Nazım Hikmet Tüm Şiirleri
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
21-1-924 LambayÕ yakma, bÕrak, sarÕ bir insan baúÕ düúmesin pencereden kara. Kar ya÷Õyor karanlÕklara. Kar ya÷Õyor ve ben hatÕrlÕyorum. Kar... Üflenen bir mum gibi söndu koskocaman ÕúÕklar... Ve úehir kör bir insan gibi kaldÕ altÕnda ya÷an karÕn. LambayÕ yakma bÕrak! Kalbe bir bÕçak gibi giren hatÕralarÕn dilsiz olduklarÕQÕ anlÕyorum. Kar ya÷Õyor ve ben hatÕrlÕyorum. 1 MayÕs da YaúÕm yirmi Lenin sa÷ .Õ]Õl Meydan'da Yüzellibin insan Otuzbeú\Õl geçti aradan YaúÕm yine yirmi Lenin yine sa÷ .Õ]Õlmeydanlar'da Bir milyon insan 19 yaúÕm Benim ilk çocu÷um, ilk hocam, ilk yoldaúÕm 19 yaúÕm Sana anam gibi hürmet ediyorum edece÷im Senin ilk arúÕnladÕ÷Õn yoldan gidiyorum gidece÷im Benim ilk çocu÷um, ilk hocam, ilk yoldaúÕm 19 yaúÕm * Çok uzaklarda yuvarlanÕyor baúÕm Oturuyor 19 yaúÕm yata÷ÕPÕn baúucunda ellerimin avucunda bana diyor ki; -- kafamÕzda getirelim geri o delikanlÕ günleri cancazÕm, o dehúetli güzel günleri... * Köpüklü úahlanÕúlarÕn dönüm yeri.. DünyanÕn altÕda biri; kan içinde do÷uran ana.. østasyondan istasyona yalÕnayak tanklarÕ kovalayarak açlÕkla yarÕú... ùarkÕlarÕn boyu kilometre ölümün boyu bir karÕú... * Kafkas; güneú Sibirya; kar Seslenebildi÷iniz kadar ses- -lenin 24 saatte 24 saat Lenin 24 saat Marks 24 saat Engels Yüz dirhem kara ekmek, 20 ton kitap ve 20 dakika úey! .. * Ne günlerdi heheheeey onlar ne günlerdi ahbap! ! .. Çok uzaklarda yuvarlanÕyor baúÕm Duruyor karanlÕkta 19 yaúÕm LambayÕ yakÕyorum ona hayretle muhabbetle hürmetle ve daha bilmem neyle bakÕyorum bakÕúÕyoruz * <ÕllarÕn arkasÕnda çÕrptÕ kanadÕQÕ 'Strasroy Ploúaat' Õn saat kulesi YaúÕyor herhangi bir 24 saatini Vatandaú kavgasÕQÕn darülfünun talebesi; BalÕk çorbasÕ, tüfek talimi, tiyatro, balet .øTAP.. Patetes kamyonu baúÕnda süngü tak bekle nöbet .øTAP... KøTAP... Madde, úuur, istismar, fazla kÕymet .øTAP... KøTAP... KøTAP... Manikür; hayÕr, Diú fÕrçasÕ; evet. .øTAP... KøTAP... KøTAP... Bu ne 24 saat bu ne 24 saattir ahbap! ! * $úk; yoldaú, Profesör; yoldaú, Zenci; coni, Alman; Telman, Çinli; Li Ve 19 yaúÕm yoldaú da yoldaú, yoldaú da yoldaú, yoldaúÕm... <ÕllarÕn arkasÕnda yuvarlanÕyor baúÕm baúÕm yuvarlanÕyor Uzun saçlarÕndan tutuútu yÕllar \Õllar yanÕyor yanÕyor da yanÕyor... * Oku Yaz Boz Ba÷Õr Ça÷Õr! Bütün kuvvetinle nefes al... KaFanda, kalbinde etinde iskeletinde ihtilal... øhtilal; gündüz-gece Gece ormanda çam dallarÕ yakarak, bembeyaz yusyuvarlak aya bakarak, hep bir a÷Õzdan úarkÕlar söyleniyor.. Ve bu anda kuvvetli dinç bir a÷UÕdan gelen deli bir sevinç VÕçrar atlar köpüklenir çatlar kafanda... * Haaayydaa, beyaz ordularÕ dumanlÕ ufuklar gibi önüne katan bir kÕ]Õl süvarisin, bir kÕ]Õl süvariyim, bir kÕ]Õl süvariyiz, bir kÕ]Õl, , , , , Geçti üç yÕl Ey benim 19 yaúÕm, Ormanda çam dallarÕ yaktÕ÷ÕPÕz hep bir a÷Õzdan úarkÕlar söyleyerek aya baktÕ÷ÕPÕz gecelerin üstünden........ Ben yine söylüyorum aynÕúarkÕlarÕ Döndürmedi rüzgar beni havada yapra÷a, ben kattÕm önüme rüzgarÕ... Ve sen ki en yÕNÕlmazlarÕ yÕkabilirsin, gözüme bakabilir elimi sÕkabilirsin... Ve sen ki... Sen, BENøM øLK ÇOCUöUM, øLK HOCAM, øLK YOLDAùIM 19 YAùIM 23 Sentlik Asker 23 Sentlik asker Mister Dalles, sizden saklamak olmaz, hayat pahalÕ biraz bizim memlekette. Mesela iki yüz gram et alabilirsiniz, koyun eti, Ankara'da 23 sente, yahut iki kilo kuru so÷an, yahut bir kilodan biraz fazla mercimek, elli santim kefen bezi yahut, yahut da bir aylÕ÷Õna yirmi yaúlarÕnda bir tane insan. erkek, D÷]Õ burnu, eli aya÷Õ yerinde, üniformasÕ, otomati÷i üzerinde, yani öldürme÷e, öldürülme÷e hazÕr, belki tavúan gibi korkak, belki toprak gibi akÕllÕ belki gençlik gibi cesur, belki su gibi kurnaz (her kaba uymak meselesi) , belki ömründe ilk defa denizi görecek, belki ava meraklÕ, belki sevdalÕGÕr. Yahut da aynÕ hesapla Mister Dalles (tanesi 23 sentten yani) satarlar size bu askerlerin otuz beúini birden østanbul'da bir tek odanÕn aylÕk kirasÕna, seksen beú onda altÕVÕQÕ yahut bir çift iskarpin parasÕna. YalnÕz bir mesele var Mister Dalles, herhalde bunu sizden gizlediler: Size tanesini 23 sente sattÕklarÕ asker mevcuttu üniformanÕ]Õ giymeden önce de, mevcuttu otomatiksiz filan, mevcuttu sadece insan olarak mevcuttu, tuhafÕQÕza gidecek, mevcuttu hem de çoktan mÕ çoktan, daha sizin devletinizin adÕ bile konmadan. Mevcuttu, iúiyle gücüyle u÷raúÕyordu, mesela, Mister Dalles, yeller eserken yerinde sizin New-York'un, kurúun kubbeler kurdu o gökkubbe gibi yüksek, haúmetli, derin. Elinde Bursa bahçeleri gibi nakÕúlandÕ ipek. HalÕ dokur gibi yonttu mermeri, ve nehirlerin bir kÕ\ÕVÕndan öbür kÕ\ÕVÕna ebemkuúD÷Õ gibi attÕ kÕrk gözlü köprüleri. DahasÕ var Mister Dalles, sizin dilde anlamÕ pek de belli de÷ilken henüz, zulüm gibi, hürriyet gibi, kardeúlik gibi sözlerin, dövüútü zulme karúÕ o, ve istiklal ve hürriyet u÷runa ve milletleri kardeú sofrasÕna davet ederek, ve yarin yana÷Õndan gayrÕ her yerde, her úeyde, hep beraber, diyebilmek için, yürüdü peúince Bedreddin'in O, tornacÕ Hasan, köylü Mehmet, ö÷retmen Ali'dir. kaya gibi yumru÷unun son ustalÕ÷Õ: 922 yÕOÕ 9 eylülüdür. Dedim ya Mister Dalles, , Herhalde bütün bunlarÕ sizden gizlediler. ucuzdur vardÕr illeti. Hani úDúmayÕn, yarÕn çok pahalÕya mal olursa size, bu 23 sentlik asker, yani benim fakir, cesur, çalÕúkan, milletim, her millet gibi büyük Türk milleti. (1953) 31 MayÕs 1962 Yoruldun a÷ÕrlÕ÷ÕPÕ taúÕmaktan ellerimden yoruldun gözlerimden gölgemden sözlerim yangÕnlardÕ kuyulardÕ sözlerim bir gün gelecek ansÕ]Õn gelecek bir gün ayak izlerimin a÷ÕrlÕ÷ÕQÕ duyacaksÕn içinde uzaklaúan ayak izlerimin ve hepsinden dayanÕlmazÕ bu a÷ÕrlÕk olacak. AçlarÕn Gözbebekleri De÷il birkaç de÷il beú on otuz milyon aç bizim! Onlar bizim! Biz onlarÕn! Dalgalar denizin! Deniz dalgalarÕn! De÷il birkaç de÷il beú on 30.000.000 30.000.000! Açlar dizilmiú açlar! Ne erkek, ne kadÕn, ne o÷lan, ne kÕz VÕska cÕOÕz H÷ri bü÷rü dallarÕyla H÷ri bü÷rü a÷açlar! Ne erkek, ne kadÕn, ne o÷lan, ne kÕz açlar dizilmiú açlar! Bunlar! Yürüyen parçalarÕ o kurak topraklarÕn! Kimi kemik dizlerine vurarak yuvarlak bir karÕn taúÕyor! Kimi deri... deri! YalnÕz yaúÕyor gözleri! Uzaktan simsiyah sivrili÷i nokta nokta uzayÕp damara batan kocaman balÕ bir nalÕn çivisi gibi deli gözbebekleri, gözbebekleri! Hele bunlar hele bunlarda öyle bir a÷UÕ var ki, bunlar öyle bakarlar ki!... $÷UÕPÕz büyük! büyük! büyük! Fakat artÕk imanÕPÕza inemez tokat! Demirleúti ba÷UÕPÕz, çünkü a÷UÕPÕz 30.000.000 deli gözbebekleri! Gözbebekleri! Ey beni D÷]Õ açÕk dinleyen adam! Belki arkamdan bana bu kalbini haykÕrana “kaçÕk” diyen adam! Sen de e÷er ötekiler gibi kazsan, bir mana koyamazsan sözlerime bak bari gözlerime; bunlar: Deli gözbebekleri! Gözbebekleri! AçlÕk Ordusu Yürüyor... AçlÕk ordusu yürüyor yürüyor ekme÷e doymak için ete doymak için kitaba doymak için hürriyete doymak için. Yürüyor köprüler geçerek kÕldan ince kÕOÕçtan keskin yürüyor demir kapÕlarÕ yÕrtÕp kale duvarlarÕQÕ yÕkarak yürüyor ayaklarÕ kan içinde. AçlÕk ordusu yürüyor adÕmlarÕ gök gürültüsü türküleri ateúten bayra÷Õnda umut umutlarÕn umudu bayra÷Õnda. AçlÕk ordusu yürüyor úehirleri omuzlarÕnda taúÕ\Õp daracÕk sokaklarÕ karanlÕk evleriyle úehirleri fabrika bacalarÕQÕ paydostan sonralarÕQÕn tükenmez yorgunlu÷unu taúÕyarak. AçlÕk ordusu yürüyor ayÕ ini köyleri ardÕnca çekip götürüp ve topraksÕzlÕktan ölenleri bu koskoca toprakta. AçlÕk ordusu yürüyor yürüyor ekmeksizleri ekme÷e doyurmak için hürriyetsizleri hürriyete doyurmak için açlÕk ordusu yürüyor yürüyor ayaklarÕ kan içinde. $÷a Camii $÷a Camii; Havsalam almÕyordu bu hazin hali önce Ah, ey zavallÕ cami, seni böyle görünce Dertli bir çocuk gibi imanÕma ba÷landÕm; AllahÕPÕn ismini daha çok candan andÕm. Ne kadar yabancÕVÕn böyle sokaklarda sen! Böyle sokaklarda ki, anasÕ can verirken, ,úÕklÕ kahvelerde kendi öz evladÕ var... Böyle sokaklarda ki, çamurlu kaldÕUÕmlar, En kirlenmiú bayra÷Õn taúÕyor gölgesini, Üstünde orospular yükseltiyor sesini. Burda bütün gözleri bir siyah el ba÷OÕyor, YalnÕz senin gö÷sünde büyük ruhun a÷OÕyor. Kendi elemim gibi anlÕyorum ben bunu, AnlÕyorum bu yerde azap çeken ruhunu Bu imansÕz muhitte öyle yalnÕzsÕn ki sen Bir teselli bulurdun ruhumu görebilsen! Ey bu caminin ruhu: Bize mucize göster Mukaddes huzurunda el ba÷lamayan bu yer Bir gün harap olmazsa Türkün kÕOÕç kÕQÕyla, Baútan baúa tutuúsun göklerin yangÕQÕyla!' $÷lamak Meselesi NasÕl etmeli de a÷layabilmeli farkÕna bile varmadan? NasÕl etmeli de a÷layabilmeli ayÕpsÕz, Dúikare, ya÷mur misali? Neylersin alÕúkanlÕk için kan a÷larken yüzün güler dikilitaú gibi dinelirsin yine. Yavrum, eriúmek ne müúkülmüú me÷er, anneler gibi a÷lamanÕn yi÷itli÷ine? Alarga Gönül Alarga gönül: Demir al... .ÕrmÕ]Õ bir amiral gibi kaptan köprüsüne çÕk... KarúÕnda deniz: kaúÕ çatÕk sana bakan kocaman mavi bir göz... Alarga gönül, palamarÕ çöz... Amiral demir al... Gönül kaptan köprüsüne çÕk... ÇayÕr kokusu alan bir tay gibi kokla açÕk denizleri... Çevirmesin senin kafanÕ geri geride kalanlara do÷ru giden dümen suyunun köpüklü izleri... Alarga gönül, palamarÕ çöz... Amiral demir al... Sür gemiyi dalgalarÕn gözüne... kulak asma Fikretin sözüne... Çocu÷un anan olan: denize inan... Alarga gönül daha alarga daha alarga daha daha! Alarga gönül alarga... Angina Pektoris YarÕVÕ burdaysa kalbimin yarÕVÕ Çin’dedir, doktor. SarÕnehre d÷ru akan ordunun içindedir. Sonra, her úafak vakti, doktor, her úafak vakti kalbim Yunanistan’da kurúuna diziliyor. Sonra, bizim burada mahkumlar uykuya varÕp revirden el ayak çekilince kalbim ÇamlÕca’da bir harap konaktadÕr her gece, doktor. Sonra, úu on yÕldan bu yana benim, fakir milletime ikram edebildi÷im bir tek elmam var elimde, doktor, bir kÕrmÕ]Õ elma: kalbim… Ne arteryo skleroz, ne nikotin, ne hapis, Lúte bu