. T.C ĐSTANBUL ÜN ĐVERS ĐTES Đ SOSYAL B ĐLĐMLER ENST ĐTÜSÜ SANAT TAR ĐHĐ ANAB ĐLĐM DALI
YÜKSEK L ĐSANS TEZ Đ
SĐRKEC Đ GARI’NIN ĐSTANBUL’DAK Đ GEÇ DÖNEM EKLEKT ĐK ANLAYI LA ĐN A ED ĐLEN ORYANTAL ĐST ÜSLUPTAK Đ YAPILAR ĐÇĐNDEK Đ YER Đ
HAZIRLAYAN ZEHRA H ĐLAL ÖZDENER 2501060078
TEZ DANI MANI YRD.DOÇ.DR. EM ĐNE NAZA DÖNMEZ
ĐSTANBUL 2010
ii Sirkeci Gar'ının Đstanbul'daki Geç Dönem Eklektik Anlayı la Đn a Edilen Oryantalist Üsluptaki Yapılar Đçindeki Yeri
Zehra Hilal Özdener
ÖZ
Osmanlı Đmparatorlu ğu 19.yüzyılda sosyal,siyasal ve kültürel alanlarda köklü de ği imler geçirmi tir. Bu dönemde Đmparatorlu ğun ba kenti Đstanbul Batı kaynaklı mimari akımların etkisiyle ekillenmeye ba lamı tır. Dönemin popüler mimari usluplarından biri olan Oryantalist uslubun Osmanlı mimarisine dahil olması da uzun zaman almamı tır Bu çalı mada 19. yüzyılın sonunda Oryantalist üslupla in a edilen ve Đstanbul'un ilk abidevi demiryolu binası olan Sirkeci Garı tarihsel ve mimari boyutuyla incelenmi tir. Geç dönem Osmanlı mimarisi ve Oryantalist üslubun Osmanlı mimarisine etkileri irdelenerek, Sirkeci Garı'nın Đstanbul'da Oryantalist uslupla in a edilen di ğer yapılar arasındaki konumu belirlenmeye çalı ılmı tır. Tezin birinci bölümünde Oryantlizmin,kavramsal,sanatsal ve mimari boyutlarına de ğinilmi tir. Đkinci bölümde,Geç Dönem Osmanlı Mimarisi ve Đstanbul'daki Oryantalist uslupla in a edilen yapıların bir de ğerlendirilmesi yapılmı . Üçüncü bölümde ise Sirkeci Garı fotograf,plan,rölöve gibi görsel malzeler,ar iv belgeleri ve akademik kaynaklar üzerinden de ğerlendirlerek incelenmi tir.
iii A Study on where the Sirkeci Train Station stands in relation to Buildings of the Orientalist Style representing the eclectic Notion in late Ottoman Istanbul
ABSTRACT
In the 19th century the Ottoman Empire has gone through fundamental changes in social, political and cultural spheres. In this era the imperial capital, Istanbul, has taken shape under the influence of architectural trends of Western origin. Not surprisingly, it has not taken long for the Orientalist style, one of the popular architectural styles of the time, to be part of the Ottoman architecture.
This thesis examines both historically and architecturally the Sirkeci Train Station, an example of the Orientalist style built at the end of the 19th century and which is also the first monumental railway building in Istanbul. Focusing on late Ottoman architecture and the impact of the Orientalist style on Ottoman architecture, we aim to find out where the Sirkeci Train Station stands in relation to other examples of the Orientalist style.
The first part of the thesis is on conceptual, artistic and architectural aspects of Orientalism. The second part is a general account of late Ottoman architecture and buildings of the Orientalist style erected in Istanbul. The last part studies the Sirkeci Train Station on the basis of visual materials –such as photos, plans and building surveys- , archives and academic resources.
iv Önsöz
Yüz yirmi yıldır Đstanbul’un tarihine tanıklık eden Sirkeci Garı, mimarisiyle adeta dönemin karma ık zihin yapısını yansıtmaktadır. Hem mimari, hem de tarihi bakımdan Do ğu ile Batı arasında kapılar açan bu yapının hakkındaki akademik çalı maların oldukça kısıtlı oldu ğu görülmektedir. Bu çalı manın bu konudaki bo lu ğu doldurmada bir adım olmasını temenni ediyorum. Tezin olu um a amasındaki her safhada beni yönlendiren, destekleyen, farklı bakı açıları geli tirmemi sa ğlayan Tez Danı manım Yrd.Doç.Dr. Emine Naza Dönmez’e öncelikle te ekkür etmek istiyorum. Bu süreçte bana hem manevi, hem de fikir bazında destek olan a ğabeyim Ömer Özdener’e, yine akademik çalı malarımda her zaman deste ğini hissetti ğim arkada ım Arif Kütük’e (M.Phil), Osmanlıca çevirilerimde bana yardımcı olan sevgili arkada ım Beyhan Hacıömero ğlu’na, Gardaki çalı malarımı kolaylıkla yürütmemi sa ğlayan ba ta TCDD 1. Bölge Eğitim Müdür Yardımcısı Ruhan Çelebi’ye, tüm Gar çalı anlarına ve her zaman desteklerini yanımda hissetti ğim aileme te ekkürü borç biliyorum.
Zehra Hilal Özdener, Eylül 2010
v ĐÇĐNDEK ĐLER
Öz iii Abstract iv Önsöz v Đçindekiler vi Resim Listesi x Kısaltmalar xix GĐRĐ 1 1.B ĐRĐNC Đ BÖLÜM: M ĐMAR ĐDE ORYANTAL ĐZM 4 1.1 Oryantalizm Nedir?Kavram Olarak Oryantalizm 4 1.2 Sanatta Oryantalizm Kavramı 6 1.3 Mimaride Oryantalizm 12
2. ĐKĐNC Đ BÖLÜM: OSMANLI M ĐMAR ĐSĐNDE ORYANTAL ĐZM 20 2.1 Batılıla ma Sürecindeki Osmanlı Devletindeki Sosyal Kültürel ve Ekonomik Olu umların Mimariye etkisi 20 2.1.1 Batılıla ma Sürecindeki Osmanlı Devleti 20 2.1.2 XVIII Yüzyıl ve Tanzimat Dönemi Osmanlı Mimarisine Genel Bir Bakı 23 2.1.3 XIX ve XX .Yüzyıldaki Seçmeci Üsluplar 28 2.2. Osmanlı Mimarisinde Oryantalizm 31 2.2.1 Evrensel Sergilerde Osmanlı’nın Temsili Ve Oryantalizm 36 2.2.2 Ulusal Sergiler 39
2.3 Osmanlı Mimarisindeki Oryantalist Mimari Üslubun Kavramsal ve Yapısal Yönden Avrupa ve Koloni Mimarisindeki Oryantalist Yapılardan Farkı 41
2.4. Đstanbul’daki Oryantalist Yapılara Genel Bir Bakı 44 2.4.1 Oryantalizmin Bütüne Hakim Oldu ğu Yapılar 46 2.4.2 Eklektisit Yakla ım Đçerisinde Oryantalist Ö ğelerin A ğırlıkta Oldu ğu Yapılar 49
vi 2.4.3 Oryantalist Mimari Elemanların Detayda Kaldı ğı Yapılar 50 2.5 Yapılardaki Oryantalist Unsurlar ve Kaynakları 51 2.5.1. Kemerler 52 2.5.1.1. At Nalı Kemerler 52 2.5.1.2. So ğan Kemerler 52 2.5.1.3 Dilimli Kemerler 53 2.5.2. Sütün Ba lıkları 53 2.5.3. Çoklu Sütun Grupları ve Sütun Ba lıkları Üzerindeki Mimari Elemanlar 54 2.5.4. Kuleler 54 2.5.5. So ğan Kubbe ve Tepelikler 55 2.5.6 Sa ğır Kemer ve Ni Dizileri 55 2.5.7 A ğ Bezeme 56 2.5.8. Lotus Yaprakları ve Palmet Motifleriyle Olu turulan 56 Silmeler
3.ÜÇÜNCÜ BÖLÜM :S ĐRKEC Đ GARI 58 3.1 Sirkeci Garı’nın Tarihçesi 58 3.2 Yapının Mimarı :August Carl Friedrich Jasmund 61 3.3 Sirkeci Garı’nın De ğerlendirilmesi 65 3.3.1 Plan 65 3.3.2 Cephe Tasarımı 68 3.3.2.1 Kuzey Cephesi 68 3.3.2.2 Güney Cephesi 72 3.3.2.3 Do ğu ve Batı Cephesi 73 3.3.3 Süsleme Programı 74 3.3.3.1 Ta Malzeme 74 3.3.3.2 Vitraylar 78 3.3.3.3 Metal Malzeme 79 3.3.3.4 Ah ap Malzeme 81 3.3.3.5 Đç Mekanlardaki Süsleme Programı 82
vii DE ĞERLEND ĐRME 86 SONUÇ 99 Kaynakça 102 Ek-1 Resimler 110 Ek- 2-a Sirkeci Garı Planı 225 Ek- 2-b Sirkeci Gar Binası Cephe Çizimi 226 Ek- 2-c Sirkeci Gar Binası Cephe Çizimi (2) 227 Ek- 2-d Sirkeci Garı Boyuna Kesit 228 Ek- 3 U eklinde Avlu Plan eması 229 Ek -4 Sundurmayla Birle tirilmi Tek Taraflı Đstasyon Avlu Plan eması 230 Ek -5 Le Moniteur Oriental Gazetesinden“Yeni Đstanbul Garı” ba lıklı haberin Kupürü 231 Ek-6 Sirkeci Garı’nın açılı ı haberinin yer aldı ğı Sabah Gazetesi’nin ilk sayfası, 12 Rebiül Evvel 1308, (23 Te rin-i Evvel 1306) 1426.sayı 232 Ek -7-a- BOA MKT.MHM 455/87 Nolu Belge 233 Ek- 7-b BOA MKT.MHM 455/87 Nolu Belgenin Transkripsiyonu 234 Ek- 8-a BOA MKT.MHM 454 /18 Nolu Belge 235 Ek- 8-b BOA MKT.MHM 454 /18 Nolu Belgenin Transkripsiyonu 236 Ek -9-a BOA, MKT MHM 456/38 Nolu Belge (1) 237 Ek-9-b BOA, MKT MHM 456/38 Nolu Belgenin Transkripsiyonu 238 Ek -9-c BOA MKT MHM 456/38 Nolu Belge (2) 239 Ek- 9-d BOA MKT MHM 456/38 Nolu Belgenin (3) Transkripsiyonu 240 Ek 9-e BOA MKT MHM 456/38 Nolu Belge ve Transkripsiyonu 241
viii
Resim Listesi ve Kaynakları
Resim 1. 1: Kew Bahçeleri ,Cami (http://www.explore-kew- gardens.net/engMarch/textMM/mosqueN.htm ) Resim 1. 2 : Kew Bahçeleri, Pagoda ( http://www.explore-kew- gardens.net/engMarch/textMM/pagodaN.htm ) Resim 1.3. : Pillnitz Sarayı (http://www.musikfestspiele.com/cms/en/venues/schloss_pillnitz_schlosspark/ ) Resim 1.4 : Brighton Kraliyet Pavyonları (http://news.bbc.co.uk/2/hi/in_pictures/4798307.stm) Resim 1. 5 : Wilhelma Sarayı (http://en.wikipedia.org/wiki/Wilhelma ) Resim 1. 6 : Wilhelma Sarayı iç mekanından görünüm Resim 1.7: Linderhof Sarayı Magrip Kö kü (http://view.stern.de/de/picture/aussicht- Linderhof-maurische-Baukunst-Kiosco-Maurischer-Kiosk-984120.html ) Resim1 8: Linderhof Sarayı Fas Kö kü (http://www.travelpod.com ) Resim 1.9: Royal Panopticon (John Sweetman, Oriental Obsession, 1887) Resim 1.10: Royal Panopticon Đç Mekan (J.Sweetman) Resim 1.11: Crystal Palace El Hamra Salonu (http://www.vam.ac.uk/images/image/25273-popup.html ) Resim 1.12: Enville Hall Conservatory (J.Sweetman ) Resim 1.13 : Viktorya Salonu, Dorset ehir Müzesi (http://www.dorchesterdorset.com) Resim 1.14 : Paddington Đstasyonu Kemerleri (Detay) (http://www.photographersgallery.com) Resim 1.15: Do ğu Hindistan Evi Müzesi ( http://www.sebraprints.com.au ) Resim 1.16 : St Paul Evi (www.aidan.co.uk) Resim 1.17 : Marcel’in Halka Açık Banyo projesi ( http://www.paintings-directory.com ) Resim 1.18: Wildbad Termal Đstasyonu, Stutgart ( http://www.oaseverlag.de )
Resim 1.19: Zaherl’in Böcek Tozu Fabrikası, Viyana ( http://commons.wikimedia.org/wiki/Category:Zacherl_Factory ) Resim 1.20: Yenice Sigara Fabrikası, Dresden ( http://www.trekearth.com)
ix Resim 1.21: Leighton House- Arab Hall (Arap Salonu) (cultureandanarchy.wordpress/collectors-lord-leightons-house) Resim1.22: Madras Müzesi ,Hindistan ( http://en.wikipedia.org/wiki/Indo- Saracenic_Revival_architecture) Resim 1.23: Khalsa Koleji, Hindistan ( http://en.wikipedia.org/wiki/Indo- Saracenic_Revival_architecture) Resim 1.24: Lahore Müzesi,Pakistan ( http://en.wikipedia.org/wiki/Indo- Saracenic_Revival_architecture) Resim 1.25: Kuala Lumpur Tren Đstasyonu ( http://en.wikipedia.org/wiki/Indo- Saracenic_Revival_architecture) Resim 1.26: Victoria Memorial,Kalküta ( http://en.wikipedia.org/wiki/Indo- Saracenic_Revival_architecture) Resim 1.27 : Melbourne Flinders Street Đstasyonu ( http://www.travelpod.com ) Resim 1.28: Melbourne Forum Tiyatrosu ( http://en.wikipedia.org/wiki/Indo- Saracenic_Revival_architecture) Resim 2.1: 1867 Paris Evrensel Sergisi, Türk Mahallesi (Zeynep Çelik , ark'ın sergileni i : 19. Yüzyıl Dünya Fuarlarında Đslam Mimarisi , 2005)
Resim 2.2 : 1873 Viyana Evrensel Sergisi Endüstri Sarayı’nın Do ğu Kapısı ve III.Ahmed Çe mesi ( http://members.chello.at/wolfgang.blecha/photos_1873.htm ) Resim 2.3 : 1873 Viyana Evrensel Sergisi ,Türk Kahvesi Resim.2.4 : 1873 Viyana Evrensel Sergisi, Hazine-i Hassa (Z.Çelik) Resim. 2.5 : 1893 Chicago Colomb Sergisi, Osmanlı Pavyonu (Z.Çelik) Resim 2.6: 1900 Paris Evrensel Sergisi, Osmanlı Pavyonu (Z.Çelik) Resim .2.7: Sergi-i Umumi-i Osmani, Đstanbul,1863 (Z.Çelik) Resim.2.8. Sergi-i Umumi-i Osmani, Đstanbul,1863 (Z.Çelik) Resim.2.9. D’aronco’nun 1894 Dersaadet Ziraat ve Sanayi Sergi-i Umumisi için hazırladı ğı proje (Diana Bari1lari, Ezio Godoli, Đstanbul 1900 , 1997)
Resim.2.10. D’aronco’nun 1894 Dersaadet Ziraat ve Sanayi Sergi-i Umumisi için Hazırladı ğı Proje (Barillari) Resim 2.11: Tokat Kö kü Resim 2.12: Taksim Topçu Kı lası ( http://www.restorasyonforum.com ) Resim 2.13: . Harbiye Nezareti Giri Bölümü
x Resim 2.14: Seraskeri Kö kleri Resim 2.15: Hidayet Camii Resim 2.16: Fuat Pa a Türbesi ( http://www.arkitera.com ) Resim 2.17: Çıra ğan Sarayı Resim 2.18: Bahriye Nezareti Resim 2.19 : Mekteb-i Tıbbiye (Deniz cephesinden görünüm) .Resim 2.20: Mekteb-i Tıbbiye (Detay) Resim 2.21: Hamidiye Saat Kulesi Resim 2.22: Pertevniyal Valide Sultan Camii (http://www.flickr.com ) Resim 2.23: Hamidiye Camii Resim 2.24: Hamidiye Camii Đç mekan Resim 2.25: Hamidiye Camii Đç mekandan kubbenin görünümü Resim 2.26: Mustafa Re id Pa a Türbesi ( http://www.flickr.com ) Resim 2.27: Çıra ğan Sarayı Tören Kapısı Resim 2.28: Beylerbeyi Mavi Salon (www.kenthaber.com/marmara/istanbul/uskudar/Rehber/saraylar/beylerbeyi-sarayi ) Resim 2.29: Beylerbeyi Sarayı Havuzlu Salon ( http://www.myturkiye.com ) Resim 2.30: Aziziye Hamamı ( http://www.kadikoyguide.com/aziziye-hamami ) Resim 2.31: Köprülü Türbesi ( Turgut Saner,19. Yüzyıl Đstanbul Mimarlı ğında Oryantalizm, 1998) Resim.2.32 : Arap Camii Avlu Giri i Resim 2.33 : Abdülmecid Efendi Kö kü Resim 2.34: Halil Rıfat Pa a Kona ğı ( http://www.flickr.com) Resim 2.35: Kadıköy Suadiye’de bir Konut Resim 2.36: Üsküdar Ba ğlarba ı’nda bir konut Resim 2.37: Dilimli Kemer -Kordoba Camii (http://www.andalucia.com/cities/cordoba/mosque.htm ) Resim 2.38 : Dilimli Kemer Hamidiye Camii Resim 2.39: El Hamra Sarayı Aslanlı Avlu Sütün Ba lı ğı ve A ğ Bezeme Örne ği ( http://www.atpm.com ) Resim 2.40: Mekteb-i Tıbbıye ceph (detay) Resim 3.1: Sirkeci’de Đn a Edilen Đlk Đstasyon Binası Resim.3.2: Sirkeci Gar’ından Görünüm -19. yy sonu (AAE) Resim 3.3: Sirkeci Garı’ndan Görünüm -19. yy.sonu (AAE)
xi Resim 3.4: Sirkeci Garı Peronlardan Görünüm-19. yy sonu (AEE) Resim 3.5: Sirkeci Garı’nın Açılı Töreni (www.wowTURKEY.com ) Resim 3.6: Sirkeci Garı Açılı Töreni (www.wowTURKEY.com ) Resim 3.7: Sirkeci Garı’ndan Bir görünüm (www.wowTURKEY.com ) Resim 3.8. Sirkeci Garını Gösteren Bir Kartpostal (www.wowTURKEY.com ) Resim 3.9: Sirkeci Garını Gösteren Bir Kartpostal (www.wowTURKEY.com ) Resim 3.10: Sirkeci Garı Genel Görünüm. Resim 3.11: Ana Mekan Cepheden Görünüm Resim 3.12 : Giri Bölümü Resim 3.13: Ana Mekan Cepheden Görünüm Resim 3.14: Cephe (Detay) Resim3.15: Ters Lotus Dizili Friz, Kitabe ve Alınlık Resim 3.16 : Kule Resim 3.17: Kule (Detay) Resim 3.18 : Do ğu Kanat Resim 3.19. Batı Kanat Resim 3.20: Batı Kanadından Görünüm Resim.3.21 : Kanatta Yer Alan Đkiz Pencerelerden Görünüm Resim 3.22: Kanat Pencere (detay) Resim 3.23 : Do ğudaki Kö k Benzeri Bölümden Görünüm Resim 3.24: Do ğudaki Kö k Benzeri Bölümden Görünüm Resim 3.25 : Kö k Benzeri Bölüm Üst Kat Resim 3.26 : Batı Kö k Benzeri Bölümü Cephe Resim 3.27 : Güney Cephe (Ana Mekan) Resim 3.28: Güney Cephe Genel Görünüm Resim 3.29 : Güney Cephe Ana Mekan (Detay) Resim 3.30: Güney Cepheden Ana Mekanın Görünümü Resim 3.31: Kanatlardan Genel Görünüm Resim 3.32 : Güney Cephe Kapı Resim 3.33 : Do ğu Yönündeki Kö k Benzeri Bölüm Güney Cephesinden Görünüm Resim 3.34 : Batı Yönündeki Kö k Benzeri Bölüm Resim 3.35 : Batı Cephesinden Görünüm Resim 3.36: Do ğu Cephesinden Görünüm Resim 3.37: Do ğu Cephesinden Görünüm
xii Resim 3.38: Do ğu Cephesi Pencere Detay Resim 3.39: Do ğu Cephesi Kitabe Resim 3.40: Do ğu Cephesi Kitabe Resim 3.41: Batı Cephesi Üst Katından Görünüm Resim 3.42: Gül Pencere’den Görünüm Resim 3.43 : Gül Pencere Detay Resim 3.44: Giri Bölümü,Kitabe ve Gül Pencere Resim 3.45: Giri Bölümü Detay Resim 3.46: Giri Bölümü Detay Resim 3.47 : Giri Bölümü Alt ve Orta Kısım Pencereler Resim 3.48: Pencere (Detay) Resim 3.49: Orta Kısım Pencere Resim 3.50: Üst Kat Pencere Resim 3.51: Cephe Detay Resim 3.52: Kule Detay Resim 3.53: Alınlık ve Tu ğra Resim 3.54: Yıldız Pencere Resim 3.55: Kapı Detay Resim 3.56: Kanatlarda Yer Alan Gül Pencereden Görünüm Resim 3.57: Kö k Benzeri Bölümün Alt Kat Penceresi Resim 3.58: Pencere (Detay) Resim 3.59: Pencere (Detay) Resim 3.60: Do ğu Yönünde yer alan kö k benzeri yapının kuzey cephesi Resim 3.61 : Batı cephesinde yer alan tarih kitabesi Resim 3.62: Büyük Hol’den Görünüm Resim 3.63 : Gül pencerenin büyük holden görünümü Resim 3.64: Büyük holde yer alan vitraylar Resim 3.65 : Kanatlarda yer alan vitraylardan bir örnek Resim 3.66: Kö k benzeri bölümlerin iç mekanlarından vitray örne ği Resim 3.67: Ana Giri Kapısı Resim 3.68 : Batıda yer alan kö k benzeri bölümde yer alan üçlü pencere grubu Resim 3.69: Kö k benzeri bölümlerde yer alan gül pencere Resim 3.70: Kö k benzeri bölümün sundurması Resim 3.71: Sütün (peron)
xiii Resim 3.72: Sütun kaidesi (peron ) Resim 3.73: Sütun ba lığı Resim 3.74: Saçakları ta ıyan ah ap konsollar Resim 3.75: Salonlarda yer alan ah ap konsol Resim 3.76: Kanatlarda yer alan kapılardan görünüm Resim 3.77: Büyük Holün genel görünümü Resim 3.78: Tavan Göbe ği (Büyük Hol) Resim 3.79: Büyük Hol tavan süslemeleri Resim 3.80: Tavan (Detay) Resim 3.81: Büyük Hol tavan frizleri Resim 3.82: Tavan Frizleri Detay Resim 3.83: Sütun (Büyük Hol) Resim 3.84: Sütun Kaidesi Resim 3.85: Sütün Ba lı ğı Resim 3.86: Sütün (Detay) Resim 3.87: Kemer Yayı (Büyük Hol) Resim 3.88: Büyük Hol’ün kanatlara açılan kapılarından örnek Resim 3.89: Büyük Hol’de yer alan kapılardan örnek Resim 3.90: Batı kanadındaki salonun tavanından görünüm (Müze Bölümü) Resim 3.91: Ah ap Konsol Resim 3.92: Batı Kanadı Bekleme Salonu Resim 3.93: Tavan Detay Resim 3.94: Do ğu Kanadı Tavanından Görünüm Resim 3.95: Kö k Benzeri Bölüm Tavan Süslemeleri Resim 3.96 : Tavan Süslemesi (detay) Resim 3.97 : Kö k Benzeri Bölüm duvar ve tavan süslemeleri Resim 3.98: Duvar ve Tavan süslemeleri Resim 3.99: Tavan Süslemeleri Resim 3.100: Tavan ve duvar süslemeleri Resim 3.101: Duvar Süslemeleri Resim 3.102: Duvar Süslemesi Resim 4.1: Wunstorf Garı (http://www.panoramio.com/photo ) Resim 4.2: Bielitz Đstasyonu ( www.beskidia.pl )
xiv Resim.4.3: Hannover Merkez Garı ( http://www.deutsche- schutzgebiete.de/eisenbahn.htm ) Resim 4.4: Duesseldorf Eski Garı ( http://en.wikipedia.org ) Resim 4.5: Dresden Garı ( http://www.panoramio.com/photo/9161913 ) Resim 4.6: Viktorya Đstasyonu-Bombay ( http://indiatommy.wordpress.com/ ) Resim 4.7: Kuala Lumpur Tren Đstasyonu (http://knowingkl.wordpress.com) Resim 4.8: Charbagh Tren Đstasyonu (http://www.indianetzone.com ) Resim.4.9: Sirkeci Garı Kuzey Cephe Giri Resim. 4.10: Yeni Camii Portal Resim 4.11: Taksim Topçu Kı lası Giri Bölümü, ( http://www.restorasyonforum.com ) Resim 4.12: Sirkeci Garı Kuzey Cepheden Görünüm (19yy) (AAE) Resim 4.13: Mekteb-i Tıbbıye Giri Bölümü, (19.yy) (www.celebiyiz.com) Resim. 4.14: Mekteb-i Tıbbıye Deniz Cephesi Kuleleri Resim 4.15: Sirkeci Garı Kuzey Cephe Kule Resim 4.16: Đzmir Saat Kulesi (http://www.netfotograf.com ) Resim 4.17: Sirkeci Garı Kulesi (Detay) Resim 4.18: Hamidiye Saat Kulesi Detay Resim 4.19: Sirkeci Kuzey Cephe (Pencere)
Resim 4.20: El Hamra Sarayı Aslanlı Avlu (http://www.cortijovalverde.com/pages/alhambra.htm ) Resim 4.21: Sirkeci Garı Giri Bölümü Pencere Kemerleri Resim 4.22: El Hamra Sarayı Aslanlı Avludan Görünüm (http://en.wikipedia.org/wiki/Alhambra ) Resim 4.23: Sirkeci Garı Ana Mekan Cephe (detay) Resim 4.24: Hidayet Cami Resim 4.25: Farmers and Exchange Bank (http://en.wikipedia.org/ ) Resim 4.26: Sirkeci Garı, Batı kanadı –Kuzey Cephe
Resim 4.27: Far mers and Exchange Bank (detay), (http://www.flickr.com/photos/robertdwaller) Resim 4.28: Sirkeci Detay Resim 4.29: Medine Garı (detay) Resim 4.30 Medine Garı
xv (http://www.zubeyr-kureemun.com/SaudiArabia/OttomanRuinsInMedina.htm ) Resim 4.31: El Hamra Sarayı Sütun Ba lı ğı (http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Alhambra_column_top.jpg ) Resim 4.32: Sirkeci Garı Sütün Ba lı ğı Resim 4.33: El Hamra Sarayı Mukarnaslı Sütun Ba lı ğı ( http://www.hicker-stock- photography.com ) Resim 4.34: Sirkeci Garı Sütun Ba lı ğı Büyük Hol Resim 4.35: Kayıtbay Camii (http://web.mit.edu/4.615/www/handout04.htm) Resim.4.36: Hasan Camii-Mısır (http://web.mit.edu/4.615/www/handout04.htm ) Resim 4.37: Darb’el Ahmar Camii (http://web.mit.edu/4.615/www/handout04.htm ) Resim 4.38: Ana Mekan Lotuslu Silme ve Kö e Kulesi Resim 4.39: Ana mekan Güney Cephe Resim 4.40: Toluno ğlu Külliyesi ( http://www.sacred- destinations.com/egypt /images/cairo/ibn-tulun-mosque) Resim 4.41 : Fuad Pa a Türbesi (Detay) Resim .4.42: Seraskeri Kö kü Güney Cephesi Resim 4.43: ehzadeba ı Camii (Oktay Aslanapa, Osmanlı Devri Mimarisi , 2004) Resim 4.44: ehzadeba ı Camii (O.Aslanapa) Resim 4.45 : ehzade Mehmet Türbesi (Silmeler) ( O.Aslanapa ) Resim 4.46: Kanuni Sultan Süleyman Türbesi (O.Aslanapa) Resim 4.47: Hamidiye Saat Kulesi (detay) Resim 4.48 : Sirkeci Garı (Detay) Resim 4.49: Beyazıd Camii –Đstanbul (detay) Resim 4.50: Güney Cephe Resim 4.51: Büyük Postahane Sirkeci (www.wowTURKEY.com ) Resim 4.52: Halep Đstasyonu (http://www.mideastimage.com/cities/aleppo.php ) Resim 4.53: am Đstasyonu (http://nabataea.net/hejazad.html ) Resim 4.54: Edirne Garı ( http://www.flickr.com/photos ) Resim 4.56: Evkaf Nezareti Projesi .Mimar Kemaleddin (Ay e Nasır, Türk Mimarlı ğında Yabancı Mimarlar , 1991)
xvi KISALTMALAR
AAE: Alman Arkeoloji Enstitüsü A.e : Aynı eser a.g.e : Adı geçen eser a.g.m : Adı geçen makale Bkz : Bakınız BOA : Ba bakanlık Osmanlı Ar ivleri Çev : Çeviren Ed . : Editor EJOS : Electronic Journal of Oriental Studies ĐTÜ: Đstanbul Teknik Üniversitesi JSAH : Journal of the Society of Architectural Historians MSGSÜ: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi No : Numara ODTÜ : Orta Do ğu Teknik Üniversitesi R: Resim s. Sayfa TCDD : Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları YEM: Yapı Endüstri Merkezi Y.K.Y : Yapı Kredi Yayınları
xvii
xviii
xix GĐRĐ
18.yüzyılda Avrupa kökenli mimari unsurlara kapılarını açan Osmanlı Đmparatorlu ğu, Tanzimatla beraber mimarideki rotasını hızla batıya döndürmü tür. Özellikle Đstanbul, 19. yüzyılın ortasında hem büyük bir imparatorlu ğun mimari mirasını ta ırken, hızla batılıla an öteki yüzü ise aynı Avrupa ehirlerinde oldu ğu gibi de ği ik mimari akımların boy gösterdi ği bir sahne haline gelmi tir. Bu dönemde kayna ğını Do ğulu mimari formlardan alan Oryantalist üslup, Avrupa kaynaklı bir moda ile Osmanlı topraklarına girmi tir. Saray ve kö klerin iç mekan düzenlemelerinde, birçok önemli kamu binasında hatta camilerde bile kar ımıza çıkan Oryantalist üslubun en görkemli uygulamalarından biri de, imparatorlu ğun prestij yapılarından biri olan Sirkeci Garı’dır. Bu tezde Đstanbul’da eklektik anlayı la in a edilen geç dönem Oryantalist üsluptaki yapılar arasında Sirkeci Garı’nın konumu tartı ılmı tır. Oryantalist üslupla in a edilen Sirkeci Garı’nın ayrıntılı bir yorumunun yapılması için gereken alt yapıyı olu turmak amacıyla ara tırmalarımız iki yönlü olarak sürdürülmü tür. Öncelikle Oryantalizm kavramı, bu kavrama sanatsal ve mimari yönden nasıl anlamlar yüklendi ği anla ılmaya çalı ılmı , Avrupa ve kolonilerdeki Oryantalist örnekler yazılı ve görsel literatür üzerinden incelenmi tir. Di ğer yandan Batılıla ma serüvenindeki Osmanlı Đmparatorlu ğu’nun 19. yüzyıldaki mimari ortamındaki üslupsal ço ğulculuk ve Oryantalist üslubun mimari ortama dahil olma süreci incelenmi tir. Osmanlı mimarisindeki Oryantalizm, Đstanbul ve Đzmir gibi ehirlerdeki imar faaliyetleri, evrensel ve ulusal sergilerdeki Osmanlı pavyonları üzerinden de ğerlendirilmi tir. Geç dönem Osmanlı mimarisini konu alan kitap, tez ve makaleler incelenmi tir. Çalı manın bu bölümü tamamlandıktan sonra, Đstanbul’daki Oryantalist yapılar genel hatlarıyla incelenerek, görsel olarak belgelenmi tir. Đstanbul’daki Oryantalist üslupla in a edilen yapılar sınıflandırılmı ve Sirkeci Garı’nın bu sınıflandırmada hangi konumda olaca ğı saptanmaya çalı ılmı tır. Bu sınıflandırmada Turgut Saner’in “ Đstanbul 19.Yüzyıl Osmanlı Mimarlı ğında Orientalist Akım” ba lıklı yüksek lisans tezindeki sınıflandırma sistemi baz alınmı , fakat çalı mamızda bazı yapıların sınıflandırılması konusunda de ği ik öneriler getirilmi tir.
1 Osmanlı mimarisinde kullanılan Oryantalist mimari elemanlar ve kaynakları tekrar de ğerlendirilip gözden geçirilmi tir. Tezimizin ana noktasını olu turan Sirkeci Garı’nı tarihi ve mimari yönüyle incelemek için öncelikle akademik literatür taranmı tır. Turgut Saner’in yüksek lisans tezinde, 1yine Saner’in yayınladı ğı 19.Yüzyıl Đstanbul Mimarlı ğı’nda Oryantalizm” adlı kitabında, Meryem Müzeyyen Fındıklıgil’in “19.Yüzyıl Đstanbul'unda Alman Mimari Etkinli ği” isimli doktora tezi 2ve Melda Araz ‘ın “Impact of Political Decisions in the Formation of Railroads and Railroad Architecture in Turkey Between 1856 and 1950” ba lıklı doktora tezinde 3 Sirkeci Garı’na bir alt ba lık olarak de ğinilmi ve bu tezler bir noktada çalı mamıza ı ık tutmu tur. Mehmet Yavuz’un “Osmanlı’da Alman Mimarlar ve Eserleri” adlı makalesi 4 de bu teze yön veren çalı malardan biridir. Mimar Jasmund hakkındaki çe itli ansiklopedi maddeleri, makale ve tez alt ba lıkları di ğer önemli bir kaynak olmu tur. TCDD Birinci Bölge Müdürlü ğünden alınan izinle Gar ayrıntılı olarak foto ğraflanmı , yapının planı ve rölövesi elde edilmi tir. 5 Gar’ın geçirdi ği restorasyonlar hakkında bilgi edinmek amacıyla Đstanbul Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan Sirkeci Garı’yla ilgili dosyalara ula ılmı tır. Ancak en erken 1979 tarihli belgelere ula ılabildi ği için yapının 1940’lı yıllarda eklendi ği tahmin edilen bölümleri ve 1960’lı yıllarda geçirdi ği bildirilen önemli restorasyonlar hakkındaki belgelere ula ılamamı tır. Ba bakanlık Devlet Ar ivleri’nde Sirkeci Gar’ıyla ilgili belgeler taranmı Garın yapılı süreci ve mimarisi hakkında çok kısıtlı sayıda belgeye ula ılmı tır. Bir
1 Turgut Saner, “ Đstanbul 19. yüzyıl Osmanlı Mimarlı ğında Orientalist Akım”, Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, ĐTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, 1998 2 Meryem M. Fındıklıgil, “19. yüzyıl Đstanbul'unda Alman Mimari Etkinli ği”, Yayınlanmamı Doktora Tezi, ĐTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, 2002 3 Melda Araz, “Impact of Political Decissions in the Formation of Railroads and Railroad Architecture in Turkey Between 1856 and1950”, Yayınlanmamı Doktora Tezi, ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü,1995 4 Mehnet Yavuz, “ Osmanlı’da Alman Mimarlar ve Eserleri”, Türkler, Cilt XV, Ed.Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca,Ankara,2002.
5 Đstanbul Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Ar ivi ve TCDD Ar ivi’nde bulunan Gar binasının cephe çiziminin, garın imdiki görüntüsünden farklılıklar içerdi ği görülmektedir.(Bkz.Ek 2-c)
2 çok kaynakta ubat 1888 tarihli (Hicri 1305) oldu ğu belirtilen Đrade-i Seniyye ve Garın planının orijinal çizimleri bulunamamı tır. Bütün bu çalı maların ı ığında Sirkeci Garı’nın dönemin mimarlık ortamında sahip oldu ğu konum aydınlatılmaya çalı ılmı tır. Oryantalist üslubun Osmanlı mimarisindeki algısı ve imparatorluktaki uygulamalarının Avrupa ve kolonilerdeki Oryantalist mimari örneklerden farkları, bu abidevi yapı üzerinden bir de ğerlendirmeye tabi tutulmu tur. Yapıya Oryantalist kimli ğini kazandıran mimari elemanlar ve bu elemanların kökenleri belirlenmi tir. Bu noktadan yola çıkılarak gerek Đstanbul, gerekse Avrupa ve kolonilerdeki ba ta gar binaları olmak üzere Oryantalist üslupla in a edilen yapıların Sirkeci Garı ile olan benzerlik ve farklılıkları ke fedilirken di ğer taraftan yapının mimarisindeki farklı üslup ve tutumlar de ğerlendirilmi tir. Do ğu ile Batının birle me noktasında in a edilen imparatorlu ğun bu önemli prestij yapısının, Osmanlı mimarisine katkıları ve ba ta istasyon yapıları olmak üzere kendinden sonra in a edilen yapıları nasıl etkiledi ği soruları da cevaplandırılmaya çalı ılmı tır.
3 1.M ĐMAR ĐDE ORYANTAL ĐZM
1.1 Oryantalizm Nedir? Kavram Olarak Oryantalizm
“Oryantalizm” kavramının açıklanması için öncelikle, “Do ğu” kavramının üzerinde durulmalıdır. “Do ğu ve Batı” ayrı tırılması sadece co ğrafi ba ğlamda “Batı” denilen Avrupa’nın do ğusunda kalan bölgeyi i aret etmemekte, dü ünme, ya ayı , davranı kalıpları hatta Do ğu ile Batı arasındaki bir çatı mayı da kapsamaktadır. Aziz S. Atiya’ya göre Do ğu ile Batı arasında antik ça ğlara kadar dayanan eski ve kalıcı bir anla mazlık vardır ve Yunan zihin yapısı Asya ile Avrupa arasındaki sınırı olu turmaktadır. 6
Do ğu-Batı ayrımının zihinlerde olu turdu ğu kar ılıklı imaj ve algılamalar yüzyıllar içerisinde sava lar, ticaret, seyahatler, ke ifler ve bilimsel ilerlemeler sayesinde de ği mi tir. Bu süreç içinde Do ğu ve Batı kavramsalla mı , bununla birlikte aralarındaki çatı ma da belirginle mi tir. Batının Do ğu’yu kolonile tirmesi ve hakimiyetini arttırması Do ğu’nun batının belirledi ği kriterler bazında algılanmasına yol açmı tır. 7 Bu algılama yöntemi “Oryantalizm” kavramını do ğurmu tur.
Oryantalizm kelimesinin sözcük anlamı “Do ğu Bilimidir”. Kökeni ise güne in do ğu unu ifade eden Latince “oriens” kelimesine dayanmaktadır ve co ğrafi manada do ğuyu i aret etmek için kullanılmı tır. 8 Asya, Afrika, Ortado ğu ve Yakındo ğu halklarının, tarih, co ğrafya, dil, edebiyat ve kültürleriyle ilgili inceleme yapan ve bu konulardan herhangi birinde uzmanla an ara tırmacılar içinde “Oryantalist” denilmi tir. 9
Oryantalizmin tarihi ba langıcı konusunda ise farklı görü ler ileri sürülmektedir. Bazı Batılı ara tırmacılar Oryantalizmin ba langıcını 1312 yılında toplanan Viyana konsülünde Arapça kürsülerinin kurulma kararına dayandırırken,
6 Robert Irwing, Oryantalistler ve Dü manları , Çev.Bahar Tırnakçı, Đstanbul,Y.K.Y,2008,s.15-16. 7 Osman Sarı “Oryantalizm Üzerine Bir Ara tırma”, Yayınlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Elazı ğ, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008, s.5. 8 A.e ,s.3. 9 Oryantalist kelimesi ilk olarak 1779’da Đngiltere,1799’da Fransa’da kullanılmı tır. Bkz .Osman Sarı,s.3
4 Kuran-ı Kerim’in ilk Latince tercümesinin yapıldı ğı yıl olan 1143’e kadar götürenler de vardır. 10 Fransa’da Sorbonne, Đngiltere’de Oxford ve Cambridge, Đtalya’da Bologna ve Roma Üniversitelerinde Arap Dili ve Edebiyatı bölümlerinin kurulması da Oryantalist çalı malar açısından önemli bir noktadır. Napolyon’un 18. yüzyılın sonunda gerçekle tirdi ği Mısır Seferi ise Do ğu çalı maları açısından bir dönüm noktasıdır. Mısır seferinin ardından Institut d’Egypte 11 kurulması, Do ğu üzerine çalı maların artması ve aynı zamanda hız kazanan sömürgecilik Oryantalizmi farklı bir boyuta ta ınmı tır. 19. yüzyılda Do ğu çalı maları, edebiyat, müzik, tiyatro, resim ve mimariye daha önceki yüzyıllarda hiç olmadı ğı kadar etkili olmu tur.
20.yüzyılda Edward Said “Orientalism” adlı eseriyle Oryantalizm kavramına yeni bir bakı açısı getirmi tir. Bu bakı açısının sundu ğu teorik düzlem akademik ve entellektüel sahadaki Oryantalizm sorunsalına farklı yakla ımların ortaya çıkmasına sebep olmu tur. Said bu kavramın Batı’nın Do ğu üzerindeki siyasi, ekonomik ve kültürel hakimiyetinin gerisinde daha köklü ve kavramsal bir mekanizma oldu ğunu, ilerlemeden yoksun, geri kalmı , zaaflarla dolu Do ğu’nun üzerinden Batı medeniyetinin de ğerlendirilerek, ötekile tirme ve sömürgele tirme çabasının me rula tırılması olarak nitelendirmi tir. 12 Said ister kendini destekleyen, ister kar ı çıkan ara tırmacılar olsun Oryantalizm üzerinde çalı an akademisyenler için önemli bir referans noktası olmu tur. Said’in Oryantalizm kavramına atfetti ği yakla ımlar bir çok sanat tarihçisini de etkilemi tir.
10 Irwing, a.g.e. s.15. 11 Mısır Enstitüsü 12 Aytaç Yıldız, “Sunu ”, Oryantalizm Tartı ma Metinleri , Ed. Aytaç Yıldız, Đstanbul, Do ğu- Batı Yayınları,2008, s.ii-iv.
5 1.2 Sanatta Oryantalizm Kavramı
“Bir sanat tarihi terimi olarak Oryantalizm özellikle 19. yüzyılda Batılı ressamlar tarafından konularını Ortado ğu’nun tasvirlerine ayıran resimleri ifade etmek için kullanılmı tır.” 13
Aslında do ğu ülkelerinin din, dil ve tarihlerinin incelenmesi anlamında kullanılan bu sözcük 19.yüzyıl ortasında Fransız yazar Théophile Gautier tarafından özellikle Ortado ğu’yu konu alan resim kategorisini isimlendirmek için kullanılmaya ba lanmı tır. 14 Oryantalizm sınırlarına Ortado ğu dı ında, Türkiye, Kuzey Afrika, Kırım, Arnavutluk hatta yer yer Yunanistan bile girmektedir.
Oryantalizm kavramı sanat, edebiyat, tiyatro, müzik, mimarlık gibi geni bir alanı kapsayan bir olgu olmakla beraber, Avrupa kolonilerinin yönetiminden temsiline, e ğitimden turizme, modaya ve günlük hayatın ekonomik olu umuna kadar doğuyu in a etme prosedürüdür. 15
“Sanatta Oryantalizm 19. yüzyıl fenomeni ve Romantizmin di ğer bir yüzü olarak var olmu tur”. Bu akımın mimari ve dekoratif sanatlarda dikkate de ğer bir yeri olsa da en yo ğun olarak resim ve foto ğraf sanatında kendini göstermi tir. 16 Hızla endüstrile en Avrupa, Romantizm akımıyla sadece geçmi e sı ğınmakla kalmamı , zamanın durdu ğu mekan olarak kabul etti ği do ğuya sı ğınmı tır.
Batının do ğuyla ili kisi ve do ğuya olan ilgisi elbette 19.yüzyılla ba lamamı tır. Roma döneminde dahi Mısır ve Đran kültürlerine ilgi duyulmu tur. Arapların di ğer bir deyi le Müslümanların Đspanya ve Sicilya’daki hâkimiyetleri Batıyı, Do ğunun farklı bir yüzüyle tanı tırırken, 11 ve 12. yüzyılda, Haçlı Seferleri Yakındo ğu ve Ortado ğu’nun daha yakından tanınmasına vesile olmu tur.
13 Kennet Bendiner, “Orientalism”, Dictionary of Art , Ed. Jane Turner, New York, Oxford University Press, 1996, s.502. 14 Semra Germaner,Zeynep Đnankur , Oryantalizm ve Türkiye , Đstanbul ,Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, 1988, s. 9. 15 Timoty Mitchell, “Orientalism and Exhibitiory Order”, The Art of Art History :A Critical Anthology , Ed. Donald Preziosi,Oxford;New York,Oxford University Press, 1998, s. 455. 16 Bendiner, a.g.e ., s.503
6 Hıristiyanlı ğın Ortado ğu kaynaklı bir din olması Avrupa’nın ilgisini bu topraklara daha da yo ğunla tırmı tır. 17 19. yüzyıl öncesi Avrupa resim sanatında, ahit sahnelerinin anlatımında do ğu kıyafetleri giymi figürler kullanılsa da, bu resimler Ortado ğu atmosferini göstermekten yoksun olmu lardır. 18
Co ğrafi ke ifler ya da Avrupalıların deyimiyle Büyük Ke iflerin Ça ğı’nda 19 Avrupa’nın Asya’ya ilgisi yeni bir safhaya girmi tir. Avrupalılar bir yandan Çin ve Hindistan’a ula mak için alternatif rotalar belirlerken, di ğer yandan Đran ve Osmanlı ile yeni ticaret ba ğlantıları geli tirmeye çalı mı lardır. Batının do ğunun zenginliklerine ula ma iste ği ve artan ticaret hacmi kültürel etkile imi de geli tirmi tir. Bu dönemde Türk ve Đran halıları, Çin porselenleri Avrupa pazarlarında lüksün bir temsilcisi olarak görülmekle kalmamı , Avrupalı ressamların tablolarında kendilerini göstermi lerdir.
Do ğu halıları sadece ressamların tablolarında dekoratif bir unsur olmaktan öteye geçerek, halılardaki ve Venedik pazarlarında oldukça ra ğbet gören Đslam ülkelerinden gelen madeni e yalardaki geometrik ve natürel süsleme formları batı sanatını etkile mi tir. Bunun dı ında Arap harflerinin formları ve özellikle kufi harfler Batı sanatını etkileyen Đslam unsurlarından biri olmu tur. 20
Rönesans’la beraber Avrupa sanatında kullanılan doğulu figürler ve nesneler daha da artmı tır. Ahit sahnelerindeki do ğulu figürlerden ba ka, Gentilo Bellini, Capaccio, Crivelli, Tziano ve Mansuetti gibi Venedikli sanatçılar yeniçerileri, do ğulu elçi ve tüccarları resimlerine konu etmi lerdir.
17. yüzyılın ünlü sanatçılarından Rembrant Do ğu minyatürlerini kopya ederken, Rubens “Kahin Kralların” secdesi adlı tablosundaki Flamanları Osmanlı pa alarına benzeterek tasvir etmi tir. 21
17 Germaner, a.g.e. , s. 11-16. 18 Bendiner, a.g.e. , s.502. 19 Age of Great Explorations. 20 John Sweetman, Oriental Obsession , Cambridge,Cambridge University Press, 1987, s.1-7, 10-22 21 Germaner, a.g.e. , s.16.
7 Viyana bozgunundan sonra Avrupa’nın teknik üstünlüğünü kabul eden Osmanlı, “batıya bilinçli olarak açılmı tır”. 22 Bu dönemde ba ta Fransa olmak üzere Avrupa ba kentlerine uzun süreli elçiler gönderilmi tir. Avrupa açısından bakıldı ğında güçlü bir askeri dü man olmaktan çıkan Türklerin elçileri egzotik misafirler olarak kar ılanmı lardır. Özellikle Paris’e elçi olarak gönderilen Yirmisekiz Mehmed Çelebi, soylular tarafından ilgiyle kar ılanmı tır 23 . Bu dönemde edebiyatta, sahne sanatlarında resim ve dekorasyonda Türk temaları popüler olmu , Türk motifleri mobilya ve porselenlerde kullanılmaya ba lanmı tır. Turquerie adı verilen bu akım Fransa’dan tüm Avrupa’ya yayılmı , Türk kostümleri içindeki soylular balolarda kendini göstermi ve bu kostümler içinde birçok soylunun portreleri çizilmi tir. 24
Turqerie de dahil olmak üzere batı sanatındaki bütün bu do ğuya ait ö ğelere ra ğmen 19. yüzyıl öncesine ait eserlerin hepsi Yakındoğu ve Ortado ğu’nun detaylarını ve atmosferini sunmaktan uzak kaldıkları için Oryantalist olarak nitelendirilmemektedirler. 25 .
Resim sanatında Oryantalist üslup Napolyon’un 1798 deki Mısır seferinin etkisiyle ba lamı ve I. Dünya Sava ı’nın ba lamasıyla popülerli ğini yitirmeye ba lamı ve son bulmu tur. Bu dönemde Do ğu ve Batı’nın siyasal ili kilere tamamen farklı bir yöne kaymı tır. Teknik ve ekonomik olarak üstün durumda olan Đngiltere ve Fransa ba ta olmak üzere Avrupalılar do ğuya hakim olan imparatorluklar haline gelmi lerdir. Fransızlar Kuzey Afrika’yı egemenlikleri altına alırken, Britanya Đmparatorlu ğu Hindistan’ı, Akdeniz’deki stratejik noktaları ele geçirmi tir. Bu veçhile Do ğu artık daha yakından ve hakim bir gözle incelenmeye ba lanmı tır. Bu kaçınılmaz olarak sanatı da etkilemi tir.
Institut d’Egypte’in kurulmasının ardından, Société Asiatique(1823), Royal Asiatic Society (1842) gibi kurulu larla do ğu kültürü, co ğrafyası bilimsel olarak
22 Günsel Renda, “The Otoman Empire and Europe:Cultural Encounters”, Aralık 2006, s.12. (Çevirimiçi ) www.muslimheritage.com/topics , 20.02.2010. 23 Germaner, a.g.e .s.59. 24 Renda , a.g.m. 25 Bendiner, a.g.e ., s.502.
8 incelenmeye ba lamı tır. Yine bu dönemdeki arkeolojik ara tırmalar, evrensel sergiler Oryantalizmin do ğu una ve geli mesine katkı sa ğlamı tır. Lord Byron, Thomas Moore , Gustave Flaubert ve Victor Hugo gibi edebi eserlerinde do ğuyu konu alan yazarların haricinde, Chateaubriand, Gautier, Lamartine gibi yazarların gezi yazıları, ressamlar için ilham kayna ğı olmu tur. Bunların dı ında tren ve buharlı gemiler seyahat etmeyi kolayla tırmı , Do ğuyu sadece hayal dü güçleri ile anlatan sanatçılar do ğuya seyahat imkanı bulmu lardır. Delacroix, Decamps, Gleyre ve Roberts gibi do ğuya sadece bir kez giden ressamların yanında sık sık do ğuya gidip gelen, hatta uzun yıllar do ğuda ya ayan sanatçılar vardır. Bunların dı ında edebiyat alanında Victor Hugo’nun yaptı ğı gibi Do ğuyu sadece dü gücüyle tasvir eden sanatçılar da olmu tur.
Resimde Oryantalist üslubun Fransızlar tarafından ba latılması ve en ünlü Oryantalist ressamların Fransız olmasına ra ğmen Đngiltere, Almanya, Avusturya, Rusya, Polonya gibi Avrupa ülkeleri ve Amerika Birle ik devletlerinde birçok Oryantalist ressam ortaya çıkmı tır. Bu resimler dönemin zengin sınıfı arasında oldukça ra ğbet bulmu ve yüksek fiyatlarla alıcı bulmu tur.
Oryantalist ressamlar üslupsal birliktelikten ziyade tematik birlik olu turdukları için bir ekol haline gelememi lerdir. Resim sanatında Oryantalizm, 19. yüzyıl resmindeki Romantizmin bir ölçüde, daha farklı bir formu olarak da de ğerlendirilmi tir. 26
Oryantalist resmin konularını tarih, din, harem, kölelik, cariyelik, esir pazarları, sokaklar, günlük hayat, bedeviler, av sahneleri, askerler, manzara ve mimari eserler olu turmaktadır.
Konularını Ortado ğu ve Yakındo ğu’nun antik ve modern tarihinden alan Oryantalist resimlerde, sava sahneleri, iddet ve karga a abartılarak gösteriliyordu.
26 Germaner, a.g.e . , s.18-47 ; John M. MacKenzie, Orientalism: History, Theory and the Arts , Manchester, Manchester University Pres, 1995, s.42-48
9 Delacroix ‘nın Sardanapal’ın Ölümü 27 (1827) ve Sakız Adası Katliamı 28 (1824) adlı tabloları sanatçının Romantik tercihlerini ve Do ğunun vah i, acımasız oldu ğu anlayı ını vurgulamaktaydı.
Dini konulu resimlerde ise ahit sahneleri daha gerçekçi mekanlarda tasvir edilirken, batı resmine ezan, cami, namaz, dua ve hac gibi Đslam diniyle ili kin konular girmekteydi.
Harem, cariyelik ve esir pazarları gibi konuları tasvir eden tablolar, Do ğunun özel ya amına dair bir sosyolojik belge olma kaygısı ta ımamaktaydı. Bu tablolarda serbestçe sergilenen erotizm, alıcıların merak ve gereksinimlerini tatmin etmekteydi. 29
Oryantalist resim, tarihsel ve kültürel temayüllere baktı ğımızda teknik ve anlatım yönünden de ği imlere u ğramı tır. McKenzie tarihsel süreç içinde Oryantalist resmin serüvenini safhalara ayırmı tır. Erken oryantalizm olarak da nitelendirilebilecek 18. yüzyılın sonlarına tarihlenen çizimlerde tamamen hayali bir Do ğu yaratılmı tır. Đkinci safhada Dominique Vivant Denon, David Roberts gibi sanatçılar topografik ve arkeolojik realizmi resimlerine yansıtırken, akımın en ünlü sanatçıları Delacroix ve Decamps enerjik, parlak ve kuvvetli bir romantizm yaratmı lardır. Horace Vernet, Eugéné Fromentine, Jean Léon Gérome ve ö ğrencileri, Đngiliz ressam John F.Lewis resimlerinde etnografyaya duyarlı, küçük detaylara varana kadar gösteren bir realizm sergilemi lerdir.
19. yüzyılın sonlarına gelindi ğinde ise Oryantalist resimlerde bir yandan izlenimcili ğe kar ı pozitif ve negatif yönlerde reaksiyonlar ve yeni tematik yakla ımlar görülmeye ba lanmı tır. Avrupalılar tarafından daha yakından tanınmaya ba layan Ortado ğu ve Yakındo ğu eski çekicili ğini ve gizemini kaybetmi tir. Dönemin, Arthur Melville, Frank Brangwyn gibi ünlü sanatçıları, eserlerinde Do ğunun gizeminden ziyade gündelik hayatı hatta Batıyla olan kar ılıklı etkile imlerini resmetmi lerdir. Kandinsky, Matisse ve Klee gibi sanatçıların Đslam Sanatı’nın karma ık geometrik yapısından esinlenen soyut çalı maları, tematik bir
27 La Mort de Sardanapale. 28 Scène des massacres de Scio. 29 Bendiner, a.g.e . , s.502-505.
10 oryantalizmden sıyrılarak MacKenzie’nin bu kronolojik sınıflandırmasının son safhasını olu turmaktadır 30 Yakla ık bir yüzyıl boyunca Oryantalist sanatçıların eserlerindeki teknik ve tematik de ği im ve geli imlere ra ğmen resimlerdeki temel unsur, zamansızla tırılan do ğunun tasvir edilmesidir. Sanatta Oryantalizm, endüstrile en Avrupa’nın romantik bir i tiyakla eskiye, dolayısıyla, zamanın hep aynı kaldı ğını dü ündü ğü do ğuya yönelmesi, kendisinden farklı yani egzotik olanı tanıma arzusu olarak de ğerlendirilmi ve bu terime olumlu anlamlar yüklenmi tir.
Edward Said’in 1978 yılında yazdı ğı ve çok tartı ılan kitabı “Orientalism” sanat tarihçilerini de etkilemi tir. Linda Nochlin Oryantalizmin emperyal ideolojiler ve Do ğuya kar ı olan hegomonik yakla ımlar baz alınarak incelenmesini savunmu tur. Nochlin ve onu izleyen sanat tarihçileri Oryantalist resmi emperyalizmin bir aracı ve yansıtıcısı olarak yorumlamaktadırlar. 31
Osmanlı Đmparatorlu ğuna baktı ğımızda, Ayvazovski, Preziosi ve Zonaro gibi saray için çalı an ve Đstanbul’a yerle en Oryantalist ressamlar görülmektedir. 32 Bunun yanında 1882 yılında Batılı anlamda sanat ve mimarlık e ğitimi verecek olan Sanayi-i Nefise Mektebi kurulmu tur. Bu okul kendine has batılı bir üslup olu tururken do ğal olarak dönemin popüler olan Oryantalizm akımını da benimsemi ve en önemli temsilcisinin Osman Hamdi oldu ğu, kendine has bir Oryantalist üslup yaratmı tır. 33
30 MacKenzie, a.g.e . , s.49-51 31 A.e. , s. 44-46.
32 Germaner, a.g.e. s.81-85. 33 Mac Kenzie, a.g.e, ,s.48.
11 1.3 Mimaride Oryantalizm
Oryantalizm kavramı mimaride yaygın olarak 19. yüzyıl mimarlı ğında, Do ğu kökenli biçim ve motifleri kullanan eklektik tasarımlar için kullanılmı tır. 34 Mimaride de aynı resim sanatında oldu ğu gibi Oryantalizm kavramının odak noktası,özellikle yüzyılın ikinci yarısından itibaren Đslam mimarisi olmu tur. 35
19. yüzyılın eklektik tasarımları arasında “üslupların sava ı” olarak adlandırılan Gotik ve Klasik arasındaki mücadelede oryantalist tasarımlar farklı arayı ların en önemli örneklerini sergilemi lerdir 36 . Egzotik bir yakla ımla ele alınan do ğu mimarisi yüzyılın ortasından itibaren, daha detaylı ve bilimsel incelenmeye ba lanmı ve özellikle Đngiltere’de modern ça ğ mimarisine alternatifler sunmaya ba lamı tır. Di ğer taraftan Oryantalist üslup ba ta Osmanlı ve Mısır olmak üzere Đslam ülkelerinde ise geçmi in tekrar de ğerlendirilmesi ve kimlik arayı ının göstergesi olmu tur. Bu sebeple Đslam ülkelerindeki Oryantalist yapılar birçok batılı kaynakta Neo-Đslam, Đslam Revivalizmi ya da Neo-Arab üslupta in a edilen yapılar olarak geçmektedir.
Mimari ve dekorasyonda do ğuya olan ilgiye tarihsel olarak baktı ğımızda Çin ve Hindistan kökenli bir egzotizm, mobilya duvar kağıdı ve bahçe düzenlemelerinde ilk olarak 18.yüzyılda kendini göstermi tir. 37 Đç mekanların düzenlenmesinde Çin sanatına ait ö ğeler Rokoko üslubu ile kayna tırılarak dekorasyonda kullanılmı ve on sekizinci yüzyıl ortalarında Avrupa’da oldukça popüler olmu tur. Bunun yanı sıra Đngiltere’de ba layan Çin tarzında bahçe düzenlenmeleri ba ta Fransa olmak üzere tüm Avrupa’ya yayılmı tır. Pitoresk Đngiliz bahçelerinin en ünlüsü Kraliyet ailesi için tasarlanan Kew Bahçeleri’dir. Egzotik bir mimari anlatım sunan Sir William Chambers’ın tasarladı ğı bahçede küçük tapınaklar, Konfüçyüs evi, bir pagoda, bir
34 Afife Batur, “Oryantalist Mimari”, Dünden Bugüne Đstanbul Ansiklopedisi , Cilt VI, Đstanbul,Tarih Vakfı,1993, s.148. 35 Zeynep Đnankur, “Oryantalizm”, Eczacıba ı Sanat Ansiklopedisi , Cilt II, Đstanbul,YEM Yayınları,1997, s.1390 36 Mackenzie, a.g.e. , s.71. 37 Batur, “Oryantalist Mimari”, s.148.
12 cami ve El Hamra modeli yer almaktadır. 38 (R.1.1,R1.2). Almanya’da ise Uzakdo ğu bile enli Oryantalizm mimaride de yer bulmu tur. Nymphenburg Sarayı’nın bahçesinde yer alan Pagodenburg (1719) ve Pillnitz Sarayı (R.1.3), Uzakdo ğu kökenli mimari Oryantalizmin önemli örneklerindendir. 39
18. yüzyıl sonlarına gelindi ğinde ise Fransa ve Đngiltere’nin Akdeniz’deki güçlerinin iyice artması ve Đngiltere’nin Hindistan’daki hakimiyeti, özetle sömürge imparatorluklarının artan gücü, do ğuya olan bakı ı de ği tirmeye ba ladı. Bu dönemde özellikle Đngiltere de Hint mimari ö ğelerinin kullanıldı ğı Oryantalist mimari üslup öne çıkmı tır. S.P Cockerell’in Sir Charles Cockerell için tasarladı ğı Sezincote Malikanesi, John Nash’in Brighton Kraliyet Pavyonları bu ilginin en önemli örnekleridir.(R.1.4.) Bu yapılar ayni Kew Bahçesi’nde oldu ğu gibi pitoresk bir anlatım içermekteydi. Crınson’un deyimiyle minareler, kubbeler hilal eklindeki alemler Đslam mimarisini karakterize etmek için yeterli görülmekteydi. 19. yüzyılın ilk çeyre ğine kadar da Đslam mimarisi hakkında teorik ve tarihi analizler çok azdı ve Do ğu’yu gezen mimarlar Asya’daki Greko-Romen kalıntılara odaklanarak,genelde Đslam mimarisini görmezden gelirlerdi. 40
1820’lere gelindi ğinde ise Robert Hay, Edward Lane ve Owen Jones’un olu turdu ğu bir grup mimar Đslam mimarisini analitik yollardan incelemeye ba ladı. 1851 yılında Kristal Saray’ın iç mekan dekorasyonunu geli tirdi ği belirli mimari ilkelere göre El Hamra Sarayını baz alarak dekore eden Jones,1856 yılında “Grammer of Ornament” adlı kitabını yazdı. Bu kitapta Đslam sanatına ait çe itli üsluplardaki süslemeler yeni bir mimari için, dekorasyon ve renk kullanımı yönüyle önemli bir rehber olarak sunuluyordu.
Owen Jones’un bu çalı ması Đslam mimarisi ve özellikle El Hamra Sarayı üzerindeki ilgiyi yo ğunla tırdı ve Oryantalist üslupta temel çıkı noktası Đslam
38 Afife Batur , “ Mimaride Oryantalist E ğilimler”, Mimari Akımlar , Đstanbul,YEM Yayınları,1996, s.25-26 ; Mackenzie, a.g.e .,s.71-72. 39 Turgut Saner, 19. Yüzyıl Đstanbul Mimarlığında "Oryantalizm" , Đstanbul, Pera Turizm ve Ticaret Yayınları , 1998, s.10. 40 Mark Crinson, Empire Building:Orientalism and Victorian Architecture , London,Routledge, 1995 s.20-26.
13 mimarisi oldu. Neo-Gotik tasarımların revaçta oldu ğu bir dönemde Suriye ve Kuzey Afrika mimarisi, dönemsel ortaklıkları ve gotik mimariyle olan uyumu nedeniyle de eklektik tasarımlarda tercih sebebi oldu. 41
Avrupa’daki Oryantalist saraylara baktı ğımızda Alman mimar Ludwig Zanth’ın Alman Kralı I. Ludwig için in a etti ği Wilhelma Sarayı(1852), Kuzey Afrika ve Endülüs bile enli bir Oryantalizmin ba yapıtlarından biri olarak de ğerlendirilmektedir. Süsleme ve renk kullanımını, ikili sütün grupları, sütun ba lıkları mukarnaslı kemer ve tromp gibi birçok mimari unsuru El Hamra Sarayı’ndan alan Wilhelma Sarayı, Đstanbul’da in a edilen Çıra ğan Sarayı ve Beylerbeyi Sarayının iç mekan düzenlemesini etkilemi tir. Saner’in deyimiyle “Endülüs renklerini Đstanbul’a ta ımı tır.” (R.1.5-R.1.6)
Münih kent sarayındaki Hint kubbeli Kö k, Garmish Partenkirchen’deki Türk Kö kü (1870-72), Linderhof Sarayı’ndaki Magrip Kö kü(1876) ve 1878 de aynı sarayın bahçesinde kurulan Fas Kö kü de Alman aristokratlarının Oryantalist zevklerini yansıtmaktadır. 42 (R.1.7, R.1.8)
19. yüzyılın ikinci yarısına kadar mimarideki Oryantalist etkiler aristokrasi ve zengin burjuvaların kendi zevkleri do ğrultusunda in a ettirdi ği yapılarla sınırlı kalmaktaydı. Yüzyılın ortalarından itibaren ba ta sergiler olmak üzere halk kitleleri, Oryantalist yapılarla kar ıla maya ba ladılar. 1854 yılında Thomas Hayter Lewis’in sanat ve bilim sergileri için tasarladı ğı Leicester Meydanındaki The Royal Panopticon Londra da Đslami tarzda in a edilen ilk kalıcı yapıydı. Dı görünü üyle Kahire’deki camileri hatırlatan yapı iç mekandaki renkli dekorasyonu, at nalı kemerleriyle yine El Hamra’ya göndermeler yapmaktaydı. 43 (R1.9-1.10)
19.yüzyıl’ın ve Endüstri devriminin, yeni in aat malzemesi dökme demir ve cam ile in a edilen Crystal Palace mimaride yeni bir dönüm noktası ba latmı tır. Dökme demir ve camın kullanıldı ğı sergi salonları, çar ılar, halka açık parklardaki “conservatory” olarak isimlendirilen kapalı botanik bahçeleri, tren istasyonları, ba ta
41 A.e . s.27-35. 42 Saner, a.g.e . s.17-21 43 Mackenzie, a.g.e . s.72-74, 83-84 ; Sweetman, a.g.e., s.160-161.
14 Đngiltere olmak üzere kendini göstermeye ba ladı. Yeni mimari malzemelerin do ğurdu ğu, yeni mimari biçimler ve iç mekan düzenlemelerinin ba vurdu ğu kaynaklardan biri de Đslam mimarisi oldu. Kubbeler, atnalı kemerler, Đslam ve Hind- Đslam sanatına ait ö ğeler bu yapılarda genelde Gotik ö ğelerle birlikte kullanılmaya ba lanıldı.
1851 Londra Evrensel Sergisi’nin mekanı olan Crystal Palace ta Owen Jones’un tasarladı ğı El Hamra Salonu, Aslanlı Avlu’nun küçük ölçekte bir anlatımıydı. (R.1.11) Enville Hall’deki Conservatory Gotik mimari ö ğelerin yanında, özellikle oktagonal tabana oturan so ğan kubbeleri ile Đslam mimarisini ça ğrı tırmaktaydı. (R.1.12) 1883 yılında in a edilen Dorset ehir Müzesi’nin demir konstrüksiyon ana mekanı olan Victoria Hall Gotik ve Đslam mimarisinin sentezlendi ği bir mekandı. (R.1.13) Yapı sütünları, dökme demir kemerleri, kemerlerindeki süslemeler, renk kullanımı ve özellikle ortasında sekizgen bir yıldız ve geometrik ekillerin yer aldı ğı gül penceresiyle Oryantalist özellikler ta ımaktaydı. Londra’daki Paddington Đstasyonu’nun (1854) kemerlerinde de Yunan palmetlerinin yanında Hint-Đslam sanatına ait kıvrımlı yaprakların olu turdu ğu süsleme ö ğeleri yer almaktadır. ( R.1.14)
Endüstri devriminin demir konstrüksiyon mimarisi Đslam sanatlarından faydalanırken, Đngiltere de bu yapıların dı ında oryantalist üslup halkın kullanımında olan birçok yapıda görülmekteydi. Do ğu Hindistan Müzesi’nin Heykeller galerisi Agra Kalesi’ndeki divan-ı Has Salonunu hatırlatırken, Thomas Ambler’in Venedik tarzında in a etti ği St Paul Evi(1878) Đslam mimarisine has detaylar içeriyordu. 44 (R.1.15-1.16)
Di ğer yandan do ğunun, egzotik, e ğlenceye ve lükse dü kün algısı geni halk kitlelerinin kullanımına sunulan Oryantalist yapılarda kendini göstermeye ba ladı. Viyana Evrensel Sergisinden sonra Café Turc adıyla anılmaya ba layan ve 17. yüzyıldan beri var olan kahve salonları bir moda haline geldi ve bu mekanlar Oryantalist üslupla in a edilmeye ba landı
44 Sweetman, a.g.e . , s.162-173, 199.
15 Café Turc’lerden ba ka on dokuzuncu yüzyılda moda olan di ğer bir yapı türü de Đslam dünyası özellikle de Osmanlı denilince akla ilk gelen hamamlar olmu tur. Bu dönemde in a edilen hamam ve termal merkezlerde de Oryantalist üslup kullanılmı tır. 1876 yılında sadece soylular için açılan Le Hamam Roma ve Osmanlı plan emalarını bazı de ği ikliklerle uygulamı tır. A. Marcel’in tasarladı ğı Halka Açık Banyo ise Merkezi planlı, kubbeli ve iç mekan tasarımında Magrip ve Osmanlı unsurlarını barındırmaktaydı. (R.1.17) Stuttgart yakınlarındaki Kara Ormanlardaki Wildbald Termal Đstasyonu’nda (1897) El Hamra’yı hatırlatan oryantal unsurlar ve Art Nouveau birle tirilmi ti. (R.1.18)
Hamamlar ve kahvehanelerin dı ında gazino, festival sarayları, zooloji bahçeleri, tiyatro ve sinema salonları gibi Batur’un ifadesiyle Oryantalist mimariyi hiç de marjinal olmayan bir bütünlük içinde kullanan çe itli yapılar in a edildi. Londra El Hamra Tiyatrosu (1883),Paris Eden Tiyatrosu(1883), Ni ’teki Palais de la Jeteé (1890) ve Berlin Zooloji Bahçesi bu tip yapılara en önemli örnekleri te kil etmektedir. Özellikle önemli bir e ğlence mekanı olan sinema ve tiyatrolara oryantalist biçimler verme 1930’lu yıllara dek ba ta Amerika Birle ik Devletleri olmak üzere devam etmi tir. 45
Oryantalist mimarinin en ilginç örnekleri Avusturya ve Almanya gibi ülkelerdeki sanayi yapılarıdır. Bu yapılar cephesel tasarımları itibariyle kubbe ve minareleriyle camilere benzetilmeye çalı ılmı tır. Ço ğunlukla do ğu kaynaklı ürünlerin i lendi ği bu fabrikalar, birçok evrensel sergide görmeye alı tı ğımız içi bo altılmı bir do ğu etkile iminin örneklerini sergilemektedirler. Đran’la olan ticari ili kileri sırasında öğrendi ği böcek kaçırıcı tozları, Avusturya’da üretmek için fabrika kuran J.Zaherl fabrikasını Đran ve Selçuklu mimarisinden aldı ğı esinlerle in a ettirmi tir. (R.1.19) 1907 yılında Almanya’nın Dresden kentindeki Ege tütünlerinin i lendi ği Yenice Sigara Fabrikası da yüksek kubbesi ve minare eklindeki baca ve kuleleriyle bir
45 Batur, “ Mimaride Oryantalist E ğilimler”, s.27-28, 34; McKenzie, a.g.e . , s.77-83, 89
16 camiyi andırmaktadır. Bu fabrikalardaki yo ğun renk kullanımı ve Đslam kökenli do ğu ça ğrı ımları aynı e ğlence sektöründe oldu ğu gibi ticari amaçlıdır. 46 (R.1.20 )
Gerek halkın kullanımına sunulan e ğlence yerleri, müzeler, sergiler, zooloji ve botanik bahçeleri, gerek tren istasyonları ve sanayi yapılarında Oryantalist üslup kendini gösterirken, 1800’lü yılların sonlarında dahi Avrupalı zenginlerin kendileri için in a ettikleri yapılarda, oryantalist üslup bazen yapının tümünde, bazen de adeta bir ark kö esi gibi bir odasında kar ımıza çıkmaktaydı. George Aitchison’un mimarı oldu ğu Lord Leighton’a ait olan evdeki Arab Hall (1877-79), içinde antika çinilerin ve ah ap e yalarında yer aldı ğı Oryantalist üslupla tasarlanmı mekanların en ünlülerinden biridir. 47 (R.1.21)
Avrupa’nın en ba ta gelen sömürge imparatorlukları olan Đngiltere ve Fransa’nın sömürgelerindeki imar faaliyetlerinde ise zamana göre farklılık göstermektedir. Batının sömürgele tirme di ğer bir ifadeyle kolonizasyon sürecinin ticari, askeri olmak üzere çe itli safhalardan geçti ği dü ünüldü ğünde 19. yüzyıla gelindi ğinde sömürgele tirilen topraklar üzerindeki hakimiyetlerini me rula tırmak için, “geri kalmı ” bu toplumları modernle tirmenin, ahlaki bir sorumluluk oldu ğuna inanıyorlardı. Đ te bu süreç sömürgele tirilen topraklarda, ehirleri tekrardan in a etme ihtiyacını doğurdu.
Avrupa’nın en güçlü iki sömürgeci ülkesi Đngiltere ve Fransa sömürgelerindeki, ehirle me faaliyetlerinde farklı temayüller gösterseler de yerel mimari ö ğelerden uzak kalamamı lardır.
Fransa’ya baktı ğımızda Kuzey Afrika sömürgelerinde yirminci yüzyıla kadar neo-klasik stil ve Ecole des Beaux-Art’ın mimari gelenekleri sürdürüldü. “Medeniyetle tirme misyonu” (mission civilatric) çerçevesinde Cezayir’de Kasbah adı verilen yerel yapılar yıkılarak batı tarzında binalar ve sokak düzenlemeleri yapıldı. Her ne kadar evrensel sergilerde, sömürgeler yerli unsurların yer aldı ğı Oryantalist
46 Batur, a.g.m. , s.34-35 47 Sweetman, a.g.e . , s.192-198
17 pavyonlarla temsil edilse de, kamu binaları ve Fransızların yerle ti ği bölgelerde yerli unsurlara rastlanmıyordu. 48
20. yüzyılın ba larında ise Kuzey Afrika’daki Fransız yönetiminin yerel ve dini de ğerlerle bir anla ma içerisine girme çabası, asimilasyon yerine ortaklık politikası uygulamak istemesi mimariyi de etkiledi. Dolayısıyla içinde yerel mimariye ait ö ğeler bulunduran ve bu çalı mada oryantalist yapılar olarak de ğerlendirdi ğimiz yapılar, kendini göstermeye ba ladı. 49
Di ğer bir sömürge imparatorlu ğu olan Đngiltere ise özellikle Hint yarımadasındaki ehir planlamacılı ğında Fransızlar kadar katı bir tutum izlemese de,19. yüzyılın ba larında Kalküta ve Bombay ehirlerini tamamen Avrupai bir tarzda plandı. Genel olarak Viktorya dönemi mimarisinin en belirgin stili olan Neo-gotik üslup benimsendi. 50
19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın ba larında Hint yarımadası ve Malezya’da hem Mo ğol Selçuk etkile imli Hint-Đslam hem de yerel Hint mimarisinin etkilerinin görüldü ğü Oryantalist üslupta abidevi kamu binaları in a edildi. Madras Müzesi (1896), Daly Koleji (1892), Lahore Müzesi(1894) ve Kuala Lumpur Tren Đstasyonu (1910) gibi tamamıyla Oryantalist tarzın hakim olduğu yapıların yanında Kalküta’daki Victoria Memorial (1906) gibi klasik ve yerel mimari unsurların (Hint-Đslam) beraber kullanıldı ğı yapılar, koloni mimarisinin önemli Oryantalist örnekleridir. (R.1.22-1.26)
Đngiltere’nin sömürgelerindeki Oryantalist mimari örnekler sadece Hint yarımadasıyla sınırlı kalmamı tır. Do ğu ve Đslam kültürüyle hiçbir geleneksel ya da co ğrafi bir yakınlı ğa sahip olmayan Avusturalya da bile Oryantalist mimari örneklerine rastlanmaktadır. Melbourne’deki Flinders Street Đstasyonu ve Forum
48 Lobna Sherif, “Architecture As A System of Appropriation:Colonization in Egypt”, (Çevirimiçi) www.sea1917.org/heritage ,15-03.2010 49 Zeynep Çelik, ark'ın sergileni i : 19. Yüzyıl Dünya Fuarlarında Đslam Mimarisi, Çev.Nurettin El Hüseyni, Đstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2005, s.175. 50 Ashish Nangia, “British Colonial Architecture II : A Search for an Imperial Style”, (Çevirimiçi) www.boloji.com/writers/ashishnangia.htm , 15-03-2010
18 Tiyatrosu (1929) buradaki Oryantalizm etkili yapılara bir örnek te kil etmektedir. (R.1.27,R.1.28) 51
20.yüzyıla gelindi ğinde ise do ğu artık daha yakından tanımaya ba landı ve giderek egzotik cazibesini kaybetmeye ba ladı. Yedinci yüzyıldan beri kar ılıklı bir etkile im içinde olan Batı mimarisi ve Đslam mimarisi 19. yüzyılda Oryantalist üslup ile farklı bir safhaya girmi tir. 52 Oryantalist mimari Avrupa’da bir moda akımı, sömürgelerde ise politik me rula manın bir enstrümanı olarak benimsenmi ve yirminci yüzyılda etkisini yitirmeye ba lamı tır.
51 “Indo-Saracenic Revival Architecture”, (çevirimiçi) http://en.wikipedia.org/wiki/Indo-
Saracenic_Revival_architecture , Ocak 2010
52 Çelik, ark'ın sergileni i : 19. Yüzyıl Dünya Fuarlarında Đslam Mimarisi, s.192
19
2. OSMANLI M ĐMAR ĐSĐNDE ORYANTAL ĐZM
2.1 Batılıla ma Sürecindeki Osmanlı Devleti’ndeki Sosyal Kültürel ve Ekonomik Olu umların Mimariye Etkisi
2.1.1 Batılıla ma Sürecindeki Osmanlı Devleti
Resmi literatürde Osmanlı modernle mesi Tanzimat’la özde le tirilse de Đlber Ortaylı’nın belirtti ği gibi Osmanlı modernle mesinin ba langıcı için kesin bir tarihleme ve co ğrafi bir sınırlandırma yapmak mümkün de ğildir. Osmanlı modernle mesi Tanzimat dönemiyle sınırlandırılamayacak kadar eskiye uzanan bir olgudur. Avrupa co ğrafyasıyla iktisadi yönden bir beraberlik içinde olan Osmanlı Devleti için Avrupa ile ani bir kar ıla manın do ğurdu ğu ok da de ğildir. Balkanlar, Ortado ğu ve Kuzey Afrika topraklarını içerisine alan farklı halkların ve dinlerin olu turdu ğu Osmanlı Devleti’nde senkronize bir sosyo-kültürel ve ekonomik de ği imin ya anması da mümkün de ğildir. 53 Kemal Karpat’a göre Hasan Kafi Bosnevi ‘nin (1544-1616) Usulü’l Hikem fi Nizami’l Alem ve Koçibey’in Risalesi’nde (1630) belirtti ği gibi Osmanlı Devleti gücünün hala en zirvede olduğu diyebilece ğimiz bir ça ğda bile köklü sosyal de ği imlerle yüz yüze gelmi tir. 54
Đkinci Viyana bozgunu ve Karlofça Antla masıyla (1699) Batı kar ısındaki büyük yenilginin kabulü, ba ta askeri alanda olmak üzere modernle menin gereklili ğini ve zeminini hazırladı. Karlofça Antla ması’ndan on sekiz yıl sonra imzalanan Pasarofça Antla ması ve onu takip eden Lale Devri (1718-1730) olarak adlandırılan dönemin ba lamasıyla Avrupa ile diplomatik ve ekonomik ili kiler yo ğunla ır.
Yirmisekiz Mehmed Çelebi’nin Fransa’ya gönderilmesiyle Avrupa’yla resmi ve daha sistemli diplomatik ili kiler kurulmaya ba lanmı tır. Lale Devri olarak anılan
53 Đlber Ortaylı, Đmparatorlu’ ğun En Uzun Yüzyılı, Đstanbul, Alkım Yayınevi, 2006, s.13-16 54 Kemal Karpat, “The Transformation of The Otoman State”, International Journal of Middle East Studies, Cilt III, No:3 1972, s.243.
20 bu dönemde Türkçe eserleri basacak bir matbaa kurulmu , tercüme faaliyetleri yo ğunla mı tır. atafatlı e ğlenceleri ve bahçe düzenlemeleriyle ünlenen dönem sadece bunlarla sınırlı kalmamı , ehircilik sanat ve mimari de yeni yakla ımlar, yeni hayat tarzları ortaya çıkmı tır. 55
Askeri ba arısızlıklar, toprak kayıpları üphesiz Osmanlı modernle mesinin ba langıç noktasına askeri reformları koymu tur ve askeri reformlar bir itici güç halini almı tır. Askeri modernle me, idare ve maliyenin de modernle mesini zorunlu kılmı tır. Bütün bu geli meleri edebiyat, sanat, mimari ve kültürel yönde deği imler takip etmi tir.
III. Selim yeni bir ordunun kurulmasına ve ordudaki teknik sınıfların modernle mesine karar vermi tir. Her ne kadar Nizam-ı Cedid hareketi bir isyanla son bulmu sa da II. Mahmud hemen olmasa da III. Selim’in gerçekle tiremedi ği reformları bir ölçüde gerçekle tirebilmi tir. 1808 de Sened-i Đttifak’la ayanların gücü kabul edilse de saltanatının ilerleyen yıllarında merkezi otoriteyi güçlendirebilmi hatta 1827 de Yeniçeri Oca ğı’nı kaldırıp yeni bir ordu kurabilmi tir. Askeri yenilikleri idari reformlar takip etmi , köy ve mahalle muhtarlıkları kurulmu modern bir devlet te kilatı ve yeni bir bürokratik yapılanma olu turulmaya çalı ılmı tır.
Đlk resmi gazete Takvim-i Vekayi’nin çıkarılması, posta te kilatının temellerinin atılması ve yeni okulların kurulması II. Mahmud dönemi yenililiklerinin en önemlilerindendir. II. Mahmud dönemi yenilikleri daha ziyade köklü reformlara bir hazırlık niteli ğinde olmu tur.
1839 Tanzimat Fermanı, Osmanlı modernle mesinin bir dönüm noktasıdır. Devlet bilinçli bir modernle me, merkezile me ve bürokratikle me sürecine girmi tir. Çökü sürecine giren Osmanlı devleti kendini devam ettirebilmek için Batı kar ısında direnç noktaları olu turmaya çalı mı tır. Tanzimat dönemi hukuki, siyasi, iktisadi ve askeri alanda yenile me çabaları ve bu çabaları besleyecek fikir hareketlerine sahne olacaktır.
55 Fatma Selva Suman, “Questioning an Icon Of Change: The Nuruosmaniye Complex and The Writing of Otoman Architectural History” , Yayınlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Bo ğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Đstanbul, 2007, s.19-20.
21 Tanzimat fermanıyla yeni hukuksal düzenlemeler yapılmı , 1840, 1851 tarihlerinde ceza kanunları, 1858 Arazi kanunnamesi çıkarılmı tır. 1868-78 yılları arasında hazırlanan Đslami özel hukuk (medeni hukuk) kuralları kodeksi olan Mecelle’nin de hazırlanmasıyla Osmanlı hukuk sisteminde büyük dönü ümler ya anmaya ba lanmı tır. 56
Tanzimat hareketi Bab-ı Ali bürokrasisi denen sınıfı do ğurmu “Tanzimat yöneticileri ki iliklerindeki tutuculuk ve pragmatik reformculu ğu birle tirmi lerdir.” Tanzimat’la beraber Batıyı daha bilinçli de ğerlendirebilen bir Osmanlı intelejansyası do ğmu , her ne kadar devrim niteli ğinde köklü de ği imler ya anmasa da modernle me eğitimden sanata, mimariye, edebiyata, aile yapısına kadar her alana sıçramı tır. Buna ra ğmen geleneksel yapı kendini korumaya devam etmi , bürokratik kademelerde, toplum yapısında, kültürel de ğerlerde kısacası her alanda modernlik ve gelene ğin kimi zaman çatı tı ğı kimi zaman birbirine uyum sa ğlamaya çalı tı ğı ikili bir yapı varlı ğını sürdürmü tür 57 .
Dönemin fikir dünyasının ekillenmesinde de bu tarihi ve sosyal gerçeklik rol oynamı , imparatorlu ğun ayakta kalması için Osmanlıcılık, Garpçılık, Đslamcılık ve Türkçülük fikirleri aydınlar arasında tartı ılmı tır. Bu yüzden 19.yüzyıl fikir hayatı eklektik bir yapı arz etmektedir. 58
Kültürel ve sosyal hayattaki bu düalist ve eklektik yapı 19.yüzyıl Osmanlı ehirlerinin fiziki dokusuna ve ya am biçimine de sıçramı tır. Đlber Ortaylı’nın deyimiyle “Bir pa anın kona ğı kar ısındaki evkaf katibinin küçük evinin bulundu ğu, belirli bir cemaat ruhunun ya andı ğı geleneksel Osmanlı ehri ve mahallesi de nitelik de ği tirmeye ba lamı tı”. 59 Yerasimos ise klasik Đslam ehrini iktidar ile cemaat arasında kentsel mekâna sahip olmak için süren bir çatı manın sahnesi olarak yorumlamaktadır ve Tanzimat’la beraber iktidarın kazandı ğını ve kendi kent yönetim biçimini dayattı ğı tezini öne sürmektedir.
56 Karpat, a.g.m. , s.251-261; Ortaylı, a.g.e. , s.27-36,43-45, 59, 177-181. 57 Ortaylı, a.g.e. s. 121-122, 241-247 58 Orhan Okay, “Batılıla ma Devri Fikir Hayatı Üzerine Bir Deneme”, Osmanlı Medeniyeti Tarihi, Ed.Ekmeleddin Đhsano ğlu, Đstanbul, IRCICA, s.198. 59 Ortaylı, a.g.e. s.248-249
22 Ba ta ba kent Đstanbul ve liman ehirleri yeni ula ım ekilleri, çe itli düzenlemeler ve in a edilen yeni binalarla kendilerini Avrupa’daki ehirlere yakla tıran yeni bir çehre edinmi tir. Buna ra ğmen tüm kurumlarda oldu ğu gibi ehirdeki ikili yapı da devam etmi , ehrin eski adaları ve modern semtleri tam bir bütünle meye girmeksizin bir arada var olabilmi lerdir 60 .
2.1.2 XVIII. Yüzyıl ve Tanzimat Dönemi Osmanlı Mimarisine Genel Bir Bakı
Osmanlı Devleti on sekizinci yüzyıla III Ahmed’in saltanatıyla girmi tir. III Ahmed döneminin daha sonra ‘Lale Devri’ diye anılacak olan yakla ık on iki yıl süren periyodunda (1718-1730) kültürel ve mimari ortamda büyük geli meler ya anmı tır. Klasik dönem olarak adlandırılan ve Eyice’nin tabiriyle orantılara ve ölçülü bezemelere de ğer veren sanat zevki yeni ve de ği ik bir üsluba kaymı tır 61 . Bu dönemde aslında gittikçe güç kaybeden devletin varlı ğını, gücünü ve potansiyelini teyit etmek için sivil mimari etkinlik yo ğunla mı , masraflı saray törenleri yapılmı tır. 62
Đstanbul’da, Ka ğıthane Deresi’nin çevresinde, Ka ğıthane düzenlemesi adıyla anılan programı gerçekle tirmek için Fransız saray ve bahçe planları getirttirilmi ve buradaki örneklerden esinlenerek bu düzenleme gerçekle tirilmi tir. Bu düzenlemenin en önemli kısmı Sadabat olarak anılan ve büyük tantanalarla açılı ı yapılan Versailles Sarayı’na bir nazire olarak nitelendirilen Kasr-ı Hümayun’dur.
Batur, Ka ğıthane düzenlemesini salt Fransız saraylarına ili kin ölçütlerle de ğerlendirmenin yanlı olaca ğını savunmakta ve bu düzenlemenin Safavi mimari ve
60 Paul Dumont, François Georgeon, “Sunu ”, Modernle me Sürecinde Osmanlı Kentleri , Çev.Ali Berktay, Đstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları,1999, s.x-xii. 61 Semavi Eyice , “Batı Sanat Akımlarının De ği tirdi ği Osmanlı Dönemi Türk Sanatı”, Türkler, Ed Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, Cilt. XV, Ankara, s. 285. 62 Suman, a.g.e , s.28.
23 ehircilik anlayı ının su ve çiçek sevgisine ba ğlı olu umuna daha yakın oldu ğunu söylemektedir. 63
Yine Lale Devri’nde yaygın olarak yapımına ba lanan ve on sekizinci yüzyılın ilk yarısına tarihlenen çe me ve sebillerinde Fransız Neoklasik, Barok ve Rokoko motifleri geleneksel Orta Asya ve Timurlu formlarıyla birle tirilmi tir 64 .
Lale Devri yeni bir anlayı la bezenen ve abidevi boyutlarıyla kent dokusunda var olmaya ba layan çe me ve sebilleriyle Haliç ve Bo ğaz kıyısı boyunca in a edilen kasır, kö k ve saray bahçeleriyle Batı’ya açılan Osmanlı mimarisinin ilk basama ğı olmu tur.
Lale Devri’nden sonra I. Mahmud döneminde mimari daha güçlü bir batı tesiriyle canlanmı on altıncı yüzyılda Avrupa’da do ğan ve yayılan Barok üslubu Osmanlı mimarisine girmi , Osmanlı klasik sanat gelene ğiyle farklı bir biçimde ekillenmi ve Osmanlı yada Türk Barok’u denilen bir üslup do ğmu tur. 65 I. Mahmud döneminde in asına ba lanıp III. Osman döneminde tamamlanan Nur-u Osmaniye külliyesi Barok nitelemesine hak kazanan ilk Osmanlı yapısıdır. Simeon Kalfa’nın tasarladı ğı külliyenin ana yapısı olan caminin plan eması önemli bir yenilik içermese de ölçü ve oranları klasik devre göre çok farklı olan at nalı eklinde in a edilen avlu tamamen bu camiye özgüdür. 66
Cami planlarının ana formunu olu turan kare ekli, Barok üslubun dini yapılarda tam anlamıyla uygulanmasını bir ölçüde engellemi tir. Barok üslup özellikle çe me ve sebil gibi yapılarda bütün zenginli ğiyle kendisini gösterse de Nur-u Osmaniye Camiine yakın tarihlerde yapılan Laleli Cami, Üsküdar Ayazma ve Beylerbeyi Camii bu yeni üslubun özeliklerini ta ıyan yapılardır. 67
63 Afife Batur, “Batıla ma Döneminde Osmanlı Mimarlı ğı”, Tanzimattan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi , Cilt IV , Đstanbul, Đleti im, s.1040-1043. 64 Suman, a.g.e . , s.50-51. 65 Kasım Đnce, “Osmanlı Sanatının 1739-1839 Dönemine Bir Bakı ”, Türkler, Ed Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, Cilt XV.Ankara,2002 s.315. 66 Batur, “Batıla ma Döneminde Osmanlı Mimarlı ğı”,s.1043. 67 Batur, a.g.m .,s.1044.
24 18. yüzyıl Osmanlı Mimarisi, Batı unsurlarının mimari alana ani bir giri i olmadı ğı için, dönemin mimarisinde batılı e ğilimlerin yanı sıra do ğulu elemanların ve erken dönem unsurlarının yeniden adaptasyonuyla olu an melez bir mimari dil kullanılmı tır. 18.yüzyılın bu melez mimari dili yenile me arzusunun salt bir batılıla ma e ğiliminden öte oldu ğunu göstermektedir. 68
III. Selim ve II. Mahmud döneminde önceki yüzyıla oranla reformlar hız kazanmı tır. III. Selim dönemindeki Nizam-ı Cedid hareketinin askeri alanda getirdi ği yenilikler beraberinde mimari de ği imleri de getirmi büyük çaplı kı la in aatlarına giri ilmi tir. Selimiye Kı lası’na yaptırdı ğı cami, barok ve baro ğun hemen ardından Osmanlı mimarisine giren Rokoko unsurlarını içermektedir. Bu dönemde de sivil mimari etkinlikler hızlanmı , ilk kez yabancı mimarlar Osmanlı topraklarında çalı maya ba lamı tır. Đstanbul’a gelen ilk yabancı mimarlardan olan Melling Defterburnu’nda III. Selim’in kız karde i Hatice Sultan için yaptırdı ğı sarayın dı cephe düzenlemesiyle Neo-klasik üslubu Osmanlı mimarisine ta ımı tır 69 .
Barok üsluptan sonra mekanların biçimlenmesine ve süslenmesine daha fazla etkisi olan Ampir üslup Fransa’da ortaya çıkmasından hemen sonra II. Mahmud döneminde yaygınla maya ba lamı tır. Barok üslubun izleri ve canlılı ğı korunarak bu üslupla birle tirilmi tir. Balyan Ailesi’nden Krikor Balyan’ın yapımını 1826 da tamamladı ğı II. Mahmud’un Nusretiye Camii adını verdi ği selatin cami barok dönemin kapanı yapısı olarak de ğerlendirilmi ve Ampir üsluba geçi in erken örne ği olarak nitelendirilmi tir.
Batıla manın beraberinde getirdi ği protokol düzeni de, cami plan emasını etkilemeye ba lamı tır. Bu dönem Đstanbul selatin camilerinde son cemaat mahalli, hünkar mahfiliyle birle tirilmi ve iki katlı kö k biçiminde yapıya birle tirilen bir kanat haline getirilmi tir. 70
68 Shrine Hamadeh , “Otoman Expressions of Early Modernity and the Inevitable Question of Westernization, JSAH , Cilt 63, No:1, 2001, s.32-51. 69 Ali Murat Aktemur , “Karaköyde Batı Üslubunda Yaptırılmı Mimari Örnekleri” Yayınlanmamı Doktora Tezi, Erzurum, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006, s.54-58. 70 Batur, “Batıla ma Döneminde Osmanlı Mimarlı ğı”, s.1043, 1060-1061.
25 Tanzimat fermanı ise Osmanlı ba kentinin batılı anlamdaki kentsel de ği imine temel te kil edecek yeni örgütlenmeler ortaya çıkarmı tır. ehir nüfusunun artı ı, 1838 yılında Đngilizlerle ve bunu takip eden yıllarda di ğer Avrupa devletleriyle yapılan ticari antla malar, Avrupa ülkelerinin endüstriyel yatırım ve giri imleri ehir ya amını düzene sokma gere ğini getirmi tir. 71
Yerasimos Tanzimat döneminde ehirle me alanında yapılan reformların, Batılı ehirle me modelini taklit etmekten çok asıl hedefin merkezi devlet otoritesini yeniden kurma iste ği oldu ğu görü ündedir. Tanzimat’la birlikte kent alanına bir düzen verilmeye ba lanması aynı zamanda genel bir düzen kurma çabasıdır ve bunun sonuçları hemen görülmü tür. 72
Tanzimat’la beraber yeni yasal düzenlemeler, mimarlık alanında yeni te kilatlanmalar ba lamı tır. 1831 yılında ehreminli ği ve Mimarba ılık birle tirilerek kurulan Ebniye-i Hassa Müdürlü ğü, 1839 da Umur-u Ticaret ve Nafia Nezareti’ne ba ğlanarak merkezi yönetimin bir parçası haline gelmi tir. 73
Đlki 1848 olmak üzere olmak üzere Ebniye Nizamnameleri çıkarılmı ve ehircilikle ilgili düzenlemeler yapılmı tır. 1855’te ehremaneti kurulmu ve Kasım 1857 de Meclis-i Tanzimat kurularak, bir protokol ile ehirle me alanında yapılacak reformların genel hatları çizilmi , ehrin on dört bölgeye ayrılması planlanmı tır. Galata, Pera ve Tophane semtlerini içerisine alan bölgede deneysel statüde olan VI. Belediye Dairesi kurulmu tur. Bu dönemde tarihi yarımada fazla bir geli im göstermezken, Bo ğaz kıyıları Pera-Galata-Beyo ğlu bölgesinde büyük geli meler olmu tur. Đstanbul genelinde ba ta Divanyolu olmak üzere cadde ve sokaklarda düzenlemeler yapılmı tır. 74
71 Diana Bari1lari, Ezio Godoli, Đstanbul 1900 , Çev. Aslı Ataöv, Đstanbul,YEM Yayınları,1997,s.11. 72 Stefan Yerasimos, “Tanzimat’ın Kent Reformları Üzerine”, Modernle me Sürecinde Osmanlı Kentleri , Ed.Paul Dumont, François Georgeon, Çev.Ali Berktay, Đstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları,1999 s.6 73 Ne e Yıldıran, “II. Abdülhamid Dönemi Mimarlı ğı”, Türkler, Ed. Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, Cilt.XV, Ankara, 2002, s.369. 74 Barillari, a.g.e. , s.13 .
26 Klasik Osmanlı ehir düzenlemesinde, ehir panoramasında dinsel yapılar hakimken, ehrin de ği meye ba layan siluetinde, askeri kı lalar ve saraylar gibi sivil yapılar öne çıkmaya ba lamı tır.
Abdülmecid döneminde klasik dönemle kar ıla tırıldı ğında daha mütevazi de olsa selatin camiler in a edilmi tir. Yine de on dokuzuncu yüzyıl “sivil mimari ça ğı” olarak bilinir. Đn a edilen kö kler, kasırlar sarayların yanında konut mimarisinde de de ği imler olmu tur. Özellikle gayri Müslim ve Levantenler tarafından yapılan sıra evler ve büyük apartmanlar ba ta Pera bölgesi olmak üzere ehrin mimari yapısına dahil olmu tur.
19. yüzyılın ortasından itibaren yabancı mimarlar Đstanbul’da çalı ma imkanı bulmu ba ta elçilikler olmak üzere yine yabancı devletlere ait hastane, kilise ve okullar in a etmi lerdir. Bunun yanı sıra Osmanlı mimari literatürüne yeni dahil olan tiyatro, otel, pasaj saat kulesi gibi yapıların in asında da görev almı lardır. 75 Aynı dönemde gayri Müslim mimar ve kalfalar dönemin mimarlık ortamında etkin rol oynamaya ba lamı lardır. Gayrimüslim mimarlar arasında neredeyse yüz yıldan uzun bir zaman Osmanlı Sarayı’na hizmet eden Balyan ailesi de asıl etkinliklerine Tanzimat döneminde ba lamı lardır. 76
Yüzyılın ilk yarısında Barok, Rokoko, Ampir üslup olarak anılan üsluplar, imparatorluk topraklarında farklı bir dille hatta birlikte uygulanmı tır. 19.yüzyıl Avrupa’sında etkili olan Neo-klasik üslup Đstanbul’da da uzun bir müddet kendine uygulama alanı bulacaktır. 77
19. yüzyılın ortalarına do ğru, Avrupa’da ba layan bazı mimarlık tarihçilerinin üslupsuzlu ğun üslubu olarak yorumladıkları eklektizm, çok geçmeden özellikle de
75 Nurhan Yazıcı, “Osmanlılar’da Mimarlık Kurumunun Evrimi ve Tanzimat Dönemi Mimarlık Ortamı”, Yayınlanmamı Doktora Tezi, Đstanbul, MSGSÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007, s.116-118
76 A.e s.153. 77 Nasır, a.g.e. , s.112-114.
27 Avrupalı mimarların etkisi ile Osmanlı yapılarında da kendini göstermeye ba lamı tır. 78
2.1.3 XIX ve XX Yüzyıldaki Seçmeci Üsluplar
19. yüzyıl Avrupa mimarisinde antik ça ğın mimari elemanları romantik denilebilecek historist bir seçmeci (eklektik) anlayı la kullanılmaya ba lanmı tır. Endüstri devrimi özellikle Đngiltere ve Amerika’da ehirlerdeki yapıla mayı yoğunla tırmı tı 79 . Bu yıllarda sanat, edebiyat, felsefe hatta politika da “romantik” akım olarak adlandırılan bir duygu tarzının etkisinde kalmı , bir bakıma geçmi e dayanan her ey güzel bulunmu tur. Yeni in a edilen binalarda, Antik Yunan’dan ,Gotik’e ,Rönesans’a kadar kullanılan bir çok mimari elemanın yanında do ğunun mimari ö ğeleri bile sıklıkla kullanılmı tır. Pevsner’in deyimiyle geçmi e duyulan bu saygı ile asil Barbar, asil Yunanlı, erdemli Romalı ve dindar ortaça ğ övalyesi ke fedilmi tir. 80 Geçmi e yönelik bu mimari uygulamalar dönemin mimari ihtiyaçlarını kar ılayamadı ğı için genelde cephe süslemeleriyle sınırlı kalmı tır. Gombrich’in deyimiyle dönemin mimarlarından Gotik üslupla bir cephe yapması, bir binaya Norman atosunun hatta Do ğuya özgü bir caminin görünümünü vermesi istenmektedir 81
Avrupa mimarisinde Neo-Klasik, Neo-Gotik, Neo-Rönesans üslupları egemen olurken, Oryantalist akım olarak de ğerlendirdi ğimiz, Đslam, Hint ve Uzakdo ğu mimari unsurlara da romantik ve egzotist bir anlayı la yer verilmi tir.
Avrupa’daki bu geli meler Osmanlı Mimari ortamını da etkilemi tir. Özellikle yüzyılın ikinci yarısında Đstanbul’da yeni bina tipleriyle birlikte yeni mimari üsluplar da uygulamaya konmu tur. Eklektik dönem olarak tanımlanan bu yıllarda ba ta Đmparatorlu ğun ba kentinde olmak üzere, Neo-klasik, Neo-gotik üslupta in a edilen
78 Yıldıran , a.g.e. , s.372. 79 Ernst Gomrich, Sanatın Öyküsü , Đstanbul,Remzi Kitabevi 1986, s.395. 80 Niclolaus Pevsner , An outline of European Architecture , Harmondsworth, Penguin Books, 1957,s.250. 81 Gomrich, a.g.e . s.396.
28 binaların yanında Fatimi, Memluk, Magribi ve Hint mimari unsurların yer aldı ğı ve ara tırmamızın asıl konusu olan oryantalist olarak de ğerlendirdi ğimiz binalar in a edilmi tir. 82 Bunun yanı sıra Avrupa mimarisindeki bu canlandırmacı ve eklektik tutuma kar ı tepki olarak ortaya çıkan Art Nouveau üslubunun da ehrin mimarisine katılması çok geç olmamı tır.
Đstanbul’daki bu mimari üslup çe itlili ğine genel olarak baktı ğımızda Neo- klasik üslubun yaygın olarak kullanıldı ğını görmekteyiz. Neo-Rönesans ve Ampir tarzında denemeler yapılmı tır. Saraya nesiller boyu hizmet eden Balyan ailesinden olan Karabet Balyan’ın mimarı oldu ğu ve imparatorlu ğun son dönem prestij yapılarından en önemlisi olan Dolmabahçe Sarayı Neo-Klasik bir yapıdır. 83
Đstanbul mimarisine neo-gotik yapılar 1869 da G. E Street tarafından in a edilen Kırım Kilisesiyle girmi tir. 84 1873 de Aksaray’da in a edilen Pertevniyal Valide Sultan Camii, Endülüs-Magribi di ğer bir deyi le Oryantalist unsurlarında yo ğun kullanıldı ğı Gotik referanslı bir yapıdır. Abdülhamid döneminde yaptırılan Yıldız Hamidiye Camii ise Oryantalist iç mekan düzenlemesine sahip Neo-Gotik bir yapıdır. Pertevniyal Cami Usul-i Mimari de yeni Türk üslubunun öncüsü olarak addedilirken Zeynep Çelik’in belirtti ğine göre Ba bakanlık Osmanlı Ar ivinde yer alan Milli Sanayi-i Nefise inki afı ve imkanlarının tetkikine dair imzasız umumi lahiya da “Ne Türk, Ne Arap, ne de Gotik olan melez bir üsluba yol açan çirkin bir yapı” olarak tanımlanmı tır. 85
II. Abdülhamid dönemindeki mimari ekillenmelerde sosyo-politik ve ekonomik ko ulların etkisi daha da büyük olmu tur. Edebiyat, dü ünce hayatı ve siyasetteki karma ık ve eklektik yapı do ğal olarak ehrin ekillenmesine ve mimariye de sıçramı tır. 86
82 Saner, a.g.e. s.7-12. 83 Zeynep Çelik, De ği en Đstanbul:19.Yüzyılda Osmanlı Ba kenti, Đstanbul, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı,1998,s.113 84 A.e. s.114
85 A.e. s.121. 86 Yıldıran , a.g.m. , s.367
29 ehirle mede Fransız üslubu hakim olsa da, ba ta Bouvard olmak üzere Fransız mimarlar tarafından yapılan ehir planları hayata geçememi tir. Özellikle Duyun-ı Umumiye’nin kurulması, Ba ğdat ve Hicaz demiryolu projeleri Almanlarla yakınla mayı do ğurmu ve özellikle demiryolu yapıları olmak üzere Osmanlı ehirlerinde Alman mimarların üstlendi ği mimari projeler uygulamaya geçmi tir. 87
1881’de kurulan Sanayi-i Nefise Mektebi Paris Ecole de Beuxart’ın yöntemlerini, de ğerlerini benimsemi tir. Hatta ekolün kendi içinde me ruiyet kazanma sürecine giren eklektik sanat anlayı ı da bu yeni kurumun felsefesine dahil edilmi tir. 88
II. Abdülhamid’in kırk yıl süren saltanatında, yüzyılın ba ından beri artık batılı anlamda geli meye ba layan Osmanlı ehirlerinde eklektik tarzda in a edilen abidevi yapılar daha sık görülmeye ba lanmı tır.
1891’de Đtalyan mimar Vallaury tarafından in a edilen Müze-i Hümayun (bugünkü Đstanbul Arkeoloji Müzesi) Antik Greko-Romen mimarisinin elemanlarını ta ımaktadır. Đtalyan mimar D’oronco’nun in a etti ği Botter apartmanı ile Art nouveu üslubu Đstanbul mimari görünümüne dahil olsa da aynı mimarın Vallaury ile Üsküdar Selimiye semtine in a etti ği Mekteb-i Tıbbiye, Selçuklu medrese planında, Hint ve Endülüs-Magrip mimarisine ait unsurlar içeren bir yapıdır. Abdülaziz döneminde in a edilmeye ba layan Oryantalist yapılar Abdülhamid döneminin eklektik mimari tarzı içinde kendine yer bulmu tur. Ara tırmamızın temel unsuru olan batının Asya’ya açılı noktası olan Sirkeci Garı’nın Oryantalist unsurları a ğır basarken Ba ğdat demiryolunun ba langıç noktası olan ve Đstanbul’u imparatorlu ğun do ğusuna yani Arap vilayetlerine açan kapı olan Haydarpa a garı ise Bavyera tarzında in a edilmi bir Neo-rönesans yapısıdır. Sirkeci Gar’ının biraz ilerisinde yine aynı mimar tarafından Neo-klasik üslupla in a edilen Deutsche Orient Bank’ın binası olan Germina Han Bramante’nin tasarımı Saint Pietro’dan esinlenmi tir. 89
87 Mustafa Akpolat, “Tanzimat Sonrası Osmanlı Mimarlı ğı”, Türkler, Ed. Hasan Celal, Kemal Çiçek, Salim Koca, Cilt XV.Ankara,2002, s.350. 88 Çelik, De ği en Đstanbul:19.Yüzyılda Osmanlı Ba kenti, s.123. 89 Yıldıran, a.g.m. , s.369-372.
30 Antik Yunan, Roma, Gotik ve Rönesans mimari unsurları yeni in a edilen binalarda kendini gösterirken, sayıları fazla olmamakla Neo-bizans olarak adlandırılabilecek yapılar da mevcuttur. Bunlardan biri Taksim’de Cadde-i Kebir’e do ğru bir odak noktası olu turan ve yapımı 1882 de tamamlanan Aya Triada kilisesidir. 1889 da Sultan Ahmet, o günkü adıyla At Meydanı’n da in a edilen Alman Çe mesi özellikle sütun ba larındaki girift oyma i çili ğiyle Ayasofya’ya göndermeler yapmaktadır. 90 Yapımı II.Abdülhamid’in tahttan indirili inden bir yıl sonrasına, 1910’a tarihlenen Đtalyan Mongeri’nin mimarı oldu ğu Karaköy Palas’ın ön cephesindeki pilasterlerin ba lıkları ve kapı kanatları Ayasofya’dan ilham alınarak yapılmı tır. 91
II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesinin ardından mimaride bu ço ğulcu ve eklektik yapıya bir tepki olarak “Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi” olarak adlandırılacak bir hareket do ğmu tur. Öncülü ğünü Mimar Kemaleddin ve Mimar Vedat (Tek) Bey’in yaptı ğı bu akım klasik dönem Osmanlı ve Selçuklu mimari elemanlarının klasist plan tasarımlarıyla kullanıldı ğı, aslında kendiside bir bakıma eklektik olan mimari bir üsluptur. Hint, Endülüs, Magribi gibi Đslam mimarisine özgü bile enlerinin kullanıldı ğı Oryantalist yapılar, aslında Ulusal Mimari akıma zemin hazırlamı , Mimar Kemaleddin ve Vedat Tek’in hocaları olan Vallaury ve Jasmund gibi yabancı mimarlar da bu akımın do ğmasında etkili olmu lardır. 92
2.2. Osmanlı Mimarisinde Oryantalizm
Avrupa mimarlı ğında do ğuya duyulan ilginin di ğer bir ifade ekliyle Oryantalizmin 18.yüzyılda ba ladı ğı kabul edilir. Çin ve Hindistan kökenli do ğulu öğeler kendini dekoratif sanatlarda göstermi tir. Aynı yüzyılın ortalarında Rokoko ve Gotikle uyumlula tırılan, özellikle bahçe düzenlemelerinde ve dekorasyonda
90 Çelik, De ği en Đstanbul:19.Yüzyılda Osmanlı Ba kenti, s.115 . 91 Eyice, a.g.m. , s.306 92 Turgut Saner, “19.Yüzyıl Osmanlı Eklektisizminde El Hamra’nın Payı”, Osman Hamdi Bey ve Dönemi:Sempozyum 17-18 Aralık , Ed.Zeynep Rona, Đstanbul,Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı,1993, s.135; Barillari, a.g.e. , s.22.
31 kullanılan Chinoiserie tarzı ra ğbet bulmu tur. Chinoiserie’nin popülerli ğini kaybetmesiyle bahçe düzenlemelerinde Yakındo ğu, Đslam hatta Türk ö ğeleri öne geçmi tir. Kahve, hamam gibi yapı türleri de do ğudaki i levleriyle birlikte Batı mimarisine aktarılmı tır 93 .
19. yüzyılda ise Avrupa mimarisinin historist-eklektik ortamına romantik ve egzotik bir dille do ğu mimarisi de katılmı tır.
1863’te Paris’te açılan Evrensel Sergi’de hemen hemen tanıtılmaya çalı ılan do ğu dünyası ile bir yandan oryantalist e ğilimler doruk noktasına ta ınırken bir yanda da do ğu dünyasının daha iyi kavranması sa ğlanmı tır. 19.yüzyılın sonunda Art Nouveau akımının katkısıyla mimarideki eklektizm modası da etkisini kaybetmeye ba lamı tır ve oryantalist ö ğeler de Avrupa mimari sahnesinden yava yava çekilmi tir.
19.yüzyılın ikinci yarısında batının tesiriyle Osmanlı mimarisinde egemen olan eklektik üslup anlayı ına, özellikle 1860’lardan sonra Oryantalist e ğilimler de katılmı tır. Her ne kadar Osmanlı mimarlı ğının Oryantalist ö ğeler içeren ilk yapısı 1858 tarihinde Gasper Fossatti tarafından in a edilen Mustafa Re id Pa a Türbesi kabul edilse de bu üslup özellikle Abdülaziz’in ki isel zevkinin etkisiyle 1860’lı yıllardan sonra uygulanmaya ba lamı tır 94 .Mustafa Re id Pa a Türbesi plan ve kütle olarak klasik özellikler ta ımaktadır. At nalı kemerli dökme demir ebekeli pencereler yapıya oryantalist bir espri katmaktadır. Fosatti bu yapıda ölçülü bir Osmanlı-Đslam vurgusu vermeye çalı mı tır. 95 (R.2.26)
Abdülaziz döneminde eklektik üslupla in a edilen ba kent yapılarında oryantalist bir a ğırlık vardır. Abdülaziz 1863’te Mısır’a bir ziyarette bulunmu ve yine 1867 yılında Paris, Londra ve Viyana’yı ziyaret ederek dı gezilere çıkan ilk padi ah
93 Đnankur, “Oryantalizm”, s.1390. 94 Batur, “ Mimaride Oryantalizm”,s.149. 95 Barillari, a.g.e ., s.36.
32 olmu tur. Yaptı ğı bu gezilerden etkilendi ği dü ünülen padi ah imparatorluk bünyesindeki reformların kapsamını geli tirerek kültürel etkinlikleri de arttırmı tır. 96
Abdülaziz’in ki isel zevkleri ve Avrupa ile geli en ili kiler, Avrupa kraliyet ailelerinin gözde e ğilimi olan Oryantalist üslubun Osmanlı topraklarında da benimsenmesine sebep olmu tur. 97
1851 yılında çıkan bir yangın sonunda harabe halini alan Beylerbeyi sarayının yerine 1861-1865 yılları arasında bugünkü saray yapılmı tır. Eklektik bir anlayı la in a edilen saray Neo-barok özellikler ta ımaktadır. Sarayın iç mekanlarından Mavi Salon ve Havuzlu Salon Avrupa kaynaklı Oryantalizmin yo ğun olarak uygulandı ğı mekanlardır. Yine bu sarayın tamamlayıcısı olan Deniz Kö kleri ve Ahır Kö klerinde oryantalist ö ğelerin a ğırlı ğı görülmektedir. 98 Ama dönemin oryantalist mimarisinin en görkemli örne ği Çıra ğan Sarayı’dır. (1871 ) Neo-Klasik plan emasına sahip olan saray Avrupa oryantalist mimari literatürünün en ünlü örneklerinden Wilhelma Sarayına(1842-1846) benzetilmektedir. 99 Abdülaziz’in iste ği do ğrultusunda oryantalist bir çizgide in a edilen saray, yine bizzat Sultanın emriyle 1873 yılında Viyana Sergisi için hazırlanan Usul-ü Mimari adlı kitapta Aksaray Pertevniyal Valide Sultan Camisi (1871 ) ile birlikte yeni Türk Sanatı’nın öncüsü olarak gösterilmi tir. 100
Abdülaziz’in saltanatı döneminde Çıra ğan Sarayı dı ında, in a edilen Tokat Kö kü,(1867) Fuad Pa a Camii ve Türbesi (1869), Aksaray Pertevniyal Valide Sultan Camii, Bahriye Nezareti(1863), Harbiye Nezaretinin kapısı ve Kö kleri (1864-1866) ba kentteki Oryantalist mimari örneklerdir. 101
96 Günsel Renda, “Yenile me Döneminde Kültür ve Sanat”, Türkler, Ed. Hasan Celal, Kemal Çiçek, Salim Koca, Cilt. XV. , Ankara,2002, s. 273-274 97 Batur, a.g.m, s.148 98 Saner, 19. yüzyıl Đstanbul Mimarlı ğında "Oryantalizm" , s.51. 99 Batur, a.g.m. , s.149 100 Çelik, De ği en Đstanbul:19.Yüzyılda Osmanlı Ba kenti, s.112. 101 Batur, a.g.m . , s.148.
33 Ba kent dı ında in a edilen bazı yapılarda da, yer yer Oryantalist ö ğeler yer almaktadır. 1866 yılında Abdülaziz’in Konya ‘da barok üslupta in a ettirdi ği Aziziye Camii’nin minare külahları Memluk tarzındadır. 102
Abdülhamid döneminde mimaride Oryantalist e ğilimler bir ölçüde güçlenerek devam etmi tir. Zeynep Çelik bu e ğilimin Abdülhamid’in Đslamcı ideolojisine ba ğlanması tezine kar ı çıkmaktadır. Tam tersine Abdülhamid’in Bouvard’ın büyük projelerine ilgi duydu ğunu ve mimari e ğilimlerinin Fransız ehircilik anlayı ı yönünde oldu ğunu belirtmi tir. Osmanlı olmayan Đslam unsurlarının yer aldı ğı oryantalist mimari üslubun Avrupa’da hakim olan eklektik sanat anlayı ının do ğal bir uzantısı olarak kabul etmektedir. 103
Barillari ise Oryantalist mimarinin salt bir batı taklidi olmadı ğını, ve dönemin Oryantalist üslupla in a edilen iki abidevi yapısı olan Sirkeci Garı (1890) ve Haydarpa a Mekteb-i Tıbbiye’nin (1900) Osmanlı Revivalist unsurları barındırdı ğı ve Ulusal Mimarlık akımının do ğmasında kayda de ğer bir yeri oldu ğunu savunmaktadır. 104
Đstanbul dı ında di ğer önemli bir liman ehri olan Đzmir’de de Oryantalist üslupta in a edilen yapılar kayda de ğerdir. Kosmopolit bir yapıya sahip olan Đzmir’in Avrupalı ve gayrimüslimlerin elinde olan ekonomik ve kültürel gücü on dokuzuncu yüzyılın sonuna do ğru özellikle kültür alanında Türklerin eline geçmeye ba lamı tır. 105 Đ te bu yıllarda in a edilen Osmanlı yapılarında aynen Đstanbul’da oldu ğu gibi Oryantalist etkiler görülmeye ba lamı tır. Mekteb-i Sultani ve Halkapınar Su Pompalama Đstasyonu on dokuzuncu yüzyıl sonunda in a edilmi tir. Bu iki yapının dı ında Đzmir’de in a edilen Oryantalist yapılar 20.yüzyıl ba larına
102 Godfrey Goodwin, A History of Ottoman Architecture , Great Britain, Thames&Hudson, 1997, s.425. 103 Çelik, a.g.e. , s.116. 104 Barillari, a.g.e. , s.22,46. 105 Zeynep Arıkan, “II Me rutiyet Döneminde Đzmir”, Üç Đzmir, Ed. ahin Beygu, Đstanbul, YKY, 1992, s.221-222
34 tarihlenmektedir. 106 1883’te in ası tamamlanan Mekteb-i Sultani’de ehrin mimarisindeki ilk Oryantalist etkiler görülmeye ba lamı tır. 1898 yılına tarihlenen Halkapınar Su Pompalama Đstasyonu tek katlı dikdörtgen planlı sade bir yapıdır, pencerelerindeki tu ğladan örülen sivri at nalı kemerler yapıya Do ğu etkisi katmı tır. II. Abdülhamid’in tahta çıkı ının yirmi be inci yıldönümü dolayısıyla 1901’de in a edilen saat kulesi tam anlamıyla Oryantalist üslupta in a edilen bir abidedir. Yapının mimarının, S. Raymond oldu ğu bilinmektedir. 107 Sekizgen kaideli, yirmi be metre uzunlu ğundaki yapı dört katlıdır. Sekizgen platformun dar kenarlarında sebil i levini gören dört adet baldaken bulunmaktadır. Baldakenin kemerleri ve platformdaki bütün açıklıkları at nalı kemerler olu turmaktadır. Platformun üzerinde yer alan galerideki dilimli kemerler ve kulenin biti noktasını olu turan baldakenin sivri kemerleri ve yapının bezeme programı tamamıyla oryantalist üslubu vurgulamaktadır 108 . Yapı genel itibariyle Magrip mimarisindeki minarelere benzemektedir. 109 Avrupa kaynaklı bir oryantalist etkiyle in a edilen saat kulesi 110 ehrin sembolü haline gelmi bir abide olmanın yanında Osmanlı mimarisindeki bu üslupla in a edilen yapıların en önemli örneklerinden biridir.
II. Me rutiyetin ilan edilmesi, Đttihad ve Terakki’nin yönetimi ele alması ve milliyetçilik hareketleri ehirdeki mimari de ği imi de hızlandırmı tır. Bu yıllarda Đzmir de in a edilen yapılarda Ulusal Mimarlık akımının etkileri gözlenirken bir yandan da Oryantalist ö ğeler kullanılmaya devam edilmi tir. Milliyetçi kimli ğiyle tanınan Đttihat ve Terakki’nin önemli isimlerinden biri olan Rahmi Bey’in Đzmir valisi oldu ğu dönemde(1913-1918) in a edilen Kemeraltı Polis Karakolu, Kemer Polis Karakolu, Keçeçiler Polis Karakolu ve in asına o dönemde ba lanılan Çorakkapı Karakolu, at nalı, so ğan ve dilimli kemerleri, süslemeleri ve renkli cephe tasarımları ile yo ğun Oryantalist ö ğeler ta ımaktadır. Oysa Đstanbul’da in a edilen karakol
106 Đnci Kuyulu Ersoy, “Orientalist Building in Đzmir,The Case of The Kemeraltı,Çorakkapı,Keçeciler and Kemer Police Stations”, Proceeding of 11th International Turkish Art,Utrecht-1999, EJOS IV, No:29, s.2-3. 107 1902 yılında Đstanbullu bir kuyumcu olan Zingulli’nin yaptı ğı 90 cm lik gümü maketin üzerinde mimarının S.Raymond oldu ğu belirtilmektedir. 108 Ersoy, a.g.m. , s.4-5 109 Saner , “19.Yüzyıl Osmanlı Eklektisizminde El Hamra’nın Payı”, s.139 110 Ersoy, a.g.m. , s.5
35 binalarının hemen hemen hepsi Neo-klasik üsluptadır. Di ğer bir ilgi çekici nokta milliyetçilik akımı Đstanbul’daki kamu binalarında Ulusal mimarlık akımıyla yansıma bulurken, Đzmir gibi kozmopolit bir liman ehrinde hala Oryantalist ö ğelerle bir anlatım bulmu tur. 111
2.2.1. Evrensel Sergilerde Osmanlı’nın Temsili ve Oryantalizm
19. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa da ba layan evrensel sergilerde Osmanlı Đmparatorlu ğunu da yerini almı tır. Oryantalist e ğilimlerin de zirveye çıktı ğı bu sergilerde Batılı olmayan toplumlar bir yandan Batının kendilerine çizdi ği dü sel imajlara uygun olarak pavyonlarını in a ederken, di ğer bir yandan da kendilerini kültürel bakımından tanımlamaya çalı mı lardır. Özellikle Batının çizdi ği dü sel imajların merkezini olu turan Müslüman ülkeler ithal ettikleri modernle me ile yerel de ğerlerini dengeleme çabasına girmi lerdir.
Osmanlı Đmparatorlu ğu’nun evrensel sergilere katılımlarına Abdülaziz ve II. Abdülhamid öncülük etmi tir. Hatta Abdülaziz 1863 yılında Đstanbul’da bir sanayi sergisi düzenlemi , Abdülhamid’in 1894’te düzenlemeyi planladı ğı sergi ise aynı yıl meydana gelen depremin getirdi ği maddi sorunlar yüzünden gerçekle ememi tir. 112
1867 Paris Evrensel Sergisi’ne katılan Osmanlı Đmparatorlu ğu’nun pavyonlarının tasarımını Barboni’nin i birli ği ile Leon Parville adında bir mimar tasarlamı tır. Bu sergide Đslam kentlerinin temsili örnekleri olan Mısır ve Osmanlı mahalleri biti ik ve bilinçli olarak düzensiz bir ekilde konumlandırılmı tır. Batının Đslam dünyasıyla özde le tirdi ği dolambaçlı çıkmaz sokaklı mahalleler bu ekilde temsil edilmekteydi. Oysa o yıllarda gerek Kahire gerekse Osmanlı Đmparatorlu ğu’nun ba kenti Đstanbul’da ehircilik anlayı ında batılıla maya yönelme söz konusuydu. 113 Kahire ve Đstanbul’da sokaklar düzenlenip kent meydanları
111 Ersoy, a.g.m. , s.6-9 ; Necla Arslan Sevin, “XX Yüzyıl Polis Osmanlı Ba kentinde Polis Te kilatı ve Karakol Binaları”, Türkler , Ed. Hasan Celal, Kemal Çiçek, Salim Koca,Cilt .XV, Ankara, 2002, s. 397-398.
112 Çelik, ark'ın sergileni i : 19. Yüzyıl Dünya Fuarlarında Đslam Mimarisi, s.1-9. 113 A.e. , s.61-64
36 olu turulurken, sergilerde ise Mısır ve Osmanlı, batı dünyasının oryantalist bir eğilimle kendilerine biçti ği bu rolü kabul ettiler.
Parville’nin Osmanlı için hazırladı ğı pavyon bir cami, bir hamam, Bo ğaziçi kö kü adı verilen bir konut ve bir çe meden olu uyordu. Bu tasarımlar bir ölçüde Osmanlı mimarlı ğının yeniden de ğerlendirilmesini gündeme getirdi. Đslam mimarlı ğının sadece dekoratif ö ğelerle duyulara dönük bir oyundan ibaret oldu ğunu dü ünen Avrupalı mimar ve mimarlık ele tirmenlerinin fikirlerini tekrar gözden geçirmelerini sa ğladı. Pavyonda in a edilen cami dinsel mekanı sergilemekteydi. Cami Bursa Ye il Cami’ye benzerli ğiyle erken dönem Osmanlı mimarisine atıfta bulunurken, Bo ğaziçi kö kü olarak adlandırılan ve Osmanlı ev ya amını temsil eden konut yapısı Oryantalistlerin Osmanlı eserleri içerisinde ilgilerini en çok odakladıkları Çinili Kö k’e atıfta bulunmaktaydı. 114 (R.2.1)
Avusturya’nın, toprak ve prestij kayıplarıyla bir ölçüde sarsılan imajını aya ğa kaldırmak için düzenledi ği Viyana Evrensel Sergisi’ne 115 (Weltausstellung 1873 Wien) Osmanlı’nın katılımı 1867 Paris Evrensel sergisinden daha geni kapsamlı olmu tur. Viyana Evrensel Sergisi’nde yine Osmanlı ve Mısır pavyonları pitoresk bir peyzaj düzenlemesiyle birle tirilmi ve fuar alanının o cephesinde bir Đslam köyü yaratılmı tır. Mimar Montani’nin projesini üstlendi ği Osmanlı pavyonu yedi küçük binadan olu maktaydı. III.Ahmet Çe mesi’nin özenli bir rekonstriskyonu pavyonu ana kısmını olu turmaktaydı. Çe me Osmanlı pavyonundaki di ğer yapılardan uzakta Sanat Salonu ve Endüstri Sarayı arasındaki Sanat Meydanı’na yerle tirilmi tir. 116 (R.2.2) Barillari’ye göre Osmanlı Pavyonu, Avrupalıla tırıcı ve Đslamla tırıcı gereksiz eklemelerden arındırılmı yeni bir üslubun do ğu unu gittikçe artan bir istekle destekleyecek Osmanlı mimari sentezi sunmaktaydı. 117 Her ne kadar anıtsal bir yapının birebir taklit edilmesi, sergi için hazırlanan Usul-i Mimari-yi Osmani adlı
114 A.e. s.65-68. 115 Historical Dictionary of World's Fairs and Expositions, 1851-1988, Ed . John E. Findling, New York , Greenwood Press, 1990, s.49. 116 Çelik, a.g.e. , s.69 ; Ceren Gö ğü , “19 YY Avusturya Gazeteleri I ığında Osmanlı Đmparatorlu ğunun 1873 Viyana Dünya Sergisine Katılımı”, Yayınlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, ĐTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü,2006, s.170 117 Barillari, a.g.e. , s.43.
37 kitabın yayınlanması bu tezi desteklese de Türk Kahvesi, Türk Hamamı gibi ö ğelerin sergiye ta ınması, 15 ve 16. yüzyıl Osmanlı Türbelerini hatırlatan Hazine-i Hassa yapısının ojival kemerleri, abartılı süsleme ö ğeleri 118 bir ölçüde de olsa Oryantalist zevkleri tatmin ediyordu. (R.2.2-R.2.4)
1893 Chicago’daki Colomb Sergisi’nde de Osmanlı Pavyonunun referansı III. Ahmed Çe mesi idi. emasını Osmanlı heyetinin belirledi ği pavyonu J. A Thain isimli Chicagolu bir mimar in a etmi tir. Viyana Sergisi’ndekinden farklı olarak yapı çe meden daha büyük ölçekte ve yataylı ğı vurgulanarak in a edilmi tir. Cephe tasarımı asıl çe meden daha sade düzenlenmi tir. Cephelerdeki ah ap panolar asıl çe menin dı dekorasyonunu hatırlatıyor olsa da amlı zanaatkarların tabiat esinli motifleri arabesk üsluptaydı. Bu süslemeler çok sınırlı ölçüde olsa da yapının egzotik ve do ğulu ö ğelerini vurgulamaktaydı. 119 (R.2.5)
Osmanlı Đmparatorlu ğu’nun Paris 1900 Evrensel Sergisi için hazırlattı ğı pavyon, Sen Nehri kenarında serginin panoramasını olu turan yirmi iki ülkenin pavyonunun arasında yer almı tır. 120 Osmanlı pavyonu adeta dönemin eklektik ve Oryantalist mimari üslubunu yansıtmaktadır. Tek bir binadan olu an ve Adrien-Rene Dobussion’nun tasarladı ğı pavyon, di ğer Osmanlı pavyonlarından oldukça farklıdır. Do ğrudan do ğruya hiçbir tarihi anıtın referans alınmadı ğı yapı Süleymaniye Cami’inden, Beyazıd ve Muradiye Camii’ne, Ayasofya’dan, Tophane Çe mesi’ne, Kapalı Çar ıya hatta Memluk dönemi yapılarından Kayıtbay Camii’ne kadar mimari öğelerin bulundu ğu farklı dönem ve bölgeye ait Đslam mimari unsurlarının yeniden yoruma tabi tutuldu ğu bir Neo Đslam üslup denemesi olarak de ğerlendirilmi tir. Çelik yapıyı benzer bir eklektizmi vurgulamasından dolayı Sirkeci Gar’ının mimari tasarımına benzetmektedir. 121 (R.2.6.)
118 Gö ğü , a.g.e. , s.187-188. 119 Çelik, ark'ın sergileni i : 19. Yüzyıl Dünya Fuarlarında Đslam Mimarisi, s.114-116. 120 Historical Dictionary of World's Fairs and Expositions, 1851-1988, s. 156. 121 Çelik, a.g.e. s.116-117.
38
2.2.2. Ulusal Sergiler
Osmanlı Đmparatorlu ğu’nun, sanayi devrimiyle Avrupa’nın hızla de ği en ekonomik sistemine entegre olma, de ği en ekonomik artlara ayak uydurma, “daha ba ka bir deyi le zamanı yakalama” arzusuyla büyük önem verdi ği faaliyetlerden biri de uluslararası sergilere katılmaktı. Sadece uluslararası sergilere katılmakla yetinmeyen padi ah Abdülaziz uluslar arası pazarlara açılma ve modernle me çabalarının bir göstergesi olarak 1867 yılında Sergi-i Umumi-i Osmani adında ulusal bir sergi düzenledi. Bu sergiden yakla ık yirmi yedi yıl sonra Abdülhamid’in daha geni çapta düzenlemeyi planladı ğı sergi ise aynı yıl gerçekle en depremin getirdi ği ekonomik sorunlar yüzünden sadece proje a amasında kaldı.
1867 yılında o günkü adıyla At Meydanı (hipodrom) olan Sultan Ahmed’de düzenlendi. Batı sergilerinden alınan bir formatla düzenlenen sergi daha küçük ölçekli bir sergiydi. Serginin genel tasarımını Beyazıt’taki Harbiye Nezaretinin mimarı olan Antoine Bourgeois ,iç mekanların tasarımını da Bursa’da Osmanlı anıtlarının restorasyonunu üstlenen Leon Parville üstlenmi tir. Sergi genel olarak batılı mimari esaslar çerçevesinde in a edilmesine ra ğmen ön cephesi ve giri kısmı Osmanlı öğeleri a ğırlıkta olan bir Đslam revivalizmini temsil ediyordu 122 . (R.2.7, R.2.8)
II. Abdülhamid döneminde i li yakınlarında ise 142.000 metrekarelik bir alanda sadece kı ın dört ay kapalı kalması planlanan kalıcı bir sergi açılacaktı. Dersaadet Ziraat ve Sanayi Sergi-i Umumisi adı verilen bu sergi ekonomik geli meyi te vik etmenin yanında mimariyi de te vik edecekti. Arap, Magrip, Hint ve Endülüs mimari üslupları bilimsel bir çerçevede incelenecekti. Sergideki bazı binaların tasarımı incelenen bu üsluplar do ğrultusunda in a edilecek, bazı binalar ise Yunan, Gotik ve Rönesans mimarı kurallarına dayandırılarak zamanın tabiriyle ‘Tarz-ı Cedid’e göre in a edilecekti. Birbirine zıt olarak de ğerlendirilebilecek Avrupai ve Đslami e ğilimler yan yana getirilecekti.
122 A.e. s.149-152.
39 Serginin mimarı ‘Stille Floreale’nin tanınmı uygulayıcılarından Raimondo D’oronco idi. Proje a amasında kalan bu serginin Dolmabahçe Saray Ar ivlerinden elde edilen iki çizimine göre törenlerin yapılaca ğı büyük mekan dönemin mimari teknolojisinin yeni malzemeleriyle Đslam formlarında in a edilecekken, Đngiliz pavyonunda ise Stille Floreale uygulanacaktı. Bu iki çizim Neo-islam ve Avrupa üsluplarını temsil etmekteydi. 123 1894 Sergisi sadece çizim ve maket olarak kalmaktan öteye geçemese de serginin tasarımı Osmanlı Đmparatorlu ğu’nun mimari felsefe arayı ı hakkında büyük ipuçları vermekteydi. (R.2.9, R.2.10)
Sergiler Osmanlı Đmparatorlu ğunda Đslam revivalist üslubun evrimi açısından da çok önemli bir yere sahiptirler. Bu ara tırmada Oryantalist üslup olarak de ğerlendirdi ğimiz birçok kaynakta Đslam Revivalizmi ya da Neo-islam olarak isimlendirilen mimari denemelerin Đstanbul’daki uygulama a amaları ile sergi pavyonlarındaki mimari geli imleri e zamanlı bir seyir izlemi tir. Harbiye Nezareti’nin ve Taksim Topçu Kı lasının Oryantalist anlayı la in a edilen anıtsal giri leri farklı üslupta in a edilmi binalara eklenti durumundaydı. Aynı ekilde 1893 Chicago ve 1900 Paris Evrensel sergisine kadar sergi pavyonlarında Oryantalist di ğer bir de ği le Đslam revivalist ö ğelerde de i ğreti bir duru söz konusuydu. Fakat 1880’lerden sonra Đstanbul’da in a edilen Sirkeci Garı ve Mektebi Tıbbiye gibi heybetli ve kalıcı formlara sahip yapılarda Oryantalist ö ğeler geleneksel tasarımlarla birle tirilmi tir. Ba kentteki bu mimari geli melere paralel olarak Chicago ve 1900 Paris Evrensel sergisindeki Osmanlı pavyonlarında Đslam mimari formları bir bütün içinde yeniden yorumlanmı tır.
Ardı ardına düzenlenen Evrensel Sergiler Batı’nın Do ğu’yu tekrar de ğerlendirilmesini gündeme getirirken ba ta Osmanlı Đmparatorlu ğu olmak üzere Müslüman ülkelerdeki mimarlık anlayı ına da yeni bir odak getirdi. Hem ça ğa uygun bir mimari anlayı geli tirmek hem de tarihsel miraslarını yansıtacak bir üslup
123 A.e. s.152-156 ; Barillari, a.g.e. s.52-54.
40 olu turma çabası içine girmeleri Đslam-revivalist üslubun geli mesine katkıda bulunmu tur. 124
2.3. Osmanlı Mimarisindeki Oryantalist Mimari Üslubun Kavramsal ve Yapısal Yönden Avrupa ve Koloni Mimarisindeki Oryantalist Yapılardan Farkı
Osmanlı mimarisindeki Oryantalist üslup kayna ğını Avrupa'dan alsa da, kendisi Do ğu ve Đslam mimarisinin bir parçası olan Osmanlı Đmparatorlu ğu’ndaki anlam ve algılayı ının Avrupa'yla aynı olması beklenemezdi Osmanlı mimarisinin bu üsluba katkısının yok denecek kadar az olması ve Oryantalist mimari örneklerde so ğan kubbeler, at nalı ve dilimli kemerler, bitkisel süslemeli frizler gibi Đslam mimarisinin bir ö ğesi olmasına ra ğmen Osmanlı mimari gelene ğinde yeri olmaması bu üslubu Osmanlı Mimarisi'ne de yabancı kılmaktaydı. Fakat Đmparatorlu ğun periferisini olu turan ve Arap nüfusun ya adı ğı topraklarda yer alan ve bu mimari unsurları barındıran bir çok eser bir imparatorluk mirası olarak varlı ğını sürdürmekteydi. Aynı ekilde Batılıların egzotik ve farklı olarak algıladı ğı minare, kubbe gibi mimari elemanlar, hamam cami gibi yapı tipleri de zaten Osmanlı mimarisinin ve sosyal ya amının bir unsuruydu. Osmanlı mimarisindeki Oryantalist uygulamalarda aynı Avrupa'da oldu ğu gibi Endülüs-Magrip etkisi ön plana çıkmakta Hint, Fatimi ve Mısır etkisi ikinci planda kalmaktaydı, Uzakdo ğu’nun etkisi ise oldukça sınırlıydı. 125 Oryantalist üslubun en önemli göstergelerinden biri olan yo ğun renk ve bezeme kullanımı ise Osmanlı mimarisine Avrupa’da oldu ğu gibi egzotik bir ihti amla girmemi ti. Özellikle Own Jones'un 1856 da yazdı ğı “ The Grammer of Ornament” adlı kitabıyla, kırmızı mavi, sarı gibi canlı renklerin kullanımı te vik edilmi ve Batıdaki Oryantalist örnekler “kentsel ortama renkli bir yüz” getirmi tir. 126 Oysa Osmanlı'nın süslemeden çok strüktüre önem veren mimari gelene ği, bu üslubu kendi dinamikleriyle yeniden bir de ğerlendirme sürecinden geçirmi tir. Saner'in
124 Çelik, ark'ın sergileni i : 19. Yüzyıl Dünya Fuarlarında Đslam Mimarisi, s.169-175. 125 Saner, 19. Yüzyıl Đstanbul Mimarlı ğında "Oryantalizm”s.30. 126 A.e s.126-127.
41 deyimiyle “Oryantalizm Osmanlı mimarisine bir renk süzgecinden geçerek girmi ” ve sadece iç mekanlarda kendine kullanım alanı bulmu tur. 127 Wilhelma Sarayı’ndan etkilenerek tasarlandı ğı dü ünülen Çıra ğan Sarayı'nın iç mekanları, 128 Beylerbeyi Mavi ve Havuzlu Salon, ale Kö kü Sedefli Salon, Seraskeri Kö kleri ve Hamidiye Camii'nin iç mekanları tasarımlarındaki, yo ğun süsleme ve renk kullanımına ra ğmen Wilhelma Sarayı, Leighton House'taki Arap Hall, Cardiff atosundaki Arab Room gibi Avrupalı Oryantalist örneklerle kar ıla tırıldı ğında renk ve süsleme ö ğelerinin daha sade oldu ğu gözlenmektedir. Osmanlı Đmparatorlu ğundaki Oryantalist uygulamalarla, Avrupa'daki uygulamaların farkları yalnızca teknik detaylarla sınırlı de ğildir. Batı’nın Do ğu’yu algılama biçimi Oryantalist mimaride de kendini göstermi tir. Zamansız, hareketsiz zevk ve evhet dü künü olarak algıladıkları Do ğu'nun mimari ö ğeleri özellikle kıta Avrupası’nda yazlık saray, kafe, hamam, sinema, tiyatro gibi zevk unsurlarını ça ğrı tıran yapılarda kullanılmı tır. Cami görünümünde in a edilen çe itli sanayi yapıları da içi bo altılmı bir do ğu algısının göstergelerinden biridir. Kolonilerde ise durum daha farklıdır, özellikle 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın ba langıcında Đngiltere ve Fransa gibi ülkeler kolonilerinin yerli mimari unsurlarına in a ettikleri önemli kamu yapılarında yer vermeye ba lamı lardır. Osmanlı imparatorlu ğunda ise Avrupa'dan farklı olarak Oryantalist üslup özellikle Askeri kı lalar, bakanlıklar ve okullar gibi prestij yapılarında kendine yer bulmu tur. Oryantalist üslupla in a edilen cami ve türbeler ise bu üslubun Osmanlı zihin yapısındaki algısının tamamıyla farklı oldu ğunu göstermektedir. Özetle söylemek gerekirse geç dönem Osmanlı mimarisindeki Oryantalizm sadece teknik yönleriyle de ğil, anlamlandırma yönüyle de Avrupa'dan çok farklıydı. Makdisi’ye göre reform sürecindeki Osmanlı Đmparatorlu ğunun aydınları Müslüman-Do ğu'nun Avrupa'daki yanlı temsillerine tepki geli tirmeye ba ladılar ve
127 A.e. s.124. 128 A.e . s.57.
42 Đslam, a ırı Batılıla ma evresindeki imparatorlu ğun Batı'yla tarihsel ve kültürel farklarını i aret eden bir ö ğe oldu. 129 Đmparatorlu ğun ba kentinde Batılı mimari unsurlara, Çıra ğan Sarayı ve Pertevniyal Valide Sultan Camii gibi Gotik ve Oryantalist unsurları barındıran bir yapıyla tepki gösterilmesi ve bu yapıların Osmanlı mimarisinin Rönesans’ının habercileri oldu ğu görü ü de dönemin yukarıda zikr edilen fikir alt yapısının mimarideki yansıması olabilece ği izlenimini vermektedir. Beylerbeyi gibi cephe görünümü ve kitlesiyle Avrupalı olan bir yapının elçi kabul salonunun 130 Oryantalist bir tasarıma sahip olması oldukça dikkat çekici bir noktadır. Sirkeci Garı örne ğini ele aldı ğımızda ise, reformasyon sürecinde ibresini Batıya çeviren bir yönetimin, Avrupalı konuklarını yo ğun bir Do ğu vurgusuna sahip bir yapıyla kar ılaması salt konuklarının egzotik beklentilerini kar ılamak mı yoksa, yoksa bütün bu yenile me sürecine ra ğmen hala Batıyla arasındaki farkları vurgulama çabası mı oldu ğu cevaplandırılması gereken bir sorudur. Bu dönemde imparatorlu ğun ya adı ğı kültürel ikilem a ikardır. Bir yandan Fransız mimarların ehir projelerini ilgiyle kar ılayan II. Abdülhamid, di ğer yandan Đslam mimarisini bilimsel bir alt yapıya oturtmak için çalı malar yaptırtıyordu, aynı anda ehirde Sirkeci Garı ve Haydarpa a Mekteb-i Tıbbiye gibi Oryantalist abidevi yapılar yükseliyordu. Oryantalist mimari Avrupa için gelip geçici bir moda olmu tur. Avrupalı aristokratların gösterdi ği ra ğbetle popülerle en bu akım Osmanlı topraklarına da bu etkiyle girmi , fakat bir moda niteli ğinden çok ça ğda mimari çerçevede “Osmanlı kimli ğini ifade etme arayı larının bir bile eni” olmu tur. 131
129 Ussama Makdisi, “Osmanlı Oryantalizmi”, Çev. Aytaç Yıldız, Oryantalizm Tartı ma Metinleri ,Ed. Aytaç Yıldız, Đstanbul, Do ğu-Batı Yayınları, 2008,s.271-277 130 Süfera Salonları 131 Saner, a.g.e. , s.134-135
43 2.4. Đstanbul’da Oryantalist Yapılara Genel Bir Bakı
19. yüzyılın ortalarından itibaren Đstanbul’un mimari görünümüne dahil olan eklektik üslupta in a edilen yapılara Abdülaziz döneminde oryantalist yapılar da eklenmi tir. Đstanbul’un mimarisindeki Oryantalist üslubun kayna ğı, batıdan gelen mimari bir moda olsa da, ehrin Tanzimat’tan beri Avrupalıla maya ba layan çehresinde do ğulu ve Đslami ö ğeler tekrar görünmeye ba lamı tır.
Oryantalist akımın Osmanlı mimarisi içindeki geli imi Barok, Rokoko ya da Neo-Klasik gibi biçimsel içerikleri zaten Avrupalı olan üsluplardan farklı olmu tur. Batıdan birebir adapte edilen uygulamaların dı ında, Đslam ülkelerinin mimari ürünlerini içeren resimli kitaplar da katalog gibi kullanılmı tır. 132
Đstanbul’da Oryantalist üslupla kamu binaları, askeri yapılar ve ibadethaneler in a edilmi tir. Konut yapılarında ise yer yer cephe düzenlemelerinde oryantalist öğeler kullanılmı tır. Ba kentteki oryantalist uygulamalar, gayrimüslim ya da yabancı mimarlar tarafından ortaya konmu tur.
Sinagoglar ve konutlardaki uygulamalar dı ında Đstanbul’daki Oryantalist yapıların hemen hemen hepsini devlet tarafından yaptırılan binalar olu turmaktadır. Oryantalist üslup bir ölçüde dönemin yöneticilerinin isteklerini yansıtmaktadır, fakat Avrupalı üslupların taklidini Osmanlı mimarisinin yok olu u olarak de ğerlendiren ve yeni bir Türk üslubu yaratma çabasında olan imparatorluk, yo ğun Oryantalist unsurlar içeren Çıra ğan Sarayı ve Pertevniyal Valide Sultan Camii’ni bu yoldaki ilk basamaklar olarak dü ünmektedir. 133 Bu noktada Đstanbul’da bu üslupta in a edilen yapılar salt bir moda olmaktan öte, ehrin giderek Avrupalıla an çehresine kar ı bir ölçüde tepki olarak de ğerlendirilebilinir.
Osmanlı Đmparatorlu ğu için birçok proje gerçekle tiren Vallaury ve Jasmund gibi mimarlar, bu projelerinde do ğuya ait ö ğeleri yo ğun olarak kullanırlarken, Avrupalı devletler için in a ettikleri elçilik, banka, okul gibi binalarda bu ö ğeleri kullanmaktan kaçınmı lardır.
132 Saner, a.g.e. , s.115. 133 Akpolat , a.g.m. , s.354.
44 Aynı ekilde Avrupalı devletler Asya ve Kuzey Afrika’daki kolonilerinde Oryantalist üslupla bir çok yapı in a etmi , istasyon, tiyatro gibi halkın kullanımına sunulan yapıların yanında bizzat kendi kullanımları için in a ettikleri binalarda da Oryantalist ö ğeler kullanmı lardır. Hatta Latin Amerika kolonilerinde bile Oryantalist unsurların yer aldı ğı kiliseler in a edilmi tir. Fakat aynı Avrupa devletleri Đstanbul’da in a ettikleri elçilik binası, hastane, okul gibi yapılarında, sömürgelerinde 19.yüzyıl ba ında uyguladıkları politikayı uygulamı , Do ğuya ait unsurlar kullanmaktan imtina etmi lerdir.
Bir önceki bölümde ayrıntılı olarak de ğinildi ği gibi, Oryantalist üslup Osmanlı mimarisine dahil olurken, di ğer Đslam ülkeleriyle sahip oldu ğu ortak miras sebebiyle Saner’in belirtti ği gibi, batıda yarattı ğı güçlü kontrastı yaratmamı tır. 134 Đmparatorlu ğun periferisi olan Arap vilayetlerindeki, camilerde, saray, medrese ve hatta konutlarda dahil olmak üzere bir çok yapıda zaten var olan mimari ve dekoratif elemanlar ba ta ba kent Đstanbul olmak üzere Anadolu ve Rumeli topraklarındaki yapılarda da görülmeye ba lanmı tır.
Magrip sanatı ve onun en önemli ürünü sayılan El Hamra Sarayı Avrupa Oryantalist mimarisinin en önemli kaynak ve örneklemi olmu tur. Batıdan gelen bir etkile imle ortaya çıkan Osmanlı Oryantalist mimarisinin en önemli örneklemi de Magribi mimari ve El Hamra Sarayı’dır. Magribi mimarisinin at nalı ve dilimli kemerleri, sütun ba lıkları ve düzenlemeleri yapılarda görülmeye ba lanırken, bu dönemde Uzak do ğu, Đran ve Memluk mimarisinin katkısı kısıtlıdır. Yine ortak bir dini ve kültürel mirasa sahip oldu ğumuz Hint-Đslam mimarisi so ğan kubbe ve kule gibi elemanlarıyla Đstanbul’da kendini göstermi tir. 135
Yakla ık elli yıllık bir zaman dilimini kapsayan bir sürede Đstanbul’da in a edilen Oryantalist yapılar temelde üç sınıfa ayrılarak incelenebilinir. 136 Birinci grup olarak tanımladı ğımız yapılarda Oryantalist üslup yapının tamamına hakimdir. Đkinci
134 Saner, 19. yüzyıl Đstanbul Mimarlı ğında "Oryantalizm" , s.29 135 A.e. s.30. 136 Bu çalı mada Turgut Saner’in “ Đstanbul 19. yüzyıl Osmanlı Mimarlı ğında Orientalist Akım”, ba lıklı yüksek lisans tezindeki sınıflandırma baz alınarak yapılmı tır.
45 gruptaki yapılar ise eklektik yapılar olmalarına rağmen oryantalist ö ğeler baskındır. Üçüncü grupta de ğindi ğimiz yapılarda ise oryantalist ö ğeler kapı, pencere kemer yada süslemeleri ve yahut bir yapının herhangi bir bölümünün düzenlemesi eklinde kar ımıza çıkmaktadır.
2.4.1. Oryantalizmin Bütüne Hakim Oldu ğu Yapılar.
Tokat Kö kü (1867- Günümüzde mevcut de ğil )
Taksim Topçu Kı lası Giri Bölümü 137 (1808- Günümüzde mevcut de ğil)
Bahriye Nezareti (1863)
Harbiye Nezareti Ana Giri Kapısı ve Kö kleri (1864)
Beylerbeyi Sarayı Deniz ve Ahır Kö kü (1864)
Fuat Pa a Cami ve Türbesi (1869)
Abdülmecid Efendi Kö kü (1870)
Çıra ğan Sarayı (1871)
Süheyl Bey Cami (1873-Günümüzde mevcut de ğil)
Hidayet Camii (1887)
Bala Süleyman A ğa Camii (1894)
Hamidiye Saat Kulesi 138 (1894)
Te vikiye Rıfat Pa a Kona ğı (1895)
Mekteb-i Tıbbiye-i ahane (1900)
Haydarpa a Askeri Karakolu (1903)
Yüksek Kaldırım A kenaz Sinagogu (1885)
137 Kı la’nın in aatı 1806 tamamlanmı , Oryantalist düzenlemeler Abdülaziz döneminde yapılmı tır. 138 Hamidiye Saat Kulesi Turgut Saner’in tezinde, Oryantalizmin Detayda Kaldı ğı Yapılar, ba lı ğı altında de ğerlendirilmi tir.
46 Büyükada Hesed Le Avram Sinagogu (1903/1921)
Bu grupta ele alınan yapılarda özellikle cephe düzenlemelerinde baskın unsur Oryantalizmdir. At nalı kemerler, so ğan kubbeler, cephelerdeki a ğ bezeme olarak tabir edilen süsleme unsurları, El Hamra kaynaklı moresk ba lıklı tek ve çift sütun dizileri gibi oryantalist mimari unsurlar bu yapılarda di ğer mimari unsurları ikinci plana atacak derecede öne çıkmı lardır.
Tokat Kö kü, Taksim Topçu Kı lası, Harbiye Nezareti Giri Kapısı ve Kö kleri Hidayet Cami, Fuad Pa a Türbesi ve Yüksek Kaldırım A kenaz Sinagogu gibi yapılarda Oryantalist bile enler bütün yapı kütlesini saracak bir biçimde bir araya getirilmi ve bu yapıların tüm cephelerinde Oryantalist üsluba i aret eden unsurlar yer almı tır. Saydı ğımız bu yapılar bu yönleriyle Avrupa’daki oryantalist uygulamalara benzemektedir 139 .(R.2.11-R.2.16)
Çıra ğan Sarayı ve Bahriye Nezareti gibi yapılarda ise Oryantalizm Neo-klasik bir ema içerisinde ele alınmı tır. Bu iki yapının da cephe düzenlemesini oryantalist öğeler olu turmasına ra ğmen, bu ö ğelerin egzotizme varacak ekilde yo ğun kullanımından kaçınılmı tır. Özellikle Taksim Topçu Kı lası ve Tokat Kö kü gibi yapılarla kıyaslandı ğında Çıra ğan Sarayı ve Bahriye Nezareti’nin görünümlerinde klasist çizgiler ta ıdı ğı görülmektedir 140 . (R.2.17,R.2.18)
Sirkeci Garı ve Mekteb-i Tıbbiye-i ahane gibi yapılarda ise Oryantalizmi Osmanlı revivalizmiyle dengeleme çabası görülmektedir. Hatta Barillari Mekteb-i Tıbbiye’yi, Neo-Osmanlı olarak de ğerlendirmektedir. 141
Mekteb-i Tıbbıye-i ahane dikdörtgen bir avluyu çepeçevre çeviren bir binadan olu mu tur. Sade ve i levsel plan emasıyla Selimiye kı lası gibi 19. yüzyıl kı lalarını hatırlatmakla beraber, Selçuklu Medrese plan emasına da benzemektedir. Hint-Đslam ve Uzakdo ğu motifleri de yapıda kendini göstermektedir. Hint kökenli so ğan kubbelerin sık kullanımı yapının oryantalist ö ğelerini vurgulamaktadır. Yapının
139 Saner, ,“ Đstanbul 19. yüzyıl Osmanlı Mimarlı ğında Orientalist Akım”,s.87. 140 A.e. , s.93. 141 A.e. , s.88
47 genel görünümü de bazı mimarlık tarihçileri tarafından Fatehpur Sikri Sarayı’na benzetilmektedir. (R.2.19)
Yine aynı yapıda Çin mimarisine ait uçları yatay uzatılmı be ik tonoz ya da uçları kalkık tekne tonoz ah ap çatı örtüleri görülmektedir.(R.2.20) Magrip kökenli çiftli sütün dizilimleri ve dü ey etkiyi güçlendiren yine Magrip kökenli tablalar yapının Oryantalist repertuarını zenginle tirmektedir.
Bursa ve sivri kemerli açıklık ve pencereler klasik Osmanlı mimarisine göndermeler yapmaktadır. Deniz cephesindeki sivri kemerli geni pencereler, Selçuklu medreselerinin çifte minareli giri lerini hatırlatan saat kuleleriyle vurgulanan merkezi kütle revivalist çabaları açıkça göstermektedir. 142
Neo-klasik tarzda kütlesel yapılanması olan Hamidiye Saat Kulesi, cephesel düzenlemesi açısından incelendi ğinde ise Oryantalist unsurların hakim oldu ğu görülmektedir. Üç kademeli olarak düzenlenen yapının, pencere kemerleri ve her katta yer alan palmet dizilerinin olu turdu ğu ve kö eleri küçük kulelerde vurgulanan frizler yapıdaki en göze çarpan oryantalist mimari unsurlardır. Palmet dizili frizlerin altında yer alan mukarnaslı silmeler ve kö eleri sınırlandıran kum saatine benzeyen yivli dairesel silmeler ve ilk katta kitabenin yer aldı ğı, sivri kemeri ve alınlı ğıyla adeta küçük bir taç kapı görüntüsü veren bölüm, Sirkeci Garı ve Mekteb-i Tıbbiye binasında oldu ğu gibi Osmanlı revivalizmini de yansıtmaktadır. (R.2.21)
142 Afife Batur, “Mekteb-i Tıbbiye-i ahane Binası”, Dünden Bugüne Đstanbul Ansiklopedisi , Cilt V, 1993, s.377-379.
48 2.4.2. Eklektisit Yakla ım Đçerisinde Oryantalist Ö ğelerin A ğırlıkta Oldu ğu Yapılar
Mustafa Re id Pa a Türbesi (1858)
Aksaray Valide Camii (1871)
Kaptan Hasan Pa a Aile Mezarlı ğı (1903) 143
Çıra ğan Sarayı Tören Kapıları (1871)
Hamidiye Camii (1885-1886)
Yukarıda ismi zikredilen ve Eklektik bir anlayı la tasarlanan bu yapılarda oryantalist ö ğelerin yo ğunlu ğu detaydan öteye geçmi tir.(R.2.25,R.2.26) Pertevniyal Valide Sultan Camii’inde (1871) Oryantalist özellikler sütun ba lıkları, kapı ve pencere üzerindeki mimari elemanlar, kö e kuleleri ile kendini gösterse de yapıya tamamıyla oryantalist bir nitelik kazandırmamı tır. Pencerelerinin biçimlendirili i, kubbesinin oldukça yüksek tutulan tamburu ile vurgulanan dikeylik unsuruyla Neo- Gotik bir tasarım olarak de ğerlendirilmektedir. Dönemin önemli bir yapısı olan Aksaray Valide Camii Neo-Gotik bir yapı olarak de ğerlendirilse de, ana kütlenin dört kö esini vurgulayan ve Hint-Đslam mimarisinde sıkça kullanılan so ğan biçimli kubbelerle sona eren masif kö e kuleleri, cephe bezemeleri, mukarnaslı ni leri ile oryantalist ö ğelerin yo ğun kullanıldı ğı bir yapıdır. 144 (R.2.22)
Yıldız Hamidiye Camii (1885-1886) ise dı mekandan bakıldı ğında Neo-gotik bir görünüm sergilemesine ra ğmen iç mekan düzenlemesi açı ından tamamıyla Oryantalisttir. Di ğer bir deyi le dı mekan açısından Oryantalist unsurlar ayrıntı derecesinde kalsa da, iç mekan düzenlemesi sebebiyle ikinci grupta incelenmi tir. Đç mekandaki renk ve bezem, sütun grupları, ba lıkları, sütun üzeri dü ey parçalar, kubbenin iç mekan konumu kubbenin ta ınması ve dilimli kemerler El Hamra
143 Yapının 1903 yılında yapıldı ğı dü ünülmektedir. (Bkz Saner, Đstanbul 19. yüzyıl Osmanlı Mimarlı ğında Orientalist Akım) 144 Saner, ,“ Đstanbul 19. Yüzyıl Đstanbul Mimarlı ğında Oryantalizm ”, s.63,118.
49 kaynaklı Magribi ö ğeler barındırmaktadır. Dı mekansa de ğinildi ği gibi yüksek kubbe tamburu ve Gotik tarzdaki pencere kemerleriyle Valide Camii’ne benzemektedir. Avrupa’daki birçok uygulamada da Gotik ve Ma ğrip mimari ö ğeleri birlikte kullanılmaktadır. Magrip mimarisi ve Gotik mimarisinin üslup ve zamansal yakınlı ğı, revivalizm ça ğında ortak bir etkiyi payla an iki ana unsur olarak birlikte kullanımlarını do ğurmu tur. Hamidiye Camii’nde ise Magrip ve Türk Đslam mimari unsurlarıyla donanan ve oryantalist üslubu yansıtan iç mekan “Gotik bir zarfa sarılmı tır” 145 (R.2.23-2.25)
Çıra ğan Sarayı’nın Tören Kapıları’nda Oryantalist ö ğeler, sa ğır ni dizisi, sütun ba lıkları ve süslemelerle kendini gösterse de, yapıya Oryantalist bir nitelik katacak kadar öne çıkmamı tır. 146 (R.2.27)
2.4.3 Oryantalist Mimari Elemanların Detayda Kaldı ğı Yapılar
Beylerbeyi Sarayı Mavi Salon, Mabeyn-i Hümayun’daki Süfera Salonları
Köprülü Medresesi (Yeni Düzenlenmesi-1871)