T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANAİLİM DALI ORTAÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

BİZANS İMPARATORLUĞUNDA İSYANLAR VE İÇ SAVAŞLAR (976-1204)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Uğur EROL

Danışman Prof. Dr. Yusuf AYÖNÜ

İZMİR 2018

T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANAİLİM DALI ORTAÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

BİZANS İMPARATORLUĞUNDA İSYANLAR VE İÇ SAVAŞLAR (976-1204)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Uğur EROL

JÜRİ ÜYELERİ Prof. Dr. Yusuf AYÖNÜ Prof. Dr. Mustafa DAŞ Dr. Öğretim Üyesi Abdullah ÜSTÜN

İZMİR 2018

Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğüne sunduğum Bizans İmparatorluğunda İsyanlar ve İç Savaşlar (976-1204) adlı yüksek lisans tezinin tarafımdan bilimsel, ahlak ve normlara uygun bir şekilde hazırlandığını, tezimde yararlandığım kaynakları bibliyografyada ve dipnotlarda gösterdiğimi onurumla doğrularım.

Uğur EROL

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ...... vi KAYNAKLARA DAİR ...... viii 1. Bizans Kaynakları ...... viii 2. Ermeni Kaynakları ...... xi 3. Latin Kaynakları...... xiii 4. Arap ve Rus Kaynakları ...... xiii GİRİŞ ...... 1 BİRİNCİ BÖLÜM ...... 8 II. BASİLEİOS’UN İKTİDARINDAN MALAZGİRT SAVAŞINA KADAR OLAN DÖNEMDE ÇIKAN İSYNALAR ...... 8 A. II. BASİLEİOS (976-1025) ...... 8 1. Bardas Skleros’un İlk İsyanı (976-979) ...... 8 2. Hadım Basileios’un Komplosu (985) ...... 11 3. Bardas Phokas ve Basileios Skleros ikinci isyan (987-989) ...... 12 4. Nikephoros Xifias ve Nikephoros Phokas Barytrachelos İsyanları ve VIII. Konstantin Dönemindeki Yansımaları (1022) ...... 15 B. ROMANOS III (1028-1034) ...... 17 1. Prousianos İsyanı (1028) ...... 17 2. Konstantinos Diogenes İsyanı (1029) ...... 17 3. Ordu tarafından çıkarılan isyan (1030) ...... 18 4. Mikhail tahta çıkışı ve Romanos’un şüpheli ölümü (1034) ...... 18 C. MİKHAİL IV. (1034-1041) ...... 21 1. Mikhail’in İktidarına Karşı İsyanlar (1034) ...... 21 D. V. MİKHAİL (1041-1042)...... 22 1. Mikhail’in sonu (1041-1042) ...... 22 E. IX. KONSTANTİNOS MONOMAKHOS (1042-1055) ...... 25 1. Theofilos Erotikos İsyanı (1042-1043) ...... 25 2. Georgios Maniakes İsyanı (1042) ...... 25 3. Leon Tornikes isyanı (1047) ...... 27 F. VI. MİKHAİL (1056-1057) ...... 29 1. Theodosios Monomakhos İsyanı (1056) ...... 29

ii

2. Nikephoros Bryennios İsyanı (1056) ...... 29 3. Hervé Frankopoulos İsyanı (1057) ...... 29 4. Isaakios Komnenos İsyanı (1057) ...... 30 G. ISAAKIOS KOMNENOS (1057-1059) ...... 32 1. Kerularios’un sürülmesi (1058) ...... 32 H. X. KONSTANTİNOS (1059-1067) ...... 33 1. Konstantinos Dukas’a Komplo (1061) ...... 33 İ. IV. ROMANOS (1067-1071)...... 33 1. Romanos’un düşüşü (1071) ...... 33 İKİNCİ BÖLÜM ...... 38 MALAZGİRT SAVAŞININ ARDINDAN KOMNENOS HANEDANININ SONUNA KADAR OLAN DÖNEMDE ÇIKAN İSYANLAR ...... 38 A. VII. MİKHAİL (1071-1078) ...... 38 1. Philaretos Brachamios İsyanı (1072-1073) ...... 38 2. Roussel de Bailleul İsyanı (1073-1075) ...... 38 3. Nikephoritzes’e İsyan (1074) ...... 40 4. Nikephoros Bryennios ve Nikephoros Botaniates İsyanları (1077-1078) ...... 40 B. NİKEPHOROS III. (1078-1081) ...... 42 1. Nikephoros Basilakios İsyanı (1078) ...... 42 2. Pseudo Mikhael VII Dukas İsyanı (1079) ...... 43 3. Konstantinos Dukas İsyanı (1079) ...... 44 4. Aleksios Komnenos İsyanı (1081) ...... 44 5. Nikephoros Melissenos İsyanı (1081) ...... 46 C. ALEKSİOS KOMNENOS (1081-1118) ...... 46 1. Georgios Monomakhatos İsyanı (1081) ...... 46 2. Karikes ve Rhapsomates isyanları (1092) ...... 47 3. Nikephoros Diogenes İsyanı (1094) ...... 48 4. Pseudo Konstantinos Diogenes İsyanı (1095) ...... 49 5. Anemasların İsyanı (1100-1101) ...... 49 6. Gregorios Taronites İsyanı (1103-1104) ...... 50 D. IOANNES KOMNENOS (1118-1143) ...... 51 1. Anna’nın Taht için Komplosu (1118) ...... 51

iii

2. Isaakios Komnenos sorunu (1130-1135) ...... 52 E. MANUEL KOMNENOS (1143-1180) ...... 53 1. Andronikos Komnenos İsyanı (1154) ...... 53 2. Aleksios Aksukhos İsyanı (1167) ...... 54 F. II. ALEKSİOS (1180-1183) ...... 55 1. Manuel’in kızı Maria Komnena’nın İsyanı (1181) ...... 55 2. Andronikos isyanı (1182) ...... 56 3. Andronikos Angelos’un İsyanı (1182) ...... 57 4. Ioannes Komnenos Vatatzes (1182) ...... 58 5. Manuel’in karısı Antakyalı Maria’nın idamı (1183) ...... 58 6. Theodoros Angelos ve Theodoros Kantakuzenos İsyanları (1183) ...... 58 7. Andronikos Lapardas İsyanı (1183) ...... 59 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ...... 61 IV. HAÇLI SEFERİNE KADAR DÖNEMDE ÇIKAN İSYANLAR ...... 61 A. ANDRONİKOS (1183-1185) ...... 61 1. Isaakios Komnenos’un Kıbrıs İsyanı (1184) ...... 61 2. Isaakios Angelos İsyanı ve Andrnikos Komnenos’un Düşüşü (1185) ...... 61 B. ISAAKİOS ANGELOS (1185-1195) ...... 64 1. Aleksios Branas isyanı (1187) ...... 64 2. Theodoros Mankaphas İsyanı (1188-89) ...... 66 3. Pseudo Aleksios İsyanı (1191) ...... 67 4. 1191-1192 Yıllarındaki İsyanlar ...... 68 5. Isaakios Angelos’un yeğeni Konstantinos Angelos İsyanı (1193) ...... 69 6. Konstantinos Aspiates İsyanı (1193) ...... 70 7. Andronikos Komnenos ve Manuel’in gayri meşru oğlu Aleksios’un İsyanı (1193) ...... 70 8. Aleksios Angelos’un kardeşi Isaakios’a Karşı İsyanı (1195)...... 71 C. III. ALEKSİOS ANGELOS DÖNEMİ (1195-1203) ...... 71 1. Aleksios Kontostephanos İsyanı (1195) ...... 71 2. Pseudo Aleksios İsynı (1195) ...... 72 3. Isaakios Komnenos’un İsyanı (1195) ...... 73 4. Konstantinopolis Ayaklanmaları (1200-1201) ...... 73

iv

5. Ioannes “Şişman” Komnenos Aksukhos İsyanı (1201)...... 75 6. Manuel Kamytzes ve Ioannes Spyridonakes’in İsyanları (1201) ...... 75 7. Isaakios’un Oğlu Aleksios Angelos’un İsyanı (1203)...... 76 D. ALEKSİOS VE ISAAKİOS ANGELOS (1203-1204) ...... 80 1. Aleksios Murtzuphos Dukas’ın İsyanı (1204) ...... 80 SONUÇ ...... 84 KAYNAKÇA ...... 92 ÖZGEÇMİŞ ...... 97 ÖZET...... 98 ABSTRACT ...... 99

v

ÖNSÖZ Bin yıldan fazla bir süre varlığını devam ettiren ve ortaçağın büyük bir bölümünde dünyanın en kudretli siyasi gücü durumunda olan Bizans İmparatorluğu, tarihçiler tarafından ayrı bir devlet olarak ele alınsa da Romalı köklerinden kopmamıştır. Zaten kendilerini her zaman Romalı olarak tanımlamışlardır. Devletin merkezinin doğuya nakledilmesi VII. yüzyıla kadar süren Grekleşme süreci Bizans’ın erk anlayışını değiştirmiştir. Senato önemini kaybetmiş, İtalya’daki bazı gelenekler terk edilmiştir. İmparatorluk gücünü büyük ölçüde Anadolu’ya dayandırmıştır. Bu nedenle Anadolu’daki eyaletlerin kaybedilmesi Bizans’ın sonunu getiren en önemli etkenlerdendir. Bizans İmparatorluğu’nun uzun tarihi boyunca merkezi yönetime karşı siyasi, sosyal, ekonomik ve dini sebeplerden dolayı birçok isyan patlak vermiştir. Sosyal, ekonomik ve dini sebeplerden dolayı imparatorluğun belli bölgelerinde ortaya çıkan isyanlar genellikle askeri destekten mahrum olduklarından Bizans yönetimi tarafından pek fazla güçlük çekmeden bastırılırken, iktidarı ele geçirmek maksadıyla halkın ve ordunun desteğini almak suretiyle harekete geçen şahısların isyanları imparatorluğu uzun süre uğraştırmış ve bu isyanlardan bazıları başarılı olarak Bizans yönetiminin değişmesine sebep olmuştur. Biz bu çalışmamızda Bizans tahtını ele geçirmek amacıyla başalatılan isyanların çıkış nedenlerini, yönetime başkaldıran kişilerin güçlerini dayandırdıkları unsurları ve isyanların sonuçlarını inceledik. Başka bir ifade ile çalışmamızı siyasi isyanlarla sınırlandırdık. Zira Sosyal, ekonomik ve dini sebeplerden patlak veren isyanlar siyasi isyanlardan farklı olarak sosyolojik, psikolojik ve teolojik temellere dayandığından başlı başına farklı bir çalışma konusu oluşturmaktadır. Burada şunu da ifade etmek gerekir ki, özellikle Balkan coğrafyasında Bizans İmparatorluğu’na tabi olan ve zaman zaman bağımsızlıklarını elde edip müstakil bir devlet kurmak isteyen çeşitli toplulukların Bizans yönetimine karşı başlattıkları isyanları mahiyet açısından farklı olduklarından çalışma konusuna dahil etmedik. Kronolojik bakımdan ise çalışmamız 976 yılında II. Basileios’un kardeşi VIII. Konstantinos ile beraber tahta çıkışından 1204 yılında Konstantinopolis’in Latinler tarafından zapt edilemesine kadar olan dönemi kapsamaktadır. Coğrafi olarak ise herhangi bir sınırlandırma yapmadık ve söz konusu dönem boyunca imparatorluğun sınırları içerisindeki bütün hadiseleri inceledik. Elbetteki doğrudan ele almak istediğimiz

vi konuya odaklanmak istediğimizden bu süre içerisinde Bizans tahtında oturan imparatorların iç ve dış politikalarından ziyade onların yönetimine karşı başlatılan isyanları ve isyanlarla bağlantılı olayları ele aldık. Tezimizin konusunun belirlemesinde ve çalışmamızın her aşamasında yardımlarını esirgemeyen, özel kütüphanesinden faydanlanmamıza müsaade eden saygıdeğer hocam Prof. Dr. Yusuf Ayönü’ye teşekkürü bir borç bilirim. Yine tüm eğitim hayatım boyunca bana maddi manevi destek veren babama, anneme ve kardeşime emeklerinden dolayı minnettar olduğumu ifade etmek isterim. Uğur EROL İzmir 2018

vii

KAYNAKLARA DAİR 1. Bizans Kaynakları 976-1204 yılları arasındaki Bizans Devleti’nde yaşanan isyanları incelediğimiz tezimizin birinci derece kaynakları bu dönemdeki olayları anlatan Bizans tarihçileri tarafından yazılmış kroniklerdir. Kendi dönemlerindeki olayların birçoğunun görgü şahidi olan bu insanlar isyanların ve iç savaşların tanığı ya da içindeki aktörlerinden biri olmuşlardır. Olayların içine duyguları ve düşüncelerini de karıştırmaktan geri duramamışlardır. Aynı dönem içinde yaşamış bazı tarihçilerin aynı olay hakkındaki farklı görüşleri ve olayın fazlası veya devamı hakkında başka eserlere refere vermişlerdir. Bir olayın birden fazla anlatımını görebiliriz. Biz bu kaynaklarda anlatılan olayları esas alarak çalıştık. Diyakon Leo, 10. yüzyılda yaşayan Bizanslı tarihçi, Ortodoks kilisesinin yüksek ruhban derecesinin ilk rütbesini almıştır. 950 yılında Kaloe’de doğmuştur. 992 veya 994 yılından sonra ölmüştür. History kitabında II. Romanos’dan II. Basileios döneminin başlarını kadar olan bölümü anlatır. II. Basileios dönemdeki Bardas Skleros ve Bardas Phokas isyanları hakkındaki bilgilerden yararlandık. Eser, 2005 yılında Alice-Mary Talbot ve Denis F. Sullivan tarafından The History of Leo the Deacon: Byzantine Military Expansion in the Tenth Century, isimiyle açıklamalar ile İngilizce’ye çevirilmiştir. Biz bu eserden istifade ettik1. Ioannis Skylitsiz, 1040’ların ilk yıllarında doğduğu bilinmektedir. Muhtmelen 1101 sonrasında ölmüştür. 11. yüzyıl yaşamış Bizanslı tarihçi olan Skylitzis, I. Nikophoros’un ölümünden VI. Mikhail’in tahtan inişine kadar dönemi Synopsis Historiarum eserinde anlatmıştır. 1057-1079 yılları arasını içeren Skilicis Continuatus adlı eser ona ait olduğu düşünülse de kesin değildir. Biz 976 yılında tahta kardeşi VIII. Konstantinos ile yükselen II. Basileios döneminden VI. Mikkhail’in saltanatının sonuna kadar olan olaylardan

1 Leo of Deacon, The History of Leo the Deacon: Byzantine Military Expansion in the Tenth Century, İngilizce çev., Alice-Mary Talbot and Denis F. Sullivan, Washington 2005.

viii faydalandık. Eser, A Synopsis of Byzantine History 811-1057, adıyla John Wortley tarafından İngilizce’ye çevrilmiştir2. Mikhail Psellos, 1017 yılında doğduğu kabul edilir. 1078 yılında öldüğü düşünülse de 1096’ya kadar kaynaklarda görürüz. Konstantinopolis’te doğmuştur ama ailesinin Nikomedia (İznik) kökenli olduğu bilinmektedir. 11. yüzyıl Bizans dünyasında Filozof, siyaset adamı ve tarihçi olarak ün kazanmıştır. Neo-Platon akımının Bizans’taki en önemli temsilcisidir. Konuşma sanatının ustasıdır. Eserinde de bunu birçok defa görebilirsiniz. Yaşadığı dönemde Bizans devlet kademelerinin en yükseklerinde görev yapmıştır. Birçok olayın şahidi ve tarafıdır. Kronografya adlı eseri 976-1078 yılları arasındaki olayları anlatmaktadır. Eserin Türkçe’si Işın Demirkent tarafından Mikhail Psellos’un Kronographia’sı adıyla çevirilmiştir3. Mikhail Attaleiatis, 1022 yılında Attaleia (Antalya)’da doğmuştur. 1080 yılında ölmüştür. Konstantinopolis’te Bizans kamu görevlisi olarak çalışmıştır. VII. Mikhail’in isteğiyle bir hukuk kitabı hazırlamıştı. Tarih adlı eseri 1034 ile 1079 yılları arasındaki siyasi ve askeri olayları nakletmiştir. Makedonya Hendanı’nın sonundan III. Nikephoros Botaniates döneminin sonlarına kadar anlatmaktadır. Eser, Bilge Umar tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir4. Ioannis Zonaras, 1159 yılından sonra öldüğü bilinmektedir. 11. yüzyıl tarihçi ve din adamıdır. Aleksios Komnenos döneminde başyargıçlık ve imparatorun özel sekreterliğini yapmıştır. Daha sonra St. Glykeria kilisesine bir keşiş olarak kapnamıştır ve Epitome Historiarum adlı eserini yazmıştır. Eserinde hilkattan Aleksios Komnenos’un ölümü olan 1118 yılına kadar yazmıştır. Çaka Bey hakkında bilgi veren nadir eserlerden biridir. Eser Tarihlerin Özeti adıyla Bilge Umar tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir5. Nikephoros Bryennios, Adrionapolis civarında Orestias’ta 1062 yılında doğmuştur. 1137 yılında ölene kadar Bizans ordusunda general ve devlet adamı olarak görev

2 Ioannis Skylitzes, A Synopsis of Byzantine History 811-1057, İngilizce çev., John Wortley, Cambridge 2010. 3 Mikhail Psellos, Khronographia, Türkçe çev., Işın Demirknet, Ankara 1992. 4 Mikhail Attaleiates, Tarih, Türkçe çev., Bilge Umar, İstanbul 2008. 5 Ioannis Zonaras, Tarihlerin Özeti, Türkçe çev., Bilge Umar, İstanbul 2008.

ix yapmıştır. Atalarından iki Nikephoros Bryennios isyan etmiş olsa da Aleksios Komnenos’un kızı Anna Komnena tarafından imparator olmak için desteklense bile tacı istememiştir. II. Ioannis Komnenos babası Aleksios’un yerine geçerken Anna’nın kurduğu komploya karışmamıştır. Caesar unvanı ile taltif edilmiştir. Haçlılar ile olan ilişkilerde de Bizans hizmetinde bulunmuştur. Anna Komnena’da eserinde kocasına göndermeler yapmıştır. Muhtemelen Aleksios Komnenos ya da eşi Irene tarafından eser yazması için teşvik edilmiştir. I. Isaakios Komnenos’un tahta yükselişinden I. Aleksios’un yükselişine kadar olan dönemi anlatmıştır. Bu eser Bilge Umar tarafından Tarihlerin Özü ismiyle Türkçe’ye çevrilmiştir6. Anna Komnena, I. Aleksios Komnenos Bizans tahtına çıktıktan sonra doğan ilk çocuğudur. Porphyrogenita Anna, küçük yaşta Konstantinos Dukas ile naişanlanmıştır. Dukas ölümü sonrası bir başka Bizans tarihçisi olan Bryennios ile evlenmiştir. Kardeşi II. Ioannes’e komplo planlamıştır fakat başarılı olamamıştır. Anna Komnena kardeşine düzenlediği komplodan dolayı kocası caesar Nikephoros Bryennios ölümünden sonra Kecharitomene Manastırı’na sürülmüştür. I. Aleksios’un saltanatını anlatan Alexiad adlı eseri yazmıştır. Babasının hükümdarlığını övmek için yazılsa da verdiği bilgiler bakımından önemli bir eserdir. Aleksios’un hükümranlık dönemine odaklanan eser I. Haçlı Seferi ve Normanlar gibi Bizans döneminin önde gelen sorunlarından ayrıntılı bahsetmektedir. Eser, Bilge Umar tarafından Alexiad: Anadolu’da ve Balkan Yarımadası’nda İmparator Alexios Komnenos Dönemi’nin Tarihi Malazgirt’in Sonrası ismiyle Türkçe’ye çevrilmiştir7. Ioannis Kinnamos, 1143 yılından önce doğmuş, 1185 yılından sonra ölmüş 12. yüzyıl Bizans tarihçisidir. I. Manuel Komnenos’un imparator sekreteri görevini yapmıştır. Manuel ile birlikte seferlere katılmıştır. Kinnamos Historia adlı eserinde I. Aleksios’un 1118 yılında ölümünden 1176 yılına kadar olan dönemi anlatmıştır. Mirykefalon Savaş’ı hakkında da önemli bilgiler veren eser II. Ioannis ve Manuel devirlerini ayrıca da

6 Nikephoros Bryennios, Tarihin Özü, Türkçe çev., Bilge Umar, İstanbul 2008. 7 Anna Komnena, Alexiad: Anadolu’da ve Balkan Yarımadası’nda İmparator Alexios Komnenos Dönemi’nin Tarihi Malazgirt’in Sonrası, Türkçe çev., Bilge Umar, İstanbul 1996.

x

Manuel’in ardından çıkan isynlar bakımından önemli bilgir ihtiva eder. Eser Işın Demirkent tarafından Ioannes Kinnamos’un Historia’sı ismiyle Türkçe’ye çevrilmiştir8. Nikitas Honiatis, Bizans’ın Phrigya bölgesinde Chonae adlı şehrinde 1150 yılından sonra doğmuştur. Kardeşi Mikhail ile beraber Konstantinopolis’e erken yaşlarda gelmiştir. Angelos Hanedanı döneminde önemli görevlerde bulunmuştur. Konstantinopolis’in düşüşğnden sonra devletin merkezinin İznik’e kayarak orada oluşan İznik İmparatorluğu döneminde Laskarislere sığınmıştır. 1215 ya da 1216 yılında hayata gözlerini yummuştur. 1118-1207 yıllarının arasını kapsayan bir Tarih yazmıştır. Eserinin Historia (Ioannes ve Manuel Komnenos Devirleri), Fikret Işıltan tarafından çevrilmiştir. Bu kitap Ioannes ve Manuel Komnenos’un saltanat dönemlerini anlatır. Eser iki kitap daha olarak Işın Demirkent tarafından Historia: Komnenos Hanedanı’nın Sonu ve II. Isaakios Angelos Devri (1180-1195) ve Historia: İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı ve Yağmalanması (1195-1206) isimleriyle Türkçe’ye çevrilmiştir9. Georgios Akropolites, 1217 yılında Konstantinopolis’te doğmuştur. 1282 yılında yine aynı şehirde ölmüştür. İznik imparatorluğunun devlet adamı ve tarihçisidir. İznik imparatorluğu dönemini ve Konstantinopolis’in geri alınması olaylarını anlatmıştır. Biz özellikle 1204 Konstantinopolis’in Latinlerin eline geçmesinden önceki isyanları incelemek için faydalandık. Chronicle adlı eseri Bilge Umar tarafından Türkçe’ye Vekayiname ismiyle çevrilmiştir10. 2. Ermeni Kaynakları Bizans Devleti’nin Anadolu’da mücadele olduğu milletlerden biri olan Ermeniler, yalnızca Bizans Devleti’nde askeri veya idari görevlerde bulunmamışlar aynı zamanda kültürünün ve tarihinin gelişmesinde önemli katkılar vermişlerdir. Bizans Devleti’nin mevcut dönemde Balkanlarda ve İtalya’daki sorunlarına baktığımızda Anadolu ile daha fazla ilgilenmiştir. Anadolu’da Bizans Türkleri durdurmak için uğraştığı kadar

8 Ioannes Kinnamos, Historia (1118-1176), Türkçe çev., Işın Demirkent, Ankara, 2001. 9 Nikitas Khoniates , Historia (Ioannes ve Manuel Komnenos Devirleri), çev., Fikret Işıltan, Ankara 1995; aynı yazar, Historia: Komnenos Hanedanı’nın Sonu ve II. Isaakios Angelos Devri (1180-1195), Türkçe çev., Işın Demirkent, İstanbul 2006; aynı yazar, Historia: İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı ve Yağmalanması (1195-1206), Türkçe çev., Işın Demirkent, İstanbul 2004. 10 Georgios Akropolites, Vekayiname, Türkçe çev., Bilge Umar, İstanbul 2008.

xi

Ermenilerle de uğraşmak zorunda kalmıştır. Bu ilişkiler çerçevesinde Ermeni tarihçilerin Anadolu’da ceyran eden olayları nakeltmesi kadar Konstantinopolis’teki yaşanan olayları nakletmesi kaçınılmazdır. Ayrıca Ermeni tarihçiler Anaolu’daki Türklerin faaliyetleri hakkında önemli bilgiler vermektedir. Urfalı Mateos, XI. Ve XII. yüzyılda yaşamış olan başrahip Mateos, Anadolu’daki Ermni, Bizans ve Türklerin faaliyetleri hakkında bilgiler içermektedir. Edessa (Urfa)’da doğmuştur. Ölüm tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Ermeni tarihçisi Çamiçyan, Mateos'un Zengi'nin 1144'te Urfa'yı ele geçirdiği esnada öldüğünü belirtirken, Urfalı Mateos'un Vekayinâmesi'ni Türkçe'ye çeviren Hrant D. Andreasyan, müellifin 1136'da Latin Prensi Baudouin'in elinde bulunan Keysun'un emir Muhammed b. Gazi tarafından ele geçirilmesine şahit olduğunu iddia etmiştir11. Papaz Grigor bu esere bir zeyl yaparak 1136-1162 yılları arasındaki olayları eklemiştir. Ayrıca Mateos hakkındaki bilgiler de mevcuttur. Stephanos Taronites, 11. yüzyıl Ermeni tarihçidir. Hayatı hakkında elimizde çok fazla bilgi yoktur. Üç ciltlik bir dünya tarihi kaleme almıştır. Biz bu eserden II. Basileios dönemindeki isyanların araştırırken kullandık. Eser, Tim Greenwood tarafından The Universal History of Step’anos Tarōnec’i; Introduction, Tranlation and Commentary adıyla İngilizce’ye çevrilmiştir12. Süryanî Mikhail, Malatya Süryani Patriği olan Mikhail, 1126 ile 1199 yılları arasında yaşamıştır. 1166 yılında patriklik makamına gelmiştir. Anadolu’ki Selçuklular ve Haçlılar hakkında önemli bilgiler içermektedir. Ayrıca Bizans başkentinde yaşanan gelişmeler hakkında bilgiler vardır. Eser hilkatten başlayarak 1195 yılına kadar gelmiştir. Hrant D. Andresyan tarafından çevirilen eserin basılmamış Türkçe tercümesi Türk Tarih Kurumu’nde mevcuttur13.

11 Urfalı Mateos, Vekayiname, Türkçe çev., Hrant D. Andresyan, Urfalı Mateos Vekayi-namesi (952- 1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162), Ankara 2000. 12 Tim Greenwood, The Universal History of Step’anos Tarōnec’i; Introduction, Tranlation and Commentary, Oxford 2017. 13 Süryani Keşiş Mikhail Vekayinamesi, Türkçe çev., Hrant D. Andreasyan, (Türk Tarih Kurumu’nda Basılmamış nüsha).

xii

3. Latin Kaynakları Bizans Devleti’nin çağırısıyla başlayan özellikle Haçlı seferlerinden sonra başlayan Latinlerin doğuya akını, bu seferlere katılanlar tarafından kaleme alınmıştır. Bu eserler Latince yazılmıştır. Özellikle Bizans için 1204 yılında Venedik’ten Konstantinopolis’i ele geçirmek için yapılan seferde Latinler bu şehirde kısa bir sürede olsa hüküm sürebilmişlerdir. IV. Haçlı Seferi’ne katılan Latinlerin yazdığı kronikler bu dönemdeki Bizans tahtına yapılan darbeler için önemli bilgiler vermektedir. Geoffroy de Villehardouin, 1160 yılında dünya gelmiştir. Yaklaşık olarak 1212 yılında ölmüştür. IV. Haçlı Seferi’ne katılmıştır. Bu seferin başlamasında önemli görüşmeler yaparak bu seferin gerçekleşmesi için çabalamıştır. Latinlerin Konstantinopolis’e gelme sebeplerini, bu şehirde gerçekleşen savaşları ayıntılı bir biçimde anlatmıştır. Biz bu eserden Konstantinopolis’te oldukları sırasında Bizans tahtında olan değişimleri incelemek için kullandık. Eser, Konstantinopolis’te Haçlılar adıyla Ali Berktay tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir14. Robert de Clari, IV. Haçlı Seferi’ne kardeşi Aleaumes ile birlikte Picardy bölgesinden katılmışlardır. Villehardouin gibi o da Konstantinopolis’in ele geçirilmesi sırasında Latinler arasında yer alıyordu. Şehrin ele geçirilmesi sırasında olayları anlatmıştır. Tıpkı Villehardouin gibi Bizans tahtında yaşanan değişikleri anlatmıştır. Bu eser Beynun Akyavai tarafından İstanbul’un Zaptı ismiyle Türkçe’ye çevrilmiştir15. 4. Arap ve Rus Kaynakları Bizans Devleti’nin bu döneminde yukarıda Ermeni, Bizans ve Latin kaynaklarından bahsetmiştik. Bizan imparatorluğunun ilişkilerinden dolayı temasta bulunudğu milletlerin tarihçilerinin eserlerinde de Bizans tarihi ile ilgili bilgiler mevcuttur. Özellikle II. Basileios’un isyancı Phokas’ı devirmek için Ruslardan aldığı yardım sırasında ilişkiler gelişmiştir. Bu dönemde Ruslar Vladimir’in Basileios’un kız kardeşi Anna ile evlenmesi karşılığında askeri yardım almış ve Ortodoksluğu kabul etmiştir. Özellikle Doğu Anadolu’daki bölgeler vasıtasıyla Araplar ile ilişki içinde olmuştur.

14 Geoffroy de Villehardouin, Konstantinopolis’te Haçlılar, Türkçe çev., Ali Berktay, İstanbul 2001. 15 Robert de Clari , İstanbul’un Zaptı (1204),Türkçe çev., Beynun Akyavaş, Ankara 2000.

xiii

İbnü’l-Esîr, Ebü’l-Hasan İzzeddîn Ali b. Muhammed b. Muhammed eş-Şeybânî el- Cezerî tam isimidir. Arap asıllı tarihçi 1160 ile 1233 yılları arasında yaşamıştır. Cizre’de doğmuştur. Musul’da yaşamış olsa da Bağdat’ı çok sık ziyaret etmiştir. Selahaddin Eyyubi’nin ordusunda kısa bir süre bulunmuştur. El-Kâmil fi’t-tarîh adlı eseri Abdülkadir Özaydın tarafından 12 cilt halinde İslam Tarihi adıyla çevrilmiştir. Biz bu eserden çok kısa bir şekilde Konstantinopolis’in zaptı konusunda yararlandık16. Novgorod Kroniği, 1016-1471 yılları arasını anlatan eser, Konstantinopolis’in Latinler tarafından zaptı konusunda bilgiler ihtiva etmektedir. Bizanslılar ile olan dini ve ticari ilişkiler sebebiyle temas halindedirler. Eser, The Cronicle of Novgorod (1016-1471) adıyla Robert Michell ve Nevil Forbes tarafından İngilizce’ye çevrilmiştir17.

16 İbnü’l-Esir, el Kâmil fi’t-Târih, C. XII, Türkçe çev., Abdülkerim Özaydın, İstanbul 1987. 17 The Cronicle of Novgorod (1016-1471), İngilizce çev., Robert Michell-Nevil Forbes, London 1914.

GİRİŞ Doğu Roma imparartoluğu, Batı Roma’dan ayrılıp varlığını devam ettirdiği 1453 yılına kadar çok sayıda imparator ve hanedanlık tarafından yönetilmiştir. İmparatorluk adayları mevcut hükümdarın yönetiminden çeşitli nedenlerle memnun olmaması ya da tahtın miras haklarına göre el geçmediğini düşünerek isyan etmiştir. Bu bakış açısı ile isyan, mevcut olan düzene veya nizama son verip ona karşı çıkmak sureti ile gerçekleşir. İsyan suçunun cezası genellikle ölüm olarak verilmektedir. Lakin ortaçağ dünaysında yöneten kişinin tanrının yeryüzündeki bir temsilcisi olması veyahut yönetme hakkının doğrudan tanrıdan gelmesi inancı ile yöneticilik yapmış kişiler kutsal sayılmaktadır. Bizans imparatoru olmak için isyancılar mevcut yöneticilere karşı mücadeleye girişmiş bu mücadelenin sonucunda da çoğunlukla gözleri kör edilmiştir. Bizans’ta genel olarak isyan eden kişilere verilen ceza bu idi. İsyancının gözlerinin çıkarılması ile imparatorluk yolu kapanmış oluyordu. Bu mantığın bir devamı olarak sarayda hadımlar görev yapmaktaydı. Bizans imparatorluk kaidelerine göre vücut bütünlüğü tam olamayan uzuvlarından biri zarar görmüş olan biri tahta çıkamaz. Bunların arasında II. Isaakios Angelos incelediğimiz dönemteki tek örnektir. O da tahtı oğlu IV. Aleksios ile paylaşmıştır. Bunun dışında hanedanlık dışından isyan eden kişilerin idam edildiği olmuştur. İmparatorlar tahta çıktıktan sonra da saltanatını sağlamlaştırmak ve hanedanlık kurmak için tahtı bölüştükleri imparatorları öldürmüştür. Bu konudaki örneğimiz ise Andronikos Komnenos tahta çıktıktan sonra II. Aleksios Komnenos’u öldürtmesidir. İmparatorlar sadece hanedan içinden tehditler gelmiyordu aynı zamanda ordudan gücenmiş bazı komutanlarda isyan ediyordu. Bu isyanlarda imparator adayının gücüne göre cezalar verilebiliyordu. Bazen sadece sürgüne gönderiliyor bazen de hapishaneye konuyordu. İsyancıların gururunu kırmak için saçlarının kazıtılması, at dışında eşek, katır, öküz veya deve üzerine bindirilerek halkın önüne çıkartılıp alay ediliyordu. Kadın elbisesi giydirildiği durumlara rastladık. Meydana çıkartılarak halkın mevcut isyancıya bir şeyler fırlatarak cezalandırıldığı görülmüştür. İsyan edecek olan kişi, mevcut hükümdarın neden haksız tahtta olduğunu ya da devleti kötü bir şekilde yöenttiğini düşünerek yanında kendi gibi düşünenlerden bir grup oluşutruyordu. Bu gruba isyan sonrası çıkacak fırsatları değerlendirmek için sadece iş gözüyle katılanlar da mevcuttu. Bir imparator adayı eğer saray içinden değilse yani

komplo yapacak imkanı yoksa tıpkı IV. Mikhail ve Zoe’nin yaptığı gibi, ordu ile imparatoru yenerek ya da kaçmasını sağlayarak tahta ulaşabiliyordu. Bu yöntemi asker asalet sınıfının yöneticeleri tercih ediyordu. Zaten ordu tarafından sevilen bu komutanlar kendileri gibi ordu komutanlarının desteklerini alarak imparatorun karşına dikilyorlardı. Elbetteki görevde bulunan iktidar sahibi hanedanlara saygı duyuluyordu. Halk, ordu ve saray erkanı imparatorların mensup oldukları aileleri önemser idi. IV. Mikhail ya da V. Mikhail gibi güçlü bir aileye mensup olmayan kişilerin imparatorluğu soylu aileler tarafından eleştirilmiş ve devlet geleneğini bilmemekle suçlanmıştır. Bu yüzden önemli bir aileye mensup olmak ve eğitim görmüş olmak önemliydi. Memur asalet sınıfından imparatorlar genellikle saray erkanın desteğini alarak ya da ekonomik güçlerini kullanarak tahta geçmişlerdi. Asker kökenli soylular bu durumdan son derece rahatsızdır. Devletin ihtiyaçlarını göre doğal seleksiyon şeklinde imparatorlar ihtiyaçlara göre değişmiştir. Tabi bu durumda eğitimli kişilerin yaklaşan tehlikerleri sezerek müdahale etmiştir. Örneğin Romanos Diogenes’in tahta çıkması Anadolu’da büyüyen Selçuklu akınları ile doğrudan alakalıdır. Tıpkı böyle olduğu gibi yıllardır sefere çıkan ordu, vergiden ezilmiş halk askeri kökenli imparatorlara olan inancını kaybedebilir. Onun yerine daha sakin, barış durumunu tercih eden imparatorlar da tahta geçirilmiştir. İsyancıların iddialarını devam ettirmek için güçlerini bazı gruplara dayaması gerektiğinden bahsetmiştik. Bu gruplardan halk, zincirin en zayıf halkası gibi görünse de aslında önemsiz değildir. Bizans ekonomisini tüm ortaçağ devletleri gibi tarıma dayamıştı. Tarım ile meşgul olan kesin köylüler idi. Anadolu’da büyük toprak sahipleri, bu köylülerin elindeki toprakları alarak onları işçi olarak çalıştırmaya başlamıştı. İmpartorların çoğu bu durumla savaşmıştı. Çünkü toprak gücünü büyüten soylular ekonomik olarak da büyüyor ve bu sonra devletin kademelerinde yer almak ya da daha tehlikelisi alternatif imparator olarak karşımıza çıkıyordu. Bu nedenle imparatorlar köylünün sahip olduğu toprakların köylüde kalmasından yanaydı. İsyancıların harekete geçiş noktasındaki ateşleyici unsuru Konstantinopolis halkı idi. Başkent halkı çoğu zaman olayların içine çekilmeye çalışılmış, kimi zaman da doğrudan kendi çıkardıkları olayların sonucunda isyancılar harekete geçmiştir. Halk tıpkı Andronikos Komnenos’u çağırdığı gibi imparatorları destekleyebilirdi. Çok sevdikleri bir patriğin değişmesi ya da sürülemsi Kerularios gibi, imparator veya imparatoriçelere duydukları saygı ve sevgi Zoe

2 gibi ya da kurtarıcı gibi gördükleri Aleksios Komnenos gibi kişilerin görevlerini devam ettirmesi veya daha iyi bir pozisyona gelmesi için ayaklanmışlardır. Bazen de halktan birini zarar gördüğü için ayaklanmıştır. İmparatorların bazı şahısların mallarına el koydukları için halkın ayaklandığı olmuştur. Tabi böyle durumlarda halkı meydan iten gücü de incelemek gerekir. Ordu olmadan bir imparatoru kaçırmak veya yenmek zordur. Sadece saray içinde yer etmiş önemli kişiler sayesinde bu yerler edinilebilir. Ordunun desteğini almak komutanlar için çok zor olmamıştır. Fakat ordunun isyan ettiği dönemlerde vardır. Örneğin Romanos Argyros gibi, ordusunun başında sefere çıkmış fakat ordu ona saygı duymadığı için karargahtan ayrılmak zorunda kalmıştır. Ordunun sevdiği ve saygı duyduğu bir lider ile giriştikleri mücadelede daha fazla efor sergilemeleri mümkündür. Yoksa düşman karşısında ilk zayıf saldırıda dağılan bir düşman liderini işine yaramayacaktır. Dönemler ileleyip Bizans ordusu gücünü yabancı unsurlu askerlere dayamaya başlayınca orduda yabancı komutanların sayısı da artmış ve bu da söz konusu kişierin bile imparatorluk veya unvan derdine düşmelerini sağlamıştır. Bizans sarayında görev yapan imparatorun hizmetçileri, devletin görevlileri güç yarşına girişip imparatorun kararlarını ve siyasetini etkilediği fazlasıyla olmuştur. Böyle durumlarda imparatorlar bu kişilerin sözlerine bakarak tahtlarından vazgeçebilir veya dahası veliaht olarak ya da caesar olarak belirledikleri adayları bile tahttan alabilirlerdi. Dönemin güçlü adamlarından Psellos uzun bir süre Bizans siyasetinin değişmez parçlarından olmuş, insanlar onu gördüğü zaman işlerin yoluna gireceğini düşünmüştür. Elbetteki karşısında rakip veya güç odakları oluşmuştur. Bu dönemde eğitim kilise eğitimi ile iç içeydi. Eğitim almış bir kişinin manastırdan veya imparatorluk sarayından yolu geçmeliydi. Söz konusu saray ileri gelenleri eğer uzuvlarına bir zarar verilmedisiyle tahta çıkmak isteği yerine dünya ve kilise iktidarını ayırmış ki bu Bizans’ta kesin bir çizgidir. Kerularios, tahta geçmesine yardım ettiği Isaakios Komnenos’un devlet işlerine karışmaya çalıştığında kendini sürgünde bulmuştur. Din ve devlet gücünün sınırları belliydi. Elbette ihlal edildiği durumlar vardı ki böyle durumlarda müdahele gecikmemiştir.

3

İncelediğimiz dönem Makedon hanedanlığını sonu, Komnenoslar yükselişi ve ardından Angelosların devridir. Dukas hanedanlığı da diğer hanedanlıklar ile yaptıkları evlilikler sonucu devletin 1204’te Latinlerin eline geçene kadar sarayda önemli mevkiler işgal edip, imparatorluk tacını kafalarına takmışlardır. V. Aleksios Dukas’ın başkentin Latinlerin eline geçmeden son imparatorudur. Ailelerin birbirleriyle kurdukları ittifaklar hayatidir. Aleksios Komnenos tahta çıkmadan Dukaslar ile yaptığı anlaşma, Andronikos Komnenos’un Angeloslar ile yaptığı anlaşmalar bunlara örnektir. Makedon hanedanlığı döneminde olduğu gibi Skleros ve Phokas ailelerin isyanları sonucu uzunca bir müddet bu ailelerin gücünü kırmakla uğraşmışlardır. Sonunda bu aileler gücünü toparlamaları iki, üç asır almıştır. İsyancılar hiçbir zarar görmeden tahta ulaşırlarsa yanında onlara destek vermiş kişiler önemli görevler ve topraklar vererek ödüllendiriyordu. İncelediğimiz bu dönemi dört bölüm şeklinde inceledik. Bu bölümlerden ilki Makedon hanedanlığının sonunda denk gelmektedir. II. Basileios ve VIII. Konstantinos, babalarından kalan mirası ancak Nikephoros Phokas ve Ioannis Çimiskes döneminden sonra hadım Basileios sonrasında almışlardır. II. Basileios’un imparatoluk dönemi Roma tekrar dünyanın önemli gücü olduğu devirdir. Basileios, Balkanlarda Bulgarlar ile, doğuda Suriye emirlerine ve Fatımilere karşı savaşmıştır. Kafkasya’da yeni bir Bizans theması kuracak kadar ilerlemiş, Hazarlardan Kırım’ı almıştır. Batıda Germen kavimleri ile İtalya’nın güneyinde Sicilya’da Araplar ile mücadele etmiştir. Skleros ve Phokas gibi ailelerin isyanları yüzünden iktiadarı boyunca soylu ailelerle savaşmıştır. Hiç evlenmemiştir bu sebeple taht kardeşi VIII. Konstantinos’a kalmıştır. Basileios gibi bir imparatorun ardından tabi olarak gölgede kalmıştır. Kaldı ki Basileios döneminde de devlet işlerine karışmazdı. Tahta geçince çevresine yeteneksiz adamları toplamıştır. VIII. Konstantinos, kardeşi Basileios döneminde başlanan Skleros ve Phokas gibi aileler ile uğraşmaya devam etmiştir fakat bunun dışında soylular ile uğraşayı kesmiştir. Konstantinos’un üç kızından Zoe yaptığı evlilikler ile hanedanlığa hayat vermiştir. Bunlardan ilki babasının başkent valisi olan Romanos Argyros’tur. Romanos tıpkı Konstantinos gibi güçlü aileler ile uğraşmamış, ordunun başında birkaç sefere çıksa da istedği başarıları elde edememiştir. Filozof bir kral olarak anılmak isteğinden dolayı imar ve sanat konularına fazlaca yatırım yapıp vergileri artırdı. Romanos’un öldürülmesinden sonra tahta Zoe’nin aşığı olark IV. Mikhaik geçmiştir. Mikhail, abisi Ioannes sayesinde

4 tahta oturmuştur. Soylu bir aileden değildir. IV. Mikhail geçişi ile soyluların gücü artmıştır. Romanos döneminde elden çıkan Edessa (Urfa) geri alınmıştır. Sicilya’da Araplarla olan mücadele başarısız bir şekilde devam etmektedir. Balkanlardaki halklar güçsüz bir imparatorun tahta geçmesiyle isyan etmişlerdir. Bulgarların isyanları bastırılmıştır. V. Mikhail, IV. Mikhail’in yeğenidir. Hadım Ioannes imparatoriçe Zoe ile anlaşıp tahta geçirilmiştir. Bu dönemde Sicilya elden çıkmış ve Norman tehlikesi boy göstermeye başlamıştır. İmparatoriçe Zoe ve bazı devlet ileri gelenlerini sürmesi sonucu halk isyan etmiş ve onu tahtından indirmiştir. Yerine VIII. Konstantinos’un kızları Zoe ve Theodora geçmiştir. Zoe’nin kardeşini sevmemesi ve saray ileri gelenlerin tahta bir imparator bulma çabaları ile IX. Konstantinos Monomakhos ile evlenmiştir. Konstantinos döneminde Andolu’daki soylular zenginleşmeye devam etmektedir. Katolik ve Ortadoks kiliselerinin ayrılışı kesinleşmiştir. Anadolu’da Ermenilere karşı giriştiği seferler sayesinde Selçukluların Anadolu’ya gelişine katkı sağlamıştır. Bu dönemde bölgenin batısından da Türk boylarından Peçeneklerin akınları ile uğraşmıştır. Zoe’nin Konstantinos ile yaptığı bu son evlilik dolayısıyla imparatorun, imparatoriçenin ve Theodora’nın ölmesiyle Makedon hanedanlığı devri sona ermiştir. Diğer bir bölümü pek çok telif eserde de değerlendirildiği şekilde memur asalet sınıfı dönemi olarak ele aldık. Bu dönemde IX. Konstantinos’un ölmesiyle VI. Mikhail saray ileri gelenlerin desteği ve ordunun karşı çıkmasıyla tahta oturmuştur. Mikhail’in tahta çıkışı ve komutanlar ile yaşadığı sorunlar sonucunda Isaakios Komnenos’un etrafında toplanan askeri sınıf kilisenin de desteğini alarak iktidara yürümüştür. Psellos’un araya girmesiyle Isaakios caear unvanı ile yetinse de Kerularios’un ikna çabaları sonucunda tahtını terk etmiştir. Isaakios dönemine Kerularios ile yaşadığı iktiadar mücadelesi damgasını vurmuştur. Kerularios bir kompo ile tutuklanmış ve sürülümüştür. Macarlar üzerine sefer yapmıştır. Devletin harcamalarını azaltamak içi önlemler almıştır. Isaakios hatasalığa yakalanmış ve sebeple manastıra çekilmiştir. Psellos, Isaakios’a bu konuda salık vermiş ve yerine geçecek olan imparatoru da belirlemiştir. Konstantinos Dukas tahta saray ileri gelenlerinin ve zenginlerin hamisi olarak oturmuştu. Kerularios’un yeğeni ile evlenerek sarayda kendine önemli yerler tutmuştu. Ordunun etkisini azaltmak için yaptığı girişimlerle Anadolu’yu dışarıdan gelecek akınlara karşı savunmasız bırakmıştır. Konstantinos’tan sonra oğlu VII. Mikhail tahta çıkmıştır. Mikhail devlet işleri ile

5 ilgelenmemesi sonucunda doğuda ve batıda oluşan tehlikelere karşı başarılı bir asker olarak görülen Romanos, saray ileri gelenleri ve Dukasların itirazlarına rağmen tahta oturmuştu. IV. Romanos Diogenes’in hedefi Türkleri Anadolu’dan çıkarmaktı. Fakat Romanos, çevresinde seçtiği yanlış komutanlardan ve bozulmuş ordudan dolayı Malazgirt’te 1071 yılında Selçuklular tarafından bozguna uğratıldı bu aynı zamanda onun saltanatını da son vermişti. VII. Mikhail’in devlet yönetimini Nikephoritzes adında bir hadıma bırakması ve sonucunda bozulan ekonomi ile iktadara olan isyanlar artmıştır. Bu dönemde güçlenmeye başlayan askeri kanadın en önemli temsilcilerinden bazıları Nikephoros Botaniates ve Nikephoros Bryennios gibi komutanlar isyan bayraklarını açmışlardı. Irene Dukas ile evlilik yaparak Dukas ailesi ile bağ kuran Aleksios Komnenos, annesinin de desteğiyle sarayda etkin bir yer ednimiş kardeşi Isaakios ile birlikte Nikephoros Botaniates döneminde devlet için görev yapmıştır. Nikephoros’un zayıf yönetimi ve Dukasların baskıları ile Aleksios tahta yükselmiş ve imparatorluk güçlenmiştir. Bu hanedanlığın dönemini de Komnenosların yükselişi olarak değerlendirdik. Aleksios’un tahta çıkışı ile Avrupa’dan istenen yardımlar cevap bulmuş ve 1096 yılında ilk Haçlı Seferi gerçeklemiştir. Bu dönemde batıda Norman Robert de Guiscart’ın saldırıları ve Anadolu’da Selçuklular Bizans devletini iyice sıkıştırmıştı. Haçlı Seferi ile Selçuklular merkezini doğuya kaydırmışi Robert’in ölümü ve bazı önemli liderlerin Haçlılara katılmasıyla Norman tehlikesi biraz azalmıştır. Aleksios’un oğlu Ioannes babasından alığı çıtayı daha yukarı taşıyarak devletin sınırlarını genişletmiş, Balkanlardaki milletlere karşı önemli başarılar kazanmıştır. Selçuklu ve güçlenen Danişmendlilere karşı seferler yapmıştır. Haçlıların ele geçirdiği Urfa, Antakya ve Trablus gibi şehirler onun hakimiyetini kabul etmiştir. Manuel babasının vasiyeti üzerine tahta geçmiştir. II. Haçlı Seferi onun dönemine rastlamaktadır. Anadolu’dan geçmeye kalkışan bu ordudan sadece çok küçük bir kısmı Kudüs’e ulaşmıştır. Manuel, babasından devraldığı devleti istikrarda tutmak için uğraşmıştır. Normanlar ile mücadele etmiştir. Mısır üzerine başarısızı sefer yapmıştır ama Selçukluların Miryokefalon’da Bizans ordusunu tam anlamıyla bozguna uğratması sonucu iktidarı sarsılmıştır fakat ölümüne kadar tahtta kalmıştır. Manuel, haçlı seferleri ile bunalan halkın batı hayranlığı ile tepkisini çekmiştir. Ölümü ile oğlu II. Aleksios’un tahta geçmesi Latin kökenli annesi Maria’nın naibesi olması ile halkın gönlü

6 başka bir Komnenos olan ve Manuel’in iktidarı boyunca ona alternatif olan Andronikos’u desteklemiştir. Andronikos gerek özel yaşamı gerek askeri tecrübesi gerekse de soyadı ile birçok kesimin desteğini sağlamıştır. Andronikos tahta geçmesi sırasında yanında olanlar tahta çıkışından sonra onun düşmanı olmuştur. II. Aleksios’u korumak içim geldiğini dahi unutarak onu öldürtmüştür. Soylulara karşı cephe açıp gücünü halka dayamak istedi lakin yanında kimse kalmamıştı. Normanlar Bizans’ın taht kavgalarına dahil olarak müdahale etmek için Draç ve Selanik’i ele geçirdiler. O sırada Isaakios Angelos aradığı fırsatı bularak tahta geçmişti. Andronikos’un tahta çıkışında özellikle Angeloslar etkiliydi. Isaakios Angelos da babasının ve kardeşlerinin isyan ettikleri bir devirde Andronikos tarafından cezalandırılmaması ilginç ve trajiktir. Isaakios, Makedonya’da Normanları durdurmuştur fakat Makedonya’yı Bulgarlara kaptırmıştır. Bulgaraların devletlerini kurmalarına engel olamamıştır. III. Haçlı Seferi’nin gerçekleştiği bu dönemde Haçlılara karşı Selattin Eyyubi ile anlaşma yaparak Latinlerin tepkisini çekmiştir. Bu kısa bir sonra gerçekleşecek olan IV. Haçlı Seferi’nin Bizans’ın başkentine olmasına olanak sağlamıştır. Balkanlarda seferdeyken av partisi sırasında kardeşi III. Aleksios Angelos’un komplosu ile tahttan indirilmiş ve gözleri kör edilerek hapse atılmıştır. III. Aleksios dönemind devlet artık gücünün tüketmiştir. Kutsal Roma Cermen imparatoru VI. Heinrich tarafından haraç ödemeye zorlanmıştır. Balkanlardaki Bulgarlar ve Vlahlar durdurulamamaktadır ve Bizans arazisinin bazı kısımlarını topraklarına katmışlardır. Bu sırada II. Isaakios’un oğlu IV. Aleksios eniştesi Svabialı Philip sarayına yardım aramak için gitmiştir. IV. Haçlı Seferi’nin tertiplendiği zamana denk gelmiştir. IV. Aleksios, oraganizasyonunda sıkıntı çeken seferi büyük kazançlar vadederek Bizans üstüne gerçekleşmesini sağlamıştır. Konstantinopolis’te Latinler baskı ile III. Aleksios’u tahttan uzaklaştırmış, yerine II. Isaakios ve IV. Aleksios tahta çıkmıştır. Ancak hazinenin boş olmasından dolayı Haçlıların isteklerini gerçekleştiremeyen imparator, yine Haçlılar tarafından tahttan indirilmiştir. Bu karagaşa döneminde imparatora bir komplo kurarak tahtı ele geçiren V. Aleksios Dukas imparator olsa da o da tahtını bırakmak zorunda kalmıştır. 1204 yılında Haçlılar I. Baudouin’i imparator ilan ederek Bizanslıları Konstantinopolis dışına yollamışlardır.

7

BİRİNCİ BÖLÜM II. BASİLEİOS’UN İKTİDARINDAN MALAZGİRT SAVAŞINA KADAR OLAN DÖNEMDE ÇIKAN İSYNALAR A. II. BASİLEİOS (976-1025) 1. Bardas Skleros’un İlk İsyanı (976-979) Nikephoros Phokas ve Nikephoros’un ölümünün ardından Ioannes Çimiskes Makedon hanedanlığı saltanatı sürdürüyor olmasına rağmen devlet erkânının desteğini kaybediyordu. Çünkü Devlet, artık askeri aristokrasinin önde gelen generalleri tarafından yönetilmeye alışmıştı. Bu alışkanlığın bir devamı olarak Çimiskes’in ölümünden sonra onun kayınbiraderi doğu domestikos’u Bardas Skleros18, aday olarak öne çıkıyordu. Makedonya hanedanlığını devamını sürdürecek olan Romanos’un oğulları Basileios ve küçük kardeşi Konstantinos akrabası Hadım Basileios’un desteğiyle tahta oturmuşlardı19. Babası gibi hafifmeşrep bir zevk adamı olan Konstantinos tahtı büyük kardeşi Basilieos’a bırakmıştı. Basileios, küçük yaşlarından beri taht üzerinde etkisi olmayan biri olarak görülmüş, kendini ispatlayabilmek adına zorluklar çekmişti ancak Hadım devletin yönetimini ele almıştı20. Hadım Basileios, Skleros’un isyan etmesinden çekindiğinden dolayı Basileios ve Konstantinos’un annelerini kapalı tutulduğu yerden getirterek ona itibarını iade etmişti. Ioannes Çimiskes, Bardas Skleros’un kız kardeşi ile evliydi. Skleros, Phokas ve Çimiskes dönemlerinde Bizans’ın önde gelen komutanlarındandı. Tüm ordu içinde sevilen, ordunun desteğini tamamen arkasına almış bir komutandır. Çimiskes döneminde doğu domestikos’u olan Skleros, Hadım’ın önlemleri kapsamında Mezopotamya valisi olarak yeni görev yerine gönderilmişti21. Konstantinopolis’te bulunan oğlu Romanos’u gizlice yanına kaçmasını sağlamıştı. 976 yılında baharında birlikleri tarafından Mezopotamya’da imparator ilan edilmeden önce Melitene’yi kontrol altına almış, buradan altı yüz kilo altın ele geçirmiştir. Ayrıca Greenwood’un The

18 George Finlay, History of The From 716 To 1057, London 1906, s.335; Zonaras, a.g.e., s. 26. 19 Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, çev: Fikret Işıltan, Ankara 2011, s. 276-277. 20 Ostrogorsky, a.g.e., s. 277; John J. Norwich, Bizans II Yükseliş Dönemi (803-1081), Türkçe çev., Selen Hırçın Riegel, İstanbul, 2013, s. 188-189; Psellos, a.g.e., s. 7; Zonaras, a.g.e., s. 25. 21 Skylitzes, a.g.e., s. 299; Zonaras, a.g.e., s. 26.

8

Universal History of Step’anos Taronec’i eserinde Yahya’dan yaptığı nakille Skleros’un Melitene (Malatya), Jahan (Ceyhan) ve (Antakya)’ya üzerinde kontrol sağladığını, sonradan onun ordusuna katılan Antioch (Antakya) duksu Michael Bourtzes’i yendiğini kaydetmiştir22. Ordusunun başında Kayseri’ye geçmiştir23. Kendi adına savaşacak orduya Ermenilerden süvari birliği oluşturmuştur24. Skleros isyan bayrağını çektiğinde süvari ve ağır silahlı piyadelerden oluşan büyük bir ordu toplamıştı25. Skleros, Amida (Diyarbakır) ve Martyroupolis (Silvan) emirlerinden destek almıştır26. Hadım, bu isyanı öğrenince Nikomedia (İzmit) metropolitni Skleros’u isyandan vazgeçirmesi için göndermişti. Skleros, giydiği imparatorluk ayakkabılarının bir kere giydikten sonra çıkmayacağını söyleyerek elçiyi geri göndermiş ve isyan hareketine devam etmiştir27. 976 yılında imparatorluk ordusunu başında Hadım Petros lideliğinde Lapara’da28 Skleros’un ordusuyla karşılaşmıştır. Petros’un komutasındaki ordu yenilmiştir. Tzamandos Hisarı’nı ele geçirmiştir. Bu hisar çok sayıdaki insan ve zenginliği ile bilinmekteydi29. Skleros kaçan adamları kendi tarafına çekmeye çalışmıştır. Hadım, Petros’un yenilmesinin ardından ordunun başında Esvapçıbaşı Leonitas’ı görevlendirmiş ve Skleros’un üzerine yollamıştır. Leonitas ilk olarak Skleros’un yanındaki adamları kendi yanına çekmeye çalışmıştır lakin bunu başaramayacağını anlayınca gece saldırmaya karar vermiştir. Bu baskın ile panikleyen ordudan imparatorluk ordusuna katılanlar olmuştur. Skleros, iki komutanı Michael Bourtzes ve Romanos Taronites’i göndermişti. Leonitas bu iki komutanı mağlup etmişti. Bunu üzerine Skleros ordunun başında kendi geçmiş ve savaşı kazanmıştır. Leonitas tutsak edilmiştir. 977 yılında zaferler kazanarak Attaleia (Antalya)’da bulundan güney donanmasının desteğini kazanmıştır. Hadım, imparatorluğun eline kalan gemilerden bir donanma hazırlayıp Skleros’un üzerine

22 Taron, a.g.e., s. 242, dipnot 219. 23 Alexander P. Kahzdan, “Skleros”, ODB, C. 3, New York-Oxford 1991, s. 1911. 24 Taron, a.g.e., s. 242. 25 Psellos, a.g.e., s. 8. 26 Skleros ordusuna emirlerden üç yüz tam teçhizatlı Saraken atlısı desteği almıştı. Ioannes Zonaras, Tarihlerin Özeti, Türkçe çev., Bilge Umar, İstanbul 2008, s. 26. 27 Zonaras, a.g.e., s. 27. 28 Merkezi bu kent olan Lykandos theması, Kayseri ile Afşin arasında bölgedir. Zonaras, a.g.e., s. 27, dipnot 12. 29 Zonaras, a.g.e., s. 28; Skylitzes, a.g.e., s. 303.

9 yollamıştı ve imparatorluk denizde zafer kazanmıştı. Hadım denizde yaptığını karada da yapmak istiyordu. Bu yüzden Komutan Manuel Erotikos’u Bityhnia’nın en önemli kenti Nikaia (İznik)’ya savunma yapması için göndermişti. Skleros, şehri kuşatma altına almıştı. Şehri aç bırakarak teslim olmasını umuyordu. Lakin Erotikos’un buğday ambarlarını kumla doldurtmuş ve kumların üzerini örtecek kadar buğday ile örtmüştür. Erotikos, elindeki tutsaklara bu ambarları göstererek, Skleros’a açlık ile onu yenemeyeceği mesajını iletmişti. Erotikos, Skleros’a istediğini yanına almak kaydıyla bir antlaşma önerdi. Tuzağa inanmış olan Skleros ise bu teklifi kabul etmişti. Erotikos halkın çoğunu ve adamlarını yanına alarak Nikaia (İznik)’yı teslim edip başkente gitmişti. Skleros ancak şehre girince hileyi anlamıştı. Nikaia’yı ele geçirdi30 ve oğlunu Konstantinopolis’i kuşatmasına hazırlık için Trakya’ya gönderdi. Bu savaşların ikincisi sırasında silah arkadaşı ve yakın dostu Petros Phokas ölmüştür31. Hadım Basileios, Khios (Sakız) adasında sürgünde olan Bardas Phokas’tan yardım istemişti. Lakin Phokas’ı imparatorluk ordularının başına geçirmek oldukça tehlikeliydi. Hadım Basileios, II. Romanos’un oğulları Basileios ve Konstantinos’u desteleyerek tacı onlara teslim etmeden önce tacın sahibi Ioannes Çimiskes (969-976) idi. I. Ioannes tacı II. Nikephoros Phokas’ın elinden onun karısı Thephano ile bir komplo kurarak almıştı. Hadım tarafından Bizans ordusunun başına geçirilen Bardas Phokas, II. Nikephoros’un yeğeniydi. Amcası II. Nikephoros’un tahttan bir komplo ile indirilmesinden dolayı I. Ioannes’e karşı isyan bayrağını çekmişti (970). Phokas 978 yılının ilk aylarında Konstantinopolis’e gelerek imparatorluk ordularının başına geçti. Phokas’tan ihanet etmeyeceğinin garantisini aldıktan sonra orduyu emrine vermişlerdi32. Phokas, ordu toplamak için Kayseri’ye doğru yola çıkmıştır. Skleros’un da harekâtı Kayseri’den başlattığı düşünülürse en gerideki güçlerini kaybetmemek için geri hamle yapmak zorunda kalmıştır. İmparatorluk ordusu Amorium’da yenilmişti. Üç yıl boyunca ülkede iç savaş devam etmiştir. Devam eden savaş yıllarında Skleros üstünlüğü elde tutmasına

30 Skylitzes, a.g.e., s. 322; Taron, a.g.e., s. 243; Leo Deacon, a.g.e., s. 169. 31 Zonaras, a.g.e., s. 29; Finlay, a.g.e., s. 336; Skylitzes, a.g.e., s. 32 Psellos, a.g.e., s. 8-9; Zonaras, a.g.e., s. 30; Skylitzes; a.g.e., s. ; Leo Deacon, a.g.e., s. ; Taron, a.g.e., s. 233-234.

10 rağmen kesin sonuca ulaşamamıştır. İmparatorluk tarafından desteklenen Phokas bir iki ay sonra tekrar toparlanmış halde gelir. 979 yılı baharında iki ordu son defa karşılaşır. Savaşı kaybedeceğini anlayan Bardas Phokas meseleyi teke tek bir karşılaşmayla halletmeyi teklif eder. Phokas ve Skleros, tek teke dövüşmeye karar verdiler. Dövüş kıran kırana devam ederken, Skleros kafasına aldığı bir darbe ile geri çekilmiştir. Skleros savaşı da kaybederek halifeye sığınmıştır33. Basileios olayları Konstantinopolis’ten izlemektedir. İki rakibi hala hayattadır ve hiç şüphesiz yeni planlar yapmakla meşguldürler. Kafasından aldığı darbeye rağmen hayatta kalan Skleros, Phokas’ın namına biraz leke düşürmüştür. Müslümanlara sığınmış ve Bağdat’ta bir tür yarı tutsak hayatı yaşamaya başlamıştır. Büveyhoğullarında emîrü’l- ümera olan Adududdevle ile anlaşmaya çalışmıştır. II. Basileios tarafınan bir elçi gönderilerek yaptığı işlerden vazgeçmesi ve başkente dönmesi halinde affedileceğini gösteren imzalı bir mektup almıştır. Lakin Adududdevle’nin, Bizans’tan çekinmesinden dolayı ve Skleros’un adamlarının çokluğundan dolayı onu hapse attırmıştır34. Bardas Phokas, kazandığı zaferle ve imparatorluktan aldığı güçle daha sonra isyan edecektir, Skleros ise Bağdat’a kaçmıştır lakin bir sonraki isyanına kadar hem Müslüman emirlerden hem de Anadolu’daki Bizans soylularından destek aramaya devam edecektir. 2. Hadım Basileios’un Komplosu (985) II. Basileios, kardeşi VIII. Konstantinos ile tahtı paylaşıyordu. VIII. Konstantinos’un devlet işlerinden uzak hali Basileios için sorun teşkil etmiyordu aksine devletin kontrolüne tek başına sahip olabilecekti. II. Basileios, kardeşi Konstantinos ile tahta büyük amcaları Hadım Basileios tarafından geçirilmişti. Hadım Basileios, I. Romanos Lakapenos’un bir bulgar kadından doğmuş gayrimeşru çocuğuydu. Baba tarafından kardeşi Helena’nın eşi VII. Konstantinos döneminde sarayda parakoimomenos mevkine gelmişti. II. Romanos’un ölümünden sonra tahta çıkan II. Nikephoros’un en önemli destekçisiydi. I. Ioannes Çimiskes’in tahta çıktığında da parakoimomenos görevine

33 Psellos, a.g.e., s. 9; Zonaras, a.g.e., s. 29-31; Skylitzes, a.g.e., s. 310-311; Leo Deacon, a.g.e., s. 213; Taron, a.g.e., s. 245-246. 34 Psellos, a.g.e., s. 10; Urfalı Mateos, a.g.e., s. 36; Skylitzes, a.g.e., s. 311; Norwich, Bizans II, s. 191; Mark Whittow, The Making of Byzantium 600-1025, California 1996, s. 361-365.

11 devam ediyordu. Saraydaki nüfusu sayesinde yerini koruyabilmişti. 976 yılında Çimiskes öldüğünde II. Romanos’un çocuklarını tahta çıkarmıştı35. Hadım Basileios, II. Basileios ve VIII. Konstantinos tahta çıktıklarında Skleros’un çıkarttığı isyana karşı devleti tek başına savunmuştu. Lakin Bardas, Phokas’un yardımıyla yenilmiş ve Müslüman topraklarına kaçmıştır. II. Basileios akrabası Hadım’ın arakasında gölge gibi geçirdiği zamanlardan bıkmıştır. Artık imparatorluğun dizginlerini eline almak istemektedir. Birkaç imparatorun taht değişikliğinde yerini kaybetmeyen Hadım da, genç imparatora meydanı kolayca terk etmek niyetinde değildir. Hadım gençlik yılları boyunca genç Basileios’u tahttan uzak tutmuş, devletin hiçbir işine karıştırmamıştır. Ayrıca Hadım’ın kendi kişisel servetini artırmak için rüşvet aldığı haberleri ortada dolaşmaktadır. Skleros isyanını bastıran Bardas Phokas ile gizlice bir komplo kurdukları yönünde haberler çıkmıştır. İmparator, kararı vermiş ve parakoimomenos Basileios’u görevinden azletmişti. Yıllardan beri sarayda konumundan dolayı imparatordan bile zengin olduğu yönünde söylentiler vardır. Genç Basileios, Hadım’ın bütün mal varlığına el koydurmuştu. Hadım Basileios sürgüne gönderilmişti. İmparator sadece Hadım’ı göz önünden kaldırmakla yetinmedi aynı zamanda Aziz Basileios Manastırı’nı da yıkmak istemişti. Fakat böyle bir hareketin halkın gözünde dinene saygısızlık olarak algılanabileceğinden çekindiği için bazı bölümlerini ve içindeki mozaikleri yıktırmıştı. Hadım sürgün bölgesinde kısa zamanda hayata gözlerini yummuştu36. 3. Bardas Phokas ve Basileios Skleros ikinci isyan (987-989) Bardas Phokas’a Traianus kapısında yenilerek Bağdat’ta kaçan Bardas Skleros hapis hayatı yaşarken, Samsâmüddevle ile Bizans tahtını ele geçirmek için anlaşmıştır. Sınır kalelerini onarma ve bir kısmını kendisine verme ve bütün Müslüman esirleri serbest bırkma karşılığında Samsâmüddevle onu serbest bırakmayı kabul etmiş, ayrıca asker, para ve erzak da vermeyi tahhatüt etmiştir. Fakat Samsâmüddevle’nin kardeşi Şerefüddevle tarafından tutuklnması ile Skleros aradığı fırsadı yitirdğini sanıp kaçmıştır.

35 Psellos, a.g.e., s. 6; Norwich, Bizans II, s. 190; Zonaras, a.g.e., s. 25; Skylitzes, a.g.e., s. 298-299. 36 Norwich, Bizans II, s. 191; Ostrogorsky, a.g.e., s. 278; Psellos, a.g.e., s. 15-16; Zonaras, a.g.e., s. 36; Skylitzes, a.g.e., s. 299; Deacon, a.g.e., s. 213.

12

Yolda karşılaştığı Arap kabilelerden aldığı iyi kuşatılmış bir kuvvetlerle Anadolu’ya gelen Skleros, 987 yılında Melitene’de kendini ikinci defa imparator ilan etmiştir37. Skleros Anadolu’ya gelidiğinde II. Basileios Bulgarların Simeon önderliğinde bağımsızlık mücadelesine karşı sefere çıkmıştı. Bu seferler devleti çok yıpratmıştı. İki isyancı için de harekete geçmek için uygun zaman gelmişti. Skleros geçen seferki isyanında olduğu gibi destekçi bulamamıştır. Anadolu aristokrasinin gönlü Phokas’a kaymıştır. Bardas Phokas parakoimomenos Basileios’un 985’de görevinden uzaklaştırılmıştı. II. Basileios hadımın neredeyse bütün kararlarını bozmaktaydı. Bu doğrultuda Bardas Phokas domestikos rütbesiden Antakya duksu rütbesine indirgenmişti. Phokas, 15 Ağustos 987 günü Chariana themasındaki Eustathios Maleinos sarayında kendisini imparator ilan etmiştir. Fakat iki önemli komutan doğrudan başkente gitmeyi göze alamıyorlardı çünkü artık önlerinde imparatordan başka bir kuvvet daha vardı. Bu yüzden Phokas, kendisine Konstantinopolis ve Avrupa tarafını almak, Skleros’a ise Anadolu topraklarını vermek üzere bir antlşam teklif etmişti. Fakat düşmanın kendinden daha iyi bir poziyonda olduğunu düşündüğünden dolayı teklifi kabul etmiştir. Antlaşma için Kapadokya’daki buluşmada Phokas, Skleros’u yakalatmış ve Tyropoion Kalesi’nde zindana attırmıştı38. Phokas oğlu Nikephoros’u Gürcü kralı III. David’e askeri yardım almak için göndermişti. Nikephoros, Trabzon’da Phokasların ardında yer tutan ve doğu vilayetinde Ermeni ordusu bulunan Gregory Taronites ile karşılaştı. Nikephoros, Gürcü kralı David’den bin Ermeni askeri elde etti ve Tarontines’i yenmişti39. Gürcü kuvvetler geldiğinde Phokas, Marmara’ya ulaştığında ordunun yarısını Abydos’a göndermiş, diğer yarısı da Konstantinopolis’in karşısında yer alan Khrysopolis’te bekletmiştir40.

37 Norwich, Bizans II, s. 193; Finlay, a.g.e., s. 338; Zonaras, a.g.e., a.g.e., s. 31-34; Sklylitzes, a.g.e., s. 31-317; Psellos, a.g.e., s. 9-11; Deacon, a.g.e., s. 215. 38 Norwich, Bizans II, s. 194; Sklylitzes, a.g.e., s. 318; Psellos, a.g.e., s. 12. 39 Treadgold, Warren, A History of the Byzantine State and Society, Californa 1997, s. 515-516. 40 Norwich, Bizans II, s. 194; Zonaras, a.g.e., s. 35; Sklylitzes, a.g.e., s. 319; Psellos, a.g.e., s. 13-14.

13

Kiev prensi Vladimir, babası Svyatoslav’ın, Ioannes Çimiskes ile yaptığı antlaşmaya bağlı kalarak 6000 Vareng’den askeri göndermiştir. Bunun karşılığında imparatorun kardeşi Porphyrogenneta Anna ile evlenmek istemiştir41. Phokas ordusunun bir kısmını Delphinas’a verdi ve onu Khrysopolis’e göndermişti. Kendisi ise ordunun kalanı ile Abydos’a geçmişti. Donanma sayesinde uzun bir süre Anadolu yakasında tutulmuştu. İmparator Basileios Ruslardan aldığı destkle birlikte Delphinas’ın üzerine bir baskın yaparak onu ele geçirmişti ve onu kazığa oturtmuştu. II. Basileios sefere kardeşi Konstantinos’u da dâhil ederk Phokas’ın üzerine Abydos’a ilerlemişti. Orduların karşı karşıya gelmesi ile Phokas ileri fırlmıştı. Fakat hedefine varamdan atının üzerinden düşerek ölmüştü. Psellos’a göre Phokas zehirlenmişti fakat bunu gösteren bir delil yoktur. Ostrgorsky’e göre ise kalp krizi geçirmiştir. Lakin ne olursa olsun Phokas atının üzerinden düşünce ordusu geri çekilmiş ve dağılmıştı42. Bizans tahtına tehlike teşkil edecek bir tek Bardas Skleros kalmıştır. Phokas’ın oğlu Nikephoros annesinin yaşadığı aynı zamanda da Bardas Skleros’un tutuklu tutulduğu Tyropoion kalesine kaçmıştır. Nikephoros ve kardeşi Leo, Skleros’un isyanını desteklemişti. Fakat Skleros yaşlılık ve yorgunluk yüzünden isyanından vazgeçmişti ve imparatora teslim olmuştu. İmparator, Nikephoros’un özrünü kabul etmişi. Ayrıcalıklarını korundu. Leo, Antakya’da direnişi sürdürmeye çalışsa da şehir sakinleri onu imparatora teslim etmişti43. Basileios isyanları bastırdıktan sonra Vladimir’e verdiği söz konusunda oyalanmaktaydı. Devlet ileri gelenlerinin bir Bizans prensesinin yabancı biriyle evlenme konusundaki muhalefeti yüksek sesle konuşuluyordu. Ancak çok geçmeden Vladimir Basileios’a anlaşmayı hatırlatmak için 989 yılında imparatorluğun Kuzey Karadeniz sahilindeki Kırım’da Khersones zapt etmiştir ve eğer oyalamaya devam ederse Konstantinopolis’i de zapt edeceğini söyleyerek tehdit etmiştir44.

41 Norwich, Bizans II, s. 194. 42 Norwich, Bizans II, s. 196; Zonaras, a.g.e., s. 36; Sklylitzes, a.g.e., s. 320; Psellos, a.g.e., s. 14. 43 Norwich, Bizans II, s. 196-197. 44 Norwich, Bizans II, s. 198.

14

Basileios Khersones’in elden çıkması, Bardas Skleros’un hala özgür olduğu bir zamanda Rus desteğinin çekilmesi ve daha da kötüsü Vladimir ve Bulgar çarı Samuel arasında bir yakınlaşma ihtimali karşısında geri adım atmıştır. 6000 Vareng hala Konstantinopolis’tedir ve Vladimir’in emriyle sorun çıkartabililer. Bütün bu şartlar düşünüldğünde Basileios kardeşi Anna’yı Vladimir gelin olarak göndermiştir45. 4. Nikephoros Xifias ve Nikephoros Phokas Barytrachelos İsyanları ve VIII. Konstantin Dönemindeki Yansımaları (1022) Xifias, Basilieus döneminde komutanlarından biriydi. Bulgaristan’ın ele geçirilmesinde önemli işler yapmıştı. 1021-22 yılında Kayseri’ye Anatolic thema’sının strategosu olarak gönderildi. Basil’in Gürcistan seferine katılmak istemeyince araları açıldı. Xifias, Basil’in tahta çıkışının ilk yıllarında isyan eden Phokas’ın oğlu ve imparator II. Nikephoros Phokas’ın yeğeni Nikephoros Phokas Barytachelos ile anlaştı. Ayrıca isyan Basil’in akınlarından kurtulmak isteyen Gürcü kralı I. George tarafından da desteklenir. Basil, isyanı öğrenince Gürcistan seferinden geri dönmedi. Kendi güvenliği için Mazdat kalesine çekildi. İmparator isyancıların aralarında bir anlaşmazlık çıkarmak için Anatolic themasının yeni valisi Theophylact Dalassenos’u gönderdi. İki isyancıya da mektup gönderdi. Bu mektuplarla Basil iki isyancının birbirleri olan güvensizliğini ortaya çıkararak onların arasını açmaya amaçladı ve başarılı da oldu. 15 Ağustos 1022 yılında Xifias, Phokas’ı öldürttü. Phokas’ın destekçileri dağıldı. Yeni Anatolika theması Theophylact Dalassenos, Xifias’ı teslim olmaya zorladı. İstanbul’a getirilen Xifias’a işkence edildi ve Burgazada’ya sürgüne gönderildi. Basil, komplocuların destekçilerini hapse attırdı ve mallarını müsadere ettirdi. Patrik Gürcü Pherses infaz edilirken iki saray görevlisi de öldürüldü. Basil birini kendi öldürdü, imparatoru zehirlemeye çalışan diğeri vahşi hayvanlara atıldı. VIII. Constantinos, Basil’in ölümünden sonra isyanda adı geçenleri serbest bıraktı. III. Romanos tahta çıktığında Xifias’ı serbest bıraktı. Xifias ilerlemiş yaşı yüzünden Stoudios Manastırına çekildi46.

45 Zonaras, a.g.e., s. 37-38; Sklylitzes, a.g.e., s. 321; Traegold, a.g.e., s. 516-518; Whittow, a.g.e., s. 369-371. 46 Skylitzes, a.g.e., s. 331-332; Zonaras, a.g.e., s. 44.

15

Yukarıdaki isyanın bir devamı olarak VIII. Konstantinos devrinde devam etmiştir. Nikephoros Komnenos zeki bir adamdı, erdemi ve cesaretiyle ünlenmişti. Vaspurakan olarak da bilinen Media komutanı olarak Nikephoros komşu halkları itaat altına almıştı. Nikephoros sık sık Media yakınlarındaki Araplar ile ilişki içindeydi. Bu girişimler imparatorun Konstantinos’un kulağına geldiğinde, imparator acil bir şekilde Nikephoros’un rütbesini söktü ve onu başkente getirtti. İmparator bir mahkeme kurdu, onu imparatora karşı isyan etmekle suçladı ve gözlerini oydurdu. Dahası imparator, Patrik Bardas’a ve bazılarına (Magister Bardas Phokas’ın torunu) sinirlendiği zaman, elinde tuttuğu muhbirlerden birinin ajanlığı ile ona karşı bir isyan girişimi uydurdu ve acil bir şekilde onun yanında iftira ettikleri ile beraber kör ettirdi47. Naupaktos’da buranın komutanı George bir isyan çıkmıştı, ona aklının dengesizliğinden dolayı “deli George” derledi. Halk komutanı öldürdü ve bütün mallarını ele geçirdi çünkü burada yaşayanlara kötü davranmıştı ve kendi tasarladığı vergiler sıklıkla halkı üzmüştü. İmparator yalnızca ölümden sorumlu olanları acımasızca cezalandırmadı ayrıca Naupaktos piskoposunu bile kör ettirdi. Patrik Basil, Romanos Skleros’un oğlu, Magister Bulgar Prousianos, Boukellarion kumandanı ile kargaşanın içine girmişti ve birbirleriyle savaştıklarından dolayı çok kızmıştı. Konstantin imparatorluk saygınlığına karşı rezalet olmuş bu kavgayı yargıladı ve her ikisini de sürdü, birini Oxeia adasına, diğerini Platea’ya. Biraz sonra imparator, Basil’i kaçma planı yapmakla suçladı ve onu kör ettirdi. Prousianos aynı kaderi yaşamaya çok yaklaştı fakat serbest bırakıldı. İmparator Prousianos’un kız kardeşi ile evli olan Romanos Kourkouas’ı bile kör ettirdi; Bogdan, Glabas48 ve Goudelios bile ve dahası o, Theudatos akrabası, monk Zacharias’ın dilini kesmişti. Yalan bir şekilde bu adamları ona karşı komplo kurmak ile suçluyordu49.

47 Constantinos Phokailerin sonuncusu ve onun etkilerini sonlandırmak için kardeşinin planını tamamladı. Yahya III, 482, farklı bir hikaye anlatır. Phokas ve Xiphias’ın takipçileri hapiseneden bırakılmıştı (II. Basil döneminde) sonra Phokas’ın oğullarının etrafında bir isyan oluştu ve imparator saldırdı. 48 Kazhdan, “Glabas”, ODB, c. 2, s. 851. 49 Skylitzes, a.g.e., s. 350-51.

16

Bardas Phokas’ın oğlu Nikephoros 1022 yılındaki isyanında öldü ve Nikephoros’un oğlu Bardas VIII. Konstantinos tarafından kör ettirildi. Aile, Laskaris tarafından terfi ettirilen XIII. Yüzyıla kadar kendine gelemedi50. Phokas ve Skleros aileleri arasındaki evlilikle Kourkouas ailesi askeri aristokrasinin yüksek kademesinde yer aldılar. Sonra II. Basil onların rütbesini düşürdü: Bulgar çarının kızıyla evlenen Romanos, VIII. Konstantinos ’a karşı isyan etmekle suçlandı ve kör edildi. Aile sivil hizmetlere geçti ve XII. Yüzyılda dini makama geldiler. Michael (II) Konstantinopolis patriği oldu51. B. ROMANOS III (1028-1034) 1. Prousianos İsyanı (1028) II. Basileios’un Bulgarların Draç’ı ele geçirmesi üzerine yaptığı sefer başlangıcında, ordu daha Edirne’ye geldiğinde Bulgarların kraliçesi Maria, imparatorla anlaşmak için Bulgar patriği David’i göndermişti. Bu anlaşma sırasında Maria ve çocukları imparatorun huzuruna gelmişlerdi. Basileios, çocuklardan Prousianos’u magistros olarak atamıştı. III. Romanos döneminde, VIII. Konstantinos’un kızlarından Theodora ile Bulgar soyundan olan magistros Prousianos imparatora gizlice suikat planladıklarından dolayı onu yakalattı ve kör ettirdi52. 2. Konstantinos Diogenes İsyanı (1029) Bizans imparatoru Romanos Diogenes’in babasıdır. Konstantinos Diogenes, II. Basileios döneminde 1015’de Selanik theması strategosluğuna getirilmişti. 1019’da Sirmium bölgesinin kontrolü ona verilmişti. II. Basileios’un ölümü ve VIII. Konstantinos’un tahta tek başına kaldığı dönemde 1026 yılında Bulgaristan duksluğuna atanmıştı53. VIII. Konstantinos döneminde Peçeneklerin Bulgar arazilerine saldırmasına karşın onlarla savaşmış ve Tuna’nın ötesine kadar kaçmalarını sağlamıştı. III. Romanos tahta

50 Kazhdan, “Phokas”, ODB, c. 3, s. 1666. 51 Kazhdan, “Kourkouas”, ODB, c. 2, s. 1156. 52 Skylitzes, a.g.e., s. 362; Zonaras, a.g.e., s. 45, 49. 53 Psellos, a.g.e., s. 223.

17

çıkınca da ona karşı bir komplo gerekçesiyle 1029 yılında başkente getirtilerek hapsedilmişti. Ioannes Orpohanotrophos onunla birlikte isyan edenlerin isimlerini söylemesi için işkence etmiştir. Zonaras’a göre bu işkencelere dayanamayarak uçurumdan aşağı atarak intihar etmiştir54. 3. Ordu tarafından çıkarılan isyan (1030) 1030 yılında Romanos Bizans ordusunun başında Müslümanlara karşı bir sefer düzenledi. İmparator Halep’e yakın olan Azez şehrindeki müstahkem kalede karargâh kurdu. Müslüman askerlerin çok sayıda asker toplayıp Bizans ordusuna karşı yürüdüler. İmparator korkudan savaş alanına çıkmaya cesaret edemedi. Askerler tarafından sevilmeyen, korkak, kötü tabiatlı ve Ortodoks inancının yüz karası olarak görülüyordu. Bu yüzden askerler imparatorlarını geceleyin kaçıp giderek onu yalnız bırakmayı düşündüler. Fakat kumandanlardan Abukaba (Küropalat David’in çadır muhafızı) tarafından uyarıldı ve imparator orduyu gece terk ederek kaçtı. Bunu haber alan Müslümanlar, Bizans ordusunun arkasından giderek kılıçtan geçirdi. Mateos’a göre 20.000 kişi öldürülmüştür55. 4. Mikhail tahta çıkışı ve Romanos’un şüpheli ölümü (1034) II. Basileios ve VIII. Konstantinos’un erkek çocukları olmamıştı. Hatta II. Basileios evlenmemişti. VIII. Konstantinos’un Eudokia, Zoe ve Thoedora adında üç tane kızı vardı. II. Basileios’un ölümünden sonra tek başına tahtın sahibi olan Konstantinos ilerleyen yaşından ve hastalığından dolayı devlet erkânın da baskılarıyla kızlarından biriyle evlenmek üzere tahta çıkacak imparator arayışlarına başlamıştı. Konstantinos’un kızlarından Zoe kendisine uygun biri ile evlenerek tahta geçmek için en istekli olan idi. Konstantinos Dalassenos Zoe ile evlenmesi için başkente çağrılmıştı fakat bürokratların desteklediği Romanos Argyros’u tahta çıkması için Konstantinos’a ısrar edilmişti. Fakat bu kadar ısrar edilmesine rağmen Romanos çok yaşlıdır ve ayrıca da evlidir. Devlet ileri gelenlerinin baskısına dayanamayan Konstantinos, ona ya karsını boşayıp Zoe ile evlenip tahta çıkmasını ya da gözleri kör edilmesinden birini tercih etmesini istemiştir.

54 Zonaras, a.g.e., s. 47, 52; Skylitzes, a.g.e., s. 363-364; Ostrgogorsky, a.g.e., s. 290, dipnot 2. Ayrıca Ostrogorsky 1031 yılında keşiş olduğunu iddia etmektedir. 55 Mateos, a.g.e., s. 52.

18

Romanos’un karısı fedakârca saçlarını keser ve kendini kiliseye kapatmıştır. Konstantinos’un kızları arasında en genç olan Theodora evlilik için öne çıkan aday idi. VIII. Konstantinos da Thoedora’nın evlenmesini istiyordu. Lakin kaynaklarda anlatıldığı üzere Theodora güzel bulunmamıştır. Eudokia ise küçük yaşta geçirdiği hastalık yüzünden suratında çıkan izlerden dolayı kendisini çirkin bulmaya başlamış ve içine kapanmıştır. Bütün bu yaşananlara rağmen Romanos ve Zoe evlenmiş, III. Romanos yeni imparator olarak tahta oturmuştur. II. Basileios’un sarsılmaz kişiliği ile Bizans güçlü bir dönem geçirmiştir. Basileios devletin sınırlarında düşmanları ile savaşırken özellikle sınrılarının içinde Bizans aristokrasisini kırarak otoritesini güçlendirmiştir. Basileios’un ardından tahtta tek başına kalan Konstantinos ve Zoe ile evlenerek tahta çıkan Romanos, Basileios’un tam aksine soylulara karşı olan savaşa son vermiş, devlet tekrar eski haline dönmeye başlamıştır. Romanos tahta çıkınca devlet işlerinde yeteneksizliği ortaya çıkmış kendini devlet için önemli gördüğü başka işlere vermiştir. Zoe artık onun için çekiciliğini kaybetmiştir. Onu yaşamını kısıtlamıştır. Devlet hazinesinden yaptığı harcamalarına sınırlama getirilmiştir. Theodora ise bu dönemde kardeşi Zoe’nin kıskançlığından dolayı komplo kurmakla suçlanarak kiliseye gönderilmiştir56. Ioannes Orphanotrophos (yetimhane müdürü), Paphlagonialı sıradan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve yeteneklerini kullarak sarayda kendisine bir yer edinmiştir. İmparatorun dostu ve sıradaşıdır. Ioannes’in tıpkı kendisi gibi hadım olan iki toplamda dört kardeşi vardır. Ioannes sayesinde şehirde para bozma işleri ile uğraşmışlardır. Beş kardeşden en küçük olanı Mikhail, güzelliği ile göz kamaştırmaktadır. Ioannes, kardeşi Mikhail’i 1033 yılında Zoe ve Romanos’a takdim etmiştir. Zoe, gördüğü ilk anda bu genci kafasına takmıştır57. Zoe bu gencin tekrar yalnız olaral karşına çıkarılmasını emretmiştir. İmparatoriçe bu genci kendi kişisel hizmetçisi olarak yanında tutmuştur. Fakat Ioannes’in aklında kardeşini tahta oturtmak vardır. Bu sayede devletin kontrolünü tamamen ele alacaktır ve zenginliğine zenginlik katacaktır. Bir süre sonra bu ikilinin arasında ilişki başlamıştır ve bu ilişki Zoe tarafından her yerde anlatılmaya başlanmıştır. Zoe, kocası imparator

56 Norwich, Bizans II, s. 220; Psellos, a.g.e., s. 31; Zonaras, a.g.e., s. 47-48. 57 Norwich, Bizans II, s. 220-221; Psellos, a.g.e., 40; Zonaras, a.g.e., 53.

19

Romanos tarafından görmezden gelinmiştir hatta bir metresi bile vardır. Bu söylentilerin Romanos’un kulağına gelmesiyle Mikhail huzuruna çıkarılarak yemin etmesi istenmiştir. Mikhail yemin etmesi üzerine o zamana kadar sürüp giden işler devam etmiştir hatta Mikhail, Romanos’a bile kişisel hizmet vermiştir58. Zoe’nin yaptıklarından dolayı kocası Romanos’a olan nefreti ve tam zıttı şekilde Mikhail’e olan aşkı onu harekete geçirmiştir. Birçok kaynak ve telif eserde geçtiği üzere Zoe, parfümü yapımında kullanmak üzere bitkiler ile yakından ilgiliydi. Romanos kutsal Cuma yapılacak ayine hazırlanmak için hamama gitmişti. Banyo ederken Psellos’ta emin olmamakla beraber onun yanında bulunan görevliler onu suda boğmuştu59. Zonaras ve Skylitzes’ göre ise Zoe tarafından zehirlenmişti. Fakat imparator Romanos cançekişir bir halde hamamda bulunduğuna bütün saray Zoe dâhil oraya toplanmıştı. Zoe kocası için gözyaşları dökerek ruhunu teslim eden Romanos’un yanında ayrılmıştı60. Urfalı Mateos karısının verdiği bir zehirle öldüğünü anlatmıştır61. Hill’in Romanos şüpheli ölümü konusunda karısı Zoe’nin parfüm yapma konusundaki bilgileri bize anlatmıştır62. Sonuç itibariyle, iki şüpheli katil ve dört ayrı teoriyle karşı karşıya bulunmaktayız. Ancak Norwich’in anlattığı şekilde; Zoe, Ioannes ve Mikhael önce Romanos’u zehirleyerek öldürmeyi planlamış, ancak zehrin etkisini çok yavaş gösterdiğini fark edince sabırsızlanıp işi bir an önce bitirmeye karar vermişlerdir63. 12 Nisan 1034 Paskalya Cuması Konstantinopolis patriği Studioslu Aleksios Ayasofya’dan acilen saraya çağrılmıştır. Saraya geldiğinde Romanos’un cesedi ile karşılaşmıştır. Henüz ölmüş olan imparatorun cenazesi ile ilginmesi gerektiğini düşünürken Zoe ve Mikhail tahta hazır şekilde oturmaktadır. Patrik Aleksios bu işin yapılması konusunda emin değildir fakat başka çaresi de yoktur. Aynı gün içinde Mikhail

58 Norwich, Bizans II, s. 221. 59 Psellos, a.g.e., s. 43-44. 60 Skylitzes, a.g.e., s. 370; Zonaras, a.g.e., s. 53-55. 61 Mateos, a.g.e., s. 58. 62 Barbara Hill, Bizans İmparatorluk Kadınları (1025-1204); İktidar, Himaye ve İdeoloji, Türkçe çev., Elif Gökteke Tut, İstanbul, 2003, s. 47. 63 Norwich, Bizans II, s. 222.

20 imparator ilan edilmiş ve saray görevlilerini huzuruna beklemektedir. Romanos Argyros’un cesedi kendi yaptırdığı kilisesi Peribleptos’a götürülmüştür64. C. MİKHAİL IV. (1034-1041) 1. Mikhail’in İktidarına Karşı İsyanlar (1034) Ioannes Orpanotrophos, kardeşi Mikhail’i Zoe ile tanıştırmıştır. Zoe ilk görüşte bu adamdan etkilenmiş ve ona olan alakası artmaya başlamıştr. Romanos öldükten sonra vakit kaybtmeden Mikhail, Zoe ile evlenip Bizans tahtına oturmuştu. V. Mikhail, daha Romanos döneminde Zoe’nin kişisel hizmetçisi olarak saray içine girip çıkıyordu. Ioannes Orpanotrophos sarayda yerini güçlendirmişti. V. Mikhail’in tahta çıkmasına daha önce Zoe’nin kocası olarak önerilen Patrik Konstantin Dalassenos yeni imparatorun, aşağı tabakadan birisi olmasnın rahatsızlığı saray çevresinde duyulmuştu. Ioannes bunu öğrendiğinde Dalassenos isyana teşebbüs etmesin diye Ergodotes ismiyle bilinen özellikle bu tür görevler için uygun hadımı ona gönderilmişti. Dalassenos, başkente gelince gerçekten imparator tarafından iyi karşılandı ve armağanlar sunuldu. Ioannes Senato ve halkı manipüle ederken Dalassenos’u sakinleştirmişti. O kamuoyunu halkı hediyeler ve iyiliklerle teskin ederken senatörleri daha yüksek rütbelere ilerleterek kazandı, bir kez ve her kesimden vatandaşı yatıştırmıştı. Ioannes, kardeşi Niketas’ı Antakya dükü olarak atadı fakat oraya gittiğinde, Antakya halkı onun şehre girmesine müsaade etmedi. Bunun nedeni adı Salibas olan eski adi bir vergi toplayıcısı halkın ödeme yapmasını sağlayacaktı; fakat o Antakya halkı tarafından öldürüldü. Onun istekleri oradaki halk için aşırıydı. Sonra Antakyalılar işledikleri cinayetin yüzünden imparator tarafından cezalandırılacaklarını sanmışlardı. Niketas, cezanın bir affı olabileceğini ve Salibas’ın cinayetinin onların başına tatsız şeyler açmayacağı konusunda yemin etti. Sonra halk onu içeri aldı. Şehre girdikten sonra verdiği sözleri unuttu ve halka acımadı. Patrik Elipidos’un en seçkini olduğu on bir önde gelen ve asil soyluların son derece zenginlerini tutuklattı ve onları zincirleyerek başkente gönderdi65. Niketas kardeşi Ioannes’e Sabilas’ın cinayetinin halkın suçu olmadığını, onun

64 Norwich, Bizans II, s. 223; Skylitzes, a.g.e., s. 370-371; Psellos, a.g.e., s. 43-44; Zonaras, a.g.e., s. 55-56; Mateos, a.g.e., s. 58. 65 Skylitzes, a.g.e., s. 373; Zonaras, a.g.e., s. 57-58.

21

Antakya halkı tarafından şehre girşini engellendiğini fakat bunun nedenin şehrin Dalassenos66 ’un yanında bir tutum sergilemesi olduğunu anlatan bir mektup yazdı. Dalassenos’a karşı içinde biriken kinin ateşlenmesi için bir kıvılcım olmuştu. Ioannes onu hemen başkente getirtti ve onu 3 Ağustos’ta Platea (Yassıada) Adası’na sürdü. Onun evlatlığı Konstantinos Dukas haksızlığı protesto ettiği için bir kuleye kapatıldı. Diğer üç soylu Konstantinos Dukas ile aynı fikirde olduğu için imparator tarafından cezalnadırıldı: Goudelios, Baianos ve Probatas. Onlarına mallarına el koyuldu ve imparatorun kardeşi Konstantinos’a verildi. İmparator Konstantinos’un hizmetlilerinden biri protovestiarios Simeon imparatorun sözünü bir kenara koyarak Dalassenos’a yapılan haksızlığı protesto ettiği için şehirden kovuldu. Simeon’un da malları hadım Ioannes’in kardeşi Georgios’a verilmişti. Mikhail Kerularios, imparatora suikast girişiminde dolayı sürgüne gönderilmişti. Konstantin Monomakhos ise Romanos’a yakınlığı nedeniyle Lesbos (Midilli) Adası’na sürülmüştü. Ioannes, Dalassenos sorunu tamamen çözmek istiyordu. Ioannes onu sürgünde bulunduğu Plate adasından getirtti ve onu güvenli bir kuleye hapsetti. Patrik Edessa’daki görevinden alınarak, Vaspurakan olarak da bilinen Aşağı Media’yı yönetmeye gönderdi. O, Leo Lependrenos’u Edessa’ya gönderdi67. D. V. MİKHAİL (1041-1042) 1. Mikhail’in sonu (1041-1042) VIII. Konstantinos ölümünün ardından tahta geçebilecek bir erkek evlat bırakmamıştı fakat üç tane kızı vardı. Konstantinos’un kızlarının içinde evlilik için en hevesli olanı Zoe idi. Roman Argyros ile evlendikten sonra hadım Ioannes Orphanotrophos’un devlet işlerini kontrole alması ve kardeşi Mikhail’i imparatoriçe ile tanıştırması ile imparatorluk çalkantılı bir döneme girmişti. Tarihi kayıtlarda Romanos’un Zoe ve Mikhail tarafından öldürüldüğüne neredeyse kesin gözüyle bakılmaktadır. Romanos’un ölümü ve ardından IV. Mikhail’in Zoe’nin kocası olarak tahta oturması ile hadım Ioannes’in planları gerçekleşmişti. Ioannes ve diğer dört kardeşi biri imparator olmak üzere sarayda etkin konumdaydılar. IV. Mikhail’in sağlığının bozuk olması, Ioannes ve kardeşlerini

66 Dalassenos, II. Basil döneminde Antakya Dükü idi. 67 Skylitzes, a.g.e., s. 374; Zonaras, a.g.e., s. 58-59; Psellos, a.g.e., s. 49; Mateos, a.g.e., s. 59.

22 düşündürüyordu. Kardeşi imparator IV. Mikhail ölürse sahip oldukları her şeyi kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya geleceklerdi. Ioannes, bu yüzden Zoe ve IV. Mikhail’i ikna ederek yeğeni Mikhil’i (V) caesar unvanı ile ortak imparator olarak taçlandırmıştı. Zoe, onu evlatlık alarak IV. Mikhail’in yerine veliaht olarak atamıştı. V. Mikhail sadece Zoe’nin yanında duracak gölge bir imparator olarak düşünülüyordu ve o da kendi rolünün farkında olarak unvana sahip olmasında emeği geçenlere büyük saygı gösteriyordu68. IV. Mikhail’in beklenen ölümü gerçekleştikten sonra Mikhail’in tahta çıkma hazırlıkları hemen başlamıştı. IV. Mikhail daha ölmeden önce caesar Mikhail’e diğer kardeşleri yaltaklanarak onun imparatorluğu için bir şeyler kopramanın derdine düşmüşlerdi. Lakin Ioannes, kardeşi imparator Mikhail’in hala yasını tutmaktaydı. Caesar Mikhail nobelissimos Konstantinos ile tahta çıkış sürecinde ve sonrasında onu tahta çıkmasını sağlayan kardeşi Ioannes’ten daha yakınlaşmıştı. V. Mikhail tahta oturduktan sonra Zoe ve Ioannes Orphanotrophos’tan kurtulmak için Konstantinos ile planlar yapmaya başlamıştır. Ioannes, sarayda yenen bir akşam yemeği esnasında Mikhail ile yaşadığı bir kavga dolayısıyla başkenti terkederek kendi çiftliğine çekilmiştir. Mikhail daha sonra onu devlet işlerini bahane ederek geri çağırmıştır. Lakin kendisi ile sarayda görüşmesi gereken zamanda tiyatro oyunu izlemek için saraydan ayrılmıştır. Ioannes’in imparatorun bu davranışından sonra tekrar çiftliğine çekilmiştir. İmparator bunu emre itaat hususunda bir zaaf olarak nitelendirerek onu Monobatai Manastırı’na sürgüne göndermiştir69. V. Mikhail, devlet otorotiseni tamamen kontrolü altına almak istiyordu. Bu yüzden saray ileri gelenlerine karşı bir mücadele başlatmıştır. Gücünü halktan almak için onları rahat bırakmıştır. Otoritenin tek bir elde toplanmasını engelleyen tek şey tahtı paylaştığı imparatoriçe Zoe idi. İmparatoriçenin daha önce başına geldiği gibi tekrar kısıtlamalar getirilerek gynaikeion’a gönderilmiştir. Kısıtlamaların ardından imparatora komplo kurma suçu ile 18 Nisan 1042 tarihinde tutuklanmıştır. Zoe, mahkemede de suçsuzluğunu

68 Norwich, a.g.e., s. 232-233; Psellos, a.g.e., s. 71-72; Zonaras, a.g.e., s. 68-69; Attaleiates, a.g.e., s. 26-28. 69 Norwich, Bizans II, s. 233; Psellos, a.g.e., s. 71-vd; Zonaras, a.g.e., s. 68-71; Attaleiates, a.g.e., s. 26-27.

23 ispatlayamayınca Büyükada’ya sürgüne gönderilmiştir. İmparator senatoda Zoe ile işbirliği yaptığı gerekçesiyle Patrik Aleksios da sürgüne gönderilmiştir. Halk bu yaşanalar karşısında imparatoru suçlu görmeye başlamıştır. İmparator Mikhail’in keyif hayatına düşmesi de bunlara eklenince başkentte bir isyan başlamıştır. Halk cezaevlerinin kapılarını açarak suçluları salmıştır ve saraya ilerlemiştir. Konstantinos, halk tarafından yıkılan evinden kaçarak saraya gelmiş ve yeğeni Mikhail’i savunmak için hazrılıklar yapmıştır. Halkın bu isyanın son bulması için Zoe sürgünden geri getirtilmiş ve üzerindeki keşiş kıyafetleri çkartılarak imparatorluk elbiseleri giydirilmiştir. Halkın sakinleşmesi için imparator Mikhail ve imparatoriçe Zoe hipodromda çıkmışlardır. Ancak halk imparatorun yaşananları tekrarlayabileceğinden çekinerek Mikhail’in tahtan çekilmesini istemişlerdir. Hatta bu yüzden halk Patrik Konstantinos Kabasilas önderliğinde on beş yıldır Petrion Manastırı’nda sürgün hayatında olan Theodora’yı tahta ortak imparatoriçe olarak oturtmak için harekete geçmişlerdir. Theodora imparatorluk tahtına geçmek istememesine rağmen zorla Konstantinopolis’e getirilmiş ve tahta çıkartılmıştır. Halk, artık Mikhail’den kurtulmak istemektedir ama imparator da tacından vazgeçmemek için mücadele vermektedir. Halk tekrar saraya doğru yürümüş yaşanan olaylarda üç bin kişi ölmüştür. Kaçmaktan başka çaresi kalmayan imparator Boukoleon Limanı’nda bir gemiye binerek Konstantinos ile Psmatia (Samataya)’daki Studios Manastırı’na kaçmıştır. Zoe halkın desteğiyle tahta çıkmıştır. Kardeşi Theodora’dan kurtulmak istemesine rağmen halkın tepkisinden çekinerek onunla tahtı bölüşmüştür70. Zoe ve Theodora tahta otumuştur ama halk sakinleşmemiştir. Mikhail ve Konstantinos’un cezalandırmasını istemektedir. Halk imparatorun peşinden giderek kilisede sıkıştırmıştır. Mikhail ve Konstantinos kilisenin kurban yeri bölümünde saklanmışlardır. İmparatorluk tarafından gönderilen isyancıların içinde de yer alan Kampanares imparatoru tutuklamak için manastıra gelmiştir. Kilisenin önünde toplanan halk, imparatorun ellirine verilmesini istemektedir. Fakat Kampanares imparator ve Konstantinos’u yakalamıştı. Halkın küfürleri ve hakaretleri arasında ilerlerken saraydan gönderilen infaz görevlileri ile yolda karşılaşmışlardır. Halkın gözleri önünde ilk olarak Konstantinos ve ardında da Mikhail

70 Norwich, Bizans II, s. 238; Zonaras, a.g.e., s. 71-74; Psellos, a.g.e., s. 78-vd; Attaleiates, a.g.e., s. 29-32.

24 kör edilmiştir. Kör edildikten sonra Mikhail Khios (Sakız) Adasın’daki Eleimon Manastırı’na, Konstantinos Samos (Sisam) Adasındaki bir manastıra gönderilmişti71. E. IX. KONSTANTİNOS MONOMAKHOS (1042-1055) 1. Theofilos Erotikos İsyanı (1042-1043) Dönemin önemli Bizans generallerinden biridir. Stefan Vojislav önderliğinde isyan eden Sırpları durdurmuştur. Daha sonra V. Mikhail’in tahttan indirilmesiyle Kıbrıs’a vali olarak atandı. Yerel halkı özellikle aşırı vergi bahane edilerek, asiler tarafından öldürülen yerel mali ve adli memurlara karşı isyanı teşvik etti. IX. Konstantinos Monomakhos, Constantine Change komutasında bir filo gönderildi. İsyan bastırıldı ve Erotikos tutuklandı. İsyancı başkente getirildi. Hipodram’da yapılan bir geçitte kadın elbisesi giydirilerek ata ters bindirildi. Malları müsadere edildi ve serbest bırakıldı72. 2. Georgios Maniakes İsyanı (1042) George Maniakes, Makedon hanedanlığını sonu yaklaşırken ordu içinde sivrilen komutanlardan biriydi. 1029 yılında Telukh (Dülük) strategosu olarak Fırat bölgesinin kontrolü ona verilmişti. III. Romanos döneminde imparatorun Araplar üzerine giriştiği sefer üzerine orduya katılmış, imparator III. Romanos savaşı kaybedip çekildiği halde Telukh önlerinde Arapları durdurmuş ve Edessa (Urfa)’yı ele geçirmişti. IV. Mikhail devrinde 1036 yılında Sicilya’ya gönderek bu bölgedeki Araplar ile mücadelede görevlendirilmişti. Sicilya’da Araplar ile mücadele sırasında IV. Mikhail’in eniştesi Stephanos bölgeye gönderilmişti. Afrika emiri el-Muiz Sicilya’ya gidip Maniakes’i oradan kovalamayı amaçlıyorlardı. Draginai (Troina) denen eğimli ovada ordugâh kurdu ve orada savaşa başlamak için bekledi. Maniakes bunu öğrendiğinde emri altında kuvvetleri seferber etti. Donanmadan sorumlu olan Stephanos’un görevi sahili korumaktı. Arapları savaşta çekilmeye mebur bırakan Maniakes, Stephanos’un sahili tutmadığını ve düşmanın geri çekildiğini öğrenince çok sinirlendi. Stephanos’u kırbaçladı ve hakeret etti. Stephenos kendine yapılan muameleye çok kızdı ve imparatora Maniakes’in isyan başlatmak ile suçlayan mektup gönderdi. Maniakes ve Patrik Basil Theodorakanos hemen

71 Norwich, Bizans II, s. 240; Skylitzes, a.g.e., s. 392-394; Psellos, a.g.e., s. 86-90; Zonaras, a.g.e., s. 74; Attaleiates, a.g.e., s. 32; Mateos, a.g.e., s. 75. 72 Skylitzes, a.g.e., s. 403-404; Zonaras, a.g.e., s. 81.

25 tutuklanarak başkente getirildi ve hapsedildi. Maniakes’in hapse atılmasından sonra Sicilya’daki mücadelenin başına Stephanos getirilmiş ve sonunda Sicilya elden çıkmıştı. V. Mikhail onu hapisten çıkartmış, imparatoriçe Zoe da onu magistros unvanı ile Sicilya’ya göndermişti. Zeo ve Theodora imparatorluk tahtını bölüşüyorlardı. VIII. Konstantinos’un kızlarının arasındaki anlaşmazlıklar devlet erkânın bir imparator arayaşına itmiştir. Theodora ilerlemiş yaşından dolayı evlilik fikrinden uzaktı ama daha önce şanısını denemiş olan Zoe, kardeşi Thoedora’dan kurtulmak istemesinden dolayı evlenmek için istekliydi. IX. Konstantinos’un tahta yükselmesi ile beraber Zoe etkisini kaybetmeye başlamıştı. Konstantinos’un saray erkânından saklamadığı sevgilisi Maria Sklerena’nın kardeşi Romanos Skleros, kardeşinden yararlanarak saray içinde kendine yer edinmişti. Romanos Skleros ile aralarında sürüp giden çekişme Maniakes’in isyan etmesi ile sonuçlanmıştı73. Georgios Maniakes ve Romanos Skleros’un Anadolu’daki toprak kavgalarından dolayı araları açıktı. Bu kavgalardan birinde Maniakes, Romanos Skleros’u fazla hırpalamaştı. Romanos, Maniakes’ten bunun intikamını almak istiyordu. Zaten kız kardeşi sayesinde saraya girmiş, imparator Konstantinos’un dostluğunu kazanmıştı. İmparatordan aldığı güç ile Maniakes İtalya’da Araplar ile savaşırken, evini yağmalamış, arazilerini yakıp yıkmış ve Maniakes’in karsını baştan çıkarmıştır. Maniakes isyan suçlamasından dolayı çağırıldğında Romanos’un yaptıklarını da öğrenmiştir. Maniakes, eylül ayında Otranto’da Romanos’u yakalamış ve kulaklarını, burnunu ve ağızını at pisliğiyle doldurup, ölene kadar işkence etmiştir. Romanos’un yanında Konstantinopolis’ten ona eşlik eden Patrikios Tubakis de aynı kaderi paylaşmıştır. Öfkesi hala geçmeyen Maniakes, ona son derece bağlı adamları tarafından imparator ilan edilir ve onlarla birlikte Adriyatik’i aşarak Via Egnatia üzerinden Konstantinopolis’e doğru ilerlerken başka güçler de toplamıştır. Thessaloniki’ye (Selanik) doğru ilerlerken yolunu kesmek için gönderilen Stephanos emrinde imparatorluk ordusunu Bulgaristan’daki Ostrovo yakınında bozguna uğratır ve tam zafer kazanacakken ölümcül bir yara alır. Kafası kesilerek Konstantinopolis’e götürülür ve imparatora sunulur. İmparator da kafayı

73 Psellos, a.g.e., s. 133,135; Attaleiates, a.g.e., s. 25; Zonaras, a.g.e., s. 52.

26 mızrağa geçirerek hipodromun en yüksek terasında sergiler. Maniakes’in adamları arena etrafında dolaştırılır. Adamlar eşeklere ters bindirilir, başları tıraşlanır ve pislikle kaplanır74. 3. Leon Tornikes isyanı (1047) Leon Tornikes, imparator Konstantinos’un anne tarafından akrabasıydı. Ermeni soyundan gelen bir asilzade idi. Konstantinos’un kız kardeşi Euprepia ile yakın ilişkileri vardı. İmparatorluk tarafından Gürcistan’da valilik yapmaya gönderilmişti. Bu atama, daha çok Leon’un asi hareketlerinden dolayı ve Euprepia ile olan yakın ilişkilerinden dolayı bir sürgün olarak görülmekteydi. Gürcistan’a gitmeye hazrılandığı sıralarda kendi hakkında çıkan isyan dedikoduları yüzünden ihanetle suçlanıp keşiş olmaya zorlanmıştı. Makedonya’da yaşayan bir Ermeni kolonisi bulnmakta idi. İmparator Konstantinos’un annesinin vatandaşları olan bu insanlar, imparator tarafından önemsenmediklerini düşünüyorlardı. Merkezleri Adrianopolis’te (Edirne) yer alan Trakya ve Makedonya orduları, Leon Tornikes’i isyanlaranın başına lider olarak seçmişlerdi. İsyana Ioannes Vatatzes, Theodoros Strabomytes, Polys ve Marianos Branas destek vermişti. Bu lobi, imparatorun kasten öldüğü haberini yayarak, Theodora’nın imparatoriçe olduğunu ve Leon’u da tahta ortak ettiği yolunda bir söylenti çıkartmışlardır. Bu söylenitler ordu içinde hızla yayılır ve Leon imparator ilan edilir75. İsyancılar 21 Eylül 1047’de başkente doğru yürümeye başlamıştır. Leon, etrafından toplanan adamlara yeteneğine göre mevki dağıtıyor, rüşvet kabul etmiyor, ele geçirdikleri malları adamlarında bırakıyor ve bölge halkının vergilerini düşürdüğü için destek görüyordu. Konstantinos’un tahta çıkışı ile yaptığı reformlardan biri askeri idarenin yetkisini azaltmak olmuştu. Bu kararla sivil idareyi daha güçlü kılıyordu. İmparatorluk hizmetindeki generaller bu karardan memnun değildi. Bunlardan dolayı başkentte kendine bir muhalefet olacağını aklına bile getirmeden ilerliyordu. Yürüyüş her adımında sayıları artmaktadır. 25 Eylül günü Leon, başkent surları dışına dayandığında imparatoru

74 Norwich, Bizans II, s. 247; Mateos, a.g.e., s. 78; Skylitzes, a.g.e., s. 402-403; Attaleiates, a.g.e., s. 33-34; Zonaras, a.g.e., s. ,59-61, 80-82; Psellos, a.g.e., s. 135-136. 75 Psellos, a.g.e., s. 143-146; Attaleiates, a.g.e., s. 37-40; Zonaras, a.g.e., s. 82-83; Skylitzes, a.g.e., s. 413.

27 kurtarmak için gelecek herhangi bir ordu yoktu. Doğu orduları bu olaylar esnasında Gürcistan içlerinde savaşmaktaydı. Kuşatma için bundan daha iyi bir zaman seçemezdi. Leon Tornikes, Konstantinopolis önlerinde ordusunu yerleştirmişti. İmparatorluk ordusu olmadığından şehir halkı taşlarla ve sapanlarala düşmana saldımış ancak düşmen birliği geri çekilmiş gibi bir manevra yaparak bu grubu imha etmişti. Leon’un ordusu mancınıklar ile kuşatmaya devam etmekteydi. İmparator şehir hapishanelerinde bulunan asker varsa çıkarıp silahlandırmış ve şehrin önüne hendek kazdırmıştı. Leon’un ordusu bu birliği kolayca yok etmişti. Tornikes’in önünde şehre girmek için bir engel kalmamıştı. Halk ve askerler panik halinde kaçıyorlar ya da taraf değiştirmek için uğraşıyorlardı. Fakat Tornikes öldürücü hamleyi yapmak yerine şehrin onu davet etmesini bekliyordu. İmparator asinin bu bekleyişi sırasında surları tamir ettirmişti. Ertesi gün Leon Tornikes esirleri ile surların önünde halkı ikna etmeye çalışırken halkın attığı taşlardan biri isyancının yakınlarına denk gelmişti. Tornikes ve ordusu siperlerine geri çekilmişlerdi. İsyancı ordusu birkaç gün sonra başkent surlarının önünden ayrıldığında Leon’un adamları da onu terk etmeye başlamıştı. Leon batıya doğru yönelerek Rhaidestos (Tekirdağ) civarındaki kaleleri ele geçirmeye başlamıştı. Tornikes Rhaidestos civarındaki kaleler ile uğraşırken Gürcistan’da bulunan doğu ordusu gelmiş ve Mikhail Iasitas önderliğinde Tornikes’in üzerine gönderilmişti. Ayrıca imparator Bulgarlar ile anlaşma yaparak düşmanı sıkıştırdı. Iasitas asilere saldırmadan önce onu destekleyen komutanlara eğer taraf değiştirirlerse affedilecekelerini ve bol miktarda kazanç sağlayacaklarını anlatarak Marianos Branas, Polys, Theodoros Strabomythes ve Glabas ailesini kendi tarafına çekmişti. Ioannes Vatatzes Arkadiopolis’te Bulgarları bozguna uğratmıştı lakin Tornikes imparatorluk orduları tarafından Arkadiopolis’te kuşatılmıştı. Yapacakları bir şey kalmayan Tornikes ve Vatatzes Bulgarophygon (Kuleli)’daki kiliseye sığınmışlardı ve içeri kimseyi almıyorlardı. Canlarına dokunulmaması şartı ile teslim olduktan sonra asiler başkentte kör edilmişlerdi76.

76 Norwich, Bizans II, s. 247-249; Skylitzes, a.g.e., s. 413-414; Zonaras, a.g.e., s. 84-85; Attaleiates, a.g.e., s. 40-43; Psellos, a.g.e., s. 146-154; Mateos, a.g.e., s. 82.

28

F. VI. MİKHAİL (1056-1057) 1. Theodosios Monomakhos İsyanı (1056) 31 Ağustos günü Stratiotikos (yaşlı) VI. Mikhail imparatorluk tacını takmıştır. Konstantinos Monomakhos’un kuzeni olan Theodosios VI. Mikhail’in tahta geçmesinden rahatsız olduğu için çevresine topladığı adamlarla isyan etmiştir. Theodosios, herhangi bir hazırlık yapmadan Çemberlitaş Meydanı’na topladığı adamlar ile kendisni imparator ilan etmişti. Praitorion (Praetor yeri) hapishanesine giderek oradaki mahkûmları serbest bırakmıştı. Daha sonra Khalke Cezaevini de boşaltarak salınan mahkumarın kendi yanında isyana katılacağını düşünmüştü. Lakin ordunun olaya müdahele içn yola çıktığını öğrenince Aya Sofya’ya sığınmıştı. Burada askerler tarfından tutuklanarak Pergamon’a sürgüne gönderilmişti77. 2. Nikephoros Bryennios İsyanı (1056) VI. Mikhail döneminde Isaakios Komnenos’un liderliğinde askeri soylu sınıf yönetimi tekrar ele geçirmek için darbe yapmıştı. Sivil aristokrasinin dışında çoğu komutan bu isyana destek vermişti. Isaakios’un ordusuna destek vermiş olan Bryennios, Anatolikon themasında iken isyana teşvik etmek için askerlerine para dağıtıyordu. İmparatorun adamı Ioannes Opsaras bu durumu karşı çıkmıştı. Nikephoros, onu yakalatmıştı. İmparatorluk ordusu bu olay esnasında Pisida ve Lykaonia’da bulunuyordu. Bu olaya müdahele ederek Nikephoros’u yakalamışlar ve gözlerine kör etmişlerdir. Sonra da başkente imparatora yollamışlardı78. 3. Hervé Frankopoulos İsyanı (1057) Bizans hizmetinde Norman paralı askerlik yapan bir generaldir. Maniakes ile birlikte Sicilya’da Müslümanlara karşı savaşmıştır. 1056’da İmparator VI. Mikhail’den magistros ünvanını istemiş fakat bu kabul edilmemiştir. Bu durum karşısında Armeni themasındaki topraklarına çekildi. O bağımsız bir devlet kurmak istiyordu. Ermeniler ve Selçuklu Türkleri ile savaşa girdi. Bu savaşlardan aldığı ilk başarıladan sonra Ahlat emiri

77 Norwich, Bizans II, s. 258; Zonaras, a.g.e., s. 102; Skylitzes, a.g.e., s. 449-450. 78 Psellos, a.g.e., s. 199; Zonaras, a.g.e., s. 103; Skylitzes, a.g.e., s. 451-452.

29 tarafından ele geçirildi. O, İstanbul’a zincirlenerek geri gönderildi. Muhtemelen Bizans imparatoru ile bir uzlaşma sağladı79. 4. Isaakios Komnenos İsyanı (1057) Bizans imparatorları kendilerinden önce olduğu gibi saltanatının devamı için sivil ve askeri aristokrasi arasından destek aldığı kanadın gücüyle hükmediyordu. Mikhail döneminde unvanlar ve mevkiler hak eden etmeyen herkese dağıtılıyordu. 1057 yılında, Isaakios Komnenos, Katakalon Kekaumenos, Mikhail Bourtzes, Konstantinos Dukas ve Ioannes Dukas Paskalya Bayramı’nda imparatorun karşısına, şeref ve terfi kazanmak için çıkmışlardı. VI. Mikhail unvan bahşetme konusunda böyle lütufkâr iken askeri kanadın önde gelenlerine başta Isaakios olmak üzere hakeretler etmiş ve onları azarlamıştı. Isaakios’u Antakya’yı kaybetmekle ve halktan alınan vergileri kendi için kullanmakla suçlamıştı. Isaakios’u savunmaya çalışan diğer komutanlara da söz hakkı vermemişti. Yaşadıklarından dolayı komutanlar şoka uğramış ve kızmıştır. Bu sebeple güçsüzleşen askeri aristokrasiyi de canlandırmak adına bir plan yapmaya karar vermişlerdir. Yaşananları düzeltmek içn ikinci bir görüşme ayarlansa da imparatorun tutumuyla ortak tavır takınan Leon Paraspondylos komutanları ortak bir karar ile isyan etmeye teşvik etmiştir. Patrik Mikhail Kerularios’un askeri kanadı desteklemesiyle Aya Sofya’da bir toplantı yapılmıştı. Bu toplantıya göre VI. Mikhail’in tahttan indirilmeli, Leon Paraspondylos görevinde uzaklaştırılmalı idi ayrıca isyanlara destek olması için Nikephoros Bryennios planlarına dâhil edilmeliydi. Norman kökenli bir asker olan Herve Frankopulos da istediği mevkiyi alamadığı için isyan bayrağını çekmişti. İsyanın başına Isaakios geçirilmek istense de kendisi bunu kabul etmeyerek kendi arazisine çekilmiştir. Bu durumda Katakalon lider seçilse de o doğru kişinin Isaakios olduğunu düşünmektedir ve sonunda ikna edilir. Böyle bir isyan hareketi başlayınca Anadolu’dan Romanos Skleros, Nikephoros Botaniates ve Basileios Argyros’un oğulları destek vermiştir. Paphagonai’daki evindeki istirate çekilmiş olan Isaakios’un evinde toplanmışlardı. 8 Haziran 1057’de Gunaria’da Isaakios imparator ilan edilmişti. Isaakios imparatorluğunu ilan edince Mikhail’den memnun olmayanlar isyancının ordusuna katılıyordu. Öyle ki her

79 Kazhdan, “Herve Frankopoulos”, ODB, C. 2, s. 922; Psellos, a.g.e., s. 173; Mateos, a.g.e., s. 104; Skylitzes, a.g.e., s. 452-453.

30 geçtiği şehirde kendine askerler katılmaktaydı. Isaakios, Anadolu’da hâkimiyeti kurarak başkente giden bütün vergilere el koymuştu80. Anadolu’da isyan bu şekilde ilerlerken Konstantinopolis’teki imparator hiçbir savaş hazırlığında bulunmamıştı. Kısa bir dönem kendini kiliseye kapatan Psellos, saray hayatının cazibesine dayanamyarak dönmüştü. Psellos ile imparator arasında yapılan görüşmelerde bir takım önlemler alınması kararlaştırılmıştı. Psellos’a göre imparator Mikhail, askeri aristokrasiyi destekleyen patrik Kerularios ile anlaşmalıydı. Daha onra bir ordu hazırlayarak isyancıların üzerine göndermeliydi ve Isaakios’a para ve mevki teklif ederek onu isyanından vazgeçirmeliydi. İmparator patrik ile antlaşma yoluna gitmemişti. İmparator batı ordularına Anatolikon ve Kharsianon themalarının askeri birlikleri ile birleştirmişti. Ordunun başına da domestikos hadım Theodoros, magistros Aaron, Basileios Trakhaniotes, Theophylaktes Maniakes, Gürcü asıllı Pnyemios ve Frank asıllı patrikios Randolf getirilmişti81. Ağustos ayında Theodoros emrindeki imparatorluk ordusu boğazdan geçerek Nikomedia (İzmit)’e gelmişti. Isaakios ise kampını Nikaia (İznik)’e kurmuştu. 20 Ağustos tarihinde Hades’te savaş başlamıştır, Trakhaniotes tarafından yönetilen imparatorluk orduları sağ kanadı Isaakios’un sol kanadını bozmuştu. İmparatorluk ordusunun sol kanadında yer alan Aaron, Randolf, Lykanthes ve Pnyemios asi ordusunun sağ kanadını bozarak komutanı Romanos Skleros’u esir almışlardı. Isaakios’un ordusunun sol kanadı Kekaumenos liderliğinde savaşın seyrini değiştirerek imparatorluk ordusunun sağ kanadını bozmuştu. Kekaumenos’un bu zaferi savaşı kazandırmıştı. İmparatorluk ordusu savaşı kaybetmişti82. İmparator savaşın kaybedilmesinin ardından Psellos’tan elçilik yapmasını istemiştir. İlk başta bunu kabul etmese de kendi kurduğu Konstantinos Likhoudes ve Theodoros Alopos’tan oluşan heyetle Isaakios’un kampının yolunu tutmuştur. Üç elçi 25 Ağustos’ta kampa varmıştır. Psellos iyi bir retorik olduğu için etkileyici bir konuşma yapmıştır ve Isaakios’a Caesar unvanını kabul etmesinde etkili olmuştur. Isaakios, caesar unvanını

80 Psellos, a.g.e., s. 197-201; Zonaras, a.g.e., s. 101-102; Skylitzes, a.g.e., s. 455-457; Attaleiates, a.g.e., s. 64-65. 81 Psellos, a.g.e., s. 201-203; Zonaras, a.g.e., s. 103-106; Skylitzes, a.g.e., s. 458-461 82 Psellos, a.g.e., s. 204-214; Zonaras, a.g.e., s. 103-104; Skylitzes, a.g.e., s. 461-463.

31 yanındakilerin mevkilerine ve sağlığına zarar gelmeme ve Leon Parapondylos’un görevinden uzaklaştırılması şartıyla imparatorun teklifini kabul ettiğini bildirmesi için elçileri yollamıştır. Elçiler teklifin kabul edildiğini imparatora bildirmişlerdi. Psellos ve beraberindeki heyet Isaakios’a kararı bildirmek için tekrar yola çıkmıştı. Elçiler ve Isaakios 30 Ağustos’da Rheai’da karşılaşmışlardı. İmparator Mikhail’in patrik Kerularios tarafından ikna edilerek keşiş olmasıyla Isaakios’a taht yolu beklenenden erken açılmış oldu. 1 Eylül 1057’de Isaakios Komnenos, İstanbul’a girdi ve Patrik Mikhail Kerularios’un elinden tacını takarak, imparator ilan edildi83. G. ISAAKIOS KOMNENOS (1057-1059) 1. Kerularios’un sürülmesi (1058) Mikhail Kerularios, Isaakios Komnenos’un tahta geçmesinde payı vardı. Isaakios, tahta geçince Keruarios, imparatorun kararlarına müdahele etmeye başlamıştı. İmparator Isaakios bu durumdan hiç memnun değildi. Kerularios’un devlet üzerindeki etkisini krımak isteiyordu. Lakin Kerularios halk tarafından çok sevildiği için bunu başkent sınırlarında yapamazdı. 8 Kasım 1058’de Başmelek Mikhail ve Gabriel Bayramı’nın başlmasından dolayı şehir dışında kalan bir manastıra ibadet için gittiğinde muhafızlar tarafından tutuklanmıştır. Prokonnesos (Marmara) Adası’na sürgüne gönderilmiştir. Patrik oldubittiye getirien bu kararı kabul etmek istmeyince o dönemki en üyük rakibi Psellos tarafından suçlamalar içeren bir mektup yazılmıştır. Lakin bu mektuba ihtiyaç kalmamış çünkü Kerularios vefat etmiştir84. Kerularios’u halk aziz sever gibi taptıklarından dolayı patriğe verilen bu cezaya karşı ayaklanma başlamıştır. İmparatorluk kuvvetleri tarafından bu isyan çabucak ve kolayca bastırılsa da halkın yönetime olan inancı azalmıştır. Kerularios olayı Isaakios’un tahtan çekilme sürecinde önemli olaylardan biridir. Isaakios, yeni patrik olarak Şubat 1059’da Konstantinos Leikhoudes atanmıştr85.

83 Norwich, Bizans II, s. 262; Ostrogorsky, a.g.e., s. 313; Skylitzes, a.g.e., s, 464-465; Mateos, a.g.e., s. 104-106; Attaleiates, a.g.e., s. 67-68; Psellos, a.g.e, s. 177-vd; Zonaras, a.g.e., s. 103-107. 84 Norwich, Bizans II, s. 263. 85 Norwich, Bizans II, s. 264; Ostrogorsky, a.g.e., s. 315; Attaleiates, 74-76; Zonaras, a.g.e., s. 111- 112; Psellos, a.g.e., s. 228-229.

32

H. X. KONSTANTİNOS (1059-1067) 1. Konstantinos Dukas’a Komplo (1061) Konstantinos tahtına geçeli bir yılı yeni geçmişti. Konstantinos Dukas devletin ve halkın desteklidiği devletin kötü gidişine son verebilecek bir imparator olarak görülmüştü. Kimliği belli olmayan bazı soylu kişiler tarafından donanmanın bazı askerleri de dâhil edilerek bir isyan düzenlenmişti. Konstantinos, Ermiş Georgios gününde her imparatorun yapmayı adet edindiği gibi Mangana’daki manastıra giderek ibadet edecekti. İsyancıların amacı şehir içinde bir kargaşa çıkararak imparatoru gemi ile kaçmaya mecbur ederek, onu gemiden denize atarak boğmak idi. Komplocuların ayarladıkları geminin geç kalmasından dolayı imparator başka bir gemiye binerek uzaklaşmıştır. Şehirdeki ayaklanmanın da Ioannes Dukas tarafından bastırılmasıyla ortalık sakinleşmiş idi. İmparator isyan edenleri sürgün cezası vermişti86. İ. IV. ROMANOS (1067-1071) 1. Romanos’un düşüşü (1071) Romanos, kendinden öneki imparatorların Anadolu’da Türklere karşı uğradıkları başarısızlıkları son vermek için daha doğrusu bu sorunu halletmek için tahta çıkarılmıştır. Kendisi ne kadar darbe girişiminde bulunuduysa da tahta yükselişi evlilik yolu ile olmuştur. Konstantinos Dukas döneminde Sardike (Sofya) yöneticiliğine atanmış, burada Dukas’a karşı bir isyan çıkarmıştır. Yaklatılıp başknete getirlimiş, burada ölüm cezası beklerken imparatoriçe Eudokia’nın etkisiyle sürgüne gönderilmiştir fakat 1067’de dul kalan Eudokia ile evlenmek için geri çağırılmıştır87. Anadolu’da 1070 yılında Selçuklu Türklerine karşı başarılı seferler yapılmış bunun sonucu olarak da ateşkes imzalanmıştır. Ancak bu seferleri Romanos bizzat yönetmemiştir. Tahtını sağlama alamadığı için Psellos ve Dukas ailesi gibi onun saltanatına düşman olanlardan dolayı Konstantinopolis’i terk edememiştir. 1070 yılında Büyük Selçuklu Devleti’nin planı Fatımî Devleti’ne son vermek idi88. Alparslan, Ermenilerden Malazgirt ve Arciş kalelerini almıştır. Güneydoğuya doğru hareket ederek Amida’yı (Diyarbakır) sonra da Edessa (Urfa)’yı

86 Attaleiates, a.g.e., s. 81-83; Zonaras, a.g.e., s. 115-116; Psellos, a.g.e., s. 251. 87 Zonaras, a.g.e., s. 122-123; Attaleiates, a.g.e., s. 105; Norwich, Bizans II, s. 271. 88 Norwich, Bizans II, s. 274; Zonaras, a.g.e., s. 121-124; Attaleiates, a.g.e., s. 104-108.

33 kuşatmıştır. Kuşatma devam ederken imparatordan ateşkesin uzatılması teklifinin yanında Arçiş ve Malazgirt’in üç yıl önce ele geçirilen Suriye’deki Hierepolis ile takas edilmesi teklifi geldiğinde Alp Arslan şartları kabul etmiş ve Edessa kuşatmasına son vermiştir. Romanos 1071 yılında ordunun başında Anadolu’ya geçmiştir. Fatımi seferine gitmekte olan Alp Arslan, Nizamülmülk’ü Azerbaycan’a asker toplamaya göndermiş ve kendisi de Anadolu’ya geçmiştir. Romanos Erzurum yakınlarında kamp kurmuştur. Generali Ioseph Tarkhaniotes Selçuklu kalesi olan Ahlat’a kendisi de Nikephoros Bryennios ile birlikte Malazgirt kasabına doğru yola çıkmıştır. Kendisi Malazgirt’i ele geçirir ancak Tarkhaniotes, kaleyi almaya muvaffak olamaz ve Melitene’ye (Malatya) kadar kaçar ve sefer bitinceye kadar kendinden haber alınamaz89. Norwich’e göre; “Ioseph Tarkhaniotes çok saygın bir generaldir ve komutasında Selçuklu ordusundan çok fazla sayıda askeri vardır. İslam tarihçilerinin bozguna uğradığını kabul etmezsek birkaç seçenek kalır. Tarkhaniotes orduyu bölmesine karşı çıktığı Romanos’a sinirlenmiş ve ne pahasına olursa olsun, hatasını yüzüne vurmak istemiştir ya da Alp Arslan onu gafil avlamış ve toparlanacak fırsat kalmadığı için canını kurtaran kaçmıştır. Daha da entrikacı bir senaryo ile Tarkhaniotes Dukas’a alet olan bir vatan hainidir ve daha Konstantinopolis’ten ayrılırken zamanı geldiğinde imparatoru terk etmeyi kafasına koymuştur90.” 26 Ağustos 1071’de Malazgirt ovasında karşı karşıya gelen iki ordudan Bizans savaş birliklerinin içinde Caesar Ioannes Dukas’ın oğlu ve son imparatorun da yeğeni olan Andronikos Dukas artçı kuvvet olarak yer almaktadır. Romanos, Andronikos Dukas’ın kendi aleyhindeki tavırlarını bilmesine rağmen bu savaşta yer vermesi şaşırtıcıdır. Selçuklu ordusu Bizans ordusunun kanatlarını ok yağmuruna tutarak klasik hilal taktiğini uygulamıştır. Bizans süvarileri bu saldırıya dayanamayarak Selçuklu askerlerini kovalamaya başlamışlarıdır lakin Selçukluların planladığı pusu noktasına doğru ilerlediklerinin farkına varamamışlardır. İmparator savaş meydanında ordusunu daha da öne çıkararak Selçukluyu savaşa çekmek istemiştir. Ancak imparator kamptan çok uzaklaştığını ve güneşin batmakta olduğunu fark ettiği sırada Alp Arslan ve adamları

89 Psellos, a.g.e., s. 261-263, 265; Bryennios, a.g.e., s. 48-49; Zonaras, a.g.e., s. 112, vd. 90 Norwich, Bizans II, s. 274.

34 saldırıya geçerler. Selçuklular istediğini almış ve Bizans ordusunu karışıklığa sürüklemiştir. Sancakların bir ileriye bir geriye doğru sallanmasının anlamını bilmeyen yabancı ücretli askerler imparatorun öldüğünü sanarak kaçmaya başlarmışlardır. Selçuklu kuvvetleri paniğe kapılmış düşman hattının arkasına geçerek artçı kuvvetleri savaş dışı bırakmıştır. Zaten Andronikos Dukas imparatoru devirmek için fırsat aramaktadır ve aradığı fırsatı savaş alanında bulmuştur. İmparatorun öldüğünü sanan savaş birlikleri savaş alanından kaçmaya başlamıştır91. Savaş alanında şahsi korumalarıyla yalnız kalan Romanos’un durumunu Attaleiates şöyle anlatır: “Kamp yeri dışında herkes kaçış halindeydi, bağırıp çağırıyor ve atlarını bir oraya bir buraya sürüyorlardı. Kimse ne olduğunu bilmiyordu. Bazıları imparatorun ordusunun geri kalanıyla savaştığından ve barbarları kaçırttığından, diğerleri ise öldürüldüğünden ya da esir alındığından bahsediyordu. Her kafadan ayrı bir ses çıkıyordu. Ortalık deprem yeri gibiydi. Bağrışmalar, endişe, kol gezen korku, toz duman ve bir de etrafımızda at koşturan Türkler. Hızına, kararlılığına ve gücüne göre herkes kaçmaya başladı. Düşman da arkalarından gidiyor, kimilerini öldürüp kimilerini esir alıyor, kimilerini de atlarının toynakları altında eziyorlardı. Bağırmalar, yakarmalar bir yana trajik bir görüntüydü. Daha da acısı tüm imparatorluk ordusu kaçarken, zalim ve insanlık dışı barbarlar tarafından kovalanır ve yenilgiye uğratılır halde görmekti. Savunmasız imparatorun da etrafını sarmışlardı. Çadırlar, askeri güç ve egemenliğin sembolleri, bu tür adamların eline kalmıştı. Tüm Roma devleti altüst oldu. Artık imparatorluk da mı çökmeye başlamıştı? 92” Bizans’ın savaşı kaybetmesinin birçok nedeni vardır. Bizans ordusunda yer alan bazı Türk unsurlarının taraf değiştirmesi savaşın seyrini değiştirmesi bakımında önemlidir. Ancak bizim de tezimizin konusu olduğu üzere Andronikos Dukas’ın tam anlamıyla hainliği yenilginin önemli unsurlarından biridir. Kaynaklarda incelendiği üzere kaçmaları korkaklıktan ya da savaşın onların aleyhine gitmesinden ziyade Romanos’un tahtına yapılmış bir komplodur ve her ihanet gibi affedilmeyecek bir suçtur.

91 Psellos, a.g.e., s. 266-267; Norwich, Bizans II, s. 277; Bryennios, a.g.e., s. 49-50, 52-53; Zonaras, a.g.e., s. 125-134; Attaleiates, a.g.e., s. 148, 153-vd. 92Attaleiates, a.g.e., s. 166-167.

35

Savaşta sağ kalan ve esir alınan Romanos Diogenes, ertesi gün askeri kıyafetleri içinde zincirli bir şekilde Alp Arslan’ın huzuruna çıkarılır. Esir kaldığı sürece makamına yakışır şekilde muamele edilmiştir93. Alp Arslan, Romanos ile antlaşma yaparak onu Bizans tahtına oturtmak istemiştir. Bu plan doğrultusunda hem Bizans Selçuklu’ya karşı sefere çıkamayacak hem de Alp Arslan işlerine geri dönebilecektir. Bu plan doğrultusunda bir antlaşma yapılır; Malazgirt, Antakya, Urfa ve Hieropolis Selçuklularda kalacaktır, imparatorun kızlarından birini oğullarından birine gelin olarak verilecektir, kefaret bedeli olarak bir buçuk milyon altın verilecektir ve son olarak da yıllık üç yüz altmış bin sikke haraç ödenecektir. İmparator şartları kabul etmiştir. İki tarafta bir an öne Romanos’un tahta oturmasını istemiştir. Çünkü Bizans içinde yükeselen muhalefet her an Romanos’u tahttan edebilirdi. Bir hafta esir olarak kaldıktan sonra yolun ilk kısmını Alp Arslan ile beraber sonraki kısmını ise iki emir ve yüz memluk ile tamamlamıştır94. Doğu sınırında işler böyle ilerlerken batıda yani İtalya’da beş yüz yılı aşkın süredir imparatorluk toprakları Robert Guiscard komutasındaki Normanlar tarafından ele geçirilmiştir. Tek imparatorluk şehri olan Bari’nin düşmesiyle Bizanslıların İtalya ile olan ilişkisi de kesilmiştir. Romanos artık savaşta esri düşmüş bir imparatordur. Zaten daha önce tahta çıkarken kendisine karşı çıkan çok sayıda soylu vardı. Savaştan sonra başkente dönerken devlet erkânı artık onu imparatorları olarak görmüyordu. Devlet üst kademelerinde farklı görüşler var idi; Eudokia’nın Romanos ile evliliğinden önce olduğu gibi tekrar baş geçmesi, X. Konstantinos’un oğlu Mikhail’in tahta oturması seçenekler arasındadır. Bir grup ise Caesar Ioannes Dukas’ın tahta geçmesini istemiş fakat Ioannes yeteri kadar destek bulamamıştır. Mikhail’in kararsız bir genç olmasından faydalanan Ioannes, onun annesi Eudokia’yı yakalatmış ve aradığı desteği bulmuştur. Vareng muhafızlarını da yanına çekmeyi başarmıştır. Andronikos komutasındaki Vareng muhafızları Mikhail’i imparator ilan etmiştir. İmparatoriçe Eudokia, Çanakklae Boğazı’nın ağzında bir

93 Norwich, Bizans II, s. 278. 94 Norwich, Bizans II, s. 279; Bryennios, a.g.e., s. 55-56; Zonaras, a.g.e., s. 135-138; Attaleiates, a.g.e., s. 167-169.

36 manastıra sürgüne gönderilmiştir. Isaakios Komnenos’un baldızı Anna Dalassena da sürgün cezasına gönderilmiştir. Tek sorun olarak Romanos Diogenes olarak kalmıştır95. Başkentte yukardakiler olurken Romanos, Alp Arslan’dan ayrıldıktan sonra Anadolu’da kalan kuvvetlerini toplamaya başlamıştır. Caesar Ioannes Dukas’ın en küçük oğlu Konstantinos idaresindeki bir ordu ile Dokeia (Tokat) yakınında, diğeri de yukarıda adı geçen Andronikos Dukas komutasında bir ordu Adana civarında olmak üzere iki kez savaş yapılmıştır. Romanos bu savaşları kaybetmiştir. Andronikos’a teslim olan Romanos tüm haklarından feragat ederek manastıra çekilmeye razı olmuştur. Kendisine hiçbir zarar gelmeyeceği konusunda Khalkedon, Herakleia ve başpiskoposları tarafından onaylı bir garanti istemiştir. Fakat Adana-Kütahya arasını bir katır üzerinde getirilen Romanos kör edilmiştir96.

95 Norwich, Bizans II, s. 280; Psellos; a.g.e., s. 267-270; Bryennios, a.g.e., s. 57-64; Attaleiates, a.g.e., s. 171-177. 96 Norwich, Bizans II, s. 280-281; Attlaleiates, a.g.e., s. 177-180; Zonaras, a.g.e., s. 140-141; Mateos, a.g.e., s. 144-145; Psellos, a.g.e., s. 270-275; Bryennios, a.g.e., s. 65-67.

37

İKİNCİ BÖLÜM MALAZGİRT SAVAŞININ ARDINDAN KOMNENOS HANEDANININ SONUNA KADAR OLAN DÖNEMDE ÇIKAN İSYANLAR A. VII. MİKHAİL (1071-1078) 1. Philaretos Brachamios İsyanı (1072-1073) Philaretos Brachamios, Ermeni kökenli Bizans generallerinden biridir. Kapadokya’nın Tagmata‘sında taxiarches, ve topoteretes görevlerinde bulunmuştu. Daha sonra magistros ve doux unvanlarına sahip oldu ve son olarak görevine getirilmişti. 1069’da Romanos Ahlat kuşatmasındayken Mezopotamya sınırlarını koruması için Bizans ordusu emrine verildi. Kapadokya ve Lycaonia içlerine kadar ilerlemiş Türkler tarafından yenilgiye uğratıldı. 1071’deki Malazgirt Savaşına katıldı97. Savaştan sonra Romanapolis kalesini yönetti. Romanos Diogenes’in ordusunda Domestikos unvanı ile taltif edilmişti. Romanos’un gözlerinin kör edilmesinin ardından isyan başlatmış ve Antakya’yı ele geçirmişti98. Onun ordusunun çekirdeğini oluşturan 8000 Norman askerinin başında Raimbaud bulunuyordu. 1078’de Nikephoros Botaniates’in devri başladığında Edessa’nın içinde bulunudğu Antakya dukalığına karşılık imparatorluk iddiasından vazgeçti99. 1081’de Antakya valisi olarak atanmıştı. Kullandığı bazı mühürlerden onun megas domestikos ve protokouropalates daha sonra da sebastabos ve hatta protosebastos olarak görev almıştır. O, Türklerin yoğun baskıları başlayana kadar toprağını elinde tuttu100. 2. Roussel de Bailleul İsyanı (1073-1075) Roussel de Bailleul paralı Norman askerlerinden biridir. Romanos Diogenes Malazgirt savaşı öncesinde Ioseph Tarkhaniotes ile birlikte ona Ahlat üzerine saldırmasını emretmişti fakat bu saldırıdan bir sonuç alınamamıştı101. Anadolu’da 1073

97 Zonaras, a.g.e., s. 129. 98 Komnena, a.g.e., s. 194 99 Attaleiates, a.g.e., s. 296. 100 Mateos, a.g.e., s. 147; Bryennios, a.g.e., s. 111., Sürayni, a.g.e., s. 30-31; Kazhdan, “Brachamios”, ODB, C.1, s. 319. 101 Zonaras, a.g.e., s. 133.

38 yılında Türk akınları yeniden başlaması sebebiyle Isaakios Komnenos ile beraber Roussel de Bailleul gönderilmişti. Yaşadığı anlaşmazılık sebebiyle Ikonion (Konya)‘dan ayrılarak Melitene (Malatya)’ya geçmişti102. Melitene’de Türklere ani bir saldırı yaparak yenmişti. Ioannes Dukas önderliğinde Roussel’e karşı bir ordu gönderilmişti. Bu ordu Dorylaion (Eskşehir)’da kamp kurmuştu. Daha sonra Sangarios (Sakarya)’da Zompos köprüsüne gelmiş ve karşı kıyıda asinin kampı olduğunu haber almıştı. Ioannes, Roessel’e elçi göndererek antlaşma yapmayı önermişti lakin bu kabul edilmedi. Savaş hazırlıkları başlamıştı lakin Nikephoros Botaniates, Ioannes’e savaşa girmemesi konusunda salık vermişti. Fakat Ioannes bunu dinlmedi ve savaşa tutuştu. Roussel, rakibini tam anlamıyla bozguna uğratmıştı103. Rousell savaşın sonunda Ioannes Dukas’ı esir olarak almıştı ve başkente doğru yürümeye başlamıştı. Başkenten kendisinie gönderilen elçiler ona unvanlar teklif etmişti lakin Rousell, bunları kabul etmediği gibi yürüyüşünü de hızlandırmıştı. Rousell, Khrysopolis (Üsküdar)’a gelmişti ve kamp kurmuştu. Yanına Frank unsurları toplamaya devam ediyordu. Öte yandan başkent karışmıştı. İmparator Mikhail, Artuk Bey öncülüğündeki Türkleri isyancıyı ortadan kaldırması için anlaşmıştı. Rousell de buna karşılık Nikomeida (İzmit)’te çekilmişti. Burada yanında bulunan Ioannes Dukas’ı imparator ilan ettikten sonra Türklerin gelişiyle Metabole Kalesi’ne çekilmişlerdi. Yapılan savaşta Türkleri geri çekilmeye zorlasa da Rousell düşmanı kovalerken Türklerin eline düşmüştü. Türkler, Rousell ve Ioannes Dukas’ın fidye karşılığı serbest bırakılabileceklerdi. Rousell’in karısı fidye ödeyerek kocasını serbest bırakılmasını sağlamıştı104. Rousell, Metabole Kalesi’nden ayrılarak Armeniakon’a yerleşmişti. Bu bölgeyi Türk akınlarından korumuştur. İmparator, Tutuş ile anlaşarak Rousell’i ele geçirilmesi halinde birçok vaatte bulunmuştu ayrıa Aleksios Komnenos’u da bu işle görevlendirmişti. Türkler Rousell’i tuzağa düşürerek ele geçirmişti. Aleksios, Türklerle anlaşma yaparak tutsağı

102 Bryennios, a.g.e., s. 73. 103 Attaleiates, a.g.e., s. 188-190; Zonaras, a.g.e., s. 143-144; Byrennios, a.g.e., s. 86-88; Komnena, a.g.e., s. 16-17. 104 Attaleiates, a.g.e., s. 190-196; Zonaras, a.g.e., s. 144-145; Byrennios, a.g.e., s. 89-97.

39 onlardan istemişti. Aleksios Komnenos sonunda Rousell’i alarak Konstantinopolis’e götürmüştü. İmparator onu affederek, Aleksios ile birlikte devlete isyan edenlere karşı savaşmak için kullanılmıştır105. 3. Nikephoritzes’e İsyan (1074) Mikhail, zayıf ve beceriksiz yapısı nedeniyle otoriteye hâkim olamamıştır. Psellos ve Caesar Ioannes Dukas devlete yön veriyorlardı. Kosntantinos Dukas döneminde saraya alınmış olan Nikephoritzes, bu iki devlet adamını ikna ederek, Logothetes unvanı ile beraber iktidarı da ele geçirmişti. Daha sonra da imparator ve caesar Ioannes Dukas’ın arasını açmıştı. Nikephoritzes tüm devlet işlerine müdahele ediyor ve birilerinin servetlerinin üzerine oturuyordu106. Devletin merkezi bürokrasisini güçlendirmek için, devletin tahıl ticaretini tekel altına aldı. Bu amaçla Rhaideston Limanı’nda büyük bir tahıl deposu inşa ettirmiş ve başkentte gelen tüm tahıllar burada tutulmuştur. Bu durum Anadolu’daki toprak sahillerini zarara uğratmış, şehirlerdeki halk da Nikephoritzes’in bu girişimini tahıl stoklamaktan çok ekmek fiyatını yükseltip devlet gelirini artırmak olduğunu anlamışlardır. Bu durum sonucunda da genel bir fiyat artışına ve enflasyonun fırlamasına neden olmuştur107. Esvapçıbaşı rütbeli Nestor Tunaboyuna vali olarak atanmıştı. Sınırdaki Peçeneklerin lideri Tatous ile anlaşarak başkent surlarının önlerine gelmişlerdi. İmparator derhal bu isyana son verilmesini istemişti lakin Nestor karşılık olarak Nikephoritzes’in görevden alınmasını istemişti. İmparator bu isteği kabul etmeyince başkentten ayrılmalarına rağmen Trakya ve Makedonya’yı yağmaladılar108. 4. Nikephoros Bryennios ve Nikephoros Botaniates İsyanları (1077-1078) VII. Mikhail dönemi II. Basileios’un ölümünden beri süre gelen çürüme devam ediyordu. İmparator Mikhail’in saraydaki yetkilileri atarken yaptığı hatalar ve kendinin devlet işlerinden uzak oluşu halk gözünde onun saltanatını değersizleştirmişti. Mikhail

105 Norwich, Bizans II, s. 283; Attaleiates, a.g.e., s. 202, 208-209; Zonaras, a.g.e., s. 146; Bryennios, a.g.e., s. 97-108; Komnena, a.g.e., s. 18-22. 106 Zonaras, a.g.e., s. 142; Bryennios, a.g.e., s. 70-71; Attaleiates, a.g.e., s. 185-186. 107 Norwich, Bizans II, s. 283; Attaleiates, a.g.e., s. 204-206 108 Zonaras, a.g.e., s. 147; Attaleiates, a.g.e., s. 207.

40 döneminin sonuna gelindiğinde iki güçlü komutan Nikephoros Bryennios ve Nikephoros Botaniates isyan etmişti. Her erke başkaldıran taht iddiacısı gibi onlar da imparatorun yönetiminden memnun değillerdi ve daha iyisini vadediyorlardı. Balkanlarda Dyrrakhion (Draç) valisi olarak görev yapan Nikephoros Bryennios 1072 yılında Zeta’lılar tarafından desteklenen Konstantin Bodin isyanını bastırmıştı. Bryennios Draç’tan topladığı askerler ile Edirne üzerine yürümüş oradan Traianopolis’te 1077 yılında imparator ilan edilmiştir. Kardeşi Ioannes’in emrindeki ordu ile birleşerek başkent üzerine ilerlemişlerdir. Bu hareket başarısız olunca Büyükçemece civarına çekilmişlerdir109. Ancak bu dönemde Botaneiates isyanı da patlak vermiştir. Nikephoros Bryennios çekilme nedenlerinden biri olarak değerlendirilebilir. Daha önce Eudokia ile evlenerek imparatorluk tacını takan Romanos Diogenes alternatifi olarak düşünülmüştü. Romanos, Botaniates’e bu yüzden güvenmediği konusunda emin olmasak bile ona Malazgirt Savaşı’nda rol vermemiştir. VII. Mikhail döneminde Nikephoros Botaniates, Anatolikon theması strategos unvanı ile görev yapmıştır. VII. Mikhail’in döneminin sonuna geldiğimiz 1077-78 yıllarında Neredeyse bütün Anadolu Türk akınlarının altındadır. Üsküdar yakasından rahatlıkla seçilebilecek mesafede Türkler hissedilmektedir. Dahası Büyük Selçuklu Devleti’nin sultanı Melikşah’ın kuzeni olan Kutalmışoğlu Süleyman şah etkin bir güçtür. Öyle ki İznik’i alarak başkent yapacak ve Antakya’yı Bizans’tan alacaktır. Her iki imparator adayı Bryennios ve Botaniates böyle bir güçten destek alarak taht yolunda kendilerine engel teşkil edebilecek düşmanlarını saf dışı bırakacaklardır. Kaynklar her iki imparatorun da Süleymanşah ile anlaşma yapmaya çalıştığından bahseder. Lakin Süleymanşah, Nikephoros Botaniates ile anlaşmış ve isyanını desteklemiştir110. VII. Mikhail emrinde bulunan Türk askerlerini Botaniates’e göndermiş, bu birlikler de asinin ordusuna katılmıştır. Nikephoritzes’den kaynaklanan aşırı fiyat yükselişinden şikâyetçi olan halk Botaniates’i bir kurtarcı gibi görmüştür. Konstantinopolis’teki devlet erkânının da desteğini alan Botaniates Nisan 1078’de başkente girmiştir. Çıkan ayaklanmada Hadım

109 Norwich, Bizans II, s. 283; Zonaras, a.g.e., s. 154-155; Attaleiates, a.g.e., s. 240-249; Komnena, a.g.e., s. 23-26. 110 Ostrogorsky, a.g.e., s. 322; Zonaras, a.g.e., s. 150-152; Attaleiates, a.g.e., s. 238.

41

Nikephoritzes yakalanır ve işkence edilerek öldürülmüştür. VII. Mikhail keşiş libasını giymiş ve hatta patrik tarafından Ephesos Metropolitliğine atanmıştır. Botaniates imparator olduktan sonra isyanına devam eden Bryennios’un üzerine Aleksios Komnenos’u Nobelissimos unvanını ile taltif ederek göndermiştir. Buna ek olarak Süleymanşah’tan aldığı iki bin Türk süvarisi de Bryennios isyanın bastırılmasında etkili olmuştur. Birkaç ay sonra Bryennios başkente getirilmiştir. Zindana atılır ve her başarısız isyancının başına geldiği gibi gözlerine mil çekilmiştir111. B. NİKEPHOROS III. (1078-1081) 1. Nikephoros Basilakios İsyanı (1078) Nikephoros Bryennios’un halefi olan Nikephoros Basilakios, Drryhakhion dukasıdır. Botaniates’in tahta çıktığını öğrenince yabancı unsurlardan ordu toplayarak Selanike’e doğru harkete geçmişti. İmparator Botaniates ile mektuplaşırken bir yandan da Peçeneklere haber vermişti. Nikephoros Botaniates ona ceza vermesi gerekirken aksine taltif etmişti. Basilakios bunu kabul etmeyince üzerine Aleksios Komnenos’u göndermişti. Aleksios Komnenos yanındaki Tatikios ile birlikte müdahale ederek isyanı bastırmıştır. Aleksios, Basilakes’i durdurmak için ordusuyla beraber Vardar Nehri kenarında ordugâhını kurduğu sırada Basilakes ona ani bir saldırı planlıyordu. Ancak Tatikios, Aleksios’u önceden uyarmıştır. Tatikios, asi Basilakes’in kampını gözlemek için Aleksios tarafından görevlendirilmiştir. Tatikios da Aleksios’a gelerek kampın çok yakında olduğunu ve gece ani bir saldırıda bulunabileceğini söylemiştir. Aleksios, Tatikios’a bu konuda emin olup olmadığını sorduğunda; Tatikios, Basilakes’in ordusuna ilk olarak dur sonra da ileri komutlarını duyduğunu ve hatta kendisine bir ok fırlattığını bildirmiştir. Aleksios, dinledikleri üzerine bir plan yaparak, bu saldırıyı bertaraf etmek için ordugâhın her tarafında meşaleler yakılmasını ve sabaha kadar söndürülmemesi emrini vermiştir. Kendisi de ordusuyla ormana gizlenmiştir. Basilakes, Tatikios’u haklı çıkarak gece bir saldırı yapmış ve ordugâhta kimseyi bulmamıştır. Geri dönerken

111 Zonaras, a.g.e., 156; Attaleiates, a.g.e., s. 250-254, 279-289, Komnena, a.g.e., s. 27-34; Suryanî, a.g.e., s. 34, Mateos, a.g.e., s. 134; Norwich, Bizans II, s. 284

42

Aleksios saklandığı yerden hücum etmiştir. Bu savaşta Basilakes kaçmayı başarmıştır. Lakin bu isyanın bir sonuca ulaşmayacağını inanan adamları onu teslim etmiştir112. 2. Pseudo Mikhael VII Dukas İsyanı (1079) Robert Guiscard 1059 yılında bütün İtalya’yı ele geçirmişti. Robert gerek silah gerek antlaşma yoluyla komşu topraklar üzerinde hâkimiyet alanını genişletti. Robert’in amacı Bizans tahtına oturmaktı. Bu amacı gerçekleştirmek için Mikhael olan akrabalığı bahanesini öne sürdü. Robert kızı Helena, Mikhael’in oğlu Konstantinos ile nişanlamıştı. Bu evlilik antlaşması adaylar çok küçük yaşta iken yapılmıştı o yüzden Anna’ya göre bir bağlayıcılığı yoktu hatta Nikephoros tahta çıkınca bu antlaşma metinleri yırtılıp atılmıştı. Lakin Anna’nın bu fikirde olmasının nedeni babası Aleksios’un en önemli düşmanlarından biri olan Robert’e duyduğu nefret ve Konstantinos ölmeden önce onunla nişanlanmış olması yüzünden ona duyduğu sevgidir. Eserinde de bu sevgiyi çekinmeden dile getirmiştir113. Robert Guiscard Doğu Roma imparatoru olmak için eline bir fırsat geçmişti fakat kaynaklara göre bu Robert’in kendi elleriyle hazırladığı bir plan da olabilirdi. Raiktor adlı bir keşiş kendisinin imparator Mikhael olduğunu söyleyip Robert’e sığınıp ondan yardım istemişti. Alternatif bir hikâyeye göre de Robert, bu keşişe talimatları kendi vermişti. Mikhael Bizans tahtında 1071 ile 1078 tarihleri arasında oturmuştu. Nikephoros Botaniates tarafından tahttan uzaklaştırıldı ve bir manastıra keşiş olarak sığınmıştı. Şimdi Robert’e sığınarak hakkı olan tahtı istiyordu. Robert, kızını Konstantinopolis’e göndermişti ve onu korumak ve kollamak ile yükümlüydü. Kızının mutluluğu ve Bizans imparatorluğunun hakkı olan imparatora teslim etmeliydi. Robert’in adamları keşişi elinde mektup ile bulduklarında ona getirmişlerdir. Aradığı fırsatı bulan Robert, önde gelen adamlarını toplayarak bir toplantı yapmıştır. Bu toplantıda Pseudo Mikhael yer alıp bu Norman beyler ile antlaşma yapmıştı114.

112 Bryennios, a.g.e., s. 166-171; Anna Komnena, a.g.e., s. 34-40; Zonaras, a.g.e., s. 155; Attaleiates, a.g.e., s. 292-295; Işın Demirkent, “Tatikios (Türk Asıllı Bir Bizans Kumandanı)”, Belleten, LXVIII, S. 248, Nisan 2003 s., 95-96. 113 Norwich, John Julius Norwich, Bizans, Gerileme ve Çöküş Dönemi (MS 1082-1453), cilt III, Türkçe çev., Selen Hırçın Riegel, İstanbul, 2013, s. 33-vd; Komnena, a.g.e., s. 46-49. 114 Komnena, a.g.e., s. 46-49, 55.

43

3. Konstantinos Dukas İsyanı (1079) VII. Mikhail, kardeşi Konstantinos’u başkentten uzaklaştırmıştı. Nikephoros Botaniates imparator olunca Konstantinos Dukas’ı geri çağırmış ve ona bakmıştır. Konstantinos zamanında uğradığı haksızlıklardan ve tahta geçmek istemsinden dolayı bir fırsat bularak tacı başına geçirmeyi istiyordu. Nikaia yakınlarında Selçukluların harketlerine karşı müdahele etmek için ordularını Anadolu tarafına göndermişti. Konstantinos, Üsküdar’daki ordugâha geçeek buradaki askerlere kendini imparator ilan etirmişti ama Nikephoros, devlet erkânın desteğini alarak bunun çocukça bir hareket olduğu düşündü. Konstantinos ele geçirildikten sonra keşiş olarak sürgüne gönderilmişti. Fakat 1081’de Aleksios tahta çıkınca tekrar başknete geri gelmişti115. 4. Aleksios Komnenos İsyanı (1081) Nikephoror imparator olduğunda yaşı çok ilerlemişti ve devlet II. Basileios’un ölümünden beri sonu gelmeyen zorluklarla mücadele ediyordu. Selçuklular, Çanakkale Boğazı’nda görünmüşlerdi. İlerlemiş yaşından dolayı çocuk sahibi olamadığından ve yerine geçecek birini de seçmediğinden dolayı tekrar Bizans aristokrasinin desteğini alan bir ordu komutanı taht için her an tehdit yaratabilirdi116. Nikephoros, karısının ölümünden sonra Alania (Alanya) imparatoriçesi Maria ile evlenmiştir. Ancak bu evlilik kilise tarafından hem Maria’nın kocası hayatta olduğundan hem de imparator Nikephoros’un üçüncü kez evlenmesi sorunundan dolayı kabul görmemiştir. Yaşanan gelişmeler Niekphoros’un saltantını sürdürebilmesi için para harcamasını gerektiriyordu. Nikephoros, halk tarafından sevilmemeye başlamıştır. Aleksios tam da bu sıralarda devletin toprak bütünlüğünü tehdit eden hem içeride hem de dışarıdaki düşmanları ile savaşmaktaydı. Aleksios’un annesi Anna Dalassene saray içinde etkisini kaybetmemiş bir kadındı. Saraydaki bağlantıları sayesinde Komnenoslar hızlı bir şekilde yükselmişti. Komnenoslar Dukaslar ile ittifak oluşturmuş bunun sonucunda da Anna ile Konstantinos nişanlanmıştı117. İmparatoriçe Maria, VII. Mikhail Dukas’ın karısı

115 Attaleiates, a.g.e., s. 300-304. 116 Zonaras, a.g.e., s. 153-157; Komnena, a.g.e., s. 23-vd.; Norwich, Bizans III, s. 33-vd. 117Aleksios’un amcası Isaakios Komnenos imparatorluk yapmıştır. Caesar Ioannes Dukas’ın torunu ve Malazgirt savaşında Romanos’a ihanet eden Andronikos Dukas’ın kızı İrene ile evlidir. Norwich, Bizans III, s. 35; Hill, a.g.e., s. 73.

44 olduğundan dolayı ve Komnenoslar ile beraber işbirlikçi olduklarından dolayı Aleksios’u desteklemiş ve hatta 1080 yılında evlat edinmiştir118. Aleksios’un düşmanı olan Borilos ve Germanos’a karşı imparatoriçe onu korumaktadır. Nikephoros yaşanan gelişmelerden habersizdir. Aleksios hala devletin savaş çıkan bölgelerine müdahele etmek için kullanılmaktardır ki Aleksios’u Kyzikos’u (Erdek) ele geçiren Selçuklulara karşı sefere gönderilmiştir. Bu emir ile Aleksios tahta geçme planını uygulamak için aradığı şansı vermiştir. Ordusunu Adrianopolis civarında bulunan Tsouroulos köyü üzerinde toplamaya başlamıştır. Alekisos seferberlik ilan edince Borilos ve Germanos, harekete geçmiştir. İmparatoriçe tarafından uyarılmış olan Alekios, 14 Şubat 1081 günü Başkentten ayrılmışlardır. Yola çıktıktan sonra Tsouroulos’a giderek, Caesar Ioannes’e destek almak için mesaj göndermiştir. Ioannes isyan haberini alınca atını atlayarak katılmak için yola çıkmıştır. Ioannes emrindeki Türk askerleri ve Başkente gitmekte olan vergilerle Tsouroulos’a gelmiştir. Isaakios doğuda kazandığı başarılar sebebiyle Antiokheia (Antakya) düklüğüne getirilmiştir ve askerler tarafından daha çok sevilmektedir. Isaakios daha önde görülmesine rağmen Aleksios imparator ilan edilir119. Aleksios imparator ilan edildiği sıralarda eniştesi Nikephoros da isyan etmiştir. Nikephoros, Aleksios’un isyanını öğrenince ona bir mektup göndererek imparatorluğu bölüşmeyi teklif etmiştir. Aleksios bu teklifi düşünüyor gibi Nikephoros’u oyalarken Başkent’e kuşatmıştır. Georgios Paliologos surlardaki askerlerle anlaşma sağlamıştır. Hava kararmaya başlayınca Cermenlerin tuttuğu kuleden Paliologos ile birlikte askerler şehre gizlici girmiştir. Gün ağaramaya başlayınca Paliologos’un verdiği işaretle Konstantinopolis kapıları açılmış ve Aleksios ve ordusu şehre girmiştir. Şehir halkı bu olay karşısında şaşkınlık yaşamamıştır. Çünkü yaşlı Nikephoros’un sonunun gelmesi bekleniyordu lakin Aleksios’un ordusundaki yabancı unsurların çokluğu yüzünden şehirde istila başlamıştır. Bu durum sonucunda halk Aleksios’un ileriye gittiğini ve

118 Komnena, a.g.e., s.62-65 ; Norwich, Bizans III, s. 36. 119 Norwich, Bizans III, s. 35-37; Zonaras, a.g.e., s. 158-159; Komnena, a.g.e., s. 67-80; Bryennios, a.g.e., s. 22-24.

45 durdurulması gerektiğini düşünmüştür. Şehirde her ne kadar Georgios Paliologos’un babası Nikephoros ve Aleksios’un düşmanı Borilos’un topladığı Vareng muhafızları direnmeye hazır ise de imparator Botaneiates yenilgiyi çoktan kabullenmiştir. Melissenos’dan gelecek yardım boğazlara yerleştirilen donanma sayesinde kesilmiştir. Patrik Kosmas yalvarmalarının da etkisiyle Nikephoros Botaniates Peribleptos Manastırı’na keşiş olarak gönderilmiştir120. 5. Nikephoros Melissenos İsyanı (1081) Komnenolardan Eudokia ile evli Nikephoros Melissenos, Skhiza’daki tören günü Khrysopolis’te isyan hazırlıklarına başlamaktadır. Aleksios’un isyanından habersizdir. İsyan haberi ulaşır ulaşmaz da Aleksios’a bir mektup göndererek imparatorluğu doğu ve batı şeklinde bölüşmeyi teklif eder. Aleksios imparator olmasıyla devlet hizmetine girer121. C. ALEKSİOS KOMNENOS (1081-1118) 1. Georgios Monomakhatos İsyanı (1081) Robert, sahte Mikhail’i kullanarak Bizans tahtını ele geçirmek yaptığı planın hareket aşamasına geçmişti. Robert’in ilk hedefi Draç idi. Ayaklarak yenilen eski Draç valisi Basilakios yerine imparator III. Nikephoros tarafından Gerogios Monomakhatos atanmıştı. Ancak Gerogios bu görevi kabul etmemişti. İmparatorun köleleri Borilos ve Germanos, Georgios’dan nefret etmelerinden dolayı III. Nikephoros’u doldurdular. Bu iki köleye göre Georgios isyan etmek için fırsat kolluyordu. Georgios’un yakın arkadaşı olan Alan soyundan Ioannes, durumu tüm ayrıntıları ile anlatmıştı. Georgios duydukları üzerine imparatorun yanına giderek görevi kabul ettiğini söyledi ve yazılı talimat ile yolla çıktı. Borilos ve Germanos, Goergios’un gidişini hızlandırmak için çok uğraştılar ve başarılı oldular. Georgios yola çıktıktan sonra Ayia Maria Kilise’sinin civarında karşılaştılar. Georgios, Aleksios’a durumu anlattı. Georgios

120 Norwich, Bizans III, s. 38-39; Süryanî, a.g.e., s. 34-35; Mateos, a.g.e., s. 155; Zonaras, a.g.e., s. 157-160; Komnena, a.g.e., s. 80-94; Bryennios, a.g.e., s. 17-24. 121 Zonaras, a.g.e., s. 161; Komnena, a.g.e., s. 86,89; Bryennios, a.g.e., s. 173-175; Norwich, a.g.e., s.37-38; Mateos, a.g.e., s. 154.

46 kendisine göre sürgüne gidiyordu ve bunun sebebi de Aleksios ile olan dostluğu idi. Çünkü Borilos ve Germanos adındaki köleler Aleksios’u da hiç sevmemekteydi. Monomokhatos Draç’a gelince Robert’in savaş hazırlıklarını ve Aleksios’un isyanını öğrenmişti. Aleksios ayrıca bir mektup göndererek, kendisinin zorla bir isyana sürüklendiğini, zorbalara karşı savaşmaları gerektiğini ve bunun için kendisine para gerektiğini anlatmıştı. Yeni Draç valisi ise ona para yardımında bulunamayacağını ancak isyanında başarılı olursa eskiden olduğu gibi dostlukları adına onun iktidarını kabul edeceğini bildirmişti. Monomakhatos, bir yandan imparator ile Aleksios’un arasını düzeltmeye çalışırken bir yandan da açıkça bir şekilde Norman Robert Guiscard ile görüşmeler yürütmekteydi. İşleri yolunda gitmeme durumuna karşı Georgios, Dalmaçya beyi Konstantinos Bodin ile mektuplaşıyordu122. Aleksios, III. Nikephoros’u tahttan indirip kendi geçtikten sonra devletin batısında devam eden Robert tehdidinden çekinen veya onu destekleyen beyler için önlemler almak peşindeydi. Bunlardan biri Georgios’tur. İmparator olmadan önce ondan yardım isteyen Aleksios, Georgios ile Robert’in anlaşma yapmasından çekiniyordu. Bundan dolayı bölgeye yeni Draç valisi olarak bacanağı Georgios Palaiologos’u gönderdi. Aleksios, Palaialogos’tan Monomakhatos’u oradan savaşmadan çıkarmasını istiyordu. Lakin hem Robert ile hem de Monomakhatos ile uğraşan Palaialogos için hiçte kolay bir iş değildir. Daha önce planladığı gibi aklına gelen başına gelmişti. İşler istediği gibi gitmediğinden Bodin’in yanına kaçmıştı. Alekisos, Monomakhatos’a kılına bile zarar gelmeyeceği konusunda bir mektup gönderilince, Georgios başkente dönmüştü123. 2. Karikes ve Rhapsomates isyanları (1092) Aleksios Komnenos’un megas duksu John Dukas ve Bizans generallerinden Manuel Boutoumites Kıbrıs’taki Rhapsomates ve Girit’teki Karikes isyanlarına karşı gönderildi. Karikes isyanı bastırıldıktan sonra Girne’nin hızlı bir şekilde düştüğü Kıbrıs’a doğru yola çıktılar. Rhapsomates onları karşılamak için yola koyuldu ve şehrin üzerindeki tepeleri işgal etti. Fakat Boutoumites onun adamlarının hizmetinden ayrılması için ikna etti ve bu

122 Komnena, a.g.e., s. 58-60. 123 Komnena, a.g.e., s. 127.

47 yüzden isyancı savaştan kaçtı. Boutoumites isyancının sığınmak istediği Holy Cross Kilisesi’nde onu izledi ve yakaladı. Onun hayatını bağışlayacağını söz vererek, Dukas’a yolladı124. 3. Nikephoros Diogenes İsyanı (1094) Romanos Diogenes, tahtan indrildikten sonra iki oğlu Nikephoros ve Leon, Aleksios’un yanında yer almıştı. Aleksios, Anna Komnena’nın dediğine göre sevgi beslemekteydi. Leon, imparatorun ona yaptığı iyiliklerle yetinmiş ve devletin hizmetindeydi. Lakin Nikephoros, babasının uğuradığı haksızlıktan dolayı ve devletin başına geçmek istemesinden dolayı imparatoru öldürmek için planlar yapmaktaydı125. Aleksios, Bizans İmparatorluğu’nun topraklarına saldırılarda bulunan Rascia Jupanı Vukan’a karşı sefer düzenlemişti. Sefer sırasında ordugâhta otağında dinlernirken Nikephoros imparaotru öldürmeyi denemiş ama başarılı olamamıştı. Bu sefer sırasında Serres’de (Serez) bulunan müstakbel damadı Konstatinos Dukas126’ın Pentegostis adlı malikânesine misafir olmuştu. Nikephoros, imparatorun hamamda yıkanmakta olduğunu öğrenince, sanki avdan dönüyormuş gibi kısa bir kılıç kuşanarak malikâneye geldi. Tatikios, Nikephoros’un imparatoru öldürmek için planlar yaptığını biliyordu. Nikephoros’ı kılıcı ile birlikte görünce onun yolunu keserek uygun bir kıyafet olmadığını ve üstelik kılıç kuşanmış bir halde orada bulunmasının yasak olduğunu söyledi. Nikephoros, Tatikios engeline takılınca bu işin gerçekleşmeyeceğini anladı127. Yaptıklarından dolayı planlarının ortaya çıktığını düşünen Nikephoros, imparatoriçe Maria’nın Khristopolis’teki yerlerinden birine kaçmak istemişti lakin ordunun sefere devam etmesi üzerine Nikephoros da ordu ile beraber hareket etmitşti. İmparator, Nikephoros’u tutuklattı ve komploya karışanlara gözdağı vermek için çadırında bir toplantı yaptı. Bu toplantıda Nikephoros hiçbir itirafta bulunmadı128. İmparator ikinci kez

124 Komnena, a.g.e., s. 268; Zonaras, a.g.e., s. 165. 125 Komnena, a.g.e., s. 276-277. 126 Aleksios Komnenos'dan iki önceki imparator Vll. Mikhail Dukas'ın büyük oğlu; bu şahıs aynı zamanda Aleksios'un kızı Anna ile nişanlanmıştı. Fakat genç yaşta ölümü yüzünden Anna ile evliliği gerçekleşemedi. 127 Demirkent, a.g.m., s. 108-109. 128 Alexiad, s. 274-275; Zonaras, a.g.e., s. 169.

48

Nikephoros’u yakalanmasını emretmişti. Nikephoros, bu kez isyanını itiraf etmiş ve yanında olan herkesin adı ortaya çıkmıştı. İmparatoriçe Maria’nın ismi gizli tutulmuştu. Babasının itibarından ve kendisinin ordu içindeki ününden dolayı zaten ordu arkasındaydı. Nikephoros soylulardan destek almak istemişti fakat bütün planı ortaya çıkmıştı. Nikephoros ile beraber Kekaumenos Katakalon’u sürgün cezasına çarptırdı. Kaisarapolis’e sürülmüştü. Sürgün dışında herhangi bir ceza verilmemişti. 29 Haziran 1094’te Nikephoros’un isyan suçundan gözleri kör edilmişti. Aynı sonu Katakalon da yaşamıştı yalnızca isyana adı karışan imparatorun kız kardeşinin kocası Taronites affedilmişti129. 4. Pseudo Konstantinos Diogenes İsyanı (1095) Konstantinos Diogenes, soyu belli olmayan bir adamdı. O, imparatorluk tacını giyebilmek için Romanos Diogenes’in oğlu olduğunu iddia etmişti. Bu sebepten ötürü Cherson (Kırım)’a sürüldü. Romanos Diogenes’in oğlu olduğunu iddia ederek imparator olmak için kurduğu Kuman ordusuyla Edirne civarına kadar girmişti130. Diogenes’in Kumanlarla birlikte Paristrion bölgesini işgal etmesi üzerine imparator 1095 yılında bir sefer düzenledi. Bu seferde yanında Türk asıllı olan Skaliarios (İlhan rütbeli) ve Tatikios’un yanı sıra Kantakuzenos da vardı. Aleksios, bu adamları Kumanlara karşı Therme bölgesini korumakla görevlendirdi. Kumanların Ankhiolas’a saldırıları başarısız oldu. Daha sonra Diogenes ele geçirildi ve Kumanlar dağıldı. Ayrıca Kumanlar üzerine yapılan bu sefer imparator Aleksios’un onlardan kurtulması için oldukça yerinde bir sefer idi. Konstantinos Diogenes kör edildi131. 5. Anemasların İsyanı (1100-1101) Aleksios, Bohemond önderliğindeki Normanlara savaş hazırlığı yapmaktayken devletin içinden isyanlar patlak vermekteydi. Mikhael ve Leon’un başını çektiği dört kardeş imparatora karşı ayaklanmıştı. Nikephoros Phokas’ın 961’de Girit’te Arap

129 Komnena, a.g.e., s. 280-281, 284. 130Ostrogorsky, a.g.e., s. 333. 131 Komnena, a.g.e., s. 288-295; Demirkent, a.g.m., s. 104-105.

49 egemenliğine son verdiği sırada adada bulunan ve valilik yapan Abdülaziz Kotorbî soyundan gelmekteydiler132. Anemaslar isyan bayrağını çektiğinde Bizans soylularından bu isyanı destekleyenler olmuştur. Antiokhoslar, Exazenoslar, Dukas, Hyaleas, Kastamonulu Niketas, Kourtikos ve Basilakios Georgios Bizans soylularından bu isyanı destekleyen ailelerdi. Skleros ile Bardas Xeros da Anemasların isyanın arkasındaydılar. Solomon Ioannes ise danışman meclisinin önde gelen bir kişisiydi ve isyanı destkeliyordu. Anemaslardan Mikhael özellikle mal varlığı ve zenginliğinden dolayı Solomon Ioannes’i tahta çıkarmak niyetindeymiş gibi davranıyordu ama asıl amacı tahta kendi oturmaktı133. Anna’ya göre Solomon Ioannes’in imparatorluk iddiasını saklamadan bol bol ihsan ve hediye dağıtmaya başlaması ile Mikhael Anemas aralarındaki ilişkiyi azaltmıştı. Bu isyanı destekleyen kişilerin artması ve konultukları kişilerin her an imparatora gidebileciğini düşünen isyancılar harekete geçmeye karar vermişlerdi. Bu nedenle saraya gizlice girerek imparatoru öldürmek istemişlerdi lakin imparatora bu kompla başlamadan haber verilmesi üzerine bu adamlar yakalandı ve sorguya çekilmişti. Solomon Sozopolis’e hapsedilmiş ve mallarına el koyulmuştu. Solomon’un evi imparatoriçeye verilse de imparatoriçe evi Solomon’un karsına bırakmıştı. Diğer komplocuların saçları kazıtılmış ve gözleri oyulması için halkın karşısına çıkarılmıştı134. 6. Gregorios Taronites İsyanı (1103-1104) Taronites, Trabzon valiliğine atanır atanmaz isyan bayrağını çekmişti. Trabzon’a doğru ilerlerken yolda karşılaştığı eski vali Dabatenos’u tutsak etmişti. Hatta şehrin ileri gelenlerini bile zindana attırmıştı. Zindana atılmış tutsaklar kapıda duran nöbetçiyi zor kullanarak şehirden kaçmayı başarmışlardı. İmparator Aleksios, bu hareketlerden vazgeçmesini, başkente dönemesini bildirmişti. Eğer bu çağrıya uymazsa başına gelecekleri bildirerek onu tehdit etmişti. Lakin Taronites, imparatoru dinlemek yerine ona hakaret etmişti. Bu işi bu şekilde çözemeyeceğini anlayan imparator, Gregorios Taronites üzerine onun kendi kardeşi Mikhael Taronites’in oğlu olan Ioannes’i yollamıştı.

132 Komnena, a.g.e., s. 374. 133 Komnena, a.g.e., s. 375. 134 Komnena, a.g.e., s. 376-378; Zonaras, a.g.e., s. 171-172.

50

İmparator, Ioannes’ten akrabalık bağlarından dolayı onu dinleyebileceğinden onu ikna etmesini istedi. Fakat ikna olmazsa yanındaki birlikler ile denizden ve karadan saldırmasını emretmişti. Gregorios, yeğeni Ioannes’in imparator tarafından üzerine geldiğini öğrenince Danişmendlilerden yardım istemek için şehirden ayrılmıştı. Bu haberi alan Ioannes, birliğindeki paralı askerileri ve seçkin Bizans askerlerini, amcası Gregorios’un üzerine yolladı. Ioannes’in gönderdiği birlikler, Gregorios’u yakaladılar ve savaşa tutuştular. Bizans askerlerinden soylu iki tanesi, mızrak darbeleriyle Taronites’i yere devirdiler. Askerler onu Ioannes’e teslim etmişlerdi. Ioannes emir üzerine yol boyunca amcası ile hiç konuşmadı. Ancak imparatorun onu kör edeceğini düşünüyordu. Ioannes, imparatora amcası için yalvarmıştı. Bunun sonunda imparator kör etmekten vazgeçti. Saçlarını ve sakallarını tıraş ettirip onu Augusteion Meydanı’na çıkarttı. Gregorios, sonra Anemas Kulesi’ne kapatıldı. Daha sonra özellikle bu adamın yola gelmesi için damadı Nikephoros Bryennios’u ziyaret gitmesine müsaade etmişti lakin bu adamın hal ve hareketlerinde bir değişme olmadı135. D. IOANNES KOMNENOS (1118-1143) 1. Anna’nın Taht için Komplosu (1118) Anna Komnena, Aleksios’un ilk çocuğuydu ve imparator olduktan sonra doğduğu için porphyrogenita idi. İlk olarak VII. Mikhail’in oğlu genç prens Konstantinos ile nişanlanmıştır. Bu sayede imparatoriçe olmasının önü açılmıştır lakin 13 Eylül 1087’de Ioannes’in doğması onun hiç hoşuna gitmemiştir. Daha sonra da Konstantinos 1097 yılında vefat etmiştir. Konstantinos’un ölümünden sonra Nikephoros Bryennos ile evlenmiştir. Anna, annesi Irene ile birlikte babasından sonra tahta çıkması için Nikephoros Bryennos’u öneriyorlardı. Irene, kocasına Ioannes’ten ziyade Nikephoros’un eğitimi ve soyundan dolayı tahta geçirmesi için dil döküyordu. Hiç şüphesiz bu işin ardında Anna vardı. Anna, kocasını Niekphoros’u tahta oturtmak istiyordu. Hatta Mangana Sarayı’nda babasının hasta yatağında yattığı günlerde annesi ile sürekli bir onay almaya çalışıyordu. Bu durumun farkında olan Ioannes, babasını ziyarete gittiği bir gün

135 Komnena, a.g.e., s. 380-381.

51 ağlayarak üzerine atlamış ve babasının parmağındaki mühür yüzüğünü almıştı. Khoniates’e göre bu babası ve Ioannes’in daha önce planladıkları bir şey de olabilirdi. Babasından yanından ayrıldıktan sonra özellikle kardeşi Isaakios’un ve diğer akrabalarının desteği ile Büyük Saray’a gelmişti. Kapıdaki askerler yüzüğü gördüğü halde onu içeri almak istemeyince kapılar sökülmüştü. İçeri giren Ioannes ve mahiyeti, dışarıya gelen halkın her şeyi yağma etmeye başlamasıyla kapılar yerine takıldı ve içeriden kimse dışarıya çıkamaz olmuştu. Ioannes, tahtını sağlama almamış olmadığından dolayı canının teslim eden babasının cenazesine gidememişti136. Bir yıl sonra 1119 yılında Anna, bir komplo kurmuştu. İmparator geceyi Yaldızlı Kapı yanındaki av köşkü Philopation’da geçirmekteydi. Nöbetçilerin komutanına rüşvet vererek istediklerini rahatça yapabileceklerdi. Nikephoros Bryennios’un ağır hareketleri yüzünden bu komplo bozulmuştu. Bu duruma Anna çok sinirlenmişti. Lakin bu konuda Nikephoros’un imparatorluk konusunda karısı kadar istekli görünmemesinin altında imparator olmak istemediği düşüncesi de akıllardan çıkmamalıdır. Ertesi gün komploya karışmış herkes yakalandı lakin hiçbirine ceza verilmedi. Fakat hepsinin malları müsadere edildi. Ioannes, müsadere edilen malların tamamını Türk asıllı demostikos Aksukhos’a vermek istemişti. Lakin Aksukhos bu hediyeleri kabul etmeyip, malların sahiplerine geri verilmesinin ve imparatorun kardeşini affetmesinin bir imparatora daha çok yakışacağı konusunda telkinde bulundu137. 2. Isaakios Komnenos sorunu (1130-1135) Emir Gazi önderliğindeki Danişmendliler Anadolu’da Selçukluların iç karışıklıklarından yararlanarak ilerleme göstermiş, 1124 yılında Melitene’yi (Malatya), aldıktan sonra üç yıl sonra Caesarea (Kayseri), Ankyra (Ankara), Kastamon (Kastamonu) ve Gangra’yı (Çankırı) ele geçirmiştir. II. Bohemond’u da yenmiş ve aynı zamanda Bohemond savaşta ölmüştür. Ioannes’in tahta çıkmasında kardeşi sebastocrator Isaakios destek olmuştur ve zaman ilerledikçe imparator gözünde değeri artmıştır. Fakat

136 Khoniates, Ioannes ve Manuel Komnenos Devirleri, s. 4. 137 Khoniates, Ioannes ve Manuel Komnenos Devirleri, s. 4-7; Zonaras, a.g.e, s. 180-182; Işın Demirkent, “Komnenos Hanedanının Büyük Başkumandanı: Türk Asıllı Ioannes Aksukhos”, Belleten, C. LX, S. 227, 1996, s. 63-64.

52

Isaakis’un gizli hedefi Bizans tahtına oturmaktır. Anadolu’da değişen güç merkezlerinden faydalanarak kendine gereken yeri almaya uğraşmaktadır. Emir Gazi, Anadolu’da hem Bizans bakımından hem Selçuklu ve de Haçlılar için halledilmesi gereken bir sorun haline gelmiştir. Ioannes adı karışan herkesi yakalatırken Isaakios Danişmendlilere sığınmıştır. Uzun yıllar Selçuklu sarayı ve Haçlı devletlerinde sığınmıştır. 1130-1135 yılları arasında Bizans Danişmendlilere karşı beş kere savaş açılmıştır. Ioannes’in Danişmendliler üzerine yaptığı bir sefer sırasında Isaakios devletin ileri gelenlerinden bazılarıyla bir komplo kurmuş ancak gerçekleşmeden ortya çıkmıştır. İlk üç yılda, kardeşi sebastokrator Isaakios’un tahta geçmek için Ioannes’e kurduğu planlar yüzünden sonuç alınamamıştır. Isaakios, kardeşini tahttan indirmek için imparatorluğun düşmanlarıyla iş birliği yapmaktadır. 1132 yılında Isaakios, kutsal toprakları ziyarete gitmiştir. Isaakios’un ikinci isyan teşebbüsünden sonra Karadeniz Ereğlisi’ne sürgün edilmiştir138. E. MANUEL KOMNENOS (1143-1180) 1. Andronikos Komnenos İsyanı (1154) Manuel 1153 yılında Macarlara savaş ilan etmişti. Macarların ve Sırpların üstlerine giderek onların cesaretlerini kırmıştı. Andronikos Komnenos, Macarlar ile Manuel’i tahttan indirip yerine geçme konusunda anlaşmıştı. Bu antlaşma gün yüzüne çıkınca Andronikos’un derhal Pelagonia’daki askeri üsse gelmesi istenmiştir. Andronikos daha sonra tutuklanarak Konstantinopolis’e getirilmişti. Macar kralı, Andronikos’un hapse atılması üzrine Branitzoba’yı kuşatmıştı. İmparator Manuel’in Macarlar ile savaşa girmek zorunda kalmıştı. Bu savaş sonunda Bizans ordusu bozguna uğramıştı. İmparator bizzat kendi ordunun başında sefere çıkarak antlaşmalar yapmıştı (1155). Manuel, Balkanlarda sükûneti sağladıktan sonra Tarsus üzerine sefere çıkmıştı. Manuel Tarsus’da seferdeyken Andronikos hapisten kaçmıştı139. Andronikos, tıpkı Manuel gibi Komnenos ailesinin önde gelen üylerinden birisi olduğu için, akıllarda alternatif imparator olarak adı zikredildiği için ve aile içinde yasak aşk maceraları yüzünden yakalanıp hapise tutulmak isteniyordu. Andronikos birkaç

138 Kinnamos, a.g.e., s. 30, 46; Khoniates, Ioannes ve Manuel Komnenos Dönemi, s. 20-21; Suryanî, a.g.e., s. 95-96; Norwich, Bizans III, s. 87. 139 Khoniates, Ioannes ve Manuel Komnenos Dönemi, s. 69-70; Kinnamos, a.g.e., s. 95-100.

53 başarısız kaçış denemesi yapmıştı140. Andronikos Niketas Khoniates’in antlatığına göre hapisten kaçmak konusunda yetenekliydi. Bu kez Galitza (Galiçya)’ya kaçmayı başarmıştı. Onun kaçmasına yardım eden Pupakes imparator tarafından halkın gözleri önünde kırbaçlatmıştı. Daha sonra imparator ve Andronikos anlaşma yaptı ve Andronikos başkente dönmüştü141. Manuel kendinden sorna tahta geçecek bir oğlu olmadığı için kızı Maria ve Macar kocasına biat edilmesi konusunda yemin almak istemekteydi. Andronikos, bu konuda da Manuel ile karşı karşıya gelmek bahasına yemin etmemişti. Bu itaatsiz davranışı yüzünden Ermeniler ile savaşmak üzere Tarsus’a gönderilmişti. Andronikos, burada mücadele sırasında gerek savaştaki gevşekliği gerekse aşk hayatı yüzünden Manuel ile yeniden karşı karşıya gelmişti. Antakya’da Manuel’in yeni evlendiği karısı Maria’nın kız kardeşi Philippa’yı baştan çıkartmıştı. İmparator buna karşılık Ermenilerle mücadele ve Philippa ile evlenmesi için Konstantinos Kalamanos’u göndermişti. Andronikos buradan kaçarak Kudüs’e gitmiş, burada da kendine Filistin hâkimi Baudonin’in ölümü üzerine karısı Theodora’yı baştan çıkartmıştı. Manuel’in kardeşi Isaakios’un kızı olan Theodora onunla beraber kaçmıştır. Andronikos’un sürgün hayatı Koloneia ve Khaldia’da hüküm süren Saltukhos’un yanına sürmesiyle sona ermiştir142. 2. Aleksios Aksukhos İsyanı (1167) Türk asıllı komutan Ioannes Aksukhos’un oğlu Aleksios Aksukhos'un imparator Manuel'in kıskançlığına kurban gittiğini anlatır; güya büyü yapmak ve bir komplo hazırlamakla suçlanmıştı. Manuel 1167 İlkbaharında Sofya'da bulunduğu sırada onu tutuklatmış ve saçlarını kestirmiştir. Strymon yakınlarındaki Papykion dağındaki bir manastıra kapatırmıştı. Alekisos’un suç işledğine şahtilik etmesi için imparatorun Latince tercümanı Korinthos’lu Isaakios Aaron mahkemede hazır bulunmuştu. Aleksios’un

140 Khoniates, Ioannes ve Manuel Komnenos Dönemi, s. 73. 141 Khoniates, Ioannes ve Manuel Komnenos Dönemi, s. 91; Kinnamos, a.g.e., s. 93. 142 Khoniates, Ioannes ve Manuel Komnenos Dönemi, s. 94-98; Kinnamos, a.g.e., s. 181.

54 karısı, Manuel’in kardeşi Aleksios’un kızı, Maria143 kocası için yalvarsa da imparator kabul etmemişti. Aleksios Aksukhos birkaç yıl sonra bu manastırda öldü144. F. II. ALEKSİOS (1180-1183) 1. Manuel’in kızı Maria Komnena’nın İsyanı (1181) Manuel’in ölümünden sonra karısı Antakyalı Maria’nın küçük yaştaki oğlu II. Aleksios’un imparator olmuştur. Antakyalı Maria naibeliğini üstlenmiştir. Maria’nın güzelliği ve imparatorluk tahtının boş olması birçok fırsatçıyı harekete geçirmiştir. Protosebastos Aleksios Komnenos Maria’ı ikna ederek kontrolü tamamen eline almıştır. Babasının yerini alan üvey annesinden ve protosebastos Aleksios Komnenos’nun olduğu yerden memnun olmayan Manuel’in kızı Maria, onları tahttan indirmek için halk ile birlikte bir isyan hareketi başlatmıştır. Andronikos’un taht iddiasına destek vermiştir. Manuel’in kızı Maria, 13 Şubat 1181’de Aziz Theodoros için yapılacak dini törende Aleksios’u öldürmek için bütün hazırlıkları tamamlamıştı. Fakat beklenmedik olay yüzünden planlar bozulmuş ve komplo ortaya çıkmıştı. Komploya karışan herkesin peşine düşüp yakalamaya başlamışlardı. Porphyrogenneta Maria kocası Rainier de Montferrat ve yandaşları ile birlikte Ayasofya’ya kaçmıştı. Halkı da yanına çekmek için para dağıtmıştı. İmparatorluk bütün suçları için af dilemesi istenince bunu kabul etmeyip yanında olan kişilerin mahkeme önüne yeniden çıkarılmasını istemişti. İmparatoriçe Maria kilisye sığınan grubu kutsal yerlerin kirletilmesine karşı çıkan papaz yüzünden yakalatamamıştı ve papazı sürgüne göndererek cezayı kesmesine rağmen imparatoriçeyi sevmeyen halk bütün olup bitene karşı ayaklanmıştı. Sürgüne gönderilen papaz halkın omuzlarında geri getirilirken imparatoriçe sessizce izlemiştir145. Andronikos, iktitidarı ele geçirdikten sonra ona muhalefet eden herkesi ortadan kaldırmayı planlıyordu. Khoniates’e göre Andronikos zehir hazırlama işinde ustalaşmıştı ve bunu ilk olarak Manuel’in kızı Maria ve kocasının üstünde denediğini kaydeder.

143 Kinnamos, a.g.e., s. 20; Khoniates, Ioannes ve Manuel Komnenos Dönemi, s. 71. 144 Khoniates, Ioannes ve Manuel Komnenos Dönemleri, s. 99-100; Kinnamos, a.g.e., s. 192-194; Demirkent, a.g.m., s. 70. 145 Norwich, Bizans III, s. 139-140; Suryanî, a.g.e., s. 259-260; Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 13-25.

55

Katilin kim olduğu konusunda kesin karar vermesek bile karı-kocanın zehirlenerek öldürdükleri ortadır146. 2. Andronikos isyanı (1182) Andronikos maceralı aşk hayatı ve imparatorun kendini rakip olarak görüp zarar vermesinden çekindiği için sürgün hayatı yaşamıştır. Kuzeni Theodora ile yasak bir ilişki yaşamış ve iki oğlu dünyaya gelmiştir. Trapezos (Trabzon) dükü Nikephoros Palaiologos tarafından esir alınarak Konstantinopolis’e gönderilmiştir. Andronikos, Manuel’e gidip yalvararak çocukları ve annelerini geri almak için her şeyi yapmayı göze almıştır. Başkentte hoş karşılanmayacak bu ilişkiye uzaklaştırmak için Manuel, Karadeniz sahilinde Oinaion (Ünye) kentinde bir şato vererek Andronikos’u affetmiştir. Ancak Andronikos her zaman imparatorluk için fırsat beklemiştir. Bu fırsat da Manuel’in ölümüyle karşısına çıkmıştır. Manuel’in oğlu Aleksios ile bıraktığı yazılı metinde imparatorun güvenliği tehlikeye düşerse engel olunacak maddesini bahane ederek devamlı patrik Theodosios’a mektuplar göndermişti. II. Aleksios’un annesi Maria, küçük yaştaki oğlunun naibesi durumundaydı. Lakin Konstantinopolis halkı, Manuel’in batı hayranlığından dolayı bıkmıştı. Maria’nın Latin kökenli olması halk tarafından benimsenmiyordu. Güzelliği ve çocuk yaşta bir imparatorun tahtta bulunması, orada gözü olan herkesin imparatorluk tacı için planlar yapmasına neden oluyordu. Aleksios Komnenos, Manuel’in yeğeniydi. İmparatoriçe Maria’yı etkileyerek protosebastos olmuştur. Protosebastos Aleksios devletin bütün kontrolünü elinde tutuyordu. Ondan habersiz imparatoriçe Maria bile karar alamıyordu. Aleksios kendini zengin etmenin derdine düşmüştü. Bütün bu yaşananlardan sonra halk Andronikos’a gizlice bir mektup yazarak tahta geçmesini istiyorlardı. Bu dönemde özel hayatıyla öne çıkan Manuel’in kuzeni Andronikos Komnenos, halkın desteğini almaktaydı. Manuel’in ilk evliliğinden olma kızı Maria da Andronikos Komnenos’u destekliyordu ve onu destekleyen Manuel’in gayri meşru oğlu Aleksios, Andronikos Lapardas, Andronikos’un ilk evliliğinden olma

146 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 42; Charles M. Brand, Byzantium Confronts the West, Cambridge, 1968, s. 38-39.

56 oğulları Ioannes ve Manuel, eparkhos Ioannes Kamateros ve diğerlerini çevresinde topluyordu147. 3. Andronikos Angelos’un İsyanı (1182) Andronikos İznik (Nikaia)’i ele geçirmeyi planlamıştı ancak şehrin savunmasından sorumlu olan Ioannes Dukas’a takılmıştı. Trakya eyaletinin valisi megas domestikos Ioannes Komnenos Vatatzes Andronikos’a destek vermemişti. Andronikos Tarsia’ya yaklaşınca Nikomedia (İzmit) şehri onun tarafında geçmişti. II. Aleksios, ilerlemekte olan Andronikos’u durdurmak için Andronikos Angelos’u büyük bir ordu ile göndermişti. İki ordu Nikomedia yakınlarındaki Kharaks Köyü’nde savaşmıştı. Angelos’un ordusu çok daha büyük olmasına rağmen savaşı kaybetmişti. Andronikos Angelos savaştan kaçarken devletin savaşması için verdiği parayı çalmıştı. Angelos’u destekleyen ailesinin de etkisiyle Kionion’daki topraklarında savaş hazırlıklarına başlamıştı. Bu işin karşısında iki güç arasında daha fazla direnemeyeceğini anlayarak II. Aleksios’u desteklemek sebebiyle isyan eden Andronikos’a sığındı. Andronikos yeni katılan önemli destekle Nikaia ve Nikomedia ile uğraşmaktan vazgeçerek direk imparatorluğun kalbine doğru yönelmişti148. Andronikos başkente girdikten sonra II. Aleksios ile otrak imparator olarak taç giymiştir. Andronikos ortak imparator olarak taç giydikten sonra onu bu yolda destekleyen ya da desteklemeyen Anadolu soylularını isyan teşebüsüyle saldırmaya başlamıştı. Lakin doğrudan Andronikos’un tahtını hedef alan asiler de hareketlerine başlamışlardı. Andronikos’u tahta yükselişinde desteğiyle ona önemli güç veren Andronikos Angelos’un oğlu Konstantinos, megas duks Andronikos Kontostephanos ve birçok önde gelen ailenin desteğini anlarak logohetes tu drom Basileios Kamateros imparatora karşı isyan bayraklarını çekmişlerdi. İmparator bu hamleye karşı Konstantinos Angelos’un babası Andronikos’u tutuklatmak istemişti. Andronikos Angelos ve oğulları imparatorun planlarından haberdar olmuştu ve kaçmak üzere gemiye binmişlerdi lakin

147 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 12; Norwich, Bizans III, s. 139; Suryanî, a.g.e., s. 266- 67; Brand, a.g.e., s. 48-49. 148 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 26-27; Norwich, Bizans III, s. 141.

57

Kontostephanos ve Kamateros yakalanmış ve gözleri oydurulmuştu. İmparator Andronikos geride kalan muhalefeti ve Bizans aristokrasisini kırmaya devam ediyordu149. 4. Ioannes Komnenos Vatatzes (1182) Ioannes Komnenos Vatatzes, Andronikos’un emirlerini dinlemiyordu. Andronikos, onu azarladı buna karşılık olarak o da imparatora sert telkinlerde bulundu. Vatatzes’i yola getirmek için üzerine Andronikos Lapardas’ı Büyük bir ordu ile gönderdi. Philadelphia’da hasta yatan Vatatzes, oğullarını Lapardas’a karşı yollamıştı. Vatatzes usta bir askerdi, hasta yatağından savaş alanında hâkim bir tepeye taşınmıştı. Savaşı buradan yönetiyordu. Vatatzes’in savaşa dâhil olmasıyla Lapardas savaşı kaybetti ve askerleri ile birlikte kaçtı. Savaştan sonra Vatatzes’in ölümüyle Philadelphia halkı imparatora teslim olmuştu150. 5. Manuel’in karısı Antakyalı Maria’nın idamı (1183) Andronikos tahtı ele geçirdikten sonra otoritesini güçlendirmek için bir sonraki adımda imparatoriçe Maria’dan kurtulmanın hesabını yapıyordu. Onu vatana ihanet etmekle suçlayıp, senato önünde bile yargılanmadan hapse attırdı. Maria, üvey kız kardeşi Anna aracılığıyla onun eşi Macar Kralı III. Bela’ya ona yardım etmesi için mektuplar yazdı. Lakin sonuçsuz kalmıştı. 1182 yılının sonlarında II. Aleksios’a kendi annesinin ölüm fermanını imzalatarak imparatoriçe Maria’yı boğarak öldürütmüştü151. 6. Theodoros Angelos ve Theodoros Kantakuzenos İsyanları (1183) Andronikos, II. Aleksios’a yardım etme gerekçesiyle başkente girdikten sonra ortak imparator olarak taç giyme fikrini kimseye söylememesine rağmen senatodan bazı önde gelenler durumun farkındaydı. İznik ve Bursa’da çıkan bazı isyanları sebep göstererek imparatorluk tacına ortak olmuştu. Bu isyanlardan biri rakip olarak gördüğü İznik şehrini Isaakios Angelos’un yardımı ile işgal etmiş ve isyan çıkartmış olan Kantakuzenos idi. Kuşatma esnasında Kantakuzenos öldüğü için Isaakos Angelos’un kararsız hallerinden

149 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 49; Kinnamos, a.g.e., s. 178; Michael Angold, The Byzantine Empire 1025-1204 A Political History, London 1997, s. 174-178; Brand, a.g.e., s . 39-41; Paul Magdalino, The Empire of Manuel I Komnenos, Cambrdige, 1993, s. 197-201. 150 Khoniates, 1180-1195, s. 46. 151 Khoniates, 1180-1195, s. 50-51; Norwich, Bizans III, s. 141; Brand, a.g.e., s. 50.

58 dolayı şehir halkı piskopos Nikolaos’un etrafında toplanmışlardı. Ellerinde zeytin dalları ile Andronikos’a gitmişlerdi. Şehir ileri gelenlerinin birçoğuna ceza verilmişti. Ancak Isaakios Angelos’a bir ceza verilmemiş ve başkente gönderilmişti152. 1184 yılında Andronikos, şehri geri almıştı. Kantakuzenos öldürülmüş, kellesi de Büyük Saray’a asılmıştı153. Bursa’daki isyanın sorumlusu Theodoros Angelos idi. Theodoro Angelos’u ve Bursa’yı cezalandırmak niyetindeydi. Bursa’yı kuşattıktan sonra şehrin teslim olmasını ve canlarına bir zarar gelmeyeceği konusunda haber göndermişti. Şehir diremeyi tercih etmişti. Andronikos şehrin duvarlarını mancıcıklara dövdürüyordu. Şehir duvarlarının bir kısımı çökünce Bizans askerleri şehre girmişti. Andronikos hiç acıma göstermedi, ele geçirilmiş şehir gibi askerler ganimet toplamıştı. Theodoros Angelos’un gözleri oydurulmuş, eşeğe bindirip vahşi hayvanlara yem olması için sallıvermişti. Ancak Selçuklu Türkleri tarafından bulunarak, yardım edilmişti154. 7. Andronikos Lapardas İsyanı (1183) Andronikos’un tek başına tahta çıkması ve II. Aleksios’un öldürülmesi haberi Naisos (Niş) ve Braniçevo’da savaşan komutanlar Aleksios Branas ve Andronikos Lapardas’a ulaştı. Bu haber Lapardas üzerinde korku yaratırken Branas için sevince neden olmuştu. Hayatından endişe eden Lapardas, isyan bayrağını çekmişti. Batı bölgelerinden isyanında destek alamayacaktı, Aleksios Branas’ın da ona destek vermeyeceği açıktı. Hemen harekete geçerek doğuya çekildi. Uzun zamandır savaş alanına dönen Anadolu’dan istediği desteği bulabileceğini umuyordu. Anadolu’ya geçinceye kadar sıkıntıda olduğunun farkındaydı. En baştan beri imparator onun hareketlerini gözlemleyerek doğudaki valilere mektuplar yollamıştı ve Laparadas’ın imparator adına hareket ettiğini yazmıştı. Sonradan gerçekler ortaya çıkmıştı. Yanına aldığı arkadaşları ile gemi ile geçerken arkadaşlarının tuzağına düştü ve Atramyttion (Edremit)’da imparatorun

152 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 68-71. 153 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 52. 154 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 72; Brand, a.g.e., s. 52-53.

59 adamları tarafından yakalandı. Gözleri kör edildi ve Pantepoptes Manastırı’na kapatıldı. Çok geçmeden burada ölmüştü155.

155 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 62-64; Brand, a.g.e., s. 52.

60

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM IV. HAÇLI SEFERİNE KADAR DÖNEMDE ÇIKAN İSYANLAR A. ANDRONİKOS (1183-1185) 1. Isaakios Komnenos’un Kıbrıs İsyanı (1184) Manuel’in büyük yeğenlerinden Isaakios Komnenos Kıbrıs adasında kendi hâkimiyetini kurarak adayı devletten ayırmıştı. Kendini imparator ilan ederek, adına para bastırmıştı. Andronikos, Isaakios’u cezalandıramadığı için İstanbul’daki yakınlarını cezalandırıyordu156. Aslan Yürekli Richard, Haçlı Seferine katılmak için yola çıktığında 1191 yılında Kıbrıs’ı ele geçirmiştir ve Isaakios Komnennos’u yakalamış ve Tripoli’ye göndermiştir157. 2. Isaakios Angelos İsyanı ve Andrnikos Komnenos’un Düşüşü (1185) Manuel Komnenos ölümünden sonra II. Aleksios küçük yaşta tahta oturmuştur. Latin kökenli annesi Maria halkın Latinlere duyduğu öfkeden dolayı destek bulamamıştır. Andronikos Komnenos, Komnenoslar hanedanlığının sonuna geldiği bu zamanlarda gerek özel hayatı gerekse aldığı destekle tahta yükselmiştir. 1182 yılında II. Aleksios’u koruma bahanesiyle başkente ordu ile girmiş, ortak imparatorluk tacını takmıştı. Tahta yerleştikten sonra II. Aleksios ve annesi Maria’yı öldürmüştü. Andronikos dönemi kanlı bir dönem olarak kayıtlara geçmiştir. Mevki ve makam satışını yasaklaması, rüşvete karşı verdiği savaş ve güçlü Bizasns soyluları ile giriştiği mücadele bu dönemin kanlı olarak adlandırılmasına sebep olmuştur. Andronikos iç siyasette ona isyan edebilecek olan soylularla kanlı bir mücadeleye girişmiştir. İznik ve Bursa’da babası ve erkek kardeşlerinin başlattığı isyanlara rağmen Isaakios Angelos bu dönemde herhangi bir ceza almamıştır. Niketas Khoniates’e göre Manuel Komnenos döneminde yaptığı büyü işleri yüzünden gözleri oydurulan Seth Skleros158, Andronikos’un has adamlarından Stephanos Hagiokhristophorites aracılığıyla bu tür işlere devam ediyordu. Yazara göre Hahiokhristophorites, Seth’e giderek Andronikos’un iktidarından sonra kimin tahta

156 Ostrogorsky, a.g.e., s. 369. 157 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 239; Suryanî, a.g.e., s. 267; Brand, a.g.e., s. 68-69; Timothy E. Gregory, Bizans Tarihi, Türkçe çev., Esra Ermert, İstanbul 2008, s. 265 158 Khoniates, Ioannes ve Manuel Komnenos Devirleri,, s. 101; Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 136.

61

çıkacağı ve ne zaman tahta çıkacağını öğrenmek istemiştir. Gizli bir büyü ile bulanık suda “Σ” (Sigma) ve “Ι” (İota) harfleri belirmiştir. Haber alan Andronikos bu harfleri Isaakios olarak yormuştur. Fakat bu isim Kıbrıs’ta isyan ederek bağımsızlığını ilan eden Isaakios Komnenos olduğunu düşünsede önlem olarak Isaakios Angelos’u da tutuklatmak istemiştir159. Manuel Komnenos’un yeğenlerinden olması çok muhtemel olan Aleksios Komnenos, Sicilyalılar arasında impartorluk tacını kendisinin olduğunu iddia etmiştir. Niketas eserinde Aleksios’un hayaller kapıldığından, yeteneksiz bir adam olduğundan bahsetmiştir160. Aleksios, Sicilya Kralı II. Guglielmo’ya sefere bir an önce çıkıp Andronikos’u tahttan indirip kendisinin geçmesi konusunda baskı yapmıştır161. Lakin Niketas eserinde Aleksios’un Sicilyalıların lideri olduğunu kayeder ve böyle bir adamı nasıl takip ettikleri konusunda şaşırmıştır162. Niketas bahsettiği gibi Aleksios’un Sicilya’daki Normanların lideri olduğunu düşünmek için kanıtımız yoktur. Lakin Normnların Aleksios’un desteğini de alarak Konstantinopolis’e doğru yola çıkmak için hazırlıklarını yapmışlardır. Öyle ki II. Guglielmo zaten Bizans tahtına gözünü dikmişti. Guglielmo, 1184-85 kışında Mesina’ya gelerek, ordusunun başında sefere çıkmıştır. Kuzeni Lecce Kontu Tancred yönetiminde iki ile üç yüz gemilik donanma seksen bin adama taşımaktadır. Beş bin şövalye ve atlı okçudan oluşan özel birlik Tancred’in eniştesi Acerra Kontu Richard ve Baudoin tarafından idare ediliyordu. Sefer 11 Haziran 1185 günü ’dan başlamıştır. Hedef Durazzo (Draç) ’dur ve Guglielmo’nun aldığı önlemlerden dolayı Andronikos hazırlıksız yakalanmıştır. Ioannes Branas savunma için gönderilmiş lakin hazırlık yapmaya vakit bulamamıştır. Hazrılıksız giden Branas savaşmadan teslim olmuştur. 24 Haziran’da Durazzo (Draç) artık Bizans’ın elinden çıkmıştır. 15 Ağustos’ta Thessalonike (Selanik) liman ağzında yerini alan donanma ile kuşatma başlamıştır. Şehrin askeri valisi David Komnenos’un elinde fırsat varken herhangi bir hazırlıkta bulunmamıştır. 24 Ağustos’ta

159 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 135; Brand, a.g.e., s. 69. 160 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 110. 161 Norwich, Bizans III, s. 143. 162 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 110.

62

Alman ücretli askerlerine rüşvet vererek şehrin kapıları açılmış ve Sicilya orduları akın etmiştir. Şehir ele geçirildikten sonra katliamlar yapılmıştır ve şehr talan edilmiştir. Andronikos’un beş ayrı ordu göndermiş ve hiçbir başarı elde edememiştir. Thessalonike (Selanik)’den ayılan Normanları gören Bizasn orduları yolun kuzeyindeki tepelere çekilmiştir. Selanik’ten gelen haberler halkın panik yaratmasına sebep olurken Andronikos’un hazırlıklara başlamıştır. Surlar tamir edilmiş, yüz gemilik bir gemi erzak ile doldurulmuştur. Isaakios’u tutuklatmak üzere Hagiokhristophorites’i görevlendirmiştir. Isaakios bu adamı öldürkten sonra Aya Sofya’ya gitmiştir. Haber hızlıca yayılmış ve zaten Andronikos’u işlerinden dolayı sevmeyen bir sürü insan toplanmıştır. Bunların içinde Bizans aristokrasisinin önemli adamlarından Isaakios’un da amcası olan Ioannes Dukas vardır. Konstantinopolis halkı sabaha kadar meşelaler ile bekledikten sonra sabah şehri sokaklarına dağılmış, hapisanleri boşaltmış ve Isaakios’u imparator ilan etmiştir. Bu olaylar yaşandığı esnada Meludion’daki sayfiye villasında bulunan Andronikos, bu isyanı bastıracağından emin bir şekilde başkente gelir. Büyük saraya gelir ve muhafızlarına okları ile vurma emri verir. Ancak askerler yavaştan alınca kendi bu işi yapmaya başlar. Sonra bu işin içinden çıkamayacağını anlayınca Erguvan renkli ayakkabılarını çıkararak karsını, çocuklarını ve cariyesini alarak Boğaz’da bekleyen kadırgaya binerek kaçmıştr163. Isaakios imparator olunca, Mosynopolis’teki öncü kuvvetler Konstantinopolis’e üç yüz kilometre uzaktadır. Hemen harekete geçen Isaakios, Baudoin’e barış teklif etmiş ama buna olumlu cevap alamamıştı. Aleksios Branas’ı ordunun başına geçirmiş ve bulunan bütün birlikler bu kuvvetler eklenmiştir. Branas başarılı stratejisi ile düşmanı Amphipolis’e kadar kovalanmıştır. Baudoin, Strymon nehri kıyısında yer alan Dimitriza’da barış görüşmesi yapmak istemiştir. Öncü kuvvetlerin yenilgisi arkadaki esas kuvvetleri etkilememiştir, Selanik hala Normanların elindedir. Yeni imparator hem yaşlıdır hem de sahte Aleksios kadar bile taht üzerinde hak sahibi değildir. Bütün bu avantajlar Gugleilmo’nun adamlarının lehinde iken, bu barış antlaşmasının sebebi yaklaşan kıştır. 7 Kasım günü aniden saldırıya geçen Bizans ordusu Sicilya ordusunu

163 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 159; Brand, a.g.e., s. 67-71; Norwich, Bizans III, a.g.e., s. 143-144.

63 hazırlıksız yakalamıştır. İlk başta direnmişler fakat işlerin kötü gitmesiyle kaçmaya başlamışlardır. Yakalananlar öldürülür, bazıları da kaçarken Strymon nehrinde boğulur. Baudoin ve Richard esir alınır. Aleksios Komnenos’un vatan hainliği suçundan gözleri kör edilir. Kaçanlardan Selanik’e gelenlerden bazıları Sicilya’ya dönmek için gemilere binerler. Konstantinopolis’in uzağında kara ordusunun gelmesini bekleyen Sicilya donanmasının büyük bölümüne karşı Selanik halkı ayaklanmıştır164. Andronikos kısa sürede yakalanarak zincirlerle kilitlenmiş halde II. Isaakios’un önüne getirlimiştir. Andronikos çok zor günleri başlamıştır. Sağ eli kesilmiştir. Zindan attırılmış orada günlerce aç susuz bekletilmiş ve ardından da gözleri oyulmuştur. En son bir devenin üzerine bindirilerek Konstantinopolis sokaklarına bırakılmış ve halk bu adamı eline geçen taş, dışkı, pis su ve kaynar su atarak nefretini boşaltmıştır. Deveden indirerek linç edilip öldürülmüş ve cesedi sergilenmesi için ayağından asılmıştır165. B. ISAAKİOS ANGELOS (1185-1195) 1. Aleksios Branas isyanı (1187) Andronikos’un sadık bir komutanıydı. Isaakios’un yönetme hakkına saygı duymuyordu. Ona muhalefet ediyordu. İmparator Isaakios onu Normanlara karşı savaşmaya gönderdiğinde Germen askerleriyle hedefine ulaşmayı planlıyordu. Bizans askerlerine kendisini yarı yolda bırakabileceklerinden güvenmiyordu. Adrianopolis’de oturan akrabalarına giderek onlarla fikir telakisinde bulundu. Konstantinopolis’e doğru yola çıkmıştı ve Philopation denilen yerde ordugâh kurmuştu. Şehir surlarının önüne gelerek içeriye girmek istediğini anlatmıştı. Bunu zorla veya isteyerek yapacaktı. Seçimi halka bırakıyordu166. Ertesi gün sabahı imparator ordusunun belli bir kısmını içerde tutmak kaydıyla geri kalan kısmını dışarı yollamıştı. Branas da ordusunu iki kanada ayırmıştı. Savaşın ilk aşaması uzaktan ok atışları ile gerçekleşmişti. İmparator hapisten çıkardığı adamların ellerine silah vererek Branas’ın üstüne yolladı. Ancak Branas’ın etrafındaki güçlü

164 Norwich, Bizans III, s. 145-150. 165 Khoniates, Komnenoslar Hanedanı’nın Sonu, s. 136-149; Suryanî, a.g.e., s. 266-267; Brand, a.g.e., s. 71-72. 166 Brand, a.g.e., s. 80-81; Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 176.

64

şövalyeler sayesinde imparatorun ordusu surlara kadar çekilmişti. Beş gün boyunca savaşa ara verildi. Branas şehri içerden ele geçirmeye çalışıyordu. Ordusunu şehir halkının görebileceği yere çıkararak, halka kendine katılmaya davet ediyordu167. Branas, Propontis’in balıkçılıkla uğraşan halkından yardım almıştı. Onların küçük kayıkları kalaslar çakarak savaş gemilerine dönüştürdüler. İmparatorluk triremleri168 şehri koruyorlardı. Bizanslıların büyük gemileri küçük balıkçı kayıklarına teslim oldular. Teslim olan filo kumandanları balıkçı kayıklarının peşine düştü. Denizden savaştan istediğini alamamıştı169. Isaakios’un damadı olan Konrad, savaşta önemli roller üstlenmişti. Branas’ın ordusu surların dışında bekliyordu. İmparatorun yakınları hariç tarafına insanları çekmeye başlamıştı. Konrad, savaş meydanına çıkmak konusunda hevesli olmayan Isaakios’u cesaretlendirmiş ve asker toplaması konusunda telkinlerde bulunmuştur. Bizans imparatorluğunun uzun zamandır bozuk ekonomisi dışarıdan asker toplamak için yeterli değildi. Yine eski bir yöntem olan kilisenin değerli mallarını teminat karşılığı el koymuştu. Buradan elde edilen parayla Türk ve Gürcü askerlerin de bulunduğu birlik oluşturuldu170. Şehir kapıları açıldığında Isaakios tecrübeli askerlerden oluşan sağ kanadı, protostrator Manuel Kamytzes sol kanadın komuta ediyordu. Manuel Kamytzes, imparatora en çok maddi destek olan kişiydi. Savaş kazanılırsa bundan sağlanacak itibarın peşindeydi ve Branas’ın düşmanıydı. Konrad ise Latinlerden oluşan merkez kısmındaydı. Branas’ın ordusunda ise, akrabaları ve dostları vardı. Ayrıca Kuman asıllı Elpumes adlı başarılı bir asker vardı171. İki ordu ertesi gün öğlen vaktinde karşılaştığında imparatorluk ordusunun başında Konrad önden askerleri ile atılarak düşman birliklerini dağıtmıştı. Branas’ın ordusu geri çekilmeye başlamıştı. Branas dağılan ordusunu toplayamamıştı. Branas, savaşın seyrini

167 Brand, a.g.e., s. 81; Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 176-177. 168 Savaş gemisi; güverte 3 katlıdır ve her katta kürekçiler dizilidir. Her kürekçiye 1 kürek düşer. Trireme ismi (üçlü) buradan gelmektedir. 169 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 178. 170 Brand, a.g.e., s. 81; Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 182-183. 171 Brand, a.g.e., s. 82; Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 184-185.

65 değiştirmek için imparatorluk ordusunun beynini yani Konrad’ı hedef almıştı ve mızrağını ona fırlatmıştı. Mızrak onu sıyırıp geçmişti, Konrad ise Branas’a vuruduğu darbe ile atından düşürmüştü ve savaş alanında hayatını kaybetmişti. İmparatorluk ordusu düşman ordusunu kovalamış, kalanları kılıçtan geçirmiş ve ordugâhını yağmalamıştı. Branas’ın yanındaki yoldaşları ve destekçileri de onunla aynı kaderi paylaştılar. Kaçmayı başaran Branas’ın soylu destekçileri imparatordan af dilmek için elçi yollamışlardı. İmparator af dileyenleri afetti yalnız pişman olanları Ayasofya’da patriğin önüne çıkartıp, azarlatmıştı. Branas’a savaş sırasında yardım etmiş olan Propontis halkını cezalandırmak içim Konrad’ın başında olduğu Latinleri görevlendirdi. Latinler burada kutsal mallara el sürmek, kiliseleri yağmalamak ve insanları katletmek gibi çirkin işler yapmaya başlayınca, bu kargaşa Latinler ile Bizanslılar arasında yerli-yabancı savaşına dönmüştü. Karışıklıklar büyüdü, mahallelere baskına varan sonuçlara ulaşmıştı. İmparator ve şehrin ileri gelenleri sayesinde ortalık yatıştırılmıştı172. 2. Theodoros Mankaphas İsyanı (1188-89) Theodoros Mankaphas, 1188-1205 yılları arasında Philadelphia’nın en önemli kişilerinden biriydi. Memleketinde halktan aldığı destekle isyana kalkıştı. Bütün Lydia bölgesini arkasına almıştı. Komşu eyaletleri tarafına çekmeye çalıştı. Kendi adına para bile bastırmıştı. Isaakios Philadelphia üzerine yürüdü ve şehri kuşattı. Isaakios, bu isyanı barış yoluyla çözmek istiyordu. Kaynaklardan aldığımız bilgilere göre şehir halkı da imparatora karşı isyan etmek istemiyordu. Şehirden aldığı rehineler ile başkente geri dönmüştü. İmparatorun doğu domestikosu Basileios Vatatzes soylu bir aileden geliyordu ve impartorun kuzenlerinden biriyle evliydi. İmparator ona Thrakesion theması valisi görevini verdikten sonra isyancının üzerine göndermişti. Vatatzes, isyancının etrafında toplanan destekçilerini para vererek kendi tarafına çekmişti. Ama Mankaphas’ı yakalayamıyordu. Mankaphas’ı eline geçirememesine rağmen Philadephia’dan uzaklaştırmıştı173.

172 Khoniates, Komnenno Hanedanı’nın Sonu, s. 176-194; Brand, a.g.e., s. 82-83. 173 Brand, a.g.e., s. 86-87; Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 203.

66

Mankaphas, Anadolu Selçuklu sultanı Keyhüsrev’e sığınmış ve ondan yardım istemişti. Lakin sultan Bizans ile olan ilişkileri bozmamak için ona bir ordu vermedi sadece sınır boyundaki Türklerin arasından adam toplamasına müsaade etmişti. Mankaphas, buradan topladığı askerlerle Bizans topraklarını yağma etmeye başlamıştı. Frikya bölgesindeki Laodikeia’ya kadar ilerlemişti. Karia bölgesine gelip esirler almıştı, aldıkları esirleri de Türklere teslim etmişti. Bizans topraklarındaki faaliyetlerinden sonra sultanın yanına geri dönmüştü. Bunu haber alan imparator, sultana elçiler ve beraberinde para gönderip Mankaphas’ın iadesini istemişti. İmparator, sultandan onun yaptığı zararı önlemek için istemiştir. Sultan iadeyi Mankaphas’ın canına veya vücuduna herhangi bir zarar verilmemesi karşılığında kabul etmişti. İmparator, Mankaphas’a sadece uzun süreli hapis cezası verecekti174. İmparator ve sultan bu şekilde anlaşmıştı. Lakin babasının ölümünden sonra kardeşleri ile toprakları bölüşmüş olan sultan, bu haraketli nedeniyle kardeşlerinin tepkisini almıştı. Sultan kardeşleri ile konuşarak bu sorunu çözmüştü175. 3. Pseudo Aleksios İsyanı (1191) Isaakios döneminde imparatorun tahtı için Manuel’in oğlu olduğunu iddia eden II. Aleksios isyan başlatmıştı. II. Alekios, Andronikos Komnenos tarafından Boğaz’ın sularına atılarak öldürülmüştü. İsyan eden Aleksios, kendisinin boğaza atıldıktan sonra babasına sadakat yemini etmiş adamları tarafından kurtarılarak sultanın yanına götürüldüğünü ve sultanın ona inandığını ve iddiasını desteklediğini söylemiştir. Aleksios’un yerine geçerek ona benzemek için saçlarını boyatmıştır ve Aleksios’un kekeme konuşmasını bile taklit etmiştir. Bu adam Konstantinopolis’ten uzaklaşarak Menderes bölgesine gidip orada Harmala şehrinde bir Latin’in yanına yerleşmişti.

174 Brand, a.g.e., s. 87; Yusuf Ayönü, Selçuklular ve Bizans, Ankara, 2014, s. 214; Niketas, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 204. 175 Kazhdan, “Mankaphas, Theodore“, ODB, C.2, s. 1286; Selim Kaya, I. Gıyâseddin Keyhüsrev ve II. Süleymanşah Dönemi Selçuklu Tarihi (1192-1211), Ankara 2006, s. 23; Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 203-206 ; Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye: Siyasi Tarih Alp Arslan’dan Osman Gazi’ye (1071-1318), İstanbul 1971, s. 238; Kinnamos, a.g.e., s. 29.

67

Sultanın huzurunda elçileri kabul ettiği bir gün, elçiye Aleksios’u tanıyıp tanımadığını sormuştu. Elçi de Aleksios’un öldüğünü ve bu adamın bir sahtekâr olduğunu söyleyince, sahte Aleksios elçinin üzerine atlamıştı. Sultanın müdahalesi ile yatıştırılmıştı. Sultan, sahte Aleksios’un tebaasından istediği kadar adam toplamasına izin vermişti. Aleksios sultanın yanından ayrılmıştı. Yolda Türk emiri Arsanes ve başka adamlar da ona katılınca 8000 kadar adamla Menderes bölgesine gitmişti. Bu bölgede bazı şehirler teslim olmuştu bazı şehirler de savaşarak alınmıştı. Merkezden sahte Aleksios’u yakalamak için komutanlar gönderildi. Aleksios yoldaşlarına güvenmediğinden sürekli etkili hamleler yapamıyordu. Bu durumun aksine de merkezden gönderilen adamlar Isaakios’tan ziyade bu delikanlıyı destekliyorlardı. Burada ilginç olan husus saray çevresinden gerçek Aleksios’un öldüğünü bilenler bile ona inanıyorlardı. Isaakios’tan sonra tahta çıkacak olan sebastokrator Aleksios, sahte Aleksios’un üzerine gönderildi. Sebastokrator Aleksios isyancının üzerine atılmak yerine bölgeyi savunmayı ve taraf değiştiren adamaları engelleye çalışmıştı. Sebastokrator Aleksios savunma savaşı için beklerken, sahte Aleksios gittikçe güçlenirken Harmala yakınlarındaki Pissa şehrinde içki içilen bir yerde uyuyup kalmıştı. Bu esnada yanına gelen bir rahip, Aleksios’un kılıcını alıp, kafasını kesip sebastokrator Aleksios’a yollamıştı176. Bu olayların üzerinden çok zaman geçmeden, bir tane daha sahte Aleksios türemişti. Bu isyancı, birkaç eyaleti isyanına dâhil etmişti. Khartularios olan sebastos Theodoros Khumnos ona karşı gönderildi. Savaşı kaybetti ve öldürdü177. 4. 1191-1192 Yıllarındaki İsyanlar Basileios Khotzas, 1191 yılında Nikomedia civarında ayaklanmıştı. İsyan kısa bir süre devam etti ve sonra yakalanarak gözleri oyulmuştu178. Andronikos Komnenos’un yeğeni Isaakios Komnenos, 1191 yılında hapisten kaçıp Büyük Kilise’ye sığınmıştı ve oradaki insanları isyana sevk etmişti. Kısa sürede ele

176 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 236-38; Brand, a.g.e., s. 87; Warren Treadgold, A History of the Byzantine State and Society, California 1997, s. 661. 177 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 239. 178 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 239.

68 geçirildi ve isyan edilerek ona destek veren kişilerin adlarını vermesi için işkence edilmişti179. Konstantinos Tattikios, 1192 yılında beş yüz adamla bir komplo düzenlemişti. Uzun bir süre şehirde saklanmıştır. Fakat ihbar edildi ve yakalandı. İsyancının gözleri oyulmuştu180. Komnenos ailesine ait bir dilenci isyan etmek istedi yakalandı ve gözleri oyuldu181. 5. Isaakios Angelos’un yeğeni Konstantinos Angelos İsyanı (1193) Bizans imparatorluğu bu dönemde Balkanlardaki uluslarla çatışmalar halindeydi. Aleksios düşmanlara yetişebilmek için ordularını bölmek zorunda kalıyordu. Sürekli düşman saldırı altında kalan Philippopolis şehrinin valisini değiştirerek rahatlatmak istiyordu. İmparatorun yeğeni Konstantinos genç yaşına rağmen filonun duksu olarak Philippopolis’e vali olarak atanmıştı. Konstantinos çevresindeki danışmanlarını dinleyerek düşman kuvvetlerinin öncü ataklarına gerekli darbeleri vurarak düşmanı daha geri hatlarda tutuyordu. Bu taktik sayesinde düşman gerilerde beklerken halk günlük işlerine dönebiliyordu. Konstantinos orduları üzerinde yaşında rağmen otoritesini kurmuştu ve ordu da onu benimsemişti. Vlahların, Petros ve Asan’ın baskınlarını durdurmuştu. Lakin Konstatntinos sınırda güvenliği korumak yerine tahta göz dikmişti. Yanındaki kumandanların ve askerlerin desteğinin yanı sıra bölgedeki zenginler ve halk da onu destekliyordu. Edirne’de bulunan kız kardeşinin kocası Basileios Vatatzes’e isyan ettiğini haber vermişti. Bizans imparatorluğunun batı domestikosu olan Vatatzes, onun bu davranışını doğru bulmamıştı. Konstantinos, Vatatzes’i tarafına çekmek için orduları ile Edirne’ye yürümüştü. Sınır bölgesi Neutzikon’a vardığında yakalanmıştı. Sonrasında imparatora götürülmüştü. İmparator isyana katılan herkesi yakalattı ve onun tarafına katılanlar bu davranışlar için özür dilediler ve bunu yapmaktan başka şansları olmadığını söylemişlerdi. Onlara göre Konstantinos acımasız bir adamdı. Tarafına katılmakta bir tereddüt gösterirlerse ölebilirlerdi. Ancak imparator bu adamları inanmamıştı. Bu adamlar, Konstantinos’a akıl veren adamlardı. Isaakios, isyanda Konstantinos’a destek

179 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 239. 180 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 240. 181 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 240.

69 verenleri affetmişti ama Konstantinos’un gözlerini çıkartmıştı. Bu da o bölgeden yaşayan halkları memnun etmişti182. 6. Konstantinos Aspiates İsyanı (1193) İmparator Isaakios, Balkanlarda çıkan karışıklıkları bastırması için Konstantinos Aspiates’i Vlahların üzerine gitmekle görevlendirmişti. Konstantinos ordusunu hem açlıkla hem de Ulah saldırılarına karşı bırakmak istemediğinden görevi kabul etmemişti. İmparator askerlerin paralarını da ödememişti. Konstantinos, bu sorunların çözülmesi gerektiğini düşünüyordu. Oysa imparator bunları bir isyan olarak algılamıştır ve Konstantinos’un gözlerini oydurmuştu183. 7. Andronikos Komnenos ve Manuel’in gayri meşru oğlu Aleksios’un İsyanı (1193) İmparator Isaakios zamanında ihanet suçlamaları ile birçok kişiyi kör bırakmıştı. Ortaya atılan her iddiayı doğruluğunu bilmeden ve kanıtlamadan cezalandırıyordu. Andronikos, Aleksios Komnenos’un kızı Anna’nın torunuydu. Konstantinos, Selanik valisi idi. Birileri, imparatora bu adamın imparator olmak için isyan başlattığını ve yanına da Drama’da oturan sebastokrator Aleksios’u aldığını söylemişti. İmparator bu hareketin çabuk cezalandırılmasını istemişti. Bunun için adamlarını Andronikos’u yakalamaya göndermişti. Bu sırada da Andronikos başkente geliyordu. İsyan başlatan bir adamın başkente gelmeyeceği açıktır. İmparatorun adamları, Andronikos’a bir şey söylemeden kendi ayakları ile onu imparatorun huzuruna götürmüşlerdi. Andronikos suçsuz olduğunun ispatlanmasını istese de bu gerçekleşmeden gözlerini kaybetmişti184. Babasına yapılan bu haksızlıktan sonra Andronikos’un oğlu babasının intikamını almak için isyan etmişti. Bunun için Büyük Kilise’ye gitmiş ve oradakileri ile birlikte bir isyan başlatmak istemişti lakin oradakiler bunu anlayıp ona katılmadılar. O da babası gibi yakalanıp gözleri kör edilmişti185.

182 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 252-255; Brand, a.g.e., s. 95-96. 183 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 246; Kazhdan, “Aspietes”, ODB, C. 1, s. 211; Brand, a.g.e., s. 125. 184 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 241. 185 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 246; Brand, a.g.e., s. 186.

70

8. Aleksios Angelos’un kardeşi Isaakios’a Karşı İsyanı (1195) II. Isaakios Angelos, tahta çıktıktan sonra otoritesini pekiştirmek için diplomatik evlilikler planlamıştır. Bu evliliklerin masrafını da halktan vergi olarak almıştır. Makedonya’daki Bulgarlar ve Vlahlar vergilerin artışı yüzünden isyan etmiş ve bu isyan da İkinci Bulgar Devleti’nin kurulmasına neden olmuştur. Balkanlardaki bu hareketlenme II. Isaakios’un sefer yapmasını zorunlu hale getirmiştir. Balkanlara yapılan bu seferler etki göstermemeye başlamıştır186. Isaakios dışarda bunlarla ile uğraşırken içeride de taht iddiacıları yükselmektedir. Yakınları kardeşi III. Aleksios’un isyan hazırlıklarını içinde olduğunu söylese de buna inanmamış aralarını açmak için çıkartılan dedikodular olarak görmüştür. 8 Nisan 1195 tarihinde II. Isaakios seferdeyken kardeşi Aleksios ile birlikte av partisine çıkmak istemiştir. Lakin Aleksios bu partiye katılmamıştır. Aleksios, kardeşi II. Isaakios ava gidince yanındaki dostları Theodoros Branas, Georgios Palaiologos, Ioannes Petraliphas, Konstantinos Raoul, Mikhail Kantakuzenos ve dahası imparatorluk çadırına girerek darbe yapmıştı. İmparatorun bütün mahiyeti ve askerleri Aleksios’un tarafına geçmişti187. II. Isaakios haberi alınca atına atlamış ve kaçmaya balamıştır. Stageria’ya kadar gelmiş, burada Panteugenos adlı biri tarafından yakalanarak yeni imparator III. Aleksios’a teslim edilmiştir. II. Isaakios’un ilk saltanat dönemi sona ermiş ve gözleri kör edilmişti188. C. III. ALEKSİOS ANGELOS DÖNEMİ (1195-1203) 1. Aleksios Kontostephanos İsyanı (1195) Halk Aleksios’un impartorluk ilanını duyunca hiçbir tepki göstermemişti. Yalnızca yeni imparatorun karısı Euphrosyone Büyük Saray’a giderken Agora’da zanaatkârlar ve sokaktaki insanlar gruplaşmaya başlamıştı. Bu insanlar uzun zamandır imparator olmak isteyen Aleksios Konotostephanos diye bir astroloğun etrafında toplanmışlardı. Halk artık Komnenosların kötü yönetimden usanmıştı. Bu yüzden oluşan herhangi bir alternatifin

186 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 238. 187 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 270. 188 Khoniates, Komnenos Hanedanı’nın Sonu, s. 271-273; Brand, a.g.e., s. 111-113.

71 etrafında toplandılar. İmpartorun karısı saraya girdikten sonra mahiyetindeki adamlardan birkaçı tedbirsizce saldırmıştı. Ancak bu avare saldırı karşısında bile halk isyancıyı hemen terk etmişti. İsyancı da yakalanıp hapse atılmıştı189. 2. Pseudo Aleksios İsynı (1195) III. Aleksios tahta çıkalı ancak üç ay olmasına rağmen otorite kurmakta zorluklar çekmekteydi. Bu zafiyetten yararlanmak isteyen bir sahte Aleksios daha ortaya çıkmıştı. Bu yukarıda farklı dönemlerde bahsettiğimiz II. Manuel’in oğlu olan ve Andronikos Komnenos tarafında Boğaz’ın sularında öldürülen II. Aleksios Komnenos idi. Şimdi olduğu gibi daha öncede Aleksios’un ölmediği iddia edilerek gasp edilen tahtını istiyordu. Söz konusu isyan 1195 yılında Kilikya’da ortaya çıkmıştı. Sahte Aleksios destek aramak için Ankara’da valilik yapan Sultan II. Kılıç Arslan’ın oğlu Muhiddin Mesud’a gitmişti. Mesud, bu kişinin sahtekâr bir isyancı olduğunu bildiği halde ona yardım ediyordu. Çünkü tahta yeni çıkmış olan imparatorun otoritesini kuramadan bir düşmanını daha destekleyerek rakibine zarar veriyordu. Bizans doğal olarak bir iç meselesinin dış probleme dönüşmeden isyancı geri talep etmek için altın ödemek zorundaydı. Sahte Aleksios, Selçuklulardan aldığı yardım ile Ankara sınırlarındaki Bizans kalelerine zarar vermişti. Yeni imparator III. Aleksios, bu kısa zamanda gözüne girmeyi başaran bir hadımı, parakoimomenos ilan ederek isyancının üzerine göndermişti. Sahte Aleksios bu adamı yenince imparator işi kendi devralarak sultan ile antlaşma yapmak istedi. İmparator desteksiz kalan sahte Aleksios’un bir gücünün olmadığının farkındaydı. Sultan isyancının iadesi karşılığında 500 gümüş iade bedeli, yıllık 300 gümüş para ve Trebes şehrinde üretilen ipekten kırk elbiselik kumaş istemişti190. İmparator isyancının üzerine yürürken Melangeia şehrindeki garnizona uğramıştı. Bu nokta yıllardan beri imparatorluğun askeri üssü idi. Şehir, imparator geldiğinde ona tam itaat göstermelerine rağmen imparatorun seferi için beklenen yardımı sağlamadılar.

189 Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 5; Brand, a.g.e., s. 118. 190 Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 11; Turan, a.g.e., s. 219; Claude Cahen, Osmanlılardan Önce Anadoluda Türkler, Türkçe çev., Erol Üyepazarcı, İstanbul, 2012, s. 61; Brand, a.g.e., s. 174.

72

Çünkü imparatorun destekledikleri kadar sahte Aleksios’u da destekliyorlardı. Savaşı kazananın tebaası olmak niyetindeydiler. İmparator aradığı desteği alamadan isyancıdan bazı kaleleri geri almayı başardı bazılarını da yakmak zorunda kalmıştı. İki ay at üzerinde isyancının peşinde koştuktan sonra Başkente dönemeye karar verdi ve arkasında kalan işi tamamlaması için Manuel Kantakuzenos’u bırakmıştı. Maneul, isyancıyı durduramamıştı. Sahte Aleksios Ankara civarındaki kalelerden vergi toplamaya başlamıştı. Bu noktada kimin tarafından tertiplendiği bilinmeyen bir suikast ile Tzungra Kalesi’ne gece dinlenirken kafasını kesmişti191. 3. Isaakios Komnenos’un İsyanı (1195) 1184 yılında Kıbrıs’ta bağımsızlığını ilan etmişti. 1195 yılında sahte Aleksios olayından hemen sonra III. Haçlı Seferi sırasında Aslanyürekli Richard’ın gelip kaleyi zapt emesiyle bağımsızlık dönemi sona ermişti. Sırasıyla Akkâ ve Markab kalelerinde hapis kalan Isaakios daha sonra serbest bırakılmıştı. Serbest bırakıldıktan Selçuklulara giderek onlardan yardım istemişti. İmparatorun karısı ona bir mektup yazarak yaptığı işten vazgeçmesini ve dönmesini istemişti. Isaakios kendini imparator ilan etmeden önce bölgedeki önde gelen Türk emirlere mektuplar yazarak imparator olursa onu destekleyecek olanlara büyük ödüller vadediyordu. Lakin ne Selçukludan ne de Türk emirlerinden istediğini alamamıştı. İmparatorun gizli bir planı ile zehirlenerek öldürülmüştü192. 4. Konstantinopolis Ayaklanmaları (1200-1201) Bizans imparatorluğunun ekonomik zorluk çektiği bu dönemde, Kalomodios kervanlarıyla yaptığı ticaretten zengin olmuştu. Yalnızca ticaret yapmıyordu aynı zamanda da şehirde tefecilikle uğraşıyordu. İmparatorlar ile yarışacak bir servetinin olduğu konuşuluyordu. Saraydakiler bu zengin adamın mallarına el koymak istiyorlardı. İmparatorun emriyle uyduruk bir sebepten bu adam tutuklanmıştı. Halk Kalomodios’un tutuklanmasını ve bunun nedenini öğrenince şafak vaktinde toplanarak Patrik Ioannes

191 Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 12-13. 192 Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 13-15; Steven Runcimann, Haçlı Seferleri Tarihi III, Türkçe çev., Fikret Işıltan, Ankara 2008, s. 38; Michael F. Hendy, Coinage and Money in the Byzantine Empire 1081-1261, Washington 1969, s. 136-42; David R. Sear, Byzantine Coins and Their Values, London 1974, s. 352; Brand, a.g.e., s. 55.

73

Kamateros’un yanına gitmişlerdi. Halk, patrikten dilekçelerini imparatora iletmesini istemişlerdi. Üstelik istedikleri hemen yapılmazsa tapınağa zarar vermekle tehdit etmişlerdi. Patrik toplanan halkı konuşarak sakinleştirdikten sonra herhangi bir zarara uğramamış olan Kalomodios’u göstermişti193. Yukarıdaki olaydan hemen sonra imparator saray girişindeki muhafız alayının oturduğu Praitorion binasındaki hapishanenin başına Ioannes Lagos’u getirmişti. Ioannes Lagos hapishaneyi kendini zengin etmek için kullanmaya başlamıştı. Yapılan bağışları kendine alıyordu ve geceleyin buradaki hırsızları bırakıyor, bu adamları hırsızlık için kullanıyordu ve çaldıkları paraları da kendisi alıyordu. Bu hırsızlık işini kendisi organize ediyordu. Halk bu adamdan doğan rahatsızlığını imparatora iletmişti. Lakin imparator bu adamın gücünden çekindiği için bu adamı cezalandıramamıştı. Ayrıca Ioannes Lagos bu durumdan güç alarak eylemlerini ortalıkta sergilemekten çekinmiyordu. Bizans loncasından bir adamı meydan dövdürmüş ve saçlarını kazıttırmıştı. Loncalar ve Ioannes Lagos karşı karşıya gelmişti. Şehirde büyük bir kargaşa başlamıştı. Loncalar saray önüne giderek buradaki Praitorion binasını ateşe vermeye kalkıştılar. Ioannes Lagos, hemen kaçmıştı. İsyan hareketi bitmedi ve Ayasofya’ya giderek yeni bir imparator seçmek istediler. Ancak muhafız birliği Ayasofya’ya halktan önce gelmişti. Arada sıkışan halk hareket edemiyordu ve yalnızca imparatora hakaret edebiliyorlardı. Bu sırada III. Aleksios Khrysopolis’teydi. Şehrin valisi Konstantinos Tornikes olayları denetlemek için gelmişti. Halk Tornikes’i görünce daha da sinirlenip onu oradan uzaklaştırmıştı. Muhafız birliğinin de geri çekilmesiyle hapishane kapıları halk tarafından sökülerek suçlular serbest bırakılmıştı. Halk önüne gelenleri yakıp yıkaraj devam ediyordu. Bu halk güruhunun önünde kiliseler talan edilmişti ve Salaheddin’e bir jest için yaptırılan cami tamamen yıkılmıştı. Khalke hapishanesine giderek buradaki suçluları da serbest bırakmışlardı. İmparator damadı Aleksios Palaialogos’u orduyla birlikte halkı yatıştırması için göndermişti. İmparatorluk burada onlara karşı koyan halkı bekliyorlardı. Günün sonunda halk dağılmıştı ve ayaklanma sona ermişti194.

193 Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 86-87; Brand, a.g.e.,, s. 121. 194 Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 87-89; Brand, a.g.e.,, s. 121-122.

74

5. Ioannes “Şişman” Komnenos Aksukhos İsyanı (1201) Komnenosların kurucusu Aleksios Komnenos döneminde İznik’in tekrar Bizanslılar tarafından ele geçirildikten sonra esir düşen Türk çocuklarından biriydi. Aleksios’un oğlu Ioannes ile aynı yaşta olduğu için imparator oğluna bir oyun arkadaşı olarak almış ve sarayda eğitimini tamamlamıştır. Genç bir birey olduktan sonra da Bizans devleti için görev almış ve başarıları tarafından takdir edilmiştir195. Türk asıllı komutan Ioannes Aksukhos’un oğlu Aleksios Aksukhos'un iki erkek çocuğu olmuştu. "Şişman" lakabıyla tanınan büyük oğlu loannes Komnenos Aksukhos, 31 Temmuz 1201’de imparator lll. Aleksios Angelos'a karşı düzenlenen bir komplonun başında yer almış, hatta imparator ilan edilmiştir. Büyük Saray’ı yanındakiler ile birlikte ele geçirmiştir. Halk başkentteki evleri yağma etmiştir. İmparator bu amaçsız halk kitlesinin ayaklanması bastırılmış ve loannes Komnenos Aksukhos da diğer isyancılar gibi öldürülmüştü196. Bu komplo girşimine sonradan Bizans imparatoru olacak Aleksios Murtzuphlos Dukas yer almıştı. Robert de Clari’ye göre II. Isaakios ve oğlu IV. Aleksios imparator ilan edildiklerinde yedi yıldır ceza çekiyordu. Sonradan halkın imparatorlara ısrarıyla serbest bırakılmıştı197. 6. Manuel Kamytzes ve Ioannes Spyridonakes’in İsyanları (1201) Manuel Kamytzes, 1199 yılında Ivanko tarafından ele geçirilmişti. Yeğeni imparator Aleksios’tan fidyesini ödeyerek kurtarması için bir mektup yazmıştı. Lakin Aleksios, imparatorluğun en zengin adamlarından biri olan Kamytzes’in mal varlığının peşindeydi. İmparator gelen mektubu dikkate almamıştı. Başka bir Kamytzes’i kurtarma işine damadı girişmişti. Lakin bu sefer Bizans’ın Balkanlardaki düşmanı Dobromir Khrysos yardım

195 Işın Demirkent, “Komnenos Hanedanının Büyük Başkumandanı: Türk Asıllı Ioannes Aksukhos”, Belleten, C. LX, S. 227, 1996, s. 61-62; Brand, a.g.e., s. 122; Khoniates, III, s. 90; Angold, a.g.e., s. 152; Charles M. Brand, Turkish Element in Byzantium Eleventh-Twelfth Centuries, Dumbaton Oaks Papers, 43, 1989, s. 4. 196 Demirkent, a.g.m., s. 71; Brand, a.g.e., s. 122-123; Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 90-92. 197 Clari, a.g.e., s. 22.

75 istemişti. Khrysos fidyeyi ödeyerek onu serbest bırakınca, Kamytzes onun Bizans’a karşı sürdürdüğü isyana katılmıştı. Khyrsos ve Kamytzes’in isyanı devam ederken, imparator tarafından Smlone valisi olarak Ioannes Spyridonakes tayin edilmişti. Spyridonakes, Kıbrıslı idi. İmparator Aleksios’un gözüne girmeyi başarmıştı. İlk olarak sarayda “iç hazine bakıcısı” olarak görev almıştı, şimdi de vali olarak atanmıştı. İmparator yaptığı görevlendirmenin ne kadar yanlış olduğunu anlamıştı. Zaten Balkanlardaki karışık durum karşısında yetersiz kalan Aleksios’un başına bir de Spyridonakes isyanı çıkmıştı. İmparator ordusunu ikiye bölerek damadı Aleksios Palaialogos’u Spyridonakes’in üzerine göndermişti. Palaialogos, isyancıyı kolayca yenmiş ve kaçmaya zorlamıştı. Ordunun diğer kısmını başına Ioannes Oinupolites’i geçirerek Manuel Kamytzes sorununu halletmesini istemişti. Uzun dönem savaştıktan sonra imparator Aleksios, torunu Theodora’yı198 Khrysos ile evlendirmek için göndermişti. Bu şekilde Khrysos’u yanına çekerken Kamytzes’i yalnız bırakmıştı. Yalnız kalan Kamytzes imparatora karşı bir şansı olmadığını anlayınca geri çekilmişti. İmparator Tesalya’yı geri aldıktan sonra isyancıyı Stanos’dan da çıkarmayı başarmıştı199. 7. Isaakios’un Oğlu Aleksios Angelos’un İsyanı (1203) Papa III. Innocentius‘un teşvikiyle Marki Boniface di Monferrato komutasındaki IV. Haçlı Seferi, Venedik Dükü Enrico Dandolo’nun yönlendirmesiyle 8 Kasım 1202 günü uzun süren pazarlıklardan sonra başlamıştır. Ancak Sefer masraflarını tamamlayamayan Haçlılara, Venedikliler bir teklif sunmuştur. Bu teklife göre Haçlıların sefer için ödeyecekleri geri kalan borçları ertelenecektir lakin ilk ele geçirilen yerde bu borçların ödenmesi koşu ile. Bu teklif Haçlılar arasında sevinçle karşılanmıştır. Venedikliler ve Haçlılar bu konuda fikir birliği sağladıktan sonra Haçlılar yola çıkmak için hazırlanırken, Venedikliler kışın geldiğini ve bu mevsimde sefer çıkmanın uygun olmayacağını ve de bu kadar geç kalmalarının Haçlıların kendi suçları olduğunu söylemiştir200. Venedikliler

198 İmparator Aleksios, torununu önce Ivanko ile sözlendirmişti. 199 Brand, a.g.e., s. 133-134; Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 100-101; Akropolites, a.g.e., s. 49. 200 Clari, a.g.e., s. 8; Villehardouin, a.g.e., s. 39-43; Akropolites, a.g.e., s. 18; Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 103-108.

76

Haçlılara Zara’nın bolluk ve zenginlik içinde bir yer olduğunu bahsetmiştir. Ayrıca Zaralıların, kendilerine çok fazla zarar verdiklerini intikam almak zorunda oldukları konusunda ikna etmiştir. Papa III. Innocentius kesinlikle itiraz etmesine rağmen başka çare olmadığından bu teklif kabul edilmiştir. Zara ele geçirmek üzere sefer başlatılmıştır. Zaralılar ellerinde papanın şehri ele geçirmeye çalışacak olanların aforoz edileceğini dair bir mektup vardır ve bu mektup elçiler vasıtasıyla Venedik ve Haçlılara yollanmıştır. Bu mektuba rağmen Venedik doçu bu kuşatmadan vazgeçmemiştir. Haçlılar, Zara’yı ele geçirmiştir. Burada Haçlılar ve Venedikliler arasında ganimetleri bölüşme konusunda kavgalar çıkmıştır. Her iki taraf uzlaşma sağlasa da papa hepsini aforoz etmiştir. Sonradan yalnızca Venedikliler aforoz edilir201. Şehir alındıktan sonra seferin asıl hedefi olan Mısır’a gitmek için para kalmamıştır dahası yemek içmek için bile paralar tükenmiştir. Venedik dükü vaziyeti görüp belki yeni belki de ilk baştan beri aklında olan planı uygulamaya koymak için Haçlılara bir teklif sunar. Bu teklife göre; “ Efendiler, Yunanistan’da çok zengin ve bolluk içinde bir yer vardır, eğer akla yak(t)ın bir sebep bulabilirsek oraya gider ihtiyacımız olan şeyleri temin eder, sefere çıkabiliriz202.” İmparator Isaakios Angelos’un damadı Suabiyalı Philip’ten Boniface’ye bir mektup gelmiştir203. Babasıyla birlikte hapiste tutulan Isaakios’un küçük oğlu Aleksios hapisten kaçmış Philip’in sarayına gitmiştir. Orada Venedik’e doğru yola çıkmaya hazırlanan Boniface ile karşılaşmış ve üçü birlikte plan yapmışlardır. Boniface Haçlılara ve Venediklilere, Alman imparatoru Philip’in sarayında IV. Aleksios Angelos ile karşılaştığını ve bu devrik imparatorun tekrar Bizans tahtına çıkarılarak gerekli yardımın ondan alınabileceğini söylemiştir. Bu haber Haçlılar arasında sevince neden olmuştur. Aleksios’un sefere katılması için Almanya’ya haberciler yollanmıştır. Bu esnada Haçlılar Paskalya geçmiş olduğundan Korfu’ya hareket ettiler ancak geride iki tane kadırga bırakmışlardı. Haçlılar gönderdikleri habercileri ve Aleksios’u Korfu adasında bekliyorlardı. Aleksios haberciler ile birlikte Nisan sonunda Zara’ya gelir ve

201 Clari, a.g.e., s. 9; Villehardouin, a.g.e., s. 49-52; Akropolites, a.g.e., s. 19. 202 Clari, a.g.e., s. 10. 203 Villehardouin’e göre Haçlıların yardımını istemek üzere Aleksios, Boniface di Monferrato’ya haberci gönderir. Villehardouin, a.g.e., s. 52.

77 geride Haçlılar tarafından bırakılan iki gemiye binerek Haçlıların bulunduğu Korfu Adası’na geçmişti. Aleksios’un gelişi Haçlı ordusu tarafından büyük bir sevinçle karşılanmıştı. İkram ve lütuflar konusunda Haçlılar oldukça cömertti. Karşılama seremonisinden sonra çadıra geçip iş konuşma vakti gelmişti204. Aleksios Haçlılara katılınca pazarlıklar yapıldı ve Haçlılar Aleskios’a refakat edip amcası Aleksios yerine tahta geçirirlerse, genç Aleksios Mısır’a yapılan seferin harcamalarını üstlenecek205, on bin asker verecek ve sonrasında da Kudüs için beş yüz şövalye göndermeyi kabul edecektir. Ayrıca da Roma kilisesinin üstünlüğünü tanıyacaktır. Öte yandan Marki Boniface kardeşi Corrado’nun Bizans ile yaptığı savaşların intikamını almak istemektedir. Venedikliler mevcut imparator ile yaptıkları ticari imtiyazlar antlaşmasını yenilirken çıkardığı zorluklar can sıkmıştır. Ceneviz ve Pisa ile girilen rekabette geride kalmak istememektedirler. Venediklilerin daha önce Kahire ile yaptıkları antlaşma gereği Mısır seferini ertelemek de işlerine gelmektedir. Ayrıca kilise de bu işe destek vermekteydi. Aleksios, Durazzo ve Korfu’da Bizans imparatoru ilan edilmiştir. Yola çıkıldıktan sonra ilk durak Çanakkale Boğazı’ndaki Abidos olmuştur. Haçlılar sekiz gün boyunca burada bütün gemilerin toplanmasını beklemişlerdir. Daha sonra gemidekilerin şehre, şehirdekilerin de gemilere şaşkınlık dolu bakışları içinde Konstantinopolis’te San Stefano (Yeşilköy) önlerine 23 Haziran 1203 günü varmışlardı206. III. Aleksios seferden haber edilmesine rağmen hiçbir hazırlıkta bulunmamıştır. Belki de son ana kadar seferin Konstantinopolis’e olacağına inanmamıştır. O gün oğlu Aleksios şehrin surlarını nasıl Venedikli ve Haçlılara bırakmışsa Kardeşi Isaakios yıllar önce gemi inşaatını Venediklilere bıraktığı için tersaneler çalışmamaktadır. Kayınbiraderi olan baş amiralin kalan gemilerin parçalarına satmasına da müsaade etmiştir. Hiçbir hazırlıkla karşılaşmayan Haçlılar, şehri kuşatmak için acele etmez. Gemilerin yanaştığı Üsküdar

204 Clari, a.g.e., s. 10-11; Villehardouin, a.g.e., s. 57-58. 205 Orduya iki yüz bin frank, filonun bir yıllık masrafı, bütün imkânlarını kullanarak sefere çıkacağını, mukaddes topraklarda bakımı kendisine ait olmak üzere ömrünün sonuna kadar on bin asker bulunduracağını ve Konstantinopolis’ten ayrılarak sefere çıkacak her kişiye bir yıllık erzakını vereceğini söylemiştir. Clari, a.g.e., s. 12; Villehardouin union vaadinden de bahseder. Villehardouin, a.g.e., s. 57. 206 Norwich, Bizans III, s. 162; Clari, a.g.e., s. 13; Villehardouin, a.g.e., s. 63-64; Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 109-110.

78 tarafında kamp kururlar. Oraya gelen küçük bir Bizans süvari birliği kolayca püskürtülür. Sonra imparator tarafından gönderilen elçi de kovalanır. Hemen tahtı yasal sahibine terk etmesini isterler. İstedikleri olursa Genç Aleksios ile arabuluculuk ederek kendisinin affedilmesini ve bir ödeme yapılması ricasında bulunacaklarını vadederler. Yoksa hemen kuşatma başlayacaktır207. Haçlı ileri gelenleri IV. Aleksios’u tahta geçirmek işini sulh yolu ile çözmek istediklerinden on kadırga ile onu Konstantinopolis tarafında geçirip orada halka bu adamı tanıyıp tanımadıkları sormuşlardı. Oysa Clari’e göre bu adamı kimse tanımamaktadır208. Villehardouin’e göre de III. Aleksios’tan çekinmekteydiler209. Bu işten bir sonuç çıkmadığını anlayınca Haçlılar savaş hazırlıklarına başlamışlardır. 5 Temmuz sabahı Boğaz’ı geçerek Galata’ya gelirler. Haliç’e girişi çıkışı engellemesi için kullanılan zincirin bir ucu Galata Kulesi diğeri şehre uzanmaktadır ancak Galata Kulesi’nin etrafında savunması için herhangi bir duvar yoktur. İmparator dikkate değer bir güçle savunma için hazırdır. Haçlılar daha savaş için son hazırlıkları yaparken imparator ve etrafındakiler kaçmıştır. Galata kulesindeki garnizon bir gün boyunca direnir. Sonunda teslim olur ve Haliç’i tutan demir indirilir210. İçeri giren gemiler, az sayıdaki Bizans gemilerini yakarlar. Bu zamana kadar ciddi bir savunma girişiminde bulunmayan Bizanslılar hazırlanmaya başlar. Ancak yapılan hazırlıklar yeterli olmaz Haçlı ordusu Bizans ordusunu geri doğru iterek Blakhernai Sarayı’nın önüne kadar gelmiştir. Burada Haçlılar kamp kurarlar. Haçlılar imparatoru ele geçirmek için bir hücum başlatmışlardır. Blakhernai Sarayı’nın denize bakan tarafında, kara surlarıyla Haliç surlarının birleştiği yer, şehrin en kuzeybatı ucu bu iş için en uygun yerdir. 17 Temmuz günü saldırı hem kara hem de denizden başlar. Kara tarafından Haçlılar (Franklar) denizden ise Venedikliler hücum etmektedir. Venedik kuşatma makineleri ile gelmiştir öyle ki; gemileri katapultların ağırlığıyla suya gömülmüşlerdir. Karadan ilerleyen Frank ordusu, Vareg muhafızlarına karşı etkisiz kalır. Seferin yaratıcı olan

207 Clari, a.g.e., s. 14; Villehardouin, a.g.e., s. 68. 208 Clari, a.g.e., s. 14. 209 Villehardouin, a.g.e., s. 69. 210 Aqulia (Kartal) adındaki kadırga tarafından zincirin koparıldığı yazılmıştır. Clari, a.g.e., s. V.

79

Enrico Dandolo, bu sefer şehrin düşmesi için devreye girer. Bizanslılara karşı savaşmaktan çekinen adamlarına Geoffrey de Villhardouin’den nakille “Yaşlı ve gözleri görmeyen Venedik Doju silahlarını kuşanmış halde kadırgasının pruvasında, önünde Aziz Marcus’un bayrağıyla duruyordu. Adamlarına bağırarak eğer gemiyi derhal karaya çıkarmazlarsa, bunun bedelini kendi hayatlarıyla ödeyeceklerini söyledi. Öyle yaptılar. Onunla birlikte karaya inip önündeki bayrağı yere sapladılar. Aziz Marcus’un bayrağı ve Dojun kadırgasının sahile çıktığın gören diğer Venedikliler, utanıp peşinden gittiler.” Diye seslenmiştir. III. Aleksios adamları ile birlikte Aziz Romanos Kapısı’ndan çıkar ve askerlerini burada taburlara ayırır211. Bu birliklerin bir kısmını Haçlı karargâhına diğer kısmını şehir surlarına dizerek karşı hamle yapmıştı. Savaş ilerledikçe Bizanslıların galibiyete olan inançları azalır. Dandolo Frank müttefiklerine surlardaki yirmi beş kulenin Venedik hâkimiyetine geçtiğini haber vermiştir. Venedikliler duvarlara oluşan yarıklardan şehre girmiş ve tüm ahşap evleri ateşe vermişlerdir. Haçlılar Karadan ve denizden altı gün hücum edildikten sonra III. Aleksios Angelos yanına kızını, birkaç başka kadın ile birlikte beş bin kilo altın ve bir çanta mücevher alıp karısı ve diğer çocuklarını Konstantinopolis’te bırakarak kaçmıştır212. Bu kriz anında acele bir şekilde toplanan meclisten çıkan kararla Isaakios Angelos’u apar topar tahta çıkarmışlardır. Kör edilmiş Isaakios, Haçlılar ve oğlu Aleksios sayesinde tekrar Bizans tahtına oturmuştur. Haçlılar tarafından baskı ile hem oğlunu tahta ortak yapar hem de verilen vaatleri onaylar. Frank ve Venediklilerde Galata’ya çekilerek isteklerinin yerine getirilmesini bekler213. D. ALEKSİOS VE ISAAKİOS ANGELOS (1203-1204) 1. Aleksios Murtzuphos Dukas’ın İsyanı (1204) IV. Haçlı Seferi Venedik’ten yola çıktıktan sonra istikamet değişikliği ile Zara’ya oradan da Konstantinopolis’e gelmişti. Konstantinopolis’e gelirken Aleksios Angelos’un

211 III. Aleksios, askerlerini on yedi tabura ayırmıştır ve bu on yedi taburda yaklaşık yüz bin süvari olduğu tahmin ediliyordu. Clari, a.g.e., s. 17. 212 Clari, a.g.e., s. 15-22; Villehardouin, a.g.e., s. 72-79; Akropolites, a.g.e., s. 20-21; Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 110-vd. 213 İbnü’l-esir, a.g.e., s. 162-163; Clari, a.g.e., s. 22-vd.; Villehardouin, a.g.e., s. 79-vd; Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 133-135.

80 babasından zorla alınan tahtı geri almak için Haçlılar ile antlaşma yaparak III. Aleksios Angelos’u tahttan indirmişti. 1 Ağustos 1203 günü IV. Aleksios Angelos babası II. Isaakios ile birlikte Haçlılar tarafından imparator ilan edilmişlerdi. Haçlılar üzerine düşeni yapmış yeni imparatorun kendisi için vadettiklerini istiyorlardı. III. Aleksios kaçarken hazineyi boşaltmıştır. Babası Isaakios ile beraber Aleksios sadece Haçlılara olan borçlarını ödemek için uğraşmışlardı. Halktan bu parayı alamayınca kilisenin değerli eşylarına el koymaya başlamışlardı. Halk zaten Latin düşmanlığından dolayı imparatordan ve haçlılardan nefret ediyordu. Ayrıca Aleksios’un Haçlılara teklif ettği union da Bizans halkı için kabul edilemezdi. Isaakios ve Aleksios artık kiliseyi de karşılarına almışlardı214. İmparatorların parayı toplamak için yapılan bu girişimler sonuç vermedi. İmparator Haçlılarda aldığı destek kuvvetle amcasının peşine düşmüş ayrıca amcasının elinde bulunan kaleleri alarak borcunu ödemek istemiş ve bir sonuç alamadan döndüğünde Konstantinopolis yangın yeri idi215. Murtzuphos, imparatora giderek Haçlılara daha fazla ödememesini ve onları şehirden kovması hussusunda tavsiye vermişti.216 Haçlıların komutanları askerleri alarak sokağı çıkıp etrafı yağmalamaya girişmişlerdi. Franklar bir gece Aya İrini hemen arkasında yer alan küçük bir camiyi yağmalamış ve ateşe vermişlerdir. Şehir halkı bu olup bitene imparator öncülüğünde son vermek istemiştir. Lakin imparatorun Latinleri karşısına almak istememesi üzerine başkentten yalnızca Aleksios Murtzuphos217 Dukas karşı çıkmıştır218. Murtzuphos halkın desteğini alarak tahta çıkmak istediği için bunu yapmıştı. 7 Ocak 1204 tarihinde Trypetos Lithos (Delikli Taş) denen yerde Haçlılar ile savaşmıştı. Ancak

214 Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 130-131; Norwich, Bizans III, s. ; Akropolites, a.g.e., s. 20. 215 Clari, a.g.e., s. 24. 216 Clari, a.g.e., s. 25. 217 Niketas onun adı hakkında “kaşları burnunun üzerinde birleştiği için çocukken arkadaşları taraından Murtzuphos (Çatık Kaşlı) diye adlandırılmıştı.” diye kaydetmiştir. Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 131; Akropolites onun hakkında “kentin halkının alay yollu Mourtzouflos (Somurtkan) diye ad taktığı…” şeklinde kayıt tutmuştur. Akropolites, a.g.e., s. 20. 218 Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 131; Villehardouin, a.g.e., s. 87.

81 işler planladığı gibi gitmemiş ve Haçlılar tarafından yakalanacakken Bizans halkı yetişmiştir219. 25 Ocak 1204’te Büyük Kilise’de senato üyeleri, piskoposlar topluluğu ve kilise idarecileri IV. Aleksios’un tahttan indirilerek yeni bir imparator seçmek için bir araya gelmişlerdi. Haçlılardan çekindikleri için bir imparator belirleyemiyorlardı. Haçlı tehdidi enselerindeydi. Halk ise, kilisenin etrafında toplanmış heyecanla çıkacak yeni kararı bekliyordu fakat halk imparator belirlenmeden dağılmak istemiyordu. Halkın gözünde Angelos hanedanlığı değerini kaybetmişti220. İki günlük bekleyişten sonra 27 Ocak’ta Nikolaos Kanabos ne kadar istemese de imparator ilan edilmişti. Murtzuphos bu karardan memnun olmadığı için Haçlı lideri Marki Boniface de Montferrat ile plan kurarak imparatoru indirmek ve halkı dağıtmak istemişlerdi. Murtzuphos, protovestiarios mevkınde olduğundan saray içinde rahatlıkla hareket edebiliyordu. Planın uygunlanması için yine kolayca saraya girmiş ve yakın adamlarıyla beraber saray içinde vadlerle kandırdığı görevlileri de peşine takarak sarayı ele geçirmişti. II. Isaakios hasta yatağında yatmakta idi. Murtzuphos IV. Aleksios’a giderek ona Latinler ile iş yaptığını ve sığındığını akrabalarının ve halkın da bunu bildikleri için kapıda bir ordu ile sarayı bastığını anlatmıştır. İmparator Aleksios bu duruma şaşırarak Murtzuphos’a akıl sorarak ne yapması gerekiğini söylemesi istemiştir. Murtzuphos da planına uygun olarak onu arka kapıdan çıkarak askerlere yakalatmıştı. Ayaklarına prangalar vurularak zindana götürülmüştü221. Murtzuphos, IV. Aleksios zindana attırdıktan sonra onu destekleyen insanları selamlamıştı. Halkın belli bir kısmı ise daha önce imparator ilan edilen Nikolaos Kanabos’un destekçisini olduklarını beyan etmişlerdi. Murtzuphos onları adamlarına yakalatıp, zindana attırmıştır222.

219 Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 132. 220 Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 132. 221 Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 132-135; Clari, a.g.e., s. 27-28; Akropolites, a.g.e., s. 20; Chronicle of Morea, s. 88-89; Novgorod, s. 45; Brand, a.g.e., s. 249; Villehardouin, a.g.e., s. 87-88. 222 Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 135; Novgorod, s. 46; Brand, a.g.e., s. 251.

82

V. Aleksios Dukas olarak imparator ilan edildikten sonra IV. Aleksios’u iki defa zehirleterek öldürtmeye çalışmış, başarılı olamayınca da boğdurmuştur223. V. Aleksios Haçlıların istediklerini karşılayamaz. Bu nedenle Haçlılar tahtı kendi istedikleri Latin kökenli bir imparator çıkarmak istemişlerdir. Bunu yapmak için başkenti tekrar kuşatmışlardır. Haçlılar beş günlük bir direnişi kırdıktan sonra Konstantinopolis’e girmişlerdir. Aleksios bu durum karşısında hemen şehrin öteki ucundaki Bukoleon Sarayı’na çekilmiştir ve gece yarısı kimseye görünmeden Porta Aurea’dan (Yaldızlı Kapı) kaçmıştır224.

223 Khoniates, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, s. 136; Villehardouin, a.g.e., s. 87. 224 Clari, a.g.e., s. IV; Norwich, Bizans III, s. 167; Brand, a.g.e., s. 250; Villehardouin, a.g.e., s. 93-94.

83

SONUÇ Bizans imparatorluğunun 976 yılında II. Basileios’un kardeşi VIII. Konstantinos ile birlikte tahta oturmasıyla başlayan ve 1204 yılında Latinlerin Konstantinopolis’i ele geçirmesini kapsayan bu dönemde devlet erkine yapılan isyanları inceledik. Her dönemdeki devlet dinamikleri farklıdır. Bizim ele aldığımız yaklaşık 230 yıllık dönemde çeşitli nedenlerle mevcut Bizans imparatoruna isyan girişimleri olmuştur. Her imparator kendinden öncekinden daha iyi bir yönetim önerirken, kimisi de atalarından kendine miras kalan taht için hak iddia etmiştir. İmparatorlar erki ele geçirmeye çalışırken devletin bugün siyasi partilerden farklı olarak bazı grupların desteğini almak zorundadır. Bizans aristokrasinin içinde yer alan önemli ailelerin ittifakları taht savaşında belirleyeci unsurdur. Tabiki yalnızca aile ittifakları yetmemiştir. Ordunun desteğini almak, taht yolunda imparatorun karşısına çıkabilecek rakipleri bertaraf etme konusunda hayatidir. Ortodoks kilisesinin isyancıları destekleme ya da günahkâr adletme konusundaki gücü düşünülürse kilisenin desteği de önemlidir. İsyan fikrini fırsatçıların aklında olgunlaşması sağlayan diğer unsur hakltır. Halkın, mevcut imparatorun yönetiminden memnun olmaması isyancıların harekete geçmek için aradığı fırsatı vermesi bakımından önemlidir ayrıca bazen başlamış bir isyanın sonuçlanması bakımından da önemlidir. İmparator seçimlerindeki başka önemli bir unsur ise, mevcut imparatorun hangi hizipten destek aldığıdır. Bizans imparatorluğunda memur aristokrasisi ve askeri aristokrasi olmak üzere iki büyük hizip vardır. Bir imparator tahta doğru yürürken kendinden önceki imparatorun kimlerden tarafından desteklendiği ve saltanatı boyunca kimlerin zenginleştiği ve unvanları kolayca geçtiği dikkat edilmelidir. Memur kanadının desteklediği bir imparator asker kanadında olan soylulara itibar etmez, bu denge ve devletin ihtiyacına göre değişebilir. Birinci bölümde II. Romanos’un çocukları Basileios ve Konstantinos’un küçük yaşta olmalarından faydalanarak tahta II. Nikephoros Phokas ve I. Ioannes Çimiskes’in darbe ile ele geçirmişlerdir. II. Romanos’un gayri meşru çocuğu olan hadım Basileios’un desteği bu dönemde çok önemlidir. I. Ioannes’in ölümünün ardından Basileios ve Konstantinos’u birlikte tahta çıkarmıştır. 976 yılına gelindiğinde Basileios ve Konstantinos tecrübesiz sayılabilecek bir yaşta tahta oturmuşlardır. Tarihi kaynaklardan da anladığımız üzere Konstantinos’un tahta gözü yoktur, Basileios ise tecrübesizdir. Hatta

84 saltanatanın ilk yıllarında devlet tamamen hadım Basileios’un kontrolündedir. II. Basileios’un devletin dizginlerini ele geçirmesi hadımın ortadan kaldırılması ve Phokas’ın isyanının ardından gerçekleşecektir. Basileios ve Konstantinos kardeşlerinin güçsüz olduğu bir dönemde devletin kontrolünü ellerinde bulunan bir hadımın yeni imparatorlara taht hakkı tanıması Bizans için yeni bir durum değildir. II. Basileios saltanatı boyunca çok sert bir imparator olarak kaydedilmiştir. Onun karakterinin belirlenmesinde saltanat döneminde ortaya çıkan isyanlar önemlidir. Basileios dönemi boyunca Skleros ve Phokas’ın isyanlarından dolayı Bizans aristokrasisine savaş açmıştır. Skleros ve Phokas aileleri uzun dönem boyunca kendine gelememiştir. Bardas Phokas’ın isyanın da II. Nikephoros’un mirasçısı olarak hakkı olan taht için yapılmıştır. I. Ioannes döneminde de isyan etmiş ve sürgüne gönderilmişti. Skleros ise güçlü bir ordu komutanı olarak ordunun desteğini almıştır ama başka bir desteği yoktur. Soylular Phokas’ı desteklemektedir. Basileios, bu olaylar karşısında Ruslardan aldığı askeri yardım sayesinde rakiplerine direnebilmiştir. VIII. Konstantinos devrinde ise Basileios dönemindeki soylulara açılan sert savaş son bulsa da Phokas ve Skleros ailelerine açılan savaş devam etmiştir. III. Romanos, evlilik yolu ile tahta geçmiştir. Romanos ve sonrası dönemde evlilik yolu ile tahta geçme olayına şahit olacağız. Böyle durumlarda devlet erkanı tarafından önerilen isimler imparator veya imparatoriçe tarafından tercih edilmiştir. VIII. Konstantinos’un kızı Zoe için ilk eş adayı Konstantinos Dalassenos olarak imparator tarafından düşünüldüyse de saray ileri gelenleri Romanos Argyros’u önermişlerdi. Romanos döneminde, hala devletin ve halkın kalbi Makedon hanedanlığının yanınadadır. VIII. Konstantinos’un kızı Zoe’nin tahta kocası olarak oturtacağı imparator onun elindedir. Bu yüzden ki III. Romanos’u bizzat kendisinin de dahil olduğu bir komplo kurularak tahttan indirilmiştir. IV. ve V. Mikhail dönemlerinde halk yönetimden hiç memnun değilken bile Zoe’yu tahta tutarak imparatorları hedef almışlardır. V. Mikhail halkın gazabından kurtulamamıştır. V. Mikhail tahttan indirilirken Zoe’ya inancı azalmış olan halk VIII. Konstantinos’un başka bir kızı Theodora’yı taca ortak etmiştir. IX. Konstantinos da Zoe ile evlenerek tahta otumuştur ve Zoe’nun son kocasıdır. Devletin bu günlerinde etkin olan güç memur kanadıdır. Konstantinos, devlet erkanın da desteği ile askeri kanadın güçlenmesini engelleyecek reformlar yapmıştır. Sivil valilerin yetkilerini

85 artırarak askeri bölge sorumluların diledikleri gibi hareket etmelerinin önüne geçilmeye çalışılmıştır. Devletin ileri gelen memurları kendi istediği VI. Mikhail’i tahta geçirmişler, VI. Mikhail’in sarayda saltanatı için tebrikleri kabul ettiği bir zamanda Isaakios Komnenos’un başını çektiği askeri kanatla arasındaki bir anlaşmazlık onun saltanatının sonunu getirmiştir. Isaakios Komnenos, askeri kanadın önde gelen komutanları tarafından Anadolu’nun tamamından destek alarak başkente yürümüştür. Böyle etkili bir destek bulmasında halkın yıllardır imparator tarafından yapılan ölçüsüz harcamalar, memur sınıfı kayırmak için yapılan atamalar, halkın askeri kanadı desteklemesinde önemlidir. Bu yalnızca manevi bir destekle kalmamış Isaakios’un ordusuna insanlar katılmak için neredeyse yarışmıştır. Isaakios’un ise imparator olma konusunda büyük hırsları olmadığını görebiliriz. İlk olarak imparator ile yaşadığı anlşamzlık sonrasında arazisine çekilmiştir. Kilisenin de desteğini almış olmasına rağmen Isaakios’un bu hareketin lideri olması için arazisine kadar gidip yalvarılması gerekecektir. İkinci sebep olarak da kısa bir süreliğine keşiş hayatı yaşamaya karar veren Psellos’un bu hayattan sıkılarak geri dönmesiyle imparator tarafından Isaakios’un isyanına son vermesi için elçi olarak gönderilmiştir. Psellos’un elçiliği sürecini eserinde açık bir şekilde görmekteyiz. Isaakios, başkenti ele geçirebilecekken caesar unvanı ile yetinmiştir. İmparator VI. Mikhail, Kerularios tarafından ikna edilerek tahttan uzaklaştırılmış yerine askeri kanadın lideri Isaakios geçmiştir. Patrik Kerularios’un daha önce isyan etmiş olması ve Isaakios’u tahta geçirerek yönetim alanına müdahele etme hakkını kendinde görmesi onun devlet işleri konusundaki hırslarını gözler önüne sermiştir. Psellos gibi bir saray gediklisinin desteğini alarak tahta çıkan Konstantinos’un babası Anadolu toprak zenginlerinden biriydi. Konstantinos saltanatı döneminde Anadolu’ya Türk akınları artmıştır. Bizans devlet erkânın aklında bu akınları durdurabilecek asker kökenli bir imparator aranmaktadır. Romanos Diogenes ordu tarafından sevilen enerjik bir liderdir. Eudokia ile evlenerek tahta çıktığında politikaları Türklerin üzerinde büyük bir sefer yapmak üzerine olmuştur. Onun tahta yükselmesini istemeyen memur kanadının destekçileri Konstantinos’un çocuklarının tahta geçmesi gerektiğine inanıyordu. IV. Romanos Diogenes Eudokia ile evlenmeden önce Nikephoros Botaniates’in adı imparatorluk için geçiyordu. Romanos tahta çıktıktan sonra Anadolu’ya yaptığı seferde

86

Botaniates’i görev vermemesi ona güvenmediğini göstermiştir. Lakin Romanos’un hükümdarlığına muhalif olan Dukas ailesinden Andronikos Dukas’a seferde yer vermesi büyük hata olarak nitelendirilebilir. Romanos’un devrinin sona ermesinde iktidarının ilk yıllarında başkente kalarak kendine muhalif olan aileleri tam olarak halletmeden sefere çıkması onun sonunu getirmiştir. Bu güçlü muhalefet onu savaşta yüz üstü bırakmıştır. Alp Arslan ile anlaşmış olsa bile onun arkasında ordunun içinde birkaç komutandan başka kimse kalmamıştır. Dukasların güçlü muhalefeti Romanos’un sonunu getirerek VII. Mikhail’i tahta çıkarmıştır. VII. Mikhail’in devlet yönetiminden uzak olması ve Nikephoritzes adında bir hadımı işleri bırakması devleti krize sürüklemiştir. Bu hadım tüm tahılı kendi yaptırdığı depolarda saklayarak ekmek fiyatlarının artırıp azaltarak zenginliğine zenginlik katmanın peşindeydi. Bu dönemde çıkan birçok isyan Nikephoritzes’e karşı yapılmıştır. 1071’den sonra Anadolu’da dengeler değişmektedir. Kutalmış oğlu Süleymanşah bölgede güçlenmektedir. Anadolu’daki askeri kökenli imparator adayları bu gücün desteğini alarak tahta sahip olmak istemişlerdir. Nikephoros Botaniates ve Nikephoros Bryennios’un isyanları öncesinde Süleymanşah ile görüşmüşlerdir. Süleymanşah’ın desteğini alan Botaniates daha avantajlıdır. Botaniates tahta geçtiği dönemde imparator olmaya aday birden fazla komutan vardı. Bu dönemler askeri asalet sınıfının yükselişe geçtiği dönemlerdir. Halk uzun rüşvet, memuriyetlerin satılması ve kenidini zengin eden saray görevlilerinden bıkmıştır. Lakin bu dönemde Bizans kendi iç işlerinde bile dışarıdan destek almadan sorunları çözecek güçte değildir. Botaniates, Süleymanşah ve Anadolu’dan desteği aldıktan sonra tahta oturdu ve kendinden sonra imparator olacak olan ve kanaatimizce Bizans imparatorluğuna son bir nefes daha vererek hayatta tutacak olan Komnenos hanedanlığının kurucusu Aleksios devletin kanayan yaralarına pansuman olması için yardıma gönderiliyordu. Devlete başkaldıran isyancılarla ve Anadolu’dan Selçuklularla savaşıyordu. Aleksios zaten mevcut yönetimden rahatsız olan halkın gönlünü kazanmıştı. Daha önce amcası Isaakios Komnenos imparatorluk tahtına oturmuştu ve köklü bir aileydi. Aleksios tahtın kendi haklarını olduğunu düşünen Dukaslarla ilişkilerini güçlendirdi zaten karısı Irene bir Dukas idi. Aleksios ordunun da desteğini arkasına almıştı. Nikephoros Botaniates’in iktidarına başkaldırmak için bütün şartlar yerine gelmişti. Halk ailesinin soyundan ve daha önce imparatorluk yapmış bir aile

87 olduğundan dolayı Aleksios’u destekliyrdu. Dukaslar gibi imparatorluk mirasını taşıyan büyük ve sarayda etkin bir ailenin desteğini almıştı dahası küçük yaştaki Konstantinos’un naibliğine adaydı. Bunun sonucu olarak ilk çocuğu Anna’yı Konstantinos ile nişanlamıştı. Ordu ülkenin farkı cephelerinde kahramnca savaşmış ve askeri zekâya sahip bir komutanın sonuna kadar arkasındaydı. Üstelik Isaakios Komnenos’un da askeri asalet sınıfından bir asker oduğunu hatırlatmak gerek. Aleksios annesi Anna Dalassena’nın saray içindeki etkili siyaseti ile devlet ileri gelenlerinin de desteğini almıştı. Phokas’ın iktidarı çökmek üzerydi dahası Aleksios’un eniştesi Nikephoros Melissenos da isyan etmişti. Nikephoros Botaniates’in devrinde Roussel de Bailleul ve Hervé Frankopoulos gibi ücretli askerler bile iktiadara karşı isyan ediyordu. Aleksios tahta ulaşmıştı. Aleksios dönemi gerek I. Haçlı Seferi olsun gerek Mani inancını takip eden kişilerin isyanları olsun gerekse de Normanların lideri Robert de Guisgart’ın akınları olsun çok zor bir dönemdi. Fakat Aleksios kardeşi Isaakios ile birlikte organizasyonlarını kurmuşlardı. Konstantinos’un erken yaştaki ölümünden sonra hanedanlık şekil alıyordu. Devletin önemli kademelerine Komnenoslar yerleşiyordu. Aleksios’un ilk erkek çocuğu Ioannes babası öldüğünde büyük kız kardeşi Anna ile iktidar mücadelesine tuttuşmuştu. Ama Anna’nın kocası Nikephoros Bryennios iki kuşak atası gibi tahta geçmek istemiyordu. Ioannes’in döneminde Nikephoros Bryennios devletin önemli kademelerinde görevler üstlenmiş, işini gerektiği gibi yapıpı bir de Komnenos hanedanına bir kitap ithaf etmişti. Ioannes de tıpkı babası gibi kardeşi Isaakios ile beraber saraya girmiş ve tahta oturmuştur. İktidarını sağlamlaştırmak için saraydan çıkmyarak babasının cenazesine katılmamıştır. Ioannes babasından devraldığı imparatorluğu daha ileri taşımıştır. İmparator ordunun başında sınır geliştirme seferleri yapmaktadır. Ioannes seferdeyken bir av partisi sırasında elini sıyırarak zehirleyen mızraktan dolayı öldüğünde kalan evlatlarının arasından Manuel’i taht için en uygun aday olark görmüş ve sadık adamlarından Türk kökenli Aleksios Aksukhos’u başkente yollayarak Manuel’in tahta sorunsuzca geçmesini sağlamıştır. Manuel, batı hayranlığı ile yıllardır haçlı seferleri ile beraber huzuru kalmayan Anadolu halkının tepkisini çekmiştir. Manuel’in döneminde kuzeni Andronikos Komnenos taht için bir alternatif olarak düşünülmüştür. Andronikos’un saraydaki ve dışardaki özel ilişkileri, ordunun başında görev alması ve Latinleri sevmemesi adaylığının halk tarafından desteklenmesine neden olmuştur.

88

Manuel’in iktidarı döneminde Andronikos saraydan belli bir süre uzak durarak gizlenmiştir. Manuel sürekli onu davranışlarından dolayı cezalandırıyordu. Ama Manuel için devlet işleri iyi gimiyordu. Anadolu’da Miryekefalon’da alınan ezici yenilgi iktidarını sarsmıştı ona rağmen Manuel tahtını çocuk yaştaki oğlu II. Aleksios’a bırkamıştı. İlk karısı Alman Berha gibi ikinci karısı da Bizanlı değil Latin kökenli Mari idi. Maria, Aleksios’un naibesi olarak yanına kurulduğunda onun kocası olmak ve II. Aleksios’un aeibliğini üstlenmek için birçok aday ortaya çıkmıştı. Andronikos, II. Aleksios’u korumak için başknete doğru ordu ile yürüyüşüne en çok Angeloslar destek olmuştu. Andronikos ikametini değiştirmekte olan Komnenos hanedanının başkentteki son temsilcisiydi ve hafızalarda iyi izler bırakmadı. Andronikos tahta oturduğunda başta onun tahta geçmesini destekleyen Manuel’in kızı Maria ve kocası olmak üzere herkesi katletmeye başladı. Manuel’in karısı Maria ve oğlu Aleksios da öldürülmüştü. Andronikos ordusu ile destek olan Andronikos Dukas’ı ve oğullarını yakalamaya çalışıyordu. Dahası Aleksios döneminde Andronikos tahta çıkana kadar isyan eden bütün komutanlara savaş açmıştı. İktidarının gücünü soylulardan alıp halka vermeye çalışıyordu fakat Isaakios Angelos ona isyan ettiğinde başkentten kaçarken yakalanıp halkın önüne atıldığında onların ellerinde canını vermişti. Andronikos saray ileri gelenleri, soylular ve ordu generallerine yaptığı eziyetlere bir de II. Guglielmo’nun desteğini alarak II. Aleksios olduğunu iddia eden bir kişi eklenmişti. II. Aleksios adıyla Guglielmo’dan yardım istemiş, Guglielmo da ona hakkı olan tahtı vermek için Bizans’a savaş açmışlardı. Andronikos bu sorun ile uğraşırken en başından beri aile fertlerinin birçok isyana karışmış olamasına rağmen hiç ceza almayan Isaakios Angelos’un isyanı ile köşeye sıkışarak kaçmıştı. Angelos’un adamları tarafından yakalanarak halkın önüne atılmıştı. Isaakios Komnenos’un iktidarı selefinden farklı değildi. Devletin her yanından isyan girişimleri vardı. Isaakios Balkanlardaki Bulgarların ve Macarların organizasyonlarını güçlendirme çabalarından etkileniyorlardı. İtalya sınırlarında yerleşmiş olan Normanların Bizans tahtına olan hevesleri sönememişti. Devletin içindeki fazla sayıdaki Latin unsurların halkın nefretini kazanmıştı. Branas’ın isyanında başkent yakınlarındaki köylülerden yardım alması ve başarısız isyanı sonucunda öldürülünce devletin hizmetindeki Latinler bölgeyi cezalandırmak için gönderilmiş ve sorun yerli-yabancı savaşına dönüşmüştü. Isaakios Angelos, Selattin

89

Eyyubi ile III. Haçlı Seferi’ne karşı anlaşma yaparak III. Haçlı Seferi lideri Fredrick Barbarossa ile savaşmıştır. Sonra Haçlıları karşıya geçirme konusunda üzerine düşeni yapmak zorunda kalsa da Kartolik kilisesi ve Latinlerle ilişkileri kötüleşmiştir. Anadolu toprkları Selçukluların elindedir. Isaakios Angelos askeri müdahelerinde başarı gösteremektedir. Bu zafiyet Andronikos Dukas Angelos’un çocukları arasında taht mücadelesi başlamıştır. III. Aleksios kardeşi II. Isaakios’un seferde av partisinde olduğu sırada bir komplo kurarak tahta kendisi geçmiştir. Kardeşi II. Isaakios’un gözlerini kör ettirmiş ve hapse attırmıştır. III. Aleksios devletin başındaki pozisyonu güçlendirmek için hazineyi boşlatmış ve komutanlarının başına buyruk hareketlerine göz yummuştur. II. Isaakios döneminde hatta daha eskilerden beri kökü olan Latin-Bizans çatışması savaşlara dönüşmüştür. VI. Heinick tarafından haraca bağlanmıştır. Bu dönemde ordudan bahsetmek çok zordur tamamı yabancı kökenli askerlerden oluşmuştur. Dolayısıyla güçlü komutanlar yani askeri asalet sınıfı için zor bir dönemdir. Yalnızca Vatatzesler önde gelen komutanlardır. Başkent halkı Latinlerden ve Katolik kilisesinden nefret etmektedirler. Yapılan görüşmeler ya da antlaşmalar kesinlikle kendileri için bir aşağılamadır. Anadolu’daki soylu aileler gücünü dayandırdıkları topraklarının birçoğunu kaybetmiş başkente kadar çekilmişlerdi. II. Isaakios’un oğlu IV. Aleksios, kız kardeşinin kocası Svabiyalı Philip ile giderek ondan hakkı olan tahtı almak için yardım istemiştir. IV. Aleksios başka bir liderin kontörlündeki ordu ile başkasından tahtını istemektedir. IV. Aleksios’n yardımın IV. Haçlı Seferi’ne hazırlanmakta olan Latinler yetişmiştir. IV. Haçlı Seferi organizayon olarak Venedikliler tarafından finanse edilmştir. Hedefi de Venedikliler belirlemektedir. Bu doğruştuda çeşitli nedenlerle kutsal topraklara yapılması gereken sefer Konstantinopolis’te son bulmuştur. Latinler, III. Aleksios’u tahttan kovarak kör II. Isaakios ve IV. Aleksios’u tahta çıkarmıştır. Haçlılar IV. Aleksios’tan vadettiği şartları yerine getirmesni beklemiştir. Ancak Bizans devletinin öyle ağır şartları kaldıracak gücü yoktur. Haçlılar artık Bizans tahtına istedikleri adaı geçirmekte özgürdürler. Devlet erkinin oluşması için gerekn bütün unsurlar gözardı edilmiştir. Ülkenin kalbine yapılan bu operasyon Bizans’ı belli bir süre Konstantinopolis’ten uzak tutacaktır. Bu karmaşada Bizans tahtına geçmek için şansını deneyen V. Aleksios Dukas ustalıkla komplolar ile

90

IV. Aleksios’tan kurtulmuştur ve Latinlerin kendi yönetimlerini kurmalarından önceki son imparatordur. Haçlıların baskını dayanmayan V. Aleksios kaçmıştır. Sonuç olarak, Bizans Devleti’nde iktidara yapılan isyanlar miras kalan tahta hak sahipleri tarafından ya da zayıflamış bir ailenin yerine yenisini ve iyisini koymak için gerçekleşiyordu. İsyancılar güçlerini askeri vey memur asalet sınıflarına dayandırmak zorundalardı. Bunun yanında ordu, kilise ve halk ellerini güçlendirmek için önemli unsurlardı. İmparatoruluğuk 12. yüzyılın sonunda gücünü yitirmiş, imparatorlar iktidar yolunda desteğini devletin dışında aramak zorunda kalmışlardır. Bu durum 1204 yılında Konstantinopolis’in Latinler tarafından ele geçirilmesini ve Bizans ailelerin sürülmesini doğurmuştu.

91

KAYNAKÇA Akropolites, Georgios, Vekayiname, çev., Bilge Umar, İstanbul, 2008. Angelov, Dimiter G., “Power and Subversion in Byzantium: approaches and frameworks”, Society for the Promotion of Byzantine Studies, 2013. Angold, Michael, The Byzantine Empire 1025-1204 A Political History, New York, 1997. Attaleiates, Mikhail, Tarih, çev., Bilge Umar, İstanbul, 2008. Ayönü, Yusuf, Selçuklular ve Bizans, Ankara, 2014. Barker, Ernest, Bizans Toplumsal ve Siyasal Düşünüşü, çev., Mete Tunçay, Ankara, 1995. Baskıcı, M. Murat, Bizans Döneminde Anadolu: İktisadi ve Sosyal Yapı (900-1261), Ankara, 2009. Baynes, Norman Hepburn, The Byzantine Empire, London, 1962. Brand, Charles M., Byzantium Confronts The West 1180-1204, London, 1968. Brand, Charles M., Turkish Element in Byzantium Eleventh-Twelfth Centuries, Dumbaton Oaks Papers, 43, 1989. Browling, Robert, The Byzantine Empire, Washington, 1992. Bryennios, Nikephoros, Tarihin Özü, çev., Bilge Umar, İstanbul, 2008. Byron, Robert, The Byzantine Achievemen: An Historical Perspective A.D. 330- 1453, New York, 1964. Cahen, Claude, Osmanlılaradan Önce Anadoluda Türkler, çev., Erol Üyepazarcı, İstanbul, 2012. Cameron, Averil, Bizanslılar, çev., Özkan Akpınar, İstanbul, 2016. Cheynet, Jean-Claude, Bizans Tarihi, çev., İsmail Yerguz, Ankara, 2005. Cheynet, Jean-Claude, Pouvoır Et Contestatıons À Byzance (963-1210), Paris, 1996. Connor, Carolyn L., Bizans’ın Kadınları, çev., Barış Cezar, İstanbul, 2011. Curta, Florin, Southeastern Europe in the Middle Ages 500-1250, Cambrigde, 2006. De Clari, Robert, İstanbul’un Zaptı (1204), çev., Beynun Akyavaş, Ankara, 2000.

92

Demirkent, Işın, “1017 Malazgirt Savaşı’na Kadar Bizans’ın Askeri ve Siyasi Durumu”, Tarih Dergisi, S. XXXIII, 1980/81. Demirkent, Işın, “1082-1302 Yılları Arasında Bizans-Batı İlişkilerine Kısa Bir Bakış”, Tarih Dergisi, S. XXXVI, 2000. Demirkent Işın, Bizans Tarihi Yazıları, İstanbul, 2005. Demirkent, Işın, “Komnenos Hanedanının Büyük Başkumandanı: Türk Asıllı Ioannes Aksukhos”, Belleten, C. LX, S. 227, 1996. Demirkent Işın, “Tatikios (Türk Asıllı Bir Bizans Kumandanı)”, Belleten, LXVIII, S. 248, Nisan 2003. Diehl, Charles, Bizans İmparatorluğunun Tarihi, çev., A. Göke Bozkurt, İstanbul, 2006. Ducellier, Alain – Balard, Michel, Konstantinopolis 1054- 1261, İstanbul, 2002. Fine, John V. A., The Early Medieval Balkans: A Critical Survey from the Sixth to the Late Twelfth Century, Michigan, 1991. Finley, George, History of The Byzantine Empire From 716 to 1057, London, 1906. Frankopan, Peter, “Unravelling the Alexiad: Who was ‘Devgenevich’of the Russian Primary Chronicle and ‘Pseudo-Diogenes’ of the Greek sources?”, Byzantine and Modern Greek Studies, 29:2, 2013. Franzius, Enno, History of the Byzantine Empire, New York, 1967. Frood, Edward, The Byzantine Empire: The Rearguard of European Civilization, London, 1911. Greenwood, Tim, The Universal History of Step’anos Tarōnec’i; Introduction, Tranlation and Commentary, Oxford, 2017. Gregory, Timothy, Bizans Tarihi, çev., Esra Ermert, İstanbul, 2008. Haldon, John, State, Army and Society in Byzantium, Aldershot, 1995. Haldon, John, Warfare, State and Society in the Byzantine World 565-1204, London, 1999. Hendy, Michael F., Coinage and Money in the Byzantine Empire 1081-1261, Washington, 1969.

93

Herczec, Ferenc, Bizans, çev., Sadrettin Karatay, Ankara, 1946. Hill, Barbara, Bizans İmparatorluk Kadınları (1025-204); İktidar, Himaye ve İdeoloji, çev., Elif Gökteke Tut, İstanbul, 2003. Honigmann, Ernst, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, çev., Fikret Işıltan, İstanbul, 1970. İbnü’l-Esir, el Kâmil fi’t-Târih, C. XII, çev., Abdülkerim Özaydın, İstanbul, 1987. Jenkins, Romilly, Byzantium: The Imperial Centuries, A.D. 610-1071, Toronto, 1987. Kaldellis, Anthony, “How to usurp the throne in Byzantium: The role of public opinion in sedition and rebellion”, Kaya, Selim, I. Gıyâseddin Keyhüsrev ve II. Süleymanşah Dönemi Selçuklu Tarihi (1192-1211), Ankara, 2006. Kazhdan, Alexander P., “Aspietes”, ODB, New York-Oxford, 1991. Kazhdan, Alexander P., “Glabas”, ODB, New York-Oxford, 1991. Kazhdan, Alexander P., “Herve Frankopoulos”, ODB, C. 2, New York-Oxford, 1991. Kazhdan, Alexander P., “Kourkouas”, ODB, New York-Oxford, 1991. Kazhdan, Alexander P., “Mankaphas, Theodore”, ODB, New York-Oxford, 1991. Kazhdan, Alexander P., “Phokas”, ODB, New York-Oxford, 1991. Kazhdan, Alexander P., “Skleros”, ODB, New York-Oxford, 1991. Kazhdan, Alexander P. – Constable G., “People and power in Byzantium: an introduction to modern Byzantine studies”, Dumbarton Oaks, Washington, 1982. Khoniates, Niketas, Historia (Ioannes ve Manuel Komnenos Devirleri), çev., Fikret Işıltan, Ankara, 1995. Khoniates, Niketas, Historia: Komnenos Hanedanı’nın Sonu ve II. Isaakios Angelos Devri (1180-1195), çev., Işın Demirkent, İstanbul, 2006. Khoniates, Niketas, Historia: İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı ve Yağmalanması (1195-1206), çev., Işın Demirknet, İstanbul, 2004. Kinnamos, Ioannes, Historia (1118-1176), çev., Işın Demirkent, Ankara, 2001. Komnena, Anna, Alexiad: Anadolu’da ve Balkan Yarımadası’nda İmparator Alexios Komnenos Dönemi’nin Tarihi Malazgirt’in Sonrası, çev., Bilge Umar, İstanbul, 1996.

94

Lamb, Harold, : Birth of an Empire, New York, 1957. Lemerle, Paul, Bizans Tarihi, İstanbul, 1994. Leo the Deacon, The History of Leo the Deacon: Byzantine Military Expansion in the Tenth Century, trans. Alice-Mary Talbot and Denis F. Sullivan, Washington, 2005. Levtchenko, Metrophane Vassilevitch, Bizans, çev., Erdoğan Berktay, İstanbul, 1979. Luscombe David-Riley Smith, Jonathan, The New Cambridge Medieval History, C. IV, Cambridge, 2004. Magdalino, Paul, Byzantium in the Year 1000, Leiden, 2003. Magdalino, Paul, The Empire of Manuel I Komnenos 1143-1180, Cambridge, 1993. Mango, Cyril, Bizans: Yeni Roma İmparatorluğu, çev., Gül Çağalı Güven, İstanbul, 2008. Norwich, John Julius, Bizans II Yükseliş Dönemi (803-1081), çev., Selen Hırçın Riegel, İstanbul, 2013. Norwich, John Julius, Bizans III Gerileme ve Çöküş Dönemi (MS 1082-1453), çev., Selen Hırçın Riegel, İstanbul, 2013. Ostrogorsky, George, Bizans Devleti Tarihi, çev., Fikret Işıltan, Ankara, 2011. Psellos, Mikhail, Khronographia, çev., Işın Demirknet, Ankara, 1992. Runciman, Steven, Haçlı Seferleri Tarihi, C. III, çev., Fikret Işıltan, Ankara, 2008. Sear, David R., Byzantine Coins and Their Values, London, 1974. Shepard, Jonathan, The Cambridge History of the Byzantine Empire 500-1492, Cambridge, 2008. Skylitzes, John, A Synopsis of Byzantine History 811-1057, trans. John Wortley, Cambridge, 2010. Süryani Keşiş Mikhail Vekayinamesi, çev., Hrant D. Andreasyan, (Türk Tarih Kurumu’nda Basılmamış nüsha). The Cronicle of Novgorod (1016-1471), trans., Robert Michell-Nevil Forbes, London, 1914. Treadgold, Warren, A History of the Byzantine State and Society, Californa, 1997.

95

Turan, Osman, Selçuklular Zamanında Türkiye: Siyasi Tarih Alp Arslan’dan Osman Gazi’ye (1071-1318), İstanbul, 1971. Urfalı Mateos, Vekayiname, çev., Hrant D. Andresyan, Urfalı Mateos Vekayi-namesi (952-1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162), Ankara, 2000. Vasiliev, Alexander A., Bizans İmparatorluğu Tarihi, çev., Tevabil Alkaç, İstanbul, 2015. Villehardouin, Geffroy, Konstantinopolis’te Haçlılar, çev., Ali Berktay, İstanbul, 2001. Whittow, Mark, The Making of Byzantium 600-1025, California, 1996. Yıldız, Mustafa, The Discourse of Rebellion In Byzantium In The Eleven and Twelfth Centuries, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2016. Zonaras, Ioannes, Tarihlerin Özeti, Türkçe çev., Bilge Umar, İstanbul 2008.

96

ÖZGEÇMİŞ 20 Ağustos 1989 tarihinde Aydın’ın Nazilli ilçesinde doğdum. İlkokulu Nazilli Fatih İlköğretim Okulu’nda okudum. Lise eğitimini Nazilli Anadolu Meslek Lisesi’nde tamamladım. 2010 yılında girdiğim Ege Üniversitesi Tarih bölümünden 2014 yılında mezun oldum. Aynı yıl İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Bölümü’nde yüksek lisans eğitimine başladım. 2017 yılında Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Ortaçağ Bilim Dalına geçerek yüksek lisans eğitimine burada devam ettim.

97

ÖZET Bizans İmparatorluğu’nda isyanları ve iç savaşları incelediğimiz tezimiz II. Basileios’un tahta çıkışı 976’dan başlayarak 1204 yılında Latinleri İstanbul’u işgaline kadar olan dönemi kapsamaktadır. Çalışmamız Bizans tahtındaki yaşanan değişiklikler ve başarısız olan darbe girişimlerini incelemektedir. Bunun yanında halkın da içinde bulunduğu iç savaşlara da yer verilmiştir. Dini ayaklanmalar teolojik araştırma gerektirdiğinden dolayı tezimizde yer almamıştır. Bizans İmparatorluğu’nda iktidara giden yolda ve iktidarda kalmak için gerekli olan unsurlar incelenmiştir. Bizans İmparatorluğu’nda iktidara için mücadele eden askeri ve memur aristokrat sınıfının ilişkileri üzerinde durulmuştur. Bu grupların tahta ulaşmak için kilise, halk ve ordu ile olan ilişkileri tezin konusunu oluşturmuştur.

98

ABSTRACT Our thesis which we have examined the rebellions and civil wars covers the period which begin with 976 when Basileios II came to power and end with in Latin occupation of Constantinope in 1204. Our study examines the changes in the Byzantine throne and the failed coup attempts. In addition, the civil wars in which the people are involved are also included. Religious uprisings were not included in our thesis because they needed theological research. In the Byzantine Empire, the elements necessary to stay in power and on the way to come to power have been examined. The relation between the military and civil aristocracy struggling for power in the Byzantine Empire was emphasized. The main idea of thesis is about the relationship between these groups which aimed to reach the throne and the church, the people and the army.

99