Menderes Iktidara Geldiğinde Önceliğinin Kapsamlı Bir Ekonomik

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

Menderes Iktidara Geldiğinde Önceliğinin Kapsamlı Bir Ekonomik Sleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüs Dergisi Yıl: 2011/2, Sayı:14 Journal of Sleyman Demirel University Institute of Social Sciences Year: 2011/2, Number:14 DEMOKRAT PARTİ’NİN DIŞ POLİTİKADA ALTERNATİF ARAYIŞI (1957–1960)* Sleyman SEYDİ** ÖZET Adnan Menderes dönemi dış politikası bir bütün olarak ele alındığında iki kutuplu bir dnyada Amerikan eksenli bir dış politika izlendiği aşikârdır. Bu açıdan bakınca tek yönl bir dış politika anlayışının hâkim olduğunu söylemek mümkndr. Ancak 1957’den itibaren ABD’nin izlediği Ortadoğu politikasına bağlı olarak bu çizginin değiştiğini görüyoruz. Batıdan yeterli desteği göremeyen Menderes hükümeti Trkiye’nin iç ve dış politikada sıkışmışlığın gidermek adına alternatif arayışına girdi. Bunun zerine Menderes’in 1958 yılı itibarıyla dış politikada ABD’ye bağımlılıktan kurtulmak ve hareket alanını genişletmek adına, Soğuk Savaş kutuplaşmasındaki yumuşamanın da etkisiyle SSCB’ye yakınlaştığını görüyoruz. Ancak bu yakınlaşma Washington nezdinde büyk yankı/tepki uyandırdı. Bu çalışmada Menderes’in tek yanlı dış politikadan çok taraflı dış politikaya geçiş gayretleri üzerinde durulacaktır. Ayrıca ABD’nin, 1957 sonrası Ortadoğu politikalarındaki değişime bağlı olarak Menderes hükümetinin Sovyetlere yaklaşması karşısında verdiği tepki analiz edilecektir. Anahtar Kelime: Menderes’in Moskova ziyareti, Eisenhower Doktrini, 27 Mayıs darbesi, DP dönemi Dış politika SEARCH FOR A MULTI-DIMENSIONAL FOREIGN POLICY OF DEMOCRAT PARTY AND ITS REPERCUSSIONS (1957-1960) ABSTRACT Democrat Part’s western oriented policy within the context of Cold War politics began to shift starting 1957 on as the result of new rapprochement of American foreign policy regarding the Middle East. * Bu makale 12-14 Mayıs 2011 tarihleri arasında Adnan Menderes Üniversitesi'nde dzenlenen "Trk Tarihinde Adnan Menderes Sempozyumu"nda sunulan bildirinin genişletilmiş halidir. ** Doç. Dr., Sleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakltesi, Tarih Bölüm, 32260, Isparta, [email protected] [1] Sleyman SEYDİ Despite the fact that she had still kept its geostrategic importance for White House, Turkey’s role in the US’s policy making endeavours in the Middle East became a secondary matter. As a result of which, Turkish government began to build a multilateral foreign policy through making an effort to have a closer relations with Moscow. When one closely examines the Menderes administration’s foreign policy track record from 1958 onwards, one is impressed by the evidence that Turkey inclined to abandon its unilateral foreign policy. In fact, Ankara tried to establish a balance in its relations with the superpowers by courting Moscow with the parallel of easing of strained relations between the blocs. However, this raised suspicion among official circles in Washington because they it was perceived as a challenge to the American authorities’ political establishment in the region. This study will focus on Democrat Party’s attempts to transition from unilateral foreign policy into multilateral one. Keywords: Menderes visit to Moscov, Eisenhower Doctrine, 27 May intervention, Foreign Policy of DP. GİRİŞ Demokrat Parti (DP) iktidarı ve onun lideri Adnan Menderes ile beraber Trkiye’nin aktif dış politika izlediğini söylemek mmkündr. Bu dönemde Trkiye bölgesinde ittifak arayışına giren ve Ortadoğu’da lider lke olma gayretleri sergileyen bir ülke görünmndedir. DP’yi aktif dış politikaya iten neden ise Sovyet tehdidinin yarattığı endişeye bağlı olarak gvenlik arayışı içine girmesiydi. NATO üyeliği de bu gvenlik arayışını sonlandırmadığından komünizm tehdidi algısı Trkiye’nin bölgesel paktların kuruluşuna önclük etmesine neden oldu. Kuşkusuz aktif dış politika izlenmesinde kendi tehdit algılamasıyla ABD’nin tehdit algılamasının örtşmesinin payı byüktr. Her şeyden önce SSCB’nin sadece Trkiye ve bölge için değil aynı zamanda dnya barışı için de büyük tehdit olduğuna inanan Menderes, Atlantik’ten Pakistan’a uzanan çizgide gvenlik zinciri tamamlama noktasında çok hevesli gözkmüş; bu düşnceyle NATO’ya katıldıktan sonra Balkan Paktı’nın ve hemen sonra da Bağdat Paktı’nın en hevesli mimarı olmuştur.1 Trkiye’nin aktif dış politika izleyebilmesi de zaten ABD ile çıkarlarının çatışmamasına bağlıdır. Diğer bir deyişle ABD’nin desteğini hissetmeden Trkiye gibi orta büyklükte bir devlet için Ortadoğu’da etkin olma ihtimali zayıftı. Bu anlamda Trkiye 1950’lerde etkin bir bölgesel Soğuk Savaş oyuncusudur. II. Dnya Savaşı’ndan sonra Trkiye’nin güvenlik endişesi ile Batı’ya eklemlenme arzusu Trk dış politikasını tek 1 Hseyin Bağcı, Trk Dış Politikasında 1950’li Yıllar, Ankara: METU Pres, 2001, s. 37. [2] Demokrat Parti’nin Dış Politikada Alternatif Arayışı (1957–1960) taraflı bir çizgiye srkledi. Özellikle 1947 Truman Doktrini ile başlayan yardımlarla birlikte Washington’un Trk iç ve dış politikasında etkisi arttı. Ama bu her zaman Trkiye’nin ABD’nin yörüngesine girdiği anlamına gelmemektedir. Zira kresel gcn şemsiyesi altında olsa da zaman zaman bölge siyasetini kontrol etme gayretlerine girdiği vakidir. Mesela Bağdat Paktı bu anlamda Nasır’ın Ortadoğu siyasetini kontrol altına alma gayretlerini belli ölçde sınırlandırdı.2 MENDERES DÖNEMİ TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNİN TABİATI Menderes iktidara geldiğinde bir an evvel kapsamlı bir ekonomik kalkınma hamlesini gerçekleştirmek istiyordu. Belki de Trk modernleşmesinin en önemli eksik yanı ekonomiydi. Zaten Atatürk de modernleşme ve güvenliğe öncelik vermişti, ama modernleşmenin ekonomik boyutunda istenen atılımlar gerçekleşmemişti. Dolayısıyla ilk önce ekonomik kalkınma sağlanmalıydı. Ancak bunun da önceliği ülke gvenliğinin sağlanmasıydı. Menderes’in hariciye bürokratlarına göre de iyi ve verimli bir dış politika için önce gvenlik gerekiyordu. Bu amaçla Batı’nın kolektif gvenlik sistemi içince yer almak dış politikada ilk uğraş verilmesi gereken konu oldu. Aslında bu aynı zamanda batıdan ekonomik destek sağlamak için de önemli bir adım olduğu düşünld.3 Bu noktadan hareketle Trk dış politikasının ilk temel hedefinin gvenlik ve buna bağlı olarak da Sovyet yayılmacılığının önlenmesi olduğunu söylemek mümkndr. ABD’nin aynı endişeyle kurulmasını teşvik ettiği Bağdat Paktı4 Menderes’i Ortadoğu’da daha fazla söz sahibi yaptı. Her şeyden önce bu pakt Sovyetlere karşı oluşturulmak istenen gvenlik zincirinin önemli bir halkasını oluşturuyordu. Trkiye’ye biçilen rol de Arap Ortadoğusunu bu paktın içine dâhil edebilmekti. Ama Irak dışında Arap Ortadoğusu bu pakta ilgi göstermedi. Üstelik bu girişim emperyalist gçlerin Ortadoğu’nun petroln gvenlik altına almak ve İsrail’in çıkarlarına hizmet etmek olarak algılandı. Nitekim 1956 Sveyş Krizi bu Pakt’ın gvenirliliğin zayıflamasına, 1958 Irak Darbesi ise dağılmasına sebep oldu. Daha doğrusu Pakt, CENTO’ya (Central Treaty Organisation – Merkezi İşbirliği Teşkilatı) dönüşt ama işlevselliği tartışılan bir örgt olarak kaldı.5 Zaten ABD de bu 2 Erol Mütercimler ve Mim Kemal Öke, Dşler ve Entrikalar: Demokrat Parti Dönemi Trk Dış Politikası, İstanbul: ALFA, 2004, ss. .264-265; Ayşegl Sever, Soğuk Savaş Kuşatmasında Trkiye, Batı ve Ortadoğu 1945-1958, İstanbul: 1997, s. 255. 3 Cihat Göktepe, “Demokrat Parti Dönemi İç ve Dış Siyasi Gelişmeler (1950-1960)”, Adem Çaylak, Cihat Götepe vd. (eds.), Osmanlı’dan 2000’li Yıllara Trkiye’nin Politik Tarihi, Ankara: Savaş Yayınevi, 2009, s. 373. 4 Bağdat Paktı içi bkz. Behçet Kemal Yeşilbursa, Ortadoğu’da Soğuk Savaş ve Emperyalizm, İstanbul: IQ Kltr Sanat yayıncılık, 2007. 5. CENTO’ya geçiş sreci için bkz. Cihat Göktepe, “Bağdat Paktı’ndan CENTO’ya Geçiş”, Trkler, Cilt. 16, s 928-942. [3] Sleyman SEYDİ Pakt ile Batı’nın Ortadoğu’daki çıkarlarının korunamayacağını anladığı için Trkiye gibi aracılar ile değil, 5 Ocak 1957 tarihli Eisenhower Doktrini’nde de ifadesini bulduğu zere bizzat kendisi bölgeye aktif olarak müdahil olmak istedi. Her şeyden önce Sveyş Krizi emperyalist gçler karşısında Arap devletlerinin koruyucusu gibi davranan SSCB’nin bölgedeki itibarını artırdı. Üstelik SSCB’nin bölgede etkin olmasını engellemeye yönelik kurulan Bağdat Paktı’na rağmen Sovyet hkmeti Suriye ve Mısır başta olmak zere Arap dnyası ile iyi ilişkiler geliştirdi. Bu bir anlamda Bağdat Paktı’nın başarısı hakkında da ipuçları vermekteydi. Eisenhower, Paktın başarısız olması zerine Sovyetlerin bölgede dengeleri değiştirmesinin önne geçmek amacıyla aktif olarak Ortadoğu siyasetine girmeyi amaçladı. Zira İngiltere ve bölge lkeleri zerinden yrttğ politikalar sonuç vermemişti. Bu açıdan bakıldığında Eisenhower Doktrini6 ABD’nin Ortadoğu politikasında bir dönüm noktası olduğu görlr. Diğer taraftan Eisenhower Doktrini, Trkiye ile Mısır ve Suriye başta olmak zere Arap lkeleri ve SSCB arasında krize yol açtı. Zaten 1957 ve 1958 yılları özellikle Irak, Ürdn, Suriye ve Lbnan’da krizlerin patlak verdiği yıllardır. Bu krizler ilk etapta Trkiye’nin aleyhine olmadı. Zira ABD’nin Ortadoğu’da operasyonlarını yrtlebilmesi için Trkiye’ye ihtiyacı vardı. Nitekim bu krizler sonrasında, 1954 yılında kurulan İncirlik Üss geliştirildi. Hlasa, giderek azalan ABD yardımları bu yılda arttı. Bu krize yönelik Trkiye’nin gvenlik çıkarları ile ABD’nin bölgesel çıkarları büyk oranda örtüşüyordu. Bu anlamda ABD’nin politikası da Menderes Hkmeti’nin politikası gibi Ortadoğu’da komünizmin yayılmasını önlemeye dayanan bir anlayış hâkimdi.7 Bu ortak anlayışın sonucu 1959 yılı bir yönyle Trk-Amerikan ilişkilerinin en iyi yılı oldu. Özellikle Başkan Eisenhower’ın ve diğer Amerikan st dzey yetkililerinin Ankara’yı ziyaret etmesi bu anlamda önemliydi. Üstelik Eisenhower’a Trk halkı yoğun ilgi
Recommended publications
  • THE CYPRUS QUESTION in the MAKING and the ATTITUDE of the SOVIET UNION TOWARDS the CYPRUS QUESTION (1960-1974) a Master's
    View metadata, citation and similar papers at core.ac.uk brought to you by CORE provided by Bilkent University Institutional Repository THE CYPRUS QUESTION IN THE MAKING AND THE ATTITUDE OF THE SOVIET UNION TOWARDS THE CYPRUS QUESTION (1960-1974) A Master’s Thesis by MUSTAFA ÇAĞATAY ASLAN DEPARTMENT OF INTERNATIONAL RELATIONS BILKENT UNIVERSITY ANKARA September 2008 To my grandfathers Osman OYMAK and Mehmet Akif ASLAN, THE CYPRUS QUESTION IN THE MAKING AND THE ATTITUDE OF THE SOVIET UNION TOWARDS THE CYPRUS QUESTION (1960-1974) The Institute of Economics and Social Sciences of Bilkent University by MUSTAFA ÇAĞATAY ASLAN In Partial Fulfillment of the Requirements for the Degree of MASTER OF ARTS in THE DEPARTMENT OF INTERNATIONAL RELATIONS BILKENT UNIVERSITY ANKARA September 2008 I certify that I have read this thesis and have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of Arts in International Relations. --------------------------- Associate Prof. Hakan Kırımlı Supervisor I certify that I have read this thesis and have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of Arts in International Relations. --------------------------- Assistant Prof. Dr. Nur Bilge Criss Examining Committee Member I certify that I have read this thesis and have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of Arts in International Relations. --------------------------- Assistant Prof. Dr. Eugenia Kermeli Examining Committee Member Approval of the Institute of Economics and Social Sciences --------------------------- Prof. Dr. Erdal Erel Director ABSTRACT THE CYPRUS QUESTION IN THE MAKING AND THE ATTITUDE OF THE SOVIET UNION TOWARDS THE CYPRUS QUESTION (1960-1974) Aslan, Mustafa Çağatay M.A., Department of International Relations Supervisor: Associate Prof.
    [Show full text]
  • Inönü Dönemi Türk Diş Politikasi
    İNÖNÜ DÖNEM İ TÜRK DI Ş POL İTİKASI (TURKISH FOREIGN POLICY WITHIN THE PERIOD OF INONU) ∗ Ahmet İLYAS ** Orhan TURAN ÖZET İkinci Dünya Sava şı boyunca Türk dı ş politikasının genel e ğilimi sava şa girmeme üzerine kurulmu ştur. Türkiye’nin bu politikası sava şın gidi şatına göre de ğişiklikler göstermi ştir. Sava ş boyunca tarafsızlık politikası izleyen Türkiye, bu politikayı uygularken kimi zaman İngiltere ve Fransa’ya yakın olmasına kar şın Almanya’ya kar şı da net bir tavır almaktan kaçınmı ştır. Bu yüzden dı ş politika yapıcıları Türkiye’nin bu tavrını “ aktif tarafsızlık ” olarak nitelendirmektedirler. İngiltere, Fransa ve Rusya Türkiye’yi sava şa girmeye ikna etmek için birçok görü şmeler ve konferanslar yapmalarına ra ğmen; her defasında Türkiye sava ş dı şı kalmayı ba şarmı ştır. Ancak sava şın sonunun belli olmasından sonra Türkiye kazanan tarafta yer almak için sava şa girmi ştir. Sava ş sonrasında ise Türkiye, Sovyet Rusya’dan gelebilecek tehlikeyi bertaraf etmek için Batı kartını kullanarak ABD ve İngiltere taraflı bir politika izlemi ştir. Anahtar Kelimeler : İnönü, Türkiye, İngiltere, Sovyet Rusya, Almanya ABSTRACT During the World War II, the general inclination of Turkish foreign policy was based on an anti-war principle. This policy of Turkey changed according to the state of war. Following an objective policy during the war, Turkey avoided from developing a determined attitude towards Germany while it remained close to England and France. Therefore, foreign policy makers define this attitude of Turkey as active neutrality. Although England, France and Russia conducted negotiations and conferences to convince Turkey to take part in war, each time Turkey achieved to stand outside of the war.
    [Show full text]
  • Amerikan Belgelerinde 27 Mayis Olayi
    AMERİKAN BELGELERİNDE 27 MAYİS OLAYİ Prof. Dr. FAHİR ARMAOĞLU 27 Mayıs askeri darbesinin, Cumhuriyet tarihimizde önemli ve ilginç bir yeri vardır. Olay, 1950'de gerçek anlamı ile işlemeye başlayan genç demok- rasimizin ilk "kesintisi" olduğu kadar, Büyük Atatürk'ün, Ordu ile Politika'yı birbirinden ayırdığı 1924 sonundan beri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ilk defa olarak, bir siyasal olayın aktifunsuru haline gelmesidir. Ordunun, siyasal bir süreç içinde yer alması, 1961 Ekim seçimleriyle sona ermemiş, 1980 Eylülüne kadar devam eden dönemde, "Ordu faktörü", Türk iç politikasında bazan "silik", bazan da ön plâna çıkan bir nitelikte, yaklaşık 20 yıl kadar devam et- miştir. Bu belirttiğimiz noktalar, doğrudan doğruya Türkiye'nin kendi iç geliş- meleriyle ilgilidir. Fakat, 27 Mayıs Olayı' nın bir de dış politika yanı vardır. Başka bir deyişle, 27 Mayıs olayı, Türkiye'nin dış politikasına da yansıyacak nitelikte olmuştur. Şu anlamda ki, 27 Mayıs olayı meydana geldiğinde, Türk dış politikasında en etkin ve hatta dış politikamıza yön veren tek faktör, De- mokrat Parti hükümetlerinin izlediği dış politikanın doğal sonucu olarak, Amerika Birle şik Devletleri'dir. Aşağıda göreceğimiz gibi, 1960 Nisanından itibaren Türkiye'nin içi karıştığında, Demokrat Parti iktidarı, Cumhuriyet Halk Partisi'nin etkin muhalefeti ve kamuoyunun tepkileri karşısında, Ame- rika'da bir dayanak arama yoluna gitmiştir. Bu durum, Amerika'yı, bir hayli s ıkıntılı duruma itmiş görünüyor. Zira, Amerika'nın o zamanki Ankara Bü- yükelçisinin, 28 May ıs 1960 sabahı, darbenin liderliğini üzerine almış olan Orgeneral Cemal Gürsel'e söylediği gibi, Amerika, Lâtin Amerika ülkele- rinde yıllardır, pek çok askeri darbe görmüştü. Bu ülkelerin askeri darbele- rine Amerika adeta alışmıştı. Fakat, NATO'nun bir üyesi, 1950'den beri libe- ral demokrasiyi benimsemiş ve Batı siyasal sisteminin bir parçası haline gel- mi ş olan Türkiye'de bir "askeri darbe"nin oluşumu, Amerika'yı bir hayli şa- şırtmıştır.
    [Show full text]
  • İkinci Dünya Savaşı Sonrasında Sovyetler Birliği'nin Türkiye'den
    İkinci Dünya Savaşı Sonrasında Sovyetler Birliği’nin Türkiye’den İstekleri Sabit DOKUYAN Düzce Üniversitesi DOKUYAN, Sabit, İkinci Dünya Savaşı Sonrasında Sovyetler Birliği’nin Türkiye’den İstekleri, CTAD, Yıl 9, Sayı 18 (Güz 2013), s. 119-135. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye, Sovyetler Birliği ile yürüttüğü diplomatik ilişkiler çerçevesinde dış politikasına yön vermiştir. Türkiye’nin, Amerika Birleşik Devletleri’ne yakınlaşmasında Sovyetler Birliği’nin büyük etkisi olmuştur. Boğazlar ve sınırlar konusunda tavizler koparmaya çalışan Sovyet yönetimi, Türkiye’yi doğrudan ABD’nin yanına itmiştir. Bu yöneliş, Türkiye’nin dış politikada daha özgür ve seçici davranması önünde engel teşkil etmiştir. Cumhuriyetin kuruluşundan beri devam eden batıya yakınlaşma hız kazanmış ve tek seçenek haline gelmiştir. Türk devletinin İkinci Dünya Savaşı’na kadar devam ettirmeye çalıştığı Sovyetler Birliği ile ılımlı ilişkileri sürdürme politikası da kesintiye uğramıştır. Yeni durum, dönem iktidarları için sıkıntılı olmuş ve dış tehdit barındıran bir sürecin başladığı anlamını taşımıştır. Bu çalışmada; İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Türkiye’yi zor durumda bırakan ve zorunlu müttefik arayışına iten Sovyet tehdidi değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Sovyetler Birliği, Türkiye, II. Dünya Savaşı, Boğazlar, Dış Politika. DOKUYAN, Sabit, Claims of the Soviet Union on Turkish Territories after the World War II, CTAD, Year 9, Issue 18, (Fall 2013), p. 119-135. After the World War II, Turkey’s foreign policy was mainly shaped within the framework of diplomatic relations with the Soviet Union. The Soviet Union has a great effect on Turkey’s rapprochement with the United States of America from 1945 onward. It could be stressed that the Soviet threat concerning especially the Straits and eastern frontiers right after the war fueled Turkey’s journey towards west and the United States.
    [Show full text]
  • Conseil De L'atlantique Nord North Atlantic Council
    CONSEIL DE L'ATLANTIQUE NORD NORTH ATLANTIC COUNCIL EXEMPLAIRE N0 COPY 350 051G-IHALÎ ENGLISH NATO CONFIDENTIAL *1< IOth August, 1959 SUMMARY RECOED - C-^RC 59 )30 Summary Record.- of a meeting of the Council field at the Palais de Chaillot, Paris, XVIe on Wednesday 5th August- 1959 at Lt- p.m. PRESENT Chairman: Mr. P.-H. Spaak BELGIUM GREECE NORWAY Mr.JoPapeians de Mr. M. Melas Mrjj J, Boyosen Morchoven ICELAND PORTUGAL CANADA Mr, P, A. Bridle Mr. N.P. Sigurdsson Mr. A. de Faria DENMARK ITALY TURKEY Mr. T. Oldenburg Mr. A. Alessandrini Mr. Selim Sarper. FRifINCE LUXEMBOURG UNITED KINGDOM Mr. P. de Leusse Mr. P. Reuter Mr. J0 S., H0 Shattock GERMANY NETHERLANDS UNITED STATES Mr. H. Schwörhel Mr. D.U. Stikker ' Mr.W. Randolph Bxirgass INTERNATIONAL STAFF Deputy Secretary General: Mr.A. Casardi Deputy Assistant Secretary General for Economics and Finance: Mr. D. Bendall Assistant Secretary General for Political Affairs: Sir Evelyn Shuckhurgh DECLASSIFIED - PUBLIC DISCLOSURE / DÉCLASSIFIÉ - MISE EN LECTURE PUBLIQUE LECTURE EN - MISE / DÉCLASSIFIÉ DISCLOSURE - PUBLIC DECLASSIFIED Assistant Secretary General for Production and Logistics: Mr, R. B.- Fiske Acting Executive Secretary: Mr. H. Voigt. ALSO•PRESENT Standing. Group Representative : Brigadier R, A. Pigot Head of the Permanent Headquarters . Office: CONTENTS Item Subject Paragraph Nos, I. Military Procedure for the Processing of Criteria and Standards for Common Infra- structure and .Révisions thereto 1 II. Credits to the Soviet Bloc 2-10 k III. Request for Supplementary Credits to the " Special Budget for the Construction of the New Headquarters 11 - 22 IV. Exercise "SIDE STEP" 23 - 27 V.
    [Show full text]
  • Tarih Türkiye Cumhuriyeti Başlangiçtan Bugüne Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri
    T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TÜRKİYE KÜLTÜR PORTALI PROJESİ TARİH TÜRKİYE CUMHURİYETİ BAŞLANGIÇTAN BUGÜNE TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETLERİ Prof. Dr. Abdulhaluk Mehmet ÇAY 2009 ANKARA 6.8. Başlangıçtan Bugüne Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri Muvakkat İcra Encümeni (25 Nisan 1920-3 Mayıs 1920) İcra Vekilleri Heyeti Reisi Mustafa Kemal Paşa, TBMM Reisi Celalettin Arif Bey, Erzurum Cami Bey (Baykut), Aydın Bekir Sami Bey (Kunduh), Amasya Hamdullah Suphi Bey (Tanrıöver), Antalya Hakkı Behiç Bey (Bayiç), Denizli İsmet Bey (İnönü), Edirne I. İcra Vekilleri Heyeti “1. TBMM Hükümeti” (Mustafa Kemal Paşa) (3 Mayıs 1920-24 Ocak 1921) Bakanlığı Adı Soyadı Seçim Bölgesi İcra Vekilleri Heyeti Reisi Mustafa Kemal Paşa (Başbakan) Umuru Şeriye Vekili Mustafa Fehmi Efendi Bursa (Diyanet Bakanı) (Gerçeker) Cami Bey (Baykut) Aydın Dahiliye Umuru Vekili Hakkı Behiç Bey (Bayiç) Denizli (İçişleri Bakanı) Nazım Bey (Resmor) Tokat Refet Bey (Bele) İzmir Adliye Vekili Celalettin Arif Bey Erzurum 2 (Adalet Bakanı) Nafıa Vekili İsmail Fazıl Paşa (Cebesoy) Yozgat (Bayındırlık Bakanı) Ömer Lütfü Bey (Argeşo) Amasya Hariciye Vekili Bekir Sami Bey (Kunduh) Amasya (Dışişleri Bakanı) Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekili Adnan Bey (Adıvar) İstanbul (Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı) İktisat Vekili Yusuf Kemal Bey (Tengirşenk) Kastamonu (Ekonomi Bakanı) Müdafaa-i Milliye Vekili Fevzi Paşa (Çakmak) Kozan (Milli Savunma Bakanı) Bakanlığı Adı Soyadı Seçim Bölgesi Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Vekili İsmet Bey (İnönü) Edirne (Genelkurmay Başkanı) Maliye Vekili Hakkı Behiç Bey
    [Show full text]
  • Birinci Bölüm Fatin Rüştü Zorlu’Nun Çocukluğu, Gençliği Ve Memuriyeti A
    TC SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİMDALI FATİN RÜŞTÜ ZORLU DOKTORA TEZİ HAVVA ELTETİK TEZ DANIŞMANI: PROF. DR. BAYRAM KODAMAN ISPARTA 2009 ÖZET Fatin Rüştü Zorlu Havva ELTETİK Süleyman Demirel Üniversitesi, Tarih Bölümü, Doktora Tezi, 266 sayfa, Aralık 2009. Danışman: Prof. Dr. Bayram KODAMAN Fatin Rüştü Zorlu 1910 yılında İstanbul’da doğmuştur. 1932 yılında Dışişleri Bakanlığı Meslek Memurluğu sınavını kazanarak çalışma hayatına başlamıştır. 1954 yılında Çanakkale’den Milletvekili seçilmiş, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak etkin bir görevle siyasi hayatına başlamıştır. 1957 yılında Dışişleri Bakanlığı görevine getirilmiştir. Fatin Rüştü Zorlu’nun siyaset yaptığı dönemde 1950 yılında iktidar olan Demokrat Parti idaresi bulunuyordu. On yıl iktidar hizmeti yürüten DP 27 Mayıs 1960 Darbesi ile hükümetten düşmüştür. Böylece Fatin Rüştü Zorlu’nun üç yıl süren Dışişleri Bakanlığı devresi sona ermiştir. Zorlu, darbe sonrasında Yassıada Mahkemesince yargılanarak idama mahkûm edilmiştir. Fatin Rüştü Zorlu görev yaptığı dönemde önemli başarılara imza atmış bir devlet adamıdır. Çalışmamızın amacı, Türk Siyaset Tarihinde oldukca sancılı yılları teşkil eden bu dönemde Fatin Rüştü Zorlu’nun devlet adamlığını, siyasi kişiliğini, dış politika felsefesini ortaya koymaktır. Çalışmamız Fatin Rüştü Zorlu’nun kişiliği etrafında bu kritik döneme ışık tutacaktır. Anahtar Kelimeler: Fatin Rüştü Zorlu, Demokrat Parti, 27 Mayıs Darbesi, Yassıada Mahkemesi. I ABSTRACT Fatin Rüştü Zorlu Havva ELTETİK Suleyman Demirel Unıversity, Department of History Ph. D, 266 pages, December 2009. Supervising Professor: Bayram KODAMAN Fatin Rüştü Zorlu was born in İstanbul in 1910. He began his career in 1932 after passing his examination on Civil Service in the Foreign Ministry. In 1954 he was elected a member of Parliament by Çanakkale, after which he held important position as State Minister and Vice Prime Minister.
    [Show full text]
  • II. Dünya Savaşı'ndan Sonra Sovyetler Birliği'nin Türkiye
    kebikeç / 35 • 2013 II. Dünya Savaşı’ndan Sonra Sovyetler Birliği’nin Türkiye’ye Yönelik Talepleri ve Türk Basınının Tutumu* Kemal YAKUT** II. Dünya Savaşı’na kadar Türk-Sovyet ilişkileri, Bağımsızlık Savaşı sırasında Lenin ve Atatürk’ün temellerini birlikte attıkları iyi komşuluk ilişkileri üzerinde yürütülmüştü. Dışişleri bakanları Tevfik Rüştü (Aras) ve Çiçerin tarafından Paris’te imzalanan 17 Aralık 1925 tarihli Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması bu sürecin siyasal ve hukuksal çerçevesini daha da güçlendirmişti. 1929, 1931 ve 1935’teki uzatmalar, ek protokoller işbirliği sürecini tahkim etmişti. 1925 tarihli antlaşmanın 1. maddesi, taraflardan birine bir saldırı olunca ötekinin tarafsız kalacağını, 2. maddesi de geniş çerçeveli bir saldırmazlık yükümlülüğünü kap- samaktaydı.1 Antlaşmanın süresinin uzatıldığı 17 Aralık 1929 tarihli protokol, tarafların haber vermeden ve diğerinin onayı olmadan komşu devletlerle ant- laşmalar imzalanmamasını içermişti.2 Bu bağımlılık ilişkisi her iki devletin Batı’ya * Bu makale, Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından 12-14 Ekim 2011’de düzenlenen “I. Uluslararası Tarih Sempozyumu: Berlin Konferansı’ndan Günümüze Büyük Güçler ve Türkiye” adlı sempozyumda sunulan bildirinin genişletilmiş şeklidir. ** Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 1 Antlaşma ve protokoller için bkz., İsmail Soysal, Tarihçeleri ve Açıklamaları ile Birlikte Türkiye’nin Siyasal Antlaşmaları (1920-1945), c. 1, Ankara, TTK, 1983, s. 268-275; Atatürk dönemi Türk-Sovyet ilişkileri için bkz., Aleksandr Kolesnikov, Atatürk Dönemi Türk-Rus İlişkileri, (çev: İlyas Kamalov), Ankara, Atatürk Araştırma Merkezi, 2010; Farklı konuların ele alındığı makaleler için bkz., Atatürk’ten Soğuk Savaş Dönemine Türk-Rus İlişkileri, I. Çalıştay Bildirileri (14-15 Mayıs 2010), (çev. ve yay. haz: İlyas Kamalov, İrina Svistunova), Ankara, Atatürk Araştırma Merkezi, 2011.
    [Show full text]
  • Anneme, Babama, Eşime Ve Kızım Aybüke'ye
    Anneme, babama, eşime ve kızım Aybüke’ye THE INSTITUTE OF ECONOMICS AND SOCIAL SCIENCES OF BİLKENT UNİVERSITY DYNAMICS OF THE ALLIANCE BETWEEN TURKEY AND USA: THE SOUTH CAUCASUS CASE By HALİL SIDDIK AYHAN A THESIS SUBMITTED TO THE DEPARTMENT OF INTERNATIONAL RELATIONS IN PARTIAL FULFILMENT OF THE REQUIREMENTS FOR THE DEGREE OF MASTER OF INTERNATIONAL RELATIONS BİLKENT UNIVERSITY ANKARA July 2003 I certify that I have read this thesis and I have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of International Relations. Asst. Prof. Dr. Nur Bilge Criss Thesis Supervisor I certify that I have read this thesis and I have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of International Relations. Prof. Orhan Güvenen Examining Committee Member I certify that I have read this thesis and I have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of International Relations. Asst. Prof. Dr. Pınar Bilgin Examining Committee Member Approval of the Institute of Economics and Social Sciences Prof. Kürşat Aydoğan Director ii ABSTRACT DYNAMICS OF THE ALLIANCE BETWEEN TURKEY AND USA: THE SOUTH CAUCASUS CASE AYHAN, HALİL SIDDIK M.A. In International Relations Supervisor: Asst. Prof. Dr. Nur Bilge Criss July 2003, 222 pages With the collapse of the Soviet Union, the South Caucasus presented several opportunities and challenges in the political, economic and military domains to the US as the unique superpower of the world, and to Turkey as a regional power.
    [Show full text]
  • Soğuk Savaş'ın Başlarında Sovyet Rusya'nın Güney Politikası Ve Türkiye
    SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL SSSjournal (ISSN:2587-1587) Economics and Administration, Tourism and Tourism Management, History, Culture, Religion, Psychology, Sociology, Fine Arts, Engineering, Architecture, Language, Literature, Educational Sciences, Pedagogy & Other Disciplines in Social Sciences Vol:4, Issue:24 pp.5181-5207 2018 sssjournal.com ISSN:2587-1587 [email protected] Article Arrival Date (Makale Geliş Tarihi) 18/09/2018 The Published Rel. Date (Makale Yayın Kabul Tarihi) 30/11/2018 Published Date (Makale Yayın Tarihi) 30.11.2018 SOĞUK SAVAŞ’IN BAŞLARINDA SOVYET RUSYA’NIN GÜNEY POLİTİKASI VE TÜRKİYE’YE ETKİLERİ1 THE SOUTHERN POLICY OF SOVIET RUSSIA AT THE BEGINNING OF THE COLD WAR AND ITS EFFECTS ON TURKEY Arş. Gör. Dr. Ahmet ÇELİK Fırat Üniversitesi, İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü, Elazığ/Türkiye Article Type : Review Article / İnceleme Makalesi Doi Number : http://dx.doi.org/10.26449/sssj.983 Reference : Çelik, A. (2018). “Soğuk Savaş’ın Başlarında Sovyet Rusya’nın Güney Politikası Ve Türkiye’ye Etkileri”,International Social Sciences Studies Journal, 4(24): 5181-5207 ÖZ İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan konjonktür, Sovyet Rusya’ya yayılabilmesi için yeni bir fırsat tanımıştı. İkinci Dünya Savaşı sırasında meydana gelen olaylar, Sovyet yayılmacılığının önünü açmış, Sovyet Rusya ise eline geçen bu fırsatı değerlendirmek istemiştir. Almanları kovalarken girdiği Avrupa içlerinden çekilmek istememiş ve uluslararası ortamın elverişli durumundan yararlanarak güneye de yayılmak istemişti. Bu politika şüphesiz en fazla Türkiye’yi etkilemiştir. SSCB’nin hedefi, savaş sonrası güvenlik kuşağı olarak gördüğü, Balkanlar ve Boğazlar bölgesinde nüfuz sahibi olmaktı. Sovyet Rusya, savaş sonrasında geleneksel politikalarının da etkisiyle, sıcak denizlere inmek ve enerji bölgesi olan Ortadoğu’ya ulaşmak için güneye açılmak istemiştir.
    [Show full text]
  • “A Correct and Progressive Road”: Us-Turkish Relations, 1945-1964
    “A CORRECT AND PROGRESSIVE ROAD”: U.S.-TURKISH RELATIONS, 1945-1964 Michael M. Carver A Dissertation Submitted to the Graduate College of Bowling Green State University in partial fulfillment of the requirements for the degree of DOCTOR OF PHILOSOPHY May 2011 Committee: Dr. Douglas J. Forsyth, Advisor Dr. Gary R. Hess Dr. Marc V. Simon, Graduate Faculty Representative Dr. Tiffany Trimmer 1 2011 Michael M. Carver All Rights Reserved ABSTRACT 2 Dr. Douglas Forsyth, Advisor This historical investigation of U.S.-Turkish relations from the end of World War II to 1964 provides a greater understanding of the challenges inherent in the formation and implementation of U.S. policy in Turkey at a time when the Turks embarked on multiparty politics and a determined campaign to become a modern and distinctly European nation through ambitious economic development programs. Washington proved instrumental in this endeavor, providing financial support through the Marshall Plan and subsequent aid programs, and political sponsorship of Turkey’s membership in international organizations such as NATO and the EEC. U.S. policymakers encountered various quandaries as they forged bilateral relations with the Turks, specifically reconciling democratization with Turkey’s development and participation in the containment of communism. The Turkish government under Adnan Menderes demonstrated its reliability as a U.S. ally, providing troops to fight in the Korean War and cooperating in the construction of NATO bases and the modernization of its military, but it came under increasing pressure from the political opposition when its economic policies failed to secure long-term economic growth and stability. Starting in the mid-1950s the Menderes government adopted increasingly authoritarian measures to control dissent, a problematic situation for Washington, as it desired greater Turkish democracy while at them same time did not wish to compromise the growing American military presence in Turkey.
    [Show full text]
  • V T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP
    T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ ENSTİTÜSÜ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ ANABİLİM DALI ADNAN MENDERES’İN YURT DIŞI GEZİLERİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Özge IRMAK Tez Danışmanı: Doç. Dr. Işıl ÇAKAN HACIİBRAHİMOĞLU İstanbul 2009 v T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ ENSTİTÜSÜ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ ANABİLİM DALI ADNAN MENDERES’İN YURT DIŞI GEZİLERİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Özge IRMAK 2901060011 Tez Danışmanı: Doç. Dr. Işıl ÇAKAN HACIİBRAHİMOĞLU İstanbul 2009 v ADNAN MENDERES’İN YURT DIŞI GEZİLERİ Özge IRMAK ÖZET Bu tezde, 1950-1960 yılları arasında görev yapmış olan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Adnan Menderes’in çıktığı yurt dışı gezileri incelenmiştir. Menderes’in, ne zaman, hangi ülkelere ne amaçla ziyaretlerde bulunduğu, görüşmelerde hangi konuların gündemi oluşturduğu, varsa ikili anlaşmalar ve Türkiye’nin uluslararası örgütlenmelere katılımı ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Tezin giriş kısmında 1923- 1950 yılları arasında yurt dışına çıkan başbakanlar’ın gezilerine değinilmiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda 1923-1939 yılları arasında sadece İsmet İnönü ile Celal Bayar’ın yurt dışına çıkmış oldukları görülmüştür. 1939-1950 yılları arasında ise hiçbir başbakan yurt dışı gezisinde bulunmamıştır. Tezin ana metninde de iki bölüm halinde 1950 yılında iktidar olan Adnan Menderes’in gezileri incelenmiştir. Menderes’in Batı ve Doğu’ya yapmış olduğu toplam 28 gezisi olmuştur. Tüm gezilerinde II. Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetler Birliği’nin Akdeniz ve Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her bölgesine yaymakta olduğu komünizm tehlikesinden ülkesi adına sakınma ve yalnızlıktan kurtulma çabası dikkat çekicidir. Menderes’in, Batı’ya daha çok NATO toplantıları ile ilişkili olarak gittiği Doğu’ya da Bağdat Paktı’nın imzalanması ve toplantılarına katılma amacıyla gittiği görülmüştür.
    [Show full text]