Buldan Yöresinin Sosyo-Kültürel Yapısı İçerisinde Merkez Efendi Ve

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

Buldan Yöresinin Sosyo-Kültürel Yapısı İçerisinde Merkez Efendi Ve BULDAN YÖRES İNİN SOSYO-KÜLTÜREL YAPISI İÇER İSİNDE MERKEZ EFEND İ VE TASAVVUF Halil EL İTOK Emekli İl Müftüsü ÖZET Tarihe mal olmu ş büyüklerini tanımak ve tanıtmak, o devletin kültür ve irfanına yapılabilecek hizmetlerin ba şında gelir. Geçmi şine sahip çıkmayan milletler geleceklerinden emin olamazlar. Bu konuda her kurulu şa ve her kuruma bir takım görevler dü şmektedir. Böyle bir vazife şuuru içerisinde hareket eden Pamukkale Üniversitesi Rektörlü ğünce, Buldan Kaymakamlı ğınca ve Belediye Ba şkanlı ğınca organizasyonu yapılan Buldan Sempozyumunda “Merkez Efendi”ye de yer verilmi ş olmasından dolayı organizasyonu gerçekle ştirenlere te şekkür ediyor ve kendilerini tebrik ediyorum. Merkez Efendi, Denizli’nin Buldan ilçesine ba ğlı Sarımahmutlu köyünde 865/1460 veya 870/1465 tarihinde do ğmu ştur. Babasının adı Kılıço ğlu Muslihu’d-Din, daha kısa adı Haydar’dır. Kendi ismi Musa’dır. Ancak tasavvufa olan ilgisinden dolayı medreseden ayrılıp Karaman’a veya Amasya’ya gitti. Orada büyük mutasavvıf Habib Karamani (v.902/1497)’ye biat etmek istedi. Ona, dini iyice anlayan, ya şayan ve anlatan anlamına gelen “Muslihu’d-Din” adını verdi. Fakat daha çok Merkez lakabıyla şöhret bulmu ştur. Musa Efendi, on be ş ya şında iken Bursa’ya gitmi ş ve orada Veliyyü’-din medresesine girerek hem medrese tahsilini ve hem de asrın sayılı âlimlerinden Hızır Beyzade Ahmed Pa şa’dan ders almı ştır. Musa Efendi, fıtri zekâsı ve derin ilim a şkıyla çok kuvvetli bir e ğitim ve kültür sahibi olmu ştur. Kuvvetli bir hafızaya sahip oldu ğundan genç ya şında Kur’an-ı Kerimin tamamını ve Kadı Beydâvi Tefsiri büyük bir kısmını ezberlemi ştir. İstanbul’da sık sık tarikat şeyhlerinin meclislerine gitmi ş ve onların sohbetlerinden feyiz almı ştır. Mümtaz şahsiyeti ve ilmi birikimiyle kudretini zamanın ulemasına da tasdik ettirmi ştir. Kendisi vakar ve tevazuyu şahsında birle ştirmi ş, yüksek seciyeli müstesna bir yaratılı şta idi. Sözlerinde metanet ve vaazlarında bela ğat vardı. Bilhassa Şeyhülislam Ebussud Efendi’nin kendisi hakkında söyledi ği: “Zamanımızda bu zat kadar riyadan yani gösteri şten uzak bir kimse görmedim.” Sözü me şhurdur. 171 H. EL İTOK Tahsil etti ği muhtelif ilimler arasında tıp ilmini merak ederek kendi zamanındaki geli şme nispetinde tıp ve tıbbi tedavi ilimleri hakkında bilgi sahibi olmu ştur. Bu tıbbi malumattan dolayı Sümbül Efendi, Manisa’da Yavuz Sultan Selim tarafından annesi Bezm-i Alem Sultan’ın veya e şi Hazfa Valide Sultan’ın yaptırdı ğı camiye ve hastaneye gönderildi. Burada 41 çe şit baharattan yapılmı ş “Mesir Macunu’nu icat etmi ştir. Musa Efendi, bulundu ğu muhitlerde insanların ruhlarına hitap etmek suretiyle halkın ahlâklarını düzeltmek ve maneviyatlarını yükseltmekle kalmamı ş, Manisa hastanesinde yatan hastaları da şifaya kavu şturmaya çalı şmı ş ve sosyal hizmetlerde şehir ve köylerde halkın hafızasında silinmeyen hatıralar bırakmı ştır. Musa Efendi, Şeyhi Sümbül Sinan’ın vefatından sonra İstanbul’a gelmi ş ve onun yerine ‘Halveti Şeyhi’ olarak halkı tenvir ve ir şat faaliyetlerine devam etmi ştir. Çok mütevazi, nazik ve sevimli, nur yüzlü mübarek bir zat idi. Zayıf ve fakirleri korur, çocukları sever ve onlara daima iltifat ederdi. İbadet hayır, hasenat, ir şat, talim, zikir ve tefekkür ile me şgul olmu ş ve melekler kadar temiz bir hayat sürmü ştür. Otuz ya şına geldi ğinde, medrese tahsilini bitirdi. Çevresinde sayılan bir Âlim oldu. İlimdeki yüksekli ğini, zamanının Âlimleri tasdik ettiler. Nitekim, şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin hürmet ve muhabbetini kazandı. Musa Efendi, Koca Mustafa Pa şa’daki bir tekkede şeyhlik yapan Sümbül Sinan’ın şöhretini i şitti. Fakat bazı Kimselerin onun hakkındaki yaptıkları dedikodular sebebiyle, bir türlü gidip sohbetine katılamamı ştı. Bir gün rüyasında Sümbül efendi’nin, kendi evine geldi ğini gördü. Sümbül Efendi’yi içeri koymamak için hanımı ile kapının arkasına pek çok e şya dayadılar ve üzerine de oturdular. fakat Sümbül Efendi kapıyı zorlayınca, kapı arkasına kadar açıldı ve arkasındakiler yere yuvarlandı. Bu sırada uyanan Musa Efendi, yaptı ğı hatayı anladı ve sabahleyin Sümbül Sinan’ın camisine gidip vaaz etti ği kürsünün arkasına o görmeden oturdu. Sümbül Sinan, vaaz esnasında Tâhâ sûresinin bâzı âyet-i kerimelerini tefsire ba şladı. Tefsirden sonra;’’Ey cemaat! Bu tefsirimi siz anladınız. Hatta Musa Efendi de anladı.’’buyurdu. Sonra aynı âyet-i kerimeleri daha yüksek manalar vererek tefsir ettikten sonra tekrar; ’’Ey cemaat! Bu tefsirimi siz anlamadınız, Musa Efendi de anlamdı. ’’buyurdu. Musa Efendi, hakikaten bu anlatılanlardan bir şey anlamamı ştı. Sümbül Sinan, o gün Tâhâ süresini yedi türlü tefsir etti. Musa efendinin kürsü arkasında oldu ğunu, zahiren görmedi ği hâlde anlamı ştı. Vaaz bitti, namaz kılındı, herkes camiden çıktı. Sadece Sümbül Efendi kalınca, Musa Efendi Huzuruna varıp elini öptükten sonra af diledi. Sümbül Efendide:’’Ey muslihu’d-Din Musa Efendi! Biz seni geç ve kuvvetli bir kimse sanırdık. Me ğer sen de hanımın da çok ya şlanmı şsınız. Ak şam bizi kapıdan içeri sokmamak için gösterdi ğiniz gayrete ne dersiniz? Fakat neticede kapı açıldı ve ikinizde yere yuvarlandınız! ’’ buyurunca, Musa Efendi iyice şaşırdı. Pek çok özürler dileyerek ağlamaya ba şladı, affının kabulü ve talebeli ğe alınması için istekte bulundu. Sümbül Efendi, onun kabul etti ğini, dergâhta hizmete ba şlamasını söyledikten sonra;’’Artık Allah’ın zatı ve sıfatları hakkında marifet sahibi olmak zamanıdır.’’buyurdu. Bundan sonra Musa Efendi her gün Sümbül Sinan’ın dergâhına gelmeye, ondan ders almaya ve hizmete ba şladı. 172 Bir gün Sümbül Efendi, sohbet esnasında Musa Efendiye; Âlemi sen yaratsaydın, nasıl yaratırdın? ’’diye sordu. Musa Efendi; ’’Bu mümkün de ğil! Ama şayet mümkün olsaydı, her şeyi merkezinde bırakırdım. Âlem öyle bir tatlı nizam içinde ki, buna bir şey ilave etmek veya bir şeyi eksiltmek dü şünülemez.’’ Dedi. Sümbül Efendi bu cevap üzerine; “ Âferim Musa Efendi! Demek her şeyi merkezinde bırakırdın. Öyleyse bundan sonra ismin Merkez Muslihu’d-dîn olsun.” dedi. Böylece Musa Efendi, Merkez Efendi ismiyle me şhur oldu. Bundan sonra hep “Merkez Efendi” olarak kayıtlara geçti. Sümbül Efendinin terbiyesi altında tasavvufî e ğitim demek olan riyâzet’le me şgul olarak kısa zamanda tasavvufta yüksek derecelerin sahibi oldu. Hocası kendisine icazet ve diploma verdi, daha sonra da Aksaray’da Kovacı Dede dergâhına hoca tayin edildi. Kısa sürede, dergâh talebelerle dolup ta ştı. Merkez Efendi’nin namı her tarafa yayıldı. Merkez Efendi, hocası Sümbül Sinan’ın kızı Rahime Hatun ile evlenmek iste ğini bitirince, Sümbül Efendi; “Bir deve yükü altın getire bilirseniz kızımı veririm.” dedi. Merkez Efendi, bir devenin üzerine iki çuval toprak doldurdu. Devenin yularını çekerek Sümbül Efendi’nin kapısına getirdi,. Çuvalları kapıda bo şalttı ğında, çuvaldan toprak yerine çil çil altınlar döküldü. Sümbül Efendi ve çocukları, altınlara döküp bakmadılar bile. Fakat hocası Merkez Efendiye;”Ey Musa Efendi! Maksadımız altın de ğildi. Evdekilerin de senin, derecenin yüksekli ğine anlamalarıydı. İmtihanı kazandın .” buyurdu. Sümbül Efendi, çok sevdi ği kızı Rahmiye Hatun’u, yine çok sevdi ği talebesi Merkez Efendiye nikah etti ve evlendirdi. Dü ğününden birkaç gün sonra, Sümbül Efendi, kızı Rahmine Hatun’un evine gitti. Evde kızı yemek yapıyordu. Fakat ocakta, odun yerine parmaklarından çıkan alevle yeme ğini pi şiriyordu. Kızının bu haline hayretle gören Sümbül Efendi; “Rahimecik ne yapıyordun?” diye sorunca; “Talebelere çorba pi şiriyordum” cevabını verdi. Merkez efendini tasavvuftaki derecesini tayin ve tespit etmede şu hâdise önem arz eder. Yavuz Sultan Selim’in kızı Şah Sultan ve e şi Sadr-ı Âzam Lütfi Pa şa ile Yanya’dan İstanbul’a gelirken, yolda e şkıyanın baskınına u ğradılar. Bu kötü durumdan nasıl kurtulacaklarını dü şünürlerken, o anda Allah’ın izniyle, zamanın evliyasından Merkez Efendi‘nin heybeti kar şısında selameti kaçmakta buldular. Di ğerleri de orayı terk ettiler. E şkıyanın ortadan kaybolmasıyla Merkez Efendi de bir anda kayboldu. Bu hali hayretle seyreden Lütfi Pa şa ve e şi şah sultan, Merkez Efendi’yi tanımı şlardı. Şah sultan, merkez efendi’nin bu kerametinden dolayı, İstanbul’da Eyüp bahariye’de onun adına bir cami ve yanına medrese yapıldı ve Merkez Efendiyi buraya tayin ettiler. Daha sonra burada bir müddet talebe yeti ştiren Merkez Efendi’yi Kanunî Sultan Süleyman, Topkapı surlarının dı şında yaptırdı ğı tekkede vazifelendirdi. 173 H. EL İTOK Merkez Efendi, talebelerini iyi yeti ştirmek için çok gayret gösterirdi. Onları hem zahirî ilimlerde, hem de tasavvufta yükselmek için, manevi ilimleri ö ğretirdi. Onların nefislerini terbiye için riyazet ve mücâhedeler yaptırırdı. Çocuklara kar şı çok şefkatliydi. Cebinde şeker, yemi ş gibi şeyler bulundurur, çocukları gördü ğü yerde da ğıtarak onları sevindirirdi. Çocuklara söyle derdi: “Benim için hayır dua ediniz. Siz günahsız ve masumsunuz. sizin dualarınızı Cenâb-ı Hak kabul eder. Bu yüzü kara, sakalı ak ihtiyar için dua ediniz ki, kıyamette yüzü ak olsun.” Çocuklar dua edince de; “Ya rabbî! Bu mahsumların dualarını ret eyleme.” diye Allah’a yalvarırdı. Bütün hayvanlara kar şı da çok merhametliydi. Merkez Efendi, bulu ğ ça ğına geldi ği günden ömrünün sonuna kadar, hiç cemaatsiz namaz kılmamı ştır. E ğer ö ğle ve yatsı namazlarında cemaate yeti şememi ş ise, namazını kılmı ş olanlardan birkaç kimseye; ‘‘Hayatımda hiç cemaatsiz farz namaz kılmadım . İmam olayım da sizlerle namaz kılalım. Aynı namazı tekrar kılmanın zararı olmaz. Sonra kıldı ğınız nafile olmu ş olur.’’buyururdu. Bir tarafa giderken, yolda çiftçiyi
Recommended publications
  • Merkezefendi Hamamı Ve Su Kuyusu
    Merkezefendi hamamı ve su kuyusu MURAT ÖZTABAK SIL adı Musa Muslihud- yenilemeler geçirmesine rağmen günü- lümleri ise mekânın büyüklüğüne, yapı- din olan Merkez Efendi, müze yalnızca câmi, türbe, çilehâne ve nın yeri ve önemine bağlı olarak ahşap yılında Denizli’nin hamam ulaşabilmiştir. karkas sistemle veya yığma duvarlı Sarı Mahmudlu köyünde kubbeli olarak yapılmıştır. Merkeze- MUSTAFA YILMAZ MUSTAFA A MERKEZEFENDİ HAMAMI doğmuştur. ahsilini fendi amamı ılıklık, sıcaklık, hela gibi büyük ölçüde Bursa’da tamamlayan Merkezefendi amamı, az önce zik- bölümleriyle geleneksel yapıyla örtüşen FOTOĞRAF: Merkez fendi, alvetiyye şeyhlerin- rettiğimiz gibi, İstanbul kara surlarının bir şekilde yığma moloz taş duvarla ve den Habib Karamânî’ye mürit olmak bugün Mevlânâkapı, Mevlevîhâne kubbe tonoz örtülerle soyunmalık istemişse de, şeyh mânevî kemâlinin Kapısı veya eski ismiyle eni Kapı bölümü ise hem erkekler hem de ka- başkasının eliyle olacağını işâret ederek adı verilen kapısı karşısında yer alan dınlar kısmında ahşap karkas sistemli kendisine Muslihuddin lakâbını Merkezefendi Külliyesi’nin bir par- içeride bağdâdî çitalı duvarı, dışarıda vermiş ve halka vaaz etmesini tavsiye çası olarak inşâ edilmiştir. amam, ahşap kaplama ile inşâ edilmiştir. etmiştir. İstanbul’a geldiği yıllarda da, Merkezefendi Caddesi ile Mevlevîhâne ifte hamam olarak yaptırılmış olan Koca Mustafa aşa Dergâhı şeyhi Sünbül addesi’nin kesiştiği köşede yer almak- Merkezefendi amamı’nın kadınlar fendi’ye intisap etmiş ve kendisin- tadır. Kaynaklarda bu yapı enikapı kısmı özgün olarak günümüze kadar den el almıştır. Bir müddet Manisa’da hâricinde Merkezefendi amamı ola- ulaşamamıştır. Kadınlar kısmının bu- Kânûnî Sultan Süleyman’ın vâlidesi rak geçmektedir. Merkez fendi’nin bu günkü yapısı, ’larda yenilenmiştir. afsa Sultân’ın yaptırdığı külliye- hamamdan çıkardığı şifâlı su ile hum- rkekler kısmı ise soyunmalık kısmı nin şeyhliğini yapan Merkez fendi, malıları tedâvi ettiği rivâyet edilmek- hâricinde geçirdiği ufak tâmirler dışında Sünbül fendi’nin vefâtı ile birlikte tedir.
    [Show full text]
  • From Anatolia to the New World Life Stories of the First Turkish Immigrants to America LİBRA KİTAP: 65 HISTORY: 54 © Libra Kitapçılık Ve Yayıncılık
    From Anatolia to the New World Life Stories of the First Turkish Immigrants to America LİBRA KİTAP: 65 HISTORY: 54 © Libra Kitapçılık ve Yayıncılık Page Layout: Merhaba Grafik Cover Design: Utku Lomlu Cover Photos: Front cover: Dr. Fuad Bey guest of Ottoman Welfare Association at a tea party given in his honour at Turkish Club in New York. Source: Fuad Mehmed [Umay], Amerika'da Türkler ve Gördüklerim, İstanbul, 1341, p.18. Back cover: Dr. Fuad Bey in New York with the officers of the assembly. Source: Fuad Mehmed [Umay], Amerika'da Türkler ve Gördüklerim, İstanbul, 1341, p.24. First edition: 2013 ISBN 978-605-4326-64-8 Printing and Binding Birlik Fotokopi Baskı Ozalit ve Büro Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Nispetiye Mah. Birlik Sokak No: 2 Nevin Arıcan Plaza 34340 Levent / İstanbul Tel: (212) 269 30 00 Certificate No: 20179 Libra Kitapçılık ve Yayıncılık Ticaret A.Ş. Ebekızı Sok. Günaydın Apt. No: 9/2 Osmanbey / İstanbul Certificate No: 15705 Tel: 90- 212-232 99 04/05 Fax: 90- 212-231 11 29 E-posta: [email protected] www.librakitap.com.tr © All rights reserved. No part of this publication may be transmitted in any form or by any means, electronic or mechanical, including photocopy, recording, or any information storage and retrieval system now known or to be invented, without permission in writing from the writer, except by a reviewer who wishes to quote brief passages for inclusion in a magazine, newspaper, or broadcast or academic publication. Rifat N. Balİ ~ From Anatolia to the New World Life Stories of the First Turkish Immigrants to America r Translated from the Turkish by Michael McGaha Biography Rifat N.
    [Show full text]
  • 2018 Activity Report
    UNION OF TURKISH WORLD MUNICIPALITIES (TDBB) 2018 ACTIVITY REPORT ACTIVITY REPORT 2018 ACTIVITY REPORT 2018 TECHNICAL PREPARATION Union of Turkish World Municipalities (TDBB) DESIGN Enveriye Sok. No: 26/2 Üsküdar - İstanbul Tel: (0216) 557 82 87 - Faks: (0216) 557 82 85 PRINTING Seçil Ofset 100. Yıl Mh. Massit Matbaacılar Sitesi 4. Cadde No:77 Bağcılar - İstanbul Tel: (0212) 629 06 15 İstanbul, 2019 Merkez Efendi Mah. Merkez Efendi Cad. (Merkez Efendi Konağı) No: 29 Zeytinburnu - İstanbul Tel: (0212) 547 12 00 - Faks: (0212) 547 12 04 www.tdbb.org.tr • [email protected] twitter.com/tdbbweb • tr-tr.facebook.com/tdbbweb TABLE OF CONTENTS PRESENTATION................................................................................................................................4 I. GENERAL INFORMATION...............................................................................................................7 Mission and Vision......................................................................................................................8 Founding Purpose and Duties of TDBB...................................................................................10 II. ADMINISTRATIVE INFORMATION.............................................................................................13 Physical Structure....................................................................................................................14 Administrative Structure........................................................................................................16
    [Show full text]
  • The Making of an Order: an Ethnography of Romani Sufis in Uskudar
    IBN HALDUN UNIVERSITY SCHOOL OF GRADUATE STUDIES DEPARTMENT OF SOCIOLOGY MASTER THESIS THE MAKING OF AN ORDER: AN ETHNOGRAPHY OF ROMANI SUFIS IN USKUDAR HAKTAN TURSUN THESIS SUPERVISOR: ASSOC. PROF. RAMAZAN ARAS ISTANBUL, 2019 IBN HALDUN UNIVERSITY SCHOOL OF GRADUATE STUDIES DEPARTMENT OF SOCIOLOGY MASTER THESIS THE MAKING OF AN ORDER: AN ETHNOGRAPHY OF ROMANI SUFIS IN USKUDAR by HAKTAN TURSUN A thesis submitted to the School of Graduate Studies in partial fulfillment of the requirements for the degree of Master of Arts in Sociology. THESIS SUPERVISOR: ASSOC. PROF. RAMAZAN ARAS ISTANBUL, 2019 ÖZ BİR TARİKATIN İNŞASI: ÜSKÜDAR’DAKİ ROMAN SUFİLERİN ETNOGRAFYASI Tursun, Haktan Sosyoloji Tezli Yüksek Lisans Programı Tez Danışmanı: Doç. Dr. Ramazan Aras Haziran 2019, 121 Sayfa Bu tez Roman sakinleriyle bilinen Üsküdar Selami Ali Mahallesi’ndeki Gülşeni- Sezai tarikatının oluşum ve dönüşüm sürecinin izini sürmektedir. Tipik bir tasavvufi hareketi oluşturan unsurlar karizmatik bir lider, kutsal bir mekan ve ritüellerle tecessüm eden inançlar sistemi olarak belirlenmiştir. Bu çalışma boyunca bu üç bileşenin Selami Ali bağlamında inşası ve Roman kimliği ile sufi kimliğinin sufi kimliği ile uyumu incelenmektedir. Sonuç olarak yaygın olan önyargısal kanaatin aksine Roman ve sufi kimliklerinin farklılıktan ziyade paralellik arz ettiği ve bunun da mahallede yeni dergahın yerleşmesine katkıda bulunduğu yargısına varılmaktadır. Saha çalışması bir aydan uzun olmayan aralıklarla, 2018-2019 yılları arasında 18 ay boyunca sürmüştür ve bu süre zarfında katılımcı gözlem ve derinlemesine mülakat yöntemleriyle bu çalışmanın ana verileri toplanmıştır. Anahtar Kelimeler: Tasavvuf, Roman Kimliği, Kutsal Alan, Karizma, Ritüel. iv ABSTRACT THE MAKING OF AN ORDER: AN ETHNOGRAPHY OF ROMANI SUFIS IN USKUDAR Tursun, Haktan MA in Sociology Thesis Supervisor: Assoc.
    [Show full text]
  • University of Oklahoma Graduate College
    UNIVERSITY OF OKLAHOMA GRADUATE COLLEGE EFFECTS OF RAPID URBANIZATION ON LIVABILITY IN TURKISH CITIES: A CASE STUDY OF DENIZLI A DISSERTATION SUBMITTED TO THE GRADUATE FACULTY in partial fulfillment of the requirements for the Degree of DOCTOR OF PHILOSOPHY By ARIF KECELI Norman, Oklahoma 2012 EFFECTS OF RAPID URBANIZATION ON LIVABILITY IN TURKISH CITIES: A CASE STUDY OF DENIZLI A DISSERTATION APPROVED FOR THE DEPARTMENT OF GEOGRAPHY AND ENVIRONMENTAL SUSTAINABILITY BY Dr. Darren Purcell, Chair Dr. Bruce Hoagland Dr. Kirsten de Beurs Dr. Charles Warnken Dr. Guoqiang Shen © Copyright by ARIF KECELI 2012 All Rights Reserved ACKNOWLEDGEMENT I would like to gratefully and sincerely express my deepest thank to my advisor, Dr. Darren Purcell. I would never have been able to finish this without his excellent guidance, caring and patience with me in every level of this program. I will always mention about his kind supports for course works, comprehensive exam, proposal defense and dissertation progress. These all have been kindly appreciated sir. I would also like to thank all the committee members for guiding my research and helping me to develop my background in urban geography. Also, I will always remember all your kind and supportive approaches both in comprehensive exam and dissertation defense. That is what I would take a model for my professional career. I would also like to thank my parents Safi and Aysel Keceli, my mother and father in –law, Seref and Ayten Akbulut, elder sister and brother in law, Vildan and Ali Keskin and my nieces, Ece and Irem for their faith in me and allowing me to go as far as I wanted in my academic career.
    [Show full text]
  • The Urbanization and Ottomanization of the Halvetiye Sufi Order by the City of Amasya in the Fifteenth and Sixteenth Centuries
    The City as a Historical Actor: The Urbanization and Ottomanization of the Halvetiye Sufi Order by the City of Amasya in the Fifteenth and Sixteenth Centuries By Hasan Karatas A dissertation submitted in partial satisfaction of the requirements for the degree of Doctor of Philosophy in Near Eastern Studies in the Graduate Division of the University of California, Berkeley Committee in charge: Professor Hamid Algar, Chair Professor Leslie Peirce Professor Beshara Doumani Professor Wali Ahmadi Spring 2011 The City as a Historical Actor: The Urbanization and Ottomanization of the Halvetiye Sufi Order by the City of Amasya in the Fifteenth and Sixteenth Centuries ©2011 by Hasan Karatas Abstract The City as a Historical Actor: The Urbanization and Ottomanization of the Halvetiye Sufi Order by the City of Amasya in the Fifteenth and Sixteenth Centuries by Hasan Karatas Doctor of Philosophy in Near Eastern Studies University of California, Berkeley Professor Hamid Algar, Chair This dissertation argues for the historical agency of the North Anatolian city of Amasya through an analysis of the social and political history of Islamic mysticism in the fifteenth and sixteenth centuries Ottoman Empire. The story of the transmission of the Halvetiye Sufi order from geographical and political margins to the imperial center in both ideological and physical sense underlines Amasya’s contribution to the making of the socio-religious scene of the Ottoman capital at its formative stages. The city exerted its agency as it urbanized, “Ottomanized” and catapulted marginalized Halvetiye Sufi order to Istanbul where the Ottoman socio-religious fabric was in the making. This study constitutes one of the first broad-ranging histories of an Ottoman Sufi order, as a social group shaped by regional networks of politics and patronage in the formative fifteenth and sixteenth centuries.
    [Show full text]
  • The University of Chicago the Yazicioğlus and The
    THE UNIVERSITY OF CHICAGO THE YAZICIOĞLUS AND THE SPIRITUAL VERNACULAR OF THE EARLY OTTOMAN FRONTIER A DISSERTATION SUBMITTED TO THE FACULTY OF THE DIVISION OF THE SOCIAL SCIENCES IN CANDIDACY FOR THE DEGREE OF DOCTOR OF PHILOSOPHY DEPARTMENT OF HISTORY BY CARLOS GRENIER CHICAGO, ILLINOIS JUNE 2017 © Copyright by Carlos Grenier, 2017. All rights reserved. TABLE OF CONTENTS TABLE OF CONTENTS iii ACKNOWLEDGMENTS v NOTES ON TRANSLITERATION vii INTRODUCTION 1 I. Who were the Yazıcıoğlus? 3 II. International Context 11 III. Sources 14 Comments 23 CHAPTER 1: THE SCRIBE AND HIS SONS 29 I. Yazıcı Ṣāliḥ and the ġāzīs of Rumelia 31 II. Meḥmed and Aḥmed, Sons of the Scribe 46 III. Problems 73 Conclusion 76 CHAPTER 2: THE YAZICIOĞLUS AND THE TEXTUAL GENEALOGIES OF OTTOMAN SUNNISM 80 I. Narrative Texts 86 II. Ḥadīth and Tafsīr Sources 93 III. Miscellaneous Sources 101 IV. Notes on Compositional Method 104 Patterns 106 CHAPTER 3: RELIGION ON THE FRONTIER 113 I. The Nature of the Borderland 118 II. “To know the bond of Islam”: From Sacred Knowledge to Communal Identity 137 Conclusion 156 CHAPTER 4: THE YAZICIOĞLUS WITHIN ISLAM 158 I. The Meaning of the Ibn ‘Arabī Tradition 159 II. Sufi Lineage and Community 178 III. The Shī‘ī-Sunnī Question 184 IV. Apocalypticism 191 Conclusion 206 iii CHAPTER 5: MAN AND COSMOS AT THE WORLD’S EDGE 208 I. Wonder and Ethics in the ‘Acāibü’l-Maḫlūqāt 212 II. The Rūḥu’l-Ervāḥ and the Man-World 224 III. Malḥama and Esoteric Revelation 230 Conclusion 235 CONCLUSION 241 APPENDIX I: REASSESSING THE AUTHORSHIP OF THE DÜRR-İ MEKNŪN 248 I.
    [Show full text]
  • Witnesses of the Time: a Survey of Clock Rooms, Clock Towers and Façade Clocks in Istanbul in the Ottoman Era*
    DOSSIER The time of the changes: the last decades of the Ottoman Empire Witnesses of the Time: A survey of clock rooms, clock towers and façade clocks in Istanbul in the Ottoman Era* Kaan ÜÇSU Istanbul Üniversitesi Measuring and communicating time has been an important activity for the Ottomans, both in the Classic Age and in the Age of Reforms. This article aims to examine timekeeping constructions such as clock rooms (hereafter muvakkithanes in plural), tower clocks and façade clocks in Istanbul, a cosmopolitan city and the seat of the Ottoman Court. It traces the emergence and diffusion of tower clocks and the coexistence of muvakkithanes and tower clocks in the nineteenth and early twentieth century. The account is based on unused archival documents, newly published studies as well as a foot expedition. Besides, it takes into account façade clocks embedded in public buildings that have been omitted in the existing works on this topic. By doing this, it attempts at giving a complete account of the time-indicating constructions of Istanbul. Time-indicating constructions have been subject to various studies for the last half century. In 1971, historian of medicine and Ottoman culture Süheyl Ünver (1898- 1986) presented a seminal paper at the ninth Atatürk Conference, on the role of clock rooms among the Ottoman Turks.1 Although its title seems to indicate that the paper addresses the muvakkithanes in general, it focuses on the muvakkithanes of Istanbul. Ünver lists an aggregate of 69 muvakkithanes, 38 of which had disappeared. He gives 43 information on their date of construction, donors, architecture and current situation.
    [Show full text]
  • Shaykh Succession in Turkish Sufi Lineages (19Th and 20Th Centuries
    Asian and African Area Studies, 7 (1): 18-35, 2007 The Tariqa’s Cohesional Power and the Shaykhhood Succession Question Shaykh Succession in Turkish Sufi Lineages (19th and 20th Centuries): Confl icts, Reforms and Transmission of Spiritual Enlightenment Thierry Zarcone* Abstract This article examines the question of the succession of the Sufi shaykhs as heads of a lodge (tekke) or as great masters of a lineage (brotherhood) in the Ottoman Empire in 19th and 20th centuries and shows that there was an important difference between the rule of hereditary succession followed by the tekkes from the beginning of Ottoman history to the classical period (16th-17th century) and the same rule which spread in the 19th century. This study investigates the two principles upon which the legitimacy for succession is established and the heated controversies and quarrels around it. These two principles are: 1. hereditary succession (evladiyet in Ottoman Turkish), which was in general the rule within Sufi s orders; and, 2. succession by discipleship, on grounds of learning or other merits. This study demonstrates that the principle of hereditary succession was well cultivated in the Centralized Sufi Orders (Mevleviye, and Bektaşiye) and in some Mother-Lodges of other lineages (e.g. Kâdiriye), and that there were some famous Sufi families which had strengthened this principle and became genuine spiritual dynasties (e.g. Mevlevî, Halvetî). Conversely, some Sufi lineages, like the Nakşibendiye, were inclined to favour the succession by discipleship. The second section of this study focuses on the drastic contestation of the principle of hereditary succession by open- minded and reformist Sufi s since the beginning of the 19th century and particularly in the fi rst decades of the 20th century.
    [Show full text]
  • Merkez Efendi Şahsiyeti Ve Külliyesi / Murat D
    Merkez Efendi 1 Mahmud Celaleddin el-Hulvî, Lemezât-ı Hulviyye ez Lemeât-ı Ulviyye: Büyük Şahsiyeti ve Külliyesi Velilerin Tatlı Halleri 461; Ayvansarâyî Hüseyîn Efendi MURAT D. ÇEKIN - EFSUN SERTOĞLU - Alî Sâtı’ Efendi - Süleymân Besîm Efendi, Hadîkatül- Cevâmi: İstanbul Câmileri ve Diğer Dînî-Sivil Mi’mârî Yapılar, 307; Osmânzâde Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Evliyâ, c. 3, s. 394 2 Taşköprülüzâde İsâmuddin HAYATI Ebu’l-Hayr Ahmet Efendi, Osmanlı Bilginleri: Fî Ulemâi’d- Devleti’l Osmânîyye, 369 “Merkez Efendi”1 ve “Merkez Halife”2 diye şöhret bulan Musa bin Mustafa 3 Hulvî, age., s. 461; 3* 4 5 bin Kılıç Bey bin Haydar’ın künyesi “Ebû’s-sakâ” lakabı “Muslihiddin”dir. Ayvansarâyî, age., s. 307; 865-70/1460-65 yıllarında doğduğu tahmin edilmektedir.6** Doğum yeri, Ger- Vassâf, age., s. 394. 4 Hulvî, age., 461. miyan ili Denizli sancağına bağlı Sarımahmutlu*** köyüdür.7 5 Hulvî, age., 461; Musa Efendi’nin 959/1552 tarihli vakfiyesinde babasının devrin din âlimlerin- Ayvansarâyî, age., 307 6 Yazıcı, age., 105. den olduğuna işaret eden lakapların geçmesi,8 ilk eğitimini memleketinde, ba- 7 Çalıkoğlu, age, s. 31; Yakup 9 basından almış olma ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Tahsilini İstanbul veya Çiçek, “Merkez Efendi ve Bursa’da Hızır Beyzade Ahmed Paşa veya Veliyyüddin oğlu Ahmed Paşa’nın ya- Tasavvufi Kişiliği”, 1.Merkez Efendi Sempozyumu Bildirileri 10 nında sürdürdüğüne dair rivayetler içinde en kuvvetlisi, İstanbul’a giderek Hı- Kitabı, s. 15; Ali Eren, İstanbul zır Beyzade Ahmed Paşa’dan tahsil gördüğüdür.11 Evliyalarından Sünbül Efendi ve Merkez Efendi Hazretleri, Kuvvetli bir hafızaya sahip olan Musa Efendi, Kur’an-ı Kerim’i ve Kadı Beyzavî s.
    [Show full text]
  • MERKEZ EFENDĠ KAYNAKÇASI Bülent Ağaoğlu 18.11.2018
    MERKEZ EFENDĠ KAYNAKÇASI Bülent Ağaoğlu 18.11.2018 1 Ġçindekiler KAYNAKÇA ......................................................................................................................................... 3 KĠTAPLAR ........................................................................................................................................... 3 TEZLER ............................................................................................................................................... 4 MAKALELER ........................................................................................................................................ 6 BĠLDĠRĠLER .......................................................................................................................................... 8 GOOGLE ARAMALARI; ......................................................................................................................... 9 2 KAYNAKÇA Öngören, ReĢat: “BĠBLĠYOGRAFYA: TaĢköprizâde, eĢ-ġeķāǿiķ, s. 541-542; Yûsuf b. Ya„kūb, Menâkıb-ı ġerîf ve Tarîkatnâme-i Pîrân ve MeĢâyih-i Tarîkat-ı Aliyye-i Halvetiyye, Ġstanbul 1290, s. 46-64; Mecdî, ġekāik Tercümesi, s. 523; Âlî Mustafa Efendi, Künhü‟l-ahbâr, ĠÜ Ktp., TY, nr. 5959, vr. 379b; Atâî, Zeyl-i ġekāik, s. 63, 156, 193, 203-205, 355, 360; Hulvî, Lemezât-ı Hulviyye, Süleymaniye Ktp., Halet Efendi, nr. 281, vr. 219b-230b; Evliya Çelebi, Seyahatnâme, I, 372; Ayvansarâyî, Hadîkatü‟l-cevâmi„, I, 163, 230-232, 257-258; Osmanlı Müellifleri, I, 23, 42, 160-161; Hüseyin Vassâf,
    [Show full text]
  • Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi………………………………………
    Celal Bayar Üniversitesi CBÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Yıl : 2013 Cilt :11 Sayı :3 MESIR FESTIVAL WITH AN ECONOMIC PERSPECTIVE Seval ÖZBALCI Celal Bayar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġktisat Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi Prof. Dr. Turgut VAR Texas A&M University, College of Agriculture & Life Sciences, Department of Recreation, Park and Tourism Sciences ABSTRACT Mesir is a big festival which has been celebrating for 500 years in Manisa. This festival is famous with a traditional paste. This special paste is very well known especially in Anatolian area. This paste is healthy, delicious and prepared with 41 different spices. Because of that Mesir Festival is related with both health and religion tourism. This paste saved magnificent Suleyman’s mother Hafsa Sultan’s life when he was a crown prince in Manisa. Since that special day this paste accepted as a special treatment. In this article; Anatolian people deep belief, historical and methodical parts of the festival tradition will be discussed in the first part. Tourism capacity of Manisa area, considering this festival as a regional tourism investment, would be stated at the end of the article. For example, total cost of the festival was 1.575.000 TL in 2011(471st celebration of the festival). It is very rare in the world that big budget festivals which based on local people beliefs. Keywords: Mesir, Manisa, festival, Ottoman, culture, religious tourism, health tourism, tourism, festival costs and economy EKONOMİK BAKIŞ AÇISIYLA MESİR FESTİVALİ ÖZ Mesir 500 yıldır Manisa'da kutlanılmakta olan büyük bir festivaldir. Bu festival geleneksel macunu ile ünlüdür. Bu özel macun bilhassa Anadolu'da çok iyi bilinmektedir.
    [Show full text]