Cağaloğlu Semti Öyle Bir Semttir

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

Cağaloğlu Semti Öyle Bir Semttir CAĞALOĞLU Öyle bir semt düşünün ki tarihsel süreçte kimliği sürekli değişsin. Devletin yönetim merkezi, Türk basınının doğuş yeri olsun. İşte Cağaloğlu Semti öyle bir semttir. Bâbıâli’nin teşekkülüyle yönetim merkezi ile özdeşleşen Cağaloğlu ismi, 1850’lerden sonra gazeteciliğin yaygınlaşmasıyla Türk basını ismiyle özdeşleşmiştir. Hükûmet binasına yakın olup, haberlerin hızlı bir şekilde gazete bürolarına ulaştırılması isteği, bunun nedenidir. Nitekim Bâbıâli ismi de zamanla basın ismiyle özdeşleşmiştir. Osmanlı döneminde Cağaloğlu Semti, eskiden Eminönü Semti’nin sınırları içerisinde yer alırken, günümüzde Fatih ilçesi sınırlarında kendine mahsus bir semttir. Cağaloğlu Semti’nin hudutlarını belirtmek zor olmakla birlikte, vilayet binasından başlayarak II. Mahmud Türbesi’nin köşesine kadar uzanan yolun – ki bu yol eskiden Bâbıâli Caddesi, günümüzde Ankara Caddesi adını almıştır- iki tarafını kapsamaktadır. Sirkeci, Çemberlitaş, Mahmutpaşa, Sultanahmet Semtleri ile çevrilidir. İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Cağaloğlu’nun tarihi, Bizans dönemine kadar gitmektedir. Cağaloğlu Semti’nde yerleşimlerin çok eski devirlerde başladığını, 1935 yılında Ankara Caddesi’nden Ayasofya’ya doğru uzanan bölgede yol genişletme amacıyla yapılan kazılar sırasında gün yüzüne çıkan mozaikler kanıtlamaktadır. Bu kanıtlar, günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. Cağaloğlu Semti’nin Bâbıâli’nin teşekkülünden önce de ekâbir yerleşim bölgesi olduğunu Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nden öğrenmekteyiz. Evliya Çelebi, mezkûr eserinde “İstanbul içindeki vezir, âlim, ileri gelen sarayları ve çeşitli evlerin bazıları, tarihleri ile anlatılır” başlığı altında bu bölgedeki ekâbir saraylarının varlığından söz etmektedir (akt. Kahraman ve Dağlı: 93.b). Cağaloğlu Semti’nde ekâbir saraylarının bulunmasının nedeni hiç şüphesiz semtin Topkapı Sarayı’na yakınlığından kaynaklanmaktadır. Peki, Cağaloğlu kimdir? bu bölgeye neden Cağaloğlu denmiştir? Cağaloğlu ismi nereden gelmektedir? Bu soruların cevabını 1544’te doğan, 1606’da dâr-ül-bekaya irtihal eden Sadrazam Cigalazâde Yûsuf Sinan Paşa’da aramak gerekmektedir. 1544’te İtalya’nın Messina bölgesinde doğan Cigalazâde Yûsuf Sinan Paşa’nın asıl adı Scipione’dir. Babası Visconte di Cicala, Şarlken’in (Charles Quint) hizmetinde bulunan bir korsandı. Babası ile birlikte Cerbe Savaşı’nda (1560) Osmanlılara esir düşmüşlerdir. Babasıyla esir olarak İstanbul’a getirildiklerinde kendisi saraya alınmış, babası ise Yedikule Zindanı’na hapsedilmiştir. Sarayda, Enderun Mektebi’nde yetişerek İslâmiyet’i kabul etmiş ve Yûsuf Sinan adını almıştır. Cigalazâde Sinan Paşa, Kanuni Sultan Süleyman’ın şehzadeleri arasında yaşanan mücadelede, Selim’in tarafını tuttu; önce silâhtar oldu, daha sonra da kapıcıbaşılığa terfi edildi. Bu sırada da Mihrimah Sultan’ın torunu ile evlendi. Sultanın torunuyla evlenmesi onun ikbalinin başlangıç noktası oldu. Önce 1575-1578 yılları arasında yeniçeri ağalığı yaptı, ağalığı sırasında Eflak’taki isyanı başarıyla bastırdı. Ağalıktan ayrıldıktan sonra şark seferi için İran’a gönderildi. 1590’da İstanbul’a dönüşünde Şah I. Abbas’ın torununu esir olarak yanında getirmesi ve padişaha birçok hediyeler sunması, onun padişah nezdinde itibarını artırdı. Kısa bir süre Erzurum beylerbeyi olan Cigalazâde Paşa, 1591’de kapudân-ı deryalığa tayin edildi. Dört yıl kapudân-ı deryalık görevini yerine getiren Cigalazâde Paşa, 1596’daki Haçova Meydan Savaşı’nda etkin bir rol oynamasıyla devlet erkânının teklifiyle 27 Ekim 1596’da Sadaret makamına getirilmiştir. Kaynaklar; Cigalazâde Paşa için kırıcı, geçinilmesi güç ve devlet erkânı ile her an çekişme içinde bulunduğunu söylerler. Avrupalılar, Cigalazâde Paşa için büyük ümitler beslemişlerdir, onun bir gün edindiği servetle Hristiyanlık hizmetine döneceğini beklemişlerdir. Nitekim ölümünden sonra yapılan sayımda 2 milyon tutarında altını ve 600 kölesi olduğu tespit edilmiştir (Şakiroğlu, 1993: 526). Cağaloğlu isminin nereden geldiğini az çok tahmin etmişsinizdir. Evet, sizin de tahmin ettiğiniz gibi Cağaloğlu ismi Cigalazâde Yûsuf Sinan Paşa’dan gelmektedir. Cigalazâde Paşa, sadrazam olduğu halde günümüzde Cağaloğlu olarak anılan bölgeye muazzam ve muhteşem sarayını ve hamamını yaptırmıştır. Mekânların zamanla isimlerini bölgelerine verdikleri su götürmez bir gerçektir. Bu bağlamda Reşat Ekrem Koçu’nun aktardığına göre Cağaloğlu “Çegaaleoğlu”ndan bozma bir telâffuzdur. Cağaloğlu, eski metinlerde “Çağlaoğlu” olarak yazılmıştır (Koçu, 1963: 3336). Dilin tıpkı yaşayan bir varlık gibi zaman içinde değişmesi ve gelişmesiyle “Çağlaoğlu” ismi, “Cağaloğlu” ismine dönüşmüştür. Yukarıda belirttiğimiz gibi bir mekân olan Cigalazâde Paşa’nın sarayı, zamanla o bölgenin şümul adı olmuştur. Daha önce vezîr-i a‘zamın konağı olarak kullanılan Bâbıâli, 1830’lardan sonra nezaretlerin tedricen teşkilatlanmasıyla devletin yönetim merkezi hüviyetini kazanmıştır. Dolayısıyla Cağaloğlu, Osmanlı bürokrasisinin, Müslüman seçkinlerin yaşadığı bir bölge haline gelmiştir. Cağaloğlu Semti’ne özgü bir olgu vardır ki semtin sosyal ve toplumsal yapısını yansıtması bakımından önemlidir. Bu olguya “Cağaloğlu İttifakı” denmektedir. Cağaloğlu İttifakı, Cağaloğlu sakinlerinin semtlerinin temizliğine ve aydınlatılmasına yönelik faaliyetleridir. Bu bağlamda 1864 yılına kadar İstanbul’un sokaklarında aydınlatma bulunmamaktaydı. Güneş batıp, akşam olduğu vakit bütün sokaklar zifiri karanlığa gömülüyordu; ancak havanın açık 1 olduğu zamanlar, ay ışığı sokakları aydınlatıyordu. Akşam ezanından sonra yatsı namazına kadar herkes sokağa içinde mum, zeytinyağı kandili yakılan camlı fenerlerle çıkarlardı. Akşam misafirlikleri yatsı namazına kadar sürerdi. Mescid ve camilerde yatsı kılındıktan sonra herkes evine çekilir veya evine gitme imkânı olmayanlar bulundukları yerlerde yatıya kalırlardı. İnsanların evlerine çekilmesiyle sokaklar, bekçilere (Yeniçerilere daha sonra Asâkir-i Mansûre- i Muhammediyye neferlerine) bırakılırdı. Bir de kellesini koltuğuna alan hırsızlara bırakılırdı. Akşam ezanından sonra sokağa fenersiz çıkmak yasaktı. Gerçi dışarıda işi olmayan insanlar, akşam ezanından sonra sokağı çıkmayı pek istemezlerdi. Türk edebiyatının önemli isimlerinden Ahmet Rasim, geceleri sokağa çıkmayı şöyle anlatıyor: Geceleri elde fener olmadıkça, sokağa çıkılmaz, yasağının hükümran olduğu zamanlara yetiştim. Geceleri üç dört kapı yukarı-aşağı komşuya bile misafirliğe gidilirken; evvela sokaklarımızda diledikleri yerde yatan köpeklere basmamak için, ikinci olarak komşuluğa gidilecek hanenin kapısı diye zifiri karanlıkta başka kapıyı çalmamak için, üçüncü olarak o zamanın hırsızları, soyguncuları fenerden çekinir, korkar denildiği için, dördüncü olarak da sokaklarımızdaki çukurlara, su ve çirkef birikintilere düşmek, batmak endişesi ile evden çıkmadan fener yakıldığını pek âlâ bilirim (akt. Koçu, 1963: 3342). Dersaâdet bu haldeyken Cağaloğlu sakinleri kendi aralarında ittifak ederek, kendi semtlerinin sokaklarını kendi elleri ile aydınlatmaya karar vermişlerdir. -ki bu kararı alan ilk semt sakinleri Cağaloğlu sakinleridir- Şehir yaşantısı ve hemşehrilik görevleri bakımından bu ittifak, son derece dikkat celp edicidir. Cağaloğlu sakinlerinin bu ittifakı, hicri 21 Şevval 1280 (miladi 30 Mart 1864) tarihli Tercüman-ı Ahval gazetesine haber olmuştur. “Her gün kendi sokaklarını temizlemeye, evlerinden çıkacak süprüntüleri tedarik edecekleri hususi arabalarla yakın iskelelerden birine nakledip oradan denize atmaya, her gece cümle ev kapılarına birer fener koyup, yakmaya yemin etmişler ve bu yeminli ittifak kararını, şehir eminliğine bildirmişlerdir.” (akt. Koçu, 1963: 3342). Öyle ki Cağaloğlu sakinlerinin bu ittifakı, devlet nezdinde de itibar görmüş; hükûmet, bu girişimden sonra “Sokaklar Tenvir (Aydınlatma) Nizamnâmesi” hazırlamıştır. Sadaret mensuplarının, paşaların yaşadığı, bürokrasi Semti Cağaloğlu, 1870’lerden sonra Türk basınının merkezi haline gelmiştir. Cağaloğlu, devlet yönetiminin merkezi Bâbıâli ile özdeşleştiği gibi basın/yayın kelimeleriyle de özdeşleşmiştir. Cumhuriyetin ilânından sonra Cağaloğlu Semti, siyasal nitelik ve ağırlığını kaybederken, Türk basın merkezi olma niteliğini korumuş, hatta öne çıkarmıştır. 2 Türk basınının vücuda geldiği yer Cağaloğlu Semti’nin Bâbıâli Caddesi’dir. Bâbıâli Caddesi, 1865 Hocapaşa Yangını’ndan sonra, yanan evlerin yıkılarak yolun genişletilmesiyle açılmıştır. Yayıncılığın bir sektör haline gelip, Bâbıâli’ye yerleşmesi XIX. yüzyılın ortalarından sonra yani Tanzimat Dönemi’nden sonrasıdır. Devletin idare merkezi Bâbıâli olduğu için haberin kaynağı da orasıydı. Gazeteciler herhangi bir konuda doğru ve ayrıntılı bilgi edinebilmek ve konunun muhatabını bulabilmek için Bâbıâli’ye gidiyorlardı. Ayrıca edinilen bilginin bir an önce gazete bürolarına ulaştırılması elzemdi. Bu sebeple bu cadde üzerinde yerli ve yabancı gazeteler, dergiler, yayınevleri dükkânlarını açmışlardır. 1870’li yıllardan itibaren Beyazıt’ta dükkânı olanlar, buradaki dükkânlarını kapatarak Cağaloğlu Semti’nin Bâbıâli Caddesi’ne taşınmışlardır. Aynı yıldan itibaren Bâbıâli Caddesi’nin iki tarafında yayın ve kitabevlerinin sayısında artış yaşanmıştır. Bu dönemde Bâbıâli Caddesi basını daha çok edebiyat kökenli gazetecilerden oluşmaktaydı. Zamanla yayıncıların ve kitabevlerinin yanı sıra gazete ve dergilerin yönetim merkezleri, matbaalar, kırtasiyeler, mücellitler v.b. gibi işletmeler Bâbıâli Caddesi’nde yerlerini almışlardır. Bâbıâli Caddesi’nin ilk yayın kuruşlarından biri Maarif Kütüphanesidir. Kurucusu ise Bâbıâli’nin ilk Müslüman Türk kitapçısı Hacı Kasım Efendi’dir. 1887’de kurulan
Recommended publications
  • İstanbul Yedikule Bostanları: Bir Yerinden Üretim Pratiği
    Batman Üniversitesi Batman University Yaşam Bilimleri Dergisi; Cilt 6 Sayı 1 (2016) Journal of Life Sciences; Volume 6 Number 1 (2016) İstanbul Yedikule Bostanları: Bir Yerinden Üretim Pratiği Yrd. Doç. Dr. AYŞEGÜL KANBAK Batman Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Özet Bu çalışma, sürdürülebilir kent politikaları içinde kentsel tarımın rolünü, İstanbul’un kent içi tarımsal arazilerini oluşturan Yedikule Bostanları örneği üzerinden incelemeyi amaçlamaktadır. Kentsel tarım ve sürdürülebilirlik ilişkisini konu alan bu makalenin temel hedefi, Yedikule Bostanları üzerinden, kentsel sürdürebilirliğin olabilirliğinin ve bu bostanların bahsi geçen ilişkiye örnek olup olmayacağının, eldeki literatür ve güncel eğilimler bağlamında tartışılmasıdır. Ortak geleceğin yaratılmasında anahtar kavram olan sürdürülebilirlik, kentsel kalkınmanın da temel argümanlarından biri olarak kabul edilmektedir. Kent içinde üretilen değerlerin gelecek kuşaklara aktarılmasını ifade eden sürdürülebilir kentsel gelişmenin araçlarından biri de kent tarımdır. Küresel gıda pazarının değil kentin kendi ihtiyaçlarına yönelik yapılan kent tarımı, yerinden üretim ile sürdürülebilir kent yaşamı için önemli bir unsurdur. 1500 yıldan fazla bir süredir kentsel tarım için kullanılan Yedikule Bostanları da, bu üretim örneklerinden biridir. Yerinde üretim ve yerinden yönetim prensipleri ile çalışan Yedikule bostanları günümüzde İstanbul’un yapı inşa süreçlerinin tehdidi altındadır ve bu durum tarımsal üretim ve kentleşme eğilimlerini
    [Show full text]
  • Lions Clubs International Club Membership Register Summary the Clubs and Membership Figures Reflect Changes As of March 2005
    LIONS CLUBS INTERNATIONAL CLUB MEMBERSHIP REGISTER SUMMARY THE CLUBS AND MEMBERSHIP FIGURES REFLECT CHANGES AS OF MARCH 2005 CLUB CLUB LAST MMR FCL YR MEMBERSHI P CHANGES TOTAL DIST IDENT NBR CLUB NAME STATUS RPT DATE OB NEW RENST TRANS DROPS NETCG MEMBERS 4262 022218 ISTANBUL EMINONU 118 E 4 03-2005 32 1 0 0 0 1 33 4262 022221 ISTANBUL FATIH 118 E 4 03-2005 39 1 0 0 -2 -1 38 4262 029648 ISTANBUL CAGALOGLU 118 E 4 03-2005 26 2 0 0 0 2 28 4262 031075 ISTANBUL BEYAZIT 118 E 4 03-2005 13 0 0 0 0 0 13 4262 033740 ISTANBUL BAYRAMPASA 118 E 4 03-2005 25 0 0 0 -1 -1 24 4262 034401 ISTANBUL YESILYURT 118 E 4 03-2005 45 0 0 1 -2 -1 44 4262 036828 TEKIRDAG 118 E 4 09-2004 19 2 0 0 -1 1 20 4262 037373 ISTANBUL VEFA 118 E 4 03-2005 17 0 0 0 -1 -1 16 4262 038692 ISTANBUL ATAKOY 118 E 4 12-2004 21 0 0 0 0 0 21 4262 044075 ISTANBUL BAHCELIEVLER 118 E 4 03-2005 26 1 0 0 -5 -4 22 4262 044078 ISTANBUL GAZIOSMANPASA 118 E 4 03-2005 19 0 0 0 0 0 19 4262 044884 ISTANBUL SILIVRI 118 E 4 03-2005 24 0 0 0 -2 -2 22 4262 045800 ISTANBUL EYUP 118 E 4 03-2005 26 2 0 1 -1 2 28 4262 045931 CORLU 118 E 4 03-2005 28 4 0 0 0 4 32 4262 046749 EDIRNE 118 E 4 03-2005 13 10 1 0 0 11 24 4262 046750 ISTANBUL FLORYA 118 E 4 02-2005 18 3 2 0 -2 3 21 4262 048380 CERKEZKOY 118 E 4 03-2005 19 1 0 0 -2 -1 18 4262 048440 ISTANBUL TOPKAPI 118 E 4 03-2005 23 0 0 0 -7 -7 16 4262 049376 ISTANBUL SEFAKOY 118 E 4 03-2005 27 3 0 0 -3 0 27 4262 049898 ISTANBUL INCIRLI 118 E 4 03-2005 20 0 0 0 -4 -4 16 4262 050158 ISTANBUL KUCUKCEKMECE 118 E 4 02-2005 0 4 25 0 -14 15 15 4262 050455 ISTANBUL
    [Show full text]
  • The Hagia Sophia in Its Urban Context: an Interpretation of the Transformations of an Architectural Monument with Its Changing Physical and Cultural Environment
    THE HAGIA SOPHIA IN ITS URBAN CONTEXT: AN INTERPRETATION OF THE TRANSFORMATIONS OF AN ARCHITECTURAL MONUMENT WITH ITS CHANGING PHYSICAL AND CULTURAL ENVIRONMENT A Thesis Submitted to the Graduate School of Engineering and Sciences of İzmir Institute of Technology in Partial Fulfillment of the Requirements for the Degree of MASTER OF SCIENCE in Architecture by Nazlı TARAZ August 2014 İZMİR We approve the thesis of Nazlı TARAZ Examining Committee Members: ___________________________ Assist. Prof. Dr. Zeynep AKTÜRE Department of Architecture, İzmir Institute of Technology _____________________________ Assist. Prof. Dr. Ela ÇİL SAPSAĞLAM Department of Architecture, İzmir Institute of Technology ___________________________ Dr. Çiğdem ALAS 25 August 2014 ___________________________ Assist. Prof. Dr. Zeynep AKTÜRE Supervisor, Department of Architecture, İzmir Institute of Technology ____ ___________________________ ______________________________ Assoc. Prof. Dr. Şeniz ÇIKIŞ Prof. Dr. R. Tuğrul SENGER Head of the Department of Architecture Dean of the Graduate School of Engineering and Sciences ACKNOWLEDGMENTS First and foremost, I would like to thank my supervisor Assist.Prof.Dr.Zeynep AKTÜRE for her guidance, patience and sharing her knowledge during the entire study. This thesis could not be completed without her valuable and unique support. I would like to express my sincere thanks to my committee members Assist. Prof. Dr. Ela ÇİL SAPSAĞLAM, Dr. Çiğdem ALAS, Assoc. Prof. Dr. Erdem ERTEN and Assist. Prof. Dr. Zoltan SOMHEGYI for their invaluable comments and recommendations. I owe thanks to my sisters Yelin DEMİR, Merve KILIÇ, Nil Nadire GELİŞKAN and Banu Işıl IŞIK for not leaving me alone and encouraging me all the time. And I also thank to Seçkin YILDIRIMDEMİR who has unabled to sleep for days to help and motivate me in the hardest times of this study.
    [Show full text]
  • Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Tarihi Kentsel Çevrede Mekânlar Üzerinden Bir
    T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSTANBUL ARAŞTIRMALARI ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ TANZİMAT’TAN CUMHURİYET’E TARİHİ KENTSEL ÇEVREDE MEKÂNLAR ÜZERİNDEN BİR SEMT OKUMASI: CAĞALOĞLU SEMTİ ÖRNEĞİ MELEK YALVAÇ 2501151343 Tez Danışmanı Doç. Dr. Ömer Karaoğlu İstanbul - 2019 ÖZ TANZİMAT’TAN CUMHURİYET’E TARİHİ KENTSEL ÇEVREDE MEKÂNLAR ÜZERİNDEN BİR SEMT OKUMASI: CAĞALOĞLU SEMTİ ÖRNEĞİ Melek YALVAÇ Osmanlı Devleti’nde modernleşme çabaları doğrultusunda hayata geçirilen reformlar kent mekânında önemli değişimleri de beraberinde getirmiştir. Tanzimat’tan sonra uygulanmaya konulan yeni bürokratik örgütlenme modeli, modern eğitim kurumlarının teşekkülü, yazılı basının ortaya çıkışı ve yayıncılığın gelişimi ile birlikte Cağaloğlu, 19. yüzyıl İstanbul’unun merkez semtlerinden biri olmuştur. Semt, hem Osmanlı döneminde hem de Cumhuriyet döneminde yönetim ve idare mekânları ile kültür mahfillerinin bir arada ve sürekli etkileşim halinde bulunduğu bir yerdir. Bu mekânların birlikteliği semte siyasal ve kültürel bir kimlik kazandırmıştır. Başta Bâbıâli kompleksi ve çevresinde kümelenen bürokratik kurumlar olmak üzere bazı ekonomik ve siyasi kuruluşlar, parti merkezleri, dernekler ve mektepler semtin siyasal kimliğinin mekânsal göstergeleridir. Semtin kültürel kimliğini oluşturan ana mekânlar ise matbaa daireleri, gazete idarehaneleri, kıraathaneler ve kitapçı dükkânlarıdır. Bu çalışmada, Cağaloğlu semtinin siyasal ve kültürel kimliği semtte bulunan mekânlar üzerinden incelenmeye çalışılmıştır. Çalışmada, Cağaloğlu hafıza mekânı olarak ele alınmış ve kolektif bellekte yer alan bu iki kimlik üzerinden, 1840-1950 yılları arasında semtin geçirdiği değişim ve dönüşüm ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Cağaloğlu, Mekân, Kimlik, Hafıza, Yönetim ve İdare, Kültür, Osmanlı Modernleşmesi III ABSTRACT READING A DISTRICT IN URBAN HISTORIC NEIGHBOURHOODS FROM TANZİMAT TO REPUBLIC: CASE OF CAĞALOĞLU MELEK YALVAÇ The reforms which were carried into effect in trials of modernization at Ottoman Empire brought about many important changements in urban spaces.
    [Show full text]
  • Mapping Fire Incidents and Evaluating Service Area of Fire Stations in Fatih Subprovince
    Araştırma Kaplan&Kuru/Kırklareli University Journal of Engineering and Science 5-2(2019) 111-124 DOI: 10.34186/klujes.476239 Geliş Tarihi:30.10.2018 Kabul Tarihi:30.12.2019 MAPPING FIRE INCIDENTS AND EVALUATING SERVICE AREA OF FIRE STATIONS IN FATIH SUBPROVINCE Fatih KAPLAN1, Azem KURU2* 1Istanbul Technical University, Satelite Communication and Remote Sensing Graduate MSc Program, İstanbul/Türkiye 2Kırklareli University, Faculty of Achitecture, Urban and Regional Planning, Kırklareli/TÜRKİYE Abstract Fires in metropolitan areas cause different and diverse social and economic losses with numerous deaths, injuries and high number of estate and wealth loss. Even though it does not look possible to avoid fires events totally, it can be possible to decrease their damages by proper fire management policy. Fire management can be define as a set of activities that contains systematic analysis, planning, decision making, assignment and coordination of accessible resources to manage fire related risks. It is consist of prevention, preparedness, response and recovery. Geographic information technologies that have evolved rapidly in recently are also applied in fire management. Beside to the development of geographic information systems (GIS), it is possible to accomplish productive results in applications formed on spatial information. Since GIS can examine comprehensive data figures and is highly beneficial in responding to spatial problems that can be used in the of analysis data in the matter of fires occured in urban areas. When the cost benefit analysis of the establishment of GIS is set side by sided with economic losses that arised as a consequence of urban fire, it is clear that the formulation and management of a system build on GIS is more economic.
    [Show full text]
  • Understanding the Vulnerability of Historic Urban Sites
    17th IPHS Conference, Delft 2016 | HISTORY URBANISM RESILIENCE | VOLUME 03 Change and Responsive Planning | Man-made and Natural Disasters | Urban Vulnerabilities- - UNDERSTANDING THE VULNERABILITY OF HISTORIC URBAN SITES Nuran Zeren Gulersoy1 | A. Balin Koyunoglu2 1 Istanbul Technical University 2 FMV Isik University Turkey is a country which is vulnerable to great disasters. In particular, Istanbul as its former capital and the largest metropolitan city has suffered significant losses that have been well-reported. In the last 500-years, numerous earthquakes, fires, and other devastating disasters have damaged the city and caused a huge amount of losses for its inhabitants. Not only its monumental buildings but also its densely built housing areas have repeatedly been destroyed and rebuilt. In order to protect the muti-layered cultural and natural heritage of Istanbul, original methodologies were developed. These have included insurance maps, the implementation of innovative buildings techniques and evacuation strategies. This study includes an analysis of several major disasters in the history of Istanbul and post-disaster assessments based on historical site plans made between the 16th and 19th centuries. The outcome of this study is twofold: (1) the representation of significant disasters together with historical maps of Istanbul (2) the assessment of innovative site renovations and renewal methodologies to minimize destructive impact of the disasters. The impacts of the disasters were not only physical, economic and social but also caused a disruption in the authenticity of the continuous city form. Keywords Istanbul earthquake, quake, fire, cultural heritage, conservation How to Cite Zeren Gulersoy, Nuran; Ozcan Koyunoglu, Balin. “Understanding the Vulnerability of Historic Urban Sites”.
    [Show full text]
  • Fatih Tsunami Raporu
    FATİH TSUNAMİ RİSK ANALİZİ ve EYLEM PLANI KİTAPÇIĞI Haziran 2020 İSTANBUL FATİH İLÇESİ TSUNAMİ RİSK ANALİZİ VE EYLEM PLANI RAPORU BU RAPOR; İSTANBUL İLİ MARMARA KIYILARI TSUNAMİ MODELLEME, HASAR GÖREBİLİRLİK VE TEHLİKE ANALİZİ GÜNCELLEME PROJESİ (2018) VE İSTANBUL İÇİN TSUNAMİ EYLEM PLANI HAZIRLANMASI İŞİ (2019) SONUÇ RAPORLARINDAN YARARLANILARAK, İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, DEPREM RİSK YÖNETİMİ VE İYİLEŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI, DEPREM VE ZEMİN İNCELEME MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN ÜRETİLMİŞTİR. 06/2020 PROJE BİLGİLERİ “İstanbul İli Fatih İlçesi Tsunami Risk Analizi ve Eylem Planı Raporu”, İstanbul İli Marmara Kıyıları Tsunami Modelleme, Hasar Görebilirlik ve Tehlike Analizi Güncelleme Projesi (2018) ve İstanbul İçin Tsunami Eylem Planı Hazırlanması İşi (2019) sonuç raporlarından yararlanılarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Deprem Risk Yönetimi ve İyileştirme Daire Başkanlığı Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü tarafından üretilmiştir. Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği ve Jeoloji Mühendisliği Bölümleri: Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner, Proje Yürütücüsü, [email protected] Prof. Dr. Mehmet Lütfi Süzen, Proje Yürütücüsü, [email protected] Araş. Gör. Duygu Tüfekçi Enginar, Bilimsel Proje Uzmanı, [email protected] Gözde Güney Doğan, Bilimsel Proje Uzmanı, [email protected] İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü: Jeoloji Müh. Sema KARA Jeofizik Yük. Müh. Yasin Yaşar YILDIRIM (Dai. Bşk. Danışmanı) Jeoloji Müh. Evrens Rıza YAPAR Jeofizik Müh. Özge UZUNKOL Jeoloji Müh. Ahmet TARİH Dr. Emin Yahya MENTEŞE (Md. Yrd.) Jeofizik & Geoteknik Yük. Müh. Kemal DURAN (Müdür) Dr. Tayfun KAHRAMAN (Daire Başkanı) Haziran 2020, İSTANBUL Kıymetli Hemşehrilerim; Dünyada deprem riski en yüksek kentlerin başında, hem nüfus ve yapı yoğunluğu hem de fay hatlarına yakınlığı nedeniyle, maalesef İstanbul geliyor.
    [Show full text]
  • FROM BYZANTINE CONSTANTINOPLE to OTTOMAN KOSTANTINIYYE GOLRU Neclpoglu
    FROM BYZANTINE THE conquest of Constantinople engendered Mehmed II's lifelong CONSTANTINOPLE ambition to revive the ruinous city's ancient status as the prosperous to OTTOMAN capital of a world empire. This essay interprets the sultan's negotiation of the western and eastern cultural horizons of his rapidly expanding KOSTANTINIYYE: domains through visual cosmopolitanism, a process of "creative CREATION ofa translation" and fusion that contributed to the construction of a COSMOPOLITAN multifaceted imperial identity. Mehmed II engaged with diverse artistic CAPITAL and VISUAL traditions in refashioning his public persona and self-image upon the CULTURE UNDER reconstructed stage of his new capital, which continued to be called Kostantiniyye (Costantinopolis), alongside its popular name, Istanbul SULTAN MEHMED II (from the Greek eis tin polin, meaning "to the city,,).l Strategically Gulru Necipoglu situated at the juncture of two continents (Asia, Europe) and two seas (Black Sea, Mediterranean), this was the ide~l center for an emerging empire that combined Perso-Islamic, Turco-Mongol, and Roman­ Byzantine traditions of universal sovereignty. The artistic patronage of Mehmed II (r. 1444-46, 1451-81) was shaped not only by his personal tastes but also by the Rum? (Eastern Roman) geopolitical and cultural identity he was forging for his empire, a polity mediating between multiple worlds at the crossroads of Europe and Asia.,,2 By systematically promoting kuls (converted Christian-born slave serv~nts) to the highest posts of his increasingly
    [Show full text]
  • The Case of Yedikule Urban Gardens, İstanbul Tarihsel Peyzaj Mı Kentsel Meta Mı?: İstanbul Yedikule Bostanları Örneği*
    ARTICLE MEGARON 2016;11(1):125-136 DOI: 10.5505/MEGARON.2016.48343 Historic Landscape vs. Urban Commodity?: The Case of Yedikule Urban Gardens, İstanbul Tarihsel Peyzaj mı Kentsel Meta mı?: İstanbul Yedikule Bostanları Örneği* Elifnaz DURUSOY,1 Duygu CİHANGER2 ABSTRACT Urban gardens are formed by an interrelation of natural, social, and economic dynamics over time. At the interface of the urban and rural, they provide important social and psychological benefits beyond their explicit environmental and ecological value. By providing opportunities for urban farming and agricultural production, the gardens offer a rejuvenation of collectivity within communities. How- ever, these unique characteristics also make them some of the areas most vulnerable to the irrepressible growth of urban development. Cultural conservation and social inclusion in the gardens of İstanbul have been challenged by economic development in recent decades. Hence, they provide apt examples of the hardships faced when attempting to sustain urban gardens during periods of urban growth. The present study is focused particularly on the Yedikule Urban Gardens in İstanbul, emphasizing both destruction and development in the context of physical, natural, economic, and social change. “New” planning and conservation processes are proposed, and a framework for the integration of urban farming and rural production into changing urban environments is provided with the aim of conserving cultural and productive landscapes. This concern also presents an introductory discussion for the significance of urban green commons in Turkey. Keywords: Urban garden; change; urban green commons; Yedikule Urban Gardens; İstanbul. ÖZ Kent bahçeleri çeşitli doğal, toplumsal ve ekonomik dinamiklerin tarihsel birikimleri ve birbiriyle etkileşimleriyle biçimlenirler.
    [Show full text]
  • Reading Food in Armenian Literature in Turkish Muge Salmaner A
    The Bittersweet Taste of the Past: Reading Food in Armenian Literature in Turkish Muge Salmaner A dissertation submitted in partial fulfillment of the requirements for the degree of Doctor of Philosophy University of Washington 2014 Reading Committee: Selim Sirri Kuru, Chair Resat Kasaba Gillian Harkins Program Authorized to Offer Degree: Near and Middle Eastern Studies Group ©Copyright 2014 Muge Salmaner University of Washington Abstract The Bittersweet Taste of the Past: Reading Food in Armenian Literature in Turkish Muge Salmaner Chair of the Supervisory Committee: Associate Professor Selim Sirri Kuru Department of Near Eastern Languages and Civilization This dissertation investigates Armenian literature in Turkish through the two authors Takuhi Tovmasyan and Mıgırdiç Margosyan by analyzing their literary works with an emphasis on food. By putting the traumatic experiences and the memories of 1915 in the cultural contexts of daily lives such as through music, food, and art, Armenians in Turkey found alternative ways to speak about their silenced past and create spaces in which to be heard. These spaces in Tovmasyan and Margosyan’s case are the kitchen, the table and the market place. Reading food in literary works written by Tovmasyan and Margosyan enables us to understand and articulate the Armenian experience in Turkey since the 1990s. Food might be considered one of the “safest” topics to talk about the “other”, especially when the other is integrated into the dominant culture and safely visible to the dominant gaze by stripping off its traumatic past. However, food items with their sensual properties trigger the memories of the past through smell, taste and hearing and they become important tools to remember and reconstruct the past in present conditions.
    [Show full text]
  • Istanbul Special Issue
    WORLD HERITAGE İSTANBUL SPECIAL ISSUE 2016 WORLD HERITAGE İSTANBUL SPECIAL ISSUE 2016 İstanbul, the only city where continents meet and of the UNESCO World Heritage Committee, we the Orient synthesize a unique culture with the proceeded to establish an ‘İstanbul Coordination Occident, is a city that lives with its historical, Committee’ to start the work of preparation for the cultural, and natural beauties … almost an important meeting and to do all the ground work outdoor museum, hosting thousands of historical for the Youth Forum to be held before it. That work assets inherited from its 8500 year history. As proceeded with the participation of academics, the Metropolitan Municipality, all our efforts are responsibles and all relevant parties, to contribute focused, throughout our tenure, on maintaining to the efforts of the municipality agencies, while the this extraordinary spread of assets left by different international wing of our municipality got in touch cultures and transfer them to the next generations to and worked with the Ministry of Foreign Affairs, adorn their city of seven hills. Ministry of Culture and Tourism, UNESCO- Turkey’s National Committee and the Governor’s To protect our cultural heritage, we established Office, to bring us to this point in time and feel the in 2006 an ‘Site Management Directorate’ in pride and joy of hosting this reunion. line with the UNESCO criteria and prepared our management plans for the historical regions At the same time, we included in our agenda a of the city. We organized functions in Paris to publication, to share information on the cultural celebrate UNESCO’s 70th year, parallel to the 30th heritage of İstanbul, to be kept as a durable source of reference and thus, the idea of ‘WHC Special anniversary of İstanbul’s listing as ‘World Heritage Issue – İstanbul’ was born.
    [Show full text]
  • Membership Register MBR0009
    LIONS CLUBS INTERNATIONAL CLUB MEMBERSHIP REGISTER SUMMARY THE CLUBS AND MEMBERSHIP FIGURES REFLECT CHANGES AS OF JUNE 2020 CLUB CLUB LAST MMR FCL YR MEMBERSHI P CHANGES TOTAL DIST IDENT NBR CLUB NAME COUNTRY STATUS RPT DATE OB NEW RENST TRANS DROPS NETCG MEMBERS 3648 022218 ISTANBUL EMINONU TURKEY 118 E 4 06-2020 26 0 0 0 0 0 26 3648 022221 ISTANBUL FATIH TURKEY 118 E 4 06-2020 14 0 0 0 -2 -2 12 3648 029648 ISTANBUL CAGALOGLU TURKEY 118 E 4 06-2020 22 2 0 0 -1 1 23 3648 034401 ISTANBUL YESILYURT TURKEY 118 E 4 05-2020 30 0 0 0 -3 -3 27 3648 036828 TEKIRDAG TURKEY 118 E 4 06-2020 22 2 0 0 -3 -1 21 3648 038692 ISTANBUL ATAKOY TURKEY 118 E 4 06-2020 21 3 0 0 0 3 24 3648 044078 ISTANBUL GAZIOSMANPASA TURKEY 118 E 4 06-2020 20 3 0 0 0 3 23 3648 044884 ISTANBUL SILIVRI TURKEY 118 E 4 05-2020 18 8 1 0 -7 2 20 3648 045800 ISTANBUL EYUP TURKEY 118 E 4 06-2020 17 5 0 0 -1 4 21 3648 045931 CORLU TURKEY 118 E 4 05-2020 18 1 0 0 0 1 19 3648 049376 ISTANBUL SEFAKOY TURKEY 118 E 4 06-2020 12 0 0 0 -1 -1 11 3648 049898 ISTANBUL INCIRLI TURKEY 118 E 4 06-2020 20 2 0 0 -1 1 21 3648 050455 ISTANBUL AVCILAR TURKEY 118 E 4 06-2020 33 0 0 0 -1 -1 32 3648 050460 ISTANBUL ZEYTINBURNU TURKEY 118 E 4 06-2020 14 0 0 0 -1 -1 13 3648 052276 ISTANBUL GULHANE TURKEY 118 E 4 05-2020 20 0 0 0 0 0 20 3648 052293 ISTANBUL ECELER TURKEY 118 E 4 06-2020 22 0 0 0 0 0 22 3648 052295 ISTANBUL FATIH KIZTASI TURKEY 118 E 4 06-2020 26 0 0 0 0 0 26 3648 052296 ISTANBUL MAVI HALIC TURKEY 118 E 4 05-2020 27 6 0 0 -3 3 30 3648 052794 ISTANBUL TARIHI TOPKAPI TURKEY 118 E 4 05-2020
    [Show full text]