyinde etkili olması kaçınılmaz bir sonuç olarak görünmektedir. Ancak burada en önemli husus; Anadolu coğrafyasına gelen Türklerin henüz göçebe yaşam geleneğinden tam olarak kurtulmamış ve İslâmlaşma sürecinin de Orta Asya Türk kültür ve medeni değerlerinin yerini tamamen almamış olmasıdır. Başka bir deyişle; Türkler bu dönemde ne tam anlamıyla İslâmlaşmış, ne de Orta Asya geleneksel yaşam biçimlerinden tam olarak kurtulmuşlardır. Nitekim yerleşik ya da yarı göçebe Türkler süreç içinde çiftçi sınıf olarak köylere ya da asker ve tüccar ve zanaatkâr sınıflar olarak kentlere yerleşerek kentlileşmiş ve İran–İslâm kültür ve medeniyeti etkisine girmişlerdir (Wittek, 1963, 265-266; Köprülü, 1984, 192- 193). Buna karşılık, Orta Asya gelenek ve yaşam biçimlerini koruyan ya da sürdüren göçebe Türkler ise Uc olarak adlandırılan sınır bölgelerdeki verimli yaylak–kışlak alanlarına yerleşmişlerdir (Yinanç, 1944, 171-172; Wittek, 1999, 12). Dolayısıyla Anadolu coğrafyası üzerinde Bizans–Selçuk ikili siyasal egemenlik düzeninin yanısıra, Türk egemenliğindeki alanlarda dönemin kendine özgü koşulları içinde sosyal, kültürel ve ekonomik farklılıklar gösteren; Anadolu’nun Uc bölgelerindeki verimli kışlak-yaylak alanlarında değişken ve geçici koşullar içinde, ekonomisi