Mehmet Akif Ersoy 4 Enes Talha Tüfekçi
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
Mehmet Akif’in Mısır ve Almanya Günleri Dosya Editörleri: Mehmet Cemal Çollak Enes Talha Tüfekçi 1 İçindekiler Sahici ve Samimi Bir Hayatın Şairi: Mehmet Akif Ersoy 4 Enes Talha Tüfekçi Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı- Alman İttifakı ve Mehmed Âkif’in Almanya’ya 5 Gidişi Dr. Kadir Kon Berlin’de Bir Millî Şair: Mehmet Âkif Ersoy 14 Nazım Elmas Mehmet Âkif Ersoy’un Almanya Günlerinin Edebî Eserleri Üzerindeki Tesiri 22 Hüseyin Taş Mehmet Akif’in Mısır’daki Çalışmaları ve Kültürel Çevresi 29 Tahsin Deliçay/ Es-Safsafy Ahmed El-Katory Mehmet Âkif Ersoy’un Mısır Günleri ve Mısır’da Türkçe Öğretirken Yaşadığı 40 Zorluk Necmettin Özmen Mısırlı Edip Abdulvehhâb Azzâm’ın Kaleminden Mehmet Âkif 47 Tahsin Deliçay SAHİCİ VE SAMİMİ BİR HAYATIN ŞAİRİ: MEHMET AKİF ERSOY Enes Talha Tüfekçi “Vatanından uzakta Mısır ve Almanya’da zor günler geçiren Mehmet Akif Ersoy, yaşadığı hayatla sanatı arasında bir ünsiyet kurmuştur” Mehmet Akif Ersoy, 20 Aralık 1873’te dünyaya altına girmiştir. Mısır günlerinde hastalıkları gelmiş ve 27 Aralık 1936’da vefat etmiştir. Dolu dolu, nüksetmiş ve 1930’lı yılların ortasından sonra ileri sınanmış ve sahici bir hayat yaşamıştır. Altmış üç bir seviyeye gelmiştir. Vatanından uzakta ölmemek senelik ömründe savaşlar, zor görevler, gönüllü için tekrardan vatanına dönmüş ve aldığı tedaviler sürgünler, yoksulluklar ve haksızlıklar yaşamıştır. de işe yaramamıştır. Kaderin cilvesi ki Mısır’daki Fakat her ne olursa olsun, değerlerinden ve günlerinden sonra İstanbul’da Mısır Apartmanında şahsiyetinden yana taviz vermemiştir. Samimi ve son günlerini geçirmiştir ve 27 Aralık 1936 günü sahici bir şahsiyeti hep korumuştur. Atacağı adımın vefat etmiştir. Bu çalışmada Akif’in Mısır’da geçirdiği sonucunun yoksulluk, özlem, acı getireceğini bilse günleri mercek altına alan ve ölümüne kadar geçen de o adımın doğru ve hakça bir adım olması onun süreci işleyen çalışmalar da görsel malzemelerle için yetmiştir. Milletimizin varoluş vesikalarından beraber dikkatlere sunulmuştur. biri olan İstiklal Marşı’nı da aynı ruh ve anlamın peşinden giderek yazmıştır. Milletimizin şairi Mehmet Akif, milleti için ve mahut değerleri için sadece vatan sınırları içinde değil dışında da Mehmet Akif Ersoy, arkasından sınanmış, samimi mücadele etmiştir. Akif, Birinci Dünya Savaşı’ndan ve sahici bir hayat bırakmıştır. Hayatı gibi sanatı önce Almanlarla kurulan ittifaka bağlı şekilde bir da hep sahici olmuştur. vazife kapsamında dört aylık bir Almanya ziyareti gerçekleştirmiştir. Bu ziyarette Almanya’ya ve Batılı zihniyete dair çokça gözlemde bulunmuş ve bunları “Berlin Hatıraları” adı ile eserleştirmiştir. Biz de bu Sanatçılığı ile insanlığı aynı damardan beslenmiş çalışmada Akif’in Berlin günlerine yönelik yapılan ve bütün Türk Milletini tarihin en zor günlerinde çalışmaları derleyerek bir ışık tutmaya çalıştık. aydınlatmıştır. Mehmet Akif Ersoy bunca Gittiği mekanları, yaptığı tespitleri, kurduğu ilişkileri vatanseverliğine, müdanasızlığına ve gözü pekliğine yazılı ve görsel malzemelerle gözler önüne sermeye rağmen son günlerini hüzün ve acı ile geçirmiştir. çalıştık. Mehmet Akif sadece Almanya’ya değil Kaderin onu getirip koyduğu yer buruk bir elveda Mısır’a da uzun bir ziyaret gerçekleştirmiştir. 1923’ten olmuştur. Bizlere ise onu rahmet, minnet ve şükran itibaren sadece kışları 1926 kışından itibaren ise ile anmak düşmektedir. Milletin Şairi’ni rahmet ve 1936’ya kadar sürekli olmak üzere Mısır’da kalmıştır. minnet ile selamlıyoruz… Mısır’a giderken dargın bir şekilde gitmiş ve uzun süre maddî ve manevî sıkıntılar yaşamıştır. Fakat zorluklarına rağmen kimseye minnet etmemiş, onuruyla yaşamak için gerekirse hamallık yapmaya razı olmuştur. Mısır’da Kahire’ye yakın Hilvan bölgesinde ikamet etmiştir. 1929 senesinden sonra Kahire’de Türkçe öğretmenliği de yapmıştır. Mısırlı gençlere Türkçe öğretmek gibi kıymetli bir vazifenin 4 MEHMET AKİF'İN MISIR VE ALMANYA GÜNLERİ Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı- Alman İttifakı ve Mehmed Âkif’in Almanya’ya Gidişi Dr. Kadir Kon Giriş 1914 yılının haziran ve temmuz aylarında, yani Osmanlı Devleti’nin son döneminde ve İstiklal geniş kapsamlı bir Avrupa/Dünya savaşının Savaşı döneminde İslâmcı görüşleriyle tanınan çıkmasına kesin gözüyle bakıldığı bir zamanda ve Sırat-ı Müstakim, Sebilürreşad gibi dergilerde bile Osmanlı devletinin çıkacak büyük savaşta yayınladığı yazıları ve şiirleriyle Osmanlı ve İslam hangi devletler grubunda yer alacağı henüz dünyasında önemli bir yeri olan Mehmed Âkif’in belli değildi. En yakın müttefik adayı Almanya etkisinin aradan geçen onlarca yıla rağmen savaşın kısa süreceği ve İngiltere’nin çıkacak Türkiye’de halen devam etmekte olduğu bir savaşta tarafsız kalacağı ümidini son ana kadar gerçektir. Bu bakımdan Mehmed Âkif’in hayatına koruduğundan Osmanlı Devleti ile müttefikliğe ve faaliyetlerine dair bilgiler Âkif’i ve eserlerini pek sıcak bakmıyordu. anlamada son derece önemlidir. Âkif’in Birinci Dünya Savaşı’nın başlarında Almanya’ya gidişi ve orada ne gibi çalışmalarda bulunduğu hususu da Temmuz ayı ortalarına kadar İstanbul’dan Berlin’e özel bir ilgiyi hak etmektedir. Yakın zamana kadar gönderilen Alman raporlarında Osmanlı Devleti Akif’in Almanya seyahati hakkında çok fazla şey ile müttefikliğin bir faydadan çok yük oluşturacağı bilinmiyordu. Bu makalede esas itibariyle son birkaç görüşü hâkimdi. Özellikle de son Balkan savaşlarında yıldır yaptığım araştırmalara ve yayınlara dayanan Osmanlı Devleti’nin askerî anlamdaki güçsüzlüğü bilgiler üzerinden konuyu ele almaya çalışacağım. bütün çıplaklığıyla ortaya çıktığından Almanlar Bununla birlikte Âkif’in Almanya seyahati henüz her açısından bu konuda şüpheye mahal yoktu. Fakat yönüyle aydınlatılmış da sayılmaz. Ancak yine de Almanya’nın 20. Yüzyılın başında hazırladığı büyük burada ortaya konulan hususların Mehmed Âkif’in savaş planlarının (Schlieffen-Plan) temmuz sonu Almanya seyahatinin bilinmeyen birçok yönünü ağustos başı gibi boşa çıktığı netleşince Almanya ortaya koyacak nitelikte olduğunu da ifade etmek ile Osmanlı Devleti arasında 2 Ağustos 1914’te bir gizli gerekir. ittifak anlaşması imzalandı. Olayların Almanya’nın beklentilerinin aksine gelişmesi sayesinde bu gizli Mehmed Âkif’in, Almanya’ya Gidişini ittifak anlaşması kısa süre öncesindeki konumunun Hazırlayan Tarihi Süreç: Birinci Dünya aksine Osmanlı Devleti açısından uygun şartlarda Savaşı ve İslâmcılık gerçekleşmiştir. Peki, Almanya’nın, Osmanlı Devleti ile müttefiklik konusundaki kararsızlığını gideren ne olmuştu ve savaşta “yük” olacağı düşünülen 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gerek Osmanlı Devleti’nin katılımı Almanya açısından Avrupa’da gerekse de Osmanlı devletinin siyasal nasıl “faydalı” bir hal almıştı? ve entelektüel çevrelerinde söz edilmeye başlanan “Panislamizm” veya “İttihad-ı İslâm” kav- ramı Almanya’nın Osmanlı Devleti’ni müttefikliğe yüzyılın sonunda daha somut bir hal almaya kabul etmesinin iki temel nedeni vardı. Birincisi: başlamıştır. Avrupa’da patlak veren Birinci Dünya Osmanlı Devleti’nin jeo-stratejik konumundan Savaşı bir ittifaklar kamplaşması şeklini almış ve istifade etmek. Yani Almanya Avrupa’da Fransız Osmanlı devleti de Almanya’nın başını çektiği ve İngilizlere karşı Batı cephesinde ve Ruslara karşı İttifak Devletleri grubunda, biraz gecikmeli de olsa, Doğu cephesinde aynı anda savaşmanın zorluğunu yerini almıştır. gördüğünden üzerindeki yükü dağıtmak istiyordu. 5 MEHMET AKİF'İN MISIR VE ALMANYA GÜNLERİ Özellikle Ruslara karşı Karadeniz’den, Balkanlar’dan Hindistan’a, Kafkaslardan Arabistan’a kadar veya Kafkaslardan açılacak yeni cephelerle Doğu bütün İslam dünyasında propaganda çalışmaları cephesindeki yoğunluğu azaltmak istiyordu. Benzer yapılacaktı. Geniş kapsamlı “İslam stratejisi” şekilde İngilizlerin işgalindeki Mısır’a karşı açılacak içinde İtilaf Devletleri safında Almanya’ya karşı yeni bir cephe de aynı işlevi görecek ve bu sayede savaştırılan Müslüman askerlerin Alman-Osmanlı İngiliz kuvvetlerinin bir kısmını Avrupa dışındaki bir İttifakı lehine kazanılması konusuna da geniş yer cepheye yönlendirecekti. verilmişti. İkincisi: “İslâm Silahı”nı en etkili şekilde kullanma Oppenheim’ın raporunda İngiltere, Fransa ve arzusuydu. Almanya Osmanlı devleti, dolayısıyla Rusya adına savaşan Müslüman askerlere yönelik Hilafet makamı üzerinden savaş durumunda iki yönlü bir propaganda çalışması öngörülmüştü. bulunduğu İngiltere, Fransa ve Rusya gibi sömürgeci Bunlardan birincisi cephe propagandası, ikincisi de 1 devletlere karşı “İslâm Silahı”nı kullanmak istiyordu. cephe propagandası sonucu Alman tarafına geçen Bütün Müslümanlara halife tarafından yapılacak veya savaşta esir düşen Müslüman askerlerin cihat çağrısı ve bunu destekleyecek propaganda Osmanlı Devleti ve halife adına kazanılmasına çalışmaları ile İslâm dünyasında meydana yönelik propaganda faaliyetleri idi. Berlin gelecek büyük ayaklanmalar ve karışıklıklarla yakınlarında Müslümanlara mahsus oluşturulacak İtilaf Devletleri’nin sömürgelerdeki konumunu esir kamplarında3 eğitime ve propagandaya zayıflatılacaktı. Bu sayede sömürgelerden İtilaf tâbi tutulacak Müslüman askerlerin Osmanlı- Devletleri saflarında savaşmak üzere Avrupa’daki Alman ittifakı lehine kazanılmasıyla Osmanlı cephelere asker getirmek zorlaşacağı gibi bu ordusunda cihad edecek gönüllü birlikler meydana sömürgeleri korumak için de İtilaf Devletleri söz getirilecekti.4 konusu bölgelerde çok sayıda asker bulundurmak zorunda kalacaklardı. Bir de buralardaki isyanlar başarıya ulaşıp sömürgeci devletler işgal ettikleri Bu kapsamda Berlin’de Dışişleri Bakanlığı yerlerden çıkmak zorunda kalırlarsa hedeflenen bünyesinde