T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE VE DĠN BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI DĠNLER TARĠHĠ BĠLĠM DALI

BULGAR ORTODOKS KĠLĠSESĠNE BAĞLI ÖNEMLĠ MANASTIRLAR

Yüksek Lisans Tezi

Hazırlayan Sabit Salihov TOPCHĠYSKĠ

DanıĢman Prof. Dr. Hidayet IġIK

Konya 2011

1

ÖNSÖZ

Manastır, bir başrahip ya da baş rahibenin yönetiminde bir arada yaşayan rahip veya rahibeler topluluğunu barındıran binadır. Manastır kavramı ve kurumu 3. yüzyılın sonunda ve 4. yüzyılın başında Hıristiyanlık‘a girmiştir. Daha önceki Hıristiyanlar manastır nedir bilmiyorlardı. Manastır kurucularının ilki Aziz Antonios (251-356) adlı bir Hıristiyan‘dır. Bu şahıs Mısır‘ın Nil deltasındaki Keranis şehri yakınlarında ilk manastırı kurmuştur.

Hıristiyanlık‘ta manastırların oluşumu bölgelere göre farklılıklar arz etmiştir. İlk manastır yaşantıları, Mısır‘da görülmüş daha sonra bu manastır kültürü Anadolu‘ya, Anadolu‘dan Balkanlar‘a, Balkanlar‘dan ise Avrupa‘ya hızla yayılmıştır.

Bugün, Balkanların önde gelen devletlerinden biri olan Bulgaristan‘da Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul edilişinden itibaren günümüze kadar yüzlerce manastır kurulmuştur. Fakat çeşitli nedenlerden dolayı bu manastırların bir çoğu yok olmuştur. Günümüzde Bulgar Ortodoks Kilisesi‘ne bağlı yüzelli üzerinde faaliyet gösteren manastır bulunmaktadır. Biz çalışmamızda bu manastırlardan sadece en büyük, en meşhur, en çok faaliyet gösteren ve stavropigial (Bölge Piskoposluğunun emri altında değil, doğrudan Bulgar Ortodoks Kilisesinin Yüksek Ruhani Meclisinin himayesinde bulunan manıstırlar) olanları incelemeye çalıştık. Çalışmamızın konusu olan manastırlar şunlardır: Rila ―Aziz İvan Rilski‖, Baçkov ―Azize Meryem‖ ve Troyan ―Uspenie Bogorodiçno‖ manastırlardır.

Bulgaristan‘da I. Boris‘in (852-889) ileri görüşlü bilge politikası sayesinde 865 yılında Hıristiyanlık devletin resmi dini olmuş ve Bulgar halkının tarihi ve kültürel gelişiminde önemli rol oynamıştır. Bu andan itibaren Boris‘in emriyle o dönem Bulgaristan topraklarına kilise ve manastırlar yoğun bir şekilde kurulmaya başlamıştır. Tarihî verilere göre bu Bulgar hükümdarı, devletin yedi köşesinde birer manastır inşa etmiştir.

Eski başkentleri Pliska ve Preslav çevresindeki kiliseler ile birlikte kuzeydoğu Bulgaristan‘da ve ülkenin güneybatı kesimlerinde ilk manastırlar da kurulmuştur. Todor Doksov‘un kopyasına göre Preslav‘ın yakınlarında, nehir Tiça kıyısında, güzel kırsal Patleyna bölgesinde I. Boris ―Sveti Panteleymon‖ manastırı kurmuştur. I. Boris,

2

ilk Slav öğretmenleri Kiril ve Medodyi‘nin ilk öğrencisi Kliment‘i, Kutmiçevitsa bölgesine eğitim faaliyetleri organize ve yönetmesi için gönderdiğinde orada bir manastır inşa etmiştir.

Bulgaristan topraklarında X-XI. yüzyıllarında, manastırların sayısı hızla artmıştır. Bu asırlarda Rila, Zograf, Sarandopor, Aziz Dimitrii manastırları ve daha birçok manastır kurulmuştur. Çar I. İvan Asen ve II. İvan Asen dönemlerinde (12- 13.yy) manastır kültürü zirveye ulaşmıştır. Hatta Sliven civarında o kadar çok manastır kurulmuştur ki oradaki tepelerden bir tanesine ―Küçük Kutsal Ormanı‖ ismi verilmiştir. Burada eski manastırlardan Baçkov, Kilifor, Troyan, Dryanov, Veliko Tırnovo‘da ―Sv. Troica‖ manastırlarının isimlerini zikretmemiz yerinde olacaktır.

Türkiye‘de yapılan Dinler Tarihi çalışmalarından ele alınmamış bir konu olan ―Bulgar Ortodoks Kilisesi‘ne Bağlı Önemli Manastırlar‖ çalışması hakkında kullandığımız kaynaklar Bulgarca ve Rusça kaynaklardır. Bu konu hakkında sunduğumuz bu bilgiler, Türkiye‘de belirli bir boşluğu dolduracağını ve Dinler Tarihi çalışmalarına bir katkı olacağına ümit ediyoruz.

Kaynakların temini için Sofya‘da bulunan ―Sofya Milli‖ Kütüphanesi‘nden ve ―Sveti Kliment Ohridski‖ Üniversite Kütüphanesi‘nden yararlandık.

Çalışmamız bir giriş, üç bölüm ve iki ekten meydana gelmektedir. Giriş bölümünde Bulgaristan‘ın kuruluşu, topraklarının uzandığı sınırlar, geçirdiği târihî serüven, Bizans ve Osmanlı hâkimiyetlerindeki durumu, Bulgar Ortodoks Kilisesinin tarihçesi, Bulgaristan‘da manastırların oluşumu ve son olarak da günümüzdeki hâli ile ilgili genel bilgiler yer almaktadır.

Birinci bölümde, manastıra adını veren kurucusu Aziz İvan Rilski‘nin hayatı, keşişliği kabul edişi, vefatı, ondan kalan kutsal emânetlerin durumu, Azizin Bulgar halkı için önemi, Rila manastırının kuruluşu, gelişmesi, Osmanlı dönemindeki ve bugünkü durumu hakkında bilgi verilmeye çalışılmaktadır.

İkinci bölümde ise Grigoryi Pakuryan‘ın hayatı, Baçkov manastırının kuruluşu, Grigoryi‘nin yazdığı manastır tüzüğü, Farklı asırlarda Baçkov manastırının durumu ve son olarak da günümüzdeki durumundan bahsedilmektedir.

3

Çalışmamızın son bölümünü teşkil eden üçüncü bölümde de Troyan manastırının mahal durumu, geçmişten günümüze manastırın tarihçesi ve manastırda gelişen kültürel ve devrimci faaliyetler hakkında bilgi verilmektedir.

Ek kısmında ise merak edenler için Alfabetik sırasına göre Bulgar Ortodoks Kilisesi‘nin manastır isimleri sıralanmış ve bazı manastırların resimleri örnek olarak gösterilmektedir.

Bu çalışma boyunca bana yol gösteren, yardımlarını esirgemeyerek destek olan çok kıymetli danışman hocam Prof. Dr. Hidayet IŞIK‘a teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Aynı zamanda çalışmamın sıkıntılı dönemlerinde desteğini esirgemeyen değerli eşim Nurcihan EMİN‘e şükranlarımı sunuyorum. Bulgarca kaynaklara ulaşma konusunda bana yardımcı olan değerli arkadaşım Salih SALİH‘e de ayrıca teşekkür ederim.

Sabit Salihov TOPCHİYSKİ

Konya 2011

4

ÖZET

Yazar : Sabit Salihov TOPCHİYSKİ Üniversite : Selçuk Üniversitesi Anabilim Dalı : Felsefe ve Din Bilimleri Bilim Dalı : Dinler Tarihi Tezin Niteliği : Yüksek Lisans Tezi Sayfa Sayısı : x + 138 Mezuniyet Tarihi : / / 2011 Tez Danışmanı : Prof. Dr. Hidayet IŞIK

BULGAR ORTODOKS KĠLĠSESĠNE BAĞLI ÖNEMLĠ MANASTIRLAR

Hıristiyan âleminde manastırların özel bir yeri ve anlamı vardır. Günümüzde de manastırlar, Hıristiyanlığın en önemli kurumları arasındadır. Manastır hayatı, Hz. İsa ya da onun ilk izleyicileri olan Havariler tarafından vaz edilmiş değildir. İncil‘in Yeni Ahit denilen bölümünde de Hıristiyanlardan manastır kurmaları istenmemiştir.

Manastır kavramı ve kurumu 3. yüzyılın sonunda ve 4. yüzyılın başında Hıristiyanlık‘a girmiştir. Daha önceki Hıristiyanlar manastır nedir bilmiyorlardı. Manastır kurucularının ilki Aziz Antonios (251-356) adlı bir Hıristiyan‘dır. Bu şahıs Mısır‘ın Nil deltasındaki Keranis şehri yakınlarında ilk manastırı kurmuştur.

Hıristiyanlık‘ta manastırların oluşumu bölgelere göre farklılıklar arz etmiştir. İlk manastır yaşantıları, Mısır‘da görülmüş daha sonra bu manastır kültürü Anadolu‘ya, Anadolu‘dan Balkanlar‘a, Balkanlar‘dan ise Avrupa‘ya hızla yayılmıştır.

Bulgaristan‘da manastırların oluşumu, Bulgarların Hıristiyanlaştırılmasından hemen sonra tezâhür etmeye başlamıştır. Hıristiyanlaştırma hareketi Bulgar hükümdarı Çar Boris döneminde, 864 yılında gerçekleştirilmiştir. IX. yüzyılın başında Çar Boris tarafından devletin sınırlarını belirleyen yedi şehirde manastır kurulmuştur.

Bulgarlar, Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul edilişinden itibaren günümüze kadar yüzlerce manastır kurmuştur. Fakat çeşitli nedenlerden dolayı bu manastırların bir çoğu yok olmuştur. Günümüzde Bulgar Ortodoks Kilisesi‘ne bağlı yüzelli üzerinde faaliyet gösteren manastır bulunmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Manastır, Bulgar Orodoks Kilisesi, Hıristiyanlık, Keşiş.

5

ABSTRACT

MAJOR PRIORIES WHICH ARE AFFILIATED WITH BULGARIAN ORHODOX CHURCH

In the Christendom, priories carried a lot of weight and meaning with people. In addition, they have important place in Christian society nowadays. Neither priory life was not preached by Jesus and his apostles nor was not written in the New Testament of the Bible.

Priory concept was acquired by Christianity at the end of the third and at the beginning of the fourth centuries. Before these centuries, Christians did not know anything about priories; Saint Antonius (251-356) was the founder of first priory in a city called Keranis in the Nile river delta.

In Christianity, priory creation had some differences in accordance with regions; fist priory living modes were seen in the Egypt, this culture spread over Anatolia. From Anatolia, it came fast to Europe by way of Balkan.

The creation of the priories in the began right after the evangelization of this region. The evangelization movement of Bulgaria was implemented in the era of Czar Boris in 864 and at the beginning of IX. Century, several priories were founded in the seven border cities.

Since the acceptance of Christianity as official religion, many priories were founded in this region. However most of the have vanished from many reasons. Nowadays in Bulgaria, there are more than one hundred and fifty priories which are affiliated with the Bulgarian Orthodox Church…

Keywords: Priory, Bulgarian Orthodox Church, Christianity, Priest

6

KISALTMALAR a.e. Aynı eser a.g.e. Adı geçen eser a.g.m. Adı geçen makale a.g.md. Adı geçen madde a.g.y. Adı geçen yer ak. Aktaran bkz. Bakınız c. Cilt

çev. Çeviren der. Derleyen

D.İ.A. Diyanet İslam Asiklopedisi

dip. Dipnot

Hz. Hazreti

M.Ö. Milattan Önce

M.S. Milattan Sonra

s. Sayfa

ö. Ölümü

y.y. Yüzyıl

7

GĠRĠġ

A. BULGARLAR’IN GENEL TARĠHĠ 1. Büyük Bulgar Devletinin KuruluĢu

Bulgarları Avar hâkimiyetinden kurtaran Kurt (Kubrat) Han, 635 yılında ilk bağımsız Büyük Bulgar Devleti‘ni kurmuştur. Bu devletin sınırları Dineper‘den Kafkaslara kadar uzanmaktaydı. Ancak Bulgar devleti çok uzun yaşamamıştır. Kurt Han‘ın 665 yılında ölümü üzerine beş oğlu arasında çıkan iktidar mücâdelesi ve Hazarların baskısı sonucu Büyük Bulgar Devleti parçalanmış ve ülkeden göçler başlamıştır.1

Kurt‘un oğullarından Batbayan, On-Ogurların başında Hazarlara bağlı kalarak Don ile Kuban nehri arasında, Kafkasya‘daki yurtta kalmıştır. Kurt‘un ikinci oğlu Kotrak (Votrak), VII. yüzyılın ikinci yarısında Otuz-Ogurların başında kuzeye giderek, 1236 yılında Moğollar tarafından yıkılacak olan İtil (Volga) Bulgar Devleti‘ni kurmuştur. Oğullarından dördüncüsü Patomiya Macaristan‘a, beşincisi Ançeka kuzey İtalya topraklarına maiyetindeki Ogur boylarıyla yerleşmiştir.2

2. Slav-Bulgar Devletinin KuruluĢu

Üçüncü oğul Esperüh (Asparuh) (679-702) ise, 681 yılında, Güney Slavlarla Orta Asya kökenli Protobulgarları Balkan Yarımadası‘nın yerli unsuru Traklar ile birleştirerek Avrupa‘nın en eskileri arasında yer alan Slav-Bulgar Devleti‘ni kurmuştur. Protobulgarların hanı Asparuh (İsperih) önderliğinde oluşturulan bu devletin ilk başlardaki sınırları kuzeyde Karpatlar, güneyde Koca Balkan Dağları, doğuda Karadeniz, kuzeydoğuda Dinyester ve batıda Tisa nehirleri kıyılarına kadar uzanan geniş bir coğrafyayı kapsamaktaydı. Önceki devirlerde İskitler ve Hunların

1 Mithat Aydın, Tuna Bulgarları Tarihine Genel Bir Bakış, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2002, Sayı: 11, s. 117. 2 Türker Acaroğlu, ―Bulgaristan Türklerinin Dünü–Bugünü-Yarını‖, X.Türk Tarih Kongresi, Ankara 1993, IV, 1488. İtalya‘ya göç eden, Panoniya Bulgarları da denilen bu Ogur boyları yabancı halklar arasında eriyerek dillerini kaybetmişler ve asıllarını unutmuşlardır.

8

akın ettikleri bu sahaya (şimdiki Deliorman ve Dobruca), o çağlarda ―Küçük İskitya‖ denirdi.3

Bizans imparatoru IV. Konstantin Pagonatus‘un Tuna‘nın güneyine sarkmalarını önleyemediği Bulgarlar, 681‘de yaptıkları bir antlaşma ile de Bizans‘ı vergi verir konuma düşürmüşlerdir. Aynı zamanda bu antlaşma yeni Bulgar Devleti‘nin Bizans tarafından fîlen tanınması anlamına gelmiştir.4

681 yılında Esperüh‘ün temellerini attığı Tuna Bulgar Devleti bir süre sonra Balkanlar‘da ve Orta Avrupa‘da çok önemli bir varlık haline gelmeye başlamıştır. O tarihte Bulgar Türk Devleti‘nin sahası, Baserabya ve Dobruca‘dan başka bütün kuzey Bulgaristan‘a, doğuda Karadeniz‘e, güneyde Balkan dağlarının geçitlerine ve batıda İsker Nehri‘ne kadar uzanırdı. Devletin kuzeydoğu sınırının kesin olmamasına rağmen, açık olarak bilinen şey Tuna ötesi bölgelerin devletin sınırları içinde kalıyor olmasıdır.5

Esperüh‘ün ölümünden sonra yerine geçen Tervel zamanında (701-718) Tuna Bulgar Devleti‘nin dış politikasında Bizans ile ilişkiler ön plana çıkmıştır. Bu dönemde Bulgar hanı Tervel, Bizans‘ın içişlerine açık bir şekilde müdahale ederken, Bizans imparatoru II. Justinianos ise iç karışıklıklar ve dış tehditler karşısında sürekli olarak Bulgarların desteğini aramıştır. Hatta bu desteği sürekli hale getirmek için kız kardeşini Tervel ile evlendirmiş ve onunla bir antlaşma yapmıştır.6

Tervel Han‘ın ölümünden (718) sonra birbirini takip eden Bulgar hanları zamanında Bulgarlar, çoğu zaman iç karışıklıklar ve Bizans saldırıları ile karşı karşıya kalmışlardır. Bu durum aşağı yukarı VIII. yüzyıl sonlarına kadar devam etmiştir.

Bulgarları bu kötü durumdan kurtaran ve ülkeye birlik ve düzeni getiren kişi Kardam Han (777-804) olmuştur. Hatta o, 791 ve 792‘de Bizans İmparatoru VI. Konstantinos‘u yenilgiye uğratarak Bizans İmparatorluğu‘ndan eskiden alınan vergiyi

3 Bulgar Devleti‘nin kuruluşuyla ilgili, bkz. Petır Mutafçiev, Vera Mutafçieva, „„İstoriya na bılgarskiya narod‟‟, Sofya, 1995; Vasil Zlatarski, „„İstoriya na bılgarskata dırjava prez srednite vekove‟‟, Sofya, 1918. 4 Dimitır Kosev, H. Hristov, D. Angelov, , Kratka İstoria na Bılgaria, Sofya 1963, s. 26. 5 Dimitır Kosev, H. Hristov, D. Angelov, , Kratka İstoria na Bılgaria, s. 26. 6 Nikolay Todorov, Bılgarska İstoria, (çev. Veysel Aytaman, Bulgaristan Tarihi), İstanbul 1979, s. 14.

9

yeniden vermesini istemiştir. Bu isteğinin yerine getirilmemesi durumunda ise bütün Trakya‘yı tahrip edeceği tehdidinde bulunmuştur.7

3. Bulgarlar’ın Hıristiyanlığın Ortodoks Mezhebinin Kabulü

Tuna Bulgar Türkleri için bir dönüm noktası olarak kabul edilen devir, Pressian‘dan sonra Bulgar tahtına oturan çar8 I. Boris (852-889) zamanıdır. I. Boris (Mihail)‘in özellikle politik nedenlerle Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebini resmen kabul etmesiyle Bulgarların tamamıyla Slavlaşması ve Bizans kültür dairesine girmesi süreci başlamıştır. Slavca resmi dil haline gelmiş ve üst düzey yönetici Bulgar sınıf arasında gittikçe yayılmıştır. I. Boris‘ten sonra Türkçe isimler ve ünvanlar bile atılmıştır.9

Yine bu yıllarda Kiril ile Metodyi kardeşler kilisenin gereksinimlerini karşılamak için Slav-Bulgar alfabesini oluşturarak (855), Bulgar kültür tarihinde yeni bir sayfanın açılmasını sağlamışlardır. Bununla beraber zamanla bir Slav edebiyatı teşekkül etmiştir. Slavların devlet yönetiminde eşit olarak söz sahibi olması ve Bulgarlarla yerli Slav halk arasındaki evlilik ilişkilerinin artması, Bulgar devletinin Slavlaşmasını hızlandırmıştır. Bir süre sonra Bulgaristan, Slav kültürünün ilk büyük merkezi olmuş ve Bulgarlar bir asır sonra Slavca konuşan bir millet haline gelmiştir.10 Bugün bile Bulgarlar, I. Borisi‘i Bulgar ulusunun gerçek kurucusu olarak görmektedirler.

Boris‘in Hıristiyanlığı kabulü ve Bizans‘tan gelen papazların Bulgar halkını yoğun bir şekilde Hıristiyanlığa sokmaya başlamaları üzerine pek çok Bulgar boyarı (ülke ileri gelenleri), Boris‘in tavrını ihânet ve ―büyük bedel ödeyen‖ Bulgar devletinin, can düşmanı olan Bizans İmparatorluğu‘na boyun eğmesi olarak düşünmüştür. Bu nedenle Bulgar boyarları Boris‘e karşı genel bir ayaklanma

7 Géza Fehér, Bulgar Türkleri Tarihi, Ankara 1984, s. 52. 8 Çar – Bulgar ve Rus hükümdarlarına verilen bir unvandır. Latince kökenli ‗caesar‘ sözcüğünden türetilmiş olup, ‗hükümdar‘ anlamını taşır. Bkz. Sovetskiy entsiklopediçeskiy slovar, s. 1459, Moskova, 1985. 9 Mithat Aydın, Tuna Bulgarları Tarihine Genel Bir Bakış, s. 121. 10 Mehmet Şeref, Bulgarlar ve Bulgar Devleti, Ankara 1934, s. 4.

10

başlatmışlardır. Fakat Boris bu ayaklanmayı demir yumruğu ile ezmiş ve elli iki boyarı aileleri ile birlikte (acımasızca) idam ettirmiştir.11

Öte taraftan Boris, Bizans‘ın Bulgaristan‘da nüfuz edinmesinden de endişe etmiştir. Bu nedenle bir taraftan Bizans‘a karşı Frank kralı Germen Louis ile bir ittifak oluştururken, diğer taraftan Papa ile Bizans imparatoru arasındaki rekabetten yararlanıp Bizans‘a Bulgar kilisesinin bağımsızlığını tanıtmak istemiştir. Sonuçta Bizans‘ın ağır basmasıyla 870‘de İstanbul‘daki kiliseler toplantısında, Ortodoks Patrikliği‘ne bağlı bir Bulgar piskoposluğunun ihdâs edilmesi ve başına bir piskoposun getirilmesi kararlaştırılmıştır.12

Hıristiyanlık, I. Boris‘in oğlu I. Simeon zamanında (893-927) Bulgaristan‘da kesin olarak yerleşmiştir. Buna paralel olarak Bulgar devletinin Slavlaşma süreci tamamlanmıştır. Ülkede Slav-Bulgar edebiyatı oldukça gelişerek diğer Slav milletleri arasında yayılmış ve bütün Slav memleketlerinde önemli bir kültürel etki yapmıştır.13

Simeon‘un güçlü yönetiminden sonra krize giren Bulgar Devleti kendini toparlayamamış ve çar Samuil‘in (976–1014) çırpınışlarına rağmen, daha sonra Bulgaroktonos (Bulgarkıran) takma adıyla tarihe geçecek II. Basileios (963–1025) döneminde Bizans egemenliğine (1018) girmekten kurtulamamıştır. II. Basileios‘un tutsak edilen 15 bin Bulgar askerinin gözlerinin oyulmasını emretmesi14, Bulgar toplumu üzerinde, yüzyıllar geçmesine rağmen silinemeyecek derin bir travmaya neden olmuştur. Böylece Birinci Bulgar Devleti‘nin sonu gelmiştir.

Bizans egemenliği yaklaşık 170 yıl kadar sürmüş ve 1186‘da Tırnovalı boyar kardeşler Asen ile Petır yönetimindeki ayaklanma sonucunda, Bulgarlar bağımsızlıklarına kavuşarak İkinci Bulgar Devleti‘nin tarihini başlatmışlardır. İkinci Bulgar Çarlığı, 200 yıl kadar bağımsız olarak yaşamıştır. Fakat sonra, daha büyük ve kalıcı bir gücün etkisi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu güç, Osmanlı Devletidir. Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasındaki ilk ilişkiler, XIV. yüzyılda Osmanlı‘nın Rumeli‘ye

11 Vasil Vasiliev, Bılgaria prez 13 vek, Sofya 1979, s. 29. 12 Dimitır Kosev, H. Hristov, D. Angelov, , Kratka İstoria na Bılgaria, s. 38. 13 Türk Ansiklopedisi, “Bulgaristan‖ , Maarif Basımevi, Ankara 1956, VIII, 390. 14 Dimitır Kosev, H. Hristov, D. Angelov, , Kratka İstoria na Bılgaria, s. 60; Vasil Vasiliev, Bılgaria prez 13 vek, s. 46; N. Todorov, Bılgarska İstoria, (çev. Veysel Aytaman, Bulgaristan Tarihi), s. 28.

11

geçip, Edirne ve Filibe‘yi alması üzerine başlamıştır. Edirne ve Filibe‘nin alınması üzerine bu bölgelerle sınırı olan Bulgarlar‘la temasa geçilmiştir. Bulgar Çarı İvan Aleksander‘in ölümü üzerine Bulgaristan parçalanmış ve fethi de kolaylaşmıştır.15

Bulgaristan, Osmanlı Devletine bir eyalet olarak katılmıştır. Anadolu‘dan çeşitli sebeplerden dolayı gelen Türkler, burada yeni şehirler kurmuşlar, bunun yanı sıra mevcut şehirlerin bazılarını da Türkleştirmişlerdir. Bu bölgelerde yaşayan Bulgar halktan İslâmiyet‘i kabul edenler dahi olmuştur. Bulgarlara hoşgörüyle davranılmış, din ve mezhep işleri bakımından ise Fener-Rum patrikhanesine bağlanmıştır. Türk idâresi, Bulgaristan‘da, anarşiye, keyfi yönetime son vermiştir. Ayrıca buralarda kânunnâmeler uygulanmıştır. Bulgaristan‘daki idârenin âdil ve ileri düzeyde olmasına rağmen zamanla kânunnâmelere yapılan saygısızlık yüzünden, burada uygulanan toprak rejimi başka bir hal almıştır. Bulgaristan‘daki topraklar çoğunlukla Müslüman ve Hıristiyanların tasarrufuna girmiştir.16

Nitekim Osmanlı Devleti, her ne olursa olsun, idâresinde yaşayan Bulgarlara ve diğer azınlıklara geniş imtiyazlar vermiş, tüccarlarına haklar tanımış, Bulgaristan‘ın sadece zirâî olarak değil, ticâri olarak da, her açıdan gelişmesini sağlamıştır. Bu şekilde Bulgarlar 500 yıl, XIX. y.y.‘a kadar Osmanlı hâkimiyeti altında yaşamışlardır. Nitekim yaşadıkları barış ortamı içerisinde benliklerinden hiçbir şey kaybetmeden varlıklarını devam ettirmişlerdir.

Osmanlı Devleti için XIX. yy. hâkimiyeti altında bulunan Hıristiyan milletlerin, ya bağımsızlıklarını elde etmek ya da yarı müstakil bir hale gelmek sûretiyle devlet idâresinden ayrıldıkları dönemdir. Yunanlar, Sırplar, Romenler, Karadağlılar ve Bulgarlardan meydana gelen bu milletleri istiklal mücadelesine sevk eden birinci sebep, kendi millî uyanışları olmuş ise, ikincisi de Ortodoks mezhebine mensup milletlerin haklarının korunması ile başlayıp, daha sonra bütün Slavların himâyesini gaye edinen, Rusya‘nın Panslavizm siyâseti olmuştur.17

Osmanlı Devleti'nin gerilemeye başlaması ve Çarlık Rusyası'nın da desteğiyle, Balkanların tümünde olduğu gibi Bulgaristan'da da ulusal kurtuluş hareketi alevlenmiş,

15 Yusuf Halaçoğlu, ―Bulgaristan -Osmanlı Dönemi‖, DİA, İst. 1992, VI, 396. 16 Geniş bilgi için bkz. Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, Veliko Tırnovo 2000, s. 45-50. 17 Geniş bilgi için bkz. Yusuf Halaçoğlu, “Bulgaristan- Osmanlı Dönemi”, DİA, VI, 397-398.

12

93 Harbi'nden yenilgiyle çıkan Osmanlı Devleti, Bulgaristan'ı 1878 yılında içişlerinde bağımsız prenslik olarak, 1908 senesinde ise tam bağımsız çarlık olarak tanımıştır.18

4. Günümüz Bulgar Devletinin Durumu

II. Dünya Savaşı‘ndan bu yana Bulgaristan‘dan ülke dışına nüfus göçleri olmuş, Yahudi nüfusun büyük bölümü İsrail‘e, Ermenilerin önemli bir bölümü Ermenistan‘a, Türklerin de mühim bir kısmı değişik zamanlarda Türkiye‘ye göç etmişlerdir. Bulgar yönetiminin ülkedeki azınlıkları Bulgarlaştırma ve bir saf Slav-Bulgar milleti meydana getirme politikasını uygulamaya koyması ile 1972 yılında Pomaklar‘ın ve 1980‘de Çingeneler‘in Müslüman isimlerinin devlet zoruyla Slav-Bulgar isimleriyle değiştirilmesinden sonra, 1984 yılında sıra Türklerin isimlerine gelmiştir. Bir yıl içerisinde Müslüman isimlerin Slav-Bulgar isimleriyle değiştirilmesi ülkede büyük huzursuzluklara ve karışıklıklara sebep olmuş ve 1989 yılında Bulgar yönetiminin zorunlu pasaport vererek ülkeden çıkardığı 340.000 Türk, Türkiye‘ye göç etmiştir. 1989 yılı sonlarına doğru Bulgar yönetiminin iktidardan düşmesi ve ülkede çok partili demokratik bir rejimin kurulmasıyla 1990 yılında Müslümanlara kendi milli-dini isimlerini taşıma hürriyeti verilmiştir.19

Günümüzdeki Bulgaristan devletinin durumuna gelince, ülke, Güneydoğu Avrupa'da, Balkan Yarımadası'nda bulunmaktadır. Batıda Sırbistan ve Makedonya Cumhuriyeti, doğuda Karadeniz, kuzeyde Romanya, güneyde Yunanistan ve Türkiye ile çevrilidir. Yüzölçümü 110.912 kilometrekare, başkenti Sofya, resmi dili Bulgarca, para birimi ise Lev‘dir. Bulgaristan devleti 1 Ocak 2007 yılında Avrupa Birliği'ne katılmıştır.

1 Mart 2001 tarihli nüfus sayımında Bulgaristan'ın toplam nüfusu (7.928.901) olup, Ortodoks: 6.552.751, Katolik: 43.811, Protestan: 42.308, Müslüman: 966.978, Diğerleri: 14.937 olarak kaydedilmiştir.20 Ancak Bulgaristan‘da sayısı 1.5 milyon olarak tahmin edilen ve genel nüfusun yaklaşık % 13.5-14‘ünü oluşturan bir Müslüman nüfusu yaşamaktadır.

18 http://tr.wikipedia.org/wiki/Bulgaristan 02.04.2009, 13:02 19 Geniş bilgi için bkz. Nazif Kuyucuklu , “Bulgaristan- Nüfüs ve Etnik Durum‖, DİA, VI, 392-393. 20 http://tr.wikipedia.org/wiki/Bulgaristan. 02.04.2009, 17:13

13

B. BULGAR ORTODOKS KĠLĠSESĠNĠN TARĠHÇESĠ

1. Bağımsız Bulgar Patriklik Çabaları

1.1 Doğu Kilisesinin Tavrı

Hıristiyanlaşma Bulgaristan için sadece kültürel gelişme bakımından büyük bir ilerleme anlamına gelmekle kalmamış, genç devletin Slavlaşmasını ve bununla etnik bakımdan Slav ve Eski Bulgar unsurlarının kaynaşmasını da sağlamıştır.21 Gerçekte, Bulgarların Hıristiyanlığı kabul etmeleri hem dini hem siyasi açıdan önem arz etmiştir. Artık Bulgarlar‘ın etrafı Hıristiyan ülkeleri ile çevrilidir.22

Ülkenin Hıristiyanlaşması ve Slavlaşması aleyhine ayaklanan eski Bulgar asalet sınıfının muhalefetini Boris (Mihail) bastırarak Boyar‘lardan 52‘sinin boynunu vurdurmuştur. Ancak Bulgar devletinin kültürel yükselmesi ve içindeki unsurların birbirleriyle kaynaşması bakımından Hıristiyanlaştırmanın sağladığı avantaj ne kadar büyük olursa olsun, Hıristiyanlığı yeni kabul etmiş olan hükümdar kısa zamanda hayal sukutuna uğramıştır.23

Bizans-devletinin maksadı Bulgar kilisesini bir Grek piskoposunun idaresinde İstanbul patrikliğine bağlamak idi. Bulgaristan‘ın Hıristiyanlığı Bizans vasıtasıyla kabul etmesi, Bizans‘ın kilise ve iç politikasına bağlı olması demekti. Bu politika ise Bulgar devletinin çıkarlarına karşı idi. Bizans için Bulgaristan‘ın Hıristiyan dinini benimsemesi sadece dini kalıba bürünmesi anlamına gelmemektedir. Bundan daha önemlisi, siyasi egemenliktir. Bu da ancak Bulgar yöneticinin Hıristiyanlığı kabul ederek ―yöneticiler ailesine‖ girerek gerçekleşir. Bu ailenin başı Bizans imparatordur.24

Bizans geleneklerine göre Bulgar yöneticisi vaftiz gücüyle Bizans İmparatorunun sadece, kendisi tarafından Hıristiyanlaştırılan ve Hıristiyan ismi verilen ―dini oğlu‖ değil, aynı zamanda kilise ve siyasi yöneticiler ailesinin ―dini

21 Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, (Çev. Fikret Işıltan), Ankara 1999, s. 215. 22 Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, İstanbul 1984, s. 40. 23Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, Selçuk Üniversitesi Sоsyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya 2009, s. 24. 24 Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, s. 215. * Patrik: Kelime olarak “kabile reisi”, “aile başkanı‖ gibi anlamlara gelir. Ortodoks Kiliselerde en yüksek dini makam olan “Patriklik‖ makamının sahibidir ve Patriklik seviyesindeki kiliselerin de başıdır. Patrikler, piskopos rütbesindeki ruhaniler arasından seçilirler. (Salih İnci, Dinler Tarihi Açısından Heybeliada Ruhban Okuluna Genel Bir Bakış, s. 136)

14

Oğlu‖dur. O Zamanki İstanbul (Tsarigrad) Patriği* Fotiy‘e göre, bir milletin veya barbar kavmin Hıristiyanlaştırılması, Bizans‘a karşı itaatsizliğin ve düşmanlığın bertaraf edilmesinin en güçlü metodudur.25

Vaftizden sonra Boris, Patrik Fotiy‘den bir Başpiskopos, piskoposlar ve bir dinî hiyerarşi istemiş, ancak Patrik Fotiy, belki Bulgarların Hıristiyan kültüründen yoksun olduklarına inandığından veya durumu kavrayamadığından bu istekleri ciddiye almayarak Boris'e ancak birkaç misyoner ve iltifatkâr bir mektup yollamakla yetinmiştir.26

Boris – Mihail‘in isteğiyle 864'de Bulgaristan'a gelen Yunan Papazları, halkı vaftiz etmeye başlamışlar. Boris, putperestliğe bağlı kalmak isteyenleri demir elle yok ederken, Bizans'a Bulgar kilisesinin istiklalini tanıtmaya gayret edip bunun iyi karşılanmadığını görünce 866'da Papa‘ya müracaat etmiştir.27

Bizans Devletinin maksadı Bulgar kilisesini bir Grek piskoposunun idaresin- de İstanbul patrikliğine bağlamak olmasına rağmen, Boris‘in hedefi genç kilisesinin bir Bulgar patriği idaresinde tam bir bağımsızlık elde etmesiydi. İsteklerine uyulmayınca Bizans'a sırt çevirerek Roma'ya dönmüştür.28

1.2 Batı Kilisesinin Tavrı

Bulgaristan‘ın tamamen Hıristiyanlaştırılması ve Bulgaristan‘da Hıristiyan kilisesinin kurulması için tek yol Alman Krallığıyla siyasi ittifakın yenilenmesi ve Roma Kilisesiyle ilişki kurulmasıydı. Bu yüzden 29 ağustos 866 yılında Roma‘ya Bulgar elçileri gelmişlerdir. Boris‘in akrabası Petır ve Bolyarları Yoan ve Martin‘dir.29

Papa I. Nikolay Bulgar elçilerini ağırlayarak Knyaz‘ın yönelttiği soruların cevaplarını hazırlamaya yönelmiştir. Ancak o zaman Bulgarların resmi dili Yunanca olduğundan, sorular da Yunanca yazılmıştır. Dolayısıyla soruların ilk önce Latinceye çevrilmesi gerekmiştir. Bu görevi ―Santa Maria Trastevere‖ manastırın rahibi

25 Dimitır Angelov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria (Bulgaristan Tarihi), Bılgarska Akademi ana Naukite yayınevi, Sofya 1981, II, 219. 26 Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s. 40. 27 Ceza Feher, Bulgar Türkler, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1984, s. 56. 28 Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, (Çev. Fikret Işıltan), s. 215. 29 Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 26.

15

Anastasiy üstlenmiştir. Papanın direktiflerine göre rahip, Papa I. Nikolay‘ın cevaplarını hazırlamıştır. 115 soruya 106 cevap verilmiştir. Bu sorular, Bulgaristan‘da Hıristiyanlaştırma sürecinde yaşanan kargaşayı, Bulgar yöneticisinin karşılaştığı zorlukları, devletteki sosyal ve siyasi ilişkileri, idari ve askeri yapıyı yansıtmaktadır. Bulgarların sorularında Hıristiyan dogmalarına sızma ve onları benimseme gibi gayretler bulunmamaktadır, daha fazla Hıristiyan merasimlerin yapıları ve kaidelerini içermektedir. Bulgarlar, Hıristiyan dinini daha çok içerik olarak değil de, şekil olarak kabul etmektedirler.30

866 yılının Kasım ayının sonunda Papa‘nın Bulgaristan‘a gönderdiği elçiler, Boris tarafından sevinçle karşılanmıştır. Roma elçileri, Papa‘nın kendilerine verdiği öğütleri göz önünde bulundurarak misyonlarına başlamışlardır. Onlar bütün Bulgaristan‘ı dolaşarak Hıristiyanlığı yaymışlar, Bizans dini anlayışına göre yapılan bazı merasimlere karşı çıkmışlar, yeni Hıristiyanlığı kabul edenleri yeniden Hıristiyanlaştırmışlar ve yeni yapılan mabetleri kutsamışlardır.31

Boris Piskopos Formoza'ya her türlü yetkiyi vererek millî-dinî hiyerarşiyi kurmasını istemiş. Bunun üzerine Bulgaristan'daki Alman ve Grek misyonerler ülkelerine dönmüştür. Formoza, Bulgar ülkesini Hıristiyanlaştırmayı başarmıştır. Bunun üzerine, Boris, Papa I. Nicolay'dan, Formozayı başpiskopos atamasını istemiştir. Ancak Papa bu öneriyi kabul etmeyerek Formoza'yı 13 Kasım 867'de geri çağırmıştır. Formoza ayrılınca Boris diakonos Martin'i başpiskoposluğa önermiş ise de kabul edilmemiştir.32

Papa, yeni misyonun başına Dominik Trivenski ve Grimuald Polimartiyski‘yi getirmiştir. Knyaz Boris‘e Bulgar kilisesinin başına bu iki Piskopos ve Pavel Populonski arasında seçim hakkı verilmiştir. Bulgarlarla ilişkisinde papa I. Nikolay‘ın Formoza‘yı Bulgar kilisesinin başpiskoposu olarak tayin etmemesi Batı Kilisesi adına olumsuzlukla sonuçlanmıştır.33

30 Dimitır Angelov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria (Bulgaristan Tarihi), s. 220. 31 Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 27. 32 Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s. 40. 33 Dimitır Angelov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria, s. 224.

16

Boris, Papa‘ya yeni bir mektup göndermiştir. Ancak bu sefer mektupta Boris‘in tavrı sert olmuş ve kesinikle başpiskoposun ya Marin ya da Formoza‘nın olmasını dile getirmiştir. Papa II. Adrian, Bulgar devletinin Roma kilesesinin hâkimiyetinden çıkma yolunda olduğunu anladığı için, mektubun cevabında Bulgar hükümdarının önerdiği başpiskopos adayını onaylayacağını açıklamıştır.34

1.3 Sekizinci Ġstanbul Konsili ve Bulgar Kilisesinin Durumu

5 Ekim 869 yılında İstanbul‘da sekizinci konsil toplantısı başlayıp 28 şubat 870 yılında sona ermiştir. Sekizinci genel konsil olacak olan bu konsilin ilk oturumu sadece on iki Piskopos tarafından takip edilmiş (5 Ekim 869) ve son oturumda ise (28 Şubat 870) yüz iki Piskopos hazır bulunmuştu.35 Bu toplantıya Roma kilisesine bağlı Kudüs, İskenderiye ve Antakya kilise temsilcileri de katılmıştır. Ayrıca bu toplantıya Bulgar elçileri Stazis, Sondoke, İliya, Presiyan ve Aleksiy Hunol da katılmıştır.36

4 mart 870 yılında imparator I. Vasilius sarayına bütün Hıristiyan kiliselerin elçilerini davet etmiştir. Toplantıya Bulgar elçileri de katılmıştır. Onların başında ise Boris‘in akrabası, Roma‘dan yeni gelen Petır vardır. Petır konuşmasında şunu söylemiştir: ― Bugüne kadar putperest idik ve kısa bir süre önce Hıristiyanlık diniyle şereflendik. Ancak bilmek istediğimiz bir şey vardır, bizim hangi kiliseye tabi olmamız gerekir?‖ Petır bu konuşmasıyla toplantıda Bulgar kilisesinin konumunu tartışmaya açmış ve problemin çözümünü istemiştir.37

Papanın elçileri bunun bir oyun olduğunu hissederek Bulgar kilisesi sorununun bu toplantıda tartışılmasını ve problemin çözülmesini engellemek istemişlerdir. Çünkü bu problem, toplantıda konuşulacak ve tartışılacak hususlar arasında yer almamaktadır. Ayrıca onlara Papalık tarafından da böyle bir vazife verilmemiştir.38

Ancak daha sonra Roma temsilcilerinin ve üç Doğu Kilisesi Patriğinin huzurunda Roma delegelerinin bütün itirazlarına rağmen, Bulgar kilisesinin Konstantiniye Kilisesine bağlanması kararlaştırılmıştır. Gerekçe olarak da Bulgar

34 Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 29. 35 Mehmet Aydın, Hıristiyan Genel Konsilleri ve II. Vatikan Konsili, s. 25. 36 Dimitır Angelov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria, s. 225. 37 Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 27. 38 Dimitır Angelov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria, s. 226.

17

istilâsından önce Bulgaristan topraklarının Bizans'a ait olduğu ve Bulgarlardan önce bu topraklarda Grek din adamlarının bulunduğu ileri sürüldü.39

Konsil toplantısı sona erdiğinde, Bulgar elçilerine Yunanca‘ya yazılmış bir mektup verilmiştir. Bu mektupta Bulgarların İstanbul Kilisesine tabi olmaları ve uymaları gerektiği yazılı idi.40 Bunun üzerine Boris, Latin Ruhban sınıfını Bulgar topraklarından kovmuştur. Onların yerine Başpiskopos Yosif ve on iki Grek Piskoposu ile Patrik İğnatios adına resmen Bulgar Kilisesinin yönetimini ele almıştır.41

Boris, Papa III. Adrian‘a bir mektup göndererek Bulgarların İstanbul Kilisesinin nüfuzuna geçmelerini kendisinin istemediğini, ancak İstanbul konsilinde alınan kararın böyle olduğunu açıklamıştır.42

1.4 Boris Yönetiminin Son Dönemi ve Bulgar Kilisesinin Özerkliği

Uzun müddet ağır tacı taşıdığından dolayı Boris yorulmuş, kendi isteği üzerine 888 yılında tahttan çekilmiş ve idareyi oğlu Vladimir'e (888-893) bırakarak bir manastıra kapanmıştır. 43

Vladimir, babasının izlediği politikayı bırakarak Frank Kralıyla tekrar anlaşma yoluna gitmiştir. Boris'in Hıristiyanlaşma politikasına karşı olan bir takım boyarlar da Vladimir'in etrafında toplanmışlardır. Bunların amacı Hıristiyanlaşmayı durdurmak ve ataların inancına tekrar dönmekti. Çünkü bu boyarlara göre Hıristiyanlaşma hem ataların dininden uzaklaşma, hem de Bizans'a tabi olmak anlamına geliyordu. Neticede Bulgaristan‘da büyük bir isyan patlak verir. Asiler devletin başkenti Pliska'ya yürüyerek Knez Boris'i öldürmek ve Hıristiyanlaşmaya da son vermek isterler. Ancak kısa sürede Knez Boris, idareyi tekrar ele geçirmiş, isyana son vermiş ve ele başı saydığı elli iki boyan aileleri dâhil kılıçtan geçirtmiştir. Boris, Vladimir'in gözlerine mil çektirerek tahttan

39 Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s. 42. 40 Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 31. 41 Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s. 42. 42 Dimitır Angelov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria, s. 227. 43 Osman Karatay -Bilgehan A. Gökdağ, Balkanlar El Kitabı, I, 120.

18

indirtmiş ve yerine de diğer oğlu Simeon'u (893-927) geçirmiştir. 44 Boris, yine manastıra çekilmiş ve 2 Mayıs 907 senesinde aziz olarak ilan edilmiştir. 45

Simeon, küçük bir çocukken Bizans sarayına gönderilmiş olmasına ve orada Bizans kültürü almasına rağmen hiçbir zaman kendi milliyetini unutmamıştı. 46 Babası oğlunun papaz olmasını istemişti ve Doğu âleminin başkentinde yetişen oğlunun yardımı ile yurdunda Hıristiyan teşkilâtını kurmak ve geliştirmek hedefini gütmüştü.47

Simeon, babasının yolunda ilerlemiş, Edirne ve Konstantiniye'yi birkaç kez ku- şatmış ve 924 yılında İmparator Romanos Lacapenis'i kendisini Çar ve Bulgar Kilisesini de düzelterek Özerk bîr Patrikhane olarak tanımaya zorlamıştır48

Çar Boris'in oğlu Simeon (893—927) saltanatı zamanı Bulgar tarihininin umumiyetle en parlak devrini teşkil eder. Gayet enerjik bir şahıs olan Simeon, Bizans'a karşı bir çok sefer açmış, Balkanlarda tam bir Bulgar hegemonyası kurmuştur.49

Modern tarihçiler onun hükümdarlığını Bulgar edebiyatının altın çağı olarak nitelendirmişlerdir.50 Bunun sebebi de savaş zaferleri değildir, devletinin temellerini sağlamlaştıran kültürel ilerleyiştir. Ayrıca Simeon dönemi Bulgar Kilisesinin de altın çağıydı. O, Çar unvanını aldıktan sonra Bulgaristan‘ın prestiji ve itibarı yükselmiştir. O dönemde Bizans‘ın ideolojisinde devletle din arasında sıkı bir bağlantı vardı: “ Çarlık olan yerde Patrikliğin de olması gerekir”. Bulgar devleti bu ideolojiye yaslanarak 919 yılında alınan kararlara göre Bulgar Kilisesi bağımsız ilan edilmekle beraber bir Patriklik* olmuştur.51

44 Georgi Markov, Balgarskata İstoria Vkratse (İhtisarlı Bulgar Tarihi), s. 40. 45 Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 33. 46 Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s. 43. 47 Ceza Feher, Bulgar Türkler, s. 57. 48 Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s. 43. 49 İslam Ansiklopedisi (İslam âlemi tarih, coğrafya ve biyografya lügatı), Bulgaristan, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1979, II, 798. 50 Georges Castellan (Çev.Ayşegül Yaraman Başbuğu), Balkanların Tarihi,s. 37. 51 Georgi Markov, Balgarskata İstoria Vkratse, s. 43.

19

1.5 Bulgar Devletinin ve Kilisenin Zayıf DüĢmesi

Simeon, ilk varisi olan oğlu Mihail‘i bilinmeyen sebeplerden dolayı mahrum bırakmış ve tahtına ikinci oğlu Petır‘ı (927-968) oturtmuştur. Simeon'un ölümünden sonra Balkan yarımadasında bütün durum birden değişmiştir. Simeon dönemindeki Bulgaristan‘ın gücünü tadan ve şahit olan bütün kabileler ve devletler (Sırplar, Macarlar, Peçenekler ve diğerleri) Bulgaristan‘a karşı tavır almışlardır. Simeon'un büyük gayreti ve mücadele ruhu oğlu ve halefi Petır için tamamıyla yabancı kavramlar idi. Yönetiminin ilk yıllarında Petır‘ın müsteşarı ve devlet yönetiminde söz sahibi olan dayısı Georgi Sursuvul, Bizans‘la barışçıl ve ılımlı politika yürütülmesi taraftarıydı. Petır ve dayısı Bizans imparatoru Roman Lakapin‘le gizli müzakereler yürütmüşler ve 927 yılında iki devlet arasında 40 yıllık barış anlaşılması yapılmıştır.52

Petır Bizans ile barış anlaşması yapmakta müsaraat göstermiş, Bulgar çarı olarak tanınmış ve imparator Romanos'un torunu, onun oğlu Khristophoros'un kızı Prenses Maria Lakapene ile evlendirilmiştir. Ayrıca Bizans, Bulgar Kilisesi Başpiskoposu Damyan'ı da Patrik olarak tanınmıştır.53

Bulgaristan tamamıyla Bizans'ın büyüsüne kapılmıştır. Hıristiyanlaşma oluşumundan beri süratle ilerlemekte olan Bulgar devletinin kültürel bakımdan Bizanslılaşması en yüksek noktasına ulaşmıştır. Ancak Bulgar ülkesi siyasi olduğu gibi ekonomik bakımdan da, Simeon devrinin bitip tükenme bilmeyen savaşlarıyla yorulmuş, yerlere serilmiştir. Son on yılların süratli kalkınmasını burada bir bunalımlar devresi izlemiştir. Bizzat Bizans'ta da olduğu gibi Bulgaristan'da da kuvvetlice sosyal tezatlar kendini göstermeye başlamıştır. Dünyevi büyük arazi sahipliği müessesesi yanında ruhani büyük arazi mülkiyeti de gittikçe büyümüştür. Çünkü ülkenin Hıristiyanlaştırılmasından beri kilise ve bilhassa manastır tesisleri gerek Bulgaristan'da ve gerekse ona ilhak edilmiş bulunan Makedonya'da bütün hızıyla almış yürümüştür. Resmî kilise tarafından teşvik gören manastır hayatı yanında ise, özellikle buhranlı devrelerde tatmin edilmemiş ruhlar ve gayri memnun düşünceliler için bilhassa büyük

52 Aleksandır Fol ve diğerleri, Kratka İstoria na Balgaria (Bulgaristan‘ın İhtisarlı Tarihi) , s. 65. 53 Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s. 43.

20

bir çekici güce sahip bulunan kilise düşmanı tarikat cereyanları parlak bir devre idrak etmektedir.54

Boris ve Simeon zamanında dini, ahlakı ve eğitimi halk arasında yayan Kliment, Konstantin, Yoan Ekzarh gibi gençler görülmektedir. Ancak Petır‘ın zamanında dünya hayatına ve lükse daha fazla önem verilmiştir. Bu yüzden bazıları eğitimden ve sosyal hayattan uzak dağlara ve ormanlara çıkarak inzivaya çekilmişlerdir. Onların en ünlüsü İvan Rilski‘dir.55

2. Bulgar Ortodoks Kilisesinin Osmanlı Döneminde Bağımsızlık Çabaları

2.1 Bulgar Kilisesinin Bağımsızlık Faaliyetleri

Bulgar Kilisesi İstanbul Patrikliğine bağlanması Bulgarlar üzerinde Yunan Kültürü nüfuzunun artmasına sebep olmuştur. Patrikhane Arhiereyleri Aparhiya yönetiminde Yunancayı uygulamışlardır. Ayrıca din adamları yetiştirmek için Yunan okulları açılmış ve bu okullar genç Bulgar neslini cezp etmeye başlamışlardır. Kilise ve okul yoluyla Bulgarlar üzerinde Yunan kültürünün nüfuzu daha da kolay olmuştur. Ticaret adamlarının arasına bile Yunan kültürü nüfuz etmeye başlamıştır. Bazı Bulgarlar, kendilerini Yunan olarak görmeye başlamış, bazıları ise kendi Bulgar Milli şuurunu muhafaza etmiş ve eğitimde, sanatta ve sosyal hayatta aydın Bulgarlar yetiştirmişlerdir.56

Yunan kültürünün Bulgarlar arasına nüfuz etmeye başlaması Bulgar milleti için şüphesiz büyük bir tehlike teşkil etmektedir. Bu tehlikenin ilk farkına varan ve onu bertaraf etmenin yollarını arayan kişi Paisiy Hilendarski‘dir.57 O, Bulgar milletinin Osmanlı egemenliğinden ayrılmasının yollarını arayan ilk kişidir.

Paisyi 1761 yılında bir takım manastır işleri için Karlovçaya, Avusturya toplantılarına gitmiştir. Orada Rusça bazı kitaplar elde etmiş ve kendisine Rus misyonerleri tarafından yeni bazı fikirler aşılanmıştır. Paisiy döndüğü vakit Hilendar manastırını bırakıp 1762 senesinde Zoğraf manastırına giderek orada manastır

54 Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, s. 250. 55 Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 36. 56 Raşel Angelova ve diğerleri, Istoria na Bılgaria (Bulgaristan Tarihi); Sofya 1985, V, 305-306. 57Raşel Angelova ve diğerleri, Istoria na Bılgaria, V, 306-307.

21

kütüphanelerinde Makedonya‘da, Bulgaristan‘da, Sırbistan‘da ve Karlofça‘da öğrendiklerini, bellediklerini toplayarak bir Bulgar tarihi yazmıştır.58

Böylece 1762 yılında Slav-Bulgar Tarihi kitabının telifini tamamlamıştır. Bu kitap, o ana kadar yazılan kitaplardan farklıdır, çünkü Paisiy Bulgarları vatanseverliğe davet etmektedir. Ayrıca Bulgarların milli şuurunu uyandırmayı ve Osmanlı‘ya karşı direnmeyi de telkin etmektedir.

Daha kitabın başında Paisiy, okuyucularını kendi dilini, vatanını ve Bulgar ismini sevmeye davet ediyor ve Bulgar oldukları için utanmamalarını söylüyor. Paisiy‘e göre her Bulgar, Bulgarcayı bilmesi ve onunla gurur duyması gerekir. Ayrıca Paisiy kitabında devrim yapmanın yollarını da çizmektedir. Paisiy‘in temel hedefi Bulgar milletinin dini ve siyasi bağımsızlığıdır.59

2.2 Kırım SavaĢından Sonra Bulgar Ortodoks Kilisesinin Bağımsızlık Mücadelesi

Kırım savaşından (1853-1856) sonra Bulgar toplumunda, Bulgar kilisesinin İstanbul Patrikliğinden ayrılma ve Bulgar Kilisesinin tamamen bağımsız olma fikri filizlenmiştir. Bu toplumun temsilcilerinin temel hedefi Osmanlı iktidarının güvenini kazanmak, hatta İstanbul Patrikhanesi ile aralarını açmak ve Bulgar Aparhiyalarında* Patrikhanenin hâkimiyetini zayıflatmak olmuştur.60 Bütün bunları esas alarak Bulgarlar, İstanbul Patrikhanesiyle bağımsız Bulgar Kilisesi için mücadelesini tamamen legal yollarla yapmak istemişlerdir. Bu yüzden Gülhane Hattı-Hümayun** onlar için çok önemli bir fırsat olmuştur.61

Hattı-Hümayun, Bulgarların ayrı bir millet olarak kiliselerinin bağımsızlığının tanınmasına bir ışıktır.62 Çünkü Sultanın 16 Şubat 1856 yılında ilan ettiği Hattı- Hümayuna göre dinler ve milletler arası eşitliğin, din ve vicdan özgürlüğün

58 Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 49. 59 Aleksandır Fol ve diğerleri, Kratka İstoria na Balgaria (Bulgaristan‘ın İhtisarlı Tarihi), s. 159-160. 60 Jeço Atanasov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria(Bulgaristan Tarihi), Sofya 1987, VI, 124. * Aparhiya: Bir mitropolit yönetimindeki ruhani nüfuz bölgesine verilen addır. ** Gülhane Hatt-ı Hümayun, Osmanlı împaratorluğu'nda, padişah sarayında toplanan ve şimdiki Bakanlar kurulu gibi memleketin önemli işlerini gören, bu arada müracaat dilekçelerini de kabul ederek bir çeşit yüksek mahkeme vazifesi de gören kurumdur. 61 Aleksandır Fol ve diğerleri, Kratka İstoria na Balgaria, s. 172. 62 Jeço Atanasov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria, s. 124.

22

sağlanmasını; karışık mahkemelerin kurulmasını; devlet ve askeri görevlere Hıristiyanların atanmasını ve devlet kuruluna Hıristiyan temsilcilerin girebilmesini öngörmektedir. Ayrıca Hattı-Hümayuna göre kilise reformları da vardır.63

İstanbul‘da Bulgar toplumunun bağımsız Bulgar Kilisesi isteğine o dönem aktif bir şahsiyet olan Nayden Gerov da katılmıştır. O bu hedefin gerçekleşmesi için Rus siyasi ve dini liderlerinin dikkatini çekmeye çalışmıştır.

Rusların yakın doğudaki politikasını göz önünde bulunduran Gerov, Ruslara Ortodoks Kilisesinin birliğine karşı olmadıklarını göstermek istemiş, ancak İstanbul Patrikhane‘nin Bulgarlara karşı sergilediği davranışı ve uyguladıkları politikayı hazmedemediklerini ve daha fala sabredemeyeceklerini de dile getirmiştir. Ayrıca Bulgarlar, Osmanlı iktidarından Bulgar milletinin tanınmasını istemektedirler. Bulgarlar, o dönem Osmanlı iktidarı her gayri-Müslim toplumla o toplumun kendisinden olan temsilci aracılığı ile diyalog kurup, problemleri çözdüğü gibi, Bulgar toplumu ile de kendi toplumundan olan ve Patriğe bağlı olmayan bir temsilci aracılığı ile diyalog kurması ve Bulgar toplumunun sorunlarının bu şekilde çözülmesi gerektiğini savundular. Gerov, aynı istekleri Bulgarların dostları olan Herson Başpiskoposu İnokentiy ve Knyaz V.İ.Vasilçikov‘a iletmiştir.64

2.3 Bulgar Kilisesi’nin Fener Rum Patrikhanesi’nden Kopması

İlarion‘nun Piskoposluğa atanmasından sonra vuku bulan olaylardan sonra, Bulgar Kilisesi ile Fener Rum Kilisesi arasındaki ilişkiler bozulmaya devam etti ve düzelemeyecek bir hale geldi. Buna rağmen bir süre daha Bulgar Kilisesi, Fener Rum Patrikhanesi‘ne bağlı kaldı. Ancak iki millet arasında gittikçe artan anlaşmazlık ve Rum Patrikhanesi‘nin baskısı 3 Nisan 1860‘taki büyük kopmayla sonuçlandı.65

İlarion, Bulgar Kilisesi‘nin Rum Kilisesi‘nden mutlaka ayrılması gerektiğine sonucuna varmıştır. Kendisi gibi düşünen iki Metropoliti daha bularak 1860 senesi Paskalyasında ayin yaparken okunması adet olan Rum Patriğinin adını okumamıştır. Onun yerine o zaman Osmanlı tahtında oturan Sultan Abdülmecid‘in adını okuyup

63 Konstantin İreçek, İstoria na Bılgarite (Bulgarların Tarihi), s. 582. 64 Jeço Atanasov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria, s. 124-125. 65 Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s. 70.

23

ona dua etmiştir. Tuna vilayetindeki Bulgar Kiliselerinin birçoğu İlarion‘a uyarak duada hep Sultanın adını okuyup ona dua etmişlerdir.66

Bulgaristan‘da Sveti Kiril ve Metodiy günü olan 11 Mayıs 1860‘da 32 Bulgar şehrinde, Patrik‘in adı kaldırılarak yerine İlarion‘un adı okunmaya başlanmış. Bu arada 9 Nisan 1860‘da Patrikhane Sen Sinod Meclisi toplanarak İlarion‘u hareketini açıklamaya davet edip İlarion, hesap vermeye gitmeyi reddetmiştir. Bizzat Patrik‘in çağrısı üzerine, kendisini ziyarete gittiğinde İlarion bu hareketi cemaatin arzusu üzerine yaptığını belirtmiştir. Bundan birkaç gün sonra Patrikhane, İlarion‘un cezalandırılması için Babıâli nezdinde girişimde bulunmuş. 24 Nisan 1860‘da İlarion, yine Patrikhane‘den izin almadan Fener‘deki Sveti Stefan Bulgar Kilisesinde ayin düzenlemiş. Patrikhane, Babıâli nezdinde şikâyetini tekrarlamış, ancak Osmanlı hükümeti olaya karışmamayı tercih etmiştir.67

3. XX-XXI. Yüzyıllarda Bulgar Ortodoks Kilisesinin Durumu

Bulgar Ekzarhlığı‘nın* idari merkezi 1913 yılına kadar Bağımsız Bulgar topraklarında bulunmayışı Bulgar Kilisesini olumsuz etkilemiştir. Bu yüzden 1918 yılında Kilise tamamen devletten ayrılmıştır. Ancak başbakan Stamboliyski‘ye göre Kilise bir sağlık merkezi gibidir. Bulgaristan‘ın savaştan sonra kaybettiği manevi değerleri onun gözünde Kilise yeniden inşa edip ahlaki ve fikri bozuklukları düzeltecektir. Ancak diğer taraftan Başbakan, Bulgar Ortodoks Kilisesinin Sinoduy‘la Kilise mülkü, Sofya Papaz okulu ve başka şeyler için anlaşmazlığa girmiştir.68

XX. yüzyılın 20‘ci yıllarında her ne kadar Kilise Devletten ayrı olsa bile Bulgar anayasasındaki yeri güçlüdür. Ancak Ekzarhlık dönemiyle kıyaslandığında Kilise, toplumsal ve siyasi açıdan güçsüzdür. Bulgar medyası her dakika, her an Bulgarların dinden uzaklaştıklarını, kiliselerin boşaldığını ve kilise otoritesinin düştüğünü vurgulamaktadır.69

66 Osman Nuri Peremeci, Tuna Boyu Tarihi, s. 199. 67 Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s.70-71. *Ekzarh: Patrikhanenin altında Metropolitliğin üzerinde bir makamdır. 28 Şubat 1870 yılında Sultan Abdülaziz döneminde kurulan Ekzarhlık, Balkanlarda Patrikhanenin etkisini azalmıştır. 68 Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 68-69. 69 Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 69.

24

Dini liderlerin Eylül ayaklanmasına karşı sert tavır almaları ve 16 Nisan 1925 yılında ―Aziz Nedelya‖ kilisesinde düzenlenen suikast, Bulgar Ortodoks Kilisesini olayların merkezi noktasına taşımıştır. Bu olaydan sonra Tanrı‘nın mabedine (kilisesine) el uzattıkları için toplumda ateistlere karşı negatif bir tavır alınmış ve Kiliseye önem verilmeye başlanmıştır. İnsanlar, dine sempati duymaya başlamışlardır.70

1950 yılında Bulgar Ortodoks Kilisesinin tüzüğü hazırlanmış ve bu tüzük, Bulgar Patrikliğinin yeniden inşa edilmesine yol açmıştır. Tüzüğün birinci bendinde Bağımsız Bulgar Ortodoks Kilisesi ―Patriklik‖ olduğu belirtilmiştir. 3 Ocak 1953 yılındaki Bulgar Ortodoks Kilisesi‘nin Sinodun toplantısında, Bulgar Patrikliğinin yeniden inşa edilmesi ve Patrik seçilmesi için 8 Mayıs‘ta Yerel Milli Kilise Konsil toplantısı yapılması kararlaştırılmıştır.71

Bulgar Ortodoks Kilise Sinodu‘nun* kararlaştırdığı 8 Mayıs tarihinde Konsil toplantısı gerçekleşmiş ve Bulgar Ortodoks Kilisesi bu Konsilde ―Patriklik‖ statüsünü elde etmiştir. 10 Mayıs‘ta Filibe Mitropoliti Kiril Plovdivski Bulgar Patrikliğinin Patriği seçilmiştir.72 Aslında Bulgar Ortodoks Kilise Sinodu bu Patriklik makamına Paisiy Vidinski‘yi teklif etmiş, ancak o zaman iktidarda olan komünist partisi bu teklifi reddederek bu makama Kiril Plovdivski‘yi uygun görmüştür.73

Patrik Kiril 7 Mart 1971 yılında vefat etmiş ve 4 Temmuz 1971 yılında Lofça Metropoliti Maksim Bulgar Patrikliğin Patriği seçilmiş ve günümüze kadar bu makamda kalmıştır. Bulgar Patrikliği de günümüze kadar aynı statüde varlığını sürdürmüştür.74

Bulgar Ortodoks Kilisesi Bulgar toprakları dışında her zaman Bulgar Devletinin menfaatlerini savunmuş, devletten ayrı bir kurum olarak düşünülmemiş, ancak Bulgar

70 http://www.pravoslavieto.com/books/history_bpc/index.htm, 18.08.2009, 11:25 71 Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 71. * Sinod kelimesi, Yunancadaki Sunodus kelimesinden gelmektedir. Sunodus ise, yol almak anlamına gelmektedir. Sinod, cemaatin işlerini tartışmak için davet edilmiş dini şeflerin toplantısına verilen bir addır. Bizans usulünce ayin yapan Ortodoks kiliselerinin de bir kutsal Sinodları vardır. (Mehmet Aydın, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, Konya 2005, s. 346 72 http://www.pravoslavieto.com/books/history_bpc/index.htm, 18.08.2009, 11:40 73 Ginyo Ganev, Dırjava i Tsırkva – Tsırkva ı Dırjava v Bılgarskata İstoria , s. 459. 74 Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 71.

25

Devleti sınırları içinde Kilise seküler bir vasıf taşımıştır. Bugün de Bulgar Ortodoks Kilisesinin görevi Bulgar Devleti sınırları içinde toplum fertlerinin manevi ve ahlaki duygularını muhafaza etmektedir. Hatta Devlet o kadar ileri gitmiştir ki, din dersini okullarda zorunlu olarak yapmak istemiştir.75

C.MANASTIRLAR VE OLUġUM SÜREÇLERĠ

Manastır, bir başrahip ya da baş rahibenin yönetiminde bir arada yaşayan rahip veya rahibeler topluluğunu barındıran binadır. Bunlar kilise kurallarına göre örgütlenirdi. Manastır, kendi mülkü olan bir arazi üzerinde kurulur ve manastır rahipleri sahip oldukları araziyi işletirlerdi. Arazilerden elde edilen ürünlerle kapalı bir ekonomi içinde yaşarlardı. Manastır, son derece farklı ve karmaşık yapısı olan bir kurumdu. Başrahipten başka; keşişler, ayin eşyası muhafızı, hastabakıcı, vekilharç ve konuk ağırlayıcı personel bulunurdu.76

Hıristiyan âleminde manastırların özel bir yeri ve anlamı vardır. Bir tür çilehâne olan manastırlar, tarihte olduğu gibi günümüzde de Hıristiyanlığın en önemli kurumları arasındadır. Manastır hayatı, Hz. İsa ya da onun ilk izleyicileri olan Havariler tarafından vaz edilmiş değildir. İncil‘in Yeni Ahit denilen bölümünde de Hıristiyanlardan manastır kurmaları istenmemiştir.77

Biraz daha yakından bakınca, manastır hayatının gerisinde birçoklarının arzu ettikleri bir hikmet ve bir yaşama sanatı keşfedilir. Bu yaşama sanatı ve bu hikmet, özellikle bir kültür dünyasında tebcil edilmiştir. Orada ölümle ülfet, göksel sitenin rahat bekleyişi yer değiştirecek, yaşama taşkınlığı dengeli ve gerekli bir disiplin altında uslanmayı öğrenecektir. Yine orada, yeryüzünün çalışma köleliği tartışılacak ve hamdin günlük ahengiyle muhteşemleşecektir.78

Manastır kavramı ve kurumu 3. Yüzyılın sonunda ve 4. Yüzyılın başında Hıristiyanlığa girmiştir. Daha önceki Hıristiyanlar manastır nedir bilmiyorlardı.

75 http://www.segabg.com/online/article.asp?issueid=2618§ionid=16&id=0000101, 18.08.2009, 16:06 76 Ahmet Türkan, Trabzon‟da Hıristiyanlık Tarihi ve Sümela Manastırı‟nın Hıristiyanlıktaki Yeri, Basılmamış Y.L. Tezi, 1995, s. 38. 77 Aytunç Altındal, Türkiye ve Ortodokslar, Anahtar Kitaplar Yay., İstanbul 1995, s. 36. 78 Albert M. Besnard, “Katolik Mezhebi” Mehmet Aydın, Din Fenomeni, Din Bilimleri Yay., Konya 2000 içinde, s. 162.

26

Manastır kurucularının ilki Aziz Antonios (251-356)79 adlı bir Hıristiyan‘dır. Bu şahıs Mısır‘ın Nil deltasındaki Keranis şehri yakınlarında ilk manastırı kurmuştur. Aziz Antonios, şehirdeki yaşamdan uzaklaşıp dininin öngördüğü tarzda tamamen yoksul bir şekilde ve doğa ile baş başa yaşayarak dua edebilmek için çöle sığınmıştır. Yıllarca çölde kendi başına yaşayan Aziz Antonios‘a özenen başkaları da çıkınca ilk çöl manastırı kurulmuştur. Sonraları kurulan Kıpti Kilisesi de başlangıcını buna dayandırmıştır.80

Hıristiyanlıkta manastırcılık akımı işte bu Aziz Antonios ile başlamış bir akımdır. Zaman zaman papalarla tartışan manastırcıların en ünlüsü Aziz Asisi‘dir. Fransiskan mezhebinin kurucusu olan bu aziz, Müslüman sultanlarla konuşup görüşmüş ve Hıristiyanlık ile Müslümanlık arasında arabuluculuk yapmıştır. Özellikle 13. yüzyıldan itibaren yaygınlaşan manastırcılık, papaların ve patriklerin kilise öğretilerden çok farklı bir yönde gelişme göstermiştir. Kiliseler ve papalar, otorite kavramını öne çıkartıp, bu otoriteye dayandırarak standartlar koyarlarken, manastırcılıkta standartları belirleyen otorite değil, gelenek olmuştur. Dolaysıyla manastır papazlarına, kilise papazlarından ayrı olarak keşiş denilmiştir.81

Erken Ortaçağda, manastır kültürü zenginleşmiş. Çoğu kez derebeylik merkezi olarak kullanılmış. Bazıları piskoposluk bölgesi yapılmıştır. Manastırların önemi, şehirlerin ve üniversitelerin gelişmesiyle birlikte azalmaya başlamıştır.

Avrupa‘da manastırların, 13. yüzyıldan sonra önemi azalmaya başlarken, Doğu‘da tam tersi bir gelişme tezâhür etmiştir. Ortodoks manastırlar, Rum cemaati üzerinde etkili birer kurum haline gelmiştir. Manastırlarda klasik eğitim müfredatı devam etmiştir.

79 Aziz Antonios: Mısırda Hıristiyan zühd hareketinin kurucularından biridir. M.S. 251 yılında Mısır‘da doğmuş ve 356‘da ölmüştür. Çoğu zaman Hıristiyan sanatında ve edebiyatında tasvir edilmiştir. Bkz. Albert M. Besnard, ―Katolik Mezhebi- Aziz Antonios‖, Mehmet Aydın, Din Fenomeni, s. 193. 80 Ahmet Türkan, Trabzon‟da Hıristiyanlık Tarihi ve Sümela Manastırı‟nın Hıristiyanlıktaki Yeri, s. 39. 81 Aytunç Altındal, Türkiye ve Ortodokslar, s. 36.

27

Günümüz Avrupa‘sında özellikle Katolik ve Ortodoks Kiliseleri‘ne bağlı manastırlar, Hıristiyanlığı kendi anladıkları tarzda uygulamakta ve çeşitli mezhep ve tarikatların ―Ruhban Yetiştirme Yurtları‖ olarak görev yapmaktadırlar.82

1. Bulgaristan’da Manastırların OluĢumu

Hıristiyanlıkta manastırların oluşumu bölgelere göre farklılıklar arz etmiştir. Daha önce de belirttiğimiz gibi ilk manastır yaşantısı, Mısır‘da keşişliğin kurucusu kabul edilen Hıristiyan Aziz Antonios tarafından belli bir düzene bağlanmıştı. Bu, manastır yaşamı açısından ilk teşebbüslerden biri olarak kabul edilmiştir.83

Mısır‘da başlayan bu manastır kültürü, sonraki dönemlerde Anadolu‘ya, Anadolu‘dan Balkanlar‘a, Balkanlar‘dan ise Avrupa‘ya hızla yayılmıştır.

Bulgaristan‘da manastırların oluşumu, Bulgarların Hıristiyanlaştırılmasından hemen sonra tezâhür etmeye başlamıştır. Hıristiyanlaştırma hareketi Bulgar hükümdarı Çar Boris döneminde, 864 yılında gerçekleştirilmiştir. IX. yüzyılın başında Çar Boris tarafından devletin sınırlarını belirleyen yedi şehirde manastır kurulmuştur. Çar Boris, kendi isteği üzere 888 yılında tahttan çekilmiş ve devlet yönetimini oğlu Vladimir‘e bırakarak Preslav84 yakınlarında bulunan bir manastıra kapanmıştır. Hayatının son yıllarını, bu manastırda ibadet ederek ve eski kitapları temize çekerek geçirmiştir. Rivayetlere göre bugün Makedonya sınırları içinde, Ohrid gölünün güney-doğusunda bulunan ―Aziz Naum‖ manastırı da Çar Boris tarafından kurulmuştur.85

Güçlü Bizans ve Roma dini etkisine karşı, yeni kurulan Bulgar halkını korumak ve merkezi hükümeti güçlendirmek için Güneydoğu ve Orta Avrupa ardından, diğer büyük Hıristiyan ülkeler ile birlikte uygar bir ülke olarak devletin uluslararası saygınlığını artırmak için Hıristiyanlığı kabul edilmesi, bağımsız bir Bulgar kilisesi

82 Ahmet Türkan, Trabzon‟da Hıristiyanlık Tarihi ve Sümela Manastırı‟nın Hıristiyanlıktaki Yeri, s. 40. 83 Ahmet Türkan, Trabzon‟da Hıristiyanlık Tarihi ve Sümela Manastırı‟nın Hıristiyanlıktaki Yeri, s. 41. 84 Preslav: Bulgaristan‘nın kuzey-doğusunda bulunan bir şehirdir. 893-971 yılları arasında Birinci Bulgar Çarlığının ikinci başkenti seçilir. 85 H. Jekov, Vıznikvane na Manastirite v Bıldaria i Kulturno-Nacionalnoto im Zna4enie, V.Tırnovo 1926, s. 5-6.

28

kurulması ve kendine özgü bir Slav edebiyatı ve kültürü oluşturması zorunlu hale gelmiştir.86

893 yılında çar Simeon Kliment‘i piskopos olarak tâyin ettiğinde başka bir Kiril ve Metodyi‘nin öğrencisi olan Naum‘u eğitim etkinlik liderliğini üstlenmesi için görevlendirilmiştir. Naum‘un eserlerinden I. Borıs ve oğlu çar Simeon‘un isteği ve yardımı ile Naum da bir manastır kurduğu anlaşılmaktadır.87

Bulgar manastırları kuruluşlarından itibaren ibadet faaliyetleri ile birlikte eğitim kültür ve edebiyat merkezleridir. Slav alfabesinin ve Bulgar edebiyatının yaratıcıları manastırlarda çalışmaya başlamıştır. I. Boris ülkenin yönetiminde en yakın yardımcıları, Bulgar edebiyatında Çernorizets Doks ismiyle meşhur kardeşini ve yeğni Tudor Doksov‘u edebi faaliyetleri yönlendirmek ve kendileri de katılmak için Preslav yakınlarında bulunan ―Sveti Panteleymon‖ manastırına göndermiştir. İstanbul üzerinden Bulgaristan‘a gelen Kiril ve Metodyi‘nin genç öğrencilerini ve onlarla beraber İstanbul‘daki ―Magnaurska‖ okulundan mezun olduktan sonra keşişliği kabul eden I. Boris‘in üçüncü oğlu Simeon‘u da buraya yerleştirilmiştir. Boris ve özellikle çar Simeon (893-927) zamanında Patleyna‘daki manastır çok geniş edebi faaliyetler geliştirmiştir. Burada Naum ve Kilment gözetiminde kuzeydoğu Bulgaristan‘da ilk eski Bulgar edebi okulu ―Preslav Edebiyat Okulu‖ kurulmuştur.88

Birinci Bulgar Çarlığı zamanında ülkenin daha uzak bölgelerinde de manastırlar kurulmaya başlamıştır. Bunların birçoğu ilk başta feodal kalelerin civarında bağımsız kilise veya paraklis olarak çıkmıştır. İvan Rilski uzlet hayatına çekilmeden, eğitim için belli bir vakit geçirdiği Ruen zirvesinin eteğinde bulunan ―Aziz Dimitrii‖ manastırı da o dönemlerde kurulmuştur. X. yüzyılın ikinci yarısında Rila manastırı, sonraki yıllarda ise Kurilov ―Aziz İvan Rilski‖, Germanski ―Aziz İvan Rilski‖ ve Pernik ―Sveti Panteleymon‖ manastırları kurulmuştur.89

1018 yılında Bizanslılar Bulgaristan‘ı işgal ettiğinde manastırların bir kısmını ve özellikle başkentleri Pliska ve Preslav civarındakileri tahrip etmişlerdir. Diğerlerine ise

86 Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Sofya, 2000, s. 87. 87 Lyuben Praşkov, Elka Bakalova, Stefan Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, Sofya, 1992, s. 39. 88 Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, Sofya 2006, s. 53. 89 K. Tuleşkov, Arhitektura na bılgarskite manastiri, Sofya, 1988, s. 57.

29

Yunan din adamları yerleştirilmiştir. Sistematik olarak Bulgar edebi değerleri, kültürel ve sanat anıtları imha edilmeye başlanmış ve Yunan etkisi telkin edilmiştir. Ancak bazı manastırlar muhafaza edilerek edebiyat ve kültür merkezleri geleneği gizli bir şekilde devam ettirmiştir.90

Bizans egemenliğinden kurtulduktan sonra (1185) ve özellikle XIII-XIV. yüzyıllarda Bulgaristan‘da manevi hayatın gelişmesi için yine uygun koşullar oluşturulmuştur. Bulgar çarları ve bireysel insanlık desteği ile Stara Planina, Rila, Vitoşa ve Rodoplar‘ın en güzel yerlerinde, özellikle Veliko Tırnovo ve civarında manastırlar kurulmuştur. Tırnovo civarındaki manastırların kuruluşu çar Asenler ve halefleri ile ilişkilidir. Yantra nehrinin geçitinde Çarevets ve Trapeznitsa arasında ―Velikata lavra sveti 40 mıcenitsi‖, ―Sveta gora‖ tepesinde ―Sveta Bogoroditsa Pıtevoditelka‖, Trapeznitsa‘da ―Sveti İvan Rilski‖, Yantra nehrinin kıyısında ―Aziz Marko‖ ve Çarevets‘in karşısında ―Sveta Bogoroditsa Temniçka‖ manastırları buna örnektir. Elenski Balkan‘da Tırnovo‘un güneyinde Kapinovski ―Sveti Nikola‖, Plakovski ―Sveti İliya‖, Merdan ―Sveti 40 Mıçenitsi‖ ve başka manastırlar ortaya çıkmıştır. Sofya civarında da pek çok manastır kurulmuştur. Daha sonra burada Bistra ―Sveti Georgi‖ manastırı öncülüğnde ondört manastır birleşerek ―Sofya Kutsal ormanı‖ adı ile bir manastır grubu şekillemiştir. Bunun gibi manastır grubu ―Küçük Kutsal Orman‖ adı ile Sliven civarında da şekillenmiştir.91

―İkinci Altın Çağ‖ olarak adlandırılan bu dönem (13-14 yy) sırasında Bulgar edebiyatı, kültürü ve sanatı özellikle manastırlarda gelişmiştir. Bu nedenle Bulgar hükümdarları tarafından haklı olarak manastır hakları altın damgalı özel sertifika ile onaylanmış ve çömertce ödüllendirilmiştir.92

Manastırlar en yüksek ruhsal gelişimine İkinci Bulgar Çarlığı sırasında Çar İvan Aleksandır (1331-1371) ve onun halefi Çar İvan Şişman (1371-1393) yönetiminde ulaşmıştır. Bununla beraber İkinci Bulgar Devleti‘nin manastırlarında ortaçağ Bulgar resim sahnesi de olmuşmaya başlamıştır. O dönemde ünlü ―Tırnovo Resim Okulu‖ kurulmuştur. Ancak o dönem kültür ve sanat anıtlardan günümüze kadar ulaşan çok az

90 H. Jekov, Vıznikvane na Manastirite v Bıldaria i Kulturno-Nacionalnoto im Zna4enie, s. 7. 91 Lyuben Praşkov, Elka Bakalova, Stefan Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, s. 40. 92 Nikolay Mavradinov, İskustvo na Bılgarskoto Vızrajdane, 1957, s. 216.

30

eser bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi 1259 yılında inşa edilen Boyana kilisesi‘dir. Daha sonra Rusçuk İvanovo köyünün civarında bulunan kaya manastırının freskleri (13-14 yy.), Rila manastırında Hrelyo kulesinde ―Sveti Yoan Predteça‖ paraklisindeki resimler (14 yy.), Zemen manastırın ana kilisesinde duvar resimleri (1354) ve Baçkov manastırında bulunan ―Kostintsa‘daki bazı freskler (14 yy.) bunlar arasındadır. 93

Balkan Dağlar‘ında bulunan ―Rakoviş‖, Ciprovski ―Sveti İvan Rilski‖, Cerepişki ―Uspenie Bogorodiçno‖, Çikotinski ―Sveti Arhangel Mihail‖, Karlukovski, Etropole ―Kutsal Teslis‖ ve Batoşevski manastırları da İkinci Bulgar Çarlığı döneminde kurulmuştur. O dönemin Bulgar hükümdarları sadece yeni manastırların kuruluşu ile yetinmemiş, onlar eski manastırların restoresini de üstlenmiştir. 1344 yılında çar İvan Aleksandır Baçkovo bölgesini Bulgaristan‘a dahil ettiğinde Baçkov ―Uspenie Bogorodiçno‖ manastırını restore etmiş ve ona çeşitli mülkiyetler hibe etmiştir.94

Yukarıdan anlaşıldığı gibi İkinci Bulgar Çarlığı döneminde çarlar bizzat manastırlarla ilgilenmiş Osmanlı döneminde ise Bulgar halkı manastırların restore edilmesini ve yenilenmesini üstlenmiştir. Sofya ve civarında yetenekli, ünlü Bulgar ressam Pimen Zografski (Sofiyiski) onarım çalışmaları devam edip Kurilovski, Seslavski, Eleşnişki, Çerepişki, Dragalevski ve başka manastırlar yenilemiş ve fresklerle süslemiştir.95

Germanski, Seslavski ve özellikle Eleşnik manastırları yaygın edebi faaliyetler göstermiştir. O zaman Stara planinanın kuzeyinde en büyük edebi merkezi ―Varovitets‖ ismile de anılan Etropole manastırıdır. Burada Baycho, Yoan, Rafail, Daniel Etropolski, Vasilyi Sofiyanin gibi Bulgar yazarlar çok eski el yazmaların kopyalarını yazmış ve ülke çapında dağıtılan orijinal yazılar yazmışlardır. XVIII- XIX. yüzyıllarda Güney Bulgaristan‘nın edebiyat ve eğitim merkezi ―Sveti

93 Aleksandır Teodorov, Tremı, Sofya 1921, s. 114. 94 Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, s. 89. 95 Asen Vasilev, Bılgarski vızrojdenski maistori, jivopisçi i rezbari, 1956, s. 121.

31

Vraçove‖ manastırıdır. Orada dilbilgisi ve güzel sanatlar için özel bir okul açılmıştır. Mezun olan Krıstyu Gramatik, Ananyi ve Sidor‘un isimleri meşhurdur.96

Yine İkinci Bulgar Çarlığı döneminde Teodosyi Tırnovski çar İvan Aleksandır‘ın yardımı ile Kilifarevski ―Rojdestvo Bogorodiçno‖ manastırı kurmuş, sonra ise meşhur ―Kilifarevska Edebiyat Okulu‘nu‖ kurulmuştur. Burada ünlü Bulgar bilim adamları ve dönemin pedagogları Evtimii, Kiprian, Dionisyi ve başkalar eğitim almışlardır. Daha sonra yine çar İvan Aleksandır‘ın desteği ile Tırnovo‘un kuzeyinde ―Kutsal Teslis‖ daha sonra Patriarşeski ismi ile adlandıran manastırı kurulmuştur. Onun şöhreti Evtimii‘nin edebi ve eğitim faaliyetleri ile bağlıdır. Evtimii Patrik olmadan önce burada ―Tırnovo Edebiyat Okulu‖ kurmuştur. Burada eski Bulgar yazarlar Grigoryi Tsamblak, Konstantin Kosteneçki ve Kiprian gibileri eğitim görmüştür.97

Bulgar halkı için uzun zamanlar manastırlar tek okul, rahipler ise tek öğretmen olmuşlar, manastırlarda okuma yazma eğitimi veren okullar açılmıştır. Büyük ve zengin manastırlar birkaç okulun harçını temin etmiştir. Rila manastırın çeşitli kasaba ve köylerinde 52 tane okulun masraflarını karşılamıştır. Manastırların tüm bu çok taraflı faaliyetleri, Bulgar Rönesans faktörüne dönüşmüştür.98

Osmanlı hakimiyetinden bu yana Bulgaristan‘daki manastırlar sanatsal anıtların temsilleridir. Dragalev ve Kremikovtsi manastırların eski duvar resimleri (15 yy.) , özellikle bağışçıların portreleri Tırnovo Resim Okulu‘nun gerçekçi bir sanat ruhunu göstermektedir. Kurilovski, Seslavski, Eleşnik, İliyen, Trın, Vidin ve Baçkov manastırlarında XVI-XVII. yüzyıllarda çizilen freskler asıl sanatın gerçek bir delilidir.99

XVIII. yüzyılın sonlarında ve XIX. yüyılın başlarında bu sanatın zirve noktasına ulaşılmıştır. O dönemde Tryavna, Debır, Samokov, Bansko- Razlog ve başka ikonografi okulları şekillenmiş ve kendi faaliyetlerini gerçekleştirmiştir. Onların en dikkate değer temsilcileri bazı önemli manastır kiliselerinin duvarlarını ve kubbelerini

96 Nikolay Mavradinov, İskustvo na Bılgarskoto Vızrajdane, s. 218. 97 H. Jekov, Vıznikvane na Manastirite v Bıldaria i Kulturno-Nacionalnoto im Zna4enie, s. 12. 98 Lyuben Praşkov, Elka Bakalova, Stefan Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, s. 45. 99 Nikolay Mavradinov, İskustvo na Bılgarskoto Vızrajdane, s. 224.

32

resimlerle süslemiştir. İvan Rilski, Evtimii Tırnovski, Teodosyi Tırnovski, Gavril Lesnovski, İlarion Maglenski, Kiril ve Metodyi, Kliment Ohritski ve diğer bazı Bulgar azizler ve eğitimcilerin porterleri çizilmeye başlanmış, bu da ulusal bilincin uyanışının delilidir.100

Rakoviş, Muldavski, Baçkov, Kapinov, Preobrajen, Sokolski, Troyan, Arapovski ve başak bir çok manastırların kiliselerinde Koyu Tsonuv, Krıstyu Zahariev, Zahari Zograf, Nikola Obrazopisov, Georgi Dançov, Toma Vişanov ve Stanislav Dospevski gibi yetenekli Bulgar sanatçılar çalışmıştır. Bu duvar resimlerle beraber bazı manastırlarda ahşap oymacılığı harika eserler de yapılmıştır. Rojen, Troyan, Çiprovski, Baçkov, Çikotinski, Lopuşanski, Preobrajen ve özellikle Rila manastırının ikonostası Bulgar ahşap oymacılığının sanat şaheserlerindendir.101

Ayrıca manastırların uzun tarihi, Bulgar halkının çeşitli egemen güçleri karşısındaki mücadelesi ile bağlantılıdır. Ulusal kurtuluş hareketleri sırasında onlar popüler ayaklanmalar ve isyan merkezleri, isyancılara ve devrimcilere sığınak olmuştur. Manastır hücrelerden sadece aydın insanlar değil, aynı zamanda İgnatyi Levski, Rahip Matey Preobrajenski, papaz Sergey, papaz Zotik ve papaz Hariton gibi devrimci ruhlu insanlar da çıkmıştır.102

2. Manastırlarda KeĢiĢlik ve Azizlik

Azizler, Hıristiyan geleneğinde kilise tarihinde önemli bir yere sahip olan ermiş kişilerdir. Azizler kültü, Hıristiyanlıkta önemli bir yer tutar. Özellikle Hıristiyan Kilisesi‘nde azizlerin resim ve kabartmalarından oluşan ikonalar dua etmek ve tapınmak amacıyla da kullanılmıştır. İkonalara tapınma kabul edilmemekle birlikte Katolisizm‘de de azizleri tazim etmeye dayalı azizler kültüne yer verilmiştir. Hıristiyanlıkta aziz, kutsallığından dolayı tanrıya yakın olan kişi ve kişinin duasına icabet eden bir figür, bir başka deyimle bir çeşit aracı varlık olarak görülür.103

100 Asen Vasilev, Bılgarski vızrojdenski maistori, jivopisçi i rezbari, 1956, s. 340-341. 101 Vasil Zahariev, Zaharii Zograf hudojnik vızrojdeneç 1810-1853, s. 126. 102 H. Jekov, Vıznikvane na Manastirite v Bıldaria i Kulturno-Nacionalnoto im Zna4enie, s. 22. 103 Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, ―Aziz‖, Ankara 1998, s. 52.

33

Keşiş ise, tek başına ya da kendisi gibi olan diğer keşişlerle birlikte bir manastırda yaşamayı ilke edinen dindar kişidir. Keşişlik, bir yaşama tarzını ve dînî kuruluşları ifade eder. Bu kuruluşlara göre, erkekler ve kadınlar tâatin, fakirliğin, iffetin çetin kurallarını kabul ederek, kendilerini Allah‘a vakfederler. Neticede, ya tarik-i dünya olarak; ya da tam teşkilatlı manastır cemaati içinde kendilerini, murakabeye ve duaya verirler. Keşişlik, özellikle Ortodoks Kilisesi içinde çok büyük rol oynamıştır ve hala da oynamaktadır.104

Genellikle keşişlerin uymakla yükümlü oldukları kurallar, fakirlik, bekâret ve keşişlik kurallarına mutlak itaattir. Keşişlikle, asketik yaşantı arasında sıkı bir ilişki söz konusudur. Asketik davranışlar hem keşişin kendi günahları, hem de diğer insanların günahları için bir kefaret olarak değerlendirilir.105

Bazı manastırların kent içinde kurulu olmasına karşın, keşiş olabilmek için genellikle kent terk edilir. Köylerin Hıristiyanlaştırılmasında keşiş ve münzevilerin önemli bir payı vardı, çünkü çoğunlukla kent ağırlıklı ilk resmi kilise sistemi bu iş için hazırlıksızdı. Kilisenin belirlediği papazlık bölgelerine bağlı din adamlarının yokluğunda, keşiş, din ve ahlak işlerinde öğüt almak için başvurulan kişi konumunda olurdu. Dinsel etkinliği nedeniyle kısa bir süre içinde aziz konumuna yükseltilir ve kendisine mûcizevi güçler atfedilirdi. Ölümünden sonra, bazen de ölümünden önce, kurmuş olduğu manastır bir hac yeri gibi ziyaret edilirdi; mezarında dua okunurdu; terekesi kutsal emanete dönüşürdü. 106

Sık sık manastırları terk eden gezgin keşişler kara giysileriyle hemen tanınırlardı. Bu kılık azizliğin göstergesi sayılırdı. Bununla birlikte VIII. yüzyıla dek kapalı kurumlar olarak kalan manastırlar pek varlıklı sayılmazlardı. Keşişler ruhani işlerle ilgilenmekten gelir gider işlerine zaman ayırmazlar, tüm giderler bir kutsal emanete ya da çok özel bir ikonaya saygı sunmaya gelen inananların el açıklığıyla karşılanırdı.107

104 Albert M. Besnard, “Katolik Mezhebi”, Mehmet Aydın, Din Fenomeni içinde, s. 174. 105 Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, ―Keşiş‖ s. 218. 106 Ahmet Türkan, Trabzon‟da Hıristiyanlık Tarihi ve Sümela Manastırı‟nın Hıristiyanlıktaki Yeri, s. 43. 107 Ahmet Türkan, Trabzon‟da Hıristiyanlık Tarihi ve Sümela Manastırı‟nın Hıristiyanlıktaki Yeri, s. 44.

34

Roma Kilisesi bazı insanlara ―saint‖ unvanını vermektedir. 993‘te ilk olarak bir kişi, Papa tarafından bu unvanı almıştır. Bütün insani kurumlarda olduğu gibi, keşişler müessesesinin de bir gerileme ve ıslahat dönemine varis olduğunu, tarih kabul etmektedir. Bugün ise dünyada, 12000 kadar erkek Benedict‘in ve farklı tarikatlara bağlı bir o kadar da kadın Benedictine vardır. Yine 30000 kadar Keşiş ve 20000 de muhtelif tarikatların manastırlarına bağlı Rahibenin olduğu tahmin edilmektedir. Fakat bu rakamlara, sayıları oldukça fazla olan ve keşişin murakabe hayatı kendileri için önemli olmayan dini cemaatlerin üyeleri, dâhil değildir.108

108 Albert M. Besnard, “Katolik Mezhebi”, Mehmet Aydın, Din Fenomeni, s. 174-175.

35

I. BÖLÜM

AZĠZ ĠVAN RĠLSKĠ MANASTIRI

A. AZĠZ ĠVAN RĠLSKĠ’NĠN HAYATI

1. Aziz Ġvan Rilski’nin Doğumu ve Gençliği

X. yüzyıldan günümüze kadar Bulgaristan topraklarında yaşamış, en meşhur azizlerden olan Aziz İvan Rilski 876 yılında Dupnica şehri civarında bulunan Skrino köyünde doğmuştur. Bulgarların Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul etmelerinden birkaç yıl sonra doğan Aziz İvan Rilski, Hıristiyan kanunlarına göre vaftiz edilmiştir. Ailesi de Skrino köyünde doğmuş ve çok iyi bir Hıristiyan eğitimi görmüştür. Dolaysıyla İvan Rilski daha küçükken ailesi ona iyi bir Hıristiyan eğitimi vermiş, Tanrı ve kiliseyi sevmeyi öğretmiştir.109

İvan Rilski‘nin gençlik yılları çar Boris (852-889) ve çar Simeon (893-927) dönemlerine rastlamaktadır. Bilindiği gibi bu dönemlerde Kiril ve Metodiy kardeşler tarafından Slav alfabesi icat edilmiş ve Bulgar edebiyatının gelişmesi için çok çaba sarf edilmiştir. Böyle bir dönemde yaşamış olan İvan Rilski daha küçükken okuma yazma ve Yunanca öğrenmiştir. Gençliğinden beri Aziz Rilski kendisini keşişlik hayatına ve Tanrı‘nın yoluna adamak istemiştir.110

2. Ġvan Rilski’nin KeĢiĢliği Kabul EdiĢi

İvan Rilski, ailesinin vefâtından sonra Skrino köyünden bazı uyuşuk ve kıskanç insanlar tarafından ―bu hayata uygun olmayan insan‖ sıfatıyla vasıflandırılmıştır. Bu ifâdeler kendisini çok usandırmış ve ailesinden kalan mirası fakirlere dağıtıp Ruen tepesinde bulunan ―Aziz Dimitrii‖ manastırına sığınmıştır. Bu manastırda İvan Rilski ilahiyat eğitimi almış, kutsal kitapları talim etmiş ve 25 yaşındayken keşişliği kabul etmiştir.111

Keşişliği kabul ettikten sonra ilk görevi ―Aziz Dimitrii‖ manastırında başlamış, kendini perhiz ve ibâdete vermiş, daha sonra ise Struma vadisinde bulunan manastırları

109 Arhimandrit Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, Sofya 1942, s. 5. 110 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, Veliko Tırnovo 2000, s. 11. 111 İvan, Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, Sofya 1960, s. 7.

36

dolaşmaya başlamış ve en sonunda Rila Dağı‘nın en yüksek ve ıssız tepelerine yerleşmiştir.112

3. Ġvan Rilski’nin Rila Issızlıktaki Hayatı

İvan Rilski, Rila Dağı‘nın yüksek tepelerine çıkarak ilk önce bir kuru ağacın gövdesine, daha sonra ise bir mağaraya yerleşerek, mahlûkātı ve ilâhi hikmeti düşünmek üzere inzivâya çekilmiştir. Orada münzevi bir hayat yaşamış, günümüzde de Rila dağında çokça bulunan yabani ahududu, yabani çilek, mantar ve başka birçok yabani meyveyle geçinmiştir. İvan Rilski bu mağarada on iki sene inzivâya çekilerek, kendini ibâdete ve ilâhi hikmeti araştırmaya vermiştir. Ancak bu inzivâya çekilişi, Rila dağındaki sürülerini otlatan çobanların onu tesadüfen bulmasıyla sona ermiştir.113

Bulgar halkı arasında dolaşan rivayetlere göre Aziz İvan Rilski, olağanüstü şeyler gösterip çeşitli yemeklerle çobanları doyurmuş, kendisine gelen çok hasta bir insanı Tanrı‘nın izniyle iyileştirmiştir. Böylece şöhreti kısa bir zamanda bütün Bulgar devletinde yayılmıştır. Bir rivayete göre çar Petır bir Sofya seferinde bizzat Rila münzevisiyle görüşmek için yaklaşık 120 km bir mesâfe katetmiştir. Çar Petır Rila münzevisine hediyeler ve bir kese altın sunmuştur. Ancak İvan Rilski sadece hediyeleri kabul edip, altınları ihtiyaç duymadığı gerekçesiyle reddetmiştir.114

İvan Rilski‘nin şöhreti yayıldıkça birçok insan meşhur zâhidin talebesi olmak üzere Rila Dağı‘na gelerek kaldığı mağara civarında kulübe yapıp yerleşmiştir. Rila münzevisi, talebelerine ilâhî hikmeti ve kutsal kitapları öğretmeye başlamıştır. Ancak müntesipleri çoğaldıkça, bu mekânda Aziz İvan ve talebeleri bir manastır inşâ etmiş ve İvan Rilski, manastırın başpapazı olmuştur.115

4. Aziz Ġvan Rilski’nin Ölümü

Aziz Rilski 941 yılına kadar manastırda başpapaz olarak görevini sürdürmüştür. 941 yılında yerine Grigorii adında bir papazı bırakıp manastırı terk etmiş ve daha önce kaldığı mağaraya gitmiştir. Aziz Rilski bu mağarada talebelerine ―Zavet‖ adında bir

112 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 11. 113 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 6-7. 114 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 7. 115 İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 7.

37

vasiyetnâme yazmıştır. Bu vasiyetnâmesiyle Aziz Rilski talebelerine Allah‘ın rahmetini ve merhametini kazanmaları için nasıl bir keşiş hayatı yaşamaları gerektiğini açıklamıştır.116

Aziz İvan Rilski 18 Ağustos 946 yılında vefât etmiş ve yaşadığı mağaranın civarına defnedilmiştir. Bu mağara ve ―Starata Postnica‖ (İvan Rilski‘nın mezarı) günümüzdeki Rila manastırının bulunduğu mekândan yaya olarak bir saat uzaklıkta bulunmaktadır.117

5. Aziz Ġvan Rilski’den Kalan Kutsal Emânetlerin Durumu

Aziz İvan Rilski‘nin şöhreti vefat ettikten sonra da yayılmaya devam etmiş ve Bulgar devletinin dört bir yanından insanlar Rila Dağı‘na gelip kendisine duâ ederek kutsal emânetlerde hastalıklarına şifa aramışlardır. X. yüzyılın sonlarına doğru Bizans, Bulgar Devleti‘ni işgâl etmiş, Yunan din adamları ibâdet ve törenlerin Slavca olarak yapılmasına karşı bir tavır göstermiştir. Ancak Aziz Rilski, manastırında ibadetleri Slavca, vaazları ise Bulgarca olarak yapmaya devam ettiği için devletin dört bir yanından insanlar oraya gelmişlerdir.

5.1 Kutsal Emânetlerin Sofya’ya TaĢınması

Kutsal emânetlerin, Aziz İvan Rilski‘nin vefâtından yaklaşık 10-12 yıl sonra, Çar Petır‘ın emriyle Sredec118 şehrine taşındığı ve ilk önce ―Sveti Evangelist Luka‖ kilisesine konulduğu düşünülüyordu.119 Ancak tarihçi, arkeolog ve epigraf olan Prof. Dr. Vasil Zlatarski120 bu görüşü kabul etmemektedir. Ona göre İvan Rilski‘nin kutsal emânetleri Çar Petır‘ın (927-964) emriyle değil, Bulgar Devleti‘nin Bizans esâreti altında olduğu sırada, yaklaşık 1075 yılında Bizans kilisesin ısrarıyla Sredec‘e taşınmış

116 İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 7. 117 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 8. 118 Günümüz Sofyası‘nın eski Slavca ismidir. 119http://bg.wikipedia.org/wiki/%D0%98%D0%B2%D0%B0%D0%BD_%D0%A0%D0%B8%D0BB% D1%81%D0%B8 07.04.2009. 120 Vasil Zlatarski: XX. Yüzyılda yaşamış, uzun yıllar Sofya Üniversitesinde tarih hocası olarak çalışmış, 1913-1914 ve 1924-1925 yıllarında Üniversitenin Rektörü olmuştur.

38

ve ilk önce ―Sveti Evangelist Luka‖ kilisesine konulmuştur. Maksatları ise Rilski Manastırı‘nın Bulgar halkı üzerindeki etkisini azaltmaktır.121

Bizans tarihçisi Gyorgi Skilica, o dönemde Bizans İmparatoru olan Manuil Komnin‘in, ellerinin derisini yıpratan bir hastalığa yakalandığı ve Sofya‘da iken Aziz İvan Rilski‘nin kutsal emanetlerinde yanan kandilin yağından ellerine sürerek iyileştiği bilgisini aktarmaktadır.122

5.2 Kutsal Emânetlerin Macaristan’a TaĢınması

1183 yılında Macarlar ile Bizanslılar arasındaki savaşta Macarlar galip gelmiş ve Sofya‘yı işgal etmişlerdir. Macar kralı Bela III., İvan Rilski‘nin kutsal emanetlerinin Macaristan‘daki Gran (Estergom)123 şehrine taşınmasını emretmiştir. Nedeni ise Aziz Rilski‘nin hayattayken pek çok olağanüstü şeyler gösterdiğini, öldükten sonra da kutsal emânetlerden birçok insanın hastalıklarına şifâ bulduğunu işitmiş olmasıdır.124

Macar halkı Aziz Rilski‘nin kutsal emanetlerinin Gran‘a getirildiğini anlayınca devletin dört bir yanından insanlar gelip duâ etmiş ve dertlerine derman aramıştır. Bunu gören Gran piskoposu kıskanmaya başlayıp halkın onu ziyaret etmesine engel olmaya çalışmıştır. Azizleri çok iyi tanıdığını bildirmiş, ancak Aziz İvan Rilski adında bir aziz tanımadığını söylemesiyle dili tutulmuştur. Daha sonra Gran piskoposu, Aziz Rilski‘nin kutsal emânetlerini ziyaret edip duâ etmiş ve yine konuşmaya başlamıştır. Bunu işiten Macar kralı Bela III., İvan‘ın tabutunun altın ve gümüşle süslenerek 1187 yılında yine Sofya‘ya götürülmesini emretmiştir.125

5.3 Kutsal Emanetlerin Veliko Tırnovo’ya TaĢınması

Çar İvan Asen I, 1190 yılında Bulgar Devleti‘ni Bizans esâretinden kurtarıp Veliko Tırnovo şehrini ikinci Bulgar çarlığının başkenti ilân etmiştir. İvan Asen I. başkenti yüceltmesi için 1195 yılında patrik Vasili‘yi ve bütün kilise ekibini Sofya‘ya

121 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 10-11. 122 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 11. 123 Gran şehri günümüzde de Tuna nehrinin sahilinde, Budapeşte yakınlarında bulunmaktadır. 124 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 12. 125 http://www.rilamonastery.pmg-blg.com/St_ivan_rilski_jitie_bg.htm 07.04.2009, 22:04

39

gönderip Aziz İvan Rilski‘nin kutsal emânetlerini Veliko Tırnovo‘ya getirmelerini emretmiştir. Bu arada çar İvan Asen ―Trapeznica‖da kutsal emânetlerin konulması için yeni bir kilise inşâ ettirmiştir.126 Trapeznica‘da yakın zamanlarda yapılmış olan arkeolojik kazılarda bu kilisenin temelleri bulunmuştur.

5.4 Kutsal Emanetlerin Rila Manastırına Ġâde EdiliĢi

1393 yılında Ali Paşa Osmanlı ordularıyla, Bulgar Devleti‘nin başkenti olan Valiko Tırnovo‘nun ―Carevec‖ ve ―Trapeznica‖ kalelerini tahrip ederek başkenti ele geçirmiştir. Ancak Osmanlılar Aziz İvan Rilski‘nin kutsal emânetlerinin bulunduğu kiliseye hiç zarar vermeden halkın ziyâret edebilmesi için onu açık bırakmışlardır. Daha sonra, İvan Rilski‘nin emânetleri, daha güvenli bir yer olan Veliko Tırnovo Mitropolithane‘ye götürülmüştür.127

Rila manastırın başkeşişi olan David, Aziz Rilski‘nin kutsal emanetlerinin Tırnovo Mitropolithanesi‘nde bulunduğunu Filibeli Yakov isimli bir ziyâretçiden öğrendikten sonra Rila keşişlerinden oluşan bir heyeti Tırnovo‘ya göndermiş, ancak Tırnovo halkı, Azizin kutsal emanetlerini Rila Manastırı‘na iâde etmeleri talebini reddetmiştir. Bu nedenle Rila keşişleri Sultan II. Murad‘ın dul kalan Kalo Maria128 adlı eşinden yardım talep etmişlerdir. O da eşinin tahtta olan oğlu Fâtih Sultan Mehmet‘ten, Tırnovo amirine, Aziz İvan‘nın kutsal emanetlerinin Rila Manastırı‘na iâde edilmesini belirten bir mektup yazmasını talep etmiştir.129

Fâtih Sultan Mehmet bu talebe icâbet etmiştir. İvan‘ın kutsal emânetleri, 1469 yılında Rila Manastırı‘na iâde edilerek, yeni yapılan ―Sveti Apostoli Petır i Pavel‖ kilisesine konulmuştur. İvan Rilski‘nin kutsal emânetleri o vakitlerden günümüze kadar manastırın kilisesinde bulunmaktadır. Bulgar Kilisesi her sene 1 Temmuzda kutsal emânetlerin manastıra iâde edilişini kutlamaktadır.130

126 İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 7; Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 13. 127 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 13. 128 Maria‘nın tam ismi Mara Branković, Sırbistan Despotu George Bronkoviç‘in kızıdır. II. Murad‘ın eşlerinden biridir. 129 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 33. 130 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 14.

40

6. Bulgar Halkı Ġçin Aziz Ġvan Rilski’nin Önemi

Aziz İvan Rilski, Bulgar Devletinin topraklarında ilk Aziz olarak ilan edilmiştir. X. y.y‘dan günümüze kadar Bulgar halkının en çok değer verip hürmet ettiği zât olarak tanınır. Çünkü Aziz Rilski; kalbindeki Allah sevgisi ve yaşadığı, dine uygun, sade hayatıyla, Bulgar halkına, Allah‘ı sevmeleri ve dinden ayrılmamaları gerektiği hususunda örnek olmuştu. O, etrafındaki talebeleri birleştirerek aralarında kardeşlik kurmuş, daha sonra ise bir manastır inşâ etmiştir. Bu manastır, Bizans ve Osmanlı hakimiyetlerinde önemli rol oynayarak zor ve sıkıntılı anlarda Bulgar halkının teselli bulabileceği birkaç mekândan biri olmuştur.131

İvan Rilski, Bulgar Keşişliğinin kurucusu ve Bulgar halkını himaye eden kişidir. Bulgarlara göre Aziz İvan Rilski, her an kendileri için Allah‘a duâ eder. Onlar, kıyâmet gününde Aziz‘in Bulgar halkını savunacağına inanırlar. Ayrıca hayatta iken pek çok insan kendisinden mânevi yardım ve destek aldığını söylemiştir. O, hastaları iyileştirdiğine; hatta vefat ettikten sonra da bıraktığı kutsal emanetler vasıtasıyla pek çok insanın hastalıklarına şifâ bulduğuna inanılmıştır.132

Çar III. Boris‘in (1918-1943), vahim ve devlet yönetiminin kaderini değiştirebilecek durumlarda Rila Manastırı‘na gelerek Aziz İvan‘ın kutsal emanetlerini ziyaret ettiği ve Aziz Rilski‘den devlet problemlerinin hayırlısı ile çözülmesini Allah‘tan istemesini talep ettiği söylenmiştir.133

B. “AZĠZ ĠVAN RĠLSKĠ” MANASTIRI

Bulgaristan‘da orta çağdan ve daha önceki dönemlerden kalma pek çok arkeolojik, tarihi, mimari bina ve heykel bulunmaktadır. Ancak Aziz Rilski manastırı gibi asırlarca önce kurulmuş, varlığını on asırdan fazla sürdürebilmiş ve günümüzde de yaşamaya devem eden çok az bina ve heykel bulunur. Rila Manastırı, Bulgar topraklarının en güzel bucaklarından olan Rila dağında kurulmuştur. İnsan eseri olan bu manastır doğanın güzelliği ve zarafeti ile birleşmiş ve cennet gibi bir yer olmuştur.

131 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 15. 132 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 15. 133 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 16.

41

Bu konuda Bulgar milli yazarı ve şairi İvan Vazov134 şöyle söylemektedir. “Zarif Rila dağında ve Aziz Rilski manastırında gezmek, insanın tasavvur edebileceği en hayran edici seyahattır. ”135

Aziz Rilski manastırı yerleşik mekânlardan uzakta bulunur. Sofya‘dan 122 km, Stanke Dimitrov‘dan (Dupnica) 52 km ve Rila köyünden 20 km uzaklıkta bulunur. Günümüzde Rila köyünü manastırı ile bağlayan çok konforlu ve kullanışlı bir yol mevcuddur. Ancak bu yol bir asır öncesine kadar çok yokuşlu, dar ve kullanışsızmış. Böylece asırlar boyunca manastır diğer yerleşik mekânlardan ve ana yollardan uzak kalmak sûretiyle eşkıyalar ve düşman istilasından bir dereceye kadar korunabilmiştir.136

Büyük ve Küçük Ribno gölünden gelen Rila çayı, manastırın güneyinden akmakta ve Suho gölünden gelen Marinkovica ve Suhoezerska çayları Rila çayına akmaktadır. Manastırın bulunduğu yerden Rila tepelerinden ―Popova Şapka‖ (2704 m.), ―Elena‖ (2654 m.) ve ―Malovica‖ (2730 m.); manastırın güneybatısında ise ―Çarev vrıh‖ tepeleri gözükmektedir.137

1. Rila Manastırının KuruluĢu ve GeliĢmesi

Rila manastırı 927-941 yılları arasında Aziz İvan Rilski ve otuz civarında talebesi tarafından, zahit Rilski‘nin yaşadığı ve vefat ettikten sonra da defnedildiği mağaranın yanında kurulmuştur. Manastır ilk kurulduğunda küçüktü ve ahşaptan yapılmıştı. Bu ilk manastırdan günümüze hiç bir şey kalmadığını belirtmemiz gerekir.

134 Ulusal Bulgar edebiyatının ‗ulu çınarı‘ sayılan , 1850 yılında Koca Balkan‘ın güney eteklerinde bulunan şirin Sopot kasabasında doğmuştur. 1921 yılında Sofya‘da vefat etmiştir. 135 İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 3. 136 İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 3. 137 Geniş bilgi için bkz. Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 5.

42

Ayrıca ilk yıllarda Bulgar çarları tarafından manastıra Razlog ve Melnik kasabalarına kadar uzanan geniş topraklar, çayırlar ve ormanlar bağışlanmıştır.138

X-XIV. asırlarda İvan Rilski‘nin kutsal emanetleri hakkındaki bilgiler teferruatlı bir şekilde bize anlatılmıştır. Ne var ki, bu asırlardan ―Aziz İvan Rilski‖ manastırı hakkında bize ulaşan bilgiler çok yüzeyseldir. Ancak şunları söylemek yerinde olacaktır. X. asrın ortalarına doğru Rila manastırı yeterince yetkinleştirilmiştir. Manastır daha kuruluşunun ilk yıllarında edebiyat ve eğitim faaliyetleri veren bir merkez seviyesine yükselmiştir. O dönemlerden el yazmaları hemen hemen hiç muhafaza edilememiştir. Daha geç dönemlerde yazılmış bir el yazmasının sayfaları arasında X. asrın sonlarında veya XI. asrın başlarında Rila Manastırı‘nda yazılmış bir el yazmasının sayfaları bulunmuştur. Bu el yazma sayfaları günümüzde Eski Bulgar Edebiyatının ve bütün Eski Slav Edebiyatının en değerli malzemesi olarak bilinmektedir.139

Ayrıca XI. yüzyılın başlarında, IV. yüzyılda yaşamış Suriyeli meşhur kilise yazarı olan Aziz Efrem Siriec‘in ―Parenezis‖ adlı eseri Glagolitik alfabesiyle140 eski Bulgarcaya tercüme edilmiştir. Ancak bu eserden günümüzde sadece birkaç varak muhafaza edilmiştir. Altı varak Vasil Grigoroviç tarafından bulunmuştur ve Saint Petersburg ―Rus Akademisi İlimleri‖ kütüphanesinde № 24.4.15 numarayla kayıtlı bulunmaktadır. İki varak da XV. yüzyılda yazılmış bir el yazmasının varakları arasında Yordan İvanov tarafından bulunmuş ve ―Aziz İvan Rilski‖ Manastırı‘nın kütüphanesinde (№ 3/6 (14)) numarayla kayıtlıdır.141

Aziz İvan Rilski‘nin kutsal emanetleri Sredec‘e (Sofya) taşındıktan sonra Rila Manastırı‘nın halk üzerindeki etkisi azalmıştı. Bu nedenle keşişlerin birçoğu yakın ve uzak bölgelere kaçıp daha sonra Rila Manastırı‘nın güneybatısında ve batısındaki dağlarda yeni manastırlar kurmuşlardı. Bu faaliyetleri üstlenmiş olanlar arasında Aziz Rilski‘nin talebelerinden Aziz Prohor Pşinski, Gavriil Lesnovski ve Yoakim

138 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 17. 139 Duycev, İvan, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s.12. 140 Glagolitik alfabesi 855 yılında Kiril ve Metodi kardeşlerin tarafından geliştirilmiştir. Günümüzde ise bu alfabeye ―Kiril alfabesi‖ denir. 141 B. Hristova, D. Karadjova, A. İkonomova, Bılgarski Rıkopisi ot X do XVIII vek, Zapazeni v Bılgaria, 1982, s. 19-20.

43

Sarandoporski‘nin (Osogovski) isimleri zikredilebilir. Ayrıca Bulgar Devleti Bizans istilasında iken, keşişliğin yeniden canlanması ve yayılmasında bu yeni aziz- münzeviler büyük rol oynamıştır.142

Çar İvan Asen II (1218-1241) ve oğlu çar Kaloman (1241-1246) tarafından ―Aziz İvan Rilski‖ Manastırı‘na bağış namelerle desteklenmiş büyük bağışlar yapıldığı, o dönemde yazılan kitaplardan anlaşılmaktadır. XII. ve XIII. yüzyıllarda yapılan bu bağışlar, manastırın bu dönemlerde de varlığını devam ettirdiğini göstermektedir.143

2. Stefan Hrelyo ve “Rila” Manastırının ġimdiki Yerine TaĢınması

XIV. yüzyılın başlarında keşiş kardeşliği çoğalmış ve manastır dar gelmeye başlamıştır. Bunun için daha geniş bir yer bulunmasına ihtiyaç duyulmuştur. Manastırın günümüzdeki yerine taşınması, Hrelyo Dragovol‘un şahsiyetiyle bağlantılıdır. Bu dönemde yaşamış olan yazar Dimitır Kantakuzin‘in yazdığı ―Aziz İvan Rilksi‘nin Hayatı‖ adlı eserden, Hrelyo Dragovol‘un adının Stefan olduğu anlaşılmaktadır.144

Prof. Yordan İvanov‘a göre, XIV. yüzyılın ortalarında Rila bölgesi, ilk önce Sırp kralı Stefan Duşan‘ın (1331-1355) emirlere bağlı olan, daha sonra Strumska Makedonya‘nın bağımsız (feodal) hükümdarı olan Stefan Hrelyo Dragovol‘un himayesine girmiştir.145

Yeni manastırın kurulması için günümüzde manastırın bulunduğu mera ile ―Duşlyavica‖ ve ―Manastirska‖ çaylarının birleştiği yer seçilmiştir. Manastırın yapılması için gereken malzemeler, Stefan Hrelyo tarafından sağlanmıştır. Bu malzemelerle günümüzün manastırına benzeyen bir şekilde, yani dörtgen şeklinde

142 Pavel Stefanov, İstoria na Rilskia Manastir, http://www.pravoslavie.bg/content/view/10595/58/, 07.04.2009 143 İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 13. 144 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 18. 145 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 18; Pavel Stefanov, İstoria na Rilskia Manastir, http://www.pravoslavie.bg/content/view/10595/58/, 07.04.2009

44

ancak daha küçük ve ahşaptan bir manastır binası yapılmıştır. Manastırda ise horosan, nehir taşları ve tuğladan bir kule ve kilise yapılmıştır.146

1334 yılında Stefan Hrelyo tarafından inşa edilen kilise, 1833 yılında çıkan bir yangından sonra sağlam kalmıştır. Ancak bu kilise, gelen cemaate dar geldiği için manastır yönetimi, manastırın yenilenişi esnasında kilisenin yıkılmasını ve yerinde daha geniş bir kilise inşa edilmesine karar vermiştir. Bu, 1834 yılında yeni kilisenin kurulması esnasında kilisenin doğu duvarına konulmuş bir yazıdan anlaşılmaktadır.147 1834 yılına kadar tam beş asır varlığını devem ettiren bu kilise hakkında birkaç grafik tasviri ve keşiş Neofit Rilski‘den kalan bir tasvir bulunmaktadır. Neofit Rilski‘nin anlattığına göre bu kilise iki kubbeli olarak, Hilandar tipi mimarisiyle yapılmıştır.148

Stefan Hrelyo kilise ile beraber günümüze kadar muhafaza edilmiş bir savunma kulesi de inşâ ettirmiştir. Bu kule muhteşem bir mimariye sahiptir ve manastır üzerine yapılacak bir saldırı esnasında keşişlerin ve manastır personelinin saklanabileceği bir kale şeklinde yapılmıştır. Bina dörtgen şeklinde, yüksekliği yaklaşık 25 metre ve tamamı taş, tuğla ve horosan ile inşa edilmiştir. Ayrıca kule beş kattan ibarettir. Birinci katta manastır hapishanesi, en üst katta ise ―Sveti Preobrajenie‖ adında küçük bir kilise mevcuddur.149

Kulenin güney duvarında tuğla ile yazılmış şu yazı bulunmaktadır. “M.S 1334- 1335 yıllarında Kral Stefan Duşan hükümranlığında, Hrelyo, büyük çaba sarfederek Aziz İvan Rilski ve “Osnovnica” diye adlandıran Hz. Meryem şereflerine bu kuleyi inşa ettirdi”.150

Stefan Hrelyo, bağımsızlığını koruyabilmek için Bizans İmparatoru Yuan Kantakuzin ile birlik kurmuştur. Ancak 1342 yılında Yuan Kantakuzin ve Stefan Duşan bir anlaşma yapmışlar ve Hrelyo yine Sırp kralının hükümranlığını tanımaya zorlanmıştır. Daha sonra ise Hariton ruhâni ismiyle keşişliği kabul etmek zorunda kalmıştır. Ancak entrikalarına devam etmesi üzerine, 1343 yılında Stefan Duşan‘ın

146 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 18. 147 Emil Sprostranov, Materiali po istoria na Rilskia manastir. Zbornik za narodni umotvorenia, s. 196. 148 Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, Sofya 2006, s. 47. 149 Geniş bilgi için bkz. L. Zaharieva, Srednovekovnata kula v Rilskia manastir. Arhitektura, Sofya 1981, s. 14-16. 150 Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s.48.

45

gönderdiği katiller tarafından öldürülmüştür. Eşi, mezar taşının üzerine gönül yakan bir yazı yazdırmıştır. Günümüzde bu mezar taşı, parçalanmış ve yazısı bozulmuş bir şekilde Rila Manastırı müzesinde muhafaza edilmektedir.151

Stefan Hrelyo‘nun öldürülüşünden çok geçmeden Rila bölgesi yine Bulgar Devleti‘nin himayesine girmiştir. 1378 yılında çar İvan Şişman, Sredec‘e (Sofya) gelip ―Dragalevski‖ manastırını ziyaret etmiş ve keşişlere bir bağış şehâdetnâmesi yazmıştır. Daha sonra ―Aziz Rilski‖ manastırının keşişleri de kendisine giderek bağış talep etmişler ve 21 Eylül 1378 yılında çar onlara meşhur ―Rila Bağışnamesi‖ni yazmıştır. Çarın imzası ve altın mührüyle desteklenmiş olan bu meşhur bağışname, günümüzde manastır müzesinde muhafaza edilmektedir.152

Bu bağışname Bulgar Devleti‘nin ortaçağından korunabilmiş tek resmi evrak olarak bilinmektedir. Çar İvan Şişman, bu bağışnamede manastıra bağışladığı sahaları ve ona ait olan toprakları tasdik etmiştir. Bağışnamede zikredilen bölgelerin ve bazı yerleşik mekânların isimlerinden hareket ederek XIV. asrın sonunda manastıra ait sahalar çok net bir şekilde görülebilir. Bu isimleri göz önünde bulundurarak XIV. asrın sonunda manastırın topraklarının sadece Rila bölgesinde değil, günümüzün Stanke Dimitrov, Blagoevgrad, Razlog, Melnik ve hatta Sofya bölgelerine kadar yayıldığı anlaşılmaktadır.153

3. Osmanlı Dönemi’nde “Aziz Ġvan Rilski” Manastırı

1382 yılında Sofya şehri Osmanlı orduları tarafından ele geçirilmiştir. 1389 yılında ise Sultan I. Murad, Samokov, Köstendil ve Kosovo Pole seyahatinde iken bütün Rila keşişleri Sultanın ordusuyla Dupnica civarında karşılaşıp Sultandan ―Aziz Rilski‖ Manastırı‘na bir zarar vermemesini talep etmişlerdir. Bu talep üzerine Sultan I. Murad, Rila Manastırı‘nın ve sahip olduğu toprakların muhafaza edilmesini bir fermanla bildirmiştir.154

151 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s.17; Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 48. 152 Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 49. 153 İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 20. 154 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 19.

46

Daha sonra tahta geçen sultan I. Bayazid (1389-1402) ve sultan I. Mehmet (1413-1421) de manastırın haklarını garanti eden, özel fermanlar çıkarmışlardır. Anlaşıldığı gibi bu dönemlerde sultanlar ve paşalar, Rila Manastırı‘na çok saygı göstermişler ve hatta büyük mumlar ve başka hediyeler göndermişlerdir.155

Ancak XV. yüzyılın ilk yarısında sultan II. Murad (1421-1451) döneminde ―Aziz Rilski‖ manastırı belirsiz bir eşkıya grubu tarafından soyulmuş ve yıkılmıştır. Bu olaylar o dönemde yaşamış olan Vladislav Gramatik ve Dimitır Kantakuzin tarafından doğrulanmıştır. Onlara göre keşişlerin bir kısmı öldürülmüş, bir kısmı ise Sveta gora, Krupnik, Sırbistan, Romanya ve Rusya‘ya kaçarak kurtuluşu bulmuşlardır. Bu manastırdan sadece Hrelyo‘nun taştan yapmış olduğu kule ve kilise kalmıştır.156

Sultan II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmet) (1451-1481) döneminde, manastır tekrar eski haklarını elde etmiş ve yeniden inşa edilmiştir. Yenileyici olarak ―Granica‖ köyünde yaşayan, Krupnik Episkop‘un oğulları Yoasaf, David ve Teofan çıkmıştır. Bu üç keşiş 1460 yılına kadar kendi imkânları ve halktan topladıkları bağışlarla manastırı yenilemişlerdir.157

Yenilenmiş manastırın baş keşişi olarak en büyük kardeş Yoasaf seçilmiştir. O, sultan II. Mehmet ile görüşerek manastırın hiçbir vergi ödememesini sağlamıştır. Yoasaf 1463 yılında vefat edince, yerine diğer kardeş David seçilmiştir. O muhtemel bir işgalde manastırın değerlerini muhafaza edebilmeleri için Sveta Gora‘da bulunan Rus ―Aziz Panteleymon‖ manastırıyla eski bağlantılarını yenilemiş ve iki manastır arasında 1466 yılında anlaşma imzalanmıştır.158

Bu anlaşmanın metni bugün, Rila Manastırı‘nın kütüphanesinde bulunmaktadır. 1479 yılında David‘in ölümünden sonra yerine en küçük kardeş Teofan seçilmiştir. Kardeşler arasında en okumuş ve en aydın olan, Teofan‘dı. Vladislav Gramatik onun hakkında şöyle yazmıştır. “Çok yetenekli ve akıllı biri, 1480 yılından sonra bizzat manastır yazarlarının faaliyetlerini yönetiyordu. ‖159

155 Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 50. 156 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 31. 157 İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 22. 158 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 32. 159 Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 53.

47

Önceki sultanlar tarafından Aziz Rilski Manastırı‘na verilen haklar, XV. yüzyılın sonlarında da sultan II. Bayazid (1481-1512) tarafından doğrulanmıştır. 20 Ağustos 1493 tarihinde sultan II. Bayazid özel bir ferman yazarak, Küstendil sancağının sorumlusuna göndermiştir. Bu fermanın yazılış nedeni, bazı Osmanlı askerlerinin manastıra gelip keşişlere eziyet etmesi, ücretini ödemeden kendilerine yiyecek ve içecek vermelerini istemeleridir. Bu fermanla Sultan, suçluların mahkemeye sevk edilmesini ve suçlu olduklarının ispatlanması durumunda, onlara çetin bir ceza verilmesini ve bir daha manastıra girmemelerini emretmiştir.160

Yavuz Sultan Selim (1512-1520), 1 Şubat 1516 ve 12 Nisan 1519 tarihlerinde yazdığı iki ferman ile manastırın haklarını garanti altına almış ve bazı vergileri kaldırmıştır. Daha sonra tahta geçen Osmanlı padişahı Kanûnî Sultan Süleyman (1520- 1566) 12 Aralık 1520 senesinde Rila keşişlerinin talebi üzerine manastırın mülkiyetlerini savunan bir ferman yazmıştır.161

27 Mart 1640 tarihinde, Sultan İbrahim (1640-1648) tarafından yazılan bir fermandan, Müsli Ağa‘nın Aziz Rilski manastırından yasa dışı, ağır vergiler almaya çalıştığı anlaşılır. Sultan IV. Mehmet (1648-1687) döneminde de bazı Osmanlı askerleri manastırdan yasa dışı vergiler almaya çalışmışlardır. Bundan dolayı 27 Mart 1685 tarihinde, sultan, manastıra yeni bir ferman yazmıştır. Sultan bu fermanı Sofya, Küstendil ve Dupnica kadılarına gönderip karışıklıkları ve adaletsizlikleri çözmelerini emretmiştir.162

Görüldüğü gibi asırlar boyunca manastıra ve sahip olduğu topraklara yapılan hücumlara, Osmanlı Sultanları, fermanlarla müdahale etmişler ve Bulgarların Hıristiyan dinine mensup olmalarına rağmen, onların inançlarına ve hayatlarına karışmamışlardır. Ancak XVIII. yüzyılda Osmanlı hâkimiyeti zayıfladığı sırada farklı Arnavut ve Türk eşkıya grupları tarafından manastıra pek çok hücum yapılmıştır. 1778 yılında Arnavut bir çete manastıra saldırmıştır. Bu olayı, o dönemde yaşamış olan keşiş Teodosii, Vladislav Gramatiğin ―Rilski Panegrik‖ adlı eserine bazı sayfalar ekleyerek anlatmıştır. Teodosii‘ye göre 1778 yılında bir Arnavut grubu manastıra

160 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 45. 161 Geniş bilgi için bkz. Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 56-57. 162 Geniş bilgi için bkz. Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 46-48.

48

saldırmış, keşişlerin birkaçını öldürmüş, manastırı yağma ettikten sonra onu ateşe vermiştir. Manastırdan sadece Hrelyo zamanında taş ve tuğladan yapılmış kule ve kilise sağlam kalabilmiştir.163

Manastır, XVIII. yüzyılın sonuna kadar bu durumda kalmıştır. Yenilenmesi, Bulgar halkının maddi yardımları ve keşiş Serapion‘un Rusya‘da topladığı yardımlar ile olmuştur. Manastır yönetimi çıkabilecek yeni bir yangından manastırın korunabilmesi için duvarların taştan yapılmasını kararlaştırmıştır.164 Rila köyünden olan usta Aleksii Daskalov, birkaç sene içerisinde, manastırın üç duvarını inşa etmiştir. 1816 yılında manastırın kuzey duvarı, 1817 yılında doğu duvarı, 1819 yılında ise batı duvarı inşa edilmiştir. Doğu ve batı duvarlarına demirle bürünmüş iki büyük kapı konmuş ve bunlara ―Samokovska‖ ve ―Dupnişka‖ adları verilmiştir.165

Bu yenilenişinden çok vakit geçmeden, 13 Ocak 1833 tarihinde manastırda çıkan büyük bir yangında, manastırın ahşap yapıları ve usta Aleksii‘nin yaptığı üç duvardan bir kısmı tahrip olmuştur. XIV. yüzyılda Hrelyo‘nun yaptığı kule ve kilise yine sağlam bir şekilde kalmıştır. Bu olaydan sonra Rila dağında heybetli bir inşa hareketi başlamış ve seneler sonra netice olarak günümüz manastırının şekli ortaya çıkmıştır. Yangından 14 sene evvel usta Aleksii tarafından yapılan doğu, batı ve kuzey duvarlarının, yangından sonra kimin tarafından yenilendiği kesin bir şekilde bilinmemekle beraber, tarihçilerin çoğu, yine meşhur usta Aleksii Daskalov ve birçok yardımcı usta tarafından yenilendiğini söylenmektedir.166

1834 yılında manastır yönetimi, Hrelyo zamanından kalan kilisenin cemaati alamadığı nedeniyle yıkılmasını ve onun yerine daha büyük bir kilise inşa edilmesini kararlaştırmıştır. Yeni ―Sv. Bogordodiça‖ kilisesinin inşası 1 Ekim 1834 tarihinde başlayıp, 26 Ekim 1837 tarihinde bitmiştir. Kilisenin duvarında bulunan bir yazıdan kurucusunun Krimin köyünden usta Pavel Yovanoviç olduğu anlaşılmaktadır.167

163 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 49. 164 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 21-22. 165 İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 30. 166 Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 60. 167 Pavel Stefanov, İstoria na Rilskia Manastir, http://www.pravoslavie.bg/content/view/10595/58/, 07.04.2009

49

1845 yılında, ilkbahar mevsiminde güney duvarının inşasına başlanmıştır. Radomir köyünden usta Milenko iki senede güzel binalar yapmıştır. Bu binalarda keşiş odaları, yemekhane, klinik, kütüphane ve depolar bulundurmuştur. Usta Milenko‘nun neler inşa ettiği, güney duvarında bulunan bir yazıda görülmektedir. Böylece manastır günümüzdeki şeklini almıştır.168

4. “Aziz Ġvan Rilski” Manastırın Edebi Hayatı ve Rila Manastır Okulu

Geçmiş yüzyıllarda en kaliteli Bulgar din adamları, öğretmenleri, yazarları ve eğitimcileri Rila manastır okulunda yetiştirilmiştir. Burada Bulgar dili ve edebiyatı, ulusal karakter, ahlak, gelenek ve ibadetleri bin yıl boyunca korunmuştur. Bulgar devleti, çeşitli güçlerin hakimiyeti altındayken Rila rahipleri, Bulgar halkına maddi va manevi destek olmuşlardır.

Manastırın yenilişinden sonra aday rahiplar, diğer rahiplerin yönetimi altında yaşamaya kararlaştırılmıştır. Rahiplerin görevi takipçilerini eğitmek ve öğretmektir. 12 Şubat 1385 yılında başrahip Dometian Aziz İvan Rilski‘nin orijinal ―Vasiyetname‖ eserinin kopyasını yazarken Varlaam Pustinika‘nın öğrencisi olduğunu yazmıştır. ―Vasiyetname‖ eserinin sonraki yazarı Savatyi kendini başrahip Dometian‘nın öğrencisi olarak vasıflandırmıştır. Rafael, rahip Sevastian‘nın, Veneamin ve Joseph ise başrahip Gerasim‘in öğrencisidir.169

Rahipler, öğrencilerine okuma yazma öğretme, kilise şarkıları söyleme, Kutsal kitapların metinlerini yorumlama ve ayinlerin nasıl yapıldığını öğretme işleriyle meşgul olmuşlar, Azizlerin hayatlarını anlatmışlar ve onların doğruluk yaşamını taklit etmeyi önermişlerdir.170

Neofit Rilski, manastırın eski bir geleneğine göre manastırın bütün sakinleri eğitilmesi gerektiğini söylemiştir. Bu nedenle, manastırda okuma yazma gibi basit eğitim veren zayıf eğitim halkaları ve rahip olmak isteyenler için daha ağır bir eğitim veren yüksek eğitim halkaları oluşturulmuştur.171

168 İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 31. 169 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 51. 170 Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 53. 171Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 52.

50

XVII., XVIII. ve XIX. yüzyıllarda ―Rila‖ manastırında edebi yaşamı gelişmeye devam etmiştir. 1602 yılında keşiş Nikifor Aziz İvan Rilski‘nin hayatı ve hizmetleri ile ilgili bir kitabın kopyasını yazmıştır. XVII. yüzyılda, başrahip Joseph döneminde dört İncil kopyası yazılmıştır. 1656 yılında başrahip Arsenyi döneminde, Aziz Rilski‘nin kanunlarını derlenmiş, başrahip Visarion döneminde ise bir hizmet tutanağı yazılmıştır.172

XVII. ve XVIII. yüzyılda Rila Manastır Okulun‘da Yosif Bradati, Nikifor Rilski, Serafim Bosnenski, Yeroteyi, keşiş Roman, papaz Todor, Teofan Rilski ve Sevastiyan, XIX. yüzyılda ise Yosif Bataşki, Kiril, Nikifor, Neofit Rilski, Hristaki Pavloviç, papaz Stoyan, Sinesiyi Skopski, hacı Agapyi, Avksenti Veleşki, Vasil Çolakov, Siçan Nikolov ve başkalar eğitim görmüştür. Daha sonra çeşitli Bulgar kasaba ve köylerinde öğretmen olarak çalışan bazı rahipler de bu okulda hazırlık görmüştür. Örnek olarak şu rahiplerin isimleri verilebilir: Gavril Rileç, Pafhutyi Rilski, keşiş Kesaryi ve Neofit Rilski Gabrovo‘da, Averki papaz Stoyanov, Damaskin ve papaz Petrov Küstendil‘de, Nikifor Sevlievo‘da, Paisyi Rilski Baldjilare köyünde, İgnatyi Rilski Samokov‘da, Hariton Rilski Zmeevo köyünde (Stara Zagora) 1831 yılında Chirpan‘a taşınarak eğitim çalışmalarını orada devam etmiştir.173

1816 yılında okula Yunanca dersi vermeye bir Yunan öğretmen getirilmiştir. Meşhur Neofit Rilski ondan iki yıl ders almıştır. Yunan öğretmen, İstanbul Patrikhanesi ile rahatça mektuplaşma yapabildiği için, manastırda sekreter olarak da çalışmıştır. Ancak 1821 yılında Yunan ayaklanması patlak verdiğinde, Yunan öğretmen manastırı terk edip isyancılara katılmıştır.174

Neofit Rilski 1839 yılının sonunda Koprivshtiça‘dan ―Rila‖ manastırına dönmüştür. Manastır kardeşliği, manastır okulunu ona teslim etmiştir. Başlangıçta o, ilk okulu tamamlayan ve daha yüksek eğitim almak için gelen on öğrenci ile meşgul olmuştur. Neofit Rilski onlara Slav, Fransız, Yunan ve Bulgar dilleri, kilise tarihi ve

172 İvan Duycev, Rilskiyat Sveteç i negovata obitel, Sofya, 1947, s. 79. 173 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 52. 174 Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 56.

51

aritmetika öğretmeye başlamıştır. Dolaysıyla kısa zamanda öğrencilerin sayısı çokça artmıştır.175

Aydin ve inisiyatifli başrahip Yosif, 1833 yılındaki yangından sonra manastırı restore etmiş, eğitim çalışmalarının gelişmesi için çaba sarfetmiş ve ―Rila‖ manastırının Bulgar miletinin edebiyat ve eğitim merkezi olması için büyük gayretler göstermiştir. Bu amaçla o, Rusya‘dan destek talep etmiş ve 1851 yılında iki manastır keşişi orada bağış toplaması için göndermiştir. Bu bağışlarla başrahip Yosif, Bulgar öğrenciler yetiştirilmesi için yeni bir manastır okulu, her branştan kitap içeren bir kütüphane ve Bulgar diline kitap basılması için bir tipografi inşa etmek istemiştir.176

Toplanmış para miktarı bir Rus bankasına yatırılmıştır. Ancak Krım savaşı patlak verdiğinde başrahip Yosif‘in planları engellenmiştir. Başrahip Yosif‘in 16 Ekim 1859 yılında, vefatından sonra manastır kardeşliği tekrar manastırda bir okul açılması için gayret etmiş, ancak müsade edilmemiştir. Böyle bir okul 1874 yılında ―Rila‖ manastırında ve Samokov‘da açılmıştır.177

Okul programına daha çok dini dersler konulmuştur. Ancak bu eğitim sadece iki, üç yıl devam etmiş, Osmanlı-Rus savaşından sonra ise şehirlerdeki halk için üç yıllık okulların programıyla manastırda da üç yıl eğitim veren bir okul açılmıştır. 1911 yılında bu okul ―Özel Papaz Okulu‘na‖ dönüşmüştür. Okulun maksadı ülkede aydın rahipler hazırlamaktır. Daha sonra, okulun eğitimi dört yıllık olup her yıl 10-15 öğrenci alınmıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında bu okul kapanmıştır.178

1920-1923 yıllarda Sofya‘daki papaz okulu ―Aziz İvan Rilski‖ manastırına taşınması için bir proje geliştirilmiştir. Bu amaçla manastıra kadar yolların ve bazı manastır binalarının tamiri yapılmıştır. Ancak bu proje gerçekleştirilememiştir.179

Bulgaristan‘ın bağımsızlığından sonra, şehirlerde birçok kültürel ve eğitim merkezler açılması ile Rila manastır okulu önderliğini kaybetmiştir.

175 İvan Duycev, Rilskiyat Sveteç i negovata obitel, s. 84. 176 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 53. 177 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 54. 178 K. İrecek, Bılgarski dnevnik, Sofya, 1994, c. I, s. 232-233. 179 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 55.

52

5. “Aziz Ġvan Rilski” Manastırının Ġkonografisi

―Aziz İvan Rilski‖ manastırın duvar süsü, XIX. yüzyılın ilk yarısında Bulgar ressamların çizdiği en kapsamlı ve en önemli sanatsal eserlerdir. Burada, o dönemki Samokov ve Bansko-Razlog ikonografi okulların en meşhur temsilcileri çalışmıştır.

1805 yılında Mihail ve Radoitsa ustaları tarafından inşa edilen ―Pokrov Bogorodiçen‖ paraklisinin duvarlarını süslemesi için 1881 yılının baharında, Bansko- Razlog ikonografi okulun kurucusu Toma Vişanov Molera, iki yardımcısı, oğlu Dimitır ve Nikola Benin ile birlikte manastıra gelmişlerdir. Toma Vişanov kuzey duvarına İncil‘den sahneler ve bazı Azizlerin simalarını çizmiştir. Azize Meryem‘in hastaları ziyaret eden, gezginlere sığınak veren, fakirleri giyidiren, açları doyuran, zayıflara destek veren yedi sıfatı tasvir eden yedi kompozisyonu çok ilginçtir.180

Sanatçı, doğu duvarının üst tarfında ―Teslis‖ onun yanında ―Ana Meryem‘in himayesi‖ ve ―Ana Meryem‘in taçı‖ kompozisyonları ortak bir gök ile birleşmiş şeklinde tasvir etmiştir. Toma Vişanov, ilginç bir yüz ile Aziz İvan Rilski‘nin portresini de çizmiştir. Ayrıca parakliste ―İsa‘nın Doğumu‖, Thomas‘ın İmansızlığı‖, ―Lazar‘ın Canlaması‖ ve bir taht üzerinde oturmuş sol elinde kitap tutan İsa gibi kompozisyonları da yer almaktadır.181

Toma Vişanov‘un oğlu Dimitır Tomov Molerov /1780-1868/, babasının yanında bu sanatı öğrenmiş ve olağanüstü eserler bırakmıştır. O, 1834 yılında ―Pçelino‖ bölgesinde bulunan ―Uspenie Bogorodiçno‖ kilisesinin freskleri, 1835 yılında batı kanadının üçüncü katta bulunan ―Sveti Arhangeli‖ paraklisin duvar resimleri resmetmiştir. Ayrıca katedral kilisesindeki merkez ikonostasın büyük ikonaların bir kısmı ve 1837-1843 yılları arasında manastırda başka ikonalar da çizmiştir. Ressam ―Sveti Arhangeli‖ paraklisinde bütün duvar üzerinde ―Havarilerin toplantısı‖ kompozisyonu, diğer duvarında ise Kıyamet günü temalarından biri ―Meleklerin mertebeleri‖ kompozisyonu tasvir etmiştir. Sanatçının çalışmalarında oğlu Simeon Molerov /1817-1902/ yardımcı olmuştur.182

180 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 134. 181 Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 60. 182Asen Vasilev, Bılgarski vızrojdenski maistori, jivopisçi i rezbari, 1956, s. 340-341.

53

XIX. yüzyılda yaşamış dikkate sayan her ressam ―Aziz İvan Rilski‖ manastırında çalışmıştır. Samokov‘da ilk ikonografi okulun kurucusu Hristo Dimitrov Dospevski /1746-1819/ Aton ve Viyana‘da ressim okullarını bitirdikten sonra manastıra gelip çeşitli yerlerde resim çizmiştir. O, manastırın batı kanadında bulunan ―Aziz Arhangeli‖ paraklisinde ―Kraliyet kapıları‖ kompozisyonu resmetmiştir. Paraklisin ikonostasta 1768 yılında resmedilen ―İsa‖ ve ―Ana Meryem‘in‖ ikonaları ressam Hristo Dimitrov‘a atfedilmektedir. Prof. Dr. Asen Vasilev‘e göre manastır mezarlığın yanında bulunan ―Vıvedenie Bogorodiçno‖ kilisesi ve ―Aziz Luka‖ paraklisindeki resimlerinin bir kısmını, sanatçı Hristo Dimitro‘un eserleridir.183

Ayrıca katedral kilisesinin çeşitli yerlerinde ―Apokalipsis‖, ―Adem ve Havva‘nın yaratılışı‖, ―Havva‘nın günah işleyişi‖, ―İmanın sembolü‖ ve ―Kabil ve Habil‖ kompozisyonlarından bazı sahneler, ―Kıyamet günü‖, ―Salih kulun ölümü‖ ve ―Zenginin canına işkence eden melek Mikail‖ gibi dini kompozisyonları da resmetmiştir.184

Ressam Hristo Dimitrov‘un oğlu Dimitır Hristov Dospevski /1796-1860/ manastırın merkez kilisesinin kuzey ve batı iç duvarları fresklerle süslemiştir. Ayrıca batı kubbesini ve güney paraklisini resmedilmesi için yardımcı olmuştur. Kilisenin açık narteksindeki resimlerinin büyük bir kısmı yine Dimitır Hristov‘un eserleridir. Sanatçı 1842 yılından 1846 yılına kadar ―Rila‖ manastırında çalışmış, Petersburg Güzel Sanatlar Akademisi‘ni bitiren oğlu Stanislav Dospevski ona yardımcı olmuştur.185

Sanatçı Dimitır, Aziz İvan Rilski‘ye adanmış güney paraklisin, manastırın doğu kanadında ―Azizler Sava ve Simeon‖ ve ―Aziz Yoan Bogoslov‖ paraklislerin süslemesine katılmıştır. 1833 yılındaki yangından sonra ressam zarar gören freskleri yeniden çizmiştir. Merkez kilisesinde ise sanatçı Bulgar çarın David, Aziz İvan Rilski, Aziz Prorok Pçinski, Aziz Yoakim Osogovski‘nin portrelerini, İncil etkinlikler ve Ana Meryem‘in hayatı hakkında bazı efsaneler resmetmiştir.186

183 İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 32. 184 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 138. 185 Asen Vasilev, Bılgarski vızrojdenski maistori, jivopisçi i rezbari, s. 343. 186 Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 60.

54

Samokov‘da ikinci ikonografi okulunun kurucusu İvan Nikolov Obrazopisov, hemşeresi ve ressam Hristo Dimitrov‘un talebesi Kosta Petroviç Valyov ile manastırın ana kilisesinin sunağını fresklerle boyamışlardır. Bu amaçla 10 mayıs 1841 yılında başrahip Pamfilyi, epitrop Samuil ve aralarında Neofit Rilski olmak üzere şahit olarak dört belirgin rahip ressamlarla bir sözleşme imzalamışlardır. Sanatçılar yaptığı işin karşılığında 7500 kırş almışlardır.187

Prof. Dr. Lyben Praşkov ―Sanat eserleri‖ kitabında ―Ana Meryem‖ ikonasının ressam İvan Nikolov tarafından çizildiğini yazmıştır. Prof. Dr. Asen Vasilev Aziz İvan Rilski‘nin mezarının yanındaki paraklisin freskleri İvan Nikolov tarafından resmettiğini tahmin etmektedir. Prof. Dr. Nikola Mavrodinov ―Stenopisite na paraklisa İvan Bogoslov‖ makalesinde Samokov kapısının üstünde bulunan ―İvan Bogoslov‖ paraklisinin fresklerinin İvan Nikolov tarafından boyandığını yazmıştır.188

Büyük Bulgar ressam Zahari Zograf 1843 yılından 1847 yılına kadar, dört yıl boyunca ―Rila‖ manastırında çalışmıştır. Merkez kilisesinin ilk güney penceresinin duvar oyuğunda, Yoasif‘in resminin yanında ressam Zahari aşağıdaki yazıtı bırakmıştır. “Kilisenin ana kubbesi, etrafındaki diğer dört kubbe ve kilise şarkıları söylendiği odanın sağ tarafını 1844 yılında ressam Zahari Hristoviç Zograf resmetti”.189

Sanatçı Zahari, merkez kubbesinin ortasında göksel hiyerarşiye göre derecelendirilmiş dokuz meleğin mertebelerini kompozisyonu ile çevirili Teslisin unsurlarını çizmiştir. Bütün bunları neşeli ve mutlu insan simaları ile tasvir etmiştir. Kubbenin pencereleri arasında ressam on iki havarinin portrelerini resmetmiştir.190

Sanatçı mabedin iki kuzey kubbesinde İsa ve Yoan Predteca, güney kubbelerinde ise İsa meleklere tavsiyede bulunurken ve Aziz İvan Rilski‘nin portresini

187 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 137. 188 Nikola Mavrodinov, Stenopisite na paraklisa “İvan Bogoslov”, Çırkovno spisanie, 2002, say. 76, s. 6-9. 189 Asen Vasilev, Bılgarski vızrojdenski maistori, jivopisçi i rezbari, s. 344. 190 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 141.

55

çizmiştir. Güney duvarında ellerinde anatomi bıçağı, tıbbi haplar ve tozlarla dolu kutular taşıyan Aziz şifacılar Kozma ve Damyan‘ı resmetmiştir.191

Ressam batı duvarında o dönem için tipik geniş kollu cübeler giyinmiş İvan Rilski, Georgi Sofiyski ve Nikola Sofiyski Bulgar Azizlerin resimlerini çizmiştir. Onların üstünde aşağıdaki İncil sahnelerini tasvir etmiştir. ―Celileli Kana‘nın düğünü‖, ―İsa‘nın doğumu‖, ―Herodes‘in ziyafeti‖ ve ―Hanan‘ın kızları iyileştiren İsa‖. Bütün bu figürlerin yüzleri tapınağın iç tarafına bakarken resmedilmiştir.192

Duvarları ince sıva ile sıvalayan sıvacılar ressamlara yardımcı olmuştur. Ana kilisesinin duvar resimleri kuru fresk-tempra ile yapılmış, boyaların eriticisi olarak yumurta emülsiyonu kullanılmıştır.193

6. Günümüzde Aziz Rilski Manastırı’nın Durumu

―Aziz İvan Rilski‖ Manastırı, Rila dağında, deniz seviyesinden 1147 metre yükseklikte, güzel koku yayan iğne yapraklı ormanlar arasında yerleştirilmiştir.194 Rila köyünden 22 km, Dupnica‘dan 52 km, Sofya şehrinden ise 122 km uzaklıkta bulunmaktadır.195

Bugün gördüğümüz manastır binaları, 1833 yılında çıkan yangından sonra yapılmış ve günümüze kadar kalmıştır. Manastırın bütünlüğünü oluşturan ibadethaneler, kütüphane, yemekhane, Hrelyo kulesi, yaşama ve işletme mekânlarının toplam ölçüsü, 5500 metrekare ve manastırın sahip olduğu bütün mülkiyetin ölçüsü 8800 metrekaredir. Manastır, benzeri olmayan, orijinal bir mimariye sahiptir. En alt katı taştan, üst katlar ve sütunlar tuğladan en üst katı ağaçtan, dış duvarları ise 24 metre yüksekliğinde taştan yapılmıştır. Manastır, dışarıdan bakıldığında bir kaleye benzer ve intizamsız bir dörtgen şeklindedir.196

191 Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 60. 192 İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 33. 193 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 143. 194 Margarita Koeva, İstoria i Obşta İnformacia, http://www.rilamonastery.pmg-blg.com/Home_page_bg.htm 25.04.2009 195 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 26. 196 İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 31.

56

Rila Manastırı, Bulgaristan‘daki en eski ve en büyük manastırdır. Manastıra güney tarafından ―Dupneşka‖, doğu tarafından ise ―Samokovska‖ kapılarından girilir. Ayrıca dördü görünen kat olmak üzere toplam beş kattan oluşmaktadır. Zemin katta manastır müzesi ve yemekhanesi, diğer katlarda ise kütüphane, kalem odaları, eczane, klinik, depolar ve misafirhaneler bulunmaktadır.197

Manastırda 126 küçük mutfakla bitişmiş toplam 139 yatakhane bulunmaktadır. Bu yatakhanelerden 58 tanesi keşişler, öğrenciler ve diğer manastır personeli için, 77 yatakhane ise misafirler için ayrılmıştır. Misafir yatakhanelerinden 52 tanesi küçük olup 146 kişi barındırır, 25 tanesi ise büyüktür ve 1000 kişi barındırabilir. Bu odalar dışında mutfak, yemekhaneler, depolar, özel kalemler ve eczane için 51 oda ayrılmıştır. Ayrıca manastırda yedi, manastırın dışında ise altı küçük kilise bulunmaktadır.198

Manastırın yenilenmesinden sonra, farklı şehir ve köylerden insanlar kendi imkânlarıyla bazı misafirhaneleri donatmışlardır. Dolaysıyla oda № 3 Cirpan, № 5 Kopriştica, № 8 Pazarcık, № 10 Köstendil, № 13 Sofya, № 14 Samokov, № 17 Panagürişte, № 33, 34 Gabrovo ve oda № 98 Karlovo onların şerefine yaşadıkları mekânın adiyle isimlendirilmiştir.199

Manastır kardeşliği 35 kişiden oluşmaktadır. Bunlardan dokuzu yüksek okulu bitirmiş, ikisi ―Bogoslovski‖ Fakültesi‘nde okumakta, ikisi Sofya Papaz Okulu‘nda ders vermekte, sekizi manastırda ve manastır dışında bulunan küçük kiliselerde görev yapmakta, yedisi ise yetmiş yaşın üzerinde yaşlı keşişlerdir. Ayrıca manastırda 19 memur ve görevli bulunmakta, bunlar sekreterlik, kasadarlık, muhasebecilik ve elektroteknik gibi görevlerle meşgul olmaktadır ve otuz civarında aşçı ve hizmetçi bulunmaktadır.200

197 Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 61. 198 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 26. 199 Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 61. 200 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 27.

57

Yaz mevsimde Aziz Sinod‘un kursa gönderdiği talebeler için manastırda bulunan iki mutfakta 250-300 kişilik yemek ve manastır fırınında ekmek yoğrulup pişirilir.201

Aziz İvan Rilski manastırı 1961 yılında ulusal müze, 1976 yılında ise ulusal tarihi rezervatı olarak ilan edilmiştir. Manastırın ismi 1983 yılından itibaren UNESCO listesinde bulunmaktadır.202

6.1 Hrelyo Kulesi

XIV. asırda Hrelyo tarafından inşa edilen manastırdan günümüze sadece Hrelyo kulesi kalmıştır. Bu kule muhteşem bir mimariye sahiptir ve bir kale şeklinde yapılmıştır. Bina beş katlı, tamamı taş, tuğla ve horosan ile yapılmış dörtgen şeklinde, yüksekliği yaklaşık 25 metredir. Birinci katta manastır hapishanesi, en üst katta ise ―Sveti Preobrajenie‖ adında küçük bir kilise mevcuddur.203

Kulenin katları, iç duvarlara çevirilmiş taşlı bir merdivenle birbirine bağlanır. Dışarıya bakılması ve ışık girmesi için duvarlarda ince ve dar delikler bırakılmıştır. En yukarıdaki teras her taraftan demir dişlerle çevrilmiştir. Kapı ise meşe ağacından yapılmış ve dış tarafı demir şerite bürünerek o zamana göre içeriye girilmesi imkânsız kılınmıştır.204

Kulenin güney duvarında tuğla ile yazılmış olan şu yazı bulunmaktadır. “M.S 1334-1335 yıllarında, Kral Stefan Duşan hükümranlığında, Hrelyo, büyük çaba sarf ederek Aziz İvan Rilski ve “Osnovnica” diye adlandıran Hz. Meryem şereflerine bu kuleyi inşa ettirdi‖.205

Kulenin iç duvarlarında hiçbir süs ve yazı bulunmamaktadır. Sadece üst katta bulunan küçük kilise duvarlarında, rutubetin çokluğu sebebiyle zamanla bozulan

201 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 28. 202 Svetlana Alacem, Rilski Manastir “Sv. İvan Rilski” http://www.pravoslavieto.com/manastiri/rilski/ 25.04.2009 203 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 28. 204 Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 47. 205 İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 15.

58

birkaç duvar resminin izleri görünmektedir. Batı duvarında XIV. yüzyıldan kim olduğu bilinmeyen bir ressamın, çeşitli müzik aletleri çalan insanlar çizdiği anlaşılmaktadır.206

6.2 “Rojdestvo Bogorodiçno” Kilisesi

XIV. yüzyılda Hrelyo tarafından inşa edilen kilise, 1833 yılında çıkan yangından sonra da sağlam kalabilmiştir. Ancak manastırın yenilenişinden sonra, kilise bayramlarda gelen cemaati sığdıramadığı için manastır yönetimi onun yerine daha büyük bir kilise inşa edilmesini kararlaştırmıştır. 1834 yılında Hrelyo kilisesi yıkılmış ve üç senede Krimin köyünden olan usta Pavel tarafından günümüzdeki kilise inşa edilmiştir.207

Usta Pavel‘in inşa ettiği kilise üç gemili, beş kubbeli ve doğu tarafından üç absidlidir. Beş kubbeden ve etraftaki pencerelerden kiliseye bolca ışık girmektedir. Kilisenin ön tarafında edebi işlenmiş bir ikonostas bulunmaktadır.208

Kilisenin süslemesi, 1840 yılından 1872 yılına kadar devam etmiştir. Kilisedeki duvar resimleri Razlog, Bansko ve Samokov resim sanat okullarının zengin eserlerinin galerisini temsil etmektedir. Bu resimleri çizen en meşhur ressamlar arasında Samokovo‘dan Zahari Zograf, Dimitır Zograf ve oğulları Hristo Zograf ve Stanislav Dospevski, Banskolu Simeon Molerov, Samokovlu İvan Obrzopisov oğulları Nikola ve Dimitır, Kosta Petrov, İvan Nikolov ve başka pek çok ressamın isimleri zikredilebilir.209

Merkez kilisedeki ikonostas, Samokov oymacılık okulunun şaheserleri arasındadır. Solun ustası oymacı Atanas Teladur ve Petır Garka bu ikonostas üzerinde 1839 yılından 1844 yılına kadar çalışmıştır. Bu iki usta ikonostas üzerine, üzüm bağı, çiçekler ve kuşlar arasına azizlerin ve meleklerin suretlerini oymuştur. Usta Atanas ve öğrencileri Stoiço Fandıkov, Petır Georgi Daşin oymalarıyla sadece merkez kilisesini

206 İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 15. 207 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 29. 208 İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 32. 209 Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 60.

59

süslemekle kalmamış, manastırın doğu ve batı duvarında bulunan dört küçük kilisede de süslemeler yapmışlardır.210

XII. yüzyılda sultan II. Murad‘ın eşi Kalo Maria tarafından manastıra hediye edilen Hz. Meryem‘in ikonası, günümüzde manastır ana kilisesinde muhafaza edilmektedir. Kilisenin girişinin sağ tarafında Hrelyo‘nun tahtı bulunmaktadır. Bu taht XIV. yüzyılda yapılmış ve eski Bulgar oymasıyla süslenmiştir. Ayrıca kilisenin güney duvarının yanında Neofit Rilski‘nin211 mezarı bulunur, 1908 yılında da mezarına bir heykel dikilmiştir.212

6.3 Manastır Müzesi

Manastır binasının güney duvarının zemin katı, müze olarak kullanılmaktadır. Müzede çok çeşitli antik ve değerli eşya bulunmaktadır. Bu değerli eşya arasında XIV. yüzyılda manastırı yenileyen Stefan Hrelyo‘nun mezar taşı, eski kilisenin giriş kapısı, beş anahtarla kilitlenen manastırın eski kasası, XVI. yüzyılda sultan III. Murat tarafından hediye edilen büyük bir mum, sultan III. Selim‘in 1801 yılında yazdığı ve manastırın haklarını savunduğu fermanı, 1378 yılında Çar İvan Şişman‘ın manastıra gönderdiği bağışname, eskiden top yerinde kullanılan yaklaşık 25 kg. ağırlığında büyük bir tüfek ve Neofit Rilski tarafından elle yapılmış yer küre bulunmaktadır. Ayrıca manastırda XV- XVIII yüzyıllar arasında yazılmış pek çok el yazmaları, haçlar, eski silahlar ve kıymetli eşyalar bulunmaktadır.213

6.4 Manastır Kütüphanesi

Asırlar boyunca eğitim-öğretim ve edebiyat faaliyetlerine merkezlik yapan ―Aziz Rilski‖ Manastırı‘nda Bulgarca ve diğer Slav dilleriyle yazılmış el yazmalarından oluşan zengin bir koleksiyon bulunmaktadır. Bu el yazmalarının bir kısmı çok eski, bir kısmı ise içerik bakımından çok enteresandır. Manastır

210Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 60. 211 Neofit Rilski: 1793 yılında Bansko doğumlu, en meşhur Rila keşişlerdendir ve 1881 yılında ―Aziz Rilski‖ manastırında vefat etmiştir. 212 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 30-31. 213 Geniş bilgi için bkz. Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 31-37.

60

kütüphanesinde iyi bir şekilde dizilmiş 15.000 kitap ve birkaç yüz arşiv belgesi bulunmaktadır. Bu kitaplar genellikle, vefat eden keşişlerden kalmadır.214

6.5 Aziz Ġvan Rilski’nin Mezarı

Aziz İvan Rilski‘nin mezarı, manastırdan yürüyerek yaklaşık bir saat uzaklıkta bulunmaktadır. Orada Aziz İvan‘ın hayatının son beş (941-946) yılını geçirdiği ve öldükten sonra da öğrencileri tarafından defnedildiği mağara bulunmaktadır. Daha sonra Rila münzevisi şerefine ―Uspenie na Sveti İvan Rilski‖ adına bir kilise kurulmuş, 1820 yılında ise bu kilise temelden yenilenmiştir.215

Mağaranın birkaç dakika uzağında, azizin su içtiği ayazma bulunur. Oraya giden ziyaretçiler ilk önce mağaraya girer, daha sonra ayazmoya uğrayarak su içip ziyaretlerini tamamlarlardır.216

6.6 Manastır Mezarlığı

Manastır mezarlığı, manastırdan beş dakika uzaklıkta bulunur. Genelde bu mezarlığa manastır keşişleri ve manastır personeli defnedilir. Belirli bir zaman sonra ölülerin kemikleri çıkarılarak 1795 yılında yapılmış ―Vıvedenie Bogorodicno‖ kilisesinin deposunda muhafaza edilir.217

6.7 Manastırın ĠĢletme Sahaları

Manastır, Rila ve Dupnica civarlarında geniş sahalara, ormanlara, dağlara, mera, vadi, tarla ve çayırlara sahiptir. ―Pcelino‖ manastır binası, manastırın aşağısında 3 km uzaklıkta bulunmakta aynı zamanda da manastır işletmesinin merkezi konumundadır. Merkezde bir idareci keşiş, bir tarım mühendisi, bir özel kalem, 45 tane sürekli işçi ve çayırları biçme, otları toplama ve koyunları kırkma gibi sezon işlerinde çalışan 40-80 işçi görev yapmaktadır. Bu merkezde 1950 yıllarında yaklaşık 1670 koyun, 220 koç, 1400 kuzu, 260 keçi ve teke, 60 inek ve öküz, 55 at, 60 domuz, 230 tavuk ve horoz

214 İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 36. 215 Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 14. 216 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 40. 217 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 38.

61

bulunmakta ayrıca bu merkezin civarında 105 dekar tarla, 2833 dekar çayır, 36 dekar sebze bahçesi, 27 dekar meyve bahçesi ve 200 kovan arı bulunmaktadır.218

―Pcelino‖ merkez binasına bağlı üç işletme binası mevcuttur. Bunlar Rila köyünün civarında ―Orlica‖ binası, Rila köyündeki bina ve Dupnica şehrindeki binalardır. Bu işletme binaları da pek çok tarla, çayır meyve ve sebze bahçesine sahiptir.219 Manastırın ormancılık dairesi hemen ―Pcelino‖ merkezinin yanında bulunmaktadır. Bu dairenin yöneticileri bir orman müfettişi ile bir orman memurudur. Ormancılık dairesine bağlı 85,448 dekar orman bulunmaktadır. Bunların 40,373 dekarı iğne yapraklı, 22,575 dekarı kayın ağaçlı orman; 8,701 dekarı meşe ağaçlı orman ve 13,798 dekarı karışık ormanlardır.220

218 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 41. 219 Geniş bilgi için bkz. Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 43-44. 220 Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 42.

62

II. BÖLÜM

BAÇKOV MANASTIRI “AZĠZE MERYEM”

A. MANASTIRIN KURUCUSU GRĠGORYĠ PAKURĠYAN’IN HAYATI 1. Grigoryi Pakuriyan’ın Soyu

Baçkov manastırı ―Azize Meryem Petriçka‖nın kurucusu, Gürcü soyundan, soylu bir aileden gelen Grigoryi Pakuriyan‘dır. Anna Komnine göre (Bizans İmparatoru Aleksii Komnin‘nin kızı) Grigoryi Pakuriyan kısa boylu, olağandışı Ermeni bir gençtir. Ancak bu görüş doğru değildir. Çünkü Grigoryi yazdığı manastır tüzüğünde kendini Gürcü olarak tanıtmış ve şöyle demiştir: ―Babam arhontların en büyüğü idi ve doğudan gelen Gürcülerin şanlı soyundan gelmiştir”.221

Babasının adı Pakuriyandı, çok zengin ve muhtemelen çarlık soyundan gelmiştir. Pakuriyan aniden vefat ettikten sonra ikinci hanımı miras kalan serveti, kızlarının hayatlarını düzenlenmek için harcamıştır. Dolaysıyla Grigoryi ve kardeşi Apasiya babasının mirasından yoksun kalmışlardır.222

2. Grigoryi Pakuriyan’ın YetiĢkinlik Dönemi

Yetim ve mirassız kalan Grigoryi geçimini sağlayabilmek için uzun zamanlar Ermenistan, Gürcistan, Suriye ve Romanya beldelerinde dolaşmıştır. Kimsenin yardımı olmadan kendi inisiyatifi, cesareti ve çalışkanlığı sayesinde Bizans İmparatorluğunda çok önemli ve ağır sorumluluklar taşıyan makamlara yükselmiştir. Asya‘da Kars ve Erzurum, Avrupa‘da ise Ksanti‘nin kuzeyinden ‘e kadar ve Smolan bölgesinin yöneticisi olmuştur.223

Grigoryi bir süre İstanbul‘da bulunmuş ve Aleksyi Komnin‘e o zamanki Bizans İmparatoru III. Nikifor‘u tahtan indirmesinde ve kendine imparator ilân etmesinde yardımcı olmuştur. Ödül olarak 1081 yılında Aleksyi Komnin onu Avrupa‘daki Bizans ordularının başkomutanı olarak tâyin etmiştir.224

221 R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, 1929, s. 20. 222 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, Stanimaka 1922, s. 6. 223 Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, Sofya 1950, s. 8. 224 Stanimir Stanimirov, İz istoriyata na Baçkovskiya Manastir, Sofya 1928, s. 114.

63

Grigoryi‘nin bütün hayatı görkemli ve tehlikeli askeri başarılar ile doludur. Bizans İmparatorun emri ile Franklar, Peçenekler ve Kumanlar‘a karşı savaşmıştır. Bunun karşılığında imparator tarafından cömertçe ödüllendirilmiştir. Bu şekilde kazanmış olduğu bütün serveti ve mülkiyeti, 1083 yılında onun tarafından kurulmuş olan Baçkov manastırı ―Azize Meryem Petriçka‖ya armağan etmiştir.225

3. Grigoryi Pakuriyan’ın Ölümü

Manastırın inşası ve düzenlenmesinden sonra Grigoryi başkomutan makamında kalmıştır. Peçenekler 1086 yılının bahar mevsiminde Bizans İmparatorluğuna saldırıda bulunmuştur. İmparator Aleksyi Komnin, Grigoryi‘ye onların işgalini durdurmasını emretmiştir. Grigoryi Sredna Gora‘da bulunan Belyatovo köyünde Peçeneklerle savaşırken hayatını kaybetmiştir.226

Grigoryi, manastırın 500 metre doğusunda bulunan manastır türbesinde gömülmüştür.227

B. BAÇKOV MANASTIRI “AZĠZE MERYEM” 1. Manastırın Mahal Durumu

Bulgaristan‘da önem bakımından ―Aziz İvan Rilski‖ manastırdan sonra, ikinci sırada ―Baçkov‖ manastırı yer almaktadır. Manastıra, kurucusunun milliyetine nispeten İver veya Gürcü, bulunduğu bölgeden dolayı Petriç adı verilmiştir. Günümüzde ise manastırın 1 km. uzaklığında bulunan Baçkov köyüne nispeten, Baçkov manastırı adyla isimlendirilmiştir. ―Baçkov‖, ―Aziz İvan Rilski‖ ve ―Troyan‖ manastırları stavropigial‘dırlar. Yani bölge Piskoposluğunun emri altında

225 R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 22. 226 Stanimir Stanimirov, İz istoriyata na Baçkovskiya Manastir, s. 116. 227 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 9.

64

değil, doğrudan Bulgar Ortodoks Kilisesinin Yüksek Ruhani Meclisinin himayesinde bulunmaktadırlar.228

―Baçkov‖ manastırı, 30 km. Filibe‘nin güneydoğusunda, 10 km. Stanimaka‘nın güneyinde, görkemli Rodop dağlarının ortasında, Filibe- Chepelare yolunda, küçük bir çayır üzerinde yükselmektedir. Yola paralel olarak temiz ve hızla akan Çay nehri bulunmaktadır. Nehrin sağ tarafında manastırın çayırları, bahçesi ve üzüm bağları bulunmaktadır. Üzüm bağlarının arkasında ise güzel meşe ve çam ormanları yükselmektedir.229

Manastırın çevresinde senede bir defa ibâdet yapılan çok küçük paraklis (küçük kilise) bulunmakta, güneybatısında ise bir saat uzaklığında hârikulâde güzel ―Kluviya‖ bölgesi bulunmaktadır. Üçyüz metre doğusunda bir kaya üzerinde kilise-türbe veya ―Kostniça‖ (ölülerin kemiklerini muhâfaza edilen yer) adıyla anılan bina inşa edilmiştir. Bu bina Grigoryi‘nin inşa ettiği manastırdan hayatta kalan tek binadır.230

2. “Baçkov” Manastırının KuruluĢu

―Baçkov‖ manastırı ―Aziz İvan Rilski‖ manastırından sonra en eski manastırdır. O, Bulgaristan Bizans esareti altındayken, 1083 yılında Grigoryi Pakuriyan tarafından inşa edilmiştir. Manastır tüzüğünde Grigoryi‘nın şunları söylediği yazılıdır: “Daha doğudayken bir manastır, içinde günahkar kemiklerimin konulması için bir Kostniça ve keşişler için oda ile çevrili bir kilise inşa etmek isterdim. Ancak bu lütuf bana ileri yaşlarımdayken verildi”.231

Grigoryi manastırın kuruluş amacını, yazdığı tüzüğün önsözünde belirterek şöyle der: “Bu manastır, benim kalıntılarımın kurtuluşu, günahlarımın bağışlanması için hizmet vermelidir. Çünkü pek çok soygun, onursuzluk ve cinayetler benim emrimle yapılmıştır”.232

Büyük ihtimalle Grigoryi yukarıda söz edilen manastırın kuruluş amacı ile beraber şu amaçları da göz önünde bulundurmuştur: Bizans ordularının Başkomutanı

228Stanimir Stanimirov, İz istoriyata na Baçkovskiya Manastir, s. 113-114. 229 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 3. 230 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 3-4. 231R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 24. 232 Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 10.

65

iken toplamış olduğu zenginliğin, beceriksiz tabâlarına teslim ettikten sonra ne kadar hızlı harcandığını kendi gözleriyle görmüştür. Kendi servetini büyük ızdıraplar çekerek topladığı için bu ona ağır gelmiştir. Bu nedenle manastırı kurduktan sonra servetini muhafaza etmek için kendi etrafında aydınlanmış, mânevi bir hayat yaşayan bir kardeşlik toplumu oluşturmuştur.233

3. Grigoryi’nin Yazdığı Manastır Tüzüğü

3.1 Manastır tüzüğü hakkında genel bilgi

Grigoryi manastırı inşa ettikten sonra, 1084 yılında Yunan, Gürcü ve Ermeni dillerinde hazırlanmış özel bir manastır tüzüğü yazmıştır. Tüzüğünde şunu belirten bir not düşmüştür: ―Manastır işlerinde bazı anlaşmazlıklar çıktığında sadece Yunanca metni tam bir yetkiye sahip olacaktır”.234

Tüzüğünde manastırda yapılacak bütün görevleri, maaş ve ücretleri, görevlerde ihmal ve yerine getirmeme durumunda uygulanacak cezaları ayrıntılı bir şekilde anlatmaktadır.235

Bu tüzüğün özelliklerinden biri, bütün dünyevi ve manevi güçlerden manastırın bağımsızlığını ilân etmiş olmasıdır. Onu devlet içinde devlet haline getirmiştir. Bu aşağıdaki cümlelerinden anlaşılmaktadır: ―Manastırın özerk olmasını ve kendi kendini idare etmesini, hiç bir Çarlık, Patriklik ve Piskoposluk gücünün altında bulunmamasını ve özellikle manastırın idaresinin hiç bir zaman Filibe Mitropolitinin himayesine düşmemesini kararlaştırıyorum”.236

Grigoryi, manastırın yetkisini almak isteyen İstanbul Patriğinin son umudunun dayıkılıp ümidini tamamen kesilmesi için yazdığı tüzüğü patriğe sunmamıştır. Çünkü Grigoryi‘ye göre yeni yazılan tüzük daha üstün bir kilise gücü tarafından imzalanmalıdır. İmparator Aleksii Kudüs Patriği Evtimii, Franklarla barış müzakereler yapması için Selanik‘e gönderdiğinde, Grigoryi onu Filibe‘deki malikhâneye davet

233 Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 10. 234 R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 30. 235 Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 11. 236 Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, 1925, bölüm V, s. 16.

66

edip yeni yazılan manastır tüzüğünü imzasına sunmuştur. Patrik Evtimii, tüzüğü Yunanca olarak imzalamış ve ona Patrikhane tasdiği vermiştir.237

Manastırın bağımsızlığını daha çok belirlemesi için, Grigoryi hayatta olduğu sürece manastırın başrahibi seçme hakkını kendi yetkisine tutmuştur. İlk baş rahibi olarak Grigoryi adına, kendine yakın, sâdık bir kişi tayin etmiş ve tüzüğün ihlâli durumunda manastırdan kovulacağını belirtmiştir.238

Ölümünden sonra ise görev başında olan başrahip ölüm zamanı yaklaştığını hissedince, halefi olarak kimi seçtiğini kardeşlere göstermesi gerekmektedir. Ancak başrahip halefini göstermeden aniden vefat ederse, en şerefli kardeşler toplanıp aralarında bir kişi seçtikten sonra, onu başrahip ilân etmektedirler. Bu dışardan hiç bir gücün başrahibi seçme hakkı olmadığı anlamına gelmektedir.239

Orijinal tüzüğü uzun yıllar ―Baçkov‖ manastırın kütüphanesinde muhafaza edilimiş ama 1889-1890 yıllarda çalınmıştır. Todor Stoyanov “Ustavıt na Baçkovskiya Manastir; Kıde e originalıt?” makalesinde, manastır tüzüğü hakkında çok ilginç bilgi vermektedir. O şöyle diyor: ―Grigoryi Pakuriyan tarafından yazılmış ve Kudüs Patriği Evtimii tarafından onaylanmış orijinal tüzüğü 1894 yılından ittibaren İstanbul Patrikhanesinde bulunmaktadır. Onu 1890 yılları civarında Grigoryi adına Filibe yunan mitropoliti, Gyorgi Museos tarafından yeni yunan diline yapılan çevirisi karşılaştırma gerkçesiyle manastır kütüphanesinden çalmıştır”.240

3.2 Manastır tüzüğünün içeriği

Manastır tüzüğü 33 bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerde manastırın kullanımı, yönetim, yaşam, gıda, giyim ve kardeş sayısı gibi konularda teferuatlı bilgiler verilmiştir.

Tüzüğün ilk bölümünde Grigoryi kendini iyi işlerden yoksun, günahkâr bir kul olarak anlatmış, ama hala Gürcü geleneğinin buyurduğu gibi kendinde temiz, kutsal bir Ortodoks inancını muhâfaza ettiğini söylemiştir. Yapmış olduğu günahları itiraf

237 Stanimir Stanimirov, İz istoriyata na Baçkovskiya Manastir, s. 114. 238 Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, sonuç s. 16. 239 Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XXX, s. 34-35. 240 Todor Stoyanov, Ustava na Baçkovskiya Manastir: Kıde e originalıt?, vestnık Mir, br. 9536, 1928.

67

eder ve yer yer dolaştığı için kalbindeki bir yerde manastır inşa etme arzusunu gerçekleştiremediğini vurgulamıştır. Sonunda burada Philipopolis‘in kuzeyinde, gür dağ nehrin yanında, büyük bir arzu içinde, kilise, manastır ve içinde rahipler için hücreler inşa etmeye başardığını söylemiştir. Binaların, çalınmış veya şiddetle el konulmuş para ile değil, onun dürüst işçiliği ile kazandığı parayla inşa ettiğini belirtmiştir.241

İkinci bölümde Grigoryi onun tarafından manastıra hibe ettiği mülkiyetleri açıklamış ve bu bağışları çarlık kararnamelerle tasdik edildiğni belirtmiştir.242

Üçüncü bölümde manastırın herhangi bir vergiye tâbi tutulmamasını ifade ettikten sonra, kutsal kilise, barınaklar ve hücreler her açıdan bağımsız olması, taşınır ve taşınmaz malların dokunlumazlığını, herhangi bir İmparatorluk veya Patriklik vergisinden bağımsız olmasını sağlamıştır. Dolaysıyla Grigoryi, herhangi bir manevi kurumu veya sivil memurları hatta akrabalarından bile manastıra vergi koyma yetkisini kaldırmıştır.243

Altıncı bölümü ise çok kısadır. Manastırın başında bilgili, sağduyulu, erdemli ve Tanrı sevgisi ile dolu bir başrahip yanında, keşişlerin sayısı her zaman 50 olması gerektiğini belirtilmiştir. Ayrıca Philipopolis ve Mosynopolis bölgelerinde her zaman iki keşiş, müdür, piskopos gardiyanı ve milletvekillerin manastırın çıkarlarını koruması için görevlendirilmesi gerektiğini söylemiştir.244

Sekizinci bölümde, Grigoryi dikkatini masanın hazırlanmasına çevirmiştir. Beslenme ve içme ölçüsünü belirlemiş, hizmet veren ve beslenenlerin nasıl davranılması gerektiğini açıklamıştır. Mütevelli cimriliği veya misafir bahanesiyle ekmek, şarap ve günlük yemeklerine değişiklik yapılmamasını önermiştir. Yemeklerin günde üç kez verilmesini, her keşiş başına 4 bardak şarap, ekmek ve peynir; Perhiz‘in 40 günü boyonca ise haftanın dört gününde sunulmasını, Paskalya gününde sofra daha zengin olması gerektiğini belirtmiştir.245

241 Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm I, s. 8-9. 242 Geniş bilgi için bkz., Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm II, s. 11-12. 243 Stanimir Stanimirov, İz istoriyata na Baçkovskiya Manastir, s. 114. 244 Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 11. 245 Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm VIII, s. 16.

68

Başrahibin veya kardeşlerinin tanıdıkları manastıra ziyaretlerine geldiklerinde üç gün misafir olmaları, dördüncü günü ise yolculuk için onlara erzak verilip gönderilmeleri, misafirin hastalanma durumu olursa iyileşene kadar ona hizmet verilmesi, manıstırda ölürse nâşının defnedilmesi gerektiğini bildirilmiştir.246

Dokuzuncu bölümde başrahip Grigoryi, kardeşlerine nasıl giyim, ayakkabı ve para dağıtılacağını tarif etmiştir. Mâliyeti yüksek olmasına rağmen her keşişe maaş sağlanması ile yapılmalıdır. Bu maaş her keşişin sınıfına göre senede iki kez verilmelidir. Maaş alma konusunda kardeşler üç sınıfa ayrılmalıdır. Birinci sınıf 15 rahipten oluşur, başrahip 36 nomizmi(para birikimi), mütevelli, ikonom ve seçilmiş kardeşler 20 nomizmi almaktadır. İkinci sınıfın sayısı yine 15 olması gerekir ve onbeşer nomizmi almaktadır. Üçüncü sınıf ise 20 kişiden oluşması gerekir ve onar nomizmi almaktadır. Bu maaş bir kez Büyük Pazar bayramında verilmektedır. Çünkü o gün manastırda panayır düzenlenmekte ve keşişler oradan gereken herşeyi satın alabilmektedirler.247

Ondokuzuncu bölümde manastır kurucusu, manastıra zarar vermek isteyen insanlardan korunaklı olmasını istemektedir. Kimsenin manastırı tahrip etmemesi ve ondan en küçük bir şey dahi almaması gerektiğini söylemiştir.248

Grigoryi‘nin vefatından sonra, yakınlarından birinin manastırın gelirinden zengin olmak istemesi halinde lanetlenmesini ve kaderinin Judas Iscariot gibi olmasını istemiştir. Eğer başrahiplerinden biri tüzüğünde yazılan buyuruklardan bir kısmını değiştirirse veya gelen bağışlardan çalarsa mahkum edilmesi ve hâin olarak manastırdan kovulması gerektiğini yazmıştır.249

Tüzüğünün yirminci bölümde Grigoryi, kardeşi ve tarftarlarının anma gününü belirlemiştir. O gün zengin bir sofra kurulmalı ve ziyadeten her keşiş için ikişer bardak şarap verilmelidir. Manastırda görev yapan tüm rahipler ve köylülerin Tanrı‘ya

246 Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm VIII, s. 17. 247 Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm IX, s. 20. 248 Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XIX, s. 46. 249 Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XIX, s. 47.

69

hediyeler sunması ve anma törenine katılanlara dörder altın dağıtılması gerektiğini söylemiştir.250

Kardeşinin anma gününün nasıl olacağını belirledikten sonra Grigoryi kendi anma günüyle devam etmiştir. O zaman yine zengin bir sofra kurulmasını ve törenden sonra katılanlara yirmi dörder altın dağıtılması gerektiğini belirtmiştir. Kalan yemeklerin ise fakirlere dağtılması gerektiğini söylemiştir. Ayrıca Büyük Perşembe‘de zengin bir sofra ile babasına da anma töreni yapılmasını istemiştir.251

Grigoryi yirmi dördüncü bölümünde ―Baçkov‖ manastırına Yunan rahip alınmasını kesin olarak yasaklamıştır. O şöyle demiş: “Manastırın bütün sakinlerine sert bir tavırla manastırımda hiç bir zaman yunan rahip veya keşiş alınmamasını, sadece sekreter için istisna yapılabilir. Çünkü sekreter yerel müdürleri ile irtibata geçebilmesi, başrahibin kararları onlara iletebilmesi ve onlardan talimat alabilmesi için yunanca okuma yazma bilmesi zorunludur. Bunu bazı açgözlü ve kurnaz yunanlıların, başrahipliği elde ettikten sonra manastıra zarar vermesi endişesiyle yapıyorum. Bizim gürcü kabilenin saflığı sebebiyle başımıza bu tür olaylar çok geldi.”252

Grigoryi bu ruhla sonraki yirmi beşinci bölümde de devam etmiştir. Orada aynı kabileden keşiş rütbesine ulaşmak isteyenlerin manastıra nasıl kabul edileceğini bahis konusu etmiştir. Rahip rütbesi verilmiş, tecrübe ve sağduyu ile tanınan ve bu nedenle manastıra yarar sağlayabilecek Gürcüler, yabancılardan önce tercih edilmesi gerektiğini belirtilmiştir. Ancak erdemli olmayan, uygunsuz ve rahipliğinden uzak olanlara görev verilmemelidir. Grigoryi manastırı bütün yabancılardan uzak tutmak istemektedir.253

Yirmi altıncı bölümde Pakuriyan, manastır yönetim şefaflığından bahis etmiştir. İdare memuru ve papaz yardımcılarının başrahip önünde, başrahibin ise bütün manastır kardeşliği önünde hesap vermesi gerektiğini söylemiştir. Bu hesap Eylül ayında ve Paskalya bayaramında yılda iki kez olmak üzere belirli dokümalar ile yapılması

250 Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XX, s. 52. 251 Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XX, s. 53. 252 R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 31-32. 253 Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XXV, s. 63.

70

gerekmektedir. Kim parayı yalnış harcarsa onu iâde ettikten sonra görevden alınır, kilisenin gelirinden kalırsa o kilisenin yararına kullanılmalıdır. Daha iyi yönetim için manastırda her zaman 10 lira bulunması gerekir, ihtiyaç anında ihtiyaçları karşılanması ve kalan miktar ile manastıra mal alınması gerektiğini belirtmiştir.254

Yirmi dokuzuncu bölümde Grigoryi‘nin üç hanı hakkındaki kararları bildirilmiştir. Stanimaka köyünün altında bulunan handa, her gün yolculara ve yoksullara buğday, şarap, kuru ya da pişmiş gıda dağıtılmasını, değirmenlerden bir tanesinin ise bağış için buğday öğütmesini emretmiştir. Köyden bir şahıs handa tüm gereken hizmetleri yapması ve yoksulların yemeklerini dağıtabilmesi için diğer bütün görevlerden muaf tutulmuştur. Bütün bunları Allah korkusuyla yapması gerektiğini ve üçüncü dereceden bir keşiş gibi maaş alacağını belirtmiştir. Böylece Pakuriyan yoksullar için ayrılan malzemelerden köylünün çalma hissini engellemiş olmaktadır.255

Grigoryi handa barınacak kişiler için yatak ve şömine bulunması, yolcu hastalanırsa üç gün kalma süresi verilmesini, o zaman da tam iyileşmemişse sağlığına kavuşana kadar dinlenmesini tavsiyede bulunmuştur.256

Grigoryi kardeşi Apasya‘nın günahlarının affedilmesi için Marmarion hanını kurmuş, denizin yanındaki ve manastırın yanındaki hanları ise yolculara hizmet sağlanması için kurmuştur ve başrahibine manastır hanlarında hiç birşeyin eksik bırakılmamasını öğütlemiştir. Manastırın gelirinin çoğalması durumunda, hanların düzeninin geliştirilmesini, bu sosyal eserin başarısı için hanlara yakın köylere de özen gösterilmesini ve onlara günlük buğday, şarap ve sebze temin edilmesi gerektiğini belirtmiştir.257

Otuz birinci bölümde Grigoryi Pakuriyan kalenin yanında olan Aziz Nikolay manastırının, geleceğin rahiplerini eğitmesi için hazırlanması, öğrencilerin altı kişiden az olmamaları kaydıyla, büyüyünceye kadar hikmetli, yaşlı ve erdemli bir rahip tarafından eğitilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Lâyık olanlar sakalı büyüyünce rahip olacak, lâyık olmayanlar ise manastırdan uzaklaştıracaktır. Bu ifadeler daha Grigoryi

254 Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XXVI, s. 66. 255 Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XXIX, s. 71. 256 Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XXIX, s. 72. 257 Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XXIX, s. 73.

71

döneminde manastırda, manastır okulunun mevcut olduğunu göstermektedir. Büyük ihtimalle bu okul manastırın varlığı boyunca hep bulunmuştur.258

Otuz üçüncü bölümünde Pakuriyan, tüzüğünün mevcut metninin güvenilir bir yerde tutulmasını, içindeki buyurukların değiştirilmemesini ve emirlerinin kısmi yorumlarla yorumlanılmamasını belirtmiştir. Kim tüzüğünden bir hece bile silmek veya değiştirmek isterse görevden alınmasını ve manastırdan aforoz edilmesini beyân etmiştir.259

Manastır tüzüğü Grigoryi Pakuriyan ve o dönem Kudüs Patriği olan Evtimii‘nin imzalarıyla sona ermektedir.

4. Manastıra Hibe Olarak Verilen Yerler

4.1 Grigoryi tarafından verilen yerler

Grigoryi Pakuriyan sadece manastırın inşası ve tüzüğünü yazmakla yetinmemiş, manastırın bakımını da üstlenmiştir. Bu amaçla Rodop Dağlar‘ından, Ege Deniz‘inden, Filibe bölgesinden Selaniğe kadar, arsa, köyler, hanlar, değirmenler, ormanlar ve üzüm bağları gibi büyük gayrimenkul malları manastıra hibe etmiştir.260

Bunun yanında Petriç kalesi, manastırın inşa edildiği ―Yanovo‖ bölgesi, ―Baçkovo‖, ―Bursey‖, ―Lalkovo‖ ve ―Avrovo‖ bölgeleri, ―Stanimaka‖ köyü (bugün ) Grigoryi tarafından inşa edilen iki kale, ―Aziz Varvara‖, ―Aziz Nikola‖, ―Aziz İliya‖ ve ―Aziz Georgi‖ bölgelerini armağan etmiştir. Ayrıca ―Voden‖ adına kendi kalesini, ―Vanist‖ kalesi, ―Gelovo‖ köyünü, ―Zauça‖ bölgesini ve ―Aziz Georgi‖ manastırının üzüm bağlarını, bahçelerinı ve bütün gayrimenkul mallarını hibe etmiştir.261

Bunlarla birlikte Grigoryi manastıra ―Baniça‖ kalesi, menşesi, çevre köyleri, çiflikler ve ormanları ile birlikte, bütün çevresi ile Topolniçada ―Elovo‖ köyünü ve

258 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 12. 259 Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XXXIII, s. 82. 260 Stanimir Stanimirov, İz istoriyata na Baçkovskiya Manastir, s. 11. 261 R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 26-27.

72

orada bulunan tüm kiliseleri bağşlamıştır. Ayrıca at, kısrak, eşek, manda, inek, öküz, sığır, boğa, koyun, koç ve keçi gibi birçok hayvan hibe etmiştir.262

Son olarak Grigoryi manastıra bazı ikinalar, incil, mutfak eşyaları, kandelalık, haçlar ve diğer tüm ihtiyaçları hediye etmiştir. Ne yazık ki bunların çoğu günümüze kadar ulaşmamıştır ve nereye kaybolduğu sadece tahmin edilmektedir.263

4.2 KardeĢi Apasya tarafından verilen yerler

Grigoryi‘nin bildirdiğine göre kardeşi Apasiya‘nın vasiyetinde kardeşiyle aynı mezara gömülmesi ve ruhunun kurtuluşuna mezarlık inşa edilmesi için ―Prilonkii‖ köyünü hediye etmiştir. Grigoryi Allah‘ın yardımıyla bir manastır ve kilise kurduktan sonra, kardeşi Apasya‘nın kemiklerini getirtip manastır mezarlığına yerleştirmiştir. Kardeşinin vasiyeti doğrultusunda ―Prilonkii‖ köyü, kaleleri, hanları ve bütün toprakları hibe olarak verir ve ayinlerde onun için sürekli dualar yapılmasını istemiştir. Kardeşinin manevi kurtuluşu için vasiyet etiği tüm yerleri manastıra armağan etmiştir.264

Bunun yanında Apasiya Kurtarıcı İsa ve bütün azizleri tasvir eden ikonalar, haçlar ve değerli çiçekler, inci ve altın süslerle süslenmiş Yunanca ve Gürcüce İnciller bağışlamıştır. Ayrıca tüm kilise ve mutfak gerekçeleri, değerli dikilmemiş kumaşlar, ahşap ikona, şamdanlar ve başka birçok değerli eşyalar manastıra hediye edilmesini vasiyet etmiştir.265

5. Farklı Asırlarda Baçkov Manastırın Tarihi

5. 1 XIII-XIV. yüzyıllarda manastırın durumu

Üçüncü Haçlı Seferinin (1189-1192) vakanüvist olan kanonik Ansbert‘in kısa notlarından, manastırın varlığının devem ettiğini görülmektedir. Onun notlarına göre, haçlılar manastırın Gürcü kökenli başrahibini yakalayıp kampın yöneticisi olan iparator Fridrih Barbarosa‘nın huzuruna götürmüştür.266

262 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 9-10. 263 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 11. 264 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 10. 265 R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 27-28 . 266 Ansbert, İstoria na pohoda na imperator Fridrih, çev. E. Dobrovski, 1827, s. 47-48.

73

Yukarıdaki satırlardan manastırın kuruluşundan yüz sene sonra bile, manastırın başrahibinin Gürcü kökenlı olduğunu anlaşılmaktadır. Bu büyük bir ihtimalle 1280 yılına kadar, diğer bazı tarihçilere göre XIV yüzyıla kadar devem etmiştir. Haçlı Seferlerin zamanında manastır hem Yunanlıların hem de Frankların hakimiyeti altında girmiştir. Manastır 1199 yılında Bizans tarafından Plovdiv ve Rodoplar‘ın valisi olarak tâyin edilen Bulgar Boyarı İvanko eline geçmiştir.267

1205 yılında Edirne‘de Haçlıları mağlup ettikten sonra 1206 yılında Stanimaka kalesi ve civarını almıştır. Dolaysıyla çar Kaloyan yönetiminde ―Baçkov‖ manastırı İkinci Bulgar Çarlğının sınrları içine alınmıştır. 1207 yılında Selanik kuşatmasında Kaloyan öldürülmüştür. Despot Aleksii Slav, Rodop bölgesinin yöneticisi çar Kaloyan‘nın yeğeni olan Boril‘i tanımayarak bağımsız feodal olarak ayrılmıştır. Daha sonra İstanbul‘daki Bizanslıların vasalı olmuştur.268

Klokotnitsa yanında olan efsanevi savaştan sonra (1230) II çar İvan Asen Stanimaka bölgesini ―Baçkov‖ manastırı ile beraber tekrar geri almıştır. ―Asen‖ kalesinin kitabesi, Yunanlılar tarafından tahrip edilmiş olmasına rağmen transkript olarak korunmuştur. Bu kitabeye göre II Çar İvan Asen bölgenin yöneticisi olarak sevast Aleksii tayin etmiştir. Yönetici manastıra özen gösterip sonra tamir ettirmiş, büyük ihtimalle kiliseyi de yenilemiştir. Ancak çar ve yönetici manastıra bağışta bulunduğuna dair veriler bulunmamaktadır.269

―Baçkov‖ manastırı ve ―Asen‖ kalesi 1246 yılına kadar İkinci Bulgar Çarlığının hakimiyetindedir. Daha sonra imparator III Yoan Vataçi tarafından işgal edilmiştir. Vataçi‘nin (1254) vefatından sonra Bulgar Çarı II Mihail Asen manastırı ve ―Asen‖ kalesini tekrar devletinin sınırları için almıştır. Ancak iki yıl sonra Regin barış anlaşmasına göre onları II Teodor Laskaris‘e bırakmıştır. Çar Konstantin Asen Tih (1255-1277) yönetiminde Stanimaka bölgesi tekrar geri kazandırılmıştır. 1263 yılında

267 Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 12. 268 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 14. 269 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 15.

74

imparator III Mihail Paleolog Bizans devletini islah edip söz konusu olan bölgeyi seksen yıl zarfında devletine katmıştır.270

1344 yılında Bizans İmparatoriçesi Anna Savoyska, Yoan Kantakuzin ile mücadelesinde Bulgarlar‘ın desteğini arayarak Stanimaka bölgesini armağan olarak çar İvan Aleksandır‘a vermiştir. Lâlâ Şahin Paşa başkanlığındaki Osmanlı ordusu 1364 yılında Plovdiv, Stanimaka ve çeşitli Rodop kaleleri ele geçirmiştir. Dolaysıyla ―Baçkov‖ manastırı o yıla kadar Bulgar devleti içinde kalmıştır. 1402 yılında Ankara savaşında Osmanlı Sultanı Beyazıd‘ın Timur tarafından yakalanmasından sonra Beyazıd‘ın oğulları taht için savaşmaya başlamıştır. Oğullarından Musa Çelebi Plovdiv‘i ve çok sayıda Rodop köylerini tahrip ederek Başpiskopos Damyanı öldürmüştür. Arhimandrit Panaret hikayesinde o dönem ―Baçkov‖ manastırı Osmanlılar tarafından tamamen tahrip edildiğini söylenmiştir.271 Ancak onbeşinci yüzyılın başlarında Patrik Evtimii‘nin bazı öğrencileri, görevden alındıktan sonra kendisinin de manastırda yaşadığını ispatlanmışlardır. Arhimandrit Panaret‘in söyledikleri doğru olsaydı bu yıllarda manastır ıssız kalmış olması gerekecekti.

5.2 XV. yüzyılda manastırın durumu

1380 yılında Plovdiv Kostenets köyünde doğan Bulgar yazar Konstantin Kostenecki Patrik Evtimii‘den ders alma niyetiyle XV yüzyılın başında manastıra gelmiş ama patrik vefat etmiştir. Konstantin Evtimii‘nin öğrencisi olan Androniğin (Andrey) yanında ders almaya başlamıştır. Ondan Yunan dili ve Tırnovo Edebiyat Okulunun temel ilkelerini öğrenmiştir. Eğitimini tamamladıktan sonra Konstantin Kostenecki Plovdiv piskoposunun yanında bir süre hizmet vermiştir. Ama Trakya‘da yaşanan trajik olaylar onu Bulgar topraklarını terk etmeye mecbur bıraktığından dolayı Sırbistan‘a giderek oraya yerleşmiştir. Despot Stefan Lazareviç‘in (1389-1427) Belgrad‘daki yayın evinde tanınmış yazar olmuştur. Konstantin on beşinci yüzyılın üçüncü on yılında vefat etmiştir.272

270 S. Stanimirov, Backovskiyat manastir ot 1086 do 1402 godina, Duhovna kultura 1938, , № 7-8, s. 238-251. 271 Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 13-14. 272 Konstantin Kostenecki, Sıçinenia i skazania za bukvite, der. M. Totomanova, 1993, s. 75.

75

Fransız tarihçisı ve arkeologu Louis Petit, ―Baçkov‖ manastırını XV yüzyıldaki tarihi Konstantinopol Patriği I Simeon Trapezundski ile bağlamıştır. I Simeon ilk kez 1470 yılından 1473 yılına kadar patrik olarak görev yapmış ve sonra görevden alınmıştır. 1478 yılında ikinci kez Patriklik tahtına çıkmayı başarmış ve iki buçuk yıl yani 1481 yılına kadar Patrik olarak kalmıştır. 1484 yılında ahlaksızlıkla suçlanmış ve sadece Patrikhaneyi değil İstanbulu da terk etmeye mecbur kalmıştır. ―Manuel Gideon‖ büyük kilisesinin eski hartofilaksa göre Patrik I Simeon yaptığı kötü şöhretin yüzünden Aton‘a değil Stanimaşki manastırına yerleşmiştir. Louis Petit bu manastırın Baçkov manastırı olduğunu savunmuştur.273 Ama büyük ihtimalle Asenovgrad kasabasının yakınlarındaki manastırlardan birine gelmiştir. Çünkü ―Baçkov‖ manastırı hiç bir zaman ―Stanimaşki‖ adıyla anılmamıştır.

XV. yüzyılda Maharebeli Okrokmaydze‘nin isteği üzerinde Grigol adına iki gürcü büyük bir el yazmasının kopyasını yazmışlardır. Kopyanın içindeki karalamalardan bu anıtın daha sonra Gürcistan‘a götürüldüğü anlaşılmıştır. Günümüzde bu kopya Tiflis‘teki ―K. S. Kekelidze‖ Elyazmaları Enstitüsünde muhafaza edilmektedir. Sofya‘daki ―Aziz Kiril ve Metodyi‖ Milli Kütüphane‘sinde ―Baçkov‖ manastırından gelen bir gürcü elyazısı bulunmaktadır. Bu el yazmasının bir kağıdında 1311 yılından kalan ikonada bulunan yazısının çevirisi bulunmaktadır.274

Baçkov manastırında Edebiyat faaliyetleri on beşinci yüzyıl boyunca kesintisiz devam etmiştir. Yunan keşiş Paul Fostiniat Yunan dram yazarlarından Sofokıl ve Evripid‘in eserlerinin kopyasını yazmıştır. O, onların üzerinde uzun süre çalışmıştır. Manastır kodeksinde 1460 ve 1465 yıllarından iki el yazması tespit edilmiştir.275

5.3 XVI. ve XVII. yüzyıllarda manastırın durumu

İvan Goşev ―Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir” eserinde bu dönemde manastırda en büyük şahısın Daniel olduğunu söylemektedir. XVI ve XVII yüzyıllarından kalan iki anma kitabında, Daniel‘in ismi göze çarpan bir yerde yazılmış, hatta akrabalarının isimleri de sıralanmıştır. O İstanbul patriği II Jeremiah döneminde manastırda başrahiplik yapmıştır. Yeni bir ana kilisenin inşası

273 İvan Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, 1931, s. 346-347. 274 A. Şanidze, Gruzinski manastir v Bılgaria i negovia tipik, Tbilisi 1971, s. 48. 275 Stanimir Stanimirov, Baçkovskiyat manastir prez XV vek, 1928, s. 129.

76

için gereken para toplanması üzere Daniel Balkan ülkelerine keşişler göndermiştir. Daha sonra 1589 yılında Plovdiv Mitropoliti olarak atanmış ve ölümüne kadar (1595) bu görevde kalmıştır.276

1595 yılında büyük bir yangın manastırın kuzey kanadını harap etmiştir. On yedinci yüzyılın ortasına kadar ahşaplı bir yapı ―çardaklı salon‖ şekliyle yeniden inşa edilmiştir.277

Onaltıncı yüzyılın sonunda ve onyedinci yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu‘nun durumu stabilize edilir ve Hıristiyan nüfusu için ekonomik ve kültürel etkinlikler canlanmıştır. Bu dönemde Hıristiyanlar tarafından eski kiliselerin onarımı yapılmış ve yeni kiliseler, manastırlar inşa edilmiştir. Ancak bu yapıların boyutları küçük, mimarisi ise basit yapılardan oluşmuştur. 1601 yılında ―Baçkov‖ manastırının kuzey avlusundaki, güney kanadı inşa edilmiştir. Orada manastırın aşevi, deposu ve yirminci yüzyılın son yıllarında Bulgar işadamı İliya Pavlov tarafından yenilenmiş büyük mermer yemek masası bulunmaktadır. ―Baçkov‖ manastırının merkez kilisesi ―Azize Meryem‖ 1604 yılında başrahip Partenii döneminde, Bulgar başusta Nikola tarafından inşa edilmiştir ve Rönesans öncesi Bulgar topraklarında en büyük kilisedir.278

Onaltıncı yüzyılın ortasında İstanbul Patrikhanesi Baçkov manastırının hayatına müdahale etmeye başlamıştır. 15 Şubat 1628 yılında İstanbul Patriği Kiril Lukas ―Baçkov‖ manastırının hakları ile igili bir sertifika çıkarıp Stanimaka bölgesinde bulunan ―Aziz Dimitır‖, ―Aziz Vaftizci Yahya‖, ―Aziz Arhangeli‖, ―Aziz Elijah‖, ―Aziz Georgi‖ ve ―Azize Meryem‖ kiliselerinin ona tâbi olmalarını emretmiştir.279

Merkezi kilisede, onyedinci yüzyılın başlarında yapılmış, Bulgar topraklarında en eski ahşap oyma ikonostası korunmaktadır.280

276 İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 346-347. 277 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 18. 278 K. Tuleşkov, Arhitektura na bılgarskite manastiri, Sofya, 1988, s. 55. 279 Nikolay Haytov, Asenovgrad v minaloto, Plovdiv 1983, s. 94. 280Pavel Stefanov, Baçkovskiya manastir prez XIV-XV vek, htpp://www.dveri.bg/content/view/8613/125, 20.03.2010 14:45.

77

Merkez kilisesinde bulunan bir yazıdan, kilise duvarlarının 1643 yılında fresk ile süslendiği anlaşılmaktadır. Burada Eski Ahit‘ten çok nâdir sahneler ölümsüzleştirilmiştir. Batı duvarındaki kapının üzerinde ―Aziz Efrayim Sirieç‘in Başarısı‖ adına başka bir nâdir sahne çizilmiştir. Onun yanında Teslis‘in imajı altında, 30 Temmuz 1643 tarihli anıt yazıtı bulunmaktadır.281

5.4 XVIII. yüzyılda manastırın durumu

1706 yılında Fransız gezgin Pol Lülas ―Baçkov‖ manastırını ziyaret etmiştir. Lükas o dönemde manastır, kilise ve keşişlerin konuk binalardan oluşan, üç kapılı bir kale şeklinde olduğunu, orada yüz rahibin yaşadığını, manastırın çevresinde başka bir bina bulunmadığını, manastır kütüphanesinde ise 103 el yazması ve 253 eskibasılı kitap bulunduğunu belirtmiştir.282

İstanbul‘daki Avusturya büyükelçisinin sekreteri Gerard Kornelius Driş 1718- 1719 yılları arasında Belgrad-Sofya-Filibe-Edirne-İstanbul yolculuğu esnasında ―Baçkov‖ manastırını ziyaret etmiştir.283 Ona göre manastır bir dağın zirvesine inşa edilmiştir ve yaprak ve meyvelerle beslenen çok sayıda Ortodoks keşiş bulunmuştur. İlginç olan Gerard Driş‘in manastır kütüphanesinden hiç bahsetmemesidir.

―Baçkov‖ manastırı 1720 yılında ünlü Kudüs Patriği Hrisant Notara tarafından ziyaret edilmiştir. Patrik Notara Patrikhanenin büyük borçlarını ödemesi için Bulgar topraklarında para toplama kampanyası düzenlemiştir. O, Kutsal Hafta boyunca manastırda kalıp Paskalya‘da Filibe‘nin eski piskoposu Damaskin ile ayinleri yürütmüştür.284 1601 yılında kış paraklisi olarak inşa edilen ―Vse Svetii‖ kilisesi, 1719 yılında Damaskin tarafından verilen parayla freskle süslenmiştir.285

1732 yılından itibaren manastırın başrahibi olarak Hristofor adında bir keşiş seçilmiştir. 1741 yılında başrahip Hristofor, bazı keşişler ve Stanimaka bölgesinin ileri gelenlerinden Hacı Primo, İstanbul Patrikhanesine mukavemet göstermek ile suçlanmıştır. Suçlamalardan sonra, Hristofor görevden alınmış ama sadece bir yıl

281 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 19. 282A. Çvetkova, Frenski pıtepisi za Balkanite XV-XVIII vek, 1975, s. 271. 283 P. Yonov, Nemski i Avstriiski pıtepisi za Balkanite XVII- sredata na XVIII vek, 1986, s. 261. 284 İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 363-364. 285 İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 364.

78

sonra Prizren piskoposu olarak atanmıştır. 1750 yılında Hristofor yine manastırın başrahibı olarak atanmıştır. Başrahip görevinden alındığından tekrar bu göreve atanana kadar manastırın başrahiplik görevini keşiş Natanail sürdürmüştür. 1762 yılında Patrikahne ve Filibe piskoposunun onayı ile Hristofor Stanimaka‘nın (Asenovgrad) piskoposu olarak tayın etmiştir. Manastırın tarihi ve bu olaylar için 1740 ve 1741 yıllarından Patriğin iki mektubu delil olarak gösterilmiştir.286 Bu ani değişmeler çok zor açıklanabilir. İstanbul Patrikhanesinin anayasasına göre ―Baçkov‖ manastırı bağımsızdır ama bu tutumlarla onun iç işlerinde açıkça müdahale edildiği görülmektedir.

XVIII. yüzyılda ―Baçkov‖ manastırı, bazı azledilmiş Yunan piskoposları için toplanma yeri olmuştur. 1733 yılında Koh Kiril, 1797 yılında ise Yoasaf manastırda ikamet etmiştir. Yoasaf 1752 yılından 1763 yılına kadar Tırnovo Piskoposluğunun başında olup sonra Athos dağına keşiş olarak yerleşmiş, daha sonra da Baçkovo manastırına yerleşmiştir.287

5.5 XIX. yüzyıllarda manastırın durumu

Gördüğümüz gibi XVII. ve XVIII. yüzyıllarda ―Baçkov‖ manastırı çokça gelişmiştir. Bu dönemlerde ―Azize Meryem‖ ana kilisesi ve manastırın güneybatı köşesinde bulunan diğer kilise inşa edilmiştir. Bu tür inşaat çalışmaları 1830-1860 yılları arasında daha yoğun olarak devam etmiştir.288

Bu dönemlerde ―Baçkov‖ manastırı Yunanlılar tarafından yönetilmesine rağmen, XIX yüzyılın ilk yarısında, onların etkisi zayıflarken Bulgarlar‘ın ise güçlenmiştir. Bu katkıyı tanınmış, iki zengin Bulgar Vılko ve Stoyan Çalıkovi kardeşler sağlamıştır. Sürekli bağışta bulunarak manastırın servetini artırmışlardır. Aile ve bireysel bağışlar dışında, bütün esnaf dernekleri adına manastıra bağış almışlardır. Manastır müzesinde muhafaza edilen değerli bir kutu üzerinde bulunan bir yazı (“Bu

286 İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 366-369. 287 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 22. 288 İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 370.

79

kutuyu 3 Ağustos 1803 yılında Sviştov‟tan esnaf Kümdjiiski ve Gavriil manastıra hediye etmiştir”) bunun delilidir.289

Aydınlanma döneminde ―Baçkov‖ manastırının gelişimi büyük Bulgar ressamı Zahari Zograf‘ın şahsiyeti ile yakından ilişkilidir. O 1810 yılında Samokov‘da doğmuştur. Babası Hristo Dimitrov Samokov Sanat okulunun kurucusudur. Zahari dokuz yaşındayken annesini kaybetmiş, on yedi yaşında rahip Neofit Rilski‘nin öğrencisi olmuştur. Kardeşi Dimitır yanında ressamlık okumuştur.290

Zahari Zograf rahip Neofit Rilski‘ye gönderdiği mektupları Prof. Dr. İvan Şişmanov tarafından yayınlanmıştır. Bu mektuplarda Zahari‘nin enerji ile dolu yılmaz kişiliğe sahip olduğu, dini ayinlerin Bulgar diline empoze edilmesini istediği, Bulgar çocuklarının aydınlanması için bir basım evi oluşturulmasını ve memleketinde bir kitebevi açılması fikrini savunduğu anlaşılmaktadır.291

Zahari Zograf‘ın eserleri, Bulgar Aydınlanmasının genel ruhunu yansıtmaktadır. O, 25 yıl aktif çalışmıştır. 1835 yılından itibaren Filibe ve çevresinde çalışmıştır. 1838- 1841 yılları arasında Asenovgrad‘taki ―Aziz Georgi‖ ve ―Azize Meryem‖ kiliselerinde, Gornovoden manastırı ―Aziz Kiril ve Yulita‖* ve ―Baçkov‖ manastırında zengin freskli kompozisyonlar çizmiştir.292

Eylül 1829 yılında Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu arasında Edirne Barışı imzalanmasından sonra Hıristiyanlar yeni tapınaklar inşa etme hakkı kazanmıştır. Giderek artan Hıristiyan inananlarının ihtiyaçlarını karşılamak için, ―Baçkov‖ manastırının rahipleri, manastırın güney bahçesinde yeni bir kilise inşa etmeyi kararlaştırmışlardır. Yeni kilise Teslis onuruna dikilmiş ve Aziz Nikolay Mirlikiyski‘ye adanmıştır. Bu kilise 1834 yılında Slivenli Bulgar başrahip Ananiyi döneminde başlatılmış ve 1837-1838 yıllarında tamamlanmıştır. Kilisenin masrafları cömert bağışçı Vılko Kurtoviç Çalıkov tarafından karşılanmıştır. Vılko Çalıkov, Zahari ailesinin kadın tarafından akrabası olup genç ressamı, yeni yapılan kilisenin

289 İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 369. 290 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 22. 291 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 25. * Günümüzde uluslararası Mimarlık okulu. 292 Pavel Stefanov, Baçkovskiya manastir prez XVI-XVIII vek, htpp://www.dveri.bg/content/view/8616/125, 23.04.2010 16:50.

80

süslenmesi için manastır kardeşliğine tavsiye etmiştir. Bu şekilde Zahari yeni yapılan ―Aziz Nikolay‖ kilisesinin duvar resimlerinin ressamı olmuştur.293

20 Nisan 1840 yılında Zahari, Neofit Rilski‘ye yeni yapılan kilisedeki resim işleri için şunları yazmıştır: ”Allah sağlık verirse sonbahara kadar çizim işini bitireceğim.” Aynı yıl 10 Eylül ayında: “ En yakın zamanda işlerimi tamamlayacağım” ifadesi ile durumu bildirmiştir.294

Aziz Nikolay‖ kilisesindeki freskler yumurta temperası ile yapılmıştır. Freskler, kubbe, mihrap, narteks ve sunağın tamamını kapsamıştır. Zahari Zograf ayrı veya kompozisyonlar şeklinde 600 sima ve suret çizmiştir. Bunların 135 tanesi narteks, 319 tanesi tapınağın orta kesiminde ve 75 civarında sunakta bulunmaktadır. Kubbenin ortasında İsa, Teslis ve dokuz meleğin rütbesinin suretlerini çizmiştir. On iki uzamış pencereler arasında peygamberlerin simalarını tasvir etmiştir. Kubbenin daha aşağısında dört evanjelist, insan, aslan, buzağı ve kartal sembolleri ile birlikte çizmiştir. Ressam ―Son akşam yemeği‖, ―Müjde‖ ve ―Elçilerin Vaftizi‖ kompozisyonları, kilise sunağında tasvir etmiş, onların altında bazı aziz ve rahiplerin suretlerini çizmiştir.295

Kilise duvarlarında çokça Yunanca ve nâdiren Slavca yazıtlar bulunmaktadır. Tapınak Aziz Nikolay Mirilikiyski‘ye adanmış olduğundan dolayı, Zahari onun hayatından bazı efsanevi sahneleri kompozisyon şeklinde çizmiştir. Kompozisyonlarının bazılarında Zahari sadece eski gravürlerde gördüğü İspanyol kadırgaları ile deniz manzaraları sunmuştur.296

293 İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 371. 294 Vasil Zahariev, Zaharii Zograf hudojnik vızrojdeneç 1810-1853, 1957, s. 46. 295 Pavel Stefanov, Baçkovskiya manastir prez XVI-XVIII vek, htpp://www.dveri.bg/content/view/8616/125, 28.04.2010 13:00. 296 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 26.

81

Güney duvarında bir barok tahtı üzerinde oturan İsa Mesih simasını çizmiştir. Üst tarafının boş alanlarını melek tasvirleri ve çiçek demetlerle doldurmuştur. Zahari Zograf ve iki yardımcı usta tarafından ―Aziz Nikolay‖ kilisesinin freskleri kısa bir süre içinde oluşturulmuştur. Bu nedenle bazı görüntüler telaş ve beceriksizlik izleri taşımaktadır. Zahari yaptığı işler için narteks kapının iç tarafına bir yazı yazmıştır. Yazının metni şöyledir: “Bu kilise 15 Ekim 1840 yılında, Eski Zagralı Matey başrahipliğinin zamanında, Teslis‟in şânı ve Aziz Nikolay onuru için resimle süslendi. Resimler Samokovlu mütevazi ressam Zahari Hristoviç Zograf‟ın eliyle resmedilmiştir.”297

Narteksteki freskler daha dikkatli ve büyük bir beceri ile yapıldığına dikkat çekmektedir. Renklerin tazeliği günümüze kadar tamamen korunmuştur. Sütunların üzerindeki panellere Eski Ahit‘ten ―Adem ve Havva‘nın Yaratılışı‖, ―Günah İşleyişi‖, ―Cenneten Kovuluşu‖, ―Kabil ve Habil‘in kurban sunu‖, ―Kabil‘in kardeşini öldürüşü‖ ve ―Adem ve Havva‘nın günah işleyişinden sonraki dünya hayatı‖ gibi sahneleri tasvir etmiştir.298

Zahari açık narteksin dış duvarının tamamını çok suretli olan ―Kıyamet Günü‖ kompozisyonu ile resmetmiştir. O, bu komopzisyona bir grup çağdaş günahkar kadını dahil edip cehennemde işkence gördüklerini tasvir ederek cesur davranmıştır. 20 Nisan 1843 yılında Nikola Hristoviç, rahip Neofit Rilski‘ye mektup yazarak bu kompozisyondan dolayı Filibelilerin ressama kızdıklarını söylemiştir. Onun üstünde ressam, Slivenli başrahip Ananyi, Eski Zagralı yardımcısı Mateyi ve kendi portresini

297 V. Zahariev, Zaharii Zograf hudojnik vızrojdeneç 1810-1853, s. 50. 298 V. Zahariev, Zaharii Zograf hudojnik vızrojdeneç 1810-1853, s. 56.

82

çizmiştir. Zahari kilisede kendi portresini çizerek yeni bir geleneğe öncülük yapmıştır.299

1841 yılında Zahari, merkez tapınağının açık narteksin duvarları resimler ile süslemiştir. Narteks Azizler‘in figürleri ve Yeni Ahit‘ten çok suretli sahnelerle dekore etmiştir. Zahari Zograf ―Zengin adamın ölümü‖ kompozisyonunda melek Azrâil‘i can alıcı olarak değil, zıpkın ile şeytan olarak tasvir etmiştir. Bu sahnenin sosyal etkisi çoktur. Bu faaliyetin masraflarını Asenovgrad ve Eski Zagra köylerinden bazı Bulgarlar karşılamıştır. Manastırın ana tapınağının batı kapısı üzerinde Teslis suretinin altında ―1841 yılı‖ yazılıdır.300

Daha sonraki yıllarda Zahari Zograf Rila, Troyan, Preobrajenski manastırlarında ve Aton‘daki merkez kilisesinin narteksi duvar resimlerle resmetmiştir. O yaratıcı yeteneklerinin zirvesindeyken 14 Haziran 1853 yılında vefat etmiştir.301

1846 yılında muhtemelen Asenovgred‘tan bilinmeyen bir ressam, yemekhanenin dış duvarına Baçkov manastırının panoramasını çizmiştir. Bu panorama ―Azize Meryem‘in‖ ikonası ile birlikte dini bir ayine katılan rahipler, hayranlar ve manastır bağışçılarının simalarını içermektedir. Bunun dışında ressam, manastırın çevresinde bulunan birtakım paraklis ve kutsal yerlerin görüntülerini sunmaktadır. Nikolay Mavradinov‘a göre manastır yemekhanesinin üzerinde bulunan fresklerin Zahari Zograf ve kardeşi Dimitır‘a atfedilmesi oldukça yalnış bir şeydir.302

Eski manastırın bahçesinin arka tarafında 1902 yılındaki yangına kadar konut binalar bulunurdu. Yangından sonra sadece doğu duvarı sağlam kalıp, 1927 yılında o da yıkılmıştır. Yıkılan duvarın üzerinde 1846 yılında Neguşlu Aleksi Atanasov tarafından tasvir edilen Bayramlar ve Elçilerin görüntüleri bulunrdu. Muhtemelen Yoan Mosh aynı yılda ―Aziz Arhangeli‖ kilisesinin duvarlarını süslemiştir. Ancak Yoan Mosh‘un sanatsal becerilerinin sanaat düzeyinde olmadığı anlaşılmaktadır. Çünkü çizdiği kompozisyonların renk gamı soğuk ve düz, figürlerin oranları beceriksiz

299 İ. Goşev, Zaharii Zograf ot Samokov i negoviya stenopis ―Straşniya sıd‖ v Baçkovskiya manastir, Rodina 1939, s. 208-209. 300 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 23. 301 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 28. 302 Nikolay Mavradinov, İskustvo na Bılgarskoto Vızrajdane, 1957, 211-214.

83

kalmıştır. Duvar resimleri, baş meleklerin amelleri ile alakalı sahneleri ve Athos‘ta bulunan ―Dohiar‖ manastırında vuku bulan bir mucizenin görüntülerini içermektedir. Bu mucize baş meleklerin konuşmasında geçtiği için ve Ortaçağ‘da Damaskin koleksiyonun içinde yer aldığı için oldukça meşhurdur.303

Merkez kilisesinde bulunan bir anıt yazıttan, 1848 yılında kuzey duvarının bir kısmı resimle süslendiği anlaşılmaktadır. 1850 yılında Edirneli Yunan ressam Mosko, ana kilisesinin alt kemerlerinde, 1643 yılından kalan duvar resimlerini silip onların yerine başka resimler çizdikten sonra resimlerin altına bu değişmeler yapıldığına dair bir yazı bırakmıştır. Tapınağın batı duvarında ise başrahip Kiril‘in tam boy portresini tasvir etmiştir.304

27 Şubat 1870 yılında Sultan Abdulaziz‘in fermanıyla Bulgar Ekzarhlığı kurulmuştur. Bu dönemde Filibe bölgesi Yunanlılar‘ın elinde bulunduğu için fermanda şöyle yazılmıştır: “Kurulmuş olan Bulgar Ekzarhlığa Rusçuk, Silistre, Şumnu, Tırnıvo, Sofya, Vratsa, Lovech, Vidin, Niş, Pirot, Küstendil, Samokov, Velesh, Varna Piskoposlukları (sakinleri bulgar olmayan yaklaşık yirmi köy hariç Varna kasabası ve Karadeniz boyunca Küstence‟ye kadar), Anhialo ve Mesemvria kasabaları olmaksızın Sliven sancağı, deniz boyu köyleri hariç Sozopol kazası, Filibe kasabası, Kuklen, Voden, Arnautköy, Panagia, Novo selo, Lyaskovo, Ahlan, Baçkovo, Belaştiça köyleri ve “Baçkov”, “Aziz Bezsrebırniçi”, “Azize Peraskeva” ve “Aziz Georgi” manastırları hariç Filibe Piskoposluğuna bağlanmıştır.”305

Dolaysıyla ―Baçkov‖ manastırı, İstanbul Patrikhanesi‘nin yetkisinin altında kalarak onun anti-Bulgar politikasını bastırmaya devam etmiştir. Bu manastır, diğer birçok manastırın aksine, devrimci hareketlerine katılmamıştır. Halbuki her zaman bir eğitim merkezi olmuş ve 1870 yılında orada bir papaz okulu açılarak bu geleneğini yenilemiştir. Bu okul ―Aziz Nikolay‖ kilisesinin yanında kurulup dört yıl eğitim vermiştir. Başarılı mezunlar ağırlıklı olarak kırsal bölgelere rahip olarak

303 S. Stanimirov, Baçkovskiyat manastir prez XIX vek, Rodina, II, 1939, s. 56-57. 304 A. Vasilev, Bılgarski vızrojdenski maistori, jivopisçi i rezbari, s. 340-341. 305 Hristo Hristov, N. Gencev, Bılgarsko vızrajdane, Sofya, 1969, s. 212-214.

84

gönderilmiştir. Ayrıca ―Baçkov‖ manastırı kiliselere, Rodop dağlarındaki okullara ve toplum merkezlerine çeşitli yardımlarda bulunmuştur.306

Asenovgrad bölgesinde efsanevi lider Angel‘in grubu 1833 yılından 1866 yılına kadar Bulgar nüfüsünün haklarını korumaya çalışmıştır. O, bir kez manastıra uğradığında keşişlerin yemeklerini eski kazanlarda pişirdiğini görmüş ve onlara yeni büyük bir kazan hediye etmiştir. Bu kazan günümüzde manastır müzesinde muhafaza edilmektedir.307

XIX. yüzyıl boyunca manastırın inşaat faaliyetleri, nehir üzerindeki eski Osmanlı tipi köprünün kuruluşu ile devam etmiştir. Bu köprünün maliyeti 300.000 kırş civarinda olup 1866-1867 yıllarında tamamen manastır imkanlarıyla inşa edilmiştir. Günümüzede bu köprüden, nehrin sol kıyısında sadece kalıntıları durmaktadır.308

Kilise mücadelesi sırasında Yunanlılar manastırdaki tesirlerini güçlendirmek için büyük çabalar sarfetmişlerdir. Yukarıda belirtiğimiz gibi bununla beraber, onun sistematik yağmaları da sürdürülmüştür. Bulgarlar, ―Baçkov‖ manastırını Yunanlılar‘ın işgalinden ancak 1894 yılında kurtarmayı başarmışlardır. Manastır kardeşliği 5 Mayıs 1894 tarihli bir mektupla İstanbul Patrikhanesinin dairesinden vazgeçerek, Bulgar Ortodoks Kilisesinin Sinod Meclisine başvurarak manastırı kendi koruması altına almasını talepte bulunmuştur. 20 Aralık aynı yıl № 429 mektupla Sinod meclisi bu yasal ve adil talebine hak vererek manastırı kendi dairesi içine aldığına dair manastır kardeşliğine haber göndermiştir. Manastırın yeni başrahibi olarak Akakyi adında bir rahip seçilmiştir.309

Bu değişiklikten memnun olmayan bazı Stanimakalı Yunanlılar ―Asen‖ kalesine kadar gürültülü bir protesto yürüyüşü yapmışlardır. Buna karşılık olarak manastır kardeşliği ―Azize Meryem‘in‖ ikonası ile Asenovgrad‘a kadar yürüyüş yapmışlardır. Bu hareketle günümüze kadar gelen ve senede bir kez yapılan bir gelenek uygulanmaktadır. 8 Haziran 1906 tarihli ―Drujba‖ gazetesi, 1895 yılından sonra Sinod meclisi tarafından birçok Yunan keşişin manastırdan kovulduğunu yazıp bazı

306 Sl. Kisyov, Baçkovskiya manastir, Sofya, 2005, s. 12. 307 Nikolay Haytov, Asenovgrad v minaloto, s. 196. 308 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 25. 309 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 26.

85

keşişlerin hayatlarının sefâlet içinde sona erdiğini, bazılarının ise cübbelerini çıkarıp dünyevi işlerle meşgul olmak zorunda kaldığını belirtmiştir.310

Manastır en çok 15 Ağustos‘ta olan ―Hramov‖ bayramında ziyaret edilmektedir. 26 Ağustos 1880 tarihli ―Mariça‖ gazetesinin 114. sayısında bir yazıya göre ―Hramov‖ bayramında manastıra 155 koyun, yedi buzağı, 200 kg. bakır, 18 000 kg. buğday ve 40 000 kırş para hediye edilmiştir.311

5.6 XX. yüzyılda manastırın durumu

1899 yılında Asenovgradlı ressam Radoslav Bılgarov, ―Aziz Kiril‖ ve ―Metodyi‘nin‖ portresini (50 x 30 sm) çizmiştir. Bu eser günümüzde ―Baçkov‖ manastırının müzesinde korunmaktadır. Manastırda, Yunan hegemonyası zamanında bu iki Slav azizin suretlerini resmetmek imkansız olmasına rağmen, ressamın böyle eser bırakması takdire şayandır. Radoslav Bılgarov, Asenovgrad Hvoyna köyünde (1901) ve Smolyan Şiroka Lıka köyünde (1902) başka eserler de bırakmıştır.312

1905 yılında Bulgar Ortodoks Kilisesinin Sinod meclisi tarafından bir yıl öğretim ile ―Kilise Ses Sanatı‖ okulu açılmıştır. Ancak açılış maksadını yerine getirmediği için 1919-1920 yılının sonunda kapatılmıştır. 1910-1911 öğretim yılında yine Sinod meclisinin tarafından üç yıllık öğretimle manastırda bir ―Rahip Okulu‖ açılmıştır. Bu okul lise statüsünde olup kilisenin umudunu haklı çıkarmıştır. 1949 öğretim yılında okulda altı öğretmen tarafından eğitilen yüz yetmiş öğrenci bulunmuştur.313

Amerika‘dan ithal edilmiş ―filoksera‖ adına bir meyva biti, manastırın üzüm bağlarının büyük bir kısmını 1903- 1910 yılları arasında yok etmiştir. Dolaysıyla manastır, gelirlerden büyük bir rakam kaybetmiştir. Devlet tarafından, manastırın 60 000 dönümlük mülkiyetine el konulmuştur. Üstelik 1902 yılında manastırın batı kanadı ve Asenovgrad‘taki en karlı değirmeni yanmıştır. Ayrıca manastır yönetiminin cehaletinden dolayı başka bir manastır değirmenin aleyhine olacak bir sözleşme

310 Nikolay Haytov, Asenovgrad v minaloto, s. 156. 311 Nikolay Haytov, Asenovgrad v minaloto, s. 148. 312A. Vasilev, Bılgarski vızrojdenski maistori, jivopisçi i rezbari, s. 637- 638. 313 Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 17.

86

imzalayıp daha sonra ona iki milyon leva ceza ödemek zorunda kalmıştır. Stefan Çankov‘a göre bu gerçekler kötü yönetim ve denetleme noktasının yokluğunu göstermektedir.314

1 Ocak 1937 yılında ―Baçkov‖ manastırının yıllık geliri 1 587 000 leva, gideri ise 1 580 037 levadır. Onun toplam mal ve mülkünün değeri 13 230 000 levadır . Bu miktar şunları içermektedir:

1. Nakit para - 20 000 lev;

2. Gayri menkul kapalı mülkiyetler: 9 440 000 lev toplam tutarında, beş değirmen, 20 dükkan, Asenovgrad‘da iki katlı bina, çiftlikteki binalar ve manastır binaları;

3. Gayri menkul açık mülkiyetler: toplamı 3 700 500 leva değerinde olup, 1 770 dönüm işletme arazi, 1 285 dönüm orman, 150 dönüm üzüm bağ, 68 dönüm çayır, 68 dönüm bahçe ve 147 dönümlük işletilmemiş arazi ve boş alanlar;

4. Toplam 50 000 leva değerinde; 6 öküz ve inek, on beş at ve katır, 150 koyun gibi evcil hayvanlardır.315

1928 yılındaki büyük Chirpan depreminde, manastırın doğu kanadı çok zarar görmüştür. Ertesi yıl bu kanat yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir. Onun içinde turistler ve ziyaretçiler için oda yapılmıştır. Üzerinde ise manastırın dokuz çanlı çan kulesi bulunmaktadır.316

1943 yılında Plovdiv papaz okulu manastırın güney avlusuna tahliye edilmiştir. Onun kütüphanesi İstanbul papaz okulunun tahsisatı ile değerli el yazmaları ve eski basılı kitaplar içermektedir. 10 Aralık gecesi 1947 yılında büyük bir yangın, tüm güney kanadı ve içerisindeki nesneleri harap etmiştir. Bina 1971 yılından sonra restore edilmiş ve içerisine sadece küçük manastır müzesi ve konferans salonu tertip edilmiştir.317

314 Stoyan Çankov, Bılgarskata pravoslavna çırkva ot Osvobojdenieto do dnes, 1936, s. 310. 315 Stoyan Çankov, Bılgarskata pravoslavna çırkva ot Osvobojdenieto do dnes, s. 311. 316 Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 7. 317 Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 8.

87

1902 yılında yangın tarafından harap edilen manastırın batı kanadı 1949 yılında restore edilmiştir. Onun içine manastır hücreleri ve manastır kütüphanesi yerleştirilmiştir. XVII. yüzyılda inşa edilen kuzey kanadı zamanla yıpranarak, 1956 yılında yıkılmış ve restore edilmiştir. Orada onurlu misafirler için odalar, manastır mutfağı, yemek odası ve sergi için bir salon bulunmaktadır.318

6. Günümüzde Baçkov manastırının durumu

Rodop dağlarının eteğinde, Chepelare nehrinin (Chaya nehri olarak da bilnir) vadisinin yakınında, 10 km. Asenvgrad‘ın güneyinde, Plovdiv‘e 30 km, Smolyan‘a 90 km ve Baçkovo köyüne 1 km. uzaklıkta, Balkan Yarımadası‘nın en eski manastırlarından biri olan ―Baçkov‖ manastırı (―Sveta Bogoroditsa Petriçka‖) bulunmaktadır. Bu manastır 1083 yılında Gürcü Grigoryi Pakuriyan tarafından kurulmuştur. Manastır, Bizans, eski Gürcü ve Bulgar kültürlerini barındırmaktadır. ―Baçkov‖ manastırı Bulgaristan‘da şan ve büyüklük bakımından ikinci sırada bulunmakla beraber ―Aziz İvan Rilski‖ ve ―Troyan‖ manastırlarında olduğu gibi stavropigial olup bölge Piskoposluğundan bağımsız olarak Bulgar Ortodoks Kilisesinin Sinod meclisine bağlıdır.319

Baçkov manastırı 927 yıllık bir geçmişe sahip olup, Bulgaristan, Bulgar Ortodoks Kilisesi, Ortodoks dünyası ve dünya medeniyet tarihi ve kültürü için paha biçilmez bir önemi vardır. Bu manastır varlığının onuncu yüzyılına girmiş olmasına rağmen kendinde hala onun mirasından önemli boyutlar saklamaktadır. Yeni başrahip Boris önderliğinde manastırın kaybettiği ihtişamına yeniden bulmasını beklenmektedir.320

Manastırın mimarisi ve binaları, diğer Bulgar manastırlarında sıkça görülen basit tiplidir. Taş kaldırmla döşeli bir avluya, kocaman ağır demir kapılardan girilir, avlu kare şeklinde olup ortasında, üzerine yüksek ağçlar eğilmiş ana kilisesi

318 Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 8 . 319 R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 9. 320 Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 21.

88

dikilmiştir. Avlunun etrafında ahşaptan yapılmış bir üst katla birlikte üç katlı binalar bulunmaktadır.321

Manastır kalın duvarlarla çevirilidir ve köşelerinde küçük gözlem kuleleri görülmektedir. 1924 yılnda yapılmış doğu duvarı dışında, diğer duvarlar XI- XII. yüzyıllardan kalmıştır. Kalın demir plakalar ile çivili iki kapı yüzyıllar boyunca olduğu gibi bügün de akşam kilitienip sabah erken açılmaktadır.322

Manastır kompleksi, kuzey ve güneyden olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Kuzey bölümü eski manastır olarak da adlandırılmaktadır. Onun içinde ―Azize Meryem‖ ikonası ile övülen merkez kilisesi ―Sveta Bogoroditsa‖ ve ―Aziz Arhangeli‖ kilisesi bulunmaktadır. Fransız gezgin Pol Lukas‘a göre ―Aziz Arhangeli‖ kilisesi Bizans İmparatoru Aleksii Komnin tarafından XIII. yüzyılda inşa edilmiştir. Yeni manastır olarak adlandırılan güney bölümünde ise ―Aziz Nikola‖ kilisesi bulunmaktadır. O, 1834-1837 yılları arasında inşa edilmiş ve ünlü sanatçı Zahari Zograf tarafından 1841 yılında fresklerle süslenip günümüze kadar korunmuş olmasından dolayı insanları çokça etkilemektedir. Dikkate değer ―Kıyamet günü‖ kompozisyonunda Zahari, bütün tüccarlar, zenginler ve üst düzey din adamlarının cehennemde eziyet gördüklerini tasvir etmiştir.323

Manastırın kuzey avlusunda ―Sveta Bogoroditsa‖ kilisesinin yanında Deospyres lotos subtropikal bir ağaç bulunmaktadır. Meyveleri olgunlaştığı zaman mavi olup büzücü bir tada sahiptir. Yerel halk bu ağcı cincif adıyla adlandırmaktadır. Efsaneye göre bu ağacın meyveleri kısır kadınların gebe kalmasına yardımcı olmaktadır.324

―Baçkov‖ manastırı pekçok paraklis ve kutsal yerlere sahiptir. ―Kluviyata‖, ―Ayazmoto‖, ―Sveti Arhangeli‖, ―Sveti Georgi‖, ―Sveti 12 Apostoli‖, ―Sveti Teodor‖, ve ―Sveti Yoan Krıstitel‖ paraklisleri manastırın çevresinde bulunmaktadır. Diğer paraklisler ―Bulgar Kudüsü‖ olarak bilinen Asenovgrad çeversine dağılmıştır. Mütevazi dindar insanlar tarafından kurulmuş XI. yüzyılından ―Aziz Yoan Krıstitel‖, ―Asen‖ kalesinde XIII. yüzyılından ―Uspenie Bogorodiçno‖, XI. yüzyılından ―Aziz

321 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 29. 322 R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 11. 323R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 13. 324 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 6.

89

Georgi‖, ―Aziz Dimitır‖, ―Aziz Nikolay‖, ―Aziz Atanasii‖, ―Aziz Efiromeni‖ ve ―Aziz İliya‖ paraklislerinde manastır kardeşliği liturji uygulamaktadır.325

―Baçkov‖ manastırı kültür abidesi olarak ilan edilmiştir ve 200 yatak kapasitesine sahiptir. Manastır avlusunda cincifil, cennet elması, manolya, çin çamı ve defne ağcı gibi çok nadir rastlanan bitki ve ağaç türleri görülmektedir.

Bugün manastır binaları ve kiliselerin mimarisi büyük bir sanatsal ve tarihsel ilgi görmektedirler. Bu nedenle kısaca onlardan bahsetmemiz yerinde olacaktır.

6.1 Kilise- Mezar binası (Kostnitsa)

Kilise- mezar binası üç yüz metre manastırın doğusunda dik bir kaya üzerine kurulmuştur. Bu bina ―Kostnitsa‖ adı ile anılmaktadır. Kostnitsa, ölülerin kemiklerinin muhafaza edildiği yer anlamına gelmektedir. Bu bina, manastırın kuruluşundan günümüze kadar varlığını sürdürmüş ve günümüzde manastır tesisindeki en eski binadır. O dönem bu tür kilise- mezar binalarının bütün Bizans manastırlarında inşa edildiği bilinmektedir. Bugün oldukça yıkılmış olmasına rağmen bu kilise- mezar binası fevkalade sanatsal ve tarihsel yönden ilgi görmektedir. Bu bina, Bulgaristan‘da eski dönemdeki gerçek Bizans mimari ve resim tasvirlerini içeren tek binadır.326

Yukarıda belirtiğimiz gibi bu bina manastırın kuruluşundan günümüze kadar ulaşan en eski binadır. Manastır tüzüğünde şunlar yazılıdır: “Ben Grigoryi Pakuriyan Avrupa‟daki Bizans orduların başkomutanı, içinde keşişler için hücreler içeren bir manastır, kilise ve öldükten sonra kemiklerim konulması için bir kilise- mezar binası

325 Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 16. 326 R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 11.

90

inşa etmek istiyorum.” Grigoryi Kostnitsa‘yı manastırın doğusunda ―Kluviya‖ bölgesinde inşa etmiştir.327

Bu bina iki katlı olup opus mixtum tekniği ile yatay satırlar halinde dizilmiş taş, bigor ve ince tuğla ile inşa edilmiştir. Üst kat kilise, alt kat ise mezarlıktır. Bina cephesi profilli kör kemerler ile içe doğrudur. Bu Bizans mimarisinin yeni bir fenomen olayıdır. Kostnitsa tek gemili, tek absidli küçük pençerelerle iki katlı bir binadır. Her iki katında da batı yönünde antre bulunmaktadır. Kilise- mezar binasının alt katında mezarlık odası bulunmaktadır. Bu nedenle Kostnitsa‘nın planlanması Balkan yarımadası için yabancı bir tür olup muhtemelen örneği Kafkaslardan alınmıştır. Mezarlık odasında ondört mezar kazılmıştır. Dolayısıyla bu binanın sadece Pakuriyan ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için inşa edilmiş olduğunu göstermektedir.328

Narteks kare planlı, her yönü açık olmakla beraber, beş yarım daire kemerli planlıdır. Kuzey ve güney taraflarında ikişer, batı tarafında ise bir tanedir ve giriş için kulanılmaktadır. Zemin dikdörtgen döşeme taşla döşenmiştir. Kilise dörtgen şeklindedir. Bir tonoz ve takviyeli üç eğri kemerle kapalı olup dört küçük pençere ile aydınlanmaktadır.329

Gürcü sanatçı Yoan İveropulets XI. yüzyılda kilise- mezar binasındaki narteksinin antresinde duvar resimleri çizmiştir. Alt katın orta kesimine götüren bu antrenin kapısının üstünde şu cümleleri içeren bir yazıt bulunmaktadır. “Bu abidenin birinci ve ikinci katı Yoan İveropulets‟in eliyle resmedildi. Bu yazıyı okuyan sizler, benim için dua edin”. Sanatçı nartekste Azize Meryem‘i bir taht üzerinde oturarak kollarını açmış vaziyette resmetmiş, sol tarafında Hz. İbrahim‘in, sağ tarafında ise ihtiyatlı soyguncunun suretlerini çizmiştir.330

Narteksin kuzey duvarında sanatçı, Grigoryi ve Apasya Pakuriyan kardeşlerin portrelerini resmetmiştir. Grigoryi‘nin kafası üzerinde “Grigoryi, Pakuriyanların çarı ve manastırın kurucusudur.” yazılmıştır. Apasyanın kafasını üzerinde ise “Apasya, magister ve kurucunun kardeşi” yazısı bulunmaktadır. İkisi aynı kıyafeti giyinmiştir.

327 Ustav na Grigoryi Pakuriyan, çev. Arhimandrit Paisyi, bölüm XX, s. 53. 328 Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 12. 329 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 31. 330 Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 12.

91

Farklılık tamamen dekoratif olup bir kardeşin mantosu kırmızı, pantalonu mavi renkli diğerin ise tam ters resmedilmiştir. Diğer duvarda XIV. yüzyıldaki baba ve oğul bağıçıların resimleri çizilmiştir. Alt rafında ise ―Georgi ve oğulu Gavril‖ yazısı bulunmaktadır.331

Muhtemelen bütün birinci katın duvarları resimlerle süslenmiştir. Ne yazık ki rutubetten dolayı günümüze ulaşamamıştır. Geçmişte Kostnitsa‘nın üst katına batı tarafından bir ahşap merdiven aracılığıyla çıkılırmış.332 Şimdi ise giriş güney tarafındandır.

Çar İvan Aleksandır (1331-1371), yönetimi sırasında ―Baçkov‖ manastırını tekrar Bulgaristan topraklarına katarak ona zengin topraklar hibe etmiştir. O dönemde kilise- mezar binası da restore edilmiştir. Kuzey duvarındaki kemerli niş içinde tam boy şeklinde çar İvan Aleksandır‘ın portresi tasvir edilmiştir. Portrenin iki tarafında şu ifadeleri içeren bir yazı bulunmaktadır. “İvan Aleksandır Bulgarlar‟ın ve Yunanlılar‟ın çarıdır.”333

Çar İvan Alekasndır‘ın tasviri büyük ilgi görmektedir. Çarın kafasındaki tacı iki melek tarafından tutulmuş vaziyette, sağ elinde de kenarında bir haç bulunan hükümdar asası, sol elinde ise göğüsüne doğru bir kıvrık kağıt pozu ile portre edilmiştir. Kıvrık kağıdın üzerindeki Yunanca yazılar, o dönemde Bizans etkisinin Bulgaristan‘da ne kadar güçlü olduğunun bir göstergesidir. Çarın elbisesi, Bizans İmparatorların elbiselerinin en küçük detaylara kadar taklit edilmiştir. Çar İvan Aleksandır değerli taşlarla süslü şatafatlı bir elbise ile aynen Paris İncilinde VI. Yoan Kantakuzin minyatüründe olduğu gibidir.334

Kostnitsa binası, Komniler zamanından Ortodoks dünyasına kalan bir anıtıdır. Son yıllarda ―Leventis‖ Vakfı sayesinde Kostnitsa‘daki duvar resimleri restore edilmiş ve ziyaretçilere açılmıştır.335

331 Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 13. 332 Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 14. 333 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 15. 334 Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 15. 335 R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 18.

92

6.2 “Sveti Arhangeli” Kilisesi

―Sveti Arhangeli‖ kilisesi, manastırın kuzey bölümünde bulunmakla beraber, manastır tesisindeki en eski binalardan biridir. Fransız gezgin Pol Lukas‘a göre bu kilise XIII. yüzyılında Bizans İmparatoru Aleksii Komnin tarafından inşa edilmiştir. Kilise, yıkılmış tapınağın batı duvarına yapışmış, büyük kemerlerle bağlanarak dört ağır sütün üzerine inşa edilmiştir. Böylece diğer binaların seviyesine yükseltilmiştir.336

Kilisenin iç tarafı dörtgen şeklinde olup yarım yuvarlak kemerlerle güçlendirilmiş silindirik bir tonoz ile örtülüdür. Kubbenin altı penceresinden kiliseye ışık girmektedir. Sunak ise yıkılmış tapınağın batı duvarında kısmen oturmuştur. Kilise, bigor ve tuğla ile inşa edilmiş çatısı ise kiremit ile örtünmüştür. 337

6.3 “Sveta Bogoroditsa Petriçka” Kilisesi

―Sveta Bogoroditsa‖ kilisesi 1604 yılında temelden inşa edilmiş ve manastırın kuzey bölümünde bulunmakta- dır. Pakuriyan‘ın inşa ettiği eski kilise yıkılmış, küçük ―Sveti Arhangeli‖ kilisesi ise çok sayıdaki cemaatı için yeterli olmadığından dolayı, XVII.

336 R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 13. 337 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 34.

93

yüzyılın başlarında, manastır yönetimi günümüze kadar muhafaza edilen bu kilisenin inşaatını karalaştırmıştır.338

Kilisenin iç tarafı, geniş narteks, tapınağın dörtgen şekli orta bölümü ve yarım yuvarlak bir absidli uzun sunak olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Narteks, dörtgen şeklindedir. Yarım yuvarlak dört kemer üzerinde yatan bir yarım küreli kubbe bulunmaktadır. Kubbenin iki yanından iki silindirik tonoz geliştirilmiştir.339

Tapınağın orta kısmı kare şeklindedir. Dört mermer sütün üzerinde silindirik bir kubbe yükselmektedir. Orta bölümünün her iki tarafında kilise şarkıları söylenebilecek iki yarım yuvarlak absid çıkarılmıştır.340

Tapınak, iki dikey satır şeklinde yapılmış yirmi pençeresinden bol ışık almaktadır. Böylece kilisenin dışarısından bakıldığında iki katlı bina izlenimi vermektedir. Katedral kilisesinin muhteşem pencereleri ve mimari şekliyle insanlarda derin bir etki bırakmaktadır.341

6.4 “Aziz Nikolay” Kilisesi

―Aziz Nikolay‖ kilisesi 1840 yılında yapılmıştır. Kilise binası küçük, bir katlı olup taş ve tuğla ile inşa edilmiştir. İç tarafında kireçle sıvanmış, dışında ise ―Azize Bogoroditsa‖ kilisesi gibi mermer bloklarla kaplanmıştır.342

Bina, kalın duvarlı dikdörtgen narteks ve dikdörtgen uzamış şekilli orta kısmı olmakla beraber iki bölümden oluşmaktadır. Kilise inşaat ve mimari şekliyle Ortaçağ‘daki eski kilise binalarına benzemektedir. Bina dört simetrik yan kemer ile geliştirilmiş, üzerinde ise uzun pencereli silindirik bir kubbe yatmaktadır.343

338K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 34. 339 Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 18. 340 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 35. 341 Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 19. 342 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 36. 343 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 36.

94

6.5 Manastırın Yemek Salonu

Manastır Yemekhanesi, manastırın güney bölümünde yer almaktadır. O, XVII. yüzyılın başında ana kilise ile aynı anda inşa edilmiştir. Bina yarı silindirik, tonoz, dikdörtgen şekilli olup batı duvarında bir apsis bulunmaktadır. Orijinal mermer masası muhafaza edilmiştir. Üzerinde bulunan bir yazıta göre 1601 yılında Baçkovo köyünden olan usta Nikolay tarafında yapıldığı anlaşılmaktadır.344

1622 yılında yemek odasının devamı olarak bir mutfak odası ilave edilmiştir. Bu odanın çatısı dayanıklı bir tonoz ile örtünmüştür. Hemen yanında ise büyük yuvarlak kubbe ile örtülmüş, kubbenin ortasına çıkan geniş bir baca bulunan, dikdörtgen bir oda bulunmaktadır. Bu oda muhtemelen yemek salonunun hizmetindedir. Yemek salonunun doğusunda, dikdörtgen, duvarları taş ile örülü, çatısı ise kalın meşe kirişlerle örtülü bir mahzen bulunmaktadır. Yemek salonunun üzerinde taş ve tuğla ile örülmüş sağlam bir kat inşa edilmiştir. Bu kat, küçük bir paraklis, başrahibin odası, müze ve kütüphaneden oluşmaktadır.345

1643 yılında yemek salonu fresklerle süslenmiştir. ―Kıyamet günü‖ kompozisyonu ve azizlerin simalarının yanında, Ortodok dogmaların tarihçesini gösteren sahneler bulunmaktadır. Bu sahnelerde sapkınların kınanıp kanunlarla inancın saflığının korunduğu görülmektedir.346

344 Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 22. 345 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 35. 346 B. Penkova, Stenopisite v baçkovskata trapezariya i atonskata tradiçiya, Sofya, 1989, s. 49.

95

Ayrıca Aristophanes, Odoneristos, Diyojen, Ariklos, Kliomian, Sokrates, Sibila, Platon, Plutarch, Hokiar, Aristo ve Galen gibi bazı filozof, yazar ve düşünürlerin portreleri bulunmaktadır.347

Yemek salonunun dış duvarında 1843 yılından kalan büyük bir duvar resmi muhafaza edilmiştir. Bu resim çok gerçekçidir ve bütün detayları ile ilkbaharda ―Azize Meryem‘in‖ ikonasının dağa götürülmesi sahnesi tasvir edilmiştir. Ayrıca manastır kurucusu Grigoryi, kardeşi Apasya, ikinci bağışcıları olan Gavril ve Georgi ve İparator Aleksii Komnin‘in portreleri resmedilmiştir.348

6.6 Manastır Kütüphanesi

Manastır kütüphanesi Bizans, eski Bulgar ve hatta eski Gürcü kitaplarıyla meşhurdur. Başlangıcını, manastırın kurucusu Grigoryi Pakuriyan‘ın 1083 yılında 30 el yazmasını hediye ederek koyması oluşturmuştur. Bu el yazma eserler gelecekte zengin manastır kütüphanesinin ana çekirdeğini oluşturmuştur.349

Grigoryi bu otuz el yazma eseri manastır tüzüğünün son bölümünde sıralamıştır. Günümüzde kütüphanede bulunan en eski el yazmaları şunlardır: X-XI. yüzyıl değerli kapaklı İncil, Aziz Vasil Veliki‘nin el yazması ve XI. yüzyıl Aziz Grigoryi Bogoslov‘un el yazmaları, XI. yüzyıl sonundan İstanbul‘daki ―Everget‖ manastırın kanunnamesi bulunmakatadır. XII. yüzyıla ait iki Yunan el yazması, Kudüs tüzüğü ve bir Bizans müziğin el yazması muhafaza edilmiştir. XIII. yüzyıla ait bir Yunan el yazması, XV. yüzyıla ait Slav başlığıyla bir Yunan el yazması, XVI. yüzyıla ait on altı kitap, XVII. yüzyıla ait yirmi kitap, XVIII. yüzyıla ait on yedi kitap ve XIX. yüzyıla ait üç kitap ve yetmiş üzerinde araştırılmamış defter bulunmaktadır.350

347 B. Penkova, Stenopisite v baçkovskata trapezariya i atonskata tradiçiya, s. 50. 348R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 16. 349 İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 343. 350 İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 344-348.

96

Manastırın eski el yazmaları ve eski basımlı kitapları günümüzde Sofya‘daki ―Tsarkovnoistoriçeski‖ Enstitüsünün arşivinde muhafaza edilmektedir. Basılı kitapların sayısı 148 tanedir. Hepsinin Venedik‘teki Yunan tipografilerinde basılması dikkat çekmektedir. Onlar genelde litürjik karaktere sahiptir. Ancak Damaskin Studit‘in ―Hazinesi‖ ve Kliment Rimski‘nin apokrif ―Havarilerin çağrısı‖ eserleri gibi kitaplar da bulunmaktadır.351

6.7 “Ana Meryem” ikonası

Baçkov manastırı, dini cazibesini ―Ana Meryem‘in‖ ünlü antik ikonasına borçludur. Onun yapımı için kesin tarihsel veriler bulunmamaktadır. Sanatsal açıdan bu ikona Gürcü sanatının şaheserini oluşturmaktadır. Bu ikona 1311 yılında gümüş ve altın örgü ile kaplandığı bilinmektedir. İkona üzerinde Yunanca ve Gürcüce olmak üzere iki yazıt görünmektedir. Yunanca yazıt şöyledir. ―Allah‟ın Annesi ve İsa Mesih”. Gürcüce yazıtı Gürcü bağışcılar tarafından yerleştirilmiştir. Altın- gümüş örgüyü iki Gürcü kardeş Atanasyi ve Okropir tarafından hediye edildiği bu yazıttan anlaşılmaktadır. Bu olay Yunan Çarları Andronik Mihail ve Andronik dönemlerinde, Gürcü önderlerin Konstantin ve Dimitriyi‘nin dönemelerinde gerçekleşmiştir.352

1921 yılında bilimsel amaçlarla manastırı ziyaret eden Gürcü Sovyet akademisyenler, eski Gürcü dil uzmanı Prof. Akakyi Gavrilovich Şanidze ve Gürcü tarih ve arkeolojisinin uzmanı Prof. Nikolay Aleksandovich Berzenşvili Gürcüce yazıtın yeni ve daha doğru bir çevirisini yapmışlardır.

Yazıtın çevirisi şöyledir:

a. İkonanın sol tarafında: “Bu “Ana Meryem‟in” ikonası Taolu Gürcü İgnatius‟un oğulları Atanasyi ve Okropir tarafından altın – gümüş örgü ile kaplanmıştır”.

351 М. Stoyanov, Stari grıtski knigi v Bılgaria, Sofya, 1978, s. 24. 352 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 26.

97

b. İkonanın sağ tarafında: “İkona, Dünyanın kuruluşundan Yunan yıl sayımına göre 6819 yılında, Gürcü yıl sayımına göre ise 6915 yılında Andronik Mihail ve Andonik Yunan çarları döneminde, Gürcistan‟da ise Konstantin ve Dimitryi Bagratidi egemeliğinin döneminde altın – gümüş örgü ile kaplanmıştır”.353

XIV. yüzyılın başlarında, ikonanın üzerindeki altın –gümüş örğüsü ortaya çıkmasıyla beraber ―Aziz Luka‖ tarafından çizildiği gibi bazı Bizans efsaneleri ortaya çıkmıştır. Araştırmacılara göre bu efsaneler iki nedenden dolayı insanlar arasında yaygın hale gelmiştir. Birincisi, ikona manastırda ve çevresinde çizilmiş değildir, uzaktan gelişi onun olağanüstü kökeni fikrini doğurmuştur. İkincisi ise manastır çevresindeki nüfüsün, onun mucizevi etkilerini hissetmesidir.354

6.8 “Asen” Kalesi

Manastırın 8 km. kuzey doğusunda, 2 km. Stanimaka‘nın uzaklığından, eski ―Asen‖ kalesinin kalıntıları yükselmektedir. Bu kale XIII. yüzyılın başlarında Çar II. İvan Asen tarafından Bizans İmparatoru Todor Komnin üzerindeki zaferi anmak için ve kardeşi Aleksii Rodoplar‘a vali olarak atamasından dolayı inşa edilmiştir. Ayrıca ―Asen‖ kalesi Tuna nehrinden Ege Denizi‘ne giden en kısa yolun güvenlğini sağlamak hedefi ile kurulmuştur.355

Kalenin yanında bir mermer kayanın üzerinde çar II. İvan Asen‘in meşhur yazıtı kazınmıştır. Yazıtın metni şöyledir: ―Dünyanın yaratılışından 6730 yılında ve Miladi 1231 yılında Tanrı tarafından tahta çıkarılan çar İvan Asen, Bulgarların ve Yunanların çarıdır. Bu bölgenın yöneticisi olarak kardeşi Aleksii tâyin edip bu kaleyi inşa etmiştir.” Bu yazıtın metni asırlar boyunca muhafaza edilmiştir. 1712 yılında Fransız gezgin Pol Lukas, manastır ziyareti sırasında bu yazıtı fark edip bir kopyasını

353 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 28. 354 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 28-29. 355 K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 5.

98

almıştır. 1883 yılında Stanimakalı bazı fanatik Yunanlılar bu yazıtın Pol Lukas tarafından bir kopye alındığını sezmeden yazıtın metnini silmişlerdir. Ancak 1889 yılında Prof. Vasil Zlatarski Pol Lukas‘ın kopyasına göre orijinal metnin az aşağısına yeniden yazmıştır.356

6.9 Patrik Evtimii Tırnovski’nin Mezarı

Son Tıronovo Patriği Aziz Evtimii nerede ve nezaman vefat ettiğinin, mezarının nerede olduğunun üzerinde anlaşmazlığa, günümüzde de çözülemediğini görülmektedir. Bu tartışma XX. yüzyılın başlarında ―Baçkov‖ manastırında bulunduğu iddia edilen mezarda yapılan kazılardan ve basın bültenlerinde çıkan sayısız yayınlardan sonra alevlenmiştir. Şimdiye kadar bu konu üzerinde en kapsamlı çalışmayı İvan Bogdanov yapmış ve bunu daha sonra “Grobıt na patriarh Evtimii- natsionalna svetlina” adıyla özel bir kitap halinde yayınlamıştır. Yazar Patrik Evtimii‘nin mezarı ile alakalı daha once yapılmış araştırmaların argümanlarını ve sonuçlarını sistematık bir şekilde verdikten sonra bazı önemli deliller sunarak kitabını tamamlamıştır.

Aziz Evtimiin, ―Baçkov‖ manastırının çevresinde öldüğüne ve defnedildiğine dair şüphe yoktur. XV. yüzyıldaki Lovech koleksiyonunda (şimdi kayıp) açıkça şunlar ifade edilmiştir: “Son Tırnovo Patriği Aziz Evtimii, Stanimaka bölgesine sürgün edilmiştir ve orada pek çok edebi eser bıraktıktan sonra orada yaşamı sona ermiştir.357

XV. yüzyılın başlarında Bulgar yazarı Konstantin Kostenecki, Patrik Evtimii‘den ders almak için ―Baçkov‖ manastırına gelmiştir. Ancak Aziz Evtimii vefat etmiştir. Bunun üzerinde Konastantin Evtimii‘nin öğrencisi olan Andronik‘ten (Andreyi) ders almaya başlamıştır. Andronik‘ten Yunan dili ve Tırnovo Edebiyat Okulunun temel ilkelerini öğrenmiştir. Eğitimini tamamaladıktan sonra bir süre Plovdiv piskoposu yanında hizmet vermiştir. Andronik hakkında günümüze kadar ulaşan bilgiler çok sınırlıdır. Ama ―Baçkov‖ manastırdan sonra Sırbistan‘a gitiği ve orada Stefan Lazareviç‘in emektaşı olduğu kesin olarak bilinmektedir. 1425 yılında Andronik 33 eseri ihtiva eden büyük bir Panegerik kopyalamıştır. Bu Panegerik

356 R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 60-62. 357 İvan Bogdanov, Grobıt na patriarh Evtimii- natsionalna svetinya, Sofya, 1987, s. 37.

99

günümüzde Sofya Tarihi Kilise Müzesinde (№ 182) numarası altında muhafaza edilmektedir. Bu eserlerden üçü Aziz Evtimii, biri Aziz Kilimen Ohridski, biri de Teofilakt Ohridski‘ye, kalanları ise Yoan Zlatoust ve Yoan Damaskin gibi eski kilise babalarına atfedilmektedir.358

Yerel efsaneye göre Patrik Evtimii‘nin mezarı ―Azize Meryem‖ tapınağının batı girişindeki güney direğinin yanında bulunmakatadır. Orada 1870 yılına kadar sönmeyen bir kandil yanarmış. Ancak Bulgar ve Yunan kiliselerinin çekişmesi sırasında bu uygulama kaldırılmıştır.359

20 Kasım 1905 yılında manastırın başrahibi Paisii, Aziz Sinod‘un haberi olmaksızın ve uzman varlığı bulunmaksızın söz konusu olan yerde kazılar yaptırarak bir mezar bulmuştur. Açılan mezarda iskelet olmaksızın piskopos manto kalantıları ve bir asa bulunmuştur. Aynı yıl 8 Aralığında kazılar devam etmiş ve birinci mezarın hemen yanında ikinci bir mezar daha bulunmuştur. İkinci mezarda bir iskelt, keşiş giyisi kalıntıları ve şu Yunanca yazısı ile haddelenmiş kurşunlu bir kağıt bulunmuştur. “Muazzam şehri Tırnovo‟nun piskoposu ve Bulgar Patriği Evtimii‟nin kutsal emanetleri.” Yazıttaki harflerin düzenlenişinden SIRONA mısrası oluşmuştur. Kenarlarda rakamlı anlamlar ile harfler yazılmıştır. Prof. Vasil Zlatarski‘ye göre SIRONA mısrasının okuyuşu ―1404 4 Nisan‖dır.360

Başrahip Paisii yeni keşifler için Aziz Sinod Meclisine bildirilmiştir. Sinod Meclisi papaz Neofit, papaz Grigorii ve prof. Vasil Zlatarski‘den oluşan bir heyeti keşifleri yerinde incelemesi için göndermiştir. Heyetin raporu 23 Aralık 1905 yılında ―Kilise Journal‖ gazetesinin 50. sayısında beş gazete sayfası halinde yayınlanmıştır. Raporda mezarların bulunuşu ayrıntılı bir şekilde açıklandıktan sonra ikinci mezarın açılışında başrahip, tüm kardeşler ve hizmetkarlar mezardan güzel bir koku yayıldığını bildirmişlerdir. Heyet de 11 Aralıkta mezarın açılışında aynı kokunun yayıldığını bildirmiştir.361

358 Vasil Pandurski, Panegrikıt na dqk Andrey ot 1425 godina, Sofya, 1974, c. I, s. 225-241. 359 R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 51. 360 İ. Bogdanov, Grobıt na patriarh Evtimii- natsionalna svetinya, s. 59. 361 Vasil Zlatarski, Tsırkoven vestik, 1905, sayı 51.

100

Ancak 2 Ocak 1906 yılında Üsküp eski mitropoliti ve ―Baçkov‖ manastırının eski başrahibi Teodosiyi buna karşı basında bir antitez ile çıkmıştır. Onun yazısı 13 Ocak 1906 yılında ―Kilise Journal‖ gazetesinde yayınlanmış ve aynı sayıda Prof. Vasil Zlatarski ona karşı makale-cevap yazarak Teodosiyi‘nin salahiyetini tartışmış ve onun argümanlarını yalanlanmıştır. Bulgar Ortodoks Kilisesinin Sinod Meclisi de 22 Haziran 1906 tarihli bir mektupla Teodosiyi‘nin antitezine itiraz etmiştir. Bu arada manastırın başrahibi Paisii‘e karşı iki kez saldırı yapılmıştır. Bu saldırıların sebebi belki de patriğin mezarının bulunmasının başrahip tarafından yalan olarak ortaya sunulduğunun düşünülmesidir.362

1911 yılında Sinod Meclisi olayın açıklığa kavuşturulması için Ulusal Müzesi Müdürü Dr. Bogdan Filov ve Prof. Yordan İvanov‘dan oluşan ikinci bir heyet göndermiştir. Bu heyet mezarların 1604 yılından daha eski olmadığını ve bulunan kurşunlu kağıdın Aziz Evtimii döneminden olmadığını tesbit etmiştir. Sanki B. Filov ve Prof. J. İvanov‘un en mantıklı sonuçu, bulguların Patrik Evtimii‘nin mezarı olmadığıdır.

Şimdiye kadar söylenenlerden iki sonuç çıkarılabilir.

1. Bu mezar son Tırnovo Patriğinin mezarı olmadığıdır. Büyük olasılıkla bu hipotez bazı yurtseverlerin aldatmasıdır. 2. Veya bu mezar Aziz Evtimii‘nin mezarıdır. Ancak birinci mezarı değil ikinci mezarıdır.

Bu iki hipotez o dönemde ciddi argümanlarla ispatlanmış değildir. Saygın bilim adamları Bogdan Filov ve Yordan İvanov‘un raporu, doğrudan suçlama yapmadan sanki bu olayın bir aldatma olduğunu söylemektedir. Ülkemizde sık sık olduğu gibi bu olay da sonuna kadar incelenmemiş ve belirsizlikler içinde kalmıştır. Günümüzde de insanlar bunun gerçekten Aziz Evtimii‘nin mezarı mı yoksa bir aldatmaca mı? sorusunun cevabını aramaktadırlar. Manastırın XVI. yüzyılda yıkılmış ve yağmalanmış olduğu bilinmektedir. Büyük ihtimalle Patriğinin mezarı da soyulmuş ve tahrip edilmiştir. XVI. yüzyılın sonunda ve XVII. yüzyılın başlarında manastır Yunan

362 Pavel Stefanov, Ustavıt na Grigoryi Pakuriyan, http://www.dveri.bg/content/view/8463/125, 15.10.2010, 15:45.

101

rahipler tarafından yeniden inşa edildikten sonra son Bulgar patriğin mezarı da restore edilmiş ve kalıntılar da içine konulmuştur.363

Dolaysıyla XVI. yüzyılın sonunda ve XVII. yüzyılın ilk yarısında manastır yeniden inşa edildiğinde, Aziz Evtimii‘nin mezarı da restore edilmiş veya yeniden yapılmış olmasının ihtimali yüksektir.364

7. Günümüzde Manastırın Sahip Olduğu Yerler

Manastır kurucusunun ve bağışçılarının, manastıra yaptıkları bağışlardan ve yüzyıllar boyunca büyüyen manastırın zenginliğinden günümüzde sadece 2500 dönümlük tarla, 550 dönümlük pirinç tarlaları, çayırları, bahçeleri, 1000 dönümlük orman, ―Katırliyi‖ köyünde bir çiftlik, biri elektrik tahrikli, altısı su ile olmak üzere yedi değirmen ve 25 dükkan kalmıştır. Manastır tüzüğünde zikredilen hanlardan günümüzde hiçbiri bulunmamaktadır. Bazılarına göre Asenovgrad‘daki han, eski Pakuriyan hanının yerine inşa edilmiştir. Handa ‖Aziz Georgi‖ adına küçük bir kilise ve insanların ihtiyaçlarını karşılamak için odalar bulunmaktadır.365

Günümüze kadar aşağıdaki manastır paraklisleri iyi korunmuştur. Asenovgrad‘ın yanında ―Azize Meryem‖, ―Çaya‖ nehrinin kıyısında, ―Aziz Kosmos ve Damyan‖, manastırın doğusunda ―Aziz Georgi‖, ―Aziz Dimitır‖ ve ―Teslis‖, 1862 yılında manastırın üzüm bağına yapılmış olan ―Aziz Todor‖, üzüm bağının biraz daha yukarısında ―Aziz Petır ve Pavel‖ ve ―Aziz Atanasiyi‖ paraklisleri bulunmaktadır.366

363 İ. Bogdanov, Grobıt na patriarh Evtimii- natsionalna svetinya, s. 76. 364 Georgi Todorov, Koncinata i grobıt na patriarh Evtimii, http://www.iskoni.com/ besedi_statii_sv_Etimij _ grob. html., 20.11.2010, 10:30. 365 R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 58-59. 366 R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 62.

102

III. BÖLÜM

TROYAN MANASTIRI “USPENĠE BOGORODĠÇNO”

1. Manastırın Mahal Durumu

Bulgaristan‘da mimari acıdan, sanatsal ve kültür bakımından en dikkate değer anıtlardan biri olan ve büyüklük bakımından ülkemizde üçüncü büyük manastır olarak şöhret kazanan Troyan ―Uspenie Bogorodiçno‖ manastırıdır. Troyan manastırı 400 metre deniz seviyesinden yükseklikte, Cherni Osam nehrinin güzel vadisine inşa edilmiş, Cherni Osam ve Oreşak köyleri arasında yer almakta ve Troyan kasabasına 10 km. uzaklıkta bulunmaktadır.367

Manastırın erken tarihi için yeterli veri bulunmamaktadır ve bu manastırın Ortaçağda var olup olmadığı ispatlanmamıştır. Ancak çağdaş araştırmacıların büyük bir kısmı daha sonraki dönemlerden gelen bilgilere dayanarak Troyan manastırının XVII. yüzyılın başında başkeşiş Kalistrat tarafından inşa edildiğini kabul etmektedir. Gelenek manastırın kurucusu Aton‘dan gelen ve şöhreti olmayan bir keşiş olduğunu ve başlangıçta Osam nehrinin yanında küçük bir ahşap kilise inşa ettiğini anlatmaktadır.368

Troyan manastırı stavropigial olup yani yerel piskoposluğuna bağlı değil, direkt Bulgar Patrikhanesinin hükmü altında olmaktadır. Bulgaristan‘da onun gibi iki manastır (Rila ve Baçkov manastırları) daha vardır.

367 Danela Brankova, Troyanski Manastir, http://troyan-monastery.hit.bg/troyanski-manastir-mesto.htm. 11. 07. 2009, 05.01.2011. 368Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, Sofya, 2000, s. 81.

103

2. Manastırın Tarihçesi

1835 yılında oluşan bir manastır kroniğinde şunlar kayıtlıdır: “Troyan manastırı, Bulgar krallığı düştükten yıllar sonra inşa edilmiştir. Adı bilinmeyen Bulgar bir keşiş Aton‟dan tek öğrencisi ile gelip dağ çölünde yerleşmiştir. Kendileri için bir kulübe ve küçük bir ahşap kilise inşa edip uzun yıllar geçtikten sonra keşiş o bölgedeki insanlar arasında şöhret kazanmıştır”.369

Efsaneye göre söz konusu kroniği yazan Tırnova mitropoliti olan Ognyanoviç‘in sekreteridir. Bu kroniği yazan, Aton‘dan iki keşişin gelip manastırı 1600 yılları civarında inşa etmeğe başladığını başka yerlerde de belirtmiştir. Bir süre sonra beraberinde ―Azize Meryem Troeruchitsa‖(üç elli) mucizevi ikonasını taşıyan başka bir Aton keşişi Romanya‘ya gitmek üzere yeni inşa edilen manastıra uğramıştır. Aynı efsaneye göre yolununa devam etmek istediğinde ikona bilinmeyen bir şekilde manastıra dönermiş. Sonunda Aton keşişi ―Azize Meryem Troeruchitsa‖ ikonasını bırakıp yoluna devam etmiştir. Bu değerli ikona günümüzde de ―Troyan‖ manastırında muhafaza edilmektedir.370

Tüm bu efsanevi olaylar yeni rahipleri cezbetmiş ve bunun sonucu olarak manastır hızla büyümüştür. En kısa zamanda ―Azize Meryem‘e‖ adanmış bir ahşap kilise, keşişlerin hücrelerini içeren bir kanat ve küçük bir han binası inşa edilmiştir. Ancak kısa bir süre sonra Lovechli başkeşiş Kalistryi zamanında bir grup eşkıya manastıra saldırıda bulunarak başkeşişi yaralamışlardır.371

XVIII. yüzyılın ilk yarısında manastır müessesesi biraz daha genişletilmiş ve ekonomik olarak çok zenginleşmiştir. Aynı dönemde manastırda bir kilise okulu açılıp 1765 yılında öğretmen Nikola Varbanov tarafından devralındıktan sonra daha büyük bir şöhret kazanmıştır. Yine aynı yüzyılda Sopot doğumlu başrahip Hristofor manastırın ilk büyük inşaatnı yaptırmıştır. O bazı yeni binalar yapmış, ahşap kilisesini onarmış ve 1771 yılında su kanalizayonu temin etmiştir. 1780 yılında Pahomyi adına

369 Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, Sofya, 2003, s. 78. 370 Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 81. 371 Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 81.

104

başka bir Sopotlu başrahip, yeni taşlı katedrel bil kilisesinin inşasını organize etmiştir.372

XIX. yüzyılın başında manastır oldukça büyütülmüştür. Avlunun etrafını çeviren konut gövdeleri iki hatta üç katlı olup o dönem için son derece nadir bir yapıdır. Manastırın kuzeybatı köşesinde bir savunma kulesi inşa edilmiştir. Bu binaların çoğu 1785 yılından itibaren 32 yıl boyunca manastırda başrahipliğini yapan başrahip Paisii tarafından inşa ettirilmiştir. Manastırın doğusunda bulunan ve XVIII. yüzyıldan kalma ―Aziz Nikola‖ iskiti(skit) de başrahip Paisii‘nin eseridir. Sonraki başrahiplerden biri olan Partenii 1820 yılında yeni bir çit duvarı inşa ettirmiştir. Ancak Vidinli Derviş Paşa onu bir kale kurmakla suçlayıp Lovech hapishanesine atmış ve partenli aylarca içerde kalmıştır.373

Ciddi çalışmaların sonucu yıllar sonra 1830 yılında ―Troyan‖ manastırı Lovetch Yunan piskoposların vesayetinden kurtulmak için önemli ve belirliyici adımlar atmıştır. Aynı yıl manastırın başrahibi, manastırın idari ve ekonomik bağımsızlığını ve özerkliğini İstanbul Patriğinin tanıması talebiyle İstanbul Patrikhanesine bir heyet göndermiştir. 4 Aralık 1830 tarihli ekümenik patrik Kostandyi tarafından imzalanmış bir özel sertifika ile ―Troyan‖ manastırı stavropigial olarak tanınmış ve doğrudan İstanbul Patrikhanesine bağlanmıştır. Manastırın yeni dini duruma uygun olarak ciddi inşaat hazırlıkları başlanmıştır.374

2.1 “Uspenie Bogorodiçno” kilisesi

Aralık 1830 yılında yeni bir katedral kilisesi inşa etmek için bağışlar toplanıp hemen inşaat malzemeleri satın alınmış, şartları ve usta ücretleri belirlenmiştir. Bu teşebbüsün gerçekleşmesi için Koprivshtitaslı Stoyan Çalıkoğlu Beylikchi, Tryavnalı Penco

372 Lyuben Praşkov, Elka Bakalova, Stefan Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, Troyanski Manastir, Sofya, 1992, s. 36. 373 K. Danov, İstoriyata na Troyanski manastir, Loveç, 1903, s. 11. 374 Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 82.

105

Popoviç ve Tetevenli Haci Mihael büyük rol oynamışlardır.375

Bu inşaatın gerçekleşmesi için Padişah fermanı Stoyan Beylikchi‘nin yardımıyla ancak Mart 1835 yılında temin edilmiştir. İnşaat hemen başlayıp Temmuz ayında tamamlanmış ve Ağustos ayında Veliko Tırnovo Piskoposu Hilarion kutsal tapınağı ―Azize Meryem‖ adına kutsamıştır. Yeni katedral kilise ünlü Peşteralı usta Konstantin tarafından yapılmıştır. İnşaat eski kilisesnin yirmi metre kuzeyinde, manastır mezarlğının arazisi üzerinde yapılmıştır.376

Katedral kilisesi Athos tipidir, geniş bir haç kubbeye sahip, bir narteks ve açık eksonarteksten oluşmaktadır. Ayrıca geniş bir sundurma ve kuzeybatı duvarlarının çevresinde açık bir galeri bulunmaktadır. Kilise çok iyi işlenmiş kare taşlar, satır arası değişen tuğla ve kemerli nişlerle inşa edilmiştir. Kilisenin ortra kesimi kare şeklinde olup her köşesinde birer taş sütünü bulunmaktadır. Sütünlar arasında yay şeklinde kemerler yükselmiş, onların üzerinde ise kilise kubbesi yerleştirilmiştir. Kilisenin damı yüzey ince taşlarla örtülmüştür. İçerisi 1889 yılında mermer döşeme taşlar, 1907 yılında ise açık narteksteki mermerler yaptırılmıştır.377

1871 yılında Macaristanlı gezgin Felix Kanitz ―Troyan‖ manastırını ziyarete geldiğinde, katedral kilisesinin izlenimi onu hayrete bırakmıştır. Aynı yılda yazdığı ―Dunavska Bılgaria i Balkanite‖ (Tuna Bulgaristan ve Balkanlar) kitabında manastırın resmini çizerek onun güzelliğinden bahsetmiştir.378

Günümüze kadar muhafaza edilen doğu, kuzey ve batı konut binalar, 1835 yılında inşa edilmiştir. Manastırın güney tarafında eski kilisenin yerine ―Aziz Meryem‖ adına küçük bir ahşap paraklis yapılmıştır. Başrahip Filoteyi döneminde manastır avlusunda 1843 yılında han binaları, 1845 yılında ise kilisenin güneyinde rahip hücreleri ihtiva eden bir kanat inşa edilmiştir.379

375 Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, s. 79. 376 Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 84. 377Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, s. 79-80. 378 Felix Kanitz, Dunavska Bılgaria i Balkanite,1891, s. 49 379 Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 86.

106

2.2 Kilisenin duvarlarının resimlerle süslenmesi

Yeni inşa edilen kilisenin süslenmesi için Troyan rahipleri, 1847 yılında en meşhur Rönesans sanatçısı olan Zahari Zografı manastıra davet etmişlerdir. Sanatçının çizdiği duvar resimleri kilisenin bütün iç duvarlarını kapsamaktadır. Hz. İsa, Dokuz melek mertebesi, peygamberler, misyonerler, bayramlar, İsa‘nın mucizeleri, savaşçılar ve azizlerin geleneksel portreleriyle birlikte, sanatçı sunağın karşısında merkezi bir yerde Aziz Kiril ve Metodyi, aziz Mihail Bolgarin (muhtemelen Patukslu Mihael Voin) ve Sofya şehitleri Aziz Georgi Novi ve Aziz Nikola Sofiiski‘nin resimlerini çizmiştir. Bunlarla birlikte sanatçı Zahari Zograf pencerelerin nişlerinde Petır Balüv, Spas Marinov, Hristo Petkov, Angel Stoykov eşlerile birlikte, Haci Vasilyi, Dimitryi ve Baço, annesi Teodora ile birlikte manastır bağışçıların portrelerini, ve sonunda başrahip Filotey ile birlikte kendi portresini tasvir etmiştir.380

Sanatçı kilisenin batı duvarının narteksinde vatansever galerisini çar Trivelyi, çar Mihael (Boris I), David, çar Yoan Vladimir ve Paraskeva Ternovsa‘nın tasvirleri ile devam etmiştir. Güney duvarında Zahari Zograf patrik Yoan, Aziz İvan Rilski, Aziz Dimitryi Besarabovski ve Aziz Teodosyi Tırnovski‘nin resimlerini çizip ―Bolgare‖ (Bulgarlar) sıfatıyla göstermiştir. Kuzey duvarında ise sanatçı şehit Aziz Onufryi Gabrovski, başpiskopos Nikolay Ohridski, Aziz Sava, Aziz Simeon Srıbski, Yoakim Sarandoporski, Gavril Lesnovski ve Debel Del köyünden Aziz Lazar‘ın portrelerini resmetmiştir.381

380 Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 88. 381 Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, s. 80.

107

Zahari Zograf Rönesans‘taki popüler olan ―Apokalipsis‖ temasından birçok sahneyi açık galerisinin tonozunda tasvir etmiştir. Galerinin duvarlarında ise sanatçı, ibret veren ―Kıyamet günü‖ ve ―Hayat tekerleği‖ kopmpozisyonlarını resmetmiştir. Sanatçı ―Hayat tekerleği‖ eseriyle insanlara dünyevi hayatın geçici olma felsefesini telkin etmektedir. Zahari Zograf bütün resimlerini iyimser bir duyguyla ve parlak renkleri kullanarak çizmiştir.382

Zahari Zograf açık galerisinde ―Kıyamet günü‖ ve ―Hayat tekerleği‖ eserleriyle Hıristiyan inananlar için bir ahlaki şifre oluşturmaktadır. Bu mevzular sanatçının sonraki eserlerinde en sevdiği temalar olmuştur. Bu ibret verici resimlerinin bir bölümü, dekorasyonun geç tamiri nedeniyle yakın zamana kadar ziyarete kapalıydı. Ancak son yıllarda bu bölümler restore edildikten sonra orijinal biçimini alıp ziyarete açılmıştır.383

Batı girişin üstünde 1848 yılından kalma Zahari Zograf‘ın anma yazısı şu sözlerle sona ermektedir. “... bu resimleri sanatçı Zahari Hristoviç Zograf 1848 yılında kendi eliyle resmetmiştir”.384

Çan kulesinin dış duvarları da dekoratif anıtsal resimlerle süslüydü. Ancak 1987 yılındaki çan kulesinin restore edilişi sırasında bu resimlerin yerinde, ilginç süslü kompozisyonlar, Başmelekler ve Azizlerin figürleri resmedilmiştir. Bu freskler, manastır avlusundaki atmosfere bayram havası katmaktadır. Bazı araştırmacılar bu eserlerin Troyanlı sanatçı Petko Naydenov tarafından çizildiğini düşünmektedirler.385

382 L. Praşkov, E. Bakalova, S. Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, Troyanski Manastir, s. 37. 383 Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 90. 384 Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, s. 80. 385 Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 90-91.

108

2.3 Manastırın Çan Kulesi

Manastırın günümüz etkileyici görünümünün yaratılması XIX. yüzyılın sonuna kadar devam etmiştir. Usta Petır tarafından inşa edilen batı kanadın yanında, 1865 yılında Mlecevo‘dan usta İvan benzersiz dört katlı bir çan kulesi inşa etmiştir. Çan kulesinin üst katları zamanla yıkılmış daha sonra 1987 yılında yeniden yapılmıştır. Kulenin birinci kat, kapların muhafaza edildiği yer olarak kullanılır, ikinci katta Aziz Kiril ve Metodyi‘ye adanmış bir paraklis ve kulenin en üst katında bir çan mehanizmi bulunmaktadır.386

Troyan manastırın ikamet amaçlı binaları, Rönesans tarzı, derin çardaklı, resimli köşkler ve konuklar için aydınlı odalar ihtiva eden iki, üç ve dört katlıdır. Binalar farklı zamanlarda ve farklı ustalardan inşa edilmesine rağmen bir mimari uyum içerisindedir. Konut binalar ve hücreler manastırı batı, doğu ve kuzeyden çevrilir ve manastır avlusunu, çiftlikten ayırmaktadır.387

2.4 Manastırda Oyma Sanat Eserleri

Troyan manastırında oyma sanatı son derece zengindir. Özellikle ana kilisede, ―Aziz Nikola‖ ve Zelenikoveç‘teki ―Aziz Yoan Predteca‖ iskitlerin kiliselerindeki ikonostaslar çok dikkat çekicidir. En eski oymalar ―Aziz Nikola‖ iskitindeki ikonostasa bulunmaktadır. Bu oymalar erken Tryavna üslup unsurları taşımaktadır. Bu ikonostasın çar resimleri stil ve gelişmişliği açısından farklılık gösterir ve 1794 yılından keşiş Kiprian‘ın yazısını taşımaktadır. ―Aziz Yoan Predteca‖ iskitinin

386 K. Danov, İstoriyata na Troyanski manastir, s. 15. 387 L. Praşkov, E. Bakalova, S. Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, Troyanski Manastir, s. 38.

109

ikonostasındaki ―Çarskite dveri‖ (Kraliyet kapısı) XVIII. yüzyıldan ilginç oyma eserlerdendir.388

Ancak en kapsamlı oyma eseri ana kilisesinde bulunan altın kaplı ikonostastır. Kompozisyon, plastik vücut parçalar ve yapı bakımından ―Tryavna‖ oyma okulun eserlerine benzemektedir. Onun sıralarında yatay kornişler, örülü dalları, çiçekler, kuşlar, yapraklar ve üzümlerde Rönesans esnekliğini ve ciddiyetini hissettirmektedir. İkona altındaki panellerde çok simalı görüntüler bulunmaktadır. Macaristanlı gezgin Felix Kanitz, bu ikonostasın 1839- 1840 yılında ―Novo selo‖ köyünden oymacı Nikola Mateev tarafından yapıldığını bildirmektedir.389

Kilisedeki ikonostasın ikonaları içeride bayram havası oluşturmaktadır. Bir kısım uzman bu ikonalar Zahari Zograf tarafından resmedildiğini, diğer bir kısım ise kardeşi Dimitır Zograf tarafından çizildiğini söylemektedir. Her durumda bu ikonalar Samokov okulunun tipik özelliklerini taşımaktadır.390

2.5 Manıstırda bulunan ikonalar

Manastırın zengin ikona koleksiyonunda ―Tryavna‖ okuluna ait pek çok ikona bulunmaktadır. Bunların arasında manastırın en değrli ve mucizevi ikonası olarak bilinen ―Azize Meryem Troerutcitsa‖ ikonası da bulunmaktadır. Daha sonra ―Azize Meryem Troerutcitsa‖ ikonası hakkında geniş bilgi verilecektir. Müzede muhafaza edilen ―İsa‘nın doğumu‖ ikonası muhtemelen Vitanovtsi ailesinden birinin eseridir.

XIX. yüzyılın ilk on yılında Tryavnalılar ve batı ikonografisini iktibas ederek kendilerine özgü yeni bir tür ikona oluşturmuşlardır. Buna örnek olarak Koyu

388 Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, s. 80. 389 Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 91. 390 Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 91.

110

Tsanuv‘un 1825 yılında ―Üzgün Meryem‖ ve ―Çile çeken İsa‖, 1828 yılında ise oğlu Teodosi‘in ―Aziz Georgi‖ ve ―Aziz Dimitır‖ çalışmaları verilebilir. Ayrıca 1836 yılında Tsanyu Zahariev adına başka bir Tryavna sanatçı ―Aziz İvan Rilski‖ ve ―Aziz Dimitır‖ ikonaları resmetmiştir.391

Bu ressamlık eserlerin yanı sıra, Troyan manastırının müze koleksiyonunda bir gümüş incil kaplaması, XIX. yüzyıldan gümüş bir sandık ve usta Gencho tarafından yapılmış muhteşem bir şarap kâsesi gibi uygulamalı birçok sanat eseri muhafaza edilmektedir. Ayrıca XVIII. yüzyılında en çok Athon manastırlarında oluşturulan ilginç, minyatür bir oyma ile kaplanmış bir haç dikkat çekmektedir. Onun değerli taşlarla süslenmiş kaplaması çok yetenekli bir ustanın eseridir. Troyan manastırında pekçok tarihi ve sanatsal değerler mevcuttur. Bu nedenle Troyan manastırı bugün Bulgaristan‘da en çok ziyaret edilen manastırlardan biridir.392

2.6 Troyan manastırının “Aziz Nikolayi” iskiti

―Aziz Nikolayi‖ iskiti 1785 yılında başrahip Paisyi tarafından kurulmuş, 1812 yılında ise restore edilmiştir. İskit, kilise, konut binalar ve suyu devalı olan kutsal bir kaynaktan olşan bir müessesedir. Kilise 1812 yılında, yeni konut binaları ise 1950- 1960 yıllarında Yosif Minkov tarafından inşa edilmiştir. On dokuzuncu yüzyılının ilk yarısında bu müessesede ―Troyan‖ manastırına bağlı bir manastır okulu bulunuyordu. Bahçede, yaralarından dolayı 1848 yılında ölen Şumnulu Velko çetecinin mezarı bulunmaktadır.393

İskit manastırın 1 km. güneydoğusunda, Troyan dağın İvan (1046 m.) zirvesinin batı yamacında bulunmaktadır. Şu anda iskit periyodik olarak ziyarete açık ve kültürel anıt olarak ilan edilmiş durumdadır.394

1832 yılında Parteniyi ―Vaftizci Yahya‖ adına adanmış ikinci bir iskit inşa etmiştir. Daha sonra inşa edilmiş olduğu alanın ―Zelenikovets‖ adını almıştır.395

391 Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 92-93. 392 Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, s. 82. 393 K. Danov, İstoriyata na Troyanski manastir, s. 19. 394 Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 82. 395 Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 83.

111

3. “Azize Meryem Troerutcitsa” ikonası

Manastır kilisesinde merkezi bir yerde ―Troyan‖ manastırının en eski, en değerli ―Azize Meryem Troerutcitsa‖ mucizevi ikonası bulunmaktadır. Bu paha biçilmez mukaddesât, demir çengellerle bir sütüne pekiştirilmiş, önünde ise bir kandil asılıdır. Rahipler ―Azize Meryem Troerutcitsa‖ ikonasını gözleri gibi korumakta ve 15 Ağustos‘ta olan ―Manastırın kuruluşu‖ bayramı sırasında, yılda sadece bir kez olmak üzere dışarıya çıkarmaktadır. Gelenek, bu ikonanın yapılışının mucizevi olduğunu söylemektedir. Bu nedenle her 15 Ağustos‘ta binlerce Hıristiyan inanan ―Uspenie Bogorodiçno‖ kilisesinden ―Mogilata‖ bölgesinde bulunan bir paraklisine kadar ―Azize Meryem Troerutcitsa‖ mucizevi ikonası ile birlikte bir yürüyüş yapmaktadır. Elbette yürüyüş yolu tesadüfi değildir. Efsaneye göre ikona baştan bu küçük paraklise getirilmiş ve Bulgar topraklarında kalmaya kendisi karar vermiştir.396

―Azize Meryem Troerutcitsa‖ ikonası, adını VIII. yüzyılda Bizans İmparatoru III. Lıv İsavar‘ın ikonaların yasaklanması faaliyetine öncülük ettiği dönemlerde almıştır. O sırada Suriye‘de Şam halifesinin üst düzey ruhani lideri olan Yuhanna Dımaşkî halifenin sarayının bahçesinde yaşardı. Dımaşkî ikonaları ayıplayanlara karşı üç tez yazmış ve Bizans‘a gönderdiği mektuplarla oradaki sapkınları kınamıştır. Bu yazılar ikona düşmanı III. Lıv İsavar‘ı öfkelendirmiştir. Ancak yazar Bizans vatandaşı olmadığı için onu doğrudan cezalandıramamıştır. Bizans İmparatoru, Şam halifesine sahte bir mektup göndererek Dımaşkî‘yi Şam‘ı Bizanslılara teslim etmek istediği iftirasında bulunmuştur.397

396Aleksandra Mihailova, Çırkoven Vestnik, 2007, say. 9, http://www.pravoslavieto.com /manastiri/ troyanski/ index.htm, 10.02.2011, 11:35 397 L. Praşkov, E. Bakalova, S. Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, Troyanski Manastir, s. 41.

112

Öfkeli halife Dımaşkî‘nin sağ elini bileğine kadar kestirip ibret için kasabanın merkezinde asılmasını emretmiştir. Aynı günün akşamı Dımaşkî kesilmiş elini alıp ―Ana Meryem‖ ikonasının önünde dizlerine çöküp elinin iyileşmesi için yalvarmıştır. Uzun bir yalvarıştan sonra, Dımaşkî uyuklayıp rüyasında Ana Meryem ona şöyle söylediğini görmüş: “Elin iyileşti, Tanrı‟nın yüceliği için özenle çalış!” Dımaşkî uyandığında elinin iyileştiğini görmüştür.398

Teşekkür olarak Yuhanna Dımaşkî ―Azize Meryem‖ ikonasına kesilmiş elin gümüş bir görüntü eklenmesini emretmiştir. Böylece ikona ―Troerucitsa‖ (üç elli) ismini almıştır. Kısa bir süre sonra Dımaşkî ―Meryem Troerucitsa‖ ikonasını da alıp ―Sava Osveshteni‖ manastırına geçmiştir.399

İkona sekizinci yüzyılda Dımaşkî‘nin elini iyileştirdikten sonra, beş yüzyıl boyunca ―Sava Osveshteni‖ manastırında muhafaza edilmiştir. Onüçüncü yüzyılda ―Hilandar‖ manastırına taşınmıştır. Üç yüz yıl sonra Romen bir rahip, ikonyı da beraberinde alarak Kutsal ormandan Romanya‘ya giden meşhur Roma Via Trayana yoluna koyulmuştur. Troyan kasabasının 10 km. güneydoğusundan geçtikten sonra ―Mogilata‖ bölgesinde istirahat etmek için durmuştur. Ertesi gün yola çıktığında ikonayı taşıyan atın bacağı kırılmıştır. Bir gün sonra başka bir at olmasığına ramğen aynı olay tekrarlanmıştır. Rahip bu olayın Tanrı‘nın bir işareti olduğunu anımsarmış ve ―Azize Meryem Troerutcitsa‖ ikonasını orada bırakması gerektiğini anlamıştır. Günümüze kadar bu ikona XVII. yüzyılın başlarında başrahip Kalistrat tarafından inşa edilen ―Troyan‖ manastırı süslemektedir.400

4. “Troyan” manastırında kültürel ve devrimci faaliyetler

Manastır manevi rolü ile birlikte büyük Bulgar yazarlar, öğretmenler, çevirmenler ve Bulgaristan tarihi (1792) ile ilgili ikinci kitabın yazarı keşiş Spiridon gibi tarihçiler yetiştirmiştir. Diğer manastırlarda olduğu gibi, Troyan manastırı da devrimici ‘ye sığınak olmuştur. Vasil Levski Troyan kasabasında olduğu gibi ―Troyan‖ manastırında da devrimci komiteler oluşturmuştur. Keşiş Makaryi‘nin

398 Danov K., İstoriyata na Troyanski manastir, s. 17. 399 Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, s. 83. 400 Aleksandra Mihailova, Çırkoven Vestnik, 2007, say. 9, http://www.pravoslavieto.com /manastiri/ troyanski/ index.htm, 11.02.2011, 14:20

113

yürütüğü manastırın gizli komitesinin sayısını seksen rahip civarindadı. O dönmede (XIX. yüzyıl) kitap yazma faaliyetleri azalmıştır, çünkü keşişler silah toplama kampanyasını yürütmüşlerdir. Osmanlı-Rus savaşı sırasında keşiş Makaryi manastırı Rus askerleri için hastaneye dönüştürmüş ve Rus ordusunun her türlü yardımını sağlamıştır.401

XIX. yüzyılın sonlarında Troyan manastırının keşişleri kültürel faaliyetlere devam etmişlerdir. Bulgar edebiyatının canlandırması ve yayılması için Spiridon, Ruvim, Manasyi, Kalinik, Panaret, Yosif Sokolski ve öğretmen Todor Pirodopski gibi yazarlar önemli çabalar sarfetmişlerdir. Manastır okulu, Osmanlı-Rus savaşından sonra da eğitime devam etmiştir.402

―Troyan‖ manastırı varlığı boyunca manevi eğitim ve okuma-yazma faaliyetleri yürüten yerel bir merkez durumundaydı. XVIII. ve XIX. yüzyıllarda yerel rahiplar tarafından çok sayıda el yazması yazılmış ve derlenmiştir. XVIII. yüzyılın ortalarında manastırda bir manastır okulu faaliyet göstermiştir. Yosif Sokolski, Onufryi Gabrovski gibi pek çok aydın din adamları bu manastır okulunda eğitim almışlardır. XIX. yüzyılın başında meşhur rahip ressam Lekityi manastır okulunda ders vermiştir.403

20 Ocak 1872 yılında Vasil Levski başrahip Makaryi liderliğinde bir gizli devrimci rahipler komitesi düzenlemiştir. Nisan ayaklanmasının patlak verdiğinde manastırda Panayot Volov, Georgi İkonomov ve Toma Hitrov liderleri için yönetim merkezi açılmıştır. Bugün bile devrimci konuların tartışıldığı bu odalar aslına uygun korunmuştur ve ziyarete açıktır.404

Troyan manastırı Bulgar tarihinin en kötü dönemlerinde bile Bulgar ulusal bilincin önemli temel taşlarından biri olmuştur.

401 L. Praşkov, E. Bakalova, S. Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, Troyanski Manastir, s. 43. 402 Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, s. 84. 403 L. Praşkov, E. Bakalova, S. Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, Troyanski Manastir, s. 47. 404 Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 82.

114

SONUÇ

Hıristiyan âleminde manastırların özel bir yeri ve anlamı vardır. Günümüzde de manastırlar, Hıristiyanlığın en önemli kurumları arasındadır. Manastır hayatı, Hz. İsa ya da onun ilk izleyicileri olan Havariler tarafından vaz edilmiş değildir. İncil‘in Yeni Ahit denilen bölümünde de Hıristiyanlardan manastır kurmaları istenmemiştir.

Bulgaristan‘da manastırların oluşumu, Bulgarların Hıristiyanlaştırılmasından hemen sonra tezâhür etmeye başlamıştır. Hıristiyanlaştırma hareketi Bulgar hükümdarı Çar Boris döneminde, 864 yılında gerçekleştirilmiştir. IX. yüzyılın başında çar Boris tarafından devletin sınırlarını belirleyen yedi şehirde manastır kurulmuştur. Ayrıca Bulgaristan topraklarında özellilke X-XI. yüzyıllarında, manastırların sayısı hızla artmıştır. Bu asırlarda ―Rila‖, ―Zograf‖, ―Sarandopor‖, ―Aziz Naum‖, ―Aziz Dimitrii‖ manastırları ve daha birçok manastır kurulmuştur.

889 yılıda I. Boris yaşlındığında Slav edebiyatın oluşmasını yakından yönetmek için ―Sveti Panteleymon‖ manasırına çekilmiştir. Preslav Edebiyat Okulu‘nun adı, Kliment, Naum, Çernorizets Doks, Tudor Doksov, Konstantin Preslavski, Yoan Ekzarh ve Çernorizets Hrabır gibi en önde gelen yazarlar, akademisyenler ve eğitimcilerin faaliyetleri ile bağlıdır. Burada Bulgar tarihinin onbir yüzyıl boyunca Bulgar toprakları üzerinde nesilden nesile ve diğer manastırlara da iletilen, canlı bir edebiyat geleneği oluşturulmuştur.

Manastırlar en yüksek ruhsal gelişimine İkinci Bulgar Çarlığı sırasında Çar İvan Aleksandır (1331-1371) ve onun halefi Çar İvan Şişman (1371-1393) yönetiminde ulaşmıştır. Özellikle 13-14 yüzyılda İkinci Bulgar Devleti‘nin manastırlarında ortaçağ Bulgar resim sahnesi olmuşmaya başlamıştır. O dönemde ünlü ―Tırnovo Resim Okulu‖ kurulmuştur. Ancak o dönem kültür ve sanat anıtlardan günümüze kadar ulaşan çok azdır. Bunlardan en önemlisi 1259 yılında inşa edilen Boyana kilisesi‘dir. Daha sonra Rusçuk İvanovo köyünün civarında bulunan kaya manastırının freskleri (13-14 yy.), Rila manastırında Hrelyo kulesinde ―Sveti Yoan Predteça‖ paraklisindeki resimler (14 yy.), Zemen manastırın ana kilisesinde duvar resimleri (1354) ve Baçkov manastırında bulunan ―Kostintsa‘daki bazı freskler (14 yy.) bunlar arasındadır.

115

İkinci Bulgar Çarlığı döneminde çarlar bizzat manastırlarla ilgilenmiş Osmanlı döneminde ise manastırların restore ve yenilenmesini Bulgar halkı üstlenmiştir.

Çeşitli egemenliklerin zamanında, Bulgar milletin korunması için manastırlar büyük rol oynamıştır. Onların edebi, kültürel ve aydınlama faaliyetleri olmasaydı Bulgar halkı asimile tehlikesine maruz kalacaktı. Georgi Dimitrov ―Sıçinenie‖ eserinde şöyle yazmıştır: “Bizim manastırlar milli duyguları, milli umutları ve Bulgarlar‟ın ulusal gururunu muhafaza etmiş ve Bulgar miletini yok olma tehlikesinden kurtarmıştır.”

Bulgar manastırları, edebi ve kültürel değerlerin hazinesi, milletin muhafızası ve Bulgar ruhunun destekçisi haline dönüşmüştür. Özellikle Rila, Kuklen, Çerepiş, Botoşev, Dragalev daha sonra ise Etropole, Troyan ve Eleşnik manastırların arşivlerinde Bulgar halkının tarihini ve kültürünü ihtiva eden değerli el yazmaları korunmuştur. Onlar sadece manevi değerleri korumakla kalmayıp yenileşimi canlı tutarak çogalmış ve ülke geneline yayılmıştır. XV. yüzyılda Baçkov manastırına sürgün edilen Bulgar patriği Evtimii Tırnovski‘nin öğrencilerinin yardımı ile Tırnovo Edebiyat Okulu‘nun geleneğini sürdürmüşlerdir. Rila manastırında, Vladislav Gramatik (15 yy.), Yosif Bradati (1690-1757) gibi yetenekli yazarlar çalışmıştır. XVI- XVII. yüzyllarda Dragalev manastırı başta olmak üzere faaliyetlerini gelşitiren Sofya Edebiyat Okulu kurulmuştur.

Bulgar Devleti‘nin; Bizans, Yunan ve Osmanlı egemenlikleri altında olduğu dönemlerde de bu manastırlar; halkı irşad etme, Bizans ve Yunan kültüründen gelen cahilliğini giderme, eğitim-öğrenim yapma gibi faaliyetler göstermiştir. Bu dönemlerde Bulgar halkın aydınlatılabilmesi için tek öğretici keşişler; tek kurum ise manastırlar ve kiliselerdi. Manastır kurallarına göre hiçbir keşişin câhil kalmaması gerekiyordu. Bundan dolayı yaşlı olan keşişler yeni gelen keşişlere ve sivil halka okuma ve yazma öğretirlerdi. Daha büyük ve kalabalık olan manastırlara bağlı okullar bulunurdu. Bu okullarda okuma yazmanın yanı sıra, Azizlerin yazmaları, tarih, coğrafya ve birçok bilim öğretilirdi. Bu şekilde manastır okullarında geleceğin keşişleri, kilise papazları ve devlet yöneticileri yetiştirilirdi. Bunun en bâriz örnekleri Çar Simeon (893-927) zamanında görülür. Simeon dönemi Bulgar kültürünün ve edebiyatının altın asrı sayılıp Bizans ve Latin edebiyatlarından daha aşağı sayılmazdı.

116

Ayrıca Rakoviş, Muldavski, Baçkov, Kapinov, Preobrajen, Sokolski, Troyan, Arapovski ve başak bir çok manastırların kiliselerinde Koyu Tsonuv, Krıstyu Zahariev, Zahari Zograf, Nikola Obrazopisov, Georgi Dançov, Toma Vişanov ve Stanislav Dospevski gibi yetenekli Bulgar sanatçılar sanat dalındaki ustalığını göstermişlerdir.

Bu manastırlar kurtuluş savaşları esnasında reformcu hareketlere her türlü yardımda bulunmuşlardır. Bazı manastırlar bu reformcuları barındırır, bazıları onlara toplantı yapılacak ve önemli kararlar alınacak yer verir, bazı manastırlar ise yetiştirdiği kadroları bu hareketlerin yöneticisi olarak gönderird.i Manastırlarda yetişen ve daha sonra bu hareketlerin başına geçen Dyakonıt İgnatii Vasil Levski, papaz Matei Preobrajenski, papaz Hariton ve başka birçok isim zikredilebilir. 1876 yılında Nisan Ayaklanması (Aprilsko Vastanie) esnasında Troyan, Baçkov ve Batoşev manastırları isyancılara her türlü maddi ve manevi yardımda bulunmuştur. Ulusal şair İvan Vazov manastırlar hakkında şöyle yazmıştır: “Bulgar manastırları bizim için çok değerlidir. Onlarda Bulgar ruhu canlılığını korumuş ve direniş gücünü bulmuştur. Onlardan Bulgar aydın kişiler çıkıp Bulgar ulusal bilincini uyandırmışlardır. Onlar görkemli olduğu kadar o kadar da karanlık uzun dönemlerin canlı ve heyecanlı bir tarihine sahiptir.”

117

EKLER

EK 1. Alfabetik Sırasına Göre Bulgar Ortodoks Kilisesi’nin Manastırları

1. Rila “Aziz Ġvan Rilski” Manastırı: Sofya‘dan 120 km. uzaklıkta olup Rila dağında bulunmaktadır. Manastır Çar Petır (927–968) zamanında X. yüzyılda Aziz İvan Rilski tarafından temellerini atılmıştır. Bu çalışmamızın ilk bölümünde bu manastır incelenmiştir. 2. Baçkov “Uspenie Bogorodiçno” Manastırı: Bulgaristan‘da ikinci büyük manastırdır. Asenovgrad‘tan 10 km. uzaklıkta, Çaya nehrinin vadisinde bulunmaktadır. 1083 yılında Bizans Ordu komutanı, Gürcü asıllı Grigoryi Pakuryani tarafından inşa edilmiştir. Çalışmamızın ikinci bölümünde bu manastır incelenmiştir. 3. Troyan “Uspenie Bogorodiçno” Manastırı: Troyan şehrinden 10 km uzaklıkta bulunmaktadır. 1600 yılında Rahip Kalistrat tarafından yapılmıştır. Çalışmamızın üçüncü bölümünde bu manastır incelenmiştir. 4. Alaca Manastırı: XII. yüzyılda inşa edilmiştir. Varna şehrine 16 km. uzaklıkta bulunmaktadır. 5. Aleksandryiski “Aziz Prorok Ġliya” Manastırı: Aleksandriya köyünün yanında, Kruşari‘den 10 km., Dobriç‘ten ise 40 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Çar İvan Aleksandır (1331-1371) döneminin sırasında inşa edildiği düşünülmektedir. 6. Arapovski Manastırı: XVIII. yüzyılda inşa edilmiştir. Asenovgrad‘dan 8 km. Uzaklıkta bulunmaktadır. 7. ArbanaĢki rahibe “Azize Meryem” Manastırı: Veliko Tırnovo‘dan 5 km. uzaklıkta, Arbanasi köyünde bulunmaktadır. 8. Asenovgrad “Azize Nedelya” Manastırı: 1856 yılında inşa edilmiştir. Bu manastır, Osmanlı hâkimiyeti zamanında inşa edilen tek manastırdır. Asenovgrad şehrinden 8 km. uzaklıktadır. 9. Aydemir “Pokrov bogorodiçen” Manastırı: 1996 yılında inşa edilmiştir. Rusçuk şehri cihetinde bulunan Aydemir şehrine 3 km. uzaklıkta bulunmaktadır. 10. BakaciĢki “Aziz Spas” Manastırı: 1878 yılında inşa edilmiştir. Yambol şehrinin yakınlarında bulunmaktadır.

118

11. BalĢenski “Aziz Teodor Stratilat” Manastırı: Balşa köyünden 2 km., Novi İskar‘dan ise 10 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Balşa insanları burada daha XII. yüzyılda bir manastır bulunduğu anlatmaktadırlar. 12. BatoĢev Manastırı: Batoşevo köyünün yanında, Sevlievo‘dan 10 km. uzaklıkta, Rositsa nehrinin kıysında bulunmaktadır. Batoşevo Müzesi‘nde muhafıza edilen bir mermer levha üzerindeki kitabeye göre manastır çar Mihail Asen döneminde 1250 yılında inşa edilmiştir. 13. Batulya “Aziz Nikolay Çudotvorets” Manastırı: Svoge‘den 14 km., Rebrovo‘dan 4 km., Batulya köyünden 1 km. uzaklıkta, Batulyiska nehrinin kıyısında bulunmaktadır. Manastırın ilk yapılışı hakkında veri bulunmamakla birlikte İkinci Bulgar Çarlığı sırasında inşa edildiği tahmin edilmektedir. 14. Besarabovski “Aziz Dimitryi” Manastırı: Rusçuk‘tan 10 km. uzaklıkta bulunan Rusenski Lom nehrinin vadisinde bulunmaktadır. İsmini yakın köyünden almıştır. Manastırın varlığı hakkında en eski tarihsel kayıtlar XV. yüzyıdan kalmadır. 15. BelaĢtin “Aziz Georgi Pobedonosets” Manastırı: Filibe‘den 10 km. uzaklıkta, Belaştitsa köyün yanında bulunmaktadır. Bizans ordu komutanı Nikifor Skifi tarafından 1014 yılı civarında inşa edilmiştir. 16. Bılgarevo Manastırı: Kavarna şehrine yakın Bılgarevo köyünde bulunmaktadır. Manastır yeni yapılmış, kilisesi ise 2008 yılında takdis edilmiştir. 17. Bilintsi “Aziz Arhangel Mihail” Manastırı: Pernik ilinde bulunan Breznik şehrinden 16 km., Bilintsi köyünden 1 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XVI. yüzyılda inşa edilmiş ve 1855 yılında restore edilmiştir. 18. Bistritsa “Azize Petka” Manastırı: Sofya‘dan 15 km. uzaklıkta, Bistritsa köyünün kırsalında bulunmaktadır. X. yüzyılda inşa edilmiştir. 19. Botevgrad “Zelinski” Manastırı: Botevgrad‘tan 2.5 km. uzaklıkta bulunan Zelin tatil bölgesinde bulunmaktadır. XIV. yüzyılda inşa edilmiş, bugünkü şekli 1926 yılında almıştır. 20. Bukorovtsi “Aziz Georgi Pobedonosets” Manastırı: Godetc‘ten 8 km., Sofya‘dan 50 km. uzaklıkta, Bukorovtsi köyünün yakınlarında bulunmaktadır. Bulgaristan‘da beş kiliseli tek manastırdır.

119

21. Buhovo “Maria Magdalena” Manastırı: Sofya yakınlarında bulunan Buhovo kasabasından 3 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XVI. yüzyılda inşa edilmiştir. 22. Çekotin “Aziz Arhangel Mihail” Manastırı: Botevgrad‘tan 20 km., Pravets kasabasındaan 10 km. uzaklıkta, Malık iskır nehrinin kıyısında bulunmaktadır. XII. yüzyılın sonunda ve XIII. Yüzyılın başlarında inşa edilmiştir. 23. Çepin “Grigoryi Bogoslov” Manastırı: Sofya‘nın semti olan Çepintsi‘de bulunmaktadır. Kuruluş tarihi bilinmemektedir. 24. ÇerepiĢki “Uspenie Bogorodiçno” Manastırı: Vratsa şehrinden 29 km uzaklıkta bulunmaktadır. İkinci Bulgar Çarlığ zamanında çar İvan Şişman yönetiminde (1371-1393) inşa edilmiştir. 25. Çintulovo “Aziz Ġliya” Manastırı: 1829-1830 yılında inşa edilmiştir. Manastır Sliven ilçesinin Çintulovo köyünde bulunmaktadır. 26. Çiprov “Aziz Yoan Rilski” Manastırı: Çiprovtsi şehrinden 4 km uzaklıktadır. X. yüzyılda inşa edilmiştir. Birinci Bulgar Çarlığı zamanında inşa edilen 30 manastırdan biridir. 27. Çirpan “Aziz Atanasyi” Manastırı: Çirpan şehrinden 15 km uzaklıktadır. 344 yılında Aziz Atanasyi tarafından inşa edilmiştir. Bu manastır Avrupa kıtasının en eski manastırı olarak kabul edilmektedir. Bunun kuruluşundan kısa bir süre sonra İskoçya‘da 360 yılında ―Kandida kasa‖ manastırı kurulmuştur. 28. DebrıĢtin“Azizler Flor ve Lavır” Manastırı: Plovdiv civarında bulunmaktadır. Kuruluş tarihi bilinmemektedir. 29. Divotin “Kutsal Teslis” Manastırı: Divotino köyünden 10 km., Bankya şehrinden 4 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Aziz İvan Rilski‘nin ölümünden sonra yüz yıl, 1046‘da inşa edilmiştir. 30. Dragalev Manastırı: Sofya semti Dragalevtsi‘den 3 km. uzaklıkta bulunmaktadır. İkinci Bulgar Çarlığı, İvan Aleksandır (1331-1371) döneminde 1345 yılında kurulmuştur. 31. Dryanovo “Aziz Arhangel Mihail” Manastırı: Manastır Dryanovo şehrinden 4 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XIV. yüzyılda Tırnovolu kardeşler Asen ve Petır tarafından yapılmıştır. 32. EleĢnitsa “Azize Meryem” Manastırı: Sofya‘ya yakın, Eleşnitsa köyünden 4 km. uzaklıkta bulunmaktadır. 1499 yılında inşa edilmiştir.

120

33. Erulski “Kutsal Teslis” Manastırı: Pernik Şehrine yakındır. 1892 yılında yapılmıştır. 34. Etropole “Kutsal Teslis” Manastırı: Etropole şehrinden 5 km. uzaklıkta bulunmaktadır. İkinci Bulgar Çarlığında inşa edilmiştir. 35. Germanski “Aziz Ġvan Rilski” Manastırı: Sofya‘dan 15 km., German köyünden ise 5 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Aziz İvan Rilski‘nin ölümünden kısa bir süre sonra, X. yüzyılda kurulduğu sanılmaktadır. 36. Gigintsi “Azizler Kozma ve Damyan” Manastırı: Breznik‘ten 16 km., Gigintsi köyünden 4 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Konumu nedeniyle Tsırnogorski veya Çernogorski ismiyle de anılmaktadır. Manastırın en eski binalar XI- XII yüzyılarda yapılmıştır. 37. Glojen Manastırı: İsmine rağmen manastır, Glojene köyünden Malık izvor köyüne daha yakındır. Efsaneye göre XIII. yüzyılda inşa edilmiştir. 38. Godeç “Aziz Duh” Manastırı: Godeç şehrine yakındır. İnşa ediliş tarihi bilinmemektedir. 39. Golyambukov “Aziz Jivotopriemen istoçnik” Manastırı: Strandja dağında çalışan tek manastırdır. Golamo Bukovo‘dan 4 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Gelene göre XII. yüzyılda inşa edilmiştir. 40. Gornabanya “Azler Kiril ve Metodyi” Manastırı: Lyulinski manastırı olarak da bilinmektedir. Sofya semti Gorna Banya‘dan 5-6 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XV. yüzyılda inşa edilmiştir. 41. Gornobogrov “Aziz Georgi Pobedonosets” Manastırı: Sofya yakınında Gorni Bogrov köyünde bulunmaktadır. XIX. yüzyılda kurulmuştur. 42. Gornobreznik “Aziz Ġliya” Manastırı: Kresna şehrinden 5 km. uzaklıkta bulunmaktadır. 1992 yılında yapılmıştır. 43. Gornovoden “Aziz Kiril ve Azize Yulita” Manastırı: Asenovgrad şehrinden 2 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XIV. yüzyılda inşa edilmiş ondan sonra birçok kez yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir. 44. Gornoezerov “Azize Meryem” Manastırı: Burgas şehrine yakınında bulunmakatadır. XII. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilmekte, şimdiki halini ise 1982 yılında almıştır.

121

45. GradeĢ Manastırı: Vratsa‘dan 38 km., Montana‘dan 36 km., Gradeşnitsa köyünden 1.5 km. ve Ogosta nehrinin 2 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XI. yüzyılda bina edilmiştir. 46. Ġvanov Kaya Manastırı: Rusçuk‘tan 12 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Bulgaristan‘da değer korunmuş manastır müesseselerden çok farklıdır. XIII. yüzyılda inşa edilmiştir. 47. Ġliyentsi “Aziz Ġliya” Manastırı: Sofya‘nın İliyentsi semtinde bulunmaktadır. Bazı rivayetlere göre XII., bazılarına gore ise XVI. Yüzyılın sonunda ve XVII. yüzyılın başında inşa edilmiştir. 48. Jablyan “Aziz Yoan Krıstitel” Manastırı: Manastırın inşa ediliş tarihi bilinmemektedir. Ancak XVIII. yüzyılda yenilenmiştir. Batı Bulgaristan Jablyan köyünden 2 km uzaklıktadır. 49. Kabilenski “Ana Meryem’in Doğumu” Manastırı: Yambol şehrinden 6 km uzaklıkta bulunmaktadır. 1944 yılında yapılmıştır. Şu anda rahibe manastırdır. 50. Kazanlık “Vıvedenie Bogorodiçno” Manastırı: Kazanlık şehrinde bulunmaktadır. 1828 yılında Susana Gençeva tarafından inşa edilmiştir. 51. Kalofer “Vıvedenie Bogorodiçno” Manastırı (kadınlar için): Kalofer şehrinde bulunmaktadır. XVIII. yüzyılda inşa edilmiştir. 52. Kalofer “Aziz Rojdestvo Bogorodiçno” Manastırı (Erkekler için): Kalofer şehrinnden 7 km. uzaklıkta bulunmaktadır. 1640 yılında inşa edilmiş, 1819 yılında ise restore edilmiştir. 53. Kamentsi “Vıznesenie Gospodne” Manastırı: Silistre ilinin Kamentsi köyünde bulunmaktadır. 1906 yılında yapılmıştır. 54. Kapinov “Aziz Nikola” Manastırı: Veliko Tırnovo şehrinden 18 km. uzaklıkta, Veselina nehrinin yanında bulunmaktadır. İkinci Bulgar Çarlığı II. İvan Asen döneminde kurulmuştur. 55. Karanvırbov “Azize Marina” Manastırı: Rusçuk‘tan 53 km., Dve Mogili kasabasından 23 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Manastırın ilk kuruluşu, İkinci Bulgar Çarlığı döneminde olmuştur. 56. Kırcali “Aziz Yoan Predteçe” Manastırı: Kırcali şehrinin Veselcane semtinde bulunmaktadır. Verilere göre IX. yüzyılda inşa edilmiştir.

122

57. Kilifarev “Azize Rojdestvo Bogorodiçno” Manastırı: Kilifarevo kasabasından 4 km. uzaklıkta bulunmaktadır. 1348-1350 yılları arasında Bulgar rahip Teodosyi tarafından kurulmuştur. 58. KladniĢ “Aziz Nikolay Mirlikiyiski Çudotvorets” Manastırı: Sofya‘dan 30 km. uzaklıkta, Kladnitsa köyüne yakınlarında bulunmaktadır. 59. Klisur “Azizler Kiril ve Metodyi” Manastırı: Vırşets şehrine yakınında bulunmaktadır. 1240 yılında İkinci Bulgar Çarlığı döneminde inşa edilmiştir.

60. Klisur ―Azize Petka Paraskeva” Manastırı: Sofya ilinde bulunur, Bankya şehrine yakınında bulunmaktadır. 1896-1978 yılları arasında yaşamış olan Rahibe Mariya Magdalena tarafından inşa edilmiştir. 61. Kokalyan “Aziz Arhangel Mihail” Manastırı: Kokalyane köyünden 4 km., Jeleznitsa köyünden 6 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Çar Samuil yönetiminde XI. yüzyılda inşa edilmiştir. 62. Koprivets “Prepodobna Petka Bılgarska” Manastırı: Byala şehrinden 16 km., Popovo kasabasında ise 34 km. uzaklıkta bulunmaktadır. İkinci Bulgar Çarlığı zamanında inşa edilmiştir. 63. Kremikov “Aziz Georgi” Manastırı: Sofya ilçesi olan Kremikovci‘den 3 km uzaklıkta bulunmaktadır. İkinci Bulgar Çarlığı zamanında, İvan Aleksandır yöneteminde inşa edilmiştir. 64. Kuklen ―Azizler Kozma ve Damyan” Manastırı: Ayrıca ―Aziz Vratç‖ ismiyle de bilinmektedir. Asenovgrad şehrinden 8 km., Kuklen köyünden 2 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XI. yüzyılda yapılmıştır. 65. Lozen “Aziz Spas” Manastırı: Lozen köyünü yakınında bulunmakdır. XI-XII yüzyıllarda yapılmış, XIV. yüzyılın sonunda yıkılmış ve XVII. yüzyılda Kutsal orman yarımadısından (Yunanistan) gelen bir rahip tarafından yeniden inşa edilmiştir. 66. LopuĢan “Aziz Yoan Predteça” Manastırı: Montana bölgesinde bulunmaktadır. İkinci Bulgar Çarlığı zamanında inşa edilmiştir. 67. Merdan “Sveti Çetirideset Mıçenitsi” Manastırı: Veliko Tırnovo bölgesinin Merdanya köyünde bulunmaktadır. II. İvan Asen zamanında inşa edildiği tahmin etmektedir..

123

68. Mıglij “Aziz Nikola” Manastırı: Mıglij şehrineden 2 km., Stara Zagora‘dan 33 km., Kazanlık‘tan 13 km. uzaklıkta bulunmaktadır. 1197-1207 yılları arasında Çar Kaloyan‘ın zamanında yapılmıştır. 69. Montana “Azizler Kiril ve Metodyi” Manastırı: Kuzey-Batı Bulgaristan bölgesinin Montana ilinde bulunmaktadır. XIII. yüzyılda yapılmış, bir çok kez yıkılmış ve XIX. yüzyılın sonunda yeniden yapılmıştır. 70. Novosel “Kutsal Teslis” Manastırı (Rahibeler için): Aprilltsi şehrinin Novo Selo semptinde bulunmaktadır. Manastır bir aile manastırı olarak 1830 yılında inşa edilmiştir. 71. Obradov “Aziz Velikomıçenik Mina” Manastırı: Sofya şehrinin Obradovtsi semtinde bulunmaktadır. Yöre halkı tarafından anlatılan efsaneye göre manastır geç Roma döneminde kurulmuştur. 72. OdraniĢ “Azizler Petır ve Pavel” Manastırı: Zemen ilçesinde bulunan Odranitsa köyünden 2-3 km., Zemen‘den 30 km. uzaklıkta bulunmaktadır. 73. OsenovlaĢ “Sedemte Prestola Sveta Bogorodica” Manastırı: Koca Dağın kuzeyinde Sofya‘dan 86 km. uzaklıkta bulunmaktadır. İkinci Bulgar Çarlığı zamanında inşa edilmiştir. 74. Pançerev “Aziz Nikolay Letni Çudotvorets” Manastırı: Pançarevo köyünden 5 km. uzaklıkta bulunur, İskır nehrinin sağ kıyısında inşa edilmiştir. Manastırın kuruluş tarihi hakkında bilgi günümüze kadar ulaşmamıştır. 75. Pasarel “Sveti Petır ve Pavel” Manastırı: Pasarel köyünden (Samokov) 5 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Muhtemelen XV. yüzyılda inşa edilmiştir. 76. PatriarĢeski “Kutsal Teslis” Manastırı: Eski Bulgar başkenti Veliko Tırnovo civarında bulunan ―Tsarevets‖ kalesi‘nden 10 km. uzaklıkta bulunmaktadır. 1368 yılında kurulmuştur. 77. Petropavlov “Azizler Petır ve Pavel” Manastırı: Laskovski ismi ile de meşhurdur. İkinci Bulgar Çarlığı (XII.-XIV.yy) döneminde Veliko Tırnovo civarında inşa edilen 14 manastırarından biridir. Veliko Tırnovo kasabasından 6 km. uzaklıkta bulunmaktadır. 78. Plakov “Aziz Ġliya” Manastırı: Veliko Tırnovo kasabasından 18 km. uzaklıkta, Plakovo köyünün yanında bulunmaktadır. Manastır İkinci Bulgar Çarlığı döneminde kurulmuştur.

124

79. Pomoriye “Aziz Georgi Pobedonosets” Manastırı: Pomorie şehrinden 20 km. uzaklıktadır. VII. yüzyılda yapılmış daha sonra yıkılmış ve 1856 yılında yeniden yapılmıştır. 80. PraveĢ “Aziz Teodor Tiron” Manastırı: Pravets kasabasından 2-3 km. uzaklıkta bulunmaktadır. 81. Preobrajen Manastırı: Tsarevets kalesinden 10 km. uzaklıktadır XIV. yüzyılda yapılmıştır. 82. Resilov “Pokrov Bogorodiçen” Manastırı: Resilovo köyünden 1.5 km. uzaklıkta, Rila dağın eteklerinde bulunmaktadır. Manastır 1932 yılında kurulmuş, 1995 yılında ise genişletilmiş ve restore edilmiştir. 83. Rojen “Meryem Ana Doğumu” Manastırı: Melnik kasabasından 5 km. uzaklıktadır. 890 yılında inşa edilmiştir. 84. Ruen “Aziz Yoan Rilski” Manastırı: Boboşevo şehrine yakındır. Ruen manastırı en yeni Bulgar manastırlardan olup 2002 yılında yapılmıştır. 85. Samokov “Pokrov Bogorodiçen” Manastırı: Samokov şehrinde bulunmaktadır. 1772 yılında yapılmış, Mitropolit kilisesinin kokdeksinde 1872 yılında resmen tescil edilmiştir. 86. Seslav “Aziz Nikolay Mirlikiyiski” Manastırı: Sofya‘dan 21 km. uzaklıkta, Seslavtsi köyün civarında bulunmaktadır. XVI. yüzyılda inşa edilmiştir. 87. Skraven “Aziz Nikolay” Manastırı: Botevgrad ilinde bulunan Skravena köyü civarında bulunmaktadır. 88. Sokol “Uspenie Bogorodiçno” Manastırı: Gabrovo‘dan 15 km. uzaklıkta, Sokolova peştera bölgesinde bulunmaktadır. Manastırın ilk başrahibi Yoasif Sokolski, manastıra vermiş ve 1833 yılında inşa etmiştir. 89. Sopot “Aziz Spas” Manastırı: Sopot şehrine 1 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XIII. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilmektedir. 90. Sopot “Vıvedenie Bogorodiçno” Manastırı: Sopot şehrinin merkezinde bulunmaktadır. 91. SviĢtov “Pokrov Bogorodiçen” Manastırı: Sviştov şehrinden 5 km. uzaklıktadır. Yapılış tarihi bilinmemektedir. 92. Syanovo “Azize Marina” Rahibe Manastırı: Tutrakan ilinde bulunan Syanovo köyünde bulunmaktadır. 1911 yılında kurulmuştur.

125

93. ġipka “Rojdestvo Hristovo” Manastırı: Balkan Dağlar‘nın eteklerinde, Şipka kasabasının civarında kurulmuştur. Manastır Osmanlı-Rus savaşın (1877-1878) sırasında ölen Rus askerler ve Bulgar gönüllerin anasına inşa edilmiştir. 94. ġiyakov “Aziz Arhangel Mihail” Manastırı: Sofya ilinde bulunmaktadır. 95. ġumski “Aziz Arhangel Mihail” Manastırı: Lopuşnen ismi ile de anılmaktadır. Godeç‘ten 6 km., Şuma köyünden 1 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XI. yüzyılda inşa edilmiştir. Yıkılış ardından XIX. yüzyılda yeniden yapılmıştır. 96. Teteven “Aziz Ġliya” Manastırı: Bulgaristan‘ın Osmanlı hâkimiyetine girmeden önce inşa edilmiştir. Teteven şehrinde bulunmaktadır. 97. TırjiĢ/StrupeĢ/ “Aziz Ġliya” Manastırı: İskır nehrinin kıyısında bulunmaktadır. XVI. yüzyılda kurulmuştur. 98. Trın “Aziz Arhangel Mihail” Manastırı: Trın kasabasından 2 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XIII. Yüzyılda ınşa edilmiş, XVI. Yüzyılın sonunda ise restore edilmiştir. 99. Ustrem “Kutsal Teslis” Manastırı: Vakıfski ve Hayduşki isimleri ile de meşhurdur. Ustrem köyünden 3 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XV. yüzyılda ismini Osmanlı arşivlerinde yer almaktadır.

100. Varna “Aziz Konstantin ve Azize Elena” Manastırı: Varna‘dan 8 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XVI. yüzyılda yapılmış, ancak daha sonra yıkılmıştır. 1972 yılında ise yeniden inşa edilmiştir.

101. Vladeya “Azize Petka” Manastırı: Sofya‘nın Vladeya semtinde bulunmaktadır. X. yüzyılda inşa edilmiştir.

102. VraçeĢ “Sveti Çetirideset Mıçenitsi” Manastırı: Botevgrad‘tan 5 km., Vraçeş köyünden de 5 km. uzaklıkta bulunmaktadır. İkinci Bulgar Çarlığı zamanında inşa edilmiştir.

103. Zelenikov “Aziz Yoan Krıstitel” Manastırı: Troyan manastırından 8 km., Cerni Osam köyünden 5 km. uzaklıkta bulunmaktadır. 1832 yılında Troyan manastırının başrahibi Partenyi tarafından inşa edilmiştir.

126

104. Zemen ―Aziz Yoan Bogoslov” Manastırı: Zemen şehri civarı, Struma nehri yakınlarında bulunmaktadır. XI. yüzyılda inşa edilmiştir.

105. Zograf “Aziz Georgi” Manastırı: 980 yılında Ohrili 3 Bulgar kardeş Moisey, Aron ve İvan Selima tarafından inşa edilmiştir. Kuzey Yunanistan‘ın Aton (Sveta Gora) yarımadasında bulunmaktadır.

Geniş bilgi için bkz. http://www.bulgarianmonastery.com

127

EK 2. Bulgar Ortodoks Kilisesinin Manastırlarının Resimleri

Rila Manastırı (Rila Dağı) Aziz Georgi Zograf Manastırı (Kuzey Yunanistan)

Troyan Manastırı (Troyan) Baçkov Manastırı (Asenovgrad)

128

Aziz Kirik ve Azize Yulita Manastırı Azize Petka Paraskeva Manastırı (Bankya) (Asenovgrad)

Aziz Kiril ve Aziz Metodiy Manastırı Aziz Kozma ve Aziz Damyan Manastırı (Montana) (Asenovgrad)

129

Aziz Yoan Krıstitel Manastırı (Jablyan) Aziz Yoan Bogoslov Manastırı (Zemen)

Azize Nedelya Manastırı (Asenovgrad) Yedi Taht Meryem Manastırı (Koca Dağ)

130

Uspenie Bogorodiçno Manastırı (Vratsa) Alaca Manastırı (Varna)

Azize Meryem Ana Manastırı (V. Tırnovo) Aydemir Manastırı: (Aydemir-Ruse)

131

BistriĢ (Azize Petka) Manastırı (Sofya) Botevgrad-Zelin Manastırı (Botevgrad)

Maria Magdalena Manastırı (Buhovo) Bılgarev Manastırı (Bılgarevo)

132

Aziz Konstantin ve Azize Elena Manastırı Vladay (Azize Petka) Manastırı (Sofya) (Varna)

Sveti Çetirideset Mıçenitsi (40 Eziyet GörmüĢ Aziz Duh (Ruh) Manastırı (Godeç) Azizler) Manastırı (Botevgrad)

133

Golyambukov Manastırı (Golyamo Bukovo) Gornobanya (Aziz Kiril ve Aziz Metodiy) Manastırı (Gorna Banya)

Gornobogrov Manastırı (Gorni Bogorov) GornobrezniĢ Manastırı (Kresna)

134

Gorno Ezerovo (Azize Meryem Ana) GradeĢ Manastırı (Vratsa) Manastırı (Burgas)

Dragalev Manastırı (Sofya) Divotin (Kutsal Teslis) Manastırı (Bankya)

135

Dryanovo Manastırı (Aziz Arhangel Mihail) EleĢniĢ (Azize Meryem Ana) Manastırı Manastırı (Dryanovo) (Sofya)

Erul (Kutsal Teslis) Manastırı (Pernik) Etropol (Kutsal Teslis) Manastırı (Etropole)

136

Zelenikov (Aziz Yoan Krıstitel) Manastırı Ġliyen (Aziz Ġliya) Manastırı (Sofya) (Troyan)

Kabilen (Meryem Ana’nın Doğumu) Kazanlık Manastırı (Kazanlık) Manastırı (Yambol)

137

Kırcali (Aziz Yoan Predteçe) Manastırı Mıglij (Aziz Nikola) Manastırı (Mıglij) (Kırcali)

Glojen Manastırı (Yablanitsa) Rojen Manastırı (Melnik)

138

BĠBLĠYOGRAFYA

Acaroğlu, Türker, ―Bulgaristan Türklerinin Dünü–Bugünü-Yarını‖, X. Türk Tarihi Kongresi, c. IV, Ankara 1993

AguĢ, Muhamed, Bulgar Ortodoks Kilisesi, Selçuk Üniversitesi Sоsyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya 2009

Alacem, Svetlana, Rilski Manastir “Sv. İvan Rilski” http://www.pravoslavieto.com /manastiri/ rilski/ 25.04.2009

Albert M. Besnard ―Katolik Mezhebi‖ Aydın, Mehmet, Din Fenomeni içinde, Din Bilimleri Yay., Konya 2000, s.133-196

Altındal, Aytunç, Türkiye ve Ortodokslar, Anahtar Kitaplar Yay., İstanbul 1995

Angelov, Dimitır, İstoria Na Bılgaria (Bulgaristan Tarihi), Bılgarska Akademi na Naukite Yay., Sofya, 1981

Ansbert, İstoria na pohoda na imperator Fridrih, çev. E. Dobrovski, 1827

Aydın, Mehmet, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, ―Aziz Antonios‖ Din Bilimleri Yay., Konya 2005, s.33-34

Aydın, Mithat, Tuna Bulgarları Tarihine Genel Bir Bakış, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2002, Sayı:11

Bogdanov, İvan, Grobıt na patriarh Evtimii- natsionalna svetinya, Sofya, 1987

Brankova, Danela, Troyanski Manastir, http://troyan- monastery.hit.bg/troyanski-manastir -mesto.htm. 11. 07.2009, 05.01.2011

Çankov, Stoyan, Bılgarskata pravoslavna çırkva ot Osvobojdenieto do dnes, 1936

Çavrıkov, Georgi, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, Sofya, 2000

139

Çvetkova, A., Frenski pıtepisi za Balkanite XV-XVIII vek, 1975

Danov, K., İstoriyata na Troyanski manastir, Loveç, 1903

Duycev, İvan, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, Sofya 1960

Fehér, Géza, Bulgar Türkleri Tarihi, Ankara 1984

Ganev, Ginyo, Dırjava i Tsırkva – Tsırkva i Dırjava v Bılgarskata İstoria, Sveti Kliment Ohridski Yay., Sofya, 2006

GoĢev, İvan, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, 1931

GoĢev, İvan, Zaharii Zograf ot Samokov i negoviya stenopis “Straşniya sıd” v Baçkovskiya manastir, Rodina, 1939

Gündüz, Şinasi, Din ve İnanç Sözlüğü, Ankara 1998, Vadi Yayınları

Halaçoğlu, Yusuf, ―Bulgaristan- Osmanlı Dönemi‖ DİA, VI, İstanbul 1992, s.396-399

Haytov, Nikolay, Asenovgrad v minaloto, Plovdiv 1983

Hristov, Hristo, N. Gencev, Bılgarsko vızrajdane, Sofya, 1969

Hristova, B., Karadjova, D., Ġkonomova, A., Bılgarski Rıkopisi ot X do XVIII vek, Zapazeni v Bılgaria, 1982

Ġnci, Salih, Dinler Tarihi Açısından Heybeliada Ruhban Okuluna Genel Bir Bakış, Selçuk Üniversitesi Sоsyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Konya 2007

Ġrecek, Konstantin, Bılgarski dnevnik, Sofya, 1994, c. I.

Jekov, H., Vıznikvane na Manastirite v Bılgaria i Kulturno-Nacionalnoto im Zna4enie, V.Tırnovo 1926

Kanitz, Felix, Dunavska Bılgaria i Balkanite,1891

140

Kisyov, Sl., Baçkovskiya manastir, Sofya, 2005

Koeva, Margarita, İstoria i Obşta İnformacia, http://www.rilamonastery.pmg- blg.com /Home_page_bg.htm 25.04.2009

Kosev, D., Hristov, H., Angelov, D., Kratka İstoria na Bılgaria, Sofya 1963

Kostenecki, Konstantin, Sıçinenia i skazania za bukvite, der. M. Totomanova, 1993

Kuyucuklu, Nazif, ―Bulgaristan- Nüfüs ve Etnik Durum‖ DİA, VI, İstanbul 1992, s.392-393

Lıvakov, R., Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, Sofya, 1929

Mavradinov, Nikola, İskustvo na Bılgarskoto bızrajdane, 1957

Mavrodinov, Nikola, Stenopisite na paraklisa “İvan Bogoslov”, Çırkovno spisanie, 2002, say. 76

Mihailova, Aleksandra, Çırkoven Vestnik, 2007, say. 9, http://www.pravoslavieto.com /manastiri/ troyanski/ index.htm, 10.02.2011, 11:35

Mutafçiev, Petır, Mutafçieva, Vera, „‟İstoriya na bılgarskiya narod‟‟, Sofya, 1995

Mutafova, Krasimira, Troyanski Manastir, Sofya, 2003

NeĢev, Georgi, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, Sofya 2006

Ostrogorsky, Georg, Bizans Devleti Tarihi, (Çev. Fikret Işıltan), Türk Tarihi Kurumu, Ankara, 1999

Paisyi, Arhimandrit, çev. Ustav na Grigoryi Pakuriyan, Stanimaka, 1925

Pandurski, Vasil, Panegrikıt na dqk Andrey ot 1425 godina, Sofya, 1974, c. I

Penkova, B., Stenopisite v Baçkovskata trapezariya i Atonskata tradiçiya, Sofya, 1989

141

PraĢkov, Lyuben, Bakalova, Elka, Boyadjiev, Stefan, Manastirite v Bılgaria, Troyanski Manastir, Sofya, 1992

Rilec, Arhimandrit Kliment, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoriq na Rilskiq Manastir, Sofya 1942

Stanimirov, Stanimir, Backovskiyat manastir ot 1086 do 1402 godina, Duhovna kultura 1938, № 7-8

Stanimirov, Stanimir, Baçkovskiyat manastir prez XIX vek, Rodina, II, 1939

Stanimirov, Stanimir, Baçkovskiyat manastir prez XV vek, 1928

Stanimirov, Stanimir, İz istoriyata na Baçkovskiya Manastir, Sofya 1928

Stefanov, Pavel, Baçkovskiya manastir prez XIV-XV vek, htpp://www.dveri.bg /content/ view/8613/125, 20.03.2010 14:45

Stefanov, Pavel, İstoria na Rilskia Manastir, http://www.pravoslavie.bg /content/view/ 10595/58/, 07.04.2009

Stefanov, Pavel, Ustavıt na Grigoryi Pakuriyan, http://www.dveri.bg/content /view/ 8463/125, 15.10.2010, 15:45

Stoyanov, Todor, Ustava na Baçkovskiya Manastir: Kıde e originalıt?, vestnık Mir, sy. 9536, 1928

Stoyanov, М., Stari grıtski knigi v Bılgaria, Sofya, 1978

ġanidze, A., Gruzinski manastir v Bılgaria i negovia tipik, Tbilisi 1971

ġeref, Mehmet, Bulgarlar ve Bulgar Devleti, Ankara 1934

Teodorov, Aleksandır, Tremı, Sofya 1921

Todorov, Georgi, Koncinata i grobıt na patriarh Evtimii, http://www.iskoni.com/ besedi_statii_sv_Etimij _ grob. html., 20.11.2010, 10:30

142

Todorov, N., Bılgarska İstoria, çev. Veysel Aytaman, Bulgaristan Tarihi, İstanbul 1979

Tuğlacı, Pars, Bulgaristan ve Türk Bulgar İlişkileri, İstanbul, 1984

TuleĢkov, K., Arhitektura na bılgarskite manastiri, Sofya, 1988

Türk Ansiklopedisi, ―Bulgaristan‖, c.VIII, Maarif Basımevi, Ankara 1956, s. 383-396

Türkan, Ahmet, Trabzon‟da Hıristiyanlık Tarihi ve Sümela Manastırı‟nın Hıristiyanlıktaki Yeri, (Basılmamış Y.L. Tezi) 1995

Vasilev, Asen, Bılgarski vızrojdenski maistori, jivopisçi i rezbari, Sofya, 1956

Vasiliev, Vasil, Bılgaria prez 13 vek, Sofya 1979

Yanev, Yanco, Rilski Manastir Prez Vekovete, V. Tırnovo 2000

Yoana, Arhimandrit, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, Sofya 1950

Yonov, P., Nemski i Avstriiski pıtepisi za Balkanite XVII- sredata na XVIII vek, 1986

Zahariev, K., Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, Stanimaka 1922

Zahariev, Vasil, Zaharii Zograf hudojnik vızrojdeneç 1810-1853, 1957

Zaharieva, L., Srednovekovnata kula v Rilskia manastir. Arhitektura, Sofya 1981

Zlatarski, Vasil, “İstoriya na bılgarskata dırjava prez srednite vekove‟‟, Sofya, 1918

Zlatarski, Vasil, Tsırkoven vestik, 1905, sayı 51

http://tr.wikipedia.org/wiki/Bulgaristan 02.04.2009

http://www.bulgarianmonastery.com

143

http://www.pravoslavieto.com/books/history_bpc/index.htm

http://www.rilamonastery.pmg-blg.com/St_ivan_rilski_jitie_bg.htm 07.04.2009

http://www.segabg.com/online/article.asp?issueid=2618§ionid=16&id=000 0101

144

ÖZGEÇMĠġ

Sabit Salihov Topchiyski 10. 07. 1982 yılında Bulgaristan‘nın Razgrad ilinde dünyaya geldi. İlkokulunu doğup büyüdüğü Sinya Voda köyünde tamamladı. Orta tahsilini Loznitsa‘daki Hıristo Botev okulunda yaptı. 2000 yılında ―Aleksandır Stanboliyiski‖ Meslek Lisesini bitirdikten sonra dokuz ay askerlik yaptı.

Eyup Sultan Kur‘an Kursunda yaklaşık bir yıl eğitim aldıktan sonra 2004‘de Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine kayıdını yaptırdı. 2008 yılında ise buradan mezun oldu. Aynı yıl Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsüne kayıdını yaptırdı.

2009 yılında Kırcaali‘nin Mestanlı ilçesinde bulunan Mestanlı İmam Hatip Lisesi‘nde eğitimci olarak göreve başlayan Sabit Salihov TOPCHİYSKİ, halen aynı yerde görevine devam etmektedir.

145