Türkiye'nin Taşı Toprağı Peynir
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
15 Temmuz15 2011 Sayı farkında olduğunu farkında olanlar için 4 Dino Buzzati Kadın Donkişot ile söyleşi... Beyniniz hakkında 10 şaşırtıcı gerçek Yoksulluğun köleleri: kız çocukları Nuri İyem Türkiye'nin taşı toprağı peynir. Uyana-ma- mak Çelişki İlişkidir. Neyzen rakıya nasıl başladı? www.ayorum.com- 1 - Yasal uyarı : 24 yaşından küçüklerin alkol ile denemesi yasaktır !!! 2 24+ Neyzen rakıya nasıl başladı? Neyzen Tevfik, rakıya nasıl başladığını, 13 Eylül “maya” tutmuştu. Bir gün Üsküdar'daki evimizde 1933 tarihli “Yedigün”de yayımlanan “Neyzen'le bermutat çakıyor, sabah rakısı içiyordum. Babam Konuşmalar” başlıklı yazısında Münir S. seslendi, tuz almak için bakkala yolladı. Tuzu Çapanoğlu'na anlatıyor: aldım, fakat tamam bir buçuk sene sonra eve dönebildim! “Çocukluk devrini geçmiş, delikanlılık çağına girmiştim. Baktım herkes rakı içiyor; bunda ne var Umumi Harp'e kadar 1868 okka rakı içtim; bütün diye merak ettim. Misvakla dişlerini yıkayan, yün gazeteler yazdı ya... Ondan sonrasını hesap çorapla ayaklarının murdar kokusunu gidermek etmedim. Bir mandalina, bir dilim portakalla bir için “hacı yağı” süren hocanın; bıyıklarını “sünnet-i okka içtiğim çok olmuştur. Aylarca değil yemek bir seniye” tarifince kestiren hacının tiksindiği şeyde lokma ekmek bile ağzıma koymadım. bir fenalık görmedim. Beni rakıya teşvik eden olmadı. Ben, ona hürmetle Ben mideme rakı doldurmakla sarhoş olmayı başladım, tazimle içtim. Bir zemzem gibi sevmem. Gözüm doymalı, gözüm sarhoş olmalı, dudaklarıma değdirdim. Bugün içmediğim halde, gözüm!” ona hâlâ bir hiss-i hürmetle mütahassisim. Rakı ile Edebiyat Muhabbeti, Senelerce ayık gezdiğimi bilmiyorum. Esasen hayatımda bir kere sarhoş oldum. İçim bir kere Refik Durbaş Heyamola Yayınları - 2 - 53 Dino Buzzati Deniz Günal Açgözlü, ikiyüzlü, zalim, saf, kurnaz olduğumuzu biliriz ama duymak istemeyiz. Kendimizle ilgili bildiklerimizin konuşulması bizi rahatsız eder. Yadsırız. Kızarız. Kulak ardı ederiz. Ama bize benzemeyen insanların bambaşka zamanlarda, bambaşka yerlerde benzer açgözlülükleri, duyarsızlıkları, kandırmacaları yaşadıklarını bilmek, onların öykülerini, romanlarını okumak bizi rahatsız etmez. Nasıl anlatıldığına bağlı olarak hüzünlendirir, hep var. Tam, her şey söylenmiş olmalı, daha eğlendirir, biraz düşündürür, belki biraz kendimizi başka ne, daha ne kadar değişik söylenir derken... görmemizi de sağlar. Sanatın gücü belki de bu- Tam, hep aynı duygular, aynı korkular yaz yaz, oku radadır. Bize kendimizi öyle gösterir ki, ona katlan- oku nereye kadar derken... Okuma hazzını çoğal- abiliriz. tan, yaşama coşkusunu, insan olma hüznünü anımsatan bir yazar daha çıkıyor. Dino Buzzati’nin, ‘Tanrıyı Gören Köpek’ adlı öykü kitabı ilk kez 1992 yılında basılmış. Genişletilmiş Bir küçük kitapla, hiç bir mekanla sınırlı olmayan ikinci baskısı 2007 yılında yapılmış. Tam 15 yıl son- kısacık zaman dilimlerinde bambaşka dünyalara ra. Ben bu kitabı, bu yazarı daha önce yolculuğa çıkıyor insan yine. İnsanın aptallığına tanımamışım. Pek kimse de tanımamış ki, bu kadar gülüyor, yaşadığı acılar içini sızlatıyor, iyiliğin, zaman geçmiş aradan yeni bir baskısını yapmak temizliğin gücünü görüp insana yine inanmaya için. başlıyor; ama sonra kanıksadığımız, değişmezmiş gibi gelen hayatlarımızın başkalarının insafında Kendi adıma çok mutluyum. İyi ki, bilinmesi, okun- nasıl da bir anda değişebileceğini görüp irkiliyoruz. ması gereken tüm iyi yazarları önceden bilmiyorum. İyi ki, keşfedilmeyi bekleyen bir yazar Üstelik Dino Buzzati, ‘Tanrıyı Gören Köpek’ adlı - 3 - öykü kitabında bunları, ya gerçekdışı, zaman dışı dolanıp durmasının öyküsüdür, bize açgözlü, ben- dünyalar yaratarak ya da anlattığı hayatlara akıl cil, yoksul oluşumuzu anlatır. dışı olaylar katarak yapıyor. Üstelik öyle bir sa- hicilikle yapıyor ki, tüm bu dünyaların, bu akıl ‘Hamamböceği’ öyküsünde Buzzati, evine gece dışılıkların, onun ruhundan süzülüp öyküye yarısı gelen bir adamın ezdiği bir hamamböceği sızdığını duyumsuyoruz. ölürken, çevresindeki dünyanın nasıl korku, te- dirginlik içinde yaşadığını anlatır. Uyuyamaz adam, Bir yazarın, tüm içtenliği ile anlattığı bir hikaye, neler olduğuna bakmak için kalkar yatağından. koştura koştura, umutsuzluk, çaresizlik duyguları Koridorda parçalanmış, kara böceğin oynayan içinde yaşadığımız kendi hayatlarımızdan daha ayağını görür. Hayvanın iki buçuk saat boyunca, gerçek olabiliyor. helmeleşen iç organlarına karşın ölmediğini, can çekiştiğini görünce ürperir. Örneğin, ‘Bir Damla’da her gece basamaklardan şıp şıp yukarı çıkan bir damlanın yarattığı korkuyu “Son ayağıyla bir ileti ulaştırarak, şaşılacak bir anlatıyor. Damlayı hiç kimse görmüyor. Yalnızca biçimde ölmeyi sürdüyordu. Ama kimsenin duyuyorlar. Basamaklardan yukarı çıkan, geride az bilmediği bir pansiyon koridorunun karanlığında, bir ıslaklık bile bırakmayan küçük damlacık, gecenin üçünde, kim alabilirdi ki iletisini? İki buçuk herşeyi anlamaya, açıklamaya çalışan insanları saat boyunca, diye düşündüm, sağ kalan bacakta korku içinde bırakıyor. biriken son yaşam parçası, sürekli olarak aşağıya, yukarıya giderek adalet istemişti.” ‘Ermişler’ adlı öyküsünde, öbür dünyada ermişler, balkonu okyanusa bakan evlerde otururlar. Buzzati’nin, öykülerini, düşünmek, içimdeki sızıyı Tanrıdır o okyanus. Kendilerine dua eden insan- hissetmek, acıyı anlamak için durarak okuyorum. ların dileklerini yerine getirmeye çalışırlar. Az tanınan, dua almayan bir ermiş insanların dikkatini Bir çocuğun ağlaması dünyayı zehirlemeye yeter, çekmek için küçük mucizeler yapmaya çalışır. Ama diye okumuştum bir yerlerde... derken sona yak- bir türlü şansı yaver gitmez. Çok tanınmış, duadan laşır öykü. dilekten başını alamayan bir başka ermişse onu teselli etmeye çalışır. Birlikte yemek yemek için Bir hamamböceğinin can çekişmesiyle can çekişen ocaklarında odun yakarlar, bacalarından duman evrenin bir parçası varsa, dünya üzerindeki bunca süzülür. Tanrıdır o duman. kötülük, çocuklara yapılan bunca eziyet, bunca merhametsizlikle hiç şansımız yok diye Bir ‘Noel Öyküsü’nde, kilisede dolu olan Tanrıdan, düşünüyorum. kapısını çalan yabancıya birazcık olsun vermek istemez Papaz. Tanrıyla doluluğun, çilekeş bir Ve işte edebiyatın gücü. Hamamböceğinin titreyen hayat yaşayan Piskoposa ait olduğunu düşünür. bacağı ile merhameti anımsıyorum. Ama yabancının isteğini geri çevirmesiyle Tanrı da çıkar gider kiliseden. Papaz yollara düşer. Hayır, diğer öykülerinden söz etmeyeceğim. Onları okumanızı arzu ederim. Merhamet, kurnazlık, Bir ailenin evinin Tanrı ile dolu olduğunu görür. zavallılık, duyarsızlaşma, çaresizlik üzerine ne Ama hiç vermezler. Tanrı o evi terkeder. Tar- söylenmişe, Buzzati onları başka türlü söylemiş. lalarının altı üstü Tanrı ile kaplı bir köylü de bi- razcık olsun vermez zavallı Papaza. Ve Tanrı o tar- Buzzati’yi keşfetmenin tadı, sözcüklerle, anlamlar- laları da terkeder. Piskoposunun Tanrısız bir Noel la, kederlerle dolu yaşamlarımızdan bir armağan geçirmesini istemeyen Papazın, çaresizlik içinde olsun. - 4 - 55 Uyana-ma- mak Akasya Kansu Uyanamamak. Önceki gün çok yorgun olduğun için uyanamamaktan söz etmiyorum. Ertesi günün boş olduğu hatta ondan sonraki günün de boş olduğu günden söz ediyorum. gerçekten rüya görmezler ya da unuturlar. Ben Boşlukta olduğun için, uyandığın günün herhangi bu insanlara aslında üzülmemiz gereken daha bir değerinin olmadığı günlerden . Önceki gün pro- başka bir çok şeyden daha çok üzülüyorum. jen geç bitmiştir. Saat dörtte yatmışsındır. İşe Çünkü onları gözlemlediğimde, harika bir uyanmak, kalkıp külotlu çorap giymek istemiyor- hayatları olmadığını görüyorum. Bu insanlar için sundur. O zaman uyanmamak ya da alarmı beş da- rüyaları da yoksa, hayatın ne anlamı var diye kika sonraya kurmak mantıklıdır. düşünüyorum. Belki de bana öyle geliyor. Aslın- Ama zaten boş bir güne uyanacaksan, mantıksızdır. da çok fantastik bir hayatları var. Ya da aslında Yalnız bu durumu tek bir şey mantıklı hale getirir. O rüyalarında bol karda kayak yapıyorlar sonra da rüyaların harika olması. unutuyorlar. Diyelim çok içine kapanık bir tipsin ya da dışarı karşı Sonuçta uyanamamak çok kötüdür. İşe, derse çok dışa dönük gözüküyorsun ama yapay dna’yı aklını veremezsin. Aspirin alman gerekir. Güne yaratan kimyacılar gibi herkesten sakladığın başka uyum sağlayamazsın. Zordur. Ama zaten erken bir dünyan var. O zaman rüya görmeye devam et- yattığın bir akşamın ertesi günü öğlene kadar mek; uyanmaktan daha iyidir. Çünkü rüyanda harika rüyalar görüyorsan; bence boşver istediğin her şeyi yapabilirsin. Mesela sevip de söy- uyanma. Hayatında 24 saatlik sıkıntılı veya Seda leyemediğin kişileri sevebilirsin. Gerçek hayatta Sayanlı anlamsız bir gün geçecekse, geçmesin. gücünün yetmeyeceği kişileri rahatlıkla alt edebilir- Uyumaya devam et. sin. Bilinçaltının dibinde duran en eski arkadaşınla Her neyse aslında ayoruma sinema yazıları hiç olmayacak yerlere tatile gidebilirsin. Bunların yazıyorum. Ama bugün bu çelişkiyi sizinle hemen hepsi rüyalarda çok mümkün. paylaşmam gerekti. Yoksa çok sevdiğim rüya- Bütün bu rüya karmaşasının öteki yanında bir de larıma haksızlık etmiş olurdum. Çünkü son za- “ben uyurken rüya görmüyorum” insanları vardır.Ya - 5 - Türkiye, dört bir köşesinde evlerde, modern tesislerde üretilen onlarca peynir türü ile adeta bir "'peynir cenneti"... Her biri farklı lezzetler 6 barındıran, değişik yöntemlerle hazırlanan, adına festivaller düzenlenen peynir, Türk mutfağında da önemli besin kaynakları arasında yer alıyor. Türkiye'nin taşı toprağı peynir. Dünyada binlerce yıl önce üretilmeye başlanan, ketilebilen peynir, özellikle karpuz ve ekmekle zaman geçtikçe farklı