T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI

OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE TEKNOLOJİ TRANSFERİ VE TEKNOLOJİ GELİŞTİRME YETENEĞİNİN KAZANILMASI: GÜNEY KORE VE TÜRKİYE ÖRNEĞİ

Sıtkı Selim DOLANAY 1140202501

DOKTORA TEZİ

DANIŞMAN Doç. Dr. Bekir Sami OĞUZTÜRK

ISPARTA-2017

(DOLANAY, Sıtkı Selim, Otomotiv Sektöründe Teknoloji Transferi Ve Teknoloji Geliştirme Yeteneğinin Kazanilmasi: Güney Kore Ve Türkiye Örneği, Doktora Tezi, Isparta, 2017)

ÖZET

Günümüzde, teknoloji ve yenilikler ülkeler arasındaki ekonomik gelişmişlik farklarının anlaşılmasında temel unsur haline gelmiştir. Teknolojinin ülkeler arasındaki ekonomik gelişmişlik farklarını ölçmede kullanılması ise İngiltere’deki sanayi devrimi ile ortaya çıkmaya başlamıştır. Her ne kadar, klasik iktisat görüşünde teknoloji hiçbir maliyet ödemeden bir kesimden diğer bir kesime aktarılması mümkün olan bir mal olarak alınsa da, teknolojiyi bilgi olarak gören yaklaşımda,teknoloji transferi ve teknoloji geliştirme yeteneğinin kazanılması Ar-Ge ve yenilik süreçleriyle birlikte oluşabilen bir sosyal yetenek şeklinde ortaya çıkmaktadır. Teknolji ve sosyal yetenek düzeyerini de dikkate alarak ülkelerin ekonomik gelişmişlik farklarını ortaya koymaya çalışan pek çok yazardan bir kaçı da Alexandre Gershenkron, Moses Abramovitz ve Paul A. David olmuştur Gershenkron (1962), bazı gelişmiş ülkelerin geçmişteki ekonomik gelişme süreçlerinden yola çıkarak tüm gelişmekte olan ülkeler için oluşturduğu ekonomik gelişme şemalarında, ekonomik gelişme için önden gidenin teknolojik olarak yakalanması gerektiğini, bunun için de sosyal yeteneğin gelişmiş olması gerektiğini belirtmektedir. Abramovitz (1986) ise, teknolojik yakınsama ve sosyal yetenek gelişiminin beraberce gerçekleştiğinivurgulamaktadır. David’in, ilk olarak 1985 yılında yayınlanan makalesinde ortaya attığı Patika Bağlılığı yaklaşımına göre ise teknoloji geliştirme sürecinin patika bağlısı bir yolla ilerlemesi çok uzun süre almakta, böylece önden gidenlerin yakalanması hem uzamakta, hem de zorlaşmaktadır. G. Kore örneğinde kurbağa sıçrayışı yoluyla kimi safhaların sıçranması suretiyle teknoloji geliştirme yeteneğinin elde edilmesi sürecinin hızlandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu şekilde, ilk yerli otomobil kısa sürede oluşturulabilmiş ve teknoloji geliştirme yeteneği elde edilebilmiştir. Günümüzde Güney Kore, hem gelişmiş bir ekonomiye, hem de gelişmiş bir otomobil sanayine sahiptır. G. Kore otomobil sanayi, üretim ve ihracat rakamlarıyla küresel bir aktör haline gelmiştir. Türkiye ise, otomotiv sanayinde patika bağlısı bir teknolojik gelişme ve teknoloji ithali yolu izlemiştir. Nitekim 1960 yılından beri otomotiv sanayi, hep teknoloji transferi ve lisans antlaşmaları yolu ile, yurt dışı otomotiv markalarının kimi ürünlerinin Türkiye’de montajı ve üretimi ile gelişimini sürdürmüştür. 1983 yılı sonrasında, ithal ikamesine dayalı patika bağlısı gelişme yolu terk edilerek, ihracata dayalı büyüme modeli tercihi ile ekonomide yeni bir patika oluşturulmak istenmiş, ancak teknoloji geliştirebilme yeteneğini elde etmeye yönelik tüm çabalara karşın, teknoloji transferine dayalı teknolojik ve ekonomik gelişme patikasına

iii bağlı kalınmıştır. Türkiye’nin otomotiv sanayi gelişme tarihinde, ilki 1961 yılında otomobili prototibinin imali ile, ikincisi otomobilinin üretimi ile olmak üzere iki kez teknolojik sıçrama yaparak yerli otomobil üretmeye başlanmak istenmiştir. Anadol otomobili ile kısmen başarılı olunmuş ise de, başlangıçta ilk yatırım maliyetini düşük tutmak için fiberglas kaporta seçilmiş fakat bu şekilde bir müddet süren üretim ve ürün satışla