İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ

ALTIN TARİHİ

TARİH

DOÇ. DR. DİNÇER KOÇ

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ

TARİH LİSANS PROGRAMI

ALTIN ORDA TARİHİ

DOÇ. DR. DİNÇER KOÇ

ÖNSÖZ

“Altın Orda Tarihi” başlıklı bu çalışma Moğol istilasından sonra Sibirya, Kazakistan, İdil-Ural bölgesi, Güney Rus stepleri ve Kırım Yarımadası dâhil geniş bir coğrafyada kurulan ve batıda Rus knezlikleri ile Bulgar krallarını baskı altına alan Cengiz Han’ın oğlu Cuçi’ye atfedilen ulusun tarihini ele almaktadır. Bu çalışmada ilk olarak Cengiz Han’ın ortaya çıkışından Büyük Moğol İmparatorluğunu teşkil etmesine ve vefatından önce oğulları arasında ülkesini taksim etmesine değinilmekte, daha sonra Cuçi Ulusu’nun dolayısıyla Altın Orda Devleti’nin kuruluşu ele alınmaktadır. Bununla birlikte Altın Orda Devleti’nin ilk hanları ve müstakil hale gelmesi, Emîr Nogay’ın yükselişi, Özbek Han ve Canibek Han devirleri, Fetret (Bulkak) dönemi, Toktamış’ın iktidara gelişi ve Timur’la mücadelesi, Altın Orda Devleti’nin parçalanması, Ulu Orda ve Çöküşü, Altın Orda Devleti’nde teşkilat, sosyal yapı gibi konular hakkında bilgiler vermektedir. Çalışmanın içeriği bakımından bir özelliği de Altın Orda Devleti’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan Nogay Ordası ile Kazan, Astarhan, Kasım, Sibir, Kazak ve Kırım hanlıklarının siyasî tarihi hakkında özet bilgiler sunmasıdır. Böylece bu kitap Cengiz Han’la birlikte ortaya çıkan Büyük Moğol İmparatorluğu’na bağlı olarak Avrasya’da teşkil edilen Altın Orda ve onun dağılmasıyla birlikte ortaya çıkan hanlıkların hâkim olduğu yaklaşık 600 yıllık bir dönemi ele almaktadır.

3

İçindekiler ÖNSÖZ ...... 3 YAZAR NOTU ...... 10 1.CENGİZ HAN VE BÜYÜK MOĞOL İMPARATORLUĞU ...... 11 1.1. Cengiz Han’dan Önce Moğollar’da Birlik Kurma Teşebbüsleri ...... 16 1.2. Temuçin (Cengiz Han)’ın Dünya’ya Gelişi ve Çocukluk Dönemi ...... 16 1.3. Temuçin’in Kerait Kralı Tuğrul’un Yanına Sığınması ve İlk Askerî Faaliyetleri ...... 17 1.4. Temuçin ile Tuğrul’un Arasının Bozulması ...... 18 1.5. Temuçin’in Moğol Kabilelerini Birleştirmesi ve Cengiz Han Unvanını Alması ...... 19 1.6. Cengiz Han’ın Askerî Seferleri ...... 19 1.7. Cengiz Han Sonrasında Moğollar ...... 21 1.7.1. Ögedey Han Devri ...... 21 1.7.2. Töregene Hatun’un Naipliği ve Güyük Han Devirleri ...... 22 1.7.3. Mengü Han Devri ...... 23 1.7.4. Kubilay Han Devri ...... 24 1.7.5. Büyük Moğol İmparatorluğu’nun Yıkılması...... 26 Bölüm Soruları ...... 28 2. ALTIN ORDA DEVLETİ’NİN KURULUŞ DÖNEMİ (1224-1269) ...... 30 2.1. Cuçi Ulusu’nun Teşekkülü ...... 35 2.2. Kalka Savaşı ve Deşt-i Kıpçak Seferi ...... 36 2.3. II. Deşt-i Kıpçak Seferi ...... 38 2.3.1. İdil Boyunun Zapt Edilmesi ...... 38 2.4. Batu’nun İktidarı Devrinde Cuçi Ulusu ...... 42 2.4.1. Batu’nun Büyük Moğol Hanı Güyük ile İlişkileri ...... 42 2.4.2. Batu’nun Mengü Han ile İttifakı ...... 44 2.5. Dönemi ...... 45 2.5.1. Berke’nin İktidara Gelişi ...... 45 2.5.1. Berke’nin Büyük Moğol İmparatorluğu ile İlişkileri ...... 46 2.5.2. Berke ve Ruslar ...... 46 2.5.3. Berke’nin Selçuklu Sultanı İzzeddin Keykuvus’u Esaretten Kurtarması ...... 47 2.5.4. Berke’nin Hülâgü ile Savaşları ...... 47 2.6. Mengü Timur Han Dönemi: ...... 49 2.6.1. Mengü Timur Han’ın Kaydu ile İttifakı ve Altın Orda Devleti’nin Bağımsızlığını Kazanaması ...... 49 Bölüm Soruları ...... 54 3. EMÎR NOGAY VE CUÇİ ULUSU’NDA HÂKİMİYET MÜCADELESİ...... 56

4

3.1. Emîr Nogay’ın İlk Siyasî Faaliyetleri ...... 61 3.2. Tuda Mengü Han (1380-1387)’ın Tahta Çıkışı ve Emîr Nogay’ın Yükselişi ...... 62 3.2.1. Emîr Nogay’ın Bizans İmparatorluğu ve Bulgar Krallığı ile İlişkileri ...... 63 3.2.2. Emîr Nogay’ın Macaristan Seferi ...... 64 3.3. Emîr Nogay’ın Tula Buka Han’ı Tahttan İndirmesi ...... 65 3.4. Tokta Han ve Altın Orda Devleti’nde İkili İktidarın Sona Ermesi ...... 66 3.4.1. Tokta Han ile Emir Nogay’ın Arasının Bozulmasının Sebepleri...... 66 3.4.2. Tokta Han’ın Emîr Nogay’la Hâkimiyet Mücadelesi ...... 67 3.4.3. Tokta Han Devrinde Altın Orda-İlhanlı Siyasî İlişkileri...... 68 3.4.4. Tokta Han Devrinin Diğer Önemli Olayları ...... 69 Bölüm Soruları ...... 72 4. ÖZBEK HAN VE CANİBEK HAN DEVİRLERİNDE CUÇİ ULUSU’NUN YENİDEN YÜKSELİŞİ GEÇMESİ 74 4.1. Özbek Han Devri (1312-1341) ...... 79 4.1.1 Özbek Han’ın Tahta Çıkışı ...... 79 4.1.2. İslâmiyet’in Altın Orda Devleti’nin Resmî Dini Haline Gelmesi ve Islahatlar ...... 80 4.1.3. Özbek Han’ın Gök Orda’ya Son Vermesi ...... 80 4.1.4. Özbek Han Devrinde Altın Orda-İlhanlı Siyasî Münasebetleri...... 81 4.1.5. Özbek Han’ın Balkan Siyaseti ...... 83 4.1.6. Özbek Han Döneminde Altın Orda-Rus Siyasî İlişkileri...... 83 4.1.7. Özbek Han Döneminde Altın Orda-İtalyan Kolonileri Siyasî İlişkileri ...... 84 4.1.8. Arap Seyyahı İbn Battûta’nın Özbek Han ile İlgili Müşahadeleri ...... 85 4.2. Canibek Han Devri (1341-1356) ...... 86 4.2.1.Canibek Han’ın Tahta Çıkması ...... 86 4.2.2.Canibek Han Devrinde Altın Orda-Rus Siyasî İlişkileri ...... 87 4.2.3.Canibek Han Devrinde Altın Orda-İtalyan Kolonileri Siyasî İlişkileri ...... 87 4.2.4.Canibek Han’ın Azerbaycan’ı Zapt Etmesi ve Vefatı ...... 90 Bölüm Soruları ...... 93 5. 13-14. YÜZYILLARDA ALTIN ORDA’NIN SOL KANADI: GÖK ORDA ...... 95 5.1. Gök Orda’nın Teşekkülü ...... 100 5.2. Gök Orda Kanadının Sınırları ...... 101 5.3. Orda ve Halefleri ...... 101 5.3.1. Konkıran ...... 103 5.3.2. Konçi ...... 103 5.3.3. ve Kubluk (Kuyluk) Arasında İktidar Mücadelesi ...... 104 5.3.4. Sası Buka ...... 106

5

5.3.5. Erzen ...... 106 5.3.6. Çimtay ...... 107 5.3.7. Mübarek Hoca ...... 107 5.3.8. Urus Han ...... 108 Bölüm Soruları ...... 111 6. ALTIN ORDA DEVLETİNDE FETRET (BULKAK) DEVRİ (1360-1380) ...... 113 6.1. Hızır Han ve Altın Orda Devleti’nin Birliğinin Bozulması ...... 118 6.2. Mamay Mirza’nın Yükselişi ...... 119 6.3. Bulkak Devrinde Cuçi Ulusunun Sol Kanadı ...... 120 6.4. Toktamış Han’ın Doğu Deşt-i Kıpçak’ı Hâkimiyeti Altına Alması ...... 123 6.5. Kulikova Meydan Muharebesi ...... 124 Bölüm Soruları ...... 127 7. TOKTAMIŞ HAN VE ALTIN ORDA DEVLETİ’NİN YENİDEN YÜKSELİŞE GEÇMESİ ...... 130 7.1. Toktamış Han’ın Mamay Mirza’yı Yenilgiye Uğratması...... 135 7.2. Toktamış Han’ın Moskova Seferi ...... 135 7.3. Toktamış Han’ın Hâkimiyet Alameti Olarak Harezm’de Para Bastırması ...... 137 7.4. Toktamış Han’ın Tebriz’e Saldırması ...... 137 7.5. Toktamış Han’ın Maveraünnehir’e Saldırması ...... 138 7.6. Emîr Timur’un I. Deşti Kıpçak Seferi ve Kundurça Meydan Muharebesi ...... 139 7.7. Toktamış Han’ın Moskova Knezliği ve Litvanya Knezliği Arasındaki Sınır Anlaşmazlığına Müdahalesi ...... 141 7.8. Toktamış Han’ın Emîr Timur’a Karşı İttifak Arayışı ...... 141 7.9. Muharebesi ve Deşt-i Kıpçak’ın Emîr Timur Tarafından Tahribi ...... 141 Bölüm Soruları ...... 144 8. ALTIN ORDA DEVLETİ’NDE EDİGEY MİRZA’NIN HÂKİMİYETİ DÖNEMİ ...... 146 8.1. Edigey Mirza’nın Cuçi Ulusu’nda Yükselişi ...... 151 8.2. Toktamış’ın Deşt-i Kıpçak’ta Hâkimiyeti Ele Geçirme Teşebbüsü ...... 152 8.3. Toktamış’ın Akıbeti ...... 153 8.4. Edigey Mirza’nın Harezm’i Zapt Etmesi ...... 154 8.5. Edigey Mirza’nın Şadibek Hanı Tahttan İndirmesi ...... 154 8.6. Edigey Mirza’nın Ruslarla İlişkileri ve Moskova Seferi ...... 154 8.7. Edigey Mirza’nın Timurlularla İlişkileri ...... 156 8.8. Edigey Mirza ve İtalyan Kolonileri ...... 156 8.9. Edigey Mirza’nın Timur Hanı Tahta Çıkarması ...... 156 8.10. Toktamış’ın Oğullarının Deşt-i Kıpçak’ta Hâkimiyet Mücadelesine Katılmaları .. 157 Bölüm Soruları ...... 161

6

9. ALTIN ORDA DEVLETİ’NİN YIKILIŞ SÜRECİ ...... 163 9.1. Uluğ Muhammed Han ve Deşt-i Kıpçak’ta Hâkimiyet Mücadelesi ...... 168 9.2. Küçük Muhammed Han ve Seyid Ahmed Han’ın Batı Deşt-i Kıpçak Hâkimiyeti ...... 170 9.3. Uluğ Muhammed Han’ın Orta İdil Boyuna Çekilmesi ...... 170 9.4. Altın Orda Devleti’nin Parçalanması ...... 171 9.5. Ulu Orda (Taht İli) Hanları ...... 172 9.5.1. Küçük Muhammed Han ...... 172 9.5.2. Mahmud Han ...... 173 9.5.3. Ahmed Han ...... 173 9.5.4. Seyid Mahmud ve Murtaza ...... 175 9.5.5. Şeyh Ahmed ve Ulu Orda’nın Çöküşü ...... 176 Bölüm Soruları ...... 179 10.1. İdarî-Askerî Teşkilat ...... 186 10.1.1. İkili Sistem ...... 186 10.1.2. Han Hâkimiyeti ...... 186 10.1.3. Hatunlar ...... 187 10.1.4. Beylerbeyi (Uluğbey) ...... 187 10.1.5. Ulus Sistemi ...... 188 10.1.6. Vezir ...... 190 10.1.7. Kurultay ...... 190 10.1.8. Daruga ...... 191 10.1.9. Teşkilatı ...... 191 10.1.10. Ordu ...... 191 10.1.11. Hukuk Sistemi ...... 193 10.1.12. Vergi ...... 194 10.2. Sosyo-Ekonomik Hayat ...... 195 10.2.1. Bozkır Hayatı ...... 195 10.2.2. Şehir Hayatı ...... 196 10.3. Altın Orda Devleti’nde Kültürel Hayat ...... 199 Bölüm Soruları ...... 203 11. ALTIN ORDA’NIN MİRASÇILARI: KAZAN VE KASIM HANLIKLARI ...... 205 11.1.Kazan Hanlığı ...... 210 11.1.1. Kazan Hanlığı’nın Sınırları ...... 210 11.1.2. Kazan Hanlığı’nın Kuruluşu ...... 210 11.1.3. Kazan Hanlığı ve Ruslar ...... 211 11.1.4. Kazan Hanlığı’nın Yıkılışı ...... 214

7

11.2.Kasım Hanlığı ...... 217 11.2.1. Kasım Hanlığı’nın Sınırları ...... 217 11.2.2. Kasım Hanlığı’nın Kuruluşu ...... 217 11.2.3. Kasım Han’ın Ruslarla İttifak Kurması ...... 218 11.2.4. Kasım Hanlığı’nda Kırım Hanlığı Hanedanının İktidarı...... 219 11.2.5. Kasım Hanlarının Rus Vesayetine Girmesi ...... 219 11.2.6. Kasım Hanlığı’nın Rus Çarlığı Tarafından Ortadan Kaldırılması ...... 221 Bölüm Soruları ...... 223 12. ALTIN ORDA’NIN MİRASÇILARI 2: ASTARHAN HANLIĞI VE NOGAY ORDASI ...... 225 12.1. Astarhan (Hacı Tarhan) Hanlığı ...... 230 12.1.1. Astarhan Hanlığı’nın Sınırları ...... 230 12.1.2. Astarhan Şehri ve Hanlığın Kuruluşu...... 230 12.1.3. 16. Yüzyılın İlk Yarısında Astarhan-Kırım Siyasî Münasebetleri ...... 231 12.1.4.Astarhan Hanlığı’nın Ruslar Tarafından İşgali ve Yıkılışı ...... 232 12.2. Nogay Ordası ...... 234 12.2.1. Mangıtlar ve Nogay Ordası’nın Ortaya Çıkışı ...... 234 12.2.2. Nogay Ordası’nın Sınırları ve İdari Teşkilatlanması ...... 234 12.2.3. Nogaylar ve Kazaklarla Mücadeleleri ...... 235 12.2.4. Nogay Mirzaları ve Diğer Tatar Hanlıkları ...... 236 12.2.5. İsmail Mirza ve Nogay Ordası’nın Rus Devleti ile Yakınlaşması ...... 236 12.2.6. Nogay Ordası’nın Rus Nüfuzu Altına Girmesi ve Dağılması...... 238 Bölüm Soruları ...... 240 13. ALTIN ORDA’NIN MİRASÇILARI 3: SİBİR VE KAZAK HANLIKLARI ...... 242 13.1. Sibir Hanlığı ...... 247 13.1.1. Sibir Hanlığı’nın Sınırları ...... 247 13.1.2. İbak Han ve Sibir Hanlığı’nın Kuruluşu ...... 247 13.1.3. Sibir Hanlığı’nda Taybuğaoğullarının İktidarı Devresi ...... 248 13.1.4. Küçüm Han ve Sibir Hanlığı’nda Şibanoğullarının Hâkimiyeti Yeniden Tesisi ..... 248 13.1.5. Sibir Hanlığı’nın İşgali ve Yıkılışı ...... 249 13.2. Kazak Hanlığı ...... 250 13.2.1. Kazak Hanlığı’nın Kuruluşu ve Sınırları ...... 250 13.2.2. Burındık Han Döneminde Kazak Hanlığı...... 252 13.2. 3. Kasım Han ve Kazak Hanlığı’nın Yükselişi ...... 252 13.2.4. Tahir Han’ın İktidarı Devrinde Kazak Hanlığı ...... 253 13.2.5. Haknazar Han’ın İktidarı Devrinde Kazak Hanlığı ...... 253 13.2.6. Tevekkel Han’ın İktidarı Devrinde Kazak Hanlığı ...... 254

8

13.2.7. İşim Han’ın İktidarı Devrinde Kazak Hanlığı ...... 255 13.2.8. Cihangir Han ve Kalmuklarla Mücadelesi ...... 256 13.2.9. Tavke Han’ın İktidarı Devrinde Kazak Hanlığı ...... 256 13.2.10. Kazak Hanlığı’nın Cüzlere Ayrılması ...... 257 13.2.11. Kazak Cüzleri’nin Rus Hâkimiyetine Girmesi ...... 257 Bölüm Soruları ...... 261 14.ALTIN ORDA’NIN MİRASÇILARI 4: KIRIM HANLIĞI ...... 263 14.1. Kırım Hanlığı’nın Kurulışu ve Osmanlı Devleti’nin Himayesine Girmesi...... 268 14.2. Kırım Hanlığı’nın Sınırları ...... 268 14.3.Kırım Hanlığı’nın Siyasî Tarihi ...... 269 14.3.1. Osmanlı Devleti’nin Kefe’yi Fethi ve I. Mengli Giray’ın Han Olması ...... 269 14.3.2. Muhammed Giray’ın İktidarı Devrinde (1514-1523) Kırım Hanlığı ...... 269 14.3.3. Saadet Giray’ın İktidarı Devrinde (1524-1532) Kırım Hanlığı ...... 270 14.3.4. Sahib Giray’ın İktidarı Devrinde (1532-1551) Kırım Hanlığı ...... 270 14.3.5. Devlet Giray’ın İktidarı Devrinde (1551-1577) Kırım Hanlığı ...... 271 14.3.6. II. Muhammed Giray’ın İktidarı Devrinde (1577-1584) Kırım Hanlığı ...... 272 14.3.7. II. Giray’ın İktidarı Devrinde (1584-1588) Kırım Hanlığı ...... 272 14.3.8. II. Gazi Giray’ın İktidarı Devrinde (1588-1596, 1597-1608) Kırım Hanlığı ...... 273 14.4. 17. Yüzyılda Kırım Hanları ...... 274 14.5. 18. Yüzyılda Kırım Hanlığı ...... 276 14.6. Kırım Hanlığı’nın Rusya Tarafından İşgal Edilmesi Süreci...... 277 Bölüm Soruları ...... 280 KAYNAKÇA ...... 283

9

YAZAR NOTU

Sevgili öğrenciler, bu çalışmada Türk tarihinin önemli devletlerinden biri olan Altın Orda Devleti siyasî tarihi ve teşkilat yapısı bakımından anlatılmaktadır. Bunun yanı sıra Altın Orda Devleti’nin mirasçıları olarak kabul edilen Kazan Hanlığı, Kasım Hanlığı, Astarhan Hanlığı, Sibir Hanlığı, Nogay Ordası, Kazak Hanlığı ve Kırım Hanlığı’nın tarihi literatür tartışmalarına girmeden, genel olarak ve sade bir dilde anlatılmaya çalışılmıştır.

10

1.CENGİZ HAN VE BÜYÜK MOĞOL İMPARATORLUĞU

11

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

1.1. Cengiz Han’dan Önce Moğollar’da Birlik Kurma Teşebbüsleri 1.2. Temuçin (Cengiz Han)’in Dünya’ya Gelişi ve Çocukluk Dönemi

1.3. Temuçin’in Kerait Kralı Tuğrul’un Yanına Sığınması ve İlk Askerî Faaliyetleri

1.4. Temuçin ile Tuğrul’un Arasının Bozulması

1.5. Temuçin’in Moğol Kabilelerini Birleştirmesi ve Cengiz Han Unvanını Alması

1.6. Cengiz Han’ın Askerî Seferleri 1.7. Cengiz Han Sonrasında Moğollar 1.7.1. Ögedey Han Devri 1.7.2. Töregene Hatun’un Naipliği ve Güyük Han Devirleri

1.7.3. Mengü Han Devri

1.7.4. Kubilay Han Devri 1.7.5. Büyük Moğol İmparatorluğu’nun Yıkılması

12

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular 1. Cengiz Han’ın çocukluk dönemi nasıl geçmiştir? 2. Cengiz Han’ın Moğol kabileleri arasında birliği nasıl sağlamıştır? 3. Cengiz Han’ın askerî faaliyetleri nelerdir? 4. Ögedey Han ve Mengü Han devirlerinde Büyük Moğol İmparatorluğu açısından önemli gelişmeler nelerdir? 5. Kubilay Han devri hakkında bilgi veriniz.

13

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Cengiz Han’dan önce Cengiz Han’dan önce Moğol Kazanım okuyarak ve Moğollarda Birlik Kurma kabilelerinin siyasî durumu ve araştırarak geliştirilecektir. Teşebbüsleri ve Cengiz Han’ın Cengiz Han’ın çocukluk çocukluk dönemi dönemi öğrenilecektir. Cengiz Han’ın Tuğrul ile Cengiz Han’ın hayatında Kazanım okuyarak ve İşbirliği kurması ve ilk askerî karşılaştığı zorluklar ve sebatlı araştırarak geliştirilecektir. faaliyetleri neticesinde mücadelesi neticesinde yükselişi rakiplerine karşı sivrilişi öğrenilecektir Cengiz Han’ın Moğol Cengiz Han’ın askerî Kazanım okuyarak ve Kabilelerini birleştirmesi ve başarılarıyla Moğol kabilelerini araştırarak geliştirilecektir. askerî seferleri birleştirmesi ve diğer ülkelere gerçekleştirdiği askerî seferler öğrenilecektir.

Cengiz Han’dan sonra Büyük Cengiz Han’ın halefleri Kazanım okuyarak ve Moğol İmparatorluğu Ögedey, Güyük, Mengü ve araştırarak geliştirilecektir. Kubilay hanların iktidarı devirleri hakkında bilgi sahibi olunacaktır.

14

Anahtar Kavramlar

• Moğollar

• Cengiz Han

• Ögedey

• Güyük

• Mengü

• Kubilay

• Büyük Moğol İmparatorluğu

15

1.1. Cengiz Han’dan Önce Moğollar’da Birlik Kurma Teşebbüsleri XII. yüzyılın başlarında Moğollar arasında siyasî birlik mevcut değildi. O sıralarda Moğol adı ortak ulusu ifade eden etnik bir adlandırma olarak henüz kullanılmıyordu. Bugünkü Moğolistan’ın kuzeydoğusunda Onon ve Kerülen nehirleri civarında dağınık halde yaşayan Kereit, Nayman, , Borçiğin ve Kongrat gibi göçer kabileler bahadır, seçen, gibi unvanlara sahip reislerinin önderliğinde hayvancılıkla uğraşıyor ve artan nüfuslarını doyurmak için yeni meralar arıyorlardı. Bu kabileler arasında Türk soylu olup zamanla Moğollaşanlar (Kereit, Nayman, Merkit vb.) vardı. Ayrıca Çin seddi civarında yaşayan Öngütler gibi Türklüğünü muhafaza eden kabileler de bulunuyordu. Buyir Nor Gölü civarında yaşayan Çin’in müttefiki güçlü Tatarlar tüm bu kabile gruplarını baskı altında tutarak onların güneye inmelerini engelliyordu1. Moğol ulusunu meydana getiren kabile grupları arasında ilk birleşme teşebbüsü Cengiz Han’ın atası Kabul Kağan’ın inisiyatifi ile gerçekleşti. O mensup olduğu Borçiğin kabilesine dayanarak diğer kabileleri hâkimiyeti altına aldı ve onları Moğol genel adıyla birleştirmeyi başardı. Ancak çok geçmeden Çin’in kışkırtmalarıyla Moğol kabileleri arasında artan rekabet yüzünden bu siyasî birlik bozuldu. Kabul Kağan’ın oğullarından biri olan Kutula Kağan’ın Moğolları birleştirme teşebbüsleri de Buyir Nor Tatarlarının muhalefeti neticesinde sonuçsuz kaldı2. 1.2. Temuçin (Cengiz Han)’ın Dünya’ya Gelişi ve Çocukluk Dönemi

İstikbalin Cengiz Han’ı Temuçin’in babası olan Yesugai Bahadır Kabul Kağan’ın torunlarından biriydi ve Borçiğin kabilesinin Kiyat boyuna mensuptu. Yesugai, Merkit kabilesinden Hatun’u kaçırarak evlenmişti. Bu evlilikten 1155 yılında dünyaya gelen Temuçin dâhil üç oğlu ve bir kızı oldu. Babası dokuz yaşına geldiğinde Temuçin’i Kongrat kabilesinden Dei-Seçen’in kızı Börte ile nişanladı. Temuçin Moğol geleneğine göre kaynatasının yanında kaldı. Yesugai eve dönerken düşman Tatarlar tarafından kendisi için verilen ziyafete katıldı. Ancak yemeğine katılan zehir yüzünden öldü. Temuçin babasının ölümünü haber alır almaz yurduna döndü. Yesugai’n ölümünden sonra boy mensupları çocuklarıyla tek kalan Hoelun Hatun’u hayvanlarını da alarak terk ettiler. Böylece annesi, üç erkek kardeşi Kasar, Kaçiun ve Temüge ve iki üvey kardeşi Bekter ve Belgütey ile yalnız kalan Temuçin ailesine bakmak için avcılıkla meşgul olmak zorunda kaldı. Temuçin bu zorlukların

1Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T. I, Perevod s Persidskogo YU. P. Verhovskogo, İzd. AN SSSR, Moskva- Leningrad, s.32-44. 2B. Y. Vladimirtsov, Cengiz Han, Çev. H. A. Ediz, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1950, s.9-12.

16 yanı sıra kendisini hedef alan Tayçiutların reisi Targutay Kırıltuk’la uğraştı. Borçiğinler arasında yönetimi ele geçiren Targutay, Temucin’in ilerde kendisine rakip olabileceğini ön görerek onu yakalattı ve işkenceyle yok etmeye çalıştı. Ne var ki Timuçin Sulduslerin reisi Sorkan-şira ve oğulları Çilaun ve Çimbay’ın yardımıyla onun elinden kurtuldu. Aynı sıralarda çalınan atlarını yardımıyla kurtardığı Arulat reisinin oğlu ve ilerde kendisinin en iyi

Noyanlarından biri haline gelecek olan Boğorçu ile dostluk kurdu3. 1.3. Temuçin’in Kerait Kralı Tuğrul’un Yanına Sığınması ve İlk Askerî Faaliyetleri

Temuçin 18 yaşına geldiğinde nişanlısı Börte ile evlendi ve bağlılığını bildirmek üzere Tula Nehri kıyısında yurtlanan Keraitlerin Kralı Tuğrul’un yanına gitti. Tuğrul vaktiyle Temuçin’ın babası Bahadır’ın yardımını gördüğü için onu hoş bir şekilde karşılayarak himayesi altına aldı. Böylece Temuçin Tuğrul’un emrine girdi. Bir süre sonra Toktagho- beki’nin başında bulunduğu bir Merkit çetesi Temuçin’in çadırına baskın yaparak karısı Börte’yi kaçırdı. Temuçin Cacirat kabilesinin reisi Camuka ve hâmisi Tuğrul’un yardımıyla Börte’yi Merkitlerin elinden kurtardı. Ancak bu hadiseden bir müddet sonra doğan büyük oğlu Cuçi’ye her zaman şüpheyle baktı. Temuçin yardımından dolayı Camuka ile kan kardeş (anda) oldu. Yaklaşık bir buçuk yıl birlikte göçer hayatı yaşadıktan sonra her ikisi de Moğol kabilelerine han olmak istediklerinden dolayı dostlukları bozuldu4. Temuçin amcası Darıtay Oçigin, Jurkin kabilesinin reisi Seçe-beki, Kutula Kağan’ın oğlu Altan Oçigin, Kuçar gibi akrabalarının yanı sıra Celayir, Kıyat ve Barın kabilelerinin desteğini aldı. Böylece bu Moğol asilzadeleri tarafından 1196 yılına doğru Han ilan edilse de, Tuğrul ve Camuka gibi ihtiraslı rakiplerinin ve güçlü düşman Buyir Nor Tatarlarının varlığından dolayı başkaldırmak için bir süre daha uygun şartların oluşmasını bekledi5. 1198 yılına doğru Çin İmparatorluğu ile Kerait Kralı Tuğrul arasında Tatarları ortadan kaldırmak amacıyla bir ittifak tesis edildi. Tuğrul’un yanında yer alan Temuçin Tatarların mağlup edilmesinde büyük rol oynadı. Bu zaferden sonra Tuğrul Çin İmparatorundan kral veya hükümdar anlamına gelen wang unvanını aldı. Temuçin bu sefere katılmayan Seçe-beki başta olmak üzere bazı yakınlarını idam ettirdi. Bu hadiseden sonra Tuğrul, Nayman Kralı İnanç Bilge’nin desteklediği kardeşi Erke-kara tarafından tahtından indirildiğinde en büyük desteği

3Bkz: Rene Grousset, Bozkır İmparatorluğu Attila - Cengiz Han - Timur, 4. bs., ev. Dr. M. Reşat Uzmen, Ötüken Yay., İstanbul 1999, s.195-205. 4 Manghol-un Niuça Tobça’an (Yüan-Ch’ao Pi-shi) Moğolların Gizli Tarihi (Yazılışı: 1240) I, 2. bs., Terc. Ahmet Temir, TTK Yay., Ankara, 1986, s.37-52; İlyas Kemaloğlu, “Büyük Moğol İmparatorluğu”, Avrasya’nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.31-32. 5Rene Grousset, a. g. e., s.205-211.

17

Temuçin’den gördü. Temuçin’in yardımıyla Kerait tahtını tekrar ele geçirdi. Buna rağmen Tuğrul Temuçin’e vefa göstermedi. Naymanlara karşı düzenlediği sefer esnasında Temuçin’e haber vermeden geri çekildi. Temuçin zorlukla Naymanların baskınından kurtuldu. Bozkır geleneğinde ihanet anlamına gelen bu hareketine rağmen Tuğrul’a duyduğu bağlılığı sürdürdü. Aynı sıralarda Naymanlar Kerait ülkesine saldırdığında Tuğrul’un yardımına en iyi savaşçılarını yollayarak Naymanları geri püskürttü. Bu muharebeden sonra Tuğrul ve Temuçin Tayiçiutlara karşı sefer düzenleyerek onları mağlup ettiler. Temuçin’in eski düşmanı Targutay da çatışmada öldürüldü. Naymanların mağlubiyetinden dehşete düşen Katakinler, Salciutlar, Dörbenler, mağlup Tatarların geri kalanları ve Kongratların ileri gelenleri ittifak kurarak bir suikastla Tuğrul ve Temuçin’i öldürmeye karar verdiler. Fakat kaynatası Day-Seçen tarafından durumdan haberdar edilen Temuçin ansızın saldırarak onları Buyir Gölü yakınında bozguna uğrattı6. Camuka 1201 yılına doğru Kerulen Nehri’nin aşağı akımındaki Argun’un kıyısında toplanan kurultayda Caciratlar, Tayiçiutlar, Kongratlar, İkiresler, Körlaslar, Dörbenler, Katakinler ve Salciutlar gibi Temuçin’e düşman kabileleri etrafına topladı ve Merkitler, Oyratlar, Naymanlar ve Tatarların desteği ile kendisini Han ilan ettirdi. Ne var ki, Temuçin Tuğrul’un desteği ile üstünlük sağladı ve Camuka’yı Argun’un güneyine çekilmeye mecbur etti. Temuçin bu zaferden bir yıl sonra Tayiçiutların üzerine bir kez daha giderek onları tamamen mağlup etti. Daha sonra babasını öldüren Çağan ve Alçı Tatarları üzerine giderek onları büyük bir yıkıma uğrattı. Temuçin bu zaferden sonra Merkit Kralı Tokto’a’nın saldırısını da püskürttü7. 1.4. Temuçin ile Tuğrul’un Arasının Bozulması

1203 yılına doğru Temuçin ile Tuğrul’un arasında düşmanlık ortaya çıktı. Bunun zahiri sebebi Temuçin’in oğlu Cuçi’ye Kerait Kralının kızını istemesiydi. Zira Tuğrul bu isteği geri çevirmişti. Esasen Temuçin’in artan gücü Tuğrul’u tedirgin etmeye başlamıştı. Oğlu Sengün’ün teşvikiyle Camuka’nın tarafını tutmaya ve gizlice Temuçin’e saldırmaya karar verdi. Fakat durumu öğrenen iki çoban Temuçin’e saldırı planını bildirdi. Bunun üzerine Keraitlere saldırmak zorunda kalan Temuçin mağlup olarak Buyir Nor’a kadar geri çekildi ve karısının kabilesi Kongratlara sığındı(1203). Bu arada Camuka Temuçin’e karşı kin duyarak Tuğrul’un yanına sığınan Moğol asilzadeleri ile anlaşarak Kerait Kralını katletmek için anlaşmıştı. Ancak

6Bkz: Manghol-un Niuça Tobça’an (Yüan-Ch’ao Pi-shi) Moğolların Gizli Tarihi (Yazılışı: 1240) I, s.76-105; B. Y. Vladimirtsov, a. g. e., s.33-41. 7Rene Grousset, a. g. e., s.211-218.

18 zamanında haber alan Tuğrul elini çabuk tutarak onları mağlup etti. Camuka Naymanlara sığınmak zorunda kaldı. Böylece Temuçin’e karşı kurulan ittifak dağıldı. 1203 yılı sonlarına doğru Tuğrul’un gücünün iyice zayıfladığını anlayan Temuçin Keraitler üzerine giderek onları bozguna uğrattı. Oğlu Sengün’le birlikte Naymanlara sığınan Tuğrul kendisini tanımayan bir asker tarafından öldürüldü. Bu zaferden sonra Naymanlar üzerine giden Temuçin onları Kangay mevkiinde bozguna uğrattı. Ağır yaralanan Nayman Kralı bir süre sonra öldü, daha sonra ele geçirilen Camuka da Temuçin’in emriyle idam edildi. Nayman Kralı’nın oğullarından biri olan Küçlük bu hezimetten kurtularak ülkesine kaçmayı başardı. İlerde tahtı ele geçirerek

Moğolların karşısına Karahıtay Gurhan’ı olarak çıkacaktı8.

1.5. Temuçin’in Moğol Kabilelerini Birleştirmesi ve Cengiz Han Unvanını Alması

Naymanlar üzerine elde ettiği seferden sonra başta bazı Merkit çeteleri olmak üzere Moğolistan’daki son muhalif unsurları da ortadan kaldıran Temucin 1206 yılında düzenlenen büyük kurultayda “Cengiz Han” unvanını aldı. Böylece Moğol İmparatorluğu teşkil edilmiş oldu. Bununla birlikte idaresi altındaki Moğolları on, yüz, bin ve tümenlere ayırarak askeri teşkilata göre tertip etti. “Cengiz yasası” adı verilen düzenlemeleri yürürlüğe koyarak toplumsal nizamı sağladı. Bundan sonra Cengiz Han’ın askeri faaliyetleri hız kazandı9.

1.6. Cengiz Han’ın Askerî Seferleri

Cengiz Han ilk olarak Oyrat ve Yenisey boylarındaki Kırgızları itaat altına alındı. Bu başarıyı Beşbalık ve Kansu Uygur devletlerinin Moğol İmparatorluğu’na bağlanması takip etti. 1209’da Tangutların vergiye bağlanması ve 1211-1212 kışında Kin Devleti’nin mağlup edilerek Pekin’in ele geçirilmesi Cengiz Han’ın uluslararası siyasetteki önemini arttıran hadiseler oldu. Ancak onun devletinin büyük bir dünya İmparatorluğu haline gelmesi batı seferiyle bağlantılı olarak cereyan etti10. Tarihe Otrar faciası olarak geçen ve 450 kişilik Cengiz Han’a bağlı ticaret kervanının Harzemşahlar Devleti’nin Otrar Valisi İnalcık tarafından katledilmesi hadisesi adeta batı seferini fitilleyen ateş oldu. Cengiz Han’ın tazminat ve Otrar Valisi’nin kendisine teslim edilmesi talepleri Muhammed Harzemşah tarafından reddedildi. Ayrıca Harzemşah’â

8Manghol-un Niuça Tobça’an (Yüan-Ch’ao Pi-shi) Moğolların Gizli Tarihi (Yazılışı: 1240) I, s.117-131. 9Manghol-un Niuça Tobça’an (Yüan-Ch’ao Pi-shi) Moğolların Gizli Tarihi (Yazılışı: 1240) I, s.133-134. 10İlyas Kemaloğlu, a. g. m., s.33-34. 19 göndermiş olduğu elçilerden biri öldürüldü. Buna rağmen soğukkanlılığını muhafaza eden Cengiz Han öncelikle Harezmşahlar Devleti ile Moğol İmparatorluğu arasında yer alan Karahıtay İmparatorluğu’nu ortadan kaldırmakla işe başladı. Nitekim Cengiz Han’ın ünlü noyanlarından Cebe’nin komutasındaki Moğol ordusu 1218 yılında Karahıtayları mağlup ederek bu devleti yıktı. Daha sonra 1219 yılında Cengiz Han yönetimi altındaki 200.000 kişilik Moğol ordusu ile Harezmşahlar Devleti üzerine başlattığı seferle bir yılı aşkın bir sürede Otrar, Buhara, Semerkant, Hocend, Ürgenç gibi İslam doğusunun mühim ticaret ve kültür merkezlerini ele geçirerek tahrip etti11. Harezm’in ve Maveraünnehir’in tahribatından sonra Cengiz Han’ın emriyle harekete geçen Cebe ve Sebudey noyanlar 40.000 kişilik orduyla Horasan’dan Azerbaycan’a girdiler ve Kafkasya’da Alan, Çerkez ve Lezgileri mağlup ettiler. Yaklaşan Moğol tehdidine karşı birleşen Kıpçak-Rus ordusunu 1223 yılında Kalka Nehri kenarında bozguna uğrattıktan sonra Suğdak’ı yağmaladılar ve büyük gânimetle Cengiz Han’ın yanına dönmek üzere harekete geçtiler. Ancak dönüş yolunda İdil Bulgarları onları pusuya düşürerek mağlup ettiler. Moğollardan Cebe ve

Sebudey dâhil çok azı kurtularak Cengiz Han’ın yanına ulaşabildi12. 1225 yılında büyük başarılarla ve gânimetlerle Moğolistan’a dönen Cengiz Han’ın son seferi Tangutlar üzerine oldu. Ancak Tangutları mağlup ettikten sonra 1227’de vefat etti. Cengiz Han vefat etmeseydi Tangutlardan sonra bütün Çin’i ele geçirmek maksadıyla Kin

Devleti üzerine de sefer yapmayı planlıyordu13. Dünya tarihinin seyrini değiştiren birkaç liderden biri olarak kabul edilen ve Moğolları bir daha hiçbir zaman olmadığı kadar yükselten Çingiz Han’ın ve Kubilay’a kadar gelen hanların başarısında Moğollar arasındaki sosyal muvazenenin ve devlet teşkilatının sarsılmaz kurallarının (yasa) benimsenmesinin rolü büyüktü. Bu hususta Cüveynî’nin şu değerlendirmesi ilgi çekicidir: “Ordu, halkın hizmetinde, halk ise onun ihtiyaçlarını ve masraflarını karşılamak için yardımcı olmakta; kopçur ile her türlü vergi ve ilâve vergileri (avarız) ödemede, posta menzilleri (yam), araç ve yiyecek (ulufe) temin etmede ihmalkârlık etmez. Küçük büyük, fakir zengin, efendi köle gibi halkın her kesiminden insanlar, gerektiği zaman kılıç sallayan ve mızrak kullanan kimseler olurlar…”14.

11V. V. Barthold, Moğol İstilâsına Kadar Türkistan, Haz. Hakkı Dursun Yıldız, TTK Yay., Ankara 1990, s.418- 453; Minhâcü’d-din Sirâc el-Cûzcânî, Tabakât-ı Nâsırî (Moğol İstilasına Dair Kayıtlar), Çev. Mustafa Uyar, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2016, s.55-102. 12İbnü’l-Esir, İslam Tarihi El-Kâmil Fi’t – Târih Tercümesi, C.12, Çev. Ahmet Ağırakça-Abdülkerim Özaydın, Bahar Yay., İstanbul 1987, s.346-348. 13Manghol-un Niuça Tobça’an (Yüan-Ch’ao Pi-shi) Moğolların Gizli Tarihi (Yazılışı: 1240) I, s.190. 14Alaaddin Ata Melik Cüveyni, Tarih-i Cihangüşa, Çev. Mürsel Öztürk, C.I, T.C. Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1988, s.90-91. 20

1.7. Cengiz Han Sonrasında Moğollar

1.7.1. Ögedey Han Devri

Cengiz Han öldüğünde oğullarına Mançurya’dan Doğu Avrupa’ya uzanan geniş toprakları miras bıraktı. İleri görüşlü devlet adamı olması hasebiyle henüz hayattayken varisini belirledi ve ele geçirdiği toprakları oğulları arasında paylaştırarak onların hâkimiyet alanlarını tespit etti. O böylece oğulları arasında meydana gelebilecek herhangi bir taht kavgasının önünü almayı planlıyordu. Buna göre Ögedey’in büyük Han olarak kendisinin yerine geçmesini vasiyet etti. Tarbakatay, İmil, Kara-İrtiş ve Urungu nehirlerinin havzalarını da Ögedey Ulusu olarak ona verdi. Büyük oğlu Cuci’ye Altay Dağları ve Batı Sibirya’dan başlayarak İdil-Ural bölgesi ve ötesini verdi. Ayrıca batıda Moğol atlarının ayak basabileceği her yeri ele geçirmesi hakkını da ona tanıdı. Fakat Cuci babasından önce vefat ettiğinden dolayı ona verilen yurtlar ve uluslar yani Cuci Ulusu Cengiz Han tarafından Cuci’nin oğlu Batu’nun idaresine bırakıldı. İkinci oğlu Çağatay’ı yasa işlerinden sorumlu kılarak Beşbalık yöresinden Ceyhun’a kadar uzanan toprakların idarecisi olarak tayin etti. Böylece Çağatay Ulusunun temeli atıldı. Küçük oğlu Tuli’ye ise Odtiğin sıfatıyla asıl Moğol topraklarını bıraktı. Cengiz Han’ın vefatından sonra naip olarak ülkeyi yöneten Tuli 1229 yılında büyük kurultayı topladı. Böylece Ögedey, Han seçilerek Cengiz Han’ın vasiyeti yerine getirildi. Aynı kurultayda Kin Devleti’ne sefer düzenlenerek Çin’e tamamen hâkim olunması, Harzemşahlar Devleti’nin kalıntılarının temizlenmesi, İdil boyu ve Rusya üzerine büyük bir sefer tertip edilmesi gibi stratejik kararlar da alındı15. Ögedey Han’ın iktidarı devrinde 1229 yılı kurultayında alınan kararlar çerçevesinde Büyük Moğol İmparatorluğu genişlemeye devam etti. 1231 yılında başlayan seferler neticesinde Kin Devleti yıkıldı ve toprakları Moğol İmparatorluğu’na dâhil edildi (1234). Kore vergiye bağlandı16. Curmağun Noyan komutasında batıya yollanan kuvvetler, Azerbaycan üzerinden Doğu Anadolu’ya girdi ve Celaleddin Harzemşah’ın ordusunu 1231’de Diyarbakır yakınlarında bozguna uğrattı17. Türkiye Selçuklu Devleti Sultanı Alaaddin Keykubat 1235 yılında Ögedey Han’ın tâbiiyet teklifini kabul etmek zorunda kaldı18. Muhalefetin ortadan kaldırılmasıyla ’daki şehirler de Moğol idaresi altına alındı. Bu amaçla Curmağun Noyan

15Manghol-un Niuça Tobça’an (Yüan-Ch’ao Pi-shi) Moğolların Gizli Tarihi (Yazılışı: 1240) I, s.191; Alaaddin Ata Melik Cüveyni, Tarih-i Cihangüşa, s.108. 16Jean-Paul Roux, Orta Asya Tarih ve Uygarlık, 2. bs., Çev. Lale Arslan, Kabalcı Yay., İstanbul 2006, s.302. 17 Minhâcü’d-din Sirâc el-Cûzcânî, age, s.112-117. 18 İbn Bibi (El-Hüseyin B. Muhammed B. Ali El-Ca’feri Er-Rugadi), El-Evamirü’l – Ala’iye Fi’l - Umuri’l – Ala’iyye (Selçuk Name) I, Çev. Mürsel Öztürk, T.C. Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1996, s.448-451. 21

İran’da genel vali olarak görevlendirildi19. 1236’da Kafkasya’da ilerleyen Moğol birlikleri Ermeni Krallığı ve Gürcü topraklarını hâkimiyet altına aldı. Bütün Moğol prens ve komutanlarının katıldığı ve Cuci’nin oğlu Batu Han komutasına verilen Moğol birlikleri 1236’dan başlayarak 1242 yılına kadar devam eden Doğu Avrupa seferiyle Kıpçakları hâkimiyet altına aldılar, İdil Bulgar Devleti’ni mağlup ettiler, Vladimir, Suzdal, Kiev vb. Rus knezliklerini ele geçirdiler20. Ayrıca batıda Polonya ve Macaristan üzerine iki koldan ilerleyerek Krakov’u zapt ettiler. Macar Kralı Bela’yı ağır bir mağlubiyete uğratarak Hırvatistan’a doğru ilerledikleri sırada Karakurum’dan Ögedey Han’ın 1241 yılında vefat ettiği haberi geldi. Bunun üzerine geri çekilmek zorunda kaldılar. Böylece Moğol tehdidinden dehşete kapılan merkezi Avrupa rahat bir nefes aldı. Batu Han dışındaki sefere katılan komutanlar Karakurum’a döndüler. Batu Han ise İdil boyuna çekilerek Bulgar şehrinde karargâhını kurdu ve kendisine verilen topraklarda Altın Orda Devleti’nin temelini attı21. Ögedey Han askeri başarılarının yanı sıra önemli idari düzenlemeleriyle de dikkat çekti. Zira devlet hayatında yam (posta) istasyonlarının kurulması, kuyuların açılması, idari binalar kurularak garnizonlar oluşturulması gibi bir takım yeni düzenlemeler yaptı22. O ayrıca Karakurum’da bir saray yaptırıp etrafını surlarla çevirttirdi ve orayı gerçek bir başkente dönüştürdü. Böylece Ögedey Han döneminde Moğol İmparatorluğu’nun sınırları ve gücü artmaya devam etti23. 1.7.2. Töregene Hatun’un Naipliği ve Güyük Han Devirleri

Ögedey Han, yerine torunu Şiremûn’un geçmesini istemesine rağmen eşi Töregene Hatun, kendi oğlu Güyük’ün Han olmasını arzuluyordu. Hanedanın büyüklerinden Batu ise Güyük’e karşıydı. Görüş birliği sağlanamamasından dolayı büyük kurultay ancak 1246 yılı ilkbaharında toplanabildi. Bu yüzden yaklaşık beş yıl süresince Töregene Hatun naip olarak

Büyük Moğol İmparatorluğu’nu yönetti24.

19Abdulkadir Yuvalı, İlhanlı Tarihi, Bilge Kültür Sanat Yay., İstanbul 2017, s.87-94. 20 Manghol-un Niuça Tobça’an (Yüan-Ch’ao Pi-shi) Moğolların Gizli Tarihi (Yazılışı: 1240) I, s.191-192; Alaaddin Ata Melik Cüveyni, Tarih-i Cihangüşa, s.281. 21Abdulkadir Yuvalı, a. g. e., s.96-99; İlyas Kemaloğlu, a. g. m., s.39-40. 22Manghol-un Niuça Tobça’an (Yüan-Ch’ao Pi-shi) Moğolların Gizli Tarihi (Yazılışı: 1240) I, s.202-203; V. V. Barthold, a. g. e., s.490-498. 23Jean-Paul Roux, a. g. e, s.302-303; V. N. Tkaçev, “ v XIII Veke”, Mongolica Pamyati Akademika Borisa Yakovleviça Vladimirtsova 1884-1931, İzd. “Nauka” Glavnaya Redaktsi,ya Vostoçnoy Literaturı, Moskva 1986, s..226-227. 24Manghol-un Niuça Tobça’an (Yüan-Ch’ao Pi-shi) Moğolların Gizli Tarihi (Yazılışı: 1240) I, s.196; Alaaddin Ata Melik Cüveyni, Tarih-i Cihangüşa, s.261; V. V. Barthold, a. g. e., s.509-512. 22

Töregene Hatun’un naipliği döneminde İran’da Curmağun Noyan’ın yerine Mugan’a Vali olarak gönderilen Baycu Noyan, emrindeki birliklerle 1243 yılında Kösedağ savaşında Gıyaseddin Keyhüsrev’i mağlup etti ve Sivas ile Kayseri’yi yağmaladı. Böylece Türkiye

Selçuklu Devleti vergiye bağlanarak tamamen Moğol İmparatorluğu’na tâbi hale getirildi25. 1246 yılında yapılan büyük kurultayda Güyük, kurultaya katılmayan Batu’nun muhalefetine rağmen büyük han olarak seçildi. Bu sırada Papa’nın elçisi Plano de Carpini de Karakurum’da bulunuyordu. Nitekim o Güyük’ün Papa’ya hitaben yazdığı ve ondan Moğol

İmparatorluğu’na itaat etmesini talep ettiği mektubu Vatikan’a ulaştırdı26. 1.7.3. Mengü Han Devri

Güyük Han’ın iktidarı fazla uzun sürmedi. Zira 1248 yılında vefat etti. Dul eşi Oğul Kaymiş naip olarak 1251 yılına kadar yönetimi üstlendi ve oğlu Kuça’yı tahta çıkarmaya çalıştı. Fakat Batu ona muhalefet ederek Tuli’nin büyük oğlu Mengü’yi Han olması için destekledi. Bunda başarılı da oldu. Yeni Han Mengü ilk iş olarak kendisine muhalif olan Ögedey ve

Çağatay soyundan çok sayıda Cengizoğlunu öldürttü27. Daha sonra 1253’te büyük bir kurultay toplayarak doğu ve batı yönünde seferler icra edilmesini kararlaştırdı. Aynı yıl Fransa Kralı

Louis’in elçisi Wilhelm Rubruck Han’ı ziyaret etti28. Kurultay kararları çerçevesinde uzak doğuya yapılan seferlerle 1258’de Kore hâkimiyet altına alındı. Delhi Sultanlığı’na yapılan seferle birçok gânimet elde edildi. Mengü Han kardeşi Hülagü’yü Ortadoğu’ya sefer yapmakla görevlendirdi. Bununla birçoğu itaat altına alınan başta İran olmak üzere Ortadoğu ülkelerinin de aynı Cuci ve Çağatay uluslarında olduğu gibi idari olarak doğrudan Cengizoğullarından temsilciler eliyle yönetimini sağlamak ve siyasî hâkimiyeti merkezileştirmek amaçlanıyordu. 1253’te Karakurum’dan hareket eden Hülagü’nün ilk darbesini İsmailîler yedi: 1256’da Alamut ele geçirilerek Bâtıniler ortadan kaldırıldı. 1258’de büyük bir katliam eşliğinde Bağdat’ın da alınmasıyla Moğol İmparatorluğu’na bağlı üçüncü ulus ta teşkil edilmiş oldu. Mengü Han Çin’i fethe yolladığı diğer kardeşi Kubilay’a destek olmak amacıyla 1258’de sefere çıktı ve Song İmparatorluğu’nu kuzey, batı ve güneyden kuşattı. Ancak 1259’da vefat edince Çin’in tamamen zaptı engellendi29.

25Abdulkadir Yuvalı, a. g. e., s.109-111. 26Rene Grousset, a. g. e., s.262-263. 27Ata Melik Cüveyni, Tarih-i Cihangüşa, C. III, s.44-46; Jean-Paul Roux, a. g. e., s.305-306. 28Wilhelm de Rubruk, Puteşestvie v Vostoçnıya Stranı, Vvedenie, Perevod i Primeçaniya A. I. Maleina, S.- Peterburg 1911, s.119-122; Wilhelm Rubruk, Moğolların Büyük Hanına Seyahat, Çev. Ergin Ayan, Ayışığı Kitapları, İstanbul 2012, s.127-128. 29Rene Gressout, a. g. e., s.274-276.

23

1.7.4. Kubilay Han Devri

Mengü Han Cengiz Han ve Ögedey Han’ın doğu ve batı yönünde genişleme siyasetini devam ettirmesinin yanında, devleti merkezileştirmek ve bozulan mali yapıyı yeniden tesis etmek amacıyla bir takım idari düzenlemeleri hayata geçirdi. Bilhassa vergi alanında önemli kararlar aldı. Son dönemlerde hazineye borcu olan tâbilerin borçlarını tahsil etti. Doğrudan Karakurum tarafından atanan genel valiler aracılığıyla yönetilen Horasan gibi yerlerde nüfus sayımları yapılarak alınması lüzumlu vergiler belirlendi30. Göçerlerden kopçur adıyla yüz koyundan bir koyun vergi olarak alındı. Yerleşik halktan olan tacirlerden tamga vergisi, tarım arazilerinden de kalan vergisi tahsil edildi. Dini hoşgörü gereğince bütün din adamları vergiden muaf tutuldu31. Mengü Han’ın vefatından sonra kardeşleri Kubilay ile Arık Buka arasında taht kavgası yaşandı. Kubilay Çin sınırında, Arık Buka ise Karakurum’da topladıkları kurultaylarda kendilerini büyük han olarak ilan ettiler. Ancak iki kardeş arasındaki mücadeleden Kubilay zaferle ayrıldı (1261) ve Büyük Moğol Hanı oldu32. Kubilay Çin seferini devam ettirmek ve Çin’i daima kontrol altında tutmak niyetinde olduğundan dolayı başkenti Karakurum’dan Dadu (Hanbalık veya Pekin)’ya taşıdı. 1268’den 1279’a kadar sürdürdüğü seferlerle Song

İmparatorluğu’na son vererek Çin’in tek hâkimi oldu33. Çin tarihinde Kubilay’la birlikte başlayan ve 1368’e kadar devam eden Moğol hâkimiyeti devresi Yuan Hanedanı dönemi adlandırmasıyla ifade edilir. Kubilay Çin’in fethiyle uğraşırken bir yandan da Ögedey Han’ın torunu Kaydu’nun isyanıyla mücadele etmek zorunda kaldı. Zira Imıl Irmağı ile Tarbagatay dağlarındaki topraklarında hüküm süren Kaydu, Tuli sülalesine karşı kendi meşruluğunu ihya etme çabasındaydı. Öncelikle 1267 ile 1269 arasında Çağataylı Barak’ı yenmiş ve onun elinden İli ve Kaşgarya’yı almıştı. Kaydu bu zaferin ardından, Altın Orda Hanı Mengü Timur’la da ittifak kurarak Han unvanını kullanmaya başladı. Kubilay ona engel olmak amacıyla oğlu Nomokan’ı gönderdiyse de netice alamadı. Kaydu daha sonra Mançurya’da tımar sahibi Moğol prensi Noyon’la ittifak tesis etti. Kubilay meselenin ciddiyetini idrak ederek büyük bir orduyla

30Ata Melik Cüveyni, Tarih-i Cihangüşa, C. III, s.212. 31Ata Melik Cüveyni, Tarih-i Cihangüşa, C. III, s.48-49, 212; Abdulkadir Yuvalı, a. g. e., s.115-116. 32Ebü’l-Ferec İbnü’l-İbrî, Târîhu Muhtasari’d-Düvel, Çev. Şerafeddin Yaltkaya, TTK Yay., Ankara 2011, s.43. 33Rene Grousset, a. g. e., s.277-279.

24

Noyon’u mağlup etti (1288). Neticede Kaydu Kubilay’ın vefatına kadar ciddi bir sorun oluşturmaya devam etti34. Kubilay Han Çin’i kontrol altında tutmak amacıyla bir takım idari tedbirler aldı. Buna göre üç temel devlet organı kurdu: vergilerden, çalışanlardan, törenlerden, savaşlardan, hukuktan ve kamu işlerinden sorumlu bir Genel Sekreterlik; Kuzey Çin’de konuşlandırılmış askeri birliklerin yönetiminden sorumlu Askeri İşler Dairesi; görevlileri ve imparator buyruklarının yerine getirilip getirilmediğini denetleyen bir Sansür Dairesi. Ayrıca yapılan diğer düzenlemelere göre hâkimiyet tamamen Han’ın elinde olacak, ödül ve cezaları o belirleyecek, önceki Çin hanedanının belirlediği vergiler kaldırılacak, vergiler muntazaman toplanacak, Karakurum’da da bir yönetim merkezi faaliyet gösterecekti. Kubilay Han bu tedbirlerin yanı sıra Çin’de memuriyete girişte uygulanan Konfüçyüs bilgisi sınavını iptal ederek Moğolların memur olmalarını sağladı. İmparatorluk nüfusunu üçe böldü. Buna göre en üst sınıfı Moğollar, ikinci sınıfı yabancılar, en alt sınıfı da Çinliler oluşturdu. Çinlilerin bazı önemli görevlere getirilmelerini de yasakladı. Kubilay Han bu tedbirlerle kalabalık Çin nüfusu arasında Moğolların ayrıcalığını sağlayarak onların eriyip gitmesini önlemek istiyordu. Kubilay Han ekonomide de bazı önemli ıslahatları yürürlüğe soktu. Güney Çin’i Pekin’e bağlayan büyük kanalın inşası, kâğıt para basımı, yam teşkilatının kurulması, ticaretin teşvik edilmesi olumlu icraatlarındandı. Ancak Moğollar lehine yapılan düzenlemelerle Çinli köylüler ve kölelerin durumu daha da kötüleşti. Bu durum ilerde Moğollara karşı çıkacak isyan hareketlerini körüklüyordu35. Kubilay Han döneminde Uzakdoğu’da önemli askeri faaliyetler icra edildi. 1268 ve 1271 yıllarında Japonya Kralı’ndan Moğol hâkimiyetini tanıması talep edildi. Japonların Moğol hâkimiyetine karşı direnmesi üzerine 1281 yılında Moğol, Çinli ve Korelilerden oluşan büyük bir orduyla Japonya’ya çıkartma yapıldı. Moğol ordusu Japonları yenilgiye uğrattıysa da tayfun çıkmasından dolayı Kore-Çin donanması yok olunca büyük zayiatla geri çekilmek zorunda kaldılar. Bu mağlubiyete rağmen Kubilay Han 1288’de Annam Krallığı ile Çampa Krallığı (Vietnam)’nı vergiye bağladı. 1293’te Endonezya, 1294’te de Kimmer Krallığı ile Birmanya

Moğol hâkimiyetini tanıdı. Aynı yıl Kubilay Han vefat etti36. ’nun deyimiyle o “Adem’den bugüne kadar yeryüzüne gelmiş geçmiş insanların, ülkelerin ve hazinelerin en kudretli adamı” idi37.

34Rene Grousset, a. g. e., s.282-285; Jean-Paul Roux, a. g. e., s.320-321. 35İlyas Kemaloğlu, a. g. m., s.47-48; Wolfram Eberhard, Çin Tarihi, 3. bs., TTK Yay., Ankara 1995, s.259-260. 36Marco Polo, Doğu ve Batı Kaynaklarında Çin Seyahati, Haz. Milton Rugoft, Çev. Hande Loddo, Kaknüs Yay., İstanbul, 2003, s.109-120; Rene Grousset, a. g. e., s.279-282. 37İlyas Kemaloğlu, a. g. m., s.47. 25

Kubilay’dan sonra Moğol tahtına torunu Timur Olcaytu (1294-1307) çıktı. Timur Olcaytu Kangay’ın batısındaki Moğolistan’da ve Orta Asya’da hâkimiyetini muhafaza eden Kaydu’ya karşı daha önce dedesinin yürüttüğü mücadeleyi sürdürdü. Kaydu’nun müttefiki Çağataylı Duva 1297-1298’de saldırıya geçerek Moğolistan’daki İmparatorluk ordularının kumandanı Öngüt Körgüz’ü esir aldıysa da Tangutlara karşı başarısız oldu. Kaydu son hamlesini 1301’de Karakurum’a saldırarak gerçekleştirdi. Ancak yenildi ve geri çekiliş esnasında öldü. Onun oğlu Çeper, Çağataylı Duva’nın gayretiyle Büyük Kağan’ın hâkimiyetini tanıdı. Böylece Ögedey Ulusu’nun isyanı sona erdi38. Timur Han dedesi Kubilay gibi dini müsamaha sahibiydi. Onun döneminin ilgi çekici şahsiyetlerinden biri Kur’an’ı ezbere bilen Prens Ananda idi. Timur Han onu Budizm’e döndürmeye çalışsa da başarılı olamadı. O Han’ın muhalefetine rağmen umumi valisi olduğu

Tangut ülkesinde İslâmiyet’i yaymaya gayret etti39.

1.7.5. Büyük Moğol İmparatorluğu’nun Yıkılması

1307’de Timur Han’ın vefatından sonra ortaya çıkan siyasî yozlaşmayla birlikte istikrarın bozulmasıyla Togan Timur’un İmparator olduğu 1339 yılına kadar çok sayıda Cengizoğlu [Kayşan (1307-1311), Bayantu (1311-1320), Suddhipâla (1320-1323), Yesün Timur (1323-1328), Toğ Timur (1328), Kusala (1328-1329), Toğ Timur – 2. kez (1329-1332),

Rinçenpal (1332-1333), Merkit kabilesinden Bayan] tahta çıktı40. Togan Timur döneminde askeri seferler kesildiği gibi Moğol iktidarına karşı bazı isyan hareketleri de ivme kazandı. Buna karşılık yalnızca Tibetli Lamaların arkadaşlığına bel bağlayan Togan Timur iradesiz, zayıf karakterli ve sefahat düşkünü olmasından dolayı iç meselelerle ilgilenmedi. Nitekim 1351 yılında Çin’de Kızıl Bandajlar adıyla yayılan isyanlar 1368’e kadar geniş bir alana yayılarak iç savaş haline dönüştü. Sonuçta 1368 yılında Zhu Yuanzhang adlı Çinli komutan rakiplerine karşı üstünlük kurarak Çin’de Moğol İmparatorluğunun hâkimiyetine son verdi. Böylece Çin’de iktidara Ming Hanedanı geldi. Moğollar da Çin’den kovuldular. Moğol Devleti (Kuzey Yuan) ise artık Karakurum’un yeniden merkez olduğu bugünkü Moğolistan topraklarıyla sınırlandı41.

38Rene Grousset, a. g. e., s.284-285; Jean-Paul Roux, a. g. e., s.321-323. 39Rene Grousset, a. g. e., s.289. 40Rene Grousset, a. g. e., s.308-311. 41Wolfram Eberhard, a. g. e., s.265-268.

26

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti Bu bölümde Cengiz Han’ın tarih sahnesine çıkmasından hemen önce Moğol kabilelerinin durumunu; Cengiz Han’ın hayatının ilk yıllarını; Moğol kabilelerini hâkimiyeti altında birleştirmesini; Yaptığı askerî faaliyetler neticesinde Büyük Moğol İmparatorluğunu kurmasını; Onun ölümünün ardından sırasıyla yerine geçen Ögedey, Güyük, Mengü ve Kubilay hanlar ve sonrasında Büyük Moğol İmparatorluğu’nun tarihi hakkında genel bilgi sahibi olunmuştur.

27

BÖLÜM SORULARI

1) Aşağıdakilerden hangisi Cengiz Han’ın mensup olduğu Moğol kabilesidir? a) Kongrat b) Mangıt c) Borçiğin d) Kıyat e) Cacirat 2) Tarihte Moğol kabilelerini ilk kez kim birleştirmiştir? a) Cengiz Han b) Yesügey Bahadır c) Camuka d) Kabul Kağan e) Tuğrul 3) Posta (Yam) Teşkilatı hangi Moğol Hanı devrinde kurulmuştur? a) Ögedey b) Kubilay c) Mengü d) Kaydu e) Güyük 4) Türkiye Selçuklu Devleti hangi savaş neticesinde Büyük Moğol İmparatorluğuna tâbi hale gelmiştir? a) Derbent Savaşı b) Kulikova Meydan Muharebesi c) Kösedağ Savaşı d) Malazgirt Savaşı e) Ankara Savaşı 5) Aşağıdakilerden hangisi Ögedey Han devrinde gerçekleşen gelişmelerden biri değildir? a) Su kuyularının açılması b) Karakurum’un başkent haline gelmesi c) Güney Çin’in zapt edilmesi d) Posta (Yam) Teşkilatının kurulması

28

e) İdil Bulgar Devleti topraklarının zapt edilmesi 6) Aşağıdaki Büyük Moğol İmparatorlarından hangisinin iktidarı diğerlerine göre daha az sürmüştür? a) Ögedey b) Kubilay c) Mengü d) Timur Olcaytu e) Güyük 7) Aşağıdaki ülkelerden hangisi Kubilay Han devrinde hâkimiyet altına alınmamıştır? a) Çampa Krallığı b) Japonya c) Birmanya d) Endonezya e) Vietnam 8) Rus knezlikleri hangi sefer neticesinde Büyük Moğol İmparatorluğu’na tâbi oldu? a) I. Deşt-i Kıpçak Seferi b) Harezm Seferi c) Kalka Savaşı d) II. Deşt-i Kıpçak Seferi e) İran Seferi 9) Cengiz Han ülkesini taksim ederken oğlu Tuli’ye nereyi bırakmıştır? a) İdil boyu ve ötesini. b) Beşbalık Bölgesini. c) Moğolistan’ı. d) İran ve Azerbaycan’ı e) Maveraünnehir Bölgesini 10) Moğollar hangi isyan neticesinde Çin’den kovulmuşlardır? a) Kaydu’nun İsyanı b) Kızıl Bandajlar c) Turab İsyanı d) Çeper İsyanı e) Prens Ananda’nın İsyanı

Cevaplar 1) c 2) d 3) a 4) c 5) c 6) e 7) b 8) d 9) c 10) b

29

2. ALTIN ORDA DEVLETİ’NİN KURULUŞ DÖNEMİ (1224-1269)

30

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? 2.1. Cuçi Ulusu’nun Teşekkülü 2.2. Kalka Savaşı ve I. Deşt-i Kıpçak Seferi 2.3. II. Deşt-i Kıpçak Seferi 2.3.1. İdil Boyunun Zapt Edilmesi

2.3.2. Rus Topraklarının Hâkimiyet Altına Alınması 2.4. Batu’nun İktidarı Devrinde Cuçi Ulusu 2.4.1. Batu’nun Büyük Moğol Hanı Güyük ile İlişkileri 2.4.2. Batu’nun Mengü Han ile İttifakı 2.5. Berke Dönemi 2.5.1. Berke’nin İktidara Gelişi 2.5.2. Berke’nin Büyük Moğol İmparatorluğu ile İlişkileri 2.5.3. Berke ve Ruslar 2.5.4. Berke’nin Selçuklu Sultanı İzzeddin Keykuvus’u Esaretten Kurtarması 2.5.5. Berke’nin Hülâgü ile Savaşları 2.6. Mengü Timur Han Dönemi 2.6.1. Mengü Timur Han’ın Kaydu ile İttifakı ve Altın Orda Devleti’nin Bağımsızlığını Kazanaması 2.6.2. Mengü Timur Han Döneminde Dış İlişkiler

31

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1) Cuçi Ulusu nasıl oluşturulmuştur, açıklayınız?

2) Batu’nun Büyük Moğol hanlarıyla ilişkiler nasıl olmuştur?

3) Berke’nin tahta çıkışı hakkında bilgi veriniz?

4) Berke’nin Hülagü ile savaşları hakkında bilgi veriniz?

5) Mengü Timur Döneminde Altın Orda Devleti bağımsızlığını nasıl kazanmıştır?

32

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği Cuçi Ulusu’nun Teşekkülü Cuçi Ulusu’nun nasıl Kazanım okuyarak ve oluştuğunu ve Altın Orda araştırarak geliştirilecektir. Devleti’nin kuruluşunu anlamak

Batu Döneminde Altın Orda Batu’nun askerî faaliyetleri ve Kazanım okuyarak ve diğer Moğol yöneticileriyle araştırarak geliştirilecektir. ilişkilerini öğrenmek

Berke Döneminde Altın Orda Berke’nin nasıl tahta çıktığını Kazanım okuyarak ve ve İlhanlılarla ilişkilerini araştırarak geliştirilecektir. öğrenmek Mengü Timur Döneminde Altın Orda Devleti’nin nasıl Kazanım okuyarak ve Altın Orda müstakil hale geldiğini ve araştırarak geliştirilecektir. Ruslarla ilişkilerini öğrenmek

33

Anahtar Kavramlar

• Cuçi Ulusu

• Batu

• Berke

• Mengü Timur

• Moğollar

• Deşt-i Kıpçak

34

2.1. Cuçi Ulusu’nun Teşekkülü

Cuçi Ulusu’nun kurucusu Cengiz Han’ın büyük oğlu Cuçi idi, devlet resmî adını da ondan aldı. Ortaçağ tarih kaynaklarında Cuçi’nin yurtlandığı topraklarla ilgili bilgiler mevcuttur. Nitekim İranlı Tarihçi Reşîdüddîn bu hususta şöyle demektedir: “Cengiz Han İrtış Nehri ve Altay dağları sınırları içerisinde bulunan bütün bölgeler ve uluslar ile kışlık ve yazlık yerleri Cuçi Han’ın yönetimine verdi ve ona Deşt-i Kıpçak ve orada bulunan devletleri kendi mülklerine dâhil etmesi için kayıtsız şartsız bir emir verdi. Onun yurdu İrtış civarındaydı ve devletinin merkezi de oradaydı”42. Nuveyrî’nin bildirdiğine göre, Cengiz Han oğlu Cuçi’ye Kıpçak ülkesini yani Harezm toprakları ve Kayalık sınırlarındaki yazlık ve kışlaklardan Saksın ve Bulgar bölgelerine kadar olan yerleri idaresi altına almasını emretti43. Aynı ifadeler Ortaçağ yazarlarından el-Ömerî’nin eserinde de geçmektedir44. Bir başka Ortaçağ Tarihçisi Vassâf Cuçi’ye bırakılan toprakların batı sınırına Azerbaycan’ı da dâhil ederek şöyle yazıyordu: “Cengiz Han henüz hayattayken Moğol ordularınca zaptedilen toprakları oğulları arasında paylaştırdığında büyük oğlu Cuçi’ye Kayalık ve Harezm bölgelerinden başlayarak Saksın ve

Bulgar sınırlarına ve batıda Derbend'e kadar uzanan toprakları bıraktı”45. Cengiz Han ayrıca henüz zaptedilmemiş İdil-Ural bölgesi ile batıda Moğol atlarının ayağının basacağı her yerin feth edilmesi hakkını da Cuçi’ye tanıdı46. Bu hususta 14. yüzyılın İranlı müellifi Hamdullah Kâzvinî daha detaylı bir şekilde bilgi vermektedir: “Cuçi Han, Çingiz Han’ın büyük oğluydu. Babasının emri gereğince Harezm bölgesi, Deşt-i Hazar, Bulgar, Saksın, Alan, As, Rus, Mikes,

Başkırt ve o sınırlar ona emanet edilmişti”47. Cuçi Cengiz Han’ın emri gereğince İrtiş’in orta akımında bir yerde otağını kurdu. Ancak henüz babası hayattayken 1227 yılı Şubat ayında vefat etti. Esasen Cuçi’nin büyük oğlu Orda

42Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T.II, Perevod s Pers. Yu. P. Verhovskogo, İzdatelsvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1960, s.78.

43Altınordu Devleti Tarihine Ait Metinler, Haz. W. de Tıesenhausen, Türkçeye Çev. İsmail Hakkı İzmirli, İstanbul, Maarif Matbaası, 1941, s.245.

44Şihabeddin b. Fazlullah El-Ömerî, Türkler Hakkında Gördüklerim ve Duyduklarım (Mesâliku’l Ebsâr), Çev. D. Ahsen Batur, Selenge Yay., İstanbul, 2014, s.65-66. 45Vassâf, “Târîh-i Vassâf”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.80-81. 46Alaaddin Ata Melik Cüveyni, Tarih-i Cihangüşa, Çev. Mürsel Öztürk, C.I, T.C. Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1988, s.96. 47Hamdullah Kâzvinî, “Târîh-i Gûzîde”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.91. 35 idi ve babasının vefatından sonra resmî olarak Cuçi Ulusu’nun başına geçme hakkı onundu. Ancak küçük kardeşi Batu’yu çok seven Orda Cuçi Ulusu’nun tahtından onun lehine feragat etti. Bunda Cengiz Han’ın hanımı Börte’nin Batu’yu desteklemesinin de etkisi oldu. Zira Batu’nun annesi Uki Hatun Börte’nin yeğeniydi. Cengiz Han bunun üzerine Cuçi’ye verdiği toprakları onun oğulları arasında yeniden paylaştırdı. Bu taksimata göre sağ kol olarak İdil boyu ile daha batıda fethedilmesi planlanan bölgeleri Batu’nun idaresine bıraktı. Ayrıca ona hâkimiyet alameti olarak altın busağalı (eşikli) Ak Orda’yı kurdurdu. Bu yüzden onun soyundan gelen hanlar Ak Orda Hanedanını meydana getirdiler. Cengiz Han Batu’nun ağabeyi Orda’ya ise gümüş busağalı (eşikli) Gök Orda’yı kurdurduğu için onun neslinden gelen hanedanlığa Gök Orda Hanedanlığı denildi. Böylece Orda İçen’e sol kol olarak bugünkü Kazakistan sınırları içerisinde bulunan güneyde Sığnak şehri dâhil Karatağ’dan Sırderya’nın Aral Denizi’nin doğu kıyısındaki ağzına, kuzeyde de Sarısu havzasının Turgay havzasından ayrıldığı Uludağ sıradağlarına kadar uzanan saha verildi. Cengiz Han küçük torunu Şiban’a da pûlad (çelik) busağalı hazırlattı. Güney Ural’ın doğusunda İlek ve Irgız nehirlerinin bulunduğu bölge de Şiban’ın hâkimiyetine bırakıldı. Bununla birlikte Şiban ve Cuçi’nin odalıklarından olan 17 oğlu Batu’nun maiyetine verildi. Böylece Batu ağabeyi Orda’nın de tasdiki ile Cuçi Ulusu’nun büyük hükümdarı olarak seçildi. Batu maiyetine verilen 17 kardeşinin her birinin emrine bir miktar nöker verdi ve ulus emîrleri olarak hâkimiyetleri için onlara belirli yurtları tahsis etti. Küçük kardeşlerinden Berke’yi ordunun komutanı olarak emîr-i kebir vazifesinde görevlendirdi. Böylece Büyük Moğol İmparatorluğu’na bağlı Cuçi Ulusu teşkil edildi48. Cuçi Ulusunu meydana getiren başlıca hanedanlar yukarda bahsedildiği üzere Ak Orda ve Gök Orda adıyla belirlenmesine rağmen 1269 yılından itibaren müstakil hale gelen Cuçi Ulusu için tarih literatüründe Altın Orda adının kullanılması benimsenmiştir.

2.2. Kalka Savaşı ve Deşt-i Kıpçak Seferi

Batu, Cengiz Han tarafından idaresine bırakılan henüz ele geçirilmemiş İdil boyu ve batıda fethedilmesi planlanan Deşt-i Kıpçak ülkesini bizzat savaşarak almak zorundaydı. Moğollar henüz 1220 yılındaki Harezm seferinde İdil boyuna hâkim olmak için ilk teşebbüste bulunmuşlardı. 1240 yılında kaleme alınan “Moğolların Gizli Tarihi”nde bu hususta şöyle

48Ötemiş Hacı, Çengiz-Nâme, Haz. İlyas Kamalov, TTK Basımevi, Ankara, 2009, s.3-4; 31-32; Mustafa Kafalı, Altın Orda Hanlığı’nın Kuruluş ve Yükseliş Devirleri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1976, s.18-21; İlyas Kemalov, Altın Orda ve Rusya (Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi), Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2009, s.71-74; Vadim Trepavlov, “Obrazovanie Ulusa Djuçi”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.137-141. 36 yazıyordu: “(Cengiz-Han) sonra da, Sube’etai-ba’atur’u kuzeyde bulunan Hanglin, Kibça’ut, Bacigit, Orusut, Macarat, Asut, Sasut, Serkesut, Keşimir, Bolar (Bulgar) ve Raral adındaki onbir kabile, devlet ve halka karşı gönderdi. Büyük İdil ve Cayah (Yayık) nehirlerini geçerek

Kiva-men-kermen şehrine kadar yürümelerini emretti”49.

Cengiz Han’ın emriyle 1222 yılında İran ve Azerbaycan üzerinden kuzeye gönderilen Cebe ve Sebudey noyanların komutasındaki bir Moğol ordusu Alanlar, Çerkesler ve Lezginleri mağlup ettiler, daha sonra da Kıpçakları yendiler. Moğolların önünden kaçan Kıpçaklar Rus knezleriyle ittifak kurdular. Böylece 100 bin kişiyi aşan bir ordu meydana getirdiler. Oysa Moğol ordusunun mevcudu sadece 40 kişiden ibaretti. Buna rağmen Moğol ordusu 1223 yılı sonbaharında Kalka Nehri kenarında vuku bulan savaşta sayıca üstün durumdaki Rus-Kıpçak ordusunu kılıçtan geçirmeyi başardı. Rusların ağır kayıp verdiği bu savaşta çok sayıda Rus

Knezi de hayatını kaybetti50. Moğollar daha sonra Hazar Denizi’nin kuzey sahilindeki Saksın şehrini tahrip etti ve güneyden orta İdil boyundaki Bulgar Devleti’ne saldırdılar. Ancak İdil Bulgarları tarafından pusuya düşürüldükten sonra büyük kayıplar vererek Cengiz Han’ın yanına döndüler. Moğol ordusunun İdil Bulgarları tarafından ilk kez yenilgiye uğratılması hadisesini çağdaş Arap yazar el-Kamil İbnü’l Esir (1160-1233) şöyle kaydetmiştir: “Moğollar, yukarıda kaydettiğimiz gibi, Rusları mağlûp edip ülkelerini yağmaladıktan sonra 620(1223) yılı sonlarında Bulgar diyarına doğru harekete geçtiler. Bulgarlar Moğollar’ın üzerlerine geldiğini öğrenince yolları üzerine muhtelif noktalara pusular kurup, bu pusulara askerlerini yerleştirdikten sonra geri kalan adamlarıyla Moğollar’a karşı çıkıp onlarla karşılaşmış ve onları pusulara çekmeğe başlamışlardı. Moğollar Bulgarların kurduğu bu pusuları geçtikten sonra Bulgarlar birden geriye dönmüş ve pusudakiler de yerlerinden fırlayarak Moğolları iki ateş arasında bırakmışlardı. Bulgarlar her iki taraftan kılıçla Moğolları doğramaya başlamışlar, çok azı müstesna onlardan kurtulan olmamıştı. Bir rivayette anlatıldığına göre, bu Moğollardan dört bin civarında olup Saksın’e doğru yürümüş ve hükümdarları Cangiz Han’ın yanına geri dönmüşlerdi. Böylece Kıpçak diyarı Moğollar’dan temizlenmiş oldu. Kıpçaklar’dan da ölümden kurtulanlar tekrar ülkelerine geri dönmüşlerdi”51.

49Manghol-un Niuça Tobça’an (Yüan-Ch’ao Pi-shi) Moğolların Gizli Tarihi (Yazılışı: 1240) I, 2. bs., Terc. Ahmet Temir, TTK Yay., Ankara, 1986, s.185. 50 “Letopis Po Lavrentievskomu Spisku”, PSRL, T.I, İzdanie Tretye Arheografiçeskoy Kommissii, Sanktpeterburg, 1897, s.423-424; “Letopis Po Voskresenskomu Spisku”, PSRL, T.VII, İzd. Po Vısoçayşemu Poveleniyu Arheografiçeskoyu Kommissieyu, Sanktpeterburg, 1856, s.129-132; “Moskovskiy Letopisnıy Svod Kontsa XV Veka”, PSRL, T.XXV, İzd. AN SSSR, Moskva-Leningrad, 1949, s.118-121; “Holmogorskaya Letopis – Dvinskoy Letopisets”, PSRL, T.XXXIII, İzd. “Nauka” Leningradskoe Otdelenie, Leningrad, 1977, s.62-64; V. V. Barthold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, Haz. Hakkı Dursun Yıldız, TTK Yay., Ankara 1990, s.431-462; İlyas Kamalov, Altın Orda ve Rusya, s.75-79. 51İbnü’l-Esir, İslam Tarihi El-Kâmil Fi’t – Târih Tercümesi, C.12, Çev. Ahmet Ağırakça-Abdülkerim Özaydın, Bahar Yay., İstanbul 1987, s.348. 37

Bununla birlikte Moğolların Birinci Deşt-i Kıpçak Seferi olarak nitelendirilen bu askerî faaliyet aynı zamanda bir keşif harekâtı oldu.

2.3. II. Deşt-i Kıpçak Seferi

1229 yılında Ögedey Han’ın Büyük Moğol İmparatoru olarak seçildiği kurultayda aynı zamanda Sebudey Noyan tarafından İdil boyuna ve ötesine bir sefer düzenlenmesi kararı alındı. Bunula birlikte Saksın’ı ele geçirmeyi başaran Sebudey Noyan İdil Bulgar Devleti’ni zapt edemedi52. Böylece Karakurum’da İdil boyu, Batı Deşt-i Kıpçak ve Rus knezliklerinin yanı sıra batıda Avrupa’nın içlerine kadar olan bölgenin hâkimiyet altına alınması amacıyla 1235 yılında bir kurultay düzenlendi. Kurultayda geleceğin hükümdarları Güyük, Mengü ve Hülagü dâhil bütün Moğol prenslerinin katılımıyla Doğu Avrupa’ya büyük bir sefer düzenlenmesi kararı alındı. Seferin komutası ele geçirilen topraklar Cuçi Ulusu’na dâhil edileceğinden dolayı

Batu’ya verildi53.

2.3.1. İdil Boyunun Zapt Edilmesi

1236 yılının sonbaharında başlayan İkinci Deşt-i Kıpçak Seferi 1242 yılına kadar devam etti. Bu süreçte Batu komutasındaki 200 bin kişiye ulaşan Moğol ordusu ilk önce 1236 yılında İdil Bulgar Devleti’ni yıkarak topraklarını ele geçirdi. Bulgar, Biler ve Suvar gibi İdil Bulgarlarının önemli merkezleri büyük tahribata ve yağmaya uğratıldı. Ortaçağ yazarı Cüveynî 1236 yılında İdil Bulgar ülkesinin Moğollarca zapt edilmesi hadisesini şöyle anlatmaktadır:

“Bulgar, As ve Rus ülkelerinin istilası ile alakalı rivayet. Kağan (Ogedey) ikinci kez büyük kurultay düzenlediğinde henüz ele geçirilmeyen Batu’nun obasına komşu olan Bulgar, As ve Rus ülkelerinin zapt edilmesi ve imha edilmesini kararlaştırdı. Bu ülkeler tamamen zapt edilmemişlerdi ve kendi çokluklarıyla gurur duyuyorlardı. Bu yüzden O (Ogedey) Batu’ya yardım ve destek sağlamaları için Tuluy’un oğulları Mengu-han ve kardeşi Buçek’i; kendi oğullarından Guyuk-han ve Kadagan’ı; diğer prenslerden Kuklan, Buri, Baydar’ı; Batu’nun kardeşleri Horda ve Tangut’u ve tanınmış Emirlerden Subutay-Bahadur’u görevlendirdi. Prensler, asker ve ordularını düzenlemek için her biri kendi obalarına ve ikametgâh bölgelerine gittiler. İlkbaharda ikametgâh bölgelerinden çıktılar ve bir birlerinin önüne geçmek için acele ettiler. Prensler, Bulgar sınırları içinde (İdil Bulgar ülkesinde) birleştiler. Onların askerlerinin kalabalığından (dolayı) toprak yer inliyor ve uğulduyordu. Ordunun gürültüsü ve kalabalığından vahşi yaratıklar ve yırtıcı hayvanlar şaşkına döndü. İlk başta güç ve hücumla dünyada erişilmez bir yer ve büyük nüfusuyla meşhur olan Bulgar şehrini aldılar. Diğerlerine

52Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T. II, s.21; “Letopis Po Lavrentievskomu Spisku”, s.430; “Tipografskaya Letopis”, PSRL, T.XXIV, İzd. Arheografiçeskoyu Kommissieyu, Petrograd, 1921, s.91. 53Manghol-un Niuça Tobça’an (Yüan-Ch’ao Pi-shi) Moğolların Gizli Tarihi (Yazılışı: 1240) I, s.191-192. 38

örnek olsun diye buradaki insanların bir kısmını katlettiler, diğer kısmını da esir aldılar”54. 1236 yılında meydana gelen bu faciayı Lavrentevskaya Kroniği, Cüveynî’nin rivayetine benzer bir şekilde olarak şöyle aktarmaktadır:

“(1236) O ilkbaharda doğu ülkelerinden Bolgar ülkesine gelen kâfir Tatarlar (Moğollar) meşhur Büyük Şehir Bolgar’ı ele geçirdiler ve onu ateşe verdiler. Büyük küçük, yaşlı genç demeden herkesi silahlarıyla katlettiler ve çok sayıda gânimet elde ettiler, şehirlerini de ateşe verdiler ve bütün topraklarını esaret altına aldılar”55. Bu sefer esnasında İdil Bulgarlarının yanı sıra Başkurtlar, Burtaslar, Mordva ve Mari halkları da hâkimiyet altına alındı. 2.3.1. Rus Topraklarının Hâkimiyet Altına Alınması 1237-1238 yıllarında , Vladimir, Suzdal, Rostov, Tver ve Moskova knezlikleri mağlup edilerek kuzeydoğu Rus toprakları tahribata uğratıldı ve Ruslar Moğolların hâkimiyeti altına alındı. Daha sonra da 1238-1239 yıllarında önce Dnyeper boyunca ilerleyen Moğol orduları Smolensk ve Kozelysk’i, ardından da Don boyunca uzanan sahada yer alan Çernigov ve Pereyaslavl şehirlerini zapt ettiler56. Nikonovskaya Letopis’te Moğolların Rus topraklarını zapt etmesi ve yaptıkları tahribat şöyle kaydedilmiştir: “1237 yılı. O kışın Batu Han ile birlikte kâfir Tatarları doğu memleketlerinden ormanları geçerek Ryazan yurduna geldiler. Gelince, onlar önce tabur halinde Onuza (mevkii) yanında durdular ve burayı alıp yaktılar. Onlar oradan kendi elçilerini- sihirbaz bir kadım ve onunla birlikte iki erkeği - Ryazan knezlerine yolladılar ve onlardan tam takım silâh ve at olmak üzere knezlerinden ve adamlarından aşar talep ettiler. Ryazan' knezleri Yuriy igorevic ve onun biraderi Oleg, aynı veçhile Murom ve Pron knezleri, elçileri şehre sokmadılar, Tatarlara karşı Vronei’e yürüdüler. Knezler: “ Bizlerden kimse kalmayınca (yani ölünce) her şey sizin olur” diye cevap vermişlerdi. Ryazan knezleri, Vladimir Knezi Yuriy’e adam göndererek, yardım göndermesini veya kendisinin gelmesini istediler. Fakat Knez Yuriy gitmedi, Ryazan knezlerinin ricalarına kulak vermedi, o kendi başına Tatarlarla tutuşmak arzusunda idi. Ryazan', Murom ve Knezleri ’sızlara karşı yuruduler ve onlarla savaşa tutuştular; ve katı bir savaş oldu ve Allah’sız İsmail oğulları üstün geldiler ve knezlerden her biri kendi şehrine kactılar. Tatarlar ise öfkelenerek, büyük bir hiddetle her şeyden önce Ryazan arazisinde savaşmaya giriştiler; Şehirleri yıktılar, insanları oldurduler, yaktılar ve esir aldılar. Bu mel’un yabancılar 6 Aralık gunu bu başşehri kuşattılar ve şarampollerle çevirdiler. Ryazan knezleri adamları ile birlikte şehirde kapandılar, katı savaştılar ve yıldılar. Aynı ayda, 21 inde, Tatarlar Ryazan şehrini aldılar, onu tamamiyle yaktılar, Knez Yuriy Igoreviç’i öldürdüler, onu, eşini ve diğer knezleri kırdılar, erkekleri, kadınları, çocukları, rahip ve rahibeleri yakalayarak, kimisini kılıçları ile kesip (paramparça) ediyorlar ötekilerini okları ile öldürüyorlar ve ateşe atıyorlardı; bazılarını ise yakalayıp bağlıyorlar, göğüslerini yararak odunu çıkarıyorlardı.... Tatarlar birçok mukaddes kiliseyi ateşe verdiler, manastırları ve köyleri yaktılar ve bunların mal ve mülklerini zapt ettiler.

54Alaaddin Ata Melik Cüveyni, Tarih-i Cihangüşa, s.281. 55“Letopis Po Lavrentievskomu Spisku”, s.437. 56Bertold Şpuler, Zolotaya Orda. Mongolı v Rossii. 1223-1502, Perevod s Nemets. M. S. Gatina, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.40-45; Aleksandr Mayorov, “Zavoyevanie Russkih Zemel v 1237-1240 Godah”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.89-108. 39

Tatarlar, bunu müteakip Kolomna üzerine yürüdüler. Büyük Knez Yuriy Vsevolodoviç onlara karşı Vladimir’den kendi oğlu Knez Vsevolod’u gönderdi; onunla birlikte kendi askeri ile Ryazan Knezi Roman İgoreviç (te) vardı. Büyük Knez Yuriy, kendi voyvodası (askerî komutam) Yeremey Gebloviç’i bekci bir kıta olarak önden gönderdi. Onlar, Vsevolod ve Roman Igoreviç ile Kolomna’da birleştiler. Orada onları Tatarlar kuşattılar. Cok cetin bir savaş oldu, Ruslar’ ı (şehirden) attılar ve orada Ryazan' Knezi Roman Igorevic’i oldurduler. Vsevolod ’İur’yeviç’in ise voyvodası Yeremey Globoviç’i öldürdüler ve birçok diğer kimseleri kırdılar. Knez Ysevolod ise küçük bir kıtası (drujinası) ile Vladimir’e kaçıp geldi. Tatarlar ise Moskova’ya doğru yürüdüler. Oraya varınca Moskova’yı aldılar ve voyvoda Filipp Myonka’yı öldürdüler. Buyuk Knez Yuriy’in oğlunu, Vladimir’ i ise tuttular; küçük çocuktan ihtiyarlara kadar ahaliden herkesi öldürdüler, bazılarını tutsak ettiler ve birçok mal-mülk alıp (oradan) gittiler. Büyük Knez Yuriy Vsevolodovic bunu duyunca yerini ruhani reisle (Vladiyka) birlikte Vsevolod ve Mstislav knezleri ve voyvodası Peter Olsyadukoviç’ i Vladimir (şehrinde) bıraktı, kendisi ise yeğenleri Vasiluk Konstantinoviç, Vsevolod Konstantinoviç ve Vladimir Konstantinoviç ile Volga Nehri’nin ötesine gitti. Onlar Siti Nehri üzerinde tabur kurarak durdular. Büyük Knez kendisi yanında biraderleri –Knez Yaroslav Vsevolodoviç ve Knez Svyatoslav Vsevolodoviç’ i kuvvetleri ile birlikte bekliyordu ve (Büyük Knez) kendisi de asker toplamakta idi. Voyvoda olarak da Ziroslev Mikhayloviç’ i tayin etti. Bu sırada, 3 Şubat Salı günü, büyük perhizden iki hafta evvel gelen haftadan önce Allah’ın yavrusu, Aziz Simon gününde, Tatarlar Vladimir şehrine geldiler. Vladimirliler kendi knezleri ve voyvoda Peter Oslyadokoviç ile şehre kapandılar. Tatarlar altın kapıya yaklaştılar, kendileri ile birlikte Büyük Knez Yuri Vsevolodoviç’in oğlu beyzade Vladimir’i götürmüşlerdi; ve (Tatarlar) şu (şartla) sormağa başladılar: “ Büyük Knez Yuriy acaba şehirde midir ?” Vladimirliler ise onlara (Tararlara) (ok) atmağa başladılar. (Tatarlar ise): “Atmayın; diyorlardı. Ve şehir kapılarına çok yakın gelince, Vladimirlilere kendi beyleri Yuriy’in oğlu Vladimir’i gösterdiler ve “ kendi beyzâdenizi tanıyor musunuz” diye sordular. O (yani beyzâde) çehresi, solgun mihnet ve sıkıntılar yüzünden bitkin bir halde idi. Ysevolod ve Mstislav altın kapı yanında bulunuyorlardı. Kendi kardeşlerini tanımışlardı. Biraderi bu halde görmek ne acı bir şeydir. Ysevolod ve Mstislav ile butun boyarları ve şehir halkı Vladimir’e bakarak ağlıyorlardı. Tatarlar ise Altın Kapı’dan uzaklaştılar ve (şehrin cevresini) görmek icin bütün etrafını (at üzerinde) dolaştılar ve Altın Kapı onunde Zremyan mevkiinde ve bütün şehir yanında taburlarını kurdular, onların (Tatarların) sayısı pek çoktu. Vladimir yanında ordugâhlarını kurduktan sonra, Tatarlar gittiler ve Suzdal şehrini aldılar… Onlar çok sayıda tutsağı ordugâhlarına getirdiler ve karnavalda Cumartesi günü, sabahtan akşama kadar yapı iskeleleri kurarak üzerlerine (mancınıklar) koymağa başladılar ve geceye kadar bütün şehri çitlerle cevirdiler. Ertesi sabah knezler, ruhani reis Mitrofan, Voyvoda Peter Vslyadokoviç, bütün boyarlar ve halk, şehrin düşeceğini anladılar ve hüngür hüngür ağlamaya başladılar. Ertesi gün, karnavalın Pazar günü, sekiz Şubat’ta aziz Martir Fedor Stratihet gününde, günün saat birinde, Tatarlar şehrin her tarafından (hücuma) geçtiler ve şehri mancınıklarla dövmeğe başladılar, şehrin ortasına Tanrı’nın izni ile, uzaktan atılıp gelen kocaman taşlar şehrin içinde sanki yağmurmuş gibi dökülüyordu ve şehrin içinde pek çok ölen kişi görüldü ve herkes üzerine muazzam korku ve titreme çoktu. Tatarlar Altın Kapı kesimindeki ve aynı vecihle Lybedi’den Orinim’ya ve Bakırcılara (Medyanıch), Volga Kapısı’ndaki Klyenezma’dan ve diğer kesimlerdeki surları deldiler, bütün şehri yıktılar, içeriye taşlar doldurdular ve atlayarak doldurulan (taşlar) üzerinden, Altın Kapı tarafından şehre girdiler; aynı vecihle, Lybedi Orinim Kapısından ve Bakırcılar (Medyamye), Yolga Kapısı’ndaki Klyaz'ma (Kapısı’ndan) ve diğer kesimlerde de şehri yıkarak şeytanlar gibi her taraftan şehre daldılar. Onlar öğleye kadar Yenişehir’i aldılar ve (burayı) tamamıyla ateşe verdiler ve orada Knez Vsevolod’u ve biraderini, birçok boyarı ve ahaliden (çok kişiyi) öldürdüler; diğer knezler ve bütün halk ise orta şehre koştular. Ruhani reis Mitrofan, Büyük Knez’in hanımı, oğulları ve kızları ile gelinleri, torunları, boyarlar, boyar hanımları ve ahaliden pek çok kişi ile kiliseye koştular, kilise kapısını kapattılar, kilisede Galeriye çıktılar ve kapandılar; Tatarlar bu şehri de aldılar ve Knez ile hanımını aramağa başladılar ve kilisede olduğunu öğrendiler. Tatarlar kilisenin kapılarını kırdılar ve kilisenin içinde olup karşı durmak isteyenleri öldürdüler. (Bu defa) Knezler ve knezin hanımı hakkında soruşturmağa başladılar ve onların galeride olduğunu öğrendiler ve onlara galeriden inmeleri için yalanlar söylemeğe başladılar. Fakat onlar bunu dinlemediler. Tatarlar kiliseye birçok odun getirerek, kilise (yanında) ateş yaktılar. Galeride bulunanlar (ise) dualarla ve şükranlar içinde ruhlarını Tanrı’ya teslim ettiler; (onlar) ateşte yakıldıkları cihetle (din

40 yolunda kurban) martirler cümlesine ithal edildiler. Mukaddes kiliseyi ise Tatarlar yağma ettiler ve mucize yaratan Tanrı anasının ikonunu dahi kopardılar. Tatarlar oradan Büyük Knez Yuriy üzerine yürümüşler, (Tatarlardan) başkaları Rostov’a, üçüncü bir kısım Yaroslav’a gittiler ve onu aldılar; başka birileri de Volga (nehrine) ve Gorodets üzerine gittiler ve Volga boyunca, Merya’dakı Galec’e kadar her yeri ele geçirdiler. Bazıları Pereyaslavl’a giderek, bu şehri aldılar ve ahalisini kılıçtan geçirdiler. Ondan sonra bütün memleketi ve birçok şehirleri istila ettiler: Yuryev, Dimitrov, Volok, Tver’i (aldılar) ve burada Yaroslav’ın oğlunu öldürdüler; Torzok şehrine varıncaya kadar, Tatarların savaşmadıkları yer kalmamıştı. Rostov ve Suzdal ülkesinde sadece Şubat ayı içinde kasaba ve çiftlikler hariç 14 şehri aldılar. Şubat ayı sonunda Büyük Knez Yuriy Ysevolodoviç’e, onun biraderi Svyatoslav Ysevolodoviç’e, yeğenleri, Vasilka Konstantinoviç, Vsevolodovic Konstantinoviç’e ve Vladimir Konstantinoviç’e, Vladimir şehrinin alındığı, piskoposun, Buyuk Knezin, eşinin, knezlerin ve bütün kişilerin yakıldıkları ve bir kısmının da kılıçtan geçirildikleri haberi ile bir haberci geldi. (Haberci): “ Senin büyük oğlun Vsevolod’u kardeşleri ile şehrin dışında öldürdüler ve senin üzerine yürüyorlar” (dedi). Yuriy, biraderi Yaroslav’ı bekliyordu, fakat o (meydanda) yoktu. Ve Knez kendi voyvodasına adamlarının silahlanmasını (metinde: takdim edilmelerini) ve savaşa hazırlanmalarını emretti; ve cesur adam olan Dorofey Semenovic’i üç bin askerle, Tatarları keşif için yolladı. O azıcık uzaklaşmışken: “Bay Knez: Tatarlar artık bizi sarmış bulunuyorlar” sözleri ile geri döndü. Bunu işitince, Knez Yuriy, biraderi Svyatoslav ve kendi yeğenleri Vasuka, Vsevolod, ve Vladimir ve kendi adamları ile atlarına bindi ve dinsiz (pagan) lere karşı gittiler. Büyük Knez Yuriy Vsevolodoviç kıtalarını tanzimle meşgulken, birden bire Tatarlar Sit’ Nehri’nde Knez’e karşı geliverdiler. Knez Yuriy bütün kaygı (ve kederlerim) unuttu ve onlara karşı yürüdü. Kıtalar (bölükler) birbirine girdiler ve büyük bir savaş, katı bir kesişme oldu; kan su gibi aktı. Tanrı’nın izni ile Tatarlar Rus knezlerine galip geldiler. O zaman, Vladimir Büyük Knezi Yuriy Vsevolodoviç ve onun birçok voyvodaları (komutanları) ve boyarları öldürülmüş ve onun ordusu kılıçtan geçirilmişti. Onun (Büyük Knez’in) yeğeni Rostov Knezi Vasilko Konstantinoviç’i (Tatarlar) esir ettiler ve kendileri ile birlikte Şeren Ormanı’na kadar götürdüler. Ve orada ordugâhlarını kurdular”57.

1240 yılının sonuna doğru Kiev ve sonra da Kırım Yarımadası fethedildi. Böylece Rus toprakları ve knezleri Batu’nun idaresine bağlandılar ve böylece Altın Orda’nın vassalı haline getirildiler. İlerleyişine devam eden Moğol ordusu 1242 yılına gelindiğinde Macaristan’a ulaştı ve Macar Kralı IV. Bela’nın ordusuna karşı büyük bir zafer elde etti. Bununla da yetinmeyen Moğollar iki kol halinde Hırvatistan’a ve Polonya’ya kadar ilerledi. Bu sırada Batu’nun karargâhına Karakurum’dan Ögedey Han’ın vefat ettiği haberi geldi. Bunun üzerine sefer durduruldu ve Batu dışındaki diğer Moğol prensleri Karakurum’a döndüler. Batu ise fethedilen toprakların yönetim merkezi olarak İdil Bulgarlarının eski başkenti Bulgar şehrine otağını kurdu58. Böylece bütün Deşt-i Kıpçak, Harezm, Kuzey Kafkasya, Kırım ve İdil boyunu kapsayan topraklar üzerinde Altın Orda Devleti’nin temeli atıldı. Moğol kroniğinde topyekûn olarak II. Deşt-i Kıpçak Seferi’nin sonucu şöyle ifade edilmiştir: “Sube’etai-ba’atur için takviye olarak gönderilen Batu, Buri, Guyuk, Mungge gibi

57“Letopis Sbornik, İmenuyemıy Patriarşeyu ili Nikonovskoyu Letopisyu”, PSRL, T.10, Sanktpeterburg, 1885, s.105-110’dan çev. Akdes Nimet Kurat, IV-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve devletleri, TTK Basımevi, Ankara, 1972, Ek No:7, s.331-335. 58Bertold Şpuler, a. g. e., s.45-50; Aleksandr Mayorov, “Zavoyevatelnıy Pohod v Tsentralnuyu Yevropu: Voyennaya Sila i Taynaya Diplomatiya”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.113-135. 41 komutanlar Hanglin, Kibça’ud ve Bacigid’leri tabi kıldılar, Ecil, Cayah ve Meget şehirlerini aldılar ve sonra da Orusud (Rus) ları tarumar ederek onları son neferine kadar yağma ettiler. Asut, Sesut, Bolar (Bulgar) ve Man-kerman-kiva şehirleriyle ahalisinin bir kısmını tabi kıldılar ve bir kısmını da esir aldılar. Şehirlere valiler tayin ettikten sonra yurtlarına döndüler…

… Biz on bir devleti ve bu kadar halkı kendimize tâbi kıldık ve altın dizginleri elimize geçirdik…”59.

2.4. Batu’nun İktidarı Devrinde Cuçi Ulusu

Altın Orda’nın gerçek kurucusu Cuçi’nin oğlu ve halefi Batu oldu. Zira onun iktidarı devrinde Cuçi Ulusu’na atfedilen devlet (Altın Orda Devleti) belirli sınırlar ve Moğol İmparatorluğu’ndan geniş bir özerklik elde etti. Batu Cuçi Ulusu’nun başına geçtiğinde henüz 18 yaşındaydı. Dedesi Cengiz Han’ın vefatından sonra Karakurum’da Büyük Moğol İmparatorluğu’nun tahtına çıkan amcası Ögedey ile iyi ilişkiler kurdu ve onun 1230’lu yılların başlarında Kin İmparatorluğu’na karşı organize ettiği askeri seferlere katıldı. Kuzey Çin’in tamamen fethedilmesinden sonra buradaki bazı topraklar Ögedey Han tarafından yurtluk olarak Batu’ya verildi. Bu topraklardan elde edilen gelirler 14. yüzyılın ortalarına kadar Batu ve onun haleflerine gönderildi60. Batu’nun en önemli askerî faaliyeti ise yukarda bahsedilen II. Deşt-i Kıpçak Seferi oldu. Batu 1242 yılından 1256’ya kadar Cuçi Ulusu’nun başında kaldı. Ciddi askerî çatışmaların olmadığı bu dönemde zapt edilen topraklarda yönetim sistemini kurdu. Hâkimiyet altına alınan Rus, Anadolu ve Kafkas yöneticileriyle ilişkiler düzenlendi. Deşt-i Kıpçak’ın içerisinde ve diğer devletlerle ticari ilişkilerin geliştirilmesi için uğraşıldı. Moğol istilası neticesinde yıkılan şehirlerin yeniden inşa edilmesi sağlandı61.

2.4.1. Batu’nun Büyük Moğol Hanı Güyük ile İlişkileri

Batu amcaları Çağatay ve Ögedey’in birbiri ardına vefat etmesinden sonra Cengizoğulları arasında en yaşlı yönetici konumundaydı. Bu onun Büyük Moğol İmparatorluğu’ndaki siyasî nüfuzunu arttırmasına yardımcı oldu. Moğol İmparatorluğu’nda tahta çıkma kuralının belirsizliği neticesinde Ögedey’in vefatından sonra dört yıl süren (1242- 1246) ve Cengizoğullarından farklı siyasî grupların tahta kendi adaylarını çıkarmak için

59Manghol-un Niuça Tobça’an (Yüan-Ch’ao Pi-shi) Moğolların Gizli Tarihi (Yazılışı: 1240) I, s.195-196. 60Roman Poçekayev, “Pervıe Praviteli Ulusa Djuçi”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.225. 61Bertold Şpuler, a. g. e., s.51-52.

42 mücadele ettikleri iç çekişme dönemi yaşandı. Ögedey Han, yerine torunu Şiremûn’un geçmesini vasiyet etmiş olsa da, naip olarak Moğol İmparatorluğunu yöneten dul eşi Töregene Hatun tahta kendi oğlu Güyük’ü çıkarmak için uğraştı. Batu henüz İkinci Deşt-i Kıpçak seferinde anlaşmazlığa düştüğü Güyük’ün iktidarına karşıydı62. Bu yüzden Batu başta olmak üzere Töregene Hatun’a muhalif diğer Cengizoğulları yüzünden Büyük Moğol Hanı’nın seçileceği kurultay dört yıl boyunca toplanamadı. Nihayet 1246 yılında toplanan kurultaya Batu birkaç kardeşini yolladı ve onların çoğunluğun tercihine göre hareket etmelerini emretti.

Bununla birlikte çoğunluğun desteğini sağlayan Güyük yeni Moğol Hanı olarak seçildi63. Güyük Han ilk icraatı olarak kendisine muhalif durumdaki Cengizoğullarını ortadan kaldırmaya çalıştı. Ayrıca Azerbaycan’a vali olarak tayin ettiği Elcigidey Noyan aracılığıyla batıdaki tâbilerden toplanan vergilerin doğrudan Karakurum’a gönderilmesini sağladı. Elcigidey Noyan Güyük Han’dan aldığı talimat gereğince ilk iş olarak Batu’nun Azerbaycan ve Kafkasya’daki temsilcilerini tutuklattı. Batu Kafkasya’daki durumu lehine çevirmek için Gürcü Kraliçesi ile evlenmeye kalkıştı ise de Kraliçe Rusudan zehir içerek intihar etmeyi tercih etti. Batu bunun üzerine yanında rehin olarak duran Gürcü Prensi David Narini’yi tahta çıkardıysa da Karakurum’un baskısı ile Gürcü halkının direniş gösterememesi neticesinde amacına ulaşamadı. Böylece Batu’nun Kafkasya’daki hakları gasp edildi. Bu durum Güyük ile Batu’yu bir savaşın eşiğine getirdi. Ne var ki, Güyük Han 1248 yılında aniden vefat etti. Onun beklenmedik ölümü Batu ile savaş durumunu da ortadan kaldırdı64. Batu ile Güyük arasındaki düşmanlık ile ilgili olarak Arap yazar El-Ömerî’nin eserinde şu tespitlere yer verilmiştir: “… Güyük, şirret, diktatör ve gaddardı. Kendi yeğenlerine karşı gaddarlık etti ve onları ezmeye başladı. Fakat Batu’nun muhalefeti ve sert çıkışıyla karşılaştı. Elçikday (Elcigidey) adında birini Batu’ya bağlı Er-Ran ve diğer yerlere göndererek, Batu’nun naiplerini tutuklayıp kendisine getirmesini emretti. Batu’nun naipleri bunu öğrenince ona mektup yazarak kendilerine destek vermesini istediler. Bu sırada Güyük’ün gönderdiği Elçikday gelmişti. Aynı sıralarda Batu’nun Elçikday’ın tutuklanıp, kendisine gönderilmesini emreden mektubu naiplerinin eline ulaştı. Böylece elleri kolları bağlanan naipler isyan ederek, bağlarından kurtuldular ve Elçikday’ı tutuklayarak elleri kolları bağlı vaziyette Batu’ya gönderdiler. Batu, Elçikday’ı suda boğdurarak öldürttü. Güyük bunu haber alınca öfkeden

62Mustafa Kafalı, a. g. e., s.51. 63Bertold Şpuler, a. g. e., s.53-54; Roman Poçekayev, a. g. m., s.226-227. 64Bertold Şpuler, a. g. e., s.54-55; Roman Poçekayev, a. g. m., s.227.

43 küplere bindi ve altı yüz bin süvari toplayarak ardı ardına Batu’nun üzerine sürdü. İki taraf birbirinin üzerine yürüdü ve aralarında on günlük bir yol kaldığı sırada Güyük Han öldü…”65

2.4.2. Batu’nun Mengü Han ile İttifakı

Güyük’ün vefat etmesinden sonra Dul eşi Oğul Kaymiş naip olarak 1251 yılına kadar Büyük Moğol İmparatorluğu’nun yönetimini üstlendi ve oğlu Kuça’yı tahta çıkarmaya çalıştı. Fakat Batu ona muhalefet ederek amcası Tuli’nin büyük oğlu Mengü’yü han olması için destekledi. Mengü’nin annesi Sorhaktani-beki Töregene Hatun’un naipliği ve Güyük’ün iktidarı dönemlerinde Batu’nun başlıca müttefiki olmuştu. Bu yüzden Mengü Batu’ya büyük güven duyuyordu. 1251 yılında han seçimi için düzenlenen kurultayda Mengü’yi desteklemek amacıyla 20 bin savaşçıyla katılan Batu’nun kardeşleri Berke ve Tukay Timur önemli rol oynadılar66. Mengü’nin Büyük Moğol Hanı olmasından sonra Cengizoğulları arasında nüfuzu oldukça artan Batu, Han unvanını elde etmesinin yanı sıra Moğol İmparatorluğu’nun batı kanadının yöneticisi olarak konumunu muhafaza etti. Ayrıca batıdaki vassal hükümdarlar ülkelerinde hüküm sürmek için artık Karakurum’daki Büyük Moğol Hanından değil, Batu Han’dan yarlık almaya başladılar. Ancak bir süre sonra Mengü Han, Batu Han’ı otoritesi altına almaya çalıştı. Moğolistan ve Çin’den gelen gelirlerini kıstı. Cuçi Ulusu ve ona tâbi devletlere ahalinin kayıt altına alınması amacıyla kendi memurlarını gönderdi. Nihayet Batu 1253 yılında askerlerinin 20%’sini İran’a sefere yollanan Mengü Han’ın küçük kardeşi Hülagü’nin komutası altına vermesi talimatını aldı. Batu Han Mengü Han’ın tüm bu talimatlarına itaat etmek zorunda kaldı. Böylece Batu Han Cuçi Ulusu’nun bağımsızlığı için çaba göstermedi ve Büyük Moğol

İmparatorluğu’nun teşkilat prensiplerine bağlı kaldı67.

65Şihabeddin b. Fazlullah El-Ömerî, Türkler Hakkında Gördüklerim ve Duyduklarım (Mesâliku’l Ebsâr), s.66-67. 66Şihabeddin b. Fazlullah El-Ömerî’ye göre Batu, Mengü Han’ı tahta çıkarmak amacıyla kardeşi Berke komutasında 100 bin kişilik bir ordu göndermişti, Türkler Hakkında Gördüklerim ve Duyduklarım (Mesâliku’l Ebsâr), s.67. 67Mustafa Kafalı, a. g. e., s.52; Roman Poçekayev, a. g. m., s.228-229. 44

2.5. Berke Dönemi

2.5.1. Berke’nin İktidara Gelişi

Batu Han 1256 yılının başında vefat etti. Onun vefat ettiği sırada Cuçi Ulusu’nun en büyüğü olarak kardeşi Berke bulunuyordu. İslâmiyet’i kabul eden Berke Cuçi’nin yedinci oğluydu. Annesi Harzemşah Alaaddin Muhammed’in kızı Han Sultan’dı. Berke ağabeyinin yerine tahta çıkmak arzusundaydı. Ancak Mengü Han Batu henüz hayattayken Cuçi Ulusu’nda Batu’nun halefi olarak onun büyük oğlu Sartak’ın hâkimiyetini tasdik etmişti. Nesturi bir Hıristiyan olan Sartak Moğolistan’a giderek Mengü Han’dan Cuçi Ulusu’nun yönetisi olduğuna dair yarlık aldıktan sonra Karakurum’dan Deşt-i Kıpçak’a dönüş yolunda amcası Berkeçar’ın verdiği bir ziyafetten sonra aniden vefat etti. Berkeçar Berke’nin anne baba bir öz kardeşiydi, buna rağmen Sartak’ın zehirlenerek ölümünün Berke tarafından organize edildiğinden şüphe duyan olmadı68. Berke Sartak’ın ölümüne rağmen arzu ettiği tahtı yine de elde edemedi. Çünkü Mengü Han bu kez de Sartak’ın küçük yaştaki oğlu veya kardeşi Ulakçi’yi Cuçi Ulusu’nun başına hükümdar olarak tayin etti. Batu’nun oğlu Togan’ın dul eşi Borakçin Hatun onun yanında naibe oldu. Berke bir süre hâkimiyet mücadelesine girişmedi. Ancak 1257 yılında Mengü Han Song İmparatorluğu’na karşı Moğolların yürüttüğü askerî faaliyetleri bizzat kumanda etmeye karar verince Berke bu durumdan istifade etmek istedi. Çünkü bu sıralarda Mengü Han batıdaki olaylara dikkat edecek durumda değildi. Böylece Berke Ulakçi’yi tahttan indirdi. Bazı kaynaklara göre Ulakçi tahta çıktığı yıl vefat etmişti. Naibe Borakçin Hatun hâkimiyeti muhafaza etmek ve bu amaçla küçük yaştaki oğlu Tudan Mengü’yü tahta çıkarmak için Mengü Han’ın İran’daki kardeşi Hülagü’ye müracaat etmeye karar verdi ise de bir netice elde edemedi (Hülagü bu sıralarda Bağdat’ın ele geçirilmesiyle meşguldü) ve Berke’nin emriyle ihanetle suçlanarak idam ettirildi. Bundan sonra Berke Cuçi’nin soyundan gelenlerin ve ulus emîrlerinin tam mutabakatıyla han ilan edildi69. Böylece Berke Karakurum tarafından atanmayan ilk Cuçi Ulusu hükümdarı oldu. Müslüman olan Berke’nin Deşt-i Kıpçak’ta iktidara gelmesiyle birlikte İslâm ülkelerinden çok sayıda bürokratlar, tüccarlar ve hukukçular onun yanına akın ettiler. Ne var ki Berke’nin Müslümanları himaye etmesine rağmen İslâmiyet Cuçi Ulusu’nda resmî din haline

68Bertold Şpuler, a. g. e., s.59; Mustafa Kafalı, a. g. e., s.53-54; Roman Poçekayev, a. g. m., s.229. 69Nuveyrî, “Nihâyetu’l-Ereb fî Fûnuni’l-Edeb”, T. 1, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı, İzvleçeniya iz Soçineniy Arapskih V. G. Tizengauzenom, Sanktpeterburg, 1884, s.150-151; Bertold Şpuler, a. g. e., s.60; s.150-151. 45 gelemedi. Berke’nin hükümranlığı devrinde İdil Nehri’nin aşağı akımında Saray şehri inşa edilerek başkent yapıldı.

2.5.1. Berke’nin Büyük Moğol İmparatorluğu ile İlişkileri

Bu sıralarda Mengü Han Güney Çin’e hâkim Song hanedanına ait şehirlerinden birinin kuşatması esnasında ölmüş ve kardeşleri Arık Buga ile Kubilay arasında taht mücadelesi başlamıştı. Berke Han bu mücadelede Arık Buga’nın zafer kazanmasını istese de herhangi bir müdahalede bulunmadı ve tarafsız kaldı. Neticede dört yıl devam eden çatışmalardan sonra Arık Buga’ya üstünlük sağlayan Kubilay Han Büyük Moğol Hanı oldu (1261). Kubilay Han o sıralarda Songlarla mücadeleyi kızıştırmıştı ve güney Çin’in fethiyle uğraştığı için Berke’ye karşı herhangi bir askerî girişimde bulunacak durumda değildi70. Böylece Berke’nin Cuçi Ulusu üzerindeki hâkimiyetini istemeden de olsa tanımak zorunda kaldı.

2.5.2. Berke ve Ruslar

Berke iktidarının ilk yıllarında Rus knezliklerinin ayaklanmalarıyla da uğraşmak zorunda kaldı. Galiç Knezi Daniil ve oğlu Lev henüz 1255 yılında Litvanya knezlerinin desteğiyle Moğol vergi tahsildarlarını katlederek Batı Ukrayna’da ayaklanmıştı. Berke bu isyanı bastırdığı gibi, 1259 yılında baskak (vergi tahsildarı) olarak görevlendirdiği vali Burunday Litvanya ve Galiç knezlerini mağlup ederek Batı Rus kenzliklerini itaat altına aldı. 1257 yılında bütün Rus topraklarında başlayan nüfus sayımına 1259 yılında henüz itaat etmeyen Novgorod bölgesi de dâhil edildi. Böylece vergi mükellefiyetleri tespit edilerek Novgorod

Knezliği de Altın Orda’nın hâkimiyeti altına alındı71. 1262 yılında Rostov başta olmak üzere Vladimir, Suzdal ve Yaroslavl’da Moğol vergi tahsildarlarının aşırı vergi toplamalarından ve suistimallerinden rahatsızlık duyan halk geniş çaplı bir isyan çıkardı. Berke askerî müdahaleye hazırlarınırken Vladimir Knezi Alksandr Nevskiy onun huzuruna gelerek zararın karşılanması ve halkın vergileri muntazaman ödemesi karşılığında onu seferden vazgeçirmeye ikna etti. Böylece Aleksandr Nevskiy’in bu girişimi birçok Rus şehrini Altın Orda ordularının tahribatından kurtardı. Berke bununla birlikte 1263

70 Rene Grousset, Bozkır İmparatorluğu Attila - Cengiz Han - Timur, 4. bs., ev. Dr. M. Reşat Uzmen, Ötüken Yay., İstanbul 1999, s.174-285. 71İlyas Kamalov, Altın Orda ve Rusya, s.79-80.

46 yılından itibaren Rus bölgelerinde halktan vergiyi Rus knezlerinin toplaması uygulamasını da başlattı72.

2.5.3. Berke’nin Selçuklu Sultanı İzzeddin Keykuvus’u Esaretten Kurtarması

Aktif bir dış siyaset yürüten Berke İlhanlılarla işbirliği yapan Bizans İmparatoru Mikhail Paleolog’un saldırılarına karşı Tuna’daki Bulgarlara yardımda bulundu. 1261 yılında Emîr Nogay komutasındaki Altın Orda kuvvetleri Bizans ordusunu bozguna uğratarak Bulgaristan’ın güneyini Mikhail Paleolog’un istilasından kurtardı. Bizans İmparatorluğu üzerine baskısını arttıran Berke’nin gönderdiği ordu Trakya’yı yağmalayarak İstanbul’da tutsak olan Selçuklu

Sultanı İzzeddin Keykavus’u esaretten kurtardı73.

2.5.4. Berke’nin Hülâgü ile Savaşları

Büyük Moğol İmparatorluğu’ndan Cuçi Ulusu’nda kendi hâkimiyetine karşı bir tehdit olmadığını gören Berke, Güyük ve Mengü hanların politikaları sonucu başta Azerbaycan olmak üzere Cuçi Ulusu’nun hâkimiyetinde olması gerektiğini iddia ettiği toprakları ele geçirmeye teşebbüs etti. Azerbaycan’dan başka Kafkasya ve İran’daki bazı bölgeler ile Selçuklu Sultanlığı’nın üzerindeki hâkimiyet iddiası da iki ulusun yöneticileri arasında tartışmalı konulardandı. Tüm bu topraklar Batu’nun iktidarı devrinde Cuçi Ulusu’nun kontrolü altında bulunuyordu. Ne var ki, yukarıda ifade edildiği üzere önce Güyük onun temsilcilerini İran’dan çıkardı, sonra da Mengü kardeşi Hülagü’yü İran ve Azerbaycan’ı ele geçirmesi ve Gürcistan ile Selçuklular üzerinde hâkimiyet kurması için destekledi. Berke’nin Hülagü’ye karşı askerî faaliyete girişmesi için başka sebepler de vardı. Öncelikle Hülagü Bağdat Halifeliği üzerine yaptığı sefer esnasında elde ettiği gânimetlerden Berke’nin payına düşen kısmı göndermedi74. Berke yasaya göre kendi askerlerini Hülagü’ye yardıma gönderdiği için hükümdar olarak gânimetlerde hak sahibiydi. Zira Cengiz Han “her kim batıda bir ülkeyi zapt ederse, elde ettiği kazancın 1/3’ünü büyük Han’a, 1/3’ünü Batu ailesine gönderecek, geri kalanı da kendisi alacaktır” diye hüküm koymuştu. Ayrıca ordusunda vazifeli Cuçi Ulusu’ndan emîrlere güvenmeyen Hülagü kendisine tuzak kurmakla suçlayarak Berke’den onları cezalandırmasını talep etmişti. Berke Hülagü’ye onların kaderlerini kendisinin tayin etmesini bildirdi. O bununla

72İlyas Kamalov, Altın Orda ve Rusya, s.80-81. 73Mustafa Kafalı, a. g. e., s.58. 74Roman Poçekayev, a. g. m., s.230-231. 47

Hülagü’nün kendi iradesiyle onları serbest bırakacağını ve Deşt-i Kıpçak’a göndereceğini umuyordu. Ancak Hülagü onların idam edilmelerini emretti. Böylece Hülagü’ye karşı savaş aynı zamanda katledilen Cuçi Ulusu emîrlerinin intikamına dönüştü. Berke’nin Hülagü’ye karşı intikam hisleri duymasının bir diğer sebebi de hiç kuşkusuz, Bağdat ve Suriye’de Müslümanlara karşı yapılan katliamlardan duymuş olduğu rahatsızlıktı75. 1261 yılında Şam’ı ele geçirerek Suriye’de ilerleyen Hülagü’nün ordusu beklenmedik şekilde Baybars’ın komutasındaki Memlûk kuvvetlerine Ayn Calûd’da mağlup oldu. Daha sonra Memlûk Devleti’nin hükümdarı olan Baybars Hülagü ile mücadele ettiğini öğrendiği Berke’ye mektup yollayarak onu kendisiyle ittifaka davet etti. Bundan memnun olan Berke elçilerini derhâl Kahire’ye yollayarak Hülagü’ye karşı Memlûklarla ittifak kurdu. Böylece

Hülagü’yü batıdan baskı altına aldı76. Berke ve Hülagü 1262-1263 yıllarında birbirlerine karşı birkaç saldırı gerçekleştirdiler. İlhanlılar ile Cuçi Ulusu arasında ilk büyük savaş 1262 yılında Kür Nehri’nin kuzeyinde cereyan etti. Çarpışmada Hülagü zafer kazandı. Berke geri çekilmek zorunda kaldı. Hülagü aynı yıl Cuçi Ulusu emîrlerinden Nogay komutasındaki bir Altın Orda birliğini de Derbent yakınlarında bozguna uğrattı. Daha sonra savunmasız kalan Deşt-i Kıpçak Bozkırını yağmalamaları için askerlerini Terek Nehri’nin yukarısına gönderdi. Ne var ki, hızlı bir şekilde yeni bir ordu toplamayı başaran Berke 1263 yılı başlarında İlhanlı kuvvetlerini Demîrkapı Savaşı’nda mağlup etmeyi başardı. Bu mağlubiyete rağmen Azerbaycan Hülagü’nün hâkimiyetinde kalmaya devam etti77. Berke Hülagü’nün 1265 yılında vefat etmesinden sonra İlhanlı tahtına çıkan oğlu Abaka ile sulh yaptı. Hatta barışın pekiştirilmesi amacıyla Tebriz’de Berke adına bir camii inşa edildi. Ancak çok geçmeden çatışmalar yeniden başladı. Emîr Nogay komutasındaki Altın Orda ordusu ile İlhanlı Yeşmut’un kuvvetleri arasında 1265-1266 kışında Kür Nehri’nin Aksu kolu yakınında cereyan eden savaşta her iki taraf ta ağır kayıplar vererek geri çekildi. Abaka’nın Kür Nehri boyunca güçlü savunma tahkimatları oluşturduğunu gören Berke, Azerbaycan’ı başka bir yoldan ele geçirmek üzere Kafkasya’nın kuzeyinden ilerlemeye başladı. Bu arada İlhanlılarla ittifak kuran Gürcü Kralı’nı cezalandırmak için Gürcistan’ı istila etti. Ancak Tiflis’e geldiğinde

1266 yılının son ayları ile 1267 yılı başları arasında bir tarihte aniden vefat etti78.

75 Raşid ad-Din, Sbornik Letopisey, T.III, Perevod s Pers. A. K. Arendsa, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1946, s.236. 76Mustafa Kafalı, a. g. e., s.58; İlyas Kemaloğlu, “Altın Orda Devleti”, s.102. 77NMustafa Kafalı, a. g. e., s.57-58; İlyas Kemaloğlu, “Altın Orda Devleti”, s.103. 78Mustafa Kafalı, a. g. e., s.58-59; İlyas Kemaloğlu, “Altın Orda Devleti”, s.103-104.

48

2.6. Mengü Timur Han Dönemi: Berke’nin vefatından sonra Cuçi Ulusu’nun başına yeğeni Batu’nun ikinci oğlu Tutukan’ın oğlu olan Mengü Timur geçti. Cuçi Ulusu’nun Büyük Moğol İmparatorluğu’ndan ayrılarak müstakil bir duruma gelmesi onun faaliyetleriyle gerçekleşti. Nitekim iktidarının henüz başında bastırdığı paraların üzerine Büyük Moğol İmparatoru Kubilay Han’ın adı ve tamgasının yerine, kendi adının ve hanedanının tamgasının basılmasını emretti.

2.6.1. Mengü Timur Han’ın Kaydu ile İttifakı ve Altın Orda Devleti’nin Bağımsızlığını Kazanaması

Mengü Timur Büyük Moğol İmparatorluğu’ndan müstakil hale gelmeye çalışsa da diğer ulusların kendi aralarındaki mücadelelerine de katıldı. 1268 yılında Ögedey Ulusu’nun başında bulunan ve Kubilay Han’a karşı isyan başlatan Kaydu ile Çağatay Ulusu’nun hükümdarı Barak arasındaki çatışmaya müdahalede bulundu. Bu çerçevede Kubilay Han taraftarı olan Barak’a karşı Kaydu ile ittifak yaptı. Mengü Kaydu’yu desteklemek amacıyla Berke’nin kardeşi Berkeçar’ın komutası altına verdiği 30 bin kişiden oluşan bir orduyu onun yardımına yolladı. Neticede bir yıl sonra Kubilay Han’dan istediği desteği alamayan Barak, Kaydu ve Altın Orda kuvvetlerince mağlup edildi. Bunun üzerine 1269 yılında Kaydu tarafından Talas Vadisi’nde tertip edilen uzlaşı kurultayına katılmak zorunda kaldı. Kurultaya Ögedey ve Çağatay uluslarının temsilcilerinin yanısıra Cuçi Ulusu’nun temsilcileri de katıldı. Kurultayda alınan kararlara göre üç ulusun hükümdarları kendilerini hem birbirlerine hem de Kubilay’a karşı eşit hanlar olarak ilan ettiler. Ayrıca Kaydu ve Mengü Timur Çağatay Ulusu’nun topraklarının neredeyse üçte birini aldılar. Buna karşılık Barak’ın uğradığı toprak kaybını Kubilay Han’a bağlılığını devam ettiren İlhanlı Hükümdarı Abaka’nın topraklarına saldırarak telafi etmesine karar verdiler79. 1269 yılı Talas Kurultayı’nın önemli bir sonucu Mengü Timur Han’ın Büyük Moğol İmparatorluğu’ndan tamamen müstakil hale gelmesiydi. Bunda Kaydu’yla yaptığı ittifakın önemli rolü oldu. Ancak bir süre sonra Kaydu’nun müstakil bir han olmakla yetinmeyerek 1271 yılında kendisini Büyük Moğol Hanı olarak ilan etmesi ve Kubilay’a karşı mücadeleye girişmesi üzerine ittifakı bozdu. Kubilay Han Kaydu’nun isyanını bastırmak amacıyla oğlu Nomokan’ı onun üzerine yolladı. Mengü Timur Han da Nomokan’ı desteklemek kararı aldı. Hatta Mengü Timur ve Kubilay birbirlerinin ülkelerinde çıkan iç isyanların bastırılmasında karşılıklı yardımlaşmada bulunmak amacıyla bir anlaşma yaptılar. Ne var ki Nomokan Kaydu

79Roman Poçekayev, a. g. m., s.232-233.

49 ile olan mücadelede bazı başlarılar elde edince Mengü Timur Han yeniden Kaydu ile ittifak kurmaya çalıştı. 1278 yılında Nomokan kendi noyanlarının ihanetine uğradı ve Kaydu tarafından esir alındı. Kaydu Nomokan’ı rehin olarak tutması için Mengü Timur’un yanına gönderdi. Nomokan’ı hayatının sonuna kadar yanında tutan Mengü Timur böylece Kubilay

Han’ın Cuçi Ulusu’na karşı saldırı yapmamasını garanti altına aldı80. 2.6.2. Mengü Timur Han Döneminde Dış İlişkiler Berke gibi Büyük Moğol İmparatoru’nun Cuçi Ulusu’na müdahale etmemesini garanti altına alan ve hatta diğer Cengizoğulları tarafından han unvanı tanınan Mengü Timur aktif bir dış siyaset yürüttü. Bu çerçevede Rus knezleri üzerindeki nüfuzunu arttırmaya gayret etti. Mengü Timur Rus Ortadoks Kilisesi’ne yarlık veren ilk Altın Orda Hanı oldu. O vermiş olduğu yarlıkla kiliseleri ve din adamlarını vergiden muaf tutarak Ruslar üzerindeki baskıyı azalttı. Rostov ve Novgorod knezliklerine çeşitli imtiyazlar tanıyarak Baltık bölgesi ile doğu Rus bölgeleri arasındaki ticareti geliştirmeye çalıştı. Ayrıca Cenovalı ve Venedikli tüccarların Kırım’da ticari faaliyetler yapmalarına müsaade etti. Mengü Timur Han bununla Karadeniz ticaretini canlandırmayı ve bu sayede vergi gelirlerini arttırmayı hedefliyordu81. Mengü Timur Han döneminde Bizans İmparatorluğu ve Bulgaristan ile ilişkilerde Emîr Nogay önemli rol oynadı. Onun komutasındaki Altın Orda ordusu 1270 yılında İlhanlıların müttefiği Bizans İmparatorluğu üzerine bir sefer düzenledi. Bizans İmparatoru oldukça değerli hediyerlerle ve tam itaat ilan ederek ülkesini Altın Orda kuvvetlerinin yıkımından kurtarabildi. Bu hadiseden yedi yıl sonra Kafkasya’da işler istediği gibi gitmediği için Mengü Timur Han Rus knezlerinin kuvvetlerinin de katıldığı ordusunu yollayarak Kuzey Kafkasya’daki Alan

şehri Dedyakov’u ele geçirdi. Altın Orda kuvvetleri şehri yakıp yıktıktan sonra geri döndü82. Mengü Timur Han’ın iktidarının sonuna doğru daha önce Berke’nin esaretten kurtarak yanına getirdiği İzzeddin Keykâvus Hicri 677 (25 Mayıs 1278-13 Mayıs 1279) tarihinde vefat etti. Mengu Timur Han yanında bulunan İzzeddin’in oğlu Mesud’u babasının dul kalan eşiyle evlendirmeye çalıştı, fakat Mesud böylesi akla îzana aykırı öneriye şiddetle karşı çıktı ve oğulları Melik ve Kara Murad’la birlikte onun yanından kaçtı83. R. Baybars’ın anlattığı bu olaydan Mengü Timur’un Müslüman olmadığı anlaşılır. Mengü Timur Han kendisi Müslüman olmamasına rağmen seleflerinin Memlûk Sultanlığı ile ittifakı güçlendirme politikasını devam ettirdi. Bununla birlikte iktidarının hemen

80Roman Poçekayev, a. g. m., s.233. 81İlyas Kemaloğlu, “Altın Orda Devleti”, s.108-109. 82Bertold Şpuler, a. g. e., s.80-91. 83Rüknüddîn Baybars, “Zûbdetu’l-Fikre fî Târîhi’l-Hicre”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı, İzvleçeniya iz Soçineniy Arapskih V. G. Tizengauzenom, T.1, Sanktpeterburg, 1884, s.103. 50 başında Abaka’nın kuvvetlerine karşı mağlup olsa da hayatının sonuna kadar İlhanlılarla çatışmaya girişmedi. Tarih kaynaklarına göre Mengü Timur Han oldukça adil, kudretli ve akıllı bir hükümdardı. Altın Orda Devleti’ni gerçek manada müstakil hale getiren Mengü Timur Han devrinde halk büyük refah içerisinde yaşadı84.

84Ötemiş Hacı, Çengiz-Nâme, s.48-49.

51

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti Bu bölümde Cuçi Ulusu’nun kuruluşundan bahsedilmiş; II. Deşt-i Kıpçak Seferi ve Batu’nun iktidarı döenmi ele alınmış; Berke’nin tahta çıkışı ve Azerbaycan’a hâkim olmak amacıyla İlhanlılarla mücadelesi hakkında hakkında bilgi verilmiş; Mengü Timur’un Altın Orda Devleti’ni bağımsız hale getirmesi ve diğer devletlerle ilişkileri anlatılmıştır.

52

53

Bölüm Soruları 1) Cengiz Han torunu Batu’ya hangi ordayı kurdurmuştur? a) Gök Orda b) Sarı Orda c) Boz Orda d) Pulad Orda e) Ak Orda 2) İdil Bulgar Devleti Hangi sefer neticesinde Moğollar tarafından zaptedilmiştir? a) II. Deşt-i Kıpçak Seferi b) I. Deşt-i Kıpçak Seferi c) Harezm Seferi d) Çin Seferi e) İran Seferi 3) Batu hangi hana muhalefet etmiştir? a) Mengü Han b) Güyük Han c) Ögedey Han d) Kubilay Han e) Gazan Han 4) Aşıdakilerden hangisi Altın Orda hükümdarlarından biri değildir? a) Ulukçi b) Batu c) Berke d) Sartak e) Tukay Timur 5) Novgorod Knezliği hangi hükümdar döneminde Altın Orda’nın hâkimiyeti altına girmiştir? a) Mengü Timur b) Sartak c) Berke d) Batu e) Ulakçi 6) Talas Kurultayı ne zaman yapılmıştır? a) 1229 b) 1235 c) 1251 d) 1269 e) 1280 7) Berke Hülâgü’nün ordusunu hangi savaşta mağlup etmiştir? a) Kalka Meydan Muharebesi b) Demirkapı Savaşı c) Kulikova Meydan Muharebesi

54

d) Terek Savaşı e) Kundurça Meydan Muharebesi 8) Aşağıdakilerden hangisi Moğolların II. Deşt-i Kıpçak Seferinde zapt ettiği yerlerden biri değildir? a) Ürgenç b) Bulgar c) Kiev d) Rostov e) Ryazan 9) Verdiği yarlıkla Rus Ortadoks Kilisesi’ni vergiden muaf tutan ilk Altın Orda hükümdarı kimdir? a) Batu b) Ulukçi c) Mengü Timur d) Berke e) Sartak 10) Kalka Savaşı’nda Ruslar hangi Türk boyu ile ittifak yapmıştır? a) Kıpçaklar b) İdil Bulgarları c) Oğuzlar d) Tatarlar e) Macarlar

Cevaplar 1) e 2) a 3) b 4) e 5) c 6) d 7) b 8) a 9) c 10) a

55

3. EMÎR NOGAY VE CUÇİ ULUSU’NDA HÂKİMİYET MÜCADELESİ

56

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? 3.1. Emîr Nogay’ın İlk Siyasî Faaliyetleri 3.2. Tuda Mengü Han (1380-1387)’ın Tahta Çıkışı ve Emîr Nogay’ın Yükselişi 3.2.1. Emîr Nogay’ın Bizans İmparatorluğu ve Bulgar Krallığı ile İlişkileri 3.2.2. Emîr Nogay’ın Macaristan Seferi 3.3. Emîr Nogay’ın Tula Buka Han’ı Tahttan İndirmesi 3.4. Tokta Han ve Altın Orda Devleti’nde İkili İktidarın Sona Ermesi 3.4.1. Tokta Han ile Emir Nogay’ın Arasının Bozulmasının Sebepleri 3.4.2. Tokta Han’ın Emîr Nogay’la Hâkimiyet Mücadelesi 3.4.3. Tokta Han Devrinde Altın Orda-İlhanlı Siyasî İlişkileri 3.4.4. Tokta Han Devrinin Diğer Önemli Olayları

57

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular 1) Emîr Nogay’ın İlk Siyasî Faaliyetleri Hakkında Bilgi Verin?

2) Tuda Mengü Döneminin Önemli Olaylarını Anlatın?

3) Tula Buka Han’ın Tahttan İndirilmesi Süreci Hakkında Bilgi Verin?

4) Emîr Nogay ile Tokta Han Arasındaki İktidar Mücadelesi Hakkında Bilgi Verin?

5) Tokta Han Döneminde Altın Orda Devleti’nin Dış İlişkileri Hakkında Bilgi Verin?

58

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Emîr Nogay’ın İlk Siyasî Emîr Nogay’ın Cuçi Ulusun’da Kazanım okuyarak ve Faaliyetleri sivrilmesi ve Mengü Timur araştırarak geliştirilecektir. Han devrinde rol aldığı ilk önemli olaylar öğrenilecektir.

Tuda Mengü Han’ın Tahta Tuda Mengü Han devrinde Kazanım okuyarak ve Çıkışı ve Emîr Nogay’ın Emîr Nogay’ın Bizans araştırarak geliştirilecektir. Yükselişi İmparatorluğu ve Balkan devletleriyle siyasî ilişkileri ve Macaristan seferi öğrenilecektir.

Emîr Nogay’ın Tula Buka Emîr Nogay ile Tula Buka Han Kazanım okuyarak ve Han’ı Tahttan İndirmesi arasında iktidar mücadelesi araştırarak geliştirilecektir. konusu anlaşılacaktır.

Tokta Han ve Altın Orda’da Tokta Han’ın Emîr Nogay’la Kazanım okuyarak ve ikili iktidarın sona ermesi hâkimiyet mücadelesi ve diğer araştırarak geliştirilecektir. devletlerle siyasî ilişkileri hakkında bilgi edinilecektir.

59

Anahtar Kavramlar

• Altın Orda Deevleti

• Emîr Nogay

• Tuda Mengü Han

• Tula Buka Han

• Tokta Han

• İlhanlılarla İlişkiler

60

3.1. Emîr Nogay’ın İlk Siyasî Faaliyetleri

Mengü Timur Han’ın 1280 yılında vefat etmesinden sonra Altın Orda Devleti’nin tahtına kardeşi Tuda Mengü çıktı. Bu Han selefi gibi muktedir ve enerjik bir hükümdar değildi, bu yüzden siyasî faaliyetlerinde yardımcılara ihtiyacı vardı. Onlardan başlıcası az sonra Cuçi’nin soyundan gelen Nogay oldu. Nitekim Rüknüddin Baybars Nogay’ın soyunu, Nogay bin Tatar b. Mogol (Bo’ul) bin Cuçi şeklinde Cengiz Han'a bağlamıştı85. Nogay Altın Orda’nın güçlü ve kalabalık kabilelerinden Mangıtların başında bulunuyordu. Başka bir ifadeyle onun tümeni (on binlik) Mangıtlardan meydana geliyordu. Nogay henüz Berke’nin iktidarı devrinde Altın Orda ordusunun komutanı olarak bilhassa İlhanlılarla Azerbaycan hâkimiyeti için girişilen savaşlarda sivrilmişti, fakat tahta çıkması için başka adayı desteklediğinden dolayı Mengü Timur Han devrinde gözden düşmüştü. Nogay Altın Orda’nın ilk müstakil Hanı’nın bütün iktidarı süresince kendi kabilesinin yani Mangıtların Dnyester boyundaki yurdunda kaldı. Mengü Timur Han Nogay’ın Altın Orda’nın işlerine karışmasına müsaade etmediyse de, onun kendi ulusu ve onunla komşu devletlerin topraklarındaki siyasetine herhangibir müdahalede bulunmadı. Nogay bundan faydalanarak dış ilişkilerde kendini müstakil kabul etti ve bağımsız bir hükümdar gibi diplomatik faaliyetlerde bulundu. Han sarayının herhangi bir onayına ihtiyaç duymadan başka devletlere elçiler yolladı, yabancı devletlerin elçilerini kabul etti ve doğudaki ve batıdaki hükümdarlarla anlaşmalar yaptı86. Nogay henüz 1270 yılında kendi elçilerini Memlûk Sultanı Rüknüddin Baybars’a yollayarak ona ittifak kurmayı teklif etmişti. Hatta elçileri aracılığıyla İslâmiyeti kabul ettiğini Memlûk Sultanı’na bildirmişti. Buna karşılık Sultan Baybars Nogay’ın inisiyatifine derhâl cevap vermiş ve böylece onlar arasında dostane mektuplaşmalar başlamıştı. Baybars’ın halefleri de Nogay’la iyi ilişkiler kurmuşlar ve ona daima elçilerini ve pahalı hediyeler yollamışlardı87. En sonunda Nogay İlhanlılara savaş açacağına dair Baybars’a verdiği sözü tutmayı başaracaktı. Bu Memlûk Sultanı Kalavun ve Tuda Mengü’nün kısa iktidarından sonra Nogay’ın inisiyatifiyle Altın Orda tahtına çıkan Tula Buka Han devrinde gerçekleşecekti. Nogay zaman zaman da İlhanlılarla barış yapmanın lüzumlu olduğunu görerek kendi çıkarlarına

85Rüknüddîn Baybars, “Zûbdetu’l-Fikre fî Târîhi’l-Hicre”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı, İzvleçeniya iz Soçineniy Arapskih V. G. Tizengauzenom, T.1, Sanktpeterburg, 1884, s.109. 86Roman Poçekayev, “Pervıe Praviteli Ulusa Djuçi”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.234. 87Rüknüddîn Baybars, “Zûbdetu’l-Fikre fî Târîhi’l-Hicre”, s.101-102. 61 göre hareket etti. Örneğin Abaka Han’a elçi olarak kendi oğlu Turi’yi gönderdi. Abaka barışı pekiştirmek için kızını Nogay’ın oğluyla evlendirdi88.

3.2. Tuda Mengü Han (1380-1387)’ın Tahta Çıkışı ve Emîr Nogay’ın Yükselişi

Mengü Timur Han’ın vefatından sonra Nogay Altın Orda’nın iç işleriyle daha çok ilgilenmeye başladı ve yeni Han Tuda Mengü’nün yanında beylerbeyi (ulubey) mevkisini elde etti. Sofu derecesinde İslâmiyete düşkün bir Müslüman olan Tuda Mengü devlet işleriyle uğraşmak yerine şeyhlerle ve dervişlerle arkadaşlık ediyordu89. Mengü Timur’dan bile daha fazla barış sever bir hükümdar olan Tuda Mengü tahta çıkar çıkmaz rehin olarak tutulan

Kubilay’ın oğlu Nomokan’ı serbest bıraktı ve babasının yanına yolladı90. Bu durum hiçkuşkusuz onun Büyük Moğol İmparatorluğu’na karşı Altın Orda’nın müstakilliğinin garantisini sağlayan çok değerli bir kozu elinden kaybetmesi anlamına geliyordu. Kısa süre içerisinde siyasî yetkinlikten uzak olduğu anlaşılan Tuda Mengü Han devrindeki bütün askerî faaliyetler Emîr Nogay ile şehzadelerden Tula Buka’nın inisiyatifinde gerçekleşti. Emîr Nogay bununla birlikte Han ile açıktan karşı karşıya gelmemeye dikkat etti ve aslında birçok kez onun siyasetine aykırı şekilde faaliyetlerde bulundu. Örneğin Tuda Mengü Han 1281 yılında Vladimir Knezi Dmitriy Aleksandroviç’i büyük knezlikten alarak yerine onun küçük kardeşi Andrey’i atadı. Ne var ki Nogay devrik Knez Dmitriy’i destekledi ve onun 1282 yılında büyük knez yetkisini yeniden elde etmesini sağladı91. Nogay 1280 yılının başlarında Kursk Knezliği’ne baskak (vergi toplayan bürokrat) olarak Müslüman bir tüccar olan Ahmet’i atadı. Ahmet orada iki yerleşim (kasaba) kurdu ve buraya kendi knezlerinden kaçan şehir sakinleri ve köylüleri yerleştirmeye başladı. Bu yerleşimlerde Rus knezlerinin talep ettiğinden daha az vergi tahsil edildiği için birçok Rus uyruklu oralara akın ediyordu. Bu durum Rus knezlerinin pek hoşuna gitmedi ve onlardan ikisi Oleg Rılskiy ile Svyatoslov Lipetskiy Han’a müracaat ederek Ahmet’i şikayet ettiler. Tuda Mengü Han onlara Ahmet’in kurduğu yerleşimleri yıkmalarını ve insanları kendi knezliklerine götürmelerini emretti. Bunun üzerine Kursk knezleri Han’ın destek kuvvetleriyle birlikte yerleşimleri yakıp yıktılar ve sakinlerini esir aldılar. Ahmet derhâl Nogay’a müracaat ederek

88Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T.II, Perevod s Pers. Yu. P. Verhovskogo, İzdatelsvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1960, s.86. 89Rüknüddîn Baybars, “Zûbdetu’l-Fikre fî Târîhi’l-Hicre”, s.105; En-Nuveyrî, “Nihâyetu’l-Ereb fî Funûni’l- Edeb”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı, İzvleçeniya iz Soçineniy Arapskih V. G. Tizengauzenom, T.1, Sanktpeterburg, 1884, s.155. 90Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T.II, s.171. 91İlyas Kamalov, Altın Orda ve Rusya (Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi), Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2009, s.84. 62 ondan yardım istedi. Üstelik Oleg ve Svyatoslav’ın ona karşı savaşmaya hazırlandıklarını iddia etti. Nogay suçlanan knezleri yanına çağırdı ise de knezler korktuğu için talebine karşılık alamadı. Bunun üzerine askerlerini Kursk Knezliği’ne sevk ederek Oleg ve Svyatoslav’ın şehirlerini tahrip ettirdi. Knezler Tuda Mengü Han’ın yanına kaçtılar. Bu arada Ahmet Baskak yerleşimlerini yeniden inşa ettirdi ise de Svyatoslav Lipetskiy gene onlara saldırarak yıktı. Bunun üzerine Tuda Mengü Han Oleg’e bir miktar asker vererek Svyatoslav’ı öldürmesini emretti. Oleg, Han’ın talebini yerine getirerek Svyatoslav’ı öldürdü. Ancak bu kez de Svyatoslav’ın kardeşi Aleksandr Nogay’a müracaat ederek onun yardımıyla Oleg’i iki oğluyla birlikte öldürdü92. Böylece Nogay Ruslar üzerindeki nüfuzunu muhafaza etti.

3.2.1. Emîr Nogay’ın Bizans İmparatorluğu ve Bulgar Krallığı ile İlişkileri

Nogay’ın Memlûk Sultanıyla olan dostane ilişkileri başka hükümdarların da dikkatinden kaçmadı. Bizans İmparatoru VIII. Mikhael Paleolog bir süre önce Nogay ve onun müttefiki olan Bulgar Kralı Konstantin’in eline esir düşmekten son anda kurtulmuştu. Nogay’ın yeni bir saldırısından kendisini korumayı arzulayarak geçmişte emsali olmamış bir şekilde nikâhsız eşinden olan kızı Euphrosyne’yi onunla evlendirdi. Böylece Bizans İmparatoru’nun damadı olan Nogay aynı zamanda İmparatorluk hiyerarşisinde yüksek bir mevki olan arhont, yani eyalet valisi unvanını aldı. Nogay kayınpederine hörmet ettiğinden dolayı Bizans İmparatorluğu’na kendisi saldırmadığı gibi müttefiki ve vassalı olan Bulgar Kralı Konstantin Tihu’yu da bundan men etti. Aksine 1277-1278 yıllarında Nogay’ın ordusu İmparator’un ordusuyla birlikte Bulgarlara saldırdı. 1282 yılında ise Teselya yöneticisi İoann’ın isyanına karşı askerlerini Bizans ordusunun yardımına gönderdi93. 1277 yılında Bulgar Kralı Konstantin Asen bir halk ayaklanması neticesinde tahttan indirilerek öldürüldü ve Bulgar tahtına onun dul eşiyle evlenen İvaylo çıktı. Yeni Kral hemen Moğollara karşı askeri faaliyetlere girişti, hatta bir kez savaşta onları yenmeyi başardı. Ancak bir yıl gibi kısa bir süre sonra onun karşısına Bizans İmparatoru’nun yandaşı ve damadı olan III. İvan Asen çıktı ve onu mağlup etti. İvaylo’nun yardım için Nogay’a müracaat etmekten başka çaresi yoktu. Nogay başta onu şerefle kabul etti. Zira devrik Kral Bizans ve Bulgaristan politikası için bir nüfuz aracıydı. Bir yıl daha geçtikten sonra III. İvan Asen de tahtan indirildi

92“Moskovskiy Letopis Svod Kontsa XV Veka”, PSRL, T.XXV, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva- Leningrad, 1949, s.154-156; İlyas Kamalov, Altın Orda ve Rusya (Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi), Ötüken Neşriyat, s.85-86. 93Roman Poçekayev, a. g. m., s.234-235; Bertold Şpuler, Zolotaya Orda. Mongolı v Rossii. 1223-1502, Perevod s Nemets. M. S. Gatina, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.93. 63 ve o da Nogay’a müracaat etti. Böylece iki devrik kralın da kaderi Nogay’ın iradesine kaldı. Ne var ki Nogay kayınpederi Bizans İmparatoru’na sadık kaldı ve İvaylo’yu öldürttü. İvan Asen’e de yardım etmeyerek eski memleketi Sırbistan’a yolladı. Yeni Bulgar Kralı Georgiy Terter en başından itibaren Altın Orda’ya vergisini ödedi ve 1285 yılında Nogay’ın tâbisi olduğunu kabul etti. Hatta buna uygun paralar bastırdı94.

3.2.2. Emîr Nogay’ın Macaristan Seferi

Nogay Bizans’a saldırmaktan kaçınırken öbür taraftan Avrupa’nın diğer ülkelerini hedef aldı. Henüz Mengü Timur’un iktidarı devrinde 1275-1279 yıllarında Polonya ve Litvanya topraklarına bir takım seferler düzenlemişti. Bu ülkelerdeki başarılı askerî faaliyetleri neticesinde büyük miktarda gânimet ve köle olarak faydalanmak amacıyla yerli ahaliden çok sayıda esir elde etmişti. Bu seferler esnasında Galiç Knezi Lev ve Çernigov Knezi Roman Bryanskiy Nogay’a önemli hizmetlerde bulundular ve Altın Orda Hanı’ndan ziyade ona tâbi oldular95. Nogay’ın bilhassa Deşt-i Kıpçak’ta hayvanlar arasında çıkan salgın hastalık sebebiyle Altın Orda’da meydana gelen açlığı telafi etmek için 1285 yıllarında Macaristan topraklarına gânimet elde etmek amacıyla düzenlediği seferde en yakın silah arkadaşı Mengü Timur Han’ın kardeşi Tarbu’nun oğlu ve güney Rus topraklarında Baskak olan Tula Buka idi96. Bazı tarihçilere göre Nogay’ın Macaristan seferi bizzat Macar Kralı IV. Laslo (1272-1290)’nun isteği üzerine gerçekleşmişti. Anne tarafından Kıpçak soyundan gelen Laslo akrabalarının da tesiriyle onların yaşam tarzını benimsemişti. Hatta eşi İzabella’yı hapse atarak, iki Nogay prensesini eş olarak almıştı. Hıristiyanlık’tan çıktığı için Papa’yı kızdıran IV. Laslo kendisine muhalif Hıristiyanlara karşılık Nogay’ı yardımına çağırmıştı97. Rus kroniklerine göre sefere Emîr Nogay’ın emriyle Galiç knezleri de katıldılar. Altın Orda ordusu iki kol halinde Nogay Semigrad üzerinde Tula Buka Karpatlar’dan ilerliyordu. Seklere karşı uğranılan başarısızlığa rağmen Tatarlar Semigrad Saksonya bölgesindeki çok sayıda şehri ve şatoyu tahrip etmeyi başardılar. Galiçya’yı da yağmaladıktan sonra Polonya’nın güneydoğusundaki Peremışl üzerinden Zavihost ve Sandomir üzerine yürüdüler. San Nehri’ni

94Roman Poçekayev, a. g. m., s.235-236; Bertold Şpuler, Zolotaya Orda. Mongolı v Rossii. 1223-1502, Perevod s Nemets. M. S. Gatina, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.88. 95Roman Poçekayev, a. g. m., s.236. 96Roman Poçekayev, a. g. m., s.236. 97Bertold Spuler, a. g. e., s.95; George Vernadsky, Moğollar ve Ruslar, Çev. Eşref Bengi Özbilen, Selenge Yayınları, İstanbul, 2013, s.222. 64 kayıklarla geçerek Sandomir’i ateşe verdiler. Ardından Tula Buka Lviv’e, Nogay da 24 Aralık 1386’da Krakov’a saldırdı. Knez Leşek Çernıy ve karısı Macaristan’a kaçtı. Yine de Altın Orda kuvvetleri kaleyi ele geçiremedi. Korumasız yerleşimleri yağmaladıktan sonra Tatra üzerinden

Krakov’dan ayrıldılar98. Macaristan seferini ele alan Nuveyrî ve Baybars gibi çağdaş yazarların ifadesine göre ise 1285 yılında orta Avrupa’ya doğru ilerleyen Altın Orda kuvvetleri Krakov’u yağmaladıktan sonra kış bastırdığı için iki kol halinde geri çekildiler. Nogay elde ettiği büyük gânimetlerle yurduna döndü. Ancak Tula Buka zorlu dağların kar bataklıklarında ordusunun büyük bir kısmını kaybetti ve güçlükle Deşt-i Kıpçak’a dönebildi. Tula Buka bu olaydan Emîr Nogay’ı sorumlu tutuyordu99. Fakat bununla birlikte han tahtını elde etmesi için onun desteğine ihtiyacı olduğundan dolayı düşmanlığını açıkça ortaya koyamadı.

3.3. Emîr Nogay’ın Tula Buka Han’ı Tahttan İndirmesi

Tuda Mengü Han’ın yumuşak karakterine rağmen Nogay Cuçi Ulusu’nda iktidarı tamamen kendi eline almak arzusundaydı. Bir süre sonra Han’ı tahttan indirmeye karar verdi. Bu amaçla onun kardeşleri ve ulus emîrleriyle anlaştı. Müttefikler 1287 yılında onun devlet işleriyle uğraşmamasını ve vaktinin çoğunu dervişlerle geçirmesini bahane ederek tahttan uzaklaştırdılar. Nüfuzunu tamamen yitiren Tuda Mengü’nün buna itaat etmekten başka çaresi yoktu. Nogay’ın tasdikiyle Han olarak Altın Orda tahtına Mengü Timur’un kardeşi Tarbu’nun oğlu Tula Buka çıktı. Ancak yeni Han’ın oldukça enerjik ve savaşçı olmasından dolayı Nogay, onun iktidarına kardeşleri Algu, Tuğrulca, Malagan, ve Kutlugan’ı ortak etti. Tula Buka ve iktidarına ortak olan kardeşleri 1287’den 1291 yılına kadar iktidarda kaldı100. Yukarıda belirtildiği üzere Tula Buka Han Krakov’da çekilirken zorlu kış şartları nedeniyle Karpat dağlarında uğradığı hezimetten Nogay’ı sorumlu tutuyordu. Üstelik 1288- 1290 yıllarında İlhanlılara karşı gerçekleştirilen seferler de başarısızlıkla neticelendi. Altın

Orda kuvvetleri İlhanlı Argun Han karşısında iki kez mağlubiyete uğramıştı101. Bu askerî başarısızlıklar aynı zamanda Tula Buka Han ve Nogay’ın arasının tamamen açılmasına sebep oldu.

98Bertold Şpuler, a. g. e., s.94; George Vernadsk, a. g. e., s.223. 99Rüknüddîn Baybars, “Zûbdetu’l-Fikre fî Târîhi’l-Hicre”, s.106; Nuveyrî, “Nihâyetu’l-Ereb fî Funûni’l-Edeb”, s.156; İbn Haldûn, “Kitabu’l –İber divânu’l-mübtedâ ve’l-haber fî eyyamu’l-arab ve’l-acem ve’l-berber”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı, İzvleçeniya iz Soçineniy Arapskih V. G. Tizengauzenom, T.1, Sanktpeterburg, 1884, s.381. 100Rüknüddîn Baybars, “Zûbdetu’l-Fikre fî Târîhi’l-Hicre”, s.108. 101İlyas H. Kamalov, Otnoşeniya Zolotoy Ordı s Hulaguidami, İnstitut İstorii AN RT, Kazan, 2007, s.64-65. 65

1291 yılına doğru Karadeniz’in kuzeyindeki İtalyan kolonilerinden Cenevizliler Argun Han ile işbiliği yaparken, Venedikliler Tula Buka Han ile yakınlaştılar ve hem onunla hem de

Nogay’la ticarî bir anlaşma yaptılar102. Nogay sonunda Tula Buka’yı tahttan indirmeye karar verdi. Taht nâmzeti olarak ise Mengü Timur Han’ın oğullarından en yeteneklisi ve ağırbaşlısı olarak kabul edilen Tokta’yı seçti. Tula Buka ve yönetime ortak kardeşleri Tokta’dan şüphelendiler. Bunun üzerine Tokta başkentten kaçtı ve Altın Orda’nın doğu kısmında bulunan Berkeçar’ın oğlu Bilıkçi’nin yanına sığındı. Nogay onunla mektuplaşarak desteğini ortaya koydu ve 1291 yılında bir darbe organize etti. Nitekim Tula Buka ve kardeşlerini müzakerede bulunmak üzere kendi otağına çağırttı. Aslında bu bir tuzaktı. Çünkü Tula Buka ve beraberindekiler Nogay’ın karargâhına geldiklerinde Tokta’nın destekçileri tarafından yakalanarak öldürüldüler103. 3.4. Tokta Han ve Altın Orda Devleti’nde İkili İktidarın Sona Ermesi

3.4.1. Tokta Han ile Emir Nogay’ın Arasının Bozulmasının Sebepleri

Yeni Han birkaç yıl boyunca kendisini tahta çıkaran Nogay’ın bütün talimatlarını yerine getirdi. Böylece Nogay genellikle kendisine muhalif kabile liderlerini ve bürokratları etkisiz hale getirdi104. Ancak bir süre sonra Tokta Han Nogay’ın nüfuzundan rahatsız olmaya başladı. İkili arasındaki ilk ihtilaf Rus knezleri yüzünden ortaya çıktı. Büyük Rus Knezi Andrey Gorodetskiy Tokta Han’dan hâkimiyetini tasdik ettirmek amacıyla yarlık aldığında Nogay’ın himayesindeki rakibi Dmitriy Pereyaslavskiy’i şikayet etti. Bunun üzerine Tokta Han kendisinden yarlık almaya gelmeyen Dmitriy’in cezalandırılmasına karar verdi ve büyük bir ordu yollayarak onu ve kendisine itaat etmeyen diğer knezleri mağlup etti. Böylece bütün Kuzey Rus knezleri Andrey’in iktidarını kabul ettiler. Ayrıca Nogay’ın Rus knezleri üzerindeki nüfuzu azalırken, Tokta Han hâkimiyetini arttırıyordu105. Emîr Nogay kendisine muhalif olarak gördüğü Tokta Han’ın üvey annesi Çiçek Hatun’un devlet işlerine müdahale etmesinden de rahatsızdı. Bu yüzden 1294 yılında Çiçek Hatun’u boğdurtarak öldürttü. Bununla da yetinmeyerek onun en sadık adamı olan Emîr

Baytar’ı da öldürttü106. Bu duruma oldukça kızan Tokta Han Nogay’a karşı intikam duyguları

102Mişel Balar, Genueztsı i Zolotaya Orda”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.600. 103Rüknüddîn Baybars, “Zûbdetu’l-Fikre fî Târîhi’l-Hicre”, s.108-109; Nuveyrî, “Nihâyetu’l-Ereb fî Funûni’l- Edeb”, s.156-157; Mustafa Kafalı, a. g. e., s.64-65. 104Rüknüddîn Baybars, “Zûbdetu’l-Fikre fî Târîhi’l-Hicre”, s.108-109; Nuveyrî, “Nihâyetu’l-Ereb fî Funûni’l- Edeb”, s.157-158. 105İlyas Kamalov, Altın Orda ve Rusya (Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi), s.87. 106Rüknüddîn Baybars, “Zûbdetu’l-Fikre fî Târîhi’l-Hicre”, s.109. 66 beslemeye başladı. Tokta Han Çiçek Hatun’un Nogay’ın yanına sığınan katillerini kendisine teslim etmesini istediyse de Nogay’dan olumsuz cevap alınca harekete geçmeye karar verdi. 3.4.2. Tokta Han’ın Emîr Nogay’la Hâkimiyet Mücadelesi

Emîr Nogay Dnyester boyunda, Tuna’da, güney Rus bozkırlarında ve Kırım’da hâkimiyeti elinde bulunduruyordu. Artık tahta çıkaracak birine ihtiyaç duymayan Nogay kendisini han olarak ilan etti. Üstelik büyük oğlu Cuki’yi yönetimine ortak ederek her ikisinin adlarının yer aldığı paralar dahi bastırdı. Sonuçta 1298 yılında Tokta ile Nogay arasında ilk savaş vuku buldu. Yaklaşık 200 bin askerden oluşan Nogay Mirza’nın kuvvetleri Tokta Han’ın ordusunu bozguna uğratmayı başardı. Tokta Han güç bela Saray’a kaçarak hayatını kurtarabildi. Eğer Nogay onu takip ederek yakalamayı deneseydi askerî başarısını nihayete erdirecekti.

Ancak o bunun yerine elde ettiği esirlerle ve gânimetlerle yetindi107. Nogay elde ettiği zaferden dolayı kendinden emin bir şekilde Tokta’yı destekleyen ve vergi toplamak için gelen Nogay’ın torunu Aktaci’yi kalleşçe öldüren Kırım’daki Cenevizlileri cezalandırmaya karar verdi. Kırım’a oldukça kalabalık bir orduyla giren Nogay Kefe’yi ateşe verdirerek büyük tahribata uğrattı ve ahalisinin birçoğunu kayletti. Bununla da yetinmeyerek tüccarları esir aldı ve mallarına el koydu. Daha sonra Sarıkerman, Kırkyer, Kerç vb. birçok yeri yağmalayarak Kırım’dan ayrıldı. Nogay bu zaferden sonra güçleri kendisine denk olan ve onunla birlikte hareket eden Kurmış oğlu Abacı, Karacin ve Yancı ile anlaşmazlığı düştü. Bunun üzerine bahsi geçen beyler Nogay’ın yanından ayrıldılar. Onların kendisine muhalef hareket etmelerinden çekinen Nogay kendi oğulları Ceka, Teka ve Turay’ı Abacı ve kardeşlerinin üzerine gönderdi. Nogay’ın oğulları Abacı ve Karacin’i tuzağa düşürerek öldürdüler ve tümenlerini yağmaladılar. Ancak Yancı bu yıkımdan kurtulmayı başardı. Bu olaylardan sonra Nogay’ın bazı komutanları onun terkederek Tokta Han’a katılmaya başladılar. Onların sayısı 30 bin süvariye ulaşmıştı. Bu durum Nogay’a karşı intikam duyguları besleyen Tokta Han’ın kuvvetini oldukça arttırmıştı. Deşt-i Kıpçak’taki nüfuzunun kaybolduğunu gören Nogay İlhanlı hükümdarı Gazan Han’a müracaat ederek ondan kendini ve tâbilerini hâkimiyeti altına almasını istedi. Ancak Gazan Han Altın Orda’nın iç işlerine karışmak istemediği için onun sığınma teklifini kabul etmedi. 1299 yılının sonunda Güney Bug Nehri kenarında cereyan eden ikinci savaşta bu kez Tokta Han galip geldi ve Nogay Tokta’nın ordusunda vazifeli bir

107Rüknüddîn Baybars, “Zûbdetu’l-Fikre fî Târîhi’l-Hicre”, s.110-111; Nuveyrî, “Nihâyetu’l-Ereb fî Funûni’l- Edeb”, s.158-159. 67

Rus askeri tarafından öldürüldü108. Böylece Altın Orda Devleti’nde Mengü Timur Han’ın ölümüyle başlayan ve yaklaşık yirmi yıl devam eden ikili iktidar ortadan kalktı. Bununla birlikte

Tokta Han 1302 yılına kadar Nogay’ın oğullarının isyanlarını bastırmakla uğraştı109. 3.4.3. Tokta Han Devrinde Altın Orda-İlhanlı Siyasî İlişkileri

Tokta Han diğer Moğol uluslarıyla iyi ilişkiler kurmaya çalıştı. İktidarının henüz başında 1294 yılında İlhanlı Hükümdarı Geyhatu ile imzaladığı barış anlaşmasına uzun süre sadık kaldı. Ancak ülkesinin iç işlerini yoluna soktuktan sonra diplomatik münasebetleri yeniden başlatmaya karar verdi ve 1303 yılı başında İlhanlı hükümdarı Gazan Han’a 325 kişiden oluşan kalabalık bir elçi heyeti gönderdi. Heyet 21 Ocak 1303 tarihinde Gazan Han tarafından kabul edildi. Altın Orda elçilik heyeti adına söz alan İsa Küregen bütün Kafkas ülkesinin terk ve teslimini talep etti. Bu talebi dile getirirken de Arrân ve Azerbaycan’ın Hülâgü Han ortaya çıkan kadar Cuçi Ulusu’na ait olduğunu ve Cengiz Han’ın yaptığı taksimata göre Azerbaycan hâkimiyetini Batu’ya verdiğini, dolayısıyla da kendilerine ait olan bu bölgenin yıllardır haksız bir şekilde İlhanlıların tasarrufunda bulunduğunu hatırlatarak, talebin yerine getirilmediği takdirde bu işin 10 tümenden (100 binden) fazla iyi silâhlanmış asker tarafından zorla yerine getirileceğini bildirdi110. Tokta Han’ın bu talebinin nedeni o sıralarda Gazan Han’ın

Suriye’de ve doğuda sıkışık durumda olmasıydı111. Tokta’nın elçileri, askerlerinin çokluğunu ifade etmek üzere yanlarında darı torbası getirmişlerdi. Gazan Han bu tehditlere boyun eğmeyerek Altın Orda elçilerinin tüm taleplerini reddetti ve onlara şöyle dedi: “Elçiler eğer İlhanlı Ülkesi’ni ele geçirmek için gelmişlerse, sayılarının bundan çok olması gerekirdi. Şayet elçilik için gelmişlerse, beş kişilik bir koruma yeterlidir”. Gazan Han Altın Orda elçilerinin toprak taleplerine karşılık bu toprakların “Hint kökenli kılıçla” fethedildiğini ve buranın ilhakının ancak kılıçla mümkün olabileceğini belirtti. Bunun üzerine Altın Orda Hanı’nın ordusunun kalabalıklığını ortaya koymak amacıyla gönderdiği darı yere saçıldı. Getirilen bir tavuk bu tanelerin hepsini toplayarak yedi. Daha sonra Gazan Han elçilere hitaben şöyle dedi:

108Rüknüddîn Baybars, “Zûbdetu’l-Fikre fî Târîhi’l-Hicre”, s.111-114; Nuveyrî, “Nihâyetu’l-Ereb fî Funûni’l- Edeb”, s.159-160; İbn Haldûn, “Kitabu’l –İber divânu’l-mübtedâ ve’l-haber fî eyyamu’l-arab ve’l-acem ve’l- berber”, s.383. 109Rüknüddîn Baybars, “Zûbdetu’l-Fikre fî Târîhi’l-Hicre”, s.115-118; Nuveyrî, “Nihâyetu’l-Ereb fî Funûni’l- Edeb”, s.160-162; Mustafa Kafalı, a. g. e., s.70-71. 110Vassâf, “Târîh-i Vassâf”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.82-83. 111Bertold Spuler, İran Moğolları. Siyaset, İdare ve Kültür. İlhanlılar Devri 1220-1350, Çev. Cemal Köprülü, TTK Basımevi, Ankara, 1957, s.114. 68

“Tokta bilir ki, bir tavuk pek çok tane yer. Av kuşu güvercinlerin bolluğuna sevinir. Kurt da bir sürünün kalabalık oluşundan haz duyar”112. Tokta Han talepleri kesin bir dille reddedilince Memlûk Sultanı’na müracaat etti ve İlhanlılara karşı onu ittifaka davet etti. Bu sıralarda Gazan Han ölmüş yerine Olcaytu Han İlhanlı tahtına çıkmıştı. Tokta Han Memlûk Sultanı’na yolladığı mektupta işbirliği isteğini şöyle ifade ediyordu: “Olcaytu’yu bu bölgeden uzaklaştırmak için birleşelim. Sizin askerlerinizin fethettiği topraklar sizin, bizim askerlerimizin ele geçirdikleri topraklar ise bizim olacaktır”. Ancak Memlûk Sultanı ile Gazan Han arasında anlaşmaya varıldığı gerekçesiyle onun bu isteği Kahire’den destek bulmadı113. Altın Orda Devleti ile İlhanlılar arasındaki mücadele Gazan Han’ın ölümünden sonra da devam etti. 1308 yılında Tokta Han Gök Orda sahasında taht mücadelesine müdahale etmekle uğraşırken İlhanlı Olcaytu Han bu durumdan yararlanmaya karar verdi. Ancak Tokta Han akıllı bir hamleyle ordusunun bir kısmını Azerbaycan sınırında tuttu. Altın Orda birlikleri sınır hattında İlhanlılara karşı bazı ufak başarılar kazandıysa da, Tokta Han’ın vefatına kadar İlhanlılarla büyük bir çatışma yaşanmadı. Bunun neticesinde İlhanlı kuvvetlerinin Deşt-i Kıpçak’ın içerisine ilerlemesine engel olundu. Tokta Han ayrıca Memlûk Sultanlığı ile geleneksel olarak devam eden müttefiklik ilişkilerini muhafaza etti. Zaten 1310 yılında Suriye’de askerî faaliyete girişen Memlûklerle savaşmak zorunda kalan Olcaytu Han, Deşt-i Kıpçak’a saldırma inisiyatifini de kaybetti. Meselenin diplomatik yoldan çözülmesinde ısrarcı olan Tokta Han 30 Mayıs 1310 tarihinde Sultaniye’ye yeni bir elçilik heyeti yollayarak Azerbaycan’ı Altın Orda Devleti’ne iade etmesini bu kez Olcaytu Han’dan talep ettiyse de yine istediği karşılığı alamadı114. 3.4.4. Tokta Han Devrinin Diğer Önemli Olayları

Tokta Han Kırım’ın güneyindeki Cenevizlilerin kolonilerine 1308 yılında bir sefer tertip etti. Seferin nedeni Cenevizlilerin İlhanlılarla iş birliği yapmasıydı. Bir diğer sebep ise Cuçi Ulusu’nda açlık zamanında Altın Orda tâbilerinin çocuklarını köle olarak satın almaları ve onları batıda satmalarıydı. Cenevizlileri cezalandırmak isteyen Tokta Han ordusunu Kefe’ye gönderdi, büyük dehşete kapılan Ceneviz ahalisi gemilere binerek aceleyle Kırım’ı terk ettiler.

Bunun üzerine Tokta Han onlardan Saray ve yakınında bulunanların mallarına el koydurttu115.

112Vassâf, “Târîh-i Vassâf”, s.83-84. 113İlyas Kemaloğlu, “Altın Orda Devleti”, s.115. 114Bertold Şpuler, a. g. e., s.110. 115Rüknüddîn Baybars, “Zûbdetu’l-Fikre fî Târîhi’l-Hicre”, s.119-120; Nuveyrî, “Nihâyetu’l-Ereb fî Funûni’l- Edeb”, s.162. Çocukların köle olarak satılması hususunda Arap müellif El-Ömerî’nin Altın Orda Hanı’na tâbi Rus 69

Tokta Han Kubilay Ulusu’nun hükümdarı Timur Olcaytu Han’la diplomatik ilişkileri geliştirdi. Bu sayede henüz Batu devrinde Cuçi hanlarına Çin’de tahsis edilen mülklerden gelen gelirler yeniden gönderilmeye başlandı. Üstelik Timur Han tarafından gelirleri Cuçi Ulusu hanlarına gönderilmek üzere başka topraklar da tahsis edildi. Tokta Han 1310-1311 yıllarında Cuçi Ulusu’nda para reformunu uygulamaya soktu. Altın Orda’nın bütün topraklarında farklı darphanelerde basılsalar da tek bir paranın tedavülüne başlandı116. Cuçi Ulusu’nu kargaşadan kurtararak yeniden yükselişe geçiren Tokta Han 1312 yılında vefat etti.

ve gayrımüslim Türkleri kastederek verdiği şu bilgiler ilgi çekicidir: “Kıtlık ve aşırı pahalılık zamanlarında çocuklarını satarlar. Ucuzluk dönemlerinde yalnızca kız çocuklarını satarlar. Erkek çocuklarını ise başka çare kalmayınca satarlar”, Şihabeddin b. Fazlullah El-Ömerî, Türkler Hakkında Gördüklerim ve Duyduklarım (Mesâliku’l Ebsâr), Çev. D. Ahsen Batur, Selenge Yay., İstanbul, 2014, s.127-128. 116Roman Poçekayev, a. g. m., s.240-241. 70

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti Tuda Mengü Han’ın iktidarıyla birlikte Emîr Nogay’ın Cuçi Ulusu’nun fiîli iktidarını ele alması, Emîr Nogay’ın Rus knezlikleri, Bizans İmparatorluğu ve Balkan ülkeleriyle ilişkileri; Emîr Nogay’ın Macaristan seferi ve Tula Buka’nın tahta çıkışı ve düşüşü süreci; Tokta Han’ın iktidara gelişi ve Emîr Nogay’la iktidar mücadelesi, Tokta Han’ın İlhanlılarla ve diğer devletlerle ilişkileri gibi konular öğrenilmiştir.

71

Bölüm Soruları 1) Aşağıdaki Altın Orda hanlarından hangisi Nogay tarafından tahttan indirilmiştir? a) Mengü Timur b) Tinibek c) Tokta d) Tula Buka e) Ulakçi 2) Nogay’ın aşağıdaki devletlerden hangisiyle siyasî ilişkisi olmamıştır? a) Bizans İmparatorluğu b) Bulgar Krallığı c) Sırp Krallığı d) Memlûk Sultanlığı e) Çağatay Hanlığı 3) Aşağıdakilerden hangisi Tokta Han ile Nogay’ın arasının bozulmasının sebeplerinden biri değildir? a) Rus knezlikleri üstünde hâkimiyet kurma rekabeti b) Çiçek Hatun’un öldürülmesi c) Nogay’ın Bizans İmparatoru ile ittifak kurması d) Tokta Han’ın Altın Orda Devleti’nde yegâne hükümdar olmak istemesi e) Nogay’ın Tokta Han’a itaat etmemesi 4) Aşağıdakilerden hangisi Tuda Mengü Han’ın tahttan indirilmesinin sebeplerinden biridir? a) İlhanlılarla işbirliği yapması b) İçki içmesi c) Askerî işleri Nogay’a bırakması d) Venediklilere imtiyazlar vermesi e) Devlet işleriyle uğraşmaması 5) Altın Orda Devleti’nde Nogay’ın fiîli iktidarına kim son vermiştir? a) Tuda Mengü b) Tula Buka c) İsa Küregen d) Tokta e) Mengü Timur 6) Tula Buka Han hangi yıllar arasında Altın Orda hükümdarı olmuştur? a) 1287-1291 b) 1280-1287 c) 1291-1311 d) 1291-1299 e) 1280-1291 7) Nogay’ın 1298 yılında Cenevizlileri cezalandırmak istemesinin sebebi nedir? a) Cenevizlilerin gümrük vergisinin oranını düşürmek istemeleri b) Cenevizlilerin Nogay’ın torununu öldürmeleri c) Cenevizlilerin İlhanlılarla işbirliği yapmaları d) Cenevizlilerin Kefe’yi Bizans İmparatorluğu’na vermek istemeleri

72

e) Cenevizlilerin köle ticaretini tekellerinde bulundurmak istemeleri 8) Aşağıdaki olaylardan hangisinin Tula Buka Han’ın Nogay’la arasının bozulmasına etkisi olmuştur? a) 1285 Macaristan Seferi b) Ahmet Baskak olayı c) Gök Orda İsyanı d) Çiçek Hatun’un öldürülmesi e) Nogay’ın İlhanlılarla işbirliği yapması 9) Tokta Han Azerbaycan’ı ele geçirmek için İlhanlılara karşı nasıl bir siyaset yürütmüştür? a) Çağatay Hanlığı’nın desteğini almıştır b) Büyük çaplı askerî seferler düzenlemiştir c) Taleplerini diplomatik yollarla elde etmeye çalışmıştır d) Büyük Moğol İmparatoru Timur Olcaytu Han’a müraat etmiştir e) Azerbaycan’da ayaklanma çıkarmak istemiştir 10) Aşağıdakilerden hangisi Tokta Han’ın 1308 yılında Kefe’ye düzenlediği seferin sebeplerinden biridir? a) Cenevizlilerin İlhanlılarla işbirliği yapmaları b) Cenevizlerin kürk ticaretini kendi tekellerine almaları c) Cenevizlilerin gümrük vergisi ödemek istememeleri d) Cenevizlilerin Kefe’de Müslüma tüccarları katletmeleri e) Kefe’nin Osmanlı Devleti tarafından zapt edilmesi

Cevaplar 1) d 2) a 3) c 4) e 5) d 6) a 7) b 8) a 9) c 10) a

73

4. ÖZBEK HAN VE CANİBEK HAN DEVİRLERİNDE CUÇİ ULUSU’NUN YENİDEN YÜKSELİŞİ GEÇMESİ

74

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

4.1. Özbek Han Devri (1312-1341) 4.1.1. Özbek Han’ın Tahta Çıkışı 4.1.2. İslâmiyet’in Altın Orda Devleti’nin Resmî Dini Haline Gelmesi ve Islahatlar 4.1.3. Özbek Han’ın Gök Orda’ya Son Vermesi 4.1.4. Özbek Han Devrinde Altın Orda-İlhanlı Siyasî Münasebetleri 4.1.5. Özbek Han’ın Balkan Siyaseti 4.1.6. Özbek Han Döneminde Altın Orda-Rus Siyasî İlişkileri 4.1.7. Özbek Han Döneminde Altın Orda-İtalyan Kolonileri Siyasî İlişkileri 4.1.8. Arap Seyyahı İbn Battûta’nın Özbek Han ile İlgili Müşahadeleri 4.2. Canibek Han Devri (1341-1356) 4.2.1. Canibek Han’ın Tahta Çıkması 4.4.1. Canibek Han Devrinde Altın Orda-Rus Siyasî İlişkileri 4.4.2. Canibek Han Devrinde Altın Orda-İtalyan Kolonileri Siyasî İlişkileri 4.4.3. Canibek Han’ın Azerbaycan’ı Zapt Etmesi ve Vefatı

75

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular 1) Özbek Han’ın İlhanlılarla Siyasî İlişkileri Hakkında Bilgi Verin?

2) Özbek Han Rus Knezliklerine Karşı Nasıl Bir Siyaset İzlemiştir?

3) Altın Orda Devleti’nin İslamlaşması İle Birlikte Meydana Gelen Değişiklikler Nelerdir?

4) Canibek Han’ın İtilyan Kolonileri İle Siyasî İlişkiler Hakkında Bilgi Verin?

5) Canibek Han’ın Azerbaycan Seferi Ve Vefatından Sonra Meydana gelen Olaylar Hakkında Bilgi Veriniz?

76

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Özbek Han Dönemi Özbek Han’ın tahta çıkışı, Kazanım okuyarak ve İslâmiyeti Altın Orda’nın resmî araştırarak geliştirilecektir. devlet dini haline getirmesi ve İbn Battûta’nın Özbek Han hakkındaki izlenimleri hakkında bilgi edinilecektir.

Özbek Han’ın Dış İlişkileri Özbek Han döneminde İlhanlı Kazanım okuyarak ve Devleti, Memlûk Sultanlığı, araştırarak geliştirilecektir. Rus Knezlikleri, Balkan Devletleri ve İtalyan kolonileri ile Altın Orda arasındaki siyasî ilişkiler hakkında bilgi sahibi olunacaktır.

Canibek Han’ın Rus Canibek Han devrinde Rus Kazanım okuyarak ve Knezlikleri ve İtalyan knezliklerine karşı uygulanan araştırarak geliştirilecektir. Kolonileri ile İlişkileri siyaset ve Kırım’daki Venedikliler, Cenevizliler vb. İtalyan kolonileriyle ortaya çıkan problemlerle ilgili bilgi edinilecektir. Canibek Han’ın Azerbaycan Canibek Han’ın Azerbaycan’ı Kazanım okuyarak ve Seferi ve Vefatı ele geçirmesi ve Berdibek araştırarak geliştirilecektir. Han’ın iktidarı devri hakkında bilgi edinilecektir.

77

Anahtar Kavramlar

• Özbek Han

• İslâmiyet’in resmî olarak kabulü

• Canibek Han

• Venedikliler ve Cenevizliler

• Azerbaycan

78

4.1. Özbek Han Devri (1312-1341)

4.1.1 Özbek Han’ın Tahta Çıkışı

Özbek Han’ın Altın Orda tahtına çıkışıyla ilgili olarak tarih kaynaklarından iki farklı görüş mevcuttur. Bunlardan ilkine göre Tokta Han vefat ettiğinde Ak Orda hanedanından tahta çıkmak için yeğeni Özbek’ten başka kimse kalmamıştı. Sadece başbuğu olduğu Uygur İli’nin kuvvetlerine güvenerek Hanlığı’nı ilân etmiş olan Tokta’nın atalığı Bacır Tok Buga’yla mücadele etmiş ve onu öldürterek ortadan kaldırdıktan sonra tahta çıkmıştı117. Başka bir görüşe göre Tokta Han’ın vefatından sonra Altın Orda tahtı için siyasî mücadele başladı. Tokta henüz hayattayken vefat eden oğlu İlbasar’dan olan torunu İsen Buka’nın yerine geçmesini arzuluyordu. İsakçi şehrinin bulunduğu Tuna’nın aşağı kesiminde ordası olan Tokta’nın oğlu Tugel Buka da babasının halefi olmak arzusundaydı. Bu arada Tokta Han’ın kardeşi Tuğrul’un oğlu Özbek de Han namzetlerinden biriydi. Tuğrul, Tula Buka’nın tahttan indirilmesi esnasındaki menfî tutumu nedeniyle Han’ın emriyle idam ettirilmişti. Tokta Han daha önce Özbek’i Çerkezlerin ülkesine göndermiş ve ona prenslerin isyanını bastırma görevi vermişti. Neticede Tuğrul’un dul eşi Bayalun kendi oğlu Özbek’i tahta çıkarmaları için bazı ulus emîrlerinin desteğini sağlamayı başardı. Böylece Saray Emîri ve vefat eden Han’ın vezirlerinden Kutluk Timur’la oğlunun tahta çıkması için anlaştı. Kutluk Timur siyaset icabı bütün emîrlere Tokta’nın torununun adaylığını önerdi, fakat emin olunması amacıyla herkesin Özbek’in gelmesini beklemesi hususunda ısrar etti. Timur Kutluk aslında bununla Özbek’in gelmesine kadar seçimleri geciktirmeyi amaçlıyordu118. Özbek amcasının vefat haberini aldığı anda Saray’a geldi ve kendisinin tahtın en ciddi adayı olduğunu ortaya koydu. Sonuçta yönetici zadegân onun adaylığı hususunda mutabakata vardı, fakat İslâmiyet’e zorlamaması ve Cengiz yasalarına uyması şartını öne sürdüler. Özbek İslâmiyet’e eğilimi olan selefinin aksine Müslümandı. Kutluk Timur ön seçim kurultayı esnasında onu bir tarafa çekerek durumu izah etti ve ona askerin desteğini sağladı. Böylece

117Ötemiş Hacı, Çengiz-Nâme, Haz. İlyas Kamalov, TTK Basımevi, Ankara, 2009, s.50-52. 118El-Aynî, “Ikdu’l-Cûman”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı, İzvleçeniya iz Soçineniy Arapskih V. G. Tizengauzenom, T.1, Sanktpeterburg, 1884, s.514-516; Bertold Şpuler, Zolotaya Orda. Mongolı v Rossii. 1223-1502, Perevod s Nemets. M. S. Gatina, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.111. 79

Özbek kendisine muhalif emîrleri ele geçirdi ve bazılarını idam ettirdi. Ancak bundan sonra iktidarı elde edebildi (H. Ramazan 712 – 1313 yılı Ocak ayı)119.

4.1.2. İslâmiyet’in Altın Orda Devleti’nin Resmî Dini Haline Gelmesi ve Islahatlar

Müslüman olan Özbek Han’ın iktidarı devri (1313-1341) Altı Orda Devleti’nin yükselişe geçtiği ve gücünün zirvesine ulaştığı bir dönem oldu. Özbek Han Cuçi Ulusu’nun yönetim sisteminde gerçekleştirdiği ıslahatlarla dikkat çekti. 1320 yılına kadar sürdürdüğü mücadeleler neticesinde İslâmiyet’i Altın Orda’nın resmî devlet dini haline getirdi. Böylece İslâmiyet bütün Deşt-i Kıpçak’ta hızla yayılmaya başladı. Müslüman ülkelerinden birçok din adamları, tüccarlar ve zanaatkârlar Altın Orda Devleti’ne geldi. Şehirlerde çok sayıda mescidler ve medreseler inşa edildi. Bastırdığı paralardan da anlaşılacağı üzere kendisi de “Sultan Gıyaseddin Muhammed Özbek” adını aldı ve Altın Orda’nın idare ve hukuk sistemini İslâmiyet’in kurallarına göre şekillendirdi. Ancak gayrimüslimlerin inancına karışmayarak Cengizoğullarının geleneksel olarak devam ettirdikleri dini tolerans uygulamasını muhafaza etti. Nitekim Özbek Han’ın sarayında Budist Uygur kâtipler (bahşi) görev aldılar. Müslümanların hukuk işleriyle ilgilenmeleri için atanan kadıların yanı sıra, yarguci olarak gayrimüslimlerin davalarına bakan yargıçlar da görevlerine devam ettiler. İdari alanda yapılan ıslahatlarla merkezi otoritenin güçlendirilmesi sağlandı. Cuçi soyundan bütün kalabalık gruplar ve beylerin klanları 70 tümene dönüştürüldü ve on büyük bölge veya ulusa ayrıldı, başlarına da Han’ın temsilcileri olarak ulusbeyleri atandı. Han yönetiminin merkezileştirilmesiyle birlikte Cuçioğullarının kendi bölgelerindeki yönetim yetkilerinde de kısıtlamalara gidildi. Onların artık kendi yararlarına vergi toplama, ordu kurma gibi konulardaki yetkileri ellerinden alınarak doğrudan Han’ın atadığı bürokratların uhdesine bırakıldı120.

4.1.3. Özbek Han’ın Gök Orda’ya Son Vermesi

Özbek Han Ak Orda’da gerçekleştirdiği ıslahatlardan sonra muhtariyetini kısarak Gök Orda kanadına da müdahalede bulundu. Bu durumdan memnuniyetsiz olan Gök Orda’nın yöneticisi Mubarek Hoca 1328 yılı civarında Özbek Han’a karşı bir ayaklanma çıkardı. Kendisini Han ilan ederek kendi adına para bastıran Mubarek Hoca Özbek Han’ın ordusu

119Bertold Şpuler, a. g. e., s.111-112. 120Roman Poçekayev, “Rastsvet Ulusa Djuçi: Pravlenie Uzbeka i Djanibeka”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.244-245. 80 tarafından mağlup edildi ve kaçmak zorunda kaldı. Gök Orda ise Özbek Han’ın oğlu Timur’a (onun ölümünden sonra da Tinibek’e) tâbi birkaç Han temsilcisi tarafından idare edilmeye başlandı121.

4.1.4. Özbek Han Devrinde Altın Orda-İlhanlı Siyasî Münasebetleri

Aktif bir dış siyaset yürüten Özbek Han iktidarının ilk yıllarında Çağataylılarla Çin’deki Moğol yönetimi (Yuan Hanedanı) arasındaki savaşta Çağataylı İsen Buka’nın kışkırtmalarına rağmen tarafsız kalmayı tercih etti. Böylece Yuan Hanedanı ile iyi ilişkiler kurarak Çin’den tahsis edilen gelirleri almaya devam etti. Aynı şekilde İlhanlılarla da çatışmak istemedi. Özbek Han iktidarının henüz başında Olcaytu’ya yolladığı elçileri aracılığıyla Altın Orda Devleti’nin Kafkasya ve Azerbaycan üzerindeki haklarını talep ettiyse de bir netice alamadı. Bunun üzerine 1314 yılında yeniden Sultaniye’ye elçilerini yollayarak İlhanlı devleti ile sulh yaptı. Ancak Altın Orda’dan kaçarak İlhanlıların hizmetine giren Baba-ogul adlı Cuçi prenslerinden biri yüzünden sulh az kalsın bozulacaktı. İlhanlı hükümdarından 15 bin savaşçıdan oluşan bir ordu alan Baba-ogul Harezm’e yağma amaçlı baskın yaptı. Özbek Han’ın Harezm’deki vekili Kutluk Timur ona karşı harekete geçtiğinde, Harezm ordusunun bir kısmı Baba-ogul’un safına katıldı ve birlikte şehirleri ve diğer yerleşimleri tahrip etmeye başladılar. Askerî gücü azalan Kutluk Timur onlara zamanında müdahale edemeyince Baba-ogul çok sayıda gânimet ve esir alarak İran’a döndü. Bunun üzerine Özbek Han, İlhanlı Olcaytu Han’a bir mektup yollayarak Baba- ogul’u kendisine teslim etmesini ondan talep etti. Olcaytu’nun Hocend’deki temsilcisi Çağataylı Yasavur İlhan’dan aldığı emirle Baba-ogul’a saldırarak onu mağlup etti ve esirleri serbest bıraktı. Ele geçirilen Baba-ogul ise Olcaytu’nun emriyle Özbek Han’ın elçilerinin huzurunda idam edildi. Böylece Altın Orda ve İlhanlılar arasındaki barış muhafaza edildi. İlhanlılarla yaptığı anlaşmaya sadık kalan Özbek Han Olcaytu’nun 1316 yılında ölümünün ardından bu devletin Emîri Çoban’ın İlhanlı tahtını ele geçirmesi için Beylerbeyi Kutluk Timur aracılığıyla yaptığı teklifini bile reddetti. Ancak bir süre sonra Çağataylı Yasavur Horasan’a hâkim duruma gelerek Olcaytu’nun ölümünün ardından tahta çıkan Ebû Said’e karşı ayaklanınca Özbek Han tarafsızlığını bozdu. Özbek Han ve Yasavur Ebû Said’e karşı ortak hareket etmeye karar verdi122.

121Mustafa Kafalı, Altın Orda Hanlığı’nın Kuruluş ve Yükseliş Devirleri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1976, s.78-79. 122Reşîdüddîn, “Câmi’u’t-Tevârîh”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II. İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.139-141; Roman Poçekayev, a. g. m., s.245-246. 81

Özbek Han’ın ordusu Derbend’i geçerek Şirvan’a girdi. Bu esnada Ebû Said’in ordusu da Kür Irmağı kıyısına geldi, fakat Özbek Han’ın askerleri Demir Kapı’ya gelince, İlhanlı askerleri kaçtı ve sultanın karargâhına dönüp durumu ona anlattılar. Ebû Said emri altındaki Altın Orda ordusuna kıyasla az sayıda askerle Demir Kapı’ya doğru harekete geçerek Kür Irmağı kıyısına kadar ilerledi. Bu sırada Özbek Han’ın askerleri ırmağın karşı sahilinde idiler. Nehir bu sırada sel gibi yağan yağmur nedeniyle taşmış olduğundan askerler karşı tarafa geçemedi. Ebû Said Altın Orda askerlerinin kendisinin ordusunun bulunduğu tarafa geçemeyeceğini anlayınca rahatladı ve bir hileye başvurmaya karar verdi. Ordusunun mevcudu az olduğundan dolayı askerlerini kalabalık göstermek amacıyla onları tek sıra halinde ırmağın kenarına dizdi. Ayrıca Emir Çoban’a haber yollayarak derhâl kendisine katılmasını bildirdi. Ne var ki Emir Çoban Kür Irmağı’na ulaştığı esnada artık Özbek Han’ın ordusu çoktan geri

çekilmişti123. Böylece Özbek Han’ın İlhanlıları mağlup ederek Azerbaycan’ı Altın Orda Devleti’ne bağlamak için teşebbüs ettiği bu sefer neticesiz kaldı. Özbek Han 1322 yılında Memlûk Sultanı el-Melikü’n-Nâsır’a İlhanlılara karşı ortak hareket etme teklifinde bulundu ise de, Memlûk Sultan’ı buna yanaşmadı. Zira Özbek Han Mısır’a köle ticaretini yasakladığı gibi Memlûk Sultanı’nın dostu olan bir Cenevizli tüccarı öldürtmüş ve mallarına el koymuştu. Ayrıca Ebu Said Han ve Emîr Çaban sunnî Müslüman oldukları için İlhanlılara saldırmak istemiyordu. Özbek Han’la düşmanlık yapmak istemediğini belirterek köleleri başka ülkelerden de alabileceğini bildirdi. Bir süre sonra da İlhanlılarla dostluk anlaşması yaptı. Bunun üzerine Özbek Han 1325 yılında bir kez daha Azerbaycan’a saldırmak için harekete geçti, fakat bu kez de İlhanlı Emîri Çoban’ın karşı hareketiyle geri çekilmek zorunda kaldı. Derbend’i geçen İlhanlı kuvvetleri Altın Orda ordusunu Terek

Nehri’ne kadar kovaladı124. Özbek Han Azerbaycan’ı ele geçirmek ümidinden vazgeçmedi. Nihayet 1335 yılın Aralık ayında İlhanlı Ebu Said Han’ın ölümünden sonra yeni bir askerî girişimde daha bulundu. Özbek Han kışa rağmen İlhanlılara savaş açarak Derbend’i geçti ve Kür Irmağı kıyısına ulaştı. İlhanlı ordusu ise yeni hükümdar Arpa Han kumandasında ırmağın karşı kıyısında hazır bulunuyordu. Bu sırada, çok değer verdiği Harezm hâkimi Kutluk Timur’un vefat haberini alan

123İbn Haldûn, “Kitabu’l –İber divânu’l-mübtedâ ve’l-haber fî eyyamu’l-arab ve’l-acem ve’l-berber”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı, İzvleçeniya iz Soçineniy Arapskih V. G. Tizengauzenom, T.1, Sanktpeterburg, 1884, s.387; İlyas Kemaloğlu, “Altın Orda Devleti”, Avrasyanın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Haz. Hayrunnisa Alan-İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.118. 124Bertold Şpuler, a. g. e., s.119-120; Abdulkadir Yuvalı, İlhanlı Tarihi, Bilge Kültür Sanat Yay., İstanbul 2017, s.87-94. 82

Özbek Han, çok üzüldü ve ordusuna geri çekilme emrini verdi. İlhanlı ordusu da Altın Orda ordusunu takip etmeyi göze alamayınca askerî çatışma vuku bulmadı125.

4.1.5. Özbek Han’ın Balkan Siyaseti

Özbek Han Nogay’ın ölümünden sonra Cuçi Ulusuna bağlılığı gevşeyen Balkan ülkelerini yeniden Altın Orda Devleti’nin kontrolü altına sokmaya çalıştı. Özbek Han doğrudan Bizans İmparatoru II. Andronik ve onun halefi III. Andronik’e karşı savaşmak istemiyordu. Çünkü II. Andronik’in tarih kaynaklarında Bayalun Hatun adıyla zikredilen kızıyla evliydi. Bu yüzden 1323 yılında Altın Orda ordusunu Adrianopol yakınlarındaki savaşta Bizans kuvvetleri tarafından bozguna uğrayan II. Georgiy Terter’in yardımına Bulgaristan’a gönderdi. 1330 yılında da 3.000 kişilik bir kuvveti Sırp Kralı III. Stefan’a karşı savaşan Bizanslıların yardımına yolladı. Ancak İspanyol ve Alman paralı askerlerinin yardımıyla Sırp Kralı müttefik kuvvetlerini bozguna uğrattı. Böylece Özbek Han’ın Balkanlarda Altın Orda’nın hâkimiyetini canlandırma girişimleri sonuçsuz kaldı126.

4.1.6. Özbek Han Döneminde Altın Orda-Rus Siyasî İlişkileri

Özbek Han döneminde iktisadi ve askerî gereksinimlerden dolayı değerli madenlere olan talep ve aynı şekilde Rus vassalların tam itaati Altın Orda yönetiminin Rus knezlikleriyle ilişkilerinde değişiklik meydana getirdi. Ruslar Altın Orda yönetimi tarafından belirlenen miktardaki haracı artık kendileri toplayarak düzenli bir şekilde göndermek zorundaydı. Özbek Han’ın bu siyaseti Rus knezlerin birbirlerinin kanlarını akıtmasının temel sebebi oldu. Onların bazıları idam edildi. Özbek Han Moskova ve Tver knezlikleri arasındaki rekabetten faydalanarak sırasıyla Vladimir Knezi Daniloviç Moskovskiy’e (1317), Tver Knezi Yuriy Mihayloviç’e (1322) ve Suzdal Knezi Aleksandr Mihayloviç’e (1325) Büyük Knezlik yarlıklarını verdi. 1327 yılında Tver’de çıkan Altın Orda karşıtı ayaklanmanın bastırılmasından sonra Büyük Knezlik yarlığı ve bütün Rus Ulusu’ndan haraç toplama yetkisini Moskova Knezi İvan Daniloviç Kalita ve sonra da Semen İvanoviç Gordıy’a verdi. Onların siyasetlerinden

125Hamdullah M. Kazvînî, “Târîh-i Güzîde”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II. İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.93. 126Bertold Şpuler, a. g. e., s.117-118; Roman Poçekayev, a. g. m., s.248. 83 memnun kalan Özbek Han Rus topraklarına askeri sefer düzenlemek için bir sebep görmedi.

Bundan dolayı Rus kronikleri bu dönemi “kırk yıl sessizlik” ifadesiyle belirtmektedirler127. Özbek Han devrinde Rus knezliklerinin itaati devam ettirildiyse de Büyük Litvanya Knezliği’nin yükselişi de başladı. Zira Litvanya Büyük Knezi Gedimin 1320 yılında yardıma gelen Altın Orda temsilcilerine rağmen Volın ve Kiev’i zapt etmeyi başardı. Bunun üzerine Özbek Han 1324 ve 1337 yıllarında Litvanya’ya ordularını sevk ettiyse de Güneybatı Rus topraklarında kontrolü sağlayamadı. Özbek Han Gedimin’in kontrolüne giren Smolensk’e cezalandırmak amacıyla 1339 yılında bir ordu gönderdi. Fakat bir süre sonra Smolensk yine Litvanya Knezi’nin hâkimiyetine girdi. 1340 yılında Litvanyalılar bu kez Güneybatı Rus topraklarındaki son Knezlik olan Galiç’i de zapt ettiler. Böylece Güneybatı Rus topraklarında

Altın Orda hâkimiyeti sona erdi128.

4.1.7. Özbek Han Döneminde Altın Orda-İtalyan Kolonileri Siyasî İlişkileri

Özbek Han selefi Tokta Han devrinde Kırım’dan kovulan Cenevizlilere 1313 yılında yeniden Kefe’ye yerleşme ve ticaret yapma hakkı tanıyan bir yarlık verdi. 1320 yılında Venedikli tüccarlar Özbek Han’a müracaat ederek ondan devamlı ekonomik faaliyette bulunmaları için Kırım’da bir yer tahsis etmesini ve ticari imtiyazlar tanımasını talep ettiler. Uzun süren müzakerelerden sonra 1332 yılında Venediklere istedikleri talepleri karşılayan bir yarlık verildi ve Azak’ta bir pazar yeri kurmalarına müsaade edildi. Buna mukabil Venediklilerin 3% nisbetinde vergi ödemelerini; Venedik gemeilerinin yelken sayısına göre vergi ödemelerini; vergilerin ve ödenmesi lâzım gelen miktarların her iki tarafın temsilcilerinin huzurunda tesbit edilmesi kararlaştırıldı129. Özbek Han bununla Karadeniz’in kuzeyindeki ticareti canlandırmayı arzuluyordu. Böylece hazineye giren ticari vergilerin ve haracın miktarını arttırmak niyetindeydi.

127İlyas Kamalov, Altın Orda ve Rusya (Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi), Ötüken Neşriyat, s.91-93. 128A. N. Nasonov, Mongolı i Rus. İstoriya Tatarskoy Politiki na Rusi, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva- Leningrad, 1940, s.112. 129Mustafa Kafalı, a. g. e., s.79; Roman Poçekayev, a. g. m., s.249.

84

4.1.8. Arap Seyyahı İbn Battûta’nın Özbek Han ile İlgili Müşahadeleri

1333 yılında Sinop’tan denize açılarak Kırım’ın Kerç Limanında karaya çıkan ve Azak ve Macar şehirleri üzerinden Saray’a gelerek bizzat Altın Orda Hanı ile görüşen Arap seyyah İbn Battûta’nın Özbek Han’a dair tespitleri ilgi çekicidir: “Adı Muhammed Uzbek (Özbek)’tir. Han, onların dilinde hükümdar, sultan anlamındadır. Onun geniş bir ülkesi, kuvvetli bir ordusu, şanlı ve şöhretli bir devleti vardır. O, Tanrı düşmanı Kostantîniye halkıyla cihat etmekte, onları kahretmektedir. Onun ülkesi çok büyüktür, muazzam şehirlerle donanmıştır. Kefe, Kırım, Macar, Azâk, Surdak ( Suğdak), Harezm ile taht şehri olan Sarâ (Saray) bu beldelerin en ünlüleridir. Muhammed Uzbek Han dünyanın yedi ulu hükümdarından biridir. Onları şöyle sıralayabiliriz: … [Fas hükümdarı] efendimiz; Mısır ve Şam bölgesinin sultanı; Irak bölgesinin sultanı; şimdi bahsetmekte olduğumuz Sultan Uzbek; Türkistan ve Maverâü’n-nehr’in hükümdarı; Hint hükümdarı ve Çin hükümdarı… …. Cuma günleri namazdan sonra altın kubbede oturur. Burası mükemmel bir şekilde düzenlenmiştir ve altın levhalarla kaplı ahşap direkler üzerine kuruludur. Orta yerde yine altınla süslenmiş, gümüş kaplamalı ahşap bir taht vardır. Tahtın ayakları halis gümüştendir, başları da gümüşle bezenmiştir. Sultan tören esnasında bu tahta oturunca sağ yanında Taytuğlî (Taydula) Hatun oturur. Onun yanında Hatun bulunur. Sol tarafta da sırasıyla Beyelûn Hatun ve Urducâ (Orducî) Hatun otururlar. Tahtın sağ alt kenarında hükümdarın oğlu Tîn Bek (Tinibek), solunda ise öteki oğlu Cânî Bek ayakta beklerler. Ön tarafta sultanın kızı Ît Kucücük oturur. Bu kadınlardan biri içeri girince sultan ayağa kalkar, onun elinden tutar, tahta kadar götürüp yerine oturtur. Ama Taytuğlî Hatun teşrif ettikte; “melike” olduğu ve en beğenilen hatun olma niteliğini kazandığı için sultan onu köşkün ta kapısında karşılar. Oracıkta elinden tutarak içeriye getirir. Tahtın bulunduğu yere kadar onunla yavaş yavaş ilerler, kibarca yerine oturtur ve kendi makamına geçip kurulur. Kadınların hiçbiri kaç-göç yapmadıkları için bu tören halkın önünde cereyan eder. Merasimin bundan sonraki bölümünde saygın ve nüfuzlu emirler içeri girerler. Tahtın her iki yanına konmuş iskemlelere otururlar. Sultanın otağına giren her ziyaretçi iskemlesini kölesiyle beraber getirmek zorundadır. Hükümdarın yakın akrabaları, amca ve kardeş çocukları ön tarafta yerlerini alırlar. Onların tam karşısında, köşk kapısının yanında büyük kumandanların çocukları durur. Onların arka tarafına sağlı sollu, yüksek rütbeli subaylar dizilir. Sonra derecelerine göre halktan bazı kimseler üçer üçer içeri girerek sultanı selâmlar ve dönüp uzağa otururlar. İkindi namazı kılındıktan sonra önce başhatun kalkar. Kumaları, otağına kadar ona refakat ederler. Başhatun kendi çadırına girinceye dek orada beklerler. Sonra her biri kendi arabasına binerek kaldığı çadıra yönelir. Her hatunun yanında elli kadar atlı cariye bulunur. Arabaların önünde yirmi civarında yaşlı kadın yer alır. Onlar da ata binmektedirler. Bunlar “fityân” denilen yiğit hizmetkârlar ile araba arasındadırlar. Hepsinin arkasında yüz kadar genç köle bulunur. Fityân denilen hizmetkârların önünde yüze yakın yüksek rütbeli kapıkulu bulunur. Onlar da ata binmişlerdir. Yüz kadar da yaya köle vardır. Yayalar bellerinde kılıç, ellerinde değnek, atlılarla genç hizmetkârlar arasında yer alırlar. Bütün hatunların geliş ve dönüş tertipleri böyledir. Sultanın Cânî Bek adlı oğluna yakın bir yerde konaklıyordum. Gelişimin ertesi günü ikindi namazından sonra hükümdarın huzuruna çıktım. Yanında şeyhler, kadılar, fakih efendiler, seyyidler, şerifler ve dervişler toplanmıştı. Çeşit çeşit yemek yapılarak zengin bir sofra kurulmuştu; ziyafete katıldık. Bu arada nakîbüleşraflık yapan Seyyid Şerif b. Abdülhamîd ile Kadı Hamza hakkımda övgü dolu sözler söylediler, sultana güzelce takdim ettiler beni! Ayrıca ikram görmem için telmihte bulundular! Buradaki Türkler, gelen yabancıları nasıl ağırlayacaklarını, onlara ne gibi yiyecekler sunacaklarını bilmiyorlar! Kesip yemeleri için koyunlar ve atlar; içecek olarak da kımız tulumları gönderiyorlar! İkramları budur işte! Birkaç gün geçmişti, ikindi namazını sultanla birlikte kıldık; ben

85

çadırıma gitmek için kalktığımda derhâl oturmamı emretti. Önce "dûkî”den yapılma meşrubat (boza) sonra haşlama at ve koyun etinden oluşan bir yemek çıkarıldı…”130.

İbn Battûta’nın bu sözlerinden Özbek Han’ın gündelik rutini, hatunlarının durumu, teşrifat ve kabul törenlerinin detaylarını anlamak mümkündür. Ayrıca İslâmiyeti kabul eden bir hükümdar olarak dinin kurallarına riayet ettiği ve yanından din adamlarını eksik etmediği ortaya çıkmaktadır.

4.2. Canibek Han Devri (1341-1356)

4.2.1.Canibek Han’ın Tahta Çıkması

Altın Orda Devleti’ni yükselişe geçiren Özbek Han 1341 yılında vefat etti. Onun Taydula Hatun’dan Tinibek ve Canibek adından iki oğlu vardı. Veliahdı olan Tinibek Özbek Han vefat ettiği sırada Harezm’de bulunuyordu. Babasının ölüm haberini alır almaz Saray’a hareket etti. Ancak kardeşi Canibek annesiyle birlikte Tinibek’e tuzak kurdu ve başkente geldiğinde onu öldürttü. Böylece Altın Orda tahtına Canibek çıktı131. Tinibek hakkında kaynaklarda pek fazla bilgi yoktur. Arap seyyah İbn Battûta onun hakkında şöyle demektedir: “Tîn Bek (Tinibek) görünüş ve endam bakımından Allah’ın en hoş kullarındandır. Babası onu tahtına vâris kıldı; veliaht yaptığını duyurdu. Onun üzerine eğildi; ilgisini tamamen onda yoğunlaştırdı ama bu tavır Yüce Hakk’ın iradesine uygun değildi. Baba vefat edince o kısa bir müddet hükümdarlık yapmış lâkin çirkin işlerinden ötürü öldürülmüştür”132. İbn Battûta’nın daha sonra ifade ettiği Canibek’le ilgili şu sözlerinden Altın Orda’nın önde gelen ulemasının Tinibek’in yerine Canibek’in han olamasını desteklediği anlaşaılmaktadır: “Onun (Tinibek) yerine başa geçen Cânî Bek ötekinden daha erdemlidir. Seyyid Şerif b. Abdülhamîd, Cânî Bek’in terbiyesini üstlenen hocadır. Buraya geldiğim zaman Cânî Bek’in otağına inmemi tavsiye eden kişiler Kadı Hamza, İmam Bedreddîn Kıvâmî, İmam Mukrî Hüsameddîn Buharî vs. ile beraber Seyyid Şerif’tir. Cânî Bek’in faziletlerinden ötürü bu tavsiyeyi yaptılar; ben de uydum”133.

130Ebû Abdullah Muhammed İbn Battûta Tancî, İbn Battûta Seyahatnâmesi, C. 1, Çev. A. Sait Aykut, YKY, İstanbul, 2004, s.474-476. 131Mustafa Kafalı, a. g. e., s.82-83. 132Ebû Abdullah Muhammed İbn Battûta Tancî, a. g. e., s.480. 133Ebû Abdullah Muhammed İbn Battûta Tancî, a. g. e., s.480. 86

4.2.2.Canibek Han Devrinde Altın Orda-Rus Siyasî İlişkileri

Canibek Han (1342-1357) dış ilişkilerinde Özbek Han’ın ılımlı siyasetini devam ettirdi. Canibek Han da babası gibi Yuan Hanedanı ile iyi ilişkileri sürdürerek Çin’deki üç bölgeden tahsis edilen gelirleri aldı. Ancak bir süre sonra Çin’de başlayan “Kızıl Bandajlar İsyanı”yla birlikte Yuan Hanedanı çöküşe geçtiğinde Canibek Han’ın Büyük Moğol İmparatorluğuyla münasebetleri de kesildi. Canibek Han Moskova’daki İvan Daniloviç Kalita’nın oğullarının (Semen ve II. İvan) Vladimir Büyük Knezliği üzerindeki hak iddialarını ve Litvanya Büyük Knezi Olgerd’le mücadelelerini destekledi. Bununla birlikte diğer knezlikler üzerinde tamamen hâkimiyet kurmalarına müsaade etmedi. Örneğin Tver, Ryazan ve Suzdal yöneticilerinin çatışmalarını bizzat Han çözdü ve onların Moskova’ya karşı müstakilliklerini onayladı. Litvanya Büyük Knezi Olgerd 1349 yılında Canibek Han’a başında kendi kardeşi Koriat’ın bulunduğu bir elçilik heyeti göndererek Ruslara karşı askerî ittifak kurmayı teklif etti. Ancak bundan haberdar olan Semen derhâl Saray’a gidip bağlılığını bir kez daha bildirdi. Bundan memnun kalan Canibek Han Litvanya Büyük Knezi’nin ittifak teklifini reddetti. Bununla birlikte Olgerd Polonya’ya gerçekleştireceği seferde Altın Orda kuvvetlerinin yardımını talep ettiğinde Canibek Han olumlu karşılık verdi. Böylece 1352 yılında Altın Orda kuvvetleri Olgerd’in Polonya ile mücadelesine yardım etti134.

4.2.3.Canibek Han Devrinde Altın Orda-İtalyan Kolonileri Siyasî İlişkileri

Tarih kaynaklarında adil ve kudretli bir hükümdar olarak tasvir edilen Canibek Han annesi Taydula Hatun’un Ortodoks din adamlarını himaye etmesine müdahale etmedi. Taydula Kırım’daki İtalyan tüccarlarına ticaret yapma hakkı tanıyan yarlıklar dahi verdi. Rusya’daki Tula şehri ile Kırım’daki İtalyan ticaret kolonilerinden alınan vergilerin bir kısmı Taydula’ya verildi135. Canibek Han iktidara geldikten bir süre sonra 1332 yılında babasının Venedikli tüccarlara verdiği (Azak’ta bir koloniye sahip olmaları ve bazı vergilerden muaf tutulmalarıyla ilgili) yarlıkı tasdik eden bir yarlık verdi. Ne var ki bir yıl sonra artık Altın Orda ile İtalyan

134Bertold Şpuler, a. g. e., s.128-133; İlyas Kamalov, Altın Orda ve Rusya (Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi), s.93-94. 135İlyas Kamalov, “Altın Orda Hanlığı’nda Hanedan Kadınları”, Ortaçağda Kadın, Ed. A. Çetin, Lotus Yayınevi, Ankara, 2011, s.593-604. 87 kolonileri arasında uzun süre devam eden ihtilaf başladı. Bunu çoğunlukla Altın Orda hanlarının yarlıkları sayesinde Kardeniz’in kuzey sahillerinde uzun süreden beri varlıklarını koruyan ve onlardan birçok imtiyaz elde eden İtalyanlar kışkırttılar. Cenevizlilerin resmî merkezi Kefe’de Ceneviz Konseyi ve Altın Orda Hanı’nın olmak üzere iki ayrı uyruka sahip halk vardı. İtalyan kolonisinin bu statüsünü numizmatik veriler de desteklemektedir. XV. yüzyılda Kefe’de basılan paraların bazılarının üzerinde Ceneviz arması, bazılarının üzerinde de Altın Orda yöneticilerinin tamgası bulunuyordu. Gerçekte Kefe Konsülü ve büyük ailelerin temsilcileri olan asilzâdeler ve tüccarlar kimseye boyun eğmiyorlardı. Onlar yakın bölgelerdeki şehirlerin ve köylerin ahalilerine karşı kendilerini feodal efendiler olarak gösteriyorlardı. Altın Orda Hanı’nın hâkimiyetinde bulunan Azak’taki Venedik kolonisinin İtalyanları da aynı şekilde davranıyorlardı. 1343 yılında Azak’ta meydana gelen bir sokak kavgasında Venedikli Andreolo Çivrano kendisine bir şamar atan Altın Ordalı tüccar Hoca Ömer’i öldürdü. Bu yüzden Azak’ın Avrupalı kökene mensup birçok sakini ve ziyaretçileri yağmalandı ve hatta öldürüldü. Geri kalanlar ise ya Kefe’ye ya da memleketlerine yani İtalya’ya kaçmak zorunda kaldılar. Çatışmaların sonucunda Venedikli, Cenevizli, Floransalı ve Pisalı tüccarların muazzam ekonomik kayıpları oldu. Ayrıca Avrupa’da doğu mallarının, tohum ve balığın değeri oldukça yükseldi. Topraklarında meydan okurcasına hareket eden Avrupalılara öfkelenen Canibek Han onlara karşı gerçek ekonomik yaptırımları uygulamaya soktu ve bütün İtalyan tüccarlarının beş yıl süreyle Azak’taki kolonilerinin bulunduğu Tana’dan kovulmalarını emretti. Canibek Han başka önlemler de aldı. Bunun neticesinde Altın Orda’yla ticaret yapma imkânınından yoksun kalan Pisalı tüccarlara ait Don Nehri’nin ağzındaki Porto-Pisano yerleşimi harap hale geldi136. Venedik Konseyi Azak’taki olaylarla ilgili soruşturma yaptı ve Çirvano’nun suçlu olduğuna hükmederek onu tutuklattı. Bu konuda derhâl Altın Orda Hanı’na haber verdiler ve bu vesileyle ondan Venediklilere Azak’ta yeniden ticaret yapma hakkını tanımasını rica ettiler. Öfkesi yatışan Canibek Han meseleyi sulh yoluyla neticelendirmeye hazır olduğunu ifade etti. Maksimum başarı elde etmek isteyen Venedikliler eski düşmanları olan Kefe’nin Cenevizlileri ile ittifak yaptılar ve ortaklaşa olarak Azak’ta yerli ahaliyle çatışma neticesinde ortaya çıkan kayıpların tazminini talep etmeye karar verdiler. Bu görüşmeleri öğrenen Canibek Han İtalyanların kendisine karşı ittifak kurmak niyetinde olduklarına kanaat getirdi ve 1344 yılında Kefe’ye bir ordu gönderdi. Seferin bahanesi Kefe’deki Cenevizlilerin Hoca Ömer’in katilini Altın Orda kanunlarına göre yargılanması için Han’a teslim etmeyi resmî olarak

136Roman Poçekayev, a. g. m., s.255-256; Mişel Balar, “Genueztsı i Zolotaya Orda”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.601. 88 reddetmeleriydi. Ne var ki Kefe’yi kuşatan Altın Orda kuvvetleri beklenmedik şekilde mağlubiyete uğradılar. Bazı malumatlara göre Altın Orda ordusu 15 bin civarında askerini ve bütün kuşatma aletlerini yitirerek geri çekilmek zorunda kaldı. Geri çekilen Han kinini başka bir Ceneviz kolonisi olan Çembalo (Balaklava)’dan almak istedi. Sadece toprak surlarla çevrili olan şehir Altın Orda askerlerince zapt edildi ve ateşe verildi. Sakinleri ise kaçtılar. Canibek Han’ın öfkesi buna rağmen dinmedi. Bir yıl geçtikten sonra yeniden şehri kuşattıysa da askerleri gene başarılı olamadı. Orduyu komuta eden Beklerbek Mogul Buka bir nevi biyolojik silah kullanmaya karar verdi. Vebadan ölmüş bir kişinin cesedi mancınık yardımıyla kale duvarından içeriye fırlatıldı. Doğal olarak yılın sıcak zamanı dar ve pek temiz olmayan şehirde hemen veba salgını yayıldı. Kuşatmaya ve saldırılara dayanıklı ve sebatlı olan muhasara edilenlerden birçoğu hastalık korkusuyla Venedik ve Ceneviz’e kaçtılar. Ne var ki kaçanların arasında artık hastalık bulaşanlar bulunuyordu. Onlar aynı zamanda Avrupa’ya veba salgınını getirdiler. İşte 1348-1349 yıllarında Avrupa’yı kasıp kavuran ve bazı malumatlara göre Avrupa nüfusunun 60%’ını biçen veba salgını böyle başladı. Salgın Suriye ve Mısır’ı bile etkiledi. Az sonra 1350 yılının başlarında salgın Rus topraklarına yayıldı ve Büyük Knez Semen İvanoviç dâhil birçok Rus hayatını kaybetti. Veba salgını oldukça temiz ve nispeten az nüfuslu olan Altın Orda şehirlerini ve Deşt-i Kıpçak bozkırını pek fazla etkilemedi. Kefeliler Altın Orda’ya haraç ödeyince kuşatma kaldırıldı. Kefe’yi ele geçiremeden geri çekilmek zorunda kalan Canibek Han İtalyanların Altın Orda’da ticaret yapmalarnı yasakladı. Ancak İtalyanların Altın Orda içerisindeki lobi faaliyetleri neticesinde bir yıl sonra ambargo kaldırıldı. 1347 yılında Azak’taki

Venedikliler yeni bir Han yarlıkı aldılar. Bununla muamele vergisi 3%’ten 5%’e yükseltildi137. Canibek Han 1349 yılında İtalyanlar üzerine yeniden bir sefer düzenledi. Azak’a gönderdiği Altın Orda ordusu Venedikliler, Cenevizliler ve Pisalıların mallarını sırasıyla yağmalamaya başladılar. Ne var ki Kefe’den gelen Ceneviz donanması Azak Denizi’ne girdi ve Han’ın ordusunu bombardımana tuttu. Bu yüzden Han kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldı ve İtalyanlarla barış anlaşması imzaladı138.

137A. P. Grigoryev-V. P. Grigoryev, Kollektsiya Zolotoordınskih Dokumentov XIV Veka iz Venetsii: İstoçnikovedçeskoe İssledovanie, İzdatelstvo Sankt-Peterburgskogo Universiteta, Sankt-Peterburg, 2002, s.79-85; Bertold Şpuler, a. g. e., s.127; Roman Poçekayev, a. g. m., s.256-257. 138Roman Poçekayev, a. g. m., s.257. 89

4.2.4.Canibek Han’ın Azerbaycan’ı Zapt Etmesi ve Vefatı

Karadeniz’in kuzey sahilinde İtalyanların çetin direnişi neticesinde istediği hâkimiyeti kuramayan Canibek Han seleflerinin yaklaşık yüz yıl boyunca ele geçirmeye çalıştıkları Azerbaycan’ı zapt etmek için oldukça elverişli şartlara sahipti. Zira 1335 yılında Ebu Said Han’ın vefatından sonra İlhanlı Devleti meydana gelen iç çekişmeler yüzünden parçalanmış ve toprakları üzerinde birbirinden bağımsız birçok devlet ortaya çıkmıştı. Bu durumda Azerbaycan Çobanoğullarından Şeyh Hasan ve kardeşi Melik Eşref’in hâkimiyeti altına girmişti. Canibek Han 1356 yılında oldukça kalabalık bir orduyla (asker sayısı kaynaklarda 100 binden 300 bine kadar değişiyor) Azerbaycan’a sefere çıktı. Melik Eşref’in sayıca az olan ordusu Altın Orda kuvvetleri karşısında bir şansı olmadığını görünce savaşmayarak dağıldı. Böylece Azerbaycan’ı kolayca zapt eden Canibek Han adına hâkimiyet alâmeti olarak Tebriz, Hoy, Nahçivan ve Maraga’da para bastırıldı. Canibek Han Azerbaycan’da bir süre kaldıktan sonra büyük oğlu

Berdibek’i belirli bir kuvvetle Tebriz’de bırakarak Saray’a geri dömeye karar verdi139. Ancak Canibek Han Azerbaycan zaferinin sevincini fazla yaşayamadan yolda hastalanarak vefat etti. Bazı kaynaklara göre onun ölümü oğlu Berdibek’in teşebbüsüyle gerçekleşmişti. Buna göre Canibek’in ciddi surette hasta olduğu anlaşıldığı zaman, büyük emîrlerinden Toglubay, Tebriz’de bulunan Berdibek’e mektup yazarak Han öldüğü takdirde tahta çıkması için bir an önce gelmesini rica etmişti. Tahta çıkmak emelinde olan Berdibek, babasının iznini beklemeksizin hemen yola koyulmuştu. Berdibek babasının karargahına ulaştığında, Han artık iyileşmiş ve ona oğlunun geldğini haber vermişlerdi. Canibek telaşa düşerek Berdibek’i çağıran Toglubay’la konuşmaya karar vermişti. Toglubay meseleyi araştırmak bahanesiyle Han’ın otağından çıkmış ve az sonra yanında birkaç adamıyla gelerek Canibek Han’ı öldürmüştü. Bunun üzerine Berdibek derhâl otağa getirilerek han ilan edilmişti. Kendisine yemin etmek istemeyen emîrleri hemen öldüren Berdibek Han taht ihtirası yüzünden birçok Altın Orda hanının yüz yılı aşkın bir süre sahip olmak istediği Azerbaycan’ı babası ele geçirmişken kolayca terk etmesinden anlaşılacağı üzere devlet işlerinde muktedir bir hükümdar değildi. Tahtı sağlama almak isteyen korkak bir karaktere sahip Berdibek Han babasıyla da yetinmeyerek 12 kardeşini de öldürttü. Yerine veliahd olarak yalnızca kendi oğlunu hayatta bıraktı. Ancak çok geçmeden oğlu da vefat etti ve Han kendisini içkiye verdi, bu zaafiyeti yüzünden de üç yıllık iktidardan sonra ardında veliahd bırakmadan vefat etti (1359). Böylece 1227 yılında Batu ile

139Hamdullah M. Kazvînî, “Târîh-i Güzîde”, s.94-96; Mustafa Kafalı, a. g. e., s.84. 90 başlayan ve 133 yıl iktidarı elinde tutan Ak Orda Hanedanı da sona ermiş oldu. Mensubu bulunduğu sülâleyi yok etmesi dolayısıyla Cuçi Ulusu’nda Berdibek Han’a “Kökün Kırgan

Köten Han” denilmiştir140.

140Mustafa Kafalı, a. g. e., s.84-87; İlyas Kemaloğlu, “Altın Orda Devleti”, s.123-124. 91

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti Bu bölümde Özbek Han devrinde Altın Orda Devleti’nin Memlûklular, İlhanlılar, İtalyan kolonileri, Balkan devletleri, Rus knezlikleri ve Moğol İmparatorluğu’yla ilişkileri; Canibek Han devrinde Karadeniz’in kuzey sahilinde Altın Orda hanlarından aldıkları imtiyazlarla ticari faaliyet yürüten İtalyan kolonilerine karşı yapılan seferler, Rus knezleriyle ilişkiler, Canibek Han’ın Azerbaycan’ı ele geçirmesi ve Berdibek Han devrinde Ak Orda hanedanının sona ermesi konuları hakkında genel bilgi sahibi olunmuştur.

92

Bölüm Soruları 1) Altın Orda Devleti hangi han devrinde resmî olarak İslamiyet’i kabul etti? a)Berke Han b)Canibek Han c)Özbek Han d)Tinibek Han e)Tokta Han 2) Ak Orda Hanedanına mensup son Altın Orda Hanı kimdir?

a)Berdibek Han

b)Tinibek Han

c)Canibek Han

d)Toktamış Han

e)Tokta Han

3) Aşağıdaki olaylardan hangisi Özbek Han devrinde meydana gelmemiştir?

a)İslâmiyet’in resmî devlet dini haline gelmesi

b)Cenevizlilere Kefe’de yerleşme ve ticaret yapma hakkının verilmesi

c) Moskova knezlerine Ruslardan haraç toplama hakkının verilmesi

d) Gök Orda kolunun hâkimiyet altına alınması

e) Azerbaycan’ın ele geçirilmesi

4) Özbek Han’ın Altın Orda tahtına çıkmasına yardım eden devlet adamı kimdir? a) Kutluk Timur b) Yasavur c) Ak Boga d) Tulubay e) Nogay 5) Özbek Han’ın baş hatunu kimdir? a) Çiçek Hatun b) Taydula Hatun c) Baylak Hatun d) Olcay Hatun e) Terken Hatun 6) Canibek Han Azerbaycan’ı hangi devleti yenerek zapt etmiştir? a) İlhanlılar b) Karakoyunlular

93

c) Timurlular d) Çobanoğulları e) Muzafferiler 7) Özbek Han hangi İlhanlı hükümdarı ile sulh yapmıştır? a) Gazan Han b) Ebu Said Han c) Argun Han d) Abaka Han e) Olcaytu Han 8) Aşağıdakilerden hangisi 1343 yılınd Venediklilerin Azak’ta Müslüman bir tüccarı öldürmelerinin sonucu değildir? a) Azak’ta Avrupalıların mallarının yağmalanması b) Avrupa’da tohum ve balığın değerinin artması c) İtalyan tüccarların zarara uğraması d) Porto-Pisano’nun harap hale gelmesi e) Köle ticaretinin yasaklanması 9) 1348-1349 yıllarında Avrupa’da ortaya çıkan veba salgını hangi olayın neticesidir? a) Altın Orda ordusunun Çembalo (Balaklava) kuşatması b) Venediklilerin kolonilerinde temizliğe dikkat etmemesi c) Rusların Azak’a saldırıları d) Memlûk Sultanı’nın dostu olan bir tüccarın Cenevizliler tarafından öldürülmesi e) Vebalı bir İlhanlı tüccarının Kefe’de vefat etmesi 10) Aşağıdakilerden hangisi Özbek Han devrinde hukuk alanında yapılan yeniliklerden biridir? a) Mescidlerin inşa edilmesi b) Mahkemelere kadıların tayin edilmesi c) Yarguci denilen hakimlerin azl edilmesi d) Gayrımüslimlerin İslam hukukuna tâbi olmaları e) Mahkemelerin başkanlığına Bahşi denilen bürokratların tayin edilmesi

Cevaplar 1) c 2) a 3) e 4) a 5) b 6) d 7) e 8) e 9) a 10) b

94

5. 13-14. YÜZYILLARDA ALTIN ORDA’NIN SOL KANADI: GÖK ORDA

95

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? 5.1. Gök Orda’nın Teşekkülü 5.2. Gök Orda Kanadının Sınırları 5.3. Orda ve Halefleri 5.3.1. Konkıran 5.3.2. Konçi 5.3.3. Bayan ve Kubluk (Kuyluk) Arasında İktidar Mücadelesi 5.3.4. Sası Buka 5.3.5. Erzen 5.3.6. Çimtay 5.3.7. Mübarek Hoca 5.3.8. Urus Han 5.4. Altın Orda Devleti’nin Parçalanma Sürecinde Gök Orda Sahası

96

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular 1) Gök Orda Kanadının Nasıl Teşekkül Ettiği Hakkında Bilgi Veriniz?

2) Gök Orda Kanadının Sınırları Hakkında Bilgi Veriniz? 3) Orda Hakkında Tarih Kaynaklarında Geçen Bilgiler Nelerdir? 4) Orda’nın Halefleri Hakkında Bilgi Verin? 5) Altın Orda Devleti’nin Parçalanma Sürecinde Sol Kanatta Meydana gelen Olaylar Hakkında Bilgi Veriniz?

97

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Gök Orda (Sol Kanat)’nın Cuçi Ulusu’nun teşekkülünde Kazanım okuyarak ve Teşekkülü Gök Orda’nın rolü ve önemi araştırarak geliştirilecektir. hakkında bilgi edinilecektir.

Gök Orda’nın Sınırları ve İlk Gök Orda’nın sınırları ve onun Kazanım okuyarak ve Hükümdarı ilk hükümdarı Orda hakkında araştırarak geliştirilecektir. bilgi sahibi olunacaktır.

Orda’nın Halefleri Orda’dan sonra gelen Gök Kazanım okuyarak ve Orda hükümdarları hakkında araştırarak geliştirilecektir. bilgi sahibi olunacaktır.

Altın Orda’nın Parçalanma Urus Han ve Toktamış Han’ın Kazanım okuyarak ve Sürecinde Sol Kanat iktidarları sonrasında Doğu araştırarak geliştirilecektir. Deşt-i Kıpçak’ın Siyasî Durumu hakkında genel bilgi sahibi olunacaktır.

98

Anahtar Kavramlar

• Orda

• Gök Orda

• Sol Kanat

• Bayan

• Urus Han

99

5.1. Gök Orda’nın Teşekkülü

İkinci bölümde de ifade edildiği üzere Cengiz Han’ın kararı gereğince Cuçi’nin vefatından sonra onun yerine ikinci oğlu Batu geçti. Tarihçi Reşîdüddîn’in belirtttiğine göre Cuçi’nin en büyük oğlu ve Batu’nun ağabeyi olan Orda, Batu’nun hükümdarlığına razı oldu ve babasının yerine tahta onu kendisi çıkardı141. Orda’nın Cuçi Ulusu’nun yüksek hâkimiyetini arzulamadığı veya dedesinin kararına razı geldiğiyle alakalı Ötemiş Hacı’nın eserinde şöyle yazmaktadır: “İçen (Orda) ile Sayın (Batu) Han meşhur idiler. (Onlar) (Cuçi Han’ın) Turalı Han (adlı) eşinden doğmuşlardı. Yine (onun) başka eşlerinden 17 oğlu vardı. Bu İçen ile Sayın hanlıktan birbirleri adına feragat ettiler. Sayın Han küçük idi. Büyük kardeşi İçen’e (şöyle) dedi: ‘Babam yerinde (sen) büyük kardeşimsin, (benim için) babam gibisin. Yabancı yurda gidiyoruz. (Sen) Han ol’. İçen dedi: ‘Benim senden yaşça büyük olduğum doğrudur. Ama babamız seni çok sevip (daha çok) değer verirdi. Bugüne kadar senin gücünü ve yerini bilmiş ve tahammül etmiştim. Şayet ki han olursam eskisi gibi (senin) yerini kabul etmeyeceğim. Ve aramızda savaş ve düşmanlık olacak. Sen han ol. Senin Hanlığı’na ben tahammül edebilirim, ama sen benim hanlığıma tahammül edemezsin’. (Sayın) ‘O dediğin nasıl sözdür? Yasaya göre büyük kardeşim varken han olmam bana yakışmaz’ diyip büyük kardeşine (tahtı) çok (ısrarla) teklif etti. Kabul etmediğinde ise (şöyle) söyledi: ‘Olmazsa (şu şekilde) bir iş yapalım. Ulu babamız Çengiz Han’ın huzuruna gidelim. Ben sözlerimi arzedeyim. Siz de sözünüzü arzedin. Babamızın her ne buyruğu olsa, o şekilde yapalım’ dediğinde, (İçen Han)bu sözü makul görüp kabul etti. Bir anadan doğan iki oğul ve (Cuçi’nin) diğer eşlerinden doğan 17 oğul, hepsi Büyük Han’ın huzuruna gittiler. Bunlar Han’ın yanına gittiklerinde, Han onlar için üç orda yaptı. Altın eşikli ak ordayı Sayın Han’a yaptı. Gümüş eşikli kök ordayı İçen’e yaptı. Çelik eşikli boz ordayı

Şiban’a yaptı ”142. Bununla birlikte gerçekte Cuçi Ulusu’nda büyük kardeşler arasında topraklar bölüşüldü. Reşîdüddîn’in belirttiğine göre Cuçi Han’ın ordusunun yarısını Orda, yarısını da Batu idare ediyordu143. Tarihçi Vassâf’ın ifadesine göre bir tümenden daha fazla canlı orduyu meydana getiren Cuçioğullarından dört binbaşı şahsiyet Kerk, Azan, Azl ve Alguy büyük kardeş Horda

141Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T.II, Perevod s Pers. Yu. P. Verhovskogo, İzdatelsvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1960, s.66; Reşîdüddîn, “Câmi’u’t-Tevârîh”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II. İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.41. 142Ötemiş Hacı, Çengiz-Nâme, Haz. İlyas Kamalov, TTK Basımevi, Ankara, 2009, s.3, 31-32. 143Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T.II, s.66; Reşîdüddîn, “Câmi’u’t-Tevârîh”, s.41. 100

(Orda)’nın komutası altında bulunuyordu144. Orda küçük kardeşleri Odar, Tukay-Timur, Şinkur ve Sengüm ile birlikte ordunun sol kanadını meydana getiriyordu ve onlar o zamandan beri sol kanadın prensleri (şah-zadegân-î dâst-î çâp) olarak adlandırılıyorlardı145.

5.2. Gök Orda Kanadının Sınırları

Orda ve onun haleflerinin hüküm sürdüğü toprakların sınırları tesbit etmek oldukça zordur. Gerek Gök Orda Ulusu’nda gerekse de onun hudutları dışında siyasî vaziyetin o veya bu şekilde değişmesine bağlı olarak zaman içerisinde sol kanadın topraklarının sınırları da değişmiştir. Başlangıçta Orda ve ilk haleflerinin iktidarı devrinde doğu ve kuzeydoğu Kazakistan bozkırları Gök Orda’nın hâkimiyet alanını olmuşturmaktaydı. Fakat zamanla Gök Orda sınırları Güney Kazakistan’daki Savran, Sığnak, Cend, Barçkend vb şehirlerin bulunduğu Sır Derya havzasına doğru genişlemiştir. Gök Orda toprakları şartlı olarak doğudan batıya doğru genişliyordu. 13. yüzyılda Gök Orda kanadının sınırları kuzeyde Barabin Ovası ile Kulındin Bozkırı, kuzeyde Tarbagatay ile Balkaş, batıda Sarıarka Bozkırı ve Ulutav Dağları ve güneyde de Karatav dağ silsilesiyle çevriliydi. Artık 14. yüzyılın başlarında Gök Orda hükümdarları hâkimiyet alanlarını Yayık’ın doğu kıyısına kadar genişletmişlerdi146.

5.3. Orda ve Halefleri

Orda Cuçi Ulusu’nun siyasî hayatında önemli rol oynamasının yanında bütün Moğol İmparatorluğu üzerinde de saygın bir mevkiye sahipti. Aslında Orda kardeşi Batu ile birlikte Cengiz Han’ın torunlarının devrinde yani üçüncü yönetici neslin çağında ağabey pozisyonunda bulunuyordu. Reşîdüddîn’in bildirdiğine göre Cuçi Han’ın ilk oğlu Orda Kongrat kabilesinden olan ilk karısı Sartak’tan dünyaya gelen Orda hem babası hayattayken hem de ondan sonra büyük saygınlık sahibiydi ve bu yüzden gerek babasının sağlığında gerekse de onun vefatından sonra oldukça hörmet görmüştü. Büyük Moğol İmparatoru Mengü Han tarafından Cuçi Ulusu adına yazılmış yarlıklarda yasa ve emirler kısmında Cuçi’nin halefi ikinci oğlu Batu idiyse de

Orda’nın adı onun adından önce yer alıyordu147. Bununla birlikte Orda’nın neslinden gelenler

144Vassâf, “Târîh-i Vassâf”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.84-85. 145Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T.II, s.66; Reşîdüddîn, “Câmi’u’t-Tevârîh”, s.41-42. 146Kanat Uskenbay, “Levoe Krılo Ulusa Djuçi v XIII – Naçale XV Veka”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.214. 147Reşîdüddîn, “Câmi’u’t-Tevârîh”, s.41. 101 bir gelenek olarak Batu’nun haleflerini kendi hanları ve hükümdarları olarak tanıyorlar ve yarlıklarda onların adlarını kendilerinin üzerine yazıyorlardı148. 1246 yılında Orda’nın hüküm sürdüğü topraklardan geçen Plano Karpini şöyle yazıyordu: “… Tossuk-han (Cuçi Han)’ın çocukları ise şunlardır: Bati (Batu), o İmparator’dan sonra en zengin ve kudretlisidir; Orda, o bütün başbuğların en yaşlısıdır; Sıban (Şıban), Bora,

Berke, Oaut”149. Aynı müellif daha sonra şöyle yazıyordu: “bu topraklarda Batu’nun büyüğü olan Orda yaşıyor, o bütün Tatar prenslerinin en yaşlısıdır”150. Reşîdüddîn’in bildirdiğine göre Batu’nun emriyle Orda kardeşleri Şiban, Berke, Berkeçar, Tangut ve Tukay Timur’la birlikte Cuçi Ulusu’nu temsilen 1246 yılında Güyük’ün Büyük Moğol Hanı seçildiği kurultaya katıldı. Ayrıca Orda amcası Tuli’nin oğlu Mengü ile birlikte Cengizoğulları arasında yaşı büyükler olarak Cengiz Han’ın küçük kardeşi Temüge- Odçiğin’in tahtı ele geçirmek amacıyla yaptığı teşebbüse karşılık mahkemenin verdiği idam cezasının infazıyla alakalı olarak Güyük Han tarafından görevlendirildi151. Aynı müellifin bildirdiğine göre Batu hayattayken Mengü Han üçüncü kardeşi Hulâgu’yu kalabalık bir orduyla İran topraklarına gönderdiğinde Cuçioğullarından her prensin ordusundan on kişiden ikisini yardımcı olarak Hulâgu’nun ordusuna katılsınlar diye ayırmalarını emretti. Bu durumda Orda oğlu Kuli’yi bir tümen askerle Harezm ve Dehistan üzerinden Hülâgü’ye yardıma gönderdi152. Bu haber Orda’nın 1255 yılı civarında henüz hayatta olduğunu ortaya koymaktadır. Bununla birlikte onun tam olarak ne zaman öldüğü bilinmemektedir. Cengizoğullarının üçüncü neslinin aksakalı olan Orda’nın vefatından sonra onun adı yasak olmaya başlandı ve ölümden sonra verilen en saygın unvan olan İçen Han (Efendi Han) adıyla anıldı. Bundan dolayı çağdaş tarihçiler onun adını ve ölümünden sonra ona verilen unvanı birleştirerek onun adını Orda-İçen’e dönüştürdüler. Onun kardeşi Batu da, Sayın Han olarak bilinir153. Bu ad veya saygı lakâbı aslında onun ölümünden sonra şahsına verilen unvanıydı. Moğollar böylesi unvanları Hanedan mensuplarından vefat edenleri adlandırmak için kullanıyorlardı. Esasen ilk Cuçioğullarının çağdaşları olan yazarlar Orda’yı, İçen ile birlikte adlandırmamışlardı. Orda İçen adlandırması ilk olarak 15. yüzyılın ilk yarısının Farsça yazan müellifinin “Mu’izz al-ansab” adlı eserinde geçmekteydi154.

148Reşîdüddîn, “Câmi’u’t-Tevârîh”, s.42. 149Ioann de Plano Karpini, İstoriya Mongolov, Bvedenie, Perevod i Primeçaniya A. I. Maleina, İzdanie A. S. Surova, S.Peterburg, 1911, s.22. 150Ioann de Plano Karpini, a. g. e., s.51. 151Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T.II, s.118-119. 152Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T.II, s.81. 153Roman Yu. Poçekayev, Batıy Han, kotorıy nye bıl hanom, İzdatelstvo Yevraziya, Moskva-Saintpeterburg, 2018, s.13-17. 154Kanat Uskenbay, a. g. m., s.209. 102

Orda’nın üçü de Kongrat kabilesine mensup Çöke Hatun, Tubakane Hatun ve adı bilinmeyen üç eşi vardı, ayrıca kumaları vardı. Tüm eşlerinden olan yedi oğlu sırasıyla şöyledir:

1) Sertektay, 2) Kuli, 3) Kurumışi, 4) Kungkıran, 5) Çurmakay, 6) Kutuku ve 7) Hulâgu155.

5.3.1. Konkıran

Orda’nın büyük oğlu ve halefi olan Konkıran (Kungkıran) adının manasına rağmen güçlü ve becerikli bir hükümdar değildi. 1270’li yılların sonuna değin Gök Orda’nın başında kalan Konkıran’ın adı tarih kaynaklarında sadece bir kez Büyük Moğol İmparatoru Mengü Han’ın Çağatay ve Ögedey uluslarına karşı giriştiği seferle bağlantılı olarak geçmektedir. Mengü Han noyanlarından birini cesur Türklerden meydana getirdiği on tümenlik bir orduyla onları o bölgeden uzaklaştırmak ve Kayalık sınırları içerisinde kalan ve Otrar’a kadar sürülerinin uzandığı Konkıran-oğul’un ordasına yaklaştırmak amacıyla batıda Beşbalık ile

Karakurum arasındaki yerlere, Ulutağ sınırlarına doğru gönderdi156. Mengü Han düşmanlarını nihaî olarak yok etmek için batıya kalabalık bir ordu gönderdi. Amacı Karakurum ve Beşbalık arasındaki boşluğu zapt etmek ve Kayalık ile Otrar arasındaki yerlerde konuşlanan Orda’nın oğlu ve halefi Konkıran’ın komutası altındaki Cuçioğullarının kuvvetleriyle birleşmekti.

Neticede Çağatay Ulusu’ndaki kompolculara sempati duyan bütün komutanlar öldürüldü157.

5.3.2. Konçi

Konkıran’ın hiç evladı yoktu. Bu yüzden Konkıran öldükten sonra Gök Orda Ulusu’nun tahtına Orda’nın torunu ve Sertektay’ın oğlu Konçi (Kulçi veya Koyunçi) çıktı ve uzun süre iktidarda kaldı158. Konçi’nin lâkabı “Toruk Han” idi159. Onun saltanatı döneminde kudretli Moğol İmparatorluğu Cengizoğullarının çeşitli hanedanları arasında uzun süre devam eden savaşlar neticesinde parçalanmaya başladı. Konçi bu dönemde aktif bir dış siyaset yürüttü. İlk başta Kaydu ile ittifak kuran Konçi onunla birlikte Kubilay Han’a karşı savaştı160. Konçi, Ak Orda Hanı Tuda Mengü ve Emîr Nogay 1280 yılından sonra Kubilay Han ile barış yaptı ve onun rehin olarak tuttukları oğlu Nomokan’ı serbest bırakak babasına iade ettiler. Kubilay Han

155Reşîdüddîn, “Câmi’u’t-Tevârîh”, s.42. 156Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T.II, s.137-138. 157V. V. Bartold, “Oçerk İstorii Semireçya”, Soçineniya, T.II, Ç.1, İzdatelstvo Vostoçnoy Literaturı, Moskva, 1963, s.65. 158 Reşîdüddîn, “Câmi’u’t-Tevârîh”, s.41. 159Mustafa Kafalı, Altın Orda Hanlığı’nın Kuruluş ve Yükseliş Devirleri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1976, s.18-21, s.26. 160Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T.II, s.13. 103 bu jeste hediyelerle ve finans yardımıyla karşılık verdi. Çince olarak kaleme alınan “Yuan Şi” adlı tarih kaynağında yazdığına göre İmparator Prens Huo-ni-çi (Konçi)’ye 500 külçe gümüş, inci kolye ve sırma kumaşlar gönderdi. Ertesi yıl Huo-ni-çi’nin askerlerine çeşitli hediyeler yollandı161. Konçi Ak Orda hanlarından farklı olarak İran’a ve Azerbahcan’a hâkim durumdaki İlhanlılarla dostluk kurdu. Argun Han, Geyhatu Han ve Gazan Han’a elçilerini yollayarak

İlhanlılarla barış yaptı162. Büyük Moğol İmparatorluğu ve İlhanlılarla barış yaptıktan sonra Konçi’nin güneydeki komşuları Ögedey ve Çağatay uluslarıyla olan ilişkileri bozuldu. Günümüz Kazakistanının güney ve güneydoğusunda yer alan şehirler (kaynaklarda Karı- Sayram’ın adıyla geçmektedir. Orda’nın torunları hâkimiyet alanlarını doğudan güneye Çu- Talas bozkır kuşağına doğru genişletmişlerdi. Bu durum Yedisu’ya hâkim durumdaki Kaydu ile savaşa sebebiyet verdi. Reşîdüddîn’e göre Karı-Sayram Kaydu’ya bağlı olmakla birlikte

Konçi’nin uluslarından biriydi163. Bununla birlikte Konçi’nin iktidarı devri sukunetle geçti. Bu dönemde Gök Orda’nın Ak Orda’dan müstakil olduğunu ifade etmek mümkündür. Reşîdüddîn’in şu ifadeleri bu görüşü desteklemektedir: “Genellikle Batu’nun yerini alanları kendi hükümdarları ve yöneticileri olarak sayıyorlar ve onların adlarını kendi yarlıklarının üzerine yazıyorlar”, ancak “en başında Orda’nın yerini alan onun soyundan birisinin Batu soyunun hanlarına gitmek için sebebi yoktu, çünkü onlar birbirlerinden ayrılmışlar ve aynı

şekilde kendi uluslarının müstakil hükümdarları olmuşlardı”164. Ne var ki Konçi’nin 1299 yılı civarında ölmesinden sonra Gök Orda’daki siyasî istikrar onun seleflerinin iktidar mücadeleleri yüzünden bozuldu.

5.3.3. Bayan ve Kubluk (Kuyluk) Arasında İktidar Mücadelesi

Konçi’nin ölümünden sonra 14. yüzyılın başından 1360’lı yıllara kadar olan süreçte Gök Orda’nın tarihi kaynaklarda yeterli bilgi olmadığı için çok iyi aydınlatılamamıştır. Taht kavgalarının ve bu minvalde ortaya çıkan hâkimiyet mücadelelerinin yaşandığı bu dönemde sol kanadın tahtına sırasıyla Konçi’nin büyük oğlu ve halefi Bayan, Konçi’nin dördüncü ve küçük oğlu Makuday (Mangıtay), Ordaoğullarının diğer bir kolundan gelen Timur Buka’nın oğlu Kubluk (Kuyluk) ve Kubluk’un oğlu Kuştay (Kuşay veya Kuş-Timur) çıktılar. Tarih

161Kanat Uskenbay, Vostoçnıy Daşt-i Kıpçak v XIII – Naçale XV Veka. Problemı Etnopolitiçeskoy İstorii Ulusa Djuçi, İzdatelstvo “Fen” AN RT, Kazan, 2013, s.130-131. 162Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T.II, s.67; Reşîdüddîn, “Câmi’u’t-Tevârîh”, s.42. 163Raşid ad-din, Sbornik Letopisey, T. I, Kniga Pervaya, Perevod s Pers. L. A. Hetagurova, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1952, s.81. 164Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T.II, s.66; Reşîdüddîn, “Câmi’u’t-Tevârîh”, s.42. 104 kaynaklarının şehadetine göre onlardan herbiri Gök Orda hükümdarlığını belirli sürelerle

üstlendiler165. Reşîdüddîn’in verdiği bilgilere göre Gök Orda hükümdarı Bayan, Kaydu’nun oğlu Yangiçar ile düşmanlık içerisindeydi, İslam Hükümdarı Gazan Han ile dosluk kurmuştu ve Cuçi tahtının sahibi Tokta Han ona yardım ediyordu. Kudretli Kaydu onun muhtemel harekatından korkuyordu. Oysa Orda Ulusu’nun hükümdarıyla düşman olan Kubluk, Bayan’dan kopardığı ve Kaydu ile Duva’nın onun yardımına gönderdiği ordusuyla yetiniyordu166. Bu ifadelerden Kubluk’un Gök Orda Ulusu’nda sadece yüksek iktidar iddiasında bulunduğu anlaşılıyor. Zira Kaydu ile Duva’nın onun ulusunun hükümdarı olması için yardım göndermelerine dair ifadeler bunu ortaya koyuyor. İbn Haldûn’a göre Konçi’den sonra Gök Orda tahtına onun oğlu Kuyluk çıktı. Ancak

Kuyluk’un kardeşi Bayan ona karşı ayaklandı167. Reşîdüddîn’in ifadesine göre Orda Ulusu’nun büyük kısmını Bayan yönetiyordu168. Ortaçağ Müslüman yazarlarının bu ifadelerinden Konçi’nin ölümünden sonra Gök Orda kanadında iki hükümdarın aynı anda hüküm sürdüğü ve birbirleriyle hâkimiyet mücadelesi içerisinde oldukları anlaşılmaktadır169. Bu mücadelede Kaydu ve Çağataylı Duva Han’ın Kubluk’u destekledikleri de ortaya çıkmaktadır. Onların Orda Ulusu’nda han olması için Kubluk’a yardım etmelerinin sebebi Gazan Han ile giriştikleri mücadelede onu kendi müttefikleri yapmak istemeleriydi. Bayan, Kubluk ve Kaydu ile Duva’nın ordusuyla 18 kez savaştı, onlardan altısına şahsen katıldı. En sonunda mağlubiyete uğratıldı ve Batu tahtının sahibi Tokta’nın memleketinin sınırlarına kaçtı170. Sürekli devam eden bu savaşlar yüzünden onun (Bayan) askerleri yoksul düştü, savaşlar kısmen atlı kısmen de yaya oluyordu, ne var ki o (Bayan) gene de sebatla düşmanla mücadele ediyor ve bu taraftan (yani Gazan Han’dan) mal yardımı istiyordu171. Bayan’a iç savaşta zafer kazanması için Tokta Han’ın ordusu yardım etti. Ebu’l Kasım el-Kaşanî’nin “Tarih-i Olcaytu” adlı eserinde yazdığına göre “Tokta iktidarının sonunda Orda’nın oğlu Tubici (Konçi, fakat o Orda’nın oğlu değil torunuydu) öldü. Onun geride büyüğü Bayan ve küçüğü Mumkiya adında iki meşhur oğlu kaldı. Bayan babasından ulusunu ve ordusunu devraldı, Mumkiya ise ona karşı çıktı ve onu ülkeden ve ulustan kaçmak ve göç etmek

165Kanat Uskenbay, Vostoçnıy Daşt-i Kıpçak v XIII – Naçale XV Veka…, s.135-136. 166Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T.II, s.68; Reşîdüddîn, “Câmi’u’t-Tevârîh”, s.43-44. 167İbn Haldûn, “Kitabu’l –İber divânu’l-mübtedâ ve’l-haber fî eyyamu’l-arab ve’l-acem ve’l-berber”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı, İzvleçeniya iz Soçineniy Arapskih V. G. Tizengauzenom, T.1, Sanktpeterburg, 1884, s.394. 168Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T.II, s.68; Reşîdüddîn, “Câmi’u’t-Tevârîh”, s.44. 169Kanat Uskenbay, Vostoçnıy Daşt-i Kıpçak v XIII – Naçale XV Veka…, s.136-137. 170Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T.II, s.68; Reşîdüddîn, “Câmi’u’t-Tevârîh”, s.44. 171Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T.II, s.68; Reşîdüddîn, “Câmi’u’t-Tevârîh”, s.44.

105 zorunda bıraktı. Tokta sayısız kana susamış askeriyle ona yardıma çıktı ve zafer kazandı.

Mumkiya kaçtı ve baba yurduna Bayan’ın ardından yerleşti”172.

5.3.4. Sası Buka

1310’lu yıllarda Bayan Altın Orda ordusunun yardımı olmaksızın Gök Orda Ulusunda hâkimiyeti geri almayı başaramıyordu. Bu dönemden itibaren Gök Orda Ak Orda’nın himayesini kabul etti. Bayan’ın halefi olan oğlu Sası Buka (1318-1321) kısa bir süre iktidarda kaldı. Muîneddin Natanzî’nin verdiği malumatlara göre “Sası Buka bağlılığını ve tâbiliğini devam ettirdi. Tuğrul Han ve Özbek Han’a hizmet etmekten geri adım atmadı ve hiç muhalefet ve kurultaya katılmamazlık etmedi. Han’a sadakatini muhafaza ederek 1321 yılına doğru vefat etti ve Savran Kalesindeki türbesine defnedildi”173.

5.3.5. Erzen

Muîneddin Natanzî’nin verdiği malumatlara göre Sası Buka Han’ın ölümünden sonra Özbek Han’ın emri gereğince Erzen (İrzan) Cuçi Ulusu’nun sol kanadının hanı oldu. Oldukça akıllı, basiretli ve adil bir hükümdar olan Erzen ülkede büyük hakimiyet kurdu. Onun konumu kısa sürede Özbek Han’ın kendisinin büyüklüğüne yakın seviyeye ulaştı. Şerefli ve Allah’tan korkan dindar padişah Otrar, Savran, Cend ve Barçkend’de medrese, hanak, mescid ve diğer dini yapılar inşa ettirdi. Onun devrinde küçükler büyüklere, büyükler de küçüklere büyük hörmet etti. Erzen âdillik ve yufka yüreklikteki şöhretiyle bütün Türkistan’ı yüksek cennete çevirdi ve neredeyse yediyüz soydaşına herbirinin kendi yurt, yüksek makam, hizmet ve kendi etrafındaki insanlara sahip olacağı bölgeler verdi. Tanınmış insanlardan hiç kimse basit halka eziyet etmedi ve basit halktan hiçkimse mehur kişilere saygısızlık etmedi. Onun iktidarı döneminde hâkim olan huzur ve refahı sonradan insanlar rüyalarında dahi göremediler. Erzen

Sığnak şehrinde defnedilmişti174.

172Abu’l Qasem ibn ‘Ali ibn Mohammad al-Qashani, The History of Uljaytu, Edited by M. Hambly, Printed in Ziba Press, Tehran, 1969, s.144’ Kanat Uskenbay, “Levoe Krılo Ulusa Djuçi v XIII – Naçale XV Veka”, s.212’den naklen. 173Natanzî, “Muntahab at-tevârîh-i Muîni”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.129. 174Natanzî, “Muntahab at-tevârîh-i Muîni”, s.129-130. 106

5.3.6. Çimtay

Hicri 740-741 yılları civarında Özbek Han’ın oğlu Tinibek ordusuyla Sığnak’a girdi. Eğer Erzen o sıralarda hayatta idiyse büyük ihtimalle barışçıl bir şekilde kendi hâmisinin oğluna hâkimiyeti vermiş olurdu. Tinibek Sığnak’ta uzun süre kalmadı. Artık hicri 742 yılının başında babasının öldüğü haberini alarak geri döndü. Ne var ki, küçük kardeşi Canibek’in emîrleri Saray’a geri dönmekte olan Tinibek’i Sarayçik’te karşıladılar ve haince öldürdüler. Babasının tahtını ele geçiren Canibek Doğu Orda’daki isyanı unutmadı. Muhtemeldir ki, yerli asilzâdelerin desteğini sağlamaya çabalayarak Erzen’in oğlu Çimtay (Cimbay)’ı han olarak tasdik etti. Bununla birlikte buraya kendi adamlarını tayin etmedi. Sığnak Ulusu’nun yeni Hanı bütün kendi faaliyetlerini iç istikrarı yenilemek için yaptı ve zamanın talepleri doğrultusunda kırıkları tamir etti. Canibek’le aynı anda Hicri 742-743 yıllarında (1341/2-1342/3) tahta çıkan Çimtay ondan dört yıl fazla yaşadı ve yaklaşık olarak 762 yılında (1360/1361) öldü. Çimtay’ın hâkimiyetinin son yılları Ak Orda’daki kargaşa dönemine denk geldi175.

5.3.7. Mübarek Hoca

1360’lı yıllarda daha evvel Kıyat asilzâdelerinin güçlü olduğu Sır Derya boyunda Cuçi’nin oğlu Tukay Timur’un neslinden gelenler yükselmeye başladı. Ötemiş Hacı’nın belirttiğine göre burada sırasıyla Kara Nogay (yaklaşık Hicri 761-763 yılları) ve Tuglı Timur (yaklaşık Hicri 763- 767 yılları) hüküm sürdüler. Onların hâkimiyetinden sonra iktidara hicri 768-769 yıllarında bir veriye göre Tukay Timur neslinden, başka bir veriye göre de Orda’nın soyundan gelen Mübarek Hoca geldi176. Natanzî’ye göre Mübarek Hoca Erzen’in oğluydu ve onun vefatından sonra sol kanadın hükümdarı olmuştu. Aynı müllefin onun hakkındaki görüşleri şöyledir: “Mübarek Hoca aşırı şöhret düşkünlüğü ve hırsı yüzünden isyan (fitne) çıkardı ve bu fesat (bulgak) hakkındaki hatıra o zamandan beri Deşt-i Kıpçak’ta muhafaza edilmiştir. İnsanlar asayiş, refah ve huzura alıştıklarına göre bu fesat büyük boyutlara ulaşmadı. Altı ay sonra Saray’a eş cennet benzeriyle vedalaştı ve daha 2 yıl 6 ay orada ölene dek yurtsuz Kırgız ve Altay memleketlerinde göçerlik etti”177. Günümüze kadar ulaşan madeni paralara göre ise o toplam olarak Hicri 768-769

175Kanat Uskenbay, Vostoçnıy Daşt-i Kıpçak v XIII – Naçale XV Veka…, s.156-158. 176Ötemiş Hacı, Çengiz-Nâme, Haz. İlyas Kamalov, TTK Basımevi, Ankara, 2009, s.63; Kanat Uskenbay, Vostoçnıy Daşt-i Kıpçak v XIII – Naçale XV Veka…, s.165-170. 177Natanzî, “Muntahab at-tevârîh-i Muîni”, s.130.

107

(1366/1367-1367/1368 yılları)’dan 770 (1368/1369) yılına kadar yaklaşık iki yıl hüküm sürdü178. Bu durumda onun çıkardığı isyandan sonra Özbek Han tarafından Gök Orda tahtından uzaklaştırıldığı, fakat 1367 yılına doğru yeniden Doğu Deşt-i Kıpçak’ta hâkimiyeti ele geçirdiği düşünülebilir.

5.3.8. Urus Han

Mübarek Hoca’dan sonra Sığnak’ta Urus Han adına para basılmaya başlandı. Mübarek Hoca Han’ın iktidarındaki şartlar bilinmemektedir. Büyük ihtimalle Cuçi’nin oğullarından Tukay-Timur neslinden gelen Urus Han tarafından tahttan indirildi ve bir süre daha Sığnak

Ordası’nın doğu göç istikameti civarında Kırgızlar arasında ve Altay’da dolaşıp durdu179. Urus Han (1369-1379) tahta çıkar çıkmaz Sığnak şehrinde para darbettirmişti. Urus Han daha sonra 1377 yılında Saray tahtını da ele geçirdi ve burada da kendi adına para darbettirdi. Urus Han Mamay Mirza’nın kontrolü altında bulunan Kırım haricinde Altın Orda Devleti’nin bütün topraklarına hâkim duruma gelmişti. Böylece Tukay-Timur neslinden Altın Orda tahtına çıkan ilk şahsiyet Urus Han oldu. Urus Han’ın Kayırçak, Tokta Pulat (Tokta Buka), Timur Melik, Tuğluk Pulat ve Toktakıya adlarında oğulları vardı. Urus Han’ın adları geçen oğulları içerisinde yalnızca Kayırçak’ın oğlu Barak’ın neslinden gelenler Kazak İli’nin başına geçerek hanedan tesis edebildiler. Bu sıralarda Urus Han’ın amcazâdesi Tuy-Hoca Oğlan oğlu Toktamış ve diğer amcazâdesi Timur Kutluk Urus Han’ın hizmetinde bulunuyorlardı. Bunlardan

Toktamış Urus Han ile bozuşarak Türkistan Hükümdarı Emîr Timur’un yanına sığınmıştı180. 5.4. Altın Orda Devleti’nin Parçalanma Sürecinde Gök Orda Sahası 6. Bölümde detaylı olarak ele alınacağı üzere Urus Han’ın oğulları Emîr Timur’un desteklediği Toktamış’la 1376 yılından giriştikleri mücadelede dört kez üstünlük sağladıysalar da nihayet 1379 yılında savaşı kaybettiler. Böylece Gök Orda sahasını ele geçiren Toktamış iki yıl içerisinde önce İdil boyunu kontrolü altına aldı, daha sonra da Mamay Mirza’yı mağlup ederek Cuçi Ulusu’nun batı kanadının bütün bölgelerini kendi hâkimiyeti altında birleştirmeyi başardı. Sarıarka ve Doğu Deşt-i Kıpçak (Kazakistan) bozkırları Toktamış’ın hâkimiyetini şeklen tanırken yerli kabile aristokrasisi aracılığıyla yönetilmeye devam ettiler. Onlardan bazıları örneğin Mangıtlar ve Kongratlar Toktamış’ın devletinde yüksek askerî mevkiler elde

178Mustafa Kafalı, a. g. e., s.28-29; Kanat Uskenbay, “Levoe Krılo Ulusa Djuçi v XIII – Naçale XV Veka”, s.213. 179S. G. Klyashtorny - T. İ. Sultanov, Kazakistan. Türkün Üç Bin Yılı, 2. Bs., Çev. D. Ahsen Batur, Selenge Yayınları, İstanbul, 2004, s.206. 180Mustafa Kafalı, a. g. e., s.30-31. 108 ettiler. Diğer kabileler ise kendi iktidarlarını yeniden kurmak isteyen Urus Han’ın neslinden gelenleri desteklemeye başladılar. Onlar ancak Toktamış’ın Emîr Timur’la giriştiği savaşları kaybetmesinin ardından meydana gelen iç karışıklıklar neticesinde 15. yüzyılın ilk çeyreğinde ortaya çıkan parçalanma sürecinde Barak Han’ın Doğu Deşt-i Kıpçak’a hâkim olmasıyla amaçlarına ulaştılar. Ancak 1428 yılının sonuna doğru Barak Küçük Muhammed’le giriştiği savaşta mağlup edilerek öldürüldü. Aynı sıralarda Doğu Deşt-i Kıpçak Cuçi’nin oğullarından Şıban’ın neslinden gelen Ebu’l-Hayr Han’ın hâkimiyeti altına girdi. Böylece Gök Orda sahasında Özbek Hanlığı ortaya çıktı. Bununla birlikte Barak’ın oğulları Canibek ve Giray sultanlar Ebu’l-Hayr’ın baskılarına dayanamayarak Özbek Hanlığı’ndan ayrıldılar ve kendilerine tâbi kabile gruplarıyla Doğu Çağatay Hanı II. İsen Buka’nın yanına sığındılar. II. İsen Buka onların Yedisu ve Kozıbaşı’nda yurtlanmalarına müsaade etti. Böylece Urus Han’ın neslinden gelenlerin inisiyatifi ile Kazak Hanlığı’nın temeli atıldı181.

181Osman Yorulmaz, “Kazaklar ve Kazak Hanlığı”, Avrasya’nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Haz. Hayrunnisa Alan- İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.444-446. 109

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti Bu bölümde Cuçi Ulusu’nu meydana getiren iki kanattan biri olan sol kol yani Gök Orda ve onun ilk hümüdarı Orda; Orda’nın halefleri Konkıran, Konçi, Bayan, Kubluk, Sası Buka, Erzen, Çimtay ve Mübarek Hoca’nın iktidarları devriyle ilgili tarih kaynaklarında geçen bilgiler ve Urus Han ve sonrasında sol kanatta meydana gelen siyasî gelişmeler gibi hususlar anlatılmıştır.

110

Bölüm Soruları 1) Aşağıdakilerden hangisi Orda’nın oğullarından biri değildir?

a) Konkıran b) Sertektay c) Kuli d) Hulâgu e) Kayırçak

2) Aşağıdakilerden hangisi Orda’nın kardeşlerinden biri değildir? a) Şıban b) Temuge Odçiğin c) Berke d) Batu e) Tukay Timur

3) Orda ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır? a) İçen Orda’nın ölümünden sonra kendisine verilen unvanıdır b) Cuçi Han’ın en büyük oğlu Orda’dır c) Orda’nın eşlerinden üçü Kongrat kabilesindendir d) Orda kardeşi Batu ile taht mücadelesine girişmiştir e) Mengü Han tarafından verilen yarlıklarda Orda’nın adı Batu’nun üstünde yazar

4) Orda’nın halefi kimdir? a) Konkıran b) Çimtay c) Konçi d) Kubluk e) Bayan

5) Aşağıdaki hangi iki Gök Orda hükümdarı arasında iç savaş yaşanmıştır? a) Batu ve Orda b) Bayan ve Kubluk c) Erzen ve Mübarek Hoca d) Çimtay ve Erzen e) Konçi ve Konkıran

6) Aşağıdaki Gök Orda hükümdarlarından hangisi dindar bir Müslüman kişiliği ile tanınmıştır?

a) Orda b) Çimtay c) Erzen d) Kubluk e) Konkıran

7) Urus Han’la ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi doğrudur?

a) Merkezi Sığnak şehri olmuştur

111

b) Çimtay’ı tahttan indirerek han olmuştur c) Orda’nın soyundan gelmiştir d) Kırım’ı ele geçirmiştir e) Toktamış Han’ı tahta çıkarmıştır

8) Tokta Han hangi Gök Orda hükümdarını kendi ulusu içerisindeki hâkimiyet mücadelesinde desteklemiştir? a) Kubluk b) Çimtay c) Erzen d) Bayan e) Mubarek Hoca

9) Ebu’l-Hayr Han Doğu Deşt-i Kıpçak’ta hangi devleti kurmuştur? a) Kazan Hanlığı b) Kazak Hanlığı c) Astarhan Hanlığı d) Kırım Hanlığı e) Özbek Hanlığı

10) Konkıran hangi Büyük Moğol Hanı ile Çağataylılara karşı ittifak yapmıştır?

a) Kubilay Han b) Güyük Han c) Mengü Han d) Timur Olcaytu Han e) Ögedey Han

Cevaplar 1) e 2) b 3) d 4) a 5) b 6) c 7) a 8) d 9) e 10) c

112

6. ALTIN ORDA DEVLETİNDE FETRET (BULKAK) DEVRİ (1360- 1380)

113

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

8.1.Hızır Han ve Altın Orda Devleti’nin Birliğinin Bozulması 8.2.Mamay Mirza’nın Yükselişi 6.3. Bulkak Devrinde Cuçi Ulusunun Sol Kanadı 6.4. Toktamış Han’ın Doğu Deşt-i Kıpçak’ı Hâkimiyeti Altına Alması 6.5. Kulikova Meydan Muharebesi

114

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1) Berdibek Han’ın ölümünden sonra Altın Orda Devleti’nin birliğinin nasıl bozulduğunu, açıklayınız?

2) Cuçi Ulusu’nda Mamay Mirza’nın hâkimiyeti nasıl ele geçirdiği hakkında bilgi veriniz?

3) Bulkak devrinde Altın Orda’nın sol kanadının siyasî durumu hakkında bilgi veriniz?

4) Toktamış Han’ın Doğu Deşt-i Kıpçak’ta hâkimiyet kurmasını anlatın?

5) Kulikova Meydan Muharebesi’nin önemini anlatın?

115

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Hızır Han ve Altın Orda Berdibek Han’ın ölümünden Kazanım okuyarak ve Devleti’nin Birliğinin sonra ortaya çıkan siyasî araştırarak geliştirilecektir. Bozulması karışıklıklarla birlikte Altın Orda Devleti’nde ortaya çıkan fetret dönemini anlamak.

Cuçi Ulsusu’nda Mamay Mamay Mirza’nın Batı Deşt-i Kazanım okuyarak ve Mirza’nın Hâkimiyeti ele Kıpçak’ta hâkimiyeti nasıl ele araştırarak geliştirilecektir. geçirmesi geçirdiğini öğrenmek

Bulkak Devrinde Altın Bulkak devrinde Altın Kazanım okuyarak ve Orda’nın Sol Kanadı ve Orda’nın sol kanadındaki siyasî araştırarak geliştirilecektir. Toktamış Han’ın Doğu Deşt-i durumu ve Toktamış Han’ın Kıpçak’ta Hâkimiyeti Ele iktidar mücadelesi hakkında geçirmesi bilgi sahibi olmak

Kulikova Meydan Muharebesi Kulikova Meydan Kazanım okuyarak ve Muharebesi’nin Türk ve Rus araştırarak geliştirilecektir. tarihi açısından önemini kavramak

116

Anahtar Kavramlar

• Bulkak Devri

• Mamay Mirza

• Urus Han

• Toktamış Han

• Emîr Timur

• Kulikova Meydan Muharebesi

117

6.1. Hızır Han ve Altın Orda Devleti’nin Birliğinin Bozulması

Dördüncü bölümde ifade edildiği üzere Berdi Bek Han’ın bütün kardeşlerini öldürmesi ve ardında tahta çıkacak veliahd bırakmadan vefat etmesinden sonra Batu ile başlayan ve 133 yıl kesintisiz iktidarı muhafaza eden Ak Orda hanedanı son bulmuştu. Bununla birlikte Cuçi Ulusu’nda yaklaşık 20 yıl süren ve ardı ardına birçok Cuçi soyuna mensup Cengizoğlunun taht için birbiriyle çekiştiği siyasî istikrarsızlık sürecine girildi. Tarih literatüründe “Bulkak veya fetret devri” adlandırmasıyla anılan bu devirde Cuçi Ulusu’nda nüfusun büyük bir çoğunluğu Türk kökenli ve Müslüman olmasına rağmen Cuçi’nin 15 oğlunun neslinden gelen çok sayıda hanedan mensubu bulunması sebebiyle birçok han namzedi ortaya çıktı. Bununla birlikte fetret döneminde Ak Orda (Batu nesli) ve Gök Orda (Orda nesli) hanedanı mensupları artık son bulduğundan dolayı Tukay Timur ve Şıban neslinden gelen hanzâdeler siyasî mücadelelerde yer aldılar. Ulus emîrleri de bu mücadelede aktif rol oynayarak herbiri kendi adayını han yapmak için uğraştı. Zira tahta çıkmak isteyen han namzetleri güçlü emîrlerin desteğini almak durumundaydı ve hatta tahta çıktığı takdirde gerçek iktidarı onların eline vermek zorundaydı. Araştırmacıların tespitine

göre bu süreçte Saray tahtına kısa aralıklarla 19 han çıktı182. İlk olarak Ak Orda Hanedanı sükut etse de Cuçi Ulusunda nüfuzunu muhafaza eden Özbek Han’ın yaşlı hatunu Taydula Begim “Şimdi yurttaki hanlık Şiban Han’ın oğullarına düşer” diyerek Mangıtay’ın oğlu Hızır Oğlan’ı Ak-Göl’deki yurdundan getirterek tahta oturttu ve Ak Orda’nın hâkimiyet alâmeti olan Altın Busagalı ona verdi. Taydula yaşlı olmasına rağmen Hızır Han ile evlenmek arzusundaydı. O büylece nüfuzunu korumak istiyordu. Ancak Hızır’ın atalığı Nayman Kutlu Buka buna karşı çıktı ve onu Taydula’yı nikâhına almaması husussunda ikna etti. Taydula bunun üzerine Hızır Han’ı tahttan indirtti ve onun yerine Canibek Han’ın oğlu olduğunu iddia ettiği Kildibek (1360-1361) adında birini geçirdi. Ne var ki, Cuçi Ulusu’nun ileri gelen zâdeganı Berdibek Han’ın bütün kardeşlerini öldürdüğünü bildiğinden dolayı ona “Yalgan (yalan) Kildibek Han” denildi ve az sonra Saray’a gelen Hızır Han tarafından tahttan indirildi. Hızır Han yeniden devirmek isteyen Taydula Hatun Cuçi’nin oğullarından Boul’un neslinden gelen Bazarcı Oğlan’ı tahta çıkarmaya teşebbüs ettiyse de Hızır Han tarafından her ikisi de öldürüldü. Bununla birlikte Hızır Han’a karşı çıkan Cuçi neslinden Timur Hoca ve Ordu Melik’te taht mücadelesine giriştiler. Hızır Han 1-2 ay gibi kısa fasılalarla tahtı ele geçiren bu rakiplerini de bertaraf etmeyi başardıysa da, bu kez kendi

182İlnur Mirgaliyev, Politiçeskaya İstoriya Zolotoy Ordı Perioda Pravleniya Toktamış Hana, İzdatelstvo AN RT, Kazan, 2003, s.25-26. 118

oğlu Murad’ın suikastine kurban gitti (1362). Murad Han Saray tahtına çıktıktan sonra yeniden ortaya çıkan Kildibek ile giriştiği hâkimiyet mücadelesinden zaferle ayrılsa da

iktidarı çok uzun sürmeyecekti183. Cuçi Ulusu’nda Berdibek Han’ın vefatından sonra ortaya çıkan siyasî istikrarsızlık sürecinde Özbek Han devrinde son verilen Gök Orda hanedanını hüküm sürdüğü sol kanat ta Saray’a tabi olmaktan çıktı. Hızır Han Deşt-i Kıpçak’ta siyasî birliği sağlayamadı. Nümizmatik verilerden anlaşıldığı kadarıyla İdil boyu, Kırım Yarımadası ve Harezm’de hâkimiyet tesisi ettiği anlaşılan Hızır Han’ın sol kanatta hükmünün olmadığı bellidir. Yukarıda da ifade edildiği üzere 1361’den itibaren sol kanat, Sığnak’ta tahta çıkarak Sır Derya boylarına hâkim olan Cuçi’nin oğlu Tokay-Timur neslinden gelen Kara Nogay Han’ın iktidarı altında bulunuyordu. Üç yıl hüküm süren bu hanın ölümünden sonra yerine kardeşi Tuglı Timur Sır Derya boyunda han olmuştu. Onun zamanında sol kanat kudret kazanmıştı. Amcazâdeleri Urus, Kutluk Timur ve Toktamış onun hizmetindeydiler. Böylece merkezi Sığnak şehri olmak üzere Cuçi Ulusu’nun sol kanadı sağ kanadın

hâkimiyetinden çıkmıştı184.

6.2. Mamay Mirza’nın Yükselişi

Hızır Han’ın öldürülmesinden bir süre sonra Kıyat kabilesine mensup ulus emîri Mamay Kırım taraflarında müstakil hareket etmeye başladı. Mamay Mirza Canibek Han’ın kızı Sulu-Haniş Hatun ile evli olduğu için Berdibek Han devrinden itibaren Batı Deşt-i Kıpçak yâni Sağ kanadın beylerinin başbuğu olmuştu. 1359’dan itibaren de Batı Deşt-i Kıpçak’ta mutlak hâkim duruma gelmişti. Bu yüzden Saray tahtına kendi adayı olarak Cuçi soyunun hangi koluna mensup olduğu bilinmeyen Abdullah Can’ı çıkarmaya çalıştı. Bu sıralarda Murad Han, Emîr İlyas’ın başını çektiği kendi emîrleri tarafından h. 764’te (21 Ekim 1362 – 9 Ekim 1363) bir suikaste kurban giderek öldürüldü. Mamay’ın desteğiyle Saray tahtını elde eden Abdullah Can Han’ın buradaki hâkimiyeti uzun sürmedi. Zira Saray bir süre sonra Mir Polat Hoca Han tarafından zapt edildi. Nümizmatik verilerden anlaşıldığı kadarıyla Mir Polat Hoca Gülistan şehrine de hâkim durumdaydı. Ayrıca Bulgar bölgesinde müstakil bir han olarak Polat Timur ve Mokşa taraflarında da Togay adında iki han daha ortaya çıkmıştı. Bu durumda Abdullah Can Han Saray, Gülistan, Mokşa ve Orta İdil havzasındaki

183Ötemiş Hacı, Çengiz-Nâme, Haz. İlyas Kamalov, TTK Basımevi, Ankara, 2009, s.61-62. 184Mustafa Kafalı, Altın Orda Hanlığı’nın Kuruluş ve Yükseliş Devirleri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1976, s.91-94. 119

rakiplerine karşılık yaklaşık 1370 yılına kadar Emîr Mamay’ın desteğiyle Deşt-i Kıpçak’ın güney batı hattında iktidarını sürdürdü. Emîr Mamay Abdullah Can Han’ın ölümünden sonra yerine Muhammed Bölek Han’ı tahta çıkardı. En son aşağı İdil boyundaki Astarhan (Hacı Tarhan)’da para darbettiği anlaşılan Muhammed Bölek Han Toktamış’ın bütün Deşt- i Kıpçak’ı siyasî olarak kendi iktidarı altında yeniden birleştirdiği 1380 yılına kadar nispeten uzun bir süre han tahtında kaldıysa da aslında Emîr Mamay’ın elinde bir kukladan başkası değildi. Bu dönemde Saray ve Gülistan çevresinde Mir Polat Han’ın yaklaşık üç yıl süren iktidarından sonra Aziz Şeyh Han hâkimiyet kurdu. Onun ne kadar hüküm sürdüğü tam olarak bilinmemektedir. Onun ardından Saray’da Han tahtında oturduğu bilinen ve H. 773 yılında darbedilen paraları olan Tolunbek’de bu minvaldedir. Ayrıca H. 776 yılında Astarhan’da Hacı Çerkes Bek’in hâkim durumda olduğu anlaşılmaktadır. Bu veriler İdil Boyunda hâkimiyet mücadelesinin oldukça kızıştığı ve Altın Orda Devleti’nin sağ

kanadında siyasî parçalanma yaşandığını ortaya koymaktadır185. Tolunbek’in ardından Saray’da oturan Han olarak Arapşah beş yıl kadar (takriben 1378 yılına kadar) hüküm sürdü. Bulkak devrinde en muktedir hanlardan biri olarak dikkat çeken Arapşah 1377 yılında Ruslara ait Nijniy Novgorod’a bir sefer düzenleyerek şehri tahrib

etmiş ve askerlerine yağmalatmıştı186.

6.3. Bulkak Devrinde Cuçi Ulusunun Sol Kanadı

1368 yılına doğru Sığnak’ta tahta çıkarak Cuçi Ulusu’nun sol kanadında hâkimiyet tesis eden Urus Han Bulkak Devri’nin en güçlü siyasî figürlerinden biriydi. O 1374-1375 yıllarında gerçekleştirdiği askerî faaliyetleri ile Sarayçik, Hacı Tarhan ve Saray’ı zapt etmeyi başardı. Saray’da para darbettiren Urus Han böylece hâkimiyetini sağ kolun merkezi kısmına da kabul ettirdi. Urus Han iktidarını güçlendirmek amacıyla rakiplerini ortadan kaldırmak istiyordu. Bu amaçla 1375 yılında amcazâdesi Mangışlak’ta hâkim olan Tuy- Hoca Oğlan’ı kurultaya gelmediği gerekçesiyle ortadan kaldırdı. Sıranın kendisine gelemesinden endişelenen Tuy-Hoca Oğlan’ın oğlu Toktamış Sığnak’tan kaçarak o vakit

185Mustafa Kafalı, a. g. e. s.94-97. 186İlyas Kamalov, Altın Orda ve Rusya (Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi), Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2009, s.99. 120

Türkistan’da güçlü bir hükümdar durumuna gelmiş olan Emîr Timur’un yanına sığınmaya

karar verdi187. 15. yüzyılın Arap Tarihçisi İbn Haldûn Toktamış’ın soyunu bilinenin aksine Berdibek Han’a dolayısı ile Ak Orda hanedanına bağlayarak onun Emîr Timur’un yanına şığınması ve bu arada Deşt-i Kıpçak’ta cereyan eden olaylar hakkında çekici bilgiler vermektedir: “Berdibek’in ölmesi üzerine küçük yaşta bir bebek olan oğlu Toktamış onu takip etti. Onun kzıkardeşi Berdibek’in kızı Hanum yaşlı Moğol emîrlerinden Mamay adında biriyle evliydi. Mamay onun Hanlığı’nda bütün işleri yönetiyordu. Kırım şehri onun hâkimiyetinde bulunuyordu. Onun ordada olmadığı sırada Saray civarlarındaki toprakların yönetimini üstlenen (başka) birkaç tane daha Moğol emîri vardı; onlar kendi aralarında mutabık değillerdi ve kendi bölgelerini müstakil olarak yönetiyorlardı. Mesela Hacı Çerkes Astarhan civarına hâkimken, Urus Han da kendi bölgelerini yönetiyordu; Aybekhan da öyleydi. Onların hepsi sefer emîrleri (sol kol emîrleri) olarak adlandırılıyorlardı. Bedribek öldüğünde ve (yüksek) hâkimiyet olmadığında bu emîrler müstakil olarak illerde hüküm sürüyorlarken Mamay Kırım’a çıktı, Özbek’in çocuklarından Abdullah adında delikanlıyı han olarak ilan etti ve onunla Saray’a hareket etti. Toktamış oradan kaçtı ve Harezm’in dağlık bölgesinde (bulunan) Urus Han’ın Hanlığı’na gitti, Mamay da Saray’a saraya hâkim oldu ve tahta Abdullah’ı çıkardı. Kutluk Timur adındaki devletin emîrlerinden biri başka bir han çocuğunu ortaya çıkararak ona rakip oldu. Mamay her ikisini de yendi ve öldürdü. Sonra Toktamış Harezm ülkesinde Urus Han’ın Hanlığı’ndan Çingiz Han’ın oğlu Çağatay’ın neslinden hanların hükmündeki Semerkant ve Maveraünnehir’e geçti. Oralar bu sırada Çağatay neslinden Mahmud Suyurgatmış adında bir hanı başa geçirip onun annesiyle velenerek onları müstakil bir şekilde yönetmeye başlamış olan Moğol emîrlerinden Sultan Timur’un hâkimiyeti altında bulunuyordu. Toktamış burada kaldı. Saray illerine hâkim olan emîrler yeniden mücadeleye giriştiler. Astarhan ilinin hâkimi Hacı Çerkes Mamay’ın üzerine gitti ve onu yenerek Saray’ı ondan aldı. Mamay Kırım’a gitti ve orada müstakil olarak hüküm sürmeye başladı. Hacı Çerkes kendi ilinden ayrıldığında Urus Han Harezm ülkesinin dağlık tarafından askerlerini yollayarak Astarhan’ı kuşattırdı. Hacı emîrlerinden birini kendi askerlerinin başında onların karşısına gönderdi ve kurnazlıkla onları Astarhan’dan geri püskürtmeyi başardı, sonra aniden onlara ve onları komuta eden emîre saldırdı. Hacı Çerkes bu düşmanlıktan çok endişeliydi. Onun

187Natanzî, “Muntahab at-tevârîh-i Muîni”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.131; Mustafa Kafalı, a. g. e. s.97. 121

karşısına Aybek Han çıktı, Saray’ı ondan aldı ve orada bir süre müstakil olarak hüküm sürdü. Sonra o öldü ve ondan sonra oğlu Kari Han (?) Saray’da hüküm sürdü. Harezm dağlarından Urus Han ona karşı çıktı ve Saray’ı ondan aldı. Aybek Han’ın oğlu Kari Han da kendi ilkbaştaki yurduna kaçtı. Urus Han Saray’da, Mamay’da Kırım’da kuruldular. Kırım ile Saray arasındaki topraklar da ona aitti. Bu 776 yılı (1374-1375) süresince vuku buldu. Toktamış bu sırada Maveraünnehir’deki Çağataylıların ve Sultan Timur’un yanında

bulunuyordu”188. Toktamış Semerkant’a geldiğinde Emîr Timur Doğu Çağataylıları üzerine sefere çıkmıştı ve Talas dolaylarında bulunuyordu. Buna rağmen Toktamış’ı emîrlerinden Tuman Timur Özbek aracılığıyla onu karşılattı. Doğu Çağataylılarından Kamarüddin üzerine düzenlediği seferden döndükten sonra da Toktamış’ı oldukça memnuniyetle kabul ederek ona asker, silah ve para yardımında bulundu ve Urus Han’a karşı mücadelesinde onu destekledi. O böylece Toktamış aracılığıyla Doğu Deşt-i Kıpçak’taki siyasî gelişmelere nüfuz etmek istiyordu. Emîr Timur Toktamış’a Doğu Deşt-i Kıpçak bozkırına uzanan hattın güneyinde adeta bir kapı konumunda bulunan Otrar’ı ve Sır Derya boyunda yer alan Savran ve Sığnak şehirlerini vermişti. Emîr Timur elinde bulunmayan bu şehirleri vermekle aslında Toktamış’a istikamet tayin etmişti. Bununla birlikte Toktamış’ın Urus Han’ın hâkimiyeti altında bulunan bu şehirleri bir sefer düzenlemek suretiyle savaşarak zapt etmesi

gerekiyordu189. Toktamış bir süre sonra Emîr Timur’un kendisine verdiği kuvvetlerle 1375 yılının ortalarına doğru Urus Han’ın İdil boyu üzerine seferde olmasından faydalanarak ona vekalet eden oğlu Kutluk Buğa’nın üzerine yürüdü. Sığnak yakınlarında vuku bulan savaşta Kutluk Buğa öldürüldüğü halde Toktamış mağlup olarak geri çekilmekten kurtulamadı. Emîr Timur tekrar kendisine sığınan Toktamış’a uğradığı yenilgiye rağmen destek vermekten vazgeçmedi. Bu kez öncekinden daha fazla asker vererek onu takviye etti. Ne var ki, Toktamış bu kez de Urus Han’ın bir diğer oğlu Toktakiya’ya karşı hezimete uğradı ve geri çekilirlen Sır Derya’yı yüzerek geçişi esnasında Toktakiya’nın adamlarından Kazancı Bahadır tarafından arkasından atılan bir ok sebebiyle kolundan ağır şekilde yaralandı. Güç bela kıyıya ulaşarak sazlıklar arasında saklanmıştı. Onu bu zor durumdan Emîr Timur’un

188İbn Haldûn, “Kitabu’l –İber divânu’l-mübtedâ ve’l-haber fî eyyamu’l-arab ve’l-acem ve’l-berber”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı, İzvleçeniya iz Soçineniy Arapskih V. G. Tizengauzenom, T.1, Sanktpeterburg, 1884, s.389-391. 189Nizamüddin Şâmi, Zafernâme, Çev. Necati Lugal, TTK Yayınları, Ankara, 1987, s.88-89; Şerefüddin Ali Yezdî, “Zafernâme”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.146-147. 122

gönderdiği adamı Emîr Edigü Barlas kurtardı ve o sırada Buhara’da bulunan Timur’un yanına götürdü. Timur iki kez mağlup olmasına rağmen onu şefkatle karşıladı ve tedavisini yaptırdı. Bu sırada Deşt-i Kıpçak’tan Urus Han’ın düşmanlığından kaçan Mangıt-Nogay

Emîri Edigey de Timur’un yanına gelerek ona sığındı190. Bir süre sonra Urus Han, Tüklücan ve Köpek Mangıt adındaki elçilerini Emîr Timur’a göndererdi ve onlar aracılığıyla Timur’dan oğlunu öldüren Toktamış’ı kendisine teslim etmesini aksi takdirde savaşmayı göze almasını bildirdi. Timur buna karşılık kendisine sığınan birinin teslim edilmesinin örf ve adetlerine aykırı olduğunu ifade ederek gerekirse savaşa hazır olduğu cevabını Urus Han’a iletti. Emîr Timur, Urus Han’ın elçilerini gönderdikten sonra ordusunu toplayarak Türkistan’dan Deşt-i Kıpçak açılan bir kapı konumundaki Otrar şehrine geldi. Aynı sıralarda Urus Han da ordusuyla Sığnak’a ulaşmıştı. 1376 yılının kışına doğru iki ordunun öncü kuvvetleri arasında ufak çaplı bazı çatışmalar meydana geldiyse de ağır kış şartları nedeniyle savaşmadan üç ay kadar bekledikten sonra iki ordu da geri çekildi. Bir müddet sonra da Urus Han’ın vefat ettiği haberi Semerkant’a

ulaştı (1377)191.

6.4. Toktamış Han’ın Doğu Deşt-i Kıpçak’ı Hâkimiyeti Altına Alması

Urus Han’ın ardından Sığnak’ta tahta çıkan oğlu Toktakiya da az bir süre sonra ölmüş yerine Urus Han’ın diğer oğlu Timur Melik geçmişti. Emîr Timur bu durumu fırsat bilerek Toktamış’ı emrine verdiği kuvvetlerle yeniden Deşt-i Kıpçak’a sefere yolladı. Ancak Toktamış bu kez de Timur Melik’e karşı mağlup olarak geri döndü (1378). Fakat Emîr Timur yine de Toktamış’ı desteklemekten geri durmadı ve dördüncü kez onu Deşt-i Kıpçak’a sefer yapması için cesaretlendirdi. Toktamış nihayet dördüncü girişiminde arzu ettiği başarıyı sağladı. Timur Melik 1378-1379 dönemi kışında Karatal’da kışladığı için Sığnak’ı zorlanmadan ele geçiren Toktamış daha sonra onun üzerine yürümüş ve 1379 yılı ilkbaharında cereyan eden savaşta Timur Melik’i mağlup ederek Doğu Deşt-i Kıpçak’ın

hâkimiyetini ele geçirmişti192.

190Nizamüddin Şâmi, Zafernâme, s.89-90; Şerefüddin Ali Yezdî, “Zafernâme”, s.147-148. 191Nizamüddin Şâmi, Zafernâme, s.90-91; Şerefüddin Ali Yezdî, “Zafernâme”, s.148-149. 192Şerefüddin Ali Yezdî, “Zafernâme”, s.149-150.

123

6.5. Kulikova Meydan Muharebesi

Toktamış Doğu Deşt-i Kıpçak’ın hâkimiyetini ele geçirmekle uğraştığı sıralarda Altın Orda Devleti’nin sağ kanadındaki siyasî istikrarsızlık nedeiniyle Rus knezlerinin Cuçi Ulusuna siyasî bağlılığı gevşemişti. Bu durumdan istifade eden Büyük Litvanya Knezliği Karadeniz’e doğru sınırlarını genişletirken, doğu Rus topraklarına hâkim Moskova Knezliği de gücünü arttırdı. Moskova Knezi Dmitriy artık Ryazan hariç bütün Doğu Rusya’nın Knezi

olarak kabul ediliyordu193. Toktamış Han’ın iktidar mücadelesine giriştiği dönemde Ruslar ile Tatarlar arasında bazı çatışmalar yaşandı. Mesela Moskova ve Nijegorod knezlerinin 1376 yılındaki saldırısyla Bulgar şehri tahrip edildi. Buna karşılık Bulgar bölgesine hâkim olan Arapşah 1377 yılında Nijegorod, Nijniy Novgorod, Murom ve Ryazan’a saldırarak askerlerine yağmalattı. Arapşah Saray’ın Toktamış Han tarafından ele geçirildiğini haber alınca seferi bitirerek geri çekildi. Böylece Moskova onun olası bir tahribatından kurtulmuş oldu. Bununla birlikte Moskova’nın siyasî yükselişi Batı Deşt-i Kıpçak’ta adeta müstakil bir han gibi hareket den Mamay Mirza tarafından dikkatle takip ediliyordu. Saray’ı ele geçiren Toktamış Han’ın batıya doğru ilerleme ve Deşt-i Kıpçak’ı kendi hâkimiyeti altında birleştirme gayesi karşısında büyük bir tehdit altında olsa da Mamay Mirza, öncelikle

Moskova’ya bir darbe indirmek arzusundaydı194. Mamay askerlerinin 1377 yılında Rus topraklarına gerçekleştirdiği baskınlar Moskova Büyük Knezi Dmitriy İvanoviç’i teakkuza geçirmiş ve Tatarların Moskova’ya gerçekleştirebilecekleri olası bir saldırının önünü almak amacıyla ordusunu Oka Nehri’nin kollarından biri olan Voje Suyu’nun kenarına konuçlandırmıştı. Neticede 11 Ağustos 1378 tarihinde Ryazan topraklarında vuku bulan savaşta Ruslar Tatarların öncü birliklerine karşı üstünlük kurdu ve Mamay Mirza’nın ordusu kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldı. Bu zaferin en önemli sonucu Rusların Mamay Mirza’ya karşı moral üstünlüğünü elde

etmeleriydi195. Mamay Mirza’nın Moskova’ya karşı üstünlüğünü ve böylece Ruslar üzerinde hâkimiyetini kabul ettirmesi için 1378 yılında uğradığı hezimeti telafi etmekten başka çaresi yoktu. Bunu da ancak Rusları savaş meydanında mağlubiyete uğratarak sağlayabilirdi.

193İlyas Kemaloğlu, a. g. e., s.98. 194İlyas Kemaloğlu, a. g. e., s.98-99. 195İlyas Kemaloğlu, a. g. e., s.99.

124

Mamay Mirza bu amaçla Cenevizli, Çerkes ve Alanlar gibi halkların da desteğine başvurarak oldukça büyük bir ordu meydana getirdi. Bununla birlikte Moskova’ya muhalif olan Ryazan Knezi Oleg ve Litvanya Knezi Yagaylo ile bir ittifak anlaşması yaptı. Yapılan anlaşmaya göre Moskova Knezliği mağlup edildiği takdirde Vladimir-Suzdal toprakları Ryazan ve Litvanya knezlikleri arasında paylaştırılacaktı. Ayrıca her iki knez Mamay’ın Moskova Knezliği ile yapacağı savaşta ona askerî yardımda bulunacaktı. Mamay Mirza hazırlıklarını tamamladıktan sonra Moskova’ya elçilerini yollayarak Knez Dmitriy’den 1375 yılına kadar ödedikleri verginin birkaç katını ödemesini ondan talep etti. Knez Dmitriy vakit kazanmak amacıyla bu talebe karşılık cevabını geciktirdi ise de, Mamay Mirza artık harekete geçmişti. Durumu haber alan Knez Dmitriy’de ordusunu toplayarak Mamay’ın üzerine doğru yürüdü. Tver hariç Moskova’ya itaat eden diğer Rus knezleri de ordularını

Knez Dmitriy’e katılmaları için yolladılar196. Mamay Mirza Litvanya Knezi Yagoylo’nun ordusuyla birleşmek için Don ve Nepryadva nehirleri arasında bulunan Kulikova ovasında karargâhını kurdu. Ne var ki, Litvanya Knezi’nden beklenen takviye gelmedi. Üstelik Knez Yagoylo’ya isyan eden kardeşleri kuvvetleriyle Moskova ordusuna katılmışlardı. Neticede 8 Eylül 1380 tarihinde Don’u geçen Knez Dmitriy’in ordusu Kulikova mevkiinde Mamay Mirza’nın ordusuyla karşılaştı. Tarihe Kulikova Meydan Muharebesi olarak geçen bu savaşın başında Tatar ordusu Ruslara karşı üstünlük kurdu ise de Mamay Mirza onları Don’un öteki tarafına püskürtme inisiyatifini kullanamadı. Bu arada Knez Dmitriy moral üstünlüğü kaybeden ordusuna yeni bir birlik katarak Tatar ordusunun üzerine hücum etti. Mamay Mirza’nın paralı Ceneviz ve Ermeni askerleri Rus ordusuna yeni kuvvetlerin katıldığını zannederek korkuya kapıldılar ve geri çekilmeye başladılar. Ancak Ruslar da oldukça fazla miktarda kayıp verdiklerinden dolayı Mamay Mirza’nın ordusunu takip edemediler. Bununla birlikte geri çekiliş ve verilen ağır kayıplar Mamay Mirza’nın istediği zaferi elde etmesini engelledi. Bununla birlikte Mamay’ın ordusunu geri püskürtmeyi başaran ve bu sayade büyük bir zafer elde etmiş olarak kabul edilen Moskova Knezi Dmitriy Rus tarihinde müstesna bir mekviye ulaştı. Altın Orda’ya karşı 150 seneden beri elde edilen ilk mühim zaferi kazandığından dolayı kendisine “Don Zaferi Kahramanı” olarak hatırlanması için “Donskoy” unvanı

verildi197.

196İlyas Kemaloğlu, a. g. e., s.100. 197“Prodolhenie Letopisi po Voskresenskomu Spisku”, PSRL, T. VII, Sanktpeterburg, 1859, s.38-41; İlyas Kemaloğlu, a. g. e., s.100-101. 125

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde 15. Yüzyılın ortalarından başlayarak 1380 yılına kadar devam eden yaklaşık 20 yıllık süreçte Altın Orda Devleti’nde ortaya çıkan iktidar mücadeleleri neticesinde yaşanan siyasî istikrarsızlık; Batı Deşt-i Kıpçak’ta Mamay Mirza’nın, Sol kanatta da Urus Han’ın yükselişi; Emîr Timur’un desteğiyle Toktamış Han’ın iktidara gelişi ve Kulikova Meydan Muharebesi gibi konular anlatılmıştır.

126

Bölüm Soruları

1) Aşağıdakilerden hangisi Bulkak (Fetret) Devrinde tahta çıkan hanlardan biri değildir?

a) Canibek Han b) Hızır Han c) Urus Han d) Muhammed Bölek Han e) Abdullah Can Han

2) Mamay Mirza aşağıdaki kabilelerden hangisine mensuptur? a) Nayman b) Borçiğin c) Kıyat d) Kongrat e) Mangıt

3) Toktamış Urus Han ve oğullarına karşı kaçıncı teşebbüsünde başarı kazanmıştır? a) Birinci b) İkinci c) Üçüncü d) Dördüncü e) Altıncı 4) Kulikova Meydan Muharebesi hangi tarihte vuku bulmuştur a) 8 Eylül 1380 b) 11 Ağustos 1378 c) 12 Eylül 1377 d) 19 Ağutos 1379 e) 26 Ağustos 1382

5) Toktamış Urus Han’ın yanından niçin kaçmıştır?

a) Urus Han Toktamış’ın babasını öldürdüğü için b) Toktamış Emîr Timur’un hizmetine girmek istediği için c) Toktamış Mamay Mirza’nın saldırısından korktuğu için d) Litvanya Knezi Toktamış ile ittifak kurmak istediği için e) Toktamış inzivaya çekilmek istediği için

6) Aşağıdaki Rus şehirlerinden hangisi Arapşah tarafından saldırıya uğramamıştır?

a) Moskova b) Nijegorod c) Ryazan d) Nijniy Novgorod e) Murom

127

7) 1377 yılında Emîr Timur ile Urus Han arasındaki savaş nasıl neticelenmiştir?

a) Emîr Timur zafer kazanmıştır b) Urus Han zafer kazanmıştır c) Her iki tarafta geri çekilmiştir d) Urus Han Maveraünnehir’i zapt etmiştir e) Toktamış ölmüştür

8) Aşağıdaki şehirlerden hangisi Urus Han’ın hâkimiyeti altına girmemiştir?

a) Sığnak b) Hacı Tarhan c) Savran d) Sarayçik e) Kırım

9) Toktamış Urus Han’ın oğullarından hangisini mağlup ederek Doğu Deşt-i Kıpçak’a hâkim olmuştur? a) Toktakiya b) Kutluk Buğa c) Timur Melik d) Kayırcak Oğlan e) Kutluk Timur

10) Kulikova Meydan Muharebesi’nin Ruslar açısından en önemli sonucu nedir?

a) Rusların Altın Orda Devleti’ne vergi ödemeye son vermeleri b) Rusların Altın Orda’yı savaşarak yenebileceklerini anlamaları c) Rusların Kırım Yarıması’na hâkim olmaları d) Rusya’nın Litvanya ile birleşmesinin sağlanması e) Ortadoks Kilisesi’nin bağımsızlığına kavuşması

Cevaplar 1) a 2) c 3) d 4) a 5) a 6) a 7) c 8) e 9) c 10) b

128

129

7. TOKTAMIŞ HAN VE ALTIN ORDA DEVLETİ’NİN YENİDEN YÜKSELİŞE GEÇMESİ

130

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

7.1. Toktamış Han’ın Mamay Mirza’yı Yenilgiye Uğratması 7.2. Toktamış Han’ın Moskova Seferi 7.3. Toktamış Han’ın Hâkimiyet Alameti Olarak Harezm’de Para Bastırması 7.4. Toktamış Han’ın Tebriz’e Saldırması 7.5.Toktamış Han’ın Maveraünnehir’e Saldırması 7.6.Emîr Timur’un I. Deşti Kıpçak Seferi ve Kundurça Meydan Muharebesi 7.7.Toktamış Han’ın Moskova Knezliği ve Litvanya Knezliği Arasındaki Sınır Anlaşmazlığına Müdahalesi 7.8.Toktamış Han’ın Emîr Timur’a Karşı İttifak Arayışı 7.9.Terek Muharebesi ve Deşt-i Kıpçak’ın Emîr Timur Tarafından Tahribi

131

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular 1) Toktamış Han’ın Mamay Mirza’yı yenilgiye uğratması ve sonrasında düzenlediği Moskova Seferi hakkında bilgi veriniz?

2) Emîr Timur’un Toktamış Han’a karşı sefere çıkmasının sebepleri nelerdir, açıklayınız?

3) Kundurça Muharebesi hakkında bilgi veriniz?

4) Toktamış Han’ın Moskova Knezliği ve Litvanya Knezliği arasındaki anlaşmazlıklara müdahalesi ne şekilde olmuştur, açıklayınız?

5) Toktamış Han’ın Emîr Timur’a karşı ittifak arayışları ve Terek Muharebesi hakkında bilgi veriniz?

132

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Toktamış Han’ın Mamay Toktamış Han’ın Mamay Kazanım okuyarak ve Mirza’yı Yenilgiye Uğratması Mirza’yı mağlup ederek Altın araştırarak geliştirilecektir. ve Moskova Seferi Orda Devleti’ni hâkimiyeti altında birleştirdiğini ve Moskova Seferi ile Ruslara karşı üstünlüğü yeniden tesis ettiğini anlamak.

Toktamış Han’ın Harezm’de Emîr Timur’un Toktamış Kazanım okuyarak ve Para Bastırması, Tebriz ve Han’a karşı düzenlediği I. araştırarak geliştirilecektir. Maveraünnehir’e Saldırması Deşt-i Kıpçak Seferi’nin sebeplerini öğrenmek

Emîr Timur’un I. Deşt-i Emîr Timur’un Toktamış Kazanım okuyarak ve Kıpçak Seferi ve Kundurça Han’a karşı düzenlediği sefer araştırarak geliştirilecektir. Muharebesi ve Kundurça Muharebesi hakkında bilgi sahibi olmak

Toktamış Han’ın Ruslarla Toktamış Han’ın Rus knezleri Kazanım okuyarak ve İlişkileri; Emîr Timur’a Karşı arasındaki ilişkilerdeki rolünü araştırarak geliştirilecektir. İttifak Arayışları ve Terek anlamak ve Terek Muharebesi Muharebesi’nin Türk tarihi açısından önemini kavramak

133

Anahtar Kavramlar

• Toktamış Han

• Mamay Mirza

• Moskova Seferi

• Kundurça Savaşı

• Emîr Timur

• Terek Savaşı

134

7.1. Toktamış Han’ın Mamay Mirza’yı Yenilgiye Uğratması

Saray’ı zapt ettikten sonra devletin merkezinde tahta çıkan ve adına hutbe okunmaya başlanan Toktamış Han bütün Cuçi Ulusunu hâkimiyeti altında birleştirmek için Batı Deşt- i Kıpçak’ta hüküm süren Mamay Mirza’yı devre dışı bırakmak zorunda olduğunu biliyordu. Mamay Mirza’nın Kulikova’daki hezimetini duyduğu için muhtemelen uygun vaktin geldiğini hesap ediyordu. Toktamış Han bu amaçla 1380 yılı sonbaharına doğru ordusuyla Kırım istikametine hareket etti. Bu sıralarda Kulikova Meydan Muharebesinde Ruslara mağlup olduğu için gücü ve nüfuzu azalan Mamay Mirza ise Kırım’a dönerek Ruslara karşı yeni bir sefer için hazırlıklara girişmişti. Ne var ki artık bunun için öncelikle Toktamış tehdidini bertaraf etmek zorunda olduğunu anladı ve onu karşılamaya çıktı. Neticede 1380 yılının sonbaharında Don Nehri’ne dökülen Kalka Irmağı kenarında iki Tatar ordusu arasında vuku bulan savaşta Toktamış Han üstünlüğü elde etti. Ele geçirilemeyen Mamay Mirza Kefe’ye kaçarak Cenevizlilere sığındı. Cenevizliler onu iyi bir şekilde kabul ettilerse de birkaç gün sonra değerli hazinesine sahip olmak için onu ve maiyetindekileri hileyle

öldürdüler198. Toktamış Han’ın Mamay Mirza’ya karşı elde etmiş olduğu bu zaferin en önemli neticesi ise, hiç kuşkusuz, yaklaşık yirmi yıl süren iç karışıklıkların son bulması yâni fetret devrinin nihayete ermesiydi. Bununla birlikte Deşt-i Kıpçak yeniden tek bir Han’ın hâkimiyeti altında birleşti ve Altın Orda Devleti bir süreliğine de olsa yükselişe geçti.

7.2.Toktamış Han’ın Moskova Seferi

Toktamış Han Mamay Mirza’yı yenilgiye uğrattıktan sonra başta Moskova ve Vladimir Büyük Knezi Dmitriy İvanoviç Donskoy olmak üzere bütün Rus knezlerine ve Litvanya Büyük Knezi Yagaylo’ya zaferini bildirdi. Ruslar her ne kadar Kulikova Meydan Muharebesi’nden zaferle ayrılsalar da kendileri de büyük kayıplar vermişlerdi. Bu yüzden Dmitriy İvanoviç Donskoy ve diğer Rus knezleri derhâl Toktamış Han’a bağlılıklarını

bildirdiler ve gönül alıcı hediyeler yolladılar199. Bununla birlikte Rus knezlerinin zâhiren boyun eğmelerinin önüne geçmeyi, Kulikova Meydan Muharebesi’nin intikamını alarak Ruslar üzerindeki Tatar baskısını arttırmayı ve Rus şehirlerinden gânimetler elde etmeyi

198“Prodolhenie Letopisi po Voskresenskomu Spisku”, PSRL, T. VIII, Sanktpeterburg, 1859, s.41; “Letopisnıy Sbornik, İmenuemıy Patriarşeyu ili Nikonovskogo Letopisyu”, PSRL, T.XI, S. Peterburg, 1897, s.69. 199“Prodolhenie Letopisi po Voskresenskomu Spisku”, s.41-42; “Letopisnıy Sbornik, İmenuemıy Patriarşeyu ili Nikonovskogo Letopisyu”, s.69; Mustafa Kafalı, Altın Orda Hanlığı’nın Kuruluş ve Yükseliş Devirleri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1976, s.104. 135

hedefleyen Toktamış Han 1382 yılınının yazında Moskova üzerine bir sefer tertip etmeye karar verdi. Rusları gafil avlamak isteyen Toktamış Han sanki Orta İdil boyuna sefere çıkmış izlenimi vermek amacıyla ilk olarak Bulgar şehrine geldi ve buradaki bütün gemilere el koyarak tüccarları esir etti. Daha sonra hızla Moskova’ya doğru yürüyüşe geçti. Bu sırada Ryazan Knezi Oleg ve Suzdal Knezi Dmitriy kuvvetleriyle birlikte Toktamış Han’a katıldı. Tatarların yaklaştığını şaşkınlıkla haber alan Moskova Büyük Knezi Dmitriy İvanoviç Donskiy Rus knezlerinin yardımını sağlamak ve asker toplamak amacıyla aceleyle şehri terk ederek Kostroma’ya gitti. Bununla birlikte o sırada Moskova’da bulunan Litvanya Büyük Knezi Olgerd’in torunu Ostey şehrin savunmasını organize ederek tahkimatları

kuvvetlendirdi. Bu arada Serpuhov’u zapt eden Toktamış Han Moskova’ya yaklaştı200. 23 Ağustos 1382 tarihinde ordusuyla Moskova’yı kuşatmaya başlayan Toktamış Han üç gün boyunca şehri düşürmeye uğraştıysa da bazı kayıplar verdiği halde muvaffak olamadı. Bunun üzerine hileye başvurarak amacını gerçekleştirmeye karar verdi ve Moskovalılara az bir miktar kurtuluş akçesi ödemeleri karşılığında kuşatmayı kaldıracağına dair söz verdi. Onun sözüne itimat eden müdafiler şehrin kapılarını açınca Toktamış Han askerlerini derhâl içeri soktu. Tatar askerleri şehri yangına vererek büyük bir tahribata uğrattılar ve çok miktarda gânimet topladılar. Yağmayı tamamladıktan sonra Toktamış Han askerlerini şehirden çıkardı ve muzaffer bir şekilde Saray’a döndü. Bu baskın dolayısıyla Moskova’da

24.000 civarında insan hayatını kaybetti201. Moskova’nın tahribatından sonra bütün Rus knezleri Toktamış Han’ın huzuruna gelerek yıllık vergi ödemeyi taahhüt ederek bağlılıklarını bildirdiler ve böylece ondan aldıkları yarlıklarla topraklarına döndüler. Ruslar öylesine korkmuşlardı ki, Tatarların saldrısından emin olmak amacıyla Moskova Knezi Dmitriy ve diğer bazı Rus knezleri oğullarını rehin

olarak Saray’a Toktamış Han’ın yanına göndermek zorunda kaldılar202. Böylece Toktamış Han Kulikova Meydan Muharebesinden sonra Rusların elde ettiği moral üstünlüğü ortadan kaldırdığı gibi onları yeniden baskı altına almayı başardı. Bununla birlikte Moskova’nın yükselişini engellemek amacıyla Rus knezlikleri arasında denge siyaseti uyguladı. Bu amaçla Nijegorod Knezliği’nin başına Moskova’ya muhalif Boris’i getirtti. 1375 yılından

200“Prodolhenie Letopisi po Voskresenskomu Spisku”, s.42-44; “Letopisnıy Sbornik, İmenuemıy Patriarşeyu ili Nikonovskogo Letopisyu”, s.71-72. 201“Prodolhenie Letopisi po Voskresenskomu Spisku”, s.44-46; “Letopisnıy Sbornik, İmenuemıy Patriarşeyu ili Nikonovskogo Letopisyu”, s.73-74; İlyas Kamalov, Altın Orda ve Rusya (Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi), Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2009, s.103-104. 202İlyas Kamalov, a. g. e., s.104. 136

beri Moskova’nın hâkimiyeti altına bulunan Tver Knezliği’ni müstakilliği için

destekleyerek 1382 yılında bağımsız hale gelmesini sağladı203.

7.3.Toktamış Han’ın Hâkimiyet Alameti Olarak Harezm’de Para Bastırması

Toktamış Han iç düzeni sağladıktan sonra bir taraftan Rusları itaat altına almakla uğraşırken diğer taraftan da Altın Orda hanlarının geçmişten beri Cuçi Ulusunun mülkiyetinde olduğu iddiasıyla hâkimiyet tesis etmek istedikleri Azerbaycan ve Harezm meselelerini halletmeye çalıştı. Ne var ki Harezm artık Toktamış Han’ın hâmisi Emir Timur’un idaresi altına girmişti. 1359 yılına kadar Harezm’i Altın Orda hanları adına idare eden Sofî ailesine mensup Kongrat Kabilesi’nin emîrleri fetret döneminde bile konumlarını muhafaza etmişlerdi. Ancak Emir Timur 1373 yılından itibaren Harezm’de hâkimiyet tesis etmeye başlamış ve nihayetinde 1379 yılında Yusuf Sofî’yi yenerek bu ülkeyi doğrudan

idaresi altına almıştı204. Toktamış Han Deşt-i Kıpçak’ta iktidarı ele geçirmesinde en büyük yardımı ondan gördüğü halde Emîr Timur Cengiz Han soyundan gelmediği için kendisini meşru görüyor ve onunla mücadeleye girmekten çekinmiyordu. Bu yüzden Emîr Timur’un İran seferiyle meşgul olmasından da faydalanarak Sofî ailesine mensup emîrlerin de teşvikiyle 1382 ve 1384 yıllarında hâkimiyet alâmeti olarak Harezm’de kendi adına para

darbettirdi205.

7.4.Toktamış Han’ın Tebriz’e Saldırması

Emîr Timur’un bu duruma ses çıkarmaması Toktamış Han’ın cesaretini daha da arttırdı ve Azerbaycan’a da müdahele etmeye karar verdi. Yukarıda ifade edildiği üzere Berke Han’dan başlayarak Altın Orda hanları Azerbaycan üzerinde hak iddia ederek yaklaşık yüz yıl boyunca bu ülkeyi ele geçirmek için İlhanlılarla mücadele etmişlerdi. Nihayet Canibek Han 1356 yılında İlhanlı Devleti’nin dağılmasından sonra Azerbaycan’a hâkim olan Çobanoğullarından Melik Eşref’i mağlup ederek bu amacı gerçekleştirmişti. Ancak Canibek Han’ın Azerbaycan’da bıraktığı oğlu Berdibek taht ihtirasıyla yerini terk etmiş ve babasını öldürdükten sonra bu ülkede kalan Altın Orda kuvvetleri Celayirlere karşı

203İlyas Kamalov, a. g. e., s.107. 204Nizamüddin Şâmî, Zafernâme, Çev. Necati Lugal, TTK Basımevi, Ankara, 1987, s.95-97. 205Mustafa Kafalı, a. g. e., s.105. 137

tutunamadığından dolayı buradaki Altın Orda hâkimiyeti çok kısa sürmüştü206. Toktamış şimdi Azerbaycan’ı yeniden ele geçirmek istiyordu. Emîr Timur 1384 yılında İlhanlıların eski merkezi Sultaniye’ye yönelince Azerbaycan’ın hükümdarı Ahmed Celayir ona karşı koyamayacağını anlayarak Bağdat’a kaçtı. Kısa bir kuşatmadan sonra Sultaniye’yi ele geçiren Emîr Timur, Azerbaycan’da fazla kalmayarak geri döndü. Bununla birlikte Azerbaycan’ın merkezi olan Tebriz şehrinin ileri gelenleri Timur’a bir heyet yollayarak bağlılıklarını bildirdiler. Bu hadiseleri yakından takip eden Toktamış Han Timur’a karşı ittifak kurmak amacıyla 1385 yılının başlarında elçilerini değerli hediyelerle Kahire’deki Memlûk Sultanı Berkuk’a gönderdi. Tarih kaynaklarında Altın Orda elçilerinin Sultan Berkuk ile yaptıkları görüşmeler ve anlaşmalar hakkında malumat yok ise de Timur’u ortak düşman olarak kabul ettiklerine şüphe yoktur. Nihayet Toktamış Han Timur’un ve Ahmed Celayir’in Azerbaycan’da bulunmayışından istifade etmeye karar verdi ve yaklaşık 90 bin kişilik bir orduyla 1385 yılı kışında Derbend’i geçerek Şirvan üzerinden Tebriz’e doğru yaklaştı. Tebriz halkı başlarında bir hükümdar bulunmasa da Toktamış’a karşı direnmeye karar verdi. Toktamış Han Tebriz’i bir hafta kuşattıktan sonra şehir halkından 250 tümen (2,5 milyon) altın kurtuluş akçesi aldığı takdirde kuşatmayı kaldıracağına dair söz verdi. Ancak altınları aldığı halde tıpkı Moskova kuşatmasında yaptığı gibi askerlerine Tebriz’e soktu ve şehri yağmalattıktan sonra Deşt-i Kıpçak’a geri

döndü207. Bununla birlikte Toktamış Han büyük gânimet elde etse de sözünde durmayarak şehirde yapmış olduğu tahribattan dolayı Tebriz halkının büyük nefretini kazandı. Ayrıca Tebriz halkının bağlı olduğu eski hâmisi kudretli Türkistan Hükümdarı Emîr Timur’un da artık azılı bir düşmanı sayılırdı.

7.5.Toktamış Han’ın Maveraünnehir’e Saldırması

Tebriz hadisesini haber alan Emîr Timur 1386 yılı kışında ordusuyla Azerbaycan’a girdi ve Tebriz’i aldıktan sonra Karabağ’a geldi. Daha sonra yaz aylarında Gürcistan’a girerek Tiflis ve Kars gibi önemli yerleri ele geçirdi ve kışlamak üzere Kür havzasına çekildi. Bu sırada Toktamış Han’ın ordusuyla Derbend’i aşarak Samur Irmağı boyuna ulaştığını haber

206Hamdullah M. Kazvînî, “Târîh-i Güzîde”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.94-96.

207Zeynu’d-dîn, “Târîh-i Güzîde”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.97; Nizamüddin Şâmî, Zafernâme, s.116-118. 138

aldı. Bunun üzerine 20-30 bin kişilik bir kuvveti öncü olarak Toktamış’ın üzerine yolladıysa da, emirlerine çatışmaya girmemelerini şayet Toktamış’ın kuvvetleri saldırırsa geri çekilerek kendisine katılmalarını emretti. Ancak Timur’un öncü birlikleri Samur Irmağı’na yaklaştıkları esnada Toktamış’ın askerleri tarafından yoğun ok atışına maruz kaldıkları için çatışmaya tutuştular. Az sonra Timur’un oğlu Miranşah’ın emrindeki kuvvetler de yetişince Altın Orda öncü birlikleri mağlup olarak Derbent’de bulunan Toktamış’ın yanına

çekildiler208. Bunun üzerine Toktamış Derbent’ten ayrılarak ordusunu suratle Sır Derya boyuna sevk etti ve Timur’un sınır kalesi konumundaki Sabran’ı kuşattı. Ancak şehir oldukça iyi tahkim edildiğineden dolayı bu amacını gerçekleştiremedi. Bununla birlikte Timur’un Maveraünnehir’in savunması için Andican taraflarında bıraktığı oğlu Ömer Şeyh’in birliklerini mağlup etmeyi başardı. Önünde kendisine karşı koyacak bir kuvvet olmadığını gören Toktamış Han Maveraünnehir’e girerek birçok yeri yağmalattı ve Buhara önlerine gelerek şehri kuşattı. Tıpkı Sabran gibi Buhara’nın da iyi tahkimlere sahip olması ve şehir halkının sebatlı mukavemeti sayesinde kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldı. Yine de Karşi ve Zincir Saray gibi bazı yerleşimleri yağmalamaktan geri durmadı. Böylelikle Emîr Timur’un bulunmayışından faydalanarak büyük gânimetlerle Deşt-i Kıpçak’a çekildi. Toktamış’ın Maveraünnehir’deki tahribatını haber aldığı sırada Şiraz taraflarında bulunan

Emîr Timur suratle Semerkant’a dönerek sefer hazırlıklarına başladı209.

7.6. Emîr Timur’un I. Deşti Kıpçak Seferi ve Kundurça Meydan Muharebesi

Emîr Timur öncelikle Toktamış Han ile ittifak yapan ve onun adına paralar darbettiren Harezm hâkimi Süleyman Sofî’yi cezalandırmaya karar verdi. 1388 yılında Harezm’in merkezi olan Ürgenç üzerine yürüdü ve kendisini durdurmak isteyen Toktamış Han’ın emîrlerinden İlyığmış Oğlan’ı mağlup etti. Bunun üzerine Süleyman Sofî Toktamış Han’ın yanına kaçtı. Ürgenç’i kolayca zapt ederek askerlerine yağmalatan Emîr Timur şehir

ahalisini de Semerkant’a göç ettirdi210. 1388 yılının sonuna doğru harekete geçen Toktamış Han Sabran şehrini ikinci kez kuşattı ve ordusunun bir kolunu da Sır Derya boyunca Zernuk Kalesi’ne kadar ilerletti. Toktamış’ın faaliyetlerini öğrenen Emîr Timur oğullarından

208Şerefüddin Ali Yezdî, “Zafernâme”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.151-152; Nizamüddin Şâmî, Zafernâme, s.121- 123. 209Şerefüddin Ali Yezdî, “Zafernâme”, s.153-154. 210Şerefüddin Ali Yezdî, “Zafernâme”, s.154-155; Nizamüddin Şâmî, Zafernâme, s.130-131. 139

Andican’daki Ömer Şeyh ve Herat’taki Miranşah’a haber yollayarak derhâl askerleri ile kendisine katılmalarını emretti. Kendisi ise 30 bin kişilik bir kuvvetle Sır Derya istikametinde harekete geçti. Az sonra Ömer Şeyh te ona katıldı. Bu sırada Toktamış’ın öncü kuvvetleriyle yapılan muharebeyi kazandı ve Miranşah’ın kuvvetlerinin de katılmasının ardından 1389 yılı baharında Sabran üzerine yürüdü. Emîr Timur’un kendisi üzerine yürüdüğünü haber alan Toktamış Han derhâl kuşatmayı kaldırarak Deşt-i Kıpçak’ın

içlerine doğru suratle çekildi211. Semerkant’a dönen Emîr Timur Toktamış Han’ın işini bitirmeye kararlıydı. Bu amaçla gerçekleştirmeyi planladığı sefer için büyük hazırlıklara girişti ve yaklaşık 200 bin kişilik bir ordu hazırladı. 1391 yılının başında Semerkant’tan hareket eden Emîr Timur önce Taşkent’e geldi, burada bir süre kaldıktan sonra 23 Ocak 1391 tarihinde bozkıra doğru harekete geçti. Toktamış Han Emîr Timur’la doğrudan bir çatışmaya girmek yerine onu ülkesinin içine doğru çekerek askerlerini yıpratmak ve böylece moral üstünlüğü ele geçirmek gibi bir taktik uygulamaya karar verdi. Timur Otrar yakınlarına geldiği sırada Toktamış Han’ın elçileri huzuruna gelerek sulh talebini elettiler. Timur şayet Toktamış Uluğbeyi olan Kongrad Ali Bey’i rehin olarak gönderirse sulh talebini müzakere edebileceğini ifade etti. Bununla birlikte Toktamış’ın elçi gendermekle oyalama taktiği yaptığını hesaba katarak elçileri kılavuz olarak kullanmak gayesiyle yanında alı koydu. Ayrıca Toktamış’ın yanından kaçarak kendisine sığınan amcazadeleri Timur Kutluk Oğlan ve Könce Oğlan’ı ve Emîr Edigey’i öncü tayin ederek emirlerine birlikler verdi. Timur’un ordusu ise Nisan ayı boyunca bugünkü Kazakistan toprakları üzerinden kuzeybatıya doğru ilerleyerek Ulutav (Uludağ) mevkisine ulaştı. Burada seferin hatırasına binaen bir taş anıtı diktirdi. Erzak sıkıntısı baş gösterince askerlerine sürek avı tertip ederek et ve yiyecek ihtiyacını karşılayan Emîr Timur ordusu ile Tobol Irmağı’nı geçerek 25 Mayıs 1391’de Yayık Nehri’ne ulaştı. Bu sırada Toktamış Han’ın Kırk-Göl mevkiinde olduğunu öğrenince derhâl Yayık ve sonra da Samara nehirlerini aşarak 18 Haziran 1391 tarihinde Kundurça (Kunduzça) Irmağı kenarına geldi. Nihayet her iki ordu burada karşılaştı. Emîr Timur ordusunu yedi kol halinde harp nizamına sokmuştu. Neticede vuku bulan kanlı savaşta Toktamış Han’ın ordusunu bozguna uğratan Emîr Timur büyük bir zafer elde etti. Bununla birlikte bozgun esnasında Toktamış Han savaş meydanından kaçtığı için onu yakalamaya muvaffak olamadı ve İdil boyunca aşğı doğru inerek Saray ve Astarhan (Hacı Tarhan)

211Şerefüddin Ali Yezdî, “Zafernâme”, s.156-158; Mustafa Kafalı, a. g. e., s.108-109.

140

şehirlerini askerlerine yağmalattıktan sonra elde ettiği büyük miktarda gânimetlerle

Semerkant’a dönmekle yetindi212.

7.7. Toktamış Han’ın Moskova Knezliği ve Litvanya Knezliği Arasındaki Sınır Anlaşmazlığına Müdahalesi

Toktamış Han Kundurça savaşında aldığı ağır yenilgiye rağmen Deşt-i Kıpçak’taki iktidarını muhafaza etmeyi başardı ve intikam almak amacıyla derhâl yeni bir ordu hazırlamaya koyuldu. Bu sıralarda Moskova Knezliği ile Litvanya Knezliği arasında ortaya çıkan sınır anlaşmazlığı meselesine müdahalede bulundu. Litvanya Büyük Knezi Vitovt’un kardeşi Lehistan Kralı Yagaylo’ya yolladığı yarlıkla münakaşalı toprakların idaresini yıllık vergisini yollaması kaydıyla ona verdi. Bu husus Toktamış Han’ın Emîr Timur karşısında Kundurça’da uğradığı hezimete rağmen Rus topraklarındaki hâkimiyetini devam ettirdiğini

ortaya koyması bakımından önemliydi213.

7.8. Toktamış Han’ın Emîr Timur’a Karşı İttifak Arayışı

Toktamış Han ordu hazırlamaya devam ederken bir tafaftan da diplomatik temaslarını hızlandırdı. 1393 ve 1395 yıllarında Kahire’ye göndermiş olduğu elçileri aracılığıyla Memlûk Sultanı Berkuk’u Timur’a karşı ittifak kurmaya ve ortak hareket etmeye davet etti. Sultan Berkûk ittifaka olumlu cevap verdi ve hatta Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayazid’in de kendilerinin safında yer almasına çabaladı. Ne var ki Timur’u ortak düşman olarak hedef alan bu ittifak istenen neticeyi vermeyecekti. Zira takip eden hadiselerde müttefiklerin

herbiri Timur’a karşı kendi başına savaşmak zorunda kalacaktı214.

7.9. Terek Muharebesi ve Deşt-i Kıpçak’ın Emîr Timur Tarafından Tahribi

Timur 1394 yılı sonbaharında Kuzey Azerbaycan’da Şeki şehri civarında bulunuyorken Toktamış Han’ın ordusuyla Derbend’i geçerek kendi hâkimiyeti altında bulunan Şirvan topraklarına girdiğini haber aldı. Yeni bir sefer zarureti sebebiyle derhâl ordunun hazırlanmasını emrederek kışı geçrimek üzere Kür Irmağı boyuna gitti. Hazırlıkların

212Şerefüddin Ali Yezdî, “Zafernâme”, s.158-172; Nizamüddin Şâmî, Zafernâme, s.142-153. 213Bertold Şpuler, Zolotaya Orda. Mongolı v Rossii. 1223-1502, Perevod s Nemets. M. S. Gatina, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.157-158. 214Mustafa Kafalı, a. g. e., s.111. 141

tamamlanmasıyla birlikte ertesi yıl tam olarak 28 Şubat 1395 tarihinde ordusunu Toktamış Han’ın kuvvetlerine doğru harekete geçirdi. Emîr Timur son bir hamleyle adamlarından Şemseddin Almalıkî’yi elçi olarak Toktamış Han’a göndererek nasihatta bulundu ise de Toktamış’ın buna cevabı oldukça sert oldu. Zaten Timur’da bundan bir netice elde edemeyeceğini bildiği için ilerleyişini sürdürerek Samur Nehri’ne kadar gelmişti. Daha sonra Derbend’i geçerek Toktamış Han’ın Emîr Kazancı komutasındaki öncü birliklerini mağlup etti. Nihayet 14 Nisan 1395 tarihinde iki ordunun esas kuvvetleri Terek Irmağı kenarında karşı karşıya geldi. Emîr Timur Kundurça’da vuku bulan savaşta yaptığı gibi ordusunu yedi kol nizamında tertipledi ve herbir kolun başına kendi oğullarını ve en güvendiği emîrlerini koydu. Altın Orda Devleti’nin mukadderatını tayin etmesi bakımından en mühim muharebelerden biri olan Terek Savaşı Emîr Timur’un ordusunun zaferiyle neticelendi. Toktamış Han Kundurça’da olduğu gibi yine kaçmayı başararak Bulgar tarafına gitti. Maiyetinden bir grup ta Bekyaruk Oğlan ve Emîr Aktav başta olmak üzere Kırım’a kaçtı. Toktamış’ı bu kez ele geçirmekte kararlı olan Timur onu yakalamak amacıyla İdil boyunun orta akımına kadar ilerledi ve buradaki Bulgar, Ükek gibi şehirleri tahrip ederek askerlerine yağmalattı. Ne var ki Toktamış’ı yakalayamadı. Yanında bulunan Urus Han’ın oğullarından Kayırcak Oğlan’a asker vererek Doğu Deşt-i Kıpçak’a hâkim olması için gönderdi. Daha sonra Hacı Tarhan ve Saray’ı askerlerine yağmalatarak tahrip ettirdi. Son olarak ta Kırım’a girerek buradaki birçok yurdu ve Kefe, Azak gibi şehirleri yağmaladıktan

sonra muazzam gânimetlerle birlikte Azerbaycan’a çekildi215. Emîr Timur’un Deşt-i Kıpçak’ta yapmış olduğu tahribat devrin tarihçisi İbn Arapşah tarafından şu sözlerle tasvir edilmişti: “Elde ettiği eşyaları alıp götürmüş, bütün gânimeti dağıtmış, yağmaya müsaade etmiş, ahaliyi öldürmüş, esirleri kesmiş, hayat şartlarını değiştirmiş ve ele geçirdiği para, esir ve malları alıp götürmüştü. Onun öncüleri Azak’a

kadar ilerlemişlerdi; Saray’ı, Sarayçuk’u, Hacı Tarhan’ı ve bütün bölgeyi yıkmıştı”216. İbn Arapşah’ın bu sözlerinden Emîr Timur’un Deşt-i Kıpçak’ta yaptığı tahribatın Altın Orda Devleti’nin parçalanmasında ciddi tesiri olduğu anlaşılır.

215Şerefüddin Ali Yezdî, “Zafernâme”, s.173-187; Nizamüddin Şâmî, Zafernâme, s.142-153. 216İbn Arabşah, “Acâibu’l-Makdûr”, T. 1, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı, İzvleçeniya iz Soçineniy Arapskih V. G. Tizengauzenom, Sanktpeterburg, 1884, s.466. 142

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti Bu bölümde Toktamış Han’ın Mamay Mirza’yı mağlup ederek Altın Orda Devleti’ni kendi hâkimiyeti altında birleştirmesi; 1382 yılında gerçekleştirdiği Moskova Seferi ile Rusları baskı altına alması; Emîr Timur’la arasının açılmasına sebep olan faaliyetleri olarak Harezm’de para bastırması, Tebriz’e ve Maveraünnehir’e gerçekleştirdiği saldırılar; Kundurça Muharebesi; Toktamış’ın Ruslarla ilişkileri; Toktamış’ın Emîr Timur’a karşı ittifak arayışları ve Terek Muharebesi gibi konular anlatılmıştır.

143

Bölüm Soruları

1) Aşağıdakilerden hangisi Toktamış Han’ın Mamay Mirza’yı mağlup etmesinin sonuçlarından birisidir?

a) Altın Orda Devleti’nde siyasî birliğin yeniden sağlanması, b) Toktamış Han’ın büyük gânimetler elde etmesi, c) Altın Orda Devleti’nin parçalanmasına sebep olması, d) Altın Orda Devleti’nin Fetret Devrine girmesi, e) Ruslar Üzerindeki Tatar baskısının azalması.

2) Aşağıdakilerden hangisi Toktamış Han’ın Moskova Seferiyle ilgili doğru bir bilgi değildir? a) Toktamış Han Rusları gâfil avlamak için seferi gizli tutmuştur, b) Moskova Knezi Dmitriy İvanoviç Donskoy yardım toplamak için Kostroma’ya gitmiştir, c) Toktamış Moskova’nın kuşatmasına 23 Ağustos 1382 tarihinde başlamıştır, d) Toktamış Han şehre dokunmaması için ahaliden kurtuluş parası aldığı halde Mokova’yı askerlerine yağmalatmıştır, e) Tver ve Ryazan knezlerinin yardımını alan Dmitriy İvanoviç Donskoy Toktamış Han’ı mağlup etmiştir.

3) Aşağıdakilerden hangisi Toktamış Han ile Emîr Timur’un arasının bozulmasının sebeplerinden biri değildir? a) Toktamış Han’ın Harezm’de kendi adına para bastırması b) Toktamış Han’ın Tebriz’e saldırması c) Toktamış Han’ın Maveraünnehir’e saldırması d) Toktamış Han’ın Sultaniye ve Kazvin’i ele geçirmesi e) Toktamış Han’ın Emîr Timur’u Cengiz Han soyundan gelmediği için meşru görmemesi

4) Toktamış Han Emîr Timur’a karşı hangi Memlûk Sultanı ile ittifak kurdmuştur? a) Sultan Baybars b) Sultan Kalavun c) Sultan Berkûk d) Sultan Nâsır e) Sultan Farac

5) Emîr Timur’un I. Deşt-i Kıpçak Seferi sonucunda vuku bulan savaş aşağıdakilerden hangisidir?

a) Terek Muharebesi b) Kundurça Muahrebesi c) Kalka Muharebesi d) Kulikova Muharebesi e) Bataklar Savaşı

144

6) Toktamış Han Harezm’de Emîr Timur’a karşı kiminle ittifak yapmıştır?

a) Kara Yusıuf b) Ahmed Celayir c) Kutluk Timur d) Edigey Mirza e) Süleyman Sofî

7) Toktamış Han Moskova ve Litvanya knezleri arasında çıkan sınır anlaşmazlığını ne şekilde çözmüştür?

a) İhtilaflı toprakların idaresini Lehistan Kralı Yagaylo’ya bırakmıştır, b) İhtilaflı toprakların idaresini Litvanya Kralı Vitovt’a bırakmıştır, c) İhtilaflı toprakların idaresini Moksova Knezi Dmitriy İvanoviç Donskoy’a bırakmıştır, d) İhtilaflı toprakların idaresini doğrudan kendi üzerine aldı, e) İhtilaflı toprakların idaresini Mamay Mirza’ya bıraktı.

8) Terek Muharebesi hakkında aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

a) Savaş Emîr Timur’un zaferiyle neticelenmiştir, b) Savaş 1395 yılında vuku bulmuştur, c) Toktamış Han tutsak edilerek öldürülmüştür, d) Emîr Timur askerlerine Altın Orda şehirlerini yağmalatmıştır, e) Toktamış Han Kundurça Muharebesi’nin intikamını almak istemiştir.

9) Aşağıdaki olaylardan hangisi kronolojik olarak diğerlerinden önce gelir? a) Toktamış Han’ın Moskova Seferi b) Terek Muharebesi c) Kundurça Muharebesi d) Toktamış Han’ın Tebriz’e saldırması e) Toktamış Han’ın Emîr Timur’un yanına sığınması

10) Emîr Timur Harezm’i nihaî olarak ne zaman zapt etmiştir?

a) 1375 b) 1379 c) 1384 d) 1388 e) 1395

Cevaplar 1) a 2) e 3) d 4) c 5) b 6) e 7) a 8) c 9) e 10) d

145

8. ALTIN ORDA DEVLETİ’NDE EDİGEY MİRZA’NIN HÂKİMİYETİ DÖNEMİ

146

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

8.1. Edigey Mirza’nın Cuçi Ulusu’nda Yükselişi 8.2. Toktamış’ın Deşt-i Kıpçak’ta Hâkimiyeti Ele Geçirme Teşebbüsü 8.3. Toktamış’ın Akıbeti 8.4. Edigey Mirza’nın Harezm’i Zapt Etmesi 8.5. Edigey Mirza’nın Şadibek Hanı Tahttan İndirmesi 8.6. Edigey Mirza’nın Ruslarla İlişkileri ve Moskova Seferi 8.7. Edigey Mirza’nın Timurlularla İlişkileri 8.8. Edigey Mirza ve İtalyan Kolonileri 8.9. Edigey Mirza’nın Timur Hanı Tahta Çıkarması 8.10.Toktamış’ın Oğullarının Deşt-i Kıpçak’ta Hâkimiyet Mücadelesine Katılmaları

147

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular 1) Edigey Mirza’nın Cuçi Ulusu’nda yükselişi ve Toktamış’la mücadelesi hakkında bilgi veriniz?

2) Edigey Mirza’nın Harezm’i zapt etmesi ve Moskova Seferi hakkında bilgi veriniz?

3) Edigey Mirza’nın Ruslar, Timurlular ve İtalyan kolonileriyle ilişkilerinin mahiyetini açıklayınız?

4) Edigey Mirza ile Timur Han arasında hâkimiyet mücadelesi nasıl olmuştur, açıklayınız?

5) Toktamış Han’ın oğullarının Altın Orda Devleti iktidarını ele geçirme mücadelesi ve Edigey Mirza’nın akıbeti hakkında bilgi veriniz?

148

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Edigey Mirza’nın Yükselişi ve Edigey Mirza’nın Cuçi Kazanım okuyarak ve Toktamış Han’ın Hâkimiyeti Ulusu’nda nasıl yükseldiğini ve araştırarak geliştirilecektir. Yeniden Ele Geçirme Terek Muharebesi’nden sonra Mücadelesi Toktamış’ın Altın Orda tahtını yeniden ele geçirmek için onunla giriştiği mücadelenin mahiyetini anlamak.

Edigey’in Harezm’i Zapt Edigey’in Harezm’i nasıl zapt Kazanım okuyarak ve Etmesi, Ruslarla İlişkileri ve ettğini ve 1408 yılında araştırarak geliştirilecektir. Moskova Seferi gerçekleştirdiği Moskova Seferini öğrenmek Edigey’in Timurlular ve Edigey’in Timurlu Sultanı Kazanım okuyarak ve İtalyan Kolonileriyle Siyasî Şahruh ve Karedeniz’in araştırarak geliştirilecektir. İlişkileri kuzeyindeki İtalyan kolonileri ile ilişkileri hakkında bilgi sahibi olmak Edigey’in Timur Han ve Edigey’in kendisinin tahta Kazanım okuyarak ve Toktamış Han’ın Oğullarıyla çıkardığı Timur Han’la ve araştırarak geliştirilecektir. Hâkimiyet Mücadelesi Toktamış’ın oğullarıyla giriştiği hâkimiyet mücadelesi ve âkıbeti hakkında bilgi sahibi olmak

149

Anahtar Kavramlar

• Edigey

• Toktamış Han

• Moskova Seferi

• Harezm’in Zaptı

• Timur Han

• Hâkimiyet Mücadelesi

150

8.1. Edigey Mirza’nın Cuçi Ulusu’nda Yükselişi

Emîr Timur’un II. Deşt-i Kıpçak Seferi’nin ardından Semerkant’a dönmesinden sonra onun safında Toktamış’a karşı savaşan Edigey Mirza tıpkı yüzyıl evvelki Nogay misali Altın Orda Devleti’nin iktidarında söz sahibi oldu. Edigey Mirza Toktamış Han’ın iktidarının ilk yıllarında nöker olarak görev yapmış ve kabiliyeti sayesinde emîrliğe kadar yükselmişti. Daha sonra Toktamış Han’la arası bozulmuş 1390 yılına doğru Emîr Timur’un

yanına sığınmıştı217. Aynı sıralarda Urus Han’ın torunu Timur Kutluk ta Toktamış’tan kaçarak Emîr Timur’un yanına sığınmıştı. Timur 1391’de Toktamış’a karşı gerçekleştirdiği

seferde Timur Kutluk’u ve Edigey’i öncü birliğin komutanları olarak görevlendirdi218. 1395 yılındaki Terek Muharebesi’nden sonra Urus Han’ın oğullarından Kayırcak Oğlan Emîr Timur tarafından Cuçi Ulusu’nun başına han olarak tayin edidiyse de Altın Orda Devleti’ni

hâkimiyeti altından birleştirmeye mûvafık olamadı ve bir süre sonra öldü219. Edigey Mirza ise mensup olduğu Deşt-i Kıpçak’taki en güçlü ve kalabalık grup olarak dikkat çeken Mangıt kabilesinin desteğiyle artık Cuçi Ulusu'nun kaderini tayin edecek nüfuza ulaşmıştı. Ancak Cengiz Han soyundan gelmediği için Altın Orda Devleti tahtına himayesi altında olacak ve sözünü geçirebileceği bir han çıkarmak zorundaydı. Bu durumda daha önce kendisiyle birlikte Emîr Timur’un yanına sığınan Timur Melik Han’ın oğlu Timur Kutluk’u Altın Orda Devleti’nin Hanı olarak ilan etti (1396). Timur Kutluk’un Edigey Mirza’nın

kızkardeşlerinden biriyle evli olması da onu Han tahtına çıkarmasında etkili oldu220. Edigey Mirza’nın vesayeti altındaki Timur Kutluk’un Han olmasıyla birlikte Altın Orda Devleti kısa bir süreliğine de olsa yeniden yükselişe geçti. Edigey Mirza bazı idari ve ekonomik düzenlemeler yaparak Altın Orda Devleti’nde belli oranda istikrarı tesis etmeyi başardı.

Vergi sistemini değiştirdi ve Mısır ile eskiden beri yapılan köle ticaretini yasakladı221.

217Rizaeddin Fahreddin, Altın Ordu ve Kazan Hanları, Yayına Haz. İlyas Kamalov, Kaknüs Yayınları, İstanbul, 2003, s.73. 218Şerefüddin Ali Yezdî, “Zafernâme”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.159. 219Haydar ibn Ali Hüseyini Râzî, “Târîh-i Hayderî”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.214. 220İlnur Midhatoviç Mirgaleyev, Politiçeskaya İstoriya Zolotoy Ordı Perioda Prevleniya Toktamış-Hana, Alma- Lit, Kazan, 2003, s.141-143. 221George Vernadsky, Moğollar ve Ruslar, Çev. Eşref Bengi Özbilen, Selenge Yayınları, İstanbul, 2007, s.337- 338; Rızaeddin Fahreddin, a. g. e., s.335-336. 151

Tarihçi İbn Arabşah Edigey’le ilgili olarak şöyle diyordu: “Cesur ve heybetli bir kimseydi. Görüş ve düşünceleriyle diğer inanlardan farklıydı. Alimlere ve faziletli kişilere himmet eder, takva sahibi ve fakirlere iyi davranırdı. Orucu hakkıyla tutar, şeriatı gözetir ve gecelerini ibadetle geçirirdi. İlk kitabı (Kur’an’ı) ve Hz. Peygamberin sünneti ile âlimlerin sözlerini kendisi ile Allah arasında köprü yapardı. Edigey’in yirmi kadar oğlu vardı. Her biri bir şehri yönetirdi ve yine her birinin ordusu vardı. Edigey, Deşt’te yirmi yıl hükümdarlık yaptı. Onun saltanat yılları atın alnındaki beyaz akıtma, o yılların geceleri ise

asrın çehresindeki bir zülüf gibiydi”222.

8.2. Toktamış’ın Deşt-i Kıpçak’ta Hâkimiyeti Ele Geçirme Teşebbüsü

Toktamış Timur’a karşı almış olduğu ağır mağlubiyetlere ve Deşt-i Kıpçak’ta nüfuzunu büyük oranda yitirmesine rağmen iktidarı yeniden elde etme ümidini kaybetmedi. Bu amaçla ilk önce Terek Muharebesi’nden sonra ortaya çıkan siyasî boşluktan faydalanarak

Kırım’da iktidarı ele geçiren Cenevizlilerin üzerine yürüdü ve Kefe’yi hücumla aldı223. 1397 yılında Timur Kutluk’a karşı savaşa giriştiyse de mağlup olmaktan kurtulamadı ve Litvanya Knezi Vitovt’un yanına sığındı. Onunla birlikte çok sayıda Tatar da Litvanya’ya göç etti. Toktamış’ı oldukça iyi bir şekilde kabul eden Vitovt çok geçmeden ona Lida şehrini verdi. Bu arada Timur Kutluk Han Vitovt’a elçilerini yollayarak ondan Toktamış’ı kendisine vermesini talep ettiyse de beklediği karşılığı alamadı. Zira Vitovt Toktamış’ın yanına sığınmasını Litvanya’yı büyütmek için bir fırsat olarak görüyordu. Bu amaçla Toktamış’la bir anlaşma dahi yapmıştı. Buna göre Vitovt Altın Orda tahtını geri alabilmesi için Toktamış’a yardım edecekti. Buna karşılık Toktamış ta başarılı olduğu takdirde Vitovt’a Moskova Knezliği’ni verecekti. Müttefikler emellerine ulaşmak için derhâl askerî hazırlıklara başladılar. Baltık Alman şövalyelerinin dâhil olduğu Vitovt’un ordusunda ateşli silahlar dahi bulunuyordu. Ayrıca Toktamış’ın da üç bin kadar Tatar askerinden oluşan bir kuvveti vardı. Neticede Toktamış’ın emrindeki kuvvetlerle katıldığı Vitovt’un ordusu 12 Ağustos 1399’da Dnyeper Nehri’nin bir kolu olan Vorska Irmağı kenarına ulaştıkları vakit duruma vâkıf olan Timur Kutluk Han’ın ordusuyla karşılaştılar. Burada vuku bulan savaşta Timur Kutluk Han’ın Emîri Edigey’in ordusu Vitovt ve Toktamış’ın kuvvetlerini hezimete uğratarak büyük bir zafer elde etti. Bozgunla geri çekilen Toktamış’ın Tatar kuvvetleri ile

222İbn Arabşah, Acâibu’l Makdûr (Bozkırdan Gelen Bela), Çev. D. Ahsen Batur, Selenge Yayınları, İstanbul, 2012, s.151. 223George Vernadsky, a. g. e., s.332. 152

Vitovt’un ordusu ve kiralık Alman birliklerinin peşinden giden Altın Orda askerleri öncelikle Kiev’e gittiler ve şehri kuşattılar. Ahaliden 3000 gümüş ruble kurtuluş akçası aldıkları için şehre dokunmadılar. Sonra Litvanya topraklarına girerek burada büyük

tahribat yaptılar ve elde ettikleri çok sayıda gânimetlerle geri döndüler224. Bu zaferle Emir Edigey’in Cuçi Ulusu üzerindeki hâkimiyeti pekiştirildi ve dolayısıyla Timur Kutluk Han’ın tahtı sağlama alındı. Ne var ki, Timur Kutluk Toktamış ve müttefiki Vitovt’a karşı elde edilen zaferden sonra çok uzun yaşayamadı ve 1400 yılına doğru vefat etti. Devrin tarihçisi Muineddin Natanzî (İskender Anonimi)’nin belirttiğine göre Timur Kutluk Han o kadar fazla içki içiyordu ki bir defasında uzun bir sarhoşluktan sonra derin bir uykuya

dalmış, nefesi kesilm ve böylece hayatını kaybetmişti225. Bunun üzerine Edigey Mirza Altın

Orda Devleti tahtına Timur Kutluk’un akrabalarından Şadibek Han’ı çıkardı226. 8.3. Toktamış’ın Akıbeti

Vorska kenarındaki savaşı kaybederek hanlık şansını artık yitiren Toktamış Han’ın akıbeti ise oldukça trajik oldu. O kalan ömrünü Deşt-i Kıpçak’ın ücra köşelerinde yer değiştirerek ve saklanarak geçirmek zorunda kaldı. 1405 yılına kadar devam eden bu kaçak hayatı süresince Emir Edigey onu yakalamak için çok uğraştı. Toktamış 1405 yılına doğru bir adamını Emîr Timur’a yollayarak onunla arasını düzeltmeye çalıştı. Timur onu teselli edici cevaplar verdiyse de bir süre sonra Çin’e yapacağı sefer için Otrar’a geldiğinde hastalanarak hayatını kaybetti. Bu durumda Toktamış’ın Altın Orda tahtına sahip olmak için eski hâmisinin desteğini zor da olsa yeniden sağlama ümidi de ortadan kalktı. Zaten bir süre sonra Toktamış ta kendisini takip eden Edigey Mirza’nın adamları tarafından Batı

Sibirya’daki Tümen şehri dolaylarında yakalanarak katledildi227. Toktamış Altın Orda Devleti’ni fetret devrinden çıkartarak bir süreliğine de olsa yeniden yükselişe geçirdiyse de onun başlangıçta en büyük talihi olan Emîr Timur gibi dünya tarihinin gelmiş geçmiş en kudretli hükümdarlarından biriyle sonradan düşman olması en büyük hatasıydı. Öyle ki, azimli ve enerjik yapısıyla Altın Orda’yı güçlü kılmışken bu hatasıyla kendisinden sonra devletin yıkılmasını hazırlayan hadiselerin fitilini de ateşlemiş oluyordu.

224“Letopisnıy Sbornik, İmenuemıy Patriarşeyu ili Nikonovskogo Letopisyu”, PSRL, T.XI, S. Peterburg, 1897, s.s.172-174; Rizaeddin Fahreddin, a. g. e., s.74; George Vernadsky, a. g. e., s.333-336. 225Natanzî, “Muntahab at-tevârîh-i Muîni”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.133. 226“Letopisnıy Sbornik, İmenuemıy Patriarşeyu ili Nikonovskogo Letopisyu”, s.183; Rizaeddin Fahreddin, a. g. e., s.74. 227Mustafa Kafalı, Altın Orda Hanlığı’nın Kuruluş ve Yükseliş Devirleri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1976, s.113-114. 153

8.4. Edigey Mirza’nın Harezm’i Zapt Etmesi

Kaderin bir cilvesi olarak Emîr Timur’un 1405 yılında Otrar’da vefat etmesinden hemen sonra Timurlu hanedanı arasında ortaya çıkan taht kavgaları ve iç çekişmeler bu kez Altın Orda Devleti’nin Timur’un devletine darbe vurması için uygun şartlar hazırladı. Devrin tarihçisi Abdürrezzak Semerkandî’nin belirttiği üzere Edigey Mirza Maveraünnehir’de çıkan karışıklıklardan faydalanarak Hicri 808 (13.12. 1405-21.11.1406 arası) tarihinde Ürgenç’i zapt etti ve Emîr Anka’yı Harezm’in yöneticisi olarak bırakıp Deşt-i Kıpçak’a

dödü. Böylece Harezm Altın Orda Devleti’ne bağlandı228.

8.5. Edigey Mirza’nın Şadibek Hanı Tahttan İndirmesi

Edigey Mirza’nın Harezm’i zapt etmesinden bir yıl sonra yani 1407’de Altın Orda Devleti tahtında bir değişiklik meydana geldi. Devrin Tarihçisi Natanzî’ye göre Edigey tarafından devlet işlerinden uzaklaştırılan Şadibek Han bütün hayatını eğlence ve zevkle geçiriyordu. Zira Edigey zarif âdetler (töre) ve büyük kanunlar (yasak) tesis etmişti. Böylece insanların hürriyetleri kısıtlanmıştı. O zaman Şadibek gizlice onu ortadan kaldırmak istedi. O böyle düşünürken Edigey onun aklından geçenleri anladı ve karışıklık çıkmadan evvel ona karşı önlem almak istedi. Şadibek bunu öğrendi ve Derbend tarafına Bakü’ye kaçarak Emîr Şeyh İbrahim’in yanına sığındı. Edigey yolladığı elçilerle Şadibek’i iade etmesini talep etse de Şeyh İbrahim bunu reddetti. Ne var ki Şadibek bir daha Altın Orda tahtına

çıkma şansını elde edemedi ve sürgündeyken hayatını kaybetti229.

8.6. Edigey Mirza’nın Ruslarla İlişkileri ve Moskova Seferi

Altın Orda Devleti’nin tahtına Edigey Mirza tarafından Timur Kutluk Han’ın oğullarından Bulat veya başka bir ifadesiyle Polat Han çıkarıldı. Bununla birlikte Altın Orda Devleti’nin fiilî iktidarını elinde bulunduran Edigey Mirza Ruslarla ilişkilere büyük

228Abdu’r-rezzak İbn İshak Semerkândî, “Matla’u’s-sâdeyn ve Mecma’ul-bahreyn”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.193. 229Natanzî, “Muntahab at-tevârîh-i Muîni”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.133-134. 154

ehemmiyet veriyordu. 1399 yılında Vorska Irmağı kenarında elde edilen zaferden sonra Ruslara karşı nüfuzu artmıştı. Nitekim 1400 yılında Tver Knezi İvan gönderdiği elçisi aracılığıyla Edigey’e bağlılığını bildirdi. Daha sonra Ryazan Knezi Fedor Edigey’den yarlık aldı. Bununla birlikte Moskova Büyük Knezi Vasiliy’e bağlı kaldı. Vasiliy ise Edigey Mirza’nın vergi ödemesi yönündeki taleplerini yerine getirmemekte ısrar ediyordu. Vorska Irmağı bozgunundan sonra iç karışıklıklarla uğraşan Vitovt’un durumu da iç açıcı değildi. Smolensk ve Pskov gibi Butı Rusya’daki şehirler artık onun idaresinden çıkmıştı. Smolensk’i zorlukla idaresi altına aldıktan sonra Moskova’nın yardımına müracaat eden Pskov meselesini ancak Vasiliy ile anlaşarak çözebildi. Moskova’nın Rus knezlikleri üzerindeki hâkimiyetini korumak ve Altın Orda yönetiminden ayrımak isteyen Vasiliy Tver tahtı için mücadele eden İvan ve Yuriy adlı knezlerden Yuriy’i destekledi. Buna karşılık İvan da Saray’dan yarlık aldı. Tüm bunlar Altın Orda Devleti ve Moskova Büyük Knezliği

arasında Rus topraklarına hâkim olma mücadelesinin kızıştığını ortaya koymaktadır230. Edigey Mirza Knez Vasiliy’in Altın Orda Devleti’nin vesayetinden çıkma çabaları ve Rus knezlikleri üzerinde hâkimiyet kurma teşebbüslerine son vermek amacıyla Moskova üzerine bir sefer düzenlemeye karar verdi. Vasiliy’i gafil avlamak için seferi gizli tutarak ani bir baskınla netice almak istiyordu. Bu yüzden Moskova’ya bir elçisini yollayarak Polat Han’ın Litvanya’ya sefer düzenleyeceğini Vasiliy’e bildirdi. Halbuki Edigey Mirza’nın hazırladığı Altın Orda ordusunun gerçek hedefi Moskova’ydı. Nitekim 1408 yılının sonbaharında harekete geçen Edigey Mirza Pereyaslavl, Rostov, Dmitriyev ve Serpuhov şehirlerini zapt ettikten sonra aynı senenin Kasım ayının sonunda Moskova’nın surlarına dayandı. Bu sırada Knez II. Vasiliy askerî yardım toplamak üzere şehri terk etmiş ve ordusunun toplanma yeri olan Kostroma’ya gitmişti. Kuşatmanın başlamasıyla birlikte şehirde başlayan panik havasından yararlanan yağmacılar halkı soymaya ve öldürmeye başladılar. Moskova’nın etrafını ateşe veren Edigey Mirza şehirin savunmasını üstlenen Vasiliy’in vekili Vladimir Serpuhov’a bir ulak yollayarak kış boyunca kuşatmayı kaldırmayacağını bu durumda halkın soğuk ve açlıktan kırılacağını bildirdi. Durumun vehametini gören Moskova halkı Edigey’in sunduğu şartları kabul etmeye karar verdi. Neticede Moskova halkından toplanan 3000 gümüş ruble kurtuluş akçası karşılığında Edigey Mirza kuşatmayı kaldırdı ve Saray’a döndü. Bununla birlikte Edigey Mirza Knez Vasiliy’e yolladığı mektup aracılığıyla Toktamış’ın oğullarından kendisine sığınmak isteyen olursa kabul etmemesini ve vergi ödemeyi kestiği takdirde onu cezalandıracağını

230İlyas Kemaloğlu, Altın Orda ve Rusya (Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi), Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2009, s.110. 155

bildirdi. O böylece askerî faaliyetinin karşılığını diplomatik yolla almaya çalıştı. Bunda belli ölçüde başarı da sağladı. Rus knezliklerini yeniden vergiye bağladığı gibi, Nijegorod

Knezliği de Moskova’nın kontrolünden çıkarıldı231.

8.7. Edigey Mirza’nın Timurlularla İlişkileri

Edigey Mirza dış siyasette Timurlularla ilişkilere büyük ehemmiyet veriyordu. Bu amaçla Polat Han adına Altın Orda elçilerini 1409 yılında Timurlu Hükümdarı Şahruh’a değerli av kuşlarını hediye olarak sunmaları için Herat’a gönderdi. Deşt-i Kıpçak’tan elçilerin gelmesinden oldukça memnun kalan Şahruh onlara Polat Han ve Edigey Mirza’ya hediye olarak takdim etmeleri için değerli kalpaklar ve kemerler verdi. Hatta oğullarından Muhammed Cuki’yi evlendirmek için Cuçi soyundan bir hanzadenin bulunması arzusunu

bildirdi232.

8.8. Edigey Mirza ve İtalyan Kolonileri

Edigey Mirza 1410 yılında Polat Han ile birlikte Karadeniz’in kıyı şerdindeki (Azak çevresi) Venedikliler ve Cenevizlilere ait yerleşemlere bazı saldırılar gerçekleştirdi. Bunun neticesinde birçok yerleşim tahrip edildi ve çok sayıda Venedikli öldürüldü. Cenevizlilere ait Kefe halkı ancak büyük miktarda kurtuluş akçası ödemek suretiyle Edigey Mirza’nın

tahribatından kurtulabildi233.

8.9.Edigey Mirza’nın Timur Hanı Tahta Çıkarması

Edigey Mirza’nın gücünün zirvesine ulaştığı bir dönemde Altın Orda Devleti’nde iç karışıklıklar yeniden baş göstermeye başladı. Bunda en büyük rolü Toktamış Han’ın iktidar mücadelesinden vazgeçmeyen oğulları oynadı. Toktamış’ın türlü karıları ve cariyelerinden 13 oğlu kalmıştı. Bunlar arasında Celaleddin en büyük otorite sahibiydi. Üstelik Edigey’in itirazalarına rağmen Moskova Knezi Vasiliy Toktamış’ın oğullarını kendi siyesiti için kullanmak amacıyla himaye ediyordu. 1410 yılına doğru Toktamış’ın oğulları yardım almak amacıyla Moskova’dan Litvanya’ya Knez Vitovt’un yanına gittikleri esnada Polat

231İlyas Kemalov, a. g. e., s.111-112; George Vernadsky, a. g. e., s.340-342. 232Abdu’r-rezzak İbn İshak Semerkândî, “Matla’u’s-sâdeyn ve Mecma’ul-bahreyn”, s.192. 233Roman Reva, “Borba za Vlast v Pervoy Polovine XV V.”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.710. 156

Han vefat etmişti. Edigey Mirza Altın Orda tahtına kızıyla evlendirdiği Timur Kutluk

Han’ın başka bir oğlu Timur Han’ı çıkardı234. Ne var ki Timur Han’ın kayınpederinin vesayeti altında kalmaya pek niyeti yoktu. Bu yüzden çok geçmeden her ikisi arasında rekabet başladı. Kendisini Bekelerbek makamından uzaklaştıran Timur Han ve onun safında birleşen muhaliflere karşı koyamayacağını anlayan Edigey Mirza Harezm’e çekilmeye karar verdi. Fakat yolda Timur Han’ın bir birliği tarafından mağlup edildi.

8.10. Toktamış’ın Oğullarının Deşt-i Kıpçak’ta Hâkimiyet Mücadelesine Katılmaları

Edigey Mirza Timur Han’ın baskısı neticesinde maiyetiyle birlikte 1412 yılının başlarında Harezm (Ürgenç)’e vardı. Ancak onu ele geçirmek isteyen Timur Han’ın ordusu altı ay boyunca Harezm’i kuşattı. Bu arada Litvanya Knezi Vitovt’un desteğiyle Altın Orda tahtını ele geçirmek isteyen Toktamış Han’ın oğlu Celaleddin’in, ordusu Edigey’i ele geçirmekle meşgul Timur Han’ı mağlup ederek Saray’ı zapt ettiği haberi Harezm’e geldi. Bozguna uğrayan Timur Han da Harezm’e doğru çekildi. Bu arada Celaleddin Edigey’i kuşatan emîrlere yolladığı ulak aracılığıyla onlardan kedi tarafına geçmelerini istedi. Cevap alamayan Celaleddin hem Timur’la hem de Edigey ile mücadele etmesi gerektiğini anladı. Edigey’i saf dışı etmek ve Timur Han’ın ordusunu zayıflatmak amacıyla emîrlere başka bir ulak daha göndererek Edigey şayet kendisinin (Celaleddin’in) kızkardeşi olan karısını ve oğulları Mahmud Sultan’ı serbest bırakırsa ve kendisini Han olarak tanırsa muhasaranın kaldırılabileceği ve evlerine dönebileceği önerisini iletti. Celaleddin’in başka bir kızkardeşiyle evli olan Emir Gazan taraf değiştirmeye hazırdı. Timur Han’ın kızkardeşiyle evli olan Emir Denke ise buna karşıydı. Bu sıralarda Timur Han onların kampına geldi. Gazan Denke’yi içki içmekle meşgul ederek Timur Han’ı öldürttü ve emirleri Celaleddin’in tarafına geçmeye ikna etti. Olanları haber alan Celaleddin Gazan’a kendi adına hareket etmesi hakkını tanıdı. Bundan sonra Edigey’e de kayıtsız şartsız yerine getirdikleri Celaleddin’in tarafına geçmesi teklifini ilettiler. Buna razı olan Edigey Mirza, Gazan ile barış yaptı. Emîrler Ürgenç kuşatmasını kaldırarak Celaleddin’in yanına hareket ettiler. Fakat yolda Celaleddin’in muhasaraya yardım etmesi için yolladığı Kaculay Bahadır ile karşılaştılar. Muhtemelen Timur Han’ın öldüğünü ve emîrlerin kendi safına geçtiğini öğrenen Celaleddin yine de Edigey’i ele geçirmek istiyordu. Muhasaranın kaldırıldığını

234Abdu’r-rezzak İbn İshak Semerkândî, “Matla’u’s-sâdeyn ve Mecma’ul-bahreyn”, s.193.

157

öğrenen Kaculay emîrlere Edigey’i kendisinin ele geçirebileceğini bildirdi. Çünkü asker sayısı Edigey’in kuvvetlerinden fazlaydı. Ne var ki, Edigey kurnazca bir askerî taktikle sahte ricat ederek pusuya düşürdüğü Kaculay’ın ordusunu mağlup etmeyi başardı ve yaklaşık 1000 askeri esir olarak ele geçirdi. Esirleri Ürgenç’e yerleştirerek kendisine bağlı

ahalinin gözetimi altına aldı235. Ancak bir süre sonra Edigey’in durumundan istifade ederek Harezm’i geri almak isteyen Timurlu hükümdarı Şahruh harekete geçti. Şahruh’un görevlendirdiği Şah Melik ahalinin desteğiyle H. 816 yılında (03.04.1313-22.03.1414 arası)

Harezm’i ele geçirdi236. Ürgenç’ten çıkmak zorunda kalan Edigey Mirza’nın Harezm’deki temsilcisi ve oğlu Mubarekşah babasının yanına çekildi. Edigey Mirza Harezm’de Şahruh’un kuvvetleriyle mücadele ettiği sıralarda Toktamış’ın oğullarının arasında iktidar için cereyan eden çatışmalar neticesinde Altın Orda Devleti’nde taht değişiklikleri meydana geldi. 1412 yılında Kepek kardeşi Celaleddin’i mağlup ederek öldürdü. Ancak tahta başka bir kardeş Kerimberdi çıkarıldı. Bu sırada Edigey Mirza daha evvel Timurluların yanına gönderdeği Çerke adlı Tukay Timur neslinden gelen prensi tahta çıkarmak için harekete geçmişti. Kerimberdi Edigey’i ve dolayısıyla onun desteklediği Çerke’yi Han olarak tanıyan Bulgar’ı bile henüz hâkimiyeti altına alamamıştı. Bu durumda Kerimberdi açık mücadeleden kaçınarak Edigey ile müzakerelere devam etti. Edigey bu yüzden Çerke’yi tahta çıkarma girişimini bir süre erteledi. Daha sonra Kerimberdi Litvanya Knezi Vitovt’un desteklediği Kepek’le mücadele etmek zorunda kaldı. Neticede Kepek 1413 yılı İlkbaharında Kerimberdi’yi mağlup ederek Saray’dan uzaklaştırdı. Ancak yaklaşık bir yıl sonra bu kez Kerimberdi üstünlük sağlayarak Saray’a yeniden hâkim oldu. Kepek ise öldürüldü. Bu sıralarda Edigey Mirza Çerke ile birlikte Sibir yurduna bir sefer düzenledi. 1413 yılında Bulgar vilayetini hâkimiyeti altına aldı. Daha sonra da Yayık taraflarına çekildi. Kerimberdi ile Kepek arasındaki mücadele kızışınca bunu bir fırsat olarak gördü ve Çerke’yi Hicri 816 yılında han olarak ilan etti. Çerke Kepek’e karşı giriştiği ilk savaşta mağlup oldu ise de daha sonra ona üstünlük sağlamayı başardı. Basım yerleri Saray, Azak, Ordu Muazzam, Bulgar, Hacı Tarhan ve Bek Bazar olan paralarının 1414-

1416 yıllarına ait olması onun iki yıl kadar iktidarda kaldığını ortaya koyuyor237.

235Abdu’r-rezzak İbn İshak Semerkândî, “Matla’u’s-sâdeyn ve Mecma’ul-bahreyn”, s.193-195; Poman Reva, a. g. m., s.710-711. 236Abdu’r-rezzak İbn İshak Semerkândî, “Matla’u’s-sâdeyn ve Mecma’ul-bahreyn”, s.195-196. 237Abdulgaffar Kırımî, Umdet’ul-Ahbâr (Transkripsiyon, Faksimile), Haz. Derya Derin Paşaoğlu, Kazan, 2014, s.272a-272b; M. G. Safargaliyev, Raspad Zolotoy Ordı, Mordovskoe Knijnoe İzdatelstvo, Saransk, 1960, s.188- 192; Roman Reva, a. g. m., s.713-714. 158

Litvanya Knezi Vitovt Kepek’in öldürülmesinden sonra Altın Orda tahtına kendi vesayeti altında birini çıkarmak amacıyla bu kez Toktamış’ın başka bir oğlu olan Cabbarberdi’yi desteklemeye karar verdi. Litvanya’daki Tatarların ve bizzat Knez Vitovt’un verdiği kuvvetlerle harekete geçen Cabbarberdi 1414 yılında Saray’ı zapt etti. Ne var ki hem Çerke ile hem de kendi kardeşi Kerimberdi ile mücadele etmek zorundaydı. Çerke Edigey’le birlikte aynı yıl içerisinde Hacı Tarhan ve Saray’ı ele geçirdi. Cabbarberdi o sıralarda Kerimberdi ile uğraşıyordu ve neticede onu mağlup ederek öldürmeyi başardı. Cabbarberdi 1415 yılının sonuna doğru Çerke’yi de yendi ve böylece Altın Orda’nın büyük bir kısmını hâkimiyeti altına aldı. Cabbarberdi’nin kısa hâkimiyetinden sonra Kerimberdi’nin oğlu Seyid Ahmed tahta çıktı. Litvanya Knezi Vitovt Taş Timur’un oğlu Gıyaseddin’i destekleyerek Altın Orda tahtını ele geçirmesi için Seyid Ahmed’e karşı kışkırttı. Fakat Gıyaseddin, Seyid Ahmed Han tarafından mağlup edildi. Seyid Ahmed Han Edigey’le ittifak yaparak Vitovt’a karşı harekete geçti. 1416 yılı Temmuz ayında Litvanya topraklarını tahrip eden Seyid Ahmed Han daha sonra Kiev’i zapt ederek askerlerine yağmalattı. Ne var ki Seyid Ahmed Han bu başarılı seferden sonra tarih sahnesinden kayboldu ve Altın Orda tahtına Edigey Mirza tarafından Toktamış’ın akrabalarından Derviş Han çıkarıldı. Derviş Han 1419 yılında vefat etti. Bunun üzerine Litvanya Knezi Vitovt’la barış yapan Edigey Mirza onun da isteğiyle Kırım taraflarında hüküm süren Bek-Sufi’yi han tahtına çıkardı. Kendisi de Beylerbeyi oldu. Fakat bu durumdan hoşnutsuz olan Edigey’e muhalif emîrler Toktamış’ın oğullarından Kadirberdi’yi Han olarak ilan ettiler. Neticede Kadirberdi ile Edigey arasında 1419 yılında vuku bulan savaşta her ikisi de

hayatını kaybederken zafer Kadirberdi’nin ordusunun oldu238. Edigey’in 1410 yılından sonra Deşt-i Kıpçak’ta hâkimiyeti kaybetmesiyle başlayan ve Toktamış’ın oğullarıyla 9 yıl boyunca sürdürdüğü mücadelenin sonunda ölümüyle birlikte aynı zamanda Altın Orda Devleti de dağılma sürecine girmiş oldu.

238Abdulgaffar Kırımî, Umdet’ul-Ahbâr, s.273a-273b; M. İ. Safargaliyev, a. g. e., s.192-195; A. YU. Yakubovskiy, Altın Ordu ve Çöküşü, Çev. Hasan Eren, 2. Bs., TTK Basımevi, Ankara, 2000, s.202-203; Roman Reva, a. g. m., s.714-716. 159

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti Bu bölümde Edigey Mirza’nın Cuçi Ulusu’ndaki yükselişi; Timur Kutluk Hanı tahta çıkaran Edigey’in Toktamış’la giriştiği hâkimiyet mücadelesi; Toktamış’ın akıbeti ve Edigey’in Harezm’i zapt etmesi; Şadibek Han’ın tahta çıkışı ve Edigey’in Moskova seferi; Edigey’in Timurlularla ve İtalyan kolonileriyle ilişkileri; Timur Han’ın tahta çıkışı ve sonrasında Edigey’le ihtilafa düşmesi ve Toktamış’ın oğullarıyla girişilen hâkimiyet mücadelesi gibi konular anlatılmıştır.

160

Bölüm Soruları 1) Aşağıdakilerden hangisi Edigey Mirza’nın Altın Orda Devleti’nde hâkim olduğu dönemde tahta çıkan hanlardan birisi değildir?

a) Timur Kutluk Han b) Şadibek Han c) Polat Han d) Timur Han e) Celaleddin Han

2) Aşağıdakilerden hangisi Edigey Mirza’nın Moskova Seferiyle ilgili doğru bir bilgi değildir? a) Edigey Mirza Moskova’yı 1408 yılında kuşatmıştır, b) Moskova Knezi II. Vasiliy askerî yardım sağlamak için Kostroma’ya gitmiştir, c) Edigey Mirza 3000 gümüş ruble karşılığı Moskova kuşatmasını kaldırmıştır, d) Edigey Mirza şehre dokunmaması için ahaliden kurtuluş parası aldığı halde Mokova’yı askerlerine yağmalatmıştır, e) Moskova’nın savunmasını Vladimir Serpuhov üstlendi.

3) Edigey Mirza ile ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi doğru değildir? a) Edigey Mirza Kongrat kabilesine mensuptur, b) Edigey Mirza 1290 yılında Emîr Timur’un yanına sığınmıştır, c) Edigey Mirza Mısır ve başka ülkelere köle satılmasını yasaklamıştır, d) Edigey Mirza Harezm’i zapt etmiştir, e) Edigey Mirza’nın kızlarından biri Timur Han ile evlenmiştir.

4) Emîr Timur Terek Muharebesi’nden sonra Cuçi Ulusu’nun başına aşağıdakilerden hangisini han olarak tayin etmiştir? a) Timur Melik b) Kayırcak c) Timur Kutluk d) Şadibek e) Edigey

5) Aşağıdakilerden hangisi Edigey Mirza’nın mücadele ettiği Toktamış Han’ın oğullarından biri değildir?

a) Çerke b) Kadirberdi c) Kerimberdi d) Celaleddin e) Cabbarberdi

6) Edigey Mirza ne zaman ölmüştür?

a) 1412 b) 1419 c) 1421 d) 1417 e) 1415

161

7) Harezm’i Altın Orda Devleti’nden geri alan Timurlu hükümdarı kimdir?

a) Halil Sultan b) Pir Muhammed c) Şahruh d) Ebû Said e) Uluğbey

8) Toktamış Altın Orda tahtını yeniden elde etmek için kiminle işbirliği yapmıştır?

a) Moskova Knezi II. Vasiliy b) Cenevizliler c) Emîr Timur d) Kayırcak Oğlan e) Litvanya Knezi Vitovt

9) Aşağıdaki olaylardan hangisi kronolojik olarak diğerlerinden önce gelir? a) Edigey Mirza’nın Moskova Seferi b) Toktamış’ın oğullarından Kepek’in kardeşi Celaleddin’i öldürmesi c) Toktamış’ın ölümü d) Şadibek Han’ın tahta çıkışı e) Timur Han’ın öldürülmesi

10) 12 Ağustos 1399’da Dnyeper Nehri’nin bir kolu olan Vorska Irmağı kenarında vuku bulan savaşla ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi doğrudur?

a) Toktamış Han’ın zaferiyle neticelenmiştir b) Timur Kutluk Han’ın zaferiyle neticelenmiştir c) Moskova Knezi II. Vasiliy’in zaferiyle neticelenmiştir d) Litvanya Knezi Vitovt’un zaferiyle neticlenmiştir e) Litvanya Knezi Vitovt tarafından Kefe yağmalanmıştır

Cevaplar 1) e 2) d 3) a 4) b 5) a 6) b 7) c 8) e 9) c 10) b

162

9. ALTIN ORDA DEVLETİ’NİN YIKILIŞ SÜRECİ

163

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? 9.1. Uluğ Muhammed Han ve Deşt-i Kıpçak’ta Hâkimiyet Mücadelesi 9.2. Küçük Muhammed Han ve Seyid Ahmed Han’ın Batı Deşt-i Kıpçak Hâkimiyeti 9.3. Uluğ Muhammed Han’ın Orta İdil Boyuna Çekilmesi 9.4. Altın Orda Devleti’nin Parçalanması 9.5. Ulu Orda (Taht İli) Hanları 9.5.1. Küçük Muhammed Han 9.5.2. Mahmud Han 9.5.3. Ahmed Han 9.5.4. Seyid Mahmud Han ve Murtaza Han

164

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular 1) Uluğ Muhammed Han’ın Altın Orda hâkimiyeti için verdiği mücadele ve Orta İdil Boyuna çekilmesi hakkında bilgi veriniz?

2) Küçük Muhammed Han ve Seyid Ahmed Han’ın Batı Deşt-i Kıpçak’taki hâkimiyetleri döneminden meydana gelen önemli olaylar nelerdir, açıklayınız?

3) Altın Orda Devleti’nin parçalanama süreci hakkında bilgi veriniz?

4) Küçük Mustafa Han ve Ulu Orda (Taht İli)’nın kuruluşu hakkında bilgi veriniz?

5) Ulu Orda hanları hakkında bilgi veriniz?

165

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği Uluğ Muhammed Han ve Deşt- Uluğ Muhammed Han’ın Altın Kazanım okuyarak ve i Kıpçak’ta Hâkimiyet Orda tahtına çıkması ve diğer araştırarak geliştirilecektir. Mücadelesi Cuçioğullarıyla giriştiği hâkimiyet mücadelesini öğrenmek. Küçük Muhammed Han ve Uluğ Muhammed Han’ın Seyid Kazanım okuyarak ve Seyid Ahmed Han’ın Batı Ahmed Han’a mağlup olması araştırarak geliştirilecektir. ve merkeze hâkim duruma Deşt-i Kıpçak’a Hâkim gelen Küçük Muhammed Olmaları ve Uluğ Muhammed Han’ın baskısıyla İdil boyunun orta kesimine yerleşemesi Han’ın Orta İdil Boyuna sürecinde yaşanan siyasî Çekilmesi olayları anlamak.

Altın Orda Devleti’nin Cuçi Ulusu’nun farklı Kazanım okuyarak ve Parçalanması bölgelerinde birbirlerinden araştırarak geliştirilecektir. müstakil hanların ortaya çıkmasıyla birlikte Altın Orda’nın parçalanması hakkında bilgi sahibi olmak

Ulu Orda (Taht İli) Hanları Altın Orda Devleti’nin Kazanım okuyarak ve dağılmasıyla birlikte merkeze araştırarak geliştirilecektir. hâkim olan Küçük Mustafa Han ve halefleri hakkında bilgi sahibi olmak

166

Anahtar Kavramlar

• Uluğ Muhammed Han

• Küçük Muhammed Han

• Seyid Ahmed Han

• Küçük Mustafa Han

• Altın Orda’nın Parçalanması

• Ulu Orda

167

9.1.Uluğ Muhammed Han ve Deşt-i Kıpçak’ta Hâkimiyet Mücadelesi

Altın Orda Devleti’nde Edigey Mirza’nın ölümünden sonra karışık bir siyasî tablo ortaya çıktı. Tarih kaynaklarının analizi neticesinde Deşt-i Kıpçak’ta birkaç hanın hüküm sürdüğü anlaşılabilir. Buna göre bir önceki bölümde bahsi geçen Bek Sufi 1419’dan 1421 yılına kadar yalnızca Kırım bölgesini hâkimiyeti altında tuttu. Merkezde ise emirler tahta Muhammed Han’ı çıkardılar. Ancak 1419 yılından 1423’e kadar hüküm sürdüğü anlaşılan Muhammed Han’ın tam kimliğini tespit etmek mümkün değildir. Zira o dönemde tahta çıkabilecek Tukay Timur neslinden gelen Uluğ Muhammed, Hacı Muhammed, Küçük Muhammed, Kiçi Muhammed ve Müslüman adı bilinmeyen Hudaydad sultanlar

bulunuyordu. Muhammed Han’la bunlardan hangisinin kastedildiği belli değildir239. Ne var ki tarih literatüründe 1419-1423 yılları arasında Saray’da oturan Altın Orda Hanı’nın Uluğ

Muhammed olduğu yönünde bir eğilim vardır240. 1421 yılından itibaren Deşt-i Kıpçak’taki hâkimiyet mücadelesine Urus Han’ın Kayırcak Oğlan’dan torunu olan Muhammed Barak Oğlan da dâhil olmaya başladı. Barak 1421 yılında Semerkant’a giderek Şahruh’un oğlu Mirza Uluğbek’in yanına sığındı. Uluğbek Barak’a yardımcı oldu ve asker vererek onu aynı yıl içerisinde Deşt-i Kıpçak’a gönderdi. Böylece Cuçi Ulusu’ndaki taht mücadelesine Timurlular da müdâhil oldu. Neticede 1421 yılında Uluğ Muhammed, Bek Sufi ve Barak arasında iktidar mücadelesi başladı. Bir süre sonra Bek Sufi öldü ve Kırım’da Toktamış’ın oğullarından Devletberdi hüküm sürmeye başladı. Bununla birlikte Uluğ Muhammed, Barak ve Devletberdi iktidar mücadelesine devam etti. Bu arada onlardan başka Devletberdi’nin kardeşi Hudaydad da Bek Sufi’nin ölümünden sonra hâkimiyet mücadelesine dâhil oldu. Ancak 1422 yılında Barak’a mağlup oldu. Barak nihayet 1423 yılında Muhammed’e karşı da zafer elde etti. Uluğ Muhammed Litvanya Knezi Vitovt’a sığındı ve daha sonra 1424 yılında

Devletberdi’nin yokluğundan faydalanarak Kırım’ı zapt etti241. Barak 1423 yılında artık önemli rakiplerini devre dışı bıraksa da hala Deşt-i Kıpçak’ı bütünüyle hâkimiyeti altına alamamıştı. Zira Edigey’in taraftarlarının Han yapmak için uğraştığı Şadibek’in oğlu II. Gıyaseddin ile uğraşmak zorundaydı. Nitekim II. Gıyaseddin Bulgar’a hâkim olmuş ve daha sonra merkezdeki bazı başka yurtları da idaresi altına almayı

239Roman Reva, “Borba za Vlast v Pervoy Polovine XV V.”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.717-718. 240M. G. Safargaliyev, Raspad Zolotoy Ordı, Mordovskoe Knijnoe İzdatelstvo, Saransk, 1960, s.195-197. 241A. YU. Yakubovskiy, Altın Ordu ve Çöküşü, Çev. Hasan Eren, 2. Bs., TTK Basımevi, Ankara, 2000, s.207- 208; Roman Reva, a. g. m., s.717-718. 168

başarmıştı. 1425 yılında Saray’ı da zapt ettiyse de bir yıl sonra 1426’da Kırım’dan gelen Uluğ Muhammed’in askerlerince mağlup edildi. Zaten bu olaydan kısa bir süre sonra da vefat etti. Barak’a karşı da üstünlük sağlayan Uluğ Muhammed Altın Orda Devleti’nin merkezi kısmını idaresi altına almayı başardı. Uluğ Muhammed’e karşı koyamayarak doğuya çekilen Barak ise Harezm ve Sığnak’ı hâkimiyeti altında tutuyordu. Kırım ise yeniden Devletberdi’nin kontrolüne girmişti. Devletberdi 1428 yılında Saray ve Hacı Tarhan’ı ele geçirerek buralarda kendi adına para darbettirmeyi başardıysa da kısa bir süre sonra vefat etti. Böylece Altın Orda Devleti’nin merkezi kısmı yine Uluğ Muhammed’in kontrolü altına girdi. Bu sıralarda Edigey Mirza’nın oğlu Mansur Sığnak çevresine hükmeden Barak’ın hizmetine girdi, fakat bir süre sonra onun tarafından öldürüldü. Mansur’un Barak tarafından öldürüldüğünü öğrenen kardeşleri Gazi ve Nevruz Timur Kutluk’un oğlu Timur’dan torunu olan Küçük Muhammed’in yanına gittiler ve II. Gıyaseddin’in vefatından sonra onu han olarak ilan ettiler. 1428 yılının sonuna doğru Barak Küçük Muhammed’le giriştiği savaşta mağlup edilerek öldürüldü. Böylece Doğu Deşt-i Kıpçak Küçük Muhammed’in kontrolü altına girdi. Ancak çok geçmeden bu alan Şıbanî hanedanı tarafından hâkimiyet altına alınınca Küçük Muhammed batıya doğru hareket

etmek zorunda kaldı242. Şıban’ın neslinden gelen Ebu’l-Hayr Han Doğu Deşt-i Kıpçak’ta Özbek Han’ın iktidarı devrinden itibaren artık Özbek Ulusu olarak zikredilen göçer kabileleri hâkimiyeti altında birleştirerek 1428 yılında Batı Sibirya’da bulunan Tura şehrini zapt etti. Ural dağlarından Batı Sibirya’ya kadar uzanan sahada muhalifleri ortadan kaldırdıktan sonra 1432 yılında Harezm’e büyük bir yağma seferi düzenledi. 1446 yılında Timurluların içerisinde bulunduğu karışıklıklardan faydalanarak Sır Derya havzasında yer alan Ak-Kurgan, Arkuk, Özkent, Suzak ve Sığnak şehirlerini zapt etti. Aynı tarihte başkentini Tura’dan Sığnak’a taşıdı. Aynı zamanda Timurluların taht mücadelelerine müdahalede bulunarak Ebu Said’in Semerkant tahtını ele geçirmesine yardımcı oldu. Ancak 1457 yılında Kalmuklara mağlup olduktan sonra nüfuzunu önemli ölçüde kaybetti. Buna bağlı olarak Doğu Deşt-i Kıpçak’ta kabileler arasında büyük mücadeleler baş gösterdi. Bir müddet sonra Cuçi’nin oğullarından Tukay Timur neslinden gelen Canibek ve Kerey sultanlar Ebu’l-Hayr Han’a muhalif olsalar da ona karşı koyamayarak kendilerine tâbi kabilelerle yurtlarını terk ettiler ve Doğu Çağatay Hanı II. İsen Buka’nın yanına sığındılar. Doğu Çağatay Hanı onları Yedisu bölgesine

242Abdulgaffar Kırımî, Umdet’ul-Ahbâr (Transkripsiyon, Faksimile), Haz. Derya Derin Paşaoğlu, Kazan, 2014, s.276a-276b, 277a-277b; M. G. Safargaliyev, a. g. e., s.203-206; A. YU. Yakubovskiy, a. g. e., s.208-209; Roman Reva, a. g. m., s.718-719. 169

yerleştirdi. Böylece Kazak Ulusu ortaya çıktı. Ebu’l-Hayr Han onları cezalandırmak amacıyla 1468 yılında Yedisu bölgesine bir sefer düzenlemeye karar verdi. Ne var ki sefer

esnasında hastalanarak vefat etti. Onun ölümünden sonra ilk Özbek Hanlığı da dağıldı243.

9.2. Küçük Muhammed Han ve Seyid Ahmed Han’ın Batı Deşt-i Kıpçak Hâkimiyeti Küçük Muhammed gibi güçlü bir rakibin ortaya çıkması Uluğ Muhammed’i ittifaklarını güçlendirme siyasetine yönlendirdi. Nitekim 1430’de vefat eden Litvanya Knezi Vitovt’un yerine geçen Svidrigaylo Olgerdoviç’le de ittika devam etti. 1431 yılında Litvanya ile Lehistan arasındaki savaşta Svidrigaylo Olgerdoviç’e yardımcı Tatar kuvvetlerini yollayarak onu destekledi. Bununla birlikte Uluğ Muhammed Han kendisini devirmek isteyen muhalifler tarafından desteklenen Bek Sufi’nin oğlu II. Seyid Ahmed’le de mücadele etmek zorunda kaldı. 1432 yılında II. Seyid Ahmed’in üzerine giderek onu mağlup etmeyi başardı ve esir alarak müttefiki olan Litvanya Knezi Svidrigaylo’nun yanına gönderdi. Ancak Ortadoks grubun lideri Svidrigaylo Olgerdoviç 1 Eylül 1432 tarihinde Lehistan ile ittifak taraftarı olan karşıtları tarafından tahttan indirildi. Svidrigaylo boyarları ve Seyid Ahmed’le birlikte Litvanya’dan kaçtı. Uluğ Muhammed Han onu Litvanya tahtını ele geçirme mücadelesinde destekledi ve bu amaçla Tatar kuvvetlerini yardımına gönderdi. Ancak sözde Svidrigaylo’nun yardımına gelen Tatar ordusu 1433 yılında Kiev ve kuzey Rus bölgelerini yakıp yıkarak yağmaladı. Bunun üzerine Svidrigaylo’nun Uluğ Muhammed’le arası bozuldu ve artık II. Seyid Ahmed’i Uluğ Muhammed’e karşı giriştiği iktidar mücadelesinde desteklemeye başladı. Neticede II. Seyid Ahmed onun desteğiyle 1436 yılının Aralık ayında Uluğ Muhammed’i mağlup etmeyi başardı ve Altın Orda’nın

batı kanadında hâkimiyeti ele geçirdi244.

9.3. Uluğ Muhammed Han’ın Orta İdil Boyuna Çekilmesi

Uluğ Muhammed 1437 yılında 3000 kişilik maiyetiyle birlikte Tula yakınlarındaki Belev şehrine geldi. Amacı Moskova Knezi II. Vasiliy’in desteğini alarak Altın Orda tahtını tekrar ele geçirmekti. Ancak onun varlığından rahatsız olan II. Vasiliy’in gönderdiği Rus kuvvetleri 1437 yılının Aralık ayında Uluğ Muhammed tarafından mağlup edildi. Böylece

243B. A. Ahmedov, Gosudarstvo Koçevıh Uzbekov, İzdatelstvo “Nauka” Glavnaya Redaktsiya Vostoçnoy Literaturı, Moskva, 1965, s.32-71; M. G. Safargaliyev, a. g. e., s.209-214. 244Roman Reva, a. g. m., s.719-720. 170

Belev şehri Uluğ Muhammed’in hâkimiyeti altına girdi245. Bununla birlikte Küçük Muhammed’in Altın Orda’da hâkimiyeti sağlamak amacıyla batıya doğru hareket etmesi neticesinde tahtı elde etme ümidi azaldı. Üstelik Uluğ Muhammed’in ordu komutanı olan Edigey Mirza’nın oğullarından Nevruz da onunla ters düştü ve Küçük Muhammed’in yanına sığındı. Nevruz Küçük Muhammed ile güçlerini birleştirdi ve birlikte Don’a doğru

ilerleyerek Uluğ Muhammed’i baskı altına aldılar246. Zaten II. Seyid Ahmed tarafından da mağlup edilmiş olan Uluğ Muhammed yerini terk ederek orta İdil boyuna yöneldi. Böylece İdil Nehri’nin orta akımındaki Bulgar vilayetini zapt etti ve artık Altın Orda Devleti hâkimiyetiyle uğraşmaktan ziyade başta Moskova Knezliği olmak üzere Ruslarla mücadele

etmeye başladı. Böylece Kazan Hanlığı’nın temelini attı247.

9.4. Altın Orda Devleti’nin Parçalanması

Uluğ Muhammed Altın Orda Devleti’nin kuzey tarafına gittiği sıralarda İdil’den batıya uzanan topraklarda iki rakip olarak II. Seyid Ahmed ve Küçük Muhammed kaldı. II. Seyid Ahmed Dnyeper’den Azak’ın güneyine ve Don’a kadar uzanan sahanın hâkimi durumundaydı. Aynı sırada Büyük (Ulu) Orda veya Taht İli denilen ve Kırım’dan İdil Nehri’nin aşağı akımına kadar uzanan alanda ise Küçük Muhammed hüküm sürüyordu. Kısa bir süre sonra Litvanya Büyük Knezi IV. Kazimir’in II. Seyid Ahmed’e karşı rakip olarak desteklediği Devletberdi’nin kardeşi Hacı Giray da bu mücadeleye katıldı. Litvanya’nın iç işleriyle de alakalı olarak uzun süre devam eden mücadelelerden sonra Hacı Giray 1455 yılında Seyid Ahmed’i Özi Nehri üzerinde vuku bulan çatışmada mağlup etmeyi

başardı. Seyid Ahmed Litvanyalılara sığınsa da onlar tarafından öldürüldü248. Bunun sonucunda Altın Orda’nın batı kısmında (Don’un batısında) rakibi ortadan kalkan Hacı Giray Kırım ve çevresinde hâkimiyet kurdu. Böylece Kırım Hanlığı’nın temeli atıldı. Aynı zamanda Doğu Deşt-i Kıpçak’ta Ebu’l-Hayr’ın liderliğindeki Şıbanîler, yukarda belirtildiği üzere, iktidara hâkim duruma geldiler ve Yayık’ın doğu sahilinden itibaren Altın Orda’nın sol kanadında müstakil bir devlet olarak Özbek Hanlığı’nı kurdular. Böylece 15. yüzyılın ortalarına doğru Altın Orda Devleti’nin toprakları üzerinde birbirinden müstakil hanlıklar

245Serkan Acar, Kazan Hanlığı-Moskova Knezliği Siyasi İlişkileri (1437-1552), TTK Yayınları, Ankara, 2013, s.93-95. 246Josaphat Barbaro, Anadolu’ya ve İran’a Seyahat, Çev. Tufan Gündüz, Yeditepe Yayınları, İstanbul, 2009, s.10- 11. 247Serkan Acar, a. g. e., s.95-100. 248Roman Reva, a. g. m., s.720-721. 171

ortaya çıktı. Altın Orda’nın parçalanması Tatar Türklerinin şanlı Edigey Destanı’nda şöyle anlatılır: Toprağa kara gün geldi. Cengiz’den kalan han tahtı, Kan akıtılan tahta dönüştü. Han sarayı gözlerden kayboldu. Darmadağın olan yurt tenhalaştı, Astarhan, Kazan ve Kırım Ayrı ayrı il oldu,

Altın Orda dağıldı249.

9.5. Ulu Orda (Taht İli) Hanları

9.5.1. Küçük Muhammed Han

Altın Orda Devleti’nin parçalanmasıyla birlikte onun 15. yüzyıldaki devamı olarak kabul edilen ve merkezi (Saray ve çevresi) kontrolü altında tutan batı kanadı (İdil Nehri’nin aşağı akımından Don Nehri’ne kadar) Ulu Orda veya Taht İli olarak adlandırılmıştır. Nitekim aynı adlandırma Rus kaynaklarında da “Bolşaya Orda (Büyük Orda)” ifadesiyle geçmektedir. Ulu Orda’nın kuruluş tarihini tam olarak tespit etmek mümkün değildir. Bununla birlikte yukarda bahsi geçen alanda Küçük Muhammed Han’ın iktidarıyla Ulu

Orda’nın ortaya çıktığını ifade etmek mümkündür250. Ancak 1459 yılında vefat eden Küçük Muhammed Han’ın siyasî faaliyetleriyle ilgili kaynaklarda yeterli bilgi yoktur. Rusların Hacı Giray’ın Kırım’a hâkim olmasından önce vergileri Don ile Dnyeper arasını kontrolü altında tutan II. Seyid Ahmed’a gönderdiği bilinmektedir. Hiç kuşkusuz Küçük Muhammed Han bundan rahatsızlık duymuştur. Ancak Moskova Büyük Knezi II. Vasiliy daha sonra II. Seyid Ahmed’e de vergi yollamayı kesmiştir. Bunun üzerine II. Seyid Ahmed 1449 yılında Moskova üzerine bir ordu yollamış, fakat yol güzergâhındaki birçok yerleşimi tahrip ederek Moskova’ya yaklaşık 30 km uzaklıktaki Pohra Nehri’ne kadar ilerleyen Tatar kuvvetleri Moskova’nın hizmetine girmiş olan Uluğ Muhammed’in oğlu Kasım Sultan’ın müdahalesiyle geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bunun üzerine Seyid Ahmed 1451 yılı yazında bu kez bizzat Moskova üzerine bir sefer düzenlemiş ve şehrin kapılarına kadar

249İdedey Tatarskiy Narodnıy Epos, Per. S. Lipkin, Kazan, 1990, s.240. 250V. V. Trepavlov, Stepnıe İmperii Evrazii: Mongolı i Tatarı, İzdatelstvo “Kvadriga”, Moskva, 2015, s.289-293. 172

ilerlemiş se de kaleyi ele geçirmeyi başaramamıştır251. Bu olaydan bir süre sonra Hacı Giray tarafından mağlup edilen Seyid Ahmed’in tarih sahnesinden çekilmesiyle birlikte Ruslardan vergi almak için Ulu Orda, Kırım ve Kazan hanları mücadele etmeye başlamışlardır. 9.5.2. Mahmud Han

Küçük Muhammed 1459 yılında vefat ettiğinde ardında Mahmud ve Ahmed adında oğulları kalmıştı. Mahmud ve Ahmed hanların adına basım tarihleri belli olmayan paralar mevcuttur. Mahmud’un adına Ordu-Bazar, Bek-Bazar, Kırım el-Mansur, Hacı Tarhan, Ukek ve Bulgar’da; Ahmed adına da Bek-Bazar ve Hacı Tarhan’da basılan paralar bilinmektedir. Mahmud adına Bulgar’da basılan paralar şüphelidir. Bu paraların Uluğ Muhammed’in oğlu ve halefi olan Mahmud adına basılmış olma ihtimali de

bulunmaktadır252. Mahmud 1460 yılında Ryazan üzerine bir sefer düzenledi, fakat Rusların direnişi ile karşılaşarak geri çekilmek zorunda kaldı. Mahmud Han bu kez 1465 yılında Rus topraklarına saldırmak üzere harekete geçti. Ne var ki Don Nehri’ni geçtiği sırada

Kırım’dan gelen Hacı Giray onu geri çekilmeye mecbur etti253. Mahmud Han bu mağlubiyetten sonra nüfuzunu kaybetti. Kardeşi Ahmed tarafından tahttan indirildikten

sonra Hacı Tarhan’a çekildi254. Mahmud Han 10 Nisan 1466 tarihinde Osmanlı Padişahı II. Mehmed’e bir elçi yollayarak Osmanlı Devleti ile ittifak kurmak istediğini belirtti ise de az

sonra vefat etti255.

9.5.3. Ahmed Han

Saray’da oturan Ahmed Han Hacı Tarhan’ı Mahmud Han’ın oğlu Kasım Sultan’ın idaresine bıraktı. Kasım Sultan amcasıyla kısa bir süre taht mücadelesine giriştiyse de onun

hâkimiyetini tanımak zorunda kaldı256.

251İlyas Kamalov, Altın Orda ve Rusya (Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi), Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2009, s.116-118. 252V. V. Trepavlov, a. g. e., s.294. 253“Tipografskaya Letopis”, PSRL, T.XXIV, Petrograd, 1921, s.184-186; “Letopisnıy Sbornik, İmenuemıy Patriarseyu İli Nikonovskoyu Letopisyu”, PSRL, T. XII, S-Peterburg, 1901, s.116-117. 254Dinçer Koç, “Aşağı İdil Boyunda Hâkimiyet Mücadelesi ve Astarhan (Hacı Tarhan) Hanlığı, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, Cilt:12, Sayı:1, İzmir, 2012, s.462. 255Akdes Nimet Kurat, Topkapı Sarayı Müzesi Arsivindeki Altın Ordu, Kırım ve Türkistan Hanlarına Ait Yarlık ve Bitikler, DTCF Yayınları, İstanbul, 1940, s.38-42. 256Dinçer Koç, a. g. m., s.463-464. 173

Ahmed Han Sibir ve Kazak hanları ile Nogay mirzalarının Özbek Hanı Ebü’l Hayr Han’ın vefatından sonra halefi olan oğlu Seyh Haydar’a karşı ittifak kurdu. Bunun neticesinde Ahmed Han, Sibir Hanı İbak, Kazak Hanı Canibek ve Nogay Beyi Abbas’ın müttefik kuvvetleri Özbek ordusunu mağlup etti. Savaş esnasında Seyh Haydar’la birlikte birçok Özbek şehzâdesi de hayatını kaybetti. Özbeklerin Hanı olarak ilan edilen Seyh Haydar’ın küçük yastaki oğlu Muhammed Şıbanî katliamdan kurtularak Hacı Tarhan’a kaçtı ve burada Ahmed Han’ın yeğeni Kasım Sultan’ın yanına sığındı. Ancak Kasım Sultan Ahmed Han’ın baskısıyla Muhammed Şıbanî’yi Hacı Tarhan’dan göndermek zorunda

kaldı257. 1466 yılında Hacı Giray’ın ölümünün ardından Kırım tahtı için oğulları arasında mücadele başladı. Nurdevlet Ahmed Han’dan Kırım tahtı için yarlık istedi. O böylece rakiplerine karşı Taht İli’nin desteğini sağlamak suretiyle üstünlük elde etmek istiyordu. Kırım’ı kendi hâkimiyeti altına almak için bunu bir fırsat olarak gören Ahmed Han Nurdevlet’in isteğini derhâl yerine getirdi. Ne var ki Ulu Orda’ya tâbi olmak istemeyen yerli zadegânın müdahalesiyle Nurdevlet amacına ulaşamadı. Mengi Giray Kırım Hanı

olarak ilan edildi258. Ahmed Han Kırım’ı kendi hâkimiyeti altına almak için 1476 yılında bir fırsat daha elde etti. O sıralarda Kırım’daki nüfuz sahibi kabile yöneticileri arasında derin bir muhalefet ortaya çıkmıştı. Onlardan bazıları Ahmed Han’a müracaat etmeye karar verdiler. Şirin kabilesinin beyleri Aminek ve Hacike karşı cephelerde bulunuyorlardı. Hacike ve Barın kabilesinin beyi olan Abdullah Ulu Orda’dan Ahmed Han’ın oğlu Canibek’i getirdiler, fakat Aminek’in topladığı ordu tarafından geri püskürtüldüler. Ne var ki 1476 yılının yazında Osmanlı Padişahı’nın emriyle Aminek’in komutasındaki Kırım ordusu Moldovya üzerine sefere çıktığında Canibek Ahmed Han’ın verdiği büyük bir orduyla Kırım Yarımadası’na girdi ve birçok yeri yağmaladı. Durumu haber alarak aceleyle geri dönen Aminek Canibek’in sayıca üstün kuvvetlerine karşı çatışarak kaleye kapandı. Tahttan indirilen Nurdevlet’in yerine Canibek Kırım Hanı olarak ilan edildi. Aslında bu Kırım’ın Ulu Orda’ya bağlanması anlamına geliyordu. Ancak Canibek’in Kırım’daki hâkimiyeti sadece

birkaç ay sürdü259.

257Dinçer Koç, a. g. m., s.464. 258Halil İnalcık, “Yeni Vesikalara Göre Kırım Hanlığı’nın Osmanlı Tâbiliğine Girmesi ve Ahidname Meselesi”, Belleten, VIII/30, Ankara, 1944, s.212-213. 259V. V. Trepavlov, a. g. e., s.300-301. 174

Ahmed Han’ın Kırım’ın yanı sıra Ruslara da hâkimiyetini kabul ettirmeye çalıştı. Moskova Büyük Knezi III. İvan tahta çıktıktan sonra müstakil bir siyaset takip ederek Altın Orda hanlarına ödenen vergileri göndermemeye başlamıştı. Ahmed Han Moskova’nın ödemeyi kestiği vergileri yeniden almak için Ruslara üstünlüğünü göstermek zorundaydı. Bu yüzden 1468 yılında Ryazan üzerine, 1472 yılında da Moskova önlerine kadar seferler yaptıysa da Ruslarla büyük çaplı çatışmalara girmekten kaçındı. Bu yüzden III. İvan vergi ödememeye devam etti. Bunun üzerine Ahmed Han 1480 yılında III. İvan’dan vergi ödemeye tekrar başlamasını ve geriye dönük olarak göndermediği vergileri de kendisine yollamasını talep etti. III. İvan’ın vergi ödemeye yanaşmaması üzerine Ahmed Han Moskova üzerine bir sefer düzenlemeye karar verdi. Bu amaçla Litvanya Kralı Kazimir ile de ittifak kurdu. Böylece hanzadeleri ve beyleriyle birlikte Moskova’ya doğru harekete geçti ve Moskova yakınlarındaki Ugra Nehri’ne kadar ilerledi. Ancak Kırım Hanı Mengli Giray Podolya’ya saldırdığı için Kazimir ordusunu Ahmed Han’ın yardımına yollayamadı. Artık III. İvan da Ahmed Han’ın ordusunu Moskova’ya yaklaşmadan durdurmak için harekete geçmişti. 8 Ekim 1480 tarihinde Ugra Nehri kıyısında başlayan savaş beş gün boyunca devam etti. Ahmed Han’ın ordusu 12 küçük Rus şehrini zapt etse de Rusların sebatlı direnişi yüzünden nehrin öbür tarafına geçmeyi başaramadı. Ahmed Han elde ettiği küçük başarılarla yetinerek III. İvan’a barış teklif etti. Teklifi kabul eden III. İvan Ahmed Han’a bir elçi yollayarak hediyeler sundu. Ne var ki Ahmed Han hediyelerle yetinmeyerek III. İvan’dan geriye dönük yedi yıl boyunca ödenmeyen vergileri de talep etti. III. İvan yine vergi ödemeye yanaşmadı. Kışın yaklaşması, ordunun iaşesinin azalması ve III. İvan’ın Ulu Orda üzerine birlik sevk etmesi gibi sebeplerden dolayı Ahmed Han taleplerinden

vazgeçerek Ulu Orda’ya çekilmek zorunda kaldı260.

9.5.4. Seyid Mahmud ve Murtaza

Ahmed Han başarısız Moskova seferinden hemen sonra 1481 yılının Ocak ayında Nogaylarla işbirliği yapan Sibir Hanı İbak’ın ordusu tarafından saldırıya uğradı ve hayatını

kaybetti261. Ulu Orda’nın başsız kalan Tatarları düşman komşularının sıkı gözetimi altında bulunuyordu. Ulu Orda’nın Beylerbeyi olan Timur Mirza Ahmed Han’ın çocuklarını yanına alarak (Seyid Mahmud ve Murtaza) Sibir-Nogay saldırısından kaçmış ve Kırım Hanı

260İlyas Kamalov, Altın Orda ve Rusya, s.118-119. “Sofiyskiya Letopis”, PCRL, T. VI, Sanktpeterburg 1853, s.223-232; “Prodoljenie Letopisi po Voskresenskomu Spisku”, s.205-207. 261“Sofiyskiya Letopis”, s.223-232; “Prodoljenie Letopisi po Voskresenskomu Spisku”, s.205-207. 175

Mengli Giray’ın yanına sığındı. Timur Mirza birkaç yıl Kırım’da kaldıktan sonra Ahmed Han’ın oğullarından Seyid Mahmud’la birlikte Ulu Orda’ya kaçtı. Mengli Giray Han Ahmed Han’ın diğer oğlu Murtaza’yı yanında rehin olarak tuttu. Kaçakların ardından da ordusunu gönderdi ise de bir netice elde edemedi. Yeni Han Seyid Mahmud Beylerbeyi Timur’la birlikte ordu toplayarak Murtaza’yı kurtarmak için Kırım’a doğru harekete geçti. Kırım’da Türk kuvvetlerinin bulunmadığını anlayan Mahmud Han doğrudan Mengli Giray’ın üzerine yürüdü. Kırım’a giren Ulu Orda kuvvetleri karşısında tutunamayacağını anlayan Mengli Giray gizlice Kefe’ye kaçtı ve süratle Osmanlıları yardıma çağırdı. Bu durumda Ulu Orda kuvvetleri Osmanlı ordusunu beklemeden aceleyle yurtlarına geri

çekildi262. Ulu Orda hanlarının Kırım’a gerçekleştirdiği saldırı Tatarlar arasına seyahat eden ve olayların tanıklarından olan Venedikli tüccar J. Barbaro’nun seyahatnamesinde de anlatılmıştır. Onun belirttiğine göre Kırım Hanı Mengli Giray Solhat (Eski Kırım)’ı ele geçirip Kefe hâkimi Tatar Beyi Eminek’i öldürerek bölgenin hâkimi oldu. Bu hadiselerden bir yıl sonra ise İdil kıyısında yer alan ahalinin hükümdarı olan Murtaza Han’ın hâkimiyeti altındaki Hacı Tarhan’a saldırdı ve ilini ele geçirerek kendi hâkimiyeti altına aldı. Bunlardan kalabalık bir grubu Kefe’ye yolladı ve Murtaza Han’ı da hapse attırdı. Ancak aynı sıralarda başka bir Tatar Hanı Mengli Giray’a saldırarak ona zarar verdi ve onun Kefe’ye geri çekilmesini sağladı. Böylece Murtaza Han hapisten kurtularak güç kazandı ve ertesi baharda Kefe’ye kadar ilerleyerek etrafı tahrip etti fakat şehri ele geçiremeyerek geri

döndü263. Ulu Orda’ya dönen Ahmed Han’ın oğulları çok geçmeden kendi aralarında taht mücadelesine giriştiler. Murtaza başta Han olduysa da kısa süre sonra kardeşleri Şeyh Ahmed ve Seyid Mahmud’a karşı direnemeyerek tahttan indirildi ve yurdunu terk ederek Litvanya Büyük Knezi Kazimir’in yanına sığındı(1484). Yerine Şeyh Ahmed geçti. Fakat

Seyid Mahmud da onun tahtına ortak oldu264. 9.5.5. Şeyh Ahmed ve Ulu Orda’nın Çöküşü

1490 yılının Eylül ayında Şeyh Ahmed ve Seyid Mahmud’un elçileri Bahçesaray’a gelerek Mengli Giray’la barış anlaşması imzaladılar. Kırım Hanı bunun üzerinde Ulu Orda’dan bir tehdit gelmeyeceğini hesap ederek Tatar askerlerini terhis etti. Fakat

262V. V. Trepavlov, a. g. e., s.309-310. 263Josaphat Barbaro, Anadolu’ya ve İran’a Seyahat, s.31. 264V. V. Trepvlov, a. g. e., s.311. 176

Mangıtların desteklediği Ulu Orda ordusu aniden harekete geçerek Kırım Yarımadası’na girdi ve başta en önemli kabilelerden Barınların yurdu olmak üzere birçok yeri yıkıma uğrattı. Daha sonra Ulu Orda ordusu kışlamak üzere kuzeye Dnyeper’in ağzına çekildi. Hacike III. İvan’a Ulu Orda hanlarıyla ittifak yapmasını teklif etti. Ne var ki Kırım Hanı ile

müttefik olan III. İvan bu teklife yanaşmadı265. Aynı hadiselerden bahseden yerli vekayinamelere göre ise Murtaza Sultan güya kardeşi ile çatışmak önerisiyle ve aldatmak niyetiyle Kırım Hanı Mengli Giray’a sığındı ve onun tarafından iyi şekilde kabul edildi. Ancak Mengli Giray onun gerçekte kendisine tuzak kurduğunu öğrenince Murtaza’yı tutuklattı. Bunun üzerine Murtaza’nın kardeşi Seyid Mahmud onu kurtarmak için Kırım’a saldırdı ve Mengli Giray’ı bozguna uğrattı. Mengli Giray Han yaralı şekilde kaçarak Kırkor’a sığındı. Seyid Mahmud o sıralarda Solhat’ı yağmalayarak Kefe’yi kuşattı. Ancak güçlü Kefe kalesini ele geçirmeyi başaramayarak geri çekilmek zorunda kaldı. Bu arada toparlanan Kırım kuvvetleri Mengli Giray’ın oğulları ve Kalgası Muhammed Giray ile beraber o sıralarda kardeşleriyle kavga içerisinde bulunan Seyid Mahmud’un üzerine giderek bir gece vakti aniden “Taht-İli”ne saldırdı. Arkadan babasının kuvvetlerince

desteklenen Muhammed Giray onları bozguna uğratarak Seyid Mahmud’u öldürdü266. Kırım Hanı Mengli Giray sürekli uğraşmak zorunda kaldığı Ulu Orda’ya öldürücü darbeyi nihayet 1502 yılında indirdi. 1502 yılı Temmuz ayında Kırım Han’ı Mengli Giray Taht İli’ne saldırarak Şeyh Ahmed Hanı öldürdü ve Altın Orda Devleti’ni tamamen ortadan kaldırdı. Aynı yıl hanzâdeler Yusuf Sultan, Yakup Sultan ve diğer bazı Ahmedoğulları

Büyük Rus Knezi’ne hizmet etmek üzere Hacı Tarhan’dan Moskova’ya geldi267. Bundan sonra Ulu Orda toprakları Kırım Hanlığı ile Nogay Ordası arasında paylaştırıldı.

265V. V. Trepavlov, a. g. e., s.321-330. 266V. V. Velyaminov-Zernov, İzsledovanie o Kasimovskih Tsaryah i Tsareviçah, Ç. 1, Sanktpeterburg, 1863, s.112-113. 267“Sofiyskiya Letopis”, s.243-244; “Prodoljenie Letopisi po Voskresenskomu Spisku”, s.242-243.

177

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti Bu bölümde Uluğ Muhammed Han, Barak Han, Küçük Muhammed Han ve Seyid Ahmed Han arasında 15. yüzyılın ikinci çeyreğinde cereyan eden taht mücadelesi; Uluğ Muhammed Han’ın Orta İdil Boyuna Çekilmesi ve Kazan Hanlığı’nın kuruluşu; Altın Orda Devleti’nin parçalamması ve Ulu Orda; Küçük Mustafa Han ve halefleri gibi konular anlatılmıştır.

178

Bölüm Soruları 1) Aşağıdaki şahsiyetlerden hangisi Uluğ Muhammed Han’la hâkimiyet mücadelesi için çekişmemiştir?

a) Muhammed Barak Oğlan b) Küçük Muhammed c) Şeyh Ahmed d) Hudydat e) Devletberdi

2) 1428 yılında Batı Sibirya’daki Tura şehrini zapt ederek Özbek Hanlığı’nı kuran hükümdar kimdir? a) Ebu’l-Hayr Han b) Uluğ Muhammed Han c) Muhammed Barak Oğlan d) Muhammed Şıbanî Han e) II. Gıyaseddin Han

3) Uluğ Muhammed Han’la ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi doğru değildir? a) Litvanya Knezi Svidrigaylo Olgerdoviç ile ittifak kurmuştur, b) 1437 yılında Belev şehrini zapt etmiştir, c) II. Seyid Ahmed’e mağlup olmuştur, d) İdil Nehri’nin orta akımındaki Bulgar Vilayeti’ni hâkimiyeti altına almıştır, e) Ebu’l-Hayr Han tarafından mağlup edilmiştir.

4) Muhammed Barak Oğlan Deşt-i Kıpçak’ta hâkimiyeti ele geçirmek için hangi Timurlu hükümdarının desteğini almıştır? a) Şahruh b) Halil Sultan c) Ebû Said d) Uluğ Bey e) Hüseyin Baykara

5) Ulu Orda (Taht İli) ifadesi Rus kaynaklarında ne şekilde geçmektedir?

a) Zolotaya Orda b) Bolşaya Orda c) Sinaya Orda d) Nogayskaya Orda e) Kirgizskaya Orda

6) Küçük Muhammed Han’la ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

a) İdil Nehri’nin aşağı akımından Don Nehri’ne kadar olan bölgeyi hâkimiyeti altına almıştır, b) Uluğ Muhammed’i mağlup ederek Bulgar şehrini zapt etmiştir, c) Hacı Giray’ı mağlup ederek Kırım’ı ele geçirmiştir, d) II. Seyyid Ahmed’le giriştiği savaşta mağlup olarak hayatını kaybetmiştir, e) Litvanya Knezliği’nden haraç almıştır.

179

7) Aşağıdaki ifadelerden hangisi Ahmed Han’la ilgili doğru bir bilgi değildir?

a) Sibir Hanı İbak, Kazak Hanı Canibek ve Nogay Beyi Abbas ile ittifak kurarak Şeyh Haydar’ı mağlup etmiş ve Özbek Hanlığı’nı yıkmıştır, b) Hacı Tarhan’ın idaresini yeğeni Kasım Sultan’a bırakmıştır, c) Kardeşi Mahmud Han’ın öldürerek tahta çıkmıştır, d) 1480 yılında III. İvan’ın ordusuyla Ugra Nehri kenarında savaşmıştır, e) 1481 yılında Nogaylarla işbirliği yapan Sibir Hanı İbak’ın saldırısı sonucunda hayatını kaybetti.

8) Altın Orda Devleti’nin devamı niteliğindeki Ulu Orda (Taht İli) ne zaman yıkılmıştır?

a) 1502 b) 1480 c) 1552 d) 1556 e) 1783

9) Ulu Orda’nın son hanı kimdir?

a) Seyid Ahmed b) Seyid Mahmud c) Murtaza d) Şeyh Ahmed e) Küçük Muhammed

10) Ulu Orda hangi hükümdar tarafından yıkılmıştır?

a) IV. İvan b) Mengli Giray c) Muhammed Giray d) Uluğ Muhammed e) İsmail Mirza

Cevaplar 1) c 2) a 3) e 4) d 5) b 6) a 7) c 8) a 9) d 10) b

180

10. ALTIN ORDA DEVLETİ’NDE İDARİ-ASKERÎ TEŞKİLAT, SOSYO- EKONOMİK VE KÜLTÜREL HAYAT

181

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? 10.1. İdarî-Askerî Teşkilat 10.1.1. İkili Sistem 10.1.2. Han Hâkimiyeti 10.1.3. Hatun 10.1.4. Beylerbeyi (Uluğbey) 10.1.5. Ulus Sistemi 10.1.6. Vezir 10.1.7. Kurultay 10.1.8. Daruga 10.1.9. Yam Teşkilatı 10.1.10. Ordu 10.1.11. Hukuk Sistemi 10.1.12. Vergi 10.2. Sosyo-Ekonomik Hayat 10.2.1. Bozkır Hayatı 10.2.2. Şehir Hayatı 10.3. Altın Orda Devleti’nde Kültürel Hayat

182

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular 1) Altın Orda Devleti’nin idarî-askerî teşkilatının unsurları hakkında bilgi veriniz?

2) Altın Orda Devleti’nde hukuk sistemi ve vergiler hakkında bilgi veriniz?

3) Altın Orda Devleti’nde bozkır hayatının özelliklerini açıklayınız?

4) Altın Orda Devleti’nin mühim şehirleri hakkında kısaca bilgi veriniz?

5) Altın Orda Devleti’nin kültürel hayatında önemli rol oynayan şahsiyetler ve eserleri ile ilgili bilgi veriniz?

183

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Altın Orda Devleti’nde İdarî- Altın Orda Devleti’nin idarî- Kazanım okuyarak ve Askerî Teşkilat askerî yapılanmasının temel araştırarak geliştirilecektir. unsurlarını öğrenmek.

Altın Orda Devleti’nde hukuk Altın Orda Devleti’nin hukuk Kazanım okuyarak ve sistemi ve vergiler sistemi ve mükelleflere araştırarak geliştirilecektir. uygulanan vergiler hakkında bilgi sahibi olmak.

Altın Orda Devleti’nde Sosyo- Altın Orda Devleti’nin Kazanım okuyarak ve Ekonomik Hayat ekonomik hayatının ana araştırarak geliştirilecektir. unsurları olan zanaat, tarım ve ticaretin geliştiği şehirler ve hayvancılığın esas olduğu bozkır hayatı hakkında bilgi sahibi olmak.

Altın Orda Devleti’nde Altın Orda Devleti’nin kültürel Kazanım okuyarak ve Kültürel Hayat hayatına damgasını vuran bilim araştırarak geliştirilecektir. insanları ve onların kaleme aldığı eserler hakkında bilgi sahibi olmak.

184

Anahtar Kavramlar

• İdarî-Askerî Teşkilat

• Hukuk Sistemi

• Vergiler

• Bozkır Hayatı

• Şehirler

• Kültür

185

10.1. İdarî-Askerî Teşkilat Altın Orda Devleti’nde yönetim sistemi Cengiz Han’ın yasaları temelinde teşkil edilmişti. Bununla birlikte Özbek Han’ın iktidarıyla birlikte İslâmiyet’in resmî devlet dini haline getirilmesi sonucunda yönetim sistemi bu dinin kuralları çerçevesinde şekillendirilmeye başlandı. Nitekim yönetim sisteminin başlıca unsurları aşağıdaki gibiydi. 10.1.1. İkili Sistem Türk-Moğol devlet geleneği çerçevesinde ikili teşkilat sistemine göre kurulan Cuçi Ulusu Yayık Nehri sınır olmak kaydıyla batıda sağ kol yani Ak Orda, doğuda ise sol kol yani Gök Orda şeklinde ayrılmıştı. Böylece iki bölümden teşkil edilen Cuçi Ulusu’nun sol kolu sağ kola tâbi kılınmıştı. Nitekim Cengiz Han, oğlu Cuçi’nin ölümünden sonra yanına gelen torunlarından Batu’ya hâkimiyet alâmeti olan “Altın-Busağalı Ak Orda”yı kurdurduğu ve İdil boyu ile batıda zapt edilecek yerlerle sağ kol illerini verdiği için ulus üzerinde hâkim olan Ak Orda hanedanı; diğer torunu Orda’ya “Gümüş Busağalı Gök-Orda”yı kurdurup Sır Derya boyu ile sol kol illerini verdiği için ona tâbi Gök Orda hanedanı teşkil edilmişti. Cengiz Han küçük torunu Şiban’a da pûlad busağalı hazırlattı. Güney Ural’ın doğusunda İlek ve Irgız nehirlerinin bulunduğu bölge de Şiban’ın hâkimiyetine bırakıldı268. Böylece Şıbanî hanedanın temeli atıldı. Bununla birlikte Şıbanoğulları Gök Orda tarafında kaldılar. Cuçi Han’ın 18 oğlu olmasına rağmen ulusu ve yurdu büyük oğlu Orda ve hemen onun arkasından gelen Batu arasında taksim edilmişti. Kardeşlerden Odor, Tukay Timur, Sinkur ve Sangkum sol kolda Orda’nın emrinde bulunuyorlardı. Diğerleri ise Batu’nun emrine verilmişti. Bununla birlikte sağ kol ve sol kolda yer alan şehzâdelerin her birinin yurdu ve o yurtta yaşayan urukları bulunuyordu269. 10.1.2. Han Hâkimiyeti Cuçi Ulusu’nda devletin ve bütün yönetim sisteminin başında Han bulunuyordu. Herkes Han’ın mutlak otoritesi altındaydı. Han seçiminde Cuçi soyundan gelmek ve yönetici zadegân başta olmak üzere içerdeki kabilelerin desteğini sağlamak gerekiyordu. Altın Orda Devleti’nin tahtına çıkan hükümdarlar Mengü Timur Han’ın iktidarına kadar Büyük Moğol Hanı’ndan yarlık almak zorundaydılar. Ancak Mengü Timur Han’dan itibaren Altın Orda Devleti müstakil hale geldiği için buna gerek kalmadı. Han devletin başlıca bürokratlarının atamalarını yapıyordu. Bunun dışında para basımı işini gerçekleştiriyordu, yabancı hükümdarlarla diplomatik ilişkileri yürütüyordu ve büyük askerî seferlerde ordunun komutasını üstleniyordu.

268Ötemiş Hacı, Çengiz-Nâme, Haz. İlyas Kamalov, TTK Basımevi, Ankara, 2009, s.3-4; 31-32. 269Mustafa Kafalı, Altın Orda Hanlığı’nın Kuruluş ve Yükseliş Devirleri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1976, s.119. 186

Altın Orda’nın fetret dönemlerinde han seçimlerinde ulus emirleri etkili oldular. Bunların başlıca örnekleri Nogay, Mamay ve Edigey mirzalardı. Onlar kendi elleriyle tahta çıkardıkları hanları vesayetleri altına alarak Altın Orda Devleti’nin fiîli iktidarına sahip olmaya çalıştılar.

10.1.3. Hatunlar

Altın Orda Devleti’nde hanların eşleri olan hatunlar yüksek mevkie sahiptiler. Ortaçağ Arap müellifi el-Ömerî Cuçi Ulusu’nda hatunların yüksek konumlarından şöyle bahsediyordu: “Deşt-i Kıpçak’ta prensesler (hatunlar) yönetime fiilen iştirak ederler ve İran’daki gibi devlet adına emirler verirler… Berke-han zamanında ve daha sonraki dönemde bu ülke hükümdarları tarafından yazılmış bazı mektupları gördüm. Mektuplarda (yarlıklarda) ‘bu mektup, prenseslerin ve emîrlerin ortak kararına uygun olarak yazılmıştır’ veya ‘emîrlerin ve prenseslerin kararına uygun olarak yapılmıştır’ deniliyordu”270. Özbek Han’ı ziyaret eden Arap seyyah İbn Battûta protokol icabı hatunları, baş hatun Taydula’dan başlamak üzere ziyaret etmiş ve onların nüfuzu karşısında hayrete düşmüştü271. Hatunlar bazen kendi adlarına yarlık dahi veriyorlardı. Örneğin Özbek Han’ın eşi Taydula

Hatun Rus kilisesine yarlık vermişti272.

10.1.4. Beylerbeyi (Uluğbey)

Han yetkilerini karaçi beyleriyle bölüşüyordu. Karaçi beyleri Cuçi Ulusu’nu meydana getiren başlıca kabilelerin (Mangıt, Kongrat, Şirin, Barın vb.) beyleri veya başka bir ifadesiyle emîrleriydiler. Onlardan biri beylerbeyi veya uluğbey unvanını alarak yetki bakımından diğerlerinden üstün oluyordu. Beylerbeyi Cuçi Ulusu’ndaki bütün beylerin başbuğu konumundaydı. Askerî işler ve onunla bağlantılı ulus sistemi beylerbeyi ve ona bağlı dört karaçi beyinin sorumluluğu altında bulunuyordu273. Özbek Han’ın beylerbeyi aynı zamanda damadı olan İsa Bek’ti. Beylerbeyin altında sağ kol ve sol kol emîrleri de bulunuyordu. Sağ kol beyi

270Şihabeddin b. Fazlullah El-Ömerî, Türkler Hakkında Gördüklerim ve Duyduklarım (Mesâliku’l Ebsâr), Çev. D. Ahsen Batur, Selenge Yay., İstanbul, 2014, s.111-113. 271Ebû Abdullah Muhammed İbn Battûta Tancî, İbn Battûta Seyahatnâmesi, C. 1, Çev. A. Sait Aykut, YKY, İstanbul, 2004, s.474-475. 272 İlyas Kamalov, “Altın Orda Hanlığı’nda Hanedan Kadınları”, Ortaçağda Kadın, Ed. A. Çetin, Lotus Yayınevi, Ankara, 2011, s.593-604. 273Vadim Trepavlov, “Gosudarstvennıy Stroy Ulusa Djuçi”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.151-152. 187

(emîri) Kırım’da, sol kol beyi de Harezm’de oturuyordu. Onlar kendi kollarında bulunan diğer beylerin komutanı durumundaydılar274.

10.1.5. Ulus Sistemi

Altın Orda Devleti’nin teşkilat yapısının önemli unsurlarından biri de ulus sistemiydi. Ulus ilk başta yönetilen halkı ifade ediyordu. Daha sonraları ulus aynı zamanda halkın yaşadığı toprakları ve bu manada bütün devleti ifade eden bir terim olarak kullanılmaya başlandı. Nitekim Moğol devlet teşkilatlanmasında Cuçi Ulusu, Çağatay Ulusu, Ogedey Ulusu, Özbek Ulusu vb. örnekler kaynaklarda yer almaktadır. Plano de Carpini 1245 yılında Altın Orda’daki toprakların yurtlara ayrılması suretiyle meydana getirilen ulus sistemiyle ilgili olarak önemli tespitlerde bulunmuştu. Onun belirttiğine göre Dnyeper’in aşağı akımının sağ kenarında (yani Rus tarafında) Han Batu’nun yeğenlerinden Korença’nın ulusu; bahsi geçen nehrin sol kenarında Korença’dan daha yüksek konumda biri olan Mautsa’nın ulusu bulunuyordu, Don Nehri’nin aşağı akımında Batu’nun kızkardeşi ile evli olan Kartan’ın ulusu, Don ile İdil nehirleri arasındaki alanda da Batu’nun oğlu Sartak’ın ulusu yer alıyordu. İdil boyu han ulusuna aitti, İdil-Ural nehirleri arasındaki bozkır ise adı tam olarak muhafaza edilmeyen bir Cuçioğlu’nun yurdunu teşkil ediyordu. Ural (Yayık) Nehri’nin her iki kenarında iki binlik göç ediyordu. Ural’ın güney tarafı ve Batı Sibirya İrtış’a varıncaya dek Cuçi’nin oğlu Şiban’a ve onun birinci dereceden torunlarına aitti275. Altın Orda’da uluslar miras olarak alınan mülkler değillerdi, en azından 14. yüzyılın ikinci yarısına kadar şartlı tutulan topraklardı. Yurt veya nugut denilen bu topraklarda yaylak, kışlak ve otlaklar bulunuyor ve sınırları han tarafından tespit ediliyordu. Buraların yöneticileri halktan vergi toplama hakkına sahiplerdi. Ayrıca kontrol altındaki topraklarda düzenin ve istikrarın sağlanması ve lazım gelen miktarda askerlerin sevk edilmesinden sorumlu oluyorlardı. Ulus ifadesi askerî manada tümen yani on binlik birliğe karşılık geliyordu. Başka bir ifadeyle her bir ulustan on bin savaşçı çıkıyordu. Böylece ulus yöneticisi temnik yani tümenbaşı (tümenbeyi) unvanına sahip oluyordu276. Han yarlıklarında tümenbeyi, binbaşı, yüzbaşı, onbaşı gibi unvanlar da geçmektedir. Tüm bu komutanlar kariçi beylerine kadar hiyerarşik sistemi oluşturuyorlardı.

274Mustafa Kafalı, a. g. e., s.122. 275Ioann de Plano Karpini, İstoriya Mongolov, Bvedenie, Perevod i Primeçaniya A. I. Maleina, İzdanie A. S. Surova, S.Peterburg, 1911, s.48-51. 276Mustafa Kafalı, a. g. e., s.122, 130-131; Vadim Trepavlov, a. g. m. S.152-153. 188

189

10.1.6. Vezir

Başta mali işler olmak üzere sivillerle ilgili hususlar vezir ve onların yönetimi altında bulunan divan tarafından yerine getiriliyordu. Başka bir ifadeyle Altın Orda’da göçer nüfus beylerbeyinin, yerleşik ahali de vezirin gözetimi ve denetimi altında bulunuyordu. Beylerbeyliği Türk-Moğol devlet geleneğine dayanan bir kurumdu. Oysa vezir ve divan müesseseleri İslâmiyet’in tesiriyle Altın Orda devlet teşkilatına dâhil oldu. Onların başlıca vazifeleri finans sisteminin şekillenmesini sağlamak, mali kararları hayata geçirmek, ticari hayatın kurallarını belirlemek vb idi. Vergi listeleri (defterleri) ve çeşitli kadastro belgeleri divanda muhafaza ediliyordu277. Altın Orda Devlet teşkilatında atalık olarak unvanı belirtilen bürokratlar vardı. Atalık aslında vezir hüviyetindeydi. Tokta Han’ın Atalığı Uygur İlinden Bacırtık Buka, Berdibek

Han’ın Atalığı ise Kanglı ilinden Tulubay idi278.

10.1.7. Kurultay

Altın Orda Devleti’nde önemli devlet müesseselerinden biri kurultay idi. Ancak hanların seçilmesi, savaş veya barış kararı alınması, önemli törenlerin yapılması esnasında vb. acil meselelerin görüşülmesi amacıyla kurultay toplanıyordu. Han seçimi haricinde toplanan kurultaylara mevcut han başkanlık ediyordu. Han kurultaya hatunları ve şehzadeleriyle (kalgay) birlikte katılıyordu. Sol kol yani Gök Orda hanının da kurultaya katılması merkeze bağlılığı açısından önemliydi. Batu’nun neslinden gelenlerden başka Cuçi’nin diğer oğullarının soyundan gelenler de kurultaya katılıyorlardı. Bunların dışında sağ kol ve sol kol emîrleri, Kıyat, Kongrat, Mangıt, Şirin, Barın Secut vb. kabilelerin tümen emirleri ile binliklerin başındaki beyler de kurultaya katılıyorlardı. Kurultayda Cengiz Han’ın yasalarına uygun şekilde kararlar alınmak zorundaydı. Dolayısıyla yasa ve yargı işlerinden sorumlu olan Yasa Emîri veya Bitikçi Emîri diye bilinen defterdarlar da kurultaylara katılıyorlardı. Altın Orda hanları kurultaydan başka devlet işleriyle ilgili meşverette bulunmak amacıyla daha çok yanlarında hazır bulunan devlet adamlarıyla kengeş meclisi de toplarlardı279.

277Vadim Trepavlov, a. g. m., s.152. 278Mustafa Kafalı, a. g. e., s.121. 279Mustafa Kafalı, a. g. e., s.121-123. 190

10.1.8. Daruga

Altın Orda Devlet teşkilatında sivil bürokratlar da hiyerarşik olarak ayrılıyorlardı. Vezirden sonra en yüksek unvan daruga idi. Daruga belirli yerlerden vergilerin toplanmasından sorumluydu. Darugalar gerek şehir ve köy gibi yerleşik alanlara gerekse de bütün tümenlere – ulus bölümlerine atanıyorlardı. Tümenlerde yönetim yetkilerini yerli beylerle paylaşıyorlardı. Darugalar merkezi otoriteyi temsil ediyorlardı. Bu anlamda onlar Altın Orda Devleti müstakil olduğu dönemde artık Moğol İmparatorluğu’nun Cuçi Ulusu dâhil bütün uluslara hâkim olduğu devirde Büyük Moğol Hanı’nın temsilcisi olan baskakların yerini almışlardı. 15. yüzyılda Rus knezliklerinde Altın Orda Devleti’nin temsilcileri olan darugalar bulunuyordu. Darugaların vergi toplamaktan başka hâkimiyet altına alınan bölgelerde nüfus sayımı yapılması ve halklardan birlik oluşturulması ve posta işlerinin düzenlenmesi gibi görevleri de vardı280.

10.1.9. Yam Teşkilatı

Altın Orda Devleti’nin en önemli müesseselerinden biri yam (posta) teşkilatıydı. Ögedey Han devrinde Altın Orda sahası dâhil Büyük Moğol İmparatorluğu topraklarında at yolculuğuyla birer günlük mesafe aralığında posta istasyonları kuruldu. Bu istasyonlarda devletin resmî postacıları ve elçileri için yedek atlar ve yiyecek bulunduruluyordu281. Böylece Büyük Moğol İmparatorluğu dâhilinde haberleşme ağı meydana getirildi. Yam teşkilatı sayesinde geniş bir alana nüfuz eden Altın Orda hanlarının hâkimiyeti pekiştirildi282.

10.1.10. Ordu

Altın Orda Devleti’nde askerî teşkilatın başında beylerbeyi bulunuyordu. Tarih kaynaklarında onların en meşhurlarından Nogay, Timur Kutluk, Mamay ve Edigey’i tespit etmek mümkündür. Devletin başı han olmakla birlikte gerçekte bütün askerî idare beylerbeyinin şahsında toplanmıştı. Beylerbeyi Han’dan sonra gelen en büyük bürokrattı. Beylerbeyi aynı zamanda tümenbaşı (Rusça temnik) yani on bin askerden meydana gelen

280İlyas Kemaloğlu, “Altın Orda Devleti”, Avrasyanın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Haz. Hayrunnisa Alan-İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.135. 281Monghol-un Niuça Tobç’an. Moğolların Gizli Tarihi, Çev. Ahmet Temir, TTK Basımevi, Ankara, 1995, s.203- 204. 282Mustafa Kafalı, a. g. e., s.133-134. 191 ordunun komutanı olarak adlandırılıyordu. Bununla birlikte beylerbeyinin asker sayısı çoğu zaman çok daha fazla oluyordu283. Onluk sisteme göre tanzim edilen Altın Orda ordusunda onluk, yüzlük, binlik ve on binlik (tümen) birlikler bulunuyordu. Onluk sisteme göre teşkil edilen Altın Orda ordusunu düzeni hakkında Marco Polo şöyle diyordu: “Tatar Hanı savaşmaya gittiğinde yanına yüz bin atlı alıyor ve onları şöyle bir düzen içerisinde komuta ediyor: - bir subayı on kişinin üzerine, başkasını yüzlüğün, diğer bir başkasını binliğin, daha bir başkasını da on binliğin üzerine koyuyor. Yüz bini bilirsiniz, burada on bin tümen, bin min, yüzlük yüz, onluk on olarak adlandırılıyor” 284. Tümenlerin birleşmesinden de ordu meydana geliyordu. Cuçioğullarının meydana getirdiği üst tabakadan sonra ulusbeyleri ve binlikleri ve daha altındaki birlikleri komuta eden beyler (emirler) hiyerarşik düzen içerisinde bulunuyorlardı. Cuçi soyundan komutanlar sağ ve sol kolun oğlanları diye adlandırılıyorlardı. Onlar tümenlerin kumandasını üstlenmişlerdi. Mesela Berke zamanında Mangıt tümeninin başında bulunan Cuçi’nin oğullarından Bovul’un neslinden gelen Nogay daha sonraları diğer tümenleri de hâkimiyeti altına almıştı. Mangıt tümeni dışında sol kolda Kıyat tümeni bulunuyordu. Bu tümenin en ünlü başbuğu hiç kuşkusuz

Mamay Mirza idi. Sol kolda ise Kongrat ve Secut tümenleri bulunuyordu285. Altın Orda Devlet teşkilatında askere nöker deniliyordu. Savaş zamanında sağ kol oğlanları, sağ kol beyleri ve nökerleri ordunun sağ kanadını; sol kol oğlanları ve beyleri ile nökerleri de ordunun sol kanadını teşkil ediyorlardı. Ordunun merkezi ise Han ve oğulları ile ümerasının birliklerinden teşkil etmekteydi. Bununla birlikte hâkimiyet altına alınan yabancı kavimlerde sefer zamanlarında Altın Orda ordusuna katılmakla mükellefti. Örneğin Şerafeddin Ali Yezdi “Zafername” adlı eserinde Timur’la savaşan Toktamış Han’ın ordusunda Rus,

Çerkes, Bulgar, Kıpçak ve Alanların bulunduğunu ifade ediyordu286.

283Vadim Trepavlov, a. g. m., s.150-152. 284Kniga Marko Polo, İzdatelstvo Nauka, Alma-Ata, 1990, s.256. 285Mustafa Kafalı, a. g. e., s.129. 286Şerefüddin Ali Yezdî, “Zafernâme”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.156. 192

10.1.11. Hukuk Sistemi

Altın Orda Devleti’nde yönetim sisteminin hukukî dayanağı Özbek Han’ın iktidarı dönemine kadar Cengiz Han yasalarıydı. Bunun en önemli kaynakları Altın Orda hanlarının verdikleri yarlıklardı. Han yarlıkları farklı meselelerin halledilmesi amacıyla veriliyordu. Mesela tarhan yarlıkları belirli toprakların sahiplerinin vergiden muaf tutulması için veriliyordu. Bunun dışında çeşitli sorunların halledilmesi için kanun olarak çıkarılan yarlıklar, elçilere verilen yarlıklar, vassal hükümdarlara meşruiyet kazandırmak amacıyla verilen yarlıklar, çeşitli bürokratların atamaları için verilen yarlıklar vardı. Herhangi bir hanın verdiği yarlık onun iktidarı süresince geçerli oluyordu287. Altın Orda Devleti’nde yargu denilen hukuk işleri han yarlığı ile atanan yargucunun sorumluluğu altın da bulunuyordu. Bununla birlikte göçer nüfusun arasında hukuk meselelerinin halli için aslı töreye dayanan geleneksel hukuk normları mevcuttu. Moğol geleneğinde bu yosun kelimesiyle ifade ediliyordu. Daha çok Müslümanların yaşadığı yerleşik alanlarda ise Altın Orda yöneticileri onların İslâm şeriatına dayanan kendi hukuk normlarını uygulamalarına müsaade ettiler. Böylece Müslümanların kendi aralarındaki meselelerin

çözülmesinde İslam hukuku uygulandı288. Özbek Han’ın iktidarı devrinde 1320 yılı civarında İslâmiyet’in resmî devlet dini haline getirilmesiyle birlikte şeriat kuralları çok daha geniş bir alanda yaygınlaştırıldı. Devlet hâkimiyetinin kurumları İslâm idari sistemine entegre edildi, yargu mahkemelerinin yanı sıra kadıların başkanlık ettiği şer’î mahkemeler kuruldu. Mesela devletin merkezi Saray şehrinde hukuk işlerine bakan “Baş Kadı” ve “Baş Yargucu”ya muvazî olarak Kırım ve Harezm’de de “Orda Kadısı” ve “Orda Yargucusu” bulunmakta idi. İbn Battûta Altın Orda Devleti’ndeki bu ikili yargılama usulünü şöyle tarif etmiştir: “Her gün vazife görmek üzere kendilerine ait daireye giden kadı, yanında fâkih ve kâtibi ile birlikte bulunurken, yargucu da sekiz kişilik maiyetiyle yine bu dairede bulunmakta idi. Yargucu umerâdan bir zât idi. Mahkeme anında her iki heyet te birlikte bulunurlar ve davanın şeriata ait olan kısmına Kadı hükmeder, yasa ve töreye ait olan tarafına ise Yargucu hükmeder; neticede karar verilirdi. Onların verdikleri hükümlerin metîn ve adil olduklarını gördüm”289.

287Roman Poçekayev, “Pravo Zolotoy Ordı. Nalogooblojeniye. Pridvornıy Etiket i Protokol”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.179-180. 288Mustafa Kafalı, a. g. e., s.123-124; Roman Poçekayev, a. g. m., s.180. 289Ebû Abdullah Muhammed İbn Battûta Tancî, İbn Battûta Seyahatnâmesi, C. 1, Çev. A. Sait Aykut, YKY, İstanbul, 2004, s. 193

10.1.12. Vergi

Altın Orda Devleti’nde vergiler gerek nakdî olarak gerekse de aynî şekilde alınabiliyordu. Hangi şekilde tahsilat yapılacağı han yarlıklarında belirtiliyordu. Her bir meslek erbabından alınan vergi farklıydı. Yerleşik ahaliden tarımla uğraşan çiftçiler ürünlerinden 1/10 oranında vergi ödemekle mükellefti. Bu vergiye kalan deniliyordu. Hayvan yetiştiricilerinden kopçur vergisi alınıyordu. Kopçur ilk önceleri at, koyun, inek gibi hayvan sürülerinden 10% nispetinde alınıyordu. Bu oran daha sonra 1%’e düşürüldü. Ticarî vergiye tamga deniliyordu. Tamga vergisini alan memura tamgacı deniliyordu. Tamgacı vergisini aldığı malın üzerine damga vuruyordu. Tamga malın değeri nispetinde 3% oranında alınıyordu290. Bunların dışında ev veya baca başına alınan tütün, posta teşkilatının masraflarının karşılanması için toplanan yam (ulag), Ruslardan alınan dan (haraç, çıkış), ulaklara ve seyahat eden devlet görevlilerine erzak temini için alınan süsün gibi vergiler bulunuyordu291. Ticarî, yol ve gümrük vergileri hem yerli nüfustan hem yabancılardan alınıyordu. Sınır geçen şahıs mallarından gümrük resmi ödemek zorundaydı. Limana yanaşan gemilerden de büyüklüklerine göre ithalat ve ihracat ürünlerine uygulanan nispette gümrük vergisi alınıyordu. Sınırlarda yolların bakımına harcanması ve tüccarlara sağlanan silahlı korumalara (karaulluk) tahsis edilmesi amacıyla yol vergisi de alınıyordu. Tüccarlar ve seyyahlar köprülerden veya kayıklarla su kaynaklarından geçişleri karşılığında da vergi ödüyorlardı292. Vergilerin birçoğunun toplanmasından sorumlu bürokrat vezir idi. Ona bağlı divan kurumu ülkedeki vergilerin toplanması ve mükelleflerin belirlenmesini sağlıyordu293. Timur Kutluk Han’ın vergi tahsilatıyla ilgili Muhammed adlı birine verdiği yarlıkta şöyle yazıyordu: “onların bağlarından tamga, inkinçi ve uskübol’dan kurut, ambar vergisi, onlara tâbi insanlardan kısmet ve kopçur, yasak ve kalan, salık denilen bac ve harç almasınlar; onların Kırım veya Kefe’ye giriş çıkışlarında yolda veya yerinde her türlü malın onlar tarafından satın alınması veya satışı esnasında ne tamga ne de tartnak onlardan alınmasın; tarhanların yanındaki ve onlara bağlı insanlardan yol haracı veya devriye vergisi talep edilmesin; onların hayvanlarına arz altında el koyulmasın; geceleme ve postaya alınmasınlar;

290Roman Poçekayev, a. g. m., s.182-183. 291Bkz.: İlyas Kamalov, Altın Orda ve Rusya (Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi), Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2009, s.162-169. 292Roman Poçekayev, a. g. m., s.183. 293Bkz.: Mustafa Kafalı, a. g. e., s.134-136. 194 onlardan erzak ve yem talep edilmesin; her türlü endişeden, el koymadan ve fevkalade vergilerden korunmuşlardır ve muaf olacaklardır” 294.

10.2. Sosyo-Ekonomik Hayat

Altın Orda Devleti’nde sosyal hayatının ana unsurları Deşt-i Kıpçak’ın çeşitli bölgelerinde yurtlanan göçerler ve onların temel ekonomik faaliyetleri olan hayvancılık ile şehirler ve onların etrafında gerçekleştirilen tarım, zanaat ve ticaretten ibaretti.

10.2.1. Bozkır Hayatı

Göçer kabileler hem sağ kol hem de sol kol da mevcuttu. Kongratlar sol kol kabileleri arasında en muteberi olup Harezm’de yaşıyorlardı. Altın Orda hanlarının hepsi bu kabileden kızlarla evlenmişlerdi. Naymanlar Doğu Deşt-i Kıpçak’ta Tay-Buga yurdunda (Batı Sibirya) oturuyorlardı. Tümen halinde olan Secut kabilesi de Doğu Deşt-i Kıpçak’ta yurtlanmıştı. Cuçi Ulsusu’nu teşkil eden en büyük kabilelerden biri olan Mangıtların yurdu aşağı İdil havzasında Hazar Denizi’nin kuzeyinde yer almaktaydı. Onlar merkez kabileleri arasında idiler. Aşağı İdil boyunda oturan ve Mangıtlarla komşu olan Huşin ve Kinkitler de merkez kabilelerindendi. Sağ kolda yer alan Kıyatlar da Kırım taraflarında yurtlanmıştı. Bunların yanı sıra Şirin ve Barın kabileleri de Don ve Dnyester arasında Kırım yarımadasına doğru yurtlanmışlardı. Bu kabileleri meydana getiren temel unsurlar Moğol olmakla birlikte yurtlandıkları topraklar Kıpçaklar başta olmak üzere çeşitli Türk boylarıyla meskûn olduğundan dolayı kısa süre içerisinde Türkleşmişlerdi. Bozkırda keçe çadırlarda yaşayan bu kabile mensuplarının temel ekonomik faaliyetleri hayvan yetiştiriciliği ve avcılıktı. Nitekim tarih kaynaklarında bozkırda yaşayan Türk ve Moğol unsurlardan bahsedilirken onların at, deve, sığır ve koyun sürülerine sahip olduklarını ifade ediyordu295. 1253 yılında Deşt-i Kıpçak’tan geçen W. Rubruck göçer kabilelerin ekonomik faaliyetleriyle ilgili şu tespitleri yapmıştı: “Bu bozkırlarda yaşayanlar keçeden çadırlarda otururlar. Erkekler her zaman lazım olan ok yapar ve yay bağlarlar; gem, üzengi ve eğer gibi koşum takımlarını tamir ederler, veyahut yılkı sürüp kısrak sağarak kısrak sütünden kımız yaparlar; ayrıca itibar ettikleri kımızı muhafaza için tulum dikerler, develeri yüklerler, koyun

294A. P. Grigoryev, “Zolotoordınskie Yarlıki: Poisk i İnterpretatsiya”, Tyurkologiçeskiy Sbornik 2005: Tyurkskie Narodı Rossii i Velikoy Stepi, İzdatelstvo Vostoçnaya Literatura, Mokva, 2006, s.98-99. (s.74-142). 295Mustafa Kafalı, a. g. e., s.138-139. 195 ve keçileri birlikte sürer, otlatırlardı. Süt sağımı, bazen erkekler bazen de kadınlar tarafından yapılır; deriler yoğurt ve tuz ile işlenirdi. Kadınlar ise arabaları kullanır, çadırları kurmak, sökmek ve arabalara bindirmek, indirmek, inekleri sağmak, yağ ve yoğurt yapmak, deri işlemek veya dikmek gibi işlerle uğraşırlardı”296. Arap yazar El-Ömerî Altın Orda Devleti’nin göçer nüfusunun başlıca geçim kaynağı olan hayvancılıkla ilgili olarak şu ifadeleri kullanıyordu: “(Özbek Han’ın) halkının çoğu bozkırda yaşayan göçebelerden oluşur. Ana yiyecekleri at, sığır ve koyun etidir. Tarımla fazla uğraşmazlar. Buğday ve arpa çok azdır… Et fiyatları ucuzdur ve genellikle at kesilir. Sahrada yaşayanlarda ise et alınıp satılmaz. Yiyecekleri ağırlıklı olarak av hayvanları, süt, yağ ve mısırdır. Eğer içlerinden birinin at veya sığır yahut koyun gibi herhangi bir hayvanı telef olursa, onu keser aile efradıyla birlikte yediği gibi, komşularına da hediye eder. Eğer komşularının da herhangi bir hayvanı telef olmuşsa, o da onu keserek kendisine et ikramında bulunanlara hediye olarak sunar. Bu, onların geleneğidir ve et hediye etmek ödenmesi gereken bir borç gibi telakki edilir"297. İbn Battûta Altın Orda Devleti’nin önemli bir gelir kaynağı olarak göçer ahalinin sahip olduğu oldukça fazla miktarda atlardan Hindistan’a ihraç edildiğini ifade etmektedir. İtalyan seyyah İ. Barbaro’nun tespitine göre Altın Orda Devleti’nde göçerlerinin yetiştirdiği atların ticaretiyle uğraşan hususi tüccarlar bulunuyordu. Atların dışında oldukça iri yapılı boğalar önemli ticari hayvanlar arasında yer alıyor ve Polonya, Transilvanya, Almanya ve İtalya’ya ihraç ediliyordu. Ayrıca çift kamburu olan uzun develer de İran’a götürülerek her biri yirmi beş duka’ya satılıyordu298. Küçükbaş ve büyükbaş hayvanlar yurtdışına ihraç edilmelerinin yanı sıra göçerler tarafından iç talebi karşılamak amacıyla Altın Orda şehirlerine ve Rus bölgelerine götürülerek satılıyordu299.

10.2.2. Şehir Hayatı

Altın Orda Devleti’nde şehirler başlıca olarak Kırım yarımadası, İdil boyu, Sır Derya havzası ve Harezm’de yer alıyorlardı. Şehirler ekonomik faaliyetlerin merkeziydi. Tarım, zanaat üretimi ve ticari hayat genellikle şehirlerde icra ediliyordu. Kırım yarımadasında yer alan Kerç, Kefe ve Sudak Karadeniz’in kıyı şeridinde yer alan liman ve ticaret merkezleriydi.

296Wilhelm von Rubruck, The Journey, Translated by W. W. Rockhill, London, 1900, p.23. 297Şihabeddin b. Fazlullah El-Ömerî, Türkler Hakkında Gördüklerim ve Duyduklarım (Mesâliku’l Ebsâr), s.115. 298Barbaro i Kontarini o Rossii: k İstorii İtalo-Russkih Svyazey, İzdatelstva AN SSSR, Leningrad, 1971, s.149. 299Leonard Nedaşkovskiy, “Zemledelie, Skotovodstvo, Promıslı i Remeslo”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.555. 196

Yarımadanın iç kesiminde bulunan Kırım (Solhat) ve Don Nehri havzasında kurulmuş olan Azak şehirleri de bu minvaldeydi. İbn Battûta’ya göre Hıristiyanların çok olduğu küçük bir şehir olan Kerç ve nüfusunun büyük kısmını Cenevizlilerin teşkil ettiği Kefe’de Müslümanlar da bulunuyordu. Şehrin güzel çarşıları ve yüzlerce gemiyi barındıran bir limanı vardı300. Büyük ve güzel bir şehir olan Solhat ve Kırım’ın en büyük limanı olan ticaret merkezi Sudak dikkat çekiciydi. Sudak’ın dışında bostanlar ve bahçeler vardı. Şehirde Türkler ve zanaatkar Rumlar birlikte yaşıyorlardı301. Azak şehrinde Cenevizliler başta olmak üzere çeşitli milletlerden çok sayıda tüccarlar bulunuyordu. Kırım yarımadasındaki tüm bu şehirler Deşt-i Kıpçak’ın Avrupa’ya ve Yakındoğu’ya açılan kapıları durumundaydı. Bilhassa Ceneviz ve Venedik tacirleri bu şehirlerin limanlarında koloniler teşkil ederek her türlü ticari malı buraya getirip satarlar veya buradan alıp Avrupa pazarlarına naklederlerdi. Altın Orda Devleti’nin önemli gelir kaynaklarında birini teşkil eden ve bilhassa Mısır’da talep gören Kıpçak kölelerin sevki de Kırım yarımadasının kıyı şeridinde yer alan bu şehirlerden yapılırdı. Altın Orda tüccarlarının Avrupa ve Yakındoğu ülkelerine ihraç ürünleri arasında kürkler, deri ürünleri, balmumu, tahıl çeşitleri, peynir, şarap, balık, at ve köleler yer almaktaydı. Tüccarlar ihracatın karşılığında altın paradan ziyade mal alıyorlardı. Mesela Kefe limanından her çeşit kumaş, halı, altın, ipek ve iplik getiriyorlardı. Ayrıca Çin ve İran’dan porselen ve ipek,

Buhara’dan pamuk ve halı, Hindistan’dan ise inci ve mercan geliyordu302. İbn Battûta’nın ziyaret ettiği Altın Orda şehirlerinden Macar, Kuzey Kafkasya’da Kuma Nehri kenarında yer alıyordu. Saray’a dört günlük mesafede yer alan Macar canlı bir ticaret merkeziydi ve şehrin etrafı bostanlar ve meyve bahçeleriyle çevriliydi. İdil boyunun orta havzasında yer alan Bulgar şehri Batu’nun ilk merkezi ve Altın Orda hanlarının para darbettiği başlıca yerlerden biriydi. Kalıntıları günümüze kadar ulaşan ve Altın Orda Devleti’nin kürk merkezi olarak temayüz eden Bulgar mescitleri, medreseleri, hamamları, imalthaneleri ve sarayı ile tipik bir Tük-İslam şehri niteliğindeydi. Bulgar aynı zamanda Altın Orda Devleti’nin tarım yapılan önemli merkezleri arasında yer alıyordu. Buğday, akbuğday, darı, arpa, çavdar, yulaf, keten, kenevir, bezelye, burçak, mercimek, salatalık, elma gibi çeşitli

ürünler Bulgar’da yetiştiriliyordu303. İdil Nehri’nin orta akımında yer alan Cuketau ve Ükek te Altın Orda Devleti devrinde gelişen şehirler arasındaydı. Altın Orda Devleti’nin başkenti Saray

300Ebû Abdullah Muhammed İbn Battûta Tancî, İbn Battûta Seyahatnâmesi, s. 357-359. 301Ebû Abdullah Muhammed İbn Battûta Tancî, İbn Battûta Seyahatnâmesi, s.386. 302İlyas Kemaloğlu, “Altın Orda Devleti”, Avrasya’nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Haz. Hayrunnisa Alan – İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.138-139. 303Yu. A. Krasnov, “Nyekotorıe Voprosı İstorii Zemledeliya u Jiteley Goroda Bulgara i ego Okrugi”, Gorod Bolgar: Oçerki İstorii i Kulturı, Mokva, İzd. Nauka, 1987, s.218. 197 aşağı İdil havzasında yer alıyordu. Saray bir veriye göre Batu tarafından 1250 yılı civarında kurulmuştu304. Şehrin Berke tarafından kurulduğunu belirten El-Ömerî şöyle demektedir: “Şehir, çevresinde sur bulunmayan çorak bir arazidedir. Hanın sarayı oldukça büyüktür ve tepesinde iki Mısır kantarı ağırlığında altın bir hilal bulunur. Sarayın çevresi beylerin oturması için yapılmış hisarlarla çevrilidir. Bu saray onların kışın yaşadıkları yerdir… Saray şehri pazarları, hamamları ve önemli binaları olan büyük bir şehirdir…”305. İbn Battûta, El- Ömerî’nin aksine Saray’ın etrafının surlarla çevrili olduğunu belirtmektedir. Ona göre Saray’da birçok cami bulunuyordu. Türk, Moğol, As, Çerkes, Rus, Rum gibi çeşitli etnik unsurların oturduğu Saray şehrinde çarşı ve pazarlar dikkat çekiyordu. Şehirde dünyanın birçok yerinden gelen tüccarlar, çeşitli zanaatlarla uğraşan ustalar ve imâlathaneler bulunuyordu. Han’ın oturduğu Altıntaş Sarayı şehrin ortasında yer alıyordu306. Saray’ın güneyinde yer alan Hacı

Tarhan baharat yolu üzerinde kurulmuş önemli bir ticaret merkeziydi307. Saray’a on günlük mesafede bulunan Altın Orda Devleti’nin mühim yerleşimlerinden Sarayçik şehri Yayık Nehri’nin aşağı mecrasında yer alıyordu. Başta Gök Orda’nın merkezi Sığnak olmak üzere Otrar, Sabran, Cend, Barçkend gibi şehirler Sır Derya havzasında yer alıyordu. Moğol istilası esnasında büyük tahribata uğrayan bu şehirler Altın Orda Devleti’nde İslâmiyet’in yayılmasıyla birlikte gelişmeye başlamıştı. Muineddin Natanzî’nin belirttiğine göre Özbek Han devrinde Sığnak’ta oturan Gök Orda hükümdarı Erzen Han Müslüman olmuş ve Sır Derya havzasındaki şehirlerde camiler, medreseler ve türbeler inşa ettirmişti308. Altın Orda Devleti’nin en mühim şehirlerinden biri de Harezm’in merkezi olan Ürgenç’ti. Ürgenç Altın Orda ile Türkistan arasında icra edilen ticaretin merkezi konumundaydı. El-Ömerî’nin verdiği malumatlara göre Ürgenç çarşısı, pazar yerleri ve binalarıyla oldukça güzel bir beldeydi309. İbn Battûta’nın verdiği malumatlara göre Harezm karpuzları ve kavunlarıyla meşhurdu. Öyle ki lezzeti bakımından dünyada eşi olmayan Harezm kavunları Hindistan ve Çin’e ihraç ediliyordu. Altın Orda Devleti’nin ekonomik hayatında önemli rol oynayan şehirlerin dışında oldukça geniş bozkır kuşağında ve İdil boyu gibi ormanlık alanlarda yaşayan tavşan, ayı, kurt,

304Roman Yu. Poçekayev, Batıy Han, kotorıy nye bıl hanom, İzdatelstvo Yevraziya, Moskva-Saintpeterburg, 2018, s.135. 305Şihabeddin b. Fazlullah El-Ömerî, Türkler Hakkında Gördüklerim ve Duyduklarım (Mesâliku’l Ebsâr), s.129. 306Ebû Abdullah Muhammed İbn Battûta Tancî, İbn Battûta Seyahatnâmesi, s.401-402. 307 Dinçer Koç, “Aşağı İdil Boyunda Hâkimiyet Mücadelesi ve Astarhan (Hacı Tarhan) Hanlığı, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, Cilt:12, Sayı:1, İzmir, 2012, s.459-460. 308Natanzî, “Muntahab at-tevârîh-i Muîni”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.129. 309Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı, İzvleçeniya iz Soçineniy Arapskih V. G. Tizengauzenom, Sanktpeterburg, 1884, s.242-243. 198 tilki, sansar, geyik, pars, kulan gibi vahşi hayvanlar avlanarak hem etleri hem de derilerinden faydalanılıyordu. Avcılığın önemli bir kolu da İdil, Yayık, Don gibi nehirlerde yapılan balıkçılıktı310. Altın Orda Devleti’nin bu şehirlerinin birçoğu Emîr Timur’un 1395 yılında gerçekleştirdiği Deşt-i Kıpçak seferi esnasında büyük tahribata uğratılmış ve önemini kaybetmiştir. Bu tahribat aynı zamanda Deşt-i Kıpçak’ın ekonomik hayatına da büyük bir darbe indirmiştir.

10.3. Altın Orda Devleti’nde Kültürel Hayat

Cuçi Ulusu göçer kabileler ve bunların kontrolü altına bırakılan şehirler çerçevesinde teşkil edilmişti. Altın Orda’yı meydana getiren göçerlerin kültürü kökeni çok eskilere dayanan bozkır kültürü temelinde şekillenmişti. Bu şekillenme Deşt-i Kıpçak’a gelen Moğol unsurların başta Kıpçaklar ve İdil Bulgarları olmak üzere kısa süre içerisinde Türkleşmesini sağladı. Altın Orda medeniyetinin yükselişi ise Cuçi Ulsusu’nun geniş şekilde İslâmlaşmasıyla gerçekleşti. 13. yüzyılın 70’li yıllarında Altın Orda Devleti’nde İslâmiyet’in güçlenmeye başlamasıyla birlikte İdil boyu ve Ural taraflarındaki eski inancını muhafaza eden nüfusun kurgan mezarlıklarının sayılarının azaldığı bunun yerine Müslüman defin geleneğine göre gömülen mezarlıkların sayısının arttığı gözlemlenmiştir. İslâmiyet’in devlet dini olarak pozisyonunun güçlenmesinde sofiler önemli rol oynadılar. Berke İslâm âlimi Necmeddin Kûbra’nın talebesi Seyfeddin Baharzî’nin eliyle Müslüman olmuştu. Özbek Han’ın İslâmiyet’i kabul etmesinde Sofi Şeyh Seyid Ata’nın önemli rolü olmuştu. Onun devrinde Altın Orda’da her yerde Müslüman müesseseleri olarak mescitler, medreseler, mektepler, hanaklar, ribâtlar, zâviyeler, tekkeler ve türbeler ortaya çıkmıştı311. El-Ömerî Özbek Han’la ilgili olarak şöyle diyordu: “… Özbek Han burada (Saray’da) bir medrese yaptırmıştır. Çünkü bu han, ilim adamlarına ve ilme karşı çok saygılırdır”312. Özbek Han’ın iktidarı devrinde Altın Orda kudretinin zirvesine ulaştı. Han’ın sarayına ilahiyatçılar ve fâkihlerin yanı sıra matematik ve astronomi bilginleri davet edilmişlerdi. Müellifi bilinmeyen ilk matematik eseri “At-tuhve fi’ilm el-hesab” muhtemelen Özbek Han devrinde kaleme alınmıştı. Tabip Abdurrahman ibn Nasru’l Mausılî (1254-1330) Saray’da tıp başta olmak üzere birçok ilim dalıyla uğraşmıştı. El-Birzâlî’nin eserinde Altın Ordalı seyyah

310Leonard Nedaşkovskiy, a. g. m., S.556-557. 311Elmira Sayfetdinova, “İslamskaya Kultura Zolotoy Ordı”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.458. 312Şihabeddin b. Fazlullah El-Ömerî, Türkler Hakkında Gördüklerim ve Duyduklarım (Mesâliku’l Ebsâr), s.113. 199

Alaeddin Numan el-Harezmî hakkında şöyle bilgi verilmektedir: “müthiş bir insan olan bu kişi 21 yaşında kendi memleketinden ayrıldı, çeşitli ülkeleri dolaştı, şöhretli kimselerle yakınlık kurdu, mantık, matematik ve tıp tahsili gördü ve 701 yılında (6 Eylül 1301-25 Ağustos 1302) memleketine döndü”313. Altın Orda’da İslâm kültürünün gelişmesinde Özbek Han’ın oğlu Canibek Han’ın da önemli rolü oldu. Onun iktidarı devrinde İslâm felsefesi üzerine mühim eserler kaleme alındı. Mubarek b. Yusuf el-Alanî 735 (1334-1335) yılında Meraga matematik-astronomi okulu ve İbn Heysemci ilim komitesi arasında köprü vazifesi gören Şerafeddin Ebu-Ali Mahmud b. Muhammed b. Ömer el-Çagminî el-Harezmî’nin kısa eseri “el-Mulâhhas fi ilmil-heyetil- basita”ya şerh olarak “Tureru’l-mulâhhas”ı kaleme aldı ve onu Canibek Han’a takdim etti. Yaklaşık olarak aynı dönemde 755 (1354) yılında Kemaleddin Muhammed et-Türkmenî el- Mardinî Saray (Gülistan)’da bahsi geçen esere İslâm tarihi ve Osmanlı astronomisi için mühim bir yorum eseri yazdı (8, s.63) Seyfeddin et-Taftazanî 1352-1353 yılları civarında Gülistan’da İslâm hukuku (usul el-fıkıh) üzerine meşhur eseri “et-Talvih’âlâ-t-tevhid”i yazdı. Diğer bir eseri “Şerh et-tehlis”i Altın Orda hükümdarı Canibek Han’a adadı (12, s.90). Mahmud el-Bulgarî’nin 1357 yılı civarında kaleme aldığı “Nahcu’l-Faradis” ve Hisam Katib’in 1358’de yılında yazdığı “Cümcüme Sultan” ve 1369’da yazdığı “Kisekbaş Kitabı (Destanı)” adlı dini eserleri Altın

Orda’nın fetret devrinde meşhur olan kitaplardandı314. Altın Orda şairi Kutb’un Tinibek Han (1341-1342) ve onun eşi Melike Hatun’a adadığı meşhur eseri “Hüsrev ve Şirin” edebiyat alanında en önemli yapıtlardan biriydi. Bu eser aslında İranlı şair Nizamî (1141-1209) tarafından kaleme alının “Husrev-i Şirin”in Farsçadan tercümesi ve yeniden yapılandırılması şeklinde kaleme alınmıştı. Altın Orda devrinin en önemli edebî eserlerinden birisi de Muhammed Harezmî tarafından Muhammed Hocabek adlı birisine adanmak amacıyla 1353 yılında yazılan meşhur “Muhabbetnâme”ydi. Kahire’ye göç ederek Memlûk Sultanının sarayında hizmet gören meşhur Altın Orda şairi Saif Sarayî’nin “Gülistan bit-türkî” (1391) ve “Suheyl ve Güldursun” adlı eserleri Mısır’da oldukça şöhret kazanmıştı315. Âlim Hafızeddin ibn el-Bazzazî (1329-1413) Kırım’ın ilim çevresinin oluşmasında önemli rol oynadı. Onun katkılarıyla yetişen Kırımlı âlim Ahmed el-Kırımî (öl. 1474) Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmed devrinde İstanbul’a gelerek onun hizmetine girdi ve çocuklarının hocası oldu. Mahmud ibn Fatşah as-Sarayî (öl. 1373/1374), Şehabeddin as-Sarayî

313 Elmira Sayfetdinova, a. g. m., s.459-460. 314 Elmira Sayfetdinova, a. g. m., s.460. 315 Elmira Sayfetdinova, a. g. m., 460-461.

200

(öl. 1388/1389), Sadullah ibn Muhammed el-Kırımî (öl. 1376/1377) gibi Altın Orda bilginleri

Kahire’deki medreselerde ders verdiler316.

316Elmira Sayfetdinova, a. g. m., s.461-462.

201

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti Bu bölümde Altın Orda Devleti’nde idarî-askerî teşkilatı meydana getiren önemli unsurlar ve bu çerçevede oluşturulan hukuk sistemi ve vergiler; tarım, zanaat ve ticaret kollarının geliştiği şehirler ve hayvancılığın temel meşguliyet olduğu göçer yaşam çerçevesinde şekillenen sosyo- ekonomik yapı ve kültürel hayat gibi konular anlatılmıştır.

202

Bölüm Soruları 1) Altın Orda Devleti’nde yollar arasında belirli mesafelerde oluşturulan karakollar aracılığıyla meydana getirilen posta teşkilatının adı nedir?

a) Yam b) Kopçur c) Kalan d) Yosun e) Menzil

2) Altın Orda Devleti askerî teşklilatında aşağıdaki unvanlardan hangisi hiyerarşîde diğerlerinden daha yüksektir? a) Yüzbaşı b) Binbaşı c) Onbaşı d) Tümenbaşı e) Noyan

3) Aşağıda addı verilen şehirlerden hangisi Altın Orda Devleti’nin başkentidir? a) Hacı Tarhan, b) Saray, c) Bulgar el-Cedid d) Solhat, e) Sığnak.

4) Altın Orda Devleti’nde yetkilerinin büyüklüğü bakımından Han’dan sonra gelen en yüksek unvanlı bürokrat kimdir? a) Daruga b) Baskak c) Beylerbeyi d) Vezir e) Bahşi

5) Altın Orda Devlet teşkiltında vergilerin toplanmasından sorumlu bürokratın unvanı nedir?

a) Daruga b) Vezir c) Beylerbeyi d) Karaçi Beyi e) Temnik

6) Altın Orda Devleti’nde hukuk sistemine dâir aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

a) Özbek Han devrinde şer’î mahkemeler kuruldu, b) Altın Orda Devleti’nde hukuk işlerinden sorumlu bürokrata yargucu denilirdi, c) Hıristiyanların ve Müslümanların kendi aralarındaki hukukî meselelerin çözümüne yargucu bakardı,

203

d) Göçer nüfusun arasında hukuk meselelerinin halli için aslı töreye dayanan geleneksel hukuk normları mevcuttu, e) Altın Orda Devleti’nde yönetim sisteminin hukukî dayanağı Cengiz Han yasalarıydı.

7) Aşağıda adı verilen kabilelerden hangisi Cuçi Ulusu’na dâhil olmamıştır?

a) Kıyat b) Mangıt c) Secut d) Duğlat e) Kongrat

8) Aşağıda adı geçen şahsiyetlerden hangisi Altın Orda Devleti’nde yetişip eser veren yazarlardan biri değildir?

a) Mahmud el-Bulgarî b) Kutb c) Hisam Katib d) Seyfeddin et-Taftazanî e) Reşîdüddîn Fazlullâh el-Hemedânî

9) Aşağıdaki şehirlerden hangisi Kırım Yarımadası’nda yer almaz?

a) Solhat b) Hacı Tarhan c) Kefe d) Kerç e) Sudak

10) Aşağıdakilerden hangisi Altın Orda Devleti’nde Han’ın görevleri arasında sayılmaz?

a) Önemli bürokratların atamasını yapar, b) Yabancı hükümdarlarla diplomatik ilişkileri yürütür, c) Askerî seferlerde ordunun komutasını üstlenir, d) Para basımı işini uygulamaya sokar, e) Yabancı tüccarların yargılamalarını yapar.

Cevaplar 1) a 2) d 3) c 4) c 5) a 6) c 7) d 8) e 9) b 10) e

204

11. ALTIN ORDA’NIN MİRASÇILARI: KAZAN VE KASIM HANLIKLARI

205

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? 11.1. Kazan Hanlığı 11.1.1. Kazan Hanlığı’nın Sınırları 11.1.2. Kazan Hanlığı’nın Kuruluşu 11.1.3. Kazan Hanlığı ve Ruslar 11.1.4. Kazan Hanlığı’nın Yıkılışı 11.2. Kasım Hanlığı 11.2.1. Kasım Hanlığı’nın Sınırları 11.2.2. Kasım Hanlığı’nın Kuruluşu 11.2.3. Kasım Han’ın Ruslarla İttifakı 11.2.4. Kasım Hanlığı’nda Kırım Hanlığı Hanedanının İktidarı 11.2.5. Kasım Hanlığı’nın Rus Vesâyetine Girmesi 11.2.6. Kasım Hanlığı’nın Rus Çarlığı Tarafından Ortadan Kaldırılması

206

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular 1) Kazan Hanlığı’nın kuruluşu ve sınırları hakkında bilgi veriniz?

2) Kazan Hanlığı-Rus siyasi-askeri münasebetleri ne şekilde olmuştur, açıklayınız?

3) Kazan Hanlığı’nın yıkılışı hakkında bilgi veriniz?

4) Kasım Hanlığı’nın kuruluşu ve sınırları hakkında bilgi veriniz?

5) Kasım hanlarının Ruslarla ilişkileri hakkında bilgi veriniz?

207

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği Kazan Hanlığı’nın Kuruluşu ve Kazan Hanlığı’nın nasıl ve ne Kazanım okuyarak ve Sınırları zaman kurulduğunu ve araştırarak geliştirilecektir. sınırlarını öğrenmek.

Kazan Hanlığı-Rus Siyasi Kazan Hanlığı ile Moskova Kazanım okuyarak ve Münasebetleri Büyük Knezliği arasındaki araştırarak geliştirilecektir. siyasi münasebetler ve savaşlar hakkında bilgi sahibi olmak. Kazan Hanlığı’nın Yıkılışı Kazan Hanlığı’nın nasıl Kazanım okuyarak ve yıkıldığını öğrenmek. araştırarak geliştirilecektir.

Kasım Hanlığı Kasım Hanlığı’nın kuruluşu, Kazanım okuyarak ve sınırları, Rus hükümdarlarıyla araştırarak geliştirilecektir. ilişkiler vb. konular hakkında bilgi sahibi olmak.

208

Anahtar Kavramlar

• Kazan Hanlığı

• Uluğ Muhammed Han

• Kasım Hanlığı

• Kasım Sultan

• IV. İvan

• Ruslar

209

11.1.Kazan Hanlığı

11.1.1. Kazan Hanlığı’nın Sınırları

Orta İdil boyunda kurulan Türk Tatar devleti olarak Kazan Hanlığı’nın adı başkenti Kazan şehrinden gelmektedir. Kazan Hanlığı Tatar kaynaklarında Bulgar Vilayeti, Rus kaynaklarında ise Kazan Hanlığı olarak adlandırılmaktadır. Kazan Hanlığı Kazan Suyu ve Kama kenarındaki Altın Orda’nın Bulgar Ulusundan teşkil edilmiştir. Kazan Hanlığı büyük ve ekonomik olarak gelişmiş bir devlet olarak Doğu Avrupa tarihinde ve İdil-Ural bölgesinin etnik sosyal oluşumunda önemli rol oynadı. Tarih kaynakları Kazan Hanlığı’nın sınırlarını ancak yaklaşık olarak tahmin etmeye imkân tanımaktadır. Bugünkü Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan, Çuvaşistan, Udmurt, Mari ve Başkırdistan özerk cumhuriyetleri ile Ulyanovsk, Penza, Saratov, Kuybişev, Perm, Tambov ve Ryazan vilâyetlerini içine alıyordu. Güneyinde Ulu Orda (daha sonraları Astarhan Hanlığı), güney doğusunda Nogay Ordası, doğusunda Sibir Hanlığı, kuzeyinde Fin boyları ve batısında Moskova Knezliği yer alıyordu. Kazan, Alabuga, Arça, Bulgar, Jori, Eski Kazan, Kaşan, Tetüş ve Çallı şehirleri Hanlığın önemli merkezleriydi. Kazan Hanlığı etnik bakımdan başta Müslüman Tatarlar olmak üzere, Mariler (Çeremisler),

Mordvinler, Çuvaşlar, Udmurtlar (Vosyak ve Arlar) ve Başkırtlardan meydana geliyordu317.

11.1.2. Kazan Hanlığı’nın Kuruluşu

Kazan Hanlığı’nın kuruluşu ile ilgili olarak tarihçiler arasında iki farklı görüş bulunmaktadır. Bazı tarihçilere (Ş. Mercanî, H. Atlasi, M. G. Hudyakov, A. N. Kurat, Z. V. Togan vb.) göre Kazan Hanlığı Altın Orda hanlarından Uluğ Muhammed Han tarafından 1437 veya 1438 yılında kurulmuştur. Bazı tarihçiler (V. V. Velyaminov-Zernov, N. F. Kalinin, A. H. Halikov, S. H. Alişev, R. G. Fahrutdinov) ise Kazan Hanlığı’nın kuruluş tarihi olarak Uluğ Muhammed Han’ın oğlu Mahmutek (Mahmud) Han’ın iktidarının başlangıcı olan 1445 yılını esas almışlardır318. Zira Uluğ Muhammed Han kaynakların birçoğunda Kazan Han’ı olarak adlandırılmamaktadır. Ancak onun Kazan Hanlığı hanedanının kurucusu olduğuna şüphe yoktur.

317D. M. İshakov, Tyurko-Tatarskie Gosudarstva XV-XVI vv., İzdatelstvo İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2004, s.8-10, 22-23. 318Serkan Acar, “Kazan Hanlığı”, Avrasya’nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Haz. Hayrunnisa Alan – İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.249-250. 210

11.1.3. Kazan Hanlığı ve Ruslar

Henüz kuruluş devrinden itibaren Kazan hanları Moskova toprakları üzerine akınlar tertip ettiler. 1445 yılında sahte bir ricatla Moskova ordusunu pusuya düşüren Tatar kuvvetleri büyük bir zafer elde etti. Moskova Knezi II. Vasiliy dâhil birçok Rus esir olarak ele geçirildi. Uluğ Muhammed Han elde ettiği zafere dayanarak kurtuluş akçası olarak II. Vasiliy’den 200.000 ruble talep etti. Ayrıca Oka Nehri kenarındaki Mişer yurdunun oğlu Kasım’a bırakılmasını sağladı. Böylece Kasım Hanlığı’nın temeli atıldı319. Bununla birlikte 1448’den Mahmutek Han (1445-1461)’ın iktidarının sonuna kadar ve onun oğlu Halil Han (1461-1467) devrinde Kazan Hanlığı ile Rus knezlikleri arasında dostane ilişkiler kuruldu. Bu dönemde Kazan Hanlığı’nın içerisinde Moskova ile ittifaka giren asilzâde bir grup ortaya çıktı. Halil Han’ın vefatından sonra Kazan tahtına onun biraderi İbrahim Han (1467-1479) çıktı. Ancak Moskova taraftarı asilzadeler İbrahim Han’ın yerine Kazan tahtına çıkması için Uluğ Muhammed’in oğlu olan ve o sırada Kasım Hanlığı’nın başında bulunan Kasım Han’ı davet ettiler. Kasım Han’ın Kazan tahtını ele geçirebilmek amacıyla Moskova Knezi III. İvan’ın yardımını ve müsaadesini alması birinci Kazan-Rus savaşının (1467-1469) başlamasına sebep oldu. Kasım Han Kazan seferinde Rusların desteğine rağmen başarılı olamadı. Böylece Rus yönetimi onun Kazan tahtına çıkması için giriştiği saldırı teşebbüsüne son vermek zorunda kaldı. İbrahim Han devrinde Vyatka bölgesi Kazan Hanlığı topraklarına dâhil edildi ve Hanlığın sınırları kuzeyde Kama Nehri’nin yukarı akımına kadar genişledi. 1478 yılında cereyan eden ikinci Kazan-Rus savaşı neticesinde Kazan Hanı Rusların öne sürdüğü şartlar altında barış yapmak zorunda kaldı. İbrahim Han’ın oğlu İlham Ali’nin iktidarının ilk zamanlarında (1479’dan 1487’ye kadar aralıklarla) Kazan Hanlığı ile büyük Moskova Knezliği arasında dostane münasebetler desteklendi. Ancak 1482 yılının yazında Ruslar Kazan Hanlığı’na saldırdılar ve Hanlığın iç işlerine aktif bir şekilde müdahalede bulunmaya çalıştılar. Zira o sırada Ali Han ile biraderi Muhammed Emin’in taraftarları arasında siyasî çatışma yaşanıyordu. Askeri baskılar neticesinde (III. İvan diğer knezlerle Vladimir’de toplanmıştı, Nijniy Novgorod’a büyük kuvvetler sevk edilmişti, Rus donanması gemilerle Kazan’a doğru harekete geçmişti) Ruslarla barış anlaşması imzalandı. Böylece Moskova’nın desteğini alan Muhammed Emin 1485-1487 yıllarında Kazan tahtına sahip olmayı başardı. Ne var ki, Kazan Hanlığı’ndaki Rus muhalifi zümrenin faaliyetleri ve bilhassa Nogayların yardımıyla 1487

319M. Hudyakov, Oçerki po İstorii Kazanskogo Hanstva, İzdatelstva “İnsan”, Moskva, 1991, s.25-29; Serkan Acar, Kasım Hanlığı (1445-1681), IQ Yayınları, İstanbul, 2008, s.43-44. 211 yılında Muhammed Emin Han tahttan indirildi. Muhalifleri İlham Ali Han’ı yeniden Kazan Hanı olarak ilan ettiler. Bunun üzerine Moskova Büyük Knezi III. İvan duruma müdahale etmeye karar verdi. 1487 yılında vuku bulan üçüncü Kazan-Rus savaşında III. İvan üstünlük sağladı. Yapılan anlaşmayla “Bulgar Knezi” unvanını aldı ve Kazan Hanlığı tahtına tekrar kendi taraftarı Muhammed Emin Han (1487-1495)’ı oturttu. Böylece Muhammed Emin Han, III. İvan’ın vassalı haline geldi. İlham Ali Han ise ailesi ve bütün yakınlarıyla birlikte Rus tarafına teslim edildiler. Onları Vologda ve Beloozero bölgelerine sürgüne yolladılar. Ayrıca bazı

Kazanlı mirzalar Moskova’ya götürülerek III. İvan’ın emriyle idam edildiler320. Muhammed Emin Han’ın Rus taraftarlığı siyaseti Kazanlı yerli beyleri rahatsız etti. 1495 yılında düzenlenen bir suikast ile Muhammed Emin Han tahttan indirildi. Nogayların ve Sibirya Tatarlarının desteğiyle 1496 yılında Kazan tahtına Sibirya’dan Cengiz Han soyundan Mamuk Han çıkarıldı, ancak o da Kazan tahtında fazla tutunamadı. Onun yerine Rus taraftarı ve yerli asilzadelerin nüfuzunu sınırlandırmaya meyilli bir şahsiyet olan Muhammed Emin Han’ın biraderi Abdullatif Han (1496-1502) geçti. 1500 yılında Nogay Mirzaları Musa ve Yamgurçi Kazan Hanlığı’na bir sefer düzenlediler. Kazan Hanlığı topraklarının Nogaylar tarafından tahrip edilmesi neticesinde Rus düşmanlığı güçlendi. Abdullatif Rus düşmanlığı yapan gruplara karşı koyamadı. Bunun üzerine III. İvan’ın emriyle tutuklanarak Beloozero’ya sürgüne gönderildi. Kazan tahtını Muhammed Emin (1502-1518) tekrar ele geçirdi. Kazan-Rus münasebetlerini ele almak amacıyla 1505 yılı ilkbahar-yaz döneminde Moskova’da, sonra da Kazan’da gerçekleşen müzakerelerden bir netice çıkmadı. Bunun üzerine Muhammed Emin Han Rus Elçisi M. S. Klyapik Eropkin’i ve diğer elçileri tutuklatarak hapishaneye tıktı. Bununla da yetinmeyerek köle olarak Nogay Ordası’na satılmalarına karar verdi. Ayrıca bazı Rus tüccarlarını idam ettirdi. Aynı yıl Kazan Hanı dördüncü Kazan-Rus savaşını başlattı. Rus ordularının mağlup edilmesinden sonra 1507 yılı ilkbahar-yaz döneminde sürdürülen uzun müzakereler neticesinde anlaşma yapıldı. Buna göre tutuklu Rus elçileri, bazı tüccarlar ve daha önce 1506 yılında esir edilen Rus askerleri serbest bırakıldı. Bunun karşılığında Kazan Hanlığı üzerindeki Rus hâkimiyeti sona erdirildi. 1512 yılında Kazan Hanlığı ile Rus Devleti arasında “ebedi barış” yapıldı. Bu anlaşmanın şartlarından biri Kazan tahtına büyük Moskova Knezi’nin uygun görmeyeceği birinin çıkarılmamasıydı. Muhammed Emin Han Kazan Hanlığı’ndaki asilzadelerin siyasî ekonomik çıkarlarını sınırlandıran bir siyaset uygulayarak tahtını sağlama aldı. Onun vefatından sonra Uluğ Karaçi Bey Bulat Şirin’in başını çektiği Kazanlı asilzâdeler

320M. Hudyakov, a. g. e., s.28-46; Akdes Nimet Kurat, IV – XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, TTK Basımevi, Ankara, 1972, s.159-163; Serkan Acar, Kazan Hanlığı-Mokosva Knezliği Siyasi İlişkileri (1437-1552), TTK Yayınları, Ankara, 2013, s.104-139. 212

Büyük Moskova Knezi III. İvan’ın tasdikiyle Kazan tahtına çıkması için Kasım Hanı Şah Ali’yi davet ettiler. Kırım hanlarının muhalifi olan Ulu Orda hanlarının soyundan gelen Şah Ali döneminde (1519-1521) Kazan’da Rus garnizonu kuruldu. Bu durum Hanlığın asilzâdelerinin hoşnutsuzluğuna sebep oldu. Kazanlı asilzadeler Şah Ali’yi tahttan indirilerek yerine Kırım Hanlığı hanedanından Rus muhalifi Sahip Giray’ı çağırdılar. 1521 yılından itibaren Kazan hanlarının Rus topraklarına saldırıları başladı. Özellikle Sahip Giray’ın Rus topraklarına düzenlediği bazı seferlerinde kardeşi Kırım Hanı I. Muhammed Giray da eş zamanlı olarak Moskova’ya saldırarak Rusları oldukça zor durumda bırakıyordu. Büyük Moskova Knezi III. İvan 1523 yılında Çeremislerin topraklarına düzenlediği seferin neticesinde Kazan Hanlığı toprakları üzerinde (Sura Nehri’nin sağ kenarında) Vasilgorod’u kurdu. Bu Rusların Kazan Hanlığı’nı zapt edebilmesi için attıkları ilk mühim adım oldu. 1523 yılında Sahip Giray Han beşinci Kazan-Rus savaşını başlattı. Ancak aynı sıralarda I. Muhammed Giray’ın Nogaylar tarafından öldürüldüğü ve Kırım Hanlığı’nda iç çatışmalar yaşandığı haberini alınca oraya gitmek zorunda kaldı. Kazan tahtına ise onun yeğeni Safa Giray (1524-1531) çıktı. Kazan Hanlığı ile Rus Devleti arasında 1524 yılı Ağustos ayında imzalanan barış anlaşmasıyla askeri faaliyetlere son verildi ve Safa Giray derhâl Moskova’ya elçilerini yolladı. Nogayların saldırısı nedeniyle taht için girişilen kanlı çatışmalar Rusların önemli imtiyazlar elde etmesini sağlamıştı. 1525 yılı ilkbaharında Rus tarafının ısrarı üzerine Safa Giray Han ticareti Kazan’dan Nijniy Novgorod’a taşımaya razı oldu. Ne var ki, Safa Giray Han 1530 yılında Nogay taraftarı Kazan asilzâdelerine dayanarak altıncı Kazan-Rus savaşını başlatmaya karar verdi. Kazan’daki Rus elçisi A. F. Pilyemov Saburov tutuklanarak gasp edildi. 1530-1531 yıllarında Moskova ve Kazan’da yapılan uzun müzakereler esnasında Kırımlıların ve Nogayların zorlamasıyla Kazan Hanlığı’nda halkın da katıldığı çatışmalar meydana geldi. Safa Giray 1531 yılında Nogay Ordası’na kaçtı ve onun taraftarları idam edildiler. Kazan Hanlığı’nda Rus nüfuzunun artması neticesinde III. Vasiliv’in tasdikiyle 1531 yılı yazında tahta Şah Ali Han’ın biraderi Can Ali çıktı. Can Ali Han Rus taraftarı siyaseti aktif bir şekilde uyguladı ve bazı durumlarda Kazan Hanlığı’nın bağımsızlığını Rus Devleti lehine sınırlandırdı. Mesela 1534 yılında Kazan birlikleri Rus ordusunun hizmetinde Litvanya’ya düzenlenen sefere katıldı. Sahip Giray’ın Kırım Hanı olması (1532) ve III. Vasiliy İvanoviç’in 1533’te vefat etmesi Rus Devleti ile Kazan Hanlığı siyasî münasebetlerine olumsuz yönde tesir etti. Bu süreçte Kazan Hanlığı’nda Kırım Hanlığı tarafından desteklenen Rus karşıtı siyaset güçlendi. 1535 yılında Kazan Hanlığı’nın nüfuzlu şahsiyetleri Bulat Şirin ve Gevherşad Bike tarafından organize edilen komplo neticesinde Can Ali Han öldürüldü ve Safa Giray (1535-1546) yeniden Kazan tahtına çıkarıldı. Rus yönetimi 1536 yılının Ocak ayında sürgün edilen Şah Ali’yi serbest bıraktı ve aynı yılın

213 sonunda Kazan Hanlığı üzerine bir ordu gönderdi. Safa Giray’ın buna cevabı Ruslar üzerine yeni akınların sebebi oldu. I. Sahip Giray’ın baskısı altında 1538-1541 yılları arasında Kazan Hanlığı ile Rus Devleti arasında müzakereler yapıldı. 1541 yılında Bulat Şirin Moskova’da asilzadelerin Safa Giray’ı tahttan indirmek istediklerini bildirdi. 1545 yılından itibaren Moskova Büyük Knezi IV. İvan Vasileviç Groznıy Kazan Hanlığı üzerine düzenli seferler organize etmeye başladı. 1545 yılında yapılan Kazan seferi neticesinde Kazan Hanlığı’nın içerisinde bir takım karışıklıklar ortaya çıktı ve çok sayıda Kazanlı asilzâde Moskova’ya gitti. Safa Giray Kazan asilzadelerini ihanetle suçladı ve Bulat Şirin, Gevherşad Bike vb. birçok şahsiyeti idam ettirdi. 1546 yılında Kazan’daki Kırım kuvvetleri geri gönderildi. Onlar Kazan’dan kaçarak Kırım Hanlığı’na geçme teşebbüsleri esnasında Kama Nehri kenarındaki Rus öncü kuvvetleri tarafından bozguna uğratılmışlardı. Bu arada Şah Ali yeniden Kazan Hanı oldu (Haziran-Temmuz 1546). Kazanlılar ona ve Moskova Büyük Knezi IV. İvan’a bağlı kalacaklarına dair yemin ettiler. Safa Giray Kırım, Nogay ve Astarhan Tatarlarının desteğiyle Kazan tahtını geri almaya çalıştıysa da bunda başarılı olamadı. Ne var ki, birbiri ardına ortaya çıkan ihtilaflar neticesinde Şah Ali tahtı bırakıp kaçınca Safa Giray bir kez daha Kazan Hanı oldu (1546-1549). Rus taraftarı olanlar idam edildi, Kazan Hanlığı divanı sadece Kırımlılar, Nogaylar ve Kırım taraftarı Tatar şahsiyetlerden teşkil edildi. 1546 yılında Kazan Hanlığı’nın dağlık bölgesinden yerli Çeremisler ve Çuvaşların temsilcileri Moskova’ya gelerek Rus yönetiminden Kazan’a ordu yollamalarını rica ettiler ve bu istekleri karşılandığı takdirde IV. İvan’a savaşçılarıyla hizmet edeceklerini bildirdiler. Rus yönetimi Şah Ali’yi yeniden Kazan tahtına çıkarmak amacıyla 1547 yılı Şubat-Mart aylarından 1548 yılı Ocak-Şubat dönemine kadar sürecek yeni bir sefer organize etti. Ancak Safa Giray hâkimiyetini muhafaza etmeyi başardı321. 11.1.4. Kazan Hanlığı’nın Yıkılışı

Safa Giray’ın vefatından sonra Kazan Hanlığı tahtına onun küçük yaştaki oğlu Ötemiş Giray (1549-1551) çıktı. Bu dönemde Kazan Hanlığı’nın yönetiminde Hanzade Suyumbike etkili oldu. Kazan asilzadelerinden çeşitli gruplar geçici olarak onun etrafında birleştiler. Ne var ki, Şah Ali’yi Kazan Hanlığı’nın başına geçirme teşebbüsleri gerçekleşmediği için Rus yönetimi 1550 ve 1551 yıllarında Kazan Hanlığı üzerine saldırılar gerçekleştirdi. 1551 yılında Kazan Hanlığı toprakları üzerinde Svyaga Nehri’nin ağzında Ruslar tarafından Sviyajsk Kalesi inşa edildi. Böylece Rus hâkimiyetini Kazan Hanlığı’na doğru yayma düşüncesini harekete

321M. Hudyakov, a. g. e., s.46-64; Akdes Nimet Kurat, a. g. e., s.163-179; Serkan Acar, a. g. e., s.140-227.

214 geçirdiler. Ruslar tarafından bunun hukuki gerekçesi olarak 1546 yılında Kazanlıların Şah Ali ve IV. İvan’a bağlı kalacaklarına dair ettikleri yemine sadakat göstermemeleri ve seferler esnasında Kazanlıların mabetleri tahrip ederek çok sayıda Ortodoks Hıristiyanı esir alarak köle yapmaları gibi hususlar öne sürülüyordu. Rus ordusunun bu seferleri Kazan’daki iç siyasî çekişmelere de yansıdı. Kazanlı asilzadelerin ve göçmenlerin entrikaları buna yardımcı oldu ve Kazan Hanlığı diplomatik olarak izole edildi. Yeni Kırım Hanı Devlet Giray’ın Türk Sultanının onayıyla 1449 ve 1551 yıllarında iki hanlığın Nogay Ordası ile yaptığı Rus karşıtı ittifak ön koşulu olan bir karakterdeydi. Nogay mirzaları Kazan üzerinde kendi yararlarına hanlıktan haraç almak şartı esasında Moskova’nın önceliğini tanıyorlardı. Kazanlı mirzalar IV. İvan’ın temsilcileri ile Kazan Hanlığı’nın dağlık kısmının Rus Devletinin sınırlarına dâhil edilmesi, Kazan Hanlığı’nın müttefik-vassal statüsünün kabulü, Kazan tahtına Şah Ali’nın çıkması, Ötemiş Giray ve Suyumbike’nin Kırım taraftarı olarak kalan gruplarla ve aileleriyle birlikte Ruslara teslim edilmesi, tüm Rus esirlerinin serbest bırakılması ve onların Sviyajsk’taki yetkililere teslim edilmesi gibi şartları kabul etme baskısı altında müzakereler yapıyorlardı. Neticede Kazan tahtına Şah Ali yeniden çıktı (1551-1552). 1551 yılı Kasım ayında Hanlıkta iç durum yine alevlendi. Kazan Hanlığı’nı diplomasi yoluyla kendine bağlamak isteyen Rus yönetimi derhâl iki istikamette hareke geçti. Şah Ali’ye Kazan’ı Rus ordusu ile takviye etmesini önerdiler, fakat Han sadece Kazan’daki topların ve levazım unsurlarının bozulmasına razı oldu. Rus yönetimi aynı zamanda Moskova’da elçi veya göçmen olarak bulunan Şah Ali’ye muhalif Kazanlı aristokratlarla müzakerelerde bulunuyordu. Onlar Şah Ali’nin tahttan indirilmesini ve Kazan Hanlığı’nın Çar adına kendi temsilcileri aracılığıyla yönetilmesini teklif ederek aristokratların sosyal statüsünün ve hâkimiyetinin ve geleneksel düzenin muhafaza edilmesi halinde Kazanlıların rızasının alınacağı garantisini veriyorlardı. Kazan Hanlığı’nın doğrudan IV. İvan tarafından yönetilmesi düşüncesi başını Seyid Kul Şerif ve emirlerin çektiği Moskova karşıtı kesimin Şah Ali’yi ve Rus kuvvetlerini Kazan’dan kovması ile neticelendi. Böylece

Astarhanlı Cengiz soyundan Yadigâr Muhammed, Kazan Hanı oldu322. Kazan’daki darbe Rus yönetiminin karşılık vermesine sebep oldu. Böylece 1552 yılı Nisan ayında Boyar Duması’ndaki toplantıda Kazan Hanlığı’nın işgal edilmesi kararı alındı. IV. İvan 1552 yılında gerçekleştirdiği sefer neticesinde Kazan’ın kırk gün süren kuşatması 2 Ekim 1552 tarihinde yarıldı ve şehir ele geçirildi. Bu Kazan Hanlığı’nın fiilî olarak işgal edilmesi anlamına geliyordu323.

322M. Hudyakov, a. g. e., s.65-73; Akdes Nimet Kurat, a. g. e., s.179-185; Serkan Acar, a. g. e., s.228-247. 323M. Hudyakov, a. g. e., s.73-81; Akdes Nimet Kurat, a. g. e., s.185-189.

215

216

11.2.Kasım Hanlığı

11.2.1. Kasım Hanlığı’nın Sınırları

Kasım Hanlığı Moskova ve Ryazan knezliklerinin arasında yer alan Mişer yurdu üzerinde kuruldu. 16. yüzyılın ortalarında Kasım Hanlığı’nın hâkim olduğu topraklar üzerinde Mişer (daha sonraları Kasım veya Rus kaynaklarındaki ifadesiyle Kasımov), Koşkov, Kadom, Temnikov, Elatma ve Şatsk şehirleri yer alıyordu. Kasım Hanlığı ahalisi farklı köklere mensup Türk gruplarından meydana geliyordu. Bunlar şehirli Tatarlar, Kasım Tatarları veya Mişer Tatarları adıyla kaynaklarda zikredilmişlerdi. 16. yüzyılın ortalarında Tatarların nüfusu 70 bin civarındaydı. Tatarlardan başka Ugor kökenli yerli Mişer ve Mordvin halkları Kasım Hanlığı ahalisini meydana getiriyordu. Bu etnik gruplara 16. yüzyıldan itibaren hizmetli ve köylü olarak

Mişer yurduna gelen Ruslar da dâhil oldu324.

11.2.2. Kasım Hanlığı’nın Kuruluşu

1437 yılında Altın Orda tahtından indirilen Uluğ Muhammed Han Orta İdil Boyu’na gelerek Kazan taraflarına yerleşti. Buradan düzenlediği akınlarla Rusları baskı altına almaya başladı. 1444 yılında Nijniy Novgorod’a saldırdı ve ardından Murom’u zapt etti. Ne var ki, Uluğ Muhammed Han’ın baskısını kırmak isteyen Moskova Büyük Knezi II. Vasiliy’in 1445 yılı başlarında gerçekleştirdiği taaruzuna karşı koyamayarak geri çekilmek zorunda kaldı. Bu hadiseden yalnızca birkaç ay sonra intikam almak isteyen Uluğ Muhammed Han oğulları Mahmud ve Yakub’u Rusların üzerine sefere yolladı. Suzdal Savaşında Rusları bozguna uğratan Tatar kuvvetleri çok sayıda esir elde etti. Nijniy Novgorod’da bulunan Uluğ Muhammed Han’a getirilen Rus esirleri arasında II. Vasiliy’de bulunuyordu. Onun esir düştüğü haberi Moskova’ya ulaşınca Knez tahtına Dimitriy Şemyaka çıkarıldı. Ancak birkaç ay esaret altında kalan Moskova Büyük Knezi büyük bir fidye ödemesi ve Tatarlar lehine verdiği bazı taahhütler karşılığında Uluğ Muhammed tarafından çok sayıda Rus esiri ile birlikte serbest bırakıldı. II. Vasiliy’in Uluğ Muhammed Han’la yaptığı sözlü anlaşmaya göre bazı Rus şehirleri Tatarlara verilecekti. Ayrıca II. Vasiliy hernekadar Uluğ Muhammed artık Altın Orda Hanı olmasa da onun metbuluğunu kabul etti. Bunun sonucunda II. Vasiliy kendisini korumakla görevli çok sayıda Tatarın eşliğinde Moskova’ya döndü ve tahtını geri aldı (1445). Onunla

324D. M. İshakov, a. g. e., s.23-24. 217

Rusya’ya giden Tatarlar arasında Uluğ Muhammed Han’ın oğlu Kasım ve Yakub sultanlar da bulunuyordu. Nitekim II. Vasiliy Uluğ Muhammed Han’la yaptığı anlaşmaya sadık kalarak Kasım’a Oka Nehri kenarında yer alan Mişer şehrini verdi. Çok sayıda Tatar Türkü de onunla birlikte Mişer’e yerleşti. Mişer’in adı daha sonraları Kasım’ın adıyla anılmaya başlandı. Böylece Moskova ve Ryazan Knezlikleri arasında gayrı Rus Mişer ve Morda halklarının yaşadığı bölgede Kasım Hanlığı’nın temeli atıldı325.

11.2.3. Kasım Han’ın Ruslarla İttifak Kurması

Mişer’de yerleşen Kasım Han tıpkı Altın Orda hanları gibi Moskova ve Ryazan knezliklerinden haraç almaya başladı. Bu durum hernekadar Moskova Büyük Knezliği oldukça güçlense de XVI. yüzyılın ortalarına kadar devam edecekti. Zira Ruslar Cengiz Han nesline dayanan Kasım Sultan (1445-1469) ve halefleri aracılığıyla Kazan, Astarhan ve Kırım gibi Tatar Türk devletlerinin iç işlerine müdahale etmek amacıyla onları Rus Devleti’nin siyasî istikametinde kukla hanlar olarak tutmak istiyorlardı326. Kasım Hanlığı’nın kurucusu olan Kasım Sultan hayatta bulunduğu sürece babası Uluğ Muhammed Han’a bağlı kaldı ve dolayısıyla Moskova Büyük Knezi II. Vasiliy gibi onun vassalı oldu. Ancak babasının vefatından sonra Kazan Hanı olan biraderi Mahmud’un 1447 yılında Moskova tahtına çıkması için Dimitriy Şemyaka’yı desteklemesine muhalefet ederek

II. Vasiliy’le ittifak kurdu. Ruslar arasındaki mücadeleden II. Vasiliy galip çıktı327. Bununla birlikte Kasım hanları Kazan Hanlığı’nın hâkimiyetinden çıktı. 1467’de Kazan Hanı Halil vefat edince Kazan’daki zadegânın bir kısmı tahta Kasım Sultan’ın çıkmasını istedi. Ancak Kasım Sultan Moskova Büyük Knezi III. İvan’ın askerî desteğine rağmen yeğeni İbrahim’e mağlup olarak Mişer’e geri çekilmek zorunda kaldı328. 1469’da vefat eden Kasım Sultan’ın yerine oğlu Daniyar Sultan (1469-1486) geçti. Daniyar Moskova Büyük Knezi’nin müttefiği olarak 1471 ve 1477-1478 yıllarında gerçekleştirilen Novgorod seferilerine katıldı. Ayrıca 1472’de Oka’da Ruslara saldıran Ulu

Orda (Taht İli) Hanı Ahmed’in karşısında yer aldı329.

325Akdes Nimet Kurat, a. g. e., s.157-158; Serkan Acar, Kasım Hanlığı, s.42-44. 326İlyas Kamalov, Altın Orda ve Rusya (Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi), Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2009, s.118. 327George Vernadsky, Moğollar ve Ruslar, Çev. Eşref Bengi Özbilen, Selenge Yayınları, İstanbul, 2007, s.380- 395. 328Serkan Acar, Kazan Hanlığı-Moskova Knezliği Siyasi İlişkileri (1437-1552), s.110-115. 329Reşid Rahmeti Arat, “Kasım Hanlığı”, İslâm Ansiklopedisi, C. 6, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1977, s.382; Bulat Rahimzyanov, “Meşçerskiy Yurt (Kasimovskoe Hanstvo)”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.788. 218

11.2.4. Kasım Hanlığı’nda Kırım Hanlığı Hanedanının İktidarı

Daniyar’ın 1486’da vefat etmesinden sonra Moskova yönetiminin isteği ile Kırım Hanlığı’nda hâkimiyet kuran Cuçioğullarından Tukay Timur neslinden gelen Giray hanedanına mensup Kasım Hanlığı tahtına çıktı. Uluğ Muhammed Kırım Hanlığı’nın kurucusu Hacı Giray’ın amcası olduğundan dolayı Nur Devlet’in (1486-1490) Kasım Hanlığı’nın başına geçmesi Kasım Tatarları arasında güçlü bir muhalefete sebep olmadı. Nur Devlet’ten sonra onun oğulları Satılgan (1490-1506) ve Sultan Canay (1506-1512) da Kasım Hanlığı’nın tahtına oturdular330. Hacı Giray’ın oğlu ve Kırım Hanı olan I. Mengli Giray’ın öz kardeşi olan Nur Devlet Giray Rus Devleti’nin önemli bir müttefiki idi. Onun Kırım Hanlığı tahtına çıkma hakkına sahip olması Büyük Moskova Knezi’ni Kırım Hanlığı üzerine belirli ölçüde baskı yapmaya sevkediyordu. Aynı zamanda Rus Devleti’nin sınırlarında konuşlandırılan Kasım Tatarlarının süvari birlikleri Ulu Orda ve Kazan Hanlığı’na karşı yapılan mücadelede Rusların vurucu gücü olarak değerlendiriliyordu. Nitekim 1486-1502 yıllarında Kasım Hanlığı kuvvetleri Ulu

Orda’nın yıkılması sürecinde Kırım Hanı’na yardıma gönderildi331.

11.2.5. Kasım Hanlarının Rus Vesayetine Girmesi

1512 yılında Kasım Hanlığı’nda hanedan yeniden değişti. Zira Moskova Büyük Knezi III. Vasiliy’in talebiyle Kasım Hanlığı tahtına Kırım hanlarına düşman olan eski Ulu Orda hanlarının neslinden gelen Şeyh Avliyar Bin Bahtiyar (1512-1516) çıkarıldı. Şeyh Avliyar Ulu Orda Hanı Ahmed’in yeğeniydi. Bu duruma Kırımlılar büyük tepki gösterseler de bir şey elde edemediler. Moskova yönetimi Ulu Orda ortadan kaldırıldığı için Kazan ve Kırım hanlıklarıyla işbirliğine artık son vermişti. Esas hedef Kazan Hanlığı’nın ele geçirilmesiydi. Bu siyaset çerçevesinde Kasım Hanlığı kendisine biçilen rolü oynamaya başladı. Bu süreçte Kasım Hanlığı tahtına Şeyh Avliyar’dan sonra onun oğulları Şah Ali dört kez (1516-1519, 1536-1546, 1546-1551, 1552-1567) ve Can Ali bir kez (1519-1531) çıktı. Bu arada 1532 yılının Haziran ayından 1536 yılının başlarına kadar Kasım Hanlığı hansız kaldı. 1510 yılının sonlarından 1550’li yılların başlarına kadar Kasım hükümdarları Rus Devleti’nin doğu siyasetinde Kazan Hanlığı tahtında hak iddia ederek önemli rol oynadılar. Neticede Kazan tahtını dört kez (1519-

330Reşid Rahmeti Arat, a. g. m., s.382; Bulat Rahimzyanov, a. g. m., s.789. 331Reşid Rahmeti Arat, a. g. m., s.382; Bulat Rahimzyanov, a. g. m., s.790.

219

1521, 1531-1535, 1546, 1551-1552) ele geçirmeyi başardılar ve Rus taraftarı siyasetin temsilcileri olarak Kazan Hanlığı’nın düşmesinde etkili oldular. Hatta Kazan’da 1553, 1554 yıllarında çıkan isyanların bastırılmasında Ruslara yardım ettiler332. Birçok tarih kaynağına göre Moskova knezleri 1530’lu yıllardan itibaren yavaş yavaş Kasım Hanlığı’nın iç işlerine karışmaya başladılar. Böylece Kasım Hanlığı’nın Moskova’ya bağlılığını sağlayacak idari düzenlemelere gidildi. 1542 yılından itibaren Kasım’da Rus daimi temsilcisi mertebesinde Saray mensubu bulunmaya başladı. 1552 yılında Cengizoğullarına Kasım ve Elatom vilayetlerinde büyük yurtluklar verildi. Kazan ve Astarhan hanlıklarının düşüşünden sonra Rus ordusunda Kasım Tatarları birliklerinin askerî önemi azaldı. Şah Ali ardında oğul bırakmadan 1567 yılında vefat etti. Bu yüzden bir süre boş kalan Kasım Hanlığı tahtına IV. İvan’ın inisiyatifiyle Şah Ali’nin akrabalarından biri olan Sayın Bulat Bin Bek Bulat’ın (1570-1573) çıkmasına karar verildi. Sayın Bulat Tatar kuvvetleriyle IV. İvan’ın 1572 yılında düzenlediği İsveç seferine katıldı. Rus Çarlığı’na yaptığı bu hizmetten sonra 1573 yılında vaftiz edilerek Hıristiyan oldu ve Simeon Bekbulatoviç adını aldı. Kasım Hanlığı hükümdarının Müslüman olması şartı bulunduğundan dolayı hanlık hakkını da yitirdi. Rus yönetimi Kasım Hanlığı’nı defalarca tasfiye etmeye niyetlendi. Bu ilk olarak Sayın Bulat’ın vaftiz edilmesinden sonra cereyan etti ve Kasım’da on yıldan fazla bir süre boyunca Kasım Hanı veya Sultanı unvanıyla Cengiz soyundan birkimse bulunmadı. Sonunda Rus Çarı Fedor İvanoviç eski geleneği canlandırdı ve Kasım, Mustafa Ali Bin Abdullah (1584-1590)’a verildi. Rus Çarının bunu yapmaktaki amacı uluslararası prestijini arttırmaktı. Çünkü Rus yönetimi Çarı Müslümanları baskı altında tutmakla suçlayan Kırım Hanlığı ve Osmanlı İmparatorluğu ile siyasî ilişkilerinde Kasım Hanlığı’nı kullanmak istiyordu. Böylece Rus Çarı Ortodoks Rus Devletinde ahalisinin serbestçe inancını yaşadığı bir Müslüman teşekkülünün örneği olarak

Kasım Hanlığı’nı gösterebilirdi333. 1600-1610 yıllarında Kasım’ı Cengiz Han nesline mensup Kazak sultanlarından Uraz Muhammed ibn Ordan yönetti. Uraz Muhammed Kazak Hanı Tevekkel’in yeğeniydi ve 1588 yılında Çar Fedor İvanoviç’in hizmetine girmişti. Ancak Uraz Muhammed Kasım tahtına sahip olduktan sonra Rusya’nın fetret döneminde (1603-1610) ortaya çıkan sahte çarların Moskova’da iktidarı ele geçirmek için girşitikleri isyanlarda aktif rol oynadı. Ondan sonra

Kasım’da iktidar Sibir Hanı Küçüm’ün torunu Arslan Bin Ali (1614-1626)’ye geçti334.

332Reşid Rahmeti Arat, a. g. m., s.382-383; Bulat Rahimzyanov, a. g. m., s.790-793. 333Reşid Rahmeti Arat, a. g. m., s.383; Bulat Rahimzyanov, a. g. m., s.793-794 334Reşid Rahmeti Arat, a. g. m., s.383-384; Bulat Rahimzyanov, a. g. m., s.794-795. 220

Kasım Hanı unvanının ortaya çıkması 1614 yılında Rus yönetiminin isteğiyle gerçekleşmişti. Çar Mihail Fedoroviç’in eski durumu yenilemek ve Arslan’a Moskova’da düşmaların yok edilerek işlerin düzene sokulmasında gösterdiği yardıma karşılık teşekkür etmek arzusundan kaynaklanıyordu. Bununla birlikte Kasım’da Rus Çarlığı’nın kontrolü arttırıldı. Kasım’da görevlendirilen Rus Voyvodası artık Moskova’nın tek muhattabı olarak yöneticileri denetliyor ve Rusya adına her türlü önlemi alıyordu. Bilhassa Han’ın ve Müslüman halkın diğer Müslümanlarla münasebet kurmamasına dikkat ediyordu335.

11.2.6. Kasım Hanlığı’nın Rus Çarlığı Tarafından Ortadan Kaldırılması

Arslan Han’ın 1626 yılında vefat etmesinden sonra Moskova yönetimi tarafından onun oğlu Seyid Burhan’a Han unvanı verilmedi ve gelirleri önemli ölçüde kısıldı. Elinde sadece bazı yurtluk araziler kaldı. Böylece Kasım Hanlığı’nın siyasî varlığı fiilî olarak sona erdi. Buna rağmen Seyid Burhan 1653 yılında Hıristiyan olarak Vasiliy Arslanoviç adını aldı. Bu tarihten sonra Rus yönetimi Kasım Tatarlarını Hıristiyanlaştırma siyasetini hızlandırdı. Vasiliy Arslanoviç’in 1579 yılında vefat etmesinin ardından Kasım’dan sağladığı gelirleri ve arazileri onun oğulları Semon ve İvan’a miras kaldı. Ne var ki 1681 yılında onların ellerinde yalnızca yurtluk arazileri kaldı ve bununla birlikte Kasım Hanlığı tamamen ortadan kalktı336.

335Reşid Rahmeti Arat, a. g. m., s.384; Bulat Rahimzyanov, a. g. m., s.795; Bulat Rahimzyanov, “Kasım Hanlığı”, Avrasya’nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Haz. Hayrunnisa Alan – İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.308. 336Reşid Rahmeti Arat, a. g. m., s.384-386; Bulat Rahimzyanov, “Kasım Hanlığı”, s.308-310. 221

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti Bu bölümde Kazan Hanlığı’nın kuruluşu ve sınırları; Kazan Hanlığı-Rus siyasi ve askerî münasebetleri; Kazan Hanlığı’nın yıkılışı; Kasım Hanlığı’nın kuruluşu ve sınırları; Kasım hanları ve Ruslar gibi konular anlatılmıştır.

222

Bölüm Soruları 1) Aşağıdakilerden hangisi Kazan Hanlığı’nın sınırları ile ilgili doğru bir bilgi değildir?

a) Kazan Hanlığı’nın güneyinde Ulu Orda yer almaktaydı, b) Kazan Hanlığı’nın güneydoğusunda Nogay Ordası yer almaktaydı, c) Kazan Hanlığı’nın doğusunda Sibir Hanlığı yer almaktaydı, d) Kazan Hanlığı’nın batısında Moskova Knezliği yer almaktaydı, e) Kazan Hanlığı’nın kuzeybatısında Kırım Hanlığı yer almaktaydı.

2) Aşağıdakilerden hangisi Kazan hanlarından biri değildir? a) İbrahim Han b) Kasım Han c) Sahip Giray Han d) Şah Ali Han e) Safa Giray Han

3) Kazan Hanlığı ne zaman yıkılmıştır? a) 1552 b) 1554 c) 1555 d) 1556 e) 1558

4) Kazan Hanlığı’nı yıkan Rus hükümdarı kimdir? a) III. İvan b) II. Vasiliy c) IV. Vasiliy d) IV. İvan e) Svyatoslov

5) Aşağıdakilerden hangisi Uluğ Muhammed Han’ın 1445 yılında Moskova Knezi’ne karşı elde ettiği zaferin sonuçlarından birisidir?

a) Kazan Hanlığı’nın kurulması, b) Moskova Knezi’nin Kırım Hanı’na sığınması, c) Kasım Hanlığı’nın kurulması, d) Novgorod’un Kazan Hanlığı topraklarına katılması, e) Uluğ Muhammed Han’ın Moskova’yı yakıp yıkması.

6) Aşağıdakilerden hangisi Uluğ Muhammed Han’ın Kazan Hanı olan oğludur?

a) İbrahim Han b) Halil Han c) Kasım Han d) Şah Ali Han

223

e) Mahmutek Han

7) Kasım Hanlığı ile ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi doğru değildir?

a) Kasım Hanlığı Oka Nehri kenarında yer alan Mişer yurdunda kurulmuştur, b) Kasım Sultan’ın vefatından sonra yerine oğlu Daniyar Sultan geçmiştir, c) Nur Devlet Giray Moskova Büyük Knezi ile işbirliği yapmıştır, d) Kazak hanlarının soyundan gelen Uraz Muhammed 1600 yılında Kasım Hanı olmuştur, e) Kasım Hanlığı 1783 yılında Rusların Kırım’ı işgal etmesinden sonra ortadan kaldırılmıştır.

8) Aşağıdaki Kasım hanlarından hangisi vaftiz edilerek Hıristiyan olmuştur?

a) Sayın Bulat b) Uraz Muhammed c) Daniyar Sultan d) Şah Ali e) Arslan Bin Ali

9) Aşağıdaki etnik unsurlardan hangisi Kazan Hanlığı nüfusu içerisinde yer almaz?

a) Kırgızlar b) Tatarlar c) Başkırtlar d) Udmurtlar e) Çuvaşlar

10) 1487 yılında vuku bulan ve Rusların üstünlüğü ile neticelenen üçüncü Kazan Hanlığı- Moskova Büyük Knezliği savaşının sebebi nedir?

a) Tatarların Rus şehirlerine saldırarak halkı esir etmesi, b) Kazan’daki Rus tüccarların ve diplomatların öldürülmesi, c) Muhammed Emin Han’ın tahttan indirilmesi, d) İlham Han’ın vergi ödemeyi reddetmesi, e) III. İvan’ın Kazan’ı zapt etmek istemesi.

Cevaplar 1) e 2) b 3) a 4) d 5) c 6) e 7) e 8) a 9) a 10) c

224

12. ALTIN ORDA’NIN MİRASÇILARI 2: ASTARHAN HANLIĞI VE NOGAY ORDASI

225

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? 12.1. Astarhan (Hacı Tarhan) Hanlığı 12.1.1. Astarhan Hanlığı’nın Sınırları 12.1.2. Astarhan Hanlığı’nın Kuruluşu 12.1.3. 16. Yüzyılın İlk Yarısında Astarhan-Kırım Siyasî Münasebetleri 12.1.4. Astarhan Hanlığı’nın Ruslar Tarafından İşgali ve Yıkılışı 12.2. Nogay Ordası 12.2.1. Mangıtlar ve Nogay Ordası’nın Ortaya Çıkışı 12.2.2. Nogay Ordası’nın Sınırları ve İdarî Teşkilatlanması 12.2.3. Nogayların Kazaklarla Mücadeleleri 12.2.4. Nogay Mirzaları ve Diğer Türk-Tatar Hanlıkları 12.2.5. İsmail Mirza ve Nogay Ordası’nın Rus Devleti ile Yakınlaşması 12.2.6. Nogay Ordası’nın Rus Nüfuzu Altına Girmesi ve Dağılması

226

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular 1) Astarhan Hanlığı’nın kuruluşu ve sınırları hakkında bilgi veriniz?

2) Astarhan Hanlığı-Rus siyasi ve askeri münasebetleri ne şekilde olmuştur, açıklayınız?

3) Astarhan Hanlığı’nın yıkılışı hakkında bilgi veriniz?

4) Nogay Ordası’nın kuruluşu, sınırları ve idari teşkilatlanması hakkında bilgi veriniz?

5) Nogayların Kazaklarla mücadeleleri ve Ruslarla ilişkileri hakkında bilgi veriniz?

227

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği Astarhan Hanlığı’nın Kuruluşu Astarhan Hanlığı’nın nasıl ve Kazanım okuyarak ve ve Sınırları ne zaman kurulduğunu ve araştırarak geliştirilecektir. sınırlarını öğrenmek. Astarhan Hanlığı-Rus Siyasi ve Astarhan Hanlığı ile Moskova Kazanım okuyarak ve askerî Münasebetleri Büyük Knezliği arasındaki araştırarak geliştirilecektir. siyasi münasebetler ve Rusların Astarhan’ı işgali hakkında bilgi sahibi olmak. Nogay Ordası’nın Kuruluşu, Nogay Ordası’nın nasıl ortaya Kazanım okuyarak ve Sınırları ve İdari çıktığını, sınırları ve araştırarak geliştirilecektir. Teşkilatlanması komşularını ve idari teşkilatlanmasını öğrenmek.

Nogayların Kazaklarla Nogayların Kazak yayılmasına Kazanım okuyarak ve Mücadelesi ve Ruslarla Siyasi karşı verdikleri mücadeleler, araştırarak geliştirilecektir. İlişkileri İsmail Mirza’nın Rus yönetimi ile yakınlaşması ve sonrasında Nogay Ordasının dağılma süreci hakkında bilgi sahibi olmak.

228

Anahtar Kavramlar

• Astarhan Hanlığı

• Hacı Tarhan

• Derviş Ali Han

• Mangıtlar

• Nogay Ordası

• İsmail Mirza

229

12.1. Astarhan (Hacı Tarhan) Hanlığı

12.1.1. Astarhan Hanlığı’nın Sınırları

Astarhan Hanlığı’nın toprakları batıda Kuban Nehri’ne ulaşmakta ve Don Nehri’nin aşağı akımını asmaktaydı. Doğuda Nogay Ordası ile sınır teşkil edecek şekilde Ahtuba’nın kollarından biri olan Nehri’ne kadar ulaşmaktaydı. Sınırlar güneyde Terek Nehri’ne kuzeyde ise İdil ile Don nehirlerinin arasındaki en dar bölgeye (Perevolok) kadar yaklaşıyordu. Astarhan Hanlığı Hazar Denizi ve Kokas dağlarının geçtiği güney sınırında Alanlarla ve batıdan da Çerkeslerle komsuydu. Egorlık ve Manıç nehirlerinden Don Nehri’ne doğru uzanan batı sınırlarında ise Kırım Hanlığı yer almaktaydı337.

12.1.2. Astarhan Şehri ve Hanlığın Kuruluşu

Henüz IX-X. yüzyıllar sınırında İdil Nehri’nin aşağı akımının sağ tarafında Hazar Denizi’nin kuzeybatı sahiline doğru uzanan topraklarda şekillenmeye başladığı anlaşılan Astarhan, Altın Orda Devleti tarihini aydınlatan birçok tarih kaynağında Hacı Tarhan adıyla zikredilmektedir. Osmanlı belgelerinde ise Ejderhan adıyla geçmektedir. 1374-1375 yıllarında Altın Orda emirlerinden Hacı Çerkes’in mülkü olduğu anlaşılan Astarhan Toktamış Hanı cezalandırmak isteyen Emir Timur’un talimatıyla 1395 yılında tahrip edilerek yakılmıştır. Astarhan şehri bu hadiseden sonra eski şehrin yakınlarında başka bir yerde yeniden inşa edilse de, baharat yolunun güzergâhının değişmesiyle birlikte uluslararası ticaret merkezi olarak

önemini yitirmeye başlamıştır338. XV. yüzyılın ortalarına doğru Altın Orda Devleti taht mücadeleleri ve iç çekişmeler nedeniyle parçalanarak farklı hanlık idarelerine ayrıldı. Bu parçalanmadan sonra Astarhan dâhil Altın Orda’nın merkezinde yer alan topraklar Ulu Orda (Taht İli)’nın hâkimiyetinde kaldı. Altın Orda hanlarından Timur Kutluk (1397-1400)’un torunu olan Küçük Muhammed Han’ın 1459 yılında vefatından sonra oğulları Mahmud ve Ahmed arasında taht kavgaları cereyan etti. Bu mücadelenin sonucunda Ahmed Han galip geldi. Bunun üzerine Mahmud Han Saray’dan kaçarak Astarhan’a sığındı. Saray’da müstakil hareket ettiği anlaşılan Mahmud Han’ın

337V. V. Pohlyobkin, Tatarı i Rus 360 Let Otnoseniy Rusi s Tatarskimi Gosudarstvami v XIII-XVI vv. 1238-1598 gg. (Ot Bitvı na r. Sit do Pokoreniya Sibiri), İzdatelstvo “Mejdunarodnıe Otnoseniya”, Moskva 2000, s.141; İlya V. Zaytsev, “Astarhan Hanlığı’nın Sınırları”, Çev. Serkan Acar, Tarih İncelemeleri Dergisi, C. XXIV, Sayı 2, İzmir, 2009, s.171-178. 338Dinçer Koç, “Aşağı İdil Boyunda Hâkimiyet Mücadelesi ve Astarhan (Hacı Tarhan) Hanlığı, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, Cilt:12, Sayı:1, İzmir, 2012, s.457-461. 230

Astarhan’da para bastırması ve Osmanlı İmparatorluğu dâhil başka devletlerle siyasî münasebet tesis etmesi nedeniyle, Hanlığın kuruluşu bazı tarihçiler tarafından onun şahsına atfedilmektedir. Bununla birlikte Mahmud Han’ın esas gayesi tıpkı Kırım’daki Hacı Giray ve Kazan’daki Ulu Muhammed gibi Saray tahtını ele geçirerek Altın Orda’yı yeniden ihya etmekti. 1475 yılında ölen Mahmud Han’ın oğlu Kasım Sultan’da aynı amaçla amcası Ahmed Han’la mücadele etti. Ne var ki, ona tâbi olmaktan kurtulamadı. Kasım Sultan’ın 1480’li yılların başında ölmesinden sonra Astarhan Ulu Orda’nın başkenti haline dönüştü. Ancak 1502 yılında Kırım Hanı Mengli Giray’ın Taht İli’ne saldırarak Şeyh Ahmed Han’ı mağlup etmesi neticesinde Ulu Orda ortadan kalktı. Bu devletin Astarhan ve çevresi hariç toprakları Kırım Hanlığı ile Nogay Ordası arasında paylaşıldı. Astarhan ise müstakil hale gelen Abdülkerim Bin

Mahmud Han (1502-1514)’ın yönetimi altında kaldı339.

12.1.3. 16. Yüzyılın İlk Yarısında Astarhan-Kırım Siyasî Münasebetleri

Astarhan Hanı Abdülkerim Kırım Hanlığı’nın saldırılarına karşı koyabilmek amacıyla Nogaylarla ittifak kurdu. 1514 yılında tahta çıkan Abdülkerim Han’ın kardeşi Canibek Han da aynı siyaseti devam ettirmek niyetindeydi. Ancak çok geçmeden Astarhan’a hâkim olmak isteyen ve bu amaçla Kırım Hanı Muhammed Giray’la iş birliği yapan Nogay mirzaları yüzünden ittifak bozuldu. Bunun üzerine Canibek Han doğuda Nogayları baskı altına almak amacıyla Kazaklarla, batıda da Astarhan’a saldırmak iseteyen Kırım Hanlığı’na karşı Ruslarla ittifak kurmaya çalışarak Hanlığı’nı korumaya çalıştı. Ne var ki, Nogay Mirzası Seyid Ahmed 1521 yılında Astarhan’ı zapt ederek Canibek Han’ın yakın adamlarını katletti. Aynı yıl Canibek Han da vefat edince yerine Nogay mirzalarının desteklediği oğlu Hüseyin Han geçti. Fakat onun iktidarı uzun sürmedi. Zira 1523 yılında Nogay Mirzası Mamay’la anlaşan Kırım Hanı Muhammed Giray Astarhan’ı işgal etti ve Hüseyin Han’ı tahttan indirdi. Böylece Kırım Hanlığı’nın sınırları aşağı İdil boyuna dayandı. Ne var ki, Muhammed Giray’ın gücünün artması Nogay mirzalarını huzursuz etti. Zira onun Nogay Ordası’nı da hâkimiyet altına almasından korkuyorlardı. Bu yüzden bir suikastle ondan kurtulmaya karar verdiler. Sonuçta zafer sarhoşluğu içerisinde bozkırda tedbirsiz dolaşan Muhammed Giray ve Kalgayı Bahadır Giray Nogayların ani saldırısı ile öldürüldü. Böylece Hüseyin Han Astarhan’a yeniden hâkim oldu. Hüseyin Han’ın vefat ettiği 1525 yılından 1532 yılına kadar Şeyh Ahmed İbn Ahmed

339Dinçer Koç, a. g. m., s.461-467. 231

(1525-1528), Kasım Bin Seyid Ahmed (1528-1530), İslam Giray (1530-1532) ve ikinci kez

Kasım Bin Seyid Ahmed (1532) sırasıyla Astarhan Hanı oldular340. 1532 yılında Astarhan’a saldıran Çerkesler, Kasım Hanı ve birçok insanı katlederek şehri yağmaladılar. Hanlığın başına ise Akkubek Bin Murtaza’yı geçirdiler. Ancak birkaç ay sonra Astarhan’da duruma hâkim olan Nogaylar Akkubek’i azl ettiler ve Hanlığın tahtına Abdurrahman Bin Abdülkerim (1533-1537)’i çıkardılar. Bununla birlikte Astarhan Hanlığı’nda Nogay Mirzalarının nüfuzu arttı ve onların istedikleri kimseler Han olmaya başladı. Abdurrahman Han Kırım Hanlığı’na karşı Moskova Büyük Knezi Vasiliy İvanoviç ile ittifak kurdu. Bu yakınlaşma neticesinde Astarhan Hanlığı içerisinde Rus çıkarlarını savunan bir hizip ortaya çıktı. 1537 yılında başını Mamay’ın çektiği Nogay mirzaları Abdurrahman Hanı tahttan indirdiler ve yerine Derviş Ali Han’ı geçirdiler. Ancak o da Kırımlıların ve Çerkeslerin baskısı sonucu 1539 yılında Astarhan’ı terk ederek Rusların yanına sığındı. Onun yerine geçen Abdurrahman İbn Abdülkerim ikinci kez Astarhan Hanı oldu. Abdurrahman Han Moksova

Knezi ile ittifaka büyük önem verdi341. 1545-1546 yıllarında Akkubek Bin Murtaza’nın kısa süren ikinci iktidarından sonra yeğeni Yamgurçi Bin Bedribek Astarhan Hanı oldu. Kırım Hanı Sahib Giray Yamgurçi Han’ın yerine oğullarından birini Astarhan tahtına çıkarmak istiyordu. Bu yüzden Sahib Giray’a düşmanlık besleyen Yamgurçi Han Kazan’dan mallarla memleketlerine dönmekte olan Kırımlı tüccarların kervanına saldırdı ve mallarına el koyarak onlardan bazılarını öldürttü. Bunun üzerine Yamgurçi Hanı’nı cezalandırmak isteyen Kırım Hanı Sahib Giray Astarhan üzerine sefere çıktı. Korkuya kapılan Yamgurçi Han ve yakınları şehirden kaçarak Nogayların yanına sığındı. Astarhan’ı kolayca zapt eden Sahip Giray Han şehri yağmalatmadı, fakat ahalinin önemli bir kısmını varlıklarıyla beraber Kırım’a götürdü. Ancak Osmanlı Padişahı Kanunî

Sultan Süleyman’ın emriyle onları geri yollamak zorunda kaldı342.

12.1.4.Astarhan Hanlığı’nın Ruslar Tarafından İşgali ve Yıkılışı

Kırım kuvvetlerinin Astarhan’dan ayrılmasından sonra geri dönen Yamgurçi Han yeniden tahta çıktı. Yamgurçi Han iktidarını sağlamlaştırmak için Ruslarla ittifak kurmak istiyordu. Hatta 1551 yılında Moskova’ya gönderdiği elçileri aracılığıyla Rusların hâkimiyetini

340Dinçer Koç, a. g. m., s.467-471; İlya V. Zaytsev, “Astrahan Hanlığı”, Çev. Zuharmukhamed Zardukhan, Türkler, C. 8, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s.460-463. 341“Lvovskaya Letopis”, Ç.2., PSRL, T.XX., S.-Peterburg, 1914, s.441-444; Dinçer Koç, a. g. m., s.472-473. 342Kâysunî-zâde Nidâî Remmâl Hoca, Târih-i Sâhib Giray Hân (Historie de Sahib Giray, de Crimée de 1532 à 1551), Yay. Haz. Özalp Gökbilgin, Atatürk Üniversitesi Yay., Ankara, 1973, s.97-103. 232 tanımak istediğini bildirdi. Bundan dolayı 1552 yılında Ruslar Kazan Hanlığı’nı zapt ettiğinde Kazanlılara hiçbir yardımda bulunmadı. Ne var ki, Kazan’ın düşmesi onda büyük endişe yarattı. Bunun üzerine Ruslara karşı Kırım Hanı Devlet Giray ve Nogay Mirzası Yusuf ile ittifak kurdu. Ne var ki, Yusuf Mirza’nın Rus taraftarı kardeşi İsmail Mirza Yamgurçi Han’ı devirmek ve yerine kendi yeğeni Derviş Ali’yi yeniden Astarhan tahtına çıkarmak üzere Moskova yönetimi ile anlaştı. Neticede 35, 40 bin civarındaki kalabalık Rus ordusu 1554 yılı yazında Astarhan’ı kolayca işgal etti. Geri çekilen Yamgurçi Han’ın birlikleri Rus kuvvetlerince katledildi. Yamgurçi Han haremini bırakarak Azak’a kaçmak zorunda kaldı. Rusların zaferiyle Astarhan tahtına yeniden oturan Derviş Ali Han ilk iş olarak Moskova yönetimi ile bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşmayla Astarhan Hanlığı Rus Çarlığı’na tâbi hale geldi. 1555 yılından itibaren Rus taraftarı Derviş Ali Han’ın korunması amacıyla Astarhan’da bir Rus birliğinin yerleştirilmesi kabul edildi. Ayrıca Moskova’ya her yıl haraç olarak 40 bin altın ödenmesi ve 3 bin adet balık gönderilmesi kararlaştırıldı343. 1555 yılı ilkbaharında Yamgurçi Kırım Hanı’nın ve Yusuf Mirza’nın desteği ile Astarhan’ı yeniden hâkimiyeti altına almak için Derviş Ali Han’a bir saldırı düzenledi ise de Astarhan’da konuşlandırılan Rus ve Kozak topçularının ateşi karşısında başarılı olamayarak geri çekilmek zorunda kaldı. Bu arada Nogay Ordasında Rus taraftarı olan İsmail Mirza’nın kardeşi Yusuf Mirza’yı yenilgiye uğratması Moskova’nın Astarhan’ı baskı altında tutmasını daha da kolaylaştırdı. Ne var ki, 1554 yılı Astarhan-Moskova Anlaşmasının köleleştirici şartları neticesinde Astarhan ahalisi haraç toplanmasını sabote etti ve Derviş Ali Han gizlice Ruslara karşı Kırım Hanlığı ile ittifak kurdu. Hatta Kırım Hanı Astarhan’a 1000 kadar asker ile bir miktar silah gönderdi. Rus karşıtı bu ittifak üzerine Moskova’da Astarhan’ın işgal edilmesi kararlaştırıldı. Rus ordusu ile Don Kozaklarının ortaklaşa yaptığı harekat neticesinde Tatar garnizonu bozguna uğratıldı ve Astarhan şehri kolayca zapt edildi. Şehrin dışında karargâhını kuran Derviş Ali Han Rus kuvvetlerine ani baskınlarla bazı kayıplar verdirdiyse de geri çekilmek zorunda kaldı ve neticede Azak’a kaçtı. Böylece 1556 yılı Ağustos ayında Astarhan

Hanlığı işgal edilerek Rus Çarlığı’na bağlandı344. 1569 yılında Astarhan dâhil İdil boyunu Rus hâkimiyetinden kurtarmak ve Don ile İdil nehirlerini bir kanal kazarak birleştirmek amacıyla

Osmanlı İmparatorluğunun düzenlemiş olduğu sefer de başarısızlıkla neticelendi345.

343İlya Z. Zaytsev, Astrahanskoe Hanstvo, 2. İzdanie, İspravlennoe, İzdatelsvo “Vostoçnaya Literatura” RAN, Moskva, 2006, s.141-145; V. V. Pohlyobkin, a. g. e., s.143-144; Dinçer Koç, a. g. m. s.473-478. 344P. L. Karabusçenko, Astrahanskoe Tsarstvo, İzdateskiy Dom “Astrahanskiy Universitet”, Astrahan, 2009, s.44- 46; V. V. Pohlyobkin, a. g. e., s.143-144. 345Halil İnalcık, “Osmanlı-Rus Rekabetinin Mensei ve Don-Volga Kanalı Tesebbüsü (1569)”, Belleten, C XII, Sayı: 46, Ankara, 1948, s.349-402; Akdes Nimet Kurat, Türkiye ve İdil Boyu (1569 Astrahan Seferi, Ten-İdil Kanalı ve XVI-XVII. Yüzyıl Osmanlı-Rus Münasebetleri), DTCF Yayınları, Ankara 1966. 233

12.2. Nogay Ordası

12.2.1. Mangıtlar ve Nogay Ordası’nın Ortaya Çıkışı

Altın Orda Devleti’nin 15. yüzyılın ilk yarısında parçalanması sürecinde ortaya çıkan büyük devlet oluşumlarından biri olan Nogay Ordası’nın çekirdeğini Mangıt kabilesi teşkil ediyordu. Mangıt kabilesi Altın Orda’nın güçlü emîrlerinden Nogay’ın tümenini meydana getirdiğinden dolayı bir süre sonra onunla özdeşleştirildi. Böylece Mangıtlar onun adına izafeten Nogaylar olarak da adlandırıldılar. Konargöçer bir Tük kabilesi olan Mangıtların hâkim oldukları topraklar Yayık ve Emba nehirleri arasında kalıyordu346. 14. yüzyılın sonlarına doğru Mangıtlara mensup Beylerbeyi Edigey Mirza bahsi geçen bölgede kendi kabile mensuplarını topladı ve müstakil bir ulus (yurt) meydana getirdi. Mangıt Ulusu’nun başında resmî olarak Edigey Mirza bulunmakla birlikte, fiiliyatta kabilenin yönetiminden onun oğlu Nureddin sorumluydu. Nureddin’den sonra onun kardeşi Gazi, onun ölümünün ardından da Nureddin’in oğlu Vakkas, Mangıtların başına geçti. Vakkas daha sonra Doğu Deşt-i Kıpçak’ta hâkim duruma gelerek ilk Özbek Hanlığı’nı kuran Şıbanoğullarından Ebu’l-Hayr’ın Beylerbeyi ve en yakın müttefiki oldu347. 1480’li yıllarda Vakkas’ın çocuklarının başında bulunduğu Mangıtlar tamamen müstakil hale geldiler. Böylece Mangıtların başbuğu Musa 15. yüzyılın sonlarına doğru Mangıt Ulusu’nu bağımsız olarak idare etmeye başladı. Aynı zamanda çok sayıda Türk Kıpçak kabilelerini Mangıtların etrafında toplandı ve bu birlik Altın Orda Devleti’nin Mangıt kabilesine mensup kudretli emîri Nogay’ın adına dayanılarak Nogaylar adıyla anılmaya başlandı348.

12.2.2. Nogay Ordası’nın Sınırları ve İdari Teşkilatlanması

Nogay Ordası topraklarının büyüklüğü ve ahalisinin sayısı bakımından Altın Orda’nın dağılmasından sonra ortaya çıkan diğer hanlıkları aşıyordu. Çoğunlukla göçer nüfusa sahip Nogay Ordası’nın toprakları İdil Nehri’nin aşağı akımının sağ tarafını kapsıyordu, aynı zamanda Kazakistan’ın batı ve nispeten merkezi kısmını ve aynı şekilde Başkırdistan’ın bir

346D. M. İshakov, a. g. e., s.17; Akdes Nimet Kurat, IV-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve devletleri, TTK Basımevi, Ankara, 1972, s.281. 347V. V. Trepavlov, İstoriya Nogayskoy Ordı, İzdatelskaya Firam “Vostoçnya Literatura” Ran, Moskva, 2002, s.72-100. 348V. V. Trepavlov, a. g. e., s.107-112. 234 bölümünü içine alıyordu. Ural (Yayık) Nehri’nin aşağı akımının sağ kenarında yer alan Sarayçik 1581 yılına kadar Nogay Ordası’nın yegâne şehri ve başkentiydi. 16. yüzyılda Nogay

Ordası’nın nüfusu yarım milyonu aşıyordu, hatta bazı verilere göre 1 milyona ulaşmıştı349. Nogay Ordası topraklarında Edigey’in torunları olan mirzaların yönettiği Nogay kabilelerinin yazlık ve kışlık yurtları bulunuyordu. Edigey ve onun neslinden gelenler Cengiz Han soyundan olmadıkları için Han yerine Ulubey (Ulugbek) veya Biy (Bey) ya da Mirza unvanını kullanıyorlardı. Muhtemelen bazı kabilelerin Mangıtların başına bağlılıkları sayesinde durumunu muhafaza eden kendi beyleri vardı. Nogay Ordası Altın Orda’nın mirasçısı olan diğer hanlıklar gibi sağ ve sol kanada (doğu ve batı eyaletleri) ayrıldı. Her iki kanadın da başında Edigey’in oğullarının adından gelen Nureddin ve Kekovat unvanı taşıyan askerî-idarî yöneticileri bulunuyordu. 1580’li yıllarda Sibir Hanlığı’nın Ermak Timofeyeviç tarafından yıkılmasından sonra Nogay Ordası’nın kuzey doğu kısmına Sibirya’dan göç eden Tatarların idaresinden sorumlu kılınmak üzere Taybuga makamı da ihdas edildi. Bu unvan da Taybuga hanedanının yarı efsanevi kurucusunun adına dayanıyordu. Nogay Ordası’na dâhil ehemmiyetli idari sorumluluk makamlarından biri de Başkırtların yaşadığı bölgeyle alakalı olarak teşkil edilmişti350.

12.2.3. Nogaylar ve Kazaklarla Mücadeleleri

Musa’nın 1502 yılında vefatından sonra, iktidar için onun küçük biraderleri ve oğulları mücadele ettiler. Musa’nın yerine oğlu Yamgurcı (1502-1505) geçti ise de Nogay Ordası’nda yavaş yavaş iki karşıt grup ortaya çıktı. Onların başını Musa’nın oğulları Şeyh Muhammed ve Alçagir, sonra da Musa’nın diğer oğlu Mamay ve yeğeni Agiş çekiyordu. Onların hepsi de mümkün olduğu kadar fazla sayıda soyu kendi yanlarına çekmeye ve komşu yöneticilerin şahsi desteğini sağlamaya çabalıyorlardı. Nogayların zayıflayan durumundan Kazakların Hanı Kasım faydalandı ve Nogay mirzalarını kendi ele geçirilemez tâbileri olarak kabul etti. Kasım Han aynı zamanda Sarayçik şehrini merkezi olarak belirledi. 1519-1520 yıllarında Kasım’ın ordusu neredeyse Nogay Ordası’nın bütün topraklarını işgal etti. Mirzaların birçoğu İdil Nehri’nin batı tarafına geçti ve Kırım Hanlığı’nın sınırları dâhilinde yurtlanmaya başladılar. Kırım Hanı I. Muhammed Giray onları kendi ordusunu takviye etmek için kullandı ve 1521 yılında Nogay

349D. M. İshakov, a. g. e., s.29-30; V. V. Trepavlov, a. g. e., s.457-499. 350B. Koçekayev, Nogaysko-Russkie Otnoşeniya v XV-XVIII vv.,Alma-Ata, 1988, s.42-43; Mehmet Alpargu, “Nogay Ordası” Avrasya’nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Haz. Hayrunnisa Alan – İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.429-430; V. V. Trepavlov, a. g. e., s.445-447.

235 firarilerini Moskova saldırısına dâhil etti. Aynı yıl Kasım vefat etti, onun hâkimiyeti de dağıldı. Böylece Nogaylar kendi ordalarını yeniden kurma fırsatını elde ettiler. Kazaklar uzun yıllar devam eden savaşlardan sonra Özbekler ve Moğollarla ittifak kuran Nogaylar tarafından tamamen bozguna uğratıldılar ve uzak doğuya atıldılar. Nogay Ordası’nın toprakları yeniden

İdil’den İrtış’a kadar geniş bozkırları kapsadı351.

12.2.4. Nogay Mirzaları ve Diğer Tatar Hanlıkları

Mamay ve Agiş mirzalar 1523 yılında kendi hâmileri I. Muhammed Giray’ı öldürdüler ve Kırım Hanlığı’nı yağmaladılar. Nogay Ordası belirli bir güç haline gelince Kazan ve Astarhan hanları Nogayların saldırılarından kaçınmak amacıyla beylere belirli miktarda düzenli ödeme yapmaya başladılar. 1530’lu yıllarda başında Musa’nın oğlu Seyid Ahmed’in bulunduğu Nogay Ordası Kırım Tatarlarını ve Kazakları tehdit ediyordu. 1537 yılında Nureddin’in torunları bir kurultay topladılar ve iç çatışmalara son vererek hem iç hem de dış işlerde Bey’e tabi olmayı kararlaştırdılar. 1540’lı yılların başlarında Nogay Ordası muhtemelen biraderi Seyid Ahmed’i tahttan indirerek yerine geçen Şeyh Mamay’ın hâkimiyeti altında bulunuyordu. Şeyh Mamay’ın 1549’da vefat etmesinden sonra Bey unvanı Musa’nın oğullarından o sırada en büyüğü olan Yusuf’a geçti352.

12.2.5. İsmail Mirza ve Nogay Ordası’nın Rus Devleti ile Yakınlaşması

1550’li yılların ortalarında Nogay asilzadelerinin ayrı grupları arasındaki mücadele keskinleşti. Birçok Nogay mirzası Çar IV. İvan tarafından 1552’de Kazan Hanlığı’nın işgal edilmesi ve 1554 yılında da Astarhan Hanlığı’nın hâkimiyet altına alınmasıyla Rus Devleti’nin doğuya doğru yayılmasından rahatsızlık duyuyordu. Rusların tarafına meyil edenlere karşıt olanların başında Yusuf Bey, Rus Devleti’ne yakınlaşma taraftarı olanların başında da onun biraderi Nureddin İsmail duruyordu. İsmail 1554 yılında Yusuf’u öldürdü. Bu hadiseden sonra birkaç yıl daha iç çekişmeler devam etti. Silahlı çatışmalar konargöçerlerin iktisadi faaliyetlerini de olumsuz etkiledi. Böylece çok sayıda hayvan telef oldu. Bu durum ahali arasında açlığa neden oldu. Bu hadiseler esnasında çok sayıda Nogay açlıktan ve veba salgınından dolayı öldü veya civar ülkelere göç ettiler. İsmail Moskova’da müttefik olarak

351V. V. Trepavlov, a. g. e., s.140-162; S. G. Klyashtorny - T. İ. Sultanov, Kazakistan. Türkün Üç Bin Yılı, 2. Bs., Çev. D. Ahsen Batur, Selenge Yayınları, İstanbul, 2004, s.282. 352V. V. Trepavlov, a. g. e., s.162-184; Mehmet Alpargu, a. g. m., s.416-417. 236 kabul ediliyordu. Bu yüzden ona defalarca erzak yardımı yaptılar, aynı zamanda muhaliflerden korunması için Rus birliklerini gönderdiler. Dış siyasî ilişkileri bakımından yalnızlaşan İsmail, sadece Çar IV. İvan’ın desteğine bağlı kaldı. Onlar arasında imzalanan anlaşmaya göre Bey Çar’ın hiyerarşi bakımından kendi üzerinde olduğunu kabul etti ve onun sadık müttefiki olarak kalmaya yemin etti353. 1550’li yılların sonunda İsmail’in hâkimiyeti güçlenince rakipleri Nogay Ordası topraklarından kaçtılar. Onların bir kısmı kuzeybatı Kafkasya’da Küçük Nogay Ordasını (veya kurucusu olan Alçagir’in torunu Gazi Mirza’nın adına dayanan Gazioğulları Ulusunu) meydana getirdiler. Bu tarihten itibaren İdil ötesi Nogaylarının toprakları Rus kaynakları tarafından Ulu Nogay Ordası (Bolşoya Nogayskaya Orda) adıyla zikredilmeye başlandı. Aynı zamanda doğuda Nogay Ordası yavaş yavaş Şeyh Mamay’ın soyundan gelenlerin dâhil olduğu Altı

Ulus’a ayrılmaya başladı354. İsmail’in halefleri bazen Rus Çarı’na şekli olarak bağlı kaldılar bazen de onlarla çatıştılar. Ancak çekişmeler ve ekonomik yıkımla zayıflayarak dağılan Nogaylar artık mühim bir güç arz etmiyorlardı. İsmail’in oğlu Din Ahmed Bey (1563-1578) Ulu Nogay Ordası’nı kargaşa döneminden sonra yeniden canlandırmaya çalıştı. Bu yüzden hem Rus Devleti ile hem de Kırım Hanlığı ile barışı muhafaza etmeye özen gösterdi. Ancak İdil boyunda ve ötesinde pozisyonunu güçlendiren Rus Devleti’nden duyulan korku bazen onu Ruslara karşı hareket etmeye sevk etti. Onun kuvvetleri Kırım Hanı I. Devlet Giray’ın seferlerine (1571, 1572) katıldılar, sınır topraklarına saldırdılar, oralarda bulunan yerleşimleri tahrip ettiler ve ahaliden bazılarını esir alarak götürdüler. Din Ahmed’i tahttan indiren biraderi Urus (1578-1590) katı bir şekilde Rus muhalifi idi. Çar IV. İvan 1558-1583 yılları arasında sürdürdüğü Livonsk Savaşları sebebiyle Nogaylara karşı büyük kuvvetler ayıramadığı için İdil boyu Kazak göçerlerinden faydalanmaya karar verdi. Kazaklar Nogay meralarını, elçilerini ve tüccar kervanlarını yağmalamaya başladılar. 1581 yılında Sarayçik şehrini ele geçirdiler ve yakıp yıktılar. Nogay saldırılarına karşı başka bir önlem olarak İdil’in başlıca geçiş güzergâhı üzerinde 1586’da Samara, 1589’da Tsaritsın ve 1590 yılında Saratov kaleleri inşa edildi. Böylece Nogayların geçiş güzergâhları kapatıldı. Bu durumdan oldukça rahatsız olan Urus Rus elçilerini esir ederek yeni inşa edilen Ufa dâhil şehirlerin yıkılmalarını talep etti. Ancak bu hususta ısrar etmesini kolaylaştıracak kararlılığa ve gerçek güce sahip olmadığı için bir şey elde

353V. V. Trepavlov, “Mangıtskiy Yurt (Nogayskaya Orda), Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.836-837. 354Akdes Nimet Kurat, a. g. e., s.282-283; Mehmet Alparagu, a. g. m., 419-421. 237 edemedi. Urus’un ölümünden sonra Ulu Nogay Ordası’nda yeniden karışıklıklar ortaya çıktı.

Bu kez Din Ahmed ve Urus’un aileleri hâkimiyet için mücadeleye giriştiler355. 12.2.6. Nogay Ordası’nın Rus Nüfuzu Altına Girmesi ve Dağılması

1600 yılında iktidarının henüz başında olan Din Ahmed’in oğlu İşterek Bey (1600-1619) Rus Çarının hâkimiyetini tanıyarak vassalı oldu. Nogay liderleri Astarhan valileriyle çok sıkı münasebetler kurdular ve onlar aracılığıyla erzak ve silah temin etmeye karar verdiler. Astarhan’da da Rus yöneticileri tarafından uydurulan tören usulüne göre Nogay beyleri ve Nureddinler makamları ihdas edildi. Ulu Nogay Ordası’nın son Bey’i İsmail’in torunu

Kanay’ın (1622-1638) artık hâkimiyeti ve otoritesi kalmamıştı356. Rus nüfuzunun artması Ulu Nogay Ordası’nın dağılmasını hızlandırdı. Bey’i suçlayan birçok mirza kendi gruplarıyla topraklarını terk ederek Kırım, Kazak, Buhara ve Hive hanlıklarına göç etmeye başladılar. Nogayların kitlesel göçlerinin ve Ulu Nogay Ordası’nın nihai olarak yıkılmasının başlıca sebeplerinden biri de 18. yüzyılın ilk çeyreğinde Kalmukların İdil-Ural bozkırlarına göç etmeleriydi. Kalmuklar 1608 yılında Emba Nehri’ne doğru yaklaşmaya başladılar. 1613 yılında Yayık’a doğru yayıldılar ve Nogay yurtlarına tecavüzde bulundular. Nihayet Kalmuklar 1630’lu yıllarda Nogayların büyük kısmını İdil’in sağ tarafına göç etmeye mecbur ettiler. Bu hadiselerden sonra Nogaylar Tuna’dan Terek’e kadar uzanan bozkırlara dağıldılar357. Altı Ulus 18. yüzyılın ilk otuz yılında Kalmukların boyunduruğu altına girdi ve yıkıldı. Küçük Nogay Ordası (Gazioğulları Ulusu) Osmanlı Devleti ve Kırım Hanlığı’na dayanarak 18. yüzyılın ortalarına kadar varlığını devam ettirdi. 17. yüzyılda Aral-Sır Derya bozkır kuşağında Ulu Nogay Ordası ahalisinin bir kısmı Karakalpakları meydana getirdi. 18. yüzyılın ikinci yarısında göçer Nogay uluslarının dağılan grupları devlet öncesi teşkilatlanmalar olarak Osmanlı Devleti, Kırım Hanlığı ve Rus Devleti arasında kendi siyasetini yapan bazı ordaları

(Bucak, Yedisan, Yedişkul, Cemboyluk) meydana getirdiler358.

355V. V. Trepavlov, İstoriya Nogayskoy Ordı, s.270-381; Akdes Nimet Kurat, a. g. e., s.282-284; A. A. Novoselyskiy, XVII. Yüzyılın Birinci Yarısında Moskova Devletinin Tatarlarla Mücadelesi, Ter. Kemal Ortaylı, Yay. Haz. Erhan Afyoncu-İlyas Kamalov, TTK Yayınları, Ankara, 2011, s.26-51. 356Mehmet Alpargu, a. g. m., s.427-428. 357V. V. Trepavlov, İstoriya Nogayskoy Ordı, s.382 vd. 358Akdes Nimet Kurat, a. g. e., s.285-289. 238

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti Bu bölümde Astarhan Hanlığı’nın kuruluşu ve sınırları; Kırım hanlarının Astarhan’ı hâkimiyet altında tutma çabaları; Astarhan Hanlığı-Rus siyasi ve askerî münasebetleri; Astarhan Hanlığı’nın yıkılışı; Nogay Ordası’nın kuruluşu ve sınırları; Nogay Ordası’nın idari teşkilatlanması; Nogayların Kazak yayılmasına karşı koyma çabaları; İsmail Mirza ve Nogayların Ruslarla yakınlaşmları ve Nogay Ordasının dağılması gibi konular anlatılmıştır.

239

Bölüm Soruları 1) Astarhan Hanlığı’nın sınırları ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğru değildir?

a) Astarhan Hanlığı’nın kuzeyinde Kazan Hanlığı yer almaktaydı, b) Astarhan Hanlığı’nın batısında Kırım Hanlığı yer almaktaydı, c) Astarhan Hanlığı’nın doğusunda Nogay Ordası yer almaktaydı, d) Kazan Hanlığı’nın güneybatısında Çerkes ülkesi yer almaktaydı, e) Kazan Hanlığı’nın kuzeydoğusunda Moskova Knezliği yer almaktaydı.

2) Astarhan şehrinin Osmanlı kaynaklarında geçen adı nedir? a) Astrahan b) Astarkan c) Ejderhan d) Saray el-mahrusa e) Bulgar el-cedid

3) Rus Çarlığı Astarhan Hanlığı’nı ne zaman yıkmıştır? a) 1552 b) 1554 c) 1555 d) 1556 e) 1558

4) İlk müstakil Astarhan Hanı kimdir? a) Abdülkerim Han b) Canibek Han c) Derviş Ali Han d) Hüseyin Han e) Akkubek Han 5) 1532 yılında Astarhan’ı işgal eden …………., Kasım Han’ı ve birçok insanı öldürdüler ve Akkubek Bin Murtaza’yı tahta çıkardılar. Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir? a) Nogaylar b) Ruslar c) Kırım Tatarları d) Kazaklar e) Çerkesler

6) 1519-1520 yıllarında Nogay Ordasını zapt eden Kazak Hanı kimdir ?

a) Kasım Han b) Şah Ali Han c) Tevekkel Han d) Nurali Han e) Kaip Han

7) Nogay Ordası’nın temelini hangi kabile meydana getiriyordu?

240

a) Barın b) Kongrat c) Kıyat d) Mangıt e) Celayir

8) Rus Çarı IV. İvan’la ittifak kurarak Nogay Ordası’nın birliğini bozan Nogay Beyi kimdir?

a) Musa Mirza b) Gazi Mirza c) İsmail Mirza d) Yusuf Mirza e) Din Ahmed Bey

9) Aşağıda adı verilen şehirlerden hangisi 1581 yılına kadar Nogay Ordası’nın başkenti olmuştur?

a) Astarhan b) Sarayçik c) Savran d) Tura e) Arkuk 10) 17. yüzyılda Aral-Sır Derya bozkır kuşağında Ulu Nogay Ordası ahalisinin bir kısmı …….. meydana getirdi. Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdaki ifadelerden hangisi gelmelidir ? a) Karakalpakları b) Gazioğullarını c) Yedisan Nogaylarını d) Ulu Nogay Ordasını e) Kalmukları

Cevaplar 1) e 2) c 3) d 4) a 5) e 6) a 7) d 8) c 9) b 10) a

241

13. ALTIN ORDA’NIN MİRASÇILARI 3: SİBİR VE KAZAK HANLIKLARI

242

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? 13.1. Sibir Hanlığı 13.1.1. Sibir Hanlığı’nın Sınırları 13.1.2. İbak Han ve Sibir Hanlığı’nın Kuruluşu 13.1.3. Sibir Hanlığı’nda Taybuğaoğulları’nın İktidarı Devresi 13.1.4. Sibir Hanlığı’nın İşgali ve Yıkılışı 13.2. Kazak Hanlığı 13.2.1. Kazak Hanlığı’nın Kuruluşu ve Sınırları 13.2.2. Burındık Han’ın İktidarı Devrinde Kazak Hanlığı 13.2.3. Kasım Han ve Kazak Hanlığı’nın Yükselişi 13.2.4. Tahir Han’ın İktidarı Devrinde Kazak Hanlığı 13.2.5. Haknazar Han’ın İktidarı Devrinde Kazak Hanlığı 13.2.6. Tevekkel Han’ın İktidarı Devrinde Kazak Hanlığı 13.2.7. İşim Han’ın İktidarı Devrinde Kazak Hanlığı 13.2.8. Cihangir Han ve Kalmuklarla Mücadelesi 13.2.9. Tavke Han’ın İktidarı Devrinde Kazak Hanlığı 13.2.10. Kazak Hanlığı’nın Cüzlere Ayrılması 13.2.11. Kazak Cüzlerinin Rus Hâkimiyetine Girmesi

243

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular 1) İbak Han devrinde Sibir Hanlığı’nın kuruluşu ve sınırları hakkında bilgi veriniz?

2) Sibir Hanlığı’nda Taybuğaoğulları ve Küçüm Han’ın iktidarları döneminde meydana gelen önemli siyasi gelişmeler nelerdir, açıklayınız?

3) Kazak Hanlığı’nın kuruluşu ve sınırları hakkında bilgi veriniz?

4) 16-17. yüzyıllarda Kazak Hanlığı’nın siyasi durumu hakkında bilgi veriniz?

5) Kazak Hanlığı’nın cüzlere ayrılması ve cüzlerin Rusların hâkimiyetine girmesi nasıl gerçekleşmiştir, açıklayınız?

244

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

İbak Han ve Sibir Hanlığı’nın Sibir Hanlığı’nın nasıl ve ne Kazanım okuyarak ve Kuruluşu ve Sınırları zaman kurulduğunu ve araştırarak geliştirilecektir. sınırlarını öğrenmek. Taybuğaoğulları ve Küçüm Sibir Hanlığı’nda Kazanım okuyarak ve Han’ın iktidarları devrinde Sibir Taybuğaoğullarının ikidarı araştırarak geliştirilecektir. devresi, Küçüm Han’ın Hanlığı hâkimiyeti ele geçirmesi ve Sibir’in Rus işgaline uğraması süreci hakkında bilgi sahibi olmak.

Kazak Hanlığı’nın Kuruluşu, Kazak Hanlığı’nın nasıl ortaya Kazanım okuyarak ve Sınırları ve 16-17. Yüzyıllarda çıktığını, sınırları ve 16-17. araştırarak geliştirilecektir. Siyasi Durumu yüzyıllarda tahta çıkan Kazak hanlarının siyasi faaliyetlerini öğrenmek.

Kazak Hanlığı’nın Cüzlere Kazak Hanlığı’nın Kalmukların Kazanım okuyarak ve Ayrılması ve Kazakistan’ın Rus baskısıyla cüzlere ayrılması ve araştırarak geliştirilecektir. Hâkimiyetine Girme Süreci sonrasında Kazak cüzlerinin Rus hâkimiyetine girmesi süreci hakkında bilgi sahibi olmak.

245

Anahtar Kavramlar

• Sibir Hanlığı

• Küçüm Han

• Canibek ve Giray Sultanlar

• Kazak Hanlığı

• Sır Derya

• Ulu, orta ve küçük cüz

246

13.1. Sibir Hanlığı

13.1.1. Sibir Hanlığı’nın Sınırları

15-16. yüzyıllarda Batı Sibirya’da Şıbanî neslinden gelen hanların inisiyatifiyle ortaya çıkan bir Tatar-Türk devleti olan Sibir Hanlığı’nın sınırları batıda Ural Dağları, güneybatıda Nogay Ordası, güneyde Kalmuklar, doğuda Yenisey Nehri ve kuzeyde aşağı Obi boylarına kadar ulaşıyordu. Hanlığın ilk merkezi Tümen (Tura veya Çimgi-Tura) şehriydi. Ancak daha sonraları payitaht merkezi İrtiş Nehri’nin Tobol’a döküldüğü kavşakta yer alan Kaşlık (Tatarca

İsker, Eski Or veya Sibir) şehrine taşındı359.

13.1.2. İbak Han ve Sibir Hanlığı’nın Kuruluşu

İlerde Sibir Hanlığı’nı meydana getirecek topraklar önce 1420’li yıllarda Hacı Muhammed Han’ın, sonra da Özbek Hanlığı’nı kuran Ebu’l-Hayr’ın hâkimiyeti altına girdi (1428). Ebu’l-Hayr Han’ın 1468 yılında ölümü ve Özbek Hanlığı’nın yıkılışının ardından Cengiz Han soyuna mensup olmayan Mar Bek, Tura şehrinde iktidarı ele geçirmek için faaliyetlere girişti. Mar Bek Cengiz Han’ın komutanlarından Kırgız asıllı Taybuğa’nın soyundan geliyordu. Cengiz Han Moğol ordularının istila ettiği Batı Sibirya’yı 1220 yılında Taybuğa’ya vermişti. Mar Bek böylece ata yurdunu hâkimiyeti altına almak istiyordu. Ne var ki, kızkardeşi ile evli olduğu Şıbanî neslinden İbrahim B. Mahmutek (İbak Han) ona karşı mücadeleye girişti. Hâkimiyet için yapılan çetin çarpışmaların ardından Mar Bek öldürüldü ve oğulları da İbak Han tarafından esir alındı. Böylece İrtiş, İşim, Tobol ve Tura nehirlerinin aşağı akımındaki yurtlar üzerinde hâkimiyet tesis eden İbak Han’ın (1470-1495) şahsında Sibir

Hanlığı kuruldu360. Şibanoğullarını ihya etmek isteyen İbak Han Ulu Orda (Taht İli) Hanı Seyid Ahmed’e karşı Kırım Hanı Mengli Giray ve Nogay Beyi Musa Mirza ile ittifak kurarak 1481 yılında Don

Nehri üzerinden gerçekleştirdiği saldırı ile onu öldürdü361.

359D. M. İshakov, Tyurko-Tatarskie Gosudarstva XV-XVI vv., İzdatelstvo İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2004, s.29-32. 360D. M. İshakov, a. g. e., s.18-21. 361“Sofiyskiya Letopis”, PSRL, T.VI, Sanktpeterburg, 1853, s.223-232; “Prodoljenie Letopisi po Voskresenskomu Spisku”, PSRL, T.VIII, Sanktpeterburg 1859, s.205-207. 247

13.1.3. Sibir Hanlığı’nda Taybuğaoğullarının İktidarı Devresi

Uzun bir süre Sibirya ve İdil-Ural Bölgesinde meydana gelen siyasî hadiselerde etkili olduğu anlaşılan İbak Han 1495 yılında Mar Bek’in torunlarından Muhammed tarafından öldürüldü. Ailesi de Sibirya’dan ayrılarak Buhara’ya kaçtı. Böylece Beylik idaresine dönüşen Sibir Hanlığı’nda hâkimiyet Taybuğa nesline geçti. Muhammed payitaht merkezini Tura’dan Sibir (İsker) Kalesi’ne taşıdı. Bu soydan Kasım ve Angiş’in iktidarlarının ardından 1530 yılına doğru Sibir Beyliği’nde Yadigâr Bek ve biraderi Bek Bulat’ın ortak hâkimiyeti tesis edildi. Onların saltanatı döneminde bilhassa Nogaylar ile iyi siyasî ve iktisadi ilişkiler kuruldu. 1552’de Kazan Hanlığı’nın hemen ardından da Astarhan Hanlığı’nın Ruslar tarafından işgal edilmesi üzerine Yadigâr Bek Rus Çarı IV. İvan’la anlaşmak istedi. Onun Ruslarla yakınlaşmak istemesinin esas sebebi Şıbanîlerin Sibir Hanlığı’nı geri almak için mücadeleye girişmeleriydi. Bunun sonucunda 1555 yılında yapılan anlaşmayla Taybuğaoğulları IV. İvan’ın metbuluğunu tanıdılar ve haraç olarak Moskova’ya her yıl 1000 samur kürkü yollamayı kabul ettiler. Böylece Rus Çarı’ndan Sibirya’da hüküm sürmek için yarlık aldılar. Ne var ki, hem coğrafi olarak Sibirya’nın uzak olması hem de uzun süre devam eden Livonsk Savaşı sebebiyle Rus Çarı’ndan bekledikleri askeri desteği sağlayamadılar. Ayrıca yıllık olarak vermeyi taahhüt ettikleri haracı göndermemeleri de Rus Hükümeti tarafından hoş karşılanmadı362.

13.1.4. Küçüm Han ve Sibir Hanlığı’nda Şibanoğullarının Hâkimiyeti Yeniden Tesisi

1563 yılında akarabası Buhara Hanı II. Abdullah’ın desteğini sağlayan Şıbanoğulları neslinden Küçüm Han Nogaylarla ittifak kurarak Taybuğaoğullarına saldırdı. Yapılın savaşta üstünlük sağlayan Küçüm Han Yadigar Bek ve biraderi Bek Bulat’ı öldürdü ve böylece onun şahsında Sibir Hanlığı’na yeniden Şıbanoğulları hâkim oldu. Küçüm Han’ın iktidarı döneminde İrtiş ve Konda civarında yaşayan Ugor kabileleri (Mansi, Hanti ve Mariler) ile Barabin Bozkırındaki Türk kabileleri hâkimiyet altına alındı. Ural ötesi Başkurtları Sibir Hanlığı’nın metbuluğunu tanıdı. Ayrıca Küçüm Han’ın gayretleriyle Sibirya’da yaşayan gayrımüslimler arasında İslamiyet hızla yayıldı. Ne var ki, Sibir Hanlığı’nın bu yükseleşi Rus Çarlığı tarafından

362D. M. İshakov, Vvedenie v İstoriyu Sibirskogo Hanstva. Oçerki, İzdatelstvo İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2006, s.172-174; Serkan Acar, “Sibir Hanlığı”, Avrasya’nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Haz. Hayrunnisa Alan – İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.393-394. 248 dikkatle tekip ediliyordu. Artık 1570 yılına doğru Rus Çarlığı ile Sibir Hanlığı arasında düşmanlık açık bir hal almıştı. Bu arada Batı Sibirya’da zuhur eden iç karışıklar da Sibir

Hanlığı’nın gücünü zayıflatmıştı363.

13.1.5. Sibir Hanlığı’nın İşgali ve Yıkılışı

Rus Çarlığı 1580’lere doğru Sibir Hanlığı’nı işgal etmek üzere faaliyetlere başladı. Bu amaçla Moskova’da nüfuz sahibi Stragonov ailesi görevlendirildi. Stragonovlar Sibir Hanlığı’nı ele geçirmek amacıyla kervanlara ve İdil Nehri üzerinde gidip gelen ticaret gemilerine saldırarak çapulculukla geçinen Don Kozaklarının Atamanı Yermak Timofeeviç ile anlaştılar. Bunun sonucunda Yermak Timofeeviç’in komutası altında yaklaşık 800 kişilik Kozaklardan oluşan bir kuvvet 1581 yılında Sibir Hanlığı üzerine harekete geçti. 1582 yılı Ekim ayında Türk-Tatar kuvvetleri ile İrtiş Nehri kenarında düşmanı karşılayan Küçüm Han ateşli silahların üstünlüğü ile Kozakların inisiyatifi ele geçirdiğini görünce bozkır tarafına çekilmek zorunda kaldı. Bunun neticesinde Yermak Timofeeviç Rus Çarlığı adına Sibir Hanlığı’nı işgal etti. Başkent Sibir dâhil birçok yerleşim yeri ve ahalisi Kozaklar tarafından büyük bir yağmaya ve tahribata uğratıldı. Buna rağmen Küçüm Han direnişini devam ettirdi. Çok sayıda Kozağı pusuya düşürerek esir etmeyi başardı. Zor durumda kalan işgalcilerin komutanı Yermak Timofeeviç Moskova’ya adamlarını yollayarak yardım gönderilmesini istedi. Rus yönetimi bu talebe olumlu yanıt vererek 1583 yılında 500 kişilik bir Rus kuvvetini bölgeye sevk etti ise de, Yermak Timofeeviç ve adamları 1585 yılında Buhara’dan gelen bir ticaret kervanına saldrımak isterken Küçüm Han tarafından pusuya düşürülerek öldürülünce Rusların Sibir Hanlığı’nı ele geçirme planları başarısızlığa uğradı. Böylece Küçüm Han Sibir Hanlığı’na yeniden hâkim oldu. Sibir’de Küçüm Han’ın oğlu Ali ve buradan aynı yıl kovulan Taybuğaoğullarının lideri Seyid Ahmed güçlerini birleştirdi. Ne var ki, 1587-1588 yıllarında Seyid Ahmed yakalanarak esir edildi ve Sibir şehri Rus Komutanı D. G. Çulkov’un askerleri tarafından ateşe verildi. Bu hadiselerden sonra Sibir Hanlığı tamamen ortadan kaldırıldı ve onun toprakları Rus Çarlığı’nın sınırlarına dâhil edildi364. 1598 yılında Küçüm Han Sibir Hanlığı’nı Rus işgalinden kurtarmak amacıyla giriştiği son çatışmadan da bir netice elde edemedi. Ailesi ve yakın adamları haricinde bütün kuvvetleri Ruslar tarfından katledildi. Küçüm Han’ın biraderi Altun, oğlu Kanay ve torunu Arslan Ruslar

363Murat Abdirov, Han Kuçum: İzvestnıy i Nyeizvestnıy, İzdatelstvo Jalın, Almatı, 1996, s.11-66. 364Letopisi Sibirskie, Sostavitel i Perevodçik E. İ. Dergaveça-Skop, Novosibirskoe Knijnoe İzdatelstvo, Novosibirsk, 1991, s.105-191; Murat Abdirov, a. g. e., s.67-142; Serkan Acar, a. g. m., s.397-398. 249 tarafından tutsak edilerek Moskova’ya gönderildi. Küçüm Han ise oğlu Ali ile birlikte kaçarak

Mangıtların yanına sığındı365.

13.2. Kazak Hanlığı

13.2.1. Kazak Hanlığı’nın Kuruluşu ve Sınırları

Etnik bir nitelendirme olarak Kazak adı, Kazak Hanlığı’nın kuruluşu ile birlikte XV. yüzyıldan itibaren ortaya çıkmıştır. Kazak adının tarihçiler ve etimologlar tarafından hür, müstakil, yiğit ve cesur manasına geldiği tespitleri yapılmıştır. Bununla birlikte Kazak Hanlığı’nın kurucuları olan Kerey ve Canibek sultanların Doğu Deşt-i Kıpçak’ta Ebu’l-Hayr Han’ın hâkimiyetine karşı muhalefet ederek kendilerine tâbi kabilerle birlikte devletlerinden ayrılmaları ve ona karşı mücadele etmeleri sebebiyle kaçkın ve başkaldıran manasında Kazak adını aldıkları tahmin edilmektedir366. Kazak Hanlığı Doğu Deşt-i Kıpçak’ta Yedisu bölgesinin batı kesimi olan Çu Havzası ve Kozıbaşı bölgesinde kuruldu. Kazak halkını meydana getiren etnik unsurlardan başlıcaları Uysun, Kanglı, Dulat, Celayir, Nayman, Kıpçak, Kerey, Karluk, Kongrat, Vak, Argın, Alimulı, Bayulı ve Yedi Urug kabileleriydi. Bunlar esas itibariyle Türk veya Türkleşen Moğol kabileleri olarak konargöçer kültüre mensuptu. Kazakları meydana getiren kabileler Ulu, Orta ve Küçük olmak üzere üç Cüz’e veya Orda’ya ayrılıyordu. Ulu Cüz Doğu Deşt-i Kıpçak’ın güneydoğusunda İli Nehri havzası ile Talas ve Sırderya boylarında yurtlanan Uysun, Kanglı, Dulat, Suan, Celayir, Sirgeli, Sarıuysun, Istı, Aşaktı, Şapıraştı ve Şanışkılı kabilelerinden ibaretti. Doğu Deşt-i Kıpçak’ın orta ve kuzey sahasında Altay dağları, İrtiş kıyıları ve Yedisu’nun kuzey kısımlarında yayılan Nayman, Kıpçak, Kerey, Kongrat, Vak ve Argın kabileleri Orta Cüz’ü meydana getiriyordu. Doğu Deşt-i Kıpçak’ın batısında Sırderya’nın Aral Denizi’ne döküldüğü bölgeden Hazar Denizi’ne kadar uzunan coğrafyada yer alan Küçük Cüz sahası ise Alimulı, Bayulı ve Yedi Urug (Tabın, Tama, Kerderi, Kereyt, Jagalbaylı, Telen ve Ramadan) kabilelerinin topraklarıydı. İdari sistemde birkaç aileden meydana gelen köy(avul) yönetimi en küçük birimdi. Birkaç köyün birleşmesinden oluşan Ata-Aymak’ın yönecisine Aksakal denilirdi. Daha sonra başlarında beylerin bulunduğu boy veya kabile idaresi geliyordu. Birkaç boyun birleşmesinden Ulus oluşuyordu. Ulusların başında Han veya Sultanlar

365Murat Abdirov, a. g. e., s.143-161; Serkan Acar, a. g. m., s.399. 366İstoriya Kazahstana s Drevneyşih Vremen do Naşih Dney v Pyati Tomah, T. 2, İzdatelstvo “Atamura”, Almatı, 1997, s.295-301; S. G. Klyashtorny - T. İ. Sultanov, Kazakistan. Türkün Üç Bin Yılı, 2. Bs., Çev. D. Ahsen Batur, Selenge Yayınları, İstanbul, 2004, s.225-231, 255-263. 250 bulunuyordu. Birkaç ulusun birleşmesinden ise Cüz meydana geliyordu. Cüzlerin birleşmesinden de Hanlık teşkil ediliyordu367. Cuçi Ulusu hükümdarı Urus Han’ın torunları olan Kerey ve Canibek sultanlar Özbek Hanı Ebu’l-Hayr ile çekiştiler ve Altın Orda Devleti hâkimiyeti için Şıbanîlerle mücadele ettiler. Ebu’l-Hayr Han’a boyun eğmek istemeyen Deşt-i Kıpçak’taki göçer kabileleri bir araya getirerek 1459-1460 yıllarında Moğolistan’ın güneybatı Yedisu bölgesine göç ettiler. Kerey ve Canibek sultanları dostane bir şekilde kabul eden Doğu Çağatay Hanı Esen Buka Şibanîler, Timurlular ve Kalmukların saldırılarına karşı onlarla ittifak kurdu. Ne var ki, Esen Buka’nın 1462 yılında ölümünün ardından Moğolistan’a anarşi hâkim oldu. Yedisu’daki Moğol kuvvetleri giderek azalmaya başladı. Bu durumda Kazak Hanlığı’nın Çu Vadisi, Kozıbaşı çevresi ve Talas Nehri etrafındaki oluşumu oldukça tabii bir hal aldı. Ebu’l-Hayr Han’ın Şıbanî Devleti’nde Kalmukların saldırıları ile ortaya çıkan siyasî istikrarsızlık neticesinde artan baskılar nedeniyle birçok kabile ve urug Yedisu taraflarına göç etmeye başladı. Kazakların yükselen gücünü kırmak isteyen Ebu’l-Hayr Han 1468 yılında Yedisu üzerine çıktığı sefer esnasında vefat etti. Onun vefatından sonra Doğu Deşt-i Kıpçak’taki siyasî karışıklıklar ve iç çatışmalar sebebiyle Canibek ve Kerey’a bağlı kabilelerin sayısı giderek arttı ve 200.000 kişiye kadar ulaştı. Kazak sultanları Ebu’l-Hayr’ın vefatından sonra yerine geçen oğlu Şeyh Haydar’a karşı Ulu Orda Hanı Ahmed, Sibir Hanı İbak ve Nogay Mirzası Abbas ile ittifak kurdular ve onu mağlup ettiler. Bunun neticesinde Ebu’l-Hayr’ın devletinde iktidar 1470 yılından itibaren

Şıbanîlerden Urus Han’ın torunlarına geçti. Böylece Kazak Hanlığı kuruldu368. Kerey ve Canibek sultanlar Kazak Hanlığı’nın tesis edilmesinden sonra ilk birkaç yıl içerisinde Sırderya boyundaki şehirler ve Doğu Deşt-i Kıpçak bozkırları üzerinde hâkimiyet tesis etmeye çalıştılar. Canibek Sultan’ın oğulları Mahmud ve İrençi 1470 yılında Suzak ve Savran’ı zapt etti. Ardından Şıbanîleri yeniden ihya etmek üzere Kazakistan’ın güneyindeki Türkistan Vilayeti ve çevresinde faaliyetlerde bulunan Ebu’l-Hayr Han’ın torunu Muhammed

Şıbanî’yi mağlup ettiler. Muhammed Şıbanî Buhara’ya kaçmak zorunda kaldı369.

367İstoriya Kazahstana s Drevneyşih Vremen do Naşih Dney v Pyati Tomah, 301-306; Osman Yorulmaz, “Kazaklar ve Kazak Hanlığı”, Avrasya’nın Sekiz Asrı: Çengizoğulları, Haz. Hayrunnisa Alan – İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.471-472. 368İstoriya Kazahskoy SSR s Drevneyşih Vremen do Naşih Dney v Pyati Tomah, T.2, İzdatelstvo “Nauka” Kazahskoy SSR, Alma-Ata, 1979, s.255-259. 369İstoriya Kazahstana s Drevneyşih Vremen do Naşih Dney v Pyati Tomah, s.319-325. 251

13.2.2. Burındık Han Döneminde Kazak Hanlığı

Kazak Hanlığı’nın ilk Hanı olan Kerey’in vefatından sonra oğlu Burındık Han (1480-

1511) tahta çıktı. Onun yazlık merkezi Sırderya boyundaki Sarayçik şehriydi370. Burındık Han uzun süren saltanatı süresince Güney Kazak bozkırına ve Sırderya boyundaki şehirlere hâkim olmak isteyen Muhammad Şibanî ile defalarca çatıştı. 1470’li yıllardan XV. yüzyılın sonuna kadar devam eden uzun ve sebatlı mücadelelerden sonra Otrar, Yesi, Arkuk ve Uzgend Muhammed Şibanî’de; Sıgnak, Savran ve Suzak Kazak Hanında kaldı. Yine aynı dönemde 1482-1485 yıllarında Timurlularla mücadele eden Doğu Çağatay Hanı Yunus Kazakistan’ın güneyindeki Taşkent ve Sayram’ı zapt etti. Muhammed Şibanî’nin müttefiki olan Yunus Han’ın oğlu Ahmed Alaş Han Yedisu ve Tanrı Dağları civarında yaşayan Kırgızlar başta olmak üzere Kazak hâkimiyetini tanıyan kabileleri boyunduruk altına almak için 1480’li yıllardan 1490’lı yılların başlarına kadar Kazaklarla defalarca savaştı371. XVI. yüzyılın başlarında Muhammed Şibanî’nin Timurluların içerisinde bulunduğu siyasî karışıklıklardan faydalanarak Maveraünnehir’de hâkimiyeti ele geçirmeye başlamasıyla güç dengesi değişmeye başladı. Böylece Muhammed Şıbanî 1503-1504, 1505-1506 ve 1509-

1510 yıllarında gerçekleştirdiği seferlerle Kazakları Sırderya’dan kuzeye atmayı başardı372. Burındık Han’ın iktidarının son yıllarında Canibek’in oğlu Kasım Sultan’ın Kazaklar arasındaki nüfuzu arttı. Bunun üzerine Yedisu bölgesindeki merkezi Karatal’da müstakil olarak hareket etmeye başladı. Kazak uruglarının Kasım Sultanı desteklemesi neticesinde mücadeleyi kaybeden Burındık Han Semerkant’a kaçmak zorunda kaldı ve bir süre sonra orada vefat etti.

Böylece Kazak Hanlığı’nda iktidar Canibek’in soyuna geçti373.

13.2. 3. Kasım Han ve Kazak Hanlığı’nın Yükselişi

Kazak Hanlığı en büyük gücüne Kasım Han (1511-1522) devrinde ulaştı. Doğu Deşt-i Kıpçak’taki bütün Türk kabileleri ilk kez bir devlet yönetimi altında birleşti. Nogaylar

370 Mirza Haydar Duğlat, Tarih-i Reşidî. Geride Bıraktıklarımızın Hikâyesi, İngilizceden Çev. Osman Karatay, Selenge Yayınları, İstanbul, 2006, s.448. 371İstoriya Kazahskoy SSR s Drevneyşih Vremen do Naşih Dney v Pyati Tomah, s.261-263; S. G. Klyashtorny - T. İ. Sultanov, a. g. e., s.267-278. 372İstoriya Kazahskoy SSR s Drevneyşih Vremen do Naşih Dney v Pyati Tomah, s.263-268; Osman Yorulmaz, a. g. m., s.448-449. 373Mirza Haydar Duğlat, Tarih-i Reşidî, s.447-449; İstoriya Kazahskoy SSR s Drevneyşih Vremen do Naşih Dney v Pyati Tomah, s.268. 252 arasındaki iç çatışmalardan dolayı bazı Mangıt urugları Kazakların hâkimiyetine girdi. Bazı verilere göre Kasım Han’ın tebaası yaklaşık 1 milyon kişiye ulaştı. Kasım Han, Muhammed Şibanî Han’ın Şah İsmail’e yenilmesinden sonra Şibanîlerin içerisine düştüğü karışıklıklardan faydalanarak Sırderya’nın en güneyinde yer alan şehirlerden Sayram’ı aldı (1513). Kasım Han devrinde Kazak Hanlığı en geniş sınırlarına ulaştı. Bu dönemde Hanlığın sınırları güneyde Sırderya’nın sağ kıyısına ulaşıyordu, güneydoğuda Yedisu’nun büyük kısmını kapsıyordu, kuzey ve kuzeydoğuda Ulatav ve Balkaş Gölü’nü geçerek Karkaralinsk dağlarına ulaşıyordu, kuzeybatıda ise Yayık Nehri havzasına dayanıyordu. Ayrıca onun devrinde Moskova Büyük Knezi III. Vasiliy’e gönderilen elçiler aracılığıyla Ruslarla ilk diplomatik ilişkiler de kuruldu. Kasım Han’ın vefatından sonra Kazak Hanlığı’nın tahtına çıkan oğlu Mamaş Han’ın iç çatışmalar sonucu hayatını kaybetmesi yüzünden oldukça kısa süren iktidarının ardından

Canibek’in Edik Sultan’dan torunu Tahir Han (1523-1532) başa geçti374.

13.2.4. Tahir Han’ın İktidarı Devrinde Kazak Hanlığı

Tahir Han diplomatik ve askeri yetenekten yoksundu. Bu yüzden Özbeklerle ve daha önce Kasım Han’ın müttefiği olan Mangıt mirzalarıyla ve Doğu Çağatay hanlarıyla çatıştı. 1524’te Nogay Ordası’na saldırdı ise de bozguna uğrayarak Kazak Hanlığı’nın güneyindeki Koçkar’a çekildi. Bu mağlubiyetle halk üzerindeki otoritesini kaybettiği için Taşkent hükümdarı Keldi Muhammed’den yardım istedi. Onun desteği ile nüfuzunu arttırmasına rağmen doğuda Kırgızlarla anlaşarak Taşkent’e sefer hazırlıklarına başladı. Kendisine karşı kurulan ittifakı öğrenen Keldi Muhammed hızlı bir harekatla Talas üzerinden Kazak topraklarına girdi. Yesi şehri yakınlarında yapılan savaşta Tahir Han’ın kuvvetlerini ağır bir mağlubiyete uğrattı. Kazak Hanı bozkıra çekilmek zorunda kaldı. Böylece Sırderya’nın güney bölgesindeki topraklar Keldi Muhammed’in hâkimiyetine girdi (1525/26). Bu hadiseden sonra Kazak kabilelerinin desteğini kaybeden Tahir Han Kırgızlara dayanarak Yedisu’da tutunmaya

çalıştı375. 13.2.5. Haknazar Han’ın İktidarı Devrinde Kazak Hanlığı

Tahir Han’ın 1533 yılında vefat etmesinden sonra yerine kardeşi Buydaş Han (1533- 1534) geçti. Onun kısa iktidarından sonra Kazak sultanları arasında iç çekişmeler yaşandı. 1537

374İstoriya Kazahskoy SSR s Drevneyşih Vremen do Naşih Dney v Pyati Tomah, s.268-271. 375İstoriya Kazahskoy SSR s Drevneyşih Vremen do Naşih Dney v Pyati Tomah, s.271-272; S. G. Klyashtorny - T. İ. Sultanov, a. g. e., s.279-285. 253 yılında Özbeklerle ittifak kuran Doğu Türkistan Hükümdarı Abdurrşid Han Yedisu’ya hâkim olmak ve Kazaklara tâbi olan Kırgızları cezalandırmak üzere Kazak Hanlığı’na saldırdı.

Issıkgöl civarında yapılan savaşta Kazakları bozguna uğrattı376. Kasım Han’ın oğullarından Haknazar Han (1538-1580) devrinde Kazak Hanlığı yeniden güçlendi. Haknazar Han Nogay Ordası’ndaki iç mücadelelerden faydalanarak birçok Nogay mirzasını kendi tarafına çekti ve Kazak Hanlığı’nın topraklarını Yayık Nehri’nin sol tarafına kadar genişletti. 1550-1560’lı yıllarda Doğu Türkistan hükümdarı Abdurreşid Han Yedisu ve Issıkgöl bölgelerini Kazak ve Kırgızlardan almak amacıyla mücadele etti. Çatışmalardan birinde Abdurreşid Han’ın oğlu Abdullatif öldürüldü. Abdurreşid Han buna karşılık olarak Kazakları ve Kırgızları ağır bir mağlubiyete uğrattı. Kazak ve Kırgızlara karşı mücadele Abdurreşid Han’ın halefleri döneminde de devam etti. Aynı dönemde Yedisu üzerine Kalmukların (Oyratlar) da yağma akınları oldu. Tüm bu saldırılara rağmen Haknazar Han 1570’li yılların sonuna doğru Çu ve Talas bölgelerinin batı kısmını hâkimiyeti altında tutmayı başardı377. Haknazar Han Sibir Hanı Küçüm’ün saldırgan faaliyetlerine karşı Buhara Hanı II. Abdullah ile barış yaptı. Böylece güneybatı sınırlarını güvence altına aldı. 1579 yılında II. Abdullah Han Taşkent Hâkimi Baba Sultan ile taht mücadelesine girdi. Haknazar Han Şibanîleri zayıflatmak amacıyla her ikisini de destekledi. Bu siyaseti anlayamayan II. Abdullah Han Yesi ve Savran şehirlerini Kazak Hanı’na hediye etti. Ancak Kazak Hanı’nın II. Abdullah Hanı desteklediğini öğrenen Baba Sultan adamlarını göndererek 1580’de Haknazar Hanı ve yanındaki Kazak sultanlarını öldürttü. Haknazar Han’ın uzun süren iktidarı devrinde Rus Çarlığı Kazan, Astarhan ve Sibir hanlıklarını zapt ederek Kazak topraklarına yaklaştı. Bunun neticesinde çok sayıda Nogay, Başkırt ve Sibirya Tatarı Kazak bozkırlarına göç etti. Aynı dönemde Karakalpaklar da Sırderya taraflarında yurtlandılar378.

13.2.6. Tevekkel Han’ın İktidarı Devrinde Kazak Hanlığı

Haknazar Han’dan sonra Canibek’in Cadik Sultan’dan olan torunu 80 yaşındaki Şıgay, Kazak Hanı oldu. Ne var ki, Şıgay Han müttefiği II. Abdullah Han’ın Baba Sultan üzerine yaptığı başarılı sefer esnasıda hayatını kaybetti (1583). Ancak oğlu Tevekkel Baba Sultanı

376Muhammed Bilal Çelik, “Yarkend Hanlığı”, Avrasya’nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Haz. Harunnisa Alan – İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.642. 377İstoriya Kazahskoy SSR s Drevneyşih Vremen do Naşih Dney v Pyati Tomah, s.273-375; S. G. Klyashtorny - T. İ. Sultanov, a. g. e., s.287-293. 378İstoriya Kazahskoy SSR s Drevneyşih Vremen do Naşih Dney v Pyati Tomah, s.275-276. 254 yakalatarak öldürttü. Tevekkel Han (1583-1598) Sırderya boyundaki ve Türkistan bölgesindeki şehirleri ele geçirmek amacıyla sebatlı bir mücadele yürüttü. Neticede 1598 yılında Buhara Hanı II. Abdullah’ın ölümünün ardından amacına ulaştı. Böylece Sırderya boyu ile Yesi, Sayram, Taşkent ve Andican dâhil Kazakistan’ın güneyindeki şehirler Kazak Hanlığı’nın hâkimiyetine girdi379.

13.2.7. İşim Han’ın İktidarı Devrinde Kazak Hanlığı

Tevekkel Han’ın 1598 yılında ölümünün ardından kardeşi İşim Kazak Hanı oldu. İşim Han 1603 yılında Baki Muhammed ve 1611-1612 yıllarında da İmamkulu Han’ın Taşkent’i Kazaklardan geri almak amacıyla yaptıkları saldırılara başarıyla karşı koyarak Buhara Hanlığı ordularını iki kez mağlup etti. İşim Han Türkistan Vilayeti’nde hüküm sürerken, 1613 yılında Taşkent Hâkimi Tursun Sultan kendini Kazak Hanı olarak ilan etti. Bazı Kazak grupları da onu destekledi. Kalmukların Kazak Hanlığı’nın doğu ve kuzeydoğu sınırlarını tehdit eden saldırıları nedeniyle İşim Han Tursun Han’ın Taşkent ve çevresindeki faaliyetlerine bir süreliğine göz yummak zorunda kaldı. Hatta Buhara Hanı İmamkulu’dan aldığı destekle Andican’da ayaklanma çıkaran Abılay Sultan’a karşı her iki Kazak Hanı ittifak kurdular. Abılay Sultan 1623 yılında İmamkulu Han’ın Taşkent seferine katıldı. Ne var ki savaş esnasında Kazaklar tarafından bozguna uğratılarak kaçtı ve Tursun Han Buhara kuvvetlerini ağır bir mağlubiyete uğrattı. 1624 yılında Tursun Han ve İşim Han Abılay Sultan’ı cezalandırmak amacıyla Andican üzerine ortaklaşa bir sefer icra ettiler. Zor duruma düşen Abılay Sultan İmamkulu Han’dan yardım istedi. Bunun üzerine Andican’a doğru hareket eden Buhara ordusu Kazaklar tarafından mağlup edildi ise de Andican ele geçirilemedi. Tursun Han ile İşim Han arasındaki ittifak 1627 yılında sona erdi. Zira Kalmuklar üzerine yaptığı seferden dönen İşim Han Tursun Han’ın gönderdiği kuvvetler tarafından pusuya düşürülmek istendi. Ancak Sayram yakınlarında cereyan eden savaşta İşim Han zafer kazandı. Taşkent’i kuşatan İşim Han Tursun Hanı yakalayarak öldürttü. Böylece Kazak Hanlığı’nı kendi iktidarı altında yeniden birleştirdi. Ne var ki kendisi de kısa bir süre sonra vefat etti (1628)380.

379S. G. Klyashtorny - T. İ. Sultanov, a. g. e., s.297-300; Osman Yorulmaz, a. g. m., s.455-456. 380İstoriya Kazahskoy SSR s Drevneyşih Vremen do Naşih Dney v Pyati Tomah, s.282-286; S. G. Klyashtorny - T. İ. Sultanov, a. g. e., s.301-306; Osman Yorulmaz, a. g. m., s.457-459. 255

13.2.8. Cihangir Han ve Kalmuklarla Mücadelesi

İşim Han’dan sonra Kazak Hanlığı’nın durumu çok daha fazla kötüleşti. İç karışıklıklar çoğaldı ve Kalmuklar bir süreliğine Yedisu’nun bir kısmını işgal ederek buradaki göçer Kazak ve Kırgızları boyunduruk altına aldılar. Buhara orduları Taşkent’i ele geçirip Kazakları sıkıştırdıysalar da, Kazak hanlarından biri olan Cihangir Han Buhara Hanını Kalmuklara karşı mücadele etmek için askeri ittifak kurmanın şart olduğuna ikna etti. Cihangir Han hayatının büyük bir kısmını Kalmukların saldırılarına karşı koymakla geçirdi. Neticede bu mücadelelerden biri esnasında hayatını kaybetti (1652). Cihangir Han’ın vefatından sonra Kazak tahtına çıkan Bahadur (Batur) Han (1652-1680) devrinde Çungar Hanlığı’nda iç mücadeleler sebebiyle Kalmukların Kazak topraklarına büyük çaplı saldırıları sözkonusu olmadı381.

13.2.9. Tavke Han’ın İktidarı Devrinde Kazak Hanlığı

1680 yılında Kazak Hanlığı’nın tahtına Cihangir Han’ın oğlu Tavke Han (1680-1715) çıktı. Yeni Han kabile gruplarının beylerinin desteğine dayanarak hâkimiyetini güçlendirmeye çalıştı. Etrafını beylerle çeviren Tavke Han ayrılıkçı hareketlere karşı mücadele etti. Onun devrinde Kazak birliği Kırgız ve Kara Kalpaklarla birlikte güçlenerek, Çungar Hanlığı’nı kuran Kalmukların Kazak topraklarına yaptıkları saldırıları belli oranda etkisiz hale getirildi. Ne var ki Kalmukların ardı arkası kesilmeyen saldırıları, iç çatışmalar, Özbek hanları ile istikrarsız münasebetler ve Kazak topraklarının kuzey, batı ve doğusundaki Rus askeri tahkimatları Kazakistan’ın iktisadi ve siyasî durumunda mühim zorluklar meydana getirdi. Ülkenin birliğini sağlamak için mücadele eden Tavke Han zamanında yapılan önemli ıslahatlardan biri olarak örf ve geleneklere dayanan hukukun yasaları, kanunların ve yönetim sisteminin ana prensipleri ve devletin teşkilatlandırılma esasını oluşturan Yedi Yargı’nın yürürlüğe girmesiydi382.

381İstoriya Kazahskoy SSR s Drevneyşih Vremen do Naşih Dney v Pyati Tomah, s.286-289; S. G. Klyashtorny - T. İ. Sultanov, a. g. e., s.307, 312-314; Osman Yorulmaz, a. g. m., s.459-460. 382S. G. Klyashtorny - T. İ. Sultanov, a. g. e., s.319-328; İstoriya Kazahskoy SSR s Drevneyşih Vremen do Naşih Dney v Pyati Tomah, s.334-341. 256

13.2.10. Kazak Hanlığı’nın Cüzlere Ayrılması

Tavke Han’ın 1715 yılında vefat etmesinden sonra Kazak Hanlığı’nın başına Kayıp Han (1715-1718) geçti. Onun kısa iktidarı devrinde iç çekişmeler ve Kalmukların saldırıları devam etti. Kayıp Han’ın ölümünden sonra Kazak tahtına Tavke Han’ın oğlu Bolat Han (1718-1730) çıktı. Cüzler arasında siyasî birliğin sağlanamaması neticesinde 1723 yılında Kalmuklar Kazak Hanlığı’nın büyük bir kısmını işgal ettiler. Büyük bir yıkım yapan Kalmuklar çok sayıda insanı katlettiler. Kazak cüzlerini hâkimiyeti altında birleştirme çabaları neticesiz kalan Bolat Han 1729 yılında Kalmuklara karşı elde ettiği zaferden sonra vefat etti. Onun ölümünden sonra yerine geçen oğlu Ebu’l-Membet Han ile Küçük Cüz’ün başıdaki Ebu’l-Hayr Han ihtilafa düştü. Kazak sultanlarına hâkimiyetini kabul ettiremeyen Ebu’l-Hayr Han 1731 yılında Küçük Cüz’ün bağımsızlığını ilan etti. Böylece Kazak Hanlığı Ulu, Orta ve Küçük Cüz olmak üzere

üç ayrı idareye bölündü383.

13.2.11. Kazak Cüzleri’nin Rus Hâkimiyetine Girmesi

1731-1740 yılları arasında bilhassa Çungar Hanlığı’nın saldırılarına karşı güçlü bir devletin desteğini sağlamak isteyen Kazak hanlarının girişimleriyle önce Küçük Cüz daha sonra Orta Cüz Rus İmparatorluğu’nun himayesi altına girdi. Böylece Kazak topraklarının Rusya’ya bağlanması süreci başladı. Küçük Cüz’de Ebu’l-Hayr Han’ın 1748 yılında Orta Cüz’den Barak Sultan tarafından öldürülmesinden sonra tahta Nurali Han (1748-1786) çıktı. Nurali Han’ın Rus yanlısı siyaseti ve uruklar arasında otoriteyi sağlayamaması yüzünden çok sayıda Küçük Cüz Kazağı 1782 yılında Sırım Batır yönetiminde büyük bir ayaklanma çıkardı. Ayaklanmayı bastırmakta zorlanan Nurali Han 1786 yılında Rus yönetimi tarafından azl edildi. Rusya tarafından Küçük Cüz’ün Hanı olarak atanan Erali Han (1790-1794) ve İşim Han (1796-1797) devirlerinde işler daha da karıştı. Bunun üzerine Küçük Cüz’ün bağlı olduğu Orenburg Askeri Valisi tarafından Han makamı lağvedildi. Bunun yerine Şura sistemi getirildi. Buna göre Küçük Cüz Ebu’l-Hayr Han’ın oğlu Ayçuvak Sultan’ın başkanı olduğu her boydan ikişer beyin ve bir Rus temsilcinin katıldığı Şura tarafından yönetilmeye başlandı. Ancak Nurali’nin oğlu Karatay’ın Han ilan edilmesini isteyen sultanların baskısı neticesinde yeniden Han atanması sistemine geçildi. Böylece Ayçuvak Sultan Han ilan edildi. Ancak Kazakların desteğini alan

383Osman Yorulmaz, Kazak Türkleri ile Çarlık Rusya Arasındaki İlişkiler, TTK Yayınları, Ankara, 2013, s.91- 110. 257

Karatay Sultan onun Hanlığı’nı tanımadı. 1801 yılında Küçük Cüz Kazaklarından 10.000 çadır kadar bir grup Nurali Han’ın oğlu Bökey Sultan idaresinde Rusya’nın izniyle yurtlarını terk ederek Yayık ile İdil Nehirleri arasında Narınkum denilen bölgeye göç ettiler. Böylece Bökey Ordası meydana geldi. Cantöre Sultan (1805-1809)’ın Han makamında kaldığı kısa süreden sonra Küçük Kazak Cüzüne Rus köylüleri yerleştirmek amacıyla Novoiletsk yolunun yapımına başlandı. 1812 yılında Küçük Cüz’de Han olarak Ayçavuk’un oğlu Şirgazi atandı. 1815 yılından itibaren Arıngazi Kazaklar arasında lider olarak ön plana çıkmaya başladı. Ancak 1823 yılında müzakere yapmak için gittiği St. Petersburg’da tutuklandı ve hapse atıldı. Bundan bir yıl sonra Rus İmparatorunun fermanıyla Küçük Cüz’de hanlık makamı ilga edildi384. Orta Cüz’de de Kazak hâkimiyetinin Rusya’ya geçmesi süreci uzun sürdü. Önce Kalmuklar 1740-1741 yıllarında Orta Cüz’e saldırarak burayı yaklaşık 15 yıl hâkimiyet altında tuttular. 1758 yılında Mançular Çungar Hanlığı’nı ortadan kaldırınca Orta Cüz bu tehditten kurtuldu. Ne var ki, Orta Cüz’e giren Mançu Ordusu karşısında tutunamayan Kazak yöneticileri (Ebu’l-Mambet Han ve Abılay Sultan) bu kez temsilcilerini Pekin’e yollayarak Çin’e tâbi olmak zorunda kaldılar. Abılay Han (1771-1781) Mançularla siyasî ve iktisadi münasebetleri geliştirdi. Resmî olarak Rus İmparatorluğu’na bağlılığını da devam ettirdi. Ayrıca yaptığı idari düzenlemelerle Orta Cüz’de otoritesini güçlendirdi. Bu sayede Sırderya boylarındaki Türkistan, Suzak, Sayram ve Çimkent gibi şehirleri yeniden Kazak topraklarına bağladı. Abılay Han’dan sonra Orta Cüz’ün başına geçen oğlu Vali Han Kazaklar arasında birliği sağlayamadı. Neticede 1822 yılında Orta Cüz Rus İmparatorluğu tarafından ılga edilerek Sibir Kırgızları Eyaleti olarak

Rusya’ya dâhil edildi385. Ulu Cüz ise 1723 yılından itibaren Çungar Hanlığı’na tâbi olmuştu. 1758 yılından itibaren de Çungar Hanlığı’nı ortadan kaldıran Mançuların idaresi altına girmişti. 1770’li yıllar boyunca Ulu Cüz’ün büyük bir kısmında Orta Cüz Hanı Abılay’ın nüfuzu arttı. Daha sonra Ulu Cüz topraklarının önemli bir kısmını oluşturan Güney Kazakistan sahasında yer alan Türkistan, Sayram, Çimkent ve çevresi Taşkent Hükümdarı Yunus Hoca’nın idaresi altına girdi. Ne var ki, 1806 yılında Taşkent’i ele geçiren Alim Han bahsi geçen Güney Kazakistan sahasını Hokand Hanlığı’na bağladı. 1830 yılında Mumammed Ali Han’ın Mançularla yaptığı anlaşmadan sonra İli havzasındaki bazı Ulu Cüz Kazakları da Hokand Hanlığı’na tâbi hale geldi. Nihayet Rus İmparatorluğu 1853 yılından 1865’e kadar Ak-Mescid, Tokmak, Bişkek, Suzak, Çimkent,

384Osman Yorulmaz, a. g. m., s.463-467. 385Osman Yorulmaz, a. g. m., s.467-470.

258

Evliya-Ata, Türkistan ve Taşkent’i işgal ederek Ulu Cüz topraklarının büyük bir kısmını idari sistemine dâhil etti386.

386Osman Yorulmaz, a. g. m., s.470-471.

259

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti Bu bölümde Sibir Hanlığı’nın sınırları; İbak Han ve Sibir Hanlığı’nın kuruluşu; Sibir Hanlığı’nda Taybuğaoğullarının iktidarı devresi; Küçüm Han ve Sibir Hanlığı’nda Şıbanoğullarının hâkimiyeti ele geçirmesi; Sibir Hanlığı’nın Rus Çarlığı tarafından işgal edilmesi; Kazak Hanlığı’nın kuruluşu ve sınırları; 16-17. yüzyıllarda tahta çıkan Kazak hanlarının iktidarları devirlerinin önemli olayları; Kazak Hanlığı’nın cüzlere ayrılması ve 18- 19. yüzyıllarda Kazak topraklarının Rusya’nın hâkimiyeti altına girmesi süreci gibi konular anlatılmıştır.

260

Bölüm Soruları 1) Sibir Hanlığı’nın kurucusu kimdir?

a) Mar Bek b) İbak Han c) Ebu’l-Hayr Han d) Küçüm Han e) Kasım Han

2) Sibir Hanlığı’nın işgaliyle ilgili olarak verilen aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? a) Rus Çarlığı Sibir Hanlığı’nın işgali için Moskova’da nüfuz sahibi olan Stragonovlar ailesini görevlendirmiştir. b) Ruslar Sibirya’nın işgali için Yermak Timofeeviç adlı Don Kozaklarının Atamanı ile işbirliği yapmışlardır. c) Sibir Hanlığı 1582 yılı sonbaharında işgal edildi. d) Küçüm Han Sibir Hanlığı için mücadeleye devam etti ve Mangıtların yardımıyla 1598 yılında Sibir Hanlığı’nı geri almayı başardı. e) Rus yönetimi 1583 yılında Sibirya’ya 500 kişilik takviye kuvveti gönderdi.

3) Kazak Hanlığı ……….ve ………. bölgelerinde kuruldu. Yukarıda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir? a) Fergana ve Çadak b) Kozıbaşı ve Yedisu c) Maveraünnehir ve Harezm d) Aral ve İdil-Ural e) İrtış ve Tobol

4) Kazak Hanlığı en geniş sınırlarına hangi hanın döneminde ulaşmıştır? a) Canibek Han b) Haknazar Han c) Burındık Han d) Kasım Han e) Tavke Han 5) Tavke Han tarafından yürülüğe sokulan hukuk düzenlemesinin adı nedir? a) Yedi Yargı b) Kanunnâme-î Kazak c) Kazak Yasası d) İslam Hukuku e) Töre

6) Tevekkel Han ile ilgili olarak verilen aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur ?

a) Tevekkel Han devrinde Yesi, Sayram, Taşkent ve Andican şehirleri Kazak Hanlığı’nın hâkimiyetine girdi. b) Tevekkel Han Kazak Hanlığı’nın sınırlarını batıda İdil Nehri’ne kadar genişletti. c) Tevekkel Han Yarkend Hanı Abdurreşid ile Kalmuklara karşı ittifak kurdu.

261

d) Tevekkel Han Taşkent’i ele geçirmek için Buhara Hanı II. Abdullah’a karşı giriştiği savaşı kaybetti ve yeğeni Baba Sultan tarafından öldürüldü. e) Tevekkel Han devrinde Kazak Hanlığı Kalmuklar tarafından işgal edildi.

7) İşim Han’la ilgili olarak aşağıda verilen ifadelerden hangisi yanlıştır?

a) Kalmukların saldırılarına karşı koymaya çalışmıştır. b) İç isyanlarla uğraşmak zorunda kalmıştır. c) Taşkent’i ele geçirmek isteyen Buhara hanlarını mağlup etmiştir. d) Kalmuk tehdidinden dolayı Taşkent’te kendisini Han olarak ilan eden Tursun Sultan’a müdahalede bulunmamıştır. e) 1628 yılında Sayram yakınlarında Tursun Sultan tarafından pusuya düşürülerek öldürülmüştür.

8) Aşağıdaki şehirlerden hangisi Sibir Hanlığı’nın ilk başkentidir?

a) Tümen (Çimgi Tura) b) İsker (Sibir) c) Kaşlık d) Yavlu Tura e) Kasım Tura

9) Kazak cüzlerinin yöneticilerinin Rusya’nın himayesine girmek istemelerinin sebebi nedir?

a) Rusya’nın desteği ile Kazak Hanlığı’nda hâkimiyet sağlamak istemeleri, b) Rusya’nın Kazak topraklarını işgal etmesinden çekinmeleri, c) Kalmukların (Çungar Hanlığı) saldırılarına karşı güçlü bir devletin himayesine girerek korunmak istemeleri, d) Çin yayılmasına karşı Rusya’nın koruması altına girmek istemeleri, e) Ekonomik krizden dolayı Rusya’nın maddi desteğini sağlamak istemeleri.

10) Türkistan hanlıklarından hangisi 19. yüzyılın ilk yarısında Ulu Cüze ait Güney Kazak bozkırını hâkimiyet altına almıştır?

a) Buhara Hanlığı b) Hive Hanlığı c) Hokand Hanlığı d) Taşkent Hanlığı e) Çungar Hanlığı

Cevaplar 1) b 2) d 3) b 4) d 5) a 6) a 7) e 8) a 9) c 10) c

262

14.ALTIN ORDA’NIN MİRASÇILARI 4: KIRIM HANLIĞI

263

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? 14.1. Kırım Hanlığı’nın Kuruluşu ve Osmanlı Devleti’nin Himayesine Girmesi 14.2. Kırım Hanlığı’nın Sınırları 14.3. Kırım Hanlığı’nın Siyasî Tarihi 14.3.1. Osmanlı Devleti’nin Kefe’yi Fethi ve I. Mengli Giray’ın Kırım Hanı Olması 14.3.2. Muhammed Giray’ın İktidarı Devrinde Kırım Hanlığı 14.3.3. Saadet Giray’ın İktidarı Devrinde Kırım Hanlığı 14.3.4. Sahib Giray’ın İktidarı Devrinde Kırım Hanlığı 14.3.5. Devlet Giray’ın İktidarı Devrinde Kırım Hanlığı 14.3.6. II. Muhammed Giray’ın İktidarı Devrinde Kırım Hanlığı 14.3.7. İslâm Giray’ın İktidarı Devrinde Kırım Hanlığı 14.3.8. II. Gazi Giray’ın İktidarı Devrinde Kırım Hanlığı 14.4. 17. Yüzyılda Kırım Hanları 14.5. 18. Yüzyılda Kırım Hanlığı 14.6. Kırım Hanlığı’nın Rus İmparatorluğu Tarafından İşgal Edilmesi

264

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular 1) Kırım Hanlığı’nın kuruluşu ve sınırları hakkında bilgi veriniz?

2) Kırım Hanlığı’nın Osmanlı Devleti’nin himayesine girmesi ne şekilde olmuştur, açıklayınız?

3) 16. yüzyılda Kırım Hanlığı’nın siyasi tarihi hakkında bilgi veriniz?

4) 17. yüzyılda Kırım Hanlığı’nın siyasi tarihi hakkında bilgi veriniz?

5) 18. yüzyılda Kırım Hanlığı’nın siyasi tarihi hakkında bilgi veriniz?

265

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Kırım Hanlığı’nın Kuruluşu, Kırım Hanlığı’nın nasıl Kazanım okuyarak ve Sınırları ve Osmanlı kurulduğunu, sınırlarını ve araştırarak geliştirilecektir. Devleti’nin Himayesine Osmanlı Devleti’nin Girmesi himayesine ne şekilde girdiğini öğrenmek.

16. Yüzyılda Kırım Hanlığı’nın 16. yüzyılda Kırım Hanlığı’nın Kazanım okuyarak ve Siyasi Tarihi siyasi tarihi hakkında genel araştırarak geliştirilecektir. bilgi sahibi olmak.

17. Yüzyılda Kırım Hanlığı’nın 16. yüzyılda Kırım Hanlığı’nın Kazanım okuyarak ve Siyasi Tarihi siyasi tarihi hakkında genel araştırarak geliştirilecektir. bilgi sahibi olmak.

18. Yüzyılda Kırım Hanlığı ve 18. yüzyılda Kırım Hanlığı’nın Kazanım okuyarak ve Rusların Kırım’ı İşgal Süreci siyasi tarihi ve bu çerçevede araştırarak geliştirilecektir. Kırım’ın Rus işgaline uğraması süreci hakkında genel bilgi sahibi olmak.

266

Anahtar Kavramlar

• Kırım Hanlığı

• Hacı Giray

• Kefe

• Osmanlı Devleti

• Rusya

• Kırım Tatarları

267

14.1. Kırım Hanlığı’nın Kurulışu ve Osmanlı Devleti’nin Himayesine Girmesi

Tarih kaynaklarının birçoğu Kırım Hanlığı’nın Kırım Yarımadası’nın yöneticisi olan Hacı Giray tarafından Litvanya Kralı IV. Kazimir’in desteğiyle 1440’lı yılların başlarında kurulduğunu iddia etmektedirler387. Esasında onun Kırım’da müstakil bir hanlık tesis etmesinde başını Barın ve Şirin kabilelerinin çektiği Kırım Yarımadası’nda yurtlanmış Tatarların desteğinin büyük katkısı oldu. Bununla birlikte 1470’li yıllarda Kırım Yarımadası’nın güney sahilindeki toprakları (1475’te Kefe) ele geçiren Osmanlı Devleti Kırım Hanlığı’nın iç ve dış siyasetine nüfuz etmeye başladı. Osmanlı padişahları Kırım tahtına çıkacak hanların belirlenmesi hakkına sahiptiler. Kırım tahtına çıkacak Han’ın Osmanlı padişahından özel bir berat alması gerekiyordu. Ayrıca Kırım Hanının oğullarından birinin İstanbul’da rehin olarak kalması gerekiyordu. Osmanlı padişahları hanlara ve onların ailelerine iaşeleri için maddi yardımlarda bulunuyorlardı. Osmanlı padişahları Kırım hanlarını kontrolleri altında tutmak için Kefe Kalesi’nde kendi emirlerinde bulunan belirli miktarda askeri kuvvet tutuyorlardı. Neticede XVI. yüzyılın başlarından itibaren Kırım Hanlığı Osmanlı Devletinin Doğu Avrupa siyasetinin belirleyici unsuru ve bölgedeki silahlı gücü haline geldi. Nitekim Kırım ordusu Osmanlı sultanlarının seferlerine düzenli olarak katılmak zorundaydı388.

14.2. Kırım Hanlığı’nın Sınırları

Kırım hanlarının hâkimiyet sahası öncelikle Kırım yarımadasının bozkır kısmını ve Kırım dağlarının kuzey kuşağını kapsıyordu. Kırım Yarımadası’nın güney sahilleri Hanlığa ait değildi. Önce Cenevizlerin hâkimiyetinde bulunan bu bölge, 1475’den itibaren Osmanlı Devleti’nin kontrolüne girdi. Hanlığın sınırları doğuda Moloçnaya Voda Nehri’ne kadar, kuzeyde Dnyeper’in sol tarafında İslam Kermen Kalesini aşarak Konskie Vodı Nehri’ne kadar, batıda ise Akkerman yakınında Bug Nehri’ne ulaşıyordu. Kırım Hanlığı’nın güneyinde

387Seyyid Mehmed Rıza, Es-Seb‘ü’s-Seyyâr Fî Ahbâr-ı Mülûki’t-Tatar (Tenkitli Metin Neşri, İnceleme), Haz. Yavuz Söylemez, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ege Üniversitesi SBE Yayınlanmamış Doktora Tezi, İzmir, 2016, s.103-107; Abdulgaffar Kırımî, Umdet’ul-Ahbâr (Transkripsiyon, Faksimile), Haz. Derya Derin Paşaoğlu, Kazan, 2014, s.278b; Halim Giray, Gülbün-i Hânân, İstanbul, 1327, s.3-7; V. D. Smirnov, Krımskoe Hanstvo pod Verhovenstvom Otomanskoy Portı do Naçala XVIII Veka, S. Peterburg, 1887, s.226-228; Muzaffer Ürekli, Kırım Hanlığı’nın Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi (1441-1569), TKAE Yayınları, Ankara, 1989, s.1-13; Ahmet Mutlu, “Hacı Giray”, TDV İslâm Ansiklopedisi, C.14, İstanbul, 1996, s.474-475. 388Bkz.: Halil İnalcık, “Yeni Vesikalara Göre Kırım Hanlığı’nın Osmanlı Tâbiliğine Girmesi ve Ahidname Meselesi”, Belleten, C. VIII, Sayı: 30, Ankara, 1944, s.185-229; Alan Fisher, Kırım Tatarları, Çev. Eşref B. Özbile, Selenge Yayınları, İstanbul, 2009, s.16-27. 268

Osmanlı Devleti, doğusunda Ulu Orda (sonraları Astarhan Hanlığı ve Nogay Ordası), kuzeyinde Moskova Knezliği ve batısında Litvanya Krallığı ile Lehistan bulunuyordu389.

14.3.Kırım Hanlığı’nın Siyasî Tarihi

14.3.1. Osmanlı Devleti’nin Kefe’yi Fethi ve I. Mengli Giray’ın Han Olması

1466’da Hacı Giray’ın vefatından sonra Kırım tahtına büyük oğlu Nur Devlet Giray çıktı. Ancak küçük biraderi I. Mengli Giray onun hâkimiyetine karşı çıktı ve 1468’de Kırım tahtını ele geçirdi. Bu durumda Nur Devlet Giray Kırım’dan kaçtı ve hâkimiyeti geri alabilmek için müttefikler aramaya başladı. Bilhassa Ulu Orda hanlarının ve Litvanya Büyük Knezi IV. Kazimir’in desteğini sağlamaya çalıştı. Buna karşılık I. Mengli Giray ise Moskova Büyük Knezi III. İvan Vasiliyeviç’le ittifaka girdi. Neticede Nur Devlet Giray 1476 yılında bütün Kırım Hanlığı’na hâkim olmayı başardı. I. Mengli Giray ise Kefe’ye kaçarak Cenevizlere sığındı. Bu arada Fatih Sultan Mehmed’e müracaat ederek onu Kefe’yi fethetmeye davet etti. Bunun üzerine Cenevizliler I. Mengli Giray’ı hapsettiler. Ancak Karadeniz’i bir Türk gölü haline getirmek isteyen Osmanlı Padişahı, Sadrazam Gedik Ahmed Paşa’yı 300 gemiyle Kefe’yi fethetmeye yolladı. Neticede Kefe’yi Cenevizlerden alan Osmanlı ordusu sayesinde I. Mengli Giray hapisten kurtuldu ve Gedik Ahmed Paşa’nın desteğiyle 1478 yılında Kırım tahtını yeniden ele geçirdi. I. Mengli Giray 1484 yılında Baserabya bölgesinde Kili ve Akkerman kalelerinin Osmanlı ordusu tarafından fethedilmesinde büyük katkı sağlayarak Padişaha vefasını gösterdi. Ayrıca kayınpederi olduğu Yavuz Sultan Selim’in Osmanlı tahtına çıkmasına da yardım etti. I. Mengli Giray 1502 yılında Ulu Orda üzerine sefer düzenledi ve Saray şehrini yıkarak Altın Orda’nın devamı niteliğindeki bu hanlığa son verdi. III. İvan’ın ölümünden sonra

1507 yılında Moskova’ya karşı Litvanya Kralı IV. Kazimir ile ittifak tesis etti390.

14.3.2. Muhammed Giray’ın İktidarı Devrinde (1514-1523) Kırım Hanlığı

I. Mengli Giray’ın 1514 yılında vefat etmesinden sonra yerine geçen oğlu I. Muhammed Giray 1517 yılında Moskova üzerine bir ordu yolladı ve Ruslara büyük darbeler indirdi. Ancak

389D. M. İshakov, Tyurko-Tatarskie Gosudarstva XV-XVI vv., İzdatelstvo İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2004, s.24-25. 390Geniş bilgi için bkz: V. D. Smirnov, a. g. e., s.251-390; Müneccimbaşı Ahmet Dede, Müneccimbaşı Tarihi. Sahaif-ül-Ahbar fî Vekayi-ül-a‘sâr, C. II, Haz. İsmail Erünsal, Tercüman Gazetesi Yayınları, İstanbul, (Tarihsiz), s.381-383; Abdulgaffar Kırımî, Umdet’ul-Ahbâr, s.278b-279a. 269 bir yıl sonra Knez Vasiliy İvanoviç Tatarları mağlup etmeyi başardı. Bunun üzerine iki taraf arasında barış yapıldı. I. Muhammed Giray 1521 yılında biraderi Kazan Hanı Sahib Giray’la birlikte Moskova’yı kuşattı. Zor durumda kalan Rusların isteği ile barış yapıldı. Buna karşılık Rus Knezi Vasiliy Kırım Hanı’na yıllık vergi ödemeyi kabul etti. Muhammed Giray bu zaferden bir yıl sonra Astarhan’ı ele geçirdi. Ancak Kırım’a dönerken Nogaylar tarafından öldürüldü

(1523)391. 14.3.3. Saadet Giray’ın İktidarı Devrinde (1524-1532) Kırım Hanlığı

I. Muhammed Giray’ın ölümünün ardından Kırım Hanlığı’nın başına oğlu Gazi Giray geçti. Ancak Kırım ahalisi Osmanlı Padişahı’na müracaat ederek ondan han tayin etmesini talep etti. Bunun üzerine 1524 yılının Nisan ayında Osmanlı ordusunun desteğiyle Kırım tahtına I. Muhammed Giray’ın biraderi İstanbul’da yaşayan I. Saadet Giray çıktı. Bununla birlikte Osmanlı Padişahı Kanunî Sultan Süleyman Gazi Giray’ı amcasının yanında kalgay, yani veliaht olarak tayin etti. Ancak Saadet Giray yeğenini öldürttü. I. Saadet Giray Perekop bölgesinde Nogayların saldırılarına engel olmak amacıyla istihkamlar inşa ettirdi. 1531-1532 yıllarında I. Saadet Giray’ın akrabalarından İslam Giray ayaklandı ve Azak civarında yapılan çarpışmalarda

üstünlük sağlayarak Kırım Hanlığı’na hâkim olunca Saadet Giray İstanbul’a kaçtı392.

14.3.4. Sahib Giray’ın İktidarı Devrinde (1532-1551) Kırım Hanlığı

İslam Giray’ın faaliyetlerinden Kanuni Sultan Süleyman hoşnutsuz idi. Bu yüzden İslam Giray Padişaha müracaat ederek saltanattan feragat edince eski Kazan Hanı (1521-1524) I. Sahib Giray Kırım tahtına çıkması için görevlendirildi. Böylelikle Kırım Hanı olan I. Sahib

Giray biraderi İslam Giray’ı önce kendine kalgay tayin etti ise de daha sonra onu öldürttü393. Bununla birlikte onun iktidarı devri (1532-1551) sükunetle geçti. Uygulamaya soktuğu düzenleme ile Kırım Yarımadası sakinlerinin göçebe hayat yaşamasını yasakladı394.

391Giray Saynur Derman, “Kırım Hanlığı”, Avrasya’nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Haz. Hayrunnisa Alan - İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.328-329. 392Abdulgaffar Kırımî, Umdet’ul-Ahbâr, s.279b; Halim Giray, Gülbün-i Hânân, s.35-36. 393Abdulgaffar Kırımî, Umdet’ul-Ahbâr, s.280a; Halim Giray, Gülbün-i Hânân, s.37-38. 394Alan Fisher, a. g. e., s.68-71. 270

14.3.5. Devlet Giray’ın İktidarı Devrinde (1551-1577) Kırım Hanlığı

Sahib Giray’ın iktidarının son döneminde başta Sadrazam Rüstem Paşa ve Kefe Valisi Kasım Paşa olmak üzere Osmanlı yönetimi ile arası bozulmuştu. I. Mengli Giray’ın İstanbul’da bulunan torunu I. Devlet Giray bu durumdan istifade ederek Kırım tahtına çıkmak istiyordu. Bu amaçla Osmanlı Yönetimi’nin desteğiyle Kefe’ye gelerek kendini Kırım Hanı ilan etti. O sırada Kabardin bölgesinde seferde bulunan Sahib Giray ve oğlu Gazi Giray aceleyle Bahçesaray’a dönerken onun emriyle Taman’da öldürüldüler. Daha sonra sâbık Han’ın bütün ailesi katledildi395. Devlet Giray (1551-1577) 1552 yılında Rusların Kazan’ı ele geçirmesine engel olmak amacıyla Moskova’ya saldırdıysa da başarılı olamayarak geri çekilmek zorunda kaldı. Neticede Kazan Ruslar tarafından ele geçirildi. İki yıl sonra Astarhan Hanlığı’nı boyunduruk altına alan Ruslar, 1556 yılında onu da tamamen ortadan kaldırdılar. Bu sırada Kırım Hanlığı’nı baskı altında tutmayı başardılar. Kazan ve Astarhan’ın birbiri ardına Rus hâkimiyeti altına girmesi üzerine İdil boyu Tatarlarının istiklaline kavuşması için hem Osmanlı Devleti’ne hem de Kırım Hanı’na çok sayıda müracaat oldu. İran üzerinden Mekke’ye hac yolculuğu tehlikeli olduğu için Astarhan güzergâhını kullanan Türkistanlı Müslüman Türkler de Osmanlı Padişahı’ndan Astarhan’ı Rus işgalinden kurtarması için yardım istediler. Neticede Veziriazam Sokullu Mehmed Paşa’nın inisiyatifiyle Don-Volga nehirlerinin birbirine en yakın geldiği Perevolok bölgesinde bir kanal kazılarak birleştirilmesi amacıyla yapılması amaçlanan Kanal Projesi ve sonrasında da yapılacak seferle İdil boyu Tatarlarının Rus boyunduruğundan kurtarılması düşüncesiyle harekete geçildi. Kırım Hanı’nın desteğiyle 1569 yılında harekete geçen Osmanlı Ordusunun başında Kefe Valisi Kasım Paşa bulunuyordu. Perevolok mevkiinde kanal kazılmaya girişilse de gerek soğukların başlaması gerekse de Kırım Hanı’nın olumsuz tutumu üzerine Osmanlı askerlerinin moralinin bozulması sebebiyle kanal kazma işine son veren Kasım Paşa doğrudan Astarhan üzerine yürümeye karar verdi. Ne var ki Osmanlı Ordusu Astarhan’a yaklaştığı esnada Rusların İran Şahı ile anlaşarak bir ordu sevk ettiği ve Nogayların gizlice Ruslarla anlaştığı haberleri ulaşınca Kasım Paşa geri çekilmeye karar verdi. Geri çekiliş esnasında çok sayıda Osmanlı askeri soğuktan ve açlıktan dolayı şehid oldu. Kanal Projesi ve Astarhan seferinin başarısızlıkla sonuçlanmasının sorumluluğu Osmanlı ordusunun muvaffakiyete ulaşması halinde Padişah’ın İdil boyuna doğrudan hâkim olması durumunda

395Abdulgaffar Kırımî, Umdet’ul-Ahbâr, s.283a-283b; Halim Giray, Gülbün-i Hânân, s.50; Muzaffer Ürekli, a. g. e., s.40-44. 271

Kırım Hanlığı’nı da ortadan kaldırabileceğini hesap ederek olumsuz davranan Kırım Hanı’nın

üzerine yüklendi396.

14.3.6. II. Muhammed Giray’ın İktidarı Devrinde (1577-1584) Kırım Hanlığı

Devlet Giray Kırım Hanlığı’nda etkili olan Şirin kabilesini, Nogayları ve Appak soyunu kendine bağlamayı başararak uzun süre iktidarda kalmayı başardı. Onun 1577 yılında vefat etmesi üzerine yerine oğlu II. Muhammed Giray Kırım Hanı (1577-1584) oldu. O Osmanlı İmparatorluğu’nun 1579’daki İran seferine katılarak destek verdi. Bununla birlikte Kırım Hanlığı’nın içerisinde Nogaylar başta olmak üzere ona karşı muhalefet ortaya çıktı. II. Muhammed Giray’ın biraderi Alp Giray’ı kalgay yapması gerekirken Saadet Giray’ı veliaht tayin etmesi üzerine Alp Giray ona karşı ayaklandı. Bu arada 1583 yılında Osmanlı Devleti’nin İran seferine katılması için III. Murad’dan davet almasına rağmen oğlu ’ı sefere yolladı. Kendisi de Ruslara saldırı düzenledi. Bu durum Padişahın hoşuna gitmedi. Bunun üzerine Kefe’ye gelen Özdemiroğlu Osman Paşa Muhammed Giray’ın hanlıktan azl edildiğini ve yerine biraderi İslam Giray’ın atandığını bildiren fermanı getirdi. Alp Giray da Osmanlı Paşasını destekledi. II. Muhammed Giray Osmanlı Padişahının iradesine karşı koyamayınca İdil boyundaki Nogaylara sığınmak istedi, ancak Alp Giray tarafından yakalanarak öldürüldü.

Böylece İstanbul’dan gelen II. İslam Giray (1584-1588) Kırım tahtına oturdu397.

14.3.7. II. İslam Giray’ın İktidarı Devrinde (1584-1588) Kırım Hanlığı

Yeni Kırım Hanı II. İslam Giray’ın durumu da sağlam değildi. 1584 yılı yazında II. Muhammed Giray’ın oğulları Saadet Giray, Safa Giray ve Murad Giray Kırım Nogaylarıyla yarımadayı tahrip ettiler ve Bahçesaray’ı ele geçirdiler. Saadet Giray Kırım Hanı olarak ilan edildi. Ne var ki, II. İslam Giray Sultan III. Murad’ın askeri desteğiyle hâkimiyetini muhafaza edebildi. İsyancı Giraylar Saadet Giray’ı Kırım Han’ı olarak kabul eden Rus Çarı Fedor İvanoviç’in koruması altına girdiler. Onlardan Murad Giray ise Astarhan’a sığınmak zorunda kaldı. Han iktidarının prestijinin azalması 1584 yılındaki ayaklanmadan sonra baskılara maruz kalan Kırımlı asilzadelerin memnuniyetsizliğini arttırdı. İsyancı hanzadelerin ve Sultanın

396Halil İnalcık, “Osmanlı-Rus Rekabetinin Mensei ve Don-Volga Kanalı Tesebbüsü (1569)”, Belleten, C. XII, Sayı: 46, Ankara, 1948, s.349-402; Dinçer Koç, “Aşağı İdil Boyunda Hâkimiyet Mücadelesi ve Astarhan (Hacı Tarhan) Hanlığı, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, Cilt:12, Sayı:1, İzmir, 2012, s.480-484. 397Abdulgaffar Kırımî, Umdet’ul-Ahbâr, s.284b; V. D. Smirnov, a. g. e., s.436-443; Halil İnalcık, “Kırım Hanlığı, İslam Ansiklopedisi, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1977, s.748-749. 272 yanına İstanbul’a kaçmaya başladılar. Han’a bağlı kalan asilzadeler arasında yalnızca Şirin kabilesinin temsilcileri bulunuyordu. Bu durum Kırım Hanlığı’nın askeri gücünü oldukça azaltıyordu. Üstelik aynı sıralarda Dnyeper boylarındaki Kozakların saldırıları da söz konusuydu398.

14.3.8. II. Gazi Giray’ın İktidarı Devrinde (1588-1596, 1597-1608) Kırım Hanlığı

Kırım Hanlığı’nın siyasî istikrarı ancak 1588 yılında İslam Giray’ın vefatından sonra tahta çıkan II. Muhammed Giray’ın oğullarından II. Gazi Giray’ın iktidarı devrinde (1588- 1596) sağlandı. İstanbul’dan Sultan III. Murad’ın beratıyla Kırım’a gelen yeni Han’ın kalgayı biraderi Feth Giray, nureddini ise daha evvel göç eden mirzaların bir kısmı ile birlikte Kırım’a dönmüş olan Safa Giray oldu. II. Gazi Giray derhâl Kırım asilzadelerinin büyük bir çoğunluğuyla uzlaşı sağladı. II. Muhammed Giray’ın oğullarının taraftarlarından Kutlu Giray Şirin, Debış Kulioğlu ve Arsanay Diveyoğlu Han’ın yakın çevresinde yer aldılar. II. İslam Giray’ın taraftarları ise Kefe’ye oradan da İstanbul’a kaçmak zorunda kaldılar. 1590 yılında Han’ın Giray hanedanından en büyük dayanağı olan Safa Giray’ın ve yakın adamlarından Arsanay’ın ölmelerinin ardından kalgay Feth Giray ile münasebetleri bozuldu. Buna rağmen 1594 yılında Osmanlı Devleti’nin Avusturya seferine katılarak Yanıkkale’nin fethinde büyük yararlılık gösterdi. Bir yıl sonra 1595 yılında Boğdan’daki ayaklanmayı da bastırdı. Ancak 1596 yılında Osmanlı ordusunun düzenlediği Eğri Seferi’ne katılmayınca Veziriazam Sinan Paşa’nın da telkiniyle Sultan III. Mehmed tarafından azledilerek yerine Feth Giray (1596-1597) atandı. Kırım tahtına çıkan yeni Han Feth Giray yeğenlerinden (’ın oğulları) Baht Giray’ı kalgay ve Selamet Giray’ı da nureddin olarak belirledi. Ancak Kırım’da otoriteyi sağlayamadı. Bu arada Feth Giray’ı Kırım tahtına çıkması için destekleyen Veziriazam Sinan Paşa azledilip yerine İbrahim Paşa geçince İstanbul’dan elde ettiği desteği de kaybetti. Böylece Sultan III. Mehmed II. Gazi Giray’ı yeniden Kırım Hanı olarak tayin etti. Onun ikinci Hanlık dönemindeki (1597-1608) ilk icraatı kendisine karşı koymaya çalışan Feth Giray ve ailesini yakalatarak idam ettirmek oldu. Ayrıca kendisine muhalif olarak gördüğü Saadet Giray’ın oğlu Devlet Giray ve Şirin Beyi Kutlu Giray gibi bazı asilzâdeleri öldürttü. Kalgay Selamet Giray Kırım Hanlığı’ndan kaçarak hayatta kalmayı başardı. Bu hadiselerden sonra II. Gazi Giray oğullarından Tohtamış Giray’ı kalgay, Sefer Giray’ı da nureddin olarak tayin etti. Kırım Hanı Osmanlı ordusunun 1598-1599 yıllarında düzenlediği Avusturya seferine katılarak Uyvar

398Halim Giray, Gülbün-i Hânân, s.55-56; Halil İnalcık, “Kırım Hanlığı”, s.749; Alan Fisher, a. g. e., s.72-73.

273

Kalesi’nin fethine yardımcı oldu. Daha sonra 1602 yılında Macaristan seferinde büyük hizmetlerde bulundu399.

14.4. 17. Yüzyılda Kırım Hanları

II. Gazi Giray 1608 yılında vefat edince İstanbul’da bulunan Devlet Giray’ın oğlu Selamet Giray Kırım Hanı olarak tayin edildi. Ancak onun iktidarı kısa sürdü. Zira 1610 yılında vefat etti. Bunun üzerine Osmanlı Sultanının beratıyla Canibek Giray Kırım Hanı olarak görevlendirildi. Canibek Giray Osmanlı Ordusunun 1617 yılında düzenlediği İran seferine katıldı. Kendisine muhalif gördüğü Saadet Giray’ın soyundan gelen Muhammed Giray ve Şahin Giray’ı hâkim oldukları Akkermen bölgesinden uzaklaştırdı. Şahin Giray İran’a kaçarak Şah Abbas’ın yanına sığındı. İstanbul’a gelen Muhammed Giray ise Rodos’a gönderilerek gözetim altında tutuldu. Bu hadiselerden sonra Canibek Giray Han Sultan Genç Osman’ın 1620-1621 yıllarında düzenlediği meşhur Lehistan seferine katıldı. Ancak bu seferden sonra Genç Osman katledilip yerine I. Mustafa geçince veziriazamlığa getirilen Mere Hüseyin Paşa Rodos’ta bulunan Muhammed Giray’ın Kırım Hanı (1623-1624) olarak tayin edilmesini sağladı. Azledilen Canibek Giray İstanbul’a geldi ise de sonradan Rodos’a gönderilerek gözetim altında tutuldu400. Kardeşi Muhammed Giray’ın Kırım Hanı olduğunu haber alan Şahin Giray da İran’dan Bahçesaray’a geldi ve kalgay olarak tayin edildi. Muhammed Giray ve Şahin Giray kardeşler kısa sürede tüm muhalifleri ortadan kaldırdılar. Ancak onların Osmanlı topraklarına saldırabileceklerine dair şayialar çıkınca İstanbul’daki Padişah Sarayında Rodos'ta bulunan Canibek Giray’ın tekrar Kırım Hanı yapılmasına karar verildi. Canibek Giray Kefe’ye geldi ise de Muhammed Giray ona karşı direndi ve Kırımlıların desteği ile başarılı olarak bir süre daha tahtını muhafaza etti. Ne var ki 1626-1628 yıllarında yeniden azl edilince bu kez Canibek Giray’a karşı direnişi kaybetti ve çatışma esnasında öldürüldü. Bunun üzerine Şahin Giray da Çerkeslerin yanına sığındı. Sonra da İstanbul’a gelerek affını istedi, ancak Rodos’ta mecburî ikâmete gönderilmekten kurtulamadı. Canibek Giray Han 1633-1634 yıllarına kadar tahtta kaldıktan sonra azledilerek Rodos’a gönderildi. Yerine ise Gazi Giray’ın oğullarından İnayet Giray geçti. Ancak Osmanlı İmparatorluğu aleyhine faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle o da

399Abdulgaffar Kırımî, Umdet’ul-Ahbâr, s.284b, 285a-285b, 286a; Halim Giray, Gülbün-i Hânân, s.60-63; V. D. Smirnov, a. g. e., s.436-443; Alan Fisher, a. g. e., s.73; Giray Saynur Derman, a. g. m., s.336-337. 400Abdulgaffar Kırımî, Umdet’ul-Ahbâr, s.286a-286b; V. D. Smirnov, a. g. e., s.444-466; Giray Saynur Derman, a. g. m., s.338.

274 azledilerek yakalandı ve idam ettirildi (1637). Ondan sonra Selamet Girayın oğulları Bahadır Giray (1637-1640), IV. Muhammed Giray (1640-1655) ve III. İslam Giray (1655-1665) ard ardına Kırım Hanlığı tahtına çıktılar401. III. İslam Giray Han Ak Çokmak liderliğinde başkaldıran Jana Kabilesinin isyanını bastırdı. Nureddin Adil Giray’ı Moskova üzerine sefere yolladı. Rusların Kırım kuvvetlerine mağlup olması üzerine Rus Çarı büyük bir haraç (sincap ve samur kürkleri, altın ve başka değerli hediyeler) karşılığında barış yapmak zorunda kaldı. III. İslam Giray Rusların yanı sıra Lehistan üzerine de bir saldırı düzenleyerek Lehleri mağlup etti. Leh Kralı ancak 200 bin altın ve başka değerli eşyalar karşılığında barışı sağlayabildi. Ayrıca Kırım Hanlığı’na senelik haraç ödemeyi de kabul etti. Askeri başarılarıyla dikkat çeken İslam Giray’ın vefatından sonra IV. Muhammed Giray 1655 yılında ikinci kez Kırım Hanı oldu. Muhammed Giray’ın Osmanlı Ordusunun 1662-1663 yıllarında düzenlediği Uyvar seferine bizzat kıtılmayarak yerine oğlu Canibek’i göndermesi onun Osmanlı Veziriazamı Fazıl Ahmed Paşa nezdinde itabarını zedeledi. Bunun üzerine 1665 yılında Osmanlı Padişahı IV. Mehmed’in fermanıyla azledildi ve yerine Adil Giray atandı. Adil Giray’ın Kırım Hanı olmasında Fazıl Ahmed Paşa’ya yakın Kırımlı İslam Ağa’nın rolü büyüktü. Ancak buna rağmen Adil Giray İslam Ağa’yı ve bazı Şirin kabilesi mensubu mirzaları öldürttü. Onun katliamlarından korkan Kırımlı asilzadeler mallarını bırakarak kaçtılar. Şikayetler Osmanlı Sarayına ulaşınca Padişah adına onların mallarının iade edilmesi ve Kırım’a geri dönüşlerinin sağlanması için bir ferman çıkarıldı. Ne var ki, Padişahın emirlerini dinlemeyince azledilerek Rodos’a sürgün edildi. Yerine ise Selim Giray Han (1670- 1677) geçti. Selim Giray Han 1672 yılında Osmanlı ordusunun Lehistan seferine katılarak Bar

Kalesini zaptetti. Ardından 1674 yılında Padişah IV. Mehmed’in Hotin seferine katıldı402. 1677 yılında Kırım Hanlığı’nın başına Murad Giray geçti. Murad Giray II. Viyana Seferine katıldı. Ancak seferin icraasında Osmanlı Veziriazamı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ile anlaşmazlığa düştü. Viyana önlerine kadar gelen Osmanlı-Kırım kuvvetleri büyük gânimetler elde etti. Ne var ki, Kırım kuvvetlerinin ekseriyetinin zor durumda bulunan Abaza Hüseyin Paşa’ya yardıma gitmeyerek gânimetlerle geri dönmesi Osmanlı ordusunun başarısızlıkla geri çekilmesinde önemli rol oynadı. Bu durum Murad Giray’ın Kırım Hanlığı tahtından azledilmesine yol açtı (1683). Onun yerine II. Hacı Giray geçti. Ancak o da Kırımlı asilzadelerin taleplerini karşılamayınca Kırım ahalisinin de destek verdiği bir iç isyanla karşı

401Abdulgaffar Kırımî, Umdet’ul-Ahbâr, s.286b, 287a-287b, 288a; V. D. Smirnov, a. g. e., s.467-561; Halim Giray, Gülbün-i Hânân, s.82-104; Halil İnalcık, “Kırım Hanlığı”, s.749. 402Abdulgaffar Kırımî, Umdet’ul-Ahbâr, s.288a-288b, 289a-289b; V. D. Smirnov, a. g. e., s.561-585; Halil İnalcık, “Kırım Hanlığı”, s.750; Giray Saynur Derman, a. g. m., s.341-342. 275 karşıya kaldı ve Bahçesaray’ı terk ederek Mangup Kalesi’ne çekildi. Memnuniyetsizlerin Osmanlı Sarayına şikayetleri üzerine de azledildi. Onun yerine Rodos’ta bulunan Selim Giray ikinci kez Kırım Hanı olarak tayin edildi (1684). Selim Giray Rusların Kırım’a saldırılarını geri püskürttü. Daha sonra Hanlıktan çekilince yerine II. Saadet Giray geçti. O da 1691’de azledilince Safa Giray Kırım Hanı (1691-1694) oldu. Bu sıralarda Osmanlı İmparatorluğu kutsal ittifak kuran Avusturya, Lehistan ve Rusya ile üç cephede savaşıyordu403.

14.5. 18. Yüzyılda Kırım Hanlığı

1694 yılında Kırım tahtına yeniden çıkan Selim Giray’ın üçüncü iktidarının ilk yıllarında Kırım kuvvetlerinin desteklediği Osmanlı Ordusu Ruslara karşı üstünlüğünü kaybetti. Bunun neticesinde Özi ve Azak kaleleri Rusların kontrolüne girdi. Ayrıca 1699 yılında imzalanan Karlofça Antlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu Kırımlıların Lehistan’a saldırmasına engel olmayı taahhüt etti. Bu hadiselerden kısa bir süre sonra Selim Giray’ın tahttan çekilmesi üzerine Kırım Hanlığı’nın başına II. Devlet Giray (1699-1702) geçti. Ancak 1702 yılında tahttan feragat edince Selim Giray dördüncü kez Kırım tahtına çıkmayı başardı (1702-1704). Onun 1704 yında vefat etmesi üzerine yerine kısa süre içerisinde önce II. Gazi Giray (1704- 1707), sonra da Kaplan Giray (1707-1708) geçti. Kaplan Giray’ın Kabartay’daki savaşta yenilgiye uğraması azledilmesine sebep oldu. Bunun üzerine II. Devlet Giray ikinci kez Kırım Hanlığı’nın tahtına çıktı. 1711 yılında Baltacı Mehmed Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusunun Ruslar üzerine yaptığı Prut Seferine katıldı. Bu seferde yaptığı büyük hizmetlere rağmen 1713 yılında azledilerek Rodos’a sürgüne yollandı. Yeniden Han nasbolunan Kaplan Giray (1713-1716) döneminde Rusya ile akdolunan Edirne Anlaşmasıyla Kırım Hanlığı ile Rusya arasındaki sınır meselesi halledildi. Onun ardından Han tayin edilen Kara Devlet Giray (1716-1717), III. Saadet Giray (1717-1724) ve II. Mengli Giray’ın (1724-1730) ardından Kaplan Giray (1730-1736) üçüncü kez Kırım Hanı oldu. Onun iktidarının son yılında Ruslar iki koldan (Orkapı ve Azak) Kırım Hanlığı’na saldırdılar. Rus kuvvetlerinin üstünlüğü karşısında Kırım ordusu geri çekilince Akmescid ve başkent Bahçesaray dâhil birçok yerleşim yeri yağmalanarak tahrip edildi. Rus işgaline karşı koyamayan Kaplan Giray Osmanlı Padişahı tarafından azledildi ve yerine II. Feth Giray Kırım Hanı olarak tayin edildi. Bu arada Ruslar Osmanlı ordusunun Avrupa’da seferde olmasından faydalanarak Özi Kalesini zapt ettiler. Ayrıca Hotin yakınlarındaki Türk kuvverlerini mağlup ederek Azak Kalesini ele geçirdiler.

403Abdulgaffar Kırımî, Umdet’ul-Ahbâr, s.289b, 290a-290b; V. D. Smirnov, a. g. e., s.585-637; Halil İnalcık, “Kırım Hanlığı”, s.750; Alan Fisher, a. g. e., s.73-74. 276

Bahçesaray’ın tahribinden sonra II. Feth Giray tarafından geçici olarak Kırım Hanlığı’nın başkenti yapılan Karasu’nun düşmesi aynı zamanda onun azline sebep oldu (1737). Bu hadiselerden sonra Kırım tahtına ikince kez çıkarılan II. Mengli Giray Han döneminde Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasında 1739 yılında Belgrad Anlaşması yapıldı ve böylece Rusların Kırım’a saldırıları sona erdi. Bu anlaşmanın imzalanmasından kısa bir süre sonra II. Mengli

Giray vefat etti404. Rusya ile ciddi çatışmaların yaşanmadığı ancak iç çekişmelerin meydana geldiği yaklaşık otuz yıl içerisinde II. Selamet Giray (1739-1743), II. Selim Giray (1743-1748), Arslan Giray (1748-1756) Halim Giray (1756-1758), Kırım Giray (1758-1764), III. Selim Giray (1764-1767), Arslan Giray (1767, ikinci kez) ve Maksud Giray (1767-1768) birbiri ardına

Kırım Hanı olarak nasbolundular405.

14.6. Kırım Hanlığı’nın Rusya Tarafından İşgal Edilmesi Süreci

Kırım Giray 1768’de ikinci kez Kırım tahtına çıktığında Osmanlı İmparatorluğu Rusya’ya harp ilan etti. Bunun üzerine Kırım Hanı Ruslara saldırarak başarı kazandı ve 10.000 Rusu esir olarak ele geçirdi. Ancak bu hadiseden kısa bir süre sonra vefat edince yerine III. Selim Giray yeniden Kırım Hanı olarak tayin edildi. 1770 yılında Rusların Or Kapı güzergâhından gerçekleştirdiği ilk saldırı Osmanlı Komutanı Silahdar İbrahim Paşa’nın iyi savunmasıyla geri püskürtüldü ise de, Yedisan ve Edigey Tatarları ile anlaşan Ruslar Bucak’ı işgal etmeyi başardılar. Ruslar 1771 yılı ilkbaharında Or Kapı’da mevzilenen Türk kuvvetleri üzerine ikinci kez saldırıya geçti. Bu kez üstünlüğü elde ettiler ve Kırım’ı işgale başladılar. Bahçesaray, Gözleve, Perekop, Kefe, Kerç ve Yenikale birbiri ardına işgal edildi. III. Selim Giray Han İstanbul’a kaçmak zorunda kaldı. Osmanlı devlet adamları ile Rus temsilcilerinin 1772 yılında Bükreş’te yaptığı barış müzarekelerinden kesin sonuç alınamadı. Ne var ki, iki devletin 1774 yılında imzaladığı Küçük Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu Kırım Hanlığı’nın bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı. Bu karar Kırım Hanlığı topraklarının Rusya tarafından işgaline yönelik bir hazırlıktı. Anlaşmanın imzalanmasından sonra Kırım halkının onayı ile Sahib Giray Kırım Hanı olarak ilan edildiyse de bir yıl sonra mirzaların katı muhalefeti neticesinde tahttan indirildi. Onun yerine IV. Devlet Giray Han olarak seçildi. Ancak Rus

404Abdulgaffar Kırımî, Umdet’ul-Ahbâr, s.291a-291b; Halim Giray, Gülbün-i Hânân, s.110-171; V. D. Smirnov, Krımskoe Hanstvo pod Verhovenstvom Otomanskoy Portı v XVIII Stoletii, Odessa, 1889, s.1-68; Halil İnalcık, “Kırım Hanlığı”, s.750-751; Giray Saynur Derman, a. g. m., s.344-348. 405V. D. Smirnov, Krımskoe Hanstvo pod Verhovenstvom Otomanskoy Portı v XVIII Stoletii, s.69-144.

277 yönetcileri kendi taraftarları olmayan IV. Devlet Giray’ı tahttan indirmek istiyordu. Bu amaçla kendi himayelerinde olan Şahin Giray’ı Kuban bölgesinde ihdas ettikleri Nogay Hükümeti’nin başına geçirdiler. Şahin Giray Rusya’nın büyük yardımı ile IV. Devlet Giray’ı mağlup etti ve

1777 yılında Kırım tahtına çıkmayı başardı406. Şahin Giray 1783 yılı başlarında Han tahtından çekildi. Bu arada Ruslar Kırım, Koban ve Taman’ı zapt ettiler. Rus İmparatoriçesi II. Ekaterine aynı yıl bir beyanname yayınlayarak Kırım’ın ilhak edildiğini ilan etti. Bunun ardından bütün toprakları birbiri ardına işgal edilen Kırım Hanlığı ahalisi çok sayıda Tatar Türkü Osmanlı topraklarına göç etmeye başladı. Kırım’ı Rus işgalinden kurtarmak amacıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun 1787 yılında başlattığı savaşta mağlubiyete uğraması üzerine 1792 yılında Yaş Anlaşması yapıldı. Osmanlı İmparatorluğu bu anlaşmayla Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu kabul etmek zorunda kaldı407.

406V. D. Smirnov, Krımskoe Hanstvo pod Verhovenstvom Otomanskoy Portı v XVIII Stoletii,s.144-212; Halil İnalcık, “Kırım Hanlığı”, s.751; Alan Fisher, a. g. e., s.79-97. 407V. D. Smirnov, Krımskoe Hanstvo pod Verhovenstvom Otomanskoy Portı v XVIII Stoletii,s.219-246; Halil İnalcık, “Kırım Hanlığı”, s.751-752; Alan Fisher, a. g. e., s.97-103. 278

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti Bu bölümde Kırım Hanlığı’nın kuruluşu ve sınırları; Kırım Hanlığı’nın Osmanlı Devleti’nin himayesine girmesi süreci; 16. yüzyılda Kırım hanları; 17. yüzyılda Kırım Hanlığı’nın siyasi tarihi; 18. yüzyılda Kırım Hanlığı’nın durumu ve Kırım’ın Rus işgaline uğraması süreci gibi konular anlatılmıştır.

279

Bölüm Soruları 1) Kırım Hanlığı’nın kurucusu kimdir?

a) Hacı Giray b) Mengli Giray c) Nur Devlet Giray d) Saadet Giray e) Safa Giray

2) Kırım Hanlığı’nın Osmanlı Devleti’nin himayesi altında bulunmasıyla ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır? a) Kırım hanları Osmanlı padişahlarının yaptığı askerî seferlere düzenli olarak katılmak zorundaydılar, b) Osmanlı padişahları hanlara ve onların ailelerine iaşeleri için maddi yardımlarda bulunuyorlardı, c) Kırım tahtına çıkacak Han’ın Osmanlı Padişahından özel bir berat alması gerekiyordu, d) Kırım Hanının oğullarından birinin İstanbul’da rehin olarak kalması gerekiyordu, e) Kırım hanları Osmanlı Devlet bürokrasisinde padişahtan sonra geliyorlardı.

3) Kırım Hanlığı’nın sınırlarıyla ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır? a) Kırım Hanlığı’nın sınırları batıda Akkirman yakınında Bug Nehri’ne ulaşıyordu, b) Kırım Yarımadası’nın güney sahilleri önce Cenevizlilerin, 1475 yılından itibaren de Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetine girdi, c) Kırım Hanlığı’nın 17. yüzyılda doğu komşusu Ulu Orda (Taht İli) idi, d) Kırım Hanlığı’nın kuzeyinde Moskova Büyük Knezliği yer alıyordu, e) Kırım Hanlığı’nın batısında Litvanya Büyük Knezliği ve Lehistan bulunuyordu.

4) I. Mengli Giray’la ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi doğrudur? a) Kırım tahtını Fatih Sultan Mehmed’in desteği sayesinde elde edebilmiştir. b) Nur Devlet Giray’ı tahttan indirmek amacıyla Moskova Büyük Knezi III. İvan ile ittifak kurmuştur. c) 1476 yılında Nur Devlet Giray tarafından tahttan indirilince Cenevizlilere sığınmıştır. d) 1507 yılında düzenlediği seferle Moksova’yı ele geçirerek yakıp yıkmıştır. e) 1502 yılında Şeyh Ahmed Han’ı mağlup ederek Ulu Orda’ya son vermiştir.

5) 1521-1524 yıllarında Kazan Hanı oldu.

1532-1551 yılları arasında Kırım Hanlığı yaptı.

1540 yılında Kırım Yarımadası sakinlerinin göçebe hayat yaşamasını yasakladı.

Yukarıda verilen bilgiler hangi Kırım Hanı’na aittir? a) Saadet Giray

280

b) Sahib Giray c) İslam Giray d) Safa Giray e) I. Muhammed Giray

6) Osmanlı ordusunun 1569 yılında icra ettiği Don-Volga Kanalı’nın kazılması faaliyeti ve Astarhan seferine katılarak olumsuz tavırlarıyla kazı işinin ve seferin başarısız olmasında etkisi olan Kırım Hanı kimdir?

a) I. Safa Giray b) I. Devlet Giray c) I. Muhammed Giray d) II. Muhammed Giray e) II. İslam Giray

7) Osmanlı Devleti Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu hangi anlaşmayla tanımak zorunda kalmıştır?

a) 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması b) 1791 Ziştovi Anlaşması c) 1792 Yaş Anlaşması d) 1829 Edirne Anlaşması e) 1878 Berlin Anlaşması

8) Rusya İmparatorluğu Kırım’ı ne zaman işgal etmiştir?

a) 1792 b) 1774 c) 1739 d) 1829 e) 1783

9) Kırım Hanı II. Gazi Giray’ın aşağıda verilen akerî faaliyetlerin hangisinde şahsen yer almamıştır? a) 1594 Avusturya Seferi b) 1595 Boğdan Seferi c) 1596 Eğri Seferi d) 1598-1599 Uyvar Kalesi’nin fethi e) 1602 Macaristan Seferi

10) Aşağıdaki Kırım hanlarından hangisi Rus İmparatorluğu’nun desteğiyle IV. Devlet Giray’ı mağlup ederek tahta çıkmıştır?

a) Selamet Giray b) Bora Giray c) Kaplan Giray d) Şahin Giray

281

e) II. Mengli Giray

Cevaplar 1) a 2) e 3) c 4) d 5) b 6) b 7) c 8) e 9) c 10) d

282

KAYNAKÇA

1. Ana Kaynaklar

Abdulgaffar Kırımî, Umdet’ul-Ahbâr (Transkripsiyon, Faksimile), Haz. Derya Derin Paşaoğlu, Kazan, 2014.

Abdu’r-rezzak İbn İshak Semerkândî, “Matla’u’s-sâdeyn ve Mecma’ul-bahreyn”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.190-201.

Abu’l Qasem ibn ‘Ali ibn Mohammad al-Qashani, The History of Uljaytu, Edited by M. Hambly, Printed in Ziba Press, Tehran, 1969.

Alaaddin Ata Melik Cüveyni, Tarih-i Cihangüşa, Çev. Mürsel Öztürk, C.I, T.C. Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1988. Altınordu Devleti Tarihine Ait Metinler, Haz. W. de Tıesenhausen, Türkçeye Çev. İsmail Hakkı İzmirli, İstanbul, Maarif Matbaası, 1941. Barbaro i Kontarini o Rossii: k İstorii İtalo-Russkih Svyazey, İzdatelstva Akademii Nauk SSSR, Leningrad, 1971.

Ebû Abdullah Muhammed İbn Battûta Tancî, İbn Battûta Seyahatnâmesi, C. 1, Çev. A. Sait Aykut, YKY, İstanbul, 2004.

Ebü’l-Ferec İbnü’l-İbrî, Târîhu Muhtasari’d-Düvel, Çev. Şerafeddin Yaltkaya, TTK Yay., Ankara 2011.

El-Aynî, “Ikdu’l-Cûman”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı, İzvleçeniya iz Soçineniy Arapskih V. G. Tizengauzenom, T.1, Sanktpeterburg, 1884, s.475- 534.

En-Nuveyrî, “Nihâyetu’l-Ereb fî Fûnuni’l-Edeb”, T. 1, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı, İzvleçeniya iz Soçineniy Arapskih V. G. Tizengauzenom, Sanktpeterburg, 1884, s.128-171.

Hamdullah M. Kâzvinî, “Târîh-i Gûzîde”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.90-93.

Haydar İbn Ali Hüseyini Râzî, “Târîh-i Hayderî”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.213-218.

283

“Holmogorskaya Letopis – Dvinskoy Letopisets”, PSRL, T.XXXIII, İzdatelstvo “Nauka” Leningradskoe Otdelenie, Leningrad, 1977.

Ioann de Plano Karpini, İstoriya Mongolov, Vvedenie, Perevod i Primeçaniya A. I. Maleina, İzdanie A. S. Surova, S.Peterburg, 1911.

İbn Arabşah, Acâibu’l Makdûr (Bozkırdan Gelen Bela), Çev. D. Ahsen Batur, Selenge Yayınları, İstanbul, 2012.

İbn Arabşah, “Acâibu’l-Makdûr”, T. 1, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı, İzvleçeniya iz Soçineniy Arapskih V. G. Tizengauzenom, Sanktpeterburg, 1884, s.455- 474.

İbn Bibi (El-Hüseyin B. Muhammed B. Ali El-Ca’feri Er-Rugadi), El-Evamirü’l – Ala’iye Fi’l - Umuri’l – Ala’iyye (Selçuk Name) I, Çev. Mürsel Öztürk, T.C. Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1996.

İbn Haldûn, “Kitabu’l –İber divânu’l-mübtedâ ve’l-haber fî eyyamu’l-arab ve’l-acem ve’l- berber”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı, İzvleçeniya iz Soçineniy Arapskih V. G. Tizengauzenom, T.1, Sanktpeterburg, 1884, s.365-394.

İbnü’l-Esir, İslam Tarihi El-Kâmil Fi’t – Târih Tercümesi, C.12, Çev. Ahmet Ağırakça- Abdülkerim Özaydın, Bahar Yay., İstanbul, 1987.

İdegey Tatarskiy Narodnıy Epos, Per. S. Lipkin, Kazan, 1990.

Josaphat Barbaro, Anadolu’ya ve İran’a Seyahat, Çev. Tufan Gündüz, Yeditepe Yayınları, İstanbul, 2009.

Kâysunî-zâde Nidâî Remmâl Hoca, Târih-i Sâhib Giray Hân (Historie de Sahib Giray, Khan de Crimée de 1532 à 1551), Yay. Haz. Özalp Gökbilgin, Atatürk Üniversitesi Yay., Ankara, 1973.

Kniga Marko Polo, İzdatelstvo Nauka, Alma-Ata, 1990.

“Letopis po Lavrentievskomu Spisku”, PSRL, T.I, Sanktpeterburg, 1897.

“Letopis po Voskresenskomu Spisku”, PSRL, T.VII, Sanktpeterburg, 1856.

Letopisi Sibirskie, Sostavitel i Perevodçik E. İ. Dergaveça-Skop, Novosibirskoe Knijnoe İzdatelstvo, Novosibirsk, 1991.

“Letopis Sbornik, İmenuyemıy Patriarşeyu ili Nikonovskoyu Letopisyu”, PSRL, T.X, Sanktpeterburg, 1885.

“Letopisnıy Sbornik, İmenuemıy Patriarşeyu ili Nikonovskogo Letopisyu”, PSRL, T.XI, S. Peterburg, 1897.

“Letopisnıy Sbornik, İmenuemıy Patriarseyu İli Nikonovskoyu Letopisyu”, PSRL, T. XII, S- Peterburg, 1901.

284

“Lvovskaya Letopis”, Ç.2., PSRL, T.XX., S.-Peterburg, 1914.

Manghol-un Niuça Tobça’an (Yüan-Ch’ao Pi-shi) Moğolların Gizli Tarihi (Yazılışı: 1240) I, 2. bs., Terc. Ahmet Temir, TTK Yay., Ankara, 1986.

Marco Polo, Doğu ve Batı Kaynaklarında Çin Seyahati, Haz. Milton Rugoft, Çev. Hande Loddo, Kaknüs Yayınları, İstanbul, 2003.

Minhâcü’d-din Sirâc el-Cûzcânî, Tabakât-ı Nâsırî (Moğol İstilasına Dair Kayıtlar), Çev. Mustafa Uyar, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2016.

Mirza Haydar Duğlat, Tarih-i Reşidî. Geride Bıraktıklarımızın Hikâyesi, İngilizceden Çev. Osman Karatay, Selenge Yayınları, İstanbul, 2006.

“Moskovskiy Letopisnıy Svod Kontsa XV Veka”, PSRL, T.XXV, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1949.

Müneccimbaşı Ahmet Dede, Müneccimbaşı Tarihi. Sahaif-ül-Ahbar fî Vekayi-ül-a‘sâr, C. II, Haz. İsmail Erünsal, Tercüman Gazetesi Yayınları, İstanbul, (Tarihsiz).

Natanzî, “Muntahab at-tevârîh-i Muîni”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.126-139.

Nizamüddin Şâmi, Zafernâme, Çev. Necati Lugal, TTK Yayınları, Ankara, 1987.

Ötemiş Hacı, Çengiz-Nâme, Haz. İlyas Kamalov, TTK Basımevi, Ankara, 2009.

“Prodolhenie Letopisi po Voskresenskomu Spisku”, PSRL, T. VII, Sanktpeterburg, 1859.

“Prodolhenie Letopisi po Voskresenskomu Spisku”, PSRL, T. VIII, Sanktpeterburg, 1859.

Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T. I, Perevod s Persidskogo YU. P. Verhovskogo, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1952.

Raşid-ad-din, Sbornik Letopisey, T.II, Perevod s Pers. Yu. P. Verhovskogo, İzdatelsvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1960.

Raşid ad-Din, Sbornik Letopisey, T.III, Perevod s Pers. A. K. Arendsa, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1946.

Reşîdüddîn, “Câmi’u’t-Tevârîh”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II. İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.27-79.

285

Rüknüddîn Baybars, “Zûbdetu’l-Fikre fî Târîhi’l-Hicre”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı, İzvleçeniya iz Soçineniy Arapskih V. G. Tizengauzenom, T.1, Sanktpeterburg, 1884, s.76-123.

Seyyid Mehmed Rıza, Es-Seb‘ü’s-Seyyâr Fî Ahbâr-ı Mülûki’t-Tatar (Tenkitli Metin Neşri, İnceleme), Haz. Yavuz Söylemez, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ege Üniversitesi SBE Yayınlanmamış Doktora Tezi, İzmir, 2016.

Şerefüddin Ali Yezdî, “Zafernâme”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.144-189.

Şihabeddin b. Fazlullah El-Ömerî, Türkler Hakkında Gördüklerim ve Duyduklarım (Mesâliku’l Ebsâr), Çev. D. Ahsen Batur, Selenge Yay., İstanbul, 2014.

“Sofiyskiya Letopis”, PSRL, T.VI, Sanktpeterburg, 1853.

“Tipografskaya Letopis”, PSRL, T.XXIV, Petrograd, 1921.

Vassâf, “Târîh-i Vassâf”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.80-90.

Wilhelm Rubruk, Moğolların Büyük Hanına Seyahat, Çev. Ergin Ayan, Ayışığı Kitapları, İstanbul 2012.

Wilhelm de Rubruk, Puteşestvie v Vostoçnıya Stranı, Vvedenie, Perevod i Primeçaniya A. I. Maleina, S.-Peterburg 1911.

Wilhelm von Rubruck, The Journey, Translated by W. W. Rockhill, London, 1900.

Zeynu’d-dîn, “Târîh-i Güzîde”, Sbornik Materialov Otnosyaşçihsya k İstorii Zolotoy Ordı II, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıe V. G. Tizengauzenom i Obrabotannıe A. A. Romaskeviçem i S. L. Volınım, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1941, s.94-98.

2. Araştırma Eserler

Abdirov, Murat, Han Kuçum: İzvestnıy i Nyeizvestnıy, İzdatelstvo Jalın, Almatı, 1996.

Acar, Serkan, Kasım Hanlığı (1445-1681), IQ Yayınları, İstanbul, 2008.

Acar, Serkan, Kazan Hanlığı-Mokosva Knezliği Siyasi İlişkileri (1437-1552), TTK Yayınları, Ankara, 2013.

Acar, Serkan, “Kazan Hanlığı”, Avrasya’nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Haz. Hayrunnisa Alan – İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.248-284.

286

Acar, Serkan, “Sibir Hanlığı”, Avrasya’nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Haz. Hayrunnisa Alan – İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.388-406.

Ahmedov, B. D., Gosudarstvo Koçevıh Uzbekov, İzdatelstvo “Nauka” Glavnaya Redaktsiya Vostoçnoy Literaturı, Moskva, 1965.

Alpargu, Mehmet, “Nogay Ordası” Avrasya’nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Haz. Hayrunnisa Alan – İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.407-439.

Arat, Reşid Rahmeti, “Kasım Hanlığı”, İslâm Ansiklopedisi, C. 6, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1977, s.380-386.

Balar, Mişel, “Genueztsı i Zolotaya Orda”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.598-607.

Bartold, V. V., “Oçerk İstorii Semireçya”, Soçineniya, T.II, Ç.1, İzdatelstvo Vostoçnoy Literaturı, Moskva, 1963.

Barthold, V. V., Moğol İstilâsına Kadar Türkistan, Haz. Hakkı Dursun Yıldız, TTK Yay., Ankara, 1990.

Çelik, Muhammed Bilal, “Yarkend Hanlığı”, Avrasya’nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Haz. Harunnisa Alan – İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.632-673.

Derman, Giray Saynur, “Kırım Hanlığı”, Avrasya’nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Haz. Hayrunnisa Alan - İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.320-372.

Eberhard, Wolfram, Çin Tarihi, 3. bs., TTK Yay., Ankara 1995.

Fahreddin, Rizaeddin, Altın Ordu ve Kazan Hanları, Yayına Haz. İlyas Kamalov, Kaknüs Yayınları, İstanbul, 2003.

Fisher, Alan, Kırım Tatarları, Çev. Eşref B. Özbilen, Selenge Yayınları, İstanbul, 2009.

Grigoryev, A. P., “Zolotoordınskie Yarlıki: Poisk i İnterpretatsiya”, Tyurkologiçeskiy Sbornik 2005: Tyurkskie Narodı Rossii i Velikoy Stepi, İzdatelstvo Vostoçnaya Literatura, Mokva, 2006, s.74-142.

Grigoryev, A. P.; Grigoryev, V. P., Kollektsiya Zolotoordınskih Dokumentov XIV Veka iz Venetsii: İstoçnikovedçeskoe İssledovanie, İzdatelstvo Sankt-Peterburgskogo Universiteta, Sankt-Peterburg, 2002.

Grousset, Réne, Bozkır İmparatorluğu Attila - Cengiz Han - Timur, 4. bs., ev. Dr. M. Reşat Uzmen, Ötüken Yay., İstanbul, 1999.

Hudyakov, M., Oçerki po İstorii Kazanskogo Hanstva, İzdatelstva “İnsan”, Moskva, 1991.

İnalcık, Halil, “Kırım Hanlığı”, İslam Ansiklopedisi, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1977, s.746-756.

287

İnalcık, Halil, “Osmanlı-Rus Rekabetinin Mensei ve Don-Volga Kanalı Tesebbüsü (1569)”, Belleten, C. XII, Sayı: 46, Ankara, 1948, s.349-402.

İnalcık, Halil, “Yeni Vesikalara Göre Kırım Hanlığı’nın Osmanlı Tâbiliğine Girmesi ve Ahidname Meselesi”, Belleten, C. VIII, Sayı: 30, Ankara, 1944, s.185-229.

İshakov, D. M., Tyurko-Tatarskie Gosudarstva XV-XVI vv., İzdatelstvo İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2004.

İshakov, D. M., Vvedenie v İstoriyu Sibirskogo Hanstva. Oçerki, İzdatelstvo İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2006.

İstoriya Kazahskoy SSR s Drevneyşih Vremen do Naşih Dney v Pyati Tomah, T.2, İzdatelstvo “Nauka” Kazahskoy SSR, Alma-Ata, 1979.

İstoriya Kazahstana s Drevneyşih Vremen do Naşih Dney v Pyati Tomah, T. 2, İzdatelstvo “Atamura”, Almatı, 1997.

Kafalı, Mustafa, Altın Orda Hanlığı’nın Kuruluş ve Yükseliş Devirleri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1976.

Kamalov, İlyas, Altın Orda ve Rusya (Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi), Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2009.

Kamalov, İlyas, “Altın Orda Hanlığı’nda Hanedan Kadınları”, Ortaçağda Kadın, Ed. A. Çetin, Lotus Yayınevi, Ankara, 2011, s.593-604.

Kamalov, İlyas, Otnoşeniya Zolotoy Ordı s Hulaguidami, İnstitut İstorii AN RT, Kazan, 2007.

Kemaloğlu, İlyas, “Büyük Moğol İmparatorluğu”, Avrasya’nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.29-67.

Kemaloğlu, İlyas, “Altın Orda Devleti”, Avrasya’nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Haz. Hayrunnisa Alan-İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.98-149.

Karabusçenko, P. L., Astrahanskoe Tsarstvo, İzdateskiy Dom “Astrahanskiy Universitet”, Astrahan, 2009.

Klyashtornıy, S. G.; Sultanov, T. İ, Kazakistan. Türkün Üç Bin Yılı, 2. Bs., Çev. D. Ahsen Batur, Selenge Yayınları, İstanbul, 2004.

Koç, Dinçer, “Aşağı İdil Boyunda Hâkimiyet Mücadelesi ve Astarhan (Hacı Tarhan) Hanlığı, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, Cilt:12, Sayı:1, İzmir, 2012.

Koçekayev, B., Nogaysko-Russkie Otnoşeniya v XV-XVIII vv.,Alma-Ata, 1988.

Krasnov, Yu A., “Nyekotorıe Voprosı İstorii Zemledeliya u Jiteley Goroda Bulgara i ego Okrugi”, Gorod Bolgar: Oçerki İstorii i Kulturı, Mokva, İzd. Nauka, 1987.

288

Kurat, Akdes Nimet, IV-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve devletleri, TTK Basımevi, Ankara, 1972.

Kurat, Akdes Nimet, Topkapı Sarayı Müzesi Arsivindeki Altın Ordu, Kırım ve Türkistan Hanlarına Ait Yarlık ve Bitikler, DTCF Yayınları, İstanbul, 1940.

Kurat, Akdes Nimet, Türkiye ve İdil Boyu (1569 Astrahan Seferi, Ten-İdil Kanalı ve XVI-XVII. Yüzyıl Osmanlı-Rus Münasebetleri), DTCF Yayınları, Ankara 1966.

Mayorov, Aleksandr, “Zavoyevanie Russkih Zemel v 1237-1240 Godah”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.89-108.

Mayorov, Aleksandr, “Zavoyevatelnıy Pohod v Tsentralnuyu Yevropu: Voyennaya Sila i Taynaya Diplomatiya”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.113-135.

Mirgaliyev, İlnur M., Politiçeskaya İstoriya Zolotoy Ordı Perioda Pravleniya Toktamış Hana, İzdatelstvo AN RT, Kazan, 2003.

Mutlu, Ahmet, “Hacı Giray”, TDV İslâm Ansiklopedisi, C.14, İstanbul, 1996, s.474-475.

Nasonov, A. N., Mongolı i Rus. İstoriya Tatarskoy Politiki na Rusi, İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1940.

Nedaşkovskiy, Leonard, “Zemledelie, Skotovodstvo, Promıslı i Remeslo”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016.

Novoselyskiy, A. A., XVII. Yüzyılın Birinci Yarısında Moskova Devletinin Tatarlarla Mücadelesi, Ter. Kemal Ortaylı, Yay. Haz. Erhan Afyoncu-İlyas Kamalov, TTK Yayınları, Ankara, 2011.

Poçekayev, Roman Yu., Batıy Han, kotorıy nye bıl hanom, İzdatelstvo Yevraziya, Moskva- Saintpeterburg, 2018.

Poçekayev, Roman, “Pravo Zolotoy Ordı. Nalogooblojeniye. Pridvornıy Etiket i Protokol”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.179- 195.

Poçekayev, Roman, “Rastsvet Ulusa Djuçi: Pravlenie Uzbeka i Djanibeka”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.244-263.

Poçekayev, Roman, “Pervıe Praviteli Ulusa Djuçi”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.225-243.

Pohlyobkin, V. V., Tatarı i Rus 360 Let Otnoseniy Rusi s Tatarskimi Gosudarstvami v XIII-XVI vv. 1238-1598 gg. (Ot Bitvı na r. Sit do Pokoreniya Sibiri), İzdatelstvo “Mejdunarodnıe Otnoseniya”, Moskva, 2000.

Rahimzyanov, Bulat, “Kasım Hanlığı”, Avrasya’nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, Haz. Hayrunnisa Alan – İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.285-319.

289

Rahimzyanov, Bulat, “Meşçerskiy Yurt (Kasimovskoe Hanstvo)”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.787-796.

Reva, Roman, “Borba za Vlast v Pervoy Polovine XV v.”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.704-728.

Roux, Jean-Paul, Orta Asya Tarih ve Uygarlık, 2. bs., Çev. Lale Arslan, Kabalcı Yay., İstanbul 2006.

Safargaliyev, M. G., Raspad Zolotoy Ordı, Mordovskoe Knijnoe İzdatelstvo, Saransk, 1960.

Sayfetdinova, Elmira, “İslamskaya Kultura Zolotoy Ordı”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.457-463.

Smirnov, V. D., Krımskoe Hanstvo pod Verhovenstvom Otomanskoy Portı do Naçala XVIII Veka, S. Peterburg, 1887.

Smirnov, V. D., Krımskoe Hanstvo pod Verhovenstvom Otomanskoy Portı v XVIII Stoletii, Odessa, 1889.

Şpuler, Betold, Zolotaya Orda. Mongolı v Rossii. 1223-1502, Perevod s Nemets. M. S. Gatina, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016.

Tkaçev, V. N., “Karakorum v XIII Veke”, Mongolica Pamyati Akademika Borisa Yakovleviça Vladimirtsova 1884-1931, İzd. “Nauka” Glavnaya Redaktsi,ya Vostoçnoy Literaturı, Moskva 1986.

Trepavlov, V. V., İstoriya Nogayskoy Ordı, İzdatelskaya Firam “Vostoçnya Literatura” Ran, Moskva, 2002.

Trepavlov, Vadim, “Administrativnoe Ustroystvo. Organizatsiya Upravleniya”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.148-156.

Trepavlov, Vadim, “Obrazovanie Ulusa Djuçi”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.137-147.

Trepavlov, V. V., “Mangıtskiy Yurt (Nogayskaya Orda), Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.832-841.

Trepavlov, V. V., Stepnıe İmperii Evrazii: Mongolı i Tatarı, İzdatelstvo “Kvadriga”, Moskva, 2015.

Uskenbay, Kanat, “Levoe Krılo Ulusa Djuçi v XIII – Naçale XV Veka”, Zolotaya Orda v Mirovoy İstorii, İnstitut İstorii İm. Ş. Mardjani AN RT, Kazan, 2016, s.208-216.

Uskenbay, Kanat, Vostoçnıy Daşt-i Kıpçak v XIII – Naçale XV Veka. Problemı Etnopolitiçeskoy İstorii Ulusa Djuçi, İzdatelstvo “Fen” AN RT, Kazan, 2013.

290

Ürekli, Muzaffer, Kırım Hanlığı’nın Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi (1441-1569), TKAE Yayınları, Ankara, 1989.

Velyaminov-Zernov, V. V., İzsledovanie o Kasimovskih Tsaryah i Tsareviçah, Ç. 1, Sanktpeterburg, 1863.

Vernadsky, George, Moğollar ve Ruslar, Çev. Eşref Bengi Özbilen, Selenge Yayınları, İstanbul, 2007.

Vladimirtsov, B. Y, Cengiz Han, Çev. H. A. Ediz, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1950.

Yakubovskiy, A. YU., Altın Ordu ve Çöküşü, Çev. Hasan Eren, 2. Bs., TTK Basımevi, Ankara, 2000.

Yorulmaz, Osman, Kazak Türkleri ile Çarlık Rusya Arasındaki İlişkiler, TTK Yayınları, Ankara, 2013.

Yorulmaz, Osman, “Kazaklar ve Kazak Hanlığı”, Avrasya’nın Sekiz Asrı: Çengizoğulları, Haz. Hayrunnisa Alan – İlyas Kemaloğlu, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2016, s.440-481.

Yuvalı, Abdulkadir, İlhanlı Tarihi, Bilge Kültür Sanat Yay., İstanbul 2017.

Zaytsev, İlya Z., Astrahanskoe Hanstvo, 2. İzdanie, İspravlennoe, İzdatelsvo “Vostoçnaya Literatura” RAN, Moskva, 2006.

Zaytsev, İlya V., “Astrahan Hanlığı”, Çev. Zuharmukhamed Zardukhan, Türkler, C. 8, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s.460-467.

Zaytsev, İlya V., “Astarhan Hanlığı’nın Sınırları”, Çev. Serkan Acar, Tarih İncelemeleri Dergisi, C. XXIV, Sayı 2, İzmir, 2009, s.171-178.

291