Realizm-Ütopizm Kıskacında Şehir Ve İstanbul: Ev Ve Şehir Vakfı, Deprem Çalışma Grubu Ve Yeni Şehirler Projesi Üzerine *
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
© ISSN: 1307-9905 Sayı Issue 22, Cilt Volume 8, Yıl Year 2017-2, 597-640 Realizm-Ütopizm Kıskacında Şehir ve İstanbul: Ev ve Şehir Vakfı, Deprem Çalışma Grubu ve Yeni Şehirler Projesi Üzerine * Halil İbrahim Düzenli Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öz Bu makalede, 1999 İstanbul depremi sonrasında mimar Turgut Cansever’in öncülüğünde bir araya gelen İstanbul Deprem Çalışma Grubu’nun iki cilt halinde yayımladığı “Yeni Şehirler” raporları gündeme ge- tirilecektir. Devamında Turgut Cansever’in bu çalışmaların üzerine bina ettiği, “Zeytinburnu Pilot Pro- jesi” kapsamında hazırlanan “Üç Yeni Şehir Önerisi” irdelenecektir. Cansever önerisinin temelinde tarih- sel vakıfların güncel bir yorumu sayılabilecek ve şehir kurucu aktörü olan Ev ve Şehir Vakfı bulunmaktadır. 1900-1950 yıllarında Ebenezer Howard’ın ortaya attığı, Bahçeşehir Derneği ve bir kooperatif kurarak uy- gulamalarını gerçekleştirdiği müstakil-bahçeli evlerden oluşan bahçeşehir modeli dikkate değerdir. Aynı yıllarda Osmanlı bakiyesi coğrafyalarda ve genç Türkiye Cumhuriyeti’nde kentler büyük oranda müstakil bahçeli evlerden oluşmaktaydı. Makalede, Cansever önerilerinin, güncel ABD ve İngiltere konut istatistiklerinin, Türkiye halkının konut tercihlerinin, Ebenezer Howard’ın bahçeşehir önerisinin ve 1900-1950 arasındaki Türkiye kentlerinin ge- leneksel dokusunun farkındalığı ile hazırlanmış oldukları iddia edilmektedir. Bunlara ilaveten, şehir-ma- halle önerilerinin pratikte uygulama imkanı olan öneriler mi, yoksa uygulama imkanı olmayan ütopist yaklaşımlar mı oldukları tartışmaya açılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Ev ve Şehir Vakfı, İstanbul Deprem Çalışma Grubu, Turgut Cansever, Yeni şehirler, Pilot şehir, Zeytinburnu Pilot Projesi, İstanbul. © Kent Araştırmaları Dergisi (Journal of Urban Studies) http://idealkentdergisi.com Geliş: 24 Mart 2017 Kabul: 18 Haziran 2017 © ISSN: 1307-9905 Sayı Issue 22, Cilt Volume 8, Yıl Year 2017-2, 597-640 The City in the Horns of Dilemma of Realism and Utopianism: On the House and City Foundation, Earthquake Study Group * Halil İbrahim Düzenli Fatih Sultan Mehmet Vakif University Abstract This essay deals with two reports of the Istanbul earthquake study group, started after the earthquake in 1999 under the direction of architect Turgut Cansever. The reports were published in two volumes. Sub- sequently a project of Turgut Cansever, particular “A Proposal for three new cities” will be analysed. This project bases on the mentioned two reports. At the base of Cansever’s proposal we find the House and City Foundation, an agency for founding new settlements, which can be regarded as a contemporary reinterpre- tation of historical foundations (waqf). Ebenezer Howard’s Garden City model, which was planned and built with its detached houses and private gardens between 1900-1950, was considerable. But in those years, the cities under the Ottoman rule and the early Turkish Republic consisted of detached houses with private gardens as well. This essay argues that Cansever’s proposals were planned according to awareness and understanding of the actual housing statistics in England and the USA, the garden city proposal of Ebenezer Howard further the housing requests of the Turkish inhabitants as well as the traditional urban fabric of Turkey’s cities between 1900 and 1950. In this meaning the essay discusses if the proposals are realistic or utopian. Keywords: The House and City Foundation, Istanbul Earthquake Study Group, Turgut Can- sever, New settlements, Pilot settlement, Zeytinburnu Pilot Project, Istanbul © Kent Araştırmaları Dergisi (Journal of Urban Studies) http://idealkentdergisi.com Received: March 24, 2017 Accepted: July 18, 2017 Halil İbrahim Düzenli 1. Giriş ya da Konuta, Yaşam Çevresine Dair Dünya ve Türkiye’den İstatistiki Veriler İstatistiki bilginin gündelik hayatın dinamizmini ve akışkan yapısını yan- sıtmadığı, onu soğuttuğu ve dondurduğu söylenmektedir. Fakat Tür- kiye’de ve özellikle İstanbul’da yaşayanlar için, 2013 ve 2011 yıllarına ait iki istatistiki bilginin, zihinlerde tam tersi etki uyandırabileceği ileri sürü- lebilir. Veriler, 2000 sonrası iktisadi kalkınmacı siyasi söylem ve uygula- malar yoluyla, yüksek katlı, deyim yerindeyse beton apartman dairele- rinde dondurulmuş olan yapılı çevrenin, insanın insan olmaktan kaynaklı eylemlerine uygun bir model olup olmadığı noktasında düşündürücü yeni ufuklar açmaktadır. Söz konusu istatistikler, Amerika Birleşik Dev- letleri ve Birleşik Krallık (İngiltere ve Galler)’ın konut sahipliği istatistik- leridir. 2011 istatistiğine göre İngiltere ve Galler’de 23.4 milyon hane bulun- maktadır. Bu hanelerden %79’u müstakil evlerde (house), %21’i ise apart- man dairelerinde (flat) oturmaktadır. “Daire” kategorisi içine apartman daireleri, karavanlar ve diğer geçici hareketli strüktürler de girmektedir. Ev sahiplerinin %91’i müstakil evde otururken %9’u apartman dairele- rinde oturmaktadır. Kiracıların ise %56’sı müstakil evlerde, %44’ü daire- lerde oturmaktadır (ONS 2011). Amerika Birleşik Devletleri’nde ise daha da ilginç bir istatistik bulun- maktadır. 2013 verilerine göre ABD nüfusunun %87,99’u (271 milyon) müstakil evlerde, %12,01’i (37 milyon) apartmanlarda oturmaktadır. Eya- letler bazında bakılacak olursa, ABD’nin nüfus bakımından en büyük eya- letleri arasından yaklaşık 19 milyon nüfusa sahip New York’ta apart- manda oturanların oranı en fazladır. Fakat bu durumda dahi New York’ta nüfusun %23,7’si (4,5 milyon) apartmanlarda geriye kalan %76,3 (14,5 mil- yon) nüfus müstakil evlerde ikamet etmektedir (ACS 2013). Türkiye ile ilgili olarak, yukarıdaki istatistiki verilerle tam olarak kar- şılaştırmaya müsait veriler bulunmamaktadır ya da iyimser bir bakış açı- sıyla henüz var olan veriler bu şekilde düzenlenmemiştir denebilir. Özel- likle konutun müstakil olup olmadığı konusunda bir veriye rastlamak zordur. Diğer taraftan, Türkiye İstatistik Kurumu’nun bazı hane halkı ve konut araştırmaları verileri yorum yapmayı kolaylaştırabilir. Örneklem esaslı 2011 Nüfus ve Konut Araştırması’na göre Türkiye’deki konutların %20’si tek katlı, %19,5’i iki katlı, %11,9’u üç katlı, %11,8’i dört katlı, yüzde 13,7’si beş katlı, % 23,1’i ise altı ve üzeri katlıdır (NKA 2013, 242). Sağlıklı 599 Realizm-Ütopizm Kıskacında Şehir ve İstanbul: Ev ve Şehir Vakfı, Deprem Çalışma Grubu ve Yeni Şehirler Projesi Üzerine ve tam olarak doğru bir bakış sunmasa da, yorumu kolaylaştırmak için, tek ve iki katlı konutlar müstakil, diğerleri ise apartman olarak değerlen- dirilebilir. Buna göre Türkiye konutlarının %39,5’i bir ve iki katlı (müsta- kil?), %60,5’i ise üç ve üzeri katlıdır (apartman dairesi?). Türkiye’den ve bugünden bakıldığında, şüphesiz, bütün bu istatistik- lerin bir anlamı vardır. Bu anlama geçmeden önce, Türkiye halkının konut tercihleri ile ilgili yapılmış bir araştırmanın sonuçlarından bahsetmek, ay- rıca manidardır. T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu tarafından 1992 yılında yaptırılan araştırmada, Türkiye genelinde insanlara nasıl bir bi- nada oturmak istediklerine dair sorular yöneltilmiş ve şu sonuçlar elde edilmiştir. Buna göre Türkiye halkının, %66,3’ü müstakil-bahçeli-tek katlı evlerde, %20,66’sı müstakil-bahçeli-iki katlı evlerde, %4,69’u müstakil- bahçeli-üç katlı evlerde, %4,29’u ortak bahçeli-üç-beş katlı apartmanlarda, %1,24’ü ortak bahçeli-beş-on katlı apartmanlarda, %0,67’si ortak bahçeli- on kattan daha büyük apartmanlarda yaşamak istemektedir (TAYMKİE 1999: 455). 2000 sonrası inşaat endüstrisine dayalı kalkınmacı iktisadi model ku- rulurken, 1992’deki araştırmanın sonuçlarından hareket edilip edilmediği noktasını yorumlayabilmek için bir veriye daha ihtiyaç olabilir. 2001’den sonra bir ve iki katlı olarak inşa edilen konutların oranı %24,9, üç ve daha fazla katlı olarak inşa edilenlerin oranı ise %75,1’dir. Daha da ilginç olan nokta şudur ki, 2001-2011 aralığında konut birimi inşaatında en fazla payı %38,5 ile altı ve daha fazla katlı binalar almaktadır (NKA 2013: 246). Özetlersek; 2011 Birleşik Krallığı’nda %79 ve 2013 ABD’nde % 88 ora- nında nüfus müstakil evlerde yaşamaktadır. 2011 Türkiye’sinde ise yakla- şık %40 nüfus müstakil evlerde ikamet etmekte ve kalkınmacı iktisadi mo- del ile hızlı bir biçimde çok katlı konutlar üretilmektedir. Müstakil ev oranlarının ise giderek ve de hızla azalacağı kesindir. 1992’de ise Türkiye halkının %91,65’i müstakil-bahçeli evlerde oturmak istediğini beyan et- mektedir. Türkiye neden hızla çok katlılaşmaktadır? 1980’lere kadar nü- fusunun çoğunluğu müstakil-bahçeli evlerde oturan ülkedeki bu hızlı de- ğişimin ve terkedişin sırrı nerededir? Kuşkusuz aşırı hızlı kentleşme, kır nüfusunun kente akın etmesi birinci sebeptir. Çeşitli arayışlar söz konusu olsa da, bu duruma, özgün, eskiden beri varolagelen yapılı çevre ile bağ- daşık, halkın isteklerine duyarlı ve ona uygun politikalar geliştirilememiş- tir. Oysaki tıpkı ABD ve İngiltere halklarının istediği ve yaşadığı gibi, 1992 yılında bu göç eden nüfusun %92’si kentte müstakil-bahçeli evler istemek- tedirler. 600 Halil İbrahim Düzenli Bu makalede, 1992 yılındaki istatistikten yola çıkarak çeşitli (planlama, mimari, sosyo-ekonomik vb.) çalışmalar yapmış ve öneriler sunmuş mi- mar Turgut Cansever’in yöneticiliğinde çerçevelenmiş olan İstanbul Dep- rem Çalışma Grubu’nun çalışmaları ve Zeytinburnu Pilot Projesi kapsa- mında hazırlanan bir öneri irdelenecektir. Bu değinmeyi daha etkili kıla- bilmek için, önce, 20. yüzyılın ilk yarısındaki “Batılı” Bahçeşehir deneyimi ile aynı yıllarda Anadolu ve Osmanlı bakiyesi kentlerde varolan yapılı çevreye değinilecektir. Makalede ortaya konulan temel