Menderes Iktidara Geldiğinde Önceliğinin Kapsamlı Bir Ekonomik
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
Sleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüs Dergisi Yıl: 2011/2, Sayı:14 Journal of Sleyman Demirel University Institute of Social Sciences Year: 2011/2, Number:14 DEMOKRAT PARTİ’NİN DIŞ POLİTİKADA ALTERNATİF ARAYIŞI (1957–1960)* Sleyman SEYDİ** ÖZET Adnan Menderes dönemi dış politikası bir bütün olarak ele alındığında iki kutuplu bir dnyada Amerikan eksenli bir dış politika izlendiği aşikârdır. Bu açıdan bakınca tek yönl bir dış politika anlayışının hâkim olduğunu söylemek mümkndr. Ancak 1957’den itibaren ABD’nin izlediği Ortadoğu politikasına bağlı olarak bu çizginin değiştiğini görüyoruz. Batıdan yeterli desteği göremeyen Menderes hükümeti Trkiye’nin iç ve dış politikada sıkışmışlığın gidermek adına alternatif arayışına girdi. Bunun zerine Menderes’in 1958 yılı itibarıyla dış politikada ABD’ye bağımlılıktan kurtulmak ve hareket alanını genişletmek adına, Soğuk Savaş kutuplaşmasındaki yumuşamanın da etkisiyle SSCB’ye yakınlaştığını görüyoruz. Ancak bu yakınlaşma Washington nezdinde büyk yankı/tepki uyandırdı. Bu çalışmada Menderes’in tek yanlı dış politikadan çok taraflı dış politikaya geçiş gayretleri üzerinde durulacaktır. Ayrıca ABD’nin, 1957 sonrası Ortadoğu politikalarındaki değişime bağlı olarak Menderes hükümetinin Sovyetlere yaklaşması karşısında verdiği tepki analiz edilecektir. Anahtar Kelime: Menderes’in Moskova ziyareti, Eisenhower Doktrini, 27 Mayıs darbesi, DP dönemi Dış politika SEARCH FOR A MULTI-DIMENSIONAL FOREIGN POLICY OF DEMOCRAT PARTY AND ITS REPERCUSSIONS (1957-1960) ABSTRACT Democrat Part’s western oriented policy within the context of Cold War politics began to shift starting 1957 on as the result of new rapprochement of American foreign policy regarding the Middle East. * Bu makale 12-14 Mayıs 2011 tarihleri arasında Adnan Menderes Üniversitesi'nde dzenlenen "Trk Tarihinde Adnan Menderes Sempozyumu"nda sunulan bildirinin genişletilmiş halidir. ** Doç. Dr., Sleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakltesi, Tarih Bölüm, 32260, Isparta, [email protected] [1] Sleyman SEYDİ Despite the fact that she had still kept its geostrategic importance for White House, Turkey’s role in the US’s policy making endeavours in the Middle East became a secondary matter. As a result of which, Turkish government began to build a multilateral foreign policy through making an effort to have a closer relations with Moscow. When one closely examines the Menderes administration’s foreign policy track record from 1958 onwards, one is impressed by the evidence that Turkey inclined to abandon its unilateral foreign policy. In fact, Ankara tried to establish a balance in its relations with the superpowers by courting Moscow with the parallel of easing of strained relations between the blocs. However, this raised suspicion among official circles in Washington because they it was perceived as a challenge to the American authorities’ political establishment in the region. This study will focus on Democrat Party’s attempts to transition from unilateral foreign policy into multilateral one. Keywords: Menderes visit to Moscov, Eisenhower Doctrine, 27 May intervention, Foreign Policy of DP. GİRİŞ Demokrat Parti (DP) iktidarı ve onun lideri Adnan Menderes ile beraber Trkiye’nin aktif dış politika izlediğini söylemek mmkündr. Bu dönemde Trkiye bölgesinde ittifak arayışına giren ve Ortadoğu’da lider lke olma gayretleri sergileyen bir ülke görünmndedir. DP’yi aktif dış politikaya iten neden ise Sovyet tehdidinin yarattığı endişeye bağlı olarak gvenlik arayışı içine girmesiydi. NATO üyeliği de bu gvenlik arayışını sonlandırmadığından komünizm tehdidi algısı Trkiye’nin bölgesel paktların kuruluşuna önclük etmesine neden oldu. Kuşkusuz aktif dış politika izlenmesinde kendi tehdit algılamasıyla ABD’nin tehdit algılamasının örtşmesinin payı byüktr. Her şeyden önce SSCB’nin sadece Trkiye ve bölge için değil aynı zamanda dnya barışı için de büyük tehdit olduğuna inanan Menderes, Atlantik’ten Pakistan’a uzanan çizgide gvenlik zinciri tamamlama noktasında çok hevesli gözkmüş; bu düşnceyle NATO’ya katıldıktan sonra Balkan Paktı’nın ve hemen sonra da Bağdat Paktı’nın en hevesli mimarı olmuştur.1 Trkiye’nin aktif dış politika izleyebilmesi de zaten ABD ile çıkarlarının çatışmamasına bağlıdır. Diğer bir deyişle ABD’nin desteğini hissetmeden Trkiye gibi orta büyklükte bir devlet için Ortadoğu’da etkin olma ihtimali zayıftı. Bu anlamda Trkiye 1950’lerde etkin bir bölgesel Soğuk Savaş oyuncusudur. II. Dnya Savaşı’ndan sonra Trkiye’nin güvenlik endişesi ile Batı’ya eklemlenme arzusu Trk dış politikasını tek 1 Hseyin Bağcı, Trk Dış Politikasında 1950’li Yıllar, Ankara: METU Pres, 2001, s. 37. [2] Demokrat Parti’nin Dış Politikada Alternatif Arayışı (1957–1960) taraflı bir çizgiye srkledi. Özellikle 1947 Truman Doktrini ile başlayan yardımlarla birlikte Washington’un Trk iç ve dış politikasında etkisi arttı. Ama bu her zaman Trkiye’nin ABD’nin yörüngesine girdiği anlamına gelmemektedir. Zira kresel gcn şemsiyesi altında olsa da zaman zaman bölge siyasetini kontrol etme gayretlerine girdiği vakidir. Mesela Bağdat Paktı bu anlamda Nasır’ın Ortadoğu siyasetini kontrol altına alma gayretlerini belli ölçde sınırlandırdı.2 MENDERES DÖNEMİ TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNİN TABİATI Menderes iktidara geldiğinde bir an evvel kapsamlı bir ekonomik kalkınma hamlesini gerçekleştirmek istiyordu. Belki de Trk modernleşmesinin en önemli eksik yanı ekonomiydi. Zaten Atatürk de modernleşme ve güvenliğe öncelik vermişti, ama modernleşmenin ekonomik boyutunda istenen atılımlar gerçekleşmemişti. Dolayısıyla ilk önce ekonomik kalkınma sağlanmalıydı. Ancak bunun da önceliği ülke gvenliğinin sağlanmasıydı. Menderes’in hariciye bürokratlarına göre de iyi ve verimli bir dış politika için önce gvenlik gerekiyordu. Bu amaçla Batı’nın kolektif gvenlik sistemi içince yer almak dış politikada ilk uğraş verilmesi gereken konu oldu. Aslında bu aynı zamanda batıdan ekonomik destek sağlamak için de önemli bir adım olduğu düşünld.3 Bu noktadan hareketle Trk dış politikasının ilk temel hedefinin gvenlik ve buna bağlı olarak da Sovyet yayılmacılığının önlenmesi olduğunu söylemek mümkndr. ABD’nin aynı endişeyle kurulmasını teşvik ettiği Bağdat Paktı4 Menderes’i Ortadoğu’da daha fazla söz sahibi yaptı. Her şeyden önce bu pakt Sovyetlere karşı oluşturulmak istenen gvenlik zincirinin önemli bir halkasını oluşturuyordu. Trkiye’ye biçilen rol de Arap Ortadoğusunu bu paktın içine dâhil edebilmekti. Ama Irak dışında Arap Ortadoğusu bu pakta ilgi göstermedi. Üstelik bu girişim emperyalist gçlerin Ortadoğu’nun petroln gvenlik altına almak ve İsrail’in çıkarlarına hizmet etmek olarak algılandı. Nitekim 1956 Sveyş Krizi bu Pakt’ın gvenirliliğin zayıflamasına, 1958 Irak Darbesi ise dağılmasına sebep oldu. Daha doğrusu Pakt, CENTO’ya (Central Treaty Organisation – Merkezi İşbirliği Teşkilatı) dönüşt ama işlevselliği tartışılan bir örgt olarak kaldı.5 Zaten ABD de bu 2 Erol Mütercimler ve Mim Kemal Öke, Dşler ve Entrikalar: Demokrat Parti Dönemi Trk Dış Politikası, İstanbul: ALFA, 2004, ss. .264-265; Ayşegl Sever, Soğuk Savaş Kuşatmasında Trkiye, Batı ve Ortadoğu 1945-1958, İstanbul: 1997, s. 255. 3 Cihat Göktepe, “Demokrat Parti Dönemi İç ve Dış Siyasi Gelişmeler (1950-1960)”, Adem Çaylak, Cihat Götepe vd. (eds.), Osmanlı’dan 2000’li Yıllara Trkiye’nin Politik Tarihi, Ankara: Savaş Yayınevi, 2009, s. 373. 4 Bağdat Paktı içi bkz. Behçet Kemal Yeşilbursa, Ortadoğu’da Soğuk Savaş ve Emperyalizm, İstanbul: IQ Kltr Sanat yayıncılık, 2007. 5. CENTO’ya geçiş sreci için bkz. Cihat Göktepe, “Bağdat Paktı’ndan CENTO’ya Geçiş”, Trkler, Cilt. 16, s 928-942. [3] Sleyman SEYDİ Pakt ile Batı’nın Ortadoğu’daki çıkarlarının korunamayacağını anladığı için Trkiye gibi aracılar ile değil, 5 Ocak 1957 tarihli Eisenhower Doktrini’nde de ifadesini bulduğu zere bizzat kendisi bölgeye aktif olarak müdahil olmak istedi. Her şeyden önce Sveyş Krizi emperyalist gçler karşısında Arap devletlerinin koruyucusu gibi davranan SSCB’nin bölgedeki itibarını artırdı. Üstelik SSCB’nin bölgede etkin olmasını engellemeye yönelik kurulan Bağdat Paktı’na rağmen Sovyet hkmeti Suriye ve Mısır başta olmak zere Arap dnyası ile iyi ilişkiler geliştirdi. Bu bir anlamda Bağdat Paktı’nın başarısı hakkında da ipuçları vermekteydi. Eisenhower, Paktın başarısız olması zerine Sovyetlerin bölgede dengeleri değiştirmesinin önne geçmek amacıyla aktif olarak Ortadoğu siyasetine girmeyi amaçladı. Zira İngiltere ve bölge lkeleri zerinden yrttğ politikalar sonuç vermemişti. Bu açıdan bakıldığında Eisenhower Doktrini6 ABD’nin Ortadoğu politikasında bir dönüm noktası olduğu görlr. Diğer taraftan Eisenhower Doktrini, Trkiye ile Mısır ve Suriye başta olmak zere Arap lkeleri ve SSCB arasında krize yol açtı. Zaten 1957 ve 1958 yılları özellikle Irak, Ürdn, Suriye ve Lbnan’da krizlerin patlak verdiği yıllardır. Bu krizler ilk etapta Trkiye’nin aleyhine olmadı. Zira ABD’nin Ortadoğu’da operasyonlarını yrtlebilmesi için Trkiye’ye ihtiyacı vardı. Nitekim bu krizler sonrasında, 1954 yılında kurulan İncirlik Üss geliştirildi. Hlasa, giderek azalan ABD yardımları bu yılda arttı. Bu krize yönelik Trkiye’nin gvenlik çıkarları ile ABD’nin bölgesel çıkarları büyk oranda örtüşüyordu. Bu anlamda ABD’nin politikası da Menderes Hkmeti’nin politikası gibi Ortadoğu’da komünizmin yayılmasını önlemeye dayanan bir anlayış hâkimdi.7 Bu ortak anlayışın sonucu 1959 yılı bir yönyle Trk-Amerikan ilişkilerinin en iyi yılı oldu. Özellikle Başkan Eisenhower’ın ve diğer Amerikan st dzey yetkililerinin Ankara’yı ziyaret etmesi bu anlamda önemliydi. Üstelik Eisenhower’a Trk halkı yoğun ilgi