II. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi Bildiriler Kitabı ISBN: 978-605-4838-25-7
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
II. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi Bildiriler Kitabı ISBN: 978-605-4838-25-7 GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI YAYIN NO: 44 Gümüşhanevi Kampüsü, Bağlarbaşı Mahallesi, 29100, Gümüşhane Tel. +90 456 233 1000 Fax. +90 456 233 1119 Bu çalışma Gümüşhane Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğünce desteklenmiştir. Proje No: 19.F1210.08.01 Kapak/Cover Niyazi POYRAZ Gümüşhane Üniversitesi, Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü Basım Tarihi Aralık 2019 Yayın hakları Gümüşhane Üniversitesi’ne ait olan bu eserin, hukuki ve etik sorumluluğu yazarlara aittir. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz ve çoğaltılamaz. 19. Yüzyıl Sonlarında Vilayet-i Sitte’nin İdarî, Siyasî, Etnik Ve Sosyal Durumu ∗ Nurettin BİROL Özet Vilayet-i Sitte, yani altı Vilayet tabiri 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşından sonra imzalanan Ayastefanos ateşkes ve Berlin Antlaşmalarından sonra kullanılmaya başlanmıştır. Adı geçen Vilayet-i Sitte; Erzurum, Sivas, Mamüratü’l-Aziz, Bitlis, Van ve Diyarbakır vilayetlerini kapsayan bir coğrafi bölge idi. İngiltere, Rusya ve müttefikleri bölgede bir Ermeni Devleti kurulmasına zemin hazırlayacak bir ıslahat projesini tatbik etmeye çalışıyorlardı. Bu devletler hayallerine ulaşmak için Osmanlı Devleti’ne her türlü siyasi baskıyı yapmaktaydılar. Bu tarihlerde bölgeyi teftişe giden Ahmet Şakir Paşa’nın verdiği tarafsız raporlarda Ermenilerin Müslümanlardan daha iyi hayat şartlarına sahip olduklarını ve gerçek ıslahata Müslüman ahalinin muhtaç olduğunu raporunda ortaya koymuştu. Burada asıl gaye Ermeniler maşa olarak kullanılıp bölgeyi Osmanlılardan koparmaktı. Osmanlı Hükümeti ise Ermenileri bağımsızlığa götürecek her türlü siyasi baskıya direniyordu. Yukarıda bahsedilen altı vilayetin hiçbirisinde Ermeniler lehine bir nüfus çoğunluğu da mevcut değildi. 19. yüzyılın sonlarında yapılmış nüfus sayımları ile yabancı kaynaklardaki nüfus istatistiklerini karşılaştırarak bunu bir kez daha gözler önüne serdik. Maksadımız Ermenilerin gerçekleşmesi imkânsız olan bir hayalin peşinde koşarak bir daha kapanması imkânsız hale gelen iki toplumun birbirine düşman olmasına sebep olduklarını ortaya koymaktır. Anahtar Kelimeler: Vilayet-i Sitte, Ermeni, Erzurum, Sivas, Mamüratü’l-aziz, Bitlis, Van, Diyarbakır. Administrative, Political, Ethnic and Social Situation of Vilayet-i Sitte in The Late 19th Century Abstract Vilayet-i Sitte, that is to say the six provinces, was mentioned after the armistice of Ayastefanos and the Berlin Treaties signed after the 1877-1878 Ottoman-Russian War. Vilayet-i Sitte, was a geographical region covering Erzurum, Sivas, Mamuretu’l-aziz, Bitlis, Van and Diyarbakir provinces. Britain, Russia and their allies were trying to implement a reform project that would provide the basis for an Armenian state in the region. These states put all kind of political pressure on the Ottoman Empire in order to achieve their dreams. In these reports, Ahmet Şakir Pasha, who went to inspect the region, stated in his report that Armenians had better living conditions than Muslims and that Muslim people were in need of real correction. The main goal here is to break the region from the Ottomans through the Armenians. The Ottoman Government, on the other hand, was resisting any political pressure that would lead the Armenians to independence. Neither of the six provinces mentioned above had a majority in favor of the Armenians. At the end of the 19th century, we again demonstrated this by comparing the government censuses and the population statistics in foreign documents. Our aim is to show that the two societies, which became impossible to close again by pursuing a dream which could not be realized by the Armenians, caused them to become enemies. Keywords: Vilayet-i Sitte (six provinces), Armenian, Erzurum, Sivas, Mamuratu’l-aziz, Bitlis, Van, Diyarbakir. ∗ Dr. Öğr. Üyesi, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe ve Sosyal Bilgiler Eğitimi Bölümü, [email protected]. 1642 Giriş XIX. yy.’ın sonlarında kullanılmaya başlanan “Vilayet-i Sitte” tabiri, 1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti ile Rusya arasında 3 Mart 1878 tarihinde imzalanan Ayastefanos Antlaşması ile ortaya çıkmıştır. Söz konusu antlaşmanın 16. maddesi, Erzurum, Sivas, Diyarbakır, Ma’muretü’l-Aziz, Van ve Bitlis vilayetlerinden oluşan Doğu Anadolu Bölgesi’nde Ermeniler lehine ıslahat yapılması ile ilgilidir. Bu tarihten sonra, bu vilayetler “Vilayet-i Sitte” olarak adlandırılmıştır. (Gedik,1985:1) Osmanlı Devleti ile Rusya arasında meydana gelen savaşlar içinde1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı topraklarının tamamı için olduğu gibi doğu vilâyetleri için de her bakımdan büyük bir öneme sahipti. Bu savaşta, adı geçen bölgenin bir kısmı savaş alanı haline gelmiş ve Ruslar tarafından işgal edilmiştir. Savaştan sonra imzalanan Ayestefanos ateşkes ve Berlin Antlaşmalarının Ermenistan yapmak istedikleri “Vilayetlerle ile ilgili özel maddeleri vardı. Buna göre, Babıâli Vilâyet-i Sitte’de Ermeniler lehine “ıslahat” icrasıyla mükellef tutulmuştu. Berlin Antlaşması’nın 61. Maddesi: “Babâli, ahâlîsi Ermeni bulunan eyâlatta ihtiyacât-ı mahalliyenin icab ettiği ıslâhâtı bilâ-tehir icra ve Ermenilerin, Çerkes ve Kürtlere karşı huzur ve emniyetlerini temin etmeyi taahhüt eder ve ara sıra bu babda ittihaz duracak tedâbiri, devletlere tebliğ edeceğinden, düvel-i müşarüleyhin, tedâbir-i mezkûrenin icrasına nezaret eyleyeceklerdir.”(Berlin Kongresi,1298:271, Osman Nuri, 1327:818-819,Mahmud Celaleddin,1983: 578-579, Armaoğlu, 2007:516-532) Berlin Antlaşmasının Ayestefanos Ateşkes Antlaşmasından farkı son cümlesidir. Yani; “ara sıra bu babda ittihaz duracak tedâbiri, devletlere tebliğ edeceğinden, düvel-i müşarüleyhin, tedâbir-i mezkûrenin icrasına nezaret eyleyeceklerdir.” Bu haliyle Berlin Antlaşmasının bu maddesi Ayestafenos Ateşkes Antlaşmasından daha ağırdır. Zira Vilayet- i Sitte’de yapılacak ıslahatları Osmanlı hükümeti taraflara bildirecek ve taraf olan devletler de bunları denetleyecektir. Ancak; Avrupa Devletlerinin nazarında Osmanlı Devleti’nde “ıslahat” demek, herhangi bir Hıristiyan unsurun muhtariyetini temin edecek müesseselerle imtiyazların toplamı demektir. Daha önce Lübnan’da, Sisam’da, Girid’de, Şark-î Rumeli’de, Bulgaristan’da yapılan ıslahat hep bu mahiyettedir. Fakat Vilayet-i Sitte’nin durumu buralardan çok farklı idi. Mesela; önceki yerlerde Müslümanlar azınlıkta bulundukları halde, Vilayet-i Sitte’de ve Anadolu’nun her tarafında çoğunluktaydılar. Avrupa Devletlerinin ve Ermeni Komitelerinin de düşünmedikleri veyahut düşünmek istemedikleri en mühim nokta işte budur.(Birol,2014:2069) Rusya ve müttefikleri altı vilayeti kendi kaynaklarında (altı Ermeni vilayeti) şeklinde kayıt etmişlerdi. Bundan dolayı da Antlaşması’nın 61. maddesi uyarınca Ermeniler lehine bazı ıslahatlar yapılması istenmişti. Batı, Osmanlı Hükümeti’nin bu yükümlülüğü yerine getirdiği takdirde onun toprak bütünlüğünü korumayı üzerine alıyordu. 1864 Yeni Vilayetler Nizamnamesine Göre Vilayet-i Sitte Tanzimat ve ıslahat fermanlarından sonra yeni nizamnameye göre yeniden düzenlenen vilayetler arasında altı vilayet özellikle 93 harbi olarak ta bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra adından sıklıkla bahsedilen bir bölge olmuştu. 1864’ten sonra Osmanlı mülki sisteminde yapılan reformlara göre, eski eyalet sisteminin yerini vilayet sistemi aldı. Buna göre 1864 tarihinde Vilayetler Nizamnamesi yayınlandı ve bu nizamnameye göre vilayetler sancaklara, sancaklar kazalara, kazalar da Nahiyelere ve karyelere yani köylere ayrılıyordu. Bu sistemde Vilayetlerin başında Valiler, Sancakların başında Mutasarrıflar, 1643 Kazaların başında Kaymakamlar, Nahiyelerin başında Nahiye müdürleri ve köylerin başında da muhtarlar yönetici olarak bulunuyordu. Bu nizamnamede vilayet merkezleri ile bunlara bağlı sancak ve kazalarda Müslim- Gayrimüslim üyelerin yer aldığı meclislerin oluşumu ve çalışma usulleri yeni baştan şekillendi. Vilayet idarecisi olan valinin yanı sıra idareci zümreden olan mutasarrıf, kaymakam ve nahiye müdürlerinin yetkileri belirlendi. Vilayetin mülkî organları olarak Vilayet İdare Meclisi, sancaklarda Liva İdare Meclisi kazalarda ise Kaza İdare Meclisi faaliyetlerini sürdürecekti.(Örenç,2019:82) Vilayet-i Sitte diye bahsedilen bölge, birer bölge valiliği şeklinde eyaletler olup, her biri birkaç sancaktan meydana geliyordu. Bu bölge İç Anadolu bölgesinin önemli bir kısmı ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun tamamını içine alan bir coğrafî sahayı kapsamaktadır. Vilayet-i Sitte’nin Sosyo-Ekonomik Durumu XIX. yy. sonlarında Vilayet-i Sitte’nin sosyo-ekonomik durumu iyi değildi. Bölgedeki mevcut yollar ulaşım ve nakliyata müsait olmadığından, üretilen hububat ve benzeri ürünler pazarlara ancak kağnı sırtında ve şoseler kullanılarak nakledilebiliyordu. Ulaştırmadaki bu zorluk nakliyatın pahalı olmasına, mahsulün değerinin düşmesine ve rekabet ortamının ortadan kalkmasına yol açıyordu. Şartların bu ağırlığı ise bölgede ticaretin gelişmesine en büyük engeldi. Vilayet-i Sitte’de karşılaşılan güçlüklerden bir diğeri de mahallî idarelerde görülen bozukluklardı. Yani, vilayetlerin gelir ve giderlerinde görülen dengesizlikler, vergilerin zamanında toplanamaması, memur maaşlarının zamanında ve yeterli miktarda ödenememesinden kaynaklanıyordu. Yıllık geliri 123 milyon kuruş olan Vilayet-i Sitte’nin 1883-1896 yılları arasında toplanamayan vergi geliri 276 milyon kuruşa ulaşıyordu. Esasında bölgede mükellef başına düşen vergi miktarı 30.000 kuruşu aşmıyordu. Mükelleflere ağır gelmeyecek bu miktar, Vilayet-i Sitte’de halkın genelinde görülen yoksulluk nedeniyle