‘’Gezmek bir zamanlar insan ve evren arasında var olan uyumu tekrar kurar.’’ Anatole France

LVİV GEZİ REHBERİ;

Lviv, Ukrayna'nın batısında, Polonya’ya 70 kilometre uzaklıkta bulunan bir şehir. Toplamda 860.000 kişilik nüfusunun %88'i Ukraynalı, %8'i Rus, %1'i de Polonyalı. Galiçya Kralı Daniel önderliğinde 13. yüzyılda kurulan şehir, adını ise Daniel'in en büyük oğlu olan Leo'dan almış ve bu sayede şehrin simgesi de aslan olmuş. Zaten Lviv Ukrayna dilinde de kelime anlamı olarak aslan demek. Şehrin birçok noktasında ve Lviv ambleminde de aslan figürüne rastlamanız mümkün. 14. Yüzyılda Polonya hakimiyetine geçen Lviv, 1772 yılında Habsburg Hanedanlığı tarafından ele geçirilmiş ve adı Lemberg olarak değiştirilmiş. 1918 yılında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun çökmesi ile yeniden Polonya hâkimiyetine girmiş ve 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Kızıl Ordu’nun müdahalesi ile Sovyetler Birliği'ne katılmış. 1991'de ise bağımsızlığının ardından Ukrayna'ya bağlı bir şehir haline gelmiş. II. Kasimir’in emriyle kurulan Lviv Üniversitesi ve Natsyonal'niy Unyversitet olmak üzere iki yüksek eğitim kurumuna ayrıca filarmoni orkestrasına ve dünyaca ünlü bir opera binasına sahip. Rynok Square adı verilen tarihi şehir merkezi, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınmış. Galiçya bölgesinin merkezi olma özelliğini taşıyan Lviv, tarihi yapısını 2. Dünya Savaşı'nda da korumayı başarmış. Nazi Almanyası döneminde işgale uğrayan şehirdeki Yahudilerin neredeyse tamamı katledilmiş. Bir günde 4000 kişinin öldürüldüğü bu katliamın izlerini günümüzde dahi görebilmek mümkün.

2000li yıllarından başından itibaren artık tam anlamı ile yaralarını sarmayı başaran ve gelişimini tamamlayan Lviv, günümüzde ülkenin en fazla turist çeken şehri olma unvanına sahip. Yılın her dönemi adeta turist akınına uğruyor ve ekonomik anlamda ülkeye önemli ölçüde katkı sağlıyor. Yılın farklı dönemlerinde düzenlenen çeşitli kültür&sanat etkinlikleri ve akademik sempozyumlarla da her daim gündemde kalmayı başarıyor. Eğer amacınız deniz tatili yapmak değilse, Lviv kesinlikle listenizin üst sıralarında olmalı zira tarihi eski şehir bölgesi, Neo-Rönesans mimari stile sahip binaları, parkları, kiliseleri, konsept restoranları, çikolata fabrikası, dünyaca ünlü kahvecisi ve çok daha fazlası ile Lviv, mutlaka ama mutlaka sizi memnun uğurlayacaktır.

ULAŞIM: Lviv, ulaşım konusunda en fazla rahat edeceğiniz şehirlerden birisi. Hem Lviv’e ulaşmak, hem havaalanından şehir merkezine ulaşmak hem de şehir içinde ulaşım sağlamak oldukça kolay. Zaten küçük bir şehir olduğu için toplu taşıma kullanma ihtiyacı da hissetmeyeceksiniz.

Ülkemizden Lviv’e ulaşmak için en kullanabileceğiniz en uygun seçenek Pegasus Havayolları. Bilet fiyatları dönemine göre 300-500 Türk Lirası arasında değişiyor. Eğer Türk Hava Yollarını tercih ederseniz bu fiyat iki katına çıkıyor. Eğer daha da ucuz olmasını istiyorsanız benim yaptığım için Kiev aktarmalı olarak da gidebilirsiniz. Benim gittiğim dönem direkt Lviv uçuşu 400 Türk Lirasıydı, ben Ukrayna Havayolları ile Kiev aktarmalı 250 Türk Lirasına gittim. Kiev’e indikten sonra iç hatlar terminaline geçtim ve Lviv uçağına bindim, zaten aralarında yaklaşık 1.5 saat zaman vardı. Avrupa şehirlerinden Lviv’e aktarmasız uçuşlar nadir bulunuyor, genellikle Kiev aktarmalı oluyor ama seyahat tarihiniz esnekse gideceğiniz şehirden aktarmasız uçuşun yapıldığı bir günü tercih edebilirsiniz. Uçak seferleri ile alakalı detaylı bilgileri https://www.skyscanner.com.tr/ adresinden öğrenebilir ve online olarak biletinizi satın alabilirsiniz. Eğer otobüsle gitmeyi tercih ederseniz, yine Avrupa şehirlerinden otobüs ile Lviv’e ulaşmanız mümkün. Otobüs seferlerini kontrol etmek için https://www.rome2rio.com/ , https://getbybus.com/en/ , https://www.busbud.com/ ve https://busticket4.me/ adreslerini ziyaret edebilirsiniz. Unutmadan ekleyeyim; bir diğer ulaşım seçeneği de Blablacar isimli uygulama; kalkış ve varış yerini seçerek sizinle aynı tarihlerde özel aracı ile seyahat edecek birine uygun bir ücret ödeyerek yol arkadaşı olabilirsiniz. Yolculuk aramak için https://www.blablacar.com.tr/ adresini ziyaret edebilirsiniz. Özellikle uzun mesafe yolculuklarda kurtarıcınız olabilir.

Lviv Danylo Halytskyi Uluslararası Havaalanı, Lviv şehir merkezine yaklaşık 7 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Küçük ama sefer ağı çok geniş yani çok işlek bir havaalanı. Bu yüzden dönüş için erken gitmenizde fayda var. Şehir merkezine ulaşmak için birçok farklı alternatif var. İlk seçeneğiniz Matruşka denilen ve 15 dakikada bir hareket eden 48 numaralı midibüs; havaalanının kapısından çıktığınızda durağını göreceksiniz. Biletinizi sürücüden alabilirsiniz, tabi pasaport kontrolünden geçtikten sonra bir miktar para çevirmeniz gerekiyor. Yaklaşık yarım saatte şehir merkezine varıyor, navigasyonunuzdan takip ederek otelinize en yakın durakta inebilirsiniz. Bilet ücreti 5 Grivna. Bir diğer seçeneğiniz 29 numaralı troleybüs, son durağı Ivan Franko Parkının yanındaki Universytetka Street denilen cadde. Zaten burası da Rynok Meydanı’na 10 dakikalık yürüme mesafesinde. Bilet ücreti 3 Grivna ve biletinizi sürücüden satın alabilirsiniz. Çok eski bir araç olmasına rağmen wi-fi hizmeti var, aklınızda bulunsun. Biletinizi sürücüden aldıktan sonra araç içerisinde bulunan sarı renkli makine ile üzerine delik açmanız ve bir daha kullanılamaz hale getirmeniz gerekiyor, aksi takdirde ceza yiyebilirsiniz. Her iki seçenek de 06:30-22:00 arası hizmet veriyor. Şehir merkezinden havaalanına gideceğiniz zaman da indiğiniz yerden, örneğin Ivan Franko Parkının yanındaki Universytetka Street isimli caddeden binebilirsiniz. Zaten caddeye geldiğinizde elinde valizle bekleyen birçok insan göreceksiniz. Şehir merkezine ulaşmak için bir diğer seçeneğiniz Airport Express denilen shuttle servisler. Fiyatı 20 Grivna ve son durağı Lviv Tren Garı. Airport Express 10:30-22:30 arasında hizmet veriyor ve yolculuk 20-25 dakika sürüyor. Eğer rahatınıza düşkünseniz, yine havaalanının çıkış kapısında göreceğiniz taksilere binebilirsiniz. Otelin kapısına kadar taksi ile gitmenin bedeli normalde 70-80 Grivna olması gerekirken taksiciler ağzını 300 Grivna’dan açıyor. İyi bir pazarlık ile belki 200 Grivna’da anlaşabilirsiniz. Kendiniz taksi çağırmak isterseniz Lviv taksi firmalarının kayıtlı olduğu UKLON isimli bir uygulamayı veya dünyanın her yerinde ilk tercihler arasında olan UBER isimli uygulamayı kullanabilirsiniz. Her ikisi de güvenilir ve konforlu seçeneklerdir. Dilerseniz toplu taşıma araçlarını anlık takip edebileceğiniz Lviv Transport Online isimli uygulamayı da indirip kullanmayı düşündüğünüz hat ile alakalı saat ve rota sorgusu yapabilirsiniz. Eğer daha da konforlu olsun diyorsanız Kiwitaxi, Green Tour, Fox Transfer ve Shuttle Direct gibi firmaların sunduğu vip servis seçeneklerinden faydalanabilirsiniz. Bu firmalar hem bireysel hem de paylaşımlı olarak yolcu taşımacılığı yapıyor ve ortalama ücret 600-1000 Grivna arasında değişiyor.

Lviv’e demiryolu kullanarak gelmişseniz tren garından şehir merkezine ulaşmak için 1 ve 9 numaralı tramvayları ayrıca 29 numaralı Matruşka’yı kullanabilirsiniz. Eğer Matruşka’ya binecekseniz Zaliznychnyi Vokzal Otobüs durağına yürümeniz gerekiyor. Avrupa şehirlerinden ve Ukrayna’nın diğer şehirlerinden trenle ulaşım sağlayabilirsiniz. Şehirde, bölgesel seferler için kullanılan Lviv Suburban Train Station ve uluslararası seferler için kullanılan Lviv Rail Terminal olmak üzere iki farklı tren garı mevcut. Kiev, Kharkiv ve Odessa şehirlerinden Lviv’e örtülü kuşetli denilen yataklı trenler ile hem konforlu hem de uygun fiyatlı olarak seyahat edebilirsiniz. Ukrayna dışında Polonya, Macaristan, Romanya ve ’tan da Lviv’e aktarmalı veya direkt olarak trenle ulaşabilirsiniz.

Havaalanı dışında herhangi bir yere ulaşmak için toplu taşıma aracı kullanmanıza gerek yok ama illa ki kullanacağım diyorsanız; meydanlarda ve caddelerde göreceğiniz büfelerden veya duraklarda bulunan otomatlardan tek kullanımlık, günlük veya haftalık biletlerden alabilirsiniz. Tek kullanımlık biletleri, toplu taşıma aracının içerisinde bulunan sarı renkli makinelerde delerek kullanılamaz hale getirmeniz gerekiyor. Bunu yaptıktan sonra da bileti atmayın çünkü denetleme yapmak için yanınıza bir görevli gelirse delinmiş biletinizi göstermek zorundasınız aksi takdirde para cezası alırsınız. Tek kullanımlık biletler 3 Grivna yani çok ucuz, bu kadar küçük bir meblağ için yüzlerce katı ceza yeme riskini göz almamalısınız. Lviv’de neredeyse tüm toplu taşıma araçlarının sürücüleri kadın, yani hayatınız bir trafik magandasının elinde olmayacak, içiniz rahat olsun.

Turist çeken her şehirde olduğu gibi Lviv’de de panamorik şehir turu yaptıran otobüsler mevcut. Opera Binası’nın hemen karşısından hareket eden Hop-on Hop-off otobüsler ise yapılan turlar yaklaşık 1.5 saat sürüyor ve fiyatı 150 Grivna. Türkçe dil seçeneği de olan audio guide sayesinde gezip gördüğünüz tüm noktalar ile alakalı detaylı bilgiler edinebilirsiniz. Otobüsler; 9.00 - 11.00 - 13.00 - 15.00 ve 16.00 saatleri olmak üzere her gün iki saatte bir hareket ediyor. Panaromik tur için bir diğer seçenek de Rynok Meydanı’nda göreceğiniz sarı renkli Wonder Train adı verilen ikonik turist treni. Otobüsler şehir genelini, bu tren ise Rynok Meydanı ve çevresini gezdiriyor. Her ikisi de güzel seçenek, artık hangisi kafanıza yatarsa. Trenle yapılan yaklaşık 10 kilometre uzunluğundaki yolculuk yaklaşık 1 saat sürüyor. Tur Rynok Meydanı’ndan başlıyor ayrıca ilk sefer 10.00’da ve son sefer 20.00’da düzenleniyor, bilet ücreti ise 100 Grivna. Sesli anlatım yapan audio guide imkanı trende de mevcut.

KONAKLAMA: Diğer yazılarımda da belirttiğim üzere hem ucuz hem de eğlenceli bir ortama sahip olduğu için konaklama tercihimi çoğu zaman hostellerden yana kullanıyorum. Sizlere de böyle yapmanızı tavsiye ederim. Rynok Meydanı’na 100 metre uzaklıkta yer alan ve gezilecek her yere yürüyerek kolayca ulaşabileceğiniz bir konuma sahip olan Dream Hostel Lviv, bana göre bu şehirde konaklama yapabileceğiniz en güzel hostel. Kahvaltı da dahil olmak üzere her türlü imkanı mevcut, konumu mükemmel, ortamı eğlenceli ve en önemlisi de fiyatları oldukça uygun. Eğer konaklama planınız hostelde kalmaksa mutlaka burayı tercih edin derim. Seyahatinizi daha düşük bütçeler ile tamamlamak istiyorsanız hostelin mutfağında yemeğinizi yapabilirsiniz. Odaları ve banyoları gayet temiz ayrıca güvenlikle alakalı da herhangi bir sorun yaşamazsınız. Gecelik ücreti yaklaşık 10 Euro ve sırt çantası ile gezenler için en ideal konaklama noktalarından birisi diyebilirim. Burayı beğenmemişseniz veya Rynok Meydanı’na yakın başka bir yer olsun diyorsanız; diğer hostel seçeneklerini https://www.hostelworld.com/ adresinden, otel ve apart seçeneklerini ise https://www.booking.com/index.tr.html adresinden kontrol edebilirsiniz. Eğer arkadaş grubunuz ile gidecekseniz kesinlikle apart daire kiralamanızı öneririm ki zaten 3-4 kişilik gruplar halinde gelen herkesin tercihi bu yönde oluyor. Eğer hostelde konaklamak size göre değilse ve yıldızlı otellerin ücretlerine de bütçeniz yetmiyorsa, https://www.airbnb.com.tr/ adresini kullanarak da kiralık evlere bakabilir ve rezervasyon yapabilirsiniz.

YEME-İÇME: Lviv yeme-içme konusunda adeta bir cennet diyebiliriz çünkü muhteşem lezzetlere sahip et yemekleri, sebze yemekleri, yöresel tatlar, pizzalar, makarnalar, hamburgerler vs. ne ararsanız var. Et hem bol hem de ucuz olduğu için yemek kültürleri neredeyse et üzerine kurulu denilebilir. Izgara et konusunda inanılmaz başarılılar ki zaten hangi et restoranına giderseniz gidin önünde kuyruk görmeniz kaçınılmaz. Dediğim sadece et yemekleri değil aynı zamanda sebze yemekleri ve hamur işi menülerde epeyce zengin. Tavuk Kievski denilen, dövülerek soğuk tereyağı, yumurta ve ekmek kırıntıları ile kaplanıp kızartılan tavuk göğsü olarak tanımlayabileceğimiz Kiev tavuğu, kemikli sığır etinin suyunda pişirilen sebzeler ile yapılan ve rengini pancardan alan Borch Çorbası, Varenyky denilen kıymalı, patatesli, ıspanaklı versiyonları olan büyük mantılar, patates, sebze veya etin hamur ile kaplanıp kızartıldığı bir tür börek olan Piroshky ve daha fazlası. Ukrayna genelinde domuz eti çok yaygın hatta dana eti bulmak bazen zor olabiliyor, eğer domuz eti yemiyorsanız mutlaka sipariş vermeden önce bilgi alın. Yiyorsanız kafanız rahat, hangi et restoranına giderseniz gidin hayatınızda yiyebileceğiniz en leziz etlerden birini yiyeceğiniz garanti. Eğer tam anlamı ile yöresel bir lezzet tadayım diyorsanız; Banosh veya Banush da denilen, Karpat geleneklere göre evin erkeği tarafından pişirilen, mısır unu, ekşi krema, mantar ve bryndza adı verilen koyun peynirinin yine Karpat bölgesinden getirilen çanağın içinde harmanlanıp üzerine domuz eti serpiştirilerek hazırlanan ünlü yemeklerini deneyebilirsiniz.

Aşağıda Lviv’in konsept kafelerinden, el yapımı çikolata, bira ve kahvelerinden bahsettim ancak yine de biraz değineyim. Konsept kafelerde lezzetli hamburgerler, pizzalar, börekler, çörekler yiyebilirsiniz. Bunlar için özellikle bir yer aramanıza gerek yok ama gerçek bir et yemeği yemek istiyorsanız aşağıda verdiğim önerilere uymanız lazım. Kahve için Coffee Manufacture veya Glory Cafe, bira için Beer Theatre, kokteyller için Gasova Lampa, kahvaltı için Baczewski Restaurant veya Cukor Cafe, gitmeniz en gereken en doğru adresler. Ukrayna mutfağının en tipik tatlısı olan Pampushky isimli içerisinde gül reçeli bulunan ve pudra şekeri ile servis edilen mayalı çöreklerini de yine bu saydığım mekanlarda tadabilirsiniz. Eğer otantik döşenmiş bir restoranda şöyle kafanızı dinleyerek yemeğinizi yemek isterseniz, Sovyet döneminden kalan masalar, masa örtüleri, sandalyeler, tabaklar, aksesuarlar ve tabloları ile Orta Avrupa atmosferini hissetmek için en uygun restoranlardan biri olan Kupol Restaurant tam size göre. Son olarak et yemekleri, sebze yemekleri, her türlü yöresel yemekler, hamur işleri, tatlılar, kahveler, içecekler vs. bunların hepsi bir arada olsun, ayrı ayrı yerlerde aramayayım diyorsanız, artık Lviv’in ikonik restoranlarından birisi haline gelen Puzata Hata’yı tercih edebilirsiniz.

ALIŞVERİŞ: Sovyet ülkelerinin tamamında olduğu gibi Lviv’de de alışveriş denilince akla ilk önce bit pazarları geliyor çünkü bu ülkelerde bit pazarı geleneği halen devam ediyor. Opera binasının hemen yan tarafında Vicheva Meydanı’nda kurulan Vernissage isimli bit pazarı, şehrin en popüler ve en zengin içeriğe sahip olan bit pazarı olarak biliniyor. Daha çok bir üstü açık hediyelik eşya mağazası da denilebilir çünkü yan yana kurulan stant ve tezgahlarda; yöresel kıyafetler, biblolar, takılar, tokalar, tablolar, oyuncaklar, porselenler, matruşkalar, süs eşyaları, antikalar ve hatta zeytinler, peynirler, şaraplar vs. satılıyor. Kısaca bu pazarda yok yok. Dominikan Kilisesi’nin ön tarafında, heykelin altında kurulan bit pazarında ise; eski kitaplar, gazeteler, plaklar, kalemler, ahşap oyma kutular, madeni paralar, çakmaklar, broşlar, takılar vs. satılıyor ve fiyatları da gayet makul. Tabi hangi sokak pazarından alışveriş yaparsanız yapın pazarlık şart. Opera Binası’nın arkasında kurulan standart pazar alanında; et, tavuk, meyve, sebze, kuruyemiş, zeytin, peynir, baharat gibi ürünler satılıyor, yani bizim alışık olduğumuz bir yer. Eğer apart dairede konaklama yapacak ve yemeğinizi kendiniz hazırlayacaksanız, ihtiyaçlarınızı bu pazar alanından giderebilirsiniz.

Lviv’de genel olarak fiyatlar makul ancak özellikle pazar alanlarından alışveriş yapacağınız zaman mutlaka pazarlık edin çünkü söylenen fiyatlar genelde ederinin neredeyse iki katı oluyor. İlk söylenen fiyatı asla kabul etmeyin. Biblo, magnet, kupa, anahtarlık gibi hediyelik eşya alışverişlerinizi dilerseniz bit pazarlarından dilerseniz de Rynok Meydanı’nda bulunan hediyelik eşya mağazalarından yapabilirsiniz. Magnetlerin fiyatı ortalama 40 Grivna. Ukrayna’da geçtiğimiz yıllarda elektronik eşya, bilgisayar ve cep telefonları da ülkemizden çok daha uygun fiyatlara satılıyordu ancak 2020 yılı itibari ile kur farkında meydana gelen daralmadan dolayı artık bu alışverişleri Ukrayna’dan yapmanın çok bir avantajı kalmadı. Alışveriş için uzağa gitmenize gerek yok Rynok Meydanı’nda, meydanın çevresinde ve şehrin işlek bulvarları üzerinde göreceğiniz mağazalardan her türlü ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Yine de bir alışveriş merkezi arayacak olursanız şehir merkezi dışında yer alan isimli, Lviv’in en büyük alışveriş merkezi, her türlü ihtiyacınız konusunda sizi tatmin edecektir. İçerisinde 100’den fazla mağaza, butik, restoran ve kafe bulunuyor. Şehir merkezinden uzaklığı yaklaşık 8 kilometre ve 3A, 10, 25, 40 ve 131 numaralı otobüsleri kullanarak kolayca ulaşım sağlanabiliyor. Şehir merkezi dışında kalan bir diğer büyük alışveriş merkezi ise . Toplu taşıma kullanarak 26, 37, 46, 53 numaralı otobüsler ile ulaşım sağlayabileceğiniz bu alışveriş merkezinde aradığınız tüm mağazaları bulabilirsiniz. Yine popüler bir alışveriş merkezi olan Opera Passage isimli alışveriş merkezi ise Lviv Opera Binasının hemen yanında yer alıyor ve içerisinde dünya markalarına ait mağazalar, restoranlar kafeler, butikler vs. bulunuyor. Opera Passage’ın bu kadar popüler olmasının asıl sebebi UNESCO tarafından koruma altına alınan tarihi binası. Sovyetler döneminde otel olarak hizmet veren bina halen tüm ihtişamı ve zarafeti ile ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Aynı şekilde Lviv şehir merkezinde yer alan ve tarihi dokusunu koruyan bir diğer alışveriş merkezi de Roxelana. Bilmeyenleriniz için söyleyeyim; Roxelana, Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi ve aslen Ukraynalı olan Hürrem Sultan’ın gerçek adı. Rynok Meydanı’na 5 dakikalık yürüme mesafesinde yer alıyor ve hemen yan tarafında da yerel halk tarafından organik ürünler satılan bir açık Pazar alanı bulunuyor. Alışveriş merkezinin içine girmeyecek olsanız bile en azından dışarıdan bir bakın ve yanında göreceğiniz pazarı da gezmeyi ihmal etmeyin.

Buzdolabı magneti, kupa, biblo, anahtarlık gibi standart hediyelik eşyalar dışında farklı bir şeyler almak isterseniz, Lviv Candles Manufactory isimli mağaza tam size göre. Bu mağazada her zevke uygun yaklaşık 300 farklı çeşit mum satılıyor ve fiyatlar da gayet makul. Alışveriş yapmayacak olsanız bile mutlaka bir göz gezdirin derim. Yine alışılmışın dışında hediyelik eşyalar alabileceğiniz, kendilerine ait tasarım ürünleri ile ikinci el kıyafetler, aksesuarlar, takılar, süsler vs. satılan Pravda B Gallery isimli mağazayı da mutlaka ziyaret edin. Vyshyvanka denilen yöresel kıyafetler de hem iyi bir hediyelik hem de sizin için orijinal bir hatıra olacaktır, fiyatları biraz pahalı ama tamamen yöresel bir ürün olduğu için vereceğiniz paraya değecektir. Alabileceğiniz en doğru adres Vicheva Meydanı’nda kurulan Vernissage isimli bit pazarı. Aşağıda detaylı olarak bahsettim ancak burada da değineyim; Lviv Coffee Manufacture isimli ünlü kahveciden kahve, Lviv Handmade Chocolate isimli ünlü çikolatacıdan veya Ukrayna’nın en bilindik çikolatacısı olan Roshen’den karışık çikolata paketi, Rynok Meydanı’nda bulunan Drunk Cherry isimli likörcüden vişne likörü ve yine Rynok Meydanı’nda bulunan Beer Theatre denilen bardan aromalı biralardan almayı unutmayınız.

GECE HAYATI: Ukrayna’da gece hayatı: nesilden nesile aktarılan yalan yanlış bilgiler nedeniyle cinsel açlığın doruk noktasına ulaşmış Türk erkeklerinin akın etmesine sebep olan bir şehir efsanesi. Eğer aklınızda böyle düşünceler varsa lütfen Ukrayna’ya gitmeyin çünkü atacağınız her adımda sadece kendinizin değil, Türk halkının itibarını düşüreceksiniz. Sadece Lviv değil, Kiev ve Odessa da dahil olmak üzere tüm Ukrayna şehirlerinde Türk insanına karşı büyük bir önyargı var ve maalesef bu önyargı kendiliğinden oluşmadı, bu duruma sen, ben, o yani hep birlikte sebep olduk. Seks turizmi artık bir sektör halinde geldi, kimse size bu sektöre dahil olmayın demiyor ama her tanıştığınız insana aynı muameleyi yaparsanız, sizden sonra o şehri ziyaret etmeye, giden vatandaşlarımız sırf sizin yüzünüzden gereksiz tepkilere maruz kalacaktır. Sözün özü Lviv’e gidin, gezin, tozun, yiyin, için ve efendi gibi eğlenip ülkenize dönün!

Eğer eğlence anlayışınız arkadaşlarınızla veya tek başınıza oturup, birkaç yudum bir şey içmek ve müzik dinlemekten ibaret ise Lviv bu konuda sizin için adeta biçilmiş kaftan. Şehirde onlarca farklı konsept kafe var ve hangi ruh halinde olursanız olun mutlaka en az birinin ortamı, ambiyansı o günkü ruh halinize uygun olacaktır. İllaki gece kulübü olsun diyorsanız; Lviv’in en büyük ve en popüler gece kulübü diyebileceğimiz Malevich Night Club, hem restoran hem oyun salonu hem de gece kulübü olarak hizmet veren Millennium Club, canlj DJ performansları ve konserleri ile ünlenen, sabahın ilk ışıklarına kadar dans edebileceğiniz Zanzibar Club Lviv, genellikle üniversite öğrencileri tarafından tercih edilen ve yaş ortalaması 20-21 olan Picasso Night Club ve Lviv’in Reina’sı denilen, şehrin en lüks ve haliyle en pahalı olan gece kulüplerinden biri olarak bilinen Fashion Club tercih edebileceğiniz en doğru seçenekler. Tabi bir de uzak durmanız gereken mekanlar var. Türkler tarafından işletilen ve artık kışladan farklı kalmayan Metro Club, müşteri popülasyonunun yüzde 80’i Türk erkeklerden oluşan bir gece kulübü. Eğer hedefiniz ödemeyi yapıp mutlu sona ulaşmaksa, hedefinize ulaşabileceğiniz en doğru yollardan birisi. Tabi kimseye bulaşmam, gider efendi gibi biramı içip dans şovunu seyreder sonra da otelime dönerim diyorsanız, eyvallah buyurun gidin. Gece kulüpleri size kesmemişse ve daha fazlasını istiyorsanız, Rafinad People Club ve White Rabbit Club isimli striptiz kulüplerinin yolunun tutabilirsiniz. Striptiz kulüplerinin olayı zaten bu ama diğer mekanlarda da aynı manzara ile karşılaşmanız mümkün. Yanınıza gelip içki ısmarlamanızı isteyen Ukraynalı bir kadınla yapacağınız muhabbetin sonu pazarlıkla bitecektir, aklınızda bulunsun.

LVİV GEZİLECEK YERLER;

Ukrayna’nın en turistik şehri olan Lviv, kesinlikle toplu taşımaya ihtiyaç duymadan yürüyerek kolayca gezebileceğiniz bir şehir. Zaten böyle bir şehrin adım atmadığınız her sokağı Türkiye’ye döndüğünüzde aklınızda kalacaktır, bundan emin olabilirsiniz. Göz alıcı Neo-Rönesans stile sahip binaların arasında, Arnavut kaldırımlı sokaklarda yürüyüş yapma ayrıcalığı bulabileceğiniz nadir şehirlerden birisi. Unesco tarafından koruma altına alınan eski şehir bölgesinin her köşesi ayrı güzel. Elinizden fotoğraf makinesini bir an olsun bırakamayacağınız kadar fotojenik.

Kesinlikle Kiev gibi tam anlamı ile bir Ukrayna şehri değil çünkü burası ülkenin Batıya bakan yüzü, yani tek Avrupai şehri. Zaten eski bir Polonya şehri olduğu için hem yabancı nüfus yoğunluğu hem kültür hem de mimari açıdan Ukrayna’nın diğer şehirlerinden çok farklı. Polonya ve Avusturya- Macaristan İmparatorluğu’nun etkisinde kaldığı için her anlamda Orta Avrupa şehirleri ile benzer bir profile sahip olmuş. Farklı milletlere mensup topluluklar uzun yıllar boyunca bu topraklarda birlikte yaşamış ve her toplum büyük izler bırakmış. Ukrayna’nın kültür başkenti de seçilen Lviv’de 60’ın üzerinde müze ve 100’ün üzerine kilise bulunuyor. Tabi bu kadarla sınırlı değil, aynı zamanda sinema, müzik, görsel sanatlar ve tiyatro alanlarında yaptığı çeşitli uluslararası etkinlikler sayesinde de adından sıkça söz ettiriyor. Tüm bunlara rağmen maalesef bizim ülkemizde Lviv adı geçtiği zaman, akıllara ilk önce seks turizmi geliyor. Böyle olmasının müsebbipleri de yabancı birileri değil; eşimiz, dostumuz, arkadaşımız, akrabamız. Eğer aklınızda böyle bir düşünce varsa bir an evvel bu hastalıklı düşünceden kurtulun ve bu romantik şehrin loş ışıklarla aydınlatılan sokaklarında huzur dolu yürüyüşler yapın, müzelerini gezin, konsept kafelerinin tadını çıkarın.

1. Pazar Meydanı (Rynok Square): Lviv seyahatinizin ilk durağı hiç şüphesiz şehrin ana meydanı ve hatta kelimenin tam anlamı ile kalbi diyebileceğimiz Rynok yani Pazar Meydanı olacaktır. Burası Lviv’in siyasal, kültürel ve kamusal merkezi konumunda. Gezilip görülecek yerler, kafeler, restoranlar, mağazalar ve konaklama yerlerinin neredeyse tamamına yakını bu meydanın etrafında yer alıyor. Kısaca Lviv’de kaldığınız her gün bir şekilde bu meydana yolunuz düşecektir. Şehrin tarihi dokusunu en net şekilde hissedebileceğiniz Rynok Meydanı, Galiçya Prensi I. Leo tarafından 13. Yüzyılda inşa edilmiş. Etrafında yer alan; İtalyan, Avusturyalı ve Alman mimarlar tarafından yapılmış 16. yüzyıldan kalma binalar, Rönesans mimari stilinin eşsiz birer örneği. Meydanda göreceğiniz binalarda 3 sıra pencere yoksa, o bina yeni yapılmış demektir zira dönemin mimari kurallarına göre binalar 3 sıra pencereli olarak inşa ediliyormuş. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan ve Adonis, Neptün, Diana ve Amphitria gibi Yunan tanrıçaları tasvir eden heykellerle süslenmiş Rynok Meydanı, şehrin en hareketli ve en eğlenceli bölgesi. Siz de benim gibi yılbaşı zamanı giderseniz, Rynok Meydanı’nı en renkli haliyle görebilme şansını yakalayabilirsiniz. Noel dönemi meydanda çeşitli stantlar kuruluyor, binalar ışıklandırılıyor, konserler düzenleniyor ve sokak sanatçıları hünerlerini sergiliyor. Kış aylarının başlamasından itibaren de yine bu meydana büyük bir buz pisti kuruluyor. Meydanın çevresinde yer alan önemli noktalara yürüyerek kolayca ulaşabilir, dilerseniz de turist gezdiren sarı renkli mini trene binebilir ve farklı bir tecrübe yaşayabilirsiniz.

2. Siyah Ev (Black House): Rynok Meydanı 4 numara yer alan bu bina, farklı tarz ve renge sahip olmasından dolayı mutlaka gözünüze çarparaktır. İtalyan vergi tahsildarı Tomaso Alberti için 1577 yılında inşa edildi Black House; polikrom kaplama için kullanılan beyaz kurşunun, hava ve ışığa maruz kalması nedeniyle oksitlenmesinden dolayı siyah renge dönmüş. Daha sonra bu siyah renk rutin onarımlarla korunmaya devam etmiş. Diğer bir teoriye göre ise binanın inşasında kullanılan gözenekli kumtaşının, yüzyıllar boyunca toz ve kurumları aktif olarak emdiği ve beyazdan siyaha döndüğü düşünülüyor.

3. Belediye Binası ve Ratusha Kulesi (Town Hall – Ratusha Tower): Rynok Meydanı’nın tam ortasında yer alan ve bölgenin en ünlü yapısı olan Belediye Binası ilk olarak 1357 yılında inşa edilmiş ancak birçok kez yangınlara ve depremlere maruz kaldığı için yeni baştan inşa edilmiş. Son hali 1835 yılında yapılmış ve günümüze kadar ulaşmayı başarmış. Günümüzde şehrin yönetim merkezi olarak görevini sürdürmeye devam ediyor. Belediye binasını asıl popüler kılan detayı ise 360 derece panaromik şehir manzarası sunan, 65 metre yüksekliğe sahip kulesi. Asansörü olmayan kulenin içerisinde bulunan, tek kişinin sığabileceği yaklaşık 400 basamaklı ahşap merdiveni tırmandıktan sonra enfes bir manzara seyredebileceğiniz terasa ulaşacak ve muhteşem fotoğraflar çekeceksiniz. Merdiveni tırmanmak bir noktadan sonra zorlayıcı olabiliyor bu yüzden ortopedik bir sağlık sorununuz veya klostrofobiniz varsa çıkmamanızı öneririm. Kulenin giriş ücreti 30 Grivna yani yaklaşık 7.5 Türk Lirası.

4. Kornyakt Sarayı (Italian Courtyard): Rynok Meydanı 6 numarada yer alan Kornyakt Sarayı; şarap, tütün, ipek ve kürk ticareti yaparak dönemin en zengin iş adamı konumuna gelen Giritli Yunan tüccar Konstanty Korniakt tarafından yaptırılmış. Italian Courtyard yani İtalyan Bahçesi denilen avlusunda göz kamaştıran kemerli sütunlar göreceğiniz, Rönesans stilin en güzel örneklerinden biri olan saray, Polonyalı mimar Pietero Barbon tarafından 1580 yılında yapılmış. Geçmişte mahkeme yeri olarak kullanılan avlu, günümüzde başta caz konserleri olmak üzere çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Saray elbette bir avludan ibaret değil, Lviv Tarih Müzesi bünyesinde olan ve rehberli turlar ile gezilen iç kısımlarda yaklaşık 500 yılık tarihe sahip antika eşyalar, Polonya kraliyet dönemine ait Rokoko mobilyalar, saatler, madalyonlar, gümüş eşyalar, tablolar ve daha birçok farklı eser sergileniyor. Bahçe kısmında ise 1586’da Lviv’de yapılan çan, Utanç Sütunu’nun kalıntıları, kentin simgesi olan 16. yüzyıldan kalma aslan heykeli vs. sergileniyor. Avlu bölümünde yaz aylarında üstü açık bir restoran kuruluyor, aklınızda bulunsun. Kısaca Lviv seyahatinizin gezilecek yerler listesinde en üst sıralarda bulunması gereken bir adres. Giriş ücreti yaklaşık 10 Grivna yani yaklaşık 2 Türk Lirası.

5. Eczane Müzesi (): Özellikle Malmö, Riga ve Tallinn gibi İskandinav ve Baltık şehirlerinde de örneklerini görebileceğiniz, Rynok Meydanı’nda yer alan ve 1735 yılında kurulan Eczane Müzesi aynı zamanda ülkenin en eski eczanesi ve bir kısmı müze olarak hizmet veriyorken bir kısmında ise halen aktif olarak ilaç satışı yapılıyor. Müze bölümünde sektöre ait 1700’lerden kalma malzemeler sergileniyor ve giriş ücreti 30 Grivna.

6. Boim Şapeli (): Yine Rynok Meydanı’nda yer alan ve sıra dışı mimarisi ile kesinlikle gözünüzden kaçmayacak olan Boim Şapeli, şarap ticareti yaparak dönemin en zengin isimlerinden birisi haline gelen ve bir süre belediye başkanlığı da yapan Macar asıllı tüccar George Boim tarafından 1609 yılında yaptırılmış. Mimar Andrzej Bemer, şapelin Rönesans stilindeki tasarımını oluştururken Krakow’daki Wawel Katedrali’nin içerisinde yer alan Sigismund Şapeli’nden ilham almış. İnşasında kullanılan beyaz kum taşının zamanla kararması ile siyah renge bürünen şapel, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmış. Dış cephesinde göreceğiniz din temalı kabartmalar, şapele eşi benzeri olmayan bir güzellik katıyor. Burası sadece bir şapel değil aynı zamanda Boim Ailesinin 14 mensubunun defnedildiği bir aile mezarlığı. Haftanın belirli günlerinde ziyarete açık olan şapele giriş ücreti ise 30 Grivna.

7. Bernardine Kilisesi (Bernardine Church): Rynok Meydanı’na birkaç dakikalık yürüme mesafesinde bulunan kilise, 17. yüzyılda burada yer alan ve aynı adı taşıyan kilisenin üzerine inşa edilmiş. İtalyan ve Hollandalı mimarların birlikte çalıştığı, her iki kültüre ait detaylara sahip olan mimarisi ile göz kamaştıran kilise birçok kez restore edilmiş. Özellikle 2. Dünya Savaşı’nda Sovyetler tarafından kapatılan ve depo hale getirilen kilise 1991 yılına kadar bu şekilde kalmış. İlk inşa edildiği dönemlerde savunma amaçlı kullanılan tahkimat kulelerine de sahip olan kiliseye 1733 yılında çan kulesi eklenmiş. Barok kilise mimarisinin en güzel örneklerinden birisi olan Bernardine Kilisesi’nin iç mekanını da mutlaka görmelisiniz.

8. Lviv Ermeni Katedrali (Armenian Cathedral of Lviv): Yine Rynok Meydanı’na yürüme mesafesinde bulunan Ermeni Katedrali, 12. yüzyılda Selçukluların Anadolu’ya gelişi ve acımasız Moğol istilaları nedeniyle ile göç edilmeye zorlanan ve o dönem Lviv’e yerleşen Ermeniler tarafından 1363 inşa edilmiş. Günümüzde Ermenilerin Ukrayna’da yer alan en büyük ve en önemli ibadethaneleri durumunda. Bölgenin en eski yapılarından birisi olarak UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan katedral, 10. Yüzyıldan kalan Ani Katedrali örnek alınarak inşa edilmiş ve artık şehrin simge yapılarından biri haline gelmiş.

9. Virmenska Caddesi (Virmenska Street): Ermeni Katedrali’nin bulunduğu cadde aynı zamanda Ermeni Caddesi olarak da biliniyor. Asıl adı Virmenska Street olan bu cadde, Ermeni topluluğunuz gündelik yaşamını yakından gözlemlemek isteyenler için Lviv’de bulunan en doğru adres. Çeşitli istilalar nedeniyle ülkelerinden göç edilmeye zorlanan Ermeniler, 13. Yüzyılda ortalarında şehrin kuzeyinde kalan bu bölgeye yerleşmişler ve o günden bu güne yine aynı bölgede yaşamlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Sayıları günümüzde 150 bini bulan Lviv Ermenileri, yaşadıkları bu bölgeyi kendi kültürel yapılarına uygun olacak şekilde geliştirmiş, ticarette ve sanatta bölgenin artık söz sahibi kesimlerinden birisi haline gelmiş. Sokak üzerinde yer alan Iconart Gallery, Green Sofa Gallery ve Dzyga Art Gallery isimli sanat galerileri, Lviv’in en fazla ziyaret edilen adreslerinden. Tarihi dokuya sahip rengarenk evleri ile Virmenska Caddesi, Lviv’de görmeden kesinlikle dönmemeniz gereken bir yer.

10. Lviv Latin Katedrali (Lviv Latin Cathedral): Pazar Meydanı’nın batı köşesinde yer alan ve şehrin en büyük dini yapısı olarak bilinen Latin Katedrali, burada bulunan 1344 tarihli küçük bir ahşap Roma Katolik Kilisesinin kalıntıları üzerine 1360 yılında Polonya kralı III. Casimir tarafından yaptırılmış. 1761- 1776 yılları arasında ise Barok tarzında yenilenmiş ve uzun bir çan kulesi eklenmiş. Savaş öncesi Polonya topraklarının neredeyse yarısı Sovyetler tarafından ilhak edilmiş ancak yine de Latin Katedrali Sovyet yönetimi sırasında Muskovit Patrikhanesi'ne tabi olmayan ya da yapılmayan sadece iki kiliseden biri olmuş. Katedral halen ibadete açık olduğu için giriş ücretsiz.

11. Opera Binası (Opera House): Rynok Meydanı’na 5 dakikalık yürüme mesafesinde yer alan tarihi Opera Binası, mutlaka görmeniz gereken bir eser. Opera binası inşa edilmeden önce tam olarak bulunduğu yerden nehir geçiyormuş ancak konum itibari ile merkezi olması istenildiği için nehrin yönü değiştirilmiş, 1897 yılında Rönesans ve Barok stillerinin başarıyla harmanlandığı eşsiz mimarisiyle buraya inşa edilmiş. İç ve dış tasarımında kullanılan heykeller, resimler, kabartmalar ve mozaikler sayesinde Viyana ve Paris’te bulunan benzerleri ile birlikte dünyanın en güzel opera binalarından birisi olarak kabul ediliyor. Haftanın 6 günü opera, bale, tiyatro veya konser etkinliği düzenlenen Lviv Opera Binası’nda en az bir kez performans izlemeden dönmemeniz gerekiyor. Biletleri dilerseniz hemen girişinde yer alan bilet gişesinden, dilerseniz de http://opera.lviv.ua/en/ adresini tıklayarak alabilirsiniz. Ücretler koltukların konumuna göre 100 ila 1000 Grivna yani yaklaşık 25-250 Türk Lirası arasında değişiyor. Aynı anda 1.100 kişi ağırlama kapasitesine sahip ancak yine de biletler ucuz ve gösteriler popüler olduğu için çabuk tükeniyor. Bu yüzden biletinizi gitmeden önce online olarak almanızı tavsiye ederim. Eğer performans izlemek istemiyorsanız veya bilet alamamışsanız, yaklaşık 1 saat süren rehberli turlara katılabilir ve binanın içini gezebilirsiniz.

12. Shevchenka Bulvarı (Shevchenka Avenue): Sağında ve solunda yer alan Barok mimari stiline ait renkli binaları sayesinde popüler olan ve Lviv’e gelen turistleri kendine çekmeye başaran Shevchenka Bulvarı, ortasında bulunan bodur ağaçlar sayesinde de özellikle yaz aylarında sıcaktan bunalan ziyaretçilere durup soluklanabilme ve keyifle tarihi binaları seyredebilme imkanı sunuyor. Şehrin en lüks caddelerinden birisi olması nedeniyle bu çevrede göreceğiniz restoranlar diğerlerine nazaran biraz daha pahalı ancak lezzet açısından da çok önde olduklarını rahatça söyleyebilirim.

13. Taras Shevchenko Anıtı (Statue of Taras Shevchenko): Shevchenka Bulvarı’ının devamında, Opera Binası’nın hemen karşısında yer alan yürüyüş yolu üzerinde göreceğiniz heykel; geride bıraktığı eserleri ile modern Ukrayna dili ve edebiyatının temeli olarak gösterilen, Rusça eserler de veren ve başyapıt olarak nitelendirilebilen resimler yapan Ukraynalı hümanist şair ve ressam Taras Şevşenko’ya ait. Aynı zamanda halkı bir araya getiren söylemleri ve mücadelesi ile ulusal halk kahramanı ilan edilen Şevşenko’ya ait heykelin hemen yanında göreceğiniz 12 metrelik anıt ise ulusal dalgalanmayı temsil ediyor. Stella adı verilen bu anıtın üzerinde göreceğiniz kabartmalar, halkın birlik ve beraberliği anlatıyor. Bulvarın diğer başında ise 1855 yılında sürgün edilerek geldiği İstanbul’da vefat eden Polonyalı şair Adam Mickiewicz’in 21 metrelik heykeli bulunuyor. Mickiewicz, şairliği dışında gerçek bir vatansever olarak biliniyor zira hayatı boyunca dünyanın birçok farklı şehrinde Polonyalıları örgütleyerek ülkesinin bağımsızlığı için mücadele etmiş. Bu iki heykel arasında kalan kısım şehrin en popüler noktalarından. Özellikle yılbaşı zamanı noel pazarı tam olarak burada kuruluyor ve inanılmaz keyifli bir ortam oluyor.

14. Potocki Sarayı (Potocki Palace): Şehrin soylu ailelerinden biri olan Potocki Ailesi tarafından 1880 yılında Barok mimari baz alınarak yaptırılan ve hem ikamet hem de törenlerin ve toplantıların yapıldığı bir yer olarak kullanılan saray günümüzde ise görevine 18. Yüzyıldan kalma yağlı boya tabloların, heykellerin ve daha birçok farklı sanat eserinin sergilendiği bir müze olarak devam ediyor. İçerisinde aynı zamanda Ukrayna Cumhurbaşkanı tarafından kullanılan bir ofis de yer alan sarayın bahçe kısmında ise her yıl kitap forumu düzenleniyor. Giriş ücreti her kat için 30 Grivna yani yaklaşık 7.5 Türk Lirası ve Rynok Meydanı’na yaklaşık 10 dakikalık yürüme mesafesinde.

15. Dominikan Katedrali (Dominican Cathedral): Lviv Pazar Meydanı’na oldukça yakın bir konumda yer alan ve ihtişamı ile göz dolduran Dominikan Katedrali’nin ilk hali, Macaristan Prensesi Constance ile evlenen Ukrayna Prensi Lev Danylovych tarafından 13. Yüzyılda yaptırılmış. İlk yapılan kilise ahşap olduğu için meydana gelen yangınlar neticesinde tamamen yanarak kullanılamaz hale gelmiş. 18. Yüzyılın ortalarında yanan kilisenin yerine Gotik tarza sahip bir başka kilise inşa edilmiş ancak bu kilise de ayakta kalmayı başaramamış. 1749 yılında aynı yere inşa edilen bu Barok kilise ise, yapılan bağışlar sayesinde zamanla daha da fazla büyütülerek bugünkü görünümüne kavuşmuş. Günümüzde hem ibadet yeri hem de Lviv Dinler Tarihi ve Ateizm Müzesi olarak kullanılmaya devam ediyor.

16. Kitap ve Bit Pazarı (Book & Flea Market): Dominikan Katedrali’nin hemen karşısında, 16. yüzyılda Ukrayna’ya matbaayı getiren Keşiş Ivan Federov’un heykeli yer alıyor. Bu heykelin hemen yanında ise Lviv’in en çok ziyaret edilen bit pazarı kuruluyor. Antika eşyalar, ikinci el eşyalar ve oyuncakların haricinde aynı zamanda ikinci el kitapların da satıldığı pazar haftanın her günü kuruluyor. Bu bölgede gezerken ayaküstü bir kahve içip soluklanmak isterseniz, katedralin hemen karşısında göreceğiniz kırmızı tramvay vagonunda servis edilen kahveleri deneyebilirsiniz. Fiyatlar oldukça makul.

17. Arsenal Silah Müzesi (Arsenal Gun Museum): Pazar Meydanı’na yürüme mesafesinde yer alan müze, kırmızı renkli ince uzun yapısı ile mutlaka gözünüze çarpacaktır. Bir savunma binası olarak inşa edilen Arsenal, zamanla cephanelik, hapishane, depo ve idari yönetim ofisi olarak kullanmış, bugün ise silah müzesi olarak görevine devam ediyor. Bina, bugünkü şekliyle 1554-56 yıllarında bilinmeyen bir işlevi olan 14. yüzyıldan kalma bir yapının üzerine inşa edilmiş. Lviv’in en eski yapılarından birisi olma unvanına sahip. İçerisinde çeşitli dönemlerden kalma silahlar, askeri üniformalar, toplar, baltalar, diğer el aletleri, resmi dokümanlar vs. sergileniyor. Giriş ücreti 30 Grivna ve kesinlikle vereceğiniz paraya değen bir müze.

18. Kayıp Oyuncaklar Müzesi (Yard of Lost Toys): Lviv’in en fazla ziyaretçi çeken noktalarından birisi diyebileceğimiz Kayıp Oyuncaklar Müzesi, özellikle instagram sever turistler için adeta biçilmiş kaftan. Hikayesi şöyle; Vasily Petrovich isimli vatandaş yaklaşık 20 yıl önce oturduğu apartmanın yakınlarında 2 tane oyuncak bulur ve belki sahipleri arıyordur diye görünür bir yerde durması için apartmanın bahçesine bırakır. Burada oyuncak olduğu gören diğer apartman sakinleri de ihtiyacı olan alsın diye ellerindeki eski oyuncakları bu 2 oyuncağın yanına koyar ve bu olay kulaktan kulağa yayılır. Sadece apartman sakinleri değil çevre binalarda oturan komşular ve hatta uzak mahallelerde yaşayan insanlar da bu akıma dahil olur. Böylece artık bir oyuncak bahçesi haline gelir. Burası alelade bir apartman bahçesi yani girişinde veya çevresinde herhangi bir güvenlik önlemi yok ve buna rağmen oyuncaklara hiçbir zarar gelmiyor. Ne demek istediğimi anladınız. Gelen insanlar fotoğraf çekiniyor ve yoluna devam ediyor. Konum olarak Rynok Meydanı’na ve High Castle’a çok yakın, tam olarak Mukachivska Caddesi 1 numarada bulunuyor. Kullandığınız çevrimdışı navigasyon uygulaması sizi farklı bir yere çıkarırsa direkt sokak ismi ile arama yapın, bu şekilde yerini kolayca bulabilirsiniz.

19. Lychakiv Mezarlığı (): Rynok Meydanı’ndan yürüyerek yaklaşık 20-25 dakikada ulaşabileceğiniz mezarlık için; mezarların üstünde bulunan heykeller ve mezar taşlarının farklı mimari stilleri sayesinde adeta bir açık hava müzesi denilebilir. Paris ve Moskova’da da örneklerini görebileceğiniz oldukça büyük bir alan üzerine kurulu Lychakiv Mezarlığı 1787 yılında inşa edilmiş ve ilk zamanlar sadece Ivan Franko, General Roman Abraham, Mimar Zygmunt Gorgolewski gibi tanınmış kişiler gömülmüş ancak daha sonra şehrin ana mezarlığı olmuş ve Polonyalılar da buraya defnedilmiş. Giriş ücreti 25 Grivna ve yürüyerek gitmek istemezseniz 7 numaralı tramvaya binerek kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz.

20. Lviv Yüksek Kale (): Ratusha Kulesi ile birlikte Lviv’in bir diğer manzara noktası olan High Castle, Rynok Meydanı’na yaklaşık 15 dakikalık yürüme mesafesinde yer alıyor. Burası, adından da anlaşılacağı üzere 1250 yılında inşa edilen bir kalenin kalıntılarından oluşuyor. Toplam yüksekliği yaklaşık 420 metre ve enfes bir şehir manzarası sunuyor. Şehre hakim bir tepe üzerine kurulu olduğu için panaromik fotoğraflar çekebileceğiniz en doğru adres denilebilir.

21. St. George Katedrali (St. George Cathedral): Rynok Meydanı’na nispeten daha uzak bir konumda, şehre hakim bir tepe olan Svyatoyurska Tepesi’nde yer alan katedral, Barok-Rokoko karışımı mimari tasarımı ile Lviv’in en ilgi çekici dini yapılarından birisi. Eşsiz güzelliği sayesinde UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan katedral aynı zamanda Lviv’in tarihsel gelişiminin de göstergesi. Burada bulunan ilk kilise 13. yüzyılda inşa edilmiş ancak yıllar boyunca doğal afetlere ve saldırılara maruz kaldığı için yok olmuş. Aynı şekilde ilk kilisenin yerine yapılan ikinci kilise de benzer nedenlerden dolayı hayatta kalmayı başaramamış. 3. nesil olan bu kilisenin yapımına ise 1744 yılında başlanmış ve 1760 yılında tamamlanmış. Kilise yeni ancak 1341 tarihli çan kulesi, Lviv’in en eski çan kulesi olarak biliniyor. Barok tarzın gereği olarak altın varaklar, duvar resimleri ve heykeller ile bezenen iç kısmı kesinlikle görülmeye değer. Buraya ulaşmak için dilerseniz Rynok Meydanı’ndan yaklaşık 20-25 dakika yürüyebilir, dilerseniz de tramvaya binebilirsiniz.

22. Ivan Franko Parkı (Ivan Franco Park): Kutsal Roma İmparatoru II. Joseph’in emri ile 18. yüzyıl ortalarında kurulan ve Ukrayna’nın en eski parkı olma unvanına sahip olan Ivan Franko Parkı, özellikle bahar ve yaz aylarında Lviv seyahati yapanların vakit geçirmekten inanılmaz keyif alacakları orta ölçekli bir yeşil alan. Şehrin gürültüsünden uzaklaşmak ve bir nebze de olsa doğa ile iç içe olmak isteyenlerin kesinlikle listesine eklemesi gerekiyor. Parkın içerisinde yürüyüş ve koşu yapabilir, mis gibi havada atıştırmalıklarınızı yiyebilir veya çimlere uzanıp ağaçların gölgesinde soluklanabilirsiniz. Sonbahar aylarında da fotoğraf severlerin en uğrak adresi olan parkın içerisinde 50’den fazla ağaç türü bulunuyor. Rynok Meydanı’na 15 dakikalık yürüyüş mesafesinde yer alan parkın giriş kapısı, Ivan Franko Üniversitesi’nin hemen karşısında.

23. Stryisky Park: Eğer Ivan Franko Parkı sizi kesmemişse ve daha büyüğünü arıyorsanız, gitmeniz gereken adres kesinlikle Stryisky Park. Yeşil alanlarda vakit geçirmeyi sevenlerin mutlaka listesine alması gerekiyor. Ivan Franko Parkı’nın birkaç ebat büyüğü olan bu parkın içerisinde yok yok. Göller, göletler, süs havuzları, yürüyüş yolları, ellerinizle besleyebileceğiniz sincaplar, suyun üstünde süzülen kuğular, sosyal tesisler, önemli şahsiyetlere ait heykeller, anıtlar, tarihi yapılar ve daha fazlası. Hangi mevsimde giderseniz gidin, sizi memnun edeceğinden şüpheniz olmasın. İlkbahar ve yaz aylarında gidenler yeşile, sonbaharda gidenler kurumuş yapraklara ve pastel tonlara, kış aylarında gidenler ise bembeyaz karlar ile bezenen yollarda yürüyüş yapmaya doyacaktır. Buraya taksi veya uber ile gitmenizi öneririm çünkü şehir merkezinin biraz dışında kalıyor.

24. Shevchenkivskyi Hai Park Museum (Museum of Folk Architecture and Rural Life Lviv): Lviv seyahatinin olmazsa olmazlarından diyebileceğimiz, tıpkı Kiev’de bulunan Pirogovo Müzesi gibi Ukrayna haklının 17. yüzyıldan itibaren yaşamış oldukları köy evlerinin, kiliselerin, okulların, el sanatları ile alakalı tezgahların ve günlük hayatta kullandıkları eşyaların kopyalarını görebileceğiniz büyük bir açık hava müzesi. Kapısından içeriye adım attığınız anda sizi bambaşka bir dünyaya götürecek olan müze, Ukrayna’nın günlük yaşam ile alakalı tarihsel gelişimine yakından tanıklık edebileceğiniz en doğru adres. 1971 yılında hizmete açılmış ancak her geçen yıl sergilenen eserlere yenileri ekleniyor. Şehrin en fotojenik yerlerinden birisi, yani tarihe ilgi duymuyor olsanız bile güzel kareler çekmek için dahi gidebilirsiniz. Hatta dilerseniz parkın belirli noktalarında kurulan stantlarda, Ukrayna halkına ait yöresel kıyafetleri giyinip fotoğraf çekinebilirsiniz. Parkın giriş ücreti 40 Grivna ve Hotel Lviv önünden bineceğiniz 7A numaralı tramvay ile kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz.

25. St. Olha and Elizabeth Kilisesi (St. Olha and Elizabeth Church): Hiç kuşkusuz şehrin en göz alıcı yapılarından birisi olan bu Gotik kilise, Lviv Latin Başpiskoposu Aziz Joseph Bilczewski tarafından 1903 yılında yaptırılmış. Polonyalı mimar Teodor Talowski tarafından Neo-Gotik tarzda dizayn edilen kilise, şehre hakim bir tepe üzerinde bulunuyor. 1939 yılında bombardımanlara maruz kalarak ağır hasarlar almış ve uzunca bir süre depo olarak kullanılmış. 1991 yılında ise Ukrayna Rum Katolik Kilisesi tarafından restore edilerek tekrar ibadete açılmış. Adını ise Sırbistan’a savaş ilan ederek 1. Dünya Savaşı’nı başlatan Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz Joseph’in eşi olan ve kilisenin yapılmasına önemli ölçüde katkı yapan Elizabeth’den alıyor. Şehir merkezine uzak bir konumda yer alıyor bu yüzden toplu taşıma ile gitmenizi tavsiye ederim.

26. Bilim Adamları Evi (House of Scientists): Bir dönem Lviv sosyetesine hizmet veren lüks bir kumarhane olan bu ev için Lviv’in mimari başyapıtlarından birisi diyebiliriz. Avusturyalı mimarlar Helmer ve Felner tarafından, 1897-1898 arasında Neo-Barok tarzda dizayn edilen binanın iç kısmında yer alan ahşap oyma merdivenler, otantik bir düğün çekimi yaptırmak isteyen gelin-damat adaylarının ilk tercihi. Sahip olduğu her salon özgünlüğü ve zarafeti ile ziyaretçilerin aklını başından alıyor. Birinci katta yer alan balkonlu ve şömineli salon orkestra tarafından kullanılıyor. İkinci katta yer alan 3 salon ise konser ve tiyatro etkinlikleri için kullanılıyor. Yaklaşık 100 kişi kapasitesi olan kırmızı, beyaz ve mavi salonlar antika mobilyalar ile süslenmiş. Giriş ücreti 30 Grivna ve Rynok Meydanı’ndan yürüyerek kolayca ulaşılabiliyor.

27. Terör Bölgesi Müzesi (Territory of Terror): Rynok Meydanı’na 25 dakika yürüme mesafesinde, High Castle’ın biraz ilerisinde yer alan müze, 1944-1955 yılları arasında Lviv gettosunun bulunduğu bölgeye kurulmuş. Yaklaşık 250 bin kişinin öldüğü toplama kampı ortamının yeniden canlandırıldığı müzede; barakalar, gözetleme kuleleri, dikenli teller, üniformalar, resmi dokumanlar ve kazılarda bulunan bazı materyaller sergileniyor. Müzenin inşası sırasında yapılan kazılarda, 4 farklı kişiye ait kalıntılar bulunmuş. 20-40 yaş aralığında erkeklere ait olan iskeletlerin üzerinde alyans, düğme, rozet, anahtarlık, bozuk para gibi eşyalara ulaşılmış. Giriş ücreti 40 Grivna.

28. Lonsky Prison National Memorial Museum: Ivan Franko Parkı’na çok yakın bir konumda yer alan bu hapishane müzesine ait bina kompleksi 1889 yılında Neo-Rönesans tarzında, Avusturya- Macaristan İmparatorluğu’na ait Jandarma teşkilatının kentteki ana ofisi olarak tasarlanmış. Hapishane olarak kullanılan bölüm ise Lviv'in 2. Polonya Cumhuriyeti'nin bir parçası olduğu 1918- 1920 tarihinde I. Dünya Savaşı'ndan hemen sonra inşa edilmiş. Aslında polis ve jandarma tarafından kullanılan bir karargah binası olmasına rağmen bir bölümü aynı zamanda gayri resmi hapishane olarak kullanılmış ve burada hükümet karşıtı protestolara katılan siyasi mahkumlar çok ağır işkencelere maruz kalmışlar. Neredeyse yılda bir defa yıkanma imkanı buldukları için Tifo yayılmış ve birçok can almış. Yaklaşık 1500 mahkumun aynı anda barınabildiği hapishane bölümünde kalan mahkumlar sadece işkence görmemiş, aynı zamanda toplu katliamlar da yapılmış. 1941 yılının Haziran ayında Sovyetler Birliği'ni işgal eden Naziler bu hapishanede kalan yaklaşık 1000 mahkumu kurşuna dizmiş. Aynı yılın Temmuz ayında ise Polonya’nın ünlü Başbakanı Kazimierz Bartel de yine burada hapsedilmiş. Eğer Ukrayna halkının ve özellikle Yahudilerin yaşadığı acı dolu günlere yakından tanıklık etmek istiyorsanız bu müzeyi mutlaka ziyaret etmelisiniz. Giriş ücreti 30 Grivna.

Lviv’de Yer Alan Yeme-İçme Mekanları;

1. Lviv Kahve Üreticisi (Lviv Coffee Manufacture): Rynok Meydanı’nda bulunan ve namı artık tüm dünyaya yayılmış olan bu kahveci, Lviv seyahatinizde kesinlikle es geçmemeniz gereken yerlerden. Her ne kadar 2012 yılında hizmet vermeye başlamış olsa da aslında bu kahvecinin geçmişi 1683 yılında gerçekleşen Viyana Kuşatmasına kadar dayanıyor. Başarısız olan kuşatma sonrasında Osmanlılara ait kahve çekirdekleri orduya ait kamp kalanında kalmış ve Avusturyalılar tarafından ele geçirilmiş. En nihayetinde kahve kültürü tüm Avrupa’ya yayılmış ve Lviv’e kadar ulaşmış. Kahvenin nasıl yetiştirildiğini bilmedikleri için madenden çıkarıldığını düşünmüşler. Bu yüzden kahvecinin alt katı mahzen şeklinde dizayn edilmiş; kapıdan girdikten sonra aşağı inen merdivenlerin başına geliyorsunuz, size bir madenci bareti veriyorlar, aşağıda bulunan masalara oturuyorsunuz, kahveniz demir bardakta geliyor ve garson hemen önünüzde pürmüzle pişiriyor. Tabi bu işin şov kısmı, asıl önemli olan satılan kahvelerin kalitesi. Dünyanın dört bir tarafından getirilen, muhteşem tatlara sahip kahveler oldukça uygun fiyatlara satılıyor. Dilerseniz oturup sipariş verebilir dilerseniz de kilo hesabı alıp çıkabilirsiniz. Sadece kahve değil aynı zamanda kekler, pastalar ve tatlılar konusunda da Lviv’in en önemli lezzet duraklarından birisi. Eğer kahve konusunda takıntılı iseniz ve eğitimini de almak istiyorsanız, yıl içerisinde düzenlenen eğitimlere katılıp sertifika alabilirsiniz. Dilerseniz kahvenizi yudumlarken, imalat bölümünde kahvenin nasıl üretildiğini de canlı canlı izleyebilirsiniz. Kahvelerin bardak fiyatları 30 Grivna’dan başlıyor ve eğer mahzen bölümünde alevli kahve içmek istiyorsanız 60 Grivna ödemeniz gerekiyor. Gram olarak alacaksanız da 100 gram kahve fiyatı ortalama 120-130 Grivna.

2. Lviv Çikolata Fabrikası (Lviv Chocolate Factory): Rynok Meydanı’nın yanı başında bulunan ve şehrin en fazla ziyaretçi çeken noktalarından birisi olan Çikolata Fabrikası, kapısından içeri girdiğiniz andan itibaren aklınızı başınızdan alacak ve nefsiniz ile amansız bir mücadeleye sokacaktır. Birbirinden leziz el yapımı çikolataların satıldığı ve fiyatlarının da gayet makul olduğu bir yer düşünün. Giriş katı imalathane olarak kullanılıyor ve dileyenler çikolatanın yapılışını canlı izleyebiliyor. İkinci ve üçüncü katlarda farklı tasarımlara sahip çikolatalar ve hediyelik eşyalar satılıyor ayrıca en üst katında da oturup hem çikolata yiyebileceğiniz hem de kahve içebileceğiniz bir kafe bulunuyor. Dilerseniz paket, dilerseniz kilo ile dilerseniz de adet şeklinde satın alabilirsiniz. Bir paket sütlü çikolata 30-40 Grivna ve tane hesabı alacağınız yarım kiloluk bir paket ise yaklaşık 300-350 Grivna tutuyor.

3. Vişne Likörü (Drunk Cherry): Rynok Meydanı’nın hemen köşesinde göreceğiniz bu ufacık tefecik dükkan, hayatınızda içeceğiniz en leziz vişne likörünü satıyor olabilir. Yılın hangi döneminde giderseniz gidin kapısında mutlaka kuyruk göreceğiniz zira aşırı popüler bir mekan. Hem sıcak hem de soğuk servis ediliyor, artık canınız nasıl isterse. Öyle bir şey ki kışın soğuk havada sıcak içiyorsunuz içiniz ısınıyor, yazın sıcak havada soğuk içiyorsunuz içiniz ferahlıyor. Gerçekten muhteşem bir icat. Dilerseniz cam bardakta alıp içtikten sonra bardağı iade ediyorsunuz dilerseniz karton bardakla alıp yolunuza gidiyorsunuz isterseniz de şişeyle alıp evinizde içiyorsunuz, tercih sizin. Bir bardak likör ortalama 40 Grivna ve bu paraya alabileceğiniz daha iyi çok az şey var. Bana sorarsanız; ülkeye dönerken kesinlikle buradan birkaç şişe stok yapın derim çünkü bu lezzeti başka yerde bulabilmeniz hiç kolay değil.

4. Beer Theatre (Pravda): Lviv’in olmazsa olmazlarından bir diğeri de yine Rynok Meydanı’nda yer alan ve kelimenin tam anlamı ile biraya doyacağınız bir mekan olan Bira Tiyatrosu. Şehrin en popüler barlarından birisi ve sadece turistler tarafından değil aynı zamanda yerel halkın da çokça vakit geçirdiği bir yer. Adından da anlaşılacağı üzere birbirinden farklı tatlara ve şişe tasarımlarına sahip onlarca farklı çeşitte bira mevcut. Farklı tat derken kastettiğim şey; patentleri bu işletmeye ait olan çeşitli aromalar ve şişe tasarımı dediğim ise şişelerin üzerine yapıştırdıkları Putin, Trump, Obama, Merkel gibi liderlerin ayrıca dünyaca ünlü sanatçıların karikatürleri ve Avrupa şehirlerinin ikonik noktalarına ait fotoğraflar. Kapıdan içeriye girdiğiniz andan itibaren adeta müze gezer gibi bira reyonlarının arasında dolaşacağınızı garanti ederim. Fiyatlar gayet makul, örneğin bir şişe bira ortalama 40-50 Grivna yani yaklaşık 10 Türk Lirası. Dilerseniz tane olarak dilerseniz kasayla alıp, herhangi bir masaya oturup soft müzikler eşliğinde yudumlayabilirsiniz. Sadece burada sahne alıyor olmasına rağmen oldukça ünlü olan Pravda-Orchestra isimli orkestranın 19.00-21.00 saatleri arasında yaptığı canlı müziği dinlemek isterseniz saat 18.00 gibi gelip yerinizi kapmanızı öneririm. Ülkeye dönerken en azından 6lı bir paket getirmeyi unutmayınız.

5. House of Legends (Efsaneler Evi): Rynok Meydanı’na birkaç yüz metre uzaklıkta bulunan ve yılın her dönemi turist akınına uğrayan bir kafe. Toplamda 5 katı olan bina, rivayete göre baca temizliği yapan cüce bir aileye aitmiş. Ailenin hatırası yaşasın diye kafede çalışacak olan garsonlar da cüceler arasından seçiliyormuş ama ben gittiğimde cüce hiç kimseyi görmedim. Efsaneye göre ailenin babası, baca temizleme işi bittikten sonra evin çatısına çıkar, bacaya oturur, külahını çıkarır ve Lviv’i seyrederek dinlenirmiş. Hem dinlenir hem de ailesini korumak için etrafı gözlermiş. Kafenin en popüler yeri olan teras katında, babanın bacaya oturmuş heykelini görebilirsiniz. Eğer elinde tuttuğu külahına para atar ve tutturursanız dileğiniz kabul oluyormuş. Büyük bir mekan olmasına rağmen ara katlarında tek tük müşteri oluyor çünkü gelen herkesin asıl amacı terasa çıkmak, manzarayı seyretmek, heykelin külahına para atmak ve terasa yerleştirilen Trabant 601 marka Alman malı eski otomobilin içine oturup fotoğraf çekinmek. Bu arabanın da bir hikayesi var; efsaneye göre ailenin babası Lviv’in çok kalabalık olduğu saatlerde baca temizleme işine gideceği zaman trafiğe takılmamak için bu uçan arabayı kullanıyormuş ve akşam eve geldiğinde de aynı yere park ediyormuş. Tabi bunların hepsi uydurma hikayeler ama dükkana müşteri çekiyor mu? Çekiyor. Burası hem yemek yiyebileceğiniz hem de bir şeyler içebileceğiniz bir kafe ve hatta her katı farklı konseptlere sahip. Örneğin ikinci katında demir kafesle çevrilmiş masalar mevcut. Yiyip içmek zorunda değilsiniz, bu konuda anlayış gösteriyorlar. Sadece manzarayı seyretmek ve hatıra fotoğrafı çektirmek için de uğrayabilirsiniz.

6. Gasova Lampa: Lviv’in bir diğer konsept mekanı ise 1853 yılında gazyağı ile çalışan lambayı icat eden Polonya kökenli Lviv’li eczacılar Ignacy Lukasiewicz ve Jan Zeg’in anısına yapılmış Gasova Lampa. Ermeni Caddesi’nde bulunan binanın girişinde asıl mucit olan Ignacy Lukasiewicz’in masa başında oturan bronz bir heykeli var. Sokaktan geçen herkes gibi siz de bu heykel ile fotoğraf çekinebilirsiniz. Burası sadece bir bar değil aynı zamanda bir müze çünkü içerisinde Avrupa’nın en büyük gaz lambası koleksiyonunu oluşturan yaklaşık 200 farklı tarihi gaz lambası sergileniyor. Mekanın kapısına geldiğinizde şık kıyafetli bir görevli elinde fener ile sizi karşılıyor ve içeriye kadar götürüyor çünkü mekanın konsepti gereği içerisi çok karanlık. Ambiyans müthiş; gaz patlamaları, flaşlar, neon ışıklar, acaba zehirleniyor muyuz diye düşüneceğiniz gaz kokuları ve girer girmez sizi moda sokacak olan rock müzik. Menüde onlarca çeşit kokteyl var ve siparişinizin deney tüpleri içerisinde geleceğini tahmin edersiniz. Mekan, teras ile birlikte 5 katlı ve merdivenler çok dar olduğu için bildiğiniz trafik ışığı yerleştirmişler, size yeşil yandığı zaman merdiveni kullanabiliyorsunuz. İçerisinde bir de hediyelik eşya mağazası var ve hem hediyeliklerin hem de kokteyllerin fiyatları gayet makul.

7. Baczewski Bar: Lviv’de hem bol çeşitli hem de farklı bir konsept ile kahvaltı yapmak istiyorsanız gidebileceğiniz en doğru adres, piyano eşliğinde şampanya içerken açık büfeden tabağınızı dolduracağınız Baczewski Bar. Otantik döşenmiş masalarda, yemyeşil çiçeklerin altında, kuş seslerini dinleyerek kahvaltı yapabileceğiniz bir yerden bahsediyoruz. Lviv’in hiçbir yerinde bu kadar zengin bir açık büfe menüsü yok, o yüzden Lviv’de otel kahvaltısı yapmayacaksanız kesinlikle ilk tercihiniz burası olsun. Mekan 08.00’da açılıyor ve son müşteri saat 10.30’da içeriye alınıyor. Piyano dinletisi ise saat 11.00’de bitiyor, bu yüzden ne kadar erken giderseniz o kadar iyi. Zaten kapısının açıldığı andan itibaren kuyruk oluşmaya başlıyor. Saat 07.30 gibi gider ve kapıda biraz oyalanırsanız kuyruğa takılmadan direkt giriş yapabilirsiniz. Giriş ücreti sabit 150 Grivna ve girerken peşin alınıyor. Tek olumsuz yanı kahve ya da çay içeceksiniz sadece 1 fincan hakkınızın olması, yani bizdeki gibi çay sınırsız değil. Aynı şekilde 1 kadeh şampanya ve 1 bardak vodka da ödediğiniz fiyata dahil. Mekanın vişne likörü başta olmak üzere diğer meyve likörleri de çok meşhur, mutlaka denemelisiniz.

8. Kryjivka Restaurant: Rynok Meydanı 14 numarada yer alan, Lviv’in en popüler konsept mekanlarından olan Kryjivka, eski bir savaş sığınağı olarak dizayn edilmiş ki gerçekten de mekanın olduğu yer 2. Dünya Savaşı zamanı sığınak olarak kullanılmış. Burayı bu kadar ünlü yapan özelliği aslında tasarımı değil, parolayı söylemeden içeriye giremeyecek olmanız. Kapısına geldiğinizde asker üniformalı görevli size parolayı soruyor ve siz de ‘’Slava ’’ yani Şanlı (kahraman) Ukrayna diye cevap veriyorsunuz, görevli size Heroyam Slava yani ‘’kahramanlara selam olsun’’ diyerek karşılık veriyor, kapı açılıyor ve shot vodka ikramını yudumlayarak giriyorsunuz. İçeriye adım attıktan sonra adeta 50 yıl geriye gidiyorsunuz çünkü mekan Sovyetler zamanından kalma silahlar, el bombaları, dürbünler, Molotof kokteylleri ve daha birçok tarihi obje ile donatılmış. Sadece bunlar değil, bir de o dönemden kalma motosiklet bulunuyor. Bunların hepsiyle fotoğraf çekinebiliyorsunuz ki zaten masaların üzerinde barutu alınmış el bombaları bulunuyor. Yemeğinizi yerken aynı zamanda akordeon çalan sanatçının canlı performansını dinleme şansı da buluyorsunuz. Yemekler lezzetli, içkiler güzel ve fiyatlar makul. Zaten bunların hiçbiri olmasa bile sırf o ambiyansı yaşamak için dahi gidilir.

9. Masoch Cafe (Mazoşist Kafe): Gelelim Lviv’in en ünlü konsept restoranına. Rynok Meydanı’na birkaç yüz metre uzaklıkta bulunan Mazoşist Kafe, şehrin en çok merak edilen mekanı çünkü içeride sıra dışı mevzular dönüyor. Mazoşizmin isim babası olan Alman yazar Leopold von Sacher-Masoch’a adanan ve Mozaşizm teması üzerine kurulan kafeye gelen müşteriler, bir taraftan yemeklerini yerken bir yandan da kadın garsonlardan kırbaç darbeleri yiyorlar. Tabi bu durum tamamen müşterinin rızası dahilinde oluyor. Eğer kendi ağzınızla ben kırbaçlanmak, işkence görmek istiyorum derseniz; önce sizi mekanın ortasında bulunan bir sandalyeye oturtup ellerinizi arkadan kelepçeliyorlar, sonra gözlerinizi bantlıyor, üzerinizi çıkartıp çıplak teninize mum damlatıyorlar. Yetmedi mi? Hemen akabinde sizi yüz üstü çevirip sırtınızı kırbaçlıyorlar. Eğer bu atraksiyonlar size çok ekstrem gelmişse, biraz daha yumuşatılmış versiyonlarını tercih edebilirsiniz. Mekanın her yerinde kırbaçlar, zincirler, kelepçeler, demir tasmalar ve bilumum işkence aletleri var. Seç, beğen, al. Dediğim gibi bu olaylar tamamen müşterinin rızası ile alakalı yani oturup efendi efendi yemeğinizi yerken kimse gelip de şunu bir kırbaçlayayım demez. Eğer gündüz giderseniz bu anlattıklarımın hiçbirine şahit olamazsınız çünkü herkes hava karardıktan sonra gidiyor ve mevzular da akşamları dönüyor.

10. Mons Pius: Lviv’de gerçek et nerede yenir sorusunun cevabı olan Mons Pius, şehrin en ünlü ve haliyle en pahalı et restoranı. Diğer restoranlar gibi ilgi çekici bir konsepti yok, zaten farklı kulvarlarda yarışıyorlar. Buranın olayı tasarım değil, lezzet. Ermeni Katedrali’nin hemen arkasında yer alan restoranın hoş bir avlusu ve ahşap malzemelerden oluşan otantik bir iç dizaynı var. Duvarlarına asılan tarihi tablolar da ayrı bir hava katıyor. Menülerinde dana, koyun, domuz ve balık etinden yapılan yemekler ayrı ayrı kategorize edilmiş ve dananın hangi bölgesinden et yemek istiyorsanız o bölgenin numarası ile sipariş verebiliyorsunuz. Menüde yazan gramajlara aldanmayın çünkü yemeğin yanında gelen garnitürler de o grama dahil. Yani 400 gram yemek sipariş ettiğinizde bunun en az 200 gramı garnitür olacaktır. Sadece et yemekleri değil aynı zamanda kendi üretimleri olan el yapımı biraları ve likörleri de çok meşhur. Özellikle biranın tadına bakmadan dönmeyiniz.

11. Marusia: Ukrayna’nın en bilindik yöresel lezzeti olan Vareniki isimli mantıyı yiyebileceğiniz en doğru adres burası. Taras Shevchenko anıtının birkaç yüz metre uzağında yer alan dükkan, tamamen mantı üzerine kurulmuş. Yaklaşık 6-7 farklı çeşidi olan rengarenk mantıların fiyatları ise gayet uygun. Self servis olarak hizmet veriliyor ve dilerseniz paket de yaptırabiliyorsunuz ayrıca 12 veya 24 parça şeklinde sipariş verilebiliyor. Osmanlı mutfağında adı Piruhi olarak geçen bu büyük mantı aslında un, yumurta, tulum peyniri, tereyağı, et suyu ve ceviz içinden yapılan bir hamur yemeği ancak Sovyet ülkelerinde başta kıymalı, patatesli, ıspanaklı, peynirli olmak üzere birçok farklı çeşidi var.

12. Lviv Postane Müzesi (Poshta na Drukarskii): Burası hem kafe hem restoran hem de müze olarak hizmet veriyor. Konum olarak da Rynok Meydanı’na sadece birkaç yüz metre uzaklıkta. Lviv’in son postanesi olarak bilinen bu mekan; ziyaretçilerin hem yemek yiyip hem de neredeyse 1 asırlık posta pullarını, mektupları, faks cihazlarını, telefonları, radyoları vs. gibi yaklaşık 400 parçalık koleksiyonu inceleyebilecekleri bir müzeye dönüştürülmüş. Mekanın iç duvarlarına yüzlerce eski resim, mektup ve posta pulu asılmış. Dilerseniz yerel postacıların yardımı ile kendi pulunuzu tasarlayabiliyor ve dilediğiniz adrese postalayabiliyorsunuz. Tek bir yemek seçeneği var, o da ülkemizde yapılan erişteye benzeyen kalın makarna. Hatta makarnanın nasıl yapıldığını şeffaf camekanın arkasından canlı canlı seyredebiliyorsunuz. Eğer kış aylarında giderseniz bahçe kısmında oturmanızı ve sıcak şarap içmenizi öneririm.

13. Meat and Justice: Rynok Meydanı’na çok yakın bir konumda yer alan ve tıpkı yukarıda saydığım restoranlar gibi konsept mekan anlayışı ile dizayn edilen, hem restoran hem de müze olarak hizmet veren bir yer. Yemek konusuna geçmeden önce müze kısmına değinelim; içeride kafesler, dar ağaçları, yağlı urganlar, çivili sandalyeler, giyotinler, germe aparatları, demir maskeler, tırnak sökmek için kullanılan kerpetenler gibi Ortaçağ’dan kalma birçok farklı işkence aleti sergileniyor. Nasıl bir his olduğunu merak eden müşteriler, mekanın ortasına kurulan ve zeminin altındaki karanlık mahzene indirilen kafesin içerisine girebiliyor veya germe sehpasına yatıp ellerini kollarını bağlatarak o duyguyu yaşayabiliyorlar. Mekanın kuruluş hikayesi çok ilginç; Lviv belediyesinin kadrolu memuru olan bir cellat, idam cezası kaldırıldıktan sonra başka bir iş aramak zorunda kalmış ve kendi et lokantasını açmış çünkü et hakkında bir et uzmanından daha fazla bilgiye sahipmiş. Yemek konusuna gelirsek; buranın asıl olayı mangalda aheste aheste pişen şaşlık etler. Özenle pişirildiği için yumuşacık ve inanılmaz lezzetli oluyor. Sadece şaşlık yok, dilerseniz başka etler ve sosisler de yiyebilirsiniz. Fiyatlar oldukça makul, iki kişi için alkollü içecek dahil ortalama fiyat 450-500 Grivna civarında. Yemek yerken asma, kesme, biçme, sallandırma şovlarını izleyecek olmanız da cabası.

14. The Most Expensive Galician Restaurant: Rahatlıkla Lviv’in en eksantrik mekanlarından birisi olarak tanımlayabileceğim ‘En Pahalı Galiçya Restoranı’ nın olayı tam olarak şöyle; Kryjivka isimli mekanın giriş kapısının yanında göreceğiniz bakımsız merdivenleri kullanarak ikinci kata çıkıyorsunuz ve kapıyı çalıyorsunuz, üzerinde röpteşambır olan bir adam kapıyı açıyor ve neden geldiğinizi soruyor, siz de restorana geldiğinizi söylüyorsunuz ancak adam burada bir restoran olmadığını söylüyor, girmek için çok istekli olduğunuzu belirterek ısrar ediyorsunuz ve en nihayetinde içeriye adım atıyorsunuz, ilk girdiğiniz bölüm hayli pejmürde bir alan oluyor ancak mumların aydınlattığı koridorlardan devam ettikçe kapılar bambaşka bir dünyaya açılıyor ve asıl restorana açılan gizli kapıdan geçtiğinizde Mason Derneği tarafından tasarlanan ve Masonik detaylara sahip olan restorana ulaşıyorsunuz. Yemeğinizi yedikten sonra ihtiyacınız olmasa bile mutlaka tuvaleti de görmeniz gerek çünkü mekanın en dikkat çeken detayı taht şeklinde yapılan tuvaletleri. En Pahalı Galiçya Restoranı denilmesinin sebebi, hesabın x10 şeklinde gelmesi. Şöyle ki; yemeğinizi yediğiniz ve aslında ödemeniz gereken tutar 100 Grivna, size 1000 Grivnalık bir hesap getiriliyor ve sadece yerli halkın kullanabildiğini indirim kartına sahip olup olmadığınızı soruyor, siz kartım yok diyorsunuz ve garson da size o zaman tüm hesabı ödemek zorundasınız diyor, tabi siz de altta kalmıyorsunuz ve çirkeflik yapıp hesabı götürüp yeniden düzenleyip getirmelerini istiyorsunuz ve sonuç olarak size 100 Grivnalık bir hesap geliyor. Sonra ha ha ha hi hi hi gülüp eğlenip hesabı ödeyip mekandan ayrılıyorsunuz. Unutmadan; eğer saat 20.00’dan sonra giderseniz, yemeğinizi piyano dinletisi eşliğinde yeme şansı bulabilirsiniz.

15. Ribs Restaurant at Arsenal: Rynok Meydanı’na birkaç dakika yürüme mesafesinde, Arsenal Silah Müzesi’nin hemen altında yer alan restoran, Lviv’in en fazla müşteri çeken mekanlarından birisi. Günün hangi saatinde giderseniz gidin kapısında upuzun bir kuyruk göreceksiniz çünkü pişirdikleri etlerin lezzeti dillere destan. Bir mahzen içerisinde yer alan bu mekanın konsepti ise şöyle; sıranız gelince sizi rastgele bir masaya oturtuyorlar ve önünüze sadece bir servis kağıdı koyuyorlar. Bu kağıdın üzerine de tabak, çatal ve kaşık resmi çiziyorlar. Yani diyorlar ki; et, balık, kelle, bunlar yenir elle. Siparişiniz ahşap bir servis tabağında geliyor ve suyunu da hüpleterek afiyetle yiyorsunuz. Yemeğiniz bittikten sonra da her masanın sağında ve solunda göreceğiniz çeşmelerde elinizi yıkıyorsunuz. Dilerseniz dana eti dilerseniz de domuz eti sipariş edebiliyorsunuz ancak bu restoran domuz pirzolası ile ün salmış, yani domuz eti bir sorununuz yoksa burada yemeniz gereken yemek net domuz pirzolasıdır.

Lviv Hakkında Faydalı Bilgiler;

1- Artık Ukrayna’ya pasaport ihtiyacı duymadan, çipli kimlikler ile giriş yapabildiğimizi bilmeyeniniz yoktur. Yalnız bu ayrıcalığın ülkeye kesin giriş yapabilme şansı tanımadığını halen bilmeyenler var. Ukrayna özellikle son dönemlerde Türk vatandaşlarına karşı sert bir tavır sergiliyor ve bırakın kimlikle gelenleri, pasaportu ile gelenleri dahi saatlerce boş bir odada aç susuz bekletip daha sonra ilk uçakla deport edebiliyor. Bu durumun yaşanmaması için; dönüş biletiniz, konaklama rezervasyonunuz, yeteri kadar nakit paranız (Günlük 50 Dolar) ve seyahat sigortanız mutlaka yanınızda bulunsun. Tabi her türlü evrakınızın olmasına rağmen yine de deport edilebilirsiniz, bu tamamen oradaki gümrük polisinin vicdanına kalmış. Bu muamele ekseriyetle 3-4 kişilik erkek gruplarına yapılıyor ancak eşi ve çocuğu ile birlikte 3-4 günlük tatil yapmak için giden birçok aileyi de aynı şekilde boş bir odada saatlerce bekletip geri gönderdiler. Her neyse, siz evraklarınızı eksiksiz hazırlayın ve sorulan sorulara soğuk kanlılıkla cevap verin. Gerisi şansınıza kalmış. Bu arada unutmadan; uçakta veya havalimanına indiğinizde size kişisel bilgilerinizi ve seyahat ile alakalı bazı detayları yazmanız için immigration form dağıtılacak, zaman kaybetmek istemiyorsanız yanınızda bir kalem bulundurun derim. Bu formun bir yarısı sizde, diğer yarısı polislerde kalacak ve ülkeden çıkarken pasaport kontrolünde bu formu geri vereceksiniz, yani kaybetmeyin.

2- Lviv’de çok fazla zaman geçirecekseniz, toplu taşıma kullanacaksanız ya da tüm müzelere girmek istiyorsanız şehir kartı alabilirsiniz. Bu şehir kartı ile; müzelere ve galerilere ücretsiz girebilir, yürüyüş turlarına ücretsiz olarak katılabilir, anlaşmalı olan oteller, pansiyonlar ve dairelerde indirimli olarak konaklayabilir, restoran ve kafelerde indirim alabilir, anlaşmalı ticari taksilerden, rent a car ofislerinden ve bisiklet kiralama ofislerinden indirim sağlayabilir ayrıca anlaşmalı gece kulüplerinden de indirim kazanabilirsiniz. Kartların kullanım süresine göre fiyatları şöyle; 24 saat geçerli olan 250 Grivna, 48 saat geçerli olan 350 Grivna ve 72 saat geçerli olan ise 450 Grivna.

3- Ukrayna ekonomik açıdan ortalamanın altında kalan bir ülke olduğu için turistler herkes için ballı bir gelir kaynağı olarak görülüyor. Bu yüzden alışverişlerinizde mutlaka pazarlık yapın ki en az kazıklanma ile kurtulun.

4- Lviv’de toplu taşıma kullanmanıza gerek yok ama illa kullanmak isterseniz; biletler kartın içine yüklenmiş olarak satılıyor. Örneğin; tek yön bilet aldınız, bu bilet ulaşım kartına yüklenerek veriliyor ve siz istediğiniz zaman otomatlardan o karta tekrar para yükleyebiliyorsunuz. Toplu taşıma kartlarının birçok çeşidi var; 1 günlük biletler ortalama 2 Euro ve 1 haftalık biletler ortalama 4 Euro.

5- Kış aylarında gerçekten soğuk oluyor ama her sokak bir kafeye, müzeye veya restorana gireceğiniz için soğuğu çok fazla hissedeceğinizi düşünmüyorum. Siz yine de her ihtimale karşı hazırlıklı gidin. Yaz aylarında da bir o kadar sıcak oluyor, yani en ideal dönem kesinlikle bahar ayları. Eğer Noel zamanı giderseniz, şehirden alacağınız keyfi üçle çarpabilirsiniz çünkü şehrin her köşesine noel pazarları kuruluyor, bütün sokaklar ışıklandırılıyor ve her gün birbirinden farklı etkinlikler düzenleniyor.

6- Lviv halen Türk Lirası ile gezebileceğiniz en ucuz şehirlerden birisi, eskiden bedavadan biraz pahalıydı ama 2020 itibari ile fiyatlar geçen seneye kıyasla neredeyse yüzde 50 arttı diyebiliriz. Avrupa şehirlerine göre; konaklama, yeme-içme, müzeler, ulaşım, alışveriş vs. her şey çok daha ucuz, o yüzden kıymetini bilin ve bir an evvel gidin derim.

7- Paranızı Rynok Meydanı çevresinde göreceğiniz döviz bürolarından çevirebilirsiniz. Kurlar birbirinden çok farklı değil o yüzden havaalanı ve tren garı haricinde herhangi bir ofiste halledebilirsiniz. Tabi uçaktan indiğinizde şehre ulaşabilmek için bir miktar Grivna’ya ihtiyacınız olacak, eğer akşam inerseniz ve döviz bürosu kapalı olursa atmlerden para çekebilirsiniz.

8- Ucuz market arıyorsanız; Billa, ATB ve Fora Market gibi zincirlerin herhangi birisinin şubesi mutlaka bir yerlerde karşınıza gelecektir. Şehir zaten ucuz o yüzden herhangi bir marketten de alışveriş yapabilirsiniz. Alışveriş merkezlerinin içerisinde de marketler oluyor ve onların fiyatları da uygun, aklınızda bulunsun.

10- Bilet alacağınız yerlerde öğrenci indirimi istemeyi unutmayın. Isic kartınız yanınızda olsun yoksa Türkiye öğrenci kimliğinizi kullanın. Biletler çok pahalı değil ama yine de seyahatinizin daha ekonomik hale gelmesini istiyorsanız her türlü fırsatı değerlendirmek zorundasınız.

11- Suyu musluktan içmeyin zira kontamine olma ihtimali çok yüksek. Ya dışarıda gördüğünüz çeşmelerden doldurun ya da şişe su satın alın. Çünkü şebeke suyu hem lezzetsiz hem de güven vermiyor.

12- Çantanızı bırakmak isterseniz; Rynok Meydanı’nda 5-6 tane luggage storage var, günlük ücret 30 Grivna civarında. Tam konumlarını navigasyonunuzda görebilirsiniz. Eğer otobüsle veya trenle gelip günü birlik gezdikten sonra yine aynı şekilde şehirden ayrılacaksınız çantanızı garda ve terminalde bulunan kilitli dolaplara da bırakabilirsiniz. Aynı şekilde konaklama yapacağınız yerin emanet dolaplarını da kullanabilirsiniz.

13- Rynok Meydanı’nda, tüm müzelerde, kafelerde ve restoranlarda wi-fi var, kesinlikle internet ile alakalı bir problem yaşamazsınız. Turistler için satılan sim kartlardan almak isterseniz; cep telefonu bayilerinden, büfelerden ve büyük marketlerden alabilirsiniz. İçerisinde 6 GB internet olan kartlar ortalama 250 Grivna.

14- Lviv’de dışarıda sabahlayabilir miyiz diye sorarsanız; hiç gerek yok derim çünkü konaklama fiyatları gerçekten makul seviyelerde. Fiyatlar bu denli uygunken risk almaya değmez.

15- Şehirde İngilizce bilen insan sayısı diğer Ukrayna şehirlerine kıyasla çok çok fazla diyebilirim ancak yine de her karşılaştığınız insanla İngilizce konuşabileceğinizi düşünmeyin. Turistik yerlerde çalışanların tamamı iyi derecede İngilizce biliyor ki zaten sizin için bu kadarı yeterli olacaktır.

16- Eğer prepaid sim card satın almayacaksınız, çevrimdışı navigasyon uygulamaları ile aradığınız her yeri kolayca bulabilirsiniz. Tabelaların büyük çoğunluğu Latin Alfabesi ile yazılmış, bu yüzden herhangi bir zorluk yaşamayacaksınız. Benim favori çevrimdışı navigasyon uygulamam olan Citymaps2go Lviv’de müthiş çalışıyor. Bu uygulama ile bulamayacağınız yer yok, tek yapmanız gereken Lviv’e gitmeden önce uygulama içerisinden Lviv haritasını indirmek.

17- Marketlerde ve büfelerde alkol, sigara satışı 10.00 - 22.00 arasında oluyor ve hiçbir satıcı bu kuralı çiğnemiyor. Böyle bir ihtiyacınız varsa saat 22.00 olmadan alışverişinizi yapın.

*Kaç gün kalınmalıdır diye sorarsanız, en az 3 gün kalmalısınız. Sadece konsept kafeleri gezeyim deseniz bile minimum 2 tam güne ihtiyacınız var ki daha birçok gezilecek yeri mevcut.